Kur'an İçerisinde Arama
Sayfayı Yenile
Arapça Metin Arama (Harekeli)
Aranan Kelime : hî
Aranan Yer : Arapça Kelime Meali (Latin Harfleriyle)
Bulunan Sonuç : 5222
-
1-Fâtiha 1
bi ismi allahi : Allah'ın ismi ile
-
1-Fâtiha 1
er rahmân er rahîm : Rahmân ve Rahîm Rahîm esması ile tecelli eden, rahmet nuru gönderen.
-
1-Fâtiha 2
lillâhi (li allâhi) : Allah için, Allah'a
-
1-Fâtiha 3
er rahîmi : rahîm esması ile tecelli eden, rahmet nurunun sahibi
-
1-Fâtiha 7
aleyhim : onlara, onların üzerine
-
1-Fâtiha 7
aleyhim : onlara, onların üzerine
-
10-Yunus 2
inde rabbi-him : Rab'lerinin katında
-
10-Yunus 2
le sâhırun : mutlaka bir büyücüdür
-
10-Yunus 3
iznihî : onun izni
-
10-Yunus 4
ileyhi : ona
-
10-Yunus 4
va'dallâhi (va'de allâhi) : Allah'ın vaadi
-
10-Yunus 5
ve el hisâbe : ve hesabını
-
10-Yunus 9
yehdî-him : onları ulaştırır, hidayet eder
-
10-Yunus 9
bi îmâni-him : îmânları ile, dolayısıyla
-
10-Yunus 9
min tahtihimu : altından
-
10-Yunus 10
ve tehiyyetu-hum : ve onların dilekleri, tehiyyatları (hayatları)
-
10-Yunus 10
ve âhıru : ve sonrası
-
10-Yunus 10
en el hamdu li allâhi : 'Allah'a hamdetmek'tir
-
10-Yunus 11
ileyhim : onlara
-
10-Yunus 11
fî tugyâni-him : isyanları içinde
-
10-Yunus 12
li cenbi-hî : yan üstü yatarken
-
10-Yunus 14
min ba'di-him : onlardan sonra
-
10-Yunus 15
aleyhim : onlara
-
10-Yunus 16
bi-hî : onu
-
10-Yunus 16
min kabli-hî : ondan önce
-
10-Yunus 17
alâllâhi (alâ allâhi) : Allah'a karşı
-
10-Yunus 17
bi âyâti-hî : onun âyetlerini
-
10-Yunus 18
min dûni allâhi : Allah'tan başka (Allah ile beraber)
-
10-Yunus 18
inde allâhi : Allah'ın katında, yanında
-
10-Yunus 19
vâhideten : tek, bir
-
10-Yunus 19
fî-hi : onun hakkında
-
10-Yunus 20
aleyhi : ona
-
10-Yunus 20
min rabbi-hi : onun Rabbinden
-
10-Yunus 20
li allâhi : Allah'ındır, Allah'a aittir
-
10-Yunus 22
bi-him : onlarla
-
10-Yunus 22
bi rîhin : bir rüzgâr ile
-
10-Yunus 22
uhîta : kuşatıldı
-
10-Yunus 22
bi-him : onlarla
-
10-Yunus 22
min hâzihi : bundan
-
10-Yunus 24
bi-hî : onunla
-
10-Yunus 27
min allâhi : Allah'tan, Allah'a karşı
-
10-Yunus 29
billâhi (bi allâhi) : Allah
-
10-Yunus 29
şehîden : şahit olarak
-
10-Yunus 30
ilallâhi (ilâ allâhi) : Allah'a
-
10-Yunus 35
lâ yehiddî : kendisi hidayete eremez (ulaşamaz) (kendisini hidayete erdiremez)
-
10-Yunus 37
min dûni allâhi : Allah'tan başkası
-
10-Yunus 37
ellezî beyne yedey-hi : onların ellerinde olanı (onların elleri arasında olanı)
-
10-Yunus 37
fî hi : onda, hakkında
-
10-Yunus 38
misli-hi : onun gibi, onun eşi benzeri
-
10-Yunus 38
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
10-Yunus 39
lem yuhîtû : ihata edemediler, kavrayamadılar
-
10-Yunus 39
bi ilmi-hi : onun ilmini
-
10-Yunus 39
ye'ti-him : onlara geldi
-
10-Yunus 39
ellezîne min kabli-him : onlardan önceki kimseler
-
10-Yunus 40
bi-hi : ona
-
10-Yunus 40
bi-hi : ona
-
10-Yunus 45
bi likâi allâhi : Allah'a mülâki olmak (ulaşmak)
-
10-Yunus 46
şehîdun : şahittir
-
10-Yunus 49
fe lâ yeste'hırûne : artık ertelenmez
-
10-Yunus 51
bi-hi : ona
-
10-Yunus 51
bi-hi : onu
-
10-Yunus 54
bi-hi : onu
-
10-Yunus 55
inne li allâhi : muhakkak Allah'ın
-
10-Yunus 55
inne va'de allâhi : mutlaka Allah'ın vaadi
-
10-Yunus 56
ve ileyhi : ve ona
-
10-Yunus 58
bi fadli allâhi : Allah'ın fazlı ile
-
10-Yunus 58
ve bi rahmeti-hî : ve onun rahmeti ile
-
10-Yunus 59
em alâ allâhi : yoksa Allah'a
-
10-Yunus 60
alâ allahi el kezibe : Allah'a yalan
-
10-Yunus 61
fî-hi : onda, ona
-
10-Yunus 62
evlîyâe allâhi : Allah'ın dostları
-
10-Yunus 62
aleyhim : onlara
-
10-Yunus 64
ve fî el âhıreti : ve ahirette
-
10-Yunus 64
li kelimâti allâhi : Allah'ın sözü, kelimesi
-
10-Yunus 65
lillâhi (li allâhi) : Allah'ındır
-
10-Yunus 66
lillâhi (li allâhi) : Allah'ındır
-
10-Yunus 66
min dûni allâhi : Allah'tan başkasına
-
10-Yunus 67
fî-hi : onun içinde, onda
-
10-Yunus 68
alâllâhi (alâ allâhi) : Allah'a
-
10-Yunus 69
alâllâhi (alâ allâhi) : Allah'a
-
10-Yunus 71
aleyhim : onlara
-
10-Yunus 71
nûhın : Nuh
-
10-Yunus 71
li kavmi-hi : kavmine
-
10-Yunus 71
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetleri
-
10-Yunus 71
fe alâllâhi (alâ allâhi) : artık Allah'a
-
10-Yunus 72
alâ allâhi : Allah'a ait
-
10-Yunus 74
min ba'di-hi : ondan sonra
-
10-Yunus 74
ilâ kavmi-him : onların kavmine
-
10-Yunus 74
bihi : onu
-
10-Yunus 75
min ba'di-him : onlardan sonra
-
10-Yunus 75
ve melâi-hî : ve onun ileri gelenlerine
-
10-Yunus 77
es sâhırûne : sihir yapanlar (sihirbazlar)
-
10-Yunus 78
aleyhi : (onun) üzerinde
-
10-Yunus 79
sâhırin : sihirbazlar
-
10-Yunus 81
bi-hi es sihru : o sihir iledir, o sihirdir
-
10-Yunus 82
ve yuhikku allâhu : ve Allah gerçekleştirecek
-
10-Yunus 82
bi kelimâti-hi : kelimeleri ile, sözleri ile
-
10-Yunus 83
min kavmi-hî : onun kavminden
-
10-Yunus 83
ve melâi-him : ve onun ileri gelenleri
-
10-Yunus 84
bi allâhi : Allah'a
-
10-Yunus 84
fe aleyhi : artık ona
-
10-Yunus 85
alâ allâhi : Allah'a
-
10-Yunus 87
ve ahî-hi : ve onun kardeşine
-
10-Yunus 88
emvâli-him : onların mallarını
-
10-Yunus 88
alâ kulûbi-him : kalplerinin üzerini, kalplerini
-
10-Yunus 90
bi-hi : ona, kendisine
-
10-Yunus 93
fî hi yahtelifûne : onun hakkında ihtilâfa (anlaşmazlığa) düşerler
-
10-Yunus 95
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerini
-
10-Yunus 96
aleyhim : onlar üzerlerine, onların üzerine
-
10-Yunus 98
azâbe el hızyi : aşağılatıcı azap
-
10-Yunus 100
bi izni allâhi : Allah'ın izni ile
-
10-Yunus 102
min kabli-him : onlardan önce
-
10-Yunus 104
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
10-Yunus 106
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
10-Yunus 107
li fadli-hi : onun fazlını
-
10-Yunus 107
bi-hi : onu
-
10-Yunus 107
min ibâdi-hi : onun kullarından
-
10-Yunus 107
er râhîmu : rahîmdir, rahmet nurunu gönderendir
-
10-Yunus 108
li nefsi-hi : kendi nefsi için
-
100-Âdiyât 4
bi-hî : onunla
-
100-Âdiyât 5
bi-hî : onunla
-
100-Âdiyât 6
li rabbi-hî : Rabbine
-
100-Âdiyât 7
şehîdun : şahittir
-
100-Âdiyât 11
bi-him : onlardan, kendilerinden
-
101-Kâria 10
mâ hiyeh : onun ne olduğu
-
102-Tekâsür 6
el cahîme : alevli ateş
-
104-Hümeze 6
nâru allâhi : Allah'ın ateşi
-
104-Hümeze 8
aleyhim : onların üzerine
-
105-Fil 3
aleyhim : onların üzerine
-
105-Fil 4
termî-him : onların üzerine atıyorlar
-
105-Fil 4
bi hicâretin : taşları
-
106-Kureyş 2
ilâfi-him : onları ülfet ettirdi, emin ve rahat olmalarını sağladı
-
107-Mâ'ûn 5
an salâti-him : namazlarından
-
11-Hûd 3
ileyhi : ona
-
11-Hûd 4
ilâllâhi (ilâ allâhi) : Allah'adır
-
11-Hûd 5
hîne : o zaman, o vakit, böylece
-
11-Hûd 6
alâ allâhi : Allah'a ait
-
11-Hûd 8
yevme ye'tî-him : onlara geldiği gün
-
11-Hûd 8
bi-him : onları
-
11-Hûd 8
bi-hî : onunla
-
11-Hûd 12
bi-hî : onunla
-
11-Hûd 12
aleyhi : ona
-
11-Hûd 13
misli-hî : onun gibi
-
11-Hûd 13
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
11-Hûd 14
bi ilmi allâhi : Allah'ın ilmiyle
-
11-Hûd 15
ileyhim : onlara
-
11-Hûd 16
fi el âhireti : ahirette
-
11-Hûd 17
min rabbi-hi : onun (kendi) Rabbinden
-
11-Hûd 17
şâhidun : şahittir
-
11-Hûd 17
ve min kabli-hi : ve ondan önce
-
11-Hûd 17
bi-hi : ona
-
11-Hûd 17
bi-hi : onu
-
11-Hûd 18
alâllâhi (alâ allâhi) : Allah'a
-
11-Hûd 18
alâ rabbi-him : Rab'lerine
-
11-Hûd 18
alâ rabbi-him : Rab'lerinin üzerine (Rab'lerine)
-
11-Hûd 18
lâ'netu allâhi : Allah'ın lâneti
-
11-Hûd 19
an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
-
11-Hûd 19
bi el âhireti : ahireti
-
11-Hûd 20
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
11-Hûd 22
fî el âhıreti : ahirette
-
11-Hûd 23
ilâ rabbi-him : Rab'lerine
-
11-Hûd 25
ilâ kavmi-hi : kendi (onun) kavmine
-
11-Hûd 27
min kavmi-hi : onun kavminden
-
11-Hûd 28
min indi-hî : onun katından
-
11-Hûd 29
aleyhi : ona karşılık, ona (onun için)
-
11-Hûd 29
alâ allâhi : Allah'a aittir
-
11-Hûd 29
rabbi-him : Rab'lerine
-
11-Hûd 30
min allâhi : Allah'tan (Allah'a karşı)
-
11-Hûd 31
hazâin allâhi : Allah'ın hazineleri
-
11-Hûd 31
fî enfusi-him : onların nefslerindekileri
-
11-Hûd 33
bi-hi : onu
-
11-Hûd 34
nushî : benim nasihatim
-
11-Hûd 34
ve ileyhi : ve ona
-
11-Hûd 36
ve ûhiye : ve vahyedildi
-
11-Hûd 36
ilâ nûhın : Nuh'a
-
11-Hûd 38
aleyhi : ona
-
11-Hûd 38
min kavmi-hi : kendi kavminden
-
11-Hûd 38
sehırû : alay ettiler
-
11-Hûd 39
ye'tî-hi : ona gelecek
-
11-Hûd 39
yuhzî-hi : onu alçaltır
-
11-Hûd 39
ve yehıllu : ve hulul eder, girer, nüfuz eder, sirayet eder
-
11-Hûd 39
aleyhi : onun üzerine, ona
-
11-Hûd 40
aleyhi el kavlu : onların üzerlerine söz, onlar hakkında söz
-
11-Hûd 41
bismillâhi (bi ismi allâhi) : Allah'ın adıyla
-
11-Hûd 41
rahîmun : rahîmdir (rahmet nuru gönderen)
-
11-Hûd 42
ve hiye : ve o (gemi)
-
11-Hûd 42
bi-him : onlarla
-
11-Hûd 43
min emri allâhi : Allah'ın emrinden
-
11-Hûd 43
men rahime : rahmet ettiği kimse(ler)
-
11-Hûd 46
gayru salihin : salih olmayan, salih değil
-
11-Hûd 46
bi-hi : onun hakkında
-
11-Hûd 46
min el câhilîne : cahillerden
-
11-Hûd 47
bi-hi : onu, onun hakkında
-
11-Hûd 49
nûhî-hâ : onu vahyediyoruz
-
11-Hûd 50
min ilâhin : ilâhlardan bir ilâh
-
11-Hûd 51
aleyhi : ona (onun karşılığında)
-
11-Hûd 52
ileyhi : ona
-
11-Hûd 54
uşhidu allâhe : Allah'ı şahit tutuyorum
-
11-Hûd 55
min dûni-hi : ondan başka
-
11-Hûd 56
alâ allâhi : Allah'a
-
11-Hûd 56
âhızun : alan, tutan
-
11-Hûd 57
bi-hi : onu, ona, onunla, kendisiyle
-
11-Hûd 59
rabbi-him : onların Rabbi (Rab'leri)
-
11-Hûd 60
hâzihi ed dunyâ : bu dünyada
-
11-Hûd 61
ilâhin : bir ilâh
-
11-Hûd 61
ileyhi : ona
-
11-Hûd 62
ileyhi : ona
-
11-Hûd 63
min allâhi : Allah'tan (azabından), Allah'a karşı
-
11-Hûd 64
hâzihî : bu
-
11-Hûd 64
nâkatu allâhi : Allah'ın (dişi) devesi
-
11-Hûd 64
fî ardı allâhi : Allah'ın arzında
-
11-Hûd 66
ve min hizyi : ve alçaklıktan, aşağılatıcı azaptan, zilletten
-
11-Hûd 67
fî diyâri-him : yurtlarında, diyarlarında
-
11-Hûd 69
ibrâhîme : İbrâhîm
-
11-Hûd 70
ileyhi : ona
-
11-Hûd 70
hîfeten : bir korku
-
11-Hûd 71
fe dahıket : bunun üzerine güldü, gülümsedi
-
11-Hûd 73
min emri allâhi : Allah'ın emrinden (dolayı), Allah'ın emrine
-
11-Hûd 73
rahmetu allâhi : Allah'ın rahmeti
-
11-Hûd 74
an ibrâhîme : İbrâhîm'den
-
11-Hûd 75
ibrâhîme : İbrâhîm
-
11-Hûd 76
yâ ibrâhîmu : ey İbrâhîm
-
11-Hûd 76
âtî-him : onlara geldi
-
11-Hûd 77
sîe bi-him : onlarla, onlardan dolayı fena oldu, üzüldü
-
11-Hûd 77
ve dâka bi-him zer'an : ve onlardan dolayı içi daralıp, telâşlandı
-
11-Hûd 78
ileyhi : ona, yanına
-
11-Hûd 82
hicâreten : taşlar
-
11-Hûd 83
hiye : o
-
11-Hûd 84
min ilâhin : bir ilâh
-
11-Hûd 84
yevmin muhîtin : ihata eden (kuşatan) gün
-
11-Hûd 86
bakıyyetu allâhi : Allah'ın bakiyesi (ticaretin bıraktığı kâr, helâl kazanç)
-
11-Hûd 88
billâhi (bi allâhi) : Allah iledir
-
11-Hûd 88
aleyhi : ona
-
11-Hûd 88
ve ileyhi : ve ona
-
11-Hûd 89
kavme nûhin : Nuh kavmi
-
11-Hûd 89
kavme sâlihın : Salih kavmi
-
11-Hûd 90
ileyhi : ona
-
11-Hûd 90
rahîmun : rahmet nuru gönderendir
-
11-Hûd 92
min allâhi : Allah'tan
-
11-Hûd 92
muhîtun : sarıp kuşatan, ihata eden
-
11-Hûd 93
ye'tî-hi : ona gelir
-
11-Hûd 93
yuhzî-hi : onu alçaltır
-
11-Hûd 94
fî diyâri-him : kendi diyarlarında, yurtlarında
-
11-Hûd 97
ve melâi-hi : ve onun ileri gelenleri
-
11-Hûd 99
fî hâzi-hi : bunda, burada
-
11-Hûd 101
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
11-Hûd 102
ve hiye : ve o
-
11-Hûd 103
azâbe el âhıreti : ahiret azabı
-
11-Hûd 104
ve mâ nuahhıru-hû : ve biz onu ertelemeyiz
-
11-Hûd 105
bi izni-hî : onun izni
-
11-Hûd 106
ve şehîkun : ve nefesin içeri çekilip, şiddetli ve kötü bir sesle çıkması
-
11-Hûd 110
fî-hi : onun hakkında
-
11-Hûd 113
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
11-Hûd 114
yuzhibne : giderir, yok eder
-
11-Hûd 116
fî-hi : onun içinde, onda (o şeylerde)
-
11-Hûd 118
vâhideten : tek, bir
-
11-Hûd 119
men rahime : rahmet ettiği kimseler
-
11-Hûd 120
bi-hi : onunla
-
11-Hûd 120
fî hâzihi : bunda
-
11-Hûd 123
ve li allâhi : ve Allah'ın, Allah'a ait
-
11-Hûd 123
ve ileyhi : ve ona
-
11-Hûd 123
aleyhi : ona
-
110-Nasr 1
nasru allâhi : Allah'ın yardımı
-
110-Nasr 2
dîni allâhi : Allah'ın dîni
-
114-Nâs 3
ilâhi : ilâh
-
12-Yusuf 3
min kabli-hî : ondan önce
-
12-Yusuf 4
li ebî-hi : babasına
-
12-Yusuf 6
ibrâhîme ve ishâka : İbrâhîm ve İshak
-
12-Yusuf 7
ve ihveti-hi : ve onun kardeşleri
-
12-Yusuf 9
min ba'di-hi : ondan sonra
-
12-Yusuf 9
sâlihîne : salihler
-
12-Yusuf 13
bi-hi : onu, onunla
-
12-Yusuf 15
zehebû bi-hî : onu götürdüler (onunla gittiler)
-
12-Yusuf 15
ileyhi : ona
-
12-Yusuf 15
bi emri-him : onların yaptıklarını, onların işini
-
12-Yusuf 18
alâ kamîsı-hi : onun gömleğinin üzerinde
-
12-Yusuf 20
derâhime : dirhemler
-
12-Yusuf 20
fîhi : ona, onun hakkında, ona karşı
-
12-Yusuf 20
ez zâhidîne : kıymet vermeyen, rağbet etmeyen, önemsemeyen kimseler
-
12-Yusuf 21
li imre'eti-hi : eşine, hanımına (onun eşine)
-
12-Yusuf 21
ev nettehize-hu : veya onu ediniriz
-
12-Yusuf 21
alâ emri-hî : emri üzerine, emrinde
-
12-Yusuf 23
an nefsi-hî : onun nefsinden
-
12-Yusuf 23
maâza allâhi : Allah'a sığınırım
-
12-Yusuf 24
bi-hi : onu
-
12-Yusuf 24
rabbi-hi : Rabbinin
-
12-Yusuf 26
hiye : o (kadın)
-
12-Yusuf 26
ve şehide : ve şahitlik etti
-
12-Yusuf 26
şâhidun : bir şahit
-
12-Yusuf 30
an nefsi-hî : onun nefsinden
-
12-Yusuf 31
bi mekrihinne : çekiştirdiklerini, dedikodu yaptıklarını
-
12-Yusuf 31
ileyhinne : onlara (kadınlara)
-
12-Yusuf 31
vâhidetin : birine
-
12-Yusuf 31
aleyhinne : onlara (kadınlara)
-
12-Yusuf 31
lillâhi (li allâhi) : Allah için
-
12-Yusuf 32
fîhi : onunla, onun hakkında
-
12-Yusuf 32
an nefsi-hi : onun nefsinden
-
12-Yusuf 33
ileyhi : ona
-
12-Yusuf 33
ileyhinne : onlara
-
12-Yusuf 33
min el câhilîne : cahillerden
-
12-Yusuf 35
hînin : belirli vakit, süre
-
12-Yusuf 36
bi te'vîli-hi : onun yorumunu
-
12-Yusuf 37
turzekâni-hi : onunla rızıklandırılacağınız
-
12-Yusuf 37
bi te'vîli-hi : onun yorumunu, açıklamasını
-
12-Yusuf 37
billâhi (bi allâhi) : Allah'a
-
12-Yusuf 37
bi el âhireti-hum : kendi ahiretlerini
-
12-Yusuf 38
ibrâhîme : İbrâhîm
-
12-Yusuf 38
billâhi (bi allâhi) : Allah'a
-
12-Yusuf 38
min fadli allâhi : Allah'ın fazlından
-
12-Yusuf 39
yâ sâhibeyis sicni : ey zindan arkadaşlarım
-
12-Yusuf 39
el vâhıdu : bir tek olan, tek
-
12-Yusuf 40
min dûni-hi : ondan başka
-
12-Yusuf 40
lillâhi (li allâhi) : Allah'ındır, Allah'a aittir
-
12-Yusuf 41
yâ sâhıbeyi es sicni : ey zindan arkadaşlarım
-
12-Yusuf 41
min re'si-hi : onun başından
-
12-Yusuf 41
fî-hi : onun hakkında
-
12-Yusuf 42
rabbi-hi : onun efendisi
-
12-Yusuf 45
bi te'vîli-hi : onun yorumunu
-
12-Yusuf 47
fî sunbuli-hi : kendi başağında
-
12-Yusuf 49
fî-hi : onda, içinde
-
12-Yusuf 49
ve fî-hi : ve onda (o yılda)
-
12-Yusuf 50
bi-hi : onu
-
12-Yusuf 50
bi keydihinne : onların (kadınların) hilelerini
-
12-Yusuf 51
an nefsi-hi : onun nefsinden
-
12-Yusuf 51
lillâhi (li allâhi) : Allah için
-
12-Yusuf 51
aleyhi : onda
-
12-Yusuf 51
an nefsi-hi : onun nefsinden
-
12-Yusuf 53
mâ rahime : Rahîm esmasıyla tecelli ettiği kişi
-
12-Yusuf 53
rahîmun : rahmet nuru gönderendir
-
12-Yusuf 54
bi-hi : onu
-
12-Yusuf 57
ve le ecrul âhıreti : ve mutlaka, ahiretin ecri (mükâfatı)
-
12-Yusuf 58
aleyhi : ona, onun yanına
-
12-Yusuf 59
bi cehâzi-him : zahire yüklerini
-
12-Yusuf 59
bi ahin : kardeşinizi
-
12-Yusuf 60
bi-hî : onu
-
12-Yusuf 62
li fityâni-hi : adamlarına (yardımcı gençlere)
-
12-Yusuf 62
fî rihâli-him : onların yüklerinin içine (heybelerine)
-
12-Yusuf 62
ilâ ehli-him : ailelerine
-
12-Yusuf 63
ebî-him : (onların) babaları
-
12-Yusuf 64
aleyhi : ona, onun için (hakkında)
-
12-Yusuf 64
alâ ahî-hi : onun kardeşine, kardeşi için
-
12-Yusuf 64
erhamu er râhimîne : rahmet edenlerin en çok rahmet edenidir
-
12-Yusuf 65
ileyhim : kendilerine, onlara
-
12-Yusuf 65
hâzihî : bu
-
12-Yusuf 66
min allâhi : Allah'tan
-
12-Yusuf 66
bi-hi : onu
-
12-Yusuf 67
vâhidin : tek
-
12-Yusuf 67
min allâhi : Allah'tan
-
12-Yusuf 67
lillâhi (li allâhi) : Allah'ın, Allah'a ait
-
12-Yusuf 67
aleyhi : ona
-
12-Yusuf 67
ve aleyhi : ve ona
-
12-Yusuf 68
min allâhi : Allah'tan
-
12-Yusuf 69
ileyhi : ona
-
12-Yusuf 70
bi cehâzi-him : onların yüklerini
-
12-Yusuf 70
ahî-hi, : onun kardeşi (kendi kardeşi)
-
12-Yusuf 71
aleyhim : onlara
-
12-Yusuf 72
ve li men câe bi-hi : ve kim onu getirirse
-
12-Yusuf 72
hımlu beîrin : bir deve yükü
-
12-Yusuf 72
bihî : ona
-
12-Yusuf 73
tallâhi : Allah
-
12-Yusuf 75
fî rahlihi : onun yükünde, yükü içinde
-
12-Yusuf 76
bi ev'ıyeti-him : onların heybeleri
-
12-Yusuf 76
ahî-hi : kardeşinin
-
12-Yusuf 76
min viâi ahî-hi : kardeşinin heybesinden
-
12-Yusuf 77
fî nefsi-hî : nefsinde, kendi içinde
-
12-Yusuf 79
maâzâ allâhi \n(âze) : Allah'a sığınırım \n: (sığındı)
-
12-Yusuf 80
min allâhi : Allah'tan
-
12-Yusuf 81
ve mâ şehid-nâ : ve biz şahit olmadık (görmedik)
-
12-Yusuf 83
bi-him : onları
-
12-Yusuf 85
tallâhi : Allah'a andolsun
-
12-Yusuf 86
ilallâhi (ilâ allâhi) : Allah'a
-
12-Yusuf 86
min allâhi : Allah'tan
-
12-Yusuf 87
ve ehî-hi : ve onun kardeşi
-
12-Yusuf 87
min revhi allâhi \n(er revhu) : Allah'ın rahmetinden, Allah'ın vereceği ferahlıktan, sevinçten \n: (sevinç, ferahlık, rahmet)
-
12-Yusuf 87
min revhi allâhi : Allah'ın rahmetinden, Allah'ın vereceği ferahlıktan, sevinçten
-
12-Yusuf 88
aleyhi : ona (onun yanına, huzuruna)
-
12-Yusuf 89
ve ahî-hi : ve onun kardeşi
-
12-Yusuf 89
câhilûne : cahiller
-
12-Yusuf 90
ahî : kardeşim
-
12-Yusuf 91
tallâhi : Allah'a yemin olsun
-
12-Yusuf 92
erhamu er râhimîne : rahîm olanların en çok rahmet edenidir
-
12-Yusuf 93
vechi ebî : babamın yüzüne (vechine)
-
12-Yusuf 95
tallâhi : Allah'a yemin olsun
-
12-Yusuf 96
alâ vechi-hî : onun yüzüne
-
12-Yusuf 96
min allâhi : Allah'tan (vahiy olarak)
-
12-Yusuf 98
er rahîmu : rahîmdir (rahmet nuru gönderendir)
-
12-Yusuf 99
âvâ ileyhi : kendi yanına aldı (barındırdı)
-
12-Yusuf 99
ebeveyhi : onun annesi, babası
-
12-Yusuf 100
ebeveyhi : onun annesi ve babası
-
12-Yusuf 101
vel âhıreti (ve el âhıreti) : ve ahiret
-
12-Yusuf 101
ve elhık-nî : ve beni dahil et, arasına kat, ilhak et
-
12-Yusuf 101
bi es sâlihîne : salihlerle
-
12-Yusuf 102
nûhî-hi : onu vahyediyoruz
-
12-Yusuf 102
ledey-him : onların yanında
-
12-Yusuf 104
aleyhi : ona
-
12-Yusuf 106
billâhi (bi allâhi) : Allah'a
-
12-Yusuf 107
min azâbi allâhi : Allah'ın azabından
-
12-Yusuf 108
hâzihî : bu
-
12-Yusuf 108
ilallâhi (ilâ allâhi) : Allah'a
-
12-Yusuf 108
ve subhânallâhi : ve Allah'ı tenzih ederim
-
12-Yusuf 109
nûhî : vahyederiz
-
12-Yusuf 109
ileyhim : onlara
-
12-Yusuf 109
ellezîne min kabli-him : onlardan önceki kimseler
-
12-Yusuf 109
ve le dâru el âhıreti : ve mutlaka ahiret yurdu
-
12-Yusuf 111
fî kasası-him : onların kıssalarında vardır
-
12-Yusuf 111
yedey-hi : onun elleri
-
13-Ra'd 4
ve nahîlun : ve hurma ağaçları
-
13-Ra'd 4
vâhidin : tek, aynı, bir
-
13-Ra'd 5
bi rabbi-him : Rab'lerini
-
13-Ra'd 5
fî a'nâkı-him : onların boyunlarındadır
-
13-Ra'd 6
min kabli-him : onlardan önce
-
13-Ra'd 6
alâ zulmi-him : onların zulümlerine karşılık
-
13-Ra'd 7
aleyhi : ona
-
13-Ra'd 7
min rabbi-hi : Rabbinden
-
13-Ra'd 10
bi-hî : onu
-
13-Ra'd 11
min beyni yedey-hi : onun önünden (onun elleri arasından)
-
13-Ra'd 11
ve min halfi-hi : ve onun arkasından
-
13-Ra'd 11
min emri allâhi : Allah'ın emrinden
-
13-Ra'd 11
mâ bi enfusi-him : nefslerinde olan şeyi
-
13-Ra'd 11
min dûni-hî : ondan başka
-
13-Ra'd 13
bi hamdi-hi : onu hamd ile
-
13-Ra'd 13
min hîfeti-hi : onun korkusundan
-
13-Ra'd 13
fîllâhi (fî allâhi) : Allah hakkında
-
13-Ra'd 14
min dûni-hi : ondan başkasına
-
13-Ra'd 14
keffey-hi : avucunu
-
13-Ra'd 14
bâligı-hi : ona erişen (ulaşan)
-
13-Ra'd 15
ve lillâhi (li allâhi) : ve Allah'a
-
13-Ra'd 16
min dûni-hi : ondan başka
-
13-Ra'd 16
li enfusi-him : kendileri için
-
13-Ra'd 16
lillâhi (li allâhi) : Allah'a
-
13-Ra'd 16
halkı-hi : onun yaratması
-
13-Ra'd 16
aleyhim : onlara
-
13-Ra'd 16
el vâhidu : ek (bir tane)
-
13-Ra'd 17
aleyhi : ona, üzerinde
-
13-Ra'd 17
hılyetin : süs eşyası
-
13-Ra'd 18
li rabbi-him : Rab'lerine
-
13-Ra'd 18
bi-hi : onu
-
13-Ra'd 18
sûu el hısâbi : sorgulamanın, hesabın en kötüsü
-
13-Ra'd 20
bi ahdi allâhi : Allah'ın ahdini
-
13-Ra'd 21
bi-hi : ona
-
13-Ra'd 21
sûe el hisâbi : kötü hesap
-
13-Ra'd 22
vechi rabbi-him : Rab'lerinin yüzünü, Zat'ını
-
13-Ra'd 23
min âbâi-him : babalarından
-
13-Ra'd 23
ve ezvâci-him : ve onların eşlerinden
-
13-Ra'd 23
ve zurriyyâti-him : ve onların zürriyetlerinden
-
13-Ra'd 23
aleyhim : onlara, onların yanına
-
13-Ra'd 25
ahdallâhi (ahde allâhi) : Allah'ın ahdini
-
13-Ra'd 25
mîsâkı-hi : onun misaki
-
13-Ra'd 25
bi-hi : ona
-
13-Ra'd 26
fî el âhıreti : ahirette, ahiret hayatı yanında
-
13-Ra'd 27
aleyhi : ona
-
13-Ra'd 27
min rabbi-hi : onun Rabbinden
-
13-Ra'd 27
ileyhi : ona
-
13-Ra'd 28
bi zikri allâhi : Allah'ın zikri ile
-
13-Ra'd 28
bi zikrillâhi (zikri allâhi) : Allah'ın zikri ile
-
13-Ra'd 30
aleyhim : onlara
-
13-Ra'd 30
aleyhi : ona
-
13-Ra'd 30
ve ileyhi : ve ona
-
13-Ra'd 31
bi-hi : onunla
-
13-Ra'd 31
bi-hi : onunla
-
13-Ra'd 31
bi-hi : onunla
-
13-Ra'd 31
li allâhi : Allah'ın, Allah'a ait
-
13-Ra'd 31
min dâri-him : yurtlarından, evlerinden (yurtlarına, evlerine)
-
13-Ra'd 31
va'du allâhi : Allah'ın vaadi
-
13-Ra'd 33
lillâhi (li allâhi) : Allah'a
-
13-Ra'd 33
bi zâhirin : zahir olan
-
13-Ra'd 34
ve le azâbu el âhıreti : ve elbette ahiret azabı
-
13-Ra'd 34
min allâhi : Allah'tan
-
13-Ra'd 36
bi-hi : ona
-
13-Ra'd 36
ileyhi : ona
-
13-Ra'd 36
ve ileyhi : ve ona, o
-
13-Ra'd 37
min allâhi : Allah'tan
-
13-Ra'd 38
bi izni allâhi : Allah'ın izni ile
-
13-Ra'd 40
ve aleynâ el hisâbu : ve hesap bizim üzerimize, bize ait
-
13-Ra'd 41
li hukmi-hî : onun hükmünü
-
13-Ra'd 41
serîu el hısâbi : hesabı çabuk gören
-
13-Ra'd 42
ellezîne min kabli-him : onlardan önceki kimseler
-
13-Ra'd 42
fe lillâhi (li allâhi) : oysa Allah'a aittir
-
13-Ra'd 43
billâhi (bi allâhi) : Allah
-
13-Ra'd 43
şehîden : şahit olarak
-
14-İbrahim 1
rabbi-him : Rab'lerinin
-
14-İbrahim 2
allâhi : Allah
-
14-İbrahim 3
yestehıbbûne : tercih ederler, severler
-
14-İbrahim 3
alâ el âhıreti : ahirete
-
14-İbrahim 3
an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
-
14-İbrahim 4
kavmi-hi : onun kavmi
-
14-İbrahim 5
bi eyyâmi allâhi : Allah'ın günlerini
-
14-İbrahim 6
li kavmi-hi : kavmine
-
14-İbrahim 6
ni'mete allâhi : Allah'ın ni'metlerini
-
14-İbrahim 9
kavmi nûhın : Nuh'un kavmi
-
14-İbrahim 9
min ba'di-him : onlardan sonra
-
14-İbrahim 9
fî efvâhi-him : ağızlarına
-
14-İbrahim 9
bi-hi : onunla
-
14-İbrahim 9
ileyhi : ona
-
14-İbrahim 10
e fî allâhi : Allah hakkında mı
-
14-İbrahim 10
ve yuahhıre-kum : ve sizi tehir ediyor, erteliyor, mühlet veriyor
-
14-İbrahim 11
min ibâdi-hi : kullarından
-
14-İbrahim 11
bi izni allâhi : Allah'ın izni
-
14-İbrahim 11
ve alâ allâhi : ve Allah'a
-
14-İbrahim 12
alâllâhi (alâ allahi) : Allah'a
-
14-İbrahim 12
ve alâllâhi (ve alâ allahi) : ve Allah'a
-
14-İbrahim 13
li rusuli-him : resûllerini
-
14-İbrahim 13
ileyhim : onlara
-
14-İbrahim 14
min ba'di-him : onlardan sonra
-
14-İbrahim 16
min verâi-hi : onun arkasında, ardında
-
14-İbrahim 17
ve ye'tî-hi el mevtu : ve ona ölüm gelecek
-
14-İbrahim 17
ve min verâi-hi : ve onun arkasından
-
14-İbrahim 18
bi rabbi-him : Rab'lerini
-
14-İbrahim 18
bi-hi : onu
-
14-İbrahim 19
yuzhib-kum : sizi giderir, yokeder
-
14-İbrahim 20
alâllâhi (alâ allahi) : Allah'a
-
14-İbrahim 21
li allahi : Allah'a, Allah'ın huzuruna
-
14-İbrahim 21
min azâbi allâhi : Allah'ın azabından
-
14-İbrahim 21
min mahîsın : kaçacak yer
-
14-İbrahim 22
bi musrihi-kum : sizin yardımcınız (size yardım eden)
-
14-İbrahim 22
bi musrıhıyye : benim yardımcım (bana yardım eden)
-
14-İbrahim 23
ve udhile : ve dahil edilirler, konulurlar
-
14-İbrahim 23
rabbi-him, : Rab'lerinin
-
14-İbrahim 23
tehıyyetu-hum : onların tahiyyeleri (temennileri, iltifatları, duaları, esenlik dilekleri)
-
14-İbrahim 25
hînin : zaman, vakit
-
14-İbrahim 27
ve fî el âhıreti : ve ahirette
-
14-İbrahim 28
ni'mete allâhi : Allah'ın ni'meti
-
14-İbrahim 30
li allâhi : Allah'a
-
14-İbrahim 30
an sebîli-hi : onun yolundan
-
14-İbrahim 31
fîhi : orada, onda
-
14-İbrahim 31
hilâlun : dostluk, arkadaşlık
-
14-İbrahim 32
bi-hi : onunla
-
14-İbrahim 32
bi emri-hi : onun emri ile
-
14-İbrahim 34
ni'mete allâhi : Allah'ın ni'meti
-
14-İbrahim 35
ibrâhîmu : İbrâhîm
-
14-İbrahim 36
rahîmun : rahmet nuru gönderensin, rahmet edensin
-
14-İbrahim 37
ileyhim : onlara
-
14-İbrahim 38
alâllâhi (alâ allahi) : Allah'a
-
14-İbrahim 39
el hamdu li allâhi : hamd Allah'a aittir, hamd Allah'adır, Allah'a mahsustur
-
14-İbrahim 41
el hisâbu : hesap
-
14-İbrahim 42
yuahhiru-hum : onları tehir eder (erteler)
-
14-İbrahim 42
fî-hi : onda
-
14-İbrahim 43
ruûsi-him : onların başları, başlarını
-
14-İbrahim 43
ileyhim : onlara, kendilerine
-
14-İbrahim 44
ye'tî-him : onlara gelecek
-
14-İbrahim 44
ahhir-nâ : bizi ertele, tehir et
-
14-İbrahim 45
bi-him : onlara, onları
-
14-İbrahim 46
ve inde allâhi : ve Allah'ın indindedir (katında, bilgisi vardır)
-
14-İbrahim 47
va'di-hi : O'nun (Allah'ın) vaadi
-
14-İbrahim 48
li allâhi : Allah'a (huzuruna)
-
14-İbrahim 48
el vâhıdi : bir (tek) olan, vahid olan
-
14-İbrahim 51
serîu el hısâbi : hesabı çabuk gören
-
14-İbrahim 52
bi-hi : onunla
-
14-İbrahim 52
vâhidun : vahid, tek (bir tane)
-
15-Hicr 3
ve yulhi-him : ve onları meşgul etsin, oyalasın
-
15-Hicr 5
yeste'hırûne : tehir eder (erteler, geciktirir)
-
15-Hicr 6
aleyhi ez zikru : ona zikir
-
15-Hicr 11
ve mâ ye'tî-him : ve onlara gelmedi
-
15-Hicr 11
bi-hi : onunla
-
15-Hicr 13
bi-hi : ona
-
15-Hicr 14
aleyhim : onlara
-
15-Hicr 14
fî-hi : onun içine, orada
-
15-Hicr 24
el muste'hırîne : sonrakiler (tehir olanlar)
-
15-Hicr 29
fî-hi : onun içine
-
15-Hicr 29
min rûhî : ruhumdan
-
15-Hicr 42
leke aleyhim : senin onların üzerinde
-
15-Hicr 47
fî sudûri-him : onların göğüslerinin içinde
-
15-Hicr 49
er rahîmu : rahmet eden, rahmet nuru gönderen
-
15-Hicr 51
ibrâhîme : İbrâhîm
-
15-Hicr 52
aleyhi : onun yanına
-
15-Hicr 56
rabbi-hi : onun Rabbi
-
15-Hicr 63
fî-hi : onun hakkında
-
15-Hicr 66
ileyhi : ona
-
15-Hicr 66
musbihîne : sabahlayanlar
-
15-Hicr 72
le fî sekreti-him : elbette sarhoşlukları içinde
-
15-Hicr 74
aleyhim : onların üzerine
-
15-Hicr 74
hıcâreten min siccîlin : siccîlden (öldürücü) taşlar
-
15-Hicr 80
ashâbu el hıcr : Hicr halkı
-
15-Hicr 82
yanhıtûne : oyuyorlar, yontuyorlar
-
15-Hicr 83
musbıhîne : sabahlayanlar, sabah vaktine erenler (sabaha çıkanlar)
-
15-Hicr 88
bi-hi : ona, onunla
-
15-Hicr 88
aleyhim : onlara, onlar için
-
15-Hicr 96
mea allâhi : Allah ile beraber
-
16-Nahl 1
emru allâhi : Allah'ın emri
-
16-Nahl 2
bi er rûhi : ruh ile
-
16-Nahl 2
min emri-hi : onun emrinden
-
16-Nahl 2
min ibâdi-hi : kullarından
-
16-Nahl 6
hîne : o zaman, olduğu zaman
-
16-Nahl 6
ve hîne : ve o zaman, olduğu zaman
-
16-Nahl 7
bâlıgî-hi : ona erişirsiniz, ulaşırsınız
-
16-Nahl 7
rahîmun : rahîmdir (merhametli, rahmet nuru gönderen)
-
16-Nahl 9
ve alâ allâhi : ve Allah'a aittir, Allah'ın üzerinedir 2 - kasdu es sebîli
-
16-Nahl 10
fî-hi : içinde, orada, arasında
-
16-Nahl 11
bihi ez zer'a : onunla ekin
-
16-Nahl 11
ve en nahîle : ve hurmalıklar
-
16-Nahl 12
bi emri-hi : onun emriyle
-
16-Nahl 14
hilyeten : süs eşyası (inci)
-
16-Nahl 14
mevâhira : denizi yararak giden
-
16-Nahl 14
fî-hi : onda, onun içinde
-
16-Nahl 14
min fadli-hi : onun fazlından
-
16-Nahl 18
ni'mete allâhi : Allah'ın ni'metleri
-
16-Nahl 18
rahîmun : rahîm (rahmet nurunu gönderen)dir
-
16-Nahl 20
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
16-Nahl 22
vâhidun : tek, bir
-
16-Nahl 22
bi el âhirati : ahirete (ruhu ölmeden evvel Allah'a ulaştırmaya)
-
16-Nahl 23
lâ yuhıbbu : sevmez
-
16-Nahl 26
ellezîne min kabli-him : onlardan önceki kimseler
-
16-Nahl 26
aleyhim : onların üzerlerine
-
16-Nahl 26
min fevkı-him : üstlerinden
-
16-Nahl 27
yuhzî-him : onları zelil edecek, rezil rüsva edecek, alçaltacak
-
16-Nahl 27
fî-him : onlar için, onlar hakkında, onlar uğruna
-
16-Nahl 27
el hızye : alçaklık, rezillik
-
16-Nahl 28
enfusi-him : onların nefsleri
-
16-Nahl 30
fî hâzihi ed dunyâ : bu dünyada vardır
-
16-Nahl 30
ve le dâru el âhıreti : ve elbette ahiret yurdu
-
16-Nahl 33
min kabli-him : onlardan önce
-
16-Nahl 34
bi-him : onları
-
16-Nahl 34
bi-hi : onunla
-
16-Nahl 35
min dûni-hi : ondan başka
-
16-Nahl 35
min dûni-hi : ondan başka
-
16-Nahl 35
min kabli-him : onlardan önce
-
16-Nahl 36
aleyhi : onların üzerine
-
16-Nahl 38
billâhi (bi allâhi) : Allah'a
-
16-Nahl 38
eymâni-him : yeminleri
-
16-Nahl 38
aleyhi : onun üzerinde
-
16-Nahl 39
fî-hi : orada, onun hakkında
-
16-Nahl 41
fîllâhi (fî allâhi) : Allah yolunda
-
16-Nahl 41
ve le ecru el âhıreti : ve elbette ahiret mükâfatı
-
16-Nahl 42
ve alâ rabbi-him : ve Rab'lerine
-
16-Nahl 43
nûhî : vahyederiz
-
16-Nahl 43
ileyhim : onlara
-
16-Nahl 44
ileyhim : onlara
-
16-Nahl 45
bi-him : onları
-
16-Nahl 46
fî tekallubi-him : onları dönüp dolaşmaları esnasında
-
16-Nahl 47
rahîmun : rahîm (rahmet nuru gönderen, merhametli)
-
16-Nahl 48
succeden li allâhi : Allah'a secde ederek
-
16-Nahl 48
dâhırûne : zelil ve aşağılık olanlar (küçülenler, tâbî olanlar)
-
16-Nahl 49
ve li allâhi : ve Allah'a
-
16-Nahl 50
min fevkı-him : onların (kendi) üstlerinden
-
16-Nahl 51
lâ tettehızû : edinmeyin
-
16-Nahl 51
vâhıdun : tek, bir tane
-
16-Nahl 52
e fe gayrallâhi (gayre allâhi) : öyleyse Allah'tan başkası mı
-
16-Nahl 53
min allâhi : Allah'tandır
-
16-Nahl 53
ileyhi : ona
-
16-Nahl 54
bi rabbi-him : Rab'lerine
-
16-Nahl 56
tallâhi : Allah'a yemin olsun
-
16-Nahl 57
li allâhi : Allah'a
-
16-Nahl 59
bi-hi : onunla
-
16-Nahl 60
bi el âhıreti : ahirete (hayattayken Allah'a ulaşma gününe)
-
16-Nahl 60
ve li allâhi : ve Allah'ındır, Allah'a aittir
-
16-Nahl 61
yuâhızu : sorgular, suçlar
-
16-Nahl 61
bi zulmi-him : onların zulümleri sebebiyle
-
16-Nahl 61
yuahhıru-hum : onları tehir eder (erteler)
-
16-Nahl 61
lâ yeste'hırûne : ertelenmez (tehir edilmez)
-
16-Nahl 62
lillâhi (li allâhi) : Allah'a ait
-
16-Nahl 63
tallâhi : Allah'a yemin olsun
-
16-Nahl 64
fî-hi : onun hakkında
-
16-Nahl 65
bi-hi el arda : onunla arza, yeryüzüne
-
16-Nahl 66
fî butûni-hi : onun karnında
-
16-Nahl 67
en nahîli : hurma ağaçları
-
16-Nahl 67
tettehîzûne : edinirsiniz, yaparsınız
-
16-Nahl 68
en ittehızî : (edinmek) edinmesini
-
16-Nahl 69
fî-hi : onun içinde vardır
-
16-Nahl 71
