Kur'an İçerisinde Arama
Sayfayı Yenile
Arapça Metin Arama (Harekeli)
Aranan Kelime : ene
Aranan Yer : Arapça Kelime Meali (Latin Harfleriyle)
Bulunan Sonuç : 300
-
10-Yunus 24
vezzeyyenet : ve süslendi, güzelleşti
-
10-Yunus 41
ve ene : ve ben
-
10-Yunus 83
mâ âmene : âmenû olmadı (îmân etmedi, inanmadı)
-
10-Yunus 90
ellezî âmenet : ki ona îmân etti (inandı)
-
10-Yunus 90
ve ene : ve ben
-
10-Yunus 98
âmenet : îmân etti, âmenû oldu
-
10-Yunus 99
le âmene : elbette îmân ederdi
-
10-Yunus 108
ene : ben
-
106-Kureyş 4
ve âmene-hum : ve onları emin kıldı
-
109-Kâfirûn 4
ve lâ ene : ve ben değilim
-
11-Hûd 3
hasenen : güzel
-
11-Hûd 29
ene : ben
-
11-Hûd 35
ve ene : ve ben
-
11-Hûd 36
âmene : îmân etti, âmenû oldu
-
11-Hûd 40
âmene : âmenû oldu (ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı, mülâki olmayı diledi)
-
11-Hûd 40
ve mâ âmene : ve âmenû olmadı
-
11-Hûd 72
ve ene : ve ben
-
11-Hûd 84
ve ilâ medyene : ve Medyen kavmine
-
11-Hûd 86
ve mâ ene : ve ben değilim
-
11-Hûd 88
hasenen : güzel
-
11-Hûd 95
li medyene : Medyen kavmi için
-
12-Yusuf 3
ahsene el kasası : en güzel kıssaları
-
12-Yusuf 23
ahsene : en güzel şekilde
-
12-Yusuf 25
en yuscene : zindana atılmak
-
12-Yusuf 32
le yuscenenne : mutlaka zindana atılacak
-
12-Yusuf 45
ene : ben
-
12-Yusuf 51
ene : ben
-
12-Yusuf 59
ve ene : ve ben
-
12-Yusuf 69
ene : ben
-
12-Yusuf 70
ezzene : seslendi (ilân etti)
-
12-Yusuf 72
ve ene : ve ben
-
12-Yusuf 80
ye'zene : izin verir
-
12-Yusuf 90
ene yûsufu : ben Yusuf'um
-
12-Yusuf 94
en tufennidû-ni \n(fened) : bana bunuyor demeniz \n: (kişinin ihtiyarlıktan dolayı bunaması)
-
12-Yusuf 100
ahsene : ahsen, en güzeli, en iyisi
-
12-Yusuf 108
ene : ben
-
12-Yusuf 108
ve mâ ene : ve ben değilim
-
13-Ra'd 6
kable el haseneti : iyilikten önce
-
13-Ra'd 22
bi el haseneti es seyyiete : kötülüğü iyilik ile
-
14-İbrahim 7
ve iz te'ezzene : ve bildirmişti, duyurmuştu
-
14-İbrahim 22
ene : ben
-
14-İbrahim 45
ve tebeyyene : ve beyan edildi (açıklandı)
-
15-Hicr 49
ene : ben
-
15-Hicr 89
ene : ben
-
16-Nahl 2
ene : ben
-
16-Nahl 30
haseneten : iyilikler, güzellikler, Allah'ın ikramları, pozitif dereceler
-
16-Nahl 41
haseneten : hasene, güzellik, iyilik, pozitif dereceler
-
16-Nahl 63
fe zeyyene : fakat süslü gösterdi, süsledi
-
16-Nahl 66
lebenen hâlisen : halis süt, saf süt
-
16-Nahl 67
hasenen : güzel
-
16-Nahl 75
hasenen : güzel, temiz, helâl
-
16-Nahl 80
sekenen : (mesken) huzur, sekînet, dinlenme yeri
-
16-Nahl 95
semenen : bir bedel, değer
-
16-Nahl 110
futinû \n(fetene) : işkenceye uğratıldılar \n: (işkence etti)
-
16-Nahl 122
haseneten : haseneler, güzellikler, iyilikler, (pozitif) dereceler
-
16-Nahl 125
el haseneti : güzel (pozitif dereceler kazandıran)
-
17-İsrâ 59
