va'lemû (ve ı'lemû) | : ve biliniz |
ennemâ | : ... olduğunu |
ganimtum | : ganimet aldınız |
min şey'in | : bir şey |
fe | : o zaman, artık |
enne | : ... olduğunu |
lillâhi (li allâhi) | : Allah'ın |
humuse-hu | : onun beşte biri |
ve lir resûli (ve li er resûli) | : ve resûlün |
ve li zîl kurbâ (ve li zî el kurbâ) | : ve yakınlarının, yakınlık sahibi olanların, akrabaların |
vel yetâmâ (ve el yetâmâ) | : ve yetimler |
vel mesâkîni (ve el mesâkîni) | : ve yoksullar, miskinler |
vebnis sebîli (ve ibne es sebîli) | : ve yolculukta olanlar, yolda kalanlar |
in kuntum | : eğer siz, iseniz |
âmentum | : îmân ettiniz, inandınız |
billâhi (bi allâhi) | : Allah'a |
ve mâ | : ve şey |
enzel-nâ | : indirdik |
alâ abdi-nâ | : kulumuza |
yevme el furkâni | : furkan günü (hak ve bâtılın ayrıldığı gün), ayrılma günü |
yevme | : gün |
itteka | : karşılaştı |
el cem'âni | : iki toplum, iki ordu |
vallâhu (ve allâhu) | : ve Allah |
alâ | : üzerine, ...e |
kulli şey'in | : herşey |
kadîrun | : kaadir, gücü yeten |