Kur'an İçerisinde Arama
Sayfayı Yenile
Arapça Metin Arama (Harekeli)
Aranan Kelime : yâ
Aranan Yer : Arapça Kelime Meali (Latin Harfleriyle)
Bulunan Sonuç : 2194
-
1-Fâtiha 5
iyyâ-ke : yalnız sen, yalnız sana
-
1-Fâtiha 5
iyyâ-ke : yalnız sen, yalnız senden
-
10-Yunus 1
âyâtu : âyetler
-
10-Yunus 3
fî sitteti eyyâmin : altı gün, altı zaman dilimi
-
10-Yunus 5
dıyâen : bir ziya, bir ışık (olarak)
-
10-Yunus 5
yufassılu el âyâti : âyetleri tafsilatlı açıklar
-
10-Yunus 5
ya'lemûne : biliyorlar
-
10-Yunus 6
le âyâtin : âyetler, alâmetler, deliller
-
10-Yunus 7
bi el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
-
10-Yunus 7
an âyâti-nâ : âyetlerimizden
-
10-Yunus 11
fî tugyâni-him : isyanları içinde
-
10-Yunus 11
ya'mehûne : şaşkın olurlar, bocalarlar
-
10-Yunus 12
ya'melûne : yapıyorlar, yaparlar
-
10-Yunus 15
âyâtu-nâ : âyetlerimiz
-
10-Yunus 17
bi âyâti-hî : onun âyetlerini
-
10-Yunus 18
ve ya'budûne : ve kulluk ediyorlar, ibadet ediyorlar
-
10-Yunus 18
lâ ya'lemu : bilmiyor
-
10-Yunus 19
yahtelifûne : ihtilâfa düşüyorlar
-
10-Yunus 21
fî âyâti-nâ : âyetlerimiz hakkında
-
10-Yunus 23
yâ eyyuhe en nâsu : ey insanlar
-
10-Yunus 23
metâ el hayâti ed dunyâ : dünya hayatının metaı, malı
-
10-Yunus 24
meselu el hayâti ed dunyâ : dünya hayatının meselesi (örneği, durumu)
-
10-Yunus 24
nufassilu el âyâti : âyetleri ayrı ayrı açıklıyoruz
-
10-Yunus 26
ve zîyâdetun : ve onun ziyadesi, daha fazlası
-
10-Yunus 28
iyyâ-nâ : sadece bize
-
10-Yunus 42
lâ ya'kilûne : akıl etmezler
-
10-Yunus 43
men yanzuru : bakan kimseler
-
10-Yunus 44
lâ yazlimu : zulmetmez
-
10-Yunus 44
yazlimûne : zulmediyorlar, zulmederler
-
10-Yunus 45
yahşuru-hum : onları toplar, toplayacak, haşredecek
-
10-Yunus 50
beyâten : geceleyin
-
10-Yunus 55
lâ ya'lemûne : bilmezler
-
10-Yunus 57
yâ eyyuhâ en nâsu : ey insanlar
-
10-Yunus 60
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
10-Yunus 61
ve mâ ya'zubu : ve gizli kalmaz
-
10-Yunus 62
evlîyâe allâhi : Allah'ın dostları
-
10-Yunus 62
yahzenûne : mahzun
-
10-Yunus 64
fî el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
-
10-Yunus 65
ve lâ yahzun-ke : ve seni üzmesin, mahzun olma
-
10-Yunus 66
yahrusûne : sadece tahminde bulunurlar, yalan uydururlar
-
10-Yunus 67
le âyâtin : elbette âyetler vardır
-
10-Yunus 70
fî ed dunyâ : dünyada
-
10-Yunus 71
yâ kavmi : ey kavmim
-
10-Yunus 71
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetleri
-
10-Yunus 73
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
10-Yunus 75
bi âyâti-nâ : âyetlerimizle
-
10-Yunus 78
el kibriyâu : büyüklük (üstünlük)
-
10-Yunus 84
yâ kavmi : ey kavmim
-
10-Yunus 88
fî el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
-
10-Yunus 89
ellezîne lâ ya'lemûne : bilmeyen kimseler
-
10-Yunus 92
an âyâti-nâ : âyetlerimizden
-
10-Yunus 93
yakdî : hüküm verir
-
10-Yunus 93
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
10-Yunus 93
fî hi yahtelifûne : onun hakkında ihtilâfa (anlaşmazlığa) düşerler
-
10-Yunus 94
ellezîne yakreûne : okuyan kimseler
-
10-Yunus 95
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerini
-
10-Yunus 98
fî el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
-
10-Yunus 100
ellezîne lâ ya'kılûne : akıl etmeyen kimseler
-
10-Yunus 101
el âyâtu : âyetler
-
10-Yunus 102
eyyâmi : günler
-
10-Yunus 104
yâ eyyuhâ en nâsu : ey insanlar
-
10-Yunus 106
ve lâ yadurru-ke : ve sana zarar vermeyen
-
10-Yunus 108
yâ eyyuhe en nâsu : ey insanlar
-
10-Yunus 108
yadıllu : sapmış, dalâlette olur
-
10-Yunus 109
yahkume allâhu : Allah hükmeder, hükmünü verir
-
100-Âdiyât 1
el âdiyâti : koşanlar
-
100-Âdiyât 2
el mûriyâti : kıvılcım saçanlar
-
100-Âdiyât 9
lâ ya'lemu : bilmeyecek
-
102-Tekâsür 5
ilme el yakîni : İlm'el Yakîn, kesin bilgi
-
102-Tekâsür 7
ayne el yakîni : Ayn'el Yakîn, göz ile
-
104-Hümeze 3
yahsebu : sanıyor
-
106-Kureyş 3
li ya'budû : kul olsunlar
-
107-Mâ'ûn 3
ve lâ yahuddu : ve teşvik etmez
-
109-Kâfirûn 1
yâ eyyuhâ : ey, yâ
-
11-Hûd 1
âyâtu-hu : onun âyetleri
-
11-Hûd 5
siyâbe-hum : elbiselerini
-
11-Hûd 5
ya'lemu : bilir
-
11-Hûd 6
ve ya'lemu : ve bilir
-
11-Hûd 7
fî sitteti eyyâmin : altı gün (için)de
-
11-Hûd 8
yahbisu-hu : onu (hapseden), tutan, men eden
-
11-Hûd 13
muftereyâtin : uydurulmuş olanlar
-
11-Hûd 15
el hayâte ed dunyâ : dünya hayatı
-
11-Hûd 16
ya'melûne : yapıyorlar
-
11-Hûd 19
yasuddûne : saptırırlar, engel olurlar
-
11-Hûd 20
min evliyâe : velîlerden, dostlardan (bir dost)
-
11-Hûd 24
hel yesteviyâni : ikisi eşit (müsavi) mi
-
11-Hûd 28
yâ kavmi : ey kavmim
-
11-Hûd 29
ve yâ kavmi : ve ey kavmim
-
11-Hûd 30
ve yâ kavmi : ve ey kavmim
-
11-Hûd 30
yansuru-nî : bana yardım eder
-
11-Hûd 32
yâ nûhu : ey Nuh
-
11-Hûd 38
ve yasneu el fulke : ve gemiyi yapıyor
-
11-Hûd 42
yâ buneyye irkeb : ey oğlum bin
-
11-Hûd 43
ya'sımu-nî : beni korur, koruyacak
-
11-Hûd 44
yâ ardu : ey arz (yeryüzü)
-
11-Hûd 44
yâ semâu : ey sema
-
11-Hûd 46
yâ nûhu : ey Nuh
-
11-Hûd 48
yâ nûhu ıhbıt : ey Nuh in
-
11-Hûd 50
yâ kavmi : ey kavmim
-
11-Hûd 51
yâ kavmi : ey kavmim
-
11-Hûd 52
ve yâ kavmi istagfirû : ve, ey kavmim mağfiret isteyin (dileyin)
-
11-Hûd 53
yâ hûdu : ey Hud
-
11-Hûd 59
bi âyâti : âyetleri
-
11-Hûd 60
hâzihi ed dunyâ : bu dünyada
-
11-Hûd 60
ve yevme el kıyâmeti : ve kıyâmet günü
-
11-Hûd 61
yâ kavmi : ey kavmim
-
11-Hûd 62
yâ sâlihu : ey Salih
-
11-Hûd 62
mâ ya'budu : taptığı şeyler
-
11-Hûd 63
yâ kavmi : ey kavmim
-
11-Hûd 63
yansuru-nî : bana yardım eder
-
11-Hûd 64
ve yâ kavmi : ve ey kavmim
-
11-Hûd 65
eyyâmin : günler
-
11-Hûd 67
fî diyâri-him : yurtlarında, diyarlarında
-
11-Hûd 68
en lem yagnev : yaşamadılar, var olmadılar
-
11-Hûd 71
ya'kûbe : Yâkub
-
11-Hûd 72
yâ veyletâ : vay, heyhat, hayret
-
11-Hûd 76
yâ ibrâhîmu : ey İbrâhîm
-
11-Hûd 78
ya'melûne es seyyiâti : kötülük yapıyorlar
-
11-Hûd 78
yâ kavmi : ey kavmim
-
11-Hûd 81
ya lûtu : ey Lut
-
11-Hûd 81
len yasilû : asla ulaşamazlar (vasıl olamazlar)
-
11-Hûd 84
yâ kavmi : ey kavmim
-
11-Hûd 84
el mikyâle : ölçek
-
11-Hûd 85
ve yâ kavmi : ve ey kavmim
-
11-Hûd 85
el mikyâle : ölçek
-
11-Hûd 85
eşyâe-hum : onların eşyaları (şeyleri), hakları
-
11-Hûd 87
yâ şuaybu : ey Şuayb
-
11-Hûd 87
mâ ya'budu : ibadet ettiği şeyleri
-
11-Hûd 88
yâ kavmi : ey kavmim
-
11-Hûd 89
ve yâ kavmi : ve ey kavmim
-
11-Hûd 91
yâ şuaybu : ey Şuayb
-
11-Hûd 92
yâ kavmi : ey kavmim
-
11-Hûd 93
ve yâ kavmi ı'melû : ve ey kavmim, yapın
-
11-Hûd 94
fî diyâri-him : kendi diyarlarında, yurtlarında
-
11-Hûd 95
en lem yagnev : yaşamadılar, var olmadılar
-
11-Hûd 96
bi âyâti-nâ : âyetlerimizle
-
11-Hûd 98
yakdumu : öne geçecek, önderlik yapacak
-
11-Hûd 98
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
11-Hûd 99
ve yevme el kıyâmeti : ve kıyâmet günü
-
11-Hûd 109
ya'budu : ibadet ediyor, kulluk ediyor, tapıyor
-
11-Hûd 109
mâ ya'budûne : onların taptıkları şey, ibadet ettikleri şey
-
11-Hûd 109
ya'budu : ibadet ediyor, kulluk ediyor, tapıyor
-
11-Hûd 111
ya'melûne : yapıyorlar
-
11-Hûd 113
min evliyâe : evliyadan, velîlerden, dostlardan bir dost
-
111-Tebbet 3
se-yaslâ : yaslanacak, atılacak
-
12-Yusuf 1
âyâtu : âyetleri
-
12-Yusuf 4
yâ ebeti : ey baba, babacığım
-
12-Yusuf 5
yâ buneyye : ey oğul
-
12-Yusuf 5
ru'yâ-ke : senin rüyan
-
12-Yusuf 6
âli ya'kûbe : Yâkub ailesi
-
12-Yusuf 7
âyâtun : âyetler
-
12-Yusuf 9
yahlu : dost olur
-
12-Yusuf 10
fî gayâbeti el cubbi : kuyunun dibine
-
12-Yusuf 10
ba'du es seyyâreti : bir kısım yolcular, bir grup yolcu, yolcu kafilesi
-
12-Yusuf 11
yâ ebâ-nâ : ey babamız
-
12-Yusuf 13
le yahzunu-nî : mutlaka, gerçekten beni üzer mahzun eder
-
12-Yusuf 15
gayâbet : dip, derinlik
-
12-Yusuf 17
yâ ebâ-nâ : ey babamız
-
12-Yusuf 19
seyyâretun : yolcular, bir yolcu kafilesi, bir kervan
-
12-Yusuf 19
yâ buşrâ : müjde
-
12-Yusuf 19
ya'melûne : yapıyorlar
-
12-Yusuf 21
lâ ya'lemûne : bilmezler
-
12-Yusuf 25
ve kaddet \n(kadde) \n(kadde (kalın d ile yazılırsa)) \n(kudde) : ve yırttı \n: (boyuna yırttı) \n: (enine yırttı) \n: (yırtıldı)
-
12-Yusuf 25
ve elfeyâ : ve ikisi karşılaştılar, karşılarında (buldular)
-
12-Yusuf 35
raevu el âyâti : delilleri gördüler
-
12-Yusuf 36
feteyâni : iki genç erkek
-
12-Yusuf 38
ve ya'kûbe : ve Yâkub
-
12-Yusuf 39
yâ sâhibeyis sicni : ey zindan arkadaşlarım
-
12-Yusuf 40
iyyâ-hu : yalnız o
-
12-Yusuf 40
lâ ya'lemûne : bilmezler, bilmiyorlar
-
12-Yusuf 41
yâ sâhıbeyi es sicni : ey zindan arkadaşlarım
-
12-Yusuf 41
testeftiyâni : ikinizin tabirini, fetvasını, açıklamasını istediğiniz
-
12-Yusuf 43
yâbisâtin : kuru
-
12-Yusuf 43
yâ eyyuhâ el meleu : ey (kavmin) önde gelenleri, ileri gelenler
-
12-Yusuf 43
fî ru'yâye : rüyamı, rüyam hakkında
-
12-Yusuf 43
li er ru'yâ : rüya için
-
12-Yusuf 46
yâbisâtin : kuru (olanlar)
-
12-Yusuf 46
ya'lemûne : bilirler, öğrenirler
-
12-Yusuf 49
ya'sırûne : meyvelerin suyunu sıkacaklar,
-
12-Yusuf 52
li ya'leme : bilmesi içindir
-
12-Yusuf 62
li fityâni-hi : adamlarına (yardımcı gençlere)
-
12-Yusuf 62
ya'rifûne-hâ : onu tanırlar, onu farkederler
-
12-Yusuf 63
yâ ebâ-nâ : ey babamız
-
12-Yusuf 65
yâ ebâ-nâ : ey babamız
-
12-Yusuf 67
yâ beniyye : ey oğullarım
-
12-Yusuf 68
ya'kûbe : Yâkub
-
12-Yusuf 68
lâ ya'lemûne : bilmezler, bilmiyorlar
-
12-Yusuf 69
ya'melûne : yapıyorlar
-
12-Yusuf 78
yâ eyyuhâ el azîzu : ey azîz
-
12-Yusuf 80
neciyyan : fısıldaşarak, gizli konuşarak
-
12-Yusuf 80
yahkumu allahu : Allah hüküm verir
-
12-Yusuf 81
yâ ebâ-nâ : ey babamız
-
12-Yusuf 84
yâ esefâ alâ yûsufe : ey Yusuf'a olan esefim (üzüntü)
-
12-Yusuf 84
ve ebyaddat : beyaz oldu, ağardı
-
12-Yusuf 87
yâ beniyye izhebû : ey oğullarım, gidiniz
-
12-Yusuf 88
yâ eyyuhâ el azîzu : ey vezir, ey azîz
-
12-Yusuf 90
ve yasbir : ve sabreder
-
12-Yusuf 92
yagfiru allâhu : Allah mağfiret etsin
-
12-Yusuf 97
yâ ebânestagfir : ey babamız mağfiret dile
-
12-Yusuf 100
yâ ebeti : ey babacığım
-
12-Yusuf 100
ru'yâye : benim rüyam
-
12-Yusuf 101
fîd dunyâ (fî ed dunyâ) : dünyada
-
12-Yusuf 109
fe yanzurû : artık baksınlar
-
13-Ra'd 1
âyâtu el kitâbi : kitabın âyetleridir
-
13-Ra'd 2
yufassılu el âyâti : âyetleri ayrı ayrı açıklar
-
13-Ra'd 3
le âyâtin : elbette âyetler
-
13-Ra'd 4
le âyâtin : elbette âyetler
-
13-Ra'd 4
ya'kılûne : akıl ederler
-
13-Ra'd 8
ya'lemu : bilir
-
13-Ra'd 11
yahfezûne-hu : onu korurlar, muhafaza ederler
-
13-Ra'd 16
evliyâe : evliya, velîler, dostlar
-
13-Ra'd 17
yadribu allâhu : Allah örnek verir
-
13-Ra'd 17
yadrıbu allâhu : Allah örnek verir
-
13-Ra'd 19
ya'lemu : bilir
-
13-Ra'd 21
yasılûne : ulaştırırlar, vasıl ederler
-
13-Ra'd 21
ve yahşevne : ve korkarlar, huşû duyarlar
-
13-Ra'd 23
ve zurriyyâti-him : ve onların zürriyetlerinden
-
13-Ra'd 25
yankudûne : bozarlar
-
13-Ra'd 25
ve yaktaûne : ve keserler
-
13-Ra'd 26
ve yakdiru : ve daraltır (az bir ölçü takdir eder)
-
13-Ra'd 26
bi el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı ile
-
13-Ra'd 26
ve mâ el hayâtu ed dunyâ : ve dünya hayatı değildir
-
13-Ra'd 33
lâ ya'lemu : bilmiyor
-
13-Ra'd 34
fîl hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
-
13-Ra'd 41
yahkumu : hükmeder, hüküm verir
-
13-Ra'd 42
ya'lemu : bilir
-
13-Ra'd 42
ve se ya'lemu : ve yakında bilecek
-
14-İbrahim 3
el hayâte ed dunyâ : dünya hayatını
-
14-İbrahim 3
ve yasuddûne : ve alıkoyarlar
-
14-İbrahim 5
bi âyâti-nâ : âyetlerimizle, mucizelerimizle, delillerimizle
-
14-İbrahim 5
bi eyyâmi allâhi : Allah'ın günlerini
-
14-İbrahim 5
le âyâtin : elbette âyetler vardır
-
14-İbrahim 9
lâ ya'lemu-hum : onları bilmez
-
14-İbrahim 10
li yagfire : mağfiret etmek için
-
14-İbrahim 10
ya'budu : ibadet ediyorlar
-
14-İbrahim 18
lâ yakdirûne : güç yetiremezler
-
14-İbrahim 25
ve yadrıbu allâhu el emsâle : ve Allah misal verir
-
14-İbrahim 27
fî el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
-
14-İbrahim 29
yaslevne-hâ : ona (ateşe) yaslanırlar, maruz kalırlar
-
14-İbrahim 38
ve mâ yahfâ : ve gizli değildir (olmaz)
-
14-İbrahim 42
ya'melu : yapıyorlar
-
14-İbrahim 52
ve li ya'lemû : ve bilsinler diye
-
15-Hicr 1
âyâtu el kitâbi : kitabın âyetleridir
-
15-Hicr 3
ya'lemûne : bilirler, bilecekler
-
15-Hicr 6
yâ eyyuhâ ellezî : ey o kimse
-
15-Hicr 10
fî şiyai : grupların, toplumların içine
-
15-Hicr 14
ya'rucûne : yükselirler
-
15-Hicr 22
er riyâha : rüzgârlar
-
15-Hicr 25
yahşuru-hum : onları haşreder (huzurunda toplar)
-
15-Hicr 32
yâ iblîsu : ey iblis
-
15-Hicr 56
yaknetu : ümidi keser, ümitsiz olur
-
15-Hicr 72
ya'mehûne : bocalıyorlar
-
15-Hicr 75
âyâtin : âyetler, deliller, ibretler
-
15-Hicr 81
âyâti-nâ : âyetlerimiz (mucizelerimiz, delillerimiz)
-
15-Hicr 82
