Eski Masaüstü Görünüm

Kur'an İçerisinde Arama


Sayfayı Yenile Arapça Metin Arama (Harekeli)

Aranan Kelime :
Aranan Yer : Arapça Kelime Meali (Latin Harfleriyle)
Bulunan Sonuç : 759
  1. 10-Yunus 12
    zuyyine : süslendi, güzel gösterildi
  2. 10-Yunus 14
    li nanzure : bakmamız için
  3. 10-Yunus 24
    zuhrufe-hâ : onun güzelliği, onun güzelleşmesi (son derece güzel ve parlak olması)
  4. 10-Yunus 31
    yerzuku-kum : sizlere rızık verir, sizi rızıklandırır
  5. 10-Yunus 39
    fanzur (fe unzur) : artık bak
  6. 10-Yunus 43
    men yanzuru : bakan kimseler
  7. 10-Yunus 52
    zûkû : tadın
  8. 10-Yunus 60
    le fadlın : elbette büyük fazl sahibi
  9. 10-Yunus 61
    ve mâ ya'zubu : ve gizli kalmaz
  10. 10-Yunus 64
    huve el fevzu el azîm : o en büyük mükâfat (fevzdir)
  11. 10-Yunus 65
    ve lâ yahzun-ke : ve seni üzmesin, mahzun olma
  12. 10-Yunus 73
    fanzur (fe unzur) : artık bak
  13. 10-Yunus 83
    zurriyyetun : zürriyet, sülâle
  14. 10-Yunus 101
    unzurû : bakın
  15. 10-Yunus 101
    ve en nuzuru : ve uyarmalar
  16. 102-Tekâsür 2
    zurtum(u) : ziyaret ettiniz
  17. 11-Hûd 12
    kenzun : bir hazine
  18. 11-Hûd 27
    nezunnu-kum : sizi zannediyoruz
  19. 11-Hûd 46
    eizu-ke : sana öğüt veriyorum
  20. 11-Hûd 47
    innî eûzu bi-ke : muhakkak ki ben sana sığınırım
  21. 11-Hûd 56
    âhızun : alan, tutan
  22. 11-Hûd 57
    hafîzun : hafizdir, en iyi koruyandır, muhafaza edendir
  23. 11-Hûd 65
    gayru mekzûbin : yalanlanmayan, tekzip edilmesi olmayan
  24. 11-Hûd 66
    el azîzu : azîzdir, yücedir
  25. 11-Hûd 72
    ecûzun : yaşlı, ihtiyarım
  26. 11-Hûd 78
    ve lâ tuhzû-ni : ve beni utandırmayın, rezil, rüsva etmeyin
  27. 11-Hûd 92
    eazzu : daha azîz
  28. 11-Hûd 102
    ahzu : yakalaması, alması
  29. 11-Hûd 108
    meczûzin \n(gayre meczûzin) : kesinti, kesilmiş \n: (kesintisiz, devamlı, kesilmeyen)
  30. 11-Hûd 114
    ve zulefen : ve gecenin ilk saatleri
  31. 11-Hûd 117
    bi zulmin : zulüm ile
  32. 113-Felâk 1
    eûzu : ben sığınırım
  33. 114-Nâs 1
    eûzu : ben sığınırım
  34. 12-Yusuf 12
    fizûne : koruyanlar, muhafaza edenler
  35. 12-Yusuf 13
    le yahzunu-nî : mutlaka, gerçekten beni üzer mahzun eder
  36. 12-Yusuf 55
    hafîzun : koruyan
  37. 12-Yusuf 63
    fizûne : koruyanlar, koruyan kimseler, koruyucular
  38. 12-Yusuf 65
    ve nahfazu : ve koruruz, muhafaza ederiz
  39. 12-Yusuf 68
    ilmin : bir ilim sahibi
  40. 12-Yusuf 78
    yâ eyyuhâ el azîzu : ey azîz
  41. 12-Yusuf 88
    yâ eyyuhâ el azîzu : ey vezir, ey azîz
  42. 12-Yusuf 97
    zunûbe-nâ : bizim günahlarımız
  43. 12-Yusuf 109
    fe yanzurû : artık baksınlar
  44. 13-Ra'd 6
    le : mutlaka sahiptir
  45. 13-Ra'd 6
    alâ zulmi-him : onların zulümlerine karşılık
  46. 13-Ra'd 11
    yahfezûne-hu : onu korurlar, muhafaza ederler
  47. 13-Ra'd 16
    ez zulumâtu : karanlıklar
  48. 13-Ra'd 23
    ve zurriyyâti-him : ve onların zürriyetlerinden
  49. 13-Ra'd 33
    zuyyine : süslü gösterildi
  50. 13-Ra'd 38
    ve zurriyyeten : ve zürriyet, nesil, çocuklar
  51. 14-İbrahim 1
    min ez zulûmâti : zulmetten, karanlıklardan
  52. 14-İbrahim 4
    el azîzu : izzet sahibi, azîz olandır
  53. 14-İbrahim 5
    min ez zulumâti : karanlıklardan
  54. 14-İbrahim 10
    min zunûbi-kum : günahlarınızdan
  55. 14-İbrahim 17
    galîzun : ağır, galiz
  56. 14-İbrahim 21
    ve berezû : ve çıktılar
  57. 14-İbrahim 37
    min zurriyyetî : zürriyetimden
  58. 14-İbrahim 37
    verzuk-hum : ve onları rızıklandır
  59. 14-İbrahim 40
    ve min zurriyyetî : ve zürriyetimden, zürriyetimi
  60. 14-İbrahim 46
    li tezûle : zail olması, yok edecek olması
  61. 14-İbrahim 47
    azîzun : azîzdir, yücedir
  62. 14-İbrahim 47
    zuntikâmin (zu intikâmin) : intikam sahibi
  63. 14-İbrahim 48
    ve berezû : ve ortaya çıktılar
  64. 15-Hicr 9
    fizûne : koruyanlar, koruyucular
  65. 15-Hicr 19
    mevzûnin : mevzun, birbiriyle orantılı, ölçülü
  66. 15-Hicr 69
    ve lâ tuhzû-ni : ve beni alçaltmayın (rezil etmeyin)
  67. 16-Nahl 33
    yanzurûne : bakıyorlar, bekliyorlar
  68. 16-Nahl 36
    fanzurû (fe unzurû) : böylece bakın
  69. 16-Nahl 41
    zulimû : zulmedildiler, zulme maruz kaldılar
  70. 16-Nahl 44
    ve ez zuburi (zebur) : ve semavî kitaplarla (Davut'a ait semavî kitap)
  71. 16-Nahl 51
    lâ tettehı : edinmeyin
  72. 16-Nahl 60
    el azîzu : azîzdir, yücedir
  73. 16-Nahl 61
    yuâhızu : sorgular, suçlar
  74. 16-Nahl 61
    bi zulmi-him : onların zulümleri sebebiyle
  75. 16-Nahl 67
    tettehîzûne : edinirsiniz, yaparsınız
  76. 16-Nahl 69
    zululen : zelil edilmiş, boyun eğdirilmiş, emrine verilmiş
  77. 16-Nahl 90
    yeizu-kum : size öğüt veriyor
  78. 16-Nahl 92
    tettehızûne : ediniyorsunuz
  79. 16-Nahl 94
    ve lâ tettehı : ve edinmeyin
  80. 16-Nahl 94
    ve tezûku : ve tadarsınız
  81. 17-İsrâ 2
    ellâ tettehı : edinmeyin (diye)
  82. 17-İsrâ 3
    zurriyyete : zürriyet, nesil
  83. 17-İsrâ 17
    bi zunûbi : günahlara
  84. 17-İsrâ 20
    mahzûren : mahzur, hazer edilmiş, men edilmiş, sınırlı, kısıtlı
  85. 17-İsrâ 21
    unzur : bak
  86. 17-İsrâ 22
    mahzûlen : hor görülmüş olarak
  87. 17-İsrâ 24
    ez zulli : yumuşak olarak, alçaltarak (zelil olarak), tevazu ile
  88. 17-İsrâ 31
    nerzuku-hum : onları rızıklandırırız
  89. 17-İsrâ 48
