ve huve | : ve o |
ellezî halaka | : ki o yaratandır |
es semâvâti | : semâlar, gökler |
ve el arda | : ve arz, yeryüzü |
bi el hakkı | : ve hak ile |
ve yevme | : ve gün |
yekûlu | : der |
kun | : ol |
fe yekûn | : hemen, derhal olur |
kavlu-hu el hakku | : onun sözü haktır |
ve lehu el mulku | : ve mülk (hükümranlık) onundur |
yevme | : gün |
yunfehu | : üfürülür |
fî es sûri | : sur'a |
âlimu el gaybi | : gaybı bilen |
ve eş şehâdeti | : ve müşahede edilen, görünen |
ve huve | : ve o |
el hakîmu | : hâkim, hüküm, hikmet sahibi olan |
el habîru | : haberdar olan |