Kur'an İçerisinde Arama
Sayfayı Yenile
Arapça Metin Arama (Harekeli)
Aranan Kelime : zî
Aranan Yer : Arapça Kelime Meali (Latin Harfleriyle)
Bulunan Sonuç : 2644
-
1-Fâtiha 7
ellezîne : ki onlar
-
10-Yunus 2
en enzirin : uyarması
-
10-Yunus 2
ellezîne âmenû : âmenû olan (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen) kimseler
-
10-Yunus 3
ellezî halaka : ki o yarattı
-
10-Yunus 4
li yecziye : ödemek için, mükâfatını vermek için
-
10-Yunus 4
ellezîne âmenû : âmenû olan (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen) kimseler
-
10-Yunus 4
ve ellezîne keferû : ve inkâr eden kimseler
-
10-Yunus 5
ellezî ceale : ki o kıldı (yarattı)
-
10-Yunus 5
menâzile : menziller, yörüngeler
-
10-Yunus 7
ellezîne lâ yercûne : dilemeyen kimseler
-
10-Yunus 7
ve ellezîne : ve o kimseler
-
10-Yunus 9
ellezîne âmenû : âmenû olan (Allah'a ölmeden önce ulaşmayı dileyen) kimseler
-
10-Yunus 11
ellezîne lâ yercûne : dilemeyen kimseler
-
10-Yunus 13
neczi : cezalandırırız
-
10-Yunus 15
ellezîne lâ yercûne : dilemeyen kimseler
-
10-Yunus 15
yevmin azîmin : büyük gün
-
10-Yunus 17
keziben : yalan olarak, yalanla
-
10-Yunus 20
unzile : indirildi
-
10-Yunus 20
fe entezirû : artık bekleyin
-
10-Yunus 20
min el muntezirîne : bekleyenlerdenim
-
10-Yunus 22
huve ellezî : odur
-
10-Yunus 22
min hâzihi : bundan
-
10-Yunus 26
li ellezîne : o kimseler için (vardır)
-
10-Yunus 26
ve zîyâdetun : ve onun ziyadesi, daha fazlası
-
10-Yunus 26
ve lâ zilletun : ve ne de bir zillet, hakirlik, küçük düşme (yoktur)
-
10-Yunus 27
ve ellezîne kesebû : ve kazanan kimselerin
-
10-Yunus 27
zilletun : bir zillet, hakirlik, küçük düşme
-
10-Yunus 28
lillezîne (li ellezîne) : o kimselere
-
10-Yunus 33
alellezîne (alâ ellezîne) : o kimselere
-
10-Yunus 37
ellezî beyne yedey-hi : onların ellerinde olanı (onların elleri arasında olanı)
-
10-Yunus 39
ellezîne min kabli-him : onlardan önceki kimseler
-
10-Yunus 45
ellezîne kezzebû : yalanlayan kimseler, yalanlayanlar
-
10-Yunus 46
ellezî naıdu-hum : onlara vaadettiğimiz
-
10-Yunus 52
li ellezîne zalemû : zulmedenlere
-
10-Yunus 53
bi mu'cizîne : aciz bırakan kimse
-
10-Yunus 59
ezine : izin mi verdi
-
10-Yunus 60
ellezîne yefterûne : iftira eden kimseler
-
10-Yunus 60
alâ allahi el kezibe : Allah'a yalan
-
10-Yunus 63
ellezîne : o kimseler
-
10-Yunus 64
huve el fevzu el azîm : o en büyük mükâfat (fevzdir)
-
10-Yunus 66
ellezîne yed'ûne : dua eden kimseler
-
10-Yunus 67
ellezî ceale : ki o kıldı, yaptı
-
10-Yunus 69
ellezîne yefterûne : iftira eden kimseler
-
10-Yunus 69
el kezibe : yalan
-
10-Yunus 70
nuzîku-hum : onlara tattıracağız
-
10-Yunus 71
ve lâ tunzirûne : ve beklemeyin
-
10-Yunus 73
ellezîne kezzebû : yalanlayan kimseler
-
10-Yunus 88
zîneten : süs, ziynet
-
10-Yunus 89
ellezîne lâ ya'lemûne : bilmeyen kimseler
-
10-Yunus 90
ellezî âmenet : ki ona îmân etti (inandı)
-
10-Yunus 94
ellezîne yakreûne : okuyan kimseler
-
10-Yunus 95
min ellezîne : o kimselerden
-
10-Yunus 96
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
10-Yunus 100
ellezîne lâ ya'kılûne : akıl etmeyen kimseler
-
10-Yunus 102
yentezırûne : bekliyorlar
-
10-Yunus 102
ellezîne halev : yalnız, gelip geçenler
-
10-Yunus 102
fentezırû (fe intezırû) : artık bekleyin
-
10-Yunus 102
min el muntezirîne : bekleyenlerden
-
10-Yunus 103
ellezine âmenû : âmenû olanları (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler)
-
10-Yunus 104
ellezîne ta'budûne : sizin ibadet ettiklerinize, sizin kulluk ettiklerinize, taptıklarınıza
-
10-Yunus 104
ellezî yeteveffâ-kum : sizi vefat ettirir, ettirecektir
-
100-Âdiyât 11
yevme izin : o gün, izin günü
-
101-Kâria 6
mevâzînu-hu : onun tartıları
-
101-Kâria 8
mevâzînu-hu : tartıları
-
102-Tekâsür 8
yevme izin : o gün, izin günü
-
103-Asr 3
ellezîne : onlar, olanlar
-
104-Hümeze 2
ellezî : o ki
-
106-Kureyş 4
ellezî : o ki
-
107-Mâ'ûn 1
ellezî : ki o, olan, yapan
-
107-Mâ'ûn 1
yukezzibu : yalanlıyor
-
107-Mâ'ûn 2
ellezî : ki o, olan, yapan
-
107-Mâ'ûn 5
ellezîne : ki onlar, onlar ki
-
107-Mâ'ûn 6
ellezîne : onlar, ..
yapanlar
-
11-Hûd 2
nezîrun : bir uyarıcı
-
11-Hûd 3
zî : sahip
-
11-Hûd 7
ve huve ellezî : ve odur ki
-
11-Hûd 7
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
11-Hûd 8
yestehziûne : alay ediyorlar
-
11-Hûd 11
illâ ellezîne : ancak o kimseler (onlar hariç)
-
11-Hûd 12
unzile : indirildi
-
11-Hûd 12
nezîrun : uyarıcısın
-
11-Hûd 14
unzile : indirildi
-
11-Hûd 15
ve zînete-hâ : ve onun süsünü, ziynetini
-
11-Hûd 16
ellezîne : o kimseler
-
11-Hûd 18
keziben : yalan olarak, yalanla
-
11-Hûd 18
ellezîne kezebû : yalan söyleyen kimseler
-
11-Hûd 19
ellezîne : o kimseler
-
11-Hûd 20
mu'cizîne : aciz bırakanlar
-
11-Hûd 21
ellezîne : o kimseler
-
11-Hûd 23
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
11-Hûd 25
nezîrun : bir uyarıcıyım
-
11-Hûd 27
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
11-Hûd 27
illellezîne (illâ ellezîne) : o kimselerden başka
-
11-Hûd 27
erâzilu-nâ : bizden aşağı (fakir, zayıf ve aciz)
-
11-Hûd 27
kâzibîne : yalanlayanlar, yalancılar
-
11-Hûd 28
nulzimu-kum-(û)-hâ : sizi ona mecbur tutalım (zorlayalım) (elzem, mecbur, gerekli)
-
11-Hûd 29
ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyen (âmenû olan) kimseler
-
11-Hûd 31
lillezîne (li ellezîne) : o kimselere
-
11-Hûd 33
bi mu'cizîne : aciz bırakan kimseler
-
11-Hûd 37
fîllezîne (fî ellezîne) : o kimseler hakkında
-
11-Hûd 39
yuhzî-hi : onu alçaltır
-
11-Hûd 42
ma'zilin : ayrı yer, kenar
-
11-Hûd 51
alellezî (alâ ellezî) : ona aittir
-
11-Hûd 52
ve yezid-kum : ve size arttırsın
-
11-Hûd 55
lâ tunzırû-ni : bana mühlet vermeyin, beni bekletmeyin
-
11-Hûd 58
ve ellezîne : ve onlar
-
11-Hûd 58
galîzin : çok şiddetli, ağır
-
11-Hûd 60
hâzihi ed dunyâ : bu dünyada
-
11-Hûd 63
tezîdûne-nî : bana artırırsınız
-
11-Hûd 64
hâzihî : bu
-
11-Hûd 66
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
11-Hûd 66
yevmi izin : izin günü
-
11-Hûd 66
el azîzu : azîzdir, yücedir
-
11-Hûd 67
ellezîne zalemû : zulmeden kimseleri
-
11-Hûd 69
iclin hanîzin : kızarmış buzağı
-
11-Hûd 86
bi hafîzin : muhafız, gözleyici
-
11-Hûd 91
bi azîzin : azîz, güçlü ve üstün
-
11-Hûd 92
zıhriyyen : arkaya atarak (unutarak)
-
11-Hûd 93
yuhzî-hi : onu alçaltır
-
11-Hûd 93
kâzibun : yalancı
-
11-Hûd 94
ve ellezîne âmenû : ve âmenû olan kimseler
-
11-Hûd 94
ellezîne zalemû : zulmeden kimseleri
-
11-Hûd 99
fî hâzi-hi : bunda, burada
-
11-Hûd 106
ellezîne şekû : şâkî olanlar, mutsuz olanlar, bed- baht olanlar
-
11-Hûd 108
ellezîne suidû : mutlu olanlar, said olanlar
-
11-Hûd 108
meczûzin \n(gayre meczûzin) : kesinti, kesilmiş \n: (kesintisiz, devamlı, kesilmeyen)
-
11-Hûd 113
ilâ ellezîne zalemû : zulmeden (zalim olan) kimselere
-
11-Hûd 114
zikrâ : zikir, öğüt, hatırlatma
-
11-Hûd 116
ellezîne zalemû : zulmeden kimseler
-
11-Hûd 120
fî hâzihi : bunda
-
11-Hûd 120
ve zikrâ : ve zikir
-
11-Hûd 121
ellezîne lâ yu'minû : mü'min olmayan kimseler
-
11-Hûd 122
ve intazırû : ve gözleyin, bekleyin
-
11-Hûd 122
muntazırûne : bekleyenler, gözleyenler
-
114-Nâs 5
ellezî : ki o
-
12-Yusuf 13
ez zi'bu : bir kurt
-
12-Yusuf 14
ez zi'bu : bir kurt
-
12-Yusuf 17
ez zi'bu : kurt
-
12-Yusuf 18
bi demin kezibin : yalancı kan ile
-
12-Yusuf 21
ellezî işterâ-hu : onu satın alan kişi
-
12-Yusuf 22
neczî : ödüllendiririz, mükâfat veririz, ceza (karşılık) veririz
-
12-Yusuf 25
ve kaddet \n(kadde) \n(kadde (kalın d ile yazılırsa)) \n(kudde) : ve yırttı \n: (boyuna yırttı) \n: (enine yırttı) \n: (yırtıldı)
-
12-Yusuf 26
min el kâzibîne : yalancılardan
-
12-Yusuf 28
azîmun : büyüktür
-
12-Yusuf 30
emre'etu el azîzi : azîzin (vezirin) hanımı
-
12-Yusuf 32
ellezî lumtunne-nî : beni kınadığınız kimse
-
12-Yusuf 41
ellezî : ki o
-
12-Yusuf 42
lillezî (li ellezî) : o kimseye
-
12-Yusuf 42
zikre : hatırlama, anma
-
12-Yusuf 45
ellezî necâ : kurtulan kimse
-
12-Yusuf 51
kâlet imre'etu el azîzi : azîzin hanımı dedi
-
12-Yusuf 57
lillezîne (li ellezîne) : o kimseler için
-
12-Yusuf 59
bi cehâzi-him : zahire yüklerini
-
12-Yusuf 59
el munzilîne : ağırlayanlar, ikram edenler
-
12-Yusuf 65
hâzihî : bu
-
12-Yusuf 70
bi cehâzi-him : onların yüklerini
-
12-Yusuf 70
muezzinun : müezzin, seslenen kişi, seslenmekle görevli kişi
-
12-Yusuf 74
in kuntum kâzibîne : eğer siz yalan söylüyorsanız
-
12-Yusuf 75
neczî ez zâlimîne : biz zalimleri cezalandırırız
-
12-Yusuf 76
zî ilmin : ilim sahibi
-
12-Yusuf 78
yâ eyyuhâ el azîzu : ey azîz
-
12-Yusuf 81
hâfizîne : koruyanlar, bilenler (bilgiyi muhafaza edenler, bilgi sahibi olanlar)
-
12-Yusuf 84
kezîmun : üzüntüsünü saklayan
-
12-Yusuf 88
yâ eyyuhâ el azîzu : ey vezir, ey azîz
-
12-Yusuf 88
yeczî : karşılığını öder, mükâfatını verir
-
12-Yusuf 104
zikrun : zikirdir, öğüt ve hatırlatmadır
-
12-Yusuf 108
hâzihî : bu
-
12-Yusuf 109
ellezîne min kabli-him : onlardan önceki kimseler
-
12-Yusuf 109
lillezînettekav : takva sahibi olan kimseler için
-
12-Yusuf 110
kuzibû : yalanlandılar
-
12-Yusuf 111
ellezî beyne : arasında olan
-
13-Ra'd 1
ve ellezî : ve ki o
-
13-Ra'd 1
unzile : indirildi
-
13-Ra'd 2
allâhu ellezî : Allah o ki
-
13-Ra'd 3
ellezî : ki o
-
13-Ra'd 5
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
13-Ra'd 7
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
13-Ra'd 7
unzile : indirildi
-
13-Ra'd 7
munzirun : uyarıcı, uyaran
-
13-Ra'd 12
ellezî : ki o
-
13-Ra'd 14
ve ellezîne : ve o kimseler
-
13-Ra'd 15
ve zilâlu-hum : ve onların gölgeleri
-
13-Ra'd 18
lillezînestecâbû : icabet edenler için vardır
-
13-Ra'd 18
ve ellezîne : ve o kimseler ki
-
13-Ra'd 19
unzile : indirildi
-
13-Ra'd 20
ellezîne : o kimseler
-
13-Ra'd 21
ve ellezîne : ve o kimseler
-
13-Ra'd 22
vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler
-
13-Ra'd 25
ve ellezîne : ve o kimseler ki
-
13-Ra'd 27
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
13-Ra'd 27
unzile : indirildi
-
13-Ra'd 28
ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyen, âmenû olan kimseler
-
13-Ra'd 28
bi zikri allâhi : Allah'ın zikri ile
-
13-Ra'd 28
bi zikrillâhi (zikri allâhi) : Allah'ın zikri ile
-
13-Ra'd 29
ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
-
13-Ra'd 30
ellezî : ki onu
-
13-Ra'd 31
ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
-
13-Ra'd 31
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
13-Ra'd 32
istuhzie : alay edildi
-
13-Ra'd 32
lillezîne (li ellezîne) : o kimselere
-
13-Ra'd 33
lillezîne (li ellezîne) : o kimselere
-
13-Ra'd 35
ve zillu-hâ : ve onun gölgesi
-
13-Ra'd 35
ukbâ ellezîne ittekav : takva sahiplerinin sonu
-
13-Ra'd 36
vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler
-
13-Ra'd 36
bimâ unzile : indirilen şeye
-
13-Ra'd 40
ellezî neidu-hum : onlara vaadettiğimizi
-
13-Ra'd 42
ellezîne min kabli-him : onlardan önceki kimseler
-
13-Ra'd 43
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler, kâfir olanlar
-
14-İbrahim 1
el azîzi : azîz olan, izzet sahibi olan
-
14-İbrahim 2
ellezî : o ki
-
14-İbrahim 3
ellezîne : o kimseler, onlar
-
14-İbrahim 4
el azîzu : izzet sahibi, azîz olandır
-
14-İbrahim 6
azîmun : azîm, büyük
-
14-İbrahim 7
le ezîdenne-kum : mutlaka, elbette size artırırım
-
14-İbrahim 9
nebeu ellezîne : o kimselerin haberi
-
14-İbrahim 9
ve ellezîne : ve o kimseler
-
14-İbrahim 13
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
14-İbrahim 18
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olanlar
-
14-İbrahim 20
bi azîzin : güç, zor, büyük (bir iş)
-
14-İbrahim 21
li ellezîne istekberû : kibirlenen kimselere
-
14-İbrahim 21
e cezi'nâ : feryat mı ettik
-
14-İbrahim 23
ellezîne : o kimseler
-
14-İbrahim 27
ellezîne âmenû : ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler, âmenû olanlar
-
14-İbrahim 28
ilellezîne (ilâ ellezîne) : o kimseleri
-
14-İbrahim 31
ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler, âmenû olanlar
-
14-İbrahim 32
allâhu ellezî : Allah, ki o
-
14-İbrahim 37
zî zer'ın : ekine sahip
-
14-İbrahim 39
ellezî : ki o
-
14-İbrahim 44
ve enzir : ve uyar
-
14-İbrahim 44
ellezîne zalemû : zulmeden kimseler
-
14-İbrahim 45
ellezîne zalemû enfuse-hum : nefslerine zulmeden kimseler
-
14-İbrahim 47
azîzun : azîzdir, yücedir
-
14-İbrahim 49
yevme izin : izin günü
-
14-İbrahim 51
li yecziye allâhu : Allah'ın karşılığını (ceza veya mükâfat) vermesi içindir
-
15-Hicr 2
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
15-Hicr 6
yâ eyyuhâ ellezî : ey o kimse
-
15-Hicr 6
nuzzile : indirildi
-
15-Hicr 6
aleyhi ez zikru : ona zikir
-
15-Hicr 8
mâ nunezzilu : indirmeyiz
-
15-Hicr 9
ez zikre : zikir
-
15-Hicr 11
yestehziûne : alay ederler
-
15-Hicr 16
li en nâzırîne : bakanlar için
-
15-Hicr 20
bi râzıkîne : rızık vericiler, rızıklandıranlar
-
15-Hicr 21
ve mâ nunezzilu-hû : ve onu indirmeyiz
-
15-Hicr 22
bi hâzinîne : hazineler oluşturan
-
15-Hicr 36
fe enzır-nî : öyleyse beni beklet, bana mühlet (zaman, süre) ver
-
15-Hicr 87
el azîme : büyük, azîm
-
15-Hicr 89
el nezîru : nezir, uyarıcı
-
15-Hicr 91
ellezîne : o kimseler ki
-
15-Hicr 95
el mustehziîne : alay edenler
-
15-Hicr 96
ellezîne : o kimseler
-
16-Nahl 2
yunezzilu : indirir
-
16-Nahl 2
en enzirû : uyarmaları (için), uyarsınlar diye
-
16-Nahl 8
ve zîneten : ve süs olarak
-
16-Nahl 10
ellezî : ki o
-
16-Nahl 14
ellezî : ki o
-
16-Nahl 20
vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler ki
-
16-Nahl 22
fellezîne (fe ellezîne) : böylece, artık, hâlâ o kimseler
-
16-Nahl 25
ellezîne : o kimseler
-
16-Nahl 25
mâ yezirûne : yüklendikleri şey
-
16-Nahl 26
ellezîne min kabli-him : onlardan önceki kimseler
-
16-Nahl 27
yuhzî-him : onları zelil edecek, rezil rüsva edecek, alçaltacak
-
16-Nahl 27
ellezîne : ki onlar
-
16-Nahl 27
ellezîne : onlar, o kimseler
-
16-Nahl 28
ellezîne : o kimseler
-
16-Nahl 30
lillezîne (li ellezîne) : o kimselere
-
16-Nahl 30
fî hâzihi ed dunyâ : bu dünyada vardır
-
16-Nahl 31
yeczîllâhu (yeczî allâhu) : Allah mükâfatlandırır (cezalandırır, karşılığını verir)
-
16-Nahl 32
ellezîne : o kimseler, onlar
-
16-Nahl 33
ellezîne : o kimseler, onlar
-
16-Nahl 34
yestehziûne : alay ediyorlar
-
16-Nahl 35
ellezîne eşrekû : şirk koşan kimseler
-
16-Nahl 35
ellezîne : o kimseler
-
16-Nahl 36
el mukezzibîne : yalanlayanlar, tekzib edenler
-
16-Nahl 39
ellezî yahtelifûne : onlar ihtilâfa düşerler
-
16-Nahl 39
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler, kâfirler
-
16-Nahl 39
kâzibîne : yalancılar
-
16-Nahl 41
ve ellezîne hâcerû : ve hicret edenler
-
16-Nahl 42
ellezîne : onlar
-
16-Nahl 43
ehle ez zikri : zikir ehli (daimî zikrin sahibi)
-
16-Nahl 44
ez zikre : zikir (Kur'ân-ı Kerim)
-
16-Nahl 44
mâ nuzzile : indirilen şey(ler)
-
16-Nahl 45
ellezîne mekerû : tuzak kuranlar, hileler düzenleyenler
-
16-Nahl 46
mu'cizîne : aciz bırakanlar
-
16-Nahl 48
zilâlu-hu : onun gölgesi
-
16-Nahl 58
kezîmun : kızgın, öfkeli
-
16-Nahl 60
lillezîne (li ellezîne) : onlara aittir
-
16-Nahl 60
el azîzu : azîzdir, yücedir
-
16-Nahl 62
el kezibe : yalan
-
16-Nahl 64
ellezî ihtelefû : ihtilâfa düştükleri şey
-
16-Nahl 68
en ittehızî : (edinmek) edinmesini
-
16-Nahl 71
femellezîne (fe mâ ellezîne) : o kimseler değiller
-
16-Nahl 81
zılâlen : gölgeler, gölgelikler
-
16-Nahl 84
lâ yu'zenu \n(ezine) : izin verilmez \n: (izin verdi)
-
16-Nahl 84
li ellezîne : o kimselere
-
16-Nahl 85
ellezîne : kimseler
-
16-Nahl 86
ellezîne : onlar
-
16-Nahl 86
ellezîne : onlar
-
16-Nahl 86
le kâzibûne : elbette yalan söyleyenler
-
16-Nahl 87
yevme izin : izin günü
-
16-Nahl 88
ellezîne : o kimseler, onlar
-
16-Nahl 88
zidnâ-hum : onlara arttırdık
-
16-Nahl 90
zî el kurbâ : yakınlara, akrabalara
-
16-Nahl 94
fe tezille : o taktirde, o zaman kayar
-
16-Nahl 94
azîmun : büyük
-
16-Nahl 96
ve le necziyenne : ve mutlaka karşılığını vereceğiz, mükafatlandıracağız
-
16-Nahl 96
ellezîne saberû : sabredenler, sabrın sahipleri
-
16-Nahl 97