yanhıtûne : oyuyorlar, yontuyorlar
-
15-Hicr 93
ya'melûne : yapıyorlar
-
15-Hicr 96
ya'lemûne : biliyorlar, bilirler
-
15-Hicr 97
yadîku : daralıyor, sıkışıyor
-
15-Hicr 99
el yakînu : yakîn
-
16-Nahl 8
ve yahluku : ve yaratır
-
16-Nahl 12
le âyâtin : âyetler
-
16-Nahl 12
ya'kılûne : akıl ediyorlar, akıl ederler
-
16-Nahl 17
yahluku : yaratır
-
16-Nahl 17
lâ yahluku : yaratmaz
-
16-Nahl 19
ya'lemu : bilir
-
16-Nahl 20
lâ yahlukûne : yaratamazlar
-
16-Nahl 21
ahyâin : diri, canlı
-
16-Nahl 21
eyyâne : ne zaman
-
16-Nahl 23
ya'lemu : bilir
-
16-Nahl 25
yahmilû : yüklenirler, taşırlar
-
16-Nahl 25
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
16-Nahl 26
bunyâne-hum : onların binaları
-
16-Nahl 27
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
16-Nahl 30
fî hâzihi ed dunyâ : bu dünyada vardır
-
16-Nahl 33
yanzurûne : bakıyorlar, bekliyorlar
-
16-Nahl 33
yazlimûne : zulmediyorlar
-
16-Nahl 38
lâ ya'lemûne : bilmezler
-
16-Nahl 39
ellezî yahtelifûne : onlar ihtilâfa düşerler
-
16-Nahl 39
ve li ya'leme : ve bilmesi için
-
16-Nahl 41
fî ed dunyâ : dünya hayatında vardır
-
16-Nahl 41
ya'lemûne : biliyorlar
-
16-Nahl 45
en yahsife : bir yerin çöküp kaybolması
-
16-Nahl 51
iyyâ-ye : yalnız ben
-
16-Nahl 56
lâ ya'lemûne : bilmiyorlar
-
16-Nahl 59
mâ yahkumûne : hükmettikleri (karar verdikleri) şey
-
16-Nahl 65
fe ahyâ : böylece diriltti, hayat verdi
-
16-Nahl 67
ya'kılûne : akıl edenler
-
16-Nahl 68
ya'rişûne : (çardak) kuruyorlar, yapıyorlar
-
16-Nahl 69
yahrucu : çıkar
-
16-Nahl 70
ya'leme : bilir
-
16-Nahl 73
ve ya'budûne : ve kulluk ediyorlar, tapıyorlar
-
16-Nahl 74
ya'lemu : bilir
-
16-Nahl 75
lâ yakdiru : muktedir değil, kaadir olmayan, gücü yetmeyen
-
16-Nahl 75
lâ ya'lemûne : bilmezler, bilmiyorlar
-
16-Nahl 76
lâ yakdiru : gücü yetmez, muktedir değil
-
16-Nahl 79
le âyâtin : elbette âyetler
-
16-Nahl 83
ya'rifûne : tanıyorlar, biliyorlar
-
16-Nahl 89
tibyânen : beyan eden (açıklayan)
-
16-Nahl 91
ya'lemu : bilir
-
16-Nahl 92
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
16-Nahl 96
mâ kânû ya'melûne : yapmış oldukları ameller (şeyler)
-
16-Nahl 97
hayâten : hayat
-
16-Nahl 97
mâ kânû ya'melûne : yapmış oldukları ameller (şeyler)
-
16-Nahl 101
lâ ya'lemûne : bilmezler, bilmiyorlar
-
16-Nahl 104
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerine
-
16-Nahl 105
bi âyâtillâhi (âyâti allâhi) : Allah'ın âyetlerine
-
16-Nahl 107
el hayâte ed dunyâ : dünya hayatı
-
16-Nahl 112
yasnaûne \n(sanaa) : yapıyorlar \n: (yaptı, meydana getirdi)
-
16-Nahl 114
iyyâ-hu : yalnız ona
-
16-Nahl 118
yazlimûne : zulmediyorlar
-
16-Nahl 122
fî ed dunyâ : dünyada
-
16-Nahl 124
le yahkumu : elbette hüküm verecek
-
16-Nahl 124
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
16-Nahl 124
yahtelifûne : ihtilâf ediyorlar
-
17-İsrâ 1
min âyâti-nâ : âyetlerimizden
-
17-İsrâ 5
hılâle ed diyâri : evlerin arası
-
17-İsrâ 9
ya'melûne : yaparlar, amel ederler
-
17-İsrâ 13
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
17-İsrâ 15
yadıllu : dalâlette kalır
-
17-İsrâ 18
yaslâ-hâ : ona maruz kalır (atılır)
-
17-İsrâ 23
iyyâ-hu : yalnız, sadece o
-
17-İsrâ 24
rabbeyânî : (ikisi) beni yetiştirdi, terbiye etti
-
17-İsrâ 27
ihvâne eş şeyâtîni : şeytanların kardeşleri
-
17-İsrâ 30
ve yakdiru : ve daraltır, ölçüsünü takdir eder
-
17-İsrâ 31
ve iyyâ : ve sadece, yalnız
-
17-İsrâ 58
yevmi el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
17-İsrâ 59
bi el âyâti : âyetleri, delilleri, mucizeleri
-
17-İsrâ 59
bi el âyâti : âyetleri, delilleri, mucizeleri
-
17-İsrâ 60
er ru'yâlletî (er ru'yâ elletî) : rüya ki o
-
17-İsrâ 60
tugyânen : azgınlık, şaşkınlık
-
17-İsrâ 62
ilâ yevmil kıyâmeti : kıyâmet gününe
-
17-İsrâ 64
ve mâ yaidu-hum : ve onlara vaadettiği şeyler
-
17-İsrâ 67
illâ iyyâ-hu : sadece o hariç, ondan başka
-
17-İsrâ 68
en yahsife : yere geçirmesi
-
17-İsrâ 71
yakreûne : okurlar
-
17-İsrâ 75
di'fa el hayâti : hayatın zayıflığı (sıkıntısı)
-
17-İsrâ 84
ya'melu : amel eder
-
17-İsrâ 97
evliyâe : velîler, dostlar
-
17-İsrâ 97
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
17-İsrâ 98
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
17-İsrâ 99
en yahluka : yaratmak
-
17-İsrâ 101
âyâtin : âyetler, mucizeler
-
17-İsrâ 101
yâ mûsâ : ey Musa
-
17-İsrâ 102
yâ fir'avnu : ey firavun, ya firavun
-
17-İsrâ 107
yahırrûne : kapanırlar
-
17-İsrâ 109
ve yahırrûne : ve kapanıyorlar, kapanırlar
-
18-Kehf 2
ya'melûn es sâlihâti : salih (nefsi ıslâh edici) ameller yaparlar
-
18-Kehf 9
min âyâti-nâ : âyetlerimizden
-
18-Kehf 16
ve mâ ya'budûne : ve kul olduğunuz şeyler
-
18-Kehf 17
min âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerinden
-
18-Kehf 19
fe li yanzur : böylece baksın
-
18-Kehf 20
in yazherû : gâlip gelirse
-
18-Kehf 21
li ya'lemû : bilmeleri için, bilsinler diye
-
18-Kehf 21
bunyânen : binalar
-
18-Kehf 22
mâ ya'lemu-hum : onları bilmezler
-
18-Kehf 28
zînete el hayâti ed dunyâ : dünya hayatının süsünü, ziynetini
-
18-Kehf 31
siyâben : elbise
-
18-Kehf 42
yâ leyte-ni : keşke ben
-
18-Kehf 43
yansurûne-hu : ona yardım ederler
-
18-Kehf 45
meselel hayâtid dunyâ : dünya hayatı misalini, durumunu
-
18-Kehf 45
er riyâhu : rüzgâr
-
18-Kehf 46
zînetu el hayâti ed dunyâ : dünya hayatının süsüdür, ziynetidir
-
18-Kehf 46
ve el bâkıyâtu : ve bâki olan, kalıcı olan
-
18-Kehf 49
yâ veylete-nâ : yazıklar olsun bize
-
18-Kehf 49
ve lâ yazlimu : ve zulmetmez
-
18-Kehf 50
evliyâe : dostlar
-
18-Kehf 56
âyâtî : benim âyetlerim
-
18-Kehf 57
bi âyâti : âyetler ile
-
18-Kehf 61
nesiyâ : ikisi unuttular
-
18-Kehf 74
lekıyâ : ikisi karşılaştılar, rastladılar
-
18-Kehf 77
eteyâ : ikisi geldiler
-
18-Kehf 79
ya'melûne : çalışıyorlar
-
18-Kehf 80
tugyânen : azgınlık
-
18-Kehf 86
yâ ze el karneyni : ey Zülkarneyn
-
18-Kehf 94
yâ ze el karneyni : ey Zülkarneyn
-
18-Kehf 97
en yazherû-hu : ona zahir olmaya (üstün gelmeye), onu aşmaya
-
18-Kehf 102
evliyâe : evliya, dostlar, veliler
-
18-Kehf 104
fî el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
-
18-Kehf 104
yahsebûne : zannediyorlar
-
18-Kehf 105
bi âyâti : âyetleri
-
18-Kehf 105
yevme el kıyameti : kıyâmet günü
-
18-Kehf 106
âyâtî : âyetlerim
-
18-Kehf 110
fe li ya'mel : o zaman amel etsin, yapsın
-
19-Meryem 1
Kâf, hâ, yâ, ayn, sâd. Kâf, hâ, yâ, ayn, sâd.
-
19-Meryem 2
zekeriyyâ : Zekeriya
-
19-Meryem 6
min âli ya'kûbe : Yâkub'un ailesinden (ailesine)
-
19-Meryem 7
yâ zekeriyyâ : ey Zekeriya
-
19-Meryem 7
yahyâ : Yahya
-
19-Meryem 10
leyâlin (leyl) : geceler (gece)
-
19-Meryem 12
yâ yahyâ : ey Yahya
-
19-Meryem 23
yâ leyte-nî : keşke ben olsaydım
-
19-Meryem 27
yâ meryemu : ey Meryem
-
19-Meryem 28
yâ : ey
-
19-Meryem 42
yâ : ey
-
19-Meryem 43
yâ ebeti : ey babacığım
-
19-Meryem 44
yâ ebeti : ey babacığım
-
19-Meryem 45
yâ ebeti : ey babacığım
-
19-Meryem 46
yâ ibrâhîmu : ey İbrâhîm
-
19-Meryem 49
ve mâ ya'budûne : ve onların kul olduğu şeyler
-
19-Meryem 49
ve ya'kûbe : ve Yâkub'u
-
19-Meryem 58
âyâtu er rahmâni : Rahmân'ın âyetleri
-
19-Meryem 68
ve eş şeyâtîne : ve şeytanları
-
19-Meryem 73
âyâtu-nâ : âyetlerimiz
-
19-Meryem 75
se ya'lemûne : yakında bilecekler
-
19-Meryem 76
ve el bâkıyâtu es sâlihâtu : ve bâki olan salih ameller
-
19-Meryem 77
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
19-Meryem 83
eş şeyâtîne : şeytanlar
-
19-Meryem 95
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
2-Bakara 9
mâ yahdeûne : aldatmıyorlar
-
2-Bakara 13
lâ ya'lemûne : bilmiyorlar, bilmezler
-
2-Bakara 14
ilâ şeyâtîni-him : kendi şeytanlarıyla
-
2-Bakara 15
tugyâni-him : onların azgınlıkları
-
2-Bakara 15
ya'mehûne : bocalarlar, şaşkın kalırlar
-
2-Bakara 20
yahtafu : kamaştırır, kapıp alır, alacak, kapacak
-
2-Bakara 21
yâ eyyuhâ : ey
-
2-Bakara 26
en yadribe meselen : darbı mesel, misal, örnek vermek
-
2-Bakara 26
ya'lemûne : bilirler
-
2-Bakara 27
ve yaktaûne : ve keserler
-
2-Bakara 28
ahyâ-kum : sizi diriltti
-
2-Bakara 33
yâ âdemu : ey Âdem
-
2-Bakara 35
yâ : ey
-
2-Bakara 38
ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
-
2-Bakara 39
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
2-Bakara 40
yâ : ey
-
2-Bakara 40
iyyâ-ye : yalnız benden, sadece benden
-
2-Bakara 41
bi âyâtî : âyetlerimi
-
2-Bakara 41
ve iyyâ-ye : ve yalnız ben
-
2-Bakara 47
yâ benî isrâîle : ey İsrailoğulları
-
2-Bakara 54
yâ : ey
-
2-Bakara 55
yâ : ya, ey
-
2-Bakara 57
yazlimûne : zulmediyorlar
-
2-Bakara 58
hatâyâ-kum : sizin hatalarınız
-
2-Bakara 61
yâ mûsâ : ey Musa
-
2-Bakara 61
bi âyâtillâhi (âyâti allâhi) : Allah'ın âyetleri
-
2-Bakara 61
ve yaktulûne : ve öldürüyorlar
-
2-Bakara 61
ya'tedûne : haddi aşıyorlar
-
2-Bakara 62
ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
-
2-Bakara 73
âyâti-hi : onun âyetleri, mucizeleri
-
2-Bakara 74
yahrucu : çıkar
-
2-Bakara 75
ya'lemûne : biliyorlar
-
2-Bakara 77
e ve lâ ya'lemûne : ve bilmiyorlar mı
-
2-Bakara 77
ya'lemu : bilir
-
2-Bakara 78
lâ ya'lemûne : bilmezler
-
2-Bakara 80
eyyâmen : günler
-
2-Bakara 84
min diyâri-kum : yurdunuzdan
-
2-Bakara 85
min diyâri-him : kendi yurtlarından
-
2-Bakara 85
fî el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
-
2-Bakara 85
ve yevme el kıyâmeti : ve kıyâmet günü
-
2-Bakara 86
el hayâte ed dunyâ : dünya hayatı
-
2-Bakara 91
enbiyâe : nebîler, peygamberler
-
2-Bakara 96
alâ hayâtin : hayat üzerine, hayata karşı
-
2-Bakara 96
ya'melûne : yapıyorlar
-
2-Bakara 99
âyâtin : âyetler
-
2-Bakara 101
lâ ya'lemûne : bilmiyorlar
-
2-Bakara 102
eş şeyâtînu : şeytanlar
-
2-Bakara 102
eş şeyâtîne : şeytanlar
-
2-Bakara 102
mâ yadurru-hum : onlar zarar veren şeyler
-
2-Bakara 102
ya'lemûne : bilirler, biliyorlar
-
2-Bakara 103
ya'lemûne : biliyorlar
-
2-Bakara 104
yâ eyyuhâ : ey
-
2-Bakara 105
yahtassu : tahsis eder (ihsan eder)
-
2-Bakara 112
ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
-
2-Bakara 113
el yahûdu : yahudiler
-
2-Bakara 113
el yahûdu : yahudiler
-
2-Bakara 113
lâ ya'lemûne : bilmiyorlar
-
2-Bakara 113
yahkumu : hükmedecek, hüküm verecek
-
2-Bakara 113
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
2-Bakara 113
yahtelifûne : ihtilâf ediyorlar, ayrılığa düşüyorlar
-
2-Bakara 114
fî eddunyâ : dünyada
-
2-Bakara 118
lâ ya'lemûne : bilmiyorlar
-
2-Bakara 118
el âyâti : âyetler
-
2-Bakara 120
el yahûdu : yahudi
-
2-Bakara 122
yâ : ey
-
2-Bakara 129
âyâti-ke : senin âyetlerin
-
2-Bakara 130
fî ed dunyâ : dünyada
-
2-Bakara 132
ve ya'kûbu : ve Yâkub
-
2-Bakara 132
yâ beniyye : ey oğullarım
-
2-Bakara 133
ya'kûbe : Yâkub
-
2-Bakara 134
ya'melûne : yapıyorlar
-
2-Bakara 136
ve ya'kûbe : ve Yâkub
-
2-Bakara 140
ve ya'kûbe ve esbâta : ve Yâkub ve torunları
-
2-Bakara 141
ya'melûne : yapıyorlar
-
2-Bakara 144
le ya'lemûne : elbette biliyorlar, bilirler
-
2-Bakara 144
ya'melûne : yapıyorlar
-
2-Bakara 146
ya'rifûne-hu : onu tanırlar, bilirler
-
2-Bakara 146
ya'rifûne : tanırlar
-
2-Bakara 146
ya'lemûne : biliyorlar
-
2-Bakara 151
âyâti-nâ : bizim âyetlerimiz
-
2-Bakara 153
yâ eyyuhâ : ey
-
2-Bakara 154
ehyâun : canlıdır, hayattadır, diridir
-
2-Bakara 164
fe ahyâ bi-hi : böylece onunla hayat verdı, diriltti
-
2-Bakara 164
er riyâhı : rüzgâr(lar)
-
2-Bakara 164
le âyâtin : elbette âyetler, kanıtlar, deliller
-
2-Bakara 164
ya'kılûne : akıl ederler
-
2-Bakara 168
yâ eyyuhâ : ey
-
2-Bakara 170
lâ ya'kılûne : akıl etmiyorlar
-
2-Bakara 171
lâ ya'kılûne : akıl etmezler
-
2-Bakara 172
yâ eyyuhâ : ey
-
2-Bakara 172
iyyâ-hu ta'budûne : sadece ona kul olursunuz
-
2-Bakara 174
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
2-Bakara 178
yâ eyyuhâ : ey
-
2-Bakara 179
hayâtun : hayat
-
2-Bakara 179
yâ : ey
-
2-Bakara 183
yâ eyyuhâ : ey
-
2-Bakara 183
es sıyâmu : oruç
-
2-Bakara 184
eyyâmen : günler
-
2-Bakara 184
min eyyâmin : günlerden
-
2-Bakara 185
min eyyâmin : günlerden
-
2-Bakara 187
es sıyâmi : oruç
-
2-Bakara 187
ebyadu : beyaz
-
2-Bakara 187
es sıyâme : oruç
-
2-Bakara 187
âyâti-hî : kendi âyetleri
-
2-Bakara 196
min sıyâmin : oruçtan
-
2-Bakara 196
sıyâmu : oruç
-
2-Bakara 196
eyyâmin : günler
-
2-Bakara 197
ya'lem-hu : onu bilir
-
2-Bakara 197
yâ : ey
-
2-Bakara 200
fî ed dunyâ : dünyada
-
2-Bakara 201
fî ed dunyâ : dünyada
-
2-Bakara 203
fî eyyâmin : günlerde
-
2-Bakara 204
fî hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
-
2-Bakara 208
yâ eyyuhâ : ey
-
2-Bakara 212
el hayâtu ed dunyâ : dünya hayatı
-
2-Bakara 212
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
2-Bakara 213
li yahkume : hükmetmeleri için, hükmetsin diye
-
2-Bakara 216
ya'lemu : bilir
-
2-Bakara 217
fî ed dunyâ : dünyada
-
2-Bakara 219
