Eski Masaüstü Görünüm

Kur'an İçerisinde Arama


Sayfayı Yenile Arapça Metin Arama (Harekeli)

Aranan Kelime :
Aranan Yer : Arapça Kelime Meali (Latin Harfleriyle)
Bulunan Sonuç : 5268
  1. 1-Fâtiha 2
    el hamdu : hamd, övgü, sena, manevî ni'metlere şükür
  2. 10-Yunus 1
    el kitâbi el hakîmi : hikmetli kitap
  3. 10-Yunus 2
    en evhay-nâ : vahyetmemiz
  4. 10-Yunus 2
    hâzâ : bu
  5. 10-Yunus 3
    ellezî halaka : ki o yarattı
  6. 10-Yunus 4
    hakkan : haktır, gerçektir
  7. 10-Yunus 4
    yebdeu el halka : ilk olarak (örneksiz) yaratmaya başlar
  8. 10-Yunus 4
    ve amilû es sâlihâti : ve nefsi tezkiye edici ameller, salih ameller yapanlar
  9. 10-Yunus 4
    min hamîmin : kaynar sudan
  10. 10-Yunus 5
    mâ halaka allâhu : Allah'ın yarattığı şeyler (Allah ne yarattı ise)
  11. 10-Yunus 5
    bi el hakkı : hak ile
  12. 10-Yunus 6
    ve en nehâri : ve gündüz
  13. 10-Yunus 6
    ve mâ halaka allâhu : ve Allah'ın yarattığı şeyler
  14. 10-Yunus 7
    bi el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  15. 10-Yunus 7
    bi- : onunla
  16. 10-Yunus 9
    ve amilû es sâlihâti : ve nefsi ıslâh edici ameller (nefs tezkiyesi) yapanlar
  17. 10-Yunus 9
    el enhâru : nehirler, ırmaklar
  18. 10-Yunus 10
    fî- : orada
  19. 10-Yunus 10
    subhâne-ke allâhumme : Allah'ım Seni tenzih ederim
  20. 10-Yunus 10
    fî- : orada
  21. 10-Yunus 10
    en el hamdu li allâhi : 'Allah'a hamdetmek'tir
  22. 10-Yunus 11
    bi el hayri : hayrı
  23. 10-Yunus 14
    halâife : halifeler
  24. 10-Yunus 15
    hâzâ : bu
  25. 10-Yunus 15
    mâ yû : vahyolunan şey
  26. 10-Yunus 15
    ehâfu : korkarım
  27. 10-Yunus 18
    hâulâi : bunlar
  28. 10-Yunus 18
    subhâne-hu : o sübhandır, o münezzehtir
  29. 10-Yunus 22
    hattâ : a kadar, hatta
  30. 10-Yunus 22
    bi- : onunla
  31. 10-Yunus 22
    câet- : ona geldi
  32. 10-Yunus 22
    min hâzihi : bundan
  33. 10-Yunus 23
    bi gayri el hakkı : haksız yere
  34. 10-Yunus 23
    metâ el hayâti ed dunyâ : dünya hayatının metaı, malı
  35. 10-Yunus 24
    meselu el hayâti ed dunyâ : dünya hayatının meselesi (örneği, durumu)
  36. 10-Yunus 24
    hattâ izâ : hatta olunca, olduğu zaman
  37. 10-Yunus 24
    ehazet el ardu : yeryüzü aldı
  38. 10-Yunus 24
    zuhrufe- : onun güzelliği, onun güzelleşmesi (son derece güzel ve parlak olması)
  39. 10-Yunus 24
    ehlu- : onun sahibi
  40. 10-Yunus 24
    aleyhâ : ona
  41. 10-Yunus 24
    etâ- : ona geldi
  42. 10-Yunus 24
    ev nehâren : veya gündüz
  43. 10-Yunus 24
    fe ceal-nâ- : böylece onu kıldık (yaptık)
  44. 10-Yunus 24
    hasîden : hasat ederek, kökünden kopararak
  45. 10-Yunus 26
    ashâbu el cenneti : cennet halkıdır
  46. 10-Yunus 26
    fî- : orada
  47. 10-Yunus 26
    hâlidûne : devamlı kalanlardır
  48. 10-Yunus 27
    bi misli- : onun bir misli iledir
  49. 10-Yunus 27
    ashâbu en nâri : ateş halkıdır
  50. 10-Yunus 27
    fî- : orada
  51. 10-Yunus 27
    hâlidûne : devamlı kalanlardır
  52. 10-Yunus 30
    mevlâ-hum el hakkı : onların mevlâsı Hakk'tır
  53. 10-Yunus 31
    el hayye : diri, canlı
  54. 10-Yunus 31
    min el hayyi : diriden, canlıdan
  55. 10-Yunus 32
    el hakku : Hakk'tır
  56. 10-Yunus 32
    el hakkı : Hakk
  57. 10-Yunus 33
    hakkat : gerçekleşmiştir
  58. 10-Yunus 34
    el halka : yaratma, halketme
  59. 10-Yunus 34
    el halka : yaratma, halketme
  60. 10-Yunus 35
    ilâ el hakkı, : hakka
  61. 10-Yunus 35
    yehdî li el hakkı : hakka ulaştırır, hidayete erdirir
  62. 10-Yunus 35
    yehdî ilâ el hakkı : hakka hidayet eder (ulaştırır)
  63. 10-Yunus 35
    ehakku : daha lâyık, daha çok hak sahibi
  64. 10-Yunus 36
    el hakkı : hak
  65. 10-Yunus 37
    hâzâ : bu
  66. 10-Yunus 45
    en nehâri : gündüz
  67. 10-Yunus 45
    hasire : hüsrana düştüler
  68. 10-Yunus 48
    hâza el va'du : bu vaad
  69. 10-Yunus 50
    ev nehâren : veya gündüzleyin
  70. 10-Yunus 53
    e hakkun : bu gerçek mi, hak mıdır
  71. 10-Yunus 53
    le hakkun : kesin olarak haktır (gerçektir)
  72. 10-Yunus 55
    hakkun : haktır, gerçektir
  73. 10-Yunus 57
    eyyuhâ en nâsu : ey insanlar
  74. 10-Yunus 58
    hayrun : hayırlıdır
  75. 10-Yunus 59
    harâmen : haram
  76. 10-Yunus 59
    ve halâlen, : ve helâl
  77. 10-Yunus 62
    lâ havfun : korku yoktur
  78. 10-Yunus 64
    fî el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  79. 10-Yunus 67
    ve en nehâre : ve gündüz
  80. 10-Yunus 68
    kâlû ittehaze allâhu : dediler, Allah edindi
  81. 10-Yunus 68
    subhâne-hu : o münezzehtir, ondan münezzehtir
  82. 10-Yunus 68
    bi hâzâ : buna ait
  83. 10-Yunus 73
    halâife : halifeler
  84. 10-Yunus 75
    mûsâ ve hârûne : Musa ve Harun
  85. 10-Yunus 76
    câe-humu el hakku : onlara hak geldi
  86. 10-Yunus 76
    hâzâ : bu
  87. 10-Yunus 77
    li el hakkı : hak için
  88. 10-Yunus 77
    hâzâ : bu
  89. 10-Yunus 80
    câe es seharetu : sihirbazlar geldi
  90. 10-Yunus 82
    el hakka : hakkı
  91. 10-Yunus 83
    alâ havfin : korkusu üzerine, korkusuyla
  92. 10-Yunus 87
    ve evhaynâ : ve biz vahyettik
  93. 10-Yunus 88
    fî el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  94. 10-Yunus 88
    hattâ yerevu : görünceye kadar
  95. 10-Yunus 90
    hattâ : oluncaya kadar, olunca
  96. 10-Yunus 92
    halfe-ke \n(li men halfe-ke) : senden sonra, senin arkanda \n: (senden sonraki nesl'e)
  97. 10-Yunus 93
    hattâ câe-hum el ilmu : onlara ilim gelinceye kadar
  98. 10-Yunus 94
    el hakku : hak
  99. 10-Yunus 95
    min el hâsirîne : hüsrana uğrayanlardan
  100. 10-Yunus 96
    hakkat : hakettiler
  101. 10-Yunus 97
    hattâ : hatta, oluncaya kadar
  102. 10-Yunus 98
    fe nefea- : böylece ona fayda sağladı
  103. 10-Yunus 98
    îmânu- : onun îmânı
  104. 10-Yunus 98
    fî el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  105. 10-Yunus 99
    hattâ : oluncaya kadar
  106. 10-Yunus 102
    ellezîne halev : yalnız, gelip geçenler
  107. 10-Yunus 103
    hakkan : bir haktır, borçtur
  108. 10-Yunus 104
    eyyuhâ en nâsu : ey insanlar
  109. 10-Yunus 105
    hanîfâ : hanif olarak
  110. 10-Yunus 107
    bi hayrin : bir hayrı
  111. 10-Yunus 108
    el hakku : hak, gerçek
  112. 10-Yunus 108
    aleyhâ : kendi aleyhine (sorumluluğu kendi üzerinde)
  113. 10-Yunus 109
    mâ yû : vahyolunan şeye
  114. 10-Yunus 109
    hattâ : oluncaya kadar
  115. 10-Yunus 109
    hayru : hayırlıdır
  116. 10-Yunus 109
    el hâkimîne : hükmedenler, hüküm verenler
  117. 100-Âdiyât 1
    dabhan : nefes nefese
  118. 100-Âdiyât 2
    kadhan : hızla çarparak
  119. 100-Âdiyât 3
    subhan : sabah vakti
  120. 100-Âdiyât 8
    el hayri : hayr, mal (malı hayır sandığı için)
  121. 100-Âdiyât 11
    habîrun : haberdar olan
  122. 101-Kâria 8
    haffet : hafif geldi
  123. 101-Kâria 9
    hâviyetun : haviye, cehennem ateşi
  124. 101-Kâria 11
    hâmiyetun : kızgın, yakıcı
  125. 102-Tekâsür 1
    elhâ-kum (u) : sizi oyaladı
  126. 102-Tekâsür 2
    hattâ : hatta, öyle ki
  127. 102-Tekâsür 7
    terevunne- : onu göreceksiniz
  128. 103-Asr 3
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel işlediler, nefs tezkiyesi yaptılar
  129. 103-Asr 3
    bi el hakkı : hakkı
  130. 104-Hümeze 8
    inne- : muhakkak o
  131. 105-Fil 1
    bi ashâbi : sahiplerine
  132. 106-Kureyş 3
    hâzâ el beyti : bu ev
  133. 106-Kureyş 4
    min havfin : korkudan
  134. 108-Kevser 2
    venhar : ve kurban kes
  135. 109-Kâfirûn 1
    eyyuhâ : ey, yâ
  136. 11-Hûd 1
    hakîmin : hikmet sahibi, hüküm sahibi olan
  137. 11-Hûd 1
    habîrin : herşeyden haberdar olan
  138. 11-Hûd 3
    hasenen : güzel
  139. 11-Hûd 3
    ehâfu : korkarım
  140. 11-Hûd 6
    rızku- : onun rızkı
  141. 11-Hûd 6
    mustekarre- : onun karar kıldığı (kaldığı) yer
  142. 11-Hûd 6
    ve mustevdea- : ve onun emanet (geçici) durduğu yer
  143. 11-Hûd 7
    halaka es semâvâti : semaları yarattı
  144. 11-Hûd 7
    in hâzâ : muhakkak bu
  145. 11-Hûd 8
    ahharnâ : biz erteledik, tehir ettik
  146. 11-Hûd 8
    ve hâka : ve kuşattı
  147. 11-Hûd 9
    neza'nâ- : onu biz çekip aldık
  148. 11-Hûd 11
    ve amilû es sâlihâti : ve ıslâh edici ameller yapanlar
  149. 11-Hûd 12
    mâ yû : vahyolunan şey
  150. 11-Hûd 15
    el hayâte ed dunyâ : dünya hayatı
  151. 11-Hûd 15
    ve zînete- : ve onun süsünü, ziynetini
  152. 11-Hûd 15
    fî- : orada
  153. 11-Hûd 15
    fî- : orada
  154. 11-Hûd 15
    lâ yubhasûne : eksiltilmez
  155. 11-Hûd 16
    ve habita : ve boşa gitti, heba oldu
  156. 11-Hûd 16
    fî- : orada
  157. 11-Hûd 17
    innehu el hakku : (muhakkak ki o) çünkü o haktır
  158. 11-Hûd 18
    ve yekûlu el eşhâdu : ve şahitler derler
  159. 11-Hûd 18
    hâulâi : işte bunlar
  160. 11-Hûd 19
    ve yebgûne- : ve onda ararlar, isterler
  161. 11-Hûd 21
    hasirû enfuse-hum : nefslerini hüsrana düşürdüler
  162. 11-Hûd 23
    ve amilû es sâlihâti : ve ıslâh edici amel (nefs tezkiyesi) yaptılar
  163. 11-Hûd 23
    ashâbu el cenneti : cennet halkı, cennet ehli
  164. 11-Hûd 23
    fî- : orada
  165. 11-Hûd 23
    hâlidûne : ebedî kalanlar
  166. 11-Hûd 25
    nûhan : Nuh'u
  167. 11-Hûd 26
    ehâfu : korkarım, korkuyorum
  168. 11-Hûd 28
    nulzimu-kum-(û)- : sizi ona mecbur tutalım (zorlayalım) (elzem, mecbur, gerekli)
  169. 11-Hûd 28
    lehâ : onu
  170. 11-Hûd 31
    hazâin allâhi : Allah'ın hazineleri
  171. 11-Hûd 31
    hayren : bir hayır
  172. 11-Hûd 34
    en ensaha : nasihat etmek
  173. 11-Hûd 37
    ve lâ tuhâtıb-nî : ve bana hitap etme, hitapta bulunma
  174. 11-Hûd 38
    tesharû : alay ediyorsunuz
  175. 11-Hûd 38
    nesharu : alay edeceğiz
  176. 11-Hûd 38
    tesharûne : alay ediyorsunuz
  177. 11-Hûd 40
    hattâ : olunca, o zaman
  178. 11-Hûd 40
    fî- : onun içine, ona
  179. 11-Hûd 41
    fî- : onun içine
  180. 11-Hûd 41
    mecrâ- : onun gidişi, akışı, yüzmesi
  181. 11-Hûd 41
    ve mursâ- : ve onun demir atması (durması)
  182. 11-Hûd 43
    ve hâle beyne-humâ : ve ikisinin arasına girdi
  183. 11-Hûd 45
    el hakku : haktır
  184. 11-Hûd 45
    el hâkimîne : hüküm verenler
  185. 11-Hûd 47
    ve terham-nî : ve bana rahmet et
  186. 11-Hûd 47
    min el hâsirîne : hüsrana uğrayanlardan
  187. 11-Hûd 49
    nûhî- : onu vahyediyoruz
  188. 11-Hûd 49
    ta'lemu- : onu biliyorsun
  189. 11-Hûd 49
    hâzâ : bu
  190. 11-Hûd 50
    ehâ-hum : onların kardeşi
  191. 11-Hûd 56
    bi nâsıyeti- : onun perçemini (saçların alındaki kısmını)
  192. 11-Hûd 57
    hafîzun : hafizdir, en iyi koruyandır, muhafaza edendir
  193. 11-Hûd 59
    cehadû : bilerek inkâr ettiler
  194. 11-Hûd 60
    hâzihi ed dunyâ : bu dünyada
  195. 11-Hûd 61
    ehâ-hum : onların kardeşi
  196. 11-Hûd 61
    sâlihan : Salih
  197. 11-Hûd 61
    fî- : orada
  198. 11-Hûd 62
    hâzâ : bu
  199. 11-Hûd 62
    e tenhâ-nâ : bizi nehy (men) mi ediyorsun
  200. 11-Hûd 64
    hâzihî : bu
  201. 11-Hûd 64
    fe zerû- : onu serbest bırakın
  202. 11-Hûd 64
    ve lâ temessû- : ve ona dokunmayın
  203. 11-Hûd 65
    fe akarû- : buna rağmen onu kestiler
  204. 11-Hûd 66
    sâlihan : Salih
  205. 11-Hûd 67
    ve ehaze : ve aldı, helâk etti
  206. 11-Hûd 67
    es sayhatu : bir çığlık, bir sayha, çok kuvvetli korkunç ses
  207. 11-Hûd 68
    fî- : orada
  208. 11-Hûd 69
    iclin hanîzin : kızarmış buzağı
  209. 11-Hûd 70
    lâ tehaf : korkma
  210. 11-Hûd 71
    fe beşşernâ- : o zaman onu müjdeledik
  211. 11-Hûd 71
    bi ishâka : İshak ile
  212. 11-Hûd 71
    ishâka : İshak
  213. 11-Hûd 72
    ve hâzâ : ve bu
  214. 11-Hûd 72
    şeyhan : ihtiyar, şeyh
  215. 11-Hûd 72
    inne hâzâ : muhakkak ki bu
  216. 11-Hûd 73
    hamîdun : çok övülen, kendisine çok hamdedilendir
  217. 11-Hûd 75
    halîmun : yumuşak huylu, halim
  218. 11-Hûd 76
    an hâzâ : bundan
  219. 11-Hûd 77
    hâzâ : bu
  220. 11-Hûd 78
    hâulâi : işte bunlar
  221. 11-Hûd 78
    etharu : daha temiz
  222. 11-Hûd 79
    min hakkın : bir hak (haktan)
  223. 11-Hûd 81
    ehadun : birisi, bir kimse
  224. 11-Hûd 81
    musîbu- : ona isabet eden (edecek)
  225. 11-Hûd 82
    âliye- : onu en yüksek
  226. 11-Hûd 82
    sâfile- \n(ceale âliye- sâfile-) : onu en alçak \n: (onun altını üstüne getirdi)
  227. 11-Hûd 82
    aleyhâ : onun üzerine
  228. 11-Hûd 84
    ehâ-hum : onların kardeşi
  229. 11-Hûd 84
    bi hayrin : hayırda (refah ve bollukta)
  230. 11-Hûd 84
    ehâfu : korkuyorum
  231. 11-Hûd 85
    ve lâ tebhasû en nâse : ve insanlara eksiltmeyin
  232. 11-Hûd 86
    hayrun : daha hayırlıdır
  233. 11-Hûd 86
    bi hafîzin : muhafız, gözleyici
  234. 11-Hûd 87
    el halîmu : yumuşak huylu, halim
  235. 11-Hûd 88
    hasenen : güzel
  236. 11-Hûd 88
    en uhâlife-kum : size muhalefet etmek, karşı çıkmak
  237. 11-Hûd 88
    enhâ-kum : size yasakladım
  238. 11-Hûd 88
    illâ el ıslâha : sadece, ancak ıslâh etmek
  239. 11-Hûd 92
    ve ittehaztumû-hu : ve onu edindiniz, kabul ettiniz, öyle yaptınız
  240. 11-Hûd 94
    ve ehazet : ve helâk etti, aldı
  241. 11-Hûd 94
    es sayhatu : sayha, korkunç bir ses
  242. 11-Hûd 95
    fî- : onun içinde, orada
  243. 11-Hûd 99
    hâzi-hi : bunda, burada
  244. 11-Hûd 100
    min- : ondan
  245. 11-Hûd 100
    ve hasîdun : ve hasat edilmiş olan (izleri silinmiş olup izi kalmayan)
  246. 11-Hûd 102
    ehaze : aldı, yakaladı
  247. 11-Hûd 103
    li men hâfe : korkan kimse için
  248. 11-Hûd 106
    fî- : orada
  249. 11-Hûd 107
    hâlidîne : ebedî kalanlar
  250. 11-Hûd 107
    fî- : onun içinde, orada
  251. 11-Hûd 108
    hâlidîne : ebedî kalanlar
  252. 11-Hûd 108
    fî- : onun içinde, orada
  253. 11-Hûd 109
    hâulâi : bunlar, onlar
  254. 11-Hûd 111
    habîrun : haberdar olan
  255. 11-Hûd 114
    nehâri : gündüz
  256. 11-Hûd 114
    inne el hasenâti : muhakkak hasenat (iyilikler, kazanılan dereceler)
  257. 11-Hûd 117
    ve ehlu- : ve halkı
  258. 11-Hûd 119
    halaka-hum, : onları yarattı
  259. 11-Hûd 120
    hâzihi : bunda
  260. 11-Hûd 120
    el hakku : hak
  261. 110-Nasr 3
    hamdi : hamd
  262. 111-Tebbet 4
    hammâlete : taşıyan
  263. 111-Tebbet 4
    el hatabi : odun
  264. 111-Tebbet 5
    fî cîdi- : onun boynunda vardır
  265. 111-Tebbet 5
    hablun : ip
  266. 112-İhlâs 1
    ehadun : bir, tek
  267. 112-İhlâs 4
    ehadun : tek, bir
  268. 113-Felâk 2
    mâ halaka : yarattığı şeyler, yarattıkları
  269. 113-Felâk 5
    hâsidin : haset eden
  270. 113-Felâk 5
    izâ hasede : haset ettiği zaman
  271. 114-Nâs 4
    el hannâsi : gizlice vesvese veren
  272. 12-Yusuf 3
    evhaynâ : vahyettik
  273. 12-Yusuf 3
    hâze el kur'âne : bu Kur'ân'ı
  274. 12-Yusuf 4
    ehade aşere : on bir
  275. 12-Yusuf 6
    el ehâdîsi : sözler, olaylar
  276. 12-Yusuf 6
    etemme- : onu tamamladı
  277. 12-Yusuf 6
    ibrâhîme ve ishâka : İbrâhîm ve İshak
  278. 12-Yusuf 6
    hakîmun : hikmet sahibidir, hüküm sahibidir
  279. 12-Yusuf 8
    ehabbu : daha sevgili
  280. 12-Yusuf 12
    hâfizûne : koruyanlar, muhafaza edenler
  281. 12-Yusuf 13
    ve ehâfu : ve korkuyorum, korkarım
  282. 12-Yusuf 14
    le hâsirûne : hüsrana düşenler
  283. 12-Yusuf 15
    ve evhaynâ : ve biz vahyettik
  284. 12-Yusuf 15
    hâzâ : bu
  285. 12-Yusuf 19
    hâzâ : bu
  286. 12-Yusuf 21
    min te'vîli el ehâdîsi : olayların, sözlerin yorumundan (yorumunu)
  287. 12-Yusuf 23
    beytihâ : onun evinde
  288. 12-Yusuf 24
    bi- : onu (bayanı)
  289. 12-Yusuf 24
    burhâne : delilini
  290. 12-Yusuf 25
    seyyide- : onun efendisi (kadının)
  291. 12-Yusuf 26
    min ehli- : onun (kadının) ailesinden
  292. 12-Yusuf 29
    an hâzâ : bundan
  293. 12-Yusuf 29
    min el hâtıîne : kasten günah işleyenlerden
  294. 12-Yusuf 30
    fetâ : onun emrinde olan (kölesi) genç delikanlı
  295. 12-Yusuf 30
    şegafe- : onun kalbine işlemiş
  296. 12-Yusuf 30
    le nerâ- : onu görüyoruz
  297. 12-Yusuf 31
    şe : hayır
  298. 12-Yusuf 31
    hâzâ : bu
  299. 12-Yusuf 31
    in hâzâ : bu olsa, olursa
  300. 12-Yusuf 33
    ehabbu : daha sevimlidir
  301. 12-Yusuf 35
    hattâ : ...e kadar
  302. 12-Yusuf 36
    ve dehale : ve girdi
  303. 12-Yusuf 36
    ehadu-humâ : onlardan biri
  304. 12-Yusuf 36
    hamren : üzüm
  305. 12-Yusuf 36
    ve kâle el âharu : ve diğeri dedi
  306. 12-Yusuf 38
    ve ishâka : ve İshak
  307. 12-Yusuf 39
    hayrun : daha hayırlı
  308. 12-Yusuf 39
    el kahhâru : kahhar olan (tutan, yakalayan, hakim ve gâlip olan)
  309. 12-Yusuf 40
    semmeytumû- : onu isimlendirdiniz
  310. 12-Yusuf 40
    bi- : ona
  311. 12-Yusuf 41
    emmâ ehadu-kumâ : ama, fakat, sizin ikinizden biri
  312. 12-Yusuf 41
    hamren : şarap, üzüm
  313. 12-Yusuf 41
    ve emmâ el âharu : ve (ama) fakat diğeri, diğerine gelince
  314. 12-Yusuf 43
    ve uhara : ve diğerleri, ötekileri
  315. 12-Yusuf 43
    eyyuhâ el meleu : ey (kavmin) önde gelenleri, ileri gelenler
  316. 12-Yusuf 46
    eyyuhâ es sıddîku : ey doğru sözlü, sıddîk
  317. 12-Yusuf 46
    ve uhare : ve diğerleri
  318. 12-Yusuf 47
    mâ hasadtum : hasat ettiğiniz, biçtiğiniz şeyleri
  319. 12-Yusuf 51
    hatbukunne : üzerinde konuşma yaptığınız konu, mesele
  320. 12-Yusuf 51
    şe : hayır
  321. 12-Yusuf 51
    hashasa el hakku : hak (gizli iken sonradan) ortaya çıktı
  322. 12-Yusuf 52
    keyde el hâinîne : ihanet edenlerin tuzağı, hilesi
  323. 12-Yusuf 55
    hazâin el ardı : bu yerin hazineleri
  324. 12-Yusuf 55
    hafîzun : koruyan
  325. 12-Yusuf 56
    min- : oradan, orada
  326. 12-Yusuf 56
    haysu : yer, yerde
  327. 12-Yusuf 57
    hayrun : daha hayırlıdır
  328. 12-Yusuf 58
    fe dehalû : böylece girdiler
  329. 12-Yusuf 59
    bi cehâzi-him : zahire yüklerini
  330. 12-Yusuf 59
    hayru : en hayırlısı
  331. 12-Yusuf 62
    rihâli-him : onların yüklerinin içine (heybelerine)
  332. 12-Yusuf 62
    ya'rifûne- : onu tanırlar, onu farkederler
  333. 12-Yusuf 63
    ehâ-nâ : kardeşimiz
  334. 12-Yusuf 63
    hâfizûne : koruyanlar, koruyan kimseler, koruyucular
  335. 12-Yusuf 64
    hayrun : en hayırlı
  336. 12-Yusuf 64
    hâfizen : koruyucu, koruyan
  337. 12-Yusuf 64
    erhamu er râhimîne : rahmet edenlerin en çok rahmet edenidir
  338. 12-Yusuf 65
    hâzihî : bu
  339. 12-Yusuf 65
    ehâ-nâ : kardeşimiz
  340. 12-Yusuf 66
    hattâ : ...e kadar
  341. 12-Yusuf 66
    en yuhâta : kuşatılmak, ihata edilmek
  342. 12-Yusuf 68
    dehalû : girdiler
  343. 12-Yusuf 68
    min haysu : yerde, yerden
  344. 12-Yusuf 68
    hâceten : bir dilek, bir hacet
  345. 12-Yusuf 68
    kadâ-, : o vuku buldu, onu (işi, olayı) yerine getirdi
  346. 12-Yusuf 69
    dehalû : girdiler
  347. 12-Yusuf 69
    ehâ-hu : onun kardeşi
  348. 12-Yusuf 70
    bi cehâzi-him : onların yüklerini
  349. 12-Yusuf 70
    eyyetu- : ey
  350. 12-Yusuf 76
    summestahrecehâ : sonra onu çıkardı
  351. 12-Yusuf 76
    ehâ-hu : kardeşini
  352. 12-Yusuf 77
    fe eserre- : onu saklı tuttu, gizledi
  353. 12-Yusuf 77
    ve lem yubdi- : ve onu açıklamadı
  354. 12-Yusuf 78
    eyyuhâ el azîzu : ey azîz
  355. 12-Yusuf 78
    şeyhan : ihtiyar
  356. 12-Yusuf 78
    ehade-nâ : bizden birisi
  357. 12-Yusuf 80
    halesû : ayrıldılar, bir kenara çekildiler
  358. 12-Yusuf 80
    ehaze : aldı
  359. 12-Yusuf 80
    fe len ebraha \n(bereha) : artık asla ayrılmam \n: (ayrıldı)
  360. 12-Yusuf 80
    hattâ : oluncaya kadar
  361. 12-Yusuf 80
    hayru el hâkimîne : hüküm verenlerin en hayırlısı
  362. 12-Yusuf 81
    hâfizîne : koruyanlar, bilenler (bilgiyi muhafaza edenler, bilgi sahibi olanlar)
  363. 12-Yusuf 82
    : içinde, orada
  364. 12-Yusuf 82
    fî- : aralarında
  365. 12-Yusuf 83
    el alîmu el hakîmu : en iyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır
  366. 12-Yusuf 85
    hattâ : oluncaya kadar
  367. 12-Yusuf 85
    haradan : ölüme götüren hastalık
  368. 12-Yusuf 85
    min el hâlikîne : helâk olanlardan
  369. 12-Yusuf 87
    tehassesû : iyice araştırın
  370. 12-Yusuf 88
    dehalû : girdiler
  371. 12-Yusuf 88
    eyyuhâ el azîzu : ey vezir, ey azîz
  372. 12-Yusuf 90
    ve hâzâ : ve bu
  373. 12-Yusuf 91
    le hâtıîne : kasten günah işleyen günahkârlar
  374. 12-Yusuf 92
    erhamu er râhimîne : rahîm olanların en çok rahmet edenidir
  375. 12-Yusuf 93
    hâzâ : bu
  376. 12-Yusuf 94
    rîha yûsufe : Yusuf'un kokusu (esintisi, rüzgârı, rayihası)
  377. 12-Yusuf 97
    hâtıîne : bilerek günah işleyenler
  378. 12-Yusuf 99
    dehalû : girdiler
  379. 12-Yusuf 100
    ve harrû : ve (yere) eğildiler (çömeldiler)
  380. 12-Yusuf 100
    hâzâ : bu
  381. 12-Yusuf 100
    ceale- : onu kıldı, yaptı
  382. 12-Yusuf 100
    hakkan : hak, gerçek
  383. 12-Yusuf 100
    el hakîmu : hüküm ve hikmet sahibi olan
  384. 12-Yusuf 101
    el ehâdîsi : sözler, olaylar
  385. 12-Yusuf 103
    haraste : şiddetli istedin, çok istedin
  386. 12-Yusuf 105
    aleyhâ : onun üzerinden
  387. 12-Yusuf 105
    ve hum an- : ve onlar, ondan
  388. 12-Yusuf 108
    hâzihî : bu
  389. 12-Yusuf 108
    ve subhânallâhi : ve Allah'ı tenzih ederim
  390. 12-Yusuf 109
    hayrun : daha hayırlı
  391. 12-Yusuf 110
    hattâ : öyle ki, hatta
  392. 12-Yusuf 111
    hadîsen : bir söz
  393. 13-Ra'd 1
    el hakku : haktır
  394. 13-Ra'd 2
    terevne- : onu görüyorsunuz
  395. 13-Ra'd 2
    ve sehhare : ve emri altına aldı
  396. 13-Ra'd 3
    fî- : orada
  397. 13-Ra'd 3
    ve enhâren : ve nehirler
  398. 13-Ra'd 3
    fî- : orada
  399. 13-Ra'd 3
    en nehâre : gündüz
  400. 13-Ra'd 4
    ba'de- : onun bazısını
  401. 13-Ra'd 5
    le fî halkın : mutlaka yaratılışta (yaratılış hakkında, konusunda)
  402. 13-Ra'd 5
    ashâbu en nâri : ateş ehlidir, halkıdır
  403. 13-Ra'd 5
    hum fî- : onlar orada
  404. 13-Ra'd 5
    hâlidûne : ebedîdirler, ebedî kalanlardır
  405. 13-Ra'd 6
    kable el haseneti : iyilikten önce
  406. 13-Ra'd 6
    halet : gelip geçti
  407. 13-Ra'd 7
    hâdin : hidayet eden kimse (hidayetçi)
  408. 13-Ra'd 8
    el erhâmu : rahimler
  409. 13-Ra'd 9
    ve eş şehâdetil : ve şehadet edileni, görüleni
  410. 13-Ra'd 10
    bi en nehâri : gündüzleyin
  411. 13-Ra'd 11
    ve min halfi-hi : ve onun arkasından
  412. 13-Ra'd 11
    hattâ : oluncaya kadar
  413. 13-Ra'd 12
    havfen : korku
  414. 13-Ra'd 12
    es sehâbe : bulutlar
  415. 13-Ra'd 13
    bi hamdi-hi : onu hamd ile
  416. 13-Ra'd 13
    bi- : onu
  417. 13-Ra'd 13
    el mihâli : mukavemet edilemeyen, dayanılmaz, karşı koyulmaz
  418. 13-Ra'd 14
    da'vetu el hakkı : hakkın daveti
  419. 13-Ra'd 16
    e fettehaztum : artık siz, ...mı edindiniz
  420. 13-Ra'd 16
    halakû : yarattılar
  421. 13-Ra'd 16
    halkı-hi : onun yaratması
  422. 13-Ra'd 16
    el halku : yaratma
  423. 13-Ra'd 16
    hâliku : yaratan
  424. 13-Ra'd 16
    el kahhâru : kahhar olan, en kuvvetli olan, herşeye gücü yeten
  425. 13-Ra'd 17
    bi kaderi- : miktarınca, ona takdir edilen miktar kadar
  426. 13-Ra'd 17
    el hakka : hak
  427. 13-Ra'd 18
    ve bi'se el mihâdu : ve ne kötü yatak, döşek
  428. 13-Ra'd 19
    el hakku : hak
  429. 13-Ra'd 21
    ve yehâfûne : ve korkarlar
  430. 13-Ra'd 22
    bi el haseneti es seyyiete : kötülüğü iyilik ile
  431. 13-Ra'd 23
    yedhulûne- : ona girerler
  432. 13-Ra'd 23
    salaha : salih oldu, salâha ulaştı
  433. 13-Ra'd 26
    bi el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı ile
  434. 13-Ra'd 26
    ve mâ el hayâtu ed dunyâ : ve dünya hayatı değildir
  435. 13-Ra'd 29
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel işleyenler
  436. 13-Ra'd 30
    halet : gelip geçti
  437. 13-Ra'd 30
    min kabli- : ondan önce
  438. 13-Ra'd 30
    evhaynâ : biz vahyettik
  439. 13-Ra'd 31
    hattâ : oluncaya kadar
  440. 13-Ra'd 32
    ehaztu-hum : onları helâk ettim, aldım, yakaladım
  441. 13-Ra'd 33
    min hâdin : bir hidayet eden, hidayetçi
  442. 13-Ra'd 34
    fîl hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  443. 13-Ra'd 35
    min tahti- : onun altından
  444. 13-Ra'd 35
    el enhâru : nehirler
  445. 13-Ra'd 35
    ukulu- : onun meyvesi
  446. 13-Ra'd 35
    ve zillu- : ve onun gölgesi
  447. 13-Ra'd 41
    nenkusu- : onu eksiltiyoruz
  448. 13-Ra'd 41
    min etrâfi- : onun çevresinden, etrafından
  449. 14-İbrahim 1
    el hamîdi : kendisine hamdedilen
  450. 14-İbrahim 3
    el hayâte ed dunyâ : dünya hayatını
  451. 14-İbrahim 3
    ve yebgûne- : ve onu isterler
  452. 14-İbrahim 4
    el hakîmu : hikmet sahibidir, hüküm sahibidir
  453. 14-İbrahim 8
    hamîdun : kendisine hamdedilendir
  454. 14-İbrahim 13
    fe evhâ : bunun üzerine vahyetti
  455. 14-İbrahim 14
    hâfe makâmî : makamımdan korkan
  456. 14-İbrahim 14
    ve hâfe : ve korkan
  457. 14-İbrahim 15
    ve hâbe : ve kaybettiler
  458. 14-İbrahim 19
    halaka : yarattı
  459. 14-İbrahim 19
    bi el hakkı : hak ile
  460. 14-İbrahim 19
    bi halkın : bir yaratma ile, halketme ile
  461. 14-İbrahim 22
    va'de el hakkı : hakkın vaadi
  462. 14-İbrahim 23
    ve amilû es sâlihâti : ve nefsi ıslâh edici amel işleyenler
  463. 14-İbrahim 23
    min tahti- : onun altından
  464. 14-İbrahim 23
    el enhâru : nehirler
  465. 14-İbrahim 23
    hâlidîne : ebedî kalırlar
  466. 14-İbrahim 23
    : orada
  467. 14-İbrahim 23
    : orada
  468. 14-İbrahim 24
    aslu- : onun kökü, aslı
  469. 14-İbrahim 24
    ve fer'u- : ve onun dalı
  470. 14-İbrahim 25
    ukule- : (onun) kendi meyvesi
  471. 14-İbrahim 25
    rabbi- : onun Rabbinin
  472. 14-İbrahim 26
    habîsetin : kötü, habis, fena, çirkin
  473. 14-İbrahim 26
    habîsetin : kötü, habis, fena, çirkin
  474. 14-İbrahim 26
    lehâ : onun (için) yoktur
  475. 14-İbrahim 27
    fî el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  476. 14-İbrahim 28
    ve ehallû : ve ikamet etmek üzere götürdüler, ikamet ettirdiler
  477. 14-İbrahim 29
    yaslevne- : ona (ateşe) yaslanırlar, maruz kalırlar
  478. 14-İbrahim 32
    halaka es semâvâti : semaları yarattı
  479. 14-İbrahim 32
    ve sehhare lekum : ve sizin emrinize verdi, emrinize amade kıldı, musahhar kıldı
  480. 14-İbrahim 32
    ve sehhare lekum : ve sizin emrinize verdi, emrinize amade kıldı, musahhar kıldı
  481. 14-İbrahim 32
    el enhâra : nehirler
  482. 14-İbrahim 33
    ve sehhare : ve boyun eğdirdi, emre amade kıldı, musahhar kıldı
  483. 14-İbrahim 33
    ve sehhare : ve emre amade kıldı, musahhar kıldı
  484. 14-İbrahim 33
    ve en nehâra : ve gündüz
  485. 14-İbrahim 34
    lâ tuhsû-, : onu sayamazsınız
  486. 14-İbrahim 35
    hâze el belede : bu şehir, bu belde
  487. 14-İbrahim 37
    beyti-ke el muharremi : senin Beyt-i Haram'ın
  488. 14-İbrahim 39
    el hamdu li allâhi : hamd Allah'a aittir, hamd Allah'adır, Allah'a mahsustur
  489. 14-İbrahim 39
    ve ishâka : ve İshak
  490. 14-İbrahim 42
    teşhasu : (gördüğü şeyin dehşetinden) açık kalır
  491. 14-İbrahim 48
    el kahhâri : kahhar olan, kahretmeye gücü yeten
  492. 14-İbrahim 52
    hâzâ : bu
  493. 15-Hicr 4
    ve lehâ : ve onun vardır
  494. 15-Hicr 5
    ecele- : onun eceli, onun için tayin edilen zaman dilimi
  495. 15-Hicr 6
    eyyuhâ ellezî : ey o kimse
  496. 15-Hicr 8
    bi el hakkı : hak ile
  497. 15-Hicr 9
    hâfizûne : koruyanlar, koruyucular
  498. 15-Hicr 13
    halet : geçti
  499. 15-Hicr 16
    ve zeyyennâ- : ve onu süsledik
  500. 15-Hicr 17
    ve hafıznâ- : ve onu muhafaza ettik, koruduk
  501. 15-Hicr 18
    şihâbun : bir şihap, ateş parçası
  502. 15-Hicr 19
    medednâ- : biz onu uzattık (yaydık)
  503. 15-Hicr 19
    fî- : orada
  504. 15-Hicr 19
    fî- : orada
  505. 15-Hicr 20
    fî- : orada
  506. 15-Hicr 21
    hazâinu-hu : onun hazineleri
  507. 15-Hicr 22
    er riyâha : rüzgârlar
  508. 15-Hicr 22
    levâkıha : aşılayıcı
  509. 15-Hicr 22
    bi hâzinîne : hazineler oluşturan
  510. 15-Hicr 25
    hakîmun : hakîmdir, hikmet sahibidir, hüküm sahibidir
  511. 15-Hicr 26
    halaknâ : biz yarattık
  512. 15-Hicr 26
    hamein : (organik) dönüşüme uğramış
  513. 15-Hicr 27
    halaknâ-hu : onu yarattık
  514. 15-Hicr 28
    hâlikun : yaratan, yaratıcı
  515. 15-Hicr 28
    hamein : (organik) dönüşüme uğramış
  516. 15-Hicr 33
    halakte-hu : sen onu halkettin, yarattın
  517. 15-Hicr 33
    min hamein : hameinden (organik dönüşüme uğramış olan)
  518. 15-Hicr 34
    min- : oradan
  519. 15-Hicr 41
    hâzâ : bu
  520. 15-Hicr 44
    lehâ : ona ait, onun vardır
  521. 15-Hicr 46
    udhulû- : oraya girin
  522. 15-Hicr 48
    fî- : orada
  523. 15-Hicr 48
    min- : oradan
  524. 15-Hicr 52
    iz dehalû : girdikleri zaman
  525. 15-Hicr 55
    bi el hakkı : hak ile
  526. 15-Hicr 57
    hatbu-kum : sizin konunuz, meseleniz, konuşacağınız konu
  527. 15-Hicr 57
    eyyuhâ : ey
  528. 15-Hicr 60
    inne- : muhakkak o
  529. 15-Hicr 64
    bi el hakkı : hak ile, hakkı
  530. 15-Hicr 65
    ehadun : biri, birisi
  531. 15-Hicr 65
    haysu : yere
  532. 15-Hicr 66
    hâulâi : onlar
  533. 15-Hicr 68
    hâulâi : bunlar
  534. 15-Hicr 71
    hâulâi : işte bunlar
  535. 15-Hicr 73
    ehazethum : onları aldı, yakaladı
  536. 15-Hicr 73
    es sayhatu : bir sayha (korkunç ses dalgası)
  537. 15-Hicr 74
    âliye- : onu, en yüksek (yaptık)
  538. 15-Hicr 74
    sâfile- : onu en alçak (yaptı)
  539. 15-Hicr 74
    âliye- sâfile- : onun üstünün altına gelmesi, onun yükselip alçalması
  540. 15-Hicr 76
    ve inne- : ve çünkü o, muhakkak ki o
  541. 15-Hicr 78
    ashâbu el eyketi : Eyke halkı
  542. 15-Hicr 80
    ashâbu el hıcr : Hicr halkı
  543. 15-Hicr 81
    an- : ondan
  544. 15-Hicr 83
    ehazet-hum : onları aldı (yakaladı)
  545. 15-Hicr 83
    es sayhatu : korkunç bir ses, bir sayha
  546. 15-Hicr 85
    ve mâ halaknâ : ve biz yaratmadık
  547. 15-Hicr 85
    bi el hakkı : hak ile
  548. 15-Hicr 85
    es safha el cemîle : güzel (bir) şekilde yüz çevirmek
  549. 15-Hicr 86
    el hallâku : en iyi yaratan
  550. 15-Hicr 88
    cenâha-ke : (senin) kanatların
  551. 15-Hicr 96
    âhare : başka, diğer(leri)
  552. 15-Hicr 98
    bi hamdi : hamd ile
  553. 15-Hicr 99
    hattâ : e kadar
  554. 16-Nahl 1
    subhâne-hu \n(sebbehu subhane-hu) : onu tenzih edin \n: (onu şanına yakışır şekilde tesbih edin)
  555. 16-Nahl 3
    halaka es semâvâti : semaları yarattı
  556. 16-Nahl 3
    bi el hakkı : hak ile
  557. 16-Nahl 4
    halaka el insâne : insanı yarattı
  558. 16-Nahl 4
    hasîmun : düşman, hasım
  559. 16-Nahl 5
    halaka- : onu yarattı
  560. 16-Nahl 5
    fî- : onda vardır
  561. 16-Nahl 5
    ve min- : ve ondan
  562. 16-Nahl 6
    fî- : içinde, onlarda vardır
  563. 16-Nahl 8
    ve el hayle : ve atlar
  564. 16-Nahl 8
    ve el hamîre : ve merkepler
  565. 16-Nahl 8
    li terkebû- : onlara binmeniz için
  566. 16-Nahl 9
    ve min- : ve ondan
  567. 16-Nahl 12
    ve sehhara lekum : ve sizin emrinize verdi
  568. 16-Nahl 12
    ve en nehâre : ve gündüz
  569. 16-Nahl 12
    musahharâtun : emrine verilmiş olanlar
  570. 16-Nahl 14
    sahhare : emrinize verdi
  571. 16-Nahl 14
    telbesûne- : onu takarsınız, giyersiniz
  572. 16-Nahl 15
    ve enhâren : ve nehirler
  573. 16-Nahl 18
    lâ tuhsû- : onu hesaplayamazsınız
  574. 16-Nahl 26
    fe harre : böylece çöktü
  575. 16-Nahl 26
    min haysu : bir yerden
  576. 16-Nahl 29
    hâlidîne : ebedî olanlar, ebediyyen kalanlar
  577. 16-Nahl 29
    fî- : orada
  578. 16-Nahl 30
    hayren : hayır, güzellikler
  579. 16-Nahl 30
    hâzihi ed dunyâ : bu dünyada vardır
  580. 16-Nahl 30
    haseneten : iyilikler, güzellikler, Allah'ın ikramları, pozitif dereceler
  581. 16-Nahl 30
    hayrun : hayırlıdır
  582. 16-Nahl 31
    yedhulûne- : ona girerler, dahil olurlar
  583. 16-Nahl 31
    min tahti- : onun altından
  584. 16-Nahl 31
    el enhâru : nehirler
  585. 16-Nahl 31
    fî- : orada, onun içinde
  586. 16-Nahl 34
    ve hâka : ve kuşattı
  587. 16-Nahl 35
    ve lâ harremnâ : ve biz haram kılmayız
  588. 16-Nahl 36
    hakkat : hak oldu, gerçekleşti
  589. 16-Nahl 38
    hakkan : hak olarak
  590. 16-Nahl 41
    ve ellezîne hâcerû : ve hicret edenler
  591. 16-Nahl 41
    haseneten : hasene, güzellik, iyilik, pozitif dereceler
  592. 16-Nahl 45
    min haysu : bir yerden
  593. 16-Nahl 47
    alâ tehavvufin : korkuyorken, korkarken, korkar halde
  594. 16-Nahl 48
    ilâ mâ halaka allâhu : Allah'ın yarattığı şeyi
  595. 16-Nahl 50
    yehâfûne : (onlar) korkarlar
  596. 16-Nahl 51
    ferhabûne (fe ırhabûne) : artık korkun
  597. 16-Nahl 57
    subhâne-hu : o sübhandır, münezzehtir
  598. 16-Nahl 58
    ehadu-hum : onlardan birisi
  599. 16-Nahl 60
    el hakîmu : hakîmdir, hüküm ve hikmet sahibidir
  600. 16-Nahl 61
    aleyhâ : onun üzerinde
  601. 16-Nahl 65
    mevti- : onun ölümü
  602. 16-Nahl 66
    lebenen hâlisen : halis süt, saf süt
  603. 16-Nahl 67
    hasenen : güzel
  604. 16-Nahl 68
    ve evhâ : ve vahyetti
  605. 16-Nahl 69
    min butûni- : (onun) karnından
  606. 16-Nahl 70
    halaka-kum : sizi yarattı
  607. 16-Nahl 71
    yechadûne : bilerek inkâr ediyorlar
  608. 16-Nahl 72
    ve hafedeten : ve torunlar
  609. 16-Nahl 75
    hasenen : güzel, temiz, helâl
  610. 16-Nahl 75
    el hamdu li allâhi : hamd Allah'a aittir (Allah içindir)
  611. 16-Nahl 76
    ehadu-humâ : ikisinden biri
  612. 16-Nahl 76
    bi hayrin : bir hayır
  613. 16-Nahl 78
    ummehâti-kum : sizin annelerinizin
  614. 16-Nahl 79
    musahharâtin : emir altına alınanlar, emre amade kılınmış olanlar
  615. 16-Nahl 80
    testehıffûne- : onu hafifçe taşırsınız
  616. 16-Nahl 80
    ve min asvâfi- (sûfu) : ve onun yünlerinden (koyun yünü)
  617. 16-Nahl 80
    ve evbâri- (vebare) : ve onun tüyleri (deve tüyü)
  618. 16-Nahl 80
    ve eş'âri- (şearu) : ve onun kılları (kıl)
  619. 16-Nahl 81
    halaka : yarattı
  620. 16-Nahl 81
    el harra : sıcak
  621. 16-Nahl 83
    yunkirûne- : onu inkâr ediyorlar
  622. 16-Nahl 85
    lâ yuhaffefu : hafifletilmez
  623. 16-Nahl 86
    hâulâi : işte onlar
  624. 16-Nahl 89
    hâulâi : işte onlar
  625. 16-Nahl 90
    ve yenhâ : ve yasaklar, nehyeder
  626. 16-Nahl 91
    tevkîdi- : onu pekiştiriyorsunuz, onu sağlamlaştırıyorsunuz
  627. 16-Nahl 92
    gazle- : eğrilmiş ipini
  628. 16-Nahl 92
    dehalen : hile, tuzak, aldatma
  629. 16-Nahl 94
    dehalen : hile, tuzak, aldatma
  630. 16-Nahl 94
    subûti- : onun subut bulması, sebat etmesi, yere sağlam basması
  631. 16-Nahl 95
    hayrun : (daha) hayırlı
  632. 16-Nahl 97
    amile sâlihan : salih amel (nefsi tezkiye edici amel)
  633. 16-Nahl 97
    hayâten : hayat
  634. 16-Nahl 102
    bi el hakkı : hak ile
  635. 16-Nahl 103
    yulhıdûne \n(elhade) : yöneliyorlar, isnad ediyorlar, dil uzatıyorlar \n: (yöneldi, dil uzattı)
  636. 16-Nahl 103
    ve hâzâ : ve bu
  637. 16-Nahl 106
    men şereha : kim açarsa, şerhederse
  638. 16-Nahl 107
    el hayâte ed dunyâ : dünya hayatı
  639. 16-Nahl 109
    hum el hâsirûne : onlar hüsranda olanlardır
  640. 16-Nahl 110
    hâcerû : hicret (göç) ettiler
  641. 16-Nahl 110
    min ba'di- : ondan sonra
  642. 16-Nahl 111
    an nefsi- : kendi nefsinden
  643. 16-Nahl 112
    ye'tî- : ona gelir
  644. 16-Nahl 112
    rızku- : onun rızkı
  645. 16-Nahl 112
    fe ezâka- allâhu : bundan sonra Allah ona tattırdı
  646. 16-Nahl 112
    ve el havfi : ve korku
  647. 16-Nahl 113
    fe ehaze-hum : bundan sonra, böylece onları yakaladı, aldı
  648. 16-Nahl 114
    halâlen : helâl olarak
  649. 16-Nahl 115
    harreme : haram kıldı
  650. 16-Nahl 116
    hâzâ : bu
  651. 16-Nahl 116
    halâlun : helâl
  652. 16-Nahl 116
    ve hâzâ : ve bu
  653. 16-Nahl 116
    harâmun : haram
  654. 16-Nahl 118
    hâdû : yahudiler
  655. 16-Nahl 118
    harremnâ : biz haram kıldık
  656. 16-Nahl 119
    bi cehâletin : cehaletle, cahillikle, bilmeyerek
  657. 16-Nahl 119
    min ba'di- : ondan sonra
  658. 16-Nahl 120
    hanîfen : hanif olarak (bir tek Allah'a inanan)
  659. 16-Nahl 122
    haseneten : haseneler, güzellikler, iyilikler, (pozitif) dereceler
  660. 16-Nahl 123
    evhaynâ : biz vahyettik
  661. 16-Nahl 123
    hanîfen : hanif olarak (tek Allah'a inanan, yönelen)
  662. 16-Nahl 125
    el haseneti : güzel (pozitif dereceler kazandıran)
  663. 16-Nahl 126
    hayrun : daha hayırlıdır
  664. 17-İsrâ 1
    subhâne : o sübhandır, bütün noksanlıklardan münezzehtir
  665. 17-İsrâ 1
    min el mescidi el harâmi : Mescid-i Haram'dan
  666. 17-İsrâ 1
    havle-hu : onun etrafını, çevresini
  667. 17-İsrâ 3
    men hamelnâ : taşıdığımız kimse
  668. 17-İsrâ 7
    fe lehâ, : artık onun(dur)
  669. 17-İsrâ 7
    dehalû-hu : ona girdiler
  670. 17-İsrâ 8
    en yerhame-kum : size merhamet etmesi
  671. 17-İsrâ 8
    hasîren : kuşatıcı
  672. 17-İsrâ 9
    hâzâ el kur'âne : bu Kur'ân
  673. 17-İsrâ 9
    es sâlihâti : salih ameller
  674. 17-İsrâ 11
    bi el hayri : hayır için, hayra