ve le necziyenne-hum : ve mutlaka, ellbette onlara karşılığını vereceğiz, mükâfatlandıracağız
-
16-Nahl 99
alellezîne (alâ ellezîne) : onların üzerinde
-
16-Nahl 100
alellezîne (alâ ellezîne) : onların üzerinde
-
16-Nahl 100
vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler
-
16-Nahl 101
yunezzilu : indirir
-
16-Nahl 102
ellezîne : kimseler
-
16-Nahl 103
ellezî : ki o
-
16-Nahl 104
ellezîne : onlar
-
16-Nahl 105
el kezibe : yalan
-
16-Nahl 105
ellezîne : onlar
-
16-Nahl 105
hum el kâzibûne : onlar yalancılardır
-
16-Nahl 106
azâbun azîmun : büyük azap
-
16-Nahl 108
ellezîne : onlar, o kimseler ki
-
16-Nahl 110
li ellezîne : o kimseler için
-
16-Nahl 115
ve lahme el hınzîri : ve domuz eti
-
16-Nahl 116
el kezibe : yalan
-
16-Nahl 116
el kezibe : yalan
-
16-Nahl 116
inne ellezîne : muhakkak o kimseler
-
16-Nahl 116
el kezibe : yalan
-
16-Nahl 118
ve alellezîne (alâ ellezîne) : ve o kimseler üzerine
-
16-Nahl 119
lillezîne (li ellezîne) : o kimseler için, o kimselere
-
16-Nahl 124
alellezînahtelefû : ihtilâfa düşenler üzerine
-
16-Nahl 128
meallezînettekav : takva sahibi kimselerle beraberdir
-
16-Nahl 128
ve ellezîne : ve o kimseler
-
17-İsrâ 1
ellezî : ki o
-
17-İsrâ 1
ellezî : ki o, ki onu
-
17-İsrâ 9
el mu'minîne ellezîne : mü'min kimseler ki, onlar
-
17-İsrâ 10
ve ennellezîne (enne ellezîne) : ve muhakkak o kimseler ki
-
17-İsrâ 15
ve lâ teziru : ve yük (ağırlık) taşımaz
-
17-İsrâ 15
vâziretun : yük taşıyan (günah yüklenen) kimse
-
17-İsrâ 15
muazzibîne : azap edenler, azap ediciler
-
17-İsrâ 26
ve lâ tubezzir : ve savurma, israf etme
-
17-İsrâ 26
tebzîren : israf ederek, savurarak, malı gereksiz yere harcayarak
-
17-İsrâ 27
el mubezzirîne : savuranlar, israf edenler
-
17-İsrâ 32
ez zinâ : zina
-
17-İsrâ 35
vezinû : tartın
-
17-İsrâ 40
azîmen : (çok) büyük
-
17-İsrâ 41
ve mâ yezîdu-hum : ve onlara artırmadı
-
17-İsrâ 42
ilâ zîl arşı (zî el arşı) : arşın sahibine
-
17-İsrâ 45
ve beynellezîne : ve onların arasına
-
17-İsrâ 51
kulillezî (kul ellezî) : de, ki o
-
17-İsrâ 54
yuazzib-kum : sizi azaplandırır
-
17-İsrâ 56
kulid'ûllezîne (kul udû ellezîne) : 'o kimseleri davet edin' de
-
17-İsrâ 57
ulâikellezîne (ulâike ellezîne) : işte onlar
-
17-İsrâ 58
muazzibû-hâ : ona azap ediciler, azap edenler
-
17-İsrâ 60
fe mâ yezîdu-hum : artık onların arttırmıyor
-
17-İsrâ 62
ellezî : ki o
-
17-İsrâ 64
vestefziz (ve istefsiz) : ve aldat, rahatsız et
-
17-İsrâ 66
ellezî : ki o
-
17-İsrâ 72
fî hâzihî : burada
-
17-İsrâ 73
anillezî (an ellezî) : ondan
-
17-İsrâ 82
ve nunezzilu : ve indiriyoruz
-
17-İsrâ 82
ve lâ yezîdu : ve artırmaz
-
17-İsrâ 86
bi ellezî : onu
-
17-İsrâ 93
hattâ tunezzile : sen indirinceye kadar (indirmedikçe)
-
17-İsrâ 97
zidnâ-hum : onlara artırırırz
-
17-İsrâ 99
ennallâhellezî : o Allah ki, onun olduğunu
-
17-İsrâ 105
ve nezîren : ve nezir, uyarıcı
-
17-İsrâ 106
tenzîlen : bir indirme ile, indiriş ile, tenzil ederek
-
17-İsrâ 107
inne ellezîne : muhakkak onlar, o kimseler
-
17-İsrâ 109
ve yezîdu-hum : ve onların artıyor
-
17-İsrâ 111
lillâhillezî (li allâhi ellezî) : Allah'a ki o
-
18-Kehf 1
el hamdulillâhillezî : hamd Allah'adır, o ki
-
18-Kehf 2
li yunzire : uyarması için
-
18-Kehf 2
el mu'minîne ellezîne : mü'minleri, o kimseler ki
-
18-Kehf 4
ve yunzire : ve uyarır, korkutur
-
18-Kehf 4
ellezîne : o kimseleri
-
18-Kehf 5
keziben : yalan (olarak)
-
18-Kehf 7
zîneten : süs, ziynet
-
18-Kehf 13
ve zidnâ-hum : ve onlara artırdık
-
18-Kehf 15
keziben : yalanla
-
18-Kehf 16
ve izi'tezeltumû-hum \n(i'tezele) : ve onlardan ayrıldığınız zaman \n: (ayrıldı)
-
18-Kehf 18
zirâayhi : iki kol, ön ayakları (hayvanlar için)
-
18-Kehf 19
hâzihî : bu
-
18-Kehf 21
kâlellezîne (kâle ellezîne) : dediler o kimseler
-
18-Kehf 28
mea ellezîne : o kimselerle birlikte
-
18-Kehf 28
zînete el hayâti ed dunyâ : dünya hayatının süsünü, ziynetini
-
18-Kehf 28
an zikri-nâ : zikrimizden
-
18-Kehf 30
innellezîne (inne ellezîne) : muhakkak o kimseler, onlar
-
18-Kehf 35
hâzihî : bu
-
18-Kehf 37
bi ellezî : ki onu
-
18-Kehf 46
zînetu el hayâti ed dunyâ : dünya hayatının süsüdür, ziynetidir
-
18-Kehf 52
şurekâiyellezîne : ortak koştuğunuz o şeyler
-
18-Kehf 56
ve munzirîne : ve uyarıcılar
-
18-Kehf 56
ellezîne keferû : kâfir olanlar
-
18-Kehf 56
ve mâ unzirû : ve uyarıldıkları şeyler
-
18-Kehf 70
zikren : zikir, öğüt, kıssa, haber
-
18-Kehf 83
an zi el karneyni : Zülkarneyn'den (iki karn sahibi)
-
18-Kehf 83
zikren : zikir, hatırlatma, kıssa, konu, bahis
-
18-Kehf 86
en tuazzibe : senin azaba uğratman
-
18-Kehf 87
fe sevfe nuazzibu-hu : o taktirde ona azap edeceğiz
-
18-Kehf 87
fe yuazzibu-hu : o zaman onu azaplandırır
-
18-Kehf 99
yevmeizin : izin günü
-
18-Kehf 100
yevmeizin : izin günü, o gün
-
18-Kehf 101
ellezîne : onlar
-
18-Kehf 101
an zikrî : benim zikrimden, beni zikretmekten
-
18-Kehf 102
ellezîne keferû : kâfirler, inkâr eden kimseler
-
18-Kehf 104
ellezîne : onlar
-
18-Kehf 105
ulâike ellezîne : işte o kimseler, onlar
-
18-Kehf 107
innellezîne (inne ellezîne) : muhakkak o kimseler, onlar
-
19-Meryem 2
zikru rahmeti : rahmetin zikri
-
19-Meryem 12
huzil kitâbe (huz el kitabe) : kitabı al
-
19-Meryem 16
izintebezet (iz intebezet) : çekilmişti, uzaklaşmıştı
-
19-Meryem 25
ve huzzî : ve hızlıca salla, silkele
-
19-Meryem 34
ellezî : ki o
-
19-Meryem 37
li ellezîne keferû : inkâr edenlere, kâfir olanlara
-
19-Meryem 37
yevmin azîmin : büyük gün
-
19-Meryem 39
ve enzir-hum : ve onları uyar
-
19-Meryem 48
ve a'tezilu-kum : ve sizden ayrılıyorum
-
19-Meryem 58
ellezîne : onlar ki
-
19-Meryem 69
le nenzianne : elbette, mutlaka alacağız, ayıracağız
-
19-Meryem 70
bi ellezîne : ki onları
-
19-Meryem 72
nuneccîllezînettekav : takva sahiplerini kurtaracağız
-
19-Meryem 73
ellezîne : onlar, olan kimseler
-
19-Meryem 73
li ellezîne âmenû : âmenû olanlara
-
19-Meryem 76
yezîdu allâhu : Allah artırır
-
19-Meryem 76
ellezîne : onlar
-
19-Meryem 77
ellezî kefere : inkâr eden kimseleri
-
19-Meryem 96
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
19-Meryem 97
ve tunzire : ve sen uyarırsın
-
2-Bakara 3
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 4
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 4
unzile : indirildi
-
2-Bakara 4
unzile : indirildi
-
2-Bakara 6
ellezîne : o kimseler ki, onlar
-
2-Bakara 6
lem tunzir-hum : onları uyarmadın
-
2-Bakara 7
azîmun : azîm, büyük
-
2-Bakara 9
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 10
yekzibûne : yalanlıyorlar
-
2-Bakara 14
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 14
mustehziûne : alay edenler, alay eden kimseler
-
2-Bakara 15
yestehziu : alay eder
-
2-Bakara 16
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 17
ellezi : ki o
-
2-Bakara 21
ellezî : o ki, ki o
-
2-Bakara 21
vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler, onlar
-
2-Bakara 22
ellezî : o ki, ki o
-
2-Bakara 25
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler, îmân edenler
-
2-Bakara 25
ruzikû : rızıklandırılırlar
-
2-Bakara 25
hâzellezî (hâzâ ellezî) : bu ki (o şey)
-
2-Bakara 25
ruzık-nâ : biz rızıklandırıldık
-
2-Bakara 26
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
2-Bakara 26
ellezîne : onlar
-
2-Bakara 27
ellezîne : onlar
-
2-Bakara 29
huvellezî (huve ellezî) : o ki
-
2-Bakara 35
hâzihi : bu
-
2-Bakara 39
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
2-Bakara 46
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 48
lâ teczî : karşılığı ödenmez
-
2-Bakara 49
azîmun : azîm, büyük
-
2-Bakara 54
bi ittihâzi-kum(u) : edinmeniz ile, edinerek
-
2-Bakara 58
hâzihi : bu
-
2-Bakara 58
se-nezîdu : artıracağız
-
2-Bakara 59
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 59
ellezî : ki o
-
2-Bakara 59
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 61
ellezî : o ki, ki o
-
2-Bakara 61
billezî (bi ellezî) : onunla ki
-
2-Bakara 61
ez zilletu : zillet, hakirlik, alçaklık ve aşağılık
-
2-Bakara 62
inne ellezîne : muhakkak ki, hiç şüphesiz onlar
-
2-Bakara 62
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
2-Bakara 65
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 69
en nâzirîne : nazar edenler, görenler, bakanlar
-
2-Bakara 76
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 79
lillezîne (li ellezîne) : o kimselere, onlara
-
2-Bakara 82
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
2-Bakara 83
ve zî : ve sahip
-
2-Bakara 86
ulâike ellezîne : işte o kimseler, onlar
-
2-Bakara 89
alellezîne (alâ ellezîne) : onlara karşı
-
2-Bakara 90
en yunezzile : indirilmesi
-
2-Bakara 91
unzile aleynâ : bize indirildi
-
2-Bakara 96
ve min ellezîne : ve o kimselerden, onlardan
-
2-Bakara 96
bi muzahzihı-hi : onu uzaklaştırıcı
-
2-Bakara 101
min ellezîne : o kimselerden, onlardan
-
2-Bakara 102
ve mâ unzile : ve indirilen şey
-
2-Bakara 104
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 105
ellezîne keferû : inkâr edenler
-
2-Bakara 105
el azîmi : azîm, büyük
-
2-Bakara 113
ellezine : onlar
-
2-Bakara 114
azîmun : azîm, büyük
-
2-Bakara 118
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 118
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 119
ve nezîren : ve uyarıcı olarak
-
2-Bakara 120
ellezî : ki o
-
2-Bakara 121
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 123
lâ teczî : ödenmeyecek, ödenmez
-
2-Bakara 129
el azîzu : azîz, üstün
-
2-Bakara 136
ve mâ unzile : ve indirilene (indirilen şeye)
-
2-Bakara 136
ve mâ unzile : ve indirilene (indirilen şeye)
-
2-Bakara 143
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 144
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 145
ellezîne : o kimselere, onlara
-
2-Bakara 146
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 150
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 153
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 156
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 159
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 160
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 161
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 165
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
2-Bakara 165
ellezîne zalemû : zulmedenler
-
2-Bakara 166
ellezîne : onlar
-
2-Bakara 166
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 167
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 171
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 171
ellezî : o kimse, ki o
-
2-Bakara 172
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 173
el hınzîri : domuz
-
2-Bakara 174
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 175
ulâike ellezîne : işte onlar ki ..... yapanlar
-
2-Bakara 176
ve inne ellezîne : ve muhakkak ki onlar
-
2-Bakara 177
ellezîne sadakû : onlar sadık oldular, sadık olanlar
-
2-Bakara 178
ellezîne : onlar, olanlar
-
2-Bakara 181
alâ ellezîne : onların üzerine
-
2-Bakara 183
ellezîne : kimseler, onlar
-
2-Bakara 183
ellezîne : onlar
-
2-Bakara 184
ve alâ ellezîne : ve onlar üzerine
-
2-Bakara 185
ellezî : o ki, ki o
-
2-Bakara 185
unzile : indirildi
-
2-Bakara 190
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 200
zikri-kum : sizin zikrettiğiniz, andığınız gibi
-
2-Bakara 200
zikren : zikrederek
-
2-Bakara 208
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 209
azîzun : azîz, üstün
-
2-Bakara 212
lillezîne (li ellezîne) : o kimselere, onlara
-
2-Bakara 212
min ellezîne : o kimselerden, onlardan
-
2-Bakara 212
vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler, onlar
-
2-Bakara 213
ve munzirîne : ve uyarıcılar
-
2-Bakara 213
illellezîne (illâ ellezîne) : sadece, ancak o kimseler
-
2-Bakara 213
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 214
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 214
ve zulzilû : ve sarsıldılar
-
2-Bakara 214
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
2-Bakara 218
inne ellezîne : muhakak ki onlar
-
2-Bakara 218
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
2-Bakara 220
azîzun : azîzdir, üstündür
-
2-Bakara 222
fa'tezilû (fe ı'tezilû) : o taktirde, bu yüzden uzak durun
-
2-Bakara 226
lillezîne (li ellezîne) : o kimseler için, onlar için, onlara
-
2-Bakara 228
mislu ellezî : onun misli, onun gibi
-
2-Bakara 228
azîzun : azîzdir, üstündür
-
2-Bakara 234
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
2-Bakara 235
ve lâ ta'zimû : ve azmetmeyin
-
2-Bakara 237
ellezî : ki o, kimse
-
2-Bakara 240
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
2-Bakara 240
azîzun : azîz, üstün
-
2-Bakara 243
ilâ ellezîne : o kimseleri, onları
-
2-Bakara 245
zellezî (zâ ellezî) : o kimse ki sahip, o ki sahip, yapan
-
2-Bakara 249
ve ellezîne : ve onlar
-
2-Bakara 249
ellezîne : onlar
-
2-Bakara 253
ellezîne min ba'di-him : onlardan sonrakiler
-
2-Bakara 254
ellezîne : onlar
-
2-Bakara 255
ellezî : o kimse ki, o ki
-
2-Bakara 255
el azîmu : azîm, büyük
-
2-Bakara 257
ellezîne : onlar
-
2-Bakara 257
ve ellezîne : ve onlar
-
2-Bakara 258
ellezî : o kimse, o
-
2-Bakara 258
ellezî : ki o, o ki
-
2-Bakara 258
ellezî : o kimse, o
-
2-Bakara 259
ke ellezî : o kimse gibi
-
2-Bakara 259
hâzihi : bu
-
2-Bakara 260
azîzun : azîz, üstün
-
2-Bakara 261
ellezîne : onlar 3 - yunfikûne
-
2-Bakara 262
ellezîne : onlar
-
2-Bakara 264
ellezîne : onlar
-
2-Bakara 264
kellezî (ke ellezî) : onlar gibi
-
2-Bakara 265
ellezîne : onlar
-
2-Bakara 267
ellezine : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 267
bi âhızî-hi : onu alacak olan
-
2-Bakara 273
ellezîne : onlar
-
2-Bakara 274
ellezîne : onlar
-
2-Bakara 275
ellezîne : onlar
-
2-Bakara 275
ellezî : ki o, o
-
2-Bakara 277
inne ellezîne : muhakkak ki onlar,
-
2-Bakara 278
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 280
naziratun : (bekleyerek) beklemek
-
2-Bakara 282
ellezîne : onlar
-
2-Bakara 282
velyumlilillezî : ve imlâ ettirsin, yazdırsın ki o
-
2-Bakara 282
ellezî : ki o, o
-
2-Bakara 283
ellezî : ki o
-
2-Bakara 284
ve yuazzibu : ve azap eder
-
2-Bakara 285
unzile : indirildi
-
2-Bakara 286
alâ ellezîne : o kimselere, onlara
-
20-Tâ-Hâ 4
tenzîlen : indirilen
-
20-Tâ-Hâ 14
li zikrî : benim zikrim için, beni zikretmek için
-
20-Tâ-Hâ 29
vezîren : vezir, yardımcı
-
20-Tâ-Hâ 39
enıkzifî-hi (en ikzıfî-hi) \n(kazefe) : onu koymasını \n: (bıraktı, koydu)
-
20-Tâ-Hâ 39
fakzifî-hi (fe ikzıfî-hi) : sonra onu bırak
-
20-Tâ-Hâ 42
fî zikrî : beni zikretmekte, benim zikrimde
-
20-Tâ-Hâ 47
ve lâ tuazzib-hum : ve onlara azap etme
-
20-Tâ-Hâ 50
rabbu-na ellezî : bizim Rabbimiz ki o
-
20-Tâ-Hâ 53
ellezî : ki o, odur
-
20-Tâ-Hâ 59
yevmu ez zîneti : ziynet (bayram) günü
-
20-Tâ-Hâ 61
keziben : yalan olarak, yalanla
-
20-Tâ-Hâ 71
ellezî : ki o
-
20-Tâ-Hâ 72
vellezî (ve ellezî) : ve o
-
20-Tâ-Hâ 72
hâzihi : bu
-
20-Tâ-Hâ 87
min zîneti : süs eşyalarından
-
20-Tâ-Hâ 97
ellezî : ki o
-
20-Tâ-Hâ 98
allâhu ellezî : Allah ki o
-
20-Tâ-Hâ 99
zikren : zikir
-
20-Tâ-Hâ 102
yevme izin : izin günü
-
20-Tâ-Hâ 108
yevme izin : o gün, izin günü
-
20-Tâ-Hâ 109
yevme izin : o gün, izin günü
-
20-Tâ-Hâ 109
men ezine : izin verdiği kimse
-
20-Tâ-Hâ 113
lehum zikren : onlar için zikir, hatırlatma, öğüt, ibret
-
20-Tâ-Hâ 114
zid-nî : bana arttır
-
20-Tâ-Hâ 124
an zikrî : benim zikrimden
-
20-Tâ-Hâ 127
neczî : cezalandırırız, karşılığını veririz
-
20-Tâ-Hâ 134
en nezille : bizim zelil olmamız
-
21-Enbiyâ 2
min zikrin : zikirden, zikir, uyarı, ihtar
-
21-Enbiyâ 3
en necvellezîne (necve ellezîne) : fısıldaşırlar o kimseler
-
21-Enbiyâ 7
ehle ez zikri : zikir ehline
-
21-Enbiyâ 10
zikru-kum : sizin zikriniz, sizi zikreden
-
21-Enbiyâ 18
nakzifu : atarız
-
21-Enbiyâ 24
zikru : benim zikrim
-
21-Enbiyâ 24
ve zikru : ve zikir
-
21-Enbiyâ 29
neczî-hi : onu cezalandırırız
-
21-Enbiyâ 29
neczî : cezalandırırız
-
21-Enbiyâ 30
ellezîne : o kimseler, onlar
-
21-Enbiyâ 33
ve huve ellezî : ve odur
-
21-Enbiyâ 36
ellezîne : onlar
-
21-Enbiyâ 36
ellezî yezkuru : zikreden, söyleyen
-
21-Enbiyâ 36
bi zikri er rahmâni : Rahmân'ın zikrini
-
