yâ eyyuhâ | : ey! |
ellezîne âmenû | : yaşarken Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler |
lâ tuhıllû | : size helâl kılınmadı, helal saymayın, (saygısızlık yapmayın) |
şeâire allâhi | : Allah'ın şeriatları, şartları, hükümleri |
ve lâ | : ve değil, olmaz, olmamak, yapmamak |
eş şehre el harâme | : haram ay,hürmet edilen,yasak edilen ay |
ve lâ | : ve değil, olmaz, olmamak, yapmamak |
el hedye | : kurbanlık hayvanlar |
ve lâ | : ve değil, olmaz, olmamak, yapmamak |
el kalâide | : boyunları bağlı kurbanlık develer |
ve lâ | : ve değil, olmaz, olmamak, yapmamak |
âmmîne | : eminliğine, güvenliğine, güvenirliğine |
el beyte el harâme | : hürmet edilen ev, yasakların uygulandığı ev (Beyt el Harâm, Kâbe) |
yebtegûne | : isterler |
fadlan | : fazıl |
min rabbi-him | : Rabb'lerinden |
ve rıdvânen | : ve rıza |
ve izâ | : ve o zaman, ...olduğu zaman |
haleltum | : ihramdan çıktınız |
fastâdû (fe istâdû) | : artık avlanın |
ve lâ yecrîmenne-kum | : ve sakın size curum yaptırmasın, sakın sizi suça sevk etmesin |
şeneânu | : kin |
kavmin | : bir kavim, topluluk |
en saddû-kum | : sizi alıkoymaları |
an(i) el mescidi el harâmi | : Mescidi Haram'dan |
en ta'tedû | : zulmetmenize, haddi aşmanıza, hakka tecavüz etmenize |
ve teâvenû | : ve yardımlaşın |
alâ el birri | : birr üzerine, iyilik üzerine |
ve et takvâ | : ve takva |
ve lâ teâvenû | : ve yardımlaşmayın |
alâ el ismi | : günah üzerine |
ve el udvâni | : ve düşmanlık |
ve ittekû allâhe | : ve Allah'a (c.c.) karşı takvâ sahibi olun |
inne allâhe | : muhakkak ki Allah (c.c.) |
şedîdu el ıkâbi | : azabı şiddetli |