Eski Masaüstü Görünüm

Kur'an İçerisinde Arama


Sayfayı Yenile Arapça Metin Arama (Harekeli)

Aranan Kelime : iz
Aranan Yer : Arapça Kelime Meali (Latin Harfleriyle)
Bulunan Sonuç : 1251
  1. 10-Yunus 3
    iznihî : onun izni
  2. 10-Yunus 12
    ve izâ messe : ve dokunduğu, isabet ettiği zaman
  3. 10-Yunus 15
    ve izâ tutlâ : ve okunduğu zaman
  4. 10-Yunus 21
    ve izâ ezak-nâ en nâse : ve insanlara tattırdığımız zaman
  5. 10-Yunus 21
    izâ : ...diği zaman
  6. 10-Yunus 22
    izâ kuntum : siz olduğunuz zaman, siz idiniz
  7. 10-Yunus 23
    izâ hum : o zaman onlar
  8. 10-Yunus 24
    hattâ izâ : hatta olunca, olduğu zaman
  9. 10-Yunus 47
    fe izâ câe : geldiği zaman
  10. 10-Yunus 49
    izâ câe : geldiği zaman
  11. 10-Yunus 51
    izâ : olduğu zaman
  12. 10-Yunus 53
    bi mu'cizîne : aciz bırakan kimse
  13. 10-Yunus 57
    mev'ızatun : öğüt
  14. 10-Yunus 59
    min rızkın : rızıktan, bir rızık
  15. 10-Yunus 61
    iz tufîdûne : daldığınız zaman
  16. 10-Yunus 65
    inne el izzete : muhakkak ki izzet
  17. 10-Yunus 71
    iz kâle : dediği zaman, demişti
  18. 10-Yunus 90
    izâ : olduğu zaman, o zaman
  19. 10-Yunus 98
    azâbe el hızyi : aşağılatıcı azap
  20. 10-Yunus 100
    bi izni allâhi : Allah'ın izni ile
  21. 10-Yunus 106
    izen : bu durumda, öyle olursa (öyle yaparsan)
  22. 100-Âdiyât 9
    izâ : olduğu zaman
  23. 100-Âdiyât 11
    yevme izin : o gün, izin günü
  24. 102-Tekâsür 8
    yevme izin : o gün, izin günü
  25. 11-Hûd 6
    rızku-hâ : onun rızkı
  26. 11-Hûd 20
    mu'cizîne : aciz bırakanlar
  27. 11-Hûd 31
    izen : o taktirde, öyleyse
  28. 11-Hûd 33
    bi mu'cizîne : aciz bırakan kimseler
  29. 11-Hûd 40
    izâ câe : geldiği zaman, gelince
  30. 11-Hûd 46
    eizu-ke : sana öğüt veriyorum
  31. 11-Hûd 56
    âhızun : alan, tutan
  32. 11-Hûd 57
    hafîzun : hafizdir, en iyi koruyandır, muhafaza edendir
  33. 11-Hûd 58
    galîzin : çok şiddetli, ağır
  34. 11-Hûd 66
    ve min hizyi : ve alçaklıktan, aşağılatıcı azaptan, zilletten
  35. 11-Hûd 66
    yevmi izin : izin günü
  36. 11-Hûd 66
    el azîzu : azîzdir, yücedir
  37. 11-Hûd 69
    iclin hanîzin : kızarmış buzağı
  38. 11-Hûd 84
    ve el mîzâne : ve tartı, mizan
  39. 11-Hûd 85
    ve el mîzâne : ve tartı, mizan
  40. 11-Hûd 86
    bi hafîzin : muhafız, gözleyici
  41. 11-Hûd 88
    rızkan : bir rızık
  42. 11-Hûd 91
    bi azîzin : azîz, güçlü ve üstün
  43. 11-Hûd 102
    izâ : olduğu zaman
  44. 11-Hûd 105
    bi izni-hî : onun izni
  45. 11-Hûd 120
    ve mev'ızatun : ve öğüt
  46. 110-Nasr 1
    izâ câe : geldiği zaman
  47. 113-Felâk 3
    izâ vakabe : çöktüğü zaman
  48. 113-Felâk 5
    izâ hasede : haset ettiği zaman
  49. 12-Yusuf 4
    iz kâle : dediği zaman, demişti
  50. 12-Yusuf 8
    iz kâlû : dedikleri zaman, demişlerdi
  51. 12-Yusuf 12
    fizûne : koruyanlar, muhafaza edenler
  52. 12-Yusuf 14
    izen : o taktirde, öyleyse
  53. 12-Yusuf 21
    ev nettehize-hu : veya onu ediniriz
  54. 12-Yusuf 30
    emre'etu el azîzi : azîzin (vezirin) hanımı
  55. 12-Yusuf 51
    iz râvedtunne yûsufe : Yusuf'u elde etmeye çalıştığınız zaman
  56. 12-Yusuf 51
    kâlet imre'etu el azîzi : azîzin hanımı dedi
  57. 12-Yusuf 55
    hafîzun : koruyan
  58. 12-Yusuf 62
    izenkalebû (izâ inkalebû) : geri döndükleri zaman
  59. 12-Yusuf 63
    fizûne : koruyanlar, koruyan kimseler, koruyucular
  60. 12-Yusuf 64
    fizen : koruyucu, koruyan
  61. 12-Yusuf 78
    yâ eyyuhâ el azîzu : ey azîz
  62. 12-Yusuf 79
    izen : o zaman
  63. 12-Yusuf 81
    fizîne : koruyanlar, bilenler (bilgiyi muhafaza edenler, bilgi sahibi olanlar)
  64. 12-Yusuf 87
    yâ beniyye izhebû : ey oğullarım, gidiniz
  65. 12-Yusuf 88
    yâ eyyuhâ el azîzu : ey vezir, ey azîz
  66. 12-Yusuf 89
    iz : o zaman
  67. 12-Yusuf 93
    yezhebû \n(izhebû) : götürün \n: (gidin)
  68. 12-Yusuf 100
    iz : o zaman, olduğu zaman
  69. 12-Yusuf 102
    iz : o zaman
  70. 12-Yusuf 110
    izestey'eser rusulu : resûller umutlarını kestikleri zaman
  71. 13-Ra'd 5
    e izâ kunnâ : biz olduğumuz zaman mı
  72. 13-Ra'd 11
    ve izâ : ve, olduğu zaman
  73. 13-Ra'd 26
    yebsutu er rızka : rızkı genişletir
  74. 13-Ra'd 38
    bi izni allâhi : Allah'ın izni ile
  75. 14-İbrahim 1
    bi izni : izni ile
  76. 14-İbrahim 1
    el azîzi : azîz olan, izzet sahibi olan
  77. 14-İbrahim 4
    el azîzu : izzet sahibi, azîz olandır
  78. 14-İbrahim 6
    ve iz kâle : ve demişti
  79. 14-İbrahim 6
    iz encâ-kum : sizi kurtardığı zaman
  80. 14-İbrahim 7
    ve iz te'ezzene : ve bildirmişti, duyurmuştu
  81. 14-İbrahim 11
    bi izni allâhi : Allah'ın izni
  82. 14-İbrahim 17
    galîzun : ağır, galiz
  83. 14-İbrahim 20
    bi azîzin : güç, zor, büyük (bir iş)
  84. 14-İbrahim 23
    bi izni : izni ile
  85. 14-İbrahim 25
    bi izni : izni ile
  86. 14-İbrahim 32
    rızkan : rızık olarak
  87. 14-İbrahim 35
    ve iz kâle : ve demişti
  88. 14-İbrahim 47
    azîzun : azîzdir, yücedir
  89. 14-İbrahim 49
    yevme izin : izin günü
  90. 15-Hicr 8
    izen : o taktirde, o zaman
  91. 15-Hicr 9
    fizûne : koruyanlar, koruyucular
  92. 15-Hicr 17
    ve hafıznâ-hâ : ve onu muhafaza ettik, koruduk
  93. 15-Hicr 28
    ve iz kâle : ve demişti
  94. 15-Hicr 29
    izâ : olduğu zaman
  95. 15-Hicr 52
    iz dehalû : girdikleri zaman
  96. 16-Nahl 4
    izâ : olduğu zaman, olmuş, olmuştur
  97. 16-Nahl 24
    ve izâ kîle : ve denildiği zaman
  98. 16-Nahl 27
    el hızye : alçaklık, rezillik
  99. 16-Nahl 40
    izâ : olduğu zaman
  100. 16-Nahl 46
    mu'cizîne : aciz bırakanlar
  101. 16-Nahl 51
    lâ tettehızû : edinmeyin
  102. 16-Nahl 53
    izâ : olduğu zaman
  103. 16-Nahl 54
    iza : olduğu zaman
  104. 16-Nahl 54
    izâ : o zaman, o taktirde
  105. 16-Nahl 58
    ve izâ : ve olduğu zaman
  106. 16-Nahl 60
    el azîzu : azîzdir, yücedir
  107. 16-Nahl 61
    yuâhızu : sorgular, suçlar
  108. 16-Nahl 61
    fe izâ câe : artık geldiği zaman
  109. 16-Nahl 67
    tettehîzûne : edinirsiniz, yaparsınız
  110. 16-Nahl 67
    ve rızkan : ve bir rızık
  111. 16-Nahl 68
    en ittehızî : (edinmek) edinmesini
  112. 16-Nahl 71
    fî er rızkı : rızıkta, rızık konusunda
  113. 16-Nahl 71
    rızkı-him : onların rızıklarını
  114. 16-Nahl 73
    rızkan : bir rızık
  115. 16-Nahl 75
    rızkan : bir rızık
  116. 16-Nahl 85
    ve izâ : ve olduğu zaman
  117. 16-Nahl 86
    ve izâ : ve o zaman, olduğu zaman
  118. 16-Nahl 87
    yevme izin : izin günü
  119. 16-Nahl 90
    yeizu-kum : size öğüt veriyor
  120. 16-Nahl 91
    izâ : olduğu zaman
  121. 16-Nahl 92
    tettehızûne : ediniyorsunuz
  122. 16-Nahl 94
    ve lâ tettehızû : ve edinmeyin
  123. 16-Nahl 98
    izâ kare'te : okuduğun zaman
  124. 16-Nahl 98
    fe isteız : hemen, önce sığın
  125. 16-Nahl 101
    ve izâ : ve olduğu zaman
  126. 16-Nahl 112
    rızku-hâ : onun rızkı
  127. 16-Nahl 125
    ve el mev'ızati : ve öğüt, vaaz, nasihat
  128. 17-İsrâ 2
    ellâ tettehızû : edinmeyin (diye)
  129. 17-İsrâ 5
    izâ câe : geldiği zaman
  130. 17-İsrâ 7
    fe izâ câe : geldiği zaman
  131. 17-İsrâ 15
    vizre : ağırlık, yük, günah
  132. 17-İsrâ 16
    ve izâ : ve olduğu zaman
  133. 17-İsrâ 30
    er rızka : rızık
  134. 17-İsrâ 35
    izâ : olduğu zaman
  135. 17-İsrâ 42
    izen : bu durumda, öyle olursa
  136. 17-İsrâ 45
    ve izâ kara'te : ve kıraat ettiğin (okuduğun) zaman
  137. 17-İsrâ 46
    ve izâ zekerte : ve sen zikrettiğin zaman
  138. 17-İsrâ 47
    iz yestemiûne : dinliyorlarken
  139. 17-İsrâ 47
    ve iz hum necvâ : ve onlar fısıldaştılar, gizli gizli konuştular
  140. 17-İsrâ 47
    iz yekûlu : dedikleri zaman, diyerek
  141. 17-İsrâ 49
    izâ : olduğu zaman
  142. 17-İsrâ 49
    izâmen : kemik
  143. 17-İsrâ 60
    ve iz kulnâ : ve biz dediğimiz zaman
  144. 17-İsrâ 61
    ve iz kulnâ : ve biz demiştik
  145. 17-İsrâ 63
    kâlezheb (kâle izheb) : 'git' dedi
  146. 17-İsrâ 64
    vestefziz (ve istefsiz) : ve aldat, rahatsız et
  147. 17-İsrâ 67
    ve izâ messe-kum : ve size dokunduğu zaman
  148. 17-İsrâ 73
    ve izen : ve o taktirde, o zaman
  149. 17-İsrâ 75
    izen : o taktirde, o zaman
  150. 17-İsrâ 76
    le yestefizzûne-ke : seni tedirgin ediyorlar
  151. 17-İsrâ 76
    ve izen : ve o taktirde, artık, bundan sonra
  152. 17-İsrâ 83
    ve izâ en'amnâ : ve ni'met verdiğimiz (ni'metlendirdiğimiz) zaman
  153. 17-İsrâ 83
    ve izâ : ve olduğu zaman
  154. 17-İsrâ 94
    iz câe : geldiği zaman
  155. 17-İsrâ 98
    e izâ kunnâ : biz olduğumuz zaman mı
  156. 17-İsrâ 98
    izâmen : kemik