ve mâ menea-nâ : ve bizi engellemedi, bize mani olmadı
-
17-İsrâ 94
menea : men etti, engelledi
-
18-Kehf 2
hasenen : (en) güzel
-
18-Kehf 30
ahsene : en güzel
-
18-Kehf 34
ene : ben
-
18-Kehf 39
ene : ben
-
18-Kehf 55
ve mâ menea : ve men eden şey
-
18-Kehf 88
men âmene : kim âmenû olursa (kim ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı dilerse)
-
18-Kehf 110
ene : ben
-
19-Meryem 4
vehene : zayıfladı, güçsüzleşti
-
19-Meryem 19
ene : ben
-
19-Meryem 60
ve âmene : ve âmenû oldu
-
19-Meryem 64
ve mâ netenezzelu : ve biz inmeyiz
-
2-Bakara 13
âmene : îmân etti, âmenû oldu
-
2-Bakara 13
âmene : îmân etti, âmenû oldu
-
2-Bakara 41
semenen : bedel, ücret
-
2-Bakara 61
ve el meskenetu : ve düşkünlük, fakirlik, sefalet
-
2-Bakara 62
âmene : âmenû oldu (Allah'a ulaşmayı diledi), îmân etti, inandı
-
2-Bakara 79
semenen : bedel, ücret
-
2-Bakara 96
elfe senetin : bin sene
-
2-Bakara 109
tebeyyene : beyan oldu, açıklandı
-
2-Bakara 114
menea : men etti, engelledi
-
2-Bakara 126
âmene : îmân etti
-
2-Bakara 160
ene : ben
-
2-Bakara 174
semenen : bedel, ücret, değer
-
2-Bakara 177
âmene : âmenû oldu (Allah'a ulaşmayı diledi) îmân etti
-
2-Bakara 182
cenefen : haktan uzaklaşarak
-
2-Bakara 187
yetebeyyene : açığa çıkar, belli olur
-
2-Bakara 201
haseneten : hasene, hayır, iyilik, güzellik
-
2-Bakara 201
haseneten : hasene, hayır, iyilik, güzellik
-
2-Bakara 245
hasenen : güzel
-
2-Bakara 253
men âmene : kimi îmân etti, Allah'a ulaşmayı diledi
-
2-Bakara 256
tebeyyene : beyan oldu, açığa çıktı, açıklandı
-
2-Bakara 258
ene : ben
-
2-Bakara 259
tebeyyene lehu : ona
-
2-Bakara 285
âmene : îmân etti, inandı
-
2-Bakara 285
âmene : îmân etti, inandı
-
20-Tâ-Hâ 12
ene : ben
-
20-Tâ-Hâ 13
ve enahtertu-ke \n(ene ahtertu-ke) : ve seni seçtim,
-
20-Tâ-Hâ 14
enallâhu (ene allâhu) : ben Allah'ım
-
20-Tâ-Hâ 14
ene : ben
-
20-Tâ-Hâ 37
menennâ : lütufta bulunduk (ni'met verdik)
-
20-Tâ-Hâ 40
ve lâ tahzene : ve kederlenmesin, mahzun olmasın
-
20-Tâ-Hâ 40
fî ehli medyene : Medyen halkı içinde
-
20-Tâ-Hâ 71
en âzene : (benim) izin vermem
-
20-Tâ-Hâ 80
el eymene : sağ taraf
-
20-Tâ-Hâ 82
ve âmene : ve âmenû oldu (ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı diledi) ve kalbine îmân yazılıp mü'min oldu
-
20-Tâ-Hâ 86
hasenen : güzel
-
20-Tâ-Hâ 92
mâ menea-ke : seni ne men etti, sana mani olan nedir
-
21-Enbiyâ 6
mâ âmenet : îmân etmedi
-
21-Enbiyâ 25
ene : ben
-
21-Enbiyâ 56
ve ene : ve ben
-
21-Enbiyâ 92
ve ene : ve ben
-
22-Hac 18
yuhinillâhu (vehene) : Allah zayıf düşürür (alçaltır) (zayıf düşürdü)
-
22-Hac 44
ve ashâbu medyene : ve Medyen halkı
-
22-Hac 47
senetin : sene
-
22-Hac 49
ene : ben
-
22-Hac 58
rızkan hasenen : güzel bir rızık
-
23-Mü'minûn 52
ve ene : ve ben
-
24-Nûr 28
yu'zene : izin verilir
