Kur'an İçerisinde Arama
Sayfayı Yenile
Arapça Metin Arama (Harekeli)
Aranan Kelime : âde
Aranan Yer : Arapça Kelime Meali (Latin Harfleriyle)
Bulunan Sonuç : 274
-
10-Yunus 2
kademe : ileri derecede mertebe
-
10-Yunus 5
adede es sinîne : senelerin adedini, sayısını
-
10-Yunus 26
ve zîyâdetun : ve onun ziyadesi, daha fazlası
-
10-Yunus 29
an ibâdeti-kum : sizin ibadetinizden
-
104-Hümeze 6
el mûkadetu : tutuşturulmuş
-
104-Hümeze 8
mu'sadetun : kilitlenmiştir, kapatılmıştır
-
11-Hûd 32
câdelte-nâ : sen bizimle çekiştin, mücâdele ettin
-
11-Hûd 60
âden : Ad kavmi
-
11-Hûd 120
fuâde-ke : senin kalbindeki idrak hassasını (fiziğin ötesine açık idrak)
-
12-Yusuf 4
ehade aşere : on bir
-
12-Yusuf 12
gaden : yarın
-
12-Yusuf 25
men erâde : isteyen kimse
-
12-Yusuf 26
fe sadekat : o zaman, o taktirde doğru söyledi, haklı
-
12-Yusuf 78
ehade-nâ : bizden birisi
-
13-Ra'd 9
ve eş şehâdetil : ve şehadet edileni, görüleni
-
13-Ra'd 11
erâde allâhu : Allah diler
-
13-Ra'd 17
bi kaderi-hâ : miktarınca, ona takdir edilen miktar kadar
-
13-Ra'd 31
lâ yuhlifu el mîâde : vaadinden dönmez
-
14-İbrahim 22
veade-kum : size vaadetti
-
14-İbrahim 30
endâden : eşler, denkler
-
15-Hicr 21
bi kaderin : bir kader ile, takdir edilmiş miktarda
-
15-Hicr 40
ıbâde-ke : senin kulların
-
16-Nahl 94
kademun : ayak
-
16-Nahl 94
saded-tum : men ettiniz, saptınız, yüz çevirdiniz
-
16-Nahl 103
yulhıdûne \n(elhade) : yöneliyorlar, isnad ediyorlar, dil uzatıyorlar \n: (yöneldi, dil uzattı)
-
16-Nahl 112
ragaden : bol bol, rahat
-
17-İsrâ 5
ibâden : kullar
-
17-İsrâ 8
ve in udtum \n(âde) : ve eğer dönerseniz, döndüyseniz \n: (döndü)
-
17-İsrâ 12
adede : adet, sayı
-
17-İsrâ 19
erâde el âhırete : ahireti istedi
-
17-İsrâ 31
evlâde-kum : evlâtlarınız
-
17-İsrâ 36
ve el fuâde : ve idrak
-
17-İsrâ 61
li âdeme : Âdem'e
-
17-İsrâ 70
benî âdeme : Âdemoğlu
-
17-İsrâ 103
erâde : istedi, diledi
-
18-Kehf 11
adeden : adet, sayı
-
18-Kehf 19
ehade-kum : sizden birisi
-
18-Kehf 19
ehaden : birisi
-
18-Kehf 22
ehâden : birine
-
18-Kehf 23
gaden : yarın
-
18-Kehf 26
ehaden : birisi, bir kimse
-
18-Kehf 27
multehaden \n(elhade) : yönelinen \n: (yöneldi, meyletti)
-
18-Kehf 28
ve lâ ta'du \n(âde) : ve döndürme, çevirme \n: (döndü)
-
18-Kehf 38
ehaden : bir kimse, bir şey
-
18-Kehf 42
ehaden : bir kimse, bir şey
-
18-Kehf 47
ehaden : birisi
-
18-Kehf 49
ehaden : bir kimse
-
18-Kehf 50
li âdeme : Âdem'e
-
18-Kehf 70
uhdise \n(hadese) : ben bahsederim \n: (bahsetti, anlattı)
-
18-Kehf 82
fe erâde : bu sebeple diledi, istedi
-
18-Kehf 109
midâden : mürekkep
-
18-Kehf 110
