Kur'an İçerisinde Arama
Sayfayı Yenile
Arapça Metin Arama (Harekeli)
Aranan Kelime : kû
Aranan Yer : Arapça Kelime Meali (Latin Harfleriyle)
Bulunan Sonuç : 5734
-
10-Yunus 3
rabbe-kum allâhu : sizin Rabbiniz O Allah'tır
-
10-Yunus 3
zâlikum allâhu : işte Allah budur
-
10-Yunus 3
rabbu-kum : sizin Rabbiniz
-
10-Yunus 4
merciu-kum : sizin dönüşünüz (dönüş yeriniz)
-
10-Yunus 6
yettekûne : takva sahibi olurlar
-
10-Yunus 11
le kudiye : yerine getirilirdi
-
10-Yunus 13
el kurûne : asırlar, devirler, çağlar, o çağlarda yaşayan nesiller
-
10-Yunus 13
min kabli-kum : sizden önce
-
10-Yunus 14
ceal-nâ-kum : sizi kıldı, yaptı
-
10-Yunus 15
e'ti bi kur'ânin : bir Kur'ân getir
-
10-Yunus 15
kul : de
-
10-Yunus 15
mâ yekûnu : olamaz
-
10-Yunus 16
kul : de
-
10-Yunus 16
aleykum : size
-
10-Yunus 16
ve lâ edrâ-kum : ve size bildirmezdim
-
10-Yunus 16
fî-kum : sizin içinizde
-
10-Yunus 18
ve yekûlûne : ve derler
-
10-Yunus 18
kul : de
-
10-Yunus 18
yuşrikûne : şirk koşuyorlar
-
10-Yunus 19
le kudiye : mutlaka vuku bulurdu, olurdu, hüküm verilirdi
-
10-Yunus 20
ve yekûlûne : ve derler
-
10-Yunus 20
fe kul : o zaman de
-
10-Yunus 20
mea-kum : sizinle beraber
-
10-Yunus 21
kul allâhu : de ki Allah
-
10-Yunus 21
temkurûne : tuzaklar (düzenler) kuruyorsunuz
-
10-Yunus 22
yuseyyiru-kum : sizi gezdirir
-
10-Yunus 22
izâ kuntum : siz olduğunuz zaman, siz idiniz
-
10-Yunus 22
min kulli mekânin : her taraftan, her mekândan
-
10-Yunus 22
le nekûnenne : biz muhakkak olacağız
-
10-Yunus 23
bagyu-kum : sizin azgınlığınız
-
10-Yunus 23
alâ enfusi-kum : nefslerinizin üzerine size, kendinize
-
10-Yunus 23
merciu-kum : sizin dönüşünüz
-
10-Yunus 23
fe nunebbiu-kum : o zaman size haber vereceğız
-
10-Yunus 23
kuntum : olduğunuz
-
10-Yunus 24
ye'kulu en nâsu : insanlar yerler
-
10-Yunus 26
ve lâ yerheku : ve kaplamaz, bürümez
-
10-Yunus 27
ve terheku-hum : ve onları kaplar, bürür
-
10-Yunus 28
nekûlu : diyeceğiz
-
10-Yunus 28
eşrekû : şirk koştular
-
10-Yunus 28
mekâne-kum : sizin yeriniz
-
10-Yunus 28
ve şurekâu-kum : ve sizin şirk koştuklarınız (Allah'a ortak ettikleriniz)
-
10-Yunus 28
mâ kuntum : siz olmadınız
-
10-Yunus 29
ve beyne-kum : ve sizin aranızda
-
10-Yunus 29
in kun-nâ : biz olduk
-
10-Yunus 29
an ibâdeti-kum : sizin ibadetinizden
-
10-Yunus 30
kullu nefsin : her nefs, bütün nefsler
-
10-Yunus 31
kul : de
-
10-Yunus 31
yerzuku-kum : sizlere rızık verir, sizi rızıklandırır
-
10-Yunus 31
yemliku : gücü yeter, sahip olur, melik olur
-
10-Yunus 31
fe se yekûlûne : o zaman diyecekler, derler
-
10-Yunus 31
fe kul : öyleyse de
-
10-Yunus 31
e fe lâ tettekûne : hâlâ, takva sahibi olmayacak mısınız
-
10-Yunus 32
zâlikum : işte bu, işte o
-
10-Yunus 32
rabbu-kum : sizin Rabbiniz
-
10-Yunus 32
el hakku : Hakk'tır
-
10-Yunus 33
fesekû : fasık oldular
-
10-Yunus 34
kul : de
-
10-Yunus 34
min şurekâi-kum : sizin şirk koştuklarınızdan, ortaklarınızdan
-
10-Yunus 34
kulillâhu (kul allâhu) : de ki Allah
-
10-Yunus 34
tu'fekûne : döndürülüyorsunuz
-
10-Yunus 35
kul : de
-
10-Yunus 35
min şurekâi-kum : sizin şirk (ortak) koştuklarınızdan, ortaklarınızdan
-
10-Yunus 35
kul allâhu : de ki Allah
-
10-Yunus 35
ehakku : daha lâyık, daha çok hak sahibi
-
10-Yunus 35
fe mâ lekum : artık size ne oluyor
-
10-Yunus 35
tahkumûne : hüküm veriyorsunuz
-
10-Yunus 37
el kur'ânu : Kur'ân
-
10-Yunus 38
yekûlûne ifterâ-hu : onu uydurdu mu
-
10-Yunus 38
kul : de, söyle
-
10-Yunus 38
in kuntum : eğer siz, iseniz
-
10-Yunus 41
kul : de ki
-
10-Yunus 41
ve lekum : ve sizin
-
10-Yunus 41
amelu-kum : sizin ameliniz
-
10-Yunus 47
ve li kulli : ve bütün, hepsi, ..... için vardır
-
10-Yunus 47
kudıye : hükmedildi
-
10-Yunus 48
ve yekûlûne : ve onlar derler ki
-
10-Yunus 48
in kuntum : eğer siz iseniz
-
10-Yunus 49
kul : de
-
10-Yunus 49
lâ emliku : malik değilim
-
10-Yunus 49
li kulli : her(kes) için
-
10-Yunus 50
kul : de, söyle
-
10-Yunus 50
in etâ-kum : şâyet size gelse
-
10-Yunus 51
kuntum : siz oldunuz
-
10-Yunus 52
zûkû : tadın
-
10-Yunus 52
kuntum : siz oldunuz
-
10-Yunus 53
e hakkun : bu gerçek mi, hak mıdır
-
10-Yunus 53
kul : de
-
10-Yunus 53
le hakkun : kesin olarak haktır (gerçektir)
-
10-Yunus 54
li kulli nefsin : her nefs için, her nefsin, ona ait, onun
-
10-Yunus 54
ve kudıye : ve hükmedildi
-
10-Yunus 55
hakkun : haktır, gerçektir
-
10-Yunus 57
câet-kum : size geldi
-
10-Yunus 57
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
10-Yunus 58
kul : de ki
-
10-Yunus 59
kul : de, söyle
-
10-Yunus 59
lekum : sizin için, size
-
10-Yunus 59
kul allâhu : de ki Allah
-
10-Yunus 59
lekum : size, sizin için
-
10-Yunus 60
lâ yeşkurûne : şükretmezler
-
10-Yunus 61
ve mâ tekûnu : ve olmazsınız (olmanız yoktur ki)
-
10-Yunus 61
min kur'ânin : Kur'ân'dan
-
10-Yunus 61
kunnâ : biz olduk
-
10-Yunus 61
aleykum : sizin üzerinize
-
10-Yunus 63
yettekûne : takva sahibi olurlar
-
10-Yunus 67
lekum : sizin için
-
10-Yunus 67
li teskunû : sukûn bulmanız, dinlenmeniz için
-
10-Yunus 68
inde-kum : sizde, sizin yanınızda
-
10-Yunus 68
e tekûlûne : mi söylüyorsunuz (söylüyor musunuz)
-
10-Yunus 69
kul : de ki
-
10-Yunus 70
nuzîku-hum : onlara tattıracağız
-
10-Yunus 71
aleykum : size
-
10-Yunus 71
emre-kum : işinizi
-
10-Yunus 71
ve şurekâe-kum : ve ortaklarınız
-
10-Yunus 71
lâ yekun : olmasın
-
10-Yunus 71
emru-kum : işiniz
-
10-Yunus 71
aleykum : sizin üzerinize
-
10-Yunus 72
fe mâ se'eltu-kum : o zaman sizden istemem
-
10-Yunus 72
en ekûne : olmakla
-
10-Yunus 74
alâ kulûbi : kalplerin üzerini
-
10-Yunus 76
câe-humu el hakku : onlara hak geldi
-
10-Yunus 77
e tekûlûne : mı söylüyorsunuz, konuşuyorsunuz
-
10-Yunus 77
lemmâ câe-kum : size geldiği zaman
-
10-Yunus 78
ve tekûne : ve siz olursunuz
-
10-Yunus 78
lekum : sizin için
-
10-Yunus 78
lekumâ : siz ikiniz
-
10-Yunus 79
bi kulli : bütün, hepsini
-
10-Yunus 80
elkû : atın
-
10-Yunus 80
mulkûne : yere atacağınız
-
10-Yunus 82
ve yuhikku allâhu : ve Allah gerçekleştirecek
-
10-Yunus 84
in kuntum : eğer siz olduysanız (iseniz)
-
10-Yunus 84
in kuntum : eğer iseniz
-
10-Yunus 87
li kavmi-kumâ : ikinizin kavmi için
-
10-Yunus 87
buyûte-kum : evleriniz
-
10-Yunus 88
alâ kulûbi-him : kalplerinin üzerini, kalplerini
-
10-Yunus 89
da'vetu-kumâ : ikinizin duası
-
10-Yunus 90
edreke-hu el gareku : onu boğacak düzeye erişti
-
10-Yunus 91
ve kunte : ve sen oldun
-
10-Yunus 92
li tekûne : olman için
-
10-Yunus 94
kunte : sen oldun
-
10-Yunus 94
el hakku : hak
-
10-Yunus 94
fe lâ tekûnenne : öyleyse sakın olma
-
10-Yunus 95
ve lâ tekûnenne : ve sakın olma
-
10-Yunus 95
tekûne : olursun
-
10-Yunus 97
kullu : hepsi, bütün
-
10-Yunus 99
kullu-hum : onların bütünü, hepsi
-
10-Yunus 99
yekûnû : olurlar
-
10-Yunus 101
kul : de
-
10-Yunus 102
kul : de ki
-
10-Yunus 102
mea-kum : sizinle beraber
-
10-Yunus 104
kul : de
-
10-Yunus 104
in kuntum : eğer siz iseniz
-
10-Yunus 104
ellezî yeteveffâ-kum : sizi vefat ettirir, ettirecektir
-
10-Yunus 104
en ekûne : olmak (benim olmam)
-
10-Yunus 105
ve lâ tekûnenne : ve sakın olma
-
10-Yunus 108
kul : de ki
-
10-Yunus 108
kad câe-kum : size gelmiştir
-
10-Yunus 108
el hakku : hak, gerçek
-
10-Yunus 108
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
10-Yunus 108
aleykum : üzerinizde
-
10-Yunus 109
yahkume allâhu : Allah hükmeder, hükmünü verir
-
100-Âdiyât 9
fî el kubûri : kabirlerde
-
101-Kâria 4
yekûnu : olurlar
-
101-Kâria 5
ve tekûnu : ve olurlar
-
101-Kâria 6
sekulet : ağır geldi
-
102-Tekâsür 1
elhâ-kum (u) : sizi oyaladı
-
104-Hümeze 1
li kulli : hepsine, hepsinin
-
105-Fil 5
me'kûlin : yenilmiş olan
-
106-Kureyş 1
kureyşin : Kureyş (Kabilesi)
-
109-Kâfirûn 1
kul : de
-
109-Kâfirûn 6
lekum : sizin
-
109-Kâfirûn 6
dînu-kum : sizin dîniniz
-
11-Hûd 2
lekum : size, sizin için
-
11-Hûd 3
rabbe-kum : sizin Rabbinizden
-
11-Hûd 3
yumetti'kum : sizi metalandırır, faydalandırır, geçindirir
-
11-Hûd 3
kulle : her, tüm, hepsi, bütün
-
11-Hûd 3
aleykum : size, sizin üzerinize
-
11-Hûd 4
merciu-kum : sizin dönüşünüz (dönüş yeriniz)
-
11-Hûd 4
alâ kulli şey'in : herşeye
-
11-Hûd 6
rızku-hâ : onun rızkı
-
11-Hûd 6
kullun : tümü, hepsi
-
11-Hûd 7
li yebluve-kum : sizi imtihan etmek için
-
11-Hûd 7
eyyu-kum : sizin hanginiz
-
11-Hûd 7
kulte : sen dedin
-
11-Hûd 7
inne-kum : muhakkak siz
-
11-Hûd 7
le yekûlenne : muhakkak ki derler
-
11-Hûd 8
le yekûlunne : muhakkak derler ki
-
11-Hûd 10
le yekûlenne : muhakkak derler ki
-
11-Hûd 12
târikun : terkeden, bırakan
-
11-Hûd 12
ve dâikun : ve daralır
-
11-Hûd 12
en yekûlû : demeleri
-
11-Hûd 12
melekun : bir melek
-
11-Hûd 12
alâ kulli şey'in : herşeye
-
11-Hûd 13
yekûlûne ifterâ-hu : onu uydurdu diyorlar
-
11-Hûd 13
kul : de
-
11-Hûd 13
kuntum : siz iseniz
-
11-Hûd 14
lekum : size (sizin davetinize)
-
11-Hûd 17
fe lâ teku : öyleyse olma
-
11-Hûd 17
innehu el hakku : (muhakkak ki o) çünkü o haktır
-
11-Hûd 18
ve yekûlu el eşhâdu : ve şahitler derler
-
11-Hûd 20
lem yekûnû : değildir, olmazlar, olamazlar
-
11-Hûd 25
lekum : sizin için, size
-
11-Hûd 26
aleykum : sizin için
-
11-Hûd 27
lekum : sizi (sizin için)
-
11-Hûd 27
nezunnu-kum : sizi zannediyoruz
-
11-Hûd 28
in kuntu : eğer ben isem
-
11-Hûd 28
aleykum : size
-
11-Hûd 28
nulzimu-kum-(û)-hâ : sizi ona mecbur tutalım (zorlayalım) (elzem, mecbur, gerekli)
-
11-Hûd 29
lâ es'elu-kum : sizden istemiyorum
-
11-Hûd 29
mulâkû : ulaşacaklar
-
11-Hûd 29
erâ-kum : sizi görüyorum
-
11-Hûd 31
ve lâ ekûlu : ve ben demiyorum
-
11-Hûd 31
lekum : size
-
11-Hûd 31
ve lâ ekûlu : ve ben demiyorum
-
11-Hûd 31
melekun : bir melek
-
11-Hûd 31
ve lâ ekûlu : ve ben demiyorum
-
11-Hûd 31
a'yunu-kum : sizin gözleriniz
-
11-Hûd 32
in kunte : eğer isen
-
11-Hûd 33
ye'tî-kum : size getirir
-
11-Hûd 34
ve lâ yenfeu-kum : ve size fayda vermez
-
11-Hûd 34
lekum : size
-
11-Hûd 34
en yugviye-kum : sizi azdırmayı
-
11-Hûd 34
rabbu-kum : sizin Rabbiniz
-
11-Hûd 35
yekûlûne : diyorlar
-
11-Hûd 35
kul : de
-
11-Hûd 37
mugrekûne : boğulacak olanlar
-
11-Hûd 38
ve kullemâ : ve her defa
-
11-Hûd 38
min-kum : sizinle
-
11-Hûd 40
kulnâ : dedik
-
11-Hûd 40
min kullin : hepsinden, herşeyden, her cinsten
-
11-Hûd 42
ve lâ tekun : ve olma
-
11-Hûd 44
ve kudıye : ve yerine getirildi
-
11-Hûd 45
el hakku : haktır
-
11-Hûd 46
en tekûne : olmaktan
-
11-Hûd 47
ekun : ben olurum
-
11-Hûd 49
mâ kunte : sen değildin
-
11-Hûd 50
mâ lekum : sizin için yoktur
-
11-Hûd 51
lâ es'elu-kum : sizden istemiyorum
-
11-Hûd 52
rabbe-kum : Rabbinizin
-
11-Hûd 52
aleykum : sizin üzerinize
-
11-Hûd 52
ve yezid-kum : ve size arttırsın
-
11-Hûd 52
kuvveten : kuvvet, güç
-
11-Hûd 52
ilâ kuvveti-kum : sizin gücünüze, kuvvetinize
-
11-Hûd 54
in nekûlu illâ : biz ancak ..... deriz
-
11-Hûd 54
mimmâ (min mâ) tuşrikûne : şirk koştuğunuz şeylerden
-
11-Hûd 56
ve rabbi-kum, : ve sizin Rabbiniz
-
11-Hûd 57
eblagtu-kum : size tebliğ ettim
-
11-Hûd 57
ileykum : size
-
11-Hûd 57
gayre-kum : sizden başka
-
11-Hûd 57
alâ kulli şey'in : herşeyi, herşeye
-
11-Hûd 59
kulli : her, bütün, hepsi
-
11-Hûd 61
mâ lekum : sizin için yoktur
-
11-Hûd 61
enşee-kum : sizi yarattı
-
11-Hûd 61
ve ista'mere-kum : ve size imar ettirdi, mamur hale getirtti (veya size ömür verdi)
-
11-Hûd 62
kunte : sen oldun
-
11-Hûd 63
in kuntu alâ : şâyet ben üzerinde isem
-
11-Hûd 64
lekum : size, sizin için
-
11-Hûd 64
te'kul : yesin
-
11-Hûd 64
fe ye'huze-kum : aksi halde, o taktirde sizi alır (olur)
-
11-Hûd 65
fî dâri-kum : yurdunuzda
-
11-Hûd 71
ya'kûbe : Yâkub
-
11-Hûd 73
aleykum : sizin üzerinize
-
11-Hûd 78
lekum : sizin için
-
11-Hûd 78
fettekullâhe (fe itteku allâhe) : artık Allah'a karşı takva sahibi olun
-
11-Hûd 78
min-kum : sizden, sizin içinizden, sizin içinizde, sizin aranızda
-
11-Hûd 80
bikum : size, size karşı
-
11-Hûd 80
kuvveten : bir kuvvet, bir güç
-
11-Hûd 81
min-kum : sizden
-
11-Hûd 84
lekum : size, sizin için
-
11-Hûd 84
ve lâ tenkusû : ve eksiltmeyin
-
11-Hûd 84
erâ-kum : sizi görüyorum
-
11-Hûd 84
aleykum : sizin üzerinize
-
11-Hûd 86
lekum : sizin için
-
11-Hûd 86
in kuntum : eğer iseniz
-
11-Hûd 86
aleykum : sizin üzerinize
-
11-Hûd 88
in kuntu : eğer ben, isem
-
11-Hûd 88
en uhâlife-kum : size muhalefet etmek, karşı çıkmak
-
11-Hûd 88
enhâ-kum : size yasakladım
-
11-Hûd 89
lâ yecrimenne-kum : sakın olmasın, size isabet etmesin
-
11-Hûd 89
en yusîbe-kum : size isabet ettirmesi
-
11-Hûd 89
min-kum : sizden
-
11-Hûd 90
rabbe-kum : Rabbinizin
-
11-Hûd 91
mim mâ (min mâ) tekûlu : söylediğin şeyler
-
11-Hûd 92
aleykum : size, sizin yanınızda
-
11-Hûd 92
verâe-kum : arkanıza
-
11-Hûd 93
alâ mekânetikum) : siz yapacağınız şeyi
-
11-Hûd 93
mea-kum : sizinle beraber
-
11-Hûd 100
el kurâ : beldeler, ülkeler
-
11-Hûd 100
nekussu-hu : onu anlatıyoruz, kıssa ediyoruz
-
11-Hûd 102
el kurâ : belde, ülke, ülkeler, ülke halkı
-
11-Hûd 106
ellezîne şekû : şâkî olanlar, mutsuz olanlar, bed- baht olanlar
-
11-Hûd 106
ve şehîkun : ve nefesin içeri çekilip, şiddetli ve kötü bir sesle çıkması
-
11-Hûd 109
lâ teku : sen olma
-
11-Hûd 109
gayre menkûsin : eksiltmeksizin (tenkis etmeksizin)
-
11-Hûd 110
le kudiye : mutlaka hüküm verilmiş olurdu
-
11-Hûd 111
kullen : tamamen, bütün, tüm, hepsi
-
11-Hûd 113
fe temesse-kum : o zaman size dokunur
-
11-Hûd 113
ve mâ lekum : ve sizin için yoktur
-
11-Hûd 116
min el kurûni : nesillerden (asırlardan)
-
11-Hûd 116
min kabli-kum : sizden öncekilerden
-
11-Hûd 117
el kurâ : beldeler, ülkeler
-
11-Hûd 120
ve kullen : ve hepsini, hepsi
-
11-Hûd 120
nakussu : anlattık, naklettik
-
11-Hûd 120
el hakku : hak
-
11-Hûd 121
ve kul : ve de (ki)
-
11-Hûd 121
alâ mekâneti-kum : yapmakta olduğunuz şeyler
-
11-Hûd 123
kullu-hu : onun hepsi
-
112-İhlâs 1
kul : de
-
112-İhlâs 4
ve lem yekun : ve olmadı
-
112-İhlâs 4
kufuven : denk, eş
-
113-Felâk 1
kul : de
-
114-Nâs 1
kul : de
-
12-Yusuf 2
kur'ânen : Kur'ân
-
12-Yusuf 2
lealle-kum : umulur ki siz, böylece siz
-
12-Yusuf 3
nakussu : anlatıyoruz, naklediyoruz, kıssa ediyoruz
-
12-Yusuf 3
hâze el kur'âne : bu Kur'ân'ı
-
12-Yusuf 3
ve in kunte : ve eğer, oysa sen ..... idin
-
12-Yusuf 6
âli ya'kûbe : Yâkub ailesi
-
12-Yusuf 9
lekum : size
-
12-Yusuf 9
ebî-kum : sizin babanız
-
12-Yusuf 9
ve tekûnû : ve olun
-
12-Yusuf 10
ve elkû-hu : ve onu atın, bırakın
-
12-Yusuf 10
in kuntum : eğer siz, iseniz
-
12-Yusuf 13
en ye'kule-hu : onu yemesi
-
12-Yusuf 16
yebkûne : ağlıyorlar
-
12-Yusuf 17
nestebiku : biz yarış yapmak istiyoruz
-
12-Yusuf 17
ve lev kunnâ : ve şâyet biz olsak bile
-
12-Yusuf 18
lekum : sizi
-
12-Yusuf 18
enfusu-kum : sizin nefsiniz
-
12-Yusuf 25
ve kaddet \n(kadde) \n(kadde (kalın d ile yazılırsa)) \n(kudde) : ve yırttı \n: (boyuna yırttı) \n: (enine yırttı) \n: (yırtıldı)
-
12-Yusuf 26
kudde : yırtıldı
-
12-Yusuf 26
min kubulin : önden
-
12-Yusuf 27
kudde : yırtıldı
-
12-Yusuf 28
kudde : yırtılmış
-
12-Yusuf 28
min keydikunne : sizin tuzaklarınızdan (hilelerinizden)
-
12-Yusuf 28
keydekunne : sizin tuzağınız (hileniz)
-
12-Yusuf 29
kunti : oldun (kadın)
-
12-Yusuf 31
kulle : hepsi
-
12-Yusuf 31
ve kulne : ve dediler
-
12-Yusuf 31
melekun : bir melek
-
12-Yusuf 32
fe zâlikunne : işte bu
-
12-Yusuf 32
ve le yekûne : ve mutlaka olacak, olarak
-
12-Yusuf 33
ve ekun : ve olurum
-
12-Yusuf 36
te'kulu : yiyor
-
12-Yusuf 37
lâ ye'tikumâ : size (ikinize) gelmez
-
12-Yusuf 37
nebbe'tu-kumâ : size (ikinize) haber verdim
-
12-Yusuf 37
en ye'tiye-kumâ : size (ikinize) gelmesi
-
12-Yusuf 37
zâlikumâ : işte bu ikisi
-
12-Yusuf 38
ve ya'kûbe : ve Yâkub
-
12-Yusuf 38
lâ yeşkurûne : şükretmezler, şükretmiyorlar
-
12-Yusuf 39
muteferrikûne : ayrı ayrı, birçok (tefrik edilmiş olanlar)
-
12-Yusuf 40
ve âbâu-kum : ve atalarınız, babalarınız
-
12-Yusuf 41
emmâ ehadu-kumâ : ama, fakat, sizin ikinizden biri
-
12-Yusuf 41
fe te'kulu et tayru : sonra, böylece, kuş(lar) yiyecek
-
12-Yusuf 41
kudiye : olmuştur, bitirilmiştir, kesinleşmiştir (kesinleştirilmiştir)
-
12-Yusuf 42
uzkur-ni : beni hatırla, an
-
12-Yusuf 43
el meliku : hükümdar, melik
-
12-Yusuf 43
ye'kuluhunne : onları yiyor
-
12-Yusuf 43
in kuntum : eğer iseniz
-
12-Yusuf 45
unebbiu-kum : size haber veririm
-
12-Yusuf 46
eyyuhâ es sıddîku : ey doğru sözlü, sıddîk
-
12-Yusuf 46
ye'kuluhunne : onları yiyorlar
-
12-Yusuf 47
te'kulûne \n(min mâ te'kulûne) : yiyorsunuz \n: (yediğiniz şeylerden)
-
12-Yusuf 48
ye'kulne : yiyecekler, yerler
-
12-Yusuf 50
ve kale el meliku'tû-nî : ve hükümdar 'bana getirin' dedi
-
12-Yusuf 51
hatbukunne : üzerinde konuşma yaptığınız konu, mesele
-
12-Yusuf 51
kulne : dediler
-
12-Yusuf 51
hashasa el hakku : hak (gizli iken sonradan) ortaya çıktı
-
12-Yusuf 54
el meliku'tûnî : melik (hükümdar) 'bana getirin'
-
12-Yusuf 57
yettekûne : takva sahibi olurlar
-
12-Yusuf 59
lekum : sizin
-
12-Yusuf 59
min ebî-kum : sizin babanızdan
-
12-Yusuf 60
lekum : size, sizin için
-
12-Yusuf 64
hel âmenu-kum : size güvenir miyim, size inanır mıyım, sizden emin olur muyum
-
12-Yusuf 64
emintu-kum : sizden emin oldum
-
12-Yusuf 66
mea-kum : sizinle beraber
-
12-Yusuf 66
bikum, : sizinle, sizi
-
12-Yusuf 66
alâ mâ nekûlu : söylediğimiz şeylere
-
12-Yusuf 67
ankum : sizden, size
-
12-Yusuf 68
ya'kûbe : Yâkub
-
12-Yusuf 70
inne-kum : muhakkak ki siz(ler)
-
12-Yusuf 70
sârikûne : hırsızlar
-
12-Yusuf 73
ve mâ kunnâ : ve biz değiliz, biz olmadık
-
12-Yusuf 74
in kuntum kâzibîne : eğer siz yalan söylüyorsanız
-
12-Yusuf 76
kulli : bütün, her
-
12-Yusuf 80
ebâ-kum : sizin babanız
-
12-Yusuf 80
aleykum : sizden
-
12-Yusuf 80
yahkumu allahu : Allah hüküm verir
-
12-Yusuf 81
ilâ ebî-kum : babanıza
-
12-Yusuf 81
fe kûlû : böylece deyin, söyleyin
-
12-Yusuf 81
ve mâ kunnâ : ve biz değildik, olmadık
-
12-Yusuf 82
kunnâ : biz olduk
-
12-Yusuf 82
le sâdikûne : gerçekten sadıklar, doğruyu söyleyenler
-
12-Yusuf 83
lekum : size
-
12-Yusuf 83
enfusu-kum : sizin nefsiniz
-
12-Yusuf 85
tezkuru : zikrediyorsun, anıyorsun
-
12-Yusuf 85
tekûne : olursun, olacaksın
-
12-Yusuf 85
tekûne : olursun, olacaksın
-
12-Yusuf 86
eşkû : şikâyet ederim (arz ederim)
-
12-Yusuf 91
ve in kunnâ : ve biz olduk
-
12-Yusuf 92
aleykum el yevme : bugün size
-
12-Yusuf 92
lekum : siz, sizin için
-
12-Yusuf 93
elkû-hu : onu atın, ilka edin, sürün
-
12-Yusuf 93
bi ehli-kum : ailenizi
-
12-Yusuf 96
ekul : ben dedim, söyledim
-
12-Yusuf 96
lekum : size
-
12-Yusuf 97
kunnâ : biz olduk
-
12-Yusuf 98
lekum : sizin için
-
12-Yusuf 100
ve câe bi-kum : ve sizi getirdi
-
12-Yusuf 102
ve mâ kunte : ve sen olmadın
-
12-Yusuf 102
yemkurûne : hile yapıyorlar, tuzak hazırlıyorlar
-
12-Yusuf 106
ve hum muşrikûne : ve onlar şirk koşanlardır (müşriklerdir)
-
12-Yusuf 108
kul : de, söyle
-
12-Yusuf 109
min ehli el kurâ : şehirler halkından, beldeler halkından
-
12-Yusuf 110
kuzibû : yalanlandılar
-
12-Yusuf 111
kulli şey'in : herşey
-
13-Ra'd 1
el hakku : haktır
-
13-Ra'd 2
kullun : hepsi
-
13-Ra'd 2
lealle-kum : umulur ki siz, böylece siz
-
13-Ra'd 2
rabbi-kum : Rabbinize
-
13-Ra'd 3
ve min kulli : ve hepsinden
-
13-Ra'd 4
fî el ukuli : yenmesinde (tadında, lezzetinde ve kokusunda v.s)
-
13-Ra'd 5
e izâ kunnâ : biz olduğumuz zaman mı
-
13-Ra'd 7
ve yekûlu : ve derler, söylerler
-
13-Ra'd 7
ve li kulli kavmin : ve bütün kavim(ler) için (vardır)
-
13-Ra'd 8
kullu : her, hepsi, bütün
-
13-Ra'd 8
ve kullu şey'in : ve herşey
-
13-Ra'd 10
min-kum : sizden
-
13-Ra'd 12
yurî-kum : size gösterir
-
13-Ra'd 16
kul : de
-
13-Ra'd 16
kulillâhu (kul allâhu) : 'Allah'tır' de
-
13-Ra'd 16
kul : de
-
13-Ra'd 16
lâ yemlikûne : yapamaz, gücü yetmez, malik değil
-
13-Ra'd 16
kul : de
-
13-Ra'd 16
halakû : yarattılar
-
13-Ra'd 16
el halku : yaratma
-
13-Ra'd 16
kulillâhu (kul allâhu) : 'Allah' de
-
13-Ra'd 16
hâliku : yaratan
-
13-Ra'd 16
kulli şey'in : herşey
-
13-Ra'd 17
fe yemkusu : böylece durur, kalır
-
13-Ra'd 19
el hakku : hak
-
13-Ra'd 20
ve lâ yenkudûne : ve bozmazlar
-
13-Ra'd 22
ve enfekû : ve infâk ettiler
-
13-Ra'd 23
min kulli : her ...den, hepsinden
-
13-Ra'd 24
aleykum : sizin üzerinize, size
-
13-Ra'd 25
yankudûne : bozarlar
-
13-Ra'd 27
ve yekûlu : ve der(ler)
-
13-Ra'd 27
kul : de
-
13-Ra'd 28
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
13-Ra'd 28
tatmainnu el kulûbu : kalpler tatmin (mutmain) olur
-
13-Ra'd 30
kul : de
-
13-Ra'd 31
kur'ânen : Kur'ân
-
13-Ra'd 31
kuttıat : yarıldı (parçalandı)
-
13-Ra'd 31
kullime : konuşturuldu
-
13-Ra'd 33
kulli : hepsi, bütün
-
13-Ra'd 33
kul : de
-
13-Ra'd 34
eşakku : daha güç, daha meşakkatli
-
13-Ra'd 35
vuide el muttekûne : takva sahiplerine vaadedilen
-
13-Ra'd 35
ukulu-hâ : onun meyvesi
-
13-Ra'd 36
kul : de
-
13-Ra'd 38
li kulli ecelin : her zaman için vardır
-
13-Ra'd 41
nenkusu-hâ : onu eksiltiyoruz
-
13-Ra'd 41
yahkumu : hükmeder, hüküm verir
-
13-Ra'd 42
kullu : her, hepsi, bütün
-
13-Ra'd 42
el kuffâru : kâfirler
-
13-Ra'd 43
ve yekûlu : ve derler, diyorlar
-
13-Ra'd 43
kul : de
-
13-Ra'd 43
ve beyne-kum : ve sizin aranızda
-
14-İbrahim 5
li kulli : hepsi için
-
14-İbrahim 5
şekûrin : şükredenler
-
14-İbrahim 6
uzkurû : hatırlayın, zikredin
-
14-İbrahim 6
aleykum : size
-
14-İbrahim 6
iz encâ-kum : sizi kurtardığı zaman
-
14-İbrahim 6
yesûmûne-kum : sizi zorluyorlar, maruz bırakıyorlar
-
14-İbrahim 6
ebnâe-kum : sizin oğullarınız
-
14-İbrahim 6
nisâe-kum : hanımlarınızı, kadınlarınızı
-
14-İbrahim 6
ve fî zâlikum : ve bunlarda vardır
-
14-İbrahim 6
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
14-İbrahim 7
rabbu-kum : sizin Rabbiniz
-
14-İbrahim 7
le ezîdenne-kum : mutlaka, elbette size artırırım
-
14-İbrahim 9
e lem ye'ti-kum : size gelmedi mi
-
14-İbrahim 9
min kabli-kum : sizden önce
-
14-İbrahim 10
şekkun : bir şüphe
-
14-İbrahim 10
yed'û-kum : sizi davet ediyor
-
14-İbrahim 10
lekum : sizi
-
14-İbrahim 10
min zunûbi-kum : günahlarınızdan
-
14-İbrahim 10
ve yuahhıre-kum : ve sizi tehir ediyor, erteliyor, mühlet veriyor
-
14-İbrahim 11
mislu-kum : sizin gibi
-
14-İbrahim 11
en ne'tiye-kum : size bizim getirmemiz
-
14-İbrahim 13
le nuhricenne-kum : muhakkak sizi çıkaracağız
-
14-İbrahim 14
ve le nuskinenne-kum : ve sizi yerleştireceğiz
-
14-İbrahim 15
kullu : her, bütün, hepsi
-
14-İbrahim 17
min kulli mekânin : heryerden, her mekândan
-
14-İbrahim 19
yuzhib-kum : sizi giderir, yokeder
-
14-İbrahim 21
kunnâ : biz olduk
-
14-İbrahim 21
lekum : size
-
14-İbrahim 21
le hedeynâ-kum : elbette biz sizi hidayete erdirdik
-
14-İbrahim 22
kudıye el emru : emir yerine getirildi, tamamlandı
-
14-İbrahim 22
veade-kum : size vaadetti
-
14-İbrahim 22
ve veadtu-kum : ve size vaadettim
-
14-İbrahim 22
fe ahleftu-kum : size verdiğim sözden hilâf ettim (vaadimden döndüm)
-
14-İbrahim 22
aleykum : sizin üzerinizde
-
14-İbrahim 22
deavtu-kum : sizi davet ettim
-
14-İbrahim 22
enfuse-kum : sizin nesflerinizi (kendinizi)
-
14-İbrahim 22
bi musrihi-kum : sizin yardımcınız (size yardım eden)
-
14-İbrahim 25
ukule-hâ : (onun) kendi meyvesi
-
14-İbrahim 25
kulle : her
-
14-İbrahim 28
kufren : küfür, inkâr
-
14-İbrahim 30
kul : de, söyle
-
14-İbrahim 30
masîre-kum : sizin dönüşünüz
-
14-İbrahim 31
kul : de, söyle
-
14-İbrahim 31
ve yunfikû : ve infâk ederler
-
14-İbrahim 32
lekum : size, sizin için
-
14-İbrahim 32
ve sehhare lekum : ve sizin emrinize verdi, emrinize amade kıldı, musahhar kıldı
-
14-İbrahim 32
ve sehhare lekum : ve sizin emrinize verdi, emrinize amade kıldı, musahhar kıldı
-
14-İbrahim 33
lekum : sizin için
-
14-İbrahim 33
lekum : sizin için
-
14-İbrahim 34
ve âtâ-kum : ve size verdi
-
14-İbrahim 34
min kulli : hepsinden
-
14-İbrahim 37
yeşkurûne : şükrederler
-
14-İbrahim 41
yekûmu : yapılır (ikame edilir)
-
14-İbrahim 44
fe yekûlu : o zaman der, söyler
-
14-İbrahim 44
e ve lem tekûnû : ve, siz olmadınız mı, siz değil misiniz
-
14-İbrahim 44
mâ lekum : sizin için yoktur
-
14-İbrahim 45
lekum : size
-
14-İbrahim 45
lekum : size
-
14-İbrahim 51
kulle : hepsi, bütünü, tamamı
-
15-Hicr 1
ve kur'ânin : ve Kur'ân
-
15-Hicr 3
ye'kulû : yesinler
-
15-Hicr 5
tesbiku : öne geçer, öne alır
-
15-Hicr 7
in kunte : eğer sen isen
-
15-Hicr 12
nesluku-hu : onu sokarız
-
15-Hicr 12
fî kulûbi : kalplerin içine
-
15-Hicr 17
min kulli : hepsinden
-
15-Hicr 19
min kulli şey'in : herşeyden
-
15-Hicr 20
lekum : sizin için
-
15-Hicr 22
fe eskaynâ-kumû-hu : böylece onunla sizi suladık
-
15-Hicr 24
min-kum : sizden
-
15-Hicr 28
hâlikun : yaratan, yaratıcı
-
15-Hicr 30
kullu-hum : onların hepsi
-
15-Hicr 31
en yekûne : olmak
-
15-Hicr 32
ellâ tekûne (en lâ tekûne) : senin olmaman
-
15-Hicr 33
lem ekun : ben olmam
-
15-Hicr 44
li kulli bâbin : herbir kapı için
-
15-Hicr 52
min-kum : sizden
-
15-Hicr 55
fe lâ tekun : artık sen olma
-
15-Hicr 57
hatbu-kum : sizin konunuz, meseleniz, konuşacağınız konu
-
15-Hicr 62
inne-kum : muhakkak siz
-
15-Hicr 64
sâdikûne : sadıklar, doğruyu söyleyenler
-
15-Hicr 65
min-kum : sizden
-
15-Hicr 69
vettekullâhe : ve Allah'a karşı takva sahibi olun, (ve ittekû allâhe) sakının
-
15-Hicr 71
in kuntum : eğer siz, iseniz
-
15-Hicr 86
el hallâku : en iyi yaratan
-
15-Hicr 87
ve el kur'âne : ve Kur'ân'ı
-
15-Hicr 89
kul : de
-
15-Hicr 91
el kur'âne : Kur'ân'ı
-
15-Hicr 97
yadîku : daralıyor, sıkışıyor
-
15-Hicr 97
yekûlûne : söylüyorlar
-
15-Hicr 98
ve kun : ve ol
-
16-Nahl 1
yuşrikûne : şirk koşuyorlar
-
16-Nahl 2
fettekû-ni (fe ittekû-ni) : öyleyse, bana karşı takva sahibi olun (ruhunuzu ölmeden evvel bana ulaştırın)
-
16-Nahl 3
yuşrikûne : şirk koşuyorlar
-
16-Nahl 5
lekum : sizin için
-
16-Nahl 5
te'kulûne : yersiniz
-
16-Nahl 6
ve lekum : ve sizin için
-
16-Nahl 7
eskâle-kum : ağırlıklarınız, ağır eşyalarınız
-
16-Nahl 7
lem tekûnû : siz olmazsınız
-
16-Nahl 7
rabbe-kum : sizin Rabbiniz
-
16-Nahl 8
ve yahluku : ve yaratır
-
16-Nahl 9
le hedâ-kum : elbette hidayete erdirirdi
-
16-Nahl 10
lekum : sizin için
-
16-Nahl 11
lekum : sizin için
-
16-Nahl 11
ve min kulli es semerâti : ve meyvelerin (ürünlerin) her türlüsünden
-
16-Nahl 12
ve sehhara lekum : ve sizin emrinize verdi
-
16-Nahl 13
lekum : siz, sizin için
-
16-Nahl 14
li te'kulû : yemeniz için
-
16-Nahl 14
ve lealle-kum : ve umulur ki siz, böylece siz
-
16-Nahl 14
teşkurûne : şükredersiniz
-
16-Nahl 15
bi-kum : sizinle
-
16-Nahl 15
lealle-kum : umulur ki, böylece
-
16-Nahl 17
yahluku : yaratır
-
16-Nahl 17
lâ yahluku : yaratmaz
-
16-Nahl 20
lâ yahlukûne : yaratamazlar
-
16-Nahl 20
yuhlekûne : yaratılırlar
-
16-Nahl 22
ilâhu-kum : sizin ilâhınız
-
16-Nahl 22
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
16-Nahl 24
rabbu-kum : sizin Rabbiniz
-
16-Nahl 27
ve yekûlu : ve diyecek
-
16-Nahl 27
kuntum : siz idiniz
-
16-Nahl 27
tuşâkkûne : ayrılıyorsunuz, muhalefet ediyorsunuz
-
16-Nahl 28
mâ kunnâ : biz olmadık
-
16-Nahl 28
kuntum : siz oldunuz
-
16-Nahl 30
rabbu-kum : sizin Rabbiniz
-
16-Nahl 32
yekûlûne : derler
-
16-Nahl 32
aleykum : size
-
16-Nahl 32
kuntum : siz oldunuz
-
16-Nahl 35
ellezîne eşrekû : şirk koşan kimseler
-
16-Nahl 36
fî kulli ummetin : bütün ümmetlerin içinde
-
16-Nahl 40
en nekûle : bizim dememiz
-
16-Nahl 40
kun : ol
-
16-Nahl 40
fe yekûnu : böylece, o hemen olur
-
16-Nahl 43
in kuntum : eğer siz iseniz
-
16-Nahl 47
rabbe-kum : sizin Rabbiniz
-
16-Nahl 52
tettekûne : korkuyorsunuz
-
16-Nahl 53
bi-kum : sizin için, sizin olan
-
16-Nahl 53
messe-kum : size dokundu
-
16-Nahl 54
an-kum : sizden
-
16-Nahl 54
ferîkun : bir grup
-
16-Nahl 54
min-kum : sizden
-
16-Nahl 54
yuşrikûne : şirk (ortak) koşarlar
-
16-Nahl 56
kuntum : siz oldunuz
-
16-Nahl 59
e yumsiku-hu (emseke) : onu tutsun mu (tuttu)
-
16-Nahl 59
mâ yahkumûne : hükmettikleri (karar verdikleri) şey
-
16-Nahl 66
lekum : sizin için vardır
-
16-Nahl 66
nuskî-kum : sizi sularız, size içiririz
-
16-Nahl 69
kulî : yeyin
-
16-Nahl 69
min kulli es semerâti : meyvelerin, ürünlerin, çiçeklerin hepsinden
-
16-Nahl 70
halaka-kum : sizi yarattı
-
16-Nahl 70
yeteveffâ-kum : vefat ettirecek (ettirir)
-
16-Nahl 70
ve min-kum : ve sizden
-
16-Nahl 71
ba'da-kum : sizin bir kısmınız
-
16-Nahl 72
lekum : size, sizin için
-
16-Nahl 72
min enfusi-kum : sizin nefslerinizden
-
16-Nahl 72
lekum : size, sizin için
-
16-Nahl 72
min ezvâci-kum : sizin eşlerinizden, zevcelerinizden
-
16-Nahl 72
ve rezaka-kum : ve sizi rızıklandırdı
-
16-Nahl 73
lâ yemliku : malik değil, gücü yetmez
-
16-Nahl 75
yunfiku : infâk eder, verir
-
16-Nahl 77
alâ kulli şey'in : herşeye
-
16-Nahl 78
ahrece-kum : sizi çıkardı
-
16-Nahl 78
ummehâti-kum : sizin annelerinizin
-
16-Nahl 78
lekum : size, sizin için
-
16-Nahl 78
lealle-kum : umulur ki siz, böylece siz
-
16-Nahl 78
teşkurûne : şükredersiniz
-
16-Nahl 79
mâ yumsikuhunne : onları tutmaz (havada durduramaz)
-
16-Nahl 80
lekum : size, sizin için
-
16-Nahl 80
min buyûti-kum : sizin evlerinizden
-
16-Nahl 80
lekum : size, sizin için
-
16-Nahl 80
za'ni-kum : sizin yolculuğunuz
-
16-Nahl 80
ikâmeti-kum : sizin yerleşmeniz, ikâmet etmeniz, konaklamanız
-
16-Nahl 81
lekum : sizin için
-
16-Nahl 81
lekum : sizin için
-
16-Nahl 81
lekum : sizin için
-
16-Nahl 81
tekî-kum : sizi korur
-
16-Nahl 81
tekî-kum : sizi korur
-
16-Nahl 81
be'se-kum : sizi şiddetten, kuvvetli darbeden
-
16-Nahl 81
aleykum : sizin üzerinize, size
-
16-Nahl 81
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
16-Nahl 84
min kulli ummetin : bütün ümmetlerden
-
16-Nahl 86
eşrekû : (Allah'a) ortak (şirk) koştular
-
16-Nahl 86
kunnâ : biz olduk
-
16-Nahl 86
inne-kum : muhakkak siz
-
16-Nahl 89
kulli : bütün, hepsi
-
16-Nahl 89
li kulli şey'in : herşeyi
-
16-Nahl 90
zî el kurbâ : yakınlara, akrabalara
-
16-Nahl 90
yeizu-kum : size öğüt veriyor
-
16-Nahl 90
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
16-Nahl 91
ve lâ tenkudû : ve siz bozmayın
-
16-Nahl 91
aleykum : sizin üzerinize
-
16-Nahl 92
ve lâ tekûnû : ve siz olmayın
-
16-Nahl 92
kuvvetin : kuvvetli, kuvvetle
-
16-Nahl 92
eymâne-kum : sizin yeminleriniz
-
16-Nahl 92
beyne-kum : aranızda
-
16-Nahl 92
en tekûne : olması
-
16-Nahl 92
yeblû-kum allâhu : Allah sizi imtihan eder
-
16-Nahl 92
lekum : size
-
16-Nahl 92
mâ kuntum : olduğunuz şeyi
-
16-Nahl 93
le ceale-kum : elbette sizi kıldı
-
16-Nahl 93
kuntum : siz oldunuz
-
16-Nahl 94
eymâne-kum : yeminlerinizi
-
16-Nahl 94
beyne-kum : siz kendi aranızda
-
16-Nahl 94
ve tezûku : ve tadarsınız
-
16-Nahl 94
ve lekum : ve sizin için, size vardır
-
16-Nahl 95
lekum : sizin için
-
16-Nahl 95
in kuntum : eğer siz, iseniz
-
16-Nahl 96
mâ ınde-kum : sizin yanınızda olan şey(ler)
-
16-Nahl 98
el kur'âne : Kur'ân
-
16-Nahl 100
müşrikûne : Allah'a ortak (şirk) koşanlar, müşrikler
-
16-Nahl 102
kul : de, söyle
-
16-Nahl 102
rûhu el kudusi : Ruh'ûl Kudüs
-
16-Nahl 103
yekûlûne : diyorlar
-
16-Nahl 106
bi el kufri : küfre
-
16-Nahl 108
alâ kulûbi-him : onların kalplerinin üzerini, kalplerini
-
16-Nahl 111
kullu nefsin : bütün nefsler
-
16-Nahl 111
kullu nefsin : bütün nefslere
