Kur'an İçerisinde Arama
Sayfayı Yenile
Arapça Metin Arama (Harekeli)
Aranan Kelime : zâ
Aranan Yer : Arapça Kelime Meali (Latin Harfleriyle)
Bulunan Sonuç : 2125
-
10-Yunus 2
hâzâ : bu
-
10-Yunus 3
zâlikum allâhu : işte Allah budur
-
10-Yunus 4
ve azâbun elîmun : ve acı azap
-
10-Yunus 5
zâlike : işte bu, böylece
-
10-Yunus 12
ve izâ messe : ve dokunduğu, isabet ettiği zaman
-
10-Yunus 12
kezâlike : işte böylece
-
10-Yunus 13
lemmâ zalemû : zulmettikleri zaman
-
10-Yunus 13
kezâlike : işte böyle
-
10-Yunus 15
ve izâ tutlâ : ve okunduğu zaman
-
10-Yunus 15
hâzâ : bu
-
10-Yunus 15
azâbe : azabı
-
10-Yunus 21
ve izâ ezak-nâ en nâse : ve insanlara tattırdığımız zaman
-
10-Yunus 21
izâ : ...diği zaman
-
10-Yunus 22
izâ kuntum : siz olduğunuz zaman, siz idiniz
-
10-Yunus 22
ve zannû : ve zannettiler
-
10-Yunus 23
izâ hum : o zaman onlar
-
10-Yunus 24
hattâ izâ : hatta olunca, olduğu zaman
-
10-Yunus 24
ve zanne : ve zannederler
-
10-Yunus 24
kezâlike : onun gibi, işte böylece
-
10-Yunus 27
cezâu : cezası, karşılığı
-
10-Yunus 32
zâlikum : işte bu, işte o
-
10-Yunus 32
fe mâzâ : o halde nedir
-
10-Yunus 33
kezâlike : böylece
-
10-Yunus 36
zannen : zanna
-
10-Yunus 36
inne ez zanne : şüphesiz zan
-
10-Yunus 37
hâzâ : bu
-
10-Yunus 39
kezâlike : böylece, bunun gibi
-
10-Yunus 39
ez zâlimîne : zalimler
-
10-Yunus 47
fe izâ câe : geldiği zaman
-
10-Yunus 48
hâza el va'du : bu vaad
-
10-Yunus 49
izâ câe : geldiği zaman
-
10-Yunus 50
azâbu-hu : onun azabı
-
10-Yunus 50
mâzâ : ne, nedir
-
10-Yunus 51
izâ : olduğu zaman
-
10-Yunus 52
li ellezîne zalemû : zulmedenlere
-
10-Yunus 52
azâb : azap
-
10-Yunus 54
zalemet : zulmetti
-
10-Yunus 54
reevû el azâbe : azabı görünce
-
10-Yunus 57
mev'ızatun : öğüt
-
10-Yunus 58
fe bi zâlike : artık böylece
-
10-Yunus 60
ve mâ zannu : ve zannı nedir
-
10-Yunus 61
min zâlike : bundan
-
10-Yunus 64
zâlike : işte bu
-
10-Yunus 66
illâ ez zanne : ancak, yalnız, sadece zan
-
10-Yunus 67
fî zâlike : bunda
-
10-Yunus 68
bi hâzâ : buna ait
-
10-Yunus 70
el azâbe eş şedîde : şiddetli azabı
-
10-Yunus 74
kezâlike : işte böyle
-
10-Yunus 76
hâzâ : bu
-
10-Yunus 77
hâzâ : bu
-
10-Yunus 85
li el kavmi ez zâlimîne : zalim kavme
-
10-Yunus 88
el azâb el elîme : acı azap
-
10-Yunus 90
izâ : olduğu zaman, o zaman
-
10-Yunus 93
ve razaknâ-hum : ve onları rızıklandırdık
-
10-Yunus 97
el azâbe el elîme : elîm azap
-
10-Yunus 98
azâbe el hızyi : aşağılatıcı azap
-
10-Yunus 101
mâ zâ : ne(ler) var
-
10-Yunus 103
kezâlike : böyle, böylece
-
10-Yunus 106
min ez zâlimîne : zalimlerden, zulmedenlerden
-
100-Âdiyât 7
zâlike : bu
-
100-Âdiyât 9
izâ : olduğu zaman
-
106-Kureyş 3
hâzâ el beyti : bu ev
-
107-Mâ'ûn 2
zâlike : işte o
-
11-Hûd 3
azâbe : azap
-
11-Hûd 5
bi zâti es sudûri : göğüslerde, sinelerde olanı
-
11-Hûd 7
in hâzâ : muhakkak bu
-
11-Hûd 8
an-hum el azâbe : onlardan azabı
-
11-Hûd 9
ezaknâ el insâne : insana tattırdık
-
11-Hûd 9
neza'nâ-hâ : onu biz çekip aldık
-
11-Hûd 10
ezaknâ-hu : ona tattırırsak
-
11-Hûd 17
min el ahzâbi : hiziplerden, topluluklardan
-
11-Hûd 18
alâ ez zâlimîne : zalimlerin üzerine
-
11-Hûd 20
el azâbu : azap
-
11-Hûd 26
azâbe : azap
-
11-Hûd 31
hazâin allâhi : Allah'ın hazineleri
-
11-Hûd 31
min ez zâlimîne : zalimlerden
-
11-Hûd 37
zalemû : zulmederler
-
11-Hûd 39
azâbun : bir azap
-
11-Hûd 39
azâbun : bir azap
-
11-Hûd 40
izâ câe : geldiği zaman, gelince
-
11-Hûd 44
lil kavmi ez zâlimîne : zalimler kavmi
-
11-Hûd 48
azâbun elîmun : elîm azap, acı azap
-
11-Hûd 49
hâzâ : bu
-
11-Hûd 58
min azâbin : azaptan
-
11-Hûd 62
hâzâ : bu
-
11-Hûd 64
azâbun karîbun : yakın bir azap
-
11-Hûd 65
zâlike : bu
-
11-Hûd 67
ellezîne zalemû : zulmeden kimseleri
-
11-Hûd 72
ve hâzâ : ve bu
-
11-Hûd 72
inne hâzâ : muhakkak ki bu
-
11-Hûd 76
an hâzâ : bundan
-
11-Hûd 76
azâbun : bir azap
-
11-Hûd 77
hâzâ : bu
-
11-Hûd 83
min ez zâlimîne : zalimlerden
-
11-Hûd 84
ve el mîzâne : ve tartı, mizan
-
11-Hûd 84
azâbe : azap
-
11-Hûd 85
ve el mîzâne : ve tartı, mizan
-
11-Hûd 93
azâbun : azap
-
11-Hûd 94
ellezîne zalemû : zulmeden kimseleri
-
11-Hûd 100
zâlike : işte bu
-
11-Hûd 101
ve mâ zalemnâ-hum : ve biz onlara zulmetmedik
-
11-Hûd 101
zalemû : zulmettiler
-
11-Hûd 101
zâdû-hum : onlara arttırdı
-
11-Hûd 102
ve kezâlike : ve onun gibi, böyle, böylece
-
11-Hûd 102
izâ : olduğu zaman
-
11-Hûd 102
zâlimetun : zulmetmek, zulüm işlemek, zalimdir
-
11-Hûd 103
fî zâlike : bunda vardır
-
11-Hûd 103
azâbe el âhıreti : ahiret azabı
-
11-Hûd 103
zâlike : işte bu
-
11-Hûd 103
ve zâlike : ve işte bu
-
11-Hûd 113
ilâ ellezîne zalemû : zulmeden (zalim olan) kimselere
-
11-Hûd 114
zâlike : işte bu
-
11-Hûd 114
li ez zâkirîne : öğüt alanlar, zikredenler için
-
11-Hûd 116
ellezîne zalemû : zulmeden kimseler
-
11-Hûd 118
ve lâ yezâlûne : ve devam edecek (bitmeyecek, zail olmayacak)
-
11-Hûd 119
ve li zâlike : ve bunun için
-
11-Hûd 120
ve mev'ızatun : ve öğüt
-
110-Nasr 1
izâ câe : geldiği zaman
-
111-Tebbet 3
zâte lehebin : alevli
-
113-Felâk 3
izâ vakabe : çöktüğü zaman
-
113-Felâk 5
izâ hasede : haset ettiği zaman
-
12-Yusuf 6
ve kezâlike : ve böylece, işte böylece
-
12-Yusuf 15
hâzâ : bu
-
12-Yusuf 19
hâzâ : bu
-
12-Yusuf 20
ez zâhidîne : kıymet vermeyen, rağbet etmeyen, önemsemeyen kimseler
-
12-Yusuf 21
ve kezâlike : ve böylece
-
12-Yusuf 22
ve kezâlike : ve işte böyle
-
12-Yusuf 23
maâza allâhi : Allah'a sığınırım
-
12-Yusuf 23
ez zâlimûne : zalimler
-
12-Yusuf 24
kezâlike : işte böyle, böylece
-
12-Yusuf 25
cezâu : cezası
-
12-Yusuf 25
azâbun elîmun : acı (bir) azap
-
12-Yusuf 29
an hâzâ : bundan
-
12-Yusuf 31
hâzâ : bu
-
12-Yusuf 31
in hâzâ : bu olsa, olursa
-
12-Yusuf 32
fe zâlikunne : işte bu
-
12-Yusuf 37
zâlikumâ : işte bu ikisi
-
12-Yusuf 38
zâlike : işte bu
-
12-Yusuf 40
zâlike : işte bu
-
12-Yusuf 42
zanne : zannetti, bildi
-
12-Yusuf 48
zâlike : bu
-
12-Yusuf 49
zâlike : bu
-
12-Yusuf 52
zâlike : bu
-
12-Yusuf 55
hazâin el ardı : bu yerin hazineleri
-
12-Yusuf 56
ve kezâlike : ve böylece
-
12-Yusuf 62
izenkalebû (izâ inkalebû) : geri döndükleri zaman
-
12-Yusuf 65
zâlike : işte bu
-
12-Yusuf 71
mâzâ : ne, nedir
-
12-Yusuf 72
za'îmun : kefil
-
12-Yusuf 74
mâ cezâu-hû : onun cezası nedir
-
12-Yusuf 75
cezâu-hu : onun cezası
-
12-Yusuf 75
cezâu-hu : onun cezası
-
12-Yusuf 75
kezâlike : işte böyle
-
12-Yusuf 75
neczî ez zâlimîne : biz zalimleri cezalandırırız
-
12-Yusuf 76
kezâlike : işte böylece
-
12-Yusuf 79
maâzâ allâhi \n(âze) : Allah'a sığınırım \n: (sığındı)
-
12-Yusuf 79
le zâlimûne : mutlaka zalimler
-
12-Yusuf 90
ve hâzâ : ve bu
-
12-Yusuf 93
hâzâ : bu
-
12-Yusuf 100
hâzâ : bu
-
12-Yusuf 102
zâlike : işte bu
-
12-Yusuf 107
min azâbi allâhi : Allah'ın azabından
-
12-Yusuf 110
ve zannû : ve zannettiler
-
13-Ra'd 3
fî zâlike : bunda vardır
-
13-Ra'd 4
fî zâlike : bunda vardır
-
13-Ra'd 5
e izâ kunnâ : biz olduğumuz zaman mı
-
13-Ra'd 11
ve izâ : ve, olduğu zaman
-
13-Ra'd 17
kezâlike : işte böyle
-
13-Ra'd 17
kezâlike : böylece
-
13-Ra'd 22
rezaknâ-hum : onları rızıklandırdık
-
13-Ra'd 30
kezâlike : böyle, böylece, öyle
-
13-Ra'd 31
ve lâ yezâlu : ve zail olmaz, devam eder
-
13-Ra'd 33
bi zâhirin : zahir olan
-
13-Ra'd 34
azâbun : bir azap
-
13-Ra'd 34
ve le azâbu el âhıreti : ve elbette ahiret azabı
-
13-Ra'd 36
ve min el ahzâbi : ve taraftarlardan, gruplardan, hiziplerden
-
13-Ra'd 37
ve kezâlike : ve işte böyle, böylece
-
14-İbrahim 2
min azâbin : (azaplardan bir) azap
-
14-İbrahim 5
fî zâlike : bunda
-
14-İbrahim 6
sûe el azâbi : kötü azaba
-
14-İbrahim 6
ve fî zâlikum : ve bunlarda vardır
-
14-İbrahim 7
azâbî : benim azabım
-
14-İbrahim 13
ez zâlimîne : zalimler
-
14-İbrahim 14
zâlike : işte bu
-
14-İbrahim 17
azâbun : bir azap
-
14-İbrahim 18
zâlike : işte bu, bu
-
14-İbrahim 20
zâlike : işte bu, bu
-
14-İbrahim 21
min azâbi allâhi : Allah'ın azabından
-
14-İbrahim 22
inne ez zâlimîne : muhakkak zalimler
-
14-İbrahim 22
azâbun elîmun : acı azap
-
14-İbrahim 27
ez zâlimîne : zalimler
-
14-İbrahim 31
razaknâ-hum : onları rızıklandırdık
-
14-İbrahim 34
le zalûmûn : gerçekten çok zalim
-
14-İbrahim 42
ez zâlimûne : zalimler
-
14-İbrahim 44
el azâbu : azap
-
14-İbrahim 44
ellezîne zalemû : zulmeden kimseler
-
14-İbrahim 45
ellezîne zalemû enfuse-hum : nefslerine zulmeden kimseler
-
14-İbrahim 52
hâzâ : bu
-
15-Hicr 8
munzarîne : bekletilenler (mühlet, zaman verilenler)
-
15-Hicr 12
kezâlike : işte böyle, böylece, onun gibi
-
15-Hicr 14
zallû : devam ettiler
-
15-Hicr 21
hazâinu-hu : onun hazineleri
-
15-Hicr 29
izâ : olduğu zaman
-
15-Hicr 37
min el munzarîne : bekletilenlerden, mühlet (süre, zaman) verilenlerdensin
-
15-Hicr 41
hâzâ : bu
-
15-Hicr 47
ve neza'nâ : ve biz çekip çıkarttık
-
15-Hicr 50
azâbî : benim azabım
-
15-Hicr 50
el azâbu el elîmu : elîm (acı) azap
-
15-Hicr 66
zâlike el emre : işte bu emir
-
15-Hicr 75
zâlike : işte bu
-
15-Hicr 77
zâlike : işte bunda
-
15-Hicr 78
le zâlimîne : elbette zalim kimseler
-
16-Nahl 4
izâ : olduğu zaman, olmuş, olmuştur
-
16-Nahl 11
fî zâlike : bunda vardır
-
16-Nahl 12
fî zâlike : bunda vardır
-
16-Nahl 13
fî zâlike : bunda vardır
-
16-Nahl 24
ve izâ kîle : ve denildiği zaman
-
16-Nahl 24
mâzâ : ne
-
16-Nahl 25
evzâre-hum : onların kendi yükleri, kendi günahları
-
16-Nahl 25
ve min evzâri : ve yüklerden, ağırlıklardan, günahlardan
-
16-Nahl 26
el azâbu : azap
-
16-Nahl 28
zâlimî : zalim olanlar, zulmedenler
-
16-Nahl 30
mâzâ : ne
-
16-Nahl 31
kezâlike : işte böyle, böylece
-
16-Nahl 33
kezâlike : işte böyle, böyle
-
16-Nahl 33
ve mâ zaleme-hum allâhu : ve Allah onlara zulmetmedi
-
16-Nahl 35
kezâlike : işte böyle, bunun gibi
-
16-Nahl 40
izâ : olduğu zaman
-
16-Nahl 45
el azâbu : azap
-
16-Nahl 53
izâ : olduğu zaman
-
16-Nahl 54
iza : olduğu zaman
-
16-Nahl 54
izâ : o zaman, o taktirde
-
16-Nahl 56
razaknâ-hum : onları rızıklandırdık
-
16-Nahl 58
ve izâ : ve olduğu zaman
-
16-Nahl 58
zalle : gölgelendi
-
16-Nahl 61
fe izâ câe : artık geldiği zaman
-
16-Nahl 63
azâbun elîmun : elîm (acı) azap
-
16-Nahl 65
fî zâlike : bunda vardır
-
16-Nahl 67
fî zâlike : bunda vardır
-
16-Nahl 69
fî zâlike : bunda vardır
-
16-Nahl 72
ve rezaka-kum : ve sizi rızıklandırdı
-
16-Nahl 75
razaknâ-hu : onu biz rızıklandırdık
-
16-Nahl 79
fî zâlike : bunda vardır
-
16-Nahl 80
za'ni-kum : sizin yolculuğunuz
-
16-Nahl 81
kezâlike : işte böyle
-
16-Nahl 85
ve izâ : ve olduğu zaman
-
16-Nahl 85
zalemû : zulmettiler
-
16-Nahl 85
el azâbe : azap
-
16-Nahl 85
ve lâ hum yunzarûne : ve onlara nazar edilmez (yüzüne bakılmaz)
-
16-Nahl 86
ve izâ : ve o zaman, olduğu zaman
-
16-Nahl 88
azâben : azap
-
16-Nahl 88
fevka el azâbi : azap üstüne
-
16-Nahl 91
izâ : olduğu zaman
-
16-Nahl 94
azâbun : azap
-
16-Nahl 98
izâ kare'te : okuduğun zaman
-
16-Nahl 101
ve izâ : ve olduğu zaman
-
16-Nahl 103
ve hâzâ : ve bu
-
16-Nahl 104
azâbun elîmun : elîm azap, acı azap
-
16-Nahl 106
azâbun azîmun : büyük azap
-
16-Nahl 107
zâlike : işte bu