  675. 17-İsrâ 12
    ve en nehâre : ve gündüz
  676. 17-İsrâ 12
    mehavnâ : mahvettik, sildik, giderdik
  677. 17-İsrâ 12
    en nehâri : gündüz
  678. 17-İsrâ 14
    hasîben : hesap görücü olarak
  679. 17-İsrâ 15
    aleyhâ : (sorumluluğu) kendi üzerinedir
  680. 17-İsrâ 15
    hattâ : oluncaya kadar, olmadıkça
  681. 17-İsrâ 16
    mutrafî- \n(etrefe) : onun refah içinde olan ileri gelenleri, zenginleri \n: (her istediği verildi)
  682. 17-İsrâ 16
    fî- : orada
  683. 17-İsrâ 16
    hakka : haketti, hak oldu
  684. 17-İsrâ 16
    aleyhâ : onun üzerine
  685. 17-İsrâ 16
    demmernâ- : onu dumura uğrattık, helâk ettik
  686. 17-İsrâ 17
    habîren : haberdar olarak, haberdar olan
  687. 17-İsrâ 18
    fî- : orada
  688. 17-İsrâ 18
    yaslâ- : ona maruz kalır (atılır)
  689. 17-İsrâ 19
    lehâ : ona, onun için
  690. 17-İsrâ 19
    sa'ye- : onun çalışması
  691. 17-İsrâ 20
    hâulâi : bunlar
  692. 17-İsrâ 20
    ve hâulâi : ve bunlar
  693. 17-İsrâ 22
    âhare : başka, diğer
  694. 17-İsrâ 23
    ehadu-humâ : ikisinden birisi
  695. 17-İsrâ 24
    cenâha : kanat
  696. 17-İsrâ 24
    rabbirhamhumâ : Rabbim, ikisine de rahmet et
  697. 17-İsrâ 26
    hakka-hu : onun hakkı
  698. 17-İsrâ 28
    tercû- : onu ümit edersin
  699. 17-İsrâ 29
    ve lâ tebsut- : ve tutma, onu fazla harcama
  700. 17-İsrâ 30
    habîran : haberdar olan
  701. 17-İsrâ 31
    haşyete : korku
  702. 17-İsrâ 33
    harremallâhu : Allah haram kıldı
  703. 17-İsrâ 33
    bi el hakkı : hak ile, hak olarak
  704. 17-İsrâ 34
    hattâ yebluga : erişinceye kadar
  705. 17-İsrâ 35
    hayrun : daha hayırlı
  706. 17-İsrâ 37
    merehan (merah) : gururlanarak, azametle (aşırı sevinç, gurur)
  707. 17-İsrâ 37
    len tahrika el arda \n(hareka) : yeryüzünü asla tahrik edemezsin (hareket ettiremezsin) \n: (deldi, tahrik etti, yardı)
  708. 17-İsrâ 39
    evhâ : vahyetti
  709. 17-İsrâ 39
    âhare : diğer, başka
  710. 17-İsrâ 40
    vettehaze (ve ittehaze) : ve edindi
  711. 17-İsrâ 41
    hâzâ : bu
  712. 17-İsrâ 43
    subhânehu : Allah münezzehtir
  713. 17-İsrâ 44
    bi hamdi-hi : onu hamd ile
  714. 17-İsrâ 44
    tesbîha-hum : onların tesbihlerini
  715. 17-İsrâ 44
    halîmen : halim
  716. 17-İsrâ 49
    halkan : yaratılış
  717. 17-İsrâ 50
    hadîden : demir
  718. 17-İsrâ 51
    halkan : yaratılış
  719. 17-İsrâ 52
    bi hamdi-hi : ona hamd ile, onun hamdi ile
  720. 17-İsrâ 54
    yerham-kum : size merhamet eder, rahmet nuru gönderir
  721. 17-İsrâ 57
    ve yehâfûne : ve korkarlar
  722. 17-İsrâ 58
    muhlikû- : onu helâk edenler, helâk ediciler
  723. 17-İsrâ 58
    muazzibû- : ona azap ediciler, azap edenler
  724. 17-İsrâ 59
    bi- : onu
  725. 17-İsrâ 59
    bi- : ona
  726. 17-İsrâ 60
    ehâta : kuşattı, kapsadı
  727. 17-İsrâ 60
    ve nuhavvifu-hum : ve onları korkutuyoruz
  728. 17-İsrâ 61
    li men halakte : halkettiğin, yarattığın kimseye
  729. 17-İsrâ 62
    hâzâ : bu
  730. 17-İsrâ 62
    le in ahharte-ni : gerçekten eğer beni ertelersen
  731. 17-İsrâ 64
    bi hayli-ke : senin atlılarınla
  732. 17-İsrâ 68
    hâsiben : taş yağdıran fırtına
  733. 17-İsrâ 70
    ve hamelnâ-hum : ve onları taşıdık
  734. 17-İsrâ 70
    mimmen(min men) halaknâ : yarattıklarımızdan
  735. 17-İsrâ 72
    hâzihî : burada
  736. 17-İsrâ 73
    evhaynâ : sana vahyettik
  737. 17-İsrâ 73
    lettehazû-ke (le ittehazû-ke) : seni mutlaka edinirler
  738. 17-İsrâ 73
    halîlen : bir dost
  739. 17-İsrâ 75
    di'fa el hayâti : hayatın zayıflığı (sıkıntısı)
  740. 17-İsrâ 76
    min- : oradan
  741. 17-İsrâ 80
    mudhale : giriş ile
  742. 17-İsrâ 81
    el hakku : hak
  743. 17-İsrâ 82
    hasâran : ziyan, hüsran, derece kaybı
  744. 17-İsrâ 86
    evhaynâ : vahyettik
  745. 17-İsrâ 88
    hâzâ el kur'âni : bu Kur'ân
  746. 17-İsrâ 89
    hâzâ : bu
  747. 17-İsrâ 90
    hattâ : oluncaya kadar, olmadıkça
  748. 17-İsrâ 91
    el enhâre : nehirler
  749. 17-İsrâ 91
    hılâle- : onun arasından
  750. 17-İsrâ 93
    hattâ tunezzile : sen indirinceye kadar (indirmedikçe)
  751. 17-İsrâ 93
    subhâne : o sübhandır, o noksan sıfatlardan münezzehtir
  752. 17-İsrâ 96
    habîren : haberdar olan
  753. 17-İsrâ 97
    habet : sönmeye yüz tuttu
  754. 17-İsrâ 98
    halkan : yaratılış
  755. 17-İsrâ 99
    halaka es semâvâti : semaları yarattı
  756. 17-İsrâ 100
    hazâine : hazineler
  757. 17-İsrâ 100
    haşyete el infâkı : infâk (harcama, tükenme) korkusu
  758. 17-İsrâ 102
    hâulâi : bunlar
  759. 17-İsrâ 105
    ve bi el hakkı : ve hakkı
  760. 17-İsrâ 105
    ve bi el hakkı : ve hak ile
  761. 17-İsrâ 108
    subhâne : yücedir, sübhandır, herşeyden münezzehtir
  762. 17-İsrâ 110
    ve lâ tuhâfit : ve gizleme
  763. 17-İsrâ 110
    bi- : onu
  764. 17-İsrâ 111
    ve kulil hamdu : ve hamd ile de
  765. 18-Kehf 1
    el hamdulillâhillezî : hamd Allah'adır, o ki
  766. 18-Kehf 2
    ya'melûn es sâlihâti : salih (nefsi ıslâh edici) ameller yaparlar
  767. 18-Kehf 2
    hasenen : (en) güzel
  768. 18-Kehf 4
    ittehaze allâhu : Allah edindi
  769. 18-Kehf 6
    bi hâzâ el hadîsi : bu söze
  770. 18-Kehf 7
    lehâ : ona
  771. 18-Kehf 8
    aleyhâ : onun üzerinde olan şeyler
  772. 18-Kehf 9
    hasibte : sen sandın
  773. 18-Kehf 9
    ashâbe el kehfi : kehf (mağara) ehli (mağarada bulunanlar)
  774. 18-Kehf 13
    bi el hakkı : hak ile, gerçek olarak
  775. 18-Kehf 15
    hâulâi : işte bunlar
  776. 18-Kehf 15
    ittehazû : edindiler
  777. 18-Kehf 19
    ehade-kum : sizden birisi
  778. 18-Kehf 19
    hâzihî : bu
  779. 18-Kehf 19
    eyyu- : hangisi
  780. 18-Kehf 19
    ehaden : birisi
  781. 18-Kehf 21
    hakkun : bir hak'tır
  782. 18-Kehf 21
    fî- : onda, onun hakkında
  783. 18-Kehf 22
    hamsetun : beş
  784. 18-Kehf 22
    ehâden : birine
  785. 18-Kehf 24
    min hâzâ : bundan
  786. 18-Kehf 26
    ehaden : birisi, bir kimse
  787. 18-Kehf 27
    multehaden \n(elhade) : yönelinen \n: (yöneldi, meyletti)
  788. 18-Kehf 28
    zînete el hayâti ed dunyâ : dünya hayatının süsünü, ziynetini
  789. 18-Kehf 29
    ve kulil hakku (ve kul el hakku) : ve de ki hak
  790. 18-Kehf 29
    ehâta : ihata etti, sardı, kapladı
  791. 18-Kehf 29
    surâdiku- : onun (çadırı), onun üstten ve yanlardan saran kenarları
  792. 18-Kehf 30
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptılar
  793. 18-Kehf 31
    el enharu : nehirler
  794. 18-Kehf 31
    yuhallevne : süslenirler
  795. 18-Kehf 31
    fî- : orada
  796. 18-Kehf 31
    fî- : orada
  797. 18-Kehf 31
    ve hasunet : ve güzel oldu
  798. 18-Kehf 32
    li ehadi-himâ : ikisinden birine
  799. 18-Kehf 32
    ve hafefnâ-humâ : ve ikisini kuşattık
  800. 18-Kehf 33
    ukule- : meyvelerini
  801. 18-Kehf 34
    yuhâviru-hû : onunla konuşuyor
  802. 18-Kehf 35
    ve dehale : ve girdi
  803. 18-Kehf 35
    hâzihî : bu
  804. 18-Kehf 36
    hayren : daha hayırlı
  805. 18-Kehf 36
    min- : ondan
  806. 18-Kehf 37
    yuhâviru-hu : onunla konuşuyor, sohbet ediyor
  807. 18-Kehf 37
    halaka-ke : seni yarattı
  808. 18-Kehf 38
    ehaden : bir kimse, bir şey
  809. 18-Kehf 39
    iz dehalte : sen girdiğin zaman
  810. 18-Kehf 40
    hayran : daha hayırlısı
  811. 18-Kehf 40
    aleyhâ : onun üzerinde
  812. 18-Kehf 40
    tusbiha : olur
  813. 18-Kehf 41
    yusbiha : olur
  814. 18-Kehf 41
    mâu- : onun suyu
  815. 18-Kehf 42
    fe asbeha : böylece oldu
  816. 18-Kehf 42
    fî- : orada
  817. 18-Kehf 42
    hâviyetun alâ : üzerine yıkılmış, çökmüş halde
  818. 18-Kehf 42
    urûşi- : onun çardakları
  819. 18-Kehf 42
    ehaden : bir kimse, bir şey
  820. 18-Kehf 44
    lillâhil hakkı (li allâhi el hakkı) : hak olan Allah'a aittir
  821. 18-Kehf 44
    hayrun : hayırlıdır
  822. 18-Kehf 44
    ve hayrun : ve hayırlıdır
  823. 18-Kehf 45
    meselel hayâtid dunyâ : dünya hayatı misalini, durumunu
  824. 18-Kehf 45
    fe asbeha : böylece, sonra da oldu
  825. 18-Kehf 46
    zînetu el hayâti ed dunyâ : dünya hayatının süsüdür, ziynetidir
  826. 18-Kehf 46
    es sâlihâtu : salih ameller (nefs tezkiyesi)
  827. 18-Kehf 46
    hayrun : daha hayırlıdır
  828. 18-Kehf 46
    ve hayrun : ve hayırlıdır
  829. 18-Kehf 47
    ve haşernâ-hum : ve onları haşrettik (topladık)
  830. 18-Kehf 47
    ehaden : birisi
  831. 18-Kehf 48
    halaknâ-kum : sizi yarattık
  832. 18-Kehf 49
    hâzâ el kitâbi : bu kitap
  833. 18-Kehf 49
    ahsâ- : onu sayıyor, hesap ediyor
  834. 18-Kehf 49
    hâdıren : hazır olarak
  835. 18-Kehf 49
    ehaden : bir kimse
  836. 18-Kehf 51
    halka es semâvâti : semaların yaratılışı
  837. 18-Kehf 51
    halka : yaratılış
  838. 18-Kehf 53
    muvâkıû- (vakaa) : ona düşecek olanlar (düştü)
  839. 18-Kehf 53
    an- : ondan
  840. 18-Kehf 54
    hâzâ : bu
  841. 18-Kehf 56
    li yudhıdû \n(edhada) : boşa çıkarmaları için, iptal etmeleri için \n: (iptal etti, boşa çıkardı)
  842. 18-Kehf 56
    el hakka : hak
  843. 18-Kehf 56
    vettehazû (ve ittehazû) : ve edindiler
  844. 18-Kehf 57
    an- : ondan
  845. 18-Kehf 60
    hattâ : oluncaya kadar
  846. 18-Kehf 61
    fettehaze (fe ittehaze) : o zaman edindi
  847. 18-Kehf 62
    hâzâ : bu
  848. 18-Kehf 63
    vettehaze (ve ittehaze) : ve edindi (tuttu)
  849. 18-Kehf 70
    hattâ : oluncaya kadar, olmadıkça
  850. 18-Kehf 70
    uhdise \n(hadese) : ben bahsederim \n: (bahsetti, anlattı)
  851. 18-Kehf 71
    hattâ : oluncaya kadar
  852. 18-Kehf 71
    haraka- : onu deldi
  853. 18-Kehf 71
    e harakte- : onu deldin mi
  854. 18-Kehf 71
    ehle- : onun ehlini (ahalisini, içinde bulunanları)
  855. 18-Kehf 74
    hattâ : oluncaya kadar
  856. 18-Kehf 76
    ba'de- : ondan sonra
  857. 18-Kehf 77
    fentalekâ hattâ izâ : böylece ikisi yola çıktılar
  858. 18-Kehf 77
    ehle : şehir halkı
  859. 18-Kehf 77
    : orada
  860. 18-Kehf 77
    lettehazte (le ittehaze) : elbette buna karşılık
  861. 18-Kehf 78
    hâzâ : bu
  862. 18-Kehf 79
    en eîbe- : onu kusurlu yapmak
  863. 18-Kehf 80
    haşî-nâ : biz korktuk
  864. 18-Kehf 81
    hayren : (daha) hayırlısı
  865. 18-Kehf 82
    sâlihan : salih (kimse)
  866. 18-Kehf 86
    hattâ izâ : olduğu zaman
  867. 18-Kehf 86
    vecede- : onu buldu
  868. 18-Kehf 86
    hamietin : bulanık, çamurlu
  869. 18-Kehf 86
    inde- : onun yanında
  870. 18-Kehf 88
    ve amile sâlihan : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptı, amel etti
  871. 18-Kehf 90
    hattâ izâ : olduğu zaman
  872. 18-Kehf 90
    vecede- : onu buldu
  873. 18-Kehf 90
    min dûni- : ondan başka
  874. 18-Kehf 91
    ehatnâ : biz ihata ettik
  875. 18-Kehf 93
    hattâ izâ : olduğu zaman
  876. 18-Kehf 94
    harcen : harç, ücret
  877. 18-Kehf 95
    hayrun : daha hayırlı
  878. 18-Kehf 96
    zubere el hadîdi : demir parçaları
  879. 18-Kehf 96
    hattâ izâ : oluncaya kadar, olunca
  880. 18-Kehf 96
    hattâ : e kadar, oluncaya kadar
  881. 18-Kehf 98
    hâzâ : bu
  882. 18-Kehf 98
    hakkan : hak
  883. 18-Kehf 99
    ve nufiha : ve üfürüldü
  884. 18-Kehf 102
    fe hasibe : yoksa zannettiler
  885. 18-Kehf 104
    fî el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  886. 18-Kehf 105
    fe habitat : o zaman, böylece boşa gitti, heba oldu
  887. 18-Kehf 106
    ve ittehazû : ve edindiler
  888. 18-Kehf 107
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yapanlar, işleyenler
  889. 18-Kehf 108
    hâlidîne : ebediyyen, kalıcı olanlar
  890. 18-Kehf 108
    : orada
  891. 18-Kehf 108
    an- : ondan
  892. 18-Kehf 110
    : vahyediliyor
  893. 18-Kehf 110
    amelen sâlihan : salih amel (nefs tezkiyesi)
  894. 18-Kehf 110
    ehaden : (başka) birisi (başka birşeyi)
  895. 19-Meryem 1
    Kâf, , yâ, ayn, sâd. Kâf, , yâ, ayn, sâd.
  896. 19-Meryem 3
    hafiyyen : gizlice, sessizce
  897. 19-Meryem 9
    halaktu-ke : seni yarattım
  898. 19-Meryem 11
    harece : çıktı
  899. 19-Meryem 11
    evhâ : vahyetti (konuşmadan, iç sesiyle duyurdu)
  900. 19-Meryem 13
    ve hanânen : ve sevgi
  901. 19-Meryem 15
    hayyen : diri, canlı olarak
  902. 19-Meryem 16
    min ehli- : ailesinden
  903. 19-Meryem 17
    fettehazet (fe ittehazet) : sonra da edindi, yaptı
  904. 19-Meryem 17
    ileyhâ : ona
  905. 19-Meryem 17
    rûha-nâ : ruhumuz
  906. 19-Meryem 17
    lehâ : ona
  907. 19-Meryem 22
    hamelet-hu : ona hamile kaldı
  908. 19-Meryem 23
    ecâe-ha : onu mecbur etti
  909. 19-Meryem 23
    el mehâdû : doğum sancısı
  910. 19-Meryem 23
    hâzâ : bu
  911. 19-Meryem 24
    nâdâ- : ona seslendi
  912. 19-Meryem 24
    min tahti- : onun altından, alt yanından
  913. 19-Meryem 26
    ehaden : bir kimse
  914. 19-Meryem 27
    kavme- : kendi kavmine (onun kavmine)
  915. 19-Meryem 28
    uhte hârûne : Harun'un kızkardeşi
  916. 19-Meryem 31
    mâ dumtu hayyen : hayatta kaldığım sürece
  917. 19-Meryem 33
    hayyen : diri, canlı
  918. 19-Meryem 34
    kavle el hakkı : Hakk'ın
  919. 19-Meryem 35
    subhâne-hu : o sübhandır, herşeyden münezzehtir
  920. 19-Meryem 36
    hâzâ : bu
  921. 19-Meryem 39
    yevme el hasreti : hasret günü
  922. 19-Meryem 40
    ve men aleyhâ : ve onun üzerinde olan kimseler (kişiler)
  923. 19-Meryem 45
    ehâfu : korkuyorum
  924. 19-Meryem 47
    hafiyyen : (çok) lütufkâr
  925. 19-Meryem 49
    ishâka : İshak'ı
  926. 19-Meryem 53
    ehâ-hu : onun kardeşi
  927. 19-Meryem 53
    hârûne : Harun
  928. 19-Meryem 58
    hamelnâ : taşıdık
  929. 19-Meryem 58
    harrû : yere kapandılar
  930. 19-Meryem 59
    halefe : arkasından geldi
  931. 19-Meryem 59
    halfun : sonraki nesil
  932. 19-Meryem 60
    ve amile sâlihan : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptı
  933. 19-Meryem 62
    fî- : orada
  934. 19-Meryem 62
    : orada
  935. 19-Meryem 64
    ve mâ halfe-nâ : ve arkamızdakiler
  936. 19-Meryem 66
    hayyen : diri, canlı olarak
  937. 19-Meryem 67
    halaknâ-hu : onu yarattık
  938. 19-Meryem 68
    havle : etrafı
  939. 19-Meryem 70
    bi- : ona, onu
  940. 19-Meryem 71
    vâridu- \n(verede) : ona varanlar \n: (vardı)
  941. 19-Meryem 71
    hatmen : hüküm, yapılmasına karar verme
  942. 19-Meryem 72
    : orada
  943. 19-Meryem 73
    hayrun : daha hayırlı
  944. 19-Meryem 75
    hattâ : oluncaya kadar, hatta
  945. 19-Meryem 76
    ve el bâkıyâtu es sâlihâtu : ve bâki olan salih ameller
  946. 19-Meryem 76
    hayrun : daha hayırlı
  947. 19-Meryem 76
    ve hayrun : ve daha hayırlı
  948. 19-Meryem 78
    emittehaze (em ittehaze) : veya, yoksa ..... mı edindi (yaptı)
  949. 19-Meryem 81
    vettehazû (ve ittehazû) : ve edindiler
  950. 19-Meryem 87
    ittehaze : edindi, yaptı
  951. 19-Meryem 88
    kâlu ittehaze : 'edindi' dediler
  952. 19-Meryem 96
    ve amilu es sâlihâti : ve salih ameller (nefs tezkiyesi) yapanlar
  953. 19-Meryem 98
    min ehadin : birisini
  954. 2-Bakara 7
    hateme : mühürledi
  955. 2-Bakara 9
    yuhâdiûne : aldatırlar
  956. 2-Bakara 13
    es sufehâu : sefihler, akılsızlar
  957. 2-Bakara 13
    es sufehâu : sefihler, akılsızlar
  958. 2-Bakara 14
    halev : yalnız kaldılar, başbaşa kaldılar
  959. 2-Bakara 16
    rabihat : kâr
  960. 2-Bakara 17
    havle-hu : onun etrafı, çevresi
  961. 2-Bakara 19
    hazara : korku
  962. 2-Bakara 21
    eyyuhâ : ey
  963. 2-Bakara 21
    halaka-kum : sizi yarattı
  964. 2-Bakara 24
    vakûdu- : onun yakıtı
  965. 2-Bakara 25
    es sâlihâti : salih ameller, nefsi tezkiye edici
  966. 2-Bakara 25
    min tahti- : onun altından
  967. 2-Bakara 25
    enhâru : nehirler
  968. 2-Bakara 25
    min- : on(lar)dan, oradan (orada)
  969. 2-Bakara 25
    hâzellezî (hâzâ ellezî) : bu ki (o şey)
  970. 2-Bakara 25
    bi-hi muteşâbihan : ona benziyen, ona benzer
  971. 2-Bakara 25
    fî- ezvâcun : orada eşler
  972. 2-Bakara 25
    mutahharatun : temiz olan, temiz
  973. 2-Bakara 25
    fî- hâlidûne : orada devamlı kalacak olanlar
  974. 2-Bakara 26
    fevka- : onun üstünde
  975. 2-Bakara 26
    el hakk : hak
  976. 2-Bakara 26
    bi hâzâ : bununla
  977. 2-Bakara 27
    el hâsirûne : kendilerine yazık edenler, hüsranda olanlar (kazandıkları pozitif dereceler,
  978. 2-Bakara 29
    halaka : yarattı
  979. 2-Bakara 30
    halîfeten : halife
  980. 2-Bakara 30
    fî- : orada
  981. 2-Bakara 30
    fî- : orada
  982. 2-Bakara 30
    bi hamdi-ke : seni hamd ile, hamdinle
  983. 2-Bakara 31
    kulle- : onun hepsi
  984. 2-Bakara 31
    hâulâi : bunlar
  985. 2-Bakara 32
    subhâne-ke : sen sübhansın, seni tenzih ederiz
  986. 2-Bakara 32
    el hakîmu : hüküm ve hikmet sahibi
  987. 2-Bakara 35
    min- : ondan
  988. 2-Bakara 35
    haysu : yerden
  989. 2-Bakara 35
    hâzihi : bu
  990. 2-Bakara 36
    an- : ondan, oradan
  991. 2-Bakara 38
    min- : ondan, oradan
  992. 2-Bakara 38
    fe lâ havfun : artık korku yoktur
  993. 2-Bakara 39
    ashâbu : sahipleri, halkı, ehli
  994. 2-Bakara 39
    hum fî- : onlar orada
  995. 2-Bakara 39
    hâlidûne : ebedî, sonsuz, devamlı kalacak olanlar
  996. 2-Bakara 42
    el hakka : hakk, gerçek
  997. 2-Bakara 45
    ve inne- : hiç şüphesiz o, muhakkak ki o
  998. 2-Bakara 45
    alâ el şiîne : huşû sahiplerine
  999. 2-Bakara 48
    min- : ondan
  1000. 2-Bakara 48
    ve lâ yu'hazu : ve alınmaz
  1001. 2-Bakara 48
    min- : ondan
  1002. 2-Bakara 51
    ittehaztum(u) : siz edindiniz
  1003. 2-Bakara 54
    bi ittihâzi-kum(u) : edinmeniz ile, edinerek
  1004. 2-Bakara 54
    hayrun : hayırlı, daha hayırlı
  1005. 2-Bakara 55
    hattâ : olana kadar, olmadıkça
  1006. 2-Bakara 55
    ehazet-kum(u) : sizi aldı, yakaladı
  1007. 2-Bakara 58
    hâzihi : bu
  1008. 2-Bakara 58
    min- : ondan, oradan
  1009. 2-Bakara 58
    haysu : yer (mekân)
  1010. 2-Bakara 58
    hatâyâ-kum : sizin hatalarınız
  1011. 2-Bakara 60
    el hacere : taş, kaya
  1012. 2-Bakara 61
    min bakli- : onun baklagillerinden
  1013. 2-Bakara 61
    ve kıssâi- : ve onun salataları
  1014. 2-Bakara 61
    ve fûmi- : ve onun sarımsağı
  1015. 2-Bakara 61
    ve adesi- : ve onun mercimeği
  1016. 2-Bakara 61
    ve basali- : ve onun soğanı
  1017. 2-Bakara 61
    huve hayrun : o hayırlı, o daha hayırlı
  1018. 2-Bakara 61
    el hakkı : hak
  1019. 2-Bakara 62
    hâdû : yahudiler
  1020. 2-Bakara 62
    ve amile sâlihan : ve salih amel, ıslâh edici (nefsi tezkiye edici) amel yaptı
  1021. 2-Bakara 62
    ve lâ havfun : ve korku yoktur
  1022. 2-Bakara 63
    ehaznâ : almıştık
  1023. 2-Bakara 64
    el hâsirîne : hüsrana düşenler, hüsranda olanlar
  1024. 2-Bakara 65
    hasiîne : zelil, hakir, kovulmuş olanlar
  1025. 2-Bakara 66
    cealnâ- : biz onu kıldık
  1026. 2-Bakara 66
    yedey- (beyne yedeyha) : onun elleri (onun önündeki)
  1027. 2-Bakara 66
    halfe- : onun arkasında
  1028. 2-Bakara 68
    inne- : muhakkak ki o
  1029. 2-Bakara 69
    levnu- : onun rengi
  1030. 2-Bakara 69
    inne- : muhakkak ki o, şüphesiz o
  1031. 2-Bakara 69
    levnu- : onun rengi
  1032. 2-Bakara 71
    yekûlu innehâ : diyor
  1033. 2-Bakara 71
    el harse : ekin (tarla)
  1034. 2-Bakara 71
    fî- : onda
  1035. 2-Bakara 71
    bi el hakkı : hak ile, gerçekle
  1036. 2-Bakara 71
    zebehû- : onu boğazladılar, kestiler
  1037. 2-Bakara 72
    fî- : onun hakkında, o konuda
  1038. 2-Bakara 73
    bi ba'dı- : onun bir kısmı ile
  1039. 2-Bakara 74
    el enhâru : nehirler, ırmaklar
  1040. 2-Bakara 74
    ve inne min- : ve muhakkak ondan
  1041. 2-Bakara 74
    ve inne min- : ve muhakkak ondan
  1042. 2-Bakara 74
    min haşyete : haşyet duygusundan, korkusundan
  1043. 2-Bakara 75
    yuharrifûne-hu : onu tahrif ederler, değiştirirler
  1044. 2-Bakara 76
    ve izâ halâ : ve yalnız kaldıkları zaman
  1045. 2-Bakara 76
    e tuhaddisûne-hum : onlara anlatıyor musunuz, haber mi
  1046. 2-Bakara 76
    feteha : açtı
  1047. 2-Bakara 76
    yuhâccû-kum : size (hüccet) delil gösteriyorlar
  1048. 2-Bakara 79
    hâzâ : bu
  1049. 2-Bakara 80
    ettehaztum (e ittehaztum) : siz edindiniz mi
  1050. 2-Bakara 81
    ve ehâtat : ve kuşattı
  1051. 2-Bakara 81
    hatîetu-hu : onun hataları
  1052. 2-Bakara 81
    ashâbu en nâri : ateş halkı
  1053. 2-Bakara 81
    fî- hâlidûne : orada devamlı kalacak olanlardır
  1054. 2-Bakara 82
    ve amilû es sâlihâti : ve ıslâh edici amel (nefs tezkiyesi) yaptılar
  1055. 2-Bakara 82
    ashâbu el cenneti : cennet halkı
  1056. 2-Bakara 82
    fî- : orada
  1057. 2-Bakara 82
    hâlidûne : devamlı kalacak olanlardır
  1058. 2-Bakara 83
    ve iz ehaznâ : ve biz almıştık
  1059. 2-Bakara 84
    ehaznâ : aldık
  1060. 2-Bakara 85
    hâulâi : onlar
  1061. 2-Bakara 85
    tezâharûne : yardımlaşıyorsunuz
  1062. 2-Bakara 85
    muharremun : haram kılınan, haram olan
  1063. 2-Bakara 85
    fî el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  1064. 2-Bakara 86
    el hayâte ed dunyâ : dünya hayatı
  1065. 2-Bakara 86
    lâ yuhaffefu : hafifletilmez
  1066. 2-Bakara 91
    ve huve el hakku : ve o hak, gerçek
  1067. 2-Bakara 92
    summe ittehaztum : sonra siz edindiniz
  1068. 2-Bakara 93
    ve iz ehaznâ : ve biz almıştık
  1069. 2-Bakara 94
    hâlisaten : halis, özel
  1070. 2-Bakara 96
    alâ hayâtin : hayat üzerine, hayata karşı
  1071. 2-Bakara 96
    ehadu-hum : onların herbiri
  1072. 2-Bakara 99
    bi- : onu
  1073. 2-Bakara 102
    hârûte ve mârûte : Harut ve Marut, iki meleğin isimleri
  1074. 2-Bakara 102
    min ehadin : bir kimse
  1075. 2-Bakara 102
    hattâ : olmadıkça
  1076. 2-Bakara 102
    min ehadin : bir kimse
  1077. 2-Bakara 102
    min halâkın : nasipten bir pay, bir nasip
  1078. 2-Bakara 103
    hayrun : hayırlı
  1079. 2-Bakara 104
    eyyuhâ : ey
  1080. 2-Bakara 105
    min hayrin : hayırdan bir şey, bir hayır
  1081. 2-Bakara 106
    ev nunsi- : veya onu unuttururuz
  1082. 2-Bakara 106
    bi hayrin : hayırlı olanı, daha hayırlısını
  1083. 2-Bakara 106
    min- : ondan
  1084. 2-Bakara 106
    ev misli- : veya onun mislini
  1085. 2-Bakara 109
    haseden : haset, çekememezlik
  1086. 2-Bakara 109
    el hakku : hak, gerçek
  1087. 2-Bakara 109
    hattâ ye'tiye : gelinceye kadar
  1088. 2-Bakara 110
    min hayrin : hayırdan
  1089. 2-Bakara 111
    hâtû : getirin
  1090. 2-Bakara 111
    burhâne-kum : sizin delilinizi, kanıtınızı
  1091. 2-Bakara 112
    ve lâ havfun : ve korku yoktur
  1092. 2-Bakara 114
    : orada
  1093. 2-Bakara 114
    fî harâbi- : onun harap olması için
  1094. 2-Bakara 114
    en yedhulû- : oraya girmeleri
  1095. 2-Bakara 114
    hâifîne : korkanlar, korku içinde olanlar
  1096. 2-Bakara 116
    ittehaze : edindi
  1097. 2-Bakara 116
    subhâne-hu : o sübhandır, münezzehtir
  1098. 2-Bakara 119
    bi el hakkı : hak ile
  1099. 2-Bakara 119
    an ashâbi el cahîmi : cehennem ehlinden, cehennem halkından
  1100. 2-Bakara 120
    hattâ : oluncaya kadar, olmadıkça
  1101. 2-Bakara 121
    hakka : hak, gerçek, bihakkın, tam gerektiği gibi
  1102. 2-Bakara 121
    fe ulâike hum el hâsirûne : işte
  1103. 2-Bakara 123
    min- : ondan
  1104. 2-Bakara 123
    ve lâ tenfeu- : ve ona menfeat, fayda vermeyecek,
  1105. 2-Bakara 126
    hâzâ : bu
  1106. 2-Bakara 129
    el hakîmu : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  1107. 2-Bakara 132
    bi- : onunla
  1108. 2-Bakara 133
    iz hadara : hazır olduğu zaman, hazır olmuştu
  1109. 2-Bakara 133
    ve ishâka : ve İshak
  1110. 2-Bakara 134
    halet : gelip geçti
  1111. 2-Bakara 134
    lehâ mâ kesebet : onun kazandığı şeyler
  1112. 2-Bakara 135
    hanîfen : hanîf olarak, tek Allah'a inanarak
  1113. 2-Bakara 136
    ve ishâka : ve İshak
  1114. 2-Bakara 136
    ehadin : biri, birisi
  1115. 2-Bakara 139
    tuhâccûne-nâ : bizimle mücâdele ediyorsunuz
  1116. 2-Bakara 140
    ve ishâka : ve İshak
  1117. 2-Bakara 140
    şehâdeten : şahitlik
  1118. 2-Bakara 141
    halet : gelip geçti
  1119. 2-Bakara 141
    lehâ mâ kesebet : onun kazandığı şey(ler)
  1120. 2-Bakara 142
    es sufehâu : sefihler, kendini bilmeyenler
  1121. 2-Bakara 142
    aleyhâ : onun üzerinde
  1122. 2-Bakara 143
    aleyhâ : onun üzerinde
  1123. 2-Bakara 144
    terdâ- : ondan razı, hoşnut olacağın
  1124. 2-Bakara 144
    el mescidi el harâmi : Mescid-i Haram
  1125. 2-Bakara 144
    ve haysu : ve nerede
  1126. 2-Bakara 144
    el hakku : bir hak, gerçek
  1127. 2-Bakara 146
    el hakka : hakkı
  1128. 2-Bakara 147
    el hakku : hak, gerçek
  1129. 2-Bakara 148
    muvellî- : ona yönelinen (yer)
  1130. 2-Bakara 148
    el hayrâti : hayırlar
  1131. 2-Bakara 149
    haysu : neresi
  1132. 2-Bakara 149
    harec-te : sen çıktın
  1133. 2-Bakara 149
    el mescidi el harâmi : Mescid-i Haram
  1134. 2-Bakara 149
    el hakku : hak
  1135. 2-Bakara 150
    ve min haysu : ve nereden
  1136. 2-Bakara 150
    harecte : sen çıktın
  1137. 2-Bakara 150
    el mescidi el harâmi : Mescid-i Haram
  1138. 2-Bakara 150
    ve haysu : ve nerede
  1139. 2-Bakara 153
    eyyuhâ : ey
  1140. 2-Bakara 155
    el havfi : korku
  1141. 2-Bakara 158
    hacce : hac yaptı
  1142. 2-Bakara 158
    lâ cunâ : vebal yoktur, günah yoktur
  1143. 2-Bakara 158
    hayran : bir hayır
  1144. 2-Bakara 162
    hâlidîne : ebedî kalacak olanlar
  1145. 2-Bakara 162
    fî- : orada, onun içinde
  1146. 2-Bakara 162
    lâ yuhaffefu : hafifletilmez
  1147. 2-Bakara 164
    fî halkı : yaratılışta
  1148. 2-Bakara 164
    ve en nehâri : ve gündüz
  1149. 2-Bakara 164
    mevti- : onun ölümü
  1150. 2-Bakara 164
    fî- : orada
  1151. 2-Bakara 164
    ve es sehâbi : ve bulutlar
  1152. 2-Bakara 164
    el musahhari : emre amade kılınmış olan
  1153. 2-Bakara 167
    haserâtin : hasara uğrayan
  1154. 2-Bakara 167
    bi hâricîne : ile çıkacak olanlar
  1155. 2-Bakara 168
    eyyuhâ : ey
  1156. 2-Bakara 168
    halâlen : helâl olan
  1157. 2-Bakara 172
    eyyuhâ : ey
  1158. 2-Bakara 173
    harrame : haram kıldı
  1159. 2-Bakara 176
    bi el hakkı : hak ile
  1160. 2-Bakara 178
    eyyuhâ : ey
  1161. 2-Bakara 179
    hayâtun : hayat
  1162. 2-Bakara 180
    izâ hadara : hazır olduğu zaman, geldiği zaman
  1163. 2-Bakara 180
    ehade-kum(u) : sizden biriniz
  1164. 2-Bakara 180
    hayran : bir hayır (mal v.s)
  1165. 2-Bakara 180
    hakkan : bir hakk olarak
  1166. 2-Bakara 182
    hâfe : korktu
  1167. 2-Bakara 182
    aslaha : ıslâh etti, düzeltti
  1168. 2-Bakara 183
    eyyuhâ : ey
  1169. 2-Bakara 184
    uhara : diğer
  1170. 2-Bakara 184
    hayran : bir hayır
  1171. 2-Bakara 184
    hayrun : hayırdır, daha hayırlıdır
  1172. 2-Bakara 184
    hayrun : hayırdır, daha hayırlıdır
  1173. 2-Bakara 185
    uhara : diğer
  1174. 2-Bakara 187
    hattâ : oluncaya kadar
  1175. 2-Bakara 187
    el haytu : iplik
  1176. 2-Bakara 187
    min el haytı : iplikten
  1177. 2-Bakara 187
    lâ takrabû- : ona yaklaşmayın
  1178. 2-Bakara 188
    bi- : onu
  1179. 2-Bakara 189
    ve el haccı : ve hac
  1180. 2-Bakara 189
    min zuhûri- : onun arkasından
  1181. 2-Bakara 189
    min ebvâbi- : onun kapılarından
  1182. 2-Bakara 191
    haysu : yer
  1183. 2-Bakara 191
    min haysu : yerden
  1184. 2-Bakara 191
    el mescidi el harâmi : Mescid-i Haram
  1185. 2-Bakara 191
    hattâ : oluncaya kadar, olmadıkça
  1186. 2-Bakara 193
    hattâ : oluncaya kadar
  1187. 2-Bakara 194
    el harâmu : hürmetli, yasak, haram
  1188. 2-Bakara 194
    el harâmi : hürmetli, yasak, haram
  1189. 2-Bakara 196
    el hacce : hac
  1190. 2-Bakara 196
    hattâ : oluncaya kadar
  1191. 2-Bakara 196
    ilâ el haccı : hacca kadar
  1192. 2-Bakara 196
    fî el haccı : hacda
  1193. 2-Bakara 196
    hâdırı : hazır olan, bulunan
  1194. 2-Bakara 196
    el mescidi el harâmi : Mescid-i Haram
  1195. 2-Bakara 197
    el haccu : hac
  1196. 2-Bakara 197
    el hacca : hac
  1197. 2-Bakara 197
    fî el haccı : hacta
  1198. 2-Bakara 197
    min hayrın : hayırdan
  1199. 2-Bakara 197
    hayra ez zâdi : azığın hayırlısı
  1200. 2-Bakara 198
    el meş'ari el harâmi : Meş'aril Haram, Arafat'tan dönüş
  1201. 2-Bakara 199
    min haysu : yerden
  1202. 2-Bakara 200
    min halâkın : bir nasip, bir pay
  1203. 2-Bakara 201
    haseneten : hasene, hayır, iyilik, güzellik
  1204. 2-Bakara 201
    haseneten : hasene, hayır, iyilik, güzellik
  1205. 2-Bakara 203
    teahhara : tehir ederse, gecikirse
  1206. 2-Bakara 204
    fî hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  1207. 2-Bakara 205
    fî- : orada
  1208. 2-Bakara 205
    el harse : ekinler
  1209. 2-Bakara 206
    ehazet-hu : onu alır, tutar (mani olur)
  1210. 2-Bakara 206
    hasbu-hu : onun hasbu, ona kâfi gelen, ona
  1211. 2-Bakara 206
    el mihâdu : yatak, döşek
  1212. 2-Bakara 208
    eyyuhâ : ey
  1213. 2-Bakara 209
    hakîmun : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  1214. 2-Bakara 212
    el hayâtu ed dunyâ : dünya hayatı
  1215. 2-Bakara 212
    ve yesharûne : ve alay ediyorlar
  1216. 2-Bakara 213
    bi el hakkı : hak ile
  1217. 2-Bakara 213
    min el hakkı : haktan
  1218. 2-Bakara 214
    em hasibtum : yoksa zan mı ettiniz
  1219. 2-Bakara 214
    halev : gelip geçti
  1220. 2-Bakara 214
    hattâ : olacak kadar
  1221. 2-Bakara 215
    min hayrin : hayırdan, hayır olarak
  1222. 2-Bakara 215
    min hayrin : hayırdan, hayır olarak
  1223. 2-Bakara 216
    hayrun : hayırdır, hayırlıdır
  1224. 2-Bakara 217
    an(i) eş şehri el harâmi : haram aydan
  1225. 2-Bakara 217
    ve el mescidi el harâmi : ve Mescid-i Haram
  1226. 2-Bakara 217
    hattâ : oluncaya kadar
  1227. 2-Bakara 217
    habitat : boşa gider
  1228. 2-Bakara 217
    ashâbu en nâri : ateş ehlidir
  1229. 2-Bakara 217
    fî- : onun içinde, orada
  1230. 2-Bakara 217
    hâlidûne : ebediyyen kalıcak olanlardır
  1231. 2-Bakara 218
    hâcerû : hicret ettiler
  1232. 2-Bakara 219
    an el hamri : şaraptan
  1233. 2-Bakara 220
    hayrun : hayır, hayırlı
  1234. 2-Bakara 220
    ve in tuhâlitû-hum : ve eğer onlara karışırsanız, katılırsanız
  1235. 2-Bakara 220
    hakîmun : hakîmdir, hüküm ve hikmet sahibidir
  1236. 2-Bakara 221
    hattâ yu'minne : mü'min oluncaya, îmân edinceye kadar
  1237. 2-Bakara 221
    hayrun : hayırlı, daha hayırlı
  1238. 2-Bakara 221
    hattâ yu'minû : mü'min olunca, îmân edinceye kadar
  1239. 2-Bakara 221
    hayrun : hayırlı, daha hayırlı
  1240. 2-Bakara 222
    hattâ yathurne : temizleninceye kadar
  1241. 2-Bakara 222
    min haysu : yerden
  1242. 2-Bakara 223
    harsun : tarla
  1243. 2-Bakara 223
    harse-kum : sizin tarlanız
  1244. 2-Bakara 225
    halîmun : halîm olan, yumuşak muamele eden
  1245. 2-Bakara 228
    mâ halaka : yarattığı şey
  1246. 2-Bakara 228
    erhâmi-hinne : onların rahimlerinde
  1247. 2-Bakara 228
    ehakku : daha çok hak sahibi
  1248. 2-Bakara 228
    ıslâhan : ıslâh etmek, düzeltmek
  1249. 2-Bakara 228
    hakîmun : hakîmdir, hüküm sahibidir
  1250. 2-Bakara 229
    en yehâfâ : korkmaları
  1251. 2-Bakara 229
    lâ cunâha : günah yoktur
  1252. 2-Bakara 229
    lâ ta'tedû- : onu aşmayın
  1253. 2-Bakara 230
    in tallaka- : eğer onu boşarsa
  1254. 2-Bakara 230
    hattâ : olmadıkça, oluncaya kadar
  1255. 2-Bakara 230
    tenkiha : nikâhlanır
  1256. 2-Bakara 230
    in tallaka- : eğer onu boşarsa
  1257. 2-Bakara 230
    lâ cunâha : günah yoktur
  1258. 2-Bakara 230
    yubeyyinu- : onu açıklıyor
  1259. 2-Bakara 233
    havleyni : iki sene
  1260. 2-Bakara 233
    illâ vus'a- : (onun) kendi gücünün yettiğinden
  1261. 2-Bakara 233
    bi veledi- : (onun) kendi çocuğu ile
  1262. 2-Bakara 233
    lâ cunâha : günah
  1263. 2-Bakara 233
    lâ cunâha : günah yoktur
  1264. 2-Bakara 234
    habîrun : (çok iyi) haberdar olan
  1265. 2-Bakara 235
    hattâ : oluncaya kadar
  1266. 2-Bakara 235
    halîmun : halim, yumuşak, sakin, ceza vermekte acele etmeyen
  1267. 2-Bakara 236
    hakkan : bir hakk olarak
  1268. 2-Bakara 238
    hâfizû : koruyucu, gözetici olun
  1269. 2-Bakara 240
    ilâ el havli : bir seneye kadar
  1270. 2-Bakara 240
    in harecne : eğer çıkarsa
  1271. 2-Bakara 240
    lâ cunâha : günah yoktur
  1272. 2-Bakara 240
    hakîmun : hakîm, hüküm sahibi, hikmet sahibi
  1273. 2-Bakara 241
    hakkan : hak
  1274. 2-Bakara 243
    haracû : çıktılar
  1275. 2-Bakara 243
    hazara : korku
  1276. 2-Bakara 245
    hasenen : güzel
  1277. 2-Bakara 247
    ehakku : daha çok hak sahibi
  1278. 2-Bakara 248
    ve âlu hârûne : ve Harun ailesi
  1279. 2-Bakara 252
    netlû- : onu tilâvet ediyoruz, okuyup açıklıyoruz
  1280. 2-Bakara 252
    bi el hakk : hak ile
  1281. 2-Bakara 254
    eyyuhâ : ey
  1282. 2-Bakara 255
    el hayyu : hayy olan, diri olan, canlı olan
  1283. 2-Bakara 255
    ve mâ halfe-hum : ve onların arkalarında olan şeyler
  1284. 2-Bakara 256
    lehâ : onda, onun
  1285. 2-Bakara 257
    ashâbu : halk, ehli
  1286. 2-Bakara 257
    fî- : orada
  1287. 2-Bakara 257
    hâlidûne : ebedî kalacak olanlar
  1288. 2-Bakara 258
    hâcce : tartıştı
  1289. 2-Bakara 258
    fe'ti bi- : o zaman, öyleyse, haydi onu getir
  1290. 2-Bakara 259
    hâviyetun : yıkık, çökmüş, harabe halinde
  1291. 2-Bakara 259
    alâ urûşi- : çatıları üzerine
  1292. 2-Bakara 259
    hâzihi : bu
  1293. 2-Bakara 259
    mevti- : onun ölümü
  1294. 2-Bakara 259
    nunşizu- : onu inşa ediyoruz, birleştiriyoruz
  1295. 2-Bakara 259
    summe neksû- : sonra onu giydiriyoruz
  1296. 2-Bakara 260
    hakîmun : hakim, hüküm sahibi
  1297. 2-Bakara 261
    habbetin : tane, tohum
  1298. 2-Bakara 261
    habbetin : tane, tohum
  1299. 2-Bakara 262
    ve lâ havfun : ve korku yoktur
  1300. 2-Bakara 263
    hayrun : hayırlıdır
  1301. 2-Bakara 263
    yetbeu- : onu takip eder, arkasından gelir onu başa kakar
  1302. 2-Bakara 263
    halîmun : halîm, sakin, yumuşak olan
  1303. 2-Bakara 264
    eyyuhâ : ey
  1304. 2-Bakara 265
    esâbe- : ona isabet etti
  1305. 2-Bakara 265
    ukule- : ürününü, meyvesini
  1306. 2-Bakara 265
    in lem yusıb- : eğer ona isabet etmezse
  1307. 2-Bakara 266
    ehadu-kum : sizden biriniz
  1308. 2-Bakara 266
    min tahti- : onun altından
  1309. 2-Bakara 266
    el enhâru : nehirler
  1310. 2-Bakara 266
    lehu fî- : orada onun vardır (bulunur)
  1311. 2-Bakara 266
    fe esâbe- : sonra da ona isabet etti
  1312. 2-Bakara 267
    eyyuhâ : ey
  1313. 2-Bakara 267
    el habîse : kötü, fena, kalitesiz
  1314. 2-Bakara 267
    hamîdun : hamdedilen
  1315. 2-Bakara 269
    hayran : bir hayır
  1316. 2-Bakara 271
    ve in tuhfû- : ve onu gizlerseniz
  1317. 2-Bakara 271
    ve tu'tû-ha : ve onu verirsiniz
  1318. 2-Bakara 271
    hayrun : hayırlıdır, daha hayırlıdır
  1319. 2-Bakara 271
    habîrun : haberdar olan
  1320. 2-Bakara 272
    min hayrin : hayırdan
  1321. 2-Bakara 272
    min hayrin : hayırdan
  1322. 2-Bakara 273
    ilhâfen : rahatsız ederek, zorla, ısrarla
  1323. 2-Bakara 273
    min hayrin : hayırdan, hayır olarak
  1324. 2-Bakara 274
    ve en nehâri : ve gündüz
  1325. 2-Bakara 274
    ve lâ havfun : ve korku yoktur
  1326. 2-Bakara 275
    yetehabbetu-hu : ona çarpar, onu hırpalar
  1327. 2-Bakara 275
    ve ehalle : ve helâl kıldı
  1328. 2-Bakara 275
    ve harrame : ve haram kıldı
  1329. 2-Bakara 275
    entehâ : vazgeçti, bıraktı
  1330. 2-Bakara 275
    ashâbu en nâri : ateş ehli, ateş halkı
  1331. 2-Bakara 275
    fî- : orada
  1332. 2-Bakara 275
    hâlidûne : ebedî kalacak olanlar
  1333. 2-Bakara 276
    yemhaku : azaltır, eksiltir
  1334. 2-Bakara 277
    ve amilû es sâlihâti : ve ıslâh edici amel yaptılar, nefs tez-
  1335. 2-Bakara 277
    ve lâ havfun : ve korku yoktur
  1336. 2-Bakara 278
    eyyuhâ : ey
  1337. 2-Bakara 279
    bi harbin : harbi, savaşı
  1338. 2-Bakara 280
    hayrun : (daha) hayırlı
  1339. 2-Bakara 282
    el hakku : hak
  1340. 2-Bakara 282
    ve lâ yebhas : ve eksiltmesin
  1341. 2-Bakara 282
    el hakku : hak
  1342. 2-Bakara 282
    sefîhan : sefil, akılsız, akıl edemeyen
  1343. 2-Bakara 282
    li eş şehâdeti : şahitlik için, şahitliğe
  1344. 2-Bakara 282
    hâdıraten : hazır olan
  1345. 2-Bakara 282
    tudîrûne- : onu tedvir ediyorsunuz, onu devre-
  1346. 2-Bakara 282
    ellâ tektubû- : onu yazmamanız
  1347. 2-Bakara 283
    fe rihânun : o zaman, o taktirde rehinler
  1348. 2-Bakara 283
    eş şehâdete : şahitlik
  1349. 2-Bakara 283
    yektum- : onu ketmeder, saklar, gizler
  1350. 2-Bakara 284
    yuhâsib-kum : sizi hesaba çeker
  1351. 2-Bakara 285
    ehadin : biri
  1352. 2-Bakara 286
    vus'a- : onun gücü, kapasitesi
  1353. 2-Bakara 286
    lehâ : onun
  1354. 2-Bakara 286
    ve aleyhâ : ve (sorumluluğu) onun üzerinde
  1355. 2-Bakara 286
    hamelte-hu : onu yükledin
  1356. 2-Bakara 286
    ve lâ tuhammil-nâ : ve bize yükleme
  1357. 2-Bakara 286
    ve irham-nâ : ve bize rahmet et, Rahîm esması ile
  1358. 20-Tâ-Hâ 1
    Tâ, . Tâ, .