-
16-Nahl 112
rızku-hâ : onun rızkı
-
16-Nahl 112
min kulli mekânin : her yerden
-
16-Nahl 114
fe kulû : öyleyse yeyin
-
16-Nahl 114
razaka-kum allâhu : Allah sizi rızıklandırdı
-
16-Nahl 114
veşkurû : ve şükredin
-
16-Nahl 114
in kuntum : eğer siz iseniz, olduysanız
-
16-Nahl 115
aleykum : sizin üzerinize, size
-
16-Nahl 116
ve lâ tekûlû : ve söylemeyin
-
16-Nahl 116
elsinetu-kum : sizin diliniz
-
16-Nahl 120
ve lem yeku : ve olmadı
-
16-Nahl 124
le yahkumu : elbette hüküm verecek
-
16-Nahl 127
ve lâ teku : ve olma
-
16-Nahl 127
yemkurûne : hile yapıyorlar, tuzak kuruyorlar
-
17-İsrâ 3
şekûren : çok şükreden
-
17-İsrâ 5
aleykum : sizin üzerinize
-
17-İsrâ 6
lekum : size, sizi
-
17-İsrâ 6
ve emdednâ-kum : ve destekledik, yardım (medet) ettik
-
17-İsrâ 6
ve cealnâ-kum : ve sizi kıldık, yaptık
-
17-İsrâ 7
li enfusi-kum : kendi nefsiniz için
-
17-İsrâ 7
vucûhe-kum : sizin yüzleriniz
-
17-İsrâ 8
rabbu-kum : sizin Rabbiniz
-
17-İsrâ 8
en yerhame-kum : size merhamet etmesi
-
17-İsrâ 9
hâzâ el kur'âne : bu Kur'ân
-
17-İsrâ 12
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
17-İsrâ 12
ve kulle şey'in : ve herşeyi, hepsini
-
17-İsrâ 13
ve kulle : ve hepsi, bütün
-
17-İsrâ 15
ve mâ kunnâ : ve biz olmadık
-
17-İsrâ 16
fesekû : fesat çıkardılar
-
17-İsrâ 17
min el kurûni : asırlar boyunca yaşayan insanlardan, nesillerden
-
17-İsrâ 19
meşkûren : şükre değer olan, şükredilen, karşılığını hakeden
-
17-İsrâ 20
kullen : herkes, hepsi
-
17-İsrâ 23
lâ tekul : söyleme
-
17-İsrâ 23
ve kul : ve de
-
17-İsrâ 24
ve kul : ve de, söyle
-
17-İsrâ 25
rabbu-kum : sizin Rabbiniz
-
17-İsrâ 25
fî nufûsi-kum : nefslerinizde olanı (niyetinizi)
-
17-İsrâ 25
in tekûnû : eğer olursanız
-
17-İsrâ 26
ze el kurbâ : karib olan, yakınlık sahibi, akraba
-
17-İsrâ 28
kul : de, söyle
-
17-İsrâ 29
kulle el bastı : büsbütün açma, hepsini açma, açıp savurma
-
17-İsrâ 31
evlâde-kum : evlâtlarınız
-
17-İsrâ 31
nerzuku-hum : onları rızıklandırırız
-
17-İsrâ 31
kum : siz, sizi
-
17-İsrâ 33
kutile : öldürülürdü
-
17-İsrâ 36
kullu : hepsi
-
17-İsrâ 38
kullu : hepsi
-
17-İsrâ 40
e fe asfâ-kum : size mi seçti
-
17-İsrâ 40
rabbu-kum : sizin Rabbiniz
-
17-İsrâ 40
inne-kum : muhakkak siz
-
17-İsrâ 40
le tekûlûne : gerçekten söylüyorsunuz
-
17-İsrâ 41
el kur'âni : Kur'ân
-
17-İsrâ 42
kul : de, söyle
-
17-İsrâ 42
yekûlûne : söylüyorlar
-
17-İsrâ 43
yekûlûne : söyledikleri
-
17-İsrâ 45
el kur'âne : Kur'ân
-
17-İsrâ 46
kulûbi-him : oların kalpleri
-
17-İsrâ 46
fî el kur'âni : Kur'ân'da
-
17-İsrâ 47
iz yekûlu : dedikleri zaman, diyerek
-
17-İsrâ 49
kunnâ : biz olduk
-
17-İsrâ 50
kul : de, söyle
-
17-İsrâ 50
kûnû : olun
-
17-İsrâ 51
fî sudûri-kum : gönlünüzde, içinizde, hayalinizde
-
17-İsrâ 51
fe se yekûlûne : o zaman derler
-
17-İsrâ 51
kulillezî (kul ellezî) : de, ki o
-
17-İsrâ 51
fetara-kum : sizi yarattı
-
17-İsrâ 51
ve yekûlûne : ve derler
-
17-İsrâ 51
kul : de
-
17-İsrâ 51
en yekûne : olmak, olması
-
17-İsrâ 52
yed'û-kum : sizi çağırır, çağıracak
-
17-İsrâ 53
ve kul : ve de
-
17-İsrâ 53
yekûlû : söylesinler
-
17-İsrâ 54
rabbu-kum : sizin Rabbiniz
-
17-İsrâ 54
bi-kum : sizi
-
17-İsrâ 54
yerham-kum : size merhamet eder, rahmet nuru gönderir
-
17-İsrâ 54
yuazzib-kum : sizi azaplandırır
-
17-İsrâ 56
kulid'ûllezîne (kul udû ellezîne) : 'o kimseleri davet edin' de
-
17-İsrâ 56
lâ yemlikûne : güçleri yetmez, güce malik (sahip) değiller
-
17-İsrâ 56
an-kum : sizden
-
17-İsrâ 58
muhlikû-hâ : onu helâk edenler, helâk ediciler
-
17-İsrâ 60
ve iz kulnâ : ve biz dediğimiz zaman
-
17-İsrâ 60
fî el kur'âni : Kur'ân-ı Kerim'de
-
17-İsrâ 61
ve iz kulnâ : ve biz demiştik
-
17-İsrâ 63
cezâu-kum : sizin cezanız
-
17-İsrâ 66
rabbu-kum : sizin Rabbiniz
-
17-İsrâ 66
lekum : sizi, sizin için
-
17-İsrâ 66
bi kum : size
-
17-İsrâ 67
ve izâ messe-kum : ve size dokunduğu zaman
-
17-İsrâ 67
neccâ-kum : sizi kurtardık
-
17-İsrâ 68
bi-kum : sizi
-
17-İsrâ 68
aleykum : sizin üzerinize
-
17-İsrâ 68
lekum vekîlen : sizin için bir vekil
-
17-İsrâ 69
en yuîde-kum : sizi döndürmesi
-
17-İsrâ 69
aleykum : sizin üzerinize
-
17-İsrâ 69
yugrika-kum : sizi (suda) boğar
-
17-İsrâ 69
lekum : sizin için
-
17-İsrâ 71
kulle : herkes, hepsi, bütün
-
17-İsrâ 78
ve kur'âne : ve Kur'ân-ı Kerim
-
17-İsrâ 78
kur'âne : Kur'ân-ı Kerim
-
17-İsrâ 80
ve kul : ve de ki
-
17-İsrâ 81
ve kul : ve de, söyle
-
17-İsrâ 81
el hakku : hak
-
17-İsrâ 82
min el kur'ani : Kur'ân'dan
-
17-İsrâ 84
kul : de ki
-
17-İsrâ 84
kullun : hepsi
-
17-İsrâ 84
rabbu-kum : (sizin) Rabbiniz
-
17-İsrâ 85
kulir rûhu (kul er rûhu) : de ki ruh
-
17-İsrâ 88
kul : de
-
17-İsrâ 88
hâzâ el kur'âni : bu Kur'ân
-
17-İsrâ 89
el kur'âni : Kur'ân-ı Kerim
-
17-İsrâ 89
min kulli : hepsinden, bütün
-
17-İsrâ 89
kufûran : inkâr ederek
-
17-İsrâ 91
tekûne : (senin) olsun
-
17-İsrâ 93
yekûne : olur, olsun
-
17-İsrâ 93
kul : de
-
17-İsrâ 93
kuntu : ben oldum
-
17-İsrâ 95
kul : de
-
17-İsrâ 96
kul : de
-
17-İsrâ 96
ve beyne-kum : ve sizin aranızda
-
17-İsrâ 97
kullemâ : her seferinde, her defasında
-
17-İsrâ 98
e izâ kunnâ : biz olduğumuz zaman mı
-
17-İsrâ 99
kufûren : inkâr ederek
-
17-İsrâ 100
kul : de
-
17-İsrâ 100
temlikûne : siz maliksiniz, sahipsiniz
-
17-İsrâ 104
ve kulnâ : ve dedik, söyledik
-
17-İsrâ 104
uskunû el arda : yeryüzünde (orada) yerleşin, iskân olun
-
17-İsrâ 104
kum : sizi
-
17-İsrâ 106
ve kur'ânen : ve Kur'ân-ı Kerim
-
17-İsrâ 107
kul : de
-
17-İsrâ 108
ve yekûlûne : ve derler
-
17-İsrâ 109
yebkûne : ağlıyorlar, ağlarlar
-
17-İsrâ 110
kulid'ullâhe (kul ud'u allâhe) : de ki Allah (diye) çağır
-
17-İsrâ 111
ve kulil hamdu : ve hamd ile de
-
17-İsrâ 111
ve lem yekun : ve olmamıştır, olmaz
-
17-İsrâ 111
şerîkun : bir ortak
-
17-İsrâ 111
ve lem yekun : ve olmamıştır, olmaz
-
18-Kehf 5
in yekûlûne : söylerlerse
-
18-Kehf 13
nakussu : anlatıyoruz
-
18-Kehf 14
kulûbi-him : onların kalpleri
-
18-Kehf 14
kulnâ : söyledik, dedik
-
18-Kehf 16
lekum : sizin için, size
-
18-Kehf 16
rabbu-kum : Rabbiniz
-
18-Kehf 16
lekum : sizin için, size
-
18-Kehf 16
min emri-kum : sizin emrinizden, sizin işinizden (işinizi)
-
18-Kehf 18
ve hum rukûdun : ve onlar uykudadır
-
18-Kehf 19
rabbu-kum : sizin Rabbiniz
-
18-Kehf 19
ehade-kum : sizden birisi
-
18-Kehf 19
bi verıkı-kum : sizin (gümüş) paranız ile
-
18-Kehf 19
fel ye'tikum (fe li ye'tikum) : böylece getirsin
-
18-Kehf 19
bi-kum : sizleri
-
18-Kehf 20
aleykum : sizin üzerinize, size
-
18-Kehf 20
yercumû-kum : sizi taşlarlar
-
18-Kehf 20
yuîdû-kum : döndürürler, geri çevirirler
-
18-Kehf 21
hakkun : bir hak'tır
-
18-Kehf 22
se yekûlûne : diyecekler
-
18-Kehf 22
ve yekûlûne : ve diyecekler
-
18-Kehf 22
ve yekûlûne : ve diyecekler
-
18-Kehf 22
kul : de
-
18-Kehf 23
ve lâ tekûlenne : ve deme muhakkak
-
18-Kehf 24
vezkur (ve uzkur) : ve zikret
-
18-Kehf 24
ve kul : ve de
-
18-Kehf 26
kulillâhu (kuli allâhu) : de ki Allah
-
18-Kehf 26
ve lâ yuşriku : ve ortak etmez
-
18-Kehf 29
ve kulil hakku (ve kul el hakku) : ve de ki hak
-
18-Kehf 29
min rabbi-kum : Rabbinizdendir
-
18-Kehf 29
surâdiku-hâ : onun (çadırı), onun üstten ve yanlardan saran kenarları
-
18-Kehf 33
ukule-hâ : meyvelerini
-
18-Kehf 38
ve lâ uşriku : ve ben şirk koşmam, ortak koşmam
-
18-Kehf 39
kulte : dedin, söyledin
-
18-Kehf 39
lâ kuvvete : kuvvet yoktur
-
18-Kehf 42
ve yekûlu : ve diyor
-
18-Kehf 43
ve lem tekun : ve olmadı, olmaz
-
18-Kehf 45
alâ kulli şey'in : herşeye
-
18-Kehf 48
halaknâ-kum : sizi yarattık
-
18-Kehf 48
lekum : size
-
18-Kehf 49
ve yekûlûne : ve derler
-
18-Kehf 50
kulnâ : biz dedik
-
18-Kehf 50
lekum : size, sizin için
-
18-Kehf 51
ve mâ kuntu : ve ben olmadım
-
18-Kehf 52
yekûlu : söyler
-
18-Kehf 54
el kur'âni : Kur'ân-ı Kerim
-
18-Kehf 54
min kulli : hepsinden, hepsini
-
18-Kehf 55
kubulen : karşı karşıya kalarak
-
18-Kehf 57
alâ kulûbi-him : onların kalplerinin üzerine
-
18-Kehf 59
el kurâ : ülkeler
-
18-Kehf 60
hukuben : seneler, senelerce, uzun zaman
-
18-Kehf 63
en ezkure-hu : onu hatırlamayı
-
18-Kehf 64
mâ kunnâ : bizim olduğumuz şey
-
18-Kehf 72
e lem ekul : ben söylemedim mi, ben demedim mi
-
18-Kehf 75
e lem ekul : ben demedim mi
-
18-Kehf 78
firâku : ayrılık, ayrılma
-
18-Kehf 79
melikun : bir kral
-
18-Kehf 79
kulle sefînetin : bütün gemi(ler)
-
18-Kehf 80
ve kufren : ve küfür (inkâr)
-
18-Kehf 83
kul : de, söyle
-
18-Kehf 83
aleykum : size
-
18-Kehf 84
min kulli şey'in : herşeyden
-
18-Kehf 86
kulnâ : biz dedik
-
18-Kehf 88
ve se nekûlu : ve söyleyeceğiz
-
18-Kehf 95
bi kuvvetin : güçle, kuvvetle
-
18-Kehf 95
beyne-kum ve beyne-hum : onlarla sizin aranıza
-
18-Kehf 103
kul : de, söyle
-
18-Kehf 103
nunebbiu-kum : size haber vereyim
-
18-Kehf 109
kul : de, söyle
-
18-Kehf 110
kul : de, söyle
-
18-Kehf 110
mislu-kum : sizin gibi
-
18-Kehf 110
ilâhu-kum : sizin ilâhınız
-
19-Meryem 4
ve lem ekun : ve ben olmadım
-
19-Meryem 6
min âli ya'kûbe : Yâkub'un ailesinden (ailesine)
-
19-Meryem 8
yekûnu lî : benim olur (olabilir)
-
19-Meryem 9
ve lem teku : ve sen değildin
-
19-Meryem 12
bi kuvvetin : kuvvetle (dikkatle)
-
19-Meryem 14
ve lem yekun : ve olmadı, değildi
-
19-Meryem 16
vezkur (ve uzkur) : ve zikret
-
19-Meryem 18
in kunte : eğer sen isen
-
19-Meryem 20
yekûnu : olur
-
19-Meryem 20
ve lem eku : ve ben olmadım
-
19-Meryem 23
ve kuntu : ve ben oldum
-
19-Meryem 26
kulî : ye
-
19-Meryem 26
kûlî : (sen) söyle
-
19-Meryem 31
eyne mâ kuntu : ben nerede bulunsam, bulunduğum heryerde
-
19-Meryem 35
yekûlu : der, söyler
-
19-Meryem 35
kun : ol
-
19-Meryem 35
yekûnu : o olur
-
19-Meryem 36
ve rabbu-kum : ve sizin Rabbiniz
-
19-Meryem 39
iz kudıye el emru : emir yerine getirildiği zaman
-
19-Meryem 41
vezkur (ve uzkur) : ve zikret
-
19-Meryem 45
tekûne : sen olursun
-
19-Meryem 48
ve a'tezilu-kum : ve sizden ayrılıyorum
-
19-Meryem 48
ellâ ekûne : ben olmam
-
19-Meryem 49
ve ya'kûbe : ve Yâkub'u
-
19-Meryem 49
ve kullen : ve hepsini
-
19-Meryem 51
vezkur (ve uzkur) : ve zikret
-
19-Meryem 54
vezkur (ve uzkur) : ve zikret
-
19-Meryem 56
vezkur (ve uzkur) : ve zikret
-
19-Meryem 62
rızku-hum : onların rızıkları
-
19-Meryem 66
ve yekûlu : ve söyler
-
19-Meryem 67
e ve lâ yezkuru : ve düşünmüyor mu
-
19-Meryem 67
ve lem yeku : ve değildi, değil
-
19-Meryem 69
min kulli : hepsinden, herbirinden
-
19-Meryem 71
min-kum : sizden
-
19-Meryem 75
kul : de, söyle
-
19-Meryem 79
mâ yekûlu : söylediği şeyleri
-
19-Meryem 80
mâ yekûlu : söyledikleri şey(ler)
-
19-Meryem 81
li yekûnû : olması için, olsun diye
-
19-Meryem 82
ve yekûnûne : ve olacaklar
-
19-Meryem 86
ve nesûku : ve sevkedeceğiz
-
19-Meryem 87
lâ yemlikûne : malik olmayacaklar, güçleri yetmeyecek
-
19-Meryem 90
ve tenşakku : ve yarılacak
-
19-Meryem 93
kullu : hepsi
-
19-Meryem 95
ve kullu-hum : ve onların hepsi, tümü
-
2-Bakara 3
yunfikûne : infâk ederler, (Allah yolunda)
-
2-Bakara 7
kulûbi-him : onların kalpleri
-
2-Bakara 8
yekûlu : der, söyler
-
2-Bakara 10
kulûbi-him : onların kalpleri
-
2-Bakara 14
lekû : karşılaştılar, buluştular
-
2-Bakara 14
mea-kum : sizinle beraber
-
2-Bakara 19
ve berkun : ve şimşek
-
2-Bakara 20
el berku : şimşek
-
2-Bakara 20
kullemâ : her zaman, her defa
-
2-Bakara 20
kulli şey'in : herşey
-
2-Bakara 21
rabbe-kum : (sizin) Rabbiniz
-
2-Bakara 21
halaka-kum : sizi yarattı
-
2-Bakara 21
kabli-kum : sizden önce
-
2-Bakara 21
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
2-Bakara 21
tettekûne : takva sahibi olursunuz
-
2-Bakara 22
lekum : sizin için, size
-
2-Bakara 22
lekum : sizin için
-
2-Bakara 23
ve in kuntum : ve eğer siz iseniz
-
2-Bakara 23
şuhedâe-kum : sizin şahitleriniz
-
2-Bakara 23
in kuntum : eğer siz iseniz
-
2-Bakara 24
fettekû (fe ittekû) : o zaman, öyleyse sakının
-
2-Bakara 24
vakûdu-hâ : onun yakıtı
-
2-Bakara 25
kullemâ : her seferinde, her defasında
-
2-Bakara 25
ruzikû : rızıklandırılırlar
-
2-Bakara 26
yekûlûne : derler
-
2-Bakara 27
yenkudûne : nakzederler, bozarlar
-
2-Bakara 28
ve kuntum : ve siz idiniz, oldunuz
-
2-Bakara 28
ahyâ-kum : sizi diriltti
-
2-Bakara 28
yumîtu-kum : sizi öldürecek
-
2-Bakara 28
yuhyî-kum : sizi diriltecek
-
2-Bakara 29
lekum : sizin için
-
2-Bakara 29
bi kulli şey'in : herşeyi
-
2-Bakara 30
ve yesfiku : ve (kan) akıtır, (kan) döker
-
2-Bakara 31
kulle-hâ : onun hepsi
-
2-Bakara 31
kuntum : siz iseniz
-
2-Bakara 33
ekul : ben derim, söylerim
-
2-Bakara 33
lekum : sizin, size
-
2-Bakara 33
kuntum : siz oldunuz
-
2-Bakara 34
kulnâ : biz dedik
-
2-Bakara 35
ve kulnâ : ve biz dedik
-
2-Bakara 35
uskun : iskân ol, otur, yerleş
-
2-Bakara 35
ve kulâ : ve ikiniz yeyin
-
2-Bakara 35
tekûnâ : siz (ikiniz) olursunuz
-
2-Bakara 36
kulnâ : biz dedik
-
2-Bakara 36
ba'du-kum : sizin bazınız
-
2-Bakara 36
ve lekum : ve sizin için
-
2-Bakara 38
kulnâ : biz dedik
-
2-Bakara 38
ye'tiye-enne-kum : size mutlaka gelecek
-
2-Bakara 40
uzkurû : zikredin, hatırlayan, anın
-
2-Bakara 40
aleykum : size, sizi
-
2-Bakara 40
bi ahdi-kum : sizin ahdinizi, size olan ahdimi
-
2-Bakara 41
mea-kum : sizinle beraber, sizin yanınızda olan
-
2-Bakara 41
ve lâ tekûnû : ve olmayın
-
2-Bakara 41
ittekû-ni : bana karşı takva sahibi olun
-
2-Bakara 44
enfuse-kum : kendi nefsleriniz, kendiniz
-
2-Bakara 46
mulâkû : mülâki olma, kavuşma, ulaşma, karşılaşma
-
2-Bakara 47
uzkurû : zikredin, anın, hatırlayın
-
2-Bakara 47
aleykum : sizi, size
-
2-Bakara 47
faddaltu-kum : sizi üstün kıldım
-
2-Bakara 48
ve ittekû : ve sakının, çekinin
-
2-Bakara 49
necceynâ-kum : sizi biz kurtardık
-
2-Bakara 49
yesûmûne-kum : size tattırıyorlar, yapıyorlar
-
2-Bakara 49
ebnâe-kum : sizin oğullarınız
-
2-Bakara 49
nisâe-kum : sizin kadınlarınız
-
2-Bakara 49
ve fî zâlikum : ve bunda vardır
-
2-Bakara 49
min rabbi-kum : sizin Rabbinizden
-
2-Bakara 50
bi-kum : size, sizin için
-
2-Bakara 50
enceynâ-kum : biz sizi kurtardık
-
2-Bakara 52
an-kum : sizden
-
2-Bakara 52
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
2-Bakara 52
teşkurûne : şükredersiniz
-
2-Bakara 53
lealle-kum : umulur ki siz böylece diye
-
2-Bakara 54
inne-kum : hiç şüphesiz siz, muhakkak ki siz
-
2-Bakara 54
enfuse-kum : nefsleriniz, kendiniz
-
2-Bakara 54
bi ittihâzi-kum(u) : edinmeniz ile, edinerek
-
2-Bakara 54
bârii-kum : sizin yaratıcınız
-
2-Bakara 54
enfuse-kum : kendi nefsleriniz, kendi kendiniz, birbiriniz
-
2-Bakara 54
zâlikum : işte bu
-
2-Bakara 54
lekum : sizin için,
-
2-Bakara 54
bârii-kum : sizin yaratıcınız
-
2-Bakara 54
tâbe aleykum : sizin tövbenizi kabul etti
-
2-Bakara 55
kultum : siz dediniz
-
2-Bakara 55
ehazet-kum(u) : sizi aldı, yakaladı
-
2-Bakara 56
beasnâ-kum : sizi dirilttik
-
2-Bakara 56
mevti-kum : sizin ölümünüz
-
2-Bakara 56
lealle-kum : umulur ki böylece siz, belki siz
-
2-Bakara 56
teşkurûne : şükredersiniz
-
2-Bakara 57
aleykum : sizin üzerinize
-
2-Bakara 57
aleykum : sizin üzerinize
-
2-Bakara 57
kulû : yeyin
-
2-Bakara 57
razaknâ-kum : sizi rızıklandırdık
-
2-Bakara 58
kulnâ : dedik
-
2-Bakara 58
kulû : yeyin
-
2-Bakara 58
kûlû : deyin, söyleyin
-
2-Bakara 58
lekum : sizin için, size
-
2-Bakara 58
hatâyâ-kum : sizin hatalarınız
-
2-Bakara 59
yefsukûne : fıska düşüyorlar, îmândan sonra küfre düşüyorlar
-
2-Bakara 60
kulnâ : biz dedik, söyledik
-
2-Bakara 60
kullu : bütün hepsi
-
2-Bakara 60
kulû : yeyin, yeyiniz
-
2-Bakara 61
kultum (iz kultum) : siz dediniz (siz demiştiniz)
-
2-Bakara 61
inne lekum : muhakkak ki sizin için, size
-
2-Bakara 63
mîsâka-kum : sizin misakleriniz, yeminleriniz
-
2-Bakara 63
fevka-kum : sizin üstünüze
-
2-Bakara 63
mâ ateynâ-kum : size verdiğimiz şeyler
-
2-Bakara 63
bi kuvvetin : kuvvetle
-
2-Bakara 63
ve uzkurû : ve hatırlayın
-
2-Bakara 63
lealle-kum : umulur ki siz, böylece siz
-
2-Bakara 63
tettekûne : takva sahibi olursunuz
-
2-Bakara 64
aleykum : size, sizin üzerinize
-
2-Bakara 64
kuntum : siz oldunuz
-
2-Bakara 65
min-kum : sizden
-
2-Bakara 65
kulnâ : biz dedik
-
2-Bakara 65
kûnû : olun
-
2-Bakara 67
ye'muru-kum : size emrediyor
-
2-Bakara 67
en ekûne : olmak (benim olmam)
-
2-Bakara 68
yekûlu : diyor, söylüyor
-
2-Bakara 69
yekûlu : diyor, söylüyor
-
2-Bakara 71
yekûlu innehâ : diyor
-
2-Bakara 72
mâ kuntum tektumûne : sizin gizlemiş olduğunuz şeyi
-
2-Bakara 73
fe kulnâ : o zaman biz dedik
-
2-Bakara 73
ve yurî-kum : ve size gösterir
-
2-Bakara 73
leallekum : umulur ki böylece siz
-
2-Bakara 74
kulûbu-kum : sizin kalpleriniz
-
2-Bakara 74
yeşşakkaku : yarılır
-
2-Bakara 75
lekum : size
-
2-Bakara 75
ferîkun : bir fırka, bir grup
-
2-Bakara 76
lekû : mülâki oldular, karşılaştılar
-
2-Bakara 76
aleykum : size
-
2-Bakara 76
yuhâccû-kum : size (hüccet) delil gösteriyorlar
-
2-Bakara 76
inde rabbi-kum : Rabbinizin katında
-
2-Bakara 79
yekûlûne : derler
-
2-Bakara 80
kul : de, söyle
-
2-Bakara 80
tekûlûne : söylüyorsunuz
-
2-Bakara 83
el kurbâ : yakınlar, akrabalar, hısımlar
-
2-Bakara 83
ve kûlû : ve söyleyin, deyin
-
2-Bakara 83
min-kum : sizden
-
2-Bakara 84
mîsâka-kum : sizin misakiniz (kesin sözünüz)
-
2-Bakara 84
lâ tesfikûne : dökmeyin
-
2-Bakara 84
dimâe-kum : kanlarınız
-
2-Bakara 84
enfuse-kum : birbirinizi
-
2-Bakara 84
min diyâri-kum : yurdunuzdan
-
2-Bakara 85
enfuse-kum : kendileriniz, sizin nefsleriniz, birbiriniz
-
2-Bakara 85
ferîkan min-kum : sizden bir grup
-
2-Bakara 85
ve in ye'tû-kum : ve eğer size gelirse
-
2-Bakara 85
aleykum : size
-
2-Bakara 85
zâlike min-kum : işte sizden
-
2-Bakara 87
bi rûhi el kudusi : Ruh'ûl Kudüs ile
-
2-Bakara 87
kullemâ : her sefer, her defa
-
2-Bakara 87
câe-kum : size geldi
-
2-Bakara 87
enfusu-kum : nefsleriniz
-
2-Bakara 88
kulûbu-nâ : bizim kalbimiz
-
2-Bakara 88
bi kufri-him : onların küfürleri, inkârları sebebi ile
-
2-Bakara 89
musaddikun : tasdik edici, tasdik eden
-
2-Bakara 91
ve huve el hakku : ve o hak, gerçek
-
2-Bakara 91
kul : söyle, de
-
2-Bakara 91
in kuntum mu'minîne : eğer mü'minler iseniz
-
2-Bakara 92
câe-kum : size geldi
-
2-Bakara 93
mîsâka-kum : sizin misakinizi, kesin sözünüzü
-
2-Bakara 93
fevka-kum : sizin üstünüz
-
2-Bakara 93
mâ âteynâ-kum : size verdiğimiz şey
-
2-Bakara 93
bi kuvvetin : kuvvetle
-
2-Bakara 93
fî kulûbi-him : onların kalplerinin içine, kalplerine
-
2-Bakara 93
bi kufri-him : küfürleri sebebiyle
-
2-Bakara 93
kul : söyle, de
-
2-Bakara 93
ye'muru-kum : size emrediyor
-
2-Bakara 93
bi-hi îmânu-kum : onunla sizin îmânınız
-
2-Bakara 93
in kuntum mu'minîne : eğer mü'minler iseniz
-
2-Bakara 94
kul : de, söyle
-
2-Bakara 94
lekum : sizin için, sizin
-
2-Bakara 94
in kuntum : eğer siz iseniz
-
2-Bakara 96
eşrakû : Allah'a ortak koştular, şirk koştular 7 - yeveddu
-
2-Bakara 97
kul : de
-
2-Bakara 99
el fâsikûne : fasıklar, îmân ettikten sonra küfre (fıska) düşenler
-
2-Bakara 100
ve kullemâ : ve her defa, her sefer, her zaman
-
2-Bakara 100
ferîkun : fırka, kısım, zümre 7 - min-hum
-
2-Bakara 101
musaddikun : tasdik eden
-
2-Bakara 101
ferîkun : bir fırka, bir zümre, bir kısım
-
2-Bakara 102
yekûlâ : (ikisi) söylüyorlar
-
2-Bakara 102
yuferrikûne : ayırıyorlar, ayırırlar
-
2-Bakara 104
lâ tekûlû : söylemeyin, demeyin
-
2-Bakara 104
ve kûlû : ve söyleyin, deyin
-
2-Bakara 105
aleykum : sizin üzerinize, size
-
2-Bakara 105
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
2-Bakara 106
alâ kulli şey'in : herşeye
-
2-Bakara 107
mulku : mülk
-
2-Bakara 107
lekum : sizin için, size
-
2-Bakara 108
resûle-kum : sizin resûlünüz
-
2-Bakara 108
el kufra : küfür
-
2-Bakara 109
lev yeruddûne-kum : keşke sizi döndürseler, döndürebilseler
-
2-Bakara 109
îmâni-kum : sizin îmânınız
-
2-Bakara 109
kuffâran : küfür
-
2-Bakara 109
el hakku : hak, gerçek
-
2-Bakara 109
alâ kulli şey'in : herşeye
-
2-Bakara 110
li enfusi-kum : nefsleriniz için, kendiniz için
-
2-Bakara 111
kul : de, söyle
-
2-Bakara 111
burhâne-kum : sizin delilinizi, kanıtınızı
-
2-Bakara 111
in kuntum : eğer siz iseniz
-
2-Bakara 113
yahkumu : hükmedecek, hüküm verecek
-
2-Bakara 115
el meşriku : şark, doğu
-
2-Bakara 116
kullun : hepsi
-
2-Bakara 117
yekûlu : söyler
-
2-Bakara 117
kun : ol
-
2-Bakara 117
yekûnu : olur
-
2-Bakara 118
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
2-Bakara 120
kul : de, söyle
-
2-Bakara 122
uzkurû : zikredin, hatırlayın
-
2-Bakara 122
aleykum : sizi, size
-
2-Bakara 122
faddaltu-kum : sizi üstün kıldım
-
2-Bakara 123
ve ittekû : ve sakının
-
2-Bakara 132
ve ya'kûbu : ve Yâkub
-
2-Bakara 132
lekum : sizin için, size
-
2-Bakara 133
kuntum : siz oldunuz
-
2-Bakara 133
ya'kûbe : Yâkub
-
2-Bakara 134
ve lekum : ve sizin
-
2-Bakara 135
kûnû : olun
-
2-Bakara 135
kul : de
-
2-Bakara 136
kûlû : deyin, söyleyin
-
2-Bakara 136
ve ya'kûbe : ve Yâkub
-
2-Bakara 136
lâ nuferriku : fark gözetmeyiz, ayırım yapmayız 19 - beyne
-
2-Bakara 139
kul : de, söyle
-
2-Bakara 139
ve rabbu-kum : ve sizin Rabbiniz
-
2-Bakara 139
ve lekum : ve sizin
-
2-Bakara 139
a'mâlu-kum : sizin amelleriniz
-
2-Bakara 140
tekûlûne : diyorsunuz, söylüyorsunuz
-
2-Bakara 140
ve ya'kûbe ve esbâta : ve Yâkub ve torunları
-
2-Bakara 140
kul : de, söyle
-
2-Bakara 141
ve lekum : ve sizin
-
2-Bakara 142
yekûlu : derler, söylerler
-
2-Bakara 142
kul : de ki
-
2-Bakara 142
el meşrıku : doğu
-
2-Bakara 143
cealnâ-kum : biz sizi kıldık, yaptık
-
2-Bakara 143
li tekûnû : olmanız için, olun diye
-
2-Bakara 143
ve yekûne : ve olsun
-
2-Bakara 143
aleykum : size, sizin üzerinize
-
2-Bakara 143
kunte : sen oldun
-
2-Bakara 143
îmâne-kum : sizin îmânınız
-
2-Bakara 144
mâ kuntum : siz olursunuz, bulunursunuz
-
2-Bakara 144
vucûhe-kum : yüzlerinizi
-
2-Bakara 144
el hakku : bir hak, gerçek
-
2-Bakara 145
bi kulli : hepsini
-
2-Bakara 147
el hakku : hak, gerçek
-
2-Bakara 147
lâ tekûnenne : sakın olma
-
2-Bakara 148
ve li kullin : ve herkes için vardır
-
2-Bakara 148
istebikû : yarışın, yarış edin
-
2-Bakara 148
tekûnû : olursunuz
-
2-Bakara 148
ye'ti bi-kum : sizi getirir
-
2-Bakara 148
alâ kulli şey'in : herşeye
-
2-Bakara 149
el hakku : hak
-
2-Bakara 150
mâ kuntum : siz oldunuz (bulundunuz)
-
2-Bakara 150
vucûhe-kum : yüzleriniz
-
2-Bakara 150
li ellâ yekûne : olmaması için
-
2-Bakara 150
aleykum : sizin üzerinize, size
-
2-Bakara 150
aleykum : size, sizin üzerinize
-
2-Bakara 150
ve lealle-kum : ve umulur ki siz, böylece siz
-
2-Bakara 151
fî-kum : sizin içinizde
-
2-Bakara 151
min-kum : sizden
-
2-Bakara 151
aleykum : size
-
2-Bakara 151
ve yuzekkî-kum : ve sizi tezkiye eder
-
2-Bakara 151
ve yuallimu-kum : ve size öğretir
-
2-Bakara 151
ve yuallimu-kum : ve size öğretir
-
2-Bakara 151
lem tekûnû ta'lemûne : sizin bilmediğiniz
-
2-Bakara 152
uzkurû-nî : beni zikredin
-
2-Bakara 152
ezkur-kum : ben sizi zikrederim (zikredeyim)
-
2-Bakara 152
ve uşkurû : ve şükredin
-
2-Bakara 154
lâ tekûlû : demeyin, söylemeyin
-
2-Bakara 155
nebluvenne-kum : sizi imtihan ederiz
-
2-Bakara 161
kuffârun : kâfirler
-
2-Bakara 163
ilâhu-kum : sizin ilâhınız
-
2-Bakara 164
min kulli : hepsinden
-
2-Bakara 165
el kuvvete : kuvvet
-
2-Bakara 168
kulû : yeyin
-
2-Bakara 168
lekum : sizin için, size
-
2-Bakara 169
ye'muru-kum : size emreder
-
2-Bakara 169
ve en tekûlû : ve söylemeniz
-
2-Bakara 171
yen'ıku : bağırır, haykırır
-
2-Bakara 172
kulû : yeyin
-
2-Bakara 172
mâ razaknâ-kum : sizi rızıklandırdığımız şeyler
-
2-Bakara 172
ve uşkurû : ve şükredin
-
2-Bakara 172
in kuntum : eğer siz, ...seniz, olduysanız
-
2-Bakara 173
aleykum : sizin üzerinize, size
-
2-Bakara 174
ye'kulûne : yiyorlar
-
2-Bakara 177
vucûhe-kum : yüzleriniz
-
2-Bakara 177
zevî el kurbâ : yakınlık sahipleri, akrabalar
-
2-Bakara 177
ellezîne sadakû : onlar sadık oldular, sadık olanlar
-
2-Bakara 177
hum(u) el muttekûne : onlar muttakiler, takva sahipleri
-
2-Bakara 178
kutibe : yazıldı, farz kılındı
-
2-Bakara 178
aleykum(u) : sizin üzerinize, size
-
2-Bakara 178
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
2-Bakara 179
ve lekum : ve sizin için (vardır)
-
2-Bakara 179
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
2-Bakara 179
tettekûne : sakınırsınız, takva sahibi olursunuz
-
2-Bakara 180
kutibe : yazıldı, farz kılındı
-
2-Bakara 180
aleykum : sizin üzerinize, size
-
2-Bakara 180
ehade-kum(u) : sizden biriniz
-
2-Bakara 183
kutibe : yazıldı
-
2-Bakara 183
aleykum(u) : sizin üzerinize, size
-
2-Bakara 183
kutibe : yazıldı
-
2-Bakara 183
kabli-kum : sizden önce
-
2-Bakara 183
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
2-Bakara 183
tettekûne : takva sahibi olursunuz
-
2-Bakara 184
min-kum : sizden
-
2-Bakara 184
yutîkûne-hu : ona dayanamazlar, zorlanırlar, takatleri kesilir, güç yetiremezler
-
2-Bakara 184
lekum : sizin için, size
-
2-Bakara 184
kuntum : siz oldunuz
-
2-Bakara 185
el kur'ânu : Kur'ân-ı Kerim
-
2-Bakara 185
minkum(u) : sizden
-
2-Bakara 185
bikum(u) : size,sizin için
-
2-Bakara 185
bikum(u) : size,sizin için
-
2-Bakara 185
hedâ-kum : sizi hidayete erdirdi
-
2-Bakara 185
ve lealle-kum : ve umulur ki böylece siz
-
2-Bakara 185
teşkurûne : şükredersiniz
-
2-Bakara 187
lekum : sizin için, size
-
2-Bakara 187
ilâ nisâi-kum : kadınlarınıza
-
2-Bakara 187
lekum : sizin için
-
2-Bakara 187
enne-kum : sizin ..... olduğunuz
-
2-Bakara 187
kuntum : oldunuz, idiniz
-
2-Bakara 187
enfuse-kum : sizin nefsleriniz, kendiniz
-
2-Bakara 187
tâbe aley-kum : sizin tövbelerinizi kabul etti
-
2-Bakara 187
an-kum : sizden, sizi
-
2-Bakara 187
lekum : sizin için, size
-
2-Bakara 187
ve kulû : ve yeyin
-
2-Bakara 187
lekum : sizin için, size
-
2-Bakara 187
yettekûne : takva sahibi olurlar
-
2-Bakara 188
ve lâ te'kulû : ve yemeyin
-
2-Bakara 188
emvâle-kum : mallarınız
-
2-Bakara 188
beyne-kum : sizin aranızda
-
2-Bakara 188
li te'kulû : yemeniz için
-
2-Bakara 189
kul : de, söyle
-
2-Bakara 189
ve ittekû : ve takva sahibi olun
-
2-Bakara 189
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
2-Bakara 190
yukâtilûne-kum : sizi katlediyorlar, sizinle savaşıyorlar, sizi öldürüyorlar
-
2-Bakara 191
ahracû-kum : sizleri çıkardılar
-
2-Bakara 191
yukâtilû-kum : sizinle savaşırlar
-
2-Bakara 191
in kâtelû-kum : eğer sizinle savaşırlarsa,
-
2-Bakara 193
lâ tekûne : olmasın
-
2-Bakara 193
ve yekûne : ve olsun
-
2-Bakara 194
aleykum : size
-
2-Bakara 194
aleykum : sizin üzerinize, size
-
2-Bakara 194
ve ittekû : ve takva sahibi olun
-
2-Bakara 195
ve enfikû : ve infâk edin, verin
-
2-Bakara 195
ve lâ tulkû : ve atmayın
-
2-Bakara 195
bi eydî-kum : (sizin) kendi ellerinizle
-
2-Bakara 196
ve lâ tahlikû : ve traş etmeyin
-
2-Bakara 196
ruûse-kum : başlarınızı
-
2-Bakara 196
min-kum : sizden
-
2-Bakara 196
lem yekun : olmayan
-
2-Bakara 196
ve ittekû allâhe : ve Allah'a karşı takva sahibi olun
-
2-Bakara 197
ittekû-ni : bana karşı takva sahibi olun
-
2-Bakara 198
aleykum : sizin üzerinize, size
-
2-Bakara 198
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
2-Bakara 198
fe uzkurû : o zaman zikredin
-
2-Bakara 198
ve uzkurû-hu : ve onu zikredin
-
2-Bakara 198
hedâ-kum : sizi hidayete erdirdi
-
2-Bakara 198
kuntum : siz oldunuz, idiniz
-
2-Bakara 200
menâsike-kum : hacca ait ibadetleriniz
-
2-Bakara 200
fe uzkurû : artık zikredin, anın
-
2-Bakara 200
zikri-kum : sizin zikrettiğiniz, andığınız gibi
-
2-Bakara 200
âbâe-kum : babalarınız, atalarınız
-
2-Bakara 200
yekûlu : der
-
2-Bakara 201
men yekûlu : kim derse
-
2-Bakara 203
ve ezkurû : ve zikredin
-
2-Bakara 203
ve ittekû : ve takva sahibi olun
-
2-Bakara 203
enne-kum : sizin ..... olduğunuzu
-
2-Bakara 208
lekum : sizin için, size
-
2-Bakara 209
mâ câet-kum : size gelen şey
-
2-Bakara 210
ve kudiye : ve bitirilmesi, yerine getirilmesi
-
2-Bakara 212
ve allâhu yerzuku : ve Allah rızıklandırır
-
2-Bakara 213
li yahkume : hükmetmeleri için, hükmetsin diye
-
2-Bakara 214
ye'ti-kum : size gelir
-
2-Bakara 214
min kabli-kum : sizden önce
-
2-Bakara 214
yekûle : söyleyecek, diyecek
-
2-Bakara 215
yunfikûne : infâk ederler (Allah için verirler)
-
2-Bakara 215
kul : de, söyle
-
2-Bakara 216
kutibe : yazıldı, farz kılındı
-
2-Bakara 216
aleykum(u) : sizin üzerinize
-
2-Bakara 216
kurhun : kerih, hoşa gitmez
-
2-Bakara 216
lekum : sizin için, size
-
2-Bakara 216
lekum : sizin için, size
-
2-Bakara 216
lekum : sizin için, size
-
2-Bakara 217
kul : de, söyle
-
2-Bakara 217
ve kufrun : ve inkâr etmek
-
2-Bakara 217
yukâtilûne-kum : sizinle savaşırlar
-
2-Bakara 217
yeruddû-kum : sizi döndürürler
-
2-Bakara 217
an dîni-kum : dîninizden
-
2-Bakara 217
min-kum : sizden
-
2-Bakara 219
kul : de, söyle
-
2-Bakara 219
yunfikûne : infâk ediyorlar
-
2-Bakara 219
kul(i) : de, söyle
-
2-Bakara 219
lekum : sizin için, size
-
2-Bakara 219
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
2-Bakara 220
kul : de, söyle,
-
2-Bakara 220
ıhvânu-kum : sizin kardeşleriniz
-
2-Bakara 220
a'nete-kum : sizi sıkıntıya soktu
-
2-Bakara 221
ve lev a'cebet-kum : ve size hoş gelse bile, hoşunuza gitse bile
-
2-Bakara 221
ve lev a'cebe-kum : ve size hoş gelse bile
-
2-Bakara 222
kul : de, söyle
-
2-Bakara 222
emere-kum(u) allâhu : Allah size emretti
-
2-Bakara 223
nisâu-kum : sizin kadınlarınız
-
2-Bakara 223
lekum : sizin için, sizin
-
2-Bakara 223
harse-kum : sizin tarlanız
-
2-Bakara 223
li enfusi-kum : nefsleriniz için, kendiniz için
-
2-Bakara 223
vettekû (ve ittekû) : ve takva sahibi olun
-
2-Bakara 223
enne-kum : sizin ..... olduğunu
-
2-Bakara 223
mulâkû-hu : ona mülâki olma, ruhunu ona ölmeden önce ulaştırma
-
2-Bakara 224
li eymâni-kum : yeminlerinize, yeminleriniz için
-
2-Bakara 224
ve tettekû : ve takva sahibi olun
-
2-Bakara 225
lâ yuâhızu-kum : sizi muaheze etmez, sorgulamaz
-
2-Bakara 225
fî eymâni-kum : yeminleriniz konusunda, hakkında
-
2-Bakara 225
yuâhızu-kum : sizi muaheze eder, sorgular
-
2-Bakara 225
kulûbu-kum : kalpleriniz
-
2-Bakara 228
kurûin : dönem (hayz zamanı)
-
2-Bakara 228
in kunne : eğer onlar (kadınlar) iseler
-
2-Bakara 228
ehakku : daha çok hak sahibi
-
2-Bakara 229
et talâku : boşamak
-
2-Bakara 229
imsâkun : tutmak
-
2-Bakara 229
lekum : sizin için, size
-
2-Bakara 231
fe emsikû-hunne : artık onları tutun, alıkoyun
-
2-Bakara 231
ve lâ tumsikû-hunne : ve onları tutmayın
-
2-Bakara 231
ve uzkurû : ve zikredin, hatırlayın
-
2-Bakara 231
aleykum : sizin üzerinize, size
-
2-Bakara 231
aleykum : sizin üzerinize, size
-
2-Bakara 231
yeızu-kum : size vazeder, öğüt verir, nasihat eder
-
2-Bakara 231
vettekû (ve ittekû) : ve takva sahibi olun
-
2-Bakara 231
bi kulli şey'in : herşeyi
-
2-Bakara 232
min-kum : sizden
-
2-Bakara 232
zâlikum : işte bu, işte böyle
-
2-Bakara 232
lekum : sizin için
-
2-Bakara 233
rızku-hunne : onların rızıkları
-
2-Bakara 233
evlâde-kum : çocuklarınız
-
2-Bakara 233
aleykum : sizin üzerinize,size
-
2-Bakara 233
ve ittekû allâhe : ve Allah'a karşı takva sahibi olun
-
2-Bakara 234
min-kum : sizden
-
2-Bakara 234
aleykum : sizin üzerinize, size
-
2-Bakara 235
aleykum : sizin üzerinize, size
-
2-Bakara 235