-
16-Nahl 112
fe ezâka-hâ allâhu : bundan sonra Allah ona tattırdı
-
16-Nahl 113
el azâbu : azap
-
16-Nahl 113
ve hum zâlimûne : ve onlar zalimler dir
-
16-Nahl 114
razaka-kum allâhu : Allah sizi rızıklandırdı
-
16-Nahl 116
hâzâ : bu
-
16-Nahl 116
ve hâzâ : ve bu
-
16-Nahl 117
azâbun elîmun : elîm (acı) bir azap
-
16-Nahl 118
ve mâ zalemnâ-hum : ve biz onlara zulmetmedik
-
16-Nahl 119
min ba'di zâlike : bundan sonra
-
16-Nahl 125
ve el mev'ızati : ve öğüt, vaaz, nasihat
-
17-İsrâ 5
izâ câe : geldiği zaman
-
17-İsrâ 7
fe izâ câe : geldiği zaman
-
17-İsrâ 9
hâzâ el kur'âne : bu Kur'ân
-
17-İsrâ 10
azâben : bir azap
-
17-İsrâ 16
ve izâ : ve olduğu zaman
-
17-İsrâ 35
izâ : olduğu zaman
-
17-İsrâ 35
zâlike : işte bu
-
17-İsrâ 38
zâlike : işte bunlar
-
17-İsrâ 39
zâlike : işte bunlar
-
17-İsrâ 41
hâzâ : bu
-
17-İsrâ 45
ve izâ kara'te : ve kıraat ettiğin (okuduğun) zaman
-
17-İsrâ 46
ve fî âzâni-him : ve onların kulaklarında vardır
-
17-İsrâ 46
ve izâ zekerte : ve sen zikrettiğin zaman
-
17-İsrâ 47
ez zâlimûne : zalimler
-
17-İsrâ 49
izâ : olduğu zaman
-
17-İsrâ 49
izâmen : kemik
-
17-İsrâ 57
azâbe-hu : onun azabı
-
17-İsrâ 57
azâbe : azap
-
17-İsrâ 58
azâben şedîden : şiddetli azap
-
17-İsrâ 58
zâlike : işte bu
-
17-İsrâ 59
fe zalemû : sonra zulmettiler
-
17-İsrâ 62
hâzâ : bu
-
17-İsrâ 63
cezâu-kum : sizin cezanız
-
17-İsrâ 63
cezâen : ceza olarak
-
17-İsrâ 67
ve izâ messe-kum : ve size dokunduğu zaman
-
17-İsrâ 70
ve razaknâ-hum : ve onları rızıklandırdık
-
17-İsrâ 75
le ezaknâ-ke : elbette sana tattırdık (tattırırdık)
-
17-İsrâ 82
ez zâlimîne : zalimler
-
17-İsrâ 83
ve izâ en'amnâ : ve ni'met verdiğimiz (ni'metlendirdiğimiz) zaman
-
17-İsrâ 83
ve izâ : ve olduğu zaman
-
17-İsrâ 88
hâzâ el kur'âni : bu Kur'ân
-
17-İsrâ 88
zahîren : zahir, yardımcı, destek veren
-
17-İsrâ 89
hâzâ : bu
-
17-İsrâ 98
zâlike : işte bu
-
17-İsrâ 98
cezâu-hum : onların cezası
-
17-İsrâ 98
e izâ kunnâ : biz olduğumuz zaman mı
-
17-İsrâ 98
izâmen : kemik
-
17-İsrâ 99
ez zalimûne : zulmedenler
-
17-İsrâ 100
hazâine : hazineler
-
17-İsrâ 104
izâ câe : geldiğinde, geldiği zaman, hasıl olduğu zaman
-
17-İsrâ 107
izâ yutlâ : okunduğu zaman
-
17-İsrâ 110
zâlike : bu
-
18-Kehf 6
bi hâzâ el hadîsi : bu söze
-
18-Kehf 11
âzâni-him : onların kulakları
-
18-Kehf 17
izâ taleat : doğduğu zaman
-
18-Kehf 17
tezâveru : (ziyaret eder) uğrar, meyleder, gelir
-
18-Kehf 17
zâte el yemîni : sağ taraf
-
18-Kehf 17
ve izâ garabet : ve battığı zaman
-
18-Kehf 17
zâte eş şimâli : sol taraf
-
18-Kehf 17
zâlike : işte bu
-
18-Kehf 18
eykâzan : uyanık
-
18-Kehf 18
zâte el yemîni : sağ taraf
-
18-Kehf 18
ve zâte eş şimâli : ve sol taraf
-
18-Kehf 19
ve kezâlike : ve böylece
-
18-Kehf 21
ve kezâlike : ve böylece, işte böyle
-
18-Kehf 22
zâhiren : açık, görünen, bilinen
-
18-Kehf 23
zâlike : bunu
-
18-Kehf 24
izâ : o zaman
-
18-Kehf 24
min hâzâ : bundan
-
18-Kehf 29
li ez zâlimîne : zalimler için, zalimlere
-
18-Kehf 35
zâlimun : zulmeden
-
18-Kehf 49
hâzâ el kitâbi : bu kitap
-
18-Kehf 50
liz zâlimîne (li ez zâlimîne) : zalimler için
-
18-Kehf 53
zannû : zannettiler, idrak ettiler
-
18-Kehf 54
hâzâ : bu
-
18-Kehf 55
el azâbu : azap
-
18-Kehf 57
âzâni-him : onların kulakları
-
18-Kehf 58
el azâbe : azap
-
18-Kehf 59
lemmâ zalemû : zulmettikleri zaman
-
18-Kehf 62
câvezâ : ikisi mesafe katettiler (bir yerden bir yere geçtiler, gittiler)
-
18-Kehf 62
hâzâ : bu
-
18-Kehf 64
zâlike : bu
-
18-Kehf 71
izâ : olduğu zaman
-
18-Kehf 74
izâ : olduğu zaman
-
18-Kehf 77
fentalekâ hattâ izâ : böylece ikisi yola çıktılar
-
18-Kehf 78
hâzâ : bu
-
18-Kehf 82
zâlike : işte bu
-
18-Kehf 86
hattâ izâ : olduğu zaman
-
18-Kehf 87
men zaleme : kim zulmederse
-
18-Kehf 87
azâben : bir azap (ile)
-
18-Kehf 88
cezâen : karşılık, mükâfat
-
18-Kehf 90
hattâ izâ : olduğu zaman
-
18-Kehf 91
kezâlike : işte böyle
-
18-Kehf 93
hattâ izâ : olduğu zaman
-
18-Kehf 96
hattâ izâ : oluncaya kadar, olunca
-
18-Kehf 96
izâ ceale-hu : onu yaptığı zaman
-
18-Kehf 98
hâzâ : bu
-
18-Kehf 98
izâ câe : geldiği zaman
-
18-Kehf 106
zâlike : işte bu
-
18-Kehf 106
cezâu-hum : onların cezası
-
19-Meryem 9
kezâlike : işte böyle
-
19-Meryem 21
kezâliki : işte böyle
-
19-Meryem 23
hâzâ : bu
-
19-Meryem 34
zâlike : işte bu
-
19-Meryem 35
izâ : olduğu zaman
-
19-Meryem 36
hâzâ : bu
-
19-Meryem 37
el ahzâbu : gruplar, hizipler
-
19-Meryem 38
ez zâlimûne : zalimler
-
19-Meryem 45
azâbun : bir azap
-
19-Meryem 58
izâ tutlâ : okunduğu zaman
-
19-Meryem 64
ve mâ beyne zâlike : ve bunların arasındakiler
-
19-Meryem 66
e izâ mâ mittu : öldüğüm zaman mı
-
19-Meryem 72
ez zâlimîne : zulmedenler, zalimler
-
19-Meryem 73
ve izâ tutlâ : ve okunduğu zaman
-
19-Meryem 75
izâ raev : gördükleri zaman
-
19-Meryem 75
immâ el azâbe : ya azabı
-
19-Meryem 79
min el azâbi : (azaptan) azabı
-
2-Bakara 2
zâlike : işte bu, bu
-
2-Bakara 3
razaknâ-hum : onları rızıklandırdık
-
2-Bakara 7
azâbun : bir azap
-
2-Bakara 10
zâde : artırdı
-
2-Bakara 10
azâbun : bir azap
-
2-Bakara 11
ve izâ : ve o zaman, olunca
-
2-Bakara 13
izâ : olduğu zaman
-
2-Bakara 14
ve izâ : ve olduğu zaman
-
2-Bakara 14
ve izâ : ve olduğu zaman
-
2-Bakara 19
fî âzâni-him : kulaklarının içine, kulaklarına
-
2-Bakara 19
hazara : korku
-
2-Bakara 20
ve izâ : ve olduğu zaman
-
2-Bakara 25
hâzellezî (hâzâ ellezî) : bu ki (o şey)
-
2-Bakara 26
mâzâ : ne
-
2-Bakara 26
bi hâzâ : bununla
-
2-Bakara 35
min ez zâlimîne : zalimlerden
-
2-Bakara 49
el azâbi : azap
-
2-Bakara 49
ve fî zâlikum : ve bunda vardır
-
2-Bakara 51
zâlimûne : zalimler, haksızlık edenler
-
2-Bakara 52
zâlike : bu
-
2-Bakara 54
zalemtum : zulmettiniz
-
2-Bakara 54
zâlikum : işte bu
-
2-Bakara 57
zallelnâ : gölgeledik, gölge yaptık
-
2-Bakara 57
razaknâ-kum : sizi rızıklandırdık
-
2-Bakara 57
mâ zalemû-nâ : bize zulmetmediler
-
2-Bakara 59
zalemû : zulmettiler
-
2-Bakara 59
zalemû : zulmettiler
-
2-Bakara 61
zâlike : işte bu
-
2-Bakara 61
zâlike bi mâ : işte bu şey sebebiyle, dolayısıyla
-
2-Bakara 64
ba'di zâlike : bundan sonra
-
2-Bakara 66
ve mev'ızaten : ve vaaz, öğüt, nasihat
-
2-Bakara 68
beyne zâlike : bu (ikisi) arasında
-
2-Bakara 73
kezâlike : işte böylece, bunun gibi
-
2-Bakara 74
zâlike : işte bu
-
2-Bakara 76
ve izâ : ve olduğu zaman
-
2-Bakara 76
ve izâ halâ : ve yalnız kaldıkları zaman
-
2-Bakara 79
hâzâ : bu
-
2-Bakara 85
tezâharûne : yardımlaşıyorsunuz
-
2-Bakara 85
fe mâ cezâu : artık cezası değil
-
2-Bakara 85
zâlike min-kum : işte sizden
-
2-Bakara 85
el azâbi : azap
-
2-Bakara 86
el azâbu : azap
-
2-Bakara 90
azâbun : bir azap
-
2-Bakara 91
ve izâ : ve olduğu zaman
-
2-Bakara 92
ve entum zâlimûne : ve siz zalimlersiniz
-
2-Bakara 95
bi ez zâlimîne : zalimleri
-
2-Bakara 96
bi muzahzihı-hi : onu uzaklaştırıcı
-
2-Bakara 96
min el azâbi : azaptan
-
2-Bakara 104
azâbun : azap
-
2-Bakara 113
kezâlike : bunun gibi
-
2-Bakara 114
azâbun : azap
-
2-Bakara 117
ve izâ : ve o zaman, olduğu zaman
-
2-Bakara 118
kezâlike : işte böyle, bunun gibi
-
2-Bakara 124
ez zâlimîne : zalimler
-
2-Bakara 126
hâzâ : bu
-
2-Bakara 126
ilâ azâbi en nâri : ateşin azabına
-
2-Bakara 143
ve kezâlike : ve bunun gibi, böylece
-
2-Bakara 145
le min ez zâlimîne : elbette zalimlerden
-
2-Bakara 150
zalemû : zulmettiler
-
2-Bakara 156
izâ : olduğu zaman
-
2-Bakara 162
el azâbu : azap
-
2-Bakara 162
lâ hum yunzarûne : onlara bakılmaz
-
2-Bakara 165
ellezîne zalemû : zulmedenler
-
2-Bakara 165
el azâbe : azap
-
2-Bakara 165
el azâbi : azap
-
2-Bakara 166
el azâbe : azab
-
2-Bakara 167
kezâlike : böylece
-
2-Bakara 170
ve izâ kîle : ve denildiği zaman, denildiğinde
-
2-Bakara 172
mâ razaknâ-kum : sizi rızıklandırdığımız şeyler
-
2-Bakara 174
azâbun : azap
-
2-Bakara 175
ve el azâbe : ve azap
-
2-Bakara 176
zâlike : işte bu
-
2-Bakara 177
izâ âhedû : ahd verdikleri zaman
-
2-Bakara 178
zâlike : işte bu, bu
-
2-Bakara 178
ba'de zâlike : bundan sonra
-
2-Bakara 178
azâbun elîmun : elîm bir azap
-
2-Bakara 180
izâ hadara : hazır olduğu zaman, geldiği zaman
-
2-Bakara 186
ve izâ : ve olduğu zaman, olunca
-
2-Bakara 186
izâ : olduğu zaman, olunca
-
2-Bakara 187
kezâlike : işte böyle
-
2-Bakara 191
kezâlike : işte böyle
-
2-Bakara 191
cezâu : ceza
-
2-Bakara 193
ez zâlimîne : zalimler
-
2-Bakara 196
fe izâ emin-tum : artık emin olduğunuz zaman
-
2-Bakara 196
izâ reca'tum : döndüğünüz zaman
-
2-Bakara 196
zâlike : işte bu, bu
-
2-Bakara 197
hayra ez zâdi : azığın hayırlısı
-
2-Bakara 198
izâ : olduğu zaman
-
2-Bakara 200
izâ : olduğu zaman
-
2-Bakara 201
azâbe en nâri : ateşin azabı
-
2-Bakara 205
ve izâ : ve o zaman, olduğu zaman
-
2-Bakara 206
ve izâ : ve o zaman, olduğu zaman
-
2-Bakara 215
mâzâ : ne, nasıl
-
2-Bakara 217
ve lâ yezâlûne : ve zail olmazlar, geri kalmazlar
-
2-Bakara 219
mâzâ : ne, nasıl
-
2-Bakara 219
kezâlike : bunun gibi, işte böyle
-
2-Bakara 222
izâ tetahherne : temizlendikleri zaman
-
2-Bakara 228
fî zâlike : bunda
-
2-Bakara 229
hum(u) ez zâlimûne : onlar zalimler, haksızlık edenler
-
2-Bakara 230
in zannâ : eğer zannettiler ise, inanırlarsa
-
2-Bakara 231
ve izâ : ve olduğu zaman, olduğunda
-
2-Bakara 231
zâlike : bunu
-
2-Bakara 231
zaleme : zulmetti, haksızlık yaptı
-
2-Bakara 232
ve izâ : ve olduğu zaman, olduğunda
-
2-Bakara 232
izâ terâdav : razı oldukları taktirde
-
2-Bakara 232
zâlike : işte bu, işte böyle
-
2-Bakara 232
zâlikum : işte bu, işte böyle
-
2-Bakara 233
zâlike : bu
-
2-Bakara 233
izâ sellemtum : teslim ettiğiniz zaman
-
2-Bakara 234
izâ belagne : eriştiği zaman, tamamladığı zaman
-
2-Bakara 239
fe izâ emintum : artık, nihayet emniyette olduğunuz
-
2-Bakara 242
kezâlike : işte böyle
-
2-Bakara 243
hazara : korku
-
2-Bakara 245
zellezî (zâ ellezî) : o kimse ki sahip, o ki sahip, yapan
-
2-Bakara 246
bi ez zâlimîne : zalimleri, haksızlık edenleri
-
2-Bakara 247
ve zâde-hu : ve ona artırdı
-
2-Bakara 248
zâlike : bu
-
2-Bakara 254
razaknâ-kum : sizi rızıklandırdık
-
2-Bakara 254
hum ez zâlimûne : onlar zalimlerdir
-
2-Bakara 255
men zâ : kim sahiptir (yetkiye sahiptir)
-
2-Bakara 258
ez zâlimîne : zalimler
-
2-Bakara 259
ilâ el izâmi : kemiklere
-
2-Bakara 264
ve el ezâ : ve eza (eziyet)
-
2-Bakara 266
kezâlike : işte böyle
-
2-Bakara 270
li ez zâlimîne : zalimler için
-
2-Bakara 275
zâlike : işte bu
-
2-Bakara 275
mev'izatun : bir öğüt
-
2-Bakara 282
izâ : olduğu zaman, olunca
-
2-Bakara 282
izâ : olduğu zaman, olunca
-
2-Bakara 282
zâlikum : işte bu
-
2-Bakara 282
izâ tebâya'tum : alışveriş, anlaşma yaptığınız zaman
-
20-Tâ-Hâ 15
li tuczâ : karşılığının (ceza veya mükâfatın) verilmesi için
-
20-Tâ-Hâ 20
izâ hiye : o olmuştu
-
20-Tâ-Hâ 48
enne el azâbe : azabın olduğu
-
20-Tâ-Hâ 54
fî zâlike : bunda vardır
-
20-Tâ-Hâ 61
bi azâbin : azap ile
-
20-Tâ-Hâ 63
in hâzâni : bu ikisi (... ise)
-
20-Tâ-Hâ 66
izâ : olduğu zaman
-
20-Tâ-Hâ 71
azâben : azap
-
20-Tâ-Hâ 76
ve zâlike : ve işte bu
-
20-Tâ-Hâ 76
cezâu : karşılık (ceza veya mükâfat)
