Eski Masaüstü Görünüm

Kur'an İçerisinde Arama


Sayfayı Yenile Arapça Metin Arama (Harekeli)

Aranan Kelime : en
Aranan Yer : Arapça Kelime Meali (Latin Harfleriyle)
Bulunan Sonuç : 8042
  1. 1-Fâtiha 7
    en'amte : sen ni'met verdin
  2. 10-Yunus 2
    li en nâsi : insanlar için
  3. 10-Yunus 2
    aceben : acayip, garip
  4. 10-Yunus 2
    en evhay-nâ : vahyetmemiz
  5. 10-Yunus 2
    en enzirin : uyarması
  6. 10-Yunus 2
    en nâse : insanları
  7. 10-Yunus 2
    ellezîne âmenû : âmenû olan (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen) kimseler
  8. 10-Yunus 2
    enne : muhakkak ki
  9. 10-Yunus 4
    ellezîne âmenû : âmenû olan (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen) kimseler
  10. 10-Yunus 5
    dıyâen : bir ziya, bir ışık (olarak)
  11. 10-Yunus 5
    ren : bir nur
  12. 10-Yunus 5
    menâzile : menziller, yörüngeler
  13. 10-Yunus 6
    ve en nehâri : ve gündüz
  14. 10-Yunus 7
    vatme'ennû (ve ıtme'ennû) : ve tatmin oldular, doyuma ulaştılar
  15. 10-Yunus 8
    en nâru : ateştir
  16. 10-Yunus 9
    ellezîne âmenû : âmenû olan (Allah'a ölmeden önce ulaşmayı dileyen) kimseler
  17. 10-Yunus 9
    el enhâru : nehirler, ırmaklar
  18. 10-Yunus 9
    cennâtin naîmi : naîm cennetleri içinde
  19. 10-Yunus 10
    en el hamdu li allâhi : 'Allah'a hamdetmek'tir
  20. 10-Yunus 11
    li en nâsi : insanlara
  21. 10-Yunus 12
    li cenbi-hî : yan üstü yatarken
  22. 10-Yunus 12
    ev kâiden : veya otururken
  23. 10-Yunus 12
    ev kâimen : veya ayakta iken
  24. 10-Yunus 12
    en lem yed'u-nâ : bize dua etmedi (dua etmemek)
  25. 10-Yunus 15
    en ubeddile-hu : onu benim değiştirmem
  26. 10-Yunus 16
    umuren : bir ömür
  27. 10-Yunus 17
    fe men : artık, kim
  28. 10-Yunus 17
    mimmen ifterâ : iftira edenden
  29. 10-Yunus 17
    keziben : yalan olarak, yalanla
  30. 10-Yunus 18
    ve lâ yenfeu-hum : ve onlara yarar, fayda, menfaat vermiyor
  31. 10-Yunus 19
    ve mâ kâne en nâsu : ve insanlar olmadı
  32. 10-Yunus 19
    ummeten : bir ümmet(ten)
  33. 10-Yunus 19
    hideten : tek, bir
  34. 10-Yunus 20
    fe entezirû : artık bekleyin
  35. 10-Yunus 21
    ve izâ ezak-nâ en nâse : ve insanlara tattırdığımız zaman
  36. 10-Yunus 21
    rahmeten : bir rahmet
  37. 10-Yunus 21
    mekren : bir düzen, bir tuzak kurmak
  38. 10-Yunus 22
    enne-hum : muhakkak onlar
  39. 10-Yunus 22
    enceyte-nâ : bizi kurtar
  40. 10-Yunus 22
    le nekûnenne : biz muhakkak olacağız
  41. 10-Yunus 23
    encâ-hum : onları kurtardı
  42. 10-Yunus 23
    yâ eyyuhe en nâsu : ey insanlar
  43. 10-Yunus 23
    alâ enfusi-kum : nefslerinizin üzerine size, kendinize
  44. 10-Yunus 24
    enzel-nâ-hu : onu biz indirdik
  45. 10-Yunus 24
    ye'kulu en nâsu : insanlar yerler
  46. 10-Yunus 24
    ve el en'âmu : ve hayvanlar
  47. 10-Yunus 24
    vezzeyyenet : ve süslendi, güzelleşti
  48. 10-Yunus 24
    enne-hum : onlar ..... olduklarını
  49. 10-Yunus 24
    leylen : gece
  50. 10-Yunus 24
    ev nehâren : veya gündüz
  51. 10-Yunus 24
    hasîden : hasat ederek, kökünden kopararak
  52. 10-Yunus 24
    ke en : gibi olur (oldu)
  53. 10-Yunus 25
    men yeşâu : dilediği kişi
  54. 10-Yunus 26
    ahsenû : ahsen olanlar, daha güzel olanlar
  55. 10-Yunus 26
    ashâbu el cenneti : cennet halkıdır
  56. 10-Yunus 27
    ke ennemâ : ancak sanki, gibi
  57. 10-Yunus 27
    muzlimen : bir karanlık
  58. 10-Yunus 27
    ashâbu en nâri : ateş halkıdır
  59. 10-Yunus 28
    entum : siz
  60. 10-Yunus 29
    şehîden : şahit olarak
  61. 10-Yunus 31
    men : kim
  62. 10-Yunus 31
    emmen (em men) : veya kim
  63. 10-Yunus 31
    ve men : ve kim
  64. 10-Yunus 31
    ve men : ve kim
  65. 10-Yunus 32
    fe ennâ : artık nasıl
  66. 10-Yunus 33
    enne-hum : şüphesiz onlar
  67. 10-Yunus 34
    men : kim
  68. 10-Yunus 34
    fe ennâ : öyleyse nasıl
  69. 10-Yunus 35
    men yehdî : hidayete erdiren kimse (ulaştıran kimse)
  70. 10-Yunus 35
    e fe men : öyleyse ..... kimse mi
  71. 10-Yunus 35
    en yuttebe : tâbî olunmak
  72. 10-Yunus 35
    em men : yoksa kim, kimse, kişi
  73. 10-Yunus 35
    en yuhdâ : ulaştırılmak, hidayete erdirilmek
  74. 10-Yunus 36
    zannen : zanna
  75. 10-Yunus 36
    şey'en : şey
  76. 10-Yunus 37
    en yufterâ : uydurulmuş
  77. 10-Yunus 38
    men isteta'tum : gücünüzün yettiği kimse(leri)
  78. 10-Yunus 40
    men yu'minu : îmân eden, mü'min olan kimseler
  79. 10-Yunus 40
    men : kimseler
  80. 10-Yunus 41
    entum : siz
  81. 10-Yunus 41
    ve ene : ve ben
  82. 10-Yunus 42
    men : kimseler (var)
  83. 10-Yunus 42
    e fe ente : fakat, sen mi
  84. 10-Yunus 43
    men yanzuru : bakan kimseler
  85. 10-Yunus 43
    e fe ente : artık, sen mi
  86. 10-Yunus 44
    en nâse : insanlar
  87. 10-Yunus 44
    şey'en : bir şey (bir şekilde)
  88. 10-Yunus 44
    en nâse : insanlar
  89. 10-Yunus 44
    enfuse-hum : kendi nefslerine
  90. 10-Yunus 45
    keen : gibi
  91. 10-Yunus 45
    aten : bir saat
  92. 10-Yunus 45
    en nehâri : gündüz
  93. 10-Yunus 46
    nurîyenne-ke : elbette sana gösteririz
  94. 10-Yunus 46
    ev neteveffeyenne-ke : veya seni vefat ettiririz
  95. 10-Yunus 49
    aten : bir saat
  96. 10-Yunus 50
    beyâten : geceleyin
  97. 10-Yunus 50
    ev nehâren : veya gündüzleyin
  98. 10-Yunus 51
    âmentum : âmenû oldunuz
  99. 10-Yunus 53
    ve yestenbiûne-ke : ve senden haber soracaklar
  100. 10-Yunus 53
    ve mâ entum : ve siz değilsiniz
  101. 10-Yunus 54
    enne : gerçekten
  102. 10-Yunus 54
    en nedâmete : pişmanlıkları
  103. 10-Yunus 57
    yâ eyyuhâ en nâsu : ey insanlar
  104. 10-Yunus 57
    ve huden : ve hidayet
  105. 10-Yunus 59
    enzele âllâhu : Allah'ın indirdiği şey
  106. 10-Yunus 59
    harâmen : haram
  107. 10-Yunus 59
    ve halâlen, : ve helâl
  108. 10-Yunus 60
    alâ en nâsi : insanlara karşı
  109. 10-Yunus 61
    şuhûden : şahitler
  110. 10-Yunus 62
    yahzenûne : mahzun
  111. 10-Yunus 63
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  112. 10-Yunus 66
    men : kimse, kim
  113. 10-Yunus 66
    ve men : ve kimse, kim
  114. 10-Yunus 67
    ve en nehâre : ve gündüz
  115. 10-Yunus 67
    mubsıren : basireti (görmeyi) sağlayan
  116. 10-Yunus 68
    veleden : bir çocuk (veled)
  117. 10-Yunus 71
    gummeten : bir gam, keder, belirsiz, gizli
  118. 10-Yunus 72
    en ekûne : olmakla
  119. 10-Yunus 73
    ve men : ve kim, kimse(ler)
  120. 10-Yunus 74
    rusulen : resûller
  121. 10-Yunus 75
    kavmen : bir kavim
  122. 10-Yunus 80
    entum : siz
  123. 10-Yunus 83
    mâ âmene : âmenû olmadı (îmân etmedi, inanmadı)
  124. 10-Yunus 83
    en yeftine-hum : onları fitneye düşürmesi (onlara işkence etmesi)
  125. 10-Yunus 84
    âmentum : îmân ettiniz, âmenû oldunuz (olan lar) (ölmeden önce Allah'a ulaş mayı dilediniz)
  126. 10-Yunus 85
    fitneten : fitne
  127. 10-Yunus 87
    en tebevveâ : yerleşmek, ev yapmak
  128. 10-Yunus 87
    buyûten : evler
  129. 10-Yunus 87
    bleten : kıble olarak
  130. 10-Yunus 88
    neten : süs, ziynet
  131. 10-Yunus 88
    ve emvâlen : ve mallar
  132. 10-Yunus 88
    rabbenatmis alâ : Rabbimiz yok et, mahvet
  133. 10-Yunus 90
    bi benî isrâîle : İsrailoğullarını
  134. 10-Yunus 90
    bagyen : zulümle, zulmetmek için
  135. 10-Yunus 90
    ve adven : düşmanlıkla
  136. 10-Yunus 90
    âmentu : îmân ettim
  137. 10-Yunus 90
    enne-hu : muhakkak ona, onun ..... olduğuna
  138. 10-Yunus 90
    ellezî âmenet : ki ona îmân etti (inandı)
  139. 10-Yunus 90
    benû isrâîle : İsrailoğulları
  140. 10-Yunus 90
    ve ene : ve ben
  141. 10-Yunus 92
    bi bedeni-ke : senin bedenin ile
  142. 10-Yunus 92
    li men : o kimseler için
  143. 10-Yunus 92
    halfe-ke \n(li men halfe-ke) : senden sonra, senin arkanda \n: (senden sonraki nesl'e)
  144. 10-Yunus 92
    âyeten : bir âyet, delil (ibret)
  145. 10-Yunus 92
    kesîren : çoğu
  146. 10-Yunus 92
    min en nâsi : insanlardan
  147. 10-Yunus 93
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  148. 10-Yunus 94
    mim mâ (min mâ) enzel-nâ : indirdiğimiz şeyden
  149. 10-Yunus 94
    fe lâ tekûnenne : öyleyse sakın olma
  150. 10-Yunus 95
    ve lâ tekûnenne : ve sakın olma
  151. 10-Yunus 98
    âmenet : îmân etti, âmenû oldu
  152. 10-Yunus 98
    âmenû : âmenû oldular
  153. 10-Yunus 99
    le âmene : elbette îmân ederdi
  154. 10-Yunus 99
    men : o kimseler
  155. 10-Yunus 99
    e fe ente : öyleyse, yoksa sen mi
  156. 10-Yunus 99
    tukrihu en nâse : insanları zorlayacaksın (mecbur tutacaksın) insanlar kerih görse de (istemese de)
  157. 10-Yunus 100
    en tu'mine : mü'min olması
  158. 10-Yunus 101
    ve en nuzuru : ve uyarmalar
  159. 10-Yunus 102
    yentezırûne : bekliyorlar
  160. 10-Yunus 102
    fentezırû (fe intezırû) : artık bekleyin
  161. 10-Yunus 103
    rusulenâ : resûllerimizi
  162. 10-Yunus 103
    ellezine âmenû : âmenû olanları (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  163. 10-Yunus 104
    yâ eyyuhâ en nâsu : ey insanlar
  164. 10-Yunus 104
    en ekûne : olmak (benim olmam)
  165. 10-Yunus 105
    ve en ekim : ve yöneltmek, yönelt
  166. 10-Yunus 105
    ve lâ tekûnenne : ve sakın olma
  167. 10-Yunus 106
    mâ lâ yenfeu-ke : sana fayda vermeyen şeyler
  168. 10-Yunus 106
    izen : bu durumda, öyle olursa (öyle yaparsan)
  169. 10-Yunus 107
    men yeşâu : kimi dilerse, dilediği kimse
  170. 10-Yunus 108
    yâ eyyuhe en nâsu : ey insanlar
  171. 10-Yunus 108
    fe men ihtedâ : kim hidayete erdiyse
  172. 10-Yunus 108
    ve men dalle : ve kim dalâlette olduysa
  173. 10-Yunus 108
    ene : ben
  174. 100-Âdiyât 6
    kenûdun : hamdetmeyen, çok nankör
  175. 101-Kâria 4
    en nâsu : insanlar
  176. 101-Kâria 5
    el menfuşi : etrafa saçılmış
  177. 101-Kâria 6
    men : kim
  178. 101-Kâria 8
    men : kim
  179. 102-Tekâsür 8
    an(i) en naîmi : ni'metlerden
  180. 103-Asr 3
    âmenû : âmenû oldular
  181. 104-Hümeze 2
    len : mal
  182. 104-Hümeze 3
    enne : olduğunu, olacağını
  183. 104-Hümeze 4
    le yunbezenne : mutlaka atılacak
  184. 105-Fil 3
    tayren : kuş, uçan
  185. 106-Kureyş 4
    ve âmene-hum : ve onları emin kıldı
  186. 108-Kevser 2
    venhar : ve kurban kes
  187. 109-Kâfirûn 3
    ve lâ entum : ve siz değilsiniz
  188. 109-Kâfirûn 4
    ve lâ ene : ve ben değilim
  189. 109-Kâfirûn 5
    ve lâ entum : ve siz değilsiniz
  190. 11-Hûd 2
    ellâ (en lâ) ta'budû : kul olmamanız
  191. 11-Hûd 3
    ve en istagfirû : ve mağrifet istemeniz
  192. 11-Hûd 3
    hasenen : güzel
  193. 11-Hûd 3
    musemmen : belirlenmiş
  194. 11-Hûd 7
    ahsenu : en güzel, ahsen
  195. 11-Hûd 7
    amelen : amel olarak, amel
  196. 11-Hûd 7
    le yekûlenne : muhakkak ki derler
  197. 11-Hûd 8
    masrûfen : çevrilecek, uzaklaştırılacak
  198. 11-Hûd 9
    rahmeten : bir rahmet
  199. 11-Hûd 10
    le yekûlenne : muhakkak derler ki
  200. 11-Hûd 12
    en yekûlû : demeleri
  201. 11-Hûd 12
    kenzun : bir hazine
  202. 11-Hûd 12
    ente : sen
  203. 11-Hûd 13
    men isteta'tum : gücünüzün yettiği kimseyi (kimseleri)
  204. 11-Hûd 14
    ennemâ : ancak, ..... olduğunu
  205. 11-Hûd 14
    ve en lâ : ve (yoktur) olmadığı
  206. 11-Hûd 14
    entum : siz
  207. 11-Hûd 15
    men : kim
  208. 11-Hûd 16
    illâ en nâru : ateşten başka
  209. 11-Hûd 17
    e fe men : artık (o) kimse mi
  210. 11-Hûd 17
    imâmen : bir imam, bir rehber (önder) olarak
  211. 11-Hûd 17
    ve rahmeten : ve rahmet olarak
  212. 11-Hûd 17
    ve men : ve kimse
  213. 11-Hûd 17
    fe en nâru : böylece ateş
  214. 11-Hûd 17
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  215. 11-Hûd 18
    ve men : ve kim
  216. 11-Hûd 18
    mimmen (min men) ifterâ : iftira edenden
  217. 11-Hûd 18
    keziben : yalan olarak, yalanla
  218. 11-Hûd 19
    ivecen : çarpıklık, eğrilik
  219. 11-Hûd 21
    hasirû enfuse-hum : nefslerini hüsrana düşürdüler
  220. 11-Hûd 22
    enne-hum : muhakkak onlar
  221. 11-Hûd 23
    âmenû : ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dilediler
  222. 11-Hûd 23
    ashâbu el cenneti : cennet halkı, cennet ehli
  223. 11-Hûd 24
    meselen : durum, hal, örnek
  224. 11-Hûd 26
    en lâ ta'budû : kul olmayın
  225. 11-Hûd 27
    illâ beşeren : beşerden başka
  226. 11-Hûd 28
    rahmeten : bir rahmet
  227. 11-Hûd 28
    ve entum : ve siz
  228. 11-Hûd 29
    len : mal olarak
  229. 11-Hûd 29
    ene : ben
  230. 11-Hûd 29
    ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyenmenû olan) kimseler
  231. 11-Hûd 29
    kavmen : bir kavim
  232. 11-Hûd 30
    men : kim
  233. 11-Hûd 31
    len yu'tiyehum allâhu : Allah onlara hiç vermeyecek
  234. 11-Hûd 31
    hayren : bir hayır
  235. 11-Hûd 31
    enfusi-him : onların nefslerindekileri
  236. 11-Hûd 31
    izen : o taktirde, öyleyse
  237. 11-Hûd 33
    ve mâ entum : ve siz değilsiniz
  238. 11-Hûd 34
    ve lâ yenfeu-kum : ve size fayda vermez
  239. 11-Hûd 34
    en ensaha : nasihat etmek
  240. 11-Hûd 34
    en yugviye-kum : sizi azdırmayı
  241. 11-Hûd 35
    ve ene : ve ben
  242. 11-Hûd 36
    enne-hu : çünkü o, (onlar) olduğu
  243. 11-Hûd 36
    len yu'mine : asla inanmayacaklar (mü'min olmayacaklar)
  244. 11-Hûd 36
    men : kimse
  245. 11-Hûd 36
    âmene : îmân etti, âmenû oldu
  246. 11-Hûd 39
    men : kimse(leri)
  247. 11-Hûd 40
    ve fâret tennûru : ve tennur kaynadı (feveran etti)
  248. 11-Hûd 40
    men : kimse
  249. 11-Hûd 40
    ve men : ve kimse
  250. 11-Hûd 40
    âmene : âmenû oldu (ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı, mülâki olmayı diledi)
  251. 11-Hûd 40
    ve mâ âmene : ve âmenû olmadı
  252. 11-Hûd 43
    men rahime : rahmet ettiği kimse(ler)
  253. 11-Hûd 44
    bu'den : uzak olsunlar
  254. 11-Hûd 45
    ve ente : ve sen
  255. 11-Hûd 46
    en tekûne : olmaktan
  256. 11-Hûd 47
    en es'ele-ke : senden istemekten
  257. 11-Hûd 48
    mimmen (min men) : olan kimselerden
  258. 11-Hûd 49
    min enbâi : haberlerden
  259. 11-Hûd 49
    ente : sen
  260. 11-Hûd 50
    den : Hud
  261. 11-Hûd 50
    in entum illâ : siz ancak ...sınız
  262. 11-Hûd 51
    ecren : bir ecir, ücret
  263. 11-Hûd 52
    kuvveten : kuvvet, güç
  264. 11-Hûd 54
    ennî : muhakkak ki ben, benim olduğuma
  265. 11-Hûd 57
    kavmen : bir kavim
  266. 11-Hûd 57
    şey'en : bir şey
  267. 11-Hûd 58
    den : Hud
  268. 11-Hûd 58
    âmenû : âmenû oldular (yaşarken Allah'a ulaşmayı dilediler)
  269. 11-Hûd 60
    la'neten : lânet
  270. 11-Hûd 60
    âden : Ad kavmi
  271. 11-Hûd 60
    bu'den : uzak oldu, uzak kaldı
  272. 11-Hûd 61
    enşee-kum : sizi yarattı
  273. 11-Hûd 62
    mercuvven : hakkında ümit beslenen kimse
  274. 11-Hûd 62
    e tenhâ-nâ : bizi nehy (men) mi ediyorsun
  275. 11-Hûd 62
    en na'bude : tapmaktan (bizim tapmamız)
  276. 11-Hûd 63
    rahmeten : bir rahmet
  277. 11-Hûd 63
    fe men : o zaman kim
  278. 11-Hûd 64
    âyeten : bir âyet, delil, mucize
  279. 11-Hûd 66
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  280. 11-Hûd 68
    en lem yagnev : yaşamadılar, var olmadılar
  281. 11-Hûd 68
    bu'den : uzaklık, uzak oldu, uzak kaldı
  282. 11-Hûd 69
    selâmen : selâm
  283. 11-Hûd 69
    en câe bi : getirmesi
  284. 11-Hûd 70
    feten : bir korku
  285. 11-Hûd 72
    ve ene : ve ben
  286. 11-Hûd 78
    benâtî : kızlarım
  287. 11-Hûd 79
    lenâ : bizim için
  288. 11-Hûd 79
    benâti-ke : senin kızlarında, kızların hakkında, konusunda
  289. 11-Hûd 80
    lev enne : keşke olsaydı
  290. 11-Hûd 80
    kuvveten : bir kuvvet, bir güç
  291. 11-Hûd 81
    len yasilû : asla ulaşamazlar (vasıl olamazlar)
  292. 11-Hûd 82
    hicâreten : taşlar
  293. 11-Hûd 82
    mendûdin : dizilip hazırlanmış, istif edilmiş (veya ardarda gelen)
  294. 11-Hûd 83
    musevvemeten : damgalanmış, işaretlenmiş
  295. 11-Hûd 84
    ve ilâ medyene : ve Medyen kavmine
  296. 11-Hûd 84
    şuayben : Şuayb
  297. 11-Hûd 84
    ve lâ tenkusû : ve eksiltmeyin
  298. 11-Hûd 85
    ve lâ tebhasû en nâse : ve insanlara eksiltmeyin
  299. 11-Hûd 86
    ve mâ ene : ve ben değilim
  300. 11-Hûd 87
    en netruke : bırakmamız, terketmemiz, vazgeçmemiz
  301. 11-Hûd 87
    en nef'ale : yapmamız
  302. 11-Hûd 87
    le ente : elbette sen
  303. 11-Hûd 88
    hasenen : güzel
  304. 11-Hûd 88
    en uhâlife-kum : size muhalefet etmek, karşı çıkmak
  305. 11-Hûd 88
    enhâ-kum : size yasakladım
  306. 11-Hûd 89
    yecrimenne-kum : sakın olmasın, size isabet etmesin
  307. 11-Hûd 89
    en yusîbe-kum : size isabet ettirmesi
  308. 11-Hûd 91
    kesîren : çok, çoğu
  309. 11-Hûd 91
    daîfen : zayıf olan, zayıf
  310. 11-Hûd 91
    ente : sen
  311. 11-Hûd 92
    hriyyen : arkaya atarak (unutarak)
  312. 11-Hûd 93
    men : kim, kime
  313. 11-Hûd 93
    ve men : ve kim
  314. 11-Hûd 94
    şuayben : Şuayb
  315. 11-Hûd 94
    ve ellezîne âmenû : ve âmenû olan kimseler
  316. 11-Hûd 95
    en lem yagnev : yaşamadılar, var olmadılar
  317. 11-Hûd 95
    bu'den : uzak oldu, uzaklaştırıldı
  318. 11-Hûd 95
    li medyene : Medyen kavmi için
  319. 11-Hûd 98
    en nâre : ateş
  320. 11-Hûd 99
    la'neten : lânet
  321. 11-Hûd 100
    min enbâi : haberlerden
  322. 11-Hûd 101
    enfuse-hum : onların nefsleri, kendileri
  323. 11-Hûd 103
    le âyeten : elbette bir âyet (delil)
  324. 11-Hûd 103
    li men hâfe : korkan kimse için
  325. 11-Hûd 103
    en nâsu : insanlar
  326. 11-Hûd 106
    en nâri : ateş içinde, ateşte
  327. 11-Hûd 108
    fî el cenneti : cennette
  328. 11-Hûd 108
    atâen : lütuf, bağış, ihsan olarak
  329. 11-Hûd 109
    gayre menkûsin : eksiltmeksizin (tenkis etmeksizin)
  330. 11-Hûd 111
    kullen : tamamen, bütün, tüm, hepsi
  331. 11-Hûd 111
    le yuveffiyenne-hum : onlara mutlaka öder
  332. 11-Hûd 112
    ve men : ve o kimseler
  333. 11-Hûd 113
    ve lâ terkenû : ve meyletmeyin, eğilim göstermeyin, dayanmayın
  334. 11-Hûd 113
    en nâru : ateş
  335. 11-Hûd 114
    ve zulefen : ve gecenin ilk saatleri
  336. 11-Hûd 114
    inne el hasenâti : muhakkak hasenat (iyilikler, kazanılan dereceler)
  337. 11-Hûd 116
    yenhevne : nehyederler, men ederler
  338. 11-Hûd 116
    illâ kalîlen : pek azı hariç
  339. 11-Hûd 116
    mimmen (min men) enceynâ : kurtardıklarımızdan
  340. 11-Hûd 118
    en nâse : insanlar
  341. 11-Hûd 118
    ummeten : bir ümmet
  342. 11-Hûd 118
    hideten : tek, bir
  343. 11-Hûd 119
    men rahime : rahmet ettiği kimseler
  344. 11-Hûd 119
    le emleenne : muhakkak dolduracağım
  345. 11-Hûd 119
    cehenneme : cehennem
  346. 11-Hûd 119
    ve en nâsi : ve insanlar
  347. 11-Hûd 120
    ve kullen : ve hepsini, hepsi
  348. 11-Hûd 120
    min enbâi : haberlerden
  349. 110-Nasr 2
    en nâse : insanlar
  350. 110-Nasr 2
    efvâcen : grup grup
  351. 110-Nasr 3
    tevvâben : tövbeleri kabul eden
  352. 111-Tebbet 3
    ren : ateş
  353. 112-İhlâs 4
    kufuven : denk, eş
  354. 113-Felâk 4
    en neffâsâti : nefes edenler, üfleyenler
  355. 114-Nâs 1
    en nâsi : insanlar
  356. 114-Nâs 2
    en nâsi : insanlar
  357. 114-Nâs 3
    en nâsi : insanlar
  358. 114-Nâs 5
    en nâsi : insanlar
  359. 114-Nâs 6
    ve en nâsi : ve insanlar
  360. 12-Yusuf 23
    ahsene : en güzel şekilde
  361. 12-Yusuf 24
    en reâ : muhakkak gördü
  362. 12-Yusuf 25
    men erâde : isteyen kimse
  363. 12-Yusuf 25
    en : bir kötülük
  364. 12-Yusuf 25
    en yuscene : zindana atılmak
  365. 12-Yusuf 29
    li zenbi-ki : senin suçun, günahın için (kadın için)
  366. 12-Yusuf 30
    hubben : sevgi, aşk
  367. 12-Yusuf 31
    mutteke'en : karşılıklı dayanıp oturacak yer
  368. 12-Yusuf 31
    sikkînen : bir bıçak
  369. 12-Yusuf 31
    beşeren : bir beşer
  370. 12-Yusuf 32
    le yuscenenne : mutlaka zindana atılacak
  371. 12-Yusuf 36
    hamren : üzüm
  372. 12-Yusuf 36
    hubzen : ekmek
  373. 12-Yusuf 37
    en ye'tiye-kumâ : size (ikinize) gelmesi
  374. 12-Yusuf 38
    lenâ : bizim için, bize
  375. 12-Yusuf 38
    en nuşrike : şirk koşmamız
  376. 12-Yusuf 38
    ve alâ en nâsi : ve insanların üzerine, insanlara
  377. 12-Yusuf 38
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  378. 12-Yusuf 40
    esmâen : isimler
  379. 12-Yusuf 40
    entum : siz
  380. 12-Yusuf 40
    enzele allâhu : Allah indirmedi
  381. 12-Yusuf 40
    ellâ (en lâ) ta'budû : kul olmamanız
  382. 12-Yusuf 40
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  383. 12-Yusuf 41
    hamren : şarap, üzüm
  384. 12-Yusuf 42
    enne-hu : onun olduğu
  385. 12-Yusuf 42
    fe ensâhu : o zaman, fakat ona unutturdu
  386. 12-Yusuf 45
    ene : ben
  387. 12-Yusuf 46
    ilâ en nâsi : insanlara
  388. 12-Yusuf 47
    de'eben : âdetiniz üzere, devam ederek, eskisi gibi
  389. 12-Yusuf 47
    kalîlen : az
  390. 12-Yusuf 48
    kalîlen : azı
  391. 12-Yusuf 49
    yugâsu en nâsu : insanlara yardım edilecek, yardım görecekler, yağmur verilecek, verimli, bol mahsullü olacak
  392. 12-Yusuf 50
    bâlu en nisveti : o kadınların durumu, hali
  393. 12-Yusuf 51
    ene : ben
  394. 12-Yusuf 52
    ennî : muhakkak ben
  395. 12-Yusuf 52
    ve enne allâhe : ve muhakkak Allah
  396. 12-Yusuf 53
    inne en nefse : muhakkak nefs
  397. 12-Yusuf 56
    mekkennâ : yerleştirdik, mevki sahibi yaptık
  398. 12-Yusuf 56
    men neşâu : dilediğimiz kimseye
  399. 12-Yusuf 57
    âmenû : âmenû olan, (yaşarken) Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
  400. 12-Yusuf 59
    ennî : muhakkak ben
  401. 12-Yusuf 59
    ve ene : ve ben
  402. 12-Yusuf 62
    izenkalebû (izâ inkalebû) : geri döndükleri zaman
  403. 12-Yusuf 64
    hel âmenu-kum : size güvenir miyim, size inanır mıyım, sizden emin olur muyum
  404. 12-Yusuf 64
    fizen : koruyucu, koruyan
  405. 12-Yusuf 66
    len ursile-hu : onu göndermem