enfusi-kum : sizin nefsleriniz, kendiniz
-
2-Bakara 235
enne-kum : sizin ..... olduğunuzu
-
2-Bakara 235
se tezkurûne-hunne : onları zikredeceğinizi, hatırlayacağınızı
-
2-Bakara 235
en tekûlû : söylemeniz
-
2-Bakara 235
enfusi-kum : sizin nefsleriniz, kendiniz
-
2-Bakara 236
aleykum : sizin üzerinize, size
-
2-Bakara 237
beyne-kum : sizin aranızda
-
2-Bakara 238
ve kûmû : ve kalkın kıyam durun
-
2-Bakara 239
uzkurû : zikredin
-
2-Bakara 239
alleme-kum : size öğretti
-
2-Bakara 239
lem tekûnû : olmadınız
-
2-Bakara 240
min-kum : sizden
-
2-Bakara 240
aleykum : sizin üzerinize, size
-
2-Bakara 242
lekum : sizin için, size
-
2-Bakara 242
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
2-Bakara 243
lâ yeşkurûne : şükretmiyorlar
-
2-Bakara 246
in kutibe : yazılırsa, farz kılınırsa
-
2-Bakara 246
aleykum : sizin üzerinize, size
-
2-Bakara 246
kutibe : yazıldı, farz kılındı
-
2-Bakara 247
lekum : sizin için, size
-
2-Bakara 247
yekûnu : olur
-
2-Bakara 247
el mulku : melik, hükümdar
-
2-Bakara 247
ehakku : daha çok hak sahibi
-
2-Bakara 247
aleykum : sizin üzerinize
-
2-Bakara 248
en ye'tiye-kum : size gelmesi
-
2-Bakara 248
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
2-Bakara 248
lekum : sizin için
-
2-Bakara 248
in kuntum : eğer siz iseniz
-
2-Bakara 249
mubtelî-kum : sizi imtihan edecek
-
2-Bakara 249
mulâkû : mülâki olanlar, kavuşanlar
-
2-Bakara 253
bi rûhi el kudusi : (takdis edilmiş) kutsal ruh ile (Cebrail A.S ile)
-
2-Bakara 254
enfikû : infâk edin, Allah için harcayın
-
2-Bakara 254
razaknâ-kum : sizi rızıklandırdık
-
2-Bakara 255
kursiyyu-hu : onun kürsüsü
-
2-Bakara 259
alâ kulli şey'in : herşeye
-
2-Bakara 260
kulli : hepsi, her
-
2-Bakara 261
kulli : hepsi, herbiri
-
2-Bakara 262
yunfikûne : infâk ederler, verirler
-
2-Bakara 262
mâ enfekû : infâk ettikleri şey, verdikleri şey
-
2-Bakara 264
sadakâti-kum : sadakalarınızı
-
2-Bakara 264
yunfiku : infâk eder, verir
-
2-Bakara 265
yunfikûne : infâk ederler, verirler
-
2-Bakara 265
ukule-hâ : ürününü, meyvesini
-
2-Bakara 266
ehadu-kum : sizden biriniz
-
2-Bakara 266
en tekûne : olmasını
-
2-Bakara 266
min kulli : hepsinden, her türlü
-
2-Bakara 266
lekum el âyâti : size âyetleri
-
2-Bakara 266
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
2-Bakara 267
enfikû : infâk edin, verin
-
2-Bakara 267
lekum : sizin için
-
2-Bakara 267
tunfikûne : infâk ediyorsunuz, veriyorsunuz
-
2-Bakara 268
yeidu-kum : size vaadediyor
-
2-Bakara 268
ve ye'muru-kum : ve size emrediyor
-
2-Bakara 268
yeidu-kum : size vaadediyor
-
2-Bakara 271
lekum : sizin için
-
2-Bakara 271
an-kum : sizden
-
2-Bakara 271
min seyyiâti-kum : günahlarınızdan
-
2-Bakara 272
ve mâ tunfikû : ve infâk ettiğiniz şey, ne infâk
-
2-Bakara 272
li enfusi-kum : kendi nefsiniz, kendiniz için
-
2-Bakara 272
ve mâ tunfikû : ve infâk ettiğiniz şey, ne infâk
-
2-Bakara 272
ve mâ tunfikû : ve infâk ettiğiniz şey, ne infâk
-
2-Bakara 272
ileykum : size
-
2-Bakara 273
ve mâ tunfikû : ve ne infâk ederseniz, ne verirseniz
-
2-Bakara 274
yunfikûne : infâk ederler, verirler
-
2-Bakara 275
ye'kulûne : yerler
-
2-Bakara 275
lâ yekûmûne : kalkmazlar
-
2-Bakara 275
yekûmu : kalkarlar
-
2-Bakara 276
yemhaku : azaltır, eksiltir
-
2-Bakara 276
kulle keffârin : kâfirlerin hepsini (hiçbirini)
-
2-Bakara 278
ittekû : takva sahibi olun
-
2-Bakara 278
kuntum : siz
-
2-Bakara 279
lekum : sizin
-
2-Bakara 279
emvâli-kum : sizin mallarınız
-
2-Bakara 280
en tesaddekû : sadaka etmeniz
-
2-Bakara 280
lekum : sizin için
-
2-Bakara 280
in kuntum : eğer siz, iseniz
-
2-Bakara 281
ve ittekû : ve sakının
-
2-Bakara 281
kullu : hepsi
-
2-Bakara 282
beyne-kum : sizin aranızda
-
2-Bakara 282
el hakku : hak
-
2-Bakara 282
el hakku : hak
-
2-Bakara 282
min ricâli-kum : erkeklerinizden
-
2-Bakara 282
fe in lem yekûnâ : fakat bulunmuyorsa, bulunamıyorsa
-
2-Bakara 282
zâlikum : işte bu
-
2-Bakara 282
en tekûne : olmanız
-
2-Bakara 282
beyne-kum : kendi aranızda
-
2-Bakara 282
aleykum : sizin üzerinize
-
2-Bakara 282
fusûkun : fısktır
-
2-Bakara 282
bi-kum : size, kendinize
-
2-Bakara 282
ve ittekû : ve takva sahibi olun
-
2-Bakara 282
ve yuallimu-kum : ve size öğretiyor
-
2-Bakara 282
bi kulli şey'in : herşeyi
-
2-Bakara 283
ve in kuntum : ve eğer siz, iseniz, olduysanız
-
2-Bakara 283
ba'du-kum : sizin bir kısmınız
-
2-Bakara 284
mâ fî enfusi-kum : nefslerinizde, içinizde olan
-
2-Bakara 284
yuhâsib-kum : sizi hesaba çeker
-
2-Bakara 284
alâ kulli şey'in : herşeye
-
2-Bakara 285
kullun : hepsi
-
2-Bakara 285
ve kutubi-hi : ve onun kitaplarına
-
2-Bakara 285
lâ nuferriku : fark gözetmeyiz, ayırmayız
-
20-Tâ-Hâ 2
el kur'âne : Kur'ân
-
20-Tâ-Hâ 10
li ehlihimkusû (ehli-hi umkusû) : ailesine
-
20-Tâ-Hâ 10
âtî-kum : size getiririm
-
20-Tâ-Hâ 15
kullu nefsin : bütün nefsler, herkes
-
20-Tâ-Hâ 23
el kubrâ : büyük
-
20-Tâ-Hâ 34
nezkure-ke : seni zikredelim
-
20-Tâ-Hâ 35
kunte : sen oldun
-
20-Tâ-Hâ 40
tekûlu : söylüyor
-
20-Tâ-Hâ 40
hel edullu-kum alâ : size delil olayım mı, size yardım edeyim mi
-
20-Tâ-Hâ 44
kûlâ : ikiniz söyleyin
-
20-Tâ-Hâ 46
mea-kumâ : sizinle (ikinizle) beraberim
-
20-Tâ-Hâ 47
kûlâ : ikiniz söyleyin
-
20-Tâ-Hâ 49
rabbi-kumâ : (siz) ikinizin Rabbi
-
20-Tâ-Hâ 50
kulle : her, bütün, hepsi
-
20-Tâ-Hâ 51
el kurûni : aynı zamanın insanları, nesiller
-
20-Tâ-Hâ 53
lekum : sizin için, size
-
20-Tâ-Hâ 53
lekum : sizin için, size
-
20-Tâ-Hâ 54
kulû : yeyin
-
20-Tâ-Hâ 54
en'âme-kum : sizin hayvanlarınız
-
20-Tâ-Hâ 55
halaknâ-kum : sizi yarattık
-
20-Tâ-Hâ 55
nuîdu-kum : sizi geri döndüreceğiz
-
20-Tâ-Hâ 55
nuhricu-kum : sizi çıkaracağız
-
20-Tâ-Hâ 56
kulle-hâ : onun hepsini
-
20-Tâ-Hâ 59
mev'ıdu-kum : sizin buluşma zamanınız
-
20-Tâ-Hâ 61
veyle-kum : size yazıklar olsun
-
20-Tâ-Hâ 61
yushıte-kum : sizi yok eder
-
20-Tâ-Hâ 63
en yuhricâ-kum : sizi çıkarmak
-
20-Tâ-Hâ 63
min ardı-kum : yurdunuzdan
-
20-Tâ-Hâ 63
tarîkati-kum : sizin tarikatınız (dîniniz)
-
20-Tâ-Hâ 64
keyde-kum : hilelerinizi
-
20-Tâ-Hâ 65
en nekûne : bizim olmamız
-
20-Tâ-Hâ 66
elkû : atın, bırakın
-
20-Tâ-Hâ 68
kulnâ : söyledik, dedik
-
20-Tâ-Hâ 71
lekum : size
-
20-Tâ-Hâ 71
kebîru-kum : sizin büyüğünüz
-
20-Tâ-Hâ 71
alleme-kum : size öğretti
-
20-Tâ-Hâ 71
eydiye-kum : sizin ellerinizi
-
20-Tâ-Hâ 71
ve ercule-kum : ve sizin ayaklarınızı
-
20-Tâ-Hâ 71
ve le usallibenne-kum : ve mutlaka sizi asacağım
-
20-Tâ-Hâ 80
enceynâ-kum : sizi kurtardık
-
20-Tâ-Hâ 80
min aduvvi-kum : düşmanlarınızdan
-
20-Tâ-Hâ 80
ve vâadnâ-kum : ve sizinle vaadleştik
-
20-Tâ-Hâ 80
aleykum : üzerinize, size
-
20-Tâ-Hâ 81
kulû : yeyin
-
20-Tâ-Hâ 81
mâ rezaknâ-kum : sizi rızıklandırdığımız şeyler
-
20-Tâ-Hâ 81
aleykum : sizin üzerinize
-
20-Tâ-Hâ 86
yaıd-kum : size vaadetti
-
20-Tâ-Hâ 86
rabbu-kum : sizin Rabbiniz
-
20-Tâ-Hâ 86
aleykum : size
-
20-Tâ-Hâ 86
aleykum : sizin üzerinize, size
-
20-Tâ-Hâ 86
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
20-Tâ-Hâ 88
ilâhu-kum : sizin ilâhınız
-
20-Tâ-Hâ 89
ve lâ yemliku : ve gücü yetmez, malik değil
-
20-Tâ-Hâ 90
rabbe-kum : sizin Rabbiniz
-
20-Tâ-Hâ 94
en tekûle : senin söylemen (demen)
-
20-Tâ-Hâ 94
ve lem terkub : ve murakabe etmedin, gözetmedin
-
20-Tâ-Hâ 97
en tekûle : senin söylemen, demen
-
20-Tâ-Hâ 98
ilâhu-kum : sizin ilâhınız
-
20-Tâ-Hâ 98
kulle şey'in : herşey
-
20-Tâ-Hâ 99
nakussu : anlatıyoruz
-
20-Tâ-Hâ 104
yekûlûne : söylüyorlar
-
20-Tâ-Hâ 104
iz yekûlu : söylediği zaman
-
20-Tâ-Hâ 105
fe kul : o zaman, de
-
20-Tâ-Hâ 113
kur'ânen : Kur'ân
-
20-Tâ-Hâ 113
yettekûne : takva sahibi olurlar
-
20-Tâ-Hâ 114
el meliku : hükümdar, düzenleyen ve idare eden, melik olan
-
20-Tâ-Hâ 114
el hakku : hak (olan)
-
20-Tâ-Hâ 114
bi el kur'âni : Kur'ân'a, Kur'ân için
-
20-Tâ-Hâ 114
ve kul : ve de, söyle
-
20-Tâ-Hâ 116
ve iz kulnâ : ve demiştik
-
20-Tâ-Hâ 117
kulnâ : biz dedik
-
20-Tâ-Hâ 117
lâ yuhricenne-kumâ : sakın sizin ikinizi çıkarmasın
-
20-Tâ-Hâ 123
ba'du-kum : sizin bir kısmınız
-
20-Tâ-Hâ 123
ye'tiyenne-kum : size mutlaka gelecek
-
20-Tâ-Hâ 125
kuntu : ben oldum
-
20-Tâ-Hâ 128
min el kurûni : nesillerden
-
20-Tâ-Hâ 130
mâ yekûlûne : onların söyledikleri şey(ler)
-
20-Tâ-Hâ 131
ve rızku : ve rızık
-
20-Tâ-Hâ 132
nerzuku-ke : seni rızıklandırırız
-
20-Tâ-Hâ 135
kul : de
-
20-Tâ-Hâ 135
kullun : hepsi, herkes
-
21-Enbiyâ 3
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
21-Enbiyâ 3
mislu-kum : sizin gibi
-
21-Enbiyâ 7
in kuntum : eğer siz, iseniz
-
21-Enbiyâ 8
lâ ye'kulûne : yemezler
-
21-Enbiyâ 10
ileykum : size
-
21-Enbiyâ 10
zikru-kum : sizin zikriniz, sizi zikreden
-
21-Enbiyâ 12
yerkudûne (rakada) : koşarlar, kaçarlar (koştu)
-
21-Enbiyâ 13
lâ terkudû : koşmayın, kaçmayın
-
21-Enbiyâ 13
ve mesâkini-kum : ve meskenlerinize
-
21-Enbiyâ 13
lealle-kum : böylece siz
-
21-Enbiyâ 14
kunnâ : biz olduk
-
21-Enbiyâ 17
in kunnâ : eğer olsaydık
-
21-Enbiyâ 18
zâhikun : zail olanlar (olmuştur), yok olanlar (olur)
-
21-Enbiyâ 18
ve lekum el veylu : ve size yazıklar olsun
-
21-Enbiyâ 24
kul : de, söyle
-
21-Enbiyâ 24
burhâne-kum : burhanınız, kesin deliliniz
-
21-Enbiyâ 27
lâ yesbikûne-hu : onun (önüne) geçmezler
-
21-Enbiyâ 28
muşfikûne : korkanlar
-
21-Enbiyâ 29
yekul : derse
-
21-Enbiyâ 30
kulle şey'in : herşey
-
21-Enbiyâ 33
kullun : hepsi, herbiri
-
21-Enbiyâ 35
kullu : hepsi, bütün
-
21-Enbiyâ 35
ve neblû-kum : ve sizi imtihan ederiz
-
21-Enbiyâ 36
ellezî yezkuru : zikreden, söyleyen
-
21-Enbiyâ 36
âlihete-kum : sizin ilâhlarınız
-
21-Enbiyâ 37
se-urî-kum : size göstereceğim
-
21-Enbiyâ 38
ve yekûlûne : ve söylerler, derler
-
21-Enbiyâ 38
in kuntum : eğer siz iseniz
-
21-Enbiyâ 39
lâ yekuffûne \n(keffe) : gidermez, zararını önlemez, men etmez \n: (men etti, önledi, tehlikeyi giderdi)
-
21-Enbiyâ 42
kul : de
-
21-Enbiyâ 42
yekleu-kum \n(kelee) : sizi korur, himayesine alır \n: (korudu, himaye etti)
-
21-Enbiyâ 44
nenkusû-hâ : onu eksiltiyoruz
-
21-Enbiyâ 45
kul : de
-
21-Enbiyâ 45
unziru-kum : sizi uyarıyorum
-
21-Enbiyâ 46
le yekûlunne : mutlaka derler
-
21-Enbiyâ 46
kun-nâ : biz olduk
-
21-Enbiyâ 47
miskâle (sekule) : (en küçük) ağırlık (birimi) (ağır geldi)
-
21-Enbiyâ 49
muşfikûne : korkanlar(dır)
-
21-Enbiyâ 50
mubârekun : mübarek
-
21-Enbiyâ 51
ve kunnâ : ve biz olduk
-
21-Enbiyâ 54
kuntum : siz oldunuz
-
21-Enbiyâ 54
ve âbâu-kum : ve sizin babalarınız
-
21-Enbiyâ 56
rabbu-kum : sizin Rabbiniz
-
21-Enbiyâ 56
zâlikum : işte bu, bu
-
21-Enbiyâ 57
asnâme-kum : sizin putlarınız
-
21-Enbiyâ 60
yezkuru-hum : onları zikrediyor
-
21-Enbiyâ 63
yentıkûne : konuşuyorlar, konuşurlar
-
21-Enbiyâ 64
inne-kum : muhakkak siz
-
21-Enbiyâ 65
yentıkûne : konuşuyorlar
-
21-Enbiyâ 66
lâ yenfeu-kum : size faydası olmaz
-
21-Enbiyâ 66
ve lâ yadurru-kum : ve size zararı olmaz
-
21-Enbiyâ 67
lekum : size
-
21-Enbiyâ 68
harrikû-hu : onu yakın
-
21-Enbiyâ 68
âlihete-kum : ilâhlarınıza
-
21-Enbiyâ 68
in kuntum : eğer siz iseniz
-
21-Enbiyâ 69
kulnâ : biz dedik
-
21-Enbiyâ 69
kûnî : ol
-
21-Enbiyâ 72
ve ya'kûbe : ve Yâkub'u
-
21-Enbiyâ 72
ve kullen : ve hepsini
-
21-Enbiyâ 78
iz yahkumâni : ikisi hüküm veriyordu
-
21-Enbiyâ 78
ve kun-nâ : ve biz olduk
-
21-Enbiyâ 79
ve kullen : ve hepsi
-
21-Enbiyâ 79
ve kun-nâ : ve biz olduk
-
21-Enbiyâ 80
lekum : sizin için
-
21-Enbiyâ 80
li tuhsıne-kum : sizi koruması için
-
21-Enbiyâ 80
min be'si-kum : sizin şiddetli çarpışmalarınızda
-
21-Enbiyâ 81
ve kun-nâ : ve biz olduk
-
21-Enbiyâ 81
bi kulli şey'in : herşeyi
-
21-Enbiyâ 82
ve kunnâ : ve biz olduk (biz idik)
-
21-Enbiyâ 85
kullun : hepsi
-
21-Enbiyâ 87
kuntu : ben oldum
-
21-Enbiyâ 92
ummetu-kum : sizin ümmetiniz, dîniniz
-
21-Enbiyâ 92
rabbu-kum : sizin Rabbinizim
-
21-Enbiyâ 93
kullun : hepsi
-
21-Enbiyâ 94
fe lâ kufrâne : bundan sonra örtülmez, yok olmaz
-
21-Enbiyâ 96
min kulli : hepsinden
-
21-Enbiyâ 97
el hakku : hak (olan)
-
21-Enbiyâ 97
kun-nâ : biz olduk
-
21-Enbiyâ 97
kun-nâ : biz olduk
-
21-Enbiyâ 98
inne-kum : muhakkak siz
-
21-Enbiyâ 99
ve kullun : ve tümü, hepsi
-
21-Enbiyâ 103
yevmu-kum : sizin gününüz
-
21-Enbiyâ 103
kuntum : siz oldunuz
-
21-Enbiyâ 104
li el kutubi : kitapları
-
21-Enbiyâ 104
innâ kunnâ : muhakkak biz olduk
-
21-Enbiyâ 108
kul : de
-
21-Enbiyâ 108
ilâhu-kum : sizin ilâhınız
-
21-Enbiyâ 109
fe kul : o zaman de
-
21-Enbiyâ 109
âzentu-kum : size ilân ettim, bildirdim
-
21-Enbiyâ 111
lekum : size, sizin için
-
21-Enbiyâ 112
rabbi ıh-kum : Rabbim hükmet
-
22-Hac 1
ittekû (nâsu ittekû) : takva sahibi olun
-
22-Hac 1
rabbe-kum : sizin Rabbiniz
-
22-Hac 2
kullu : bütün, hepsi
-
22-Hac 2
kullu : bütün, hepsi
-
22-Hac 3
kulle : her, hepsi, bütün
-
22-Hac 4
kutibe : yazıldı
-
22-Hac 5
in kuntum : eğer siz iseniz
-
22-Hac 5
halaknâ-kum : sizi biz yarattık
-
22-Hac 5
lekum : size
-
22-Hac 5
nuhricu-kum : sizi çıkarırız
-
22-Hac 5
eşudde-kum : sizin en kuvvetli (erginlik) çağınız
-
22-Hac 5
ve min-kum men : ve sizden bir kısmınız
-
22-Hac 5
ve min-kum men : ve sizden bir kısmınız
-
22-Hac 5
min kulli : hepsinden (bütün çeşitlerden)
-
22-Hac 6
el hakku : hak, gerçek
-
22-Hac 6
kulli şey'in : herşey
-
22-Hac 7
el kubûri : kabirler
-
22-Hac 9
ve nuzîku-hu : ve ona tattıracağız
-
22-Hac 17
eşrekû : şirk koşarlar
-
22-Hac 17
kulli şey'in : herşey
-
22-Hac 19
kuttıat : kesildi, biçildi
-
22-Hac 22
kullemâ : her sefer
-
22-Hac 22
ve zûkû : ve tadın
-
22-Hac 27
kulli : hepsi, bütün
-
22-Hac 27
min kulli : hepsinden
-
22-Hac 28
ve yezkur ismi allâhi : ve Allah'ın ismini ansınlar
-
22-Hac 28
kulû : yeyiniz
-
22-Hac 30
lekum : sizin için, size
-
22-Hac 30
aleykum : size
-
22-Hac 32
el kulûbi : kalpler
-
22-Hac 33
lekum : sizin için
-
22-Hac 34
ve li kulli : ve bütün, hepsi için
-
22-Hac 34
li yezkurû isme allâhi : Allah'ın ismini zikretsinler
-
22-Hac 34
ilâhu-kum : sizin ilâhınız
-
22-Hac 35
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
22-Hac 35
yunfikûne : infâk ederler
-
22-Hac 36
lekum : sizin için (vardır)
-
22-Hac 36
lekum : sizin için (vardır)
-
22-Hac 36
fezkurûsmallâhi : öyleyse Allah'ın adını zikredin
-
22-Hac 36
kulû : yeyiniz
-
22-Hac 36
lekum : sizin için, size
-
22-Hac 36
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
22-Hac 36
teşkurûne : şükredersiniz
-
22-Hac 37
min-kum : sizden
-
22-Hac 37
lekum : sizin için
-
22-Hac 37
mâ hedâ-kum : sizi hidayete erdirdiği şey
-
22-Hac 38
kulle : hepsi, bütün
-
22-Hac 40
en yekûlû : demeleri
-
22-Hac 44
ve kuzzibe : ve yalanlandı
-
22-Hac 46
fe tekûne : o zaman olur
-
22-Hac 46
kulûbun : kalpler
-
22-Hac 46
el kulûbu : kalpler
-
22-Hac 49
kul : de, söyle
-
22-Hac 49
lekum : size, sizin için
-
22-Hac 50
ve rızkun : ve rızık
-
22-Hac 53
fî kulûbi-him : onların kalplerinde
-
22-Hac 53
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
22-Hac 54
el hakku : hak
-
22-Hac 54
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
22-Hac 56
el mulku : mülk, saltanat, idare
-
22-Hac 56
yahkumu : hükmeder, hükmedecektir
-
22-Hac 58
kutilû : öldürüldüler
-
22-Hac 62
el hakku : hakk
-
22-Hac 65
lekum : sizin için, size
-
22-Hac 65
ve yumsiku \n(emseke) : ve tutar \n: (tuttu)
-
22-Hac 66
ahyâ-kum : size hayat verdi
-
22-Hac 66
yumîtu-kum : sizi öldürecek
-
22-Hac 66
yuhyî-kum : sizi diriltecek
-
22-Hac 67
li kulli ummetin : bütün ümmetler için
-
22-Hac 67
nâsikû-hu : onu mensek yapanlar (yaparlar, yapsınlar)
-
22-Hac 68
fe kulillâhu (kul allâhu) : o taktirde de ki Allah
-
22-Hac 69
yahkumu : hükmedecek
-
22-Hac 69
beyne-kum : sizin aranızda
-
22-Hac 69
kuntum : siz olduğunuz
-
22-Hac 72
kul : de
-
22-Hac 72
e fe unebbiu-kum : o zaman size haber vereyim mi
-
22-Hac 72
min zâlikum : bundan
-
22-Hac 73
len yahlukû : asla yaratamazlar
-
22-Hac 77
rabbe-kum : sizin Rabbiniz
-
22-Hac 77
leallekum : umulur ki böylece siz
-
22-Hac 78
huve ictebâ-kum : o sizi seçti
-
22-Hac 78
aleykum : sizin üzerinize, size
-
22-Hac 78
ebî-kum : sizin babanız
-
22-Hac 78
semma-kum : sizi isimlendirdi
-
22-Hac 78
li yekûne er resûlu : resûl olsun diye
-
22-Hac 78
aleykum : sizin üzerinize, size
-
22-Hac 78
ve tekûnû : ve siz olun
-
22-Hac 78
mevlâ-kum : sizin mevlânız, dostunuz
-
23-Mü'minûn 15
inne-kum : muhakkak siz
-
23-Mü'minûn 16
inne-kum : muhakkak siz
-
23-Mü'minûn 17
fevka-kum : sizin üzerinizde
-
23-Mü'minûn 17
ve mâ kunnâ : ve biz değiliz
-
23-Mü'minûn 19
lekum : sizin için
-
23-Mü'minûn 19
lekum : sizin için (vardır)
-
23-Mü'minûn 19
te'kulûne : siz yersiniz
-
23-Mü'minûn 21
lekum : sizin için (vardır)
-
23-Mü'minûn 21
nuskî-kum : size içiririz
-
23-Mü'minûn 21
ve lekum : ve sizin için (vardır)
-
23-Mü'minûn 21
te'kulûne : yersiniz
-
23-Mü'minûn 23
mâ lekum : sizin için yoktur
-
23-Mü'minûn 23
e fe lâ tettekûne : hâlâ takva sahibi olmayacak mısınız (Allah'a ulaşmayı dilemeyecek misiniz)
-
23-Mü'minûn 24
mıslu-kum : sizin gibi
-
23-Mü'minûn 24
aleykum : sizin üzerinize, size
-
23-Mü'minûn 27
min kullin : hepsinden, herbirinden
-
23-Mü'minûn 27
mugrakûne : boğulacak olanlar
-
23-Mü'minûn 28
fe kul : o zaman de
-
23-Mü'minûn 29
ve kul : ve de
-
23-Mü'minûn 30
ve in kunnâ : ve biz oluruz
-
23-Mü'minûn 32
lekum : sizin için
-
23-Mü'minûn 32
e fe lâ tettekûne : hâlâ takva sahibi olmayacak mısınız
-
23-Mü'minûn 33
mislu-kum : sizin gibi
-
23-Mü'minûn 33
ye'kulu : (yemek) yer
-
23-Mü'minûn 33
te'kulûne : siz yiyorsunuz
-
23-Mü'minûn 34
misle-kum : sizin gibi
-
23-Mü'minûn 34
inne-kum : muhakkak siz
-
23-Mü'minûn 35
e yaıdu-kum : size vaad mi ediyor
-
23-Mü'minûn 35
enne-kum : mutlaka siz, sizin olacağınız
-
23-Mü'minûn 35
ve kuntum : ve siz oldunuz
-
23-Mü'minûn 35
enne-kum : mutlaka siz, sizin olacağınız
-
23-Mü'minûn 42
kurûnen : nesiller
-
23-Mü'minûn 43
mâ tesbiku : öne geçmez, erkene alamaz
-
23-Mü'minûn 44
kullemâ : her defasında
-
23-Mü'minûn 51
kulû : yeyiniz
-
23-Mü'minûn 52
ummetu-kum : sizin ümmetiniz
-
23-Mü'minûn 52
rabbu-kum : sizin Rabbiniz
-
23-Mü'minûn 52
fettekûni (fe ittekû-ni) : artık bana karşı takva sahibi olun
-
23-Mü'minûn 53
kullu : hepsi, bütün hepsi,
-
23-Mü'minûn 57
muşfikûne : çekinenler, korkanlar
-
23-Mü'minûn 59
lâ yuşrikûne : ortak koşmazlar şirk koşmazlar
-
23-Mü'minûn 60
ve kulûbu-hum : ve onların kalpleri
-
23-Mü'minûn 61
sâbikûne : öne geçenlerdir
-
23-Mü'minûn 62
yantıku : söyleyen, konuşan
-
23-Mü'minûn 63
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
23-Mü'minûn 65
inne-kum : muhakkak siz
-
23-Mü'minûn 66
aleykum : size
-
23-Mü'minûn 66
kuntum : siz oldunuz
-
23-Mü'minûn 66
alâ a'kâbi-kum : topuklarınız üzerinde
-
23-Mü'minûn 70
yekûlûne : diyorlar, söylüyorlar
-
23-Mü'minûn 71
el hakku : Hakk
-
23-Mü'minûn 78
lekum : sizin için
-
23-Mü'minûn 78
teşkurûne : şükrediyorsunuz
-
23-Mü'minûn 79
zeree-kum : sizi yaratıp çoğalttı, yaydı
-
23-Mü'minûn 82
ve kunnâ : ve biz olduk
-
23-Mü'minûn 84
kul : de
-
23-Mü'minûn 84
in kuntum : eğer siz oldu iseniz
-
23-Mü'minûn 85
se-yekûlûne : diyecekler
-
23-Mü'minûn 85
kul : de
-
23-Mü'minûn 86
kul : de
-
23-Mü'minûn 87
se-yekûlûne : diyecekler
-
23-Mü'minûn 87
kul : de
-
23-Mü'minûn 87
fe lâ tettekûne : hâlâ takva sahibi olmayacaksınız
-
23-Mü'minûn 88
kul : de
-
23-Mü'minûn 88
melekûtu : mülk, yönetim, idare
-
23-Mü'minûn 88
kulli şey'in : herşey
-
23-Mü'minûn 88
in kuntum : eğer siz oldu iseniz
-
23-Mü'minûn 89
se-yekûlûne : diyecekler
-
23-Mü'minûn 89
kul : de
-
23-Mü'minûn 91
kullu ilâhin : bütün ilâhlar
-
23-Mü'minûn 92
yuşrikûne : şirk koşuyorlar
-
23-Mü'minûn 93
kul : de
-
23-Mü'minûn 97
ve kul : ve de, söyle
-
23-Mü'minûn 102
sekulet : ağır geldi
-
23-Mü'minûn 105
lem tekun : olmadı
-
23-Mü'minûn 105
aleykum : size
-
23-Mü'minûn 105
kuntum : siz oldunuz
-
23-Mü'minûn 106
ve kunnâ : ve biz olduk
-
23-Mü'minûn 109
ferîkun : topluluk, grup
-
23-Mü'minûn 109
yekûlûne : derler
-
23-Mü'minûn 110
ensev-kum : size unutturdu
-
23-Mü'minûn 110
ve kuntum : ve siz oldunuz
-
23-Mü'minûn 110
tadhakûne \n(dahıke) : gülüyorsunuz \n: (güldü)
-
23-Mü'minûn 114
enne-kum : gerçekten siz
-
23-Mü'minûn 114
kuntum : siz oldunuz
-
23-Mü'minûn 115
halaknâ-kum : sizi yarattık
-
23-Mü'minûn 115
ve enne-kum : ve muhakkak siz
-
23-Mü'minûn 116
el meliku : melik, hükümdar
-
23-Mü'minûn 116
el hakku : Hakk
-
23-Mü'minûn 118
ve kul : ve de
-
24-Nûr 1
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
24-Nûr 2
kulle vâhıdin : herbiri
-
24-Nûr 2
ve lâ te'huz-kum : ve sizi almasın, tutmasın, mani olmasın
-
24-Nûr 2
in kuntum : eğer siz olduysanız
-
24-Nûr 3
muşrikun : müşrik olan erkek
-
24-Nûr 4
el fâsikûne : fasık olanlar, fasıklar
-
24-Nûr 6
ve lem yekun : ve olmadı, yoktur
-
24-Nûr 10
aleykum : sizin üzerinize
-
24-Nûr 11
min-kum : sizden, içinizden
-
24-Nûr 11
lekum : sizin için
-
24-Nûr 11
lekum : sizin için
-
24-Nûr 11
li kullimriin (li kulli imriin) : (hepsi, herkes) herbiri için vardır
-
24-Nûr 12
ifkun : uydurulmuş iftira
-
24-Nûr 14
aleykum : sizin üzerinize
-
24-Nûr 14
messe-kum : size dokundu
-
24-Nûr 15
bi elsineti-kum : dillerinizle
-
24-Nûr 15
ve tekûlûne : ve söylüyorsunuz
-
24-Nûr 15
bi efvâhi-kum : ağızlarınızla
-
24-Nûr 15
lekum : sizin
-
24-Nûr 16
kultum : dediniz
-
24-Nûr 16
mâ yekûnu : olmaz
-
24-Nûr 17
yeızukumullâhu : Allah size vaazediyor, emrediyor
-
24-Nûr 17
in kuntum : eğer siz iseniz
-
24-Nûr 18
lekum el âyâti : size âyetleri
-
24-Nûr 20
aleykum : sizin üzerinize
-
24-Nûr 21
aleykum : sizin üzerinize
-
24-Nûr 21
min-kum : sizden, içinizden
-
24-Nûr 22
min-kum : sizden, içinizden
-
24-Nûr 22
uli el kurbâ : yakınlık sahipleri, akrabalar, yakınlar
-
24-Nûr 22
lekum : sizin için, size, sizi
-
24-Nûr 25
el hakku el mubînu : hakk mübin (hakkı açıklayan yerine getiren)
-
24-Nûr 26
yekûlûne : diyorlar, söylüyorlar
-
24-Nûr 26
ve rızkun : ve rızık
-
24-Nûr 27
buyûti-kum : sizin evleriniz
-
24-Nûr 27
zâlikum : işte bu, bu
-
24-Nûr 27
lekum : sizin için
-
24-Nûr 27
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
24-Nûr 28
lekum : size
-
24-Nûr 28
lekum : size
-
24-Nûr 28
lekum : sizin için
-
24-Nûr 29
aleykum : sizin üzerinize
-
24-Nûr 29
meskûnetin : oturulmayan evler
-
24-Nûr 29
lekum : sizin için
-
24-Nûr 30
kul : de
-
24-Nûr 31
ve kul : ve de
-
24-Nûr 31
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
24-Nûr 32
min-kum : sizden
-
24-Nûr 32
min ibâdi-kum : sizin kölelerinizden
-
24-Nûr 32
ve imâi-kum : ve eşi olmayan kadınlarınız
-
24-Nûr 32
yekûnû : olurlar
-
24-Nûr 33
meleket eymânu-kum : ellerinizin altında sahip olduğunuz
-
24-Nûr 33
âtâ-kum : size verdi
-
24-Nûr 33
feteyâti-kum : genç cariyeleriniz
-
24-Nûr 34
ileykum : size
-
24-Nûr 34
min kabli-kum : sizden önce
-
24-Nûr 35
bi kulli şey'in : herşeyi
-
24-Nûr 37
fîhi el kulûbu : kalplerin
-
24-Nûr 38
yerzuku : rızıklandırır
-
24-Nûr 41
kullun : hepsi
-
24-Nûr 42
mulku : mülk, idare
-
24-Nûr 45
kulle : her, hepsi, bütün
-
24-Nûr 45
yahluku allâhu : Allah yaratır
-
24-Nûr 45
alâ kulli şey'in : herşeye
-
24-Nûr 47
ve yekûlûne : ve onlar derler
-
24-Nûr 47
ferîkun : bir grup, bir kısım
-
24-Nûr 48
li yahkume : hüküm vermesi için
-
24-Nûr 48
ferîkun : bir grup, bir kısım
-
24-Nûr 49
yekun : olur
-
24-Nûr 49
el hakku : hak
-
24-Nûr 50
kulûbi-him : onların kalpleri
-
24-Nûr 51
li yahkume : hüküm vermesi için
-
24-Nûr 51
en yekûlû : demeleri, söylemeleri
-
24-Nûr 53
kul : de
-
24-Nûr 54
kul : de (söyle)
-
24-Nûr 54
ve aleykum : ve sizin üzerinize
-
24-Nûr 55
min-kum : sizden
-
24-Nûr 55
lâ yuşrikûne : şirk koşmazlar
-
24-Nûr 55
el fâsikûne : fasıklar
-
24-Nûr 56
lealle-kum : umulurki siz, böylece siz
-
24-Nûr 58
li yeste'zin-kum : sizden izin istesinler
-
24-Nûr 58
ellezîne meleket eymânu-kum : ellerinizin altında sahip olduklarınız (köleleriniz, cariyeleriniz)
-
24-Nûr 58
min-kum : sizden
-
24-Nûr 58
siyâbe-kum : elbiseniz
-
24-Nûr 58
lekum : sizin için
-
24-Nûr 58
aleykum : sizin üzerinize
-
24-Nûr 58
aleykum : sizin üzerinize, size
-
24-Nûr 58
ba'du-kum alâ ba'dın : birbirinizi
-
24-Nûr 58
lekum : size
-
24-Nûr 59
min-kum : sizden
-
24-Nûr 59
lekum : sizin için, size
-
24-Nûr 61
enfusi-kum : size, kendinize
-
24-Nûr 61
en te'kulû : yemek yemeniz
-
24-Nûr 61
min buyûti-kum : evlerinizden
-
24-Nûr 61
âbâi-kum : sizin babalarınız
-
24-Nûr 61
ummehâti-kum : sizin anneleriniz
-
24-Nûr 61
ihvâni-kum : erkek kardeşleriniz
-
24-Nûr 61
ehavâti-kum : sizin kız kardeşleriniz
-
24-Nûr 61
ev buyûti a'mâmi-kum : veya amcalarınızın evleri
-
24-Nûr 61
ev buyûti ammâti-kum : veya halalarınızın evleri
-
24-Nûr 61
ev buyûti ahvâli-kum : veya dayılarınızın evleri
-
24-Nûr 61
ev buyûti hâlâti-kum : veya teyzelerinizin evleri
-
24-Nûr 61
ev sadîkı-kum : veya sizin dostlarınız veya arkadaşlarınız
-
24-Nûr 61
aleykum : sizin üzerinize, size
-
24-Nûr 61
en te'kulû : yemek yemeniz
-
24-Nûr 61
alâ enfusi-kum : kendi üzerinize (birbirinize)
-
24-Nûr 61
lekum : sizin için, size
-
24-Nûr 61
leallekum : umulur ki böylece siz
-
24-Nûr 63
beyne-kum : (sizin) aranızda
-
24-Nûr 63
ba'dı-kum ba'den : birbirinizi
-
24-Nûr 63
min-kum : sizden
-
24-Nûr 64
bi kulli şey'in : herşeyi
-
25-Furkan 1
li yekûne : olması için
-
25-Furkan 2
mulku : mülk, idare
-
25-Furkan 2
ve lem yekûn : ve olmadı
-
25-Furkan 2
şerîkun : şerik, ortak
-
25-Furkan 2
kulle şey'in : herşey
-
25-Furkan 3
lâ yahlukûne : yaratmaz, yaratamaz
-
25-Furkan 3
yuhlekûne : yaratılırlar
-
25-Furkan 3
ve lâ yemlikûne : ve malik değiller
-
25-Furkan 3
ve lâ yemlikûne : ve malik değiller
-
25-Furkan 4
ifkun : uydurma, yalan
-
25-Furkan 6
kul : de
-
25-Furkan 7
ye'kuli : yiyor
-
25-Furkan 7
melekun : bir melek
-
25-Furkan 7
yekûne : olur
-
25-Furkan 8
tekûnu : olur
-
25-Furkan 8
ye'kulu : yer
-
25-Furkan 10
kusûren : köşkler, saraylar
-
25-Furkan 13
ulkû : atıldılar
-
25-Furkan 15
kul : de
-
25-Furkan 15
el muttekûne : takva sahipleri
-
25-Furkan 17
yekûlu : diyecek
-
25-Furkan 19
kezzebû-kum : sizi yalanladılar
-
25-Furkan 19
tekûlûne : söylüyorsunuz
-
25-Furkan 19
min-kum : sizden
-
25-Furkan 20
le ye'kulûne : mutlaka, gerçekten yerler
-
25-Furkan 20
ba'da-kum : sizden bir kısmını
-
25-Furkan 22
ve yekûlûne : ve diyecekler
-
25-Furkan 25
teşakkaku : parçalanır, yarılır
-
25-Furkan 26
el mulku : mülk
-
25-Furkan 26
el hakku : haktır, gerçektir
-
25-Furkan 27
yekûlu : söyler, der
-
25-Furkan 30
el kur'âne : Kur'ân
-
25-Furkan 31
li kulli : hepsi için, hepsine
-
25-Furkan 32
el kur'ânu : Kur'ân
-
25-Furkan 36
kulnâ : biz dedik
-
25-Furkan 38
ve kurûnen : ve nesiller
-
25-Furkan 39
ve kullen : ve hepsi
-
25-Furkan 39
ve kullen : ve hepsi
-
25-Furkan 40
e fe lem yekûnû : öyle olmadı mı, hâlâ olmadı mı
-
25-Furkan 43
tekûnu : olacaksın
-
25-Furkan 47
lekum : sizin için, size
-
25-Furkan 50
kufûran : inkâr ederek
-
25-Furkan 51
kulli : hepsi, bütün
-
25-Furkan 57
kul : de
-
25-Furkan 57
mâ es'elu-kum : sizden istemiyorum
-
25-Furkan 62
şukûren : şükretmek
-
25-Furkan 65
yekûlûne : derler
-
25-Furkan 67
enfekû : infâk ettiler
-
25-Furkan 74
yekûlûne : söylerler, derler
-
25-Furkan 74
kurrete a'yunin : göz aydınlığı
-
25-Furkan 77
kul : de, söyle
-
25-Furkan 77
bikum : size
-
25-Furkan 77
duâu-kum : sizin dualarınız
-
25-Furkan 77
sevfe yekûnu : olacak
-
26-Şuarâ 3
ellâ yekûnû : (onların) olmaması
-
26-Şuarâ 4
a'nâku-hum : onların boyunları
-
26-Şuarâ 7
min kulli : hepsinden
-
26-Şuarâ 11
lâ yettekûne : takva sahibi olmuyorlar
-
26-Şuarâ 13
ve yadîku : ve daralıyor
-
26-Şuarâ 13
ve lâ yentaliku : ve dönmüyor
-
26-Şuarâ 15
mea-kum : sizinle beraber
-
26-Şuarâ 16
kûlâ : deyin
-
26-Şuarâ 21
min-kum : sizden
-
26-Şuarâ 21
hıftu-kum : sizden korktum
-
26-Şuarâ 24
kuntum : siz oldunuz
-
26-Şuarâ 26
rabbu-kum : sizin Rabbiniz
-
26-Şuarâ 26
âbâi-kum : sizin babalarınız, atalarınız
-
26-Şuarâ 27
resûle-kum : sizin resûlünüz
-
26-Şuarâ 27
ileykum : size
-
26-Şuarâ 28
kuntum : siz oldunuz
-
26-Şuarâ 31
kunte : sen oldun
-
26-Şuarâ 35
en yuhrice-kum : sizi çıkarmak
-
26-Şuarâ 35
min ardı-kum : sizin yurdunuzdan
-
26-Şuarâ 37
kulli : bütün, hepsi
-
26-Şuarâ 41
kunnâ : biz olduk
-
26-Şuarâ 42
ve inne-kum : ve muhakkak siz
-
26-Şuarâ 43
elkû : atın
-
26-Şuarâ 43
mulkûne : atanlar, atılacak olan
-
26-Şuarâ 45
ye'fikûne : uyduruyorlar
-
26-Şuarâ 49
lekum : size
-
26-Şuarâ 49
kebîru-kum : sizin büyüğünüz
-
26-Şuarâ 49
alleme-kum : size öğretti (öğreten)
-
26-Şuarâ 49
eydiye-kum : sizin elleriniz
-
26-Şuarâ 49
ve ercule-kum : ve sizin ayaklarınız
-
26-Şuarâ 49
usallibenne-kum : sizi astıracağım
-
26-Şuarâ 51
en kunnâ : olmuş olmamız
-
26-Şuarâ 52
inne-kum : muhakkak siz
-
26-Şuarâ 58
ve kunûzin : ve hazineler
-
26-Şuarâ 61
mudrakûne : yetişilenler
-
26-Şuarâ 63
kullu : hepsi
-
26-Şuarâ 72
yesmeûne-kum : sizi işitiyorlar
-
26-Şuarâ 73
yenfeûne-kum : size fayda veriyorlar
-
26-Şuarâ 75
kuntum : siz oldunuz
-
26-Şuarâ 76
ve âbâu-kum : ve sizin babalarınız, atalarınız
-
26-Şuarâ 92
kuntum : oldunuz
-
26-Şuarâ 93
yensurûne-kum : size yardım ediyorlar
-
26-Şuarâ 94
kubkıbû : yüzleri üstü (burunları yere sürtünerek) atılırlar
-
26-Şuarâ 97
in kunnâ : biz sadece olduk
-
26-Şuarâ 98
nusevvî-kum : sizi eşit tutuyoruz
-
26-Şuarâ 102
nekûne : biz oluruz
-
26-Şuarâ 106
lâ tettekûne : takva sahibi olmuyorsunuz
-
26-Şuarâ 107
lekum : sizin için, size
-
26-Şuarâ 108
ittekû : takva sahibi olun
-
26-Şuarâ 109
ve mâ es'elu-kum : ve sizden istemiyorum
-
26-Şuarâ 110
ittekû : takva sahibi olun
-
26-Şuarâ 116
le tekûnenne : sen muhakkak ..... olacaksın
-
26-Şuarâ 124
e lâ tettekûne : siz takva sahibi olmayacak mısınız
-
26-Şuarâ 125
lekum : sizin için
-
26-Şuarâ 126
ittekû allâhe : Allah'a karşı takva sahibi olun, Allah'a ulaşmayı dileyin
-
26-Şuarâ 127
ve mâ es'elu-kum : ve ben sizden istemiyorum
-
26-Şuarâ 128
bi kulli : bütün hepsi
-
26-Şuarâ 129
leallekum : umulur ki siz
-
26-Şuarâ 131
ittekû allâhe : Allah'a karşı takva sahibi olun, Allah'a ulaşmayı dileyin
-
26-Şuarâ 132
vettekû (ve ittekû) : ve takva sahibi olun
-
26-Şuarâ 132
emedde-kum : size yardım etti
-
26-Şuarâ 133
emedde-kum : size yardım etti
-
26-Şuarâ 135
aleykum : sizin üzerinize, size
-
26-Şuarâ 136
lem tekun : sen olmazsın
-
26-Şuarâ 137
huluku : yaratıldı
-
26-Şuarâ 142
lâ tettekûne : takva sahibi olmazsınız, olmayacaksınız
-
26-Şuarâ 143
lekum : sizin için
-
26-Şuarâ 144
ittekû allâhe : Allah'a karşı takva sahibi olun, Allah'a ulaşmayı dileyin
-
26-Şuarâ 145
ve mâ es'elu-kum : ve ben sizden istemiyorum
-
26-Şuarâ 146
tutrakûne : bırakılacaksınız
-
26-Şuarâ 150
ittekû allâhe : Allah'a karşı takva sahibi olun, Allah'a ulaşmayı dileyin
-
26-Şuarâ 154
kunte : isen
-
26-Şuarâ 155
ve lekum : ve sizin için, sizin
-
26-Şuarâ 156
ye'huze-kum : sizi alır (yakalar)
-
26-Şuarâ 161
lâ tettekûne : takva sahibi olmayacaksınız
-
26-Şuarâ 162
lekum : sizin için
-
26-Şuarâ 163
ittekû allâhe : Allah'a karşı takva sahibi olun, Allah'a ulaşmayı dileyin
-
26-Şuarâ 164
ve mâ es'elu-kum : ve ben sizden istemiyorum
-
26-Şuarâ 166
lekum : sizin için
-
26-Şuarâ 166
rabbu-kum : sizin Rabbiniz
-
26-Şuarâ 166