bi ıbâdeti : ibadetine
-
18-Kehf 110
ehaden : (başka) birisi (başka birşeyi)
-
19-Meryem 26
ehaden : bir kimse
-
19-Meryem 52
ve nâdeynâ-hu : ve ona seslendik
-
19-Meryem 58
âdeme : Âdem
-
19-Meryem 61
vaade : vaadetti
-
19-Meryem 61
ibâde-hu : onun kulları, kullarına
-
19-Meryem 65
li ibâdeti-hi : onun kulluğunda, onun ibadetlerinde
-
19-Meryem 82
bi ibâdeti-him : onların ibadetlerini
-
2-Bakara 10
zâde : artırdı
-
2-Bakara 17
istevkade : ateş yaktı, tutuşturdu
-
2-Bakara 22
endâden : eşler, benzerler
-
2-Bakara 26
erâde : diledi
-
2-Bakara 31
âdeme : Âdem
-
2-Bakara 33
yâ âdemu : ey Âdem
-
2-Bakara 34
li âdeme : Âdem'e
-
2-Bakara 35
âdemu : Âdem
-
2-Bakara 35
ragaden : bol bol
-
2-Bakara 37
âdemu : Âdem
-
2-Bakara 58
ragaden : bol bol
-
2-Bakara 61
ve adesi-hâ : ve onun mercimeği
-
2-Bakara 65
kıradeten : maymun
-
2-Bakara 140
şehâdeten : şahitlik
-
2-Bakara 165
endâden : eş, eşit, ortak (put)
-
2-Bakara 180
ehade-kum(u) : sizden biriniz
-
2-Bakara 233
evlâde-hunne : kendi evlâtlarını
-
2-Bakara 233
erâde : istedi
-
2-Bakara 233
evlâde-kum : çocuklarınız
-
2-Bakara 236
kaderu-hu : muktedir olduğu (kendi kudreti) kadar
-
2-Bakara 236
kaderu-hu : muktedir olduğu (kendi kudreti) kadar
-
2-Bakara 247
ve zâde-hu : ve ona artırdı
-
2-Bakara 275
âde : döndü
-
2-Bakara 282
li eş şehâdeti : şahitlik için, şahitliğe
-
2-Bakara 283
eş şehâdete : şahitlik
-
20-Tâ-Hâ 40
alâ kaderin : bir kader üzerine, takdir edilen zamanda
-
20-Tâ-Hâ 115
ilâ âdeme : Âdem'e
-
20-Tâ-Hâ 116
li âdeme : Âdem'e
-
20-Tâ-Hâ 117
yâ âdemu : ey Âdem
-
20-Tâ-Hâ 120
yâ âdemu : ey Âdem
-
20-Tâ-Hâ 121
ademu : Âdem
-
21-Enbiyâ 19
an ıbâdeti-hî : onun ibadetlerinden, ona ibadet etmekten
-
21-Enbiyâ 96
hadebin : taraftan, tepeden
-
22-Hac 68
câdelû-ke : seninle mücâdele ettiler
-
22-Hac 72
vaadehallâhu (vaade-hâ allâhu) : Allah onu vaadetti
-
22-Hac 74
mâ kaderû allâhe : Allah'ı takdir edemediler
-
23-Mü'minûn 18
bi kaderin : kader ile, takdir edilmiş miktarda, bir ölçü ile
-
23-Mü'minûn 92
ve eş şehâdeti : ve görülen
-
23-Mü'minûn 99
ehade-hum : onlardan biri
-
23-Mü'minûn 112
adede : adet, sayı
-
24-Nûr 4
şehâdeten : şahitlik
-
24-Nûr 6
şehâdetu : şahitlik
-
24-Nûr 28
ehaden : birisi
-
24-Nûr 55
vaadallâhu (vaade allâhu) : Allah vaadetti
-
25-Furkan 32
fuâde-ke : senin idrakin
-
25-Furkan 38
ve âden : ve Ad (kavmi)
-
25-Furkan 42
kâde : neredeyse, az kalsın
-
25-Furkan 52
cihâden : cihad
-
25-Furkan 60
ve zâde-hum : ve onlara arttırdı
-
25-Furkan 62
erâde : istedi
-
25-Furkan 62
erâde : istedi
-
28-Kasas 10
in kâdet : az kalsın, neredeyse
-
28-Kasas 19
