yevme | : gün |
yekûlu | : derler |
el munâfikûne | : münafık erkekler |
ve el munâfikâtu | : ve münafık kadınlar |
li ellezîne | : o kimselere, onlara |
amenû | : îmân ettiler, amenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler |
unzurû-nâ | : bizi bekleyin |
naktebis | : bir parça alalım |
min nûri-kum | : sizin nurunuzdan |
kîle | : denir, söylenir |
erci'û | : dönün |
verâe-kum | : arkanıza |
fe | : artık, haydi |
iltemisû | : arayın |
nûren | : nur |
fe | : artık, böylece |
duribe | : vurdu, yaptı |
beyne-hum | : onların aralarına |
bi sûrin | : sur, duvar |
lehu | : onun vardır |
bâbun | : kapı |
bâtinu-hu | : onun içinde, iç kısmında |
fî-hi | : orada vardır |
er rahmetu | : rahmet |
ve zâhiru-hu | : ve onun dışında, dış kısmında |
min kıbeli-hi | : ondan önce |
el azâbu | : azap |