rızkı-him : onların rızıklarını
-
16-Nahl 71
fî-hi : onda, o konuda (bu konuda)
-
16-Nahl 71
e fe bi ni'meti allâhi : artık, Allah'ın ni'metini mi
-
16-Nahl 72
ve bi ni'meti allâhi : ve Allah'ın ni'metini
-
16-Nahl 73
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
16-Nahl 74
li allâhi : Allah'a
-
16-Nahl 75
el hamdu li allâhi : hamd Allah'a aittir (Allah içindir)
-
16-Nahl 77
ve lillâhi (li allâhi) : ve Allah'a aittir
-
16-Nahl 77
lemhi : bir an, en kısa zaman aralığı
-
16-Nahl 77
el basari (lemhi el basri) : göz, bakış (göz kırpması, bir anlık bakış)
-
16-Nahl 80
testehıffûne-hâ : onu hafifçe taşırsınız
-
16-Nahl 80
ilâ hînin : bir vakte kadar
-
16-Nahl 83
ni'mete allâhi : Allah'ın ni'meti
-
16-Nahl 84
şehîden : bir şahit
-
16-Nahl 86
ileyhim : onlara
-
16-Nahl 87
ilâ allâhi : Allah'a
-
16-Nahl 88
an sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolundan
-
16-Nahl 89
şehîden : bir şahit
-
16-Nahl 89
aleyhim : onların üzerine
-
16-Nahl 89
min enfusi-him : onların kendilerinden
-
16-Nahl 89
bi-ke şehîden : seni şahit olarak
-
16-Nahl 91
bi ahdi allâhi : Allah'ın ahdine (ahdini)
-
16-Nahl 92
tettehızûne : ediniyorsunuz
-
16-Nahl 92
hiye : o
-
16-Nahl 92
bi-hi : onunla
-
16-Nahl 92
fî-hi : onun hakkında, o konuda
-
16-Nahl 93
vâhideten : bir tek
-
16-Nahl 94
ve lâ tettehızû : ve edinmeyin
-
16-Nahl 94
an sebîlillâhi : Allah'ın yolundan
-
16-Nahl 95
bi ahdi allâhi : Allah'ın ahdini
-
16-Nahl 95
inde allâhi : Allah'ın indinde, katında, yanında
-
16-Nahl 96
ve mâ ındallâhi (inde allâhi) : ve Allah'ın indinde, katında olan şey(ler)
-
16-Nahl 98
bi allâhi : Allah'a
-
16-Nahl 99
rabbi-him : onların Rab'leri, kendi Rab'leri
-
16-Nahl 100
bi-hî : onunla, ona
-
16-Nahl 103
yulhıdûne \n(elhade) : yöneliyorlar, isnad ediyorlar, dil uzatıyorlar \n: (yöneldi, dil uzattı)
-
16-Nahl 103
ileyhi : ona
-
16-Nahl 104
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerine
-
16-Nahl 104
lâ yehdî-him : onları hidayete erdirmez
-
16-Nahl 105
bi âyâtillâhi (âyâti allâhi) : Allah'ın âyetlerine
-
16-Nahl 106
billâhi (bi allâhi) : Allah'ı
-
16-Nahl 106
îmâni-hî : kendi îmânı, onun îmânı
-
16-Nahl 106
fe aleyhim : o zaman onlara, onların üstüne
-
16-Nahl 106
minallâhi : Allah'tan
-
16-Nahl 107
alâ el âhıreti : ahirete
-
16-Nahl 108
alâ kulûbi-him : onların kalplerinin üzerini, kalplerini
-
16-Nahl 108
ve sem'ı-him : ve onların işitme hassaları
-
16-Nahl 108
ve ebsâri-him : ve onların görme hassaları
-
16-Nahl 109
fî el âhıreti : ahirette
-
16-Nahl 110
rahîmun : rahmet nuru gönderendir
-
16-Nahl 112
bi en'umi allâhi : Allah'ın ni'metleri (ni'metlendirmesi)
-
16-Nahl 114
ni'mete allâhi : Allah'ın ni'metleri
-
16-Nahl 115
ve lahme el hınzîri : ve domuz eti
-
16-Nahl 115
uhılle : kesilen
-
16-Nahl 115
li gayri allâhi : Allah'tan başkası için
-
16-Nahl 115
bi-hî : onu
-
16-Nahl 115
rahîmun : rahîmdir, rahmet nuru gönderendir
-
16-Nahl 116
alâllâh (alâ allâhi) : Allah'a
-
16-Nahl 116
alâllâh (alâ allâhi) : Allah'a
-
16-Nahl 119
rahîmun : rahmet edendir, rahmet nuru gönderendir
-
16-Nahl 120
ibrâhîme : İbrâhîm
-
16-Nahl 120
lillâhi (li allâhi) : Allah'a, Allah için
-
16-Nahl 121
li en'umi-hî : onun ni'metlerine
-
16-Nahl 122
fî el âhıreti : ahirette
-
16-Nahl 122
es sâlihîne : salihler
-
16-Nahl 123
ibrâhîme : İbrâhîm
-
16-Nahl 124
fî-hî : onun hakkında
-
16-Nahl 124
fî-hi : onun hakkında
-
16-Nahl 125
bi el hikmeti : hikmet ile
-
16-Nahl 125
hiye : o
-
16-Nahl 125
an sebîli-hî : onun yolundan
-
16-Nahl 126
bi-hî : onunla
-
16-Nahl 127
billâhi (bi allâhi) : Allah iledir
-
16-Nahl 127
aleyhim : onlara, onların yüzünden
-
17-İsrâ 1
abdi-hî : kulunu
-
17-İsrâ 2
ellâ tettehızû : edinmeyin (diye)
-
17-İsrâ 3
nûhin : Nuh
-
17-İsrâ 5
hılâle ed diyâri : evlerin arası
-
17-İsrâ 6
aleyhim : onlara, onların üzerine
-
17-İsrâ 7
el âhıreti : diğeri, sonraki
-
17-İsrâ 9
hiye : o
-
17-İsrâ 10
bi el âhıreti : ahirete
-
17-İsrâ 12
ve el hisâbe : ve hesap
-
17-İsrâ 13
fî unukı-hî : onun boynunda
-
17-İsrâ 15
li nefsi-hi : kendi nefsi için
-
17-İsrâ 17
min ba'di nûhin : Nuh'tan sonra
-
17-İsrâ 17
ıbâdi-hi : onun kulları
-
17-İsrâ 19
erâde el âhırete : ahireti istedi
-
17-İsrâ 21
ve le el âhıretu : ve muhakkak ahiret
-
17-İsrâ 22
meallâhi (mea allâhi) : Allah ile beraber
-
17-İsrâ 25
sâlihîne : salihler
-
17-İsrâ 27
li rabbi-hî : onun Rabbi için, Rabbine karşı
-
17-İsrâ 30
bi ibâdi-hî : onun kulları
-
17-İsrâ 31
hıt'en : bilerek yapılan (kasdî işlenen) suç
-
17-İsrâ 32
fâhışeten : fuhuş, hayasızlık
-
17-İsrâ 33
li veliyyi-hi : onun velîsine
-
17-İsrâ 34
hiye : o
-
17-İsrâ 36
bi-hi : onu, onun
-
17-İsrâ 39
min el hikmeti : hikmetten
-
17-İsrâ 39
meallâhi (mea allahi) : Allah'la beraber
-
17-İsrâ 44
ve men fîhinne : ve içindekiler, onlarda bulunan kimseler
-
17-İsrâ 44
bi hamdi-hi : onu hamd ile
-
17-İsrâ 45
bi el âhıreti : ahirete (ölmeden evvel Allah'a ulaşmaya ve kıyâmet gününe)
-
17-İsrâ 45
hicâben mestûren : hicab-ı mesture, gizli perde
-
17-İsrâ 46
kulûbi-him : oların kalpleri
-
17-İsrâ 46
ve fî âzâni-him : ve onların kulaklarında vardır
-
17-İsrâ 46
edbâri-him : arkalarına
-
17-İsrâ 47
bi-hi : ona, onu
-
17-İsrâ 50
hicâreten : taş
-
17-İsrâ 52
bi hamdi-hi : ona hamd ile, onun hamdi ile
-
17-İsrâ 53
hiye : o
-
17-İsrâ 54
aleyhim : onların üzerine, onlara
-
17-İsrâ 56
min dûni-hi : ondan başka
-
17-İsrâ 57
ilâ rabbi-him : Rab'lerine, kendilerinin Rabbine
-
17-İsrâ 64
aleyhim : onların üzerine
-
17-İsrâ 65
aleyhim : onların üzerine
-
17-İsrâ 66
min fadli-hi : onun fazlından
-
17-İsrâ 66
rahîmen : merhametli, rahmet eden, rahmet nuru gönderen
-
17-İsrâ 69
fî-hi : ona, oraya, orada
-
17-İsrâ 69
min er rîhi : fırtınadan, bir fırtına (rüzgâr)
-
17-İsrâ 69
bi-hi : ona
-
17-İsrâ 71
bi imâmi-him : imamları ile
-
17-İsrâ 71
bi yemîni-hi : onun sağında
-
17-İsrâ 72
fî hâzihî : burada
-
17-İsrâ 72
fî el âhıreti : ahirette
-
17-İsrâ 74
ileyhim : onlara
-
17-İsrâ 76
hilâfe-ke : senden sonra, senin arkandan
-
17-İsrâ 79
bihî : onunla
-
17-İsrâ 80
edhıl-ni : beni dahil et
-
17-İsrâ 83
bi cânibi-hi : yanına (yan çizerek)
-
17-İsrâ 84
şâkileti-hi : onun (kendi) şekli, durumu, hüviyeti, karakteri
-
17-İsrâ 85
anir rûhı (an er rûhi) : ruhtan
-
17-İsrâ 86
bi-hi : ona
-
17-İsrâ 88
bi misli-hi : onun bir benzeri
-
17-İsrâ 88
zahîren : zahir, yardımcı, destek veren
-
17-İsrâ 91
min nahîlin : hurma ağaçlarından
-
17-İsrâ 91
hılâle-hâ : onun arasından
-
17-İsrâ 92
billâhi (bi allâhi) : Allah'ı
-
17-İsrâ 95
aleyhim : onlara
-
17-İsrâ 96
bi allâhi : Allah
-
17-İsrâ 96
şehîden : şahit olarak
-
17-İsrâ 96
bi ıbâdi-hi : kulları için
-
17-İsrâ 97
min dûni-hi : ondan başka
-
17-İsrâ 97
alâ vucûhi-him : yüzleri üzerinde, yüzükoyun, yüzüstü
-
17-İsrâ 99
fî-hi : onda
-
17-İsrâ 104
min ba'di-hî : ondan sonra
-
17-İsrâ 104
va'dul âhıreti : ahiret vaadi, ahiret zamanı
-
17-İsrâ 107
bi-hi : ona
-
17-İsrâ 107
min kabli-hi : ondan önce
-
17-İsrâ 107
aleyhim : onlara
-
17-İsrâ 107
yahırrûne : kapanırlar
-
17-İsrâ 109
ve yahırrûne : ve kapanıyorlar, kapanırlar
-
17-İsrâ 111
lillâhillezî (li allâhi ellezî) : Allah'a ki o
-
17-İsrâ 111
lem yettehız : edinmedi, edinmez
-
18-Kehf 1
el hamdulillâhillezî : hamd Allah'adır, o ki
-
18-Kehf 1
alâ abdi-hi : kuluna
-
18-Kehf 3
fî-hi : orada
-
18-Kehf 5
bi-hi : ona ait, ona dair
-
18-Kehf 5
li âbâi-him : onların babalarının, atalarının
-
18-Kehf 5
min efvâhi-him : ağızlarından
-
18-Kehf 6
bahiun : öldürücü, helâk edici
-
18-Kehf 6
alâ âsâri-him : onların izi üzere, onların arkalarından
-
18-Kehf 11
âzâni-him : onların kulakları
-
18-Kehf 12
el hızbeyni : iki topluluk
-
18-Kehf 13
bi rabbi-him : Rab'lerine
-
18-Kehf 14
kulûbi-him : onların kalpleri
-
18-Kehf 14
min dûni-hi : ondan başkasına
-
18-Kehf 15
min dûni-hi : ondan başka
-
18-Kehf 15
aleyhim : onlara
-
18-Kehf 15
alallâhi (alâ allahi) : Allah'a karşı, Allah'a
-
18-Kehf 16
min rahmeti-hi : rahmetinden
-
18-Kehf 17
an kehfi-him : onların mağarasından (mağarasına)
-
18-Kehf 17
min âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerinden
-
18-Kehf 18
zirâayhi : iki kol, ön ayakları (hayvanlar için)
-
18-Kehf 18
aleyhim : onlara, onları
-
18-Kehf 19
hâzihî : bu
-
18-Kehf 20
milleti-him : kendi dînlerine
-
18-Kehf 21
aleyhim : onlara, onları
-
18-Kehf 21
va'dallâhi (va'de allâhi) : Allah'ın vaadi
-
18-Kehf 21
aleyhim : onların üzerine
-
18-Kehf 21
bi-him : onları
-
18-Kehf 21
alâ emri-him : onların işleri üzerine, onların işlerine
-
18-Kehf 21
le nettehızenne : mutlaka edinelim, yapalım
-
18-Kehf 21
aleyhim : onların üzerine
-
18-Kehf 22
bi ıddeti-him : onların sayısını
-
18-Kehf 22
fî-him : onlar hakkında
-
18-Kehf 22
zâhiren : açık, görünen, bilinen
-
18-Kehf 22
fî-him : onlar hakkında
-
18-Kehf 25
fî kehfi-him : mağaralarının içinde (mağarada)
-
18-Kehf 26
bihî : onu
-
18-Kehf 26
min dûni-hi : ondan başka
-
18-Kehf 26
fî hukmi-hi : kendi hükmünde (hükmüne)
-
18-Kehf 27
ûhıye : vahyedildi
-
18-Kehf 27
li kelimâti-hi : onun kelimesini
-
18-Kehf 27
min dûni-hi : ondan başka
-
18-Kehf 29
bi-him : onları
-
18-Kehf 31
min tahti-him : onların altından
-
18-Kehf 32
li ehadi-himâ : ikisinden birine
-
18-Kehf 33
hılâle-humâ : ikisinin arasından
-
18-Kehf 34
sâhıbi-hi : onun arkadaşı
-
18-Kehf 35
li nefsi-hi : (onun nefsine) kendi nefsine
-
18-Kehf 35
hâzihî : bu
-
18-Kehf 37
sâhıbu-hu : onun arkadaşı
-
18-Kehf 39
billâhi (bi allâhi) : Allah'a, Allah'tan
-
18-Kehf 42
ve uhîta : ve ihata edildi (kuşatılıp, mahvedildi)
-
18-Kehf 42
bi semeri-hi : onun ürünleri
-
18-Kehf 42
keffey-hi : avuçlarını (ellerini)
-
18-Kehf 42
ve hiye : ve o
-
18-Kehf 43
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
18-Kehf 44
lillâhil hakkı (li allâhi el hakkı) : hak olan Allah'a aittir
-
18-Kehf 45
bi-hi : onunla
-
18-Kehf 49
fî-hi : içinde
-
18-Kehf 50
rabbi-hî : onun Rabbi
-
18-Kehf 50
e fe tettehızûne-hu : hâlâ onu ediniyor musunuz
-
18-Kehf 51
enfusi-him : onlar, kendileri
-
18-Kehf 51
muttehıze : edinen
-
18-Kehf 56
li yudhıdû \n(edhada) : boşa çıkarmaları için, iptal etmeleri için \n: (iptal etti, boşa çıkardı)
-
18-Kehf 56
bi-hi : onunla
-
18-Kehf 57
rabbi-hi : onun Rabbi
-
18-Kehf 57
alâ kulûbi-him : onların kalplerinin üzerine
-
18-Kehf 57
âzâni-him : onların kulakları
-
18-Kehf 58
yuâhızu-hum : onları muaheze eder, sorgular
-
18-Kehf 58
min dûni-hi : ondan başka
-
18-Kehf 59
li mehliki-him : onların helâk edilmesi için
-
18-Kehf 61
beyni-himâ : ikisinin arasında
-
18-Kehf 64
alâ âsâri-himâ : (ikisinin) izleri üzerinde
-
18-Kehf 68
lem tuhıt : ihata edemedin, kavrayamadın
-
18-Kehf 68
bi-hi : onu, onunla
-
18-Kehf 73
lâ tuâhız-nî : beni sorgulama
-
18-Kehf 73
ve lâ turhık-nî : ve bana yükleme,
-
18-Kehf 76
lâ tusâhıb-nî, : benimle arkadaşlık etme
-
18-Kehf 77
aleyhi : ona
-
18-Kehf 78
aleyhi : ona
-
18-Kehf 80
en yurhika-humâ : onları (o ikisini küfre ve tuğyana) sürüklemek
-
18-Kehf 82
aleyhi : ona
-
18-Kehf 86
en tettehıze : senin edinmen, ittihaz etmen
-
18-Kehf 86
fî-him : onların içinde, onlar hakkında, onlara karşı
-
18-Kehf 87
ilâ rabbi-hî : Rabbine
-
18-Kehf 91
ledey-hi : onun yanında, huzurunda
-
18-Kehf 93
min dûni-himâ : o ikisinden başka
-
18-Kehf 95
fîhi : onda, hakkında, o konuda
-
18-Kehf 96
aleyhi : onun üzerine
-
18-Kehf 102
en yettehızû : edindiklerini
-
18-Kehf 105
rabbi-him : Rab'lerinin
-
18-Kehf 105
ve likâi-hî : ve ona ulaşmak, ona mülâki olmak (ölmeden önce ruhun Allah'a ulaşması)
-
18-Kehf 108
hıvelen : ayrılmak
-
18-Kehf 109
misli-hî : onun bir misli daha
-
18-Kehf 110
vâhidun : tek, bir tane
-
18-Kehf 110
rabbi-hî : Rabbine
-
18-Kehf 110
rabbi-hî : onun (kendi) Rabbi
-
19-Meryem 5
hıftu : korktum
-
19-Meryem 11
kavmi-hî : onun kavmi, kavmine
-
19-Meryem 11
ileyhim : onlara
-
19-Meryem 14
bi vâlideyhi : ana babasına
-
19-Meryem 15
aleyhi : onun üzerine, ona
-
19-Meryem 17
min dûni-him : onlardan başka, onlardan ayıran
-
19-Meryem 17
hicâben : bir perde
-
19-Meryem 22
bi-hî : onunla
-
19-Meryem 27
hi : onu
-
19-Meryem 29
ileyhi : ona, onu
-
19-Meryem 30
abdullâhi (abdu allâhi) : Allah'ın kulu
-
19-Meryem 34
fî-hi : onun hakkında
-
19-Meryem 35
lillâhi (li allâhi) : Allah için
-
19-Meryem 35
en yettehıze : (onun) edinmesi
-
19-Meryem 37
min beyni-him : onların arasından, kendi aralarında
-
19-Meryem 38
esmi' bi-him : onlara işittir (neler neler, hayret edilecek şeyler işittirilir)
-
19-Meryem 41
ibrâhîme : İbrâhîm
-
19-Meryem 42
li ebî-hi : babasına
-
19-Meryem 46
yâ ibrâhîmu : ey İbrâhîm
-
19-Meryem 46
lem tentehi : sen vazgeçmezsin
-
19-Meryem 48
min dûnillâhi (dûni allâhi) : Allah'tan başka
-
19-Meryem 49
min dûnillâhi (dûni allâhi) : Allah'tan başka
-
19-Meryem 55
inde rabbi-hî : Rabbinin katında
-
19-Meryem 58
aleyhim : onları
-
19-Meryem 58
nûhin : Nuh
-
19-Meryem 58
ibrâhîme : İbrâhîm
-
19-Meryem 58
aleyhim : onlara
-
19-Meryem 59
min ba'di-him : onlardan sonra
-
19-Meryem 65
li ibâdeti-hi : onun kulluğunda, onun ibadetlerinde
-
19-Meryem 73
aleyhim : onlara
-
19-Meryem 81
min dûnillâhi (dûni allâhi) : Allah'tan başka
-
19-Meryem 82
bi ibâdeti-him : onların ibadetlerini
-
19-Meryem 82
aleyhim : onların üzerine, onlara
-
19-Meryem 84
aleyhim : onlara, onlar için
-
19-Meryem 90
ve tehırru : ve yıkılacak
-
19-Meryem 92
en yettehıze : edinmek, yapmak
-
19-Meryem 95
âtî-hi : ona gelecek
-
19-Meryem 97
bihi : onunla
-
19-Meryem 97
bi-hî kavmen : onunla bir kavmi
-
19-Meryem 98
tuhıssu : sen hissediyorsun, farkına varıyorsun, görüyorsun
-
2-Bakara 2
fî-hi : onun hakkında, onun içinde, onda
-
2-Bakara 4
bi el âhireti : ahirete (ruhun ölümden evvel Allah'a ulaşmasına)
-
2-Bakara 5
rabbi-him : kendi Rab'leri, onların Rabbi
-
2-Bakara 6
aleyhim : onlara, onlar için
-
2-Bakara 7
kulûbi-him : onların kalpleri
-
2-Bakara 7
sem'ı-him : onların işitme hassası
-
2-Bakara 7
ebsâri-him : onların görme hassası
-
2-Bakara 8
billâhi (bi allâhi) : Allah'a
-
2-Bakara 8
bi el yevmi el âhıri : sonraki güne, ölümden evvel ruhun Allah'a ulaşacağı güne
-
2-Bakara 10
kulûbi-him : onların kalpleri
-
2-Bakara 14
ilâ şeyâtîni-him : kendi şeytanlarıyla
-
2-Bakara 15
bi-him : onlarla
-
2-Bakara 15
tugyâni-him : onların azgınlıkları
-
2-Bakara 17
nûri-him : onların nuru, nurları, aydınlığı, ışığı
-
2-Bakara 19
fî-hi : onun içinde vardır
-
2-Bakara 19
fî âzâni-him : kulaklarının içine, kulaklarına
-
2-Bakara 19
muhîtun : ihata eden, kuşatan
-
2-Bakara 20
fî-hi : onun içinde, onda
-
2-Bakara 20
aleyhim : onların üzerine
-
2-Bakara 20
bi sem'i-him : onların işitmesi
-
2-Bakara 20
ve ebsâri-him : ve onların görmesi
-
2-Bakara 22
bi-hi : onunla
-
2-Bakara 22
lillâhi (li allâhi) : Allah için, Allah'a
-
2-Bakara 23
min misli-hi : onun mislinden, onun benzeri, onun gibi
-
2-Bakara 23
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
2-Bakara 24
vel hicâratu (ve el hicâratu) : ve taşlar
-
2-Bakara 25
bi-hi muteşâbihan : ona benziyen, ona benzer
-
2-Bakara 26
min rabbi-him : Rab'lerinden
-
2-Bakara 26
bi-hi kesîran : onunla çoğunu
-
2-Bakara 26
bi-hi kesîran : onunla çoğunu
-
2-Bakara 26
bi-hi : onunla
-
2-Bakara 27
ahdallâhi (ahdi allâhi) : Allah'ın ahdi
-
2-Bakara 27
mîsâkı-hi : onun misakı (ruhunu Allah'a
-
2-Bakara 27
bi-hi : ona
-
2-Bakara 28
billâhi (bi allâhi) : Allah'ı
-
2-Bakara 28
ileyhi : ona
-
2-Bakara 33
bi esmâi-him : O'nun (Allah'ın) isimleri
-
2-Bakara 33
bi esmâi-him : O'nun (Allah'ın) isimleri
-
2-Bakara 35
hâzihi : bu
-
2-Bakara 36
fî-hi : içinde
-
2-Bakara 36
hînin : belli bir zaman
-
2-Bakara 37
min rabbi-hi : Rabbinden
-
2-Bakara 37
fe tâbe aleyhi : böylece onun tövbesini kabul etti
-
2-Bakara 37
er rahîmu : Rahim esmasıyla tecelli eden
-
2-Bakara 38
aleyhim : onlara
-
2-Bakara 41
bî-hi : onu
-
2-Bakara 46
rabbi-him : (onların) Rab'leri
-
2-Bakara 46
ileyhi râciûne : ona dönecek olanlar
-
2-Bakara 51
min ba'di-hi : ondan sonra
-
2-Bakara 54
li kavmi-hi : kendi kavmine
-
2-Bakara 54
er rahîmu : rahîm olan, rahmet nuru gönderen,
-
2-Bakara 58
hâzihi : bu
-
2-Bakara 58
hıttatun : hıtta, günahların bağışlanmasını
-
2-Bakara 60
li kavmi-hî : kendi kavmi için
-
2-Bakara 60
min rızkıllâhi (rızkı allâhi) : Allah'ın rızkından
-
2-Bakara 61
vâhidin : tek, bir
-
2-Bakara 61
aleyhim : onların üzerine
-
2-Bakara 61
min allâhi : Allah'tan
-
2-Bakara 61
bi âyâtillâhi (âyâti allâhi) : Allah'ın âyetleri
-
2-Bakara 62
biallâhi (bi allâhi) : Allah'a
-
2-Bakara 62
ve el yevmi el âhiri : ve son gün, ve sonraki gün, ruhun Allah'a ulaşma günü
-
2-Bakara 62
rabbi-him : onların Rabbi, Rab'leri
-
2-Bakara 62
aleyhim : onlara
-
2-Bakara 63
fî-hi : onun içinde
-
2-Bakara 64
fadlu allahi : Allah'ın fazlı
-
2-Bakara 67
kavmi-hî : onun kavmi, kendi kavmi
-
2-Bakara 67
tettehızu-nâ : bizi ediniyorsun
-
2-Bakara 67
billâhi (bi allâhi) : Allah'a
-
2-Bakara 67
el câhilîne : cahiller
-
2-Bakara 68
hiye : o
-
2-Bakara 70
hiye inne : muhakkak ki bu
-
2-Bakara 73
âyâti-hi : onun âyetleri, mucizeleri
-
2-Bakara 74
hiye : o
-
2-Bakara 74
el hıcâreti : taşlar
-
2-Bakara 74
min el hıcâreti : taşlardan
-
2-Bakara 74
allâhi : Allah
-
2-Bakara 75
allâhi : Allah
-
2-Bakara 76
bi-hi : onunla, onu
-
2-Bakara 79
bi eydî-him : elleriyle
-
2-Bakara 79
min indillâhi (inde allâhi) : Allah'ın katından
-
2-Bakara 79
bi-hi : onu
-
2-Bakara 79
eydî-him : onların elleri, kendi elleri
-
2-Bakara 80
inde allâhi : Allah'ın katı
-
2-Bakara 80
alâllâhi (alâ allâhi) : Allah'a
-
2-Bakara 81
bi-hi : onu
-
2-Bakara 85
min diyâri-him : kendi yurtlarından
-
2-Bakara 85
aleyhim : onlara karşı
-
2-Bakara 85
hızyun : rezillik
-
2-Bakara 86
bi el âhireti : ahiret ile
-
2-Bakara 87
min ba'di-hî : ondan sonra
-
2-Bakara 87
bi rûhi el kudusi : Ruh'ûl Kudüs ile
-
2-Bakara 88
bi kufri-him : onların küfürleri, inkârları sebebi ile
-
2-Bakara 89
min indillâhi (inde allâhi) : Allah'ın katından
-
2-Bakara 89
bi-hi : onunla
-
2-Bakara 89
la'netullâhi (la'netu allâhi) : Allah'ın lâneti
-
2-Bakara 90
bi-hi : onunla
-
2-Bakara 90
min fadli-hi : onun fazlından
-
2-Bakara 90
min ibâdi-hi : onun kullarından
-
2-Bakara 90
muhînun : horlayıcı, alçaltıcı
-
2-Bakara 91
allâhi : Allah
-
2-Bakara 92
min ba'di-hi : ondan sonra
-
2-Bakara 93
fî kulûbi-him : onların kalplerinin içine, kalplerine
-
2-Bakara 93
bi kufri-him : küfürleri sebebiyle
-
2-Bakara 93
bi-hi îmânu-kum : onunla sizin îmânınız
-
2-Bakara 94
ed dâru el âhiretu : ahiret yurdu
-
2-Bakara 94
indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katı
-
2-Bakara 95
eydî-him : onların elleri, elleri
-
2-Bakara 96
bi muzahzihı-hi : onu uzaklaştırıcı
-
2-Bakara 97
bi izni allâhi : Allah'ın izniyle
-
2-Bakara 97
beyne yedey-hi : onun elleri arasında, onun önünde
-
2-Bakara 98
lillâhi (li allâhi) : Allah'a
-
2-Bakara 98
ve melâiketi-hi : ve onun melekleri
-
2-Bakara 98
ve rusuli-hi : ve onun resûlleri
-
2-Bakara 101
min indillâhi (indi allahi) : Allah'ın katından
-
2-Bakara 101
kitâbe allâhi : Allah'ın
-
2-Bakara 101
zuhûri-him : onların arkaları, arkalarına
-
2-Bakara 102
bi-hi : onunla
-
2-Bakara 102
ve zevci-hî : ve onun eşi
-
2-Bakara 102
bi-hi : onunla
-
2-Bakara 102
allâhi : Allah
-
2-Bakara 102
fîl âhireti : ahirette
-
2-Bakara 103
min indi allâhi : Allah'ın katından
-
2-Bakara 105
bi rahmeti-hi : kendi rahmetini
-
2-Bakara 107
allâhi : Allah
-
2-Bakara 109
enfusi-him : onların nefsleri
-
2-Bakara 109
bi emri-hî : onun emri
-
2-Bakara 110
inde allâhi : Allah'ın katı
-
2-Bakara 112
lillâhi (li allâhi) : Allah'a
-
2-Bakara 112
inde rabbi-hi : onun Rabbi katında, yanında
-
2-Bakara 112
aleyhim : onlara
-
2-Bakara 113
kavli-him : onların sözleri
-
2-Bakara 113
fî hi : onun hakkında
-
2-Bakara 114
allâhi : Allah
-
2-Bakara 114
hızyun : rezillik
-
2-Bakara 114
fî el âhireti : ahirette
-
2-Bakara 115
ve li allâhi : ve Allah içindir, Allah'ındır
-
2-Bakara 115
vechu allâhi : Allah'ın Zat'ı
-
2-Bakara 118
min kabli-him : onlardan önce
-
2-Bakara 118
kavli-him : onların sözleri
-
2-Bakara 119
an ashâbi el cahîmi : cehennem ehlinden, cehennem halkından
-
2-Bakara 120
hudâllâhi (hudâ allâhi) : Allah'ın hidayeti, Allah'a ulaşmak
-
2-Bakara 120
min allâhi : Allah'tan
-
2-Bakara 121
tilâveti-hî : onun tilâveti, okunup açıklanması
-
2-Bakara 121
bi-hi : onu, ona
-
2-Bakara 121
bi-hi : onu, ona
-
2-Bakara 124
ibrâhîme : İbrâhîm
-
2-Bakara 125
ve ittehizû : ve edinin
-
2-Bakara 125
ibrâhîme : İbrâhîm
-
2-Bakara 125
ve ahidnâ : ve ahd ettik
-
2-Bakara 125
ilâ ibrâhîme : İbrâhîm'e
-
2-Bakara 125
en tahhirâ : temizlemek
-
2-Bakara 126
ibrâhîmu : İbrâhîm
-
2-Bakara 126
bi allâhi : Allah'a
-
2-Bakara 126
ve el yevmi el âhiri : ve sonraki gün, ahiret günü
-
2-Bakara 127
ibrâhîmu : İbrâhîm
-
2-Bakara 128
er rahîmu : rahmet nuru gönderen,
-
2-Bakara 129
yetlû aleyhim : onlara okur
-
2-Bakara 129
ve el hikmete : ve hikmeti
-
2-Bakara 129
ve yuzekkî-him : ve onları tezkiye eder, nefslerini temiz- ler, tasfiye eder
-
2-Bakara 130
an milleti ibrâhîme : İbrâhîm'in dîni
-
2-Bakara 130
ve fî el âhireti : ve ahirette
-
2-Bakara 130
min es sâlihîne : salihlerden, salâha ulaşmışlardan
-
2-Bakara 132
ibrâhîmu : İbrâhîm
-
2-Bakara 132
benî-hi : kendi oğullarına
-
2-Bakara 133
li benî-hi : oğullarına
-
2-Bakara 133
ibrâhîme : İbrâhîm
-
2-Bakara 133
ilâhen vahiden : tek, bir ilâh
-
2-Bakara 135
millete ibrâhîme : İbrâhîm'in milleti, dîni
-
2-Bakara 136
billâhi (bi allâhi) : Allah'a
-
2-Bakara 136
ilâ ibrâhîme : İbrâhîm'e
-
2-Bakara 136
min rabbi-him : Rab'leri tarafından
-
2-Bakara 137
bi-hi : ona
-
2-Bakara 138
sıbgate allâhi : Allah'ın boyası
-
2-Bakara 138
min allâhi : Allah'tan
-
2-Bakara 139
allâhi : Allah
-
2-Bakara 140
ibrâhîme : İbrâhîm
-
2-Bakara 140
min allâhi : Allah'tan
-
2-Bakara 142
an kıbleti-him : kıblelerinden
-
2-Bakara 142
lillâhi (li allâhi) : Allah'ın
-
2-Bakara 143
şehîden : şahit
-
2-Bakara 143
akibeyhi : topukları (iki topuğu)
-
2-Bakara 143
rahîmun : çok merhametli, rahmet gönderen
-
2-Bakara 144
vechi-ke : yüzünü
-
2-Bakara 144
min rabbi-him : onların Rabbinden
-
2-Bakara 151
ve el hikmete : ve hikmeti
-
2-Bakara 154
fî sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
-
2-Bakara 156
lillâhi (li allâhi) : Allah için, Allah'a ait
-
2-Bakara 156
ileyhi : ona
-
2-Bakara 157
aleyhim : onların üzerine, onlara
-
2-Bakara 157
rabbi-him : onların Rabbi
-
2-Bakara 158
şeâirillâhi (şeâiri allâhi) : Allah'ın nişaneleri, alâmetleri, işaret ettiği yerler
-
2-Bakara 158
aleyhi : ona, onun üzerine
-
2-Bakara 158
bi-himâ : ikisini
-
2-Bakara 160
etûbu aleyhim : onların tövbelerini kabul ederim
-
2-Bakara 160
er rahîmu : rahîm esması ile tecelli eden, çok merhametli olan
-
2-Bakara 161
aleyhim : onların üzerine, onlara
-
2-Bakara 161
la'netu allâhi : Allah'ın lâneti
-
2-Bakara 163
vâhidun : tek, bir
-
2-Bakara 163
er rahîmu : ve Rahîm olan, rahmet nurunun sahibi
-
2-Bakara 164
fe ahyâ bi-hi : böylece onunla hayat verdı, diriltti
-
2-Bakara 164
er riyâhı : rüzgâr(lar)
-
2-Bakara 165
yettehizu : edinir
-
2-Bakara 165
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
2-Bakara 165
yuhıbbûne-hum : onları severler
-
2-Bakara 165
hubbillâhi (hubbi allâhi) : Allah'ın sevgisi
-
2-Bakara 165
lillâhi (li allâhi) : Allah'ı
-
2-Bakara 165
lillâhi (li allâhi) : Allah'ın, Allah'a ait
-
2-Bakara 166
bi-him : onlar ile
-
2-Bakara 167
yurî-him(u) : onlara gösterecek
-
2-Bakara 167
aleyhim : onlara
-
2-Bakara 169
alâ âllâhi : Allah'a karşı
-
2-Bakara 170
aleyhi : onun üzerinde, ona
-
2-Bakara 172
lillâhi (li allâhi) : Allah'a
-
2-Bakara 173
el hınzîri : domuz
-
2-Bakara 173
ve mâ uhille : ve boğazlanmamış, kesilmemiş
-
2-Bakara 173
bi-hi : onu
-
2-Bakara 173
li gayri allâhi : Allah'tan başkası için
-
2-Bakara 173
aleyhi : onun üzerine, ona
-
2-Bakara 173
rahîmun : rahmet eden, rahmet nurunun sahibi
-
2-Bakara 174
bi-hi : onu
-
2-Bakara 174
butûni-him : (onların) karınları
-
2-Bakara 174
ve lâ yuzekkî-him : ve onları tezkiye etmez, temize çıkarmaz, temizlemez
-
2-Bakara 177
billâhi (bi allâhi) : Allah'a
-
2-Bakara 177
ve el yevmi el âhırı : ve sonraki gün
-
2-Bakara 177
alâ hubbi-hi : ona sevgi duyma, sevme
-
2-Bakara 177
bi ahdi-him : (onların) ahdlerini
-
2-Bakara 177
ve hîne : ve o zamanda, o hallerde
-
2-Bakara 178
min ahî-hi : onun kardeşi tarafından
-
2-Bakara 178
ileyhi : ona
-
2-Bakara 182
lâ isme aleyhi : onun üzerine bir günah yoktur
-
2-Bakara 182
rahîmun : rahîm olan, rahmet nurunun sahibi
-
2-Bakara 185
fî-hi : onun içinde, onda
-
2-Bakara 185
şehide : şahit oldu
-
2-Bakara 187
uhılle : helâl kılındı
-
2-Bakara 187
allâhi : Allah
-
2-Bakara 187
âyâti-hî : kendi âyetleri
-
2-Bakara 189
el ehilleti : hilâller (Ay'ın hilâl şeklinden dolunay olana kadar geçirdiği hilâl şekilleri)
-
2-Bakara 189
hiye : o
-
2-Bakara 190
fi sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
-
2-Bakara 190
lâ yuhıbbu : sevmez
-
2-Bakara 191
fî-hi : orada
-
2-Bakara 192
rahîmun : rahîmdir, rahmet nurunun sahibidir,
-
2-Bakara 193
li allâhi : Allah'a ait, Allah için
-
2-Bakara 194
aleyhi : onun üzerine, ona
-
2-Bakara 195
fî sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
-
2-Bakara 195
yuhıbbu : sever
-
2-Bakara 196
li allâhi : Allah için
-
2-Bakara 196
mahille-hu : mahalline, kendi yerine
-
2-Bakara 196
bi-hi : onunla
-
2-Bakara 196
min ra'si-hi : (kendi) başından
-
2-Bakara 197
fî hinne : onların içinde, onlarda
-
2-Bakara 198
min kabli-hî : ondan önce
-
2-Bakara 199
rahîmun : rahîm olan, rahmet nuru gönderen
-
2-Bakara 200
fî el ahirati : ahirette
-
2-Bakara 201
ve fî el âhirati : ve ahirette
-
2-Bakara 202
el hısâbi : hesap
-
2-Bakara 203
aleyhi : onun üzerine, ona
-
2-Bakara 203
aleyhi : onun üzerine
-
2-Bakara 203
ileyhi : ona
-
2-Bakara 204
ve yuşhidu allâhe : ve Allah'ı şahit tutar
-
2-Bakara 204
kalbi-hi : onun kalbi
-
2-Bakara 204
el hısâmi : hasım, düşman
-
2-Bakara 205
lâ yuhıbbu : sevmez
-
2-Bakara 207
mardâti allâhi : Allah'ın rızasını
-
2-Bakara 210
ve ilâllâhi (ilâ allâhi) : ve Allah'a
-
2-Bakara 211
ni'metallâhi (ni'mete allâhi) : Allah'ın ni'meti
-
2-Bakara 212
bi gayri hisâbin : hesapsız
-
2-Bakara 213
vâhıdeten : bir, tek, bir tek
-
2-Bakara 213
fî-hi : onun hakkında
-
2-Bakara 213
fî-hi : onun hakkında
-
2-Bakara 213
fi-hi : onun hakkında
-
2-Bakara 213
bi izni-hi : onun izni ile
-
2-Bakara 214
nasrullâhi (nasru allâhi) : Allah'ın yardımı
-
2-Bakara 214
inne nasrallâhi (nasra allâhi) : muhakkak ki, mutlaka Allah'ın yardımı
-
2-Bakara 215
bi-hi : onu
-
2-Bakara 216
en tuhıbbû : sevmeniz, hoşlanmanız
-
2-Bakara 217
fî-hi : onun içinde, onda
-
2-Bakara 217
fî-hi : onun içinde
-
2-Bakara 217
an sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolundan
-
2-Bakara 217
bi-hi : onu
-
2-Bakara 217
ehli-hi : onun halkı
-
2-Bakara 217
indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
-
2-Bakara 217
an dîni-hi : dîninden
-
2-Bakara 217
ve el âhiret : ve ahirette
-
2-Bakara 218
fî sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
-
2-Bakara 218
rahmete allâhi : Allah'ın rahmeti
-
2-Bakara 218
rahîmun : rahmet nurunun sahibi,
-
2-Bakara 219
fî-himâ : ikisinde vardır
-
2-Bakara 219
min nef'i-himâ : onların (o ikisinin) faydalarından
-
2-Bakara 220
ve el âhirati : ve ahiret
-
2-Bakara 220
min el muslihi : ıslâh edenlerden
-
2-Bakara 221
bi izni-hi : onun izni ile
-
2-Bakara 221
âyâti-hî : kendi âyetlerini
-
2-Bakara 222
anil mahîdi (an el mahîdi) : (kadınların) hayz (ay) hallerinden
-
2-Bakara 222
fî el mahîdi : hayz (ay) hallerinde, hayz zamanında
-
2-Bakara 222
yuhibbu : sever
-
2-Bakara 222
ve yuhibbu : ve sever
-
2-Bakara 222
el mutetahhirîne : temizlenenler, temizlenmiş olanlar
-
2-Bakara 225
lâ yuâhızu-kum : sizi muaheze etmez, sorgulamaz
-
2-Bakara 225
yuâhızu-kum : sizi muaheze eder, sorgular
-
2-Bakara 226
min nisâi-him : kadınlarından (uzak olma)
-
2-Bakara 226
rahîmun : rahmet nuru gönderen,
-
2-Bakara 228
bi enfusi-hinne : kendi kendilerine
-
2-Bakara 228
ve lâ yahıllu : ve helâl olmaz
-
2-Bakara 228
fî erhâmi-hinne : onların rahimlerinde
-
2-Bakara 228
bi allâhi : Allah'a
-
2-Bakara 228
ve el yevmi el âhıri : ve son güne, sonraki güne, ahirete
-
2-Bakara 228
bi reddi-hinne : onlara geri dönmeye
-
2-Bakara 228
aleyhinne : onların üzerinde
-
2-Bakara 228
aleyhinne : onların üzerinde
-
2-Bakara 229
ve lâ yahıllu : ve helâl olmaz
-
2-Bakara 229
hudûda allâhi : Allah'ın hudutları, sınırları
-
2-Bakara 229
in hıftum : eğer korkarsanız
-
2-Bakara 229
hudûda allâhi : Allah'ın hudutları, sınırları
-
2-Bakara 229
aleyhimâ : onların ikisi üzerine, ikisine
-
2-Bakara 229
bi-hi : ona
-
2-Bakara 229
hudûda allâhi : Allah'ın hudutları, sınırları
-
2-Bakara 229
hudûda allâhi : Allah'ın hudutları, sınırları
-
2-Bakara 230
lâ tahıllu : helâl olmaz
-
2-Bakara 230
aley-himâ : onların ikisi üzerine, ikisine
-
2-Bakara 230
hudûda allâhi : Allah'ın hudutları, sınırları
-
2-Bakara 230
hudûdu allâhi : Allah'ın hudutları, sınırları
-
2-Bakara 231
ve lâ tettehızû : ve edinmeyin
-
2-Bakara 231
âyâti allâhi : Allah'ın âyetleri
-
2-Bakara 231
ni'mete allâhi : Allah'ın ni'meti
-
2-Bakara 231
ve el hikmeti : ve hikmet
-
2-Bakara 231
bi-hi : onunla
-
2-Bakara 232
bi-hi : ona, onunla
-
2-Bakara 232
bi allâhi : Allah'a
-
2-Bakara 232
ve el yevmi el âhıri : ve ahir güne, son güne, sonraki güne
-
2-Bakara 233
bi veledi-hi : (onun) kendi çocuğu ile
-
2-Bakara 233
aleyhimâ : onların ikisi üzerine, ikisine
-
2-Bakara 234
bi enfusi-hinne : kendi kendileri ile, kendi kendilerine
-
2-Bakara 234
fî enfusi-hinne : onların kendileri hakkında
-
2-Bakara 235
bi-hi : onu
-
2-Bakara 235
hitbeti : evlenme teklif etmek
-
2-Bakara 235
en nikâhı : nikâh
-
2-Bakara 237
bi yedi-hî : onun elinde
-
2-Bakara 237
en nikâhı : nikâh
-
2-Bakara 238
li allâhi : Allah'a, Allah için
-
2-Bakara 239
in hıftum : eğer korktunuz ise
-
2-Bakara 240
li ezvâci-him : onların eşlerine
-
2-Bakara 240
fî enfusi-hinne : kendi nefslerinde, kendi kendine,
-
2-Bakara 242
âyâti-hi : kendi âyetleri
-
2-Bakara 243
min diyâri-him : kendi diyarlarından, yurtlarından
-
2-Bakara 244
fî sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
-
2-Bakara 245
ve ileyhi : ve ona
-
2-Bakara 246
fî sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
-
2-Bakara 246
fî sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
-
2-Bakara 246
aleyhim : onların üzerine, onlara
-
2-Bakara 248
mulki-hî : onun melikliği
-
2-Bakara 248
fî-hi : onun içinde vardır
-
2-Bakara 249
bi yedi-hi : kendi eliyle
-
2-Bakara 249
ve cunûdi-hi : ve onun askerleri (ordusu ile)
-
2-Bakara 249
allâhi : Allah
-
2-Bakara 249