  157. 17-İsrâ 100
    izen : olduğu zaman, öyle olursa
  158. 17-İsrâ 101
    iz câe-hum : onlara gelmişti
  159. 17-İsrâ 103
    en yestefizze-hum : onları tedirgin etmek (yerinden oynatmak, çıkarmak)
  160. 17-İsrâ 104
    izâ câe : geldiğinde, geldiği zaman, hasıl olduğu zaman
  161. 17-İsrâ 107
    izâ yutlâ : okunduğu zaman
  162. 17-İsrâ 111
    lem yettehız : edinmedi, edinmez
  163. 18-Kehf 10
    iz evâ : sığındıkları zaman
  164. 18-Kehf 12
    el hızbeyni : iki topluluk
  165. 18-Kehf 14
    iz kâmû : kıyam ettikleri zaman, ayağa kalkınca
  166. 18-Kehf 14
    izen : öyleyse, öyle olursa, bu taktirde
  167. 18-Kehf 16
    ve izi'tezeltumû-hum \n(i'tezele) : ve onlardan ayrıldığınız zaman \n: (ayrıldı)
  168. 18-Kehf 17
    izâ taleat : doğduğu zaman
  169. 18-Kehf 17
    ve izâ garabet : ve battığı zaman
  170. 18-Kehf 19
    bi rızkın : bir rızkı
  171. 18-Kehf 20
    izen ebeden : o zaman ebediyyen
  172. 18-Kehf 21
    iz : olduğu zaman
  173. 18-Kehf 21
    le nettehızenne : mutlaka edinelim, yapalım
  174. 18-Kehf 24
    izâ : o zaman
  175. 18-Kehf 39
    iz dehalte : sen girdiğin zaman
  176. 18-Kehf 47
    rizeten : bariz olarak, açık ve net olarak
  177. 18-Kehf 50
    ve iz : ve olmuştu
  178. 18-Kehf 50
    e fe tettehızûne-hu : hâlâ onu ediniyor musunuz
  179. 18-Kehf 50
    liz zâlimîne (li ez zâlimîne) : zalimler için
  180. 18-Kehf 51
    muttehıze : edinen
  181. 18-Kehf 55
    iz câe-hum : onlara geldiği zaman
  182. 18-Kehf 57
    izen : öyleyse, o zaman
  183. 18-Kehf 58
    yuâhızu-hum : onları muaheze eder, sorgular
  184. 18-Kehf 60
    ve iz kâle : ve demişti
  185. 18-Kehf 63
    iz eveynâ : sığındığımız zaman, orada bulunduğumuz zaman
  186. 18-Kehf 71
    izâ : olduğu zaman
  187. 18-Kehf 73
    lâ tuâhız-nî : beni sorgulama
  188. 18-Kehf 74
    izâ : olduğu zaman
  189. 18-Kehf 77
    fentalekâ hattâ izâ : böylece ikisi yola çıktılar
  190. 18-Kehf 86
    hattâ izâ : olduğu zaman
  191. 18-Kehf 86
    en tettehıze : senin edinmen, ittihaz etmen
  192. 18-Kehf 90
    hattâ izâ : olduğu zaman
  193. 18-Kehf 93
    hattâ izâ : olduğu zaman
  194. 18-Kehf 96
    hattâ izâ : oluncaya kadar, olunca
  195. 18-Kehf 96
    izâ ceale-hu : onu yaptığı zaman
  196. 18-Kehf 98
    izâ câe : geldiği zaman
  197. 18-Kehf 99
    yevmeizin : izin günü
  198. 18-Kehf 100
    yevmeizin : izin günü, o gün
  199. 18-Kehf 102
    en yettehızû : edindiklerini
  200. 19-Meryem 3
    iz : olduğu zaman, olmuştu
  201. 19-Meryem 16
    izintebezet (iz intebezet) : çekilmişti, uzaklaşmıştı
  202. 19-Meryem 23
    ilâ ciz'ın nahleti : hurma ağacının gövdesine
  203. 19-Meryem 25
    bi ciz'ın nahleti : hurma ağacının gövdesini
  204. 19-Meryem 35
    en yettehıze : (onun) edinmesi
  205. 19-Meryem 35
    izâ : olduğu zaman
  206. 19-Meryem 39
    iz kudıye el emru : emir yerine getirildiği zaman
  207. 19-Meryem 42
    iz kâle : demişti
  208. 19-Meryem 58
    izâ tutlâ : okunduğu zaman
  209. 19-Meryem 62
    rızku-hum : onların rızıkları
  210. 19-Meryem 66
    e izâ mâ mittu : öldüğüm zaman mı
  211. 19-Meryem 73
    ve izâ tutlâ : ve okunduğu zaman
  212. 19-Meryem 75
    izâ raev : gördükleri zaman
  213. 19-Meryem 81
    ızzen : üstünlük, şeref, izzet
  214. 19-Meryem 92
    en yettehıze : edinmek, yapmak
  215. 2-Bakara 11
    ve izâ : ve o zaman, olunca
  216. 2-Bakara 13
    izâ : olduğu zaman
  217. 2-Bakara 14
    ve izâ : ve olduğu zaman
  218. 2-Bakara 14
    ve izâ : ve olduğu zaman
  219. 2-Bakara 20
    ve izâ : ve olduğu zaman
  220. 2-Bakara 22
    rızkan : rızık
  221. 2-Bakara 25
    rızkan : rızık olarak
  222. 2-Bakara 30
    ve iz kâle : ve demişti
  223. 2-Bakara 34
    ve iz : ve o zaman, olduğu zaman
  224. 2-Bakara 49
    ve iz : ve olduğu zaman, olmuştu
  225. 2-Bakara 50
    ve iz : ve olduğu zaman, olmuştu
  226. 2-Bakara 51
    ve iz : ve o zaman
  227. 2-Bakara 53
    ve iz âteynâ : ve biz vermiştik
  228. 2-Bakara 54
    ve iz kâle : ve demişti
  229. 2-Bakara 55
    ve iz : ve olmuştu, olduğu zaman
  230. 2-Bakara 58
    iz : olmuştu, olduğu zaman
  231. 2-Bakara 60
    ve iz : ve olmuştu, olduğu zaman
  232. 2-Bakara 60
    min rızkıllâhi (rızkı allâhi) : Allah'ın rızkından
  233. 2-Bakara 61
    ve iz : ve olmuştu, olduğu zaman
  234. 2-Bakara 61
    kultum (iz kultum) : siz dediniz (siz demiştiniz)
  235. 2-Bakara 63
    ve iz : ve olmuştu, olduğu zaman
  236. 2-Bakara 66
    ve mev'ızaten : ve vaaz, öğüt, nasihat
  237. 2-Bakara 67
    iz : olmuştu, olduğu zaman
  238. 2-Bakara 67
    tettehızu-nâ : bizi ediniyorsun
  239. 2-Bakara 72
    ve iz kateltum : ve öldürmüştünüz
  240. 2-Bakara 76
    ve izâ : ve olduğu zaman
  241. 2-Bakara 76
    ve izâ halâ : ve yalnız kaldıkları zaman
  242. 2-Bakara 83
    ve iz ehaznâ : ve biz almıştık
  243. 2-Bakara 84
    ve iz : ve olmuştu
  244. 2-Bakara 85
    hızyun : rezillik
  245. 2-Bakara 91
    ve izâ : ve olduğu zaman
  246. 2-Bakara 93
    ve iz ehaznâ : ve biz almıştık
  247. 2-Bakara 97
    bi izni allâhi : Allah'ın izniyle
  248. 2-Bakara 102
    bi izni : izniyle
  249. 2-Bakara 114
    hızyun : rezillik
  250. 2-Bakara 117
    ve izâ : ve o zaman, olduğu zaman
  251. 2-Bakara 124
    ve iz ibtelâ : ve imtihan etmişti
  252. 2-Bakara 125
    ve iz : ve olmuştu
  253. 2-Bakara 125
    ve ittehizû : ve edinin
  254. 2-Bakara 126
    ve iz kâle : ve demişti
  255. 2-Bakara 127
    ve iz : ve o zaman, olduğu zaman
  256. 2-Bakara 129
    el azîzu : azîz, üstün
  257. 2-Bakara 131
    iz kâle : dediği zaman, demişti
  258. 2-Bakara 133
    iz hadara : hazır olduğu zaman, hazır olmuştu
  259. 2-Bakara 133
    iz kâle : demişti
  260. 2-Bakara 145
    izen : o zaman, o taktirde
  261. 2-Bakara 156
    izâ : olduğu zaman
  262. 2-Bakara 165
    yettehizu : edinir
  263. 2-Bakara 165
    iz yeravne : gördüklerinde, gördükleri zaman
  264. 2-Bakara 166
    iz : o zaman, olduğu zaman
  265. 2-Bakara 170
    ve izâ kîle : ve denildiği zaman, denildiğinde
  266. 2-Bakara 177
    izâ âhedû : ahd verdikleri zaman
  267. 2-Bakara 180
    izâ hadara : hazır olduğu zaman, geldiği zaman
  268. 2-Bakara 186
    ve izâ : ve olduğu zaman, olunca
  269. 2-Bakara 186
    izâ : olduğu zaman, olunca
  270. 2-Bakara 196
    fe izâ emin-tum : artık emin olduğunuz zaman
  271. 2-Bakara 196
    izâ reca'tum : döndüğünüz zaman
  272. 2-Bakara 198
    izâ : olduğu zaman
  273. 2-Bakara 200
    izâ : olduğu zaman
  274. 2-Bakara 205
    ve izâ : ve o zaman, olduğu zaman
  275. 2-Bakara 206
    ve izâ : ve o zaman, olduğu zaman
  276. 2-Bakara 206
    el izzetu : izzet, üstünlük
  277. 2-Bakara 209
    azîzun : azîz, üstün
  278. 2-Bakara 213
    bi izni-hi : onun izni ile
  279. 2-Bakara 220
    azîzun : azîzdir, üstündür
  280. 2-Bakara 221
    bi izni-hi : onun izni ile
  281. 2-Bakara 222
    izâ tetahherne : temizlendikleri zaman
  282. 2-Bakara 225
    lâ yuâhızu-kum : sizi muaheze etmez, sorgulamaz
  283. 2-Bakara 225
    yuâhızu-kum : sizi muaheze eder, sorgular
  284. 2-Bakara 228
    azîzun : azîzdir, üstündür
  285. 2-Bakara 231
    ve izâ : ve olduğu zaman, olduğunda
  286. 2-Bakara 231
    ve lâ tettehızû : ve edinmeyin
  287. 2-Bakara 231
    yeızu-kum : size vazeder, öğüt verir, nasihat eder
  288. 2-Bakara 232
    ve izâ : ve olduğu zaman, olduğunda
  289. 2-Bakara 232
    izâ terâdav : razı oldukları taktirde
  290. 2-Bakara 233
    rızku-hunne : onların rızıkları
  291. 2-Bakara 233
    izâ sellemtum : teslim ettiğiniz zaman
  292. 2-Bakara 234
    izâ belagne : eriştiği zaman, tamamladığı zaman
  293. 2-Bakara 238
    fizû : koruyucu, gözetici olun
  294. 2-Bakara 239
    fe izâ emintum : artık, nihayet emniyette olduğunuz
  295. 2-Bakara 240
    azîzun : azîz, üstün
  296. 2-Bakara 246
    iz kâlû : demişlerdi
  297. 2-Bakara 249
    bi izni : izni ile
  298. 2-Bakara 251
    bi izni allâhi : Allah'ın izniyle
  299. 2-Bakara 255
    bi izni-hi : onun izni ile
  300. 2-Bakara 258
    iz kâle : demişti
  301. 2-Bakara 259
    ilâ el izâmi : kemiklere
  302. 2-Bakara 259
    nunşizu-hâ : onu inşa ediyoruz, birleştiriyoruz
  303. 2-Bakara 260
    ve iz kâle : ve demişti
  304. 2-Bakara 260
    azîzun : azîz, üstün
  305. 2-Bakara 267
    bi âhızî-hi : onu alacak olan
  306. 2-Bakara 275
    mev'izatun : bir öğüt
  307. 2-Bakara 279
    fe'zenû (fe izenû) : o taktirde bilin
  308. 2-Bakara 282
    izâ : olduğu zaman, olunca
  309. 2-Bakara 282
    izâ : olduğu zaman, olunca
  310. 2-Bakara 282
    izâ tebâya'tum : alışveriş, anlaşma yaptığınız zaman
  311. 2-Bakara 286