  406. 12-Yusuf 66
    en yuhâta : kuşatılmak, ihata edilmek
  407. 12-Yusuf 67
    beniyye : ey oğullarım
  408. 12-Yusuf 68
    ceten : bir dilek, bir hacet
  409. 12-Yusuf 68
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  410. 12-Yusuf 69
    ene : ben
  411. 12-Yusuf 70
    ezzene : seslendi (ilân etti)
  412. 12-Yusuf 72
    ve li men câe bi-hi : ve kim onu getirirse
  413. 12-Yusuf 72
    ve ene : ve ben
  414. 12-Yusuf 75
    men vucide : kimde bulunursa
  415. 12-Yusuf 76
    en yeşâallâhu(yeşâu allâhu) : Allah'ın dilemesi
  416. 12-Yusuf 76
    men neşâu : dilediğimiz kimseye
  417. 12-Yusuf 77
    entum : siz
  418. 12-Yusuf 77
    mekânen : konum, yer
  419. 12-Yusuf 78
    eben : babası
  420. 12-Yusuf 78
    kebîren : büyük, yaşlı
  421. 12-Yusuf 79
    en ne'huze : alıkoymamız, onu almamız, tutmamız, alıkoymamız
  422. 12-Yusuf 79
    men vecednâ : bulduğumuz kimse
  423. 12-Yusuf 79
    izen : o zaman
  424. 12-Yusuf 80
    enne : olduğunu
  425. 12-Yusuf 80
    fe len ebraha \n(bereha) : artık asla ayrılmam \n: (ayrıldı)
  426. 12-Yusuf 80
    ye'zene : izin verir
  427. 12-Yusuf 83
    enfusu-kum : sizin nefsiniz
  428. 12-Yusuf 83
    emren : bir iş, bir durum
  429. 12-Yusuf 83
    en ye'tiye-nî : bana getirir (bana getirmesi)
  430. 12-Yusuf 87
    beniyye izhebû : ey oğullarım, gidiniz
  431. 12-Yusuf 88
    messenâ : bize dokundu
  432. 12-Yusuf 88
    ve ehlenâ : ve ailemize
  433. 12-Yusuf 88
    lenâ : bize
  434. 12-Yusuf 89
    entum : siz
  435. 12-Yusuf 90
    le ente yûsufu : mutlaka sen Yusuf'sun
  436. 12-Yusuf 90
    ene yûsufu : ben Yusuf'um
  437. 12-Yusuf 90
    menne allâhu : Allah ni'metlendirdi (ni'met verdi)
  438. 12-Yusuf 90
    men yettekı : kim takva sahibi olursa
  439. 12-Yusuf 94
    en tufennidû-ni \n(fened) : bana bunuyor demeniz \n: (kişinin ihtiyarlıktan dolayı bunaması)
  440. 12-Yusuf 96
    en câe : gelmek
  441. 12-Yusuf 97
    lenâ : bize, bizim için
  442. 12-Yusuf 100
    succeden : secde ederek
  443. 12-Yusuf 100
    ahsene : ahsen, en güzeli, en iyisi
  444. 12-Yusuf 100
    en nezega : arasını açmak
  445. 12-Yusuf 101
    ente : sen
  446. 12-Yusuf 101
    muslimen : müslüman olarak (teslim olan)
  447. 12-Yusuf 102
    min enbâi : haberlerinden
  448. 12-Yusuf 103
    ekseru en nâsi : insanların çoğu
  449. 12-Yusuf 107
    en te'tiye-hum : onların gelmesi
  450. 12-Yusuf 107
    bagteten : ansızın, aniden
  451. 12-Yusuf 108
    ene : ben
  452. 12-Yusuf 108
    ve men ittebea-nî : ve bana tâbî olan kimseler
  453. 12-Yusuf 108
    ve mâ ene : ve ben değilim
  454. 12-Yusuf 109
    ricâlen : erkekler, adamlar
  455. 12-Yusuf 110
    enne-hum : kendilerinin olduğunu
  456. 12-Yusuf 110
    men : kimse(ler)
  457. 12-Yusuf 111
    hadîsen : bir söz
  458. 12-Yusuf 111
    ve huden : ve hidayet, hidayet edici olarak
  459. 12-Yusuf 111
    ve rahmeten : ve rahmet, rahmet olarak
  460. 12-Yusuf 2
    enzelnâ-hu : onu indirdik
  461. 12-Yusuf 2
    kur'ânen : Kur'ân
  462. 12-Yusuf 2
    arabiyyen : Arapça olarak
  463. 12-Yusuf 3
    ahsene el kasası : en güzel kıssaları
  464. 12-Yusuf 4
    kevkeben : gezegen
  465. 12-Yusuf 5
    keyden : hile, tuzak
  466. 12-Yusuf 9
    kavmen : bir kavim, toplum, topluluk
  467. 12-Yusuf 11
    lâ te'men-nâ alâ : bize emniyet etmiyorsun, bize güvenmiyorsun (bizden emin değilsin)
  468. 12-Yusuf 12
    gaden : yarın
  469. 12-Yusuf 13
    en tezhebû : gitmeniz
  470. 12-Yusuf 13
    en ye'kule-hu : onu yemesi
  471. 12-Yusuf 13
    ve entum : ve siz
  472. 12-Yusuf 14
    izen : o taktirde, öyleyse
  473. 12-Yusuf 15
    en yec'alû-hu : onu kılmak için (bırakmak için)
  474. 12-Yusuf 15
    le tunebbienne-hum : mutlaka onlara haber vereceksin
  475. 12-Yusuf 16
    işâen : yatsı vakti
  476. 12-Yusuf 17
    ve mâ ente : ve sen değilsin
  477. 12-Yusuf 17
    lenâ : bize
  478. 12-Yusuf 18
    enfusu-kum : sizin nefsiniz
  479. 12-Yusuf 18
    emren : bir iş
  480. 12-Yusuf 19
    bidâaten : sermaye, ticaret malı olarak
  481. 12-Yusuf 20
    bi semenin : bir fiyat ile
  482. 12-Yusuf 21
    en yenfea-nâ : bize fayda verir, bize faydası olur
  483. 12-Yusuf 21
    veleden : evlât
  484. 12-Yusuf 21
    mekken-nâ : biz yerleştirdik
  485. 12-Yusuf 21
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  486. 12-Yusuf 22
    hukmen : hüküm (hakimiyet, hüküm sahibi olma yetkisi, hikmet)
  487. 12-Yusuf 22
    ve ilmen : ve ilim
  488. 13-Ra'd 1
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  489. 13-Ra'd 2
    musemmen : belirlenmiş (isimlendirilmiş)
  490. 13-Ra'd 3
    ve enhâren : ve nehirler
  491. 13-Ra'd 3
    en nehâre : gündüz
  492. 13-Ra'd 4
    ve cennâtun : ve bahçeler
  493. 13-Ra'd 5
    turâben : toprak
  494. 13-Ra'd 5
    ashâbu en nâri : ateş ehlidir, halkıdır
  495. 13-Ra'd 6
    kable el haseneti : iyilikten önce
  496. 13-Ra'd 6
    li en nâsi : insanlar için
  497. 13-Ra'd 7
    ente : sen
  498. 13-Ra'd 10
    men eserre : gizleyen kimse
  499. 13-Ra'd 10
    ve men cehere : ve alenen, açıkça (cehren) söyleyen kimse
  500. 13-Ra'd 10
    ve men : ve kimse, kim
  501. 13-Ra'd 10
    bi en nehâri : gündüzleyin
  502. 13-Ra'd 11
    mâ bi enfusi-him : nefslerinde olan şeyi
  503. 13-Ra'd 11
    en : bir kötülük, bir ceza
  504. 13-Ra'd 12
    havfen : korku
  505. 13-Ra'd 13
    men yeşâu : dilediği kimse
  506. 13-Ra'd 15
    men fî es semâvâti : semalarda olanlar
  507. 13-Ra'd 15
    ve kerhen : ve istemeyerek
  508. 13-Ra'd 16
    men : kim
  509. 13-Ra'd 16
    li enfusi-him : kendileri için
  510. 13-Ra'd 16
    ve lâ darren : ve zarar vermez
  511. 13-Ra'd 16
    ve en nûru : ve nur
  512. 13-Ra'd 17
    enzele : indirdi
  513. 13-Ra'd 17
    en : su
  514. 13-Ra'd 17
    zebeden : köpük
  515. 13-Ra'd 17
    biyen : üste çıkan, kabaran
  516. 13-Ra'd 17
    en nâri : ateş içinde, ateşte
  517. 13-Ra'd 17
    cufâen : çözülüp dağılarak
  518. 13-Ra'd 17
    yenfau en nâse : insanlara yarar sağlar, faydası olur
  519. 13-Ra'd 18
    lev enne : (eğer, şâyet) gerçekten olsaydı
  520. 13-Ra'd 18
    cehennemu : cehennemdir
  521. 13-Ra'd 19
    fe men : artık kim
  522. 13-Ra'd 19
    ennemâ : olduğunu
  523. 13-Ra'd 19
    men huve : o kimse
  524. 13-Ra'd 20
    ve lâ yenkudûne : ve bozmazlar
  525. 13-Ra'd 21
    en yûsale : ulaştırmak
  526. 13-Ra'd 22
    ve enfekû : ve infâk ettiler
  527. 13-Ra'd 22
    sirren : gizli olarak
  528. 13-Ra'd 22
    ve alâniyeten : ve açık olarak
  529. 13-Ra'd 22
    bi el haseneti es seyyiete : kötülüğü iyilik ile
  530. 13-Ra'd 23
    cennâtu : cennetler
  531. 13-Ra'd 23
    ve men : ve kim
  532. 13-Ra'd 25
    en yûsale : ulaştırılmak
  533. 13-Ra'd 26
    li men yeşâu : dilediği kimseye
  534. 13-Ra'd 27
    men yeşâu : dilediği kimseyi
  535. 13-Ra'd 27
    men enâbe : dönen, yönelen kimse
  536. 13-Ra'd 28
    ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyen, âmenû olan kimseler
  537. 13-Ra'd 29
    ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
  538. 13-Ra'd 31
    ve lev enne : ve eğer gerçekten olsaydı
  539. 13-Ra'd 31
    kur'ânen : Kur'ân
  540. 13-Ra'd 31
    ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
  541. 13-Ra'd 31
    en : olması
  542. 13-Ra'd 31
    le hede en nâse : elbette insanları hidayete erdirir
  543. 13-Ra'd 31
    karîben : yakın
  544. 13-Ra'd 33
    e fe men : artık kim, ...mi
  545. 13-Ra'd 33
    ve men yudlili allâhu : ve Allah kimi saptırırsa
  546. 13-Ra'd 35
    meselu el cenneti elletî : o cennetin örneği, durumu, gibi
  547. 13-Ra'd 35
    el enhâru : nehirler
  548. 13-Ra'd 35
    en nâru : ateş
  549. 13-Ra'd 36
    men yunkiru : inkâr eden kimseler
  550. 13-Ra'd 36
    en a'bude allâhe : benim Allah'a kul olmam
  551. 13-Ra'd 37
    enzelnâ-hu : onu biz indirdik
  552. 13-Ra'd 37
    hukmen : bir hüküm olarak
  553. 13-Ra'd 37
    arabiyyen : Arapça
  554. 13-Ra'd 38
    rusulen : resûller
  555. 13-Ra'd 38
    lehum ezvâcen : onlara eşler
  556. 13-Ra'd 38
    ve zurriyyeten : ve zürriyet, nesil, çocuklar
  557. 13-Ra'd 38
    en ye'tiye bi : getirmesi
  558. 13-Ra'd 40
    nuriyenne-ke : sana gösteririz
  559. 13-Ra'd 40
    ev neteveffeyenne-ke : veya seni vefat ettiririz
  560. 13-Ra'd 41
    ennâ : nasıl
  561. 13-Ra'd 41
    nenkusu-hâ : onu eksiltiyoruz
  562. 13-Ra'd 42
    li men : kimin
  563. 13-Ra'd 43
    murselen : resûl olarak gönderilmiş
  564. 13-Ra'd 43
    şehîden : şahit olarak
  565. 13-Ra'd 43
    ve men : ve kim, kimse
  566. 14-İbrahim 1
    enzelnâ-hu : onu indirdik
  567. 14-İbrahim 1
    li tuhrice en nâse : insanları çıkarman için
  568. 14-İbrahim 1
    ilâ en nûri : nura
  569. 14-İbrahim 3
    ivecen : eğrilik
  570. 14-İbrahim 4
    men yeşâu : dilediği kimseyi
  571. 14-İbrahim 4
    men yeşâu : dilediği kimseyi
  572. 14-İbrahim 5
    en ahric : çıkarmak
  573. 14-İbrahim 5
    ilâ en nûri : nura
  574. 14-İbrahim 6
    iz encâ-kum : sizi kurtardığı zaman
  575. 14-İbrahim 7
    ve iz te'ezzene : ve bildirmişti, duyurmuştu
  576. 14-İbrahim 7
    le ezîdenne-kum : mutlaka, elbette size artırırım
  577. 14-İbrahim 8
    entum : siz
  578. 14-İbrahim 8
    ve men : ve kimse
  579. 14-İbrahim 10
    musemmen : belirli
  580. 14-İbrahim 10
    in entum : siz, eğer iseniz
  581. 14-İbrahim 10
    en tesuddû-nâ : bizi men etmek, alıkoymak
  582. 14-İbrahim 11
    men yeşâu : dilediği kimse
  583. 14-İbrahim 11
    lenâ : bizim
  584. 14-İbrahim 11
    en ne'tiye-kum : size bizim getirmemiz
  585. 14-İbrahim 12
    ve mâ lenâ : ve niçin (neden) biz
  586. 14-İbrahim 12
    ve le nasbirenne : ve elbette sabredeceğiz
  587. 14-İbrahim 13
    le nuhricenne-kum : muhakkak sizi çıkaracağız
  588. 14-İbrahim 13
    le nuhlikenne : mutlaka helâk edeceğiz
  589. 14-İbrahim 14
    ve le nuskinenne-kum : ve sizi yerleştireceğiz
  590. 14-İbrahim 14
    li men : kimse için
  591. 14-İbrahim 16
    cehennemu : cehennem
  592. 14-İbrahim 19
    enne allâhe : muhakkak ki Allah
  593. 14-İbrahim 21
    entum : siz
  594. 14-İbrahim 21
    lenâ : bize yoktur
  595. 14-İbrahim 22
    illâ en : ancak, sadece
  596. 14-İbrahim 22
    enfuse-kum : sizin nesflerinizi (kendinizi)
  597. 14-İbrahim 22
    ene : ben
  598. 14-İbrahim 22
    ve mâ entum : ve siz değilsiniz
  599. 14-İbrahim 23
    âmenû : ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler, âmenû olanlar
  600. 14-İbrahim 23
    cennâtin : cennetler
  601. 14-İbrahim 23
    el enhâru : nehirler
  602. 14-İbrahim 24
    darabe allâhu meselen : Allah örnek (misal) verdi
  603. 14-İbrahim 24
    kelimeten : bir söz, bir kelime
  604. 14-İbrahim 24
    tayyibeten : güzel
  605. 14-İbrahim 25
    li en nâsi : insanlara
  606. 14-İbrahim 27
    ellezîne âmenû : ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler, âmenû olanlar
  607. 14-İbrahim 28
    kufren : küfür, inkâr
  608. 14-İbrahim 29
    cehenneme : cehennem
  609. 14-İbrahim 30
    endâden : eşler, denkler
  610. 14-İbrahim 30
    ilâ en nâri : ateşe
  611. 14-İbrahim 31
    ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler, âmenû olanlar
  612. 14-İbrahim 31
    sirren : gizli
  613. 14-İbrahim 31
    ve alâniyeten : ve açık olarak
  614. 14-İbrahim 31
    en ye'tiye : gelmesi
  615. 14-İbrahim 32
    ve enzele : ve indirdi
  616. 14-İbrahim 32
    en : su
  617. 14-İbrahim 32
    el enhâra : nehirler
  618. 14-İbrahim 33
    ve en nehâra : ve gündüz
  619. 14-İbrahim 35
    âminen : emniyetli, emin
  620. 14-İbrahim 35
    ve beniyye : ve oğullarımı
  621. 14-İbrahim 35
    en na'bude : bizim tapmamız
  622. 14-İbrahim 36
    kesîren : çoğunu
  623. 14-İbrahim 36
    min en nâsi : insanlardan
  624. 14-İbrahim 36
    fe men : artık kim
  625. 14-İbrahim 36
    ve men : ve kim
  626. 14-İbrahim 37
    eskentu : yerleştirdim, iskân ettim
  627. 14-İbrahim 37
    ef'ideten : gönüller
  628. 14-İbrahim 37
    min en nâsi : insanlardan
  629. 14-İbrahim 42
    ve lâ tahsebenne allâhe : ve Allah'ı sanma, zannetme
  630. 14-İbrahim 42
    filen : gâfil, bilmeyen
  631. 14-İbrahim 44
    ve enzir : ve uyar
  632. 14-İbrahim 44
    en nâse : insanlar
  633. 14-İbrahim 45
    ve sekentum : ve siz yerleştiniz
  634. 14-İbrahim 45
    ellezîne zalemû enfuse-hum : nefslerine zulmeden kimseler
  635. 14-İbrahim 45
    ve tebeyyene : ve beyan edildi (açıklandı)
  636. 14-İbrahim 47
    tahsebenne allâhe : Allah'ı sakın sanma, zannetme
  637. 14-İbrahim 49
    mukarrenîne : birbirine bağlanmış olanlar
  638. 14-İbrahim 50
    en nâru : ateş
  639. 14-İbrahim 52
    li en nâsi : insanlar için
  640. 14-İbrahim 52
    ennemâ : sadece, yalnız, ancak
  641. 15-Hicr 8
    izen : o taktirde, o zaman
  642. 15-Hicr 14
    ben : bir kapı
  643. 15-Hicr 16
    burûcen : burçlar, takım yıldızlar, yıldız kümeleri
  644. 15-Hicr 16
    ve zeyyennâ-hâ : ve onu süsledik
  645. 15-Hicr 16
    li en nâzırîne : bakanlar için
  646. 15-Hicr 18
    men : kim
  647. 15-Hicr 19
    ve enbetnâ : ve biz nebat (bitkiler) yetiştirdik
  648. 15-Hicr 20
    ve men : ve kimse, kimseler
  649. 15-Hicr 22
    fe enzelnâ : böylece indirdik
  650. 15-Hicr 22
    en : su
  651. 15-Hicr 22
    entum : siz
  652. 15-Hicr 28
    beşeren : bir beşer (insan)
  653. 15-Hicr 31
    en yekûne : olmak
  654. 15-Hicr 32
    ellâ tekûne (en lâ tekûne) : senin olmaman
  655. 15-Hicr 36
    fe enzır-nî : öyleyse beni beklet, bana mühlet (zaman, süre) ver
  656. 15-Hicr 39
    le uzeyyinenne : mutlaka güzelleştireceğim, süsleyeceğim (ziynetlendireceğim)
  657. 15-Hicr 39
    ve le ugviyenne-hum : ve mutlaka onları azdıracağım
  658. 15-Hicr 42
    men ittebea-ke : sana uyan, sana tâbî olan kimse
  659. 15-Hicr 43
    cehenneme : cehennem
  660. 15-Hicr 45
    cennâtin : cennetler içinde
  661. 15-Hicr 47
    ıhvânen : kardeşler olarak
  662. 15-Hicr 49
    ennî : muhakkak ben
  663. 15-Hicr 49
    ene : ben
  664. 15-Hicr 50
    ve enne : ve muhakkak
  665. 15-Hicr 52
    selâmen : selâm (olsun)
  666. 15-Hicr 54
    en messeniye : bana dokunması (gelmesi)
  667. 15-Hicr 56
    ve men : ve kim
  668. 15-Hicr 66
    enne : muhakkak, olduğuna
  669. 15-Hicr 70
    nenhe-ke : seni men ediyoruz, seni nehyediyoruz, seni yasaklıyoruz
  670. 15-Hicr 71
    benâtî : benim kızlarım
  671. 15-Hicr 74
    hıcâreten min siccîlin : siccîlden (öldürücü) taşlar
  672. 15-Hicr 77
    âyeten : bir delil (ibret)
  673. 15-Hicr 79
    fentekamnâ (fe intikamnâ) : böylece intikam aldık
  674. 15-Hicr 82
    buyûten : evler
  675. 15-Hicr 88
    temuddenne : uzatma (dikme, uzun uzun bakma)
  676. 15-Hicr 88
    ezvâcen : çift çift, kat kat, fazla olarak
  677. 15-Hicr 88
    ve lâ tahzen : ve üzülme, hüzünlenme, mahzun olma
  678. 15-Hicr 88
    cenâha-ke : (senin) kanatların
  679. 15-Hicr 89
    ene : ben
  680. 15-Hicr 90
    enzel-nâ : indirdiğimiz şey
  681. 15-Hicr 92
    le nes'elenne-hum : elbette, onlara mutlaka soracağız
  682. 15-Hicr 96
    ilâhen : ilâh
  683. 15-Hicr 97
    enne-ke : senin olduğunu
  684. 16-Nahl 2
    men yeşâu : dilediği kimse(ler)
  685. 16-Nahl 2
    en enzirû : uyarmaları (için), uyarsınlar diye
  686. 16-Nahl 2
    enne-hu : onun olduğu
  687. 16-Nahl 2
    ene : ben
  688. 16-Nahl 5
    el en'âme : hayvanlar
  689. 16-Nahl 5
    ve menâfiu : ve menfaatler, faydalar
  690. 16-Nahl 7
    el enfusi : nefsler, kendileri
  691. 16-Nahl 8
    ve zîneten : ve süs olarak
  692. 16-Nahl 10
    enzele : indirdi
  693. 16-Nahl 10
    en : su
  694. 16-Nahl 11
    ve en nahîle : ve hurmalıklar
  695. 16-Nahl 11
    le âyeten : mutlaka, elbette âyet (delil)
  696. 16-Nahl 12
    ve en nehâre : ve gündüz
  697. 16-Nahl 12
    ve en nucûmu : ve yıldızlar
  698. 16-Nahl 13
    muhtelifen : muhtelif, çeşitli, çeşit çeşit
  699. 16-Nahl 13
    le âyeten : elbette âyet (delil)
  700. 16-Nahl 14
    lahmen : et
  701. 16-Nahl 14
    tariyyen : taze
  702. 16-Nahl 14
    hilyeten : süs eşyası (inci)
  703. 16-Nahl 15
    en temîde : sarsılması
  704. 16-Nahl 15
    ve enhâren : ve nehirler
  705. 16-Nahl 15
    ve subulen : ve yollar
  706. 16-Nahl 16
    ve bi en necmi : ve yıldız ile
  707. 16-Nahl 17
    men : kimse
  708. 16-Nahl 17
    men : kimse
  709. 16-Nahl 20
    şey'en : bir şey
  710. 16-Nahl 23
    enne allâhe : (muhakkak ki Allah), Allah'ın olduğu
  711. 16-Nahl 24
    enzele : indirdi
  712. 16-Nahl 25
    mileten : tam, tamamı
  713. 16-Nahl 28
    enfusi-him : onların nefsleri
  714. 16-Nahl 29
    cehenneme : cehennem
  715. 16-Nahl 30
    enzele : indirdi
  716. 16-Nahl 30
    hayren : hayır, güzellikler
  717. 16-Nahl 30
    ahsenû : ahsen olanlar, nefslerini Allah'a teslim edenler, daimî zikrin sahipleri
  718. 16-Nahl 30
    haseneten : iyilikler, güzellikler, Allah'ın ikramları, pozitif dereceler
  719. 16-Nahl 31
    cennâtu : cennetler
  720. 16-Nahl 31
    el enhâru : nehirler
  721. 16-Nahl 32
    el cennete : cennete
  722. 16-Nahl 33
    en te'tiye-hum : onlara gelmesi
  723. 16-Nahl 33
    enfuse-hum : onların (kendi) nefsleri
  724. 16-Nahl 36
    resûlen : bir resûl
  725. 16-Nahl 36
    eni'budûllâhe (en i'budû allâhe) : Allah'a kul olmak
  726. 16-Nahl 36
    vectenibû (ve ictenibû) : ve içtinap edin, sakının
  727. 16-Nahl 36
    men : kim, kimi
  728. 16-Nahl 36
    men : kim, kimi
  729. 16-Nahl 37
    men : kimse
  730. 16-Nahl 38
    men yemûtu : ölen kimseyi
  731. 16-Nahl 38
    va'den : bir vaad
  732. 16-Nahl 38
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  733. 16-Nahl 39
    enne-hum : muhakkak onların olduğunu
  734. 16-Nahl 40
    en nekûle : bizim dememiz
  735. 16-Nahl 41
    li nubevvienne-hum : onlara mutlaka hazırlamamız, ağırlamamız, yerleştirmemiz için
  736. 16-Nahl 41
    haseneten : hasene, güzellik, iyilik, pozitif dereceler
  737. 16-Nahl 43
    ricâlen : erkekler, adamlar, rical
  738. 16-Nahl 44
    ve enzelnâ : ve biz indirdik
  739. 16-Nahl 44
    li en nâsi : insanlara
  740. 16-Nahl 45
    en yahsife : bir yerin çöküp kaybolması
  741. 16-Nahl 48
    succeden li allâhi : Allah'a secde ederek
  742. 16-Nahl 52
    vâsıben : devamlı, sürekli, her zaman
  743. 16-Nahl 56
    nasîben : bir nasip, bir pay
  744. 16-Nahl 57
    el benâti : kızlar
  745. 16-Nahl 58
    musvedden \n(esved) : kararmış, siyahlaşmış \n: (siyah)
  746. 16-Nahl 61
    en nâse : insanlar
  747. 16-Nahl 61
    musemmen : belirlenmiş (isimlendirilmiş)
  748. 16-Nahl 61
    aten : bir saat
  749. 16-Nahl 62
    enne : olduğu
  750. 16-Nahl 62
    enne : olduğu
  751. 16-Nahl 62
    lehum en nâre : ateş onlar içindir, onlarındır
  752. 16-Nahl 62
    ve enne-hum : ve muhakkak onlar
  753. 16-Nahl 63
    fe zeyyene : fakat süslü gösterdi, süsledi
  754. 16-Nahl 64
    ve mâ enzelnâ : ve biz indirmedik
  755. 16-Nahl 64
    ve huden : ve hidayet edici
  756. 16-Nahl 64
    ve rahmeten : ve bir rahmet
  757. 16-Nahl 65
    enzele : indirdi
  758. 16-Nahl 65
    en : su
  759. 16-Nahl 65
    le âyeten : elbette bir âyet (bir delil)
  760. 16-Nahl 66
    fî el en'âmi : hayvanlarda
  761. 16-Nahl 66
    le ibreten : mutlaka, elbette bir ibret vardır
  762. 16-Nahl 66
    lebenenlisen : halis süt, saf süt
  763. 16-Nahl 67
    en nahîli : hurma ağaçları
  764. 16-Nahl 67
    sekeren : seker, hurma şerbeti, üzüm suyu, şıra
  765. 16-Nahl 67
    hasenen : güzel
  766. 16-Nahl 67
    le âyeten : bir âyet
  767. 16-Nahl 68
    ilâ en nahli : balarısına
  768. 16-Nahl 68
    en ittehızî : (edinmek) edinmesini
  769. 16-Nahl 68
    buyûten : evler
  770. 16-Nahl 69
    zululen : zelil edilmiş, boyun eğdirilmiş, emrine verilmiş
  771. 16-Nahl 69
    li en nâsi : insanlar için
  772. 16-Nahl 69
    le âyeten : elbette bir âyet, bir delil
  773. 16-Nahl 70
    men yureddu : geri döndürülen kimse (kim geri döndürülürse)
  774. 16-Nahl 70
    şey'en : bir şey
  775. 16-Nahl 72
    min enfusi-kum : sizin nefslerinizden
  776. 16-Nahl 72
    ezvâcen : eşler, zevceler
  777. 16-Nahl 72
    benîne : oğullar
  778. 16-Nahl 72
    ve hafedeten : ve torunlar
  779. 16-Nahl 73
    şey'en : bir şey
  780. 16-Nahl 74
    el emsâle \n(darabe meselen) : benzer, misal, emsal \n: (örnek vermek, eş, benzer kılmak)
  781. 16-Nahl 74
    ve entum : ve siz
  782. 16-Nahl 75
    meselen : bir misal, bir örnek
  783. 16-Nahl 75
    abden : bir kul
  784. 16-Nahl 75
    memlûken : sahip olunan, köle olan, memluk
  785. 16-Nahl 75
    ve men : ve kimse, kim
  786. 16-Nahl 75
    hasenen : güzel, temiz, helâl
  787. 16-Nahl 75
    rren : gizli (sır) olarak
  788. 16-Nahl 75
    ve cehren : ve açık olarak
  789. 16-Nahl 76
    meselen : bir misal, bir örnek
  790. 16-Nahl 76
    ve men : ve kimse, kişi
  791. 16-Nahl 78
    şey'en : bir şey
  792. 16-Nahl 80
    sekenen : (mesken) huzur, sekînet, dinlenme yeri
  793. 16-Nahl 80
    el en'âmi : hayvanlar
  794. 16-Nahl 80
    buyûten : evler
  795. 16-Nahl 80
    esâsen : çeşitli mal, ev eşyası (giyecek, kullanılacak şeyler)
  796. 16-Nahl 81
    zılâlen : gölgeler, gölgelikler
  797. 16-Nahl 81
    eknânen \n\n(kenn) : barınılacak yerler \n(yağmur, rüzgâr, vs.'den koruyan şeyler, sığınaklar, siperler) \n: (barınılan yer, sığınak)
  798. 16-Nahl 84
    şehîden : bir şahit
  799. 16-Nahl 84
    lâ yu'zenu \n(ezine) : izin verilmez \n: (izin verdi)
  800. 16-Nahl 88
    azâben : azap
  801. 16-Nahl 89
    şehîden : bir şahit
  802. 16-Nahl 89
    min enfusi-him : onların kendilerinden
  803. 16-Nahl 89
    bi-ke şehîden : seni şahit olarak
  804. 16-Nahl 89
    tibyânen : beyan eden (açıklayan)
  805. 16-Nahl 89
    ve huden : ve hidayete erdiren
  806. 16-Nahl 89
    ve rahmeten : ve rahmet olan (rahmet nuru gönderen), rahmet olarak
  807. 16-Nahl 90
    ve yenhâ : ve yasaklar, nehyeder
  808. 16-Nahl 91