    unzur : bak
  90. 17-İsrâ 52
    ve tezunnûne : ve zannedeceksiniz
  91. 17-İsrâ 57
    mahzûren : hazer edilen (çekinilen, korkulan)
  92. 17-İsrâ 62
    zurriyyete-hu : onun soyunu, zürriyetini
  93. 17-İsrâ 73
    lettehazû-ke (le ittehazû-ke) : seni mutlaka edinirler
  94. 17-İsrâ 76
    le yestefizzûne-ke : seni tedirgin ediyorlar
  95. 17-İsrâ 93
    min zuhrufin : altından
  96. 17-İsrâ 101
    le ezunnu-ke : kesin bir şekilde senin olduğunu zannediyorum (kesinlikle inanıyorum)
  97. 17-İsrâ 102
    le ezunnu-ke : mutlaka seni sanıyorum, kesin şekilde inanıyorum
  98. 17-İsrâ 111
    min ez zulli : zilletten
  99. 18-Kehf 15
    ittehazû : edindiler
  100. 18-Kehf 19
    fe li yanzur : böylece baksın
  101. 18-Kehf 34
    ve eazzu : ve daha azîz, daha üstün
  102. 18-Kehf 35
    mâ ezunnu : ben sanmıyorum
  103. 18-Kehf 36
    ve mâ ezunnu : ve zannetmiyorum
  104. 18-Kehf 50
    e fe tettehızûne-hu : hâlâ onu ediniyor musunuz
  105. 18-Kehf 50
    ve zurriyyete-hû : ve onun zürriyetini, neslini
  106. 18-Kehf 56
    vettehazû (ve ittehazû) : ve edindiler
  107. 18-Kehf 56
    huzuven : alay ederek
  108. 18-Kehf 57
    zukkire : zikredildi
  109. 18-Kehf 58
    zu : sahip
  110. 18-Kehf 58
    yuâhızu-hum : onları muaheze eder, sorgular
  111. 18-Kehf 79
    ye'huzu : alıyor (ele geçiriyor)
  112. 18-Kehf 82
    kenzun : hazine, define
  113. 18-Kehf 96
    zubere el hadîdi : demir parçaları
  114. 18-Kehf 102
    en yettehı : edindiklerini
  115. 18-Kehf 102
    nuzulen : ikram olarak, kalacak yer olarak
  116. 18-Kehf 106
    ve ittehazû : ve edindiler
  117. 18-Kehf 106
    huzuven : alay konusu
  118. 18-Kehf 107
    nuzulen : ikram olarak, kalacak yer olarak
  119. 19-Meryem 18
    eûzu : ben sığınırım
  120. 19-Meryem 58
    min zurriyyeti : zürriyyetinden, neslinden
  121. 19-Meryem 58
    ve min zurriyyeti : ve zürriyyetinden, neslinden
  122. 19-Meryem 81
    vettehazû (ve ittehazû) : ve edindiler
  123. 19-Meryem 83
    teuzzu-hum : onları kışkırtıyorlar
  124. 2-Bakara 17
    zulumâtin : zulmet, karanlıklar
  125. 2-Bakara 19
    zulumâtun : zulmet, karanlıklar
  126. 2-Bakara 46
    yezunnûne : bilirler, yakîn derecesinde inanırlar
  127. 2-Bakara 48
    ve lâ yu'hazu : ve alınmaz
  128. 2-Bakara 50
    tenzurûne : bakıyorsunuz, görüyorsunuz
  129. 2-Bakara 55
    tenzurûne : bakıyorsunuz, görüyorsunuz
  130. 2-Bakara 63
    huzû : alın, sarılın, kendinize maledin
  131. 2-Bakara 67
    tettehızu-nâ : bizi ediniyorsun
  132. 2-Bakara 67
    huzuven : alay konusu
  133. 2-Bakara 67
    eûzu : ben sığınırım
  134. 2-Bakara 78
    yezunnûne : zannederler
  135. 2-Bakara 93
    huzû : alın
  136. 2-Bakara 101
    zuhûri-him : onların arkaları, arkalarına
  137. 2-Bakara 104
    unzur-nâ : bize bak
  138. 2-Bakara 105
    : sahip
  139. 2-Bakara 124
    ve min zurriyyetî : ve benim zürriyetimden, soyumdan
  140. 2-Bakara 125
    ve ittehizû : ve edinin
  141. 2-Bakara 126
    verzuk (ve urzuk) : ve rızıklandır
  142. 2-Bakara 128
    ve min zurriyyeti-nâ : ve bizim soyumuzdan
  143. 2-Bakara 129
    el azîzu : azîz, üstün
  144. 2-Bakara 165
    yettehizu : edinir
  145. 2-Bakara 189
    min zuhûri-hâ : onun arkasından
  146. 2-Bakara 209
    azîzun : azîz, üstün
  147. 2-Bakara 210
    yenzurûne : bakıyorlar, gözlüyorlar, bekliyorlar
  148. 2-Bakara 210
    fî zulelin : gölgede, gölgeler içinde
  149. 2-Bakara 212
    zuyyine : süslendi, müzeyyen kılındı
  150. 2-Bakara 212
    ve allâhu yerzuku : ve Allah rızıklandırır
  151. 2-Bakara 214
    ve zulzilû : ve sarsıldılar
  152. 2-Bakara 220
    azîzun : azîzdir, üstündür
  153. 2-Bakara 225
    lâ yuâhızu-kum : sizi muaheze etmez, sorgulamaz
  154. 2-Bakara 225
    yuâhızu-kum : sizi muaheze eder, sorgular
  155. 2-Bakara 228
    azîzun : azîzdir, üstündür
  156. 2-Bakara 229
    en te'huzû : almanız
  157. 2-Bakara 231
    ve lâ tettehı : ve edinmeyin
  158. 2-Bakara 231
    huzuven : alay konusu, eğlence
  159. 2-Bakara 231
    yeızu-kum : size vazeder, öğüt verir, nasihat eder
  160. 2-Bakara 232
    yûazu : vazediliyor, öğüt veriliyor
  161. 2-Bakara 238
    fizû : koruyucu, gözetici olun
  162. 2-Bakara 240
    azîzun : azîz, üstün
  163. 2-Bakara 243
    : sahip
  164. 2-Bakara 249
    yezunnûne : yakîn hasıl edenler, kesin olarak bilenler
  165. 2-Bakara 250
    ve lemmâ berazû : ve karşısına çıktıkları zaman
  166. 2-Bakara 251
    : sahip
  167. 2-Bakara 255
    lâ te'huzu-hu : onu almaz (ona olmaz)
  168. 2-Bakara 255
    hıfzu-humâ : onları (o ikisini) koruma, muhafaza etme
  169. 2-Bakara 257
    min ez zulumâti : zulmetten, karanlıklardan
  170. 2-Bakara 257
    ilâ ez zulumâti : zulmete, karanlıklara
  171. 2-Bakara 259
    fenzur (fe unzur) : o zaman, hemen, haydi bak
  172. 2-Bakara 259
    venzur (ve unzur) : ve bak
  173. 2-Bakara 259
    ve unzur : ve bak
  174. 2-Bakara 259
    nunşizu-hâ : onu inşa ediyoruz, birleştiriyoruz
  175. 2-Bakara 260
    azîzun : azîz, üstün
  176. 2-Bakara 266
    zurriyyetun : zürriyet, çocuklar
  177. 2-Bakara 280
    : sahip
  178. 20-Tâ-Hâ 71
    cuzûı en nahli : hurma ağacının gövdesi
  179. 20-Tâ-Hâ 97
    vanzur (ve unzur) : ve bak
  180. 20-Tâ-Hâ 102
    zurkan : morarmış olarak
  181. 20-Tâ-Hâ 111
    zulmen : zulüm
  182. 20-Tâ-Hâ 112
    zulmen : zulüm, haksızlık edilmek