21-Enbiyâ 39
ya'lemu ellezîne : o kimseler bilselerdi
-
21-Enbiyâ 41
ve lekad istuhzie : ve andolsun alay edildi
-
21-Enbiyâ 41
ellezîne : onlar, o kimseler
-
21-Enbiyâ 41
yestehziûne : alay ediyorlar
-
21-Enbiyâ 42
an zikri : zikirden
-
21-Enbiyâ 45
unziru-kum : sizi uyarıyorum
-
21-Enbiyâ 47
el mevâzîne : mizanlar
-
21-Enbiyâ 48
ve zikren : ve bir zikir olarak
-
21-Enbiyâ 49
ellezîne : o kimseler ki, onlar
-
21-Enbiyâ 50
zikrun : bir zikirdir
-
21-Enbiyâ 52
mâ hâzihi : bu nedir
-
21-Enbiyâ 56
ellezî : ki o
-
21-Enbiyâ 76
el azîmi : büyük, azîm
-
21-Enbiyâ 77
ellezîne : ki onlar
-
21-Enbiyâ 82
hâfızîne : koruyanlar, muhafaza edenler
-
21-Enbiyâ 84
ve zikrâ : ve bir zikir, bir öğüt
-
21-Enbiyâ 92
hâzihî : bu
-
21-Enbiyâ 97
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olanlar
-
21-Enbiyâ 101
ellezîne : o kimseler, onlar
-
21-Enbiyâ 103
ellezî : ki o
-
21-Enbiyâ 105
min ba'di ez zikri : zikirden sonra
-
22-Hac 1
azîmun : büyük
-
22-Hac 9
ve nuzîku-hu : ve ona tattıracağız
-
22-Hac 14
ellezîne âmenû : âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
-
22-Hac 17
inne ellezîne : gerçekten, muhakkak o kimseler, onlar
-
22-Hac 17
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
22-Hac 17
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
22-Hac 19
fe ellezîne : o kimseler ki
-
22-Hac 23
yudhılu ellezîne : o kimseleri dahil eder
-
22-Hac 25
inne ellezîne : muhakkak o kimseler, onlar
-
22-Hac 25
ellezî : ki o, ki onu
-
22-Hac 25
nuzık-hu : ona tattırırız, tattıracağız
-
22-Hac 27
ve ezzin : ve ilân et
-
22-Hac 30
ve men yuazzım : ve kim hürmet ederse, yüceltirse
-
22-Hac 32
ve men yuazzım : ve kim yüceltir, hürmet eder
-
22-Hac 35
ellezîne : onlar, o kimseler
-
22-Hac 38
an ellezîne : kimselerden, onlardan
-
22-Hac 39
uzine : izin verildi
-
22-Hac 39
li ellezîne : o kimselere, onlara
-
22-Hac 40
ellezîne : o kimseler, onlar
-
22-Hac 40
azîzun : azîzdir, yücedir
-
22-Hac 41
ellezîne : o kimseler, onlar
-
22-Hac 42
yukezzibû-ke : seni yalanlıyorlar
-
22-Hac 44
ve kuzzibe : ve yalanlandı
-
22-Hac 49
nezîrun : nezir, uyarıcı
-
22-Hac 50
ellezîne : o kimseler, onlar
-
22-Hac 51
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
22-Hac 51
muâcizîne : aciz bırakanlar
-
22-Hac 53
li ellezîne : o kimseler için
-
22-Hac 54
ellezîne : o kimseler, onlar
-
22-Hac 54
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
22-Hac 55
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
22-Hac 56
yevme izin : izin günü
-
22-Hac 56
ellezîne âmenû : âmenû olan (Allah'a ulaşmayı dileyen) kimseler
-
22-Hac 57
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
22-Hac 58
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
22-Hac 58
er râzikîne : rızık verenler
-
22-Hac 66
ve huve ellezî : ve o ki
-
22-Hac 67
fe lâ yunâziunne-ke : öyleyse seninle niza etmesinler, çekişmesinler
-
22-Hac 71
lem yunezzil : indirmedi (indirilmedi)
-
22-Hac 72
ellezîne keferû : inkâr edenler
-
22-Hac 72
billezîne : o kimseleri
-
22-Hac 72
ellezîne keferû : inkâr edenler
-
22-Hac 73
ellezîne ted'ûne : dua ettikleriniz, taptıklarınız
-
22-Hac 74
azîzun : çok yücedir, azîzdir
-
22-Hac 77
yâ eyyuhâ ellezîne : ey o kimseler
-
23-Mü'minûn 2
ellezîne : o kimseler, onlar
-
23-Mü'minûn 3
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
23-Mü'minûn 4
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
23-Mü'minûn 5
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
23-Mü'minûn 8
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
23-Mü'minûn 9
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
23-Mü'minûn 11
ellezîne : o kimseler, onlar
-
23-Mü'minûn 24
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olanlar
-
23-Mü'minûn 27
ellezîne zalemû : zulmeden kimseler
-
23-Mü'minûn 28
ellezî : ki o
-
23-Mü'minûn 29
enzil-nî : beni indir
-
23-Mü'minûn 29
hayru el munzilîne : indirenlerin en hayırlısı
-
23-Mü'minûn 33
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olan kimseler, kâfirler
-
23-Mü'minûn 38
keziben : yalan söyleyerek, yalanla
-
23-Mü'minûn 52
hâzihî : bu
-
23-Mü'minûn 57
innellezîne (inne ellezîne) : muhakkak o kimseler
-
23-Mü'minûn 58
vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler, onlar
-
23-Mü'minûn 59
vellezîne (ve ellezîne) : o kimseler, onlar
-
23-Mü'minûn 60
ve ellezîne : ve o kimseler
-
23-Mü'minûn 71
bi zikri-him : onların zikirleri
-
23-Mü'minûn 71
an zikri-him : zikirlerinden
-
23-Mü'minûn 72
er râzikîne : rızık verenler, rızıklandıranlar
-
23-Mü'minûn 74
ve inne ellezîne : ve muhakkak o kimseler
-
23-Mü'minûn 78
ellezî : ki o
-
23-Mü'minûn 79
ellezî : ki o
-
23-Mü'minûn 80
ellezî : ki o
-
23-Mü'minûn 86
el azîmi : büyük
-
23-Mü'minûn 90
kâzibûne : tekzip edenler, yalanlayanlar
-
23-Mü'minûn 101
yevme izin : izin günü
-
23-Mü'minûn 102
mevâzînu-hu : onun mizanı, tartıları
-
23-Mü'minûn 103
mevâzînu-hu : onun mizanı, tartıları
-
23-Mü'minûn 103
ellezîne : o kimseler, onlar ki
-
23-Mü'minûn 105
tukezzibûne : yalanlıyorsunuz
-
23-Mü'minûn 110
zikrî : benim zikrimi
-
24-Nûr 4
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
24-Nûr 5
illâ ellezîne : o kimseler hariç
-
24-Nûr 6
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
24-Nûr 7
min el kâzibîne : yalan söyleyenlerden
-
24-Nûr 8
min el kâzibîne : yalan söyleyenlerden
-
24-Nûr 11
innellezîne (inne ellezîne) : muhakkak o kimseler, onlar
-
24-Nûr 11
vellezî tevellâ (ve ellezî tevellâ) : ve çeviren, yöneten kimse
-
24-Nûr 11
azâbun azîmun : büyük azap
-
24-Nûr 13
hum el kâzibûne : onlar yalancılar
-
24-Nûr 14
azîmun : büyük
-
24-Nûr 15
azîmun : büyük
-
24-Nûr 16
azîmun : büyük
-
24-Nûr 19
inne ellezîne : muhakkak o kimseler, onlar
-
24-Nûr 19
fî ellezîne : o kimseler içinde
-
24-Nûr 21
yâ eyyuhâ ellezîne âmenû : ey âmenû olanlar
-
24-Nûr 23
inne ellezîne : muhakkak onlar
-
24-Nûr 23
azîmun : azîm, büyük
-
24-Nûr 25
yevme izin : izin günü
-
24-Nûr 27
yâ eyyuhâ ellezîne âmenû : ey âmenû olanlar
-
24-Nûr 31
zînete-hunne : (onların) ziynetleri
-
24-Nûr 31
zînete-hunne : (onların) ziynetleri
-
24-Nûr 31
evit tıflillezîne : veya çocuklar ki onlar
-
24-Nûr 31
min zîneti-hinne : (onların) ziynetlerinden
-
24-Nûr 33
ellezîne lâ yecidûne : bulamayanlar
-
24-Nûr 33
ve ellezîne : ve o kimseler ki, onlar
-
24-Nûr 33
allahi ellezî : Allah ki o
-
24-Nûr 34
min ellezîne halev : daha önce gelip geçmiş kimselerden (nesillerden)
-
24-Nûr 36
ezinallâhu (ezine allâhu) : Allah izin verdi
-
24-Nûr 37
an zikrillâhi : Allah'ın zikrinden
-
24-Nûr 38
li yecziye-hum : onlara karşılığını vermesi için
-
24-Nûr 38
ve yezîde-hum : ve onlara arttırır
-
24-Nûr 39
vellezîne keferû : ve kâfirler
-
24-Nûr 43
ve yunezzilu : ve indirir
-
24-Nûr 55
ellezîne amenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler, âmenû olanlar
-
24-Nûr 55
kemestahlefellezîne (kemâ istahlefe ellezîne) : halife tayin ettiğimiz kimseler gibi
-
24-Nûr 55
ellezî irtedâ : ki onu seçti, razı oldu, hoşnut oldu
-
24-Nûr 57
ellezîne keferû : inkâr edenleri
-
24-Nûr 57
mu'cizîne : aciz bırakıcılar
-
24-Nûr 58
ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler, âmenû olanlar
-
24-Nûr 58
li yeste'zin-kum : sizden izin istesinler
-
24-Nûr 58
ellezîne meleket eymânu-kum : ellerinizin altında sahip olduklarınız (köleleriniz, cariyeleriniz)
-
24-Nûr 58
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
24-Nûr 59
fe li yeste'zinû : o zaman izin istesinler
-
24-Nûr 60
bi zînetin : ziynetleri
-
24-Nûr 62
ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyen, îmân eden kimseler
-
24-Nûr 62
yeste'zinû-hu : ondan izin isterler
-
24-Nûr 62
inne ellezîne : muhakkak o kimseler, onlar
-
24-Nûr 62
yeste'zinûne-ke : senden izin isterler
-
24-Nûr 62
ellezîne yu'minûne : îmân edenler
-
24-Nûr 63
ellezîne : onlar
-
24-Nûr 63
ellezîne yuhâlifûne : hilâfet edenler, karşı gelenler
-
25-Furkan 1
ellezî : ki o
-
25-Furkan 1
nezîren : nezir, uyarıcı
-
25-Furkan 2
ellezî : ki o
-
25-Furkan 4
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
25-Furkan 6
ellezî : ki o
-
25-Furkan 7
unzile : indirildi
-
25-Furkan 7
nezîren : uyarıcı, nezir
-
25-Furkan 10
ellezî : ki o
-
25-Furkan 18
ez zikra : zikir
-
25-Furkan 19
nuzık-hu : ona tattırırız
-
25-Furkan 21
ellezîne lâ yercûne : dilemeyenler
-
25-Furkan 21
unzile : indirildi
-
25-Furkan 22
yevme izin : izin günü
-
25-Furkan 24
yevme izin : izin günü
-
25-Furkan 25
ve nuzzile : ve indirildi
-
25-Furkan 25
tenzîlen : sıra ile indiriliş
-
25-Furkan 26
yevme izin : izin günü
-
25-Furkan 29
an ez zikri : zikirden
-
25-Furkan 32
ellezîne keferû : kâfir olanlar
-
25-Furkan 32
nuzzile : indirildi
-
25-Furkan 34
ellezîne : onlar
-
25-Furkan 35
vezîren : vezir, yardımcı
-
25-Furkan 36
ellezîne kezzebû : yalanlayanlar, yalanlayan kimseler
-
25-Furkan 41
ellezî : ki o
-
25-Furkan 45
ez zılle : gölge
-
25-Furkan 47
ellezî : o ki
-
25-Furkan 48
ellezî : o ki
-
25-Furkan 51
nezîren : nezir, uyarıcı
-
25-Furkan 53
ellezî : o ki
-
25-Furkan 54
ellezî : o ki
-
25-Furkan 56
ve nezîren : ve uyarıcı olarak
-
25-Furkan 58
ellezî : ki o
-
25-Furkan 59
ellezî : ki o
-
25-Furkan 61
ellezî : (ki) o
-
25-Furkan 62
ellezî : ki o
-
25-Furkan 63
ellezîne : onlar
-
25-Furkan 64
ve ellezîne : ve onlar
-
25-Furkan 65
ve ellezîne : ve onlar
-
25-Furkan 67
ve ellezîne : ve onlar
-
25-Furkan 68
ve ellezîne : ve onlar
-
25-Furkan 72
ve ellezîne : ve onlar
-
25-Furkan 73
ve ellezîne : ve onlar
-
25-Furkan 74
ve ellezîne : ve onlar
-
26-Şuarâ 4
nunezzil : indiririz
-
26-Şuarâ 5
min zikrin : (zikirden) bir zikir
-
26-Şuarâ 6
yestehziûne : alay ederler
-
26-Şuarâ 9
el azîzu : azîz, yüce
-
26-Şuarâ 12
en yukezzibû-ni : beni yalanlamaları
-
26-Şuarâ 27
ellezî : ki o
-
26-Şuarâ 33
li en nâzırîne : bakanlar için, seyredenler için
-
26-Şuarâ 49
ellezî : ki o
-
26-Şuarâ 54
şirzimetun : küçük topluluk, küçük grup
-
26-Şuarâ 56
hâzirûne : sakınılan, korkulan, tedbir alan
-
26-Şuarâ 58
ve kunûzin : ve hazineler
-
26-Şuarâ 63
el azîmi : büyük
-
26-Şuarâ 68
el azîzu : azîzdir, yücedir
-
26-Şuarâ 78
ellezî : ki o
-
26-Şuarâ 79
vellezî (ve ellezî) : ve ki o
-
26-Şuarâ 81
vellezî (ve ellezî) : ve ki o
-
26-Şuarâ 82
vellezî (ve ellezî) : ve, ki o
-
26-Şuarâ 87
ve lâ tuhzi-nî : ve beni utandırma, alçaltma, perişan etme, mahzun etme
-
26-Şuarâ 104
el azîzu : azîz, güçlü, üstün olan
-
26-Şuarâ 115
nezîrun : bir nezir, uyarıcı
-
26-Şuarâ 122
el azîzu : azîz, yüce
-
26-Şuarâ 132
ellezî : ki o
-
26-Şuarâ 135
azîmin : azîm, büyük
-
26-Şuarâ 136
min el vâızîne : vaaz verenlerden
-
26-Şuarâ 140
el azîzu : azîz, yüce
-
26-Şuarâ 152
ellezîne : o kimseler, onlar
-
26-Şuarâ 155
hâzihî : bu
-
26-Şuarâ 156
azîmin : büyük
-
26-Şuarâ 159
el azîzu : azîz, yüce
-
26-Şuarâ 175
el azîzu : azîz, yüce
-
26-Şuarâ 182
vezinû : tartın
-
26-Şuarâ 184
ellezî : ki o
-
26-Şuarâ 186
min el kâzibîne : yalancılardan
-
26-Şuarâ 189
azîmin : azîm, büyük
-
26-Şuarâ 191
el azîzu : azîz, yüce
-
26-Şuarâ 192
tenzîlu : indirmesi
-
26-Şuarâ 194
min el munzirîne : nezirlerden, uyaranlardan
-
26-Şuarâ 208
munzirûne : nezirler, uyarıcılar
-
26-Şuarâ 209
zikrâ : hatırla, zikret
-
26-Şuarâ 214
ve enzir : ve uyar
-
26-Şuarâ 217
alel azîzi (alâ el azîzi) : azîz olana, yüce olana
-
26-Şuarâ 218
ellezî : ki o
-
26-Şuarâ 223
kâzibûne : yalancılar
-
26-Şuarâ 227
illellezîne (illâ ellezîne) : onlar, o kimseler hariç
-
26-Şuarâ 227
ellezîne : o kimseler
-
27-Neml 3
ellezîne : ki onlar
-
27-Neml 4
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
27-Neml 5
ellezîne : onlar
-
27-Neml 9
el azîzu : azîz, yüce
-
27-Neml 15
ellezî : ki o
-
27-Neml 19
evzı'nî : beni başarılı kıl
-
27-Neml 21
uazzibenne-hu : ona azap edeceğim
-
27-Neml 23
azîmun : büyük
-
27-Neml 25
ellezî (lillâhillezî) (li allâhi ellezî) : ki o
-
27-Neml 26
el azîmi : büyük
-
27-Neml 27
min el kâzibîne : yalancılardan
-
27-Neml 34
ezilleten : zillete düşürerek
-
27-Neml 35
nâzıratun : nazar edenler, bakanlar
-
27-Neml 37
ezilleten : zilletle
-
27-Neml 40
ellezî : ki o
-
27-Neml 41
ellezîne : ki onlar
-
27-Neml 53
ellezîne âmenû : âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
-
27-Neml 59
ellezîne : onlar ki
-
27-Neml 67
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
27-Neml 72
ellezî : ki o
-
27-Neml 76
ellezî : ki o
-
27-Neml 78
el azîzu : azîz, yüce
-
27-Neml 83
yukezzıbu : yalanlıyor
-
27-Neml 87
fezia : dehşete kapıldı, korkuya kapıldı
-
27-Neml 88
ellezî : ki o
-
27-Neml 89
yevme izin : izin günü, o gün
-
27-Neml 91
hâzihi : bu
-
27-Neml 91
ellezî : ki o
-
27-Neml 92
min el munzirîne : nezirlerden, uyaranlardan
-
28-Kasas 5
alâ ellezîne : onlara
-
28-Kasas 14
neczî : mükâfatlandırırız
-
28-Kasas 15
ellezî : ki o
-
28-Kasas 15
alellezî (alâ ellezî) : ona
-
28-Kasas 18
ellezî : ki o
-
28-Kasas 19
billezî (bi ellezî) : o kimseyi
-
28-Kasas 24
ilez zılli (ilâ ez zılli) : gölgeye
-
28-Kasas 25
yecziye-ke : seni mükâfatlandıracak
-
28-Kasas 34
yukezzibû-ni : beni tekzip ederler, yalanlarlar
-
28-Kasas 38
min el kâzibîne : yalancılardan
-
28-Kasas 42
hâzihi ed dunyâ : bu dünya
-
28-Kasas 46
li tunzire : uyarman için
-
28-Kasas 46
min nezîrin : (nezirlerden) bir nezir
-
28-Kasas 52
ellezîne : o kimseler, onlar
-
28-Kasas 60
ve zînetu-hâ : ve onun süsü
-
28-Kasas 62
ellezîne : ki onlar
-
28-Kasas 63
ellezîne : ki onlar
-
28-Kasas 63
ellezîne : ki onlar
-
28-Kasas 66
yevme izin : izin günü
-
28-Kasas 74
ellezîne : onlar
-
28-Kasas 76
min el kunûzi : hazinelerden
-
28-Kasas 79
zîneti-hi : onun ihtişamı, süsü
-
28-Kasas 79
ellezîne : onlar
-
28-Kasas 79
hazzin azîmin : en büyük haz
-
28-Kasas 80
ellezîne : onlar
-
28-Kasas 82
ellezîne : onlar
-
28-Kasas 83
li ellezîne : onlara
-
28-Kasas 84
ellezîne : onlar
-
28-Kasas 85
ellezî : o ki
-
28-Kasas 87
unzilet : indirildi
-
29-Ankebût 3
ellezîne : o kimseler, onlar
-
29-Ankebût 3
ellezîne : o kimseler, onlar
-
29-Ankebût 3
el kâzibîne : yalancıları
-
29-Ankebût 4
ellezîne : o kimseler, onlar
-
29-Ankebût 7
ellezîne : onlar
-
29-Ankebût 7
necziyenne-hum : onları mutlaka mükâfatlandıracağız
-
29-Ankebût 7
ellezî : onlar
-
29-Ankebût 9
ellezîne : o kimseler, onlar
-
29-Ankebût 10
izâ ûziye : eziyet edildiği zaman
-
29-Ankebût 11
ellezîne : o kimseler, onlar
-
29-Ankebût 12
ellezî : ki o
-
29-Ankebût 12
li ellezîne : o kimselere
-
29-Ankebût 12
kâzibûne : yalancılardır
-
29-Ankebût 17
ellezîne : onlar
-
29-Ankebût 18
tukezzibû : yalanlıyorsunuz, yalanlarsınız
-
29-Ankebût 21
yuazzibu : azap eder
-
29-Ankebût 22
bi mu'cizîne : aciz bırakan
-
29-Ankebût 23
ve ellezîne : ve onlar
-
29-Ankebût 26
el azîzu : azîz, güçlü ve üstün
-
29-Ankebût 31
hâzihi : bu
-
29-Ankebût 34
munzilûne : indirecek olanlar
-
29-Ankebût 34
hâzihi : bu
-
29-Ankebût 41
ellezîne : onlar
-
29-Ankebût 42
el azîz : azîz, çok yüce
-
29-Ankebût 45
zikrullâhi (zikru allâhi) : Allah'ın zikri
-
29-Ankebût 46
ellezîne : onlar
-
29-Ankebût 46
ellezî : ki o
-
29-Ankebût 46
unzile : indirildi
-
29-Ankebût 46
ve unzile : ve indirildi
-
29-Ankebût 47
ellezîne : onlar
-
29-Ankebût 49
ellezîne : o kimseler
-
29-Ankebût 50
unzile : indirildi
-
29-Ankebût 50
nezîrun : uyarıcı
-
29-Ankebût 51
ve zikrâ : ve zikir
-
29-Ankebût 52
ve ellezîne : ve o kimseler
-
29-Ankebût 56
ellezîne : onlar
-
29-Ankebût 58
ve ellezîne : ve onlar
-
29-Ankebût 59
ellezîne : onlar
-
29-Ankebût 64
hâzihi : bu
-
29-Ankebût 68
keziben : yalan olarak, yalanla
-
29-Ankebût 69
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
3-Âl-i İmrân 4
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
3-Âl-i İmrân 4
azîzun : aziz, üstün
-
3-Âl-i İmrân 6
huve ellezî : O ki
-
3-Âl-i İmrân 6
el azîzu : üstün, galip
-
3-Âl-i İmrân 7
huve ellezî : O ki
-
3-Âl-i İmrân 7
fe emmâ ellezîne : fakat onlar
-
3-Âl-i İmrân 8
lâ tuzig : saptırma, kaydırma
-
3-Âl-i İmrân 10
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
3-Âl-i İmrân 11
ve ellezîne : ve onlar, ve o kimseler
-
3-Âl-i İmrân 12
li ellezîne keferû : kâfir olanlara