el âyâti : âyetler
-
2-Bakara 220
fî ed dunyâ : dünya hakkında, dünyada
-
2-Bakara 220
ya'lemu : bilir
-
2-Bakara 221
âyâti-hî : kendi âyetlerini
-
2-Bakara 222
hattâ yathurne : temizleninceye kadar
-
2-Bakara 228
ve lâ yahıllu : ve helâl olmaz
-
2-Bakara 229
ve lâ yahıllu : ve helâl olmaz
-
2-Bakara 230
ya'lemûne : biliyorlar, bilirler
-
2-Bakara 231
âyâti allâhi : Allah'ın âyetleri
-
2-Bakara 232
ya'lemu : bilir
-
2-Bakara 235
ya'lemu : bilir
-
2-Bakara 237
en ya'fûne : affetmeleri
-
2-Bakara 237
ya'fuve : affeder
-
2-Bakara 242
âyâti-hi : kendi âyetleri
-
2-Bakara 243
min diyâri-him : kendi diyarlarından, yurtlarından
-
2-Bakara 243
ahyâ-hum : onları diriltti
-
2-Bakara 245
yakbidu : daraltır
-
2-Bakara 246
min diyâri-nâ : diyarımızdan, yurdumuzdan
-
2-Bakara 249
lem yat'am-hu : ona doymaz
-
2-Bakara 252
âyâtu allâhi : Allah'ın âyetleri
-
2-Bakara 254
yâ eyyuhâ : ey
-
2-Bakara 255
ya'lemu : bilir
-
2-Bakara 257
evliyâu-hum : onların dostları
-
2-Bakara 260
li yatmainne : tatmin olması için
-
2-Bakara 262
ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
-
2-Bakara 264
yâ eyyuhâ : ey
-
2-Bakara 264
lâ yakdirûne : muktedir olamazlar, elde edemezler
-
2-Bakara 266
lekum el âyâti : size âyetleri
-
2-Bakara 267
yâ eyyuhâ : ey
-
2-Bakara 270
ya'lemu-hu : onu bilir
-
2-Bakara 273
yahsebu-hum(u) : onları sanır, onları zanneder 9 - el câhilu
-
2-Bakara 273
agniyâe : zengin
-
2-Bakara 274
ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
-
2-Bakara 277
ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
-
2-Bakara 278
yâ eyyuhâ : ey
-
2-Bakara 282
yâ eyyuhe : ey
-
2-Bakara 282
izâ tebâya'tum : alışveriş, anlaşma yaptığınız zaman
-
2-Bakara 284
yagfiru : mağfiret eder, bağışlar, günahları
-
20-Tâ-Hâ 3
yahşâ : huşû duyar
-
20-Tâ-Hâ 7
ya'lemu : bilir
-
20-Tâ-Hâ 11
yâ mûsâ : ey Musa
-
20-Tâ-Hâ 17
yâ mûsâ : ey Musa
-
20-Tâ-Hâ 19
yâ mûsâ : ey Musa
-
20-Tâ-Hâ 23
min âyâti-nâ : âyetlerimizden, mucizelerimizden
-
20-Tâ-Hâ 36
yâ mûsâ : ey Musa
-
20-Tâ-Hâ 40
yâ mûsâ : ey Musa
-
20-Tâ-Hâ 42
bi âyâtî : âyetlerimle, mucizelerimle
-
20-Tâ-Hâ 42
ve lâ teniyâ : ve gevşek davranmayın, ihmal etmeyin
-
20-Tâ-Hâ 44
yahşâ : korkar, huşû duyar
-
20-Tâ-Hâ 45
en yatgâ : azgın davranması
-
20-Tâ-Hâ 47
fe'tiyâ-hu : o halde (ikiniz) ona gidin
-
20-Tâ-Hâ 49
yâ mûsâ : ey Musa
-
20-Tâ-Hâ 52
lâ yadıllu : gaflette olmaz, yanlış yapmaz
-
20-Tâ-Hâ 54
le âyâtin : elbette âyetler
-
20-Tâ-Hâ 56
âyâti-nâ : âyetlerimiz
-
20-Tâ-Hâ 57
yâ mûsâ : ey Musa
-
20-Tâ-Hâ 65
yâ mûsâ : ey Musa
-
20-Tâ-Hâ 72
el hayâte ed dunyâ : dünya hayatı
-
20-Tâ-Hâ 73
li yagfire : mağfiret etmesi
-
20-Tâ-Hâ 73
hatâyâ-nâ : bizim hatalarımız
-
20-Tâ-Hâ 74
ve lâ yahyâ : ve canlanmaz, yaşamaz, hayy olmaz (olamaz)
-
20-Tâ-Hâ 80
yâ benî isrâîle : ey İsrailoğulları
-
20-Tâ-Hâ 81
yahılle : iner
-
20-Tâ-Hâ 81
ve men yahlil : ve kime inerse
-
20-Tâ-Hâ 83
yâ mûsâ : ey Musa
-
20-Tâ-Hâ 86
yâ kavmi : ey kavmim
-
20-Tâ-Hâ 86
yaıd-kum : size vaadetti
-
20-Tâ-Hâ 86
en yahılle : inmesi
-
20-Tâ-Hâ 90
yâ kavmi : ey kavmim
-
20-Tâ-Hâ 92
yâ hârûnu : ey Harun
-
20-Tâ-Hâ 94
yebneumme (ya ibne umme) : ey annemin oğlu
-
20-Tâ-Hâ 95
yâ sâmiriyyu : ey Samiri
-
20-Tâ-Hâ 96
lem yabsurû : göremediler
-
20-Tâ-Hâ 97
fî el hayâti : hayatta
-
20-Tâ-Hâ 100
yahmilu : taşır, yüklenir
-
20-Tâ-Hâ 100
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
20-Tâ-Hâ 101
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
20-Tâ-Hâ 110
ya'lemu : o bilir
-
20-Tâ-Hâ 112
ya'mel : amel eder
-
20-Tâ-Hâ 117
yâ âdemu : ey Âdem
-
20-Tâ-Hâ 120
yâ âdemu : ey Âdem
-
20-Tâ-Hâ 121
yahsıfâni : ikisi örtüyor
-
20-Tâ-Hâ 123
lâ yadıllu : dalâlette kalmaz
-
20-Tâ-Hâ 124
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
20-Tâ-Hâ 126
âyâtu-nâ : âyetlerimiz
-
20-Tâ-Hâ 127
bi âyâti : âyetlere
-
20-Tâ-Hâ 128
le âyâtin : elbette âyetler
-
20-Tâ-Hâ 131
el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
-
20-Tâ-Hâ 134
âyâti-ke : senin âyetlerin
-
21-Enbiyâ 4
ya'lemu : bilir
-
21-Enbiyâ 14
yâ veylenâ : yazıklar olsun bize
-
21-Enbiyâ 22
yasıfûne : vasıflandırırlar
-
21-Enbiyâ 24
lâ ya'lemûne : bilmiyorlar, bilmezler
-
21-Enbiyâ 27
ya'melûne : yaparlar, amel ederler
-
21-Enbiyâ 28
ya'lemu : bilir
-
21-Enbiyâ 32
an âyâti-hâ : âyetlerinden, delillerinden
-
21-Enbiyâ 37
âyâtî : âyetlerim
-
21-Enbiyâ 39
ya'lemu ellezîne : o kimseler bilselerdi
-
21-Enbiyâ 46
yâ veyle-nâ : bize yazıklar olsun
-
21-Enbiyâ 47
li yevmi el kıyâmeti : kıyâmet günü için
-
21-Enbiyâ 48
ve dıyâen : ve bir ışık (nur) olarak
-
21-Enbiyâ 49
yahşevne : huşû duyarlar
-
21-Enbiyâ 62
yâ ibrahîmu : ey İbrâhîm
-
21-Enbiyâ 66
ve lâ yadurru-kum : ve size zararı olmaz
-
21-Enbiyâ 69
yâ nâru : ey ateş
-
21-Enbiyâ 72
ve ya'kûbe : ve Yâkub'u
-
21-Enbiyâ 77
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
21-Enbiyâ 78
iz yahkumâni : ikisi hüküm veriyordu
-
21-Enbiyâ 82
ve min eş şeyâtîni : ve şeytanlardan
-
21-Enbiyâ 82
ve ya'melûne : ve yapıyorlar
-
21-Enbiyâ 89
ve zekeriyyâ : ve Zekeriya
-
21-Enbiyâ 90
yahyâ : Yahya
-
21-Enbiyâ 94
ya'mel : yapar
-
21-Enbiyâ 97
yâ veyle-nâ : bize yazıklar olsun
-
21-Enbiyâ 103
lâ yahzunu-hum : onları mahzun etmez
-
21-Enbiyâ 110
ya'lemu : bilir
-
21-Enbiyâ 110
ve ya'lemu : ve o bilir
-
22-Hac 1
yâ eyyuhâ : ey
-
22-Hac 5
yâ eyyuhâ en nâsu : ey insanlar
-
22-Hac 5
li keylâ ya'leme : bilmemesi için
-
22-Hac 9
fî ed dunyâ : dünyada
-
22-Hac 9
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
22-Hac 11
ya'budu allâhe : Allah'a ibadet eder
-
22-Hac 11
hasire ed dunyâ : dünya hüsrandadır
-
22-Hac 15
fî ed dunyâ : dünyada
-
22-Hac 15
li yakta' : kessin
-
22-Hac 15
mâ yagîzu : öfkelendiği şey
-
22-Hac 16
âyâtin : âyetler
-
22-Hac 17
yafsılu : (fasıl fasıl) ayırır
-
22-Hac 17
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
22-Hac 19
siyâbun : elbiseler
-
22-Hac 22
en yahrucû : çıkmak
-
22-Hac 25
ve yasuddûne : ve alıkoyarlar, men ederler
-
22-Hac 28
fî eyyâmin : günlerde
-
22-Hac 29
el yakdû : kada etsinler, yerine getirsinler (gidersinler)
-
22-Hac 40
min diyâri-him : diyarlarından, yurtlarından
-
22-Hac 40
ve biyaun : ve (hristiyanların) kiliseleri
-
22-Hac 40
yansurennallâhu : Allah yardım eder
-
22-Hac 40
yansuru-hu : ona yardım etti
-
22-Hac 46
ya'kılûne : akıl ederler
-
22-Hac 49
yâ eyyuhâ en nâsu : ey insanlar
-
22-Hac 51
fî âyâti-nâ : âyetlerimiz hakkında
-
22-Hac 52
âyâti-hî : onun âyetleri
-
22-Hac 54
ve li ya'leme : ve bilmeleri için
-
22-Hac 56
yahkumu : hükmeder, hükmedecektir
-
22-Hac 57
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
22-Hac 60
le yansuru enne-hu allâhu : mutlaka Allah ona yardım eder
-
22-Hac 66
ahyâ-kum : size hayat verdi
-
22-Hac 69
yahkumu : hükmedecek
-
22-Hac 69
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
22-Hac 70
ya'lemu : bilir
-
22-Hac 71
ve ya'budûne : ve tapıyorlar
-
22-Hac 72
âyâtu-nâ : âyetlerimiz
-
22-Hac 72
âyâti-nâ : âyetlerimiz
-
22-Hac 73
yâ eyyuhâ en nâsu : ey insanlar
-
22-Hac 73
len yahlukû : asla yaratamazlar
-
22-Hac 75
yastafî : seçer
-
22-Hac 76
ya'lemu : bilir
-
22-Hac 77
yâ eyyuhâ ellezîne : ey o kimseler
-
23-Mü'minûn 16
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
23-Mü'minûn 23
yâ kavmi : ey kavmim
-
23-Mü'minûn 30
âyâtin : âyetler
-
23-Mü'minûn 33
fî el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
-
23-Mü'minûn 35
e yaıdu-kum : size vaad mi ediyor
-
23-Mü'minûn 37
hayâtuned dunyâ : dünya hayatımız
-
23-Mü'minûn 37
ve nahyâ : ve yaşarız
-
23-Mü'minûn 45
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
23-Mü'minûn 51
yâ eyyuhâ er rusulu : ey resûller
-
23-Mü'minûn 55
e yahsebûne : onlar mı sanıyorlar
-
23-Mü'minûn 58
bi âyâti : âyetlere
-
23-Mü'minûn 62
yantıku : söyleyen, konuşan
-
23-Mü'minûn 66
âyâtî : âyetlerim
-
23-Mü'minûn 69
lem ya'rifû : tanımıyorlar, tanımadılar
-
23-Mü'minûn 75
tugyâni-him : onların azgınlıkları
-
23-Mü'minûn 75
ya'mehûne : bocalıyorlar, şaşkın şaşkın dolaşıyorlar
-
23-Mü'minûn 91
yasıfûne : vasıflandırıyorlar
-
23-Mü'minûn 96
yasıfûne : vasıflandırıyorlar
-
23-Mü'minûn 97
eş şeyâtîni : şeytanlar
-
23-Mü'minûn 98
en yahdurû-ni : benim yanımda hazır bulunmaları
-
23-Mü'minûn 105
âyâtî : âyetlerim
-
24-Nûr 1
âyâtin : âyetler
-
24-Nûr 14
fî ed dunyâ : dünyada
-
24-Nûr 18
lekum el âyâti : size âyetleri
-
24-Nûr 19
fî ed dunyâ : dünyada
-
24-Nûr 19
ya'lemu : o bilir
-
24-Nûr 21
yâ eyyuhâ ellezîne âmenû : ey âmenû olanlar
-
24-Nûr 22
vel ya'fû (ve li ya'fû) : ve affetsinler
-
24-Nûr 22
vel yasfehû (ve li yasfehû) : ve vazgeçsinler, hoş görsünler
-
24-Nûr 22
en yagfirallâhu (yagfire allâhu) : Allah'ın mağfiret etmesini
-
24-Nûr 23
fî ed dunyâ : dünyada
-
24-Nûr 24
ya'melûne : yapıyorlar
-
24-Nûr 25
ve ya'lemûne : ve bilecekler
-
24-Nûr 27
yâ eyyuhâ ellezîne âmenû : ey âmenû olanlar
-
24-Nûr 29
ya'lemu : bilir
-
24-Nûr 30
yaguddû : çeksinler, indirsinler
-
24-Nûr 30
ve yahfezû : ve muhafaza etsinler, korusunlar
-
24-Nûr 30
yasneûne : yapıyorlar
-
24-Nûr 31
yagdudne : çeksinler, indirsinler
-
24-Nûr 31
ve yahfazne : ve korusunlar
-
24-Nûr 31
vel yadribne (ve li yadribne) : ve vursunlar (örtsünler)
-
24-Nûr 31
lem yazharû : zahir olmaz, farkına varmaz
-
24-Nûr 31
ve lâ yadribne : ve vurmasınlar
-
24-Nûr 32
el eyâmâ : eşi (karısı) olmayan erkekler,
-
24-Nûr 33
feteyâti-kum : genç cariyeleriniz
-
24-Nûr 33
el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
-
24-Nûr 34
âyâtin : âyetler
-
24-Nûr 35
ve yadribullâhul emsâle : ve Allah örnekler, misaller verir
-
24-Nûr 39
yahsebu-hu : onu zanneder
-
24-Nûr 40
yagşâ-hu : onu örter, kaplar
-
24-Nûr 43
yahrucu : çıkar
-
24-Nûr 43
ve yasrifu-hu : ve onu çevirir, uzaklaştırır
-
24-Nûr 45
yahluku allâhu : Allah yaratır
-
24-Nûr 46
âyâtin : âyetler
-
24-Nûr 48
li yahkume : hüküm vermesi için
-
24-Nûr 51
li yahkume : hüküm vermesi için
-
24-Nûr 52
ve yahşe allâhe : ve Allah'a huşû duyar
-
24-Nûr 53
le yahrucunne : mutlaka çıkacaklar
-
24-Nûr 55
ya'budûne-nî : bana kul olurlar
-
24-Nûr 58
yâ eyyuhâ : ey, ya
-
24-Nûr 58
siyâbe-kum : elbiseniz
-
24-Nûr 58
el âyâti : âyetleri
-
24-Nûr 59
âyâti-hi : âyetlerini
-
24-Nûr 60
siyâbehunne : onların elbiseleri
-
24-Nûr 61
el âyâti : âyetler
-
24-Nûr 63
kad ya'lemu : biliyordu
-
24-Nûr 63
fel yahzeri (fe li yahzeri) : o zaman sakınsınlar, çekinsinler
-
24-Nûr 64
kad ya'lemu : biliyordu
-
25-Furkan 3
lâ yahlukûne : yaratmaz, yaratamaz
-
25-Furkan 3
ve lâ hayâten : ve hayat veremez
-
25-Furkan 6
ya'lemu : bilir
-
25-Furkan 17
yahşuru-hum : onları haşredecek, toplayacak
-
25-Furkan 17
ya'budûne : tapıyorlar
-
25-Furkan 18
min evliyâe : dostlar
-
25-Furkan 19
yazlım : zulmeder
-
25-Furkan 27
yâ leyte-nî : keşke ben
-
25-Furkan 28
yâ veyletâ : yazıklar olsun
-
25-Furkan 30
yâ rabbi : ey Rabbim
-
25-Furkan 36
bi âyâti-nâ : bizim âyetlerimizi
-
25-Furkan 42
ve sevfe ya'lemûne : ve bilecekler
-
25-Furkan 44
ya'kılûne : akıl ediyorlar
-
25-Furkan 48
er riyâha : rüzgâr(lar)
-
25-Furkan 55
ve ya'budûne : ve ibadet ediyorlar, tapıyorlar
-
25-Furkan 55
ve lâ yadurru-hum : ve zarar vermez
-
25-Furkan 59
eyyâmin : günler
-
25-Furkan 64
ve kıyâmen : ve kıyam ederek, ayakta durarak
-
25-Furkan 67
ve lem yakturû : ve kısmazlar, cimrilik etmezler
-
25-Furkan 68
ve lâ yaktulûne : ve öldürmezler
-
25-Furkan 69
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
25-Furkan 69
ve yahlud : ve halid olur, daimî kalır, ebediyyen kalır
-
25-Furkan 73
bi âyâti : âyetler
-
25-Furkan 73
lem yahırrû : kapanmazlar, olmazlar
-
25-Furkan 73
ve umyânen : ve kör (âmâ)
-
25-Furkan 74
ve zurriyyâti-nâ : ve zürriyyet
-
25-Furkan 77
mâ ya'beu : değer vermez
-
26-Şuarâ 2
âyâtu : âyetler
-
26-Şuarâ 13
ve yadîku : ve daralıyor
-
26-Şuarâ 14
en yaktulû-ni : beni öldürmelerinden
-
26-Şuarâ 15
âyâti-nâ : âyetlerimiz
-
26-Şuarâ 16
fe'tiyâ (fe i'tiyâ) : artık (ikiniz) gidin
-
26-Şuarâ 51
en yagfira : mağfiret etmesi
-
26-Şuarâ 51
hatâyâ-nâ : bizim hatalarımız
-
26-Şuarâ 82
en yagfira : mağfiret etmesi
-
26-Şuarâ 96
yahtesımûne : hasım olarak (düşmanca) çekişirler
-
26-Şuarâ 112
kânû ya'melûne : yapmış oldukları
-
26-Şuarâ 116
yâ nûhu : ey Nuh
-
26-Şuarâ 167
yâ lûtu : ey Lut
-
26-Şuarâ 169
ya'melûne : yapıyorlar
-
26-Şuarâ 183
eşyâe-hum : onların şeyleri
-
26-Şuarâ 197
en ya'leme-hu : onu bilmesi
-
26-Şuarâ 210
eş şeyâtînu : şeytanlar
-
26-Şuarâ 221
eş şeyâtînu : şeytanlar
-
26-Şuarâ 227
ve se ya'lemu : ve bilecekler
-
27-Neml 1
âyâtu : âyetler
-
27-Neml 4
ya'mehûne : (şaşkın bir halde) bocalarlar
-
27-Neml 9
yâ : ey
-
27-Neml 10
yâ mûsâ : ey Musa
-
27-Neml 12
âyâtin : âyet, mucize
-
27-Neml 13
âyâtu-nâ : âyetlerimiz
-
27-Neml 16
yâ eyyuhâ : ey