  183. 20-Tâ-Hâ 132
    nerzuku-ke : seni rızıklandırırız
  184. 21-Enbiyâ 21
    emittehazû (em ittehazû) : yoksa edindiler mi
  185. 21-Enbiyâ 24
    emittehazû (em ittehazû) : yoksa edindiler mi
  186. 21-Enbiyâ 36
    in yettehızûne-ke illâ : seni sadece ..... ediniyorlar
  187. 21-Enbiyâ 36
    huzuven : alay konusu
  188. 21-Enbiyâ 39
    ve lâ an zuhûri-him : ve onların sırtlarından olmaz
  189. 21-Enbiyâ 87
    fî ez zulumâti : karanlıklar içinde
  190. 21-Enbiyâ 103
    lâ yahzunu-hum : onları mahzun etmez
  191. 22-Hac 15
    yezunnu : zanneder
  192. 22-Hac 15
    felyenzur (fe li yenzur) : o zaman baksın
  193. 22-Hac 15
    mâ yagîzu : öfkelendiği şey
  194. 22-Hac 22
    ve zûkû : ve tadın
  195. 22-Hac 25
    bi zulmin : zulüm ile
  196. 22-Hac 29
    nuzûra-hum : nezirlerini, adaklarını
  197. 22-Hac 30
    ez zûri : yalan
  198. 22-Hac 35
    izâ zukire allâhu : Allah zikredildiği zaman
  199. 22-Hac 39
    zulimû : zulme uğradılar, zulmedildiler
  200. 22-Hac 40
    azîzun : azîzdir, yücedir
  201. 22-Hac 58
    le yerzukanne-hum : mutlaka onları rızıklandıracaktır
  202. 22-Hac 73
    zubâben : bir sinek
  203. 22-Hac 73
    ez zubâbu : sinek
  204. 22-Hac 73
    lâ yestenkı-hu : onu kurtaramazlar
  205. 22-Hac 74
    azîzun : çok yücedir, azîzdir
  206. 23-Mü'minûn 5
    fizûne : koruyanlar
  207. 23-Mü'minûn 9
    yuhâfızûne : muhafaza ederler, devam ettirirler
  208. 23-Mü'minûn 53
    zuburan : parçalar halinde, kısımlar halinde
  209. 23-Mü'minûn 97
    eûzu : ben sığınırım
  210. 23-Mü'minûn 98
    ve eûzu : ve ben sığınırım
  211. 23-Mü'minûn 111
    el fâizûne : kurtuluşa erenler
  212. 24-Nûr 17
    yeızukumullâhu : Allah size vaazediyor, emrediyor
  213. 24-Nûr 30
    ve yahfezû : ve muhafaza etsinler, korusunlar
  214. 24-Nûr 35
    zucâcetin : sırça (cam)
  215. 24-Nûr 35
    ez zucâcetu : (o) sırça, (o cam)
  216. 24-Nûr 38
    yerzuku : rızıklandırır
  217. 24-Nûr 40
    ke zulumâtin : karanlıklar gibidir
  218. 24-Nûr 40
    zulumâtun : karanlıklar
  219. 24-Nûr 52
    el fâizûne : kurtuluşa erenler
  220. 25-Furkan 3
    vettehazû (ve ittehazû) : ve edindiler
  221. 25-Furkan 4
    zulmen : zulümle
  222. 25-Furkan 4
    ve zûran : ve bâtıl olarak, bâtılla
  223. 25-Furkan 8
    kenzun : bir hazine
  224. 25-Furkan 9
    unzur : bak
  225. 25-Furkan 29
    hazûlen : yardımsız bırakan, yardımı engelleyen
  226. 25-Furkan 30
    ittehazû : edindiler
  227. 25-Furkan 41
    yettehızûne-ke : seni edinirler
  228. 25-Furkan 41
    huzuven : alay konusu
  229. 25-Furkan 58
    bi zunûbi : günahları
  230. 25-Furkan 72
    ez zûra : bâtıl, asılsız, yalan
  231. 25-Furkan 73
    izâ zukkirû : hatırlatıldığı zaman
  232. 25-Furkan 74
    ve zurriyyâti-nâ : ve zürriyyet
  233. 26-Şuarâ 9
    el azîzu : azîz, yüce
  234. 26-Şuarâ 55
    izûne : kızdıranlar, öfkelendirenler (öfke duyanlar)
  235. 26-Şuarâ 68
    el azîzu : azîzdir, yücedir
  236. 26-Şuarâ 104
    el azîzu : azîz, güçlü, üstün olan
  237. 26-Şuarâ 122
    el azîzu : azîz, yüce
  238. 26-Şuarâ 129
    ve tettehızûne : ve ediniyorsunuz
  239. 26-Şuarâ 140
    el azîzu : azîz, yüce
  240. 26-Şuarâ 148
    ve zurûın : ve ekinler
  241. 26-Şuarâ 159
    el azîzu : azîz, yüce
  242. 26-Şuarâ 165
    ez zukrâne : erkekler
  243. 26-Şuarâ 175
    el azîzu : azîz, yüce
  244. 26-Şuarâ 186
    nazunnu-ke : biz seni zannediyoruz, sanıyoruz
  245. 26-Şuarâ 189
    ez zulleti : gölge
  246. 26-Şuarâ 191
    el azîzu : azîz, yüce
  247. 26-Şuarâ 196
    zuburi : Zeburlar, kitaplar, sayfalar
  248. 26-Şuarâ 212
    ma'zûlûne : azledilmiş olanlar, uzak tutulmuş, men edilmiş olanlar
  249. 26-Şuarâ 227
    mâ zulimû : (kendilerine) zulüm yapıldılar
  250. 27-Neml 9
    el azîzu : azîz, yüce
  251. 27-Neml 10
    tehtezzu : hareket ediyor
  252. 27-Neml 14
    zulmen : zulmederek
  253. 27-Neml 14
    fenzur (fe unzur) : o zaman, öyleyse bak
  254. 27-Neml 27
    se nenzuru : bakacağız
  255. 27-Neml 28
    fenzur (fe unzur) : sonra bak
  256. 27-Neml 33
    unzurî : bak (karar ver)
  257. 27-Neml 41
    nenzur : bakalım
  258. 27-Neml 51
    fenzur (fe unzur) : bundan sonra bak
  259. 27-Neml 63
    zulumâti : karanlıklar
  260. 27-Neml 64
    yerzuku-kum : sizi rızıklandırır
  261. 27-Neml 69
    fenzurû (fe unzurû) : böylece bakın
  262. 27-Neml 73
    fadlın : fazl, lütuf sahibidir
  263. 27-Neml 78
    el azîzu : azîz, yüce
  264. 28-Kasas 23
    tezûdâni : (ikisi) engelliyor
  265. 28-Kasas 31
    tehtezzu : hareket etti
  266. 28-Kasas 38
    ezunnu-hu : onu zannediyorum
  267. 28-Kasas 40
    fanzur (fe unzur) : o zaman, bunun üzerine, sonra da bak
  268. 28-Kasas 78
    zunûbi-him : onların günahları
  269. 28-Kasas 79
    : sahip
  270. 29-Ankebût 20
    fanzurû (fe unzurû) : o zaman, böylece bakın
  271. 29-Ankebût 26
    el azîzu : azîz, güçlü ve üstün
  272. 29-Ankebût 27
    zurriyyeti-hi : onun zürriyeti
  273. 29-Ankebût 41
    ittehazû : edindiler
  274. 29-Ankebût 55
    zûkû : tadın
  275. 29-Ankebût 60
    yerzuku-hâ : o rızıklandırır
  276. 3-Âl-i İmrân 4
    azîzun : aziz, üstün
  277. 3-Âl-i İmrân 4
    intikâmin : intikam sahibi
  278. 3-Âl-i İmrân 6
    el azîzu : üstün, galip
  279. 3-Âl-i İmrân 11
    bi zunûbi-him : günahları ile, günahları sebebiyle
  280. 3-Âl-i İmrân 14