-
3-Âl-i İmrân 15
li ellezîne : için, o kimseler (onlar için)
-
3-Âl-i İmrân 16
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 18
el azîzu : aziz
-
3-Âl-i İmrân 19
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 20
li ellezîne : onlara, o kimselere
-
3-Âl-i İmrân 21
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
3-Âl-i İmrân 21
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 22
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 23
ilâ ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 26
ve tenziu el mulke : ve mülkü (geri) alırsın
-
3-Âl-i İmrân 26
ve tuzillu : ve zelil edersin
-
3-Âl-i İmrân 28
ve yuhazziru-kumu allâhu : ve Allah sizi sakındırır
-
3-Âl-i İmrân 30
ve yuhazziru-kum(u) allâhu : ve Allah sizi sakındırır
-
3-Âl-i İmrân 50
ba'da ellezî : bazı şeyleri ki
-
3-Âl-i İmrân 55
min ellezîne : o kimselerden, onlardan
-
3-Âl-i İmrân 55
ellezîne : o kimseler, onlar
-
3-Âl-i İmrân 55
ellezîne : o kimseler
-
3-Âl-i İmrân 56
ellezîne : o kimseler, onlar
-
3-Âl-i İmrân 56
fe uazzibu-hum : o taktirde onlara azap edeceğim
-
3-Âl-i İmrân 57
ellezîne : o kimseler
-
3-Âl-i İmrân 58
vez zikri : ve, öğüt, Kur'ân, zikir
-
3-Âl-i İmrân 61
alâ el kâzibîne : yalancıların üzerine
-
3-Âl-i İmrân 62
el azîzu : üstün, aziz
-
3-Âl-i İmrân 65
ve mâ unzilet : ve indirilmedi
-
3-Âl-i İmrân 68
le ellezîne : elbette onlar
-
3-Âl-i İmrân 68
ve ellezîne : ve onlar
-
3-Âl-i İmrân 72
bi ellezî : ona ki, ona
-
3-Âl-i İmrân 72
unzile : indirildi
-
3-Âl-i İmrân 72
alâ ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 74
el azîmi : büyük
-
3-Âl-i İmrân 75
el kezibe : yalan söyledi
-
3-Âl-i İmrân 77
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
3-Âl-i İmrân 78
el kezibe : yalan
-
3-Âl-i İmrân 84
ve mâ unzile : ve indirilen şeye
-
3-Âl-i İmrân 84
ve mâ unzile : ve indirilen şeye
-
3-Âl-i İmrân 89
illâ ellezîne : ... olanlar hariç
-
3-Âl-i İmrân 90
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
3-Âl-i İmrân 91
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
3-Âl-i İmrân 94
el kezibe : yalan
-
3-Âl-i İmrân 96
le ellezî : elbette ki o
-
3-Âl-i İmrân 100
ellezîne âmenû : îmân edenler, âmenû olanlar
-
3-Âl-i İmrân 100
min ellezîne : onlardan
-
3-Âl-i İmrân 102
ellezîne âmenû : îmân edenler
-
3-Âl-i İmrân 105
ke ellezîne : onlar gibi
-
3-Âl-i İmrân 105
azâbun azîmun : azîm azap, büyük azap
-
3-Âl-i İmrân 106
ellezîne : onlar, olanlar
-
3-Âl-i İmrân 107
ellezîne : onlar, olanlar
-
3-Âl-i İmrân 112
ez zilletu : zillet
-
3-Âl-i İmrân 116
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
3-Âl-i İmrân 117
hâzihi el hayâti ed dunyâ : bu dünya hayatı
-
3-Âl-i İmrân 118
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, îmân edenler
-
3-Âl-i İmrân 119
min el gayzi : öfkelerinden, kinlerinden
-
3-Âl-i İmrân 119
bi gayzi-kum : öfkeniz ile (öfkenizden)
-
3-Âl-i İmrân 123
ezilletun : daha aşağı, daha zayıf
-
3-Âl-i İmrân 126
el azîzi : azîz, üstün, izzetli
-
3-Âl-i İmrân 127
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
3-Âl-i İmrân 128
ev yuazzibe-hum : veya onları azap eder
-
3-Âl-i İmrân 129
ve yuazzibu : ve azab eder, azaplandırır
-
3-Âl-i İmrân 130
ellezîne âmenû : îmân edenler, âmenû olanlar
-
3-Âl-i İmrân 134
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 134
ve el kâzımîne : ve yutanlar
-
3-Âl-i İmrân 135
vellezîne : ve onlar
-
3-Âl-i İmrân 137
el mukezzibîne : yalancılar
-
3-Âl-i İmrân 140
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 141
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 142
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 144
ve se yeczî allâhu : ve Allah yakında karşılığını verecek, mükâfatlandıracak
-
3-Âl-i İmrân 145
ve se neczî : ve yakında karşılığını vereceğiz, mükâfatlandıracağız
-
3-Âl-i İmrân 149
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, îmân edenler
-
3-Âl-i İmrân 149
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
3-Âl-i İmrân 151
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
3-Âl-i İmrân 151
mâ lem yunezzil bi-hî : indirmediği bir şey
-
3-Âl-i İmrân 154
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 155
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
3-Âl-i İmrân 156
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, îmân edenler
-
3-Âl-i İmrân 156
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
3-Âl-i İmrân 160
ellezî : ki o
-
3-Âl-i İmrân 167
ellezîne nâfekû : nifak çıkaranlar, münafıklar
-
3-Âl-i İmrân 167
yevme izin : izin günü
-
3-Âl-i İmrân 168
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 169
ellezîne kutilû : öldürülenler
-
3-Âl-i İmrân 170
bi ellezîne : onlara
-
3-Âl-i İmrân 172
ellezine : onlar
-
3-Âl-i İmrân 172
li ellezîne : onlar için
-
3-Âl-i İmrân 172
azîmun : büyük, en büyük
-
3-Âl-i İmrân 173
ellezîne : onlar, o kimseler ki
-
3-Âl-i İmrân 174
azîmin : azîm, büyük
-
3-Âl-i İmrân 176
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 176
azâbun azîmun : büyük azap
-
3-Âl-i İmrân 177
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
3-Âl-i İmrân 178
ellezîne keferû : kâfirler
-
3-Âl-i İmrân 179
ecrun azîmun : büyük ecir, mükâfat, karşılık
-
3-Âl-i İmrân 180
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 181
kavle ellezîne : onların sözlerini
-
3-Âl-i İmrân 183
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 183
ve bi ellezî : ve ki o şey
-
3-Âl-i İmrân 184
fe kad kuzzibe : oysa, halbuki, öyle ki yalanlanmıştı
-
3-Âl-i İmrân 185
zuhziha : uzaklaştırılır
-
3-Âl-i İmrân 186
min ellezîne : onlardan
-
3-Âl-i İmrân 186
ve min ellezîne : ve onlardan
-
3-Âl-i İmrân 187
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 188
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 191
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 194
ve lâ tuhzi-nâ : ve bizi rezil ve perişan etme
-
3-Âl-i İmrân 195
fe ellezîne : artık onların
-
3-Âl-i İmrân 196
ellezîne keferû : kâfirler
-
3-Âl-i İmrân 198
lâkin ellezîne : lâkin, fakat onlar, ... olanlar
-
3-Âl-i İmrân 199
ve mâ unzile : ve indirilen şeye
-
3-Âl-i İmrân 199
ve mâ unzile : ve indirilen şeye
-
3-Âl-i İmrân 200
ellezîne âmenu : âmenû olanlar
-
30-Rûm 4
ve yevme izin : ve izin günü
-
30-Rûm 5
el azîzu : güçlü ve üstün olan
-
30-Rûm 9
ellezîne : onlar
-
30-Rûm 10
ellezîne : onlar
-
30-Rûm 10
yestehziûne : alay ediyorlar
-
30-Rûm 14
yevme izin : izin günü
-
30-Rûm 15
ellezîne : onlar
-
30-Rûm 16
ellezîne : o kimseler, onlar
-
30-Rûm 24
ve yunezzilu : ve indirir
-
30-Rûm 27
ellezî : o , ki o
-
30-Rûm 27
el azîzu : çok yüce, üstün
-
30-Rûm 29
ellezîne : onlar
-
30-Rûm 32
min ellezîne : o kimselerden, onlardan
-
30-Rûm 38
ellezîne : o kimseler, onlar
-
30-Rûm 40
allâhullezî (allâhu ellezî) : Allah O ki
-
30-Rûm 41
li yuzîka-hum : onlara tattırmak için
-
30-Rûm 41
ba'dallezî (ba'de ellezi) : bir kısmı ki o
-
30-Rûm 42
ellezîne : o kimseler, onlar
-
30-Rûm 43
yevme izin : izin günü
-
30-Rûm 45
yecziye : mükâfatlandırır
-
30-Rûm 45
ellezîne : o kimseler, onlar
-
30-Rûm 46
ve li yuzîka-kum : ve size tattırması için
-
30-Rûm 47
ellezîne : o kimseler, onlar
-
30-Rûm 48
ellezî : o kimseler, onlar, o
-
30-Rûm 54
ellezî : ki o
-
30-Rûm 56
ellezîne : o kimseler, onlar
-
30-Rûm 57
izin : izin
-
30-Rûm 57
ellezîne : onlar
-
30-Rûm 57
ma'ziratu-hum : onların mazeretleri
-
30-Rûm 58
enne ellezîne : muhakkak o kimseler, onlar
-
30-Rûm 59
ellezîne : o kimseler, onlar
-
30-Rûm 60
ellezîne : o kimseler, onlar
-
31-Lokman 4
ellezîne : o kimseler, onlar
-
31-Lokman 8
ellezîne : o kimseler, onlar
-
31-Lokman 9
el azîzu : azîz, yüce, güçlü ve üstün olan
-
31-Lokman 11
ellezîne : onlar
-
31-Lokman 13
azîmun : çok büyük
-
31-Lokman 24
galîzin : çok şiddetli, ağır
-
31-Lokman 27
azîzun : çok yüce
-
31-Lokman 33
lâ yeczî : karşılık vermez
-
31-Lokman 33
câzin : karşılığını veren
-
31-Lokman 34
ve yunezzilu : ve indirir
-
32-Secde 2
tenzîlu : indirilişi
-
32-Secde 3
li tunzire : uyarman için
-
32-Secde 3
min nezîrin : uyarıcı, nezir
-
32-Secde 4
ellezî : onlar
-
32-Secde 6
el-ǎzīzu : güçlü
-
32-Secde 7
ellezî : ki o
-
32-Secde 11
ellezî : ki o
-
32-Secde 15
ellezîne : o kimseler, onlar
-
32-Secde 19
ellezîne : o kimseler, onlar
-
32-Secde 20
emmellezîne (emmâ ellezîne) : fakat onlar
-
32-Secde 20
en nâri ellezî : o ateş ki
-
32-Secde 20
tukezzibûne : tekzip ediyorsunuz, yalanlıyorsunuz
-
32-Secde 21
nuzîkanne-hum : onlara tattıracağız
-
32-Secde 27
el curuzi : kurak arazi, kurak yer
-
32-Secde 29
ellezîne : onlar
-
32-Secde 30
ventezır (ve intezır) : ve bekle
-
33-Ahzâb 30
muntezırûne : bekleyenler
-
33-Ahzâb 9
ellezîne : o kimseler, onlar
-
33-Ahzâb 11
ve zulzilû : ve sarsıldılar
-
33-Ahzâb 11
zilzâlen : sarsıntıyla
-
33-Ahzâb 12
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
33-Ahzâb 13
ve yeste'zinu : ve izin istiyor
-
33-Ahzâb 17
ellezî : ki o
-
33-Ahzâb 19
kellezî (ke ellezî) : onun gibi
-
33-Ahzâb 23
yentezırû : bekliyorlar
-
33-Ahzâb 24
yeczî allâhu : Allah ceza (karşılığını) verecek, mükâfatlandıracak
-
33-Ahzâb 24
ve yuazzibe : ve azaplandıracak
-
33-Ahzâb 25
ellezîne : o kimseler, onlar
-
33-Ahzâb 25
bi gayzı-him : öfkeleri ile
-
33-Ahzâb 25
azîzen : azîz olan, yüce ve gâlip olan
-
33-Ahzâb 26
ellezîne : o kimseler, onlar
-
33-Ahzâb 28
ve zînete-hâ : ve onun ziyneti, süsü
-
33-Ahzâb 29
azîmen : azîm, büyük
-
33-Ahzâb 32
yatmaallezî : (yatmaa ellezî )
-
33-Ahzâb 32
ellezî : ki o, o
-
33-Ahzâb 35
ve el hâfızîne : ve muhafaza eden, koruyan erkekler
-
33-Ahzâb 35
azîmen : azîm, büyük
-
33-Ahzâb 37
ellezî : ki o
-
33-Ahzâb 38
fî ellezîne : o kimseler içinde, arasında
-
33-Ahzâb 39
ellezîne : onlar
-
33-Ahzâb 41
ellezîne : onlar
-
33-Ahzâb 41
zikren : zikrederek
-
33-Ahzâb 43
ellezî : ki o
-
33-Ahzâb 45
ve nezîren : ve nezir (uyarıcı) olarak
-
33-Ahzâb 49
ellezîne : o kimseler
-
33-Ahzâb 53
ellezîne : onlar, o kimseler
-
33-Ahzâb 53
nâzırîne : bekleyenler, gözleyenler
-
33-Ahzâb 53
yu'zî : eziyet verir, veriyor
-
33-Ahzâb 53
azîmen : büyük
-
33-Ahzâb 56
ellezîne : onlar, o kimseler
-
33-Ahzâb 57
ellezîne : onlar, o kimseler
-
33-Ahzâb 58
ve ellezîne : ve onlar, o kimseler
-
33-Ahzâb 60
ve ellezîne : ve onlar, o kimseler
-
33-Ahzâb 62
ellezîne : onlar, o kimseler
-
33-Ahzâb 69
ellezîne : o kimseler , onlar
-
33-Ahzâb 69
ke ellezîne : o kimseler gibi
-
33-Ahzâb 70
ellezîne : o kimseler, onlar
-
33-Ahzâb 71
azîmen : büyük
-
33-Ahzâb 73
yuazzibe : azap eder
-
34-Sebe 1
ellezî : ki o
-
34-Sebe 2
ve mâ yenzilu : ve inen şey
-
34-Sebe 3
ellezîne : o kimseler, onlar
-
34-Sebe 4
yecziye : cezalandırır, mükâfat verir
-
34-Sebe 4
ellezîne : o kimseler, onlar
-
34-Sebe 5
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
34-Sebe 5
muâcizîne : aciz bırakılanlar
-
34-Sebe 5
riczin : ricz, pis, iğrenç, çirkin, azap
-
34-Sebe 6
ellezîne : o kimseler, onlar
-
34-Sebe 6
ellezî : ki o
-
34-Sebe 6
unzile : indirildi
-
34-Sebe 6
el azîzi : azîz olan, yüce olan
-
34-Sebe 7
ellezîne : o kimseler, onlar
-
34-Sebe 7
izâ muzzıktum : siz dağılıp parça parça olduğunuz zaman
-
34-Sebe 8
keziben : yalan olarak
-
34-Sebe 8
ellezîne : o kimseler
-
34-Sebe 12
yezıg : çıkar, sapar
-
34-Sebe 12
nuzık-hu : ona tattırırız
-
34-Sebe 17
nucâzî : cezalandırırız
-
34-Sebe 22
ellezîne : o kimseler, onlar
-
34-Sebe 23
ezine : izin verdi
-
34-Sebe 23
fuzzia : dehşete kapıldı
-
34-Sebe 27
ellezîne : onlar
-
34-Sebe 27
el azîzu : azîz, üstün, yüce
-
34-Sebe 28
ve nezîren : ve nezir, uyarıcı
-
34-Sebe 31
ellezîne : onlar
-
34-Sebe 31
bi ellezî : ona
-
34-Sebe 31
ellezîne : onlar
-
34-Sebe 31
li ellezîne : onlara
-
34-Sebe 32
ellezîne : onlar
-
34-Sebe 32
li ellezîne : onlara
-
34-Sebe 33
ellezîne : onlar
-
34-Sebe 33
lillezîne (li ellezîne) : onlara
-
34-Sebe 33
ellezîne : onlar
-
34-Sebe 34
min nezîrin : bir nezir, uyarıcı
-
34-Sebe 38
ve ellezîne : ve onlar
-
34-Sebe 38
muâcizîne : aciz bırakanlar
-
34-Sebe 39
er râzikîne : rızk verenler
-
34-Sebe 42
li ellezîne : onlara
-
34-Sebe 42
tukezzibûne : tekzip ediyorsunuz, inkâr ediyorsunuz, yalanlıyorsunuz
-
34-Sebe 43
ellezîne : onlar
-
34-Sebe 44
min nezîrin : bir nezir, uyarıcı
-
34-Sebe 45
ellezîne : onlar
-
34-Sebe 46
nezîrun : nezir, uyarıcı
-
34-Sebe 48
yakzifu : kazefe eder, atar, tecelli ettirir
-
34-Sebe 51
feziû : korkuya, dehşete kapıldılar
-
34-Sebe 53
ve yakzifûne : ve atıyorlar
-
35-Fâtır 1
yezîdu : artırır
-
35-Fâtır 2
ve huve el azîzu : ve o azîz, üstün ve güçlü
-
35-Fâtır 4
yukezzibû-ke : seni yalanlıyorlar
-
35-Fâtır 4
kuzzibet : yalanlandı
-
35-Fâtır 7
ellezîne : onlar
-
35-Fâtır 7
ve ellezîne : ve onlar
-
35-Fâtır 9
ellezî : onlar
-
35-Fâtır 10
ve ellezîne : ve onlar
-
35-Fâtır 13
ve ellezîne : ve onlar
-
35-Fâtır 17
bi azîzin : azîz, güç
-
35-Fâtır 18
ve lâ tezirû : ve günahını yüklenemez
-
35-Fâtır 18
vâziretun : yük taşıyan, günahkâr
-
35-Fâtır 18
tunziru : sen uyarırsın
-
35-Fâtır 18
ellezîne : onlar
-
35-Fâtır 21
ez zıllu : gölge
-
35-Fâtır 23
nezîrun : nezir, uyarıcı
-
35-Fâtır 24
ve nezîren : ve nezir, uyarıcı
-
35-Fâtır 24
nezîrun : nezir, uyarıcı
-
35-Fâtır 25
yukezzibû-ke : seni yalanlıyorlar
-
35-Fâtır 25
ellezîne : onlar, o kimseler
-
35-Fâtır 26
ellezîne : onlar
-
35-Fâtır 28
azîzun : üstün ve güçlü olan
-
35-Fâtır 29
ellezîne : o kimseler, onlar
-
35-Fâtır 30
ve yezîde-hum : ve onlara artırır
-
35-Fâtır 31
ve ellezî : ve ki o
-
35-Fâtır 32
ellezîne : onlar
-
35-Fâtır 34
ellezî : ki o
-
35-Fâtır 35
ellezî : o ki, ki o
-
35-Fâtır 36
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
35-Fâtır 36
neczî : cezalandırırız
-
35-Fâtır 37
gayre ellezî : ondan başka
-
35-Fâtır 37
en nezîru : nezir, uyarıcı
-
35-Fâtır 39
ellezî : ki o
-
35-Fâtır 39
ve lâ yezîdu : ve artırmaz
-
35-Fâtır 39
ve lâ yezîdu : ve artırmaz
-
35-Fâtır 40
ellezîne : ki onlar
-
35-Fâtır 42
nezîrun : nezir, uyarıcı
-
35-Fâtır 42
nezîrun : nezir, uyarıcı
-
35-Fâtır 44
ellezîne : onlar
-
36-Yâsin 5
tenzîle : indirildi
-
36-Yâsin 5
el azîzi : azîz, güçlü, üstün olan
-
36-Yâsin 6
li tunzire : senin uyarman için
-
36-Yâsin 6
mâ unzire : uyarılmadı
-
36-Yâsin 10
lem tunzir-hum : onları uyarmadın
-
36-Yâsin 11
tunziru : uyarırsın
-
36-Yâsin 11
ez zikre : zikre
-
36-Yâsin 15
tekzibûne : tekzip ediyorsunuz, yalan söylüyorsunuz
-
36-Yâsin 22
ellezî : ki o
-
36-Yâsin 28
munzilîne : indirenler (indiriciler)
-
36-Yâsin 30
bi-hi yestehziûne : onunla alay ediyorlar
-
36-Yâsin 36
subhânellezî (subhâne ellezî) : o sübhandır, herşeyden münezzehtir
-
36-Yâsin 38
el azîzi : azîz olan, güçlü ve üstün olan
-
36-Yâsin 39
menâzile : menziller
-
36-Yâsin 47
kâle ellezîne : onlar dediler
-
36-Yâsin 47
li ellezîne : o kimselere
-
36-Yâsin 56
fî zılâlin : gölgeliklerde
-
36-Yâsin 63
hâzihî : bu
-
36-Yâsin 69
zikrun : zikir, öğüt
-
36-Yâsin 70
yunzire : inzar eder, uyarır
-
36-Yâsin 79
ellezî : ki o
-
36-Yâsin 80
ellezî : ki o, o ...dır
-
36-Yâsin 81
ellezî : ki o, ... o dur
-
36-Yâsin 83
ellezî : ki o, ... o dur
-
37-Sâffât 3
zikran : zikrederek
-
37-Sâffât 6
bi zîynetin : ziynet ile
-
37-Sâffât 11
lâzibin : birbirine yapışmış, yapışkan
-
37-Sâffât 21
ellezî : ki o
-
37-Sâffât 21
tukezzibûne : tekzip ediyorsunuz, yalanlıyorsunuz
-
37-Sâffât 22
ellezîne zalemû : ki onlar zulmettiler, zulmedenler
-
37-Sâffât 33
yevme izin : izin günü
-
37-Sâffât 60
el fevzu el azîmu : fevzül azîm, en büyük kurtuluş
-
37-Sâffât 72
munzirîne : nezirler, uyarıcılar
-
37-Sâffât 76
el kerbi el azîmi (kerbil azîm) : büyük üzüntü
-
37-Sâffât 80
neczî : biz cezalandırırız, karşılığını veririz, mükâfatlandırırız
-
37-Sâffât 94
yeziffûne : birbirine karışmış olarak, hızlı hızlı koşarak
-
37-Sâffât 105
neczî : cezalandırırız, karşılığını veririz, mükâfatlandırırız
-
37-Sâffât 107
bi zibhın : kurbanı
-
37-Sâffât 107
azîmin : büyük
-
37-Sâffât 110
neczî : cezalandırırız, karşılığını veririz, mükâfatlandırırız
-
37-Sâffât 115
el kerbi el azîmi : büyük üzüntü
-
37-Sâffât 121
neczî : cezalandırırız, karşılığını veririz, mükâfatlandırırız
