Eski Masaüstü Görünüm

Kur'an İçerisinde Arama


Sayfayı Yenile Arapça Metin Arama (Harekeli)

Aranan Kelime : etâ
Aranan Yer : Arapça Kelime Meali (Latin Harfleriyle)
Bulunan Sonuç : 179
  1. 10-Yunus 23
    metâ el hayâti ed dunyâ : dünya hayatının metaı, malı
  2. 10-Yunus 24
    fahteleta (fe ihteleta) : o zaman karışır
  3. 10-Yunus 24
    etâ-hâ : ona geldi
  4. 10-Yunus 38
    men isteta'tum : gücünüzün yettiği kimse(leri)
  5. 10-Yunus 48
    metâ : ne zaman
  6. 10-Yunus 50
    in etâ-kum : şâyet size gelse
  7. 10-Yunus 70
    metâun : bir metadır (geçinme) vardır
  8. 11-Hûd 3
    metâan : bir meta, bir fayda
  9. 11-Hûd 13
    men isteta'tum : gücünüzün yettiği kimseyi (kimseleri)
  10. 11-Hûd 51
    fetara-nî : beni yarattı
  11. 11-Hûd 72
    veyletâ : vay, heyhat, hayret
  12. 11-Hûd 88
    mesteta'tu (mâ isteta'tu) : gücümün yettiği (şey) kadar
  13. 12-Yusuf 17
    metâı-nâ : eşyamız (metalarımız)
  14. 12-Yusuf 30
    fetâhâ : onun emrinde olan (kölesi) genç delikanlı
  15. 12-Yusuf 65
    metâa-hum : metalarını, eşyalarını
  16. 12-Yusuf 79
    metâa-nâ : bizim eşyamız
  17. 13-Ra'd 17
    metâın : meta, eşya
  18. 13-Ra'd 26
    metâun : bir meta (geçici faydalanılan şey)
  19. 13-Ra'd 30
    metâbi : benim tövbem, dönüşüm (tövbesi kabul edilmiş olarak dönüşüm)
  20. 15-Hicr 14
    fetahnâ : biz açtık
  21. 16-Nahl 1
    etâ : geldi
  22. 16-Nahl 26
    fe etallâhu : böylece Allah, getirdi, yıktı, harap etti
  23. 16-Nahl 26
    ve etâ-hum : ve onlara geldi
  24. 16-Nahl 80
    ve metâan : ve meta, geçim vasıtası
  25. 16-Nahl 117
    metâun : bir metadır
  26. 17-İsrâ 51
    fetara-kum : sizi yarattı
  27. 17-İsrâ 51
    metâ : ne zaman
  28. 17-İsrâ 64
    men isteta'te : kime güç yetirirsen
  29. 18-Kehf 14
    şetaten : haddi aşma, taşkınlık, yanlış
  30. 18-Kehf 45
    fahteleta : böylece karıştı, yeşerdi (büyüdü)
  31. 18-Kehf 60
    li fetâ-hu : gence, genç arkadaşına
  32. 18-Kehf 62
    li fetâ-hu : genç arkadaşına
  33. 18-Kehf 97
    femestâû (fe ma istetaû) : böylece, artık güçleri yetmez
  34. 18-Kehf 97
    ve mestetâû (ma istetaû) : ve muktedir olamazlar, güçleri yetmez
  35. 2-Bakara 36
    ve metâun : ve meta, geçinme, maişetini temin etme,
  36. 2-Bakara 60
    isnetâ aşrete : 12
  37. 2-Bakara 83
    ve el yetâmâ : ve yetimler
  38. 2-Bakara 158
    tetavvaa : tav'an, gönülden, nafile olarak (farz olmadığı halde) yapar
  39. 2-Bakara 177
    ve el yetâmâ : ve yetimler
  40. 2-Bakara 211
    ni'metallâhi (ni'mete allâhi) : Allah'ın ni'meti
  41. 2-Bakara 214
    metâ : ne zaman
  42. 2-Bakara 215
    ve yetâmâ : ve yetimler
  43. 2-Bakara 217
    in istetâû : eğer güçleri yetse
  44. 2-Bakara 220
    an el yetâmâ : yetimlerden
  45. 2-Bakara 222
    izâ tetahherne : temizlendikleri zaman
  46. 2-Bakara 222
    el mutetahhirîne : temizlenenler, temizlenmiş olanlar
  47. 2-Bakara 236
    metâan : meta, mal, fayda
  48. 2-Bakara 240
    metâan : metalandırma (geçimini sağlama)
  49. 2-Bakara 241
    metâun : meta, faydalanılan eşya, mal vs.