-
24-Nûr 38
ahsene : en güzel
-
25-Furkan 33
ve ahsene : ve en güzel
-
25-Furkan 70
ve âmene : ve mü'min oldu
-
26-Şuarâ 20
ve ene : ve ben
-
26-Şuarâ 49
en âzene : benim izin vermem
-
26-Şuarâ 114
ene : ben
-
26-Şuarâ 115
in ene : ben sadece
-
26-Şuarâ 210
ve mâ tenezzelet : ve indirmedi
-
26-Şuarâ 221
tenezzelu : iner
-
26-Şuarâ 222
tenezzelu : iner
-
27-Neml 9
enallâhu (ene allâhu) : ben Allah'ım
-
27-Neml 24
ve zeyyene : ve süsledi
-
27-Neml 39
ene : ben
-
27-Neml 40
ene : ben
-
27-Neml 46
el haseneti : hasenat, iyilik
-
27-Neml 89
bi el haseneti : hasenat, kazanılan dereceler
-
27-Neml 92
ene : ben
-
28-Kasas 8
ve hazenen : ve hüzün olarak, dert olarak
-
28-Kasas 13
ve lâ tahzene : ve üzülmesin, mahzun olmasın
-
28-Kasas 22
medyene : Medyen (şehri)
-
28-Kasas 23
medyene : Medyen
-
28-Kasas 30
ene allâhu : Ben Allah'ım
-
28-Kasas 45
medyene : Medyen
-
28-Kasas 54
bi el haseneti : hasenat ile, iyilikle
-
28-Kasas 61
hasenen : güzel
-
28-Kasas 67
ve âmene : ve îmân etti, âmenû oldu, Allah'a ulaşmayı diledi
-
28-Kasas 77
ahsenallâhu (ahsene allâhu) : Allah ihsan etti
-
28-Kasas 80
âmene : îmân etti
-
28-Kasas 84
el haseneti : hasene, iyilik, sevap
-
29-Ankebût 3
ya'lemene : ve muhakkak ki bilmektedir
-
29-Ankebût 7
ahsene : daha ahsen, daha güzel
-
29-Ankebût 14
senetin : sene, yıl
-
29-Ankebût 26
âmene : îmân etti
-
29-Ankebût 36
ve ilâ medyene : ve Medyen'e
-
29-Ankebût 38
tebeyyene : beyan edildi
-
29-Ankebût 38
ve zeyyene : ve süsledi
-
29-Ankebût 41
evhene : en dayanıksız
-
29-Ankebût 50
ene : ben
-
3-Âl-i İmrân 37
nebâten hasenen : güzel bir şekilde (yetiştirme ile)
-
3-Âl-i İmrân 77
semenen kalîlen : az bir değer
-
3-Âl-i İmrân 81
ve ene mea-kum : ve ben, sizinle beraberim
-
3-Âl-i İmrân 99
âmene : îmân etti
-
3-Âl-i İmrân 110
ve lev âmene : ve eğer îmân etselerdi
-
3-Âl-i İmrân 112
el meskenetu : miskinlik
-
3-Âl-i İmrân 120
hasenetun : hasene, iyilik, güzellik
-
3-Âl-i İmrân 154
emeneten : emniyet, güvenmek
-
3-Âl-i İmrân 187
semenen kalîlen : az bir değere
-
3-Âl-i İmrân 199
semenen kalîlen : az bir pahaya, değere, bedele
-
32-Secde 5
senetin : sene
-
32-Secde 7
ahsene : en güzel
-
33-Ahzâb 21
hasenetun : güzel
-
33-Ahzâb 53
en yu'zene : izin verilmek
-
34-Sebe 14
tebeyyenet : beyan oldu, belli oldu, açığa çıktı
-
34-Sebe 37
âmene : âmenû oldu, hayattayken Allah'a ulaşmayı diledi
-
35-Fâtır 8
hasenen : güzel
-
35-Fâtır 34
el hazene : hüzün, gam
-
37-Sâffât 114
menennâ : ni'metlendirdik
-
37-Sâffât 125
ahsene : ahsen, en güzel
-
38-Sâd 65
ene : ben
-
38-Sâd 70
ene : ben
-
38-Sâd 75
menea-ke : seni men etti
-
38-Sâd 76
ene : ben
-
38-Sâd 86
ve mâ ene : ve ben değilim
-
39-Zümer 10
hasenetun : güzellik, iyilik
-
39-Zümer 17
ictenebû : içtinap ettiler, sakındılar, kaçındılar
