Kur'an İçerisinde Arama
Sayfayı Yenile
Arapça Metin Arama (Harekeli)
Aranan Kelime : fe
Aranan Yer : Arapça Kelime Meali (Latin Harfleriyle)
Bulunan Sonuç : 4122
-
10-Yunus 3
fa'budûhu (fe u'budû-hu) : artık ona kulluk edin
-
10-Yunus 3
e fe : hâlâ mı
-
10-Yunus 4
ve ellezîne keferû : ve inkâr eden kimseler
-
10-Yunus 11
fe nezeru : böylece bırakırız
-
10-Yunus 12
fe lemmâ : fakat ..... olduğu zaman
-
10-Yunus 14
halâife : halifeler
-
10-Yunus 14
keyfe : nasıl
-
10-Yunus 16
fe kad : halbuki olmuştu
-
10-Yunus 16
fe : hâlâ
-
10-Yunus 17
fe men : artık, kim
-
10-Yunus 18
ve lâ yenfeu-hum : ve onlara yarar, fayda, menfaat vermiyor
-
10-Yunus 18
şufeâu-nâ : bizim şefaatçilerimiz
-
10-Yunus 19
fahtelefû (fe ihtelefû) : bundan sonra ihtilâfa, (anlaşmazlığa) düştüler
-
10-Yunus 20
fe kul : o zaman de
-
10-Yunus 20
fe entezirû : artık bekleyin
-
10-Yunus 22
ve ferihû : ve ferahladılar (sevinçliydiler)
-
10-Yunus 23
fe lemmâ : ama, olunca, olduğu zaman
-
10-Yunus 23
fe nunebbiu-kum : o zaman size haber vereceğız
-
10-Yunus 24
fahteleta (fe ihteleta) : o zaman karışır
-
10-Yunus 24
zuhrufe-hâ : onun güzelliği, onun güzelleşmesi (son derece güzel ve parlak olması)
-
10-Yunus 24
fe ceal-nâ-hâ : böylece onu kıldık (yaptık)
-
10-Yunus 24
yetefekkerûne : tefekkür ediyorlar
-
10-Yunus 28
fe zeyyel-nâ : böylece biz ayırdık
-
10-Yunus 29
fe kefâ : artık yeterli, kâfidir
-
10-Yunus 30
mâ eslefet : geçmişte yaptıklarıyla (selef olan şeyler)
-
10-Yunus 31
fe se yekûlûne : o zaman diyecekler, derler
-
10-Yunus 31
fe kul : öyleyse de
-
10-Yunus 31
e fe lâ tettekûne : hâlâ, takva sahibi olmayacak mısınız
-
10-Yunus 32
fe : o halde, öyleyse, artık
-
10-Yunus 32
fe mâzâ : o halde nedir
-
10-Yunus 32
fe ennâ : artık nasıl
-
10-Yunus 33
fesekû : fasık oldular
-
10-Yunus 34
fe ennâ : öyleyse nasıl
-
10-Yunus 34
tu'fekûne : döndürülüyorsunuz
-
10-Yunus 35
e fe men : öyleyse ..... kimse mi
-
10-Yunus 35
fe mâ lekum : artık size ne oluyor
-
10-Yunus 35
keyfe : nasıl
-
10-Yunus 38
fe'tû : öyleyse getirin
-
10-Yunus 39
fanzur (fe unzur) : artık bak
-
10-Yunus 39
keyfe : nasıl
-
10-Yunus 41
fe : o zaman
-
10-Yunus 42
e fe ente : fakat, sen mi
-
10-Yunus 43
e fe ente : artık, sen mi
-
10-Yunus 46
ev neteveffeyenne-ke : veya seni vefat ettiririz
-
10-Yunus 46
fe ileynâ : böylece, sonunda ..... bizedir
-
10-Yunus 47
fe izâ câe : geldiği zaman
-
10-Yunus 49
fe lâ yeste'hırûne : artık ertelenmez
-
10-Yunus 58
fe bi zâlike : artık böylece
-
10-Yunus 58
fel yefrahû : artık ferahlasınlar, sevinsinler
-
10-Yunus 59
fe cealtum : ve de yaptınız, kıldınız
-
10-Yunus 64
huve el fevzu el azîm : o en büyük mükâfat (fevzdir)
-
10-Yunus 71
fe alâllâhi (alâ allâhi) : artık Allah'a
-
10-Yunus 71
fe ecmiû : artık, bundan sonra (toplanın) \n karar verin (icma edin)
-
10-Yunus 72
fe in : eğer
-
10-Yunus 72
fe mâ se'eltu-kum : o zaman sizden istemem
-
10-Yunus 73
fe kezzebû-hu : fakat onu yalanladılar
-
10-Yunus 73
fe necceynâ-hu : sonra biz onu kurtardık
-
10-Yunus 73
halâife : halifeler
-
10-Yunus 73
fanzur (fe unzur) : artık bak
-
10-Yunus 73
keyfe : nasıl
-
10-Yunus 74
fe câû-hum bi \n(câe) \n(câe bi) : o zaman onlara getirdiler \n: (geldi) \n: (getirdi)
-
10-Yunus 74
fe mâ kânû li yu'minû : ama inanmadılar, mü'min olmadılar
-
10-Yunus 75
festekberû (fe istekberû) : fakat kibirlendiler
-
10-Yunus 76
fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
-
10-Yunus 80
fe : bunun üzerine, böylece
-
10-Yunus 81
fe lemmâ : artık, olduğu zaman
-
10-Yunus 83
fe : bundan sonra
-
10-Yunus 84
fe aleyhi : artık ona
-
10-Yunus 85
fe kâlû : bunun üzerine dediler
-
10-Yunus 88
fe lâ yu'minû : artık mü'min olmazlar
-
10-Yunus 89
festekîmâ (fe istekîmâ) : artık ikiniz (de) (kendinizi dîne) ikame edin (Allah'a çağırmaya devam edin)
-
10-Yunus 90
fe etbea-hum : böylece onları takip etti
-
10-Yunus 92
fe el yevme : böylece bugün
-
10-Yunus 92
halfe-ke \n(li men halfe-ke) : senden sonra, senin arkanda \n: (senden sonraki nesl'e)
-
10-Yunus 93
femahtelefû (fe mâ ihtelefû) : bundan sonra ihtilâfa düşmediler
-
10-Yunus 94
fe in : bundan sonra, eğer
-
10-Yunus 94
fes'eli (fe es'eli) : o zaman onlara sor
-
10-Yunus 94
fe lâ tekûnenne : öyleyse sakın olma
-
10-Yunus 95
fe : o taktirde, böylece, yoksa
-
10-Yunus 98
fe : bundan sonra, artık
-
10-Yunus 98
fe nefea-hâ : böylece ona fayda sağladı
-
10-Yunus 99
e fe ente : öyleyse, yoksa sen mi
-
10-Yunus 102
fe hel : artık, yoksa, mi, mı
-
10-Yunus 102
fentezırû (fe intezırû) : artık bekleyin
-
10-Yunus 104
fe lâ a'budu : ibadet etmem, kulluk etmem, tapmam
-
10-Yunus 106
mâ lâ yenfeu-ke : sana fayda vermeyen şeyler
-
10-Yunus 106
fe in fealte : bundan sonra, eğer yapacak olursan, yaparsan
-
10-Yunus 106
fe inne-ke : o zaman sen mutlaka
-
10-Yunus 107
fe lâ : artık yoktur
-
10-Yunus 107
kâşife : gideren kimse (giderecek kimse)
-
10-Yunus 107
fe lâ : o taktirde yoktur
-
10-Yunus 108
fe men ihtedâ : kim hidayete erdiyse
-
10-Yunus 108
fe innemâ : o ancak
-
10-Yunus 108
fe innemâ : o ancak
-
100-Âdiyât 2
fe : sonra
-
100-Âdiyât 3
fe : sonra
-
100-Âdiyât 4
fe : sonra, böylece
-
100-Âdiyât 5
fe : sonra
-
100-Âdiyât 9
fe : artık
-
101-Kâria 4
ke el ferâşi : kelebekler, pervaneler gibi
-
101-Kâria 6
fe : artık
-
101-Kâria 7
fe : artık, işte
-
101-Kâria 8
haffet : hafif geldi
-
101-Kâria 9
fe : artık
-
102-Tekâsür 3
sevfe : yakında
-
102-Tekâsür 4
sevfe : yakında
-
105-Fil 1
keyfe : nasıl (neler)
-
105-Fil 1
feale : yaptı
-
105-Fil 5
fe : böylece
-
106-Kureyş 3
fe : artık
-
107-Mâ'ûn 2
fe : artık, oysa
-
107-Mâ'ûn 4
fe : işte
-
108-Kevser 2
fe : artık , o halde
-
11-Hûd 3
fe innî : o zaman muhakkak ki ben
-
11-Hûd 7
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
11-Hûd 8
masrûfen : çevrilecek, uzaklaştırılacak
-
11-Hûd 10
le ferihun : şımarıktır
-
11-Hûd 12
fe lealle-ke : ve belki sen
-
11-Hûd 13
fe'tû : öyleyse getirin
-
11-Hûd 14
fe : o zaman, artık
-
11-Hûd 14
fe hel : artık, öyleyse, mı
-
11-Hûd 17
e fe men : artık (o) kimse mi
-
11-Hûd 17
fe en nâru : böylece ateş
-
11-Hûd 17
fe lâ teku : öyleyse olma
-
11-Hûd 24
el ferîkayni : iki grup, iki topluluk
-
11-Hûd 24
e fe lâ tezekkerûne : hâlâ tezekkür etmez misiniz
-
11-Hûd 27
fe kâle el meleu : o zaman ileri gelenler dedi
-
11-Hûd 27
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
11-Hûd 28
fe ummiyet : gizli tutuldu (saklandı)
-
11-Hûd 30
e fe lâ tezekkerûne : hâlâ tezekkür etmez misiniz
-
11-Hûd 32
fe : öyle ki, hatta
-
11-Hûd 32
fe'ti-nâ : artık bize getir
-
11-Hûd 34
ve lâ yenfeu-kum : ve size fayda vermez
-
11-Hûd 35
fe aleyye : o zaman benim üzerimdedir, bana aittir
-
11-Hûd 36
fe lâ tebteis : üzülme, sen yeise kapılma
-
11-Hûd 38
fe in-nâ : o zaman muhakkak biz
-
11-Hûd 39
fe sevfe : artık yakında
-
11-Hûd 43
fe : böylece, o zaman
-
11-Hûd 45
fe kâle : o zaman dedi
-
11-Hûd 46
fe : artık
-
11-Hûd 49
fasbır (fe isbır) : artık sabret
-
11-Hûd 51
fetara-nî : beni yarattı
-
11-Hûd 51
e fe lâ ta'kılûne : hâlâ akıl etmez misiniz
-
11-Hûd 55
fe kîdû-nî : haydi bana tuzak kurun
-
11-Hûd 57
fe in : eğer, buna rağmen, hâlâ
-
11-Hûd 57
fe : artık
-
11-Hûd 60
keferû : inkâr ettiler
-
11-Hûd 61
fe istâgfirû-hu : artık ondan mağfiret isteyin
-
11-Hûd 63
fe men : o zaman kim
-
11-Hûd 63
fe : o halde, o zaman
-
11-Hûd 64
fe zerû-hâ : onu serbest bırakın
-
11-Hûd 64
fe ye'huze-kum : aksi halde, o taktirde sizi alır (olur)
-
11-Hûd 65
fe akarû-hâ : buna rağmen onu kestiler
-
11-Hûd 65
fe kâle : bunun üzerine dedi
-
11-Hûd 66
fe lemmâ : bundan sonra böylece, olduğu zaman
-
11-Hûd 67
fe : böylece
-
11-Hûd 68
keferû : inkâr ettiler
-
11-Hûd 69
fe mâ lebise : bunun üzerine, çok geçmedi (gecikmeden)
-
11-Hûd 70
fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
-
11-Hûd 70
hîfeten : bir korku
-
11-Hûd 71
fe dahıket : bunun üzerine güldü, gülümsedi
-
11-Hûd 71
fe beşşernâ-hâ : o zaman onu müjdeledik
-
11-Hûd 74
fe lemmâ : artık, olunca, olduğu zaman
-
11-Hûd 78
fettekullâhe (fe itteku allâhe) : artık Allah'a karşı takva sahibi olun
-
11-Hûd 81
fe esri : hemen gece çık yürü
-
11-Hûd 82
fe lemmâ : artık olduğu zaman
-
11-Hûd 88
en uhâlife-kum : size muhalefet etmek, karşı çıkmak
-
11-Hûd 91
daîfen : zayıf olan, zayıf
-
11-Hûd 93
sevfe ta'lemûne : yakında bileceksiniz
-
11-Hûd 94
fe asbahû : böylece oldular
-
11-Hûd 97
fe ittebeû : fakat, tâbî oldular
-
11-Hûd 98
fe : böylece
-
11-Hûd 101
fe : artık
-
11-Hûd 103
li men hâfe : korkan kimse için
-
11-Hûd 105
fe : artık, o zaman
-
11-Hûd 106
fe emmâ : ama, artık
-
11-Hûd 106
fe : artık
-
11-Hûd 107
fe'âlun : yapandır
-
11-Hûd 108
fe : artık, böylece
-
11-Hûd 109
fe : o zaman, böylece, artık
-
11-Hûd 110
fahtulife (fe ıhtulife) : bundan sonra ihtilâfa (anlaşmazlığa) düştüler
-
11-Hûd 112
festekim (fe istekim) : istikamet üzere ol
-
11-Hûd 113
fe temesse-kum : o zaman size dokunur
-
11-Hûd 114
tarafeyin : iki tarafında
-
11-Hûd 114
ve zulefen : ve gecenin ilk saatleri
-
11-Hûd 115
fe innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
-
11-Hûd 116
fe : o zaman, bu durumda
-
11-Hûd 116
an el fesâdi : fesat(lar)dan
-
11-Hûd 123
fa'bud-hu (fe u'bud-hu) : artık ona kul olun
-
110-Nasr 1
ve el fethu : ve fetih
-
110-Nasr 3
fe : o zaman, artık
-
113-Felâk 1
el felakı : felâk
-
12-Yusuf 5
fe yekîdû : o zaman hile yaparlar (tuzak kurarlar)
-
12-Yusuf 7
yûsufe : Yusuf
-
12-Yusuf 9
yûsufe : Yusuf'u
-
12-Yusuf 10
yûsufe : Yusuf'u
-
12-Yusuf 11
yûsufe : Yusuf
-
12-Yusuf 15
fe lemmâ : böylece, bundan sonra, olduğu zaman
-
12-Yusuf 17
yûsufe : Yusuf
-
12-Yusuf 17
fe ekele-hu : böylece, o zaman onu yedi
-
12-Yusuf 18
fe : artık bundan sonra
-
12-Yusuf 19
fe : böylece, sonra
-
12-Yusuf 19
fe adlâ : o zaman sarkıttı
-
12-Yusuf 21
en yenfea-nâ : bize fayda verir, bize faydası olur
-
12-Yusuf 21
li yûsufe : Yusuf'u
-
12-Yusuf 24
li nasrife : çevirmemiz için
-
12-Yusuf 25
ve elfeyâ : ve ikisi karşılaştılar, karşılarında (buldular)
-
12-Yusuf 26
fe sadekat : o zaman, o taktirde doğru söyledi, haklı
-
12-Yusuf 27
fe kezebet : bu durumda o (kadın) yalan söyledi
-
12-Yusuf 28
fe lemmâ : olduğu zaman
-
12-Yusuf 30
fetâhâ : onun emrinde olan (kölesi) genç delikanlı
-
12-Yusuf 30
şegafe-hâ : onun kalbine işlemiş
-
12-Yusuf 31
fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
-
12-Yusuf 31
fe lemmâ : o zaman, ..... olunca
-
12-Yusuf 32
fe zâlikunne : işte bu
-
12-Yusuf 32
fe ista'same : o zaman imtina etti, aşırı derecede, şiddetle sakındı
-
12-Yusuf 34
fe istecâbe : o zaman kabul etti, icabet etti
-
12-Yusuf 34
fe sarefe : böylece uzaklaştırdı, çevirdi
-
12-Yusuf 36
feteyâni : iki genç erkek
-
12-Yusuf 36
fevka : üstünde
-
12-Yusuf 39
muteferrikûne : ayrı ayrı, birçok (tefrik edilmiş olanlar)
-
12-Yusuf 41
fe yeskî : bundan sonra sakilik yapacak (içecek sunacak)
-
12-Yusuf 41
fe yuslebu : asılacak
-
12-Yusuf 41
fe te'kulu et tayru : sonra, böylece, kuş(lar) yiyecek
-
12-Yusuf 42
fe ensâhu : o zaman, fakat ona unutturdu
-
12-Yusuf 42
fe lebise : böylece kaldı
-
12-Yusuf 45
fe ersilû-ni : hemen beni gönderin
-
12-Yusuf 47
fe : böylece
-
12-Yusuf 47
fe zerû-hu : sonra onu (onları) bırakın
-
12-Yusuf 50
fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
-
12-Yusuf 50
fe es'el-hu : böylece, o zaman ona sor
-
12-Yusuf 51
iz râvedtunne yûsufe : Yusuf'u elde etmeye çalıştığınız zaman
-
12-Yusuf 54
fe lemmâ : olduğu zaman
-
12-Yusuf 56
li yûsufe : Yusuf'u
-
12-Yusuf 58
ihvetu yûsufe : Yusuf'un kardeşleri
-
12-Yusuf 58
fe dehalû : böylece girdiler
-
12-Yusuf 58
fe arefe-hum : hemen onları tanıdı
-
12-Yusuf 60
fe : artık, o taktirde
-
12-Yusuf 60
fe lâ : o zaman yoktur
-
12-Yusuf 63
fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
-
12-Yusuf 63
fe ersil : artık gönder
-
12-Yusuf 64
fallâhu (fe allâhu) : fakat Allah
-
12-Yusuf 65
fetehû : açtılar
-
12-Yusuf 66
fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
-
12-Yusuf 67
muteferrikatin : ayrı ayrı
-
12-Yusuf 67
fe li yetevekkeli : artık tevekkül etsinler
-
12-Yusuf 69
yûsufe : Yusuf'un
-
12-Yusuf 69
fe : artık
-
12-Yusuf 70
fe lemmâ : artık, böylece, olduğu zaman
-
12-Yusuf 74
fe : öyleyse, o taktirde
-
12-Yusuf 75
fe huve : o taktirde, artık odur (kendisidir)
-
12-Yusuf 76
fe : böylece, o zaman
-
12-Yusuf 76
li yûsufe : Yusuf için
-
12-Yusuf 76
nerfeu : yükseltiriz
-
12-Yusuf 76
ve fevka : ve üstünde
-
12-Yusuf 77
fe kad : olmuştu
-
12-Yusuf 77
fe eserre-hâ : onu saklı tuttu, gizledi
-
12-Yusuf 78
fe : artık, o sebeple, bundan dolayı
-
12-Yusuf 80
fe lemmestey'esû : artık umutlarını kestikleri zaman
-
12-Yusuf 80
mâ ferrattum : yaptığınız kusur
-
12-Yusuf 80
fî yûsufe : Yusuf için, Yusuf hakkında, Yusuf'a
-
12-Yusuf 80
fe len ebraha \n(bereha) : artık asla ayrılmam \n: (ayrıldı)
-
12-Yusuf 81
fe kûlû : böylece deyin, söyleyin
-
12-Yusuf 83
fe : artık
-
12-Yusuf 84
yâ esefâ alâ yûsufe : ey Yusuf'a olan esefim (üzüntü)
-
12-Yusuf 84
fe huve : böylece o, artık o
-
12-Yusuf 85
yûsufe : Yusuf'u
-
12-Yusuf 87
fe : artık
-
12-Yusuf 87
min yûsufe : Yusuf'tan, Yusuf'u
-
12-Yusuf 88
fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
-
12-Yusuf 88
fe evfi : tam ver
-
12-Yusuf 89
fealtum : siz yaptınız
-
12-Yusuf 89
bi yûsufe : Yusuf'a
-
12-Yusuf 90
fe innallâhe : o taktirde, muhakkak ki Allah
-
12-Yusuf 93
fe : o zaman
-
12-Yusuf 94
rîha yûsufe : Yusuf'un kokusu (esintisi, rüzgârı, rayihası)
-
12-Yusuf 94
en tufennidû-ni \n(fened) : bana bunuyor demeniz \n: (kişinin ihtiyarlıktan dolayı bunaması)
-
12-Yusuf 96
fe : böylece
-
12-Yusuf 96
fertedde : hemen geri döndü
-
12-Yusuf 98
sevfe estagfiru \n(sevfe) : yakında mağfiret isteyeceğim \n: (yakın gelecek, yakında olacak)
-
12-Yusuf 99
fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
-
12-Yusuf 99
alâ yûsufe : Yusuf'a (yanına, huzuruna)
-
12-Yusuf 100
ve refea : ve yükseltti, çıkardı
-
12-Yusuf 101
teveffe-nî : beni vefat ettir
-
12-Yusuf 107
fe : artık, bundan sonra
-
12-Yusuf 109
e fe lem yesîrû : dolaşmıyorlar mı, dolaşmazlar mı (dolaşmadılar mı)
-
12-Yusuf 109
fe yanzurû : artık baksınlar
-
12-Yusuf 109
keyfe : nasıl
-
12-Yusuf 109
e fe lâ ta'kılûne : hâlâ akıl etmiyor musunuz
-
12-Yusuf 110
fe : o zaman
-
13-Ra'd 2
refea es semavâti : gökleri yükseltti
-
13-Ra'd 3
yetefekkerûne : tefekkür ederler
-
13-Ra'd 5
fe : artık, doğrusu
-
13-Ra'd 5
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
13-Ra'd 7
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
13-Ra'd 11
yahfezûne-hu : onu korurlar, muhafaza ederler
-
13-Ra'd 11
fe lâ meredde : artık reddedecek (mani olacak kimse) yoktur
-
13-Ra'd 12
havfen : korku
-
13-Ra'd 13
min hîfeti-hi : onun korkusundan
-
13-Ra'd 13
fe yusîbu : böylece isabet ettirir
-
13-Ra'd 14
keffey-hi : avucunu
-
13-Ra'd 16
e fettehaztum : artık siz, ...mı edindiniz
-
13-Ra'd 16
fe : böylece
-
13-Ra'd 17
fe sâlet : böylece akar
-
13-Ra'd 17
fahtemele (fe ihtemele) : böylece yüklendi, götürdü, taşıdı
-
13-Ra'd 17
fe emme : ama, fakat
-
13-Ra'd 17
fe yezhebu : fakat, sonra gider
-
13-Ra'd 17
fe yemkusu : böylece durur, kalır
-
13-Ra'd 19
fe men : artık kim
-
13-Ra'd 22
ve enfekû : ve infâk ettiler
-
13-Ra'd 24
fe : artık, işte, böyle, bundan sonra
-
13-Ra'd 26
ve ferihû : ve sevinirler (ferahlanırlar)
-
13-Ra'd 27
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
13-Ra'd 31
e fe lem : hâlâ olmadı mı
-
13-Ra'd 31
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
13-Ra'd 32
fe : o zaman, fakat
-
13-Ra'd 32
keferû : inkâr ettiler
-
13-Ra'd 32
fe : artık, bundan sonra, o zaman, böylece
-
13-Ra'd 32
keyfe : nasıl
-
13-Ra'd 33
e fe men : artık kim, ...mi
-
13-Ra'd 33
keferû : inkâr ettiler
-
13-Ra'd 33
fe mâ lehu : artık onun için yoktur
-
13-Ra'd 40
ev neteveffeyenne-ke : veya seni vefat ettiririz
-
13-Ra'd 40
fe innemâ : sadece
-
13-Ra'd 42
fe lillâhi (li allâhi) : oysa Allah'a aittir
-
13-Ra'd 43
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler, kâfir olanlar
-
14-İbrahim 4
fe : artık, bundan sonra
-
14-İbrahim 7
kefertum : inkâr ettiniz
-
14-İbrahim 8
fe : o zaman
-
14-İbrahim 9
fe reddû : döndürdüler, götürdüler
-
14-İbrahim 9
kefernâ : inkâr ettik
-
14-İbrahim 10
fe'tû-nâ : öyleyse bize getirin
-
14-İbrahim 11
fel yetevekkeli : artık tevekkül etsinler
-
14-İbrahim 12
fel yetevekkeli : artık tevekkül etsinler
-
14-İbrahim 13
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
14-İbrahim 13
fe evhâ : bunun üzerine vahyetti
-
14-İbrahim 14
hâfe makâmî : makamımdan korkan
-
14-İbrahim 14
ve hâfe : ve korkan
-
14-İbrahim 18
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olanlar
-
14-İbrahim 21
fe kâle : o zaman, dediler
-
14-İbrahim 21
fe hel : artık, şu an, şimdi, mi
-
14-İbrahim 22
fe ahleftu-kum : size verdiğim sözden hilâf ettim (vaadimden döndüm)
-
14-İbrahim 22
fe istecebtum : böylece siz icabet ettiniz
-
14-İbrahim 22
fe lâ telûmû-nî : artık beni kınamayın, levmetmeyin
-
14-İbrahim 22
kefertu : inkâr ettim
-
14-İbrahim 24
keyfe : nasıl
-
14-İbrahim 24
ve fer'u-hâ : ve onun dalı
-
14-İbrahim 26
min fevkı el ardı : yerin üstünden
-
14-İbrahim 30
fe inne : artık mutlaka
-
14-İbrahim 32
fe ahrece : böylece çıkardı
-
14-İbrahim 36
fe men : artık kim
-
14-İbrahim 36
fe inne-hu : o zaman muhakkak o
-
14-İbrahim 36
fe inne-ke : o zaman muhakkak sen
-
14-İbrahim 37
fec'al (fe ic'al) : böylece kıl
-
14-İbrahim 44
fe yekûlu : o zaman der, söyler
-
14-İbrahim 45
keyfe : nasıl (neler)
-
14-İbrahim 45
fealnâ : yaptık
-
14-İbrahim 47
fe : öyleyse
-
14-İbrahim 47
muhlife : sözünde hilâf bulunan, vaadini yerine getirmeyen
-
14-İbrahim 49
el asfâdi \n(el safedu) : bukağı, kelepçeler, zincir \n: (kelepçe)
-
15-Hicr 2
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
15-Hicr 3
fe : artık, fakat
-
15-Hicr 3
sevfe : yakında olacak
-
15-Hicr 14
fetahnâ : biz açtık
-
15-Hicr 14
fe : o zaman
-
15-Hicr 18
fe : o zaman
-
15-Hicr 22
fe enzelnâ : böylece indirdik
-
15-Hicr 22
fe eskaynâ-kumû-hu : böylece onunla sizi suladık
-
15-Hicr 29
fe : artık
-
15-Hicr 29
fe : hemen
-
15-Hicr 30
fe secede : böylece secde ettiler
-
15-Hicr 34
fahruc (fe uhruc) : öyleyse hemen çık
-
15-Hicr 34
fe : artık, böylece, bu sebeple
-
15-Hicr 36
fe enzır-nî : öyleyse beni beklet, bana mühlet (zaman, süre) ver
-
15-Hicr 37
fe inne-ke : öyleyse gerçekten sen
-
15-Hicr 52
fe kâlû : o zaman dediler
-
15-Hicr 54
fe : artık, böyleyken, o halde
-
15-Hicr 55
fe lâ tekun : artık sen olma
-
15-Hicr 57
fe mâ : bundan sonra nedir
-
15-Hicr 61
fe : o zaman, böylece
-
15-Hicr 65
fe esri : hemen gece yürüyüşe çık
-
15-Hicr 68
fe lâ tefdahû-ni : artık beni mahçup etmeyin
-
15-Hicr 73
fe : böylece
-
15-Hicr 74
fe cealnâ : böylece kıldık, yaptık
-
15-Hicr 79
fentekamnâ (fe intikamnâ) : böylece intikam aldık
-
15-Hicr 81
fe : o zaman, böylece, olduğu halde, fakat
-
15-Hicr 83
fe : böylece
-
15-Hicr 84
fe : böylece, buna rağmen
-
15-Hicr 85
fasfah (fe ısfah) : artık, müsamaha göster, iyi muamele et
-
15-Hicr 92
fe : artık, böylece, bundan sonra
-
15-Hicr 94
fasda' (fe ısda') : açıkça bildir,
-
15-Hicr 95
kefeynâ-ke : biz sana kâfiyiz
-
15-Hicr 96
fe sevfe : ileride, yakında, olacak
-
15-Hicr 98
fe : böylece
-
16-Nahl 1
fe : o halde, artık
-
16-Nahl 2
fettekû-ni (fe ittekû-ni) : öyleyse, bana karşı takva sahibi olun (ruhunuzu ölmeden evvel bana ulaştırın)
-
16-Nahl 4
min nutfetin : bir damla sudan, nutfeden
-
16-Nahl 4
fe : böylece, buna rağmen
-
16-Nahl 11
yetefekkerûne : tefekkür ederler
-
16-Nahl 13
muhtelifen : muhtelif, çeşitli, çeşit çeşit
-
16-Nahl 17
fe : artık
-
16-Nahl 17
e fe lâ tezekkerûne : tezekkür etmez misiniz
-
16-Nahl 22
fellezîne (fe ellezîne) : böylece, artık, hâlâ o kimseler
-
16-Nahl 26
fe etallâhu : böylece Allah, getirdi, yıktı, harap etti
-
16-Nahl 26
fe harre : böylece çöktü
-
16-Nahl 26
min fevkı-him : üstlerinden
-
16-Nahl 28
fe : o zaman
-
16-Nahl 29
fedhulû (fe udhulû) : haydi, artık girin
-
16-Nahl 29
fe le bi'se : artık ne kötü
-
16-Nahl 33
feale : yaptı
-
16-Nahl 34
fe esâbe-hum : artık, böylece onlara isabet etti (ulaştı)
-
16-Nahl 35
feale : yaptı
-
16-Nahl 35
fe : artık
-
16-Nahl 36
fe min-hum : artık onlardan
-
16-Nahl 36
fe sîrû : bundan sonra dolaşın, gezin
-
16-Nahl 36
fanzurû (fe unzurû) : böylece bakın
-
16-Nahl 36
keyfe : nasıl
-
16-Nahl 37
fe : artık, bundan sonra, buna rağmen
-
16-Nahl 39
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler, kâfirler
-
16-Nahl 40
fe yekûnu : böylece, o hemen olur
-
16-Nahl 43
fes'elû (fe es'elû) : o zaman, o taktirde sorun
-
16-Nahl 44
yetefekkerûne : tefekkür ederler
-
16-Nahl 45
e fe emin : artık emin mi oldular
-
16-Nahl 45
en yahsife : bir yerin çöküp kaybolması
-
16-Nahl 46
fe : o zaman, böylece (ve)
-
16-Nahl 47
fe : artık, buna rağmen
-
16-Nahl 48
yetefeyyeu \n(fâe) \n(tefeyyee) : bir taraftan bir tarafa meyleder (döner) \n: (döndü) \n: (döndü, meyletti)
-
16-Nahl 50
min fevkı-him : onların (kendi) üstlerinden
-
16-Nahl 51
fe : o zaman, öyleyse
-
16-Nahl 51
ferhabûne (fe ırhabûne) : artık korkun
-
16-Nahl 52
e fe gayrallâhi (gayre allâhi) : öyleyse Allah'tan başkası mı
-
16-Nahl 53
fe : böylece, tamamen, hepsi
-
16-Nahl 53
fe : o zaman
-
16-Nahl 54
keşefe ed durra : zararı (sıkıntıları) giderdi
-
16-Nahl 54
ferîkun : bir grup
-
16-Nahl 55
fe : haydi
-
16-Nahl 55
fe sevfe : artık yakında olacak
-
16-Nahl 61
fe izâ câe : artık geldiği zaman
-
16-Nahl 62
ve tesıfu \n(vasafe) : ve söylüyor, vasıflandırıyor \n: (vasıflandırdı, niteledi)
-
16-Nahl 63
fe zeyyene : fakat süslü gösterdi, süsledi
-
16-Nahl 63
fe huve : artık o (dur)
-
16-Nahl 65
fe ahyâ : böylece diriltti, hayat verdi
-
16-Nahl 66
fersin : fers, sindirilmiş gıda, posa
-
16-Nahl 69
feslukî (fe uslukî) : böylece sülûk edin, yolculuk edin, uçun
-
16-Nahl 69
yetefekkerûne : tefekkür ederler
-
16-Nahl 71
femellezîne (fe mâ ellezîne) : o kimseler değiller
-
16-Nahl 71