    ve lâ tenkudû : ve siz bozmayın
  809. 16-Nahl 91
    kefîlen : kefil
  810. 16-Nahl 92
    enkâsen : bükülmüş ipin tekrar çözülüp açılması
  811. 16-Nahl 92
    dehalen : hile, tuzak, aldatma
  812. 16-Nahl 92
    en tekûne : olması
  813. 16-Nahl 92
    ve le yubeyyinenne : ve muhakkak açıklayacak
  814. 16-Nahl 93
    ummeten : bir ümmet
  815. 16-Nahl 93
    hideten : bir tek
  816. 16-Nahl 93
    men yeşâu : dilediği kimseyi
  817. 16-Nahl 93
    men yeşâu : dilediği kimseyi
  818. 16-Nahl 94
    dehalen : hile, tuzak, aldatma
  819. 16-Nahl 95
    semenen : bir bedel, değer
  820. 16-Nahl 95
    kalîlen : az
  821. 16-Nahl 96
    yenfedu : tükenir, biter
  822. 16-Nahl 96
    ve le necziyenne : ve mutlaka karşılığını vereceğiz, mükafatlandıracağız
  823. 16-Nahl 96
    bi ahseni : en ahseni (güzeli) ile, daha ahseni (güzeli) ile
  824. 16-Nahl 97
    men : kim
  825. 16-Nahl 97
    nuhyiyenne-hu : ona hayat veririz, yaşatırız
  826. 16-Nahl 97
    hayâten : hayat
  827. 16-Nahl 97
    tayyibeten : tayyib, temiz, güzel, helâl
  828. 16-Nahl 97
    ve le necziyenne-hum : ve mutlaka, ellbette onlara karşılığını vereceğiz, mükâfatlandıracağız
  829. 16-Nahl 97
    bi ahseni : en ahseni ile, daha ahseni (güzeli) ile
  830. 16-Nahl 99
    âmenû : âmenû olanlar (âmenû oldular)
  831. 16-Nahl 101
    âyeten : bir âyet
  832. 16-Nahl 101
    ente : sen
  833. 16-Nahl 102
    âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler, âmenû olanlar
  834. 16-Nahl 102
    ve huden : ve hidayete erdiren
  835. 16-Nahl 103
    enne-hum : onların olduğunu
  836. 16-Nahl 106
    men kefere : kim inkâr ederse
  837. 16-Nahl 106
    men ukrihe : kim zorlanırsa, mecbur edilirse
  838. 16-Nahl 106
    men şereha : kim açarsa, şerhederse
  839. 16-Nahl 107
    bi enne-hum : onların olmalarından dolayı, sebebiyle
  840. 16-Nahl 107
    ve enne allâhe : ve muhakkak Allah
  841. 16-Nahl 109
    enne-hum : onların olduğuna
  842. 16-Nahl 110
    futinû \n(fetene) : işkenceye uğratıldılar \n: (işkence etti)
  843. 16-Nahl 112
    meselen : bir misal, örnek
  844. 16-Nahl 112
    karyeten : bir şehir (halkı)
  845. 16-Nahl 112
    âmineten : güvenlik içinde, emin
  846. 16-Nahl 112
    mutmainneten : tatmin olmuş
  847. 16-Nahl 112
    ragaden : bol bol, rahat
  848. 16-Nahl 112
    bi en'umi allâhi : Allah'ın ni'metleri (ni'metlendirmesi)
  849. 16-Nahl 114
    halâlen : helâl olarak
  850. 16-Nahl 114
    tayyiben : güzel, helâl, temiz olarak
  851. 16-Nahl 115
    fe men idturra : artık kim mecbur kalırsa, darda kalırsa
  852. 16-Nahl 118
    enfuse-hum : onların nefsleri (kendi nefsleri)
  853. 16-Nahl 120
    ummeten : bir ümmet
  854. 16-Nahl 120
    niten : kanitin olan, yönelen
  855. 16-Nahl 120
    hanîfen : hanif olarak (bir tek Allah'a inanan)
  856. 16-Nahl 121
    şâkiren : şükreden
  857. 16-Nahl 121
    li en'umi-hî : onun ni'metlerine
  858. 16-Nahl 122
    haseneten : haseneler, güzellikler, iyilikler, (pozitif) dereceler
  859. 16-Nahl 123
    en ittebi' : tâbî olmayı
  860. 16-Nahl 123
    hanîfen : hanif olarak (tek Allah'a inanan, yönelen)
  861. 16-Nahl 125
    el haseneti : güzel (pozitif dereceler kazandıran)
  862. 16-Nahl 125
    ahsenu : en güzel
  863. 16-Nahl 125
    bi men : kimseyi, kişiyi
  864. 16-Nahl 127
    ve lâ tahzen : ve üzülme, mahzun olma
  865. 17-İsrâ 1
    leylen : geceleyin
  866. 17-İsrâ 2
    huden : hidayete erdiren, hidayetçi
  867. 17-İsrâ 2
    li benî isrâîle : İsrailoğulları için
  868. 17-İsrâ 2
    vekîlen : bir vekil
  869. 17-İsrâ 3
    men hamelnâ : taşıdığımız kimse
  870. 17-İsrâ 3
    abden : bir kul
  871. 17-İsrâ 3
    şekûren : çok şükreden
  872. 17-İsrâ 4
    ilâ benî İsrâîle : İsrailoğullarına
  873. 17-İsrâ 4
    uluvven : üstünlük
  874. 17-İsrâ 4
    kebîren : büyük
  875. 17-İsrâ 5
    ibâden : kullar
  876. 17-İsrâ 5
    lenâ : bizim
  877. 17-İsrâ 5
    va'den mef'ûlen : yapılması vaadedilen
  878. 17-İsrâ 6
    ve benîne : ve oğullar (erkek çocuklar)
  879. 17-İsrâ 6
    nefîren : nefer olarak, cemiyet, birlik, topluluk olarak
  880. 17-İsrâ 7
    in ahsentum : eğer ahsen olursanız, ahsen davranırsanız
  881. 17-İsrâ 7
    ahsen-tum : ahsen oldunuz
  882. 17-İsrâ 7
    li enfusi-kum : kendi nefsiniz için
  883. 17-İsrâ 7
    tetbîren : helâk ederek, mahvederek
  884. 17-İsrâ 8
    en yerhame-kum : size merhamet etmesi
  885. 17-İsrâ 8
    cehenneme : cehennemi
  886. 17-İsrâ 8
    hasîren : kuşatıcı
  887. 17-İsrâ 9
    enne : muhakkak, vardır, olduğunu
  888. 17-İsrâ 9
    ecren kebîren : büyük bir ecir, mükâfat
  889. 17-İsrâ 10
    ve ennellezîne (enne ellezîne) : ve muhakkak o kimseler ki
  890. 17-İsrâ 10
    azâben : bir azap
  891. 17-İsrâ 10
    elîmen : elîm, acı
  892. 17-İsrâ 11
    acûlen : aceleci
  893. 17-İsrâ 12
    ve en nehâre : ve gündüz
  894. 17-İsrâ 12
    en nehâri : gündüz
  895. 17-İsrâ 12
    mubsıraten : gösteren, gösterici olan
  896. 17-İsrâ 12
    fadlen : bir fazl
  897. 17-İsrâ 12
    tafsîlen : tefsilatlı, ayrıntıları ile
  898. 17-İsrâ 13
    kitâben : bir kitap
  899. 17-İsrâ 13
    menşûren : neşredilmiş olarak
  900. 17-İsrâ 14
    hasîben : hesap görücü olarak
  901. 17-İsrâ 15
    men ihtedâ : kim hidayete erdiyse (ererse)
  902. 17-İsrâ 15
    ve men dalle : ve kim dalâlette ise
  903. 17-İsrâ 15
    resûlen : bir resûl
  904. 17-İsrâ 16
    en nuhlike : helâk etmeyi
  905. 17-İsrâ 16
    karyeten : bir ülke, bir karye, bir kasaba
  906. 17-İsrâ 16
    tedmîren : dumura uğratarak (malını, canını, evlâdını yok ederek)
  907. 17-İsrâ 17
    habîren : haberdar olarak, haberdar olan
  908. 17-İsrâ 17
    basîren : görerek, gören
  909. 17-İsrâ 18
    men : kim
  910. 17-İsrâ 18
    li men nurîdu : istediğimiz kimseye
  911. 17-İsrâ 18
    cehenneme : cehennem
  912. 17-İsrâ 18
    mezmûmen : ayıplanmış, kınanmış, zemmedilmiş
  913. 17-İsrâ 18
    medhûren : kovulmuş, uzaklaştırılmış olarak
  914. 17-İsrâ 19
    ve men : ve kim
  915. 17-İsrâ 19
    meşkûren : şükre değer olan, şükredilen, karşılığını hakeden
  916. 17-İsrâ 20
    kullen : herkes, hepsi
  917. 17-İsrâ 20
    mahzûren : mahzur, hazer edilmiş, men edilmiş, sınırlı, kısıtlı
  918. 17-İsrâ 21
    tafdîlen : üstünlük bakımından, fazl bakımından
  919. 17-İsrâ 22
    ilâhen : bir ilâh
  920. 17-İsrâ 22
    mezmûmen : kınanmış, zemmedilmiş olarak
  921. 17-İsrâ 22
    mahzûlen : hor görülmüş olarak
  922. 17-İsrâ 23
    ihsânen : ihsanla davranma
  923. 17-İsrâ 23
    ve lâ tenher-humâ : ve ikisini azarlama, bağırma, kaba davranma
  924. 17-İsrâ 23
    kavlen : söz
  925. 17-İsrâ 23
    kerîmen : güzel, hoş, kerim
  926. 17-İsrâ 24
    cenâha : kanat
  927. 17-İsrâ 24
    sagîren : küçük iken
  928. 17-İsrâ 25
    gafûren : mağfiret edici, bağışlayıcı
  929. 17-İsrâ 26
    tebzîren : israf ederek, savurarak, malı gereksiz yere harcayarak
  930. 17-İsrâ 27
    kefûren : küfür içinde, çok nankör
  931. 17-İsrâ 28
    kavlen : söz
  932. 17-İsrâ 28
    meysûren : yumuşak, güzel
  933. 17-İsrâ 29
    yedeke maglûleten : elini bağlamış
  934. 17-İsrâ 29
    melûmen : kınanmış
  935. 17-İsrâ 29
    mahsûren : malı tükenmiş
  936. 17-İsrâ 30
    li men yeşâu : dilediği kimse için, dilediğine
  937. 17-İsrâ 31
    hıt'en : bilerek yapılan (kasdî işlenen) suç
  938. 17-İsrâ 31
    kebîren : büyük
  939. 17-İsrâ 32
    fâhışeten : fuhuş, hayasızlık
  940. 17-İsrâ 32
    sebîlen : bir yol
  941. 17-İsrâ 33
    en nefselletî (en nefse elletî) : bir kişi, ki o(nu)
  942. 17-İsrâ 33
    ve men : ve kim
  943. 17-İsrâ 33
    mazlûmen : mazlum, zulmedilen (haksızlığa uğrayan)
  944. 17-İsrâ 33
    sultânen : sultan (hak sahibi)
  945. 17-İsrâ 33
    mensûren : yardım gören
  946. 17-İsrâ 34
    ahsenu : en güzel
  947. 17-İsrâ 34
    mes'ûlen : mes'ul, sorumlu
  948. 17-İsrâ 35
    ve ahsenu : ve ahsen, en güzel, daha güzel
  949. 17-İsrâ 35
    te'vîlen : te'vîl (yorum) bakımından
  950. 17-İsrâ 36
    mes'ûlen : mesul, sorumlu
  951. 17-İsrâ 37
    len tahrika el arda \n(hareka) : yeryüzünü asla tahrik edemezsin (hareket ettiremezsin) \n: (deldi, tahrik etti, yardı)
  952. 17-İsrâ 37
    ve len tebluga (belega) : ve asla erişemezsin (erişti, ulaştı)
  953. 17-İsrâ 37
    len : boy bakımından, uzayarak, uzanarak
  954. 17-İsrâ 38
    mekrûhen : kerih olan (hoş olmayan)
  955. 17-İsrâ 39
    ilâhen : bir ilâh
  956. 17-İsrâ 39
    cehenneme : cehenneme
  957. 17-İsrâ 39
    melûmen : kınanmış olarak
  958. 17-İsrâ 39
    medhûren : kovulmuş olarak
  959. 17-İsrâ 40
    bi el benîne : oğulları
  960. 17-İsrâ 40
    inâsen : kadınlar (kızlar)
  961. 17-İsrâ 40
    kavlen : bir söz
  962. 17-İsrâ 40
    azîmen : (çok) büyük
  963. 17-İsrâ 41
    nufûren : nefret
  964. 17-İsrâ 42
    izen : bu durumda, öyle olursa
  965. 17-İsrâ 42
    sebîlen : sebîl, yol
  966. 17-İsrâ 43
    uluvven : ulu, çok yüce
  967. 17-İsrâ 43
    kebîren : büyük
  968. 17-İsrâ 44
    ve men fîhinne : ve içindekiler, onlarda bulunan kimseler
  969. 17-İsrâ 44
    halîmen : halim
  970. 17-İsrâ 44
    gafûren : gafûr (mağfiret eden)
  971. 17-İsrâ 45
    hicâben mestûren : hicab-ı mesture, gizli perde
  972. 17-İsrâ 46
    ekinneten : ekinnet, idrak etme engeli
  973. 17-İsrâ 46
    en yefkahû-hu : onu fıkıh etmeleri, anlamaları
  974. 17-İsrâ 46
    nufûren : nefretle
  975. 17-İsrâ 47
    raculen : bir adam
  976. 17-İsrâ 48
    sebîlen : bir yol
  977. 17-İsrâ 49
    izâmen : kemik
  978. 17-İsrâ 49
    ve rufâten : ve kırıntı, ufalanmış toprak
  979. 17-İsrâ 49
    cedîden : yeni, yeniden
  980. 17-İsrâ 50
    hicâreten : taş
  981. 17-İsrâ 50
    hadîden : demir
  982. 17-İsrâ 51
    men : kim
  983. 17-İsrâ 51
    en yekûne : olmak, olması
  984. 17-İsrâ 51
    karîben : pek yakın, yakın
  985. 17-İsrâ 52
    kalîlen : az, pek az
  986. 17-İsrâ 53
    ahsenu : en güzel, en ahsen
  987. 17-İsrâ 53
    yenzegu : arasını bozar, fesat çıkarır
  988. 17-İsrâ 53
    aduvven : düşman
  989. 17-İsrâ 53
    mubînen : apaçık, açıkça, beyan olunan, açıklanan
  990. 17-İsrâ 54
    vekîlen : vekil olarak
  991. 17-İsrâ 55
    bi men : kimseyi
  992. 17-İsrâ 55
    zebûren : Zebur'u
  993. 17-İsrâ 56
    ve lâ tahvîlen : ve değiştirme olmaz
  994. 17-İsrâ 57
    mahzûren : hazer edilenekinilen, korkulan)
  995. 17-İsrâ 58
    azâben şedîden : şiddetli azap
  996. 17-İsrâ 58
    mestûren : yazılmış, yazılı (satırlandırılmış) olarak
  997. 17-İsrâ 59
    ve mâ menea-nâ : ve bizi engellemedi, bize mani olmadı
  998. 17-İsrâ 59
    en nursile : bizim göndermemiz
  999. 17-İsrâ 59
    en kezzebe : yalanlamak
  1000. 17-İsrâ 59
    semûden : Semud kavmine
  1001. 17-İsrâ 59
    en nâkate : dişi deve
  1002. 17-İsrâ 59
    mubsıraten : görünür olarak, görünen
  1003. 17-İsrâ 59
    tahvîfen : korkutucu olarak
  1004. 17-İsrâ 60
    bi en nâsi : insanları
  1005. 17-İsrâ 60
    fitneten : bir imtihan, fitne
  1006. 17-İsrâ 60
    li en nâsi : insanlar için
  1007. 17-İsrâ 60
    tugyânen : azgınlık, şaşkınlık
  1008. 17-İsrâ 60
    kebîren : büyük
  1009. 17-İsrâ 61
    li men halakte : halkettiğin, yarattığın kimseye
  1010. 17-İsrâ 61
    nen : tînden, çamurdan
  1011. 17-İsrâ 62
    le ahtenikenne : muhakkak ele geçireceğim, kumanda edeceğim, bana tâbî kılacağım
  1012. 17-İsrâ 62
    kalîlen : az
  1013. 17-İsrâ 63
    fe men : artık kim
  1014. 17-İsrâ 63
    cehenneme : cehennem
  1015. 17-İsrâ 63
    cezâen : ceza olarak
  1016. 17-İsrâ 63
    mevfûren : eksiksiz, tam
  1017. 17-İsrâ 64
    men isteta'te : kime güç yetirirsen
  1018. 17-İsrâ 64
    gurûren : aldanma, aldatma
  1019. 17-İsrâ 65
    vekîlen : vekil olarak
  1020. 17-İsrâ 66
    rahîmen : merhametli, rahmet eden, rahmet nuru gönderen
  1021. 17-İsrâ 67
    men ted'ûne : çağırdığınız, davet ettiğiniz, dua ettikleriniz
  1022. 17-İsrâ 67
    kefûren : çok nankör
  1023. 17-İsrâ 68
    en yahsife : yere geçirmesi
  1024. 17-İsrâ 68
    siben : taş yağdıran fırtına
  1025. 17-İsrâ 68
    lekum vekîlen : sizin için bir vekil
  1026. 17-İsrâ 69
    en yuîde-kum : sizi döndürmesi
  1027. 17-İsrâ 69
    reten : bir defa daha
  1028. 17-İsrâ 69
    kâsıfen : kasıp kavuran, şiddetle deviren (kasırga)
  1029. 17-İsrâ 70
    benî âdeme : Âdemoğlu
  1030. 17-İsrâ 70
    mimmen(min men) halaknâ : yarattıklarımızdan
  1031. 17-İsrâ 70
    tafdîlen : üstünlük (fazilet)
  1032. 17-İsrâ 71
    men : kim, kimse
  1033. 17-İsrâ 71
    fetîlen : hurma çekirdeğindeki küçük iplik (zerre kadar)
  1034. 17-İsrâ 72
    ve men : ve kim
  1035. 17-İsrâ 72
    sebîlen : yol
  1036. 17-İsrâ 73
    ve izen : ve o taktirde, o zaman
  1037. 17-İsrâ 73
    halîlen : bir dost
  1038. 17-İsrâ 74
    en sebbetnâ-ke : biz seni sağlamlaştırmamız
  1039. 17-İsrâ 74
    terkenu : meyledersin
  1040. 17-İsrâ 74
    şey'en : bir şey
  1041. 17-İsrâ 74
    kalîlen : az, biraz
  1042. 17-İsrâ 75
    izen : o taktirde, o zaman
  1043. 17-İsrâ 76
    ve izen : ve o taktirde, artık, bundan sonra
  1044. 17-İsrâ 76
    kalîlen : az
  1045. 17-İsrâ 77
    men : kimse, kim
  1046. 17-İsrâ 77
    tahvîlen : bir değişiklik
  1047. 17-İsrâ 78
    meşhûden : şahitli olan, şahit olunan, müşahede edilen
  1048. 17-İsrâ 79
    fileten : ilâve olarak
  1049. 17-İsrâ 79
    en yeb'ase-ke : seni gönderir
  1050. 17-İsrâ 79
    makâmen : makam
  1051. 17-İsrâ 79
    mahmûden : mahmut, hamdedilen, övülen
  1052. 17-İsrâ 80
    sultânen : bir sultan, bir güç
  1053. 17-İsrâ 80
    nasîren : yardım
  1054. 17-İsrâ 83
    ve izâ en'amnâ : ve ni'met verdiğimiz (ni'metlendirdiğimiz) zaman
  1055. 17-İsrâ 83
    yeûsen : umutsuz, ümitsiz, yeis, üzüntü
  1056. 17-İsrâ 84
    bi men : kim, kimin
  1057. 17-İsrâ 84
    sebîlen : sebîl, yol
  1058. 17-İsrâ 85
    kalîlen : az, pek az
  1059. 17-İsrâ 86
    le nezhebenne : mutlaka gideririz
  1060. 17-İsrâ 86
    vekîlen : bir vekil
  1061. 17-İsrâ 87
    rahmeten : bir rahmet
  1062. 17-İsrâ 87
    kebîren : büyük
  1063. 17-İsrâ 88
    en ye'tû : getirmek
  1064. 17-İsrâ 88
    zahîren : zahir, yardımcı, destek veren
  1065. 17-İsrâ 89
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  1066. 17-İsrâ 89
    en nâsi : insanlar
  1067. 17-İsrâ 90
    len nu'mine : biz asla inanmayız
  1068. 17-İsrâ 90
    lenâ : bizim için, bize
  1069. 17-İsrâ 90
    yenbûan : pınar, menba, su kaynağı
  1070. 17-İsrâ 91
    cennetun : bir cennet, bir bahçe
  1071. 17-İsrâ 91
    el enhâre : nehirler
  1072. 17-İsrâ 91
    tefcîren : akan, fışkırarak akan
  1073. 17-İsrâ 92
    kisefen : parça parça
  1074. 17-İsrâ 92
    kabîlen : açıkça, karşımıza (mukabil)
  1075. 17-İsrâ 93
    ve len nu'mine : ve asla inanmayız
  1076. 17-İsrâ 93
    kitâben : bir kitap
  1077. 17-İsrâ 93
    beşeren : beşer, insan
  1078. 17-İsrâ 93
    resûlen : resûl, elçi
  1079. 17-İsrâ 94
    menea : men etti, engelledi
  1080. 17-İsrâ 94
    en nâse : insan
  1081. 17-İsrâ 94
    en yu'minû : inanmak
  1082. 17-İsrâ 94
    en kâlû : onların demeleri
  1083. 17-İsrâ 94
    beşeren : beşer, insan
  1084. 17-İsrâ 94
    resûlen : resûl, elçi
  1085. 17-İsrâ 95
    meleken : melek
  1086. 17-İsrâ 95
    resûlen : resûl
  1087. 17-İsrâ 96
    şehîden : şahit olarak
  1088. 17-İsrâ 96
    habîren : haberdar olan
  1089. 17-İsrâ 96
    basîren : gören
  1090. 17-İsrâ 97
    ve men : ve kim, kimi
  1091. 17-İsrâ 97
    ve men : ve kim, kimi
  1092. 17-İsrâ 97
    fe len tecide : o zaman bulamazsın
  1093. 17-İsrâ 97
    umyen : kör olarak
  1094. 17-İsrâ 97
    ve bukmen : ve dilsiz olarak
  1095. 17-İsrâ 97
    ve summen : ve sağır olarak
  1096. 17-İsrâ 97
    cehennemu : cehennem
  1097. 17-İsrâ 97
    saîren : alevli ateş
  1098. 17-İsrâ 98
    bi enne-hum : onların olması dolayısıyla, sebebiyle
  1099. 17-İsrâ 98
    izâmen : kemik
  1100. 17-İsrâ 98
    ve rufâten : ve toz haline gelmiş (toprak)
  1101. 17-İsrâ 98
    cedîden : yeni olarak
  1102. 17-İsrâ 99
    ennallâhellezî : o Allah ki, onun olduğunu
  1103. 17-İsrâ 99
    en yahluka : yaratmak
  1104. 17-İsrâ 99
    ecelen : bir süre, bir ecel, belli bir zaman dilimi
  1105. 17-İsrâ 99
    kufûren : inkâr ederek
  1106. 17-İsrâ 100
    entum : siz
  1107. 17-İsrâ 100
    izen : olduğu zaman, öyle olursa
  1108. 17-İsrâ 100
    katûren \n(katere) : çok cimri \n: (fazla sıktı, daralttı)
  1109. 17-İsrâ 101
    benî isrâîle : İsrailoğullarına
  1110. 17-İsrâ 101
    meshûren : büyülenmiş, sihir yapılmış
  1111. 17-İsrâ 102
    enzele : indirmedi
  1112. 17-İsrâ 102
    mesbûren : yıkılmış, helâk olmuş
  1113. 17-İsrâ 103
    en yestefizze-hum : onları tedirgin etmek (yerinden oynatmak, çıkarmak)
  1114. 17-İsrâ 103
    ve men mea-hu : ve beraberindekiler
  1115. 17-İsrâ 104
    li benî isrâîle : İsrailoğullarına
  1116. 17-İsrâ 104
    lefîfen : beraber, birarada (biraraya)
  1117. 17-İsrâ 105
    enzelnâ-hu : onu biz indirdik
  1118. 17-İsrâ 105
    mubeşşiren : müjdeleyici
  1119. 17-İsrâ 105
    ve nezîren : ve nezir, uyarıcı
  1120. 17-İsrâ 106
    ve kur'ânen : ve Kur'ân-ı Kerim
  1121. 17-İsrâ 106
    alen nâsi (alâ en nâsi) : insanlara
  1122. 17-İsrâ 106
    tenzîlen : bir indirme ile, indiriş ile, tenzil ederek
  1123. 17-İsrâ 107
    succeden : secde ederek
  1124. 17-İsrâ 108
    le mef'ûlen : mutlaka, elbette yapılmıştır, ifa edilmiştir
  1125. 17-İsrâ 110
    sebîlen : bir sebîl, bir yol
  1126. 17-İsrâ 111
    veleden : bir çocuk
  1127. 17-İsrâ 111
    tekbîren : tekbir ile, (onun) büyüklüğünü ifade ederek, üstün kılarak
  1128. 18-Kehf 1
    enzele : indirdi
  1129. 18-Kehf 1
    ivecen : bir çarpıklık, eğrilik
  1130. 18-Kehf 2
    kayyimen : kayyum olarak, kıyâmete kadar devam ederek
  1131. 18-Kehf 2
    be'sen : bir azapla
  1132. 18-Kehf 2
    şedîden : şiddetli
  1133. 18-Kehf 2
    enne : muhakkak, olduğunu
  1134. 18-Kehf 2
    ecren : bir ecir, mükâfat
  1135. 18-Kehf 2
    hasenen : (en) güzel
  1136. 18-Kehf 3
    ebeden : ebediyyen
  1137. 18-Kehf 4
    veleden : bir çocuk
  1138. 18-Kehf 5
    kelimeten : bir kelime
  1139. 18-Kehf 5
    keziben : yalan (olarak)
  1140. 18-Kehf 6
    esefen : üzüntü (ile), esefle, esef ederek
  1141. 18-Kehf 7
    neten : süs, ziynet
  1142. 18-Kehf 7
    ahsenu : daha güzel, en güzel
  1143. 18-Kehf 7
    amelen : amel
  1144. 18-Kehf 8
    saîden : toprak
  1145. 18-Kehf 8
    curuzen : üzerinde nebat bulunmayan çorak, kuru toprak
  1146. 18-Kehf 9
    enne : olduğunu
  1147. 18-Kehf 9
    acaben : acayip olan, garip olan
  1148. 18-Kehf 10
    rahmeten : bir rahmet
  1149. 18-Kehf 10
    lenâ : bize
  1150. 18-Kehf 10
    reşeden : irşad edecek
  1151. 18-Kehf 11
    adeden : adet, sayı
  1152. 18-Kehf 12
    emeden : uzun zaman, uzun süre, müddet
  1153. 18-Kehf 13
    âmenû : âmenû oldular, inandılar
  1154. 18-Kehf 13
    huden : hidayet
  1155. 18-Kehf 14
    len ned'uve : asla dua etmeyiz
  1156. 18-Kehf 14
    ilâhen : ilâh
  1157. 18-Kehf 14
    izen : öyleyse, öyle olursa, bu taktirde
  1158. 18-Kehf 14
    şetaten : haddi aşma, taşkınlık, yanlış
  1159. 18-Kehf 15
    âliheten : ilâhlar
  1160. 18-Kehf 15
    fe men : o zaman kim
  1161. 18-Kehf 15
    mimmenifterâ : iftira eden kimseden
  1162. 18-Kehf 15
    keziben : yalanla
  1163. 18-Kehf 16
    yenşur : neşretsin, göndersin, ulaştırsın
  1164. 18-Kehf 17
    men : kim
  1165. 18-Kehf 17
    ve men : ve kim, kimi
  1166. 18-Kehf 17
    fe len tecide : artık bulamazsın
  1167. 18-Kehf 17
    veliyyen : velî, dost
  1168. 18-Kehf 17
    murşiden : bir mürşid, irşad eden
  1169. 18-Kehf 18
    firâren : kaçarak
  1170. 18-Kehf 18
    ru'ben : korku ile (korkarak)
  1171. 18-Kehf 19
    yevmen : bir gün
  1172. 18-Kehf 19
    taâmen : yiyecek
  1173. 18-Kehf 19
    ve lâ yuş'ırenne : ve sakın sezdirmesin, hissettirmesin, farkına vardırmasın
  1174. 18-Kehf 19
    ehaden : birisi
  1175. 18-Kehf 20
    ve len tuflihû : ve asla felâha eremezsiniz, kurtulamazsınız
  1176. 18-Kehf 20
    izen ebeden : o zaman ebediyyen
  1177. 18-Kehf 21
    enne : muhakkak, olduğunu
  1178. 18-Kehf 21
    ve enne es sâate : ve muhakkak o saat, o vakit
  1179. 18-Kehf 21
    yetenâzeûne : çekişiyorlar, niza ediyorlar
  1180. 18-Kehf 21
    bunyânen : binalar
  1181. 18-Kehf 21
    le nettehızenne : mutlaka edinelim, yapalım
  1182. 18-Kehf 21
    mesciden : bir mescid
  1183. 18-Kehf 22
    recmen : taşlayarak
  1184. 18-Kehf 22
    mirâen : bir tartışma, bir mücâdele
  1185. 18-Kehf 22
    hiren : açık, görünen, bilinen
  1186. 18-Kehf 22
    ehâden : birine
  1187. 18-Kehf 23
    ve lâ tekûlenne : ve deme muhakkak
  1188. 18-Kehf 23
    gaden : yarın
  1189. 18-Kehf 24
    en yeşâallâhu : Allah dilerse
  1190. 18-Kehf 24
    en yehdiye-ni : beni ulaştırması
  1191. 18-Kehf 24
    reşeden : irşad
  1192. 18-Kehf 26
    ehaden : birisi, bir kimse
  1193. 18-Kehf 27
    ve len tecide : ve bulamazsın
  1194. 18-Kehf 27
    multehaden \n(elhade) : yönelinen \n: (yöneldi, meyletti)
  1195. 18-Kehf 28
    men : kimse
  1196. 18-Kehf 29
    fe men şâe : bundan sonra dileyen kimse
  1197. 18-Kehf 29
    ve men şâe : ve dileyen kimse
  1198. 18-Kehf 29
    ren : bir ateş
  1199. 18-Kehf 30
    âmenû : âmenû oldular, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dilediler
  1200. 18-Kehf 30
    men : kimse
  1201. 18-Kehf 30
    ahsene : en güzel
  1202. 18-Kehf 30
    amelen : amel
  1203. 18-Kehf 31
    cennâtu adnin : adn cennetleri
  1204. 18-Kehf 31
    el enharu : nehirler
  1205. 18-Kehf 31
    siyâben : elbise
  1206. 18-Kehf 31
    hudren : yeşil
  1207. 18-Kehf 32
    meselen : misal, örnek
  1208. 18-Kehf 32
    cenneteyni : iki bahçe
  1209. 18-Kehf 33
    el cenneteyni : iki bahçe
  1210. 18-Kehf 33
    şey'en : bir şeyi
  1211. 18-Kehf 33
    neheren : bir nehir
  1212. 18-Kehf 34
    ene : ben
  1213. 18-Kehf 34