allâhi : Allah
-
2-Bakara 250
ve cunûdi-hi : ve onun askerleri
-
2-Bakara 251
bi izni allâhi : Allah'ın izniyle
-
2-Bakara 251
ve el hikmete : ve hikmet
-
2-Bakara 251
def'u allâhi : Allah'ın defetmesi, yok etmesi
-
2-Bakara 252
âyâtu allâhi : Allah'ın âyetleri
-
2-Bakara 253
bi rûhi el kudusi : (takdis edilmiş) kutsal ruh ile (Cebrail A.S ile)
-
2-Bakara 253
ellezîne min ba'di-him : onlardan sonrakiler
-
2-Bakara 254
fî-hi : onda, içinde
-
2-Bakara 255
bi izni-hi : onun izni ile
-
2-Bakara 255
mâ beyne eydî-him : onların elleri arasında olan şeyler, onların önlerindeki
-
2-Bakara 255
ve lâ yuhîtûne : ve ihata edemez, kavrayamaz,
-
2-Bakara 255
min ilmi-hi : onun ilminden
-
2-Bakara 255
hıfzu-humâ : onları (o ikisini) koruma, muhafaza etme
-
2-Bakara 256
bi allâhi : Allah'a
-
2-Bakara 258
ibrâhîme : İbrâhîm
-
2-Bakara 258
fî rabbi-hi : onun Rabbi hakkında
-
2-Bakara 258
ibrâhîmu : İbrâhîm
-
2-Bakara 258
ibrâhîmu : İbrâhîm
-
2-Bakara 258
buhite : şaşırdı kaldı, afalladı
-
2-Bakara 259
ve hiye : ve o
-
2-Bakara 259
hâzihi : bu
-
2-Bakara 259
ilâ hımâri-ke : merkebine
-
2-Bakara 260
ibrâhîmu : İbrâhîm
-
2-Bakara 261
fî sebîlillâhi (sebîlii allâhi) : Allah'ın yolunda
-
2-Bakara 262
fî sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
-
2-Bakara 262
rabbi-him : onların Rab'leri
-
2-Bakara 262
aleyhim : onlara
-
2-Bakara 264
billâhi (bi allâhi) : Allah'a
-
2-Bakara 264
ve el yevmi el âhıri : ve ahiret günü, son gün, sonraki gün
-
2-Bakara 264
aleyhi : onun üzerinde
-
2-Bakara 265
mardâti allâhi : Allah'ın rızası
-
2-Bakara 265
min enfusi-him : kendi nefslerinden, nefslerini
-
2-Bakara 266
min nahîlin : hurmalıktan
-
2-Bakara 266
fî-hi nârun : onun içinde ateş vardır (bulunur)
-
2-Bakara 267
bi âhızî-hi : onu alacak olan
-
2-Bakara 269
el hikmete : hikmet
-
2-Bakara 269
el hikmete : hikmet
-
2-Bakara 271
hiye : o
-
2-Bakara 272
vechi allâhi : Allah'ın
-
2-Bakara 273
fî sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
-
2-Bakara 273
bi-hi alîmun : onu en iyi bilen
-
2-Bakara 274
rabbi-him : onların Rab'leri
-
2-Bakara 274
aleyhim : onlara
-
2-Bakara 275
min rabbi-hi : kendi Rabbinden
-
2-Bakara 275
ilâ allâhi : Allah'a, Allah'a ait
-
2-Bakara 276
lâ yuhıbbu : sevmez
-
2-Bakara 277
rabbi-him : (onların) kendi Rab'leri
-
2-Bakara 277
aleyhim : onlara
-
2-Bakara 279
min allâhi : Allah'tan
-
2-Bakara 279
ve resûli-hi : ve onun resûlü
-
2-Bakara 281
fî-hi : onun içinde, onda
-
2-Bakara 281
ilâ allâhi : Allah'a
-
2-Bakara 282
aleyhi : onun üzerinde, üzerine
-
2-Bakara 282
aleyhi : onun üzerinde
-
2-Bakara 282
ve isteşhidû : ve şahitler tutun
-
2-Bakara 282
şehîdeyni : iki şahit
-
2-Bakara 282
ilâ eceli-hi : (onun) onu vadesine kadar
-
2-Bakara 282
inde allâhi : Allah'ın katında
-
2-Bakara 282
ve eşhidû : ve şahit tutun
-
2-Bakara 282
ve lâ şehîdun : ve şahitler olmasın
-
2-Bakara 284
lillâhi (li allâhi) : Allah'ın, Allah'a ait
-
2-Bakara 284
bi-hi : onunla
-
2-Bakara 285
ileyhi : ona
-
2-Bakara 285
rabbi-hi : onun Rabbi
-
2-Bakara 285
bi allâhi : Allah'a
-
2-Bakara 285
ve melâiketi-hi : ve onun meleklerine
-
2-Bakara 285
ve kutubi-hi : ve onun kitaplarına
-
2-Bakara 285
ve rusuli-hi : ve onun resûllerine
-
2-Bakara 285
min rusuli-hi : onun resûllerinden
-
2-Bakara 286
lâ tuâhız-nâ : bizi aheze etme, sorgulama
-
2-Bakara 286
bi-hi : ona
-
20-Tâ-Hâ 10
li ehlihimkusû (ehli-hi umkusû) : ailesine
-
20-Tâ-Hâ 18
hiye : o
-
20-Tâ-Hâ 20
izâ hiye : o olmuştu
-
20-Tâ-Hâ 22
ilâ cenâhı-ke : yan tarafına
-
20-Tâ-Hâ 30
ahî : kardeşim
-
20-Tâ-Hâ 31
bi-hi : onunla
-
20-Tâ-Hâ 39
enıkzifî-hi (en ikzıfî-hi) \n(kazefe) : onu koymasını \n: (bıraktı, koydu)
-
20-Tâ-Hâ 39
fakzifî-hi (fe ikzıfî-hi) : sonra onu bırak
-
20-Tâ-Hâ 39
felyulkı-hi (fe li yulki-hi) : böylece onu çıkarsın, atsın
-
20-Tâ-Hâ 39
bi es sâhıli : sahile
-
20-Tâ-Hâ 48
ûhıye : vahyolundu
-
20-Tâ-Hâ 53
bi-hi : onunla
-
20-Tâ-Hâ 58
misli-hî : onun gibi
-
20-Tâ-Hâ 61
alallâhi (alâ allâhi) : Allah'a
-
20-Tâ-Hâ 61
yushıte-kum : sizi yok eder
-
20-Tâ-Hâ 63
le sâhirâni : elbette iki sihirbaz
-
20-Tâ-Hâ 63
bi sihri-himâ : sihirleri ile (ikisinin sihri)
-
20-Tâ-Hâ 66
hıbâlu-hum : onların ipleri
-
20-Tâ-Hâ 66
ileyhi : ona
-
20-Tâ-Hâ 66
min sıhri-him : onların sihirlerinden (dolayı)
-
20-Tâ-Hâ 67
fî nefsi-hi : nefsinde, kendinde
-
20-Tâ-Hâ 67
hîfeten : bir korku
-
20-Tâ-Hâ 69
sâhırin : sihirbaz
-
20-Tâ-Hâ 69
es sâhiru : sihirbaz, sihir yapan
-
20-Tâ-Hâ 71
min hilâfin : çapraz olarak
-
20-Tâ-Hâ 72
hâzihi : bu
-
20-Tâ-Hâ 73
aleyhi : ona, ona karşı
-
20-Tâ-Hâ 75
ye'ti-hî : ona gelir
-
20-Tâ-Hâ 78
bi cunûdi-hi : ordusuyla
-
20-Tâ-Hâ 81
fî-hi : onda, bu konuda
-
20-Tâ-Hâ 81
yahılle : iner
-
20-Tâ-Hâ 81
aleyhi : üzerine, ona
-
20-Tâ-Hâ 86
ilâ kavmi-hi : kendi kavmine
-
20-Tâ-Hâ 86
en yahılle : inmesi
-
20-Tâ-Hâ 89
ileyhim : onlara
-
20-Tâ-Hâ 90
bi-hi : onunla
-
20-Tâ-Hâ 91
aleyhi : ona
-
20-Tâ-Hâ 96
bi-hî : ona, onu
-
20-Tâ-Hâ 97
ilâ ilâhi-ke : senin ilâhına
-
20-Tâ-Hâ 97
aleyhi : ona
-
20-Tâ-Hâ 101
fî-hi : onda, içinde
-
20-Tâ-Hâ 101
hımlen : yük olarak, yüklenilen şey
-
20-Tâ-Hâ 110
mâ beyne eydî-him : onların elleri arasındakini, onların önlerindekini
-
20-Tâ-Hâ 110
ve lâ yuhîtûne : ve ihata edemez
-
20-Tâ-Hâ 110
bihî : onu
-
20-Tâ-Hâ 113
fî-hi : onda, onun içinde
-
20-Tâ-Hâ 115
ahidnâ : biz ahd verdik
-
20-Tâ-Hâ 119
ve lâ tadhâ \n(dahiye) : ve (sıcaktan) yanmazsın \n: (sıcakladı, yandı)
-
20-Tâ-Hâ 120
ileyhi : ona
-
20-Tâ-Hâ 121
aleyhimâ : kendi üzerlerini
-
20-Tâ-Hâ 122
tâbe aleyhi : onun tövbesini kabul etti
-
20-Tâ-Hâ 127
rabbi-hî : Rabbinin
-
20-Tâ-Hâ 127
azâbu el âhıreti : ahiret azabı
-
20-Tâ-Hâ 128
mesâkini-him : onların meskenleri
-
20-Tâ-Hâ 131
bi-hî : ona, onunla
-
20-Tâ-Hâ 131
fî-hi : onda, o konuda
-
20-Tâ-Hâ 133
min rabbi-hî : Rabbinden
-
20-Tâ-Hâ 133
e ve lem te'ti-him : onlara gelmedi mi
-
20-Tâ-Hâ 134
min kabli-hî : ondan önce
-
21-Enbiyâ 1
hisâbu-hum : onların hesabı, hesap vermesi, hesaba çekilmesi
-
21-Enbiyâ 2
mâ ye'tî-him : onlara gelmedi (ki)
-
21-Enbiyâ 2
min rabbi-him : Rab'lerinden
-
21-Enbiyâ 3
lâhiyeten : önem vermeyerek (oyun ve eğlencede)
-
21-Enbiyâ 7
nûhî : vahyederiz
-
21-Enbiyâ 7
ileyhim : onlara
-
21-Enbiyâ 10
fî-hi : onun içinde (vardır)
-
21-Enbiyâ 13
fî-hi : orada
-
21-Enbiyâ 17
en nettehıze : bizim edinmemiz
-
21-Enbiyâ 18
zâhikun : zail olanlar (olmuştur), yok olanlar (olur)
-
21-Enbiyâ 19
an ıbâdeti-hî : onun ibadetlerinden, ona ibadet etmekten
-
21-Enbiyâ 22
fî-himâ : ikisinde
-
21-Enbiyâ 22
subhânallâhi (subhâne allâhi) : Allah
-
21-Enbiyâ 24
min dûni-hî : ondan başka
-
21-Enbiyâ 25
nûhî : vahyederiz
-
21-Enbiyâ 25
ileyhi : ona
-
21-Enbiyâ 27
bi emri-hî : onun emri ile
-
21-Enbiyâ 28
beyne eydî-him : onların elleri arasındaki, önlerindeki
-
21-Enbiyâ 28
min haşyeti-hî : onun haşyetinden
-
21-Enbiyâ 29
min dûni-hî : ondan başka
-
21-Enbiyâ 29
neczî-hi : onu cezalandırırız
-
21-Enbiyâ 31
him : onlar, onları
-
21-Enbiyâ 36
in yettehızûne-ke illâ : seni sadece ..... ediniyorlar
-
21-Enbiyâ 39
hîne : (belli bir) zaman
-
21-Enbiyâ 39
an vucûhi-him : onların yüzlerinden
-
21-Enbiyâ 39
ve lâ an zuhûri-him : ve onların sırtlarından olmaz
-
21-Enbiyâ 40
te'tî-him : onlara gelecek, gelir
-
21-Enbiyâ 41
sehırû : alay ettiler
-
21-Enbiyâ 41
bi-hî : onu, onunla
-
21-Enbiyâ 42
rabbi-him : onların Rab'leri
-
21-Enbiyâ 43
enfusi-him : onların kendileri
-
21-Enbiyâ 44
aleyhim : onlara
-
21-Enbiyâ 51
ibrâhîme : İbrâhîm
-
21-Enbiyâ 51
bi-hî : onu
-
21-Enbiyâ 52
li ebî-hi : babasına
-
21-Enbiyâ 52
ve kavmi-hî : ve kavmine
-
21-Enbiyâ 52
mâ hâzihi : bu nedir
-
21-Enbiyâ 56
min eş şâhidîne : şahitlerden
-
21-Enbiyâ 57
ve tallâhi : ve Allah'a andolsun, yemin olsun
-
21-Enbiyâ 58
ileyhi : ona
-
21-Enbiyâ 60
ibrâhîmu : İbrâhîm
-
21-Enbiyâ 61
bi-hî : onu
-
21-Enbiyâ 62
yâ ibrahîmu : ey İbrâhîm
-
21-Enbiyâ 64
ilâ enfusi-him : onlar kendilerine
-
21-Enbiyâ 65
ruûsi-him : onların başları
-
21-Enbiyâ 66
min dûnillâhi (dûni allâhi) : Allah'tan başka
-
21-Enbiyâ 67
min dûnillâhi (dûni allâhi) : Allah'tan başka
-
21-Enbiyâ 69
alâ ibrâhîme : İbrâhîm'e
-
21-Enbiyâ 70
bi-hi : ona
-
21-Enbiyâ 72
sâlihîne : salihler
-
21-Enbiyâ 73
ileyhim : onlara
-
21-Enbiyâ 75
min es sâlihîne : salihlerden
-
21-Enbiyâ 78
fî-hi : hakkında
-
21-Enbiyâ 78
li hukmi-him : onların hükmüne
-
21-Enbiyâ 78
şâhidîne : şahitler, şahit olanlar
-
21-Enbiyâ 79
fehhemnâ-hâ \n(fehime) : biz bunu, ona anlattık, öğrettik (anlamasını sağladık) \n: (anladı)
-
21-Enbiyâ 81
bi emri-hî : onun emriyle
-
21-Enbiyâ 83
erhamu er râhımîne : merhametlilerin en merhametlisi
-
21-Enbiyâ 84
bi-hî : ona
-
21-Enbiyâ 86
min es sâlihîne : salihlerdendi
-
21-Enbiyâ 87
aleyhi : ona
-
21-Enbiyâ 91
min rûhi-nâ : ruhumuzdan
-
21-Enbiyâ 92
hâzihî : bu
-
21-Enbiyâ 92
vâhıdeten : tek
-
21-Enbiyâ 94
li sa'yi-hî : onun çalışması, gayretleri
-
21-Enbiyâ 97
hiye : o
-
21-Enbiyâ 97
şâhısatun : göz kırpamaz, gözleri açık kalır, gözleri büyür
-
21-Enbiyâ 98
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
21-Enbiyâ 108
vâhidun : tek, bir tane
-
21-Enbiyâ 111
ilâ hînin : bir zamana kadar
-
22-Hac 2
azâballâhi (azâbe allâhi) : Allah'ın azabı
-
22-Hac 3
fîllâhi (fî allâhi) : Allah hakkında
-
22-Hac 4
aleyhi : ona, onun üzerine
-
22-Hac 4
ve yehdî-hi : ve onu ulaştırır, götürür
-
22-Hac 5
behîcin : güzel
-
22-Hac 8
fîllâhi (fî allâhi) : Allah hakkında
-
22-Hac 9
sâniye ıtfi-hî : ona yan çizer, kibirlenip onu eğip büker
-
22-Hac 9
an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
-
22-Hac 9
hızyun : rezillik
-
22-Hac 11
bi-hî : onunla
-
22-Hac 11
alâ vechi-hî : yüzü üzerine, yüz geri
-
22-Hac 11
ve el âhırete : ve ahiret
-
22-Hac 12
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
22-Hac 13
min nef'ı-hî : onun faydasından
-
22-Hac 14
yudhılu : dahil eder
-
22-Hac 15
ve el âhıreti : ve ahiret
-
22-Hac 15
yuzhibenne : giderir
-
22-Hac 17
şehîdun : şahittir
-
22-Hac 18
aleyhi : onların üzerine
-
22-Hac 18
yuhinillâhu (vehene) : Allah zayıf düşürür (alçaltır) (zayıf düşürdü)
-
22-Hac 19
rabbi-him : onların Rab'leri
-
22-Hac 20
bihî : onunla
-
22-Hac 20
butûni-him : onların karınları
-
22-Hac 23
yudhılu ellezîne : o kimseleri dahil eder
-
22-Hac 25
an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
-
22-Hac 25
fî-hi (el âkıfu fîhi) : orada (yerliler)
-
22-Hac 25
fî-hi : orada
-
22-Hac 26
li ibrâhîme : İbrâhîm'e
-
22-Hac 26
ve tahhir : ve temizle, temiz tut
-
22-Hac 28
ve yezkur ismi allâhi : ve Allah'ın ismini ansınlar
-
22-Hac 28
min behîmeti el en'âmi : yürüyen (dört ayaklı) hayvanlardan
-
22-Hac 30
hurumâti allâhi : Allah'ın haramları
-
22-Hac 30
inde rabbi-hi : Rabbinin katında
-
22-Hac 30
ve uhıllet : ve helâl kılındı
-
22-Hac 31
li allâhi : Allah için, Allah'a
-
22-Hac 31
bi-hî : onunla
-
22-Hac 31
bi allâhi : Allah'a
-
22-Hac 31
tehvî bi-hi : onu indirir
-
22-Hac 31
sahîkın : uzak
-
22-Hac 32
şeâire allâhi : Allah'ın şiarları, emirleri, farzları
-
22-Hac 33
mahıllu-hâ : onun yeri
-
22-Hac 34
li yezkurû isme allâhi : Allah'ın ismini zikretsinler
-
22-Hac 34
min behîmeti : yürüyen (dört ayaklı) hayvanlardan (deve, koyun, sığır cinsinden)
-
22-Hac 34
vâhıdun : tek
-
22-Hac 36
min şeâiri allâhi : Allah'ın şiarından (emirlerinden, farzlarından)
-
22-Hac 36
fezkurûsmallâhi : öyleyse Allah'ın adını zikredin
-
22-Hac 38
lâ yuhıbbu : sevmez
-
22-Hac 39
alâ nasri-him : onlara yardım
-
22-Hac 40
min diyâri-him : diyarlarından, yurtlarından
-
22-Hac 40
def'ullâhi en nâse : Allah'ın insanları defetmesi
-
22-Hac 40
fîhesmullâhi (fîhâ ismullâhi) : içinde Allah'ın ismi
-
22-Hac 41
ve li allâhi : ve Allah'a aittir
-
22-Hac 42
kavmu nûhın : Nuh kavmi
-
22-Hac 43
ve kavmu ibrâhîme : ve İbrâhîm kavmi
-
22-Hac 45
ve hiye : ve o
-
22-Hac 45
fe hiye : artık o
-
22-Hac 48
ve hiye : ve o
-
22-Hac 51
ashâbu el cehîmi : cehennem ehlidir (halkıdır)
-
22-Hac 52
fî umniyyeti-hî : onun dileğinin, temennisinin içine
-
22-Hac 52
âyâti-hî : onun âyetleri
-
22-Hac 53
fî kulûbi-him : onların kalplerinde
-
22-Hac 54
bihî : ona
-
22-Hac 56
li allâhi : Allah'a aittir, Allah'ındır
-
22-Hac 57
muhînun : alçaltıcı
-
22-Hac 58
fî sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
-
22-Hac 59
le yudhılenne-hum : muhakkak onları dahil edecektir, girdirecektir
-
22-Hac 60
bihî : onunla, ona
-
22-Hac 60
aleyhi : ona
-
22-Hac 62
min dûni-hî : ondan başka
-
22-Hac 65
bi emri-hi : onun emriyle
-
22-Hac 65
bi izni-hi : onun izni ile
-
22-Hac 65
rahîmun : rahmet nuru gönderen, merhametli
-
22-Hac 69
fîhi tahtelifûne : onun hakkında ihtilâf ettiğiniz
-
22-Hac 70
alâ allâhi : Allah'a
-
22-Hac 71
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
22-Hac 71
bihî sultânen : ona bir sultan, bir delil
-
22-Hac 71
bihî : ona, ona ait
-
22-Hac 72
aleyhim : onlara
-
22-Hac 72
fî vucûhi : yüzlerinde
-
22-Hac 72
aleyhim : onlara
-
22-Hac 73
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
22-Hac 74
kadri-hi : onun kadri, kudreti
-
22-Hac 76
mâ beyne eydî-him : onların önlerindeki şeyi (elleri arasındakini)
-
22-Hac 76
ve ilâllâhi (ilâ allâhi) : ve Allah'a
-
22-Hac 78
ve câhidû : ve cihad edin
-
22-Hac 78
fî allâhi : Allah hakkında, Allah için
-
22-Hac 78
cihâdi-hi : onun cihadı
-
22-Hac 78
ibrâhîme : İbrâhîm
-
22-Hac 78
şehîden : şahit (olarak)
-
22-Hac 78
bi allâhi : Allah'a
-
23-Mü'minûn 2
fî salâti-him : onların namazlarında
-
23-Mü'minûn 5
li furûci-him : onların (kendi) iffetleri (ırzları)
-
23-Mü'minûn 6
alâ ezvâci-him : onların (kendi) zevcelerine
-
23-Mü'minûn 8
li emânâti-him : emanetlerine
-
23-Mü'minûn 8
ve ahdi-him : ve ahdlerine
-
23-Mü'minûn 9
salavâti-him : onların namazları
-
23-Mü'minûn 18
bi-hi : onu
-
23-Mü'minûn 19
bi-hi : onunla
-
23-Mü'minûn 19
min nahîlin : hurmalıklardan, hurma ağaçlarından
-
23-Mü'minûn 23
ilâ kavmi-hi : onun (kendi) kavmine
-
23-Mü'minûn 23
ilâhin : ilâh
-
23-Mü'minûn 24
min kavmi-hi : onun kavminden
-
23-Mü'minûn 25
bi-hi : onu, o
-
23-Mü'minûn 25
bi-hi : onu
-
23-Mü'minûn 25
hînin : zaman, süre
-
23-Mü'minûn 27
ileyhi : ona
-
23-Mü'minûn 27
aleyhi : onun üzerine (onun hakkında)
-
23-Mü'minûn 28
li allâhi : Allah'a
-
23-Mü'minûn 31
min ba'di-him : onlardan sonra
-
23-Mü'minûn 32
fî-him : onların içinde
-
23-Mü'minûn 32
min ilâhin : (ilâhtan) bir ilâh
-
23-Mü'minûn 33
min kavmi-hi : onun kavminden
-
23-Mü'minûn 33
bi likâi el âhıreti : ahirete (Allah'a) mülâki olmayı
-
23-Mü'minûn 37
in hiye : o sadece
-
23-Mü'minûn 38
alâ allâhi : Allah'a
-
23-Mü'minûn 42
min ba'di-him : onlardan sonra
-
23-Mü'minûn 43
ve mâ yeste'hırûne : ve ertelemez, erteleyemez, tehir edemez
-
23-Mü'minûn 46
ve melei-hî : ve onun ileri gelenleri, halk
-
23-Mü'minûn 52
hâzihî : bu
-
23-Mü'minûn 52
vâhıdeten : tek, bir tek
-
23-Mü'minûn 53
hızbin : grup
-
23-Mü'minûn 53
ledey-him : onların yanında, kendi yanlarında
-
23-Mü'minûn 54
gamrati-him : onların sapıklık, dalâlet, gafletleri
-
23-Mü'minûn 54
hînin : süre, vakit
-
23-Mü'minûn 55
bi-hi : onunla
-
23-Mü'minûn 57
rabbi-him : onların Rab'leri, Rab'lerinin
-
23-Mü'minûn 58
rabbi-him : onların Rab'leri, Rab'lerinin
-
23-Mü'minûn 59
bi rabbi-him : onların Rab'leri, Rab'lerine
-
23-Mü'minûn 60
ilâ rabbi-him : Rab'lerine
-
23-Mü'minûn 64
mutrafî-him : onların refahta olanları
-
23-Mü'minûn 67
bi-hi : onunla
-
23-Mü'minûn 70
bi-hi : onunla, onda
-
23-Mü'minûn 71
ve men fî hinne : ve onların içinde olanlar
-
23-Mü'minûn 71
bi zikri-him : onların zikirleri
-
23-Mü'minûn 71
an zikri-him : zikirlerinden
-
23-Mü'minûn 74
bi el âhıreti : ahirete (Allah'a hayatta iken ulaşmaya)
-
23-Mü'minûn 75
rahımnâ : rahmet (merhamet) ettik
-
23-Mü'minûn 75
bi-him : onları
-
23-Mü'minûn 75
tugyâni-him : onların azgınlıkları
-
23-Mü'minûn 76
li rabbi-him : Rab'lerine
-
23-Mü'minûn 77
aleyhim : onlara
-
23-Mü'minûn 77
fîhi : içinde
-
23-Mü'minûn 79
ve ileyhi : ve ona
-
23-Mü'minûn 85
li allâhi : Allah'ın
-
23-Mü'minûn 87
li allâhi : Allah'ın
-
23-Mü'minûn 88
bi yedi-hi : onun elinde
-
23-Mü'minûn 88
aleyhi : onun üzerine, ona
-
23-Mü'minûn 89
li allâhi : Allah'ın
-
23-Mü'minûn 91
min ilâhin : bir ilâh
-
23-Mü'minûn 91
kullu ilâhin : bütün ilâhlar
-
23-Mü'minûn 91
subhâne allâhi : Allah Sübhan'dır, münezzehtir
-
23-Mü'minûn 96
hiye : o
-
23-Mü'minûn 100
ve min verâi-him : ve onların arkalarından
-
23-Mü'minûn 109
er râhımîne : rahîm olanlar
-
23-Mü'minûn 110
tadhakûne \n(dahıke) : gülüyorsunuz \n: (güldü)
-
23-Mü'minûn 117
maallâhi (mae allâhi) : Allah ile beraber
-
23-Mü'minûn 117
bihî : ona
-
23-Mü'minûn 117
hısâbu-hu : onun hesabı
-
23-Mü'minûn 117
rabbi-hi : onun Rabbi
-
23-Mü'minûn 118
er râhımîne : rahîm olanlar
-
24-Nûr 2
kulle vâhıdin : herbiri
-
24-Nûr 2
bi himâ : ikisini, ikisine
-
24-Nûr 2
fî dîni allâhi : Allah'ın dîni hakkında (konusunda)
-
24-Nûr 2
bi allâhi : Allah'a
-
24-Nûr 2
ve el yevmi el âhırı : ve ahir gün, ahiret günü
-
24-Nûr 5
rahîmun : rahîm olan, Rahîm esmasıyla tecelli eden
-
24-Nûr 6
ehadi-him : onlardan biri, herbiri
-
24-Nûr 6
bi allâhi : Allah'a
-
24-Nûr 7
la'nete allâhi : Allah'ın lâneti
-
24-Nûr 7
aleyhi : onun üzerine
-
24-Nûr 8
bi allâhi : Allah'a
-
24-Nûr 9
gadabe allâhi : Allah'ın gadabı, öfkesi, azabı
-
24-Nûr 10
fadlu allâhi : Allah'ın fazlı
-
24-Nûr 12
bi enfusi-him : kendi nefslerinde, kendi içlerinde
-
24-Nûr 13
aleyhi : ona
-
24-Nûr 13
indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
-
24-Nûr 14
fadlullâhi (fadlu allâhi) : Allah'ın fazlı
-
24-Nûr 14
ve el âhırati : ve ahiret
-
24-Nûr 14
fîhi : onun içine
-
24-Nûr 15
bi efvâhi-kum : ağızlarınızla
-
24-Nûr 15
bihi : onu, onun
-
24-Nûr 15
indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
-
24-Nûr 17
li misli-hi : onun gibisine (onun gibi bir olaya)
-
24-Nûr 19
yuhıbbûne : severler
-
24-Nûr 19
el fâhışetu : fuhşiyat, kötülükler, fahişelik
-
24-Nûr 19
ve el âhırati : ve ahirette
-
24-Nûr 20
fadlullâhi (fadlu allâhi) : Allah'ın fazlı
-
24-Nûr 20
rahîmun : Rahîm esmasıyla tecelli eden, rahmet nuru gönderendir
-
24-Nûr 21
fadlullâhi (fadlu allâhi) : Allah'ın fazlı
-
24-Nûr 22
fî sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
-
24-Nûr 22
e lâ tuhıbbûne : sevmez misiniz
-
24-Nûr 22
rahîmun : rahîmdir, rahmet nuru gönderendir, Rahîm esmasıyla tecelli edendir
-
24-Nûr 23
ve el âhırati : ve ahiret
-
24-Nûr 24
aleyhim : onlara
-
24-Nûr 24
ve eydî-him : ve onların elleri
-
24-Nûr 25
yuveffî-him : onlara ödeyecek
-
24-Nûr 30
min ebsâri-him : gözlerinden, bakışlarından, bakışlarını
-
24-Nûr 31
min ebsâri-hinne : (onların) gözlerinden, bakışlarından, bakışlarını
-
24-Nûr 31
bi humuri-hinne : (onların) örtüleri
-
24-Nûr 31
cuyûbi-hinne : (onların) yakaları
-
24-Nûr 31
li buûleti-hinne : (onların) eşleri, kocaları
-
24-Nûr 31
âbâi-hinne : (onların) babaları
-
24-Nûr 31
âbâi buûleti-hinne : (onların) kocalarının babaları
-
24-Nûr 31
ebnâi-hinne : (onların) oğulları
-
24-Nûr 31
ebnâi buûleti-hinne : (onların) kocalarının oğulları
-
24-Nûr 31
ıhvâni-hinne : (onların) erkek kardeşleri
-
24-Nûr 31
benî ıhvâni-hinne : (onların) erkek kardeşlerinin oğulları
-
24-Nûr 31
benî ehavâti-hinne : (onların) kız kardeşlerinin oğulları
-
24-Nûr 31
nisâi-hinne : kadınlar
-
24-Nûr 31
bi erculi-hinne : (onların) ayakları
-
24-Nûr 31
min zîneti-hinne : (onların) ziynetlerinden
-
24-Nûr 31
ilâllâhi (ilâ allâhi) : Allah'a
-
24-Nûr 32
ve es sâlihîne : ve salihler
-
24-Nûr 32
yugnihimullâhu (yugni-him allâhu) : Allah onları zengin kılar
-
24-Nûr 32
min fadli-hî : onun fazlından
-
24-Nûr 33
min fadli-hi : onun fazlından
-
24-Nûr 33
fî-him : onlarda
-
24-Nûr 33
allahi ellezî : Allah ki o
-
24-Nûr 33
ikrâhihinne : onların zorlanmaları
-
24-Nûr 33
rahîmun : rahîmdir, rahmet nuru gönderendir,
-
24-Nûr 35
nûri-hi : onun nuru
-
24-Nûr 35
yehdîllâhu (yehdî allâhi) : Allah hidayet eder
-
24-Nûr 35
li nûri-hi : onun nuruna, kendi nuruna
-
24-Nûr 37
lâ tulhî-him : onları alıkoymaz, meşgul etmez, vazgeçirmez
-
24-Nûr 37
an zikrillâhi : Allah'ın zikrinden
-
24-Nûr 37
fîhi el kulûbu : kalplerin
-
24-Nûr 38
min fadli-hi : fazlından
-
24-Nûr 38
hisâbin : hesap
-
24-Nûr 39
hisâbe-hu : onun hesabını
-
24-Nûr 39
el hisâbi : hesap
-
24-Nûr 40
min fevkı-hi : onun üstünden
-
24-Nûr 40
min fevkı-hi : onun üstünden
-
24-Nûr 42
ve lillâhi (li allâhi) : ve Allah'a aittir
-
24-Nûr 42
ve ilâ allâhi : ve Allah'a
-
24-Nûr 43
min hılâli-hi : onun arasından
-
24-Nûr 43
bi-hi : onu
-
24-Nûr 43
berkı-hi : onun şimşeği
-
24-Nûr 45
alâ batni-hi : karnı üzerinde
-
24-Nûr 47
billâhi (bi allâhi) : Allah'a
-
24-Nûr 48
ilâ allâhi : Allah'a
-
24-Nûr 48
ve resûli-hî : ve onun resûlü
-
24-Nûr 49
ileyhi : ona
-
24-Nûr 50
kulûbi-him : onların kalpleri
-
24-Nûr 50
en yehîfallâhu (yehîfe allâhu) : Allah'ın taraf tutması
-
24-Nûr 50
aleyhim : onlara
-
24-Nûr 51
ilâ allâhi : Allah'a
-
24-Nûr 51
ve resûli-hî : ve onun resûlü
-
24-Nûr 52
ve yettak-hi : ve ona karşı takva sahibi olur
-
24-Nûr 53
bi allâhi : Allah'a
-
24-Nûr 53
eymâni-him : yeminleri
-
24-Nûr 54
aleyhi : onun üzerine
-
24-Nûr 55
min kabli-him : onlardan önce
-
24-Nûr 55
havfi-him : (onların) korkuları
-
24-Nûr 58
ve hîne : ve o vakit, o zaman
-
24-Nûr 58
min ez zahîrati : öğle vaktinden
-
24-Nûr 58
ve lâ aleyhim : ve onlara yoktur
-
24-Nûr 59
min kabli-him : onlardan önce
-
24-Nûr 59
âyâti-hi : âyetlerini
-
24-Nûr 60
aleyhinne : onların üzerine, onlara
-
24-Nûr 61
tehıyyeten : selâm vererek
-
24-Nûr 61
min indi allâhi : Allah'ın indinden
-
24-Nûr 62
billâhi (bi allâhi) : Allah'a
-
24-Nûr 62
ve resûli-hi : ve onun resûlü
-
24-Nûr 62
billâhi (bi allâhi) : Allah'a
-
24-Nûr 62
ve resûli-hi : ve onun resûlüne
-
24-Nûr 62
şe'ni-him : onların işleri, halleri, durumları
-
24-Nûr 62
rahîmun : rahîmdir, rahmet nuru gönderendir
-
24-Nûr 63
an emri-hi : onun emrinden
-
24-Nûr 64
li allâhi : Allah'a aittir
-
24-Nûr 64
aleyhi : üzerinde
-
24-Nûr 64
ileyhi : ona
-
25-Furkan 1
alâ abdi-hi : kuluna
-
25-Furkan 2
ve lem yettehız : ve edinmedi
-
25-Furkan 3
min dûni-hi : ondan başka
-
25-Furkan 3
li enfusi-him : kendileri için
-
25-Furkan 4
aleyhi : ona, onun üzerine
-
25-Furkan 5
hiye : o
-
25-Furkan 5
aleyhi : ona
-
25-Furkan 6
rahîmen : rahîm olan,
-
25-Furkan 7
ileyhi : ona
-
25-Furkan 8
ileyhi : ona
-
25-Furkan 14
vâhıden : bir, bir defa
-
25-Furkan 17
min dûnillâhi (dûni allâhi) : Allah'tan başka
-
25-Furkan 18
en nettehıze : edinmemiz
-
25-Furkan 21
enfusi-him : kendileri, kendi nefsleri
-
25-Furkan 22
hicran : yasak, haram
-
25-Furkan 27
alâ yedey-hi : ellerini
-
25-Furkan 28
lem ettehız : edinmeseydim
-
25-Furkan 32
aleyhi : ona
-
25-Furkan 32
vâhideten : bir tek, bir defa
-
25-Furkan 32
bi-hî : onu
-
25-Furkan 34
alâ vucûhi-him : yüzleri üzerine
-
25-Furkan 37
ve kavme nûhın : ve Nuh (A.S)'ın kavmi
-
25-Furkan 41
yettehızûne-ke : seni edinirler
-
25-Furkan 42
hîne : (olduğu) zaman
-
25-Furkan 43
aleyhi : ona
-
25-Furkan 45
aleyhi : ona
-
25-Furkan 48
rahmeti-hi : onun rahmeti
-
25-Furkan 49
bihî : onunla
-
25-Furkan 52
ve câhid-hum : ve onlarla cihad et, savaş
-
25-Furkan 52
bihî : onunla
-
25-Furkan 53
ve hıcran : ve engelleyerek, mani olarak
-
25-Furkan 55
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
25-Furkan 55
alâ rabbi-hî : kendi Rabbine
-
25-Furkan 55
zahîran : zahir olma, arka çıkma
-
25-Furkan 57
aleyhi : ona
-
25-Furkan 57
en yettehıze : edinmek
-
25-Furkan 57
ilâ rabbi-hî : Rabbine
-
25-Furkan 58
bi hamdi-hi : hamd ile onu
-
25-Furkan 58
bihî : ona
-
25-Furkan 58
ibâdi-hi : onun kulları
-
25-Furkan 59
bi-hî : onu
-
25-Furkan 62
hılfeten : karşılıklı ardarda, birbirini takip eden
-
25-Furkan 63
el câhilûne : cahiller
-
25-Furkan 64
li rabbi-him : Rab'leri için, Rab'lerine
-
25-Furkan 68
mea allâhi : Allah ile beraber
-
25-Furkan 69
fî-hi : orada
-
25-Furkan 70
seyyiâti-him : onların günahları
-
25-Furkan 70
rahîmen : rahîm olan,
-
25-Furkan 71
ilâ allâhi : Allah'a
-
25-Furkan 73
rabbi-him : onların Rabbi
-
25-Furkan 73
lem yahırrû : kapanmazlar, olmazlar
-
25-Furkan 75
tahiyyeten : hayır dualarla, hürmet ve selâmet dilekleriyle
-
26-Şuarâ 3
bâhıun : üzüntüden kendini helâk eden kimse
-
26-Şuarâ 4
aleyhim : onların üzerine, onlara
-
26-Şuarâ 5
ve mâ ye'tî-him : ve onlara gelmez
-
26-Şuarâ 6
seye'tî-him : onlara gelecek
-
26-Şuarâ 6
bihî : onunla
-
26-Şuarâ 9
er rahîme : rahîm, rahmet nuru gönderen
-
26-Şuarâ 21
hıftu-kum : sizden korktum
-
26-Şuarâ 31
bi-hi : onu
-
26-Şuarâ 32
hiye : o
-
26-Şuarâ 33
hiye : o
-
26-Şuarâ 34
sâhırun : sihir yapan, sihirbaz
-
26-Şuarâ 35
bi sıhri-hî : (onun) sihri ile
-
26-Şuarâ 44
hıbâle-hum : onların ipleri
-
26-Şuarâ 45
hiye : o
-
26-Şuarâ 49
min hılâfin : karşılıklı, çaprazlama
-
26-Şuarâ 68
er rahîmu : rahîmdir, rahmet nuru gönderendir,
-
26-Şuarâ 69
aleyhim : onlara
-
26-Şuarâ 69
ibrâhîme : İbrâhîm
-
26-Şuarâ 70
li ebî-hi : onun babasına
-
26-Şuarâ 70
ve kavmi-hi : ve onun kavmine
-
26-Şuarâ 83
ve elhık-nî : ve beni ilhak et, dahil et
-
26-Şuarâ 83
bi es sâlihîne : salihlere
-
26-Şuarâ 84
el âhırîne : sonrakiler
-
26-Şuarâ 91
el cahîmu : cehennem
-
26-Şuarâ 93
allâhi : Allah
-
26-Şuarâ 97
tallâhi : Allah'a yemin olsun
-
26-Şuarâ 104
er rahîmu : rahîm,
-
26-Şuarâ 105
nûhın : Nuh
-
26-Şuarâ 109
aleyhi : ona
-
26-Şuarâ 113
in hısâbu-hum : muhakkak onların hesabı
-
26-Şuarâ 116
lem tentehi : vazgeçmezsen
-
26-Şuarâ 122
er rahîmu : rahmet nuru gönderen,
-
26-Şuarâ 127
aleyhi : ona
-
26-Şuarâ 129
ve tettehızûne : ve ediniyorsunuz
-
26-Şuarâ 140
er rahîmu : rahmet nuru gönderen, rahîm esması ile tecelli eden
-
26-Şuarâ 145
aleyhi : ona
-
26-Şuarâ 149
ve tenhıtûne : ve oyuyorsunuz, yontuyorsunuz
-
26-Şuarâ 149
fârihîne : maharetle, ustaca yapanlar
-
26-Şuarâ 155
hâzihî : bu
-
26-Şuarâ 159
er rahîmu : rahîm olan, rahmet nuru gönderen,
-
26-Şuarâ 164
aleyhi : ona
-
26-Şuarâ 167
lem tentehi : sen vazgeçmezsen
-
26-Şuarâ 173
aleyhim : onların üzerine
-
26-Şuarâ 175
er rahîmu : rahîm olan, rahmet nuru gönderen, Rahîm esması ile tecelli eden
-
26-Şuarâ 180
aleyhi : ona
-
26-Şuarâ 191
er rahîmu : rahîm olan, rahmet nuru gönderen,
-
26-Şuarâ 193
bi-hi : onu
-
26-Şuarâ 199
aleyhim : onlara
-
26-Şuarâ 199
bi-hî : ona
-
26-Şuarâ 201
bi-hî : ona
-
26-Şuarâ 210
bi-hi : onu
-
26-Şuarâ 213
meallâhi (mea allâhi) : Allah ile beraber
-
26-Şuarâ 217
er rahîmi : rahmet nuru gönderen, rahîm esmasıyla tecelli eden
-
26-Şuarâ 218
hîne : o zaman, olduğu zaman
-
26-Şuarâ 225
yehîmûne : şaşkın şaşkın dolaşıyorlar, hayal peşinde koşuyorlar
-
27-Neml 3
bi el âhıreti : ahirete
-
27-Neml 4
bi el âhireti : ahirete (Allah'a ruhun ulaşmasına)
-
27-Neml 5
fî el âhıreti : ahirette
-
27-Neml 7
li ehlihî : ehline, ailesine
-
27-Neml 8
ve subhâne allâhi : ve Allah
-
27-Neml 11
rahîmun : rahîm olan, rahîm esmasıyla tecelli eden
-
27-Neml 12
ve edhıl : ve dahil et, sok
-
27-Neml 12
ve kavmi-hi : ve onun kavmi
-
27-Neml 15
li allâhi : Allah'a
-
27-Neml 15
min ibâdi-hi : kullarından
-
27-Neml 19
dâhıken : gülerek
-
27-Neml 19
ve edhıl-nî : ve beni dahil et
-
27-Neml 19
es sâlihîne : salihler
-
27-Neml 22
lem tuhıt : sen ihata etmedin
-
27-Neml 22
bihî : onu
-
27-Neml 24
min dûnillâhi : Allah'tan başka, Allah'ın yerine
-
27-Neml 25
allâhi : Allah
-
27-Neml 25
ellezî (lillâhillezî) (li allâhi ellezî) : ki o
-
27-Neml 28
ileyhim : onlara
-
27-Neml 30
bismillâhi (bi ismi allâhi) : Allah'ın adıyla
-
27-Neml 30
er rahîmi : rahîm olan (rahmet nuru gönderen, rahîm esmasıyla tecelli eden)
-
27-Neml 35
ileyhim : onlara
-
27-Neml 37
ileyhim : onlara
-
27-Neml 39
bi-hi : onu
-
27-Neml 39
aleyhi : ona
-
27-Neml 40
bi-hi : onu
-
27-Neml 40
nefsi-hi : onun nefsi, kendi nefsi
-
27-Neml 43
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
27-Neml 44
lillâhi (li allâhi) : Allah'a
-
27-Neml 47
indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
-
27-Neml 49
billâhi (bi allâhi) : Allah'a
-
27-Neml 49
li veliyyi-hi : ve onun velîsine, dostlarına
-
27-Neml 49
mâ şehidnâ : biz şahit olmadık
-
27-Neml 49
ehli-hi : onun ehli, ailesi
-
27-Neml 51
mekri-him : onların hilesi
-
27-Neml 54
li kavmi-hi : kavmine
-
27-Neml 54
el fâhışete : fahişelik, kötülük
-
27-Neml 56
kavmi-hi : onun kavmi
-
27-Neml 58
aleyhim : onların üzerine
-
27-Neml 59
lillâhi (li allâhi) : Allah'a aittir, Allah içindir
-
27-Neml 59
ibâdi-hi : onun kulları
-
27-Neml 60
bihî : onunla
-
27-Neml 60
meallâhi (mea allâhi) : Allah'la beraber
-
27-Neml 61
hılâle-hâ : onun ara(lar)ında
-
27-Neml 61
meallâhi (mea allâhi) : Allah ile beraber
-
27-Neml 62
mea allâhi : Allah ile beraber
-
27-Neml 63
rahmeti-hi : onun rahmeti
-
27-Neml 63
mea allâhi : Allah ile beraber
-
27-Neml 64
mea allâhi : Allah ile beraber
-
27-Neml 66
fî el âhıreti : ahirette
-
27-Neml 70
aleyhim : onlara, onlar için
-
27-Neml 76
fî-hi : hakkında
-
27-Neml 78
hukmi-hi : onun hükmü
-
27-Neml 79
alâllâhi (alâ allâhi) : Allah'a
-
27-Neml 81
an dalâleti-him : onları dalâletlerinden
-
27-Neml 82
aleyhim : onların üzerine
-
27-Neml 84
ve lem tuhîtû : ve siz ihata edemediniz
-
27-Neml 85
aleyhim : onların üzerine
-
27-Neml 86
fî-hi : orada, onun için
-
27-Neml 87
dâhırîne : zelil olarak, boyun eğerek
-
27-Neml 88
hiye : o
-
27-Neml 88
sun'allâhi (sun'a allâhi) : Allah'ın sanatıdır
-
27-Neml 91
hâzihi : bu
-
27-Neml 92
li nefsi-hi : kendi nefsi için
-
27-Neml 93
li allâhi : Allah'a mahsus, Allah'a
-
27-Neml 93
âyâti-hi : onun âyetleri
-
28-Kasas 7
en erdıî-hi : onu emzirmesi
-
28-Kasas 7
izâ hıfti : korktuğun zaman
-
28-Kasas 7
aleyhi : onun üzerine, onun için
-
28-Kasas 7
elkî-hi : onu bırak, at
-
28-Kasas 9
nettehıze-hu : onu ediniriz
-
28-Kasas 10
bi-hi : onu
-
28-Kasas 11
li uhti-hi : onun kız kardeşine (ablasına)
-
28-Kasas 11
kussî-hi : onu takip et
-
28-Kasas 11
bi-hi : onu
-
28-Kasas 12
aleyhi : ona
-
28-Kasas 13
ilâ ummi-hi : onun annesine
-
28-Kasas 13
va'dallâhi (va'de allâhi) : Allah'ın vaadi
-
28-Kasas 15
alâ hîni : zamanda, o vakitte
-
28-Kasas 15
min şîati-hî : gruptan, taraftarlardan
-
28-Kasas 15
min aduvvi-hi : onun düşmanlarından
-
28-Kasas 15
min şîati-hi : onun taraftarlarından
-
28-Kasas 15
min aduvvi-hi : onun düşmanlarından
-
28-Kasas 15
aleyhi : onun üzerine
-
28-Kasas 16
er rahîmu : rahîm esmasıyla tecelli eden
-
28-Kasas 17
zahîren : arka çıkan, yardımcı olan
-
28-Kasas 19
min el muslihîne : ıslâh edicilerden, barıştıranlardan
-
28-Kasas 20
min en nâsıhîne : nasihat edenlerden, öğüt verenlerden
-
28-Kasas 23
aleyhi : onun üzerinde, onda (orada)
-
28-Kasas 23
min dûni-him : onlardan başka
-
28-Kasas 25
aleyhi : ona
-
28-Kasas 27
hıcecin : seneler
-
28-Kasas 27
min es sâlihîne : salihlerden
-