fe hum : oysa, halbuki onlar
-
16-Nahl 71
e fe bi ni'meti allâhi : artık, Allah'ın ni'metini mi
-
16-Nahl 72
ve hafedeten : ve torunlar
-
16-Nahl 72
e fe bi el bâtıli : hâlâ bâtıla mı
-
16-Nahl 74
fe lâ tadribû : artık (misal) getirmeyin, yapmayın, vurgulamayın
-
16-Nahl 75
fe huve : böylece o
-
16-Nahl 82
fe : artık
-
16-Nahl 82
fe : bundan sonra
-
16-Nahl 84
keferû : inkâr ettiler
-
16-Nahl 85
fe : o zaman, artık
-
16-Nahl 85
lâ yuhaffefu : hafifletilmez
-
16-Nahl 86
fe elkav : böylece attılar
-
16-Nahl 88
keferû : inkâr ettiler, örttüler
-
16-Nahl 88
fevka el azâbi : azap üstüne
-
16-Nahl 94
fe tezille : o taktirde, o zaman kayar
-
16-Nahl 96
yenfedu : tükenir, biter
-
16-Nahl 97
fe le : o taktirde mutlaka
-
16-Nahl 98
fe : o zaman, artık
-
16-Nahl 98
fe isteız : hemen, önce sığın
-
16-Nahl 106
men kefere : kim inkâr ederse
-
16-Nahl 106
fe aleyhim : o zaman onlara, onların üstüne
-
16-Nahl 110
futinû \n(fetene) : işkenceye uğratıldılar \n: (işkence etti)
-
16-Nahl 112
fe keferet : fakat inkâr ettiler
-
16-Nahl 112
fe ezâka-hâ allâhu : bundan sonra Allah ona tattırdı
-
16-Nahl 113
fe kezzebû-hu : fakat onu yalanladılar
-
16-Nahl 113
fe ehaze-hum : bundan sonra, böylece onları yakaladı, aldı
-
16-Nahl 114
fe kulû : öyleyse yeyin
-
16-Nahl 115
fe men idturra : artık kim mecbur kalırsa, darda kalırsa
-
16-Nahl 115
fe inne allâhe : o taktirde, bu halde, muhakkak Allah
-
16-Nahl 116
tesıfu \n(vasefe) : vasıflandırır \n: (vasıflandırdı, nitelendirdi)
-
16-Nahl 120
hanîfen : hanif olarak (bir tek Allah'a inanan)
-
16-Nahl 123
hanîfen : hanif olarak (tek Allah'a inanan, yönelen)
-
16-Nahl 126
fe âkıbû : o taktirde ceza verin, cezalandırın
-
17-İsrâ 5
fe : artık böylece
-
17-İsrâ 5
fe : böylece
-
17-İsrâ 7
fe lehâ, : artık onun(dur)
-
17-İsrâ 7
fe izâ câe : geldiği zaman
-
17-İsrâ 12
fe : böylece
-
17-İsrâ 15
fe : o taktirde, öyle olunca
-
17-İsrâ 15
fe : o taktirde, öyle olunca
-
17-İsrâ 16
mutrafî-hâ \n(etrefe) : onun refah içinde olan ileri gelenleri, zenginleri \n: (her istediği verildi)
-
17-İsrâ 16
fe : böylece, buna rağmen
-
17-İsrâ 16
fesekû : fesat çıkardılar
-
17-İsrâ 16
fe : böylece, artık
-
17-İsrâ 16
fe : artık, bundan sonra, böylece
-
17-İsrâ 19
fe : o zaman, böylece
-
17-İsrâ 21
keyfe : nasıl
-
17-İsrâ 22
fe : o zaman, o taktirde
-
17-İsrâ 23
fe : o zaman
-
17-İsrâ 25
fe : o zaman, böylece
-
17-İsrâ 28
fe : böylece, o zaman
-
17-İsrâ 29
fe : böylece, sonra, o zaman
-
17-İsrâ 33
fe : o zaman
-
17-İsrâ 33
fe : artık, o taktirde, o zaman
-
17-İsrâ 39
fe tulkâ : o zaman yoksa, atılırsın
-
17-İsrâ 40
e fe asfâ-kum : size mi seçti
-
17-İsrâ 48
keyfe : nasıl
-
17-İsrâ 48
fe : böylece
-
17-İsrâ 48
fe lâ yestetîûne : artık güç yetiremezler, güçleri yetmez
-
17-İsrâ 51
fe se yekûlûne : o zaman derler
-
17-İsrâ 51
fetara-kum : sizi yarattı
-
17-İsrâ 51
fe se yungıdûne \n(angada) : o zaman sallayacaklar \n: (salladı)
-
17-İsrâ 52
fe testecîbûne : o zaman, hemen icabet edeceksiniz
-
17-İsrâ 56
fe : o zaman, oysa, halbuki
-
17-İsrâ 56
keşfe : giderdi, kaldırdı
-
17-İsrâ 59
fe zalemû : sonra zulmettiler
-
17-İsrâ 59
tahvîfen : korkutucu olarak
-
17-İsrâ 60
fe mâ yezîdu-hum : artık onların arttırmıyor
-
17-İsrâ 61
fe : o zaman
-
17-İsrâ 63
fe men : artık kim
-
17-İsrâ 63
fe : o zaman, artık
-
17-İsrâ 67
fe lemmâ : böylece, olduğu zaman, olunca
-
17-İsrâ 68
e fe emintum : bundan sonra emin mi oldunuz
-
17-İsrâ 68
en yahsife : yere geçirmesi
-
17-İsrâ 69
fe : o zaman, artık
-
17-İsrâ 69
kâsıfen : kasıp kavuran, şiddetle deviren (kasırga)
-
17-İsrâ 69
fe : o zaman, artık
-
17-İsrâ 69
bi-mâ kefertum : inkâr etmenizden dolayı
-
17-İsrâ 71
fe : o zaman
-
17-İsrâ 71
fe ulâike : o zaman işte onlar
-
17-İsrâ 71
fetîlen : hurma çekirdeğindeki küçük iplik (zerre kadar)
-
17-İsrâ 72
fe huve : artık o
-
17-İsrâ 76
hilâfe-ke : senden sonra, senin arkandan
-
17-İsrâ 78
el fecri : fecr vakti, günün ilk aydınlanmaya başladığı vakit
-
17-İsrâ 78
el fecri : fecr vakti, günün ilk aydınlanmaya başladığı vakit
-
17-İsrâ 79
fe tehecced : ve teheccüde kalk, teheccüd namazı kıl
-
17-İsrâ 84
fe : o zaman, böylece
-
17-İsrâ 89
fe : o zaman, öyleyse, buna rağmen
-
17-İsrâ 91
fe tufeccire : böylece akıtırsın, fışkırtırsın
-
17-İsrâ 92
kisefen : parça parça
-
17-İsrâ 97
fe huve : artık, o zaman, o taktirde o
-
17-İsrâ 97
fe len tecide : o zaman bulamazsın
-
17-İsrâ 98
keferû : inkâr ettiler
-
17-İsrâ 99
fe ebâ : buna rağmen direttiler, dayattılar
-
17-İsrâ 101
fes'el (fe es'el) : o zaman artık sor
-
17-İsrâ 101
fe : o zaman
-
17-İsrâ 103
fe : o zaman, böylece, bundan sonra
-
17-İsrâ 103
fe : böylece, bunun üzerine
-
17-İsrâ 104
fe : o zaman, böylece
-
17-İsrâ 104
lefîfen : beraber, birarada (biraraya)
-
17-İsrâ 110
fe : böylece, hepsi
-
18-Kehf 6
fe lealle-ke : bundan sonra, o zaman belki sen, neredeyse sen
-
18-Kehf 6
esefen : üzüntü (ile), esefle, esef ederek
-
18-Kehf 10
fe kâlû : o zaman dediler
-
18-Kehf 11
fe : o zaman, böylece, böylelikle
-
18-Kehf 14
fe : böylece, o zaman
-
18-Kehf 15
fe men : o zaman kim
-
18-Kehf 16
fe'vû (fe evû) : artık, o halde, sığının
-
18-Kehf 16
mirfekan : yardımcı olarak, arkadaş, destek olarak
-
18-Kehf 17
fecvetin : geniş yer, mağaranın içindeki geniş boşluk
-
18-Kehf 17
fe : böylece
-
18-Kehf 17
fe len tecide : artık bulamazsın
-
18-Kehf 19
feb'asû : bundan sonra gönderin
-
18-Kehf 19
fe li yanzur : böylece baksın
-
18-Kehf 19
fel ye'tikum (fe li ye'tikum) : böylece getirsin
-
18-Kehf 21
fe kâlûbnû (fe kâlû ubnû) : öyleyse 'inşa edin' dediler
-
18-Kehf 22
fe lâ tumâri : artık tartışma
-
18-Kehf 22
ve lâ testefti \n(fetva) : ve soru sorma (açıklama isteme) \n: (açıklama, hüküm verme, fetva verme)
-
18-Kehf 28
agfelnâ : gâfil bıraktık
-
18-Kehf 29
fe men şâe : bundan sonra dileyen kimse
-
18-Kehf 29
fe li yu'min : artık inansın
-
18-Kehf 29
fe li yekfur : artık inkâr etsin
-
18-Kehf 29
murtefekan : arkadaş, dost, destek, yardım
-
18-Kehf 31
murtefekan : arkadaş, dost, yardımcı, destek
-
18-Kehf 32
ve hafefnâ-humâ : ve ikisini kuşattık
-
18-Kehf 33
ve feccernâ : ve fışkırttık, çıkardık, akıttık
-
18-Kehf 34
fe : böylece, artık
-
18-Kehf 34
neferen : fertler bakımından
-
18-Kehf 37
e keferte : sen inkâr mı ettin
-
18-Kehf 37
summe min nutfetin : sonra bir nutfeden (bir damla sudan)
-
18-Kehf 40
fe : böylece, artık
-
18-Kehf 40
fe : böylece
-
18-Kehf 41
fe len testetîa : artık asla senin gücün yetmez, sen muktedir olamazsın
-
18-Kehf 42
fe asbeha : böylece oldu
-
18-Kehf 42
keffey-hi : avuçlarını (ellerini)
-
18-Kehf 42
mâ enfeka : harcadığı, sarfettiği şeyler (emek, para)
-
18-Kehf 45
fe asbeha : böylece, sonra da oldu
-
18-Kehf 47
fe lem nugâdir : böylece bırakmayız
-
18-Kehf 48
saffen : saf saf, sıra halinde
-
18-Kehf 49
fe tere : o zaman görürsün
-
18-Kehf 50
fe secedû : hemen secde ettiler
-
18-Kehf 50
fe feseka : böylece fıska düştü, itaat etmedi, isyan etti
-
18-Kehf 50
e fe tettehızûne-hu : hâlâ onu ediniyor musunuz
-
18-Kehf 52
fe : o zaman, böylece
-
18-Kehf 52
fe : o zaman, fakat
-
18-Kehf 53
fe : o zaman, artık, böylece
-
18-Kehf 53
masrifen \n(serefa) : uzaklaşacak yer, kaçış yolu \n: (çevirdi, uzaklaştı)
-
18-Kehf 56
ellezîne keferû : kâfir olanlar
-
18-Kehf 57
fe : o zaman, öyleyse
-
18-Kehf 57
fe len yehtedû : bundan sonra asla hidayete eremezler
-
18-Kehf 60
li fetâ-hu : gence, genç arkadaşına
-
18-Kehf 61
fe lemmâ : böylece olduğu zaman
-
18-Kehf 61
fettehaze (fe ittehaze) : o zaman edindi
-
18-Kehf 62
fe : böylece, bundan sonra
-
18-Kehf 62
li fetâ-hu : genç arkadaşına
-
18-Kehf 62
min seferi-nâ : seferimizden, yolculuğumuzdan (dolayı, sebebiyle)
-
18-Kehf 63
fe in-nî : o zaman gerçekten ben
-
18-Kehf 64
ferteddâ : o zaman döndüler
-
18-Kehf 65
fe vecedâ : böylece (ikisi) buldular
-
18-Kehf 68
ve keyfe : ve nasıl
-
18-Kehf 70
fe : o taktirde
-
18-Kehf 70
fe lâ tes'el-nî : bana soru sorma
-
18-Kehf 71
fentalakâ (fe intalakâ) : böylece (ikisi) gittiler
-
18-Kehf 74
fe : böylece
-
18-Kehf 74
fe : o zaman
-
18-Kehf 76
fe : öyleyse, o zaman, artık
-
18-Kehf 77
fentalekâ hattâ izâ : böylece ikisi yola çıktılar
-
18-Kehf 77
fe ebev : fakat çekindiler
-
18-Kehf 77
fe : fakat, böylece
-
18-Kehf 77
fe ekâme-hu : o zaman onu ikâme etti, düzeltti
-
18-Kehf 79
fe kânet : o zaman oldu, idi
-
18-Kehf 79
fe : böylece, bu sebeple
-
18-Kehf 80
fe : o zaman, böylece
-
18-Kehf 80
fe : bundan dolayı, böylece
-
18-Kehf 81
fe erednâ : böylece diledik, istedik
-
18-Kehf 82
fe kâne : böylece idi
-
18-Kehf 82
fe erâde : bu sebeple diledi, istedi
-
18-Kehf 82
ve mâ fealtu-hu : ve onu ben yapmadım
-
18-Kehf 85
fe etbea : böylece tâbî oldu
-
18-Kehf 87
fe sevfe nuazzibu-hu : o taktirde ona azap edeceğiz
-
18-Kehf 87
fe yuazzibu-hu : o zaman onu azaplandırır
-
18-Kehf 88
fe lehu : o zaman onun için, onun
-
18-Kehf 94
fe : bu yüzden, bu sebeple
-
18-Kehf 95
fe : öyleyse, şimdi
-
18-Kehf 96
beyne es sadafeyni : iki dağın arası
-
18-Kehf 97
femestâû (fe ma istetaû) : böylece, artık güçleri yetmez
-
18-Kehf 98
fe : öyleyse, o zaman, ama
-
18-Kehf 99
fe : artık, o zaman
-
18-Kehf 102
fe hasibe : yoksa zannettiler
-
18-Kehf 102
ellezîne keferû : kâfirler, inkâr eden kimseler
-
18-Kehf 105
keferû : inkâr ettiler, örttüler
-
18-Kehf 105
fe habitat : o zaman, böylece boşa gitti, heba oldu
-
18-Kehf 105
fe lâ nukîmu : bu sebeple ikame etmeyeceğiz, yapmayacağız
-
18-Kehf 106
keferû : inkâr ettiler, örttüler
-
18-Kehf 109
kable en tenfede : bitmesinden (tükenmesinden) önce, bitmeden
-
18-Kehf 110
fe men : artık kim
-
18-Kehf 110
fe li ya'mel : o zaman amel etsin, yapsın
-
19-Meryem 5
fe : artık, bundan sonra, bu sebeple
-
19-Meryem 11
fe : böylece, bundan sonra
-
19-Meryem 11
fe : böylece
-
19-Meryem 17
fettehazet (fe ittehazet) : sonra da edindi, yaptı
-
19-Meryem 17
fe : o zaman
-
19-Meryem 17
fe : böylece, artık
-
19-Meryem 22
fe : böylece
-
19-Meryem 22
fentebezet (fe intebezet) : sonra çekildi
-
19-Meryem 23
fe : böylece, sonra
-
19-Meryem 24
fe : böylece, o zaman
-
19-Meryem 26
fe : böylece, artık
-
19-Meryem 26
fe immâ : fakat, eğer, ama
-
19-Meryem 26
fe : o zaman
-
19-Meryem 26
fe len ukellime : bu sebeple asla konuşmayacağım
-
19-Meryem 27
fe : böylece
-
19-Meryem 27
feriyyen : acayip, çirkin, kötü
-
19-Meryem 29
fe : böylece, bunun üzerine
-
19-Meryem 29
keyfe : nasıl
-
19-Meryem 35
fe innemâ : o taktirde sadece
-
19-Meryem 35
fe : böylece, o zaman, hemen
-
19-Meryem 36
fa'budûhu (fe u'budû-hu) : ona kul olun
-
19-Meryem 37
fahtelefe (fe ihtelefe) : ayrılığa düştüler, ihtilâf ettiler
-
19-Meryem 37
fe : o zaman
-
19-Meryem 37
li ellezîne keferû : inkâr edenlere, kâfir olanlara
-
19-Meryem 43
fettebi'nî (fe ittebi'-nî) : bundan sonra, öyleyse bana tâbî ol
-
19-Meryem 45
fe : böylece, o zaman, o durumda
-
19-Meryem 49
fe : böylece
-
19-Meryem 59
fe : böylece, bundan sonra
-
19-Meryem 59
halefe : arkasından geldi
-
19-Meryem 59
fe sevfe : artık yakında
-
19-Meryem 60
fe : o zaman, böylece
-
19-Meryem 64
ve mâ halfe-nâ : ve arkamızdakiler
-
19-Meryem 66
le sevfe : mutlaka olacak
-
19-Meryem 68
fe : böylece, o zaman
-
19-Meryem 73
keferû : inkâr edenler, kâfir olanlar
-
19-Meryem 73
el ferîkayni : iki fırka, iki grup
-
19-Meryem 75
fe el yemdud : böylece mühlet verir, (zamanı) uzatır
-
19-Meryem 75
fe : böylece
-
19-Meryem 77
e fe raeyte : sen gördün mü
-
19-Meryem 77
ellezî kefere : inkâr eden kimseleri
-
19-Meryem 80
ferden : fert olarak (tek başına, hiçbir şeysiz)
-
19-Meryem 84
fe : böylece, o zaman, artık
-
19-Meryem 95
ferden : fert fert, tek başına, ferdî olarak
-
19-Meryem 97
fe : öyleyse, o zaman
-
2-Bakara 6
keferû : inkâr ettiler
-
2-Bakara 10
fe : o zaman, böylece
-
2-Bakara 13
es sufehâu : sefihler, akılsızlar
-
2-Bakara 13
es sufehâu : sefihler, akılsızlar
-
2-Bakara 16
fe : fakat, o taktirde, o zaman
-
2-Bakara 17
fe : böylece
-
2-Bakara 18
fe hum : artık onlar
-
2-Bakara 22
fe : o zaman, böylece
-
2-Bakara 22
fe : o zaman, artık
-
2-Bakara 23
fe'tû (fe u'tû) : o zaman, öyleyse getirin
-
2-Bakara 24
fe : o zaman, öyleyse, fakat
-
2-Bakara 24
fettekû (fe ittekû) : o zaman, öyleyse sakının
-
2-Bakara 26
fe : fakat, hatta
-
2-Bakara 26
fevka-hâ : onun üstünde
-
2-Bakara 26
fe emmâ : fakat, ama, ise
-
2-Bakara 26
fe : artık, bundan sonra, böylece
-
2-Bakara 26
keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
-
2-Bakara 26
fe : o zaman, böylece
-
2-Bakara 28
keyfe : nasıl
-
2-Bakara 28
fe : sonra
-
2-Bakara 29
fe : böylece, sonra
-
2-Bakara 30
halîfeten : halife
-
2-Bakara 31
fe : o zaman, öyleyse, haydi
-
2-Bakara 33
fe lemmâ : olunca, olduğu zaman
-
2-Bakara 34
fe : o zaman, hemen
-
2-Bakara 35
fe : o zaman, o taktirde, aksi halde, yoksa
-
2-Bakara 36
fe : o zaman, fakat
-
2-Bakara 36
fe : artık, böylece
-
2-Bakara 37
fe : o zaman, sonra
-
2-Bakara 37
fe tâbe aleyhi : böylece onun tövbesini kabul etti
-
2-Bakara 38
fe : o zaman
-
2-Bakara 38
fe men : o zaman kim
-
2-Bakara 38
fe lâ havfun : artık korku yoktur
-
2-Bakara 39
keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
-
2-Bakara 40
fe : o zaman, böylece, artık
-
2-Bakara 41
fe : artık, o halde
-
2-Bakara 44
e fe lâ ta'kılûne : o halde, hâlâ akıl etmiyor musunuz
-
2-Bakara 50
fe : o zaman, böylece
-
2-Bakara 52
afevnâ : biz affettik
-
2-Bakara 54
fe tûbû : artık, hemen tövbe edin
-
2-Bakara 54
fe uktulû : o zaman, o halde, artık öldürün
-
2-Bakara 54
fe : böylece
-
2-Bakara 55
fe : o zaman, bunun üzerine
-
2-Bakara 58
fe : artık, böylece
-
2-Bakara 59
fe : o zaman, fakat, sonra
-
2-Bakara 59
fe : o zaman, bunun üzerine
-
2-Bakara 60
fe : o zaman, böylece
-
2-Bakara 60
fe : o zaman, böylece
-
2-Bakara 60
infeceret : fışkırdı
-
2-Bakara 61
fe ud'u : öyleyse, artık dua et
-
2-Bakara 61
fe : o zaman, böylece, öyle ise
-
2-Bakara 62
fe : artık, böylece
-
2-Bakara 63
fevka-kum : sizin üstünüze
-
2-Bakara 64
fe : işte, artık, böylece
-
2-Bakara 65
fe : artık, böylece, bunun üzerine
-
2-Bakara 66
fe : artık, böylece
-
2-Bakara 66
halfe-hâ : onun arkasında
-
2-Bakara 68
fe : artık, böylece
-
2-Bakara 71
fe : böylece, bunun üzerine
-
2-Bakara 72
feddâre'tum (fe eddâre'tum) : sonra da başınızdan savdınız,
-
2-Bakara 73
fe kulnâ : o zaman biz dedik
-
2-Bakara 74
fe : artık, öyle ki
-
2-Bakara 74
yetefecceru : çıkar, fışkırır (kaynar)
-
2-Bakara 74
fe : o zaman, böylece
-
2-Bakara 75
e fe tatmeûne : umuyor musunuz
-
2-Bakara 75
ferîkun : bir fırka, bir grup
-
2-Bakara 76
feteha : açtı
-
2-Bakara 76
e fe lâ ta'kılûne : hâlâ akıl etmiyor musunuz
-
2-Bakara 79
fe : artık
-
2-Bakara 79
fe : artık
-
2-Bakara 80
fe : o zaman
-
2-Bakara 80
len yuhlife : asla değiştirilmez
-
2-Bakara 81
fe : artık
-
2-Bakara 85
ferîkan min-kum : sizden bir grup
-
2-Bakara 85
e fe tu'minûne : o halde îmân mı ediyorsunuz
-
2-Bakara 85
fe mâ cezâu : artık cezası değil
-
2-Bakara 86
fe : o zaman
-
2-Bakara 86
lâ yuhaffefu : hafifletilmez
-
2-Bakara 87
ve kaffeynâ : ve arkasından gönderdik, ardarda, ara vermeden
-
2-Bakara 87
e fe : öyle mi, öyle ki
-
2-Bakara 87
fe ferîkan : böylece bir grup, bir kısmı
-
2-Bakara 87
ve ferikan : ve bir grup, bazıları
-
2-Bakara 88
fe : o zaman, bu yüzden
-
2-Bakara 89
keferû : kâfirler
-
2-Bakara 89
fe : sonra da, buna rağmen
-
2-Bakara 89
keferû : inkâr ettiler
-
2-Bakara 89
fe : böylece, bu sebeple, bu yüzden
-
2-Bakara 90
fe bâû : böylece uğradılar
-
2-Bakara 91
fe lime : o zaman niçin
-
2-Bakara 93
fevka-kum : sizin üstünüz
-
2-Bakara 94
fe temennevû : o zaman temenni edin
-
2-Bakara 96
elfe senetin : bin sene
-
2-Bakara 97
fe : artık
-
2-Bakara 98
fe innallâhe (inne allâhe) : o zaman hiç şüphesiz Allah
-
2-Bakara 100
ferîkun : fırka, kısım, zümre 7 - min-hum
-
2-Bakara 101
ferîkun : bir fırka, bir zümre, bir kısım
-
2-Bakara 102
ve mâ kefere : ve inkâr etmedi, örtmedi, kâfir olmadı
-
2-Bakara 102
keferû : inkâr ettiler, örttüler, kâfir oldular
-
2-Bakara 102
fe : o zaman, öyleyse, o halde
-
2-Bakara 102
fe : o zaman, bundan sonra, fakat
-
2-Bakara 102
yuferrikûne : ayırıyorlar, ayırırlar
-
2-Bakara 102
ve lâ yenfeu-hum : ve onlara fayda veren şeyler
-
2-Bakara 105
ellezîne keferû : inkâr edenler
-
2-Bakara 108
fe : artık, böylece, bu sebeple
-
2-Bakara 109
fa'fû (fe a'fû) : o zaman affedin
-
2-Bakara 109
ve asfehû : ve hoşgörün
-
2-Bakara 112
fe : artık, o zaman
-
2-Bakara 113
fe : o zaman, böylece
-
2-Bakara 115
fe : artık
-
2-Bakara 115
fe : o zaman, artık
-
2-Bakara 117
fe : o zaman
-
2-Bakara 117
fe : o zaman, böylece
-
2-Bakara 121
fe ulâike hum el hâsirûne : işte
-
2-Bakara 123
ve lâ tenfeu-hâ : ve ona menfeat, fayda vermeyecek,
-
2-Bakara 124
fe : o zaman
-
2-Bakara 126
kefere : örttü, inkâr etti
-
2-Bakara 126
fe : böylece, o taktirde
-
2-Bakara 127
yerfeu : yükseltir
-
2-Bakara 130
istafeynâ-hu : biz onu seçtik
-
2-Bakara 132
fe : o halde, öyleyse, artık
-
2-Bakara 135
hanîfen : hanîf olarak, tek Allah'a inanarak
-
2-Bakara 136
lâ nuferriku : fark gözetmeyiz, ayırım yapmayız 19 - beyne
-
2-Bakara 137
fe : o zaman, o taktirde
-
2-Bakara 137
fe kad : o zaman, böylece olmuştu
-
2-Bakara 137
fe : artık, o zaman, o taktirde
-
2-Bakara 137
fe : o zaman, o taktirde
-
2-Bakara 142
es sufehâu : sefihler, kendini bilmeyenler
-
2-Bakara 144
fe le nuvelliye enne-ke : artık seni mutlaka çevireceğiz
-
2-Bakara 144
fe velli : bundan sonra çevirin
-
2-Bakara 144
fe vellû : öyleyse çevirin
-
2-Bakara 146
ferîkan : bir fırka, bir grup
-
2-Bakara 147
fe : artık, bundan sonra
-
2-Bakara 148
fe : o zaman, artık
-
2-Bakara 149
fe : o zaman
-
2-Bakara 150
fe : o zaman
-
2-Bakara 150
fe : o zaman, hemen
-
2-Bakara 150
fe : artık, o zaman
-
2-Bakara 152
fe : o halde, öyle ise
-
2-Bakara 158
fe : artık
-
2-Bakara 158
fe : o zaman, o taktirde
-
2-Bakara 158
en yettavvefe : tavaf etmek
-
2-Bakara 158
fe : o zaman, o taktirde
-
2-Bakara 160
fe : o zaman, o taktirde
-
2-Bakara 161
keferû : gizlediler, küfrettiler
-
2-Bakara 162
lâ yuhaffefu : hafifletilmez
-
2-Bakara 164
yenfeu : fayda verir
-
2-Bakara 164
fe ahyâ bi-hi : böylece onunla hayat verdı, diriltti
-
2-Bakara 167
fe : o zaman
-
2-Bakara 170
elfeynâ : biz bulduk
-
2-Bakara 171
keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
-
2-Bakara 171
fe : artık, bu yüzden
-
2-Bakara 173
fe men : artık, fakat, ama kim
-
2-Bakara 173
fe lâ isme : o taktirde günah yoktur
-
2-Bakara 178
fe men : fakat, o taktirde, artık, o zaman kim
-
2-Bakara 178
fe : fakat, o taktirde, artık, o zaman
-
2-Bakara 178
fe men : fakat, o taktirde, artık, o zaman kim
-
2-Bakara 178
fe lehu : o taktirde, o zaman onun için (vardır)
-
2-Bakara 181
fe men : o zaman, artık, o taktirde kim
-
2-Bakara 181
fe : o zaman, artık, o taktirde
-
2-Bakara 182
fe : fakat, artık
-
2-Bakara 182
hâfe : korktu
-
2-Bakara 182
cenefen : haktan uzaklaşarak
-
2-Bakara 182
fe : artık, böylece, bu sebeple
-
2-Bakara 182
fe : o zaman, o taktirde, bu durumda
-
2-Bakara 184
fe men : fakat kim
-
2-Bakara 184
ev alâ seferin : veya seferde, yolculukta
-
2-Bakara 184
fe : o zaman, o taktirde
-
2-Bakara 184
fe men : artık kim
-
2-Bakara 184
fe : işte
-
2-Bakara 185
fe : o zaman, artık
-
2-Bakara 185
fel yesumhu (fe li yesum-hu) : o zaman onu oruçlu geçirsin
-
2-Bakara 185
ev alâ seferin : veya seferde, yolculukta
-
2-Bakara 185
fe : o zaman, o taktirde
-
2-Bakara 186
fe innî : o zaman muhakkak ki ben
-
2-Bakara 186
fe : artık, o halde
-
2-Bakara 187
er refesu : (cinsel arzu ile ) yaklaşmak
-
2-Bakara 187
fe : o zaman, bunun üzerine
-
2-Bakara 187
fe : artık, bundan sonra
-
2-Bakara 187
min el fecri : fecr (seher) vaktinde
-
2-Bakara 187
fe : o zaman, artık
-
2-Bakara 188
ferîkan : bir kısım
-
2-Bakara 191
fe : artık, bundan sonra, fakat
-
2-Bakara 191
fe uktulû-hum : o zaman, o taktirde, onları öldürün
-
2-Bakara 192
fe : artık, bundan sonra
-
2-Bakara 192
fe : artık, o taktirde
-
2-Bakara 193
fe : artık, bundan sonra
-
2-Bakara 193
fe : o zaman
-
2-Bakara 194
fe men : o zaman, o halde kim ise
-
2-Bakara 194
fe i'tedû : o zaman, saldırın
-
2-Bakara 196
fe in : fakat eğer
-
2-Bakara 196
fe : o zaman, o taktirde
-
2-Bakara 196
fe men : fakat kim
-
2-Bakara 196
fe fidyetun : o zaman, bu durumda fidye (gerekir)
-
2-Bakara 196
fe izâ emin-tum : artık emin olduğunuz zaman
-
2-Bakara 196
fe men : o taktirde, o zaman kim
-
2-Bakara 196
fe : o taktirde, o zaman
-
2-Bakara 196
fe : artık, fakat
-
2-Bakara 196
fe : o zaman, artık
-
2-Bakara 197
fe : o zaman, işte
-
2-Bakara 197
fe : o zaman, artık
-
2-Bakara 197
lâ refese : yanaşmak yoktur
-
2-Bakara 197
fe : o zaman, fakat
-
2-Bakara 198
fe : o zaman, artık
-
2-Bakara 198
fe uzkurû : o zaman zikredin
-
2-Bakara 200
fe : o zaman, böylece
-
2-Bakara 200
fe uzkurû : artık zikredin, anın
-
2-Bakara 200
fe : fakat
-
2-Bakara 203
fe : fakat, artık, bundan sonra
-
2-Bakara 203
fe : fakat, artık, bundan sonra
-
2-Bakara 203
fe : artık, bundan sonra, o taktirde
-
2-Bakara 205
el fesâda : fesat, bozgunculuk
-
2-Bakara 206
fe : o zaman, o taktirde
-
2-Bakara 208
kâffeten : topluca, hepiniz
-
2-Bakara 209
fe : o zaman, o taktirde, fakat, hâlâ
-
2-Bakara 209
fe : o zaman, öyleyse, o taktirde
-
2-Bakara 211
fe : artık, bundan sonra, o taktirde
-
2-Bakara 212
keferû : inkâr ettiler
-
2-Bakara 212
fevka-hum : onların üstünde (onlardan üstün)
-
2-Bakara 213
fe : o zaman, sonra
-
2-Bakara 213
ve mâ ıhtelefe : ve ihtilâf ettikleri, ayrılığa düştükleri şey
-
2-Bakara 213
fe : o zaman, bu sebeple
-
2-Bakara 215
fe : işte o
-
2-Bakara 215
fe inne allâhe : o taktirde muhakkak ki Allah
-
2-Bakara 217
fe yemut : o zaman, o taktirde ölür
-
2-Bakara 217
fe ulâike : o zaman, böylece, bu sebeple işte onlar
-
2-Bakara 219
tetefekkerûne : tefekkür edersiniz, düşünürsünüz
-
2-Bakara 220
fe : artık, o zaman
-
2-Bakara 222
fa'tezilû (fe ı'tezilû) : o taktirde, bu yüzden uzak durun
-
2-Bakara 222