min ezvâci-kum : sizin eşlerinizden (kadınlarınızdan)
-
26-Şuarâ 167
le tekûnenne : sen mutlaka olacaksın
-
26-Şuarâ 168
li ameli-kum : sizin amellerinizi, yaptıklarınızı
-
26-Şuarâ 177
lâ tettekûne : takva sahibi olmayacaksınız
-
26-Şuarâ 178
lekum : sizin için
-
26-Şuarâ 179
ittekû allâhe : Allah'a karşı takva sahibi olun, Allah'a ulaşmayı dileyin
-
26-Şuarâ 180
ve mâ es'elu-kum : ve ben sizden istemiyorum
-
26-Şuarâ 181
ve lâ tekûnû : ve olmayın
-
26-Şuarâ 184
vettekû (ve ittekû) : ve takva sahibi olun
-
26-Şuarâ 184
halaka-kum : sizi yarattı
-
26-Şuarâ 187
in kunte : eğer sen isen
-
26-Şuarâ 194
tekûne : senin olman
-
26-Şuarâ 197
ve lem yekun : ve olmadı
-
26-Şuarâ 200
kulûbi : kalpler
-
26-Şuarâ 203
yekûlû : söylerler, derler
-
26-Şuarâ 209
ve mâ kunnâ : ve biz olmadık
-
26-Şuarâ 213
tekûne : sen olursun
-
26-Şuarâ 216
kul : de, söyle
-
26-Şuarâ 218
tekûmu : sen kıyam ediyorsun
-
26-Şuarâ 221
unebbiu-kum : size haber vereyim
-
26-Şuarâ 222
alâ kulli : hepsine
-
26-Şuarâ 223
yulkûnes sem'a : kulak verirler, dinlerler
-
26-Şuarâ 225
fî kulli vâdin : bütün vadilerde
-
26-Şuarâ 226
yekûlûne : diyorlar, söylüyorlar, söylerler
-
27-Neml 1
el kur'âni : Kur'ân-ı Kerim
-
27-Neml 6
el kur'âne : Kur'ân
-
27-Neml 7
se âtî-kum : size getireceğim
-
27-Neml 7
âtî-kum : size getireceğim
-
27-Neml 7
lealle-kum : böylece siz
-
27-Neml 16
min kulli şey'in : herşeyden
-
27-Neml 18
mesâkine-kum : meskenleriniz, yuvalarınız
-
27-Neml 18
lâ yahtımenne-kum : sakın sizi ezmesin
-
27-Neml 19
en eşkure : benim şükretmem
-
27-Neml 23
temliku-hum : onlara melik olan, hükümdarlık yapan
-
27-Neml 23
min kulli şey'in : herşeyden
-
27-Neml 27
kunte : sen oldun
-
27-Neml 32
mâ kuntu : ben olmadım
-
27-Neml 33
kuvvetin : kuvvet
-
27-Neml 36
âtâ-kum : size verdi
-
27-Neml 36
hediyyeti-kum : hediyeleriniz
-
27-Neml 38
eyyu-kum : sizin hanginiz
-
27-Neml 39
en tekûme : (yerinden) kalkman
-
27-Neml 40
eşkur : şükredeceğim
-
27-Neml 40
yeşkuru : şükreder
-
27-Neml 41
tekûnu : olur, olacak
-
27-Neml 42
ve kunnâ : ve biz olduk
-
27-Neml 46
lealle-kum : böylece siz
-
27-Neml 47
tâiru-kum : sizin uğursuzluğunuz
-
27-Neml 49
nekûlenne : söyleyelim
-
27-Neml 49
sâdikûne : sadıklar, doğru söyleyenler
-
27-Neml 53
yettekûne : takva sahibi
-
27-Neml 55
inne-kum : muhakkak siz
-
27-Neml 56
min karyeti-kum : ülkenizden
-
27-Neml 59
kul : de
-
27-Neml 59
yuşrikûne : şirk koşuyorlar, ortak koşuyorlar
-
27-Neml 60
lekum : sizin için, size
-
27-Neml 60
lekum : sizin için
-
27-Neml 62
ve yec'alu-kum : ve sizi kılar, yapar
-
27-Neml 63
yehdî-kum : sizi hidayet eder
-
27-Neml 63
yuşrikûne : şirk koşuyorlar
-
27-Neml 64
yerzuku-kum : sizi rızıklandırır
-
27-Neml 64
kul : de, söyle
-
27-Neml 64
burhâne-kum : burhanınızı, delillerinizi
-
27-Neml 64
in kuntum : eğer siz iseniz
-
27-Neml 65
kul : de, söyle
-
27-Neml 67
kun-nâ : biz olduk
-
27-Neml 69
kul : de
-
27-Neml 70
ve lâ tekun : ve sen olma
-
27-Neml 70
yemkurûne : hile yapıyorlar, tuzak kuruyorlar
-
27-Neml 71
ve yekûlûne : ve derler, söylerler
-
27-Neml 71
in kuntum : eğer siz iseniz
-
27-Neml 72
kul : de
-
27-Neml 72
en yekûne : olur, oluyor
-
27-Neml 72
lekum : size
-
27-Neml 73
lâ yeşkurûne : şükretmiyorlar
-
27-Neml 76
el kur'âne : Kur'ân
-
27-Neml 76
yakussu : anlatıyor
-
27-Neml 83
min kulli ummetin : bütün ümmetlerden
-
27-Neml 84
kuntum : siz oldunuz
-
27-Neml 85
lâ yentıkûne : konuşmazlar, konuşamazlar
-
27-Neml 86
li yeskunû : sükûn bulsunlar, dinlensinler diye
-
27-Neml 87
ve kullun : ve herkes
-
27-Neml 88
kulle şey'in : herşey
-
27-Neml 90
kubbet : atıldı
-
27-Neml 90
kuntum : siz oldunuz
-
27-Neml 91
kullu şey'in : herşey
-
27-Neml 91
en ekûne : benim olmam
-
27-Neml 92
el kur'âne : Kur'ân
-
27-Neml 92
kul : de, söyle
-
27-Neml 93
ve kuli : ve de, söyle
-
27-Neml 93
seyurî-kum : size gösterecek
-
28-Kasas 8
yekûne : olsun
-
28-Kasas 9
kurretu aynın : (sevinç) göz aydınlığı
-
28-Kasas 10
li tekûne : olması için
-
28-Kasas 11
kussî-hi : onu takip et
-
28-Kasas 12
edullu-kum : size delâlet edeyim, yardım edeyim
-
28-Kasas 12
lekum : sizin için, size
-
28-Kasas 13
hakkun : haktır
-
28-Kasas 17
len ekûne : ben olmayacağım
-
28-Kasas 19
en tekûne : senin olman
-
28-Kasas 19
en tekûne : senin olmak
-
28-Kasas 23
yeskûne : suluyor, su alıyor
-
28-Kasas 23
hatbu-kumâ : sizin (ikinizin) durumu
-
28-Kasas 28
nekûlu : konuşuyoruz
-
28-Kasas 29
imkusû : durup bekledi
-
28-Kasas 29
âtî-kum : size getireyim
-
28-Kasas 29
lealle-kum : umulur ki siz, böylece siz
-
28-Kasas 34
yusaddıku-nî : beni tasdik eder
-
28-Kasas 35
lekumâ : ikinize
-
28-Kasas 35
ileykumâ : ikinize
-
28-Kasas 35
ittebea-kum : size tâbî oldu
-
28-Kasas 37
tekûnu : olur
-
28-Kasas 38
lekum : sizin için
-
28-Kasas 43
el kurûne : nesiller
-
28-Kasas 44
ve mâ kunte : ve sen olmadın, sen değildin
-
28-Kasas 44
ve mâ kunte : ve sen olmadın, sen değildin
-
28-Kasas 45
kurûnen : nesiller
-
28-Kasas 45
ve mâ kunte : ve sen olmadın, sen değilsin
-
28-Kasas 45
kunnâ : biz olduk
-
28-Kasas 46
ve mâ kunte : ve sen olmadın, sen değildin
-
28-Kasas 47
yekûlû : söylerler, derler
-
28-Kasas 47
ve nekûne : ve biz oluruz
-
28-Kasas 48
el hakku : hak
-
28-Kasas 48
bi kullin : hepsini
-
28-Kasas 49
kul : de
-
28-Kasas 49
in kuntum : eğer siz iseniz
-
28-Kasas 53
el hakku : hak
-
28-Kasas 53
kunnâ : biz olduk
-
28-Kasas 54
yunfikûne : infâk ederler, verirler
-
28-Kasas 55
ve lekum : ve size
-
28-Kasas 55
a'mâlu-kum : sizin amelleriniz, sizin yaptıklarınız
-
28-Kasas 55
aleykum : sizin üzerinize
-
28-Kasas 57
kulli şey'in : herşey
-
28-Kasas 58
ve kunnâ : ve biz olduk
-
28-Kasas 59
el kurâ : ülkeler, beldeler
-
28-Kasas 59
ve mâ kunnâ : ve biz olmadık, ve biz değiliz
-
28-Kasas 59
el kurâ : ülkeler, beldeler
-
28-Kasas 62
yekûlu : der
-
28-Kasas 62
kuntum : siz iseniz
-
28-Kasas 64
şurekâe-kum : sizin ortaklarınız
-
28-Kasas 65
yekûlu : diyecek
-
28-Kasas 67
en yekûne : olması
-
28-Kasas 68
yahluku : yaratır
-
28-Kasas 68
yuşrikûne : şirk (ortak) koşarlar
-
28-Kasas 71
kul : de
-
28-Kasas 71
aleykum : sizin üzerinize
-
28-Kasas 71
ye'tî-kum bi : size getirir, getirecek
-
28-Kasas 72
kul : de
-
28-Kasas 72
aleykum : sizin üzerinize
-
28-Kasas 72
ye'tî-kum bi : size getirir, getirecek
-
28-Kasas 72
teskunûne : sükûn bulursunuz, dinlenirsiniz
-
28-Kasas 73
lekum : size, sizin için
-
28-Kasas 73
li teskunû : sükûn bulmanız için, dinlenmeniz için
-
28-Kasas 73
ve lealle-kum : ve umulur ki böylece siz
-
28-Kasas 73
teşkurûne : şükredersiniz
-
28-Kasas 74
fe yekûlu : sonra diyecek
-
28-Kasas 74
kuntum : siz oldunuz
-
28-Kasas 75
min kulli ummetin : bütün ümmetlerden
-
28-Kasas 75
kulnâ : biz dedik
-
28-Kasas 75
burhâne-kum : sizin burhanlarınız, sizin delilleriniz
-
28-Kasas 76
min el kunûzi : hazinelerden
-
28-Kasas 76
uli el kuvveti : kuvvet sahibi, kuvvetli
-
28-Kasas 78
min el kurûni : nesillerden
-
28-Kasas 78
kuvveten : kuvvet
-
28-Kasas 80
veyle-kum : size yazıklar olsun
-
28-Kasas 82
yekûlûne : derler
-
28-Kasas 85
el kur'âne : Kur'ân'ı
-
28-Kasas 85
kul : de
-
28-Kasas 86
ve mâ kunte tercû : ve sen ümit etmezdin
-
28-Kasas 86
lâ tekûnenne : sakın sen olma
-
28-Kasas 87
ve lâ tekûnenne : ve sen sakın olma
-
28-Kasas 88
kullu : her
-
28-Kasas 88
hâlikun : helâk olucu
-
29-Ankebût 2
en yutrekû : terkedilecek, bırakılacaklar
-
29-Ankebût 2
en yekûlû : onların demeleri
-
29-Ankebût 3
sadakû : sadık oldular, doğru söylediler
-
29-Ankebût 4
en yesbikû-nâ : bizi geçmeleri
-
29-Ankebût 4
yahkumûne : hüküm veriyorlar
-
29-Ankebût 8
ileyye merciu-kum : bana sizin dönüşünüz
-
29-Ankebût 8
unebbiu-kum : size haber vereceğim
-
29-Ankebût 8
kuntum : siz oldunuz
-
29-Ankebût 10
yekûlu : der, diyor
-
29-Ankebût 10
yekûlunne : derler
-
29-Ankebût 10
kunnâ : biz olduk
-
29-Ankebût 10
mea-kum : sizinle birlikte, beraber
-
29-Ankebût 12
hatâyâ-kum : sizin hatalarınız
-
29-Ankebût 16
vettekûhu (ve ittekû-hu) : ve ona karşı takva sahibi olun
-
29-Ankebût 16
zâlikum : işte bu
-
29-Ankebût 16
lekum : sizin için
-
29-Ankebût 16
kuntum : siz oldunuz
-
29-Ankebût 17
ve tahlukûne : ve halkediyorsunuz, yapıyorsunuz
-
29-Ankebût 17
lâ yemlikûne : malik değiller
-
29-Ankebût 17
lekum : sizin için
-
29-Ankebût 17
veşkurû : ve şükredin
-
29-Ankebût 18
min kabli-kum : sizden önce
-
29-Ankebût 20
kul : de, söyle
-
29-Ankebût 20
alâ kulli şey'in : herşeye
-
29-Ankebût 22
mâ lekum : sizin yoktur
-
29-Ankebût 24
harrıkû-hu : onu yakın
-
29-Ankebût 25
beyni-kum : siz aranızda
-
29-Ankebût 25
ba'du-kum : sizin bir kısmınız, bazınız
-
29-Ankebût 25
ba'du-kum : sizin bir kısmınız, bazınız
-
29-Ankebût 25
ve me'vâ-kum : ve sizin dönüş yeriniz
-
29-Ankebût 25
ve mâ lekum : ve sizin için yoktur
-
29-Ankebût 27
ve ya'kûbe : ve Yâkub
-
29-Ankebût 28
inne-kum : muhakkak siz
-
29-Ankebût 28
sebeka-kum : sizden önce geçmiş olanlar
-
29-Ankebût 29
inne-kum : muhakkak siz
-
29-Ankebût 29
fî nâdî-kum : toplantılarınızda
-
29-Ankebût 29
in kunte : eğer sen isen
-
29-Ankebût 31
muhlikû : helâk edecek olanlarız
-
29-Ankebût 34
yefsukûne : fısk yapıyorlar
-
29-Ankebût 38
lekum : size
-
29-Ankebût 40
kullen : hepsi
-
29-Ankebût 46
ve kûlû : ve deyin
-
29-Ankebût 46
ileykum : size
-
29-Ankebût 46
ve ilâhu-kum : ve sizin ilâhınız
-
29-Ankebût 48
ve mâ kunte : ve sen olmadın
-
29-Ankebût 50
kul : de
-
29-Ankebût 52
kul : de
-
29-Ankebût 52
ve beyne-kum : ve sizin aranızda
-
29-Ankebût 55
ve yekûlu : ve derler
-
29-Ankebût 55
zûkû : tadın
-
29-Ankebût 55
kuntum : siz oldunuz
-
29-Ankebût 57
kullu : bütün, hepsi
-
29-Ankebût 60
yerzuku-hâ : o rızıklandırır
-
29-Ankebût 60
iyyâ-kum : sizi yalnız
-
29-Ankebût 61
yekûlunne : mutlaka diyecek, der
-
29-Ankebût 61
yu'fekûne : döndürülüyorlar
-
29-Ankebût 62
bi kulli şey'in : herşeyi
-
29-Ankebût 63
yekûlunne : mutlaka diyecek, der
-
29-Ankebût 63
kuli : de
-
29-Ankebût 65
yuşrikûne : şirk koşarlar
-
3-Âl-i İmrân 6
yusavviru-kum : sizi tasvir eder, şekil verir, şekillendirir
-
3-Âl-i İmrân 7
fî kulûbi-him : onların kalplerinde vardır
-
3-Âl-i İmrân 7
yekûlûne : derler
-
3-Âl-i İmrân 7
kullun : hepsi
-
3-Âl-i İmrân 8
kulûbe-nâ : kalplerimizi
-
3-Âl-i İmrân 10
vakûdu : yakacak, yakıt
-
3-Âl-i İmrân 12
kul : de, söyle
-
3-Âl-i İmrân 13
lekum : sizin için
-
3-Âl-i İmrân 15
kul : de, söyle
-
3-Âl-i İmrân 15
e unebbiu-kum : size haber vereyim mi
-
3-Âl-i İmrân 15
min zâlikum : bundan
-
3-Âl-i İmrân 16
yekûlûne : derler
-
3-Âl-i İmrân 20
fe kul : o zaman de, söyle
-
3-Âl-i İmrân 20
ve kul : ve de, söyle
-
3-Âl-i İmrân 23
li yahkume : hüküm vermek için, hükmetmek için
-
3-Âl-i İmrân 23
ferîkun : bir fırka, bir grup, topluluk
-
3-Âl-i İmrân 25
kullu nefsin : her nefs, herkes
-
3-Âl-i İmrân 26
kul : de, söyle
-
3-Âl-i İmrân 26
alâ kulli şey'in : her şeye
-
3-Âl-i İmrân 27
ve terzuku : ve rızıklandırırsın
-
3-Âl-i İmrân 28
illâ en tettekû : sakınmak için olması hariç
-
3-Âl-i İmrân 28
ve yuhazziru-kumu allâhu : ve Allah sizi sakındırır
-
3-Âl-i İmrân 29
kul : de, söyle
-
3-Âl-i İmrân 29
mâ fî sudûri-kum : sinelerinizde olan
-
3-Âl-i İmrân 29
alâ kulli şey'in : her şeye
-
3-Âl-i İmrân 30
kullu nefsin : her nefs, herkes
-
3-Âl-i İmrân 30
ve yuhazziru-kum(u) allâhu : ve Allah sizi sakındırır
-
3-Âl-i İmrân 31
kul : de, söyle
-
3-Âl-i İmrân 31
in kuntum : eğer, siz ... iseniz
-
3-Âl-i İmrân 31
yuhbib-kum(u) allâhu : Allah sizi sever
-
3-Âl-i İmrân 31
ve yagfir lekum : ve size mağfiret eder
-
3-Âl-i İmrân 31
zunûbe-kum : sizin günahlarınız
-
3-Âl-i İmrân 32
kul : de, söyle
-
3-Âl-i İmrân 37
kullemâ dehale : her girişinde
-
3-Âl-i İmrân 37
yerzuku : rızıklandırır
-
3-Âl-i İmrân 40
ennâ yekûnu lî : benim nasıl olur,
-
3-Âl-i İmrân 41
ve uzkur rabbe-ke : ve Rabbini zikret
-
3-Âl-i İmrân 44
ve mâ kunte : ve sen ... değildin
-
3-Âl-i İmrân 44
iz yulkûne : attıkları zaman
-
3-Âl-i İmrân 44
ve mâ kunte : ve sen ... değildin
-
3-Âl-i İmrân 47
ennâ yekûnu : nasıl olur
-
3-Âl-i İmrân 47
allâhu yahluku : Allah yaratır
-
3-Âl-i İmrân 47
yekûlu lehu : ona der
-
3-Âl-i İmrân 47
kun : ol
-
3-Âl-i İmrân 47
fe yekûnu : o hemen olur
-
3-Âl-i İmrân 49
kad ci'tu-kum bi : size getirmiştim (getirdim)
-
3-Âl-i İmrân 49
min rabbi-kum : sizin rabbinizden
-
3-Âl-i İmrân 49
en-nî ehluku : ben gerçekten yaparım
-
3-Âl-i İmrân 49
lekum : sizin için, size
-
3-Âl-i İmrân 49
fe yekûnu : o zaman o olur
-
3-Âl-i İmrân 49
ve unebbiu-kum : ve size haber veririm
-
3-Âl-i İmrân 49
bi mâ te'kulûne : yediğiniz şeyleri
-
3-Âl-i İmrân 49
fî buyûti-kum : evlerinizde
-
3-Âl-i İmrân 49
lekum : sizin için
-
3-Âl-i İmrân 49
in kuntum : eğer siz ... iseniz
-
3-Âl-i İmrân 50
ve li uhılle lekum : ve size helâl kılmak için
-
3-Âl-i İmrân 50
aleykum : sizin üzerinize, size
-
3-Âl-i İmrân 50
ve ci'tu-kum bi : ve geldim, getirdim
-
3-Âl-i İmrân 50
min rabbi-kum : Rabbiniz'den
-
3-Âl-i İmrân 50
fe ittekû allâhe : artık Allah'a karşı takva sahibi olun
-
3-Âl-i İmrân 51
ve rabbu-kum : ve sizin Rabbiniz
-
3-Âl-i İmrân 52
el kufre : küfür, inkâr etme
-
3-Âl-i İmrân 55
merciu-kum : sizin dönüşünüz
-
3-Âl-i İmrân 55
fe ahkumu : o zaman, ben hüküm vereceğim
-
3-Âl-i İmrân 55
beyne-kum : sizin aranızda
-
3-Âl-i İmrân 55
fî-mâ kuntum : sizin ... olduğunuz şeyde
-
3-Âl-i İmrân 59
lehu kun : ona 'ol' dedi
-
3-Âl-i İmrân 59
fe yekûnu : o zaman, böylece o olur
-
3-Âl-i İmrân 60
el hakku : hak, gerçek
-
3-Âl-i İmrân 60
fe lâ tekun : öyleyse sen olma
-
3-Âl-i İmrân 61
fe kul : o zaman de, söyle
-
3-Âl-i İmrân 61
ve ebnâe-kum : ve sizin oğullarınız
-
3-Âl-i İmrân 61
ve nisâe-kum : ve sizin kadınlarınız
-
3-Âl-i İmrân 61
ve enfuse-kum : ve sizler
-
3-Âl-i İmrân 62
el kasasu el hakku : hak kısas, gerçek olay
-
3-Âl-i İmrân 64
kul : de, söyle
-
3-Âl-i İmrân 64
ve beyne-kum : ve sizin aranızda
-
3-Âl-i İmrân 64
fe kûlû : o zaman deyiniz, söyleyiniz
-
3-Âl-i İmrân 66
fî mâ lekum bihî : onun hakkında sizin ..... yoktur
-
3-Âl-i İmrân 66
fî mâ leyse lekum : onun hakkında sizin ..... yoktur
-
3-Âl-i İmrân 69
yudillûne-kum : sizi dalâlete düşürür
-
3-Âl-i İmrân 73
tebia dîne-kum : sizin dîninize tâbî oldu, uydu
-
3-Âl-i İmrân 73
kul : de, söyle
-
3-Âl-i İmrân 73
ev yuhâccû-kum : yoksa onlar sizinle çekişiyorlar mı
-
3-Âl-i İmrân 73
inde rabbi-kum : Rabbiniz'in huzurunda
-
3-Âl-i İmrân 73
kul : de, söyle
-
3-Âl-i İmrân 75
ve yekûlûne : ve diyorlar
-
3-Âl-i İmrân 78
ve yekûlûne : ve derler
-
3-Âl-i İmrân 78
ve yekûlûne : ve derler
-
3-Âl-i İmrân 79
yekûle : der
-
3-Âl-i İmrân 79
kûnû : olun
-
3-Âl-i İmrân 79
kûnû : olun
-
3-Âl-i İmrân 79
kuntum : siz oldunuz
-
3-Âl-i İmrân 79
kuntum : siz oldunuz
-
3-Âl-i İmrân 80
ve lâ ye'mure-kum : ve size emretmez
-
3-Âl-i İmrân 80
e ye'muru-kum : size emreder mi
-
3-Âl-i İmrân 80
bi el kufri : küfrü, inkârı
-
3-Âl-i İmrân 81
âteytu-kum : size verdim
-
3-Âl-i İmrân 81
câe-kum : size geldi
-
3-Âl-i İmrân 81
musaddikun : tasdik eden
-
3-Âl-i İmrân 81
mea-kum : sizinle beraber
-
3-Âl-i İmrân 81
alâ zâlikum : bunu üzerinize
-
3-Âl-i İmrân 81
ve ene mea-kum : ve ben, sizinle beraberim
-
3-Âl-i İmrân 82
hum el fâsikûne : onlar fâsıklar, fıska düşenler
-
3-Âl-i İmrân 84
kul : de, söyle
-
3-Âl-i İmrân 84
ve ya'kûbe : ve Yâkub (A.S)'a
-
3-Âl-i İmrân 84
lâ nuferriku : ayırdetmeyiz
-
3-Âl-i İmrân 86
hakkun : hak, gerçek
-
3-Âl-i İmrân 90
kufran : küfürlerini
-
3-Âl-i İmrân 91
kuffârun : kâfir olarak
-
3-Âl-i İmrân 92
hattâ tunfikû : infak edinceye kadar, infak etmedikçe
-
3-Âl-i İmrân 92
ve mâ tunfikû : ve infak ettiğiniz şey
-
3-Âl-i İmrân 93
kullu et taâmi : bütün yiyecekler
-
3-Âl-i İmrân 93
kul : de, söyle
-
3-Âl-i İmrân 93
in kuntum : eğer siz .... iseniz
-
3-Âl-i İmrân 95
kul : de, söyle
-
3-Âl-i İmrân 98
kul : de, söyle
-
3-Âl-i İmrân 99
kul : de , söyle
-
3-Âl-i İmrân 100
yeruddû-kum : sizi reddeder, döndürür
-
3-Âl-i İmrân 100
ba'de îmâni-kum : îmânınızdan sonra
-
3-Âl-i İmrân 101
tutlâ aleykum : size okunuyor
-
3-Âl-i İmrân 101
ve fî-kum : ve sizin içinizde, aranızda
-
3-Âl-i İmrân 102
ittekû allâhe : Allah'a karşı takva sahibi olun
-
3-Âl-i İmrân 103
ve lâ teferrekû : ve ayrılmayın, fırkalara ayrılmayın
-
3-Âl-i İmrân 103
ve uzkurû : anın, hatırlayın
-
3-Âl-i İmrân 103
aleykum : sizin üzerinizde
-
3-Âl-i İmrân 103
iz kuntum : siz oldunuz
-
3-Âl-i İmrân 103
kulûbi-kum : sizin kalpleriniz
-
3-Âl-i İmrân 103
ve kuntum : ve siz oldunuz
-
3-Âl-i İmrân 103
fe enkaze-kum : ...halde iken sizi kurtardı
-
3-Âl-i İmrân 103
allâhu lekum : Allah, size
-
3-Âl-i İmrân 103
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
3-Âl-i İmrân 104
ve li tekun : ve olsun
-
3-Âl-i İmrân 104
min-kum : sizden
-
3-Âl-i İmrân 105
ve lâ tekûnû : ve olmayın
-
3-Âl-i İmrân 105
teferrakû : ayrıldılar
-
3-Âl-i İmrân 106
îmâni-kum : sizin îmânınız, îmânınız
-
3-Âl-i İmrân 106
fe zûkû : o zaman, öyleyse tadın
-
3-Âl-i İmrân 106
kuntum : siz oldunuz
-
3-Âl-i İmrân 110
kuntum : siz oldunuz
-
3-Âl-i İmrân 110
el fâsikûne : fâsıklar, fıska düşenler
-
3-Âl-i İmrân 111
len yedurrû-kum : size asla zarar veremezler
-
3-Âl-i İmrân 111
ve in yukâtilû-kum : ve eğer sizinle savaşırlarsa
-
3-Âl-i İmrân 111
yuvellû-kum : size (arkalarını) dönerler
-
3-Âl-i İmrân 117
mâ yunfikûne : infak edilen şeyler
-
3-Âl-i İmrân 118
min dûni-kum : sizlerden başka, kendinizden
-
3-Âl-i İmrân 118
lâ ye'lûne-kum : size ... yapmaktan geri kalmazlar
-
3-Âl-i İmrân 118
lekum : sizin için, size
-
3-Âl-i İmrân 118
in kuntum : eğer siz ... olmuş olsaydınız
-
3-Âl-i İmrân 119
ve lâ yuhıbbûne-kum : ve onlar sizi sevmezler
-
3-Âl-i İmrân 119
kulli-hi : onun tamamına
-
3-Âl-i İmrân 119
lekû-kum : sizinle karşılaştılar
-
3-Âl-i İmrân 119
aleykum : size (karşı olan)
-
3-Âl-i İmrân 119
kul : de, söyle
-
3-Âl-i İmrân 119
bi gayzi-kum : öfkeniz ile (öfkenizden)
-
3-Âl-i İmrân 120
in temses-kum : eğer size değerse, dokunursa
-
3-Âl-i İmrân 120
ve in tusib-kum : ve eğer size isabet ederse
-
3-Âl-i İmrân 120
ve tettekû : ve takva sahibi olursanız
-
3-Âl-i İmrân 120
lâ yadurru-kum : size zarar veremez
-
3-Âl-i İmrân 122
min-kum : sizden
-
3-Âl-i İmrân 123
nasara-kumu allâhu : Allah size yardım etti
-
3-Âl-i İmrân 123
fe ittekû allâhe : artık Allah'a karşı takva sahibi olun
-
3-Âl-i İmrân 123
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
3-Âl-i İmrân 123
teşkurûne : şükredersiniz
-
3-Âl-i İmrân 124
iz tekûlu : diyordun
-
3-Âl-i İmrân 124
e len yekfiye-kum : size kâfi gelmiyor mu?
-
3-Âl-i İmrân 124
en yumidde-kum : size imdad etmesi, yardım etmesi
-
3-Âl-i İmrân 124
rabbu-kum : Rabbiniz
-
3-Âl-i İmrân 125
ve tettekû : ve takva sahibi olursanız
-
3-Âl-i İmrân 125
ve ye'tû-kum : ve size gelirler
-
3-Âl-i İmrân 125
hâzâ yumdid-kum : bu size yardım
-
3-Âl-i İmrân 125
rabbu-kum : Rabbiniz
-
3-Âl-i İmrân 126
lekum : sizin için, size
-
3-Âl-i İmrân 126
kulûbu-kum bi-hî : kalplerinizin onunla
-
3-Âl-i İmrân 130
lâ te'kulu : yemeyin
-
3-Âl-i İmrân 130
ve ittekû allâhe : ve Allah'a karşı takva sahibi olun
-
3-Âl-i İmrân 130
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
3-Âl-i İmrân 131
ve ittekû : takva sahibi olun
-
3-Âl-i İmrân 132
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
3-Âl-i İmrân 133
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
3-Âl-i İmrân 134
yunfikûne : Allah için infak ederler, verirler
-
3-Âl-i İmrân 137
min kabli-kum : sizden önce
-
3-Âl-i İmrân 139
in kuntum : eğer siz ... iseniz
-
3-Âl-i İmrân 140
in yemses-kum : eğer size dokunursa
-
3-Âl-i İmrân 140
min-kum : sizden
-
3-Âl-i İmrân 142
min-kum : ve sizden, içinizden
-
3-Âl-i İmrân 143
kuntum : siz ... oldunuz, .. idiniz
-
3-Âl-i İmrân 144
ev kutile : veya öldürüldü
-
3-Âl-i İmrân 144
alâ a'kâbi-kum : topuklarınızın üzerinde
-
3-Âl-i İmrân 149
yeruddû-kum : sizi çevirirler
-
3-Âl-i İmrân 149
alâ a'kâbi-kum : topuklarınız üzerine
-
3-Âl-i İmrân 150
mevlâ-kum : sizin mevlânız, dostunuz
-
3-Âl-i İmrân 151
fî kulûbi : kalplerine
-
3-Âl-i İmrân 151
bi-mâ eşrakû : ortak koşmaları sebebiyle
-
3-Âl-i İmrân 152
sadaka-kumu allâhu : Allah size sadık kaldı
-
3-Âl-i İmrân 152
mâ erâ-kum : size gösterdiği şey
-
3-Âl-i İmrân 152
min-kum : sizden
-
3-Âl-i İmrân 152
ve min-kum : ve sizden
-
3-Âl-i İmrân 152
sarafe-kum : sizi geri çevirdi
-
3-Âl-i İmrân 152
li yebteliye-kum : sizi imtihan etmek için
-
3-Âl-i İmrân 152
afâ ankum : sizi affetti
-
3-Âl-i İmrân 153
yed'û-kum : sizi çağırıyor
-
3-Âl-i İmrân 153
fî uhrâ-kum : sizin arkanızdan
-
3-Âl-i İmrân 153
fe esâbe-kum : bundan sonra size, isabet etti
-
3-Âl-i İmrân 153
alâ mâ fâte-kum : sizin elinizden çıkan şeylere
-
3-Âl-i İmrân 153
asâbe-kum : size isabet etti
-
3-Âl-i İmrân 154
aleykum : sizin üzerinize
-
3-Âl-i İmrân 154
min-kum : sizden
-
3-Âl-i İmrân 154
yekûlûne : diyorlar
-
3-Âl-i İmrân 154
kul : de, söyle
-
3-Âl-i İmrân 154
kulle-hu : onun hepsi
-
3-Âl-i İmrân 154
yekûlûne : diyorlar
-
3-Âl-i İmrân 154
mâ kutilnâ : biz öldürülmezdik
-
3-Âl-i İmrân 154
kul : de, söyle
-
3-Âl-i İmrân 154
lev kuntum : siz ... bile olsaydınız
-
3-Âl-i İmrân 154
fî buyûti-kum : evlerinizin içinde, evlerinizde
-
3-Âl-i İmrân 154
kutibe : yazıldı, takdir edildi
-
3-Âl-i İmrân 154
mâ fî sudûri-kum : sinelerinizde olanı
-
3-Âl-i İmrân 154
mâ fî kulûbi-kum : kalplerinizde olandan
-
3-Âl-i İmrân 155
min-kum : sizden, içinizden
-
3-Âl-i İmrân 156
lâ tekûnû : siz ... olmayın
-
3-Âl-i İmrân 156
ve mâ kutilû : ve öldürülmezlerdi
-
3-Âl-i İmrân 156
fî kulûbi-him : kalpleri içinde, kalplerinde
-
3-Âl-i İmrân 157
kutiltum : siz öldürüldünüz
-
3-Âl-i İmrân 158
ev kutiltum : veya öldürülseniz
-
3-Âl-i İmrân 159
ve lev kunte : ve eğer, sen ... olsaydın
-
3-Âl-i İmrân 160
in yansur-kumu allâhu : eğer Allah size yardım ederse
-
3-Âl-i İmrân 160
lekum : size, sizin için
-
3-Âl-i İmrân 160
ve in yahzul-kum : ve eğer size yardımı keserse
-
3-Âl-i İmrân 160
yansuru-kum : size yardım eder
-
3-Âl-i İmrân 161
kullu nefsin : her nefse, herkese
-
3-Âl-i İmrân 165
asâbet-kum : size isabet etti
-
3-Âl-i İmrân 165
kultum : dediniz
-
3-Âl-i İmrân 165
kul : de, söyle
-
3-Âl-i İmrân 165
min indi enfusi-kum : sizin kendi nefsinizden
-
3-Âl-i İmrân 165
alâ kulli şey'in : her şeye
-
3-Âl-i İmrân 166
ve mâ asâbe-kum : ve size isabet eden şey
-
3-Âl-i İmrân 167
ellezîne nâfekû : nifak çıkaranlar, münafıklar
-
3-Âl-i İmrân 167
le itteba'nâ-kum : elbette size tâbî olurduk
-
3-Âl-i İmrân 167
hum li el kufri : onlar, küfre, küfür için
-
3-Âl-i İmrân 167
yekûlûne : diyorlar
-
3-Âl-i İmrân 167
fî kulûbi-him : onların kalplerinde
-
3-Âl-i İmrân 168
mâ kutilû : öldürülmezlerdi
-
3-Âl-i İmrân 168
kul : de, söyle
-
3-Âl-i İmrân 168
an enfusi-kum : kendinizden
-
3-Âl-i İmrân 168
in kuntum : eğer siz .... iseniz
-
3-Âl-i İmrân 169
ellezîne kutilû : öldürülenler
-
3-Âl-i İmrân 169
yurzekûne : rızıklandırılırlar
-
3-Âl-i İmrân 170
lem yelhakû : henüz katılmayanlar
-
3-Âl-i İmrân 173
lekum : sizin için
-
3-Âl-i İmrân 175
zâlikum : böylece
-
3-Âl-i İmrân 175
in kuntum : eğer sizler ... iseniz, .. olduysanız
-
3-Âl-i İmrân 176
fî el kufri : küfür konusunda
-
3-Âl-i İmrân 177
el kufra : küfür
-
3-Âl-i İmrân 179
li yutlia-kum : sizi muttali edecek, bildirecek
-
3-Âl-i İmrân 179
ve tettekû : ve takva sahibi olursanız
-
3-Âl-i İmrân 179
fe lekum : o zaman sizin için vardır
-
3-Âl-i İmrân 180
se yutavvekûne : boyunlarına dolanacak
-
3-Âl-i İmrân 181
ve nekûlu : ve diyeceğiz
-
3-Âl-i İmrân 181
zûkû : tadın
-
3-Âl-i İmrân 182
eydî-kum : sizin elleriniz
-
3-Âl-i İmrân 183
kurbânin : bir kurban
-
3-Âl-i İmrân 183
te'kulu-hu en nâru : ateş onu yer
-
3-Âl-i İmrân 183
kul : de, söyle
-
3-Âl-i İmrân 183
kad câe-kum : size gelmişti
-
3-Âl-i İmrân 183
kultum : siz söylediniz
-
3-Âl-i İmrân 183
in kuntum : eğer siz ... iseniz
-
3-Âl-i İmrân 184
fe kad kuzzibe : oysa, halbuki, öyle ki yalanlanmıştı
-
3-Âl-i İmrân 185
kullu nefsin : herkes, her nefs
-
3-Âl-i İmrân 185
ucûre-kum : sizin ecirleriniz, yaptıklarınızın karşılığı (ücret, mükâfat)
-
3-Âl-i İmrân 186
fî emvâli-kum : kendi mallarınız konusunda, hususunda
-
3-Âl-i İmrân 186
ve enfusi-kum : ve nefsleriniz, kendiniz, canlarınız
-
3-Âl-i İmrân 186
min kabli-kum : sizden önce
-
3-Âl-i İmrân 186
eşrakû : Allah'a şirk koşanlardan
-
3-Âl-i İmrân 186
ve tettekû : ve takva sahibi olun
-
3-Âl-i İmrân 189
mulku es semâvâti : semâların, göklerin mülkü
-
3-Âl-i İmrân 189
alâ kulli şey'in : her şeye
-
3-Âl-i İmrân 191
yezkurûne allâhe : Allah'ı zikrederler
-
3-Âl-i İmrân 191
ve kuûden : ve oturur iken
-
3-Âl-i İmrân 193
bi rabbi-kum : Rabbinize
-
3-Âl-i İmrân 195
min-kum : sizden
-
3-Âl-i İmrân 195
ba'du-kum : sizin bir kısmınız
-
3-Âl-i İmrân 195
min ba'dın \n(ba'du-kum min ba'dın) : bir kısmınızdan \n: (birbirinizden)
-
3-Âl-i İmrân 195
ve kutilû : ve öldürüldüler
-
3-Âl-i İmrân 199
ileykum : size
-
3-Âl-i İmrân 200
ve ittekû allâhe : ve Allah'a takva sahibi olun
-
3-Âl-i İmrân 200
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
30-Rûm 9
kuvveten : kuvvet bakımından
-
30-Rûm 12
tekûmu : olur, vuku bulur
-
30-Rûm 13
lem yekun : olmaz
-
30-Rûm 14
tekûmu : olur, vuku bulur
-
30-Rûm 14
yeteferrakûne : fırkalara ayrılırlar
-
30-Rûm 20
en halaka-kum : sizi yaratması
-
30-Rûm 21
lekum : sizin için
-
30-Rûm 21
min enfusi-kum : sizin nefslerinizden
-
30-Rûm 21
li teskunû : sükûn bulmanız için
-
30-Rûm 21
beyne-kum : sizin aranızda
-
30-Rûm 22
halku : yaratma, yaratış
-
30-Rûm 22
elsineti-kum : sizin dilleriniz, lisanlarınız
-
30-Rûm 22
ve elvâni-kum : ve sizin renkleriniz
-
30-Rûm 23
menâmu-kum : sizin uyumanız
-
30-Rûm 23
vebtigâu-kum (ve ibtigâu-kum) : ve sizin istemeniz
-
30-Rûm 24
yurî-kum : size göstermesi
-
30-Rûm 25
en tekûme : vuku bulması, durması
-
30-Rûm 25
deâ-kum : sizi çağırdı
-
30-Rûm 26
kullun : bütün, hepsi
-
30-Rûm 28
lekum : size
-
30-Rûm 28
enfusi-kum : sizin nefsleriniz, kendi nefsleriniz
-
30-Rûm 28
lekum : sizin
-
30-Rûm 28
eymânu-kum : sağ el, elleriniz
-
30-Rûm 28
rezaknâ-kum : size rızık verdik, rızıklandırdık
-
30-Rûm 28
hîfeti-kum : sizin korkmanız, çekinmeniz
-
30-Rûm 28
enfuse-kum : sizin kendiniz, birbiriniz
-
30-Rûm 31
vettekûhu (ve ittekû-hu) : ve ona Allah'a karşı takva sahibi olun
-
30-Rûm 31
ve lâ tekûnû : ve olmayın
-
30-Rûm 32
ferrakû : fırkalara ayrıldılar
-
30-Rûm 32
kullu : bütün, hepsi
-
30-Rûm 33
ferîkun : bir grup, bir fırka
-
30-Rûm 33
yuşrikûne : şirk koşarlar
-
30-Rûm 35
yuşrikûne : şirk koşuyorlar
-
30-Rûm 38
el kurbâ : yakınlık, yakın olan, akraba
-
30-Rûm 40
halaka-kum : sizi yarattı
-
30-Rûm 40
rezeka-kum : size rızık verdi
-
30-Rûm 40
yumîtu-kum : sizi öldürür
-
30-Rûm 40
yuhyî-kum : sizi diriltir
-
30-Rûm 40
min şurekâi-kum : sizin ortaklarınızdan
-
30-Rûm 40
min zâlikum : bundan
-
30-Rûm 40
yuşrikûne : ortak koşuyorlar
-
30-Rûm 42
kul : de
-
30-Rûm 44
kufru-hu : onun küfrü, inkârı
-
30-Rûm 46
ve li yuzîka-kum : ve size tattırması için
-
30-Rûm 46
el fulku : gemiler
-
30-Rûm 46
ve lealle-kum : ve böylece siz, umulur ki siz
-
30-Rûm 46
teşkurûne : şükredersiniz
-
30-Rûm 50
kulli şey'in : herşey
-
30-Rûm 54
halaka-kum : sizi yarattı
-
30-Rûm 54
kuvveten : kuvvet, güç
-
30-Rûm 54
kuvvetin : kuvvet, güç
-
30-Rûm 54
yahluku : yaratır
-
30-Rûm 55
tekûmu : olur, gerçekleşir
-
30-Rûm 55
yu'fekûne : döndürülüyorlar
-
30-Rûm 56
kul : ve dedi
-
30-Rûm 56
ve lâkinne-kum : ve lâkin siz, fakat siz
-
30-Rûm 56
kuntum : siz oldunuz
-
30-Rûm 58
el kur'âni : Kur'ân
-
30-Rûm 58
min kulli meselin : bütün meselelerden
-
30-Rûm 58
yekûle : derler
-
30-Rûm 59
kulûbi : kalpler
-
30-Rûm 60
hakkun : haktır
-
31-Lokman 10
bi-kum : sizin için
-
31-Lokman 10
kulli : her, hepsi
-
31-Lokman 10
kulli : her, hepsi
-
31-Lokman 11
halku allâhi : Allah'ın yaratması
-
31-Lokman 12
en uşkur : şükretsin
-
31-Lokman 12
yeşkur : şükreder
-
31-Lokman 12
yeşkuru : şükreder
-
31-Lokman 14
enişkurlî (en uşkur lî ) : bana şükretmen
-
31-Lokman 15
merciu-kum : sizin rücunuz, dönüşünüz
-
31-Lokman 15
unebbiu-kum : size haber vereceğim
-
31-Lokman 15
kuntum : oldunuz
-
31-Lokman 16
teku : olur
-
31-Lokman 16
tekun : olur
-
31-Lokman 18
kulle : hepsini, her
-
31-Lokman 20
lekum : sizin için, size
-
31-Lokman 20
aleykum : sizin üzerinize, size
-
31-Lokman 23
kufru-hu : onun küfrü
-
31-Lokman 25
yekûlunnellâhu : 'Allah' derler
-
31-Lokman 25
kuli : de, söyle
-
31-Lokman 28
mâ halku-kum : sizin yaratılmanız değil
-
31-Lokman 28
ve lâ ba'su-kum : ve sizin diriltilmeniz değil
-
31-Lokman 29
kullun : hepsi
-
31-Lokman 30
el hakku : hak
-
31-Lokman 31
yuriye-kum : size gösterir
-
31-Lokman 31
li kulli : hepsi için
-
31-Lokman 31
şekûrin : çok şükreden
-
31-Lokman 32
kullu : her, hepsi
-
31-Lokman 33
ittekû : sakının, takva sahibi olun
-
31-Lokman 33
rabbe-kum : sizin Rabbiniz
-
31-Lokman 33
hakkun : hak
-
31-Lokman 33
lâ tegurrenne-kum : sakın sizi aldatmasın
-
31-Lokman 33
ve lâ yagurrenne-kum : ve sakın sizi aldatmasın
-
32-Secde 3
yekûlû : derler, diyorlar
-
32-Secde 3
el hakku : haktır
-
32-Secde 4
mâ lekum : sizin için yok
-
32-Secde 7
kule şey'in : herşey
-
32-Secde 9
lekum : sizin için
-
32-Secde 9
mâ teşkurûne : şükrediyorsunuz
-
32-Secde 11
kul : de
-
32-Secde 11
yeteveffâ-kum : sizi vefat ettirecek
-
32-Secde 11
meleku : melek
-
32-Secde 11
bi-kum : size, sizin için
-
32-Secde 11
ilâ rabbikum : Rabbinize
-
32-Secde 13
kulle : hepsi, her
-
32-Secde 14
zûkû : tadın
-
32-Secde 14
yevmi-kum : sizin gününüz
-
32-Secde 14
nesînâ-kum : sizi unuttuk
-
32-Secde 14
ve zûkû : ve tadın
-
32-Secde 14
kuntum : oldunuz
-
32-Secde 16
yunfikûne : infâk ederler
-
32-Secde 17
min kurreti a'yunin : göz aydınlığından (sevindirici şeylerden)
-
32-Secde 20
fesekû : fasıklık yaptılar
-
32-Secde 20
kulle mâ : her defa
-
32-Secde 20
zûkû : tadın
-
32-Secde 20
kuntum : siz oldunuz
-
32-Secde 23
lâ tekun : sen olma
-
32-Secde 26
min el kurûni : nesillerden
-
32-Secde 27
nesûku : sevkediyoruz
-
32-Secde 27
te'kulu : siz yersiniz
-
32-Secde 28
ve yekûlûne : ve derler
-
32-Secde 28
in kuntum : eğer siz iseniz
-
32-Secde 29
kul : de
-
33-Ahzâb 4
ezvâce-kum : sizin zevceleriniz, eşleriniz
-
33-Ahzâb 4
ummehâti-kum : sizin anneleriniz
-
33-Ahzâb 4
ed'ıyâe-kum : sizin evlâtlıklarınız
-
33-Ahzâb 4
ebnâe-kum : sizin oğullarınız
-
33-Ahzâb 4
zâlikum : işte bu, bu
-
33-Ahzâb 4
kavlu-kum : sizin sözünüz
-
33-Ahzâb 4
bi efvâhi-kum : sizin ağızlarınızda
-
33-Ahzâb 4
yekûlu : söyler
-
33-Ahzâb 5
ıhvânu-kum : sizin kardeşlerinizdir
-
33-Ahzâb 5
ve mevâlî-kum : ve sizin dostlarınız
-
33-Ahzâb 5
aleykum : sizin üzerinize
-
33-Ahzâb 5
kulûbu-kum : sizin kalpleriniz
-
33-Ahzâb 6
ilâ evliyâi-kum : sizin dostlarınıza
-
33-Ahzâb 9
uzkurû : hatırlayın
-
33-Ahzâb 9
aleykum : sizin üzerinize
-
33-Ahzâb 9
iz câet-kum : size gelmişti
-
33-Ahzâb 10
iz câû-kum : size gelmişlerdi
-
33-Ahzâb 10
min fevkı-kum : sizin üzerinizden, yukarıdan
-
33-Ahzâb 10
min-kum : sizden
-
33-Ahzâb 10
el kulûbu : kalpler
-
33-Ahzâb 12
ve iz yekûlu : ve söylüyorlardı, diyorlardı.