    len : mal bakımından
  1214. 18-Kehf 34
    neferen : fertler bakımından
  1215. 18-Kehf 35
    cennete-hu : onun bahçesi
  1216. 18-Kehf 35
    en tebîde : kuruyup yok olmak, helâk olmak
  1217. 18-Kehf 35
    ebeden : ebediyyen
  1218. 18-Kehf 36
    imeten : kaim olan
  1219. 18-Kehf 36
    le ecidenne : mutlaka bulacağım
  1220. 18-Kehf 36
    hayren : daha hayırlı
  1221. 18-Kehf 36
    munkaleben : dönüşmüş olan
  1222. 18-Kehf 37
    raculen : bir adam (insan) hüviyetine
  1223. 18-Kehf 38
    ehaden : bir kimse, bir şey
  1224. 18-Kehf 39
    cennete-ke : senin bahçen
  1225. 18-Kehf 39
    ene : ben
  1226. 18-Kehf 39
    len : mal (miktar) bakımından
  1227. 18-Kehf 39
    ve veleden : ve çocuk (sayısı) bakımından
  1228. 18-Kehf 40
    en yu'tiye-ni : bana vermesi
  1229. 18-Kehf 40
    min cenneti-ke : senin bahçenden
  1230. 18-Kehf 40
    husbânen : yıldırımlar, semadan inen felâketler
  1231. 18-Kehf 40
    saîden : toprak
  1232. 18-Kehf 41
    gavren : çekilir, yerin içine çekilir
  1233. 18-Kehf 41
    fe len testetîa : artık asla senin gücün yetmez, sen muktedir olamazsın
  1234. 18-Kehf 41
    taleben : talep ederek, elde ederek (elde etmek)
  1235. 18-Kehf 42
    enfeka : harcadığı, sarfettiği şeyler (emek, para)
  1236. 18-Kehf 42
    ehaden : bir kimse, bir şey
  1237. 18-Kehf 43
    muntesiren : yardım edilen, yardım alan
  1238. 18-Kehf 44
    sevâben : sevap olarak, sevap açısından
  1239. 18-Kehf 44
    ukben : akıbet (sonuç) olarak, sonuç açısından
  1240. 18-Kehf 45
    enzelnâ-hu : onu indirdik
  1241. 18-Kehf 45
    heşîmen : kuruyup, ufalanır
  1242. 18-Kehf 45
    muktediren : muktedir olan, gücü yeten, kaadir olan
  1243. 18-Kehf 46
    ve el benûne : ve çocuklar, oğullar
  1244. 18-Kehf 46
    sevâben : sevap bakımından
  1245. 18-Kehf 46
    emelen : ümit olarak, emel olarak
  1246. 18-Kehf 47
    rizeten : bariz olarak, açık ve net olarak
  1247. 18-Kehf 47
    ehaden : birisi
  1248. 18-Kehf 48
    saffen : saf saf, sıra halinde
  1249. 18-Kehf 48
    ellen nec'ale : bizim asla yapmayacağımızı, yapamayacağımızı
  1250. 18-Kehf 48
    mev'ıden : vaadedilen
  1251. 18-Kehf 49
    sagîreten : küçük
  1252. 18-Kehf 49
    kebîreten : büyük
  1253. 18-Kehf 49
    hâdıren : hazır olarak
  1254. 18-Kehf 49
    ehaden : bir kimse
  1255. 18-Kehf 50
    bedelen : bedel, karşılık
  1256. 18-Kehf 51
    enfusi-him : onlar, kendileri
  1257. 18-Kehf 51
    aduden (el adudu) : yardımcı (pazu, kol kuvveti)
  1258. 18-Kehf 53
    en nâre : ateş
  1259. 18-Kehf 53
    enne-hum : kendilerinin olduğunu
  1260. 18-Kehf 53
    masrifen \n(serefa) : uzaklaşacak yer, kaçış yolu \n: (çevirdi, uzaklaştı)
  1261. 18-Kehf 54
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  1262. 18-Kehf 54
    cedelen : cedelleşen, münakaşa edici, kavga edici
  1263. 18-Kehf 55
    ve mâ menea : ve men eden şey
  1264. 18-Kehf 55
    en nâse : insanlar
  1265. 18-Kehf 55
    en yu'minû : mü'min olmak
  1266. 18-Kehf 55
    en te'tiye-hum : onlara gelmesi
  1267. 18-Kehf 55
    kubulen : karşı karşıya kalarak
  1268. 18-Kehf 56
    huzuven : alay ederek
  1269. 18-Kehf 57
    ve men azlemu : ve daha zalim kimdir
  1270. 18-Kehf 57
    mimmen (min men) : o kimseden
  1271. 18-Kehf 57
    ekinneten : ekinnet, fıkıh etmeye mani olan engel
  1272. 18-Kehf 57
    en yefkahû-hu : onu fıkıh etmeleri
  1273. 18-Kehf 57
    vakren : vakra (işitme engeli)
  1274. 18-Kehf 57
    fe len yehtedû : bundan sonra asla hidayete eremezler
  1275. 18-Kehf 57
    izen : öyleyse, o zaman
  1276. 18-Kehf 57
    ebeden : ebediyyen, sonsuza kadar
  1277. 18-Kehf 58
    len yecidû : asla bulamazlar
  1278. 18-Kehf 58
    mev'ilen : sığınılacak yer, sığınacak yer
  1279. 18-Kehf 59
    mev'ıden : vaadedilen zaman
  1280. 18-Kehf 60
    hukuben : seneler, senelerce, uzun zaman
  1281. 18-Kehf 61
    sereben : içine girilip, gidilen yer
  1282. 18-Kehf 62
    nasaben : yorgunluk, bitkinlik, meşakkat
  1283. 18-Kehf 63
    ve mâ ensâ-nî-hu : ve onu bana unutturmadı
  1284. 18-Kehf 63
    en ezkure-hu : onu hatırlamayı
  1285. 18-Kehf 63
    aceben : acayip, şaşılacak şekilde
  1286. 18-Kehf 65
    abden : bir kul
  1287. 18-Kehf 65
    rahmeten : bir rahmet
  1288. 18-Kehf 65
    ilmen : bir ilim
  1289. 18-Kehf 66
    en tuallime-ni : senin bana öğretmen
  1290. 18-Kehf 66
    ruşden : rüşde ulaşma
  1291. 18-Kehf 67
    len testetîa : asla güç yetiremezsin, yapamazsın
  1292. 18-Kehf 67
    sabren : sabırla, sabırlı olma
  1293. 18-Kehf 68
    hubren : haberdar edilerek
  1294. 18-Kehf 69
    biren : sabreden (sabırlı olan)
  1295. 18-Kehf 69
    emren : emir
  1296. 18-Kehf 70
    zikren : zikir, öğüt, kıssa, haber
  1297. 18-Kehf 71
    fentalakâ (fe intalakâ) : böylece (ikisi) gittiler
  1298. 18-Kehf 71
    şey'en : bir şey
  1299. 18-Kehf 71
    imren : büyük iş
  1300. 18-Kehf 72
    len testetîa : asla güç yetiremezsin
  1301. 18-Kehf 72
    sabren : sabırlı olarak, sabırlı olma
  1302. 18-Kehf 73
    usren : zorluk, güçlük
  1303. 18-Kehf 74
    gulâmen : (erkek) çocuk
  1304. 18-Kehf 74
    nefsen : bir nefs
  1305. 18-Kehf 74
    zekiyyeten : temiz, masum
  1306. 18-Kehf 74
    şey'en : bir şey
  1307. 18-Kehf 74
    nukren : kötü, şeriate uymayan
  1308. 18-Kehf 75
    len testetîa : güç yetiremezsin
  1309. 18-Kehf 75
    sabren : sabırlı olma
  1310. 18-Kehf 76
    uzren : özür, kabul edilebilir sebep
  1311. 18-Kehf 77
    fentalekâ hattâ izâ : böylece ikisi yola çıktılar
  1312. 18-Kehf 77
    en yudayyifû humâ : ikisini misafir etmek
  1313. 18-Kehf 77
    cidâren : bir duvar
  1314. 18-Kehf 77
    en yenkadda : yıkılmak üzere
  1315. 18-Kehf 77
    ecren : ecir, ücret, bedel
  1316. 18-Kehf 78
    sabren : sabırlı olarak, sabırlı olma
  1317. 18-Kehf 79
    en eîbe-hâ : onu kusurlu yapmak
  1318. 18-Kehf 79
    gasben : gasbederek, zorla
  1319. 18-Kehf 80
    en yurhika-humâ : onları (o ikisini küfre ve tuğyana) sürüklemek
  1320. 18-Kehf 80
    tugyânen : azgınlık
  1321. 18-Kehf 80
    ve kufren : ve küfür (inkâr)
  1322. 18-Kehf 81
    en yubdile-humâ : onlara (o ikisi için) değiştirmesi
  1323. 18-Kehf 81
    hayren : (daha) hayırlısı
  1324. 18-Kehf 81
    zekâten : temiz
  1325. 18-Kehf 81
    ruhmen : merhamet (açısından)
  1326. 18-Kehf 82
    kenzun : hazine, define
  1327. 18-Kehf 82
    en yeblugâ : ikisinin erişmesini, ulaşmasını
  1328. 18-Kehf 82
    kenze-humâ : ikisinin definesi
  1329. 18-Kehf 82
    rahmeten : bir rahmet olarak
  1330. 18-Kehf 82
    sabren : sabırlı olma
  1331. 18-Kehf 83
    zikren : zikir, hatırlatma, kıssa, konu, bahis
  1332. 18-Kehf 84
    mekkennâ : sağlam yerleştirdik, kuvvetlendirdik, destekledik
  1333. 18-Kehf 84
    sebeben : sebep, vesile
  1334. 18-Kehf 85
    sebeben : sebep, vesile
  1335. 18-Kehf 86
    kavmen : bir kavim, topluluk
  1336. 18-Kehf 86
    en tuazzibe : senin azaba uğratman
  1337. 18-Kehf 86
    en tettehıze : senin edinmen, ittihaz etmen
  1338. 18-Kehf 86
    husnen : güzellikle, iyilikle, güzel davranışla
  1339. 18-Kehf 87
    men zaleme : kim zulmederse
  1340. 18-Kehf 87
    azâben : bir azap (ile)
  1341. 18-Kehf 87
    nukren : dehşetli, çok şiddetli
  1342. 18-Kehf 88
    men âmene : kim âmenû olursa (kim ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı dilerse)
  1343. 18-Kehf 88
    cezâen : karşılık, mükâfat
  1344. 18-Kehf 88
    yusren : kolay olan
  1345. 18-Kehf 89
    sebeben : vesile, sebep
  1346. 18-Kehf 90
    sitren : bir örtü, perde
  1347. 18-Kehf 91
    hubren : olayın sebebinden, gerçek durumdan haberdar olan
  1348. 18-Kehf 92
    sebeben : bir sebep
  1349. 18-Kehf 93
    kavmen : bir kavim
  1350. 18-Kehf 93
    kavlen : söz
  1351. 18-Kehf 94
    harcen : harç, ücret
  1352. 18-Kehf 94
    en tec'ale : senin yapman
  1353. 18-Kehf 94
    sedden : bir set
  1354. 18-Kehf 95
    mekken-nî : beni kuvvetlendirdiği (desteklediği) şeyler
  1355. 18-Kehf 95
    redmen : çok sağlam engel
  1356. 18-Kehf 96
    ren : ateş (hali)
  1357. 18-Kehf 96
    tren : erimiş bakır
  1358. 18-Kehf 97
    en yazherû-hu : ona zahir olmaya (üstün gelmeye), onu aşmaya
  1359. 18-Kehf 97
    nakben : delerek
  1360. 18-Kehf 100
    cehenneme : cehennemi
  1361. 18-Kehf 102
    en yettehızû : edindiklerini
  1362. 18-Kehf 102
    cehenneme : cehennemi
  1363. 18-Kehf 102
    nuzulen : ikram olarak, kalacak yer olarak
  1364. 18-Kehf 103
    a'mâlen : ameller açısından
  1365. 18-Kehf 104
    enne-hum : olduğunu
  1366. 18-Kehf 105
    veznen : vezin, ölçü, mizan
  1367. 18-Kehf 106
    cehennemu : cehennem
  1368. 18-Kehf 106
    huzuven : alay konusu
  1369. 18-Kehf 107
    âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler
  1370. 18-Kehf 107
    cennâtu el firdevsi : firdevs cennetleri
  1371. 18-Kehf 107
    nuzulen : ikram olarak, kalacak yer olarak
  1372. 18-Kehf 108
    velen : ayrılmak
  1373. 18-Kehf 109
    midâden : mürekkep
  1374. 18-Kehf 109
    kable en tenfede : bitmesinden (tükenmesinden) önce, bitmeden
  1375. 18-Kehf 109
    mededen : imdat (yardım) olarak
  1376. 18-Kehf 110
    ene : ben
  1377. 18-Kehf 110
    ennemâ : olduğu
  1378. 18-Kehf 110
    fe men : artık kim
  1379. 18-Kehf 110
    amelen sâlihan : salih amel (nefs tezkiyesi)
  1380. 18-Kehf 110
    ehaden : (başka) birisi (başka birşeyi)
  1381. 19-Meryem 3
    nidâen : seslenerek
  1382. 19-Meryem 3
    hafiyyen : gizlice, sessizce
  1383. 19-Meryem 4
    vehene : zayıfladı, güçsüzleşti
  1384. 19-Meryem 4
    şeyben : ağararak (saçın ağarması)
  1385. 19-Meryem 4
    şakıyyen : şâkî
  1386. 19-Meryem 5
    veliyyen : bir dost, yardımcı
  1387. 19-Meryem 6
    radıyyen : razı olarak, razı olan
  1388. 19-Meryem 7
    semiyyen : isimlendirerek (isimlendirme)
  1389. 19-Meryem 8
    ennâ : nasıl
  1390. 19-Meryem 8
    ıtiyyen \n(atâ) : yaşlanarak \n: (haddi aştı, hududu geçti)
  1391. 19-Meryem 9
    şey'en : bir şey
  1392. 19-Meryem 10
    lî âyeten : bir âyet, bir delil, bir işaret
  1393. 19-Meryem 10
    en nâse : insanlar
  1394. 19-Meryem 10
    seviyyen : seviyeli, düzgün, normal, sağlıklı
  1395. 19-Meryem 11
    en sebbihû : tesbih etmeleri
  1396. 19-Meryem 11
    bukreten : (erken) sabahleyin
  1397. 19-Meryem 11
    ve aşiyyen : ve (günün sonu) akşamleyin
  1398. 19-Meryem 12
    sabiyyen : sabi (sübyan) iken, çocuk iken (küçük yaşta)
  1399. 19-Meryem 13
    ve hanânen : ve sevgi
  1400. 19-Meryem 13
    ve zekâten : ve zekât, temizlik, nefs tezkiyesi
  1401. 19-Meryem 13
    takıyyen : takva sahibi
  1402. 19-Meryem 14
    ve berren : ve itaatkâr, iyi ve güzel davranış
  1403. 19-Meryem 14
    cebbâren : cebbar, zorba
  1404. 19-Meryem 14
    asıyyen : asi olan, isyan eden
  1405. 19-Meryem 15
    hayyen : diri, canlı olarak
  1406. 19-Meryem 16
    mekânen : bir yer, bir mekân
  1407. 19-Meryem 16
    şarkıyyen : şark (doğu) tarafı
  1408. 19-Meryem 17
    hicâben : bir perde
  1409. 19-Meryem 17
    beşeren : beşer, insan
  1410. 19-Meryem 17
    seviyyen : düzgün, normal
  1411. 19-Meryem 18
    tekıyyen : takva sahibi
  1412. 19-Meryem 19
    ene : ben
  1413. 19-Meryem 19
    gulâmen : bir erkek çocuk
  1414. 19-Meryem 19
    zekiyyen : temiz, temiz olan
  1415. 19-Meryem 20
    ennâ : nasıl
  1416. 19-Meryem 20
    bagıyyen : azgınlık, iffetsizlik
  1417. 19-Meryem 21
    âyeten : bir âyet
  1418. 19-Meryem 21
    li en nâsi : insanlara
  1419. 19-Meryem 21
    ve rahmeten : ve bir rahmet
  1420. 19-Meryem 21
    emren : emir
  1421. 19-Meryem 21
    makdıyyen : kaza edilmiş, yerine getirilmiş
  1422. 19-Meryem 22
    fentebezet (fe intebezet) : sonra çekildi
  1423. 19-Meryem 22
    mekânen : mekân, yer
  1424. 19-Meryem 22
    kasıyyen : uzak
  1425. 19-Meryem 23
    nesyen : unutularak
  1426. 19-Meryem 23
    mensiyyen : unutulan
  1427. 19-Meryem 24
    tahzenî : üzülme, mahzun
  1428. 19-Meryem 24
    seriyyen : bir ark, su yolu
  1429. 19-Meryem 25
    rutaben : taze
  1430. 19-Meryem 25
    ceniyyen : toplanarak, devşirilerek
  1431. 19-Meryem 26
    ve karrî aynen : ve gözün aydın olsun
  1432. 19-Meryem 26
    ehaden : bir kimse
  1433. 19-Meryem 26
    savmen : oruç (konuşmama orucu)
  1434. 19-Meryem 26
    fe len ukellime : bu sebeple asla konuşmayacağım
  1435. 19-Meryem 26
    insiyyen : ins, insan
  1436. 19-Meryem 27
    şey'en : bir şey
  1437. 19-Meryem 27
    feriyyen : acayip, çirkin, kötü
  1438. 19-Meryem 28
    begıyyen : azgın, iffetsiz
  1439. 19-Meryem 29
    men kâne : olan kimse
  1440. 19-Meryem 29
    sabiyyen : sabi, bebek
  1441. 19-Meryem 30
    nebiyyen : nebî, peygamber
  1442. 19-Meryem 31
    mubâreken : mübarek
  1443. 19-Meryem 31
    mâ dumtu hayyen : hayatta kaldığım sürece
  1444. 19-Meryem 32
    ve berren : ve birr sahibi
  1445. 19-Meryem 32
    cebbâren : bir cebbar (zorba)
  1446. 19-Meryem 32
    şakıyyen : şâkî
  1447. 19-Meryem 33
    hayyen : diri, canlı
  1448. 19-Meryem 35
    en yettehıze : (onun) edinmesi
  1449. 19-Meryem 35
    emren : bir emir, bir iş
  1450. 19-Meryem 39
    ve enzir-hum : ve onları uyar
  1451. 19-Meryem 40
    ve men aleyhâ : ve onun üzerinde olan kimseler (kişiler)
  1452. 19-Meryem 41
    nebiyyen : nebî, peygamber
  1453. 19-Meryem 42
    şey'en : şey, bir şey
  1454. 19-Meryem 43
    seviyyen : seviyeli, düzgün, doğru (Allah'a ulaştıran)
  1455. 19-Meryem 44
    asıyyen : asi, isyankâr
  1456. 19-Meryem 45
    en yemesse-ke : sana dokunması
  1457. 19-Meryem 45
    veliyyen : velî, dost
  1458. 19-Meryem 46
    ente : sen
  1459. 19-Meryem 46
    lem tentehi : sen vazgeçmezsin
  1460. 19-Meryem 46
    le ercumenne-ke : mutlaka seni taşlarım
  1461. 19-Meryem 46
    meliyyen : uzun müddet
  1462. 19-Meryem 47
    hafiyyen : (çok) lütufkâr
  1463. 19-Meryem 48
    şakıyyen : şâkî
  1464. 19-Meryem 49
    ve kullen : ve hepsini
  1465. 19-Meryem 49
    nebiyyen : nebî, peygamber
  1466. 19-Meryem 50
    aliyyen : âlî, yüce, üstün
  1467. 19-Meryem 51
    resûlen : resûl
  1468. 19-Meryem 51
    nebiyyen : nebî, peygamber
  1469. 19-Meryem 52
    el eymeni : sağ taraf
  1470. 19-Meryem 52
    neciyyen : fısıltıyla konuşmak, söyleşmek
  1471. 19-Meryem 53
    nebiyyen : nebî (peygamber) olarak
  1472. 19-Meryem 54
    resûlen : bir resûl
  1473. 19-Meryem 54
    nebiyyen : nebî (peygamber)
  1474. 19-Meryem 55
    mardıyyen : kendisinden razı olunan
  1475. 19-Meryem 56
    nebiyyen : nebî (peygamber)
  1476. 19-Meryem 57
    mekânen : mekân, makam
  1477. 19-Meryem 57
    aliyyen : (çok) yüce
  1478. 19-Meryem 58
    en'ame allâhu : Allah ni'metlendirdi
  1479. 19-Meryem 58
    min en nebiyyîne : nebî (peygamber)lerden
  1480. 19-Meryem 58
    ve mimmen (min men) : ve kimselerden, kişilerden
  1481. 19-Meryem 58
    ve mimmen : ve kimselerden, kişilerden
  1482. 19-Meryem 58
    succeden : secde ederek
  1483. 19-Meryem 58
    ve bukiyyen : ve ağlayarak
  1484. 19-Meryem 59
    gayyen : gayy (cehennemde bir bölüm)
  1485. 19-Meryem 60
    men tâbe : tövbe eden kimse
  1486. 19-Meryem 60
    ve âmene : ve âmenû oldu
  1487. 19-Meryem 60
    el cennete : cennet
  1488. 19-Meryem 60
    şey'en : bir şey
  1489. 19-Meryem 61
    cennâti : cennetler
  1490. 19-Meryem 61
    me'tiyyen : yerine gelecektir
  1491. 19-Meryem 62
    lagven : boş söz
  1492. 19-Meryem 62
    selâmen : selâm
  1493. 19-Meryem 62
    bukreten : sabah, sabahleyin
  1494. 19-Meryem 62
    ve aşiyyen : ve akşam, akşamleyin
  1495. 19-Meryem 63
    el cennetu elletî : cennet ki o
  1496. 19-Meryem 63
    men kâne : olan kimse
  1497. 19-Meryem 63
    takıyyen : takva sahibi
  1498. 19-Meryem 64
    ve mâ netenezzelu : ve biz inmeyiz
  1499. 19-Meryem 64
    nesiyyen : unutan
  1500. 19-Meryem 65
    semiyyen : bir isimle isimlendirme
  1501. 19-Meryem 66
    hayyen : diri, canlı olarak
  1502. 19-Meryem 67
    ennâ : nasıl
  1503. 19-Meryem 67
    şey'en : bir şey
  1504. 19-Meryem 68
    le nahşurenne-hum : biz onları mutlaka haşredeceğiz
  1505. 19-Meryem 68
    cehenneme : cehennem
  1506. 19-Meryem 68
    cisiyyen : diz üstü çökmüş olarak
  1507. 19-Meryem 69
    le nenzianne : elbette, mutlaka alacağız, ayıracağız
  1508. 19-Meryem 69
    ıtiyyen : azgınlık eden, isyan eden, asi olan
  1509. 19-Meryem 70
    liyyen : ateşe göğüs germek, maruz kalmak
  1510. 19-Meryem 71
    hatmen : hüküm, yapılmasına karar verme
  1511. 19-Meryem 71
    makdıyyen : olmasına karar verilmiş, kesinleşmiş olan
  1512. 19-Meryem 72
    cisiyyen : diz üstü çökmüş olarak
  1513. 19-Meryem 73
    li ellezîne âmenû : âmenû olanlara
  1514. 19-Meryem 73
    makâmen : makam
  1515. 19-Meryem 73
    ve ahsenu : ve daha güzel
  1516. 19-Meryem 73
    nediyyen : meclis, toplantı yeri
  1517. 19-Meryem 74
    ahsenu : en güzel, daha güzel
  1518. 19-Meryem 74
    esâsen : çok mal
  1519. 19-Meryem 74
    ve ri'yen : ve gösteriş, görünüş
  1520. 19-Meryem 75
    men : kim
  1521. 19-Meryem 75
    medden : (zamanı) uzatarak
  1522. 19-Meryem 75
    men : kim
  1523. 19-Meryem 75
    mekânen : mekân olarak
  1524. 19-Meryem 75
    cunden : ordu, yardımcılar
  1525. 19-Meryem 76
    huden : hidayet
  1526. 19-Meryem 76
    sevâben : sevap olarak
  1527. 19-Meryem 76
    meredden : dönen, karşılığı olan
  1528. 19-Meryem 77
    le ûteyenne : elbette verilecektir
  1529. 19-Meryem 77
    len : mal
  1530. 19-Meryem 77
    ve veleden : ve çocuk
  1531. 19-Meryem 78
    ahden : ahd
  1532. 19-Meryem 79
    medden : uzatarak
  1533. 19-Meryem 80
    ferden : fert olarak (tek başına, hiçbir şeysiz)
  1534. 19-Meryem 81
    âliheten : ilâhlar
  1535. 19-Meryem 81
    ızzen : üstünlük, şeref, izzet
  1536. 19-Meryem 82
    dden : mukabil (onların karşısında) olan, hasım
  1537. 19-Meryem 83
    ennâ : nasıl
  1538. 19-Meryem 83
    ezzen : tahrik ederek
  1539. 19-Meryem 84
    adden : sayarak
  1540. 19-Meryem 85
    vefden : saygı gösterilerek, izzet ve ikramla
  1541. 19-Meryem 86
    ilâ cehenneme : cehenneme
  1542. 19-Meryem 86
    virden : susamış olarak
  1543. 19-Meryem 87
    illâ men : ancak kim, kişi, kimse
  1544. 19-Meryem 87
    ahden : ahd yaptı, ahd aldı
  1545. 19-Meryem 88
    veleden : çocuk
  1546. 19-Meryem 89
    şey'en : bir şey
  1547. 19-Meryem 89
    idden : çok kötü, korkunç
  1548. 19-Meryem 90
    ve tenşakku : ve yarılacak
  1549. 19-Meryem 90
    hedden : çökerek
  1550. 19-Meryem 91
    en deav : isnat etmek, istemek
  1551. 19-Meryem 91
    veleden : bir çocuk
  1552. 19-Meryem 92
    ve mâ yenbagî : ve caiz olmaz, yakışmaz, olamaz
  1553. 19-Meryem 92
    en yettehıze : edinmek, yapmak
  1554. 19-Meryem 92
    veleden : çocuk
  1555. 19-Meryem 93
    men : kim, kimse
  1556. 19-Meryem 93
    abden : kul olarak
  1557. 19-Meryem 94
    adden : adet adet, tek tek adetlendirerek (sayarak)
  1558. 19-Meryem 95
    ferden : fert fert, tek başına, ferdî olarak
  1559. 19-Meryem 96
    âmenû : îmân edenler, âmenû olanlar
  1560. 19-Meryem 96
    vudden : muhabbet, sevgi
  1561. 19-Meryem 97
    bi-hî kavmen : onunla bir kavmi
  1562. 19-Meryem 97
    ludden : çok inatçı, direnen
  1563. 19-Meryem 98
    rikzen : gizli ses, fısıltı, ufacık ses
  1564. 2-Bakara 2
    huden : hidayet, hidayete erdiren
  1565. 2-Bakara 5
    huden : hidayet
  1566. 2-Bakara 6
    enzerte-hum : onları uyardın
  1567. 2-Bakara 8
    ve min en nâsi : ve insanlardan bir kısmı
  1568. 2-Bakara 8
    men : kimse, kişi
  1569. 2-Bakara 8
    âmennâ : biz îmân ettik
  1570. 2-Bakara 9
    âmenû : îmân ettiler
  1571. 2-Bakara 9
    enfuse-hum : kendileri
  1572. 2-Bakara 13
    âmene : îmân etti, âmenû oldu
  1573. 2-Bakara 13
    en nâsu : insanlar
  1574. 2-Bakara 13
    âmene : îmân etti, âmenû oldu
  1575. 2-Bakara 14
    âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  1576. 2-Bakara 14
    âmennâ : biz inandık, îmân ettik, âmenû olduk
  1577. 2-Bakara 17
    ren : ateş
  1578. 2-Bakara 21
    en nâsu : insanlar
  1579. 2-Bakara 22
    firâşen : döşek, yatak
  1580. 2-Bakara 22
    binâen : bina olarak (kubbe şeklinde)
  1581. 2-Bakara 22
    ve enzele : ve indirdi
  1582. 2-Bakara 22
    en : su
  1583. 2-Bakara 22
    endâden : eşler, benzerler
  1584. 2-Bakara 22
    ve entum : ve siz
  1585. 2-Bakara 24
    ve len tef'alû : ve asla yapamayacaksınız, yapamazsınız
  1586. 2-Bakara 24
    en nâre : ateş
  1587. 2-Bakara 24
    en nâsu : insanlar
  1588. 2-Bakara 25
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler, îmân edenler
  1589. 2-Bakara 25
    enne : olduğunu
  1590. 2-Bakara 25
    lehum cennâtin : onlar için cennetler vardır
  1591. 2-Bakara 25
    enhâru : nehirler
  1592. 2-Bakara 26
    en yadribe meselen : darbı mesel, misal, örnek vermek
  1593. 2-Bakara 26
    beûdaten : sivrisinek
  1594. 2-Bakara 26
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  1595. 2-Bakara 26
    enne-hû : onun olduğu
  1596. 2-Bakara 26
    meselen : misal, örnek
  1597. 2-Bakara 27
    yenkudûne : nakzederler, bozarlar
  1598. 2-Bakara 27
    en yûsale : ulaştırmak
  1599. 2-Bakara 28
    emvâten : ölüler
  1600. 2-Bakara 30
    halîfeten : halife
  1601. 2-Bakara 30
    men : kimse, kişi (birisi)
  1602. 2-Bakara 31
    enbiû-nî : bana haber verin
  1603. 2-Bakara 32
    lenâ : bizim
  1604. 2-Bakara 32
    ente : sen
  1605. 2-Bakara 33
    enbi'-hum : onlara haber ver, bildir
  1606. 2-Bakara 33
    enbee-hum : onlara haber verdi, bildirdi
  1607. 2-Bakara 35
    ente : sen
  1608. 2-Bakara 35
    el cennete : cennet
  1609. 2-Bakara 35
    ragaden : bol bol
  1610. 2-Bakara 38
    ye'tiye-enne-kum : size mutlaka gelecek
  1611. 2-Bakara 38
    huden : hidayet (Allah'a ulaşma)
  1612. 2-Bakara 38
    fe men : o zaman kim
  1613. 2-Bakara 38
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  1614. 2-Bakara 39