fe : öyle olunca, (öyle) ise, artık, o zaman
-
2-Bakara 222
fe : öyle olunca, (öyle) ise, artık, o zaman,
-
2-Bakara 223
fe : o zaman, artık, o halde
-
2-Bakara 226
fe : fakat, o zaman, o taktirde
-
2-Bakara 226
fe : fakat, o zaman, o taktirde
-
2-Bakara 227
fe : o zaman, artık
-
2-Bakara 229
fe : artık, bundan sonra
-
2-Bakara 229
fe : o zaman, bu durumda, o taktirde
-
2-Bakara 229
fe : o zaman, bu durumda
-
2-Bakara 229
fe : o zaman, artık
-
2-Bakara 229
fe : o zaman, işte
-
2-Bakara 230
fe : o zaman, o taktirde, bundan sonra
-
2-Bakara 230
fe : artık
-
2-Bakara 230
fe : o zaman, o taktirde
-
2-Bakara 230
fe : o zaman, o taktirde
-
2-Bakara 231
fe : o zaman, sonra, artık
-
2-Bakara 231
fe emsikû-hunne : artık onları tutun, alıkoyun
-
2-Bakara 231
fe : o zaman, sonra, artık, o taktirde
-
2-Bakara 232
fe : o zaman, sonra, artık
-
2-Bakara 232
fe : o zaman, sonra, artık
-
2-Bakara 233
fe : fakat, o taktirde, artık
-
2-Bakara 233
fe : fakat, o taktirde, artık
-
2-Bakara 233
fe : fakat, o taktirde, artık
-
2-Bakara 234
yuteveffevne : vefat ettirilirler, ölürler
-
2-Bakara 234
fe : böylece, artık
-
2-Bakara 234
fe : o zaman, böylece, artık
-
2-Bakara 234
fealne : yaptılar
-
2-Bakara 235
ma'rûfen : marufla, örf ve adete uygun olarak
-
2-Bakara 235
fe : artık
-
2-Bakara 237
fe : o zaman, o taktirde
-
2-Bakara 239
fe : fakat
-
2-Bakara 239
fe : artık, o zaman
-
2-Bakara 239
fe izâ emintum : artık, nihayet emniyette olduğunuz
-
2-Bakara 239
fe : artık
-
2-Bakara 240
yuteveffevne : vefat ettirilir
-
2-Bakara 240
fe : artık, buna rağmen
-
2-Bakara 240
fe : artık, o zaman
-
2-Bakara 240
fî mâ fealne : yaptıkları şeylerde
-
2-Bakara 243
fe : o zaman, halbuki, oysa
-
2-Bakara 245
fe : artık, o taktirde
-
2-Bakara 245
yudâife-hu : o artırılır, o ödenir, verilir
-
2-Bakara 245
ed'âfen : kat kat
-
2-Bakara 246
fe lemmâ : artık, fakat ..... olduğu zaman
-
2-Bakara 249
fe lemmâ : böylece olduğu zaman
-
2-Bakara 249
fesale : ayrıldı
-
2-Bakara 249
fe : artık, bundan sonra , o taktirde
-
2-Bakara 249
fe : artık, bundan sonra, o taktirde
-
2-Bakara 249
fe : artık, bundan sonra, o taktirde
-
2-Bakara 249
men igterafe : avuçlayan kimse
-
2-Bakara 249
gurfeten : bir avuç
-
2-Bakara 249
fe : artık, bundan sonra, o taktirde, fakat
-
2-Bakara 249
fe : bundan sonra, fakat, nitekim
-
2-Bakara 251
fe : böylece, sonra, nihayet
-
2-Bakara 251
fesedeti : fesat çıktı
-
2-Bakara 253
ve rafea : ve yükseltti
-
2-Bakara 253
fe min-hum : artık onlardan, o zaman onlardan
-
2-Bakara 253
men kefere : kimi inkâr etti
-
2-Bakara 255
yeşfeu : şefaat eder
-
2-Bakara 255
ve mâ halfe-hum : ve onların arkalarında olan şeyler
-
2-Bakara 256
fe : o zaman, böylece, artık
-
2-Bakara 256
fe : o zaman, böylece, artık
-
2-Bakara 257
keferû : inkâr ettiler
-
2-Bakara 258
fe : öyleyse, işte
-
2-Bakara 258
fe'ti bi-hâ : o zaman, öyleyse, haydi onu getir
-
2-Bakara 258
fe : o zaman
-
2-Bakara 258
kefere : inkâr etti
-
2-Bakara 259
fe emâte-hu allâhu : bunun üzerine Allah onu öldürdü
-
2-Bakara 259
fenzur (fe unzur) : o zaman, hemen, haydi bak
-
2-Bakara 259
keyfe : nasıl
-
2-Bakara 259
fe lemmâ : artık, böylece, olunca
-
2-Bakara 260
keyfe : nasıl
-
2-Bakara 260
fe : o zaman, öyleyse
-
2-Bakara 260
fe : böylece, sonra
-
2-Bakara 262
mâ enfekû : infâk ettikleri şey, verdikleri şey
-
2-Bakara 264
fe meselu-hu : o zaman, işte onun durumu 17 - ke meseli
-
2-Bakara 264
fe : sonra, öyle ki
-
2-Bakara 264
fe : o zaman, böylece
-
2-Bakara 265
fe âtet : o zaman verdi
-
2-Bakara 265
dı'feyni : iki kat
-
2-Bakara 265
fe : o zaman, fakat, hatta
-
2-Bakara 265
fe tallun : hatta çiselese bile
-
2-Bakara 266
fe esâbe-hâ : sonra da ona isabet etti
-
2-Bakara 266
fe ıhterakat : böylece yaktı
-
2-Bakara 266
tetefekkerûne : düşünürsünüz, tefekkür edersiniz
-
2-Bakara 269
fe : o zaman, o taktirde, böylece
-
2-Bakara 270
fe : o zaman, o taktirde
-
2-Bakara 271
fe : o zaman, o taktirde, işte
-
2-Bakara 271
fe : artık
-
2-Bakara 272
fe : o zaman, işte o
-
2-Bakara 272
yuveffe : vefa edilir, ödenir, karşılığı tam verilir
-
2-Bakara 273
ilhâfen : rahatsız ederek, zorla, ısrarla
-
2-Bakara 273
fe : o taktirde
-
2-Bakara 274
fe : o zaman, o taktirde, işte
-
2-Bakara 275
fe : o zaman, artık, bundan sonra
-
2-Bakara 275
fe : o zaman, böylece, artık
-
2-Bakara 275
fe : o taktirde
-
2-Bakara 275
mâ selefe : geçen şey, geçmişte olan
-
2-Bakara 275
fe ulâike : işte onlar
-
2-Bakara 279
fe : o zaman, o taktirde, bundan sonra
-
2-Bakara 279
fe'zenû (fe izenû) : o taktirde bilin
-
2-Bakara 279
fe : o zaman, artık, o taktirde
-
2-Bakara 280
fe : o taktirde, o halde
-
2-Bakara 282
fektubûhu (fe uktubû-hu) : o zaman, olunca onu yazın
-
2-Bakara 282
felyektub (fe li yektub) : böylece, aynı şekilde yazsın
-
2-Bakara 282
fe : artık, fakat
-
2-Bakara 282
daîfen : küçük, güçsüz
-
2-Bakara 282
felyumlil (fe li yumlil) : o zaman, o taktirde yazdırsın
-
2-Bakara 282
fe in lem yekûnâ : fakat bulunmuyorsa, bulunamıyorsa
-
2-Bakara 282
fe : o zaman, o taktirde
-
2-Bakara 282
fe : o taktirde, o zaman
-
2-Bakara 282
fe : o taktirde, o zaman
-
2-Bakara 282
fe : o zaman, o taktirde, bundan sonra
-
2-Bakara 283
alâ seferin : seferde, yolculukta
-
2-Bakara 283
fe rihânun : o zaman, o taktirde rehinler
-
2-Bakara 283
fe in emine : emin olduğunuz taktirde
-
2-Bakara 283
felyueddi (fe li yueddi) : böylece, o halde ödesin
-
2-Bakara 283
fe : o zaman, o taktirde
-
2-Bakara 284
fe : o zaman, o taktirde, artık
-
2-Bakara 285
lâ nuferriku : fark gözetmeyiz, ayırmayız
-
2-Bakara 286
fe : artık
-
20-Tâ-Hâ 7
fe : o taktirde, o zaman da
-
20-Tâ-Hâ 10
fe : böylece, o zaman
-
20-Tâ-Hâ 11
fe lemmâ : böylece, olduğu zaman
-
20-Tâ-Hâ 12
fehla' : artık, şimdi çıkar
-
20-Tâ-Hâ 13
festemi' (fe istemi') : öyleyse dinle
-
20-Tâ-Hâ 14
fa'budnî (fe a'bud-nî) : öyleyse bana kul ol
-
20-Tâ-Hâ 16
fe : öyleyse
-
20-Tâ-Hâ 16
fe : sonra, böylece, o taktirde
-
20-Tâ-Hâ 20
fe : böylece
-
20-Tâ-Hâ 20
fe : o zaman
-
20-Tâ-Hâ 39
enıkzifî-hi (en ikzıfî-hi) \n(kazefe) : onu koymasını \n: (bıraktı, koydu)
-
20-Tâ-Hâ 39
fakzifî-hi (fe ikzıfî-hi) : sonra onu bırak
-
20-Tâ-Hâ 39
felyulkı-hi (fe li yulki-hi) : böylece onu çıkarsın, atsın
-
20-Tâ-Hâ 40
fe : böylece, o zaman
-
20-Tâ-Hâ 40
fe : böylece
-
20-Tâ-Hâ 40
fe : böylece, bundan sonra
-
20-Tâ-Hâ 40
ve fetennâ-ke : ve seni imtihan ettik
-
20-Tâ-Hâ 40
fe lebiste : böylece kaldın
-
20-Tâ-Hâ 44
fe : o zaman
-
20-Tâ-Hâ 47
fe'tiyâ-hu : o halde (ikiniz) ona gidin
-
20-Tâ-Hâ 47
fe : o zaman, öyleyse, böylece
-
20-Tâ-Hâ 47
fe : artık
-
20-Tâ-Hâ 49
fe : o zaman, böylece
-
20-Tâ-Hâ 51
fe : o zaman, böylece, öyleyse
-
20-Tâ-Hâ 53
fe : böylece, bundan sonra
-
20-Tâ-Hâ 56
fe : böylece, buna rağmen
-
20-Tâ-Hâ 58
fe : artık, böylece, öyleyse
-
20-Tâ-Hâ 58
fec'al (fe ic'al) : bundan sonra yap, tayin et
-
20-Tâ-Hâ 60
fe : böylece, öyleyse
-
20-Tâ-Hâ 60
fe : artık, böylece
-
20-Tâ-Hâ 61
fe : o zaman, yoksa, bu sebeple
-
20-Tâ-Hâ 62
fe : böylece, artık
-
20-Tâ-Hâ 64
fe : böylece, artık
-
20-Tâ-Hâ 64
saffen : saf saf, sırayla
-
20-Tâ-Hâ 66
fe : öyleyse, artık
-
20-Tâ-Hâ 67
fe : öyleyse, artık, bu yüzden
-
20-Tâ-Hâ 67
hîfeten : bir korku
-
20-Tâ-Hâ 70
fe : böylece, bunun üzerine
-
20-Tâ-Hâ 71
fe : artık, öyleyse
-
20-Tâ-Hâ 72
fakdi (fe ikdi) : artık yap
-
20-Tâ-Hâ 74
fe : öyleyse, artık, bundan sonra
-
20-Tâ-Hâ 75
fe : böylece, artık
-
20-Tâ-Hâ 77
fadrib (fe ıdrib) : sonra vur
-
20-Tâ-Hâ 78
fe : öyleyse, böylece
-
20-Tâ-Hâ 78
fe : böylece
-
20-Tâ-Hâ 81
fe : artık, bundan sonra, aksi halde
-
20-Tâ-Hâ 81
fe : artık, bundan sonra
-
20-Tâ-Hâ 85
fe : böylece, artık
-
20-Tâ-Hâ 85
fetennâ : imtihan ettik
-
20-Tâ-Hâ 86
fe : o zaman, böylece
-
20-Tâ-Hâ 86
esifen : üzüntülü olarak, üzülerek
-
20-Tâ-Hâ 86
e fe tâle : buna rağmen (süre) uzun mu
-
20-Tâ-Hâ 86
fe : artık, bu sebeple
-
20-Tâ-Hâ 87
fe : böylece, bu yüzden
-
20-Tâ-Hâ 87
fe : o zaman, sonra
-
20-Tâ-Hâ 88
fe : böylece
-
20-Tâ-Hâ 88
fe : o zaman, böylece
-
20-Tâ-Hâ 88
fe : artık, fakat
-
20-Tâ-Hâ 89
e fe lâ yerevne : hâlâ görmüyorlar mı
-
20-Tâ-Hâ 90
fettebiûnî (fe ittebiû-nî) : artık bana tâbî olun
-
20-Tâ-Hâ 91
âkifîne \n(akefe) : kendini vakfeden, tüm vaktini veren, bağlanan \n: (kendini vakfetti, tüm vaktini verdi, bağlandı)
-
20-Tâ-Hâ 93
e fe asayte : yoksa asi mi oldun
-
20-Tâ-Hâ 94
ferrak-te : sen ayrılık çıkardın
-
20-Tâ-Hâ 95
fe : o zaman
-
20-Tâ-Hâ 96
fe : o zaman, böylece
-
20-Tâ-Hâ 96
fe : sonra
-
20-Tâ-Hâ 97
fezheb (fe izheb) : artık git
-
20-Tâ-Hâ 97
fe : o zaman, artık
-
20-Tâ-Hâ 97
len tuhlefe-hu : asla hilâf olunmayacak
-
20-Tâ-Hâ 97
âkifen : kendini vakfeden, bağlı olan, düşkün (tutkun) olan
-
20-Tâ-Hâ 97
le nensifenne-hu \n(nensife enne-hu) : onu mutlaka, elbette savuracağız, toz haline getirip atacağız
-
20-Tâ-Hâ 97
nesfen : toz haline getirerek, savurarak
-
20-Tâ-Hâ 100
fe : o zaman, artık
-
20-Tâ-Hâ 102
yunfehu : üfürülür
-
20-Tâ-Hâ 103
yetehâfetûne : gizlice konuşacaklar
-
20-Tâ-Hâ 105
fe kul : o zaman, de
-
20-Tâ-Hâ 105
nesfen : savurarak
-
20-Tâ-Hâ 106
fe : o zaman, böylece
-
20-Tâ-Hâ 106
safsafen : boş, dümdüz
-
20-Tâ-Hâ 108
fe : o zaman, artık
-
20-Tâ-Hâ 110
ve mâ halfe-hum : ve onların arkasındakileri
-
20-Tâ-Hâ 112
fe : artık
-
20-Tâ-Hâ 114
fe : işte
-
20-Tâ-Hâ 115
fe : fakat, ancak
-
20-Tâ-Hâ 116
fe : o zaman, hemen
-
20-Tâ-Hâ 117
fe : artık, bunun üzerine
-
20-Tâ-Hâ 117
fe : artık, sonra
-
20-Tâ-Hâ 117
fe : artık, o zaman
-
20-Tâ-Hâ 120
fe : artık, öyleyse
-
20-Tâ-Hâ 121
fe : artık, böylece, bunun üzerine
-
20-Tâ-Hâ 121
fe : böylece, artık, o zaman
-
20-Tâ-Hâ 121
fe : artık, böylece
-
20-Tâ-Hâ 122
fe : artık, böylece, bundan sonra
-
20-Tâ-Hâ 123
fe : artık, bundan sonra
-
20-Tâ-Hâ 123
fe : o zaman, artık
-
20-Tâ-Hâ 123
fe : artık
-
20-Tâ-Hâ 124
fe : artık, o zaman, o taktirde
-
20-Tâ-Hâ 126
fe : fakat
-
20-Tâ-Hâ 127
men esrefe : kim israf ederse, israf eden kimse
-
20-Tâ-Hâ 128
e fe lem yehdi : hâlâ hidayete ermedi mi
-
20-Tâ-Hâ 130
fasbir (fe ısbir) : artık sabret
-
20-Tâ-Hâ 130
fe : artık, böylece
-
20-Tâ-Hâ 130
ve etrâfen nehâri : ve gündüz zamanı, gün boyunca, günün etrafında
-
20-Tâ-Hâ 134
fe : böylece, artık
-
20-Tâ-Hâ 135
fe : böylece, öyleyse
-
20-Tâ-Hâ 135
fe : o zaman, artık
-
21-Enbiyâ 3
fe : öyleyse, yoksa
-
21-Enbiyâ 5
fel ye'tinâ bi (fe li ye'ti-nâ bi) : o zaman, öyleyse bize getirsin
-
21-Enbiyâ 6
e fe hum : o zaman, öyleyse onlar mı
-
21-Enbiyâ 7
fes'elû (fe es'elû) : o zaman sorun
-
21-Enbiyâ 9
fe enceynâ-hum : böylece onları kurtardık
-
21-Enbiyâ 10
e fe lâ ta'kılûne : hâlâ akıl etmez misiniz
-
21-Enbiyâ 12
fe lemmâ : olduğu zaman
-
21-Enbiyâ 15
fe mâ zâlet : böylece bitmedi (devam etti)
-
21-Enbiyâ 18
fe yedmegu-hu : o zaman onu mahveder
-
21-Enbiyâ 18
fe izâ : böylece o zaman
-
21-Enbiyâ 22
le fesedetâ : ikisi fesada uğradı
-
21-Enbiyâ 22
fe : oysa, halbuki
-
21-Enbiyâ 24
fe hum : böylece onlar
-
21-Enbiyâ 25
fa'budûni (fe a'budû-ni) : öyleyse, o zaman bana kul
-
21-Enbiyâ 28
halfe-hum : onların arkası
-
21-Enbiyâ 28
ve lâ yeşfeûne : ve şefaat etmezler
-
21-Enbiyâ 29
fe zâlike : işte o zaman
-
21-Enbiyâ 30
keferû : inkâr ettiler
-
21-Enbiyâ 30
fe fetaknâ-huma : sonra biz ikisini ayırdık
-
21-Enbiyâ 30
e fe lâ yu'minûne : hâlâ inanmazlar mı
-
21-Enbiyâ 32
sakfen : tavan
-
21-Enbiyâ 33
felekin : yörünge, felek
-
21-Enbiyâ 34
fe : böylece, öyleyse
-
21-Enbiyâ 34
fe : böylece
-
21-Enbiyâ 36
keferû : inkâr ettiler
-
21-Enbiyâ 37
fe : böylece, artık
-
21-Enbiyâ 39
keferû : inkâr ettiler
-
21-Enbiyâ 39
lâ yekuffûne \n(keffe) : gidermez, zararını önlemez, men etmez \n: (men etti, önledi, tehlikeyi giderdi)
-
21-Enbiyâ 40
fe : böylece
-
21-Enbiyâ 40
fe : artık, böylece
-
21-Enbiyâ 41
fe : artık, fakat, böylece
-
21-Enbiyâ 44
e fe lâ yerevne : artık, hâlâ görmüyorlar mı
-
21-Enbiyâ 44
e fe hum : öyleyse, hâlâ onlar mı
-
21-Enbiyâ 47
fe : böylece, artık
-
21-Enbiyâ 50
e fe entum : öyleyse siz misiniz
-
21-Enbiyâ 52
âkifûne (akefe) : devamlı ibadet edenler (devamlı ibadet etti)
-
21-Enbiyâ 58
fe ceale-hum : böylece onları kıldı (yaptı)
-
21-Enbiyâ 59
feale : yaptı
-
21-Enbiyâ 60
feten : genç, delikanlı
-
21-Enbiyâ 61
fe'tû (fe a'tû) : öyleyse getirin
-
21-Enbiyâ 62
fealte : sen yaptın
-
21-Enbiyâ 63
feale-hu : onu o yaptı
-
21-Enbiyâ 63
fes'elûhum (fe es'elû-hum) : haydi onlara sorun
-
21-Enbiyâ 64
fe receû : o zaman döndüler
-
21-Enbiyâ 64
fe kâlû : böylece dediler
-
21-Enbiyâ 66
e fe : hâlâ mı
-
21-Enbiyâ 66
lâ yenfeu-kum : size faydası olmaz
-
21-Enbiyâ 67
e fe lâ ta'kılûne : hâlâ akıl etmiyor musunuz
-
21-Enbiyâ 70
fe ceal-nâ : böylece yaptık, fakat kıldık
-
21-Enbiyâ 76
festeceb-nâ (fe istecebnâ) : böylece, bunun üzerine icabet ettik
-
21-Enbiyâ 76
fe : o zaman, böylece
-
21-Enbiyâ 77
fe : o zaman, böylece
-
21-Enbiyâ 78
iz nefeşet : hayvanlar geceleyin (çobansız olarak) yayılmıştı
-
21-Enbiyâ 79
fe : böylece, artık
-
21-Enbiyâ 79
fehhemnâ-hâ \n(fehime) : biz bunu, ona anlattık, öğrettik (anlamasını sağladık) \n: (anladı)
-
21-Enbiyâ 80
fe : artık, öyleyse, buna rağmen
-
21-Enbiyâ 81
âsıfeten : fırtına
-
21-Enbiyâ 84
festeceb-nâ (fe istecebnâ) : bunun üzerine icabet ettik
-
21-Enbiyâ 84
fe : böylece
-
21-Enbiyâ 87
fe : böylece
-
21-Enbiyâ 87
fe : o zaman, böylece
-
21-Enbiyâ 88
festeceb-nâ (fe istecebnâ) : böylece icabet ettik
-
21-Enbiyâ 89
ferden : fert olarak, tek, yalnız
-
21-Enbiyâ 90
festeceb-nâ (fe istecebnâ) : ve bunun üzerine icabet ettik
-
21-Enbiyâ 91
ferce-hâ : onun ırzı, ırzını
-
21-Enbiyâ 91
fe nefah-nâ : o zaman biz üfledik
-
21-Enbiyâ 92
fa'budûni (fe a'budû-ni) : öyleyse (o zaman) bana kul olun
-
21-Enbiyâ 94
fe men : o halde kim
-
21-Enbiyâ 94
fe lâ kufrâne : bundan sonra örtülmez, yok olmaz
-
21-Enbiyâ 97
fe : o zaman
-
21-Enbiyâ 97
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olanlar
-
21-Enbiyâ 103
el feze : korku, dehşet
-
21-Enbiyâ 108
fe : o zaman, öyleyse
-
21-Enbiyâ 109
fe in : o zaman, bundan sonra eğer
-
21-Enbiyâ 109
fe kul : o zaman de
-
22-Hac 4
fe : böylece, o zaman
-
22-Hac 5
fe : o zaman, oysa
-
22-Hac 5
min nutfetin : nutfeden, bir damla sudan
-
22-Hac 5
fe : böylece, fakat
-
22-Hac 11
fe : o zaman, böylece
-
22-Hac 12
lâ yenfeu-hu : ona yarar, fayda vermez
-
22-Hac 15
felyemdud (fe li yemdud) : böylece, o zaman uzatsın
-
22-Hac 15
felyenzur (fe li yenzur) : o zaman baksın
-
22-Hac 18
fe : böylece
-
22-Hac 19
fe ellezîne : o kimseler ki
-
22-Hac 19
keferû : inkâr ettiler
-
22-Hac 19
min fevkı : üstünden
-
22-Hac 25
keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
-
22-Hac 27
feccin : dağ yolu
-
22-Hac 28
fe : artık, böylece
-
22-Hac 29
tefese-hum : kirlerini
-
22-Hac 30
fe : böylece, artık
-
22-Hac 30
fe ictenibû : artık, bundan sonra içtinap edin, kaçının
-
22-Hac 31
fe : o zaman
-
22-Hac 31
fe : böylece
-
22-Hac 32
fe : böylece, o zaman
-
22-Hac 34
fe : böylece, artık
-
22-Hac 34
fe : artık, böylece
-
22-Hac 36
fezkurûsmallâhi : öyleyse Allah'ın adını zikredin
-
22-Hac 36
savâffe : saf halinde duranlar
-
22-Hac 36
fe : artık, o zaman, öyleyse
-
22-Hac 36
fe : artık, o zaman, öyleyse
-
22-Hac 42
fe : o zaman
-
22-Hac 44
fe emleytu : o zaman mühlet verdim
-
22-Hac 44
fe : o zaman, o taktirde
-
22-Hac 44
keyfe kane : nasıl oldu
-
22-Hac 45
fe ke eyyin : böylece niceleri gibi
-
22-Hac 45
fe hiye : artık o
-
22-Hac 46
e fe lem yesîrû : dolaşmadılar mı (dolaşmıyorlar mı, gezmiyorlar mı)
-
22-Hac 46
fe tekûne : o zaman olur
-
22-Hac 46
fe inne-hâ : fakat o
-
22-Hac 47
ve len yuhlife allâhu : ve Allah asla dönmez (mutlaka yerine getirir)
-
22-Hac 50
fe : o zaman,
-
22-Hac 52
fe yensehu allâhu : o zaman Allah kaldırır, iptal eder, nesheder
-
22-Hac 54
fe yu'minû : böylece îmân ederler
-
22-Hac 54
fe tuhbite \n(ahbete) : böylece ihbat eder, mutmain olur \n: (huşû duydu, mutmain oldu)
-
22-Hac 55
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
22-Hac 56
fe : o zaman
-
22-Hac 57
keferû : inkâr ettiler
-
22-Hac 57
fe : böylece
-
22-Hac 63
fe tusbihu : böylece olur
-
22-Hac 67
fe lâ yunâziunne-ke : öyleyse seninle niza etmesinler, çekişmesinler
-
22-Hac 68
fe kulillâhu (kul allâhu) : o taktirde de ki Allah
-
22-Hac 72
ellezîne keferû : inkâr edenler
-
22-Hac 72
e fe unebbiu-kum : o zaman size haber vereyim mi
-
22-Hac 72
ellezîne keferû : inkâr edenler
-
22-Hac 73
festemiû (fe istemiû) : haydi, öyleyse dinleyin (işitin)
-
22-Hac 76
ve mâ halfe-hum : ve onların arkalarındaki şeyi
-
22-Hac 78
fe ekîmû es salâte : o halde namazı ikame edin
-
22-Hac 78
fe ni'me el mevlâ : öyleyse ne güzel dost
-
23-Mü'minûn 6
fe inne-hum : o taktirde muhakkak onlar
-
23-Mü'minûn 7
fe menibtegâ (men ibtegâ) : artık kim isterse
-
23-Mü'minûn 7
fe ulâike : o taktirde işte onlar
-
23-Mü'minûn 13
nutfeten : nutfe, damla
-
23-Mü'minûn 14
en nutfete : bir nutfe, bir damla
-
23-Mü'minûn 14
fe halaknâ : sonra yarattık
-
23-Mü'minûn 14
fe halaknâ : sonra yarattık
-
23-Mü'minûn 14
fe kesevnâ : sonra giydirdik (üzerini kapladık)
-
23-Mü'minûn 14
fe : öyleyse, işte böyle
-
23-Mü'minûn 17
fevka-kum : sizin üzerinizde
-
23-Mü'minûn 18
fe : böylece
-
23-Mü'minûn 19
fe : böylelikle, böylece
-
23-Mü'minûn 19
fevâki-hu : onun meyveleri
-
23-Mü'minûn 23
fe : böylece
-
23-Mü'minûn 23
e fe lâ tettekûne : hâlâ takva sahibi olmayacak mısınız (Allah'a ulaşmayı dilemeyecek misiniz)
-
23-Mü'minûn 24
fe kâle : böylece, bunun üzerine dedi
-
23-Mü'minûn 24
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olanlar
-
23-Mü'minûn 25
fe : o zaman, öyleyse, o halde
-
23-Mü'minûn 27
fe : o zaman, böylece
-
23-Mü'minûn 27
fe : böylece
-
23-Mü'minûn 27
fesluk (fe usluk) : hemen koy
-
23-Mü'minûn 28
fe izesteveyte : bindiğin zaman
-
23-Mü'minûn 28
fe kul : o zaman de
-
23-Mü'minûn 32
fe ersel-nâ : o zaman, böylece biz gönderdik
-
23-Mü'minûn 32
e fe lâ tettekûne : hâlâ takva sahibi olmayacak mısınız
-
23-Mü'minûn 33
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olan kimseler, kâfirler
-
23-Mü'minûn 41
fe ehazet-hum : Böylece onları aldı (yakaladı)
-
23-Mü'minûn 41
fe cealnâ-hum : o zaman onları kıldık
-
23-Mü'minûn 41
fe bu'den : artık uzak olsun
-
23-Mü'minûn 44
fe : artık, böylece, bundan sonra
-
23-Mü'minûn 44
fe : artık, böylece
-
23-Mü'minûn 46
festekberû (fe istekberû) : böylece, fakat büyüklendiler
-
23-Mü'minûn 47
fe : artık, böylece, sonra
-
23-Mü'minûn 48
fe : artık, böylece
-
23-Mü'minûn 48
fe : artık, böylece
-
23-Mü'minûn 52
fettekûni (fe ittekû-ni) : artık bana karşı takva sahibi olun
-
23-Mü'minûn 53
fe : artık, böylece, fakat
-
23-Mü'minûn 53
ferihûne : ferahlananlar
-
23-Mü'minûn 54
fe : artık, böylece
-
23-Mü'minûn 66
fe : o zaman
-
23-Mü'minûn 68
e fe lem yeddebberû : hâlâ düşünmüyorlar mı, düşünmediler mi
-
23-Mü'minûn 69
fe : o zaman
-
23-Mü'minûn 71
le fesedeti : mutlaka fesada uğrardı
-
23-Mü'minûn 71
fe : o zaman, fakat
-
23-Mü'minûn 72
fe : o zaman
-
23-Mü'minûn 76
fe : o zaman, fakat
-
23-Mü'minûn 77
izâ fetahnâ : açtığımız zaman
-
23-Mü'minûn 80
fe : hâlâ
-
23-Mü'minûn 85
fe lâ tezekkerûne : hâlâ tezekkür etmezsiniz
-
23-Mü'minûn 87
fe lâ tettekûne : hâlâ takva sahibi olmayacaksınız
-
23-Mü'minûn 89
fe : o zaman, öyleyse
-
23-Mü'minûn 92
fe teâlâ : işte o çok yüce
-
23-Mü'minûn 94
fe : o zaman, öyleyse
-
23-Mü'minûn 101
fe izâ : o zaman
-
23-Mü'minûn 101
fe : artık
-
23-Mü'minûn 102
fe : o zaman
-
23-Mü'minûn 102
fe : o zaman
-
23-Mü'minûn 103
haffet : hafif geldi
-
23-Mü'minûn 103
fe : o zaman
-
23-Mü'minûn 104
telfehu : (ateş yüzünü) yalar, çarpar
-
23-Mü'minûn 105
fe : böylece, öyleyse
-
23-Mü'minûn 107
fe : artık, böylece, bundan sonra
-
23-Mü'minûn 107
fe : böylece, o zaman
-
23-Mü'minûn 109
ferîkun : topluluk, grup
-
23-Mü'minûn 109
fagfir (fe ığfir) : artık mağfiret et
-
23-Mü'minûn 110
fettehaztumû-hum : böylece onları edindiniz
-
23-Mü'minûn 113
fes'eli (fe is'el) : öyleyse, o zaman sor
-
23-Mü'minûn 115
fe : öyleyse, artık
-
23-Mü'minûn 116
fe : öyleyse, artık
-
23-Mü'minûn 117
fe : artık
-
24-Nûr 2
feclidû (fe iclidû) : o zaman, o takdirde vurun
-
24-Nûr 2
ra'fetun : şefkat, merhamet
-
24-Nûr 2
tâifetun : bir taife, bir grup
-
24-Nûr 4
feclidûhum (fe iclidû-hum) : o zaman, o taktirde onlara celde vurun
-
24-Nûr 5
fe : o zaman, o taktirde
-
24-Nûr 6
fe : o zaman
-
24-Nûr 13
fe : öyleyse
-
24-Nûr 13
fe ulâike : o zaman işte onlar
-
24-Nûr 21
fe : o zaman, o taktirde
-
24-Nûr 22
vel yasfehû (ve li yasfehû) : ve vazgeçsinler, hoş görsünler
-
24-Nûr 28
fe in : artık, o zaman eğer
-
24-Nûr 28
fe : o zaman
-
24-Nûr 28
ferciû (fe irciû) : o zaman dönün
-
24-Nûr 30
ve yahfezû : ve muhafaza etsinler, korusunlar
-
24-Nûr 33
fe : böylece, o zaman, o taktirde
-
24-Nûr 33
feteyâti-kum : genç cariyeleriniz
-
24-Nûr 33
fe : böylece, o taktirde
-
24-Nûr 36
en turfea : yükseltilmesine, yüceltilmesine
-
24-Nûr 39
vellezîne keferû : ve kâfirler
-
24-Nûr 39
feveffâhu (fe veffâ-hu) : böylece ona tam olarak ödedi
-
24-Nûr 40
min fevkı-hi : onun üstünden
-
24-Nûr 40
min fevkı-hi : onun üstünden
-
24-Nûr 40
fevka : üzerinde, üstünde
-
24-Nûr 40
fe : artık
-
24-Nûr 43
fe tera : böylece görürsün
-
24-Nûr 43
fe yusîbu : böylece isabet ettirir
-
24-Nûr 45
fe : o zaman, böylece
-
24-Nûr 47
ferîkun : bir grup, bir kısım
-
24-Nûr 48
ferîkun : bir grup, bir kısım
-
24-Nûr 50
en yehîfallâhu (yehîfe allâhu) : Allah'ın taraf tutması
-
24-Nûr 52
fe : böylece, o taktirde
-
24-Nûr 53
ma'rûfetun : bilinen, taktir edilen
-
24-Nûr 54
fe in : o zaman eğer
-
24-Nûr 54
fe innemâ : o zaman sadece, yalnız
-
24-Nûr 55
le yestahlifenne-hum : onları mutlaka halife tayin edecek
-
24-Nûr 55
kemestahlefellezîne (kemâ istahlefe ellezîne) : halife tayin ettiğimiz kimseler gibi
-
24-Nûr 55
kefere : örttü, inkâr etti
-
24-Nûr 55
fe ulâike : işte onlar
-
24-Nûr 57
ellezîne keferû : inkâr edenleri
-
24-Nûr 58
el fecri : fecr, sabah
-
24-Nûr 59
fe li yeste'zinû : o zaman izin istesinler
-
24-Nûr 60