    lâ tuâhız-nâ : bizi aheze etme, sorgulama
  312. 20-Tâ-Hâ 10
    iz reâ : gördüğü zaman
  313. 20-Tâ-Hâ 20
    izâ hiye : o olmuştu
  314. 20-Tâ-Hâ 24
    izheb : git
  315. 20-Tâ-Hâ 38
    iz evhaynâ : vahyetmiştik
  316. 20-Tâ-Hâ 40
    iz temşî : yürümüştü
  317. 20-Tâ-Hâ 42
    izheb : gidin
  318. 20-Tâ-Hâ 43
    izhebâ : ikiniz gidin
  319. 20-Tâ-Hâ 66
    izâ : olduğu zaman
  320. 20-Tâ-Hâ 92
    iz reeyte-hum : onları gördüğün zaman
  321. 20-Tâ-Hâ 97
    fezheb (fe izheb) : artık git
  322. 20-Tâ-Hâ 100
    vizren : (ağır) yük, günah
  323. 20-Tâ-Hâ 102
    yevme izin : izin günü
  324. 20-Tâ-Hâ 104
    iz yekûlu : söylediği zaman
  325. 20-Tâ-Hâ 108
    yevme izin : o gün, izin günü
  326. 20-Tâ-Hâ 109
    yevme izin : o gün, izin günü
  327. 20-Tâ-Hâ 116
    ve iz kulnâ : ve demiştik
  328. 20-Tâ-Hâ 129
    lizâmen : elzem, lüzumlu
  329. 20-Tâ-Hâ 131
    ve rızku : ve rızık
  330. 20-Tâ-Hâ 132
    rızkan : bir rızık
  331. 21-Enbiyâ 12
    izâ : o zaman
  332. 21-Enbiyâ 17
    en nettehıze : bizim edinmemiz
  333. 21-Enbiyâ 18
    fe izâ : böylece o zaman
  334. 21-Enbiyâ 36
    ve izâ reâ-ke : ve seni gördükleri zaman
  335. 21-Enbiyâ 36
    in yettehızûne-ke illâ : seni sadece ..... ediniyorlar
  336. 21-Enbiyâ 45
    izâ : olduğu zaman
  337. 21-Enbiyâ 52
    iz kâle : demişti
  338. 21-Enbiyâ 76
    iz : olduğu zaman
  339. 21-Enbiyâ 78
    iz yahkumâni : ikisi hüküm veriyordu
  340. 21-Enbiyâ 78
    iz nefeşet : hayvanlar geceleyin (çobansız olarak) yayılmıştı
  341. 21-Enbiyâ 82
    hâfızîne : koruyanlar, muhafaza edenler
  342. 21-Enbiyâ 83
    iz nâdâ : nida etmişti
  343. 21-Enbiyâ 87
    iz zehebe : gitmişti
  344. 21-Enbiyâ 89
    iz nâdâ : nida etti, seslendi
  345. 21-Enbiyâ 96
    hattâ izâ : olduğu zaman
  346. 21-Enbiyâ 97
    izâ : olduğu zaman
  347. 22-Hac 5
    izâ : olduğu zaman
  348. 22-Hac 9
    hızyun : rezillik
  349. 22-Hac 15
    mâ yagîzu : öfkelendiği şey
  350. 22-Hac 26
    ve iz bevve'nâ : ve indirdiğimiz (gösterdiğimiz) zaman
  351. 22-Hac 35
    izâ zukire allâhu : Allah zikredildiği zaman
  352. 22-Hac 36
    izâ vecebet : düştüğü zaman
  353. 22-Hac 40
    azîzun : azîzdir, yücedir
  354. 22-Hac 50
    ve rızkun : ve rızık
  355. 22-Hac 51
    muâcizîne : aciz bırakanlar
  356. 22-Hac 52
    izâ temennâ : temenni ettiği zaman, dilediği zaman
  357. 22-Hac 56
    yevme izin : izin günü
  358. 22-Hac 58
    rızkan hasenen : güzel bir rızık
  359. 22-Hac 65
    bi izni-hi : onun izni ile
  360. 22-Hac 72
    ve izâ tutlâ : ve okunduğu zaman
  361. 22-Hac 73
    lâ yestenkızû-hu : onu kurtaramazlar
  362. 22-Hac 74
    azîzun : çok yücedir, azîzdir
  363. 23-Mü'minûn 5
    fizûne : koruyanlar
  364. 23-Mü'minûn 9
    yuhâfızûne : muhafaza ederler, devam ettirirler
  365. 23-Mü'minûn 14
    izâmen : kemik
  366. 23-Mü'minûn 14
    el izâme : kemik
  367. 23-Mü'minûn 27
    izâ câe : geldiği zaman
  368. 23-Mü'minûn 28
    fe izesteveyte : bindiğin zaman
  369. 23-Mü'minûn 34
    izen : o taktirde, o zaman
  370. 23-Mü'minûn 35
    izâ : o zaman
  371. 23-Mü'minûn 35
    ve ızâmen : ve kemik
  372. 23-Mü'minûn 53
    hızbin : grup
  373. 23-Mü'minûn 64
    hattâ izâ : olunca, olduğu zaman
  374. 23-Mü'minûn 64
    izâ : o zaman
  375. 23-Mü'minûn 77
    izâ fetahnâ : açtığımız zaman
  376. 23-Mü'minûn 77
    izâ : olduğu zaman
  377. 23-Mü'minûn 82
    e izâ mitnâ : öldüğümüz zaman mı
  378. 23-Mü'minûn 82
    ve izâmen : ve kemik
  379. 23-Mü'minûn 91
    izen : öyle olsaydı, o taktirde
  380. 23-Mü'minûn 99
    hattâ izâ : olduğu zaman
  381. 23-Mü'minûn 101
    fe izâ : o zaman
  382. 23-Mü'minûn 101
    yevme izin : izin günü
  383. 23-Mü'minûn 111
    el fâizûne : kurtuluşa erenler
  384. 24-Nûr 12
    iz : o zaman
  385. 24-Nûr 13
    iz : olduğu zaman, olduğuna göre
  386. 24-Nûr 15
    iz : olduğu zaman
  387. 24-Nûr 16
    iz : olduğu zaman
  388. 24-Nûr 17
    yeızukumullâhu : Allah size vaazediyor, emrediyor
  389. 24-Nûr 25
    yevme izin : izin günü
  390. 24-Nûr 26
    ve rızkun : ve rızık
  391. 24-Nûr 34
    ve mev'izaten : ve bir öğüt
  392. 24-Nûr 39
    izâ câe-hu : ona geldiği zaman, ulaştığı zaman
  393. 24-Nûr 40
    izâ ahrace : çıkardığı zaman
  394. 24-Nûr 48
    ve izâ duû : ve davet edildikleri zaman
  395. 24-Nûr 48
    izâ : olduğu zaman
  396. 24-Nûr 51
    izâ duû : çağrıldığı zaman, davet edildikleri zaman
  397. 24-Nûr 52
    el fâizûne : kurtuluşa erenler
  398. 24-Nûr 57
    mu'cizîne : aciz bırakıcılar
  399. 24-Nûr 59
    ve izâ belegâ : ve ulaştığı, eriştiği zaman
  400. 24-Nûr 61
    izâ dahaltum : girdiğiniz zaman
  401. 24-Nûr 62
    ve izâ : ve olduğu zaman
  402. 24-Nûr 62
    izeste'zenû-ke (iza iste'zenû-ke) : senden izin istedikleri zaman
  403. 24-Nûr 62
    fe'zen (fe izen) : o zaman izin ver
  404. 25-Furkan 2
    ve lem yettehız : ve edinmedi
  405. 25-Furkan 12
    izâ : olduğu zaman
  406. 25-Furkan 13
    ve izâ : ve olduğu zaman
  407. 25-Furkan 18
    en nettehıze : edinmemiz
  408. 25-Furkan 22
    yevme izin : izin günü
  409. 25-Furkan 24
    yevme izin : izin günü
  410. 25-Furkan 26
    yevme izin : izin günü
  411. 25-Furkan 28
    lem ettehız : edinmeseydim
  412. 25-Furkan 29
    iz câe-nî : bana gelmişti
  413. 25-Furkan 41
    ve iza : ve olduğu zaman
  414. 25-Furkan 41
    yettehızûne-ke : seni edinirler
  415. 25-Furkan 57
    en yettehıze : edinmek
  416. 25-Furkan 60
    ve izâ : ve olduğu zaman
  417. 25-Furkan 63
    ve izâ : ve olduğu zaman
  418. 25-Furkan 67
    izâ : olduğu zaman
  419. 25-Furkan 72
    ve izâ merrû : ve karşılaştıkları zaman
  420. 25-Furkan 73
    izâ zukkirû : hatırlatıldığı zaman
  421. 25-Furkan 77
    lizâmen : elzem olan, kaçınılmaz olan
  422. 26-Şuarâ 9
    el azîzu : azîz, yüce
  423. 26-Şuarâ 10
    ve iz nâdâ : ve seslenmişti
  424. 26-Şuarâ 20
    izen : o zaman
  425. 26-Şuarâ 32
    fe izâ : o zaman, böylece
  426. 26-Şuarâ 33
    fe izâ : o zaman, böylece
  427. 26-Şuarâ 42
    izen : öyleyse, o zaman
  428. 26-Şuarâ 44
    izzeti : izzet, üstünlük
  429. 26-Şuarâ 45
    izâ : olduğu zaman
  430. 26-Şuarâ 55
    izûne : kızdıranlar, öfkelendirenler (öfke duyanlar)
  431. 26-Şuarâ 68
    el azîzu : azîzdir, yücedir
  432. 26-Şuarâ 70
    iz kâle : demişti
  433. 26-Şuarâ 72
    iz ted'ûne : dua ettiğiniz zaman
  434. 26-Şuarâ 80
    ve izâ : ve olduğu zaman
  435. 26-Şuarâ 91
    ve burrizeti : ve bariz olarak gösterildi
  436. 26-Şuarâ 98
    iz : olmuştu
  437. 26-Şuarâ 104
    el azîzu : azîz, güçlü, üstün olan
  438. 26-Şuarâ 106
    iz : o zaman, olduğu zaman
  439. 26-Şuarâ 122
    el azîzu : azîz, yüce
  440. 26-Şuarâ 124
    iz kâle : demişti
  441. 26-Şuarâ 129
    ve tettehızûne : ve ediniyorsunuz
  442. 26-Şuarâ 130
    ve izâ : ve olduğu zaman
  443. 26-Şuarâ 136
    min el vâızîne : vaaz verenlerden
  444. 26-Şuarâ 140
    el azîzu : azîz, yüce
  445. 26-Şuarâ 142
    iz : olduğu zaman, olmuştu
  446. 26-Şuarâ 159
    el azîzu : azîz, yüce
  447. 26-Şuarâ 161
    iz : olduğu zaman, olmuştu
  448. 26-Şuarâ 175
    el azîzu : azîz, yüce
  449. 26-Şuarâ 177
    iz : olduğu zaman, olmuştu
  450. 26-Şuarâ 191
    el azîzu : azîz, yüce
  451. 26-Şuarâ 217
    alel azîzi (alâ el azîzi) : azîz olana, yüce olana
  452. 27-Neml 7
    iz : olduğu zaman
  453. 27-Neml 9
    el azîzu : azîz, yüce
  454. 27-Neml 18
    izâ : olduğu zaman
  455. 27-Neml 28
    izheb bi \n(izheb) : götür \n: (git)
  456. 27-Neml 34
    izâ : olduğu zaman
  457. 27-Neml 34
    eizzete : izzetli olanlar, izzet sahibi olanlar
  458. 27-Neml 45
    izâ : olduğu zaman
  459. 27-Neml 54
    iz kâle : demişti
  460. 27-Neml 61
    cizen : perde, engel
  461. 27-Neml 62
    izâ : olduğu zaman
  462. 27-Neml 67
    izâ : olduğu zaman
  463. 27-Neml 78
    el azîzu : azîz, yüce
  464. 27-Neml 80
    iza : olduğu zaman
  465. 27-Neml 82
    ve izâ : ve olduğu zaman
  466. 27-Neml 84
    hattâ izâ : o zaman
  467. 27-Neml 89
    yevme izin : izin günü, o gün
  468. 28-Kasas 7
    izâ hıfti : korktuğun zaman
  469. 28-Kasas 9
    nettehıze-hu : onu ediniriz
  470. 28-Kasas 18
    izâ : olduğu zaman
  471. 28-Kasas 44
    iz : olduğu zaman
  472. 28-Kasas 46
    iz : o zaman
  473. 28-Kasas 53
    ve izâ yutlâ : ve okunduğu zaman
  474. 28-Kasas 55
    ve izâ semiû : ve işittikleri zaman
  475. 28-Kasas 57
    rızkan : rızık olarak
  476. 28-Kasas 66
    yevme izin : izin günü
  477. 28-Kasas 76
    iz kâle : demişti
  478. 28-Kasas 82
    er rizka : rızık
  479. 28-Kasas 87
    iz : olduğu zaman
  480. 29-Ankebût 10