-
20-Tâ-Hâ 81
mâ rezaknâ-kum : sizi rızıklandırdığımız şeyler
-
20-Tâ-Hâ 87
evzâren : ağırlıklar
-
20-Tâ-Hâ 87
kezâlike : işte böyle, böylece, bunun gibi
-
20-Tâ-Hâ 88
hâzâ : bu
-
20-Tâ-Hâ 96
ve kezâlike : ve işte böyle, böylece
-
20-Tâ-Hâ 97
zalte : sen ısrar ettin
-
20-Tâ-Hâ 99
kezâlike : işte böylece
-
20-Tâ-Hâ 113
ve kezâlike : ve böylece
-
20-Tâ-Hâ 117
hâzâ : bu
-
20-Tâ-Hâ 119
lâ tazmeu \n(zamiye) : susamazsın \n: (susadı)
-
20-Tâ-Hâ 126
kezâlike : işte böyle
-
20-Tâ-Hâ 126
ve kezâlike : ve işte böyle, böylece, aynı şekilde
-
20-Tâ-Hâ 127
ve kezâlike : ve işte böyle
-
20-Tâ-Hâ 127
azâbu el âhıreti : ahiret azabı
-
20-Tâ-Hâ 128
zâlike : işte bunda
-
20-Tâ-Hâ 129
lizâmen : elzem, lüzumlu
-
20-Tâ-Hâ 134
bi azâbin : azap ile
-
20-Tâ-Hâ 134
ve nahzâ : ve biz rezil, rüsva oluruz
-
21-Enbiyâ 3
zalemû : zulmeden
-
21-Enbiyâ 3
hel hâzâ : bu mu
-
21-Enbiyâ 11
zâlimeten : zalim olan, zulmeden
-
21-Enbiyâ 12
izâ : o zaman
-
21-Enbiyâ 14
zâlimîne : zalimler
-
21-Enbiyâ 15
fe mâ zâlet : böylece bitmedi (devam etti)
-
21-Enbiyâ 18
fe izâ : böylece o zaman
-
21-Enbiyâ 18
zâhikun : zail olanlar (olmuştur), yok olanlar (olur)
-
21-Enbiyâ 24
hâzâ : bu
-
21-Enbiyâ 29
fe zâlike : işte o zaman
-
21-Enbiyâ 29
kezâlike : işte böyle
-
21-Enbiyâ 29
ez zâlimîne : zalimler
-
21-Enbiyâ 35
zâikatu : tadıcıdır
-
21-Enbiyâ 36
ve izâ reâ-ke : ve seni gördükleri zaman
-
21-Enbiyâ 36
e hazâ : bu mu
-
21-Enbiyâ 38
hâzâ : bu
-
21-Enbiyâ 40
ve lâ hum yunzarûne : ve onlara bakılmaz, bakılmayacak
-
21-Enbiyâ 45
izâ : olduğu zaman
-
21-Enbiyâ 46
min azâbi : azaptan
-
21-Enbiyâ 46
zâlimîne : zalimler
-
21-Enbiyâ 50
ve hâzâ : ve bu
-
21-Enbiyâ 56
zâlikum : işte bu, bu
-
21-Enbiyâ 58
cuzâzen : cüz cüz, parça parça
-
21-Enbiyâ 59
hâzâ : bunu
-
21-Enbiyâ 59
le min ez zâlimîne : elbette, gerçekten zalimlerden
-
21-Enbiyâ 62
hâzâ : bu
-
21-Enbiyâ 63
hâzâ : bu
-
21-Enbiyâ 64
ez zâlimûne : zalimlersiniz
-
21-Enbiyâ 82
zâlike : bu, şu
-
21-Enbiyâ 85
ve zel kifli (za el kifli) : ve Zelkifli (Zulkifli)
-
21-Enbiyâ 87
ve zennûni (za en nuni) : ve Zennun (Yunus
-
21-Enbiyâ 87
zanne : zannetti
-
21-Enbiyâ 87
min ez zâlimîne : zalimlerden
-
21-Enbiyâ 88
ve kezâlike : ve işte böyle
-
21-Enbiyâ 96
hattâ izâ : olduğu zaman
-
21-Enbiyâ 97
izâ : olduğu zaman
-
21-Enbiyâ 97
min hâzâ : bundan
-
21-Enbiyâ 97
zâlimîne : zalimler
-
21-Enbiyâ 103
hâzâ : bu
-
21-Enbiyâ 106
fî hâzâ : bunda vardır
-
22-Hac 2
zâti : sahip oldu
-
22-Hac 2
azâballâhi (azâbe allâhi) : Allah'ın azabı
-
22-Hac 4
azâbi es saîri : cehennem azabı
-
22-Hac 5
izâ : olduğu zaman
-
22-Hac 6
zâlike : o, işte o, işte bu
-
22-Hac 9
azâbe : azap
-
22-Hac 10
zâlike : o, işte o, işte bu
-
22-Hac 10
bi zallâmin : zulmedici, zulmeden
-
22-Hac 11
zâlike : o, bu, işte bu
-
22-Hac 12
zâlike : o, bu, işte bu
-
22-Hac 16
ve kezâlike : ve işte böylece
-
22-Hac 18
el azâbu : azap
-
22-Hac 19
hâzâni : bu ikisi
-
22-Hac 22
azâb el harîkı : yakıcı azap
-
22-Hac 25
min âzâbin : azaptan
-
22-Hac 28
rezaka-hum : onlara rızık verdi
-
22-Hac 30
zâlike : işte böyle
-
22-Hac 32
zâlike : işte, böylece
-
22-Hac 34
mâ razaka-hum : onları rızıklandırdığı şey(ler)
-
22-Hac 35
izâ zukire allâhu : Allah zikredildiği zaman
-
22-Hac 35
razaknâ-hum : onları rızıklandırdık
-
22-Hac 36
izâ vecebet : düştüğü zaman
-
22-Hac 36
kezâlike : işte böyle, böylece
-
22-Hac 37
kezâlike : işte böyle
-
22-Hac 45
zâlimetun : zalimler
-
22-Hac 46
âzânun : kulaklar
-
22-Hac 47
bi el azâbi : azabı
-
22-Hac 48
zâlimetun : zalimler
-
22-Hac 52
izâ temennâ : temenni ettiği zaman, dilediği zaman
-
22-Hac 53
ez zâlimîne : zalimler
-
22-Hac 55
ve lâ yezâlu : ve zail olmaz (devam eder)
-
22-Hac 55
azâbu : azap
-
22-Hac 57
azâbun : azap
-
22-Hac 60
zâlike : işte bu, işte böyle
-
22-Hac 61
zâlike : bu, işte böyle
-
22-Hac 62
zâlike : bu, işte böyle
-
22-Hac 70
zâlike : o, bu
-
22-Hac 70
zâlike : o, bu
-
22-Hac 71
li ez zâlimîne : zalimler için
-
22-Hac 72
ve izâ tutlâ : ve okunduğu zaman
-
22-Hac 72
min zâlikum : bundan
-
22-Hac 78
ve fî hâzâ : ve bunda
-
23-Mü'minûn 7
verâe zâlike : bunun arkasında, bunun ötesinde
-
23-Mü'minûn 14
izâmen : kemik
-
23-Mü'minûn 14
el izâme : kemik
-
23-Mü'minûn 15
ba'de zâlike : bundan sonra
-
23-Mü'minûn 24
hâzâ : bu
-
23-Mü'minûn 24
bi hâzâ fî : bunun hakkında
-
23-Mü'minûn 27
izâ câe : geldiği zaman
-
23-Mü'minûn 27
ellezîne zalemû : zulmeden kimseler
-
23-Mü'minûn 28
el kavmi ez zâlimîne : zalim kavim
-
23-Mü'minûn 30
fî zâlike : bunda (vardır)
-
23-Mü'minûn 33
mâ hâzâ : bu değildir
-
23-Mü'minûn 35
izâ : o zaman
-
23-Mü'minûn 35
ve ızâmen : ve kemik
-
23-Mü'minûn 41
li el kavmi ez zâlimîne : zalim kavimden
-
23-Mü'minûn 50
zâti : sahip
-
23-Mü'minûn 63
min hâzâ : bundan
-
23-Mü'minûn 63
min dûni zâlike : bundan başka
-
23-Mü'minûn 64
hattâ izâ : olunca, olduğu zaman
-
23-Mü'minûn 64
bi el âzâbi : azap ile
-
23-Mü'minûn 64
izâ : o zaman
-
23-Mü'minûn 76
bi el azâbi : azap ile
-
23-Mü'minûn 77
izâ fetahnâ : açtığımız zaman
-
23-Mü'minûn 77
zâ azâbin : azap sahibi
-
23-Mü'minûn 77
izâ : olduğu zaman
-
23-Mü'minûn 82
e izâ mitnâ : öldüğümüz zaman mı
-
23-Mü'minûn 82
ve izâmen : ve kemik
-
23-Mü'minûn 83
hâzâ : bu
-
23-Mü'minûn 83
in hâzâ illâ : bu ancak
-
23-Mü'minûn 91
mettehazallâhu : Allah edinmemiştir
-
23-Mü'minûn 94
el kavmi ez zâlimîne : zalimler kavmi
-
23-Mü'minûn 97
min hemezâti : kışkırtmalarından (vesveselerinden)
-
23-Mü'minûn 99
hattâ izâ : olduğu zaman
-
23-Mü'minûn 100
berzahun : bir berzah vardır
-
23-Mü'minûn 101
fe izâ : o zaman
-
23-Mü'minûn 107
zâlimûne : zalimler
-
24-Nûr 2
ez zâniyetu : zina yapan kadın
-
24-Nûr 2
ve ez zânî : ve zina yapan erkek
-
24-Nûr 2
azâbe-humâ : ikisinin azabı
-
24-Nûr 3
ez zânî : zina yapan erkek
-
24-Nûr 3
zâniyeten : zina yapan kadın
-
24-Nûr 3
ve ez zâniyetu : ve zina yapan kadın
-
24-Nûr 3
zânin : zina yapan erkek
-
24-Nûr 3
zâlike : bu
-
24-Nûr 5
min ba'di zâlike : bundan sonra
-
24-Nûr 8
el azâbe : azap
-
24-Nûr 11
azâbun azîmun : büyük azap
-
24-Nûr 12
zanne : zanda bulundu
-
24-Nûr 12
hâzâ : bu
-
24-Nûr 14
azâbun : azap
-
24-Nûr 16
bi hâzâ : bunu
-
24-Nûr 16
hâzâ : bu
-
24-Nûr 19
azâbun : azap
-
24-Nûr 23
azâbun : azap
-
24-Nûr 27
zâlikum : işte bu, bu
-
24-Nûr 30
zâlike : bu
-
24-Nûr 31
zahera : zahir oldu
-
24-Nûr 34
ve mev'izaten : ve bir öğüt
-
24-Nûr 39
ez zam'ânu : susuz kalan, susamış olan
-
24-Nûr 39
izâ câe-hu : ona geldiği zaman, ulaştığı zaman
-
24-Nûr 40
izâ ahrace : çıkardığı zaman
-
24-Nûr 44
zâlike : bu
-
24-Nûr 47
zâlike : bu
-
24-Nûr 48
ve izâ duû : ve davet edildikleri zaman
-
24-Nûr 48
izâ : olduğu zaman
-
24-Nûr 50
ez zâlimûne : zalimler
-
24-Nûr 51
izâ duû : çağrıldığı zaman, davet edildikleri zaman
-
24-Nûr 55
zâlike : bu
-
24-Nûr 58
min ez zahîrati : öğle vaktinden
-
24-Nûr 58
kezâlike : işte böyle
-
24-Nûr 59
ve izâ belegâ : ve ulaştığı, eriştiği zaman
-
24-Nûr 59
kezâlike : işte böyle, böylece
-
24-Nûr 61
izâ dahaltum : girdiğiniz zaman
-
24-Nûr 61
kezâlike : işte böyle, böylece
-
24-Nûr 62
ve izâ : ve olduğu zaman
-
24-Nûr 62
izeste'zenû-ke (iza iste'zenû-ke) : senden izin istedikleri zaman
-
24-Nûr 63
azâbun : bir azap
-
25-Furkan 4
hâzâ : bu
-
25-Furkan 7
hâzâ : bu
-
25-Furkan 8
ez zâlimûne : zalimler, zulmedenler
-
25-Furkan 10
min zâlike : bundan
-
25-Furkan 12
izâ : olduğu zaman
-
25-Furkan 12
tegayyuzan : öfkeli (olan)
-
25-Furkan 13
ve izâ : ve olduğu zaman
-
25-Furkan 15
e zâlike : bu mu
-
25-Furkan 15
cezâen : ceza, karşılık, mükâfat
-
25-Furkan 19
azâben : bir azap
-
25-Furkan 27
ez zâlimu : zalim, zulmeden
-
25-Furkan 30
hâzâ : bu
-
25-Furkan 31
ve kezâlike : ve işte böylece
-
25-Furkan 32
kezâlike : böylece, işte bu
-
25-Furkan 37
li ez zâlimîne : zalimlere
-
25-Furkan 37
azâben : azap
-
25-Furkan 38
beyne zâlike : bunların arasında
-
25-Furkan 41
ve iza : ve olduğu zaman
-
25-Furkan 41
hâzâ : bu
-
25-Furkan 42
el azâbe : azap
-
25-Furkan 53
hâzâ : bu
-
25-Furkan 53
ve hâzâ : ve bu
-
25-Furkan 55
zahîran : zahir olma, arka çıkma
-
25-Furkan 60
ve izâ : ve olduğu zaman
-
25-Furkan 60
ve zâde-hum : ve onlara arttırdı
-
25-Furkan 63
ve izâ : ve olduğu zaman
-
25-Furkan 65
azâbe : azap
-
25-Furkan 65
azâbe-hâ : onun azabı
-
25-Furkan 67
izâ : olduğu zaman
-
25-Furkan 67
zâlike : bu
-
25-Furkan 68
zâlike : bu
-
25-Furkan 69
el azâbu : azap
-
25-Furkan 72
ve izâ merrû : ve karşılaştıkları zaman
-
25-Furkan 73
izâ zukkirû : hatırlatıldığı zaman
-
25-Furkan 77
lizâmen : elzem olan, kaçınılmaz olan
-
26-Şuarâ 4
zallet : gölge yaptı, gölgeledi
-
26-Şuarâ 8
fî zâlike : bunda
-
26-Şuarâ 10
ez zâlimîne : zalimler
-
26-Şuarâ 32
fe izâ : o zaman, böylece
-
26-Şuarâ 33
fe izâ : o zaman, böylece
-
26-Şuarâ 34
hâzâ : bu
-
26-Şuarâ 35
mâzâ : ne
-
26-Şuarâ 45
izâ : olduğu zaman
-
26-Şuarâ 59
kezâlike : işte böylece
-
26-Şuarâ 67
fî zâlike : bunda
-
26-Şuarâ 71
nezallu lehâ : ona devam ediyoruz
-
26-Şuarâ 74
kezâlike : böyle
-
26-Şuarâ 80
ve izâ : ve olduğu zaman
-
26-Şuarâ 103
zâlike : işte böylece
-
26-Şuarâ 121
fî zâlike : bunda var
-
26-Şuarâ 130
ve izâ : ve olduğu zaman
-
26-Şuarâ 135
azâbe : azap
-
26-Şuarâ 137
hâzâ : bu
-
26-Şuarâ 139
fî zâlike : bunda var
-
26-Şuarâ 156
azâbu : bir azap
-
26-Şuarâ 158
el azâbu : azap
-
26-Şuarâ 158
fî zâlike : bunda var
-
26-Şuarâ 174
fî zâlike : bunda var
-
26-Şuarâ 189
azâbu : azap
-
26-Şuarâ 189
azâbe : azap
-
26-Şuarâ 190
fî zâlike : bunda var
-
26-Şuarâ 200
kezâlike : işte böyle
-
26-Şuarâ 201
el azâbe : azap
-
26-Şuarâ 203
munzarûne : bekletilenler, mühlet verilenler
-
26-Şuarâ 204
bi azâbi-nâ : bizim azabımızı
-
26-Şuarâ 209
zâlimîne : zalimler, zulmedenler
-
26-Şuarâ 227
zalemû : zulmettiler
-
27-Neml 5
sûu el azâbi : azabın kötüsü
-
27-Neml 11
zaleme : zulmetti
-
27-Neml 13
hâzâ : bu
-
27-Neml 16
hâzâ : bu
-
27-Neml 18
izâ : olduğu zaman
-
27-Neml 21
azâben şedîden : şiddetli azap
-
27-Neml 28
hâzâ : bu
-
27-Neml 28
mâzâ : ne, neye
-
27-Neml 33
mâzâ : ne, neyi
-
27-Neml 34
izâ : olduğu zaman
-
27-Neml 34
ve kezâlike : ve işte böyle, bunun gibi
-
27-Neml 40
hâzâ : bu
-
27-Neml 42
hâkezâ : böyle, bunun gibi
-
27-Neml 44
zalemtu : zulmettim
-
27-Neml 45
izâ : olduğu zaman
-
27-Neml 52
zalemû : zulmettiler
-
27-Neml 52
fî zâlike : bunda vardır
-
27-Neml 60
zâte : sahip
-
27-Neml 62
izâ : olduğu zaman
-
27-Neml 67
izâ : olduğu zaman
-
27-Neml 68
hâzâ : bu
-
27-Neml 68
in hâzâ : eğer bu
-
27-Neml 71
hâzâ : bu
-
27-Neml 80
iza : olduğu zaman
-
27-Neml 82
ve izâ : ve olduğu zaman
-
27-Neml 84
hattâ izâ : o zaman
-
27-Neml 84
mâzâ : ne
-
27-Neml 85
zalemû : zulmettiler
-
27-Neml 86
fî zâlike : işte bunda vardır
-
28-Kasas 7
izâ hıfti : korktuğun zaman
-
28-Kasas 14
ve kezâlike : ve işte böyle
-
28-Kasas 15
hâzâ : bu
-
28-Kasas 15
ve hâzâ : ve bu
-
28-Kasas 15
hâzâ : bu
-
28-Kasas 16
zalemtu : zulmettim
-
28-Kasas 17
zahîren : arka çıkan, yardımcı olan
-
28-Kasas 18
izâ : olduğu zaman
-
28-Kasas 21
ez zâlimîne : zalimler
-
28-Kasas 25