-
27-Neml 18
yâ eyyuhâ : ey
-
27-Neml 18
lâ yahtımenne-kum : sakın sizi ezmesin
-
27-Neml 22
yakînin : yakîn olan, kesin olan
-
27-Neml 25
ve ya'lemu : ve bilir
-
27-Neml 29
yâ eyyuhâ : ey
-
27-Neml 32
yâ eyyuhâ : ey
-
27-Neml 36
âtâniyallâhu : Allah bana verdi
-
27-Neml 38
yâ eyyuhâ : ey
-
27-Neml 45
yahtesımûne : hasım oluyorlar, çekişiyorlar
-
27-Neml 46
yâ kavmi : ey kavmim
-
27-Neml 52
ya'lemûne : biliyorlar
-
27-Neml 60
ya'dilûne : denk, eşit tutarlar
-
27-Neml 61
lâ ya'lemûne : bilmiyorlar
-
27-Neml 63
er riyâha : rüzgârlar
-
27-Neml 65
lâ ya'lemu : bilmez (bilemez)
-
27-Neml 65
eyyâne : ne zaman
-
27-Neml 74
ya'lemu : bilir
-
27-Neml 76
yakussu : anlatıyor
-
27-Neml 76
yahtelifûne : ihtilâfa düşüyorlar
-
27-Neml 78
yakdî : hükmeder, hüküm verecek
-
27-Neml 81
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
27-Neml 82
bi âyâti-nâ : âyetlerimize
-
27-Neml 83
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
27-Neml 84
bi âyâtî : âyetlerimi
-
27-Neml 86
âyâtin : âyetler, mucizeler, deliller
-
27-Neml 93
âyâti-hi : onun âyetleri
-
28-Kasas 2
âyâtu : âyetler
-
28-Kasas 6
yahzerûne : hazar ediyorlar, çekiniyorlar
-
28-Kasas 13
lâ ya'lemûne : bilmezler
-
28-Kasas 15
yaktetilâni : kavga eden iki kişi
-
28-Kasas 19
en yabtışe : yakalamak
-
28-Kasas 19
yâ mûsâ : ey Musa
-
28-Kasas 20
yâ mûsâ : ey Musa
-
28-Kasas 20
yaktulû-ke : seni öldürmek
-
28-Kasas 25
alestihyâin (alâ istihyâin) : haya ederek, utanarak
-
28-Kasas 26
yâ ebeti : ey babacığım
-
28-Kasas 30
en yâ mûsâ : ey Musa
-
28-Kasas 31
yâ mûsâ : ey Musa
-
28-Kasas 33
en yaktulû-ni : beni öldürmelerinden
-
28-Kasas 35
lâ yasılûne : ulaşmaz, ulaşamaz
-
28-Kasas 35
âyâti-nâ : bizim âyetlerimiz, mucizelerimiz
-
28-Kasas 36
ayâti-nâ : âyetlerimiz
-
28-Kasas 38
yâ eyyuhâ : ey
-
28-Kasas 38
yâ hâmânu : ey Haman (firavunun veziri)
-
28-Kasas 41
ve yevme el kıyâmeti : ve kıyâmet günü
-
28-Kasas 42
hâzihi ed dunyâ : bu dünya
-
28-Kasas 42
ve yevme el kıyâmeti : ve kıyâmet günü
-
28-Kasas 45
âyâti-nâ : âyetlerimiz
-
28-Kasas 47
âyâti-ke : senin âyetlerin
-
28-Kasas 57
lâ ya'lemûne : bilmiyorlar, bilmezler
-
28-Kasas 59
âyâti-nâ : âyetlerimiz
-
28-Kasas 60
el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
-
28-Kasas 61
el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
-
28-Kasas 61
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
28-Kasas 63
iyyâ-nâ : bize
-
28-Kasas 63
ya'budûne : tapıyorlar
-
28-Kasas 68
yahluku : yaratır
-
28-Kasas 68
ve yahtâru : ve seçer
-
28-Kasas 68
el hıyaratu : tercih, seçim
-
28-Kasas 69
ya'lemu : bilir
-
28-Kasas 71
ilâ yevmi el kıyâmeti : kıyâmet gününe kadar
-
28-Kasas 71
dıyâin : ışık, aydınlık
-
28-Kasas 72
ilâ yevmi el kıyâmeti : kıyâmet gününe kadar
-
28-Kasas 77
min ed dunyâ : dünyadan
-
28-Kasas 78
ve lem ya'lem : ve bilmez
-
28-Kasas 79
el hayâte ed dunyâ : dünya hayatı
-
28-Kasas 79
yâ : ey
-
28-Kasas 82
ve yakdiru : ve takdir eder, daraltır
-
28-Kasas 84
ya'melûne : yaparlar, yapıyorlar
-
28-Kasas 87
ve lâ yasuddunne-ke : ve sakın seni alıkoymasınlar
-
28-Kasas 87
an âyâtillâhi (âyâti allâhi) : Allah'ın âyetlerinden
-
29-Ankebût 3
ya'leme : bilir
-
29-Ankebût 3
ya'lemene : ve muhakkak ki bilmektedir
-
29-Ankebût 4
ya'melûne : yaparlar, yapıyorlar
-
29-Ankebût 4
yahkumûne : hüküm veriyorlar
-
29-Ankebût 7
ya'melûne : yapıyorlar
-
29-Ankebût 11
ya'lemenne : muhakkak bilir
-
29-Ankebût 11
ya'lemenne : muhakkak bilir
-
29-Ankebût 12
hatâyâ-kum : sizin hatalarınız
-
29-Ankebût 12
min hatâyâ-hum : onların hatalarından
-
29-Ankebût 13
yahmilunne : mutlaka taşıyacaklar, yüklenecekler
-
29-Ankebût 13
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
29-Ankebût 23
bi âyâtillâhi (âyâti allâhi) : Allah'ın âyetlerini
-
29-Ankebût 24
le âyâtin : elbette âyetler
-
29-Ankebût 25
el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
-
29-Ankebût 25
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
29-Ankebût 27
ve ya'kûbe : ve Yâkub
-
29-Ankebût 27
fî ed dunyâ, : dünyada
-
29-Ankebût 35
ya'kılûne : akıl eder, akıl edecek
-
29-Ankebût 36
yâ : ey
-
29-Ankebût 40
li yazlime-hum : onlara zulmeden
-
29-Ankebût 40
yazlimûne : zulmediyorlar
-
29-Ankebût 41
evliyâe : velîler, dostlar
-
29-Ankebût 41
ya'lemûne : biliyorlar
-
29-Ankebût 42
ya'lemu : bilir
-
29-Ankebût 43
mâ ya'kılu-hâ : onu akıl edemez
-
29-Ankebût 45
ya'lemu : bilir
-
29-Ankebût 47
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
29-Ankebût 49
âyâtun : âyetler
-
29-Ankebût 49
bi âyâtinâ : âyetlerimizi
-
29-Ankebût 50
âyâtun : âyetler
-
29-Ankebût 50
el âyâtu : âyetler
-
29-Ankebût 52
ya'lemu : bilir
-
29-Ankebût 55
yagşâ-hum : onları örtecek, kaplayacak
-
29-Ankebût 56
yâ : ey
-
29-Ankebût 56
iyyâye : yalnız bana
-
29-Ankebût 60
iyyâ-kum : sizi yalnız
-
29-Ankebût 62
ve yakdiru : ve takdir eder, daraltır
-
29-Ankebût 63
ahyâ : hayat verdi
-
29-Ankebût 63
lâ ya'kılûne : akıl etmezler
-
29-Ankebût 64
el hayâtu ed dunyâ : dünya hayatı
-
29-Ankebût 64
ya'lemûne : bilirler
-
29-Ankebût 66
ya'lemûne : bilecekler
-
3-Âl-i İmrân 4
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerini
-
3-Âl-i İmrân 5
lâ yahfâ : gizli değildir
-
3-Âl-i İmrân 7
âyâtun : âyetler
-
3-Âl-i İmrân 7
ve mâ ya'lemu : ve bilmez
-
3-Âl-i İmrân 11
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
3-Âl-i İmrân 14
el hayâti : hayat
-
3-Âl-i İmrân 14
ed dunyâ : dünya
-
3-Âl-i İmrân 19
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerini
-
3-Âl-i İmrân 21
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerini
-
3-Âl-i İmrân 21
ve yaktulûne : öldürüyorlar
-
3-Âl-i İmrân 21
ve yaktulûne : ve öldürüyorlar
-
3-Âl-i İmrân 22
fî ed dunyâ : dünyada
-
3-Âl-i İmrân 23
li yahkume : hüküm vermek için, hükmetmek için
-
3-Âl-i İmrân 24
eyyâmen ma'dûdâtin : sayılı günler
-
3-Âl-i İmrân 27
ve tuhricu el hayya : ve canlıyı çıkarırsın
-
3-Âl-i İmrân 28
evliyâe : dostlar
-
3-Âl-i İmrân 29
ya'lem-hu allâhu : Allah onu bilir
-
3-Âl-i İmrân 29
ve ya'lemu : ve bilir
-
3-Âl-i İmrân 31
ve yagfir lekum : ve size mağfiret eder
-
3-Âl-i İmrân 37
zekeriyyâ : Zekeriyya (A.S)
-
3-Âl-i İmrân 37
zekeriyyâ : Zekeriyya (A.S)
-
3-Âl-i İmrân 37
kâle yâ meryemu : ey Meryem dedi
-
3-Âl-i İmrân 38
deâ zekeriyyâ : Zekeriyya (A.S) dua etti
-
3-Âl-i İmrân 39
yubeşşiru-ke bi yahyâ : seni Yahya ile müjdeliyor
-
3-Âl-i İmrân 41
selâsete eyyâmin : üç gün(ler)
-
3-Âl-i İmrân 42
yâ meryemu : ey Meryem
-
3-Âl-i İmrân 43
yâ meryemu : ey Meryem
-
3-Âl-i İmrân 44
iz yahtesımûne : onlar tartışıyorlar
-
3-Âl-i İmrân 45
yâ meryemu : ey Meryem
-
3-Âl-i İmrân 45
fî ed dunyâ ve el âhıreti : dünyada ve ahirette
-
3-Âl-i İmrân 47
allâhu yahluku : Allah yaratır
-
3-Âl-i İmrân 55
yâ îsâ innî : ey İsa, muhakkak ki ben
-
3-Âl-i İmrân 55
ilâ yevmil kıyâmeti : kıyâmet gününe kadar
-
3-Âl-i İmrân 56
fî ed dunyâ : dünyada
-
3-Âl-i İmrân 58
minel âyâti : ...dan, âyetler, kanıtlar, deliller
-
3-Âl-i İmrân 64
yâ ehle el kitâbi : ey kitap ehli (yahudiler ve hristiyanlar)
-
3-Âl-i İmrân 65
yâ ehle el kitâbi : ey ehli kitap (yahudiler, hristiyanlar)
-
3-Âl-i İmrân 66
vallâhu ya'lemu : ve Allah bilir
-
3-Âl-i İmrân 67
yahûdiyyen : yahudi
-
3-Âl-i İmrân 70
yâ ehle el kitâbi : ey kitap ehli, kitap sahipleri, kitab verilenler
-
3-Âl-i İmrân 70
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerini
-
3-Âl-i İmrân 71
ya ehle el kitâbi : ey kitap ehli, kitap sahipleri
-
3-Âl-i İmrân 74
yahtassu : tahsis eder
-
3-Âl-i İmrân 75
ya'lemûne : biliyorlar
-
3-Âl-i İmrân 77
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
3-Âl-i İmrân 78
ya'lemûne : biliyorlar, bilirler
-
3-Âl-i İmrân 84
ve ya'kûbe : ve Yâkub (A.S)'a
-
3-Âl-i İmrân 97
âyâtun : âyetler, deliller, kanıtlar
-
3-Âl-i İmrân 98
yâ ehle el kitâbi : ey kitap ehli, kitap sahipleri
-
3-Âl-i İmrân 98
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerini
-
3-Âl-i İmrân 99
yâ ehle el kitâbi : ey kitap ehli, kitap sahipleri
-
3-Âl-i İmrân 100
yâ eyyuhâ : ey
-
3-Âl-i İmrân 101
âyâtu allâhi : Allah'ın âyetleri
-
3-Âl-i İmrân 101
ya'tesim : sımsıkı sarılır, tutunur
-
3-Âl-i İmrân 102
yâ eyyuhâ : ey
-
3-Âl-i İmrân 103
âyâti-hî : âyetlerini
-
3-Âl-i İmrân 106
tebyaddu : beyazlaşacak, ağaracak
-
3-Âl-i İmrân 107
ebyaddat : beyazladı, ağardı
-
3-Âl-i İmrân 108
âyâtu allâhi : Allah'ın âyetleri
-
3-Âl-i İmrân 112
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerini
-
3-Âl-i İmrân 112
ve yaktulûne : ve öldürüyorlar
-
3-Âl-i İmrân 112
el enbiyâe : peygamberler
-
3-Âl-i İmrân 112
ya'tedûne : aşırı gidiyorlar, haddi aşıyorlar
-
3-Âl-i İmrân 113
âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerini
-
3-Âl-i İmrân 117
hâzihi el hayâti ed dunyâ : bu dünya hayatı
-
3-Âl-i İmrân 117
yazlımûne : zulmediyorlar
-
3-Âl-i İmrân 118
yâ eyyuhâ : ey
-
3-Âl-i İmrân 118
el âyâti : âyetleri
-
3-Âl-i İmrân 120
lâ yadurru-kum : size zarar veremez
-
3-Âl-i İmrân 120
ya'melûne : yapıyorlar
-
3-Âl-i İmrân 127
li yaktaa : kesmek için, helak etmek için
-
3-Âl-i İmrân 129
yagfiru : mağfiret eder
-
3-Âl-i İmrân 130
yâ eyyuhâ : ey
-
3-Âl-i İmrân 135
yagfiru ez zunûbe : mağfiret eder, bağışlar (günahları sevaba çevirir)
-
3-Âl-i İmrân 135
ya'lemûne : biliyorlar, bilirler
-
3-Âl-i İmrân 138
beyânun : bir beyan, açıklama
-
3-Âl-i İmrân 140
el eyyâmu : günler
-
3-Âl-i İmrân 140
ve li ya'leme allâhu : ve Allah bilmesi, belli etmesi için
-
3-Âl-i İmrân 142
ya'lemi allâhu : Allah'ın bilmesi, belli etmesi
-
3-Âl-i İmrân 142
ve ya'leme : ve bilir, belli eder
-
3-Âl-i İmrân 144
fe len yadurre allâhe : bundan sonra Allah'a asla zarar veremez
-
3-Âl-i İmrân 145
sevâbe ed dunyâ : dünya sevabını
-
3-Âl-i İmrân 148
sevâbe ed dunyâ : dünya sevabı
-
3-Âl-i İmrân 149
yâ eyyuhâ : ey
-
3-Âl-i İmrân 152
ed dunyâ : dünya
-
3-Âl-i İmrân 154
yagşâ : sarıp kaplıyor
-
3-Âl-i İmrân 156
yâ eyyuhâ : ey
-
3-Âl-i İmrân 160
in yansur-kumu allâhu : eğer Allah size yardım ederse
-
3-Âl-i İmrân 160
ve in yahzul-kum : ve eğer size yardımı keserse
-
3-Âl-i İmrân 160
yansuru-kum : size yardım eder
-
3-Âl-i İmrân 161
en yagulle : ganimete hıyanet etmek, gizlice almak
-
3-Âl-i İmrân 161
yaglul : ganimete hıyanet eder
-
3-Âl-i İmrân 161
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
3-Âl-i İmrân 163
bi mâ ya'melûne : yaptıkları şeyleri, yaptıklarını
-
3-Âl-i İmrân 164
âyâti-hî : O'nun âyetleri
-
3-Âl-i İmrân 166
ve li ya'leme : ve bilmesi için
-
3-Âl-i İmrân 167
ve li ya'leme : ve bilmesi, belirlenmesi için
-
3-Âl-i İmrân 169
bel ahyâun : hayır, bilâkis diridirler
-
3-Âl-i İmrân 170
yahzenûne : mahzun olurlar
-
3-Âl-i İmrân 175
evliyâe--hu : kendi dostları (onu dost edinenler)
-
3-Âl-i İmrân 176
ve lâ yahzun-ke : ve seni mahzun etmesin
-
3-Âl-i İmrân 176
len yadurrû allâhe : Allah'a asla zarar veremezler
-
3-Âl-i İmrân 177
len yadurrû allâhe : Allah'a asla zarar veremezler
-
3-Âl-i İmrân 178
ve lâ yahsebe-enne : ve sakın zannetmesinler
-
3-Âl-i İmrân 180
ve lâ yahsebe-enne : ve sakın zannetmesinler
-
3-Âl-i İmrân 180
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
3-Âl-i İmrân 181
agniyâu : daha zengin
-
3-Âl-i İmrân 181
el enbiyâe : peygamberleri
-
3-Âl-i İmrân 185
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
3-Âl-i İmrân 185
ve mâ el hayâtu ed dunyâ : ve dünya hayatı değildir
-
3-Âl-i İmrân 190
le âyâtin : elbette deliller
-
3-Âl-i İmrân 191
kıyâmen : ayakta iken
-
3-Âl-i İmrân 194
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
3-Âl-i İmrân 195
min diyâri-him : kendi yurtlarından
-
3-Âl-i İmrân 199
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerini
-
3-Âl-i İmrân 200
yâ eyyuhâ : ey
-
30-Rûm 3
se yaglibûne : gâlip gelecekler
-
30-Rûm 5
yansuru : yardım eder
-
30-Rûm 6
lâ ya'lemûne : bilmezler
-
30-Rûm 7
ya'lemûne : biliyorlar, bilirler
-
30-Rûm 7
el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
-
30-Rûm 9
yazlime-hum : onlara zulmediyor
-
30-Rûm 9
yazlimûne : zulmediyorlar
-
30-Rûm 10
bi âyâtillâhi (âyâti allâhi) : Allah'ın âyetlerini
-
30-Rûm 16
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
30-Rûm 20
ve min âyâti-hi : ve onun âyetlerinden
-
30-Rûm 21
ve min âyâti-hi : ve onun âyetlerinden
-
30-Rûm 21
âyâtin : âyetler, mucizeler, deliller
-
30-Rûm 22
ve min âyâti-hi : ve onun âyetlerindendir
-
30-Rûm 22
âyâtin : âyetler, mucizeler, deliller
-
30-Rûm 23
ve min âyâti-hi : ve onun âyetlerinden
-
30-Rûm 23
âyâtin : âyetler, mucizeler, deliller
-
30-Rûm 24
ve min âyâti-hi : ve onun âyetlerinden
-
30-Rûm 24
âyâtin : âyetler, mucizeler, deliller
-
30-Rûm 24
ya'kılûne : akıl ederler
-
30-Rûm 25
âyâti-hi : onun âyetleri
-
30-Rûm 28
el âyâti : âyetler