-
37-Sâffât 131
neczî : cezalandırırız, mükâfatlandırırız, ödüllendiririz
-
37-Sâffât 147
yezîdûne : daha fazla
-
37-Sâffât 152
le kâzibûne : kesinlikle yalan söyleyenler
-
37-Sâffât 168
zikren : zikir
-
38-Sâd 1
zî : sahip
-
38-Sâd 1
ez zikri : zikir
-
38-Sâd 2
ellezîne : o kimseler, onlar
-
38-Sâd 4
munzirun : bir uyarıcı
-
38-Sâd 8
e unzile : indirildi mi
-
38-Sâd 8
ez zikru : zikir
-
38-Sâd 8
min zikrî : zikrimden
-
38-Sâd 9
el azîzi : azîz, üstün ve güçlü
-
38-Sâd 22
fezia : dehşete kapıldı, ürktü
-
38-Sâd 24
illellezîne (illâ ellezîne) : o kimseler hariç
-
38-Sâd 26
ellezîne : o kimseler, onlar
-
38-Sâd 27
ellezîne : kimseler, onlar
-
38-Sâd 27
li ellezîne : kimselere, onlara
-
38-Sâd 28
ellezîne : kimseler, onlar
-
38-Sâd 32
zikri rabbî : Rabbimin zikri
-
38-Sâd 43
ve zikrâ : ve zikir olarak
-
38-Sâd 46
zikre ed dâri : ahiret yurdunu zikreden
-
38-Sâd 49
zikrun : bir zikir
-
38-Sâd 61
zid-hu : onu, ona arttır
-
38-Sâd 65
munzirun : inzar eden, uyarıcı
-
38-Sâd 66
el azîzu : azîz, üstün ve güçlü
-
38-Sâd 67
azîmun : büyük
-
38-Sâd 70
nezîrun : nezir, uyarıcı
-
38-Sâd 79
enzır-nî : beni inzar et, bana mühlet ver
-
38-Sâd 87
zikrun : zikir
-
39-Zümer 1
tenzîlu : indirilir, indiriliş
-
39-Zümer 1
el azîzi : azîz, güç ve kuvvet sahibi
-
39-Zümer 3
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
39-Zümer 3
kâzibun : yalancı
-
39-Zümer 5
el azîzu : azîz (yüce ve üstün)
-
39-Zümer 7
ve lâ teziru : ve yüklenmez, taşımaz
-
39-Zümer 7
vâziretun : yük taşıyan, günahkâr
-
39-Zümer 9
ellezîne : kimseler, onlar
-
39-Zümer 9
ve ellezîne : ve kimseler
-
39-Zümer 10
ellezîne : kimseler, onlar
-
39-Zümer 10
li ellezîne : kimseler için, onlar için
-
39-Zümer 10
hâzihi : bu
-
39-Zümer 13
azîmin : azîm, büyük
-
39-Zümer 15
ellezîne : o kimseler, onlar
-
39-Zümer 17
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
39-Zümer 18
ellezîne : o kimseler, onlar
-
39-Zümer 18
ellezîne : o kimseler, onlar
-
39-Zümer 20
ellezîne : o kimseler, onlar
-
39-Zümer 21
zikrâ : zikir, ibret
-
39-Zümer 22
zikrillâhi (zikri allâhi) : Allah'ın zikri
-
39-Zümer 23
ellezîne : onlar
-
39-Zümer 23
ilâ zikri allâhi : Allah'ın zikrine
-
39-Zümer 25
ellezîne : onlar
-
39-Zümer 28
zî : sahip
-
39-Zümer 33
ve ellezî : ve o
-
39-Zümer 35
ellezî : ki o
-
39-Zümer 35
ve yecziye-hum : ve onları mükâfatlandırır
-
39-Zümer 35
ellezî : ki o
-
39-Zümer 36
bi ellezîne : onlar ile
-
39-Zümer 37
azîzin : azîz, yüce ve üstün
-
39-Zümer 37
zîntikâmin (zî intikâmin) : intikam sahibi
-
39-Zümer 40
yuhzî-hi : onu rezil eder, alçaltır
-
39-Zümer 45
ellezîne : o kimseler, onlar
-
39-Zümer 45
ellezîne : o kimseler, onlar
-
39-Zümer 47
ellezîne : onlar
-
39-Zümer 48
yestehziûne : alay ediyorlar
-
39-Zümer 50
ellezîne : onlar
-
39-Zümer 51
ve ellezîne : ve onlar
-
39-Zümer 51
bi mu'cizîne : aciz bırakanlar, aciz bırakacak güce sahip olanlar
-
39-Zümer 53
ellezîne : onlar
-
39-Zümer 55
unzile : indirildi
-
39-Zümer 60
ellezîne : onlar
-
39-Zümer 61
ellezîne : onlar
-
39-Zümer 63
ve ellezîne : ve onlar
-
39-Zümer 65
ve ilâ ellezîne : ve onlara
-
39-Zümer 71
ellezîne : onlar
-
39-Zümer 71
ve yunzirûne-kum : ve sizi uyarırlar
-
39-Zümer 73
ellezîne : onlar
-
39-Zümer 74
ellezî : o ki
-
4-Nisâ 1
ellezî : o ki
-
4-Nisâ 1
ellezî : o ki
-
4-Nisâ 9
ellezîne : onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 10
ellezîne : onlar
-
4-Nisâ 11
hazzı : pay
-
4-Nisâ 13
el azîmu : büyük, en büyük
-
4-Nisâ 17
li ellezîne : onlar için
-
4-Nisâ 18
li ellezîne : onların
-
4-Nisâ 18
ve lâ ellezîne : ve onlara olmaz, onlar için değildir
-
4-Nisâ 19
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 23
ellezîne : onlar
-
4-Nisâ 26
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 27
ellezîne : onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 27
azîmen : büyük
-
4-Nisâ 29
ellezîne : onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 33
ve ellezîne : ve onlar, o kimseler
-
4-Nisâ 36
bi zî el kurbâ : yakınlık sahibi olana, akrabaya
-
4-Nisâ 36
zî : sahip
-
4-Nisâ 37
ellezîne : onlar
-
4-Nisâ 38
ve ellezîne : ve onlar
-
4-Nisâ 40
azîmen : büyük
-
4-Nisâ 42
yevme izin : izin günü
-
4-Nisâ 42
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 43
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 44
ilâ ellezîne : onları
-
4-Nisâ 46
min ellezîne : onlardan bir kısmı
-
4-Nisâ 47
ellezîne : onlar, ...olanlar
-
4-Nisâ 48
azîmen : büyük
-
4-Nisâ 49
ilâ ellezine : onları
-
4-Nisâ 50
el kezibe : yalan
-
4-Nisâ 51
ilâ ellezine : onları, ... olan kimseleri, ... olanları
-
4-Nisâ 51
li ellezine : onlara, ... olan kimselere
-
4-Nisâ 51
min ellezine : onlardan
-
4-Nisâ 52
ellezîne : onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 54
azîmen : büyük
-
4-Nisâ 56
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 56
azîzen : aziz, üstün
-
4-Nisâ 57
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 57
zıllen : gölge
-
4-Nisâ 59
ellezîne : olanlar
-
4-Nisâ 60
ilâ ellezîne : onları
-
4-Nisâ 60
unzile : indirildi
-
4-Nisâ 60
unzile : indirildi
-
4-Nisâ 63
ellezîne : o kimseler, onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 67
azîmen : azim, büyük
-
4-Nisâ 69
ellezîne : o kimseler, onlar
-
4-Nisâ 71
ellezîne : onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 73
azîmen : büyük
-
4-Nisâ 74
ellezîne : onlar
-
4-Nisâ 74
azîmen : azim, büyük
-
4-Nisâ 75
ellezîne : onlar
-
4-Nisâ 75
min hâzihi : bundan
-
4-Nisâ 76
ellezîne : onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 76
ve ellezîne : ve onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 77
ellezîne : onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 78
hâzihî : bu
-
4-Nisâ 78
hâzihî : bu
-
4-Nisâ 81
ellezî : o, ...olan
-
4-Nisâ 83
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 84
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 90
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 91
ya'tezilû-kum : sizden uzak dururlar
-
4-Nisâ 93
azîmen : azim, büyük
-
4-Nisâ 94
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 95
azîmen : azim, büyük
-
4-Nisâ 97
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
4-Nisâ 101
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 102
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 107
ellezîne : onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 113
azîmen : büyük, çok büyük
-
4-Nisâ 114
azîmen : büyük
-
4-Nisâ 119
yettehızi : edinir
-
4-Nisâ 122
ve ellezîne : ve onlar, ...olanlar
-
4-Nisâ 131
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 135
ellezîne : onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 136
ellezîne : onlar, ...olanlar
-
4-Nisâ 136
ellezî : ki o
-
4-Nisâ 136
ellezî : ki o
-
4-Nisâ 137
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 139
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 141
ellezîne : onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 144
ellezîne : onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 146
ellezîne : onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 146
azîmen : azîm, büyük
-
4-Nisâ 150
ellezîne : onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 152
ve ellezîne : ve onlar
-
4-Nisâ 153
en tunezzile : indirmeni
-
4-Nisâ 156
azîman : azîm, büyük, çok büyük
-
4-Nisâ 157
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 158
azîzen : aziz, yüce, üstün
-
4-Nisâ 160
min ellezîne : onlardan
-
4-Nisâ 161
ve ahzi-him : ve onların almaları
-
4-Nisâ 162
unzile : indirilen
-
4-Nisâ 162
unzile : indirildi
-
4-Nisâ 162
azîmen : azim, büyük, çok büyük
-
4-Nisâ 165
ve munzirîne : ve uyarıcılar
-
4-Nisâ 165
azîzen : aziz, yüce
-
4-Nisâ 167
ellezîne : onlar, ...olanlar
-
4-Nisâ 168
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 173
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 173
ve yezîdu-hum : ve onlara ziyade yapar, arttırır, daha çok verir
-
4-Nisâ 173
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 173
yuazzibu-hum : onlara azap edilir
-
4-Nisâ 175
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 176
hazzı : pay
-
40-Mü'min 2
tenzîlu el kitâbi : kitabın indirilmesi
-
40-Mü'min 2
el azîzi : azîz, yüce, üstün ve güçlü
-
40-Mü'min 3
zî et tavli : ihsan, fazl ve kerem sahibi
-
40-Mü'min 4
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 6
alâ ellezîne : onların üzerine, onlara
-
40-Mü'min 7
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 7
li ellezîne : onlar için
-
40-Mü'min 7
li ellezîne : onlar için, onları
-
40-Mü'min 8
el azîzu : azîz, yüce, üstün ve güçlü
-
40-Mü'min 9
yevme izin : izin günü
-
40-Mü'min 9
el fevzu el azîmu : fevzül azîm, büyük kurtuluş
-
40-Mü'min 10
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 13
ellezî : ki o
-
40-Mü'min 13
ve yunezzilu : ve indirir
-
40-Mü'min 15
li yunzire : uyarması için, haber vermesi için
-
40-Mü'min 18
ve enzir-hum : ve onları uyar
-
40-Mü'min 18
yevme el âzifeti : yakın olan gün, yaklaşan gün
-
40-Mü'min 18
kâzımîne : korkmuş olarak, korkuyla
-
40-Mü'min 20
ve ellezîne : ve onlar
-
40-Mü'min 21
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 25
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 28
kâziben : yalancı
-
40-Mü'min 28
kezibu-hu : onun yalanı
-
40-Mü'min 28
ellezî : ki o
-
40-Mü'min 30
ellezî : o kimse, o
-
40-Mü'min 31
ve ellezîne : ve onlar
-
40-Mü'min 34
mâ ziltum : zail olmadı, devam etti
-
40-Mü'min 35
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 35
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 37
kâziben : yalancı
-
40-Mü'min 38
ellezî âmene : âmenû olan, îmân eden kimse
-
40-Mü'min 39
hâzihi : bu
-
40-Mü'min 42
ilâ el azîzi : azîz, üstün ve güçlü olana
-
40-Mü'min 47
li ellezîne istekberû : kibirlenenlere
-
40-Mü'min 48
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 49
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 51
ellezîne âmenû : âmenû olanlar
-
40-Mü'min 52
ma'ziretu-hum : onların mazeretleri, özürleri
-
40-Mü'min 54
zikrâ : zikir
-
40-Mü'min 56
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 58
ve ellezîne âmenû : ve âmenû olanlar
-
40-Mü'min 60
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 61
ellezî : ki o
-
40-Mü'min 63
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 64
ellezî : ki o
-
40-Mü'min 66
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 67
ellezî : ki o
-
40-Mü'min 68
ellezî : ki o
-
40-Mü'min 69
ilellezîne (ilâ ellezîne) : onları
-
40-Mü'min 70
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 77
ellezî : ki o
-
40-Mü'min 79
ellezî : ki o
-
40-Mü'min 82
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 83
yestehziûne : alay, istihza ederler
-
41-Fussilet 2
tenzîlun : indirilendir
-
41-Fussilet 4
ve nezîren : ve uyarıcı
-
41-Fussilet 7
ellezîne : onlar
-
41-Fussilet 8
ellezîne : onlar
-
41-Fussilet 9
bi ellezî : onu
-
41-Fussilet 12
el azîzi : azîz, üstün ve güçlü olan
-
41-Fussilet 15
ellezî : ki o
-
41-Fussilet 16
nuzîka-hum : onlara tattırırız
-
41-Fussilet 18
ellezîne : onları
-
41-Fussilet 21
ellezî : ki o
-
41-Fussilet 23
ellezî : ki o
-
41-Fussilet 26
ellezîne : onlar
-
41-Fussilet 27
nuzîkanne : tattıracağız
-
41-Fussilet 27
ellezîne : onlar
-
41-Fussilet 27
necziyenne-hum : onları mutlaka cezalandıracağız
-
41-Fussilet 27
ellezî : ki o
-
41-Fussilet 29
ellezîne : onlar
-
41-Fussilet 30
ellezîne : onlar
-
41-Fussilet 34
ellezî : ki o
-
41-Fussilet 35
ellezîne : onlar
-
41-Fussilet 35
hazzın azîmin : hazzül azîm, en büyük haz
-
41-Fussilet 37
ellezî : ki o
-
41-Fussilet 38
ellezîne : onlar
-
41-Fussilet 39
ellezî : ki o
-
41-Fussilet 40
ellezîne : onlar
-
41-Fussilet 41
ellezîne : onlar
-
41-Fussilet 41
bi ez zikri : zikri
-
41-Fussilet 41
azîzun : üstün, yüce, şerefli
-
41-Fussilet 42
tenzîlun : inmiştir
-
41-Fussilet 44
li ellezîne : onlar için
-
41-Fussilet 44
vellezîne : ve onlar
-
41-Fussilet 50
ellezîne : onlar
-
41-Fussilet 50
nuzîkanne-hum : onlara mutlaka tattıracağız
-
41-Fussilet 50
galîzin : galiz, dehşetli
-
42-Şûrâ 3
ve ilâ ellezîne : ve onlara
-
42-Şûrâ 3
el azîzu : azîz, üstün
-
42-Şûrâ 4
el azîmu : büyük
-
42-Şûrâ 6
ve ellezîne : ve onlar
-
42-Şûrâ 7
li tunzire : uyarman için
-
42-Şûrâ 7
ve tunzire : ve uyarırsın
-
42-Şûrâ 13
ve ellezî : ve o
-
42-Şûrâ 14
ve inne ellezîne : ve muhakkak ki onlar
-
42-Şûrâ 16
ve ellezîne : ve onlar
-
42-Şûrâ 17
ellezî : ki o
-
42-Şûrâ 18
ellezîne : onlar
-
42-Şûrâ 18
ve ellezîne : ve onlar
-
42-Şûrâ 18
ellezîne : onlar
-
42-Şûrâ 19
el azîzu : azîz, yüce ve şerefli
-
42-Şûrâ 20
nezid : biz artırırız
-
42-Şûrâ 22
ve ellezîne : ve onlar
-
42-Şûrâ 23
ellezî : onlar
-
42-Şûrâ 23
ellezîne : onlar
-
42-Şûrâ 23
nezid : artırırız
-
42-Şûrâ 24
keziben : yalan
-
42-Şûrâ 25
ellezî : ki o
-
42-Şûrâ 26
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
42-Şûrâ 26
ve yezîdu-hum : ve onlara artır
-
42-Şûrâ 27
yunezzilu : indirir
-
42-Şûrâ 28
ve huve ellezî : ve o ki
-
42-Şûrâ 28
yunezzilu : indirir
-
42-Şûrâ 31
bi mu'cizîne : aciz bırakacak olanlar, bırakanlar
-
42-Şûrâ 35
ellezîne : onlar
-
42-Şûrâ 36
li ellezîne : onlar için
-
42-Şûrâ 37
ve ellezîne : ve onlar
-
42-Şûrâ 38
ve ellezîne : ve onlar
-
42-Şûrâ 39
ve ellezîne : ve onlar
-
42-Şûrâ 42
alâ ellezîne : onların üzerine
-
42-Şûrâ 45
ellezîne : onlar
-
42-Şûrâ 45
ellezîne : onlar
-
42-Şûrâ 47
yevmeizin : izin günü
-
42-Şûrâ 53
ellezî : ki o
-
43-Zuhruf 5
ez zikre : zikir
-
43-Zuhruf 7
yestehziûne : alay ederler
-
43-Zuhruf 9
el azîz : azîz, yüce ve üstün, izzet sahibi
-
43-Zuhruf 10
ellezî : ki o
-
43-Zuhruf 11
ve ellezî : ve o ki, o ...dır
-
43-Zuhruf 12
ve ellezî : ve o ki, o ...dır
-
43-Zuhruf 13
ellezî : ki o
-
43-Zuhruf 17
kezîmun : öfke, hiddet
-
43-Zuhruf 19
ellezîne : ki onlar
-
43-Zuhruf 23
min nezîrin : bir nezir, uyarıcı
-
43-Zuhruf 25
el mukezzibîne : tekzip edenler, yalanlayanlar
-
43-Zuhruf 27
ellezî : ki o
-
43-Zuhruf 27
fatara-nî \n(ellezî fatara) : beni yarattı \n: (yaratan)
-
43-Zuhruf 31
nuzzile : indirilir
-
43-Zuhruf 31
azîmin : azîm, büyük
-
43-Zuhruf 36
an zikri : zikirden
-
43-Zuhruf 42
ellezî : ki onu
-
43-Zuhruf 43
bi ellezî : ona, onu
-
43-Zuhruf 44
zikrun : bir zikir
-
43-Zuhruf 51
ve hâzihi : ve bu
-
43-Zuhruf 52
ellezî : o, ki o
-
43-Zuhruf 63
ellezî : onlar
-
43-Zuhruf 65
li ellezîne : o kimselere, onlara
-
43-Zuhruf 67
yevmeizin : izin günü
-
43-Zuhruf 69
ellezîne : o kimseler, onlar
-
43-Zuhruf 83
ellezî : ki o
-
43-Zuhruf 84
ellezî : ki o
-
43-Zuhruf 85
ellezî : ki o
-
43-Zuhruf 86
ellezîne : onlar
-
44-Duhân 3
munzirîne : uyaranlar
-
44-Duhân 13
ez zikrâ : zikir, öğüt, ibret
-
44-Duhân 21
i'tezilû-ni : benden uzaklaşın, ayrılın
-
44-Duhân 37
ve ellezîne : ve onlar
-
44-Duhân 42
el azîz : azîz
-
44-Duhân 49
el azîzu : azîz
-
44-Duhân 57
el azîmu : azîm, büyük
-
45-Câsiye 2
tenzîlu : indirildi
-
45-Câsiye 2
el azîzi : azîz
-
45-Câsiye 10
azîmun : azîm, büyük
-
45-Câsiye 11
ve ellezîne : ve onlar
-
45-Câsiye 11
min riczin : azaptan
-
45-Câsiye 12
ellezî : o ki
-
45-Câsiye 14
li ellezîne : onlara
-
45-Câsiye 14
li ellezîne : onlara
-
45-Câsiye 14
li yecziye : cezalandırması için
-
45-Câsiye 18
ellezîne : onlar
-
45-Câsiye 21
ellezîne : onlar
-
45-Câsiye 21
ellezîne : onlar
-
45-Câsiye 27
yevmeizin : izin günü
-
45-Câsiye 30
ellezîne : onlar
-
45-Câsiye 31
ellezîne : onlar
-
45-Câsiye 33
yestehziûne : alay ettiler
-
45-Câsiye 37
el azîzu : azîz, yüce
-
46-Ahkaf 2
tenzîlu : indirildi
-
46-Ahkaf 2
el azîzi : azîz, yüce
-
46-Ahkaf 3
ve ellezîne : ve onlar
-
46-Ahkaf 3
unzirû : uyarıldılar
-
46-Ahkaf 7
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
46-Ahkaf 9
nezîrun : uyarıcı
-
46-Ahkaf 11
ellezîne : o kimseler, onlar
-
46-Ahkaf 11
li ellezîne : o kimselere, onlara
-
46-Ahkaf 12
li yunzire : ve uyarmak için
-
46-Ahkaf 12
ellezîne : o kimseleri, onları
-
46-Ahkaf 13
ellezîne : o kimseler, onlar
-
46-Ahkaf 15
evzı'nî : beni muvaffak kıl, yönelt
-
46-Ahkaf 16