    en nârı : ateş
  1615. 2-Bakara 40
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  1616. 2-Bakara 40
    en'amtu : ben ni'metlendirdim
  1617. 2-Bakara 41
    enzeltu : ben indirdim
  1618. 2-Bakara 41
    semenen : bedel, ücret
  1619. 2-Bakara 41
    kalîlen : az
  1620. 2-Bakara 42
    ve entum : ve siz
  1621. 2-Bakara 44
    en nâse : insanlar
  1622. 2-Bakara 44
    ve tensevne : ve unutuyorsunuz
  1623. 2-Bakara 44
    enfuse-kum : kendi nefsleriniz, kendiniz
  1624. 2-Bakara 44
    ve entum : ve siz
  1625. 2-Bakara 46
    enne-hum : onların ..... olduğunu
  1626. 2-Bakara 46
    ve enne-hum : ve onların ..... olduğunu
  1627. 2-Bakara 47
    benî isrâîle : ey İsrailoğulları
  1628. 2-Bakara 47
    en'amtu : ben ni'metlendirdim
  1629. 2-Bakara 47
    ve en-nî : ve benim olduğum(u)
  1630. 2-Bakara 48
    yevmen : gün
  1631. 2-Bakara 48
    şey'en : bir şey
  1632. 2-Bakara 50
    enceynâ-kum : biz sizi kurtardık
  1633. 2-Bakara 50
    ve entum : ve siz
  1634. 2-Bakara 50
    tenzurûne : bakıyorsunuz, görüyorsunuz
  1635. 2-Bakara 51
    leyleten : gece
  1636. 2-Bakara 51
    ve entum : ve siz
  1637. 2-Bakara 54
    enfuse-kum : nefsleriniz, kendiniz
  1638. 2-Bakara 54
    enfuse-kum : kendi nefsleriniz, kendi kendiniz, birbiriniz
  1639. 2-Bakara 55
    len nu'mine : biz asla inanmayız
  1640. 2-Bakara 55
    cehreten : açıkça
  1641. 2-Bakara 55
    ve entum : ve siz
  1642. 2-Bakara 55
    tenzurûne : bakıyorsunuz, görüyorsunuz
  1643. 2-Bakara 57
    enzel-nâ : biz indirdik
  1644. 2-Bakara 57
    el menne : kudret helvası
  1645. 2-Bakara 57
    enfuse-hum : kendi nefsleri, kendileri
  1646. 2-Bakara 58
    ragaden : bol bol
  1647. 2-Bakara 58
    succeden : secde ederek
  1648. 2-Bakara 59
    kavlen : söz
  1649. 2-Bakara 59
    enzelnâ : biz indirdik
  1650. 2-Bakara 59
    riczen : korkunç azap, habis azap (taun
  1651. 2-Bakara 60
    aynen : göz, pınar, kaynak
  1652. 2-Bakara 61
    len nasbirâ : sabredemeyiz
  1653. 2-Bakara 61
    lenâ : bizim için, bize
  1654. 2-Bakara 61
    lenâ : bizim için, bize
  1655. 2-Bakara 61
    ve el meskenetu : ve düşkünlük, fakirlik, sefalet
  1656. 2-Bakara 61
    enne-hum : onların olduğu
  1657. 2-Bakara 61
    en nebiyyîne : peygamberler
  1658. 2-Bakara 62
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler)
  1659. 2-Bakara 62
    ve en nasârâ : ve hristiyanlar
  1660. 2-Bakara 62
    men : kim, kimse(ler)
  1661. 2-Bakara 62
    âmene : âmenû oldu (Allah'a ulaşmayı diledi), îmân etti, inandı
  1662. 2-Bakara 62
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  1663. 2-Bakara 65
    radeten : maymun
  1664. 2-Bakara 66
    nekâlen : nakledilecek olay, ibret
  1665. 2-Bakara 66
    ve mev'ızaten : ve vaaz, öğüt, nasihat
  1666. 2-Bakara 67
    en tezbehû : kesmenizi
  1667. 2-Bakara 67
    bakaraten : bir inek
  1668. 2-Bakara 67
    huzuven : alay konusu
  1669. 2-Bakara 67
    en ekûne : olmak (benim olmam)
  1670. 2-Bakara 68
    lenâ : bize, bizim için
  1671. 2-Bakara 68
    lenâ : bize
  1672. 2-Bakara 69
    lenâ rabbe-ke : bizim için Rabbine
  1673. 2-Bakara 69
    lenâ : bize
  1674. 2-Bakara 69
    en nâzirîne : nazar edenler, görenler, bakanlar
  1675. 2-Bakara 70
    lenâ rabbe-ke : bizim için Rabbine
  1676. 2-Bakara 70
    lenâ : bize
  1677. 2-Bakara 72
    nefsen : bir nefs, bir kişi
  1678. 2-Bakara 74
    kasveten : kasvetli, katılaşmış
  1679. 2-Bakara 74
    el enhâru : nehirler, ırmaklar
  1680. 2-Bakara 75
    en yu'minû : inanmaları
  1681. 2-Bakara 76
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  1682. 2-Bakara 76
    âmennâ : biz âmenû olduk, îmân ettik
  1683. 2-Bakara 77
    enne : olduğunu
  1684. 2-Bakara 79
    semenen : bedel, ücret
  1685. 2-Bakara 79
    kalîlen : az
  1686. 2-Bakara 80
    len temesse-nâ : bize dokunmaz
  1687. 2-Bakara 80
    en nâru : ateş
  1688. 2-Bakara 80
    eyyâmen : günler
  1689. 2-Bakara 80
    ahden : bir ahd, kesin söz
  1690. 2-Bakara 80
    len yuhlife : asla değiştirilmez
  1691. 2-Bakara 81
    men : kimse
  1692. 2-Bakara 81
    seyyieten : günah
  1693. 2-Bakara 81
    ashâbu en nâri : ateş halkı
  1694. 2-Bakara 82
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  1695. 2-Bakara 82
    ashâbu el cenneti : cennet halkı
  1696. 2-Bakara 83
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  1697. 2-Bakara 83
    ihsânen : ihsanda bulunmak, iyi davranmak
  1698. 2-Bakara 83
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  1699. 2-Bakara 83
    husnen : güzel, iyi
  1700. 2-Bakara 83
    kalîlen : az
  1701. 2-Bakara 83
    ve entum : ve siz
  1702. 2-Bakara 84
    enfuse-kum : birbirinizi
  1703. 2-Bakara 84
    ve entum : ve siz
  1704. 2-Bakara 85
    summe entum : sonra siz
  1705. 2-Bakara 85
    enfuse-kum : kendileriniz, sizin nefsleriniz, birbiriniz
  1706. 2-Bakara 85
    men : kişi, kimse
  1707. 2-Bakara 87
    enfusu-kum : nefsleriniz
  1708. 2-Bakara 88
    kalîlen mâ : ne kadar az, pek az
  1709. 2-Bakara 90
    enfuse-hum : onların nefsleri, kendileri
  1710. 2-Bakara 90
    en yekfurû : inkâr etmeleri
  1711. 2-Bakara 90
    bimâ enzele allâhu : Allah'ın indirdiği şeyle
  1712. 2-Bakara 90
    bagyen : haset ederek, azgınlık ederek
  1713. 2-Bakara 90
    en yunezzile : indirilmesi
  1714. 2-Bakara 90
    alâ men yeşâu : dilediği kimseye
  1715. 2-Bakara 91
    enzele allâhu : Allah indirdi
  1716. 2-Bakara 91
    enbiyâe : nebîler, peygamberler
  1717. 2-Bakara 92
    ve entum zâlimûne : ve siz zalimlersiniz
  1718. 2-Bakara 94
    lisaten : halis, özel
  1719. 2-Bakara 94
    min dûni en nâsi : diğer insanlardan başka
  1720. 2-Bakara 94
    fe temennevû : o zaman temenni edin
  1721. 2-Bakara 95
    ve len : ve asla
  1722. 2-Bakara 95
    yetemennev-hu : onu temenni etmezler
  1723. 2-Bakara 95
    ebeden : sonsuza kadar, ebediyyen
  1724. 2-Bakara 96
    ve le tecidenne-hum : ve mutlaka onları bulursun
  1725. 2-Bakara 96
    en nâsi : insanlar
  1726. 2-Bakara 96
    elfe senetin : bin sene
  1727. 2-Bakara 96
    en yuammere : ömürlendirilmek, ömürlendirilmesi
  1728. 2-Bakara 97
    men : kim
  1729. 2-Bakara 97
    aduvven : düşman
  1730. 2-Bakara 97
    ve huden : ve hidayet edici, hidayet eden
  1731. 2-Bakara 98
    men : kimse, kim
  1732. 2-Bakara 98
    aduvven : düşman
  1733. 2-Bakara 99
    enzelnâ : biz indirdik
  1734. 2-Bakara 100
    ahden : ahd, antlaşma
  1735. 2-Bakara 101
    enne-hum : onların olduğu
  1736. 2-Bakara 102
    en nâse : insanlar
  1737. 2-Bakara 102
    ve lâ yenfeu-hum : ve onlara fayda veren şeyler
  1738. 2-Bakara 102
    men işterâ-hu : onu satın alan kimseler
  1739. 2-Bakara 102
    enfuse-hum : onlar nefslerini, kendi kendilerini
  1740. 2-Bakara 103
    enne-hum : onların olması
  1741. 2-Bakara 103
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  1742. 2-Bakara 104
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  1743. 2-Bakara 105
    en yunezzele : indirilmek, indirilmesi
  1744. 2-Bakara 105
    men yeşâu : dilediği kişi
  1745. 2-Bakara 106
    nensah : kaldırırız
  1746. 2-Bakara 106
    enne allâhe : muhakkak ki Allah
  1747. 2-Bakara 107
    enne : olduğunu
  1748. 2-Bakara 108
    en tes'elû : sorguya çekmek, sual etmek
  1749. 2-Bakara 108
    ve men : ve kim
  1750. 2-Bakara 109
    haseden : haset, çekememezlik
  1751. 2-Bakara 109
    enfusi-him : onların nefsleri
  1752. 2-Bakara 109
    tebeyyene : beyan oldu, açıklandı
  1753. 2-Bakara 110
    li enfusi-kum : nefsleriniz için, kendiniz için
  1754. 2-Bakara 111
    len yedhule : asla giremez
  1755. 2-Bakara 111
    el cennete : cennet
  1756. 2-Bakara 111
    men : kimse, kişi
  1757. 2-Bakara 111
    den : yahudi
  1758. 2-Bakara 112
    men : kimse, kişi
  1759. 2-Bakara 112
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  1760. 2-Bakara 113
    en nasârâ : hristiyanlar
  1761. 2-Bakara 113
    en nasârâ : hristiyanlar
  1762. 2-Bakara 114
    ve men : ve bir kimse, kişi
  1763. 2-Bakara 114
    mimmen (min men) : ondan
  1764. 2-Bakara 114
    menea : men etti, engelledi
  1765. 2-Bakara 114
    en yuzkere : zikredilmek
  1766. 2-Bakara 114
    en yedhulû-hâ : oraya girmeleri
  1767. 2-Bakara 116
    veleden : çocuk
  1768. 2-Bakara 117
    emren : emir, iş
  1769. 2-Bakara 118
    beyyennâ : beyan ettik, biz açıkladık
  1770. 2-Bakara 119
    beşîren : müjdeleyici olarak
  1771. 2-Bakara 119
    ve nezîren : ve uyarıcı olarak
  1772. 2-Bakara 120
    ve len terdâ : ve asla razı olmaz
  1773. 2-Bakara 120
    ve lâ en nasârâ : ve hristiyanlar da değil, olmazlar
  1774. 2-Bakara 121
    ve men yekfur : ve kim inkâr eder
  1775. 2-Bakara 122
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  1776. 2-Bakara 122
    en'amtu : ben ni'metlendirdim
  1777. 2-Bakara 122
    ve en-nî : ve muhakkak ki ben, şüphesiz ben
  1778. 2-Bakara 123
    yevmen : gün
  1779. 2-Bakara 123
    şey'en : bir şey
  1780. 2-Bakara 123
    ve lâ tenfeu-hâ : ve ona menfeat, fayda vermeyecek,
  1781. 2-Bakara 124
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  1782. 2-Bakara 124
    imâmen : imam, önder
  1783. 2-Bakara 124
    yenâlu : nail olmaz, ulaşamaz
  1784. 2-Bakara 125
    mesâbeten : sevap yeri
  1785. 2-Bakara 125
    li en nâsi : insanlar için
  1786. 2-Bakara 125
    ve emnen : ve emniyetli
  1787. 2-Bakara 125
    musallen : namaz yeri
  1788. 2-Bakara 125
    en tahhirâ : temizlemek
  1789. 2-Bakara 126
    beleden : belde
  1790. 2-Bakara 126
    âminen : emin, emniyetli
  1791. 2-Bakara 126
    men : kim
  1792. 2-Bakara 126
    âmene : îmân etti
  1793. 2-Bakara 126
    ve men : ve kimse, kim
  1794. 2-Bakara 126
    kalîlen : biraz, az
  1795. 2-Bakara 126
    ilâ azâbi en nâri : ateşin azabına
  1796. 2-Bakara 127
    ente : sen
  1797. 2-Bakara 128
    ummeten : bir ümmet, bir topluluk
  1798. 2-Bakara 128
    muslimeten : teslim olan
  1799. 2-Bakara 128
    menâsike-nâ : menasiklerimizi, yapacaklarımızı, uymamız gereken kurallarımızı
  1800. 2-Bakara 128
    ente : sen
  1801. 2-Bakara 129
    resûlen : bir resûl, elçi,
  1802. 2-Bakara 129
    ente : sen
  1803. 2-Bakara 130
    ve men : ve kim
  1804. 2-Bakara 130
    men : kim
  1805. 2-Bakara 132
    benî-hi : kendi oğullarına
  1806. 2-Bakara 132
    beniyye : ey oğullarım
  1807. 2-Bakara 132
    ve entum : ve siz
  1808. 2-Bakara 133
    li benî-hi : oğullarına
  1809. 2-Bakara 133
    ilâhen vahiden : tek, bir ilâh
  1810. 2-Bakara 135
    den : yahudi
  1811. 2-Bakara 135
    hanîfen : hanîf olarak, tek Allah'a inanarak
  1812. 2-Bakara 136
    âmennâ : biz îmân ettik
  1813. 2-Bakara 136
    en nebiyyûne : nebîler, peygamberler
  1814. 2-Bakara 137
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  1815. 2-Bakara 137
    mâ âmentum : sizin îmân ettiğiniz şey
  1816. 2-Bakara 138
    ve men : ve kim
  1817. 2-Bakara 138
    ahsenu : ahsen, en güzel
  1818. 2-Bakara 138
    bgaten : boya olarak
  1819. 2-Bakara 139
    ve lenâ : ve bizim
  1820. 2-Bakara 140
    den : yahudi
  1821. 2-Bakara 140
    e entum : siz mi
  1822. 2-Bakara 140
    ve men azlemu : ve kim daha zalim
  1823. 2-Bakara 140
    mimmen (min men) : o kimseden
  1824. 2-Bakara 140
    şehâdeten : şahitlik
  1825. 2-Bakara 142
    min en nâsi : insanlardan
  1826. 2-Bakara 142
    men : kimse, kişi
  1827. 2-Bakara 143
    ummeten : bir ümmet, bir topluluk
  1828. 2-Bakara 143
    alâ en nâsi : insanlara
  1829. 2-Bakara 143
    şehîden : şahit
  1830. 2-Bakara 143
    men : kim
  1831. 2-Bakara 143
    mimmen (min men) : o kimse(ler)den, ondan (onlardan)
  1832. 2-Bakara 143
    yenkalibu : geri döner
  1833. 2-Bakara 143
    kebîreten : zor, güç
  1834. 2-Bakara 143
    bi en nâsi : insanlara
  1835. 2-Bakara 144
    fe le nuvelliye enne-ke : artık seni mutlaka çevireceğiz
  1836. 2-Bakara 144
    bleten : bir kıbleye
  1837. 2-Bakara 144
    enne-hu : onun olduğu
  1838. 2-Bakara 145
    ve mâ ente : ve sen değilsin
  1839. 2-Bakara 145
    izen : o zaman, o taktirde
  1840. 2-Bakara 147
    lâ tekûnenne : sakın olma
  1841. 2-Bakara 150
    li en nâsi : insanlara, insanların
  1842. 2-Bakara 151
    resûlen : bir resûl, elçi
  1843. 2-Bakara 153
    âmenû : âmenû olanlar, îmân edenler(Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  1844. 2-Bakara 154
    men : kişi, kimse
  1845. 2-Bakara 155
    nebluvenne-kum : sizi imtihan ederiz
  1846. 2-Bakara 155
    ve el enfusi : ve nefsler
  1847. 2-Bakara 158
    men : kim
  1848. 2-Bakara 158
    en yettavvefe : tavaf etmek
  1849. 2-Bakara 158
    ve men : ve kim
  1850. 2-Bakara 159
    enzelnâ : biz indirdik
  1851. 2-Bakara 159
    beyyennâ-hu : biz onu açıkladık
  1852. 2-Bakara 159
    li en nâsi : insanlar için
  1853. 2-Bakara 160
    beyyenû : beyan ettiler, açıkladılar
  1854. 2-Bakara 160
    ene : ben
  1855. 2-Bakara 161
    ve en nâsi : ve insanlar
  1856. 2-Bakara 164
    ve en nehâri : ve gündüz
  1857. 2-Bakara 164
    yenfeu : fayda verir
  1858. 2-Bakara 164
    en nâse : insanlar
  1859. 2-Bakara 164
    enzele allâhu : Allah indirdi
  1860. 2-Bakara 165
    ve min en nâsi : ve insanlardan (bir kısmı)
  1861. 2-Bakara 165
    men : kim, kimse
  1862. 2-Bakara 165
    endâden : eş, eşit, ortak (put)
  1863. 2-Bakara 165
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler)
  1864. 2-Bakara 165
    hubben : sevgi, muhabbet
  1865. 2-Bakara 165
    enne : olduğunu
  1866. 2-Bakara 165
    ve enne : ve olduğunu
  1867. 2-Bakara 167
    enne : olduğu
  1868. 2-Bakara 167
    lenâ : bize, bizim için
  1869. 2-Bakara 167
    kerreten : bir kere daha, tekrar
  1870. 2-Bakara 167
    min en nâri : ateşten
  1871. 2-Bakara 168
    en nâsu : insanlar
  1872. 2-Bakara 168
    halâlen : helâl olan
  1873. 2-Bakara 168
    tayyiben : temiz olan
  1874. 2-Bakara 169
    ve en tekûlû : ve söylemeniz
  1875. 2-Bakara 170
    enzele : indirdiği şey, indirdiğine
  1876. 2-Bakara 170
    şey'en : bir şey
  1877. 2-Bakara 171
    yen'ıku : bağırır, haykırır
  1878. 2-Bakara 171
    duâen ve nidâen : çağırarak ve bağırarak
  1879. 2-Bakara 172
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler, îmân ettiler
  1880. 2-Bakara 173
    fe men : artık, fakat, ama kim
  1881. 2-Bakara 174
    enzele : indirdi
  1882. 2-Bakara 174
    semenen : bedel, ücret, değer
  1883. 2-Bakara 174
    kalîlen : az
  1884. 2-Bakara 174
    en nâre : ateş
  1885. 2-Bakara 175
    alâ en nâri : ateşe karşı
  1886. 2-Bakara 176
    bi enne : sebebi ile
  1887. 2-Bakara 177
    en tuvellû : dönmeniz, yönelmeniz
  1888. 2-Bakara 177
    men : kim
  1889. 2-Bakara 177
    âmene : âmenû oldu (Allah'a ulaşmayı diledi) îmân etti
  1890. 2-Bakara 177
    ve en nebiyyine : ve peygamberler
  1891. 2-Bakara 178
    âmenû : âmenû oldular
  1892. 2-Bakara 178
    fe men : fakat, o taktirde, artık, o zaman kim
  1893. 2-Bakara 178
    fe men : fakat, o taktirde, artık, o zaman kim
  1894. 2-Bakara 181
    fe men : o zaman, artık, o taktirde kim
  1895. 2-Bakara 182
    men : kim ise
  1896. 2-Bakara 182
    cenefen : haktan uzaklaşarak
  1897. 2-Bakara 182
    ismen : günah işleyerek, günaha girerek
  1898. 2-Bakara 183
    âmenû : âmenû oldular
  1899. 2-Bakara 184
    eyyâmen : günler
  1900. 2-Bakara 184
    fe men : fakat kim
  1901. 2-Bakara 184
    fe men : artık kim
  1902. 2-Bakara 184
    ve en tesûmû : ve sizin oruç tutmanız
  1903. 2-Bakara 185
    huden : hidayete erdirici (olarak) 8 - li en nâsi
  1904. 2-Bakara 185
    men : kim
  1905. 2-Bakara 185
    ve men : ve kim
  1906. 2-Bakara 187
    ve entum : ve siz
  1907. 2-Bakara 187
    enne-kum : sizin ..... olduğunuz
  1908. 2-Bakara 187
    enfuse-kum : sizin nefsleriniz, kendiniz
  1909. 2-Bakara 187
    yetebeyyene : açığa çıkar, belli olur
  1910. 2-Bakara 187
    ve entum : ve siz
  1911. 2-Bakara 187
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  1912. 2-Bakara 188
    en nâsi : insanlar
  1913. 2-Bakara 188
    ve entum ta'lemûne : ve siz biliyorsunuz
  1914. 2-Bakara 189
    li en nâsi : insanlar için
  1915. 2-Bakara 189
    bi en te'tû : gelmeniz, girmeniz
  1916. 2-Bakara 189
    menittekâ (men ittekâ) : kişi takva sahibi olur
  1917. 2-Bakara 194
    fe men : o zaman, o halde kim ise
  1918. 2-Bakara 194
    enne : olduğunu
  1919. 2-Bakara 195
    ve enfikû : ve infâk edin, verin
  1920. 2-Bakara 196
    fe men : fakat kim
  1921. 2-Bakara 196
    ezen : eza, ağrı
  1922. 2-Bakara 196
    fe men : o taktirde, o zaman kim
  1923. 2-Bakara 196
    men : kim, kimse, kişi
  1924. 2-Bakara 196
    li men : kimse(ler) için
  1925. 2-Bakara 196
    enne allâhe : Allah'ın ..... olduğu
  1926. 2-Bakara 197
    men : kim, kimse
  1927. 2-Bakara 198
    en tebtegû : aramanız, talep etmeniz, istemeniz
  1928. 2-Bakara 199
    en nâsu : insanlar
  1929. 2-Bakara 200
    menâsike-kum : hacca ait ibadetleriniz
  1930. 2-Bakara 200
    zikren : zikrederek
  1931. 2-Bakara 200
    min en nâsi : insanlardan
  1932. 2-Bakara 200
    men : kimse(ler), kim, kimi
  1933. 2-Bakara 201
    men yekûlu : kim derse
  1934. 2-Bakara 201
    haseneten : hasene, hayır, iyilik, güzellik
  1935. 2-Bakara 201
    haseneten : hasene, hayır, iyilik, güzellik
  1936. 2-Bakara 201
    azâbe en nâri : ateşin azabı
  1937. 2-Bakara 203
    men : kim
  1938. 2-Bakara 203
    ve men : ve kim
  1939. 2-Bakara 203
    men : kimse(ler)
  1940. 2-Bakara 203
    enne-kum : sizin ..... olduğunuzu
  1941. 2-Bakara 204
    ve min en nâsi : ve insanlardan
  1942. 2-Bakara 204
    men : kim, kimse(ler), kişi(ler)
  1943. 2-Bakara 205
    ve en nesle : ve nesil
  1944. 2-Bakara 206
    cehennemu : cehennem
  1945. 2-Bakara 207
    ve min en nâsi : ve insanlardan
  1946. 2-Bakara 207
    men : kim, kişi, kimse(ler)
  1947. 2-Bakara 208
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler, îmân ettiler
  1948. 2-Bakara 208
    ffeten : topluca, hepiniz
  1949. 2-Bakara 209
    enne allâhe : Allah'ın ..... olduğu
  1950. 2-Bakara 210
    yenzurûne : bakıyorlar, gözlüyorlar, bekliyorlar
  1951. 2-Bakara 210
    en ye'tiye-hum(u) : onlara gelmesi
  1952. 2-Bakara 211
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  1953. 2-Bakara 211
    ve men : ve kim
  1954. 2-Bakara 212
    âmenû : âmenû oldular (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dilediler), îmân ettiler
  1955. 2-Bakara 212
    men yeşâu : dilediği kimseyi
  1956. 2-Bakara 213
    en nâsu : insanlar
  1957. 2-Bakara 213
    ummeten : ümmet, topluluk
  1958. 2-Bakara 213
    vâhıdeten : bir, tek, bir tek
  1959. 2-Bakara 213
    en nebiyyîne : peygamberler
  1960. 2-Bakara 213
    ve enzele : ve indirdi
  1961. 2-Bakara 213
    en nâsi : insanlar
  1962. 2-Bakara 213
    bagyen : düşmanlık, çekememezlik, haset
  1963. 2-Bakara 213
    âmenû : Allah'a ulaşmayı dilediler, îmân ettiler
  1964. 2-Bakara 213
    men yeşâu : dilediği kimseyi
  1965. 2-Bakara 214
    en tedhulû : girmeniz
  1966. 2-Bakara 214
    el cennete : cennet
  1967. 2-Bakara 214
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  1968. 2-Bakara 215
    enfaktum : Allah için infâk ettiğiniz, verdiğiniz şey
  1969. 2-Bakara 216
    en tekrehû : kerih olması, hoşa gitmemesi
  1970. 2-Bakara 216
    şey'en : bir şey
  1971. 2-Bakara 216
    en tuhıbbû : sevmeniz, hoşlanmanız
  1972. 2-Bakara 216
    şeyen : bir şey
  1973. 2-Bakara 216
    ve entum : ve siz
  1974. 2-Bakara 217
    ve men : ve kim
  1975. 2-Bakara 217
    ashâbu en nâri : ateş ehlidir
  1976. 2-Bakara 218
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler) îmân ettiler
  1977. 2-Bakara 219
    ve menâfiu : ve menfaat, faydalar
  1978. 2-Bakara 219
    li en nâsi : insanlar için
  1979. 2-Bakara 221
    ve lâ tenkihû : ve (kendinize) nikâhlamayın
  1980. 2-Bakara 221
    ilâ en nâri : ateşe
  1981. 2-Bakara 221
    ilâ el cenneti : cennete
  1982. 2-Bakara 221
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  1983. 2-Bakara 222
    ezen : eza, ıstırap
  1984. 2-Bakara 222
    en nisâe : kadın(lar)
  1985. 2-Bakara 223
    ennâ : nasıl
  1986. 2-Bakara 223
    li enfusi-kum : nefsleriniz için, kendiniz için
  1987. 2-Bakara 223
    enne-kum : sizin ..... olduğunu
  1988. 2-Bakara 224
    urdaten : siper, mani, engel
  1989. 2-Bakara 224
    en teberrû : ebrar kimseler olmanız
  1990. 2-Bakara 224
    en nâsi : insanlar
  1991. 2-Bakara 228
    bi enfusi-hinne : kendi kendilerine
  1992. 2-Bakara 228
    en yektumne : gizlemek
  1993. 2-Bakara 229
    en te'huzû : almanız
  1994. 2-Bakara 229
    şey'en : bir şey
  1995. 2-Bakara 229
    en yehâfâ : korkmaları
  1996. 2-Bakara 229
    ve men : ve kim
  1997. 2-Bakara 230
    tenkiha : nikâhlanır
  1998. 2-Bakara 230
    zevcen : eş, zevce
  1999. 2-Bakara 230
    en yeterâceâ : dönmeleri
  2000. 2-Bakara 230
    en yukîmâ : ikame etmek, ayakta tutmak, yerine getirmek
  2001. 2-Bakara 231
    en nisâe : kadınlar
  2002. 2-Bakara 231
    ve men : ve kim
  2003. 2-Bakara 231
    huzuven : alay konusu, eğlence
  2004. 2-Bakara 231
    ve mâ enzele : ve indirdiği şey
  2005. 2-Bakara 231
    enne : olduğunu
  2006. 2-Bakara 232
    en nisâe : kadınlar
  2007. 2-Bakara 232
    en yenkıhne : nikâhlamak
  2008. 2-Bakara 232
    men : kim, kimse
  2009. 2-Bakara 232
    ve entum : ve siz
  2010. 2-Bakara 233
    li men : kimse için
  2011. 2-Bakara 233
    en yutimme : tamamlamak
  2012. 2-Bakara 233
    fısâlen an : sütten kesme
  2013. 2-Bakara 233
    en testerdıû : (süt anne tutup) emzirtmek
  2014. 2-Bakara 233
    enne allâhe : Allah'ın ..... olduğunu
  2015. 2-Bakara 234
    ezvâcen : eşler
  2016. 2-Bakara 234
    bi enfusi-hinne : kendi kendileri ile, kendi kendilerine