  50. 2-Bakara 282
    ve imraetâni : ve iki kadın
  51. 20-Tâ-Hâ 9
    hel etâke : geldi mi
  52. 20-Tâ-Hâ 11
    etâ-hâ : oraya geldi
  53. 20-Tâ-Hâ 60
    etâ : geldi
  54. 20-Tâ-Hâ 69
    etâ : geldi
  55. 21-Enbiyâ 22
    le fesedetâ : ikisi fesada uğradı
  56. 21-Enbiyâ 30
    netâ : idi, olmuştu
  57. 21-Enbiyâ 30
    fe fetaknâ-huma : sonra biz ikisini ayırdık
  58. 21-Enbiyâ 38
    metâ : ne zaman
  59. 21-Enbiyâ 111
    ve metâun : ve bir metadır, faydalanmadır
  60. 23-Mü'minûn 34
    eta'tum : siz itaat edersiniz
  61. 23-Mü'minûn 77
    izâ fetahnâ : açtığımız zaman
  62. 24-Nûr 29
    metâun : meta, fayda
  63. 25-Furkan 28
    veyletâ : yazıklar olsun
  64. 25-Furkan 71
    metâben : tövbesi kabul edilmiş
  65. 26-Şuarâ 89
    etâllâhe (etâ allâhe) : Allah'a geldiler
  66. 26-Şuarâ 130
    betaştum : yakaladınız
  67. 26-Şuarâ 130
    betaştum : yakaladınız
  68. 27-Neml 56
    yetetahherûne : temiz kalmak istiyorlar
  69. 27-Neml 71
    metâ : ne zaman
  70. 28-Kasas 23
    letâ : ikisi söyledi, dedi
  71. 28-Kasas 30
    etâ-hâ : oraya geldi
  72. 28-Kasas 45
    tetâvele : uzun oldu
  73. 28-Kasas 46
    etâ-hum : onlara gelmedi
  74. 28-Kasas 60
    metâu : meta, dünya malı
  75. 28-Kasas 61
    metâa : meta, dünya malı
  76. 3-Âl-i İmrân 14
    metâu : meta, fayda, menfaat
  77. 3-Âl-i İmrân 97
    men istetâa : gücü yeten kimse
  78. 3-Âl-i İmrân 122
    ifetâni : iki taife, iki grup
  79. 3-Âl-i İmrân 185
    metâu el gurûri : aldatıcı metadan, geçici faydalanma
  80. 3-Âl-i İmrân 197
    metâun : bir metâ,
  81. 32-Secde 3
    etâ-hum : onlara gelmedi
  82. 32-Secde 28
    metâ : ne zaman
  83. 33-Ahzâb 9
    ni'metallâhi (ni'mete allâhi) : Allah'ın ni'meti
  84. 33-Ahzâb 19
    ahbetallâhu (ahbete allâhu) : Allah heba etti, yok etti
  85. 33-Ahzâb 27
    lem tetau-hâ : ve ona ayak basmadınız
  86. 33-Ahzâb 37
    vetaren : istek, ilgi, alâka, arzu
  87. 33-Ahzâb 37
    vetaren : istek, ilgi, alâka, arzu
  88. 33-Ahzâb 38
    sunnetallâhi : Allah'ın sünneti
  89. 33-Ahzâb 53
    metâan : bir meta, bir şey
  90. 33-Ahzâb 66
    eta'nâllâhe (eta'nâ allâhe) : Allah'a itaat ettik
  91. 33-Ahzâb 66
    ve eta'nâ : ve itaat ettik
  92. 33-Ahzâb 67
    eta'nâ : itaat ettik
  93. 34-Sebe 15
    cennetâni : iki bahçe
  94. 34-Sebe 29
    metâ : ne zaman
  95. 35-Fâtır 3
    ni'metallâhi (ni'mete allâhi) : Allah'ın ni'meti