28-Kasas 29
ehli-hi : ailesiyle
-
28-Kasas 29
ehli-hi : onun ailesi
-
28-Kasas 32
ve melâi-hi : ve onun halkının ileri gelenleri
-
28-Kasas 34
ve ahî : ve benim kardeşim
-
28-Kasas 35
ahî-ke : senin kardeşin
-
28-Kasas 37
min indi-hi : onun katından
-
28-Kasas 38
min ilâhin : (ilâhlardan) bir ilâh
-
28-Kasas 38
ilâ ilâhi : ilâhına
-
28-Kasas 42
hâzihi ed dunyâ : bu dünya
-
28-Kasas 42
min el makbûhîne : çirkinleştirilmiş, uzaklaştırılmış olanlardan
-
28-Kasas 44
min eş şâhidîne : şahitlerden
-
28-Kasas 45
aleyhim : onların
-
28-Kasas 45
aleyhim : onlara
-
28-Kasas 47
eydî-him : onların elleri
-
28-Kasas 49
indillâhi (indi allâhi) : Allah'ın katı
-
28-Kasas 50
min allâhi : Allah'tan
-
28-Kasas 52
min kabli-hi : ondan önce
-
28-Kasas 52
bi-hî : ona
-
28-Kasas 53
aleyhim : onlara
-
28-Kasas 53
bihî : ona
-
28-Kasas 53
min kabli-hî : ondan önce
-
28-Kasas 55
el câhilîne : cahilleri
-
28-Kasas 57
ileyhi : onlara
-
28-Kasas 58
min ba'di-him : onlardan sonra
-
28-Kasas 59
aleyhim : onlara
-
28-Kasas 60
inde allâhi : Allah'ın katında
-
28-Kasas 61
lâkî-hi : ona kavuştu
-
28-Kasas 62
yunâdî-him : onlara seslenir
-
28-Kasas 63
aleyhim : onlara
-
28-Kasas 65
yunâdî-him : onlara seslenecek, nida edecek
-
28-Kasas 66
aleyhim : onlara
-
28-Kasas 67
min el muflihîne : felâha erenlerden
-
28-Kasas 68
el hıyaratu : tercih, seçim
-
28-Kasas 68
allâhi : Allah
-
28-Kasas 70
ve el âhırati : ve ahir, sonraki
-
28-Kasas 70
ve ileyhi : ve ona
-
28-Kasas 71
gayrullâhi (gayru allâhi) : Allah'tan başka
-
28-Kasas 72
gayrullâhi (gayru allâhi) : Allah'tan başka
-
28-Kasas 72
fî-hi : onun içinde, onda
-
28-Kasas 73
ve min rahmeti-hi : ve onun rahmetinden
-
28-Kasas 73
fî-hi : onun içinde, onda
-
28-Kasas 73
min fadli-hi : onun fazlından
-
28-Kasas 74
yunâdî-him : onlara seslenir, seslenecek
-
28-Kasas 75
şehîden : bir şahit
-
28-Kasas 75
lillâhi (li allâhi) : Allah'a aittir
-
28-Kasas 76
aleyhim : onlara karşı
-
28-Kasas 76
lâ yuhıbbu : sevmez
-
28-Kasas 76
el ferihîne : sevinenler, şımaranlar, gururlananlar
-
28-Kasas 77
el âhırete : ahiret
-
28-Kasas 77
lâ yuhıbbu : sevmez
-
28-Kasas 78
kabli-hi : ondan önce
-
28-Kasas 78
zunûbi-him : onların günahları
-
28-Kasas 79
alâ kavmi-hi : onun kavmine (kendi kavmine)
-
28-Kasas 79
zîneti-hi : onun ihtişamı, süsü
-
28-Kasas 80
sevâbullâhi : Allah'ın sevabı
-
28-Kasas 81
bi-hi : onu
-
28-Kasas 81
ve bi dâri-hi : ve onun evi
-
28-Kasas 81
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
28-Kasas 82
ibâdi-hi : (onun) kulları
-
28-Kasas 83
ed dâru el âhiretu : ahiret diyarı, ahiret yurdu
-
28-Kasas 86
zahîren : yardımcı
-
28-Kasas 87
an âyâtillâhi (âyâti allâhi) : Allah'ın âyetlerinden
-
28-Kasas 88
meallâhi (mea allahi) : Allah'la beraber
-
28-Kasas 88
ve ileyhi : ve ona
-
29-Ankebût 3
min kabli-him : onlardan önce
-
29-Ankebût 5
likâe allâhi : Allah'a mülâki olmak, Allah'a ulaşmak
-
29-Ankebût 5
ecelallâhi (ecele allahi) : Allah'ın tayin ettiği zaman, gün
-
29-Ankebût 6
yucâhidu : cihad eder
-
29-Ankebût 6
li nefsi-hi : onun (kendi) nefsi için
-
29-Ankebût 7
seyyiâti-him : onların seyyiatleri, günahları
-
29-Ankebût 8
bi vâlidey-hi : onun anne ve babasıyla
-
29-Ankebût 8
bi-hi : onunla (onun hakkında)
-
29-Ankebût 9
nudhılenne-hum : onları mutlaka dahil edeceğiz
-
29-Ankebût 9
es sâlihîne : salihler
-
29-Ankebût 10
bi allâhi : Allah'a
-
29-Ankebût 10
fîllâhi (fî allâhi) : Allah hakkında, Allah yolunda
-
29-Ankebût 10
azâbi allâhi : Allah'ın azabı
-
29-Ankebût 13
eskâli-him : onların yükleri, günahları
-
29-Ankebût 14
ilâ kavmi-hi : onun kavmine
-
29-Ankebût 14
fî-him : onların arasında
-
29-Ankebût 16
ve ibrâhîme : ve İbrâhîm
-
29-Ankebût 16
li kavmi-hi : kavmine
-
29-Ankebût 17
min dûnillâhi (min duni allâhi) : Allah'tan başka
-
29-Ankebût 17
min dûnillâhi (min duni allâhi) : Allah'tan başka
-
29-Ankebût 17
indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
-
29-Ankebût 17
ileyhi : ona
-
29-Ankebût 19
alallâhi (alâ allâhi) : Allah'a
-
29-Ankebût 20
en neş'ete el âhırete : ahiretin inşası, ahiretin yaratılması
-
29-Ankebût 21
ileyhi : ona
-
29-Ankebût 22
min dûnillâhi (dûni allâhi) : Allah'tan başka
-
29-Ankebût 23
bi âyâtillâhi (âyâti allâhi) : Allah'ın âyetlerini
-
29-Ankebût 23
ve likâi-hî : ve ona mülâki olmayı, ulaşmayı
-
29-Ankebût 24
kavmi-hi : onun kavmi
-
29-Ankebût 25
allâhi : Allah
-
29-Ankebût 27
zurriyyeti-hi : onun zürriyeti
-
29-Ankebût 27
fî el âhıreti : ahirette
-
29-Ankebût 27
es sâlihîne : salihler
-
29-Ankebût 28
li kavmi-hi : onun kavmine, kendi kavmine
-
29-Ankebût 28
el fâhışete : kötülüğe, fahişeliğe
-
29-Ankebût 29
kavmi-hi : onun kavmi
-
29-Ankebût 29
bi azâbi allâhi : Allah'ın azabı
-
29-Ankebût 31
ibrâhîme : İbrâhîm'e
-
29-Ankebût 31
hâzihi : bu
-
29-Ankebût 33
bi-him : onlara
-
29-Ankebût 33
bi-him : onlarla
-
29-Ankebût 34
hâzihi : bu
-
29-Ankebût 36
el yevme el âhıre : ahiret günü (Allah'a ulaşma günü)
-
29-Ankebût 37
dâri-him : onların yurtları
-
29-Ankebût 38
min mesâkini-him : onların meskenlerinden
-
29-Ankebût 40
zenbi-hi : onun günahı
-
29-Ankebût 40
aleyhi : ona, onun üzerine
-
29-Ankebût 40
bi-hi : onu, onunla
-
29-Ankebût 41
allâhi : Allah
-
29-Ankebût 42
min dûni-hi : ondan başka
-
29-Ankebût 45
ûhıye : vahyedilen
-
29-Ankebût 45
zikrullâhi (zikru allâhi) : Allah'ın zikri
-
29-Ankebût 46
hiye : o
-
29-Ankebût 46
vâhıdun : tek, bir, aynı
-
29-Ankebût 47
bihî : ona
-
29-Ankebût 47
bihî : ona
-
29-Ankebût 48
min kabli-hi : ondan önce
-
29-Ankebût 50
aleyhi : ona
-
29-Ankebût 50
min rabbi-hi : onun Rabbinden
-
29-Ankebût 50
indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
-
29-Ankebût 51
ve lem yekfi-him : ve onlara kâfi gelmiyor, yetmiyor
-
29-Ankebût 51
aleyhim : onlara
-
29-Ankebût 52
billâhi (bi allâhi) : Allah'a
-
29-Ankebût 52
şehîden : şahit olarak
-
29-Ankebût 52
billâhi (bi allâhi) : Allah'ı
-
29-Ankebût 54
muhîtatun : ihata edicidir, kuşatıcıdır
-
29-Ankebût 55
min fevkı-him : onların üstünden
-
29-Ankebût 55
erculi-him : onların ayakları
-
29-Ankebût 59
alâ rabbi-him : Rab'lerine
-
29-Ankebût 62
min ibâdi-hi : kullarından
-
29-Ankebût 63
bihi : onunla
-
29-Ankebût 63
lillâhi (li allâhi) : Allah'a ait
-
29-Ankebût 64
hâzihi : bu
-
29-Ankebût 64
ed dâre el âhırete : ahiret yurdu
-
29-Ankebût 64
hiye : o
-
29-Ankebût 67
havli-him : onların etraflarında
-
29-Ankebût 67
ve bi ni'metillâhi (ni'meti allâhi) : ve Allah'ın ni'metini
-
29-Ankebût 68
alallâhi (alâ allâhi) : Allah'a
-
3-Âl-i İmrân 3
yedeyhi \n(beyne yedeyhi ) : onun elleri \n: (elleri arasında, ellerinde, önlerinde)
-
3-Âl-i İmrân 4
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerini
-
3-Âl-i İmrân 5
aleyhi : O'na
-
3-Âl-i İmrân 7
fî kulûbi-him : onların kalplerinde vardır
-
3-Âl-i İmrân 7
te'vîli-hi : onun tevilini, açıklamasını, yorumunu
-
3-Âl-i İmrân 7
âmennâ bihi : biz ona inandık, ona îmân ettik
-
3-Âl-i İmrân 9
fîhî : onun hakkında
-
3-Âl-i İmrân 10
min allâhi : Allah'tan
-
3-Âl-i İmrân 11
min kabli-him : onlardan önce
-
3-Âl-i İmrân 11
bi zunûbi-him : günahları ile, günahları sebebiyle
-
3-Âl-i İmrân 13
fî sebîli allâhi : Allah'ın yolunda (Allah yolunda)
-
3-Âl-i İmrân 13
misley-him : onların (kendilerinin) iki misli
-
3-Âl-i İmrân 13
bi nasri-hî : kendi yardımı ile
-
3-Âl-i İmrân 15
inde rabbi-him : Rab'lerinin katında
-
3-Âl-i İmrân 15
min allâhi : Allah'tan
-
3-Âl-i İmrân 18
şehide allâhu : Allah şahitlik etti, şehâdet etti
-
3-Âl-i İmrân 19
inde âllâhi : Allah'ın indinde, katında
-
3-Âl-i İmrân 19
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerini
-
3-Âl-i İmrân 19
serîu el hısâbı : hesabı seri (çabuk) gören
-
3-Âl-i İmrân 20
vechiye : vechimi, fizik vücudumu
-
3-Âl-i İmrân 20
li allâhi : Allah'a
-
3-Âl-i İmrân 21
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerini
-
3-Âl-i İmrân 22
ve el âhirati : ve ahiret
-
3-Âl-i İmrân 23
ilâ kitâbi allâhi : Allah'ın kitabına
-
3-Âl-i İmrân 24
fî dîni-him : dînleri hakkında
-
3-Âl-i İmrân 25
lâ raybe fî-hi : onun hakkında şüphe yoktur, olmaz
-
3-Âl-i İmrân 27
bi gayri hısâbin : hesapsız
-
3-Âl-i İmrân 28
lâ yettehiz : edinmesin
-
3-Âl-i İmrân 28
min allâhi : Allah'tan
-
3-Âl-i İmrân 28
ve ilâ allâhi el masîru : ve dönüş Allah'adır
-
3-Âl-i İmrân 31
tuhibbûne allâhe : Allah'ı seviyorsunuz
-
3-Âl-i İmrân 31
rahîmun : Rahim esması ile tecelli eden rahmet nuru gönderen
-
3-Âl-i İmrân 32
lâ yuhibbu el kâfirîne : kâfirleri sevmez
-
3-Âl-i İmrân 33
ve âle ibrâhîme : ve Hz. İbrâhîm'in ailesini
-
3-Âl-i İmrân 37
min indillâhi : Allah'ın katından
-
3-Âl-i İmrân 37
bi gayri hısâbın : hesapsız
-
3-Âl-i İmrân 39
bi kelimetin min allâhi : bir kelime ile, Allah'tan
-
3-Âl-i İmrân 39
min es sâlihîne : salihlerden
-
3-Âl-i İmrân 44
nûhî-hi ileyke : onu sana vahyediyoruz
-
3-Âl-i İmrân 44
ledey-him : onların yanında
-
3-Âl-i İmrân 44
ledey-him : onların yanında
-
3-Âl-i İmrân 45
fî ed dunyâ ve el âhıreti : dünyada ve ahirette
-
3-Âl-i İmrân 46
ve min es sâlihîne : ve salihlerden, salâha erenlerden
-
3-Âl-i İmrân 48
ve el hikmete : ve hikmeti
-
3-Âl-i İmrân 49
fî-hi : onun içine
-
3-Âl-i İmrân 49
bi izni allâhi : Allah'ın izni ile
-
3-Âl-i İmrân 49
bi izni allâhi : Allah'ın izni ile
-
3-Âl-i İmrân 49
ve mâ teddehırûne : ve biriktirdiğiniz şeyleri
-
3-Âl-i İmrân 50
ve li uhılle lekum : ve size helâl kılmak için
-
3-Âl-i İmrân 52
ilâ allâhi : Allah'a giden yolda
-
3-Âl-i İmrân 52
ensâru allâhi : Allah'ın yardımcıları
-
3-Âl-i İmrân 52
âmennâ bi allâhi : biz Allah'a âmenû olduk, îmân ettik
-
3-Âl-i İmrân 53
mea eş şâhidîne : şahit olanlarla birlikte, beraber
-
3-Âl-i İmrân 55
ve mutahhiru-ke : ve seni temizleyecek olan
-
3-Âl-i İmrân 55
fî-hi tahtelifûne : hakkında ihtilâf ettiğiniz, ayrılığa düştüğünüz
-
3-Âl-i İmrân 56
ve el âhıreti : ve ahirette
-
3-Âl-i İmrân 57
yuveffî-him : onlara ödenir
-
3-Âl-i İmrân 57
lâ yuhibbu : sevmez
-
3-Âl-i İmrân 59
inde allâhi : Allah'ın indinde, nezdinde, yanında
-
3-Âl-i İmrân 61
fî-hi : onun hakkında
-
3-Âl-i İmrân 61
nebtehil : dua edelim
-
3-Âl-i İmrân 61
la'nete allâhi : Allah'ın lânetini
-
3-Âl-i İmrân 62
ilâhin : ilâh
-
3-Âl-i İmrân 64
bi-hî şey'en : ona bir şeyi
-
3-Âl-i İmrân 64
ve lâ yettehize : ve edinmeyelim
-
3-Âl-i İmrân 64
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
3-Âl-i İmrân 65
fî ibrâhîme : İbrâhîm hakkında
-
3-Âl-i İmrân 65
min ba'di-hî : ondan sonra (oldu, ondan önce olmadı ki...)
-
3-Âl-i İmrân 66
fî mâ lekum bihî : onun hakkında sizin ..... yoktur
-
3-Âl-i İmrân 66
bihi : için, sizin
-
3-Âl-i İmrân 67
ibrâhîmu : Hz. İbrâhîm
-
3-Âl-i İmrân 68
bi ibrâhîme : Hz. İbrâhîm'e
-
3-Âl-i İmrân 70
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerini
-
3-Âl-i İmrân 72
âhira-hu : onun sonunda, akşamleyin
-
3-Âl-i İmrân 73
hudâ allâhi : Allah'ın hidayetidir (Allah'ın Kendisine ulaştırmasıdır)
-
3-Âl-i İmrân 73
bi yedi allâhi : Allah'ın elinde
-
3-Âl-i İmrân 73
yu'tî-hi : onu verir
-
3-Âl-i İmrân 74
bi rahmeti-hî : rahmetini
-
3-Âl-i İmrân 75
yueddihî : onu iade eder, geri verir
-
3-Âl-i İmrân 75
lâ yueddihî : iade etmez, geri vermez, onu
-
3-Âl-i İmrân 75
aleyhi kâimen : onun üzerine, dikilici, ayakta durucu
-
3-Âl-i İmrân 75
alâ allâhi : Allah'ın üzerine
-
3-Âl-i İmrân 76
bi ahdi-hî : ahdini, yeminini
-
3-Âl-i İmrân 76
yuhibbu : sever
-
3-Âl-i İmrân 77
bi ahdi allâhi : Allah'ın ahdini
-
3-Âl-i İmrân 77
ve eymâni-him : ve yeminlerini
-
3-Âl-i İmrân 77
fî el âhırati : ahirette
-
3-Âl-i İmrân 77
ileyhim : onlara
-
3-Âl-i İmrân 77
ve lâ yuzekkî-him : ve onları temize çıkarmayacak
-
3-Âl-i İmrân 78
min indi allâhi : Allah'ın katından
-
3-Âl-i İmrân 78
min indi allâhi : Allah'ın katından
-
3-Âl-i İmrân 78
alâ allâhi : Allah'a karşı
-
3-Âl-i İmrân 79
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
3-Âl-i İmrân 80
en tettehizû : edinmenizi
-
3-Âl-i İmrân 81
ve hikmetin : ve hikmet
-
3-Âl-i İmrân 81
le tu'minunne bi-hî : mutlaka ona îmân edeceksiniz
-
3-Âl-i İmrân 81
min eş şâhidîne : şahitlerden
-
3-Âl-i İmrân 83
dîni allâhi : Allah'ın dîni
-
3-Âl-i İmrân 83
ve ileyhi : ve ona
-
3-Âl-i İmrân 84
bi allâhi : Allah'a
-
3-Âl-i İmrân 84
alâ ibrâhîme : İbrâhîm (A.S)'a
-
3-Âl-i İmrân 84
min rabbi-him : Rab'lerinden
-
3-Âl-i İmrân 85
fî el âhireti : ahirette
-
3-Âl-i İmrân 86
ba'de îmâni-him : îmânlarından sonra
-
3-Âl-i İmrân 86
ve şehidû : ve şahit oldular
-
3-Âl-i İmrân 87
enne aleyhim : onların üzerine olması
-
3-Âl-i İmrân 87
la'nete allâhi : Allah'ın lâneti
-
3-Âl-i İmrân 89
gafûrun rahîmun : Gafûr'dur, Rahîm'dir
-
3-Âl-i İmrân 90
ba'de îmâni-him : îmânlarından sonra
-
3-Âl-i İmrân 91
min ehadi-him : onların birinden, hiç birinden
-
3-Âl-i İmrân 91
ve lev iftedâ bi-hî : ve onu fidye olarak verse
-
3-Âl-i İmrân 92
mim-mâ tuhibbûne : sevdiğiniz şeylerden
-
3-Âl-i İmrân 92
bi-hî alîmun : onu en iyi bilen
-
3-Âl-i İmrân 93
kâne hillen : helâl idi
-
3-Âl-i İmrân 93
alâ nefsi-hî : kendisine
-
3-Âl-i İmrân 94
alâ allâhi : Allah'a
-
3-Âl-i İmrân 95
millete ibrâhîme : İbrâhîm'in dînine
-
3-Âl-i İmrân 97
fîhi : orada
-
3-Âl-i İmrân 97
makâmu ibrâhîme : Hz. İbrâhîm'in makamı
-
3-Âl-i İmrân 97
ve li allâhi : ve Allah için
-
3-Âl-i İmrân 97
hiccu el beyti : beyt' in hac edilmesi
-
3-Âl-i İmrân 97
ileyhi : ona
-
3-Âl-i İmrân 98
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerini
-
3-Âl-i İmrân 98
ve allâhu şehîdun : ve Allah şahittir
-
3-Âl-i İmrân 99
an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
-
3-Âl-i İmrân 101
âyâtu allâhi : Allah'ın âyetleri
-
3-Âl-i İmrân 101
bi allâhi : Allah'a
-
3-Âl-i İmrân 102
hakka tukâti-hî : O'nun hak takvası ile, bi hakkın takva, en üst derece takva
-
3-Âl-i İmrân 103
bi habli allâhi : Allah'ın ipine
-
3-Âl-i İmrân 103
ni'met allâhi : Allah'ın ni'meti
-
3-Âl-i İmrân 103
bi ni'meti-hî : onun ni'meti ile
-
3-Âl-i İmrân 103
âyâti-hî : âyetlerini
-
3-Âl-i İmrân 107
rahmeti allâhi : Allah'ın rahmeti
-
3-Âl-i İmrân 108
âyâtu allâhi : Allah'ın âyetleri
-
3-Âl-i İmrân 109
ve li allâhi : ve Allah için, Allah'ın
-
3-Âl-i İmrân 109
ve ilâ allâhi : ve Allah'a
-
3-Âl-i İmrân 110
ve tu'minûne bi allâhi : ve Allah'a îmân edersiniz
-
3-Âl-i İmrân 112
aleyhim : onların üzerine
-
3-Âl-i İmrân 112
bi hablin min allâhi : Allah'tan bir ip
-
3-Âl-i İmrân 112
min allâhi : Allah'tan
-
3-Âl-i İmrân 112
aleyhim : onların üzerine
-
3-Âl-i İmrân 112
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerini
-
3-Âl-i İmrân 113
âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerini
-
3-Âl-i İmrân 114
yu'minûne bi allâhi : Allah'a îmân ederler
-
3-Âl-i İmrân 114
ve el yevmi el âhiri : ve âhir güne, son güne, sonraki güne
-
3-Âl-i İmrân 114
min es sâlihîne : sâlihlerden
-
3-Âl-i İmrân 116
min allâhi : Allah'tan
-
3-Âl-i İmrân 117
hâzihi el hayâti ed dunyâ : bu dünya hayatı
-
3-Âl-i İmrân 117
rîhin : kavurucu, dondurucu bir rüzgâr
-
3-Âl-i İmrân 118
lâ tettehızû : edinmeyin
-
3-Âl-i İmrân 118
min efvâhi-him : onların ağızlarından (sözlerinden)
-
3-Âl-i İmrân 119
tuhıbbûne-hum : onları seversiniz
-
3-Âl-i İmrân 119
ve lâ yuhıbbûne-kum : ve onlar sizi sevmezler
-
3-Âl-i İmrân 119
kulli-hi : onun tamamına
-
3-Âl-i İmrân 120
muhîtun : kuşatan
-
3-Âl-i İmrân 122
ve alâ allâhi : ve Allah'a
-
3-Âl-i İmrân 125
min fevri-him : onların ani hareketlerinden, aniden
-
3-Âl-i İmrân 126
kulûbu-kum bi-hî : kalplerinizin onunla
-
3-Âl-i İmrân 126
illâ min indi allâhi : ancak Allah'ın katından (olur)
-
3-Âl-i İmrân 128
ev yetûbe aleyhim : veya, onlara (onlar için) tövbeyi kabul eder
-
3-Âl-i İmrân 129
ve li allâhi : ve Allah'ın, Allah için
-
3-Âl-i İmrân 129
rahîmun : rahîmdir, rahmet nuru gönderen
-
3-Âl-i İmrân 134
yuhibbu : sever
-
3-Âl-i İmrân 135
fâhişeten : kötülük
-
3-Âl-i İmrân 135
li zunûbi-him : kendi günahları için
-
3-Âl-i İmrân 136
min rabbi-him : onların Rabbinden
-
3-Âl-i İmrân 139
ve lâ tehinû : ve gevşemeyin, korkmayın
-
3-Âl-i İmrân 140
ve yettehize : ve edinir
-
3-Âl-i İmrân 140
ve allâhu lâ yuhibbu : ve Allah sevmez
-
3-Âl-i İmrân 141
ve li yumahhisa : kusursuz kılması, temize çıkarması
-
3-Âl-i İmrân 144
min kabli-hi : ondan önce
-
3-Âl-i İmrân 144
alâ akıbeyhi : topukları üzerinde
-
3-Âl-i İmrân 145
illâ bi izni allâhi : Allah'ın izni olmadan
-
3-Âl-i İmrân 145
nu'ti-hî : ona, kendisine veririz
-
3-Âl-i İmrân 145
sevâbe el âhirati : ahiret sevabı
-
3-Âl-i İmrân 145
nu'ti-hî : ona, kendisine veririz
-
3-Âl-i İmrân 146
fî sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
-
3-Âl-i İmrân 146
yuhibbu es sâbirîne : sabredenleri sever
-
3-Âl-i İmrân 148
sevâbi el âhireti : ahiret sevabı
-
3-Âl-i İmrân 148
ve allâhu yuhibbu : ve Allah sever
-
3-Âl-i İmrân 151
bi allâhi : Allah'a
-
3-Âl-i İmrân 151
mâ lem yunezzil bi-hî : indirmediği bir şey
-
3-Âl-i İmrân 152
bi izni-hî : onun izni ile
-
3-Âl-i İmrân 152
mâ tuhıbbûne : sevdiğiniz şey
-
3-Âl-i İmrân 152
el âhirete : ahireti
-
3-Âl-i İmrân 154
bi allâhi : Allah'a karşı
-
3-Âl-i İmrân 154
zanne el câhiliyyeti : cahiliye zannı ile
-
3-Âl-i İmrân 154
li allâhi : Allah için, Allah'ın
-
3-Âl-i İmrân 154
fî enfusi-him : nefslerinde, içlerinde
-
3-Âl-i İmrân 154
aleyhim : onların üzerine
-
3-Âl-i İmrân 154
ilâ medâcii-him : yatacakları, düşecekleri
-
3-Âl-i İmrân 154
ve li yumahhısa : ve temize çıkarmak (fitneden kurtarmak)
-
3-Âl-i İmrân 156
li ıhvâni-him : kendi kardeşleri için
-
3-Âl-i İmrân 156
fî kulûbi-him : kalpleri içinde, kalplerinde
-
3-Âl-i İmrân 157
fî sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
-
3-Âl-i İmrân 157
min allâhi : Allah'tan
-
3-Âl-i İmrân 158
le ilâ allâhi : mutlaka Allah'a
-
3-Âl-i İmrân 159
min allâhi : Allah'tan
-
3-Âl-i İmrân 159
alâ allâhi : Allah'a
-
3-Âl-i İmrân 159
yuhibbu : sever
-
3-Âl-i İmrân 160
min ba'di-hi : ondan sonra
-
3-Âl-i İmrân 160
ve alâ allâhi : ve Allah'a
-
3-Âl-i İmrân 162
rıdvâne allâhi : Allah'ın rızası
-
3-Âl-i İmrân 162
min allâhi : Allah'tan
-
3-Âl-i İmrân 163
inde allâhi : Allah katında
-
3-Âl-i İmrân 164
fî-him : onların içinde, onların aralarında
-
3-Âl-i İmrân 164
min enfusi-him : onların kendilerinden
-
3-Âl-i İmrân 164
aleyhim : onlara
-
3-Âl-i İmrân 164
âyâti-hî : O'nun âyetleri
-
3-Âl-i İmrân 164
ve yuzekkî-him : ve onları tezkiye eder, arındırır
-
3-Âl-i İmrân 164
ve el hikmete : ve hikmet
-
3-Âl-i İmrân 166
fe bi izni allâhi : o zaman, ancak Allah'ın izni ile
-
3-Âl-i İmrân 167
fî sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
-
3-Âl-i İmrân 167
bi efvâhi-him : kendi ağızları ile
-
3-Âl-i İmrân 167
fî kulûbi-him : onların kalplerinde
-
3-Âl-i İmrân 168
li ihvâni-him : kardeşleri için
-
3-Âl-i İmrân 169
fî sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
-
3-Âl-i İmrân 169
inde rabbi-him : Rab'leri katında
-
3-Âl-i İmrân 170
ferihîne : ferahlanırlar, sevinç duyarlar
-
3-Âl-i İmrân 170
min fadlı-hî : kendi fazlından
-
3-Âl-i İmrân 170
bi-him : onlara
-
3-Âl-i İmrân 170
min halfi-him : onların arkalarından
-
3-Âl-i İmrân 170
aleyhim : onlara
-
3-Âl-i İmrân 171
min allâhi : Allah'tan
-
3-Âl-i İmrân 172
li allâhi : Allah'a, Allah için
-
3-Âl-i İmrân 174
min allâhi : Allah'tan
-
3-Âl-i İmrân 174
rıdvâne allâhi : Allah'ın rızası
-
3-Âl-i İmrân 176
fî el âhireti : ahirette
-
3-Âl-i İmrân 178
li enfusi-him : kendileri için
-
3-Âl-i İmrân 178
muhînun : alçaltıcı
-
3-Âl-i İmrân 179
aleyhi : onun üzerinde (bulunulan)
-
3-Âl-i İmrân 179
min rusuli-hî : kendi resûllerinden, elçilerinden
-
3-Âl-i İmrân 179
bi allâhi : Allah'a
-
3-Âl-i İmrân 179
ve rusuli-hî : ve O'nun resûllerine, elçilerine
-
3-Âl-i İmrân 180
min fadlı-hî : kendi fazlından
-
3-Âl-i İmrân 180
mâ bahilû bi-hî : onun ile cimrilik ettikleri şey
-
3-Âl-i İmrân 180
ve li allâhi : ve Allah'ın
-
3-Âl-i İmrân 183
ahide : ahd etti
-
3-Âl-i İmrân 185
ve udhıle el cennete : ve cennete, sokulur, konur
-
3-Âl-i İmrân 187
verâe zuhûrihim : sırtlarının arkasına
-
3-Âl-i İmrân 187
ve eşterav bi-hî : ve onu sattılar
-
3-Âl-i İmrân 188
ve yuhıbbûne : ve severler
-
3-Âl-i İmrân 189
ve li allâhi : ve Allah için, Allah'ın
-
3-Âl-i İmrân 191
ve alâ cunûbi-him : ve yanları üzere iken, yatarken
-
3-Âl-i İmrân 192
tudhıli en nâre : ateşe sokarsan
-
3-Âl-i İmrân 195
min diyâri-him : kendi yurtlarından
-
3-Âl-i İmrân 195
seyyiâti-him : onların günahlarını
-
3-Âl-i İmrân 195
ve le udhılenne-hum : ve onları mutlaka sokacağım
-
3-Âl-i İmrân 195
min indi allâhi : Allah'ın katından
-
3-Âl-i İmrân 198
min indi allâhi : Allah'ın katından
-
3-Âl-i İmrân 198
ve mâ inde allâhi : ve Allah'ın katındaki şeyler
-
3-Âl-i İmrân 199
yu'minu bi allâhi : Allah'a îmân ederler
-
3-Âl-i İmrân 199
ileyhim : onlara
-
3-Âl-i İmrân 199
hâşiîne li allâhi : Allah'a karşı huşû duyarlar
-
3-Âl-i İmrân 199
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerini
-
3-Âl-i İmrân 199
inde rabbi-him : Rab'leri katında
-
3-Âl-i İmrân 199
serîu el hısâbi : hesabı çabuk gören
-
30-Rûm 3
galebi-him : onların yenilmesi
-
30-Rûm 4
lillâhi (li allâhi) : Allah'a aittir
-
30-Rûm 5
nasrillâhi (nasri allâhi) : Allah'ın yardımı
-
30-Rûm 5
er rahîmu : esirgeyen, rahmet nuru gönderen
-
30-Rûm 6
va'dallâhi (va'de allâhi) : Allah'ın vaadi
-
30-Rûm 7
zâhiren : zahir olan, görünen
-
30-Rûm 7
anil âhıreti (an el âhireti) : ahiretten
-
30-Rûm 8
fî enfusi-him : kendi nefsleri hakkında
-
30-Rûm 8
rabbi-him : onların Rab'leri
-
30-Rûm 9
min kabli-him : onlardan önce
-
30-Rûm 10
bi âyâtillâhi (âyâti allâhi) : Allah'ın âyetlerini
-
30-Rûm 11
ileyhi : ona
-
30-Rûm 13
şurekâi-him : onların ortakları, şirk koştukları
-
30-Rûm 13
şurekâi-him : onların ortakları, şirk koştukları
-
30-Rûm 16
el âhıreti : ahir, sonraki, ahiret, Allah'a (ulaşma)
-
30-Rûm 17
allâhi : Allah
-
30-Rûm 17
hîne : o vakit, o zaman
-
30-Rûm 17
ve hîne : ve o vakit, o zaman
-
30-Rûm 18
ve hîne : ve o vakit, o zaman
-
30-Rûm 18
tuzhırûne : öğle vaktine girdiniz
-
30-Rûm 20
ve min âyâti-hi : ve onun âyetlerinden
-
30-Rûm 21
ve min âyâti-hi : ve onun âyetlerinden
-
30-Rûm 22
ve min âyâti-hi : ve onun âyetlerindendir
-
30-Rûm 23
ve min âyâti-hi : ve onun âyetlerinden
-
30-Rûm 23
min fadli-hi : onun fazlından
-
30-Rûm 24
ve min âyâti-hi : ve onun âyetlerinden
-
30-Rûm 24
bihi : onunla
-
30-Rûm 25
âyâti-hi : onun âyetleri
-
30-Rûm 25
emiri-hi : onun emri
-
30-Rûm 27
aleyhi : onun üzerine, ona
-
30-Rûm 28
fî-hi : orada, onda
-
30-Rûm 28
hîfeti-kum : sizin korkmanız, çekinmeniz
-
30-Rûm 30
fıtrata allâhi : Allah'ın fıtratı
-
30-Rûm 30
li halkıllâhi (halkı allâhi) : Allah'ın yaratmasında
-
30-Rûm 31
ileyhi : ona
-
30-Rûm 32
hızbin : hizip, grup
-
30-Rûm 32
ledeyhim : onların yanında
-
30-Rûm 33
ileyhi : ona
-
30-Rûm 33
bi rabbi-him : Rab'lerine
-
30-Rûm 35
aleyhim : onlara
-
30-Rûm 35
bihî : ona
-
30-Rûm 36
eydî-him : onların elleri
-
30-Rûm 38
vechallâhi (veche allâhi) : Allah'ın
-
30-Rûm 39
indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
-
30-Rûm 39
vechallâhi (veche allâhi) : Allah'ın vechi, yüzü
-
30-Rûm 43
min allâhi : Allah'tan
-
30-Rûm 44
aleyhi : onun üzerine
-
30-Rûm 44
enfusi-him : kendi nefsleri
-
30-Rûm 45
fadli-hi : onun fazlı
-
30-Rûm 45
lâ yuhıbbu : sevmez
-
30-Rûm 46
ve min âyâti-hi : ve onun âyetlerinden
-
30-Rûm 46
min rahmeti-hi : onun rahmetinden
-
30-Rûm 46
bi emri-hi : onun emri ile
-
30-Rûm 46
min fadli-hi : onun fazlından
-
30-Rûm 47
kavmi-him : onların kavmi
-
30-Rûm 48
min hılâli-hî : onun arasından
-
30-Rûm 48
bi-hi : ona
-
30-Rûm 48
min ibâdi-hî : onun kullarından
-
30-Rûm 49
aleyhim : onlara
-
30-Rûm 49
min kabli-hi : ondan önce
-
30-Rûm 50
rahmetillâhi (rahmeti allâhi) : Allah'ın rahmeti
-
30-Rûm 51
ba'di-hi : ondan sonra
-
30-Rûm 53
an dalâleti-him : onların dalâletlerinden
-
30-Rûm 56
kitâbi allâhi : Allah'ın Kitab'ı
-
30-Rûm 60
va'dallâhi (va'de allâhi) : Allah'ın vaadi
-
30-Rûm 60
ve lâ yestehıffenneke : ve sakın seni hafifliğe sürüklemesin
-
31-Lokman 4
bi el âhıreti : ahirete
-
31-Lokman 5
min rabbi-him : Rab'lerinden
-
31-Lokman 6
an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
-
31-Lokman 6
ve yettehıze-hâ : ve onu edinirler
-
31-Lokman 6
muhînun : muhin, aşağılayıcı
-
31-Lokman 7
aleyhi : onlara
-
31-Lokman 7
uzuney-hi : onun iki kulağı
-
31-Lokman 9
va'de allâhi : Allah'ın vaadi
-
31-Lokman 11
halku allâhi : Allah'ın yaratması
-
31-Lokman 11
min dûni-hi : ondan başka, onun dışında
-
31-Lokman 12
el hikmete : hikmet
-
31-Lokman 12
li allâhi : Allah'a
-
31-Lokman 12
li nefsi-hi : kendi nefsi için
-
31-Lokman 13
libni-hî : oğluna
-
31-Lokman 13
bi allâhi : Allah'a
-
31-Lokman 14
bi vâlidey-hi : onun anne ve babasını
-
31-Lokman 15
bi-hî : ona ait, onunla
-
31-Lokman 15
ve sâhib-humâ : ve ikisini sahip ol
-
31-Lokman 16
bi-hi : onu
-
31-Lokman 18
lâ yuhıbbu : sevmez
-
31-Lokman 20
zâhireten : zahir olan, açık, görünen
-
31-Lokman 20
fîllâhi (fî allâhi) : Allah hakkında
-
31-Lokman 21
aleyhi : onun üzerinde
-
31-Lokman 22
ilâllâhi (ilâ allâhi) : Allah'a
-
31-Lokman 22
ve ilâllâhi (ilâ allâhi) : ve Allah'a
-
31-Lokman 25
lillâhi (li allâhi) : Allah'a ait
-
31-Lokman 26
lillâhi (li allâhi) : Allah'a ait, Allah'ın
-
31-Lokman 27
min ba'dihî : ondan başka
-
31-Lokman 27
kelimâtullâhi (kelimâtu allâhi) : Allah'ın kelimeleri
-
31-Lokman 28
vâhıdetin : tek, bir tane
-
31-Lokman 30
min dûni-hi : ondan başka
-
31-Lokman 31
ni'metillâhi (ni'meti allâhi) : Allah'ın ni'meti
-
31-Lokman 31
min âyâti-hi : (onun) âyetlerinden
-
31-Lokman 33
an veledi-hi : onun çocuğundan
-
31-Lokman 33
an vâlidi-hi : onun babasından
-
31-Lokman 33
va'dallâhi (va'de allâhi) : Allah'ın vaadi
-
31-Lokman 33
billâhi (bi allâhi) : Allah'a karşı
-
32-Secde 2
fî-hi : onda, onun hakkında
-
32-Secde 4
min dûni-hî : ondan başka
-
32-Secde 5
ileyhi : ona
-
32-Secde 6
er-raHīmu : ve esirgeyici
-
32-Secde 8
mehînin : basit, kıymetsiz
-
32-Secde 9
fî-hi : onun içine
-
32-Secde 9
min rûhi-hÎ : ruhundan
-
32-Secde 10
rabbi-him : Rab'leri
-
32-Secde 12
ruûsi-him : onların başları, başlarını
-
32-Secde 12
rabbi-him : onların Rabbi
-
32-Secde 15
rabbi-him : onların Rabbi, Rab'leri
-
32-Secde 20
bihî : onu
-
32-Secde 22
rabbi-hi : onun Rabbi
-
32-Secde 23
min likâi-hi : ona ulaşmaktan
-
32-Secde 25
fî-hi : hakkında, konusunda
-
32-Secde 26
min kabli-him : onlardan önce
-
32-Secde 26
mesâkini-him : onların meskenleri, meskûn oldukları yerler, yurtlar
-
32-Secde 27
bihî : onunla
-
32-Secde 29
el fethi : fetih
-
33-Ahzâb 3
alâllâhi (alâ allahi) : Allah'a
-
33-Ahzâb 3
allâhi : Allah
-
33-Ahzâb 4
cevfi-hî : onun (göğüs) boşluğu
-
33-Ahzâb 4
tuzâhırûne : zıhar yaptığınız (zıhar yapmak: sen bana benim annemin sırtı gibisin diyerek eşini boşamak istemek)
-
33-Ahzâb 4
bi efvâhi-kum : sizin ağızlarınızda
-
33-Ahzâb 5
li âbâi-him : babalarına göre (namı ile)
-
33-Ahzâb 5
indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
-
33-Ahzâb 5
bihî : onunla
-
33-Ahzâb 5
rahîmen : rahîmdir (rahîm esmasıyla tecelli edendir)
-
33-Ahzâb 6
min enfusi-him : kendi nefslerinden
-
33-Ahzâb 6
kitâbillâhi (kitâbi allâhi) : Allah'ın Kitabı
-
33-Ahzâb 7
ve min nûhın : ve Nuh (A.S)'dan
-
33-Ahzâb 7
ve ibrâhîme : ve İbrâhîm
-
33-Ahzâb 8
sıdkı-him : onların doğrulukları, sadakatleri
-
33-Ahzâb 9
ni'metallâhi (ni'mete allâhi) : Allah'ın ni'meti
-
33-Ahzâb 9
aleyhim : onlara, onların üzerine
-
33-Ahzâb 10
bi allâhi : Allah'a
-
33-Ahzâb 12
kulûbi-him : onların kalpleri
-
33-Ahzâb 13
hiye : o
-
33-Ahzâb 14
duhılet : girildi
-
33-Ahzâb 14
aleyhim : onların üzerine
-
33-Ahzâb 15
ahdu allâhi : Allah'ın ahdi
-
33-Ahzâb 17
min allâhi : Allah'tan
-
33-Ahzâb 17
min dûnillâhi (min dûni allâhi) : Allah'tan başka (Allah ile beraber)
-
33-Ahzâb 18
ıhvâni-him : onların kardeşi, onların kardeşleri
-
33-Ahzâb 19
aleyhi : onun üzerine
-
33-Ahzâb 19
hıdâdin : kırıcı, keskin
-
33-Ahzâb 19
alallâhi (alâ allâhi) : Allah'a
-
33-Ahzâb 21
fî resûli allâhi : Allah'ın Resûl'ünde
-
33-Ahzâb 21
ve el yevme el âhıre : ve ahir gün (Allah'a ulaşma günü)
-
33-Ahzâb 23
aleyhi : onun üzerine, ona
-
33-Ahzâb 24
bi sıdkı-hım : onların sadakatleri ile
-
33-Ahzâb 24
yetûbe aleyhim : onların tövbelerini kabul edecek
-
33-Ahzâb 24
rahîmen : rahmet eden (Rahîm esmasıyla tecelli eden)
-
33-Ahzâb 25
bi gayzı-him : öfkeleri ile
-
33-Ahzâb 26
min sayâsî-hım : kalelerinden
-
33-Ahzâb 29
el âhırete : ahiret
-
33-Ahzâb 30
bi fâhışetin : fuhuş ile, kötülük ile
-
33-Ahzâb 30
alâllâhi (alâ allâhi) : Allah'a
-
33-Ahzâb 31
lillâhi (li allâhi) : Allah'a
-
33-Ahzâb 31
ve resûli-hi : ve onun resûlüne
-
33-Ahzâb 32
kalbi-hî : onun kalbi
-
33-Ahzâb 33
el câhiliyyeti : cahiliyye, cahillik
-
33-Ahzâb 33
li yuzhibe : gidermek
-
33-Ahzâb 33
ve yutahhire-kum : ve sizi temizliyor
-
33-Ahzâb 33
tathîren : temiz, tertemiz olarak
-
33-Ahzâb 34
min âyâtillâhi (âyâti allâhi) : Allah'ın âyetlerinden
-
33-Ahzâb 34
ve el hikmeti : ve hikmet
-
33-Ahzâb 36
el hıyeretu : seçme, tercih
-
33-Ahzâb 36
min emri-him : onların emrinden, onların işlerinden
-
33-Ahzâb 37
aleyhi : onun üzerine, ona
-
33-Ahzâb 37
aleyhi : onun üzerine, onu
-
33-Ahzâb 37
mubdî-hi : onu açığa çıkaran, açıklayan
-
33-Ahzâb 37
ed'îyâi-him : onların evlâtlıkları
-
33-Ahzâb 37
emrullâhi (emru allâhi) : Allah'ın emri
-
33-Ahzâb 38
sunnetallâhi : Allah'ın sünneti
-
33-Ahzâb 38
emru allâhi : Allah'ın emri
-
33-Ahzâb 39
risâlâti allâhi : Allah'ın risaleti
-
33-Ahzâb 39
bi allâhi : Allah'a
-
33-Ahzâb 40
resûlu allâhi : Allah'ın resûlü
-
33-Ahzâb 43
rahîmen : rahîm olan (Rahîm esmasıyla tecelli eden)
-
33-Ahzâb 44
tehiyyetu-hum : onların tehıyyeti (karşılanma mükâfatı)
-
33-Ahzâb 45
şâhiden : şahit olarak
-
33-Ahzâb 46
ilâllâhi (ilâ allâhi) : Allah'a
-
33-Ahzâb 46
bi izni- hî : onun izniyle
-
33-Ahzâb 47
min allâhi : Allah'tan
-
33-Ahzâb 48
alâllâhi (alâ allâhi) : Allah'a
-
33-Ahzâb 48
billâhi (bi allâhi ) : Allah
-
33-Ahzâb 49
aleyhinne : onlara (kadınlara)
-
33-Ahzâb 50
aleyhim : onların üzerine, onlara
-
33-Ahzâb 50
ezvâci-him : onların zevceleri, hanımları
-
33-Ahzâb 50
rahîmen : rahîm (Rahîm esmasıyla tecelli eden)
-
33-Ahzâb 52
lâ yahıllu : helâl olmaz
-
33-Ahzâb 52
bi-hinne : onlar ile
-
33-Ahzâb 53
hıcâbin : perde, örtü
-
33-Ahzâb 53
ve kulûbi-hinne : ve onların kalpleri
-
33-Ahzâb 53
allâhi : Allah
-
33-Ahzâb 53
min ba'di-hî : ondan sonra
-
33-Ahzâb 53
indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
-
33-Ahzâb 55
aleyhinne : onların üzerine
-
33-Ahzâb 55
âbâi-hinne : onların babaları
-
33-Ahzâb 55
ebnâi-hinne : ve onların oğulları
-
33-Ahzâb 55
ihvâni-hinne : onların kardeşleri
-
33-Ahzâb 55
ihvâni-hinne : onların erkek kardeşleri
-
33-Ahzâb 55
ehavâti-hinne : onların kız kardeşleri
-
33-Ahzâb 55
