yevme | : o gün |
terâ | : görürsün |
el mu'minîne | : mü'min erkekler |
ve el mu'minâti | : ve mü'min kadınlar |
yes'â | : koşar |
nûru-hum | : onların nurları |
beyne | : arasında |
eydî-him | : onların elleri |
ve | : ve |
bi | : ile |
eymâni-him | : onların sağları |
buşrâ-kum | : sizin müjdeniz |
el yevme | : o gün |
cennâtun | : cennetler |
tecrî | : akar |
min tahti-hâ | : onun altından |
el enhâru | : nehirler |
hâlidîne | : ebediyyen kalacak olanlar |
fî-hâ | : içinde, orada |
zâlike | : işte bu |
huve | : o |
fevzu | : kurtuluş |
el azîmu | : en büyük |