-
30-Rûm 28
ya'kılûne : akıl ediyorlar, akıl ederler
-
30-Rûm 30
lâ ya'lemûne : bilmezler
-
30-Rûm 36
yaknetûne : ümitsizliğe düşerler
-
30-Rûm 37
ve yakdiru : ve takdir eder
-
30-Rûm 37
âyâtin : âyetler
-
30-Rûm 43
yassaddeûne : bölük bölük ayrılırlar
-
30-Rûm 46
ve min âyâti-hi : ve onun âyetlerinden
-
30-Rûm 46
er riyâha : rüzgârlar
-
30-Rûm 48
er riyâha : rüzgârlar
-
30-Rûm 48
yahrucu : çıkar
-
30-Rûm 53
bi âyâti-nâ : âyetlerimize
-
30-Rûm 54
yahluku : yaratır
-
30-Rûm 59
yatbaullâhu (yatbau allâhu) : Allah tabeder, mühürler
-
30-Rûm 59
lâ ya'lemûne : bilmezler
-
31-Lokman 2
âyâtu : âyetler
-
31-Lokman 7
âyâtu-nâ : âyetlerimiz
-
31-Lokman 13
yaızu-hu : ona vaazeder, öğüt verir
-
31-Lokman 13
yâ buneyye : ey oğlum, oğulcuğum, yavrum
-
31-Lokman 15
fî ed dunyâ : dünyada
-
31-Lokman 16
yâ : ey
-
31-Lokman 17
yâ : ey
-
31-Lokman 23
lâ yahzun-ke : seni mahzun etmesin
-
31-Lokman 25
lâ ya'lemûne : bilmiyorlar, bilmezler
-
31-Lokman 31
min âyâti-hi : (onun) âyetlerinden
-
31-Lokman 31
âyâtin : âyetler
-
31-Lokman 32
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
31-Lokman 33
yâ eyyuhâ : ey
-
31-Lokman 33
el hayâtu ed dunyâ : dünya hayatı
-
31-Lokman 33
ve lâ yagurrenne-kum : ve sakın sizi aldatmasın
-
31-Lokman 34
ve ya'lemu : ve bilir
-
32-Secde 4
eyyâmin : günler
-
32-Secde 5
ya'rucu : yükselir, çıkar
-
32-Secde 15
bi âyâti-na : âyetlerimize
-
32-Secde 17
ya'melûne : yapıyorlar
-
32-Secde 19
ya'melûne : yapıyorlar
-
32-Secde 20
en yahrucû : çıkmak
-
32-Secde 22
bi âyâti : âyetler
-
32-Secde 24
bi âyâti-nâ : âyetlerimize
-
32-Secde 25
yafsilu : fasıl yapar, ayırır, hüküm verir
-
32-Secde 25
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
32-Secde 25
yahtelifûne : ihtilâf ediyorlar
-
32-Secde 26
âyâtin : âyetler
-
33-Ahzâb 1
yâ eyyuhâ : ey
-
33-Ahzâb 4
ed'ıyâe-kum : sizin evlâtlıklarınız
-
33-Ahzâb 6
ilâ evliyâi-kum : sizin dostlarınıza
-
33-Ahzâb 9
yâ eyyu-hâ : ey
-
33-Ahzâb 13
yâ : ey
-
33-Ahzâb 17
ya'sımu-kum : sizi koruyacak
-
33-Ahzâb 18
ya'lemu allâhu : Allah bilir
-
33-Ahzâb 20
yahsebûne : zannediyorlar, sanıyorlar
-
33-Ahzâb 26
min sayâsî-hım : kalelerinden
-
33-Ahzâb 27
ve diyâre-hum : ve onların yurtları (ülkeleri)
-
33-Ahzâb 28
yâ eyyuhâ : ey
-
33-Ahzâb 28
el hayâte ed dunyâ : dünya hayatı
-
33-Ahzâb 30
yâ : ey
-
33-Ahzâb 31
yaknut : kanitin olur, huşû ile bağlanır
-
33-Ahzâb 32
yâ : ey
-
33-Ahzâb 32
yatmaallezî : (yatmaa ellezî )
-
33-Ahzâb 32
yatmaa : tamah eder, ümit eder
-
33-Ahzâb 34
min âyâtillâhi (âyâti allâhi) : Allah'ın âyetlerinden
-
33-Ahzâb 36
ya'sıllâhe : Allah'a asi olmak, itaat etmemek
-
33-Ahzâb 37
ed'îyâi-him : onların evlâtlıkları
-
33-Ahzâb 39
ve yahşevne-hu : ve ona huşû duyarlar
-
33-Ahzâb 39
ve lâ yahşevne : ve korkmazlar
-
33-Ahzâb 41
yâ eyyuhâ : ey
-
33-Ahzâb 45
yâ eyyuhâ : ey
-
33-Ahzâb 49
yâ eyyuhâ : ey
-
33-Ahzâb 50
yâ eyyuhâ : ey
-
33-Ahzâb 51
ve lâ yahzenne : ve mahzun olmazlar, hüzünlenmezler
-
33-Ahzâb 51
ya'lemu : o bilir
-
33-Ahzâb 52
lâ yahıllu : helâl olmaz
-
33-Ahzâb 53
yâ eyyuhâ : ey
-
33-Ahzâb 56
yâ eyyuhâ : ey
-
33-Ahzâb 57
fî ed dunyâ : dünyada
-
33-Ahzâb 59
yâ eyyuhâ : ey
-
33-Ahzâb 66
yâ leyte-nâ : yazıklar olsun bize, keşke biz
-
33-Ahzâb 69
yâ eyyuhâ : ey
-
33-Ahzâb 70
yâ eyyuhâ : ey
-
33-Ahzâb 71
ve yagfir : ve mağfiret etsin
-
33-Ahzâb 72
en yahmilne-hâ : onun yüklenmek
-
34-Sebe 2
ya'lemu : bilir
-
34-Sebe 2
ve mâ yahrucu : ve çıkan şey
-
34-Sebe 2
ve mâ ya'rucu : ve yükselen şey
-
34-Sebe 3
lâ ya'zubu : gizli kalmaz, kalamaz
-
34-Sebe 5
âyâti-nâ : âyetlerimiz
-
34-Sebe 10
yâ : ey
-
34-Sebe 12
ya'melu : yapar
-
34-Sebe 13
ya'melûne : yaparlar
-
34-Sebe 13
râsiyâtin : yerinden oynamayan, sabit
-
34-Sebe 14
ya'lemûne : bilirler
-
34-Sebe 18
leyâliye : geceler, geceleyin
-
34-Sebe 18
ve eyyâmen : ve günler, gündüzler
-
34-Sebe 19
âyâtin : âyetler
-
34-Sebe 24
iyyâ-kum : siz, size
-
34-Sebe 28
lâ ya'lemûne : bilmiyorlar
-
34-Sebe 33
ya'melûne : yapıyorlar
-
34-Sebe 36
ve yakdiru : ve takdir eder, daraltır
-
34-Sebe 36
lâ ya'lemûne : bilmiyorlar, bilmezler
-
34-Sebe 38
fî âyâti-nâ : âyetlerimiz konusunda, hakkında
-
34-Sebe 39
ve yakdiru : ve takdir eder, daraltır
-
34-Sebe 40
yahşuru-hum : onları toplayacak
-
34-Sebe 40
iyyâ-kum : size
-
34-Sebe 40
ya'budûne : tapıyorlar
-
34-Sebe 41
ya'budûne : tapıyorlar
-
34-Sebe 43
âyâtu-nâ : âyetlerimiz
-
34-Sebe 43
yasudde-kum : sizi engeller, mani olur
-
34-Sebe 43
ya'budu : tapıyorlar
-
34-Sebe 48
yakzifu : kazefe eder, atar, tecelli ettirir
-
34-Sebe 53
ve yakzifûne : ve atıyorlar
-
34-Sebe 54
bi eşyâı-him : onların şeyleri
-
35-Fâtır 3
yâ eyyuhâ : ey
-
35-Fâtır 5
yâ eyyuhâ : ey
-
35-Fâtır 5
el hayâtu ed dunyâ : dünya hayatı
-
35-Fâtır 14
ve yevme el kıyâmeti : ve kıyâmet günü
-
35-Fâtır 15
yâ eyyuhâ : ey
-
35-Fâtır 18
yahşevne : huşû duyarlar
-
35-Fâtır 22
el ahyâu : hayy, diri, canlı
-
35-Fâtır 28
yahşâllâhe (yahşâ allâhe) : Allah'a (karşı) huşû duyarlar
-
35-Fâtır 37
yastarihûne : feryat ederler
-
35-Fâtır 40
yaıdu : vaadediyorlar
-
35-Fâtır 43
ve lâ yahîku : ve isabet etmez, ulaşmaz
-
36-Yâsin 1
yâ : y harfi mukattaa harfi olup Allah'ın özel şifre harfidir.
-
36-Yâsin 16
ya'lemu : bilir
-
36-Yâsin 20
yâ : ey
-
36-Yâsin 26
yâ leyte : keşke
-
36-Yâsin 26
ya'lemûne : bilirler
-
36-Yâsin 30
yâ hasreten : yazık, yazıklar olsun
-
36-Yâsin 36
lâ ya'lemûne : bilmezler, bilmiyorlar
-
36-Yâsin 46
min âyâti : âyetlerden
-
36-Yâsin 49
yahıssımûne : çekişirler, tartışırlar
-
36-Yâsin 52
yâ : ey
-
36-Yâsin 60
yâ benî âdeme : ey Âdemoğulları
-
36-Yâsin 68
e fe lâ ya'kılûne : hâlâ akıl etmezler mi
-
36-Yâsin 76
lâ yahzun-ke : seni mahzun etmesin
-
36-Yâsin 81
en yahluka : yaratmak, yaratmaya
-
37-Sâffât 3
et tâliyâti : tilâvet edenler, okuyanlar
-
37-Sâffât 6
ed dunyâ : dünya
-
37-Sâffât 20
yâ veylenâ : yazıklar olsun bize, eyvahlar olsun bize
-
37-Sâffât 22
ya'budûne : tapıyorlar
-
37-Sâffât 61
el ya'meli : yapsın, çalışsın, amel etsin
-
37-Sâffât 65
eş şeyâtîni : şeytanlar
-
37-Sâffât 97
bunyânen : binalar, üst üste inşa edilen şeyler, mancınık
-
37-Sâffât 102
yâ : ey
-
37-Sâffât 102
yâ ebeti : ey babacığım
-
37-Sâffât 104
yâ ibrâhîmu : ey İbrâhîm
-
37-Sâffât 105
er ru'yâ : rüya
-
37-Sâffât 123
ilyâse : İlyas
-
37-Sâffât 130
lyâsîne : İlyas
-
37-Sâffât 146
min yaktînin : kabak cinsinden (geniş yapraklı)
-
37-Sâffât 159
yasifûne : vasıflandırıyorlar
-
37-Sâffât 170
ya'lemûne : bilecekler
-
37-Sâffât 180
yasifûne : vasıflandırıyorlar
-
38-Sâd 26
yâ : ey
-
38-Sâd 26
yadıllûne : dalâlete düşerler, saparlar
-
38-Sâd 29
âyâti-hi : onun âyetleri
-
38-Sâd 31
el ciyâdu : iyi cins, güzel koşan atlar
-
38-Sâd 37
ve eş şeyâtîne : ve şeytanlar
-
38-Sâd 45
ve ya'kûbe : ve Yâkub
-
38-Sâd 47
el ahyâri : hayırlılar, hayırlı olanlar
-
38-Sâd 48
min el ahyâri : hayırlı olanlar
-
38-Sâd 56
yaslevne-hâ : oraya atılırlar, yaslanırlar
-
38-Sâd 69
iz yahtesımûne : hasım oluyorlarken, tartışıyorlarken
-
38-Sâd 75
yâ : ey
-
39-Zümer 3
evliyâe : velîler, dostlar
-
39-Zümer 3
yahkumu : hükmeder
-
39-Zümer 3
yahtelifûne : ihtilâf ediyorlar
-
39-Zümer 4
yahluku : yaratır
-
39-Zümer 6
yahluku-kum : sizi yaratır
-
39-Zümer 9
yahzeru : sakınır, çekinir, korkar
-
39-Zümer 9
ya'lemûne : biliyorlar, bilirler
-
39-Zümer 9
lâ ya'lemûne : bilmiyorlar, bilmezler
-
39-Zümer 10
yâ : ey
-
39-Zümer 10
ed dunyâ : dünya
-
39-Zümer 15
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
39-Zümer 16
yâ : ey
-
39-Zümer 17
en ya'budû-hâ : ona kul olmak
-
39-Zümer 23
yahşevne : huşû duyarlar
-
39-Zümer 24
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
39-Zümer 26
el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
-
39-Zümer 26
ya'lemûne : biliyorlar
-
39-Zümer 29
yesteviyâni : ikisi eşit olur
-
39-Zümer 29
lâ ya'lemûne : bilmezler
-
39-Zümer 31
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
39-Zümer 35
ya'melûne : yapıyorlar
-
39-Zümer 38
hasbiyallâhu (hasbiye allâhu) : Allah bana yeter
-
39-Zümer 39
yâ : ey
-
39-Zümer 40
ve yahıllu : ve iner, çöker
-
39-Zümer 41
yadıllu : dalâlette olur
-
39-Zümer 42
âyâtin : âyetler, deliller, ibretler
-
39-Zümer 43
ve lâ ya'kılûne : ve akıl etmezler
-
39-Zümer 46
yahtelifûne : ihtilâf ederler
-
39-Zümer 47
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
39-Zümer 47
lem yekûnû yahtesibûne : hesap etmiyorlar, hesap etmediler hesaba katmıyorlar, hesaba katmadılar
-
39-Zümer 49
lâ ya'lemûne : bilmezler
-
39-Zümer 52
ve lem ya'lemû : ve bilmiyorlar, bilmediler
-
39-Zümer 52
ve yakdiru : ve takdir eder, kısıtlar
-
39-Zümer 52
âyâtin : âyetler, ibretler, deliller
-
39-Zümer 53
yâ : ey
-
39-Zümer 53
yagfiru : mağfiret eder, günahları sevaba çevirir
-
39-Zümer 56
yâ : ey
-
39-Zümer 59
âyâtî : âyetlerim
-
39-Zümer 60
ve yevme el kıyâmeti : ve kıyâmet günü
-
39-Zümer 61
ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
-
39-Zümer 63
bi âyâtillâhi (âyâti allâhi) : Allah'ın âyetleri
-
39-Zümer 65
yahbetanne : heba olur
-
39-Zümer 67
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
39-Zümer 67
matviyyâtun : dürülmüş olarak
-
39-Zümer 68
kıyâmun : ayağa kalkarak
-
39-Zümer 68
yanzurûne : bakarlar, bakınırlar
-
39-Zümer 71
âyâti : âyetler
-
4-Nisâ 1
yâ eyyuhâ : ey
-
4-Nisâ 5
kıyâmen : idaresinde (nizam ve emniyetini sağlamakta) vekil olarak
-
4-Nisâ 9
velyahşa (ve li yahşa) : ve sakınsınlar, korksunlar, çekinsinler
-
4-Nisâ 10
ve se yaslevne : ve yakında yaslanacaklar, atılacaklar
-
4-Nisâ 14
ya'sı : isyan eder, karşı gelir
-
4-Nisâ 16
ye'tiyâni-hâ : onu yaparlar (fuhuş, zina yaparlar)
-
4-Nisâ 17
ya'melûne : yaparlar
-
4-Nisâ 18
ya'melûne : yapıyorlar
-
4-Nisâ 19
yâ eyyuhâ : ey
-
4-Nisâ 19
lâ yahıllu : helâl olmaz, helâl değldir
-
4-Nisâ 25
min feteyâti-kum : sizin genç cariyelerinizden
-
4-Nisâ 29
yâ eyyuhâ : ey
-
4-Nisâ 40
lâ yazlimu : zulmetmez, haksızlık yapmaz
-
4-Nisâ 43
yâ eyyuhâ : ey
-
4-Nisâ 47
yâ eyyuhâ : ey
-
4-Nisâ 48
lâ yagfiru : bağışlamaz, affetmez, mağfiret etmez
-
4-Nisâ 48
ve yagfiru : ve bağışlar, affeder, mağfiret eder
-
4-Nisâ 54
yahsudûne : haset ediyorlar, çekemiyorlar
-
4-Nisâ 56
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
4-Nisâ 59
yâ eyyuhâ : ey
-
4-Nisâ 61
yasuddûne : yüz çevirip ayrılırlar
-
4-Nisâ 62
yahlıfûne : yemin ederler
-
4-Nisâ 63
ya'lemu : biliyor, bilir
-
4-Nisâ 66
diyâri-kum : sizin (kendi) yurtlarınız, yurtlarınız
-
4-Nisâ 71
yâ eyyuhâ : ey
-
4-Nisâ 73
yâ leyte-nî : keşke ben
-
4-Nisâ 74
el hayâte : hayat
-
4-Nisâ 74
ed dunyâ : dünya
-
4-Nisâ 74
yaglib : galip gelir
-
4-Nisâ 76
evliyâe : veliler, dostlar
-
4-Nisâ 77
yahşevne : korkarlar
-
4-Nisâ 77
ed dunyâ : dünya
-
4-Nisâ 87
yevmi el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
4-Nisâ 89
evliyâe : veliler, dostlar
-
4-Nisâ 90
yasılûne : vasıl olurlar, gelirler, sığınırlar, iltica ederler
-
4-Nisâ 91
ya'tezilû-kum : sizden uzak dururlar
-
4-Nisâ 92
en yaktule : öldürmesi
-
4-Nisâ 92
en yassaddakû : sadaka olarak bağışlama
-
4-Nisâ 92
sıyâmu : oruç tutsun
-
4-Nisâ 93
yaktul : öldürür
-
4-Nisâ 94
yâ eyyuhâ : ey
-
4-Nisâ 94
el hayâti : hayat
-
4-Nisâ 94
ed dunyâ : dünya
-
4-Nisâ 99
en ya'fuve an : affetmesi
-
4-Nisâ 100
yahruc : çıkar
-
4-Nisâ 103
kıyâmen : ayakta iken
-
4-Nisâ 107
yahtânûne : açıkça ihanet ederler
-
4-Nisâ 108
lâ yardâ : razı olmadı, razı olmaz
-
4-Nisâ 108
ya'melûne : yapıyorlar
-
4-Nisâ 109
fî el hayâti : hayatta
-
4-Nisâ 109
ed dunyâ : dünya
-
4-Nisâ 109
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
4-Nisâ 110
ya'mel : yapar
-
4-Nisâ 110
yazlim : zulmeder
-
4-Nisâ 113
mâ yadurrûne-ke : sana zarar veremez
-
4-Nisâ 116
lâ yagfiru : affetmez, bağışlamaz, mağfiret etmez
-
4-Nisâ 116
ve yagfiru : ve affeder, bağışlar, mağfiret eder
-
4-Nisâ 123
ya'mel : yapar
-
4-Nisâ 124
ya'mel : amel eder, yapar
-
4-Nisâ 131
ve iyyâ-kum : ve sizlere
-
4-Nisâ 134
ed dunyâ : dünya
-
4-Nisâ 134
ed dunyâ : dünya
-
4-Nisâ 135
yâ eyyuhâ : ey
-
4-Nisâ 136
yâ eyyuhâ : ey
-
4-Nisâ 137
li yagfira : mağfiret etmesi
-
4-Nisâ 139
evliyâe : veliler, dostlar
-
4-Nisâ 140
âyâti : âyetler
-
4-Nisâ 140
yahûdû : dalarlar
-
4-Nisâ 141
yahkumu : hükmeder, hükmedecek
-
4-Nisâ 141
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
4-Nisâ 144
yâ eyyuhâ : ey (seslenme edatı)
-
4-Nisâ 144
evliyâe : dostlar
-
4-Nisâ 155
bi âyâti : âyetleri
-
4-Nisâ 155
el enbiyâe : nebiler, peygamberler
-
4-Nisâ 157
yakînen : kesinlikle
-
4-Nisâ 159
ve yevme el kıyâmeti : ve kıyâmet günü
-
4-Nisâ 163
ve ya'kûbe : ve Hz. Yakub
-
4-Nisâ 168
li yagfira : mağfiret edecek
-
4-Nisâ 170
yâ eyyuhâ : ey
-
4-Nisâ 171
yâ : ey
-
4-Nisâ 172
se yahşuru-hum : onları yakında haşr edecek, toplayacak