    zuyyine : süslü gösterildi
  281. 3-Âl-i İmrân 16
    zunûbe-nâ : günahlarımızı
  282. 3-Âl-i İmrân 18
    el azîzu : aziz
  283. 3-Âl-i İmrân 26
    ve tuizzu : ve aziz kılarsın
  284. 3-Âl-i İmrân 27
    ve terzuku : ve rızıklandırırsın
  285. 3-Âl-i İmrân 31
    zunûbe-kum : sizin günahlarınız
  286. 3-Âl-i İmrân 34
    zurriyyeten : zurriyyet olarak, nesil olarak
  287. 3-Âl-i İmrân 36
    uîzu-hâ bi-ke : onu sana sığındırırım, emanet ederim
  288. 3-Âl-i İmrân 36
    ve zurriyyete-hâ : ve onun zurriyetini, neslini
  289. 3-Âl-i İmrân 37
    yerzuku : rızıklandırır
  290. 3-Âl-i İmrân 38
    zurriyyeten : zurriyyet, nesil
  291. 3-Âl-i İmrân 62
    el azîzu : üstün, aziz
  292. 3-Âl-i İmrân 74
    el fadli : fazl sahibi
  293. 3-Âl-i İmrân 77
    ve lâ yenzuru : ve nazar etmeyecek, bakmayacak
  294. 3-Âl-i İmrân 80
    en tettehizû : edinmenizi
  295. 3-Âl-i İmrân 106
    fe zûkû : o zaman, öyleyse tadın
  296. 3-Âl-i İmrân 108
    zulmen : zulüm, zulüm olması, haksızlık
  297. 3-Âl-i İmrân 118
    lâ tettehı : edinmeyin
  298. 3-Âl-i İmrân 135
    li zunûbi-him : kendi günahları için
  299. 3-Âl-i İmrân 135
    yagfiru ez zunûbe : mağfiret eder, bağışlar (günahları sevaba çevirir)
  300. 3-Âl-i İmrân 137
    fe unzurû : böylece bakın
  301. 3-Âl-i İmrân 143
    ve entum tenzurûne : ve siz inzar ediyorsunuz, bekliyorsunuz
  302. 3-Âl-i İmrân 147
    zunûbe-nâ : günahlarımız
  303. 3-Âl-i İmrân 152
    fadlin : fazlın sahibi
  304. 3-Âl-i İmrân 154
    yezunnûne : zanda bulunuyorlar
  305. 3-Âl-i İmrân 160
    ve in yahzul-kum : ve eğer size yardımı keserse
  306. 3-Âl-i İmrân 174
    fadlin : fazlın sahibi
  307. 3-Âl-i İmrân 176
    ve lâ yahzun-ke : ve seni mahzun etmesin
  308. 3-Âl-i İmrân 181
    zûkû : tadın
  309. 3-Âl-i İmrân 184
    ve ez zuburi : ve yazılı sahifeler
  310. 3-Âl-i İmrân 185
    zuhziha : uzaklaştırılır
  311. 3-Âl-i İmrân 187
    fe nebezû-hu : fakat onu attılar
  312. 3-Âl-i İmrân 187
    verâe zuhûrihim : sırtlarının arkasına
  313. 3-Âl-i İmrân 193
    zunûbe-nâ : günahlarımız
  314. 3-Âl-i İmrân 195
    ve û : ve eziyet edildiler
  315. 3-Âl-i İmrân 198
    nuzulen : ağırlama, ziyafet sofraları var
  316. 30-Rûm 5
    el azîzu : güçlü ve üstün olan
  317. 30-Rûm 9
    yenzurû : baksınlar
  318. 30-Rûm 27
    el azîzu : çok yüce, üstün
  319. 30-Rûm 42
    fenzurû (fe unzurû) : öyleyse bakın, görün
  320. 30-Rûm 50
    fenzur (fe unzur) : bak
  321. 31-Lokman 6
    huzuven : eğlence, alay konusu
  322. 31-Lokman 7
    uzuney-hi : onun iki kulağı
  323. 31-Lokman 9
    el azîzu : azîz, yüce, güçlü ve üstün olan
  324. 31-Lokman 13
    yaızu-hu : ona vaazeder, öğüt verir
  325. 31-Lokman 13
    zulmun : zulümdür
  326. 31-Lokman 23
    lâ yahzun-ke : seni mahzun etmesin
  327. 31-Lokman 27
    azîzun : çok yüce
  328. 31-Lokman 32
    ez zuleli : (karanlık) gölgeler
  329. 32-Secde 6
    el-ǎzīzu : güçlü
  330. 32-Secde 14
    zûkû : tadın
  331. 32-Secde 14
    ve zûkû : ve tadın
  332. 32-Secde 15
    zukkirû : zikredildiler
  333. 32-Secde 19
    nuzulen : ikram olarak
  334. 32-Secde 20
    zûkû : tadın
  335. 32-Secde 22
    zukkire : hatırlatıldı, zikredildi
  336. 33-Ahzâb 10
    ve tezunnûne : ve zanda bulunuyorsunuz
  337. 33-Ahzâb 10
    ez zunûnen : zanlar
  338. 33-Ahzâb 11
    ve zulzilû : ve sarsıldılar
  339. 33-Ahzâb 19
    yenzurûne : bakıyorlar, bakarlar
  340. 33-Ahzâb 43
    min ez zulumâti : karanlıklardan
  341. 33-Ahzâb 53
    en tu' : eziyet vermeniz
  342. 33-Ahzâb 57
    yu'zûne : eziyet eder
  343. 33-Ahzâb 58
    yu'zûne : eziyet eder
  344. 33-Ahzâb 61
    uhı : yakalandılar
  345. 33-Ahzâb 71
    zunûbe-kum : sizin günahlarınız
  346. 34-Sebe 3
    lâ ya'zubu : gizli kalmaz, kalamaz
  347. 34-Sebe 21
    hafîzun : koruyucu, gözetici
  348. 34-Sebe 24
    yerzuku-kum : sizi rızıklandırır
  349. 34-Sebe 27
    el azîzu : azîz, üstün, yüce
  350. 34-Sebe 37
    zulfâ : mertebe, yüksek derece, yüksek değer
  351. 34-Sebe 42
    zûkû : tadın
  352. 34-Sebe 46
    eızu-kum : size vaazediyorum, öğüt veriyorum
  353. 34-Sebe 51
    ve uhı : ve yakalandılar
  354. 35-Fâtır 2
    ve huve el azîzu : ve o azîz, üstün ve güçlü
  355. 35-Fâtır 3
    yerzuku-kum : sizi rızıklandırır
  356. 35-Fâtır 6
    ittehı-hu : onu edinin
  357. 35-Fâtır 8
    zuyyine : süslendi, güzel gösterildi
  358. 35-Fâtır 20
    ez zulumâtu : karanlıklar
  359. 35-Fâtır 25
    ve bi ez zuburi : ve zeburu, sayfaları
  360. 35-Fâtır 28
    azîzun : üstün ve güçlü olan
  361. 35-Fâtır 37
    fe zûkû : o zaman tadın
  362. 35-Fâtır 41
    en tezûlâ : (ikisinin) zail olması, helâk olması, yok olması
  363. 35-Fâtır 43
    yenzurûne : gözlüyorlar (bekliyorlar)
  364. 35-Fâtır 44
    ve lem yesîrû \n(e lem yenzurû) : ve gezmediler \n: (bakmadılar mı)
  365. 35-Fâtır 44
    yenzurû : bakarlar
  366. 35-Fâtır 45
    yûâhızu : muaheze eder, sorgular
  367. 36-Yâsin 19
    zukkirtum : size hatırlatıldı
  368. 36-Yâsin 23
    e ettehızu : ben edinir miyim
  369. 36-Yâsin 23
    ve lâ yunkı-ni : ve beni kurtaramazlar
  370. 36-Yâsin 41
    zurriyyete-hum : onların zürriyeti
  371. 36-Yâsin 43
    ve lâ hum yunkazûne : ve onlar kurtarılmazlar
  372. 36-Yâsin 49
    mâ yenzurûne : bakmazlar, gözlemiyorlar
  373. 36-Yâsin 49
    te'huzu-hum : onları alır, yakalar
  374. 36-Yâsin 59