ez zâlimîne : zalimler
-
28-Kasas 28
zâlike : işte bu
-
28-Kasas 32
fe zânike : işte bu ikisi
-
28-Kasas 36
hâzâ : bu
-
28-Kasas 36
bi hâzâ fî : bunun hakkında, bunu
-
28-Kasas 37
ez zâlimûne : zalimler
-
28-Kasas 39
ve zannû : ve zannettiler
-
28-Kasas 40
ez zâlimîne : zalimler
-
28-Kasas 48
tezâhera : yardımlaştı, arka çıktı, destekledi
-
28-Kasas 50
ez zâlimîne : zalimler, zulmedenler
-
28-Kasas 53
ve izâ yutlâ : ve okunduğu zaman
-
28-Kasas 54
razaknâ-hum : onları rızıklandırdık
-
28-Kasas 55
ve izâ semiû : ve işittikleri zaman
-
28-Kasas 59
zâlimûne : zalimler, zulmedenler
-
28-Kasas 64
el azâbe : azap
-
28-Kasas 65
mâzâ : ne
-
28-Kasas 75
ve neza'nâ : ve çekip çıkarttık
-
28-Kasas 84
fe lâ yuczâ : cezalandırılmazlar
-
28-Kasas 86
zahîren : yardımcı
-
29-Ankebût 10
izâ ûziye : eziyet edildiği zaman
-
29-Ankebût 10
azâbi allâhi : Allah'ın azabı
-
29-Ankebût 14
zâlimûne : zulmedenler, zalimler
-
29-Ankebût 16
zâlikum : işte bu
-
29-Ankebût 19
zâlike : işte bu
-
29-Ankebût 23
azâbun elîmun : elîm azap
-
29-Ankebût 24
zâlike : bu, işte bu
-
29-Ankebût 29
bi azâbi allâhi : Allah'ın azabı
-
29-Ankebût 31
zâlimîne : zalimler, zulmedenler
-
29-Ankebût 44
zâlike : işte bu
-
29-Ankebût 46
zalemû : zulmettiler
-
29-Ankebût 47
ve kezâlike : ve işte böylece
-
29-Ankebût 49
ez zâlimûne : zalimler, zulmedenler
-
29-Ankebût 51
fî zâlike : bunda vardır
-
29-Ankebût 53
bi el azâbi : azabı
-
29-Ankebût 53
el azâbu : azap
-
29-Ankebût 54
bi el azâbi : azabı
-
29-Ankebût 55
el azâbu : azap
-
29-Ankebût 57
zâikatu : tadıcıdır
-
29-Ankebût 65
fe izâ : o zaman
-
29-Ankebût 65
izâ : o zaman, hemen
-
3-Âl-i İmrân 4
azâbun şedîdun : şiddetli azap
-
3-Âl-i İmrân 13
fî zâlike : bunda vardır
-
3-Âl-i İmrân 14
zâlike : bunlar
-
3-Âl-i İmrân 15
min zâlikum : bundan
-
3-Âl-i İmrân 16
azâbe en nâri : ateşin azabı
-
3-Âl-i İmrân 21
bi azâbin elîmin : elim azap ile
-
3-Âl-i İmrân 24
zâlike : bu
-
3-Âl-i İmrân 25
izâ cema'nâ-hum : onları topladığımız zaman
-
3-Âl-i İmrân 28
zâlike : bunu
-
3-Âl-i İmrân 37
ennâ leki hâzâ : bu sana nasıl, nereden
-
3-Âl-i İmrân 40
kâle kezâlike : işte böyle dedi
-
3-Âl-i İmrân 41
illâ remzan : rumuzdan (işaretten) başka
-
3-Âl-i İmrân 44
zâlike : işte bu
-
3-Âl-i İmrân 47
kezâliki : işte böyle, bunun gibi
-
3-Âl-i İmrân 47
izâ kadâ emren : bir emrin (işin) olmasını takdir ettiği zaman
-
3-Âl-i İmrân 49
fî zâlike : bunlarda
-
3-Âl-i İmrân 51
hâzâ : bu
-
3-Âl-i İmrân 56
azâben şedîden : şiddetli azap
-
3-Âl-i İmrân 57
ez zâlimîne : zâlimler, haksızlık edenler
-
3-Âl-i İmrân 58
zâlike : bu, işte bu
-
3-Âl-i İmrân 62
hâzâ : bu
-
3-Âl-i İmrân 68
ve hâza en nebiyyu : ve bu peygamber
-
3-Âl-i İmrân 75
zâlike : işte bu
-
3-Âl-i İmrân 77
azâbun elîmun : elim azap, acı azap
-
3-Âl-i İmrân 81
alâ zâlikum : bunu üzerinize
-
3-Âl-i İmrân 82
ba'de zâlike : bundan sonra
-
3-Âl-i İmrân 86
el kavme ez zâlimîne : zalimler kavmi
-
3-Âl-i İmrân 87
cezâu-hum : onların cezası
-
3-Âl-i İmrân 88
el azâbu : azap
-
3-Âl-i İmrân 88
ve lâ hum yunzarûne : ve onlara nazar edilmez, bakılmaz
-
3-Âl-i İmrân 89
min ba'di zâlike : bundan sonra
-
3-Âl-i İmrân 91
azâbun elîmun : elim, acı azap
-
3-Âl-i İmrân 94
min ba'di zâlike : bundan sonra
-
3-Âl-i İmrân 94
hum ez zâlimûne : onlar zalimlerdi
-
3-Âl-i İmrân 103
kezâlike : işte böyle
-
3-Âl-i İmrân 105
azâbun azîmun : azîm azap, büyük azap
-
3-Âl-i İmrân 106
el azâbe : azab
-
3-Âl-i İmrân 112
zâlike : bu
-
3-Âl-i İmrân 112
zâlike bimâ : işte bu ... sebebiyle
-
3-Âl-i İmrân 117
zalemû : zulmettiler
-
3-Âl-i İmrân 117
ve mâ zaleme-hum : ve onlara zulmetmedi
-
3-Âl-i İmrân 119
ve izâ : ve ...olduğu zaman
-
3-Âl-i İmrân 119
ve izâ halev : ve yalnız kaldıkları zaman
-
3-Âl-i İmrân 119
bi zâti es sudûri : sinelerin sahip olduğu, sinelerde olan
-
3-Âl-i İmrân 125
hâzâ yumdid-kum : bu size yardım
-
3-Âl-i İmrân 128
zâlimûne : zalimler, haksızlık edenler
-
3-Âl-i İmrân 134
el gayza : öfke
-
3-Âl-i İmrân 135
izâ fealû : yaptıkları zaman
-
3-Âl-i İmrân 135
ev zalemû : veya zulmettiler
-
3-Âl-i İmrân 136
cezâu-hum : onların cezası, karşılığ?, mükâfatı
-
3-Âl-i İmrân 138
hâzâ : bu
-
3-Âl-i İmrân 138
ve mev'ızatun : ve vaaz, öğüt
-
3-Âl-i İmrân 140
ez zâlimîne : zâlimler
-
3-Âl-i İmrân 151
ez zâlimîne : zalimler
-
3-Âl-i İmrân 152
izâ feşiltum : gevşeklik göstermiştiniz
-
3-Âl-i İmrân 152
ve tenâza'tum : ve nizâya (anlaşmazlığa) düştünüz
-
3-Âl-i İmrân 154
zanne el câhiliyyeti : cahiliye zannı ile
-
3-Âl-i İmrân 154
bi zâti es sudûri : göğüslerde olanı, sinelerde olanı
-
3-Âl-i İmrân 156
izâ darabû : sefere çıktıkları zaman
-
3-Âl-i İmrân 156
zâlike : bunu
-
3-Âl-i İmrân 159
fazzan : kaba
-
3-Âl-i İmrân 159
galîza el kalbi : katı kalpli
-
3-Âl-i İmrân 159
fe izâ azamte : artık azmettiğin, karar verdiğin zaman
-
3-Âl-i İmrân 160
fe men zâ : o zaman kim sahip
-
3-Âl-i İmrân 165
ennâ hâzâ : bu nasıl
-
3-Âl-i İmrân 173
fe zâde-hum : o zaman onların arttı
-
3-Âl-i İmrân 175
zâlikum : böylece
-
3-Âl-i İmrân 176
hazzan : bir haz, bir nasip
-
3-Âl-i İmrân 176
azâbun azîmun : büyük azap
-
3-Âl-i İmrân 177
azâbun elîmun : elîm azap, acı azap
-
3-Âl-i İmrân 178
azâbun : azap
-
3-Âl-i İmrân 181
azâbe el harîki : yakıcı azabı
-
3-Âl-i İmrân 182
zâlike : işte bu
-
3-Âl-i İmrân 182
bi zallâmin : zalim, zulmedici
-
3-Âl-i İmrân 185
zâikatu el mevti : ölümü tadıcıdır
-
3-Âl-i İmrân 186
fe inne zâlike : ki bu muhakkak
-
3-Âl-i İmrân 188
min el azâbi : azaptan
-
3-Âl-i İmrân 188
azâbun elîmun : elîm azap
-
3-Âl-i İmrân 191
mâ halakte hâzâ : Sen bunu yaratmadın
-
3-Âl-i İmrân 191
azâbe en nârı : ateşin azabı
-
3-Âl-i İmrân 192
ve mâ li ez zâlimîne : ve zalimler için yoktur
-
30-Rûm 7
zâhiren : zahir olan, görünen
-
30-Rûm 16
el azâbi : azap
-
30-Rûm 19
ve kezâlike : ve işte bunun gibi, böylece
-
30-Rûm 20
izâ : olduğu zaman, olunca
-
30-Rûm 21
fî zâlike : işte bunda vardır
-
30-Rûm 22
fî zâlike : işte bunda vardır
-
30-Rûm 23
fî zâlike : bunda vardır
-
30-Rûm 24
fî zâlike : işte bunda vardır
-
30-Rûm 25
izâ : olduğu zaman
-
30-Rûm 25
izâ : olduğu zaman
-
30-Rûm 28
rezaknâ-kum : size rızık verdik, rızıklandırdık
-
30-Rûm 28
kezâlike : işte böyle, bunun gibi
-
30-Rûm 29
zalemû : zulmettiler
-
30-Rûm 30
zâlike : işte bu
-
30-Rûm 33
ve izâ messe : ve dokunduğu zaman
-
30-Rûm 33
izâ ezâka-hum : onlara tattırdığı zaman
-
30-Rûm 33
izâ : olduğu zaman, olunca
-
30-Rûm 36
ve izâ ezaknâ : ve tattırdığımız zaman
-
30-Rûm 36
izâ : o zaman
-
30-Rûm 37
fî zâlike : bunda vardır
-
30-Rûm 38
zâ : sahip
-
30-Rûm 38
zâlike : işte bunlar
-
30-Rûm 40
min zâlikum : bundan
-
30-Rûm 41
zahare : zahir oldu, ortaya çıktı
-
30-Rûm 48
izâ esâbe : isabet ettirdiği zaman
-
30-Rûm 48
izâ : olduğu zaman
-
30-Rûm 50
zâlike : işte bu
-
30-Rûm 51
zallû : olurlar, devam ederler
-
30-Rûm 52
izâ vellev : döndükleri zaman
-
30-Rûm 55
kezâlike : böylece
-
30-Rûm 56
fe hâzâ : işte bu
-
30-Rûm 57
zalemû : zulmedenler
-
30-Rûm 58
hâzâ : bu
-
30-Rûm 59
kezâlike : böylece, işte böyle
-
31-Lokman 6
azâbun : azap
-
31-Lokman 7
ve izâ tutlâ : ve okunduğu zaman
-
31-Lokman 7
azâbin : azap
-
31-Lokman 11
hâzâ : bu
-
31-Lokman 11
mâzâ : ne
-
31-Lokman 11
zâlimûne : zulmedenler, zalimler
-
31-Lokman 17
zâlike : işte bu
-
31-Lokman 20
zâhireten : zahir olan, açık, görünen
-
31-Lokman 21
ve izâ : ve olduğu zaman
-
31-Lokman 21
ilâ azâbi : azaba
-
31-Lokman 23
bi zâti es sudûri : sinelerde olanı
-
31-Lokman 24
ilâ azâbin : azaba
-
31-Lokman 30
zâlike : işte bu
-
31-Lokman 31
fî zâlike : bunda vardır
-
31-Lokman 32
ve izâ : ve olduğu zaman
-
31-Lokman 34
mâzâ : ne(ler)
-
32-Secde 10
izâ dalelnâ : dalıp karıştığımız zaman
-
32-Secde 14
hâzâ : bu
-
32-Secde 14
azâbe : azabı
-
32-Secde 15
izâ : o zaman
-
32-Secde 16
razaknâ-hum : onları rızıklandırdığımız
-
32-Secde 17
cezâen : (ceza) karşılık olarak
-
32-Secde 20
azâbe : azabı
-
32-Secde 21
min el azâbi : azaptan
-
32-Secde 21
el azâbi : azap
-
32-Secde 26
zâlike : işte bu, bu
-
32-Secde 27
zar'an : ekin
-
32-Secde 28
hâzâ : bu
-
32-Secde 29
ve lâ hum yunzarûne : ve onlara bakılmaz, süre tanınmaz
-
33-Ahzâb 4
tuzâhırûne : zıhar yaptığınız (zıhar yapmak: sen bana benim annemin sırtı gibisin diyerek eşini boşamak istemek)
-
33-Ahzâb 4
zâlikum : işte bu, bu
-
33-Ahzâb 6
zâlike : işte bu
-
33-Ahzâb 8
azâben : azap
-
33-Ahzâb 10
ve iz zâgati : ve yıldığı zaman
-
33-Ahzâb 11
zilzâlen : sarsıntıyla
-
33-Ahzâb 19
fe izâ : o zaman
-
33-Ahzâb 19
izâ zehebe : gittiği zaman
-
33-Ahzâb 19
zâlike : işte bu
-
33-Ahzâb 20
el ahzâbe : birlikler
-
33-Ahzâb 20
el ahzâbu : hizipler, gruplar, birlikler
-
33-Ahzâb 22
el ahzâbe : birlikler
-
33-Ahzâb 22
hâzâ : bu
-
33-Ahzâb 22
ve mâ zâde-hum : ve onlara artırmadı
-
33-Ahzâb 26
zâherû-hum : onlara arka çıktılar, yardım ettiler
-
33-Ahzâb 30
el azâbu : azap
-
33-Ahzâb 30
zâlike : işte bu
-
33-Ahzâb 35
ve el hâfızâti : ve muhafaza eden, koruyan kadınlar
-
33-Ahzâb 35
ve ez zâkirîne allâhe : ve Allah'ı zikreden erkekler
-
33-Ahzâb 35
ve ez zâkirâti : ve zikreden kadınlar
-
33-Ahzâb 36
izâ kada allâhu : Allah hükmettiği zaman
-
33-Ahzâb 37
izâ kadav : olduğu zaman
-
33-Ahzâb 48
ezâ-hum : onların eziyetleri
-
33-Ahzâb 49
izâ nekahtum : siz nikâhladığınız zaman
-
33-Ahzâb 51
zâlike : işte bu
-
33-Ahzâb 53
izâ duîtum : çağrıldığınız zaman, davet edildiğiniz zaman
-
33-Ahzâb 53
izâ taimtum : yemeği yediğiniz zaman, yemeği yeyince
-
33-Ahzâb 53
zâlikum : işte bu
-
33-Ahzâb 53
ve izâ seeltumû-hunne : ve onlardan istediğiniz zaman, sorduğunuz zaman
-
33-Ahzâb 53
zâlikum : işte bu
-
33-Ahzâb 53
zâlikum : bu
-
33-Ahzâb 57
azâben : bir azap
-
33-Ahzâb 59
zâlike : işte bu
-
33-Ahzâb 68
min el azâbi : azaptan
-
33-Ahzâb 72
zalûmen : çok zalim
-
34-Sebe 3
min zâlike : bundan
-
34-Sebe 5
azâbun : bir azap
-
34-Sebe 7
izâ muzzıktum : siz dağılıp parça parça olduğunuz zaman
-
34-Sebe 8
el azâbi : azap
-
34-Sebe 9
zâlike : işte bu
-
34-Sebe 12
azâbi : azap
-
34-Sebe 14
el azâbi : azap
-
34-Sebe 17
zâlike : işte böyle
-
34-Sebe 18
zâhireten : yardım eden, sırt sırta, ardarda
-
34-Sebe 19
ve zalemû : ve zulmettiler
-
34-Sebe 19
ve mezzaknâ-hum : ve onları parçaladık, dağıttık
-
34-Sebe 19
mumezzakın : parçalanmış olarak, parça parça
-
34-Sebe 19
fî zâlike : işte bunda vardır
-
34-Sebe 20
zanne-hu : onun zannı, hedefi
-
34-Sebe 22
min zahîrin : bir destekçi, yardımcı
-
34-Sebe 23
izâ : olduğu zaman
-
34-Sebe 23
mâzâ : ne
-
34-Sebe 29
hâzâ : bu
-
34-Sebe 31
bi hâzâ : buna
-
34-Sebe 31
ez zâlimûne : zalimler, zulmedenler
-
34-Sebe 33
el azâbe : azap
-
34-Sebe 37
cezâu : ceza, karşılık, mükâfat
-
34-Sebe 38
el azâbi : azap
-
34-Sebe 42
zalemû : zalimler, zulmedenler
-
34-Sebe 42
azâben : azap
-
34-Sebe 43
ve izâ tutlâ : ve okunduğu zaman
-
34-Sebe 43
mâ hâzâ : bu değil
-
34-Sebe 43
hâzâ : bu
-
34-Sebe 43
hâzâ : bu
-
34-Sebe 46
azâbin : bir azap
-
35-Fâtır 7
azâbun : azap
-
35-Fâtır 9
kezâlike : işte böyle
-
35-Fâtır 10
azâbun : azap
-
35-Fâtır 11
zâlike : işte bu
-
35-Fâtır 12