-
39-Zümer 18
ahsene-hu : onun ahsen olanı, en güzel olanı
-
39-Zümer 23
ahsene : ahsen, en güzel
-
39-Zümer 55
ahsene : ahsen, en güzel
-
39-Zümer 71
hazenetu-hâ : onun bekçileri
-
39-Zümer 73
hazenetu-hâ : onun bekçileri
-
4-Nisâ 26
sunene : sünnetler, Allah'ın kanunları
-
4-Nisâ 40
haseneten : iyilik, hayır
-
4-Nisâ 55
âmene : îmân etti
-
4-Nisâ 78
hasenetun : hayır, iyilik
-
4-Nisâ 79
min hasenetin : bir güzellik, bir iyilik
-
4-Nisâ 85
şefâaten haseneten : güzel şefaat, iyiliğe yardım etme
-
4-Nisâ 86
bi ahsene : daha güzeli ile
-
4-Nisâ 115
tebeyyene : beyan etme, açıklama
-
40-Mü'min 30
âmene : âmenû oldu, îmân etti
-
40-Mü'min 38
ellezî âmene : âmenû olan, îmân eden kimse
-
40-Mü'min 42
ve ene : ve ben
-
40-Mü'min 49
li hazeneti : bekçilere
-
40-Mü'min 64
ahsene : ahsen kıldı, en güzel şekli verdi
-
41-Fussilet 6
ene : ben
-
41-Fussilet 30
tetenezzelu : iner
-
41-Fussilet 34
el hasenetu : hasenat, sevap, iyilik
-
41-Fussilet 47
âzennâ-ke \n(ezene) \n(âzene) : sana bildirdik, arz ettik \n: izin verdi \n: ilân etti, bildirdi
-
41-Fussilet 53
yetebeyyene : açıkça belli olur
-
42-Şûrâ 23
haseneten : hasene, iyilik, sevap
-
43-Zuhruf 52
ene : ben
-
43-Zuhruf 81
fe ene : o zaman ben
-
46-Ahkaf 9
ve mâ ene : ve ben değilim
-
46-Ahkaf 10
âmene : îmân etti
-
46-Ahkaf 15
seneten : yıla
-
46-Ahkaf 16
ahsene : en güzel
-
47-Muhammed 25
mâ tebeyyene : beyan olan, açıklanan, açıkça belli olan
-
47-Muhammed 32
mâ tebeyyene : açıkça belli olan şey
-
48-Fetih 16
hasenen : güzel
-
49-Hucurât 7
ve zeyyene-hu : ve onu müzeyyen kıldı, süsledi
-
5-Mâide 2
şeneânu : kin
-
5-Mâide 8
şeneânu : kin
-
5-Mâide 12
kardan hasenen : güzel borç
-
5-Mâide 26
erbaîne seneten : kırk sene
-
5-Mâide 28
mâ ene bi bâsitın : ben uzatacak değilim
-
5-Mâide 44
semenen kalîlen : az bir pahaya, değere
-
5-Mâide 69
men âmene : kim iman etti, (Allâh'a) teslim olmayı diledi
-
5-Mâide 106
semenen : baha, bedel
-
50-Kaf 6
beneynâ-hâ : onu bina ettik
-
50-Kaf 29
ve mâ ene : ve ben değilim
-
51-Zâriyât 47
beneynâ-hâ : onu biz bina ettik
-
53-Necm 26
en ye'zene : izin vermesi
-
55-Rahmân 54
ve cene : ve ağaçlardan devşirilen meyveler
-
56-Vâkıa 8
el meymeneti : meymene, hayırlı, uğurlu
-
56-Vâkıa 8
el meymeneti : meymene, hayırlı, uğurlu
-
57-Hadid 11
hasenen : güzel
-
57-Hadid 18
hasenen : güzel
-
58-Mücâdele 21
ene : ben
-
6-En'âm 13
mâ sekene : bulunan şey(ler)
-
6-En'âm 43
ve zeyyene : ve süsledi, güzel gösterdi
-
6-En'âm 48
fe men âmene : artık kim îmân etti, âmenû oldu (resulün Allah'a davetine uydu)
-
6-En'âm 56
ve mâ ene : ve ben olmam
-
6-En'âm 79
ve mâ ene : ve ben değilim
-
6-En'âm 96
sekenen : bir sukûn (dinlenme) vakti
-
6-En'âm 104
ve mâ ene aleykum : ve ben sizin üzerinize ... değilim