    ve imtâ : ve ayrılın, çekilin
  375. 36-Yâsin 74
    vettehazû (ve ittehazû) : ve ittihaz ettiler, edindiler
  376. 36-Yâsin 76
    lâ yahzun-ke : seni mahzun etmesin
  377. 37-Sâffât 13
    zukkirû : zikredildi, hatırlatıldı
  378. 37-Sâffât 19
    yenzurûne : bakacaklar, görecekler
  379. 37-Sâffât 60
    el fevzu el azîmu : fevzül azîm, en büyük kurtuluş
  380. 37-Sâffât 62
    nuzulen : ikram olarak, karşılık olarak
  381. 37-Sâffât 73
    fanzur (fe unzur) : o zaman, artık, bak
  382. 37-Sâffât 77
    zurriyyete-hu : onun zürriyeti, soyu
  383. 37-Sâffât 102
    fanzur (fe unzur) : haydi bak
  384. 37-Sâffât 113
    ve min zurriyyeti-himâ : ve ikisinin zürriyetinden
  385. 38-Sâd 8
    lemmâ yezûkû : henüz tatmadılar
  386. 38-Sâd 11
    mehzûmun : hezimete uğramış, bozguna uğratılmış
  387. 38-Sâd 12
    : sahip
  388. 38-Sâd 15
    ve mâ yenzuru : ve gözlemiyorlar, beklemiyorlar
  389. 38-Sâd 25
    zulfâ : mertebe, yakınlık, yüksek makam
  390. 38-Sâd 40
    zulfâ : derece, yüksek makam
  391. 38-Sâd 57
    el yezûkû-hu : onu tatsınlar
  392. 38-Sâd 66
    el azîzu : azîz, üstün ve güçlü
  393. 39-Zümer 3
    ittehazû : edindiler
  394. 39-Zümer 3
    zulfâ : derece, makam, yakınlık
  395. 39-Zümer 5
    el azîzu : azîz (yüce ve üstün)
  396. 39-Zümer 6
    zulumâtin : karanlıklar
  397. 39-Zümer 16
    zulelun : gölgelikler
  398. 39-Zümer 16
    zulelun : gölgelikler
  399. 39-Zümer 19
    tunkızu : kurtarırsın
  400. 39-Zümer 24
    zûkû : tadın
  401. 39-Zümer 43
    ittehazû : edindiler
  402. 39-Zümer 45
    ve izâ zukire : ve zikredildiği zaman
  403. 39-Zümer 45
    zukire : zikredildi, anıldı
  404. 39-Zümer 53
    ez zunûbe : günahlar
  405. 39-Zümer 68
    yanzurûne : bakarlar, bakınırlar
  406. 39-Zümer 71
    zumeran : zümre zümre
  407. 39-Zümer 73
    zumeran : zümre, zümre
  408. 4-Nisâ 5
    ve urzukû-hum : onları rızıklandırın
  409. 4-Nisâ 8
    fe urzukû-hum : o taktirde onları rızıklandırın
  410. 4-Nisâ 9
    zurriyyeten : zürriyet, nesil, çocuklar
  411. 4-Nisâ 10
    zulmen : zulüm ile, haksızlıkla
  412. 4-Nisâ 13
    el fevzu : fevz, kurtuluş
  413. 4-Nisâ 16
    fe â-humâ : o taktirde artık ikisine eza edin
  414. 4-Nisâ 20
    lâ te'huzû : almayın
  415. 4-Nisâ 20
    e te'huzûne-hu : onu alacak mısınız?
  416. 4-Nisâ 21
    te'huzûne-hu : onu alırsınız
  417. 4-Nisâ 30
    ve zulmen : ve zulüm, haksızlık
  418. 4-Nisâ 34
    fe ı-hunne : ... ise onlara öğüt verin, nasihat edin
  419. 4-Nisâ 46
    ve unzurnâ : ve bize nazar et, bak
  420. 4-Nisâ 50
    unzur : bak
  421. 4-Nisâ 56
    li yezûkû : tatmaları için
  422. 4-Nisâ 58
    yeızu-kum : size vaaz ediyor, öğüt veriyor
  423. 4-Nisâ 66
    azûne : vaaz edilir, öğüt verilir
  424. 4-Nisâ 71
    huzû : alınız
  425. 4-Nisâ 81
    izâ berazû : ayrıldıkları zaman
  426. 4-Nisâ 89
    lâ tettehı : edinmeyin
  427. 4-Nisâ 89
    huzû-hum : onları tutun, yakalayın
  428. 4-Nisâ 89
    lâ tettehı : siz edinmeyin
  429. 4-Nisâ 91
    huzû-hum : onları alın, yakalayın
  430. 4-Nisâ 102
    ve li ye'huzû : ve alsınlar
  431. 4-Nisâ 102
    ve li ye'huzû : ve alsınlar
  432. 4-Nisâ 102
    ve huzû : alın
  433. 4-Nisâ 139
    yettehızûne : edinirler
  434. 4-Nisâ 144
    lâ tettehı : edinmeyin
  435. 4-Nisâ 148
    zulime : zulmedildi, zulum yapıldı, haksızlığa uğratıldı
  436. 4-Nisâ 150
    yettehı : edinirler
  437. 4-Nisâ 153
    bi zulmi-him : zulümlerinden dolayı
  438. 4-Nisâ 153
    ittehazû : edindiler
  439. 4-Nisâ 160
    bi zulmin : zulümler sebebiyle
  440. 40-Mü'min 5
    li ye'huzû-hu : onu yakalamak için
  441. 40-Mü'min 8
    ve zurriyyâti-him : ve onların zürriyetleri, nesilleri
  442. 40-Mü'min 8
    el azîzu : azîz, yüce, üstün ve güçlü
  443. 40-Mü'min 9
    el fevzu el azîmu : fevzül azîm, büyük kurtuluş
  444. 40-Mü'min 11
    bi zunûbi-nâ : günahlarımızı
  445. 40-Mü'min 15
    el arşi : arşın sahibi
  446. 40-Mü'min 16
    rizûne : bariz olurlar, ortaya çıkanlar
  447. 40-Mü'min 17
    lâ zulme : zulüm yoktur
  448. 40-Mü'min 21
    yenzurû : baksınlar
  449. 40-Mü'min 21
    bi zunûbi-him : günahları sebebiyle
  450. 40-Mü'min 31
    zulmen : zulüm
  451. 40-Mü'min 37
    ezunnu-hu : ben onu ..... zannediyorum
  452. 40-Mü'min 37
    zuyyine : süslendi
  453. 40-Mü'min 61
    fadlin : fazlın sahibi
  454. 40-Mü'min 82
    yenzurû : baksınlar
  455. 41-Fussilet 32
    nuzulen : ziyafet, ikram olarak
  456. 41-Fussilet 35
    : sahip
  457. 41-Fussilet 41
    azîzun : üstün, yüce, şerefli
  458. 41-Fussilet 43
    : sahip
  459. 41-Fussilet 43
    ve : ve sahip
  460. 41-Fussilet 50
    ve mâ ezunnu : ve ben sanmıyorum
  461. 41-Fussilet 51
    : sahip
  462. 42-Şûrâ 3
    el azîzu : azîz, üstün
  463. 42-Şûrâ 6
    ittehazû : ittihaz ettiler, edindiler
  464. 42-Şûrâ 6
    hafîzun : muhafaza eden, gözeten
  465. 42-Şûrâ 9
    ittehazû : edindiler
  466. 42-Şûrâ 19
    yerzuku : rızıklandırır
  467. 42-Şûrâ 19
    el azîzu : azîz, yüce ve şerefli
  468. 42-Şûrâ 41
    zulmi-hi : zulme uğraması
  469. 42-Şûrâ 45
    min ez zulli : zilletten
  470. 42-Şûrâ 45
    yenzurûne : bakarlar
  471. 42-Şûrâ 49
    ez zukûra : erkekler
  472. 42-Şûrâ 50
    zukrânen : erkekler olarak
  473. 43-Zuhruf 13
    alâ zuhûri-hi : onların sırtları üzerine, sırtlarına
  474. 43-Zuhruf 25
    fanzur (fe unzur) : işte bak