ulâike ellezîne : işte onlar
-
46-Ahkaf 16
ellezî : ki o
-
46-Ahkaf 17
ve ellezî : ve o
-
46-Ahkaf 18
ulâike ellezîne : işte onlar
-
46-Ahkaf 20
ellezîne : onlar
-
46-Ahkaf 21
azîmin : büyük
-
46-Ahkaf 25
neczî : cezalandırırız
-
46-Ahkaf 26
yestehziûne : alay ettiler
-
46-Ahkaf 28
nasare humullezînettehazû : onlara yardım etseydi, o edindikleri
-
46-Ahkaf 29
munzirîne : uyarıcılar olarak
-
46-Ahkaf 30
unzile : indirilen
-
46-Ahkaf 32
bi mu'cizin : aciz bırakacak
-
46-Ahkaf 33
ennallâhellezî : muhakkak ki o
-
46-Ahkaf 34
yu'redullezîne : sunulacakları o kimselerin
-
47-Muhammed 1
ellezîne : onlar
-
47-Muhammed 2
ve ellezîne : ve onlar
-
47-Muhammed 2
bi mâ nuzzile : indirdiğimiz şeye
-
47-Muhammed 3
bi ennellezîne (enne ellezîne) : onların olmaları sebebiyle
-
47-Muhammed 3
ve ennellezîne (enne ellezîne) : ve onların olmaları
-
47-Muhammed 4
ellezîne keferû : inkâr edenler
-
47-Muhammed 4
vellezîne (ve ellezîne) : ve onlar
-
47-Muhammed 7
ellezîne : o kimseler, onlar
-
47-Muhammed 8
vellezîne : ve o kimseler, onlar
-
47-Muhammed 10
âkibetu ellezîne : sonları o kimselerin
-
47-Muhammed 11
mevlellezîne : velîsidir o kimselerin
-
47-Muhammed 12
ellezîne : onlar
-
47-Muhammed 12
ve ellezîne : ve onlar
-
47-Muhammed 16
li ellezîne : onlara
-
47-Muhammed 16
ellezîne : onlar ki
-
47-Muhammed 17
vellezîne ihtedev : ve hidayete ulaşmış kimseler
-
47-Muhammed 18
zikrâ-hum : onlara hatırlatma
-
47-Muhammed 20
ellezîne : onlar
-
47-Muhammed 20
nuzzilet : indirildi
-
47-Muhammed 20
izâ unzilet : indirildiği zaman
-
47-Muhammed 20
ellezîne : onları
-
47-Muhammed 23
ellezîne : onlar ki
-
47-Muhammed 25
ellezîne : onlar
-
47-Muhammed 26
lillezîne : onlara
-
47-Muhammed 29
ellezîne : o kimseler, onlar
-
47-Muhammed 32
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
47-Muhammed 33
ellezîne : onlar
-
47-Muhammed 34
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
48-Fetih 3
azîzen : azîz, şerefli, güçlü
-
48-Fetih 4
huve ellezî : o ki
-
48-Fetih 5
azîmen : en büyük
-
48-Fetih 6
yuazzibe : azaplandırsın
-
48-Fetih 7
azîzen : azîz, şerefli, güçlü
-
48-Fetih 8
nezîren : uyarıcı olarak
-
48-Fetih 9
tuazzirû-hu : ona hürmet edin
-
48-Fetih 10
ellezîne : onlar
-
48-Fetih 10
azîmen : en büyük
-
48-Fetih 14
ve yuazzibu : ve azap eder
-
48-Fetih 16
yuazzib-kum : sizi azaplandırır, azap eder
-
48-Fetih 17
yuazzib-hu : onu azaplandırır, ona azap eder
-
48-Fetih 19
azîzen : azîz, üstün
-
48-Fetih 20
hâzihî : bu
-
48-Fetih 22
ellezîne : onlar
-
48-Fetih 22
keferû \n(ellezîne keferû) : inkâr ettiler \n: (inkâr edenler, kâfirler)
-
48-Fetih 24
ve huvellezî : ve o ki, ve o ...dır
-
48-Fetih 25
ellezîne : o kimseler
-
48-Fetih 25
ellezîne : o kimseler, onlar
-
48-Fetih 26
ellezîne : o kimseler, onlar
-
48-Fetih 28
huve ellezî : o ki, o ...dır
-
48-Fetih 29
ve ellezîne : ve onlar, olanlar
-
48-Fetih 29
ellezîne : onlar
-
48-Fetih 29
azîmen : büyük
-
49-Hucurât 1
ellezîne : onlar, olanlar
-
49-Hucurât 2
ellezîne : onlar, olanlar
-
49-Hucurât 3
ellezîne : onlar, o kimseler
-
49-Hucurât 3
ellezîne : onlar, o kimseler
-
49-Hucurât 3
azîmun : büyük
-
49-Hucurât 4
ellezîne : onlar, o kimseler, olanlar
-
49-Hucurât 6
ellezîne : onlar, olanlar
-
49-Hucurât 11
ellezîne : onlar, olanlar
-
49-Hucurât 12
ellezîne : onlar, olanlar
-
49-Hucurât 15
ellezîne : onlar, olanlar
-
5-Mâide 1
ellezîne âmenû : yaşarken Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 2
ellezîne âmenû : yaşarken Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 3
ve lahmu el hınzîri : ve domuz eti
-
5-Mâide 3
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
5-Mâide 5
ellezîne : o kimseler, onlar
-
5-Mâide 5
min ellezîne : o kimselerden, onlardan
-
5-Mâide 5
ve lâ muttehızî : ve edinmeyenler
-
5-Mâide 6
ellezîne âmenû : yaşarken Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 7
ellezî : ki o
-
5-Mâide 8
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 9
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 9
ve ecrun azîmun : ve en büyük ecir, karşılık, mükâfat
-
5-Mâide 10
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
5-Mâide 11
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 14
ve min ellezîne : ve o onlardan, olanlardan
-
5-Mâide 17
ellezîne kâlû : ... diyenler
-
5-Mâide 18
yuazzibu-kum : size azap ediyor
-
5-Mâide 18
ve yuazzibu : ve azap eder
-
5-Mâide 19
ve lâ nezîrin : ve bir uyarıcı olmadı (gelmedi)
-
5-Mâide 19
beşîrun ve nezîrun : bir müjdeleyici ve uyarıcı
-
5-Mâide 23
min ellezîne : onlardan
-
5-Mâide 33
ellezîne yuhâribûne : o harp edenler, savaşanlar
-
5-Mâide 33
azâbun azîmun : büyük azap
-
5-Mâide 34
illâ ellezîne tâbû : tövbe edenler hariç
-
5-Mâide 35
ellezîne âmenû : Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 36
ellezîne keferû : kâfir olan kimseler
-
5-Mâide 38
azîzun : azîz, üstün, yüce
-
5-Mâide 40
yuazzibu : azap eder
-
5-Mâide 41
ellezîne yusâriûne : yarışan kimseler, yarışanlar
-
5-Mâide 41
min ellezîne : o kimselerden, onlardan
-
5-Mâide 41
ve min ellezîne : ve o kimselerden, onlardan, ..olanlardan
-
5-Mâide 41
li el kezibi : yalan için
-
5-Mâide 41
ulâike ellezîne : işte o kimseler
-
5-Mâide 41
azâbun azîmun : büyük azap
-
5-Mâide 42
li el kezibi : yalanı
-
5-Mâide 44
ellezîne eslemû : teslim olmuş olanlar
-
5-Mâide 44
li ellezîne : o kimseler için, onlar için, onlara
-
5-Mâide 51
ellezîne âmenû : âmenû olanlar (Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler)
-
5-Mâide 52
ellezîne : o kimseler, onlar
-
5-Mâide 53
ellezîne âmenû : âmenû olanlar (Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı yaşarken dileyenler)
-
5-Mâide 53
e hâulâi ellezîne : bunlar o kimseler mi?, onlar bunlar mı?
-
5-Mâide 54
ellezîne âmenû : âmenû olanlar (Allâh'a ulaşmayı yaşarken dileyenler)
-
5-Mâide 54
ezilletin : daha alçak gönüllü
-
5-Mâide 55
ve ellezîne âmenû : ve âmenû olan kimseler, Allâh'a ulaşmayı dileyenler
-
5-Mâide 55
ellezîne yukîmûne : o kimseler ikame ederler
-
5-Mâide 56
ve ellezîne âmenû : ve âmenû olan kimseler, Allâh'a ulaşmayı ve teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 57
ellezîne âmenû : yaşarken Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 57
ellezîne ettehazû : edinen kimseler
-
5-Mâide 57
min ellezîne : o kimselerden
-
5-Mâide 59
ve mâ unzile ileynâ : ve bize indirilen şeye
-
5-Mâide 59
ve mâ unzile : ve indirilene
-
5-Mâide 60
ve el hanâzîre : ve domuzlar
-
5-Mâide 64
ve le yezîdenne : ve mutlaka arttırır
-
5-Mâide 64
mâ unzile ileyke : sana indirilen şey
-
5-Mâide 66
ve mâ unzile ileyhim : ve onlara indirilen şey
-
5-Mâide 67
mâ unzile ileyke : sana indirileni
-
5-Mâide 68
ve mâ unzile : ve indirilen şey
-
5-Mâide 68
ve le yezîdenne : ve mutlaka arttırır
-
5-Mâide 68
mâ unzile ileyke : sana indirilen şey
-
5-Mâide 69
ellezîne âmenû : Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler (yaşarken)
-
5-Mâide 69
ve ellezîne hâdû : ve yahudi olanlar, yahudiler
-
5-Mâide 72
ellezîne kâlû : ... diyenler
-
5-Mâide 73
ellezîne kâlû : ... diyenler
-
5-Mâide 73
ellezîne keferû : kâfir olanlar
-
5-Mâide 78
ellezîne keferû : kâfirler, inkâr edenler
-
5-Mâide 80
ellezîne keferû : kâfir olanlar
-
5-Mâide 81
ve mâ unzile ileyhi : ve ona indirilene
-
5-Mâide 82
li ellezîne âmenû : âmenû olanlara, yaşarken (Allâh'a (c.c.)
-
5-Mâide 82
ve ellezîne eşrakû : ve Allâh'a (c.c.) şirk koşanlar, müşrikler
-
5-Mâide 82
li ellezîne âmenû : âmenû olanlara, (yaşarken Allâh'a (cc) ulaşmayı, teslim olmayı dileyenlere)
-
5-Mâide 82
ellezîne kâlû : onlar dediler, ...diyen kimseler
-
5-Mâide 83
mâ unzile : indirilen şeyi, indirileni
-
5-Mâide 86
ve ellezîne keferû : ve inkâr edenler, kâfir olanlar
-
5-Mâide 87
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ulaşmayı dileyenler
-
5-Mâide 88
ellezî : o ki
-
5-Mâide 90
ellezîne âmenû : yaşarken Allâh'a (c.c.) ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 91
an zikri allâhi : Allâh'ın (cc.) zikrinden
-
5-Mâide 93
alâ ellezîne âmenû : Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenlerin üzerine
-
5-Mâide 94
ellezîne âmenû : yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ulaşmayı dileyenler
-
5-Mâide 95
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ona ulaşmayı dileyenler
-
5-Mâide 95
azîzun : aziz, üstün, güçlü
-
5-Mâide 96
ellezî : o ki
-
5-Mâide 101
ellezîne âmenû : âmenu olanlar, yaşarken Allâh'a (cc.) teslim olmayı, ulaşmayı dileyenler
-
5-Mâide 103
ellezîne keferû : kâfirler, inkar edenler
-
5-Mâide 103
el kezibe : yalan
-
5-Mâide 105
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ulaşmayı dileyenler
-
5-Mâide 106
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ona ulaşmayı dileyenler
-
5-Mâide 107
min ellezîne : o kimselerden, onlardan
-
5-Mâide 110
ellezîne keferû : kâfir olanlar (küfürde olanlar)
-
5-Mâide 112
en yunezzile : indirmesi
-
5-Mâide 114
enzil aleynâ : bize indir
-
5-Mâide 114
hayru er râzikîne : rızık verenlerin en hayırlısı
-
5-Mâide 115
innî munezzilu-hâ : muhakkak ki ben onu indiririm
-
5-Mâide 115
uazzibu-hu : ona azap ederim, azaplandırırım
-
5-Mâide 115
lâ uazzibu-hu : onu azaplandırmam
-
5-Mâide 118
in tuazzib-hum : eğer onlara azap edersen
-
5-Mâide 118
el azîzu : aziz, güçlü, üstün
-
5-Mâide 119
el fevzu el azîmu : en büyük fevz
-
50-Kaf 2
munzirun : bir uyarıcı
-
50-Kaf 8
ve zikrâ : ve zikir
-
50-Kaf 26
ellezî : o ki, o
-
50-Kaf 30
min mezîdin : daha fazlası
-
50-Kaf 32
hafîzin : hafîz olanlar (üzerine devrin imamının ruhu ulaşmış olanlar)
-
50-Kaf 35
mezîdun : daha fazlası
-
50-Kaf 37
zikrâ : hatırlatma, öğüt, ibret
-
51-Zâriyât 11
ellezîne hum : ki onlar
-
51-Zâriyât 14
ellezî : o, öyle ki o
-
51-Zâriyât 16
âhizîne : alanlar
-
51-Zâriyât 37
li ellezîne : o kimselere onlara
-
51-Zâriyât 50
nezîrun : nezir, uyarıcı
-
51-Zâriyât 51
nezîrun : nezir, uyarıcı
-
51-Zâriyât 52
etâ ellezîne : onlara (kendilerine) ne geldi
-
51-Zâriyât 55
ez zikrâ : öğütle hatırlatma
-
51-Zâriyât 59
li ellezîne : o kimseler için
-
51-Zâriyât 60
li ellezîne : o kimselere, onlara
-
51-Zâriyât 60
ellezî : onlara, kendilerine
-
52-Tûr 11
yevmeizin : izin günü
-
52-Tûr 11
li el mukezzibîne : tekzip edenler, yalanlayanlar
-
52-Tûr 12
ellezîne : onlar ki
-
52-Tûr 14
hâzihi : bu
-
52-Tûr 14
tukezzibûne : tekzip ediyorsunuz, yalanlıyorsunuz
-
52-Tûr 21
ve ellezîne : ve onlar, o kimseler
-
52-Tûr 42
ellezîne : o kimseler, onlar, olanlar
-
52-Tûr 45
ellezî : o kimseler ki
-
52-Tûr 47
li ellezîne zalemû : zalimlere, zulmedenlere
-
53-Necm 27
ellezîne : o kimseler
-
53-Necm 29
an zikrinâ : zikrimizden
-
53-Necm 31
li yecziye : cezalandırsın diye
-
53-Necm 31
ellezîne : o kimseler
-
53-Necm 31
ve yeczîye : ve mükâfatlandırsın
-
53-Necm 31
ellezîne : o kimseler
-
53-Necm 32
ellezîne : o kimseler ki
-
53-Necm 33
eytellezî : kimseyi
-
53-Necm 37
ellezî veffâ : ahdini yerine getiren
-
53-Necm 38
lâ teziru : yüklenmez
-
53-Necm 38
vâziretun : hiçbir günahkâr
-
53-Necm 56
nezîrun : bir nezir
-
53-Necm 57
ezifet(i) : yaklaştı
-
53-Necm 57
el âzifetu : yaklaşan, yaklaşmakta olan
-
54-Kamer 17
lî ez zikri : zikir için
-
54-Kamer 20
tenziu : çekip alır, söküp atar, havaya fırlatıp atar
-
54-Kamer 22
lî ez zikri : zikir için
-
54-Kamer 25
ez zikru : zikir
-
54-Kamer 31
el muhteziri : döküntü halinde, ufalanmış
-
54-Kamer 32
li ez zikri : zikir için
-
54-Kamer 35
neczî : cezalandırırız, mükâfatlandırırız
-
54-Kamer 40
li ez zikri : zikir için
-
54-Kamer 42
azîzin : üstün ve güçlü
-
55-Rahmân 13
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 16
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 18
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 21
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 23
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 25
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 28
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 30
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 32
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 34
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 36
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 38
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 39
izin : izin
-
55-Rahmân 40
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 42
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 43
hâzihî : bu
-
55-Rahmân 43
yukezzibu : yalanlandı, yalanladı
-
55-Rahmân 45
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 47
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 49
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 51
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 53
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 55
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 57
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 59
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 61
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 63
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 65
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 67
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 69
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 71
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 73
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 75
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 77
tukezzibâni : ikiniz yalanlıyorsunuz
-
55-Rahmân 78
zî : sahip
-
56-Vâkıa 2
kâzibetun : yalanlayan kimse
-
56-Vâkıa 19
ve lâ yunzifûne : ve sarhoş olmazlar
-
56-Vâkıa 30
ve zıllin : ve gölge, gölgeli yer, gölgeler
-
56-Vâkıa 43
ve zıllin : ve gölge, gölgeli yer, gölgeler
-
56-Vâkıa 46
el azîm : büyük, en büyük
-
56-Vâkıa 51
mukezzibûne : yalanlayanlar
-
56-Vâkıa 68
ellezî : o ki
-
56-Vâkıa 69
el munzilûne : indirenler
-
56-Vâkıa 74
el azîmi : azîm, büyük olan
-
56-Vâkıa 76
azîmun : büyük, en büyük, çok büyük
-
56-Vâkıa 80
tenzîlun : inzal edilme, kısım kısım indirme
-
56-Vâkıa 82
tukezzibûne : yalanlıyorsunuz
-
56-Vâkıa 84
hîne izin : o zaman, o anda
-
56-Vâkıa 92
min el mukezzibîne : yalanlayanlardan
-
56-Vâkıa 96
el azîmi : büyük, azîm olan
-
57-Hadid 1
el azîzu : azîz, üstün ve güçlü
-
57-Hadid 4
huve ellezî : o ki, ki o
-
57-Hadid 4
yenzilu : iner
-
57-Hadid 7
ellezîne : onlar
-
57-Hadid 9
huve ellezî : o ki, ki o
-
57-Hadid 9
yunezzilu : indirir
-
57-Hadid 10
min ellezîne : o kimselerden, onlardan
-
57-Hadid 11
men zâ ellezî : kim sahiptir, kim yapar
-
57-Hadid 12
el azîmu : en büyük
-
57-Hadid 13
li ellezîne : o kimselere, onlara
-
57-Hadid 15
min ellezîne : o kimselerden, onlardan
-
57-Hadid 16
li ellezîne : o kimseler için, onlar için
-
57-Hadid 16
li zikri allâhi : Allah'ın zikri için
-
57-Hadid 16
ke ellezîne : onlar gibi
-
57-Hadid 19
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
57-Hadid 19
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
57-Hadid 20
ve zînetun : ve süs, ziynet
-
57-Hadid 21
li ellezîne : onlar için
-
57-Hadid 21
el azîmi : büyük
-
57-Hadid 24
ellezîne : onlar
-
57-Hadid 25
azizun : azîz
-
57-Hadid 27
ellezîne : onlar
-
57-Hadid 27
ellezîne : onlar
-
57-Hadid 28
ellezîne âmenû : âmenû olanlar
-
57-Hadid 29
el azîmi : büyük
-
58-Mücâdele 2
ellezîne : o kimseler, onlar
-
58-Mücâdele 3
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
58-Mücâdele 5
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
58-Mücâdele 5
ellezîne : onlar
-
58-Mücâdele 8
ellezîne : onlar
-
58-Mücâdele 8
yuazzibu-nâ : bize azap eder
-
58-Mücâdele 9
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler, îmân edenler
-
58-Mücâdele 9
ellezî : o ki, ki o
-
58-Mücâdele 10
ellezîne : onlar
-
58-Mücâdele 11
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
58-Mücâdele 11
ellezîne âmenû : âmenû olanlar
-
58-Mücâdele 11
ve ellezîne ûtû : ve verilenler
-
58-Mücâdele 12
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
58-Mücâdele 14
ellezîne : onları, onlara
-
58-Mücâdele 14
el kezibi : yalan
-
58-Mücâdele 18