  2017. 2-Bakara 234
    enfusi-hinne : onların kendileri hakkında
  2018. 2-Bakara 235
    en nisâi : kadın(lar)
  2019. 2-Bakara 235
    eknentum : örttünüz, gizlediniz
  2020. 2-Bakara 235
    enfusi-kum : sizin nefsleriniz, kendiniz
  2021. 2-Bakara 235
    enne-kum : sizin ..... olduğunuzu
  2022. 2-Bakara 235
    en tekûlû : söylemeniz
  2023. 2-Bakara 235
    kavlen : bir söz
  2024. 2-Bakara 235
    ma'rûfen : marufla, örf ve adete uygun olarak
  2025. 2-Bakara 235
    ukdeten : akid, anlaşma
  2026. 2-Bakara 235
    en nikâhı : nikâh
  2027. 2-Bakara 235
    enne allâhe : Allah'ın ..... olduğunu
  2028. 2-Bakara 235
    enfusi-kum : sizin nefsleriniz, kendiniz
  2029. 2-Bakara 235
    enne allâhe : Allah'ın ..... olduğunu
  2030. 2-Bakara 236
    en nisâe : kadın(lar)
  2031. 2-Bakara 236
    farîdâten : takdir edilen (farz kılınan) miktar, mehir
  2032. 2-Bakara 237
    en temessû-hunne : onlara dokunmanız
  2033. 2-Bakara 237
    farîdaten : takdir edilen (farz kılınan) miktar, mehir
  2034. 2-Bakara 237
    en ya'fûne : affetmeleri
  2035. 2-Bakara 237
    en nikâhı : nikâh
  2036. 2-Bakara 237
    ve en ta'fû : ve sizin affetmeniz
  2037. 2-Bakara 237
    ve lâ tensevu : ve unutmayın
  2038. 2-Bakara 239
    ricâlen : yürürken
  2039. 2-Bakara 239
    rukbânen : binekte iken
  2040. 2-Bakara 240
    ezvâcen : eşler
  2041. 2-Bakara 240
    vasıyyeten : vasiyet olarak
  2042. 2-Bakara 240
    enfusi-hinne : kendi nefslerinde, kendi kendine,
  2043. 2-Bakara 243
    alâ en nâsi : insanlar üzerine
  2044. 2-Bakara 243
    en nâsi : insanlar
  2045. 2-Bakara 244
    enne allâhe : Allah'ın ..... olduğunu
  2046. 2-Bakara 245
    men : kim
  2047. 2-Bakara 245
    hasenen : güzel
  2048. 2-Bakara 245
    ed'âfen : kat kat
  2049. 2-Bakara 245
    kesîraten : çok olarak, çoğaltılarak
  2050. 2-Bakara 246
    min benî isrâîle : İsrailoğulları'ndan
  2051. 2-Bakara 246
    lenâ : bizim için, bize
  2052. 2-Bakara 246
    meliken : melik, hükümdar
  2053. 2-Bakara 246
    lenâ : bizim için
  2054. 2-Bakara 246
    kalîlen : az, pek az
  2055. 2-Bakara 247
    meliken : melik olarak
  2056. 2-Bakara 247
    ennâ : nasıl (olur)
  2057. 2-Bakara 247
    seaten : genişlik, bolluk
  2058. 2-Bakara 247
    bestaten : genişlik, kuvvet, üstünlük
  2059. 2-Bakara 247
    men yeşâu : dilediği kimse
  2060. 2-Bakara 248
    en ye'tiye-kum : size gelmesi
  2061. 2-Bakara 248
    âyeten : âyet, delil, kanıt
  2062. 2-Bakara 249
    bi en neherin : bir nehir ile
  2063. 2-Bakara 249
    men : kim
  2064. 2-Bakara 249
    ve men : ve kim
  2065. 2-Bakara 249
    men igterafe : avuçlayan kimse
  2066. 2-Bakara 249
    gurfeten : bir avuç
  2067. 2-Bakara 249
    kalîlen : az, pek az
  2068. 2-Bakara 249
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler (Allah'a ulaşmayı dilediler)
  2069. 2-Bakara 249
    lenâ : bizim
  2070. 2-Bakara 249
    enne-hum : onların ..... olduğunu
  2071. 2-Bakara 249
    fieten : topluluk, grup
  2072. 2-Bakara 249
    kesiraten : çok
  2073. 2-Bakara 250
    sabren : sabır
  2074. 2-Bakara 251
    en nâse : insanlar
  2075. 2-Bakara 253
    men : kim, kimi
  2076. 2-Bakara 253
    men âmene : kimi îmân etti, Allah'a ulaşmayı diledi
  2077. 2-Bakara 253
    men kefere : kimi inkâr etti
  2078. 2-Bakara 254
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  2079. 2-Bakara 254
    enfikû : infâk edin, Allah için harcayın
  2080. 2-Bakara 254
    en ye'tiye : gelmesi
  2081. 2-Bakara 255
    men zâ : kim sahiptir (yetkiye sahiptir)
  2082. 2-Bakara 256
    tebeyyene : beyan oldu, açığa çıktı, açıklandı
  2083. 2-Bakara 256
    men : kim
  2084. 2-Bakara 257
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler), îmân ettiler
  2085. 2-Bakara 257
    ilâ en nûri : nura, aydınlığa
  2086. 2-Bakara 257
    min en nûri : nurdan, aydınlıktan
  2087. 2-Bakara 257
    en nâri : ateş
  2088. 2-Bakara 258
    en âtâ-hu : ona vermesi
  2089. 2-Bakara 258
    ene : ben
  2090. 2-Bakara 259
    ennâ : nasıl
  2091. 2-Bakara 259
    yevmen : bir gün
  2092. 2-Bakara 259
    fenzur (fe unzur) : o zaman, hemen, haydi bak
  2093. 2-Bakara 259
    lem yetesenneh : bozulmadı, kokuşmadı
  2094. 2-Bakara 259
    venzur (ve unzur) : ve bak
  2095. 2-Bakara 259
    âyeten : bir âyet, bir mucize, ibret, belge
  2096. 2-Bakara 259
    li en nâsi : insanlara
  2097. 2-Bakara 259
    lahmen : et
  2098. 2-Bakara 259
    tebeyyene lehu : ona
  2099. 2-Bakara 259
    enne allâhe : Allah'ın ..... olduğu
  2100. 2-Bakara 260
    erbeaten : dört
  2101. 2-Bakara 260
    cuz'en : bir parça
  2102. 2-Bakara 260
    sa'yen : koşarak
  2103. 2-Bakara 260
    enne allâhe : Allah'ın ..... olduğunu
  2104. 2-Bakara 261
    enbetet : yetiştirdi (verdi)
  2105. 2-Bakara 261
    senâbile : sünbüller, başaklar
  2106. 2-Bakara 261
    li men : kişi için, o kimseye
  2107. 2-Bakara 262
    enfekû : infâk ettikleri şey, verdikleri şey
  2108. 2-Bakara 262
    mennen : minnet etirerek
  2109. 2-Bakara 262
    ve lâ ezen : ve eza etmeyerek
  2110. 2-Bakara 262
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  2111. 2-Bakara 263
    ezen : eza ederek, eziyet vererek
  2112. 2-Bakara 264
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler), îmân ettiler
  2113. 2-Bakara 264
    bi el menni : minnet ile (başa kakarak)
  2114. 2-Bakara 264
    en nâsi : insanlar
  2115. 2-Bakara 264
    salden : sert, çorak, verimsiz kaya halinde
  2116. 2-Bakara 265
    ve tesbîten : ve tespit ederek, sabit kılarak
  2117. 2-Bakara 265
    min enfusi-him : kendi nefslerinden, nefslerini
  2118. 2-Bakara 265
    cennetin : cennet, bahçe
  2119. 2-Bakara 266
    en tekûne : olmasını
  2120. 2-Bakara 266
    cennetun : bir bahçe
  2121. 2-Bakara 266
    el enhâru : nehirler
  2122. 2-Bakara 267
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler), îmân ettiler
  2123. 2-Bakara 267
    enfikû : infâk edin, verin
  2124. 2-Bakara 267
    illâ en tugmidû : ancak göz yummadan, güzü kapalı
  2125. 2-Bakara 267
    enne allâhe : Allah'ın ..... olduğunu
  2126. 2-Bakara 268
    magfireten : mağfiret, günahların sevaba çevrilmesi, bağışlanma
  2127. 2-Bakara 269
    men : kişi, kimse
  2128. 2-Bakara 269
    ve men yu'te : ve kime verilir(se)
  2129. 2-Bakara 269
    kesîren : çok
  2130. 2-Bakara 270
    ve mâ enfaktum : ve infâk ettiniz, infâk ettiğiniz şey
  2131. 2-Bakara 270
    min ensârın : (yardımcılardan) bir yardımcı
  2132. 2-Bakara 272
    men : kimse
  2133. 2-Bakara 272
    li enfusi-kum : kendi nefsiniz, kendiniz için
  2134. 2-Bakara 272
    ve entum : ve siz
  2135. 2-Bakara 273
    darben : dolaşarak
  2136. 2-Bakara 273
    en nâse : insanlar
  2137. 2-Bakara 273
    ilhâfen : rahatsız ederek, zorla, ısrarla
  2138. 2-Bakara 274
    ve en nehâri : ve gündüz
  2139. 2-Bakara 274
    ve alâniyeten : ve alenî olarak, açıkça
  2140. 2-Bakara 274
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  2141. 2-Bakara 275
    bi enne-hum : onların ..... olması sebebi ile
  2142. 2-Bakara 275
    men : kim
  2143. 2-Bakara 275
    entehâ : vazgeçti, bıraktı
  2144. 2-Bakara 275
    ve men : ve kim
  2145. 2-Bakara 275
    ashâbu en nâri : ateş ehli, ateş halkı
  2146. 2-Bakara 277
    âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular
  2147. 2-Bakara 277
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  2148. 2-Bakara 278
    âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular
  2149. 2-Bakara 279
    fe'zenû (fe izenû) : o taktirde bilin
  2150. 2-Bakara 280
    en tesaddekû : sadaka etmeniz
  2151. 2-Bakara 281
    yevmen : bir gün
  2152. 2-Bakara 282
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler) îmân ettiler
  2153. 2-Bakara 282
    tedâyentum : birbirinize borçlandınız
  2154. 2-Bakara 282
    musemmen : isimlendirilmiş, belirlenmiş
  2155. 2-Bakara 282
    en yektube : yazmanız
  2156. 2-Bakara 282
    min-hu şey'en : ondan birşey
  2157. 2-Bakara 282
    daîfen : küçük, güçsüz
  2158. 2-Bakara 282
    en yumille : yazdırmaya
  2159. 2-Bakara 282
    mimmen (min men) : o kimselerden, onlardan
  2160. 2-Bakara 282
    en tedılle : dalâlette olması, unutması
  2161. 2-Bakara 282
    en tektubû-hu : onu yazmanız
  2162. 2-Bakara 282
    en tekûne : olmanız
  2163. 2-Bakara 282
    ticâreten : ticaret
  2164. 2-Bakara 282
    hâdıraten : hazır olan
  2165. 2-Bakara 283
    tiben : bir kâtip, bir yazıcı
  2166. 2-Bakara 283
    ve men : ve kim
  2167. 2-Bakara 284
    mâ fî enfusi-kum : nefslerinizde, içinizde olan
  2168. 2-Bakara 284
    li-men : kimseyi
  2169. 2-Bakara 284
    men : kim, kimse
  2170. 2-Bakara 285
    âmene : îmân etti, inandı
  2171. 2-Bakara 285
    âmene : îmân etti, inandı
  2172. 2-Bakara 286
    nefsen : nefs, kişi, kimse
  2173. 2-Bakara 286
    mâ lâ tâkate lenâ : bizim takat, güç yetiremeyeceğimiz şeyi
  2174. 2-Bakara 286
    lenâ : bizi, bize, bizim için
  2175. 2-Bakara 286
    ente : sen
  2176. 2-Bakara 286
    ensur-nâ : bize yardım et
  2177. 20-Tâ-Hâ 2
    enzel-nâ : biz indirmedik
  2178. 20-Tâ-Hâ 3
    tezkireten : zikir olarak, öğüt olarak
  2179. 20-Tâ-Hâ 3
    li men : kimseye
  2180. 20-Tâ-Hâ 4
    tenzîlen : indirilen
  2181. 20-Tâ-Hâ 4
    mimmen (min men) : kimse tarafından
  2182. 20-Tâ-Hâ 10
    ren : bir ateş
  2183. 20-Tâ-Hâ 10
    ren : bir ateş
  2184. 20-Tâ-Hâ 10
    alen nâri (alâ en nâri) : ateşin yanında
  2185. 20-Tâ-Hâ 10
    huden : hidayet
  2186. 20-Tâ-Hâ 12
    ene : ben
  2187. 20-Tâ-Hâ 12
    tuven : Tuva
  2188. 20-Tâ-Hâ 13
    ve enahtertu-ke \n(ene ahtertu-ke) : ve seni seçtim,
  2189. 20-Tâ-Hâ 14
    enallâhu (ene allâhu) : ben Allah'ım
  2190. 20-Tâ-Hâ 14
    ene : ben
  2191. 20-Tâ-Hâ 16
    yesuddenne-ke : seni alıkoymasın, seni men etmesin
  2192. 20-Tâ-Hâ 16
    men lâ yu'minu : inanmayan kimse
  2193. 20-Tâ-Hâ 22
    ilâ cenâhı-ke : yan tarafına
  2194. 20-Tâ-Hâ 22
    âyeten : bir âyet, mucize
  2195. 20-Tâ-Hâ 27
    el ukdeten : düğüm, tutukluk
  2196. 20-Tâ-Hâ 29
    vezîren : vezir, yardımcı
  2197. 20-Tâ-Hâ 33
    kesîren : çok
  2198. 20-Tâ-Hâ 34
    kesîren : çok
  2199. 20-Tâ-Hâ 35
    basîren : gören
  2200. 20-Tâ-Hâ 37
    menennâ : lütufta bulunduk (ni'met verdik)
  2201. 20-Tâ-Hâ 37
    merreten : bir defa daha
  2202. 20-Tâ-Hâ 39
    enıkzifî-hi (en ikzıfî-hi) \n(kazefe) : onu koymasını \n: (bıraktı, koydu)
  2203. 20-Tâ-Hâ 39
    mehabbeten : sevgi, muhabbet
  2204. 20-Tâ-Hâ 40
    men yekfulu-hu : ona kefil olacak kimse
  2205. 20-Tâ-Hâ 40
    ve lâ tahzene : ve kederlenmesin, mahzun olmasın
  2206. 20-Tâ-Hâ 40
    nefsen : bir nefsi, bir kimseyi
  2207. 20-Tâ-Hâ 40
    ve fetennâ-ke : ve seni imtihan ettik
  2208. 20-Tâ-Hâ 40
    futûnen : sınavlar
  2209. 20-Tâ-Hâ 40
    fî ehli medyene : Medyen halkı içinde
  2210. 20-Tâ-Hâ 42
    ente : sen
  2211. 20-Tâ-Hâ 42
    ve lâ teniyâ : ve gevşek davranmayın, ihmal etmeyin
  2212. 20-Tâ-Hâ 44
    kavlen : söz
  2213. 20-Tâ-Hâ 44
    leyyinen : yumuşak
  2214. 20-Tâ-Hâ 45
    en yefruta : ifrata kaçması, aşırı davranması
  2215. 20-Tâ-Hâ 45
    en yatgâ : azgın davranması
  2216. 20-Tâ-Hâ 47
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  2217. 20-Tâ-Hâ 47
    alâ men ittebea : tâbî olanlara
  2218. 20-Tâ-Hâ 48
    enne el azâbe : azabın olduğu
  2219. 20-Tâ-Hâ 48
    men kezzebe \n(kezzebe) : yalanlayan kimse, inkâr eden \n: (yalanladı)
  2220. 20-Tâ-Hâ 49
    men : kim
  2221. 20-Tâ-Hâ 52
    ve lâ yensâ : ve unutmaz
  2222. 20-Tâ-Hâ 53
    mehden : beşik, döşek
  2223. 20-Tâ-Hâ 53
    subulen : yollar
  2224. 20-Tâ-Hâ 53
    ve enzele : ve indirdi
  2225. 20-Tâ-Hâ 53
    en : su
  2226. 20-Tâ-Hâ 53
    ezvâcen : çiftler
  2227. 20-Tâ-Hâ 54
    en'âme-kum : sizin hayvanlarınız
  2228. 20-Tâ-Hâ 55
    reten : kere, defa
  2229. 20-Tâ-Hâ 58
    le ne'tiyenne-ke bi : mutlaka sana getireceğiz
  2230. 20-Tâ-Hâ 58
    mev'ıden : buluşma zamanı
  2231. 20-Tâ-Hâ 58
    ve lâ ente : ve sen yapma
  2232. 20-Tâ-Hâ 58
    mekânen : mekân, yer
  2233. 20-Tâ-Hâ 58
    suven : şartların eşit olduğu bir yer, uygun bir yer
  2234. 20-Tâ-Hâ 59
    ve en yuhşere : ve toplanması
  2235. 20-Tâ-Hâ 59
    en nâsu : insanlar
  2236. 20-Tâ-Hâ 61
    keziben : yalan olarak, yalanla
  2237. 20-Tâ-Hâ 61
    men ifterâ : iftira eden
  2238. 20-Tâ-Hâ 62
    tenâzeû : tartıştılar, istişare yaptılar, görüştüler
  2239. 20-Tâ-Hâ 62
    en necvâ : fısıltı, gizli konuşma
  2240. 20-Tâ-Hâ 63
    en yuhricâ-kum : sizi çıkarmak
  2241. 20-Tâ-Hâ 64
    saffen : saf saf, sırayla
  2242. 20-Tâ-Hâ 64
    men ista'lâ : üstünlük sağlayan (alâ olan)
  2243. 20-Tâ-Hâ 65
    en tulkıye : senin atman
  2244. 20-Tâ-Hâ 65
    en nekûne : bizim olmamız
  2245. 20-Tâ-Hâ 65
    men elkâ : atan kimse
  2246. 20-Tâ-Hâ 66
    enne-hâ : onun olduğu
  2247. 20-Tâ-Hâ 67
    feten : bir korku
  2248. 20-Tâ-Hâ 68
    ente : sen
  2249. 20-Tâ-Hâ 70
    succeden : secde ederek
  2250. 20-Tâ-Hâ 70
    âmennâ : biz îmân ettik
  2251. 20-Tâ-Hâ 71
    âmentum : inandınız mı, îmân mı ettiniz
  2252. 20-Tâ-Hâ 71
    en âzene : (benim) izin vermem
  2253. 20-Tâ-Hâ 71
    ve le usallibenne-kum : ve mutlaka sizi asacağım
  2254. 20-Tâ-Hâ 71
    cuzûı en nahli : hurma ağacının gövdesi
  2255. 20-Tâ-Hâ 71
    azâben : azap
  2256. 20-Tâ-Hâ 72
    len nu'sire-ke : asla seni tercih etmeyiz, üstün tutmayız
  2257. 20-Tâ-Hâ 72
    ente : sen
  2258. 20-Tâ-Hâ 73
    âmennâ : (biz) îmân ettik
  2259. 20-Tâ-Hâ 73
    lenâ : bizi
  2260. 20-Tâ-Hâ 74
    men ye'ti : kim gelirse
  2261. 20-Tâ-Hâ 74
    mucrimen : suçlu olarak
  2262. 20-Tâ-Hâ 74
    cehenneme : cehennem
  2263. 20-Tâ-Hâ 75
    ve men : ve kim
  2264. 20-Tâ-Hâ 75
    mu'minen : mü'min olarak
  2265. 20-Tâ-Hâ 76
    cennâtu : cennetler
  2266. 20-Tâ-Hâ 76
    el enhâru : nehirler
  2267. 20-Tâ-Hâ 76
    men tezekkâ : nefs tezkiyesi yapan kimse
  2268. 20-Tâ-Hâ 77
    en esri : yürümek, yürümesi
  2269. 20-Tâ-Hâ 77
    yebesen : kuru
  2270. 20-Tâ-Hâ 77
    dereken : arkadan yetişerek
  2271. 20-Tâ-Hâ 80
    benî isrâîle : ey İsrailoğulları
  2272. 20-Tâ-Hâ 80
    enceynâ-kum : sizi kurtardık
  2273. 20-Tâ-Hâ 80
    el eymene : sağ taraf
  2274. 20-Tâ-Hâ 80
    el menne : kudret helvası
  2275. 20-Tâ-Hâ 81
    ve men yahlil : ve kime inerse
  2276. 20-Tâ-Hâ 82
    li men : kimse için
  2277. 20-Tâ-Hâ 82
    ve âmene : ve âmenû oldu (ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı diledi) ve kalbine îmân yazılıp mü'min oldu
  2278. 20-Tâ-Hâ 85
    fetennâ : imtihan ettik
  2279. 20-Tâ-Hâ 86
    esifen : üzüntülü olarak, üzülerek
  2280. 20-Tâ-Hâ 86
    va'den : vaad
  2281. 20-Tâ-Hâ 86
    hasenen : güzel
  2282. 20-Tâ-Hâ 86
    en yahılle : inmesi
  2283. 20-Tâ-Hâ 87
    evzâren : ağırlıklar
  2284. 20-Tâ-Hâ 88
    ıclen : bir buzağı
  2285. 20-Tâ-Hâ 88
    ceseden : ceset, heykel
  2286. 20-Tâ-Hâ 89
    kavlen : söz, söz olarak
  2287. 20-Tâ-Hâ 89
    darren : bir zarar, ziyan
  2288. 20-Tâ-Hâ 91
    len nebreha \n(beriha) : asla biz ayrılmayacağız, vazgeçmeyeceğiz \n: (bırakıp gitti, ayrıldı)
  2289. 20-Tâ-Hâ 92
    menea-ke : seni ne men etti, sana mani olan nedir
  2290. 20-Tâ-Hâ 94
    en tekûle : seninylemen (demen)
  2291. 20-Tâ-Hâ 94
    beyne benî isrâîle : İsrailoğulları arasında
  2292. 20-Tâ-Hâ 96
    kabdaten : bir avuç
  2293. 20-Tâ-Hâ 97
    en tekûle : seninylemen, demen
  2294. 20-Tâ-Hâ 97
    mev'ıden : vaadedilen
  2295. 20-Tâ-Hâ 97
    len tuhlefe-hu : asla hilâf olunmayacak
  2296. 20-Tâ-Hâ 97
    âkifen : kendini vakfeden, bağlı olan, düşkün (tutkun) olan
  2297. 20-Tâ-Hâ 97
    le nuharrikanne-hu \n(nuharrike enne-hu) : onu biz mutlaka, elbette yakacağız
  2298. 20-Tâ-Hâ 97
    le nensifenne-hu \n(nensife enne-hu) : onu mutlaka, elbette savuracağız, toz haline getirip atacağız
  2299. 20-Tâ-Hâ 97
    nesfen : toz haline getirerek, savurarak
  2300. 20-Tâ-Hâ 98
    ilmen : ilim olarak
  2301. 20-Tâ-Hâ 99
    min enbâi : haberlerden, haberleri
  2302. 20-Tâ-Hâ 99
    zikren : zikir
  2303. 20-Tâ-Hâ 100
    men : kim
  2304. 20-Tâ-Hâ 100
    vizren : (ağır) yük, günah
  2305. 20-Tâ-Hâ 101
    mlen : yük olarak, yüklenilen şey
  2306. 20-Tâ-Hâ 103
    ren : on (gün)
  2307. 20-Tâ-Hâ 104
    tarîkaten : yol bakımından
  2308. 20-Tâ-Hâ 104
    yevmen : bir gün
  2309. 20-Tâ-Hâ 105
    yensifu-hâ : onu savurup atacak
  2310. 20-Tâ-Hâ 105
    nesfen : savurarak
  2311. 20-Tâ-Hâ 106
    safsafen : boş, dümdüz
  2312. 20-Tâ-Hâ 107
    ivecen : eğrilik
  2313. 20-Tâ-Hâ 107
    ve lâ emten : yükseklik, alçaklık, iniş-çıkış
  2314. 20-Tâ-Hâ 108
    hemsen : bir fısıltı (çok hafif ses)
  2315. 20-Tâ-Hâ 109
    tenfau : fayda vermez
  2316. 20-Tâ-Hâ 109
    men ezine : izin verdiği kimse
  2317. 20-Tâ-Hâ 109
    kavlen : söz
  2318. 20-Tâ-Hâ 110
    ılmen : ilim olarak, ilimle
  2319. 20-Tâ-Hâ 111
    men hamele : yüklenen kimse
  2320. 20-Tâ-Hâ 111
    zulmen : zulüm
  2321. 20-Tâ-Hâ 112
    ve men : ve kim
  2322. 20-Tâ-Hâ 112
    zulmen : zulüm, haksızlık edilmek
  2323. 20-Tâ-Hâ 112
    hadmen : haksızlık yapılması, hakedilenin azaltılması, eksiltilmesi hadım edilmesi
  2324. 20-Tâ-Hâ 113
    enzelnâ-hu : biz onu indirdik
  2325. 20-Tâ-Hâ 113
    kur'ânen : Kur'ân
  2326. 20-Tâ-Hâ 113
    arabîyyen : Arapça olarak
  2327. 20-Tâ-Hâ 113
    lehum zikren : onlar için zikir, hatırlatma, öğüt, ibret
  2328. 20-Tâ-Hâ 114
    en yukdâ : tamamlanması, kada edilmesi
  2329. 20-Tâ-Hâ 114
    ılmen : ilim
  2330. 20-Tâ-Hâ 115
    azmen : azîmli
  2331. 20-Tâ-Hâ 117
    yuhricenne-kumâ : sakın sizin ikinizi çıkarmasın
  2332. 20-Tâ-Hâ 117
    min el cenneti : cennetten
  2333. 20-Tâ-Hâ 119
    ve enne-ke : ve muhakkak sen
  2334. 20-Tâ-Hâ 121
    el cenneti : cennet
  2335. 20-Tâ-Hâ 123
    ye'tiyenne-kum : size mutlaka gelecek
  2336. 20-Tâ-Hâ 123
    huden : hidayet
  2337. 20-Tâ-Hâ 123
    men ittebea : kim tâbî olursa
  2338. 20-Tâ-Hâ 124
    ve men : ve kim
  2339. 20-Tâ-Hâ 124
    maîşeten : maişet temini, geçim
  2340. 20-Tâ-Hâ 124
    danken : dar, sıkıntılı
  2341. 20-Tâ-Hâ 127
    men esrefe : kim israf ederse, israf eden kimse
  2342. 20-Tâ-Hâ 128
    ulî en nuhâ : nehy sahipleri, Allah'ın yasaklarına riayet edenler
  2343. 20-Tâ-Hâ 129
    lizâmen : elzem, lüzumlu
  2344. 20-Tâ-Hâ 129
    musemmen : isimlendirilmiş, belirlenmiş
  2345. 20-Tâ-Hâ 130
    ve etrâfen nehâri : ve gündüz zamanı, gün boyunca, günün etrafında
  2346. 20-Tâ-Hâ 131
    ve lâ temuddenne : ve sakın uzatma
  2347. 20-Tâ-Hâ 131
    ezvâcen : zevcler, eşler, sınıflar, gruplar
  2348. 20-Tâ-Hâ 134
    ennâ (enne-nâ) : gerçekten biz
  2349. 20-Tâ-Hâ 134
    resûlen : bir resûl
  2350. 20-Tâ-Hâ 134
    en nezille : bizim zelil olmamız
  2351. 20-Tâ-Hâ 135
    men : kim, kimse
  2352. 20-Tâ-Hâ 135
    ve men : ve kim
  2353. 21-Enbiyâ 1
    li en nâsi : insanlar için
  2354. 21-Enbiyâ 3
    hiyeten : önem vermeyerek (oyun ve eğlencede)
  2355. 21-Enbiyâ 3
    en necvellezîne (necve ellezîne) : fısıldaşırlar o kimseler
  2356. 21-Enbiyâ 3
    ve entum : ve siz
  2357. 21-Enbiyâ 6
    mâ âmenet : îmân etmedi
  2358. 21-Enbiyâ 7
    ricâlen : rical, erkekler,
  2359. 21-Enbiyâ 8
    ceseden : bir ceset, beden
  2360. 21-Enbiyâ 9
    fe enceynâ-hum : böylece onları kurtardık
  2361. 21-Enbiyâ 9
    ve men : ve kimse, kişi
  2362. 21-Enbiyâ 10
    enzel-nâ : biz indirdik
  2363. 21-Enbiyâ 10
    kitâben : bir kitap
  2364. 21-Enbiyâ 11
    limeten : zalim olan, zulmeden
  2365. 21-Enbiyâ 11
    ve enşe'nâ : ve biz inşa ettik, yarattık
  2366. 21-Enbiyâ 11
    kavmen : bir kavim
  2367. 21-Enbiyâ 14
    veylenâ : yazıklar olsun bize
  2368. 21-Enbiyâ 15
    hasîden : hasat edilmiş (biçilmiş) ekinler
  2369. 21-Enbiyâ 17
    en nettehıze : bizim edinmemiz
  2370. 21-Enbiyâ 17
    lehven : eğlence
  2371. 21-Enbiyâ 19
    men : kimseler, kişiler
  2372. 21-Enbiyâ 19
    ve men : ve kimseler, kişiler
  2373. 21-Enbiyâ 20
    ve en nehâre : ve gündüz
  2374. 21-Enbiyâ 21
    âliheten : ilâhlar
  2375. 21-Enbiyâ 24
    âliheten : ilâhlar
  2376. 21-Enbiyâ 24
    men : kimselerin, kişilerin
  2377. 21-Enbiyâ 24
    men : kimselerin, kişilerin
  2378. 21-Enbiyâ 25
    enne-hu : onun olduğunu
  2379. 21-Enbiyâ 25
    ene : ben
  2380. 21-Enbiyâ 26
    veleden : bir çocuk, bir evlât
  2381. 21-Enbiyâ 28
    li men irtedâ : rızaya ermiş kimse(ler)
  2382. 21-Enbiyâ 29
    ve men : ve kim
  2383. 21-Enbiyâ 29
    cehenneme : cehennem
  2384. 21-Enbiyâ 30
    enne es semâvâti : semaların olduğu
  2385. 21-Enbiyâ 31
    en temîde bi : sarsması
  2386. 21-Enbiyâ 31
    ficâcen : geniş yollar, iki dağ arasındaki geniş geçit yerleri
  2387. 21-Enbiyâ 31
    subulen : sebîller, yollar
  2388. 21-Enbiyâ 32
    sakfen : tavan
  2389. 21-Enbiyâ 32
    mahfûzen : korunmuş, muhafaza edilmiş
  2390. 21-Enbiyâ 33
    ve en nehâre : ve gündüz
  2391. 21-Enbiyâ 35
    fitneten : fitne, deneme
  2392. 21-Enbiyâ 36
    huzuven : alay konusu
  2393. 21-Enbiyâ 39
    en nâre : ateş
  2394. 21-Enbiyâ 40
    bagteten : aniden, ansızın
  2395. 21-Enbiyâ 42
    men : kim
  2396. 21-Enbiyâ 42
    ve en nehâri : ve gündüz
  2397. 21-Enbiyâ 43
    enfusi-him : onların kendileri
  2398. 21-Enbiyâ 44
    ennâ : nasıl
  2399. 21-Enbiyâ 44
    nenkusû-hâ : onu eksiltiyoruz
  2400. 21-Enbiyâ 47
    şey'en : bir şey
  2401. 21-Enbiyâ 48
    ve dıyâen : ve bir ışık (nur) olarak
  2402. 21-Enbiyâ 48
    ve zikren : ve bir zikir olarak
  2403. 21-Enbiyâ 50
    enzelnâ-hu : onu biz indirdik
  2404. 21-Enbiyâ 50
    e fe entum : öyleyse siz misiniz
  2405. 21-Enbiyâ 52
    entum : siz
  2406. 21-Enbiyâ 54
    entum : siz(ler)
  2407. 21-Enbiyâ 55
    ente : sen
  2408. 21-Enbiyâ 56
    ve ene : ve ben
  2409. 21-Enbiyâ 57
    le ekîdenne : mutlaka hile yapacağım
  2410. 21-Enbiyâ 57
    en tuvellû : dönüp gitmeniz