erâde : istedi
-
28-Kasas 46
nâdey-nâ : seslendik
-
28-Kasas 77
el fesâde : bozgunculuk, fesat
-
28-Kasas 83
fesâden : fesat
-
29-Ankebût 38
ve âden : ve Ad (kavmi)
-
3-Âl-i İmrân 9
el mîâde : vaad edilen, vaad edilen şey
-
3-Âl-i İmrân 33
âdeme ve nûhan : Hazreti Âdem ve Hazreti Nuh
-
3-Âl-i İmrân 39
fe nâdet-hu el melâiketu : bunun üzerine, melekler ona nida etti
-
3-Âl-i İmrân 59
âdeme : Hz. Âdem
-
3-Âl-i İmrân 79
ıbâden : kul
-
3-Âl-i İmrân 173
fe zâde-hum : o zaman onların arttı
-
3-Âl-i İmrân 194
el mîâde : verilen söz, vaad
-
31-Lokman 34
gaden : yarın
-
32-Secde 6
ve şşehādeti : ve görüneni
-
33-Ahzâb 12
mâ vaadenallâhu : Allah'ın vaadettiği şey
-
33-Ahzâb 17
erâde : istedi, diledi
-
33-Ahzâb 17
erâde : istedi, diledi
-
33-Ahzâb 22
mâ vaadenallâhu : Allah'ın vaadettiği şey
-
33-Ahzâb 22
ve mâ zâde-hum : ve onlara artırmadı
-
33-Ahzâb 38
kaderen : kader
-
33-Ahzâb 39
ehaden : birisi, bir kimse
-
33-Ahzâb 50
in erâde : eğer isterse
-
33-Ahzâb 67
sâdete-nâ : sâdatlarımız, dînde ileri gelenlerimiz
-
34-Sebe 32
sadednâ-kum : biz sizi engelledik, mani olduk
-
34-Sebe 33
endâden : eşler, dengi şeyler (putlar)
-
34-Sebe 35
ve evlâden : ve çocuklar (evlât olarak)
-
35-Fâtır 42
mâ zâde-hum : onlara artırmadı
-
36-Yâsin 39
âde : döndü
-
36-Yâsin 52
mâ vaade : vaadettiği
-
36-Yâsin 60
yâ benî âdeme : ey Âdemoğulları
-
36-Yâsin 82
izâ erâde : irade ettiği, dilediği zaman
-
37-Sâffât 74
ibâdallâhi (ibâde allâhi) : Allah'ın kulları
-
37-Sâffât 104
ve nâdeynâ-hu en : ve biz ona nida ettik, seslendik
-
37-Sâffât 128
ibâde allâhi : Allah'ın kulları
-
37-Sâffât 160
ibâdallâhi (ibâde allâhi) : Allah'ın kulları
-
37-Sâffât 169
ibâdallâhi (ibâde allâhi) : Allah'ın kulları
-
38-Sâd 3
nâdev : nida ettiler, seslendiler, feryat ettiler
-
38-Sâd 45
ibâde-nâ : kullarımız
-
38-Sâd 83
ibâde-ke : senin kulların
-
39-Zümer 4
erâde : istedi, diledi
-
39-Zümer 8
endâden : eşler, ortaklar
-
39-Zümer 16
ibâde-hu : onun kulları
-
39-Zümer 20
el mîâde : vaadedilen, vaad
-
39-Zümer 38
erâde-niye : benim için diledi
-
39-Zümer 38
erâde-nî : benim için diledi
-
39-Zümer 46
ve eş şehâdeti : ve görünen
-
39-Zümer 67
ve mâ kaderû : ve takdir edemediler
-
4-Nisâ 18
ehade- hum : onların birine, kendilerine
-
4-Nisâ 33
akadet : akit yaptı, yeminleşti, bağladı
-
4-Nisâ 95
vaade : vaadetti
-
4-Nisâ 109
câdeltum an : siz mücadele ettiniz
-
4-Nisâ 172
an ibâdeti-hî : ona kul olmaktan
-
40-Mü'min 5
ve câdelû : ve mücâdele ettiler
-
40-Mü'min 10
yunâdevne : nida edilir, seslenilir
-
40-Mü'min 26
el fesâde : fesat
-
40-Mü'min 60
an ibâdetî : bana kul olmaktan