-
33-Ahzâb 12
el munâfikûne : münafıklar
-
33-Ahzâb 12
kulûbi-him : onların kalpleri
-
33-Ahzâb 13
lekum : sizin için
-
33-Ahzâb 13
ferîkun : bir grup, bir topluluk
-
33-Ahzâb 13
yekûlûne : derler, diyorlar
-
33-Ahzâb 16
kul : de
-
33-Ahzâb 16
len yenfea-kum : size asla fayda vermez
-
33-Ahzâb 17
kul : de
-
33-Ahzâb 17
ya'sımu-kum : sizi koruyacak
-
33-Ahzâb 17
bikum : sizin için
-
33-Ahzâb 17
bikum : sizin için, size
-
33-Ahzâb 18
min-kum : sizden
-
33-Ahzâb 19
aleykum : size, sizin üzerinize
-
33-Ahzâb 19
selekû-kum : sizi incittiler
-
33-Ahzâb 20
an enbâi-kum : sizin haberlerinizden (sizin haberlerinizi)
-
33-Ahzâb 20
fî-kum : sizin içinizde
-
33-Ahzâb 21
lekum : sizin için
-
33-Ahzâb 23
sadakû : sadık kaldılar
-
33-Ahzâb 26
kulûbi-hum : onların kalpleri
-
33-Ahzâb 27
ve evrese-kum : ve sizi varis (mirasçı) kıldı
-
33-Ahzâb 27
alâ kulli şey'in : herşeye
-
33-Ahzâb 28
kul : de, söyle
-
33-Ahzâb 28
in kuntunne : eğer siz iseniz
-
33-Ahzâb 28
umetti'kunne : sizi metalandırayım (mehirlerinizi vereyim)
-
33-Ahzâb 28
ve userrihkunne : ve sizi bırakayım (boşayayım)
-
33-Ahzâb 29
kuntunne : siz
-
33-Ahzâb 29
min kunne : sizden, sizin içinizden
-
33-Ahzâb 30
min kunne : sizden, sizin içinizden
-
33-Ahzâb 31
min kunne : sizden (siz hanımlardan)
-
33-Ahzâb 32
ve kulne : ve söyleyin (bayanlara emir şekli)
-
33-Ahzâb 33
buyûti-kunne : sizin (bayanların) evleriniz
-
33-Ahzâb 33
an-kum : sizden
-
33-Ahzâb 33
ve yutahhire-kum : ve sizi temizliyor
-
33-Ahzâb 34
vezkurne (ve uzkurne) : ve zikredin
-
33-Ahzâb 34
buyûti-kunne : evlerinizin (hanımların)
-
33-Ahzâb 36
en yekûne : olması
-
33-Ahzâb 37
tekûlu : söylüyorsun
-
33-Ahzâb 37
ehakku : daha çok hak sahibi
-
33-Ahzâb 37
lâ yekûne : olmaz
-
33-Ahzâb 40
min ricâli-kum : erkeklerinizden
-
33-Ahzâb 40
kulli şey'in : hepsi, herşey
-
33-Ahzâb 41
uzkurû : zikredin
-
33-Ahzâb 43
aleykum : sizin üzerinize
-
33-Ahzâb 43
li yuhrice-kum : sizi çıkarması için
-
33-Ahzâb 49
mâ lekum : sizin için yoktur
-
33-Ahzâb 50
li keylâ yekûne : olmaması için
-
33-Ahzâb 51
kullu-hunne : onların hepsi
-
33-Ahzâb 51
kulûbi-kum : sizin kalpleriniz
-
33-Ahzâb 52
kulli şey'in : herşey
-
33-Ahzâb 53
lekum : sizin için, size
-
33-Ahzâb 53
zâlikum : işte bu
-
33-Ahzâb 53
min-kum : sizden
-
33-Ahzâb 53
zâlikum : işte bu
-
33-Ahzâb 53
kulûbi-kum : sizin kalpleriniz
-
33-Ahzâb 53
ve kulûbi-hinne : ve onların kalpleri
-
33-Ahzâb 53
lekum : sizin için
-
33-Ahzâb 53
zâlikum : bu
-
33-Ahzâb 54
bi kulli şey'in : herşeyi
-
33-Ahzâb 55
alâ kulli şey'in : herşeye
-
33-Ahzâb 59
kul : de, söyle
-
33-Ahzâb 60
el munâfikûne : münafıklar
-
33-Ahzâb 60
fî kulûbi-him : onların kalplerinde
-
33-Ahzâb 61
ve kuttılû : ve öldürüldüler
-
33-Ahzâb 63
kul : de, söyle
-
33-Ahzâb 63
tekûnu : olur
-
33-Ahzâb 66
yekûlûne : derler, diyecekler
-
33-Ahzâb 67
ve kuberâe-nâ : ve büyüklerimiz
-
33-Ahzâb 69
lâ tekûnû : siz olmayın
-
33-Ahzâb 70
ittekû : takva sahibi olun
-
33-Ahzâb 70
ve kûlû : ve söyleyin
-
33-Ahzâb 71
lekum : sizin için, size
-
33-Ahzâb 71
a'mâle-kum : sizin amelleriniz
-
33-Ahzâb 71
lekum : sizin için, size
-
33-Ahzâb 71
zunûbe-kum : sizin günahlarınız
-
34-Sebe 3
kul : de
-
34-Sebe 3
te'tiyenne-kum : size gelecek (getirecek)
-
34-Sebe 4
ve rızkun : ve rızık
-
34-Sebe 7
nedullu-kum alâ : size delâlet edelim, gösterelim
-
34-Sebe 7
yunebbiu-kum : size haber veriyor
-
34-Sebe 7
kulle : tamamen, hepsi
-
34-Sebe 7
inne-kum : muhakkak siz, siz mutlaka
-
34-Sebe 9
kulli : bütün, hepsi
-
34-Sebe 13
ve kudûrin : ve büyük kazanlar
-
34-Sebe 13
eş şekûru : çok şükredenler
-
34-Sebe 14
te'kulu : yiyor
-
34-Sebe 15
kulû : yeyin
-
34-Sebe 15
rabbi-kum : Rabbinizin
-
34-Sebe 15
veşkurû : ve şükredin
-
34-Sebe 16
ukulin : meyve
-
34-Sebe 18
el kurelletî : beldeler, ülkeler
-
34-Sebe 18
kuren : belde, şehir
-
34-Sebe 19
kulle : hepsi, bütün, tamamı
-
34-Sebe 19
li kulli : hepsi için
-
34-Sebe 19
şekûrin : çok şükreden
-
34-Sebe 21
alâ kulli şey'in : herşeye, herşeyi
-
34-Sebe 22
kul : de, söyle
-
34-Sebe 22
lâ yemlikûne : malik değiller, güçleri yetmez
-
34-Sebe 23
an kulûbi-him : onların kalplerinden
-
34-Sebe 23
rabbu-kum : sizin Rabbiniz
-
34-Sebe 24
kul : de
-
34-Sebe 24
yerzuku-kum : sizi rızıklandırır
-
34-Sebe 24
kulillâhu (kul allâhu) : 'Allah' de
-
34-Sebe 24
iyyâ-kum : siz, size
-
34-Sebe 25
kul : de
-
34-Sebe 26
kul : de
-
34-Sebe 27
kul : de
-
34-Sebe 29
ve yekûlûne : ve diyorlar, derler
-
34-Sebe 29
kuntum : siz oldunuz
-
34-Sebe 30
kul : de
-
34-Sebe 30
lekum : sizin için
-
34-Sebe 31
el kur'âni : Kur'ân
-
34-Sebe 31
mevkûfûne : tevkif edilenler, tutuklananlar
-
34-Sebe 31
yekûlu : der
-
34-Sebe 31
le kun-nâ : biz mutlaka olurduk
-
34-Sebe 32
sadednâ-kum : biz sizi engelledik, mani olduk
-
34-Sebe 32
iz câe-kum : size geldiği zaman
-
34-Sebe 32
kuntum : siz oldunuz, idiniz
-
34-Sebe 36
kul : de
-
34-Sebe 37
emvâlu-kum : sizin mallarınız
-
34-Sebe 37
evlâdu-kum : sizin evlâtlarınız
-
34-Sebe 37
tukarribu-kum : sizi yakınlaştırır, yaklaştırır
-
34-Sebe 39
kul : de
-
34-Sebe 40
yekûlu : diyecek
-
34-Sebe 40
iyyâ-kum : size
-
34-Sebe 42
lâ yemliku : malik olmaz, olamaz, gücü yetmez
-
34-Sebe 42
ba'du-kum : sizin bir kısmınız
-
34-Sebe 42
ve nekûlu : ve deriz
-
34-Sebe 42
zûkû : tadın
-
34-Sebe 42
kuntum : siz oldunuz
-
34-Sebe 43
yasudde-kum : sizi engeller, mani olur
-
34-Sebe 43
âbâu-kum : sizin babalarınız
-
34-Sebe 43
ifkun : yalan, iftira
-
34-Sebe 44
kutubin : kitaplar
-
34-Sebe 46
kul : de, söyle
-
34-Sebe 46
eızu-kum : size vaazediyorum, öğüt veriyorum
-
34-Sebe 46
tekûmû : kalkın
-
34-Sebe 46
bi sâhıbi-kum : sizin sahibiniz, arkadaşınız
-
34-Sebe 46
lekum : sizin için
-
34-Sebe 47
kul : de, söyle
-
34-Sebe 47
mâ seeltu-kum : sizden istemedim
-
34-Sebe 47
lekum : sizin
-
34-Sebe 47
alâ kulli şey'in : herşeye
-
34-Sebe 48
kul : de
-
34-Sebe 49
kul : de
-
34-Sebe 49
el hakku : hak
-
34-Sebe 50
kul : de
-
35-Fâtır 1
kulli : her
-
35-Fâtır 3
uzkurû : zikredin, anın
-
35-Fâtır 3
aleykum : sizin üzerinize
-
35-Fâtır 3
yerzuku-kum : sizi rızıklandırır
-
35-Fâtır 3
tû'fekûne : döndürülüyorsunuz
-
35-Fâtır 4
kuzzibet : yalanlandı
-
35-Fâtır 5
hakkun : hak
-
35-Fâtır 5
lâ tegurrenne-kum : sakın sizi aldatmasın
-
35-Fâtır 5
ve lâ yegurrenne-kum : ve sakın sizi aldatmasın
-
35-Fâtır 6
lekum : sizin için
-
35-Fâtır 6
yekûnû : olur
-
35-Fâtır 10
yemkurûne : hile yaparlar, tuzak kurarlar
-
35-Fâtır 11
halaka-kum : sizi yarattı
-
35-Fâtır 11
ceale-kum : sizi kıldı
-
35-Fâtır 12
ve min kullin : ve hepsinden
-
35-Fâtır 12
te'kulûne : yersiniz
-
35-Fâtır 12
ve lealle-kum : ve umulur ki siz
-
35-Fâtır 12
teşkurûne : şükredersiniz
-
35-Fâtır 13
kullun : hepsi, bütün
-
35-Fâtır 13
zâlikum : şte bu
-
35-Fâtır 13
rabbu-kum : sizin Rabbiniz
-
35-Fâtır 13
el mulku : mülk
-
35-Fâtır 13
mâ yemlikûne : sahip olamazlar, malik olamazlar
-
35-Fâtır 14
duâe-kum : sizin dualarınız
-
35-Fâtır 14
lekum : size
-
35-Fâtır 14
bi şirki-kum : sizin şirkiniz, şirk koşmanız
-
35-Fâtır 16
yuzhib-kum : sizi giderir
-
35-Fâtır 18
zâ kurbâ : onun akrabası, yakını
-
35-Fâtır 22
fî el kubûri : kabirlerde
-
35-Fâtır 29
ve enfekû : ve infâk ettiler
-
35-Fâtır 30
şekûrun : şükredilen
-
35-Fâtır 31
el hakku : haktır
-
35-Fâtır 32
sâbikun : hayırlarda yarışanlar, öne geçenler
-
35-Fâtır 34
şekûrun : şekûr, şükrü kabul edendir, şükredilen
-
35-Fâtır 36
kulle : hepsi, bütün
-
35-Fâtır 37
kun-nâ na'melu : biz yapmış olduk
-
35-Fâtır 37
ve lem nuammir-kum : ve size ömür vermedik
-
35-Fâtır 37
ve câe-kum : ve size geldi
-
35-Fâtır 37
fe zûkû : o zaman tadın
-
35-Fâtır 39
ceale-kum : sizi kıldı
-
35-Fâtır 39
kufru-hu : onun küfrü
-
35-Fâtır 39
kufru-hum : onların küfrü
-
35-Fâtır 39
kufru-hum : onların küfürleri
-
35-Fâtır 40
kul : de, söyle
-
35-Fâtır 40
şurekâe-kum : sizin ortaklarınız
-
35-Fâtır 40
halakû : halkettiler, yarattılar
-
35-Fâtır 40
şirkun : şirk, ortaklık
-
35-Fâtır 41
yumsiku : tutar
-
35-Fâtır 42
le yekûnunne : mutlaka olurlar
-
35-Fâtır 43
ve lâ yahîku : ve isabet etmez, ulaşmaz
-
35-Fâtır 44
kuvveten : kuvvet, güç
-
36-Yâsin 2
el kur'âni : Kur'ân'a
-
36-Yâsin 12
ve kulle şey'in : ve herşey, hepsi
-
36-Yâsin 14
ileykum : size
-
36-Yâsin 16
ileykum : size
-
36-Yâsin 18
bi kum : sizinle
-
36-Yâsin 18
nercume- enne-kum \n(receme) : biz sizi mutlaka taşlarız \n: (taşladı)
-
36-Yâsin 18
yemesse- enne-kum \n(messe) : size mutlaka dokunacak \n: (dokundu)
-
36-Yâsin 19
tâiri-kum : sizin uğursuzluğunuz
-
36-Yâsin 19
mea-kum : sizinle beraber
-
36-Yâsin 21
lâ yes'elu-kum : sizden istemiyor
-
36-Yâsin 25
bi rabbi-kum : sizin Rabbinize
-
36-Yâsin 28
ve mâ kunnâ : ve biz olmadık
-
36-Yâsin 31
min el kurûni : aynı asrın insanlarından, nesillerden
-
36-Yâsin 32
kullun : hepsi
-
36-Yâsin 33
ye'kulûne : yerler
-
36-Yâsin 35
li ye'kulû : yesinler
-
36-Yâsin 35
lâ yeşkurûne : şükretmiyorlar, şükretmezler
-
36-Yâsin 36
kulle-hâ : onun hepsi
-
36-Yâsin 40
sâbikun : öne geçen
-
36-Yâsin 40
ve kullun : ve hepsi
-
36-Yâsin 45
ittekû : sakının, takva sahibi olun
-
36-Yâsin 45
mâ beyne eydî-kum : elleriniz arasındaki, önünüzdeki şeyler
-
36-Yâsin 45
ve mâ halfe-kum : ve arkanızdaki şeyler
-
36-Yâsin 45
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
36-Yâsin 47
enfikû : infâk edin, verin
-
36-Yâsin 47
rezaka-kum allâhu : Allah'ın sizi rızıklandırdığı
-
36-Yâsin 48
ve yekûlûne : ve derler
-
36-Yâsin 48
in kuntum : eğer siz iseniz
-
36-Yâsin 54
kuntum : siz oldunuz
-
36-Yâsin 60
ileykum : size
-
36-Yâsin 60
lekum : sizin için, size
-
36-Yâsin 62
min-kum : sizden
-
36-Yâsin 62
lem tekûnû : olmuyorsunuz, olmazsınız
-
36-Yâsin 63
kuntum : siz oldunuz
-
36-Yâsin 64
kuntum : siz oldunuz
-
36-Yâsin 66
festebekû (fe istebekû) : böylece, o zaman koştular, koşuştular
-
36-Yâsin 69
ve kur'ânun : ve Kur'ân
-
36-Yâsin 71
mâlikûne : malik olanlar
-
36-Yâsin 72
rakûbu-hum : onların binekleri
-
36-Yâsin 72
ye'kulûne : yerler
-
36-Yâsin 73
lâ yeşkurûne : şükretmiyorlar, şükretmezler
-
36-Yâsin 79
kul : de, söyle
-
36-Yâsin 79
bi kulli : hepsi, bütün
-
36-Yâsin 80
lekum : size, sizin için
-
36-Yâsin 81
el hallâku : yaratan, yaratıcı
-
36-Yâsin 82
en yekûle : söylemek, demek
-
36-Yâsin 82
kun : ol
-
36-Yâsin 82
yekûnu : olur
-
36-Yâsin 83
melekûtu : melekût, mülk ve hükümranlık
-
36-Yâsin 83
kulli şey'in : herşey
-
37-Sâffât 4
ilâhe-kum : sizin ilâhınız
-
37-Sâffât 7
min kulli : hepsinden
-
37-Sâffât 8
min kulli : hepsinden
-
37-Sâffât 13
lâ yezkurûne : tezekkür etmezler
-
37-Sâffât 16
ve kunnâ : ve biz olduk
-
37-Sâffât 18
kul : de
-
37-Sâffât 21
kuntum : siz oldunuz
-
37-Sâffât 25
mâ lekum : size ne oldu
-
37-Sâffât 28
inne-kum : muhakkak siz, gerçekten siz
-
37-Sâffât 28
kuntum : siz oldunuz
-
37-Sâffât 29
lem tekûnû : siz olmadınız
-
37-Sâffât 30
aleykum : sizin üzerinizde
-
37-Sâffât 30
kuntum : siz oldunuz
-
37-Sâffât 31
zâıkûne : tadacak olanlar
-
37-Sâffât 32
agveynâ-kum : sizi biz azdırdık
-
37-Sâffât 32
kun-nâ : biz olduk
-
37-Sâffât 33
muşterikûne : müşterek, ortak olanlar
-
37-Sâffât 36
ve yekûlûne : ve söylerler, derler
-
37-Sâffât 36
târikû : terkeden kimseler
-
37-Sâffât 38
Inne-kum : muhakkak siz
-
37-Sâffât 38
zâikû : tadacak olanlar
-
37-Sâffât 39
kuntum : siz oldunuz
-
37-Sâffât 41
rizkun : bir rızık
-
37-Sâffât 52
yekûlu : der, söyler
-
37-Sâffât 53
ve kunnâ : ve biz olduk
-
37-Sâffât 57
kuntu : ben oldum
-
37-Sâffât 62
ez zakkûmi : zakkum
-
37-Sâffât 87
zannu-kum : sizin zannınız
-
37-Sâffât 91
lâ te'kulûne : yemek yemiyorsunuz
-
37-Sâffât 92
mâ lekum : size ne oluyor, siz niçin, yoksa siz
-
37-Sâffât 92
lâ tentıkûne : konuşmuyorsunuz
-
37-Sâffât 96
halaka-kum : sizi yarattı
-
37-Sâffât 97
elkû-hu : onu atın
-
37-Sâffât 124
lâ tettekûne : takva sahibi olmayacaksınız
-
37-Sâffât 126
rabbe-kum : sizin Rabbiniz
-
37-Sâffât 126
âbâi-kum : sizin babalarınız, atalarınız
-
37-Sâffât 137
ve inne-kum : ve muhakkak siz
-
37-Sâffât 151
yekûlûne : derler
-
37-Sâffât 154
lekum : size
-
37-Sâffât 154
tahkumûne : hüküm veriyorsunuz
-
37-Sâffât 156
lekum : sizin, sizin var
-
37-Sâffât 157
bi kitâbi-kum : (sizin) kitabınızı
-
37-Sâffât 157
in kuntum : eğer siz iseniz
-
37-Sâffât 161
inne-kum : muhakkak ki siz
-
37-Sâffât 167
yekûlûne : derler, diyorlar
-
37-Sâffât 169
kunnâ : biz olduk, olurduk
-
38-Sâd 1
el kur'âni : Kur'ân
-
38-Sâd 6
âliheti-kum : ilâhlarınız
-
38-Sâd 7
ihtilâkun : yalan, iftira, uydurma
-
38-Sâd 8
lemmâ yezûkû : henüz tatmadılar
-
38-Sâd 10
mulku : mülk, idare
-
38-Sâd 10
li yertekû : yükselsinler
-
38-Sâd 14
in kullun illâ : hepsi sadece
-
38-Sâd 17
yekûlûne : söylüyorlar
-
38-Sâd 17
vezkur (ve uzkur) : ve zikret
-
38-Sâd 19
kullun : hepsi
-
38-Sâd 22
fahkum (fe uhkum) : artık hükmet
-
38-Sâd 26
uhkum : hükmet
-
38-Sâd 29
mubârekun : mübarek
-
38-Sâd 34
kursiyyi-hi : onun tahtı, kürsüsü
-
38-Sâd 37
kulle : her, hepsi
-
38-Sâd 41
vezkur (ve uzkur) : zikret, hatırla
-
38-Sâd 42
urkud : vur
-
38-Sâd 45
vezkur (ve uzkur) : zikret, hatırla
-
38-Sâd 45
ve ya'kûbe : ve Yâkub
-
38-Sâd 48
vezkur (ve uzkur) : ve zikret, hatırla
-
38-Sâd 48
ve kullun : ve her, hepsi
-
38-Sâd 54
rızku-nâ : bizim rızkımız
-
38-Sâd 57
el yezûkû-hu : onu tatsınlar
-
38-Sâd 57
ve gassâkun : ve irin
-
38-Sâd 59
mea-kum : sizinle beraber
-
38-Sâd 60
bi-kum : size
-
38-Sâd 62
kunnâ : biz olduk
-
38-Sâd 64
hakkun : haktır, gerçektir
-
38-Sâd 65
kul : de
-
38-Sâd 67
kul : de
-
38-Sâd 71
hâlikun : yaratan
-
38-Sâd 73
kullu-hum : onların hepsi
-
38-Sâd 75
kunte : sen oldun
-
38-Sâd 84
el hakku : hak, gerçek, doğru
-
38-Sâd 84
ekûlu : ben söylüyorum
-
38-Sâd 86
kul : de
-
38-Sâd 86
mâ es'elu-kum : sizden istemiyorum
-
39-Zümer 3
yahkumu : hükmeder
-
39-Zümer 4
yahluku : yaratır
-
39-Zümer 5
kullun : hepsi
-
39-Zümer 6
halaka-kum : sizi yarattı
-
39-Zümer 6
lekum : sizin için
-
39-Zümer 6
yahluku-kum : sizi yaratır
-
39-Zümer 6
ummehâti-kum : sizin anneleriniz
-
39-Zümer 6
zâlikum : işte bu
-
39-Zümer 6
rabbu-kum : sizin Rabbiniz
-
39-Zümer 6
el mulku : mülk, idare
-
39-Zümer 7
an-kum : sizden
-
39-Zümer 7
el kufre : küfür, inkâr
-
39-Zümer 7
teşkurû : şükredersiniz
-
39-Zümer 7
lekum : sizin için
-
39-Zümer 7
ilâ rabbi-kum : sizin Rabbinize
-
39-Zümer 7
merciu-kum : sizin merciiniz, dönüş yeriniz
-
39-Zümer 7
yunebbiu-kum : size haber verir
-
39-Zümer 7
kuntum : siz oldunuz
-
39-Zümer 8
kul : de, söyle
-
39-Zümer 8
bi kufri-ke : küfrünle, inkârınla
-
39-Zümer 9
kul : de, söyle
-
39-Zümer 10
kul : de, söyle
-
39-Zümer 10
ittekû : takva sahibi olun
-
39-Zümer 10
rabbe-kum : sizin Rabbiniz
-
39-Zümer 11
kul : de, söyle
-
39-Zümer 12
en ekûne : benim olmam
-
39-Zümer 13
kul : de, söyle
-
39-Zümer 14
kulillâhe (kuli allâhe) : de ki Allah
-
39-Zümer 15
kul : de, söyle
-
39-Zümer 16
ittekû-ni : bana karşı takva sahibi olun
-
39-Zümer 22
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
39-Zümer 23
ve kulûbu-hum : ve onların kalpleri
-
39-Zümer 24
zûkû : tadın
-
39-Zümer 24
kuntum : siz oldunuz
-
39-Zümer 27
el kur'âni : Kur'ân
-
39-Zümer 27
kulli : her, bütün, hepsi
-
39-Zümer 28
kur'ânen : Kur'ân
-
39-Zümer 28
yettekûne : takva sahibi olurlar
-
39-Zümer 31
inne-kum : muhakkak ki siz
-
39-Zümer 31
rabbi-kum : sizin Rabbiniz
-
39-Zümer 33
el muttekûne : muttakiler, takva sahipleri
-
39-Zümer 38
yekûlunne : derler
-
39-Zümer 38
kul : de, söyle
-
39-Zümer 38
kul : de, söyle
-
39-Zümer 39
kul : de, söyle
-
39-Zümer 39
mekâneti-kum : bulunduğunuz mekân
-
39-Zümer 42
yumsiku : tutar
-
39-Zümer 43
kul : de, söyle
-
39-Zümer 43
lâ yemlikûne : malik olmazlar, güçleri yetmez
-
39-Zümer 44
kul : de, söyle
-
39-Zümer 44
mulku : mülk, hükümranlık
-
39-Zümer 45
kulûbu : kalpler
-
39-Zümer 46
kul : de, söyle
-
39-Zümer 46
tahkumu : hükmedersin
-
39-Zümer 47
lem yekûnû yahtesibûne : hesap etmiyorlar, hesap etmediler hesaba katmıyorlar, hesaba katmadılar
-
39-Zümer 53
kul : de, söyle
-
39-Zümer 54
ilâ rabbi-kum : (sizin) Rabbinize
-
39-Zümer 54
en ye'tiye-kum : size gelmesi
-
39-Zümer 55
ileykum : size
-
39-Zümer 55
rabbi-kum : (sizin) Rabbiniz
-
39-Zümer 55
en ye'tiye-kum : size gelmesi
-
39-Zümer 56
en tekûle : demesi
-
39-Zümer 56
ve in kuntu : ve ben olmuştum
-
39-Zümer 57
tekûle : der, söyler
-
39-Zümer 57
le kuntu : mutlaka ben olurdum
-
39-Zümer 58
tekûle : der, söyler
-
39-Zümer 58
ekûne : olurum
-
39-Zümer 59
ve kunte : ve sen oldun
-
39-Zümer 62
hâliku : yaratan
-
39-Zümer 62
kulli şey'in : herşey
-
39-Zümer 62
alâ kulli şey'in : herşeye
-
39-Zümer 64
kul : de, söyle
-
39-Zümer 65
tekûnenne : sen mutlaka olursun
-
39-Zümer 66
ve kun : ve ol
-
39-Zümer 67
yuşrikûne : şirk koşuyolar
-
39-Zümer 69
ve kudıye : ve hüküm verildi
-
39-Zümer 70
kullu : her, hepsi
-
39-Zümer 71
lem ye'ti-kum : gelmedi
-
39-Zümer 71
min-kum : sizden, sizin içinizden
-
39-Zümer 71
aleykum : size
-
39-Zümer 71
rabbi-kum : sizin Rabbiniz
-
39-Zümer 71
ve yunzirûne-kum : ve sizi uyarırlar
-
39-Zümer 71
yevmi-kum : sizin gününüz
-
39-Zümer 73
aleykum : sizin üzerinize, size
-
39-Zümer 75
ve kudıye : ve hüküm verildi, hükmedildi
-
4-Nisâ 1
ittekû : takva sahibi olun
-
4-Nisâ 1
rabbe-kum(u) : Rabbinize karşı
-
4-Nisâ 1
halaka-kum : sizi yarattı
-
4-Nisâ 1
ve ittekû : takva sahibi olun
-
4-Nisâ 1
aleykum : sizin üzerinize
-
4-Nisâ 2
ve lâ te'kulû : ve yemeyin
-
4-Nisâ 2
ilâ emvâli-kum : kendi mallarınıza, sizin mallarınıza
-
4-Nisâ 3
lekum : sizin
-
4-Nisâ 3
eymânu-kum : (sizin) elinizin altındaki
-
4-Nisâ 4
lekum : sizin için, size
-
4-Nisâ 4
kulû-hu : onu yeyin
-
4-Nisâ 5
emvâle-kum(u) : sizin mallarınızı
-
4-Nisâ 5
lekum : sizin için, size, sizi
-
4-Nisâ 5
ve urzukû-hum : onları rızıklandırın
-
4-Nisâ 5
ve kûlû : ve söyleyin, deyin
-
4-Nisâ 6
ve lâ te'kulû-hâ : ve onu yemeyin
-
4-Nisâ 6
felye'kul (fe li ye'kul) : o taktirde yesin
-
4-Nisâ 8
el kurbâ : yakınlık, akrabalar
-
4-Nisâ 8
fe urzukû-hum : o taktirde onları rızıklandırın
-
4-Nisâ 8
ve kûlû : ve deyin, söyleyin
-
4-Nisâ 9
lev terakû : eğer bırakmış olsalardı
-
4-Nisâ 9
felyettekû (fe li yettekû ) : artık Allah'a karşı takva sahibi olsunlar
-
4-Nisâ 9
velyekûlû (ve li yekûlû ) : ve söylesinler
-
4-Nisâ 10
ye'kulûne : yerler
-
4-Nisâ 10
ye'kulûne : yerler
-
4-Nisâ 11
yûsîkum(u) : size vasiyet eder, farz kılar
-
4-Nisâ 11
fî evlâdi-kum : (sizin evlâdınız) evlâtlarınız hakkında
-
4-Nisâ 11
kunne : onlar (kadınlar) ... oldu
-
4-Nisâ 11
li kulli vâhidin : her biri için
-
4-Nisâ 11
lem yekun : olmamış, olmaz (yoksa)
-
4-Nisâ 11
âbâu-kum : babalarınız
-
4-Nisâ 11
ve ebnâu-kum : ve oğullarınız
-
4-Nisâ 11
lekum : iszin için, size
-
4-Nisâ 12
ve lekum : ve sizin
-
4-Nisâ 12
ezvâcu-kum : sizin eşleriniz
-
4-Nisâ 12
lem yekun : olmadı (yok)
-
4-Nisâ 12
fe lekum : o zaman sizindir
-
4-Nisâ 12
lem yekun : olmadı (yok)
-
4-Nisâ 12
lekum : sizin
-
4-Nisâ 12
lekum : sizin
-
4-Nisâ 12
li kulli vâhidin : her biri için
-
4-Nisâ 15
min nisâi-kum : sizin kadınlarınızdan
-
4-Nisâ 15
min-kum : sizden, kendinizden
-
4-Nisâ 15
fe emsikû-hunne : artık onları tutun
-
4-Nisâ 16
min-kum : sizden, içinizden
-
4-Nisâ 18
kuffârun : kâfirler olarak
-
4-Nisâ 19
lekum : size
-
4-Nisâ 21
ba'du-kum ilâ ba'dın : birbirinize, birbirinizle
-
4-Nisâ 21
min-kum : sizden
-
4-Nisâ 22
âbâu-kum : sizin babalarınız
-
4-Nisâ 23
aleykum : sizin üzerinize, size
-
4-Nisâ 23
ummehâtu-kum : anneleriniz
-
4-Nisâ 23
ve benâtu-kum : ve kızlarınız
-
4-Nisâ 23
ve ehavâtu-kum : ve kız kardeşleriniz
-
4-Nisâ 23
ve ammâtu-kum : ve halalarınız
-
4-Nisâ 23
ve halâtu-kum : ve teyzeleriniz
-
4-Nisâ 23
ve ummehâtu-kum : ve anneleriniz
-
4-Nisâ 23
erdâ'ne-kum : sizi emzirdi
-
4-Nisâ 23
ve ehavâtu-kum : ve kız kardeşleriniz
-
4-Nisâ 23
nisâi-kum : kadınlarınız
-
4-Nisâ 23
ve rabâibu-kum : ve üvey kızlarınız
-
4-Nisâ 23
ellâti fî hucûri-kum : sizin hücrelerinizde, odalarınızda, himayenizde olanlar
-
4-Nisâ 23
min nisâi-kum : sizin kadınlarınızdan
-
4-Nisâ 23
lem tekûnû dehaltum : gerdeğe girmediniz (birleşmediniz)
-
4-Nisâ 23
aleykum : size, sizin üzerinize
-
4-Nisâ 23
ebnâi-kum : oğullarınız
-
4-Nisâ 23
min aslâbi-kum : sizin sulbunuzdan, soyunuzdan, neslinizden
-
4-Nisâ 24
eymânu-kum : elinizin altında bulunan (cariyeler)
-
4-Nisâ 24
aleykum : sizin üzerinize, size
-
4-Nisâ 24
lekum : sizin için, size
-
4-Nisâ 24
mâ verâe zâlikum : bunların arkasında, dışında olanlar
-
4-Nisâ 24
bi emvâli-kum : mallarınız ile
-
4-Nisâ 24
aleykum : sizin üzerinize
-
4-Nisâ 25
min-kum : sizden, içinizden
-
4-Nisâ 25
eymânu-kum : elinizin altında olan (cariyeleriniz)
-
4-Nisâ 25
min feteyâti-kum : sizin genç cariyelerinizden
-
4-Nisâ 25
bi îmâni-kum : sizin imânınızı
-
4-Nisâ 25
ba'du-kum : sizin bazınız, bir kısmınız
-
4-Nisâ 25
min-kum : sizden, içinizden
-
4-Nisâ 25
lekum : sizin için
-
4-Nisâ 26
lekum : sizin için, size
-
4-Nisâ 26
ve yehdîye-kum : ve sizi hidayet etmek, ulaştırmak
-
4-Nisâ 26
min kabli-kum : sizden önceki
-
4-Nisâ 26
ve yetûbe aleykum : ve sizin tövbenizi kabul eder
-
4-Nisâ 27
en yetûbe aleykum : sizin tövbenizi kabul etmek
-
4-Nisâ 28
an-kum : sizden
-
4-Nisâ 29
lâ te'kulû : yemeyin
-
4-Nisâ 29
emvâle-kum : mallarınızı
-
4-Nisâ 29
beyne-kum : kendi aranızda
-
4-Nisâ 29
en tekûne : sizin ... olmanız
-
4-Nisâ 29
min-kum : sizden, birbirinizden
-
4-Nisâ 29
enfuse-kum : nefslerinizi, kendi kendinizi, birbirinizi
-
4-Nisâ 29
bi-kum : size, size karşı
-
4-Nisâ 31
an-kum : sizden
-
4-Nisâ 31
seyyiâti-kum : sizin günahlarınız
-
4-Nisâ 31
ve nudhıl-kum : ve sizi dahil ederiz, koyarız
-
4-Nisâ 32
ba'da-kum : bazınızı, bir kısmınızı
-
4-Nisâ 32
bi kulli : her biri, hepsi
-
4-Nisâ 33
ve li kullin : ve hepsi için, hepsini, herkesi
-
4-Nisâ 33
eymânu-kum : sizin yeminleriniz
-
4-Nisâ 33
alâ kulli şey'in : her şeye
-
4-Nisâ 34
enfekû : verdiler, harcadılar
-
4-Nisâ 34
in ata'ne-kum : eğer size itaat ederlerse
-
4-Nisâ 36
ve lâ tuşrikû : ve ortak koşmayın
-
4-Nisâ 36
bi zî el kurbâ : yakınlık sahibi olana, akrabaya
-
4-Nisâ 36
el kurbâ : yakın, yakınlık
-
4-Nisâ 36
eymânu-kum : ellerinizin altında
-
4-Nisâ 38
yunfıkûne : infak ederler, verirler, harcarlar
-
4-Nisâ 38
yekun : olur
-
4-Nisâ 39
ve enfekû : ve infak ettiler (Allah için) harcadılar
-
4-Nisâ 40
teku : olur
-
4-Nisâ 41
min kulli : hepsinden, her birinden
-
4-Nisâ 43
tekûlûne : söylüyorsunuz
-
4-Nisâ 43
kuntum : siz oldunuz
-
4-Nisâ 43
min-kum : sizden
-
4-Nisâ 43
bi vucûhi-kum : yüzlerinize
-
4-Nisâ 43
ve eydî-kum : ve elleriniz
-
4-Nisâ 45
bi a'dâi-kum : sizin düşmanlarınızı
-
4-Nisâ 46
ve yekûlûne : ve diyorlar
-
4-Nisâ 46
bi kufri-him : küfürleri sebebiyle
-
4-Nisâ 47
mea-kum : sizinle beraber, yanınızda
-
4-Nisâ 49
yuzekkûne : tezkiye ederler, temize çıkarırlar
-
4-Nisâ 51
ve yekûlûne : ve diyorlar
-
4-Nisâ 56
kullemâ : her defasında
-
4-Nisâ 56
li yezûkû : tatmaları için
-
4-Nisâ 58
ye'muru-kum : size emrediyor
-
4-Nisâ 58
en tahkumû : hükmetmeniz
-
4-Nisâ 58
yeızu-kum : size vaaz ediyor, öğüt veriyor
-
4-Nisâ 59
min-kum : sizden
-
4-Nisâ 59
in kuntum : eğer siz ... iseniz
-
4-Nisâ 63
fî kulûbi-him : onların kalplerinde var olan
-
4-Nisâ 63
ve kul : ve de, söyle
-
4-Nisâ 66
enfuse-kum : kendi nefslerinizi, kendinizi, birbirinizi
-
4-Nisâ 66
diyâri-kum : sizin (kendi) yurtlarınız, yurtlarınız
-
4-Nisâ 71
hızra-kum : silahlarınız (muhimmatınız, techizatınız)
-
4-Nisâ 72
min-kum : sizden bir kısmı, bazıları
-
4-Nisâ 72
esâbet-kum : size isabet etti
-
4-Nisâ 72
lem ekun : ben olmadım
-
4-Nisâ 73
esâbe-kum : size isabet etti
-
4-Nisâ 73
le yekûlenne : mutlaka der
-
4-Nisâ 73
en lem tekun : olmadı, olmamış
-
4-Nisâ 73
beyne-kum : sizinle arasında, sizin aranızda
-
4-Nisâ 73
kuntu : oldum
-
4-Nisâ 75
lekum : siz, size
-
4-Nisâ 75
yekûlûne : diyorlar
-
4-Nisâ 77
kuffû : çekin, zarar vermekten vazgeçin
-
4-Nisâ 77
eydiye-kum : sizin elleriniz, ellerinizi
-
4-Nisâ 77
kutibe : yazıldı, farz kılındı
-
4-Nisâ 77
ferîkun : bir fırka, bir kısım
-
4-Nisâ 77
kul : de, söyle
-
4-Nisâ 78
tekûnû : olursunuz
-
4-Nisâ 78
yudrik-kum : size yetişir, erişir
-
4-Nisâ 78
kuntum : siz oldunuz
-
4-Nisâ 78
yekûlû : derler
-
4-Nisâ 78
yekûlû : derler
-
4-Nisâ 78
kul : de, söyle
-
4-Nisâ 78
kullun : hepsi
-
4-Nisâ 81
ve yekûlûne : ve diyorlar
-
4-Nisâ 81
tekûlu : sen söylüyorsun, söylersin
-
4-Nisâ 82
el kur'âne : Kur'ân
-
4-Nisâ 83
aleykum : sizin üzerinize
-
4-Nisâ 84
yekuffe : çeker (kuvveti, gücü, şiddeti)
-
4-Nisâ 85
yekun : olur
-
4-Nisâ 85
yekun : olur
-
4-Nisâ 85
kulli şey'in : her şey
-
4-Nisâ 86
kulli şey'in : her şey
-
4-Nisâ 87
le yecmeanne-kum : sizi mutlaka toplayacak
-
4-Nisâ 87
asdeku : daha sadık, daha doğru
-
4-Nisâ 88
lekum : size
-
4-Nisâ 89
tekûnûne : siz olursunuz
-
4-Nisâ 90
beyne-kum : sizin aranızda
-
4-Nisâ 90
mîsâkun : misak, kesin söz, andlaşma
-
4-Nisâ 90
câû-kum : size geldiler
-
4-Nisâ 90
yukâtilû-kum : sizinle savaşırlar
-
4-Nisâ 90
aleykum : sizin üzerinize
-
4-Nisâ 90
kâtelû-kum : sizi öldürdüler
-
4-Nisâ 90
ı'tezelû-kum : sizden uzak durdular
-
4-Nisâ 90
lem yukâtilû-kum : sizinle savaşmadılar
-
4-Nisâ 90
ileykum : size
-
4-Nisâ 90
lekum : sizin için, size
-
4-Nisâ 91
ye'menû-kum : sizden emin olmayı
-
4-Nisâ 91
kullemâ : her zaman, her defa
-
4-Nisâ 91
ya'tezilû-kum : sizden uzak dururlar
-
4-Nisâ 91
ve yulkû : ve ilka ederler, önerirler, teklif ederler
-
4-Nisâ 91
ileykum : size
-
4-Nisâ 91
ve yekuffû : ve çekerler
-
4-Nisâ 91
ve ulâi-kum : ve işte size
-
4-Nisâ 91
lekum : size, sizin için
-
4-Nisâ 92
en yassaddakû : sadaka olarak bağışlama
-
4-Nisâ 92
lekum : size
-
4-Nisâ 92
beyne-kum : sizin aranızda
-
4-Nisâ 92
mîsâkun : misak, kesin söz, andlaşma
-
4-Nisâ 94
lâ tekûlû : söylemeyin, demeyin
-
4-Nisâ 94
ileykum : size
-
4-Nisâ 94
kuntum : siz oldunuz, siz idiniz
-
4-Nisâ 94
aleykum : sizin üzerinize
-
4-Nisâ 95
ve kullen : ve hepsi
-
4-Nisâ 97
kuntum : siz oldunuz, idiniz
-
4-Nisâ 97
kunnâ : biz olduk, biz idik,
-
4-Nisâ 97
lem tekun : olmadı, değil
-
4-Nisâ 101
aleykum : sizin üzerinize, size
-
4-Nisâ 101
en yeftine-kum : sizi fitnelemek, size kötülük etmek
-
4-Nisâ 101
lekum : sizin için, size
-
4-Nisâ 102
kunte : sen oldun
-
4-Nisâ 102
fe li tekum : öyle ki ayağa kalksın, namaza dursun
-
4-Nisâ 102
fe li yekûnû : böylece olsunlar
-
4-Nisâ 102
min varâi-kum : sizin arkanızda
-
4-Nisâ 102
an eslihati-kum : kendi silâhlarınızdan
-
4-Nisâ 102
ve emtiati-kum : ve kendi emtianız, mühimmatlarınız, teczihatlarınız
-
4-Nisâ 102
aleykum : sizin üzerinize, size
-
4-Nisâ 102
aleykum : sizin üzerinize, size
-
4-Nisâ 102
bi-kum : size
-
4-Nisâ 102
kuntum : siz oldunuz
-
4-Nisâ 102
eslihate-kum : silâhlarınız
-
4-Nisâ 102
hızra-kum : korunma tedbirleriniz
-
4-Nisâ 103
fe uzkurû : artık zikredin
-
4-Nisâ 103
ve kuûden : ve otururken
-
4-Nisâ 103
ve alâ cunûbi-kum : ve yanınız üzerinde, yan üstü iken, yatarken
-
4-Nisâ 103
mevkûten : vakitlendirilmiş, vakitleri belirlenmiş
-
4-Nisâ 104
tekûnû : siz oluyorsunuz
-
4-Nisâ 105
li tahkume : hükmetmen için
-
4-Nisâ 105
lâ tekun : sen olma
-
4-Nisâ 109
yekûnu : olur
-
4-Nisâ 113
lem tekun : sen ... olmadın
-
4-Nisâ 119
le yubettikunne : mutlaka kesecekler, yaracaklar
-
4-Nisâ 122
asdaku : daha sadık, daha doğru
-
4-Nisâ 123
bi emâniyyi-kum : sizin emaniyyeniz ile (kuruntularınızla)
-
4-Nisâ 126
kulli : her
-
4-Nisâ 127
kul : de
-
4-Nisâ 127
yuftî-kum : size fetva veriyor
-
4-Nisâ 127
aleykum : size
-
4-Nisâ 127
kutibe : yazıldı, farz kılındı
-
4-Nisâ 127
en tekûmû : ikame etmeniz, hakkıyla, gereği üzere yerine getirmeniz
-
4-Nisâ 128
ve tettekû : ve takva sahibi olursunuz
-
4-Nisâ 129
kulle : bütünüyle,hepsi, tamamen
-
4-Nisâ 129
ve tettekû : ve takva sahibi olun
-
4-Nisâ 130
kullen : hepsini
-
4-Nisâ 131
min kabli-kum : sizden önce
-
4-Nisâ 131
ve iyyâ-kum : ve sizlere
-
4-Nisâ 131
en itteku : takva sahibi olma
-
4-Nisâ 133
yuzhib-kum : sizi giderir, sizi yok eder (helâk eder)
-
4-Nisâ 135
kûnû : olun
-
4-Nisâ 135
alâ enfusı-kum : kendi nefslerinize, kendinize
-
4-Nisâ 135
yekun : olur
-
4-Nisâ 136
ve kutubi-hî : ve onun kitapları
-
4-Nisâ 137
kufran : inkârlar, küfürler
-
4-Nisâ 137
lem yekun : olmadı, değil
-
4-Nisâ 140
aleykum : size
-
4-Nisâ 140
inne-kum : muhakkak ki siz, mutlaka siz
-
4-Nisâ 141
bi-kum : sizi
-
4-Nisâ 141
lekum : size, sizin için
-
4-Nisâ 141
lem nekun : biz olmadık
-
4-Nisâ 141
mea-kum : sizinle beraber
-
4-Nisâ 141
aleykum : size, sizin üzerinize
-
4-Nisâ 141
ve nemna'-kum : ve size ... olmasına mani olduk
-
4-Nisâ 141
yahkumu : hükmeder, hükmedecek
-
4-Nisâ 141
beyne-kum : sizin aranızda
-
4-Nisâ 142
kusâlâ : üşenerek
-
4-Nisâ 142
lâ yezkurûne : zikretmezler
-
4-Nisâ 144
aleykum : size, sizin üzerinize, aleyhinize
-
4-Nisâ 147
bi azâbi-kum : sizi azaplandırması
-
4-Nisâ 150
yuferrikû : ayırırlar, ayırım yaparlar
-
4-Nisâ 150
ve yekûlûne : ve derler
-
4-Nisâ 152
lem yuferrikû : ayırmazlar, ayırım yapmazlar
-
4-Nisâ 154
ve kulnâ : ve biz dedik
-
4-Nisâ 154
ve kulnâ : ve biz dedik
-
4-Nisâ 155
ve kufri-him : ve onların inkâr etmeleri
-
4-Nisâ 155
kulûbu-nâ : bizim kalplerimiz
-
4-Nisâ 155
bi kufri-him : onların inkâr etmeleri sebebiyle, küfürlerinden dolayı
-
4-Nisâ 156
ve bi kufri-him : ve onların küfürleri, inkârları
-
4-Nisâ 159
yekûnu : olur, olacak
-
4-Nisâ 163
ve ya'kûbe : ve Hz. Yakub
-
4-Nisâ 165
ellâ yekûne : olmaması
-
4-Nisâ 168
lem yekun : olmaz, değil
-
4-Nisâ 170
câe-kum : size geldi
-
4-Nisâ 170
min rabbi-kum : Rabbiniz'den
-
4-Nisâ 170
lekum : sizin için
-
4-Nisâ 171
dîni-kum : sizin dîniniz, dîniniz
-
4-Nisâ 171
lâ tekûlû : demeyin, söylemeyin
-
4-Nisâ 171
ve lâ tekûlû : ve demeyin, söylemeyin
-
4-Nisâ 171
lekum : sizin için
-
4-Nisâ 171
en yekûne : olmak, olması
-
4-Nisâ 172
en yekûne : olmak
-
4-Nisâ 174
câe-kum : size geldi
-
4-Nisâ 174
min rabbi-kum : Rabbiniz'den
-
4-Nisâ 174
ileykum : size
-
4-Nisâ 176
kul : de, söyle
-
4-Nisâ 176
yuftî-kum : size fetva veriyor, hükmünü bildiriyor
-
4-Nisâ 176
lem yekun : olmamış, yok
-
4-Nisâ 176
lekum : size
-
4-Nisâ 176
bi kulli şey'in : her şeyi
-
40-Mü'min 5
kullu : hepsi, bütün
-
40-Mü'min 7
kulle şey'in : herşey
-
40-Mü'min 10
min makti-kum : sizin gadabınızdan
-
40-Mü'min 10
enfuse-kum : sizin nefsleriniz, birbiriniz
-
40-Mü'min 12
zâlikum : işte bu, bu
-
40-Mü'min 13
yurî-kum : size gösteriyor
-
40-Mü'min 13
lekum : sizin için
-
40-Mü'min 16
el mulku : mülk
-
40-Mü'min 17
kullu nefsin : bütün nefsler
-
40-Mü'min 18
el kulûbu : kalpler
-
40-Mü'min 21
kuvveten : kuvvet bakımından
-
40-Mü'min 26
dîne-kum : sizin dîniniz
-
40-Mü'min 27
ve rabbi-kum : ve sizin Rabbiniz
-
40-Mü'min 27
kulli : hepsi
-
40-Mü'min 28
en yekûle : demesi
-
40-Mü'min 28
câe-kum : size geldi
-
40-Mü'min 28
rabbi-kum : sizin Rabbiniz
-
40-Mü'min 28
ve in yeku : ve eğer, olursa, ise
-
40-Mü'min 28
ve in yeku : ve eğer, olursa, ise
-
40-Mü'min 28
yusib-kum : size isabet eder
-
40-Mü'min 28
yeidu-kum : size vaadeder
-
40-Mü'min 29
lekum(u) : sizindir
-
40-Mü'min 29
el mulku : mülk, saltanat
-
40-Mü'min 29
urî-kum : size gösteriyorum
-
40-Mü'min 29
ve mâ ehdî-kum : ve sizi hidayet etmem, ulaştırmam
-
40-Mü'min 30
aleykum : size, sizin üzerinize
-
40-Mü'min 32
aleykum : size, sizin üzerinize, sizin için
-
40-Mü'min 33
lekum : sizin için
-
40-Mü'min 34
câe-kum : size geldi
-
40-Mü'min 34
câe-kum bi-hi : onu size getirdi
-
40-Mü'min 34
kultum : siz dediniz
-
40-Mü'min 35
alâ kulli : hepsinin üzerine
-
40-Mü'min 38
ehdi-kum : sizi hidayet edeyim, ulaştırayım
-
40-Mü'min 40
yurzekûne : rızıklandırılırlar
-
40-Mü'min 41
ed'û-kum : sizi çağırıyorum, davet ediyorum
-
40-Mü'min 42
ed'û-kum : sizi çağırıyorum
-
40-Mü'min 44
se tezkurûne : yakında zikredeceksiniz, hatırlayacaksınız
-
40-Mü'min 44
ekûlu : ben söylüyorum
-
40-Mü'min 44
lekum : size
-
40-Mü'min 46
tekûmu : ikame olur, vuku bulur
-
40-Mü'min 47
yekûlu : derler, söylerler
-
40-Mü'min 47
kunnâ : biz olduk
-
40-Mü'min 47
lekum : size
-
40-Mü'min 48
kullun : hepsi
-
40-Mü'min 49
rabbe-kum : sizin Rabbiniz
-
40-Mü'min 50
e ve lem teku : ve olmadı mı
-
40-Mü'min 50
te'tî-kum : size geldi
-
40-Mü'min 50
rusulu-kum : sizin resûlleriniz
-
40-Mü'min 51
yekûmu : kaim olur
-
40-Mü'min 55
hakkun : haktır
-
40-Mü'min 57
halku : yaratılış
-
40-Mü'min 60
rabbu-kum : sizin Rabbiniz
-
40-Mü'min 60
lekum : size, sizin için
-
40-Mü'min 61
lekum(u) : sizin için
-
40-Mü'min 61
li teskunû : sükûn bulmanız için
-
40-Mü'min 61
lâ yeşkurûne : şükretmezler
-
40-Mü'min 62
zâlikum(u) : işte bu
-
40-Mü'min 62
rabbu-kum : sizin Rabbiniz
-
40-Mü'min 62
hâliku : yaratan, yaratıcı
-
40-Mü'min 62
kulli şey'in : herşey
-
40-Mü'min 62
tu'fekûne : döndürülüyorsunuz
-
40-Mü'min 63
yu'feku : döndürülürler
-
40-Mü'min 64
lekum(u) : sizin için, size
-
40-Mü'min 64
ve savvere-kum : ve sizi tasvir etti, suret verdi (şekil verdi)
-
40-Mü'min 64
suvere-kum : sizin suretleriniz
-
40-Mü'min 64
ve razaka-kum : ve sizi rızıklandırdı
-
40-Mü'min 64
zâlikum(u) : işte bu
-
40-Mü'min 64
rabbu-kum : sizin Rabbiniz
-
40-Mü'min 66
kul : de, söyle
-
40-Mü'min 67
halaka-kum : sizi yarattı
-
40-Mü'min 67
yuhricu-kum : sizi çıkarır
-
40-Mü'min 67
eşudde-kum : sizin en kuvvetli çağınız
-
40-Mü'min 67
tekûnû : siz olursunuz
-
40-Mü'min 67
ve min-kum : ve sizden
-
40-Mü'min 67
lealle-kum : umulur ki siz böylece
-
40-Mü'min 68
yekûlu : söyler, der
-
40-Mü'min 68
kun : ol
-
40-Mü'min 68
fe yekûnu : o zaman, hemen olur
-
40-Mü'min 73
kuntum : siz oldunuz
-
40-Mü'min 73
tuşrikûne : siz şirk koşuyorsunuz
-
40-Mü'min 74
lem nekun : biz olmadık, biz değildik
-
40-Mü'min 75
zâlikum : işte bu
-
40-Mü'min 75
kuntum : siz oldunuz
-
40-Mü'min 75
kuntum : siz oldunuz
-
40-Mü'min 77
hakkun : hak
-
40-Mü'min 78
kudıye : hükmedilir
-
40-Mü'min 79
lekum(u) : sizin için
-
40-Mü'min 79
te'kulûne : yersiniz
-
40-Mü'min 80
ve lekum : ve sizin için
-
40-Mü'min 80
sudûri-kum : sineleriniz, göğüsleriniz
-
40-Mü'min 81
yurî-kum : size gösteriyor
-
40-Mü'min 82
kuvveten : kuvvet
-
40-Mü'min 84
kunnâ : biz idik, olduk
-
40-Mü'min 85
lem yeku : olmadı
-
41-Fussilet 3
kur'ânen : Kur'ân
-
41-Fussilet 5
kulûbu-nâ : bizim kalplerimiz
-
41-Fussilet 6
kul : de, söyle
-
41-Fussilet 6
mislu-kum : sizin gibi
-
41-Fussilet 6
ilâhu-kum : sizin ilâhınız
-
41-Fussilet 9
kul : de, söyle
-
41-Fussilet 9
inne-kum : muhakkak ki siz, gerçekten siz
-
41-Fussilet 12
kulli : her, hepsi
-
41-Fussilet 13
kul : de, söyle
-
41-Fussilet 13
enzertu-kum : sizi uyardım
-
41-Fussilet 15
kuvveten : kuvvet bakımından
-
41-Fussilet 15
kuvveten : kuvvet bakımından
-
41-Fussilet 18
yettekûne : takva sahibi
-
41-Fussilet 21
kulle şey'in : herşey
-
41-Fussilet 21
ve huve halaka-kum : ve o sizi yarattı
-
41-Fussilet 22
mâ kuntum : siz olmadınız
-
41-Fussilet 22
aleykum : size, size karşı (aleyhinize)
-
41-Fussilet 22
sem'u-kum : kulaklarınız
-
41-Fussilet 22
ebsâru-kum : gözleriniz
-
41-Fussilet 22
culûdu-kum : ciltleriniz, derileriniz
-
41-Fussilet 23
ve zâli-kum : ve işte bu
-
41-Fussilet 23
zannu-kum : sizin zannınız
-
41-Fussilet 23
bi rabbi-kum : Rabbinizi (Rabbiniz hakkında)
-
41-Fussilet 23
erdâ-kum : sizi helâka sürükledi
-
41-Fussilet 25
kurenâe : karinler, yakın arkadaşlar
-
41-Fussilet 26
el kur'âni : Kur'ân
-
41-Fussilet 26
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
41-Fussilet 29
li yekûnâ : olması için
-
41-Fussilet 30
kuntum : siz oldunuz
-
41-Fussilet 31
evliyâu-kum : sizin velîleriniz, dostlarınız
-
41-Fussilet 31
ve lekum : ve sizin için
-
41-Fussilet 31
enfusu-kum : nefsleriniz, canınız
-
41-Fussilet 31
ve lekum : ve sizin için
-
41-Fussilet 37
kuntum : siz oldunuz
-
41-Fussilet 39
kulli : her
-
41-Fussilet 44
kur'ânen : Kur'ân
-
41-Fussilet 44
kul : de, söyle
-
41-Fussilet 45
kudiye : yerine getirildi, bitirildi
-
41-Fussilet 50
yekûlenne : mutlaka söyler
-
41-Fussilet 52
kul : de, söyle
-
41-Fussilet 53
el hakku : hak
-
41-Fussilet 53
alâ kulli şey'in : herşeye
-
41-Fussilet 54
bi kulli şey'in : herşeyi
-
42-Şûrâ 7
kur'ânen : Kur'ân
-
42-Şûrâ 7
umme el kurâ : şehirlerin anası
-
42-Şûrâ 7
ferîkun : bir kısım, bir grup
-
42-Şûrâ 7
ve ferîkun : ve bir kısım, bir grup
-
42-Şûrâ 9
alâ kulli şey'in : herşeye
-
42-Şûrâ 10
zâlikum : işte o, işte bu
-
42-Şûrâ 11
lekum : size, sizin için
-
42-Şûrâ 11
min enfusi-kum : kendi nefslerinizden
-
42-Şûrâ 11
yezreu-kum : sizi çoğaltıp yayar
-
42-Şûrâ 12
bi kulli şey'in : herşeyi
-
42-Şûrâ 13
lekum : size, sizin için
-
42-Şûrâ 13
ve lâ teteferrekû : ve ayrılığa düşmeyin, fırkalara ayrılmayın
-
42-Şûrâ 14
ve mâ teferrekû : ve ayrılığa düşmediler, fırkalara ayrılmadılar
-
42-Şûrâ 14
kudıye : hükmedilir, hüküm verilir
-
42-Şûrâ 15
ve kul : ve söyle, de
-
42-Şûrâ 15
beyne-kum : sizin aranızda
-
42-Şûrâ 15
ve rabbu-kum : ve sizin Rabbiniz
-
42-Şûrâ 15
ve lekum : ve size ait
-
42-Şûrâ 15
a'mâlu-kum : amelleriniz
-
42-Şûrâ 15
ve beyne-kum : ve (sizin) aranızda
-
42-Şûrâ 18
muşfikûne : korkanlar
-
42-Şûrâ 18
el hakku : hak, gerçek
-
42-Şûrâ 19
yerzuku : rızıklandırır
-
42-Şûrâ 21
kudiye : hüküm verildi
-
42-Şûrâ 23
kul : de
-
42-Şûrâ 23
lâ es'elu-kum : sizden istemiyorum
-
42-Şûrâ 23
fî el kurbâ : yakınlıkta
-
42-Şûrâ 23
şekûrun : şükredene karşılığını veren, şükredilen
-
42-Şûrâ 24
yekûlûne : diyorlar
-
42-Şûrâ 24
ve yuhıkku : ve gerçekleştirir
-
42-Şûrâ 29
halku : yaratılması
-
42-Şûrâ 30
esâbe-kum : size isabet etti
-
42-Şûrâ 30
eydî-kum : elleriniz
-
42-Şûrâ 31
lekum : sizin için
-
42-Şûrâ 33
kulli : her, hepsi
-
42-Şûrâ 33
şekûrin : çok şükredenler
-
42-Şûrâ 38
yunfikûne : infâk ederler
-
42-Şûrâ 44
yekûlûne : diyorlar
-
42-Şûrâ 47
li rabbi-kum : Rabbinize
-
42-Şûrâ 47
mâ lekum : sizin için yoktur
-
42-Şûrâ 47
ve mâ lekum : ve sizin için yoktur
-
42-Şûrâ 49
mulku : mülk, hükümranlık
-
42-Şûrâ 49
yahluku : halkeder, yaratır
-
42-Şûrâ 49
ez zukûra : erkekler
-
42-Şûrâ 52
mâ kunte tedrî : sen bilmiyordun
-
43-Zuhruf 3
kur'ânen : bir Kur'ân
-
43-Zuhruf 3
lealle-kum : umulur ki siz
-
43-Zuhruf 5
an-kum : sizden
-
43-Zuhruf 5
en kuntum : sizin olmanız
-
43-Zuhruf 9
yekûlunne : derler
-
43-Zuhruf 10
lekum : size, sizin için
-
43-Zuhruf 10
lekum : size, sizin için
-
43-Zuhruf 10
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
43-Zuhruf 12
kulle-hâ : onun hepsi
-
43-Zuhruf 12
lekum : sizin için
-
43-Zuhruf 13
summe tezkurû : sonra zikredin
-
43-Zuhruf 13
rabbi-kum : sizin Rabbiniz
-
43-Zuhruf 13
ve tekûlû : ve deyin, söyleyin
-
43-Zuhruf 13
ve mâ kunnâ : ve biz olmazdık
-
43-Zuhruf 16
yahluku : yaratır
-
43-Zuhruf 16
ve asfâ-kum : ve sizin için seçti, tercih etti
-
43-Zuhruf 21
mustemsikûne : tutunanlar, sarılanlar