fe : böylece, artık
-
24-Nûr 61
fe : böylece, o zaman
-
24-Nûr 61
fe : böylece
-
24-Nûr 62
fe : öyleyse
-
24-Nûr 62
fe'zen (fe izen) : o zaman izin ver
-
24-Nûr 63
fel yahzeri (fe li yahzeri) : o zaman sakınsınlar, çekinsinler
-
24-Nûr 64
fe yunebbiu-hum : o zaman onlara haber verecek
-
25-Furkan 2
fe : o zaman, sonra
-
25-Furkan 4
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
25-Furkan 4
fe : o zaman, böylece
-
25-Furkan 5
fe : böylece
-
25-Furkan 7
fe : o zaman, böylece
-
25-Furkan 9
keyfe : nasıl
-
25-Furkan 9
fe : artık, böylece
-
25-Furkan 9
fe : artık, böylece
-
25-Furkan 17
fe : böylece, sonra
-
25-Furkan 19
fe kad : ve böylece oldu, olmuştu
-
25-Furkan 19
fe : artık
-
25-Furkan 23
fe : böylece
-
25-Furkan 32
ellezîne keferû : kâfir olanlar
-
25-Furkan 36
fe : o zaman, bundan sonra
-
25-Furkan 36
fe : o zaman, böylece, sonra da
-
25-Furkan 40
e fe lem yekûnû : öyle olmadı mı, hâlâ olmadı mı
-
25-Furkan 42
ve sevfe ya'lemûne : ve bilecekler
-
25-Furkan 43
e fe ente : (o zaman, öyleyse), yoksa sen mi
-
25-Furkan 45
keyfe : nasıl
-
25-Furkan 50
fe : artık, böylece
-
25-Furkan 52
fe : artık
-
25-Furkan 54
fe : böylece
-
25-Furkan 55
lâ yenfeu-hum : onlar fayda vermez
-
25-Furkan 59
fe : o zaman, öyleyse
-
25-Furkan 62
hılfeten : karşılıklı ardarda, birbirini takip eden
-
25-Furkan 67
enfekû : infâk ettiler
-
25-Furkan 70
fe : böylece, o taktirde
-
25-Furkan 71
fe : böylece, o taktirde
-
25-Furkan 75
el gurfete : oda, yüksek yer, yüksek makam
-
25-Furkan 77
fe : fakat, oysa
-
25-Furkan 77
fe : fakat
-
25-Furkan 77
sevfe yekûnu : olacak
-
26-Şuarâ 4
fe : böylece, artık
-
26-Şuarâ 6
fe : böylece
-
26-Şuarâ 6
fe : böylece, bundan sonra, fakat
-
26-Şuarâ 13
fe : böylece, bu nedenle
-
26-Şuarâ 14
fe : artık, böylece
-
26-Şuarâ 15
fe ezhebâ : haydi ikiniz gidin
-
26-Şuarâ 16
fe'tiyâ (fe i'tiyâ) : artık (ikiniz) gidin
-
26-Şuarâ 16
fe : böylece, ve de
-
26-Şuarâ 19
ve fealte : ve sen yaptın
-
26-Şuarâ 19
fealte : sen yaptın
-
26-Şuarâ 20
fealtu-hâ : onu yaptım
-
26-Şuarâ 21
fe ferartu : o zaman kaçtım
-
26-Şuarâ 21
fe : sonra, fakat
-
26-Şuarâ 31
fe'ti : öyleyse getir
-
26-Şuarâ 32
fe : o zaman, bunun üzerine
-
26-Şuarâ 32
fe izâ : o zaman, böylece
-
26-Şuarâ 33
fe izâ : o zaman, böylece
-
26-Şuarâ 35
fe : bu taktirde
-
26-Şuarâ 38
fe : işte o zaman, böylece
-
26-Şuarâ 41
fe : artık, böylece
-
26-Şuarâ 44
fe : artık, böylece
-
26-Şuarâ 45
fe : böylece, sonra
-
26-Şuarâ 45
fe : böylece, o zaman
-
26-Şuarâ 46
fe : o zaman, hemen
-
26-Şuarâ 49
fe : artık, öyleyse
-
26-Şuarâ 49
sevfe : yakında
-
26-Şuarâ 53
fe : artık, böylece, bunun üzerine
-
26-Şuarâ 57
fe : artık, böylece
-
26-Şuarâ 60
fe : artık, böylece
-
26-Şuarâ 61
fe lemmâ : olduğu zaman
-
26-Şuarâ 63
fe : o zaman
-
26-Şuarâ 63
fenfeleka (fe infeleka) : hemen (infilâk etti) yarıldı, ayrıldı
-
26-Şuarâ 63
fe : o zaman, böylece, bundan sonra
-
26-Şuarâ 71
fe : böylece
-
26-Şuarâ 73
yenfeûne-kum : size fayda veriyorlar
-
26-Şuarâ 75
e fe raeytum : öyleyse siz gördünüz mü
-
26-Şuarâ 77
fe : o zaman
-
26-Şuarâ 78
fe huve : ve o
-
26-Şuarâ 80
fe : o zaman
-
26-Şuarâ 90
ve uzlifeti : ve yaklaştırıldı
-
26-Şuarâ 94
fe : artık, böylece
-
26-Şuarâ 100
fe : artık, öyleyse
-
26-Şuarâ 102
fe lev enne : keşke olsaydı
-
26-Şuarâ 102
fe : o zaman
-
26-Şuarâ 108
fe : artık, öyleyse
-
26-Şuarâ 110
fe : artık, öyleyse
-
26-Şuarâ 118
feftah (fe iftah) : artık, bu durumda aç
-
26-Şuarâ 118
fethan : fethederek, açarak
-
26-Şuarâ 119
fe : böylece
-
26-Şuarâ 126
fe : artık, öyleyse
-
26-Şuarâ 131
fe : artık, öyleyse
-
26-Şuarâ 139
fe : artık, böylece
-
26-Şuarâ 139
fe : artık, böylece, bu sebeple
-
26-Şuarâ 144
fe : artık, öyleyse
-
26-Şuarâ 150
fe : artık, öyleyse
-
26-Şuarâ 154
fe'ti : öyleyse getir
-
26-Şuarâ 156
fe : o zaman, öyleyse
-
26-Şuarâ 157
fe : artık, öyleyse, buna rağmen
-
26-Şuarâ 157
fe : böylece, sonra
-
26-Şuarâ 158
fe : artık, böylece
-
26-Şuarâ 163
fe : artık, öyleyse
-
26-Şuarâ 170
fe : böylece, bunun üzerine
-
26-Şuarâ 173
fe sâe : ne kötüdür
-
26-Şuarâ 179
fe : artık, öyleyse
-
26-Şuarâ 187
fe : öyleyse
-
26-Şuarâ 187
kisefen : bir parça
-
26-Şuarâ 189
fe : böylece
-
26-Şuarâ 189
fe : böylece, bunun üzerine
-
26-Şuarâ 199
fe : böylece
-
26-Şuarâ 202
fe : böylece
-
26-Şuarâ 203
fe : o zaman
-
26-Şuarâ 204
fe : öyleyse, yoksa
-
26-Şuarâ 205
fe : öyleyse, böylece, işte
-
26-Şuarâ 213
fe : artık, öyleyse
-
26-Şuarâ 213
fe : öyleyse, o taktirde
-
26-Şuarâ 216
fe : fakat, o taktirde
-
26-Şuarâ 216
fe : o taktirde, o zaman
-
27-Neml 4
fe : böylece
-
27-Neml 8
fe : artık, böylece
-
27-Neml 10
fe : böylece, bunun üzerine, o zaman
-
27-Neml 11
fe innî : o zaman muhakkak ben
-
27-Neml 13
fe : böylece
-
27-Neml 14
fenzur (fe unzur) : o zaman, öyleyse bak
-
27-Neml 14
keyfe : nasıl
-
27-Neml 17
fe : böylece, bundan sonra
-
27-Neml 19
fe : o zaman, bunun üzerine
-
27-Neml 20
ve tefekkada : ve yoklama yaptı
-
27-Neml 20
fe : sonra
-
27-Neml 22
fe : artık, böylece
-
27-Neml 22
fe : o zaman, böylece, ve
-
27-Neml 24
fe : böylece, bu sebeple
-
27-Neml 24
fe : böylece, bu sebeple
-
27-Neml 28
fe : o zaman, böylece
-
27-Neml 28
fenzur (fe unzur) : sonra bak
-
27-Neml 33
fe : bundan sonra, öyleyse
-
27-Neml 35
fe : o zaman, artık, böylece
-
27-Neml 36
fe : o zaman, bunun üzerine
-
27-Neml 36
fe : böylece, artık
-
27-Neml 37
fe : bundan sonra
-
27-Neml 40
fe : bundan sonra, böylece
-
27-Neml 40
fe : o zaman, böylece
-
27-Neml 40
kefere : küfretti, nankörlük etti
-
27-Neml 40
fe : o zaman, o taktirde
-
27-Neml 42
fe : böylece
-
27-Neml 44
fe : o zaman
-
27-Neml 44
ve keşefet an : ve açtı
-
27-Neml 45
fe : o zaman, fakat
-
27-Neml 45
ferîkâni : iki fırka, iki grup
-
27-Neml 51
fenzur (fe unzur) : bundan sonra bak
-
27-Neml 51
keyfe : nasıl
-
27-Neml 52
fe tilke : işte bu
-
27-Neml 56
fe : o zaman, fakat
-
27-Neml 57
fe : böylece
-
27-Neml 58
fe : böylece, öyle ki
-
27-Neml 60
fe : böylece, öyle ki
-
27-Neml 67
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
27-Neml 69
fenzurû (fe unzurû) : böylece bakın
-
27-Neml 69
keyfe : nasıl
-
27-Neml 72
radife : tâbî oldu, peşine takıldı, arkasından geldi
-
27-Neml 79
fe : artık, böylece
-
27-Neml 81
fe : o zaman, işte
-
27-Neml 83
fevcen : fevc fevc, grup grup
-
27-Neml 83
fe : böylece, ardından
-
27-Neml 85
fe : bundan sonra, artık
-
27-Neml 87
yunfehu : üfürülür
-
27-Neml 87
fe : o zaman, böylece
-
27-Neml 87
fezia : dehşete kapıldı, korkuya kapıldı
-
27-Neml 89
fe : işte, o zaman
-
27-Neml 89
min fezeın : dehşetten (dehşete kapılmaktan)
-
27-Neml 90
fe : artık
-
27-Neml 92
fe : o zaman, bundan sonra, böylece
-
27-Neml 92
fe : artık, böylece
-
27-Neml 92
fe : artık, o zaman
-
27-Neml 93
fe : artık, böylece
-
28-Kasas 4
tâifeten : taife, bölük, grup, kısım
-
28-Kasas 7
fe : artık, böylece
-
28-Kasas 7
fe : artık, böylece
-
28-Kasas 8
feltekata-hû (fe iltekata-hu) \n(lekata) : böylece onu bulup aldılar \n: (bulup aldı)
-
28-Kasas 9
en yenfea-nâ : bize faydası olur
-
28-Kasas 11
fe : o zaman, böylece
-
28-Kasas 12
fe : o zaman, artık, böylece
-
28-Kasas 13
fe : artık
-
28-Kasas 15
fe : o zaman
-
28-Kasas 15
fe : o zaman, böylece
-
28-Kasas 15
fe : o zaman, bunun üzerine
-
28-Kasas 15
fe : böylece
-
28-Kasas 16
fagfirlî (fe ıgfirlî) : artık beni mağfiret et
-
28-Kasas 16
fe : o zaman, böylece
-
28-Kasas 16
gafera lehu : onu bağışladı
-
28-Kasas 17
fe : artık, bundan sonra
-
28-Kasas 18
fe : böylece
-
28-Kasas 18
hâifen : korkarak
-
28-Kasas 18
fe : o zaman, böylece, fakat
-
28-Kasas 19
fe : artık, böylece
-
28-Kasas 20
fahruc (fe uhruc) : öyleyse hemen çık
-
28-Kasas 21
fe : artık, böylece
-
28-Kasas 21
hâifen : korkarak
-
28-Kasas 24
fe : o zaman, böylece
-
28-Kasas 24
fe : sonra
-
28-Kasas 25
fe câet-hu : ona geldiği zaman
-
28-Kasas 25
fe lemmâ : olduğu zaman
-
28-Kasas 27
fe : böylece
-
28-Kasas 27
fe : artık
-
28-Kasas 28
fe : artık, bundan sonra
-
28-Kasas 29
fe : artık, böylece
-
28-Kasas 30
fe : böylece, artık
-
28-Kasas 31
fe : o zaman, böylece, bunun üzerine
-
28-Kasas 32
fe zânike : işte bu ikisi
-
28-Kasas 33
fe : artık, bu sebeple
-
28-Kasas 34
fe : artık, böylece
-
28-Kasas 35
fe : bundan sonra, böylece
-
28-Kasas 36
fe : böylece
-
28-Kasas 38
fe : böylece, o zaman
-
28-Kasas 38
fec'al (fe ic'al) : öyleyse, böylece yap
-
28-Kasas 40
fe : ardından
-
28-Kasas 40
fe nebeznâ-hum : böylece onları attık
-
28-Kasas 40
fanzur (fe unzur) : o zaman, bunun üzerine, sonra da bak
-
28-Kasas 40
keyfe : nasıl
-
28-Kasas 45
fe : o zaman, böylece
-
28-Kasas 47
fe : artık
-
28-Kasas 47
fe : artık, böylece
-
28-Kasas 48
fe : artık, böylece
-
28-Kasas 49
fe'tû bi : getirin
-
28-Kasas 50
fe : bundan sonra
-
28-Kasas 50
fa'lem (fe ı'lem) : bil ki
-
28-Kasas 58
fe : o zaman, işte
-
28-Kasas 60
fe : artık, oysa (aslında)
-
28-Kasas 60
fe : artık, hâlâ
-
28-Kasas 61
fe : artık
-
28-Kasas 61
fe : böylece
-
28-Kasas 62
fe : artık
-
28-Kasas 64
fe : artık, bunun üzerine
-
28-Kasas 64
fe : artık, fakat
-
28-Kasas 65
fe : artık, sonra
-
28-Kasas 66
fe : artık
-
28-Kasas 66
fe : artık, bundan sonra
-
28-Kasas 67
fe : artık
-
28-Kasas 67
fe : artık, böylece
-
28-Kasas 71
fe lâ tesme'ûne : hâlâ işitmiyorsunuz, işitmeyeceksiniz
-
28-Kasas 72
fe lâ tubsırûne : hâlâ görmüyorsunuz, görmeyeceksiniz
-
28-Kasas 74
fe yekûlu : sonra diyecek
-
28-Kasas 75
fe : sonra, böylece
-
28-Kasas 75
fe : sonra, böylece
-
28-Kasas 76
fe begâ : böylece, sonra azdı
-
28-Kasas 76
el ferihîne : sevinenler, şımaranlar, gururlananlar
-
28-Kasas 77
el fesâde : bozgunculuk, fesat
-
28-Kasas 79
fe : artık, böylece
-
28-Kasas 81
fe : artık, böylece, sonra
-
28-Kasas 81
fe : artık, böylece
-
28-Kasas 82
hasefe : yere geçirdi
-
28-Kasas 83
fesâden : fesat
-
28-Kasas 84
fe : artık, o zaman
-
28-Kasas 84
fe lâ yuczâ : cezalandırılmazlar
-
28-Kasas 86
fe : artık, öyleyse
-
29-Ankebût 3
fetennâ : biz imtihan ettik
-
29-Ankebût 3
fe : böylece
-
29-Ankebût 5
fe : o zaman, o taktirde
-
29-Ankebût 6
fe : o zaman, o taktirde
-
29-Ankebût 8
fe : o zaman, o taktirde
-
29-Ankebût 8
fe : o zaman, o taktirde
-
29-Ankebût 10
fe : artık, o zaman
-
29-Ankebût 12
keferû : inkâr ederler
-
29-Ankebût 14
fe : artık, böylece, sonra
-
29-Ankebût 14
elfe : bin (1000)
-
29-Ankebût 14
fe : artık, böylece, sonra
-
29-Ankebût 15
fe : o zaman, böylece, sonra
-
29-Ankebût 17
fe : o zaman, böylece, artık, öyleyse
-
29-Ankebût 18
fe : o zaman, böylece, bundan sonra
-
29-Ankebût 19
keyfe : nasıl
-
29-Ankebût 20
fanzurû (fe unzurû) : o zaman, böylece bakın
-
29-Ankebût 20
keyfe : nasıl
-
29-Ankebût 23
keferû : inkâr ettiler, örttüler
-
29-Ankebût 24
fe : bunun üzerine, buna rağmen
-
29-Ankebût 24
fe : böylece, bunun üzerine
-
29-Ankebût 26
fe : böylece, bunun üzerine, bundan sonra
-
29-Ankebût 29
fe : artık
-
29-Ankebût 36
fe : o zaman
-
29-Ankebût 37
fe : böylece, fakat
-
29-Ankebût 37
fe : o zaman
-
29-Ankebût 37
er recfetu : şiddetli sarsıntı
-
29-Ankebût 37
fe : ardından
-
29-Ankebût 38
fe : ardından
-
29-Ankebût 39
festekberû (fe istekberû) : böylece büyüklendiler
-
29-Ankebût 40
fe : bunun üzerine, böylece
-
29-Ankebût 40
fe : bunun üzerine, böylece
-
29-Ankebût 47
fe : böylece
-
29-Ankebût 52
ve keferû : ve inkâr ettiler
-
29-Ankebût 55
min fevkı-him : onların üstünden
-
29-Ankebût 56
fe : artık , öyleyse
-
29-Ankebût 56
fe a'budû-ni : kul olun
-
29-Ankebût 61
fe : artık
-
29-Ankebût 61
yu'fekûne : döndürülüyorlar
-
29-Ankebût 63
fe : artık, böylece
-
29-Ankebût 65
fe izâ : o zaman
-
29-Ankebût 65
fe : fakat
-
29-Ankebût 66
fe : fakat, ama
-
29-Ankebût 66
sevfe : yakında
-
29-Ankebût 67
fe : hâlâ
-
3-Âl-i İmrân 4
keferû : inkâr ettiler, örttüler
-
3-Âl-i İmrân 6
keyfe yeşâu : nasıl dilerse
-
3-Âl-i İmrân 7
fe emmâ ellezîne : fakat onlar
-
3-Âl-i İmrân 7
fe : bu sebeble
-
3-Âl-i İmrân 10
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
3-Âl-i İmrân 11
fe ehaze-hum allâhu : bunun üzerine Allah onları yakaladı
-
3-Âl-i İmrân 12
li ellezîne keferû : kâfir olanlara
-
3-Âl-i İmrân 19
ve ma ihtelefe : ve ihtilâfa düştükleri şey
-
3-Âl-i İmrân 19
fe inne allâhe : o zaman, muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 20
fe in hâccû-ke : bundan sonra eğer seninle tartışırlarsa
-
3-Âl-i İmrân 20
fe kul : o zaman de, söyle
-
3-Âl-i İmrân 20
fe in eslemû : o zaman eğer teslim etilerse
-
3-Âl-i İmrân 20
fe kad ihtedev : o taktirde hidayete ermişler
-
3-Âl-i İmrân 20
fe : o zaman
-
3-Âl-i İmrân 21
fe beşşir-hum : artık onları müjdele
-
3-Âl-i İmrân 23
ferîkun : bir fırka, bir grup, topluluk
-
3-Âl-i İmrân 25
fe : o zaman, artık, o halde
-
3-Âl-i İmrân 25
keyfe : nasıl, halleri nasıl olacak
-
3-Âl-i İmrân 28
fe leyse : o zaman değildir
-
3-Âl-i İmrân 31
fe ittebiû-nî : o taktirde bana tâbî olun
-
3-Âl-i İmrân 32
fe in tevellev : bundan sonra , eğer, dönerlerse
-
3-Âl-i İmrân 32
fe inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 35
fe tekabbel min-nî : artık benden kabul et
-
3-Âl-i İmrân 36
fe lemmâ : fakat .... olunca
-
3-Âl-i İmrân 37
fe tekabbele-hâ : böylece onu kabul etti (buyurdu)
-
3-Âl-i İmrân 37
ve keffele-hâ : ve ona kefil kıldı, bakmakla mükellef kıldı
-
3-Âl-i İmrân 39
fe nâdet-hu el melâiketu : bunun üzerine, melekler ona nida etti
-
3-Âl-i İmrân 47
fe innemâ : sadece
-
3-Âl-i İmrân 47
fe yekûnu : o hemen olur
-
3-Âl-i İmrân 49
fe enfuhu : sonra üflerim
-
3-Âl-i İmrân 49
fe yekûnu : o zaman o olur
-
3-Âl-i İmrân 50
fe ittekû allâhe : artık Allah'a karşı takva sahibi olun
-
3-Âl-i İmrân 52
fe lemmâ : fakat, ... olunca
-
3-Âl-i İmrân 53
fe uktubnâ : artık, bizi yaz
-
3-Âl-i İmrân 55
keferû : inkâr ettiler
-
3-Âl-i İmrân 55
fevka : üstün
-
3-Âl-i İmrân 55
keferû : inkâr ettiler
-
3-Âl-i İmrân 55
fe ahkumu : o zaman, ben hüküm vereceğim
-
3-Âl-i İmrân 56
fe emma : artık, fakat öyle ise
-
3-Âl-i İmrân 56
keferû : inkâr ettiler
-
3-Âl-i İmrân 56
fe uazzibu-hum : o taktirde onlara azap edeceğim
-
3-Âl-i İmrân 57
fe : o taktirde, öyle ise
-
3-Âl-i İmrân 59
fe yekûnu : o zaman, böylece o olur
-
3-Âl-i İmrân 60
fe lâ tekun : öyleyse sen olma
-
3-Âl-i İmrân 61
fe men : o zaman, artık kim
-
3-Âl-i İmrân 61
fe kul : o zaman de, söyle
-
3-Âl-i İmrân 61
fe nec'al : o zaman, böylece kılalım
-
3-Âl-i İmrân 63
fe in tevellev : buna rağmen dönerlerse
-
3-Âl-i İmrân 63
fe inne allâhe : o zaman muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 64
fe in tevellev : bundan sonra eğer, dönerse
-
3-Âl-i İmrân 64
fe kûlû : o zaman deyiniz, söyleyiniz
-
3-Âl-i İmrân 65
e fe lâ ta'kılûne : hâlâ akıl etmiyor musunuz,
-
3-Âl-i İmrân 66
fe lime tuhâccûne : artık siz niçin tartışıyorsunuz,
-
3-Âl-i İmrân 67
hanîfen : Allah'ın tek oluşuna, ölmeden önce ruhun O'na ulaşmasının ve Allah'a teslim olmanın farz olduğuna inanan
-
3-Âl-i İmrân 69
tâifetun : taife, bir grup, topluluk
-
3-Âl-i İmrân 72
tâifetun : tâife, bir grup, topluluk
-
3-Âl-i İmrân 76
fe inne allâhe : o zaman, o taktirde muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 78
le ferîkan : bir grup mutlaka
-
3-Âl-i İmrân 81
fe eşhedû : o zaman, öyle ise, şahit olun
-
3-Âl-i İmrân 82
fe : artık
-
3-Âl-i İmrân 82
fe ulâike : işte onlar
-
3-Âl-i İmrân 83
e fe gayre : hâlâ başkasını mı
-
3-Âl-i İmrân 84
lâ nuferriku : ayırdetmeyiz
-
3-Âl-i İmrân 85
fe len yukbele : o taktirde asla kabul olunmaz
-
3-Âl-i İmrân 86
keyfe : nasıl
-
3-Âl-i İmrân 86
keferû : inkâr ettiler, kâfir oldu
-
3-Âl-i İmrân 88
lâ yuhaffefu : hafifletilmez
-
3-Âl-i İmrân 89
fe inne allâhe : o taktirde muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 90
keferû : inkâr ettiler
-
3-Âl-i İmrân 91
keferû : inkâr ettiler
-
3-Âl-i İmrân 91
fe len yukbele : artık asla kabul olunmaz
-
3-Âl-i İmrân 92
fe inne allâhe : o zaman, muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 93
fe'tû : o halde, öyleyse getirin
-
3-Âl-i İmrân 93
fe utlû-hâ : öyleyse, haydi, (...yapın) da okuyun
-
3-Âl-i İmrân 94
fe men : artık, o taktirde kim
-
3-Âl-i İmrân 94
fe ulâike : artık, o taktirde işte onlar
-
3-Âl-i İmrân 95
fe ittebiû : öyle ise tâbî olun
-
3-Âl-i İmrân 95
hanîfen : hanif olarak (tek Allah'a inanarak teslim olmak)
-
3-Âl-i İmrân 97
kefere : inkâr etti
-
3-Âl-i İmrân 97
fe inne allâhe : o zaman, artık muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 100
ferîkan : fırka, grup, topluluk
-
3-Âl-i İmrân 101
ve keyfe : ve nasıl
-
3-Âl-i İmrân 101
fe kad hudiye : artık o hidayet olunmuştur
-
3-Âl-i İmrân 103
ve lâ teferrekû : ve ayrılmayın, fırkalara ayrılmayın
-
3-Âl-i İmrân 103
fe ellefe : sonra birleştirdi
-
3-Âl-i İmrân 103
fe asbahtum : böylece oldunuz
-
3-Âl-i İmrân 103
fe enkaze-kum : ...halde iken sizi kurtardı
-
3-Âl-i İmrân 105
teferrakû : ayrıldılar
-
3-Âl-i İmrân 106
fe emmâ : o zaman
-
3-Âl-i İmrân 106
e kefertum : inkâr mı ettiniz
-
3-Âl-i İmrân 106
fe zûkû : o zaman, öyleyse tadın
-
3-Âl-i İmrân 107
fe : o zaman, öyle ise, artık
-
3-Âl-i İmrân 115
fe len yukferû-hu : o taktirde o asla örtülmez
-
3-Âl-i İmrân 116
keferû : inkâr ettiler
-
3-Âl-i İmrân 117
fe ehleket-hu : böylece onu helâk etti, yok etti
-
3-Âl-i İmrân 122
tâifetâni : iki taife, iki grup
-
3-Âl-i İmrân 122
fe li yetevekkeli : artık tevekkül etsinler
-
3-Âl-i İmrân 123
fe ittekû allâhe : artık Allah'a karşı takva sahibi olun
-
3-Âl-i İmrân 125
min fevri-him : onların ani hareketlerinden, aniden
-
3-Âl-i İmrân 127
tarafen : bir tarafı, bir kısmı
-
3-Âl-i İmrân 127
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
3-Âl-i İmrân 127
fe yenkalibû : böylece dönerler
-
3-Âl-i İmrân 128
fe inne-hum : oysa onlar, muhakkak
-
3-Âl-i İmrân 130
ad'âfen : kat, kat
-
3-Âl-i İmrân 130
mudâafeten : katlanmış, katlanarak artırılmış
-
3-Âl-i İmrân 135
izâ fealû : yaptıkları zaman
-
3-Âl-i İmrân 135
fe estagferû : o zaman, hemen istiğfar ettiler, mağfiret dilediler
-
3-Âl-i İmrân 135
alâ mâ fealû : yaptıkları şeyler üzerinde
-
3-Âl-i İmrân 137
fe sîrû : artık gezin, görün
-
3-Âl-i İmrân 137
fe unzurû : böylece bakın
-
3-Âl-i İmrân 137
keyfe : nasıl
-
3-Âl-i İmrân 140
fe kad messe : o taktirde dokunmuştu
-
3-Âl-i İmrân 143
fe kad : i?te ?imdi ... olmuş
-
3-Âl-i İmrân 144
e fe in mâte : şimdi eğer öldü ise ... mı
-
3-Âl-i İmrân 144
fe len yadurre allâhe : bundan sonra Allah'a asla zarar veremez
-
3-Âl-i İmrân 146
fe mâ vehenû : fakat gevşeklik göstermediler
-
3-Âl-i İmrân 147
ve isrâfe-nâ : ve israfımız, aşırılığımız, taşkınlığımız
-
3-Âl-i İmrân 148
fe âtâ-humu allâhu : böylece Allah onlara verdi
-
3-Âl-i İmrân 149
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
3-Âl-i İmrân 149
fe tenkalibû : o zaman dönersiniz
-
3-Âl-i İmrân 151
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
3-Âl-i İmrân 152
izâ feşiltum : gevşeklik göstermiştiniz
-
3-Âl-i İmrân 152
sarafe-kum : sizi geri çevirdi
-
3-Âl-i İmrân 153
fe esâbe-kum : bundan sonra size, isabet etti
-
3-Âl-i İmrân 154
tâifeten : bir grup, topluluk, cemaat
-
3-Âl-i İmrân 154
ve tâifetun : ve bir grup, topluluk, cemaat
-
3-Âl-i İmrân 156
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
3-Âl-i İmrân 159
fe bi-mâ : o zaman sebebiyle
-
3-Âl-i İmrân 159
fe a'fu : artık affet
-
3-Âl-i İmrân 159
fe izâ azamte : artık azmettiğin, karar verdiğin zaman
-
3-Âl-i İmrân 159
fe tevekkel : artık tevekkül et
-
3-Âl-i İmrân 160
fe lâ gâlibe : o taktirde galip gelecek, yenecek yoktur
-
3-Âl-i İmrân 160
fe men zâ : o zaman kim sahip
-
3-Âl-i İmrân 160
fe li yetevekkeli : o zaman tevekkül etsinler, güvensinler
-
3-Âl-i İmrân 162
e fe men : artık o kimse ... midir
-
3-Âl-i İmrân 166
fe bi izni allâhi : o zaman, ancak Allah'ın izni ile
-
3-Âl-i İmrân 167
ellezîne nâfekû : nifak çıkaranlar, münafıklar
-
3-Âl-i İmrân 167
ev idfeû : veya def'edin, savunun, müdafaa edin
-
3-Âl-i İmrân 168
fe idreû : o zaman, haydi savın
-
3-Âl-i İmrân 170
ferihîne : ferahlanırlar, sevinç duyarlar
-
3-Âl-i İmrân 173
fe ahşev-hum : artık onlardan korkun
-
3-Âl-i İmrân 173
fe zâde-hum : o zaman onların arttı
-
3-Âl-i İmrân 174
fe inkalebû : böylece döndüler
-
3-Âl-i İmrân 175
fe lâ tehâfû-hum : artık onlardan korkmayın
-
3-Âl-i İmrân 178
ellezîne keferû : kâfirler
-
3-Âl-i İmrân 179
fe âminû : o zaman, o halde, îmân edin
-
3-Âl-i İmrân 179
fe lekum : o zaman sizin için vardır
-
3-Âl-i İmrân 183
fe lime : o halde niçin
-
3-Âl-i İmrân 184
fe in kezzebûke : artık seni yalanlarlarsa
-
3-Âl-i İmrân 184
fe kad kuzzibe : oysa, halbuki, öyle ki yalanlanmıştı
-
3-Âl-i İmrân 185
tuveffevne : vefa edilir, ödenir, ödenecek
-
3-Âl-i İmrân 185
fe men : o zaman, o vakit kim ... ise
-
3-Âl-i İmrân 185
fe kad fâze : o zaman, o taktirde kurtulmuştur
-
3-Âl-i İmrân 186
fe inne zâlike : ki bu muhakkak
-
3-Âl-i İmrân 187
fe nebezû-hu : fakat onu attılar
-
3-Âl-i İmrân 187
fe bi'se : oysa ne kötü
-
3-Âl-i İmrân 188
fe lâ tahsebe- enne-hum : bu yüzden, artık sakın sanma ki onlar
-
3-Âl-i İmrân 191
ve yetefekkerûne : ve tefekkür ederler, düşünürler
-
3-Âl-i İmrân 191
fe kı-nâ : o zaman, artık bizi koru
-
3-Âl-i İmrân 192
fe kad ahzeyte-hu : artık onu hakir ve rezil etmişsindir
-
3-Âl-i İmrân 193
fe âmennâ : o zaman, böylece biz âmenû olduk îmân ettik
-
3-Âl-i İmrân 193
fe agfir lenâ : o halde, artık bizi mağfiret et
-
3-Âl-i İmrân 193
ve teveffe-nâ : ve bizi vefat ettir, öldür
-
3-Âl-i İmrân 195
fe istecâbe : o zaman, icabet etti, dualarına cevap verdi
-
3-Âl-i İmrân 195
fe ellezîne : artık onların
-
3-Âl-i İmrân 196
ellezîne keferû : kâfirler
-
30-Rûm 8
e ve lem yetefekkerû : ve tefekkür etmiyorlar mı, düşünmüyorlar mı
-
30-Rûm 9
fe : artık
-
30-Rûm 9
keyfe : nasıl
-
30-Rûm 9
fe : artık, o taktirde
-
30-Rûm 13
şufeâû : şefaat edenler
-
30-Rûm 14
yeteferrakûne : fırkalara ayrılırlar
-
30-Rûm 15
fe : artık, böylece
-
30-Rûm 15
fe : artık, böylece
-
30-Rûm 16
keferû : inkâr etti
-
30-Rûm 16
fe : artık, böylece, işte
-
30-Rûm 17
fe : artık, öyleyse
-
30-Rûm 21
yetefekkerûne : tefekkür eden