  475. 43-Zuhruf 35
    ve zuhrufen : ve süsler, mücevherler
  476. 43-Zuhruf 66
    yenzurûne : bekliyorlar
  477. 43-Zuhruf 71
    ve telezzu : ve lezzet alır
  478. 44-Duhân 26
    ve zurûin : ve ekinler
  479. 44-Duhân 47
    huzû-hu : onu tutun
  480. 44-Duhân 49
    zuk : tat
  481. 44-Duhân 49
    el azîzu : azîz
  482. 44-Duhân 56
    yezûkûne : tatmazlar
  483. 44-Duhân 57
    el fevzu : fevz, kurtuluş
  484. 45-Câsiye 9
    huzuven : eğlence, alay konusu
  485. 45-Câsiye 10
    mattehazû (mâ ittehazû) : edindikleri şey
  486. 45-Câsiye 24
    yezunnûne : zanda bulunuyorlar
  487. 45-Câsiye 30
    el fevzu : kurtuluş
  488. 45-Câsiye 32
    nezunnu : biz zannediyoruz, sanıyoruz
  489. 45-Câsiye 35
    huzuven : alay, alay konusu
  490. 45-Câsiye 37
    el azîzu : azîz, yüce
  491. 46-Ahkaf 15
    fî zurriyyetî : soyumu
  492. 46-Ahkaf 16
    ve netecâvezu : ve cevaz veririz, vazgeçeriz
  493. 46-Ahkaf 21
    en nuzuru : uyarıcılar
  494. 46-Ahkaf 28
    nasare humullezînettehazû : onlara yardım etseydi, o edindikleri
  495. 46-Ahkaf 31
    zunûbi-kum : günahlarınız
  496. 46-Ahkaf 34
    fe zûkû : o zaman tadın
  497. 47-Muhammed 10
    fe yenzurû : ardından görerek
  498. 47-Muhammed 14
    zuyyine : süslü gösterdi
  499. 47-Muhammed 18
    yenzurûne : bakıyorlar, bekliyorlar, gözlüyorlar
  500. 47-Muhammed 20
    ve zukire : ve zikredildi
  501. 47-Muhammed 20
    yanzurûne : bakarlar
  502. 48-Fetih 12
    ve zuyyine : ve süslü, güzel, çekici kılındı
  503. 48-Fetih 15
    li te'huzû-hâ : onu almak için
  504. 48-Fetih 19
    ye'huzûne-hâ : onu alırlar
  505. 48-Fetih 20
    te'huzûne-hâ : onu alırsınız, alacaksınız
  506. 48-Fetih 29
    ez zurrâa : ekinciler, çiftçiler
  507. 49-Hucurât 11
    ve lâ telmizû : ve ayıplamayın
  508. 49-Hucurât 11
    ve lâ tenâbezû : ve çağırmayın
  509. 5-Mâide 3
    ve mâ zubiha : ve kesilen, boğazlanan şey
  510. 5-Mâide 13
    min mâ zukkirû bi hî : onunla uyarıldıkları şeyden (nasihat edilen, hatırlatılan)
  511. 5-Mâide 14
    min mâ zukkirû bi-hî : onunla uyarıldıkları seyden (hususlardan)
  512. 5-Mâide 16
    min ez zulumâti : zulmetten, karanlıklardan
  513. 5-Mâide 18
    bi zunûbi-kum : günahlarınızdan dolayı
  514. 5-Mâide 38
    azîzun : azîz, üstün, yüce
  515. 5-Mâide 39
    min ba'di zulmi-hi : yaptığı zulumden, haksızlıktan sonra
  516. 5-Mâide 41
    lâ yahzun-ke : seni üzmesin (mahzun etmesin)
  517. 5-Mâide 41
    fe huzû-hu : o zaman, o taktirde onu alın
  518. 5-Mâide 44
    bi mâ istuhfizû : muhafaza etmeleri istenen şey ile
  519. 5-Mâide 45
    ve el uzune bi el uzuni : ve kulağa kulak ile
  520. 5-Mâide 49
    zunûbi-him : onların günahları
  521. 5-Mâide 51
    lâ tettehı : edinmeyin
  522. 5-Mâide 57
    lâ tettehı : edinmeyin
  523. 5-Mâide 57
    ellezîne ettehazû : edinen kimseler
  524. 5-Mâide 57
    huzuven ve leiben : eğlence, alay ve oyun
  525. 5-Mâide 58
    ittehazû-hâ huzuven : onu alay konusu edindiler
  526. 5-Mâide 75
    unzur keyfe : bak nasıl
  527. 5-Mâide 75
    unzur : bak
  528. 5-Mâide 81
    ettehazû-hum : onları edinmezler
  529. 5-Mâide 89
    lâ yuâhizu-kum(u) : sizi ahaze etmez, sorumlu tutmaz
  530. 5-Mâide 89
    ve lâkin yuâhizu-kum : ve lâkin, fakat sizi sorumlu tutar
  531. 5-Mâide 89
    ve ıhfezû : ve muhafaza edin, koruyun
  532. 5-Mâide 95
    li yezûka : tatması için
  533. 5-Mâide 95
    azîzun : aziz, üstün, güçlü
  534. 5-Mâide 95
    intikâmin : intikam sahibi
  535. 5-Mâide 114
    ve urzuk-nâ : ve bizi rızıklandır
  536. 5-Mâide 116
    ittehizû-nî : beni edinin
  537. 5-Mâide 118
    el azîzu : aziz, güçlü, üstün
  538. 5-Mâide 119
    el fevzu el azîmu : en büyük fevz
  539. 50-Kaf 4
    hafîzun : muhafaza eden, saklayıp koruyan
  540. 50-Kaf 6
    lem yanzurû : bakmıyorlar
  541. 50-Kaf 18
    mâ yelfızu : söylenmez
  542. 51-Zâriyât 14
    zûkû : tadın
  543. 51-Zâriyât 29
    acûzun : ihtiyar kadın
  544. 51-Zâriyât 44
    ve hum yanzurûne : ve onlar bakıyorlar
  545. 51-Zâriyât 58
    zu el kuvveti : kuvvet sahibi
  546. 52-Tûr 21
    zurriyyetu-hum : onların zürriyetleri, nesilleri, soyları
  547. 52-Tûr 21
    zurriyyete-hum : onların zürriyetleri, nesilleri, soyları
  548. 53-Necm 6
    : sahip
  549. 53-Necm 56
    min en nuzuri : nezirlerden
  550. 54-Kamer 5
    en nuzuru : uyarmalar
  551. 54-Kamer 16
    ve nuzuri : ve benim uyarılarım
  552. 54-Kamer 18
    ve nuzuri : ve benim uyarılarım
  553. 54-Kamer 20
    a'câzu : artıklar, arta kalanlar, geriye kalanlar (kütükler)
  554. 54-Kamer 21
    ve nuzuri : ve inzarım, uyarılarım
  555. 54-Kamer 23
    bi en nuzuri : uyarıları
  556. 54-Kamer 30
    ve nuzuri : ve inzarım, uyarmam
  557. 54-Kamer 33
    bi en nuzuri : uyarıları
  558. 54-Kamer 36
    bi en nuzuri : uyarıları
  559. 54-Kamer 37
    zûkû : tadın
  560. 54-Kamer 37
    ve nuzuri : ve inzarımı, uyarılarımı
  561. 54-Kamer 39
    zûkû : tadın
  562. 54-Kamer 39
    ve nuzuri : ve uyarmamı
  563. 54-Kamer 41
    en nuzuru : uyarılar
  564. 54-Kamer 43
    fî ez zuburi : semavî kitaplarda
  565. 54-Kamer 48
    zûkû : tadın
  566. 54-Kamer 52
    fî ez zuburi : (semavî) kitaplarda
  567. 55-Rahmân 12
    : sahip
  568. 55-Rahmân 27
    : sahip
  569. 55-Rahmân 33
    en tenfuzû : nüfuz etmek, nüfuz ederek geçmek, çıkmak
  570. 55-Rahmân 33