-
43-Zuhruf 24
ci'tu-kum : size getirdim
-
43-Zuhruf 24
âbâe-kum : sizin babalarınız, atalarınız
-
43-Zuhruf 29
el hakku : hak
-
43-Zuhruf 30
el hakku : hak
-
43-Zuhruf 31
el kur'ânu : Kur'ân
-
43-Zuhruf 33
en yekûne : olması
-
43-Zuhruf 33
sukufen : tavanlar, çardaklar
-
43-Zuhruf 35
kullu : bütün, hepsi
-
43-Zuhruf 39
ve len yenfea-kum : ve size yarar sağlamaz
-
43-Zuhruf 39
enne-kum : muhakkak ki siz
-
43-Zuhruf 39
musterikûne : ortaksınız, müştereksiniz
-
43-Zuhruf 47
yadhakûne : gülüyorlar, alay ediyorlar
-
43-Zuhruf 50
yenkusûne : naksediyorlar, bozuyorlar
-
43-Zuhruf 51
mulku : mülk
-
43-Zuhruf 60
min-kum : sizden
-
43-Zuhruf 62
ve lâ yasudde- enne-kum : ve sakın sizi engellemesin, men etmesin
-
43-Zuhruf 62
lekum : size, sizin için
-
43-Zuhruf 63
ci'tu-kum : size geldim
-
43-Zuhruf 63
lekum : size, sizin için
-
43-Zuhruf 63
ittekû allâhe : Allah'a karşı takva sahibi olun
-
43-Zuhruf 64
ve rabbu-kum : ve sizin Rabbiniz
-
43-Zuhruf 68
aleykum : sizin üzerinize, size
-
43-Zuhruf 70
ve ezvâcu-kum : ve sizin eşleriniz
-
43-Zuhruf 72
kuntum : siz oldunuz
-
43-Zuhruf 73
lekum : size, sizin için
-
43-Zuhruf 73
te'kulûne : siz yersiniz
-
43-Zuhruf 77
yâ mâliku : ey malik
-
43-Zuhruf 77
inne-kum : muhakkak ki siz
-
43-Zuhruf 78
ci'nâ-kum bi : size getirdik
-
43-Zuhruf 78
eksere-kum : sizin çoğunuz
-
43-Zuhruf 81
kul : de
-
43-Zuhruf 83
yulâkû : mülâki olurlar, karşılaşırlar, kavuşurlar
-
43-Zuhruf 85
mulku : mülk
-
43-Zuhruf 86
ve lâ yemliku : ve malik değildir, gücü yetmez
-
43-Zuhruf 87
yekûlunne : mutlaka derler, diyecekler
-
43-Zuhruf 87
yûfekûne : döndürülüyorlar
-
43-Zuhruf 89
ve kul : ve de, söyle
-
44-Duhân 3
kunnâ : biz olduk
-
44-Duhân 4
yufreku : ayırt edilir, belirtilir, belirlenir
-
44-Duhân 4
kullu : hepsi, bütün
-
44-Duhân 5
kunnâ : biz olduk
-
44-Duhân 7
kuntum : siz oldunuz
-
44-Duhân 8
rabbu-kum : sizin Rabbiniz
-
44-Duhân 8
âbâi-kum : sizin babalarınız
-
44-Duhân 15
inne-kum : muhakkak ki siz
-
44-Duhân 16
el kubrâ : büyük
-
44-Duhân 18
lekum : size, sizin için
-
44-Duhân 19
âtî-kum : size geliyorum
-
44-Duhân 20
ve rabbi-kum : ve sizin Rabbiniz
-
44-Duhân 23
inne-kum : muhakkak ki siz
-
44-Duhân 24
mugrekûne : boğulacak olanlar
-
44-Duhân 25
terekû : terkettiler, bıraktılar
-
44-Duhân 34
yekûlûne : derler, diyecekler
-
44-Duhân 36
kuntum : siz oldunuz
-
44-Duhân 43
ez zakkûmi : zakkum
-
44-Duhân 50
kuntum : siz oldunuz
-
44-Duhân 55
bi kulli : hepsinden
-
44-Duhân 56
lâ yezûkûne : tatmazlar
-
45-Câsiye 4
ve fî halkı-kum : ve sizin yaratılışınızda
-
45-Câsiye 7
li kulli : hepsi için, hepsi, bütün
-
45-Câsiye 12
lekum : sizin için, size
-
45-Câsiye 12
el fulku : gemiler
-
45-Câsiye 12
ve lealle-kum : ve umulur ki siz
-
45-Câsiye 12
teşkurûne : şükredersiniz
-
45-Câsiye 13
lekum : sizin için, size
-
45-Câsiye 14
kul : de, söyle
-
45-Câsiye 15
ilâ rabbi-kum : Rabbinize
-
45-Câsiye 21
yahkumûne : hüküm veriyorlar
-
45-Câsiye 22
kullu : her, bütün, hepsi
-
45-Câsiye 24
ve mâ yuhliku-nâ : ve bizi helâk etmez
-
45-Câsiye 25
kuntum : siz oldunuz
-
45-Câsiye 26
kul : de, söyle
-
45-Câsiye 26
yuhyî-kum : sizi yaşatır
-
45-Câsiye 26
yumîtu-kum : sizi öldürür
-
45-Câsiye 26
yecmeu-kum : sizi toplar
-
45-Câsiye 27
mulku : mülk
-
45-Câsiye 27
tekûmu : vuku bulur
-
45-Câsiye 28
kulle : bütün, hepsi
-
45-Câsiye 28
kullu : bütün, hepsi
-
45-Câsiye 28
kuntum : siz oldunuz
-
45-Câsiye 29
yentiku : nutuk verir, söyler
-
45-Câsiye 29
aleykum : size
-
45-Câsiye 29
kunnâ nestensihu : tensih ediyorduk, yazdırıyorduk
-
45-Câsiye 29
kuntum : siz oldunuz
-
45-Câsiye 31
lem tekun : siz değildiniz
-
45-Câsiye 31
aleykum : size
-
45-Câsiye 31
ve kuntum : ve siz oldunuz
-
45-Câsiye 32
hakkun : hak
-
45-Câsiye 32
kultum : siz dediniz
-
45-Câsiye 34
nensâ-kum : sizi unutacağız
-
45-Câsiye 34
yevmi-kum : sizin gününüz
-
45-Câsiye 34
ve me'vâ-kum(u) : ve sizin mevanız, kalacağınız yer
-
45-Câsiye 34
lekum : sizin için
-
45-Câsiye 35
zâlikum : işte bu
-
45-Câsiye 35
bi enne kum(u) : sizin olmanız sebebiyle
-
45-Câsiye 35
ve garret-kum : ve sizi aldattı, kandırdı
-
46-Ahkaf 4
kul : de
-
46-Ahkaf 4
halakû : yarattılar
-
46-Ahkaf 4
şirkun : şirk, ortak
-
46-Ahkaf 4
kuntum : siz iseniz
-
46-Ahkaf 8
yekûlûne : derler, diyorlar
-
46-Ahkaf 8
kul : de
-
46-Ahkaf 8
lâ temlikûne : siz tutamazsınız, mani olamazsınız
-
46-Ahkaf 8
beynî ve beyne-kum : benimle sizin aranızda
-
46-Ahkaf 9
kul : de
-
46-Ahkaf 9
mâ kuntu : ben değilim
-
46-Ahkaf 9
bi-kum : size
-
46-Ahkaf 10
kul : de
-
46-Ahkaf 11
mâ sebekû-nâ : bizi geçemezlerdi
-
46-Ahkaf 11
se-yekûlûne : diyecekler
-
46-Ahkaf 11
ifkun : yalan
-
46-Ahkaf 12
musaddikun : tasdikleyen, doğrulan
-
46-Ahkaf 15
kurhen : meşakkat, güçlük
-
46-Ahkaf 15
kurhen : meşakkat, güçlük
-
46-Ahkaf 15
en eşkure : şükretmek
-
46-Ahkaf 17
lekumâ : siz ikinize, size
-
46-Ahkaf 17
el kurûnu : nesiller
-
46-Ahkaf 17
hakkun : haktır
-
46-Ahkaf 17
fe yekûlu : o zaman dedi
-
46-Ahkaf 19
ve li kullin : ve herbiri için (vardır)
-
46-Ahkaf 20
tayyibâti-kum : güzelliklerinizi, güzel şeylerinizi
-
46-Ahkaf 20
fî hayâti-kum : hayatınızda
-
46-Ahkaf 20
kuntum : siz oldunuz
-
46-Ahkaf 20
kuntum : siz oldunuz
-
46-Ahkaf 20
tefsukûne : fasıklık yapıyorsunuz
-
46-Ahkaf 21
vezkur : ve zikret, hatırla
-
46-Ahkaf 21
aleykum : sizin üzerinize
-
46-Ahkaf 22
kunte : isen
-
46-Ahkaf 23
ve ubelligu-kum : ve size tebliğ ediyorum
-
46-Ahkaf 23
erâ-kum : sizi görüyor
-
46-Ahkaf 25
kulle : her
-
46-Ahkaf 26
in mekken-nâ-kum : size vermediğimiz imkân (tasarruf hakkı ve kudret)
-
46-Ahkaf 27
mâ havle-kum : sizin etrafınızdaki şey
-
46-Ahkaf 27
min el kurâ : şehirlerden
-
46-Ahkaf 28
kurbânen : rıza kazanmak, yakınlık sağlamak (için)
-
46-Ahkaf 28
ifku-hum : onların en büyük yalanları
-
46-Ahkaf 29
el kur'âne : Kur'ân'ı
-
46-Ahkaf 29
fe lemmâ kudıye : bitirildiği, yerine getirildiği zaman
-
46-Ahkaf 31
yagfir lekum : size mağfiret etsin
-
46-Ahkaf 31
zunûbi-kum : günahlarınız
-
46-Ahkaf 31
ve yucir-kum : ve korusun sizi
-
46-Ahkaf 33
kulli : her
-
46-Ahkaf 34
fe zûkû : o zaman tadın
-
46-Ahkaf 34
kuntum : olduğunuz
-
46-Ahkaf 35
fe hel yuhleku : artık helâk edilir mi, yıkıma uğratılır mı
-
46-Ahkaf 35
el fâsikûne : fasık
-
47-Muhammed 2
el hakku : hak
-
47-Muhammed 4
ba'da-kum : sizin bir kısmınız
-
47-Muhammed 4
kutilû : öldürüldüler
-
47-Muhammed 7
yensur-kum : size yardım eder
-
47-Muhammed 7
akdâme-kum : sizin ayaklarınızı
-
47-Muhammed 12
ve ye'kulûne : ve yerler
-
47-Muhammed 12
kemâ te'kulu : gibi yer
-
47-Muhammed 13
kuvveten : kuvvet bakımından
-
47-Muhammed 15
el muttekûne : takva sahipleri
-
47-Muhammed 15
min kulli : bütün çeşitlerden, her çeşitten
-
47-Muhammed 15
ve sukû : ve sulandılar, içirildiler
-
47-Muhammed 16
alâ kulûbi-him : onların kalplerinin üzerini
-
47-Muhammed 19
mutekallebe-kum : sizin (bir beldeden diğerine) yer değiştirme, gezip dolaşma yerlerinizi, dönüşünüzü
-
47-Muhammed 19
ve mesvâ-kum : ve sizin yerleşme (ikâmet) yeriniz, sizin yurdunuz
-
47-Muhammed 20
ve yekûlu : ve derler
-
47-Muhammed 20
fî kulûbi-him : kalplerinin içinde, kalplerinde vardır
-
47-Muhammed 21
sadekûllâhe : Allah'a sadakat gösterdi, sadık oldu
-
47-Muhammed 22
erhâme-kum : akrabalarınız, birbiriniz
-
47-Muhammed 24
el kur'âne : Kur'ân
-
47-Muhammed 24
kulûbin : kalpler
-
47-Muhammed 26
se-nutîu-kum : biz size itaat edeceğiz
-
47-Muhammed 29
fî kulûbi-him : onların kalplerinin içinde, kalplerinde
-
47-Muhammed 30
a'mâle-kum : sizin amelleriniz
-
47-Muhammed 31
ve le nebluvenne-kum : ve sizi mutlaka imtihan edeceğiz
-
47-Muhammed 31
min-kum : sizden, aranızdan
-
47-Muhammed 31
ahbâre-kum : sizin haberleriniz
-
47-Muhammed 32
ve şâkkû : ve ayrılık yaptılar, muhalefet ettiler
-
47-Muhammed 33
a'mâle-kum : sizin amelleriniz
-
47-Muhammed 34
kuffârun : kâfirlerdir
-
47-Muhammed 35
mea-kum : sizinle beraber
-
47-Muhammed 35
ve len yetire-kum : ve asla eksiltmez
-
47-Muhammed 35
a'mâle-kum : sizin amelleriniz
-
47-Muhammed 36
ve tettekû : ve sakınırsınız, takva sahibi olursunuz
-
47-Muhammed 36
yu'ti-kum : size verilir
-
47-Muhammed 36
ucûre-kum : sizin ecirleriniz, mükâfatlarınız
-
47-Muhammed 36
ve lâ yes'el-kum : ve sizden istemez
-
47-Muhammed 36
emvâle-kum : sizin mallarınız
-
47-Muhammed 37
yes'elkumû-hâ : sizden onu ister
-
47-Muhammed 37
fe yuhfi-kum : böylece size ısrar eder
-
47-Muhammed 37
adgâne-kum : sizin hasetiniz
-
47-Muhammed 38
li tunfikû : infâk etmeniz için, infâk etmeye
-
47-Muhammed 38
min-kum men : sizden bir kısmınız
-
47-Muhammed 38
gayre-kum : sizden başka
-
47-Muhammed 38
lâ yekûnû : olmazlar
-
47-Muhammed 38
emsâle-kum : sizin gibi
-
48-Fetih 4
kulûbi : kalpler
-
48-Fetih 10
yenkusu : bozar
-
48-Fetih 11
se yekûlule-ke : sana diyecekler
-
48-Fetih 11
yekûlûne : söylüyorlar
-
48-Fetih 11
kulûbi-him : onların kalpleri
-
48-Fetih 11
kul : de, söyle
-
48-Fetih 11
yemliku : sahip olur, güce malik olur (mani olur, önler)
-
48-Fetih 11
lekum : sizin için, size
-
48-Fetih 11
bi-kum : size
-
48-Fetih 11
bi-kum : size
-
48-Fetih 12
kulûbi-kum : sizin kalpleriniz
-
48-Fetih 12
ve kuntum : ve siz oldunuz
-
48-Fetih 14
mulku : mülk, mülkiyet, idare
-
48-Fetih 15
se-yekûlu : diyecekler
-
48-Fetih 15
nettebi' kum : size tâbî olalım, arkanızdan gelelim
-
48-Fetih 15
kul : de
-
48-Fetih 15
kezâlikum : işte böyle, böyle
-
48-Fetih 15
se yekûlûne : diyecekler
-
48-Fetih 16
kul : de
-
48-Fetih 16
yû'ti-kum : size verir
-
48-Fetih 16
yuazzib-kum : sizi azaplandırır, azap eder
-
48-Fetih 18
kulûbi-him : onların kalpleri
-
48-Fetih 20
vaade-kum allâhu : Allah vaadetti
-
48-Fetih 20
lekum : sizin için
-
48-Fetih 20
an-kum : sizden
-
48-Fetih 20
tekûne : olur
-
48-Fetih 20
yehdiye-kum : sizi hidayet eder, ulaştırır
-
48-Fetih 21
kulli : her
-
48-Fetih 22
lev kâtele-kum : eğer sizinle savaşsaydılar
-
48-Fetih 24
an-kum : sizden
-
48-Fetih 24
ve eydiye-kum : ve sizin elleriniz
-
48-Fetih 24
en azfere-kum : sizi muzaffer kılması
-
48-Fetih 25
ve saddû-kum : ve sizi men ettiler, mani oldular
-
48-Fetih 25
ma'kûfen : bekletilen
-
48-Fetih 25
fe tusîbe-kum : o zaman, bu sebeple, bu yüzden size isabet eder
-
48-Fetih 26
fî kulûbi-him : onların kalplerinde, kalplerinin içinde
-
48-Fetih 26
bi kulli şey'in : herşeyi
-
48-Fetih 27
ruûse-kum : başlarınız
-
48-Fetih 28
kulli-hî : onun hepsi, bütün
-
48-Fetih 29
kuffâri : kâfirler, inkârcılar
-
48-Fetih 29
el kuffâr(kuffâra) : kâfirler
-
49-Hucurât 1
ve ittekû allâhe : ve Allah'a karşı takva sahibi olun
-
49-Hucurât 2
asvâte-kum : sesleriniz
-
49-Hucurât 2
ba'di-kum li ba'din : birbirinize
-
49-Hucurât 2
a'mâlu-kum : amellleriniz
-
49-Hucurât 3
kulûbe-hum : onların kalpleri
-
49-Hucurât 6
câe-kum : size geldi
-
49-Hucurât 6
fâsikun : bir fasık
-
49-Hucurât 7
fî-kum : sizin içinizde
-
49-Hucurât 7
yutîu-kum : size tâbî olur, uyar, itaat eder
-
49-Hucurât 7
ileykum : size
-
49-Hucurât 7
fî kulûbi-kum : kalplerinizde
-
49-Hucurât 7
ileykum : size
-
49-Hucurât 7
el kufre : küfrü
-
49-Hucurât 10
ehavey-kum : kardeşleriniz
-
49-Hucurât 10
ve ittekû allâhe : ve Allah'tan sakının, Allah'a karşı takva sahibi olun
-
49-Hucurât 10
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
49-Hucurât 11
en yekûnû : olurlar
-
49-Hucurât 11
en yekunne : olurlar
-
49-Hucurât 11
enfuse-kum : nefsleriniz, birbiriniz
-
49-Hucurât 11
el fusûku : fasık
-
49-Hucurât 12
ba'du-kum : sizin bir kısmınız
-
49-Hucurât 12
ehadu-kum : sizden biri
-
49-Hucurât 12
en ye'kule : (bir şey)'i yemek
-
49-Hucurât 12
ve ittekû allâhe : ve Allah'tan sakının, Allah'a karşı takva sahibi olun
-
49-Hucurât 13
halaknâ-kum : yarattık sizi
-
49-Hucurât 13
ve cealnâ-kum : ve sizi kıldık, yaptık
-
49-Hucurât 13
ekreme-kum : sizin en çok kerim olanınız
-
49-Hucurât 13
etkâ-kum : en çok takva sahibi olanınız
-
49-Hucurât 14
kul : de, söyle
-
49-Hucurât 14
kûlû : deyin, söyleyin
-
49-Hucurât 14
fî kulûbi-kum : kalplerinize
-
49-Hucurât 14
lâ yelit-kum : size (sizden) eksiltmez
-
49-Hucurât 14
min a'mâli-kum : sizin amellerinizden
-
49-Hucurât 15
es sâdikûne : sadık olanlar, sadıklar
-
49-Hucurât 16
kul : de
-
49-Hucurât 16
bi dîni-kum : dîninizi
-
49-Hucurât 16
bi kulli şey'in : herşeyi
-
49-Hucurât 17
kul : de, söyle
-
49-Hucurât 17
islâme-kum : müslümanlığınızı, İslâmlığınızı, teslim olmanızı
-
49-Hucurât 17
aleykum : size
-
49-Hucurât 17
en hedâ-kum : sizi hidayete erdirmesi, ulaştırması
-
49-Hucurât 17
in kun-tum : eğer siz iseniz
-
5-Mâide 1
bi el ukûdi : akitleri, anlaşmaları
-
5-Mâide 1
lekum : size, sizin için
-
5-Mâide 1
aleykum : size
-
5-Mâide 1
yahkumu : hükmeder, hüküm verir
-
5-Mâide 2
ve lâ yecrîmenne-kum : ve sakın size curum yaptırmasın, sakın sizi suça sevk etmesin
-
5-Mâide 2
en saddû-kum : sizi alıkoymaları
-
5-Mâide 2
ve ittekû allâhe : ve Allah'a (c.c.) karşı takvâ sahibi olun
-
5-Mâide 3
aleykum(u) : sizin üzerinize, size
-
5-Mâide 3
ve el mevkûzetu : ve şiddetli bir darbeden dolayı (kesilmeksizin) ölen hayvan
-
5-Mâide 3
zâlikum : İşte bunlar
-
5-Mâide 3
fiskun : fısk'dır.
-
5-Mâide 3
min dîni-kum : sizin dininizden
-
5-Mâide 3
ekmeltu lekum : size ikmal ettim, tamamladım
-
5-Mâide 3
dîne-kum : sizin dininiz
-
5-Mâide 3
aleykum ni'metî : sizin üzerinize nimetimi
-
5-Mâide 3
ve radîtu lekum(u) : ve sizden razı oldum
-
5-Mâide 4
kul : de, söyle
-
5-Mâide 4
uhılle lekum(u) : sizin için, size helal kılındı
-
5-Mâide 4
mimmâ (min mâ) alleme-kum(u) : size öğrettiği şeyden
-
5-Mâide 4
fe kulû : o halde, artık yiyin
-
5-Mâide 4
aleykum : size, sizin için
-
5-Mâide 4
ve uzkurû : ve zikredin, anın
-
5-Mâide 4
ve ittekû allâhe : ve Allah'a (c.c.) karşı takva sahibi olun
-
5-Mâide 5
lekum(u) : sizin için, size
-
5-Mâide 5
hıllun lekum : sizin için, size helal
-
5-Mâide 5
ve taâmu-kum : ve sizin yemeğiniz
-
5-Mâide 5
min kabli-kum : sizden önce
-
5-Mâide 6
izâ kumtum : kalktığınız zaman
-
5-Mâide 6
vucûhe-kum : yüzleriniz
-
5-Mâide 6
ve eydiye-kum : ve elleriniz
-
5-Mâide 6
bi ruûsi-kum : başlarınızı
-
5-Mâide 6
ve ercule-kum : ve ayaklarınızı
-
5-Mâide 6
ve in kuntum : ve eğer siz ... iseniz
-
5-Mâide 6
ve in kuntum : ve eğer siz ... iseniz
-
5-Mâide 6
min-kum : sizden
-
5-Mâide 6
bi vucûhi-kum : yüzlerinize
-
5-Mâide 6
ve eydî-kum : ve elleriniz
-
5-Mâide 6
li yec'ale aleykum : size yapmak, çıkartmak, kılmak
-
5-Mâide 6
li yutahhire-kum : sizi temizlemeyi
-
5-Mâide 6
aleykum : sizin üzerinize, size
-
5-Mâide 6
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
5-Mâide 6
teşkurûne : şükredersiniz
-
5-Mâide 7
ve uzkurû : ve zikredin, anın, hatırlayın!
-
5-Mâide 7
aleykum : sizin üzerinize
-
5-Mâide 7
vâseka-kum bi-hi : onunla sizi bağladı
-
5-Mâide 7
iz kultum : dediğiniz zaman
-
5-Mâide 7
ve ittekû allâhe : ve Allah'a (cc.) karşı takvâ sahibi olun
-
5-Mâide 8
kûnû : olun!
-
5-Mâide 8
ve lâ yecrimenne-kum : ve sizi sevk etmesin
-
5-Mâide 8
ve ittekû allâhe : ve Allâh'a (c.c.) karşı takva sahibi olun Allâh'a karşı gelmekten sakının
-
5-Mâide 11
uzkurû : zikredin, anın, hatırlayın!
-
5-Mâide 11
aleykum : sizin üzerinize
-
5-Mâide 11
ileykum : size
-
5-Mâide 11
an-kum : sizden
-
5-Mâide 11
ve ittekû Allâhe : ve Allâh'a karşı takvâ sahibi olun
-
5-Mâide 12
innî mea-kum : muhakkak ki ben sizinle beraberim
-
5-Mâide 12
an-kum : sizden
-
5-Mâide 12
seyyiâti-kum : sizin günahlarınız
-
5-Mâide 12
ve le udhılenne-kum : ve mutlaka sizi dahil ederim
-
5-Mâide 12
min-kum : sizden
-
5-Mâide 13
kulûbe-hum : onların kalplerini
-
5-Mâide 15
kad câe-kum : size gelmişti
-
5-Mâide 15
yubeyyinu lekum : size açıklıyor
-
5-Mâide 15
kuntum tuhfûne : gizlemiş olduğunuz
-
5-Mâide 15
kad câe-kum : size gelmişti
-
5-Mâide 17
kul : de ki
-
5-Mâide 17
fe men yemliku : o halde, öyleyse kim maliktir, kimin gücü yeter, kim mani olur?
-
5-Mâide 17
mulku es semâvâti : göklerin mülkü, idaresi
-
5-Mâide 17
yahluku mâ yeşâu : dilediğini halk eder, yaratır
-
5-Mâide 17
alâ kulli şey'in : her şeye
-
5-Mâide 18
kul : de, söyle
-
5-Mâide 18
yuazzibu-kum : size azap ediyor
-
5-Mâide 18
bi zunûbi-kum : günahlarınızdan dolayı
-
5-Mâide 18
mulku es semâvâti : göklerin mülkü ve idaresi,
-
5-Mâide 19
kad câe-kum : size gelmişti
-
5-Mâide 19
yubeyyinu lekum : size açıklıyor
-
5-Mâide 19
en tekûlû mâ câe-nâ : 'bize gelmedi ' dersiniz diye (dememeniz için)
-
5-Mâide 19
fe kad câe-kum : fakat, oysa size gelmişti
-
5-Mâide 19
alâ kulli şey'in : her şeye
-
5-Mâide 20
yâ kavmi uzkurû : ey kavmim zikredin, anın, hatırlayın!
-
5-Mâide 20
aleykum : üzerinize
-
5-Mâide 20
iz ceale fî kum : o zaman içinizde kıldı
-
5-Mâide 20
ve ceale-kum : ve sizi kıldı, yaptı
-
5-Mâide 20
ve âtâ-kum : ve size verdi
-
5-Mâide 21
lekum : sizin için, size
-
5-Mâide 21
alâ edbâri-kum : arkanıza
-
5-Mâide 23
fe inne-kum gâlibûne : işte muhakkak ki siz gâliplersiniz
-
5-Mâide 23
in kuntum : eğer siz ... iseniz
-
5-Mâide 25
innî lâ emliku : muhakkak ki ben malik değilim, sahip olamıyorum
-
5-Mâide 27
iz karrebâ kurbânen : ikisini Allâh'a yaklaştıracak birer kurban sundukları zaman
-
5-Mâide 27
fe tukubbile : o zaman kabul edilir
-
5-Mâide 29
fe tekûne : o taktirde, böylece sen olursun
-
5-Mâide 31
e aceztu en ekûne : ... olmaktan, aciz mi oldum
-
5-Mâide 35
ittekû Allâhe : Allâh'a (c.c.) karşı takvâ sahibi olun
-
5-Mâide 35
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
5-Mâide 36
mâ tukubbile : kabul olunmaz
-
5-Mâide 38
ve es sâriku : ve hırsız (erkek)
-
5-Mâide 40
lehu mulku : mülk, idare, O'nun
-
5-Mâide 40
alâ kulli şey'in : her şeye
-
5-Mâide 41
fî el kufri : inkarda, küfürde
-
5-Mâide 41
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
5-Mâide 41
yekûlûne : diyorlar
-
5-Mâide 41
kulûbe-hum : onların kalpleri
-
5-Mâide 42
fahkum (fe uhkum) : o taktirde hükmet, hüküm ver
-
5-Mâide 42
fahkum (fe uhkum) : o taktirde hükmet,hüküm ver
-
5-Mâide 44
yahkumu : hükmeder
-
5-Mâide 44
lem yahkum : hükmetmez
-
5-Mâide 45
ve men lem yahkum : ve kim hükmetmezse
-
5-Mâide 47
ve li yahkum : ve hükmetsinler!
-
5-Mâide 47
ve men lem yahkum : ve kim hükmetmezse
-
5-Mâide 47
el fâsıkûne : fâsıklar
-
5-Mâide 48
fahkum (fe uhkum) beyne-hum : artık onların arasında hükmet
-
5-Mâide 48
li kullin cealnâ : hepiniz için kıldık, yaptık
-
5-Mâide 48
min-kum : sizden
-
5-Mâide 48
le ceale-kum : elbette sizi kılardı, yapardı
-
5-Mâide 48
li yebluve-kum : sizi sınamak için
-
5-Mâide 48
fî mâ âtâ-kum : size verdiği şeyler hakkında (ile)
-
5-Mâide 48
fe istebikû el hayrâti : o halde hayırlarda yarışın!
-
5-Mâide 48
merciu-kum : sizin merciiniz, dönüşünüz
-
5-Mâide 48
fe yunebbiu-kum : o zaman size haber verecek
-
5-Mâide 48
bi-mâ kuntum : sizin olduğunuz şeyler
-
5-Mâide 49
ve en ihkum : ve hükmetmek (hükmet)
-
5-Mâide 49
le fâsıkûne : elbette, gerçekten fâsıklar
-
5-Mâide 51
min-kum : sizden
-
5-Mâide 52
fî kulûbi-him : kalplerinde vardır
-
5-Mâide 52
yekûlûne : derler
-
5-Mâide 53
ve yekûlu : ve derler
-
5-Mâide 53
le mea-kum : elbette, mutlaka sizinle beraber
-
5-Mâide 54
min-kum : sizden
-
5-Mâide 55
veliyyu-kum(u) : sizin veliniz, dostunuz
-
5-Mâide 57
dîne-kum : dininizi
-
5-Mâide 57
min kabli-kum : sizden önce
-
5-Mâide 57
ve el kuffâra : ve kâfirler
-
5-Mâide 57
ve ittekû allâhe : ve Allâh'a karşı takva sahibi olun
-
5-Mâide 57
in kuntum : eğer siz ...iseniz
-
5-Mâide 59
kul : de, söyle
-
5-Mâide 59
eksere-kum : sizin çoğunuz
-
5-Mâide 59
fâsıkûne : fâsıklar
-
5-Mâide 60
kul : de, söyle
-
5-Mâide 60
hel unebbiu-kum : size haber vereyim mi
-
5-Mâide 61
ve izâ câû-kum : ve size geldikleri zaman
-
5-Mâide 61
bi el kufri : küfür ile
-
5-Mâide 64
yunfıku : infak eder, verir
-
5-Mâide 64
tugyanen ve kufren : azgınlık ve küfrü
-
5-Mâide 64
kullemâ : her defasında, her ne zaman ...olsa
-
5-Mâide 68
kul : de, söyle
-
5-Mâide 68
ileykum : size
-
5-Mâide 68
min rabbi-kum : Rabb'inizden
-
5-Mâide 68
tugyanen ve kufran : azgınlık ve küfür
-
5-Mâide 70
kullemâ câe-hum : onlara her gelişinde
-
5-Mâide 71
ellâ tekûne fitnetun : bir fitne olmayacağını
-
5-Mâide 72
rabbî ve rabbe-kum : benim Rabb'im ve sizin Rabb'iniz
-
5-Mâide 73
ammâ (an mâ) yekûlûne : söylediklerinden, söyledikleri sözlerden
-
5-Mâide 75
kânâ ye'kulâni : (ikisi de) yerlerdi
-
5-Mâide 75
ennâ yu'fekûne : nasıl döndürülüyorlar
-
5-Mâide 76
kul : de, söyle
-
5-Mâide 76
mâ lâ yemliku : birşeye malik olmayan
-
5-Mâide 76
lekum : size
-
5-Mâide 77
kul : de, söyle
-
5-Mâide 77
fî dîni-kum : dininizde
-
5-Mâide 81
fâsikûne : fâsıklar
-
5-Mâide 82
ve ellezîne eşrakû : ve Allâh'a (c.c.) şirk koşanlar, müşrikler
-
5-Mâide 83
yekûlûne rabbe-nâ : Rabb'imiz derler
-
5-Mâide 87
lekum : sizin için, size
-
5-Mâide 88
ve kulû : ve yiyin
-
5-Mâide 88
razaka-kum(u) allâhu : Allâh (c.c.) size rızık verdi
-
5-Mâide 88
ve itteku allâhe : ve Allâh'a (c.c.) karşı takvâ sahibi olun
-
5-Mâide 89
lâ yuâhizu-kum(u) : sizi ahaze etmez, sorumlu tutmaz
-
5-Mâide 89
fî eymâni-kum : yeminlerinizdeki
-
5-Mâide 89
ve lâkin yuâhizu-kum : ve lâkin, fakat sizi sorumlu tutar
-
5-Mâide 89
ehlî-kum : sizin ehliniz, ev halkınız
-
5-Mâide 89
eymâni-kum : sizin yeminleriniz
-
5-Mâide 89
eymâne-kum : yeminlerinizi
-
5-Mâide 89
lekum : size
-
5-Mâide 89
lealle-kum : umulur ki, böylece siz
-
5-Mâide 89
teşkurûne : şükredersiniz
-
5-Mâide 90
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
5-Mâide 91
beyne-kum(u) : sizin aranıza
-
5-Mâide 91
ve yasudde-kum : ve sizi alıkoyar
-
5-Mâide 94
yebluvenne-kum(u) : sizi sınar, imtihan eder
-
5-Mâide 94
eydî-kum : elleriniz
-
5-Mâide 94
ve rimâhu-kum : ve mızraklarınız
-
5-Mâide 95
min-kum : sizden
-
5-Mâide 95
yahkumu bi-hi : ona hüküm verir, karar verir
-
5-Mâide 95
min-kum : sizden
-
5-Mâide 96
uhille lekum : size helâl kılındı
-
5-Mâide 96
metâan lekum : sizin için bir meta olarak, fayda sağlamak üzere
-
5-Mâide 96
aleykum : sizin üzerinize, size
-
5-Mâide 96
ve ittekû allâhe : ve Allâh'a karşı takvâ sahibi olun,
-
5-Mâide 97
bi kulli şey'in : herşeyi
-
5-Mâide 100
kul : de, söyle
-
5-Mâide 100
fe ittekû allâhe : artık, o halde Allâh'a (cc.) karşı takva sahibi olun
-
5-Mâide 100
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
5-Mâide 101
in tubde lekum : eğer size açıklanırsa
-
5-Mâide 101
tesu'kum : sizi üzecek
-
5-Mâide 101
el kur'ânu : Kur'ân
-
5-Mâide 101
tubde lekum : size açıklanır
-
5-Mâide 102
min kabli-kum : sizden önce
-
5-Mâide 105
aleykum : sizin üzerinize
-
5-Mâide 105
enfuse-kum : nefsleriniz
-
5-Mâide 105
lâ yadurru-kum : sizlere zarar vermez, veremez
-
5-Mâide 105
merciu-kum : sizin dönüşünüz, dönüş yeriniz
-
5-Mâide 105
fe yunebbiu-kum : o zaman sizlere haber verecek
-
5-Mâide 105
bi-mâ kuntum : olduğunuz şeyleri
-
5-Mâide 106
beyni-kum : sizin aranızda
-
5-Mâide 106
ehade-kum(u) : sizden birisi
-
5-Mâide 106
min-kum : sizden
-
5-Mâide 106
min gayri-kum : sizden olmayan, sizin dışınızda
-
5-Mâide 106
esâbet-kum : size isabet etti
-
5-Mâide 106
zâ kurbâ : yakınlık sahibi, akraba
-
5-Mâide 107
yekûmâni : ikisi ... olur
-
5-Mâide 107
ehakku : daha doğru
-
5-Mâide 108
ve ittekû allâhe : ve Allâh'a (cc.) karşı takvâ sahibi olun
-
5-Mâide 109
fe yekûlu : o zaman, sonra der
-
5-Mâide 110
uzkur ni'metî : nimetimi hatırla
-
5-Mâide 110
bi rûhi el kudusi : Ruh'ûl Kudüs ile
-
5-Mâide 110
ve iz tahluku : ve yapmıştın, şekil vermiştin
-
5-Mâide 110
fe tekûnu tayran : böylece kuş oluyordu
-
5-Mâide 112
kâle itteku allâhe : Allâh'a (cc.) karşı takvâ sahibi olun dedi
-
5-Mâide 112
in kuntum : eğer siz ... iseniz
-
5-Mâide 113
en ne'kule min-hâ : ondan yemek yemek
-
5-Mâide 113
kulûbu-nâ : kalplerimiz
-
5-Mâide 113
ve nekûne : ve olalım
-
5-Mâide 114
tekûnu lenâ îden : bizim için bayram olsun
-
5-Mâide 115
aleykum : sizin üzerinize
-
5-Mâide 115
min-kum : sizden
-
5-Mâide 116
e ente kulte : sen mi dedin
-
5-Mâide 116
mâ yekûnu lî : benim için olmaz, olamaz
-
5-Mâide 116
en ekûle : söylemek (benim söylemem)
-
5-Mâide 116
in kuntu : eğer ben ... olsaydım
-
5-Mâide 116
kultu-hu : onu söyledim
-
5-Mâide 117
mâ kultu lehum : onlara söylemedim
-
5-Mâide 117
rabbî ve rabbe-kum : benim Rabb'im ve sizin Rabb'iniz
-
5-Mâide 117
ve kuntu : ve ben oldum
-
5-Mâide 117
kunte : sen ...oldun
-
5-Mâide 117
alâ kulli şey'in : her şeye
-
5-Mâide 119
sıdku-hum : onların sadâkatları, doğrulukları
-
5-Mâide 120
mulku es semâvâti : semaların, göklerin mülkü
-
5-Mâide 120
alâ kulli şey'in : her şeye
-
50-Kaf 1
el kur'ân : Kur'ân
-
50-Kaf 3
ve kunnâ : ve biz olduk
-
50-Kaf 4
mâ tenkusu : ne eksilttiğini (cesetleri çürütüp eksilttiğini)
-
50-Kaf 7
min kulli : hepsinden
-
50-Kaf 8
li kulli abdin : bütün kullar için
-
50-Kaf 14
kullun : hepsi
-
50-Kaf 19
mâ kunte : senin olduğun şey
-
50-Kaf 21
kullu nefsin : her nefs, bütün nefsler
-
50-Kaf 21
sâikun : sevkeden
-
50-Kaf 22
kunte : sen idin, oldun
-
50-Kaf 24
kulle : bütün hepsini
-
50-Kaf 28
ileykum : size
-
50-Kaf 30
nekûlu : deriz
-
50-Kaf 30
ve tekûlu : ve der
-
50-Kaf 32
li kulli : hepsi için
-
50-Kaf 39
mâ yekûlûne : söyledikleri şey(ler), söylediklerine
-
50-Kaf 44
teşakkaku : çatlayıp ayrılır
-
50-Kaf 45
bi mâ yekûlûne : ne(ler) söylediklerini
-
50-Kaf 45
bi el kur'âni : Kur'ân ile
-
51-Zâriyât 5
sâdikûn : doğrudur
-
51-Zâriyât 8
inne-kum : muhakkak ki siz
-
51-Zâriyât 9
yû'feku : çevrilir, döndürülür
-
51-Zâriyât 10
kutile : öldürülsün, ölsün, kahrolsun
-
51-Zâriyât 14
zûkû : tadın
-
51-Zâriyât 14
fitnete-kum : fitnenizi
-
51-Zâriyât 14
kuntum : siz oldunuz
-
51-Zâriyât 19
hakkun : hak
-
51-Zâriyât 21
enfusi-kum : kendi nefsleriniz, kendiniz
-
51-Zâriyât 22
rızku-kum : sizin rızkınız
-
51-Zâriyât 23
hakkun : haktır, gerçektir
-
51-Zâriyât 23
enne-kum : sizin olduğunuz
-
51-Zâriyât 23
tentıkûne : siz konuşuyorsunuz
-
51-Zâriyât 27
lâ te'kulûne : yemiyorsunuz
-
51-Zâriyât 31
hatbu-kum : sizin hitabınız, söylemek istediğiniz
-
51-Zâriyât 49
min kulli şey'in : herşeyden
-
51-Zâriyât 49
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
51-Zâriyât 50
lekum : sizin için
-
51-Zâriyât 51
lekum : sizin için
-
51-Zâriyât 58
er rezzâku : rızık veren
-
51-Zâriyât 58
zu el kuvveti : kuvvet sahibi
-
52-Tûr 14
kuntum : siz oldunuz
-
52-Tûr 16
aleykum : size, sizin için
-
52-Tûr 16
kuntum : siz oldunuz
-
52-Tûr 19
kulû : yeyin
-
52-Tûr 19
kuntum : siz oldunuz
-
52-Tûr 19
ta'melûne \n(kuntum ta'melûne) : yapıyorsunuz \n: (yapmış olduğunuz, yaptıklarınız)
-
52-Tûr 21
kulli : her, hepsi
-
52-Tûr 21
imriin \n(kulli imriin) : kişi, insan \n: (herkes)
-
52-Tûr 26
kunnâ : biz olduk
-
52-Tûr 28
kunnâ : olduk
-
52-Tûr 30
yekûlûne : onlar diyorlar
-
52-Tûr 31
kul : de
-
52-Tûr 31
mea-kum : sizinle beraber
-
52-Tûr 33
yekûlûne : diyorlar
-
52-Tûr 35
hulikû : yaratıldılar
-
52-Tûr 35
el hâlikûne : yaratıcı
-
52-Tûr 36
halakû : onlar yarattılar
-
52-Tûr 39
ve lekum : ve sizin
-
52-Tûr 43
yuşrikûne : şirk koşuyorlar
-
52-Tûr 44
yekûlû : derler
-
52-Tûr 44
merkûmun : üst üste yığılmış
-
52-Tûr 45
hattâ yulâkû : kavuşuncaya kadar
-
52-Tûr 45
yus'akûne : şiddetli ses ile helâk olacaklar
-
52-Tûr 48
tekûmu : namaza duruşunda
-
53-Necm 2
sâhib-kum : sizin arkadaşınız
-
53-Necm 3
ve mâ yentiku : ve konuşmaz
-
53-Necm 5
el kuvâ : kudretli, kuvvetli
-
53-Necm 18
el kubrâ : büyük
-
53-Necm 21
e lekum : sizin mi
-
53-Necm 23
ve âbâu-kum : ve sizin babalarınız, atalarınız
-
53-Necm 32
bikum : sizi
-
53-Necm 32
iz enşeekum : (inşa ettiği) yarattığı zaman
-
53-Necm 32
ummehâtikum : annelerinizin
-
53-Necm 32
lâ tuzekkû : temize çıkartmayın
-
53-Necm 32
enfusekum : nefslerinizi
-
53-Necm 60
ve tedhakûne : ve siz gülüyorsunuz
-
53-Necm 60
ve lâ tebkûne : ve siz ağlamıyorsunuz
-
54-Kamer 2
ve yekûlû : ve derler
-
54-Kamer 3
ve kullu emrin : ve bütün işler
-
54-Kamer 6
nukurin : korkunç dehşetli, çok korkunç
-
54-Kamer 8
yekûlu : derler
-
54-Kamer 12
kudire : kaderi tayin edilmiş, takdir edilmiş
-
54-Kamer 14
kufire : inkâr edildi
-
54-Kamer 17
el kur'âne : Kur'ân'ı
-
54-Kamer 22
el kur'âne : Kur'ân
-
54-Kamer 28
kullu : hepsi
-
54-Kamer 32
el kur'âne : Kur'ân'ı
-
54-Kamer 37
zûkû : tadın
-
54-Kamer 39
zûkû : tadın
-
54-Kamer 40
el kur'âne : Kur'ân
-
54-Kamer 42
kulli-hâ : hepsini
-
54-Kamer 43
e kuffâru-kum : sizin kâfirleriniz
-
54-Kamer 43
min ulâikum : onlardan
-
54-Kamer 43
lekum : sizin için
-
54-Kamer 44
yekûlûne : diyorlar
-
54-Kamer 48
zûkû : tadın
-
54-Kamer 49
kulle şey'in : herşeyi
-
54-Kamer 51
eşyâa-kum : sizin denginiz olanlar, sizin gibi düşünenler, sizin gibi davrananlar, sizin gibi olanlar
-
54-Kamer 52
ve kullu şey'in : ve herşey
-
54-Kamer 53
ve kullu : ve herşey
-
55-Rahmân 2
el kur'âne : Kur'ân
-
55-Rahmân 13
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
55-Rahmân 16
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
55-Rahmân 18
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
55-Rahmân 21
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
55-Rahmân 23
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
55-Rahmân 25
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
55-Rahmân 26
kullu men : bütün kişiler, bütün bilinçli varlıklar, bütün insanlar ve bütün cinler, herkes
-
55-Rahmân 28
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
55-Rahmân 29
kulle : her
-
55-Rahmân 30
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
55-Rahmân 31
lekum : siz, sizin için, sizinle
-
55-Rahmân 32
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
55-Rahmân 34
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
55-Rahmân 35
aleykumâ : siz ikinizin (iki toplumun) üzerine
-
55-Rahmân 36
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
55-Rahmân 38
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
55-Rahmân 40
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
55-Rahmân 42
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
55-Rahmân 45
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
55-Rahmân 47
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
55-Rahmân 49
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
55-Rahmân 51
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
55-Rahmân 52
kulli : bütün, hepsi, her
-
55-Rahmân 53
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
55-Rahmân 55
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
55-Rahmân 57
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
55-Rahmân 58
el yâkûtu : yakut
-
55-Rahmân 59
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
55-Rahmân 61
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
55-Rahmân 63
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
55-Rahmân 65
rabbi-kumâ : ikisinin Rabbi
-
55-Rahmân 67
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
55-Rahmân 69
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
55-Rahmân 71
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
55-Rahmân 73
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
55-Rahmân 75
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
55-Rahmân 77
rabbi-kumâ : ikinizin Rabbi
-
56-Vâkıa 7
ve kuntum : ve sizler oldunuz (olmuş olacaksınız)
-
56-Vâkıa 10
ve es sâbikûne : ve sabikunlar (hayırlarda yarışıp ileri geçenler)
-
56-Vâkıa 10
es sâbikûne : sabikunlar (hayırlarda yarışıp ileri geçenler)
-
56-Vâkıa 31
meskûbin : çağlayan
-
56-Vâkıa 47
yekûlûne : diyorlar, söylüyorlar
-
56-Vâkıa 47
ve kun-nâ : ve biz olduk
-
56-Vâkıa 49
kul : de
-
56-Vâkıa 51
inne-kum : muhakkak ki siz
-
56-Vâkıa 52
min zakkûmin : zakkumdan olan
-
56-Vâkıa 57
halaknâ-kum : sizleri yarattık
-
56-Vâkıa 57
lâ tusaddikûne : tasdik etmiyorsunuz
-
56-Vâkıa 59
tahlukûne-hû : onu siz yaratıyorsunuz
-
56-Vâkıa 59
el hâlikûne : yaratan, yaratıcı
-
56-Vâkıa 60
beyne-kum : sizin aranızda
-
56-Vâkıa 61
emsâle-kum : sizin emsalleriniz, suretleriniz
-
56-Vâkıa 61
ve nunşie-kum : ve sizi yaratmamız, inşa etmemiz
-
56-Vâkıa 70
lâ teşkurûne : şükretmiyorsunuz
-
56-Vâkıa 77
kur'ânun kerîmun : Kur'ân-ı Kerim'dir
-
56-Vâkıa 82
rizka-kum : sizin rızkınız
-
56-Vâkıa 82
enne-kum : sizin ..... olması
-
56-Vâkıa 83
el hulkûme : boğaz, gırtlak
-
56-Vâkıa 85
min-kum : sizden
-
56-Vâkıa 86
kuntum : siz olduğunuz
-
56-Vâkıa 87
kuntum : siz oldunuz
-
56-Vâkıa 95
hakku el yakîni : Hakk'ul yakîn'dir (yakîn olan haktır, kesin olarak gerçektir)
-
57-Hadid 2
mulku : mülk
-
57-Hadid 2
kulli : her
-
57-Hadid 3
bi kulli şey'in : herşeyi
-
57-Hadid 4
mea-kum : sizinle beraber
-
57-Hadid 4
kuntum : siz oldunuz
-
57-Hadid 5
mulku : mülk
-
57-Hadid 7
ve enfikû : ve infâk edin
-
57-Hadid 7
ceale-kum : sizi kıldı
-
57-Hadid 7
min-kum : sizden
-
57-Hadid 7
ve enfekû : ve infâk ettiler
-
57-Hadid 8
ve mâ lekum : ve size ne (oluyor)
-
57-Hadid 8
yed'û-kum : sizi davet ediyor, çağırıyor
-
57-Hadid 8
bi rabbi-kum : Rabbinize
-
57-Hadid 8
mîsâka-kum : sizin misakiniz
-
57-Hadid 8
kuntum : siz oldunuz
-
57-Hadid 9
yuhrice-kum : sizi çıkarır
-
57-Hadid 9
bi-kum : size
-
57-Hadid 10
ve mâ lekum : ve ne (oluyor)
-
57-Hadid 10
ellâ tunfikû : infâk etmiyorsunuz
-
57-Hadid 10
min-kum : sizden
-
57-Hadid 10
enfekû : infâk ettiler
-
57-Hadid 10
ve kullen : ve hepsi
-
57-Hadid 12
buşrâ-kum : sizin müjdeniz
-
57-Hadid 13
yekûlu : derler
-
57-Hadid 13
el munâfikûne : münafık erkekler
-
57-Hadid 13
min nûri-kum : sizin nurunuzdan
-
57-Hadid 13
verâe-kum : arkanıza
-
57-Hadid 14
lem nekun : biz olmadık
-
57-Hadid 14
mea-kum : sizinle beraber
-
57-Hadid 14
ve lâkinne-kum : ve ancak, fakat siz
-
57-Hadid 14
enfuse-kum : kendiniz
-
57-Hadid 14
ve garret-kum(u) : ve sizi aldattı
-
57-Hadid 14
ve garre-kum : ve sizi aldattı
-
57-Hadid 15
min-kum : sizden
-
57-Hadid 15
me'vâ-kum(u) : sizin barınağınız, sığınacak yeriniz
-
57-Hadid 15
mevlâ-kum : sizin velîniz, dostunuz
-
57-Hadid 16
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
57-Hadid 16
ve lâ yekûnû : ve olmayın
-
57-Hadid 16
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
57-Hadid 16
fâsikûne : fasıklar, fıska düşenler, hidayete erdikten sonra tekrar dalâlete düşenler
-
57-Hadid 17
lekum : size, sizin için
-
57-Hadid 17
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
57-Hadid 19
es sıddîkûne : sıddîk olanlar
-
57-Hadid 20
beyne-kum : sizin aranızda
-
57-Hadid 20
el kuffâre : (tohumu toprakla) örtenler, çiftçiler, ekinciler
-
57-Hadid 20
yekûnu : olur
-
57-Hadid 21
sâbikû : yarışın, koşun
-
57-Hadid 21
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
57-Hadid 22
fî enfusi-kum : sizin nefslerinizde, kendinizde
-
57-Hadid 23
fâte- kum : sizin elinizden çıktı
-
57-Hadid 23
âtâ-kum : size verdi
-
57-Hadid 23
kulle : hepsini, hiçbirini
-
57-Hadid 25
li yekûme : ikâme etsinler, yerine getirsinler
-
57-Hadid 26
fâsikûne : fasıklar, fasık olanlar, fasık kimseler
-
57-Hadid 27
fî kulûbi : kalplerde
-
57-Hadid 27
fâsikûne : fasıklar, fasık olanlar, fasık kimseler
-
57-Hadid 28
itteku allâhe : Allah'a karşı takva sahibi olun
-
57-Hadid 28
yu'ti-kum : size versin
-
57-Hadid 28
lekum : sizin için
-
57-Hadid 28
lekum : sizin için
-
58-Mücâdele 1
tehâvure-kumâ : siz ikinizin karşılıklı konuşması
-
58-Mücâdele 2
min-kum : sizden, içinizden
-
58-Mücâdele 2
le yekûlûne : gerçekten, mutlaka ..... söylüyorlar
-
58-Mücâdele 3
zâlikum : işte bu, işte böyle
-
58-Mücâdele 5
kubitû : alçaltıldı
-
58-Mücâdele 5
kubite : alçaltıldı
-
58-Mücâdele 6
alâ kulli şey'in : herşeye
-
58-Mücâdele 7
mâ yekûnu : olmaz
-
58-Mücâdele 7
(mâ yekûnu ... illâ huve : ondan başkasının olması olamaz, mutlaka o olur)
-
58-Mücâdele 7
bi kulli şeyin : herşeyi
-
58-Mücâdele 8
ve yekûlûne : ve diyorlar
-
58-Mücâdele 8
nekûlu : biz söylüyoruz
-
58-Mücâdele 9
ve itteku : ve takva sahibi olun
-
58-Mücâdele 11
lekum : size
-
58-Mücâdele 11
lekum : size, sizin için
-
58-Mücâdele 11
minkum : sizden
-
58-Mücâdele 12
necvâ-kum : gizli konuşmanız, gizli görüşmeniz
-
58-Mücâdele 12
lekum : size, sizin için
-
58-Mücâdele 13
necvâ-kum : gizli konuşmanız, gizli görüşmeniz
-
58-Mücâdele 13
aleykum : sizin
-
58-Mücâdele 14
min-kum : sizden
-
58-Mücâdele 18
lekum : size
-
58-Mücâdele 22
fî kulûbi-him(u) : onların kalplerinin içine
-
59-Haşr 2
fî kulûbi-him(u) : kalplerinin içine, kalplerine
-
59-Haşr 4
sâkkû : ayrılık çıkardılar, muhalefet ettiler
-
59-Haşr 6
kulli : her
-
59-Haşr 7
el kurâ : belde, şehir
-
59-Haşr 7
el kurbâ : yakınlığı olanlar, akrabalar
-
59-Haşr 7
key lâ yekûne : olmaması için
-
59-Haşr 7
min-kum : sizden
-
59-Haşr 7
âtâ-kum(u) : size verdi
-
59-Haşr 7
nehâ-kum : sizi nehyetti
-
59-Haşr 7
ve ittekû : ve takva sahibi olun
-
59-Haşr 8
hum(u) es sâdikûne : onlar sadık olanlar, sadıklar
-
59-Haşr 10
yekûlûne : derler
-
59-Haşr 10
sebekû-nâ : bizi geçtiler, bizden önce geçtiler
-
59-Haşr 10
fî kulûbi-nâ : kalplerimizde
-
59-Haşr 11
nâfekû : münafıklık ettiler, nifak çıkardılar
-
59-Haşr 11
yekûlûne : derler
-
59-Haşr 11
mea-kum : sizinle beraber
-
59-Haşr 11
fî-kum : sizin içinizde, sizin aranızda
-
59-Haşr 11
ve in kûtiltum : ve eğer sizinle savaşırlarsa
-
59-Haşr 11
nensure-enne-kum : mutlaka biz size yardım ederiz
-
59-Haşr 12
ve le in kûtılû : ve eğer gerçekten savaşsalar
-
59-Haşr 14
lâ yukâtilûne-kum : sizinle savaşamazlar
-
59-Haşr 14
fî kuren : beldelerde, şehirlerde
-
59-Haşr 14
ve kulûbu-hum : ve onların kalpleri
-
59-Haşr 15
zâkû : tattılar
-
59-Haşr 18
ittekû : takva sahibi olun
-
59-Haşr 18
ve ittekû : ve takva sahibi olun
-
59-Haşr 19
ve lâ tekûnû : ve olmayın
-
59-Haşr 19
el fâsikûne : fasıklar, fasık olanlar
-
59-Haşr 21
el kur'âne : Kur'ân
-
59-Haşr 23
el meliku : hükümran olan
-
59-Haşr 23
el kuddûsu : mukaddes olan
-
59-Haşr 23
yuşrikûne : şirk koşuyorlar
-
59-Haşr 24
el hâliku : yaratan
-
6-En'âm 2
halaka-kum : sizi yarattı
-
6-En'âm 3
sirra-kum : sizin sırrınızı, gizlinizi, gizlediğinizi
-
6-En'âm 3
ve cehre-kum : ve açıkladığınızı
-
6-En'âm 6
lekum : sizi
-
6-En'âm 8
melekun : bir melek
-
6-En'âm 8
le kudıye : mutlaka yerine getirilirdi, bitirilirdi
-
6-En'âm 11
kul : de, söyle
-
6-En'âm 12
kul : de, söyle
-
6-En'âm 12
kul li allâhi : Allah için, Allah'ın
-
6-En'âm 12
le yecmea- enne-kum : sizi mutlaka toplayacak
-
6-En'âm 14
kul : de, söyle
-
6-En'âm 14
kul innî : de ki muhakkak ki ben
-
6-En'âm 14
en ekûne : olmak
-
6-En'âm 14
ve lâ tekûne enne : ve olmamak
-
6-En'âm 15
kul : de, söyle
-
6-En'âm 17
alâ kulli şey'in : herşeye
-
6-En'âm 19
kul : de, söyle
-
6-En'âm 19
kul : de, söyle
-
6-En'âm 19
ve beyne-kum : ve sizin aranız
-
6-En'âm 19
hâzâ el kur'ânu : bu Kur'ân
-
6-En'âm 19
li unzire-kum : sizi uyarmam için
-
6-En'âm 19
e inne-kum : siz muhakkak .....mısınız?