-
41-Fussilet 9
endâden : eşler, denk olanlar
-
41-Fussilet 44
yunâdevne : seslenilir
-
42-Şûrâ 23
ibâde-hu : onun kulları
-
42-Şûrâ 27
bi kaderin : miktar, ölçü ile
-
43-Zuhruf 11
bi kaderin : takdir edilmiş bir ölçü ile
-
43-Zuhruf 19
şehâdetu-hum : onların şehadetleri, şahitlikleri
-
43-Zuhruf 77
ve nâdev : ve nida ettiler, seslendiler, haykırdılar
-
44-Duhân 18
ibâde allâhi : Allah'ın kulları
-
46-Ahkaf 6
bi ibâdeti-him : onların ibadetlerini
-
47-Muhammed 17
zâde-hum : onların artırmıştır
-
47-Muhammed 21
sadekûllâhe : Allah'a sadakat gösterdi, sadık oldu
-
48-Fetih 11
erâde : irade etti, diledi
-
48-Fetih 11
erâde : irade etti, diledi
-
48-Fetih 20
vaade-kum allâhu : Allah vaadetti
-
5-Mâide 9
vaade allahu : Allâh (cc). vaad etti
-
5-Mâide 17
in erâde : eğer dilerse, isterse
-
5-Mâide 20
ehaden : bir kimse, biri, birisi
-
5-Mâide 27
nebee ibney âdeme : Hz. Adem'in iki oğlunun haberini, kıssasını
-
5-Mâide 33
fesâden : fesad - bozgun
-
5-Mâide 58
ve izâ nâdeytum : ve nida ettiğiniz, çağırdığınız zaman
-
5-Mâide 60
el kıradete : maymunlar
-
5-Mâide 64
fesâden : fesat çıkarmak
-
5-Mâide 95
ve men âde : ve kim dönerse
-
5-Mâide 106
şehâdetu : şâhid yapın, şahitlik etsin
-
5-Mâide 106
ehade-kum(u) : sizden birisi
-
5-Mâide 106
şehâdete allâhi : Allâh'ın (cc.) şahitliği (Allâh (cc.) için yapılan şahitlik)
-
5-Mâide 107
le şehâdetu-nâ : bizim şahitliğimiz mutlaka
-
5-Mâide 107
min şehâdeti himâ : o iki kişinin şahitliğinden
-
5-Mâide 108
bi eş şehâdeti : şehâdet ile
-
5-Mâide 115
ehaden : biri, birisi, birini
-
53-Necm 50
âden(i) : Âd (halkı)
-
54-Kamer 26
gaden : yarın
-
54-Kamer 29
nâdev : çağırdılar
-
54-Kamer 49
bi kaderin : bir kader ile, takdir edilmiş olarak
-
57-Hadid 10
vaade : vaadetti
-
59-Haşr 11
ehaden : bir kişi, bir kimse
-
59-Haşr 22
ve eş şehâdeti : ve müşahede edilen, görünen
-
6-En'âm 19
şehâdeten : şahit olarak
-
6-En'âm 61
ehade-kum : sizden birisi
-
6-En'âm 73
ve eş şehâdeti : ve müşahede edilen, görünen
-
6-En'âm 91
ve mâ kaderû allâhe : ve onlar Allah'ı takdir edemediler
-
6-En'âm 140
evlâde-hum : kendi evlâtlarını
-
6-En'âm 151
evlâde-kum : evlâtlarınız, çocuklarınız
-
6-En'âm 157
ve sadefe : ve yüz çevirdi
-
60-Mümtehine 1
cihâden : cihad
-
60-Mümtehine 7
ellezîne âdeytum : sizin düşman olduğunuz kimseler
-
60-Mümtehine 12
evlâdehunne : (kadınların) evlâtları, çocukları
-
62-Cum'a 8
ve eş şehâdeti : ve müşahede edilebilen, görülen
-
63-Münâfikûn 10
ehade-kum(u) : sizden birisi
-
64-Teğabün 18
ve eş şehâdeti : ve müşahede edilen, görünen
-
65-Talâk 2
eş şehâdete : şahitlik
-
68-Kalem 21