    fe unfuzû : o halde, haydi
  571. 55-Rahmân 33
    tenfuzûne : nüfuz edemezsiniz, geçip çıkamazsınız
  572. 55-Rahmân 35
    şuvâzun : alev
  573. 55-Rahmân 41
    yu'hazu : yakalanır
  574. 56-Vâkıa 56
    nuzulu-hum : onların ziyafeti, ağırlanması
  575. 56-Vâkıa 84
    tenzurûne : bakarsınız
  576. 56-Vâkıa 93
    nuzulun : ziyafet
  577. 57-Hadid 1
    el azîzu : azîz, üstün ve güçlü
  578. 57-Hadid 9
    min ez zulumâti : zulmetten, karanlıklardan
  579. 57-Hadid 12
    fevzu : kurtuluş
  580. 57-Hadid 13
    unzurû-nâ : bizi bekleyin
  581. 57-Hadid 15
    lâ yu'hazu : alınmaz
  582. 57-Hadid 21
    : sahip
  583. 57-Hadid 25
    azizun : azîz
  584. 57-Hadid 26
    zurriyyeti-himâ : o ikisinin (onların) zürriyetleri
  585. 57-Hadid 29
    : sahip
  586. 58-Mücâdele 2
    ve zûren : ve bâtıl, asılsız, yalan, ağır, günaha sokan
  587. 58-Mücâdele 3
    azûne : vaazediliyor, öğüt veriliyor
  588. 58-Mücâdele 10
    li yahzune : mahzun etmek, üzmek için
  589. 58-Mücâdele 11
    ensuzû : kalkıp kenara çekilin, kalkın
  590. 58-Mücâdele 11
    ensuzû : kalkıp kenara çekilin, kalkın
  591. 58-Mücâdele 16
    ittehazû : edindiler
  592. 58-Mücâdele 21
    azîzun : azîz, üstün
  593. 59-Haşr 1
    el azîzu : azîz, üstün
  594. 59-Haşr 7
    huzû-hu : onu alın
  595. 59-Haşr 18
    ve li tenzur : ve baksın, görsün
  596. 59-Haşr 20
    el fâizûne : kurtuluşa erenler
  597. 59-Haşr 23
    el azîzu : azîz olan, yüce olan
  598. 59-Haşr 24
    el azîzu : azîz olan, yüce olan
  599. 6-En'âm 1
    ez zulumâti : zulmetler, karanlıklar
  600. 6-En'âm 6
    bi zunûbi-him : günahları sebebiyle
  601. 6-En'âm 11
    summe unzurû : sonra bakın (görün)
  602. 6-En'âm 14
    ettehızu : edinirim
  603. 6-En'âm 16
    el fevzu : fevz, kurtuluş
  604. 6-En'âm 24
    unzur : bak
  605. 6-En'âm 30
    fe zûkû : o halde tadın
  606. 6-En'âm 31
    alâ zuhûri-him : sırtlarında
  607. 6-En'âm 33
    le yahzunu-ke : elbette seni üzüyor, mahzun ediyor
  608. 6-En'âm 34
    ve û : ve eziyet edildiler, eziyete uğradılar
  609. 6-En'âm 39
    fî ez zulumâti : karanlıklar içinde
  610. 6-En'âm 44
    mâ zukkirû bi-hî : onunla hatırlatıldıkları (uyarıldıkları) şeyi
  611. 6-En'âm 46
    unzur : bak
  612. 6-En'âm 59
    fî zulumâti : karanlıklar içinde
  613. 6-En'âm 63
    min zulumâti : karanlıklardan
  614. 6-En'âm 65
    unzur : bak
  615. 6-En'âm 70
    ittehazû : edindiler
  616. 6-En'âm 74
    e tettehizu : ediniyor musun?
  617. 6-En'âm 82
    bi zulmin : zulümle
  618. 6-En'âm 84
    ve min zurriyyeti-hî : ve onun soyundan, zürriyetinden
  619. 6-En'âm 87
    ve zurriyyâti-him : ve onların zürriyetlerinden, nesillerinden
  620. 6-En'âm 92
    yuhâfizûne : muhafaza ederler
  621. 6-En'âm 94
    verâe zuhûri-kum : (sizin) arkanızda
  622. 6-En'âm 97
    fî zulumâti el berri : karanın karanlıklarında
  623. 6-En'âm 99
    unzurû : bakın
  624. 6-En'âm 112
    zuhrufe : süslü, güzel
  625. 6-En'âm 118
    zukire ismu allâhi : Allah'ın ismi anılan
  626. 6-En'âm 119
    zukire ismu allâhi : Allah'ın ismi anılan
  627. 6-En'âm 122
    fî ez zulumâti : karanlıklar içinde
  628. 6-En'âm 122
    zuyyine : süslü, güzel gösterildi
  629. 6-En'âm 131
    bi zulmin : zulüm ile
  630. 6-En'âm 133
    zu er rahmeti : rahmet sahibi
  631. 6-En'âm 133
    min zurriyyeti : zürriyetinden, soyundan, neslinden
  632. 6-En'âm 138
    zuhûru-hâ : onun (onların) sırtları
  633. 6-En'âm 139
    li zukûri-nâ : erkeklerimize ait
  634. 6-En'âm 146
    zî zufurin : tırnaklı (tırnağa sahip, tırnağı olan)
  635. 6-En'âm 146
    zuhûru-humâ : o ikisinin sırtları
  636. 6-En'âm 147
    rahmetin : rahmet sahibi
  637. 6-En'âm 151
    nerzuku-kum : sizi biz rızıklandırırız
  638. 6-En'âm 158
    yanzurûne : bakıyorlar, bekliyorlar
  639. 60-Mümtehine 1
    tettehizû : yapmayın, edinmeyin
  640. 60-Mümtehine 5
    el azîzu : azîz, üstün
  641. 61-Saf 1
    el azîzu : azîz
  642. 61-Saf 5
    tu'zûne-nî : siz bana eziyet ediyorsunuz
  643. 61-Saf 12
    zunûbe-kum : sizin günahlarınızı
  644. 61-Saf 12
    el fevzu : fevz, kurtuluştur
  645. 62-Cum'a 3
    el azîzu : azîz, üstün, güçlü
  646. 62-Cum'a 4
    : sahip
  647. 63-Münâfikûn 2
    ittehazû : edindiler
  648. 63-Münâfikûn 8
    el eazzu : daha azîz, daha güçlü olan
  649. 64-Teğabün 9
    el fevzu : fevz, kurtuluş
  650. 64-Teğabün 18
    el azîzu : azîz (üstün ve güçlü)
  651. 65-Talâk 2
    yûazu : vaazolunur
  652. 65-Talâk 3
    ve yerzuk-hu : ve onu rızıklandırır
  653. 65-Talâk 7
    : sahip
  654. 65-Talâk 11
    min ez zulumâti : karanlıklardan
  655. 66-Tahrim 6
    gılâzun : sert davrananlar, haşin olanlar
  656. 67-Mülk 2
    el azîzu : azîz
  657. 67-Mülk 8
    temeyyezu : çatlayacak, parçalanacak
  658. 67-Mülk 21
    yerzuku-kum : rızkınızı
  659. 67-Mülk 27
    zulfeten : yakın olarak
  660. 68-Kalem 48
    mekzûmun : öfkeli olan, çok gamlı, çok hüzünlü olan
  661. 69-Hâkka 7
    a'câzu : kütük
  662. 69-Hâkka 12
    uzunun : kulaklar
  663. 69-Hâkka 30
    huzû-hu : onu tutun
  664. 7-A'râf 30
    inne-hum ettehazû eş şeyâtîne : muhakkak ki onlar şeytanı ... edindiler
  665. 7-A'râf 31
    huzû : alınız
  666. 7-A'râf 39
    fe zûkû el azâbe : o zaman, öyleyse azabı tadın
  667. 7-A'râf 51
    ettehazû : edindiler
  668. 7-A'râf 53
    hel yanzurûne : mı bakıyorlar, bekliyorlar?