el kâzibûne : yalan söyleyenler, yalancılar
-
58-Mücâdele 19
zikre allâhi : Allah'ın zikrini
-
58-Mücâdele 20
inne ellezîne : muhakkak onlar
-
58-Mücâdele 21
azîzun : azîz, üstün
-
59-Haşr 1
el azîzu : azîz, üstün
-
59-Haşr 2
ellezî ahrece : çıkaran
-
59-Haşr 2
ellezîne keferû : inkâr edenler
-
59-Haşr 5
yuhziye : perişan edilmeleri, perişan olmaları
-
59-Haşr 7
zî : sahip olanlar
-
59-Haşr 8
ellezîne : onlar
-
59-Haşr 9
ve ellezîne : ve onlar
-
59-Haşr 10
ve ellezîne : ve onlar
-
59-Haşr 10
ellezîne : onlar
-
59-Haşr 10
li ellezîne : olanlara
-
59-Haşr 11
ellezîne : onlar
-
59-Haşr 11
ellezîne : onlar
-
59-Haşr 11
kâzibûne : yalancılar
-
59-Haşr 15
ellezîne : onlar
-
59-Haşr 18
ellezîne : onlar
-
59-Haşr 19
ke ellezîne : o kimseler gibi, onlar gibi
-
59-Haşr 22
huve allâhu ellezî : O Allah ki
-
59-Haşr 23
huve allâhu ellezî : O Allah ki
-
59-Haşr 23
el azîzu : azîz olan, yüce olan
-
59-Haşr 24
el azîzu : azîz olan, yüce olan
-
6-En'âm 1
ellezî : ki o
-
6-En'âm 1
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler, kâfirler
-
6-En'âm 2
huve ellezî : O'dur, O ki
-
6-En'âm 5
yestehziûne : alay ediyorlar
-
6-En'âm 7
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olan kimseler
-
6-En'âm 8
unzile : indirildi
-
6-En'âm 10
istuhzie : alay edildi
-
6-En'âm 10
bi ellezîne : o kimseleri, onları
-
6-En'âm 10
yestehziûne : alay ediyorlar
-
6-En'âm 11
el mukezzibîne : tekzip eden, yalanlayan kimseler
-
6-En'âm 12
ellezîne : o kimseler, onlar
-
6-En'âm 15
azîmin : büyük
-
6-En'âm 16
yevme izin : o gün, izin günü
-
6-En'âm 19
li unzire-kum : sizi uyarmam için
-
6-En'âm 20
ellezîne : o kimseler, onlar
-
6-En'âm 20
ellezîne : o kimseler, onlar
-
6-En'âm 21
keziben : yalan olarak, yalanla
-
6-En'âm 22
li ellezîne : o kimselere, onlara
-
6-En'âm 22
ellezîne : o kimseler
-
6-En'âm 25
ellezîne keferû : kâfir olan kimseler
-
6-En'âm 27
ve lâ nukezzibe : ve yalanlamayız
-
6-En'âm 28
le kâzibûne : elbette, gerçekten yalancılar
-
6-En'âm 31
ellezîne : o kimseler
-
6-En'âm 31
mâ yezirûne : yüklendikleri şey
-
6-En'âm 32
li ellezîne : o kimseler için
-
6-En'âm 33
ellezî yekûlûne : onların söyledikleri
-
6-En'âm 33
lâ yukezzibûne-ke : seni yalanlamıyorlar
-
6-En'âm 34
kuzzibet : yalanlandı
-
6-En'âm 34
alâ mâ kuzzibû : yalanlandıkları şey(ler)e
-
6-En'âm 36
ellezîne : o kimseler ki, onlar, ...olanlar
-
6-En'âm 37
nuzzile : indirildi
-
6-En'âm 37
alâ en yunezzile : indirmeye
-
6-En'âm 39
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar, ...olanlar
-
6-En'âm 45
ellezîne : onlar ki
-
6-En'âm 48
ve munzirîne : ve uyaran kişiler, uyarıcılar
-
6-En'âm 49
ve ellezîne : ve o kimseler, ...olanlar
-
6-En'âm 51
ve enzir : ve uyar, ikaz et
-
6-En'âm 51
ellezîne yehâfûne : korkan kimseler
-
6-En'âm 52
ellezîne : o kimseler, onlar
-
6-En'âm 54
ellezîne yu'minûne : îmân eden kimseler
-
6-En'âm 56
ellezîne : onlar, onlara
-
6-En'âm 60
ellezî : o ki
-
6-En'âm 63
min hâzihî : bundan
-
6-En'âm 65
ve yuzîka : ve tattırır
-
6-En'âm 68
ellezîne : o kimseler, onlar
-
6-En'âm 68
ez zikrâ : zikir, hatırlama
-
6-En'âm 69
ellezîne : o kimseler
-
6-En'âm 69
zikrâ : zikir, hatırlatma
-
6-En'âm 70
ellezîne : o kimseler
-
6-En'âm 70
ellezîne : o kimseler, onlar
-
6-En'âm 71
ke ellezî istehvet-hu : kandırdığı kimse gibi
-
6-En'âm 72
ve huve ellezî : ve ... olan o'dur
-
6-En'âm 73
ellezî halaka : ki o yaratandır
-
6-En'âm 77
bâzigan : doğarken
-
6-En'âm 78
bâzigaten : doğarken
-
6-En'âm 79
li ellezî : ki ona
-
6-En'âm 81
mâ lem yunezzil : bir şey indirmedi
-
6-En'âm 82
ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
-
6-En'âm 84
neczî el muhsinîne : muhsinleri mükâfatlandırırız
-
6-En'âm 89
ulâike ellezîne : işte onlar
-
6-En'âm 90
ulâike ellezîne : işte onlar
-
6-En'âm 90
zikrâ : bir zikirdir, hatırlatmadır, bir öğüttür
-
6-En'âm 91
ellezî : ki o
-
6-En'âm 92
musaddıku ellezî : onları doğrulayan, tasdik eden, ki o
-
6-En'âm 92
ve li tunzire : ve uyarman için
-
6-En'âm 92
ve ellezîne : ve onlar
-
6-En'âm 93
keziben : yalanla, yalan olarak
-
6-En'âm 93
se-unzilu : yakında indireceğim
-
6-En'âm 94
ellezîne : ki onlar
-
6-En'âm 96
el azîzi : azîz, üstün ve güçlü olan
-
6-En'âm 97
ve huve ellezî : ve o ki
-
6-En'âm 98
ve huve ellezî : ve o ki
-
6-En'âm 99
ve huve ellezî : ve o ki
-
6-En'âm 104
bi hafîzin : gözeten, muhafız
-
6-En'âm 108
ellezîne : onlara
-
6-En'âm 113
ellezîne : ki onlar
-
6-En'âm 114
ve huve ellezî : ve o ki
-
6-En'âm 114
ve ellezîne : ve onlar ki
-
6-En'âm 120
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
6-En'âm 124
se yusîbu ellezîne : yakında isabet edecek ki onlar
-
6-En'âm 125
alâ ellezîne : onların üzerine
-
6-En'âm 128
ecele-nâ ellezî : bizim ecelimiz, zamanımız sonu ki o
-
6-En'âm 130
ve yunzirûne-kum : ve sizi uyarıyorlar
-
6-En'âm 134
bi mu'cizîne : aciz bırakan (bırakacak) kimseler
-
6-En'âm 138
hâzihi : bu
-
6-En'âm 138
se yeczî-him : yakında onları cezalandıracak
-
6-En'âm 139
hazihi el en'âmi : bu hayvanlar
-
6-En'âm 139
se yeczî-him : yakında onları cezalandıracak
-
6-En'âm 140
ellezîne : o kimseler ki
-
6-En'âm 141
ve huve ellezî : ve o ki
-
6-En'âm 143
ve min el ma'zi isneyni : keçiden iki
-
6-En'âm 144
keziben : yalanla
-
6-En'âm 145
hinzîrin : domuz
-
6-En'âm 146
ve alâ ellezîne : ve onlara, ...olanlara
-
6-En'âm 146
zî zufurin : tırnaklı (tırnağa sahip, tırnağı olan)
-
6-En'âm 148
ellezîne eşrekû : şirk koşanlar
-
6-En'âm 148
ellezîne min kabli-him : onlardan öncekiler
-
6-En'âm 150
şuhedâe-kum ellezîne : şahitleriniz ki onlar
-
6-En'âm 150
ellezîne kezzebû : yalanlayan kimseler
-
6-En'âm 150
ve ellezîne : ve onlar
-
6-En'âm 154
alâ ellezî : ona
-
6-En'âm 156
unzile : indirildi
-
6-En'âm 157
unzile : indirildi
-
6-En'âm 157
se neczî : karşılık vereceğiz, cezalandıracağız
-
6-En'âm 157
ellezîne yasdifûne : yüz çeviren kimseler
-
6-En'âm 158
intezırû : bekleyin
-
6-En'âm 158
muntezırûne : bekleyenleriz
-
6-En'âm 159
innellezîne (inne ellezîne) : muhakkak ki onlar
-
6-En'âm 164
ve lâ teziru : ve (yük) yüklenmezler, taşımazlar
-
6-En'âm 164
vâziretun : yükü taşıyan, günahkâr
-
6-En'âm 165
ve huve ellezî : ve o'dur, ki o
-
60-Mümtehine 1
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
60-Mümtehine 4
ve ellezîne : ve onlar
-
60-Mümtehine 5
li ellezîne : onlara
-
60-Mümtehine 5
el azîzu : azîz, üstün
-
60-Mümtehine 7
ellezîne âdeytum : sizin düşman olduğunuz kimseler
-
60-Mümtehine 8
an ellezîne : o kimselerden, onlardan
-
60-Mümtehine 9
ani ellezîne : onlardan, o kimselerden
-
60-Mümtehine 10
ellezîne âmenû : îmân eden, Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
-
60-Mümtehine 11
ellezîne zehebet : giden kimselere, gidenlere
-
60-Mümtehine 11
ellezî : ki o
-
60-Mümtehine 13
ellezîne âmenû : îmân edenler, âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
61-Saf 1
el azîzu : azîz
-
61-Saf 2
ellezîne âmenû : âmenû olanlar (ölmeden önce ruhunu Allah'a ulaştırmayı dileyenler)
-
61-Saf 4
ellezîne : onlar
-
61-Saf 7
el kezibe : yalan
-
61-Saf 9
huve ellezî : o ..... dır
-
61-Saf 10
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a inananlar
-
61-Saf 12
el azîmu : büyük
-
61-Saf 14
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
61-Saf 14
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
62-Cum'a 1
el azîzi : azîz, üstün
-
62-Cum'a 2
huve ellezî : o ki
-
62-Cum'a 3
el azîzu : azîz, üstün, güçlü
-
62-Cum'a 4
el azîmi : büyük
-
62-Cum'a 5
ellezîne : o kimseler, onlar
-
62-Cum'a 5
ellezîne : onlar
-
62-Cum'a 6
ellezîne hâdû : yahudi olanlar, yahudiler
-
62-Cum'a 8
ellezî : o ki, ki o
-
62-Cum'a 9
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler, îmân edenler
-
62-Cum'a 9
ilâ zikri allâhi : Allah'ı zikretmeye, Allah'ın zikrine
-
62-Cum'a 11
er râzıkîne : rızık verenler
-
63-Münâfikûn 1
le kâzibûne : yalan söyleyenler, yalancılar
-
63-Münâfikûn 7
hum(u) ellezîne : onlar ki
-
63-Münâfikûn 9
ellezîne : onlar, olanlar
-
63-Münâfikûn 9
an zikri allâhi : Allah'ı zikretmekten
-
64-Teğabün 2
huve ellezî : o ki, odur
-
64-Teğabün 5
ellezîne : o kimseler, onlar
-
64-Teğabün 7
ellezîne : o kimseler, onlar
-
64-Teğabün 8
ve en nûri ellezî : ve nur ki
-
64-Teğabün 9
el azîmu : büyük
-
64-Teğabün 10
ve ellezîne : ve onlar
-
64-Teğabün 14
ellezîne : o kimseler, onlar, olanlar
-
64-Teğabün 15
azîmun : büyük
-
64-Teğabün 18
el azîzu : azîz (üstün ve güçlü)
-
65-Talâk 5
ve yu'zım : ve büyütür, azamî yapar, artırır
-
65-Talâk 10
ellezîne : o kimseler, onlar
-
65-Talâk 10
zikren : zikir, Kurân-ı Kerim
-
65-Talâk 11
ellezîne : o kimseleri, onlar
-
65-Talâk 12
ellezî : o ki
-
66-Tahrim 6
ellezîne : o kimseler, onlar
-
66-Tahrim 7
ellezîne keferû : inkâr edenler
-
66-Tahrim 7
lâ ta'tezirû : özür beyan etmeyin
-
66-Tahrim 8
ellezîne âmenû : âmenû olanlar
-
66-Tahrim 8
lâ yuhzî : rüsva ve rezil etmez
-
66-Tahrim 8
ve ellezîne âmenû : ve âmenû olanlar
-
66-Tahrim 10
li ellezîne keferû : inkâr edenlere, kâfirlere
-
66-Tahrim 11
li ellezîne âmenû : âmenû olanlara, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenlere
-
67-Mülk 1
ellezî : o ki, o
-
67-Mülk 2
ellezî : o ki, o
-
67-Mülk 2
el azîzu : azîz
-
67-Mülk 3
ellezî : o ki, o
-
67-Mülk 6
ve li ellezîne : ve onlar için
-
67-Mülk 8
min el gayzi : öfkeden
-
67-Mülk 8
nezîrun : nezir, uyarıcı
-
67-Mülk 9
nezîrun : bir nezir, uyarıcı
-
67-Mülk 12
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
67-Mülk 15
huve ellezî : ki o ...dır
-
67-Mülk 17
nezîri : benim uyarım, uyarmam
-
67-Mülk 18
ellezîne : onlar, olanlar
-
67-Mülk 20
ellezî : ki o
-
67-Mülk 21
hâzâ ellezî : o
-
67-Mülk 23
huve ellezî : o ki
-
67-Mülk 24
huve ellezî : o ki
-
67-Mülk 26
nezîrun : uyarıcı
-
67-Mülk 27
ellezîne : onlar, olanlar
-
67-Mülk 27
ellezî : o ki
-
68-Kalem 4
azîmin : azîm, çok büyük
-
68-Kalem 8
el mukezzibîne : yalanlacılar, tekzip edenler
-
68-Kalem 11
hemmâzin : çok ayıplayan, çok çekiştiren, devamlı kusur arayan
-
68-Kalem 43
zilletun : zillet
-
68-Kalem 44
yukezzibu : yalanlıyor
-
68-Kalem 51
ellezîne : onlar, olanlar
-
68-Kalem 51
ez zikre : zikir, Kur'ân
-
68-Kalem 52
zikrun : bir zikir, öğüt
-
69-Hâkka 15
yevme izin : o gün
-
69-Hâkka 16
yevme izin : izin gün
-
69-Hâkka 17
yevme izin : izin günü
-
69-Hâkka 18
yevme izin : izin günü
-
69-Hâkka 32
zirâan : arşın
-
69-Hâkka 33
el azîmi : azîz olan, büyük, yüce
-
69-Hâkka 43
tenzîlun : indirilmedir, indirilmiştir
-
69-Hâkka 47
hâcizîne : engel olanlar, engelleyiciler, men ediciler
-
69-Hâkka 49
mukezzibîne : yalanlayanlar, inanmayanlar, inkâr edenler
-
69-Hâkka 52
el azîmi : azîm, büyük, yüce
-
7-A'râf 2
unzile : indirildi (indirilen)
-
7-A'râf 2
li tunzire : uyarman için
-
7-A'râf 2
zikrâ : hatırlatma, öğüt
-
7-A'râf 3
unzile : indirildi
-
7-A'râf 6
ellezîne : o kimseler
-
7-A'râf 8
yevme izin : izin günü
-
7-A'râf 8
mevâzînu-hu : onun tartısı
-
7-A'râf 9
mevâzînu-hu : onun tartısı
-
7-A'râf 9
ulâike ellezîne : işte o kimseler, işte onlar
-
7-A'râf 14
enzır-nî : beni beklet, bana mühlet ver, bana izin ver
-
7-A'râf 19
hâzihi : bu
-
7-A'râf 20
hâzihi eş şecereti : bu ağaç
-
7-A'râf 27
yenziu : çıkarır, soyar
-
7-A'râf 27
li ellezîne : o kimselere
-
7-A'râf 31
zînete-kum : ziynetleriniz, süsleriniz
-
7-A'râf 32
zînete allâhi elletî : Allah'ın ziyneti ki o
-
7-A'râf 32
ellezîne âmenû : îmân edenler, âmenû olan kimseler
-
7-A'râf 33
mâ lem yunezzil : indirmediği şey
-
7-A'râf 36
ve ellezîne : ve o kimseler ki
-
7-A'râf 37
keziben : yalan olarak, yalanla
-
7-A'râf 40
inne ellezîne : muhakkak ki o kimseler, onlar
-
7-A'râf 40
neczî : cezalandırırız
-
7-A'râf 41
neczî : cezalandırırız
-
7-A'râf 42
ellezîne âmenû : âmenû olan, îmân eden kimseler (hayatta iken Allah'a ulaşmayı dileyenler)
-
7-A'râf 43
li allâhi ellezî : Allah'a ki O
-
7-A'râf 44
muezzinun : müezzin, ilân eden, seslenmekle görevli kişi
-
7-A'râf 45
ellezîne : o kimseler, onlar
-
7-A'râf 49
e hâulâi ellezîne : o kimseler bunlar mı
-
7-A'râf 51
ellezîne : o kimseler, onlar
-
7-A'râf 53
yekûlu ellezîne : onlar derler
-
7-A'râf 53
gayra ellezî : başkasını
-
7-A'râf 54
allâhu ellezî : Allah'tır ki o
-
7-A'râf 57
ve huve ellezî : ve ... olan kişi odur
-
7-A'râf 58
ve ellezî habuse : ve kötü olan ki
-
7-A'râf 59
yevmin azîmin : büyük gün
-
7-A'râf 63
zikrun : bir zikir
-
7-A'râf 63
li yunzire-kum : sizi uyarması için
-
7-A'râf 64
ve ellezîne : o kimseleri
-
7-A'râf 64
ellezîne : o kimseleri
-
7-A'râf 66
el meleu ellezîne : ileri gelen kimseler
-
7-A'râf 66
min el kâzibîne : yalancılardan
-
7-A'râf 69
zikrun : bir zikir
-
7-A'râf 69
li yunzire-kum : sizi uyarması için
-
7-A'râf 71
fe intezırû : artık bekleyin
-
7-A'râf 71
min el muntezırîne : bekleyenlerden
-
7-A'râf 72
ve ellezîne : ve o kimseleri
-
7-A'râf 72
dâbira ellezîne : o kimselerin kökünü, neslini
-
7-A'râf 73
hâzihî : bu
-
7-A'râf 75
el meleu ellezîne : kavmin önde gelen kimseleri
-
7-A'râf 75
li ellezîne ıstud'ıfû : hakir görülen, zayıf, güçsüz sayılan kimselere
-
7-A'râf 76
ellezîne istekberû : kibirlenen kimseler
-
7-A'râf 76
bi ellezî : onu (o şeyi)
-
7-A'râf 87
bi ellezî : ... ki ona
-
7-A'râf 88
ellezîne estekberû : kibirlenen kimseler
-
7-A'râf 88
ve ellezîne : ve o kimseleri
-
7-A'râf 89
keziben : yalanla
-
7-A'râf 90
ellezîne : o kimseler
-
7-A'râf 92
ellezîne kezzebû : yalanlayanlar, onlar ki yalanladılar
-
7-A'râf 92
ellezîne kezzebû : yalanlayan kimseler, yalanlayanlar
-
7-A'râf 100
li ellezîne : o kimseleri
-
7-A'râf 108
li en nâzırîne : görenlere, bakanlara
-
7-A'râf 116
azîmin : büyük
-
7-A'râf 129
ûzînâ : bize eziyet edildi
-
7-A'râf 131
hâzihi : bu
-
7-A'râf 137
ellezîne kânû : ki onlar oldular
-
7-A'râf 141
azîmun : büyük
-
7-A'râf 146
ellezîne : o kimseler
-
7-A'râf 147
ve ellezîne : ve o kimseler
-
7-A'râf 152
ellezîne ittehazû el ıcle : buzağı (ilâh) edinen kimseler
-
7-A'râf 152
ve zilletun : ve bir zillet
-
7-A'râf 152
neczî el mufterîne : iftira edenleri cezalandırırız
-
7-A'râf 153
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar, ... yapanlar
-
7-A'râf 154
li ellezîne : o kimseler için
-
7-A'râf 156
fî hâzihi ed dunyâ : bu dünyada
-
7-A'râf 156
li ellezîne : o kimselere
-
7-A'râf 156
vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler ki, onlar ki
-
7-A'râf 157
ellezîne : o kimseler ki, onlar ki
-
7-A'râf 157
en nebiyye el ummiyye ellezî : okuma yazma bilmeyen peygamber ki o
-
7-A'râf 157
fe ellezîne : böylece o kimseler, onlar
-
7-A'râf 157
ve ittebeû en nûre ellezî : ve o nura tâbî oldular ki o
-
7-A'râf 157
unzile : indirildi
-
7-A'râf 158
cemîan ellezî : hepinize ki o
-
7-A'râf 158
en nebiyyi el ummiyyi ellezî : ümmî peygamber ki o
-
7-A'râf 161
hâzihi el karyete : bu şehir
-
7-A'râf 161
se nezîdu el muhsinîne : muhsinlere arttıracağız
-
7-A'râf 162
ellezîne zalemû : onlar ki zulmettiler, zulmedenler
-
7-A'râf 162
kavlen gayra ellezî : ondan başka bir söz
-
7-A'râf 164
muazzibu-hum : onlara (kendilerine) azab edeceği kimseler
-
7-A'râf 164
ma'ziraten : bir mazeret olsun, bir özür olsun
-
7-A'râf 165
enceynâ ellezîne : kurtardık ki onlar
-
7-A'râf 165
ve ahaznâ ellezîne : ve o kimseleri yakaladık, aldık
-
7-A'râf 169
li ellezîne : o kimseler için
-
7-A'râf 170
ve ellezîne : ve o kimseler ki, onlar ki
-
7-A'râf 175
ellezî : ki o
-
7-A'râf 176
meselu el kavmi ellezîne : o kavmin hali ki onlar
-
7-A'râf 177
el kavmu ellezîne : o kavim ki onlar
-
7-A'râf 180
ve zerû ellezîne : ve o kimseleri terket
-
7-A'râf 182
vellezine (ve ellezîne) : ve o kimseler, onlar
-
7-A'râf 184
nezîrun : bir nezir, uyarıcı
-
7-A'râf 188
nezîrun : bir nezir, uyarıcı
-
7-A'râf 189
huve ellezî : o ki, ... yapan odur
-
7-A'râf 194
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
7-A'râf 195
lâ tunzirûne : göz açtırmayın, bekletmeyin, fırsat vermeyin, mühlet vermeyin
-
7-A'râf 196
veliyyiye allâhu ellezine : benim velîm Allah'tır ki o
-
7-A'râf 197
ve ellezîne : ve onlar
-
7-A'râf 199
huzil afve (huz el afve) : affı ahzet, af yolunu tut, affı benimse, affı kendine usül edin