hâzâ : bu
-
35-Fâtır 12
ve hâzâ : ve bu
-
35-Fâtır 13
zâlikum : şte bu
-
35-Fâtır 17
zâlike : işte bu
-
35-Fâtır 18
zâ kurbâ : onun akrabası, yakını
-
35-Fâtır 28
kezâlike : işte böyle
-
35-Fâtır 29
rezaknâ-hum : onları rızıklandırdık
-
35-Fâtır 32
zâlimun : zulmeden
-
35-Fâtır 32
zâlike : işte bu
-
35-Fâtır 36
min azâbi-hâ : onun azabından
-
35-Fâtır 36
kezâlike : işte böyle
-
35-Fâtır 37
li ez zâlimîne : zalimler için
-
35-Fâtır 38
bi zâti : sahip
-
35-Fâtır 40
mâzâ : ne, neyi
-
35-Fâtır 40
ez zâlimûne : zalimler, zulmedenler
-
35-Fâtır 41
in zâletâ : eğer (ikisi) zail olursa (yok olursa)
-
35-Fâtır 42
mâ zâde-hum : onlara artırmadı
-
35-Fâtır 45
alâ zahri-hâ : onun sırtında, onun üstünde
-
35-Fâtır 45
izâ : o zaman
-
36-Yâsin 18
azâbun : azap
-
36-Yâsin 29
izâ : olduğu zaman
-
36-Yâsin 37
izâ : olduğu zaman
-
36-Yâsin 38
zâlike : işte bu
-
36-Yâsin 45
ve izâ : ve olduğu zaman, olmuştu
-
36-Yâsin 47
ve izâ kîle : ve denildiği zaman
-
36-Yâsin 47
rezaka-kum allâhu : Allah'ın sizi rızıklandırdığı
-
36-Yâsin 48
hâzâ : bu
-
36-Yâsin 51
izâ : olduğu zaman
-
36-Yâsin 52
hâzâ : bu
-
36-Yâsin 53
izâ : olduğu zaman
-
36-Yâsin 61
hâzâ : bu
-
36-Yâsin 77
iza : olduğu zaman
-
36-Yâsin 78
el izâme : kemikler
-
36-Yâsin 80
izâ : o zaman, olduğu zaman
-
36-Yâsin 82
izâ erâde : irade ettiği, dilediği zaman
-
37-Sâffât 2
ez zâcirâti : zecredenler, sevkedenler, koruyanlar, kuvvet kullananlar
-
37-Sâffât 7
ve hıfzan : ve koruyarak
-
37-Sâffât 9
azâbun : bir azap
-
37-Sâffât 13
ve izâ : ve olduğu zaman
-
37-Sâffât 14
ve izâ : ve olduğu zaman
-
37-Sâffât 15
in hâzâ illâ : bu sadece
-
37-Sâffât 16
izâ : olduğu zaman
-
37-Sâffât 16
ve izâmen : ve kemik
-
37-Sâffât 19
fe izâ hum : işte o zaman onlar
-
37-Sâffât 20
hâzâ : bu
-
37-Sâffât 21
hâzâ : bu
-
37-Sâffât 22
ellezîne zalemû : ki onlar zulmettiler, zulmedenler
-
37-Sâffât 31
zâıkûne : tadacak olanlar
-
37-Sâffât 33
fî el azâbi : azabın içinde, azapta
-
37-Sâffât 34
kezâlike : işte böyle
-
37-Sâffât 35
izâ : olduğu zaman
-
37-Sâffât 38
zâikû : tadacak olanlar
-
37-Sâffât 38
el azâbi : azap
-
37-Sâffât 53
izâ mitnâ : öldüğümüz zaman
-
37-Sâffât 53
ve izâmen : ve kemik
-
37-Sâffât 60
hâzâ : bu
-
37-Sâffât 61
hâzâ : bu
-
37-Sâffât 62
zâlike : işte bu, bu
-
37-Sâffât 62
ez zakkûmi : zakkum
-
37-Sâffât 63
li ez zâlimîne : zalimler için
-
37-Sâffât 80
kezâlike : işte böyle
-
37-Sâffât 85
mâzâ : nedir
-
37-Sâffât 87
zannu-kum : sizin zannınız
-
37-Sâffât 88
nazara : baktı
-
37-Sâffât 99
zâhibun : giden, ulaşan
-
37-Sâffât 102
mâzâ : ne
-
37-Sâffât 105
kezâlike : böylece, işte böyle
-
37-Sâffât 106
hâzâ : bu
-
37-Sâffât 110
kezâlike : işte böyle
-
37-Sâffât 113
ve zâlimun : ve zalim olan, zulmeden
-
37-Sâffât 121
kezâlike : işte böyle
-
37-Sâffât 131
kezâlike : işte böyle
-
37-Sâffât 176
bi azâbi-nâ : bizim azabımızı
-
37-Sâffât 177
fe izâ : o zaman, artık
-
38-Sâd 4
hâzâ : bu
-
38-Sâd 4
kezzâbun : çok yalancı
-
38-Sâd 5
hâzâ : bu
-
38-Sâd 6
hâzâ : bu
-
38-Sâd 7
bi hâzâ : bunu
-
38-Sâd 7
in hâzâ : bu sadece
-
38-Sâd 8
azâbi : azabım
-
38-Sâd 9
hazâinu : hazineler
-
38-Sâd 11
min el ahzâbi : hiziplerden, fırkalardan
-
38-Sâd 13
el ahzâbu : hizipler, fırkalar
-
38-Sâd 17
za el eydi : güç, kuvvet sahibi
-
38-Sâd 23
hâzâ : bu
-
38-Sâd 24
ve zanne : ve zannetti
-
38-Sâd 25
zâlike : bu
-
38-Sâd 26
azâbun : azap
-
38-Sâd 27
zâlike : bu, işte bu
-
38-Sâd 27
zannu : zan
-
38-Sâd 39
hâzâ : bu
-
38-Sâd 41
ve azâbin : ve azap
-
38-Sâd 42
hâzâ : bu
-
38-Sâd 49
hâzâ : bu
-
38-Sâd 53
hâzâ : bu
-
38-Sâd 54
hâzâ : bu
-
38-Sâd 55
hâzâ : bu
-
38-Sâd 57
hâzâ : bu
-
38-Sâd 59
hâzâ : bu
-
38-Sâd 61
hâzâ : bu
-
38-Sâd 61
azâben : azap
-
38-Sâd 63
zâgat : meyletti, kaydı
-
38-Sâd 64
zâlike : bu
-
38-Sâd 72
izâ : olduğu zaman
-
38-Sâd 80
el munzarîne : bekletilenler, tehir edilenler, mühlet verilenler
-
39-Zümer 6
zâlikum : işte bu
-
39-Zümer 7
bi zâti : sahip
-
39-Zümer 8
ve izâ : ve ..... olduğu zaman
-
39-Zümer 8
izâ : olduğu zaman
-
39-Zümer 13
azâbe : azap
-
39-Zümer 15
zâlike : işte bu
-
39-Zümer 16
zâlike : işte bu, işte böyle
-
39-Zümer 19
el azâbi : azap
-
39-Zümer 21
zâlike : işte bu, bu
-
39-Zümer 23
zâlike : işte bu
-
39-Zümer 24
el azâbi : azap
-
39-Zümer 24
li ez zâlimîne : zalimlere
-
39-Zümer 25
el azâbu : azap
-
39-Zümer 26
ezâka-hum(u) : onlara tattırdı
-
39-Zümer 26
azâbu : azap
-
39-Zümer 27
hâzâ : bu
-
39-Zümer 34
zâlike : işte bu
-
39-Zümer 34
cezâû : ceza, karşılık, mükâfat
-
39-Zümer 40
azâbun : azap
-
39-Zümer 40
azâbun : azap
-
39-Zümer 42
fî zâlike : bunda
-
39-Zümer 45
ve izâ zukire : ve zikredildiği zaman
-
39-Zümer 45
ve izâ : ve olduğu zaman
-
39-Zümer 45
izâ : olduğu zaman
-
39-Zümer 47
zalemû : zulmettiler
-
39-Zümer 47
sûi el azâbi : kötü azap
-
39-Zümer 49
izâ : olduğu zaman
-
39-Zümer 49
izâ : olduğu zaman
-
39-Zümer 51
zalemû : zulmettiler
-
39-Zümer 52
fî zâlike : bunda vardır
-
39-Zümer 54
el azâbu : azap
-
39-Zümer 55
el azâbu : azap
-
39-Zümer 58
el azâbe : azap
-
39-Zümer 68
izâ : olduğu zaman
-
39-Zümer 71
izâ : olduğu zaman
-
39-Zümer 71
hâzâ : bu
-
39-Zümer 71
kelimetu el azâbi : azap sözü
-
39-Zümer 73
izâ câû-hâ : ona geldikleri zaman
-
4-Nisâ 3
zâlike : işte bu, bu
-
4-Nisâ 6
izâ belagû : erince, erişince
-
4-Nisâ 6
fe izâ defa'tum : sonra, nihayet geri verdiğiniz (vereceğiniz) zaman
-
4-Nisâ 8
ve izâ : ve ... olduğu zaman
-
4-Nisâ 12
min zâlike : bundan
-
4-Nisâ 13
ve zâlike : ve işte bu, bu
-
4-Nisâ 14
azâbun : azap
-
4-Nisâ 16
vellezâni (ve ellezâni) : ve o ikisi
-
4-Nisâ 18
izâ : olduğu zaman
-
4-Nisâ 18
azâben : azap
-
4-Nisâ 21
galîzan : çok kuvvetli, kesin
-
4-Nisâ 24
mâ verâe zâlikum : bunların arkasında, dışında olanlar
-
4-Nisâ 25
ve lâ muttehızâti : ittehaz etmeyenler, edinmeyenler
-
4-Nisâ 25
izâ uhsinne : evlendirildiği zaman
-
4-Nisâ 25
min el azâbi : azaptan
-
4-Nisâ 25
zâlike : işte bu
-
4-Nisâ 30
zâlike : işte bu, bu (bunu)
-
4-Nisâ 30
zâlike : işte bu, bu
-
4-Nisâ 34
hâfizâtun : muhafaza edendir, koruyucudur
-
4-Nisâ 34
hafiza : korudu
-
4-Nisâ 37
azâben : azap
-
4-Nisâ 39
ve mâzâ : ve ne olur, niçin
-
4-Nisâ 39
razaka-hum(u) : onları rızıklandırdı
-
4-Nisâ 41
izâ : olduğu zaman
-
4-Nisâ 48
zâlike : bu
-
4-Nisâ 56
el azâbe : azabı
-
4-Nisâ 57
zalîlen : devamlı ve güzel gölgeli
-
4-Nisâ 58
ve izâ : ve ... olduğu zaman
-
4-Nisâ 59
tenâza'tum : nizaya, anlaşmazlığa, ihtilâfa düştünüz
-
4-Nisâ 59
zâlike : bu
-
4-Nisâ 61
ve izâ : ve ... olduğu zaman
-
4-Nisâ 62
izâ : olduğu zaman, olunca
-
4-Nisâ 64
zalemû : zulmettiler
-
4-Nisâ 70
zâlike : işte bu
-
4-Nisâ 75
ez zâlimi : zalim
-
4-Nisâ 77
izâ : olunca, o zaman
-
4-Nisâ 81
izâ berazû : ayrıldıkları zaman
-
4-Nisâ 83
izâ câe-hum : onlara geldiği zaman
-
4-Nisâ 83
ezâû : açıkladılar, ifşa edip yaydılar
-
4-Nisâ 86
ve izâ : ve ... olduğu zaman, olunca
-
4-Nisâ 93
fe cezâu-hu : o taktirde onun cezası
-
4-Nisâ 93
azâben : azap
-
4-Nisâ 94
izâ : ... olduğu zaman
-
4-Nisâ 94
kezâlike : öyle, böyle
-
4-Nisâ 97
zâlimî : zulmedenler
-
4-Nisâ 101
ve izâ : ve ... olduğu zaman
-
4-Nisâ 102
ve izâ : ve ... olduğu zaman
-
4-Nisâ 102
izâ secedû : secde ettikleri zaman
-
4-Nisâ 102
azâben : azap
-
4-Nisâ 103
izâ : olunca, olduğu zaman
-
4-Nisâ 103
fe izâ : sonra, daha sonra ...olduğu zaman
-
4-Nisâ 114
zâlike : işte bu, bu, bunlar
-
4-Nisâ 116
zâlike : işte bu, bu, bunlar
-
4-Nisâ 119
âzâne : kulaklar
-
4-Nisâ 125
ve ittehaza : ve edindi
-
4-Nisâ 133
zâlike : bu
-
4-Nisâ 138
azâben : azap
-
4-Nisâ 140
izâ : ...olduğu zaman
-
4-Nisâ 142
ve izâ : ve ... olduğu zaman
-
4-Nisâ 143
zâlike : bu, bunlar
-
4-Nisâ 147
bi azâbi-kum : sizi azaplandırması
-
4-Nisâ 150
zâlike : işte bu,bu, bunlar
-
4-Nisâ 151
azâben : azap
-
4-Nisâ 153
zâlike : işte bu, bu
-
4-Nisâ 153
an zâlike : bundan
-
4-Nisâ 154
galîzan : sağlam, çok kuvvetli
-
4-Nisâ 157
ez zanni : zan
-
4-Nisâ 161
azâben : azap
-
4-Nisâ 168
ve zalemû : ve zulmettiler, haksızlık ettiler
-
4-Nisâ 169
zâlike : bu
-
4-Nisâ 173
azâben : azap
-
40-Mü'min 5
ve el ahzâbu : ve hizipler, fırkalar, taifeler
-
40-Mü'min 6
ve kezâlike : ve işte böylece, böyle
-
40-Mü'min 7
azâbe el cahîmi : cehennemin azabı
-
40-Mü'min 9
ve zâlike : ve işte bu
-
40-Mü'min 12
zâlikum : işte bu, bu
-
40-Mü'min 12
izâ duiye allâhu : Allah'a davet edildiği, çağrıldığı zaman
-
40-Mü'min 17
tuczâ : cezalandırılır, karşılığı verilir
-
40-Mü'min 18
li ez zâlimîne : zalimlere, zalimler için
-
40-Mü'min 22
zâlike : işte bu
-
40-Mü'min 24
kezzâbun : çok yalancı, yalanlayan
-
40-Mü'min 28
kezzâbun : çok yalan söyleyen
-
40-Mü'min 29
zâhirîne : birbirine arka çıkanlar, kuvvetli olanlar
-
40-Mü'min 30
yevmi el ahzâbi : ahzab günü, fırkalara ayrılmış olanların günü
-
40-Mü'min 34
izâ heleke : helâk olduğu zaman, öldüğü zaman
-
40-Mü'min 34
kezâlike : işte böyle
-
40-Mü'min 35
kezâlike : işte böyle
-
40-Mü'min 37
ve kezâlike : ve işte böylece
-
40-Mü'min 40
lâ yuczâ : cezalandırılmaz
-
40-Mü'min 45
sûu el azâbi : azabın kötüsü
-
40-Mü'min 46
eşedde el azâbi : azabın (en) şiddetlisi
-
40-Mü'min 49
el azâbi : azap
-
40-Mü'min 52
ez zâlimîne : zalimler
-
40-Mü'min 62
zâlikum(u) : işte bu
-
40-Mü'min 63
kezâlike : işte böyle
-
40-Mü'min 64
ve razaka-kum : ve sizi rızıklandırdı
-
40-Mü'min 64
zâlikum(u) : işte bu
-
40-Mü'min 68
izâ kadâ : hükmettiği zaman
-
40-Mü'min 74
kezâlike : işte böyle
-
40-Mü'min 75
zâlikum : işte bu
-
40-Mü'min 78
fe izâ : olduğunda, o zaman
-
41-Fussilet 5
âzâni-nâ : bizim kulaklarımız
-
41-Fussilet 9
zâlike : işte o
-
41-Fussilet 12
zâlike : işte bu
-
41-Fussilet 16
azâbe : azap
-
41-Fussilet 16
azâbu el âhireti : ahiret azabı
-
41-Fussilet 16
ahzâ : daha çok rüsva edici, rezil edici
-
41-Fussilet 17
el azâbi el hûni : alçaltıcı azap
-
41-Fussilet 20
izâ mâ : olduğu zaman
-
41-Fussilet 22
zanentum : siz zannettiniz, sandınız
-
41-Fussilet 23
ve zâli-kum : ve işte bu
-
41-Fussilet 23
zannu-kum : sizin zannınız
-
41-Fussilet 23
zanentum : zannettiniz
-
41-Fussilet 26
li hâzâ : bunu
-
41-Fussilet 27
azâben şedîden : şiddetli azap
-
41-Fussilet 28
zâlike : işte bu
-
41-Fussilet 28
cezâu : ceza
-
41-Fussilet 28
cezâen : ceza olarak
-
41-Fussilet 34
izâ : olduğu zaman
-
41-Fussilet 39
izâ : olduğu zaman
-
41-Fussilet 44
âzâni-him : onların kulakları
-
41-Fussilet 46
bi zallâmin : çok zalim, çok haksızlık yapan
-
41-Fussilet 48
ve zannû : ve kuvvetle zannettiler (anladılar)
-
41-Fussilet 50
ezaknâ-hu : ona tattırdık
-
41-Fussilet 50
hâzâ : bu
-
41-Fussilet 50
azâbin : azap
-
41-Fussilet 51
ve izâ : ve olduğu zaman
-
41-Fussilet 51
ve izâ : ve olduğu zaman
-
42-Şûrâ 3
kezâlike : işte böyle, böylece
-
42-Şûrâ 7
ve kezâlike : ve işte böyle, böylece
-
42-Şûrâ 8
ve ez zâlimûne : ve zalimler
-
42-Şûrâ 10
zâlikum : işte o, işte bu
-
42-Şûrâ 15
fe li zâlike : işte bunun için
-
42-Şûrâ 16
azâbun : azap
-
42-Şûrâ 17
ve el mîzâne : ve mizan
-
42-Şûrâ 21
ez zâlimîne : zalimler
-
42-Şûrâ 21
azâbun : azap
-
42-Şûrâ 22
ez zâlimîne : zalimler
-