  669. 7-A'râf 66
    le nezunnu-ke : biz seni mutlaka, kesinlikle zannediyoruz
  670. 7-A'râf 74
    tettehızûne : edindiniz
  671. 7-A'râf 84
    fenzur (fe unzur) : artık bak
  672. 7-A'râf 86
    ve unzurû : ve bakın (ibret alın)
  673. 7-A'râf 100
    bi zunûbi-him : günahları sebebiyle
  674. 7-A'râf 103
    fe unzur : artık, bundan sonra bak
  675. 7-A'râf 129
    fe yanzure : böylece bakar
  676. 7-A'râf 134
    aleyhim er riczu : üzerlerine azap
  677. 7-A'râf 143
    enzur : bakayım
  678. 7-A'râf 143
    ve lâkin unzur : ve fakat bak
  679. 7-A'râf 145
    ye'huzû : alsınlar, uygulasınlar
  680. 7-A'râf 146
    lâ yettehı-hu : onu edinmezler
  681. 7-A'râf 146
    yettehı-hu sebîlen : onu yol edinirler
  682. 7-A'râf 148
    ittehazû-hu : onu (ilâh) edindiler
  683. 7-A'râf 152
    ellezîne ittehazû el ıcle : buzağı (ilâh) edinen kimseler
  684. 7-A'râf 164
    teizûne : öğüt veriyorsunuz
  685. 7-A'râf 165
    mâ zukkirû : hatırlatıldıkları şey, öğüt verildikleri şey
  686. 7-A'râf 169
    ye'huzûne : alırlar
  687. 7-A'râf 169
    ye'huzû-hu : onu alırlar
  688. 7-A'râf 171
    zulletun : bir gölge
  689. 7-A'râf 171
    huzû : alın, tutun
  690. 7-A'râf 172
    min zuhûri-him : onların sırtlarından
  691. 7-A'râf 172
    zurriyyete-hum : onların zürriyetlerini
  692. 7-A'râf 173
    zurriyyeten : bir nesil
  693. 7-A'râf 185
    e ve lem yanzurû : bakmıyorlar mı, bakmazlar mı
  694. 7-A'râf 198
    yenzurûne : bakarlar, bakıyorlar
  695. 70-Meâric 20
    cezûan : feryat edici
  696. 70-Meâric 29
    fizûne : koruyanlar, muhafaza edenler
  697. 70-Meâric 34
    yuhâfizûne : muhafaza ederler
  698. 71-Nuh 4
    min zunûbi-kum : günahlarınızdan, günahlarınızı
  699. 72-Cin 6
    yeûzûne : sığınıyorlar
  700. 75-Kıyamet 25
    tezunnu : anlar
  701. 76-İnsan 14
    ve zullilet : ve zelil yapıldı, (kolay koparılması için) yaklaştırıldı
  702. 78-Nebe 24
    yezûkûne : tatmazlar
  703. 78-Nebe 30
    zûkû : tadın
  704. 78-Nebe 40
    yenzuru : bakacak
  705. 8-Enfâl 2
    izâ zukirallâhu (zukire allâhu) : Allah zikredildiği zaman
  706. 8-Enfâl 6
    yanzurûne : bakıyorlar (göz göre göre)
  707. 8-Enfâl 10
    azîzun : azîz, üstün, izzet sahibi
  708. 8-Enfâl 14
    fe zûkû-hu : artık onu tadın
  709. 8-Enfâl 29
    zu el fadli el azîmi : büyük fazl sahibi
  710. 8-Enfâl 35
    fe zûkû : o halde, artık tadın
  711. 8-Enfâl 49
    azîzun : azîz, izzet sahibi, üstün
  712. 8-Enfâl 50
    ve zûkû : ve tadın
  713. 8-Enfâl 52
    bi zunûbi-him : günahlarından dolayı
  714. 8-Enfâl 54
    bi zunûbi-him : günahlarından dolayı
  715. 8-Enfâl 59
    lâ yu'cizûne : aciz bırakamazlar
  716. 8-Enfâl 63
    azîzun : izzet sahibidir, azîzdir
  717. 8-Enfâl 67
    azîzun : azîz, yüce, izzet sahibi
  718. 80-Abese 24
    fe li yanzuri : işte baksın
  719. 81-Tekvir 7
    zuvvicet : (zevcelendirildi) eşleştirme yapıldı, biraraya getirildi
  720. 83-Mutaffifin 4
    lâ yezunnu : zannetmiyorlar, ihtimal vermiyorlar, bilmiyorlar
  721. 83-Mutaffifin 23
    yanzurûne : bakarlar, seyrederler
  722. 83-Mutaffifin 30
    yetegâmezûne : birbirlerine kaş göz işareti yaparlar
  723. 83-Mutaffifin 35
    yanzurûne : bakıplar, seyrederler
  724. 85-Bürûc 11
    el fevzu : fevz, kurtuluş, şerefli bir ikram
  725. 85-Bürûc 15
    : sahip
  726. 86-Târık 4
    hâfızun : muhafız (gözleyici)
  727. 86-Târık 5
    li yenzur(i) : baksın
  728. 88-Ğâşiye 17
    lâ yanzurûne : bakmıyorlar, bakmazlar
  729. 9-Tevbe 5
    ve huzû-hum : ve onları alın, yakalayın
  730. 9-Tevbe 16
    ve lem yettehı : ve ittihaz etmezler (edinmezler)
  731. 9-Tevbe 20
    hum el fâizûne : onlar kurtuluşa erenler
  732. 9-Tevbe 23
    lâ tettehı : edinmeyin
  733. 9-Tevbe 31
    ittehazû : edindiler
  734. 9-Tevbe 34
    ve ellezîne yeknizûne : ve biriktiren, toplayan kimseler
  735. 9-Tevbe 35
    ve zuhûru-hum : ve onların sırtları, arkaları
  736. 9-Tevbe 35
    fe zûkû : böylece tadın
  737. 9-Tevbe 35
    teknizûne : biriktiriyorsunuz
  738. 9-Tevbe 37
    zuyyine : süslendi, güzel gösterildi
  739. 9-Tevbe 40
    azîzun : azîz, çok yüce, üstün
  740. 9-Tevbe 58
    yelmizu-ke : seni ayıplar
  741. 9-Tevbe 61
    ellezîne yu'zûne : eza, eziyet eden kimseler
  742. 9-Tevbe 61
    uzunun : bir kulakdır (kulak gibidir), dinleyendir (dinlediğine inanandır)
  743. 9-Tevbe 61
    uzunu hayrin : hayrın kulağıdır, hayrı işitendir
  744. 9-Tevbe 61
    ve ellezîne yu'zûne : ve eziyet eden kimseler
  745. 9-Tevbe 71
    azîzun : azîzdir, yücedir
  746. 9-Tevbe 72
    huve el fevzu el azîmu : o en büyük kurtuluştur
  747. 9-Tevbe 79
    yelmizûne : ayıplıyorlar, küçük görüyorlar
  748. 9-Tevbe 89
    el fevzu el azîmu : en büyük fevz, en büyük kurtuluş, en büyük mükâfat
  749. 9-Tevbe 98
    yettehızu : edinir, öyle kabul eder
  750. 9-Tevbe 99
    ve yettehızu : ve edinir, kabul eder
  751. 9-Tevbe 100
    zâlike el fevzu el azîmu : işte bu en büyük fevzdir, en büyük kurtuluştur, en büyük mükâfatdır
  752. 9-Tevbe 102
    bi zunûbi-him : günahlarını
  753. 9-Tevbe 104
    ve ye'huzu : ve alır
  754. 9-Tevbe 107
    ve ellezîne ettehazû : ve onlar ... edindiler
  755. 9-Tevbe 111
    huve el fevzu el azîmu : bu büyük mükâfattır
  756. 9-Tevbe 112
    ve el hâfizûne : ve muhafaza edenler, koruyanlar
  757. 9-Tevbe 120
    yagîzu el kuffâra \n(gayz) : kâfirleri öfkelendirir \n: (öfke)
  758. 9-Tevbe 128
    azîzun : azîz olan
  759. 99-Zilzâl 1
    izâ zulzileti : sarsıldığı zaman