    izâ ûziye : eziyet edildiği zaman
  481. 29-Ankebût 16
    iz kâle : demişti
  482. 29-Ankebût 17
    rızkân : rızık
  483. 29-Ankebût 17
    er rızka : rızık
  484. 29-Ankebût 22
    bi mu'cizîne : aciz bırakan
  485. 29-Ankebût 26
    el azîzu : azîz, güçlü ve üstün
  486. 29-Ankebût 28
    iz kâle : demişti
  487. 29-Ankebût 42
    el azîz : azîz, çok yüce
  488. 29-Ankebût 48
    izen : öyleyse, o zaman, öyle olsa
  489. 29-Ankebût 60
    rızka-hâ : onun rızkı
  490. 29-Ankebût 62
    er rızka : rızık
  491. 29-Ankebût 65
    fe izâ : o zaman
  492. 29-Ankebût 65
    izâ : o zaman, hemen
  493. 3-Âl-i İmrân 4
    azîzun : aziz, üstün
  494. 3-Âl-i İmrân 6
    el azîzu : üstün, galip
  495. 3-Âl-i İmrân 8
    iz hedeyte-nâ : bizi hidayete erdirdiğin zaman
  496. 3-Âl-i İmrân 18
    el azîzu : aziz
  497. 3-Âl-i İmrân 25
    izâ cema'nâ-hum : onları topladığımız zaman
  498. 3-Âl-i İmrân 26
    ve tuizzu : ve aziz kılarsın
  499. 3-Âl-i İmrân 28
    yettehiz : edinmesin
  500. 3-Âl-i İmrân 35
    iz kâlet : demişti
  501. 3-Âl-i İmrân 36
    uîzu-hâ bi-ke : onu sana sığındırırım, emanet ederim
  502. 3-Âl-i İmrân 37
    rızkan : rızık
  503. 3-Âl-i İmrân 42
    ve iz kâlet : ve demişdi
  504. 3-Âl-i İmrân 44
    iz yulkûne : attıkları zaman
  505. 3-Âl-i İmrân 44
    iz yahtesımûne : onlar tartışıyorlar
  506. 3-Âl-i İmrân 45
    iz kâlet : demiş(ler)di
  507. 3-Âl-i İmrân 47
    izâ kadâ emren : bir emrin (işin) olmasını takdir ettiği zaman
  508. 3-Âl-i İmrân 49
    bi izni allâhi : Allah'ın izni ile
  509. 3-Âl-i İmrân 49
    bi izni allâhi : Allah'ın izni ile
  510. 3-Âl-i İmrân 55
    iz kâle allâhu : Allah (şöyle) buyurmuştu
  511. 3-Âl-i İmrân 62
    el azîzu : üstün, aziz
  512. 3-Âl-i İmrân 64
    ve lâ yettehize : ve edinmeyelim
  513. 3-Âl-i İmrân 80
    en tettehizû : edinmenizi
  514. 3-Âl-i İmrân 80
    iz entum : siz ... olduğunuz zaman
  515. 3-Âl-i İmrân 81
    ve iz ehaze allâhu : ve Allah aldığı zaman
  516. 3-Âl-i İmrân 103
    iz kuntum : siz oldunuz
  517. 3-Âl-i İmrân 118
    lâ tettehızû : edinmeyin
  518. 3-Âl-i İmrân 119
    ve izâ : ve ...olduğu zaman
  519. 3-Âl-i İmrân 119
    ve izâ halev : ve yalnız kaldıkları zaman
  520. 3-Âl-i İmrân 121
    ve iz : ve o zaman ...olmuştu
  521. 3-Âl-i İmrân 122
    iz hemmet : hamletti, meyletti
  522. 3-Âl-i İmrân 124
    iz tekûlu : diyordun
  523. 3-Âl-i İmrân 126
    el azîzi : azîz, üstün, izzetli
  524. 3-Âl-i İmrân 135
    izâ fealû : yaptıkları zaman
  525. 3-Âl-i İmrân 138
    ve mev'ızatun : ve vaaz, öğüt
  526. 3-Âl-i İmrân 140
    ve yettehize : ve edinir
  527. 3-Âl-i İmrân 145
    illâ bi izni allâhi : Allah'ın izni olmadan
  528. 3-Âl-i İmrân 152
    iz tehussûne-hum : onları perişan edip öldürüyordunuz
  529. 3-Âl-i İmrân 152
    bi izni-hî : onun izni ile
  530. 3-Âl-i İmrân 152
    izâ feşiltum : gevşeklik göstermiştiniz
  531. 3-Âl-i İmrân 153
    iz tus'idûne : uzaklaşıyordunuz
  532. 3-Âl-i İmrân 156
    izâ darabû : sefere çıktıkları zaman
  533. 3-Âl-i İmrân 159
    galîza el kalbi : katı kalpli
  534. 3-Âl-i İmrân 159
    fe izâ azamte : artık azmettiğin, karar verdiğin zaman
  535. 3-Âl-i İmrân 164
    iz bease : beas etmişti (beas ederek)
  536. 3-Âl-i İmrân 166
    fe bi izni allâhi : o zaman, ancak Allah'ın izni ile
  537. 3-Âl-i İmrân 167
    yevme izin : izin günü
  538. 3-Âl-i İmrân 179
    yemîze : ayırt eder, ayırır
  539. 3-Âl-i İmrân 187
    ve iz ehaze allâhu : ve Allah ... almıştı
  540. 30-Rûm 4
    ve yevme izin : ve izin günü
  541. 30-Rûm 5
    el azîzu : güçlü ve üstün olan
  542. 30-Rûm 14
    yevme izin : izin günü
  543. 30-Rûm 20
    izâ : olduğu zaman, olunca
  544. 30-Rûm 25
    izâ : olduğu zaman
  545. 30-Rûm 25
    izâ : olduğu zaman
  546. 30-Rûm 27
    el azîzu : çok yüce, üstün
  547. 30-Rûm 32
    hızbin : hizip, grup
  548. 30-Rûm 33
    ve izâ messe : ve dokunduğu zaman
  549. 30-Rûm 33
    izâ ezâka-hum : onlara tattırdığı zaman
  550. 30-Rûm 33
    izâ : olduğu zaman, olunca
  551. 30-Rûm 36
    ve izâ ezaknâ : ve tattırdığımız zaman
  552. 30-Rûm 36
    izâ : o zaman
  553. 30-Rûm 37
    er rızka : rızık
  554. 30-Rûm 43
    yevme izin : izin günü
  555. 30-Rûm 48
    izâ esâbe : isabet ettirdiği zaman
  556. 30-Rûm 48
    izâ : olduğu zaman
  557. 30-Rûm 52
    izâ vellev : döndükleri zaman
  558. 30-Rûm 57
    izin : izin
  559. 31-Lokman 6
    ve yettehıze-hâ : ve onu edinirler
  560. 31-Lokman 7
    ve izâ tutlâ : ve okunduğu zaman
  561. 31-Lokman 9
    el azîzu : azîz, yüce, güçlü ve üstün olan
  562. 31-Lokman 11
    iz : o zaman
  563. 31-Lokman 13
    ve iz kâle : ve demişti
  564. 31-Lokman 13
    yaızu-hu : ona vaazeder, öğüt verir
  565. 31-Lokman 21
    ve izâ : ve olduğu zaman
  566. 31-Lokman 24
    galîzin : çok şiddetli, ağır
  567. 31-Lokman 27
    azîzun : çok yüce
  568. 31-Lokman 32
    ve izâ : ve olduğu zaman
  569. 32-Secde 6
    el-ǎzīzu : güçlü
  570. 32-Secde 10
    izâ dalelnâ : dalıp karıştığımız zaman
  571. 32-Secde 12
    iz el mucrimûne : o zaman mücrimler, suçlular, günahkârlar
  572. 32-Secde 15
    izâ : o zaman
  573. 33-Ahzâb 7
    ve iz : ve o zaman olmuştu
  574. 33-Ahzâb 7
    galîzen : sağlam, ağır, çok kuvvetli
  575. 33-Ahzâb 9
    iz câet-kum : size gelmişti
  576. 33-Ahzâb 10
    iz câû-kum : size gelmişlerdi
  577. 33-Ahzâb 10
    ve iz zâgati : ve yıldığı zaman
  578. 33-Ahzâb 12
    ve iz yekûlu : ve söylüyorlardı, diyorlardı.
  579. 33-Ahzâb 13
    ve iz kâlet : ve demişti
  580. 33-Ahzâb 16
    ve izen : ve o zaman, o taktirde
  581. 33-Ahzâb 19
    fe izâ : o zaman
  582. 33-Ahzâb 19
    izâ zehebe : gittiği zaman
  583. 33-Ahzâb 25
    azîzen : azîz olan, yüce ve gâlip olan
  584. 33-Ahzâb 31
    rızkan : bir rızık
  585. 33-Ahzâb 35
    ve el hâfızîne : ve muhafaza eden, koruyan erkekler
  586. 33-Ahzâb 35
    ve el hâfızâti : ve muhafaza eden, koruyan kadınlar
  587. 33-Ahzâb 36
    izâ kada allâhu : Allah hükmettiği zaman
  588. 33-Ahzâb 37
    ve iz : ve olduğu zaman, olmuştu
  589. 33-Ahzâb 37
    izâ kadav : olduğu zaman
  590. 33-Ahzâb 46
    bi izni- hî : onun izniyle
  591. 33-Ahzâb 49
    izâ nekahtum : siz nikâhladığınız zaman
  592. 33-Ahzâb 53
    izâ duîtum : çağrıldığınız zaman, davet edildiğiniz zaman
  593. 33-Ahzâb 53
    izâ taimtum : yemeği yediğiniz zaman, yemeği yeyince
  594. 33-Ahzâb 53
    ve izâ seeltumû-hunne : ve onlardan istediğiniz zaman, sorduğunuz zaman
  595. 33-Ahzâb 61
    uhızû : yakalandılar
  596. 34-Sebe 4
    ve rızkun : ve rızık
  597. 34-Sebe 5
    muâcizîne : aciz bırakılanlar
  598. 34-Sebe 6
    el azîzi : azîz olan, yüce olan
  599. 34-Sebe 7
    izâ muzzıktum : siz dağılıp parça parça olduğunuz zaman
  600. 34-Sebe 12
    bi izni : izni ile
  601. 34-Sebe 15
    min rızkı : rızkından
  602. 34-Sebe 21
    hafîzun : koruyucu, gözetici
  603. 34-Sebe 23
    izâ : olduğu zaman
  604. 34-Sebe 27
    el azîzu : azîz, üstün, yüce
  605. 34-Sebe 31
    iz : olduğu zaman
  606. 34-Sebe 32
    iz câe-kum : size geldiği zaman
  607. 34-Sebe 33
    iz te'murûne-nâ : bize emrediyordunuz
  608. 34-Sebe 36
    er rızka : rızık
  609. 34-Sebe 38
    muâcizîne : aciz bırakanlar
  610. 34-Sebe 39
    er rızka : rızık
  611. 34-Sebe 43
    ve izâ tutlâ : ve okunduğu zaman
  612. 34-Sebe 46
    eızu-kum : size vaazediyorum, öğüt veriyorum
  613. 34-Sebe 51
    iz : olduğu zaman
  614. 34-Sebe 51
    ve uhızû : ve yakalandılar
  615. 35-Fâtır 2
    ve huve el azîzu : ve o azîz, üstün ve güçlü
  616. 35-Fâtır 6
    ittehızû-hu : onu edinin
  617. 35-Fâtır 6
    hızbehu : hizib, grup, taraftar
  618. 35-Fâtır 10
    el izzete : izzet
  619. 35-Fâtır 10
    el izzetu : izzet
  620. 35-Fâtır 17
    bi azîzin : azîz, güç
  621. 35-Fâtır 18
    vizre : ağırlık, yük, günah
  622. 35-Fâtır 28
    azîzun : üstün ve güçlü olan
  623. 35-Fâtır 32
    bi izni allâhi : Allah'ın izni ile
  624. 35-Fâtır 44
    lî yu'cize-hu : onu aciz bırakacak
  625. 35-Fâtır 45
    yûâhızu : muaheze eder, sorgular
  626. 35-Fâtır 45
    izâ : o zaman
  627. 36-Yâsin 5
    el azîzi : azîz, güçlü, üstün olan
  628. 36-Yâsin 13
    iz câe-hâ : ona gelmişti
  629. 36-Yâsin 14
    iz erselnâ : biz göndermiştik
  630. 36-Yâsin 23
    e ettehızu : ben edinir miyim
  631. 36-Yâsin 23
    ve lâ yunkızû-ni : ve beni kurtaramazlar
  632. 36-Yâsin 24
    izen : öyle olursa, bu taktirde, o zaman
  633. 36-Yâsin 29
    izâ : olduğu zaman
  634. 36-Yâsin 37
    izâ : olduğu zaman
  635. 36-Yâsin 38
    el azîzi : azîz olan, güçlü ve üstün olan
  636. 36-Yâsin 45
    ve izâ : ve olduğu zaman, olmuştu