  1359. 20-Tâ-Hâ 4
    halaka : yarattı
  1360. 20-Tâ-Hâ 9
    hadîsu : söz, haber
  1361. 20-Tâ-Hâ 10
    min- : ondan
  1362. 20-Tâ-Hâ 11
    etâ- : oraya geldi
  1363. 20-Tâ-Hâ 13
    li mâ yû : vahyolunan şeyi
  1364. 20-Tâ-Hâ 15
    uhfî- : onu gizleyeceğim
  1365. 20-Tâ-Hâ 16
    an- : ondan
  1366. 20-Tâ-Hâ 16
    bi- : ona
  1367. 20-Tâ-Hâ 18
    aleyhâ : onun üzerine, ona
  1368. 20-Tâ-Hâ 18
    bi- : onunla
  1369. 20-Tâ-Hâ 18
    fî- : onda vardır
  1370. 20-Tâ-Hâ 19
    elkı- : onu at
  1371. 20-Tâ-Hâ 20
    elkâ- : onu attı
  1372. 20-Tâ-Hâ 20
    hayyetun : bir yılan
  1373. 20-Tâ-Hâ 21
    huz- : onu al
  1374. 20-Tâ-Hâ 21
    ve lâ tehaf : ve korkma
  1375. 20-Tâ-Hâ 21
    se nuîdu- : onu döndüreceğiz
  1376. 20-Tâ-Hâ 21
    sîrete- : onun sureti, durumu
  1377. 20-Tâ-Hâ 30
    hârûne : Harun
  1378. 20-Tâ-Hâ 33
    nusebbiha-ke : seni tesbih edelim
  1379. 20-Tâ-Hâ 38
    iz evhaynâ : vahyetmiştik
  1380. 20-Tâ-Hâ 38
    mâ yû : vahyolunan şeyi
  1381. 20-Tâ-Hâ 39
    mehabbeten : sevgi, muhabbet
  1382. 20-Tâ-Hâ 40
    takarre aynu- : onun gözü aydın olsun, sevinsin
  1383. 20-Tâ-Hâ 45
    nehâfu : korkuyoruz
  1384. 20-Tâ-Hâ 46
    tehâfâ : korkmayın
  1385. 20-Tâ-Hâ 50
    halka-hu : onun yaratılışı
  1386. 20-Tâ-Hâ 52
    ilmu- : onun ilmi
  1387. 20-Tâ-Hâ 53
    fî- : orada
  1388. 20-Tâ-Hâ 54
    nuhâ : akıl
  1389. 20-Tâ-Hâ 55
    min- : ondan
  1390. 20-Tâ-Hâ 55
    halaknâ-kum : sizi yarattık
  1391. 20-Tâ-Hâ 55
    ve fî : ve oraya
  1392. 20-Tâ-Hâ 55
    ve min- : ve ondan
  1393. 20-Tâ-Hâ 56
    kulle- : onun hepsini
  1394. 20-Tâ-Hâ 59
    duhan : duhan, kuşluk vakti
  1395. 20-Tâ-Hâ 61
    hâbe : heba oldu, hüsrana uğradı
  1396. 20-Tâ-Hâ 63
    in hâzâni : bu ikisi (... ise)
  1397. 20-Tâ-Hâ 64
    efleha : felâha, zafere ulaştı
  1398. 20-Tâ-Hâ 66
    yuhayyelu : öyle görünüyor (hayal olarak görünüyor)
  1399. 20-Tâ-Hâ 66
    enne- : onun olduğu
  1400. 20-Tâ-Hâ 68
    lâ tehaf : korkma
  1401. 20-Tâ-Hâ 69
    haysu : nerede, nereden
  1402. 20-Tâ-Hâ 70
    es seharatu : sihirbazlar
  1403. 20-Tâ-Hâ 70
    hârûne : Harun
  1404. 20-Tâ-Hâ 72
    hâzihi : bu
  1405. 20-Tâ-Hâ 72
    el hayâte ed dunyâ : dünya hayatı
  1406. 20-Tâ-Hâ 73
    hatâyâ-nâ : bizim hatalarımız
  1407. 20-Tâ-Hâ 73
    hayrun : daha hayırlı
  1408. 20-Tâ-Hâ 74
    fî- : orada
  1409. 20-Tâ-Hâ 75
    amile es sâlihâti : salih ameller (nefs tezkiyesi)
  1410. 20-Tâ-Hâ 76
    min tahti- : onun altından
  1411. 20-Tâ-Hâ 76
    el enhâru : nehirler
  1412. 20-Tâ-Hâ 76
    hâlidîne : ebedî kalıcı olanlar (kalacaklar)
  1413. 20-Tâ-Hâ 76
    fî- : orada
  1414. 20-Tâ-Hâ 77
    evhaynâ : vahyettik
  1415. 20-Tâ-Hâ 77
    tehâfu : korkma
  1416. 20-Tâ-Hâ 82
    ve amile sâlihan : ve salih ameller (nefsi ıslâh edici ameller) yaptı
  1417. 20-Tâ-Hâ 86
    hasenen : güzel
  1418. 20-Tâ-Hâ 87
    kazefnâ- : biz onu (onları) attık
  1419. 20-Tâ-Hâ 88
    hâzâ : bu
  1420. 20-Tâ-Hâ 90
    hârûnu : Harun
  1421. 20-Tâ-Hâ 91
    len nebreha \n(beriha) : asla biz ayrılmayacağız, vazgeçmeyeceğiz \n: (bırakıp gitti, ayrıldı)
  1422. 20-Tâ-Hâ 91
    hattâ : oluncaya kadar
  1423. 20-Tâ-Hâ 92
    hârûnu : ey Harun
  1424. 20-Tâ-Hâ 94
    in-nî haşîtu : gerçekten ben korktum, endişe ettim
  1425. 20-Tâ-Hâ 95
    mâ hatbu-ke : senin hitabın nedir, ne söyledin
  1426. 20-Tâ-Hâ 96
    nebeztu- : onu attım
  1427. 20-Tâ-Hâ 97
    fî el hayâti : hayatta
  1428. 20-Tâ-Hâ 97
    le nuharrikanne-hu \n(nuharrike enne-hu) : onu biz mutlaka, elbette yakacağız
  1429. 20-Tâ-Hâ 101
    hâlidîne : kalacak olanlardır
  1430. 20-Tâ-Hâ 103
    yetehâfetûne : gizlice konuşacaklar
  1431. 20-Tâ-Hâ 105
    yensifu- : onu savurup atacak
  1432. 20-Tâ-Hâ 106
    yezeru- : onu bırakacak
  1433. 20-Tâ-Hâ 107
    fî- : onda, orada
  1434. 20-Tâ-Hâ 108
    ve haşeati : ve kısılır
  1435. 20-Tâ-Hâ 110
    ve mâ halfe-hum : ve onların arkasındakileri
  1436. 20-Tâ-Hâ 111
    li el hayyi : hayy olana (diri, canlı olana)
  1437. 20-Tâ-Hâ 111
    hâbe : heba oldu, yuvarlanıp (cehenneme) düştü
  1438. 20-Tâ-Hâ 111
    men hamele : yüklenen kimse
  1439. 20-Tâ-Hâ 112
    min es sâlihâti : salih (nefsi ıslâh edici) amellerden
  1440. 20-Tâ-Hâ 112
    yehâfu : korkmasın
  1441. 20-Tâ-Hâ 112
    hadmen : haksızlık yapılması, hakedilenin azaltılması, eksiltilmesi hadım edilmesi
  1442. 20-Tâ-Hâ 114
    el hakku : hak (olan)
  1443. 20-Tâ-Hâ 117
    hâzâ : bu
  1444. 20-Tâ-Hâ 118
    fî- : orada
  1445. 20-Tâ-Hâ 119
    fî- : orada
  1446. 20-Tâ-Hâ 119
    ve lâ tadhâ \n(dahiye) : ve (sıcaktan) yanmazsın \n: (sıcakladı, yandı)
  1447. 20-Tâ-Hâ 121
    min- : ondan
  1448. 20-Tâ-Hâ 123
    min- : oradan
  1449. 20-Tâ-Hâ 125
    haşerte-nî : beni haşrettin
  1450. 20-Tâ-Hâ 126
    nesîte- : sen onu unuttun
  1451. 20-Tâ-Hâ 128
    ulî en nuhâ : nehy sahipleri, Allah'ın yasaklarına riayet edenler
  1452. 20-Tâ-Hâ 130
    bi hamdi : hamd ile
  1453. 20-Tâ-Hâ 130
    gurûbi- : onun gurub edişi, batışı
  1454. 20-Tâ-Hâ 130
    ve etrâfen nehâri : ve gündüz zamanı, gün boyunca, günün etrafında
  1455. 20-Tâ-Hâ 131
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
  1456. 20-Tâ-Hâ 131
    hayrun : daha hayırlı
  1457. 20-Tâ-Hâ 132
    aleyhâ : onun üzerine, ona
  1458. 20-Tâ-Hâ 135
    ashâbu : ashab, sahip, ehil olan
  1459. 21-Enbiyâ 3
    hel hâzâ : bu mu
  1460. 21-Enbiyâ 6
    ehleknâ- : onu biz helâk ettik
  1461. 21-Enbiyâ 8
    hâlidîne : halidin, ebedî
  1462. 21-Enbiyâ 11
    ba'de- : ondan sonra
  1463. 21-Enbiyâ 11
    âharîne : diğer, başka
  1464. 21-Enbiyâ 12
    ehassû : hissettiler
  1465. 21-Enbiyâ 12
    min- : ondan
  1466. 21-Enbiyâ 15
    hattâ : oluncaya kadar
  1467. 21-Enbiyâ 15
    hasîden : hasat edilmiş (biçilmiş) ekinler
  1468. 21-Enbiyâ 15
    hâmidîne : sönmüş hale gelmiş olanlar
  1469. 21-Enbiyâ 16
    ve mâ halakna : ve biz yaratmadık
  1470. 21-Enbiyâ 17
    lettehaznâhu (le ittehaznâ-hu) : mutlaka onu biz edin(ir)dik
  1471. 21-Enbiyâ 18
    bi el hakkı : hakkı
  1472. 21-Enbiyâ 20
    ve en nehâre : ve gündüz
  1473. 21-Enbiyâ 21
    emittehazû (em ittehazû) : yoksa edindiler mi
  1474. 21-Enbiyâ 22
    subhânallâhi (subhâne allâhi) : Allah
  1475. 21-Enbiyâ 24
    emittehazû (em ittehazû) : yoksa edindiler mi
  1476. 21-Enbiyâ 24
    hâtû : haydi getirin
  1477. 21-Enbiyâ 24
    burhâne-kum : burhanınız, kesin deliliniz
  1478. 21-Enbiyâ 24
    hâzâ : bu
  1479. 21-Enbiyâ 24
    el hakka : hakkı
  1480. 21-Enbiyâ 26
    ve kâlûttehaze (kâlû ittehaze) : ve edindi dediler
  1481. 21-Enbiyâ 26
    subhâne-hu : o münezzehtir, sübhandır
  1482. 21-Enbiyâ 28
    halfe-hum : onların arkası
  1483. 21-Enbiyâ 28
    min haşyeti-hî : onun haşyetinden
  1484. 21-Enbiyâ 30
    hayyin : canlı
  1485. 21-Enbiyâ 31
    : orada
  1486. 21-Enbiyâ 32
    an âyâti- : âyetlerinden, delillerinden
  1487. 21-Enbiyâ 33
    halaka : yarattı
  1488. 21-Enbiyâ 33
    ve en nehâre : ve gündüz
  1489. 21-Enbiyâ 34
    humul hâlidûne : halidin, ebedî, ölümsüz
  1490. 21-Enbiyâ 35
    ve el hayri : ve hayır ile
  1491. 21-Enbiyâ 36
    e hazâ : bu mu
  1492. 21-Enbiyâ 38
    hâzâ : bu
  1493. 21-Enbiyâ 40
    redde- : onu reddetti, geri çevirdi
  1494. 21-Enbiyâ 41
    hâka bi : kuşattı, sardı
  1495. 21-Enbiyâ 42
    ve en nehâri : ve gündüz
  1496. 21-Enbiyâ 43
    yushabûne : sahip olunur
  1497. 21-Enbiyâ 44
    hâulâi : işte onlar
  1498. 21-Enbiyâ 44
    hattâ : öyle ki, hatta, oluncaya kadar
  1499. 21-Enbiyâ 44
    nenkusû- : onu eksiltiyoruz
  1500. 21-Enbiyâ 44
    min etrâfi- : onun etrafından, çevresinden
  1501. 21-Enbiyâ 46
    nefhatun : bir esinti
  1502. 21-Enbiyâ 47
    habbetin : tane
  1503. 21-Enbiyâ 47
    min hardelin : hardaldan
  1504. 21-Enbiyâ 47
    bi- : onu
  1505. 21-Enbiyâ 47
    hâsibîne : hesap görenler, hesap görücüler
  1506. 21-Enbiyâ 48
    ve hârûne : ve Harun
  1507. 21-Enbiyâ 50
    ve hâzâ : ve bu
  1508. 21-Enbiyâ 52
    hâzihi : bu nedir
  1509. 21-Enbiyâ 52
    lehâ : ona
  1510. 21-Enbiyâ 53
    lehâ : ona
  1511. 21-Enbiyâ 55
    bi el hakkı : hakkı
  1512. 21-Enbiyâ 59
    hâzâ : bunu
  1513. 21-Enbiyâ 62
    hâzâ : bu
  1514. 21-Enbiyâ 63
    hâzâ : bu
  1515. 21-Enbiyâ 65
    hâulâi : bunlar
  1516. 21-Enbiyâ 68
    harrikû-hu : onu yakın
  1517. 21-Enbiyâ 71
    fî- : orada
  1518. 21-Enbiyâ 72
    ishâka : İshak
  1519. 21-Enbiyâ 73
    ve evhay-nâ : ve biz vahyettik
  1520. 21-Enbiyâ 73
    fi'le el hayrâti : hayırlar işleme (yapma)
  1521. 21-Enbiyâ 74
    el habâise : çirkin işler, çirkinlikler
  1522. 21-Enbiyâ 75
    ve edhalnâ-hu : ve onu dahil ettik
  1523. 21-Enbiyâ 76
    ve nûhan : ve Nuh
  1524. 21-Enbiyâ 78
    el harsi : ekin
  1525. 21-Enbiyâ 79
    fehhemnâ- \n(fehime) : biz bunu, ona anlattık, öğrettik (anlamasını sağladık) \n: (anladı)
  1526. 21-Enbiyâ 79
    ve sehharnâ : ve boyun eğdirdik, emrine verdik
  1527. 21-Enbiyâ 81
    er rîha : rüzgâr
  1528. 21-Enbiyâ 81
    fî- : orada
  1529. 21-Enbiyâ 82
    hâfızîne : koruyanlar, muhafaza edenler
  1530. 21-Enbiyâ 83
    erhamu er râhımîne : merhametlilerin en merhametlisi
  1531. 21-Enbiyâ 86
    ve edhalnâ-hum : ve onları dahil ettik
  1532. 21-Enbiyâ 87
    subhâne-ke : sen sübhansın, münezzehsin
  1533. 21-Enbiyâ 89
    hayru : (en) hayırlı
  1534. 21-Enbiyâ 90
    fi el hayrâti : hayırlarda
  1535. 21-Enbiyâ 90
    lenâ şiîne : bize huşû duyanlar
  1536. 21-Enbiyâ 91
    ferce- : onun ırzı, ırzını
  1537. 21-Enbiyâ 91
    fî- : onun içine
  1538. 21-Enbiyâ 91
    ve cealnâ- : ve onu kıldık
  1539. 21-Enbiyâ 91
    vebne- (ve ibne-) : ve onun oğlu
  1540. 21-Enbiyâ 92
    hâzihî : bu
  1541. 21-Enbiyâ 94
    min es sâlihâti : salihat(tan) (nefs tezkiyesi)
  1542. 21-Enbiyâ 95
    ve harâmun : ve haramdır, yasaktır, imkânsızdır
  1543. 21-Enbiyâ 95
    ehleknâ- : biz onu helâk ettik
  1544. 21-Enbiyâ 96
    hattâ izâ : olduğu zaman
  1545. 21-Enbiyâ 96
    futihat : açıldı
  1546. 21-Enbiyâ 96
    hadebin : taraftan, tepeden
  1547. 21-Enbiyâ 97
    el hakku : hak (olan)
  1548. 21-Enbiyâ 97
    min hâzâ : bundan
  1549. 21-Enbiyâ 98
    hasabu : yakacak, yakıt
  1550. 21-Enbiyâ 98
    lehâ : ona
  1551. 21-Enbiyâ 99
    hâulâi : bunlar (onlar)
  1552. 21-Enbiyâ 99
    mâ veradû- : ona girmediler
  1553. 21-Enbiyâ 99
    fî- : onun içinde, orada
  1554. 21-Enbiyâ 99
    hâlidûne : ebediyyen kalacak olanlardır
  1555. 21-Enbiyâ 100
    fî- : orada (vardır)
  1556. 21-Enbiyâ 100
    fî- : orada
  1557. 21-Enbiyâ 101
    an- : ondan
  1558. 21-Enbiyâ 102
    hasîse- : onun uğultusu
  1559. 21-Enbiyâ 102
    hâlidûne : ebedî kalacak olanlar
  1560. 21-Enbiyâ 103
    hâzâ : bu
  1561. 21-Enbiyâ 104
    halkın : yaradılış
  1562. 21-Enbiyâ 105
    yerisu- : ona varis olur
  1563. 21-Enbiyâ 106
    hâzâ : bunda vardır
  1564. 21-Enbiyâ 108
    : vahyolunuyor
  1565. 21-Enbiyâ 112
    bi el hakkı : hak ile
  1566. 22-Hac 1
    eyyuhâ : ey
  1567. 22-Hac 2
    teravne- : onu görürsünüz
  1568. 22-Hac 2
    hamlin : yük
  1569. 22-Hac 2
    hamle- : onu taşıdı (taşıdığı)
  1570. 22-Hac 5
    eyyuhâ en nâsu : ey insanlar
  1571. 22-Hac 5
    halaknâ-kum : sizi biz yarattık
  1572. 22-Hac 5
    muhallekatin : halkedilmiş, yaradılışı şekillendirilmiş
  1573. 22-Hac 5
    ve gayri muhallekatin : ve yaradılışı tamamlanmamış, şekillendirilmemiş
  1574. 22-Hac 5
    fî el erhâmi : rahîmlerde
  1575. 22-Hac 5
    hâmideten : kurumuş olarak
  1576. 22-Hac 5
    aleyhâ : onun üzerine, ona
  1577. 22-Hac 6
    el hakku : hak, gerçek
  1578. 22-Hac 7
    fî- : onun içinde, onda
  1579. 22-Hac 9
    el harîkı : yakıcı
  1580. 22-Hac 11
    alâ harfın : bir ucundan, az, gönülsüz
  1581. 22-Hac 11
    hayrun : bir hayır
  1582. 22-Hac 11
    hasire ed dunyâ : dünya hüsrandadır
  1583. 22-Hac 14
    ve amilû es sâlihâti : ve amilüssalihat yapanlar, salih ameller (nefs tezkiyesi) yapanlar
  1584. 22-Hac 14
    min tahti- : onun altından
  1585. 22-Hac 14
    el enhâru : nehirler
  1586. 22-Hac 17
    hâdû : yahudiler
  1587. 22-Hac 18
    hakka : haketti, hak oldu
  1588. 22-Hac 19
    hâzâni : bu ikisi
  1589. 22-Hac 19
    hasmâni : iki hasımdır
  1590. 22-Hac 19
    el hamîmu : kaynar su
  1591. 22-Hac 21
    min hadîdin : demirden
  1592. 22-Hac 22
    min- : oradan
  1593. 22-Hac 22
    fî- : orada, oraya
  1594. 22-Hac 22
    azâb el harîkı : yakıcı azap
  1595. 22-Hac 23
    ve amilu es sâlihâti : ve salih ameller işleyenler, nefs tezkiyesi yapanlar
  1596. 22-Hac 23
    tecrî min tahti- : onun altından akar
  1597. 22-Hac 23
    el enhâru : nehirler
  1598. 22-Hac 23
    yuhallevne : süslenirler
  1599. 22-Hac 23
    min esâvira : orada bileziklerden
  1600. 22-Hac 23
    fî- harîrun : orada ipektir
  1601. 22-Hac 24
    ilâ sırât el hamîdi : hamid olan yola
  1602. 22-Hac 25
    ve el mescidi el harâmi : ve Mescid-i Haram, Kâbe
  1603. 22-Hac 25
    bi ilhâdin : (Hakk yolundan) saptırarak
  1604. 22-Hac 27
    bi el hacci : haccı
  1605. 22-Hac 28
    min- : ondan
  1606. 22-Hac 30
    hayrun : hayırlıdır
  1607. 22-Hac 31
    harre : (yüksekten) düştü
  1608. 22-Hac 32
    inne- : muhakkak o
  1609. 22-Hac 33
    fî- : orada
  1610. 22-Hac 33
    mahıllu- : onun yeri
  1611. 22-Hac 36
    cealnâ- : onu kıldık
  1612. 22-Hac 36
    fî- : onda
  1613. 22-Hac 36
    hayrun : hayırlıdır
  1614. 22-Hac 36
    aleyhâ : onun üzerine
  1615. 22-Hac 36
    cunûbu- : yanları üzerine
  1616. 22-Hac 36
    min- : ondan
  1617. 22-Hac 36
    sahharnâ- : onu musahhar kıldık, ona boyun eğdirdik
  1618. 22-Hac 37
    luhûmu- (lahm) : onların etleri (et)
  1619. 22-Hac 37
    ve lâ dimâu- (dem) : ve kanları olmaz (kan)
  1620. 22-Hac 37
    sahhara- : onu musahhar kıldı, ona boyun eğdirdi
  1621. 22-Hac 38
    havvânin : hain olanlar
  1622. 22-Hac 40
    hakkın : hak
  1623. 22-Hac 40
    fîhesmullâhi (fî ismullâhi) : içinde Allah'ın ismi
  1624. 22-Hac 44
    ve ashâbu medyene : ve Medyen halkı
  1625. 22-Hac 44
    ehaztu-hum : onları aldım, yakaladım
  1626. 22-Hac 45
    ehleknâ- : onu helâk ettik
  1627. 22-Hac 45
    hâviyetun alâ : üzerine çökmüş, yıkılmış
  1628. 22-Hac 45
    urûşi- : onun çatısı, tavanı
  1629. 22-Hac 46
    bi- : onunla
  1630. 22-Hac 46
    bi- : onunla
  1631. 22-Hac 46
    fe inne- : fakat o
  1632. 22-Hac 48
    lehâ : ona
  1633. 22-Hac 48
    ehaztu- : onu aldım (yakaladım)
  1634. 22-Hac 49
    eyyuhâ en nâsu : ey insanlar
  1635. 22-Hac 50
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel (nefs tezkiyesi)
  1636. 22-Hac 51
    ashâbu el cehîmi : cehennem ehlidir (halkıdır)
  1637. 22-Hac 52
    hakîmun : hikmet sahibidir
  1638. 22-Hac 54
    el hakku : hak
  1639. 22-Hac 54
    hâdi : hidayete erdiren
  1640. 22-Hac 55
    hattâ : oluncaya kadar
  1641. 22-Hac 56
    ve amilû es sâlihâti : ve salih (nefsi tezkiye edici) ameller yapanlar
  1642. 22-Hac 58
    hâcerû : hicret ettiler
  1643. 22-Hac 58
    rızkan hasenen : güzel bir rızık
  1644. 22-Hac 58
    hayru : (en) hayırlı
  1645. 22-Hac 59
    mudhalen : dahil edilen yer, mekân
  1646. 22-Hac 59
    halîmun : halimdir
  1647. 22-Hac 61
    fî en nehâri : gündüzün içine
  1648. 22-Hac 61
    en nehâre : gündüz
  1649. 22-Hac 62
    el hakku : hakk
  1650. 22-Hac 63
    habîrun : haberdar olan
  1651. 22-Hac 64
    el hamîdu : hamdedilen
  1652. 22-Hac 65
    sahhara : musahhar (emre amade) kıldı
  1653. 22-Hac 72
    vaadehallâhu (vaade- allâhu) : Allah onu vaadetti
  1654. 22-Hac 73
    eyyuhâ en nâsu : ey insanlar
  1655. 22-Hac 74
    hakka : hakkıyla
  1656. 22-Hac 76
    ve mâ halfe-hum : ve onların arkalarındaki şeyi
  1657. 22-Hac 77
    eyyuhâ ellezîne : ey o kimseler
  1658. 22-Hac 77
    vef'alûl hayre(ve if'alû el hayre) : ve hayır işleyin
  1659. 22-Hac 78
    hakka : hakkıyla, gereğince
  1660. 22-Hac 78
    cihâdi-hi : onun cihadı
  1661. 22-Hac 78
    min haracin : (zorluktan) bir zorluk
  1662. 22-Hac 78
    ve fî hâzâ : ve bunda
  1663. 23-Mü'minûn 1
    efleha : felâha erdi
  1664. 23-Mü'minûn 2
    şiûne : huşû duyanlar
  1665. 23-Mü'minûn 5
    hâfizûne : koruyanlar
  1666. 23-Mü'minûn 9
    yuhâfızûne : muhafaza ederler, devam ettirirler
  1667. 23-Mü'minûn 11
    : orada
  1668. 23-Mü'minûn 11
    hâlidûne : ebedî kalanlar
  1669. 23-Mü'minûn 12
    halaknâ : biz yarattık
  1670. 23-Mü'minûn 14
    halaknâ : biz halkettik, yarattık
  1671. 23-Mü'minûn 14
    fe halaknâ : sonra yarattık
  1672. 23-Mü'minûn 14
    fe halaknâ : sonra yarattık
  1673. 23-Mü'minûn 14
    halkan : bir yaratılış
  1674. 23-Mü'minûn 14
    âhara : başka, diğer
  1675. 23-Mü'minûn 14
    el hâlikîne : halkedenler, yaratanlar, yaratıcılar
  1676. 23-Mü'minûn 17
    halaknâ : biz yarattık
  1677. 23-Mü'minûn 17
    anil halkı (an el halkı) : yaratmaktan
  1678. 23-Mü'minûn 18
    zehâbin : giderme
  1679. 23-Mü'minûn 19
    fî- : orada, içinde
  1680. 23-Mü'minûn 19
    ve min- : ve onlardan
  1681. 23-Mü'minûn 21
    butûni- : onun karnı (karınları)
  1682. 23-Mü'minûn 21
    fî- : orada, onun içinde, onda
  1683. 23-Mü'minûn 21
    ve min- : ve ondan
  1684. 23-Mü'minûn 22
    ve aleyhâ : ve onun üzerinde
  1685. 23-Mü'minûn 23
    nûhan : Nuh
  1686. 23-Mü'minûn 24
    hâzâ : bu
  1687. 23-Mü'minûn 24
    bi hâzâ fî : bunun hakkında
  1688. 23-Mü'minûn 25
    hattâ : öyle ki, oluncaya kadar
  1689. 23-Mü'minûn 27
    evhay-nâ : biz vahyettik
  1690. 23-Mü'minûn 27
    fî- : onun içine
  1691. 23-Mü'minûn 27
    ve lâ tuhâtıb-nî : ve bana hitap etme
  1692. 23-Mü'minûn 28
    el hamdu : hamd
  1693. 23-Mü'minûn 29
    hayru el munzilîne : indirenlerin en hayırlısı
  1694. 23-Mü'minûn 31
    âharîne : diğerleri, başkaları
  1695. 23-Mü'minûn 33
    fî el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  1696. 23-Mü'minûn 33
    hâzâ : bu değildir
  1697. 23-Mü'minûn 34
    hâsirûne : hüsrana düşenler
  1698. 23-Mü'minûn 36
    heyhâte : heyhat, yazık
  1699. 23-Mü'minûn 36
    heyhâte : heyhat, yazık
  1700. 23-Mü'minûn 37
    hayâtuned dunyâ : dünya hayatımız
  1701. 23-Mü'minûn 41
    fe ehazet-hum : Böylece onları aldı (yakaladı)
  1702. 23-Mü'minûn 41
    es sayhatu : bir sayha (çok büyük bir ses dalgası)
  1703. 23-Mü'minûn 41
    bi el hakkı : hak ile
  1704. 23-Mü'minûn 42
    âharîne : diğerleri, başkaları
  1705. 23-Mü'minûn 43
    ecele- : onun eceli, onun süresi
  1706. 23-Mü'minûn 44
    resûlu- : onun (kendi) resûlü
  1707. 23-Mü'minûn 44
    ehâdîse : efsane, nakledilen olaylar
  1708. 23-Mü'minûn 45
    ve ehâ-hu : ve onun kardeşi
  1709. 23-Mü'minûn 45
    hârûne : Harun
  1710. 23-Mü'minûn 51
    eyyuhâ er rusulu : ey resûller
  1711. 23-Mü'minûn 51
    sâlihan : salih amel, nefsi tezkiye edici amel
  1712. 23-Mü'minûn 52
    hâzihî : bu
  1713. 23-Mü'minûn 54
    hattâ : oluncaya kadar, kadar
  1714. 23-Mü'minûn 56
    fî el hayrâti : hayırlarda
  1715. 23-Mü'minûn 57
    min haşyeti : haşyetlnden
  1716. 23-Mü'minûn 61
    fî el hayrâti : hayırlarda
  1717. 23-Mü'minûn 61
    lehâ : onun, onda
  1718. 23-Mü'minûn 62
    vus'a- : onun gücü, kapasitesi
  1719. 23-Mü'minûn 62
    bi el hakkı : hakkı
  1720. 23-Mü'minûn 63
    min hâzâ : bundan
  1721. 23-Mü'minûn 63
    lehâ : onun
  1722. 23-Mü'minûn 64
    hattâ izâ : olunca, olduğu zaman
  1723. 23-Mü'minûn 64
    ehaznâ : biz aldık
  1724. 23-Mü'minûn 70
    bi el hakkı : hak ile
  1725. 23-Mü'minûn 70
    li el hakkı : hakkı
  1726. 23-Mü'minûn 71
    el hakku : Hakk
  1727. 23-Mü'minûn 72
    harcen : bir harc, bir ücret
  1728. 23-Mü'minûn 72
    haracu : mükâfatı
  1729. 23-Mü'minûn 72
    hayrun : (daha) hayırlıdır
  1730. 23-Mü'minûn 72
    hayru : (en) hayırlıdır
  1731. 23-Mü'minûn 76
    ehaznâ-hum : biz onları yakaladık
  1732. 23-Mü'minûn 77
    hattâ : hatta, nihayet, oluncaya kadar
  1733. 23-Mü'minûn 80
    ve en nehâri : ve gündüz
  1734. 23-Mü'minûn 83
    hâzâ : bu
  1735. 23-Mü'minûn 83
    in hâzâ illâ : bu ancak
  1736. 23-Mü'minûn 84
    fî- : onun içinde, orada
  1737. 23-Mü'minûn 89
    tusharûne : aldatılıyorsunuz, büyüleniyorsunuz
  1738. 23-Mü'minûn 90
    bi el hakkı : hakkı
  1739. 23-Mü'minûn 91
    mettehazallâhu : Allah edinmemiştir
  1740. 23-Mü'minûn 91
    bimâ halaka : yarattığı şey
  1741. 23-Mü'minûn 91
    subhâne allâhi : Allah Sübhan'dır, münezzehtir
  1742. 23-Mü'minûn 92
    ve eş şehâdeti : ve görülen
  1743. 23-Mü'minûn 99
    hattâ izâ : olduğu zaman
  1744. 23-Mü'minûn 99
    ehade-hum : onlardan biri
  1745. 23-Mü'minûn 100
    a'melu sâlihan : salih amel (nefsi tezkiye edici amel) yaparım
  1746. 23-Mü'minûn 100
    innehâ : muhakkak o
  1747. 23-Mü'minûn 100
    iluhâ : onun söylediği (söz)
  1748. 23-Mü'minûn 101
    nufiha : üfürüldü
  1749. 23-Mü'minûn 103
    haffet : hafif geldi
  1750. 23-Mü'minûn 103
    hasirû : hüsrana düştüler
  1751. 23-Mü'minûn 103
    hâlidûne : ebediyyen kalacak olanlar
  1752. 23-Mü'minûn 104
    fî- : onun içinde, orada
  1753. 23-Mü'minûn 105
    bihâ : onunla, onu
  1754. 23-Mü'minûn 107
    min- : ondan, oradan
  1755. 23-Mü'minûn 108
    fî- : orada
  1756. 23-Mü'minûn 109
    verhamnâ (ve ırham-na) : ve bize rahmet et,
  1757. 23-Mü'minûn 109
    hayru : hayırlı
  1758. 23-Mü'minûn 110
    fettehaztumû-hum : böylece onları edindiniz
  1759. 23-Mü'minûn 110
    hattâ : öyle ki, hatta
  1760. 23-Mü'minûn 110
    tadhakûne \n(dahıke) : gülüyorsunuz \n: (güldü)
  1761. 23-Mü'minûn 115
    hasibtum : siz zannettiniz
  1762. 23-Mü'minûn 115
    halaknâ-kum : sizi yarattık
  1763. 23-Mü'minûn 116
    el hakku : Hakk
  1764. 23-Mü'minûn 117
    âhare : diğer, başka
  1765. 23-Mü'minûn 117
    burhâne : kanıt, delil
  1766. 23-Mü'minûn 118
    verham : ve rahmet et (rahîm esmanla tecelli et)
  1767. 23-Mü'minûn 118
    hayru : hayırlı
  1768. 24-Nûr 1
    enzelnâ- : onu biz indirdik
  1769. 24-Nûr 1
    ve faradnâ- : ve onu biz farz kıldık
  1770. 24-Nûr 1
    fî- : onun içinde
  1771. 24-Nûr 3
    lâ yenkihu- : onu nikâhlayamaz
  1772. 24-Nûr 4
    şehâdeten : şahitlik
  1773. 24-Nûr 6
    şehâdetu : şahitlik
  1774. 24-Nûr 6
    ehadi-him : onlardan biri, herbiri
  1775. 24-Nûr 6
    şehâdâtin : şahitlikler
  1776. 24-Nûr 7
    ve el hâmisetu : ve beşinci
  1777. 24-Nûr 8
    an- : ondan (kadından)
  1778. 24-Nûr 8
    şehâdâtin : şahitlikler
  1779. 24-Nûr 9
    ve el hâmisete : ve beşinci
  1780. 24-Nûr 9
    aleyhâ : onun üzerine, kendi üzerine
  1781. 24-Nûr 10
    hakîmun : hakim olan, hüküm ve hikmet sahibi olan
  1782. 24-Nûr 11
    hayrun : hayırlıdır
  1783. 24-Nûr 12
    hayran : hayırlı
  1784. 24-Nûr 12
    hâzâ : bu
  1785. 24-Nûr 16
    bi hâzâ : bunu
  1786. 24-Nûr 16
    subhâne-ke : sen sübhansın
  1787. 24-Nûr 16
    hâzâ : bu
  1788. 24-Nûr 18
    hakîmun : hüküm ve hikmet sahibidir
  1789. 24-Nûr 21
    eyyuhâ ellezîne âmenû : ey âmenû olanlar
  1790. 24-Nûr 21
    min ehadin : hiç kimse, hiçbiri
  1791. 24-Nûr 22
    ve el muhâcirîne : ve muhacirler, hicret edenler
  1792. 24-Nûr 25
    el hakka : hak
  1793. 24-Nûr 25
    el hakku el mubînu : hakk mübin (hakkı açıklayan yerine getiren)
  1794. 24-Nûr 26
    el habîsâtu : habis kadınlar, kötü kadınlar
  1795. 24-Nûr 26
    li el habîsîne : habis erkekler, kötü erkekler için
  1796. 24-Nûr 26
    ve el habîsûne : ve habis erkekler, kötü erkekler
  1797. 24-Nûr 26
    li el habîsâti : habis kadınlar, kötü kadınlar için
  1798. 24-Nûr 27
    eyyuhâ ellezîne âmenû : ey âmenû olanlar
  1799. 24-Nûr 27
    hattâ : hatta, olmadıkça
  1800. 24-Nûr 27
    alâ ehli- : onun ehline, sahibine, halkına,
  1801. 24-Nûr 27
    hayrun : hayırlı
  1802. 24-Nûr 28
    fî- : orada
  1803. 24-Nûr 28
    ehaden : birisi
  1804. 24-Nûr 28
    lâ tedhulû- : ona (oraya) girmeyin
  1805. 24-Nûr 28
    hattâ : oluncaya kadar
  1806. 24-Nûr 29
    fî- : içinde
  1807. 24-Nûr 30
    habîrun : haberdar olandır
  1808. 24-Nûr 31
    min- : ondan
  1809. 24-Nûr 31
    benî ehavâti-hinne : (onların) kız kardeşlerinin oğulları
  1810. 24-Nûr 31
    lem yazharû : zahir olmaz, farkına varmaz
  1811. 24-Nûr 31
    eyyu- : ey
  1812. 24-Nûr 33
    nikâhan : nikâh
  1813. 24-Nûr 33
    hattâ : hatta, ..... oluncaya kadar
  1814. 24-Nûr 33
    hayren : bir hayır
  1815. 24-Nûr 33
    tehassunen : namusunu korumak, iffetli kalmak
  1816. 24-Nûr 33
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
  1817. 24-Nûr 34
    min ellezîne halev : daha önce gelip geçmiş kimselerden (nesillerden)
  1818. 24-Nûr 35
    fî- : onun içinde vardır
  1819. 24-Nûr 35
    ke ennehâ : o gibidir
  1820. 24-Nûr 35
    zeytu- : onun yağı
  1821. 24-Nûr 36
    fîhesmuhu (fî ismu-hu) : orada onun ismi
  1822. 24-Nûr 36
    : orada, onun içinde
  1823. 24-Nûr 37
    yehâfûne : korkarlar
  1824. 24-Nûr 39
    hattâ : olduğu zaman, olunca
  1825. 24-Nûr 40
    sehâbun : bulutlar
  1826. 24-Nûr 40
    ba'du- : onun bir kısmı
  1827. 24-Nûr 40
    lem yeked yerâ- : neredeyse onu göremez
  1828. 24-Nûr 41
    ve tesbîha-hu : ve tesbihlerini
  1829. 24-Nûr 43
    sehâben : bulutlar
  1830. 24-Nûr 43
    fî- : onun içinde
  1831. 24-Nûr 44
    ve en nehâre : ve gündüz
  1832. 24-Nûr 45
    halaka : yarattı
  1833. 24-Nûr 49
    el hakku : hak
  1834. 24-Nûr 50
    em yehâfûne : veya, yoksa korkuyorlar
  1835. 24-Nûr 53
    habîrun : haberdar
  1836. 24-Nûr 55
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel (nefs tezkiyesi) işlediler
  1837. 24-Nûr 55
    havfi-him : (onların) korkuları
  1838. 24-Nûr 56
    turhamûne : rahmet olunasınız
  1839. 24-Nûr 58
    eyyuhâ : ey, ya
  1840. 24-Nûr 58
    hakîmun : hüküm ve hikmet sahibi
  1841. 24-Nûr 59
    hakîmun : hüküm ve hikmet sahibi
  1842. 24-Nûr 60
    nikâhan : bir nikâh, evlilik
  1843. 24-Nûr 60
    hayrun : hayırlı
  1844. 24-Nûr 61
    haracun : güçlük, zorluk
  1845. 24-Nûr 61
    haracun : güçlük, zorluk
  1846. 24-Nûr 61
    haracun : güçlük, zorluk
  1847. 24-Nûr 61
    ummehâti-kum : sizin anneleriniz
  1848. 24-Nûr 61
    ehavâti-kum : sizin kız kardeşleriniz
  1849. 24-Nûr 61
    ev buyûti hâlâti-kum : veya teyzelerinizin evleri
  1850. 24-Nûr 61
    mefâtiha-hu : onun anahtarları
  1851. 24-Nûr 61
    izâ dahaltum : girdiğiniz zaman
  1852. 24-Nûr 62
    hattâ : oluncaya kadar, olmadıkça
  1853. 24-Nûr 63
    ellezîne yuhâlifûne : hilâfet edenler, karşı gelenler
  1854. 25-Furkan 2
    ve halaka : ve yarattı
  1855. 25-Furkan 3
    vettehazû (ve ittehazû) : ve edindiler
  1856. 25-Furkan 3
    ve lâ hayâten : ve hayat veremez
  1857. 25-Furkan 4
    hâzâ : bu
  1858. 25-Furkan 4
    âharûne : başkaları, diğerleri
  1859. 25-Furkan 5
    iktetebe- : onu yazdırdı
  1860. 25-Furkan 7
    hâzâ : bu
  1861. 25-Furkan 8
    min- : ondan
  1862. 25-Furkan 10
    hayren : daha hayırlı
  1863. 25-Furkan 10
    min tahti- : onun altından
  1864. 25-Furkan 10
    el enhâru : nehirler
  1865. 25-Furkan 12
    lehâ : onu, onun
  1866. 25-Furkan 13
    min- : ondan, oradan
  1867. 25-Furkan 15
    hayrun : daha hayırlı
  1868. 25-Furkan 16
    fî- : orada
  1869. 25-Furkan 16
    hâlidîne : ebedî
  1870. 25-Furkan 17
    hâulâi : bunlar
  1871. 25-Furkan 18
    subhâne-ke : sen sübhansın, münezzehsin
  1872. 25-Furkan 18
    hattâ : oluncaya kadar, öyle ki
  1873. 25-Furkan 24
    ashâbu el cenneti : cennet ehli
  1874. 25-Furkan 24
    hayrun : daha hayırlı, en hayırlı
  1875. 25-Furkan 26
    el hakku : haktır, gerçektir
  1876. 25-Furkan 27
    ittehaztu : ben edindim
  1877. 25-Furkan 28
    halîlen : dost
  1878. 25-Furkan 29
    hazûlen : yardımsız bırakan, yardımı engelleyen
  1879. 25-Furkan 30
    ittehazû : edindiler
  1880. 25-Furkan 30
    hâzâ : bu
  1881. 25-Furkan 31
    hâdiyen : hidayete erdiren
  1882. 25-Furkan 33
    bi el hakkı : hakkı
  1883. 25-Furkan 35
    ehâ-hu : onun kardeşi
  1884. 25-Furkan 35
    hârûne : Harun
  1885. 25-Furkan 38
    ve ashâbe er ressi : ve Ress ashabı (Hz. Şuayb'ın kavmi)
  1886. 25-Furkan 40
    yerevne- : onu görürler
  1887. 25-Furkan 41
    hâzâ : bu
  1888. 25-Furkan 42
    aleyhâ : ona
  1889. 25-Furkan 43
    men ittehaze : edinen kimse
  1890. 25-Furkan 47
    en nehâre : gündüz
  1891. 25-Furkan 48
    er riyâha : rüzgâr(lar)
  1892. 25-Furkan 49
    halaknâ : biz yarattık
  1893. 25-Furkan 52
    cihâden : cihad
  1894. 25-Furkan 53
    hâzâ : bu
  1895. 25-Furkan 53
    ve hâzâ : ve bu
  1896. 25-Furkan 53
    berzehan : berzah, engel
  1897. 25-Furkan 54
    halaka : yaratan
  1898. 25-Furkan 58
    el hayyi : hayy olan, hayatta olan
  1899. 25-Furkan 58
    bi hamdi-hi : hamd ile onu
  1900. 25-Furkan 58
    habîren : haberdar olan
  1901. 25-Furkan 59
    halaka : yarattı
  1902. 25-Furkan 59
    habîren : haberdar olan
  1903. 25-Furkan 61
    fî- : orada
  1904. 25-Furkan 62
    ve en nehâre : ve gündüz
  1905. 25-Furkan 63
    hâtabe-hum : onlara hitap etti
  1906. 25-Furkan 65
    azâbe- : onun azabı
  1907. 25-Furkan 66
    inne- : muhakkak o
  1908. 25-Furkan 68
    âhara : diğerleri, başkaları
  1909. 25-Furkan 68
    harreme : haram kıldı
  1910. 25-Furkan 68
    bi el hakkı : hak ile
  1911. 25-Furkan 69
    muhânen : alçaltılmış olarak
  1912. 25-Furkan 70
    amelen sâlihan : salih amel, nefs tezkiyesi
  1913. 25-Furkan 70
    hasenâtin : hasenatlar, sevaplar
  1914. 25-Furkan 71
    ve amile sâlihan : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptı
  1915. 25-Furkan 73
    aleyhâ : ona
  1916. 25-Furkan 75
    fî-ha : orada
  1917. 25-Furkan 76
    hâlidîne : ebedî kalıcı olanlar
  1918. 25-Furkan 76
    fî-ha : orada
  1919. 25-Furkan 76
    hasunet : güzel oldu
  1920. 26-Şuarâ 4
    lehâ : ona
  1921. 26-Şuarâ 4
    hâdıîne : boyun eğenler, itaat edenler
  1922. 26-Şuarâ 7
    fî-ha : orada
  1923. 26-Şuarâ 12
    ehâfu : korkuyorum
  1924. 26-Şuarâ 13
    ilâ hârûne : Harun'a
  1925. 26-Şuarâ 14
    ehâfu : korkuyorum
  1926. 26-Şuarâ 20
    fealtu- : onu yaptım
  1927. 26-Şuarâ 22
    temunnu- : onu lütfettin, onunla lütufta bulundun
  1928. 26-Şuarâ 25
    havle-hu : onun etrafında
  1929. 26-Şuarâ 29
    in ittehazte : eğer sen edinirsen
  1930. 26-Şuarâ 34
    havle-hu : onun etrafında
  1931. 26-Şuarâ 34
    hâzâ : bu
  1932. 26-Şuarâ 36
    ve ehâ-hu : ve onun kardeşi
  1933. 26-Şuarâ 36
    şirîne : haşredenler, toplayanlar, toplayıcılar
  1934. 26-Şuarâ 37
    sehhârin : sihir yapanlar, sihirbazlar
  1935. 26-Şuarâ 38
    es seharatu : sihirbazlar
  1936. 26-Şuarâ 40
    es seharate : sihirbazlar
  1937. 26-Şuarâ 41
    es seharatu : sihirbazlar
  1938. 26-Şuarâ 46
    es seharatu : sihirbazlar
  1939. 26-Şuarâ 48
    ve hârûne : ve Harun
  1940. 26-Şuarâ 51
    hatâyâ-nâ : bizim hatalarımız
  1941. 26-Şuarâ 52
    ve evhay-nâ : ve biz vahyettik
  1942. 26-Şuarâ 53
    şirîne : toplayıcılar
  1943. 26-Şuarâ 54
    hâulâi : bunlar
  1944. 26-Şuarâ 56
    hâzirûne : sakınılan, korkulan, tedbir alan
  1945. 26-Şuarâ 59
    ve evresnâ- : ve ona varis kıldık
  1946. 26-Şuarâ 61
    ashâbu : ashab, adamları
  1947. 26-Şuarâ 63
    evhaynâ : vahyettik
  1948. 26-Şuarâ 64
    el âharîne : diğerleri
  1949. 26-Şuarâ 66
    el âharîne : diğerleri
  1950. 26-Şuarâ 71
    nezallu lehâ : ona devam ediyoruz
  1951. 26-Şuarâ 78
    halaka-nî : beni yarattı
  1952. 26-Şuarâ 82
    hatîetî : benim hatalarım
  1953. 26-Şuarâ 94
    fî- : orada, onun içinde
  1954. 26-Şuarâ 96
    fî- : orada
  1955. 26-Şuarâ 101
    hamîmin : samimi
  1956. 26-Şuarâ 118
    fethan : fethederek, açarak
  1957. 26-Şuarâ 135
    ehâfu : korkuyorum
  1958. 26-Şuarâ 137
    hâzâ : bu
  1959. 26-Şuarâ 146
    hâhunâ : orada, işte burada
  1960. 26-Şuarâ 148
    tal'u- : onun çiçeği, tohumu
  1961. 26-Şuarâ 153
    el musahharîne : büyülenmiş kimseler, büyülenenler
  1962. 26-Şuarâ 155
    hâzihî : bu
  1963. 26-Şuarâ 155
    lehâ : onun için, onun
  1964. 26-Şuarâ 156
    ve lâ temessû- : ve ona dokunmayın
  1965. 26-Şuarâ 157
    akarû- : onu kestiler
  1966. 26-Şuarâ 158
    ehaze-hum : onları aldı (yakaladı)
  1967. 26-Şuarâ 166
    halaka : yarattı
  1968. 26-Şuarâ 172
    el âharîne : diğerleri
  1969. 26-Şuarâ 176
    ashâbu : halk
  1970. 26-Şuarâ 183
    ve lâ tebhasu : ve eksiltmeyin, kısmayın
  1971. 26-Şuarâ 184
    halaka-kum : sizi yarattı
  1972. 26-Şuarâ 185
    el musahharîne : sihir yapılmış olanlar, büyülenmişler
  1973. 26-Şuarâ 189
    ehaze-hum : onları aldı, yakaladı
  1974. 26-Şuarâ 201
    hattâ : oluncaya kadar, olmadıkça
  1975. 26-Şuarâ 208
    lehâ : onun, ona
  1976. 26-Şuarâ 213
    âhara : diğer
  1977. 26-Şuarâ 215
    vahfıd cenâha-ke : kanatlarını indir, kanatlarını ger
  1978. 26-Şuarâ 227
    ve amilu es sâlihâti : ve salih amel işleyenler, nefs tezkiyesi yapanlar
  1979. 27-Neml 6
    hakîmin : hakîm olan, hüküm ve hikmet sahibi olan
  1980. 27-Neml 7
    min- : ondan
  1981. 27-Neml 7
    bi haberin : bir haberi
  1982. 27-Neml 7
    bi şihâbin : kor halinde
  1983. 27-Neml 8
    câe- : oraya geldi
  1984. 27-Neml 8
    havle- : onun etrafında
  1985. 27-Neml 8
    ve subhâne allâhi : ve Allah
  1986. 27-Neml 9
    el hakîmu : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi olan
  1987. 27-Neml 10
    reâ- : onu gördü
  1988. 27-Neml 10
    enne- : onun olduğunu
  1989. 27-Neml 10
    lâ tehaf : korkma
  1990. 27-Neml 10
    yehâfu : korkmaz
  1991. 27-Neml 13
    hâzâ : bu
  1992. 27-Neml 14
    ve cehadû : ve bile bile, bilerek inkâr ettiler
  1993. 27-Neml 14
    bihâ : onu
  1994. 27-Neml 14
    vesteykanethâ : ve onu yakîn olarak bildiler (inandılar)
  1995. 27-Neml 15
    el hamdu : hamd
  1996. 27-Neml 16
    eyyuhâ : ey
  1997. 27-Neml 16
    hâzâ : bu
  1998. 27-Neml 18
    hattâ : sonunda, olunca
  1999. 27-Neml 18
    eyyuhâ : ey
  2000. 27-Neml 19
    min kavli- : onun sözüne
  2001. 27-Neml 19
    ve en a'mele salihan : ve benim salih amel yapmam
  2002. 27-Neml 21
    ezbehanne-hu : onu boğazlayacağım, keseceğim
  2003. 27-Neml 22
    ehattu : ihata ettim (öğrendim)
  2004. 27-Neml 23
    ve lehâ : ve ona, onun var
  2005. 27-Neml 24
    vecedtu- : onu buldum
  2006. 27-Neml 24
    ve kavme- : ve onun kavmi
  2007. 27-Neml 25
    el hab'e : gizli olan, saklı olan
  2008. 27-Neml 28
    hâzâ : bu
  2009. 27-Neml 29
    eyyuhâ : ey
  2010. 27-Neml 32
    eyyuhâ : ey
  2011. 27-Neml 32
    hattâ : oluncaya kadar, olmadıkça
  2012. 27-Neml 34
    dehalû : girdiler
  2013. 27-Neml 34
    efsedû- : onu ifsad ettiler, bozguna uğrattılar
  2014. 27-Neml 34
    ehlihâ : onun halkı
  2015. 27-Neml 36
    hayrun : daha hayırlı
  2016. 27-Neml 37
    bi- : ona
  2017. 27-Neml 37
    min- : oradan
  2018. 27-Neml 38
    eyyuhâ : ey
  2019. 27-Neml 38
    bi arşi- : onun tahtını
  2020. 27-Neml 40
    hâzâ : bu
  2021. 27-Neml 41
    lehâ : onun, onu
  2022. 27-Neml 41
    arşe- : onun tahtı
  2023. 27-Neml 42
    hâkezâ : böyle, bunun gibi
  2024. 27-Neml 42
    min kabli- : ondan önce
  2025. 27-Neml 43
    ve sadde- : ve onu engelledi, mani oldu
  2026. 27-Neml 43
    inne- : muhakkak ki o
  2027. 27-Neml 44
    lehadhulî (lehâ udhulî) : ona gir
  2028. 27-Neml 44