nisâi-hinne : onların kadınları
-
33-Ahzâb 55
şehîden : şahit
-
33-Ahzâb 56
aleyhi : ona
-
33-Ahzâb 57
ve el âhıreti : ve ahiret
-
33-Ahzâb 57
muhînen : küçültücü, alçaltıcı
-
33-Ahzâb 59
aleyhinne : onların üzerine
-
33-Ahzâb 59
min celâbîbi-hinne : cilbablarından, dış giysilerinden
-
33-Ahzâb 59
rahîmen : rahmet eden, rahmet nuru gönderen, Rahîm esması ile tecelli eden
-
33-Ahzâb 60
lem yentehi : vazgeçmezler, son vermezler
-
33-Ahzâb 60
fî kulûbi-him : onların kalplerinde
-
33-Ahzâb 60
bi-him : onlara
-
33-Ahzâb 61
uhızû : yakalandılar
-
33-Ahzâb 62
sunnete allâhi : Allah'ın sünneti, kanunu
-
33-Ahzâb 62
li sunneti allâhi : Allah'ın sünnetinde, kanununda
-
33-Ahzâb 63
indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
-
33-Ahzâb 68
âti-him : onlara ver
-
33-Ahzâb 69
indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
-
33-Ahzâb 73
rahîmen : rahîmdir (Rahîm esması ile tecelli eden)
-
34-Sebe 1
li allâhi : Allah'ındır, Allah'a aittir
-
34-Sebe 1
fî el âhireti : ahirette
-
34-Sebe 2
er rahîmu : rahîm (Rahîm esmâsıyla tecelli eden)
-
34-Sebe 8
alâ allâhi : Allah'a
-
34-Sebe 8
bihî : ona, onda
-
34-Sebe 8
bi el âhireti : ahirete
-
34-Sebe 9
mâ beyne eydî-him : ellerinin arasında, önlerinde olan şey
-
34-Sebe 9
bi-him : onları
-
34-Sebe 9
aleyhim : onların üzerine
-
34-Sebe 12
beyne yedeyhi : elleri arasında, elinin altında, önünde
-
34-Sebe 12
rabbi-hî : onun Rabbi
-
34-Sebe 14
aleyhi : ona, onun üzerine
-
34-Sebe 14
mevti-hi : ölümü
-
34-Sebe 14
el muhîni : muhîn, alçaltıcı, aşağılayıcı
-
34-Sebe 15
meskeni-him : onların meskenleri, meskûn oldukları, yerleştikleri yerler
-
34-Sebe 16
aleyhim : onların üzerine
-
34-Sebe 16
bi cennetey-him : onların iki bahçesini
-
34-Sebe 18
zâhireten : yardım eden, sırt sırta, ardarda
-
34-Sebe 20
aleyhim : onların üzerinde
-
34-Sebe 21
aleyhim : onların üzerinde
-
34-Sebe 21
bi el âhireti : ahirete (Allah'a ulaşmaya)
-
34-Sebe 22
min dûnillâhi : Allah'tan başka
-
34-Sebe 22
fî-himâ : o ikisinde
-
34-Sebe 22
min zahîrin : bir destekçi, yardımcı
-
34-Sebe 23
an kulûbi-him : onların kalplerinden
-
34-Sebe 27
bi-hi : ona
-
34-Sebe 30
lâ teste'hirûne : tehir edemezsiniz, geciktiremezsiniz, erteleyemezsiniz
-
34-Sebe 31
beyne yedeyhi : elleri arasında, önlerinde
-
34-Sebe 31
rabbi-him : onların Rabbi (Rab'leri)
-
34-Sebe 33
bi allâhi : Allah'ı
-
34-Sebe 34
bi-hi : onu, onunla
-
34-Sebe 39
min ibâdi-hî : kullarından
-
34-Sebe 41
min dûni-him : onlardan başka
-
34-Sebe 41
bi-him : onlara
-
34-Sebe 43
aleyhim : onlara
-
34-Sebe 44
ileyhim : onlara
-
34-Sebe 45
min kabli-him : onlardan önce
-
34-Sebe 46
vâhidetin : tek, bir tane
-
34-Sebe 46
li allâhi : Allah için
-
34-Sebe 46
bi sâhıbi-kum : sizin sahibiniz, arkadaşınız
-
34-Sebe 47
alâ allâhi : Allah'a aittir
-
34-Sebe 47
şehîdun : şahittir
-
34-Sebe 50
yûhî : vahyedillir
-
34-Sebe 51
ve uhızû : ve yakalandılar
-
34-Sebe 52
bihî : ona
-
34-Sebe 53
bihî : onu
-
34-Sebe 54
ve hîle : ve ayrıldı, set çekildi
-
34-Sebe 54
bi eşyâı-him : onların şeyleri
-
35-Fâtır 1
lillâhi (li allâhi) : Allah'ındır, Allah'a aittir
-
35-Fâtır 2
yeftehillâhu (yeftehi allâhu) : Allah'ın açtığı
-
35-Fâtır 2
min ba'di-hi : ondan sonra
-
35-Fâtır 3
ni'metallâhi (ni'mete allâhi) : Allah'ın ni'meti
-
35-Fâtır 3
gayrullâhi (gayru allâhi) : Allah'tan başka
-
35-Fâtır 4
ve ilâllâhi (ilâ allâhi) : ve Allah'a
-
35-Fâtır 5
va'dallâhi (va'de allâhi) : Allah'ın vaadi
-
35-Fâtır 5
billâhil (bi allâhi) : Allah ile
-
35-Fâtır 6
ittehızû-hu : onu edinin
-
35-Fâtır 6
hızbehu : hizib, grup, taraftar
-
35-Fâtır 8
ameli-hi : onun ameli
-
35-Fâtır 8
aleyhim : onlara, onlar için
-
35-Fâtır 9
bi-hi : onunla
-
35-Fâtır 10
li allâhi : Allah'a ait
-
35-Fâtır 10
ileyhi : ona
-
35-Fâtır 11
ilmi-hi : onun ilmi
-
35-Fâtır 11
min umuri-hi : onun ömründen
-
35-Fâtır 11
alâllâhi (alâ allâhi) : Allah'a, Allah için
-
35-Fâtır 12
hilyeten : süs eşyaları
-
35-Fâtır 12
fîhi : onun içinde, orada
-
35-Fâtır 12
mevâhire : yarıp giden
-
35-Fâtır 12
min fadli-hi : onun fazlından
-
35-Fâtır 13
min dûni-hi : ondan başka
-
35-Fâtır 15
ilâllâhi (ilâ allâhi) : Allah'a
-
35-Fâtır 16
yuzhib-kum : sizi giderir
-
35-Fâtır 17
alâllâhi (alâ allâhi) : Allah'a
-
35-Fâtır 18
ilâ himli-hâ : onu taşımaya
-
35-Fâtır 18
li nefsi-hi : kendi nefsi için
-
35-Fâtır 18
ve ilâllâhi (ilâ allâhi) : ve Allah'adır
-
35-Fâtır 25
min kabli-him : onlardan önce
-
35-Fâtır 27
bi-hi : onunla
-
35-Fâtır 28
min ibâdi-hi : kullarından
-
35-Fâtır 29
kitâbe allâhi : Allah'ın kitabı
-
35-Fâtır 30
min fadli-hi : kendi fazlından
-
35-Fâtır 31
yedeyhi : elleri
-
35-Fâtır 31
bi ibâdi-hi : onun kulları
-
35-Fâtır 32
li nefsi-hi : kendi nefsine
-
35-Fâtır 32
bi izni allâhi : Allah'ın izni ile
-
35-Fâtır 34
li allâhi : Allah'a
-
35-Fâtır 35
min fadli-hi : onun (kendi) fazlından
-
35-Fâtır 36
aleyhim : onlara, onlar için
-
35-Fâtır 37
fî-hi : orada
-
35-Fâtır 39
aleyhi : onun üzerine
-
35-Fâtır 39
rabbi-him : onların Rabbi
-
35-Fâtır 40
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
35-Fâtır 41
min ba'di-hi : ondan sonra
-
35-Fâtır 42
billâhi (bi allâhi) : Allah'a
-
35-Fâtır 42
eymâni-him : oların yeminleri
-
35-Fâtır 43
ve lâ yahîku : ve isabet etmez, ulaşmaz
-
35-Fâtır 43
ehli-hi : onun sahibi
-
35-Fâtır 43
li sunnetillâhi : Allah'ın sünnetinde
-
35-Fâtır 43
li sunnetillâhi : Allah'ın sünnetinde
-
35-Fâtır 44
min kabli-him : onlardan önce
-
35-Fâtır 45
yûâhızu : muaheze eder, sorgular
-
35-Fâtır 45
yûahhıru-hum : onları tehir eder, erteler
-
35-Fâtır 45
bi ibâdi-hi : onun kullarını, kullarını
-
36-Yâsin 5
er rahîmi : rahmet nuru gönderen, Rahîm esmasıyla tecelli eden
-
36-Yâsin 7
ekseri-him : onların çoğu
-
36-Yâsin 8
fî a'nâkı-him : onların boyunlarında
-
36-Yâsin 8
fe hiye : böylece o
-
36-Yâsin 9
min beyni eydî-him : onların elleri arasından, önlerinden
-
36-Yâsin 9
ve min halfi-him : ve onların arkalarından
-
36-Yâsin 10
aleyhim : onlara
-
36-Yâsin 14
ileyhim : onlara
-
36-Yâsin 22
ve ileyhi : ve ona
-
36-Yâsin 23
e ettehızu : ben edinir miyim
-
36-Yâsin 23
min dûni-hi : ondan başka
-
36-Yâsin 28
alâ kavmi-hi : onun kavmi üzerine
-
36-Yâsin 28
min ba'di-hi : ondan sonra
-
36-Yâsin 29
vâhıdeten : tek, bir
-
36-Yâsin 30
mâ ye'tî-him : onlara gelmedi
-
36-Yâsin 30
bi-hi yestehziûne : onunla alay ediyorlar
-
36-Yâsin 31
ileyhim lâ yerciûne : onlara dönmezler
-
36-Yâsin 34
min nahîlin : hurmalıklar(dan)
-
36-Yâsin 35
min semeri-hi : onun ürününden, meyvesinden
-
36-Yâsin 35
eydî-him : (onların) elleri
-
36-Yâsin 36
ve min enfusi-him : ve onların nefslerinden
-
36-Yâsin 42
min misli-hi : onun benzerinden, onun gibi
-
36-Yâsin 44
hînin : belli bir zaman
-
36-Yâsin 46
ve mâ te'tî-him : ve onlara gelmedi
-
36-Yâsin 46
rabbi-him : onların Rabbi
-
36-Yâsin 49
vâhıdeten : bir, tek
-
36-Yâsin 49
yahıssımûne : çekişirler, tartışırlar
-
36-Yâsin 50
ehli-him : onların aileleri
-
36-Yâsin 51
ilâ rabbi-him : Rab'lerine
-
36-Yâsin 53
vâhıdeten : bir, tek
-
36-Yâsin 58
rahîmin : rahmet nuru gönderen
-
36-Yâsin 63
hâzihî : bu
-
36-Yâsin 65
alâ efvâhi-him : onların ağızlarının üzerini
-
36-Yâsin 65
eydî-him : onların elleri
-
36-Yâsin 66
alâ a'yuni-him : onların gözlerine
-
36-Yâsin 67
alâ mekâneti-him : mekânlarında, onların bulunduğu yerde
-
36-Yâsin 70
ve yehıkka : ve hak olur
-
36-Yâsin 74
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
36-Yâsin 78
ve hiye : ve o
-
36-Yâsin 83
bi yedi-hî : onun elinde
-
36-Yâsin 83
ve ileyhi : ve ona
-
37-Sâffât 4
vâhıdun : tektir, birdir
-
37-Sâffât 7
ve hıfzan : ve koruyarak
-
37-Sâffât 11
istefti-him : onlardan fetva iste, açıklama iste, sor
-
37-Sâffât 14
yesteshırûne : alay ediyorlar
-
37-Sâffât 18
dâhırûne : zelil olanlar, hor ve hakir olanlar
-
37-Sâffât 19
hiye : o
-
37-Sâffât 19
vâhıdetun : bir tek
-
37-Sâffât 21
bi-hi : onu
-
37-Sâffât 23
min dûnillâhi (min dûni allâhi) : Allah'tan başka
-
37-Sâffât 23
el cahîmi : cahîm, cehennem
-
37-Sâffât 40
ibâdallâhi (ibâdi allâhi) : Allah'ın kulları
-
37-Sâffât 45
aleyhim : onların üzerine
-
37-Sâffât 55
el cahîmi : cahîm, cehennem
-
37-Sâffât 56
tallâhi : Allah'a yemin olsun
-
37-Sâffât 64
el cahîmi : cahîm, cehennem
-
37-Sâffât 68
ilel cahîmi (ilâ el cahîmi) : cehenneme
-
37-Sâffât 70
âsâri-him : onların izleri
-
37-Sâffât 72
fî him : onların arasına, onlara
-
37-Sâffât 74
ibâdallâhi (ibâde allâhi) : Allah'ın kulları
-
37-Sâffât 78
aleyhi : ona
-
37-Sâffât 78
fî el âhirîne : sonrakiler arasında
-
37-Sâffât 79
alâ nûhın : Nuh'a
-
37-Sâffât 83
min şîati-hi : onun dîninden, dîni üzerinde, onun yolu üzerinde
-
37-Sâffât 83
ibrâhîme : İbrâhîm
-
37-Sâffât 85
li ebî-hi : babasına
-
37-Sâffât 85
ve kavmi-hi : ve kavmine
-
37-Sâffât 86
dûnallâhi (dûne allâhi) : Allah'tan başka
-
37-Sâffât 91
âliheti-him : onların ilâhları
-
37-Sâffât 93
aleyhim : onları
-
37-Sâffât 94
ileyhi : ona
-
37-Sâffât 95
tenhıtûne : siz yontuyorsunuz
-
37-Sâffât 97
fî el cahîmi : alevli yanan ateşin içine
-
37-Sâffât 98
bi-hi : ona
-
37-Sâffât 99
zâhibun : giden, ulaşan
-
37-Sâffât 100
min es sâlihîne : salihlerden
-
37-Sâffât 104
yâ ibrâhîmu : ey İbrâhîm
-
37-Sâffât 107
bi zibhın : kurbanı
-
37-Sâffât 108
aleyhi : ona
-
37-Sâffât 108
fî el âhirîne : sonrakilerin arasında
-
37-Sâffât 109
ibrâhîme : İbrâhîm
-
37-Sâffât 112
min es sâlihîne : salihlerden
-
37-Sâffât 113
aleyhi : ona
-
37-Sâffât 113
ve min zurriyyeti-himâ : ve ikisinin zürriyetinden
-
37-Sâffât 113
li nefsi-hi : nefsine, kendine
-
37-Sâffât 119
aleyhimâ : ikisine
-
37-Sâffât 119
fî el âhirîne : sonrakiler arasında
-
37-Sâffât 124
li kavmi-hi : kavmine
-
37-Sâffât 128
ibâde allâhi : Allah'ın kulları
-
37-Sâffât 129
aleyhi : ona
-
37-Sâffât 129
fî el âhirîne : sonrakiler arasında
-
37-Sâffât 137
aleyhim : onlara
-
37-Sâffât 137
musbihîne : sabah vakitleri, sabahları
-
37-Sâffât 143
min el musebbihîne : tesbih edenlerden
-
37-Sâffât 144
batni-hi : onun karnı
-
37-Sâffât 146
aleyhi : onun üzerine
-
37-Sâffât 148
ilâ hînin : bir süre kadar
-
37-Sâffât 149
istefti-him : onlardan fetva iste
-
37-Sâffât 150
şâhidûne : şahit oldular
-
37-Sâffât 151
min ifki-him : yalanlarından dolayı
-
37-Sâffât 159
allâhi : Allah
-
37-Sâffât 160
ibâdallâhi (ibâde allâhi) : Allah'ın kulları
-
37-Sâffât 162
aleyhi : ona
-
37-Sâffât 163
el cahîmi : cehennem
-
37-Sâffât 169
ibâdallâhi (ibâde allâhi) : Allah'ın kulları
-
37-Sâffât 170
bi-hi : onu
-
37-Sâffât 174
hînin : (belirli) bir süre
-
37-Sâffât 177
bi sâhati-him : onların sahasına
-
37-Sâffât 178
hînin : (belirli) bir süre
-
37-Sâffât 182
li allâhi : Allah için, Allah'a ait
-
38-Sâd 3
kabli-him : onlardan önce
-
38-Sâd 3
hîne : bir süre, zaman
-
38-Sâd 4
sâhirun : büyücü, sihirbaz
-
38-Sâd 5
vâhiden : bir, tek, bir tek
-
38-Sâd 7
el âhireti : ahir, diğer
-
38-Sâd 8
aleyhi : ona
-
38-Sâd 12
kavmu nûhın : Nuh'un kavmi
-
38-Sâd 15
vâhideten : bir tek
-
38-Sâd 16
yevmi el hisâbi : hesap günü
-
38-Sâd 20
el hikmete : hikmet
-
38-Sâd 20
ve fasle el hıtâbi : ve faslı hitap (hak ile bâtılı ayırıp adaletle hükmetme yeteneği)
-
38-Sâd 23
ahî : benim kardeşim
-
38-Sâd 23
vâhidetun : bir
-
38-Sâd 23
el hıtâbi : konuşma, hitap, söylenen söz
-
38-Sâd 24
ilâ niâci-hi : onun (kendi) koyunlarına
-
38-Sâd 26
sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolu
-
38-Sâd 26
sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolu
-
38-Sâd 26
yevme el hisâbi : hesap günü
-
38-Sâd 29
âyâti-hi : onun âyetleri
-
38-Sâd 31
aleyhi : ona
-
38-Sâd 32
bi el hicâbi : perde ile
-
38-Sâd 34
kursiyyi-hi : onun tahtı, kürsüsü
-
38-Sâd 36
bi emri-hi : onun emriyle
-
38-Sâd 39
hisâbin : hesap
-
38-Sâd 44
bihî : onunla
-
38-Sâd 45
İbrâhîme : İbrâhîm
-
38-Sâd 53
li yevmi el hisâbi : hesap günü için
-
38-Sâd 58
min şekli-hi : onun şeklinden
-
38-Sâd 59
muktehımun : atılan, göğüs geren, dayanan, dayanacak olan
-
38-Sâd 59
bi-him : onlara
-
38-Sâd 65
ilâhin : ilâh
-
38-Sâd 65
el vâhidu : bir, tek
-
38-Sâd 72
fî-hi : onun içine
-
38-Sâd 72
min rûhî : ruhumdan
-
38-Sâd 86
aleyhi : ona, buna karşı
-
38-Sâd 88
hînin : bir zaman, bir süre
-
39-Zümer 1
allâhi : Allah
-
39-Zümer 3
li allâhi : Allah'a ait, Allah için
-
39-Zümer 3
dûni-hi : ondan başka, onun dışında
-
39-Zümer 3
ilâllâhi (ilâ allâhi) : Allah'a
-
39-Zümer 3
fîhi : onda, onun hakkında
-
39-Zümer 4
en yettehıze : edinmek
-
39-Zümer 4
el vâhidu : vahid, tek, bir
-
39-Zümer 6
vâhidetin : bir, tek
-
39-Zümer 7
ibâdi-hi : onun kulları
-
39-Zümer 8
ileyhi : ona
-
39-Zümer 8
ileyhi : ona
-
39-Zümer 8
li allâhi : Allah için, Allah'a
-
39-Zümer 8
sebîli-hi : onun yolu
-
39-Zümer 9
el âhirete : ahiret
-
39-Zümer 9
rabbi-hi : onun Rabbi
-
39-Zümer 10
hâzihi : bu
-
39-Zümer 10
ve ardu allâhi : ve Allah'ın arzı, yeri
-
39-Zümer 10
hisâbin : hesap
-
39-Zümer 15
dûni-hi : ondan başka
-
39-Zümer 15
ve ehlî-him : ve onların ehilleri, aileleri
-
39-Zümer 16
min fevkı-him : onların üstünden
-
39-Zümer 16
ve min tahti-him : ve onların altından
-
39-Zümer 16
bi-hi : onunla
-
39-Zümer 17
ilâllâhi (ilâ allâhi) : Allah'a
-
39-Zümer 19
aleyhi : ona, onun üzerine
-
39-Zümer 20
va'dallâhi (va'de allâhi) : Allah'ın vaadi
-
39-Zümer 21
bi-hi : onunla
-
39-Zümer 21
yehîcu : kurur
-
39-Zümer 22
rabbi-hi : onun Rabbi
-
39-Zümer 22
zikrillâhi (zikri allâhi) : Allah'ın zikri
-
39-Zümer 23
ilâ zikri allâhi : Allah'ın zikrine
-
39-Zümer 23
hudâllâhi (hudâ allâhi) : Allah'ın hidayeti
-
39-Zümer 23
bihî : onunla
-
39-Zümer 24
bi vechi-hî : onun vechini, kendi yüzünü, fizik vücudunu
-
39-Zümer 25
kabli-him : onlardan önce
-
39-Zümer 26
el hızye : zillet, rezillik, horlanma ve aşağılanma
-
39-Zümer 26
el âhireti : ahiret
-
39-Zümer 29
fîhi : onda
-
39-Zümer 29
lillâhi (li allâhi) : Allah için, Allah'a mahsus
-
39-Zümer 32
allâhi : Allah
-
39-Zümer 33
bihî : onu
-
39-Zümer 34
rabbi-him : onların Rabbi
-
39-Zümer 36
dûni-hi : ondan başka
-
39-Zümer 38
allâhi : Allah
-
39-Zümer 38
durri-hi : onun zararı
-
39-Zümer 38
rahmeti-hî : onun rahmeti
-
39-Zümer 38
aleyhi : ona
-
39-Zümer 40
ye'tî-hi : ona gelir
-
39-Zümer 40
yuhzî-hi : onu rezil eder, alçaltır
-
39-Zümer 40
ve yahıllu : ve iner, çöker
-
39-Zümer 40
aleyhi : ona, onun üstüne
-
39-Zümer 41
nefsi-hi : (onun) kendi nefsi
-
39-Zümer 41
aleyhim : onlara, onların üzerine
-
39-Zümer 42
hîne : o vakit, esnasında, anında
-
39-Zümer 43
allâhi : Allah
-
39-Zümer 44
li allâhi : Allah'a aittir, mahsustur
-
39-Zümer 44
ileyhi : ona
-
39-Zümer 45
bi el âhıreti : ahirete
-
39-Zümer 45
min dûni-hi : ondan başka
-
39-Zümer 46
fîhi : onda, hakkında
-
39-Zümer 47
bihî : onu
-
39-Zümer 47
min allâhi : Allah tarafından
-
39-Zümer 48
bi-him : onları
-
39-Zümer 48
bihî : onu, onunla
-
39-Zümer 49
hiye : o
-
39-Zümer 50
kabli-him : onlardan önce
-
39-Zümer 53
enfusi-him : kendi nefsleri
-
39-Zümer 53
rahmeti allâhi : Allah'ın rahmeti
-
39-Zümer 53
er rahîmu : rahîm esmasıyla tecelli eden, rahmet nuru gönderen
-
39-Zümer 56
cenbillâhi (cenbi allâhi) : Allah'tan uzaklaşma
-
39-Zümer 56
min es sâhirîne : alay edenlerden
-
39-Zümer 58
hîne : an, zaman
-
39-Zümer 60
alâ allâhi : Allah'a
-
39-Zümer 61
bi mefâzetihim (bi mâ fâzeti-him) : onların feyz sahibi olmaları sebebiyle
-
39-Zümer 63
bi âyâtillâhi (âyâti allâhi) : Allah'ın âyetleri
-
39-Zümer 64
allâhi : Allah
-
39-Zümer 64
el câhilûne : cahiller
-
39-Zümer 65
ûhiye : vahyolundu
-
39-Zümer 67
kadri-hi : onun kadri
-
39-Zümer 67
bi yemîni-hi : onun eliyle, kudretiyle
-
39-Zümer 68
fîhi : ona, onun içine
-
39-Zümer 74
lillâhi (li allâhi) : Allah için
-
39-Zümer 75
rabbi-him : onların Rabbi
-
39-Zümer 75
lillâhi (li allâhi) : Allah için, Allah'a mahsus
-
4-Nisâ 1
vâhidetin : bir tek
-
4-Nisâ 1
bihi : onunla
-
4-Nisâ 3
ve in hıftum : ve eğer korkarsanız
-
4-Nisâ 3
in hıftum : korkarsanız
-
4-Nisâ 3
vâhideten : bir adet, bir (kişi)
-
4-Nisâ 4
sadukâti-hinne : onların mehirlerini
-
4-Nisâ 6
ileyhim emvâle-hum : onlara mallarını
-
4-Nisâ 6
fe eşhidû : o zaman şahit tutun
-
4-Nisâ 6
aleyhim : onlar
-
4-Nisâ 6
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 9
min halfi-him : arkalarından
-
4-Nisâ 9
aleyhim : onlara, onların üzerine, onlar için
-
4-Nisâ 10
butûni-him : onların karınları, karınlarına
-
4-Nisâ 11
vâhideten : bir, tek
-
4-Nisâ 11
ebevey-hi : onun ebeveyni, anne ve babası
-
4-Nisâ 11
li kulli vâhidin : her biri için
-
4-Nisâ 11
fe li ummi-hi : o taktirde o zaman onun annesi içindir, annesinindir
-
4-Nisâ 11
fe li ummi-hi : o zaman onun annesi içindir, annesinindir
-
4-Nisâ 11
minallâhi (min allâhi) : Allah'tan, Allah tarafından
-
4-Nisâ 12
li kulli vâhidin : her biri için
-
4-Nisâ 12
min allâhi : Allah'tan, Allah tarafından
-
4-Nisâ 13
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 13
yudhıl-hu : onu dahil eder, koyar
-
4-Nisâ 14
yudhıl-hu : onu dahil eder, koyar
-
4-Nisâ 14
muhînun : alçaltıcı, zelil
-
4-Nisâ 15
el fâhişete : fuhuş, zina
-
4-Nisâ 15
fe isteşhidû : o zaman şahitler isteyin
-
4-Nisâ 15
aleyhinne : onların üzerine, onlara
-
4-Nisâ 15
in şehidû : eğer şahitlik ederlerse
-
4-Nisâ 16
rahîmen : Rahîm olan
-
4-Nisâ 17
alâ allâhi : Allah'a
-
4-Nisâ 17
aleyhim : onlara
-
4-Nisâ 19
lâ yahıllu : helâl olmaz, helâl değldir
-
4-Nisâ 19
bi fâhışetin : fuhuş ile, kötülük ile
-
4-Nisâ 19
fî-hi : onda, onun hakkında
-
4-Nisâ 22
fâhışeten : fuhuş, kötü, çirkin
-
4-Nisâ 23
el ahi : erkek kardeş
-
4-Nisâ 23
bi- hinne : onlarla
-
4-Nisâ 23
bi- hinne : onlarla
-
4-Nisâ 23
rahîmen : rahim olan
-
4-Nisâ 24
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 24
ve uhille : ve helâl kılındı
-
4-Nisâ 24
gayra musâfihîne : zina yapmamak
-
4-Nisâ 24
bi-hi : onunla
-
4-Nisâ 24
bi-hî : onunla
-
4-Nisâ 25
ehli-hinne : onların sahipleri, aileleri
-
4-Nisâ 25
ve lâ muttehızâti : ittehaz etmeyenler, edinmeyenler
-
4-Nisâ 25
bi fâhışetin : zina, fuhuş, kötülük
-
4-Nisâ 25
fe aleyhinne : o taktirde onlara
-
4-Nisâ 25
rahîmun : rahîmdir
-
4-Nisâ 29
rahîmen : rahim
-
4-Nisâ 30
nuslî-hi : biz onu yaslayacağız
-
4-Nisâ 30
alâ allâhi : Allah'a (Allah için)
-
4-Nisâ 31
ve nudhıl-kum : ve sizi dahil ederiz, koyarız
-
4-Nisâ 32
bi-hi : onunla
-
4-Nisâ 32
min fadli-hî : onun fazlından
-
4-Nisâ 33
şehîden : şahit
-
4-Nisâ 34
min emvâli-him : mallarından, kendi mallarından
-
4-Nisâ 34
aleyhinne : onlara, onların üzerine (aleyhine)
-
4-Nisâ 35
ve in hıftum : ve eğer korkarsanız
-
4-Nisâ 35
beyni-himâ : onların ikisinin arası
-
4-Nisâ 35
min ehli-hî : onun (erkeğin) ailesinden
-
4-Nisâ 36
bi-hi : ona
-
4-Nisâ 36
ve es sâhıbi : ve arkadaş, eş
-
4-Nisâ 36
lâ yuhıbbu : sevmez
-
4-Nisâ 37
min fadlı-hî : onun fazlından, kendi fazlından
-
4-Nisâ 37
muhînen : alçaltıcı, rüsvay edici
-
4-Nisâ 38
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 38
bi el yevmi el âhiri : son güne, ahir güne
-
4-Nisâ 39
aleyhim : onlar, onlara
-
4-Nisâ 39
bi allâhi : Allah'a
-
4-Nisâ 39
el âhıri : ahir, sonraki
-
4-Nisâ 39
bi-him : onları
-
4-Nisâ 41
bi şehîdin : şahit
-
4-Nisâ 41
şehîden : şahit olarak
-
4-Nisâ 42
bi-him : onları, kendileri
-
4-Nisâ 43
bi vucûhi-kum : yüzlerinize
-
4-Nisâ 45
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 45
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 46
an mevâdıı-hi : onun konulduğu yerden
-
4-Nisâ 46
bi elsineti-him : kendi dillerini, dillerini
-
4-Nisâ 46
bi kufri-him : küfürleri sebebiyle
-
4-Nisâ 47
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 48
bi-hî : ona
-
4-Nisâ 48
bi allâhi : Allah'a
-
4-Nisâ 50
alâ allâhi : Allah'a
-
4-Nisâ 54
min fadlı-hî : kendi fazlından
-
4-Nisâ 54
ibrâhîme : Hz. İbrâhîm
-
4-Nisâ 54
ve el hikmete : ve hikmet
-
4-Nisâ 55
bi-hî : ona
-
4-Nisâ 56
nuslî-him : onları yaslayacağız, atacağız
-
4-Nisâ 57
se nudhılu-hum : yakında onları dahil edeceğiz, koyacağız
-
4-Nisâ 57
ve nudhılu- hum : ve onları dahil edeceğiz, koyacağız
-
4-Nisâ 58
bi-hî : onunla
-
4-Nisâ 59
ilâ allâhi : Allah'a
-
4-Nisâ 59
bi allâhi : Allah'a
-
4-Nisâ 59
ve el yevmi el âhiri : ve son güne
-
4-Nisâ 60
bi-hi : onu
-
4-Nisâ 62
eydî-him : onların elleri, kendi elleri, elleri
-
4-Nisâ 62
bi allâhi : Allah'a
-
4-Nisâ 63
fî kulûbi-him : onların kalplerinde var olan
-
4-Nisâ 63
fî enfusi-him : onların nefsleri hakında, kendileri hakkında
-
4-Nisâ 64
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 64
rahîmen : rahmet edici, rahmet nuru gönderen, rahim esması ile tecelli eden
-
4-Nisâ 65
fî enfusi-him : kendi nefslerinde, içlerinde
-
4-Nisâ 66
aleyhim : onların üzerine, onlara
-
4-Nisâ 66
bi-hî : onunla
-
4-Nisâ 69
aleyhim : onlara, kendilerine
-
4-Nisâ 69
ve es sâlihîne : ve salihler
-
4-Nisâ 70
min allâhi : Allah'tan
-
4-Nisâ 70
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 71
hızra-kum : silahlarınız (muhimmatınız, techizatınız)
-
4-Nisâ 72
şehîden : şahit, şehit
-
4-Nisâ 73
min allâhi : Allah'tan
-
4-Nisâ 74
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 74
bi el âhirati : ahreti
-
4-Nisâ 74
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 74
nu'tî-hi : ona verece?iz
-
4-Nisâ 75
fî sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
-
4-Nisâ 75
min hâzihi : bundan
-
4-Nisâ 76
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 77
aleyhim : onlara üzerine
-
4-Nisâ 77
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 77
ve el âhıratu : ve ahir, sonraki, âhiret
-
4-Nisâ 78
hâzihî : bu
-
4-Nisâ 78
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 78
hâzihî : bu
-
4-Nisâ 78
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 79
min allâhi : Allah'tan
-
4-Nisâ 79
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 79
şehîden : şahit olarak
-
4-Nisâ 80
aleyhim : onlara, onların üzerine
-
4-Nisâ 81
alâ allâhi : Allah'a
-
4-Nisâ 81
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 82
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 82
fî-hi : onun içinde
-
4-Nisâ 83
bi-hi : onu
-
4-Nisâ 83
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 84
sebîli allâhi : Allah'ın yolu
-
4-Nisâ 86
bi tahıyyetin : bir selâm ile
-
4-Nisâ 87
fî-hi : onda, hakkında
-
4-Nisâ 87
min allâhi : Allah'tan
-
4-Nisâ 89
lâ tettehızû : edinmeyin
-
4-Nisâ 89
sebîli allâhi : Allah'ın yolu
-
4-Nisâ 89
lâ tettehızû : siz edinmeyin
-
4-Nisâ 90
aleyhim : onların üzerine
-
4-Nisâ 91
aleyhim : onlara, onların üzerine
-
4-Nisâ 92
ehli-hî : onun ailesi
-
4-Nisâ 92
ehli-hî : onun ailesi
-
4-Nisâ 92
min allâhi : Allah'tan
-
4-Nisâ 93
aleyhi : ona
-
4-Nisâ 94
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 94
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 95
ve el mucâhidûne : ve mücahitler, Allah için savaşanlar
-
4-Nisâ 95
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 95
bi emvâli-him : kendi malları ile
-
4-Nisâ 95
ve enfusi-him : ve nefsleri, canları
-
4-Nisâ 95
el mucâhidîne : mücahitler, Allah için savaşanlar
-
4-Nisâ 95
bi emvâli-him : kendi malları ile
-
4-Nisâ 95
ve enfusi-him : ve nefsleri, canları
-
4-Nisâ 95
el mucâhidîne : mücahitler, Allah için savaşanlar
-
4-Nisâ 96
rahîmen : rahim olan, Rahim esması ile tecelli eden
-
4-Nisâ 97
enfusi-him : onların nefsleri, kendileri, kendi nefsleri
-
4-Nisâ 97
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 98
hîleten : çare
-
4-Nisâ 100
sebîli allâhi : Allah'ın yolu
-
4-Nisâ 100
min beyti-hî : kendi evinden, evinden
-
4-Nisâ 100
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 100
ve resûli-hî : ve O'nun Resûl'ü, elçisi
-
4-Nisâ 100
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 100
rahîmen : rahim olan, Rahim esması ile tecelli den
-
4-Nisâ 101
hıftum : siz korktunuz
-
4-Nisâ 102
fî-him : onların arasında
-
4-Nisâ 102
hızra-hum : kendilerini koruma tedbirleri
-
4-Nisâ 102
vâhıdeten : bir, tek
-
4-Nisâ 102
hızra-kum : korunma tedbirleriniz
-
4-Nisâ 102
muhînen : alçaltıcı, rüsvay edici
-
4-Nisâ 104
lâ tehinû : gevşeklik göstermeyin
-
4-Nisâ 104
min allâhi : Allah'tan
-
4-Nisâ 106
rahîmen : rahmet sahibi, rahmet edici
-
4-Nisâ 107
lâ yuhıbbu : sevmez
-
4-Nisâ 108
min allâhi : Allah'tan
-
4-Nisâ 108
muhîtan : kuşatan
-
4-Nisâ 109
aleyhim : onlara
-
4-Nisâ 110
rahîmen : Rahmet eden, Rahim esması ile tecelli eden
-
4-Nisâ 111
alâ nefsi-hî : kendi nefsine
-
4-Nisâ 112
bi-hî : ona
-
4-Nisâ 113
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 113
ve el hikmete : ve hikmet
-
4-Nisâ 113
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 114
ıslâhın : ıslah etme, düzeltme
-
4-Nisâ 114
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 114
nu'tî-hi : ona veririz, vereceğiz
-
4-Nisâ 115
nuvellı-hî : onu çeviririz
-
4-Nisâ 115
ve nusli-hî : ve onu yaslarız, atarız
-
4-Nisâ 116
bi-hî : ona, kendisine
-
4-Nisâ 116
billâhi (bi Allahi) : Allah'a
-
4-Nisâ 117
min dûni-hî : ondan başka
-
4-Nisâ 118
le ettehizenne : mutlaka edineceğim
-
4-Nisâ 119
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 119
yettehızi : edinir
-
4-Nisâ 119
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 120
ve yumennî-him : onlara emaniyyeye, kuruntuya düşürür
-
4-Nisâ 121
mahîsan : kaçış, kaçamak, kaçış yeri
-
4-Nisâ 122
se nudhilu-hum : onları dahil edeceğiz, koyacağız
-
4-Nisâ 122
va'de allâhi : Allah'ın vaadi
-
4-Nisâ 122
min allâhi : Allah
-
4-Nisâ 123
bi-hî : onunla
-
4-Nisâ 123
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 125
li allâhi : Allah'a
-
4-Nisâ 125
ibrâhîme : Hz. İbrâhîm
-
4-Nisâ 125
ibrâhîme : Hz. İbrâhîm
-
4-Nisâ 126
ve li allâhi : ve Allah'ındır
-
4-Nisâ 126
muhîtan : kuşatan
-
4-Nisâ 127
fî-hinne : onlar hakkında
-
4-Nisâ 127
bi-hî : onu
-
4-Nisâ 128
aleyhimâ : ikisinin üzerine, ikisine
-
4-Nisâ 129
rahîmen : Rahim, merhamet eden, Rahim esması ile tacelli eden, rahmet nuru gönderen
-
4-Nisâ 130
min seati-hî : onun (kendinin) genişliğinden (bol nimetinden)
-
4-Nisâ 131
ve li allâhi : ve Allah'ın, Allah'a ait
-
4-Nisâ 131
li allâhi : Allah'ın
-
4-Nisâ 132
ve li allâhi : ve Allah'ın, Allah'a ait
-
4-Nisâ 132
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 133
yuzhib-kum : sizi giderir, sizi yok eder (helâk eder)
-
4-Nisâ 134
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 134
ve el âhırati : ve ahiret
-
4-Nisâ 135
li allâhi : Allah için
-
4-Nisâ 135
bi-himâ : ikisine
-
4-Nisâ 136
bi allâhi : Allah'a
-
4-Nisâ 136
ve resûli-hî : ve onun resûlu
-
4-Nisâ 136
alâ resûli-hî : onun resûlüne, kendi resûlüne, resûlüne
-
4-Nisâ 136
bi allâhi : Allah'ı
-
4-Nisâ 136
ve melâiketi-hî : ve onun melekleri
-
4-Nisâ 136
ve kutubi-hî : ve onun kitapları
-
4-Nisâ 136
ve rusuli-hî : ve onun resûlleri, elçileri
-
4-Nisâ 136
ve el yevmi el âhıri : ve âhir gün, son gün
-
4-Nisâ 139
yettehızûne : edinirler
-
4-Nisâ 139
li allâhi : Allah'ın, Allah'a ait
-
4-Nisâ 140
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 140
gayri-hî : onun dışında, ondan başka
-
4-Nisâ 141
min allâhi : Allah'tan
-
4-Nisâ 144
lâ tettehızû : edinmeyin
-
4-Nisâ 144
li allâhi : Allah için, Allah'a
-
4-Nisâ 146
bi allâhi : Allah'a
-
4-Nisâ 146
li allâhi : Allah'a, Allah için
-
4-Nisâ 148
lâ yuhibbu : sevmez
-
4-Nisâ 150
bi allâhi : Allah'ı
-
4-Nisâ 150
ve rusuli-hî : ve O'nun resûlleri, elçileri
-
4-Nisâ 150
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 150
ve rusuli-hî : ve onun resûlleri, elçileri
-
4-Nisâ 150
yettehızû : edinirler
-
4-Nisâ 151
muhînen : muhîn, alçaltıcı, zelil
-
4-Nisâ 152
bi allâhi : Allah'a
-
4-Nisâ 152
ve rusuli-hî : ve onun resûlleri
-
4-Nisâ 152
yu'tî-him : onlara verilecek
-
4-Nisâ 152
rahîmen : rahim olan, merhamet eden,
-
4-Nisâ 153
aleyhim : onlara
-
4-Nisâ 153
bi zulmi-him : zulümlerinden dolayı
-
4-Nisâ 154
bi mîsâkı-him : onların misakları sebebiyle, misaklarından dolayı
-
4-Nisâ 155
nakdı-him : onların bozmaları
-
4-Nisâ 155
ve kufri-him : ve onların inkâr etmeleri
-
4-Nisâ 155
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 155
ve katli-him : ve onları öldürmeleri
-
4-Nisâ 155
ve kavli-him : ve onların sözleri
-
4-Nisâ 155
bi kufri-him : onların inkâr etmeleri sebebiyle, küfürlerinden dolayı
-
4-Nisâ 156
ve bi kufri-him : ve onların küfürleri, inkârları
-
4-Nisâ 156
ve kavli-him : ve onların sözleri
-
4-Nisâ 157
ve kavli-him : ve onların sözleri
-
4-Nisâ 157
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 157
fî-hi : onda. onun hakkında
-
4-Nisâ 157
bi-hî : onunla
-
4-Nisâ 158
ileyhi : ona, kendisine
-
4-Nisâ 159
bi-hî : ona
-
4-Nisâ 159
mevti-hî : onun ölümü
-
4-Nisâ 159
aleyhim : onlara, onların üzerine
-
4-Nisâ 159
şehîden : şahit
-
4-Nisâ 160
aleyhim : onlara
-
4-Nisâ 160
uhıllet : helâl kılınmış olan
-
4-Nisâ 160
ve bi saddi-him : ve onları men etmeleri sebebiyle
-
4-Nisâ 160
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 161
ve ahzi-him : ve onların almaları
-
4-Nisâ 161
ve ekli-him : ve onların yemeleri
-
4-Nisâ 162
bi allâhi : Allah'a
-
4-Nisâ 162
ve el yevmi el âhiri : ve son gün, kıyâmet günü
-
4-Nisâ 162
se nu'tî-him : ileride, yakında onlara vereceğiz
-
4-Nisâ 163
ilâ nûhin : Hz.Nuh'a
-
4-Nisâ 163
min ba'di-hî : ondan sonra
-
4-Nisâ 163
ilâ ibrâhîme : Hz. İbrâhîm'e
-
4-Nisâ 165
alâ allâhi : Allah'a karşı
-
4-Nisâ 166
bi ılmi-hî : kendi ilmi ile, ilmiyle
-
4-Nisâ 166
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 166
şehîden : şahit olarak
-
4-Nisâ 167
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 169
alâ allâhi : Allah'a, Allah için
-
4-Nisâ 170
li allâhi : Allah için, Allah'ın
-
4-Nisâ 171
alâ allâhi : Allah'a karşı
-
4-Nisâ 171
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 171
bi allâhi : Allah'a
-
4-Nisâ 171
ve rusuli-hî : ve onun resûlleri
-
4-Nisâ 171
vâhidun : tek
-
4-Nisâ 171
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 172
li allâhi : Allah'a
-
4-Nisâ 172
an ibâdeti-hî : ona kul olmaktan
-
4-Nisâ 172
ileyhi : ona, kendisine, kendi huzurunda
-
4-Nisâ 173
yuveffî-him : onlara ödenir
-
4-Nisâ 173
min fadli-hî : kendi fazlından
-
4-Nisâ 173
allâhi : Allah
-
4-Nisâ 175
bi allâhi : Allah'a
-
4-Nisâ 175
bi-hî : ona
-
4-Nisâ 175
se yudhılu-hum : onları dahil edecek, koyacak
-
4-Nisâ 175
ve yehdî-him : ve onları hidayet edecek, ulaştıracak
-
4-Nisâ 175
ileyhi : ona, kendisine
-
40-Mü'min 2
min allâhi : Allah'tan
-
40-Mü'min 3
ileyhi : ona
-
40-Mü'min 4
âyâti allâhi : Allah'ın âyetleri
-
40-Mü'min 5
kavmu nûhın : Nuh kavmi
-
40-Mü'min 5
min ba'dı-hım : onlardan sonra
-
40-Mü'min 5
bi resûli-him : onların resûllerine
-
40-Mü'min 5
li yudhıdû : gidermek için
-
40-Mü'min 5
bi-hi : onunla
-
40-Mü'min 7
rabbi-him : onların Rabbi, Rab'leri
-
40-Mü'min 7
bi-hi : ona
-
40-Mü'min 7
vekı-him : onları koru
-
40-Mü'min 7
azâbe el cahîmi : cehennemin azabı