-
30-Rûm 24
havfen : korku olarak
-
30-Rûm 24
fe : böylece, bundan sonra
-
30-Rûm 28
fe : artık, böylece
-
30-Rûm 28
hîfeti-kum : sizin korkmanız, çekinmeniz
-
30-Rûm 29
fe : artık, bundan sonra
-
30-Rûm 30
fe : artık, öyleyse
-
30-Rûm 30
hanîfen : hanif olarak
-
30-Rûm 32
ferrakû : fırkalara ayrıldılar
-
30-Rûm 32
ferihûne : sevinirler
-
30-Rûm 33
ferîkun : bir grup, bir fırka
-
30-Rûm 34
fe : böylece
-
30-Rûm 34
fe : bundan sonra
-
30-Rûm 34
sevfe : yakında
-
30-Rûm 35
fe : o zaman, böylece
-
30-Rûm 36
ferihû : sevinirler, ferahlanırlar
-
30-Rûm 38
fe : öyleyse
-
30-Rûm 39
fe : o zaman
-
30-Rûm 39
fe : böylece
-
30-Rûm 41
el fesâdu : fesat
-
30-Rûm 42
fenzurû (fe unzurû) : öyleyse bakın, görün
-
30-Rûm 42
keyfe : nasıl
-
30-Rûm 43
fe : öyleyse, artık
-
30-Rûm 44
kefere : inkâr etti
-
30-Rûm 44
fe : öyleyse, artık, böylece
-
30-Rûm 44
fe : öyleyse, artık, böylece
-
30-Rûm 47
fe : böylece, artık
-
30-Rûm 47
fentekamnâ (fe intekamnâ) : böylece, bunun üzerine intikam aldık
-
30-Rûm 48
fe : böylece, sonra
-
30-Rûm 48
fe : böylece, sonra
-
30-Rûm 48
keyfe : nasıl
-
30-Rûm 48
kisefen : kısım kısım, kısımlar
-
30-Rûm 48
fe : böylece, sonra
-
30-Rûm 48
fe : böylece, sonra
-
30-Rûm 50
fenzur (fe unzur) : bak
-
30-Rûm 50
keyfe : nasıl
-
30-Rûm 51
fe : böylece
-
30-Rûm 52
fe : o zaman
-
30-Rûm 53
fe hum : böylece onlar, işte onlar
-
30-Rûm 54
da'fen : zayıflık, kuvvetsizlik
-
30-Rûm 55
yu'fekûne : döndürülüyorlar
-
30-Rûm 56
fe hâzâ : işte bu
-
30-Rûm 57
fe : o zaman
-
30-Rûm 57
lâ yenfeu : fayda vermeyecek
-
30-Rûm 58
keferû : inkâr ettiler
-
30-Rûm 60
fâsbir (fe isbir) : o zaman, artık, öyleyse sabret
-
30-Rûm 60
ve lâ yestehıffenneke : ve sakın seni hafifliğe sürüklemesin
-
31-Lokman 7
fe : artık, böylece, öyleyse
-
31-Lokman 10
fe : böylece
-
31-Lokman 11
fe : artık
-
31-Lokman 12
fe : artık
-
31-Lokman 12
kefere : inkâr eder, nankörlük eder
-
31-Lokman 12
fe : o zaman, o taktirde
-
31-Lokman 15
fe : o zaman, o taktirde
-
31-Lokman 15
magrûfen : iyilikle, ma'rufla, güzellikle
-
31-Lokman 15
fe : o zaman
-
31-Lokman 16
fe : böylece, o taktirde
-
31-Lokman 18
fehûrin : övünen, kendini metheden
-
31-Lokman 22
fe : o zaman, o taktirde
-
31-Lokman 23
kefere : inkâr etti
-
31-Lokman 23
fe : o zaman
-
31-Lokman 23
fe : böylece
-
31-Lokman 32
fe : böylece, bundan sonra
-
31-Lokman 32
fe : böylece, bundan sonra
-
31-Lokman 33
fe : öyleyse
-
32-Secde 4
fe : artık, hâlâ
-
32-Secde 5
elfe : bin (1000)
-
32-Secde 9
ve nefeha : ve üfledi, üfürdü
-
32-Secde 12
ferci'nâ (fe irci'na) : artık, bundan sonra bizi döndür
-
32-Secde 14
fe : o zaman, öyleyse
-
32-Secde 16
havfen : korku
-
32-Secde 17
fe lâ ta'lemu : bilmez
-
32-Secde 18
fe : o zaman, öyleyse
-
32-Secde 19
fe : artık, işte
-
32-Secde 20
fesekû : fasıklık yaptılar
-
32-Secde 20
fe me'vâ-hum : onların barınma yeri, varacağı yer
-
32-Secde 23
fe : artık
-
32-Secde 26
fe : artık, bundan sonra, hâlâ
-
32-Secde 27
fe : böylece
-
32-Secde 27
fe : artık, bundan sonra, hâlâ
-
32-Secde 28
el fethu : fetih
-
32-Secde 29
el fethi : fetih
-
32-Secde 29
lâ yenfeu : fayda vermez
-
32-Secde 29
keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
-
32-Secde 30
fe : artık, öyleyse
-
33-Ahzâb 5
fe : o taktirde
-
33-Ahzâb 5
fe : o zaman
-
33-Ahzâb 6
ma'rûfen : maruf, iyilik olarak
-
33-Ahzâb 9
fe : o zaman
-
33-Ahzâb 10
min fevkı-kum : sizin üzerinizden, yukarıdan
-
33-Ahzâb 10
ve min esfele : ve aşağıdan
-
33-Ahzâb 13
tâifetun : bir bölük, bir grup
-
33-Ahzâb 13
ferciû (fe ırciû) : artık dönün
-
33-Ahzâb 13
ferîkun : bir grup, bir topluluk
-
33-Ahzâb 16
len yenfea-kum : size asla fayda vermez
-
33-Ahzâb 16
ferertum : siz kaçtınız
-
33-Ahzâb 19
fe izâ : o zaman
-
33-Ahzâb 19
fe : o zaman, sonra
-
33-Ahzâb 19
fe : o zaman, bu sebeple
-
33-Ahzâb 23
fe : böylece
-
33-Ahzâb 25
keferû : inkâr ettiler
-
33-Ahzâb 26
ve kazefe : ve düşürdü
-
33-Ahzâb 26
ferîkan : topluluk, bir kısım
-
33-Ahzâb 26
ferîken : topluluk, bir kısım
-
33-Ahzâb 28
fe : o zaman
-
33-Ahzâb 29
fe : o taktirde
-
33-Ahzâb 30
dı'feyni : iki misli
-
33-Ahzâb 32
fe : o zaman, o taktirde
-
33-Ahzâb 32
fe : o zaman, o taktirde
-
33-Ahzâb 32
ma'rûfen : maruf, ciddî
-
33-Ahzâb 34
latîfen : lâtif, lütuf sahibi
-
33-Ahzâb 36
fe : artık, o taktirde
-
33-Ahzâb 37
fe : sonra
-
33-Ahzâb 49
fe : o zaman, böylece, artık
-
33-Ahzâb 49
fe : o zaman, böylece, artık
-
33-Ahzâb 51
fe : artık, bundan sonra
-
33-Ahzâb 53
fedhulû (fe udhulû) : o zaman girin
-
33-Ahzâb 53
fe : artık, o zaman
-
33-Ahzâb 53
fenteşirû (fe inteşirû) : hemen dağılın
-
33-Ahzâb 53
fe : artık, fakat
-
33-Ahzâb 53
fes'elûhunne (fe es'elû-hunne) : o zaman, o taktirde onlardan isteyin, onlara sorun
-
33-Ahzâb 54
fe : artık, oysa
-
33-Ahzâb 58
fe : bu taktirde
-
33-Ahzâb 59
fe : böylece
-
33-Ahzâb 67
fe : artık, böylece, bu sebeple
-
33-Ahzâb 68
dı'feyni : iki, misli, iki kat
-
33-Ahzâb 69
fe : artık
-
33-Ahzâb 71
fe : artık, bu taktirde
-
33-Ahzâb 71
fevzen : fevz, mükâfat
-
33-Ahzâb 72
fe : artık
-
34-Sebe 3
keferû : kâfir oldular, inkâr ettiler
-
34-Sebe 7
keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
-
34-Sebe 9
fe : o zaman, artık, hâlâ
-
34-Sebe 9
ve mâ halfe-hum : ve arkalarında olan şey
-
34-Sebe 9
kisefen : parçalar
-
34-Sebe 14
fe : o zaman, artık
-
34-Sebe 14
fe : o zaman, artık
-
34-Sebe 16
fe : sonra, bunun üzerine, fakat
-
34-Sebe 16
fe : sonra, bunun üzerine, fakat
-
34-Sebe 17
keferû : inkâr ettiler
-
34-Sebe 19
fe : o zaman, böylece, buna rağmen, fakat
-
34-Sebe 19
fe : o zaman, böylece, buna rağmen, fakat
-
34-Sebe 20
fe : o zaman, böylece
-
34-Sebe 20
ferîkan : bir fırka, topluluk, zümre
-
34-Sebe 23
ve lâ tenfeu : ve fayda vermez
-
34-Sebe 26
el fettâhu : açan, hükmeden, fetheden
-
34-Sebe 28
kâffeten : bütün, hepsi
-
34-Sebe 31
keferû : inkâr ettiler
-
34-Sebe 33
keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
-
34-Sebe 37
fe ulâike : işte onlar
-
34-Sebe 39
fe : o zaman
-
34-Sebe 42
fe : artık, o zaman
-
34-Sebe 43
keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
-
34-Sebe 45
fe : böylece, buna rağmen, bundan sonra
-
34-Sebe 45
fe : böylece, buna rağmen, bundan sonra
-
34-Sebe 45
keyfe : nasıl
-
34-Sebe 46
tetefekkerû : tefekkür edin, düşünün
-
34-Sebe 47
fe : öyleyse
-
34-Sebe 50
fe : o zaman, o taktirde
-
34-Sebe 50
fe : o zaman, o taktirde
-
34-Sebe 51
feziû : korkuya, dehşete kapıldılar
-
34-Sebe 51
fe : o zaman
-
34-Sebe 51
lâ fevte : kaçış yoktur
-
34-Sebe 53
keferû : inkâr ettiler
-
35-Fâtır 2
fe : o zaman
-
35-Fâtır 2
fe : o zaman
-
35-Fâtır 3
fe : öyleyse
-
35-Fâtır 3
tû'fekûne : döndürülüyorsunuz
-
35-Fâtır 4
fe : artık, da
-
35-Fâtır 5
fe : artık, öyleyse
-
35-Fâtır 6
fe : artık, öyleyse
-
35-Fâtır 7
keferû : inkâr ettiler
-
35-Fâtır 8
fe : artık, işte, böylece, fakat
-
35-Fâtır 8
fe : artık, böylece, fakat
-
35-Fâtır 8
fe : artık, işte, böylece, fakat
-
35-Fâtır 8
fe : artık, işte, böylece, fakat
-
35-Fâtır 9
fe : artık, böylece
-
35-Fâtır 9
fe : artık, böylece
-
35-Fâtır 9
fe : artık, böylelikle
-
35-Fâtır 10
fe : artık
-
35-Fâtır 10
yerfeu-hu : onu yükseltir
-
35-Fâtır 11
min nutfetin : bir nutfeden
-
35-Fâtır 18
fe : o taktirde
-
35-Fâtır 25
fe : artık, oysa
-
35-Fâtır 26
keferû : inkâr ettiler
-
35-Fâtır 26
fe : artık, bundan sonra, bunun üzerine
-
35-Fâtır 26
keyfe : nasıl
-
35-Fâtır 27
fe ahrecnâ : artık çıkardık
-
35-Fâtır 27
muhtelifen : muhtelif, çeşitli
-
35-Fâtır 29
ve enfekû : ve infâk ettiler
-
35-Fâtır 32
astafeynâ : biz seçtik
-
35-Fâtır 32
fe min-hum : böylece onlardan
-
35-Fâtır 36
keferû : inkâr ettiler
-
35-Fâtır 36
fe : böylece
-
35-Fâtır 36
ve lâ yuhaffefu : ve hafifletilmez
-
35-Fâtır 37
fe zûkû : o zaman tadın
-
35-Fâtır 37
fe mâ : o zaman, artık yoktur
-
35-Fâtır 39
halâife : halifeler
-
35-Fâtır 39
fe : artık, o taktirde, o zaman
-
35-Fâtır 39
kefere : inkâr etti
-
35-Fâtır 39
fe : artık, o taktirde, o zaman
-
35-Fâtır 40
fe : artık, öyleki
-
35-Fâtır 42
fe : fakat
-
35-Fâtır 43
fe : artık, öyleyse
-
35-Fâtır 43
fe : artık, bundan sonra
-
35-Fâtır 44
fe : artık, böylece
-
35-Fâtır 44
keyfe : nasıl
-
35-Fâtır 45
fe : artık, fakat
-
35-Fâtır 45
fe : o zaman
-
36-Yâsin 6
fe : böylece
-
36-Yâsin 7
fe : artık
-
36-Yâsin 8
fe hiye : böylece o
-
36-Yâsin 8
fe hum : böylece onlar
-
36-Yâsin 9
fe agşeynâ-hum : böylece, artık onları perdeledik, örttük, kuşattık
-
36-Yâsin 9
fe hum lâ yubsırûne : böylece, artık onlar görmezler
-
36-Yâsin 11
fe : böylece, o zaman
-
36-Yâsin 14
fe : o zaman, fakat, bunun üzerine
-
36-Yâsin 14
fe : o zaman, fakat, bunun üzerine
-
36-Yâsin 14
fe : o zaman, fakat, bunun üzerine
-
36-Yâsin 25
fe : öyleyse
-
36-Yâsin 27
gafere : mağfiret etti, günahları sevaba çevirdi
-
36-Yâsin 29
fe : o zaman
-
36-Yâsin 33
fe : böylece
-
36-Yâsin 34
ve feccernâ : ve fışkırttık
-
36-Yâsin 35
fe : o halde, hâlâ
-
36-Yâsin 37
fe : o zaman
-
36-Yâsin 40
felekin : felek, yörünge
-
36-Yâsin 43
fe : artık, o zaman
-
36-Yâsin 45
ve mâ halfe-kum : ve arkanızdaki şeyler
-
36-Yâsin 47
keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
36-Yâsin 50
fe : artık
-
36-Yâsin 51
fe : o zaman
-
36-Yâsin 53
fe : artık, işte
-
36-Yâsin 54
fe : artık, işte
-
36-Yâsin 62
fe : o zaman, hâlâ
-
36-Yâsin 66
festebekû (fe istebekû) : böylece, o zaman koştular, koşuştular
-
36-Yâsin 66
fe : o zaman, o taktirde, bundan sonra
-
36-Yâsin 67
fe mâstetâû (mâ istetâû) : o zaman güçleri yetmez
-
36-Yâsin 68
e fe lâ ya'kılûne : hâlâ akıl etmezler mi
-
36-Yâsin 71
fe : böylece
-
36-Yâsin 72
fe : böylece
-
36-Yâsin 73
fe : artık, hâlâ
-
36-Yâsin 76
fe : artık
-
36-Yâsin 77
min nutfetin : bir nutfeden
-
36-Yâsin 77
fe : sonra
-
36-Yâsin 80
fe : artık, böylece
-
36-Yâsin 82
fe : artık, böylece, hemen
-
36-Yâsin 83
fe : işte
-
37-Sâffât 1
saffen : saflar halinde, saf bağlayarak
-
37-Sâffât 2
fe : ve de
-
37-Sâffât 3
fe : ve, ve de
-
37-Sâffât 10
hatıfe : kaptı, kaçtı
-
37-Sâffât 10
el hatfete : kapmak, kaçmak
-
37-Sâffât 10
fe : o zaman, o taktirde
-
37-Sâffât 11
fe : artık, haydi
-
37-Sâffât 19
fe : işte o zaman
-
37-Sâffât 19
fe izâ hum : işte o zaman onlar
-
37-Sâffât 23
fehdû-hum : artık onları hidayet edin, ulaştırın
-
37-Sâffât 31
fe : o zaman, artık
-
37-Sâffât 32
fe : artık, öyleyse, böylece, evet
-
37-Sâffât 33
fe : artık, işte
-
37-Sâffât 42
fevâkihu : meyveler
-
37-Sâffât 50
fe : artık, bundan sonra
-
37-Sâffât 55
fettalea (fe ittalea) : o zaman muttali oldu, halini yakînen gördü
-
37-Sâffât 55
fe : o zaman, böylece
-
37-Sâffât 58
e fe : artık, öyle mi
-
37-Sâffât 60
el fevzu el azîmu : fevzül azîm, en büyük kurtuluş
-
37-Sâffât 61
fe : böylece, artık
-
37-Sâffât 66
fe : artık, böylece
-
37-Sâffât 66
fe : o zaman, böylece
-
37-Sâffât 69
elfev : buldular
-
37-Sâffât 70
fe : o zaman
-
37-Sâffât 73
fanzur (fe unzur) : o zaman, artık, bak
-
37-Sâffât 73
keyfe : nasıl
-
37-Sâffât 75
fe : o zaman, işte
-
37-Sâffât 87
fe : artık, bundan sonra
-
37-Sâffât 88
fe : sonra
-
37-Sâffât 89
fe : bunun üzerine
-
37-Sâffât 90
fe : bunun üzerine
-
37-Sâffât 91
ferâga ilâ : ile ilgilendi
-
37-Sâffât 91
fe : ve, öyleyse yani
-
37-Sâffât 93
ferâga : ilgilendi, boşalttı, devirdi
-
37-Sâffât 94
fe : bunun üzerine
-
37-Sâffât 97
fe : sonra
-
37-Sâffât 98
fe erâdû : bunun üzerine istediler, sonra istediler
-
37-Sâffât 98
fe cealnâ : bunun üzerine, sonra biz kıldık
-
37-Sâffât 98
el esfelîne : esfelîn (en çok sefil olanlar)
-
37-Sâffât 101
fe : böylece
-
37-Sâffât 102
fe : böylece
-
37-Sâffât 102
fanzur (fe unzur) : haydi bak
-
37-Sâffât 103
fe : böylece
-
37-Sâffât 107
ve fedeynâ-hu : ve ona fidye olarak verdik
-
37-Sâffât 116
fe : o zaman, böylece
-
37-Sâffât 127
fe : bunun üzerine, böylece, fakat
-
37-Sâffât 127
fe : bunun üzerine, böylece, bu sebeple
-
37-Sâffât 138
fe : artık, hâlâ
-
37-Sâffât 141
fe : artık, böylece
-
37-Sâffât 141
fe : artık, böylece, sonunda
-
37-Sâffât 142
fe : böylece, hemen
-
37-Sâffât 143
fe lev lâ : eğer olmasaydı
-
37-Sâffât 145
fe : artık, sonunda
-
37-Sâffât 148
fe : böylece, bunun üzerine
-
37-Sâffât 148
fe : böylece, bunun üzerine
-
37-Sâffât 149
fe : böylece, haydi
-
37-Sâffât 153
astafe : seçti, tercih etti
-
37-Sâffât 154
keyfe : nasıl
-
37-Sâffât 155
fe : hâlâ
-
37-Sâffât 157
fe'tû : o taktirde getirin
-
37-Sâffât 161
fe : o zaman, bundan sonra
-
37-Sâffât 170
fe : o zaman, buna rağmen
-
37-Sâffât 170
keferû : inkâr ettiler
-
37-Sâffât 170
fe : fakat
-
37-Sâffât 170
sevfe : yakında
-
37-Sâffât 174
fe : öyleyse, o zaman, artık
-
37-Sâffât 175
fe : bundan sonra, artık
-
37-Sâffât 175
sevfe : yakında
-
37-Sâffât 176
fe : hâlâ
-
37-Sâffât 177
fe izâ : o zaman, artık
-
37-Sâffât 177
fe : böylece, işte
-
37-Sâffât 179
fe : artık
-
37-Sâffât 179
sevfe : yakında
-
38-Sâd 2
keferû : inkâr ettiler, küfrettiler
-
38-Sâd 3
fe : böylece, o zaman
-
38-Sâd 10
fe : o zaman
-
38-Sâd 14
fe : böylece
-
38-Sâd 15
fevâkın : süt veren hayvanlarda iki süt sağımı arasındaki zaman dilimi, kısa bir zaman, fırsat
-
38-Sâd 22
fe : böylece, o zaman
-
38-Sâd 22
fezia : dehşete kapıldı, ürktü
-
38-Sâd 22
fahkum (fe uhkum) : artık hükmet
-
38-Sâd 23
fe : böylece, artık
-
38-Sâd 24
fetennâ-hu : onu imtihan ettik
-
38-Sâd 24
fe : bunun üzerine
-
38-Sâd 24
istagfere : mağfiret istedi
-
38-Sâd 25
fe : böylece, artık
-
38-Sâd 25
gafernâ lehu : ona mağfiret ettik
-
38-Sâd 26
halîfeten : halife
-
38-Sâd 26
fe : artık, o halde, bunun için
-
38-Sâd 26
fe : yoksa, aksi halde
-
38-Sâd 27
keferû : inkâr ettiler, küfrettiler
-
38-Sâd 27
fe : böylece, artık
-
38-Sâd 27
keferû : inkâr ettiler
-
38-Sâd 32
fe : böylece, artık
-
38-Sâd 33
fe : böylece, artık
-
38-Sâd 34
fetennâ : imtihan ettik, denedik
-
38-Sâd 36
fe : böylece, artık
-
38-Sâd 39
femnun : artık ni'metlendir, ver, lütufta bulun
-
38-Sâd 44
fadrib (fe ıdrib) : sonra vur
-
38-Sâd 47
el mustafeyne : seçilmiş olanlar
-
38-Sâd 50
mufettehaten : açılmış olan
-
38-Sâd 56
fe : artık, işte
-
38-Sâd 57
fe : böylece
-
38-Sâd 59
fevcun : fevc, bölük
-
38-Sâd 60
fe bi'se : artık ne kötü
-
38-Sâd 61
fe : bu sebeple, öyleyse
-
38-Sâd 61
dı'fen : iki kat, kat kat
-
38-Sâd 72
fe : böylece, artık
-
38-Sâd 72
fe : hemen, derhal
-
38-Sâd 73
fe : böylece, artık, bunun üzerine
-
38-Sâd 77
fahruc (fe uhruc) : haydi çık
-
38-Sâd 77
fe : artık, bundan sonra
-
38-Sâd 79
fe : o halde, öyleyse
-
38-Sâd 80
fe : artık, öyleyse
-
38-Sâd 82
fe : böylece, bundan sonra
-
38-Sâd 84
fe : işte
-
39-Zümer 2
fa'budi allâhe (fe u'budi) : öyleyse Allah'a kul ol
-
39-Zümer 6
fe : böylece, buna rağmen
-
39-Zümer 7
fe : böylece, artık
-
39-Zümer 7
fe : böylece, artık
-
39-Zümer 15
fa'budû (fe u'budû) : artık kul olun, tapın
-
39-Zümer 16
min fevkı-him : onların üstünden
-
39-Zümer 16
fe : öyleyse
-
39-Zümer 17
fe : öyleyse
-
39-Zümer 18
fe : böylece, artık
-
39-Zümer 19
fe : böylece, öyleyse
-
39-Zümer 19
fe : böylece, öyleyse
-
39-Zümer 20
fevkı-hâ : onun üstü
-
39-Zümer 21
fe : böylece
-
39-Zümer 21
muhtelifen : muhtelif, çeşitli
-
39-Zümer 21
fe : böylece, artık
-
39-Zümer 21
musferren : sararmış olan
-
39-Zümer 22
fe : böylece, o taktirde
-
39-Zümer 22
fe : böylece, artık
-
39-Zümer 22
fe : böylece, artık, bundan dolayı
-
39-Zümer 23
fe : böylece, artık
-
39-Zümer 24
fe : böylece, o halde
-
39-Zümer 25
fe : böylece, artık
-
39-Zümer 26
fe : böylece, artık
-
39-Zümer 32
fe : böylece, artık
-
39-Zümer 36
fe : böylece, o taktirde, o zaman
-
39-Zümer 37
fe : böylece, artık, o zaman
-
39-Zümer 38
fe : böylece, artık
-
39-Zümer 39
fe : böylece, artık, öyleyse
-
39-Zümer 39
sevfe : yakında
-
39-Zümer 41
fe : böylece, artık
-
39-Zümer 41
fe : böylece, artık
-
39-Zümer 41
fe : böylece, artık, o taktirde
-
39-Zümer 42
fe : böylece, artık
-
39-Zümer 42
yetefekkerûne : tefekkür ediyorlar (eden)
-
39-Zümer 43
şufeâe : şefaatçiler
-
39-Zümer 49
fe : böylece, artık
-
39-Zümer 50
fe : böylece, artık
-
39-Zümer 51
fe : böylece, artık
-
39-Zümer 56
ferrattu : taşkınlık etti, aşırı davrandı, ifrata gitti, haddi aştı
-
39-Zümer 58
fe : böylece, artık, o zaman
-
39-Zümer 59
fe : o zaman
-
39-Zümer 63
keferû : inkâr ettiler
-
39-Zümer 64
fe : artık, bundan sonra
-
39-Zümer 66
fa'bud (fe u'bud) : artık kul ol
-
39-Zümer 68
fe : böylece, artık
-
39-Zümer 68
fe : böylece, artık, sonra
-
39-Zümer 71
keferû : inkâr ettiler
-
39-Zümer 72
fe : böylece, artık
-
39-Zümer 73
fedhulû-hâ (fe udhulû-hâ) : öyleyse ona girin
-
39-Zümer 74
fe : böylece, artık
-
4-Nisâ 3
fe inkihû : o zaman, o taktirde nikâh edin
-
4-Nisâ 3
fe : fakat, artık, öyleyse, o taktirde
-
4-Nisâ 3
fe : fakat, artık, öyleyse, o taktirde
-
4-Nisâ 4
fe in tıbne : fakat, eğer razı olarak, hoşnut olarak
-
4-Nisâ 5
es sufehâe : sefihler, aklı ermeyenler, mallarının değerini bilmeyenler
-
4-Nisâ 5
ma'rûfen : iyilikle, iyi, güzel
-
4-Nisâ 6
fe in ânestum : bundan sonra eğer hissederseniz (anlarsanız)
-
4-Nisâ 6
fe idfeû : o zaman, o taktirde verin
-
4-Nisâ 6
isrâfen : israf ederek
-
4-Nisâ 6
felyesta'fif (fe li yesta'fif) : o taktirde iffetli olsun, sakınsın, çekinsin
-
4-Nisâ 6
felye'kul (fe li ye'kul) : o taktirde yesin
-
4-Nisâ 6
fe izâ defa'tum : sonra, nihayet geri verdiğiniz (vereceğiniz) zaman
-
4-Nisâ 6
fe eşhidû : o zaman şahit tutun
-
4-Nisâ 8
fe urzukû-hum : o taktirde onları rızıklandırın
-
4-Nisâ 8
ma'rûfen : iyi, güzel
-
4-Nisâ 9
dıâfen : zayıf, kuvvetsiz
-
4-Nisâ 9
felyettekû (fe li yettekû ) : artık Allah'a karşı takva sahibi olsunlar
-
4-Nisâ 11
fe in : fakat, eğer, ... ise
-
4-Nisâ 11
fevka : üstünde, fazla
-
4-Nisâ 11
fe lehunne : o zaman onlarındır (kadınlarındır)
-
4-Nisâ 11
fe lehâ : o zaman onundur (kadınındır)
-
4-Nisâ 11
fe in : fakat, eğer ... ise
-
4-Nisâ 11
fe li ummi-hi : o taktirde o zaman onun annesi içindir, annesinindir
-
4-Nisâ 11
fe : fakat
-
4-Nisâ 11
fe li ummi-hi : o zaman onun annesi içindir, annesinindir
-
4-Nisâ 11
ferîdaten : farz olarak, farz
-
4-Nisâ 12
fe : fakat
-
4-Nisâ 12
fe lekum : o zaman sizindir
-
4-Nisâ 12
fe : fakat
-
4-Nisâ 12
fe lehunne : o zaman, o taktirde onlarındır (kadınlarındır)
-
4-Nisâ 12
fe : o zaman, o taktirde
-
4-Nisâ 12
fe : o zaman, o taktirde
-
4-Nisâ 12
fe hum : o zaman onlar
-
4-Nisâ 13
el fevzu : fevz, kurtuluş
-
4-Nisâ 15
fe isteşhidû : o zaman şahitler isteyin
-
4-Nisâ 15
fe : o taktirde
-
4-Nisâ 15
fe emsikû-hunne : artık onları tutun
-
4-Nisâ 16
fe âzû-humâ : o taktirde artık ikisine eza edin
-
4-Nisâ 16
fe : fakat, o zaman, artık
-
4-Nisâ 16
fe a'rıdû : o zaman vazgeçin
-
4-Nisâ 17
fe ulâike : işte onlar
-
4-Nisâ 19
fe : fakat
-
4-Nisâ 19
fe asâ : o taktirde umulur ki
-
4-Nisâ 20
fe : artık
-
4-Nisâ 21
ve keyfe : ve nasıl
-
4-Nisâ 22
selefe : geçti
-
4-Nisâ 23
fe in : fakat eğer
-
4-Nisâ 23
fe : o zaman, o taktirde
-
4-Nisâ 23
selefe : geçti
-
4-Nisâ 24
fe mâstemta'tum : artık faydalanmak istediniz şey
-
4-Nisâ 24
fe âtû-hunne : o taktirde onlara (kadınlara) verin
-
4-Nisâ 25
fe : o zaman
-
4-Nisâ 25
min feteyâti-kum : sizin genç cariyelerinizden
-
4-Nisâ 25
fenkihûhunne (fe inkihû-hunne) : öyle ise onları nikâhlayın
-
4-Nisâ 25
fe : fakat
-
4-Nisâ 25
fe : öyle, olduğu halde
-
4-Nisâ 25
fe aleyhinne : o taktirde onlara
-
4-Nisâ 28
en yuhaffife : hafifletmek
-
4-Nisâ 28
daîfen : zayıf olarak, zayıf
-
4-Nisâ 30
fe sevfe : o taktirde yakında
-
4-Nisâ 33
fe âtû-hum : artık onlara verin
-
4-Nisâ 34
enfekû : verdiler, harcadılar
-
4-Nisâ 34
fe es sâlihâtu : bu sebeble, bu bakımdan salih kadınlar, nefsini tezkiye eden kadınlar
-
4-Nisâ 34
fe ızû-hunne : ... ise onlara öğüt verin, nasihat edin
-
4-Nisâ 34
fe : bundan sonra, artık
-
4-Nisâ 34
fe : bundan sonra, artık
-
4-Nisâ 35
fe ib'asû : o taktirde görevlendirin, gönderin
-
4-Nisâ 36
fehûran : övünen (kendinle iftihar eden)
-
4-Nisâ 38
fe : işte bu
-
4-Nisâ 39
ve enfekû : ve infak ettiler (Allah için) harcadılar
-
4-Nisâ 41
fe keyfe : artık, o zaman nasıl olur, nasıl olacak
-
4-Nisâ 42
keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
-
4-Nisâ 43
seferin : yolculuk
-
4-Nisâ 43
fe : fakat
-
4-Nisâ 43
fe teyemmemû : o taktirde teyemmüm edin
-
4-Nisâ 43
fe imsehû : sonra onu mesh edin, sürün
-
4-Nisâ 46
fe : artık
-
4-Nisâ 47
fe nerudde-hâ : böylece onu çeviririz
-
4-Nisâ 48
fe kad : o taktirde olmuştur
-
4-Nisâ 49
fetîlen : hurma çekirdeğinin ince lifi, kıl kadar, zerre kadar
-
4-Nisâ 50
keyfe : nasıl
-
4-Nisâ 51
keferû : inkâr ettiler
-
4-Nisâ 52
fe : artık
-
4-Nisâ 53
fe izen : öyle olsa
-
4-Nisâ 54
fe kad : oysa olmuştu
-
4-Nisâ 55
fe : artık
-
4-Nisâ 56
keferû : inkâr ettiler
-
4-Nisâ 56
sevfe : yakında, ileride
-
4-Nisâ 59
fe in : bundan sonra eğer
-
4-Nisâ 59
fe : o taktirde
-
4-Nisâ 62
fe : bundan sonra
-
4-Nisâ 62
keyfe : nasıl olur
-
4-Nisâ 63
fe : artık
-
4-Nisâ 64
fe : böylece
-
4-Nisâ 64
istagferû : istiğfar ettiler, tövbe ettiler, mağfiret dilediler
-
4-Nisâ 64
Vestagfera (ve istagfera) : ve istiğfar etti, tövbe etti, mağfiret diledi
-
4-Nisâ 65
fe lâ : artık hayır
-
4-Nisâ 66
mâ fealû-hu : onu yapmadılar
-
4-Nisâ 66
fealû : yaptılar
-
4-Nisâ 69
fe : o taktirde
-
4-Nisâ 71
fe : artık
-
4-Nisâ 72
fe in : sonra eğer ... olsa
-
4-Nisâ 73
fe : böylece
-
4-Nisâ 73
fevzen : fevz, kurtuluş
-
4-Nisâ 74
fe : o takdirde, öyle ise
-
4-Nisâ 74
fe : o takdirde, olursa
-
4-Nisâ 74
fe : o takdirde
-
4-Nisâ 74
sevfe : yak?nda
-
4-Nisâ 76
keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
-
4-Nisâ 76
fe : artık, o halde
-
4-Nisâ 76
daîfen : zayıf, kuvvetsiz
-
4-Nisâ 77
fe lemmâ : halbuki, ... olduğu zaman
-
4-Nisâ 77
ferîkun : bir fırka, bir kısım
-
4-Nisâ 77
fetîlen : hurma çekirdeğinin ince lifi kadar, kıl kadar, zerre kadar
-
4-Nisâ 78
fe : artık
-
4-Nisâ 79
fe : işte o
-
4-Nisâ 79
fe : o taktirde
-
4-Nisâ 80
fe kad : böylece ... olmuş olur
-
4-Nisâ 80
fe : o taktirde
-
4-Nisâ 81
fe : sonra
-
4-Nisâ 81
tâifetun : bir tâife, bir grup
-
4-Nisâ 81
fe : artık
-
4-Nisâ 82
e fe : hâlâ ... mı?