    es sarha : köşk, saray
  2029. 27-Neml 44
    hasibet-hu : onu zannetti
  2030. 27-Neml 44
    sâkay- : bacakları, ayakları
  2031. 27-Neml 45
    ehâ-hum : onların kardeşi
  2032. 27-Neml 45
    sâlihan : Salih
  2033. 27-Neml 46
    el haseneti : hasenat, iyilik
  2034. 27-Neml 46
    turhamûne : rahmet olunursunuz, olunasınız
  2035. 27-Neml 52
    hâviyeten : harabe, boş, çökmüş
  2036. 27-Neml 57
    kaddernâ- : onu takdir ettik
  2037. 27-Neml 59
    el hamdu : hamd
  2038. 27-Neml 59
    hayrun : daha hayırlı
  2039. 27-Neml 60
    halaka : yarattı
  2040. 27-Neml 60
    hadâika : bahçeler
  2041. 27-Neml 60
    şecere- : onun ağacı
  2042. 27-Neml 61
    hılâle- : onun ara(lar)ında
  2043. 27-Neml 61
    enhâren : nehirler
  2044. 27-Neml 61
    lehâ : onun, onun için
  2045. 27-Neml 61
    hâcizen : perde, engel
  2046. 27-Neml 63
    er riyâha : rüzgârlar
  2047. 27-Neml 64
    el halka : yaratış
  2048. 27-Neml 64
    hâtû : getirin
  2049. 27-Neml 64
    burhâne-kum : burhanınızı, delillerinizi
  2050. 27-Neml 66
    min- : ondan
  2051. 27-Neml 66
    hum min- : onlar ondan
  2052. 27-Neml 68
    hâzâ : bu
  2053. 27-Neml 68
    in hâzâ : eğer bu
  2054. 27-Neml 71
    hâzâ : bu
  2055. 27-Neml 76
    hâze : bu
  2056. 27-Neml 79
    el hakkı : hak, gerçek
  2057. 27-Neml 81
    bi hâdî : hidayete erdiren
  2058. 27-Neml 84
    hattâ izâ : o zaman
  2059. 27-Neml 84
    bi- : onu
  2060. 27-Neml 86
    ve en nehâra : ve gündüz
  2061. 27-Neml 88
    tahsebu- : onu sanırsın
  2062. 27-Neml 88
    es sehâbi : bulut
  2063. 27-Neml 88
    habîrun : haberdar
  2064. 27-Neml 89
    bi el haseneti : hasenat, kazanılan dereceler
  2065. 27-Neml 89
    hayrun : daha hayırlı, hayırlı
  2066. 27-Neml 89
    min- : ondan
  2067. 27-Neml 91
    hâzihi : bu
  2068. 27-Neml 91
    harreme- : onu hürmete lâyık kıldı
  2069. 27-Neml 93
    el hamdu : hamd
  2070. 27-Neml 93
    ta'rifûne- : onu tanıyacaksınız
  2071. 28-Kasas 3
    el hakkı : hak
  2072. 28-Kasas 4
    ehle- : onun ehli, onun halkı
  2073. 28-Kasas 6
    ve hâmâne : ve Haman (firavunun veziri)
  2074. 28-Kasas 7
    ve evhaynâ : ve vahyettik
  2075. 28-Kasas 7
    ve lâ tehâfî : ve korkma
  2076. 28-Kasas 8
    ve hazenen : ve hüzün olarak, dert olarak
  2077. 28-Kasas 8
    ve hâmâne : ve Haman (firavunun veziri)
  2078. 28-Kasas 8
    hâtıîne : kasten günah işleyenler, suç işleyenler
  2079. 28-Kasas 10
    ve asbaha : ve sabahladı
  2080. 28-Kasas 10
    alâ kalbi- : onun kalbine
  2081. 28-Kasas 12
    ve harremnâ : ve haram ettik, yasakladık
  2082. 28-Kasas 13
    tekarra aynu- : onun gözü aydın olsun
  2083. 28-Kasas 13
    hakkun : haktır
  2084. 28-Kasas 15
    ve dehale : ve girdi
  2085. 28-Kasas 15
    min ehli- : şehir halkından
  2086. 28-Kasas 15
    fî- : orada
  2087. 28-Kasas 15
    hâzâ : bu
  2088. 28-Kasas 15
    ve hâzâ : ve bu
  2089. 28-Kasas 15
    hâzâ : bu
  2090. 28-Kasas 18
    asbaha : sabahladı
  2091. 28-Kasas 18
    hâifen : korkarak
  2092. 28-Kasas 21
    harece : çıktı
  2093. 28-Kasas 21
    min- : oradan
  2094. 28-Kasas 21
    hâifen : korkarak
  2095. 28-Kasas 23
    hatbu-kumâ : sizin (ikinizin) durumu
  2096. 28-Kasas 23
    hattâ : oluncaya kadar
  2097. 28-Kasas 24
    min hayrin : (hayırlardan bir) hayır
  2098. 28-Kasas 25
    lâ tehaf : korkma
  2099. 28-Kasas 26
    hayra : daha hayırlıdır
  2100. 28-Kasas 27
    en unkiha-ke : sana nikâhlamak
  2101. 28-Kasas 27
    hâteyni : işte bu ikisi
  2102. 28-Kasas 29
    min- : ondan, oradan
  2103. 28-Kasas 29
    haberin : bir haber
  2104. 28-Kasas 30
    etâ- : oraya geldi
  2105. 28-Kasas 31
    reâ- : onu gördü
  2106. 28-Kasas 31
    keenne- : gibi
  2107. 28-Kasas 31
    ve lâ tehaf : ve korkma
  2108. 28-Kasas 32
    cenâha-ke : senin kanatların (kolların)
  2109. 28-Kasas 32
    burhânâni : iki burhan, iki mucize, iki delil
  2110. 28-Kasas 33
    ehâfu : korkuyorum
  2111. 28-Kasas 34
    hârûnu : Harun
  2112. 28-Kasas 34
    ehâfu : korkuyorum
  2113. 28-Kasas 36
    hâzâ : bu
  2114. 28-Kasas 36
    bi hâzâ fî : bunun hakkında, bunu
  2115. 28-Kasas 38
    eyyuhâ : ey
  2116. 28-Kasas 38
    hâmânu : ey Haman (firavunun veziri)
  2117. 28-Kasas 38
    sarhan : bir kule
  2118. 28-Kasas 39
    el hakkı : hak
  2119. 28-Kasas 40
    ehaznâ-hu : onu aldık, yakaladık
  2120. 28-Kasas 42
    hâzihi ed dunyâ : bu dünya
  2121. 28-Kasas 48
    el hakku : hak
  2122. 28-Kasas 53
    el hakku : hak
  2123. 28-Kasas 54
    bi el haseneti : hasenat ile, iyilikle
  2124. 28-Kasas 57
    nutehattaf : atılırız
  2125. 28-Kasas 57
    haremen : harem olan, hürmet edilen
  2126. 28-Kasas 58
    maîşete- : onun geçimi
  2127. 28-Kasas 59
    hattâ yeb'ase : gönderinceye kadar, göndermedikçe
  2128. 28-Kasas 59
    ummi- : ana şehir, yerleşim merkezi
  2129. 28-Kasas 59
    ve ehlu- : ve onun halkı
  2130. 28-Kasas 60
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
  2131. 28-Kasas 60
    ve zînetu- : ve onun süsü
  2132. 28-Kasas 60
    hayrun : daha hayırlı
  2133. 28-Kasas 61
    hasenen : güzel
  2134. 28-Kasas 61
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
  2135. 28-Kasas 63
    hakka : hak
  2136. 28-Kasas 63
    hâulâi : bunlar
  2137. 28-Kasas 67
    ve amile sâlihân : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptı
  2138. 28-Kasas 68
    subhâne : sübhan, münezzeh
  2139. 28-Kasas 70
    lehu el hamdu : hamd ona ait
  2140. 28-Kasas 72
    en nehâre : gündüz
  2141. 28-Kasas 73
    ve en nehâre : ve gündüz
  2142. 28-Kasas 75
    hâtû : getirin
  2143. 28-Kasas 75
    burhâne-kum : sizin burhanlarınız, sizin delilleriniz
  2144. 28-Kasas 75
    el hakka : hak
  2145. 28-Kasas 76
    mefâtiha-hu : onun anahtarları
  2146. 28-Kasas 79
    harece : çıktı
  2147. 28-Kasas 79
    el hayâte ed dunyâ : dünya hayatı
  2148. 28-Kasas 79
    hazzin azîmin : en büyük haz
  2149. 28-Kasas 80
    hayrun : daha hayırlı
  2150. 28-Kasas 80
    ve amile sâlihan : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptı
  2151. 28-Kasas 80
    ve lâ yulekkâ- : ve ona mülâki olmaz, kavuşmaz
  2152. 28-Kasas 81
    hasefnâ : yere geçirdik
  2153. 28-Kasas 82
    ve asbeha : ve sabahladı, oldu
  2154. 28-Kasas 82
    hasefe : yere geçirdi
  2155. 28-Kasas 83
    nec'alu- : onu kılarız
  2156. 28-Kasas 84
    el haseneti : hasene, iyilik, sevap
  2157. 28-Kasas 84
    hayrun : daha hayırlı
  2158. 28-Kasas 84
    min- : ondan
  2159. 28-Kasas 88
    âhara : öteki, diğer
  2160. 28-Kasas 88
    hâlikun : helâk olucu
  2161. 29-Ankebût 2
    hasibe : sandı
  2162. 29-Ankebût 4
    hasibe : hesap etti, zannetti
  2163. 29-Ankebût 7
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptılar
  2164. 29-Ankebût 9
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel (nefs tasfiyesi) yaptılar
  2165. 29-Ankebût 12
    hatâyâ-kum : sizin hatalarınız
  2166. 29-Ankebût 12
    bi hâmilîne : yüklenenler
  2167. 29-Ankebût 12
    min hatâyâ-hum : onların hatalarından
  2168. 29-Ankebût 14
    nûhan : Nuh
  2169. 29-Ankebût 14
    hamsîne : elli (50)
  2170. 29-Ankebût 14
    ehaze-hum : onları aldı, onları helâk etti
  2171. 29-Ankebût 15
    ashâbe : sahip, halk
  2172. 29-Ankebût 15
    ve cealnâ- : ve onu kıldık
  2173. 29-Ankebût 16
    hayrun : daha hayırlı
  2174. 29-Ankebût 19
    el halka : yaratılış
  2175. 29-Ankebût 20
    el halka : yaratma, yaratış
  2176. 29-Ankebût 21
    ve yerhamu : ve rahmet eder (rahîm esmasıyla tecelli eder)
  2177. 29-Ankebût 24
    harrıkû-hu : onu yakın
  2178. 29-Ankebût 25
    ittehaztum : siz edindiniz
  2179. 29-Ankebût 25
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
  2180. 29-Ankebût 26
    muhâcirun : hicret edenim, hicret edecek olanım
  2181. 29-Ankebût 26
    el hakîmu : hüküm ve hikmet sahibi
  2182. 29-Ankebût 27
    ishâka : İshak
  2183. 29-Ankebût 28
    bi- : onu
  2184. 29-Ankebût 28
    ehadin : biri, birisi
  2185. 29-Ankebût 31
    hâzihi : bu
  2186. 29-Ankebût 31
    ehle- : onun halkı
  2187. 29-Ankebût 32
    : orada vardır
  2188. 29-Ankebût 32
    : orada
  2189. 29-Ankebût 33
    lâ tehaf : korkma
  2190. 29-Ankebût 34
    hâzihi : bu
  2191. 29-Ankebût 35
    min- : ondan
  2192. 29-Ankebût 36
    ehâ-hum : onların kardeşi
  2193. 29-Ankebût 37
    ehazet-hum : onları aldı, yakaladı
  2194. 29-Ankebût 39
    ve hâmâne : ve Haman
  2195. 29-Ankebût 40
    ehaznâ : biz aldık, yakaladık
  2196. 29-Ankebût 40
    hâsıben : kasırga
  2197. 29-Ankebût 40
    ehazet-hu : onu aldı, yakaladı
  2198. 29-Ankebût 40
    es sayhatu : sayha (şiddetli ses dalgası)
  2199. 29-Ankebût 40
    hasefnâ : yere geçirdik, yerin dibine batırdık
  2200. 29-Ankebût 41
    ittehazû : edindiler
  2201. 29-Ankebût 41
    ittehazet : edindi
  2202. 29-Ankebût 42
    el hakîmu : hakîm, hikmet ve hüküm sahibi
  2203. 29-Ankebût 43
    nadribu- : onu (örnek) veriyoruz
  2204. 29-Ankebût 43
    mâ ya'kılu- : onu akıl edemez
  2205. 29-Ankebût 44
    halaka : yarattı
  2206. 29-Ankebût 44
    bi el hakkı : hak ile
  2207. 29-Ankebût 45
    tenhâ : nehyeder, yasaklar, mani olur
  2208. 29-Ankebût 47
    hâulâi : onlar
  2209. 29-Ankebût 47
    mâ yechadu : bile bile inkâr etmez
  2210. 29-Ankebût 49
    mâ yechadu : bile bile inkâr etmez
  2211. 29-Ankebût 52
    hum el hâsirûne : hüsrana uğrayanlar
  2212. 29-Ankebût 58
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel işlediler, nefs tezkiyesi yaptılar
  2213. 29-Ankebût 58
    min tahti-ha : onun altından
  2214. 29-Ankebût 58
    el enhâru : nehirler
  2215. 29-Ankebût 58
    hâlidîne : kalıcıdırlar, kalacak olanlar
  2216. 29-Ankebût 58
    fî- : orada
  2217. 29-Ankebût 60
    rızka- : onun rızkı
  2218. 29-Ankebût 60
    yerzuku- : o rızıklandırır
  2219. 29-Ankebût 61
    halaka : yarattı
  2220. 29-Ankebût 61
    ve sehhare : ve musahhar kıldı, emre amade kıldı
  2221. 29-Ankebût 63
    mevti- : onun ölümü
  2222. 29-Ankebût 63
    el hamdu : hamd
  2223. 29-Ankebût 64
    hâzihi : bu
  2224. 29-Ankebût 64
    el hayâtu ed dunyâ : dünya hayatı
  2225. 29-Ankebût 64
    el hayevânu : (gerçek) hayat
  2226. 29-Ankebût 67
    haramen : haram, hürmet edilip yasaklanan
  2227. 29-Ankebût 67
    ve yutehattafu : ve zorla kapılıp götürülen, esir alınan
  2228. 29-Ankebût 67
    havli-him : onların etraflarında
  2229. 29-Ankebût 68
    bi el hakkı : hak ile
  2230. 3-Âl-i İmrân 2
    el hayyu : daima hayatta
  2231. 3-Âl-i İmrân 3
    bi el hakkı : hak ile
  2232. 3-Âl-i İmrân 6
    fî el erhâmi : rahimlerde, rahimler içinde
  2233. 3-Âl-i İmrân 6
    el hakîmu : hükmedici, hikmet sahibi
  2234. 3-Âl-i İmrân 7
    ve uharu : ve diğerleri
  2235. 3-Âl-i İmrân 7
    muteşâbihâtun : tevile tâbî, yoruma açık
  2236. 3-Âl-i İmrân 8
    el vehhâbu : ihsan eden, bağışlayan, hak kazanmadan veren, karşılıksız veren
  2237. 3-Âl-i İmrân 11
    fe ehaze-hum allâhu : bunun üzerine Allah onları yakaladı
  2238. 3-Âl-i İmrân 12
    ve bi'se el mihâdu : ve ne kötü döşek
  2239. 3-Âl-i İmrân 14
    ve el hayli : ve atlar
  2240. 3-Âl-i İmrân 14
    ve el harsi : ve ekinler
  2241. 3-Âl-i İmrân 14
    el hayâti : hayat
  2242. 3-Âl-i İmrân 15
    bi hayrın : hayırlısı
  2243. 3-Âl-i İmrân 15
    min tahtı- : onun altından
  2244. 3-Âl-i İmrân 15
    el enhâru : nehirler
  2245. 3-Âl-i İmrân 15
    hâlidîne fî- : orada, içinde devamlı kalacak olanlar
  2246. 3-Âl-i İmrân 15
    mutahharatun : temiz, tertemiz
  2247. 3-Âl-i İmrân 17
    bi el eshâri : seher vakitlerinde
  2248. 3-Âl-i İmrân 18
    el hakîmu : hakim, hüküm sahibi
  2249. 3-Âl-i İmrân 20
    fe in hâccû-ke : bundan sonra eğer seninle tartışırlarsa
  2250. 3-Âl-i İmrân 21
    bi gayri hakkın : haksız yere
  2251. 3-Âl-i İmrân 22
    habitat : heba oldu, boşa gitti
  2252. 3-Âl-i İmrân 26
    bi yedike el hayru : hayır senin elinde
  2253. 3-Âl-i İmrân 27
    fî en nehâri : gündüzün içine
  2254. 3-Âl-i İmrân 27
    ve tûlicu en nehâra : ve gündüzü sokarsın
  2255. 3-Âl-i İmrân 27
    ve tuhricu el hayya : ve canlıyı çıkarırsın
  2256. 3-Âl-i İmrân 27
    min el hayyi : canlıdan
  2257. 3-Âl-i İmrân 28
    ve yuhazziru-kumu allâhu : ve Allah sizi sakındırır
  2258. 3-Âl-i İmrân 30
    min hayrin : hayırdan
  2259. 3-Âl-i İmrân 30
    beyne- : onun (kendisi ile) arasında
  2260. 3-Âl-i İmrân 30
    ve yuhazziru-kum(u) allâhu : ve Allah sizi sakındırır
  2261. 3-Âl-i İmrân 33
    âdeme ve nûhan : Hazreti Âdem ve Hazreti Nuh
  2262. 3-Âl-i İmrân 34
    ba'du- : onun bazıları
  2263. 3-Âl-i İmrân 34
    min ba'din \n(ba’du- min ba’din) : bazılarından \n: (birbirinden)
  2264. 3-Âl-i İmrân 35
    muharraran : hür olarak
  2265. 3-Âl-i İmrân 36
    vadaat- : onu doğurdu
  2266. 3-Âl-i İmrân 36
    vada'tu- unsâ : ben onu kız doğurdum
  2267. 3-Âl-i İmrân 36
    semmeytu- : onu isimlendirdim, adını koydum
  2268. 3-Âl-i İmrân 36
    uîzu- bi-ke : onu sana sığındırırım, emanet ederim
  2269. 3-Âl-i İmrân 36
    ve zurriyyete- : ve onun zurriyetini, neslini
  2270. 3-Âl-i İmrân 37
    fe tekabbele- : böylece onu kabul etti (buyurdu)
  2271. 3-Âl-i İmrân 37
    rabbu- : onun Rabbi
  2272. 3-Âl-i İmrân 37
    bi kabûlin hasenin : güzel bir kabul ile
  2273. 3-Âl-i İmrân 37
    ve enbete- : ve onu yetiştirdi
  2274. 3-Âl-i İmrân 37
    nebâten hasenen : güzel bir şekilde (yetiştirme ile)
  2275. 3-Âl-i İmrân 37
    ve keffele- : ve ona kefil kıldı, bakmakla mükellef kıldı
  2276. 3-Âl-i İmrân 37
    kullemâ dehale : her girişinde
  2277. 3-Âl-i İmrân 37
    aleyhâ : onun yanına
  2278. 3-Âl-i İmrân 37
    vecede inde- : onun yanında buldu
  2279. 3-Âl-i İmrân 37
    ennâ leki hâzâ : bu sana nasıl, nereden
  2280. 3-Âl-i İmrân 39
    ve hasûran : ve son derece nefsine hakim
  2281. 3-Âl-i İmrân 42
    ve tahhare-ki : ve seni temizledi, tertemiz yarattı
  2282. 3-Âl-i İmrân 45
    vecîhan : şerefli, itibarlı
  2283. 3-Âl-i İmrân 51
    hâzâ : bu
  2284. 3-Âl-i İmrân 52
    ehassa îsâ : Hz Îsâ hissetti
  2285. 3-Âl-i İmrân 52
    kâle el havâriyyûne : havariler dedi
  2286. 3-Âl-i İmrân 54
    hayru : en hayırlı
  2287. 3-Âl-i İmrân 57
    ve amilû es sâlihâti : ve nefsi tezkiye edici amel yaptılar
  2288. 3-Âl-i İmrân 58
    el hakîmi : hikmetli
  2289. 3-Âl-i İmrân 59
    halaka-hu : onu yarattı
  2290. 3-Âl-i İmrân 60
    el hakku : hak, gerçek
  2291. 3-Âl-i İmrân 61
    hâcce-ke : seninle tartıştı
  2292. 3-Âl-i İmrân 62
    hâzâ : bu
  2293. 3-Âl-i İmrân 62
    el kasasu el hakku : hak kısas, gerçek olay
  2294. 3-Âl-i İmrân 62
    el hakîmu : hüküm ve hikmet sahibi
  2295. 3-Âl-i İmrân 65
    tuhâccûne : tartışıyorsunuz
  2296. 3-Âl-i İmrân 66
    entum : işte siz
  2297. 3-Âl-i İmrân 66
    hâulâi : bunlarsınız (busunuz)
  2298. 3-Âl-i İmrân 66
    hâcectum : tartıştınız
  2299. 3-Âl-i İmrân 66
    fe lime tuhâccûne : artık siz niçin tartışıyorsunuz,
  2300. 3-Âl-i İmrân 67
    hanîfen : Allah'ın tek oluşuna, ölmeden önce ruhun O'na ulaşmasının ve Allah'a teslim olmanın farz olduğuna inanan
  2301. 3-Âl-i İmrân 68
    ve hâza en nebiyyu : ve bu peygamber
  2302. 3-Âl-i İmrân 71
    el hakka bi el bâtılı : hakkı (gerçeği), batıl (boş şeyler) ile
  2303. 3-Âl-i İmrân 71
    el hakka : hakkı, gerçeği
  2304. 3-Âl-i İmrân 72
    veche en nehâri : gündüz
  2305. 3-Âl-i İmrân 73
    ehadun : bir kimse, bir başkası
  2306. 3-Âl-i İmrân 73
    ev yuhâccû-kum : yoksa onlar sizinle çekişiyorlar mı
  2307. 3-Âl-i İmrân 77
    lâ halaka : nasip yoktur
  2308. 3-Âl-i İmrân 81
    ve iz ehaze allâhu : ve Allah aldığı zaman
  2309. 3-Âl-i İmrân 81
    ve ehaztum : ve aldınız
  2310. 3-Âl-i İmrân 84
    ve ishâka : ve İshâk (A.S)'a
  2311. 3-Âl-i İmrân 84
    beyne ehadin : aralarından birini
  2312. 3-Âl-i İmrân 85
    min el hâsirîne : hüsranda olanlardan
  2313. 3-Âl-i İmrân 86
    hakkun : hak, gerçek
  2314. 3-Âl-i İmrân 88
    hâlidîne fî : onun içinde ebedi kalacak olanlar
  2315. 3-Âl-i İmrân 88
    lâ yuhaffefu : hafifletilmez
  2316. 3-Âl-i İmrân 91
    min ehadi-him : onların birinden, hiç birinden
  2317. 3-Âl-i İmrân 92
    hattâ tunfikû : infak edinceye kadar, infak etmedikçe
  2318. 3-Âl-i İmrân 93
    mâ harrame : haram kıldığı şey(ler)
  2319. 3-Âl-i İmrân 93
    fe utlû- : öyleyse, haydi, (...yapın) da okuyun
  2320. 3-Âl-i İmrân 95
    hanîfen : hanif olarak (tek Allah'a inanarak teslim olmak)
  2321. 3-Âl-i İmrân 97
    dahale-hu : oraya girdi
  2322. 3-Âl-i İmrân 99
    tebgûne- : onun istiyorsunuz
  2323. 3-Âl-i İmrân 100
    eyyuhâ : ey
  2324. 3-Âl-i İmrân 102
    eyyuhâ : ey
  2325. 3-Âl-i İmrân 102
    hakka tukâti-hî : O'nun hak takvası ile, bi hakkın takva, en üst derece takva
  2326. 3-Âl-i İmrân 103
    bi habli allâhi : Allah'ın ipine
  2327. 3-Âl-i İmrân 103
    min- : ondan
  2328. 3-Âl-i İmrân 104
    ilâ el hayri : hayra
  2329. 3-Âl-i İmrân 107
    hum fî- : onlar, onun içinde
  2330. 3-Âl-i İmrân 107
    hâlidûne : ebedî kalacak olanlar
  2331. 3-Âl-i İmrân 108
    netlû- : onu okuyoruz, açıklıyoruz
  2332. 3-Âl-i İmrân 108
    bi el hakkı : hak olarak, gerçeği
  2333. 3-Âl-i İmrân 110
    hayra ummetin : hayırlı ümmet, topluluk
  2334. 3-Âl-i İmrân 110
    hayran : hayırlı
  2335. 3-Âl-i İmrân 112
    bi hablin min allâhi : Allah'tan bir ip
  2336. 3-Âl-i İmrân 112
    ve hablin : ve bir ip
  2337. 3-Âl-i İmrân 112
    bi gayri hakkın : haksız yere
  2338. 3-Âl-i İmrân 114
    fî el hayrâti : hayırlarda, hayırlara
  2339. 3-Âl-i İmrân 115
    min hayrin : hayırdan, hayır olarak
  2340. 3-Âl-i İmrân 116
    ashâbu en nâri : ateş ehlidir, ateş halkıdır
  2341. 3-Âl-i İmrân 116
    hum fî- : onlar orada
  2342. 3-Âl-i İmrân 116
    hâlidûne : devamlı kalacak olanlar
  2343. 3-Âl-i İmrân 117
    hâzihi el hayâti ed dunyâ : bu dünya hayatı
  2344. 3-Âl-i İmrân 117
    : onun içinde, ona
  2345. 3-Âl-i İmrân 117
    harse : ekinler
  2346. 3-Âl-i İmrân 118
    eyyuhâ : ey
  2347. 3-Âl-i İmrân 118
    habâlen : fesada düşürmek
  2348. 3-Âl-i İmrân 119
    entum ulâi : işte siz busunuz, böylesiniz
  2349. 3-Âl-i İmrân 119
    ve izâ halev : ve yalnız kaldıkları zaman
  2350. 3-Âl-i İmrân 120
    hasenetun : hasene, iyilik, güzellik
  2351. 3-Âl-i İmrân 120
    yefrahû bi- : onunla ferahlanırlar, ona sevinirler
  2352. 3-Âl-i İmrân 125
    hâzâ yumdid-kum : bu size yardım
  2353. 3-Âl-i İmrân 125
    bi hamseti âlâfin : beş bini ile
  2354. 3-Âl-i İmrân 126
    el hakîmi : hüküm ve hikmet sahibi
  2355. 3-Âl-i İmrân 127
    hâibîne : bozguna uğrayanlar
  2356. 3-Âl-i İmrân 130
    eyyuhâ : ey
  2357. 3-Âl-i İmrân 132
    turhamûne : rahmet olunursunuz
  2358. 3-Âl-i İmrân 133
    ardu- : onun genişliği
  2359. 3-Âl-i İmrân 136
    min tahti- : onun altından
  2360. 3-Âl-i İmrân 136
    el enhâru : nehirler
  2361. 3-Âl-i İmrân 136
    hâlidîne fî- : orada, içinde kalacak olanlar
  2362. 3-Âl-i İmrân 137
    kad halet : gelip geçmiş
  2363. 3-Âl-i İmrân 138
    hâzâ : bu
  2364. 3-Âl-i İmrân 140
    nudâvilu- : biz onu döndürür dolaştırırız
  2365. 3-Âl-i İmrân 141
    ve yemhaka : ve yavaş yavaş helâk etmesi
  2366. 3-Âl-i İmrân 142
    em hasibtum : yoksa siz zannediyor musunuz
  2367. 3-Âl-i İmrân 144
    ve mâ muhammedun : ve Muhammed ... olmadı, değildir
  2368. 3-Âl-i İmrân 144
    kad halet : gelip geçmiştir
  2369. 3-Âl-i İmrân 145
    min- : ondan
  2370. 3-Âl-i İmrân 145
    min- : ondan
  2371. 3-Âl-i İmrân 149
    eyyuhâ : ey
  2372. 3-Âl-i İmrân 149
    hâsirîne : hüsrana uğramış olanlar
  2373. 3-Âl-i İmrân 150
    hayru : en hayırlı
  2374. 3-Âl-i İmrân 152
    hattâ : hatta, öyle ki, fakat
  2375. 3-Âl-i İmrân 153
    alâ ehadin : hiç kimseye
  2376. 3-Âl-i İmrân 153
    habîrun : haberdar
  2377. 3-Âl-i İmrân 154
    gayre el hakkı : haksız
  2378. 3-Âl-i İmrân 154
    -hunâ : burada
  2379. 3-Âl-i İmrân 155
    halîmun : halîm, yumuşak davranan, acele etmeyen
  2380. 3-Âl-i İmrân 156
    eyyuhâ : ey
  2381. 3-Âl-i İmrân 156
    hasreten : hasret, pişmanlık
  2382. 3-Âl-i İmrân 157
    hayrun : daha hayırlı
  2383. 3-Âl-i İmrân 159
    min havli-ke : senin etrafından
  2384. 3-Âl-i İmrân 162
    bi sehatin : gazaba
  2385. 3-Âl-i İmrân 165
    misley- : onun iki misli, iki katı
  2386. 3-Âl-i İmrân 165
    ennâ hâzâ : bu nasıl
  2387. 3-Âl-i İmrân 170
    lem yelhakû : henüz katılmayanlar
  2388. 3-Âl-i İmrân 170
    min halfi-him : onların arkalarından
  2389. 3-Âl-i İmrân 170
    ellâ havfun : korku yoktur, olmaz
  2390. 3-Âl-i İmrân 173
    hasbunâ allâhu : Allah kâfidir
  2391. 3-Âl-i İmrân 175
    yuhavvifu : korkutur
  2392. 3-Âl-i İmrân 175
    fe lâ tehâfû-hum : artık onlardan korkmayın
  2393. 3-Âl-i İmrân 175
    ve hâfû-ni : ve Ben'den korkun
  2394. 3-Âl-i İmrân 176
    hazzan : bir haz, bir nasip
  2395. 3-Âl-i İmrân 178
    hayrun : hayırdır
  2396. 3-Âl-i İmrân 179
    hattâ : oluncaya kadar
  2397. 3-Âl-i İmrân 179
    el habîse : kötü
  2398. 3-Âl-i İmrân 180
    yebhalûne : cimrilik ederler
  2399. 3-Âl-i İmrân 180
    hayran : hayırdır
  2400. 3-Âl-i İmrân 180
    habîrun : haberdar olandır
  2401. 3-Âl-i İmrân 181
    bi gayri hakkın : haksız yere, haksızlıkla
  2402. 3-Âl-i İmrân 181
    azâbe el harîki : yakıcı azabı
  2403. 3-Âl-i İmrân 183
    hattâ : ... oluncaya kadar, ... olmadıkça
  2404. 3-Âl-i İmrân 185
    zuhziha : uzaklaştırılır
  2405. 3-Âl-i İmrân 185
    ve mâ el hayâtu ed dunyâ : ve dünya hayatı değildir
  2406. 3-Âl-i İmrân 187
    ve iz ehaze allâhu : ve Allah ... almıştı
  2407. 3-Âl-i İmrân 190
    fî halkı : yaratılışında vardır
  2408. 3-Âl-i İmrân 190
    ve en nehâri : ve gündüz
  2409. 3-Âl-i İmrân 191
    fî halkı es semâvâti : göklerin yaratılışı hakkında
  2410. 3-Âl-i İmrân 191
    mâ halakte hâzâ : Sen bunu yaratmadın
  2411. 3-Âl-i İmrân 191
    subhâne-ke : Sen Subhan'sın (Seni tesbih ve tenzih ederiz)
  2412. 3-Âl-i İmrân 195
    hâcerû : hicret ettiler
  2413. 3-Âl-i İmrân 195
    min tahti- : onun altından
  2414. 3-Âl-i İmrân 195
    el enhâru : nehirler
  2415. 3-Âl-i İmrân 197
    el mihâdu : döşek, yatak
  2416. 3-Âl-i İmrân 198
    min tahti- : onun altından
  2417. 3-Âl-i İmrân 198
    el enhâru : nehirler
  2418. 3-Âl-i İmrân 198
    hâlidîne fî- : onun içinde ebedîyyen kalacak olanlar
  2419. 3-Âl-i İmrân 198
    hayrun : daha hayırlı
  2420. 3-Âl-i İmrân 199
    şiîne li allâhi : Allah'a karşı huşû duyarlar
  2421. 3-Âl-i İmrân 200
    eyyuhâ : ey
  2422. 30-Rûm 7
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
  2423. 30-Rûm 8
    mâ halaka : yaratmadı
  2424. 30-Rûm 8
    bi el hakkı : hak ile
  2425. 30-Rûm 9
    ve amerû- : ve onu imar ettiler
  2426. 30-Rûm 9
    amerû- : onu imar ettiler
  2427. 30-Rûm 10
    bihâ : onunla
  2428. 30-Rûm 11
    el halka : yaratış, yaratma
  2429. 30-Rûm 15
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel, nefs tezkiyesi
  2430. 30-Rûm 17
    subhâne : tenzih et, münezzeh kıl (o sübhandır de), tesbih et
  2431. 30-Rûm 18
    el hamdu : hamd
  2432. 30-Rûm 19
    el hayye : diri, canlı
  2433. 30-Rûm 19
    min el hayyi : diriden, canlıdan
  2434. 30-Rûm 19
    mevti- : onun ölümü
  2435. 30-Rûm 20
    en halaka-kum : sizi yaratması
  2436. 30-Rûm 21
    en halaka : yaratması
  2437. 30-Rûm 21
    ileyhâ : ona
  2438. 30-Rûm 22
    halku : yaratma, yaratış
  2439. 30-Rûm 23
    ve en nehâri : ve gündüz
  2440. 30-Rûm 24
    havfen : korku olarak
  2441. 30-Rûm 24
    mevti- : onun ölümü
  2442. 30-Rûm 27
    el halka : yaratma
  2443. 30-Rûm 27
    el hakîmu : hüküm ve hikmet sahibi
  2444. 30-Rûm 28
    tehâfûne-hum : onlardan korkarsınız, çekinirsiniz
  2445. 30-Rûm 30
    hanîfen : hanif olarak
  2446. 30-Rûm 30
    aleyhâ : onun üzerine
  2447. 30-Rûm 30
    li halkıllâhi (halkı allâhi) : Allah'ın yaratmasında
  2448. 30-Rûm 36
    bihâ : ona, onunla
  2449. 30-Rûm 38
    hakka-hu : onun hakkı
  2450. 30-Rûm 38
    hayrun : daha hayırlıdır
  2451. 30-Rûm 38
    vechallâhi (veche allâhi) : Allah'ın
  2452. 30-Rûm 39
    vechallâhi (veche allâhi) : Allah'ın vechi, yüzü
  2453. 30-Rûm 40
    halaka-kum : sizi yarattı
  2454. 30-Rûm 40
    subhâne-hu : o sübhandır, münezzehtir
  2455. 30-Rûm 41
    zahare : zahir oldu, ortaya çıktı
  2456. 30-Rûm 44
    amile sâlihan : salih amel (nefs tezkiyesi) yaptı
  2457. 30-Rûm 45
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel, nefsi islâh edici amel yani nefs tezkiyesi yaparlar
  2458. 30-Rûm 46
    er riyâha : rüzgârlar
  2459. 30-Rûm 47
    hakkan : hak
  2460. 30-Rûm 48
    er riyâha : rüzgârlar
  2461. 30-Rûm 48
    sehâben : bulutlar
  2462. 30-Rûm 50
    mevti- : onun ölümü
  2463. 30-Rûm 51
    rîhan : rüzgâr
  2464. 30-Rûm 53
    bi hâdi : hidayete ulaştırıcı
  2465. 30-Rûm 54
    halaka-kum : sizi yarattı
  2466. 30-Rûm 56
    fe hâzâ : işte bu
  2467. 30-Rûm 58
    hâzâ : bu
  2468. 30-Rûm 60
    hakkun : haktır
  2469. 31-Lokman 2
    el hakîmi : hakîm, hikmet ve hüküm sahibi
  2470. 31-Lokman 6
    el hadîsi : söz
  2471. 31-Lokman 6
    ve yettehıze- : ve onu edinirler
  2472. 31-Lokman 7
    lem yesma'- : onu işitmedi (işitmiyor)
  2473. 31-Lokman 8
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptılar
  2474. 31-Lokman 9
    hâlidîne : kalıcı olanlar
  2475. 31-Lokman 9
    fî- : orada
  2476. 31-Lokman 9
    hakkan : hak
  2477. 31-Lokman 9
    el hakîmu : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  2478. 31-Lokman 10
    halaka : yarattı, halketti
  2479. 31-Lokman 10
    terevne- : onu görüyorsunuz
  2480. 31-Lokman 10
    fî- : orada
  2481. 31-Lokman 10
    fî- : orada
  2482. 31-Lokman 11
    hâzâ : bu
  2483. 31-Lokman 11
    halku allâhi : Allah'ın yaratması
  2484. 31-Lokman 11
    halaka : yarattı
  2485. 31-Lokman 12
    hamîdun : hamdedilen
  2486. 31-Lokman 14
    hamelet-hu : onu yüklendi, taşıdı
  2487. 31-Lokman 16
    inne- : muhakkak ki o
  2488. 31-Lokman 16
    habbetin : tane
  2489. 31-Lokman 16
    min hardalin : hardaldan, hardal
  2490. 31-Lokman 16
    habîrun : haberdar
  2491. 31-Lokman 18
    hadde-ke : yanağını
  2492. 31-Lokman 18
    merahan : böbürlenerek
  2493. 31-Lokman 19
    el hamîri : merkep
  2494. 31-Lokman 20
    sehhare : musahhar kıldı, emrine amade kıldı
  2495. 31-Lokman 25
    halaka : yarattı
  2496. 31-Lokman 25
    el hamdu : hamd
  2497. 31-Lokman 26
    el hamîdu : hamîd (hamdedilen)
  2498. 31-Lokman 27
    hakîmun : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  2499. 31-Lokman 28
    mâ halku-kum : sizin yaratılmanız değil
  2500. 31-Lokman 29
    fî en nehâri : gündüzün içine
  2501. 31-Lokman 29
    en nehâre : gündüz
  2502. 31-Lokman 29
    ve sehhare : ve musahhar kıldı, emrine amade kıldı
  2503. 31-Lokman 29
    habîrun : haberi olan, haberdar
  2504. 31-Lokman 30
    el hakku : hak
  2505. 31-Lokman 32
    ve mâ yechadu : ve bilerek inkâr etmez
  2506. 31-Lokman 32
    hattârin : çok gaddar
  2507. 31-Lokman 33
    eyyuhâ : ey
  2508. 31-Lokman 33
    hakkun : hak
  2509. 31-Lokman 33
    el hayâtu ed dunyâ : dünya hayatı
  2510. 31-Lokman 34
    fî el erhâmi : rahimlerde
  2511. 31-Lokman 34
    habîrun : haberi olan, haberdar
  2512. 32-Secde 3
    el hakku : haktır
  2513. 32-Secde 4
    halaka : yarattı
  2514. 32-Secde 6
    ve şşehādeti : ve görüneni
  2515. 32-Secde 7
    halaka-hu : onu yarattı
  2516. 32-Secde 7
    halka : yaratma
  2517. 32-Secde 9
    ve nefeha : ve üfledi, üfürdü
  2518. 32-Secde 10
    halkın : yaratılış
  2519. 32-Secde 12
    sâlihan : salih amel
  2520. 32-Secde 13
    hudâ- : onun hidayeti
  2521. 32-Secde 13
    hakka : hak oldu
  2522. 32-Secde 14
    hâzâ : bu
  2523. 32-Secde 15
    bihâ : ona
  2524. 32-Secde 15
    harrû : yere kapandılar
  2525. 32-Secde 15
    bi hamdi : hamd ile
  2526. 32-Secde 16
    havfen : korku
  2527. 32-Secde 19
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel, nefs tezkiyesi yaptılar
  2528. 32-Secde 20
    min- : oradan
  2529. 32-Secde 20
    fî- : oraya
  2530. 32-Secde 22
    an- : ondan
  2531. 32-Secde 28
    hâzâ : bu
  2532. 33-Ahzâb 1
    eyyuhâ : ey
  2533. 33-Ahzâb 1
    hakîmen : hakîm olan, hüküm ve hikmet sahibi
  2534. 33-Ahzâb 2
    : vahyedilir
  2535. 33-Ahzâb 2
    habîren : haberdar
  2536. 33-Ahzâb 4
    ummehâti-kum : sizin anneleriniz
  2537. 33-Ahzâb 4
    el hakka : Hakk
  2538. 33-Ahzâb 6
    ummehâtu-hum : onların anneleri
  2539. 33-Ahzâb 6
    ve ûlûl erhâmi : ve rahim sahipleri, akrabalar
  2540. 33-Ahzâb 6
    ve el muhâcirîne : ve muhacirler
  2541. 33-Ahzâb 7
    ehaznâ : aldık, ahzettik
  2542. 33-Ahzâb 7
    ve ehaznâ : ve aldık
  2543. 33-Ahzâb 9
    yâ eyyu- : ey
  2544. 33-Ahzâb 9
    rîhan : rüzgâr
  2545. 33-Ahzâb 9
    lem terev- : siz onu görmediniz (göremediniz)
  2546. 33-Ahzâb 10
    el hanâcire : hançereler, boğazlar, gırtlaklar
  2547. 33-Ahzâb 14
    min aktâri- : onun kenarlarından, yan taraflarından
  2548. 33-Ahzâb 14
    âtev- : ona geldiler
  2549. 33-Ahzâb 14
    bihâ : orada
  2550. 33-Ahzâb 19
    eşıhhaten \n(şehha) : daha cimri, çok cimri \n: (cimri)
  2551. 33-Ahzâb 19
    el havfu : korku
  2552. 33-Ahzâb 19
    el havfu : korku
  2553. 33-Ahzâb 19
    eşıhhaten : daha cimri, çok cimri
  2554. 33-Ahzâb 19
    alâ el hayrı : hayra karşı
  2555. 33-Ahzâb 21
    hasenetun : güzel
  2556. 33-Ahzâb 22
    hâzâ : bu
  2557. 33-Ahzâb 25
    hayren : bir hayır
  2558. 33-Ahzâb 27
    lem tetau- : ve ona ayak basmadınız
  2559. 33-Ahzâb 28
    eyyuhâ : ey
  2560. 33-Ahzâb 28
    el hayâte ed dunyâ : dünya hayatı
  2561. 33-Ahzâb 28
    ve zînete- : ve onun ziyneti, süsü
  2562. 33-Ahzâb 28
    serâhan : bırakma
  2563. 33-Ahzâb 30
    lehâ : ona
  2564. 33-Ahzâb 31
    ve ta'mel sâlihan : ve salih amel, nefs tezkiyesi yaparız
  2565. 33-Ahzâb 31
    nu'ti- : ona veririz
  2566. 33-Ahzâb 31
    ecre- : onun ecrini
  2567. 33-Ahzâb 31
    lehâ : onun için
  2568. 33-Ahzâb 32
    ke ehadin : birisi gibi
  2569. 33-Ahzâb 34
    habîren : haberdar olan
  2570. 33-Ahzâb 35
    ve el şiîne : ve huşû duyan erkekler
  2571. 33-Ahzâb 35
    ve el şiâti : ve huşû duyan kadınlar
  2572. 33-Ahzâb 35
    ve el hâfızîne : ve muhafaza eden, koruyan erkekler
  2573. 33-Ahzâb 35
    ve el hâfızâti : ve muhafaza eden, koruyan kadınlar
  2574. 33-Ahzâb 37
    ehakku : daha çok hak sahibi
  2575. 33-Ahzâb 37
    min- : ondan
  2576. 33-Ahzâb 37
    zevvecnâ-ke- : seni onunla evlendirdik
  2577. 33-Ahzâb 37
    haracun : güçlük, zorluk
  2578. 33-Ahzâb 38
    harecin : bir güçlük
  2579. 33-Ahzâb 38
    halev : gelip geçti
  2580. 33-Ahzâb 39
    ehaden : birisi, bir kimse
  2581. 33-Ahzâb 39
    hasîben : hesap görücü
  2582. 33-Ahzâb 40
    muhammedun : Muhammed
  2583. 33-Ahzâb 40
    ehadin : birisi, bir kimse
  2584. 33-Ahzâb 40
    ve hâtemen : ve sonuncu
  2585. 33-Ahzâb 41
    eyyuhâ : ey
  2586. 33-Ahzâb 45
    eyyuhâ : ey
  2587. 33-Ahzâb 49
    eyyuhâ : ey
  2588. 33-Ahzâb 49
    ta'teddûne- : sizin ondan sayacağınız (müddet)
  2589. 33-Ahzâb 49
    serâhan : bırakarak, bırakış
  2590. 33-Ahzâb 50
    eyyuhâ : ey
  2591. 33-Ahzâb 50
    hâli-ke : dayın
  2592. 33-Ahzâb 50
    halâti-ke : senin teyzen
  2593. 33-Ahzâb 50
    hâcerne : hicret etti
  2594. 33-Ahzâb 50
    nefse- : nefsini, kendini
  2595. 33-Ahzâb 50
    en yestenkiha- : onu nikâh etmek ister
  2596. 33-Ahzâb 50
    hâlisaten : ... a has olarak, özel olarak
  2597. 33-Ahzâb 50
    haracun : zorluk, güçlük
  2598. 33-Ahzâb 51
    lâ cunâha : günah yoktur
  2599. 33-Ahzâb 51
    halîmen : halim
  2600. 33-Ahzâb 53
    eyyuhâ : ey
  2601. 33-Ahzâb 53
    li hadîsin : söze
  2602. 33-Ahzâb 53
    min el hakkı : haktan
  2603. 33-Ahzâb 53
    atharu : en temiz, daha temiz
  2604. 33-Ahzâb 55
    lâ cunâha : günah yoktur
  2605. 33-Ahzâb 55
    ehavâti-hinne : onların kız kardeşleri
  2606. 33-Ahzâb 56
    eyyuhâ : ey
  2607. 33-Ahzâb 59
    eyyuhâ : ey
  2608. 33-Ahzâb 60
    fî- : orada
  2609. 33-Ahzâb 62
    halev : gelip geçti
  2610. 33-Ahzâb 63
    ilmu- : onun ilmi, bilgisi
  2611. 33-Ahzâb 65
    hâlidîne : halid olanlar, kalıcı olanlar
  2612. 33-Ahzâb 65
    fî- : orada
  2613. 33-Ahzâb 69
    eyyuhâ : ey
  2614. 33-Ahzâb 70
    eyyuhâ : ey
  2615. 33-Ahzâb 72
    en yahmilne- : onun yüklenmek
  2616. 33-Ahzâb 72
    min- : ondan
  2617. 33-Ahzâb 72
    ve hamele-ha : ve onu yüklendi
  2618. 34-Sebe 1
    el hamdu : hamd
  2619. 34-Sebe 1
    el hamdu : hamd
  2620. 34-Sebe 1
    el hakîmu : hakîm olan, hikmet ve hüküm sahibi
  2621. 34-Sebe 1
    el habîru : habîr olan, herşeyden haberdar olan
  2622. 34-Sebe 2
    min- : ondan
  2623. 34-Sebe 2
    fî- : oraya
  2624. 34-Sebe 4
    ve amilûs sâlihâti : ve salih amel işleyen
  2625. 34-Sebe 6
    el hakka : hak
  2626. 34-Sebe 6
    el hamîdi : hamid olan, hamdedilen
  2627. 34-Sebe 7
    fî halkın : yaratılışta yaratılacağınızı
  2628. 34-Sebe 9
    ve mâ halfe-hum : ve arkalarında olan şey
  2629. 34-Sebe 10
    el hadîde : demir
  2630. 34-Sebe 11
    va'melû sâlihan : ve salih amel (zikirle nefs tezkiyesi) yapın
  2631. 34-Sebe 12
    er rîha : rüzgâr
  2632. 34-Sebe 12
    guduvvu- : onun sabah gidişi
  2633. 34-Sebe 12
    ve revâhu- : ve onun akşam dönüşü
  2634. 34-Sebe 13
    mehârîbe : mihraplar, saraylar, yüksek binalar
  2635. 34-Sebe 14
    harre : yere kapandı
  2636. 34-Sebe 16
    hamtın : acı, buruk
  2637. 34-Sebe 18
    fî- : orada
  2638. 34-Sebe 18
    fî- : orada
  2639. 34-Sebe 18
    fî- : orada
  2640. 34-Sebe 19
    ehâdîse : hadîs, nesilden nesile anlatılan sözler (efsane)
  2641. 34-Sebe 21
    min- : ondan
  2642. 34-Sebe 21
    hafîzun : koruyucu, gözetici
  2643. 34-Sebe 23
    hattâ : hatta, olunca
  2644. 34-Sebe 23
    el hakka : hak
  2645. 34-Sebe 26
    el hakkı : Hak
  2646. 34-Sebe 27
    elhaktum : siz ilhak ettiniz, dahil ettiniz
  2647. 34-Sebe 27
    el hakîmu : hüküm ve hikmet sahibi
  2648. 34-Sebe 29
    hâzâ : bu
  2649. 34-Sebe 31
    bi hâzâ : buna
  2650. 34-Sebe 33
    ve en nehâri : ve gündüz
  2651. 34-Sebe 34
    mutrefû- : onun refah içinde olanları, ileri gelenleri
  2652. 34-Sebe 37
    ve amile sâlihan : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptı
  2653. 34-Sebe 39
    hayru : hayırlı
  2654. 34-Sebe 40
    hâulâi : işte bunlar
  2655. 34-Sebe 41
    subhâne-ke : sen münezzehsin, sen Sübhan'sın
  2656. 34-Sebe 42
    bihâ : onu
  2657. 34-Sebe 43
    hâzâ : bu değil
  2658. 34-Sebe 43
    hâzâ : bu
  2659. 34-Sebe 43
    el hakkı : hak
  2660. 34-Sebe 43
    hâzâ : bu
  2661. 34-Sebe 44
    yedrusûne- : onu tedris ederler
  2662. 34-Sebe 48
    bi el hakkı : hakkı
  2663. 34-Sebe 49
    el hakku : hak
  2664. 35-Fâtır 1
    el hamdu : hamd
  2665. 35-Fâtır 1
    ecnihatin : cenahlar, kanatlar
  2666. 35-Fâtır 1
    fî el halkı : yaratışta, yaratmada
  2667. 35-Fâtır 2
    lehâ : onu
  2668. 35-Fâtır 2
    el hakîmu : hüküm ve hikmet sahibi
  2669. 35-Fâtır 3
    eyyuhâ : ey
  2670. 35-Fâtır 3
    min hâlikın : bir yaratıcı(dan)
  2671. 35-Fâtır 5
    eyyuhâ : ey
  2672. 35-Fâtır 5
    hakkun : hak
  2673. 35-Fâtır 5