  637. 36-Yâsin 47
    ve izâ kîle : ve denildiği zaman
  638. 36-Yâsin 51
    izâ : olduğu zaman
  639. 36-Yâsin 53
    izâ : olduğu zaman
  640. 36-Yâsin 77
    iza : olduğu zaman
  641. 36-Yâsin 78
    el izâme : kemikler
  642. 36-Yâsin 80
    izâ : o zaman, olduğu zaman
  643. 36-Yâsin 82
    izâ erâde : irade ettiği, dilediği zaman
  644. 37-Sâffât 13
    ve izâ : ve olduğu zaman
  645. 37-Sâffât 14
    ve izâ : ve olduğu zaman
  646. 37-Sâffât 16
    izâ : olduğu zaman
  647. 37-Sâffât 16
    ve izâmen : ve kemik
  648. 37-Sâffât 19
    fe izâ hum : işte o zaman onlar
  649. 37-Sâffât 33
    yevme izin : izin günü
  650. 37-Sâffât 35
    izâ : olduğu zaman
  651. 37-Sâffât 41
    rizkun : bir rızık
  652. 37-Sâffât 53
    izâ mitnâ : öldüğümüz zaman
  653. 37-Sâffât 53
    ve izâmen : ve kemik
  654. 37-Sâffât 84
    iz câe : gelmişti
  655. 37-Sâffât 85
    iz kâle : demişti
  656. 37-Sâffât 124
    iz kâle : demişti
  657. 37-Sâffât 134
    iz : olduğu zaman, olmuştu
  658. 37-Sâffât 140
    iz : olduğu zaman, olmuştu
  659. 37-Sâffât 177
    fe izâ : o zaman, artık
  660. 37-Sâffât 180
    el izzeti : izzet
  661. 38-Sâd 2
    izzetin : gurur, kibir
  662. 38-Sâd 9
    el azîzi : azîz, üstün ve güçlü
  663. 38-Sâd 21
    iz : olmuştu
  664. 38-Sâd 22
    iz : o zaman, olduğu zaman
  665. 38-Sâd 31
    iz : o zaman
  666. 38-Sâd 41
    iz nâdâ : nida etmişti, seslenmişti
  667. 38-Sâd 54
    rızku-nâ : bizim rızkımız
  668. 38-Sâd 66
    el azîzu : azîz, üstün ve güçlü
  669. 38-Sâd 69
    iz yahtesımûne : hasım oluyorlarken, tartışıyorlarken
  670. 38-Sâd 71
    iz : olduğu zaman, olmuştu
  671. 38-Sâd 72
    izâ : olduğu zaman
  672. 38-Sâd 82
    bi izzeti-ke : senin izzetine, mutlak kudretine andolsun ki
  673. 39-Zümer 1
    el azîzi : azîz, güç ve kuvvet sahibi
  674. 39-Zümer 4
    en yettehıze : edinmek
  675. 39-Zümer 5
    el azîzu : azîz (yüce ve üstün)
  676. 39-Zümer 7
    vizra : ağırlık, yük, günah
  677. 39-Zümer 8
    ve izâ : ve ..... olduğu zaman
  678. 39-Zümer 8
    izâ : olduğu zaman
  679. 39-Zümer 19
    tunkızu : kurtarırsın
  680. 39-Zümer 26
    el hızye : zillet, rezillik, horlanma ve aşağılanma
  681. 39-Zümer 32
    iz : olduğu zaman
  682. 39-Zümer 37
    azîzin : azîz, yüce ve üstün
  683. 39-Zümer 45
    ve izâ zukire : ve zikredildiği zaman
  684. 39-Zümer 45
    ve izâ : ve olduğu zaman
  685. 39-Zümer 45
    izâ : olduğu zaman
  686. 39-Zümer 49
    izâ : olduğu zaman
  687. 39-Zümer 49
    izâ : olduğu zaman
  688. 39-Zümer 51
    bi mu'cizîne : aciz bırakanlar, aciz bırakacak güce sahip olanlar
  689. 39-Zümer 52
    er rızka : rızık
  690. 39-Zümer 68
    izâ : olduğu zaman
  691. 39-Zümer 71
    izâ : olduğu zaman
  692. 39-Zümer 73
    izâ câû-hâ : ona geldikleri zaman
  693. 4-Nisâ 6
    izâ belagû : erince, erişince
  694. 4-Nisâ 6
    fe izâ defa'tum : sonra, nihayet geri verdiğiniz (vereceğiniz) zaman
  695. 4-Nisâ 8
    ve izâ : ve ... olduğu zaman
  696. 4-Nisâ 18
    izâ : olduğu zaman
  697. 4-Nisâ 21
    galîzan : çok kuvvetli, kesin
  698. 4-Nisâ 25
    bi izni : izni ile
  699. 4-Nisâ 25
    ve lâ muttehızâti : ittehaz etmeyenler, edinmeyenler
  700. 4-Nisâ 25
    izâ uhsinne : evlendirildiği zaman
  701. 4-Nisâ 34
    fizâtun : muhafaza edendir, koruyucudur
  702. 4-Nisâ 34
    hafiza : korudu
  703. 4-Nisâ 34
    fe ızû-hunne : ... ise onlara öğüt verin, nasihat edin
  704. 4-Nisâ 41
    izâ : olduğu zaman
  705. 4-Nisâ 42
    yevme izin : izin günü
  706. 4-Nisâ 53
    fe izen : öyle olsa
  707. 4-Nisâ 56
    azîzen : aziz, üstün
  708. 4-Nisâ 58
    ve izâ : ve ... olduğu zaman
  709. 4-Nisâ 58
    yeızu-kum : size vaaz ediyor, öğüt veriyor
  710. 4-Nisâ 61
    ve izâ : ve ... olduğu zaman
  711. 4-Nisâ 62
    izâ : olduğu zaman, olunca
  712. 4-Nisâ 63
    vaız-hum : onlara vaaz et, öğüt ver, nasihat et
  713. 4-Nisâ 64
    bi izni : izni ile
  714. 4-Nisâ 64
    iz : olduğu zaman
  715. 4-Nisâ 67
    ve izen : ve o zaman, ...olunca, ...olsaydı
  716. 4-Nisâ 71
    hızra-kum : silahlarınız (muhimmatınız, techizatınız)
  717. 4-Nisâ 72
    iz : o zaman
  718. 4-Nisâ 77
    izâ : olunca, o zaman
  719. 4-Nisâ 80
    hafîzen : muhafız, gözetici, kontrol edici
  720. 4-Nisâ 81
    izâ berazû : ayrıldıkları zaman
  721. 4-Nisâ 83
    izâ câe-hum : onlara geldiği zaman
  722. 4-Nisâ 86
    ve izâ : ve ... olduğu zaman, olunca
  723. 4-Nisâ 89
    lâ tettehızû : edinmeyin
  724. 4-Nisâ 89
    lâ tettehızû : siz edinmeyin
  725. 4-Nisâ 94
    izâ : ... olduğu zaman
  726. 4-Nisâ 101
    ve izâ : ve ... olduğu zaman
  727. 4-Nisâ 102
    ve izâ : ve ... olduğu zaman
  728. 4-Nisâ 102
    izâ secedû : secde ettikleri zaman
  729. 4-Nisâ 102
    hızra-hum : kendilerini koruma tedbirleri
  730. 4-Nisâ 102
    hızra-kum : korunma tedbirleriniz
  731. 4-Nisâ 103
    izâ : olunca, olduğu zaman
  732. 4-Nisâ 103
    fe izâ : sonra, daha sonra ...olduğu zaman
  733. 4-Nisâ 108
    iz : olunca, ... olurken
  734. 4-Nisâ 118
    le ettehizenne : mutlaka edineceğim
  735. 4-Nisâ 119
    yettehızi : edinir
  736. 4-Nisâ 137
    izdâdû : arttırdılar
  737. 4-Nisâ 139
    yettehızûne : edinirler
  738. 4-Nisâ 139
    el izzete : izzet, şeref
  739. 4-Nisâ 139
    el izzete : izzet, şeref
  740. 4-Nisâ 140
    izâ : ...olduğu zaman
  741. 4-Nisâ 140
    izen : öyle olunca, aksi halde
  742. 4-Nisâ 141
    lem nestahviz : biz kaplamadık, siper olmadık
  743. 4-Nisâ 142
    ve izâ : ve ... olduğu zaman
  744. 4-Nisâ 144
    lâ tettehızû : edinmeyin
  745. 4-Nisâ 150
    yettehızû : edinirler
  746. 4-Nisâ 154
    galîzan : sağlam, çok kuvvetli
  747. 4-Nisâ 158
    azîzen : aziz, yüce, üstün
  748. 4-Nisâ 165
    azîzen : aziz, yüce
  749. 40-Mü'min 2
    el azîzi : azîz, yüce, üstün ve güçlü
  750. 40-Mü'min 8
    el azîzu : azîz, yüce, üstün ve güçlü
  751. 40-Mü'min 9
    yevme izin : izin günü
  752. 40-Mü'min 10
    iz tud'avne : davet edildiğiniz zaman
  753. 40-Mü'min 12
    izâ duiye allâhu : Allah'a davet edildiği, çağrıldığı zaman
  754. 40-Mü'min 13
    rızkan : rızık
  755. 40-Mü'min 16
    rizûne : bariz olurlar, ortaya çıkanlar
  756. 40-Mü'min 18
    iz(i) : o zaman, olduğu zaman
  757. 40-Mü'min 34
    izâ heleke : helâk olduğu zaman, öldüğü zaman
  758. 40-Mü'min 42
    ilâ el azîzi : azîz, üstün ve güçlü olana
  759. 40-Mü'min 47
    ve iz : ve olduğu zaman
  760. 40-Mü'min 56
    festeiz : (fe isteiz)
  761. 40-Mü'min 56
    isteiz : sığın
  762. 40-Mü'min 68
    izâ kadâ : hükmettiği zaman
  763. 40-Mü'min 71
    iz(i) : olduğu zaman
  764. 40-Mü'min 78
    bi izni allâhi : Allah'ın izni ile
  765. 40-Mü'min 78
    fe izâ : olduğunda, o zaman
  766. 41-Fussilet 12
    el azîzi : azîz, üstün ve güçlü olan
  767. 41-Fussilet 14
    iz : olduğu zaman
  768. 41-Fussilet 16
    el hizyi : alçaklık, zillet
  769. 41-Fussilet 20
    izâ mâ : olduğu zaman
  770. 41-Fussilet 34
    izâ : olduğu zaman
  771. 41-Fussilet 36
    isteız : sığın
  772. 41-Fussilet 39
    izâ : olduğu zaman
  773. 41-Fussilet 41
    azîzun : üstün, yüce, şerefli
  774. 41-Fussilet 50
    galîzin : galiz, dehşetli
  775. 41-Fussilet 51
    ve izâ : ve olduğu zaman
  776. 41-Fussilet 51
    ve izâ : ve olduğu zaman
  777. 42-Şûrâ 3
    el azîzu : azîz, üstün
  778. 42-Şûrâ 6
    hafîzun : muhafaza eden, gözeten
  779. 42-Şûrâ 12
    er rızka : rızık
  780. 42-Şûrâ 17
    ve el mîzâne : ve mizan
  781. 42-Şûrâ 19
    el azîzu : azîz, yüce ve şerefli
  782. 42-Şûrâ 27
    er rızka : rızık
  783. 42-Şûrâ 29
    izâ : o zaman, olduğu zaman
  784. 42-Şûrâ 31
    bi mu'cizîne : aciz bırakacak olanlar, bırakanlar
  785. 42-Şûrâ 37
    ve izâ : ve olduğu zaman
  786. 42-Şûrâ 39
    izâ : olduğu zaman
  787. 42-Şûrâ 47
    yevmeizin : izin günü
  788. 42-Şûrâ 48
    hafîzan : muhafız olarak
  789. 42-Şûrâ 48
    izâ ezaknâ : tattırdığımız zaman
  790. 42-Şûrâ 51
    bi izni-hi : onun izniyle
  791. 43-Zuhruf 9
    el azîz : azîz, yüce ve üstün, izzet sahibi
  792. 43-Zuhruf 13
    izâ isteveytum : yerleştiğiniz zaman
  793. 43-Zuhruf 17
    ve izâ : ve olduğu zaman
  794. 43-Zuhruf 26
    ve iz kâle : ve demişti
  795. 43-Zuhruf 32
    li yettehize : edinmeleri için
  796. 43-Zuhruf 38
    izâ : olduğu zaman
  797. 43-Zuhruf 39
    iz : o zaman
  798. 43-Zuhruf 47
    izâ-hum : o zaman onlar
  799. 43-Zuhruf 50
    izâ hum : o zaman onlar
  800. 43-Zuhruf 57
    izâ : o zaman
  801. 43-Zuhruf 67
    yevmeizin : izin günü
  802. 44-Duhân 42
    el azîz : azîz
  803. 44-Duhân 49
    el azîzu : azîz
  804. 45-Câsiye 2
