kul | : de (ki) |
in kâne | : eğer oldu ise |
âbâu-kum | : babalarınız |
ve ebnâu-kum | : ve oğullarınız |
ve ıhvânu-kum | : ve kardeşleriniz |
ve ezvâcu-kum | : ve eşleriniz |
ve aşîretu-kum | : ve aşiretiniz |
ve emvâlun ıktereftumû-hâ | : ve kazandığınız, biriktirdiğiniz mallar |
ve ticâratun | : ve ticaret |
tahşevne | : korkuyorsunuz, korkarsınız |
kesâde-hâ | : onun kesata uğraması, satışın durması |
ve mesâkinu | : ve meskenler, evler |
terdavne-hâ | : ondan razı olduğunuz, hoşunuza giden |
ehabbe | : daha sevimli, daha sevgili |
ileykum | : size |
min allâhi | : Allah'tan |
ve resûli-hi | : ve onun resûlü |
ve cihâdin | : ve cihad |
fî sebîli-hi | : onun yolunda |
fe terabbesû | : artık bekleyin, gözetleyin |
hattâ ye'tiye allâhu | : Allah getirinceye kadar |
bi emri-hi | : onun emri, emrini |
vallâhu (ve allâhu) | : ve Allah |
lâ yehdî | : hidayete erdirmez |
el kavme el fâsikîne | : fasıklar kavmi, topluluğu |