  2411. 21-Enbiyâ 58
    cuzâzen : cüz cüz, parça parça
  2412. 21-Enbiyâ 58
    kebîren : büyük olan
  2413. 21-Enbiyâ 59
    men : kim
  2414. 21-Enbiyâ 60
    feten : genç, delikanlı
  2415. 21-Enbiyâ 61
    en nâsi : insanlar
  2416. 21-Enbiyâ 62
    e ente : sen mi(sin)
  2417. 21-Enbiyâ 63
    yentıkûne : konuşuyorlar, konuşurlar
  2418. 21-Enbiyâ 64
    ilâ enfusi-him : onlar kendilerine
  2419. 21-Enbiyâ 64
    entum : siz
  2420. 21-Enbiyâ 65
    yentıkûne : konuşuyorlar
  2421. 21-Enbiyâ 66
    yenfeu-kum : size faydası olmaz
  2422. 21-Enbiyâ 66
    şey'en : bir şey
  2423. 21-Enbiyâ 69
    berden : soğuk
  2424. 21-Enbiyâ 69
    ve selâmen : ve selâmet (zararsız)
  2425. 21-Enbiyâ 70
    keyden : tuzak, hile
  2426. 21-Enbiyâ 72
    fileten : ilâveten
  2427. 21-Enbiyâ 72
    ve kullen : ve hepsini
  2428. 21-Enbiyâ 73
    eimmeten : imamlar
  2429. 21-Enbiyâ 73
    lenâ : bize
  2430. 21-Enbiyâ 74
    hukmen : hikmet
  2431. 21-Enbiyâ 74
    ve ılmen : ve ilim
  2432. 21-Enbiyâ 79
    ve kullen : ve hepsi
  2433. 21-Enbiyâ 79
    hukmen : hüküm, hikmet
  2434. 21-Enbiyâ 79
    ve ılmen : ve ilim
  2435. 21-Enbiyâ 80
    entum : siz
  2436. 21-Enbiyâ 81
    âsıfeten : fırtına
  2437. 21-Enbiyâ 82
    men yegûsûne : (denizde) dalgıçlık yapanlar
  2438. 21-Enbiyâ 82
    amelen : amel, iş
  2439. 21-Enbiyâ 83
    ennî : muhakkak, şüphesiz ben
  2440. 21-Enbiyâ 83
    messeniye : bana dokundu, isabet etti
  2441. 21-Enbiyâ 83
    ve ente : ve sen
  2442. 21-Enbiyâ 84
    rahmeten : bir rahmet
  2443. 21-Enbiyâ 87
    ve zennûni (za en nuni) : ve Zennun (Yunus
  2444. 21-Enbiyâ 87
    mugâdıben : gadaplanarak, öfkelenerek
  2445. 21-Enbiyâ 87
    en len nakdire : muktedir olamayacağız
  2446. 21-Enbiyâ 87
    en lâ ilâhe : ilâh olmadığını (ilâh yoktur)
  2447. 21-Enbiyâ 87
    ente : sen
  2448. 21-Enbiyâ 89
    ferden : fert olarak, tek, yalnız
  2449. 21-Enbiyâ 89
    ve ente : ve sen
  2450. 21-Enbiyâ 90
    regaben : rağbet ederek, arzu ederek
  2451. 21-Enbiyâ 90
    ve reheben : ve korkarak
  2452. 21-Enbiyâ 90
    lenâ hâşiîne : bize huşû duyanlar
  2453. 21-Enbiyâ 91
    âyeten : bir âyet
  2454. 21-Enbiyâ 92
    ummeten : bir ümmet
  2455. 21-Enbiyâ 92
    vâhıdeten : tek
  2456. 21-Enbiyâ 92
    ve ene : ve ben
  2457. 21-Enbiyâ 94
    fe men : o halde kim
  2458. 21-Enbiyâ 95
    enne-hum : muhakkak onlar
  2459. 21-Enbiyâ 96
    yensilûne : hızla koşarlar, saldırırlar
  2460. 21-Enbiyâ 98
    cehenneme : cehennem
  2461. 21-Enbiyâ 98
    entum : siz
  2462. 21-Enbiyâ 99
    âliheten : ilâhlar
  2463. 21-Enbiyâ 102
    enfusu-hum : onların nefsleri
  2464. 21-Enbiyâ 104
    va'den : vaad
  2465. 21-Enbiyâ 105
    enne el arda : arzın olduğu
  2466. 21-Enbiyâ 107
    illâ rahmeten : rahmetten başka, sadece rahmet olarak
  2467. 21-Enbiyâ 108
    ennemâ : olduğu
  2468. 21-Enbiyâ 108
    hel entum muslimûne : siz müslümanlar mısınız, teslim olanlar mısınız
  2469. 21-Enbiyâ 109
    âzentu-kum : size ilân ettim, bildirdim
  2470. 22-Hac 1
    en nâsu : insanlar
  2471. 22-Hac 2
    en nâse : insanlar
  2472. 22-Hac 3
    ve min en nâsi : ve insanlardan (bir kısmı)
  2473. 22-Hac 3
    men : kim, kimse(ler) (vardır)
  2474. 22-Hac 4
    enne-hu : onun olduğu
  2475. 22-Hac 4
    men : kim
  2476. 22-Hac 4
    enne-hu : muhakkak onu
  2477. 22-Hac 5
    yâ eyyuhâ en nâsu : ey insanlar
  2478. 22-Hac 5
    musemmen : belirlenmiş (isimlendirilmiş)
  2479. 22-Hac 5
    flen : çocuk (bebek) olarak
  2480. 22-Hac 5
    ve min-kum men : ve sizden bir kısmınız
  2481. 22-Hac 5
    ve min-kum men : ve sizden bir kısmınız
  2482. 22-Hac 5
    mideten : kurumuş olarak
  2483. 22-Hac 5
    enzelnâ : indirdik
  2484. 22-Hac 5
    ve enbetet : ve (bitki) yetiştirdi
  2485. 22-Hac 6
    bi enne allâhe : muhakkak ki Allah
  2486. 22-Hac 6
    ve enne-hu : ve muhakkak ki o
  2487. 22-Hac 6
    ve enne-hu : ve muhakkak o
  2488. 22-Hac 7
    ve enne : ve muhakkak
  2489. 22-Hac 7
    ve enne allâhe : ve muhakkak Allah
  2490. 22-Hac 7
    men : kim, kimse(ler)
  2491. 22-Hac 8
    ve min en nâsi : ve insanlardan
  2492. 22-Hac 8
    men : kim, kimse(ler)
  2493. 22-Hac 8
    ve lâ huden : ve hidayet eden, hidayetçi
  2494. 22-Hac 10
    ve enne allâhe : ve muhakkak Allah
  2495. 22-Hac 11
    ve min en nâsi : ve insanlardan
  2496. 22-Hac 11
    men : kim, kimse(ler)
  2497. 22-Hac 11
    ıtmeenne : tatmin olur
  2498. 22-Hac 12
    yenfeu-hu : ona yarar, fayda vermez
  2499. 22-Hac 13
    le men : gerçekten (o) kimse(ler)
  2500. 22-Hac 14
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  2501. 22-Hac 14
    cennâtin : cennetler
  2502. 22-Hac 14
    el enhâru : nehirler
  2503. 22-Hac 15
    men : kim
  2504. 22-Hac 15
    en len yensure-hu : ona asla yardım etmez
  2505. 22-Hac 15
    felyenzur (fe li yenzur) : o zaman baksın
  2506. 22-Hac 15
    yuzhibenne : giderir
  2507. 22-Hac 16
    enzelnâ-hu : onu indirdik
  2508. 22-Hac 16
    ve ennallâhe (enne allâhe) : ve muhakkak Allah
  2509. 22-Hac 16
    men yurîdu : dilediği kimseyi, dilediğini
  2510. 22-Hac 17
    âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  2511. 22-Hac 17
    ve en nasârâ : ve hrıstiyanlar
  2512. 22-Hac 18
    enne allâhe : muhakkak Allah
  2513. 22-Hac 18
    men : kim, kimse
  2514. 22-Hac 18
    ve men fî el ardı : ve yeryüzünde
  2515. 22-Hac 18
    ve en nucûmu : ve yıldızlar
  2516. 22-Hac 18
    min en nâsi : insanlardan
  2517. 22-Hac 18
    ve men : ve kim, kimse
  2518. 22-Hac 18
    yuhinillâhu (vehene) : Allah zayıf düşürür (alçaltır) (zayıf düşürdü)
  2519. 22-Hac 22
    en yahrucû : çıkmak
  2520. 22-Hac 23
    âmenû : âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  2521. 22-Hac 23
    cennâtin : cennetler
  2522. 22-Hac 23
    el enhâru : nehirler
  2523. 22-Hac 23
    ve lu'luen : ve inciler
  2524. 22-Hac 25
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  2525. 22-Hac 25
    sevâen : müsavi, eşit, eşit olarak
  2526. 22-Hac 25
    ve men yurid : ve kim ister(se), isteyen kimse(ler)
  2527. 22-Hac 26
    en lâ tuşrik : senin şirk koşmaman
  2528. 22-Hac 26
    şey'en : bir şey
  2529. 22-Hac 27
    en nâsi : insanların arasında
  2530. 22-Hac 27
    ricâlen : yaya olarak
  2531. 22-Hac 28
    menâfia : menfaat, fayda, yarar
  2532. 22-Hac 28
    min behîmeti el en'âmi : yürüyen (dört ayaklı) hayvanlardan
  2533. 22-Hac 30
    ve men yuazzım : ve kim hürmet ederse, yüceltirse
  2534. 22-Hac 30
    el en'âmu : büyükbaş hayvanlar
  2535. 22-Hac 30
    fe ictenibû : artık, bundan sonra içtinap edin, kaçının
  2536. 22-Hac 30
    ve ictenibû : ve içtinap edin, kaçının
  2537. 22-Hac 31
    ve men yuşrik : ve kim şirk koşarsa
  2538. 22-Hac 31
    ke ennemâ : sanki, gibi
  2539. 22-Hac 32
    ve men yuazzım : ve kim yüceltir, hürmet eder
  2540. 22-Hac 33
    menâfiu : menfaatler, yararlar, faydalar
  2541. 22-Hac 33
    musemmen : belirlenmiş, belirli
  2542. 22-Hac 34
    menseken : mensek, usul
  2543. 22-Hac 34
    el en'âmi : hayvanlar
  2544. 22-Hac 37
    len yenâle allâhe : asla Allah'a ulaşmaz
  2545. 22-Hac 37
    yenâlu-hu : ona ulaşır
  2546. 22-Hac 38
    âmenû : âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  2547. 22-Hac 39
    bi enne-hum : onların olması sebebiyle
  2548. 22-Hac 40
    en yekûlû : demeleri
  2549. 22-Hac 40
    def'ullâhi en nâse : Allah'ın insanları defetmesi
  2550. 22-Hac 40
    yansurennallâhu : Allah yardım eder
  2551. 22-Hac 40
    men : kişi, kimse
  2552. 22-Hac 41
    mekkennâ-hum : onlara imkân verdik
  2553. 22-Hac 44
    ve ashâbu medyene : ve Medyen halkı
  2554. 22-Hac 47
    ve len yuhlife allâhu : ve Allah asla dönmez (mutlaka yerine getirir)
  2555. 22-Hac 47
    yevmen : bir gün
  2556. 22-Hac 47
    senetin : sene
  2557. 22-Hac 49
    yâ eyyuhâ en nâsu : ey insanlar
  2558. 22-Hac 49
    ene : ben
  2559. 22-Hac 50
    âmenû : âmenû olan, Allah'a ulaşmayı dileyen
  2560. 22-Hac 52
    izâ temennâ : temenni ettiği zaman, dilediği zaman
  2561. 22-Hac 52
    fe yensehu allâhu : o zaman Allah kaldırır, iptal eder, nesheder
  2562. 22-Hac 53
    fitneten : fitne, imtihan
  2563. 22-Hac 54
    ennehu : onun olduğu
  2564. 22-Hac 54
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  2565. 22-Hac 55
    bagteten : ansızın
  2566. 22-Hac 56
    ellezîne âmenû : âmenû olan (Allah'a ulaşmayı dileyen) kimseler
  2567. 22-Hac 56
    cennâtin naîmi : naim cennetlerinde
  2568. 22-Hac 58
    rızkan hasenen : güzel bir rızık
  2569. 22-Hac 59
    le yudhılenne-hum : muhakkak onları dahil edecektir, girdirecektir
  2570. 22-Hac 59
    mudhalen : dahil edilen yer, mekân
  2571. 22-Hac 60
    ve men : ve kim
  2572. 22-Hac 60
    le yansuru enne-hu allâhu : mutlaka Allah ona yardım eder
  2573. 22-Hac 61
    bi enne : sebebiyle, çünkü
  2574. 22-Hac 61
    en nehâri : gündüzün içine
  2575. 22-Hac 61
    en nehâre : gündüz
  2576. 22-Hac 61
    ve enne allâhe : ve muhakkak Allah
  2577. 22-Hac 62
    bi enne : sebebiyle, çünkü
  2578. 22-Hac 62
    ve enne : ve muhakkak
  2579. 22-Hac 62
    ve enne allâhe : ve muhakkak Allah
  2580. 22-Hac 63
    enne allâhe : muhakkak Allah
  2581. 22-Hac 63
    enzele : indirdi
  2582. 22-Hac 63
    en : su
  2583. 22-Hac 63
    muhdarreten : yeşermiş, yeşillenmiş
  2584. 22-Hac 65
    enne allâhe : muhakkak Allah
  2585. 22-Hac 65
    en tekaa : düşmek
  2586. 22-Hac 65
    bi en nâsi : insanlara
  2587. 22-Hac 67
    menseken : mensek, şeriat
  2588. 22-Hac 67
    alâ huden : hidayet üzerinde
  2589. 22-Hac 70
    enne allâhe : Allah'ın olduğunu
  2590. 22-Hac 71
    bihî sultânen : ona bir sultan, bir delil
  2591. 22-Hac 72
    en nâru : ateş
  2592. 22-Hac 73
    yâ eyyuhâ en nâsu : ey insanlar
  2593. 22-Hac 73
    len yahlukû : asla yaratamazlar
  2594. 22-Hac 73
    zubâben : bir sinek
  2595. 22-Hac 73
    şey'en : bir şey
  2596. 22-Hac 73
    yestenkızû-hu : onu kurtaramazlar
  2597. 22-Hac 75
    rusulen : resûller
  2598. 22-Hac 75
    ve min en nâsi : ve insanlardan
  2599. 22-Hac 77
    âmenûrkeû (âmenû irkeû) : âmenû olanlar, rükû edin
  2600. 22-Hac 78
    şehîden : şahit (olarak)
  2601. 22-Hac 78
    alâ en nâsi : insanlar üzerine
  2602. 22-Hac 78
    ve ni'me en nasîru : ve ne güzel yardımcı
  2603. 23-Mü'minûn 7
    fe menibtegâ (men ibtegâ) : artık kim isterse
  2604. 23-Mü'minûn 13
    nutfeten : nutfe, damla
  2605. 23-Mü'minûn 14
    en nutfete : bir nutfe, bir damla
  2606. 23-Mü'minûn 14
    alakaten : alaka (rahim duvarına bir noktadan bağlı olan), embriyo
  2607. 23-Mü'minûn 14
    mudgaten : (bir çiğnem et görünümünde) mudga, cenin
  2608. 23-Mü'minûn 14
    izâmen : kemik
  2609. 23-Mü'minûn 14
    lahmen : et
  2610. 23-Mü'minûn 14
    enşe'nâ-hu : biz onu inşa ettik, şekillendirdik
  2611. 23-Mü'minûn 14
    ahsenu : en güzel
  2612. 23-Mü'minûn 18
    ve enzel-nâ : ve biz indirdik
  2613. 23-Mü'minûn 18
    en : su
  2614. 23-Mü'minûn 18
    eskennâ-hu : onu iskân ettik, yerleştirdik, durdurduk
  2615. 23-Mü'minûn 19
    enşe'nâ : biz inşa ettik, yarattık
  2616. 23-Mü'minûn 19
    cennâtin : cennetler, (ağaçlı) bahçeler
  2617. 23-Mü'minûn 20
    ve şecereten : ve ağaç
  2618. 23-Mü'minûn 20
    tenbutu : biter, yetişir
  2619. 23-Mü'minûn 21
    fî el en'âmi : hayvanlarda
  2620. 23-Mü'minûn 21
    le ibreten : ibret, bir ders
  2621. 23-Mü'minûn 21
    menâfiu : menfaatler, faydalar
  2622. 23-Mü'minûn 24
    en yetefaddale : üstün olmak, hükmetmek
  2623. 23-Mü'minûn 24
    le enzele : mutlaka indirirdi
  2624. 23-Mü'minûn 24
    melâiketen : melekler
  2625. 23-Mü'minûn 27
    en ısnai : yapmasını
  2626. 23-Mü'minûn 27
    et tennûru : tennur, kazan
  2627. 23-Mü'minûn 27
    men : kimse, kim
  2628. 23-Mü'minûn 28
    ente : sen
  2629. 23-Mü'minûn 28
    ve men : ve kimseler
  2630. 23-Mü'minûn 29
    enzil-nî : beni indir
  2631. 23-Mü'minûn 29
    munzelen : indirişle, inişle
  2632. 23-Mü'minûn 29
    mubâreken : mübarek
  2633. 23-Mü'minûn 29
    ve ente : ve sen
  2634. 23-Mü'minûn 31
    enşe'nâ : biz yarattık
  2635. 23-Mü'minûn 31
    karnen : bir nesil
  2636. 23-Mü'minûn 32
    resûlen : bir resûl
  2637. 23-Mü'minûn 32
    eni'budû allâhe (en u'budû) : Allah'a kul olsunlar diye
  2638. 23-Mü'minûn 34
    beşeren : bir beşer, bir insan
  2639. 23-Mü'minûn 34
    izen : o taktirde, o zaman
  2640. 23-Mü'minûn 35
    enne-kum : mutlaka siz, sizin olacağınız
  2641. 23-Mü'minûn 35
    turâben : toprak
  2642. 23-Mü'minûn 35
    ve ızâmen : ve kemik
  2643. 23-Mü'minûn 35
    enne-kum : mutlaka siz, sizin olacağınız
  2644. 23-Mü'minûn 38
    keziben : yalan söyleyerek, yalanla
  2645. 23-Mü'minûn 41
    gusâen : zerreler halinde
  2646. 23-Mü'minûn 41
    fe bu'den : artık uzak olsun
  2647. 23-Mü'minûn 42
    enşe'nâ : biz inşa ettik, yarattık
  2648. 23-Mü'minûn 42
    kurûnen : nesiller
  2649. 23-Mü'minûn 44
    ummeten : ümmet
  2650. 23-Mü'minûn 44
    bu'den : uzak olsun
  2651. 23-Mü'minûn 46
    kavmen : bir kavim
  2652. 23-Mü'minûn 47
    lenâ : bize
  2653. 23-Mü'minûn 50
    âyeten : âyet
  2654. 23-Mü'minûn 52
    ummeten : bir ümmet
  2655. 23-Mü'minûn 52
    vâhıdeten : tek, bir tek
  2656. 23-Mü'minûn 52
    ve ene : ve ben
  2657. 23-Mü'minûn 55
    ennemâ : ancak, sadece, olduğunu
  2658. 23-Mü'minûn 55
    ve benîne : ve oğullar
  2659. 23-Mü'minûn 60
    enne-hum : muhakkak ki onlar, onlar ..... olduğundan
  2660. 23-Mü'minûn 62
    nefsen : nefs, kişi, kimse
  2661. 23-Mü'minûn 66
    tenkisûne : dönüp kaçıyorsunuz
  2662. 23-Mü'minûn 71
    ve men fî hinne : ve onların içinde olanlar
  2663. 23-Mü'minûn 72
    harcen : bir harc, bir ücret
  2664. 23-Mü'minûn 77
    ben : kapı
  2665. 23-Mü'minûn 78
    enşee : inşa etti, yarattı
  2666. 23-Mü'minûn 78
    kalîlen mâ : ne kadar az
  2667. 23-Mü'minûn 80
    ve en nehâri : ve gündüz
  2668. 23-Mü'minûn 82
    turâben : toprak
  2669. 23-Mü'minûn 82
    ve izâmen : ve kemik
  2670. 23-Mü'minûn 84
    li men : kimin
  2671. 23-Mü'minûn 84
    ve men : ve kimseler
  2672. 23-Mü'minûn 86
    men : kim
  2673. 23-Mü'minûn 88
    men : kim
  2674. 23-Mü'minûn 89
    ennâ : nasıl
  2675. 23-Mü'minûn 91
    izen : öyle olsaydı, o taktirde
  2676. 23-Mü'minûn 93
    turiyen-nî : bana göstereceksin
  2677. 23-Mü'minûn 95
    en nuriye-ke : sana bizim göstermemiz
  2678. 23-Mü'minûn 96
    ahsen : en güzel
  2679. 23-Mü'minûn 98
    en yahdurû-ni : benim yanımda hazır bulunmaları
  2680. 23-Mü'minûn 101
    ensâbe : neseb, soy bağı yoktur
  2681. 23-Mü'minûn 102
    men : kim
  2682. 23-Mü'minûn 103
    ve men : ve kim
  2683. 23-Mü'minûn 103
    enfuse-hum : onların nefsleri
  2684. 23-Mü'minûn 103
    cehenneme : cehennemin içinde, cehennemde
  2685. 23-Mü'minûn 104
    en nâru : ateş
  2686. 23-Mü'minûn 106
    kavmen : kavim
  2687. 23-Mü'minûn 109
    âmennâ : îmân ettik, âmenû olduk
  2688. 23-Mü'minûn 109
    lenâ : bizi
  2689. 23-Mü'minûn 109
    ve ente : ve sen
  2690. 23-Mü'minûn 110
    hriyyen : alay konusu
  2691. 23-Mü'minûn 110
    ensev-kum : size unutturdu
  2692. 23-Mü'minûn 111
    enne-hum : muhakkak ki onlar
  2693. 23-Mü'minûn 113
    yevmen : gün
  2694. 23-Mü'minûn 114
    kalîlen : az
  2695. 23-Mü'minûn 114
    enne-kum : gerçekten siz
  2696. 23-Mü'minûn 115
    ennemâ : olduğunu
  2697. 23-Mü'minûn 115
    abesen : abes olarak, boş yere
  2698. 23-Mü'minûn 115
    ve enne-kum : ve muhakkak siz
  2699. 23-Mü'minûn 117
    ve men : ve kim
  2700. 23-Mü'minûn 117
    ilâhen : ilâh
  2701. 23-Mü'minûn 118
    ve ente : ve sen
  2702. 24-Nûr 1
    enzelnâ-hâ : onu biz indirdik
  2703. 24-Nûr 1
    ve enzelnâ : ve biz indirdik
  2704. 24-Nûr 3
    yenkihu : nikâh yapmaz, nikâhlayamaz
  2705. 24-Nûr 3
    niyeten : zina yapan kadın
  2706. 24-Nûr 3
    muşriketen : müşrik olan kadın
  2707. 24-Nûr 3
    yenkihu-hâ : onu nikâhlayamaz
  2708. 24-Nûr 4
    celdeten : yalnız cilde tesir edecek şekilde vurulan sopa
  2709. 24-Nûr 4
    şehâdeten : şahitlik
  2710. 24-Nûr 4
    ebeden : ebediyyen
  2711. 24-Nûr 6
    enfusu-hum : onların kendileri
  2712. 24-Nûr 7
    enne : olduğu
  2713. 24-Nûr 8
    en teşhede : şahitlik etmesi
  2714. 24-Nûr 9
    enne : olduğu
  2715. 24-Nûr 10
    ve enne allâhe : ve muhakkak ki Allah
  2716. 24-Nûr 11
    şerren : bir şerr
  2717. 24-Nûr 12
    bi enfusi-him : kendi nefslerinde, kendi içlerinde
  2718. 24-Nûr 15
    heyyinen : kolay, basit, önemsiz
  2719. 24-Nûr 16
    lenâ : bize, bizim için
  2720. 24-Nûr 16
    en netekelleme : bizim söylememiz
  2721. 24-Nûr 17
    en teûdû : sizin dönmeniz
  2722. 24-Nûr 17
    ebeden : ebediyyen
  2723. 24-Nûr 19
    en teşîa : yayılması
  2724. 24-Nûr 19
    âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  2725. 24-Nûr 19
    ve entum : ve siz
  2726. 24-Nûr 20
    ve enne allâhe : ve muhakkak Allah
  2727. 24-Nûr 21
    yâ eyyuhâ ellezîne âmenû : ey âmenû olanlar
  2728. 24-Nûr 21
    ve men yettebi' : ve kim tâbî olursa
  2729. 24-Nûr 21
    ebeden : ebediyyen
  2730. 24-Nûr 21
    men yeşâu : dilediği kimse, dilediği
  2731. 24-Nûr 22
    en yu'tû : vermeleri
  2732. 24-Nûr 22
    en yagfirallâhu (yagfire allâhu) : Allah'ın mağfiret etmesini
  2733. 24-Nûr 25
    ennallâhe (enne allâhe) : Allah'ın ..... olduğu, muhakkak
  2734. 24-Nûr 27
    yâ eyyuhâ ellezîne âmenû : ey âmenû olanlar
  2735. 24-Nûr 27
    buyûten : evler
  2736. 24-Nûr 28
    ehaden : birisi
  2737. 24-Nûr 28
    yu'zene : izin verilir
  2738. 24-Nûr 29
    en tedhulû : girmek, girmeniz
  2739. 24-Nûr 29
    buyûten : evlere
  2740. 24-Nûr 31
    benî ıhvâni-hinne : (onların) erkek kardeşlerinin oğulları
  2741. 24-Nûr 31
    benî ehavâti-hinne : (onların) kız kardeşlerinin oğulları
  2742. 24-Nûr 32
    ve enkihû : ve nikâhlayın, evlendirin
  2743. 24-Nûr 33
    hayren : bir hayır
  2744. 24-Nûr 33
    tehassunen : namusunu korumak, iffetli kalmak
  2745. 24-Nûr 33
    ve men yukrıhhunne : ve kim onları zorlarsa
  2746. 24-Nûr 34
    enzelnâ : indirdik
  2747. 24-Nûr 34
    ve meselen : ve örnek, misal
  2748. 24-Nûr 34
    ve mev'izaten : ve bir öğüt
  2749. 24-Nûr 35
    ke ennehâ : o gibidir
  2750. 24-Nûr 35
    men yeşâu : dilediği kimse
  2751. 24-Nûr 35
    lin nâsi (li en nâsi) : insanlar için, isanlara
  2752. 24-Nûr 36
    en turfea : yükseltilmesine, yüceltilmesine
  2753. 24-Nûr 37
    yevmen : gün
  2754. 24-Nûr 38
    ahsene : en güzel
  2755. 24-Nûr 38
    men : kişi, kimse
  2756. 24-Nûr 39
    en : su
  2757. 24-Nûr 39
    şey'en : bir şey
  2758. 24-Nûr 40
    ve men : ve kimse
  2759. 24-Nûr 40
    ren : nur
  2760. 24-Nûr 41
    ennallâhe (enne allâhe) : Allah olduğunu
  2761. 24-Nûr 41
    men : kimse(ler)
  2762. 24-Nûr 43
    enne allâhe : Allah'ın yaptığını
  2763. 24-Nûr 43
    sehâben : bulutlar
  2764. 24-Nûr 43
    rukâmen : küme küme, küme hali
  2765. 24-Nûr 43
    men : kimse
  2766. 24-Nûr 43
    an men : o kimseden
  2767. 24-Nûr 43
    senâ : ışık, parıltı
  2768. 24-Nûr 44
    ve en nehâre : ve gündüz
  2769. 24-Nûr 44
    le ibreten : elbette ibret
  2770. 24-Nûr 45
    men yemşî : kimi yürür
  2771. 24-Nûr 45
    men yemşî : kimi yürür
  2772. 24-Nûr 45
    men yemşî : kimi yürür
  2773. 24-Nûr 46
    enzelnâ : indirdik
  2774. 24-Nûr 46
    men yeşâu : dilediği kimseyi
  2775. 24-Nûr 47
    âmennâ : îmân ettik
  2776. 24-Nûr 50
    en yehîfallâhu (yehîfe allâhu) : Allah'ın taraf tutması
  2777. 24-Nûr 51
    en yekûlû : demeleri, söylemeleri
  2778. 24-Nûr 52
    ve men : ve kim
  2779. 24-Nûr 55
    ellezîne amenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler, âmenû olanlar
  2780. 24-Nûr 55
    le yestahlifenne-hum : onları mutlaka halife tayin edecek
  2781. 24-Nûr 55
    ve le yumekkinenne : ve mutlaka sağlamlaştıracak
  2782. 24-Nûr 55
    ve le yubeddilenne-hum : ve onlara mutlaka çevirecek
  2783. 24-Nûr 55
    emnen : emniyet, güven
  2784. 24-Nûr 55
    bî şey'en : bir şeyi
  2785. 24-Nûr 55
    ve men : ve kim
  2786. 24-Nûr 57
    tahsebenne : sakın zannetme
  2787. 24-Nûr 57
    en nâru : ateş
  2788. 24-Nûr 58
    ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler, âmenû olanlar
  2789. 24-Nûr 60
    minen nisâi : kadınlardan
  2790. 24-Nûr 60
    en yeda'ne : çıkarmaları
  2791. 24-Nûr 60
    ve en yesta'fifne : ve iffetli olmayı istemeleri
  2792. 24-Nûr 61
    enfusi-kum : size, kendinize
  2793. 24-Nûr 61
    en te'kulû : yemek yemeniz
  2794. 24-Nûr 61
    en te'kulû : yemek yemeniz
  2795. 24-Nûr 61
    eştâten : ayrı ayrı olarak
  2796. 24-Nûr 61
    buyûten : evler
  2797. 24-Nûr 61
    alâ enfusi-kum : kendi üzerinize (birbirinize)
  2798. 24-Nûr 61
    tehıyyeten : selâm vererek
  2799. 24-Nûr 61
    mubareketen : mübarek, hayırlı, bereketli
  2800. 24-Nûr 61
    tayyibeten : iyi, güzel, helâl
  2801. 24-Nûr 62
    ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyen, îmân eden kimseler
  2802. 24-Nûr 62
    izeste'zenû-ke (iza iste'zenû-ke) : senden izin istedikleri zaman
  2803. 24-Nûr 62
    fe'zen (fe izen) : o zaman izin ver
  2804. 24-Nûr 62
    li men : o kimseye
  2805. 24-Nûr 63
    ba'dı-kum ba'den : birbirinizi
  2806. 24-Nûr 63
    livâzen : bir şeyi siper ederek (görünmemeye çalışarak)
  2807. 24-Nûr 63
    en tusîbe-hum : onlara isabet etmesi
  2808. 24-Nûr 64
    entum : siz
  2809. 25-Furkan 1
    nezîren : nezir, uyarıcı
  2810. 25-Furkan 2
    veleden : çocuk
  2811. 25-Furkan 2
    takdîren : takdir ederek, kader tayin ederek
  2812. 25-Furkan 3
    âliheten : ilâhlar
  2813. 25-Furkan 3
    şey'en : bir şey
  2814. 25-Furkan 3
    li enfusi-him : kendileri için
  2815. 25-Furkan 3
    mevten : öldürmek
  2816. 25-Furkan 3
    ve lâ hayâten : ve hayat veremez
  2817. 25-Furkan 3