-
4-Nisâ 174
yâ eyyuhâ : ey
-
40-Mü'min 4
âyâti allâhi : Allah'ın âyetleri
-
40-Mü'min 4
lâ yagrur-ke : seni aldatmasın
-
40-Mü'min 7
yahmilûne el arşa : arşı taşıyorlar, tutuyorlar
-
40-Mü'min 8
ve zurriyyâti-him : ve onların zürriyetleri, nesilleri
-
40-Mü'min 13
âyâti-hi : onun âyetleri
-
40-Mü'min 16
lâ yahfâ : gizli kalmaz
-
40-Mü'min 19
ya'lemu : bilir
-
40-Mü'min 20
yakdî : kada eder, hükmeder
-
40-Mü'min 20
lâ yakdûne : hükmedemezler, hüküm veremezler
-
40-Mü'min 23
bi âyâti-nâ : âyetlerimizle
-
40-Mü'min 29
yâ : ey
-
40-Mü'min 30
yâ : ey
-
40-Mü'min 32
yâ : ey
-
40-Mü'min 35
fî âyâti allâhi : Allah'ın âyetleri hakkında
-
40-Mü'min 35
yatbau : tabeder, mühürler
-
40-Mü'min 36
yâ : ey
-
40-Mü'min 38
yâ : ey
-
40-Mü'min 39
yâ : ey
-
40-Mü'min 39
el hayâtu ed dunyâ : dünya hayatı
-
40-Mü'min 41
yâ : ey
-
40-Mü'min 43
fî ed dunyâ : dünyada
-
40-Mü'min 51
el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
-
40-Mü'min 56
âyâti allâhi : Allah'ın âyetleri
-
40-Mü'min 57
lâ ya'lemûne : bilmezler
-
40-Mü'min 63
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerini
-
40-Mü'min 69
âyâti allâhi : Allah'ın âyetleri
-
40-Mü'min 70
ya'lemûne : bilecekler
-
40-Mü'min 81
âyâti-hi : onun âyetleri
-
40-Mü'min 81
âyâti allâhi : Allah'ın âyetleri
-
41-Fussilet 3
âyâtu-hu : onun âyetleri
-
41-Fussilet 3
ya'lemûne : bilirler, bilen
-
41-Fussilet 10
eyyâmin : günler
-
41-Fussilet 11
i'tiyâ : ikiniz gelin
-
41-Fussilet 12
ed dunyâ : dünya
-
41-Fussilet 15
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
41-Fussilet 16
fî eyyâmin : günlerde
-
41-Fussilet 16
fî el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
-
41-Fussilet 20
ya'melûne : yapıyorlar
-
41-Fussilet 22
lâ ya'lemu : bilmez, bilmiyor
-
41-Fussilet 24
yasbirû : sabrederler
-
41-Fussilet 25
ve kayyadnâ : ve hazırladık, musallat ettik
-
41-Fussilet 27
ya'melûne : yapıyorlar
-
41-Fussilet 28
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
41-Fussilet 31
evliyâu-kum : sizin velîleriniz, dostlarınız
-
41-Fussilet 31
el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
-
41-Fussilet 37
âyâti-hi : onun âyetleri
-
41-Fussilet 37
iyyâ-hu : yalnız, sadece ona
-
41-Fussilet 39
âyâti-hi : onun âyetleri
-
41-Fussilet 39
ahyâ-hâ : onu diriltti, ona hayat verdi
-
41-Fussilet 40
âyâti-nâ : âyetlerimiz
-
41-Fussilet 40
lâ yahfevne : gizli kalmazlar
-
41-Fussilet 40
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
41-Fussilet 44
âyâtu-hu : onun âyetleri
-
41-Fussilet 53
âyâti-nâ : bizim âyetlerimiz
-
42-Şûrâ 6
evliyâ : velîler, dostlar
-
42-Şûrâ 9
evliyâe : velîler, dostlar
-
42-Şûrâ 12
ve yakdiru : ve takdir eder, daraltır
-
42-Şûrâ 18
ve ya'lemûne : ve bilirler
-
42-Şûrâ 20
ed dunyâ : dünya
-
42-Şûrâ 23
yakterif : işlerse
-
42-Şûrâ 24
yahtim : mühürler
-
42-Şûrâ 25
yakbelu : kabul eder
-
42-Şûrâ 25
ve ya'fû an : ve affeder
-
42-Şûrâ 25
ve ya'lemu : ve bilir
-
42-Şûrâ 29
ve min âyâti-hi : ve onun âyetlerinden
-
42-Şûrâ 30
ve ya'fû : ve affeder
-
42-Şûrâ 32
âyâti-hi : onun âyetleri
-
42-Şûrâ 33
yazlelne : olurlar, kalırlar
-
42-Şûrâ 33
âyâtin : âyetler
-
42-Şûrâ 34
ve ya'fu an : ve affeder
-
42-Şûrâ 35
ve ya'leme (ya'lem) : ve bilsinler
-
42-Şûrâ 35
âyâti-nâ : bizim âyetlerimiz
-
42-Şûrâ 36
el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
-
42-Şûrâ 37
yagfirûne : affederler, bağışlarlar
-
42-Şûrâ 42
yazlimûne : zulmederler
-
42-Şûrâ 45
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
42-Şûrâ 46
min evliyâe : (velîlerden, dostlardan) bir dost
-
42-Şûrâ 49
yahluku : halkeder, yaratır
-
43-Zuhruf 16
yahluku : yaratır
-
43-Zuhruf 20
yahrusûne : yalan söylüyorlar, uyduruyorlar
-
43-Zuhruf 32
yaksimûne : taksim ediyorlar
-
43-Zuhruf 32
el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
-
43-Zuhruf 33
yazherûne : yükselirler
-
43-Zuhruf 35
el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
-
43-Zuhruf 36
ya'şu : görmezlikten gelirse, umursamaz, yüz çevirir
-
43-Zuhruf 37
yasuddûne-hum : onları alıkoyarlar
-
43-Zuhruf 37
ve yahsebûne : ve zannederler
-
43-Zuhruf 38
yâ leyte : keşke (olsaydı)
-
43-Zuhruf 46
bi âyâti-nâ : âyetlerimizle
-
43-Zuhruf 47
bi âyâtinâ : âyetlerimizle
-
43-Zuhruf 47
yadhakûne : gülüyorlar, alay ediyorlar
-
43-Zuhruf 49
yâ eyyuhe : ey
-
43-Zuhruf 51
yâ kavmi : ey kavmim
-
43-Zuhruf 57
yasıddûne : bağırıyorlar
-
43-Zuhruf 60
yahlufûne : halef olurlar, yerine geçerler
-
43-Zuhruf 62
ve lâ yasudde- enne-kum : ve sakın sizi engellemesin, men etmesin
-
43-Zuhruf 68
yâ ibâdi : ey kullarım
-
43-Zuhruf 69
bi âyâti-nâ : âyetlerimize
-
43-Zuhruf 77
yâ mâliku : ey malik
-
43-Zuhruf 77
li yakdi : hükmetsin, hüküm versin
-
43-Zuhruf 80
yahsebûne : zannediyorlar
-
43-Zuhruf 82
yasifûne : vasıflandırıyorlar
-
43-Zuhruf 83
yahûdû : (boş şeylere) dalsınlar
-
43-Zuhruf 86
ya'lemune : bilirler
-
43-Zuhruf 88
yâ rabbi : ey Rabbim
-
43-Zuhruf 89
ya'lemûne : bilecekler
-
44-Duhân 11
yagşâ : kaplar, sarar
-
44-Duhân 33
min el âyâti : âyetlerden
-
44-Duhân 39
lâ ya'lemûne : bilmezler
-
44-Duhân 45
yaglî : kaynar
-
45-Câsiye 3
âyâtin : âyetler
-
45-Câsiye 4
âyâtun : âyetler
-
45-Câsiye 5
ahyâ : diriltti
-
45-Câsiye 5
er rîyâhı : rüzgârlar
-
45-Câsiye 5
âyâtun : âyetler
-
45-Câsiye 5
ya'kılûne : akıl edenler
-
45-Câsiye 6
âyâtu allâhi : Allah'ın âyetleri
-
45-Câsiye 6
ve âyâti-hi : ve onun âyetleri
-
45-Câsiye 8
âyâti allâhi : Allah'ın âyetleri
-
45-Câsiye 9
min âyâti-nâ : âyetlerimizden
-
45-Câsiye 10
evliyâe : velîler, dostlar
-
45-Câsiye 11
bi âyâti : âyetleri
-
45-Câsiye 13
âyâtin : âyetler
-
45-Câsiye 14
yagfirû : bağışlasınlar
-
45-Câsiye 14
eyyâme allahi : Allah'ın günleri
-
45-Câsiye 17
yakdî : hüküm verecek
-
45-Câsiye 17
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
45-Câsiye 17
yahtelifûne : ihtilâf ediyorlar
-
45-Câsiye 18
lâ ya'lemûne : bilmezler
-
45-Câsiye 19
evliyâu : velîler, dostlar
-
45-Câsiye 21
mahyâ-hum : onların hayatları
-
45-Câsiye 21
yahkumûne : hüküm veriyorlar
-
45-Câsiye 24
hayâtu-nâ : bizim hayatımız
-
45-Câsiye 24
ed dunyâ : dünya
-
45-Câsiye 24
ve nahyâ : ve diriliriz
-
45-Câsiye 25
âyâtu-nâ : bizim âyetlerimiz
-
45-Câsiye 26
yevmi el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
45-Câsiye 26
lâ ya'lemûne : bilmiyorlar
-
45-Câsiye 27
yahseru : hüsranda olacaklar
-
45-Câsiye 31
âyâtî : âyetlerim
-
45-Câsiye 35
âyâti allâhi : Allah'ın âyetleri
-
45-Câsiye 35
el hayâtu : hayat
-
45-Câsiye 35
ed dunyâ : dünya
-
45-Câsiye 37
el kibriyâu : ululuk, azamet, büyüklük
-
46-Ahkaf 5
ilâ yevmi el kıyâmeti : kıyâmet gününe kadar
-
46-Ahkaf 7
âyâtu-nâ : âyetlerimiz
-
46-Ahkaf 13
yahzenûne : mahzun olurlar
-
46-Ahkaf 14
ya'melûne : yapıyorlar
-
46-Ahkaf 20
fî hayâti-kum : hayatınızda
-
46-Ahkaf 20
ed dunyâ : dünya
-
46-Ahkaf 26
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetleri ile
-
46-Ahkaf 27
el âyâti : âyetleri
-
46-Ahkaf 30
yâ kavme-nâ : ey kavmimiz
-
46-Ahkaf 31
yâ kavme-nâ : ey kavmimiz
-
46-Ahkaf 31
yagfir lekum : size mağfiret etsin
-
46-Ahkaf 32
evliyâu : dostlar
-
46-Ahkaf 33
ve lem ya'ye : ve yorulmaz
-
47-Muhammed 3
yadribullâhu : Allah misâl verir, örnek gösterir
-
47-Muhammed 7
yâ eyyuhâ : ey
-
47-Muhammed 19
ya'lemu : bilir
-
47-Muhammed 20
yanzurûne : bakarlar
-
47-Muhammed 26
ya'lemu : bilir
-
47-Muhammed 27
yadribûne : vururlar
-
47-Muhammed 30
ya'lemu : bilir
-
47-Muhammed 33
yâ eyyuhâ : ey
-
47-Muhammed 34
len yagfire allâhu : Allah asla mağfiret etmez
-
47-Muhammed 36
el hayâtu : hayat
-
47-Muhammed 36
ed dunyâ : dünya
-
48-Fetih 2
li yagfire : mağfiret etsin diye
-
48-Fetih 3
yansure-ke : sana yardım etsin
-
48-Fetih 14
yagfiru : mağfiret eder
-
48-Fetih 27
er ru'yâ : rüya
-
48-Fetih 29
li yagîza : öfkelendirmek için
-
49-Hucurât 1
yâ eyyuhâ : ey
-
49-Hucurât 2
yâ eyyuhâ : ey
-
49-Hucurât 3
yaguddûne : kısarlar, alçaltırlar
-
49-Hucurât 4
lâ ya'kılûne : akıl etmiyorlar, akıl etmezler
-
49-Hucurât 6
yâ eyyuhâ : ey
-
49-Hucurât 7
ve el isyâne : ve isyan
-
49-Hucurât 11
yâ eyyuhâ : ey
-
49-Hucurât 12
yâ eyyyuhâ : ey
-
49-Hucurât 12
ve lâ yagteb : ve gıybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin)
-
49-Hucurât 13
yâ eyyuhâ : ey
-
49-Hucurât 16
ya'lemu : en iyi bilir
-
49-Hucurât 18
ya'lemu : bilendir
-
5-Mâide 1
yâ eyyuhâ : ey!
-
5-Mâide 1
yahkumu : hükmeder, hüküm verir
-
5-Mâide 2
yâ eyyuhâ : ey!
-
5-Mâide 6
yâ eyyuhâ : ey!
-
5-Mâide 8
yâ eyyuhâ : ey!
-
5-Mâide 10
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
5-Mâide 11
yâ eyyuhâ : ey!
-
5-Mâide 14
ilâ yevmi el kıyâmeti : kıyamet gününe kadar
-
5-Mâide 14
yasnaûne : yapıyorlar
-
5-Mâide 15
yâ ehle el kitâbi : ey Kitap ehli (sahipleri)!
-
5-Mâide 15
ve ya'fû : ve vazgeçiyorlar
-
5-Mâide 17
yahluku mâ yeşâu : dilediğini halk eder, yaratır
-
5-Mâide 18
el yahûdu : yahudiler
-
5-Mâide 18
yagfiru : mağfiret eder, günahları sevaba çevirir
-
5-Mâide 19
yâ ehle el kitâbi : ey Kitab ehli
-
5-Mâide 20
yâ kavmi uzkurû : ey kavmim zikredin, anın, hatırlayın!
-
5-Mâide 20
enbiyâe : peygamberler, nebiler
-
5-Mâide 21
yâ kavmi udhulû : ey kavmim girin
-
5-Mâide 22
kâlû yâ mûsâ : ey Mûsâ dediler
-
5-Mâide 22
hattâ yahrucû : onlar çıkıncaya kadar
-
5-Mâide 22
fe in yahrucû : eğer çıkarlarsa
-
5-Mâide 24
kâlû yâ mûsâ : ey Mûsâ dediler
-
5-Mâide 31
kâle yâ veyletâ : yazıklar olsun bana dedi
-
5-Mâide 32
ve men ahyâ-hâ : ve kim onu yaşatırsa
-
5-Mâide 32
ahyâ en nâse : insanları yaşattı
-
5-Mâide 33
hızyun fî ed dunyâ : dünyada bir rezillik
-
5-Mâide 35
yâ eyyuhâ : ey!
-
5-Mâide 36
yevmi el kıyâmeti : kıyamet günü
-
5-Mâide 37
en yahrucû : çıkmak
-
5-Mâide 40
ve yagfiru : ve mağfiret eder (günahları sevaba çevirir)
-
5-Mâide 41
yâ eyyuhâ er resûlu : ey Resul
-
5-Mâide 41
lâ yahzun-ke : seni üzmesin (mahzun etmesin)
-
5-Mâide 41
lehum fî ed dunyâ : onlar için dünyada vardır
-
5-Mâide 42
fe len yadurrû-ke : artık onlar sana asla zarar veremezler
-
5-Mâide 44
yahkumu : hükmeder
-
5-Mâide 44
bi âyâtî : âyetlerimi
-
5-Mâide 44
lem yahkum : hükmetmez
-
5-Mâide 45
ve men lem yahkum : ve kim hükmetmezse
-
5-Mâide 47
ve li yahkum : ve hükmetsinler!
-
5-Mâide 47
ve men lem yahkum : ve kim hükmetmezse
-
5-Mâide 51
yâ eyyuhâ : ey!
-
5-Mâide 51
evliyâe : veliler, dostlar
-
5-Mâide 51
evliyâu : veliler, dostlar
-
5-Mâide 54
yâ eyyuhâ : ey!
-
5-Mâide 57
yâ eyyuhâ : ey!
-
5-Mâide 57
evliyâe : veliler, dostlar
-
5-Mâide 58
kavmun lâ ya'kılûne : aklını kullanmayan, akıl etmeyen bir kavim
-
5-Mâide 59
yâ ehle el kitâbi : ey Kitab ehli, kitab sahipleri
-
5-Mâide 62
ya'melûne : yapıyorlar
-
5-Mâide 63
yasneûne : yapıyorlar
-
5-Mâide 64
tugyanen ve kufren : azgınlık ve küfrü
-
5-Mâide 64
el kıyâmeti : kıyamet
-
5-Mâide 66
mâ ya'melûne : yaptıkları şey
-
5-Mâide 67
yâ eyyuhâ er resûlu : ey Resul
-
5-Mâide 67
ya'sımu-ke : seni korur
-
5-Mâide 68
yâ ehli el kitâbi : ey kitap ehli, kitab sahipleri!
-
5-Mâide 68
tugyanen ve kufran : azgınlık ve küfür
-
5-Mâide 69
ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmaz
-
5-Mâide 70
yaktulûne : öldürdüler
-
5-Mâide 71
ya'melûne : onlar yapıyorlar
-
5-Mâide 72
yâ benî isrâîle : ey İsrâil oğulları!
-
5-Mâide 75
el âyâti : âyetleri
-
5-Mâide 77
yâ ehle el kitâbi : ey kitab ehli, kitap sahipleri!
-
5-Mâide 78
ya'tedûne : haddi aşıyorlar
-
5-Mâide 81
evliyâe : veliler, dostlar
-
5-Mâide 86
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
5-Mâide 87
yâ eyyuhâ : ey!
-
5-Mâide 89
fe sıyâmu : o halde, o taktirde oruç tutsun
-
5-Mâide 89
selâseti eyyâmin : üç gün
-
5-Mâide 89
âyâti-hi : âyetlerini
-
5-Mâide 90
yâ eyyuhâ : ey!
-
5-Mâide 91
ve yasudde-kum : ve sizi alıkoyar
-
5-Mâide 94
yâ eyyuhâ : ey!
-
5-Mâide 94
li ya'leme : bilmesi için, bilinip belli olması için
-
5-Mâide 94
yahâfu-hu : ondan, kendisinden korkar
-
5-Mâide 95
yâ eyyuhâ : ey!
-
5-Mâide 95
yahkumu bi-hi : ona hüküm verir, karar verir
-
5-Mâide 95
siyâmen : oruç
-
5-Mâide 96
ve li es seyyârati : ve gezici topluluk için, yolcular için
-
5-Mâide 97
kıyâmen li en nâsi : insanları ayakta tutmak için
-
5-Mâide 97
ya'lemu : bilir
-
5-Mâide 99
ve allâhu ya'lemu : ve Allâh (cc.) bilir
-
5-Mâide 100
yâ ulî el elbâbi : ey sırların sahipleri
-
5-Mâide 101
yâ eyyuhâ : ey!
-
5-Mâide 101
an eşyâe : şeylerden
-
5-Mâide 103
lâ ya'kılûne : akletmezler, akıllarını kullanmazlar
-
5-Mâide 104
lâ ya'lemûne : bilmiyorlar
-
5-Mâide 105
yâ eyyuhâ : ey!
-
5-Mâide 105
lâ yadurru-kum : sizlere zarar vermez, veremez
-
5-Mâide 106
yâ eyyuhâ : ey!
-
5-Mâide 107
el evleyâni : daha yakın iki kişi
-
5-Mâide 110
yâ îsâ ibne meryeme : ey Meryem oğlu İsâ (as.)
-
5-Mâide 112
yâ îsâ ibne meryeme : ey Meryem oğlu Îsâ (as.)