    el hayâtu ed dunyâ : dünya hayatı
  2674. 35-Fâtır 6
    min ashâbi : ehlinden, halkından
  2675. 35-Fâtır 7
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptılar
  2676. 35-Fâtır 8
    hasenen : güzel
  2677. 35-Fâtır 8
    haserâtin : hasretler, hüzünler
  2678. 35-Fâtır 9
    er rîâha : rüzgâr(lar)
  2679. 35-Fâtır 9
    sehâben : bulutlar
  2680. 35-Fâtır 9
    mevti- : onun ölümü
  2681. 35-Fâtır 11
    halaka-kum : sizi yarattı
  2682. 35-Fâtır 12
    hâzâ : bu
  2683. 35-Fâtır 12
    ve hâzâ : ve bu
  2684. 35-Fâtır 12
    telbesûne- : onu takarsınız
  2685. 35-Fâtır 13
    fî en nehâri : gündüzün içine
  2686. 35-Fâtır 13
    en nehâre : gündüz
  2687. 35-Fâtır 13
    ve sehhare : ve emre amade kıldı, emri altına aldı
  2688. 35-Fâtır 14
    habîrin : haberdar olan, haber veren
  2689. 35-Fâtır 15
    eyyuhâ : ey
  2690. 35-Fâtır 15
    el hamîdu : hamid, hamdedilen, övülmeye lâyık
  2691. 35-Fâtır 16
    bi halkın : bir halkı
  2692. 35-Fâtır 18
    ilâ himli- : onu taşımaya
  2693. 35-Fâtır 21
    el harûru : sıcaklıklar
  2694. 35-Fâtır 24
    bi el hakkı : hak ile
  2695. 35-Fâtır 24
    halâ : gelip geçmiş olan
  2696. 35-Fâtır 24
    : orada
  2697. 35-Fâtır 26
    ehaztu : aldım, yakaladım
  2698. 35-Fâtır 27
    elvânu- : onun renkleri
  2699. 35-Fâtır 27
    elvânu- : onun renkleri
  2700. 35-Fâtır 31
    evhaynâ : vahyettik
  2701. 35-Fâtır 31
    el hakku : haktır
  2702. 35-Fâtır 31
    habîrun : haberdar olan
  2703. 35-Fâtır 32
    bi el hayrâti : hayırlarda
  2704. 35-Fâtır 33
    yedhulûne- : ona girerler
  2705. 35-Fâtır 33
    yuhallevne : süslenirler, takarlar
  2706. 35-Fâtır 33
    fî- : orada
  2707. 35-Fâtır 33
    fî- : orada
  2708. 35-Fâtır 33
    harîrun : ipek
  2709. 35-Fâtır 34
    el hamdu : hamd
  2710. 35-Fâtır 34
    el hazene : hüzün, gam
  2711. 35-Fâtır 35
    ehalle-nâ : bizi yerleştirdi
  2712. 35-Fâtır 35
    fî- : orada
  2713. 35-Fâtır 35
    fî- : orada
  2714. 35-Fâtır 36
    ve lâ yuhaffefu : ve hafifletilmez
  2715. 35-Fâtır 36
    min azâbi- : onun azabından
  2716. 35-Fâtır 37
    fî- : orada
  2717. 35-Fâtır 37
    na'mel el sâlihan : biz salih amel yapalım
  2718. 35-Fâtır 39
    halâife : halifeler
  2719. 35-Fâtır 39
    hasâren : hasar, zarar ziyan
  2720. 35-Fâtır 40
    halakû : halkettiler, yarattılar
  2721. 35-Fâtır 41
    min ehadin : birisi
  2722. 35-Fâtır 41
    halîmen : halîm
  2723. 35-Fâtır 45
    alâ zahri- : onun sırtında, onun üstünde
  2724. 36-Yâsin 2
    el hakîmi : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  2725. 36-Yâsin 7
    hakka : hak oldu
  2726. 36-Yâsin 9
    ve min halfi-him : ve onların arkalarından
  2727. 36-Yâsin 11
    ve haşiye : ve huşû duydu
  2728. 36-Yâsin 13
    ashâbe : halk
  2729. 36-Yâsin 13
    iz câe- : ona gelmişti
  2730. 36-Yâsin 29
    sayhaten : bir sayha, şiddetli ses dalgası
  2731. 36-Yâsin 29
    hum hâmidûne : onlar sönenler, sönen kimseler
  2732. 36-Yâsin 30
    yâ hasreten : yazık, yazıklar olsun
  2733. 36-Yâsin 33
    ahyeynâ- : biz onu dirilttik
  2734. 36-Yâsin 33
    min- : ondan
  2735. 36-Yâsin 33
    habben : taneler
  2736. 36-Yâsin 34
    fî- : orada
  2737. 36-Yâsin 34
    fî- : orada
  2738. 36-Yâsin 36
    subhânellezî (subhâne ellezî) : o sübhandır, herşeyden münezzehtir
  2739. 36-Yâsin 36
    halaka : yarattı
  2740. 36-Yâsin 36
    kulle- : onun hepsi
  2741. 36-Yâsin 37
    en nehâre : gündüz
  2742. 36-Yâsin 38
    lehâ : ona
  2743. 36-Yâsin 39
    hattâ : oluncaya kadar
  2744. 36-Yâsin 40
    lehâ : ona
  2745. 36-Yâsin 40
    en nehâri : gündüz
  2746. 36-Yâsin 41
    hamelnâ : taşıdık
  2747. 36-Yâsin 42
    ve halaknâ : ve biz yarattık
  2748. 36-Yâsin 43
    lâ sarîha : yardım edilmez
  2749. 36-Yâsin 45
    ve mâ halfe-kum : ve arkanızdaki şeyler
  2750. 36-Yâsin 45
    turhamûne : rahmet olunursunuz
  2751. 36-Yâsin 46
    an- : ondan
  2752. 36-Yâsin 48
    hâzâ : bu
  2753. 36-Yâsin 49
    sayhaten : sayha, şiddetli ses dalgası
  2754. 36-Yâsin 51
    ve nufiha : ve üfürüldü
  2755. 36-Yâsin 52
    hâzâ : bu
  2756. 36-Yâsin 53
    sayhaten : sayha, şiddetli ses dalgası
  2757. 36-Yâsin 55
    ashâbe : sahip, ehil, halk
  2758. 36-Yâsin 57
    : orada
  2759. 36-Yâsin 59
    eyyuhâ : ey
  2760. 36-Yâsin 60
    e lem a'had : ahd almadım mı
  2761. 36-Yâsin 61
    hâzâ : bu
  2762. 36-Yâsin 63
    hâzihî : bu
  2763. 36-Yâsin 64
    ıslev- : ona yaslanın
  2764. 36-Yâsin 68
    fî el halkı : yaratılışta
  2765. 36-Yâsin 70
    hayyen : hayy, diri
  2766. 36-Yâsin 71
    halaknâ : biz halkettik, yarattık
  2767. 36-Yâsin 71
    lehâ : ona
  2768. 36-Yâsin 72
    ve zellelnâ- : ve biz onu zelil ettik, itaatkâr kıldık, boyun eğdirdik
  2769. 36-Yâsin 72
    min- : ondan
  2770. 36-Yâsin 72
    ve min- : ve ondan
  2771. 36-Yâsin 73
    fî- : onda (vardır)
  2772. 36-Yâsin 74
    vettehazû (ve ittehazû) : ve ittihaz ettiler, edindiler
  2773. 36-Yâsin 77
    halaknâ-hu : biz onu halkettik, yarattık
  2774. 36-Yâsin 77
    hasîmun : hasım, düşman
  2775. 36-Yâsin 78
    halka-hu : onun (kendi) yaratılışı,
  2776. 36-Yâsin 79
    yuhyî- : ona hayat verir, onu canlandırır
  2777. 36-Yâsin 79
    enşee- : onu inşa etti, yaptı
  2778. 36-Yâsin 79
    halkın : halketme, yaratma, yaratış
  2779. 36-Yâsin 81
    halaka : halketti, yarattı
  2780. 36-Yâsin 81
    el hallâku : yaratan, yaratıcı
  2781. 36-Yâsin 83
    subhâne : (o) sübhandır, herşeyden münezzehtir
  2782. 37-Sâffât 10
    hatıfe : kaptı, kaçtı
  2783. 37-Sâffât 10
    el hatfete : kapmak, kaçmak
  2784. 37-Sâffât 10
    şihâbun : yakıcı alev
  2785. 37-Sâffât 11
    halkan : halkoluş, yaratılış bakımından
  2786. 37-Sâffât 11
    halaknâ : biz halkettik, yarattık
  2787. 37-Sâffât 11
    halaknâ-hum : onları halkettik, yarattık
  2788. 37-Sâffât 12
    ve yesharûne : ve onlar alay ediyorlar
  2789. 37-Sâffât 15
    in hâzâ illâ : bu sadece
  2790. 37-Sâffât 20
    hâzâ : bu
  2791. 37-Sâffât 21
    hâzâ : bu
  2792. 37-Sâffât 31
    hakka : hak oldu
  2793. 37-Sâffât 37
    el hakkı : hak
  2794. 37-Sâffât 47
    : onun içinde
  2795. 37-Sâffât 47
    an- : ondan
  2796. 37-Sâffât 60
    hâzâ : bu
  2797. 37-Sâffât 61
    hâzâ : bu
  2798. 37-Sâffât 62
    hayrun : daha hayırlı
  2799. 37-Sâffât 63
    cealnâ- : onu kıldık
  2800. 37-Sâffât 64
    inne- : muhakkak o
  2801. 37-Sâffât 65
    tal'u- : onun tomurcukları, meyveleri
  2802. 37-Sâffât 66
    min- : ondan
  2803. 37-Sâffât 66
    min : ondan
  2804. 37-Sâffât 67
    aleyhâ : ona, onun üstüne
  2805. 37-Sâffât 67
    min hamîmin : kaynar sudan
  2806. 37-Sâffât 82
    el âharîne : sonrakiler, diğerleri
  2807. 37-Sâffât 96
    halaka-kum : sizi yarattı
  2808. 37-Sâffât 101
    halîmin : halim, uysal, yumuşak huylu
  2809. 37-Sâffât 106
    hâzâ : bu
  2810. 37-Sâffât 112
    ishâka : İshak
  2811. 37-Sâffât 113
    ve alâ ishâka : ve İshak'a
  2812. 37-Sâffât 114
    ve hârûne : ve Harun
  2813. 37-Sâffât 120
    ve hârûne : ve Harun
  2814. 37-Sâffât 125
    el hâlikîne : yaratıcı
  2815. 37-Sâffât 136
    el âharîne : diğerleri
  2816. 37-Sâffât 141
    min el mudhadîne : kaybedenlerden
  2817. 37-Sâffât 150
    halaknâ : biz halkettik, yarattık
  2818. 37-Sâffât 159
    subhâne : sübhan, münezzeh
  2819. 37-Sâffât 174
    hattâ : oluncaya kadar
  2820. 37-Sâffât 177
    bi sâhati-him : onların sahasına
  2821. 37-Sâffât 178
    hattâ : oluncaya kadar
  2822. 37-Sâffât 180
    subhâne : sübhan, münezzehtir
  2823. 37-Sâffât 182
    ve el hamdu : ve hamd
  2824. 38-Sâd 4
    hâzâ : bu
  2825. 38-Sâd 5
    hâzâ : bu
  2826. 38-Sâd 6
    hâzâ : bu
  2827. 38-Sâd 7
    bi hâzâ : bunu
  2828. 38-Sâd 7
    in hâzâ : bu sadece
  2829. 38-Sâd 9
    hazâinu : hazineler
  2830. 38-Sâd 9
    el vehhâbi : karşılıksız veren, lütufkâr, hediye veren, hibe eden
  2831. 38-Sâd 13
    ve ashâbu el eyketi : ve Eyke halkı
  2832. 38-Sâd 14
    hakka : hak oldu
  2833. 38-Sâd 15
    hâulâi : bunlar
  2834. 38-Sâd 15
    sayhaten : sayha, çok şiddetli ses dalgası
  2835. 38-Sâd 15
    lehâ : onun
  2836. 38-Sâd 18
    sahharnâ : biz musahhar kıldık, emre amade kıldık
  2837. 38-Sâd 21
    el hasmı : hasım, davacı
  2838. 38-Sâd 22
    dehalû : girdiler
  2839. 38-Sâd 22
    lâ tehaf : korkma
  2840. 38-Sâd 22
    hasmâni : iki hasım, iki davacı
  2841. 38-Sâd 22
    bi el hakkı : hak ile
  2842. 38-Sâd 23
    hâzâ : bu
  2843. 38-Sâd 23
    ekfil-nî- : ona beni kefil kıl, onu bana ver
  2844. 38-Sâd 24
    ve amilûs sâlihâti : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptılar
  2845. 38-Sâd 24
    ve harre : ve secdeye kapandı
  2846. 38-Sâd 26
    halîfeten : halife
  2847. 38-Sâd 26
    bi el hakkı : hak ile
  2848. 38-Sâd 27
    ve mâ halaknâ : ve biz yaratmadık
  2849. 38-Sâd 28
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel, nefs tezkiyesi yaptılar
  2850. 38-Sâd 32
    el hayri : hayır, hayra ulaşma, daimî zikre ulaşma
  2851. 38-Sâd 32
    hattâ : hatta, olunca
  2852. 38-Sâd 33
    ruddû- : onu döndürün, geri getirin
  2853. 38-Sâd 33
    meshan : meshederek, okşayarak
  2854. 38-Sâd 35
    li ehadin : birine, bir kimseye
  2855. 38-Sâd 35
    el vehhâbu : vehhab, çok bağışlayan
  2856. 38-Sâd 36
    sahharnâ : musahhar kıldık, emre amade kıldık
  2857. 38-Sâd 36
    er rîha : rüzgâr
  2858. 38-Sâd 36
    ruhâen : yumuşak, hafif
  2859. 38-Sâd 36
    haysu : o yerden, o yönden
  2860. 38-Sâd 38
    ve âharîne : ve diğerleri
  2861. 38-Sâd 39
    hâzâ : bu
  2862. 38-Sâd 42
    hâzâ : bu
  2863. 38-Sâd 45
    ve ishâka : ve İshak
  2864. 38-Sâd 46
    bi hâlisatin : halis kullar olarak
  2865. 38-Sâd 49
    hâzâ : bu
  2866. 38-Sâd 50
    mufettehaten : açılmış olan
  2867. 38-Sâd 51
    : orada, içinde
  2868. 38-Sâd 51
    : orada, içinde
  2869. 38-Sâd 53
    hâzâ : bu
  2870. 38-Sâd 54
    hâzâ : bu
  2871. 38-Sâd 55
    hâzâ : bu
  2872. 38-Sâd 56
    yaslevne- : oraya atılırlar, yaslanırlar
  2873. 38-Sâd 56
    el mihâdu : yatak, döşek
  2874. 38-Sâd 57
    hâzâ : bu
  2875. 38-Sâd 57
    hamîmun : kaynar su
  2876. 38-Sâd 58
    ve âharu : ve başka, diğerleri
  2877. 38-Sâd 59
    hâzâ : bu
  2878. 38-Sâd 59
    lâ merhaben : merhaba yok
  2879. 38-Sâd 60
    lâ merhaben : merhaba yok
  2880. 38-Sâd 61
    hâzâ : bu
  2881. 38-Sâd 63
    ettehaznâ-hum : onları ittihaz ettik, onları ..... edindik
  2882. 38-Sâd 64
    hakkun : haktır, gerçektir
  2883. 38-Sâd 64
    tehâsumu : çekişiyorlar, tartışıyorlar
  2884. 38-Sâd 65
    el kahhâru : kahhar, kahreden, herşeye hakim olan, idaresi altında tutan
  2885. 38-Sâd 70
    : vahyolunuyor
  2886. 38-Sâd 71
    hâlikun : yaratan
  2887. 38-Sâd 75
    halaktu : ben yarattım
  2888. 38-Sâd 76
    hayrun : hayırlı
  2889. 38-Sâd 76
    halakte-nî : beni yarattın
  2890. 38-Sâd 76
    halakte-hu : onu yarattın
  2891. 38-Sâd 77
    min- : oradan
  2892. 38-Sâd 84
    el hakku : hak, gerçek, doğru
  2893. 38-Sâd 84
    ve el hakka : ve hak, gerçek, doğru
  2894. 39-Zümer 1
    el hakîmi : hakim, hüküm ve hikmet sahibi
  2895. 39-Zümer 2
    bi el hakkı : hak ile
  2896. 39-Zümer 3
    el hâlisu : halis, has, özel
  2897. 39-Zümer 3
    ittehazû : edindiler
  2898. 39-Zümer 4
    subhâne-hu : o sübhandır (herşeyden münezzehtir)
  2899. 39-Zümer 4
    el kahhâru : kahhar, kahreden, herşeye hakim olan, idaresi altında tutan
  2900. 39-Zümer 5
    halaka : yarattı
  2901. 39-Zümer 5
    bi el hakkı : hak ile
  2902. 39-Zümer 5
    en nehâri : gündüz
  2903. 39-Zümer 5
    en nehâre : gündüz
  2904. 39-Zümer 5
    ve sehhare : ve musahhar kıldı, emre amade kıldı
  2905. 39-Zümer 6
    halaka-kum : sizi yarattı
  2906. 39-Zümer 6
    min- : ondan
  2907. 39-Zümer 6
    zevce- : onun eşi
  2908. 39-Zümer 6
    ummehâti-kum : sizin anneleriniz
  2909. 39-Zümer 6
    halkan : yaratma, yaratış, yaratılış
  2910. 39-Zümer 6
    halkın : yaratma, yaratış, yaratılış
  2911. 39-Zümer 8
    havvele-hu : ona verdi, lütfetti
  2912. 39-Zümer 8
    ashâbi en nâri : ateş ehli, ateşin halkı
  2913. 39-Zümer 10
    hâzihi : bu
  2914. 39-Zümer 10
    hasenetun : güzellik, iyilik
  2915. 39-Zümer 13
    ehâfu : korkarım
  2916. 39-Zümer 15
    el hâsirîne : hüsrana uğrayanlar
  2917. 39-Zümer 15
    hasirû : hüsrana uğradılar, hüsrana düştüler
  2918. 39-Zümer 16
    yuhavvifu : korkutuyor, korkutur
  2919. 39-Zümer 17
    en ya'budû- : ona kul olmak
  2920. 39-Zümer 19
    hakka : hak oldu
  2921. 39-Zümer 20
    fevkı- : onun üstü
  2922. 39-Zümer 20
    tahti- : onun altı
  2923. 39-Zümer 20
    el enhâru : nehirler
  2924. 39-Zümer 22
    şereha : şerhetti, açtı, yardı
  2925. 39-Zümer 23
    el hadîsi : hadis, söz (ihdas edilen)
  2926. 39-Zümer 23
    hâdin : hidayetçi
  2927. 39-Zümer 25
    min haysu : bir yerden, bir taraftan
  2928. 39-Zümer 26
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
  2929. 39-Zümer 27
    hâzâ : bu
  2930. 39-Zümer 29
    el hamdu : hamd
  2931. 39-Zümer 36
    ve yuhavvifûne-ke : ve seni korkutuyorlar
  2932. 39-Zümer 36
    hâdin : hidayete erdiren (yol gösteren), mürşid, hidayetçi
  2933. 39-Zümer 38
    halaka : yarattı
  2934. 39-Zümer 38
    hasbiyallâhu (hasbiye allâhu) : Allah bana yeter
  2935. 39-Zümer 41
    el hakkı : hak
  2936. 39-Zümer 41
    aleyhâ : kendi aleyhine
  2937. 39-Zümer 42
    mevti- : onun ölümü
  2938. 39-Zümer 42
    menâmi- : onun uykusu
  2939. 39-Zümer 43
    ittehazû : edindiler
  2940. 39-Zümer 46
    ve eş şehâdeti : ve görünen
  2941. 39-Zümer 48
    ve hâka : ve kuşattı
  2942. 39-Zümer 49
    havvelnâ-hu : ona verdik, ona lütfettik (gönderdik)
  2943. 39-Zümer 50
    kâle- : onu dedi
  2944. 39-Zümer 51
    hâulâi : bunlar
  2945. 39-Zümer 56
    hasretâ : yazıklar olsun
  2946. 39-Zümer 59
    bihâ : onu
  2947. 39-Zümer 62
    hâliku : yaratan
  2948. 39-Zümer 63
    el hâsirûne : hüsranda olanlar
  2949. 39-Zümer 65
    min el hâsirîne : hüsrana düşenlerden
  2950. 39-Zümer 67
    hakka : hak oldu, hakkıyla
  2951. 39-Zümer 67
    subhâne-hu : o sübhandır (herşeyden münezzehtir)
  2952. 39-Zümer 68
    ve nufiha : ve üfürüldü
  2953. 39-Zümer 68
    nufiha : üfürüldü
  2954. 39-Zümer 69
    bi nûri rabbi- : Rabbinin nuru ile
  2955. 39-Zümer 69
    bi el hakkı : hak ile
  2956. 39-Zümer 71
    hattâ : hatta, olunca
  2957. 39-Zümer 71
    câu- : ona geldiler
  2958. 39-Zümer 71
    futihat : açıldı
  2959. 39-Zümer 71
    ebvâbu- : onun kapıları
  2960. 39-Zümer 71
    hazenetu- : onun bekçileri
  2961. 39-Zümer 71
    hâzâ : bu
  2962. 39-Zümer 71
    hakkat : hak oldu
  2963. 39-Zümer 72
    hâlidîne : ebedî olarak, ebediyyen
  2964. 39-Zümer 72
    fî- : orada
  2965. 39-Zümer 73
    hattâ : hatta, olunca
  2966. 39-Zümer 73
    izâ câû- : ona geldikleri zaman
  2967. 39-Zümer 73
    ve futihat : ve açıldı
  2968. 39-Zümer 73
    ebvâbu- : onun kapıları
  2969. 39-Zümer 73
    hazenetu- : onun bekçileri
  2970. 39-Zümer 73
    fedhulû- (fe udhulû-) : öyleyse ona girin
  2971. 39-Zümer 73
    hâlidîne : ebedî olarak, ebediyyen
  2972. 39-Zümer 74
    el hamdu : hamd
  2973. 39-Zümer 74
    haysu : yer, yerden
  2974. 39-Zümer 75
    hâffîne : kuşatanlar, çevreleyenler
  2975. 39-Zümer 75
    havli : etraf
  2976. 39-Zümer 75
    bi hamdi : hamd ile
  2977. 39-Zümer 75
    bi el hakkı : hak ile
  2978. 39-Zümer 75
    el hamdu : hamd
  2979. 4-Nisâ 1
    eyyuhâ : ey
  2980. 4-Nisâ 1
    halaka-kum : sizi yarattı
  2981. 4-Nisâ 1
    ve halaka : yarattı
  2982. 4-Nisâ 1
    min- : ondan
  2983. 4-Nisâ 1
    zevce- : onun eşini, hanımını (Havva anamızı)
  2984. 4-Nisâ 1
    ve el erhâme : rahimler, akrabalıklar, yakınlar
  2985. 4-Nisâ 2
    el habîse : pisi, kötüyü, zarar vereni
  2986. 4-Nisâ 5
    es sufehâe : sefihler, aklı ermeyenler, mallarının değerini bilmeyenler
  2987. 4-Nisâ 5
    fî- : onun içinden (onlarla)
  2988. 4-Nisâ 6
    hattâ : ... oluncaya kadar
  2989. 4-Nisâ 6
    en nikâha : nikâh
  2990. 4-Nisâ 6
    ve lâ te'kulû- : ve onu yemeyin
  2991. 4-Nisâ 6
    hasîben : hesap görücü, hesap gören olarak
  2992. 4-Nisâ 8
    hadara : hazır oldu, orada bulundu
  2993. 4-Nisâ 9
    min halfi-him : arkalarından
  2994. 4-Nisâ 9
    hâfû : korktular
  2995. 4-Nisâ 11
    hazzı : pay
  2996. 4-Nisâ 11
    fe lehâ : o zaman onundur (kadınındır)
  2997. 4-Nisâ 11
    bi- : onunla
  2998. 4-Nisâ 11
    hakîmen : hakim, hüküm ve hikmet sahibi
  2999. 4-Nisâ 12
    bi- : onunla
  3000. 4-Nisâ 12
    bi- : onunla
  3001. 4-Nisâ 12
    bi- : onunla
  3002. 4-Nisâ 12
    halîmun : halîm
  3003. 4-Nisâ 13
    min tahti- : onun altından
  3004. 4-Nisâ 13
    el enhâru : nehirler
  3005. 4-Nisâ 13
    hâlidîne : ebedi kalacak olanlar
  3006. 4-Nisâ 13
    fî- : onun içinde, orada
  3007. 4-Nisâ 14
    hâliden : ebedi kalacak olanlar
  3008. 4-Nisâ 14
    fî- : onun içinde, orada
  3009. 4-Nisâ 15
    hattâ : ... oluncaya kadar
  3010. 4-Nisâ 16
    ye'tiyâni- : onu yaparlar (fuhuş, zina yaparlar)
  3011. 4-Nisâ 16
    ve aslehâ : ve ıslâh oldular
  3012. 4-Nisâ 17
    bi cehâletin : cahillik ile
  3013. 4-Nisâ 17
    hakîmen : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  3014. 4-Nisâ 18
    hattâ : ... oluncaya kadar
  3015. 4-Nisâ 18
    hadara : hazır oldu (geldi)
  3016. 4-Nisâ 18
    ehade- hum : onların birine, kendilerine
  3017. 4-Nisâ 19
    eyyuhâ : ey
  3018. 4-Nisâ 19
    hayran : hayır
  3019. 4-Nisâ 21
    ve ehazne : ve onlar aldılar
  3020. 4-Nisâ 22
    nekaha : nikâhladı
  3021. 4-Nisâ 23
    ummehâtu-kum : anneleriniz
  3022. 4-Nisâ 23
    ve ehavâtu-kum : ve kız kardeşleriniz
  3023. 4-Nisâ 23
    ve halâtu-kum : ve teyzeleriniz
  3024. 4-Nisâ 23
    ve ummehâtu-kum : ve anneleriniz
  3025. 4-Nisâ 23
    ve ehavâtu-kum : ve kız kardeşleriniz
  3026. 4-Nisâ 23
    ve ummehâtu : ve anneleri
  3027. 4-Nisâ 23
    ellâti dehaltum : gerdeğe girdiğiniz (birleştiğiniz kadınlar)
  3028. 4-Nisâ 23
    lem tekûnû dehaltum : gerdeğe girmediniz (birleşmediniz)
  3029. 4-Nisâ 23
    lâ cunâha : günah yoktur
  3030. 4-Nisâ 23
    ve halâilu : ve hanımları, eşleri
  3031. 4-Nisâ 24
    ve lâ cunâha : ve günah yoktur
  3032. 4-Nisâ 24
    hakîmen : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  3033. 4-Nisâ 25
    en yenkıha : nikâh yapmak
  3034. 4-Nisâ 25
    musâfihâtin : zina etmek
  3035. 4-Nisâ 25
    li men haşiye : korkan kimse için
  3036. 4-Nisâ 25
    hayrun : daha hayırlı
  3037. 4-Nisâ 26
    hakîmun : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  3038. 4-Nisâ 28
    en yuhaffife : hafifletmek
  3039. 4-Nisâ 29
    eyyuhâ : ey
  3040. 4-Nisâ 31
    mudhalen : dahil edilen yer, girilen yer, makam, giriş
  3041. 4-Nisâ 34
    fe es sâlihâtu : bu sebeble, bu bakımdan salih kadınlar, nefsini tezkiye eden kadınlar
  3042. 4-Nisâ 34
    hâfizâtun : muhafaza edendir, koruyucudur
  3043. 4-Nisâ 34
    hafiza : korudu
  3044. 4-Nisâ 34
    tehâfûne : korkarsınız
  3045. 4-Nisâ 35
    hakemen : bir hakem
  3046. 4-Nisâ 35
    ve hakemen : ve bir hakem
  3047. 4-Nisâ 35
    min ehli- : onun (kadının) ailesinden
  3048. 4-Nisâ 35
    ıslâhan : ıslâh etme, düzelme
  3049. 4-Nisâ 35
    habîran : haberdar olan
  3050. 4-Nisâ 37
    yebhalûne : cimrilik ederler
  3051. 4-Nisâ 40
    haseneten : iyilik, hayır
  3052. 4-Nisâ 40
    yudâıf- : onu kat kat arttırır
  3053. 4-Nisâ 41
    alâ hâulâi : onların üzerine
  3054. 4-Nisâ 42
    hadîsen : söz
  3055. 4-Nisâ 43
    eyyuhâ : ey
  3056. 4-Nisâ 43
    hattâ : hatta, ... oluncaya kadar
  3057. 4-Nisâ 43
    hattâ : hatta, ... oluncaya kadar
  3058. 4-Nisâ 43
    ehadun : biri, birisi
  3059. 4-Nisâ 46
    hâdû : yahudiler
  3060. 4-Nisâ 46
    yuharrifûne : tahrif ederler, bozarlar
  3061. 4-Nisâ 46
    hayran : daha hayırlı
  3062. 4-Nisâ 47
    eyyuhâ : ey
  3063. 4-Nisâ 47
    fe nerudde- : böylece onu çeviririz
  3064. 4-Nisâ 47
    edbâri- : onun arkası, arkasına
  3065. 4-Nisâ 47
    ashâbe : sahib, halk
  3066. 4-Nisâ 51
    hâulâi : bunlar
  3067. 4-Nisâ 56
    gayre- : ondan başkası, başka
  3068. 4-Nisâ 56
    hakîmen : hüküm ve hikmet sahibi
  3069. 4-Nisâ 57
    amilû es sâlihâti : nefsi ıslah edici, tezkiye edici amel yaptılar
  3070. 4-Nisâ 57
    min tahti- : onun altından
  3071. 4-Nisâ 57
    el enhâru : nehirler
  3072. 4-Nisâ 57
    hâlidîne : devamlı kalacak olanlar
  3073. 4-Nisâ 57
    fî- : orada
  3074. 4-Nisâ 57
    fî- : orada
  3075. 4-Nisâ 57
    mutahharatun : tertemiz, temiz olan, temiz
  3076. 4-Nisâ 58
    ehli- : onun ehli, sahibi
  3077. 4-Nisâ 58
    hakemtum : siz hakemlik yaptınız, hüküm verdiniz
  3078. 4-Nisâ 59
    eyyuhâ : ey
  3079. 4-Nisâ 59
    hayrun : daha hayırlı
  3080. 4-Nisâ 60
    en yetehâkemû : muhakeme olmak
  3081. 4-Nisâ 65
    hattâ : ... oluncaya kadar, olmadıkça
  3082. 4-Nisâ 65
    yuhakkimû-ke : seni hakem tayin ederler
  3083. 4-Nisâ 65
    haracen : darlık, sıkıntı
  3084. 4-Nisâ 66
    hayran : hayırlı, daha hayırlı
  3085. 4-Nisâ 69
    ve hasune : ne güzel
  3086. 4-Nisâ 71
    eyyuhâ : ey
  3087. 4-Nisâ 74
    el hayâte : hayat
  3088. 4-Nisâ 75
    min hâzihi : bundan
  3089. 4-Nisâ 75
    ehlu- : onun ahalisi, halkı
  3090. 4-Nisâ 77
    haşyeti : korku
  3091. 4-Nisâ 77
    haşyeten : korku
  3092. 4-Nisâ 77
    ahharte-nâ : bizi tehir ettin, erteledin
  3093. 4-Nisâ 77
    hayrun : ve daha hayırlı
  3094. 4-Nisâ 78
    hasenetun : hayır, iyilik
  3095. 4-Nisâ 78
    hâzihî : bu
  3096. 4-Nisâ 78
    hâzihî : bu
  3097. 4-Nisâ 78
    mâ li hâulâi : bunlara ne oluyor
  3098. 4-Nisâ 78
    hadîsen : söz, konuşulan kelâm
  3099. 4-Nisâ 79
    min hasenetin : bir güzellik, bir iyilik
  3100. 4-Nisâ 80
    hafîzen : muhafız, gözetici, kontrol edici
  3101. 4-Nisâ 83
    el havfi : korku
  3102. 4-Nisâ 84
    ve harrıdı : ve teşvik et
  3103. 4-Nisâ 85
    şefâaten haseneten : güzel şefaat, iyiliğe yardım etme
  3104. 4-Nisâ 85
    min- : ondan
  3105. 4-Nisâ 85
    min- : ondan
  3106. 4-Nisâ 86
    hayyû : selâm verin
  3107. 4-Nisâ 86
    min- : ondan
  3108. 4-Nisâ 86
    ruddû- : onu iade edin
  3109. 4-Nisâ 86
    hasîben : en iyi hesap eden
  3110. 4-Nisâ 87
    hadîsen : söz, kelâm
  3111. 4-Nisâ 89
    hattâ : ... oluncaya kadar
  3112. 4-Nisâ 89
    yuhâcirû : hicret ederler
  3113. 4-Nisâ 89
    haysu : nerede, hangi yerde
  3114. 4-Nisâ 90
    hasırat : daralmış olarak
  3115. 4-Nisâ 91
    âharîne : başkaları
  3116. 4-Nisâ 91
    fî- : ona
  3117. 4-Nisâ 91
    haysu : yerde, nerede
  3118. 4-Nisâ 92
    hataen : hata ile, yanlışlıkla, kasıtsız
  3119. 4-Nisâ 92
    hataen : hata ile, yanlışlıkla, kasıtsız
  3120. 4-Nisâ 92
    hakîmen : en iyi hüküm veren
  3121. 4-Nisâ 93
    hâliden : ebediyyen kalıcı
  3122. 4-Nisâ 93
    fî- : orada, içinde
  3123. 4-Nisâ 94
    eyyuhâ : ey
  3124. 4-Nisâ 94
    el hayâti : hayat
  3125. 4-Nisâ 94
    habîran : haberdar olan, haberdar
  3126. 4-Nisâ 97
    tuhâcirû : hicret edersiniz
  3127. 4-Nisâ 97
    fî- : orada (oraya)
  3128. 4-Nisâ 100
    yuhâcir : hicret eder, göç eder
  3129. 4-Nisâ 100
    muhâciran : muhacir , hicret eden, göç eden
  3130. 4-Nisâ 102
    eslihate-hum : kendi silâhlarını
  3131. 4-Nisâ 102
    ve eslihate-hum : ve kendi silâhlarını
  3132. 4-Nisâ 102
    an eslihati-kum : kendi silâhlarınızdan
  3133. 4-Nisâ 102
    cunâha : günah
  3134. 4-Nisâ 102
    eslihate-kum : silâhlarınız
  3135. 4-Nisâ 104
    hakîmen : hüküm ve hikmet sahibi
  3136. 4-Nisâ 105
    bi el hakkı : hakk ile
  3137. 4-Nisâ 105
    li el hâinîne : ihanet edenlere
  3138. 4-Nisâ 105
    hasîmen : taraftar, savunucu
  3139. 4-Nisâ 107
    havvânen : ihanette israr eden
  3140. 4-Nisâ 109
    : işte
  3141. 4-Nisâ 109
    hâulâi : bu, bunlar, böyle
  3142. 4-Nisâ 109
    fî el hayâti : hayatta
  3143. 4-Nisâ 111
    hakîmen : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  3144. 4-Nisâ 112
    hatîeten : kasti işlenen suç, günah
  3145. 4-Nisâ 114
    lâ hayra : hayır yoktur
  3146. 4-Nisâ 119
    halka : yarattı
  3147. 4-Nisâ 119
    hasira : hüsrana uğradı
  3148. 4-Nisâ 121
    an- : ondan
  3149. 4-Nisâ 122
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel, nefsi tezkiye edici amel işlediler
  3150. 4-Nisâ 122
    min tahti- : onun altından
  3151. 4-Nisâ 122
    el enhâru : nehirler
  3152. 4-Nisâ 122
    hâlidîne : devamlı kalacak olanlar
  3153. 4-Nisâ 122
    fî- : orada
  3154. 4-Nisâ 122
    hakkan : hak, gerçek
  3155. 4-Nisâ 124
    min es sâlihâti : salih ameller ( nefsi tezkiye edici, ıslâh edici ameller)
  3156. 4-Nisâ 125
    hanîfen : hanif olarak, tek Allah'a inanarak
  3157. 4-Nisâ 125
    ve ittehaza : ve edindi
  3158. 4-Nisâ 125
    halîlen : dost
  3159. 4-Nisâ 127
    min hayrin : hayırdan, hayır olarak
  3160. 4-Nisâ 128
    hâfet : korktu
  3161. 4-Nisâ 128
    min ba'li- : kendi kocasından
  3162. 4-Nisâ 128
    lâ cunâha : günah yoktur
  3163. 4-Nisâ 128
    yuslı : ıslah edilmesi, düzeltilmesi, uzlaşma
  3164. 4-Nisâ 128
    sulhan : sulh yapılarak, anlaşma yapılarak
  3165. 4-Nisâ 128
    hayrun : hayırlı, daha hayırlı
  3166. 4-Nisâ 128
    eş şuhha : hırs, cimrilik, kıskançlık
  3167. 4-Nisâ 128
    habîran : en iyi haberdar olan, haberdar olan
  3168. 4-Nisâ 129
    harastum : hırslı oldunuz, çok gayret ettiniz
  3169. 4-Nisâ 129
    tezerû- : onu terkedersiniz, bırakırsınız
  3170. 4-Nisâ 130
    hakîmen : hüküm ve hikmet sahibi sahibi
  3171. 4-Nisâ 131
    hamîden : hamd edilen, övgü ve hamde layık olan
  3172. 4-Nisâ 133
    eyyuhâ : ey
  3173. 4-Nisâ 133
    bi âharîne : başkalarını, diğerlerini
  3174. 4-Nisâ 135
    eyyuhâ : ey
  3175. 4-Nisâ 135
    habîran : haberdar olan
  3176. 4-Nisâ 136
    eyyuhâ : ey
  3177. 4-Nisâ 140
    bi- : onu
  3178. 4-Nisâ 140
    bi- : onunla
  3179. 4-Nisâ 140
    hattâ : ...oluncaya kadar
  3180. 4-Nisâ 140
    hadîsin : söz
  3181. 4-Nisâ 142
    yuhâdiûne : aldatırlar, hile yaparlar
  3182. 4-Nisâ 142
    hâdiu-hum : onlara hile yapan
  3183. 4-Nisâ 143
    lâ ilâ hâulâi : onlarla (bunlarla) olmazlar (ne bunlarla olurlar)
  3184. 4-Nisâ 143
    ve lâ ilâ hâulâi : ve onlarla olmazlar
  3185. 4-Nisâ 144
    eyyuhâ : ey (seslenme edatı)
  3186. 4-Nisâ 149
    hayran : hayır
  3187. 4-Nisâ 151
    hakkan : hak olan, gerçek olan
  3188. 4-Nisâ 152
    ehadin : biri, birini
  3189. 4-Nisâ 153
    ehazet-hum : onları yakaladı, helâk etti
  3190. 4-Nisâ 153
    ittehazû : edindiler
  3191. 4-Nisâ 154
    ve ehaznâ : ve biz aldık
  3192. 4-Nisâ 155
    hakkın : haklı
  3193. 4-Nisâ 155
    aleyhâ : onun üzerini
  3194. 4-Nisâ 157
    el mesîha : Mesih (Hz. İsa)
  3195. 4-Nisâ 158
    hakîmen : hüküm ve hikmet sahibi
  3196. 4-Nisâ 160
    hâdû : yahudiler
  3197. 4-Nisâ 160
    harremnâ : haram kıldık, yasakladık
  3198. 4-Nisâ 163
    evhaynâ : biz vahyettik
  3199. 4-Nisâ 163
    evhaynâ : biz vahyettik
  3200. 4-Nisâ 163
    ve evhaynâ : ve biz vahyettik
  3201. 4-Nisâ 163
    ve ishâka : ve Hz. İshak
  3202. 4-Nisâ 163
    ve hârûne : ve Hz. Harun
  3203. 4-Nisâ 165
    hakîmen : hüküm ve hikmet sahibi
  3204. 4-Nisâ 169
    hâlidîne : kalacak olanlar
  3205. 4-Nisâ 169
    fî- : orada
  3206. 4-Nisâ 170
    eyyuhâ : ey
  3207. 4-Nisâ 170
    bi el hakkı : hak ile
  3208. 4-Nisâ 170
    hayran : hayırlı
  3209. 4-Nisâ 170
    hakîmen : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  3210. 4-Nisâ 171
    el hakka : hakk, gerçek, doğru olan
  3211. 4-Nisâ 171
    elkâ- : ona ilka etti, gönderdi
  3212. 4-Nisâ 171
    hayran : hayırlı
  3213. 4-Nisâ 171
    subhâne-hû : Onu tenzih edin
  3214. 4-Nisâ 173
    ve amilû es sâlihâti : ve ıslâh edici, nefsi tezkiye edici amel yaptılar
  3215. 4-Nisâ 174
    eyyuhâ : ey
  3216. 4-Nisâ 174
    burhânun : kesin delil
  3217. 4-Nisâ 176
    fe lehâ : o taktirde onundur (kadının)
  3218. 4-Nisâ 176
    yerisu- : ona (kadına) varis olur
  3219. 4-Nisâ 176
    lehâ : onun (kadının)
  3220. 4-Nisâ 176
    hazzı : pay
  3221. 40-Mü'min 1
    mîm. mîm.
  3222. 40-Mü'min 5
    el hakka : hak
  3223. 40-Mü'min 5
    ehaztu-hum : ve onları yakaladım
  3224. 40-Mü'min 6
    hakkat : hak oldu
  3225. 40-Mü'min 6
    ashâbu en nâri : ateşin ehli (ateş ehli), ateş halkı
  3226. 40-Mü'min 7
    ve men havle-hu : ve onun etrafındaki kişi
  3227. 40-Mü'min 7
    bi hamdi : hamd ile
  3228. 40-Mü'min 8
    ve men salaha : ve o kimse salâh makamına ulaştı
  3229. 40-Mü'min 8
    el hakîmu : hakim, hüküm ve hikmet sahibi
  3230. 40-Mü'min 15
    er rûha : ruh
  3231. 40-Mü'min 16
    el kahhâri : kahhar olan
  3232. 40-Mü'min 18
    el hanâciri : hançereler (boğaz, gırtlak)
  3233. 40-Mü'min 18
    hamîmin : samimi dost, yakın dost
  3234. 40-Mü'min 19
    hâinete el a'yuni : gözlerin hainlikleri
  3235. 40-Mü'min 20
    bi el hakkı : hak ile
  3236. 40-Mü'min 21
    ehaze-hum allâhu : Allah onları aldı, yakaladı
  3237. 40-Mü'min 22
    ehaze-hum allâhu : Allah onları aldı, yakaladı
  3238. 40-Mü'min 24
    ve hâmâne : ve Haman
  3239. 40-Mü'min 25
    bi el hakkı : hak ile
  3240. 40-Mü'min 26
    ehâfu : korkuyorum
  3241. 40-Mü'min 30
    ehâfu : korkuyorum
  3242. 40-Mü'min 32
    ehâfu : korkuyorum
  3243. 40-Mü'min 33
    min hâdin : bir hidayetçi, hidayete erdiren
  3244. 40-Mü'min 34
    hattâ : sonunda, hatta, olunca
  3245. 40-Mü'min 36
    hâmânubni (hâmânu ibni) : Haman inşa et, bina yap
  3246. 40-Mü'min 36
    sarhan : kule, yüksek kule
  3247. 40-Mü'min 39
    hâzihi : bu
  3248. 40-Mü'min 39
    el hayâtu ed dunyâ : dünya hayatı
  3249. 40-Mü'min 40
    misle- : onun misli, onun kadar
  3250. 40-Mü'min 40
    sâlihan : nefsi ıslâh edici ameller, nefs tezkiyesi
  3251. 40-Mü'min 40
    : orada
  3252. 40-Mü'min 43
    ashâbu en nâri : ateşin sahibi, ateş ehli
  3253. 40-Mü'min 45
    ve hâka : ve kuşattı
  3254. 40-Mü'min 46
    aleyhâ : ona, onun üzerine
  3255. 40-Mü'min 47
    yetehâccûne : tartışırlar
  3256. 40-Mü'min 48
    fî- : orada
  3257. 40-Mü'min 48
    hakeme : hüküm verdi
  3258. 40-Mü'min 49
    li hazeneti : bekçilere
  3259. 40-Mü'min 49
    yuhaffif : hafifletsin
  3260. 40-Mü'min 51
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
  3261. 40-Mü'min 51
    el eşhâdu : şahitler
  3262. 40-Mü'min 55
    hakkun : haktır
  3263. 40-Mü'min 55
    bi hamdi : hamd ile
  3264. 40-Mü'min 57
    halku : yaratılış
  3265. 40-Mü'min 57
    halkı : yaratılış
  3266. 40-Mü'min 58
    es sâlihâti : salih ameller, nefs tezkiyesi
  3267. 40-Mü'min 59
    : onda
  3268. 40-Mü'min 61
    en nehâre : gündüz
  3269. 40-Mü'min 62
    hâliku : yaratan, yaratıcı
  3270. 40-Mü'min 63
    yechadûne : bilerek inatla inkâr ederler
  3271. 40-Mü'min 65
    el hayyu : hayy, diri, hayatta
  3272. 40-Mü'min 65
    el hamdu : hamd
  3273. 40-Mü'min 67
    halaka-kum : sizi yarattı
  3274. 40-Mü'min 67
    şuyûhan : şeyhler, yaşlılar, ihtiyarlar
  3275. 40-Mü'min 71
    yushabûne : sürüklenecekler
  3276. 40-Mü'min 72
    el hamîmi : kaynar su
  3277. 40-Mü'min 75
    el hakkı : hak
  3278. 40-Mü'min 76
    hâlidîne : ebediyyen kalacak olanlar
  3279. 40-Mü'min 76
    : orada
  3280. 40-Mü'min 77
    hakkun : hak
  3281. 40-Mü'min 78
    bi el hakkı : hak ile
  3282. 40-Mü'min 78
    ve hasire : ve hüsrana uğradı
  3283. 40-Mü'min 79
    min- : ondan, ona
  3284. 40-Mü'min 79
    min- : ondan
  3285. 40-Mü'min 80
    fî- : onda vardır
  3286. 40-Mü'min 80
    aleyhâ : onun üstünde
  3287. 40-Mü'min 80
    hâceten : hacet, ihtiyaç, arzu, istek
  3288. 40-Mü'min 80
    ve aleyhâ : ve onların üstünde
  3289. 40-Mü'min 83
    hâka : kuşattı, sardı
  3290. 40-Mü'min 85
    kad halet : gelip geçti
  3291. 40-Mü'min 85
    ve hasire : ve hüsrana uğradı
  3292. 41-Fussilet 1
    mîm. mîm.
  3293. 41-Fussilet 6
    : vahyediliyor
  3294. 41-Fussilet 8
    amilû es sâlihâti : salih amel işlediler, nefs tezkiyesi yaptılar
  3295. 41-Fussilet 9
    halaka : yarattı
  3296. 41-Fussilet 10
    fî- : orada
  3297. 41-Fussilet 10
    fevkı- : onun üzerinde
  3298. 41-Fussilet 10
    fî- : orada
  3299. 41-Fussilet 10
    fî- : orada
  3300. 41-Fussilet 10
    akvâte- : onun rızıkları
  3301. 41-Fussilet 11
    duhânun : duman, buhar halinde
  3302. 41-Fussilet 11
    lehâ : ona
  3303. 41-Fussilet 12
    ve evhâ : ve vahyetti
  3304. 41-Fussilet 12
    emre- : onun emri
  3305. 41-Fussilet 12
    bi mesâbîha : lâmbalarla, kandillerle
  3306. 41-Fussilet 14
    halfi-him : onların arkalarında
  3307. 41-Fussilet 15
    el hakkı : hak
  3308. 41-Fussilet 15
    halaka-hum : onları yarattı
  3309. 41-Fussilet 15
    yechadûne : bilerek inkâr ediyorlar
  3310. 41-Fussilet 16
    rîhan : rüzgâr
  3311. 41-Fussilet 16
    fî el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  3312. 41-Fussilet 17
    istehabbû : sevdiler, tercih ettiler
  3313. 41-Fussilet 17
    ehazet-hum : onları yakaladı
  3314. 41-Fussilet 20
    hattâ : hatta, nihayet
  3315. 41-Fussilet 20
    câû- : ona geldiler
  3316. 41-Fussilet 21
    ve huve halaka-kum : ve o sizi yarattı
  3317. 41-Fussilet 23
    el hâsirîne : hüsrana düşenler
  3318. 41-Fussilet 25
    halfe-hum : arkalarında
  3319. 41-Fussilet 25
    ve hakka : ve hak oldu, hakettiler
  3320. 41-Fussilet 25
    halet : gelmiş geçmiş
  3321. 41-Fussilet 25
    hâsirîne : hüsrana düşmüş olanlar
  3322. 41-Fussilet 26
    li hâzâ : bunu
  3323. 41-Fussilet 28
    : orada vardır
  3324. 41-Fussilet 28
    yechadûne : bilerek inkâr ediyorlar
  3325. 41-Fussilet 30
    ellâ tehâfû : korkmayın
  3326. 41-Fussilet 31
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
  3327. 41-Fussilet 31
    fî- : orada
  3328. 41-Fussilet 31
    fî- : orada
  3329. 41-Fussilet 33
    sâlihan : salih amel, nefsi ıslâh edici amel
  3330. 41-Fussilet 34
    el hasenetu : hasenat, sevap, iyilik
  3331. 41-Fussilet 34
    hamîmun : yakın, samimi dost
  3332. 41-Fussilet 35
    ve mâ yulakkâ- : ve kavuşturulmaz, ulaştırılmaz
  3333. 41-Fussilet 35
    ve mâ yulakkâ- : ve kavuşturulmaz, ulaştırılmaz
  3334. 41-Fussilet 35
    hazzın azîmin : hazzül azîm, en büyük haz
  3335. 41-Fussilet 37
    ve en nehâru : ve gündüz
  3336. 41-Fussilet 37
    halaka-hunne : onları (ikisini) yarattı
  3337. 41-Fussilet 38
    ve en nehâri : ve gündüz
  3338. 41-Fussilet 39
    hâsiaten : kurumuş halde
  3339. 41-Fussilet 39
    aleyhâ : onun üzerine
  3340. 41-Fussilet 39
    ahyâ- : onu diriltti, ona hayat verdi
  3341. 41-Fussilet 40
    hayrun : hayırlı, daha hayırlı
  3342. 41-Fussilet 42
    min halfi-hî : onun arkasından
  3343. 41-Fussilet 42
    hakîmin : hikmet sahibi
  3344. 41-Fussilet 42
    hamîdin : hamîd, hamdedilen, lâyık-ı veçhile övülen, çok sena edilen
  3345. 41-Fussilet 46
    sâlihan : salih amel, nefs tezkiyesi
  3346. 41-Fussilet 46
    aleyhâ : kendi aleyhine
  3347. 41-Fussilet 47
    ekmâmi- : onun tomurcukları
  3348. 41-Fussilet 49
    el hayri : hayır
  3349. 41-Fussilet 50
    hâzâ : bu
  3350. 41-Fussilet 53
    hattâ : hatta, oluncaya kadar, olsun diye
  3351. 41-Fussilet 53
    el hakku : hak
  3352. 42-Şûrâ 1
    mim. mim.