-
4-Nisâ 82
ihtilâfen : ihtilâflar, ayrılıklar, zıtlıklar, çelişki
-
4-Nisâ 84
fe : artık, öyleyse
-
4-Nisâ 84
yekuffe : çeker (kuvveti, gücü, şiddeti)
-
4-Nisâ 84
keferû : inkar ettiler, kâfir oldular
-
4-Nisâ 86
fe : o taktirde
-
4-Nisâ 88
fe : öyleyse
-
4-Nisâ 88
fe : artık, bundan sonra
-
4-Nisâ 89
keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
-
4-Nisâ 89
fe : böylece
-
4-Nisâ 89
fe : artık
-
4-Nisâ 89
fe : bundan sonra
-
4-Nisâ 89
fe : o taktirde
-
4-Nisâ 90
fe le : o zaman mutlaka
-
4-Nisâ 90
fe in : o halde eğer
-
4-Nisâ 90
fe : artık
-
4-Nisâ 90
fe : o taktirde
-
4-Nisâ 91
fe : bundan sonra, o zaman
-
4-Nisâ 91
fe : o zaman, o taktirde
-
4-Nisâ 92
fe : o zaman, o takdirde
-
4-Nisâ 92
fe : fakat
-
4-Nisâ 92
fe : o zaman, o taktirde
-
4-Nisâ 92
fe : o zaman, o taktirde
-
4-Nisâ 92
fe men : fakat kim
-
4-Nisâ 92
fe : o taktirde
-
4-Nisâ 93
fe cezâu-hu : o taktirde onun cezası
-
4-Nisâ 94
fe : artık
-
4-Nisâ 94
fe : oysa, halbuki
-
4-Nisâ 94
fe : o zaman
-
4-Nisâ 94
fe : o halde
-
4-Nisâ 97
fe : o halde, öyleyse
-
4-Nisâ 97
fe : işte
-
4-Nisâ 99
fe : işte
-
4-Nisâ 100
fe : artık
-
4-Nisâ 101
fe : o taktirde
-
4-Nisâ 101
keferû : inkâr ettiler, kafir oldular
-
4-Nisâ 102
fe : o taktirde
-
4-Nisâ 102
fe li tekum : öyle ki ayağa kalksın, namaza dursun
-
4-Nisâ 102
tâifetun : taife, grup, bölük, bir kısmı
-
4-Nisâ 102
fe : böylece, bu şekilde
-
4-Nisâ 102
fe li yekûnû : böylece olsunlar
-
4-Nisâ 102
tâifetun : taife, grup, bölük
-
4-Nisâ 102
fe li yusallû : böylece, bu şekilde namaz kılsınlar
-
4-Nisâ 102
keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
-
4-Nisâ 102
fe yemîlûne : böylece hamle yaparlar, baskın yaparlar, hücuma geçerler
-
4-Nisâ 103
fe : böylece, o takdirde, bundan sonra
-
4-Nisâ 103
fe uzkurû : artık zikredin
-
4-Nisâ 103
fe izâ : sonra, daha sonra ...olduğu zaman
-
4-Nisâ 103
fe ekîmu : o zaman yerine getirin, erkanıyla kılın
-
4-Nisâ 104
fe : sonra, ayrıca
-
4-Nisâ 109
fe : artık, oysa, fakat
-
4-Nisâ 111
fe innemâ : o taktirde sadece
-
4-Nisâ 112
fe kad : o taktirde olmuş olur
-
4-Nisâ 113
tâifetun : bir grup, bölük
-
4-Nisâ 114
fe : o taktirde
-
4-Nisâ 114
sevfe : olacak
-
4-Nisâ 116
fe : artık, o taktirde
-
4-Nisâ 119
fe : böylece
-
4-Nisâ 119
fe : böylece, öyle ki
-
4-Nisâ 119
fe kad : artık ... olmuştur
-
4-Nisâ 124
fe ulâike : o taktirde işte onlar
-
4-Nisâ 125
hanîfen : hanif olarak, tek Allah'a inanarak
-
4-Nisâ 127
fe : o taktirde
-
4-Nisâ 128
hâfet : korktu
-
4-Nisâ 128
fe : o zaman, artık
-
4-Nisâ 128
fe : o taktirde
-
4-Nisâ 129
fe : o halde, öyleyse
-
4-Nisâ 129
fe : o taktirde, böylece
-
4-Nisâ 129
fe : o taktirde
-
4-Nisâ 130
yeteferrekâ : ayrılırlar
-
4-Nisâ 131
fe : halbuki, oysa, olsa bile
-
4-Nisâ 134
fe : o taktirde, halbu ki, oysa, olsa bile
-
4-Nisâ 135
fe : o taktirde, oysa, halbuki
-
4-Nisâ 135
fe : o taktirde, oysa, halbuki
-
4-Nisâ 135
fe : bundan sonra
-
4-Nisâ 136
fe kad : o taktirde olmuştur
-
4-Nisâ 137
keferû : inkâr ettiler
-
4-Nisâ 137
keferû : inkâr ettiler
-
4-Nisâ 139
fe : artık, halbuki, oysa
-
4-Nisâ 140
yukferu : inkâr eder
-
4-Nisâ 140
fe : artık, o zaman
-
4-Nisâ 141
fe : öyle ki, o zaman
-
4-Nisâ 141
fethun : bir fetih
-
4-Nisâ 141
fe : o zaman, artık
-
4-Nisâ 143
fe : artık
-
4-Nisâ 145
el esfeli : en sefil, en aşağı
-
4-Nisâ 146
fe : işte
-
4-Nisâ 146
ve sevfe : ve yakında
-
4-Nisâ 149
fe : o zaman, o taktirde
-
4-Nisâ 150
yuferrikû : ayırırlar, ayırım yaparlar
-
4-Nisâ 152
lem yuferrikû : ayırmazlar, ayırım yapmazlar
-
4-Nisâ 152
sevfe : ileride, yakında ... olacak
-
4-Nisâ 153
fe kad : o zaman, halbuki, oysa ... olmuştu
-
4-Nisâ 153
fe : o halde, o zaman, o takdirde
-
4-Nisâ 153
fe : bunun üzerine
-
4-Nisâ 153
fe : buna rağmen, o halde, o zaman, o takdirde
-
4-Nisâ 153
afevnâ : biz affettik
-
4-Nisâ 154
fevka-hum : onların üstüne
-
4-Nisâ 155
fe -- bi mâ : fakat bu -- sebebiyle
-
4-Nisâ 155
fe : böylece
-
4-Nisâ 160
fe : artık
-
4-Nisâ 167
keferû : inkâr ettiler
-
4-Nisâ 168
keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular,
-
4-Nisâ 170
fe : öyle ise, o taktirde
-
4-Nisâ 170
fe : öyleyse, o taktirde, ... olsa bile
-
4-Nisâ 171
fe : artık, öyleyse
-
4-Nisâ 172
len yestenkife : asla çekinmez
-
4-Nisâ 172
fe : artık
-
4-Nisâ 173
fe : fakat
-
4-Nisâ 173
fe : o taktirde, öyle ise
-
4-Nisâ 173
fe : o taktirde, öyle ise
-
4-Nisâ 175
fe : böylece, artık
-
4-Nisâ 175
fe : o taktirde, öyle ise
-
4-Nisâ 176
fe lehâ : o taktirde onundur (kadının)
-
4-Nisâ 176
fe : fakat
-
4-Nisâ 176
fe : o taktirde, o zaman
-
4-Nisâ 176
fe : o taktirde, o zaman
-
40-Mü'min 4
keferû : inkâr ettiler
-
40-Mü'min 4
fe : artık, öyleyse
-
40-Mü'min 5
fe : böylece, artık
-
40-Mü'min 5
fe : böylece, artık, o zaman
-
40-Mü'min 5
keyfe : nasıl
-
40-Mü'min 6
keferû : inkâr ettiler
-
40-Mü'min 7
fagfir (fe ıgfir) : ve mağfiret et
-
40-Mü'min 9
fe : öyleyse, artık, o zaman
-
40-Mü'min 9
el fevzu el azîmu : fevzül azîm, büyük kurtuluş
-
40-Mü'min 10
keferû : inkâr ettiler
-
40-Mü'min 10
fe : böylece, artık, o zaman
-
40-Mü'min 11
fa'terefnâ (fe ı'terefnâ) : böylece itiraf ettik
-
40-Mü'min 11
fe : böylece, artık
-
40-Mü'min 12
kefertum : siz inkâr ettiniz
-
40-Mü'min 12
fe : artık, böylece
-
40-Mü'min 14
fe : böylece, artık
-
40-Mü'min 18
yevme el âzifeti : yakın olan gün, yaklaşan gün
-
40-Mü'min 21
fe : öyleyse, artık
-
40-Mü'min 21
keyfe : nasıl
-
40-Mü'min 21
fe : böylece, artık
-
40-Mü'min 22
fe : böylece, artık
-
40-Mü'min 22
keferû : inkâr ettiler, küfrettiler
-
40-Mü'min 22
fe : böylece, bu sebeple
-
40-Mü'min 24
fe : böylece, fakat
-
40-Mü'min 25
fe : böylece, artık
-
40-Mü'min 26
el fesâde : fesat
-
40-Mü'min 28
fe : böylece, artık
-
40-Mü'min 29
fe : böylece, artık
-
40-Mü'min 33
fe : böylece, artık
-
40-Mü'min 34
fe : böylece, artık, fakat
-
40-Mü'min 37
fe : böylece, artık
-
40-Mü'min 40
fe : böylece, artık
-
40-Mü'min 40
fe ulâike : ve işte onlar
-
40-Mü'min 44
fe : böylece, bundan sonra
-
40-Mü'min 44
ve ufevvidu : ve havale ediyorum
-
40-Mü'min 45
fe : böylece
-
40-Mü'min 47
fe : böylece, artık, o zaman
-
40-Mü'min 47
fe : artık, şimdi
-
40-Mü'min 50
fe : artık, öyleyse
-
40-Mü'min 52
lâ yenfeu : fayda vermez
-
40-Mü'min 55
fasbir (fe ısbir) : öyleyse sabret
-
40-Mü'min 56
festeiz : (fe isteiz)
-
40-Mü'min 56
fe : öyleyse, artık
-
40-Mü'min 62
fe : öyleyse
-
40-Mü'min 62
tu'fekûne : döndürülüyorsunuz
-
40-Mü'min 63
yu'feku : döndürülürler
-
40-Mü'min 64
fe : sonra
-
40-Mü'min 64
fe : işte
-
40-Mü'min 65
fe : öyleyse
-
40-Mü'min 67
nutfetin : nutfe, bir damla su
-
40-Mü'min 68
fe : o taktirde, o zaman
-
40-Mü'min 68
fe innemâ : o zaman sadece
-
40-Mü'min 68
fe yekûnu : o zaman, hemen olur
-
40-Mü'min 70
fe : fakat
-
40-Mü'min 70
sevfe : yakında
-
40-Mü'min 76
fe : bundan sonra, artık
-
40-Mü'min 77
fasbir (fe ısbir) : öyleyse sabret
-
40-Mü'min 77
fe : böylece, artık
-
40-Mü'min 77
neteveffeyenne-ke : seni vefat ettiririz
-
40-Mü'min 77
fe : sonra, sonunda
-
40-Mü'min 78
fe izâ : olduğunda, o zaman
-
40-Mü'min 81
fe : artık, hâlâ
-
40-Mü'min 82
fe : öyleyse
-
40-Mü'min 82
fe : böylece, artık
-
40-Mü'min 82
keyfe : nasıl
-
40-Mü'min 82
fe : bundan sonra
-
40-Mü'min 83
fe : böylece
-
40-Mü'min 83
ferihû : sevinirler, şımarırlar, ferahlarlar
-
40-Mü'min 84
fe : sonra
-
40-Mü'min 84
ve kefernâ : ve inkâr ettik
-
40-Mü'min 85
fe : böylece, artık
-
40-Mü'min 85
yenfeu-hum : onlara fayda, yarar sağlar
-
41-Fussilet 4
fe : böylece, artık, fakat
-
41-Fussilet 4
fe : böylece, artık
-
41-Fussilet 5
fa'mel (fe ı'mel) : artık yap
-
41-Fussilet 6
fe : öyleyse, artık
-
41-Fussilet 10
fevkı-hâ : onun üzerinde
-
41-Fussilet 11
fe : sonra
-
41-Fussilet 12
fe : böylece, artık
-
41-Fussilet 13
fe : böylece, artık, hâlâ
-
41-Fussilet 13
fe : o zaman, o taktirde
-
41-Fussilet 14
fe : böylece, bu sebeple
-
41-Fussilet 15
fe : böylece, artık, fakat
-
41-Fussilet 15
fe : böylece, daha sonra
-
41-Fussilet 16
fe : böylece, bunun üzerine
-
41-Fussilet 17
fe : böylece, ondan sonra
-
41-Fussilet 17
fe : böylece, buna rağmen
-
41-Fussilet 17
fe : böylece, bu sebeple
-
41-Fussilet 19
fe : böylece, artık
-
41-Fussilet 23
fe : böylece
-
41-Fussilet 24
fe : artık, bu durumda
-
41-Fussilet 24
fe : işte, artık
-
41-Fussilet 24
fe : artık, bundan sonra
-
41-Fussilet 25
fe : böylece, artık
-
41-Fussilet 25
halfe-hum : arkalarında
-
41-Fussilet 26
keferû : inkâr ettiler
-
41-Fussilet 27
fe : böylece, bundan sonra
-
41-Fussilet 27
keferû : inkâr ettiler
-
41-Fussilet 29
keferû : inkâr ettiler
-
41-Fussilet 29
el esfelîne : en aşağı, en sefil olanlar
-
41-Fussilet 34
fe : böylece, o zaman
-
41-Fussilet 36
fe : hemen, artık, o zaman
-
41-Fussilet 38
fe : o taktirde, hâlâ
-
41-Fussilet 38
fe : o zaman, oysa
-
41-Fussilet 39
fe : böylece, o zaman
-
41-Fussilet 40
lâ yahfevne : gizli kalmazlar
-
41-Fussilet 40
fe : böylece
-
41-Fussilet 41
keferû : inkâr ettiler
-
41-Fussilet 45
fe : fakat
-
41-Fussilet 45
ihtulife : ihtilâf ettiler, anlaşmazlığa düştüler
-
41-Fussilet 46
fe : böylece, artık
-
41-Fussilet 46
fe : böylece, artık
-
41-Fussilet 49
fe yeûsun : o zaman yeise kapılır, üzülür
-
41-Fussilet 50
fe : böylece, artık, o zaman
-
41-Fussilet 50
keferû : inkâr ettiler
-
41-Fussilet 51
fe : böylece, artık
-
41-Fussilet 52
kefertum : siz küfrettiniz
-
42-Şûrâ 5
fevkı-hinne : onların üstünde
-
42-Şûrâ 7
ferîkun : bir kısım, bir grup
-
42-Şûrâ 7
ve ferîkun : ve bir kısım, bir grup
-
42-Şûrâ 9
fe : böylece, işte
-
42-Şûrâ 10
fe : böylece, artık
-
42-Şûrâ 13
ve lâ teteferrekû : ve ayrılığa düşmeyin, fırkalara ayrılmayın
-
42-Şûrâ 14
ve mâ teferrekû : ve ayrılığa düşmediler, fırkalara ayrılmadılar
-
42-Şûrâ 15
fe li zâlike : işte bunun için
-
42-Şûrâ 15
fed'u (fe ud'u) : artık, bundan sonra davet et
-
42-Şûrâ 24
fe : böylece, bununla birlikte
-
42-Şûrâ 30
fe : işte o
-
42-Şûrâ 33
fe : böylece
-
42-Şûrâ 36
fe : işte böylece
-
42-Şûrâ 36
fe : böylece, artık
-
42-Şûrâ 37
ve el fevâhışe : ve fuhuşlar (kötülükler, zina, şirk, katletmek vb)
-
42-Şûrâ 40
fe : artık, fakat
-
42-Şûrâ 40
fe : böylece
-
42-Şûrâ 41
fe : böylece
-
42-Şûrâ 43
ve gafere : ve affetti, bağışladı
-
42-Şûrâ 44
fe : böylece
-
42-Şûrâ 46
fe : artık
-
42-Şûrâ 48
fe : bundan sonra
-
42-Şûrâ 48
fe : oysa, halbuki
-
42-Şûrâ 48
feriha : ferahladı, sevindi
-
42-Şûrâ 48
fe : işte o zaman
-
42-Şûrâ 51
fe : o zaman, böylece
-
43-Zuhruf 5
fe : o zaman, öyleyse
-
43-Zuhruf 8
fe : o zaman, bu sebeple
-
43-Zuhruf 11
fe : böylece
-
43-Zuhruf 21
fe : böylece
-
43-Zuhruf 25
fe : böylece, bunun üzerine
-
43-Zuhruf 25
fanzur (fe unzur) : işte bak
-
43-Zuhruf 25
keyfe : nasıl
-
43-Zuhruf 27
fe : böylece, çünkü
-
43-Zuhruf 32
fevka : üzerine
-
43-Zuhruf 33
sukufen : tavanlar, çardaklar
-
43-Zuhruf 35
ve zuhrufen : ve süsler, mücevherler
-
43-Zuhruf 36
fe : o zaman, artık
-
43-Zuhruf 38
fe : işte bu
-
43-Zuhruf 39
ve len yenfea-kum : ve size yarar sağlamaz
-
43-Zuhruf 40
fe : böylece, yoksa
-
43-Zuhruf 41
fe immâ : fakat, amma
-
43-Zuhruf 41
fe : o zaman
-
43-Zuhruf 42
fe : çünkü
-
43-Zuhruf 43
fe : artık, o zaman
-
43-Zuhruf 44
ve sevfe : ve olacak
-
43-Zuhruf 46
fe : o zaman
-
43-Zuhruf 47
fe : fakat
-
43-Zuhruf 50
fe : fakat
-
43-Zuhruf 51
e fe : hâlâ mı
-
43-Zuhruf 53
fe : öyleyse
-
43-Zuhruf 54
fe : böylece
-
43-Zuhruf 54
istehaffe : hafife aldı, küçümsedi
-
43-Zuhruf 54
fe : o zaman, bunun üzerine
-
43-Zuhruf 55
fe : bunun üzerine
-
43-Zuhruf 55
fe : böylece, bu sebeple
-
43-Zuhruf 56
fe : böylece
-
43-Zuhruf 56
selefen : selef, gelip geçmiş olan
-
43-Zuhruf 61
fe : o zaman, öyleyse
-
43-Zuhruf 63
fe : öyleyse
-
43-Zuhruf 64
fe : o zaman, öyleyse
-
43-Zuhruf 65
fe : sonra
-
43-Zuhruf 65
ihtelefe : ihtilâf ettiler
-
43-Zuhruf 65
fe : artık
-
43-Zuhruf 75
lâ yufetteru \n(fetere) \n(fettere) : hafifletilmez \n: (gevşetti) \n: (gevşetildi, hafifletildi)
-
43-Zuhruf 79
fe : fakat, oysa, asıl
-
43-Zuhruf 81
fe ene : o zaman ben
-
43-Zuhruf 83
fe : artık
-
43-Zuhruf 87
fe : artık, buna rağmen
-
43-Zuhruf 87
yûfekûne : döndürülüyorlar
-
43-Zuhruf 89
fe : o zaman
-
43-Zuhruf 89
fe : artık
-
43-Zuhruf 89
sevfe : yakında
-
44-Duhân 10
fe : artık, öyleyse, o halde
-
44-Duhân 17
fetennâ : imtihan ettik
-
44-Duhân 21
fe : o zaman, o halde, artık
-
44-Duhân 22
fe : bunun üzerine
-
44-Duhân 23
fe : öyleyse, hemen
-
44-Duhân 29
fe : artık, bundan sonra
-
44-Duhân 36
fe'tû bi : o halde getirin
-
44-Duhân 47
fe : öylece, hemen
-
44-Duhân 48
fevka : üst, üstüne
-
44-Duhân 57
el fevzu : fevz, kurtuluş
-
44-Duhân 58
fe innemâ : ancak, işte böylece
-
44-Duhân 59
fe : artık, o zaman
-
45-Câsiye 5
fe : böylece
-
45-Câsiye 6
fe : artık, öyleyse, o halde
-
45-Câsiye 8
fe : öyleyse, artık
-
45-Câsiye 11
keferû : inkâr ettiler
-
45-Câsiye 13
yetefekkerûne : tefekkür ederler
-
45-Câsiye 15
fe : o taktirde, o zaman
-
45-Câsiye 15
fe : o taktirde, o zaman
-
45-Câsiye 17
fe : o zaman, fakat
-
45-Câsiye 18
fe : öyleyse
-
45-Câsiye 23
fe : öyleyse, bu durumda, hâlâ
-
45-Câsiye 23
fe : öyleyse, bu durumda, hâlâ
-
45-Câsiye 23
fe : öyleyse, bu durumda, hâlâ
-
45-Câsiye 30
fe emmâ : fakat
-
45-Câsiye 30
fe : o zaman, ise
-
45-Câsiye 30
el fevzu : kurtuluş
-
45-Câsiye 31
keferû : inkâr ettiler
-
45-Câsiye 31
fe : o zaman
-
45-Câsiye 31
fe : o zaman
-
45-Câsiye 35
fe : artık, öyleyse
-
45-Câsiye 36
fe : artık, o halde, öyleyse
-
46-Ahkaf 3
keferû : inkâr ettiler
-
46-Ahkaf 7
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
46-Ahkaf 8
fe : o zaman, o taktirde
-
46-Ahkaf 10
ve kefertum : ve siz inkâr ettiniz
-
46-Ahkaf 10
fe : böylece
-
46-Ahkaf 11
keferû : inkâr ettiler
-
46-Ahkaf 11
fe : o zaman
-
46-Ahkaf 13
fe lâ : artık yoktur
-
46-Ahkaf 17
fe yekûlu : o zaman dedi
-
46-Ahkaf 20
keferû : inkâr ettiler
-
46-Ahkaf 20
fe : böylece
-
46-Ahkaf 22
fe'ti-nâ : o zaman bize getir
-
46-Ahkaf 24
fe lemmâ reev-hu : onu gördükleri zaman
-
46-Ahkaf 25
fe asbehû : o zaman sabahlarlar
-
46-Ahkaf 26
fe mâ agnâ : kâfi gelmedi, müstağni kılmadı
-
46-Ahkaf 28
fe : artık, böylece, o zaman
-
46-Ahkaf 29
neferen : ekip, grup (3-10 kişilik)
-
46-Ahkaf 29
fe lemmâ : ... e zaman
-
46-Ahkaf 29
fe lemmâ kudıye : bitirildiği, yerine getirildiği zaman
-
46-Ahkaf 32
fe leyse : artık değildir
-
46-Ahkaf 34
keferû : inkâr eden
-
46-Ahkaf 34
fe zûkû : o zaman tadın
-
46-Ahkaf 35
fe hel yuhleku : artık helâk edilir mi, yıkıma uğratılır mı
-
47-Muhammed 1
keferû : inkâr ettiler
-
47-Muhammed 2
keffere : örttü, sildi
-
47-Muhammed 3
keferû : inkâr ettiler
-
47-Muhammed 4
fe izâ : artık, bundan sonra olunca
-
47-Muhammed 4
ellezîne keferû : inkâr edenler
-
47-Muhammed 4
fe darbe : o zaman, derhal, hemen vurun
-
47-Muhammed 4
fe şuddû : o zaman kuvvetli tutun, bağlayın
-
47-Muhammed 4
fe : bundan sonra, artık, nihayet
-
47-Muhammed 4
fe len yudille : o taktirde, o zaman boşa çıkarılmaz
-
47-Muhammed 6
arrefe-hâ : onu tarif etti, tanıttı, bildirdi
-
47-Muhammed 8
keferû : inkâr ettiler
-
47-Muhammed 8
fe : artık, bundan sonra
-
47-Muhammed 9
fe ahbeta : o zaman boşa çıkardı
-
47-Muhammed 10
e fe lem yesîrû : dolaşmıyorlar mı
-
47-Muhammed 10
fe yenzurû : ardından görerek
-
47-Muhammed 10
keyfe : nasıl
-
47-Muhammed 12
keferû : inkâr ettiler
-
47-Muhammed 13
fe : o zaman
-
47-Muhammed 14
fe : o zaman, öyleyse
-
47-Muhammed 15
musaffen : saflaştırılmış, saf, süzülmüş
-
47-Muhammed 15
fe : o zaman, böylece, bu sebeple
-
47-Muhammed 16
ânifen : az önce
-
47-Muhammed 18
fe : o zaman, öyleyse
-
47-Muhammed 18
fe : fakat, halbuki
-
47-Muhammed 18
fe : fakat, oysa, artık
-
47-Muhammed 19
fa'lem (fe i'lem) : o zaman, bu durumda bil
-
47-Muhammed 20
fe : o zaman, sonra da
-
47-Muhammed 20
fe : o zaman, o taktirde, oysa
-
47-Muhammed 21
fe izâ : fakat o zaman, olunca, olduğunda
-
47-Muhammed 21
fe : o zaman
-
47-Muhammed 22
fe : o zaman, öyleyse, yoksa
-
47-Muhammed 23
fe : böylece, bu sebeple
-
47-Muhammed 24
fe : o zaman, o halde, hâlâ
-
47-Muhammed 27
fe : o zaman, artık
-
47-Muhammed 27
keyfe : nasıl
-
47-Muhammed 27
teveffet-hum : onları vefat ettirdiler, öldürdüler
-
47-Muhammed 28
fe ahbeta : böylece boşa çıkardı
-
47-Muhammed 30
fe : böylece, o zaman
-
47-Muhammed 30
ve le ta'rifenne-hum : ve onları mutlaka tanırsın
-
47-Muhammed 32
keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
-
47-Muhammed 34
keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
-
47-Muhammed 34
fe : artık
-
47-Muhammed 35
fe : o zaman, buna rağmen, buna göre
-
47-Muhammed 37
fe yuhfi-kum : böylece size ısrar eder
-
47-Muhammed 38
fe : artık, buna rağmen
-
47-Muhammed 38
fe : o taktirde
-
48-Fetih 1
fetahnâ : biz fetih açtık, fetih verdik
-
48-Fetih 1
fethan : fetih
-
48-Fetih 5
fevzen : fevz
-
48-Fetih 10
fevka : üzerinde
-
48-Fetih 10
fe men : bundan sonra kim
-
48-Fetih 10
fe : artık
-
48-Fetih 10
fe : o taktirde, o zaman
-
48-Fetih 11
fe istagfir lenâ : artık bizim için istiğfar et, mağfiret dile
-
48-Fetih 11
fe : o zaman, o taktirde
-
48-Fetih 13
fe : o zaman
-
48-Fetih 15
fe : o zaman
-
48-Fetih 16
fe : artık, bundan sonra
-
48-Fetih 18
fe : o zaman, böylece, oysa, ve de
-
48-Fetih 18
fe : böylece, bunun üzerine
-
48-Fetih 18
fethan : fetih, zafer
-
48-Fetih 20
fe : böylece
-
48-Fetih 20
keffe : çekti
-
48-Fetih 22
keferû \n(ellezîne keferû) : inkâr ettiler \n: (inkâr edenler, kâfirler)
-
48-Fetih 24
keffe : çekti
-
48-Fetih 24
en azfere-kum : sizi muzaffer kılması
-
48-Fetih 25
keferû : inkâr ettiler
-
48-Fetih 25
ma'kûfen : bekletilen
-
48-Fetih 25
fe tusîbe-kum : o zaman, bu sebeple, bu yüzden size isabet eder
-
48-Fetih 25
keferû : inkâr ettiler
-
48-Fetih 26
keferû : inkâr ettiler (kâfir oldular)
-
48-Fetih 26
fe enzele : böylece indirdi
-
48-Fetih 27
fe : böylece, fakat
-
48-Fetih 27
fe : böylece, bu sebeple, bunun için
-
48-Fetih 27
fethan : fetih
-
48-Fetih 29
fe : sonra, böylece
-
48-Fetih 29
fe : sonra, böylece
-
48-Fetih 29
fe : sonra, böylece
-
49-Hucurât 2
lâ terfeû : yükseltmeyin
-
49-Hucurât 2
fevka : üzerine
-
49-Hucurât 6
fe : o zaman
-
49-Hucurât 6
fe : o zaman, o taktirde, sonra da
-
49-Hucurât 6
fealtum : yaptınız
-
49-Hucurât 9
in tâifetâni : eğer iki topluluk
-
49-Hucurât 9
fe : fakat, o zaman, o taktirde
-
49-Hucurât 9
fe : fakat, o zaman, o taktirde
-
49-Hucurât 9
fe : fakat, o zaman, o taktirde
-
49-Hucurât 9
fe : bundan sonra, böylece
-
49-Hucurât 9
fe : bundan sonra, böylece
-
49-Hucurât 10
fe : öyleyse
-
49-Hucurât 11
fe ulâike : işte onlar
-
49-Hucurât 12
fe : işte böyle, elbette
-
5-Mâide 2
fastâdû (fe istâdû) : artık avlanın
-
5-Mâide 3
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
5-Mâide 3
fe lâ tahşev-hum : artık onlardan korkmayın
-
5-Mâide 3
fe men(i) idturra : artık kim darda kalırsa
-
5-Mâide 3
fe inne Allâhe : artık muhakkak ki Allah (c.c.)
-
5-Mâide 4
fe kulû : o halde, artık yiyin
-
5-Mâide 5
fe kad habita : artık boşa gitmiştir
-
5-Mâide 6
fe igsilû : o zaman , o taktirde yıkayın!
-
5-Mâide 6
fe ittahherû : o zaman, o taktirde iyice temizlenin! (gusul abdesti alın!)
-
5-Mâide 6
ev alâ seferin : veya yolculuk üzere, yolculukta
-
5-Mâide 6
fe lem tecidû : artık bulamazsanız
-
5-Mâide 6
fe teyemmemû : o halde, o zaman teyemmum edin!
-
5-Mâide 6
fe imsehû : böylece, meshedin(sürün)!
-
5-Mâide 10
keferû : inkar ettiler
-
5-Mâide 11
fe keffe : o zaman men etti, çekti
-
5-Mâide 11
fe : o halde, artık
-
5-Mâide 12
fe men kefere : artık kim inkar eder
-
5-Mâide 12
fe kad dalle : artık sapmış olur
-
5-Mâide 13
fe bimâ nakdi-him : ve de onların bozmalarından dolayı, sebebi ile
-
5-Mâide 14
fe nesû : öyle olduğu halde, gene de, unuttular
-
5-Mâide 14
fe : bu yüzden, böylece
-
5-Mâide 14
ve sevfe : ve yakında
-
5-Mâide 17
kefere : kafir oldu
-
5-Mâide 17
fe men yemliku : o halde, öyleyse kim maliktir, kimin gücü yeter, kim mani olur?
-
5-Mâide 18
fe lime : o halde niçin
-
5-Mâide 19
alâ fetretin \n(fetret) : kesintili dönemde \n: (iki vak'a arasında geçen zaman)
-
5-Mâide 19
fe kad câe-kum : fakat, oysa size gelmişti
-
5-Mâide 21
fe : işte o zaman
-
5-Mâide 22
fe in yahrucû : eğer çıkarlarsa
-
5-Mâide 22
fe : o zaman
-
5-Mâide 23
fe izâ dehaltumû-hu : böylece oradan girdiğiniz zaman
-
5-Mâide 23
fe inne-kum gâlibûne : işte muhakkak ki siz gâliplersiniz
-
5-Mâide 23
fe tevekkelû : artık tevekkül edin, güvenin
-
5-Mâide 24
fe izheb : artık git
-
5-Mâide 24
fe kâtilâ : ve böylece ikiniz savaşın
-
5-Mâide 25
fefruk (fe ufruk) beyne-nâ : artık bizim aramızı ayır
-
5-Mâide 26
fe inne-hâ : artık muhakkak ki o (orası)
-
5-Mâide 26
fe lâ te'se : artık yeise kapılma, üzülme, müteessir olma
-
5-Mâide 27
fe tukubbile : o zaman kabul edilir
-
5-Mâide 29
fe tekûne : o taktirde, böylece sen olursun
-
5-Mâide 30
fe tavvaat : bunun üzerine tav etti, kandırdı, ikna etti
-
5-Mâide 30
fe katele-hu : böylece onu öldürdü
-
5-Mâide 30
fe asbaha : sonra oldu
-
5-Mâide 31
fe bease allâhu : sonra Allâh (c.c.) gönderdi
-
5-Mâide 31
keyfe yuvârî : nasıl örtecek, gömecek
-
5-Mâide 31
fe uvâriye : böylece örtmem, gömmem (benim gömmem)
-
5-Mâide 31
fe asbaha : sonra oldu
-
5-Mâide 32
ev fesâdin fi el ardı : veya yeryüzünde fesad
-
5-Mâide 32
fe keennemâ : artık ... gibidir
-
5-Mâide 32
fe keennemâ : artık ... gibidir
-
5-Mâide 33
fesâden : fesad - bozgun
-
5-Mâide 33
ev yunfev : veya sürülmeleri
-
5-Mâide 34
fa'lemû (fe ı'lemû) : artık biliniz
-
5-Mâide 36
ellezîne keferû : kâfir olan kimseler
-
5-Mâide 38
fe iktaû : o halde, ...olmak üzere kesin
-
5-Mâide 39
fe men tâbe : artık kim tövbe ederse
-
5-Mâide 39
fe inne allâhe : o taktirde muhakkak ki Allâh (c.c.)
-
5-Mâide 41
fe huzû-hu : o zaman, o taktirde onu alın
-
5-Mâide 41
fahzerû (fe ıhzerû) : o zaman, o taktirde kaçının, sakının
-
5-Mâide 41
fe len temlike lehu : artık sen onun için asla birşeye mani olmaya malik (sahip) değilsin, mani olacak (olabilecek) değilsin
-
5-Mâide 42
fe : bundan sonra, sonra
-
5-Mâide 42
fahkum (fe uhkum) : o taktirde hükmet, hüküm ver
-
5-Mâide 42
fe len yadurrû-ke : artık onlar sana asla zarar veremezler
-
5-Mâide 42
fahkum (fe uhkum) : o taktirde hükmet,hüküm ver
-
5-Mâide 43
ve keyfe : ve nasıl
-
5-Mâide 44
fe lâ tahşevû : artık korkmayın
-
5-Mâide 44
fe ulâike hum(u) : o taktirde, işte onlar, onlar
-
5-Mâide 45
ve el enfe bi el enfi : ve buruna burun ile
-
5-Mâide 45
fe men : artık kim
-
5-Mâide 45
fe huve : artık o
-
5-Mâide 45
fe ulâike : o taktirde işte onlar
-
5-Mâide 46
ve kaffeynâ : ve gönderdik
-
5-Mâide 47
fe ulâike : o taktirde işte onlar
-
5-Mâide 48
fahkum (fe uhkum) beyne-hum : artık onların arasında hükmet
-
5-Mâide 48
fe istebikû el hayrâti : o halde hayırlarda yarışın!
-
5-Mâide 48
fe yunebbiu-kum : o zaman size haber verecek
-
5-Mâide 49
fe in tevellev : bundan sonra eğer yüz çevirirlerse
-
5-Mâide 49
fa'lem (fe ı'lem) : o taktirde bil ki
-
5-Mâide 50
fe : o halde, hâlâ
-
5-Mâide 51
fe inne-hu : artık o mutlaka
-
5-Mâide 52
fe : işte, böylece
-
5-Mâide 52
fe asâ allâhu : oysa, umulur ki Allâh (cc.)
-
5-Mâide 52
en ye'tiye bi el fethi : bir fethi, bir zaferi getirmesi
-
5-Mâide 52
fe yusbihû : o zaman, böylece olurlar
-
5-Mâide 53
fe asbahû : böylece oldular
-
5-Mâide 54
fe sevfe ye'tî allâhu : o zaman Allâh (cc.) getirecek
-
5-Mâide 56
fe : artık, işte
-
5-Mâide 64
keyfe yeşâû : nasıl dilerse, nasıl isterse öyle
-
5-Mâide 64
etfee-hâ allâhu : Allâh (cc.) onu söndürdü
-
5-Mâide 64
fesâden : fesat çıkarmak
-
5-Mâide 65
le keffernâ : elbette örttük
-
5-Mâide 66
min fevkı-him : üstlerinden
-
5-Mâide 67
fe : işte o zaman, o taktirde
-
5-Mâide 68
fe lâ te'se : artık üzülme
-
5-Mâide 69
fe lâ havfun aleyhim : artık onlara korku yoktur
-
5-Mâide 70
ferîkan : bir kısmı
-
5-Mâide 70
ve ferîkan : ve bir kısmını
-
5-Mâide 71
fe : böylece
-
5-Mâide 72
lekad kefere : andolsun ki inkâr etti, kâfir oldu
-
5-Mâide 72
fe : o taktirde
-
5-Mâide 73
lekad kefere : andolsun ki inkâr etti, kâfir oldu
-
5-Mâide 73
ellezîne keferû : kâfir olanlar
-
5-Mâide 74
e fe lâ yetûbûne : hâlâ tövbe etmiyorlar mı?
-
5-Mâide 75
unzur keyfe : bak nasıl
-
5-Mâide 75
ennâ yu'fekûne : nasıl döndürülüyorlar
-
5-Mâide 78
ellezîne keferû : kâfirler, inkâr edenler
-
5-Mâide 79
fealû-hu : onu yapıyorlar
-
5-Mâide 80
ellezîne keferû : kâfir olanlar
-
5-Mâide 83
âmennâ fe uktub-nâ : biz âmenû olduk artık bizi yaz
-
5-Mâide 85
fe esâbe-hum(u) : böylece onlara verdi, ihsan etti
-
5-Mâide 86
ve ellezîne keferû : ve inkâr edenler, kâfir olanlar
-
5-Mâide 89
fe keffâretu-hu : artık onun kefareti
-
5-Mâide 89
fe men : artık kim
-
5-Mâide 89
fe sıyâmu : o halde, o taktirde oruç tutsun
-
5-Mâide 89
ve ıhfezû : ve muhafaza edin, koruyun
-
5-Mâide 90
fe : artık, o halde
-
5-Mâide 91
fe : artık, o halde
-
5-Mâide 92
fe : artık, bundan sonra
-
5-Mâide 92
fa'lemû (fe ı'lemû) : o halde bilin
-
5-Mâide 94
fe men i'tedâ : artık kim haddi aşarsa
-
5-Mâide 94
fe lehu : o taktirde onun için vardır
-
5-Mâide 95
fe : o zaman, o taktirde
-
5-Mâide 95
ammâ (an mâ) selefe : geçmişten olan şeyi, geçmişi
-
5-Mâide 95
fe : o zaman, o taktirde
-
5-Mâide 100
fe ittekû allâhe : artık, o halde Allâh'a (cc.) karşı takva sahibi olun
-
5-Mâide 103
ellezîne keferû : kâfirler, inkar edenler
-
5-Mâide 105
fe yunebbiu-kum : o zaman sizlere haber verecek
-
5-Mâide 106
fe : o zaman
-
5-Mâide 106
fe : o zaman
-
5-Mâide 107
fe in usire alâ : eğer sonradan farkına varılırsa
-
5-Mâide 107
fe âharâni : o takdirde diğer iki kişi
-
5-Mâide 107
fe yuksimâni : böylece, sonra iki kişi yemin ederler
-
5-Mâide 109
fe yekûlu : o zaman, sonra der
-
5-Mâide 110
fe tenfuhu fî-ha : sonra onun içine üflüyordun
-
5-Mâide 110
fe tekûnu tayran : böylece kuş oluyordu
-
5-Mâide 110
ve iz kefeftu : ve o zaman savmıştım
-
5-Mâide 110
fe kâle : o zaman dedi
-
5-Mâide 110
ellezîne keferû : kâfir olanlar (küfürde olanlar)
-
5-Mâide 115
fe men : fakat, ama, artık kim
-
5-Mâide 115
fe innî : o taktirde ben mutlaka
-
5-Mâide 116
fe kad alimte-hu : o zaman, o taktirde sen onu bilirdin
-
5-Mâide 117
fe : artık, fakat
-
5-Mâide 117
teveffeyte-nî : sen beni vefat ettirdin, aralarından aldın
-
5-Mâide 118
fe inne-hum : artık muhakkak ki onlar
-
5-Mâide 118
fe inne-ke : o halde, o taktirde, muhakkak ki sen
-
5-Mâide 119
yenfeu es sâdikîne : sâdıklara fayda verecek
-
5-Mâide 119
el fevzu el azîmu : en büyük fevz
-
50-Kaf 2
fe : bunun üzerine
-
50-Kaf 5
fe : bu durumda
-
50-Kaf 6
fe : öyleyse
-
50-Kaf 6
fevka-hum : onların üzerlerinde
-
50-Kaf 6
keyfe : nasıl
-
50-Kaf 9
fe enbetnâ : böylece bitirdik, yetiştirdik
-
50-Kaf 14
fe : böylece
-
50-Kaf 15
fe : öyleyse, o halde, yoksa
-
50-Kaf 22
fe : böylece, işte
-
50-Kaf 22
fe besaru-ke : artık senin görüşün
-
50-Kaf 26
fe : öyleyse
-
50-Kaf 31
ve uzlifet : ve yaklaştırıldı
-
50-Kaf 36
fe : halbuki, oysaki
-
50-Kaf 39
fasbir (fe ısbir) : artık, öyleyse sabret
-
50-Kaf 40
fe sebbih-hu : artık onu tesbih et
-
50-Kaf 45
fe : öyleyse, artık, oysa
-
51-Zâriyât 2
fe : ve de, de, sonra
-
51-Zâriyât 3
fe el câriyâti : sonra akıp gidenler
-
51-Zâriyât 4
fe : hem de, sonra
-
51-Zâriyât 9
yû'feku : çevrilir, döndürülür
-
51-Zâriyât 21
fe : öyleyse, hatta, hâlâ
-
51-Zâriyât 23
fe : işte
-
51-Zâriyât 25
fe : o zaman, olunca
-
51-Zâriyât 26
fe : sonra, bunun üzerine, hemen
-
51-Zâriyât 26
fe : sonra, bunun üzerine, hemen
-
51-Zâriyât 27
fe : böylece
-
51-Zâriyât 28
fe : fakat
-
51-Zâriyât 28
hîfeten : korku
-
51-Zâriyât 29
fe : böylece, bunun üzerine
-
51-Zâriyât 29
fe : ve de
-
51-Zâriyât 31
fe : o halde, öyleyse
-
51-Zâriyât 35
fe : o zaman, sonra
-
51-Zâriyât 36
fe : böylece, fakat
-
51-Zâriyât 39
fe : fakat
-
51-Zâriyât 40
fe : böylece, bunun üzerine, sonunda
-
51-Zâriyât 40
fe : böylece, bunun üzerine, sonunda
-
51-Zâriyât 44
fe : fakat
-
51-Zâriyât 44
fe : böylece
-
51-Zâriyât 45
fe : artık, o zaman
-
51-Zâriyât 48
fereşnâ-hâ : onu biz döşeyip yaydık
-
51-Zâriyât 48
fe ni'me : işte ne güzel
-
51-Zâriyât 50
fe firrû : öyleyse kaç, sığın
-
51-Zâriyât 54
fe tevelle : öyleyse yüz çevir
-
51-Zâriyât 54
fe mâ : artık değil
-
51-Zâriyât 55
fe inne : böylece muhakkak ki
-
51-Zâriyât 55
tenfe : fayda verir
-
51-Zâriyât 59
fe inne : işte, artık gerçekten
-
51-Zâriyât 59
fe : işte, artık
-
51-Zâriyât 60
fe : artık, bu durumda
-
51-Zâriyât 60
keferû : kâfir oldular, inkâr ettiler
-
52-Tûr 11
fe : artık, işte
-
52-Tûr 15
fe : fakat, öyleyse, yoksa
-
52-Tûr 16
fe isbirû : artık sabredin
-
52-Tûr 20
masfûfetin : sıralanmış (özenle dizilmiş)
-
52-Tûr 27
fe menne : şimdi, oysa, lütufta bulundu
-
52-Tûr 29
fe : o zaman, o halde
-
52-Tûr 29
fe : çünkü
-
52-Tûr 31
fe : aynı zamanda, hem de
-
52-Tûr 34
fe : öyleyse
-
52-Tûr 38
fe : öyleyse
-
52-Tûr 40
fe : böylece, bu sebeple, bu yüzden
-
52-Tûr 41
fe : böylece, ve de
-
52-Tûr 42
fe : fakat, lâkin
-
52-Tûr 42
keferû : inkâr edenler
-
52-Tûr 44
kisfen : bir parça
-
52-Tûr 45
fe : öyleyse, artık
-
52-Tûr 48
fe : böylece, oysa, çünkü
-
52-Tûr 49
fe sebbih-hu : artık onu tesbih et
-
53-Necm 6
fe : öylece
-
53-Necm 8
fe : ardından
-
53-Necm 9
fe kâne : böylece oldu
-
53-Necm 10
fe evhâ : böylece vahyetti
-
53-Necm 12
fe : hâlâ, öyle, yoksa
-
53-Necm 19
fe : oysa, halbuki
-
53-Necm 25
fe : öyleyse, fakat, oysa
-
53-Necm 29
fe : böylece
-
53-Necm 32
el fevâhişe : çok çirkin yüz kızartıcı olanından
-
53-Necm 32
fe : öyleyse
-
53-Necm 33
efere : gördün mü
-
53-Necm 35
fe : böylece
-
53-Necm 40
sevfe : yakında
-
53-Necm 46
min nutfetin : bir damla sudan
-
53-Necm 51
fe : böylece
-
53-Necm 54
fe : böylece, artık
-
53-Necm 55
fe : öyleyse
-
53-Necm 57
ezifet(i) : yaklaştı
-
53-Necm 57
el âzifetu : yaklaşan, yaklaşmakta olan
-
53-Necm 58
kâşifetun : kâşif, keşfeden, açan, açacak olan
-
53-Necm 59
fe : yoksa
-
53-Necm 62
fe : artık
-
54-Kamer 5
fe mâ tugni : bir yarar sağlamadı
-
54-Kamer 6
fe : o zaman, artık
-
54-Kamer 9
fe : böylece
-
54-Kamer 10
fe : sonunda
-
54-Kamer 10
fe intasir : öyleyse intikam al
-
54-Kamer 11
fe : böylece, bunun üzerine
-
54-Kamer 11
fetahnâ : biz açtık
-
54-Kamer 12
ve feccernâ : ve fışkırttık
-
54-Kamer 12
fe : böylece
-
54-Kamer 15
fe : böylece, buna rağmen
-
54-Kamer 16
fe : işte
-
54-Kamer 16
keyfe : nasıl
-
54-Kamer 17
fe : fakat, buna rağmen
-
54-Kamer 18
fe : öyleyse
-
54-Kamer 18
keyfe : nasıl
-
54-Kamer 21
fe : öyleyse
-
54-Kamer 21
keyfe kâne : nasıl oldu
-
54-Kamer 22
fe : fakat, buna rağmen
-
54-Kamer 24
fe : böylece, o zaman
-
54-Kamer 27
fe irtekib-hum : artık onları gözle, bekle
-
54-Kamer 29
fe : bir süre sonra
-
54-Kamer 29
fe teâtâ : bunun üzerine o ileri atıldı
-
54-Kamer 29
fe akare : sonra da (onu) kesti.
