ve ellezîne | : ve onlar |
tebevveû | : konakladılar, mesken edindiler |
ed dâre | : yurt |
ve el îmâne | : ve îmân |
min kabli-him | : onlardan önce |
yuhibbûne | : severler |
men | : kimse(ler) |
hâcere | : hicret edenler |
ileyhim | : onlara, kendilerine |
ve lâ yecidûne | : ve bulunmaz |
fî sudûri-him | : sadırlarında, göğüslerinde |
hâceten | : hacet, ihtiyaç, rağbet |
mimmâ (min mâ) | : şeyden |
ûtû | : verildiler |
ve yu'sirûne | : ve tercih ederler, üstün tutarlar |
alâ | : üzerine, ...e |
enfusi-him | : kendi nefsleri, kendileri |
ve lev kâne | : ve olsa bile |
bi-him | : onlara |
hasâsatun | : ihtiyacı olma, muhtaç olma |
ve men | : ve kim |
yûka | : korunuyor |
şuhha | : cimrilik afeti |
nefsi-hî | : onun nefsi, kendi nefsi |
fe ulâike | : o taktirde işte onlar |
hum(u) | : onlar |
el muflihûne | : felâha erenler, kurtuluşa erenler |