ve inde-hu | : ve onun yanında |
mefâtihu | : anahtarlar |
el gaybi | : gayb, bilinmeyen |
lâ ya'lemu-hâ | : onu bilmez |
illâ huve | : ondan başka |
ve ya'lemu | : ve o bilir |
mâ fî | : var olan şey |
el berri ve el bahri | : kara ve deniz |
ve mâ teskutu | : ve düşmez |
min varakatin | : bir yaprak(tan) |
illâ | : hariç, dışında, ancak, olmaksızın |
ya'lemu-hâ | : onu bilir |
ve lâ habbetin | : ve bir tane, bir habbe yoktur, olmaz |
fî zulumâti | : karanlıklar içinde |
el ardı | : arz, yeryüzü |
ve lâ ratbin | : ve yaş, nemli, rutubetli (bir şey) yoktur |
ve lâ yâbisin | : ve kuru (bir şey) yoktur |
illâ fî | : içinde olmasın, bulunmasın |
kitâbin mubînin | : Kitab-ı Mübîn, açıklanmış kitap, herşeyin yazılı olduğu kitap |