  96. 35-Fâtır 41
    in zâletâ : eğer (ikisi) zail olursa (yok olursa)
  97. 36-Yâsin 18
    tetayyernâ : uğursuzluğa uğradık
  98. 36-Yâsin 44
    ve metâan : ve metalanma, faydalanma
  99. 36-Yâsin 48
    metâ : ne zaman
  100. 36-Yâsin 67
    fe mâstetâû (mâ istetâû) : o zaman güçleri yetmez
  101. 38-Sâd 21
    etâ-ke : sana geldi
  102. 38-Sâd 24
    el huletâi : ortaklar
  103. 39-Zümer 25
    etâ-hum(u) : onlara geldi
  104. 39-Zümer 56
    hasretâ : yazıklar olsun
  105. 39-Zümer 65
    yahbetanne : heba olur
  106. 4-Nisâ 2
    el yetâmâ : yetimlere
  107. 4-Nisâ 3
    el yetâmâ : yetimler
  108. 4-Nisâ 6
    el yetâmâ : yetimleri
  109. 4-Nisâ 8
    ve el yetâmâ : ve yetimler
  110. 4-Nisâ 10
    el yetâmâ : yetimler
  111. 4-Nisâ 36
    ve el yetâmâ : ve yetimler
  112. 4-Nisâ 77
    metâu : meta, faydalanma
  113. 4-Nisâ 90
    le selleta-hum : elbette onları musallat etti
  114. 4-Nisâ 92
    mutetâbiayni : birbirini takip eden, ardarda, devamlı olarak
  115. 4-Nisâ 127
    yetâme : yetimler hakkında, konusunda
  116. 4-Nisâ 127
    li el yetâmâ : yetimler için, yetimlere
  117. 40-Mü'min 35
    etâ-hum : onlara geldi
  118. 40-Mü'min 39
    metâun : meta, faydalanma
  119. 40-Mü'min 56
    etâ-hum : onlara geldi
  120. 41-Fussilet 11
    letâ : ikisi de
  121. 42-Şûrâ 27
    beseta : genişletti
  122. 42-Şûrâ 36
    metâu : meta, faydalanılacak mal
  123. 43-Zuhruf 35
    metâu : meta
  124. 47-Muhammed 9
    fe ahbeta : o zaman boşa çıkardı
  125. 47-Muhammed 28
    fe ahbeta : böylece boşa çıkardı
  126. 48-Fetih 1
    fetahnâ : biz fetih açtık, fetih verdik
  127. 48-Fetih 25
    en tetaû-hum : onları helâk etmeniz
  128. 49-Hucurât 2
    en tahbeta : heba olması, boşa gitmesi
  129. 49-Hucurât 9
    in tâifetâni : eğer iki topluluk
  130. 5-Mâide 31
    kâle yâ veyletâ : yazıklar olsun bana dedi
  131. 5-Mâide 96
    metâan lekum : sizin için bir meta olarak, fayda sağlamak üzere
  132. 51-Zâriyât 24
    etâ-ke : sana geldi
  133. 51-Zâriyât 45
    istetâû : güç yetiremediler, muktedir olamadılar
  134. 51-Zâriyât 52
    etâ ellezîne : onlara (kendilerine) ne geldi
  135. 54-Kamer 11
    fetahnâ : biz açtık
  136. 54-Kamer 53
    mustetarun : satırlar halinde, yazılı halde
  137. 55-Rahmân 33
    in isteta'tum : eğer gücünüz yetiyorsa
  138. 55-Rahmân 46
    cennetâni : iki cennet