tenâdev : birbirlerine nida ettiler, seslendiler
-
68-Kalem 25
gadev : sabah erkenden gittiler
-
7-A'râf 11
li âdeme : Âdem'e
-
7-A'râf 19
ve yâ âdemu : ve ey Âdem
-
7-A'râf 26
yâ benî âdeme : ey Âdemoğulları
-
7-A'râf 27
yâ benî âdeme : ey Âdemoğulları
-
7-A'râf 31
yâ benî âdeme : ey Âdemoğulları
-
7-A'râf 35
yâ benî âdeme : ey Âdemoğulları
-
7-A'râf 44
mâ vâade-nâ : biz vaadettiği şeyi
-
7-A'râf 44
mâ vaade : vaad ettiği şey
-
7-A'râf 46
ve nâdev : ve nida ettiler, seslendiler
-
7-A'râf 69
ve zâdekum : ve size arttırdı, güçlü yaptı
-
7-A'râf 133
ve el cerâde : ve çekirgeler (çekirge afeti)
-
7-A'râf 166
kıradeten : maymunlar
-
7-A'râf 172
min benî âdeme : Âdemoğullarından
-
7-A'râf 206
an ibadeti-hi : ona kul olmaktan (ona ibadet etmekten)
-
71-Nuh 27
ıbâde-ke : senin kulların
-
72-Cin 2
ehaden : birisi, bir kimse
-
72-Cin 7
ehaden : birisi, bir kimse
-
72-Cin 9
rasaden : gözleyen, izleyen
-
72-Cin 10
erâde : diledi
-
72-Cin 16
gadekan : bol bol
-
72-Cin 17
saaden : çok şiddetli, meşakkatli
-
72-Cin 18
ehaden : birisi, bir kimse
-
72-Cin 20
ehaden : birisi, bir kimse
-
72-Cin 22
multehaden : sığınacak yer
-
72-Cin 24
adeden : adet olarak, sayı bakımından
-
72-Cin 26
ehaden : birisi, bir kimse
-
72-Cin 28
adeden : adet, sayı olarak
-
74-Müddessir 31
ve yezdâde : ve artırır
-
74-Müddessir 31
erâde : murad etti, diledi
-
77-Mürselât 22
kaderin : tayin edilen süre
-
77-Mürselât 23
kadernâ : biz takdir ettik
-
78-Nebe 6
mihâden : döşek
-
78-Nebe 7
evtâden : sağlam kazıklar
-
78-Nebe 12
şidâden : kuvvetli, sağlam
-
78-Nebe 21
kânet mirsâden : mirsad oldu, görünür oldu, rasad edilen yer, gözleme yeri oldu
-
8-Enfâl 2
zâdet-hum : onların artırdı
-
82-İnfitâr 7
adele-ke : itidal üzere mutedil kıldı, düzen üzere seni dengeli (uyumlu), sağlıklı kıldı
-
89-Fecr 12
el fesâde : fesat, kötülük
-
89-Fecr 16
kadere : ölçülü verdi, daralttı
-
9-Tevbe 4
ehaden : birisi
-
9-Tevbe 24
kesâde-hâ : onun kesata uğraması, satışın durması
-
9-Tevbe 37
ziyâdetun : arttırmaktır, ziyade etmektir, artıştır
-
9-Tevbe 69
ve evlâden : ve evlât olarak
-
9-Tevbe 90
kaade : oturdu (geri kaldı)
-
9-Tevbe 94
ve eş şehâdetî : ve görünen
-
9-Tevbe 105
ve eş şehâdeti : ve müşahade edileni, görüneni
-
9-Tevbe 107
ve irsâden : ve gözlemek, beklemek
-
9-Tevbe 114
vaade-hâ : ona vaadetti
-
9-Tevbe 117
mâ kâde : az kalsın oluyordu, olmak üzere iken
-
9-Tevbe 124
zâdet-hu : onu arttırdı
-
9-Tevbe 124
fe zâdet-hum : o zaman, fakat, böylece onların arttırdı
-
9-Tevbe 125
fe zâdet-hum : böylece onların arttırdı
-
90-Beled 20
mu'sadetun : kapatılmış, örtülmüş