    el azîzi : azîz
  805. 45-Câsiye 5
    min rızkın : rızıktan
  806. 45-Câsiye 9
    ve izâ : ve olduğu zaman
  807. 45-Câsiye 25
    ve izâ : ve olduğu zaman
  808. 45-Câsiye 27
    yevmeizin : izin günü
  809. 45-Câsiye 32
    ve izâ : ve olduğu zaman
  810. 45-Câsiye 37
    el azîzu : azîz, yüce
  811. 46-Ahkaf 2
    el azîzi : azîz, yüce
  812. 46-Ahkaf 6
    ve izâ : ve olduğu zaman
  813. 46-Ahkaf 7
    ve izâ : ve olduğu zaman
  814. 46-Ahkaf 11
    ve iz : ve olduğu zaman
  815. 46-Ahkaf 15
    hattâ izâ : nihayet, olduğu zaman
  816. 46-Ahkaf 21
    iz enzere : uyardığı zaman
  817. 46-Ahkaf 26
    iz kânû : oldukları zaman
  818. 46-Ahkaf 29
    ve iz sarefnâ : ve çevirmiştik, yöneltmiştik
  819. 46-Ahkaf 32
    bi mu'cizin : aciz bırakacak
  820. 47-Muhammed 4
    fe izâ : artık, bundan sonra olunca
  821. 47-Muhammed 4
    hattâ izâ : oluncaya kadar
  822. 47-Muhammed 16
    izâ harecû : çıktıkları zaman
  823. 47-Muhammed 18
    izâ : olduğu zaman
  824. 47-Muhammed 20
    izâ unzilet : indirildiği zaman
  825. 47-Muhammed 21
    fe izâ : fakat o zaman, olunca, olduğunda
  826. 47-Muhammed 27
    izâ : o zaman, olunca
  827. 48-Fetih 3
    azîzen : azîz, şerefli, güçlü
  828. 48-Fetih 7
    azîzen : azîz, şerefli, güçlü
  829. 48-Fetih 15
    izâ : olduğu zaman
  830. 48-Fetih 18
    iz : olduğu zaman
  831. 48-Fetih 19
    azîzen : azîz, üstün
  832. 48-Fetih 26
    iz : olunca
  833. 48-Fetih 29
    li yagîza : öfkelendirmek için
  834. 49-Hucurât 11
    ve lâ telmizû : ve ayıplamayın
  835. 5-Mâide 2
    ve izâ : ve o zaman, ...olduğu zaman
  836. 5-Mâide 5
    izâ âteytumû-hunne : onlara verdiğiniz zaman
  837. 5-Mâide 5
    ve lâ muttehızî : ve edinmeyenler
  838. 5-Mâide 6
    izâ kumtum : kalktığınız zaman
  839. 5-Mâide 7
    iz kultum : dediğiniz zaman
  840. 5-Mâide 11
    iz hemme : yeltendiği zaman, hamlettiği zaman
  841. 5-Mâide 16
    ilâ en nûri bi izni-hî : kendi izni ile nur'a aydınlığa
  842. 5-Mâide 20
    ve iz kâle mûsâ : ve Hz. Musâ demişti
  843. 5-Mâide 20
    iz ceale fî kum : o zaman içinizde kıldı
  844. 5-Mâide 23
    fe izâ dehaltumû-hu : böylece oradan girdiğiniz zaman
  845. 5-Mâide 24
    fe izheb : artık git
  846. 5-Mâide 27
    iz karrebâ kurbânen : ikisini Allâh'a yaklaştıracak birer kurban sundukları zaman
  847. 5-Mâide 33
    hızyun fî ed dunyâ : dünyada bir rezillik
  848. 5-Mâide 38
    azîzun : azîz, üstün, yüce
  849. 5-Mâide 41
    hızyun : rezillik
  850. 5-Mâide 44
    bi mâ istuhfizû : muhafaza etmeleri istenen şey ile
  851. 5-Mâide 46
    ve mev'ızeten : ve vaaz edici olan, öğüt verici olan
  852. 5-Mâide 51
    lâ tettehızû : edinmeyin
  853. 5-Mâide 54
    eizzetin : daha izzetli, vakarlı, şerefli
  854. 5-Mâide 56
    hızbe allâhi : Allâh'ın (cc.) taraftarı
  855. 5-Mâide 57
    lâ tettehızû : edinmeyin
  856. 5-Mâide 58
    ve izâ nâdeytum : ve nida ettiğiniz, çağırdığınız zaman
  857. 5-Mâide 61
    ve izâ câû-kum : ve size geldikleri zaman
  858. 5-Mâide 83
    ve izâ semiû : ve işittikleri zaman
  859. 5-Mâide 89
    lâ yuâhizu-kum(u) : sizi ahaze etmez, sorumlu tutmaz
  860. 5-Mâide 89
    ve lâkin yuâhizu-kum : ve lâkin, fakat sizi sorumlu tutar
  861. 5-Mâide 89
    izâ haleftum : yemin edip hilâfına (aksine) hareket ettiğiniz, yemininizi bozduğunuz zaman
  862. 5-Mâide 93
    izâ mâ ittekav : takvâ (1.takva) sahibi olmadıkları zaman
  863. 5-Mâide 95
    azîzun : aziz, üstün, güçlü
  864. 5-Mâide 104
    ve izâ kîle lehum : ve onlara denildiği zaman
  865. 5-Mâide 105
    izâ ihtedeytum : siz hidayette iseniz, hidayete erdiyseniz, hidayette olduğunuz zaman
  866. 5-Mâide 106
    izâ hadara : hazır olduğu zaman, geldiği zaman, gelince
  867. 5-Mâide 106
    izen : o zaman, o taktirde, aksi taktirde
  868. 5-Mâide 107
    izen : o takdirde, aksi taktirde
  869. 5-Mâide 110
    iz kâle : demişti
  870. 5-Mâide 110
    iz eyyedtu-ke : o zaman seni desteklemiştim
  871. 5-Mâide 110
    ve iz allemtu-ke : ve sana öğretmiştim
  872. 5-Mâide 110
    ve iz tahluku : ve yapmıştın, şekil vermiştin
  873. 5-Mâide 110
    bi iznî : benim iznim ile
  874. 5-Mâide 110
    bi iznî : benim iznim ile
  875. 5-Mâide 110
    bi iznî : benim iznim ile
  876. 5-Mâide 110
    ve iz tuhricu : ve de çıkarıyordun
  877. 5-Mâide 110
    bi iznî : benim iznim ile
  878. 5-Mâide 110
    ve iz kefeftu : ve o zaman savmıştım
  879. 5-Mâide 110
    iz ci'te-hum bi : onlara getirdiğin zaman
  880. 5-Mâide 111
    ve iz evhaytu : ve vahyettiğim zaman
  881. 5-Mâide 112
    iz kâle : demişti
  882. 5-Mâide 116
    ve iz kâle allâhu : ve Allâh (cc.) dediği (buyurduğu) zaman
  883. 5-Mâide 116
    ittehizû-nî : beni edinin
  884. 5-Mâide 118
    el azîzu : aziz, güçlü, üstün
  885. 50-Kaf 3
    e izâ : olduğu zaman mı
  886. 50-Kaf 4
    hafîzun : muhafaza eden, saklayıp koruyan
  887. 50-Kaf 11
    rızkan : bir rızık olmak üzere
  888. 50-Kaf 17
    iz : o zaman
  889. 50-Kaf 18
    mâ yelfızu : söylenmez
  890. 50-Kaf 32
    hafîzin : hafîz olanlar (üzerine devrin imamının ruhu ulaşmış olanlar)
  891. 51-Zâriyât 16
    âhizîne : alanlar
  892. 51-Zâriyât 22
    rızku-kum : sizin rızkınız
  893. 51-Zâriyât 25
    iz dehalû : girdikleri zaman
  894. 51-Zâriyât 38
    iz erselnâ-hu : onu göndermiştik
  895. 51-Zâriyât 41
    iz erselnâ : göndermiştik
  896. 51-Zâriyât 43
    iz kîle : denildiği zaman
  897. 51-Zâriyât 57
    min rızkın : bir rızık
  898. 52-Tûr 11
    yevmeizin : izin günü
  899. 53-Necm 1
    izâ : olduğu zaman
  900. 53-Necm 16
    iz : o zaman, olmuştu
  901. 53-Necm 22
    izen : o taktirde, eğer öyleyse
  902. 53-Necm 22
    dîzâ : insafsızca (haksızca)
  903. 53-Necm 32
    iz enşeekum : (inşa ettiği) yarattığı zaman
  904. 53-Necm 32
    ve iz : ve o zaman
  905. 53-Necm 38
    vizre : günah yükünü
  906. 53-Necm 46
    izâ : o zaman
  907. 54-Kamer 24
    izen : öyleyse, o taktirde
  908. 54-Kamer 42
    azîzin : üstün ve güçlü
  909. 55-Rahmân 7
    el mîzâne : mizan, ölçü
  910. 55-Rahmân 8
    el mîzâni : mizan
  911. 55-Rahmân 9
    el mîzâne : mizan, ölçme
  912. 55-Rahmân 37
    fe izâ : olunca
  913. 55-Rahmân 39
    izin : izin
  914. 56-Vâkıa 1
    izâ : o zaman, olduğu zaman
  915. 56-Vâkıa 4
    izâ : o zaman, olduğu zaman
  916. 56-Vâkıa 47
    e izâ : olduğu zaman mı
  917. 56-Vâkıa 47
    ve izâmen : ve kemik
  918. 56-Vâkıa 82
    rizka-kum : sizin rızkınız
  919. 56-Vâkıa 83
    izâ : o zaman
  920. 56-Vâkıa 84
    hîne izin : o zaman, o anda
  921. 57-Hadid 1
    el azîzu : azîz, üstün ve güçlü
  922. 57-Hadid 25
    ve el mîzâne : ve mizan
  923. 57-Hadid 25
    azizun : azîz
  924. 58-Mücâdele 8
    ve izâ câû-ke : ve sana geldiği zaman
  925. 58-Mücâdele 9
    izâ tenâceytum : aranızda gizlice konuştuğunuz zaman
  926. 58-Mücâdele 10
    bi izni allâhi : Allah'in izni ile
  927. 58-Mücâdele 11
    izâ kîle : denildiği zaman
  928. 58-Mücâdele 11
    ve izâ kîle : ve denildiği zaman
  929. 58-Mücâdele 12
    izâ : olduğu zaman
  930. 58-Mücâdele 13
    iz lem tef'alû : yapmadığınız zaman, yapamadığınız zaman
  931. 58-Mücâdele 19
    hizbu : hizip, grup, fırka, taraftar
  932. 58-Mücâdele 19
    hizbe : hizip, grup, fırka, taraftar
  933. 58-Mücâdele 21
    azîzun : azîz, üstün
  934. 58-Mücâdele 22
    hizbu allâhi : Allah'ın taraftarları
  935. 58-Mücâdele 22
    hizbe allâhi : Allah'ın taraftarları
  936. 59-Haşr 1
    el azîzu : azîz, üstün
  937. 59-Haşr 5
    bi izni allâhi : Allah'ın izni ile
  938. 59-Haşr 16
    iz : o zaman
  939. 59-Haşr 20
    el fâizûne : kurtuluşa erenler
  940. 59-Haşr 23
    el azîzu : azîz olan, yüce olan
  941. 59-Haşr 24
    el azîzu : azîz olan, yüce olan
  942. 6-En'âm 14
    ettehızu : edinirim
  943. 6-En'âm 16
    yevme izin : o gün, izin günü
  944. 6-En'âm 25
    hattâ izâ câu-ke : hatta sana geldikleri zaman
  945. 6-En'âm 27
    iz vukıfû : durduruldukları zaman
  946. 6-En'âm 30
    iz vukıfû : durduruldukları zaman
  947. 6-En'âm 31
    izâ câet-hum : onlara geldiği zaman
  948. 6-En'âm 43
    iz câe-hum : onlara geldiği zaman
  949. 6-En'âm 44
    izâ ferihû : ferahladıkları zaman, ferahlayınca, sevinince
  950. 6-En'âm 44
    fe izâ-hum : artık, o zaman onlar
  951. 6-En'âm 54
    ve izâ : ve olduğu zaman
  952. 6-En'âm 56
    izen : öyle olursa, o taktirde, o zaman
  953. 6-En'âm 61
    izâ câe : geldiği zaman
  954. 6-En'âm 68
    ve izâ : ve olduğu zaman
  955. 6-En'âm 71
    iz hedâ-nâ allâh : Allah bizi hidayete erdirmişti
  956. 6-En'âm 74
    ve iz kâle : demişti
  957. 6-En'âm 74
    e tettehizu : ediniyor musun?