-
6-En'âm 19
kul lâ eşhedu : de, söyle ben şahitlik yapmam
-
6-En'âm 19
kul innemâ : de, söyle sadece
-
6-En'âm 19
tuşrikûne : siz şirk (ortak) koşuyorsunuz
-
6-En'âm 22
nekûlu : diyeceğiz
-
6-En'âm 22
eşrakû : şirk koştular, ortak koştular
-
6-En'âm 22
eyne şurekâu-kum : sizin ortaklarınız nerede
-
6-En'âm 22
kuntum : oldunuz, idiniz
-
6-En'âm 23
lem tekun : olmadı, olmayacak
-
6-En'âm 23
mâ kunnâ : biz olmadık
-
6-En'âm 25
alâ kulûbi-him : onların kalplerinin üzerine
-
6-En'âm 25
kulle âyetin : bütün âyetleri
-
6-En'âm 25
yekûlu : derler
-
6-En'âm 26
ve in yuhlikûne : ve eğer helâk ederlerse
-
6-En'âm 27
ve nekûne : ve biz oluruz
-
6-En'âm 30
fe zûkû : o halde tadın
-
6-En'âm 30
bimâ kuntum : olduğunuzdan dolayı
-
6-En'âm 32
yettekûne : takva sahibi olurlar
-
6-En'âm 33
ellezî yekûlûne : onların söyledikleri
-
6-En'âm 34
kuzzibet : yalanlandı
-
6-En'âm 34
alâ mâ kuzzibû : yalanlandıkları şey(ler)e
-
6-En'âm 35
fe lâ tekûnenne : artık sakın olma
-
6-En'âm 37
kul : de, söyle
-
6-En'âm 38
emsâlu-kum : sizin gibi
-
6-En'âm 40
kul : de, söyle
-
6-En'âm 40
e raeyte-kum : siz (herbiriniz) kendinizi gördünüz mü? Sen sizi, (halinizi) gördün mü? (aczinizi anladın mı)
-
6-En'âm 40
in etâ-kum : eğer size gelse
-
6-En'âm 40
ev etet-kum : veya size gelse
-
6-En'âm 40
in kuntum : eğer siz ... iseniz
-
6-En'âm 41
mâ tuşrikûne : şirk (ortak) koştuğunuz şeyler
-
6-En'âm 43
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
6-En'âm 44
kulli şey'in : herşey
-
6-En'âm 45
fe kutia : böylece kesildi, kurutuldu
-
6-En'âm 46
kul : de, söyle
-
6-En'âm 46
sem'a-kum : sizin işitme hassanızı
-
6-En'âm 46
ve ebsâra-kum : ve sizin görme hassanızı
-
6-En'âm 46
alâ kulûbi-kum : sizin kalplerinizin üzerini
-
6-En'âm 46
ye'tî-kum bi-hî : onu size getirir
-
6-En'âm 47
kul : de, söyle
-
6-En'âm 47
e raeyte-kum : siz (herbiriniz) kendinizi gördünüz mü, sen sizi (halinizi) gördün mü? (aczinizi anladın mı?)
-
6-En'âm 47
in etâ-kum : eğer size gelse
-
6-En'âm 47
yuhleku : helâk edilir
-
6-En'âm 49
yefsukûne : fâsıklar, fıskta olanlar
-
6-En'âm 50
kul : de, söyle
-
6-En'âm 50
lâ ekûlu lekum : size demiyorum, söylemiyorum
-
6-En'âm 50
ve lâ ekûlu : ve demiyorum, söylemiyorum
-
6-En'âm 50
lekum : size
-
6-En'âm 50
innî melekun : gerçekte, mutlaka ben bir meleğim
-
6-En'âm 50
kul : de, söyle
-
6-En'âm 51
yettekûne : takva sahibi olurlar
-
6-En'âm 52
fe tekûne : o zaman sen olursun
-
6-En'âm 53
li yekûlû : derler diye
-
6-En'âm 54
fe kul : o zaman söyle
-
6-En'âm 54
selâmun aleykum : selâm üzerinize olsun
-
6-En'âm 54
rabbu-kum : sizin Rabbiniz
-
6-En'âm 54
min-kum : sizden
-
6-En'âm 56
kul : de, söyle
-
6-En'âm 56
kul : de, söyle
-
6-En'âm 56
ehvâe-kum : sizin hevesleriniz
-
6-En'âm 57
kul : de, söyle
-
6-En'âm 57
yakussu : o kıssa eder, anlatır,
-
6-En'âm 58
kul : de, söyle
-
6-En'âm 58
le kudıye : elbette yerine getirilmiş olurdu
-
6-En'âm 58
ve beyne-kum : ve sizin aranız
-
6-En'âm 59
ve mâ teskutu : ve düşmez
-
6-En'âm 60
yeteveffâ-kum : sizi vefat ettirir
-
6-En'âm 60
yeb'asu-kum : sizi beas eder, diriltir, gönderir
-
6-En'âm 60
merciu'-kum : sizin merciiniz, dönüş yeriniz, dönüşünüz
-
6-En'âm 60
yunebbiu-kum : size haber verecek
-
6-En'âm 60
kuntum : siz ...oldunuz
-
6-En'âm 61
aleykum : sizin üzerinize
-
6-En'âm 61
ehade-kum : sizden birisi
-
6-En'âm 63
kul : de, söyle
-
6-En'âm 63
yuneccî-kum : sizi kurtarır
-
6-En'âm 63
le nekûne enne : biz mutlaka oluruz
-
6-En'âm 64
kul : de, söyle
-
6-En'âm 64
yuneccî-kum : sizi kurtarır
-
6-En'âm 64
kulli : hepsi, tüm, bütün
-
6-En'âm 64
tuşrikûne : siz şirk (ortak) koşuyorsunuz
-
6-En'âm 65
kul : de, söyle
-
6-En'âm 65
aleykum : sizin üzerinize
-
6-En'âm 65
min fevkı-kum : sizin üstünüzden
-
6-En'âm 65
erculi-kum : sizin ayaklarınız
-
6-En'âm 65
ev yelbise-kum : veya sizi (birbirinize) katar
-
6-En'âm 65
ba'da-kum : sizin bir kısmınız
-
6-En'âm 66
el hakku : hak, gerçek
-
6-En'âm 66
kul : de, söyle
-
6-En'âm 66
aleykum : sizin üzerinize
-
6-En'âm 67
li kulli : hepsi için, herbiri için vardır
-
6-En'âm 69
yettekûne : takva sahibi olurlar
-
6-En'âm 69
yettekûne : takva sahibi olurlar
-
6-En'âm 70
kulle adlin : bütün fidyeler (fidyelerin hepsi)
-
6-En'âm 71
kul : de, söyle
-
6-En'âm 71
kul inne : de ki, muhakkak ki
-
6-En'âm 72
ve ittekû-hu : ona karşı takva sahibi olun
-
6-En'âm 73
yekûlu : der
-
6-En'âm 73
kun : ol
-
6-En'âm 73
fe yekûn : hemen, derhal olur
-
6-En'âm 73
kavlu-hu el hakku : onun sözü haktır
-
6-En'âm 73
ve lehu el mulku : ve mülk (hükümranlık) onundur
-
6-En'âm 75
melekûte : melekût
-
6-En'âm 75
ve li yekûne : ve olması için
-
6-En'âm 77
le ekûne enne : ben mutlaka olurum
-
6-En'âm 78
min mâ tuşrikûne : sizin şirk (ortak) koştuğunuz şeylerden
-
6-En'âm 80
mâ tuşrikûne : şirk koştuklarınız (şirk koştuğunuz şeyler)
-
6-En'âm 80
kulle şey'in : herşeyi
-
6-En'âm 81
enne-kum eşrektum : siz şirk koştunuz
-
6-En'âm 81
aleykum : size
-
6-En'âm 81
ehakku : daha çok haklı (hakediyor)
-
6-En'âm 81
in kuntum : eğer siz, ...iseniz
-
6-En'âm 84
ve ya'kûbe : ve Yâkub (A.S)
-
6-En'âm 84
kullen : hepsi
-
6-En'âm 85
kullun : hepsi
-
6-En'âm 86
ve kullen : ve hepsini
-
6-En'âm 88
eşrekû : şirk koştular
-
6-En'âm 90
kul : de
-
6-En'âm 90
lâ es'elu-kum : sizden istemiyorum
-
6-En'âm 91
kul : de
-
6-En'âm 91
âbâu-kum : atalarınız, babalarınız
-
6-En'âm 91
kul allâhu : 'Allah' de
-
6-En'âm 92
mubârekun : kutsal, mübarek
-
6-En'âm 92
musaddıku ellezî : onları doğrulayan, tasdik eden, ki o
-
6-En'âm 92
umme el kurâ : şehirlerin anası
-
6-En'âm 93
enfuse-kum : canlarınızı, nefslerinizi
-
6-En'âm 93
kuntum : siz oldunuz
-
6-En'âm 93
tekûlûne : söylüyorsunuz
-
6-En'âm 93
ve kuntum : ve siz ..... oldunuz
-
6-En'âm 94
halaknâ-kum : sizi yarattık
-
6-En'âm 94
havvelnâ-kum : size verdik, lütfettik
-
6-En'âm 94
verâe zuhûri-kum : (sizin) arkanızda
-
6-En'âm 94
mea-kum : sizinle beraber
-
6-En'âm 94
şufeâe-kum : sizin şefaatçileriniz
-
6-En'âm 94
fî-kum : sizinle
-
6-En'âm 94
beyne-kum : sizinle aranızdaki
-
6-En'âm 94
an-kum : sizlerden
-
6-En'âm 94
mâ kuntum : sizin ..... olduğunuz şeyler
-
6-En'âm 95
fâliku el habbi : taneyi yarıp çıkaran
-
6-En'âm 95
zâlikum allâhu : işte bu Allah'tır
-
6-En'âm 95
tu'fekune : çevriliyorsunuz, döndürülüyorsunuz
-
6-En'âm 96
fâliku el ısbâhı : sabahı yarıp çıkaran
-
6-En'âm 97
lekum en nucûme : sizin için yıldızlar
-
6-En'âm 98
enşee-kum : sizi yarattı
-
6-En'âm 99
kulli şey'in : herşey
-
6-En'âm 99
fî zâlikum : bunlarda vardır
-
6-En'âm 100
ve harakû : ve yalan uydurdular
-
6-En'âm 101
yekûnu : olur
-
6-En'âm 101
ve lem tekun : ve olmamıştır
-
6-En'âm 101
kulle şey'in : herşeyi
-
6-En'âm 101
ve huve bikulli şey'in : ve O herşeyi
-
6-En'âm 102
zâlikum allâhu : işte bu Allah
-
6-En'âm 102
rabbu-kum : sizin Rabbiniz
-
6-En'âm 102
hâliku : yaratan
-
6-En'âm 102
kulli şey'in : herşeyi
-
6-En'âm 102
alâ kulli şey'in : herşeye
-
6-En'âm 103
lâ tudriku-hu : onu idrak edemez
-
6-En'âm 103
yudriku : idrak eder
-
6-En'âm 104
câe-kum : size geldi
-
6-En'âm 104
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
6-En'âm 104
ve mâ ene aleykum : ve ben sizin üzerinize ... değilim
-
6-En'âm 105
ve li yekûlû : ve derler diye
-
6-En'âm 107
mâ eşrekû : şirk koşmazlardı, koşamazlardı
-
6-En'âm 108
li kulli ummetin : her ümmete
-
6-En'âm 109
kul : de
-
6-En'âm 109
ve mâ yuş'iru-kum : ve size bildirmez, sizi farkına vardırmaz (siz farkında değilsiniz)
-
6-En'âm 111
kulle şey'in : herşeyi
-
6-En'âm 111
kubulen : karşıları, karşılıklı olarak
-
6-En'âm 112
li kulli : hepsine
-
6-En'âm 114
ileykum : size
-
6-En'âm 114
lâ tekûnenne : sen sakın olma
-
6-En'âm 118
fe kulû : o zaman yeyin
-
6-En'âm 118
in kuntum : eğer .... siz iseniz
-
6-En'âm 119
ve mâ lekum : ve size ne oluyor
-
6-En'âm 119
ellâ te'kulû (en lâ te'kulû) : yememeniz, yemiyorsunuz
-
6-En'âm 119
lekum : size
-
6-En'âm 119
aleykum : size
-
6-En'âm 121
ve lâ te'kulû : ve yemeyin
-
6-En'âm 121
le fıskun : gerçekten fısktır
-
6-En'âm 121
li yucâdilû-kum : sizinle mücâdele etmeleri için
-
6-En'âm 121
inne-kum : muhakkak siz
-
6-En'âm 121
le muşrikûne : mutlaka müşrikler olursunuz
-
6-En'âm 123
fî kulli karyetin : her kasabada, şehirde
-
6-En'âm 123
li yemkurû : hile yapsınlar diye (yapmaları için)
-
6-En'âm 123
ve mâ yemkurûne : ve hile yapamazlar, aldatamazlar
-
6-En'âm 124
kânû yemkurûne : hile, sahtekârlık yapmış oldular
-
6-En'âm 128
mesvâ-kum : sizin barınacağınız yer
-
6-En'âm 130
ye'ti-kum : size geldi
-
6-En'âm 130
min-kum : sizden, içinizden
-
6-En'âm 130
yakussûne : anlatıyorlar
-
6-En'âm 130
aleykum : size
-
6-En'âm 130
ve yunzirûne-kum : ve sizi uyarıyorlar
-
6-En'âm 130
yevmi-kum : sizin gününüz
-
6-En'âm 131
en lem yekun : olmaması
-
6-En'âm 131
el kurâ : ülkeler, kasabalar
-
6-En'âm 132
ve li kullin : ve herkes için vardır
-
6-En'âm 133
yuzhib-kum : sizi giderir, yok eder
-
6-En'âm 133
min ba'di-kum : sizden sonra
-
6-En'âm 133
enşee-kum : sizi var etti, yarattı
-
6-En'âm 135
kul : de
-
6-En'âm 135
alâ mâ kâneti-kum : siz yapacağınız şeyi
-
6-En'âm 135
men tekûnu : kim(in) olacak
-
6-En'âm 136
mâ yahkumûne : hükmettikleri şey
-
6-En'âm 138
lâ yezkurûne isme allâhi : Allah'ın ismini anmıyorlar
-
6-En'âm 139
li zukûri-nâ : erkeklerimize ait
-
6-En'âm 139
ve in yekun : ve eğer olursa
-
6-En'âm 141
ukulu-hu : o yenilen
-
6-En'âm 141
kulû : yeyin
-
6-En'âm 142
kulû : yeyin
-
6-En'âm 142
razaka-kum allâhu : Allah sizi rızıklandırdı
-
6-En'âm 142
lekum : sizin için, size
-
6-En'âm 143
kul : de
-
6-En'âm 143
kuntum : siz ..... oldunuz
-
6-En'âm 144
kul : de
-
6-En'âm 144
em kuntum : yoksa siz oldunuz mu
-
6-En'âm 144
iz vassâkum allâhu : Allah size vasiyet ettiği zaman (farz kıldığına)
-
6-En'âm 145
kul : de
-
6-En'âm 145
en yekûne : olması
-
6-En'âm 146
kulle : hepsi
-
6-En'âm 146
le sâdikûne : gerçekten sadık olanlar, sözlerini tutanlar
-
6-En'âm 147
fe kul : o zaman de
-
6-En'âm 147
rabbu-kum : sizin Rabbiniz
-
6-En'âm 148
se yekûlu : söyleyecekler
-
6-En'âm 148
ellezîne eşrekû : şirk koşanlar
-
6-En'âm 148
zâkû : tattılar
-
6-En'âm 148
kul hel : var mı de
-
6-En'âm 148
inde-kum : sizin yanınızda
-
6-En'âm 149
kul : de
-
6-En'âm 149
le hedâ-kum : elbette sizi hidayete erdirirdi
-
6-En'âm 150
kul : de
-
6-En'âm 150
şuhedâe-kum ellezîne : şahitleriniz ki onlar
-
6-En'âm 151
kul : de
-
6-En'âm 151
rabbu-kum : sizin Rabbiniz
-
6-En'âm 151
aleykum : size
-
6-En'âm 151
ellâ (en lâ) tuşrikû : ortak (koşmamanız) koşmayın
-
6-En'âm 151
evlâde-kum : evlâtlarınız, çocuklarınız
-
6-En'âm 151
nerzuku-kum : sizi biz rızıklandırırız
-
6-En'âm 151
zâlikum : işte bunlar
-
6-En'âm 151
vassâ-kum : size vasiyet etti (farz kıldı)
-
6-En'âm 151
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
6-En'âm 152
kultum : siz (söz) söylediniz
-
6-En'âm 152
zâ kurbâ : yakınlık sahibi (akraba), yakınınız
-
6-En'âm 152
zâlikum : işte bunlar
-
6-En'âm 152
vassâ-kum : size vasiyet etti, emretti, farz kıldı
-
6-En'âm 152
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
6-En'âm 153
bi-kum : sizi
-
6-En'âm 153
zâlikum : işte bunlar
-
6-En'âm 153
vassâ-kum : size vasiyet etti, emretti
-
6-En'âm 153
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
6-En'âm 153
tettekûne : siz takva sahibi olursunuz
-
6-En'âm 154
li kulli şey'in : herşeyi
-
6-En'âm 155
mubârekun : mübarek
-
6-En'âm 155
ve ittekû : ve takva sahibi olun
-
6-En'âm 155
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
6-En'âm 156
en tekûlû : demeniz (dememeniz, söylemeniz)
-
6-En'âm 156
ve in kunnâ : ve biz olurduk
-
6-En'âm 157
tekûlû : siz dersiniz
-
6-En'âm 157
le kunnâ : elbette biz olurduk
-
6-En'âm 157
fe kad câe-kum : işte size gelmişti
-
6-En'âm 157
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
6-En'âm 158
lem tekun : olmaz
-
6-En'âm 158
kul : de
-
6-En'âm 159
ferrekû : fırkalara ayırdılar, tefrik ettiler
-
6-En'âm 161
kul : de
-
6-En'âm 162
kul : de
-
6-En'âm 164
kul : de, söyle
-
6-En'âm 164
kulli şey'in : herşey
-
6-En'âm 164
kullu : hepsi, bütün
-
6-En'âm 164
ilâ rabbi-kum : Rabbinize
-
6-En'âm 164
merciu-kum : sizin dönüşünüz
-
6-En'âm 164
fe yunebbiu-kum : o zaman, size haber verecek
-
6-En'âm 164
kuntum : siz oldunuz
-
6-En'âm 165
ceale-kum : sizi kıldı, yaptı
-
6-En'âm 165
ba'da-kum : bazınızı, bir kısmınızı
-
6-En'âm 165
li yebluve-kum : sizi imtihan etmek için
-
6-En'âm 165
âtâ-kum, : size verdi
-
60-Mümtehine 1
ve aduvve-kum : ve sizin düşmanlarınız
-
60-Mümtehine 1
tulkûne : ilka ediyorsunuz (dostluk ilka ediyorsunuz, muhabbet besliyorsunuz)
-
60-Mümtehine 1
bi mâ câe-kum : size gelen şeyi
-
60-Mümtehine 1
ve iyyâ-kum : ve sizi
-
60-Mümtehine 1
rabbi-kum : Rabbiniz
-
60-Mümtehine 1
in kuntum : eğer siz iseniz
-
60-Mümtehine 1
min-kum : sizden
-
60-Mümtehine 2
yeskafû-kum : sizi yakalarlar, ele geçirirler
-
60-Mümtehine 2
yekûnû : olurlar
-
60-Mümtehine 2
lekum : sizin için, size
-
60-Mümtehine 2
ileykum : size
-
60-Mümtehine 3
len tenfea-kum : size fayda sağlamaz
-
60-Mümtehine 3
erhâmu-kum : sizin akrabalarınız
-
60-Mümtehine 3
evlâdu-kum : sizin evlâtlarınız
-
60-Mümtehine 3
beyne-kum : sizin aranızı
-
60-Mümtehine 4
lekum : size, sizin için
-
60-Mümtehine 4
min-kum : sizden
-
60-Mümtehine 4
bi-kum : sizi
-
60-Mümtehine 4
ve beyne-kum : ve sizin aranızda
-
60-Mümtehine 4
ve mâ emliku : ve ben malik değilim, benim gücüm yetmez
-
60-Mümtehine 6
lekum : sizin için
-
60-Mümtehine 7
beyne-kum : sizin aranızda
-
60-Mümtehine 8
lâ yenhâ-kum(u) : sizi nehyetmez, yasaklamaz
-
60-Mümtehine 8
lem yukâtilû-kum : sizinle savaşmadılar
-
60-Mümtehine 8
ve lem yuhricû-kum : ve sizi çıkarmadılar
-
60-Mümtehine 8
min diyâri-kum : diyarlarınızdan, yurtlarınızdan
-
60-Mümtehine 9
yenhâkum(u) allâhu : Allah sizi nehyeder, size yasaklar
-
60-Mümtehine 9
kâtelû-kum : sizinle savaşan
-
60-Mümtehine 9
ve ahrecû-kum : ve sizi çıkardılar
-
60-Mümtehine 9
min diyâri-kum : sizin yurdunuzdan
-
60-Mümtehine 9
alâ ihrâci-kum : sizin çıkarılmanıza
-
60-Mümtehine 10
câe-kum(u) : size geldi
-
60-Mümtehine 10
ilâ el kuffâri : kâfirlere (kâfir erkeklere)
-
60-Mümtehine 10
enfekû : infâk ettiler, verdiler
-
60-Mümtehine 10
aleykum : sizin üzerinize
-
60-Mümtehine 10
ve lâ tumsikû : ve tutmayın
-
60-Mümtehine 10
enfekû : infâk ettiler, verdiler
-
60-Mümtehine 10
zâlikum : işte bu
-
60-Mümtehine 10
yahkumu : Allah hükmeder
-
60-Mümtehine 10
beyne-kum : sizin aranızda
-
60-Mümtehine 11
fâte-kum : elinizden çıkıp giderse
-
60-Mümtehine 11
min ezvâci-kum : zevcelerinizden, zevcelerinizden dolayı, eşlerinizden dolayı
-
60-Mümtehine 11
ilâ el kuffâri : kâfirlere
-
60-Mümtehine 11
mâ enfekû : şey verdiler
-
60-Mümtehine 11
ve ittekû allâhe : ve Allah'a karşı takva sahibi olun
-
60-Mümtehine 13
el kuffâru : kâfirler
-
60-Mümtehine 13
min ashâbi el kubûri : kabir halkından, kabirdekilerden
-
61-Saf 2
tekûlûne : siz söylüyorsunuz
-
61-Saf 3
en tekûlû : söylemeniz
-
61-Saf 5
ileykum : size, sizin için
-
61-Saf 5
kulûbe-hum : onların kalpleri
-
61-Saf 6
ileykum : size, sizin için
-
61-Saf 9
ala ed dîni kulli-hî : dînlerin hepsinin üzerine
-
61-Saf 9
el muşrikûne : müşrikler, şirk koşanlar, ortak koşanlar
-
61-Saf 10
hel edullu-kum : size delil (rehber) olayım mı, size yol göstereyim mi
-
61-Saf 10
tuncî-kum : sizi kurtaracak
-
61-Saf 11
emvâli-kum : sizin mallarınız
-
61-Saf 11
ve enfusi-kum : ve nefsleriniz, canlarınız
-
61-Saf 11
zâlikum : işte bu
-
61-Saf 11
lekum : sizin için
-
61-Saf 11
kuntum : siz oldunuz
-
61-Saf 12
lekum : sizin için, sizi
-
61-Saf 12
zunûbe-kum : sizin günahlarınızı
-
61-Saf 12
ve yudhıl-kum : ve dahil eder, koyar
-
61-Saf 14
kûnû : olunuz
-
62-Cum'a 1
el kuddûsi : bütün noksan sıfatlardan uzak, münezzeh, mukaddes
-
62-Cum'a 3
lem mâ yelhakû : henüz ilhak olmadılar, dahil olmadılar, katılmadılar
-
62-Cum'a 6
kul : de, söyle
-
62-Cum'a 6
enne-kum : sizin olduğunuzu
-
62-Cum'a 6
kuntum : siz iseniz
-
62-Cum'a 8
kul : de, söyle
-
62-Cum'a 8
mulâkî-kum : sizinle mülâki olacak olan (siz karşılaşacaksınız)
-
62-Cum'a 8
yunebbiu-kum : size haber verecek
-
62-Cum'a 8
kuntum : siz oldunuz
-
62-Cum'a 9
zâlikum : işte bu
-
62-Cum'a 9
lekum : sizin için
-
62-Cum'a 9
kuntum : siz oldunuz
-
62-Cum'a 10
kudiyeti : kada edildi, kaza edildi, yerine getirdi, bitirdi
-
62-Cum'a 10
ve uzkurû : ve zikredin
-
62-Cum'a 10
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
62-Cum'a 11
ve terekû-ke : ve seni terkettiler, bıraktılar
-
62-Cum'a 11
kul : de, söyle
-
63-Münâfikûn 1
el munâfikûne : münafıklar, nifak çıkaranlar
-
63-Münâfikûn 3
kulûbi-him : onların kalpleri
-
63-Münâfikûn 4
yekûlû : söylerler, konuşurlar
-
63-Münâfikûn 4
kulle : her zaman, her seferinde
-
63-Münâfikûn 4
yû'fekûne : çevriliyorlar, döndürülüyorlar
-
63-Münâfikûn 5
lekum : sizin için
-
63-Münâfikûn 7
yekûlûne : derler
-
63-Münâfikûn 7
lâ tunfikû : infâk etmeyin, vermeyin
-
63-Münâfikûn 8
yekûlûne : derler
-
63-Münâfikûn 9
lâ tulhi-kum : sizi oyalamasın, alıkoymasın
-
63-Münâfikûn 9
emvâlu-kum : sizin mallarınız
-
63-Münâfikûn 9
ve lâ evlâdu-kum : ve sizin evlâtlarınız
-
63-Münâfikûn 10
ve enfikû : ve infâk edin
-
63-Münâfikûn 10
rezaknâ-kum : sizi rızıklandırdık
-
63-Münâfikûn 10
ehade-kum(u) : sizden birisi
-
63-Münâfikûn 10
yekûle : söyler, der
-
63-Münâfikûn 10
ve ekun : ve ben olurum
-
64-Teğabün 1
el mulku : mülk, sahiplik, idare
-
64-Teğabün 1
alâ kulli şey'in : herşeye
-
64-Teğabün 2
halaka-kum : sizi yarattı
-
64-Teğabün 2
min-kum : sizden bir kısmınız
-
64-Teğabün 2
ve min-kum : ve sizden (sizin) bir kısmınız
-
64-Teğabün 3
ve savvere-kum : ve size suret, şekil verdi
-
64-Teğabün 3
suvere-kum : sizin suretiniz, şekliniz
-
64-Teğabün 5
lem ye'ti-kum : size gelmedi
-
64-Teğabün 5
fe zâkû : o zaman tattılar
-
64-Teğabün 7
kul : de
-
64-Teğabün 9
yecmeu-kum : sizi toplayacak
-
64-Teğabün 11
kulli : her, hepsi
-
64-Teğabün 14
min ezvâci-kum : sizin eşlerinizden
-
64-Teğabün 14
ve evlâdi-kum : ve sizin evlâtlarınız, çocuklarınız
-
64-Teğabün 14
lekum : sizin için
-
64-Teğabün 15
emvalu-kum : sizin mallarınız
-
64-Teğabün 15
ve evlâdu-kum : ve sizin evlâtlarınız, çocuklarınız
-
64-Teğabün 16
ittekû : takva sahibi olun
-
64-Teğabün 16
ve enfikû : ve infâk edin, verin
-
64-Teğabün 16
li enfusi-kum : nefsiniz için, kendiniz için
-
64-Teğabün 17
lekum : sizi, size
-
64-Teğabün 17
lekum : sizi, size
-
64-Teğabün 17
şekûrun : şekurdur, şükredilen, şükrün karşılığını veren
-
65-Talâk 1
fe tallikû-hunne : o taktirde onları (kadınları) boşayın
-
65-Talâk 1
ve ittekû : ve takva sahibi olun
-
65-Talâk 1
rabbe-kum : sizin Rabbiniz
-
65-Talâk 2
fe emsikû-hunne : bundan sonra onları tutun
-
65-Talâk 2
ev fârikû-hunne : veya onlardan ayrılın
-
65-Talâk 2
min-kum : sizden
-
65-Talâk 2
zâlikum : işte bu
-
65-Talâk 3
kulli : her
-
65-Talâk 4
min nisâi-kum : kadınlarınızdan
-
65-Talâk 5
ileykum : size
-
65-Talâk 6
min vucdi-kum : gücünüzün yettiğinden (yettiği kadar)
-
65-Talâk 6
li tudayyikû : sıkıntıya düşürmek için
-
65-Talâk 6
kunne : onlar (kadınlar) oldu
-
65-Talâk 6
enfikû : infâk edin, nafaka verin
-
65-Talâk 6
lekum : sizin için
-
65-Talâk 6
beyne-kum : kendi aranızda
-
65-Talâk 7
kudire : ölçülü taktir edildi, az verildi
-
65-Talâk 7
rızku-hu : onun rızkı
-
65-Talâk 10
fe ittekû : öyleyse, artık takva sahibi olun
-
65-Talâk 10
ileykum : size
-
65-Talâk 11
aleykum : size
-
65-Talâk 12
alâ kulli şey'in : herşeye
-
65-Talâk 12
bi kulli şey'in : herşeyi
-
66-Tahrim 2
lekum : sizin için, size
-
66-Tahrim 2
eymâni-kum : yeminleriniz
-
66-Tahrim 2
mevlâ-kum : sizin mevlânız, dostunuz
-
66-Tahrim 4
kulûbu-kumâ : ikinizin kalpleri
-
66-Tahrim 5
tallaka-kunne : sizi boşadı
-
66-Tahrim 5
min-kunne : sizden
-
66-Tahrim 6
kû : koruyun
-
66-Tahrim 6
enfuse-kum : kendinizi, nefslerinizi
-
66-Tahrim 6
ve ehlî-kum : ve yakınlarınızı
-
66-Tahrim 6
vakûdu-hâ : ve onun yakıtı
-
66-Tahrim 7
kuntum : siz oldunuz
-
66-Tahrim 8
rabbu-kum : Rabbiniz
-
66-Tahrim 8
an-kum : sizden
-
66-Tahrim 8
seyyiâti-kum : kötülükleriniz, günahlarınız
-
66-Tahrim 8
ve yudhile-kum : ve sizi dahil eder, koyar
-
66-Tahrim 8
yekûlûne : derler
-
66-Tahrim 8
alâ kulli şey'in : herşeye
-
66-Tahrim 9
el kuffâre : kâfirler
-
66-Tahrim 12
ve kutubi-hi : ve onun kitaplarını
-
67-Mülk 1
el mulku : mülk, idare
-
67-Mülk 1
alâ kulli şey'in : herşeye
-
67-Mülk 2
li yebluve-kum : sizi imtihan etmek için
-
67-Mülk 2
eyyu-kum : sizin hanginiz, hanginiz
-
67-Mülk 7
ulkû : atıldılar
-
67-Mülk 8
kullemâ : her defasında
-
67-Mülk 8
lem ye'ti-kum : size gelmedi
-
67-Mülk 9
ve kulnâ : ve biz dedik
-
67-Mülk 10
kunnâ : biz olduk
-
67-Mülk 10
mâ kunnâ : biz olmazdık
-
67-Mülk 13
kavle-kum : sözünüz
-
67-Mülk 15
lekum : sizin için
-
67-Mülk 15
ve kulû : ve yeyin
-
67-Mülk 16
bikum(u) : sizi
-
67-Mülk 17
aleykum : sizin üzerinize
-
67-Mülk 19
mâ yumsiku-hunne : onları (havada) tutmaz (düşmekten alıkoymaz)
-
67-Mülk 19
bi kulli şey'in : herşeyi
-
67-Mülk 20
lekum : size
-
67-Mülk 20
yansuru-kum : size yardım edecek
-
67-Mülk 21
yerzuku-kum : rızkınızı
-
67-Mülk 23
kul : de
-
67-Mülk 23
ensee-kum : sizi inşa etti, yoktan yarattı
-
67-Mülk 23
lekum(u) : sizin için, size
-
67-Mülk 23
teşkurûne : şükrediyorsunuz
-
67-Mülk 24
kul : de
-
67-Mülk 24
zeree-kum : sizi çoğaltıp yaydı
-
67-Mülk 25
ve yekûlûne : derler ki
-
67-Mülk 25
in kuntum : idiniz
-
67-Mülk 26
kul : de
-
67-Mülk 27
kuntum : siz oldunuz
-
67-Mülk 28
kul : de
-
67-Mülk 29
kul : de
-
67-Mülk 30
kul : de
-
67-Mülk 30
mâu-kum : sizin suyunuz
-
67-Mülk 30
ye'tî-kum : size getirir
-
68-Kalem 6
bi eyyikum(u) : sizin hanginiz
-
68-Kalem 10
kulle : her, hepsi (hiçbiri)
-
68-Kalem 22
harsi-kum : tarlanız
-
68-Kalem 22
kuntum : siz iseniz
-
68-Kalem 23
intalekû : ayrıldılar
-
68-Kalem 24
aleykum : size, sizin yanınıza
-
68-Kalem 28
e lem ekul : ben demedim mi
-
68-Kalem 28
lekum : size
-
68-Kalem 29
kun-nâ : biz olduk
-
68-Kalem 31
kun-nâ : biz olduk
-
68-Kalem 36
lekum : size
-
68-Kalem 36
tahkumûne : hüküm veriyorsunuz
-
68-Kalem 37
lekum : sizin var
-
68-Kalem 38
lekum : sizin için, sizin
-
68-Kalem 39
lekum : sizin için, sizin
-
68-Kalem 39
lekum : sizin için, sizin
-
68-Kalem 39
tahkumûne : siz hüküm veriyorsunuz
-
68-Kalem 43
terheku-hum : onları kaplar, bürür
-
68-Kalem 48
ve lâ tekun : ve sen olma
-
68-Kalem 51
yuzlikûne-ke : seni kaydıracaklar, devirecekler
-
68-Kalem 51
ve yekûlûne : ve diyorlar
-
69-Hâkka 5
uhlikû : helâk edildi
-
69-Hâkka 6
uhlikû : helâk edildi
-
69-Hâkka 11
hamelnâ-kum : sizi taşıdık
-
69-Hâkka 12
lekum : sizin için
-
69-Hâkka 17
ve el meleku : ve o melek
-
69-Hâkka 18
min-kum : sizden
-
69-Hâkka 19
yekûlu : der, söyler
-
69-Hâkka 23
kutûfu-hâ : onun olgunlaşmış meyveleri
-
69-Hâkka 24
kulû : yeyin
-
69-Hâkka 25
yekûlu : der, söyler
-
69-Hâkka 32
fe uslukû-hu : öylece onu sevkedin
-
69-Hâkka 37
lâ ye'kulu-hu : onu yemez
-
69-Hâkka 47
minkum : sizden
-
69-Hâkka 49
min-kum : sizden
-
7-A'râf 2
lâ yekun : olmasın
-
7-A'râf 3
ileykum : sizlere, size
-
7-A'râf 3
min rabbi-kum : sizin Rabbinizden
-
7-A'râf 5
kun-nâ : biz olduk
-
7-A'râf 7
nekussa-enne : mutlaka anlatacağız
-
7-A'râf 7
mâ kun-nâ : biz olmadık, biz değildik
-
7-A'râf 8
el hakku : haktır, gerçektir
-
7-A'râf 8
sekulet : ağır geldi
-
7-A'râf 10
mekken-nâ-kum : sizi yerleştirdik
-
7-A'râf 10
lekum : sizin için, size
-
7-A'râf 10
teşkurûne : şükrediyorsunuz
-
7-A'râf 11
halak-nâ-kum : sizi biz yarattık
-
7-A'râf 11
savver-nâ-kum : size suret (şekil) verdik
-
7-A'râf 11
kul-nâ : biz dedik
-
7-A'râf 11
lem yekun : olmadı
-
7-A'râf 13
mâ yekûnu : olmaz
-
7-A'râf 18
min-kum ecmaîne : sizin hepinizle
-
7-A'râf 19
uskun : iskan olun, yerleşin, oturun
-
7-A'râf 19
kulâ : yeyin (ikiniz)
-
7-A'râf 19
fe tekûnâ : o zaman olursunuz (siz ikiniz)
-
7-A'râf 20
nehâkumâ : ikinize yasakladı, ikinizi men etti (nehyetti)
-
7-A'râf 20
rabbu-kumâ : Rabbiniz (ikinizin Rabbi)
-
7-A'râf 20
en tekûnâ : olmanız (ikinizin olması), ikiniz olursunuz
-
7-A'râf 21
lekumâ : sizin ikinize, size
-
7-A'râf 22
e lem enhe-kumâ : ikinizi nehyetmedim mi, yasaklamadım mı?
-
7-A'râf 22
an tilkum eş şecereti : bu ağaçtan
-
7-A'râf 22
ve ekul : ve söyledim
-
7-A'râf 22
lekumâ : size, sizin ikinize
-
7-A'râf 22
lekumâ : size, sizin ikinize
-
7-A'râf 23
le nekûne enne : mutlaka biz oluruz
-
7-A'râf 24
ba'dukum : sizin bir kısmınız
-
7-A'râf 24
ba'dukum li ba'dın : birbirinize
-
7-A'râf 24
ve lekum : ve sizin için vardır
-
7-A'râf 26
aleykum : size
-
7-A'râf 26
sev'âti-kum : ayıp yerlerinizi
-
7-A'râf 27
lâ yeftine-enne-kum : sizi sakın fitneye düşürmesin, şaşırtmasın
-
7-A'râf 27
ebevey-kum : sizin anne ve babanızı
-
7-A'râf 27
yerâ-kum : sizleri görür
-
7-A'râf 28
kul : de ki
-
7-A'râf 28
e tekûlûne : ... mı söylüyorsunuz?
