ve beyne-humâ | : ve ikisi arasında (vardır) |
hicâbun | : bir perde (duvar) |
alâ el a'râfi | : A'raf (cennet-cehennem arasındaki yüksek tepelerin) üstünde (arf: yüksek tepe, araf: yüksek tepeler) |
ricâlun | : adamlar |
ya'rifûne | : tanırlar |
kullen | : hepsini |
bi sîmâ-hum | : onları simaları ile, simalarından, yüzlerinden |
ve nâdev | : ve nida ettiler, seslendiler |
ashâbe el cenneti | : cennet halkına, ehline |
en selâmun aleykum | : selâmlanmak sizin üzerinize olsun, selâm sizin üzerinize olsun |
lem yedhulû-hâ | : henüz oraya dahil olmadılar, girmediler |
ve hum | : ve onlar |
yatme'ûne | : ümit ederler, dilerler, isterler |