-
5-Mâide 116
yâ îsâ ibne meryeme : ey Meryem oğlu Îsâ
-
5-Mâide 119
radiya allâhu : Allâh (cc.) razı
-
50-Kaf 6
lem yanzurû : bakmıyorlar
-
50-Kaf 17
el mutelakkîyâni : iki telâkki edici, iki yazıcı, iki tespit edici
-
50-Kaf 24
elkıyâ : atın
-
50-Kaf 26
elkıyâ-hu : onu atın
-
50-Kaf 38
eyyâmin : günler
-
51-Zâriyât 1
ez zâriyâti : tozu dumana katan, esip savuran rüzgârlar, fırtına
-
51-Zâriyât 3
fe el câriyâti : sonra akıp gidenler
-
51-Zâriyât 12
eyyâne : ne zaman
-
51-Zâriyât 20
âyâtun : âyetler vardır
-
51-Zâriyât 37
yahâfûne : korkarlar
-
51-Zâriyât 44
ve hum yanzurûne : ve onlar bakıyorlar
-
51-Zâriyât 45
min kıyâmin : ayağa kalkma
-
51-Zâriyât 56
li ya'budû-ni : bana kul olmaları
-
52-Tûr 47
lâ ya'lemûne : bilmiyorlar, bilmezler
-
53-Necm 16
yagşe : örtüyor, bürüyor
-
53-Necm 16
mâ yagşâ : örten şey, bürüyen şey (ama ne bürüme)
-
53-Necm 18
min âyâti : âyetlerinden
-
53-Necm 29
el hayâte : hayatından
-
53-Necm 29
ed dunyâ : dünya
-
53-Necm 44
ve ahyâ : ve dirilten
-
54-Kamer 7
yahrucûne : çıkarlar
-
54-Kamer 26
se ya'lemûne : yakında bilecekler, öğrenecekler
-
54-Kamer 42
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
54-Kamer 51
eşyâa-kum : sizin denginiz olanlar, sizin gibi düşünenler, sizin gibi davrananlar, sizin gibi olanlar
-
55-Rahmân 4
el beyâne : beyan etme, açıklama, ifade edebilme
-
55-Rahmân 19
yeltekıyâni : ikisi karşılaşacak, birbirine kavuşacak
-
55-Rahmân 20
lâ yebgiyâni : ikisi birbirlerinin sınırını geçemez
-
55-Rahmân 22
yahrucu : çıkar
-
55-Rahmân 33
yâ : ey
-
55-Rahmân 50
tecriyâni : ikisi akar
-
55-Rahmân 56
lem yatmis-hunne : onlara, kendilerine temas etmemiştir, dokunmamıştır
-
55-Rahmân 58
el yâkûtu : yakut
-
55-Rahmân 72
el hiyâmi : otağlar, özel çadırlar, özel mekânlar
-
55-Rahmân 74
lem yatmishunne : ne onlara temas etmemiştir, dokunmamıştır
-
56-Vâkıa 24
ya'melûne : yapıyorlar
-
56-Vâkıa 43
min yahmûmin : kara dumandan
-
56-Vâkıa 95
hakku el yakîni : Hakk'ul yakîn'dir (yakîn olan haktır, kesin olarak gerçektir)
-
57-Hadid 4
eyyâmin : günler
-
57-Hadid 4
ya'lemu : bilir
-
57-Hadid 4
yahrucu : çıkar
-
57-Hadid 4
ya'rucu : uruc eder, yükselir
-
57-Hadid 9
âyâtin : âyetler
-
57-Hadid 17
el âyâti : âyetler
-
57-Hadid 19
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
57-Hadid 20
el hayâtu : hayat
-
57-Hadid 20
ed dunyâ : dünya
-
57-Hadid 20
el hayâtu : hayatı
-
57-Hadid 20
ed dunya : dünya
-
57-Hadid 25
ve li ya'leme : ve bilsin, belirtsin, belli etsin
-
57-Hadid 25
yansuru-hu : ona (kendisine) yardım edecek
-
57-Hadid 28
yâ eyyuhâ : ey
-
57-Hadid 28
ve yagfir : ve mağfiret etsin
-
57-Hadid 29
li ellâ ya'leme : bilmedikleri için
-
57-Hadid 29
ellâ yakdirûne : güç yetiremezler
-
58-Mücâdele 4
fe sıyâmu : o zaman, o taktirde oruç tutsun
-
58-Mücâdele 5
âyâtin : âyetler, deliller
-
58-Mücâdele 7
ya'lemu : bilir
-
58-Mücâdele 7
yevme el kiyâmeti : kıyâmet günü
-
58-Mücâdele 8
yaslevne-hâ : ona yaslanacaklar, atılacaklar
-
58-Mücâdele 9
yâ eyyuhâ : ey
-
58-Mücâdele 10
li yahzune : mahzun etmek, üzmek için
-
58-Mücâdele 11
yâ eyyuhâ : ey
-
58-Mücâdele 12
yâ eyyuhâ : ey
-
58-Mücâdele 14
ve yahlifûne : ve yemin ediyorlar
-
58-Mücâdele 14
ya'lemûne : biliyorlar
-
58-Mücâdele 15
ya'melûne : yapıyorlar
-
58-Mücâdele 18
yahlifûne : yemin ederler, edecekler
-
58-Mücâdele 18
yahlifûne : yemin ederler, edecekler
-
58-Mücâdele 18
ve yahsebûne : ve hesap ederler, zannederler
-
59-Haşr 2
min diyâri-him : diyarlarından, yurtlarından
-
59-Haşr 2
en yahrucû : onların çıkmaları
-
59-Haşr 2
lem yahtesibû : hesaba katmadılar
-
59-Haşr 2
yâ : ey
-
59-Haşr 3
fî ed dunyâ : dünyada
-
59-Haşr 7
el agniyâi : zenginler
-
59-Haşr 8
min diyâri-him : yurtlarından
-
59-Haşr 8
ve yansurûne : ve yardım ederler
-
59-Haşr 12
lâ yahrucûne : çıkmazlar
-
59-Haşr 12
lâ yansurûne-hum : onlara yardım etmezler
-
59-Haşr 14
lâ ya'kılûne : akıl etmezler
-
59-Haşr 18
yâ eyyuhâ : ey
-
6-En'âm 1
ya'dilûne : adil, eş, denk tutuyorlar
-
6-En'âm 3
ya'lemu : bilir
-
6-En'âm 3
ve ya'lemu : ve bilir
-
6-En'âm 4
min âyâti : âyetlerden
-
6-En'âm 12
el kıyâmeti : kıyâmet
-
6-En'âm 20
ya'rifûne-hu : ona ariftirler, onu tanırlar
-
6-En'âm 20
kemâ ya'rifûne : ...gibi tanırlar
-
6-En'âm 21
bi âyâti-hî : O'nun âyetlerini
-
6-En'âm 27
yâ leyte-nâ : keşke biz olsaydık
-
6-En'âm 27
bi âyâti : âyetleri
-
6-En'âm 29
hayatu-nâ : bizim hayatımız
-
6-En'âm 29
ed dunyâ : dünya
-
6-En'âm 31
yâ hasrete-nâ : bize yazıklar olsun
-
6-En'âm 31
yahmilûne : taşırlar
-
6-En'âm 32
el hayâtu ed dunyâ : dünya hayatı
-
6-En'âm 33
le yahzunu-ke : elbette seni üzüyor, mahzun ediyor
-
6-En'âm 33
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetleri ile
-
6-En'âm 37
lâ ya'lemûne : bilmiyorlar, bilmezler
-
6-En'âm 38
yatîru : uçar
-
6-En'âm 39
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
6-En'âm 41
iyyâ-hu : sadece, yalnızca O'na
-
6-En'âm 43
ya'melûne : yapıyorlar
-
6-En'âm 46
el âyâti : âyetler
-
6-En'âm 46
yasdifûne : yüz çeviriyorlar
-
6-En'âm 48
yahzenûne : mahzun olurlar
-
6-En'âm 49
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
6-En'âm 54
bi âyâti-nâ : âyetlerimize
-
6-En'âm 55
el âyâti : âyetler
-
6-En'âm 57
yakussu : o kıssa eder, anlatır,
-
6-En'âm 59
lâ ya'lemu-hâ : onu bilmez
-
6-En'âm 59
ve ya'lemu : ve o bilir
-
6-En'âm 59
ya'lemu-hâ : onu bilir
-
6-En'âm 59
ve lâ yâbisin : ve kuru (bir şey) yoktur
-
6-En'âm 60
ve ya'lemu : ve bilir
-
6-En'âm 65
âyâti : âyetler
-
6-En'âm 68
yahûdûne : (konuşmaya) dalarlar
-
6-En'âm 68
fî âyâti-nâ : âyetlerimiz hakkında
-
6-En'âm 68
yahûdû fî hadîsin : söze dalarlar (söze geçerler)
-
6-En'âm 70
el hayâtu : hayat
-
6-En'âm 70
ed dunyâ : dunya
-
6-En'âm 71
ve lâ yadurru-nâ : ve bize zarar vermez
-
6-En'âm 71
eş şeyâtînu : şeytanlar
-
6-En'âm 78
yâ kavmî : ey kavmim
-
6-En'âm 84
ve ya'kûbe : ve Yâkub (A.S)
-
6-En'âm 85
ve zekeriyyâ : ve Zekeriya (A.S)
-
6-En'âm 85
ve yahyâ : ve Yahya (A.S)
-
6-En'âm 85
ve ilyâs : ve İlyas (A.S)
-
6-En'âm 87
ve zurriyyâti-him : ve onların zürriyetlerinden, nesillerinden
-
6-En'âm 88
ya'melûne : yapıyorlar
-
6-En'âm 93
an âyâti-hi : O'nun âyetlerinden, âyetlerine
-
6-En'âm 97
fassalna el âyâti : âyetleri birer birer, detayları ile açıkladık
-
6-En'âm 97
ya'lemûne : biliyorlar
-
6-En'âm 98
fassalna el âyâti : âyetleri ayrı ayrı detayları ile açıkladık
-
6-En'âm 99
le âyâtin : elbette âyetler
-
6-En'âm 100
yasifûne : vasıflandırılıyorlar
-
6-En'âm 105
nusarrifu el âyâti : âyetleri ayrı ayrı açıklıyoruz
-
6-En'âm 105
ya'lemûne : biliyorlar
-
6-En'âm 108
ya'melûne : yapıyorlar
-
6-En'âm 109
innemâ el ayâtu : âyetler ancak
-
6-En'âm 110
tugyâni-him : tuğyanları, taşkınlıkları
-
6-En'âm 110
ya'mehûne : bocalıyorlar, şaşırıyorlar
-
6-En'âm 112
şeyâtîne : şeytanlar
-
6-En'âm 113
ve li yakterifû : ve kazansınlar
-
6-En'âm 114
ya'lemûne : biliyorlar
-
6-En'âm 116
yahrusûne : yalan uydururlar
-
6-En'âm 117
men yadıllu : sapan kimseyi
-
6-En'âm 118
bi âyâti-hî : onun âyetlerine
-
6-En'âm 120
kânû yakterifûne : kazanmış oldular
-
6-En'âm 121
ve inne eş şeyâtîne : ve muhakkak ki şeytanlar
-
6-En'âm 121
ilâ evliyâi-him : kendi dostlarına
-
6-En'âm 122
mâ kânû ya'melûne : yapmış oldukları şeyler
-
6-En'âm 125
yassa'adu : (nefesi daralır bir şekilde) yükseliyor
-
6-En'âm 126
el âyâti : âyetler
-
6-En'âm 127
kânû ya'melûne : yapmış oldular
-
6-En'âm 128
yahşuru-hum : onları toplar
-
6-En'âm 128
yâ ma'şere el cinni : ey cin topluluğu
-
6-En'âm 128
evliyau-hum : onların dostları
-
6-En'âm 130
yâ ma'şere el cinni : ey cin topluluğu
-
6-En'âm 130
yakussûne : anlatıyorlar
-
6-En'âm 130
âyâtî : âyetlerim
-
6-En'âm 130
el hayâtu ed dunyâ : dünya hayatı
-
6-En'âm 132
ammâ (an-mâ) ya'melûne : yaptıkları şeylerden
-
6-En'âm 135
yâ kavmi ı'melû : ey kavmim, ... yapın
-
6-En'âm 136
fe lâ yasılu : fakat ulaşmaz, varmaz
-
6-En'âm 136
yasılu : vasıl olur, ulaşır
-
6-En'âm 136
mâ yahkumûne : hükmettikleri şey
-
6-En'âm 138
lâ yat'amu-hâ : onu (onları) yemeyin
-
6-En'âm 145
yat'amu-hu : onu yer (o yenir, yenilen)
-
6-En'âm 146
el havâyâ : bağırsaklar
-
6-En'âm 150
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
6-En'âm 150
ya'dilûne : ortak koşuyorlar, putları ona adil, eşit, eş tutuyorlar
-
6-En'âm 151
ve iyyâ-hum : ve onları da yalnız (biz)
-
6-En'âm 157
bi âyâtillâhi (bi âyâti allâhi ) : Allah'ın âyetlerini
-
6-En'âm 157
ellezîne yasdifûne : yüz çeviren kimseler
-
6-En'âm 157
an âyâti-nâ : âyetlerimizden
-
6-En'âm 157
yasdifûne : yüz çeviriyorlar
-
6-En'âm 158
yanzurûne : bakıyorlar, bekliyorlar
-
6-En'âm 158
âyâti : âyetler, mucizeler
-
6-En'âm 158
âyâti : âyetler, mucizeler
-
6-En'âm 161
kıyamen : ayakta kalan, kalacak olan
-
6-En'âm 162
ve mahyâye : benim hayatım
-
60-Mümtehine 1
yâ eyyuhâ : ey
-
60-Mümtehine 1
evliyâe : velîler, dostlar
-
60-Mümtehine 1
ve iyyâ-kum : ve sizi
-
60-Mümtehine 3
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
60-Mümtehine 3
yafsilu : ayıracak
-
60-Mümtehine 8
min diyâri-kum : diyarlarınızdan, yurtlarınızdan
-
60-Mümtehine 9
min diyâri-kum : sizin yurdunuzdan
-
60-Mümtehine 10
yâ eyyuhâ : ey
-
60-Mümtehine 10
yahillûne : helâl
-
60-Mümtehine 10
yahkumu : Allah hükmeder
-
60-Mümtehine 12
yâ eyyuhâ : ey
-
60-Mümtehine 12
ve lâ yaktulne : ve (kadınları) öldürmemesi
-
60-Mümtehine 12
ve lâ ya'sîne-ke : ve (kadınlar) sana asi olmasınlar
-
60-Mümtehine 13
yâ eyyuhâ : ey
-
61-Saf 2
yâ eyyuhâ : ey
-
61-Saf 4
bunyânun : binalar
-
61-Saf 5
yâ : ey
-
61-Saf 6
yâ : ey
-
61-Saf 10
yâ eyyuhâ : ey
-
61-Saf 12
yagfir : mağfiret eder
-
61-Saf 14
yâ eyyuhâ : ey
-
62-Cum'a 2
âyâti-hî : onun âyetleri
-
62-Cum'a 5
lem yahmilû-hâ : onu yüklenmez, onu taşımaz
-
62-Cum'a 5
yahmilu : taşır
-
62-Cum'a 5
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerini
-
62-Cum'a 6
yâ eyyuhâ : ey
-
62-Cum'a 6
evliyâu : evliyalar, dostlar
-
62-Cum'a 9
yâ eyyuhâ : ey
-
63-Münâfikûn 1
ya'lemu : bilir
-
63-Münâfikûn 2
ya'melûne : yapıyorlar
-
63-Münâfikûn 4
yahsebûne : zannederler
-
63-Münâfikûn 5
yasuddûne : vazgeçiyorlar, yüz çeviriyorlar, kaçınıyorlar
-
63-Münâfikûn 6
yagfire allâhu : Allah mağfiret eder, bağışlar
-
63-Münâfikûn 9
yâ eyyuhâ : ey
-
64-Teğabün 4
ya'lemu : bilir
-
64-Teğabün 4
ve ya'lemu : ve bilir
-
64-Teğabün 9
ve ya'mel sâlihan : ve salih amel işler, nefs tezkiyesi yapar
-
64-Teğabün 10
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
64-Teğabün 14
yâ eyyuhâ : ey
-
64-Teğabün 17
ve yagfir : ve mağfiret eder
-
65-Talâk 1
yâ eyyuhâ : ey
-
65-Talâk 1
ve lâ yahrucne : ve çıkmasınlar
-
65-Talâk 3
lâ yahtesibu : hesaba katmadı
-
65-Talâk 4
lem yahıdne : hayız görmeyen
-
65-Talâk 4
en yada'ne : bırakmak, doğurmak
-
65-Talâk 6
yada'ne : koyar, bırakır, doğurur
-
65-Talâk 10
yâ : ey
-
65-Talâk 11
âyâti allâhi : Allah'ın âyetleri
-
65-Talâk 11
ve ya'mel : ve amel eder, yapar, işler
-
66-Tahrim 1
yâ eyyuhâ : ey
-
66-Tahrim 6
yâ eyyuhâ : ey
-
66-Tahrim 6
lâ ya'sûne allâhe : Allah'a asi olmazlar, isyan etmezler
-
66-Tahrim 7
yâ eyyuhâ : ey
-
66-Tahrim 8
yâ eyyuhâ : ey
-
66-Tahrim 9
yâ eyyuhâ : ey
-
66-Tahrim 10
fe lem yugnîyâ : bu yüzden ikisine bir fayda (yarar) olmadı
-
67-Mülk 2
ve el hayâte : ve hayat
-
67-Mülk 5
ed dunyâ : dünya
-
67-Mülk 5
eş şeyâtîni : şeytanlar
-
67-Mülk 12
yahşevne : huşû duyarlar
-
67-Mülk 14
e lâ ya'lemu : bilmez mi
-
67-Mülk 16
en yahsife : (yere) geçirmek
-
67-Mülk 19
ve yakbıdne : ve açıp kapayan, kanat çırpan
-
67-Mülk 20
yansuru-kum : size yardım edecek
-
68-Kalem 15
âyâtu-nâ : bizim âyetlerimiz
-
68-Kalem 17
yasrimu-enne-hâ : onu mutlaka devşirecekler, mahsulü toplayacaklar
-
68-Kalem 31
yâ veyle-nâ : yazıklar olsun bize
-
68-Kalem 33
ya'lemûne : biliyorlar
-
68-Kalem 39
ilâ yevmi el kıyâmeti : kıyâmet gününe kadar
-
68-Kalem 44
lâ ya'lemûne : bilmiyorlar
-
69-Hâkka 7
leyâlin : geceler
-
69-Hâkka 7
eyyâmin : günler
-
69-Hâkka 17
ve yahmilu : ve taşır
-
69-Hâkka 24
fî el eyyâmi : günlerde
-
69-Hâkka 25
yâ leyte-nî : bana yazıklar olsun, keşke bana
-
69-Hâkka 27
yâ leyte-hâ : keşke o olsa
-
69-Hâkka 34
ve lâ yahuddu : ve teşvik etmez, etmiyordu
-
69-Hâkka 51
hakk'u el yakîni : Hakk'ul yakîn, kesin olarak Hakk'ı bilmektir
-
7-A'râf 3
evliyâe : dostlar, velîler
-
7-A'râf 4
beyâten : geceleyin
-
7-A'râf 9
bi âyâti-nâ : âyetlerimize
-
7-A'râf 9
yazlimûne : zulmediyorlar
-
7-A'râf 19
ve yâ âdemu : ve ey Âdem
-
7-A'râf 22
yahsıfâni : yapıştırıyorlar (ikisi)
-
7-A'râf 26
yâ benî âdeme : ey Âdemoğulları
-
7-A'râf 26
min âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerindendir
-
7-A'râf 27
yâ benî âdeme : ey Âdemoğulları
-
7-A'râf 27
cealnâ eş şeyâtîne : şeytanları kıldık
-
7-A'râf 27
evliyâe : evliya, dostlar
-
7-A'râf 30
inne-hum ettehazû eş şeyâtîne : muhakkak ki onlar şeytanı ... edindiler
-
7-A'râf 30
evliyâe : velîler, dostlar
-
7-A'râf 30
ve yahsebûne : ve zannederler, zannediyorlar
-
7-A'râf 31
yâ benî âdeme : ey Âdemoğulları
-
7-A'râf 32
fî el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
-
7-A'râf 32
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
7-A'râf 32
nufassılu el âyâti : âyetleri ayrı ayrı açıklıyoruz
-
7-A'râf 32
ya'lemûne : biliyorlar
-
7-A'râf 35
yâ benî âdeme : ey Âdemoğulları
-
7-A'râf 35
âyâtî : âyetlerim
-
7-A'râf 35
ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
-
7-A'râf 36
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
7-A'râf 37
bi âyâti-hi : onun âyetlerini
-
7-A'râf 40
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
7-A'râf 40
fî semmi el hiyâtı : iğne deliğinin içine, iğne deliğine
-
7-A'râf 45
yasuddûne : alıkoyarlar, mani olurlar
-
7-A'râf 46
ya'rifûne : tanırlar
-
7-A'râf 46
yatme'ûne : ümit ederler, dilerler, isterler
-
7-A'râf 48
ya'rifûne-hum : onları tanırlar
-
7-A'râf 51
el hayâtu : hayat
-
7-A'râf 51
ed dunyâ : dünya
-
7-A'râf 51
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
7-A'râf 53
hel yanzurûne : mı bakıyorlar, bekliyorlar?