42-Şûrâ 22
zâlike : işte bu
-
42-Şûrâ 23
zâlike : işte bu
-
42-Şûrâ 24
bi zâti es sudûri : gönüllerde olanı
-
42-Şûrâ 26
azâbun : azap
-
42-Şûrâ 29
izâ : o zaman, olduğu zaman
-
42-Şûrâ 33
alâ zahri-hi : onun üzerinde
-
42-Şûrâ 33
zâlike : bu
-
42-Şûrâ 37
ve izâ : ve olduğu zaman
-
42-Şûrâ 38
rezaknâ-hum : onları rızıklandırdık
-
42-Şûrâ 39
izâ : olduğu zaman
-
42-Şûrâ 40
ve cezâu : ve ceza
-
42-Şûrâ 40
ez zâlimîne : zalimler
-
42-Şûrâ 42
azâbun : azap
-
42-Şûrâ 43
zâlike : bu
-
42-Şûrâ 44
ez zâlimîne : zalimler
-
42-Şûrâ 44
el azâbe : azap
-
42-Şûrâ 45
ez zâlimîne : zalimler
-
42-Şûrâ 45
azâbin : bir azap
-
42-Şûrâ 48
hafîzan : muhafız olarak
-
42-Şûrâ 48
izâ ezaknâ : tattırdığımız zaman
-
42-Şûrâ 52
ve kezâlike : ve işte böylece
-
43-Zuhruf 11
kezâlike : işte bunun gibi
-
43-Zuhruf 13
izâ isteveytum : yerleştiğiniz zaman
-
43-Zuhruf 13
hâzâ : bu, bunu
-
43-Zuhruf 17
ve izâ : ve olduğu zaman
-
43-Zuhruf 17
zalle : gölgeledi, oldu
-
43-Zuhruf 20
bi zâlike : bunda
-
43-Zuhruf 23
ve kezâlike : ve böylece, ve bunun gibi
-
43-Zuhruf 30
hâzâ : bu
-
43-Zuhruf 31
hâzâ : bu
-
43-Zuhruf 35
zâlike : bu, bunlar
-
43-Zuhruf 38
izâ : olduğu zaman
-
43-Zuhruf 39
zalemtum : zulmettiniz
-
43-Zuhruf 39
fî el azâbi : azapta
-
43-Zuhruf 47
izâ-hum : o zaman onlar
-
43-Zuhruf 48
bi el azâbi : azap ile
-
43-Zuhruf 50
el azâbe : azap
-
43-Zuhruf 50
izâ hum : o zaman onlar
-
43-Zuhruf 52
min hâzâ : bundan
-
43-Zuhruf 57
izâ : o zaman
-
43-Zuhruf 61
hâzâ : bu
-
43-Zuhruf 64
hâzâ : bu
-
43-Zuhruf 65
el ahzâbu : hizipler, gruplar, fırkalar
-
43-Zuhruf 65
zalemû : zulmettiler
-
43-Zuhruf 65
min azâbi : azaptan
-
43-Zuhruf 74
fî azâbi : azap içinde
-
43-Zuhruf 76
ve mâ zalemnâ-hum : ve biz onlara zulmetmedik
-
43-Zuhruf 76
ez zâlimîne : zalimler
-
44-Duhân 11
hâzâ : bu
-
44-Duhân 11
azâbun : azap
-
44-Duhân 12
el azâbe : azap
-
44-Duhân 15
el azâbi : azap
-
44-Duhân 28
kezâlike : işte böyle, böylece
-
44-Duhân 29
munzarîne : mühlet verilenler
-
44-Duhân 30
min el azâbi : azaptan
-
44-Duhân 43
ez zakkûmi : zakkum
-
44-Duhân 48
min azâbi : azaptan
-
44-Duhân 50
hâzâ : bu
-
44-Duhân 54
kezâlike : işte böyle
-
44-Duhân 56
azâbe : azap
-
44-Duhân 57
zâlike : işte bu
-
45-Câsiye 8
bi azâbin : azapla
-
45-Câsiye 9
ve izâ : ve olduğu zaman
-
45-Câsiye 9
azâbun : azap
-
45-Câsiye 10
azâbun : azap
-
45-Câsiye 11
hâzâ : bu
-
45-Câsiye 11
azâbun : azap
-
45-Câsiye 13
fî zâlike : bunda vardır
-
45-Câsiye 16
ve rezaknâ-hum : ve onları rızıklandırdık
-
45-Câsiye 19
ez zâlimîne : zalimler
-
45-Câsiye 20
hâzâ : bu
-
45-Câsiye 22
ve li tuczâ : ve karşılığı (ceza veya mükâfat) verilsin diye
-
45-Câsiye 24
bi zâlike : bununla, bu konuda
-
45-Câsiye 25
ve izâ : ve olduğu zaman
-
45-Câsiye 29
hâzâ : bu
-
45-Câsiye 30
zâlike : işte bu
-
45-Câsiye 32
ve izâ : ve olduğu zaman
-
45-Câsiye 32
zannen : bir zan
-
45-Câsiye 34
hâzâ : bu
-
45-Câsiye 35
zâlikum : işte bu
-
46-Ahkaf 4
mâzâ : ne, neyi
-
46-Ahkaf 4
hâzâ : bundan
-
46-Ahkaf 6
ve izâ : ve olduğu zaman
-
46-Ahkaf 7
ve izâ : ve olduğu zaman
-
46-Ahkaf 7
hâzâ : bu
-
46-Ahkaf 10
ez zâlimîne : zalimler
-
46-Ahkaf 11
hâzâ : bu
-
46-Ahkaf 12
ve hâzâ : ve bu
-
46-Ahkaf 12
zalemû : zulmettiler
-
46-Ahkaf 14
cezâen : karşılık olarak
-
46-Ahkaf 15
hattâ izâ : nihayet, olduğu zaman
-
46-Ahkaf 17
hâzâ : bu
-
46-Ahkaf 20
azâb : azap
-
46-Ahkaf 21
azâbe : bir azap
-
46-Ahkaf 24
hâzâ : bu
-
46-Ahkaf 24
azâbun : bir azap
-
46-Ahkaf 25
kezâlike : böyle, onun gibi
-
46-Ahkaf 28
ve zâlike : ve işte bunlar
-
46-Ahkaf 31
min azâbin : bir azaptan
-
46-Ahkaf 34
hâzâ : bu
-
46-Ahkaf 34
el azâbe : azabı
-
47-Muhammed 3
zâlike : işte bu (bunlar)
-
47-Muhammed 3
kezâlike : işte böyle
-
47-Muhammed 4
fe izâ : artık, bundan sonra olunca
-
47-Muhammed 4
hattâ izâ : oluncaya kadar
-
47-Muhammed 4
evzâre-hâ : onun ağırlıkları (silâhlar, levazımatlar)
-
47-Muhammed 4
zalike : işte bu
-
47-Muhammed 9
zâlike : işte bu
-
47-Muhammed 11
zâlike : işte bu
-
47-Muhammed 16
izâ harecû : çıktıkları zaman
-
47-Muhammed 16
mâzâ : ne
-
47-Muhammed 17
zâde-hum : onların artırmıştır
-
47-Muhammed 18
izâ : olduğu zaman
-
47-Muhammed 20
izâ unzilet : indirildiği zaman
-
47-Muhammed 20
nazara : bakış
-
47-Muhammed 21
fe izâ : fakat o zaman, olunca, olduğunda
-
47-Muhammed 26
zâlike : işte bu
-
47-Muhammed 27
izâ : o zaman, olunca
-
47-Muhammed 28
zâlike : işte bu
-
48-Fetih 5
zâlike : işte bu
-
48-Fetih 6
ez zânnîne : zanda bulunanlar
-
48-Fetih 6
zanne es sev'i : kötü zan
-
48-Fetih 12
zanen-tum : siz zannettiniz
-
48-Fetih 12
zâlike : işte bu, bu
-
48-Fetih 12
ve zanen-tum : ve siz zannettiniz
-
48-Fetih 12
zanne es sevi : kötü bir zanla
-
48-Fetih 15
izâ : olduğu zaman
-
48-Fetih 15
kezâlikum : işte böyle, böyle
-
48-Fetih 16
azâben : azap
-
48-Fetih 17
azâben : azap
-
48-Fetih 25
azâben : azap
-
48-Fetih 27
min dûni zâlike : bundan başka
-
48-Fetih 29
zâlike : bu, işte bu
-
48-Fetih 29
istagleza : galiz hale getirdi, kalınlaştırdı
-
48-Fetih 29
li yagîza : öfkelendirmek için
-
49-Hucurât 11
ez zâlimûne : zalimler
-
49-Hucurât 12
min ez zann(zanni) : zandan
-
49-Hucurât 12
ez zanni : zan
-
5-Mâide 2
ve izâ : ve o zaman, ...olduğu zaman
-
5-Mâide 3
zâlikum : İşte bunlar
-
5-Mâide 4
mâ zâ uhılle lehum : onlara, (kendilerine) nelerin helal kılındığı
-
5-Mâide 5
izâ âteytumû-hunne : onlara verdiğiniz zaman
-
5-Mâide 6
izâ kumtum : kalktığınız zaman
-
5-Mâide 7
bi zâti es sudûri : göğüslerde olanı, sinelerde olanı
-
5-Mâide 12
ba'de zâlike : bundan sonra
-
5-Mâide 13
hazzan : bir pay, bir hisse (bir öğüt)
-
5-Mâide 13
ve lâ tezâlu : ve zail olmaz, sürekli, devamlı olur, devam eder
-
5-Mâide 14
hazzan : bir pay, hisse
-
5-Mâide 23
fe izâ dehaltumû-hu : böylece oradan girdiğiniz zaman
-
5-Mâide 29
ve zâlike : ve işte bu
-
5-Mâide 29
cezâû ez zâlimîne : zâlimlerin cezası
-
5-Mâide 31
misle hâzâ el gurâbi : bu karga gibi
-
5-Mâide 32
min ecli zâlike : bundan dolayı
-
5-Mâide 32
ba'de zâlike : bundan sonra
-
5-Mâide 33
cezâû : ceza
-
5-Mâide 33
zâlike lehum : bu onların
-
5-Mâide 33
azâbun azîmun : büyük azap
-
5-Mâide 36
min azâbi : azabdan
-
5-Mâide 36
azâbun elîmun : acı azap
-
5-Mâide 37
azâbun mukîmun : daimi azap, ikâme edilen bir azap
-
5-Mâide 38
cezâen : ceza, karşılık, bedel olarak
-
5-Mâide 41
in ûtîtum hâzâ : eğer size bu verilirse
-
5-Mâide 41
azâbun azîmun : büyük azap
-
5-Mâide 43
min ba'di zâlike : bundan sonra
-
5-Mâide 45
ez zâlimûne : zâlimler
-
5-Mâide 51
ez zâlimîne : zâlimler
-
5-Mâide 54
zâlike fadlu allâhi : işte bu Allâh'ın (cc.) fazlı
-
5-Mâide 58
ve izâ nâdeytum : ve nida ettiğiniz, çağırdığınız zaman
-
5-Mâide 58
zâlike : bu
-
5-Mâide 60
bi şerrin min zâlike : bundan daha kötüsünü
-
5-Mâide 61
ve izâ câû-kum : ve size geldikleri zaman
-
5-Mâide 72
ve mâ li ez zâlimîne : zâlimler için olmaz (yoktur)
-
5-Mâide 73
azâbun elîmun : elim (acı) azab
-
5-Mâide 78
zâlike : bu
-
5-Mâide 80
ve fî el azâbi : ve azap içinde
-
5-Mâide 82
zâlike : bu
-
5-Mâide 83
ve izâ semiû : ve işittikleri zaman
-
5-Mâide 85
ve zâlike : ve bu, işte bu
-
5-Mâide 85
cezâû : karşılık, mükâfat
-
5-Mâide 88
razaka-kum(u) allâhu : Allâh (c.c.) size rızık verdi
-
5-Mâide 89
zâlike keffâretu : işte bu kefarettir (yemini bozmaya karşılıktır)
-
5-Mâide 89
izâ haleftum : yemin edip hilâfına (aksine) hareket ettiğiniz, yemininizi bozduğunuz zaman
-
5-Mâide 89
kezâlike : işte böyle, böylece, bunun gibi
-
5-Mâide 93
izâ mâ ittekav : takvâ (1.takva) sahibi olmadıkları zaman
-
5-Mâide 94
ba'de zâlike : bundan sonra
-
5-Mâide 94
azâbun elîmun : acı azap
-
5-Mâide 95
cezâun : ceza
-
5-Mâide 95
ev adlu zâlike : veya buna adil olan, denk olan
-
5-Mâide 97
zâlike : işte bu
-
5-Mâide 104
ve izâ kîle lehum : ve onlara denildiği zaman
-
5-Mâide 105
izâ ihtedeytum : siz hidayette iseniz, hidayete erdiyseniz, hidayette olduğunuz zaman
-
5-Mâide 106
izâ hadara : hazır olduğu zaman, geldiği zaman, gelince
-
5-Mâide 106
zâ kurbâ : yakınlık sahibi, akraba
-
5-Mâide 107
min ez zâlimîne : zâlimlerden
-
5-Mâide 108
zâlike ednâ : bu en yakın, en iyi, daha iyi
-
5-Mâide 109
mâzâ ucibtum : size ne cevap verildi
-
5-Mâide 110
in hâzâ : bu ancak sadece
-
5-Mâide 115
azâben : bir azap
-
5-Mâide 119
hâzâ yevmu : bu gün
-
5-Mâide 119
zâlike : işte bu
-
50-Kaf 2
hâzâ : bu
-
50-Kaf 3
e izâ : olduğu zaman mı
-
50-Kaf 3
zâlike : işte bu
-
50-Kaf 11
kezâlike : işte böyle, bunun gibi
-
50-Kaf 19
zâlike : işte bu
-
50-Kaf 20
zâlike : işte bu
-
50-Kaf 22
min hâzâ : bundan
-
50-Kaf 23
hâzâ : işte bu
-
50-Kaf 26
fî el azâbi : azabın içine
-
50-Kaf 29
bi zallâmin : zulmedici
-
50-Kaf 32
hâzâ : bu
-
50-Kaf 34
zâlike : bu
-
50-Kaf 37
fî zâlike : bunda vardır
-
50-Kaf 42
zâlike : işte bu
-
50-Kaf 44
zâlike : işte bu
-
51-Zâriyât 1
ez zâriyâti : tozu dumana katan, esip savuran rüzgârlar, fırtına
-
51-Zâriyât 7
zâti : sahip
-
51-Zâriyât 14
hâzâ : bu
-
51-Zâriyât 16
zâlike : bu
-
51-Zâriyât 30
kezâliki : işte böyle, işte budur
-
51-Zâriyât 37
el azâbe : azap
-
51-Zâriyât 52
kezâlike : işte bunun gibi, işte böyle
-
51-Zâriyât 58
er rezzâku : rızık veren
-
51-Zâriyât 59
zalemû : zulmettiler
-
52-Tûr 7
azâbe : azap
-
52-Tûr 15
hâzâ : bu
-
52-Tûr 18
azâbe : azap
-
52-Tûr 27
azâbe : azap
-
52-Tûr 32
bi hâzâ : bunu
-
52-Tûr 37
hazâinu : hazineler
-
52-Tûr 47
li ellezîne zalemû : zalimlere, zulmedenlere
-
52-Tûr 47
azâben : azap
-
52-Tûr 47
dûne zâlike : bundan başka vardır
-
53-Necm 1
izâ : olduğu zaman
-
53-Necm 17
mâ zâga : kaymadı
-
53-Necm 19
ve el uzzâ : ve Uzza
-
53-Necm 22
dîzâ : insafsızca (haksızca)
-
53-Necm 23
zanne : zan
-
53-Necm 28
ez zanne : zanna
-
53-Necm 28
ez zanne : zan
-
53-Necm 30
zâlike : odur
-
53-Necm 41
yuczâhu : ona karşılık ödenecektir
-
53-Necm 41
el cezâe : ceza (karşılık)
-
53-Necm 46
izâ : o zaman
-
53-Necm 56
hâzâ : bu
-
53-Necm 59
min hâzâ el hadîsi : bu sözden
-
54-Kamer 8
hâzâ : bu
-
54-Kamer 13
zâti elvâhın ve dusurin : perçinlenmiş levhalardan oluşan (gemi)
-
54-Kamer 14
cezâen : karşılık olarak, mükâfat olarak
-
54-Kamer 16
azâbî : azabım
-
54-Kamer 18
azâbî : benim azabım
-
54-Kamer 21
azâbî : benim azabım
-
54-Kamer 25
kezzâbun : çok yalan söyleyen, yalancı
-
54-Kamer 26
el kezzâbu : çok yalan söyleyen, yalancı
-
54-Kamer 30
azâbî : benim azabım
-
54-Kamer 35
kezâlike : işte böyle
-
54-Kamer 37
azâbî : azabımı
-
54-Kamer 38
azâbun : bir azap
-
54-Kamer 39
azâbî : azabımı
-
55-Rahmân 7
el mîzâne : mizan, ölçü
-
55-Rahmân 8
el mîzâni : mizan
-
55-Rahmân 9
el mîzâne : mizan, ölçme
-
55-Rahmân 11
zâtu : sahip
-
55-Rahmân 37
fe izâ : olunca
-
55-Rahmân 60
cezâu : karşılık, mükâfat
-
56-Vâkıa 1
izâ : o zaman, olduğu zaman
-
56-Vâkıa 4
izâ : o zaman, olduğu zaman
-
56-Vâkıa 24
cezâen : karşılığı olarak, mükâfatı olarak
-
56-Vâkıa 45
kable zâlike : bundan önce, daha önce
-
56-Vâkıa 47
e izâ : olduğu zaman mı
-
56-Vâkıa 47
ve izâmen : ve kemik
-
56-Vâkıa 52
min zakkûmin : zakkumdan olan
-
56-Vâkıa 56
hâzâ : bu
-
56-Vâkıa 64