-
40-Mü'min 8
ve edhil-hum : ve onları dahil et
-
40-Mü'min 8
min âbâi-him : onların babalarından
-
40-Mü'min 8
ve ezvâci-him : ve onların zevceleri, eşleri
-
40-Mü'min 8
ve zurriyyâti-him : ve onların zürriyetleri, nesilleri
-
40-Mü'min 9
vekı-him : onları koru
-
40-Mü'min 9
rahimte-hu : sen ona rahmet ettin
-
40-Mü'min 10
maktu allâhi : Allah'ın gadabı, öfkesi
-
40-Mü'min 12
bihî tu'minû : ona inanıyorsunuz
-
40-Mü'min 12
li allâhi : Allah'a aittir
-
40-Mü'min 13
âyâti-hi : onun âyetleri
-
40-Mü'min 15
emri-hi : onun emri
-
40-Mü'min 15
ibâdi-hi : onun kulları
-
40-Mü'min 16
alâ allâhi : Allah'a
-
40-Mü'min 16
li allâhi : Allah için, Allah'a ait, Allah'ın
-
40-Mü'min 16
el vâhidi : vahid, tek olan
-
40-Mü'min 17
el hisâbi : hesap
-
40-Mü'min 20
dûni-hi : ondan başka
-
40-Mü'min 21
kabli-him : onlardan önce
-
40-Mü'min 21
bi zunûbi-him : günahları sebebiyle
-
40-Mü'min 21
allâhi : Allah
-
40-Mü'min 22
te'tî-him : onlara geldi
-
40-Mü'min 24
sâhirun : sihirbaz, büyücü
-
40-Mü'min 26
en yuzhire : zahir olması, gözükmesi, ortaya çıkması
-
40-Mü'min 27
bi yevmi el hisâbi : hesap gününe
-
40-Mü'min 28
aleyhi : ona, onun üzerine, kendi aleyhine
-
40-Mü'min 29
zâhirîne : birbirine arka çıkanlar, kuvvetli olanlar
-
40-Mü'min 29
be'si allâhi : Allah'ın şiddetli azabı
-
40-Mü'min 31
kavmi nûhın : Nuh'un kavmi
-
40-Mü'min 31
ba'di-him : onlardan sonra
-
40-Mü'min 33
min allâhi : Allah'tan
-
40-Mü'min 34
câe-kum bi-hi : onu size getirdi
-
40-Mü'min 34
ba'di-hi : ondan sonra
-
40-Mü'min 35
fî âyâti allâhi : Allah'ın âyetleri hakkında
-
40-Mü'min 35
indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın indinde, katında
-
40-Mü'min 37
ilâ ilâhi : ilâha
-
40-Mü'min 37
ameli-hi : onun ameli
-
40-Mü'min 39
hâzihi : bu
-
40-Mü'min 39
el âhirete : ahiret
-
40-Mü'min 39
hiye : o
-
40-Mü'min 40
hisâbin : hesap
-
40-Mü'min 42
bi allâhi : Allah'ı
-
40-Mü'min 42
bihî : ona
-
40-Mü'min 42
bi-hi : onunla
-
40-Mü'min 43
ileyhi : ona
-
40-Mü'min 43
fî el âhireti : ahirette
-
40-Mü'min 43
ilâ allâhi : Allah'a
-
40-Mü'min 44
ilâ allâhi : Allah'a
-
40-Mü'min 46
edhılû : dahil edin, sokun
-
40-Mü'min 55
va'de allâhi : Allah'ın vaadi
-
40-Mü'min 56
âyâti allâhi : Allah'ın âyetleri
-
40-Mü'min 56
sudûri-him : onların sadırları, sineleri
-
40-Mü'min 56
bi bâligî-hi : ona ulaşacak olan
-
40-Mü'min 56
bi allâhi : Allah'a
-
40-Mü'min 60
dâhırîne : alçalmışlar olarak, hakir ve zelil olarak
-
40-Mü'min 61
fîhi : onda, içinde, de
-
40-Mü'min 63
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerini
-
40-Mü'min 65
li allâhi : Allah için, Allah'a mahsus
-
40-Mü'min 66
nuhîtu : nehyedildim, men edildim
-
40-Mü'min 66
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
40-Mü'min 69
âyâti allâhi : Allah'ın âyetleri
-
40-Mü'min 70
bi-hi : onunla, onu
-
40-Mü'min 71
fî a'nâkı-him : onların boyunlarında
-
40-Mü'min 74
dûni allâhi : Allah'tan başka
-
40-Mü'min 77
va'dallâhi (va'de allâhi) : Allah'ın vaadi
-
40-Mü'min 78
bi izni allâhi : Allah'ın izni ile
-
40-Mü'min 78
emru allâhi : Allah'ın emri
-
40-Mü'min 81
âyâti-hi : onun âyetleri
-
40-Mü'min 81
âyâti allâhi : Allah'ın âyetleri
-
40-Mü'min 82
kabli-him : onlardan önce
-
40-Mü'min 83
bi-him : onları
-
40-Mü'min 83
bi-hi : onunla
-
40-Mü'min 84
bi allâhi : Allah'a
-
40-Mü'min 84
bihî : ona
-
40-Mü'min 85
sunnete allâhi : Allah'ın sünneti
-
40-Mü'min 85
ibâdi-hi : onun kulları
-
41-Fussilet 2
er rahîmi : Rahîm, rahîm esmasıyla tecelli eden, rahmet nuru gönderen
-
41-Fussilet 5
ileyhi : ona
-
41-Fussilet 5
hicâbun : bir perde
-
41-Fussilet 6
vâhidun : tek, bir tane
-
41-Fussilet 6
ileyhi : ona
-
41-Fussilet 7
bi el âhireti : ahireti (ruhun hayattayken Allah'a ulaştırılmasını)
-
41-Fussilet 11
ve hiye : ve o
-
41-Fussilet 12
ve hıfzen : ve muhafaza ederek, koruyarak
-
41-Fussilet 14
beyni eydî-him : ellerinin arasında, önlerinde
-
41-Fussilet 14
halfi-him : onların arkalarında
-
41-Fussilet 14
bihî : onunla
-
41-Fussilet 16
aleyhim : onların üzerine
-
41-Fussilet 16
nahisâtin : uğursuzlar
-
41-Fussilet 16
el hizyi : alçaklık, zillet
-
41-Fussilet 16
azâbu el âhireti : ahiret azabı
-
41-Fussilet 19
a'dâu allâhi : Allah'ın düşmanları
-
41-Fussilet 20
şehide : şahitlik etti
-
41-Fussilet 20
aleyhim : onlara
-
41-Fussilet 21
li culûdi-him : onların ciltleri, derileri
-
41-Fussilet 21
şehidtum : şahitlik ettiniz
-
41-Fussilet 21
ve ileyhi : ve ona
-
41-Fussilet 25
beyne eydî-him : elleri arasında, önlerinde
-
41-Fussilet 25
aleyhim : onlara, onların üzerine
-
41-Fussilet 25
kabli-him : onlardan önce
-
41-Fussilet 26
fî-hi : onun hakkında, o sırada, onun içinde
-
41-Fussilet 28
a'dâillâhi (a'dâi allâhi) : Allah'ın düşmanları
-
41-Fussilet 30
aleyhim : onların üzerine, onlara
-
41-Fussilet 31
el âhireti : ahiret
-
41-Fussilet 31
teştehî : (iştahlanırsınız) canınız çeker, arzu edersiniz
-
41-Fussilet 32
er rahîmin : rahîm olan,
-
41-Fussilet 33
ilâllâhi (ilâ allâhi) : Allah'a
-
41-Fussilet 34
hiye : o
-
41-Fussilet 36
bi allâhi : Allah'a
-
41-Fussilet 37
âyâti-hi : onun âyetleri
-
41-Fussilet 37
li allâhi : Allah'a
-
41-Fussilet 39
âyâti-hi : onun âyetleri
-
41-Fussilet 40
yulhidûne : dil uzatırlar, saptırırlar
-
41-Fussilet 42
lâ ye'tî-hi : ona gelmez
-
41-Fussilet 42
beyni yedey-hi : onun elleri arasında, önünde
-
41-Fussilet 42
min halfi-hî : onun arkasından
-
41-Fussilet 44
âzâni-him : onların kulakları
-
41-Fussilet 44
aleyhim : onlara
-
41-Fussilet 45
fî-hi : onda, onun hakkında
-
41-Fussilet 46
nefsi-hi : kendi nefsi
-
41-Fussilet 47
ileyhi : ona
-
41-Fussilet 47
bi ilmi-hi : onun ilmi ile
-
41-Fussilet 47
yunâdî-him : onlara seslenilir
-
41-Fussilet 47
min şehîdin : bir şahit
-
41-Fussilet 48
min mahîsın : kaçacak yerden
-
41-Fussilet 51
ve neâ bi cânibi-hi \n(ve neâ) \n(bi cânibi-hi) : ve yan çizdi \n: (ve uzaklaştı) \n: (yanına)
-
41-Fussilet 52
indillâhi (indi allâhi) : Allah'ın indinde, katında
-
41-Fussilet 52
bihi : onu
-
41-Fussilet 53
se nurî-him : onlara göstereceğiz
-
41-Fussilet 53
enfusi-him : onların nefsleri, kendi nefsleri
-
41-Fussilet 53
şehîdun : şahit
-
41-Fussilet 54
likâi rabbi-him : Rab'lerine mülâki olmak, ulaşmak
-
41-Fussilet 54
muhîtun : kuşatandır
-
42-Şûrâ 3
yûhî : vahyeder
-
42-Şûrâ 5
fevkı-hinne : onların üstünde
-
42-Şûrâ 5
rabbi-him : onların Rabbi
-
42-Şûrâ 5
er rahîmu : rahîm, rahîm esmasıyla tecelli eden
-
42-Şûrâ 6
dûni-hi : ondan başka
-
42-Şûrâ 6
aleyhim : onlara, onların üzerine
-
42-Şûrâ 6
aleyhim : onlara, onların üzerine
-
42-Şûrâ 7
fî-hi : onun hakkında
-
42-Şûrâ 8
vâhıdeten : bir
-
42-Şûrâ 8
yudhilu : dahil eder, koyar
-
42-Şûrâ 8
rahmeti-hi : onun rahmeti
-
42-Şûrâ 9
dûni-hi : ondan başka
-
42-Şûrâ 10
fî-hi : onda, onun hakkında
-
42-Şûrâ 10
ilâ allâhi : Allah'a ait
-
42-Şûrâ 10
aleyhi : ona
-
42-Şûrâ 10
ve ileyhi : ve ona
-
42-Şûrâ 11
fî-hi : orada
-
42-Şûrâ 11
ke misli-hi : onun misli gibi, onun eşi gibi
-
42-Şûrâ 13
bi-hi : onu, onunla
-
42-Şûrâ 13
bi-hi : onu, onunla
-
42-Şûrâ 13
ibrâhîme : İbrâhîm
-
42-Şûrâ 13
fî-hi : onda, onun hakkında
-
42-Şûrâ 13
ileyhi : ona, kendisine
-
42-Şûrâ 13
ileyhi : ona, kendisine
-
42-Şûrâ 13
ileyhi : ona, kendisine
-
42-Şûrâ 14
min ba'di-him : onlardan sonra
-
42-Şûrâ 15
ve ileyhi : ve ona
-
42-Şûrâ 16
fî allâhi : Allah hakkında
-
42-Şûrâ 16
dâhıdatun : bâtıl, geçersiz
-
42-Şûrâ 16
rabbi-him : onların Rabbi
-
42-Şûrâ 16
ve aleyhim : ve onların üzerinde
-
42-Şûrâ 19
bi ibâdi-hi : kullarına
-
42-Şûrâ 20
el âhireti : ahiret
-
42-Şûrâ 20
harsi-hi : onun hasatı, onun kazancı
-
42-Şûrâ 20
nû'ti-hi : biz ona veririz
-
42-Şûrâ 20
fî el âhireti : ahirette
-
42-Şûrâ 21
bi-hi : ona
-
42-Şûrâ 22
bi-him : onlara
-
42-Şûrâ 22
rabbi-him : onların Rabbi
-
42-Şûrâ 23
aleyhi : ona, ona karşı
-
42-Şûrâ 24
alâ allâhi : Allah'a karşı
-
42-Şûrâ 24
ve yuhıkku : ve gerçekleştirir
-
42-Şûrâ 24
bi kelimâti-hi : onun (kendi) kelimeleriyle, sözleriyle
-
42-Şûrâ 25
an ibâdi-hi : kullarından
-
42-Şûrâ 26
min fadli-hi : kendi fazlından, lütfundan
-
42-Şûrâ 27
li ibâdi-hi : kulları için, kullarına
-
42-Şûrâ 27
bi ibâdi-hi : (onun) kendi kullarını
-
42-Şûrâ 29
ve min âyâti-hi : ve onun âyetlerinden
-
42-Şûrâ 29
fî-himâ : orada, o ikisinde
-
42-Şûrâ 29
alâ cem'i-him : onların hepsi üzerine
-
42-Şûrâ 31
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
42-Şûrâ 32
âyâti-hi : onun âyetleri
-
42-Şûrâ 33
alâ zahri-hi : onun üzerinde
-
42-Şûrâ 35
mahîsin : kaçacak yer
-
42-Şûrâ 36
allâhi : Allah
-
42-Şûrâ 36
ve alâ rabbi-him : ve Rab'lerine
-
42-Şûrâ 37
ve el fevâhışe : ve fuhuşlar (kötülükler, zina, şirk, katletmek vb)
-
42-Şûrâ 38
li rabbi-him : Rab'lerine
-
42-Şûrâ 40
alâ allâhi : Allah'a ait
-
42-Şûrâ 40
lâ yuhıbbu : sevmez
-
42-Şûrâ 41
zulmi-hi : zulme uğraması
-
42-Şûrâ 41
mâ aleyhim : onların üzerine yoktur
-
42-Şûrâ 44
min ba'di-hi : ondan sonra
-
42-Şûrâ 45
ve ehlî-him : ve onların aileleri (kendi aileleri)
-
42-Şûrâ 46
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
42-Şûrâ 47
min allâhi : Allah'tan, Allah tarafından
-
42-Şûrâ 48
aleyhim : onların üzerine
-
42-Şûrâ 48
eydî-him : onların elleri
-
42-Şûrâ 49
li allâhi : Allah'a aittir, Allah'ındır
-
42-Şûrâ 51
hıcâbin : bir perde
-
42-Şûrâ 51
yûhıye : vahyeder
-
42-Şûrâ 51
bi izni-hi : onun izniyle
-
42-Şûrâ 52
bi-hi : onunla
-
42-Şûrâ 53
sırâtı allâhi : Allah'ın yolu
-
42-Şûrâ 53
Ilâ allâhi : Allah'a
-
43-Zuhruf 7
ve mâ ye'tî-him : ve onlara gelmedi
-
43-Zuhruf 7
bi-hi : onunla
-
43-Zuhruf 11
bi-hî : onunla
-
43-Zuhruf 13
alâ zuhûri-hi : onların sırtları üzerine, sırtlarına
-
43-Zuhruf 13
aleyhi : onun üzerine, ona
-
43-Zuhruf 15
min ibâdi-hi : onun kullarından
-
43-Zuhruf 18
fî el hilyeti : ziynet içinde, süs eşyaları arasında
-
43-Zuhruf 18
fî el hisâmi : mücâdele içinde, mücâdelede
-
43-Zuhruf 19
şehidû : şahit oldular
-
43-Zuhruf 21
min kabli-hi : ondan önce
-
43-Zuhruf 21
bihî : ona
-
43-Zuhruf 22
âsâri-him : onların izleri
-
43-Zuhruf 23
alâ âsâri-him : onların izleri üzerinde
-
43-Zuhruf 24
aleyhi : onun üzerinde
-
43-Zuhruf 24
bi-hî : onunla, kendisiyle
-
43-Zuhruf 26
ibrâhîmu : İbrâhîm
-
43-Zuhruf 26
li ebî-hi : babasına
-
43-Zuhruf 26
ve kavmi-hi : ve onun kavmi
-
43-Zuhruf 28
akibi-hi : onun akıbeti, ondan sonrakiler, zürriyeti
-
43-Zuhruf 30
bi-hi : onu
-
43-Zuhruf 32
li yettehize : edinmeleri için
-
43-Zuhruf 33
vâhideten : tek
-
43-Zuhruf 33
li buyûti-him : onların evlerine, evleri için
-
43-Zuhruf 34
ve li buyûti-him : ve onların evlerine
-
43-Zuhruf 35
ve el âhiretu : ve ahiret
-
43-Zuhruf 42
aleyhim : onların üstünde, üzerinde
-
43-Zuhruf 43
ûhiye : vahyedildi
-
43-Zuhruf 46
ve melâi-hi : ve onun (kavminin) ileri gelenleri
-
43-Zuhruf 48
ve mâ nurî-him : ve onlara göstermedik
-
43-Zuhruf 48
hiye : o
-
43-Zuhruf 49
es sâhıru : sihirbaz
-
43-Zuhruf 49
ahide : ahd
-
43-Zuhruf 51
fî kavmi-hi : kavmi içinde
-
43-Zuhruf 51
ve hâzihi : ve bu
-
43-Zuhruf 52
mehînun : aciz
-
43-Zuhruf 53
aleyhi : ona
-
43-Zuhruf 56
li el âhırîne : sonrakiler için
-
43-Zuhruf 59
aleyhi : ona, onu
-
43-Zuhruf 63
bi el hikmeti : hikmet ile
-
43-Zuhruf 63
fî-hi : hakkında
-
43-Zuhruf 65
min beyni-him : kendi aralarında
-
43-Zuhruf 67
el ehillâu : halil olanlar, samimi dostlar
-
43-Zuhruf 71
aleyhim : onların
-
43-Zuhruf 71
mâ teştehî-hi : iştahlandığı (canının çektiği) şeyler
-
43-Zuhruf 75
fî-hi : orada
-
43-Zuhruf 80
ledey-him : onların yanında
-
43-Zuhruf 85
ve ileyhi : ve ona
-
43-Zuhruf 86
min dûni-hi : ondan başka
-
43-Zuhruf 86
şehide : şahit oldu
-
43-Zuhruf 88
kîli-hi \n(kâle) \n(kîle) : onun demesi \n: (dedi) \n: (tarafından ..... denildi)
-
44-Duhân 18
ibâde allâhi : Allah'ın kulları
-
44-Duhân 19
alâ allâhi : Allah'a karşı
-
44-Duhân 27
fâkihîne : zevk içinde yaşayanlar
-
44-Duhân 29
aleyhim : onlara
-
44-Duhân 30
el muhîni : alçaltıcı olan, zelil olan
-
44-Duhân 33
fîhi : içinde
-
44-Duhân 35
hiye : o
-
44-Duhân 37
min kabli-him : onlardan önce
-
44-Duhân 42
rahime : rahmet etti,
-
44-Duhân 42
er rahîmu : rahîm esmasıyla tecelli eden
-
44-Duhân 47
el cahîmi : cahîm, cehennem
-
44-Duhân 48
re'si-hi : onun başı
-
44-Duhân 50
bi-hi : onu, onun hakkında
-
44-Duhân 56
el cahîmi : cahîm, cehennem
-
45-Câsiye 2
min allâhi : Allah'tan, Allah tarafından
-
45-Câsiye 5
bi-hi : onunla
-
45-Câsiye 5
er rîyâhı : rüzgârlar
-
45-Câsiye 6
âyâtu allâhi : Allah'ın âyetleri
-
45-Câsiye 6
ba'de allâhi : Allah'tan sonra
-
45-Câsiye 6
ve âyâti-hi : ve onun âyetleri
-
45-Câsiye 8
âyâti allâhi : Allah'ın âyetleri
-
45-Câsiye 8
aleyhi : ona
-
45-Câsiye 9
muhînun : alçaltıcı
-
45-Câsiye 10
min verâi-him : onların arkalarından
-
45-Câsiye 10
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
45-Câsiye 11
rabbi-him : onların Rabbi
-
45-Câsiye 12
fî-hi : onun içinde
-
45-Câsiye 12
bi emri-hi : onun emri ile
-
45-Câsiye 12
min fadli-hi : onun fazlından
-
45-Câsiye 14
eyyâme allahi : Allah'ın günleri
-
45-Câsiye 15
li nefsi-hi : kendi nefsi içindir
-
45-Câsiye 17
fî-hi : onun için, onda
-
45-Câsiye 19
min allâhi : Allah'tan
-
45-Câsiye 23
sem'i-hi : onun işitme hassası
-
45-Câsiye 23
ve kalbi-hi : ve onun kalbi
-
45-Câsiye 23
basari-hi : onun görme hassası
-
45-Câsiye 23
yehdî-hi : onu hidayete erdirir
-
45-Câsiye 23
min ba'di allâhi : Allah'tan sonra
-
45-Câsiye 24
hiye : o
-
45-Câsiye 25
aleyhim : onlara
-
45-Câsiye 26
fî-hi : onun hakkında
-
45-Câsiye 27
ve li allâhi : ve Allah'a aittir
-
45-Câsiye 30
yudhılu-hum : onları dahil eder, koyar
-
45-Câsiye 30
fî rahmeti-hi : rahmetinin içine
-
45-Câsiye 32
va'de allâhi : Allah'ın vaadi
-
45-Câsiye 33
bi-him : onları
-
45-Câsiye 33
bi-hi : onunla
-
45-Câsiye 35
âyâti allâhi : Allah'ın âyetleri
-
45-Câsiye 36
li allâhi : Allah'adır, aittir, mahsustur
-
46-Ahkaf 2
min allâhi : Allah'tan, Allah tarafından
-
46-Ahkaf 4
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
46-Ahkaf 5
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
46-Ahkaf 5
an duâi-him : onların dualarından, tapmalarından
-
46-Ahkaf 6
bi ibâdeti-him : onların ibadetlerini
-
46-Ahkaf 7
aleyhim : onlara
-
46-Ahkaf 8
min allahi : Allah'tan
-
46-Ahkaf 8
fî-hi : onun hakkında
-
46-Ahkaf 8
bi-hi : ona
-
46-Ahkaf 8
şehîden : şahit olarak
-
46-Ahkaf 8
er rahîmu : rahîmdir
-
46-Ahkaf 10
min indi allâhi : Allah'ın katından
-
46-Ahkaf 10
bi-hi : onu
-
46-Ahkaf 10
ve şehide : ve şahitlik etti, şahit oldu
-
46-Ahkaf 10
şâhidun : bir şahit
-
46-Ahkaf 10
alâ misli-hi : onun misline
-
46-Ahkaf 11
ileyhi : ona
-
46-Ahkaf 11
bi-hi : onunla
-
46-Ahkaf 12
ve min kabli-hi : ve bundan önce (vardı)
-
46-Ahkaf 13
aleyhim : onlara
-
46-Ahkaf 15
bi vâlidey-hi : anne ve babasına
-
46-Ahkaf 16
an seyyiâti-him : günahlarından
-
46-Ahkaf 17
li vâlidey-hi : anne ve babasına
-
46-Ahkaf 17
va'de allâhi : Allah'ın vaadi
-
46-Ahkaf 18
aleyhim : onların üzerine
-
46-Ahkaf 18
min kabli-him : onlardan önce
-
46-Ahkaf 21
min beyni yedeyhi : onun önünden
-
46-Ahkaf 21
ve min halfi-hi : ve onun ardından
-
46-Ahkaf 23
indallâhi : Allah'ın katındadır
-
46-Ahkaf 23
bi-hî : onunla
-
46-Ahkaf 24
evdiyeti-him : vadilerine
-
46-Ahkaf 24
bi-hî : onun hakkında
-
46-Ahkaf 26
fî hi : onun içinde
-
46-Ahkaf 26
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetleri ile
-
46-Ahkaf 26
bi-him : onları
-
46-Ahkaf 26
bi hî : onunla
-
46-Ahkaf 28
min dûnillâhi : Allah'tan başka
-
46-Ahkaf 29
kavmi-him : onların kavimleri
-
46-Ahkaf 30
beyne yedey-hi : onların elindeki
-
46-Ahkaf 31
dâiye allâhi : Allah'a davet edene
-
46-Ahkaf 31
bi-hî : ona
-
46-Ahkaf 32
dâiye allâhi : Allah'ın davetçisi
-
46-Ahkaf 32
min dûni-hi : ondan başka
-
46-Ahkaf 33
bi halkıhinne : onları yaratmaktan
-
47-Muhammed 1
an sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolundan
-
47-Muhammed 2
min rabbi-him : Rab'lerinden
-
47-Muhammed 2
seyyiâti-him : onların günahları
-
47-Muhammed 3
min rabbi-him : Rab'lerinden
-
47-Muhammed 4
fî sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
-
47-Muhammed 5
se-yehdî-him : onları hidayete erdirecek
-
47-Muhammed 6
ve yudhılu-hum : ve onları dahil edecek
-
47-Muhammed 10
min kabli-him : onlardan önceki
-
47-Muhammed 10
aleyhim : onları
-
47-Muhammed 12
yudhilu : dahil eder, sokar, koyar
-
47-Muhammed 13
hiye : o
-
47-Muhammed 14
min rabbi-hî : Rabbinden
-
47-Muhammed 14
ameli-hî : onun ameli
-
47-Muhammed 15
min rabbi-him : Rab'lerinden
-
47-Muhammed 16
alâ kulûbi-him : onların kalplerinin üzerini
-
47-Muhammed 20
fî kulûbi-him : kalplerinin içinde, kalplerinde vardır
-
47-Muhammed 20
el magsiyyi aleyhi : üzerine baygınlık çökmüş
-
47-Muhammed 25
alâ edbâri-him : arkalarına
-
47-Muhammed 29
fî kulûbi-him : onların kalplerinin içinde, kalplerinde
-
47-Muhammed 31
el mucâhidîne : mücahitler
-
47-Muhammed 32
an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
-
47-Muhammed 34
an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
-
47-Muhammed 35
lâ tehinû : gevşemeyin
-
47-Muhammed 38
fî sebîlillâhi : Allah'ın yolunda
-
47-Muhammed 38
an nefsi-hî : kendi nefsinden, kendi nefsine
-
48-Fetih 4
îmâni-him : onların îmânları
-
48-Fetih 4
li allâhi : Allah için, Allah'a ait, Allah'ın
-
48-Fetih 5
li yudhile : dahil etsin, koysun diye
-
48-Fetih 5
seyyiâti-him : onların günahları
-
48-Fetih 5
inde allâhi : Allah'ın indinde, katında
-
48-Fetih 6
bi allâhi : Allah'a
-
48-Fetih 6
aleyhim : onlara
-
48-Fetih 6
aleyhim : onlara
-
48-Fetih 7
li allâhi : Allah'a ait, Allah'ın
-
48-Fetih 8
şâhiden : şahit olarak
-
48-Fetih 9
bi allâhi : Allah'a
-
48-Fetih 9
resûli-hi : onun resûlü
-
48-Fetih 10
yedu allâhi : Allah'ın eli
-
48-Fetih 10
eydî-him : onların elleri
-
48-Fetih 10
nefsi-hî : kendi nefsi
-
48-Fetih 10
se yu'tî-hi : ona verilecek
-
48-Fetih 11
bi elsineti-him : dilleriyle
-
48-Fetih 11
kulûbi-him : onların kalpleri
-
48-Fetih 11
min allâhi : Allah'tan
-
48-Fetih 12
ilâ ehlî-him : ehillerine, ailelerine
-
48-Fetih 13
billâhi : Allah'a
-
48-Fetih 13
ve resûli-hî : ve onun resûlü
-
48-Fetih 14
ve lillâhi : ve Allah'ındır
-
48-Fetih 14
rahîmen : Rahîm esması ile tecelli eden, rahmet nuru gönderen
-
48-Fetih 15
kelâma allâhi : Allah'ın kelâmı
-
48-Fetih 17
yudhil-hu : onu dahil eder, koyar
-
48-Fetih 18
kulûbi-him : onların kalpleri
-
48-Fetih 18
aleyhim : onların üzerine
-
48-Fetih 20
hâzihî : bu
-
48-Fetih 23
allâhi : Allah
-
48-Fetih 23
sunneti allâhi : Allah'ın sünneti
-
48-Fetih 24
aleyhim : onların üzerine, onlara karşı
-
48-Fetih 25
mahılle-hu : onun mahalli (kesim yeri)
-
48-Fetih 25
yudhıle allâhu : Allah dahil eder
-
48-Fetih 25
fî rahmeti-hî : rahmetinin içine, rahmetine
-
48-Fetih 26
fî kulûbi-him : onların kalplerinde, kalplerinin içinde
-
48-Fetih 26
hamiyyete el câhiliyyeti : cahillik duygusu, cahiliyet taassubu
-
48-Fetih 26
resûli-hî : onun resûlü, kendi resûlü
-
48-Fetih 28
yuzhire-hu : onu zahir kılmak, izhar etmek
-
48-Fetih 28
kulli-hî : onun hepsi, bütün
-
48-Fetih 28
billâhi : Allah
-
48-Fetih 28
şehîden : şahit olarak
-
48-Fetih 29
resûlu allâhi : Allah'ın resûlü
-
48-Fetih 29
allâhi : Allah
-
48-Fetih 29
fî vucûhi-him : onların yüzlerinde (yüzlerinde var olan, yüzlerindeki)
-
48-Fetih 29
sûkı-hî : kendi gövdesi
-
48-Fetih 29
bi him : onunla
-
49-Hucurât 1
allâhi : Allah
-
49-Hucurât 1
ve resûli-hî : ve onun resûlü
-
49-Hucurât 3
resûli allâhi : Allah'ın Resûlü
-
49-Hucurât 5
ileyhim : onlara, onların yanına
-
49-Hucurât 5
rahîmun : rahîm olan, rahîm esması ile tecelli eden, rahmet nuru gönderen
-
49-Hucurât 7
resûlu allâhi : Allah'ın Resûlü
-
49-Hucurât 8
min allâhi : Allah'tan
-
49-Hucurât 9
ilâ emri allâhi : Allah'ın emrine
-
49-Hucurât 9
yuhibbu : sever
-
49-Hucurât 12
e yuhibbu : sever misiniz
-
49-Hucurât 12
ehî-hi : kardeşi
-
49-Hucurât 12
rahîmun : rahîm olan, rahîm esması ile tecelli eden
-
49-Hucurât 13
inde allâhi : Allah indinde, katında
-
49-Hucurât 14
rahîmun : rahîm olan, rahîm esması ile tecelli eden, rahmet nuru gönderen
-
49-Hucurât 15
bi allâhi : Allah'a
-
49-Hucurât 15
ve resûli-hî : ve onun resûlü
-
49-Hucurât 15
bi emvâli-him : mallarıyla
-
49-Hucurât 15
ve enfusi-him : ve canları, nefsleri
-
49-Hucurât 15
fî sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
-
5-Mâide 1
uhıllet : helal kılındı
-
5-Mâide 1
behîmetu : dört ayaklı hayvanlar
-
5-Mâide 1
muhilli es saydi : helal kılınan av, avlama
-
5-Mâide 2
lâ tuhıllû : size helâl kılınmadı, helal saymayın, (saygısızlık yapmayın)
-
5-Mâide 2
şeâire allâhi : Allah'ın şeriatları, şartları, hükümleri
-
5-Mâide 2
min rabbi-him : Rabb'lerinden
-
5-Mâide 3
ve lahmu el hınzîri : ve domuz eti
-
5-Mâide 3
ve mâ uhılle : ve boğazlanan, kesilen
-
5-Mâide 3
li gayri Allâhi : Allah'tan başkası için
-
5-Mâide 3
bi hî : onun ile, ona
-
5-Mâide 3
rahîmun : Rahîm, rahmet eden, rahmet nuru gönderen
-
5-Mâide 4
mâ zâ uhılle lehum : onlara, (kendilerine) nelerin helal kılındığı
-
5-Mâide 4
uhılle lekum(u) : sizin için, size helal kılındı
-
5-Mâide 4
min el cevârihı : av avlamak için yetiştirilen yırtıcı hayvanlardan
-
5-Mâide 4
isme Allâhi : Allah'ın (c.c.) ismini
-
5-Mâide 4
aleyhi : onun üzerine
-
5-Mâide 4
serî'u el hısâbi : hesabı çabuk gören
-
5-Mâide 5
uhılle : helal kılındı
-
5-Mâide 5
hıllun lekum : sizin için, size helal
-
5-Mâide 5
hıllun lehum : onlara helâl
-
5-Mâide 5
gayra musâfihîne : zinâ yapmaksızın
-
5-Mâide 5
ve lâ muttehızî : ve edinmeyenler
-
5-Mâide 5
fî el âhıreti : ahirette
-
5-Mâide 6
bi vucûhi-kum : yüzlerinize
-
5-Mâide 6
li yutahhire-kum : sizi temizlemeyi
-
5-Mâide 7
ni'mete allâhi : Allah'ın (c.c.) nimeti
-
5-Mâide 7
vâseka-kum bi-hi : onunla sizi bağladı
-
5-Mâide 8
li allâhi : Allâh (c.c.) için
-
5-Mâide 10
ashâbu el cehîmi : alevli ateş (cehennem) halkı
-
5-Mâide 11
ni'mete allâhi : Allâh'ın (c.c.) nimetini
-
5-Mâide 11
ve alâ Allâhi : ve Allâh'a (cc.)
-
5-Mâide 12
ve le udhılenne-kum : ve mutlaka sizi dahil ederim
-
5-Mâide 13
fe bimâ nakdi-him : ve de onların bozmalarından dolayı, sebebi ile
-
5-Mâide 13
an mevâdıı-hi : onu yerlerinden
-
5-Mâide 13
min mâ zukkirû bi hî : onunla uyarıldıkları şeyden (nasihat edilen, hatırlatılan)
-
5-Mâide 13
yuhıbbu : sever
-
5-Mâide 14
min mâ zukkirû bi-hî : onunla uyarıldıkları seyden (hususlardan)
-
5-Mâide 15
min Allâhi nûrun : Allâh (c.c.)'dan bir nur
-
5-Mâide 16
yehdî bihi Allâhu : Allâh onunla (Resûlü ile) hidayet eder (ulaştırır)
-
5-Mâide 16
ilâ en nûri bi izni-hî : kendi izni ile nur'a aydınlığa
-
5-Mâide 16
ve yehdî-him : ve onları hidayet eder (ulaştırır)
-
5-Mâide 17
min allâhi : Allâh (c.c.)'dan
-
5-Mâide 17
ve li Allâhi : ve Allâh'ın (cc.) dır.
-
5-Mâide 18
ebnâu allâhi : Allâh'ın (c.c.) oğulları
-
5-Mâide 18
ve ehıbbâu-hu : ve O'nun dostları, sevdikleri
-
5-Mâide 18
ve li Allâhi : ve Allâh'ın (c.c.)dır.
-
5-Mâide 18
ve ileyhi : ve O'na
-
5-Mâide 20
li kavmi-hi : kavmine
-
5-Mâide 20
ni'mete Allâhi : Allâh (c.c.)'ın nimetini
-
5-Mâide 22
dâhılûne : dahil olanlar, girenler
-
5-Mâide 23
aleyhima : o ikisine
-
5-Mâide 23
aleyhim(u) : onların üzerine
-
5-Mâide 23
ve alâ allâhi : ve Allâh'a (cc.)
-
5-Mâide 25
illâ nefsî ve ahî : kendimden ve kardeşimden başkasına
-
5-Mâide 26
aleyhim : onlara
-
5-Mâide 27
ve utlu aleyhim : ve, onlara tilavet et, oku!
-
5-Mâide 27
min ehadi himâ : ikisinin birinden
-
5-Mâide 30
katle ahî-hi : kardeşini öldürmeye
-
5-Mâide 31
sev'ete ahî-hi : kardeşinin cesedi
-
5-Mâide 31
sev'ete ahî : kardeşimin cesedi
-
5-Mâide 33
ev tukattaa eydî-him : veya ellerinin kesilmesi
-
5-Mâide 33
min hılâfin : çaprazdan
-
5-Mâide 33
hızyun fî ed dunyâ : dünyada bir rezillik
-
5-Mâide 33
ve lehum fî el âhırati : ve onlar için âhirette vardır
-
5-Mâide 34
aleyhim : onları
-
5-Mâide 34
rahîmun : rahmet eden, rahmet nurunu gönderen
-
5-Mâide 35
ileyhi el vesîlete : O'na ulaştıracak vesileyi
-
5-Mâide 35
ve câhidû fî sebîli hi : ve O'nun yolunda cihad edin
-
5-Mâide 36
li yeftedû bi-hi : onu fidye vermek, feda etmek için
-
5-Mâide 38
min Allâhi : Allâh'tan (c.c.)
-
5-Mâide 39
min ba'di zulmi-hi : yaptığı zulumden, haksızlıktan sonra
-
5-Mâide 39
yetûbu aleyhi : onun tövbesini kabul eder
-
5-Mâide 39
rahîmun : rahmet eden, rahmet nurunu gönderen
-
5-Mâide 41
bi efvâhi-him : ağızları ile
-
5-Mâide 41
mevâdıı-hi : onun yeri
-
5-Mâide 41
min allâhi şey'en : Allâh (c.c.)'tan birşey
-
5-Mâide 41
en yutahhire : temizlemeyi
-
5-Mâide 41
hızyun : rezillik
-
5-Mâide 41
ve lehum fî el âhıreti : ve onlara ahirette vardır
-
5-Mâide 42
yuhıbbu : sever
-
5-Mâide 43
fî hâ hukmu Allâhi : içinde Allâh'ın (c.c.) hükümleri var
-
5-Mâide 44
min kitâbi allâhi : Allâh'ın (c.c.) Kitabından
-
5-Mâide 44
ve kânû aleyhi : ve onun üzerine oldular
-
5-Mâide 45
ve ketebnâ aleyhim : ve onların üzerine yazdık, farz kıldık
-
5-Mâide 45
tesaddaka bi-hi : onu sadaka olarak bağışlar
-
5-Mâide 46
alâ âsâri-him : onların izleri üzerine, aynı esaslarla
-
5-Mâide 46
limâ beyne yedeyhi : elleri arasındakini, ellerindekini, yanlarındakini
-
5-Mâide 46
fî hi huden ve nûrun : onun içinde bir hidayet ve bir nur vardır
-
5-Mâide 46
limâ beyne yedeyhi : elleri arasındakini, ellerindekini, yanlarındakini
-
5-Mâide 47
fî hi : onun içinde, onda
-
5-Mâide 48
limâ beyne yedeyhi : onların elleri arasındakini, ellerindekini
-
5-Mâide 48
aleyhi : onu, onun üzerine
-
5-Mâide 48
ummeten vâhıdeten : tek bir ümmet
-
5-Mâide 48
ilâ allâhi : Allâh (cc.)'a
-
5-Mâide 48
fî-hi : onun içinde, o konuda, hakkında
-
5-Mâide 49
zunûbi-him : onların günahları
-
5-Mâide 50
el câhiliyyeti : cahiliyet devri
-
5-Mâide 50
min allâhi : Allâh (cc.)'dan
-
5-Mâide 51
lâ tettehızû : edinmeyin
-
5-Mâide 52
fî kulûbi-him : kalplerinde vardır
-
5-Mâide 52
fî-him : onların aralarında
-
5-Mâide 52
en ye'tiye bi el fethi : bir fethi, bir zaferi getirmesi
-
5-Mâide 52
ev emrin min indi-hi : veya katından bir emr
-
5-Mâide 52
fî enfusi-him : kendi içlerinde
-
5-Mâide 53
aksemû bi allâhi : Allâh'a (cc.) yemin ettiler (kasem edenler)
-
5-Mâide 53
cehde eymâni-him : yeminlerinde cehd ettiler var gücüyle yemin ettiler
-
5-Mâide 54
an dîni-hi : dininden
-
5-Mâide 54
yuhıbbu-hum : onları sever
-
5-Mâide 54
ve yuhıbbûne-hu : ve onu severler
-
5-Mâide 54
yucâhidûne : cihad ederler
-
5-Mâide 54
fî sebîli allâhi : Allâh'ın (cc.) yolunda
-
5-Mâide 54
zâlike fadlu allâhi : işte bu Allâh'ın (cc.) fazlı
-
5-Mâide 54
yu'tîhi men yeşâu : onu dilediğine verir
-
5-Mâide 56
hızbe allâhi : Allâh'ın (cc.) taraftarı
-
5-Mâide 57
lâ tettehızû : edinmeyin
-
5-Mâide 59
bi allâhi : Allâh'a (cc.)
-
5-Mâide 60
inde allâhi : Allâh'ın (cc.) katında
-
5-Mâide 60
ve gadıbe aleyhi : ve ona gazap, öfke duydu
-
5-Mâide 61
kad haracû bi-hi : onunla çıkmışlardı
-
5-Mâide 62
ve ekli-him(u) es suhte : ve onların haram yemeleri
-
5-Mâide 63
an kavli-him(u) : sözlerinden
-
5-Mâide 63
ve eklihim(u) es suhte : ve onların haram yemeleri
-
5-Mâide 64
yedu allâhi : Allâh'ın (cc.) eli
-
5-Mâide 64
gullet eydî-him : onların elleri bağlandı
-
5-Mâide 64
lâ yuhibbu : sevmez
-
5-Mâide 65
an-hum seyyiâti-him : onlardan günahlarını
-
5-Mâide 66
ve mâ unzile ileyhim : ve onlara indirilen şey
-
5-Mâide 66
min rabbi-him : Rabb'lerinden
-
5-Mâide 66
min fevkı-him : üstlerinden
-
5-Mâide 66
erculi-him : ayakları
-
5-Mâide 69
bi allâhi : Allâh'a (cc.)
-
5-Mâide 69
ve el yevmi el âhıri : ve âhir gün, sonraki gün, hayattayken Allâh'a ulaşma günü
-
5-Mâide 69
fe lâ havfun aleyhim : artık onlara korku yoktur
-
5-Mâide 70
ve erselnâ ileyhim : ve onlara gönderdik
-
5-Mâide 71
aleyhim : onların
-
5-Mâide 72
bi allâhi : Allâh'a (cc.)
-
5-Mâide 72
allâhu aleyhi : Allâh (cc.) ona
-
5-Mâide 73
ve mâ min ilâhin : ve bir ilâh yoktur
-
5-Mâide 73
illâ ilâhun vâhidun : tek bir ilâhtan başka
-
5-Mâide 74
ilâ allâhi : Allâh'a (cc.)
-
5-Mâide 74
rahîmun : Rahîm olan, rahmet eden, rahmet nurunu gönderen
-
5-Mâide 75
min kabli-hi : ondan önce
-
5-Mâide 76
min dûni allâhi : Allâh'tan (cc.) başka
-
5-Mâide 80
en sehıte allâhu : Allâh'ın (cc.) öfkelenmesi, gazab etmesi, kızması
-
5-Mâide 80
aleyhim : onlara
-
5-Mâide 81
yu'minûne bi allâhi : Allâh'a (c.c.) iman ederler
-
5-Mâide 81
ve mâ unzile ileyhi : ve ona indirilene
-
5-Mâide 83
mea eş şâhidîne : şâhidlerle beraber
-
5-Mâide 84
lâ nu'minu bi allâhi : Allah'a amenû olmayalım, yaşarken Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dilemeyelim
-
5-Mâide 84
en yudhıle-nâ : bizi dahil etmesini
-
5-Mâide 84
el kavmi es sâlihîne : sâlihler topluluğu (kavmî)
-
5-Mâide 86
ashâbu el cahîmi : cehennemin halkıdır, cehennem ehlidir
-
5-Mâide 87
lâ yuhibbu : sevmez
-
5-Mâide 88
bi-hi mu'minûne : O'na (kendisine) iman edenler
-
5-Mâide 89
lâ yuâhizu-kum(u) : sizi ahaze etmez, sorumlu tutmaz
-
5-Mâide 89
ve lâkin yuâhizu-kum : ve lâkin, fakat sizi sorumlu tutar
-
5-Mâide 89
âyâti-hi : âyetlerini
-
5-Mâide 91
an zikri allâhi : Allâh'ın (cc.) zikrinden
-
5-Mâide 93
ve allâhu yuhibbu : ve Allâh (c.c.) sever
-
5-Mâide 95
yahkumu bi-hi : ona hüküm verir, karar verir
-
5-Mâide 95
vebâle emri-hi : işinin vebâli, cezası
-
5-Mâide 96
uhille lekum : size helâl kılındı
-
5-Mâide 96
ileyhi tuhşerûne : ona haşr olacaksınız, huzurunda toplanacaksınız
-
5-Mâide 98
rahîmun : Rahîm, rahmet eden (rahmet nurunu gönderen)
-
5-Mâide 101
hîne yunezzelu : indirilirken
-
5-Mâide 103
bahîretin : putlar için ayırılan ve kulağı yarılan deve
-
5-Mâide 103
alâ allâhi : Allâh'a (cc.) karşı
-
5-Mâide 104
aleyhi : onun üzerine, üzerinde
-
5-Mâide 105
ilâ allâhi : Allâh'a (cc.)
-
5-Mâide 106
hîne : o vakit, o esnada, o sırada
-
5-Mâide 106
bi allâhi : Allâh'a (cc.)
-
5-Mâide 106
lâ neşterî bi-hi : onu satmayacağız, değiştirmeyeceğiz
-
5-Mâide 106
şehâdete allâhi : Allâh'ın (cc.) şahitliği (Allâh (cc.) için yapılan şahitlik)
-
5-Mâide 107
istehakka aleyhim(u) : onlara daha layık, onların üzerinde hak sahibi
-
5-Mâide 107
bi Allâhi : Allâh'a (cc.)
-
5-Mâide 107
min şehâdeti himâ : o iki kişinin şahitliğinden
-
5-Mâide 108
alâ vechi-hâ : onunla yüzyüze
-
5-Mâide 108
ba'de eymâni-him : onların yeminlerinden sonra
-
5-Mâide 110
bi rûhi el kudusi : Ruh'ûl Kudüs ile
-
5-Mâide 110
ve el hikmete : ve hikmet
-
5-Mâide 113
min eş şâhidîne : şâhidlerden
-
5-Mâide 114
ve âhiri-nâ : bizim âhirimiz (bizden sonrakiler)
-
5-Mâide 116
ittehizû-nî : beni edinin
-
5-Mâide 116
min dûni allâhi : Allâh'dan (cc.) başka
-
5-Mâide 117
bi-hi : onu
-
5-Mâide 117
aleyhim şehîden : onların üzerine şâhid
-
5-Mâide 117
mâ dumtu fî-him : onların arasında, bulunduğum sürece
-
5-Mâide 117
er rakîbe aleyhim : onları gözeten, gözetleyen, onlara murakip
-
5-Mâide 117
şehîdun : şâhid
-
5-Mâide 120
li allâhi : Allâh'ın (cc.)