  958. 6-En'âm 91
    iz kâlû : dedikleri zaman
  959. 6-En'âm 92
    yuhâfizûne : muhafaza ederler
  960. 6-En'âm 93
    iz ez zâlimûne : o zaman zalimleri
  961. 6-En'âm 96
    el azîzi : azîz, üstün ve güçlü olan
  962. 6-En'âm 99
    izâ esmere : meyve (ürün, semere) verdiği zaman
  963. 6-En'âm 104
    bi hafîzin : gözeten, muhafız
  964. 6-En'âm 107
    hafîzan : gözetleyici, muhafız
  965. 6-En'âm 109
    izâ câet : geldiği zaman
  966. 6-En'âm 124
    ve izâ : ve, olduğu zaman
  967. 6-En'âm 134
    bi mu'cizîne : aciz bırakan (bırakacak) kimseler
  968. 6-En'âm 141
    izâ esmere : ürün verdiği zaman
  969. 6-En'âm 144
    iz vassâkum allâhu : Allah size vasiyet ettiği zaman (farz kıldığına)
  970. 6-En'âm 152
    ve el mîzâne : ve tartı, terazi, mizan
  971. 6-En'âm 152
    ve izâ : ve olduğu zaman
  972. 6-En'âm 164
    vizre : ağırlık, yük, günah
  973. 60-Mümtehine 1
    tettehizû : yapmayın, edinmeyin
  974. 60-Mümtehine 4
    iz : olmuştu
  975. 60-Mümtehine 5
    el azîzu : azîz, üstün
  976. 60-Mümtehine 10
    izâ : o zaman, olunca
  977. 60-Mümtehine 10
    izâ : olduğu zaman, olduğu taktirde
  978. 60-Mümtehine 12
    izâ câe-ke : size geldiği zaman
  979. 61-Saf 1
    el azîzu : azîz
  980. 61-Saf 5
    ve iz : ve olmuştu
  981. 61-Saf 6
    ve iz : ve olmuştu
  982. 62-Cum'a 1
    el azîzi : azîz, üstün
  983. 62-Cum'a 3
    el azîzu : azîz, üstün, güçlü
  984. 62-Cum'a 9
    izâ nûdiye : nida edildiği zaman, seslenildiği, çağrıldığı zaman
  985. 62-Cum'a 10
    fe izâ : artık olduğu zaman
  986. 62-Cum'a 11
    ve izâ : ve olduğu zaman
  987. 63-Münâfikûn 1
    izâ : olduğu zaman
  988. 63-Münâfikûn 4
    ve izâ : ve o zaman
  989. 63-Münâfikûn 5
    ve izâ : ve olduğu zaman
  990. 63-Münâfikûn 8
    el izzetu : izzet, güç
  991. 63-Münâfikûn 11
    izâ câe : geldiği zaman
  992. 64-Teğabün 11
    bi izni allâhi : Allah'ın izni
  993. 64-Teğabün 18
    el azîzu : azîz (üstün ve güçlü)
  994. 65-Talâk 1
    izâ tallaktum(u) : boşadığınız zaman
  995. 65-Talâk 2
    fe izâ : böylece, artık ..... olduğu zaman
  996. 65-Talâk 7
    rızku-hu : onun rızkı
  997. 65-Talâk 11
    rızkan : rızık olarak
  998. 66-Tahrim 3
    ve iz : ve olmuştu
  999. 66-Tahrim 11
    iz kâlet : demişti
  1000. 67-Mülk 2
    el azîzu : azîz
  1001. 67-Mülk 7
    izâ : olduğu zaman
  1002. 67-Mülk 15
    min rizkı-hî : onun rızkından
  1003. 67-Mülk 16
    fe izâ : o zaman olunca
  1004. 67-Mülk 21
    rizka-hu : onun rızkı, rızkını
  1005. 68-Kalem 15
    izâ : olduğu zaman
  1006. 68-Kalem 17
    iz : olduğu zaman, olmuştu
  1007. 68-Kalem 48
    iz : o zaman
  1008. 68-Kalem 49
    le nubize : mutlaka atılır
  1009. 69-Hâkka 13
    izâ nufiha : üflendiği zaman
  1010. 69-Hâkka 15
    yevme izin : o gün
  1011. 69-Hâkka 16
    yevme izin : izin gün
  1012. 69-Hâkka 17
    yevme izin : izin günü
  1013. 69-Hâkka 18
    yevme izin : izin günü
  1014. 69-Hâkka 47
    cizîne : engel olanlar, engelleyiciler, men ediciler
  1015. 7-A'râf 5
    iz : olduğu zaman, olunca
  1016. 7-A'râf 8
    yevme izin : izin günü
  1017. 7-A'râf 12
    iz : o zaman, olduğunda
  1018. 7-A'râf 28
    izâ faalû : yaptıkları zaman
  1019. 7-A'râf 32
    min er rızkı : rızıktan
  1020. 7-A'râf 34
    izâ câe : geldiği zaman
  1021. 7-A'râf 37
    izâ câet-hum : onlara geldiği zaman
  1022. 7-A'râf 38
    izâ eddârakû : ard arda biraraya geldikleri zaman, gelince
  1023. 7-A'râf 47
    ve izâ surifet : ve çevrildikleri zaman
  1024. 7-A'râf 57
    izâ : olduğu zaman
  1025. 7-A'râf 58
    bi izni rabbi-hi : Rabbinin izni ile
  1026. 7-A'râf 69
    iz ceale-kum : sizi kıldığını, sizi yaptığını
  1027. 7-A'râf 74
    iz ceale-kum : sizi kılmıştı, yapmıştı
  1028. 7-A'râf 74
    tettehızûne : edindiniz
  1029. 7-A'râf 80
    iz : olmuştu
  1030. 7-A'râf 85
    ve el mîzâne : ve mizan, tartı
  1031. 7-A'râf 86
    iz kuntum kalîlen : siz az idiniz
  1032. 7-A'râf 89
    iz : olduğu zaman, ... olması
  1033. 7-A'râf 90
    izen : o taktirde, o zaman
  1034. 7-A'râf 107
    izâ : olduğu zaman, öyle olunca
  1035. 7-A'râf 108
    fe izâ : o zaman, olduğu zaman, öyle olunca
  1036. 7-A'râf 117
    fe izâ : olduğu zaman
  1037. 7-A'râf 131
    izâ : olduğu zaman
  1038. 7-A'râf 135
    izâ : olduğu zaman
  1039. 7-A'râf 141
    ve iz : ve o zaman, olmuştu
  1040. 7-A'râf 145
    mev'ızaten : nasihat ederek, vaaz ederek, öğüt vererek
  1041. 7-A'râf 146
    lâ yettehızû-hu : onu edinmezler
  1042. 7-A'râf 146
    yettehızû-hu sebîlen : onu yol edinirler
  1043. 7-A'râf 160
    iz isteskâ-hu : ondan su istediği zaman
  1044. 7-A'râf 161
    ve iz kîle lehum : ve onlara ... denilmişti
  1045. 7-A'râf 163
    iz ya'dûne : haddi aşıyorlardı
  1046. 7-A'râf 163
    iz te'tî-him : onlara geldiği zaman
  1047. 7-A'râf 164
    ve iz kâlet : ve dediği zaman
  1048. 7-A'râf 164
    teizûne : öğüt veriyorsunuz
  1049. 7-A'râf 167
    ve iz teezzene : ve bildirmişti
  1050. 7-A'râf 171
    ve iz netaknâ el cebele : dağı kaldırdığımız zaman
  1051. 7-A'râf 172
    ve iz ehaze : ve çıkardığı, aldığı zaman
  1052. 7-A'râf 200
    festeiz (fe isteiz) : o zaman, hemen sığın
  1053. 7-A'râf 201
    izâ messe-hum : onlara dokunduğu zaman
  1054. 7-A'râf 201
    fe izâ-hum : işte o zaman onlar
  1055. 7-A'râf 203
    ve izâ lem te'ti-him : ve onlara getirmediğin zaman
  1056. 7-A'râf 204
    ve izâ kurie el kur'ânu : ve Kur'ân okunduğu zaman
  1057. 70-Meâric 11
    yevmi izin : izin günü
  1058. 70-Meâric 20
    izâ messe-hu : ona dokunduğu zaman
  1059. 70-Meâric 21
    ve izâ messe-hu : ve ona dokunduğu zaman
  1060. 70-Meâric 29
    fizûne : koruyanlar, muhafaza edenler
  1061. 70-Meâric 34
    yuhâfizûne : muhafaza ederler
  1062. 70-Meâric 37
    ızîne : dağınık topluluklar, bölükler, gruplar
  1063. 71-Nuh 4
    izâ : olduğu zaman
  1064. 72-Cin 12
    en len nu'cize : asla aciz bırakamayacağımızı
  1065. 72-Cin 12
    ve len nu'cize-hu : ve asla onu aciz bırakamayız
  1066. 72-Cin 24
    izâ raev : gördükleri zaman
  1067. 73-Müzzemmil 9
    fe ittehiz-hu : artık, öyleyse onu ..... edin
  1068. 74-Müddessir 8
    izâ nukıre : üflendiği zaman
  1069. 74-Müddessir 9
    yevme izin : izin günü
  1070. 74-Müddessir 33
    iz edbera : arkasına döndüğü, dönüp gittiği an
  1071. 74-Müddessir 34
    izâ esfere : ağarmaya başladığı zaman
  1072. 75-Kıyamet 3
    ızâme-hu : onun kemikleri
  1073. 75-Kıyamet 7
    izâ : olduğu zaman
  1074. 75-Kıyamet 10
    yevme izin : izin günü
  1075. 75-Kıyamet 12
    yevme izin : izin günü
  1076. 75-Kıyamet 13
    yevme izin : izin günü
  1077. 75-Kıyamet 18
    izâ : olduğu zaman
  1078. 75-Kıyamet 22
    yevme izin : izin günü
  1079. 75-Kıyamet 24
    yevme izin : izin günü
  1080. 75-Kıyamet 26
    izâ : olduğu, zaman
  1081. 75-Kıyamet 30
    yevme izin : izin günü
  1082. 76-İnsan 5
    mizâcu-hâ : onun mizacı, karışımı, terkibi, onun içindeki
  1083. 76-İnsan 17
    mizâcu-hâ : onun karışımı, muhtevası, terkibi, içindeki
  1084. 76-İnsan 19
    izâ raeyte-hum : onları gördüğün zaman
  1085. 76-İnsan 20
    ve izâ raeyte : ve gördüğün zaman, baktığın zaman
  1086. 76-İnsan 28
    ve izâ : ve olduğu zaman
  1087. 77-Mürselât 8
    izâ : o zaman ..... olmuştur
  1088. 77-Mürselât 9
    ve izâ : ve o zaman ..... olmuştu
  1089. 77-Mürselât 10
    ve izâ : ve o zaman ..... olmuştur
  1090. 77-Mürselât 11
    ve izâ : ve o zaman ..... olmuştur
  1091. 77-Mürselât 15
    yevmeizin : izin günü
  1092. 77-Mürselât 19
    yevmeizin : izin günü
  1093. 77-Mürselât 24
    yevmeizin : izin günü
  1094. 77-Mürselât 28
    yevmeizin : izin günü
  1095. 77-Mürselât 34
    yevmeizin : izin günü
  1096. 77-Mürselât 37
    yevmeizin : izin günü
  1097. 77-Mürselât 40
    yevmeizin : izin günü
  1098. 77-Mürselât 45
    yevmeizin : izin günü
  1099. 77-Mürselât 47
    yevmeizin : izin günü
  1100. 77-Mürselât 48
    ve izâ kîle : ve ..... denildiği zaman
  1101. 77-Mürselât 49
    yevmeizin : izin günü
  1102. 78-Nebe 28
    kizzâben : tekzip ederek
  1103. 78-Nebe 35
    ve lâ kizzâben : ve yalan olmaz, yoktur
  1104. 79-Nâziât 8
    yevmeizin : izin günü, o gün
  1105. 79-Nâziât 11
    izâ kunnâ : biz olduğumuz zaman
