ve kezâlike | : ve işte böylece |
evhaynâ | : vahyettik |
ileyke | : sana |
rûhan | : ruh |
min | : den |
emri-nâ | : bizim emrimiz |
mâ kunte tedrî | : sen bilmiyordun |
mâ | : ne |
el kitâbu | : kitap |
ve lâ | : ve olmaz, değil |
îmânu | : îmân |
ve lâkin | : ve fakat |
cealnâ-hu | : onu kıldık, yaptık |
nûren | : nur |
nehdî | : hidayete erdiririz |
bi-hi | : onunla |
men | : kimse, kişi |
neşâu | : dileriz |
min | : den |
ibâdi-nâ | : kullarımız |
ve inne-ke | : ve muhakkak sen |
le | : mutlaka |
tehdî | : sen hidayet ediyorsun, ulaştırıyorsun |
ilâ | : ... e, ... a |
sırâtın mustekîmin | : sıratı mustakîm |