  3353. 42-Şûrâ 3
    el hakîmu : hüküm ve hikmet sahibi
  3354. 42-Şûrâ 5
    bi hamdi : hamd ile
  3355. 42-Şûrâ 6
    ittehazû : ittihaz ettiler, edindiler
  3356. 42-Şûrâ 6
    hafîzun : muhafaza eden, gözeten
  3357. 42-Şûrâ 7
    evhaynâ : biz vahyettik
  3358. 42-Şûrâ 7
    havle- : onun etrafında
  3359. 42-Şûrâ 9
    ittehazû : edindiler
  3360. 42-Şûrâ 13
    nûhan : Nuh
  3361. 42-Şûrâ 13
    evhaynâ : biz vahyettik
  3362. 42-Şûrâ 16
    yuhâccûne : tartışıyorlar
  3363. 42-Şûrâ 17
    bi el hakkı : hak ile
  3364. 42-Şûrâ 18
    bi- : onu
  3365. 42-Şûrâ 18
    bi- : ona
  3366. 42-Şûrâ 18
    min- : ondan
  3367. 42-Şûrâ 18
    enne- : onun olduğunu
  3368. 42-Şûrâ 18
    el hakku : hak, gerçek
  3369. 42-Şûrâ 20
    harse : ekin, hasat, kazanç
  3370. 42-Şûrâ 20
    harsi-hi : onun hasatı, onun kazancı
  3371. 42-Şûrâ 20
    harse : ekin, hasat, kazanç
  3372. 42-Şûrâ 20
    min- : ondan
  3373. 42-Şûrâ 22
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel işlediler, nefs tezkiyesi yaptılar
  3374. 42-Şûrâ 23
    ve amilû es sâlihâti : ve nefsi ıslâh edici amel işlediler
  3375. 42-Şûrâ 23
    haseneten : hasene, iyilik, sevap
  3376. 42-Şûrâ 23
    fî- : onda
  3377. 42-Şûrâ 24
    el hakka : hakkı
  3378. 42-Şûrâ 26
    ve amilû es sâlihâti : ve nefsi ıslâh edici amel işleyen
  3379. 42-Şûrâ 27
    habîrun : haberdar olan
  3380. 42-Şûrâ 28
    el hamîdu : hamid, övülmeye lâyık olan
  3381. 42-Şûrâ 29
    halku : yaratılması
  3382. 42-Şûrâ 33
    er rîha : rüzgâr
  3383. 42-Şûrâ 36
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
  3384. 42-Şûrâ 36
    hayrun : hayırlı, daha hayırlı
  3385. 42-Şûrâ 40
    mislu- : onun misli kadar
  3386. 42-Şûrâ 40
    ve asleha : ve ıslâh etti
  3387. 42-Şûrâ 42
    bi gayri el hakkı : haksız yere
  3388. 42-Şûrâ 45
    aleyhâ : ona
  3389. 42-Şûrâ 45
    şiîne : boyun eğmiş olarak
  3390. 42-Şûrâ 45
    hafîyyin : gizli olarak
  3391. 42-Şûrâ 45
    el hâsirîn : hüsrana düşenler, hüsranda olanlar
  3392. 42-Şûrâ 45
    hasirû : hüsrana düştüler
  3393. 42-Şûrâ 48
    hafîzan : muhafız olarak
  3394. 42-Şûrâ 48
    feriha : ferahladı, sevindi
  3395. 42-Şûrâ 48
    bi- : onunla
  3396. 42-Şûrâ 51
    hakîmun : hikmet ve hüküm sahibi
  3397. 42-Şûrâ 52
    evhaynâ : vahyettik
  3398. 42-Şûrâ 52
    rûhan : ruh
  3399. 43-Zuhruf 1
    mim. mim.
  3400. 43-Zuhruf 4
    hakîmun : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  3401. 43-Zuhruf 5
    nadribu ... (safhan) : vazgeçip bırakalım
  3402. 43-Zuhruf 5
    (nadribu) ... safhan : vazgeçip bırakalım
  3403. 43-Zuhruf 9
    halaka : yarattı
  3404. 43-Zuhruf 9
    halaka-hunne : onları yarattı
  3405. 43-Zuhruf 10
    : orada
  3406. 43-Zuhruf 12
    halaka : yarattı
  3407. 43-Zuhruf 12
    kulle- : onun hepsi
  3408. 43-Zuhruf 13
    subhâne : sübhan, herşeyden münezzeh
  3409. 43-Zuhruf 13
    sehhare : musahhar, emre amade kıldı
  3410. 43-Zuhruf 13
    hâzâ : bu, bunu
  3411. 43-Zuhruf 16
    ittehaze : edindi
  3412. 43-Zuhruf 17
    ehadu-hum : onlardan birisi
  3413. 43-Zuhruf 19
    halka-hum : onlari yarattı
  3414. 43-Zuhruf 19
    şehâdetu-hum : onların şehadetleri, şahitlikleri
  3415. 43-Zuhruf 23
    mutrefû- : onun refah içinde olanları
  3416. 43-Zuhruf 28
    ve ceale- : ve onu kıldı
  3417. 43-Zuhruf 29
    hâulâi : bunlar (onlar)
  3418. 43-Zuhruf 29
    hattâ : oluncaya kadar
  3419. 43-Zuhruf 29
    el hakku : hak
  3420. 43-Zuhruf 30
    el hakku : hak
  3421. 43-Zuhruf 30
    hâzâ : bu
  3422. 43-Zuhruf 31
    hâzâ : bu
  3423. 43-Zuhruf 32
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
  3424. 43-Zuhruf 32
    hayrun : daha hayırlı
  3425. 43-Zuhruf 33
    aleyhâ : üzerinde
  3426. 43-Zuhruf 34
    aleyhâ : onun üzerine
  3427. 43-Zuhruf 35
    el hayâti ed dunyâ : dünya hayatı
  3428. 43-Zuhruf 38
    hattâ : sonunda, olunca, o zaman
  3429. 43-Zuhruf 47
    min- : ondan
  3430. 43-Zuhruf 47
    yadhakûne : gülüyorlar, alay ediyorlar
  3431. 43-Zuhruf 48
    min uhti- : onun kardeşinden, benzerinden, diğerinden
  3432. 43-Zuhruf 48
    ve ehaznâ-hum : ve biz onları aldık, yakaladık
  3433. 43-Zuhruf 51
    ve hâzihi : ve bu
  3434. 43-Zuhruf 51
    el enhâru : nehirler
  3435. 43-Zuhruf 52
    hayrun : (daha) hayırlı
  3436. 43-Zuhruf 52
    min hâzâ : bundan
  3437. 43-Zuhruf 54
    istehaffe : hafife aldı, küçümsedi
  3438. 43-Zuhruf 58
    hayrun : (daha) hayırlı
  3439. 43-Zuhruf 58
    hasımûne : düşmanlar, düşman olanlar
  3440. 43-Zuhruf 61
    bihâ : onda (onun hakkında)
  3441. 43-Zuhruf 61
    hâzâ : bu
  3442. 43-Zuhruf 64
    hâzâ : bu
  3443. 43-Zuhruf 68
    havfun : korku
  3444. 43-Zuhruf 71
    bi sihâfin : tepsiler ile
  3445. 43-Zuhruf 71
    ve fî : ve orada
  3446. 43-Zuhruf 71
    : orada
  3447. 43-Zuhruf 71
    hâlidûne : halid olanlar, ebedî olanlar
  3448. 43-Zuhruf 72
    ûristumû- : ona varis olundunuz
  3449. 43-Zuhruf 73
    fî- : orada var
  3450. 43-Zuhruf 73
    min- : ondan
  3451. 43-Zuhruf 74
    hâlidûne : halid olanlar, ebedî olanlar
  3452. 43-Zuhruf 78
    el hakkı : hak
  3453. 43-Zuhruf 78
    li el hakki : hakkı
  3454. 43-Zuhruf 82
    subhâne : sübhan, münezzeh, yüce
  3455. 43-Zuhruf 83
    hattâ : oluncaya kadar
  3456. 43-Zuhruf 84
    el hakîmu : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  3457. 43-Zuhruf 86
    bi el hakki : hakka
  3458. 43-Zuhruf 87
    halaka-hum : onları yarattı
  3459. 43-Zuhruf 88
    hâulâi : bunlar
  3460. 44-Duhân 1
    mîm. mîm.
  3461. 44-Duhân 4
    fihâ : onda
  3462. 44-Duhân 4
    hakîmin : hükmedilmiş olan, hikmetli
  3463. 44-Duhân 10
    bi duhânin : duhanı, dumanı
  3464. 44-Duhân 11
    hâzâ : bu
  3465. 44-Duhân 22
    hâulâi : bunlar
  3466. 44-Duhân 27
    : orada
  3467. 44-Duhân 28
    ve evresnâ- : ve ona miras kıldık
  3468. 44-Duhân 28
    âharîne : ahir olanlar, sonrakiler
  3469. 44-Duhân 34
    hâulâi : bunlar
  3470. 44-Duhân 37
    hayrun : hayırlı, daha hayırlı
  3471. 44-Duhân 38
    ve mâ halaknâ : ve yaratmadık
  3472. 44-Duhân 39
    mâ halaknâ-humâ : biz o ikisini yaratmadık
  3473. 44-Duhân 39
    bi el hakkı : hak ile
  3474. 44-Duhân 46
    el hamîmi : kaynar su
  3475. 44-Duhân 48
    el hamîmi : kaynar su
  3476. 44-Duhân 50
    hâzâ : bu
  3477. 44-Duhân 55
    : orada
  3478. 44-Duhân 56
    fî- : orada
  3479. 45-Câsiye 1
    mîm. mîm.
  3480. 45-Câsiye 2
    el hakîmi : hakim, hüküm ve hikmet sahibi
  3481. 45-Câsiye 4
    ve fî halkı-kum : ve sizin yaratılışınızda
  3482. 45-Câsiye 5
    ve en nehâri : ve gündüz
  3483. 45-Câsiye 5
    mevti- : onun ölümü
  3484. 45-Câsiye 6
    netlû- : onu okuyoruz
  3485. 45-Câsiye 6
    bi el hakkı : hak ile, hakkı
  3486. 45-Câsiye 6
    hadîsin : söz
  3487. 45-Câsiye 8
    en lem yesma'- : onu işitmedi
  3488. 45-Câsiye 9
    ittehaze- : onu edindi
  3489. 45-Câsiye 10
    mattehazû (mâ ittehazû) : edindikleri şey
  3490. 45-Câsiye 11
    hâzâ : bu
  3491. 45-Câsiye 12
    sahhare : musahhar kıldı, emre amade kıldı
  3492. 45-Câsiye 13
    ve sahhare : ve musahhar kıldı, emre amade kıldı
  3493. 45-Câsiye 15
    amile sâlihan : salih ameller (nefs tezkiyesi) yaptı
  3494. 45-Câsiye 15
    aleyhâ : onun üzerine, kendi aleyhine
  3495. 45-Câsiye 18
    ittebi'- : ona tâbî ol
  3496. 45-Câsiye 20
    hâzâ : bu
  3497. 45-Câsiye 21
    hasibe : hesap etti, zannetti
  3498. 45-Câsiye 21
    ve amilû es sâlihâti : ve salih ameller (nefs tezkiyesi) yaptılar
  3499. 45-Câsiye 22
    ve halaka : ve halketti, yarattı
  3500. 45-Câsiye 22
    bi el hakkı : hak ile
  3501. 45-Câsiye 23
    ittehaze : edindi
  3502. 45-Câsiye 23
    ve hateme : ve mühürledi
  3503. 45-Câsiye 24
    hayâtu-nâ : bizim hayatımız
  3504. 45-Câsiye 28
    ilâ kitâbihâ : onun kitabına, kendi kitabına
  3505. 45-Câsiye 29
    hâzâ : bu
  3506. 45-Câsiye 29
    bi el hakkı : hak ile
  3507. 45-Câsiye 30
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptılar
  3508. 45-Câsiye 32
    hakkun : hak
  3509. 45-Câsiye 32
    fî-ha : onun hakkında
  3510. 45-Câsiye 33
    ve hâka : ve sardı, kuşattı
  3511. 45-Câsiye 34
    hâzâ : bu
  3512. 45-Câsiye 35
    ittehaztum : siz edindiniz
  3513. 45-Câsiye 35
    el hayâtu : hayat
  3514. 45-Câsiye 35
    min- : oradan
  3515. 45-Câsiye 36
    el hamdu : hamd
  3516. 45-Câsiye 37
    el hakîmu : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  3517. 46-Ahkaf 1
    mîm. mîm.
  3518. 46-Ahkaf 2
    el hakîmi : hakim, hüküm ve hikmet sahibi
  3519. 46-Ahkaf 3
    mâ halak-nâ : yaratmadık
  3520. 46-Ahkaf 3
    bi el hakkı : hak ile
  3521. 46-Ahkaf 4
    halakû : yarattılar
  3522. 46-Ahkaf 4
    hâzâ : bundan
  3523. 46-Ahkaf 7
    li el hakkı : hak için
  3524. 46-Ahkaf 7
    hâzâ : bu
  3525. 46-Ahkaf 9
    : vahyolunur
  3526. 46-Ahkaf 11
    hayran : hayırlı
  3527. 46-Ahkaf 11
    hâzâ : bu
  3528. 46-Ahkaf 12
    ve hâzâ : ve bu
  3529. 46-Ahkaf 13
    havfun : korku
  3530. 46-Ahkaf 14
    ashâbu el cenneti : cennet halkı
  3531. 46-Ahkaf 14
    hâlidîne : ebedî olanlar
  3532. 46-Ahkaf 14
    fî- : orada
  3533. 46-Ahkaf 15
    hamelet-hu : onu taşıdı, yüklendi
  3534. 46-Ahkaf 15
    ve hamlu-hu : ve onun taşınması
  3535. 46-Ahkaf 15
    hattâ izâ : nihayet, olduğu zaman
  3536. 46-Ahkaf 15
    sâlihan : salih, ıslâh edici
  3537. 46-Ahkaf 16
    ashâbi el cenneti : cennet ehli (halkı) arasında
  3538. 46-Ahkaf 17
    ve kad haleti : ve gelip geçmiş
  3539. 46-Ahkaf 17
    hakkun : haktır
  3540. 46-Ahkaf 17
    hâzâ : bu
  3541. 46-Ahkaf 18
    hakka : hak oldu
  3542. 46-Ahkaf 18
    kad halet : gelip geçmiş
  3543. 46-Ahkaf 18
    hâsirîne : hüsranda olanlar
  3544. 46-Ahkaf 20
    fî hayâti-kum : hayatınızda
  3545. 46-Ahkaf 20
    bihâ : onunla
  3546. 46-Ahkaf 20
    bi gayri el hakkı : haksız olarak
  3547. 46-Ahkaf 21
    ehâ : kardeşini
  3548. 46-Ahkaf 21
    ve kad haletin : ve gelip geçmiş
  3549. 46-Ahkaf 21
    ve min halfi-hi : ve onun ardından
  3550. 46-Ahkaf 21
    ehâfu : korku
  3551. 46-Ahkaf 24
    hâzâ : bu
  3552. 46-Ahkaf 24
    fî- : onun içinde
  3553. 46-Ahkaf 25
    rabbihâ : Rabbinin
  3554. 46-Ahkaf 26
    yechadûne : bilerek inkâr ettiler
  3555. 46-Ahkaf 26
    ve hâka : ve kuşattı, sardı, isabet etti
  3556. 46-Ahkaf 27
    mâ havle-kum : sizin etrafınızdaki şey
  3557. 46-Ahkaf 28
    nasare humullezînettehazû : onlara yardım etseydi, o edindikleri
  3558. 46-Ahkaf 29
    hadarû-hu : onun huzuruna geldiler
  3559. 46-Ahkaf 30
    ilâ el hakkı : Hakk'a
  3560. 46-Ahkaf 33
    halaka : yaratan
  3561. 46-Ahkaf 33
    bi halkıhinne : onları yaratmaktan
  3562. 46-Ahkaf 34
    hâzâ : bu
  3563. 46-Ahkaf 34
    bil hakkı : hak, gerçek
  3564. 46-Ahkaf 35
    min nehârin : gündüzden
  3565. 47-Muhammed 2
    ve amilû es sâlihâti : ve salih ameller yaptılar
  3566. 47-Muhammed 2
    muhammedin : Muhammed
  3567. 47-Muhammed 2
    el hakku : hak
  3568. 47-Muhammed 2
    ve asleha : ve ıslâh etti, düzeltti
  3569. 47-Muhammed 3
    el hakka : hak
  3570. 47-Muhammed 4
    hattâ izâ : oluncaya kadar
  3571. 47-Muhammed 4
    eshantumû-hum : onları güçsüz, zayıf bıraktınız
  3572. 47-Muhammed 4
    hattâ tedaa : bırakana kadar
  3573. 47-Muhammed 4
    el harbu : harp, savaş
  3574. 47-Muhammed 4
    evzâre- : onun ağırlıkları (silâhlar, levazımatlar)
  3575. 47-Muhammed 6
    arrefe- : onu tarif etti, tanıttı, bildirdi
  3576. 47-Muhammed 7
    eyyuhâ : ey
  3577. 47-Muhammed 10
    emsâlu- : onun benzeri
  3578. 47-Muhammed 12
    ve amilû es sâlihâti : ve salih ameller işlediler, nefs tezkiye edici ameller yaptılar, işlediler
  3579. 47-Muhammed 12
    min tahti-ha : onun altından
  3580. 47-Muhammed 12
    el enhâru : nehirler
  3581. 47-Muhammed 15
    : onun içinde, orada
  3582. 47-Muhammed 15
    enhârun : nehirler
  3583. 47-Muhammed 15
    ve enhârun : ve nehirler
  3584. 47-Muhammed 15
    ve enhârun : ve nehirler
  3585. 47-Muhammed 15
    min hamrin : şaraptan
  3586. 47-Muhammed 15
    ve enhârun : ve nehirler
  3587. 47-Muhammed 15
    fî- : onun içinde, orada vardır, bulunur
  3588. 47-Muhammed 15
    hâlidun : ebedî olan, devamlı kalacak olan
  3589. 47-Muhammed 15
    hamîmen : kaynar halde
  3590. 47-Muhammed 16
    hattâ : hatta, olunca
  3591. 47-Muhammed 16
    izâ harecû : çıktıkları zaman
  3592. 47-Muhammed 18
    eşrâtu- : onun işaretleri, alâmetleri
  3593. 47-Muhammed 20
    : onun içinde, onda
  3594. 47-Muhammed 21
    hayran : daha hayırlı
  3595. 47-Muhammed 22
    erhâme-kum : akrabalarınız, birbiriniz
  3596. 47-Muhammed 24
    akfâlu- : onun kilitleri (kalbin kendine mahsus kilidi)
  3597. 47-Muhammed 28
    eshatallâhe : Allah'ı kızdırdı, öfkelendirdi
  3598. 47-Muhammed 29
    hasibe : zannettiler
  3599. 47-Muhammed 31
    hattâ na'leme : biz bilinceye kadar, bize belli oluncaya kadar
  3600. 47-Muhammed 33
    eyyuhâ : ey
  3601. 47-Muhammed 36
    el hayâtu : hayat
  3602. 47-Muhammed 37
    yes'elkumû- : sizden onu ister
  3603. 47-Muhammed 37
    tebhalû : cimrilik edersiniz
  3604. 47-Muhammed 38
    entum : işte siz ..... siniz
  3605. 47-Muhammed 38
    hâulâi : bunlar, böyleler
  3606. 47-Muhammed 38
    yebhalu : cimrilik eder
  3607. 47-Muhammed 38
    yebhal : cimrilik eder
  3608. 47-Muhammed 38
    yebhalu : cimrilik eder
  3609. 48-Fetih 1
    fethan : fetih
  3610. 48-Fetih 2
    teahhare : tehir ettin, yapacağın (gelecekte olacak olan)
  3611. 48-Fetih 4
    hakîmen : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  3612. 48-Fetih 5
    min tahti- : onun altından
  3613. 48-Fetih 5
    el enhâru : nehirler
  3614. 48-Fetih 5
    hâlidîne : devamlı, ebedî kalanlar
  3615. 48-Fetih 5
    : orada
  3616. 48-Fetih 7
    hakîmen : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  3617. 48-Fetih 11
    muhallefûne : arkada kalmış olanlar, geride kalmış olanlar
  3618. 48-Fetih 11
    habîren : haberdar (haberi olma)
  3619. 48-Fetih 15
    muhallefûne : arkada kalmış olanlar (savaşa katılmayanlar)
  3620. 48-Fetih 15
    li te'huzû- : onu almak için
  3621. 48-Fetih 16
    muhallefîne : arkada kalmış olanlar (savaşa gitmeyenler)
  3622. 48-Fetih 16
    hasenen : güzel
  3623. 48-Fetih 17
    haracun : güçlük, zorluk, vebal
  3624. 48-Fetih 17
    haracun : güçlük, zorluk, vebal
  3625. 48-Fetih 17
    haracun : güçlük, zorluk, vebal
  3626. 48-Fetih 17
    habîren : haberdar (haberi olma)
  3627. 48-Fetih 17
    tahti- : onun altı
  3628. 48-Fetih 17
    enhâru : nehirler
  3629. 48-Fetih 18
    fethan : fetih, zafer
  3630. 48-Fetih 19
    ye'huzûne- : onu alırlar
  3631. 48-Fetih 19
    hakîmen : hüküm ve hikmet sahibi
  3632. 48-Fetih 20
    te'huzûne- : onu alırsınız, alacaksınız
  3633. 48-Fetih 20
    hâzihî : bu
  3634. 48-Fetih 21
    aleyhâ : ona
  3635. 48-Fetih 21
    ehâta allâhu : Allah ihata etti, kuşattı
  3636. 48-Fetih 21
    bi- : onu
  3637. 48-Fetih 23
    halet : gelip geçti (geçmişten beri devam eden)
  3638. 48-Fetih 25
    anil mescidil harâmi : Mescid-i Haram'dan
  3639. 48-Fetih 26
    el hamiyyete : gayret, ihtimam, himaye, muhafaza etme duygusu
  3640. 48-Fetih 26
    hamiyyete el câhiliyyeti : cahillik duygusu, cahiliyet taassubu
  3641. 48-Fetih 26
    ehakka : daha çok hak sahibi
  3642. 48-Fetih 26
    bi- : ona
  3643. 48-Fetih 26
    ve ehle- : ve ona ehil, lâyık
  3644. 48-Fetih 27
    bi el hakkı : hak ile, hak olduğunu
  3645. 48-Fetih 27
    mescide el harâme : Mescid-i Haram (Kâbe)
  3646. 48-Fetih 27
    muhallikîne : tıraş edilmiş olarak
  3647. 48-Fetih 27
    tehâfûne : korkmadan, korkusuzca
  3648. 48-Fetih 27
    fethan : fetih
  3649. 48-Fetih 28
    ve dîni el hakkı : ve hak dîn
  3650. 48-Fetih 29
    muhammedun : Hz. Muhammed (S.A.V)
  3651. 48-Fetih 29
    ruhamâu : çok merhametli
  3652. 48-Fetih 29
    amilû es sâlihâti : salih amel (nefs tezkiye edici amel) işlediler
  3653. 49-Hucurât 1
    eyyuhâ : ey
  3654. 49-Hucurât 2
    eyyuhâ : ey
  3655. 49-Hucurât 3
    imtehane : imtihan etti
  3656. 49-Hucurât 5
    hattâ tahruce : sen çıkıncaya kadar
  3657. 49-Hucurât 5
    hayran : daha hayırlı
  3658. 49-Hucurât 6
    eyyuhâ : ey
  3659. 49-Hucurât 6
    bi cehâletin : cehaletle, cahillikle, bilmeyerek
  3660. 49-Hucurât 7
    habbebe : sevdirdi
  3661. 49-Hucurât 8
    hakîmun : hüküm ve hikmet sahibi
  3662. 49-Hucurât 9
    hattâ : oluncaya kadar
  3663. 49-Hucurât 10
    ehavey-kum : kardeşleriniz
  3664. 49-Hucurât 10
    turhamûne : rahmet olunursunuz
  3665. 49-Hucurât 11
    eyyuhâ : ey
  3666. 49-Hucurât 11
    lâ yeshar : alay etmesin
  3667. 49-Hucurât 11
    hayren : daha hayırlı
  3668. 49-Hucurât 11
    hayren : daha hayırlı
  3669. 49-Hucurât 12
    eyyyuhâ : ey
  3670. 49-Hucurât 12
    ehadu-kum : sizden biri
  3671. 49-Hucurât 13
    eyyuhâ : ey
  3672. 49-Hucurât 13
    halaknâ-kum : yarattık sizi
  3673. 49-Hucurât 13
    habîrun : haberdar olan
  3674. 5-Mâide 1
    eyyuhâ : ey!
  3675. 5-Mâide 2
    eyyuhâ : ey!
  3676. 5-Mâide 2
    eş şehre el harâme : haram ay,hürmet edilen,yasak edilen ay
  3677. 5-Mâide 2
    el beyte el harâme : hürmet edilen ev, yasakların uygulandığı ev (Beyt el Harâm, Kâbe)
  3678. 5-Mâide 2
    haleltum : ihramdan çıktınız
  3679. 5-Mâide 2
    an(i) el mescidi el harâmi : Mescidi Haram'dan
  3680. 5-Mâide 3
    ve el munhanikatu : ve boğmak suretiyle öldürülen veya boğularak ölen hayvan
  3681. 5-Mâide 3
    ve en natîhatu : ve boynuz darbesiyle ölmüş hayvan
  3682. 5-Mâide 3
    ve mâ zubiha : ve kesilen, boğazlanan şey
  3683. 5-Mâide 5
    fe kad habita : artık boşa gitmiştir
  3684. 5-Mâide 5
    min el hâsirîne : hüsranda olanlardan, hüsrana uğrayanlardan
  3685. 5-Mâide 6
    eyyuhâ : ey!
  3686. 5-Mâide 6
    ev câe ehadun : veya birisi geldi
  3687. 5-Mâide 6
    min haracin : bir güçlük
  3688. 5-Mâide 8
    eyyuhâ : ey!
  3689. 5-Mâide 8
    habîrun : haberdar
  3690. 5-Mâide 9
    ve amilû es sâlihâti : ve ıslah edici amel yapanlar, nefs tezkiyesi yapanlar
  3691. 5-Mâide 10
    ashâbu el cehîmi : alevli ateş (cehennem) halkı
  3692. 5-Mâide 11
    eyyuhâ : ey!
  3693. 5-Mâide 12
    ehaze allâhu : Allâh (c.c.) aldı
  3694. 5-Mâide 12
    kardan hasenen : güzel borç
  3695. 5-Mâide 12
    tecrî min tahtı- : onun altından akar
  3696. 5-Mâide 12
    el enhâru : nehirler
  3697. 5-Mâide 13
    yuharrifûne : tahrif ederler, mânâlarını bozarlar
  3698. 5-Mâide 13
    hazzan : bir pay, bir hisse (bir öğüt)
  3699. 5-Mâide 13
    alâ ınetin : hiyanete
  3700. 5-Mâide 14
    ehaznâ : aldık
  3701. 5-Mâide 14
    hazzan : bir pay, hisse
  3702. 5-Mâide 18
    mimmen (min men) halaka : yarattığı kişilerden, yarattıklarından
  3703. 5-Mâide 20
    ehaden : bir kimse, biri, birisi
  3704. 5-Mâide 21
    hâsirîne : hüsrana uğramış olanlar
  3705. 5-Mâide 22
    inne fî- kavmen : şüphesiz orada (onun içersinde) bir topluluk, bir kavim var
  3706. 5-Mâide 22
    len nedhule- : asla oraya girmeyiz
  3707. 5-Mâide 22
    hattâ yahrucû : onlar çıkıncaya kadar
  3708. 5-Mâide 22
    min- : ondan, oradan
  3709. 5-Mâide 22
    min- : oradan
  3710. 5-Mâide 23
    yehâfûne : korkarlar
  3711. 5-Mâide 23
    fe izâ dehaltumû-hu : böylece oradan girdiğiniz zaman
  3712. 5-Mâide 24
    innâ len nedhule- : muhakkak ki biz, oraya asla girmeyiz
  3713. 5-Mâide 24
    mâ dâmû fî- : orada oldukça, olduğu sürece
  3714. 5-Mâide 24
    innâ hâhunâ : biz mutlaka burada
  3715. 5-Mâide 26
    fe inne- : artık muhakkak ki o (orası)
  3716. 5-Mâide 26
    muharremetun : haram kılınmış
  3717. 5-Mâide 27
    bi el hakkı : hakk ile
  3718. 5-Mâide 27
    min ehadi himâ : ikisinin birinden
  3719. 5-Mâide 27
    min el âhari : diğerinden
  3720. 5-Mâide 28
    innî ehâfu Allâhe : muhakkak ki ben Allâh (c.c.)'dan korkarım
  3721. 5-Mâide 29
    min ashâbi en nâri : ateşin halkından, ateş halkından
  3722. 5-Mâide 30
    fe asbaha : sonra oldu
  3723. 5-Mâide 30
    min el hâsirîne : hüsran uğrayanlardan, kendine yazık edenlerden
  3724. 5-Mâide 31
    yebhasu fî el ardı : yeri eşeleyen
  3725. 5-Mâide 31
    misle hâzâ el gurâbi : bu karga gibi
  3726. 5-Mâide 31
    fe asbaha : sonra oldu
  3727. 5-Mâide 32
    ve men ahyâ- : ve kim onu yaşatırsa
  3728. 5-Mâide 33
    ellezîne yuhâribûne : o harp edenler, savaşanlar
  3729. 5-Mâide 35
    eyyuhâ : ey!
  3730. 5-Mâide 37
    bi hâricîne min- : oradan çıkacak
  3731. 5-Mâide 38
    hakîmun : hüküm ve hikmet sahibi
  3732. 5-Mâide 39
    ve aslaha : ve ıslah oldu, düzeldi
  3733. 5-Mâide 41
    eyyuhâ er resûlu : ey Resul
  3734. 5-Mâide 41
    hâdû : yahudiler
  3735. 5-Mâide 41
    li kavmin âharîne : diğer kavime, başka bir kavime
  3736. 5-Mâide 41
    yuharrifûne : tahrif ediyorlar, değiştiriyorlar
  3737. 5-Mâide 41
    in ûtîtum hâzâ : eğer size bu verilirse
  3738. 5-Mâide 42
    ve in hakemte : ve eğer hükmedersen
  3739. 5-Mâide 43
    yuhakkimûne-ke : sana hüküm verdiriyorlar (seni hakem yapıyorlar)
  3740. 5-Mâide 43
    hukmu Allâhi : içinde Allâh'ın (c.c.) hükümleri var
  3741. 5-Mâide 44
    fî- huden ve nûrun : içinde hidayet ve nur vardır
  3742. 5-Mâide 44
    bi- en nebiyyûne : Peygamber'ler (a.s.) onunla
  3743. 5-Mâide 44
    hâdû : yahudiler
  3744. 5-Mâide 45
    : onun içinde
  3745. 5-Mâide 45
    ve el curûha : ve yaralara, yaralanmaya
  3746. 5-Mâide 48
    el kitâbe bi el hakkı : kitabı hak ile
  3747. 5-Mâide 48
    min el hakkı : Hakk'tan
  3748. 5-Mâide 48
    ve minhâcen : ve açık bir yol, belli bir yol
  3749. 5-Mâide 48
    fe istebikû el hayrâti : o halde hayırlarda yarışın!
  3750. 5-Mâide 51
    eyyuhâ : ey!
  3751. 5-Mâide 53
    e hâulâi ellezîne : bunlar o kimseler mi?, onlar bunlar mı?
  3752. 5-Mâide 53
    habitat a'mâlu-hum : onların amelleri boşa gitti
  3753. 5-Mâide 53
    hâsirîne : hüsrana uğrayanlar, hüsrana uğrayan kimseler
  3754. 5-Mâide 54
    eyyuhâ : ey!
  3755. 5-Mâide 54
    ve lâ yehâfûne : ve korkmazlar
  3756. 5-Mâide 57
    eyyuhâ : ey!
  3757. 5-Mâide 57
    ellezîne ettehazû : edinen kimseler
  3758. 5-Mâide 58
    ittehazû- huzuven : onu alay konusu edindiler
  3759. 5-Mâide 60
    ve el hanâzîre : ve domuzlar
  3760. 5-Mâide 61
    ve kad dehalû : ve girmişlerdir.
  3761. 5-Mâide 61
    kad haracû bi-hi : onunla çıkmışlardı
  3762. 5-Mâide 63
    lev lâ yenhâ-hum(u) : onları nehy etmeli (men etmeli) değiller miydi?
  3763. 5-Mâide 64
    nâran li el harbi : harb için, savaş için ateş
  3764. 5-Mâide 64
    etfee- allâhu : Allâh (cc.) onu söndürdü
  3765. 5-Mâide 65
    ve le edhalnâ-hum : ve elbette onları, dahil ettik koyduk
  3766. 5-Mâide 67
    eyyuhâ er resûlu : ey Resul
  3767. 5-Mâide 68
    hattâ tukîmû : siz ikâme etmedikçe, gereği gibi uygulamadıkça
  3768. 5-Mâide 69
    ve ellezîne hâdû : ve yahudi olanlar, yahudiler
  3769. 5-Mâide 69
    ve amile sâlihan : ve nefsi tezkiye edici, ıslah edici amel yaptı
  3770. 5-Mâide 69
    fe lâ havfun aleyhim : artık onlara korku yoktur
  3771. 5-Mâide 70
    lekad ehaznâ : andolsun ki biz aldık
  3772. 5-Mâide 71
    ve hasibû : ve hesab ettiler, sandılar
  3773. 5-Mâide 72
    kad harreme : haram etmiştir, haram kılmıştır
  3774. 5-Mâide 75
    kad halet : gelip, geçmiştir
  3775. 5-Mâide 77
    gayre el hakkı : haklı olmaksızın, haksız olarak
  3776. 5-Mâide 80
    hâlidûne : devamlı kalacak olanlar
  3777. 5-Mâide 81
    mâ ettehazû-hum : onları edinmezler
  3778. 5-Mâide 83
    min el hakkı : haktan, Allâh'tan (c.c.)
  3779. 5-Mâide 84
    min el hakkı : Hak'tan
  3780. 5-Mâide 85
    tecrî min tahti- : onun altından akar
  3781. 5-Mâide 85
    el enhâru : nehirler
  3782. 5-Mâide 85
    hâlidîne fî- : orada devamlı kalacak olanlar
  3783. 5-Mâide 86
    ashâbu el cahîmi : cehennemin halkıdır, cehennem ehlidir
  3784. 5-Mâide 87
    eyyuhâ : ey!
  3785. 5-Mâide 87
    lâ tuharrimû : haram etmeyin
  3786. 5-Mâide 87
    mâ ehalle allâhu : Allâh'ın (c.c.) helâl kıldığı şey
  3787. 5-Mâide 88
    halâlen tayyiben : temiz, helâl
  3788. 5-Mâide 89
    izâ haleftum : yemin edip hilâfına (aksine) hareket ettiğiniz, yemininizi bozduğunuz zaman
  3789. 5-Mâide 90
    eyyuhâ : ey!
  3790. 5-Mâide 90
    el hamru : şarap
  3791. 5-Mâide 91
    el hamri : şarap
  3792. 5-Mâide 93
    ve amilû es sâlihâti : ve sâlih amel (nefsi ıslâh edici amel) yaptılar
  3793. 5-Mâide 93
    ve amilû es sâlihâti : ve sâlih ameller (nefsi tezkiye edici ameller) yapın!
  3794. 5-Mâide 94
    eyyuhâ : ey!
  3795. 5-Mâide 94
    yahâfu-hu : ondan, kendisinden korkar
  3796. 5-Mâide 95
    eyyuhâ : ey!
  3797. 5-Mâide 97
    el beyte el harâme : Beytel Haram, Kâ'be
  3798. 5-Mâide 97
    el harâme : hürmetli, haram, yasaklı
  3799. 5-Mâide 100
    el habîsu : habis, pis, haram kılınan, murdar olan
  3800. 5-Mâide 100
    el habîsi : habis, pis, haram kılınan, murdar olan
  3801. 5-Mâide 101
    eyyuhâ : ey!
  3802. 5-Mâide 101
    ve in tes'elû an- : ve eğer ondan sorarsanız
  3803. 5-Mâide 101
    afâ allâhu an- : Allâh (cc.) ondan (bu hatadan dolayı) affetti
  3804. 5-Mâide 101
    halîmun : Halîm, yumuşak muamele eden
  3805. 5-Mâide 102
    kad seele- : onu sormuştu
  3806. 5-Mâide 102
    bi- : onunla
  3807. 5-Mâide 103
    hâmin : üzerine binilmesi yasak olan ve tüyleri kesilmeyen erkek deve
  3808. 5-Mâide 104
    hasbu-nâ : bize yeter
  3809. 5-Mâide 105
    eyyuhâ : ey!
  3810. 5-Mâide 106
    eyyuhâ : ey!