-
5-Mâide 120
ve mâ fî-hinne : ve onların içinde olanlar, onlarda bulunanlar
-
50-Kaf 7
behîcin : güzel, parlak
-
50-Kaf 9
bi-hî : onunla
-
50-Kaf 11
bi-hî : onunla
-
50-Kaf 12
kavmu nûhın : Nuh'un kavmi
-
50-Kaf 16
bi-hi : ona
-
50-Kaf 16
ileyhi : ona
-
50-Kaf 18
ledeyhi : onun yanında
-
50-Kaf 19
tehîdu : kaçıyorsun
-
50-Kaf 21
ve şehîdun : ve şahit
-
50-Kaf 26
mea allâhi : Allah'la beraber
-
50-Kaf 36
min mahîsin : kaçacak, kurtulacak bir yer
-
50-Kaf 37
şehîdun : şahit olarak
-
50-Kaf 45
aleyhim : onların üzerinde
-
51-Zâriyât 14
bi-hi : onu
-
51-Zâriyât 16
âhizîne : alanlar
-
51-Zâriyât 19
ve fî emvâli-him : ve onların mallarında vardır
-
51-Zâriyât 24
ibrâhîme : İbrâhîm
-
51-Zâriyât 25
aleyhi : ona, onun yanına
-
51-Zâriyât 26
ilâ ehli-hî : ailesine, ailesinin yanına
-
51-Zâriyât 27
ileyhim : onlara
-
51-Zâriyât 28
hîfeten : korku
-
51-Zâriyât 33
aleyhim : onların üzerlerine
-
51-Zâriyât 33
hıcâreten : taşlar
-
51-Zâriyât 39
bi rukni-hî : etrafındakilerle
-
51-Zâriyât 39
sâhırun : sihir yapan, sihirbaz, büyücü
-
51-Zâriyât 41
aleyhi : onların üzerlerine
-
51-Zâriyât 42
aleyhi : onun üzerine
-
51-Zâriyât 43
hattâ hînîn : belli bir süreye kadar
-
51-Zâriyât 44
rabbi-him : Rab'leri
-
51-Zâriyât 46
ve kavme nûhın : ve Nuh kavmi
-
51-Zâriyât 48
el mâhidûne : döşeyen, düzenleyen, düzenleyici.
-
51-Zâriyât 50
ilâ allâhi : Allah'a
-
51-Zâriyât 51
mea allâhi : Allah'la beraber
-
51-Zâriyât 52
min kabli-him : onlardan önce
-
51-Zâriyât 52
sâhırun : sihir yapan, sihirbaz, büyücü
-
51-Zâriyât 53
bi-hi : onunla, onu
-
51-Zâriyât 59
ashâbi-him : onların arkadaşları
-
51-Zâriyât 60
min yevmi-him : o (azap) günlerinden dolayı
-
52-Tûr 14
hâzihi : bu
-
52-Tûr 18
fâkihîne : sevinçli ve mutlu olanlar
-
52-Tûr 18
el cahîmi : alevli ateş (cehennem)
-
52-Tûr 21
bi-him : onlara, kendilerine
-
52-Tûr 21
min ameli-him : onların amellerinden
-
52-Tûr 21
rehînun : rehine
-
52-Tûr 24
aleyhim : onların etrafında, onlara
-
52-Tûr 28
er rahîmu : Rahîm olan'dır, Rahîm'dir, Rahîm esması ile tecelli edendir
-
52-Tûr 29
bi kâhinin : kâhin
-
52-Tûr 30
bi-hi : ona
-
52-Tûr 34
misli-hi : onun gibi, benzeri
-
52-Tûr 38
fî-hi : orada
-
52-Tûr 43
gayru allâhi : Allah'tan başka
-
52-Tûr 43
subhâne allâhi : Allah Sübhan'dır, münezzehtir
-
52-Tûr 45
fî-hi : onda
-
52-Tûr 48
hîne : olduğu zaman, esnasında
-
53-Necm 2
sâhib-kum : sizin arkadaşınız
-
53-Necm 10
ilâ abdi-hî : onun kuluna
-
53-Necm 18
rabbi-hi : Rabbinin
-
53-Necm 23
hiye : o
-
53-Necm 23
min rabbi-him : Rab'lerinden
-
53-Necm 25
li allâhi : Allah'ındır
-
53-Necm 25
el âhiretu : son
-
53-Necm 27
bi el âhireti : ahirete
-
53-Necm 28
bihî : bununla ilgili
-
53-Necm 30
an sebîlihî : yolundan
-
53-Necm 31
ve lillâhi : ve Allah içindir
-
53-Necm 32
el fevâhişe : çok çirkin yüz kızartıcı olanından
-
53-Necm 37
ve ibrâhîme : ve İbrâhîm'in
-
53-Necm 47
aleyhi : ona ait, onun üzerinde
-
53-Necm 52
ve kavme nûhin : ve Nuh'un kavmi
-
53-Necm 58
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
53-Necm 62
li allâhi : Allah için, Allah'a
-
54-Kamer 4
fî-hi : onda
-
54-Kamer 5
hikmetun : bir hikmettir
-
54-Kamer 9
kavmu nûhın : Nuh'un kavmi
-
54-Kamer 13
zâti elvâhın ve dusurin : perçinlenmiş levhalardan oluşan (gemi)
-
54-Kamer 19
aleyhim : onların üzerlerine
-
54-Kamer 24
vâhiden : birisi
-
54-Kamer 25
aleyhi : ona
-
54-Kamer 29
sâhibe-hum : arkadaşlarını
-
54-Kamer 31
aleyhim : onların üzerine
-
54-Kamer 31
vâhideten : bir, tek
-
54-Kamer 34
aleyhim : onların üzerine
-
54-Kamer 37
dayfi-hî : onun misafirleri
-
54-Kamer 48
alâ vucûhi-him : yüz üstü (sürünerek)
-
54-Kamer 50
vâhidetun : tek, bir tek
-
54-Kamer 50
ke lemhin : bir anlık gibi
-
55-Rahmân 39
an zenbi-hî : günahından
-
55-Rahmân 43
hâzihî : bu
-
55-Rahmân 46
rabbi-hî : Rabbinin
-
55-Rahmân 50
fî himâ : ikisinde vardır
-
55-Rahmân 52
fî himâ : ikisinde vardır
-
55-Rahmân 56
fî hinne : orada
-
55-Rahmân 62
ve min dûni-himâ : ve bu ikisinden başka var
-
55-Rahmân 66
fî-himâ : ikisinde var
-
55-Rahmân 68
fî himâ : ikisinde vardır
-
55-Rahmân 70
fî hinne : onlarda vardır
-
55-Rahmân 70
hisânun : güzel olanlar, güzeller, güzel kadınlar
-
55-Rahmân 72
el hiyâmi : otağlar, özel çadırlar, özel mekânlar
-
55-Rahmân 76
hisânin : güzel olanlar
-
56-Vâkıa 14
min el âhirîne : sonrakilerden
-
56-Vâkıa 17
aleyhim : onları, etrafını
-
56-Vâkıa 29
ve talhın : ve muz ağaçları
-
56-Vâkıa 40
min el âhirîne : sonrakilerden
-
56-Vâkıa 46
el hınsi : günah, yeminden dönme, sözünden dönme (inkâr etme, şirk)
-
56-Vâkıa 49
ve el âhirîne : ve sonrakiler
-
56-Vâkıa 54
aleyhi : onun üzerine
-
56-Vâkıa 55
el hîmi : üzerine binilmeyen hasta deve
-
56-Vâkıa 81
mudhinûne : şüphe edenler, inanmayanlar, inanmayan kimseler
-
56-Vâkıa 84
hîne izin : o zaman, o anda
-
56-Vâkıa 85
ileyhi : ona
-
56-Vâkıa 94
cahîmin : alevli ateş, cehennem
-
57-Hadid 1
li allâhi : Allah'ı
-
57-Hadid 3
ve el âhiru : ve ahir, son, tüm varlıklardan sonra bâki olan
-
57-Hadid 3
ve ez zâhiru : ve zahir, varlığı alâmetleri tüm varlıklarda görünen
-
57-Hadid 5
ve ilâ allahi : ve Allah'a
-
57-Hadid 7
bi allâhi : Allah'a
-
57-Hadid 7
ve resûli-hi : ve onun resûlüne
-
57-Hadid 7
fî-hi : onda, onun hakkında, o konuda
-
57-Hadid 8
bi allâhi : Allah'a
-
57-Hadid 9
abdi-hî : onun kulu
-
57-Hadid 9
rahîmun : merhametli, rahîm olan, Rahîm esması ile tecelli eden
-
57-Hadid 10
fî sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
-
57-Hadid 10
ve li allâhi : ve Allah'ındır
-
57-Hadid 10
el fethi : fetih
-
57-Hadid 12
eydî-him : onların elleri
-
57-Hadid 12
eymâni-him : onların sağları
-
57-Hadid 13
fî-hi : orada vardır
-
57-Hadid 13
ve zâhiru-hu : ve onun dışında, dış kısmında
-
57-Hadid 13
min kıbeli-hi : ondan önce
-
57-Hadid 14
emru allahi : Allah'ın emri
-
57-Hadid 14
bi allâhi : Allah'a karşı
-
57-Hadid 15
hiye : o
-
57-Hadid 16
li zikri allâhi : Allah'ın zikri için
-
57-Hadid 16
aleyhim : onların üzerinde
-
57-Hadid 19
bi allâhi : Allah'a
-
57-Hadid 19
ve rusuli-hî : ve onun resûlüne
-
57-Hadid 19
rabbi-him : onların Rab'leri
-
57-Hadid 19
el cahîmi : alevli ateş, cehennem
-
57-Hadid 20
yehîcu : kurur, solar
-
57-Hadid 20
ve fî el âhireti : ve ahirette
-
57-Hadid 20
min allâhi : Allah'tan
-
57-Hadid 21
bi allâhi : Allah'a
-
57-Hadid 21
ve rusuli-hi : ve onun resûlü
-
57-Hadid 21
allahi : Allah
-
57-Hadid 21
yu'tî-hi : onu verir
-
57-Hadid 22
alâ allâhi : Allah'a
-
57-Hadid 23
lâ yuhıbbu : sevmez
-
57-Hadid 25
fî-hi : onda, onun içinde
-
57-Hadid 26
ve ibrâhîme : ve İbrâhîm
-
57-Hadid 26
zurriyyeti-himâ : o ikisinin (onların) zürriyetleri
-
57-Hadid 27
alâ âsâri-him : onların izleri üzerine
-
57-Hadid 27
aleyhim : onlara, onların üzerine
-
57-Hadid 27
allâhi : Allah'ın
-
57-Hadid 28
bi resûli-hi : onun resûlüne
-
57-Hadid 28
min rahmeti-hi : onun rahmetinden
-
57-Hadid 28
bi-hi : onu, ona
-
57-Hadid 28
rahîmun : rahîmdir
-
57-Hadid 29
min fadli allâhi : Allah'ın fazlından
-
57-Hadid 29
bi yedi allâhi : Allah'ın elinde
-
57-Hadid 29
yu'tî-hi : onu verir
-
58-Mücâdele 1
ilâ allâhi : Allah'a
-
58-Mücâdele 2
yuzâhirûne : zihar yapıyorlar, boşuyorlar (sen bana anamın sırtı gibisin diyorlar)
-
58-Mücâdele 2
min nisâi-him : onların kadınlarından
-
58-Mücâdele 2
ummehâti-him : onların anneleri
-
58-Mücâdele 3
yuzâhirûne : zihar yaparlar, boşarlar
-
58-Mücâdele 3
min nisâi-him : kadınlarından
-
58-Mücâdele 3
bi-hi : onunla
-
58-Mücâdele 4
bi allâhi : Allah'a
-
58-Mücâdele 4
ve resûli-hi : ve onun resûlüne
-
58-Mücâdele 4
allâhi : Allah
-
58-Mücâdele 5
min kabli-him : onlardan öncekiler
-
58-Mücâdele 5
muhînun : alçaltıcı
-
58-Mücâdele 6
şehîdun : şahittir
-
58-Mücâdele 8
bi-hi : onunla
-
58-Mücâdele 8
fî enfusi-him : kendi aralarında
-
58-Mücâdele 9
ileyhi : ona, kendisine, onun huzurunda
-
58-Mücâdele 10
bi dârri-him : onlara bir darlık (sıkıntı) veren
-
58-Mücâdele 10
bi izni allâhi : Allah'in izni ile
-
58-Mücâdele 10
ve alâ allâhi : ve Allah'a
-
58-Mücâdele 11
yefsehi : yer açar, genişlik verir
-
58-Mücâdele 12
rahîmun : rahîmdir, Rahîm esmasının sahibidir
-
58-Mücâdele 14
aleyhim : onlara
-
58-Mücâdele 16
sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
-
58-Mücâdele 16
azâbun muhînun : alçaltıcı, rüsva edici azap
-
58-Mücâdele 17
min allâhi : Allah'tan
-
58-Mücâdele 19
aleyhim(u) : onların üzerini, onları
-
58-Mücâdele 19
zikre allâhi : Allah'ın zikrini
-
58-Mücâdele 19
hizbu : hizip, grup, fırka, taraftar
-
58-Mücâdele 19
hizbe : hizip, grup, fırka, taraftar
-
58-Mücâdele 22
bi allâhi : Allah'a
-
58-Mücâdele 22
ve el yevmi el âhiri : ve ahiret gününe (ölmeden evvel Allah'a ulaşmaya)
-
58-Mücâdele 22
fî kulûbi-him(u) : onların kalplerinin içine
-
58-Mücâdele 22
bi rûhin : ruh ile
-
58-Mücâdele 22
ve yudhilu-hum : ve dahil eder, dahil edecek
-
58-Mücâdele 22
hizbu allâhi : Allah'ın taraftarları
-
58-Mücâdele 22
hizbe allâhi : Allah'ın taraftarları
-
59-Haşr 1
li allâhi : Allah'ı
-
59-Haşr 2
min diyâri-him : diyarlarından, yurtlarından
-
59-Haşr 2
min allâhi : Allah'tan
-
59-Haşr 2
fî kulûbi-him(u) : kalplerinin içine, kalplerine
-
59-Haşr 2
bi eydî-him : kendi elleri ile
-
59-Haşr 3
aleyhim(u) : onların üzerine
-
59-Haşr 3
fî el âhireti : ahirette
-
59-Haşr 5
bi izni allâhi : Allah'ın izni ile
-
59-Haşr 6
resûli-hî : onun resûlü
-
59-Haşr 6
aleyhi : onun üzerine
-
59-Haşr 7
alâ resûli-hî : resûlüne
-
59-Haşr 7
li allâhi : Allah için, Allah'ın
-
59-Haşr 8
min diyâri-him : yurtlarından
-
59-Haşr 8
ve emvâli-him : ve mallarından
-
59-Haşr 8
min allâhi : Allah'tan
-
59-Haşr 9
min kabli-him : onlardan önce
-
59-Haşr 9
yuhibbûne : severler
-
59-Haşr 9
ileyhim : onlara, kendilerine
-
59-Haşr 9
fî sudûri-him : sadırlarında, göğüslerinde
-
59-Haşr 9
enfusi-him : kendi nefsleri, kendileri
-
59-Haşr 9
bi-him : onlara
-
59-Haşr 9
nefsi-hî : onun nefsi, kendi nefsi
-
59-Haşr 10
min ba'di-him : onlardan sonra
-
59-Haşr 10
rahîmun : Rahîm esması ile tecelli eden, rahmet nuru gönderen
-
59-Haşr 11
li ihvâni-him(u) : kardeşleri için, kardeşlerine
-
59-Haşr 13
fî sudûri-him : onların göğüslerinde, yüreklerinde
-
59-Haşr 13
min allâhi : Allah'tan
-
59-Haşr 15
min kabli-him : onlardan önce
-
59-Haşr 15
emri-him : onların işleri
-
59-Haşr 21
min haşyeti allâhi : Allah'ın korkusundan
-
59-Haşr 22
er rahîmu : rahîm olan, rahmet nuru gönderen
-
59-Haşr 23
subhâne allâhi : Allah Sübhan'dır, noksan sıfatlardan münezzehtir (uzaktır)
-
6-En'âm 1
li allâhi : Allah için, Allah'a mahsus
-
6-En'âm 1
bi rabbi-him : Rab'lerine
-
6-En'âm 4
ve mâ te'tî-him : ve onlara gelmez (gelmemiştir)
-
6-En'âm 4
rabbi-him : onların Rabbi, Rab'leri
-
6-En'âm 5
ye'tî-him : onlara gelecek
-
6-En'âm 5
bi-hî : onunla
-
6-En'âm 6
min kabli-him : onlardan önce, kendilerinden önce
-
6-En'âm 6
aleyhim : onlara
-
6-En'âm 6
min tahti-him : onların altından
-
6-En'âm 6
bi zunûbi-him : günahları sebebiyle
-
6-En'âm 6
min ba'di-him : onlardan sonra
-
6-En'âm 7
bi eydî-him : elleri ile
-
6-En'âm 8
aleyhi : ona
-
6-En'âm 9
aleyhim : onlara
-
6-En'âm 10
sehırû : alay ettiler
-
6-En'âm 10
bi-hi : onunla
-
6-En'âm 12
kul li allâhi : Allah için, Allah'ın
-
6-En'âm 12
alâ nefsi-hi : kendi nefsi üzerine, kendi üzerine
-
6-En'âm 12
lâ reybe fî- hi : onda şüphe yok
-
6-En'âm 14
allâhi : Allah
-
6-En'âm 14
ettehızu : edinirim
-
6-En'âm 16
rahıme-hu : ona rahmet etti
-
6-En'âm 18
el kâhiru : kahhar, kahredici, yegâne gâlip
-
6-En'âm 18
ıbâdi-hî : onun kulları
-
6-En'âm 19
allâhu şehîdun : Allah şahittir
-
6-En'âm 19
ve ûhiye : ve vahyolundu
-
6-En'âm 19
bi-hî : onunla
-
6-En'âm 19
allâhi : Allah
-
6-En'âm 19
vâhidun : tek
-
6-En'âm 21
alâ allâhi : Allah'a karşı
-
6-En'âm 21
bi âyâti-hî : O'nun âyetlerini
-
6-En'âm 23
vallâhi (ve allâhi) : vallahi, Allah'a yemin olsun
-
6-En'âm 24
alâ enfusi-him : nefslerine, kendilerine karşı
-
6-En'âm 25
alâ kulûbi-him : onların kalplerinin üzerine
-
6-En'âm 25
ve fî âzâni-him : ve onların kulaklarında vardır
-
6-En'âm 29
in hiye : o ancak
-
6-En'âm 30
alâ rabbi-him : Rab'lerinin huzurunda
-
6-En'âm 31
bi likâi allâhi : Allah'a mülâki olmayı (ölmeden evvel, dünya hayatını yaşarken ruhunu Allah'a ulaştırmayı)
-
6-En'âm 31
alâ zuhûri-him : sırtlarında
-
6-En'âm 32
ed dâru el âhiretu : ahiret diyarı, ahiret yurdu
-
6-En'âm 33
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetleri ile
-
6-En'âm 34
allâhi : Allah
-
6-En'âm 35
min el câhilîne : cahillerden
-
6-En'âm 36
ileyhi : O'na
-
6-En'âm 37
aleyhi : ona
-
6-En'âm 37
min rabbi-hî : onun Rabbinden
-
6-En'âm 38
bi cenâhayhi : iki kanadı ile
-
6-En'âm 38
ilâ rabbi-him : Rab'lerine
-
6-En'âm 40
azâbu allâhi : Allah'ın azabı
-
6-En'âm 40
e gayre allâhi : Allah'tan başkasına mı
-
6-En'âm 41
ileyhi : ona
-
6-En'âm 44
mâ zukkirû bi-hî : onunla hatırlatıldıkları (uyarıldıkları) şeyi
-
6-En'âm 44
aleyhim : onlara
-
6-En'âm 45
li allâhi : Allah'adır
-
6-En'âm 46
gayru allâhi : Allah'tan başka
-
6-En'âm 46
ye'tî-kum bi-hî : onu size getirir
-
6-En'âm 47
azâbu allâhi : Allah'ın azabı
-
6-En'âm 48
aleyhim : onlara
-
6-En'âm 50
hazâinu allâhi : Allah'ın hazineleri
-
6-En'âm 51
bi-hi : onunla
-
6-En'âm 51
ilâ rabbi-him : Rab'lerine
-
6-En'âm 51
min dûni-hî : O'ndan başka
-
6-En'âm 52
min hısâbi-him : onların hesaplarından
-
6-En'âm 52
min hısâbi-ke : senin hesabından
-
6-En'âm 52
aleyhim : onların üzerine
-
6-En'âm 53
aleyhim : onlara
-
6-En'âm 54
alâ nefsi-hi : kendi üzerine
-
6-En'âm 54
min ba'di-hî : ondan sonra
-
6-En'âm 54
rahîmun : rahîm, rahmet nurunu gönderen
-
6-En'âm 56
nuhîtu : nehyolundum, men edildim
-
6-En'âm 56
allâhi : Allah
-
6-En'âm 57
bi-hî : onu
-
6-En'âm 57
bi-hî : onu
-
6-En'âm 57
illâ li allâhi : sadece Allah'ındır
-
6-En'âm 58
bi-hî : onu
-
6-En'âm 60
fî hi : onun içinde
-
6-En'âm 60
ileyhi : ona
-
6-En'âm 61
el kâhiru : kahhar, yakalayan, kuvvet ve güç sahibi
-
6-En'âm 61
ibâdi-hî : (O'nun) kulları
-
6-En'âm 62
ilâ allâhi : Allah'a
-
6-En'âm 63
min hâzihî : bundan
-
6-En'âm 66
bi-hî : onu
-
6-En'âm 68
gayri-hî : ondan başka
-
6-En'âm 69
min hisâbi-him : onların hesabından
-
6-En'âm 70
bi-hî : onunla
-
6-En'âm 70
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
6-En'âm 71
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
6-En'âm 71
hudâ allâhi : Allah'ın hidayet (Allah'a ulaşmak)
-
6-En'âm 72
ileyhi : ona
-
6-En'âm 74
ibrâhîmu : İbrâhîm (A.S)
-
6-En'âm 74
li ebî-hi : babasına
-
6-En'âm 74
e tettehizu : ediniyor musun?
-
6-En'âm 75
ibrâhîme : İbrâhîm (A.S)
-
6-En'âm 76
aleyhi el leylu : gece onun üzerini
-
6-En'âm 76
lâ uhibbu : ben sevmem
-
6-En'âm 79
vechiye : yüzümü
-
6-En'âm 80
fî allâhi : Allah hakkında
-
6-En'âm 80
bi-hî : O'na
-
6-En'âm 81
bi allâhi : Allah'a
-
6-En'âm 81
bi-hî : onun hakkında
-
6-En'âm 83
ibrâhîme : İbrâhîm
-
6-En'âm 83
alâ kavmi-hî : onun kavmine karşı
-
6-En'âm 84
ve min zurriyyeti-hî : ve onun soyundan, zürriyetinden
-
6-En'âm 85
min es sâlihîne : salihlerden
-
6-En'âm 87
ve min âbâi-him : ve onların babalarından, atalarından
-
6-En'âm 87
ve zurriyyâti-him : ve onların zürriyetlerinden, nesillerinden
-
6-En'âm 87
ve ihvâni-him : ve onların kardeşlerinden
-
6-En'âm 88
hudâ allâhi : Allah'ın hidayeti
-
6-En'âm 88
bi-hî : onunla
-
6-En'âm 88
min ibâdi-hî : kullarından
-
6-En'âm 90
aleyhi : ona (karşılık)
-
6-En'âm 91
kadri-hî : onun kadrini
-
6-En'âm 91
hî : onu
-
6-En'âm 91
havdı-him : onların dalması
-
6-En'âm 92
yedey-hi \n(beyne yedey-hi) : onun iki eli \n: (elleri arasında (önlerinde))
-
6-En'âm 92
bi el âhıreti : ahirete
-
6-En'âm 92
bi-hî : ona
-
6-En'âm 92
alâ salâti-him : namazlarını
-
6-En'âm 93
alâ âllâhi : Allah'a karşı
-
6-En'âm 93
ûhıye : vahyolundu
-
6-En'âm 93
ileyhi : ona, kendisine
-
6-En'âm 93
eydî-him, : onların elleri, elleri
-
6-En'âm 93
alâ allâhi : Allah'a karşı
-
6-En'âm 93
an âyâti-hi : O'nun âyetlerinden, âyetlerine
-
6-En'âm 96
fâliku el ısbâhı : sabahı yarıp çıkaran
-
6-En'âm 98
vâhıdetin : bir tek
-
6-En'âm 99
bi-hî : onunla
-
6-En'âm 99
ve gayre muteşâbihin : ve benzemeyen
-
6-En'âm 99
ilâ semeri-hî : onun meyvesine
-
6-En'âm 99
ve yen'ı-hî : ve onun olgun hali
-
6-En'âm 100
li allâhi : Allah için, Allah'a
-
6-En'âm 101
sâhıbetun : zevce, hanım, eş
-
6-En'âm 104
fe li nefsi-hi : artık, onun lehinedir, kendi nefsi içindir
-
6-En'âm 106
mâ uhıye : vahyolunan şey
-
6-En'âm 107
aleyhim : onların üzerinde
-
6-En'âm 107
aleyhim : onların üzerinde, onlara
-
6-En'âm 108
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
6-En'âm 108
ilâ rabbi-him : Rab'lerine
-
6-En'âm 109
bi allâhi : Allah'a
-
6-En'âm 109
eymâni-him : (onların) yeminleri
-
6-En'âm 109
inde allâhi : Allah katında
-
6-En'âm 110
bi-hî : ona
-
6-En'âm 110
tugyâni-him : tuğyanları, taşkınlıkları
-
6-En'âm 111
ileyhim : onlara
-
6-En'âm 111
aleyhim : onları, onlara
-
6-En'âm 112
yûhî : vahyederler
-
6-En'âm 113
ileyhi : ona
-
6-En'âm 113
bi el âhıreti : ahirete
-
6-En'âm 114
e fe gayre allâhi : artık, Allah'tan başka mı
-
6-En'âm 115
li kelimâti-hi : onun sözlerini, kelimelerini
-
6-En'âm 116
an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
-
6-En'âm 117
an sebîli-hi : onun yolundan, kendi yolundan
-
6-En'âm 118
zukire ismu allâhi : Allah'ın ismi anılan
-
6-En'âm 118
aleyhi : onun üzerine
-
6-En'âm 118
bi âyâti-hî : onun âyetlerine
-
6-En'âm 119
zukire ismu allâhi : Allah'ın ismi anılan
-
6-En'âm 119
aleyhi : onun üzerine
-
6-En'âm 119
ileyhi : ona
-
6-En'âm 119
bi ehvâi-him : kendi hevesleri ile
-
6-En'âm 120
zâhire el ismi : açıkta olan günahı
-
6-En'âm 121
lem yuzkeri ismu allâhi : Allah'ın İsmi anılmayan
-
6-En'âm 121
aleyhi : onun üzerine
-
6-En'âm 121
ilâ evliyâi-him : kendi dostlarına
-
6-En'âm 122
bi-hî : onunla
-
6-En'âm 123
bi enfusi-him : kendilerini
-
6-En'âm 124
rusulu allâhi : Allah'ın elçileri, resûlleri
-
6-En'âm 124
inde allâhi : Allah'ın yanında, huzurunda
-
6-En'âm 127
rabbi-him : onların Rabbi, Rab'leri
-
6-En'âm 130
şehid-nâ : biz şahit olduk
-
6-En'âm 130
ve şehidû : ve şahit oldular
-
6-En'âm 130
enfusi-him : kendi nefslerine, kendilerine
-
6-En'âm 133
yuzhib-kum : sizi giderir, yok eder
-
6-En'âm 136
lillâhi (li allâhi) : Allah için
-
6-En'âm 136
li allâhi : Allah için, Allah'ın
-
6-En'âm 136
bi za'mi-him : kendi zanlarıyla
-
6-En'âm 136
li şurekâi-him : ortakları için olan
-
6-En'âm 136
ilâllah (ilâ allâhi) : Allah'a
-
6-En'âm 136
lillâhi (li allâhi) : Allah için
-
6-En'âm 136
ilâ şurekâi-him : onların ortaklarına
-
6-En'âm 137
katle evlâdi-him : çocuklarını öldürmeyi
-
6-En'âm 137
aleyhim : onlara
-
6-En'âm 138
hâzihi : bu
-
6-En'âm 138
hicrun : dokunulmaz, yasak, haram
-
6-En'âm 138
bi za'mi-him : kendi zanları ile
-
6-En'âm 138
lâ yezkurûne isme allâhi : Allah'ın ismini anmıyorlar
-
6-En'âm 138
iftirâen aleyhi : ona iftira ederek
-
6-En'âm 138
se yeczî-him : yakında onları cezalandıracak
-
6-En'âm 139
hazihi el en'âmi : bu hayvanlar
-
6-En'âm 139
fî-hi : onda
-
6-En'âm 139
se yeczî-him : yakında onları cezalandıracak
-
6-En'âm 140
alâ allâhi : Allah'a karşı, Allah'a
-
6-En'âm 141
ve gayre muteşâbihin : ve benzemeyen
-
6-En'âm 141
min semeri-hî : onun ürününden
-
6-En'âm 141
hasâdi-hî : onun hasadı (toplanması)
-
6-En'âm 141
lâ yuhibbu : sevmez
-
6-En'âm 143
aleyhi : onu, kendisini
-
6-En'âm 144
aleyhi : onu
-
6-En'âm 144
alâllâhi (alâ allâhi) : Allah'a (karşı)
-
6-En'âm 145
ûhiye : (bana) vahyolunan
-
6-En'âm 145
hinzîrin : domuz
-
6-En'âm 145
uhille : boğazlandı, kesildi
-
6-En'âm 145
li gayri allâhi : Allah'tan başkası için
-
6-En'âm 145
bi-hî : onu
-
6-En'âm 145
rahîmun : rahîm olan, rahmet nuru gönderen
-
6-En'âm 146
aleyhim : onlara
-
6-En'âm 146
bi bagyi-him : (onların) azgınlıkları sebebiyle
-
6-En'âm 148
ellezîne min kabli-him : onlardan öncekiler
-
6-En'âm 149
fe li allâhi : artık Allah'ın
-
6-En'âm 150
şehidû : şahitlik ettiler
-
6-En'âm 150
bi el âhireti : ahirete
-
6-En'âm 150
bi rabbi-him : Rab'lerine
-
6-En'âm 151
bi-hî : ona
-
6-En'âm 151
ve lâ takrebû el fevâhışe : ve kötülüğe yaklaşmayın
-
6-En'âm 151
bi-hî : onunla
-
6-En'âm 152
hiye : o
-
6-En'âm 152
ve bi ahdi allâhi : ve Allah'ın ahdi
-
6-En'âm 152
bi-hî : onunla, onu
-
6-En'âm 153
an sebîli-hi : onun yolundan
-
6-En'âm 153
bi-hi : onunla
-
6-En'âm 154
rabbi-him : Rab'leri
-
6-En'âm 156
an dirâseti-him : onların derslerinden (okuduklarından)
-
6-En'âm 157
bi âyâtillâhi (bi âyâti allâhi ) : Allah'ın âyetlerini
-
6-En'âm 159
ilâllâhi (ilâ allâhi) : Allah'a ait
-
6-En'âm 161
ibrâhîme : Hz. İbrâhîm
-
6-En'âm 162
lillâhi (li Allahi) : Allah içindir
-
6-En'âm 164
e gayrallâhi (e gayre allâhi ) : Allah'tan başka mı
-
6-En'âm 164
fîhi : onun hakkında
-
6-En'âm 165
rahîmun : rahmet nuru gönderen
-
60-Mümtehine 1
lâ tettehizû : yapmayın, edinmeyin
-
60-Mümtehine 1
ileyhim : onlara
-
60-Mümtehine 1
bi allâhi : Allah'a
-
60-Mümtehine 1
ileyhim : onlara
-
60-Mümtehine 4
fî ibrâhîme : İbrâhîm'de vardır
-
60-Mümtehine 4
li kavmi-him : kendi kavimlerine
-
60-Mümtehine 4
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
60-Mümtehine 4
bi allâhi : Allah'a
-
60-Mümtehine 4
ibrâhîme : İbrâhîm
-
60-Mümtehine 4
li ebî-hi : onun babasına, kendi babasına, babasına
-
60-Mümtehine 4
min allâhi : Allah'tan
-
60-Mümtehine 6
fî-him : onlarda vardır
-
60-Mümtehine 6
ve el yevme el âhire : ve ahiret günü
-
60-Mümtehine 7
rahîmun : rahîm olan, rahmet nuru gönderen Rahîm esması ile tecelli edendir
-
60-Mümtehine 8
ileyhim : onlara
-
60-Mümtehine 8
yuhibbu : sever
-
60-Mümtehine 10
fe imtehinû : o zaman imtihan edin
-
60-Mümtehine 10
bi îmânihinne : onların (kadınların) îmânlarını
-
60-Mümtehine 10
hillun : helâl
-
60-Mümtehine 10
yahillûne : helâl
-
60-Mümtehine 10
hukmu allâhi : Allah'ın hükmü
-
60-Mümtehine 11
bi-hî mu'minûne : ona, kendisine îmân edenlersiniz
-
60-Mümtehine 12
bi allâhi : Allah'a
-
60-Mümtehine 12
eydîhinne : (kadınların) elleri
-
60-Mümtehine 12
ve erculihinne : ve (kadınların) ayakları
-
60-Mümtehine 12
rahîmun : rahîm olan, Rahîm esması ile tecelli eden
-
60-Mümtehine 13
aleyhim : onlara
-
60-Mümtehine 13
min el âhireti : ahiretten
-
61-Saf 1
li allâhi : Allah'ı
-
61-Saf 3
inde allâhi : Allah'ın indinde, katında
-
61-Saf 4
yuhibbu : sever
-
61-Saf 4
fî sebîli-hî : onun yolunda, kendi yolunda
-
61-Saf 5
li kavmi-hî : kavmine
-
61-Saf 5
resûlu allâhi : Allah'ın Resûl'ü
-
61-Saf 6
resûlu allâhi : Allah'ın Resûl'ü
-
61-Saf 7
alâ allâhi : Allah'a karşı
-
61-Saf 8
nûra allâhi : Allah'ın nuru
-
61-Saf 8
efvâhi-him : onların ağızları, ağızları
-
61-Saf 8
nûri- hî : onun nuru, nurunu
-
61-Saf 9
li yuzhire-hu : onu zahir (güçlü, kuvvetli ve üstün) kılmak için
-
61-Saf 9
ala ed dîni kulli-hî : dînlerin hepsinin üzerine
-
61-Saf 11
bi allâhi : Allah'a
-
61-Saf 11
ve resûli-hî : ve onun resûlü
-
61-Saf 11
ve tucâhidûne : ve cihad edersiniz
-
61-Saf 11
fî sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
-
61-Saf 12
ve yudhıl-kum : ve dahil eder, koyar
-
61-Saf 13
tuhıbbûne-hâ : onu seversiniz
-
61-Saf 13
min allâhi : Allah'tan
-
61-Saf 14
ensâra allâhi : Allah'ın yardımcıları
-
61-Saf 14
ilâ allâhi : Allah'a
-
61-Saf 14
ensâru allâhi : Allah'ın yardımcıları
-
61-Saf 14
aduvvi-him : onların düşmanları
-
61-Saf 14
zâhirîne : gâlip gelenler, üstün olanlar
-
62-Cum'a 1
li allâhi : Allah için, Allah'ı
-
62-Cum'a 2
aleyhim : onlara
-
62-Cum'a 2
âyâti-hî : onun âyetleri
-
62-Cum'a 2
ve yuzekkî-him : ve onları tezkiye eder, nefslerini tezkiye eder, temizler
-
62-Cum'a 2
ve el hikmete : ve hikmet
-
62-Cum'a 3
bi-him : onlara
-
62-Cum'a 4
allâhi : Allah
-
62-Cum'a 4
yu'tî-hi : onu verir
-
62-Cum'a 5
el himâri : merkep
-
62-Cum'a 5
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerini
-
62-Cum'a 6
li allâhi : Allah'ın
-
62-Cum'a 7
eydî-him : onların elleri
-
62-Cum'a 9
ilâ zikri allâhi : Allah'ı zikretmeye, Allah'ın zikrine
-
62-Cum'a 10
min fadli allâhi : Allah'ın fazlından
-
62-Cum'a 11
inde allâhi : Allah'ın indinde, katında
-
63-Münâfikûn 1
le resûlu allâhi : elbette Allah'ın elçisi, resûlü
-
63-Münâfikûn 2
an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
-
63-Münâfikûn 3
kulûbi-him : onların kalpleri
-
63-Münâfikûn 4
li kavli-him : onların sözlerini
-
63-Münâfikûn 4
aleyhim : onlara, üzerlerine, aleyhlerine
-
63-Münâfikûn 5
resûlu allâhi : Allah'ın resûlü
-
63-Münâfikûn 6
aleyhim : onlara, onlar için
-
63-Münâfikûn 7
resûli allâhi : Allah'ın resûlü
-
63-Münâfikûn 7
ve li allâhi : ve Allah'ındır
-
63-Münâfikûn 8
ve li allâhi : ve Allah'ın
-
63-Münâfikûn 8
ve li resûli-hî : ve onun resûlünün
-
63-Münâfikûn 9
lâ tulhi-kum : sizi oyalamasın, alıkoymasın
-
63-Münâfikûn 9
an zikri allâhi : Allah'ı zikretmekten
-
63-Münâfikûn 10
min es sâlihîne : salihlerden
-
63-Münâfikûn 11
yuahhira allâhu : Allah ertelemez
-
64-Teğabün 1
li allâhi : Allah'ı
-
64-Teğabün 3
ve ileyhi : ve ona
-
64-Teğabün 5
emri-him : onların işleri, işleri
-
64-Teğabün 6
te'tî-him : onlara getirdi
-
64-Teğabün 7
alâ allâhi : Allah'a
-
64-Teğabün 8
bi allâhi : Allah'a
-
64-Teğabün 8
ve resûli-hî : ve onun resûlüne
-
64-Teğabün 9
bi allâhi : Allah'a
-
64-Teğabün 9
seyyiâti-hî : onun günahları
-
64-Teğabün 9
ve yudhil-hu : ve onu dahil eder, sokar, koyar
-
64-Teğabün 11
bi izni allâhi : Allah'ın izni
-
64-Teğabün 11
bi allâhi : Allah'a
-
64-Teğabün 13
ve alâ allâhi : ve Allah'a
-
64-Teğabün 14
rahîmun : Rahîm esması ile tecelli eden
-
64-Teğabün 16
şuhha nefsi-hî : nefsinin cimriliği
-
65-Talâk 1
iddeti-hinne : kadınların üç adet (hayz hali) dönemi
-
65-Talâk 1
min buyûti-hinne : evlerinden
-
65-Talâk 1
bi fâhişetin : fahişelik ile, kötülük ile, hayasızlık ile
-
65-Talâk 1
allâhi : Allah
-
65-Talâk 1
allâhi : Allah
-
65-Talâk 2
ve eşhidû : ve şahit olsun
-
65-Talâk 2
li allâhi : Allah için
-
65-Talâk 2
bi-hî : onunla
-
65-Talâk 2
billâhi : Allah'a
-
65-Talâk 2
ve el yevmi el âhiri : ve ahir güne, sonraki güne
-
65-Talâk 3
alâ allâhi : Allah'a
-
65-Talâk 3
emri-hî : kendi emrini
-
65-Talâk 4
min el mahîdı : hayzdan, adetten
-
65-Talâk 4
lem yahıdne : hayız görmeyen
-
65-Talâk 4
min emri-hî : onun işinden, onun işinde
-
65-Talâk 5
allâhi : Allah
-
65-Talâk 5
seyyiâti-hî : onun günahları
-
65-Talâk 6
aleyhinne : onlara, onları
-
65-Talâk 6
aleyhinne : onlara
-
65-Talâk 7
min seati-hi : geniş imkânlarından
-
65-Talâk 7
aleyhi : ona
-
65-Talâk 8
ve rusuli-hî : ve onun resûlleri
-
65-Talâk 8
hisâben : hesap
-
65-Talâk 11
âyâti allâhi : Allah'ın âyetleri
-
65-Talâk 11
bi allâhi : Allah'a
-
65-Talâk 11
yudhil-hu : onu dahil eder, koyar
-
66-Tahrim 1
rahîmun : rahîmdir
-
66-Tahrim 2
tehillete : çözülmesi
-
66-Tahrim 3
ezvâci-hî : onun zevceleri, eşleri
-
66-Tahrim 3
bi-hî : onu
-
66-Tahrim 3
aleyhi : ona
-
66-Tahrim 3
bi-hî : onu
-
66-Tahrim 4
ilâ allâhi : Allah'a
-
66-Tahrim 4
aleyhi : ona (karşı)
-
66-Tahrim 4
zahîrun : yardımcı
-
66-Tahrim 6
ve el hicâretu : ve taşlar
-
66-Tahrim 8
ilâ allâhi : Allah'a
-
66-Tahrim 8
ve yudhile-kum : ve sizi dahil eder, koyar
-
66-Tahrim 8
beyne eydî-him : onların elleri arasında, önlerinde
-
66-Tahrim 8
ve bi eymâni-him : ve onların sağlarında
-
66-Tahrim 9
câhid(i) : cihad et, savaş
-
66-Tahrim 9
aleyhim : onlara
-
66-Tahrim 10
imreete nûhin : Nuh'un hanımı
-
66-Tahrim 10
min allâhi : Allah'tan
-
66-Tahrim 10
ed dâhilîne : dahil olanlar, girenler
-
66-Tahrim 11
ve ameli-hî : ve onun yaptıkları
-
66-Tahrim 12
fî-hi : onun içine
-
66-Tahrim 12
min rûhi-nâ : ruhumuzdan
-
66-Tahrim 12
ve kutubi-hi : ve onun kitaplarını
-
67-Mülk 1
bi yedi-hi : onun elinde, kudretinde
-
67-Mülk 6
bi rabbi-him : onların Rab'leri, kendi Rab'leri
-
67-Mülk 7
şehîkan : uğultusu, gürlemesi
-
67-Mülk 7
ve hiye : ve o
-
67-Mülk 11
bi zenbi-him : kendi günahlarını
-
67-Mülk 13
bi-hî : onu
-
67-Mülk 15
min rizkı-hî : onun rızkından
-
67-Mülk 15
ve ileyhi : ve ona
-
67-Mülk 16
hiye : o
-
67-Mülk 18
min kabli-him : onlardan öncekiler
-
67-Mülk 22
vechi-hî : yüzü üzerinde, yüzüstü
-
67-Mülk 24
ve ileyhi : ve ona
-
67-Mülk 26
inde allâhi : Allah'ın indinde, yanında
-
67-Mülk 27
bi-hî : onu, kendisini
-
67-Mülk 28
rahime-nâ : bize rahmet etse
-
67-Mülk 29
bi-hî : ona
-
67-Mülk 29
ve aleyhi : ve ona
-
68-Kalem 7
an sebîli-hî : onun yolundan, kendi yolundan
-
68-Kalem 9
lev tudhinu : eğer sen musamaha gösterirsen
-
68-Kalem 9
yudhinûne : onlar müsamaha gösterecekler
-
68-Kalem 10
mehînin : bayağı, basit, lüzumsuz, adi
-
68-Kalem 15
aleyhi : ona
-
68-Kalem 17
musbihîne : sabah vakti, sabah erken
-
68-Kalem 21
musbihîne : sabah olunca
-
68-Kalem 33
el âhıreti : ahiret
-
68-Kalem 34
rabbi-him : onların Rab'leri
-
68-Kalem 37
fî-hi : onda, onun içinde
-
68-Kalem 38
fî-hi : onda, onun içinde
-
68-Kalem 41
şurekâi-him : onların ortakları, ortaklarını
-
68-Kalem 48
sâhıbi : sahibi
-
68-Kalem 49
min rabbi-hî : onun Rabbinden
-
68-Kalem 50
min es sâlihîne : salihlerden
-
68-Kalem 51
ebsâri-him : onların bakışları, gözleri
-
69-Hâkka 6
bi rîhin : rüzgâr ile
-
69-Hâkka 7
aleyhim : onların üzerine
-
69-Hâkka 10
rabbi-him : onların Rabbi
-
69-Hâkka 13
vâhidetun : bir, tek
-
69-Hâkka 14
vâhideten : bir, tek
-
69-Hâkka 16
hiye : o
-
69-Hâkka 16
vâhiyetun : zaafa uğramıştır (dengesi bozulmuştur)
-
69-Hâkka 19
bi yemîni-hî : onun sağından
-
69-Hâkka 20
hisâbiyeh : hesabım
-
69-Hâkka 25
bi şimâli-hî : onun solundan
-
69-Hâkka 26
hisâbiyeh : hesabım
-
69-Hâkka 31
el cahîme : alevli ateş (cehennem)
-
69-Hâkka 33
bi allâhi : Allah'a
-
69-Hâkka 42
kâhinin : kâhin
-
7-A'râf 2
bi-hi : onunla
-
7-A'râf 3
min dûni-hi : ondan başka
-
7-A'râf 6
ileyhim : onlara
-
7-A'râf 7
aleyhim : onlara
-
7-A'râf 17
eydî-him : onların elleri
-
7-A'râf 17
min beyni eydi-him : elleri arasından, onların önlerinden
-
7-A'râf 17
min halfi-him : onların arkalarından
-
7-A'râf 17
eymâni-him : onların sağları
-
7-A'râf 17
şemâili-him : onların solları
-
7-A'râf 19
hâzihi : bu
-
7-A'râf 20
sev'âti-himâ : ikisinin avret yerleri
-
7-A'râf 20
hâzihi eş şecereti : bu ağaç
-
7-A'râf 21
le min en nâsıhîne : mutlaka nasihat (öğüt) edenlerdenim
-
7-A'râf 22
aleyhimâ : üzerlerine (ikisinin)
-
7-A'râf 24
ilâ hînin : belli bir süreye kadar
-
7-A'râf 26
min âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerindendir
-
7-A'râf 27
sev'âti-himâ : ikisinin, onların ayıp yerlerini
-
7-A'râf 28
fâhişeten : kötü, çirkin bir şey
-
7-A'râf 28
alâ allâhi : Allah'a karşı
-
7-A'râf 30
aleyhim ed dalâletu : üzerlerine dalâlet
-
7-A'râf 30
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
7-A'râf 31
lâ yuhıbbu : sevmez
-
7-A'râf 32
zînete allâhi elletî : Allah'ın ziyneti ki o
-
7-A'râf 32
li ibâdi-hi : kulları için
-
7-A'râf 32
hiye : o
-
7-A'râf 33
el fevâhişe : kötülükler, günahlar
-
7-A'râf 33
bi allâhi : Allah'a
-
7-A'râf 33
bi-hi : ona
-
7-A'râf 33
alâ allâhi : Allah'a
-
7-A'râf 34
lâ yeste'hırûne : tehir edilmez, geriye bırakılmaz
-
7-A'râf 35
aleyhim : onlara
-
7-A'râf 37
alâ allâhi : Allah'a