-
7-A'râf 54
fî sitteti eyyâmin : altı günde
-
7-A'râf 54
yatlubu-hu : onu talep eder, takip eder
-
7-A'râf 57
er riyâha : rüzgârları
-
7-A'râf 58
yahrucu : çıkar, çıkarır
-
7-A'râf 58
lâ yahrucu : çıkmaz, çıkarmaz
-
7-A'râf 58
nusarrifu el âyâti : âyetleri açıklarız
-
7-A'râf 59
yâ kavmi : ey kavmim
-
7-A'râf 61
yâ kavmi : ey kavmim
-
7-A'râf 64
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
7-A'râf 65
yâ kavmi : ey kavmim
-
7-A'râf 67
yâ kavmi : ey kavmim
-
7-A'râf 70
ya'budu : kul oluyorlar, tapıyorlar
-
7-A'râf 72
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
7-A'râf 73
yâ kavmi : ey kavmim
-
7-A'râf 77
yâ sâlihu a'ti-nâ : ey Salih bize getir
-
7-A'râf 79
yâ kavmi : ey kavmim
-
7-A'râf 85
yâ kavmi : ey kavmim
-
7-A'râf 85
eşyâe-hum : onların eşyaları (sahip oldukları şeyler)
-
7-A'râf 87
yahkume allâhu : Allah hükmünü verir
-
7-A'râf 88
yâ şuaybu : ey Şuayb (as)
-
7-A'râf 92
en lem yagnev : var olmamış, yaşamamış
-
7-A'râf 93
yâ kavmi : ey kavmim
-
7-A'râf 94
yaddarraûne : yalvarıp yakarırlar
-
7-A'râf 97
beyâten : geceleyin, gece vakti
-
7-A'râf 101
yatbau allâhu : Allah tabeder (açılamaz damga vurur), mühürler
-
7-A'râf 103
bi âyâti-nâ : âyetlerimiz ile, mucizelerimizle
-
7-A'râf 104
yâ fir'avnu : ey firavun
-
7-A'râf 115
yâ mûsâ : ey Musa (as)
-
7-A'râf 118
ya'melûne : yapıyorlar
-
7-A'râf 126
bi âyâti : âyetlerine
-
7-A'râf 129
fe yanzure : böylece bakar
-
7-A'râf 131
lâ ya'lemûne : bilmezler, bilmiyorlar
-
7-A'râf 133
âyâtin : âyetler, mucizeler
-
7-A'râf 134
yâ mûsed'u (mûsâ ud'u) : ey Musa dua et
-
7-A'râf 136
bi-âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
7-A'râf 137
mâ kâne yasnau : yapmış olduğu şeyler
-
7-A'râf 137
ya'rişûne : çardak (binalar, köşkler) kuruyorlar
-
7-A'râf 138
ya'kufûne : devamlı ibadet ediyorlar, tapıyorlar
-
7-A'râf 138
yâ mûsâ ic'al : ey Musa yap
-
7-A'râf 139
ya'melûne : yapıyorlar
-
7-A'râf 144
yâ mûsâ : ey Musa
-
7-A'râf 146
an âyâtî : âyetlerimden
-
7-A'râf 146
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
7-A'râf 147
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
7-A'râf 147
ya'melûne : yapıyorlar
-
7-A'râf 149
ve yağfir-lenâ : ve bize mağfiret eder
-
7-A'râf 150
yaktulûne-nî : beni öldürüyorlar
-
7-A'râf 152
fî el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
-
7-A'râf 155
ve iyyâye : ve beni
-
7-A'râf 156
fî hâzihi ed dunyâ : bu dünyada
-
7-A'râf 156
bi âyâti-nâ : âyetlerimize
-
7-A'râf 158
yâ eyyuhâ en nâsu : ey insanlar
-
7-A'râf 159
ya'dilûne : adaletli davranırlar, adaletle hükmederler
-
7-A'râf 160
yazlimûne : zulmediyorlar
-
7-A'râf 162
yazlimûne : zulmediyorlar
-
7-A'râf 163
iz ya'dûne : haddi aşıyorlardı
-
7-A'râf 167
ilâ yevmi el kıyâmeti : kıyâmet gününe kadar
-
7-A'râf 172
yevme el kıyâmeti : kıyâmet günü
-
7-A'râf 174
nufassılu el âyâti : âyetleri ayrı ayrı açıklıyoruz
-
7-A'râf 175
âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
7-A'râf 176
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
7-A'râf 177
bi âyati-nâ : âyetlerimizi
-
7-A'râf 177
yazlimûne : zulmediyorlar
-
7-A'râf 180
ya'melûne : yapıyorlar
-
7-A'râf 181
ya'dilûne : adaletli davranırlar, adaletle hükmederler
-
7-A'râf 182
bi ayâti-nâ : âyetlerimizi
-
7-A'râf 182
lâ ya'lemûne : bilmezler (bilemezler)
-
7-A'râf 185
e ve lem yanzurû : bakmıyorlar mı, bakmazlar mı
-
7-A'râf 186
tugyâni-him : azgınlıkları, isyanları
-
7-A'râf 186
ya'mehûne : şaşırırlar, şaşkın halde olurlar
-
7-A'râf 187
eyyâne : ne zaman
-
7-A'râf 187
lâ ya'lemûne : bilmezler
-
7-A'râf 191
lâ yahluku : yaratamayan
-
7-A'râf 192
yansurûne : yardım ederler
-
7-A'râf 195
yabtışûne bihâ : onunla tutarlar
-
70-Meâric 38
yatmeu : umuyor, ümit ediyor
-
70-Meâric 39
ya'lemûne : biliyorlar
-
70-Meâric 43
yahrucûne : çıkacaklar
-
71-Nuh 2
yâ : ey
-
71-Nuh 4
yagfir : mağfiret etsin, günahlarınızı sevaba çevirsin
-
71-Nuh 7
siyâbe-hum : kendi elbiseleri
-
71-Nuh 23
yagûse : Yagûs
-
71-Nuh 23
ve yaûka : ve Yaûka
-
71-Nuh 26
deyyâran : dolaşan
-
72-Cin 23
ya'si : karşı gelir, isyan eder
-
72-Cin 24
se-ya'lemûne : yakında bilecekler
-
72-Cin 28
li ya'leme : bilsin
-
73-Müzzemmil 1
yâ eyyuhâ : ey
-
73-Müzzemmil 20
ya'lemu : bilir
-
73-Müzzemmil 20
yadribûne : dolaşırlar
-
74-Müddessir 1
yâ eyyuhâ : ey
-
74-Müddessir 4
ve siyâbe-ke : ve elbisen
-
74-Müddessir 15
yatmau : tamah eder, ister
-
74-Müddessir 16
âyâti-nâ : âyetlerimiz
-
74-Müddessir 31
ve mâ ya'lemu : ve bilmez
-
74-Müddessir 47
el yakînu : yakîn hasıl olması, bizzat şahit olma
-
75-Kıyamet 1
el kıyâmeti : kıyâmet
-
75-Kıyamet 3
yahsebu : zannediyor, sanıyor
-
75-Kıyamet 6
eyyâne : ne zaman
-
75-Kıyamet 6
el kıyâmeti : kıyâmet
-
75-Kıyamet 19
beyâne-hu : onun beyanı, açıklanması
-
75-Kıyamet 36
yahsebu : zannediyor
-
76-İnsan 21
siyâbu : elbise
-
77-Mürselât 5
el mulkıyâti : ilka edenler, bırakanlara
-
77-Mürselât 26
ahyâen : hayy olanlara, dirilere, canlılara
-
77-Mürselât 36
ya'tezirûne : özür dilerler, özür beyan ederler
-
78-Nebe 4
se- ya'lemûne : yakında bilecekler
-
78-Nebe 5
se- ya'lemûne : yakında bilecekler
-
78-Nebe 28
bi âyâti-nâ : bizim âyetlerimizi
-
78-Nebe 40
yâ leyte-nî : keşke ben
-
79-Nâziât 26
yahşâ : korkan, huşû duyan
-
79-Nâziât 38
el hayâte : hayat
-
79-Nâziât 38
ed dunyâ : dünya
-
79-Nâziât 42
eyyâne : ne zaman
-
79-Nâziât 45
yahşâ-hâ : ona huşû duyan, ondan korkan
-
8-Enfâl 2
âyâtu-hu : onun âyetleri
-
8-Enfâl 6
yanzurûne : bakıyorlar (göz göre göre)
-
8-Enfâl 7
ve iz yaıdu-kum allâhu : ve Allah size vaadediyordu
-
8-Enfâl 7
ve yaktaa (en yaktaa) : ve kesiyor (kesilmesi)
-
8-Enfâl 11
ve li yarbıta alâ : ve rabt etmek, bağlamak için
-
8-Enfâl 15
yâ eyyuhâ : ey! (seslenme edatı)
-
8-Enfâl 20
yâ eyyuhâ : ey
-
8-Enfâl 22
ellezîne lâ ya'kılûne : onlar akıl etmeyenler
-
8-Enfâl 24
yâ eyyuhâ : ey
-
8-Enfâl 27
yâ eyyuhâ : ey o kimseler
-
8-Enfâl 29
yâ eyyuhâ : ey, onlar ki
-
8-Enfâl 29
ve yagfir-lekum : ve size mağfiret eder
-
8-Enfâl 30
yaktulû-ke : seni öldürürler
-
8-Enfâl 31
âyâtu-nâ : âyetlerimiz
-
8-Enfâl 34
yasuddûne : men ediyorlar, engel oluyorlar
-
8-Enfâl 34
evliyâe-hû : onun dostları
-
8-Enfâl 34
evliyâu-hû : onun dostları
-
8-Enfâl 34
lâ ya'lemûne : bilmezler
-
8-Enfâl 39
ya'melûne : yaparlar, yapıyorlar
-
8-Enfâl 42
bil udvetid dunyâ \n(bi el udveti ed dunyâ) \n(udve) \n(dünya) : vadinin yakın kenarında \n\n: (vadinin kenarı, kıyısı) \n: (edna (yakın) kelimesinin muennesidir) \n (muennes = dişi kelime)
-
8-Enfâl 42
li yakdıye : vuku bulması için, olması için
-
8-Enfâl 42
ve yahyâ : ve hayatta kalır, yaşar
-
8-Enfâl 44
li yakdıye : vuku bulması, olması için
-
8-Enfâl 45
yâ eyyuhâ : ey
-
8-Enfâl 47
min diyâri-him : yurtlarından
-
8-Enfâl 47
ve yasuddûne : ve engel olurlar, men ederler, alıkoyarlar
-
8-Enfâl 47
ya'melûne : yapıyorlar
-
8-Enfâl 50
yadribûne : vururlar
-
8-Enfâl 52
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerini
-
8-Enfâl 54
bi âyâti : âyetleri
-
8-Enfâl 58
hiyâneten : ihanet etmek
-
8-Enfâl 59
ve lâ yahsebenne : ve sakın sanmasınlar, zannetmesinler
-
8-Enfâl 60
ya'lemu-hum : onları bilir
-
8-Enfâl 62
en yahdeû-ke : seni aldatmak, sana hile yapmak
-
8-Enfâl 64
yâ eyyuhâ : ey
-
8-Enfâl 65
yâ eyyuhâ : ey
-
8-Enfâl 65
yaglibû : yener, gâlip gelir
-
8-Enfâl 65
yaglibû : gâlip gelir
-
8-Enfâl 66
yaglibû : gâlip gelir
-
8-Enfâl 66
yaglibû : gâlip gelir
-
8-Enfâl 67
arada ed dunyâ : dünya malı
-
8-Enfâl 70
yâ eyyuhâ en nebiyyu : ey peygamber
-
8-Enfâl 70
ya'lemi allâhu : Allah bilir
-
8-Enfâl 70
ve yagfir lekum : ve size mağfiret eder
-
8-Enfâl 71
hiyânete-ke : sana ihanet etmek
-
8-Enfâl 72
evliyâu : velîler
-
8-Enfâl 73
evliyâu : dostlar
-
80-Abese 9
yahşâ : huşû duyuyor
-
80-Abese 23
lemmâ yakdı : kada etmedi, yerine getirmedi
-
80-Abese 24
fe li yanzuri : işte baksın
-
82-İnfitâr 6
yâ eyyuhâ : ey
-
82-İnfitâr 12
ya'lemûne : bilirler
-
82-İnfitâr 15
yaslevne-hâ : ona yaslanırlar, atılırlar
-
83-Mutaffifin 13
âyâtu-nâ : âyetlerimiz
-
83-Mutaffifin 23
yanzurûne : bakarlar, seyrederler
-
83-Mutaffifin 29
yadhakûne : gülüyorlar
-
83-Mutaffifin 34
yadhakûne : gülüyorlar
-
83-Mutaffifin 35
yanzurûne : bakıplar, seyrederler
-
84-İnşikak 6
yâ eyyuhâ : ey
-
84-İnşikak 12
ve yaslâ : ve ateşe yaslanacak (atılacak)
-
84-İnşikak 14
en len yahûra : asla geri dönmemek
-
86-Târık 7
yahrucu : çıkar
-
87-A'lâ 7
ya'lemu : bilir
-
87-A'lâ 7
yahfâ : hafi olan, gizli olan
-
87-A'lâ 10
yahşâ : huşû duyar
-
87-A'lâ 12
yaslâ : atılacak
-
87-A'lâ 13
ve lâ yahyâ : ve yaşamaz, hayat bulmaz
-
87-A'lâ 16
el hayâte : hayat
-
87-A'lâ 16
ed dunyâ : dünya
-
88-Ğâşiye 17
lâ yanzurûne : bakmıyorlar, bakmazlar
-
88-Ğâşiye 25
iyâbe-hum : onların dönüşü
-
89-Fecr 2
ve leyâlin : ve geceler
-
89-Fecr 24
yâ leyte-nî : keşke ben
-
89-Fecr 24
li hayâtî : hayatım için
-
89-Fecr 27
yâ eyyetuhâ : ey
-
9-Tevbe 4
lem yankusû-kum : sizden naksetmez, sizden eksiltmez, size haksızlık etmez
-
9-Tevbe 6
lâ ya'lemûne : bilmeyen
-
9-Tevbe 8
yazherû : kuvvetlenirler, arka çıkarlar
-
9-Tevbe 9
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerini
-
9-Tevbe 9
ya'melûne : yapıyorlar
-
9-Tevbe 11
ve nufassılu el âyâti : ve âyetleri ayrı ayrı açıklıyoruz
-
9-Tevbe 11
ya'lemûne : bilirler
-
9-Tevbe 14
ve yansur-kum : ve yardım eder size
-
9-Tevbe 16
ya'lemi allâhu : Allah bilir
-
9-Tevbe 17
en ya'murû : imar etmeleri
-
9-Tevbe 18
ya'muru : imar eder
-
9-Tevbe 18
ve lem yahşe : ve korkmaz
-
9-Tevbe 23
yâ eyyuhâ : ey
-
9-Tevbe 23
evliyâe : dostlar, velîler
-
9-Tevbe 28
yâ eyyuhâ : ey
-
9-Tevbe 28
fe lâ yakrabû : artık yaklaşmasınlar
-
9-Tevbe 30
ve kâlet el yahûdu : ve yahudiler dediler
-
9-Tevbe 31
li ya'budû : kul olmaları
-
9-Tevbe 34
yâ eyyuhâ : ey
-
9-Tevbe 34
ve yasuddûne : ve engellerler, alıkoyarlar, mani olurlar
-
9-Tevbe 37
ziyâdetun : arttırmaktır, ziyade etmektir, artıştır
-
9-Tevbe 38
yâ eyyuhâ : ey
-
9-Tevbe 38
bi el hayâti ed dunyâ : dünya hayatına
-
9-Tevbe 38
metâ el hayâti ed dunyâ : dünya hayatının metaı, malı, faydası
-
9-Tevbe 40
hiye el ulyâ : o çok yücedir, en üstün
-
9-Tevbe 42
ve se-yahlifûne : ve yemin edecekler
-
9-Tevbe 42
ya'lemu : bilir, biliyor
-
9-Tevbe 55
fî el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
-
9-Tevbe 56
ve yahlifûne : ve yemin ederler
-
9-Tevbe 62
yahlifûne : yemin ederler
-
9-Tevbe 63
e lem ya'lemû : bilmiyorlar mı
-
9-Tevbe 64
yahzeru el munâfikûne : münafıklar korkuyorlar, çekiniyorlar
-
9-Tevbe 65
ve âyâti-hi : ve onun âyetleri
-
9-Tevbe 67
ve yakbidûne : ve sıkarlar, sımsıkı tutarlar, cimrilik ederler
-
9-Tevbe 69
fî ed dunyâ : dünyada
-
9-Tevbe 70
li yazlime-hum : onlara zulmediyor
-
9-Tevbe 70
yazlimûne : zulmediyorlar
-
9-Tevbe 71
evlîyâu : velîler, dostlar
-
9-Tevbe 73
yâ eyyuhâ en nebiyyu : ey peygamber
-
9-Tevbe 74
yahlifûne : yemin ediyorlar
-
9-Tevbe 74
fî ed dunyâ : dünyada
-
9-Tevbe 78
e lem ya'lemû : bilmiyorlar mı
-
9-Tevbe 78
ya'lemu : biliyor
-
9-Tevbe 80
fe len yagfirallâhu : artık Allah asla mağfiret etmez
-
9-Tevbe 82
fe li yadhakû : artık gülsünler
-
9-Tevbe 85
fî ed dunyâ : dünyada
-
9-Tevbe 93
agniyâu : zenginler
-
9-Tevbe 93
lâ ya'lemûne : bilmezler, bilemezler
-
9-Tevbe 94
ya'tezirûne : özür beyan ederler
-
9-Tevbe 95
se yahlifûne : yemin edecekler
-
9-Tevbe 96
yahlifûne : yemin ederler
-
9-Tevbe 97
ellâ (en lâ)ya'lemû : bilmemeleri, bilmemeye
-
9-Tevbe 104
e lem ya'lemû : bilmiyorlar mı
-
9-Tevbe 104
yakbelu : kabul eder
-
9-Tevbe 107
ve le yahlifunne : ve mutlaka yemin ederler
-
9-Tevbe 109
bunyâne-hu : binasının temelini kuran
-
9-Tevbe 109
bunyâne-hu : binasının temelini kuran
-
9-Tevbe 110
bunyânu-hum ellezî : onların binası ki onu
-
9-Tevbe 111
fe yaktulûne : böylece öldürürler
-
9-Tevbe 111
ellezî bâya'tum : ki o yaptığınız alışveriş
-
9-Tevbe 114
iyyâ-hu : yalnız ona
-
9-Tevbe 119
yâ eyyuhâ : ya, ey
-
9-Tevbe 120
yagîzu el kuffâra \n(gayz) : kâfirleri öfkelendirir \n: (öfke)
-
9-Tevbe 121
lâ yaktaûne : geçmezler (ki)
-
9-Tevbe 121
ya'melûne : yapıyorlar
-
9-Tevbe 122
yahzerûne : hazer ederler, çekinirler
-
9-Tevbe 123
yâ eyyuhâ : ey
-
90-Beled 5
yahsebu : zannediyor, sanıyor
-
90-Beled 5
en len yakdira : asla güç yetiremeyeceğini
-
90-Beled 7
yahsebu : zannediyor, sanıyor
-
90-Beled 19
bi âyâti-nâ : âyetlerimizi
-
91-Şems 4
yagşâ-hâ : onu kapladı, sardı
-
91-Şems 13
sukyâ-hâ : onu sulayınız
-
92-Leyl 1
yagşâ : örtecek
-
92-Leyl 15
lâ yaslâ-hâ : ona yaslanmaz, atılmaz
-
96-Alak 5
lem ya'lem : bilmiyor
-
96-Alak 6
yatgâ : azgınlık yapar
-
96-Alak 14
lem ya'lem : bilmiyor
-
98-Beyyine 5
li ya'budû allâhe : Allah'a kul olmak
-
99-Zilzâl 6
yasduru : ortaya çıkacak
-
99-Zilzâl 7
ya'mel : yapar, işler
-
99-Zilzâl 8
ya'mel : yapar, işler