  3811. 5-Mâide 106
    şehâdetu : şâhid yapın, şahitlik etsin
  3812. 5-Mâide 106
    izâ hadara : hazır olduğu zaman, geldiği zaman, gelince
  3813. 5-Mâide 106
    ehade-kum(u) : sizden birisi
  3814. 5-Mâide 106
    ev âharâni : veya diğer iki
  3815. 5-Mâide 106
    şehâdete allâhi : Allâh'ın (cc.) şahitliği (Allâh (cc.) için yapılan şahitlik)
  3816. 5-Mâide 107
    istehakkâ ismen : bir günaha müstehak oldu
  3817. 5-Mâide 107
    fe âharâni : o takdirde diğer iki kişi
  3818. 5-Mâide 107
    istehakka aleyhim(u) : onlara daha layık, onların üzerinde hak sahibi
  3819. 5-Mâide 107
    le şehâdetu-nâ : bizim şahitliğimiz mutlaka
  3820. 5-Mâide 107
    ehakku : daha doğru
  3821. 5-Mâide 107
    min şehâdeti himâ : o iki kişinin şahitliğinden
  3822. 5-Mâide 108
    bi eş şehâdeti : şehâdet ile
  3823. 5-Mâide 108
    alâ vechi- : onunla yüzyüze
  3824. 5-Mâide 108
    ev yehâfû : veya korkmaları
  3825. 5-Mâide 110
    fe tenfuhu fî-ha : sonra onun içine üflüyordun
  3826. 5-Mâide 110
    in hâzâ : bu ancak sadece
  3827. 5-Mâide 111
    ve iz evhaytu : ve vahyettiğim zaman
  3828. 5-Mâide 111
    ilâ el havâriyyîne : havârilere
  3829. 5-Mâide 112
    el havâriyyûne : havâriler
  3830. 5-Mâide 113
    en ne'kule min- : ondan yemek yemek
  3831. 5-Mâide 113
    aleyhâ : onun üzerine
  3832. 5-Mâide 114
    hayru er râzikîne : rızık verenlerin en hayırlısı
  3833. 5-Mâide 115
    innî munezzilu- : muhakkak ki ben onu indiririm
  3834. 5-Mâide 115
    ehaden : biri, birisi, birini
  3835. 5-Mâide 116
    kâle subhâne-ke : seni noksan sıfatlardan arındırırım, tenzih ederim dedi
  3836. 5-Mâide 116
    bi hakkın : hakkı, gerçeği
  3837. 5-Mâide 118
    el hakîmu : hüküm ve hikmet sahibi
  3838. 5-Mâide 119
    hâzâ yevmu : bu gün
  3839. 5-Mâide 119
    tecrî min tahti- : onun altından akar
  3840. 5-Mâide 119
    el enhâru : nehirler, ırmaklar
  3841. 5-Mâide 119
    hâlidîne fî- : onun içinde, orada kalacak olanlar
  3842. 50-Kaf 2
    hâzâ : bu
  3843. 50-Kaf 4
    hafîzun : muhafaza eden, saklayıp koruyan
  3844. 50-Kaf 5
    bi el hakkı : hak ile, hakkı
  3845. 50-Kaf 6
    beneynâ- : onu bina ettik
  3846. 50-Kaf 6
    ve zeyyennâ- : ve onu süsledik
  3847. 50-Kaf 6
    ve mâ lehâ : ve onun yoktur
  3848. 50-Kaf 7
    medednâ- : onu döşeyip yaydık
  3849. 50-Kaf 7
    fî- : onda, orada
  3850. 50-Kaf 7
    fî- : onda, orada (oraya)
  3851. 50-Kaf 9
    ve habbe : ve tane, hububat
  3852. 50-Kaf 9
    el hasîdi : hasat edilen, biçilen nebat
  3853. 50-Kaf 10
    lehâ : onun (var)
  3854. 50-Kaf 12
    ve ashâbu : ve halkı
  3855. 50-Kaf 14
    ve ashâbu el eyketi : ve Eyke halkı
  3856. 50-Kaf 14
    hakka : hak oldu
  3857. 50-Kaf 15
    bi el halkı : yaratılışta
  3858. 50-Kaf 15
    min halkın : yaratılıştan
  3859. 50-Kaf 16
    halaknâ : biz yarattık
  3860. 50-Kaf 16
    min habli : damardan
  3861. 50-Kaf 19
    bi el hakkı : hak ile
  3862. 50-Kaf 20
    ve nufiha : ve üflendi
  3863. 50-Kaf 21
    mea- : onunla beraber
  3864. 50-Kaf 22
    min hâzâ : bundan
  3865. 50-Kaf 22
    hadîdun : keskindir
  3866. 50-Kaf 23
    hâzâ : işte bu
  3867. 50-Kaf 25
    li el hayri : hayra
  3868. 50-Kaf 26
    âhara : başka, diğer
  3869. 50-Kaf 32
    hâzâ : bu
  3870. 50-Kaf 32
    hafîzin : hafîz olanlar (üzerine devrin imamının ruhu ulaşmış olanlar)
  3871. 50-Kaf 33
    haşiye : huşû duydu
  3872. 50-Kaf 34
    udhulû- : ona girin
  3873. 50-Kaf 35
    fî- : orada
  3874. 50-Kaf 38
    halaknâ : biz yarattık
  3875. 50-Kaf 39
    bi hamdi : hamd ile
  3876. 50-Kaf 42
    es sayhate : sayha, büyük ses dalgası, çığlık
  3877. 50-Kaf 42
    bi el hakkı : hak olan
  3878. 50-Kaf 44
    haşrun : haşır, toplama
  3879. 50-Kaf 45
    men yehâfu : korkanlara
  3880. 51-Zâriyât 2
    el hâmilâti : yüklenenler, taşıyanlar (bulutlar)
  3881. 51-Zâriyât 10
    el harrâsûne : yalancılar, (zan ile) yalan söyleyenler
  3882. 51-Zâriyât 14
    hâzâ : bu
  3883. 51-Zâriyât 18
    ve bi el eshâri-hum : ve onların seher vakitleri (seher vakitlerinde)
  3884. 51-Zâriyât 19
    hakkun : hak
  3885. 51-Zâriyât 23
    hakkun : haktır, gerçektir
  3886. 51-Zâriyât 24
    hadîsu : haber
  3887. 51-Zâriyât 25
    iz dehalû : girdikleri zaman
  3888. 51-Zâriyât 28
    lâ tehaf : korkma
  3889. 51-Zâriyât 29
    veche- : yüzüne
  3890. 51-Zâriyât 30
    el hakîmu : hakîmdir, hüküm ve hikmet sahibidir
  3891. 51-Zâriyât 31
    hatbu-kum : sizin hitabınız, söylemek istediğiniz
  3892. 51-Zâriyât 31
    eyyuhâ : ey
  3893. 51-Zâriyât 35
    fî- : orada
  3894. 51-Zâriyât 36
    fî- : orada
  3895. 51-Zâriyât 37
    fî- : orada
  3896. 51-Zâriyât 37
    yahâfûne : korkarlar
  3897. 51-Zâriyât 40
    ehaznâ-hu : biz onu yakaladık
  3898. 51-Zâriyât 41
    er rîha : rüzgâr
  3899. 51-Zâriyât 43
    hattâ hînîn : belli bir süreye kadar
  3900. 51-Zâriyât 44
    ehazet-hum : onları aldı
  3901. 51-Zâriyât 47
    beneynâ- : onu biz bina ettik
  3902. 51-Zâriyât 48
    fereşnâ- : onu biz döşeyip yaydık
  3903. 51-Zâriyât 49
    halaknâ : biz yarattık
  3904. 51-Zâriyât 51
    âhara : başka
  3905. 51-Zâriyât 56
    ve mâ halaktu : ve ben yaratmadım
  3906. 51-Zâriyât 59
    ashâbi-him : onların arkadaşları
  3907. 52-Tûr 12
    havdın : lüzumsuz bâtıl şeyler
  3908. 52-Tûr 14
    hâzihi : bu
  3909. 52-Tûr 14
    bi- : onu
  3910. 52-Tûr 15
    hâzâ : bu
  3911. 52-Tûr 16
    ıslevhâ : ona yaslanın
  3912. 52-Tûr 21
    elhaknâ : ilhak ettik, dahil ettik, kattık
  3913. 52-Tûr 23
    fî- : orada
  3914. 52-Tûr 23
    fî- : orada
  3915. 52-Tûr 32
    bi hâzâ : bunu
  3916. 52-Tûr 34
    bi hadîsin : bir söz
  3917. 52-Tûr 35
    el hâlikûne : yaratıcı
  3918. 52-Tûr 36
    halakû : onlar yarattılar
  3919. 52-Tûr 37
    hazâinu : hazineler
  3920. 52-Tûr 43
    subhâne allâhi : Allah Sübhan'dır, münezzehtir
  3921. 52-Tûr 44
    sehâbun : bulut, bulutlar
  3922. 52-Tûr 45
    hattâ yulâkû : kavuşuncaya kadar
  3923. 52-Tûr 48
    bi hamdi : hamd ile
  3924. 53-Necm 4
    : vahyolunan
  3925. 53-Necm 10
    fe evhâ : böylece vahyetti
  3926. 53-Necm 10
    evhâ : vahyetti
  3927. 53-Necm 14
    sidreti el muntehâ : Sidretül Münteha
  3928. 53-Necm 15
    inde- : onun yanında
  3929. 53-Necm 23
    semmeytumû- : onu siz isimlendirdiniz
  3930. 53-Necm 23
    bi- : ona
  3931. 53-Necm 28
    minel hakki : Hakk'tan yana
  3932. 53-Necm 29
    el hayâte : hayatından
  3933. 53-Necm 32
    ummehâtikum : annelerinizin
  3934. 53-Necm 42
    el muntehâ : dönüş (son varış)
  3935. 53-Necm 43
    adhake : güldüren
  3936. 53-Necm 45
    halaka : yarattı
  3937. 53-Necm 54
    gaşşâ- : ona sardı, kapladı
  3938. 53-Necm 56
    hâzâ : bu
  3939. 53-Necm 58
    lehâ : onun, onu
  3940. 53-Necm 59
    min hâzâ el hadîsi : bu sözden
  3941. 53-Necm 60
    ve tedhakûne : ve siz gülüyorsunuz
  3942. 54-Kamer 8
    hâzâ : bu
  3943. 54-Kamer 13
    ve hamelnâ-hu : ve onu taşıdık
  3944. 54-Kamer 15
    tereknâ- : onu bıraktık
  3945. 54-Kamer 19
    rîhan : rüzgâr (kasırga)
  3946. 54-Kamer 31
    sayhaten : sayha, korkunç ses dalgası
  3947. 54-Kamer 34
    hâsiben : helâk edici kasırga
  3948. 54-Kamer 34
    bi seharin : seher vakti
  3949. 54-Kamer 38
    sabbeha-hum : onlara bir sabah vakti ..... oldu
  3950. 54-Kamer 42
    kulli- : hepsini
  3951. 54-Kamer 42
    ehaznâ-hum : onları aldık, yakaladık
  3952. 54-Kamer 43
    hayrun : daha mı hayırlı
  3953. 54-Kamer 46
    edhâ : daha korkunç
  3954. 54-Kamer 48
    yushabûne : sürüklenirler
  3955. 54-Kamer 49
    halaknâ-hu : onu yarattık
  3956. 55-Rahmân 3
    halaka : yarattı
  3957. 55-Rahmân 7
    refea- : onu yükseltti
  3958. 55-Rahmân 10
    vadaa- : koydu, ortaya koydu, vazetti, dizayn etti
  3959. 55-Rahmân 11
    fî- : orada vardır
  3960. 55-Rahmân 12
    ve el habbu : ve taneler
  3961. 55-Rahmân 12
    ve er reyhânu : ve güzel kokulu bitkiler
  3962. 55-Rahmân 14
    halaka : yarattı
  3963. 55-Rahmân 14
    el fahhâri : nemli topraktan yapılıp, pişirilen (ısıtılarak kurutulan) ve çın çın ses veren testi benzeri kap
  3964. 55-Rahmân 15
    ve halaka : ve yarattı
  3965. 55-Rahmân 26
    aleyhâ fânin : fanilik üzeredir, yok olucudur
  3966. 55-Rahmân 31
    eyyuhâ : ey
  3967. 55-Rahmân 35
    ve nuhâsun : ve duman
  3968. 55-Rahmân 37
    ke ed dihâni : erimiş yağ gibi
  3969. 55-Rahmân 41
    yu'hazu : yakalanır
  3970. 55-Rahmân 43
    hâzihî : bu
  3971. 55-Rahmân 43
    bi- : onu kendisini
  3972. 55-Rahmân 44
    beyne- : onun arasında, kendisiyle
  3973. 55-Rahmân 44
    hamîmin : kaynar su
  3974. 55-Rahmân 46
    hâfe : korktu
  3975. 55-Rahmân 54
    betâinu- : onun iç kısımları, astarları
  3976. 55-Rahmân 64
    mudhâmmetâni : ikisi de yemyeşil
  3977. 55-Rahmân 66
    naddâhatân : devamlı fışkırıp gürül gürül akan
  3978. 55-Rahmân 70
    hayrâtun : hayırlı olanlar, şükür ve hamde vesile olanlar
  3979. 56-Vâkıa 2
    li vak'ati- : onun vuku bulmasını, gerçekleşmesini
  3980. 56-Vâkıa 3
    hâfîdatun : alçaltan, alçaltıcı
  3981. 56-Vâkıa 8
    ashâbu : ashab, sahip olanlar
  3982. 56-Vâkıa 8
    ashâbu : ashab, sahip olanlar
  3983. 56-Vâkıa 9
    ashâbu : ashab, sahip olanlar
  3984. 56-Vâkıa 9
    ashâbu : ashab, sahip olanlar
  3985. 56-Vâkıa 16
    aleyhâ : onun üzerine
  3986. 56-Vâkıa 17
    muhalledûne : halidin olanlar, ölümsüz olanlar, devamlı kılınanlar
  3987. 56-Vâkıa 19
    an- : ondan
  3988. 56-Vâkıa 20
    yetehayyerûne : arzu ederler
  3989. 56-Vâkıa 25
    fî- : orada
  3990. 56-Vâkıa 27
    ve ashâbu el yemîni : ve yemin sahipleri, yeminlerini yerine getirenler
  3991. 56-Vâkıa 27
    ashâbu el yemîni : yemin sahipleri, yeminlerini yerine getirenler
  3992. 56-Vâkıa 38
    ashâbi el yemîni : yemin sahipleri, yeminlerini yerine getirenler
  3993. 56-Vâkıa 41
    ve ashâbu eş şimâli : ve şeamet (kötülük), meş'eme sahipleri, amel defteri (hayat filmleri) sollarından verilenler
  3994. 56-Vâkıa 41
    ashâbu eş şimâli : şeamet (kötülük), meş'eme sahipleri, amel defteri (hayat filmleri) sollarından verilenler
  3995. 56-Vâkıa 42
    ve hamîmin : ve kaynar su
  3996. 56-Vâkıa 51
    eyyuhâ : ey
  3997. 56-Vâkıa 53
    min-ha : ondan, onunla
  3998. 56-Vâkıa 54
    min el hamîmi : kaynar sudan
  3999. 56-Vâkıa 56
    hâzâ : bu
  4000. 56-Vâkıa 57
    halaknâ-kum : sizleri yarattık
  4001. 56-Vâkıa 59
    el hâlikûne : yaratan, yaratıcı
  4002. 56-Vâkıa 72
    şecerete- : onun ağacını
  4003. 56-Vâkıa 73
    cealnâ- : onu kıldık
  4004. 56-Vâkıa 79
    el mutahharûn : tahir olanlar, arınmış olanlar, maddî (fizik vucudu abdestli olanlar ) ve manevî (şirk, şüphe, inkâr düşüncelerinden) temizlenmiş olanlar
  4005. 56-Vâkıa 81
    bi hâzâ el hadîsi : bu sözü
  4006. 56-Vâkıa 87
    terciûne- : onu çevirirsiniz, döndürürsünüz
  4007. 56-Vâkıa 89
    ve reyhânun : rızık ve güzel kokulu bitkiler
  4008. 56-Vâkıa 90
    min ashâbi el yemîni : yemin sahiplerinden, yeminlerini yerine getirenlerden
  4009. 56-Vâkıa 91
    min ashâbi el yemîne : yemin sahiplerinden, yeminlerini yerine getirenlerden
  4010. 56-Vâkıa 93
    min hamîmin : kaynar sudan
  4011. 56-Vâkıa 95
    hâzâ : bu
  4012. 56-Vâkıa 95
    hakku el yakîni : Hakk'ul yakîn'dir (yakîn olan haktır, kesin olarak gerçektir)
  4013. 57-Hadid 1
    sebbeha : tesbih etti
  4014. 57-Hadid 1
    el hakîmu : hakîm olan, hüküm ve hikmet sahibi
  4015. 57-Hadid 4
    halaka : yarattı
  4016. 57-Hadid 4
    min- : ondan
  4017. 57-Hadid 4
    fî- : orada, onun içine
  4018. 57-Hadid 6
    fî en nehâri : gündüzün içine
  4019. 57-Hadid 6
    en nehâre : gündüz
  4020. 57-Hadid 8
    ehaze : aldı
  4021. 57-Hadid 10
    habîrun : haberdar olandır
  4022. 57-Hadid 11
    hasenen : güzel
  4023. 57-Hadid 12
    min tahti- : onun altından
  4024. 57-Hadid 12
    el enhâru : nehirler
  4025. 57-Hadid 12
    hâlidîne : ebediyyen kalacak olanlar
  4026. 57-Hadid 12
    fî- : içinde, orada
  4027. 57-Hadid 14
    hattâ : hatta, oluncaya kadar
  4028. 57-Hadid 15
    lâ yu'hazu : alınmaz
  4029. 57-Hadid 16
    min el hakki : Hakk'tan
  4030. 57-Hadid 17
    mevti- : onun ölümü
  4031. 57-Hadid 18
    hasenen : güzel
  4032. 57-Hadid 19
    ashâbu : halk
  4033. 57-Hadid 20
    el hayâtu : hayat
  4034. 57-Hadid 20
    el hayâtu : hayatı
  4035. 57-Hadid 21
    ardu- : onun genişliği
  4036. 57-Hadid 22
    en nebree- : onu yaratmamız
  4037. 57-Hadid 24
    yebhalûne : cimrilik ederler
  4038. 57-Hadid 24
    el hamîdu : hamdedilen
  4039. 57-Hadid 25
    el hadîde : demir
  4040. 57-Hadid 26
    nûhan : Hz. Nûh
  4041. 57-Hadid 27
    ibtedeû- : onu ihdas ettiler
  4042. 57-Hadid 27
    mâ ketebnâ- : onu yazmadık, farz kılmadık
  4043. 57-Hadid 27
    mâ raav- : ona riayet etmediler
  4044. 57-Hadid 27
    hakka : hak, gerçek, doğru
  4045. 57-Hadid 27
    riayeti- : riayet
  4046. 57-Hadid 28
    eyyuhâ : ey
  4047. 58-Mücâdele 1
    zevci- : onun eşi, kocası
  4048. 58-Mücâdele 1
    tehâvure-kumâ : siz ikinizin karşılıklı konuşması
  4049. 58-Mücâdele 2
    ummehâti-him : onların anneleri
  4050. 58-Mücâdele 2
    ummehâtu-hum : onların anneleri
  4051. 58-Mücâdele 3
    habîrun : haber olan
  4052. 58-Mücâdele 5
    yuhâddûne : hududu aşanlar, muhalefet edenler
  4053. 58-Mücâdele 7
    hamsetin : beş (kişi)
  4054. 58-Mücâdele 8
    hayyev-ke : seni selâmladılar
  4055. 58-Mücâdele 8
    lem yuhayyi-ke : seni selâmlamadı
  4056. 58-Mücâdele 8
    hasbu-hum : onlara yeter
  4057. 58-Mücâdele 8
    yaslevne- : ona yaslanacaklar, atılacaklar
  4058. 58-Mücâdele 9
    eyyuhâ : ey
  4059. 58-Mücâdele 11
    eyyuhâ : ey
  4060. 58-Mücâdele 11
    habîrun : haberdar olandır
  4061. 58-Mücâdele 12
    eyyuhâ : ey
  4062. 58-Mücâdele 12
    hayrun : daha hayırlı
  4063. 58-Mücâdele 13
    habîrun : haberdardır, haberdar olandır
  4064. 58-Mücâdele 16
    ittehazû : edindiler
  4065. 58-Mücâdele 17
    ashâbu en nâr : ateş halkı, ateş ehli
  4066. 58-Mücâdele 17
    fî- : onun içinde, orada
  4067. 58-Mücâdele 17
    hâlidûne : devamlı, ebediyyen kalacak olanlar
  4068. 58-Mücâdele 19
    el hâsirûne : hüsrana uğrayanlar, hüsranda olanlar
  4069. 58-Mücâdele 20
    yuhâddûne : haddi aşarlar
  4070. 58-Mücâdele 22
    hâdde : haddi aştı, karşı geldi
  4071. 58-Mücâdele 22
    min tahti- : onun altından
  4072. 58-Mücâdele 22
    el enhâru : nehirler
  4073. 58-Mücâdele 22
    hâlidîne : kalacak olanlar
  4074. 58-Mücâdele 22
    fî- : orada
  4075. 59-Haşr 1
    sebbeha : tespih etti
  4076. 59-Haşr 1
    el hakîmu : hüküm ve hikmet sahibi
  4077. 59-Haşr 2
    el haşri : toplama, sürgün etme
  4078. 59-Haşr 2
    min haysu : yerden
  4079. 59-Haşr 5
    terektumû- : ondan terkettiğiniz, bıraktığınız
  4080. 59-Haşr 5
    alâ usûli- : onu kökü üzerinde
  4081. 59-Haşr 6
    min haylin : atlardan
  4082. 59-Haşr 7
    nehâ-kum : sizi nehyetti
  4083. 59-Haşr 8
    el muhâcirîne : hicret edenler
  4084. 59-Haşr 9
    hâcere : hicret edenler
  4085. 59-Haşr 9
    hâceten : hacet, ihtiyaç, rağbet
  4086. 59-Haşr 9
    hasâsatun : ihtiyacı olma, muhtaç olma
  4087. 59-Haşr 9
    şuhha : cimrilik afeti
  4088. 59-Haşr 11
    ehaden : bir kişi, bir kimse
  4089. 59-Haşr 14
    muhassanetin : sağlamlaştırılmış, muhafaza altına alınmış, korunmuş
  4090. 59-Haşr 16
    ehâfu allâhe : Allah'tan korkarım
  4091. 59-Haşr 17
    hâlideyni : (ikisi) devamlı kalacak olanlar
  4092. 59-Haşr 17
    fî- : orada, içinde
  4093. 59-Haşr 18
    eyyuhâ : ey
  4094. 59-Haşr 18
    habîrun : haberdar olan
  4095. 59-Haşr 20
    ashâbu : halk
  4096. 59-Haşr 20
    ve ashâbu : ve halk
  4097. 59-Haşr 20
    ashâbu : halk
  4098. 59-Haşr 21
    hâzâ : bu
  4099. 59-Haşr 21
    şian : huşû ile boynunu bükmüş olarak
  4100. 59-Haşr 21
    min haşyeti allâhi : Allah'ın korkusundan
  4101. 59-Haşr 21
    nadribu- \n(darbu mesel) : onu vurguluyoruz, örnek veriyoruz \n: (bir şeyi örnek vermek)
  4102. 59-Haşr 22
    ve eş şehâdeti : ve müşahede edilen, görünen
  4103. 59-Haşr 23
    subhâne allâhi : Allah Sübhan'dır, noksan sıfatlardan münezzehtir (uzaktır)
  4104. 59-Haşr 24
    el hâliku : yaratan
  4105. 59-Haşr 24
    el hakîmu : hakîm olan, hüküm ve hikmet sahibi
  4106. 6-En'âm 1
    el hamdu : hamd
  4107. 6-En'âm 1
    halaka : yarattı
  4108. 6-En'âm 2
    halaka-kum : sizi yarattı
  4109. 6-En'âm 4
    an- : ondan
  4110. 6-En'âm 5
    bi el hakkı : hakkı, gerçeği
  4111. 6-En'âm 6
    el enhâre : nehirler
  4112. 6-En'âm 6
    karnen âharîne : başka, diğer nesiller
  4113. 6-En'âm 7
    in hâzâ illâ : bu ancak
  4114. 6-En'âm 10
    fe hâka : böylece kuşattı
  4115. 6-En'âm 12
    hasirû : hüsrana düşürdüler
  4116. 6-En'âm 13
    ve en nehâri : ve gündüz
  4117. 6-En'âm 15
    ehâfu : korkarım
  4118. 6-En'âm 17
    bi hayrın : bir hayır
  4119. 6-En'âm 18
    el hakîmu : hakimdir, hükmün ve hikmet sahibidir
  4120. 6-En'âm 18
    el habîru : haberdar olan
  4121. 6-En'âm 19
    şehâdeten : şahit olarak
  4122. 6-En'âm 19
    hâzâ el kur'ânu : bu Kur'ân
  4123. 6-En'âm 20
    hasirû : hüsrana düştüler (düşürdüler)
  4124. 6-En'âm 25
    bi- : ona
  4125. 6-En'âm 25
    hattâ izâ câu-ke : hatta sana geldikleri zaman
  4126. 6-En'âm 25
    in hâzâ illâ : bu ancak, ...'den başka değil
  4127. 6-En'âm 29
    hayatu-nâ : bizim hayatımız
  4128. 6-En'âm 30
    e leyse hâzâ : bu değil mi
  4129. 6-En'âm 30
    bi el hakkı : gerçek, hak
  4130. 6-En'âm 31
    kad hasire : hüsrana düştüler
  4131. 6-En'âm 31
    hattâ, : hatta, öyle ki
  4132. 6-En'âm 31
    yâ hasrete-nâ : bize yazıklar olsun
  4133. 6-En'âm 31
    : orada
  4134. 6-En'âm 32
    el hayâtu ed dunyâ : dünya hayatı
  4135. 6-En'âm 32
    hayrun : daha hayırlı
  4136. 6-En'âm 33
    yechadûne : cihad ediyorlar
  4137. 6-En'âm 34
    hattâ : oluncaya kadar
  4138. 6-En'âm 38
    bi cenâhayhi : iki kanadı ile
  4139. 6-En'âm 42
    fe ehaznâ-hum : o zaman Biz onları yakaladık, uğrattık
  4140. 6-En'âm 44
    hattâ : oluncaya kadar
  4141. 6-En'âm 44
    ehaznâ-hum : onları yakaladık (aldık)
  4142. 6-En'âm 45
    ve el hamdu : ve hamd
  4143. 6-En'âm 46
    in ehaze : eğer alsa
  4144. 6-En'âm 46
    ve hateme : ve mühürledi
  4145. 6-En'âm 48
    ve asleha : ve ıslâh oldu (nefs tezkiyesi yaptı)
  4146. 6-En'âm 48
    fe lâ havfun : artık korku yoktur
  4147. 6-En'âm 50
    hazâinu allâhi : Allah'ın hazineleri
  4148. 6-En'âm 50
    illâ mâ yuhâ : sadece vahyedilen şeye
  4149. 6-En'âm 51
    ellezîne yehâfûne : korkan kimseler
  4150. 6-En'âm 53
    e hâulâi : bunlar mı
  4151. 6-En'âm 54
    bi cehâletin : cahillikle
  4152. 6-En'âm 54
    ve asleha : ve ıslâh oldu
  4153. 6-En'âm 57
    el hakka : hakkı, doğruyu, gerçeği
  4154. 6-En'âm 57
    hayru : en hayırlı
  4155. 6-En'âm 59
    lâ ya'lemu- : onu bilmez
  4156. 6-En'âm 59
    ya'lemu- : onu bilir
  4157. 6-En'âm 59
    ve lâ habbetin : ve bir tane, bir habbe yoktur, olmaz
  4158. 6-En'âm 60
    bi en nehâri : gündüzleyin
  4159. 6-En'âm 61
    hafazaten : muhafaza edici (koruyucu olarak)
  4160. 6-En'âm 61
    hattâ : ...oluncaya kadar
  4161. 6-En'âm 61
    ehade-kum : sizden birisi
  4162. 6-En'âm 62
    el hakkı : Hakk
  4163. 6-En'âm 62
    el hâsibîne : hesap görenler
  4164. 6-En'âm 63
    min hâzihî : bundan
  4165. 6-En'âm 64
    min- : ondan
  4166. 6-En'âm 66
    el hakku : hak, gerçek
  4167. 6-En'âm 68
    hattâ : oluncaya kadar
  4168. 6-En'âm 68
    yahûdû fî hadîsin : söze dalarlar (söze geçerler)
  4169. 6-En'âm 70
    ittehazû : edindiler
  4170. 6-En'âm 70
    el hayâtu : hayat
  4171. 6-En'âm 70
    leyse lehâ : onun yoktur
  4172. 6-En'âm 70
    lâ yu'haz : alınmaz
  4173. 6-En'âm 70
    min- : ondan
  4174. 6-En'âm 70
    min hamîmin : kaynar sudan
  4175. 6-En'âm 71
    hayrâne : şaşkın
  4176. 6-En'âm 71
    ashâbun : arkadaşlar
  4177. 6-En'âm 73
    ellezî halaka : ki o yaratandır
  4178. 6-En'âm 73
    bi el hakkı : ve hak ile
  4179. 6-En'âm 73
    kavlu-hu el hakku : onun sözü haktır
  4180. 6-En'âm 73
    ve eş şehâdeti : ve müşahede edilen, görünen
  4181. 6-En'âm 73
    el hakîmu : hâkim, hüküm, hikmet sahibi olan
  4182. 6-En'âm 73
    el habîru : haberdar olan
  4183. 6-En'âm 76
    hâzâ : bu
  4184. 6-En'âm 77
    hâzâ : bu
  4185. 6-En'âm 78
    kâle hâzâ : dedi, bu
  4186. 6-En'âm 78
    hâzâ : bu
  4187. 6-En'âm 79
    hanîfen : hanif olarak (tek Allah'a inanan olarak)
  4188. 6-En'âm 80
    ve hâcce-hu : ve onunla tartıştı
  4189. 6-En'âm 80
    e tuhâccûn-nî : benimle tartışıyor musunuz
  4190. 6-En'âm 80
    ve lâ ehâfu : ve ben korkmuyorum, korkmam
  4191. 6-En'âm 81
    ehâfu : korkarım
  4192. 6-En'âm 81
    ve lâ tehâfûne : ve siz korkmuyorsunuz
  4193. 6-En'âm 81
    ehakku : daha çok haklı (hakediyor)
  4194. 6-En'âm 83
    âteynâ- : ona verdik
  4195. 6-En'âm 83
    hakîmun : hakim, hüküm ve hikmet sahibi
  4196. 6-En'âm 84
    ishâka : İshak (A.S)
  4197. 6-En'âm 84
    ve nûhan : ve Nuh (A.S)
  4198. 6-En'âm 84
    ve hârûn : ve Hârun (A.S)
  4199. 6-En'âm 88
    le habita : elbette boşa gitti, heba oldu
  4200. 6-En'âm 89
    bi- : onu
  4201. 6-En'âm 89
    hâulâi : bunlar
  4202. 6-En'âm 89
    bi- : ona
  4203. 6-En'âm 89
    leysû bi- bi kâfirîne : onu inkâr etmeyecek
  4204. 6-En'âm 91
    hakka : hakkıyla
  4205. 6-En'âm 91
    tubdûne- : onu açıklıyorsunuz
  4206. 6-En'âm 91
    havdı-him : onların dalması
  4207. 6-En'âm 92
    ve hâzâ : ve bu
  4208. 6-En'âm 92
    ve men havle- : ve onun etrafındakiler
  4209. 6-En'âm 92
    yuhâfizûne : muhafaza ederler
  4210. 6-En'âm 93
    ve lem yûha : ve vahyolunmadı
  4211. 6-En'âm 93
    gayre el hakkı : haksız olan, hak olmayan şeyler
  4212. 6-En'âm 94
    halaknâ-kum : sizi yarattık
  4213. 6-En'âm 94
    havvelnâ-kum : size verdik, lütfettik
  4214. 6-En'âm 95
    fâliku el habbi : taneyi yarıp çıkaran
  4215. 6-En'âm 95
    el hayye : diri, canlı
  4216. 6-En'âm 95
    min el hayyi : diriden, canlıdan
  4217. 6-En'âm 97
    bi- : onunla
  4218. 6-En'âm 99
    hadıran : bir yeşillik
  4219. 6-En'âm 99
    habben : tane(ler)
  4220. 6-En'âm 99
    min tal'ı- : onun tomurcuğundan
  4221. 6-En'âm 100
    ve halaka-hum : ve onları yarattı
  4222. 6-En'âm 100
    ve harakû : ve yalan uydurdular
  4223. 6-En'âm 100
    subhâne-hu : o tenzih edilendir, o sübhandır, o herşeyden münezzehtir
  4224. 6-En'âm 101
    ve halaka : ve yarattı
  4225. 6-En'âm 102
    hâliku : yaratan
  4226. 6-En'âm 103
    el habîru : haberdar olandır
  4227. 6-En'âm 104
    fe aleyhâ : o zaman onun aleyhinedir (sorumluluğu onun üzerinedir)
  4228. 6-En'âm 104
    bi hafîzin : gözeten, muhafız
  4229. 6-En'âm 107
    hafîzan : gözetleyici, muhafız
  4230. 6-En'âm 109
    bi- : ona
  4231. 6-En'âm 109
    enne- : onun ..... olduğunu
  4232. 6-En'âm 111
    ve haşernâ : topladık
  4233. 6-En'âm 114
    hakemen : bir hakem, hüküm veren
  4234. 6-En'âm 114
    bi el hakkı : hak ile
  4235. 6-En'âm 119
    mâ harreme : haram kıldığı şey(ler)
  4236. 6-En'âm 122
    leyse bi-hâricin : çıkacak değil, çıkamayacak olan
  4237. 6-En'âm 122
    min- : ondan, oradan
  4238. 6-En'âm 123
    mucrimî- : onun günahkârları
  4239. 6-En'âm 123
    : orada
  4240. 6-En'âm 124
    hattâ : oluncaya kadar, ... olmadıkça
  4241. 6-En'âm 124
    haysu : hangisine, kime
  4242. 6-En'âm 125
    haracen : sıkıntılı
  4243. 6-En'âm 126
    ve hâzâ : ve bu
  4244. 6-En'âm 128
    hâlidîne : ebedî kalacak olanlar
  4245. 6-En'âm 128
    fî- : orada
  4246. 6-En'âm 128
    hakîmun : Hakîm, hüküm ve hikmet sahibidir
  4247. 6-En'âm 130
    hâzâ : bu
  4248. 6-En'âm 130
    el hayâtu ed dunyâ : dünya hayatı
  4249. 6-En'âm 131
    ve ehlu- : ve onun ehli, halkı
  4250. 6-En'âm 133
    âharîne : başka, diğer
  4251. 6-En'âm 136
    min el harsi : ekinlerden
  4252. 6-En'âm 136
    hâzâ : bu
  4253. 6-En'âm 136
    ve hâzâ : ve bu
  4254. 6-En'âm 138
    hâzihi : bu
  4255. 6-En'âm 138
    ve harsun : ve ekinler
  4256. 6-En'âm 138
    lâ yat'amu- : onu (onları) yemeyin
  4257. 6-En'âm 138
    zuhûru- : onun (onların) sırtları
  4258. 6-En'âm 138
    aleyha : onun üzerine
  4259. 6-En'âm 139
    hazihi el en'âmi : bu hayvanlar
  4260. 6-En'âm 139
    hâlisatun : hastır, özeldir, aittir
  4261. 6-En'âm 139
    ve muharremun : ve haramdır
  4262. 6-En'âm 139
    hakîmun : hüküm sahibidir
  4263. 6-En'âm 140
    hasire : hüsranda oldu
  4264. 6-En'âm 140
    sefehan : sefih olarak, akılsızca, aptalca
  4265. 6-En'âm 140
    ve harremû : ve haram kıldılar
  4266. 6-En'âm 141
    hakka-hu : onun hakkını (birr, zekât, sadaka...)
  4267. 6-En'âm 141
    hasâdi-hî : onun hasadı (toplanması)
  4268. 6-En'âm 142
    hamûleten : yük taşıyan
  4269. 6-En'âm 143
    harreme : haram kıldı
  4270. 6-En'âm 143
    erhâmu : rahimler
  4271. 6-En'âm 144
    harreme : haram kıldı
  4272. 6-En'âm 144
    erhâmu : rahimler
  4273. 6-En'âm 144
    bi hâzâ : bunları
  4274. 6-En'âm 145
    muharremen : haram kılınmış
  4275. 6-En'âm 145
    mesfûhan : dökülen, akıtılmış
  4276. 6-En'âm 146
    hâdû : yahudi
  4277. 6-En'âm 146
    harremnâ : haram kıldık
  4278. 6-En'âm 146
    harremnâ : haram kıldık
  4279. 6-En'âm 146
    mâ hamelet : üzerinde bulunan, taşıdığı kadar (şey)
  4280. 6-En'âm 146
    el havâyâ : bağırsaklar
  4281. 6-En'âm 148
    ve lâ harremnâ : ve haram kılmazdık
  4282. 6-En'âm 148
    hattâ : oluncaya kadar
  4283. 6-En'âm 150
    harreme : haram kıldı
  4284. 6-En'âm 150
    hâzâ : bunu
  4285. 6-En'âm 151
    harreme : haram kıldı
  4286. 6-En'âm 151
    min- : ondan
  4287. 6-En'âm 151
    elletî harreme allâhu : ki onu Allah haram kıldı
  4288. 6-En'âm 151
    illâ bi el hakkı : haklı olmak hariç
  4289. 6-En'âm 152
    hattâ : oluncaya kadar
  4290. 6-En'âm 152
    vus'a- : onun gücü, kapasitesi
  4291. 6-En'âm 153
    hâzâ : bu
  4292. 6-En'âm 155
    ve hâza : ve bu
  4293. 6-En'âm 155
    turhamûne : rahmet olunursunuz
  4294. 6-En'âm 157
    an- : ondan
  4295. 6-En'âm 158
    îmânu- : onun îmânı
  4296. 6-En'âm 158
    fî îmâni- : îmânında, îmânıyla
  4297. 6-En'âm 158
    hayran : bir hayır
  4298. 6-En'âm 160
    bi el haseneti : bir hasene ile
  4299. 6-En'âm 160
    emsâli- : onun katı, misli
  4300. 6-En'âm 160
    illâ misle- : onun mislinden başka
  4301. 6-En'âm 161
    hanîfen : hanif olarak, hanif olan (tek Allah'a inanan)
  4302. 6-En'âm 164
    aleyhâ : ona, kendisine
  4303. 6-En'âm 165
    halâife el ardı : arzın, yeryüzünün halifeleri
  4304. 60-Mümtehine 1
    eyyuhâ : ey
  4305. 60-Mümtehine 1
    min el hakkı : Hakk'tan
  4306. 60-Mümtehine 1
    harectum : siz çıktınız
  4307. 60-Mümtehine 1
    cihâden : cihad
  4308. 60-Mümtehine 3
    erhâmu-kum : sizin akrabalarınız
  4309. 60-Mümtehine 4
    hasenetun : güzel
  4310. 60-Mümtehine 4
    hattâ : oluncaya kadar
  4311. 60-Mümtehine 5
    el hakîmu : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  4312. 60-Mümtehine 6
    hasenetun : güzel
  4313. 60-Mümtehine 6
    el hamîdu : hamdedilen, övülmeye lâyık olan
  4314. 60-Mümtehine 8
    yenhâ-kum(u) : sizi nehyetmez, yasaklamaz
  4315. 60-Mümtehine 9
    yenhâkum(u) allâhu : Allah sizi nehyeder, size yasaklar
  4316. 60-Mümtehine 10
    eyyuhâ : ey
  4317. 60-Mümtehine 10
    muhâcirâtin : göç eden kadınlar
  4318. 60-Mümtehine 10
    cunâha : günah
  4319. 60-Mümtehine 10
    hakîmun : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  4320. 60-Mümtehine 12
    eyyuhâ : ey
  4321. 60-Mümtehine 13
    eyyuhâ : ey
  4322. 60-Mümtehine 13
    min ashâbi el kubûri : kabir halkından, kabirdekilerden
  4323. 61-Saf 1
    sebbeha : tespih etti
  4324. 61-Saf 1
    el hakîmu : hüküm ve hikmet sahibi
  4325. 61-Saf 2
    eyyuhâ : ey
  4326. 61-Saf 6
    hâzâ : bu
  4327. 61-Saf 9
    ve dîni el hakkı : ve Hakk'ın dîni, ezelî ve ebedî olan Allah'ın dîni
  4328. 61-Saf 10
    eyyuhâ : ey
  4329. 61-Saf 11
    hayrun : hayır, hayırlı, daha hayırlı
  4330. 61-Saf 12
    min tahti- : onun altından
  4331. 61-Saf 12
    el enhâru : nehirler
  4332. 61-Saf 13
    tuhıbbûne- : onu seversiniz
  4333. 61-Saf 14
    eyyuhâ : ey
  4334. 61-Saf 14
    li el havâriyyîne : havarilere
  4335. 61-Saf 14
    el havâriyyûne : havariler
  4336. 62-Cum'a 1
    el hakîmi : hakîmdir, hüküm ve hikmet sahibidir
  4337. 62-Cum'a 3
    ve âharîne : ve sonrakiler
  4338. 62-Cum'a 3
    lem mâ yelhakû : henüz ilhak olmadılar, dahil olmadılar, katılmadılar
  4339. 62-Cum'a 3
    el hakîmu : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  4340. 62-Cum'a 5
    lem yahmilû- : onu yüklenmez, onu taşımaz
  4341. 62-Cum'a 6
    eyyuhâ : ey
  4342. 62-Cum'a 6
    ellezîne hâdû : yahudi olanlar, yahudiler
  4343. 62-Cum'a 8
    ve eş şehâdeti : ve müşahede edilebilen, görülen
  4344. 62-Cum'a 9
    eyyuhâ : ey
  4345. 62-Cum'a 9
    hayrun : daha hayırlı
  4346. 62-Cum'a 11
    ileyhâ : ona
  4347. 62-Cum'a 11
    hayrun : daha hayırlı, en hayırlı
  4348. 62-Cum'a 11
    hayru : daha hayırlı, en hayırlı
  4349. 63-Münâfikûn 2
    ittehazû : edindiler
  4350. 63-Münâfikûn 4
    sayhatin : sayha, yüksek ses, gürültü
  4351. 63-Münâfikûn 7
    hattâ : oluncaya kadar, ki olsun
  4352. 63-Münâfikûn 7
    hazâinu : hazineler
  4353. 63-Münâfikûn 8
    min- : ondan, oradan
  4354. 63-Münâfikûn 9
    eyyuhâ : ey
  4355. 63-Münâfikûn 9
    hum(u) el hâsirûne : hüsranda olanlar
  4356. 63-Münâfikûn 10
    ehade-kum(u) : sizden birisi
  4357. 63-Münâfikûn 10
    ahharte-nî : beni tehir ettin, erteledin
  4358. 63-Münâfikûn 11
    ecelu- : onun eceli
  4359. 63-Münâfikûn 11
    habîrun : haberdar olan
  4360. 64-Teğabün 1
    el hamdu : hamd, sena, övgü
  4361. 64-Teğabün 2
    halaka-kum : sizi yarattı
  4362. 64-Teğabün 3
    halaka : yarattı
  4363. 64-Teğabün 3
    bi el hakkı : hak ile
  4364. 64-Teğabün 6
    hamîdun : kendisine çok hamdedilen
  4365. 64-Teğabün 8
    habîrun : haberdar olan
  4366. 64-Teğabün 9
    ve ya'mel sâlihan : ve salih amel işler, nefs tezkiyesi yapar
  4367. 64-Teğabün 9
    min tahti- : onun altından
  4368. 64-Teğabün 9
    el enhâru : nehirler
  4369. 64-Teğabün 9
    hâlidîne : devamlı kalacak olanlar
  4370. 64-Teğabün 9
    fî- : orada
  4371. 64-Teğabün 10
    ashâbu en nâri : ateş halkı, ateş ehli
  4372. 64-Teğabün 10
    hâlidîne : ebediyyen kalacak olanlar
  4373. 64-Teğabün 10
    fî- : orada, onun içinde
  4374. 64-Teğabün 14
    eyyuhâ : ey
  4375. 64-Teğabün 16
    hayran : hayır olarak
  4376. 64-Teğabün 16
    şuhha nefsi-hî : nefsinin cimriliği
  4377. 64-Teğabün 17
    hasenen : güzel
  4378. 64-Teğabün 17
    halîmun : halîm, yumuşak ve yavaş davranan
  4379. 64-Teğabün 18
    ve eş şehâdeti : ve müşahede edilen, görünen
  4380. 64-Teğabün 18
    el hakîmu : hakîm (hüküm ve hikmet sahibi)
  4381. 65-Talâk 1
    eyyuhâ : ey
  4382. 65-Talâk 2
    eş şehâdete : şahitlik
  4383. 65-Talâk 3
    min haysu : yerden
  4384. 65-Talâk 3
    hasbu-hu : ona yeter, kâfidir
  4385. 65-Talâk 4
    hamle-hunne : onların (kadınların) yükleri
  4386. 65-Talâk 6
    min haysu : yerden
  4387. 65-Talâk 6
    hamlin : yüklü, hamile
  4388. 65-Talâk 6
    hattâ : oluncaya kadar
  4389. 65-Talâk 6
    hamle- hunne : yükleri, bebekleri
  4390. 65-Talâk 7
    âtâ- : ona verdi
  4391. 65-Talâk 8
    rabbi- : Rab'leri
  4392. 65-Talâk 8
    fe hâsebnâ- : bu sebeple onları hesaba çektik
  4393. 65-Talâk 8
    ve azzebnâ- : ve ona azap ettik, onu (beldeyi, beldede olanları) azaplandırdık
  4394. 65-Talâk 9
    emri- : onun işi, işi
  4395. 65-Talâk 9
    emri- : onun işi, işi
  4396. 65-Talâk 11
    ve amilû es sâlihâti : ve salih ameller (nefsi ıslâh edici ameller) yaptılar
  4397. 65-Talâk 11
    sâlihan : salih
  4398. 65-Talâk 11
    min tahti- : onun altından
  4399. 65-Talâk 11
    el enhâru : nehirler
  4400. 65-Talâk 11
    hâlidîne : kalacak olanlar
  4401. 65-Talâk 11
    fî- : orada
  4402. 65-Talâk 12
    halaka : yarattı
  4403. 65-Talâk 12
    ehâta : ihata eti, kuşattı
  4404. 66-Tahrim 1
    eyyuhâ : ey
  4405. 66-Tahrim 1
    tuharrimu : haram kılıyorsun
  4406. 66-Tahrim 1
    ehalle : helâl kıldı
  4407. 66-Tahrim 2
    el hakîmu : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  4408. 66-Tahrim 3
    hadîsen : söz
  4409. 66-Tahrim 3
    nebbee- : onu haber verdi
  4410. 66-Tahrim 3
    hâzâ : bu, bunu
  4411. 66-Tahrim 3
    el habîru : habîr olan, herşeyden haberdar olan
  4412. 66-Tahrim 5
    hayren : daha hayırlı
  4413. 66-Tahrim 5
    ihâtin : oruç tutan, Allah yolunda hicret eden kadınlar
  4414. 66-Tahrim 6
    eyyuhâ : ey
  4415. 66-Tahrim 6
    vakûdu- : ve onun yakıtı
  4416. 66-Tahrim 6
    aleyhâ : onun üzerindeki
  4417. 66-Tahrim 7
    eyyuhâ : ey
  4418. 66-Tahrim 8
    eyyuhâ : ey
  4419. 66-Tahrim 8
    tevbeten nasûhan : nasuh tövbesi
  4420. 66-Tahrim 8
    min tahti- : onun altından
  4421. 66-Tahrim 8
    el enhâru : nehirler
  4422. 66-Tahrim 9
    eyyuhâ : ey
  4423. 66-Tahrim 10
    sâlihayni : iki salih kul
  4424. 66-Tahrim 10
    hânetâ humâ : ikisi hainlik etti, ihanet etti
  4425. 66-Tahrim 12
    ferce- : onun iffeti
  4426. 66-Tahrim 12
    rabbi- : Rabbinin
  4427. 67-Mülk 2
    halaka : yarattı
  4428. 67-Mülk 2
    ve el hayâte : ve hayat
  4429. 67-Mülk 3
    halaka : yarattı
  4430. 67-Mülk 3
    halkı : yaratış, yaratma
  4431. 67-Mülk 4
    hâsien : şaşkın, hayretle, aciz olarak
  4432. 67-Mülk 4
    hasîrun : yorgun, bitkin olarak
  4433. 67-Mülk 5
    bi mesâbîha : lâmbalarla, kandillerle
  4434. 67-Mülk 5
    ve cealnâ- : ve biz onu kıldık
  4435. 67-Mülk 7
    fî- : onun içine
  4436. 67-Mülk 7
    lehâ : onun
  4437. 67-Mülk 8
    fî- : onun içine, oraya
  4438. 67-Mülk 8
    hazenetu- : onun bekçileri
  4439. 67-Mülk 10
    ashâbi : halkı, ehli
  4440. 67-Mülk 11
    li ashâbi : halkına, ehline
  4441. 67-Mülk 14
    men halaka : yaratan kimse
  4442. 67-Mülk 14
    el habîru : habîrdir, haberdar olandır
  4443. 67-Mülk 15
    fî menâkibi- : onun omuzlarında, üzerinde (dağlarda, kıyılarda)
  4444. 67-Mülk 17
    hâsıban : (taş yağdıran) fırtına, kasırga
  4445. 67-Mülk 20
    hâzâ : bu
  4446. 67-Mülk 21
    hâzâ ellezî : o
  4447. 67-Mülk 25
    hâzâ : bu
  4448. 67-Mülk 27
    hâzâ : bu
  4449. 67-Mülk 30
    asbaha : oldu
  4450. 68-Kalem 10
    hallâfin : çok yemin edenler
  4451. 68-Kalem 12
    li el hayri : hayrı
  4452. 68-Kalem 17
    ashâbe : sahipler
  4453. 68-Kalem 17
    yasrimu-enne- : onu mutlaka devşirecekler, mahsulü toplayacaklar
  4454. 68-Kalem 19
    aleyhâ : onun üzerinde
  4455. 68-Kalem 20
    asbahat : oldu
  4456. 68-Kalem 22
    harsi-kum : tarlanız
  4457. 68-Kalem 23
    yetehâfetûne : gizli gizli konuşuyorlar
  4458. 68-Kalem 24
    lâ yedhule-enne- : sakın oraya girmesin
  4459. 68-Kalem 25
    hardin : men etmek, mahrum etmek kasti
  4460. 68-Kalem 26
    reev- : onu gördüler
  4461. 68-Kalem 29
    subhâne : sübhan, yüce, mutlak kaadir, herşeyden münezzeh
  4462. 68-Kalem 32
    hayren : daha hayırlı
  4463. 68-Kalem 32
    min- : ondan
  4464. 68-Kalem 38
    tehayyerûne : siz tahayyer ediyorsunuz, beğenip seçiyorsunuz
  4465. 68-Kalem 43
    şiaten : korkudan ürpermiş halde
  4466. 68-Kalem 44
    bi hâzâ : bunu
  4467. 68-Kalem 44
    el hadîsi : söz
  4468. 68-Kalem 44
    min haysu : yerden
  4469. 69-Hâkka 1
    el hâkkatu : hakikat, gerçek, gerçekleşecek olan, vuku bulması gerçek olan
  4470. 69-Hâkka 2
    el hâkkatu : hakikat (gerçek) olan (vuku bulacağı mutlak olan)
  4471. 69-Hâkka 3
    el hâkkatu : hakikat, gerçek, vuku bulacak olan
  4472. 69-Hâkka 7
    sahhara- : onu emre amade kıldı, onu musallat etti
  4473. 69-Hâkka 7
    fî- : orada
  4474. 69-Hâkka 7
    hâviyetin : boş
  4475. 69-Hâkka 9
    bi el hâtieti : büyük hatalar, kötü fiiller, günahlar
  4476. 69-Hâkka 10
    ehaze-hum : onları yakaladı
  4477. 69-Hâkka 11
    hamelnâ-kum : sizi taşıdık
  4478. 69-Hâkka 12
    li nec'ale- : onu kılalım diye
  4479. 69-Hâkka 12
    ve teiye- : ve onu bellesin
  4480. 69-Hâkka 13
    izâ nufiha : üflendiği zaman
  4481. 69-Hâkka 13
    nefhatun : üfleyiş
  4482. 69-Hâkka 17
    ercâi- : onun kenarları, etrafı, çevresi, yanları
  4483. 69-Hâkka 18
    hâfiyetun : gizli, sessiz, sır olarak
  4484. 69-Hâkka 19
    hâum(u) : haydi alınız
  4485. 69-Hâkka 23
    kutûfu- : onun olgunlaşmış meyveleri
  4486. 69-Hâkka 24
    el hâliyeti : geçmiş
  4487. 69-Hâkka 27
    yâ leyte- : keşke o olsa
  4488. 69-Hâkka 32
    zer'u- : onun uzunluğu
  4489. 69-Hâkka 35
    hâhunâ : burada
  4490. 69-Hâkka 35
    hamîmun : samimi, yakın dost
  4491. 69-Hâkka 37
    el hâtiûne : büyük hata işleyenler, kasten günaha girenler, inkâr edenler
  4492. 69-Hâkka 45
    le ehaznâ : elbette biz tutar alırdık
  4493. 69-Hâkka 47
    min ehadin : biriniz
  4494. 69-Hâkka 47
    hâcizîne : engel olanlar, engelleyiciler, men ediciler
  4495. 69-Hâkka 50
    le hasretun : elbette hasrettir
  4496. 69-Hâkka 51
    hakk'u el yakîni : Hakk'ul yakîn, kesin olarak Hakk'ı bilmektir
  4497. 7-A'râf 2
    haracun : bir darlık, bir sıkıntı
  4498. 7-A'râf 4
    ehleknâ- : biz onu helâk ettik
  4499. 7-A'râf 4
    câe- : ona geldi
  4500. 7-A'râf 8
    el hakku : haktır, gerçektir
  4501. 7-A'râf 9
    haffet : hafif geldi
  4502. 7-A'râf 9
    hasirû : hüsranda oldular, hüsrana düştüler (kendilerini hüsrana düşürdüler)
  4503. 7-A'râf 10
    : onun içinde, orada
  4504. 7-A'râf 11
    halak-nâ-kum : sizi biz yarattık
  4505. 7-A'râf 12
    hayrun : hayırlı
  4506. 7-A'râf 12
    halakte-nî : beni yarattın
  4507. 7-A'râf 12
    halakte-hu : onu yarattın
  4508. 7-A'râf 13
    min : oradan
  4509. 7-A'râf 13
    : orada
  4510. 7-A'râf 17
    min halfi-him : onların arkalarından
  4511. 7-A'râf 18
    min- : oradan
  4512. 7-A'râf 19
    min haysu : yerden, nereden
  4513. 7-A'râf 19
    hâzihi : bu
  4514. 7-A'râf 20
    nehâkumâ : ikinize yasakladı, ikinizi men etti (nehyetti)
  4515. 7-A'râf 20
    hâzihi eş şecereti : bu ağaç
  4516. 7-A'râf 20
    min el hâlidîne : ebedî kalanlardan
  4517. 7-A'râf 23
    ve terham-nâ : ve bize rahmet et
  4518. 7-A'râf 23
    min el hâsirîne : hüsrana uğrayanlardan
  4519. 7-A'râf 25
    fî- : orada (yeryüzünde)
  4520. 7-A'râf 25
    : orada
  4521. 7-A'râf 25
    ve min- : ve oradan
  4522. 7-A'râf 26
    hayrun : hayırlıdır, daha hayırlıdır
  4523. 7-A'râf 27
    min haysu : herhangibir yerden
  4524. 7-A'râf 28
    aleyhâ : onun üzerinde
  4525. 7-A'râf 28
    bi- : onu
  4526. 7-A'râf 30
    hadâ : hidayete erdi
  4527. 7-A'râf 30
    hakka : hak etti, hak oldu
  4528. 7-A'râf 30
    inne-hum ettehazû eş şeyâtîne : muhakkak ki onlar şeytanı ... edindiler
  4529. 7-A'râf 32
    harrame : haram kıldı
  4530. 7-A'râf 32
    fî el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  4531. 7-A'râf 32
    hâlisaten : has, özellikle
  4532. 7-A'râf 33
    harrame : haram kıldı
  4533. 7-A'râf 33
    min- : ondan
  4534. 7-A'râf 33
    bi gayri el hakkı : haksız yere
  4535. 7-A'râf 35
    ve asleha : ve nefsini ıslâh ederse
  4536. 7-A'râf 35
    fe lâ havfun : artık korku yoktur
  4537. 7-A'râf 36
    an- : ondan, ona karşı
  4538. 7-A'râf 36
    ashabu en nâri : ateş ehli, ateş halkı
  4539. 7-A'râf 36
    fî- : orada
  4540. 7-A'râf 36
    hâlidûne : devamlı kalanlar, kalacak olanlar
  4541. 7-A'râf 37
    hattâ : sonunda, olunca
  4542. 7-A'râf 38
    halet : gelip geçti
  4543. 7-A'râf 38
    dehalet : girdi, dahil oldu
  4544. 7-A'râf 38
    uhte- : kardeşleri
  4545. 7-A'râf 38
    hattâ : olunca
  4546. 7-A'râf 38
    fî- : orada
  4547. 7-A'râf 38
    hâulâi : işte onlar
  4548. 7-A'râf 40
    an- : ona (onlara)
  4549. 7-A'râf 40
    hattâ : oluncaya kadar, ... olmadıkça
  4550. 7-A'râf 41
    mihâdun : yatak, döşek
  4551. 7-A'râf 42
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel işleyenler (nefs tezkiyesi yapanlar)
  4552. 7-A'râf 42
    vus'a- : onun gücü, kapasitesi
  4553. 7-A'râf 42
    ashâbu el cenneti : cennet ehli, halkı
  4554. 7-A'râf 42
    fî- : orada
  4555. 7-A'râf 42
    hâlidûne : ebedî kalanlar, kalacak olanlar
  4556. 7-A'râf 43
    el enhâru : nehirler
  4557. 7-A'râf 43
    el hamdu : hamd
  4558. 7-A'râf 43
    li hâzâ : buna
  4559. 7-A'râf 43
    bi el hakkı : hak ile
  4560. 7-A'râf 43
    ûristumû- : ona varis kılındınız
  4561. 7-A'râf 44
    ashâbu el cenneti : cennet ehli, halkı
  4562. 7-A'râf 44
    ashâbe en nâri : ateş ehli, halkı
  4563. 7-A'râf 44
    hakkan : hak olarak
  4564. 7-A'râf 44
    hakkan : hak olarak
  4565. 7-A'râf 45
    ve yebgûne- : ve onun ... olmasını isterler
  4566. 7-A'râf 46
    ashâbe el cenneti : cennet halkına, ehline
  4567. 7-A'râf 46
    lem yedhulû- : henüz oraya dahil olmadılar, girmediler
  4568. 7-A'râf 47
    ashâbi en nâri : ateş ehli, halkı
  4569. 7-A'râf 48
    ashâbu el a'râfi : A'raf ehli, halkı
  4570. 7-A'râf 49
    e hâulâi ellezîne : o kimseler bunlar mı
  4571. 7-A'râf 49
    lâ havfun : korku yoktur
  4572. 7-A'râf 50
    ashâbu en nâri : ateş halkı, ateş ehli
  4573. 7-A'râf 50
    ashâbe el cenneti : cennet halkı, cennet ehli
  4574. 7-A'râf 50
    harrame-humâ : o ikisini haram kıldı (yasakladı)
  4575. 7-A'râf 51
    ettehazû : edindiler
  4576. 7-A'râf 51
    el hayâtu : hayat
  4577. 7-A'râf 51
    hâzâ : bu
  4578. 7-A'râf 51
    yechadûne : bilerek inkâr ederler
  4579. 7-A'râf 53
    bi el hakkı : hak ile
  4580. 7-A'râf 53
    kad hasirû : hüsrana uğrattılar, hüsrana düşürdüler
  4581. 7-A'râf 54
    halaka : yarattı
  4582. 7-A'râf 54
    en nehâre : gündüz
  4583. 7-A'râf 54
    hasîsen : süratli, devamlı
  4584. 7-A'râf 54
    musahharâtin : musahhar, emre âmade, boyun eğmişlerdir
  4585. 7-A'râf 54
    lehu el halku : yaratmak onundur (ona mahsustur)
  4586. 7-A'râf 56
    ıslâhı- : onun ıslâhı, düzeni
  4587. 7-A'râf 56
    havfen : korkarak
  4588. 7-A'râf 57
    er riyâha : rüzgârları
  4589. 7-A'râf 57
    hattâ : hatta, öyle ki
  4590. 7-A'râf 57
    sehâben : bulutlar
  4591. 7-A'râf 58
    ve ellezî habuse : ve kötü olan ki
  4592. 7-A'râf 59
    nûhan : Nuh (as)
  4593. 7-A'râf 59
    ehâfu : korkuyorum
  4594. 7-A'râf 63
    turhamûne : rahmet olunursunuz
  4595. 7-A'râf 65
    ehâ-hum : onların kardeşi
  4596. 7-A'râf 69
    fi el halkı : yaratılışta
  4597. 7-A'râf 71
    semmeytumû- : onu isimlendirdiniz
  4598. 7-A'râf 71
    bi- : ona
  4599. 7-A'râf 73
    ehâ-hum : onların kardeşi
  4600. 7-A'râf 73
    sâlihan : Salih
  4601. 7-A'râf 73
    hâzihî : bu
  4602. 7-A'râf 73
    fe zerû-ha : artık onu bırakın, salın
  4603. 7-A'râf 73
    ve lâ temessû- : ve ona dokunmayın
  4604. 7-A'râf 74
    min suhûli- : onun (düzlük yerlerinden), ovalarından
  4605. 7-A'râf 75
    sâlihan : Salih
  4606. 7-A'râf 78
    ehazet-hum : onları aldı (helâk etti), yakaladı
  4607. 7-A'râf 80
    bi- : onu
  4608. 7-A'râf 80
    min ehadin : birinden, biri, hiçbiri
  4609. 7-A'râf 85
    ehâ-hum : onların kardeşi
  4610. 7-A'râf 85
    ve lâ tebhasû : eksiltmeyin, hakkını vermemezlik yapmayın
  4611. 7-A'râf 85
    ıslâhı- : onun ıslâh olması
  4612. 7-A'râf 85
    zâlikum hayrun : işte bu hayırlıdır
  4613. 7-A'râf 86
    ve tebgûne- : ve onda arıyorsunuz, istiyorsunuz
  4614. 7-A'râf 87
    hattâ : oluncaya kadar
  4615. 7-A'râf 87
    hayru el hâkimîn : hüküm verenlerin en hayırlısı
  4616. 7-A'râf 89
    min- : ondan
  4617. 7-A'râf 89
    fî- : oraya
  4618. 7-A'râf 89
    bi el hakkı : hak ile
  4619. 7-A'râf 89
    hayru el fâtihîne : hüküm verenlerin, fethedenlerin, fatihlerin, açanların en hayırlısı
  4620. 7-A'râf 90
    le hâsirûne : mutlaka hüsrana uğrayan kimseler, nefslerini hüsrana düşürenler
  4621. 7-A'râf 91
    fe ehazet-hum : bunun üzerine, böylece onları aldı (helâk etti), yakaladı
  4622. 7-A'râf 92
    fî- : orada
  4623. 7-A'râf 92
    el hâsirîne : hüsrana üğrayan kimseler, nefslerini hüsrana düşürenler
  4624. 7-A'râf 94
    ehaz-nâ : aldık, uğrattık
  4625. 7-A'râf 94
    ehle- : onun halkını
  4626. 7-A'râf 95
    el hasenete : iyilik
  4627. 7-A'râf 95
    hattâ : öyle ki, ... olunca
  4628. 7-A'râf 95
    fe ehaz-nâ-hum : böylece onları aldık, yakaladık, yok ettik
  4629. 7-A'râf 96
    fe ehaz-nâ-hum : böylece biz onları aldık, yakaladık (cezalandırdık)
  4630. 7-A'râf 98
    duhan : kuşluk vakti
  4631. 7-A'râf 99
    el hâsirûne : hüsranda olan kimseler, hüsranda olanlar
  4632. 7-A'râf 100
    ehli- : onun ehli, halkı
  4633. 7-A'râf 101
    min enbâi- : onların haberlerinden
  4634. 7-A'râf 103
    bi- : ona
  4635. 7-A'râf 105
    hakîkun : doğru olan, gerçek olan, hak olan
  4636. 7-A'râf 105
    illâ el hakka : haktan başka
  4637. 7-A'râf 106
    bi- : onu
  4638. 7-A'râf 109
    hâzâ : bu
  4639. 7-A'râf 111
    ve ehâ-hu : ve kardeşini
  4640. 7-A'râf 111
    şirîne : toplayıcılar
  4641. 7-A'râf 113
    es seharatu : sihirbazlar
  4642. 7-A'râf 116
    seharû : sihirlediler, büyülediler
  4643. 7-A'râf 117
    ve evhay-nâ : ve biz vahyettik
  4644. 7-A'râf 118
    el hakku : hak, gerçek
  4645. 7-A'râf 120
    es seharatu : sihirbazlar
  4646. 7-A'râf 122
    ve hârûne : ve Harun (as)
  4647. 7-A'râf 123
    hâzâ : bu
  4648. 7-A'râf 123
    min : oradan
  4649. 7-A'râf 123
    ehle- : onun ehli, halkı
  4650. 7-A'râf 128
    yûrisu- : ona varis kılar, sahip kılar
  4651. 7-A'râf 130
    ehaz-nâ : biz aldık, uğrattık
  4652. 7-A'râf 131
    câet-hum el hasenetu : onlara hasene, iyilik geldi
  4653. 7-A'râf 131
    hâzihi : bu
  4654. 7-A'râf 132
    li teshare-nâ : bizi büyülemek (sihir yapmak) için
  4655. 7-A'râf 132
    bi- : onunla
  4656. 7-A'râf 136
    an- : ondan
  4657. 7-A'râf 137
    ve megâribe- elletî : ve onun batısı ki o
  4658. 7-A'râf 137
    fî- : orada
  4659. 7-A'râf 139
    hâulâi : bunlar
  4660. 7-A'râf 142
    ve etmem-nâ- : ve onu biz tamamladık
  4661. 7-A'râf 142
    li ahî-hi hârûne : kardeşi Harun (as)'a
  4662. 7-A'râf 143
    ve harra mûsâ : ve Musa (as) düştü
  4663. 7-A'râf 143
    subhâne-ke : Sen Sübhan'sın, Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim
  4664. 7-A'râf 145
    fe huz- : artık onu al, tut
  4665. 7-A'râf 145
    bi ahseni- : onu en güzel şekilde
  4666. 7-A'râf 146
    bi gayri el hakkı : haksız yere
  4667. 7-A'râf 146
    bi- : ona
  4668. 7-A'râf 146
    an- : ondan
  4669. 7-A'râf 147
    habitat : heba oldu, boşa gitti
  4670. 7-A'râf 148
    vettehaze (ve ittehaze) : ve edindiler
  4671. 7-A'râf 148
    ittehazû-hu : onu (ilâh) edindiler
  4672. 7-A'râf 149
    lem yerham-nâ : bize merhamet etmezse
  4673. 7-A'râf 149
    min el hâsirîne : hüsrana düşenlerden
  4674. 7-A'râf 150
    haleftumû-nî : benim yerime geçtiniz, bana halef oldunuz
  4675. 7-A'râf 150
    ve elka el elvâha : levhaları bıraktı (attı)
  4676. 7-A'râf 150
    ve ehaze : ve aldı, tuttu
  4677. 7-A'râf 151
    erhamu er râhımîne : rahmet edenlerin en çok rahmet edenisin
  4678. 7-A'râf 152
    ellezîne ittehazû el ıcle : buzağı (ilâh) edinen kimseler
  4679. 7-A'râf 152
    fî el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  4680. 7-A'râf 153
    min ba'di- : ondan sonra, onun arkasından
  4681. 7-A'râf 153
    min ba'di- : ondan sonra (bundan sonra)
  4682. 7-A'râf 154
    ehaze el elvâhe : levhaları tuttu, aldı
  4683. 7-A'râf 154
    ve fî nushati- : ve onun nüshasında (sayfalarında) vardır
  4684. 7-A'râf 155
    ehazet-hum er recfetu : onları şiddetli bir sarsıntı aldı, yakaladı
  4685. 7-A'râf 155
    feala es sufehâu : sefihlerin, akılsızların yaptıkları
  4686. 7-A'râf 155
    bi- : onun ile
  4687. 7-A'râf 155
    verhamnâ (ve ırham-nâ) : ve bize merhamet et
  4688. 7-A'râf 155
    hayru el gâfirîne : mağfiret edenlerin en hayırlısısın
  4689. 7-A'râf 156
    hâzihi ed dunyâ : bu dünyada
  4690. 7-A'râf 156
    haseneten : hasene, iyilik (derecat kazandıran ameller)
  4691. 7-A'râf 156
    fe se ektubu- : böylece onu yazacağım
  4692. 7-A'râf 157
    ve yenhâ-hum : ve onlara yasaklar, onları nehyeder
  4693. 7-A'râf 157
    ve yuharrimu : ve haram kılar
  4694. 7-A'râf 157
    aleyhim el habâise : onlara, habis olan şeyleri (kötü ve pis olan şeyler)
  4695. 7-A'râf 158
    eyyuhâ en nâsu : ey insanlar
  4696. 7-A'râf 159
    bi el hakkı : Hakk'a
  4697. 7-A'râf 160
    ve evhay-nâ : ve biz vahyettik
  4698. 7-A'râf 160
    el hacer : taş
  4699. 7-A'râf 161
    hâzihi el karyete : bu şehir
  4700. 7-A'râf 161
    min- : ondan
  4701. 7-A'râf 161
    haysu : neresi, nereden, o yerden
  4702. 7-A'râf 161
    hatîâti-kum : sizin hatalarınızı
  4703. 7-A'râf 163
    hâdırate el bahri : deniz kenarında
  4704. 7-A'râf 165
    ve ahaznâ ellezîne : ve o kimseleri yakaladık, aldık
  4705. 7-A'râf 166
    hâsiîne : aşağılık, alçak
  4706. 7-A'râf 168
    bi el hasenâti : iyilikle, pozitif derece kazandıran ameller ile
  4707. 7-A'râf 169
    fe halefe : artık halef oldu, yerine geçti
  4708. 7-A'râf 169
    halfun : sonraki nesil
  4709. 7-A'râf 169
    hâze el ednâ : bu değersiz
  4710. 7-A'râf 169
    e lem yu'haz : alınmadı mı
  4711. 7-A'râf 169
    illâ el hakka : haktan başka
  4712. 7-A'râf 169
    hayrun : daha hayırlı
  4713. 7-A'râf 172
    ve iz ehaze : ve çıkardığı, aldığı zaman
  4714. 7-A'râf 172
    an hâzâ : bundan
  4715. 7-A'râf 175
    fenseleha (fe inseleha) : sonra o ayrıldı
  4716. 7-A'râf 175
    min- : ondan
  4717. 7-A'râf 176
    bi- : onunla
  4718. 7-A'râf 178
    hum el hâsirûne : onlar hüsrana uğrayanlardır (nefslerini hüsrana düşürenlerdir).
