fe | : artık, böylece |
harece | : çıktı |
alâ kavmi-hi | : onun kavmine (kendi kavmine) |
fî | : içinde |
zîneti-hi | : onun ihtişamı, süsü |
kale | : dedi |
ellezîne | : onlar |
yurîdûne | : isterler |
el hayâte ed dunyâ | : dünya hayatı |
yâ | : ey |
leyte | : keşke |
lenâ | : bize, bizim |
misle | : kadar, gibi |
mâ | : şey |
ûtiye | : verildi |
kârûnu | : Karun |
inne-hu | : muhakkak o |
le | : gerçekten |
zû | : sahip |
hazzin azîmin | : en büyük haz |