-
7-A'râf 201
innellezînettekav \n(inne ellezîne ittekav) : muhakkak ki takva sahibi olan kimseler
-
7-A'râf 206
inne ellezîne : muhakkak ki onlar, o kimseler
-
70-Meâric 3
zî : sahibi
-
70-Meâric 11
yevmi izin : izin günü
-
70-Meâric 23
ellezîne hum : onlar olanlardır
-
70-Meâric 24
ve ellezîne : ve onlar
-
70-Meâric 26
ve ellezîne : ve onlar
-
70-Meâric 27
ve ellezîne : ve onlar, olanlar
-
70-Meâric 29
ve ellezîne : ve onlar, olanlar
-
70-Meâric 32
ve ellezîne : ve onlar
-
70-Meâric 33
ve ellezîne : ve onlar, olanlar
-
70-Meâric 34
ve ellezîne : ve onlar, olanlar
-
70-Meâric 36
ellezîne : onlar
-
70-Meâric 37
ızîne : dağınık topluluklar, bölükler, gruplar
-
70-Meâric 42
ellezî : ki o
-
70-Meâric 44
zilletun : zillet, alçaklık
-
70-Meâric 44
ellezî : ki o
-
71-Nuh 1
en enzir : uyarması
-
71-Nuh 2
nezîrun : nezir, uyarıcı
-
71-Nuh 6
lem yezid-hum : onlara arttırmadı
-
71-Nuh 21
lem yezid-hu : ona arttırmaz
-
71-Nuh 24
ve lâ tezidi : ve artırma
-
71-Nuh 28
ve lâ tezidi : ve artırma
-
72-Cin 5
keziben : yalan
-
72-Cin 17
an zikri : zikirden
-
73-Müzzemmil 4
zid : ziyade kıl, arttır
-
73-Müzzemmil 11
ve el mukezzibîne : ve yalanlayanlar
-
73-Müzzemmil 19
hâzihî : bu
-
73-Müzzemmil 20
min ellezîne : onlardan, olanlardan
-
74-Müddessir 2
enzir : uyar
-
74-Müddessir 9
yevme izin : izin günü
-
74-Müddessir 15
en ezîde : artırmamı
-
74-Müddessir 31
li ellezîne : onlar için, olanlar için
-
74-Müddessir 31
ellezîne : onlar için, olanlar için
-
74-Müddessir 31
ellezîne : onlar için, olanlar için
-
74-Müddessir 31
ellezîne : onlar için, olanlar için
-
74-Müddessir 31
ellezîne : onlar için, olanlar için
-
74-Müddessir 31
zikrâ : bir zikir, öğüt
-
74-Müddessir 36
nezîren : uyarı olarak
-
74-Müddessir 46
nukezzibu : tekzip ediyoruz
-
75-Kıyamet 10
yevme izin : izin günü
-
75-Kıyamet 12
yevme izin : izin günü
-
75-Kıyamet 13
yevme izin : izin günü
-
75-Kıyamet 15
meâzîre-hu : onun mazeretleri, özürleri, sebepleri
-
75-Kıyamet 22
yevme izin : izin günü
-
75-Kıyamet 23
nâziretun : nazar eden, bakan
-
75-Kıyamet 24
yevme izin : izin günü
-
75-Kıyamet 30
yevme izin : izin günü
-
76-İnsan 14
zılâlu-hâ : onun gölgeleri
-
76-İnsan 23
tenzîlen : bölüm bölüm (âyet âyet) indirerek
-
76-İnsan 29
hâzihî : bu
-
77-Mürselât 5
zikren : zikir
-
77-Mürselât 15
yevmeizin : izin günü
-
77-Mürselât 15
li el mukezzibîne : yalanlayanlara
-
77-Mürselât 19
yevmeizin : izin günü
-
77-Mürselât 19
li el mukezzibîne : yalanlayanlara
-
77-Mürselât 24
yevmeizin : izin günü
-
77-Mürselât 24
li el mukezzibîne : yalanlayanlara
-
77-Mürselât 28
yevmeizin : izin günü
-
77-Mürselât 28
li el mukezzibîne : yalanlayanlara
-
77-Mürselât 29
tukezzibûne : yalanlıyorsunuz
-
77-Mürselât 30
zıllin : gölge
-
77-Mürselât 30
zî : sahip
-
77-Mürselât 34
yevmeizin : izin günü
-
77-Mürselât 34
li el mukezzibîne : yalanlayanlara
-
77-Mürselât 36
ya'tezirûne : özür dilerler, özür beyan ederler
-
77-Mürselât 37
yevmeizin : izin günü
-
77-Mürselât 37
li el mukezzibîne : yalanlayanlara
-
77-Mürselât 40
yevmeizin : izin günü
-
77-Mürselât 40
li el mukezzibîne : yalanlayanlara
-
77-Mürselât 41
fî zılâlin : gölgelerde
-
77-Mürselât 44
neczî : biz karşılğını veririz, mükâfatlandırırız
-
77-Mürselât 45
yevmeizin : izin günü
-
77-Mürselât 45
li el mukezzibîne : yalanlayanlara
-
77-Mürselât 47
yevmeizin : izin günü
-
77-Mürselât 47
li el mukezzibîne : yalanlayanlara
-
77-Mürselât 49
yevmeizin : izin günü
-
77-Mürselât 49
li el mukezzibîne : yalanlayanlara
-
78-Nebe 2
el azîmi : büyük
-
78-Nebe 3
ellezî : o ki
-
78-Nebe 30
len nezîde-kum : size artırmayacağız
-
78-Nebe 38
ezine : izin verdi
-
79-Nâziât 1
en nâziâti : kuvvetle, söke söke çekip alanlar
-
79-Nâziât 8
yevmeizin : izin günü, o gün
-
79-Nâziât 43
min zikrâ-hâ : onun zikrinden
-
79-Nâziât 45
munziru : uyarıcı
-
8-Enfâl 2
el mu'minûne ellezîne : mü'minler onlardır ki
-
8-Enfâl 3
ellezîne : o kimseler ki, onlar
-
8-Enfâl 10
azîzun : azîz, üstün, izzet sahibi
-
8-Enfâl 11
ve yunezzilu : ve indiriyor
-
8-Enfâl 12
fe sebbitû ellezîne : artık sebat verin, destek olun o kimselere
-
8-Enfâl 12
ellezîne keferû : kâfir olan kimseler
-
8-Enfâl 15
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
-
8-Enfâl 15
ellezîne keferû : kâfir olan kimselerle
-
8-Enfâl 16
yevme izin : izin günü, o gün
-
8-Enfâl 20
ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
-
8-Enfâl 21
ke ellezîne : o kimseler gibi
-
8-Enfâl 22
ellezîne lâ ya'kılûne : onlar akıl etmeyenler
-
8-Enfâl 24
ellezîne âmenû istecîbû : âmenû olanlar icabet edin
-
8-Enfâl 25
ellezîne zalemû : zulmeden kimseler
-
8-Enfâl 27
ellezîne âmenû : inanan, âmenû olan, Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
-
8-Enfâl 28
azîmun : azim, büyük, yüce
-
8-Enfâl 29
ellezîne âmenû : inanan, âmenû olan, Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
-
8-Enfâl 29
zu el fadli el azîmi : büyük fazl sahibi
-
8-Enfâl 30
ellezîne keferû : kâfir olan kimseler, inkâr eden kimseler
-
8-Enfâl 33
li yuazzibe-hum : onları azaplandıracak
-
8-Enfâl 33
muazzibe-hum : onlara azap veren, azaplandıran
-
8-Enfâl 34
yuazzibe-hum allâhu : Allah onları azaplandırır
-
8-Enfâl 36
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler, kâfirler
-
8-Enfâl 36
ve ellezîne keferû : ve inkâr eden kimseler, kâfirler
-
8-Enfâl 38
li ellezîne keferû : inkâr eden kimselere, kâfirlere
-
8-Enfâl 41
ve li zîl kurbâ (ve li zî el kurbâ) : ve yakınlarının, yakınlık sahibi olanların, akrabaların
-
8-Enfâl 45
ellezîne âmenû : îmân eden, âmenû olan kimseler
-
8-Enfâl 47
ellezîne haracû : çıkan kimseler
-
8-Enfâl 49
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
8-Enfâl 49
azîzun : azîz, izzet sahibi, üstün
-
8-Enfâl 50
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
8-Enfâl 52
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
8-Enfâl 54
ve ellezîne : ve o kimseler
-
8-Enfâl 55
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
8-Enfâl 56
ellezîne : o kimseler
-
8-Enfâl 59
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
8-Enfâl 62
huve ellezî : o ki, o ...dır
-
8-Enfâl 63
azîzun : izzet sahibidir, azîzdir
-
8-Enfâl 65
ellezîne keferû : kâfir olan kimseler
-
8-Enfâl 67
azîzun : azîz, yüce, izzet sahibi
-
8-Enfâl 68
azîmun : büyük
-
8-Enfâl 72
ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
-
8-Enfâl 72
vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler, onlar
-
8-Enfâl 72
ve ellezîne âmenû : ve âmenû olan kimseler
-
8-Enfâl 73
ellezîne keferû : inkâr eden, kâfir olan kimseler
-
8-Enfâl 74
ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
-
8-Enfâl 74
ellezîne âvev : o kimseler ki barındırdılar, himaye ettiler
-
8-Enfâl 75
ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
-
80-Abese 4
ez zikrâ : zikir, öğüt
-
80-Abese 37
yevme izin : o gün, izin günü
-
80-Abese 38
yevme izin : izin günü, o gün
-
80-Abese 40
yevme izin : izin günü, o gün
-
81-Tekvir 20
zî : sahibi
-
81-Tekvir 20
zî : sahibi
-
81-Tekvir 27
zikrun : bir zikir
-
82-İnfitâr 7
ellezî : ki o, o ki
-
82-İnfitâr 9
tukezzibûne : siz yalanlıyorsunuz
-
82-İnfitâr 10
hâfızîne : hıfzeden, hafaza melekleri
-
82-İnfitâr 19
yevme izin : o gün, izin günü
-
83-Mutaffifin 2
ellezîne : onlar
-
83-Mutaffifin 5
azîmin : azîm, büyük
-
83-Mutaffifin 10
yevme izin : o gün, izin günü
-
83-Mutaffifin 10
li el mukezzibîne : yalanlayanlara
-
83-Mutaffifin 11
ellezîne : onlar
-
83-Mutaffifin 11
yukezzibûne : yalanlıyorlar
-
83-Mutaffifin 12
ve mâ yukezzibu : ve yalanlamaz
-
83-Mutaffifin 15
yevme izin : o gün
-
83-Mutaffifin 17
hâzâ ellezî : bu ..... o ki, o şey
-
83-Mutaffifin 17
tukezzibûne : yalanlıyorsunuz
-
83-Mutaffifin 29
ellezîne : o kimseler, onlar, ... olanlar
-
83-Mutaffifin 29
ellezîne : o kimseler, onlar, ... olanlar
-
83-Mutaffifin 33
hâfızîne : gözeticiler
-
83-Mutaffifin 34
ellezîne âmenû : âmenû olanlar
-
84-İnşikak 2
ve ezinet : ve kulak verip dinledi ve itaat etti
-
84-İnşikak 5
ve ezinet : ve kulak verip dinledi ve itaat etti
-
84-İnşikak 22
ellezîne : onlar, olanlar
-
84-İnşikak 22
yukezzibûne : yalanlıyorlar
-
84-İnşikak 25
ellezîne : o kimseler, onlar, olanlar
-
85-Bürûc 8
el azîzi : azîz, izzet sahibi olan
-
85-Bürûc 9
ellezî : o ki
-
85-Bürûc 10
ellezîne : onlar, ..... olanlar
-
85-Bürûc 11
ellezîne : onlar, ..... olanlar
-
85-Bürûc 19
bel(i) ellezîne : hayır onlar, ..... olanlar
-
85-Bürûc 19
tekzîbin : tekzip, yalanlama
-
85-Bürûc 22
mahfûzın : muhafaza edilen
-
87-A'lâ 2
ellezî : o ki
-
87-A'lâ 3
ve ellezî : ve o ki
-
87-A'lâ 4
ve ellezî : ve o ki
-
87-A'lâ 9
ez zikrâ : zikir
-
87-A'lâ 12
ellezî : ki o
-
88-Ğâşiye 2
yevme izin : o gün, izin günü
-
88-Ğâşiye 8
yevme izin : o gün, izin günü
-
88-Ğâşiye 24
yuazzibu-hu : onu azaplandırır
-
89-Fecr 5
zî : sahip
-
89-Fecr 9
ellezîne : onlar, ..... olanlar
-
89-Fecr 10
zî : sahip
-
89-Fecr 11
ellezîne : onlar ki
-
89-Fecr 23
yevme izin : o gün, izin günü
-
89-Fecr 23
yevme izin : o gün, izin günü
-
89-Fecr 23
ez zikrâ : zikir, hatırlama
-
89-Fecr 25
yevme izin : o gün, izin günü
-
89-Fecr 25
lâ yuazzibu : azaplandıramaz
-
9-Tevbe 1
ilâllezîne (ilâ ellezîne) : o kimselere
-
9-Tevbe 2
mu'cizî allâhi : Allah'ı aciz bırakan
-
9-Tevbe 2
muhzî el kâfirîne : kâfirleri alçaltıcı, hor, hakir yapıcı
-
9-Tevbe 3
gayru mu'cizî allâhi : Allah'ı aciz bırakan değil (bırakamaz)
-
9-Tevbe 3
ellezîne keferû : kâfir kimseleri, inkâr eden kimseleri
-
9-Tevbe 4
ellezîne âhedtum : ahdleştiğiniz kimseler, ahd aldığınız
-
9-Tevbe 7
illâllezîne (illâ ellezîne) : o kimseler hariç, müstesna
-
9-Tevbe 8
zimmeten : bir zimmet, ahdden doğan bir hak
-
9-Tevbe 10
zimmeten : bir zimmet, ahdden doğan bir hak
-
9-Tevbe 14
yuazzibhum allâhu : Allah onları azaplandırır
-
9-Tevbe 14
ve yuhzi-him : ve onları alçaltır
-
9-Tevbe 16
ellezîne câhedû : cihad eden kimseler
-
9-Tevbe 20
ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
-
9-Tevbe 22
azîmun : azîm, büyük
-
9-Tevbe 23
ellezîne âmenû : inanan, âmenû olan kimseler
-
9-Tevbe 26
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
9-Tevbe 28
ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
9-Tevbe 29
ellezîne lâ yu'minûne : inanmayan kimseler
-
9-Tevbe 29
min ellezîne : o kimselerden
-
9-Tevbe 30
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
9-Tevbe 33
huve ellezî : ki... O'dur
-
9-Tevbe 34
ellezîne âmenû : âmenû olanlar
-
9-Tevbe 34
ve ellezîne yeknizûne : ve biriktiren, toplayan kimseler
-
9-Tevbe 37
ziyâdetun : arttırmaktır, ziyade etmektir, artıştır
-
9-Tevbe 37
ellezîne keferû : kâfirler, inkâr eden kimseler
-
9-Tevbe 38
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
9-Tevbe 39
yuazzib-kum : sizi azaplandıracak
-
9-Tevbe 40
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler, kâfirler
-
9-Tevbe 40
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler, kâfirler
-
9-Tevbe 40
azîzun : azîz, çok yüce, üstün
-
9-Tevbe 42
le kâzibûne : gerçekten yalancılar
-
9-Tevbe 43
ezinte : izin verdin
-
9-Tevbe 43
ellezîne sadakû : sadık olan kimseler, sadık olanlar
-
9-Tevbe 43
ve ta'leme el kâzibîne : ve yalancıları (bilirsin) öğrenirsin
-
9-Tevbe 44
lâ yeste'zinu-ke : senden izin istemezler
-
9-Tevbe 44
ellezîne yu'minûne : îmân eden kimseler
-
9-Tevbe 45
yeste'zinuke : senden izin ister
-
9-Tevbe 45
ellezîne lâ yu'minûne : inanmayan kimseler, inanmayanlar
-
9-Tevbe 55
li yuazzibe-hum : onları azaplandırmayı
-
9-Tevbe 61
ellezîne yu'zûne : eza, eziyet eden kimseler
-
9-Tevbe 61
li ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler için
-
9-Tevbe 61
ve ellezîne yu'zûne : ve eziyet eden kimseler
-
9-Tevbe 63
zâlike el hızyu el azîmu : işte bu en büyük rüsvalık, rezilliktir
-
9-Tevbe 64
kul istehziû : de ki alay edin
-
9-Tevbe 65
testehziûne : alay ediyorsunuz
-
9-Tevbe 66
lâ ta'tezirû : özür beyan etmeyin
-
9-Tevbe 66
nuazzib : azaplandıracağız, azaplandırırız
-
9-Tevbe 69
ke ellezîne : o kimseler gibi
-
9-Tevbe 69
ellezîne min kabli-kum : sizden önceki kimseler gibi
-
9-Tevbe 69
ke ellezî hâdû : dalan kimse gibi
-
9-Tevbe 70
ellezîne min kabli-him : onlardan önceki kimselerin
-
9-Tevbe 71
azîzun : azîzdir, yücedir
-
9-Tevbe 72
huve el fevzu el azîmu : o en büyük kurtuluştur
-
9-Tevbe 74
yuazzib-hum allâhu : Allah onları azaplandırır
-
9-Tevbe 77
kânû yekzibûne : yalan söylemiş oldular, yalanladılar
-
9-Tevbe 79
ellezîne : o kimseler, onlar
-
9-Tevbe 79
ve ellezîne lâ yecidûne : ve bulamayan kimseler
-
9-Tevbe 85
en yuazzibe-hum : onlara azap etmek
-
9-Tevbe 86
ve izâ unzilet : ve indirildiği zaman
-
9-Tevbe 88
ve ellezîne âmenû : ve âmenû olanlar (Allah'a ölmeden önce ulaşacağına) inanan kimseler
-
9-Tevbe 89
el fevzu el azîmu : en büyük fevz, en büyük kurtuluş, en büyük mükâfat
-
9-Tevbe 90
el muazzirûne : özür beyan edenler, bahane edenler
-
9-Tevbe 90
ellezîne kezebû allâhe : Allah'a yalan söyleyenler
-
9-Tevbe 90
ellezîne keferû : kâfir olanlar
-
9-Tevbe 91
ellezîne lâ yecidûne : bulamayan kimseler
-
9-Tevbe 92
ve lâ alâ ellezîne : ve o kimselerin üzerine yoktur
-
9-Tevbe 93
ellezîne yeste'zinûne-ke : senden izin isteyen kimseler
-
9-Tevbe 94
ya'tezirûne : özür beyan ederler
-
9-Tevbe 94
lâ ta'tezirû : özür beyan etmeyin
-
9-Tevbe 100
ve ellezîne ettebeû-hum : ve onlara tâbî kimseler
-
9-Tevbe 100
zâlike el fevzu el azîmu : işte bu en büyük fevzdir, en büyük kurtuluştur, en büyük mükâfatdır
-
9-Tevbe 101
se nuazzibu-hum : onları azaplandıracağız
-
9-Tevbe 101
ilâ azâbin azîmin : büyük azaba
-
9-Tevbe 106
yuazzibu-hum : onları azaplandırır
-
9-Tevbe 107
ve ellezîne ettehazû : ve onlar ... edindiler
-
9-Tevbe 107
le kâzibûne : kesinlikle yalancılar
-
9-Tevbe 110
bunyânu-hum ellezî : onların binası ki onu
-
9-Tevbe 111
ellezî bâya'tum : ki o yaptığınız alışveriş
-
9-Tevbe 111
huve el fevzu el azîmu : bu büyük mükâfattır
-
9-Tevbe 113
ve ellezîne âmenû : ve âmenû olanlar (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler)
-
9-Tevbe 117
ve el ensâri ellezîne ettebeû-hu : ve ona tâbî olan ensar
-
9-Tevbe 117
yezîgu : kayıyor, meylediyor
-
9-Tevbe 118
ellezîne hullifû : geri bırakılan kişiler
-
9-Tevbe 119
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
-
9-Tevbe 121
lî yeczîye-hum allâhu : Allah'ın onları cezalandırması, mükâfatlandırması için \n(cezalandırma; negatif veya pozitif karşılık verme)
-
9-Tevbe 122
ve li yunzirû : ve uyarmaları, inzar etmeleri için
-
9-Tevbe 123
ellezîne âmenû : âmenû olan (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen) kimseler
-
9-Tevbe 123
ellezîne yelûne-kum : size en yakın olan kimseler
-
9-Tevbe 124
ve îzâ mâ unzilet : ve bir şey indirildiği zaman
-
9-Tevbe 124
hâzihî : bu
-
9-Tevbe 124
ellezîne âmenû : âmenû olan (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen) kimseler
-
9-Tevbe 125
ellezîne fî kulûbi-him : kalplerinde ... olan kimseler
-
9-Tevbe 127
ve îzâ mâ unzilet : ve bir şey indirildiği zaman
-
9-Tevbe 128
azîzun : azîz olan
-
9-Tevbe 129
rabbu el arşi el azîmi : azîm (büyük) arşın Rabbi
-
90-Beled 14
zî : sahip, ...oldu
-
90-Beled 17
min ellezîne : o kimselerden, onlardan
-
90-Beled 19
ve ellezîne : ve onlar, ..... olanlar
-
92-Leyl 16
ellezî : o ki
-
92-Leyl 18
ellezî : o ki
-
94-İnşirâh 3
ellezî : o ki, ki o
-
94-İnşirâh 4
zikre-ke : senin zikrin
-
95-Tin 6
ellezîne : onlar, olanlar
-
95-Tin 7
yukezzibu-ke : sana yalanlatan
-
96-Alak 1
ellezî : o ki, ..... olan
-
96-Alak 4
ellezî : ki o
-
96-Alak 9
ellezî : o kimse, o ki
-
96-Alak 16
kâzibetin : yalancı
-
98-Beyyine 1
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olanlar
-
98-Beyyine 4
ellezîne : onlar, olanlar
-
98-Beyyine 6
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olanlar
-
98-Beyyine 7
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
99-Zilzâl 1
izâ zulzileti : sarsıldığı zaman
-
99-Zilzâl 1
zilzâle-hâ : onun şiddetli sarsıntısı
-
99-Zilzâl 4
yevme izin : o gün, izin günü
-
99-Zilzâl 6
yevme izin : o gün, izin günü