tekâdu | : az kalsın, neredeyse |
temeyyezu | : çatlayacak, parçalanacak |
min el gayzi | : öfkeden |
kullemâ | : her defasında |
ulkiye | : atılır |
fî-hâ | : onun içine, oraya |
fevcun | : bölük, grup |
seele-hum | : onlara sordu |
hazenetu-hâ | : onun bekçileri |
e | : mi |
lem ye'ti-kum | : size gelmedi |
nezîrun | : nezir, uyarıcı |