  139. 55-Rahmân 54
    betâinu-hâ : onun iç kısımları, astarları
  140. 55-Rahmân 62
    cennetâni : iki cennet
  141. 55-Rahmân 64
    mudhâmmetâni : ikisi de yemyeşil
  142. 56-Vâkıa 73
    ve metâan : ve bir meta, faydalanma, yararlanma
  143. 57-Hadid 20
    metâu : meta, dünyalık, geçici menfaatler
  144. 58-Mücâdele 4
    mutetâbiayni : ardarda, devamlı
  145. 59-Haşr 2
    etâ-hum(u) : onlara geldi
  146. 59-Haşr 7
    ve el yetâmâ : ve yetimler
  147. 6-En'âm 34
    etâ-hum : onlara geldi
  148. 6-En'âm 35
    fe inisteta'te : o taktirde gücün yeterse
  149. 6-En'âm 40
    in etâ-kum : eğer size gelse
  150. 6-En'âm 44
    fetahnâ : biz açtık
  151. 6-En'âm 47
    in etâ-kum : eğer size gelse
  152. 6-En'âm 121
    eta'tumû-hum : onlara itaat edersiniz
  153. 6-En'âm 146
    mahteleta (mâ ıhteleta) : karışan, karışmış olan şey
  154. 64-Teğabün 16
    isteta'tum : sizin gücünüz yetti, yapabildiniz
  155. 66-Tahrim 10
    netâ : ikisi idi
  156. 66-Tahrim 10
    netâ humâ : ikisi hainlik etti, ihanet etti
  157. 67-Mülk 25
    metâ : ne zaman
  158. 69-Hâkka 14
    dukketâ : parçalandı
  159. 7-A'râf 24
    ve metâ'un : ve metâ, geçinme
  160. 7-A'râf 82
    yetetahherûne : çok temiz oluyorlar (çok temizler)
  161. 7-A'râf 96
    le fetah-nâ : elbette açardık
  162. 7-A'râf 160
    isnetâ aşrate : on iki
  163. 7-A'râf 171
    ve iz netaknâ el cebele : dağı kaldırdığımız zaman
  164. 72-Cin 4
    şetatan : asılsız, saçmasapan şeyler
  165. 74-Müddessir 47
    etâ-nâ : bize geldi
  166. 76-İnsan 1
    etâ : geldi, geçti
  167. 79-Nâziât 15
    etâ-ke : sana geldi
  168. 79-Nâziât 33
    metâan : bir yarar, meta olarak
  169. 8-Enfâl 41
    vel yetâmâ (ve el yetâmâ) : ve yetimler
  170. 8-Enfâl 48
    terâet el fietâni : iki topluluk (birbirini) gördü
  171. 8-Enfâl 60
    mâsteta'tum (mâ isteta'tum) : gücünüz ne kadar yeterse
  172. 80-Abese 32
    metâan : bir yarar, meta olarak
  173. 85-Bürûc 17
    etâ-ke : sana geldi
  174. 88-Ğâşiye 1
    etâ-ke : sana geldi
  175. 9-Tevbe 38
    metâ el hayâti ed dunyâ : dünya hayatının metaı, malı, faydası
  176. 9-Tevbe 42
    lev isteta'nâ : şâyet güç yetirseydik
  177. 9-Tevbe 46
    fe sebbeta-hum : böylece onları alıkoydu
  178. 9-Tevbe 108
    en yetetahherû : temizlenmek
  179. 9-Tevbe 120
    ve lâ yetaûne : ve ayak basmaları, işgal etmeleri yoktur (ki)