ellezîne | : onlar, ... olanlar |
yeterabbesûne | : gözlüyorlar |
bi-kum | : sizi |
fe | : öyle ki, o zaman |
in kâne | : şayet, eğer oldu ise |
lekum | : size, sizin için |
fethun | : bir fetih |
min allâhi | : Allah'tan |
kâlû | : dediler |
e | : mı? |
lem nekun | : biz olmadık |
mea-kum | : sizinle beraber |
ve | : ve |
in kâne | : şayet, eğer oldu ise |
li el kâfirîne | : kâfirler için, kâfirlere |
nasîbun | : bir nasip |
kâlû | : dediler |
e | : mı? |
lem nestahviz | : biz kaplamadık, siper olmadık |
aleykum | : size, sizin üzerinize |
ve nemna'-kum | : ve size ... olmasına mani olduk |
min el mu'minîne | : mü'minlerden |
fe | : o zaman, artık |
allâhu | : Allah |
yahkumu | : hükmeder, hükmedecek |
beyne-kum | : sizin aranızda |
yevme el kıyâmeti | : kıyâmet günü |
ve | : ve |
len yec'ale | : asla yapmaz |
allâhu | : Allah |
li el kâfirîne | : kâfirlere |
alâ el mu'minîne | : mü'minler üzerine, mü'minlere karşı |
sebîlen | : bir yol |