inne | : muhakkak |
ellezîne | : onlar |
yulhidûne | : dil uzatırlar, saptırırlar |
fî | : de, hakkında |
âyâti-nâ | : âyetlerimiz |
lâ yahfevne | : gizli kalmazlar |
aleynâ | : bize |
e | : mi |
fe | : böylece |
men | : kim, kimse |
yulkâ | : ilka edilir, bırakılır, konur |
fî | : de, içinde, içine |
en nâri | : ateş |
hayrun | : hayırlı, daha hayırlı |
em | : veya, yoksa |
men | : kim, kimse |
ye'tî | : gelir |
âminen | : emin olarak, güvenle |
yevme el kıyâmeti | : kıyâmet günü |
i'melû | : yapın |
mâ | : şey |
şi'tum | : dilediniz |
inne-hu | : muhakkak ki o |
bi-mâ | : şeyle |
ta'melûne | : yapıyorsunuz |
basîrun | : (en iyi) görendir |