ez zâriûne : ziraati yapan, yetiştiren, bitiren
-
56-Vâkıa 65
fe zaltum tefekkehûne : o zaman siz faydalanamazdınız, şaşırıp kalırdınız
-
56-Vâkıa 81
bi hâzâ el hadîsi : bu sözü
-
56-Vâkıa 83
izâ : o zaman
-
56-Vâkıa 95
hâzâ : bu
-
57-Hadid 3
ve ez zâhiru : ve zahir, varlığı alâmetleri tüm varlıklarda görünen
-
57-Hadid 6
bi zâti : sahip olduğu, ... de olan
-
57-Hadid 10
a'zamu : en büyük
-
57-Hadid 11
men zâ ellezî : kim sahiptir, kim yapar
-
57-Hadid 12
zâlike : işte bu
-
57-Hadid 13
ve zâhiru-hu : ve onun dışında, dış kısmında
-
57-Hadid 13
el azâbu : azap
-
57-Hadid 20
azâbun : azap
-
57-Hadid 21
zâlike : işte bu
-
57-Hadid 22
zâlike : işte bu
-
57-Hadid 25
ve el mîzâne : ve mizan
-
58-Mücâdele 2
yuzâhirûne : zihar yapıyorlar, boşuyorlar (sen bana anamın sırtı gibisin diyorlar)
-
58-Mücâdele 3
yuzâhirûne : zihar yaparlar, boşarlar
-
58-Mücâdele 3
zâlikum : işte bu, işte böyle
-
58-Mücâdele 4
zâlike : işte bu
-
58-Mücâdele 4
azâbun : azap
-
58-Mücâdele 5
azâbun : bir azap
-
58-Mücâdele 7
min zâlike : bundan
-
58-Mücâdele 8
ve izâ câû-ke : ve sana geldiği zaman
-
58-Mücâdele 9
izâ tenâceytum : aranızda gizlice konuştuğunuz zaman
-
58-Mücâdele 11
izâ kîle : denildiği zaman
-
58-Mücâdele 11
ve izâ kîle : ve denildiği zaman
-
58-Mücâdele 12
izâ : olduğu zaman
-
58-Mücâdele 12
zâlike : işte bu
-
58-Mücâdele 15
azâben şedîden : şiddetli azap
-
58-Mücâdele 16
azâbun muhînun : alçaltıcı, rüsva edici azap
-
59-Haşr 2
mâ zanentum : siz zannetmediniz
-
59-Haşr 2
ve zannû : ve zannettiler, sandılar
-
59-Haşr 3
azâbu en nâri : ateşin azabı
-
59-Haşr 4
zâlike : işte bu
-
59-Haşr 13
zâlike : işte bu
-
59-Haşr 14
zâlike : işte bu
-
59-Haşr 15
zâkû : tattılar
-
59-Haşr 15
azâbun : azap
-
59-Haşr 17
ve zâlike : ve işte bu
-
59-Haşr 17
cezâû : ceza
-
59-Haşr 17
ez zâlimîne : zalimler
-
59-Haşr 21
hâzâ : bu
-
6-En'âm 7
in hâzâ illâ : bu ancak
-
6-En'âm 8
lâ yunzarûne : inzar edilmez, bekletilmez, mühlet verilmez
-
6-En'âm 15
azâbe : azap
-
6-En'âm 16
ve zâlike : ve işte bu
-
6-En'âm 19
hâzâ el kur'ânu : bu Kur'ân
-
6-En'âm 21
ez zâlimûne : zâlimler
-
6-En'âm 25
ve fî âzâni-him : ve onların kulaklarında vardır
-
6-En'âm 25
hattâ izâ câu-ke : hatta sana geldikleri zaman
-
6-En'âm 25
in hâzâ illâ : bu ancak, ...'den başka değil
-
6-En'âm 30
e leyse hâzâ : bu değil mi
-
6-En'âm 30
el azâbe : azap
-
6-En'âm 31
izâ câet-hum : onlara geldiği zaman
-
6-En'âm 31
evzâre-hum : (onların) yükleri, (kendi ağırlıkları, günahları)
-
6-En'âm 33
ez zâlimîne : zâlimler
-
6-En'âm 40
azâbu allâhi : Allah'ın azabı
-
6-En'âm 44
izâ ferihû : ferahladıkları zaman, ferahlayınca, sevinince
-
6-En'âm 44
fe izâ-hum : artık, o zaman onlar
-
6-En'âm 45
zalemû : zulmettiler
-
6-En'âm 47
azâbu allâhi : Allah'ın azabı
-
6-En'âm 47
ez zâlimûne : zâlimler
-
6-En'âm 49
el azâbu : azap
-
6-En'âm 50
hazâinu allâhi : Allah'ın hazineleri
-
6-En'âm 52
min ez zâlimîne : zâlimlerden
-
6-En'âm 53
kezâlike : işte böyle, böylece
-
6-En'âm 54
ve izâ : ve olduğu zaman
-
6-En'âm 55
ve kezâlike : ve işte böylece
-
6-En'âm 58
bi ez zâlimîn : zâlimleri
-
6-En'âm 61
hafazaten : muhafaza edici (koruyucu olarak)
-
6-En'âm 61
izâ câe : geldiği zaman
-
6-En'âm 65
azâben : bir azap
-
6-En'âm 68
ve izâ : ve olduğu zaman
-
6-En'âm 68
ez zâlimîne : zalimler
-
6-En'âm 70
ve azâbun elîmun : ve (elîm) acı azap
-
6-En'âm 75
ve kezâlike : ve böylece
-
6-En'âm 76
hâzâ : bu
-
6-En'âm 77
hâzâ : bu
-
6-En'âm 78
kâle hâzâ : dedi, bu
-
6-En'âm 78
hâzâ : bu
-
6-En'âm 84
ve kezâlike : ve işte böylece
-
6-En'âm 88
zâlike : işte bu
-
6-En'âm 92
ve hâzâ : ve bu
-
6-En'âm 93
iz ez zâlimûne : o zaman zalimleri
-
6-En'âm 93
azâb el hûni : alçaltıcı bir azap
-
6-En'âm 95
zâlikum allâhu : işte bu Allah'tır
-
6-En'âm 96
zâlike : işte bu
-
6-En'âm 99
izâ esmere : meyve (ürün, semere) verdiği zaman
-
6-En'âm 99
fî zâlikum : bunlarda vardır
-
6-En'âm 102
zâlikum allâhu : işte bu Allah
-
6-En'âm 105
ve kezâlike : ve işte böylece
-
6-En'âm 107
hafîzan : gözetleyici, muhafız
-
6-En'âm 108
kezâlike : işte böyle
-
6-En'âm 109
izâ câet : geldiği zaman
-
6-En'âm 112
ve kezâlike : ve böylece
-
6-En'âm 116
illâ ez zanne : ancak zan
-
6-En'âm 120
zâhire el ismi : açıkta olan günahı
-
6-En'âm 122
kezâlike : işte böyle, böylece
-
6-En'âm 123
ve kezâlike : ve işte böylece
-
6-En'âm 124
ve izâ : ve, olduğu zaman
-
6-En'âm 124
ve azâbun : ve bir azap
-
6-En'âm 125
kezâlike : işte böyle, böylece
-
6-En'âm 126
ve hâzâ : ve bu
-
6-En'âm 129
ve kezâlike : işte böylece
-
6-En'âm 129
ba'da ez zâlimîne : zalimlerin bir kısmını
-
6-En'âm 130
hâzâ : bu
-
6-En'âm 131
zâlike : işte bu
-
6-En'âm 135
ez zâlimûne : zâlimler
-
6-En'âm 136
hâzâ : bu
-
6-En'âm 136
bi za'mi-him : kendi zanlarıyla
-
6-En'âm 136
ve hâzâ : ve bu
-
6-En'âm 137
ve kezâlike : ve işte böyle, böylece
-
6-En'âm 138
bi za'mi-him : kendi zanları ile
-
6-En'âm 140
rezaka-hum allâhu : Allah onları rızıklandırdı
-
6-En'âm 141
izâ esmere : ürün verdiği zaman
-
6-En'âm 142
razaka-kum allâhu : Allah sizi rızıklandırdı
-
6-En'âm 144
bi hâzâ : bunları
-
6-En'âm 144
ez zâlimîne : zâlimler
-
6-En'âm 146
zâlike : böylece, işte böylece
-
6-En'âm 148
kezâlike : böyle, işte böyle
-
6-En'âm 148
zâkû : tattılar
-
6-En'âm 148
illâ ez zanne : ancak zanna
-
6-En'âm 150
hâzâ : bunu
-
6-En'âm 151
mâ zahere : zâhir olan, açık olan
-
6-En'âm 151
zâlikum : işte bunlar
-
6-En'âm 152
ve el mîzâne : ve tartı, terazi, mizan
-
6-En'âm 152
ve izâ : ve olduğu zaman
-
6-En'âm 152
zâ kurbâ : yakınlık sahibi (akraba), yakınınız
-
6-En'âm 152
zâlikum : işte bunlar
-
6-En'âm 153
hâzâ : bu
-
6-En'âm 153
zâlikum : işte bunlar
-
6-En'âm 155
ve hâza : ve bu
-
6-En'âm 157
sûe el azâbi : kötü, ağır bir azap
-
6-En'âm 160
fe lâ yuczâ : o zaman cezalandırılmaz
-
6-En'âm 163
ve bi zâlike : ve bununla
-
60-Mümtehine 9
ve zâherû : ve arka çıktılar, yardım ettiler
-
60-Mümtehine 9
ez zâlimûne : zalimler
-
60-Mümtehine 10
izâ : o zaman, olunca
-
60-Mümtehine 10
izâ : olduğu zaman, olduğu taktirde
-
60-Mümtehine 10
zâlikum : işte bu
-
60-Mümtehine 12
izâ câe-ke : size geldiği zaman
-
61-Saf 5
zâgû : döndüler
-
61-Saf 5
ezâga : döndürdü, çevirdi
-
61-Saf 6
hâzâ : bu
-
61-Saf 7
ez zâlimîne : zalimler
-
61-Saf 10
min azâbin : azaptan
-
61-Saf 11
zâlikum : işte bu
-
61-Saf 12
zâlike : işte bu
-
61-Saf 14
zâhirîne : gâlip gelenler, üstün olanlar
-
62-Cum'a 4
zâlike : işte bu
-
62-Cum'a 5
ez zâlimîne : zalimler
-
62-Cum'a 7
bi ez zâlimîne : zalimleri
-
62-Cum'a 9
izâ nûdiye : nida edildiği zaman, seslenildiği, çağrıldığı zaman
-
62-Cum'a 9
zâlikum : işte bu
-
62-Cum'a 10
fe izâ : artık olduğu zaman
-
62-Cum'a 11
ve izâ : ve olduğu zaman
-
63-Münâfikûn 1
izâ : olduğu zaman
-
63-Münâfikûn 3
zâlike : işte bu
-
63-Münâfikûn 4
ve izâ : ve o zaman
-
63-Münâfikûn 5
ve izâ : ve olduğu zaman
-
63-Münâfikûn 7
hazâinu : hazineler
-
63-Münâfikûn 9
zâlike : bu
-
63-Münâfikûn 10
rezaknâ-kum : sizi rızıklandırdık
-
63-Münâfikûn 11
izâ câe : geldiği zaman
-
64-Teğabün 4
bi zâti : sahip olan, ...de olan
-
64-Teğabün 5
fe zâkû : o zaman tattılar
-
64-Teğabün 5
azâbun : azap
-
64-Teğabün 6
zâlike : işte bu
-
64-Teğabün 7
ve zâlike : ve işte bu, bu
-
64-Teğabün 9
zâlike : işte bu (o)
-
64-Teğabün 9
zâlike : işte bu
-
65-Talâk 1
izâ tallaktum(u) : boşadığınız zaman
-
65-Talâk 1
zaleme : zulmetti
-
65-Talâk 1
ba'de zâlike : bundan sonra
-
65-Talâk 2
fe izâ : böylece, artık ..... olduğu zaman
-
65-Talâk 2
zâlikum : işte bu
-
65-Talâk 5
zâlike : işte bu
-
65-Talâk 8
azâben : azap
-
65-Talâk 9
zâkat : tattı
-
65-Talâk 10
azâben : azap
-
66-Tahrim 3
hâzâ : bu, bunu
-
66-Tahrim 4
tezâherâ : yardımlaşırsanız
-
66-Tahrim 4
ba'de zâlike : bundan sonra
-
66-Tahrim 4
zahîrun : yardımcı
-
66-Tahrim 11
ez zâlimîne : zalimler
-
67-Mülk 5
azâbe : azap
-
67-Mülk 6
azâbu : azap
-
67-Mülk 7
izâ : olduğu zaman
-
67-Mülk 13
bi zâti : sahip, de olan
-
67-Mülk 16
fe izâ : o zaman olunca
-
67-Mülk 20
hâzâ : bu
-
67-Mülk 21
hâzâ ellezî : o
-
67-Mülk 25
hâzâ : bu
-
67-Mülk 27
hâzâ : bu
-
67-Mülk 28
min azâbin : azaptan
-
68-Kalem 13
ba'de zâlike : bundan sonra (bundan başka)
-
68-Kalem 14
zâ : sahip olma
-
68-Kalem 15
izâ : olduğu zaman
-
68-Kalem 29
zâlimîne : zalimler, zalim kimseler
-
68-Kalem 33
kezâlike : işte böyle
-
68-Kalem 33
el azâbu : azap
-
68-Kalem 33
azâbu : azap
-
68-Kalem 40
bi zâlike : bunu
-
68-Kalem 44
bi hâzâ : bunu
-
69-Hâkka 13
izâ nufiha : üflendiği zaman
-
69-Hâkka 20
zanentu : zannettim, inandığım için biliyordum
-
7-A'râf 5
zâlimîne : zalimler
-
7-A'râf 15
min el munzarîne : bekletilenlerden, mühlet verilenlerden, izin verilenlerden
-
7-A'râf 19
min ez zâlimîne : zalimlerden
-
7-A'râf 22
zâkâ : tattılar (ikisi)
-
7-A'râf 23
zalem-nâ : zulmettik
-
7-A'râf 26
zâlike : bu, işte bu
-
7-A'râf 26
zâlike : bu, işte bu
-
7-A'râf 28
izâ faalû : yaptıkları zaman
-
7-A'râf 32
kezâlike : işte böylece
-
7-A'râf 33
mâ zahere : açıkta olan şey
-
7-A'râf 34
izâ câe : geldiği zaman
-
7-A'râf 37
izâ câet-hum : onlara geldiği zaman
-
7-A'râf 38
izâ eddârakû : ard arda biraraya geldikleri zaman, gelince
-
7-A'râf 38
azâben : azap
-
7-A'râf 39
fe zûkû el azâbe : o zaman, öyleyse azabı tadın
-
7-A'râf 40
kezâlike : işte böyle
-
7-A'râf 41
kezâlike : işte böyle
-
7-A'râf 41
ez zâlimîne : zalimler
-
7-A'râf 43
ve neza'nâ : ve çekip aldık
-
7-A'râf 43
li hâzâ : buna
-
7-A'râf 44
alâ ez zâlimîne : zalimlerin üzerine
-
7-A'râf 47
ve izâ surifet : ve çevrildikleri zaman
-
7-A'râf 47
el kavmi ez zâlimîne : zalimler kavmi, zalim kavim
-
7-A'râf 50
razaka-kum allâhu : Allah sizi rızıklandırdı
-
7-A'râf 51
hâzâ : bu
-
7-A'râf 57
izâ : olduğu zaman
-
7-A'râf 57
kezâlike : işte bunun gibi
-
7-A'râf 58
kezâlike : işte bunun gibi
-
7-A'râf 59
azâbe : azap
-
7-A'râf 69
ve zâdekum : ve size arttırdı, güçlü yaptı
-
7-A'râf 73
azâbun elîmun : elim, acı bir azap
-
7-A'râf 85
ve el mîzâne : ve mizan, tartı
-
7-A'râf 85
zâlikum hayrun : işte bu hayırlıdır
-
7-A'râf 101
kezâlike : böylece, işte
-
7-A'râf 103
fe zalemû : fakat zulmettiler
-
7-A'râf 107
izâ : olduğu zaman, öyle olunca
-
7-A'râf 108
fe izâ : o zaman, olduğu zaman, öyle olunca
-
7-A'râf 109
hâzâ : bu
-
7-A'râf 110
mâzâ : ne
-
7-A'râf 117
fe izâ : olduğu zaman
-
7-A'râf 123
hâzâ : bu
-
7-A'râf 131
izâ : olduğu zaman
-
7-A'râf 135
izâ : olduğu zaman
-
7-A'râf 141
sûel azâbi (sûe el azâbi) : azabın kötüsü, kötü azab
-
7-A'râf 141
ve fî zâlikum : ve işte bunda vardır
-
7-A'râf 145
mev'ızaten : nasihat ederek, vaaz ederek, öğüt vererek
-
7-A'râf 146
zâlike : işte bu
-
7-A'râf 148
zâlimîne : zalimler, zulmedenler
-
7-A'râf 150
mea el kavmi ez zâlimîne : zalim kavimle beraber, birlikte
-
7-A'râf 152
ve kezâlike : ve böylece, işte böyle
-
7-A'râf 156
azâbî : azabım
-
7-A'râf 160
ve zallelnâ : ve biz gölgeledik
-
7-A'râf 160
mâ razaknâ-kum : sizi rızıklandırdığımız şeyler
-
7-A'râf 160
ve mâ zâlemû-nâ : ve bize zulmetmediler
-
7-A'râf 162
ellezîne zalemû : onlar ki zulmettiler, zulmedenler