  4719. 7-A'râf 179
    bi- : onunla
  4720. 7-A'râf 179
    bi- : onunla
  4721. 7-A'râf 179
    bi- : onunla
  4722. 7-A'râf 180
    bi- : onunla
  4723. 7-A'râf 181
    halâk-nâ : biz yarattık
  4724. 7-A'râf 181
    bi el hakkı : Hakk'a
  4725. 7-A'râf 182
    min haysu : bir yerden
  4726. 7-A'râf 185
    mâ halaka allâhu : Allah'ın yarattığı şeyler
  4727. 7-A'râf 185
    hadîsin : söz
  4728. 7-A'râf 186
    hâdiye : hidayete erdiren kimse, hidayetçi
  4729. 7-A'râf 187
    mursâ- : karar kılınması, onun vuku bulması, meydana gelmesi, olması
  4730. 7-A'râf 187
    ilmu- : onun ilmi
  4731. 7-A'râf 187
    lâ yucellî- : onu açığa çıkarmaz, açıklayamaz
  4732. 7-A'râf 187
    li vakti- : onun vaktini, zamanını
  4733. 7-A'râf 187
    hafiyyun : gizli olarak bilen (gizliden haberi olan)
  4734. 7-A'râf 187
    an- : ondan, onu
  4735. 7-A'râf 187
    ilmu- : onun ilmi
  4736. 7-A'râf 188
    min el hayrı : hayırdan, hayrı
  4737. 7-A'râf 189
    halaka-kum : sizi yarattı
  4738. 7-A'râf 189
    min- : ondan
  4739. 7-A'râf 189
    zevce- : onun eşini
  4740. 7-A'râf 189
    ileyhâ : ona, onunla
  4741. 7-A'râf 189
    tegaşşâ- : onu (sarılıp) örttü
  4742. 7-A'râf 189
    hamelet : yüklendi (hamile kaldı)
  4743. 7-A'râf 189
    hamlen : bir yük (rahimdeki bebek)
  4744. 7-A'râf 189
    hafîfen : hafif olarak (ilk devresindeki aşılanmış hücre)
  4745. 7-A'râf 189
    sâlihan : salih olan, salih (bir evlât)
  4746. 7-A'râf 190
    sâlihan : salih olan, salih (bir evlât)
  4747. 7-A'râf 195
    bi- : onunla
  4748. 7-A'râf 195
    yabtışûne bihâ : onunla tutarlar
  4749. 7-A'râf 195
    yubsırûne bi- : onunla görürler
  4750. 7-A'râf 195
    yesmeûne bi- : onunla işitirler
  4751. 7-A'râf 203
    lev lâctebeyte- \n(lev lâ ictebeyte-) : eğer, şâyet, keşke onu toplasan (düzsen, uydursan) olmaz mı
  4752. 7-A'râf 203
    mâ yû : vahyolunan şeye, ne vahyolunuyor
  4753. 7-A'râf 203
    hâzâ : bu
  4754. 7-A'râf 204
    turhamûne : rahmet olunursunuz, rahmete kavuşturulursunuz
  4755. 70-Meâric 4
    hamsîne : elli (50)
  4756. 70-Meâric 10
    hamîmun : yakın, şefkatli dost
  4757. 70-Meâric 10
    hamîmen : yakın, şefkatli dostu
  4758. 70-Meâric 15
    inne- : muhakkak ki o
  4759. 70-Meâric 21
    el hayru : bir hayır
  4760. 70-Meâric 24
    hakkun : hak, pay
  4761. 70-Meâric 29
    hâfizûne : koruyanlar, muhafaza edenler
  4762. 70-Meâric 33
    şehâdâti-him : onların şahitlikleri
  4763. 70-Meâric 34
    yuhâfizûne : muhafaza ederler
  4764. 70-Meâric 38
    en yudhale : dahil edileceğini, sokulacağını
  4765. 70-Meâric 39
    halaknâ-hum : onları yarattık
  4766. 70-Meâric 41
    hayren : daha hayırlısı
  4767. 70-Meâric 42
    hattâ : oluncaya kadar
  4768. 70-Meâric 44
    şiaten : korkulu bir halde
  4769. 71-Nuh 1
    nûhan : Nuh
  4770. 71-Nuh 4
    lâ yûahharu : tehir edilmez, ertelenmez, uzatılmaz
  4771. 71-Nuh 5
    ve nehâran : ve gündüz
  4772. 71-Nuh 8
    cihâran : cehren, açıkça
  4773. 71-Nuh 12
    enhâran : nehirler
  4774. 71-Nuh 14
    halaka-kum : sizi yarattı
  4775. 71-Nuh 15
    halaka : yarattı
  4776. 71-Nuh 18
    fî- : ona, oraya
  4777. 71-Nuh 20
    min- : ondan
  4778. 71-Nuh 21
    hasâren : hasar, zarar, hüsran
  4779. 71-Nuh 25
    hatîâti-him : onların hataları, kendi hataları, büyük günahlarından
  4780. 71-Nuh 28
    dehale : girdi
  4781. 72-Cin 2
    ehaden : birisi, bir kimse
  4782. 72-Cin 3
    mâ ittehaze : edinmedi
  4783. 72-Cin 7
    ehaden : birisi, bir kimse
  4784. 72-Cin 8
    vecednâ- : onu bulduk
  4785. 72-Cin 8
    haresen : koruyucular, bekçiler
  4786. 72-Cin 9
    min- : ondan, orada
  4787. 72-Cin 9
    şihâben : bir şihap, ateş şulesi
  4788. 72-Cin 13
    fe lâ yehâfu : bundan sonra korkmaz
  4789. 72-Cin 14
    teharrev : ararlar
  4790. 72-Cin 15
    hataben : odun
  4791. 72-Cin 18
    ehaden : birisi, bir kimse
  4792. 72-Cin 20
    ehaden : birisi, bir kimse
  4793. 72-Cin 22
    ehadun : birisi, bir kimse
  4794. 72-Cin 22
    multehaden : sığınacak yer
  4795. 72-Cin 23
    hâlidîne : kalacak olanlar
  4796. 72-Cin 23
    fî- : orada, içinde
  4797. 72-Cin 24
    hattâ : sonunda, nihayet
  4798. 72-Cin 26
    ehaden : birisi, bir kimse
  4799. 72-Cin 27
    ve min halfi-hî : ve onun arkasından
  4800. 72-Cin 28
    ve ahâta : ve ihata etti, kuşattı
  4801. 73-Müzzemmil 1
    eyyuhâ : ey
  4802. 73-Müzzemmil 7
    fî en nehâri : gündüzün içinde, gündüzleyin ..... vardır
  4803. 73-Müzzemmil 7
    sebhan : (geçim) meşguliyeti, önemli işler
  4804. 73-Müzzemmil 16
    ehaznâ-hu : onu ahzettik, tutup aldık (helâk ettik)
  4805. 73-Müzzemmil 19
    hâzihî : bu
  4806. 73-Müzzemmil 19
    ittehaze : ittihaz eder, edinir
  4807. 73-Müzzemmil 20
    ve en nehâre : ve gündüz
  4808. 73-Müzzemmil 20
    ve âharûne : ve diğerleri
  4809. 73-Müzzemmil 20
    ve âharûne : ve diğerleri, diğer bir kısmı
  4810. 73-Müzzemmil 20
    hasenen : güzel
  4811. 73-Müzzemmil 20
    min hayrin : hayırdan, hayır olarak
  4812. 73-Müzzemmil 20
    hayren : daha hayırlı
  4813. 74-Müddessir 1
    eyyuhâ : ey
  4814. 74-Müddessir 11
    halaktu : yarattım
  4815. 74-Müddessir 24
    hâzâ : bu
  4816. 74-Müddessir 25
    hâzâ : bu
  4817. 74-Müddessir 29
    levvâhatun : etrafını (derilerini) yakıp kavurucu
  4818. 74-Müddessir 30
    aleyhâ : onun üzerinde vardır
  4819. 74-Müddessir 31
    ashâben en nâri : ateş ehli
  4820. 74-Müddessir 31
    bi hâzâ : bununla
  4821. 74-Müddessir 35
    inne- : muhakkak ki o
  4822. 74-Müddessir 37
    yeteahhare : tehir eder, erteler, geride kalır
  4823. 74-Müddessir 39
    ashâbe : sahibi, halkı
  4824. 74-Müddessir 45
    el hâidîne : bâtıla dalanlar
  4825. 74-Müddessir 47
    hattâ : oluncaya kadar, kadar
  4826. 74-Müddessir 53
    yuhâfûne : korkmuyorlar
  4827. 75-Kıyamet 8
    ve hasefe : ve karardı
  4828. 75-Kıyamet 13
    ve ahhara : ve tehir etti, yapması gerekirken erteleyip yapmadı
  4829. 75-Kıyamet 16
    lâ tuharrik : hareket ettirme
  4830. 75-Kıyamet 23
    ilâ rabbi- : Rab'lerine
  4831. 75-Kıyamet 25
    bi- : ona, kendisine
  4832. 75-Kıyamet 38
    halaka : halketti, yarattı
  4833. 76-İnsan 2
    halaknâ : yarattık
  4834. 76-İnsan 5
    mizâcu- : onun mizacı, karışımı, terkibi, onun içindeki
  4835. 76-İnsan 6
    bi- : onu
  4836. 76-İnsan 6
    yufeccirûne- : onu akıtırlar
  4837. 76-İnsan 7
    ve yehâfûne : ve korkarlar
  4838. 76-İnsan 10
    nahâfu : korkuyoruz
  4839. 76-İnsan 12
    ve harîran : ve ipek (elbise)
  4840. 76-İnsan 13
    fî- : orada
  4841. 76-İnsan 13
    fî- : orada
  4842. 76-İnsan 14
    zılâlu- : onun gölgeleri
  4843. 76-İnsan 14
    kutûfu- : onun olgunlaşmış meyveleri
  4844. 76-İnsan 16
    kadderû- : onu takdir ettiler, belirlediler
  4845. 76-İnsan 17
    fî- : orada
  4846. 76-İnsan 17
    mizâcu- : onun karışımı, muhtevası, terkibi, içindeki
  4847. 76-İnsan 18
    fî- : orada
  4848. 76-İnsan 19
    muhalledûne : halidin kılınmış olanlar, ölümsüz olanlar
  4849. 76-İnsan 19
    hasibte-hum : onları sanırsın
  4850. 76-İnsan 22
    hâzâ : bu
  4851. 76-İnsan 27
    hâulâi : işte onlar
  4852. 76-İnsan 28
    halaknâ-hum : onları yarattık
  4853. 76-İnsan 29
    hâzihî : bu
  4854. 76-İnsan 29
    ittehaze : edindi
  4855. 76-İnsan 30
    hakîmen : hüküm ve hikmet sahibi
  4856. 77-Mürselât 27
    fî- : orada
  4857. 77-Mürselât 27
    şâmihâtin : yüksek
  4858. 77-Mürselât 32
    innehâ : muhakkak ki o
  4859. 77-Mürselât 35
    hâzâ : bu
  4860. 77-Mürselât 38
    hâzâ : bu
  4861. 77-Mürselât 50
    hadîsin : söz
  4862. 78-Nebe 8
    ve halaknâ-kum : ve sizi biz yarattık
  4863. 78-Nebe 11
    en nehâre : gündüz
  4864. 78-Nebe 13
    vehhâcen : kıvılcım ve alev saçan, çok parlayan, pırıl pırıl ışık saçan
  4865. 78-Nebe 15
    habben : taneler
  4866. 78-Nebe 19
    ve futihati : ve açıldı
  4867. 78-Nebe 23
    fî- : onun içinde, orada
  4868. 78-Nebe 24
    fî- : orada
  4869. 78-Nebe 25
    hamîmen : hamim, kaynar su
  4870. 78-Nebe 32
    hadâika : ağaçlı bahçeler
  4871. 78-Nebe 34
    dihâkan : dolu
  4872. 78-Nebe 35
    fî- : orada
  4873. 78-Nebe 39
    el hakku : Hakk
  4874. 78-Nebe 39
    ittehaze : ittihaz eder, edinir
  4875. 78-Nebe 6
    mihâden : döşek
  4876. 79-Nâziât 3
    es sâbihâti : yüzenler
  4877. 79-Nâziât 3
    sebhan : yüzerek, akarak giden
  4878. 79-Nâziât 7
    tetbeu- : ona tâbî olacak, onu takip edecek
  4879. 79-Nâziât 9
    ebsâru- : onun (onların) bakışları
  4880. 79-Nâziât 9
    şiatun : korkarak, korkudan zillet içinde, boynu bükük
  4881. 79-Nâziât 10
    fî el hâfireti : eski hal, ilk hal (izi üzerinde geri dönme)
  4882. 79-Nâziât 12
    hâsiretun : hüsrandır, ziyandır, zarardır
  4883. 79-Nâziât 15
    hadîsu : söz, haber, bir olayın nakli, kıssa
  4884. 79-Nâziât 23
    haşere : topladı
  4885. 79-Nâziât 25
    ehaze-hu allâhu : Allah onu ahzetti, yakalayıp helâk etti
  4886. 79-Nâziât 27
    halkan : yaratma bakımından
  4887. 79-Nâziât 27
    benâ- : onu bina etti, onu muhkem ve ölçülü bir şekilde yarattı
  4888. 79-Nâziât 28
    semke- : onun boyu, tavanı, yüksekliği
  4889. 79-Nâziât 28
    fe sevvâ- : sonra da onu sevva etti, dizayn edip düzenledi
  4890. 79-Nâziât 29
    leyle- : onun gecesi
  4891. 79-Nâziât 29
    duhâ- : onun duhasını, kuşluk vaktini, aydınlığını (gündüzü)
  4892. 79-Nâziât 30
    dehâ- : onu yayıp döşedi
  4893. 79-Nâziât 31
    min- : ondan
  4894. 79-Nâziât 31
    mâe- : onun suyu
  4895. 79-Nâziât 31
    ve mer'â- : ve onun merasını, yeşilliğini, otlağını
  4896. 79-Nâziât 32
    ersâ- : ona yerleştirdi
  4897. 79-Nâziât 38
    el hayâte : hayat
  4898. 79-Nâziât 40
    hâfe : korktu
  4899. 79-Nâziât 40
    ve nehâ : ve nehyetti, mani oldu, yasakladı
  4900. 79-Nâziât 42
    mursâ- : yaşamın son bulma zamanı, onun gelip çatması, vuku bulması
  4901. 79-Nâziât 43
    min zikrâ- : onun zikrinden
  4902. 79-Nâziât 44
    muntehâ- : onun sonu, nihayeti
  4903. 79-Nâziât 45
    yahşâ- : ona huşû duyan, ondan korkan
  4904. 79-Nâziât 46
    yerevne- : onu görecekler
  4905. 79-Nâziât 46
    duhâ- : onun (günün) kuşluk vakti
  4906. 8-Enfâl 4
    hakkâ : gerçek, hak
  4907. 8-Enfâl 5
    bi el hakkı : haklı sebeble, hak ile
  4908. 8-Enfâl 6
    fî el hakkı : hak konusunda
  4909. 8-Enfâl 7
    enne- : onun olduğu, olması
  4910. 8-Enfâl 7
    en yuhıkka el hakka : hakkın gerçekleşmesi
  4911. 8-Enfâl 8
    li yuhıkka el hakka : hakkın gerçekleşmesi için
  4912. 8-Enfâl 10
    hakîmun : hikmet sahibidir, hüküm sahibidir
  4913. 8-Enfâl 15
    eyyuhâ : ey! (seslenme edatı)
  4914. 8-Enfâl 16
    muteharrifen : tekrar (harbe hazırlık için) dönen
  4915. 8-Enfâl 16
    mutehayyizen : dahil olan, katılan, katılmak üzere olan
  4916. 8-Enfâl 17
    hasenen : ahsen, güzel
  4917. 8-Enfâl 19
    hayrun : daha hayırlıdır
  4918. 8-Enfâl 20
    eyyuhâ : ey
  4919. 8-Enfâl 23
    hayran : bir hayır
  4920. 8-Enfâl 24
    eyyuhâ : ey
  4921. 8-Enfâl 25
    hâssaten : sadece, has, özel
  4922. 8-Enfâl 26
    tehâfûne : korkuyorsunuz
  4923. 8-Enfâl 26
    yetehattafe-kum en nâsu : insanların sizi kıskıvrak tutması, yakalaması
  4924. 8-Enfâl 27
    eyyuhâ : ey o kimseler
  4925. 8-Enfâl 29
    eyyuhâ : ey, onlar ki
  4926. 8-Enfâl 30
    hayru el mâkirîne : tuzak kuranların en hayırlısıdır
  4927. 8-Enfâl 31
    hâzâ : bu
  4928. 8-Enfâl 31
    hâzâ : bu
  4929. 8-Enfâl 32
    hâzâ : bu
  4930. 8-Enfâl 32
    huve el hakka : o hak, gerçek
  4931. 8-Enfâl 34
    an el mescidi el harâmi : Mescid-i Haram'dan
  4932. 8-Enfâl 36
    fe se-yunfikûne- : böylece, bu şekilde onu infak ederler, verirler
  4933. 8-Enfâl 36
    hasraten : hasret, pişmanlık, üzüntü
  4934. 8-Enfâl 37
    li yemîze allâhu el habîse : Allah'ın murdarı, pisi ayırt etmesi için
  4935. 8-Enfâl 37
    el habîse : murdar, pis
  4936. 8-Enfâl 37
    hum el hâsirûne : onlar hüsrana uğrayanlar
  4937. 8-Enfâl 39
    hattâ : oluncaya kadar
  4938. 8-Enfâl 42
    men hayye : yaşayan kişi
  4939. 8-Enfâl 45
    eyyuhâ : ey
  4940. 8-Enfâl 47
    ellezîne haracû : çıkan kimseler
  4941. 8-Enfâl 48
    ehâfu allâhe : ben Allah'tan korkarım
  4942. 8-Enfâl 49
    hâulâi : bunlar
  4943. 8-Enfâl 49
    hakîmun : hakim, hüküm ve hikmet sahibi
  4944. 8-Enfâl 50
    azâbe el harîki : yakıcı azabı
  4945. 8-Enfâl 52
    fe ehaze-hum allâhu : o zaman, böylece Allah onları aldı (yakaladı)
  4946. 8-Enfâl 53
    en'ame- : onu nimetlendirdi, onu nimet olarak verdi
  4947. 8-Enfâl 53
    hattâ : oluncaya kadar (... olmadıkça)
  4948. 8-Enfâl 57
    fî el harbi : savaşta, harpte
  4949. 8-Enfâl 57
    halfe-hum : onların arkalarında
  4950. 8-Enfâl 58
    tehâfenne : mutlaka, kesinlikle korkarsın
  4951. 8-Enfâl 58
    lâ yuhıbbu el hâinîne : hainleri (ihanet eden kimseleri) sevmez
  4952. 8-Enfâl 60
    ve min rıbâti el hayli : ve bağlanan (savaş için beslenen) atlardan
  4953. 8-Enfâl 60
    ve âharîne : ve diğerleri
  4954. 8-Enfâl 61
    lehâ : ona
  4955. 8-Enfâl 62
    hasbe-ke allâhu : Allah sana yeter
  4956. 8-Enfâl 63
    hakîmun : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  4957. 8-Enfâl 64
    eyyuhâ : ey
  4958. 8-Enfâl 64
    hasbu-ke : sana kâfidir
  4959. 8-Enfâl 65
    eyyuhâ : ey
  4960. 8-Enfâl 65
    harridı el mu'minîne : mü'minleri teşvik et, isteklerini arttır
  4961. 8-Enfâl 66
    haffefe allâhu : Allah hafifletti
  4962. 8-Enfâl 67
    hattâ : oluncaya kadar
  4963. 8-Enfâl 67
    yushıne \n(ıshan) : ağır basar, düşmanı kesin yener, kesin zafer kazanır \n: (sahenat, kalınlaşmak, kuvvetlenmek)
  4964. 8-Enfâl 67
    hakîmun : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  4965. 8-Enfâl 68
    ehaz-tum : siz aldınız
  4966. 8-Enfâl 69
    halâlen : helâl olarak
  4967. 8-Enfâl 70
    eyyuhâ en nebiyyu : ey peygamber
  4968. 8-Enfâl 70
    hayran : hayır
  4969. 8-Enfâl 70
    hayran : hayır
  4970. 8-Enfâl 71
    hânu allâhe : Allah'a ihanet ettiler
  4971. 8-Enfâl 71
    hakîmun : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  4972. 8-Enfâl 72
    ve hâcerû : ve hicret ettiler
  4973. 8-Enfâl 72
    ve lem yuhâcirû : ve hicret etmeyen
  4974. 8-Enfâl 72
    hattâ yuhâcirû : onlar hicret edinceye kadar
  4975. 8-Enfâl 74
    ve hâcerû : ve hicret ettiler
  4976. 8-Enfâl 74
    hakkân : hak olan, gerçek olan
  4977. 8-Enfâl 75
    ve hâcerû : ve hicret ettiler
  4978. 8-Enfâl 75
    el erhâmi \n(ûlû el erhâmi) : rahimler \n: (rahim sahipleri, akrabalar)
  4979. 80-Abese 10
    telehhâ : aldırış etmiyorsun, ilgilenmiyorsun
  4980. 80-Abese 11
    inne- : muhakkak ki o
  4981. 80-Abese 18
    halaka-hu : onu yarattı
  4982. 80-Abese 19
    halaka-hu : onu yarattı
  4983. 80-Abese 27
    fî- : orada
  4984. 80-Abese 27
    habben : taneler
  4985. 80-Abese 30
    ve hadâika : ve bahçeler
  4986. 80-Abese 33
    es sâhhatu : sağır edici büyük gürleme
  4987. 80-Abese 40
    aleyhâ : onun üzeri
  4988. 80-Abese 41
    terheku- : onu kaplar
  4989. 81-Tekvir 6
    el bihâru : denizler
  4990. 82-İnfitâr 3
    el bihâru : denizler
  4991. 82-İnfitâr 5
    ve ahharet : ve tehir etti, erteledi, yapması gerekirken yapmadı
  4992. 82-İnfitâr 6
    eyyuhâ : ey
  4993. 82-İnfitâr 7
    halaka-ke : seni yarattı
  4994. 82-İnfitâr 10
    hâfızîne : hıfzeden, hafaza melekleri
  4995. 82-İnfitâr 15
    yaslevne- : ona yaslanırlar, atılırlar
  4996. 82-İnfitâr 16
    an- : ondan
  4997. 83-Mutaffifin 17
    hâzâ ellezî : bu ..... o ki, o şey
  4998. 83-Mutaffifin 28
    bi- : ondan
  4999. 83-Mutaffifin 29
    yadhakûne : gülüyorlar
  5000. 83-Mutaffifin 32
    hâulâi : işte onlar
  5001. 83-Mutaffifin 33
    hâfızîne : gözeticiler
  5002. 83-Mutaffifin 34
    yadhakûne : gülüyorlar
  5003. 84-İnşikak 2
    rabbi- : Rabbine
  5004. 84-İnşikak 4
    fî- : İçinde
  5005. 84-İnşikak 4
    ve tehallet : ve boşaldı
  5006. 84-İnşikak 5
    rabbi- : onun Rabbi, Rabbi
  5007. 84-İnşikak 6
    eyyuhâ : ey
  5008. 84-İnşikak 6
    kedhan : cehd ile cihad ederek, gayret edip çabalayarak
  5009. 84-İnşikak 8
    yuhâsebu : hesaba çekilecek
  5010. 84-İnşikak 25
    es sâlihâti : salih ameller, ıslâh edici, nefsi tezkiye edici amel
  5011. 85-Bürûc 4
    ashâbu el uhdûdi : hendeklerin sahipleri
  5012. 85-Bürûc 6
    aleyhâ : onun üzerinde, etrafında
  5013. 85-Bürûc 8
    el hamîdi : hamdedilen
  5014. 85-Bürûc 10
    el harîkı : yakıcı
  5015. 85-Bürûc 11
    es sâlihâti : salih ameller, ıslâh edici, nefsi tezkiye edici amel
  5016. 85-Bürûc 11
    min tahti- : onun altından
  5017. 85-Bürûc 11
    el enhâru : nehirler
  5018. 85-Bürûc 17
    hadîsu : söz, haber, aktarılan olay, kıssa
  5019. 86-Târık 4
    aleyhâ : üzerinde
  5020. 86-Târık 4
    hâfızun : muhafız (gözleyici)
  5021. 87-A'lâ 2
    halaka : yarattı
  5022. 87-A'lâ 11
    ve yetecennebu- : ve ondan içtinap eder, kaçınır
  5023. 87-A'lâ 13
    fî- : onun içinde, orada
  5024. 87-A'lâ 14
    efleha : felâha, kurtuluşa erdi
  5025. 87-A'lâ 16
    el hayâte : hayat
  5026. 87-A'lâ 17
    hayrun : daha hayırlı
  5027. 87-A'lâ 18
    hâzâ : bu
  5028. 88-Ğâşiye 1
    hadîsu : aktarılan söz, önemli haber
  5029. 88-Ğâşiye 2
    şiatun : öne eğik, zillet içinde, dehşet içinde
  5030. 88-Ğâşiye 4
    hâmiyeten : çok sıcak, kızgın
  5031. 88-Ğâşiye 9
    li sa'yi- : onun çalışmaları, kendisinin çalışmaları
  5032. 88-Ğâşiye 11
    fî- : orada
  5033. 88-Ğâşiye 12
    fî- : orada vardır
  5034. 88-Ğâşiye 13
    fî- : orada vardır
  5035. 88-Ğâşiye 20
    sutıhat : satıh yapılmış, düzleştirilmiş
  5036. 89-Fecr 8
    mislu- : onun misli, benzeri, eşi
  5037. 89-Fecr 12
    fî- : orada
  5038. 89-Fecr 16
    ehâne-ni : bana ihanet etti
  5039. 89-Fecr 18
    ve lâ tehâddûne : ve birbirinizi teşvik etmiyorsunuz
  5040. 89-Fecr 24
    li hayâtî : hayatım için
  5041. 89-Fecr 25
    ehadun : bir kimse
  5042. 89-Fecr 26
    ehadun : kimse
  5043. 89-Fecr 27
    eyyetuhâ : ey
  5044. 9-Tevbe 3
    yevme el haccı el ekberi : büyük hac günü
  5045. 9-Tevbe 3
    hayrun : daha hayırlı
  5046. 9-Tevbe 4
    ehaden : birisi
  5047. 9-Tevbe 5
    fe izânseleha (fe izâ inseleha) : artık, sona erdiği, geçtiği zaman
  5048. 9-Tevbe 5
    haysu : yerde, nerede
  5049. 9-Tevbe 5
    fe hallû : o taktirde serbest bırakın
  5050. 9-Tevbe 6
    ehadun : biri, birisi
  5051. 9-Tevbe 6
    hattâ yesmea : işitinceye, duyana kadar
  5052. 9-Tevbe 7
    inde el mescidi el harâmi : Mescid-i Haram yanında
  5053. 9-Tevbe 13
    ehakku : daha hak sahibidir
  5054. 9-Tevbe 15
    hakîmun : hakîm, hükmün ve hikmet sahibi
  5055. 9-Tevbe 16
    hasibtum : siz hesap ettiniz, zannettiniz
  5056. 9-Tevbe 16
    habîrun : haberdar, haberi olan
  5057. 9-Tevbe 17
    habitat : boşa gitti, heba oldu
  5058. 9-Tevbe 17
    hâlidûne : ebedî kalacak olanlar
  5059. 9-Tevbe 19
    sikâyete el hâcci : hacılara su verdi (suladı)
  5060. 9-Tevbe 19
    imârate el mescidi el harâmi : Mescid-i Haram'ı mamur etti
  5061. 9-Tevbe 20
    ve hâcerû : ve hicret (göç) eden kimseler
  5062. 9-Tevbe 21
    : orada vardır
  5063. 9-Tevbe 22
    hâlidîne : kalacak olanlardır
  5064. 9-Tevbe 22
    : onun içinde, orada
  5065. 9-Tevbe 23
    eyyuhâ : ey
  5066. 9-Tevbe 23
    inistehabbû (in istehabbû) el kufre : eğer, şayet küfrü seviyorlarsa
  5067. 9-Tevbe 24
    ve emvâlun ıktereftumû- : ve kazandığınız, biriktirdiğiniz mallar
  5068. 9-Tevbe 24
    kesâde- : onun kesata uğraması, satışın durması
  5069. 9-Tevbe 24
    terdavne- : ondan razı olduğunuz, hoşunuza giden
  5070. 9-Tevbe 24
    ehabbe : daha sevimli, daha sevgili
  5071. 9-Tevbe 24
    ve cihâdin : ve cihad
  5072. 9-Tevbe 24
    hattâ ye'tiye allâhu : Allah getirinceye kadar
  5073. 9-Tevbe 26
    lem terev- : onu göremediğiniz
  5074. 9-Tevbe 28
    eyyuhâ : ey
  5075. 9-Tevbe 28
    el mescide el harâme : Mescid-i Haram
  5076. 9-Tevbe 28
    âmi-him hâzâ : onların bu yılı
  5077. 9-Tevbe 28
    hakîmun : hüküm ve hikmet sahibi
  5078. 9-Tevbe 29
    ve lâ yuharrimûne : ve haram etmezler
  5079. 9-Tevbe 29
    mâ harrame allâhu : Allah'ın haram kıldığı şeyi
  5080. 9-Tevbe 29
    dîne el hakkı : hak dîni
  5081. 9-Tevbe 29
    hattâ yu'tû el cizyete : cizye (vergi) verene kadar
  5082. 9-Tevbe 31
    ittehazû : edindiler
  5083. 9-Tevbe 31
    ve el mesîha ibne meryeme : ve Meryem oğlu Mesih'i
  5084. 9-Tevbe 31
    subhâne-hu : o noksan sıfatlardan münezzehtir
  5085. 9-Tevbe 33
    ve dîni el hakkı : ve hak dîni
  5086. 9-Tevbe 34
    eyyuhâ : ey
  5087. 9-Tevbe 34
    ve lâ yunfikûne- : ve onu infâk etmezler
  5088. 9-Tevbe 35
    aleyhâ : üzerinde
  5089. 9-Tevbe 35
    bi- : onunla
  5090. 9-Tevbe 35
    hâzâ : bu
  5091. 9-Tevbe 36
    halaka es semâvâti : semaları yarattı
  5092. 9-Tevbe 36
    min- : ondan
  5093. 9-Tevbe 37
    ve yuharrimûne-hu : ve onu haram kılıyorlar
  5094. 9-Tevbe 37
    mâ harrame allâhu : Allah'ın haram kıldığı şey
  5095. 9-Tevbe 37
    mâ harrame allâhu : Allah'ın haram kıldığı şey
  5096. 9-Tevbe 38
    eyyuhâ : ey
  5097. 9-Tevbe 38
    bi el hayâti ed dunyâ : dünya hayatına
  5098. 9-Tevbe 38
    metâ el hayâti ed dunyâ : dünya hayatının metaı, malı, faydası
  5099. 9-Tevbe 40
    lem terev- : onu görmediniz, göremediniz
  5100. 9-Tevbe 40
    hakîmun : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  5101. 9-Tevbe 41
    hayrun : daha hayırlı
  5102. 9-Tevbe 42
    le harac-nâ : elbette biz çıkardık
  5103. 9-Tevbe 43
    hattâ yetebeyyene leke : sana belli oluncaya kadar
  5104. 9-Tevbe 47
    lev haracû : eğer çıksalardı
  5105. 9-Tevbe 47
    habâlen : fenalık, kötülük, bozukluk
  5106. 9-Tevbe 48
    hattâ : oluncaya kadar
  5107. 9-Tevbe 48
    câe el hakku : hak geldi
  5108. 9-Tevbe 50
    hasenetun : bir iyilik, bir hasene, bir hayır
  5109. 9-Tevbe 50
    kad ehaz-nâ : biz almıştık
  5110. 9-Tevbe 55
    bi- : onunla
  5111. 9-Tevbe 55
    fî el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
  5112. 9-Tevbe 57
    muddehalen : dahil olunan, girilen yer
  5113. 9-Tevbe 58
    min- : ondan
  5114. 9-Tevbe 58
    min- : ondan
  5115. 9-Tevbe 58
    yeshatûne : öfkelenirler, kızarlar
  5116. 9-Tevbe 59
    hasbu-nâ allâhu : Allah bize yeter, kâfidir
  5117. 9-Tevbe 60
    aleyhâ : onların üzerine, onlarla ilgili
  5118. 9-Tevbe 60
    hakîmun : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  5119. 9-Tevbe 61
    uzunu hayrin : hayrın kulağıdır, hayrı işitendir
  5120. 9-Tevbe 62
    ehakku : daha çok hak sahibi
  5121. 9-Tevbe 63
    yuhâdidi allâhe : Allah'a muhalefet ve niza ederse, haddi aşarsa
  5122. 9-Tevbe 63
    hâliden : ebediyyen kalacak olan
  5123. 9-Tevbe 63
    fî- : orada
  5124. 9-Tevbe 68
    hâlidîne : ebedî kalacak olanlar
  5125. 9-Tevbe 68
    fî- : onun içinde, orada
  5126. 9-Tevbe 68
    hasbu-hum : onlara kâfi, yeter
  5127. 9-Tevbe 69
    bi halâki-him : kendi payları, nasipleri ile
  5128. 9-Tevbe 69
    bi halâki-kum : sizin payınız, nasibiniz ile
  5129. 9-Tevbe 69
    bi halâki-him : onların payları, nasipleri ile
  5130. 9-Tevbe 69
    ke ellezî hâdû : dalan kimse gibi
  5131. 9-Tevbe 69
    habitat : heba oldu, boşa gitti
  5132. 9-Tevbe 69
    hum el hâsirûne : onlar hüsrana düşenlerdir, uğrayanlardır
  5133. 9-Tevbe 70
    ve ashâbi medyene : ve Medyen halkı
  5134. 9-Tevbe 71
    se yerhamu-hum allâhu : Allah onlara rahmet edecek
  5135. 9-Tevbe 71
    hakîmun : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  5136. 9-Tevbe 72
    min tahti- : onun altından
  5137. 9-Tevbe 72
    el enhâru : nehirler
  5138. 9-Tevbe 72
    hâlidîne : ebedî, devamlı (kalanlar)
  5139. 9-Tevbe 72
    fî- : orada
  5140. 9-Tevbe 73
    eyyuhâ en nebiyyu : ey peygamber
  5141. 9-Tevbe 74
    yeku hayran : hayırlı olur
  5142. 9-Tevbe 79
    fe yesharûne : böylece alay ediyorlar
  5143. 9-Tevbe 81
    feriha : ferahladılar
  5144. 9-Tevbe 81
    el muhallefûne : geri kalanlar
  5145. 9-Tevbe 81
    fî el harri : sıcakta, sıcak havada
  5146. 9-Tevbe 81
    harran : sıcak
  5147. 9-Tevbe 82
    fe li yadhakû : artık gülsünler
  5148. 9-Tevbe 83
    mea el hâlifîne : geri kalanlarla beraber
  5149. 9-Tevbe 84
    alâ ehadin : birisi için, birisinin üzerine
  5150. 9-Tevbe 85
    bi- : onunla
  5151. 9-Tevbe 87
    el havâlifi : (savaşa katılmayıp) geri kalanlar
  5152. 9-Tevbe 88
    lehum el hayrâtu : (bütün) hayırlar onlarındır
  5153. 9-Tevbe 89
    min tahtihâ el enhâru : altından nehirler
  5154. 9-Tevbe 89
    hâlidîne : ebedî kalanlar, kalacak olanlar
  5155. 9-Tevbe 89
    fî- : orada
  5156. 9-Tevbe 91
    haracun : zorluk, günah
  5157. 9-Tevbe 92
    hazenen : hüzünlenerek
  5158. 9-Tevbe 93
    mea el havâlifi : (savaşa katılmayıp) geride kalanlarla beraber
  5159. 9-Tevbe 94
    ve eş şehâdetî : ve görünen
  5160. 9-Tevbe 97
    hakîmun : hakîm (hüküm ve hikmet sahibi)
  5161. 9-Tevbe 99
    inne- : muhakkak ki o, çünkü o, gerçekten o
  5162. 9-Tevbe 100
    min el muhâcirîne : hicret (göç) edenlerden
  5163. 9-Tevbe 100
    tahte- : onun altından
  5164. 9-Tevbe 100
    el enhâru : nehirler, ırmaklar
  5165. 9-Tevbe 100
    hâlidîne : ebedî kalacak olanlar
  5166. 9-Tevbe 100
    : orada
  5167. 9-Tevbe 101
    havle-kum : sizin etrafınızda
  5168. 9-Tevbe 102
    ve âharûne i'terefû : ve diğerleri itiraf ettiler (savaştan geri kalanlar)
  5169. 9-Tevbe 102
    haletû : karıştırdılar
  5170. 9-Tevbe 102
    amelen sâlihan : salih amel (nefsi ıslâh edici amel)
  5171. 9-Tevbe 102
    ve âhara : ve diğer
  5172. 9-Tevbe 103
    bi- : onunla
  5173. 9-Tevbe 105
    ve eş şehâdeti : ve müşahade edileni, görüneni
  5174. 9-Tevbe 106
    ve âharûne : ve diğerleri
  5175. 9-Tevbe 106
    hakîmun : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  5176. 9-Tevbe 107
    ve ellezîne ettehazû : ve onlar ... edindiler
  5177. 9-Tevbe 107
    li men hârabe allâhe : Allah'a karşı savaşan (harbeden) kişiyi
  5178. 9-Tevbe 108
    ehakku : daha çok haktır, daha uygun, daha lâyık
  5179. 9-Tevbe 109
    hayrun : daha hayırlı
  5180. 9-Tevbe 109
    hârin : kayan, düşen, devrilen
  5181. 9-Tevbe 109
    fenhâra (fe inhâra) : böylece yıkılır, göçer
  5182. 9-Tevbe 110
    hakîmun : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  5183. 9-Tevbe 111
    hakkan : hak olan
  5184. 9-Tevbe 112
    el hâmidûne : hamdedenler
  5185. 9-Tevbe 112
    ve el hâfizûne : ve muhafaza edenler, koruyanlar
  5186. 9-Tevbe 113
    ashâbu el cahîmi : cehennem ehli, cehennem halkı
  5187. 9-Tevbe 114
    vaade- : ona vaadetti
  5188. 9-Tevbe 114
    halîmun : çok merhametli ve çok yumuşak kalpli
  5189. 9-Tevbe 115
    hattâ : oluncaya kadar
  5190. 9-Tevbe 117
    ve el muhâcirîne : ve muhacirler
  5191. 9-Tevbe 118
    hattâ : hatta
  5192. 9-Tevbe 119
    eyyuhâ : ya, ey
  5193. 9-Tevbe 120
    havle-hum : onların etraflarında, çevresinde
  5194. 9-Tevbe 120
    en yetehallefû : geri kalmaları
  5195. 9-Tevbe 123
    eyyuhâ : ey
  5196. 9-Tevbe 124
    hâzihî : bu
  5197. 9-Tevbe 127
    min ehadin : biri, bir kimse, birisi
  5198. 9-Tevbe 128
    harîsun : çok düşkün
  5199. 9-Tevbe 129
    hasbiye allâhu : Allah bana yeter (kâfidir)
  5200. 90-Beled 1
    hâzâ : bu
  5201. 90-Beled 2
    hâzâ : bu
  5202. 90-Beled 4
    halaknâ : biz yarattık
  5203. 90-Beled 5
    ehadun : bir kimse, hiç kimse
  5204. 90-Beled 7
    ehadun : bir kimse, hiç kimse
  5205. 90-Beled 11
    lâ ıktehame : katlanmadı, geçmedi, aşmadı
  5206. 90-Beled 17
    bi el merhameti : merhameti
  5207. 90-Beled 18
    ashâbu : sahip
  5208. 90-Beled 19
    ashâbu : ashab, sahip
  5209. 91-Şems 1
    duhâ- : onun duha vaktine
  5210. 91-Şems 2
    telâ- : ona tâbî oldu, onu takip etti
  5211. 91-Şems 3
    en nehâri : gündüz
  5212. 91-Şems 3
    cellâ- : onu açığa çıkardı, izhar etti
  5213. 91-Şems 4
    yagşâ- : onu kapladı, sardı
  5214. 91-Şems 5
    benâ- : onu bina etti
  5215. 91-Şems 6
    tahâ- : onu yayıp döşedi, yaşanır hale getirdi
  5216. 91-Şems 7
    sevvâ- : onu sevva etti, onu dizayn etti
  5217. 91-Şems 8
    elheme- : ona ilham etti
  5218. 91-Şems 8
    fucûre- : onun fücuru
  5219. 91-Şems 8
    takvâ- : onun takvası
  5220. 91-Şems 9
    efleha : felâha erdi
  5221. 91-Şems 9
    zekkâ- : onu tezkiye etti
  5222. 91-Şems 10
    hâbe : heba oldu, hüsrana uğradı
  5223. 91-Şems 10
    dessâ- : onun kusurlarını örtmeye çalıştı
  5224. 91-Şems 11
    tagvâ- : kendi azgınlığı
  5225. 91-Şems 12
    eşkâ- : onun en çok şâkî olanı
  5226. 91-Şems 13
    sukyâ- : onu sulayınız
  5227. 91-Şems 14
    akarû- : onu ayaklarını bağlayarak devirip kestiler
  5228. 91-Şems 14
    sevvâ- : onu dümdüz yaptı, yerlebir etti
  5229. 91-Şems 15
    yehâfu : korkmaz, korkacak değil
  5230. 91-Şems 15
    ukbâ- : onun ukbasından, akıbetinden, bunun sonucundan
  5231. 92-Leyl 2
    ve en nehâri : ve gündüze
  5232. 92-Leyl 3
    halaka : yarattı
  5233. 92-Leyl 15
    lâ yaslâ- : ona yaslanmaz, atılmaz
  5234. 92-Leyl 17
    ve se-yucennebu- : ve ondan uzaklaştırılacak
  5235. 92-Leyl 19
    li ehadin : bir kimseye
  5236. 93-Duhâ 1
    ed duhâ : kuşluk vaktine
  5237. 93-Duhâ 4
    hayrun : daha hayırlı
  5238. 93-Duhâ 11
    haddis : bahset, anlat
  5239. 95-Tin 3
    hâzâ : bu
  5240. 95-Tin 4
    halaknâ : biz yarattık
  5241. 95-Tin 6
    es sâlihâti : salih amel, nefsi tezkiye edici amel
  5242. 95-Tin 8
    el hâkimîne : hakimler, hükmedenler
  5243. 96-Alak 1
    halaka : yarattı
  5244. 96-Alak 2
    halaka : yarattı
  5245. 96-Alak 9
    yenhâ : nehyediyor, engelliyor, men ediyor
  5246. 96-Alak 16
    hâtıetin : günahkâr
  5247. 97-Kadir 3
    hayrun : daha hayırlı
  5248. 97-Kadir 4
    fî- : onda
  5249. 97-Kadir 5
    hattâ : ... a kadar
  5250. 98-Beyyine 1
    hattâ : oluncaya kadar
  5251. 98-Beyyine 2
    mutahhareten : tertemiz
  5252. 98-Beyyine 3
    fî- : orada, içinde vardır
  5253. 98-Beyyine 6
    hâlidîne : ebedî, devamlı kalacak olanlardır
  5254. 98-Beyyine 6
    fî- : orada
  5255. 98-Beyyine 7
    ve amilû es sâlihâti : ve salih amel yaptılar, nefs tezkiyesi yaptılar
  5256. 98-Beyyine 7
    hayru : hayırlı
  5257. 98-Beyyine 8
    min tahti- : onun altından
  5258. 98-Beyyine 8
    el enhâru : nehirler
  5259. 98-Beyyine 8
    hâlidîne : kalacak olanlar
  5260. 98-Beyyine 8
    fî- : orada
  5261. 98-Beyyine 8
    haşiye : huşû duydu
  5262. 99-Zilzâl 1
    zilzâle- : onun şiddetli sarsıntısı
  5263. 99-Zilzâl 2
    eskâle- : onun ağırlıkları
  5264. 99-Zilzâl 3
    lehâ : ona
  5265. 99-Zilzâl 4
    tuhaddisu : basedecek, anlatacak
  5266. 99-Zilzâl 4
    ahbâre- : kendi haberlerini
  5267. 99-Zilzâl 5
    evhâ lehâ : ona vahyetti
  5268. 99-Zilzâl 7
    hayren : bir hayır