ve | : ve |
izâ | : olduğu zaman |
kîle | : denildi |
lehum | : onlara |
âminû | : îmân ediniz, âmenû olunuz |
kemâ | : gibi |
âmene | : îmân etti, âmenû oldu |
en nâsu | : insanlar |
kâlû | : dediler |
e nu'minu | : biz îmân mı edelim, âmenû mu olalım |
kemâ | : gibi |
âmene | : îmân etti, âmenû oldu |
es sufehâu | : sefihler, akılsızlar |
e lâ | : (öyle) değil mi |
inne-hum | : hiç şüphesiz onlar, muhakkak ki onlar |
hum | : onlar |
es sufehâu | : sefihler, akılsızlar |
ve | : ve |
lâkin | : lâkin, fakat |
lâ ya'lemûne | : bilmiyorlar, bilmezler |