-
6-En'âm 137
zeyyene : güzel gösterdi, süsledi
-
6-En'âm 154
ahsene : ahsen olan
-
6-En'âm 158
âmenet : îmân etti, âmenû oldu
-
6-En'âm 160
bi el haseneti : bir hasene ile
-
6-En'âm 163
ve ene : ve ben
-
60-Mümtehine 1
ve ene : ve ben
-
60-Mümtehine 4
hasenetun : güzel
-
60-Mümtehine 4
enebnâ : yöneldik
-
60-Mümtehine 6
hasenetun : güzel
-
61-Saf 14
âmenet : îmân etti
-
64-Teğabün 3
ahsene : ahsen, en güzel
-
64-Teğabün 17
hasenen : güzel
-
65-Talâk 11
kad ahsene : en güzeli olmuştur
-
65-Talâk 12
yetenezzelu : durmadan iner
-
67-Mülk 8
hazenetu-hâ : onun bekçileri
-
67-Mülk 26
ene : ben
-
7-A'râf 12
menea-ke : seni men eden
-
7-A'râf 12
ene : ben
-
7-A'râf 44
fe ezzene : o zaman açıkça bildirdi, ilân etti, seslendi
-
7-A'râf 68
ve ene : ve ben
-
7-A'râf 75
âmene : îmân etti, inandı
-
7-A'râf 85
ve ilâ medyene : ve Medyen'e
-
7-A'râf 86
âmene : inandı, amenu oldu
-
7-A'râf 95
el hasenete : iyilik
-
7-A'râf 123
âzene (eezene) : ben izin veririm
-
7-A'râf 131
câet-hum el hasenetu : onlara hasene, iyilik geldi
-
7-A'râf 143
ve ene : ve ben
-
7-A'râf 156
haseneten : hasene, iyilik (derecat kazandıran ameller)
-
7-A'râf 167
ve iz teezzene : ve bildirmişti
-
7-A'râf 188
in ene illâ : ben ancak, sadece
-
70-Meâric 4
senetin : sene
-
73-Müzzemmil 20
hasenen : güzel
-
78-Nebe 12
ve beneynâ : ve bina ettik, inşa ettik, yaptık, kurduk
-
79-Nâziât 24
ene : ben
-
8-Enfâl 6
tebeyyene : açığa çıktı, zahir oldu, belli oldu
-
8-Enfâl 11
emeneten : emin olarak
-
8-Enfâl 17
hasenen : ahsen, güzel
-
8-Enfâl 48
zeyyene : süsledi, güzel gösterdi
-
8-Enfâl 61
cenehû : meylettiler
-
8-Enfâl 71
fe emkene : o zaman imkân verdi
-
81-Tekvir 18
teneffese : nefes almaya başladı, güneşin ilk ışınları gelmeye başladı, gün ağarmaya başladı
-
9-Tevbe 6
me'mene-hu (mâ emene-hu) : onu, emin olduğu yere (şeye)
-
9-Tevbe 9
semenen : bedel
-
9-Tevbe 18
men âmene : îmân eden kimse, âmenû olan kimse
-
9-Tevbe 19
ke men âmene : inanan, âmenû olan kimse gibi
-
9-Tevbe 35
keneztum : biriktirdiniz, topladınız
-
9-Tevbe 43
hattâ yetebeyyene leke : sana belli oluncaya kadar
-
9-Tevbe 50
hasenetun : bir iyilik, bir hasene, bir hayır
-
9-Tevbe 54
menea-hum : onları men eden
-
9-Tevbe 70
ve ashâbi medyene : ve Medyen halkı
-
9-Tevbe 86
iste'zene-ke : senden izin istedi
-
9-Tevbe 90
lî yu'zene : izin verilmesi için
-
9-Tevbe 92
hazenen : hüzünlenerek
-
9-Tevbe 94
nebbe ene allâhu : Allah bana haber verdi, bildirdi
-
9-Tevbe 110
benev : inşa ettiler
-
9-Tevbe 113
mâ tebeyyene : belli olan, açığa çıkan şey, durum
-
9-Tevbe 114
tebeyyene : açığa çıktı, belli oldu
-
9-Tevbe 121
ahsene : en güzel
-
90-Beled 18
el meymeneti : meymene, bereket, saadet, amel defteri (hayat filmi) sağından verilenler
-
97-Kadir 4
tenezzelu : inerler