-
54-Kamer 30
fe : o zaman
-
54-Kamer 30
keyfe kâne : nasılmış
-
54-Kamer 31
fe : böylece
-
54-Kamer 32
fe hel : var mı
-
54-Kamer 36
fe : fakat
-
54-Kamer 37
fe : böylece
-
54-Kamer 37
fe : bunun üzerine
-
54-Kamer 39
fe : şimdi
-
54-Kamer 40
fe : buna rağmen
-
54-Kamer 42
fe : böylece, bu sebeple
-
54-Kamer 51
fe : buna rağmen
-
54-Kamer 52
fealû-hu : yaptıkları
-
55-Rahmân 7
refea-hâ : onu yükseltti
-
55-Rahmân 13
fe : o halde
-
55-Rahmân 16
fe : o halde
-
55-Rahmân 18
fe : o halde
-
55-Rahmân 21
fe : o halde
-
55-Rahmân 23
fe : o halde
-
55-Rahmân 25
fe : o halde
-
55-Rahmân 28
fe : o halde
-
55-Rahmân 30
fe : o halde
-
55-Rahmân 32
fe : o halde
-
55-Rahmân 33
fe unfuzû : o halde, haydi
-
55-Rahmân 34
fe : o halde
-
55-Rahmân 35
fe : o zaman
-
55-Rahmân 36
fe : o halde
-
55-Rahmân 37
fe izâ : olunca
-
55-Rahmân 37
fe kânet : işte o zaman ..... oldu
-
55-Rahmân 38
fe : o halde
-
55-Rahmân 39
fe : artık
-
55-Rahmân 40
fe : o halde
-
55-Rahmân 41
fe : böylece
-
55-Rahmân 42
fe : o halde
-
55-Rahmân 45
fe : o halde
-
55-Rahmân 46
hâfe : korktu
-
55-Rahmân 47
fe : o halde
-
55-Rahmân 49
fe : o halde
-
55-Rahmân 51
fe : o halde
-
55-Rahmân 53
fe : o halde
-
55-Rahmân 55
fe : o halde
-
55-Rahmân 57
fe : o halde
-
55-Rahmân 59
fe : 0 halde
-
55-Rahmân 61
fe : o halde
-
55-Rahmân 63
fe : o halde
-
55-Rahmân 65
fe : o halde
-
55-Rahmân 67
fe : o halde
-
55-Rahmân 69
fe : o halde
-
55-Rahmân 71
fe : o halde
-
55-Rahmân 73
fe : o halde
-
55-Rahmân 75
fe : o halde
-
55-Rahmân 77
fe : o halde
-
56-Vâkıa 6
fe : böylece
-
56-Vâkıa 8
fe : işte
-
56-Vâkıa 36
fe : böylece
-
56-Vâkıa 53
fe : o zaman, böylece
-
56-Vâkıa 54
fe : sonra
-
56-Vâkıa 55
fe : hatta, öyle ki
-
56-Vâkıa 57
fe : o zaman, öyleyse, hâlâ
-
56-Vâkıa 58
fe : öyleyse, o halde
-
56-Vâkıa 62
fe : o zaman, hâlâ, öyleyse
-
56-Vâkıa 63
fe : o halde, öyleyse
-
56-Vâkıa 65
fe zaltum tefekkehûne : o zaman siz faydalanamazdınız, şaşırıp kalırdınız
-
56-Vâkıa 68
fe : o halde, bundan başka, ayrıca
-
56-Vâkıa 70
fe : o halde, hâlâ
-
56-Vâkıa 71
fe : o halde, bundan başka, ayrıca
-
56-Vâkıa 74
fe sebbih : o zaman tesbih et
-
56-Vâkıa 75
fe lâ : artık hayır
-
56-Vâkıa 81
fe : o zaman, yoksa
-
56-Vâkıa 83
fe : artık, fakat, o halde
-
56-Vâkıa 86
fe : öyleyse, haydi
-
56-Vâkıa 88
fe emmâ : fakat, amma, lâkin
-
56-Vâkıa 89
fe : o zaman, o taktirde
-
56-Vâkıa 91
fe : o zaman
-
56-Vâkıa 93
fe : artık, o zaman, o taktirde
-
56-Vâkıa 96
fe sebbih : o zaman, artık, öyleyse
-
57-Hadid 7
fe : artık, böylece
-
57-Hadid 7
ve enfekû : ve infâk ettiler
-
57-Hadid 10
enfeka : infâk etti
-
57-Hadid 10
el fethi : fetih
-
57-Hadid 10
enfekû : infâk ettiler
-
57-Hadid 11
fe yudâife-hu : o taktirde, o kat kat ödenir
-
57-Hadid 12
fevzu : kurtuluş
-
57-Hadid 13
fe : artık, haydi
-
57-Hadid 13
fe : artık, böylece
-
57-Hadid 14
fetentum : fitneye düşürdünüz
-
57-Hadid 15
fe : artık
-
57-Hadid 15
keferû : inkâr ettiler
-
57-Hadid 16
fe : artık, böylece
-
57-Hadid 16
fe : artık, böylece
-
57-Hadid 19
keferû : kâfir oldular, inkâr ettiler
-
57-Hadid 20
fe terâ-hu : o zaman onu görür
-
57-Hadid 24
fe : artık, bundan sonra, o taktirde
-
57-Hadid 26
fe : artık, böylece
-
57-Hadid 27
kaffeynâ : ardarda gönderdik
-
57-Hadid 27
ve kaffeynâ : ve ardarda gönderdik
-
57-Hadid 27
re'feten : refet, şefkat
-
57-Hadid 27
fe : artık, böylece, oysa
-
57-Hadid 27
fe : artık, böylece, oysa
-
58-Mücâdele 3
fe tahrîru : o taktirde azad etsin, serbest bıraksın
-
58-Mücâdele 4
fe : artık, fakat
-
58-Mücâdele 4
fe sıyâmu : o zaman, o taktirde oruç tutsun
-
58-Mücâdele 4
fe : artık, fakat
-
58-Mücâdele 4
fe : o halde, o zaman
-
58-Mücâdele 6
fe : o zaman, sonra
-
58-Mücâdele 8
fe : işte
-
58-Mücâdele 9
fe : artık, bundan böyle
-
58-Mücâdele 10
fe li yetevekkeli : öyleyse tevekkül etsinler
-
58-Mücâdele 11
tefessehû : yer açın
-
58-Mücâdele 11
fe ifsehû : o taktirde yer açın
-
58-Mücâdele 11
fe : o zaman, hemen
-
58-Mücâdele 11
yerfei : yükseltir
-
58-Mücâdele 12
fe kaddimû : o zaman takdim ediniz, veriniz
-
58-Mücâdele 12
fe in : fakat, eğer, şâyet, ise
-
58-Mücâdele 12
fe inne : o taktirde muhakkak ki
-
58-Mücâdele 13
fe : o zaman, o taktirde, öyleyse
-
58-Mücâdele 13
fe : o zaman, o taktirde, öyleyse
-
58-Mücâdele 16
fe : artık, sonra, böylece
-
58-Mücâdele 16
fe : artık, sonra, böylece
-
58-Mücâdele 18
fe : o zaman
-
58-Mücâdele 19
fe : o zaman, böylece
-
59-Haşr 2
ellezîne keferû : inkâr edenler
-
59-Haşr 2
fe : artık, sonra, böylece, oysa
-
59-Haşr 2
ve kazefe : ve attı, verdi
-
59-Haşr 2
fe : artık, sonra, böylece, oysa
-
59-Haşr 4
fe : o zaman, o taktirde
-
59-Haşr 5
fe : artık, böylece, ancak
-
59-Haşr 6
fe mâ evceftum : o zaman sürmediniz, koşturmadınız
-
59-Haşr 7
fe : artık, o zaman, o taktirde
-
59-Haşr 7
fe : artık, o zaman, o taktirde
-
59-Haşr 7
fe : artık, o zaman, o taktirde
-
59-Haşr 9
fe ulâike : o taktirde işte onlar
-
59-Haşr 11
nâfekû : münafıklık ettiler, nifak çıkardılar
-
59-Haşr 11
keferû : inkâr ettiler
-
59-Haşr 16
fe lemmâ : fakat olduğu zaman
-
59-Haşr 16
kefere : inkâr etti
-
59-Haşr 17
fe kâne : böylece oldu
-
59-Haşr 19
fe : böylece
-
59-Haşr 21
yetefekkerûne : tefekkür ederler, düşünürler
-
6-En'âm 1
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler, kâfirler
-
6-En'âm 5
fe kad kezzebû : böylece yalanlamışlardı
-
6-En'âm 5
fe sevfe : artık, fakat pek yakında
-
6-En'âm 6
fe ehleknâ-hum : fakat onları helâk ettik
-
6-En'âm 7
fe le mesûhu : böylece ona gerçekten deyseler (dokunsalar)
-
6-En'âm 7
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olan kimseler
-
6-En'âm 10
fe hâka : böylece kuşattı
-
6-En'âm 11
keyfe kâne : nasıl oldu
-
6-En'âm 12
fe hum : işte onlar
-
6-En'âm 16
fe kad : o taktirde (o zaman) olmuştur
-
6-En'âm 16
el fevzu : fevz, kurtuluş
-
6-En'âm 17
fe lâ kâşife lehu : o taktirde onu açacak, giderecek yoktur
-
6-En'âm 17
fe huve : işte o
-
6-En'âm 18
fevka : üstünde
-
6-En'âm 20
ve fe hum : ve artık onlar
-
6-En'âm 24
keyfe : nasıl
-
6-En'âm 25
ellezîne keferû : kâfir olan kimseler
-
6-En'âm 27
fe kâlû : o zaman dediler
-
6-En'âm 30
fe zûkû : o halde tadın
-
6-En'âm 32
e fe lâ ta'kılûne : hâlâ akıl etmez misiniz
-
6-En'âm 33
fe inne- hum : fakat, muhakkak ki onlar
-
6-En'âm 34
fe saberû : fakat, o zaman, sabrettiler
-
6-En'âm 35
fe inisteta'te : o taktirde gücün yeterse
-
6-En'âm 35
nefekan : bir tünel
-
6-En'âm 35
fe te'tiye-hum bi : böylece, o zaman onlara getir
-
6-En'âm 35
fe lâ tekûnenne : artık sakın olma
-
6-En'âm 41
fe yekşifu : artık, o giderir (açar)
-
6-En'âm 42
fe ehaznâ-hum : o zaman Biz onları yakaladık, uğrattık
-
6-En'âm 43
fe lev lâ : böylece olmaz mıydı
-
6-En'âm 44
fe lemmâ : fakat ..... olduğu zaman
-
6-En'âm 44
fetahnâ : biz açtık
-
6-En'âm 44
izâ ferihû : ferahladıkları zaman, ferahlayınca, sevinince
-
6-En'âm 44
fe izâ-hum : artık, o zaman onlar
-
6-En'âm 45
fe kutia : böylece kesildi, kurutuldu
-
6-En'âm 46
keyfe : nasıl
-
6-En'âm 48
fe men âmene : artık kim îmân etti, âmenû oldu (resulün Allah'a davetine uydu)
-
6-En'âm 48
fe lâ havfun : artık korku yoktur
-
6-En'âm 50
e fe : hâlâ, ...mı?
-
6-En'âm 50
lâ tetefekkerûne : tefekkür etmiyorsunuz
-
6-En'âm 52
fe tatrude-hum : artık onları kovarsan
-
6-En'âm 52
fe tekûne : o zaman sen olursun
-
6-En'âm 53
fetennâ : biz imtihan ettik
-
6-En'âm 54
fe kul : o zaman söyle
-
6-En'âm 54
fe enne-hu : o taktirde, muhakkak ki o
-
6-En'âm 61
fevka : üzerinde
-
6-En'âm 61
teveffet-hu : onu vefat ettirir
-
6-En'âm 61
lâ yuferritûne : kusur etmezler
-
6-En'âm 65
min fevkı-kum : sizin üstünüzden
-
6-En'âm 65
keyfe : nasıl
-
6-En'âm 67
ve sevfe : ve yakında
-
6-En'âm 68
fe a'rıd : artık yüz çevir
-
6-En'âm 68
fe lâ tak'ud : artık oturma
-
6-En'âm 71
lâ yenfeu-nâ : bize fayda vermez
-
6-En'âm 73
fe yekûn : hemen, derhal olur
-
6-En'âm 73
yunfehu : üfürülür
-
6-En'âm 76
fe lemmâ : olduğu zaman
-
6-En'âm 76
fe lemmâ : fakat olduğu zaman
-
6-En'âm 76
efele : kaybolup gitti, battı
-
6-En'âm 77
fe lemmâ : olduğu zaman, olunca
-
6-En'âm 77
fe lemmâ : fakat olduğu zaman, olunca
-
6-En'âm 77
efele : kaybolup battı
-
6-En'âm 78
fe lemmâ : sonra olduğu zaman, olunca
-
6-En'âm 78
fe lemmâ : fakat olduğu zaman, olunca
-
6-En'âm 78
efelet : kaybolup gitti, battı
-
6-En'âm 79
hanîfen : hanif olarak (tek Allah'a inanan olarak)
-
6-En'âm 80
e fe lâ tetezekkerûne : hâlâ tezekkür etmez misiniz
-
6-En'âm 81
ve keyfe : ve nasıl
-
6-En'âm 81
fe eyyu el ferîkayni : artık, iki fırkadan, taraftan hangisi
-
6-En'âm 83
nerfeu : yükseltiriz
-
6-En'âm 84
ve yûsufe : ve Yusuf (A.S)
-
6-En'âm 89
fe in : bundan sonra, eğer, ise
-
6-En'âm 89
fe kad : o taktirde olmuştur
-
6-En'âm 90
fe bi hudâyu-hum ıktedih : öyleyse onların hidayetine tâbî ol
-
6-En'âm 94
şufeâe-kum : sizin şefaatçileriniz
-
6-En'âm 95
fe ennâ : öyleyse nasıl
-
6-En'âm 95
tu'fekune : çevriliyorsunuz, döndürülüyorsunuz
-
6-En'âm 98
fe mustekarrun : böylece bir kararlı kalma yeri vardır
-
6-En'âm 99
fe ahrecnâ : böylece çıkardık
-
6-En'âm 99
fe ahrecnâ : böylece çıkardık
-
6-En'âm 102
fe ubudû-hu : artık ona kul olun
-
6-En'âm 104
fe men : artık kim
-
6-En'âm 104
fe li nefsi-hi : artık, onun lehinedir, kendi nefsi içindir
-
6-En'âm 104
fe aleyhâ : o zaman onun aleyhinedir (sorumluluğu onun üzerinedir)
-
6-En'âm 108
fe yesubbû allâhe : o taktirde, aksi halde onlar Allah'a söverler
-
6-En'âm 108
fe yunebbiu-hum : o zaman onlara haber verecek
-
6-En'âm 112
zuhrufe : süslü, güzel
-
6-En'âm 112
mâ fealû-hu : onu yapmazlardı
-
6-En'âm 112
fe zer-hum : öyleyse onları terket (bırak)
-
6-En'âm 114
e fe gayre allâhi : artık, Allah'tan başka mı
-
6-En'âm 114
fe : o halde
-
6-En'âm 118
fe kulû : o zaman yeyin
-
6-En'âm 122
fe ahyeynâ-hu : böylece onu dirilttik
-
6-En'âm 125
fe men : artık kim(i)
-
6-En'âm 135
fe sevfe : artık yakında (olacak)
-
6-En'âm 136
fe kâlû : böylece dediler
-
6-En'âm 136
fe mâ kâne : fakat o ...olmadı
-
6-En'âm 136
fe lâ yasılu : fakat ulaşmaz, varmaz
-
6-En'âm 136
fe huve : ama o
-
6-En'âm 137
mâ fealû-hu : onu yapmazlardı, yapamazlardı
-
6-En'âm 137
fe zer-hum : artık onları bırak, terket
-
6-En'âm 139
fe hum : o taktirde onlar
-
6-En'âm 139
vasfe-hum : onların vasıflandırmaları, nitelendirmeleri
-
6-En'âm 140
sefehan : sefih olarak, akılsızca, aptalca
-
6-En'âm 141
muhtelifen : farklı, çeşitli, muhtelif
-
6-En'âm 142
ve ferşan : kesim hayvanı olan
-
6-En'âm 144
fe men : o halde kimdir
-
6-En'âm 145
fe inne-hu : ki o mutlaka
-
6-En'âm 145
fe men : artık kim
-
6-En'âm 145
fe inne : o taktirde muhakkak
-
6-En'âm 147
fe in : artık, bundan sonra eğer
-
6-En'âm 147
fe kul : o zaman de
-
6-En'âm 148
fe tuhricû-hu lenâ : öyleyse onu bize çıkarın
-
6-En'âm 149
fe li allâhi : artık Allah'ın
-
6-En'âm 149
fe : öyleyse
-
6-En'âm 150
fe in : eğer hâlâ
-
6-En'âm 150
fe lâ teşhed : sen şahitlik etme
-
6-En'âm 151
ve lâ takrebû el fevâhışe : ve kötülüğe yaklaşmayın
-
6-En'âm 152
fa'dilû (fe ı'dilû) : artık adaletli olun
-
6-En'âm 153
fettebiûhu (fe ittebiû-hu) : öyleyse ona tâbî olun
-
6-En'âm 153
fe teferreka : o taktirde ayırır
-
6-En'âm 155
fe : artık, öyleyse
-
6-En'âm 156
tâifeteyni : iki taife, topluluk
-
6-En'âm 157
fe kad câe-kum : işte size gelmişti
-
6-En'âm 157
fe men : öyleyse kim
-
6-En'âm 157
ve sadefe : ve yüz çevirdi
-
6-En'âm 158
lâ yenfeu : fayda vermez
-
6-En'âm 159
ferrekû : fırkalara ayırdılar, tefrik ettiler
-
6-En'âm 160
fe lehu : artık, o taktirde onundur
-
6-En'âm 160
fe lâ yuczâ : o zaman cezalandırılmaz
-
6-En'âm 161
hanîfen : hanif olarak, hanif olan (tek Allah'a inanan)
-
6-En'âm 164
fe yunebbiu-kum : o zaman, size haber verecek
-
6-En'âm 165
halâife el ardı : arzın, yeryüzünün halifeleri
-
6-En'âm 165
ve refea : ve yükseltti
-
6-En'âm 165
fevka : üstünde, üstüne
-
60-Mümtehine 1
keferû : inkâr ettiler
-
60-Mümtehine 1
bi mâ ahfeytum : gizlediğiniz şeyleri
-
60-Mümtehine 1
fe : o taktirde
-
60-Mümtehine 3
len tenfea-kum : size fayda sağlamaz
-
60-Mümtehine 4
kefernâ : biz sizi inkâr ediyoruz
-
60-Mümtehine 5
keferû : inkâr ettiler
-
60-Mümtehine 6
fe : artık, o taktirde
-
60-Mümtehine 9
fe : o taktirde
-
60-Mümtehine 10
fe imtehinû : o zaman imtihan edin
-
60-Mümtehine 10
fe : o zaman, artık, bundan sonra
-
60-Mümtehine 10
fe : o zaman, artık, bundan sonra
-
60-Mümtehine 10
enfekû : infâk ettiler, verdiler
-
60-Mümtehine 10
enfekû : infâk ettiler, verdiler
-
60-Mümtehine 11
fe : o zaman, sonra
-
60-Mümtehine 11
fe : o zaman, sonra
-
60-Mümtehine 11
mâ enfekû : şey verdiler
-
60-Mümtehine 12
fe : o zaman, artık
-
61-Saf 4
saffen : saflar halinde, saf bağlayarak
-
61-Saf 5
fe : artık
-
61-Saf 6
fe lemmâ : fakat olduğu zaman
-
61-Saf 12
el fevzu : fevz, kurtuluştur
-
61-Saf 13
ve fethun : ve fetih
-
61-Saf 14
fe : böylece, o zaman, bunun üzerine
-
61-Saf 14
tâifetun : bir grup
-
61-Saf 14
ve keferet : ve inkâr etti
-
61-Saf 14
tâifetun : bir grup
-
61-Saf 14
fe : böylece, o zaman, bunun üzerine
-
61-Saf 14
fe : böylece, o zaman, bunun üzerine
-
62-Cum'a 6
fe : öyleyse, o halde
-
62-Cum'a 8
fe : o zaman, işte o
-
62-Cum'a 8
fe : o zaman, işte o
-
62-Cum'a 9
fes'av (fe is'av) : o zaman, hemen koşun
-
62-Cum'a 10
fe izâ : artık olduğu zaman
-
62-Cum'a 10
fe inteşirû : o zaman dağılın
-
63-Münâfikûn 2
fe saddû : böylece saptılar
-
63-Münâfikûn 3
keferû : küfre düştüler (düşmeleri)
-
63-Münâfikûn 3
fe tubia : bu sebeple tabedildi, mühürlendi
-
63-Münâfikûn 3
fe : artık
-
63-Münâfikûn 4
fe ahzer-hum : artık onlardan sakının
-
63-Münâfikûn 4
yû'fekûne : çevriliyorlar, döndürülüyorlar
-
63-Münâfikûn 6
estagferte : sen mağfiret diledin
-
63-Münâfikûn 9
fe : o zaman, o taktirde
-
63-Münâfikûn 10
fe : o zaman
-
63-Münâfikûn 10
fe : böylece
-
64-Teğabün 2
fe : oysa, halbuki, buna rağmen
-
64-Teğabün 3
fe : sonra
-
64-Teğabün 5
keferû : inkâr ettiler
-
64-Teğabün 5
fe zâkû : o zaman tattılar
-
64-Teğabün 6
fe kâlû : o zaman dediler
-
64-Teğabün 6
fe keferû : böylece inkâr ettiler
-
64-Teğabün 7
keferû : inkâr ettiler
-
64-Teğabün 8
fe : artık
-
64-Teğabün 9
el fevzu : fevz, kurtuluş
-
64-Teğabün 10
keferû : inkâr ettiler
-
64-Teğabün 12
fe in : eğer hâlâ
-
64-Teğabün 12
fe : artık, bundan sonra
-
64-Teğabün 13
fe : öyleyse, artık
-
64-Teğabün 14
fe ahzerû-hum : artık onlardan sakının
-
64-Teğabün 14
ve tasfehû : ve hoşgörürseniz, kusurlarına bakmazsanız
-
64-Teğabün 14
fe : o taktirde
-
64-Teğabün 16
fe : artık
-
64-Teğabün 16
fe : o taktirde
-
65-Talâk 1
fe tallikû-hunne : o taktirde onları (kadınları) boşayın
-
65-Talâk 1
fe : o taktirde
-
65-Talâk 2
fe izâ : böylece, artık ..... olduğu zaman
-
65-Talâk 2
fe emsikû-hunne : bundan sonra onları tutun
-
65-Talâk 3
fe huve : o zaman o
-
65-Talâk 4
fe : o zaman, o taktirde
-
65-Talâk 6
fe : o taktirde, o zaman
-
65-Talâk 6
fe in : bundan sonra eğer
-
65-Talâk 6
fe âtû-hunne : o taktirde, o zaman onlara verin
-
65-Talâk 6
fe : o taktirde, o zaman
-
65-Talâk 7
fe : artık, o taktirde
-
65-Talâk 8
fe hâsebnâ-hâ : bu sebeple onları hesaba çektik
-
65-Talâk 9
fe : artık, böylece
-
65-Talâk 10
fe ittekû : öyleyse, artık takva sahibi olun
-
66-Tahrim 3
fe lemmâ : olunca
-
66-Tahrim 3
arrefe : tanıttı, bildirdi, anlattı
-
66-Tahrim 3
fe lemmâ : olunca, olduğu zaman
-
66-Tahrim 4
fe kad : çünkü olmuştu
-
66-Tahrim 4
fe : o zaman, o taktirde
-
66-Tahrim 7
ellezîne keferû : inkâr edenler
-
66-Tahrim 10
li ellezîne keferû : inkâr edenlere, kâfirlere
-
66-Tahrim 10
fe : böyleyken, fakat
-
66-Tahrim 10
fe lem yugnîyâ : bu yüzden ikisine bir fayda (yarar) olmadı
-
66-Tahrim 12
ferce-hâ : onun iffeti
-
66-Tahrim 12
fe : bu yüzden, bu sebeple
-
67-Mülk 3
fe : öyleyse, haydi
-
67-Mülk 6
keferû : inkâr ettiler
-
67-Mülk 8
fevcun : bölük, grup
-
67-Mülk 9
fe kezzebnâ : fakat biz yalanladık
-
67-Mülk 11
fe i'terefû : itiraf ettiler
-
67-Mülk 11
fe : o zaman, artık
-
67-Mülk 15
femşû : artık yürüyün
-
67-Mülk 16
en yahsife : (yere) geçirmek
-
67-Mülk 16
fe izâ : o zaman olunca
-
67-Mülk 17
fe : o zaman
-
67-Mülk 17
keyfe : nasıl
-
67-Mülk 18
fe : o zaman
-
67-Mülk 18
keyfe : nasıl
-
67-Mülk 19
fevka-hum : onların üstünde
-
67-Mülk 22
fe : öyleyse
-
67-Mülk 27
fe : fakat
-
67-Mülk 27
zulfeten : yakın olarak
-
67-Mülk 27
keferû : inkâr ettiler
-
67-Mülk 28
fe : o zaman, bundan sonra
-
67-Mülk 29
fe : o zaman, artık
-
67-Mülk 30
fe : o zaman
-
68-Kalem 5
fe : o zaman, artık
-
68-Kalem 8
fe : artık, öyleyse
-
68-Kalem 9
fe : o zaman
-
68-Kalem 19
fe : fakat
-
68-Kalem 19
tâfe : dolaştı
-
68-Kalem 20
fe : böylece
-
68-Kalem 21
fe : sonra, nihayet
-
68-Kalem 23
fe : bundan sonra
-
68-Kalem 23
yetehâfetûne : gizli gizli konuşuyorlar
-
68-Kalem 26
fe lemmâ : fakat olduğu zaman
-
68-Kalem 30
fe : bunun üzerine
-
68-Kalem 35
fe : artık, öyleyse, işte böyle
-
68-Kalem 36
keyfe : nasıl
-
68-Kalem 41
fe : şu halde, öyleyse
-
68-Kalem 42
fe : artık, fakat
-
68-Kalem 44
fe : o zaman, artık
-
68-Kalem 46
fe : o zaman
-
68-Kalem 47
fe : artık
-
68-Kalem 48
fe isbir : artık sabret
-
68-Kalem 50
fe : böylece, artık
-
68-Kalem 50
fe : böylece, artık
-
68-Kalem 51
keferû : inkâr ettiler
-
69-Hâkka 5
fe emmâ : fakat
-
69-Hâkka 5
fe : bu sebeple
-
69-Hâkka 6
fe : bu sebeple
-
69-Hâkka 7
fe : o zaman, bundan sonra
-
69-Hâkka 8
fe : o halde, artık
-
69-Hâkka 10
fe : böylece
-
69-Hâkka 10
fe : bunun üzerine
-
69-Hâkka 13
fe : artık
-
69-Hâkka 14
fe : böylece, o zaman, olduğu zaman
-
69-Hâkka 15
fe : işte
-
69-Hâkka 16
fe : artık
-
69-Hâkka 17
fevka-hum : onların üstünde, üstlerinde
-
69-Hâkka 19
fe emmâ : fakat, ise, o zaman
-
69-Hâkka 19
fe : o zaman
-
69-Hâkka 21
fe : artık, işte
-
69-Hâkka 25
fe : artık, o zaman
-
69-Hâkka 30
fe : artık, sonra
-
69-Hâkka 32
fe uslukû-hu : öylece onu sevkedin
-
69-Hâkka 35
fe : o zaman, artık
-
69-Hâkka 38
fe lâ : hayır
-
69-Hâkka 47
fe : o zaman, artık, ayrıca
-
69-Hâkka 52
fe : o zaman, o halde, artık
-
7-A'râf 2
fe : o zaman, artık
-
7-A'râf 4
fe : o zaman
-
7-A'râf 5
fe : o zaman, artık
-
7-A'râf 6
fe : o zaman, artık
-
7-A'râf 7
fe : böylece
-
7-A'râf 8
fe : artık, o zaman
-
7-A'râf 8
fe ulâike : işte onlar
-
7-A'râf 9
haffet : hafif geldi
-
7-A'râf 9
fe : artık, o zaman
-
7-A'râf 11
fe : o zaman, böylece
-
7-A'râf 13
fe ıhbit : öyleyse in
-
7-A'râf 13
fe : artık
-
7-A'râf 13
fe uhruc : artık, hemen çık
-
7-A'râf 16
fe : artık, bundan sonra
-
7-A'râf 19
fe : böylece, o zaman, sonra da
-
7-A'râf 19
fe tekûnâ : o zaman olursunuz (siz ikiniz)
-
7-A'râf 20
fe : o zaman, bunun üzerine
-
7-A'râf 22
fe : böylece, fakat
-
7-A'râf 22
fe lemmâ : fakat ... olunca
-
7-A'râf 30
ferîkan : bir grup, bir kısım
-
7-A'râf 30
ferîkan : bir grup, bir kısmı
-
7-A'râf 33
el fevâhişe : kötülükler, günahlar
-
7-A'râf 34
fe : böylece
-
7-A'râf 35
fe lâ havfun : artık korku yoktur
-
7-A'râf 37
fe : o zaman, öyleyse
-
7-A'râf 37
yeteveffevne-hum : onların vefat ettirir
-
7-A'râf 38
fe : böylece, artık
-
7-A'râf 38
di'fen : iki misli, iki kat
-
7-A'râf 39
fe : böylece, öyleyse, artık
-
7-A'râf 39
fe zûkû el azâbe : o zaman, öyleyse azabı tadın
-
7-A'râf 40
lâ tufettehu : açılmaz
-
7-A'râf 41
min fevkı-him : onların üzerlerinde
-
7-A'râf 44
fe : o zaman, böylece, artık, ... de
-
7-A'râf 44
fe ezzene : o zaman açıkça bildirdi, ilân etti, seslendi
-
7-A'râf 47
ve izâ surifet : ve çevrildikleri zaman
-
7-A'râf 51
fe el yevme : böylece bu gün
-
7-A'râf 53
fe hel : artık var mı
-
7-A'râf 53
min şufeâe : şefaatçilerden, şefaatçiler
-
7-A'râf 53
fe yeşfeû : öyle ki, ... ki şefaat etsinler
-
7-A'râf 53
fe na'mele : o zaman, yapalım
-
7-A'râf 56
havfen : korkarak
-
7-A'râf 57
fe enzel-nâ : bu şekilde, böylece indirdik
-
7-A'râf 57
fe ahrac-nâ : böylece, bu şekilde çıkarttık
-
7-A'râf 59
fe kâle : o zaman dedi
-
7-A'râf 64
fe kezzebû-hu : fakat onu yalanladılar
-
7-A'râf 64
fe enceynâ-hu : o zaman, bu sebeble, bu yüzden onu kurtardık
-
7-A'râf 65
e fe : hâlâ ... mı
-
7-A'râf 66
keferû : inkâr edenler, küfredenler, kâfirler
-
7-A'râf 69
fe uzkurû : artık hatırlayın, zikredin
-
7-A'râf 70
fe'ti-nâ : haydi, artık bize getir
-
7-A'râf 71
fe intezırû : artık bekleyin
-
7-A'râf 72
fe encey-nâ-hu : böylece, bundan sonra, biz onu kurtardık
-
7-A'râf 73
fe zerû-ha : artık onu bırakın, salın
-
7-A'râf 73
fe ye'huze-kum : o zaman, yoksa sizi alır
-
7-A'râf 74
fe uzkurû : artık hatırlayın, zikredin
-
7-A'râf 77
fe : sonra
-
7-A'râf 78
fe : bunun üzerine, böylece
-
7-A'râf 78
er recfetu : şiddetli bir sarsıntı
-
7-A'râf 78
fe asbahû : bunun üzerine, böylece oldular
-
7-A'râf 79
fe tevellâ : o zaman yüz çevirdi, döndü
-
7-A'râf 83
fe : bunun üzerine, böylece
-
7-A'râf 84
fenzur (fe unzur) : artık bak
-
7-A'râf 84
keyfe : nasıl
-
7-A'râf 85
fe evfû : artık vefa edin, yapın
-
7-A'râf 86
fe kessere-kum : sonra sizi çoğalttı
-
7-A'râf 86
keyfe : nasıl
-
7-A'râf 87
tâifetun : bir taife, grup, kısım
-
7-A'râf 87
ve tâifetun : ve bir taife, grup, kısım
-
7-A'râf 87
fe usbirû : o zaman sabredin
-
7-A'râf 90
keferû : inkâr ettiler, kâfir oldular
-
7-A'râf 91
fe ehazet-hum : bunun üzerine, böylece onları aldı (helâk etti), yakaladı
-
7-A'râf 91
er recfetu : şiddetli bir sarsıntı
-
7-A'râf 91
fe asbehû : bunun üzerine, böylece oldular
-
7-A'râf 93
fe tevellâ : o zaman yüz çevirdi
-
7-A'râf 93
fe keyfe : o zaman, artık nasıl, niçin
-
7-A'râf 95
afev : çoğaldılar
-
7-A'râf 95
fe ehaz-nâ-hum : böylece onları aldık, yakaladık, yok ettik
-
7-A'râf 96
le fetah-nâ : elbette açardık
-
7-A'râf 96
fe ehaz-nâ-hum : böylece biz onları aldık, yakaladık (cezalandırdık)
-
7-A'râf 97
e fe emine : yoksa emin mi oldu(lar)
-
7-A'râf 99
e fe eminû : yoksa emin mi oldular?