  1106. 79-Nâziât 11
    izâmen : kemik
  1107. 79-Nâziât 12
    izen : o zaman
  1108. 79-Nâziât 14
    izâ : o zaman
  1109. 79-Nâziât 16
    iz : o zaman, olmuştu
  1110. 79-Nâziât 17
    izheb : git
  1111. 79-Nâziât 34
    fe izâ : fakat ..... olduğu zaman
  1112. 79-Nâziât 36
    ve burrizeti : ve sergilenmiştir, bariz olmuştur, açıkça gösterilmiştir
  1113. 8-Enfâl 2
    izâ zukirallâhu (zukire allâhu) : Allah zikredildiği zaman
  1114. 8-Enfâl 2
    ve izâ tuliyet : ve okunduğu zaman
  1115. 8-Enfâl 4
    ve rızkun kerîmun : ve kerim bir rızık (vardır)
  1116. 8-Enfâl 7
    ve iz yaıdu-kum allâhu : ve Allah size vaadediyordu
  1117. 8-Enfâl 9
    iz testegîsûne : yardım istediğiniz zaman
  1118. 8-Enfâl 10
    azîzun : azîz, üstün, izzet sahibi
  1119. 8-Enfâl 11
    iz : idi, olmuştu, olduğu zaman
  1120. 8-Enfâl 12
    iz yuhî : vahyetmişti
  1121. 8-Enfâl 15
    izâ lekîtum : karşılaştığınız zaman
  1122. 8-Enfâl 16
    yevme izin : izin günü, o gün
  1123. 8-Enfâl 16
    mutehayyizen : dahil olan, katılan, katılmak üzere olan
  1124. 8-Enfâl 17
    iz rameyte : sen attığın zaman
  1125. 8-Enfâl 24
    izâ deâ-kum : sizi davet ettiği zaman
  1126. 8-Enfâl 26
    ve izkurû : ve hatırlayın
  1127. 8-Enfâl 26
    iz : olduğu zaman
  1128. 8-Enfâl 30
    ve iz yemkuru : ve tuzak (pusu) kuruyorlardı
  1129. 8-Enfâl 31
    ve iza tutlâ : ve tilâvet edildiği, okunduğu zaman
  1130. 8-Enfâl 32
    ve iz : ve olmuştu
  1131. 8-Enfâl 37
    li yemîze allâhu el habîse : Allah'ın murdarı, pisi ayırt etmesi için
  1132. 8-Enfâl 42
    iz : olduğu zaman
  1133. 8-Enfâl 43
    iz : olduğu zaman
  1134. 8-Enfâl 44
    ve iz : ve olduğu zaman
  1135. 8-Enfâl 44
    iz iltekaytum : karşı karşıya geldiğiniz, karşılaştığınız zaman
  1136. 8-Enfâl 45
    izâ lekîtum : karşı karşıya geldiğiniz, karşılaştığınız zaman
  1137. 8-Enfâl 48
    ve iz : ve olduğu zaman, olmuştu
  1138. 8-Enfâl 49
    iz yekûlu : diyorlardı
  1139. 8-Enfâl 49
    azîzun : azîz, izzet sahibi, üstün
  1140. 8-Enfâl 50
    iz yeteveffâ : vefat ettirirken, öldürürken
  1141. 8-Enfâl 58
    fenbiz (fe inbiz) : o zaman at, anlaşmayı boz, artık iptal et
  1142. 8-Enfâl 59
    lâ yu'cizûne : aciz bırakamazlar
  1143. 8-Enfâl 63
    azîzun : izzet sahibidir, azîzdir
  1144. 8-Enfâl 66
    bi iznillâhi (bi izni allâhi) : Allah'ın izni ile
  1145. 8-Enfâl 67
    azîzun : azîz, yüce, izzet sahibi
  1146. 8-Enfâl 70
    uhıze : alınan
  1147. 8-Enfâl 74
    ve rızkun : ve rızık (vardır)
  1148. 80-Abese 22
    izâ : olduğu zaman
  1149. 80-Abese 33
    izâ : olduğu zaman
  1150. 80-Abese 37
    yevme izin : o gün, izin günü
  1151. 80-Abese 38
    yevme izin : izin günü, o gün
  1152. 80-Abese 40
    yevme izin : izin günü, o gün
  1153. 81-Tekvir 1
    izâ : olduğu zaman
  1154. 81-Tekvir 2
    ve izâ : ve olduğu zaman
  1155. 81-Tekvir 3
    ve izâ : ve olduğu zaman
  1156. 81-Tekvir 4
    ve izâ : ve olduğu zaman
  1157. 81-Tekvir 5
    ve izâ : ve olduğu zaman
  1158. 81-Tekvir 6
    ve izâ : ve olduğu zaman
  1159. 81-Tekvir 7
    ve izâ : ve olduğu zaman
  1160. 81-Tekvir 8
    ve izâ : ve olduğu zaman
  1161. 81-Tekvir 10
    ve izâ : ve olduğu zaman
  1162. 81-Tekvir 11
    ve izâ : ve olduğu zaman
  1163. 81-Tekvir 12
    ve izâ : ve olduğu zaman
  1164. 81-Tekvir 13
    ve izâ : ve olduğu zaman
  1165. 81-Tekvir 17
    izâ : olduğu zaman
  1166. 81-Tekvir 18
    izâ : olduğu zaman
  1167. 82-İnfitâr 1
    izâ : olduğu zaman
  1168. 82-İnfitâr 2
    ve izâ : ve olduğu zaman
  1169. 82-İnfitâr 3
    ve izâ : ve olduğu zaman
  1170. 82-İnfitâr 4
    ve izâ : ve olduğu zaman
  1171. 82-İnfitâr 10
    hâfızîne : hıfzeden, hafaza melekleri
  1172. 82-İnfitâr 19
    yevme izin : o gün, izin günü
  1173. 83-Mutaffifin 2
    izâ : olduğu zaman
  1174. 83-Mutaffifin 3
    ve izâ : ve olduğu zaman
  1175. 83-Mutaffifin 10
    yevme izin : o gün, izin günü
  1176. 83-Mutaffifin 13
    izâ : olduğu zaman
  1177. 83-Mutaffifin 15
    yevme izin : o gün
  1178. 83-Mutaffifin 27
    mizâcu-hu : onun karışımı, muhtevası
  1179. 83-Mutaffifin 30
    izâ : zaman
  1180. 83-Mutaffifin 31
    ve izâ : ve olduğu zaman
  1181. 83-Mutaffifin 32
    ve izâ : ve olduğu zaman
  1182. 83-Mutaffifin 33
    hâfızîne : gözeticiler
  1183. 84-İnşikak 1
    izâ : olduğu zaman
  1184. 84-İnşikak 3
    izâ : olduğu zaman
  1185. 84-İnşikak 18
    izâ : olduğu zaman
  1186. 84-İnşikak 21
    ve izâ : ve olduğu zaman
  1187. 85-Bürûc 6
    iz : o zaman, olmuştu
  1188. 85-Bürûc 8
    el azîzi : azîz, izzet sahibi olan
  1189. 86-Târık 4
    hâfızun : muhafız (gözleyici)
  1190. 88-Ğâşiye 2
    yevme izin : o gün, izin günü
  1191. 88-Ğâşiye 8
    yevme izin : o gün, izin günü
  1192. 89-Fecr 4
    izâ : olduğu zaman
  1193. 89-Fecr 15
    izâ mâ : ne zaman
  1194. 89-Fecr 16
    izâ mâ : ne zaman
  1195. 89-Fecr 16
    rızka-hu : onun rızkını
  1196. 89-Fecr 21
    izâ : olduğu zaman
  1197. 89-Fecr 23
    yevme izin : o gün, izin günü
  1198. 89-Fecr 23
    yevme izin : o gün, izin günü
  1199. 89-Fecr 25
    yevme izin : o gün, izin günü
  1200. 9-Tevbe 2
    mu'cizî allâhi : Allah'ı aciz bırakan
  1201. 9-Tevbe 3
    gayru mu'cizî allâhi : Allah'ı aciz bırakan değil (bırakamaz)
  1202. 9-Tevbe 5
    fe izânseleha (fe izâ inseleha) : artık, sona erdiği, geçtiği zaman
  1203. 9-Tevbe 16
    ve lem yettehızû : ve ittihaz etmezler (edinmezler)
  1204. 9-Tevbe 20
    hum el fâizûne : onlar kurtuluşa erenler
  1205. 9-Tevbe 23
    lâ tettehızû : edinmeyin
  1206. 9-Tevbe 25
    iz a'cebet-kum : sizin hoşunuza gittiği halde
  1207. 9-Tevbe 29
    hattâ yu'tû el cizyete : cizye (vergi) verene kadar
  1208. 9-Tevbe 34
    ve ellezîne yeknizûne : ve biriktiren, toplayan kimseler
  1209. 9-Tevbe 35
    teknizûne : biriktiriyorsunuz
  1210. 9-Tevbe 38
    izâ kîle lekum : size denildiği zaman
  1211. 9-Tevbe 40
    iz ahrace-hu : onu çıkardığı zaman
  1212. 9-Tevbe 40
    iz : olduğu zaman
  1213. 9-Tevbe 40
    iz yekûlu : demişti
  1214. 9-Tevbe 40
    azîzun : azîz, çok yüce, üstün
  1215. 9-Tevbe 47
    biz zâlimîne : zalimleri
  1216. 9-Tevbe 58
    yelmizu-ke : seni ayıplar
  1217. 9-Tevbe 58
    îzâ : o zaman
  1218. 9-Tevbe 63
    zâlike el hızyu el azîmu : işte bu en büyük rüsvalık, rezilliktir
  1219. 9-Tevbe 71
    azîzun : azîzdir, yücedir
  1220. 9-Tevbe 73
    vagluz (ve iglız) : ve katı, sert davran (galiz ol)
  1221. 9-Tevbe 79
    yelmizûne : ayıplıyorlar, küçük görüyorlar
  1222. 9-Tevbe 86
    ve izâ unzilet : ve indirildiği zaman
  1223. 9-Tevbe 91
    izâ nasahû : nasihat edip, öğüt vererek sadık kaldıkları taktirde
  1224. 9-Tevbe 92
    izâ mâ etev-ke : sana geldikleri zaman
  1225. 9-Tevbe 94
    izâ reca'tum : siz geri döndüğünüz zaman
  1226. 9-Tevbe 95
    izâ inkalebtum : (geri) döndüğünüz zaman
  1227. 9-Tevbe 98
    yettehızu : edinir, öyle kabul eder
  1228. 9-Tevbe 99
    ve yettehızu : ve edinir, kabul eder
  1229. 9-Tevbe 112
    ve el hâfizûne : ve muhafaza edenler, koruyanlar
  1230. 9-Tevbe 115
    iz hedâ-hum : onları hidayete erdirdiği zaman
  1231. 9-Tevbe 118
    izâ dâkat aleyhim : onlara dar gelmişti
  1232. 9-Tevbe 120
    yagîzu el kuffâra \n(gayz) : kâfirleri öfkelendirir \n: (öfke)
  1233. 9-Tevbe 122
    izâ receû : geri döndükleri zaman
  1234. 9-Tevbe 124
    ve îzâ mâ unzilet : ve bir şey indirildiği zaman
  1235. 9-Tevbe 127
    ve îzâ mâ unzilet : ve bir şey indirildiği zaman
  1236. 9-Tevbe 128
    azîzun : azîz olan
  1237. 91-Şems 2
    izâ : olduğu zaman
  1238. 91-Şems 3
    izâ : olduğu zaman
  1239. 91-Şems 4
    izâ : olduğu zaman
  1240. 91-Şems 12
    iz(i) : olduğu zaman, olunca
  1241. 92-Leyl 1
    izâ : olduğu zaman, olduğu an, olacağı an
  1242. 92-Leyl 2
    izâ : olduğu zaman, olduğu an, olacağı an
  1243. 92-Leyl 11
    izâ : olduğu zaman
  1244. 93-Duhâ 2
    izâ : olduğu zaman
  1245. 94-İnşirâh 2
    vizre-ke : senin yükün
  1246. 94-İnşirâh 7
    izâ : olduğu zaman
  1247. 96-Alak 10
    izâ : olduğu zaman
  1248. 97-Kadir 4
    izni : izni
  1249. 99-Zilzâl 1
    izâ zulzileti : sarsıldığı zaman
  1250. 99-Zilzâl 4
    yevme izin : o gün, izin günü
  1251. 99-Zilzâl 6
    yevme izin : o gün, izin günü