-
7-A'râf 29
kul : de
-
7-A'râf 29
vucûhe-kum : yüzlerinizi, kendinizi
-
7-A'râf 29
kulli : her, hepsi, bütün
-
7-A'râf 29
kemâ bedee-kum : sizi yarattığı gibi
-
7-A'râf 31
zînete-kum : ziynetleriniz, süsleriniz
-
7-A'râf 31
kulli : her, hepsi, bütünü
-
7-A'râf 31
kulû : yeyiniz
-
7-A'râf 32
kul : de (ki)
-
7-A'râf 32
kul : de (ki)
-
7-A'râf 33
kul : de ki
-
7-A'râf 33
en tuşrikû : ortak koşmanız, şirk koşmanız
-
7-A'râf 33
ve en tekûlû : ve söylemeniz
-
7-A'râf 34
ve li kulli ummetin : ve bütün ümmetler için vardır
-
7-A'râf 35
ye'tiyenne-kum : size gelir
-
7-A'râf 35
min-kum : sizden, sizin içinizden
-
7-A'râf 35
yekussûne : kıssa eder, anlatır
-
7-A'râf 35
aleykum : size
-
7-A'râf 37
mâ kuntum ted'ûne : ibadet ettiğiniz, dua ettiğiniz şeyler
-
7-A'râf 38
min kabli-kum : sizden öncekilerden, sizden önceki
-
7-A'râf 38
kullemâ : her defasında
-
7-A'râf 38
izâ eddârakû : ard arda biraraya geldikleri zaman, gelince
-
7-A'râf 38
li kullin : herkes için vardır
-
7-A'râf 39
mâ kâne lekum : sizin yoktur
-
7-A'râf 39
fe zûkû el azâbe : o zaman, öyleyse azabı tadın
-
7-A'râf 39
kuntum teksibûne : kazanmış olduğunuz
-
7-A'râf 43
ve mâ kun-nâ : ve biz olmadık, olmazdık
-
7-A'râf 43
tilkum : işte bu
-
7-A'râf 43
kuntum ta'melûne : yapmış olduklarınız
-
7-A'râf 44
rabbu-kum : Rabbiniz
-
7-A'râf 46
kullen : hepsini
-
7-A'râf 46
en selâmun aleykum : selâmlanmak sizin üzerinize olsun, selâm sizin üzerinize olsun
-
7-A'râf 48
an-kum : sizden, size
-
7-A'râf 48
cem'u-kum : sizin topladıklarınız
-
7-A'râf 48
kuntum testekbirûne : kibirlenmiş oldunuz
-
7-A'râf 49
aleykum : size
-
7-A'râf 50
razaka-kum allâhu : Allah sizi rızıklandırdı
-
7-A'râf 53
yekûlu ellezîne : onlar derler
-
7-A'râf 53
kunnâ na'mel : biz yapmış olduk
-
7-A'râf 54
rabbe-kum : sizin Rabbiniz
-
7-A'râf 54
lehu el halku : yaratmak onundur (ona mahsustur)
-
7-A'râf 55
rabbe-kum : Rabbiniz
-
7-A'râf 57
min kulli es semerâti : bütün ürünlerden
-
7-A'râf 57
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
7-A'râf 58
yeşkurûne : şükrederler
-
7-A'râf 59
mâ lekum : sizin için yoktur
-
7-A'râf 59
aleykum : sizin üzerinize
-
7-A'râf 62
ubelligu-kum : size tebliğ ediyorum
-
7-A'râf 62
lekum : size
-
7-A'râf 63
en câe-kum : size gelmesine
-
7-A'râf 63
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
7-A'râf 63
min-kum : sizden, içinizden
-
7-A'râf 63
li yunzire-kum : sizi uyarması için
-
7-A'râf 63
ve li tettekû : ve takva sahibi olmanız için
-
7-A'râf 63
ve lealle-kum : ve umulur ki böylece siz
-
7-A'râf 65
mâ lekum : sizin için yoktur
-
7-A'râf 65
lâ tettekûne : takva sahibi olmazsınız, olmayacaksınız
-
7-A'râf 68
ubelligu-kum : size tebliğ ediyorum, ulaştırıyorum
-
7-A'râf 68
lekum : sizin için, size
-
7-A'râf 69
en câe-kum : size gelmesine
-
7-A'râf 69
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
7-A'râf 69
min-kum : sizden, içinizden
-
7-A'râf 69
li yunzire-kum : sizi uyarması için
-
7-A'râf 69
ve uzkurû : ve hatırlayın
-
7-A'râf 69
iz ceale-kum : sizi kıldığını, sizi yaptığını
-
7-A'râf 69
ve zâdekum : ve size arttırdı, güçlü yaptı
-
7-A'râf 69
fe uzkurû : artık hatırlayın, zikredin
-
7-A'râf 69
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
7-A'râf 70
kunte min es sâdıkîne : sen sadıklardan, doğru sözlülerden oldun
-
7-A'râf 71
aleykum : sizin üzerinize
-
7-A'râf 71
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
7-A'râf 71
ve âbâu-kum : ve babalarınız, atalarınız
-
7-A'râf 71
mea-kum : sizinle birlikte, beraber
-
7-A'râf 73
lekum : sizin için
-
7-A'râf 73
câet-kum : size geldi
-
7-A'râf 73
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
7-A'râf 73
lekum : sizin için
-
7-A'râf 73
te'kul : yesin
-
7-A'râf 73
fe ye'huze-kum : o zaman, yoksa sizi alır
-
7-A'râf 74
ve uzkurû : ve hatırlayın
-
7-A'râf 74
iz ceale-kum : sizi kılmıştı, yapmıştı
-
7-A'râf 74
ve bevvee-kum : ve sizi yerleştirdi
-
7-A'râf 74
kusûren : kasırlar, saraylar, köşkler
-
7-A'râf 74
fe uzkurû : artık hatırlayın, zikredin
-
7-A'râf 77
kunte min el murselîne : sen resullerden, gönderilenlerden oldun
-
7-A'râf 79
eblagtu-kum : size tebliğ ettim, ulaştırdım
-
7-A'râf 79
lekum : size
-
7-A'râf 80
sebeka-kum : sizden önce gelip geçmiş
-
7-A'râf 81
inne-kum : muhakkak ki, gerçekten siz
-
7-A'râf 82
min karyeti-kum : yurdunuzdan, beldenizden
-
7-A'râf 85
lekum : sizin için
-
7-A'râf 85
câet-kum : size geldi
-
7-A'râf 85
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
7-A'râf 85
zâlikum hayrun : işte bu hayırlıdır
-
7-A'râf 85
lekum : sizin için
-
7-A'râf 85
in kuntum mu'minîne : eğer müminler, inananlar iseniz
-
7-A'râf 86
bi kulli sırâtın : her yola, tüm yolların üzerine
-
7-A'râf 86
ve uzkurû : ve hatırlayın
-
7-A'râf 86
iz kuntum kalîlen : siz az idiniz
-
7-A'râf 86
fe kessere-kum : sonra sizi çoğalttı
-
7-A'râf 87
min-kum : sizden, içinizden
-
7-A'râf 87
yahkume allâhu : Allah hükmünü verir
-
7-A'râf 88
kun-nâ : biz olduk
-
7-A'râf 89
fî milleti-kum : sizin milletinize (dîninize)
-
7-A'râf 89
ve mâ yekûnu : ve olamaz, olmaz
-
7-A'râf 89
kulle şey'in : herşeyi
-
7-A'râf 90
inne-kum : muhakkak, mutlaka siz
-
7-A'râf 93
eblagtu-kum : size tebliğ ettim, ulaştırdım
-
7-A'râf 93
lekum : size
-
7-A'râf 96
ehle el kurâ : o ülkelerin halkı
-
7-A'râf 97
ehlu el kurâ : o ülkelerin halkı
-
7-A'râf 98
ehlu el kurâ : o ülkelerin halkı
-
7-A'râf 100
alâ kulûbi-him : kalplerinin üzerini
-
7-A'râf 101
tilke el kurâ : ülkeler işte bunlar
-
7-A'râf 101
nakussu : anlatıyoruz
-
7-A'râf 101
alâ kulûbi : kalplerinin üzerini
-
7-A'râf 105
hakîkun : doğru olan, gerçek olan, hak olan
-
7-A'râf 105
en lâ ekûle : (benim) söylemememdir
-
7-A'râf 105
ci'tu-kum : size geldim
-
7-A'râf 105
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
7-A'râf 106
in kunte : eğer sen, ..... isen
-
7-A'râf 106
in kunte : eğer sen ... isen
-
7-A'râf 110
en yuhrice-kum : sizi çıkarmak
-
7-A'râf 110
min ardı-kum : sizin topraklarınızdan
-
7-A'râf 112
kulli : hepsini
-
7-A'râf 113
in kunnâ : eğer olursak
-
7-A'râf 114
ve inne-kum : ve mutlaka siz
-
7-A'râf 115
en nekûne : biz oluruz, olacağız
-
7-A'râf 116
elkû : atın
-
7-A'râf 117
ye'fikûne \n(ıfk) : yalandan yapıyorlar, sihir yapıyorlar, uyduruyorlar \n: (yalan)
-
7-A'râf 118
el hakku : hak, gerçek
-
7-A'râf 123
lekum : size
-
7-A'râf 124
eydiye-kum : elleriniz
-
7-A'râf 124
ve ercule-kum : ve ayaklarınız
-
7-A'râf 124
le usallibu-enne-kum : mutlaka sizi asacağım
-
7-A'râf 129
rabbu-kum : Rabbiniz
-
7-A'râf 129
aduvve-kum : sizin düşmanlarınız
-
7-A'râf 129
ve yestahlife-kum : ve sizi halifeler yapar, onların yerine geçirir
-
7-A'râf 133
ve el kummele : ve bitler (elbise yiyen ve vücudun kanını emen bir çeşit bit)
-
7-A'râf 135
yenkusûne : nakzediyorlar, sözlerinden dönüyorlar
-
7-A'râf 138
ya'kufûne : devamlı ibadet ediyorlar, tapıyorlar
-
7-A'râf 138
inne-kum : muhakkak ki siz
-
7-A'râf 140
ebgî-kum : size, sizin için isteyeyim
-
7-A'râf 140
faddale-kum : sizi üstün kıldı
-
7-A'râf 141
encey-nâ-kum : sizi kurtardık
-
7-A'râf 141
yesûmûne-kum : sizi zorluyorlar, maruz bırakıyorlar
-
7-A'râf 141
ebnâe-kum : sizin oğullarınız
-
7-A'râf 141
nisâe-kum : kadınlarınız
-
7-A'râf 141
ve fî zâlikum : ve işte bunda vardır
-
7-A'râf 141
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
7-A'râf 144
ve kun : ve ol
-
7-A'râf 145
min kulli şey'in : herşeyden
-
7-A'râf 145
li kulli şey'in : herşeyi
-
7-A'râf 145
bi kuvvetin : kuvvetle
-
7-A'râf 145
se-urî-kum : size göstereceğim
-
7-A'râf 146
kulle : bütün, hepsini
-
7-A'râf 149
le nekûnenne (le nekûne enne) : muhakkak biz oluruz
-
7-A'râf 150
emre rabbi-kum : Rabbinizin emri
-
7-A'râf 155
e tuhliku-nâ : bizi helâk mı edeceksin (biz senin tarafından helâk mı edileceğiz)
-
7-A'râf 156
kulle şey'in : herşeyi
-
7-A'râf 156
yettekûne : takva sahibi olurlar
-
7-A'râf 158
kul : de
-
7-A'râf 158
ileykum : size
-
7-A'râf 158
mulku es semâvâti : semaların mülkü
-
7-A'râf 158
lealle-kum : umulur ki siz, böylece siz
-
7-A'râf 160
kullu unâsin : bütün insanlar, her grup insan
-
7-A'râf 160
kulû : yeyin
-
7-A'râf 160
mâ razaknâ-kum : sizi rızıklandırdığımız şeyler
-
7-A'râf 161
uskunû : oturun, yerleşin
-
7-A'râf 161
ve kulû : ve yeyin
-
7-A'râf 161
ve kûlû : ve deyin, söyleyin
-
7-A'râf 161
nagfir-lekum : biz sizi mağfiret edelim
-
7-A'râf 161
hatîâti-kum : sizin hatalarınızı
-
7-A'râf 163
yefsukûne : fıska düşüyorlar
-
7-A'râf 164
allâhu muhliku-hum : Allah'ın onları (kendilerini) helâk edeceği kimseler
-
7-A'râf 164
ilâ rabbi-kum : Rabbinize
-
7-A'râf 164
yettekûne : takva sahibi olurlar
-
7-A'râf 165
yefsukûne : fıska düşüyorlar
-
7-A'râf 166
kulnâ : biz dedik
-
7-A'râf 166
kûnû : olunuz
-
7-A'râf 169
ve yekûlûne : ve derler
-
7-A'râf 169
mîsâku el kitâbi : kitabın misaki
-
7-A'râf 169
en lâ yekûlû : söylememeleri
-
7-A'râf 169
yettekûne : takva sahibi olurlar
-
7-A'râf 170
yumessikûne : sımsıkı sarılırlar
-
7-A'râf 171
mâ âtey-nâ-kum : size verdiğimiz şeyleri
-
7-A'râf 171
bi kuvvetin : kuvvetle, sımsıkı
-
7-A'râf 171
ve uzkurû : ve hatırlayın, zikredin
-
7-A'râf 171
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
7-A'râf 171
tettekûne : takva sahibi olursunuz
-
7-A'râf 172
bi rabbi-kum : sizin Rabbiniz
-
7-A'râf 172
en tekûlû : demeniz, demenize karşı (dememeniz için)
-
7-A'râf 172
kun-nâ : biz olduk, ... idik
-
7-A'râf 173
tekûlû : dersiniz
-
7-A'râf 173
ve kun-nâ : ve biz olduk
-
7-A'râf 173
e fe tuhliku-nâ : o zaman, hal böyle iken bizi helâk mı edeceksin?
-
7-A'râf 179
kulûbun : kalpler
-
7-A'râf 185
melekûti : nizam, saltanat, idare, mülkiyet, sunnetullah
-
7-A'râf 185
en yekûne : olması
-
7-A'râf 187
kul : de
-
7-A'râf 187
sekulet : ağır şiddetli (olay)
-
7-A'râf 187
lâ te'tî-kum : size gelmez
-
7-A'râf 187
kul : de
-
7-A'râf 188
kul : de ki
-
7-A'râf 188
lâ emliku : ben malik değilim (güce sahip değilim)
-
7-A'râf 188
ve lev kuntu : ve eğer ben olsaydım
-
7-A'râf 189
halaka-kum : sizi yarattı
-
7-A'râf 189
li yeskune : meyletmesi, sükûn bulması, tatmin olması için
-
7-A'râf 189
le nekûnenne : mutlaka oluruz
-
7-A'râf 190
yuşrikûne : ortak, şirk koşuyorlar
-
7-A'râf 191
e yuşrikûne : şirk (ortak) mı koşuyorlar
-
7-A'râf 191
lâ yahluku : yaratamayan
-
7-A'râf 191
yuhlekûne : yaratılıyorlar
-
7-A'râf 193
lâ yettebiû-kum : size uymazlar, tâbî olmazlar
-
7-A'râf 193
aleykum : sizin üzerinize, sizin için
-
7-A'râf 194
emsâlu-kum : sizin gibi
-
7-A'râf 194
lekum : size
-
7-A'râf 194
in kuntum : eğer siz ... iseniz
-
7-A'râf 195
kul ud'û : de ki davet edin, çağırın
-
7-A'râf 195
şurekâe-kum : ortaklarınızı
-
7-A'râf 197
nasra-kum : size yardıma
-
7-A'râf 203
kul : de ki
-
7-A'râf 203
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
7-A'râf 204
ve izâ kurie el kur'ânu : ve Kur'ân okunduğu zaman
-
7-A'râf 204
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
7-A'râf 205
vezkur (ve uzkur) : ve zikret
-
7-A'râf 205
ve lâ tekun : ve sen olma
-
70-Meâric 8
tekûnu : olacak
-
70-Meâric 9
ve tekûnu : ve olacak
-
70-Meâric 24
hakkun : hak, pay
-
70-Meâric 26
yusaddikûne : tasdik ederler
-
70-Meâric 27
muşfikûne : çekinenler, korkanlar
-
70-Meâric 38
kullu imriin : herbir şahıs, herkes, hepsi
-
70-Meâric 42
yulâkû : karşılaşırlar, mülâki olurlar, kavuşurlar
-
70-Meâric 44
terheku-hum : onları kaplar
-
71-Nuh 2
lekum : sizin için
-
71-Nuh 3
ve ittekû-hu : ve ona karşı takva sahibi olun
-
71-Nuh 4
lekum : sizin için, sizin
-
71-Nuh 4
min zunûbi-kum : günahlarınızdan, günahlarınızı
-
71-Nuh 4
ve yûahhir-kum : ve sizi tehir etsin (ömür versin)
-
71-Nuh 4
kuntum : siz oldunuz
-
71-Nuh 7
kullemâ : her seferinde
-
71-Nuh 10
kultu : dedim
-
71-Nuh 10
rabbe-kum : sizin Rabbiniz
-
71-Nuh 11
aleykum : size, üzerinize
-
71-Nuh 12
ve yumdid-kum : ve size imdat etsin, size yardım etsin
-
71-Nuh 12
lekum : size, sizin için
-
71-Nuh 12
lekum : size, sizin için
-
71-Nuh 13
mâ lekum : siz niçin, size ne oluyor
-
71-Nuh 14
halaka-kum : sizi yarattı
-
71-Nuh 17
enbete-kum : yetiştirdi, yarattı
-
71-Nuh 18
yuîdu-kum : sizi iade edecek, döndürecek
-
71-Nuh 18
ve yuhricu-kum : ve sizi çıkaracak
-
71-Nuh 19
lekum(u) : sizin için
-
71-Nuh 20
teslukû : sizin sülûk etmeniz, yolculuk etmeniz
-
71-Nuh 22
kubbâran : büyük
-
71-Nuh 23
âlihete-kum : sizin ilâhlarınız
-
71-Nuh 25
ugrikû : boğuldular
-
72-Cin 1
kul : de
-
72-Cin 1
kur'ânen : Kur'ân
-
72-Cin 4
yekûlu : söylüyor
-
72-Cin 5
tekûle : söyler
-
72-Cin 9
kun-nâ : biz olduk
-
72-Cin 11
kun-nâ : biz olduk
-
72-Cin 19
yekûnûne : olurlar, oluyorlar
-
72-Cin 20
kul : de ki
-
72-Cin 20
ve lâ uşriku : ve ortak etmem
-
72-Cin 21
kul : de
-
72-Cin 21
lâ emliku : ben malik (sahip) değilim
-
72-Cin 21
lekum : size
-
72-Cin 22
kul : de
-
72-Cin 25
kul : de
-
72-Cin 27
yesluku : sevkeder
-
72-Cin 28
kulle : her
-
73-Müzzemmil 2
kum : kalk
-
73-Müzzemmil 3
inkus : (nâkis) eksilt
-
73-Müzzemmil 4
el kur'âne : Kur'ân'ı
-
73-Müzzemmil 8
ve uzkur : ve zikret
-
73-Müzzemmil 10
yekûlûne : diyorlar, söylüyorlar
-
73-Müzzemmil 15
ileykum : size
-
73-Müzzemmil 15
aleykum : sizin üzerinize
-
73-Müzzemmil 17
tettekûne : koruyacaksınız
-
73-Müzzemmil 20
tekûmu : kalkıyorsun, ayakta duruyorsun
-
73-Müzzemmil 20
tâbe aleykum : sizin tövbenizi kabul etti
-
73-Müzzemmil 20
min el kur'ânî : Kur'ân'dan
-
73-Müzzemmil 20
en se-yekûnu : yakında olacak
-
73-Müzzemmil 20
min-kum : sizden (bir kısmınız)
-
73-Müzzemmil 20
li enfusi-kum : nefsleriniz için, kendiniz için
-
74-Müddessir 2
kum : kalk
-
74-Müddessir 8
en nâkûri : Nâkûr, Sur Borusu
-
74-Müddessir 17
se-urhiku-hu : yakında onu süreceğim
-
74-Müddessir 19
kutile : katledildi, öldürüldü, kahroldu, mahvoldu (kendisini mahvetti)
-
74-Müddessir 20
kutile : katledildi, öldürüldü, kahroldu, mahvoldu (kendisini mahvetti)
-
74-Müddessir 31
yekûle : der, söyler
-
74-Müddessir 31
fî kulûbi-him : kalplerinde
-
74-Müddessir 35
el kuberi : büyükler
-
74-Müddessir 37
min-kum : sizden, içinizden
-
74-Müddessir 38
kullu : bütün, hepsi
-
74-Müddessir 42
seleke-kum : sizi sevkeden, sürükleyen
-
74-Müddessir 43
lem neku : biz olmadık
-
74-Müddessir 44
ve lem neku : ve biz olmadık
-
74-Müddessir 45
ve kunnâ : ve biz olduk
-
74-Müddessir 46
ve kunnâ : ve biz olduk
-
74-Müddessir 52
kullu : hepsi
-
74-Müddessir 56
ve mâ yezkurûne : ve zikredemez
-
75-Kıyamet 10
yekûlu : der, diyecek
-
75-Kıyamet 17
ve kur'âne-hu : ve onun okunması
-
75-Kıyamet 18
kur'âne-hu : onun okunuşu
-
75-Kıyamet 28
el firâku : ayrılık
-
75-Kıyamet 29
es sâku : ayak
-
75-Kıyamet 30
el mesâku : sevk
-
75-Kıyamet 37
e lem yeku : olmadı mı, değil mi
-
76-İnsan 1
lem yekun : henüz olmadı, değil
-
76-İnsan 1
mezkûren : zikredilen, anılan
-
76-İnsan 9
nut'ımu-kum : sizi doyuruyoruz
-
76-İnsan 9
min-kum : sizden
-
76-İnsan 9
lâ şukûren : bir teşekkür değil
-
76-İnsan 14
kutûfu-hâ : onun olgunlaşmış meyveleri
-
76-İnsan 21
ve istebrakun : ve kalın ipek, atlas
-
76-İnsan 22
lekum : sizin için, sizin
-
76-İnsan 22
sa'yu-kum : sizin çabalarınız
-
76-İnsan 22
meşkûran : şükre değer, teşekküre lâyık
-
76-İnsan 23
el kur'âne : Kur'ân
-
76-İnsan 25
ve uzkur : ve zikret
-
77-Mürselât 20
e lem nahluk-kum : sizi biz yaratmadık mı
-
77-Mürselât 27
ve eskaynâ-kum : ve sizi biz suladık (içecek su verdik)
-
77-Mürselât 29
intalikû : (ayrılıp) gidin
-
77-Mürselât 29
kuntum : olduğunuz
-
77-Mürselât 30
intalikû : gidin
-
77-Mürselât 35
lâ yentıkûne : konuşamayacaklar, konuşamazlar
-
77-Mürselât 38
cema'nâ-kum : sizi birarada topladık
-
77-Mürselât 39
lekum : sizin
-
77-Mürselât 43
kulû : yeyin
-
77-Mürselât 43
kuntum : siz oldunuz
-
77-Mürselât 46
kulû : yeyin
-
77-Mürselât 46
inne-kum : muhakkak ki siz
-
78-Nebe 8
ve halaknâ-kum : ve sizi biz yarattık
-
78-Nebe 9
nevme-kum : sizin uykunuz
-
78-Nebe 12
fevka-kum : sizin üstünüzde
-
78-Nebe 24
lâ yezûkûne : tatmazlar
-
78-Nebe 29
ve kulle : ve her, hepsi
-
78-Nebe 30
zûkû : tadın
-
78-Nebe 30
len nezîde-kum : size artırmayacağız
-
78-Nebe 37
lâ yemlikûne : malik değildir
-
78-Nebe 38
yekûmu : ayakta durur, hazır bulunur
-
78-Nebe 39
el hakku : Hakk
-
78-Nebe 40
enzernâ-kum : biz sizi uyardık
-
78-Nebe 40
ve yekûlu : ve diyecek
-
78-Nebe 40
kuntu : oldum
-
79-Nâziât 8
kulûbun : kalpler
-
79-Nâziât 10
yekûlûne : derler
-
79-Nâziât 11
izâ kunnâ : biz olduğumuz zaman
-
79-Nâziât 18
kul : de
-
79-Nâziât 20
el kubrâ : büyük
-
79-Nâziât 24
rabbu-kum(u) : sizin Rabbiniz
-
79-Nâziât 33
lekum : sizin, sizin için
-
79-Nâziât 33
en'âmi-kum : sizin hayvanlarınız
-
79-Nâziât 34
el kubrâ : büyük
-
8-Enfâl 1
kul el enfâlu : de ki, ganimetler
-
8-Enfâl 1
fe ittekû allâhe : artk Allah'a karşı takva sahibi olun
-
8-Enfâl 1
beyni-kum : sizin aranızda
-
8-Enfâl 1
in kuntum : eğer siz iseniz
-
8-Enfâl 2
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
8-Enfâl 3
yunfikûne : infâk ederler
-
8-Enfâl 4
ve rızkun kerîmun : ve kerim bir rızık (vardır)
-
8-Enfâl 6
yusâkûne : sürükleniyorlar
-
8-Enfâl 7
ve iz yaıdu-kum allâhu : ve Allah size vaadediyordu
-
8-Enfâl 7
lekum : sizin
-
8-Enfâl 7
tekûnu : olması
-
8-Enfâl 7
lekum : sizin
-
8-Enfâl 9
rabbe-kum : Rabbiniz
-
8-Enfâl 9
lekum : size
-
8-Enfâl 9
mumiddu-kum : size yardım eden
-
8-Enfâl 10
kulûbu-kum : kalpleriniz
-
8-Enfâl 11
yugaşşî-kum : sizi bürüyor, kaplıyor
-
8-Enfâl 11
aley-kum : size, sizin üzerinize
-
8-Enfâl 11
li yutahhira-kum : sizi temizlemek için, sizin temizlenmeniz için
-
8-Enfâl 11
an-kum : sizden
-
8-Enfâl 11
kulûbi-kum : kalpleriniz
-
8-Enfâl 12
mea-kum : sizinle beraber
-
8-Enfâl 12
fî kulûbi : kalplerine
-
8-Enfâl 12
kulle : tüm, bütün, hepsi
-
8-Enfâl 13
şâkku allâhe : Allah'a karşı geldiler (şâkî oldular)
-
8-Enfâl 14
zâlikum : işte bu, işte böyle, böylece
-
8-Enfâl 14
fe zûkû-hu : artık onu tadın
-
8-Enfâl 18
zâlikum : işte böyle
-
8-Enfâl 19
câe-kum el fethu : fetih size geldi
-
8-Enfâl 19
lekum : sizin için
-
8-Enfâl 19
an-kum : sizden, size
-
8-Enfâl 19
fietu-kum : topluluğunuz, gurubunuz
-
8-Enfâl 21
ve lâ tekûnû : ve siz olmayın
-
8-Enfâl 24
izâ deâ-kum : sizi davet ettiği zaman
-
8-Enfâl 24
yuhyî-kum : size hayat verecek (verir)
-
8-Enfâl 25
ve ittekû : ve takva sahibi olun, sakının
-
8-Enfâl 25
min-kum : sizden
-
8-Enfâl 26
ve izkurû : ve hatırlayın
-
8-Enfâl 26
yetehattafe-kum en nâsu : insanların sizi kıskıvrak tutması, yakalaması
-
8-Enfâl 26
fe âvâ-kum : o zaman sizi barındırdı
-
8-Enfâl 26
ve eyyede-kum : ve sizi destekledi
-
8-Enfâl 26
ve razaka-kum : ve size rızıklar verdi
-
8-Enfâl 26
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
8-Enfâl 26
teşkurûne : şükredersiniz
-
8-Enfâl 27
emânâti-kum : emanetlerinize
-
8-Enfâl 28
emvâlu-kum : mallarınız
-
8-Enfâl 28
ve evlâdu-kum : ve evlâtlarınız, çocuklarınız
-
8-Enfâl 29
tetteku allâhe : Allah'a (karşı) takva sahibi olun
-
8-Enfâl 29
lekum : sizin için, sizi
-
8-Enfâl 29
an-kum : sizden
-
8-Enfâl 29
seyyiâti-kum : sizin günahlarınızı
-
8-Enfâl 29
ve yagfir-lekum : ve size mağfiret eder
-
8-Enfâl 30
ve iz yemkuru : ve tuzak (pusu) kuruyorlardı
-
8-Enfâl 30
ve yemkurûne : ve hile, tuzak kuruyorlar
-
8-Enfâl 30
ve yemkuru allâhu : ve Allah tuzak kurar
-
8-Enfâl 31
le kul-nâ : elbette biz söyledik (söylerdik)
-
8-Enfâl 34
el muttakûne : takva sahipleri
-
8-Enfâl 35
fe zûkû : o halde, artık tadın
-
8-Enfâl 35
kuntum : oldunuz
-
8-Enfâl 36
yunfikûne : infâk ederler, verirler
-
8-Enfâl 36
fe se-yunfikûne-hâ : böylece, bu şekilde onu infak ederler, verirler
-
8-Enfâl 36
tekûnu : olacak
-
8-Enfâl 37
fe yerkume-hu : öyle ki, böylece onu (onları) üst üste koyup yığın yapar
-
8-Enfâl 38
kul : de ki
-
8-Enfâl 39
lâ tekûne : olmasın (kalmasın)
-
8-Enfâl 39
ve yekûne ed dînu : ve dîn olur, olsun
-
8-Enfâl 39
kullu-hu : onun hepsi, tamamı, bütünü
-
8-Enfâl 40
mevlâ-kum : sizin mevlânız, dostunuz
-
8-Enfâl 41
ve li zîl kurbâ (ve li zî el kurbâ) : ve yakınlarının, yakınlık sahibi olanların, akrabaların
-
8-Enfâl 41
in kuntum : eğer siz, iseniz
-
8-Enfâl 41
kulli şey'in : herşey
-
8-Enfâl 42
bil udvetil kusvâ \n(bi el udveti el kusvâ) \n(udve) \n(kusva) : vadinin uzak kenarında \n\n: (vadinin kenarı, kıyısı) \n: (aksa (uzak) kelimesinin muennesidir)
-
8-Enfâl 42
min-kum : sizden
-
8-Enfâl 44
yurîkumû-hum : onları size gösteriyor
-
8-Enfâl 44
fî a'yuni-kum : sizin gözlerinizde
-
8-Enfâl 44
ve yukallilu-kum : ve sizi azaltıyor
-
8-Enfâl 45
vezkurullâhe (ve uzkur allâhe) : ve Allah'ı zikredin
-
8-Enfâl 45
lealle-kum : umulur ki böylece siz
-
8-Enfâl 46
rîhu-kum : kuvvetiniz, gücünüz, havanız, rüzgârınız
-
8-Enfâl 47
ve lâ tekûnû : ve olmayın
-
8-Enfâl 48
lekum el yevme : size bugün
-
8-Enfâl 48
lekum : sizin için, size
-
8-Enfâl 48
min-kum : sizden
-
8-Enfâl 49
iz yekûlu : diyorlardı
-
8-Enfâl 49
el munâfikûne : münafıklar
-
8-Enfâl 49
fî kulûbi-him : kalplerinde vardır
-
8-Enfâl 50
ve zûkû : ve tadın
-
8-Enfâl 51
eydî-kum : elleriniz
-
8-Enfâl 53
lem yeku : değildir, olmaz
-
8-Enfâl 54
ve kullun : ve hepsi
-
8-Enfâl 56
yenkudûne : bozarlar
-
8-Enfâl 56
fî kulli merratin : her defasında
-
8-Enfâl 56
lâ yettekûne : takva sahibi değiller (olmazlar)
-
8-Enfâl 59
sebekû : geçip gittiler, kaçıp kurtuldular
-
8-Enfâl 60
min kuvvetin : kuvvetten, güçten
-
8-Enfâl 60
ve aduvve-kum : ve sizin düşmanlarınız
-
8-Enfâl 60
tunfikû : infâk edersiniz, verirsiniz
-
8-Enfâl 60
ileykum : size
-
8-Enfâl 63
kulûbi-him : onların kalpleri
-
8-Enfâl 63
kulûbi-him : onların kalpleri
-
8-Enfâl 65
in yekun : eğer olursa
-
8-Enfâl 65
min-kum : sizden
-
8-Enfâl 65
ve in yekûn : ve eğer olursa
-
8-Enfâl 65
min-kum : sizden
-
8-Enfâl 66
an-kum : sizden
-
8-Enfâl 66
fî-kum : sizde
-
8-Enfâl 66
yekun : olur
-
8-Enfâl 66
min-kum : sizden
-
8-Enfâl 66
ve in yekun : ve eğer, şayet olursa
-
8-Enfâl 66
min-kum : sizden
-
8-Enfâl 67
en yekûne : olması
-
8-Enfâl 68
le messe-kum : mutlaka size dokunur
-
8-Enfâl 69
fe kulû : artık yeyin
-
8-Enfâl 69
vettekullâhe (ve ittekullâhe) : ve Allah'a karşı takva sahibi olun
-
8-Enfâl 70
kul : de ki
-
8-Enfâl 70
fî eydî-kum : ellerinizdeki, elinizin altında (yanınızda)
-
8-Enfâl 70
fî kulûbi-kum : kalplerinizde vardır
-
8-Enfâl 70
yu'ti-kum : size verilir
-
8-Enfâl 70
min-kum : sizden
-
8-Enfâl 70
ve yagfir lekum : ve size mağfiret eder
-
8-Enfâl 72
mâ lekum : sizin (üzerinizde) yoktur
-
8-Enfâl 72
ve in-istensarû-kum : ve eğer sizden yardım isterlerse
-
8-Enfâl 72
fe aleykum en nasru : artık, o zaman yardım etmek üzerinizedir (sorumlusunuz)
-
8-Enfâl 72
beyne-kum : sizin aranızda
-
8-Enfâl 72
mîsâkun : bir anlaşma, misak
-
8-Enfâl 73
tekun : olur
-
8-Enfâl 74
ve rızkun : ve rızık (vardır)
-
8-Enfâl 75
mea-kum : sizinle beraber
-
8-Enfâl 75
min-kum : sizden
-
8-Enfâl 75
bi kulli şey'in : herşeyi
-
80-Abese 17
kutile : katledildi, öldürüldü, kahroldu, mahvoldu, kendisini mahvetti
-
80-Abese 32
lekum : sizin, sizin için
-
80-Abese 32
en'âmi-kum : sizin hayvanlarınız
-
80-Abese 37
li kulli imriin : herkes için, hepsi için, hepsinin vardır
-
80-Abese 41
terheku-hâ : onu kaplar
-
81-Tekvir 1
kuvviret \n(tekvîr) : bürülüp dürüldü \n: (tortop olmak, sarık gibi sarılmak)
-
81-Tekvir 9
kutilet : öldürüldü
-
81-Tekvir 11
kuşitat : sıyrılıp soyuldu (derinin, koyundan sıyrılarak çıkarılması)
-
81-Tekvir 16
el kunnesi : yörünge üzerinde dönen
-
81-Tekvir 20
kuvvetin : güç, kuvvet
-
81-Tekvir 22
sâhıbu-kum : sizin sahibiniz, arkadaşınız
-
81-Tekvir 28
min-kum : sizden
-
82-İnfitâr 4
el kubûru : kabirler
-
82-İnfitâr 10
aleykum : sizin üzerinizde
-
82-İnfitâr 19
lâ temliku : güç yetirmeye malik değildir
-
83-Mutaffifin 6
yekûmu : kıyam eder, kalkar
-
83-Mutaffifin 9
merkûmun : rakamlandırılmış
-
83-Mutaffifin 12
kullu : hepsi
-
83-Mutaffifin 14
kulûbi-him : onların kalpleri
-
83-Mutaffifin 17
kuntum : siz oldunuz
-
83-Mutaffifin 20
merkûmun : rakamlandırılmış
-
83-Mutaffifin 26
miskun : misk
-
83-Mutaffifin 29
yadhakûne : gülüyorlar
-
83-Mutaffifin 34
el kuffâri : kâfir olanlar
-
83-Mutaffifin 34
yadhakûne : gülüyorlar
-
83-Mutaffifin 36
el kuffâru : kâfir olanlar
-
84-İnşikak 21
kurie : okundu
-
84-İnşikak 21
el kur'ânu : Kur'ân
-
85-Bürûc 4
kutile : öldürüldü, katletildi, helâk edildi
-
85-Bürûc 5
el vakûdi : yakacak, yakıt
-
85-Bürûc 6
kuûdun : oturmuşlar
-
85-Bürûc 9
mulku : mülkü, idaresi
-
85-Bürûc 9
kulli : her
-
85-Bürûc 21
kur'ânun : Kur'ân
-
86-Târık 2
et târiku : tarık, şiddetle çakan
-
86-Târık 4
kullu : bütün hepsi, hepsi
-
86-Târık 10
kuvvetin : kudret, güç
-
87-A'lâ 12
el kubrâ : büyük
-
88-Ğâşiye 15
nemârıku : yastıklar
-
89-Fecr 15
yekûlu : der
-
89-Fecr 16
yekûlu : der
-
89-Fecr 19
ve te'kulûne : ve siz yiyorsunuz
-
89-Fecr 22
ve el meleku : ve melekler
-
89-Fecr 24
yekûlu : der
-
89-Fecr 26
ve lâ yûsiku : ve bağlamaz
-
9-Tevbe 2
enne-kum : siz, ... olduğunuzu
-
9-Tevbe 3
lekum : sizin için
-
9-Tevbe 3
enne-kum : sizin, ..... olduğunuzu
-
9-Tevbe 4
lem yankusû-kum : sizden naksetmez, sizden eksiltmez, size haksızlık etmez
-
9-Tevbe 4
aleykum : size karşı
-
9-Tevbe 5
kulle marsadin : gözetleme yerlerinin hepsi
-
9-Tevbe 7
yekûnu : olur
-
9-Tevbe 7
lekum : size, sizin için
-
9-Tevbe 8
aleykum : size karşı
-
9-Tevbe 8
lâ yerkubû : gözetmezler
-
9-Tevbe 8
fî-kum : sizin hakkınızda
-
9-Tevbe 8
yurdûne-kum : sizi razı ederler
-
9-Tevbe 8
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
9-Tevbe 8
fâsikûne : fasıklar
-
9-Tevbe 10
lâ yerkubûne : gözetmezler
-
9-Tevbe 11
fe ıhvânu-kum : artık sizin kardeşlerinizdir
-
9-Tevbe 12
fî dîni-kum : sizin dîniniz hakkında
-
9-Tevbe 12
eimmete el kufri : küfrün liderleri, önderleri
-
9-Tevbe 13
bedeû-kum : sizinle (savaşa) başladılar
-
9-Tevbe 13
ehakku : daha hak sahibidir
-
9-Tevbe 13
in kuntum : eğer iseniz
-
9-Tevbe 14
bi eydî-kum : sizin ellerinizle
-
9-Tevbe 14
ve yansur-kum : ve yardım eder size
-
9-Tevbe 15
kulûbi-him : onların kalpleri
-
9-Tevbe 16
en tutrekû : terkedileceğinizi, bırakılacağınızı
-
9-Tevbe 16
min-kum : sizden
-
9-Tevbe 17
bi el kufri : küfre, inkâra
-
9-Tevbe 18
en yekûnû : onların olması
-
9-Tevbe 23
âbâe-kum : babalarınızı
-
9-Tevbe 23
ve ıhvâne-kum : ve sizin kardeşlerinizi
-
9-Tevbe 23
inistehabbû (in istehabbû) el kufre : eğer, şayet küfrü seviyorlarsa
-
9-Tevbe 23
min-kum : sizden
-
9-Tevbe 24
kul : de (ki)
-
9-Tevbe 24
âbâu-kum : babalarınız
-
9-Tevbe 24
ve ebnâu-kum : ve oğullarınız
-
9-Tevbe 24
ve ıhvânu-kum : ve kardeşleriniz
-
9-Tevbe 24
ve ezvâcu-kum : ve eşleriniz
-
9-Tevbe 24
ve aşîretu-kum : ve aşiretiniz
-
9-Tevbe 24
ileykum : size
-
9-Tevbe 25
nasarakum allâhu : Allah size yardım etti
-
9-Tevbe 25
iz a'cebet-kum : sizin hoşunuza gittiği halde
-
9-Tevbe 25
kesretu-kum : sizin çokluğunuz
-
9-Tevbe 25
an-kum : sizden
-
9-Tevbe 25
ve dâkat aleykum : ve size dar geldi, aciz kaldınız
-
9-Tevbe 28
el muşrikûne : müşrikler
-
9-Tevbe 28
yugnî-kum allâhu : Allah sizi zengin yapar
-
9-Tevbe 30
yu'fekûne : döndürülüyorlar
-
9-Tevbe 31
yuşrikûne : şirk koşuyorlar
-
9-Tevbe 33
kulli-hi : onun hepsi, onun bütünü
-
9-Tevbe 33
kerihe el muşrikûne : müşrikler kerih gördü, istemedi
-
9-Tevbe 34
le ye'kulûne : yerler
-
9-Tevbe 34
ve lâ yunfikûne-hâ : ve onu infâk etmezler
-
9-Tevbe 35
li enfusi-kum : kendi nefsleriniz için, kendiniz için
-
9-Tevbe 35
fe zûkû : böylece tadın
-
9-Tevbe 35
kuntum : oldunuz
-
9-Tevbe 36
enfuse-kum : nefslerinize
-
9-Tevbe 36
yukâtilûne-kum : sizinle savaşıyorlar
-
9-Tevbe 37
fî el kufri : inkârda, küfürde
-
9-Tevbe 38
lekum : size
-
9-Tevbe 38
izâ kîle lekum : size denildiği zaman
-
9-Tevbe 39
yuazzib-kum : sizi azaplandıracak
-
9-Tevbe 39
gayra-kum : sizden başka
-
9-Tevbe 39
alâ kulli şey'in : herşeye
-
9-Tevbe 40
iz yekûlu : demişti
-
9-Tevbe 41
bi emvâli-kum : mallarınız ile
-
9-Tevbe 41
ve enfusi-kum : ve nefsleriniz, canlarınız
-
9-Tevbe 41
zâlikum : işte bu
-
9-Tevbe 41
lekum : sizin için
-
9-Tevbe 41
kuntum ta'lemûne : bilmiş olursunuz
-
9-Tevbe 42
mea-kum : sizinle beraber
-
9-Tevbe 42
yuhlikûne : helâk ediyorlar
-
9-Tevbe 43
ellezîne sadakû : sadık olan kimseler, sadık olanlar
-
9-Tevbe 45
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
9-Tevbe 47
fî-kum : sizin içinizde, aranızda
-
9-Tevbe 47
mâ zâdû-kum : size artırmaz
-
9-Tevbe 47
hılâlekum : sizin aranızda
-
9-Tevbe 47
yebgûne-kumul fitnete : içinizde fitne çıkmasını isterler
-
9-Tevbe 47
ve fîkum : ve sizin içinizde, aranızda
-
9-Tevbe 48
câe el hakku : hak geldi
-
9-Tevbe 49
yekûlu'zen lî (yekûlu ezen lî) : bana izin ver der
-
9-Tevbe 50
yekûlû : derler
-
9-Tevbe 51
kul : de ki
-
9-Tevbe 52
kul : de ki
-
9-Tevbe 52
bi-kum : size
-
9-Tevbe 52
en yusîbe-kum allâhu : Allah'ın size isabet ettirmesi
-
9-Tevbe 52
mea-kum : sizlerle birlikte
-
9-Tevbe 53
kul : de ki
-
9-Tevbe 53
enfikû : infâk edin, verin
-
9-Tevbe 53
min-kum : sizden
-
9-Tevbe 53
inne-kum : muhakkak ki siz
-
9-Tevbe 53
kuntum : oldunuz
-
9-Tevbe 54
kusâlâ : tembel tembel, üşenerek
-
9-Tevbe 54
ve lâ yunfikûne : ve infâk etmezler
-
9-Tevbe 56
le min-kum : mutlaka sizden
-
9-Tevbe 56
min-kum : sizden
-
9-Tevbe 56
yefrakûne : korkuyorlar, korkarlar
-
9-Tevbe 60
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
9-Tevbe 61
ve yekûlûne : ve derler
-
9-Tevbe 61
kul : de ki, söyle
-
9-Tevbe 61
lekum : sizin için
-
9-Tevbe 61
min-kum : sizden
-
9-Tevbe 62
lekum : sizin için
-
9-Tevbe 62
li yurdû-kum : sizi hoşnut kılmak, razı etmek için
-
9-Tevbe 62
ehakku : daha çok hak sahibi
-
9-Tevbe 64
yahzeru el munâfikûne : münafıklar korkuyorlar, çekiniyorlar
-
9-Tevbe 64
fî kulûbi-him : kalplerinde olan
-
9-Tevbe 64
kul istehziû : de ki alay edin
-
9-Tevbe 65
le yekûlunne : mutlaka derler
-
9-Tevbe 65
kun-nâ : biz olduk
-
9-Tevbe 65
kul : de ki
-
9-Tevbe 65
kuntum : siz ... idiniz, oldunuz
-
9-Tevbe 66
îmâni-kum : sizin îmânınız
-
9-Tevbe 66
min-kum : sizden
-
9-Tevbe 67
el munâfikûne : münafık erkekler
-
9-Tevbe 67
hum el fâsikûne : onlar fasıklardır
-
9-Tevbe 68
ve el kuffâre : ve kâfirler
-
9-Tevbe 69
min kabli-kum : sizden önceki
-
9-Tevbe 69
min-kum : sizden
-
9-Tevbe 69
kuvveten : kuvvet olarak
-
9-Tevbe 69
bi halâki-kum : sizin payınız, nasibiniz ile
-
9-Tevbe 69
ellezîne min kabli-kum : sizden önceki kimseler gibi
-
9-Tevbe 73
câhidi el kuffâre : kâfirlerle cihad et
-
9-Tevbe 74
kelimete el kufri : küfür kelimesini (sözünü)
-
9-Tevbe 74
yeku hayran : hayırlı olur
-
9-Tevbe 75
ve le nekûne enne : ve elbette mutlaka oluruz
-
9-Tevbe 77
fî kulûbi-him : onların kalplerinde, kalplerine
-
9-Tevbe 81
kul : de
-
9-Tevbe 82
fe li yadhakû : artık gülsünler
-
9-Tevbe 82
ve li yebkû : ve ağlasınlar
-
9-Tevbe 83
fe kul : artık, bundan sonra, o zaman, o taktirde de ki
-
9-Tevbe 83
inne-kum : muhakkak ki siz, çünkü siz
-
9-Tevbe 83
bi el kuûdi : oturmaya (cihaddan geri kalmaya)
-
9-Tevbe 84
ve lâ tekum : ve sen durma
-
9-Tevbe 84
fâsikûne : fasıklar, fıskta olanlar
-
9-Tevbe 86
nekun : olalım
-
9-Tevbe 87
bi en yekûnû : ile olmaya
-
9-Tevbe 87
alâ kulûbi-him : onların kalplerinin üzeri
-
9-Tevbe 91
mâ yunfikûne : infâk edecek, verecek şey
-
9-Tevbe 92
kulte : sen dedin
-
9-Tevbe 92
mâ ahmilu-kum : sizi taşıyacak, sizi bindirecek şey
-
9-Tevbe 92
mâ yunfikûne : infâk edecek şey
-
9-Tevbe 93
bi en yekûnû : olmaya
-
9-Tevbe 93
kulûbi-him : onların kalpleri
-
9-Tevbe 94
ileykum : size
-
9-Tevbe 94
kul : de
-
9-Tevbe 94
lekum : sizin için, size
-
9-Tevbe 94
min ahbâri-kum : sizin haberlerinizden (haberlerinizi), durumunuzdan (durumunuzu)
-
9-Tevbe 94
amele-kum : sizin amellerinizi
-
9-Tevbe 94
fe yunebbiu-kum : böylece size haber verecek
-
9-Tevbe 94
kuntum : oldunuz
-
9-Tevbe 95
lekum : sizin için, size
-
9-Tevbe 96
lekum : size
-
9-Tevbe 97
kufran : küfür, inkâr bakımından
-
9-Tevbe 98
mâ yunfiku : infâk ettiği şeyi
-
9-Tevbe 98
bi kum : size
-
9-Tevbe 99
mâ yunfiku : infâk ettiği şey
-
9-Tevbe 99
kurubâtin : yakınlıklar, yakınlığa vesileler
-
9-Tevbe 99
kurbetun : yakınlık
-
9-Tevbe 100
ve es sâbikûne el evvelûne : hayırlarda yarışanların evvelkileri
-
9-Tevbe 101
havle-kum : sizin etrafınızda
-
9-Tevbe 101
munâfikûne : münafıklar
-
9-Tevbe 105
ve kuli'melû (kul i'melû) : ve de ki amel edin, yapın
-
9-Tevbe 105
amele-kum : sizin amellerinizi
-
9-Tevbe 105
fe yunnebiu-kum : o zaman size haber verecek
-
9-Tevbe 105
kuntum ta'melûne : sizin amel ettiğiniz, yapmış olduğunuz
-
9-Tevbe 107
ve kufran : ve küfür için, küfrü kuvvetlendirmek için
-
9-Tevbe 108
lâ tekum : ikâme etme (namaz kılma), bulunma
-
9-Tevbe 108
ehakku : daha çok haktır, daha uygun, daha lâyık
-
9-Tevbe 108
en tekûme : senin ikâme etmen (namaza durman), bulunman
-
9-Tevbe 110
fî kulûbi-him : onların kalplerinde
-
9-Tevbe 110
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
9-Tevbe 111
ve el kur'âni : ve Kur'ân
-
9-Tevbe 111
bi bey'ı-kum : alışverişiniz ile
-
9-Tevbe 113
ulî kurbâ : akraba, yakınlar
-
9-Tevbe 115
mâ yettekûne : takva sahibi olacakları şeyler (sakınmaları gerekecek şeyler)
-
9-Tevbe 115
bi kulli şey'in : herşeyi
-
9-Tevbe 116
mulku es semâvâti : semaların (göklerin) mülkü, idaresi, saltanatı
-
9-Tevbe 116
lekum : sizin için
-
9-Tevbe 117
kulûbu : kalpler
-
9-Tevbe 119
ittekû allâhe : Allah'a karşı takva sahibi olun
-
9-Tevbe 119
ve kûnû : ve olun
-
9-Tevbe 120
yagîzu el kuffâra \n(gayz) : kâfirleri öfkelendirir \n: (öfke)
-
9-Tevbe 120
kutibe : yazıldı
-
9-Tevbe 121
ve lâ yunfikûne : ve infâk etmezler, vermezler (ki)
-
9-Tevbe 121
kutibe : yazıldı
-
9-Tevbe 122
min kulli : hepsinden, herbirinden, bütün
-
9-Tevbe 123
ellezîne yelûne-kum : size en yakın olan kimseler
-
9-Tevbe 123
min el kuffâri : kâfirlerden
-
9-Tevbe 123
fî-kum : sizde
-
9-Tevbe 124
yekûlu : der, söyler
-
9-Tevbe 124
eyyu-kum : sizin hanginiz
-
9-Tevbe 125
ellezîne fî kulûbi-him : kalplerinde ... olan kimseler
-
9-Tevbe 126
fî kulli âmin : her yıl, her senede
-
9-Tevbe 127
hel yerâ-kum : sizi gören var mı
-
9-Tevbe 127
kulûbe-hum : onların kalplerini
-
9-Tevbe 128
câe-kum : size geldi
-
9-Tevbe 128
min enfusi-kum : sizin içinizden
-
9-Tevbe 128
aleykum : size
-
9-Tevbe 129
fe kul : o zaman de (ki)
-
90-Beled 6
yekûlu : diyor, der
-
90-Beled 13
fekku : kurtarma, azad etme
-
92-Leyl 4
sa'ye-kum : sizin çalışmalarınız, sizin çabalarınız
-
92-Leyl 14
enzertu-kum : ben sizi uyardım
-
97-Kadir 4
kulli : herbir, hepsi
-
98-Beyyine 1
lem yekuni : değiller, olmadılar
-
98-Beyyine 3
kutubun : kitaplar