-
7-A'râf 163
kezâlike : işte böylece
-
7-A'râf 164
azâben şedîdâ : şiddetli bir azap
-
7-A'râf 165
zalemû : zulmettiler
-
7-A'râf 165
bi azâbin : bir azap ile
-
7-A'râf 167
sûe el azâbi : azabın kötüsü
-
7-A'râf 168
dûne zâlike : bunlardan başka, bunların dışında
-
7-A'râf 171
ve zannû : ve zannettiler
-
7-A'râf 172
an hâzâ : bundan
-
7-A'râf 174
ve kezâlike : ve işte böyle
-
7-A'râf 176
zâlike : o, işte o, işte böyle
-
7-A'râf 179
âzânun : kulaklar
-
7-A'râf 195
âzânun : kulaklar
-
7-A'râf 201
izâ messe-hum : onlara dokunduğu zaman
-
7-A'râf 201
fe izâ-hum : işte o zaman onlar
-
7-A'râf 203
ve izâ lem te'ti-him : ve onlara getirmediğin zaman
-
7-A'râf 203
hâzâ : bu
-
7-A'râf 204
ve izâ kurie el kur'ânu : ve Kur'ân okunduğu zaman
-
70-Meâric 1
bi azâbin : azabı
-
70-Meâric 11
min azâbi : azaptan
-
70-Meâric 15
lezâ : alev alev yanan ateş (cehennem)
-
70-Meâric 16
nezzâaten : soyup atan, yakıp kavuran
-
70-Meâric 20
izâ messe-hu : ona dokunduğu zaman
-
70-Meâric 21
ve izâ messe-hu : ve ona dokunduğu zaman
-
70-Meâric 27
min azâbi : azaptan
-
70-Meâric 28
azâbe : azap
-
70-Meâric 31
zâlike : işte bu, bu
-
70-Meâric 44
zâlike : işte bu
-
71-Nuh 1
azâbun : azap
-
71-Nuh 4
izâ : olduğu zaman
-
71-Nuh 7
âzâni-him : kulakları
-
71-Nuh 24
ez zâlimîne : zalimler
-
71-Nuh 28
ez zâlimîne : zalimler
-
72-Cin 5
zanennâ : zannettik
-
72-Cin 6
zâdû-hum : onların artırdılar
-
72-Cin 7
zannû : zannettiler
-
72-Cin 7
zanentum : siz zannettiniz
-
72-Cin 11
dûne zâlike : bunun dışında
-
72-Cin 12
zanennâ : anladık
-
72-Cin 17
azâben : azap
-
72-Cin 24
izâ raev : gördükleri zaman
-
73-Müzzemmil 13
zâ : sahip
-
73-Müzzemmil 13
ve azâben : ve azap
-
73-Müzzemmil 20
ve a'zame : ve daha büyük, en büyük
-
74-Müddessir 8
izâ nukıre : üflendiği zaman
-
74-Müddessir 9
zâlike : işte bu, işte o
-
74-Müddessir 21
nazara : nazar etti, baktı
-
74-Müddessir 24
hâzâ : bu
-
74-Müddessir 25
hâzâ : bu
-
74-Müddessir 31
mâzâ : ne, neyi
-
74-Müddessir 31
bi hâzâ : bununla
-
74-Müddessir 31
kezâlike : böylece, işte böyle
-
74-Müddessir 34
izâ esfere : ağarmaya başladığı zaman
-
75-Kıyamet 3
ızâme-hu : onun kemikleri
-
75-Kıyamet 7
izâ : olduğu zaman
-
75-Kıyamet 18
izâ : olduğu zaman
-
75-Kıyamet 26
izâ : olduğu, zaman
-
75-Kıyamet 28
ve zanne : ve anladı
-
75-Kıyamet 40
zâlike : bunlar
-
76-İnsan 5
mizâcu-hâ : onun mizacı, karışımı, terkibi, onun içindeki
-
76-İnsan 9
cezâen : bir karşılık
-
76-İnsan 11
zâlike : işte böyle
-
76-İnsan 12
ve cezâ-hum : ve onlara karşılığını verdi, onları mükâfatlandırdı
-
76-İnsan 17
mizâcu-hâ : onun karışımı, muhtevası, terkibi, içindeki
-
76-İnsan 19
izâ raeyte-hum : onları gördüğün zaman
-
76-İnsan 20
ve izâ raeyte : ve gördüğün zaman, baktığın zaman
-
76-İnsan 22
hâzâ : bu
-
76-İnsan 22
cezâen : karşılık, mükâfat
-
76-İnsan 28
ve izâ : ve olduğu zaman
-
76-İnsan 31
ve ez zâlimîne : ve zalimler
-
76-İnsan 31
azâben : azap
-
77-Mürselât 8
izâ : o zaman ..... olmuştur
-
77-Mürselât 9
ve izâ : ve o zaman ..... olmuştu
-
77-Mürselât 10
ve izâ : ve o zaman ..... olmuştur
-
77-Mürselât 11
ve izâ : ve o zaman ..... olmuştur
-
77-Mürselât 18
kezâlike : işte böyle
-
77-Mürselât 31
lâ zalîlin : gölgeli yapmaz, gölgelendirmez
-
77-Mürselât 35
hâzâ : bu
-
77-Mürselât 38
hâzâ : bu
-
77-Mürselât 44
kezâlike : işte böyle
-
77-Mürselât 48
ve izâ kîle : ve ..... denildiği zaman
-
78-Nebe 26
cezâen : karşılık, ceza olarak
-
78-Nebe 28
kizzâben : tekzip ederek
-
78-Nebe 30
azâben : azap
-
78-Nebe 35
ve lâ kizzâben : ve yalan olmaz, yoktur
-
78-Nebe 36
cezâen : karşılık olarak
-
78-Nebe 39
zâlike : işte
-
78-Nebe 40
azâben : bir azap
-
79-Nâziât 11
izâ kunnâ : biz olduğumuz zaman
-
79-Nâziât 11
izâmen : kemik
-
79-Nâziât 14
izâ : o zaman
-
79-Nâziât 26
fî zâlike : bunda vardır
-
79-Nâziât 30
zâlike : bu
-
79-Nâziât 34
fe izâ : fakat ..... olduğu zaman
-
8-Enfâl 1
zâte : sahip olunan hal, durum
-
8-Enfâl 2
izâ zukirallâhu (zukire allâhu) : Allah zikredildiği zaman
-
8-Enfâl 2
ve izâ tuliyet : ve okunduğu zaman
-
8-Enfâl 2
zâdet-hum : onların artırdı
-
8-Enfâl 3
razaknâ-hum : onları rızıklandırdık (rızık olarak verdik)
-
8-Enfâl 7
zâti eş şevketi : silâh sahibi
-
8-Enfâl 13
zâlike : işte bu
-
8-Enfâl 14
zâlikum : işte bu, işte böyle, böylece
-
8-Enfâl 14
azâbe en nâri : ateşin azabı
-
8-Enfâl 15
izâ lekîtum : karşılaştığınız zaman
-
8-Enfâl 15
zahfen : toplu olarak
-
8-Enfâl 18
zâlikum : işte böyle
-
8-Enfâl 24
izâ deâ-kum : sizi davet ettiği zaman
-
8-Enfâl 25
ellezîne zalemû : zulmeden kimseler
-
8-Enfâl 26
ve razaka-kum : ve size rızıklar verdi
-
8-Enfâl 31
ve iza tutlâ : ve tilâvet edildiği, okunduğu zaman
-
8-Enfâl 31
hâzâ : bu
-
8-Enfâl 31
hâzâ : bu
-
8-Enfâl 32
hâzâ : bu
-
8-Enfâl 32
bi azâbin elîmin : acı azabı
-
8-Enfâl 35
el azâbe : azabı
-
8-Enfâl 43
ve le tenâza'tum : ve elbette anlaşmazlığa (nizaya) düşerdiniz
-
8-Enfâl 43
bi zâti es sudûri : göğüslerde olanı, sinelerde olanı
-
8-Enfâl 45
izâ lekîtum : karşı karşıya geldiğiniz, karşılaştığınız zaman
-
8-Enfâl 50
azâbe el harîki : yakıcı azabı
-
8-Enfâl 51
zâlike : bu, işte bu
-
8-Enfâl 51
bi zallâmin : zulmeden, zulmedici
-
8-Enfâl 53
zâlike : bu
-
8-Enfâl 54
zâlimîne : zalimler
-
8-Enfâl 68
azâbun : azap
-
80-Abese 22
izâ : olduğu zaman
-
80-Abese 33
izâ : olduğu zaman
-
81-Tekvir 1
izâ : olduğu zaman
-
81-Tekvir 2
ve izâ : ve olduğu zaman
-
81-Tekvir 3
ve izâ : ve olduğu zaman
-
81-Tekvir 4
ve izâ : ve olduğu zaman
-
81-Tekvir 5
ve izâ : ve olduğu zaman
-
81-Tekvir 6
ve izâ : ve olduğu zaman
-
81-Tekvir 7
ve izâ : ve olduğu zaman
-
81-Tekvir 8
ve izâ : ve olduğu zaman
-
81-Tekvir 10
ve izâ : ve olduğu zaman
-
81-Tekvir 11
ve izâ : ve olduğu zaman
-
81-Tekvir 12
ve izâ : ve olduğu zaman
-
81-Tekvir 13
ve izâ : ve olduğu zaman
-
81-Tekvir 17
izâ : olduğu zaman
-
81-Tekvir 18
izâ : olduğu zaman
-
82-İnfitâr 1
izâ : olduğu zaman
-
82-İnfitâr 2
ve izâ : ve olduğu zaman
-
82-İnfitâr 3
ve izâ : ve olduğu zaman
-
82-İnfitâr 4
ve izâ : ve olduğu zaman
-
83-Mutaffifin 2
izâ : olduğu zaman
-
83-Mutaffifin 3
ve izâ : ve olduğu zaman
-
83-Mutaffifin 13
izâ : olduğu zaman
-
83-Mutaffifin 17
hâzâ ellezî : bu ..... o ki, o şey
-
83-Mutaffifin 26
ve fî zâlike : ve bunda
-
83-Mutaffifin 27
mizâcu-hu : onun karışımı, muhtevası
-
83-Mutaffifin 30
izâ : zaman
-
83-Mutaffifin 31
ve izâ : ve olduğu zaman
-
83-Mutaffifin 32
ve izâ : ve olduğu zaman
-
84-İnşikak 1
izâ : olduğu zaman
-
84-İnşikak 3
izâ : olduğu zaman
-
84-İnşikak 10
zahri-hî : onun sırtı, onun arkası
-
84-İnşikak 14
zanne : zannetti, sandı
-
84-İnşikak 18
izâ : olduğu zaman
-
84-İnşikak 21
ve izâ : ve olduğu zaman
-
84-İnşikak 24
bi azâbin : azap ile
-
85-Bürûc 1
zâti : sahibi
-
85-Bürûc 5
zâti : sahibi (içinde var)
-
85-Bürûc 10
azâbu : azap
-
85-Bürûc 10
azâbu : azap
-
85-Bürûc 11
zâlike : işte bu
-
86-Târık 11
zâti : sahip
-
86-Târık 12
zâti : sahip
-
87-A'lâ 18
hâzâ : bu
-
88-Ğâşiye 24
el azâbe : azap
-
89-Fecr 4
izâ : olduğu zaman
-
89-Fecr 5
fî zâlike : bunda
-
89-Fecr 7
zâtî : sahip
-
89-Fecr 13
azâbin : azap
-
89-Fecr 15
izâ mâ : ne zaman
-
89-Fecr 16
izâ mâ : ne zaman
-
89-Fecr 21
izâ : olduğu zaman
-
89-Fecr 25
azâbe-hû : onun azabı
-
9-Tevbe 3
ve ezanun : ve ilândır, açıkça bildirmektir, bir bildiridir
-
9-Tevbe 3
bi azâbin : bir azap ile
-
9-Tevbe 4
ve lem yuzâhirû : ve yardımlaşmazlar, arka çıkmazlar
-
9-Tevbe 5
fe izânseleha (fe izâ inseleha) : artık, sona erdiği, geçtiği zaman
-
9-Tevbe 6
zâlike : işte bu
-
9-Tevbe 15
gayza : öfke, gayz
-
9-Tevbe 19
el kavme ez zâlimîne : zalim kavmi
-
9-Tevbe 20
a'zamu : en büyük
-
9-Tevbe 23
humu ez zâlimûne : onlar zalimler
-
9-Tevbe 26
ve zâlike : ve işte bu
-
9-Tevbe 26
cezâu el kâfirîne : kâfirlerin cezası
-
9-Tevbe 27
min ba'di zâlike : bundan sonra
-
9-Tevbe 28
âmi-him hâzâ : onların bu yılı
-
9-Tevbe 30
zâlike : bu
-
9-Tevbe 34
bi azâbin elîmin : elîm, acı azap ile
-
9-Tevbe 35
hâzâ : bu
-
9-Tevbe 36
zâlike ed dînu el kayyimu : bu kayyum olan dîndir
-
9-Tevbe 38
izâ kîle lekum : size denildiği zaman
-
9-Tevbe 39
azâben elîmen : elîm (acı) azap
-
9-Tevbe 41
zâlikum : işte bu
-
9-Tevbe 47
mâ zâdû-kum : size artırmaz
-
9-Tevbe 47
biz zâlimîne : zalimleri
-
9-Tevbe 48
ve zahere : ve ortaya çıktı, belli oldu, açığa çıktı
-
9-Tevbe 52
bi azâbin : bir azabı
-
9-Tevbe 58
îzâ : o zaman
-
9-Tevbe 61
azâbun elîmun : elîm (acı) bir azap
-
9-Tevbe 63
zâlike el hızyu el azîmu : işte bu en büyük rüsvalık, rezilliktir
-
9-Tevbe 68
azâbun : bir azap
-
9-Tevbe 72
zâlike : işte
-
9-Tevbe 74
azâben elîmen : elîm (acı) azap
-
9-Tevbe 79
azâbun elîmun : elîm (acı) azap
-
9-Tevbe 80
zâlike : işte bu
-
9-Tevbe 82
cezâen : ceza, bedel (negatif veya pozitif karşılık) olarak
-
9-Tevbe 86
ve izâ unzilet : ve indirildiği zaman
-
9-Tevbe 89
zâlike : işte bu
-
9-Tevbe 90
azâbun elîmun : elîm (acı) azap
-
9-Tevbe 91
izâ nasahû : nasihat edip, öğüt vererek sadık kaldıkları taktirde
-
9-Tevbe 92
izâ mâ etev-ke : sana geldikleri zaman
-
9-Tevbe 94
izâ reca'tum : siz geri döndüğünüz zaman
-
9-Tevbe 95
izâ inkalebtum : (geri) döndüğünüz zaman
-
9-Tevbe 95
cezâen : ceza olarak, bedel olarak, negatif veya pozitif karşılık olarak
-
9-Tevbe 100
zâlike el fevzu el azîmu : işte bu en büyük fevzdir, en büyük kurtuluştur, en büyük mükâfatdır
-
9-Tevbe 101
ilâ azâbin azîmin : büyük azaba
-
9-Tevbe 109
el kavme ez zâlimîne : zalimler kavmi, topluluğu, zalim kavim
-
9-Tevbe 110
lâ yezâlu : zail olmaz, devam eder
-
9-Tevbe 111
ve zâlike : ve işte
-
9-Tevbe 118
izâ dâkat aleyhim : onlara dar gelmişti
-
9-Tevbe 118
ve zannû : ve anladılar
-
9-Tevbe 120
zâlike : böylece
-
9-Tevbe 120
zameun : aşırı susuzluk
-
9-Tevbe 122
izâ receû : geri döndükleri zaman
-
9-Tevbe 123
gilzaten : sertlik, kuvvet, azîm
-
9-Tevbe 124
ve îzâ mâ unzilet : ve bir şey indirildiği zaman
-
9-Tevbe 124
zâdet-hu : onu arttırdı
-
9-Tevbe 124
fe zâdet-hum : o zaman, fakat, böylece onların arttırdı
-
9-Tevbe 125
fe zâdet-hum : böylece onların arttırdı
-
9-Tevbe 127
ve îzâ mâ unzilet : ve bir şey indirildiği zaman
-
9-Tevbe 127
nazara : baktı, bakar
-
90-Beled 1
hâzâ : bu
-
90-Beled 2
hâzâ : bu
-
90-Beled 15
zâ : sahip, ...oldu, ...olan
-
90-Beled 16
zâ : sahip, ...olan
-
91-Şems 2
izâ : olduğu zaman
-
91-Şems 3
izâ : olduğu zaman
-
91-Şems 4
izâ : olduğu zaman
-
92-Leyl 1
izâ : olduğu zaman, olduğu an, olacağı an
-
92-Leyl 2
izâ : olduğu zaman, olduğu an, olacağı an
-
92-Leyl 11
izâ : olduğu zaman
-
92-Leyl 14
telezzâ : alevleri çoğalan, yakıcılığı gittikçe artan
-
92-Leyl 19
tuczâ : karşılığı olsun
-
93-Duhâ 2
izâ : olduğu zaman
-
94-İnşirâh 3
zahre-ke : senin sırtın
-
94-İnşirâh 7
izâ : olduğu zaman
-
95-Tin 3
hâzâ : bu
-
96-Alak 10
izâ : olduğu zaman
-
98-Beyyine 5
ve zâlike : işte bu
-
98-Beyyine 8
cezâu-hum : onların karşılığı, mükâfatı
-
98-Beyyine 8
zâlike : işte bu
-
99-Zilzâl 1
izâ zulzileti : sarsıldığı zaman
-
99-Zilzâl 1
zilzâle-hâ : onun şiddetli sarsıntısı