-
7-A'râf 99
fe lâ ye'menu : artık emin olamaz
-
7-A'râf 100
fe hum : böylece, artık onlar
-
7-A'râf 101
fe mâ kânû : fakat ... olmadılar
-
7-A'râf 103
fe zalemû : fakat zulmettiler
-
7-A'râf 103
fe unzur : artık, bundan sonra bak
-
7-A'râf 103
keyfe : nasıl, ne şekilde
-
7-A'râf 105
fe ersil : artık gönder
-
7-A'râf 106
fe âti : haydi, o taktirde getir
-
7-A'râf 107
fe : böylece, bunun üzerine
-
7-A'râf 107
fe : böylece, hemen
-
7-A'râf 108
fe izâ : o zaman, olduğu zaman, öyle olunca
-
7-A'râf 110
fe : o zaman, o halde
-
7-A'râf 116
fe lemmâ : o zaman, ... olduğu zaman
-
7-A'râf 117
fe izâ : olduğu zaman
-
7-A'râf 118
fe vakaa : böylece vuku buldu, oldu
-
7-A'râf 119
fe : o zaman, böylece, artık
-
7-A'râf 123
fe sevfe : artık yakında
-
7-A'râf 126
ve teveffe-nâ : ve bizi vefat ettir, öldür
-
7-A'râf 127
fevka-hum : onların üstünde
-
7-A'râf 129
ve yestahlife-kum : ve sizi halifeler yapar, onların yerine geçirir
-
7-A'râf 129
fe yanzure : böylece bakar
-
7-A'râf 129
keyfe : nasıl
-
7-A'râf 131
fe : artık, bundan sonra
-
7-A'râf 132
fe : o zaman, olsa bile, gene de
-
7-A'râf 133
fe : bunun üzerine, bundan sonra
-
7-A'râf 133
fe istekberû : gene de, buna rağmen kibirlendiler
-
7-A'râf 135
fe : böylece, artık
-
7-A'râf 136
fentekamnâ (fe intikam-nâ) : artık biz intikam aldık, cezalandırdık
-
7-A'râf 136
fe agrak-nâ-hum : böylece onları boğduk
-
7-A'râf 138
fe etev : o zaman geldiler, karşılaştılar
-
7-A'râf 142
fe temme : böylece tamamlandı
-
7-A'râf 143
fe in istekarre : o zaman eğer kararlı tutabilirse
-
7-A'râf 143
fe : o taktirde
-
7-A'râf 143
sevfe terâ-nî : sen beni göreceksin
-
7-A'râf 143
fe lemmâ tecellâ : fakat tecelli ettiği zaman
-
7-A'râf 143
fe lemmâ efaka : sonra ayıldığı zaman
-
7-A'râf 144
innî istafeytu-ke : muhakkak ki ben seni seçtim
-
7-A'râf 144
fe huz : artık al
-
7-A'râf 145
fe huz-hâ : artık onu al, tut
-
7-A'râf 150
esifen : üzüntülü, mahzun
-
7-A'râf 150
fe lâ tuşmit : artık yüzlerini güldürme, sevindirme
-
7-A'râf 155
fe lemmâ : fakat ... olunca
-
7-A'râf 155
ehazet-hum er recfetu : onları şiddetli bir sarsıntı aldı, yakaladı
-
7-A'râf 155
feala es sufehâu : sefihlerin, akılsızların yaptıkları
-
7-A'râf 155
fagfir lenâ (fe ıgfir lenâ) : artık bize mağfiret et
-
7-A'râf 156
fe se ektubu-hâ : böylece onu yazacağım
-
7-A'râf 157
fe ellezîne : böylece o kimseler, onlar
-
7-A'râf 158
fe âminû bi allâhi : öyleyse Allah'a îmân edin
-
7-A'râf 160
fe inbeceset : hemen fışkırdı
-
7-A'râf 162
fe beddele : böylece değiştirdi
-
7-A'râf 162
fe ersel-nâ : bunun üzerine biz gönderdik
-
7-A'râf 165
fe lemmâ : artık, böylece ... olduğu zaman, olunca
-
7-A'râf 166
fe lemmâ : artık,böylece ... olduğu zaman, olunca
-
7-A'râf 169
fe halefe : artık halef oldu, yerine geçti
-
7-A'râf 169
se yugferu lenâ : yakında bize mağfiret edilecek (günahlarımız sevaba çevrilecek)
-
7-A'râf 169
e fe lâ ta'kılûne : hâlâ akıl etmez misiniz
-
7-A'râf 171
fevka-hum : onların üstüne
-
7-A'râf 173
e fe tuhliku-nâ : o zaman, hal böyle iken bizi helâk mı edeceksin?
-
7-A'râf 173
feale : yaptı
-
7-A'râf 175
fenseleha (fe inseleha) : sonra o ayrıldı
-
7-A'râf 175
fe etbea-hu eş şeytânu : şeytan onu kendine tâbi kıldı
-
7-A'râf 175
fe kâne : böylece oldu
-
7-A'râf 176
fe meselu-hu : böylece, artık onun durumu, hali
-
7-A'râf 176
faksusil kasasa \n(fe uksusi el kasasa) : artık bu kısası anlat
-
7-A'râf 176
yetefekkerûne : tefekkür ederler
-
7-A'râf 178
fe huve el muhtedî : o takdirde, artık o hidayete ermiştir
-
7-A'râf 178
fe ulâike : o takdirde, artık işte onlar
-
7-A'râf 180
fe ud'u-hu : artık ona dua edin
-
7-A'râf 184
lem yetefekkerû : tefekkür etmezler
-
7-A'râf 185
fe bi eyyi : artık hangi
-
7-A'râf 186
fe lâ : artık yoktur
-
7-A'râf 189
fe lemmâ : böylece, ... olduğu zaman, olunca
-
7-A'râf 189
hafîfen : hafif olarak (ilk devresindeki aşılanmış hücre)
-
7-A'râf 189
fe merret : artık dolaştı, yürüdü
-
7-A'râf 189
fe lemmâ : böylece, ... olduğu zaman, olunca
-
7-A'râf 190
fe lemmâ : böylece ... olduğu zaman
-
7-A'râf 190
fe teâlâ allâhu : halbuki, oysa Allah âlîdir, yücedir
-
7-A'râf 194
fed'û-hum (fe ud'û-hum) : öyleyse onları çağırın
-
7-A'râf 194
fe li yestecibû : o zaman icabet etsinler
-
7-A'râf 195
fe : artık
-
7-A'râf 200
festeiz (fe isteiz) : o zaman, hemen sığın
-
7-A'râf 201
fe izâ-hum : işte o zaman onlar
-
7-A'râf 204
festemiû (fe istemiû) : artık dinleyin
-
7-A'râf 205
ve hîfeten : ve korkarak, ürpererek
-
70-Meâric 4
elfe : bin (1000)
-
70-Meâric 5
fe asbir : artık sabret
-
70-Meâric 18
fe : böylece, sonra
-
70-Meâric 30
fe : böylece, çünkü
-
70-Meâric 31
fe : böylece, artık
-
70-Meâric 31
fe : artık, o taktirde
-
70-Meâric 36
fe : artık, öyleyse, şimdi
-
70-Meâric 36
keferû : inkâr ettiler
-
70-Meâric 40
fe lâ : artık hayır (öyle değil)
-
70-Meâric 42
fe zer-hum : artık onları terket
-
71-Nuh 6
fe : fakat
-
71-Nuh 10
fe : artık
-
71-Nuh 15
keyfe : nasıl
-
71-Nuh 25
fe : artık, sonra
-
71-Nuh 25
fe : artık
-
72-Cin 1
neferun : bir grup, bir topluluk
-
72-Cin 1
fe kâlû : sonra dediler
-
72-Cin 2
fe âmennâ : artık biz îmân ettik
-
72-Cin 6
fe : böylece
-
72-Cin 8
fe : o zaman
-
72-Cin 9
fe men : fakat kim
-
72-Cin 13
fe men : artık kim
-
72-Cin 13
fe lâ yehâfu : bundan sonra korkmaz
-
72-Cin 14
fe : artık, bundan sonra
-
72-Cin 14
fe : artık, bundan sonra
-
72-Cin 15
fe : böylece, artık, işte
-
72-Cin 18
fe : öyleyse, artık
-
72-Cin 23
fe : artık, bundan sonra
-
72-Cin 24
fe : artık
-
72-Cin 26
fe : artık, bu sebeple
-
72-Cin 27
fe : o taktirde
-
73-Müzzemmil 3
nisfe-hû : onun yarısı kadar
-
73-Müzzemmil 9
fe ittehiz-hu : artık, öyleyse onu ..... edin
-
73-Müzzemmil 16
fe : o zaman, bunun üzerine, fakat
-
73-Müzzemmil 16
fe : o zaman, bunun üzerine, fakat
-
73-Müzzemmil 17
fe : o zaman, o taktirde
-
73-Müzzemmil 17
keyfe : nasıl
-
73-Müzzemmil 17
kefertum : inkâr ederseniz
-
73-Müzzemmil 19
fe : o zaman, artık
-
73-Müzzemmil 20
ve nısfe-hu : ve onun yarısı
-
73-Müzzemmil 20
ve tâifetun : ve bir topluluk
-
73-Müzzemmil 20
fe : böylece, bunun için, bu sebeple
-
73-Müzzemmil 20
fe ikraû : artık, o halde okuyun
-
73-Müzzemmil 20
fe ikraû : artık, o halde okuyun
-
74-Müddessir 2
fe : bundan sonra, artık
-
74-Müddessir 3
fe : artık, öyleyse
-
74-Müddessir 4
fe : artık
-
74-Müddessir 5
fe uhcur : artık uzaklaş, uzak dur
-
74-Müddessir 7
fe asbir : artık sabret
-
74-Müddessir 8
fe : artık
-
74-Müddessir 9
fe : artık, işte
-
74-Müddessir 18
fekkere : tefekkür etti, düşündü
-
74-Müddessir 19
fe : o zaman, artık
-
74-Müddessir 19
keyfe : nasıl
-
74-Müddessir 20
keyfe : nasıl
-
74-Müddessir 24
fe : o zaman, sonunda
-
74-Müddessir 31
keferû : kâfirler
-
74-Müddessir 34
izâ esfere : ağarmaya başladığı zaman
-
74-Müddessir 48
fe : o zaman, artık
-
74-Müddessir 48
mâ tenfeu-hum : onlara fayda sağlamaz
-
74-Müddessir 49
fe : böylece, buna rağmen
-
74-Müddessir 51
ferret : kaçtı
-
74-Müddessir 52
suhufen : sahifeler
-
74-Müddessir 55
fe : artık
-
75-Kıyamet 7
fe : artık
-
75-Kıyamet 8
ve hasefe : ve karardı
-
75-Kıyamet 10
el meferru : firar edilecek yer, kaçış yeri
-
75-Kıyamet 18
fe : artık, öyleyse
-
75-Kıyamet 18
fe : artık, öyleyse
-
75-Kıyamet 29
ve ilteffeti : ve birbirine dolaştı
-
75-Kıyamet 31
fe : o zaman, fakat
-
75-Kıyamet 34
fe : artık, bundan sonra
-
75-Kıyamet 35
fe : artık, bundan sonra
-
75-Kıyamet 37
nutfeten : nutfe, bir damla
-
75-Kıyamet 38
fe : bundan sonra, daha sonra
-
75-Kıyamet 38
fe : bundan sonra, daha sonra
-
75-Kıyamet 39
fe : sonra
-
76-İnsan 2
min nutfetin : nutfe, bir damla
-
76-İnsan 2
fe cealnâ-hu : bu sebeple onu kıldık
-
76-İnsan 6
yufeccirûne-hâ : onu akıtırlar
-
76-İnsan 11
fe : artık, oysa
-
76-İnsan 24
fe ısbir : artık sabret
-
76-İnsan 26
fe uscud : artık secde et
-
76-İnsan 29
fe : artık
-
77-Mürselât 1
urfen : ardarda, marufla (irfanla)
-
77-Mürselât 2
fe : sonra, ayrıca, ve de
-
77-Mürselât 2
asfen : şiddetli eserek
-
77-Mürselât 4
fe : sonra, ve de
-
77-Mürselât 4
ferkan : ayırarak
-
77-Mürselât 5
fe : sonra, ve de
-
77-Mürselât 8
fe : öyle ki
-
77-Mürselât 10
nusifet \n(nesf) : dağıldı \n: (yıkmak, dağıtmak)
-
77-Mürselât 21
fe : sonra
-
77-Mürselât 23
fe : işte böyle
-
77-Mürselât 23
fe : bunu
-
77-Mürselât 36
fe : artık, öyle ki, ki
-
77-Mürselât 39
fe : artık, haydi
-
77-Mürselât 39
fe : artık, hemen
-
77-Mürselât 42
ve fevâkihe : ve meyveler
-
77-Mürselât 50
fe : artık
-
78-Nebe 12
fevka-kum : sizin üstünüzde
-
78-Nebe 16
elfâfen : birbirine sarmaş dolaş olmuş, içiçe
-
78-Nebe 18
yunfehu : üfürülür
-
78-Nebe 18
fe te'tûne : o zaman, artık geleceksiniz
-
78-Nebe 19
fe kânet : böylece olmuştur, oluşmuştur
-
78-Nebe 20
fe kânet : böylece oldu
-
78-Nebe 30
fe : o zaman, haydi, artık
-
78-Nebe 30
fe : o zaman, haydi, artık
-
78-Nebe 39
fe men : artık kim
-
79-Nâziât 4
fe : ve de, ayrıca
-
79-Nâziât 5
fe : ve de, ayrıca
-
79-Nâziât 6
er râcifetu : sarsan, yeryüzünü yerinden oynatan darbe, sur'a 1. üfleniş
-
79-Nâziât 7
er râdifetu : arkadan gelen olaylar, olaylar zinciri, (infitar, inşikak olayları, boyutların ve mekânların böylece yeniden değişim olayları)
-
79-Nâziât 8
vâcifetun : (dehşet içinde) şiddetle çarpacak olan
-
79-Nâziât 13
fe : oysa, halbuki
-
79-Nâziât 14
fe : artık, işte
-
79-Nâziât 18
fe : artık, sonra, ve de
-
79-Nâziât 19
fe : böylece
-
79-Nâziât 20
fe : bundan sonra
-
79-Nâziât 21
fe : fakat
-
79-Nâziât 23
fe : hemen, böylece, sonra
-
79-Nâziât 23
fe : sonra da
-
79-Nâziât 24
fe : sonra da
-
79-Nâziât 25
fe : o zaman, bunun üzerine
-
79-Nâziât 28
refea : yükseltti
-
79-Nâziât 28
fe sevvâ-hâ : sonra da onu sevva etti, dizayn edip düzenledi
-
79-Nâziât 34
fe izâ : fakat ..... olduğu zaman
-
79-Nâziât 37
fe : artık
-
79-Nâziât 39
fe : o taktirde
-
79-Nâziât 40
hâfe : korktu
-
79-Nâziât 41
fe : o taktirde
-
8-Enfâl 1
fe ittekû allâhe : artk Allah'a karşı takva sahibi olun
-
8-Enfâl 5
ferîkan : bir grup, bir kısım
-
8-Enfâl 7
ihdâ et tâifeteyni : iki taifeden (topluluktan) biri
-
8-Enfâl 9
fe istecâbe : o zaman, böylece icabet etti
-
8-Enfâl 12
fe sebbitû ellezîne : artık sebat verin, destek olun o kimselere
-
8-Enfâl 12
ellezîne keferû : kâfir olan kimseler
-
8-Enfâl 12
fadribû (fe idribû) : artık vurun
-
8-Enfâl 12
fevka : üzerine
-
8-Enfâl 13
fe inne allâhe : bundan sonra, o taktirde,muhakkak ki Allah
-
8-Enfâl 14
fe zûkû-hu : artık onu tadın
-
8-Enfâl 15
ellezîne keferû : kâfir olan kimselerle
-
8-Enfâl 15
zahfen : toplu olarak
-
8-Enfâl 15
fe lâ tuvellûhum(u) el edbâra : artık onlara arkanızı dönmeyin (kaçmayın)
-
8-Enfâl 16
muteharrifen : tekrar (harbe hazırlık için) dönen
-
8-Enfâl 16
fe kad : böylece, artık olmuştur
-
8-Enfâl 17
fe lem taktulû-hum : oysa, halbuki onları siz öldürmediniz
-
8-Enfâl 19
fe kad : böylece, olmuştur
-
8-Enfâl 19
câe-kum el fethu : fetih size geldi
-
8-Enfâl 19
fe huve : artık o
-
8-Enfâl 26
yetehattafe-kum en nâsu : insanların sizi kıskıvrak tutması, yakalaması
-
8-Enfâl 26
fe âvâ-kum : o zaman sizi barındırdı
-
8-Enfâl 30
ellezîne keferû : kâfir olan kimseler, inkâr eden kimseler
-
8-Enfâl 32
fe emtir : o zaman yağdır
-
8-Enfâl 35
fe zûkû : o halde, artık tadın
-
8-Enfâl 36
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler, kâfirler
-
8-Enfâl 36
fe se-yunfikûne-hâ : böylece, bu şekilde onu infak ederler, verirler
-
8-Enfâl 36
ve ellezîne keferû : ve inkâr eden kimseler, kâfirler
-
8-Enfâl 37
fe yerkume-hu : öyle ki, böylece onu (onları) üst üste koyup yığın yapar
-
8-Enfâl 37
fe yec'ale-hu : böylece onu kılar, yapar
-
8-Enfâl 38
li ellezîne keferû : inkâr eden kimselere, kâfirlere
-
8-Enfâl 38
yugfer lehum : onlar mağfiret edilir
-
8-Enfâl 38
kad selefe : geçmiştir
-
8-Enfâl 38
fe kad : o zaman olmuştur
-
8-Enfâl 39
fe in intehev : bundan sonra eğer vazgeçerlerse
-
8-Enfâl 39
fe inne allâhe : o taktirde, muhakkak Allah
-
8-Enfâl 40
fa'lemû (fe i'lemû) : artık bilin
-
8-Enfâl 41
fe : o zaman, artık
-
8-Enfâl 42
esfele : daha aşağıda
-
8-Enfâl 43
le feşiltum : mutlaka tedirgin olurdunuz, yılgın düşerdiniz
-
8-Enfâl 45
fesbutû (fe usbutû) : artık sebat edin
-
8-Enfâl 46
fe tefşelû : o zaman, yoksa zayıf düşersiniz
-
8-Enfâl 48
fe lemmâ : fakat, ..... olunca
-
8-Enfâl 49
fe inne allâhe : o zaman,o takdirde muhakkak ki Allah
-
8-Enfâl 50
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
8-Enfâl 52
keferû : inkâr ettiler
-
8-Enfâl 52
fe ehaze-hum allâhu : o zaman, böylece Allah onları aldı (yakaladı)
-
8-Enfâl 54
fe ehlek-nâ-hum : böylece biz onları helâk ettik
-
8-Enfâl 55
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
8-Enfâl 55
fe hum : artık onlar
-
8-Enfâl 57
fe immâ : amma, fakat ... olduğu zaman
-
8-Enfâl 57
teskafenne-hum : onları yakalarsın
-
8-Enfâl 57
fe şerrid : o zaman, öyle yıldır ki, korkut
-
8-Enfâl 57
halfe-hum : onların arkalarında
-
8-Enfâl 58
tehâfenne : mutlaka, kesinlikle korkarsın
-
8-Enfâl 58
fenbiz (fe inbiz) : o zaman at, anlaşmayı boz, artık iptal et
-
8-Enfâl 59
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
8-Enfâl 60
yuveffe : vefa edilir, ödenir
-
8-Enfâl 61
fecnah (fe icnah) : o zaman (sen de) meylet
-
8-Enfâl 62
fe inne : o zaman, o takdirde muhakkak ki
-
8-Enfâl 63
ve ellefe : ve birleştirdi
-
8-Enfâl 63
ellefe : birleştirdi
-
8-Enfâl 65
elfen : bin (kişi)
-
8-Enfâl 65
ellezîne keferû : kâfir olan kimseler
-
8-Enfâl 66
haffefe allâhu : Allah hafifletti
-
8-Enfâl 66
da'fen : zaaf, zayıflık
-
8-Enfâl 66
fe in : ve eğer, şayet
-
8-Enfâl 66
elfeyni : iki bin (kişi)
-
8-Enfâl 69
fe kulû : artık yeyin
-
8-Enfâl 71
fe kad : bu şekilde ... oldu
-
8-Enfâl 71
fe emkene : o zaman imkân verdi
-
8-Enfâl 72
fe aleykum en nasru : artık, o zaman yardım etmek üzerinizedir (sorumlusunuz)
-
8-Enfâl 73
ellezîne keferû : inkâr eden, kâfir olan kimseler
-
8-Enfâl 73
ve fesâdun : ve bir bozulma, fesat
-
8-Enfâl 75
fe ulâike : o zaman, işte onlar
-
80-Abese 4
fe : böylece
-
80-Abese 4
tenfea-hu : ona fayda verir
-
80-Abese 6
fe : oysa, halbuki
-
80-Abese 10
fe : oysa
-
80-Abese 12
fe : artık
-
80-Abese 15
seferatin : sefir, elçi (kâtip)
-
80-Abese 17
ekfera-hu : o çok nankör
-
80-Abese 19
nutfetin : nutfe, bir damla
-
80-Abese 19
fe : böylece, sonra
-
80-Abese 21
fe : böylece
-
80-Abese 24
fe li yanzuri : işte baksın
-
80-Abese 27
fe : böylece
-
80-Abese 33
fe : fakat
-
80-Abese 42
el keferetu : kâfir, inkâr eden
-
80-Abese 42
el feceratu : facir
-
81-Tekvir 13
uzlifet : yakınlaştırıldı
-
81-Tekvir 15
fe : olduğu zaman
-
81-Tekvir 18
teneffese : nefes almaya başladı, güneşin ilk ışınları gelmeye başladı, gün ağarmaya başladı
-
81-Tekvir 26
fe : şu halde, öyleyse
-
82-İnfitâr 7
fe : sonra
-
82-İnfitâr 7
fe : sonra
-
83-Mutaffifin 26
fe : artık
-
83-Mutaffifin 26
li yetenâfesi : yarışsınlar
-
83-Mutaffifin 31
fekihîne : neşeyle
-
83-Mutaffifin 34
fe : artık
-
84-İnşikak 6
fe : o zaman, artık, sonunda
-
84-İnşikak 7
fe emmâ : fakat, ise
-
84-İnşikak 8
fe : artık, işte
-
84-İnşikak 8
sevfe : yakında olacak
-
84-İnşikak 11
fe : artık, işte
-
84-İnşikak 11
sevfe yed'û : derhal dua edecek, hemen davet edecek, çağıracak
-
84-İnşikak 16
fe lâ : artık, bundan sonra hayır
-
84-İnşikak 20
fe : o halde, artık
-
84-İnşikak 22
keferû : inkâr ettiler
-
84-İnşikak 24
fe beşşir-hum : artık onları müjdele
-
85-Bürûc 10
fetenû : fitne, kötülük, işkence yaptılar
-
85-Bürûc 10
fe : işte, bundan sonra, artık
-
85-Bürûc 11
el fevzu : fevz, kurtuluş, şerefli bir ikram
-
85-Bürûc 16
fe'âlun : yapan, fail, fiilin yapıcısı
-
85-Bürûc 19
keferû : inkâr ettiler
-
86-Târık 5
fe : artık
-
86-Târık 10
fe : artık
-
86-Târık 17
fe : böylece, artık
-
87-A'lâ 2
fe : sonra
-
87-A'lâ 3
fe : sonra
-
87-A'lâ 5
fe : sonra
-
87-A'lâ 6
fe : artık, bundan sonra
-
87-A'lâ 9
fe : o halde
-
87-A'lâ 9
nefeati : fayda verdi
-
87-A'lâ 15
fe : ve de
-
88-Ğâşiye 15
masfûfetun : istif edilmiş, dizilmiş, sıralanmış
-
88-Ğâşiye 17
fe : böylece, artık, hâlâ
-
88-Ğâşiye 17
keyfe : nasıl
-
88-Ğâşiye 18
keyfe : nasıl
-
88-Ğâşiye 19
keyfe : nasıl
-
88-Ğâşiye 20
keyfe : nasıl
-
88-Ğâşiye 21
fe : artık
-
88-Ğâşiye 23
ve kefere : ve inkâr etti
-
88-Ğâşiye 24
fe : o taktirde
-
89-Fecr 1
el fecri : fecir, tan yerinin ağarma zamanı, güneşin doğma anı
-
89-Fecr 6
keyfe : nasıl
-
89-Fecr 6
feale : yaptı
-
89-Fecr 12
fe : böylece
-
89-Fecr 12
el fesâde : fesat, kötülük
-
89-Fecr 13
fe : artık, bundan dolayı
-
89-Fecr 15
fe emmâ : fakat
-
89-Fecr 15
fe : böylece
-
89-Fecr 15
fe : o zaman
-
89-Fecr 16
fe : böylece
-
89-Fecr 16
fe : o zaman
-
89-Fecr 22
saffen saffen : saflar halinde, saf saf
-
89-Fecr 25
fe : artık
-
89-Fecr 29
fe udhulî : artık gir
-
9-Tevbe 2
fe : artık
-
9-Tevbe 3
fe in : o zaman, artık, bundan sonra eğer
-
9-Tevbe 3
fe huve : o zaman, artık, bundan sonra o
-
9-Tevbe 3
fa'lemu (fe ı'lemû) : o zaman, artık, bundan sonra, o taktirde biliniz
-
9-Tevbe 3
ellezîne keferû : kâfir kimseleri, inkâr eden kimseleri
-
9-Tevbe 4
fe etimmû : o taktirde tamamlayın
-
9-Tevbe 5
fe izânseleha (fe izâ inseleha) : artık, sona erdiği, geçtiği zaman
-
9-Tevbe 5
faktulû (fe uktulû) : artık öldürün, savaşın
-
9-Tevbe 5
fe in : o zaman, artık, bundan sonra eğer
-
9-Tevbe 5
fe hallû : o taktirde serbest bırakın
-
9-Tevbe 6
fe ecir-hu : o taktirde himaye et, koru
-
9-Tevbe 7
keyfe : nasıl
-
9-Tevbe 7
fe mâstekâmû (fe mâ estekâmû) : artık o şeyi (verdikleri ahdlerini) ikâme ederler (ahdlerini tutarlar)
-
9-Tevbe 7
festekîmû (fe ıstekîmû) : o taktirde siz de ikâme edin (ahdinizi yerine getirin)
-
9-Tevbe 8
keyfe : nasıl
-
9-Tevbe 9
fe saddû : böylece mani oldular, alıkoydular, men ettiler
-
9-Tevbe 11
fe : artık, bundan sonra
-
9-Tevbe 11
fe ıhvânu-kum : artık sizin kardeşlerinizdir
-
9-Tevbe 12
fe kâtilû : o zaman savaşın, öldürün
-
9-Tevbe 13
fallâhu (fe allâhu) : oysa, halbuki Allah
-
9-Tevbe 18
fe asâ : artık, böylece umulur ki
-
9-Tevbe 23
fe ulâike : o zaman, artık, bundan sonra işte onlar
-
9-Tevbe 24
fe terabbesû : artık bekleyin, gözetleyin
-
9-Tevbe 25
fe lem tugni : sonra kâfi gelmedi
-
9-Tevbe 26
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
9-Tevbe 28
fe lâ yakrabû : artık yaklaşmasınlar
-
9-Tevbe 28
fe sevfe : yoksa, ileride olacak
-
9-Tevbe 30
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
9-Tevbe 30
yu'fekûne : döndürülüyorlar
-
9-Tevbe 34
fe : artık
-
9-Tevbe 35
fe tukvâ : böylece dağlanır, kızgın demir cilde yapıştırılır
-
9-Tevbe 35
fe zûkû : böylece tadın
-
9-Tevbe 36
fe lâ tazlimû : artık zulmetmeyin
-
9-Tevbe 36
kâffeten : hepsi, topyekûn, topluca
-
9-Tevbe 36
kâffeten : hepsi, topyekûn, topluca
-
9-Tevbe 37
ellezîne keferû : kâfirler, inkâr eden kimseler
-
9-Tevbe 37
fe yuhillû : böylece helâl sayıyorlar
-
9-Tevbe 38
fe mâ : artık değil
-
9-Tevbe 40
fe kad : o zaman olur, olmuştu
-
9-Tevbe 40
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler, kâfirler
-
9-Tevbe 40
fe enzele allâhu : o zaman Allah indirdi
-
9-Tevbe 40
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler, kâfirler
-
9-Tevbe 41
hıfâfen : hafif olarak (süvari)
-
9-Tevbe 42
ve seferen : ve bir sefer
-
9-Tevbe 45
fe hum : o zaman, artık onlar
-
9-Tevbe 46
fe sebbeta-hum : böylece onları alıkoydu
-
9-Tevbe 50
ferihûne : ferahlarlar, sevinirler
-
9-Tevbe 51
fe li yetevekkeli : artık tevekkül etsinler (güvensinler)
-
9-Tevbe 52
fe terabbasû : artık bekleyin
-
9-Tevbe 54
nefekâtu-hum : onların infâkleri
-
9-Tevbe 54
keferû : inkâr ettiler
-
9-Tevbe 55
fe lâ tu'cib-ke : artık senin hoşuna gitmesin, imrendirmesin
-
9-Tevbe 58
fe in : o zaman, öyleki eğer
-
9-Tevbe 60
ve el muellefeti : ve (İslâm'a) ısındırılan, meylettirilen
-
9-Tevbe 63
fe : o zaman, o taktirde, artık
-
9-Tevbe 66
kefer-tum : siz inkâr ettiniz
-
9-Tevbe 66
tâifetin : bir taife, bir topluluk, bir kavim
-
9-Tevbe 66
tâifeten : bir taife, bir topluluk, bir kavim
-
9-Tevbe 67
fe nesiye-hum : böylece (o da) onları unuttu
-
9-Tevbe 69
fe istemteû : böylece metalandılar, faydalandılar
-
9-Tevbe 69
fe istemta'tum : siz de metalandınız, faydalandınız
-
9-Tevbe 70
ve el mu'tefikâti \n(efeke) : ve çevrilmiş olanlar (altı üstüne çevrilen şehirler) \n: (çevirdi)
-
9-Tevbe 70
fe mâ kâne allâhu : o zaman, öyleyse ... Allah olmadı
-
9-Tevbe 72
huve el fevzu el azîmu : o en büyük kurtuluştur
-
9-Tevbe 74
ve keferû : ve inkâr ettiler, kâfir oldular
-
9-Tevbe 74
fe in : o zaman, artık eğer
-
9-Tevbe 76
fe : bundan sonra, böylece
-
9-Tevbe 77
fe : böylece, artık
-
9-Tevbe 79
fe yesharûne : böylece alay ediyorlar
-
9-Tevbe 80
fe len yagfirallâhu : artık Allah asla mağfiret etmez
-
9-Tevbe 80
keferû : inkâr ettiler
-
9-Tevbe 81
feriha : ferahladılar
-
9-Tevbe 81
hılâfe : muhalefet ederek
-
9-Tevbe 82
fe li yadhakû : artık gülsünler
-
9-Tevbe 83
fe in : artık, o zaman, o taktirde, bundan sonra eğer
-
9-Tevbe 83
ilâ tâifetin : bir topluluğa
-
9-Tevbe 83
fe iste'zenû-ke : artık, o taktirde, bundan sonra, o zaman senden izin isterler
-
9-Tevbe 83
fe kul : artık, bundan sonra, o zaman, o taktirde de ki
-
9-Tevbe 84
keferû : inkâr ettiler
-
9-Tevbe 87
fe hum : böylece onlar
-
9-Tevbe 89
el fevzu el azîmu : en büyük fevz, en büyük kurtuluş, en büyük mükâfat
-
9-Tevbe 90
ellezîne keferû : kâfir olanlar
-
9-Tevbe 93
fe hum : böylece onlar
-
9-Tevbe 94
fe yunebbiu-kum : böylece size haber verecek
-
9-Tevbe 95
fe a'rıdû : artık yüz çevirin
-
9-Tevbe 96
fe in : o zaman, olsa bile eğer
-
9-Tevbe 96
fe inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
9-Tevbe 100
zâlike el fevzu el azîmu : işte bu en büyük fevzdir, en büyük kurtuluştur, en büyük mükâfatdır
-
9-Tevbe 105
fe se yerâ allâhu : o zaman, halbuki Allah görecek
-
9-Tevbe 105
fe yunnebiu-kum : o zaman size haber verecek
-
9-Tevbe 109
e fe men : o kimse mi?
-
9-Tevbe 109
fenhâra (fe inhâra) : böylece yıkılır, göçer
-
9-Tevbe 111
fe yaktulûne : böylece öldürürler
-
9-Tevbe 111
fe istebşirû : artık sevinin
-
9-Tevbe 111
huve el fevzu el azîmu : bu büyük mükâfattır
-
9-Tevbe 114
fe lemmâ : artık, olunca
-
9-Tevbe 117
ferîkın : bir grup
-
9-Tevbe 122
kâffeten : bütün, hepsi
-
9-Tevbe 122
fe : böylece
-
9-Tevbe 122
lâ nefere : sefere çıkmaz
-
9-Tevbe 122
tâifetun : bir grup
-
9-Tevbe 122
li yetefekkahû : çok iyi fıkıh etsinler
-
9-Tevbe 124
fe : o zaman, fakat, böylece
-
9-Tevbe 124
fe emmâ : o zaman, fakat, böylece
-
9-Tevbe 124
fe zâdet-hum : o zaman, fakat, böylece onların arttırdı
-
9-Tevbe 125
fe zâdet-hum : böylece onların arttırdı
-
9-Tevbe 129
fe in : bundan sonra, eğer
-
9-Tevbe 129
fe kul : o zaman de (ki)
-
90-Beled 9
şefeteyni : iki dudak
-
90-Beled 11
fe : fakat
-
90-Beled 13
fekku : kurtarma, azad etme
-
90-Beled 19
keferû : inkâr ettiler
-
91-Şems 8
fe : sonra
-
91-Şems 13
fe : o zaman
-
91-Şems 14
fe : fakat
-
91-Şems 14
fe : sonra
-
91-Şems 14
fe : böylece, nihayet, peşinden
-
91-Şems 14
fe : sonra
-
92-Leyl 5
fe emmâ : fakat
-
92-Leyl 7
fe : o zaman, o taktirde
-
92-Leyl 10
fe : o zaman, o taktirde
-
92-Leyl 14
fe : öyleyse, işte
-
92-Leyl 21
sevfe : yakında olacak
-
93-Duhâ 5
sevfe : yakında olacak
-
93-Duhâ 5
fe : böylece
-
93-Duhâ 6
fe : sonra
-
93-Duhâ 7
fe : sonra
-
93-Duhâ 8
fe : sonra
-
93-Duhâ 9
fe : artık
-
93-Duhâ 9
fe : bundan sonra
-
93-Duhâ 10
fe : bundan sonra
-
93-Duhâ 11
fe : artık
-
94-İnşirâh 5
fe : öyleyse, o halde
-
94-İnşirâh 7
fe : o halde, öyleyse
-
94-İnşirâh 7
feragte : sen boş kaldın (meşguliyetin bitti)
-
94-İnşirâh 7
fe : o taktirde, hemen
-
94-İnşirâh 8
fe : artık, hemen
-
95-Tin 5
esfele sâfilîne : esfeli safilin, sefillerin en sefili, en sefil hale
-
95-Tin 6
fe : işte
-
95-Tin 7
fe : öyleyse, o halde
-
96-Alak 15
le nesfean : mutlaka yakalarız, sürükleriz
-
96-Alak 17
fe li yed'u : haydi çağırsın
-
97-Kadir 5
el fecri : fecir zamanı
-
98-Beyyine 1
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olanlar
-
98-Beyyine 1
munfekkîne : ayrılmış olanlar
-
98-Beyyine 2
suhufen : sahifeler
-
98-Beyyine 4
ve mâ teferreka : ve tefrikaya düşmediler fırkalara ayrılmadılar
-
98-Beyyine 6
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olanlar
-
99-Zilzâl 7
fe men : artık kim