-
7-A'râf 37
bi âyâti-hi : onun âyetlerini
-
7-A'râf 37
min dûnillâhi : Allah'tan başka
-
7-A'râf 37
ve şehidû : ve şahit oldular
-
7-A'râf 37
alâ enfusi-him : kendi nefslerine, kendilerine
-
7-A'râf 38
âti-him : onlara ver
-
7-A'râf 40
fî semmi el hiyâtı : iğne deliğinin içine, iğne deliğine
-
7-A'râf 41
min fevkı-him : onların üzerlerinde
-
7-A'râf 43
fî sudûri-him : onların göğüslerinde
-
7-A'râf 43
min tahti-him : onların altlarından
-
7-A'râf 43
li allâhi ellezî : Allah'a ki O
-
7-A'râf 44
en lâ'netu allâhi : Allah'ın lâneti olsun
-
7-A'râf 45
an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
-
7-A'râf 45
bi el âhirati : ahireti
-
7-A'râf 46
hicâbun : bir perde (duvar)
-
7-A'râf 51
yevmi-him : onların günü
-
7-A'râf 54
bi emri-hi : onun emrine
-
7-A'râf 55
lâ yuhıbbu : sevmez
-
7-A'râf 56
ıslâhı-hâ : onun ıslâhı, düzeni
-
7-A'râf 56
rahmete allâhi : Allah'ın rahmeti
-
7-A'râf 57
rahmeti-hi : onun rahmeti
-
7-A'râf 57
bi-hi el mâe : ona su
-
7-A'râf 57
bi-hî : onunla
-
7-A'râf 58
bi izni rabbi-hi : Rabbinin izni ile
-
7-A'râf 59
ilâ kavmi-hi : kavmine
-
7-A'râf 59
min ilâhin : bir ilâh
-
7-A'râf 60
min kavmi-hi : onun kavminden, kendi kavminden
-
7-A'râf 62
min allâhi : Allah'tan
-
7-A'râf 65
min ilâhin : bir ilâh
-
7-A'râf 66
min kavmi-hi : onun kavminden, kendi kavminden
-
7-A'râf 69
kavmi nûhın : Nuh kavmi
-
7-A'râf 69
âlâe allâhi : Allah'ın nimetlerini
-
7-A'râf 73
min ilâhin : bir ilâh
-
7-A'râf 73
hâzihî : bu
-
7-A'râf 73
nâkatu allâhi : Allah'ın (dişi) devesi
-
7-A'râf 73
fî ardı allâhi : Allah'ın arzında
-
7-A'râf 74
tettehızûne : edindiniz
-
7-A'râf 74
tenhitûne : oyuyorsunuz
-
7-A'râf 74
âlâe allâhi : Allah'ın ni'metleri
-
7-A'râf 75
min kavmi-hî : onun kavminden, kendi kavminden
-
7-A'râf 75
min rabbi-hi : Rabbinden, Rabbi tarafından
-
7-A'râf 75
bi-hi : onunla
-
7-A'râf 76
bi-hi : onu
-
7-A'râf 77
rabbi-him : Rab'lerinin
-
7-A'râf 78
fî dâri-him : kendi yurtlarında
-
7-A'râf 79
lâ tuhıbbûne : siz sevmiyorsunuz
-
7-A'râf 79
en nâsıhîne : nasihat edenler
-
7-A'râf 80
li kavmi-hi : kavmine
-
7-A'râf 80
el fâhışete : fuhuş, kötülük
-
7-A'râf 82
kavmi-hi : onun kavmi
-
7-A'râf 84
aleyhim : onların üzerine
-
7-A'râf 85
min ilâhin : bir ilâh
-
7-A'râf 85
ıslâhı-hâ : onun ıslâh olması
-
7-A'râf 86
an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
-
7-A'râf 86
bi-hi : ona
-
7-A'râf 87
bi-hi : onunla
-
7-A'râf 88
min kavmi-hi : onun kavminden, kendi kavminden
-
7-A'râf 88
kârihîne : hoşlanmayanlar, kerih görenler
-
7-A'râf 89
alâ allâhi : Allah'a karşı
-
7-A'râf 89
alâ allâhi : Allah'a
-
7-A'râf 89
hayru el fâtihîne : hüküm verenlerin, fethedenlerin, fatihlerin, açanların en hayırlısı
-
7-A'râf 90
min kavmi-hi : onun kavminden, kendi kavminden
-
7-A'râf 91
fî dâri-him : kendi yurtlarında
-
7-A'râf 96
aleyhim : onlara
-
7-A'râf 99
mekra allâhi : Allah'ın tuzağı, hilesi
-
7-A'râf 99
mekra allâhi : Allah'ın tuzağı, hilesi
-
7-A'râf 100
bi zunûbi-him : günahları sebebiyle
-
7-A'râf 100
alâ kulûbi-him : kalplerinin üzerini
-
7-A'râf 102
li ekseri-him : onların çoğunu
-
7-A'râf 103
min ba'di-him : onlardan sonra, onların arkasından
-
7-A'râf 103
ve melâi-hi : ve onun önde gelenleri, ileri gelenleri
-
7-A'râf 105
alâ allahi : Allah'a karşı
-
7-A'râf 107
hiye : o
-
7-A'râf 108
hiye : o
-
7-A'râf 109
le sâhırun : gerçekten bir sihirbazdır (sihir yapandır)
-
7-A'râf 112
sâhırin : sihirbaz, sihir yapan
-
7-A'râf 117
hiye : o
-
7-A'râf 123
bi-hi : ona
-
7-A'râf 124
min hilâfin : çapraz, karşılıklı
-
7-A'râf 127
kâhirûne : kahhar olanlar, hakimiyet, güç ve kuvvet sahibi olanlar
-
7-A'râf 128
li kavmi-hi : kavmine
-
7-A'râf 128
bi allâhi : Allah'tan
-
7-A'râf 128
li allâhi : Allah'ındır
-
7-A'râf 128
min ibâdi-hi : kullarından
-
7-A'râf 131
hâzihi : bu
-
7-A'râf 131
inde allâhi : Allah'ın katında
-
7-A'râf 132
bi-hi : onu
-
7-A'râf 133
aleyhim et tûfâne : üzerlerine tufan (yok eden, telef eden yağmur ve sel)
-
7-A'râf 134
aleyhim er riczu : üzerlerine azap
-
7-A'râf 134
ahide : ahid
-
7-A'râf 139
fî-hi : onun içinde
-
7-A'râf 140
e gayrallâhi : Allah'tan başka mı
-
7-A'râf 142
rabbi-hi : onun Rabbi
-
7-A'râf 142
li ahî-hi hârûne : kardeşi Harun (as)'a
-
7-A'râf 145
fî el elvâhı : levhaların içine
-
7-A'râf 146
lâ yettehızû-hu : onu edinmezler
-
7-A'râf 146
yettehızû-hu sebîlen : onu yol edinirler
-
7-A'râf 147
el âhirati : sonraki gün (hayatta iken ruhun Allah'a ulaşması günü)
-
7-A'râf 148
min ba'di-hi : ondan sonra
-
7-A'râf 148
min huliyyi-him : kendilerinin süs ve ziynet eşyalarından
-
7-A'râf 148
ve lâ yehdî-him : ve onları hidayet etmiyor
-
7-A'râf 149
sukıta fî eydî-him : ellerinin arasına düşürüldü (aklı başına geldi, yanıldığını anladı, pişman oldu)
-
7-A'râf 150
ilâ kavmi-hî : kavmine
-
7-A'râf 150
ahî-hi : onun kardeşi, kardeşi
-
7-A'râf 150
ileyhi : ona, kendisine
-
7-A'râf 151
ve li ahî : ve kardeşimi
-
7-A'râf 151
ve edhil-nâ : ve bizi dahil et
-
7-A'râf 151
erhamu er râhımîne : rahmet edenlerin en çok rahmet edenisin
-
7-A'râf 152
min rabbi-him : Rab'lerinden
-
7-A'râf 153
rahîmun : rahmet nuru gönderendir
-
7-A'râf 154
li rabbi-him : Rab'lerine (karşı), Rab'lerinden
-
7-A'râf 155
in hiye illâ : o sadece, ancak
-
7-A'râf 156
fî hâzihi ed dunyâ : bu dünyada
-
7-A'râf 156
ve fî el âhırati : ve ahirette
-
7-A'râf 156
bi-hî : ona
-
7-A'râf 157
ve yuhıllu : ve helâl kılar
-
7-A'râf 157
aleyhim el habâise : onlara, habis olan şeyleri (kötü ve pis olan şeyler)
-
7-A'râf 157
aleyhim : onların üzerinde
-
7-A'râf 157
âmenû bi-hi : ona inandılar, iman ettiler
-
7-A'râf 158
resûlu allâhi : Allah'ın resûlü
-
7-A'râf 158
fe âminû bi allâhi : öyleyse Allah'a îmân edin
-
7-A'râf 158
ve resûli-hi : ve onun resûlüne
-
7-A'râf 158
bi allâhi : Allah'a
-
7-A'râf 158
ve kelimâti-hî : ve kelimelerine, onun sözlerine
-
7-A'râf 159
ve bi-hi : ve onunla
-
7-A'râf 160
aleyhim : onların üzerini
-
7-A'râf 160
aleyhim el menne : onlara kudret helvası
-
7-A'râf 161
hâzihi el karyete : bu şehir
-
7-A'râf 161
hıttatun : af dileyerek
-
7-A'râf 162
aleyhim : onların üzerine
-
7-A'râf 163
iz te'tî-him : onlara geldiği zaman
-
7-A'râf 163
hîtânu-hum : balıkları
-
7-A'râf 163
sebti-him : cumartesi günü (onların yasak uygulama günü)
-
7-A'râf 163
lâ te'tî-him : onlara gelmiyorlar
-
7-A'râf 165
bi-hî : onunla
-
7-A'râf 167
aleyhim : onların üzerine, onlara
-
7-A'râf 167
rahîmun : Rahîm'dir, rahmet nuru gönderendir, Rahîm esması ile tecelli edendir
-
7-A'râf 169
min ba'di-him : onlardan sonra
-
7-A'râf 169
ve in ye'ti-him : ve eğer onlara gelse
-
7-A'râf 169
aleyhim : onların üzerine, onlardan
-
7-A'râf 169
alâ allâhi : Allah'a karşı
-
7-A'râf 169
mâ fî-hi : onun içindeki şeyleri
-
7-A'râf 169
ve ed dâru el âhıratu : ve ahiret yurdu
-
7-A'râf 170
ecre el muslihîne : salihlerin ecrini
-
7-A'râf 171
bi-him : onlar (üzerlerine)
-
7-A'râf 171
mâ fî-hi : onun içinde olan şeyleri
-
7-A'râf 172
min zuhûri-him : onların sırtlarından
-
7-A'râf 172
alâ enfusi-him : nefslerinin (kendilerinin) üzerine
-
7-A'râf 172
şehid-nâ : biz şahit olduk
-
7-A'râf 173
min ba'di-him : onlardan sonra
-
7-A'râf 175
aleyhim : onlara
-
7-A'râf 176
aleyhi : ona
-
7-A'râf 180
ve li allâhi : ve Allah'ındır
-
7-A'râf 180
yulhıdûne : saptırıyorlar
-
7-A'râf 180
fî esmâi-hi : onun isimlerinde, isimleri hakkında, konusunda
-
7-A'râf 181
ve bi-hi : ve onunla
-
7-A'râf 184
bi sâhıbi-him : onların sahibinde, onların arkadaşında
-
7-A'râf 186
tugyâni-him : azgınlıkları, isyanları
-
7-A'râf 187
inde allâhi : Allah'ın indinde, katında
-
7-A'râf 189
vâhıdetin : bir tek
-
7-A'râf 189
bi-hi : onunla
-
7-A'râf 194
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
7-A'râf 196
yetevelle es sâlihîne : salihlere velîlik yapar (dost olur)
-
7-A'râf 197
min dûni-hi : ondan başka
-
7-A'râf 199
anil câhilîne (an el câhilîne) : cahillerden
-
7-A'râf 200
billâhi (bi allâhi) : Allah'a
-
7-A'râf 203
ve izâ lem te'ti-him : ve onlara getirmediğin zaman
-
7-A'râf 205
ve hîfeten : ve korkarak, ürpererek
-
7-A'râf 206
an ibadeti-hi : ona kul olmaktan (ona ibadet etmekten)
-
70-Meâric 3
min allâhi : Allah'tan, Allah tarafından
-
70-Meâric 4
ileyhi : ona
-
70-Meâric 11
bi benî-hi : oğullarını
-
70-Meâric 12
ve sâhıbeti-hî : ve eşi
-
70-Meâric 12
ve ahî-hi : ve kardeşi
-
70-Meâric 13
ve fasîleti-hi : ve aşiretini
-
70-Meâric 13
tu'vî-hi : kendisini barındırır
-
70-Meâric 14
yuncî-hi : kendisini kurtarsın
-
70-Meâric 23
salâti-him : onların namazları, namazları
-
70-Meâric 24
emvâli-him : onların malları, malları
-
70-Meâric 27
rabbi-him : Rab'leri
-
70-Meâric 28
rabbi-him : Rab'leri
-
70-Meâric 29
li furûci-him : ferclerini, ırzlarını
-
70-Meâric 30
ezvâci-him : onların zevceleri, hanımları
-
70-Meâric 32
emânâti-him : emanetleri
-
70-Meâric 32
ve ahdi-him : ve ahdleri
-
70-Meâric 33
şehâdâti-him : onların şahitlikleri
-
70-Meâric 34
salâti-him : onların namazları
-
71-Nuh 1
ilâ kavmi-hî : kendi kavmine
-
71-Nuh 4
ve yûahhir-kum : ve sizi tehir etsin (ömür versin)
-
71-Nuh 4
allâhi : Allah
-
71-Nuh 7
âzâni-him : kulakları
-
71-Nuh 13
li allâhi : Allah için (Allah'a ait, Allah'tan)
-
71-Nuh 16
fî-hinne : onların içinde, arasında
-
71-Nuh 25
hatîâti-him : onların hataları, kendi hataları, büyük günahlarından
-
71-Nuh 25
udhılû : dahil edildiler, sokuldular
-
71-Nuh 25
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
72-Cin 1
ûhiye : vahyedildi
-
72-Cin 2
bi-hî : ona
-
72-Cin 3
sâhibeten : bir sahibe, eş
-
72-Cin 4
alâ allâhi : Allah'a karşı
-
72-Cin 5
alâ allâhi : Allah'a karşı
-
72-Cin 10
bi him : onlar için (onların)
-
72-Cin 13
bi-hî : ona
-
72-Cin 13
bi rabbi-hî : Rabbine
-
72-Cin 17
fî-hi : bu konuda
-
72-Cin 17
rabbi-hî : Rabbi
-
72-Cin 18
li allâhi : Allah'a aittir, Allah içindir
-
72-Cin 18
allâhi : Allah
-
72-Cin 19
abdu allâhi : Allah'ın kulu
-
72-Cin 19
aleyhi : onun çevresinde
-
72-Cin 20
bi-hî : ona
-
72-Cin 22
min allâhi : Allah'tan
-
72-Cin 22
min dûni-hî : ondan başka
-
72-Cin 23
min allâhi : Allah'tan
-
72-Cin 23
ve risâlâti-hî : ve onun risaleti
-
72-Cin 26
lâ yuzhiru : zahir etmez, bildirmez
-
72-Cin 26
alâ gaybi-hî : gaybını
-
72-Cin 27
min beyni yedey-hi : onların elleri arasında, önünden
-
72-Cin 27
ve min halfi-hî : ve onun arkasından
-
72-Cin 28
rabbi-him : Rab'lerinin
-
72-Cin 28
ledey-him : onların nezdinde, yanında
-
73-Müzzemmil 4
aleyhi : onu
-
73-Müzzemmil 6
hiye : o
-
73-Müzzemmil 8
ileyhi : ona
-
73-Müzzemmil 9
fe ittehiz-hu : artık, öyleyse onu ..... edin
-
73-Müzzemmil 11
ve mehil-hum : ve onlara mehil ver, mühlet ver, süre tanı
-
73-Müzzemmil 12
ve cahîmen : ve alevli ateş
-
73-Müzzemmil 14
mehîlen : dağılmış
-
73-Müzzemmil 15
şâhiden : şahit olarak
-
73-Müzzemmil 18
bi-hî : onunla, onun sebebiyle
-
73-Müzzemmil 19
hâzihî : bu
-
73-Müzzemmil 19
ilâ rabbi-hî : Rabbine
-
73-Müzzemmil 20
min fadli allâhi : Allah'ın fazlından
-
73-Müzzemmil 20
fî sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
-
73-Müzzemmil 20
inde allâhi : Allah'ın indinde, katında, yanında
-
73-Müzzemmil 20
rahîmun : rahîm olan, Rahîm esması ile tecelli eden
-
74-Müddessir 4
tahhir : temiz tut, temizle
-
74-Müddessir 11
vahîden : tek olarak
-
74-Müddessir 14
temhîden : bol bol vererek
-
74-Müddessir 17
se-urhiku-hu : yakında onu süreceğim
-
74-Müddessir 26
se- uslî-hi : yakında onu sürükleyip yaslayacağım, atacağım
-
74-Müddessir 31
fî kulûbi-him : kalplerinde
-
74-Müddessir 31
ve mâ hiye : ve o değildir
-
74-Müddessir 34
ve es subhi : ve sabaha andolsun
-
74-Müddessir 38
rehînetun : rehine, bir şey karşılığı olarak bir yerde bağlı kalma
-
74-Müddessir 53
el âhireten : ahiret
-
75-Kıyamet 14
nefsi-hî : onun nefsi, kendi nefsi
-
75-Kıyamet 16
bi-hî : ona, onunla
-
75-Kıyamet 16
bi-hî : ona, onunla
-
75-Kıyamet 20
tuhıbbûne : seviyorsunuz
-
75-Kıyamet 21
el âhirete : ahiret
-
75-Kıyamet 33
ilâ ehli-hî : kendi ehline, ailesinin yanına
-
76-İnsan 1
hînun : sınırsız vakit
-
76-İnsan 2
nebtelî-hi : onu imtihan edeceğiz
-
76-İnsan 6
ibâdu allâhi : Allah'ın kulları
-
76-İnsan 8
alâ hubbi-hî : ona sevgisi olan, sevdiği
-
76-İnsan 9
vechi allâhi : Allah'ın Yüzü, Allah'ın Rızası
-
76-İnsan 14
aleyhim : onların üzerine, onlara
-
76-İnsan 15
aleyhim : onların
-
76-İnsan 19
aleyhim : onların
-
76-İnsan 27
yuhıbbûne : seviyorlar
-
76-İnsan 29
hâzihî : bu
-
76-İnsan 29
ilâ rabbi-hî : Rabbine
-
76-İnsan 31
yudhılu : dahil eder
-
76-İnsan 31
fî rahmeti-hî : rahmetinin içine
-
77-Mürselât 17
el âhırîne : diğerleri, arkadan gelenler
-
77-Mürselât 20
mehînin : bayağı, adi, değersiz
-
77-Mürselât 29
bi-hî : onu, kendisini
-
78-Nebe 3
fî-hi : onun hakkında
-
78-Nebe 15
bi-hî : onunla
-
78-Nebe 27
hısâben : hesaba çekilme, hesap verme, hesap
-
78-Nebe 36
hısâben : hesap
-
78-Nebe 37
hitâben : hitap
-
78-Nebe 39
ilâ rabbi-hî : Rabbine
-
79-Nâziât 11
nahıreten : çürüyüp dağılmış
-
79-Nâziât 13
hiye : o
-
79-Nâziât 13
vâhıdetun : tek bir
-
79-Nâziât 14
bi es sâhireti : sahirdirler, dirilişin ilk görme anındalar, yerin (toprağın) üstündedirler
-
79-Nâziât 25
el âhırati : ahiret
-
79-Nâziât 36
el cahîmu : alevli ateş, cehennem
-
79-Nâziât 39
el cahîme : cehennem
-
79-Nâziât 39
hiye : o
-
79-Nâziât 40
rabbi-hî : Rabbinin
-
79-Nâziât 41
hiye : o
-
8-Enfâl 1
li allâhi : Allah'ın
-
8-Enfâl 2
aleyhim : onlara
-
8-Enfâl 2
ve alâ rabbi-him : ve Rab'lerine
-
8-Enfâl 4
inde rabbi-him : Rab'lerinin yanında (katında)
-
8-Enfâl 7
en yuhıkka el hakka : hakkın gerçekleşmesi
-
8-Enfâl 7
bi kelimâti-hî : onun kelimeleri, sözleri ile
-
8-Enfâl 8
li yuhıkka el hakka : hakkın gerçekleşmesi için
-
8-Enfâl 10
bi-hî : onunla
-
8-Enfâl 10
min indi allâhi : Allah'ın katından
-
8-Enfâl 11
li yutahhira-kum : sizi temizlemek için, sizin temizlenmeniz için
-
8-Enfâl 11
bi-hi : onunla
-
8-Enfâl 11
ve yuzhibe : ve giderir
-
8-Enfâl 11
bi-hi : onunla
-
8-Enfâl 12
iz yuhî : vahyetmişti
-
8-Enfâl 16
yuvelli-him : onlara döndürür (döner)
-
8-Enfâl 16
min allâhi : Allah'tan
-
8-Enfâl 18
mûhinu : boşa çıkaran, zayıflatan, bozan
-
8-Enfâl 22
inde allâhi : Allah'ın katında
-
8-Enfâl 23
fî-him : onların içinde, onlarda
-
8-Enfâl 24
li allâhi : Allah'a
-
8-Enfâl 24
ve kalbi-hî : ve onun kalbi
-
8-Enfâl 24
ileyhi : ona
-
8-Enfâl 26
bi nasri-hî : onun yardımı ile
-
8-Enfâl 31
aleyhim : onlara
-
8-Enfâl 32
hıcâraten : taş
-
8-Enfâl 33
fî-him : onların içinde, arasında
-
8-Enfâl 36
an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan (Sıratı Mustakîm'den)
-
8-Enfâl 36
aleyhim : onların üzerine, onlara
-
8-Enfâl 39
lillâhi (li allâhi) : Allah'ın, Allah'a ait, Allah için
-
8-Enfâl 41
lillâhi (li allâhi) : Allah'ın
-
8-Enfâl 41
billâhi (bi allâhi) : Allah'a
-
8-Enfâl 44
fî a'yuni-him : onların gözlerinde
-
8-Enfâl 44
ve ilâllâhi (ve ilâ allâhi) : ve Allah'a
-
8-Enfâl 47
min diyâri-him : yurtlarından
-
8-Enfâl 47
an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
-
8-Enfâl 47
muhîtun : kuşatan
-
8-Enfâl 48
alâ akibey-hi : iki topuğu üstünde
-
8-Enfâl 49
fî kulûbi-him : kalplerinde vardır
-
8-Enfâl 49
alâllâhi (alâ allâhi) : Allah'a
-
8-Enfâl 52
min kabli-him : onlardan önceki
-
8-Enfâl 52
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerini
-
8-Enfâl 52
bi zunûbi-him : günahlarından dolayı
-
8-Enfâl 53
bi enfusi-him : kendilerinde
-
8-Enfâl 54
min kabli-him : onlardan önce
-
8-Enfâl 54
rabbi-him : Rab'lerinin
-
8-Enfâl 54
bi zunûbi-him : günahlarından dolayı
-
8-Enfâl 55
inde allâhi : Allahın katında
-
8-Enfâl 57
bi-him : onları
-
8-Enfâl 58
hiyâneten : ihanet etmek
-
8-Enfâl 58
ileyhim : onlara
-
8-Enfâl 58
lâ yuhıbbu el hâinîne : hainleri (ihanet eden kimseleri) sevmez
-
8-Enfâl 60
turhibûne : korkutun
-
8-Enfâl 60
bi-hi : onunla
-
8-Enfâl 60
aduvve allâhi : Allah'ın düşmanları
-
8-Enfâl 60
min dûni-him : onlardan başka
-
8-Enfâl 60
fî sebîlillâhi (fî sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
-
8-Enfâl 61
alâllâhi (alâ allâhi) : Allah'a
-
8-Enfâl 62
bi nasri-hî : yardımı ile
-
8-Enfâl 63
kulûbi-him : onların kalpleri
-
8-Enfâl 63
kulûbi-him : onların kalpleri
-
8-Enfâl 66
bi iznillâhi (bi izni allâhi) : Allah'ın izni ile
-
8-Enfâl 67
yushıne \n(ıshan) : ağır basar, düşmanı kesin yener, kesin zafer kazanır \n: (sahenat, kalınlaşmak, kuvvetlenmek)
-
8-Enfâl 67
el âhirate : ahiret, sonraki (hayat)
-
8-Enfâl 68
min allâhi : Allah'tan, Allah tarafından
-
8-Enfâl 69
rahîmun : Rahîm olan, rahmet nuru gönderen
-
8-Enfâl 70
uhıze : alınan
-
8-Enfâl 70
rahîmun : Rahîm olan, rahmet nuru gönderen
-
8-Enfâl 71
hiyânete-ke : sana ihanet etmek
-
8-Enfâl 72
bi emvâli-him : mallarıyla
-
8-Enfâl 72
ve enfusi-him : ve nefsleriyle (canlarıyla)
-
8-Enfâl 72
fî sebîlillâhi (sebîli allâhi) : Allah'ın yolunda
-
8-Enfâl 72
min velâyeti-him : onlara velayetiniz, himayeniz
-
8-Enfâl 74
fî sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
-
8-Enfâl 75
fî kitâbi allâhi : Allah'ın Kitab'ında
-
80-Abese 24
ilâ taâmi-hî : taamına, yemeğine
-
80-Abese 34
min ahî-hi : kardeşinden
-
80-Abese 35
ve ummi-hî : ve annesi
-
80-Abese 35
ve ebî-hi : ve babası
-
80-Abese 36
ve sâhıbeti-hî : ve hanımı, eşi
-
80-Abese 36
ve benî- hi : ve oğlu
-
80-Abese 37
yugnî-hi : ona kâfi gelen, onu meşgul eden
-
80-Abese 39
dâhıketun : gülen (yüzler)
-
81-Tekvir 12
el cahîmu : alevli ateş, cehennem ateşi
-
81-Tekvir 18
ve es subhı : ve sabah
-
81-Tekvir 22
sâhıbu-kum : sizin sahibiniz, arkadaşınız
-
82-İnfitâr 14
cahîmin : alevli ateş
-
82-İnfitâr 19
li allâhi : Allah'ın
-
83-Mutaffifin 12
bi-hî : onu
-
83-Mutaffifin 13
aleyhi : ona
-
83-Mutaffifin 14
kulûbi-him : onların kalpleri
-
83-Mutaffifin 15
an rabbi-him : Rab'lerinden
-
83-Mutaffifin 16
el cahîmi : alevli ateş, cehennem
-
83-Mutaffifin 17
bi- hî : onu, kendisini
-
83-Mutaffifin 24
fî vucûhi-him : onların yüzlerinde
-
83-Mutaffifin 25
min rahîkın : rahykten, cennetteki halis içecekten, halis şaraptan
-
83-Mutaffifin 26
hitâmu-hu : onun sonu
-
83-Mutaffifin 30
bi-him : onların
-
83-Mutaffifin 31
ehli-him(u) : kendi aileleri, aileleri
-
83-Mutaffifin 31
fekihîne : neşeyle
-
83-Mutaffifin 33
aleyhim : onların üzerine
-
84-İnşikak 6
mulâkî-hi : ona mülâki olur, onunla karşılaşır, ona ulaşır, ona kavuşur
-
84-İnşikak 7
bi yemîni-hî : onun sağından
-
84-İnşikak 8
hısâben : hesap
-
84-İnşikak 9
ehli-hî : onun ehli, kendi ehli, ailesi, yakınları
-
84-İnşikak 10
zahri-hî : onun sırtı, onun arkası
-
84-İnşikak 13
ehli-hî : onun ehli, kendi ehli, ailesi, yakınları
-
84-İnşikak 15
bi-hî : onu, kendisini
-
84-İnşikak 21
aleyhim (u) : onlara
-
85-Bürûc 3
ve şâhidin : ve şahit olan
-
85-Bürûc 8
bi allâhi : Allah'a
-
85-Bürûc 9
şehîdun : şahittir
-
85-Bürûc 20
verâi-him : onların arkası
-
85-Bürûc 20
muhîtun : kuşatandır, ihata edendir
-
85-Bürûc 22
levhın : levha
-
86-Târık 8
alâ rec'ı-hî : onu döndürmeye
-
86-Târık 17
mehhil(i) : mühlet ver
-
86-Târık 17
emhil-hum : onlara süre tanı (kendi hallerine bırak)
-
87-A'lâ 15
rabbi-hî : onun Rabbi, Rabbi
-
87-A'lâ 17
ve el âhıretu : ve ahiret
-
87-A'lâ 19
ibrâhîme : İbrâhîm
-
88-Ğâşiye 22
aleyhim : onlara, onların üzerinde
-
88-Ğâşiye 26
hisâbe-hum : onların hesapları
-
89-Fecr 5
hicrin : akıl
-
89-Fecr 13
aleyhim : onların üzerine
-
89-Fecr 16
aleyhi : ona
-
89-Fecr 20
ve tuhıbbûne : ve seviyorsunuz
-
9-Tevbe 1
min allâhi : Allah'tan
-
9-Tevbe 1
ve resûli-hi : ve onun resûlü
-
9-Tevbe 2
mu'cizî allâhi : Allah'ı aciz bırakan
-
9-Tevbe 3
min allâhi : Allah'tan
-
9-Tevbe 3
ve resûli-hi : ve onun resûlü
-
9-Tevbe 3
gayru mu'cizî allâhi : Allah'ı aciz bırakan değil (bırakamaz)
-
9-Tevbe 4
ve lem yuzâhirû : ve yardımlaşmazlar, arka çıkmazlar
-
9-Tevbe 4
ileyhim : onlara
-
9-Tevbe 4
ilâ muddeti-him : onların müddetine kadar
-
9-Tevbe 4
yuhıbbu : sever
-
9-Tevbe 5
rahîmun : rahîm, rahmet nuru gönderen
-
9-Tevbe 6
kelâme allâhi : Allah'ın sözü
-
9-Tevbe 7
inde allâhi : Allah'ın yanında
-
9-Tevbe 7
ve inde resûli-hi : ve onun resûlünün yanında
-
9-Tevbe 7
yuhıbbu : sever
-
9-Tevbe 8
bi efvâhi-him : ağızları ile, sözleriyle
-
9-Tevbe 9
bi âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerini
-
9-Tevbe 9
an sebîli-hi : onun yolundan
-
9-Tevbe 12
min ba'di ahdi-him : ahdlerinden sonra
-
9-Tevbe 14
ve yuhzi-him : ve onları alçaltır
-
9-Tevbe 14
aleyhim : onlara karşı
-
9-Tevbe 15
ve yuzhib : ve giderir
-
9-Tevbe 15
kulûbi-him : onların kalpleri
-
9-Tevbe 16
ve lem yettehızû : ve ittihaz etmezler (edinmezler)
-
9-Tevbe 16
min dûni allâhi : Allah'tan başkası
-
9-Tevbe 16
ve lâ resûli-hî : ve onun resûlünün dışında, onun resûlünden başka
-
9-Tevbe 17
mesâcide allâhi : Allah'ın mescidleri
-
9-Tevbe 17
şâhidîne : şahitler
-
9-Tevbe 17
alâ enfusi-him : kendi nefsleri üzerine, kendilerine
-
9-Tevbe 18
mesâcide allâhi : Allah'ın mescidleri
-
9-Tevbe 18
bi allâhi : Allah'a
-
9-Tevbe 18
ve el yevmi el âhiri : ve ahir güne (Allah'a hayatta iken ulaşma gününe)
-
9-Tevbe 19
bi allâhi : Allah'a
-
9-Tevbe 19
ve el yevmi el âhıri : ve ahir güne
-
9-Tevbe 19
fî sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
-
9-Tevbe 19
inde allâhi : Allah'ın katında
-
9-Tevbe 20
fî sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
-
9-Tevbe 20
bi emvâli-him : (onların) malları ile
-
9-Tevbe 20
ve enfusi-him : ve (onların) nefsleri, canları
-
9-Tevbe 20
inde allâhi : Allah'ın yanında, katında
-
9-Tevbe 23
lâ tettehızû : edinmeyin
-
9-Tevbe 24
min allâhi : Allah'tan
-
9-Tevbe 24
ve resûli-hi : ve onun resûlü
-
9-Tevbe 24
fî sebîli-hi : onun yolunda
-
9-Tevbe 24
bi emri-hi : onun emri, emrini
-
9-Tevbe 26
alâ resûli-hi : onun resûlünün üzerine
-
9-Tevbe 27
rahîmun : rahmet nuru gönderen
-
9-Tevbe 28
âmi-him hâzâ : onların bu yılı
-
9-Tevbe 28
hıftum : korktunuz
-
9-Tevbe 28
min fadli-hî : fazlından
-
9-Tevbe 29
bi allâhi : Allah'a
-
9-Tevbe 29
ve lâ bi el yevmi el âhiri : ve ahir gününe (inanmayan)
-
9-Tevbe 30
uzeyrun ibnu allâhi : Üzeyir Allah'ın oğlu
-
9-Tevbe 30
el mesîhu ibnu allâhi : Mesih, Allah'ın oğlu
-
9-Tevbe 30
bi efvâhi-him : ağızları ile
-
9-Tevbe 30
yudâhiûne : benzetiyorlar
-
9-Tevbe 31
min dûni allâhi : Allah ile beraber
-
9-Tevbe 31
vâhiden : tek olan, bir olan
-
9-Tevbe 32
nûra allâhi : Allah'ın nurunu
-
9-Tevbe 32
bi efvâhi-him : ağızları ile
-
9-Tevbe 33
li yuzhira-hu : onu ortaya çıkarmak, zahir etmek, açıklamak için
-
9-Tevbe 33
kulli-hi : onun hepsi, onun bütünü
-
9-Tevbe 34
an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
-
9-Tevbe 34
fî sebîli allâhi : Allah yolunda
-
9-Tevbe 36
inde allâhi isnâ aşera : Allah'ın katında on iki
-
9-Tevbe 36
fî kitâbi allâhi : Allah'ın kitabında
-
9-Tevbe 36
fî-hinne : onların içinde (o aylarda)
-
9-Tevbe 37
bi-hi : onunla
-
9-Tevbe 37
yuhillûne-hu : onu helâl yapıyorlar, sayıyorlar
-
9-Tevbe 37
fe yuhillû : böylece helâl sayıyorlar
-
9-Tevbe 37
a'mâli-him : onların amelleri
-
9-Tevbe 38
fî sebîli allâhi essâkaltum : Allah'ın yolunda sakil oldunuz, yavaş davrandınız, meylettiniz
-
9-Tevbe 38
min el âhirati : ahiretten
-
9-Tevbe 38
fî el âhirati : ahirette
-
9-Tevbe 40
li sâhibi-hi : arkadaşına
-
9-Tevbe 40
aleyhi : onun üzerine
-
9-Tevbe 40
ve kelimetu allâhi : ve Allah'ın kelimesi
-
9-Tevbe 40
hiye el ulyâ : o çok yücedir, en üstün
-
9-Tevbe 41
hıfâfen : hafif olarak (süvari)
-
9-Tevbe 41
ve câhidû : ve cihad edin
-
9-Tevbe 41
fî sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
-
9-Tevbe 42
aleyhim : onlara
-
9-Tevbe 42
billâhi (bi allâhi) : Allah'a
-
9-Tevbe 44
billâhi (bi allâhi) : Allah'a
-
9-Tevbe 44
ve el yevmi el âhiri : ve ahir güne, sonraki güne (ölmeden evvel Allah'a ulaşma gününe)
-
9-Tevbe 44
en yucâhidû : cihad etmeleri
-
9-Tevbe 44
bi emvâli-him : malları ile
-
9-Tevbe 44
ve enfusi-him : ve nefsleri, canları
-
9-Tevbe 45
billâhi (bi allâhi) : Allah'a
-
9-Tevbe 45
ve el yevmi el âhiri : ve ahir güne
-
9-Tevbe 45
fî raybi-him : şüpheleri içinde
-
9-Tevbe 47
hılâlekum : sizin aranızda
-
9-Tevbe 48
emru allâhi : Allah'ın emri
-
9-Tevbe 49
le muhîtatun : mutlaka ihata edici, kuşatıcı
-
9-Tevbe 51
ve alâ allâhi : ve Allah'a
-
9-Tevbe 52
min indi-hi : onun indinden
-
9-Tevbe 54
bi allâhi : Allah'ı
-
9-Tevbe 54
ve bi resûli-hi : ve onun resûlünü
-
9-Tevbe 56
bi allâhi : Allah'a
-
9-Tevbe 57
ileyhi : ona
-
9-Tevbe 59
min fadli-hi : fazlından
-
9-Tevbe 59
ilâ allâhi : Allah'a
-
9-Tevbe 60
ve fî sebîli allâhi : ve Allah'ın yolunda
-
9-Tevbe 60
min allâhi : Allah'tan
-
9-Tevbe 61
bi allâhi : Allah'a
-
9-Tevbe 61
resûle allâhi : Allah'ın resûlü
-
9-Tevbe 62
bi allâhi : Allah'a
-
9-Tevbe 63
zâlike el hızyu el azîmu : işte bu en büyük rüsvalık, rezilliktir
-
9-Tevbe 64
aleyhim : onlara
-
9-Tevbe 64
fî kulûbi-him : kalplerinde olan
-
9-Tevbe 65
e bi allâhi : Allah ile mi
-
9-Tevbe 65
ve âyâti-hi : ve onun âyetleri
-
9-Tevbe 65
ve resûli-hi : ve onun resûlü
-
9-Tevbe 68
hiye : o (cehennem)
-
9-Tevbe 69
bi halâki-him : kendi payları, nasipleri ile
-
9-Tevbe 69
bi halâki-him : onların payları, nasipleri ile
-
9-Tevbe 69
ve el âhirati : ve ahiret
-
9-Tevbe 70
e lem ye'ti-him : onlara gelmedi mi
-
9-Tevbe 70
ellezîne min kabli-him : onlardan önceki kimselerin
-
9-Tevbe 70
kavmi nuhin : Nuh kavmi
-
9-Tevbe 70
ve kavmi ibrâhîme : ve İbrâhîm kavmi
-
9-Tevbe 72
min allâhi : Allah'tan
-
9-Tevbe 73
câhidi el kuffâre : kâfirlerle cihad et
-
9-Tevbe 73
aleyhim : onlara
-
9-Tevbe 74
bi allâhi : Allah'a
-
9-Tevbe 74
ba'de islâmi-him : İslâmlıklarından, İslâm olmalarından sonra
-
9-Tevbe 74
min fadli-hi : fazlından
-
9-Tevbe 74
ve el âhirati : ve ahiret
-
9-Tevbe 75
min fadli-hı : onun fazlından
-
9-Tevbe 75
min es sâlihîne : salihlerden
-
9-Tevbe 76
min fadli-hi : kendi fazlından, ihsanından
-
9-Tevbe 76
bahılû : cimrilik yaptılar
-
9-Tevbe 76
bi-hi : onunla
-
9-Tevbe 77
fî kulûbi-him : onların kalplerinde, kalplerine
-
9-Tevbe 79
sehire allâhu : Allah alay etti
-
9-Tevbe 80
bi allâhi : Allah'ı
-
9-Tevbe 80
ve resûli-hi : ve onun resûlü
-
9-Tevbe 81
bi mak'adi-him : kalıp oturmaları ile
-
9-Tevbe 81
hılâfe : muhalefet ederek
-
9-Tevbe 81
resuli allâhi : Allah'ın resûlü
-
9-Tevbe 81
en yucâhidû : cihad etmek
-
9-Tevbe 81
bi emvâli-him : malları ile
-
9-Tevbe 81
ve enfusi-him : ve nefsleri, canları
-
9-Tevbe 81
fî sebîli allâhi : Allah'ın yolunda
-
9-Tevbe 84
alâ kabri-hi : onun kabrinde, kabri başında
-
9-Tevbe 84
bi allâhi : Allah'ı
-
9-Tevbe 84
ve resûli-hi : ve onun resûlü
-
9-Tevbe 86
bi allâhi : Allah'a
-
9-Tevbe 86
ve câhidû : ve cihad edin
-
9-Tevbe 86
resûli-hi : onun resûlü
-
9-Tevbe 87
alâ kulûbi-him : onların kalplerinin üzeri
-
9-Tevbe 88
bi emvâli-him : kendi malları ile
-
9-Tevbe 88
ve enfusi-him : ve nefsleri, canları
-
9-Tevbe 91
li allâhi : Allah için
-
9-Tevbe 91
ve resûli-hi : ve onun resûlü
-
9-Tevbe 91
rahîmun : rahmet nuru gönderen
-
9-Tevbe 92
aleyhi : üzerinde
-
9-Tevbe 93
kulûbi-him : onların kalpleri
-
9-Tevbe 94
ileyhim : onlara
-
9-Tevbe 95
bi allâhi : Allah'a
-
9-Tevbe 95
ileyhim : onlara
-
9-Tevbe 97
alâ resûli-hi : resûlüne
-
9-Tevbe 98
yettehızu : edinir, öyle kabul eder
-
9-Tevbe 98
aleyhim : onlara, onların üzerine (olsun)
-
9-Tevbe 99
bi allâhi : Allah'a
-
9-Tevbe 99
ve el yevmi el âhıri : ve ahir gün (ahiret günü, Allah'a ulaşma günü)
-
9-Tevbe 99
ve yettehızu : ve edinir, kabul eder
-
9-Tevbe 99
inde allâhi : Allah'ın katında, Allah'ın indinde
-
9-Tevbe 99
se yudhılu-hum allâhu : Allah onları dahil edecek
-
9-Tevbe 99
fî rahmeti-hi : kendi rahmetinin içine
-
9-Tevbe 99
rahîmun : rahîm, rahmet nuru gönderen
-
9-Tevbe 102
bi zunûbi-him : günahlarını
-
9-Tevbe 102
en yetûbe aleyhim : onların tövbelerini kabul eder
-
9-Tevbe 102
rahîmun : rahîm, rahmet nuru gönderen
-
9-Tevbe 103
min emvâli-him : onların mallarından
-
9-Tevbe 103
tutahhiru-hum : onları temizle
-
9-Tevbe 103
ve tuzekkî-him : ve onları tezkiye et
-
9-Tevbe 103
aleyhim : onlara
-
9-Tevbe 104
an ibâdi-hi : kullarından
-
9-Tevbe 104
er rahîmu : rahmet nuru gönderen
-
9-Tevbe 106
li emri allâhi : Allah'ın emri için
-
9-Tevbe 106
aleyhim : onların
-
9-Tevbe 108
fî-hi : orada
-
9-Tevbe 108
fî-hi : onun içinde, orada
-
9-Tevbe 108
fî-hi : onun içinde, orada (vardır)
-
9-Tevbe 108
yuhıbbûne : severler
-
9-Tevbe 108
yuhıbbu el muttahhirîne : temizlenenleri sever
-
9-Tevbe 109
min allâhi : Allah'tan
-
9-Tevbe 109
bi-hi : onunla birlikte, beraber
-
9-Tevbe 110
fî kulûbi-him : onların kalplerinde
-
9-Tevbe 111
fî sebîli allâhi : Allah'ın yolunda, Allah yolunda
-
9-Tevbe 111
aleyhi : onun üzerine
-
9-Tevbe 111
evfâ bi ahdi-hi : ahdine vefa etti, ahdini daha iyi ifa etti, yerine getirdi
-
9-Tevbe 111
min allâhi : Allah'tan
-
9-Tevbe 111
bi-hi : onunla
-
9-Tevbe 112
li hudûdi allâhi : Allah'ın hudutlarını
-
9-Tevbe 113
ashâbu el cahîmi : cehennem ehli, cehennem halkı
-
9-Tevbe 114
ibrâhîme : İbrâhîm
-
9-Tevbe 114
li ebî-hi : babası için
-
9-Tevbe 114
li allâhi : Allah'a
-
9-Tevbe 114
inne ibrâhîme : muhakkak İbrâhîm
-
9-Tevbe 116
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
9-Tevbe 117
(tâbe ilâ allâhi) : Allah'a tövbe etmek, günahtan dönmek
-
9-Tevbe 117
(tâbe allâhu aleyhi) : Allah'ın tövbeleri kabul etmesi
-
9-Tevbe 117
tâbe aleyhim : onların tövbesini kabul etti
-
9-Tevbe 117
bi-him : onlara
-
9-Tevbe 117
rahîmun : rahîm olan, rahmet nuru gönderen, çok merhametli olan
-
9-Tevbe 118
izâ dâkat aleyhim : onlara dar gelmişti
-
9-Tevbe 118
aleyhim : onlara
-
9-Tevbe 118
min allâhi : Allah'tan
-
9-Tevbe 118
ileyhi : onlara, kendilerine
-
9-Tevbe 118
tâbe aleyhim : onların tövbelerini kabul etti
-
9-Tevbe 118
huve et tevvâbur rahîmu : O tövbeleri kabul edendir, rahmet nuru gönderendir
-
9-Tevbe 120
an resûli allâhi : Allah'ın resûlünden
-
9-Tevbe 120
bi enfusi-him : kendi nefslerini
-
9-Tevbe 120
an nefsi-hi : onun nefsinden
-
9-Tevbe 120
fî sebîli allâhi : Allah'ın yolunda, Allah yolunda
-
9-Tevbe 120
bi-hi : onunla
-
9-Tevbe 122
ileyhim : onlara
-
9-Tevbe 124
hâzihî : bu
-
9-Tevbe 125
ellezîne fî kulûbi-him : kalplerinde ... olan kimseler
-
9-Tevbe 125
ilâ ricsi-him : murdarlıklarına, pisliklerine
-
9-Tevbe 128
aleyhi : onun üzerine, ona
-
9-Tevbe 128
rahîmun : rahîm olan, çok merhametli olan
-
9-Tevbe 129
aleyhi : ona
-
90-Beled 2
hıllun : mukim, oturan, ikâmet eden, bulunan
-
90-Beled 5
aleyhi : ona, kendisine
-
90-Beled 20
aleyhim : onlar üzerinde vardır
-
91-Şems 13
resûlu allâhi : Allah'ın Resûl'ü
-
91-Şems 13
nâkate allâhi : Allah'ın Devesi
-
91-Şems 14
aleyhim : onların
-
91-Şems 14
zenbi-him : onların günahları
-
92-Leyl 8
bahıle : cimrilik etti
-
92-Leyl 13
el âhırete : ahiret, ahir olan, sonraki
-
92-Leyl 20
vechi : vech, yüz, zat
-
92-Leyl 20
rabbi-hi : onun Rabbi
-
93-Duhâ 4
el âhıretu : ahiret, bundan sonraki
-
96-Alak 15
lem yentehi : vazgeçmezse
-
97-Kadir 4
rabbi-him : Rab'lerinin
-
97-Kadir 5
hiye : o
-
98-Beyyine 2
min allâhi : Allah'tan
-
98-Beyyine 8
rabbi-him : onların Rab'leri