    ve lâ nuşûren : ve yeniden diriltemez
  2818. 25-Furkan 4
    zulmen : zulümle
  2819. 25-Furkan 5
    bukreten : sabah
  2820. 25-Furkan 5
    ve asîlen : ve akşam
  2821. 25-Furkan 6
    enzele-hu : onu indirdi
  2822. 25-Furkan 6
    rahîmen : rahîm olan,
  2823. 25-Furkan 7
    nezîren : uyarıcı, nezir
  2824. 25-Furkan 8
    kenzun : bir hazine
  2825. 25-Furkan 8
    cennetun : cennet, ağaçlı bahçe
  2826. 25-Furkan 8
    raculen : adam
  2827. 25-Furkan 8
    meshûren : sihir yapılmış, büyülenmiş
  2828. 25-Furkan 9
    sebîlen : sebîl, yol
  2829. 25-Furkan 10
    hayren : daha hayırlı
  2830. 25-Furkan 10
    cennâtin : cennetler, ağaçlı bahçeler
  2831. 25-Furkan 10
    el enhâru : nehirler
  2832. 25-Furkan 10
    kusûren : köşkler, saraylar
  2833. 25-Furkan 11
    men kezzebe : tekzip eden kimseler, yalanlayanlar
  2834. 25-Furkan 11
    saîren : alevli ateş, cehennem
  2835. 25-Furkan 13
    mekânen : bir mekân, bir yer
  2836. 25-Furkan 13
    mukarrenîne : yakınlaştırılmış, (birbirine) bağlanmış olanlar
  2837. 25-Furkan 14
    vâhıden : bir, bir defa
  2838. 25-Furkan 14
    kesîren : çok, defalarca
  2839. 25-Furkan 15
    cennetu : cennet
  2840. 25-Furkan 15
    cezâen : ceza, karşılık, mükâfat
  2841. 25-Furkan 15
    ve masîren : ve dönüş yeri
  2842. 25-Furkan 16
    va'den : bir vaad
  2843. 25-Furkan 16
    mes'ûlen : istenen
  2844. 25-Furkan 17
    e entum : siz mi
  2845. 25-Furkan 18
    yenbegî : yakışmaz, uygun olmaz
  2846. 25-Furkan 18
    lenâ : bize
  2847. 25-Furkan 18
    en nettehıze : edinmemiz
  2848. 25-Furkan 18
    kavmen : bir kavim
  2849. 25-Furkan 18
    ren : helâk olan
  2850. 25-Furkan 19
    ve men : ve kim
  2851. 25-Furkan 19
    azâben : bir azap
  2852. 25-Furkan 19
    kebîren : büyük
  2853. 25-Furkan 20
    fitneten : bir fitne, bir imtihan
  2854. 25-Furkan 20
    basîren : en iyi gören
  2855. 25-Furkan 21
    enfusi-him : kendileri, kendi nefsleri
  2856. 25-Furkan 21
    utuvven : taşkınlık ederek, haddi aşarak
  2857. 25-Furkan 21
    kebîren : büyük
  2858. 25-Furkan 22
    mahcûren : yasak edilmiş, haram edilmiş, men edilmiş
  2859. 25-Furkan 23
    hebâen : toz zerresi
  2860. 25-Furkan 23
    mensûran : savrulmuş, dağınık
  2861. 25-Furkan 24
    ashâbu el cenneti : cennet ehli
  2862. 25-Furkan 24
    ve ahsenu : ve ahsen, en güzel
  2863. 25-Furkan 24
    makîlen \n(kâilun) : öğle uykusu uyunan yer, dinlenme yeri \n: (öğle uyku vakti, dinlenme zamanı)
  2864. 25-Furkan 25
    tenzîlen : sıra ile indiriliş
  2865. 25-Furkan 26
    yevmen : bir gün
  2866. 25-Furkan 27
    sebîlen : sebîl, yol
  2867. 25-Furkan 28
    fulânen : filân kişi, o kişi
  2868. 25-Furkan 28
    halîlen : dost
  2869. 25-Furkan 29
    hazûlen : yardımsız bırakan, yardımı engelleyen
  2870. 25-Furkan 31
    aduvven : düşman
  2871. 25-Furkan 31
    diyen : hidayete erdiren
  2872. 25-Furkan 32
    cumleten : toplu olarak, bütün olarak
  2873. 25-Furkan 32
    hideten : bir tek, bir defa
  2874. 25-Furkan 32
    tertîlen : yavaş yavaş, tertip tertip, kısım kısım
  2875. 25-Furkan 33
    ve ahsene : ve en güzel
  2876. 25-Furkan 33
    tefsîren : tefsir, açıklama
  2877. 25-Furkan 34
    ilâ cehenneme : cehenneme
  2878. 25-Furkan 34
    mekânen : mekân, yer
  2879. 25-Furkan 34
    sebîlen : sebîl, yol
  2880. 25-Furkan 35
    vezîren : vezir, yardımcı
  2881. 25-Furkan 36
    tedmîren : helâk ederek, yok ederek
  2882. 25-Furkan 37
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  2883. 25-Furkan 37
    âyeten : bir âyet, delil
  2884. 25-Furkan 37
    azâben : azap
  2885. 25-Furkan 37
    elîmen : acı
  2886. 25-Furkan 38
    ve âden : ve Ad (kavmi)
  2887. 25-Furkan 38
    ve kurûnen : ve nesiller
  2888. 25-Furkan 38
    kesîren : çok (birçok)
  2889. 25-Furkan 39
    ve kullen : ve hepsi
  2890. 25-Furkan 39
    ve kullen : ve hepsi
  2891. 25-Furkan 39
    tetbîren : mahvederek, helâk ederek
  2892. 25-Furkan 40
    nuşûren : yeniden dirilmek
  2893. 25-Furkan 41
    huzuven : alay konusu
  2894. 25-Furkan 41
    resûlen : resûl, elçi
  2895. 25-Furkan 42
    en sabernâ : sabretmemiz
  2896. 25-Furkan 42
    men : kim
  2897. 25-Furkan 42
    sebîlen : sebîl, yol
  2898. 25-Furkan 43
    men ittehaze : edinen kimse
  2899. 25-Furkan 43
    e fe ente : (o zaman, öyleyse), yoksa sen mi
  2900. 25-Furkan 43
    vekîlen : vekil
  2901. 25-Furkan 44
    enne : olduğunu
  2902. 25-Furkan 44
    el en'âmi : hayvanlar
  2903. 25-Furkan 44
    sebîlen : sebîl, yol
  2904. 25-Furkan 45
    kinen : sakin, sabit
  2905. 25-Furkan 45
    delîlen : delil
  2906. 25-Furkan 46
    yesîren : kolayca, azar azar, yavaş yavaş
  2907. 25-Furkan 47
    libâsen : elbise, örtü
  2908. 25-Furkan 47
    ve en nevme : ve uyku
  2909. 25-Furkan 47
    subâten : dinlenme
  2910. 25-Furkan 47
    en nehâre : gündüz
  2911. 25-Furkan 47
    nuşûren : yayılma
  2912. 25-Furkan 48
    buşren : müjdeleyici olarak
  2913. 25-Furkan 48
    ve enzelnâ : ve indirdik
  2914. 25-Furkan 48
    en : su
  2915. 25-Furkan 49
    beldeten : belde
  2916. 25-Furkan 49
    meyten : ölü
  2917. 25-Furkan 49
    enmen : hayvanlar
  2918. 25-Furkan 49
    ve enâsiyye : ve insanlar
  2919. 25-Furkan 49
    kesîren : çok
  2920. 25-Furkan 50
    en nâsi : insanlar
  2921. 25-Furkan 51
    nezîren : nezir, uyarıcı
  2922. 25-Furkan 52
    cihâden : cihad
  2923. 25-Furkan 52
    kebîren : büyük
  2924. 25-Furkan 53
    mahcûren : engellenen, mani olunan
  2925. 25-Furkan 54
    beşeren : beşer, insan
  2926. 25-Furkan 54
    neseben : neseb, akrabalık, soy bağı
  2927. 25-Furkan 54
    kadîren : kaadir, herşeye gücü yeten
  2928. 25-Furkan 55
    yenfeu-hum : onlar fayda vermez
  2929. 25-Furkan 56
    mubeşşiren : müjdeleyici olarak
  2930. 25-Furkan 56
    ve nezîren : ve uyarıcı olarak
  2931. 25-Furkan 57
    men : kimse
  2932. 25-Furkan 57
    en yettehıze : edinmek
  2933. 25-Furkan 57
    sebîlen : bir yol
  2934. 25-Furkan 58
    habîren : haberdar olan
  2935. 25-Furkan 59
    habîren : haberdar olan
  2936. 25-Furkan 60
    nufûren : nefret
  2937. 25-Furkan 61
    burûcen : burçlar
  2938. 25-Furkan 61
    sirâcen : kandil
  2939. 25-Furkan 61
    ve kameren : ve ay
  2940. 25-Furkan 61
    munîren : aydınlatıcı
  2941. 25-Furkan 62
    ve en nehâre : ve gündüz
  2942. 25-Furkan 62
    lfeten : karşılıklı ardarda, birbirini takip eden
  2943. 25-Furkan 62
    li men : o kişi için
  2944. 25-Furkan 62
    en yezzekkere : tezekkür etmek
  2945. 25-Furkan 62
    şukûren : şükretmek
  2946. 25-Furkan 63
    hevnen : mütevazi olarak, tevazu ile
  2947. 25-Furkan 63
    selâmen : selâm
  2948. 25-Furkan 64
    succeden : secde ederek
  2949. 25-Furkan 64
    ve kıyâmen : ve kıyam ederek, ayakta durarak
  2950. 25-Furkan 65
    cehenneme : cehennem
  2951. 25-Furkan 65
    garâmen : daimî helâk edici
  2952. 25-Furkan 66
    mustekarren : karar kılınan yer, karargâh
  2953. 25-Furkan 66
    ve mukâmen : ve ikâmet edilen yer (ikâmet yeri)
  2954. 25-Furkan 67
    enfekû : infâk ettiler
  2955. 25-Furkan 67
    kavâmen : ikame eden
  2956. 25-Furkan 68
    ilâhen : ilâh
  2957. 25-Furkan 68
    en nefse : nefs, kimse, kişi
  2958. 25-Furkan 68
    ve men : ve kim
  2959. 25-Furkan 68
    esâmen : günah, ceza, azap
  2960. 25-Furkan 69
    muhânen : alçaltılmış olarak
  2961. 25-Furkan 70
    men : kim
  2962. 25-Furkan 70
    ve âmene : ve mü'min oldu
  2963. 25-Furkan 70
    amelen sâlihan : salih amel, nefs tezkiyesi
  2964. 25-Furkan 70
    hasenâtin : hasenatlar, sevaplar
  2965. 25-Furkan 70
    gafûren : gafur, günahları sevaba çeviren
  2966. 25-Furkan 70
    rahîmen : rahîm olan,
  2967. 25-Furkan 71
    ve men : ve kim
  2968. 25-Furkan 71
    metâben : tövbesi kabul edilmiş
  2969. 25-Furkan 72
    kirâmen : kerim olarak, vakarla
  2970. 25-Furkan 73
    summen : sağır
  2971. 25-Furkan 73
    ve umyânen : ve kör (âmâ)
  2972. 25-Furkan 74
    rabbenâ : Rabbimiz
  2973. 25-Furkan 74
    lenâ : bize
  2974. 25-Furkan 74
    imâmen : imam
  2975. 25-Furkan 75
    tahiyyeten : hayır dualarla, hürmet ve selâmet dilekleriyle
  2976. 25-Furkan 75
    ve selâmen : ve selâm
  2977. 25-Furkan 76
    mustekarren : karar kılınan yer, karargâh
  2978. 25-Furkan 76
    ve mukâmen : ve ikâmet yeri
  2979. 25-Furkan 77
    lizâmen : elzem olan, kaçınılmaz olan
  2980. 26-Şuarâ 4
    âyeten : bir âyet (mucize)
  2981. 26-Şuarâ 6
    enbâu (nebe) : haberler (haber)
  2982. 26-Şuarâ 7
    enbetnâ : yetiştirdik
  2983. 26-Şuarâ 8
    âyeten : âyet
  2984. 26-Şuarâ 10
    en i'ti : gitmesi
  2985. 26-Şuarâ 12
    en yukezzibû-ni : beni yalanlamaları
  2986. 26-Şuarâ 13
    ve lâ yentaliku : ve dönmüyor
  2987. 26-Şuarâ 14
    zenbun : suç, günah
  2988. 26-Şuarâ 14
    en yaktulû-ni : beni öldürmelerinden
  2989. 26-Şuarâ 17
    en ersil : göndermesi
  2990. 26-Şuarâ 17
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  2991. 26-Şuarâ 18
    velîden : çocuk olarak, çocukken
  2992. 26-Şuarâ 19
    ve ente : ve sen
  2993. 26-Şuarâ 20
    izen : o zaman
  2994. 26-Şuarâ 20
    ve ene : ve ben
  2995. 26-Şuarâ 21
    hukmen : hüküm, hikmet
  2996. 26-Şuarâ 22
    en abbedte : senin köle yapman
  2997. 26-Şuarâ 22
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  2998. 26-Şuarâ 25
    li men : kimselere
  2999. 26-Şuarâ 29
    ilâhen : bir ilâh
  3000. 26-Şuarâ 29
    ec'alenne-ke : seni mutlaka kılacağım
  3001. 26-Şuarâ 33
    li en nâzırîne : bakanlar için, seyredenler için
  3002. 26-Şuarâ 35
    en yuhrice-kum : sizi çıkarmak
  3003. 26-Şuarâ 39
    li en nâsi : insanlara
  3004. 26-Şuarâ 39
    entum : siz
  3005. 26-Şuarâ 41
    lenâ : bize
  3006. 26-Şuarâ 42
    izen : öyleyse, o zaman
  3007. 26-Şuarâ 43
    entum : siz
  3008. 26-Şuarâ 47
    âmennâ : biz îmân ettik
  3009. 26-Şuarâ 49
    âmentum : siz îmân ettiniz
  3010. 26-Şuarâ 49
    en âzene : benim izin vermem
  3011. 26-Şuarâ 49
    usallibenne-kum : sizi astıracağım
  3012. 26-Şuarâ 51
    en yagfira : mağfiret etmesi
  3013. 26-Şuarâ 51
    lenâ : bizi, bize
  3014. 26-Şuarâ 51
    en kunnâ : olmuş olmamız
  3015. 26-Şuarâ 52
    en esri : gece yürümesi, gece yola çıkması
  3016. 26-Şuarâ 55
    lenâ : bize
  3017. 26-Şuarâ 57
    min cennâtin : bahçelerden
  3018. 26-Şuarâ 59
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  3019. 26-Şuarâ 63
    en ıdrib : vurması
  3020. 26-Şuarâ 63
    fenfeleka (fe infeleka) : hemen (infilâk etti) yarıldı, ayrıldı
  3021. 26-Şuarâ 65
    ve enceynâ : ve kurtardık
  3022. 26-Şuarâ 65
    ve men : ve kimseler
  3023. 26-Şuarâ 67
    âyeten : âyet (vardır)
  3024. 26-Şuarâ 71
    asnâmen : putlar
  3025. 26-Şuarâ 73
    yenfeûne-kum : size fayda veriyorlar
  3026. 26-Şuarâ 76
    entum : siz
  3027. 26-Şuarâ 82
    en yagfira : mağfiret etmesi
  3028. 26-Şuarâ 83
    hukmen : hüküm, hikmet
  3029. 26-Şuarâ 85
    cenneti : cennet
  3030. 26-Şuarâ 85
    en naîmi : naim (ni'metlendirilmiş)
  3031. 26-Şuarâ 88
    yenfau : fayda vermez
  3032. 26-Şuarâ 88
    benûne : oğullar, çocuklar
  3033. 26-Şuarâ 89
    men : kim, kimse, kişi
  3034. 26-Şuarâ 90
    el cennetu : cennet
  3035. 26-Şuarâ 93
    yensurûne-kum : size yardım ediyorlar
  3036. 26-Şuarâ 93
    yentesırûne : kendilerine yardım edebiliyorlar
  3037. 26-Şuarâ 100
    lenâ : bize, bizim için
  3038. 26-Şuarâ 102
    fe lev enne : keşke olsaydı
  3039. 26-Şuarâ 102
    lenâ : bize, bizim için
  3040. 26-Şuarâ 102
    kerraten : bir kere daha
  3041. 26-Şuarâ 103
    âyeten : bir âyet, ibret
  3042. 26-Şuarâ 114
    ene : ben
  3043. 26-Şuarâ 115
    in ene : ben sadece
  3044. 26-Şuarâ 116
    lem tentehi : vazgeçmezsen
  3045. 26-Şuarâ 116
    le tekûnenne : sen muhakkak ..... olacaksın
  3046. 26-Şuarâ 118
    ve men : ve kimseler, kişiler
  3047. 26-Şuarâ 119
    enceynâ-hu : onu kurtardık
  3048. 26-Şuarâ 119
    ve men : ve kimseleri
  3049. 26-Şuarâ 121
    âyeten : bir âyet, bir ibret
  3050. 26-Şuarâ 128
    âyeten : âyet, delil
  3051. 26-Şuarâ 133
    bi en'âmin : hayvanlarla
  3052. 26-Şuarâ 133
    ve benîne : ve oğullar, çocuklar
  3053. 26-Şuarâ 134
    ve cennâtin : ve bahçeler
  3054. 26-Şuarâ 139
    âyeten : bir âyet
  3055. 26-Şuarâ 147
    cennâtin : bahçeler
  3056. 26-Şuarâ 149
    ve tenhıtûne : ve oyuyorsunuz, yontuyorsunuz
  3057. 26-Şuarâ 149
    buyûten : evler
  3058. 26-Şuarâ 153
    ente : sen
  3059. 26-Şuarâ 154
    ente : sen
  3060. 26-Şuarâ 158
    âyeten : bir âyet
  3061. 26-Şuarâ 166
    entum : siz
  3062. 26-Şuarâ 167
    lem tentehi : sen vazgeçmezsen
  3063. 26-Şuarâ 167
    le tekûnenne : sen mutlaka olacaksın
  3064. 26-Şuarâ 171
    acûzen : ihtiyar kadın
  3065. 26-Şuarâ 174
    âyeten : bir âyet
  3066. 26-Şuarâ 183
    en nâse : insanlar
  3067. 26-Şuarâ 185
    ente : sen
  3068. 26-Şuarâ 186
    ente : sen
  3069. 26-Şuarâ 187
    kisefen : bir parça
  3070. 26-Şuarâ 190
    âyeten : bir âyet, delil, ibret
  3071. 26-Şuarâ 192
    tenzîlu : indirmesi
  3072. 26-Şuarâ 197
    âyeten : bir âyet, delil
  3073. 26-Şuarâ 197
    en ya'leme-hu : onu bilmesi
  3074. 26-Şuarâ 197
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  3075. 26-Şuarâ 202
    bagteten : ansızın
  3076. 26-Şuarâ 210
    ve mâ tenezzelet : ve indirmedi
  3077. 26-Şuarâ 211
    ve mâ yenbagî : ve yakışmaz
  3078. 26-Şuarâ 213
    ilâhen : ilâh
  3079. 26-Şuarâ 214
    ve enzir : ve uyar
  3080. 26-Şuarâ 215
    vahfıd cenâha-ke : kanatlarını indir, kanatlarını ger
  3081. 26-Şuarâ 215
    li men : kimselere
  3082. 26-Şuarâ 221
    alâ men : kimse(ler)e, kişilere
  3083. 26-Şuarâ 221
    tenezzelu : iner
  3084. 26-Şuarâ 222
    tenezzelu : iner
  3085. 26-Şuarâ 225
    enne-hum : onların ..... olduğunu
  3086. 26-Şuarâ 226
    ve enne-hum : ve onların ..... olduğunu, muhakkak ki onlar
  3087. 26-Şuarâ 227
    âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  3088. 26-Şuarâ 227
    ventesarû (ve intesarû) : ve yardım alanlar, yardım edilenler
  3089. 26-Şuarâ 227
    yenkalibûne : dönecekler
  3090. 27-Neml 2
    huden : hidayete erdirici
  3091. 27-Neml 4
    zeyyennâ : süsledik
  3092. 27-Neml 7
    ren : bir ateş
  3093. 27-Neml 8
    en bûrike : mübarek kılındı
  3094. 27-Neml 8
    men : kimse(ler)
  3095. 27-Neml 8
    en nâri : ateşin içinde, yanında
  3096. 27-Neml 8
    men : kimse(ler)
  3097. 27-Neml 9
    enallâhu (ene allâhu) : ben Allah'ım
  3098. 27-Neml 10
    enne-hâ : onun olduğunu
  3099. 27-Neml 10
    mudbiren : arkasına dönen
  3100. 27-Neml 11
    men : kim
  3101. 27-Neml 11
    husnen : iyilik
  3102. 27-Neml 12
    kavmen : bir kavim
  3103. 27-Neml 13
    mubsıraten : görünür halde
  3104. 27-Neml 14
    enfusu-hum : kendileri, nefsleri
  3105. 27-Neml 14
    zulmen : zulmederek
  3106. 27-Neml 14
    ve uluvven : ve büyüklenerek
  3107. 27-Neml 14
    fenzur (fe unzur) : o zaman, öyleyse bak
  3108. 27-Neml 15
    ilmen : ilim
  3109. 27-Neml 16
    en nâsu : insanlar
  3110. 27-Neml 16
    mentıka : nutuk, dil, lisan
  3111. 27-Neml 18
    en nemlu : karıncalar (topluluğu)
  3112. 27-Neml 18
    lâ yahtımenne-kum : sakın sizi ezmesin
  3113. 27-Neml 19
    dâhıken : gülerek
  3114. 27-Neml 19
    en eşkure : benim şükretmem
  3115. 27-Neml 19
    en'amte : ni'metlendirdin, en'am buyurdun
  3116. 27-Neml 19
    ve en a'mele salihan : ve benim salih amel yapmam
  3117. 27-Neml 21
    uazzibenne-hu : ona azap edeceğim
  3118. 27-Neml 21
    azâben şedîden : şiddetli azap
  3119. 27-Neml 21
    le ye'tiyennî bi : bana kesin olarak getirmeli
  3120. 27-Neml 23
    umreeten : bir kadın, bir hanım
  3121. 27-Neml 24
    ve zeyyene : ve süsledi
  3122. 27-Neml 27
    se nenzuru : bakacağız
  3123. 27-Neml 28
    fenzur (fe unzur) : sonra bak
  3124. 27-Neml 32
    kâtıaten : kat'i olarak, kesinlikle
  3125. 27-Neml 32
    emren : emir, iş
  3126. 27-Neml 34
    karyeten : bir belde, bir ülke
  3127. 27-Neml 34
    ezilleten : zillete düşürerek
  3128. 27-Neml 36
    entum : sizler
  3129. 27-Neml 37
    ne'tiyenne-hum : onlara geleceğiz, geliriz
  3130. 27-Neml 37
    nuhricenne-hum : onları sürüp çıkaracağız
  3131. 27-Neml 37
    ezilleten : zilletle
  3132. 27-Neml 38
    en ye'tû-nî : bana gelmeleri
  3133. 27-Neml 39
    ene : ben
  3134. 27-Neml 39
    en tekûme : (yerinden) kalkman
  3135. 27-Neml 40
    ene : ben
  3136. 27-Neml 40
    en yertedde : eski haline dönmek
  3137. 27-Neml 40
    tarfu-ke \n(en yertedde ileyke tarfu-ke) : senin gözün, bakışın \n: (bakışının sana dönmesi, gözünü kırpman, gözünü açıp kapaman)
  3138. 27-Neml 40
    ve men : ve kim
  3139. 27-Neml 40
    ve men : ve kim
  3140. 27-Neml 41
    nenzur : bakalım
  3141. 27-Neml 42
    ke ennehu : sanki o, onun gibi
  3142. 27-Neml 44
    lucceten : derin su
  3143. 27-Neml 45
    eni'budûllâhe : Allah'a kul olun
  3144. 27-Neml 46
    el haseneti : hasenat, iyilik
  3145. 27-Neml 47
    men : kim, kimse
  3146. 27-Neml 47
    entum : siz
  3147. 27-Neml 47
    tuftenûne : fitneye düşüyorsunuz, fitneye düşmüş
  3148. 27-Neml 49
    nubeyyitenne-hu : gece baskını (geceleyin baskın) düzenleyelim
  3149. 27-Neml 49
    nekûlenne : söyleyelim
  3150. 27-Neml 51
    fenzur (fe unzur) : bundan sonra bak
  3151. 27-Neml 51
    ennâ : nasıl
  3152. 27-Neml 52
    viyeten : harabe, boş, çökmüş
  3153. 27-Neml 52
    âyeten : bir âyet, bir delil, bir ibret
  3154. 27-Neml 53
    ve enceynâ : ve kurtardık
  3155. 27-Neml 53
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  3156. 27-Neml 54
    ve entum : ve siz
  3157. 27-Neml 55
    şehveten : şehvetle
  3158. 27-Neml 55
    min dûni en nisâi : kadınlardan başka, kadınlar yerine
  3159. 27-Neml 55
    bel entum : hayır siz
  3160. 27-Neml 56
    en kâlû : onların demeleri
  3161. 27-Neml 57
    enceynâ-hu : biz onu kurtardık
  3162. 27-Neml 60
    men : kim, kimse
  3163. 27-Neml 60
    ve enzele : ve indirdi
  3164. 27-Neml 60
    en : su
  3165. 27-Neml 60
    enbetnâ : bitirdik, yetiştirdik
  3166. 27-Neml 60
    en tunbitû : sizin yetiştirmeniz
  3167. 27-Neml 61
    men : kim, kimse
  3168. 27-Neml 61
    karâren : karar yeri, yerleşmeye uygun mekân
  3169. 27-Neml 61
    enhâren : nehirler
  3170. 27-Neml 61
    cizen : perde, engel
  3171. 27-Neml 62
    men : kim, kimse
  3172. 27-Neml 62
    kalîlen mâ : ne kadar az
  3173. 27-Neml 63
    men : kim, kimse
  3174. 27-Neml 63
    ve men : ve kimse
  3175. 27-Neml 63
    buşren : müjdeleyici olarak
  3176. 27-Neml 64
    men : kim, kimse
  3177. 27-Neml 64
    ve men : ve kim
  3178. 27-Neml 65
    men : kim, kimse
  3179. 27-Neml 67
    turâben : toprak
  3180. 27-Neml 69
    fenzurû (fe unzurû) : böylece bakın
  3181. 27-Neml 70
    ve lâ tahzen : ve mahzun olma, üzülme
  3182. 27-Neml 72
    en yekûne : olur, oluyor
  3183. 27-Neml 73
    en nâsi : insanlar
  3184. 27-Neml 76
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  3185. 27-Neml 77
    huden : hidayet
  3186. 27-Neml 81
    ente : sen
  3187. 27-Neml 81
    men : kimse
  3188. 27-Neml 82
    bbeten : dabbe
  3189. 27-Neml 82
    enne : olduğunu
  3190. 27-Neml 82
    en nâse : insanlar
  3191. 27-Neml 83
    fevcen : fevc fevc, grup grup
  3192. 27-Neml 83
    mimmen (min men) : kimselerden
  3193. 27-Neml 84
    ilmen : ilim olarak, ilmen
  3194. 27-Neml 85
    yentıkûne : konuşmazlar, konuşamazlar
  3195. 27-Neml 86
    ennâ : nasıl
  3196. 27-Neml 86
    ve en nehâra : ve gündüz
  3197. 27-Neml 86
    mubsıren : görünen, aydınlık (olan)
  3198. 27-Neml 87
    men : kim, kimse
  3199. 27-Neml 87
    ve men : ve kimse
  3200. 27-Neml 87
    men : kimse
  3201. 27-Neml 88
    mideten : cansız, hareketsiz
  3202. 27-Neml 89
    men : kim, kimse
  3203. 27-Neml 89
    bi el haseneti : hasenat, kazanılan dereceler
  3204. 27-Neml 90
    ve men : ve kim
  3205. 27-Neml 90
    en nâri : ateş içine, ateşe
  3206. 27-Neml 91
    en a'bude : benim ibadet etmem
  3207. 27-Neml 91
    en ekûne : benim olmam
  3208. 27-Neml 92
    ve en etluve : ve benim okumam
  3209. 27-Neml 92
    men ihtedâ : kim hidayete ererse
  3210. 27-Neml 92
    ve men : ve kim
  3211. 27-Neml 92
    ene : ben
  3212. 28-Kasas 4
    ifeten : taife, bölük, grup, kısım
  3213. 28-Kasas 5
    en nemunne : ni'metlendirmek
  3214. 28-Kasas 5
    eimmeten : imamlar, önderler
  3215. 28-Kasas 7
    en erdıî-hi : onu emzirmesi
  3216. 28-Kasas 7
    ve lâ tahzenî : ve üzülme
  3217. 28-Kasas 8
    aduvven : düşman olarak
  3218. 28-Kasas 8
    ve hazenen : ve hüzün olarak, dert olarak
  3219. 28-Kasas 9
    en yenfea-nâ : bize faydası olur
  3220. 28-Kasas 9
    veleden : evlât
  3221. 28-Kasas 10
    en rabatnâ : rabıta kurmamız, bizim bağlamamız
  3222. 28-Kasas 13
    ve lâ tahzene : ve üzülmesin, mahzun olmasın
  3223. 28-Kasas 13
    enne : olduğunu
  3224. 28-Kasas 14
    hukmen : hüküm
  3225. 28-Kasas 14
    ve ilmen : ve ilim
  3226. 28-Kasas 17
    en'amte : sen ni'met verdin, ni'metlendirdin
  3227. 28-Kasas 17
    len ekûne : ben olmayacağım
  3228. 28-Kasas 17
    zahîren : arka çıkan, yardımcı olan
  3229. 28-Kasas 18
    ifen : korkarak
  3230. 28-Kasas 18
    istensara-hu : ondan yardım istedi
  3231. 28-Kasas 19
    en : muhakkak
  3232. 28-Kasas 19
    en yabtışe : yakalamak
  3233. 28-Kasas 19
    en taktule-nî : beni öldürmek
  3234. 28-Kasas 19
    nefsen : kişi
  3235. 28-Kasas 19
    en tekûne : senin olman
  3236. 28-Kasas 19
    cebbâren : cebbar, zorba
  3237. 28-Kasas 19
    en tekûne : senin olmak
  3238. 28-Kasas 20
    min en nâsıhîne : nasihat edenlerden, öğüt verenlerden
  3239. 28-Kasas 21
    ifen : korkarak
  3240. 28-Kasas 22
    medyene : Medyen (şehri)
  3241. 28-Kasas 22
    en yehdiye-nî : beni hidayete erdirir, ulaştırır
  3242. 28-Kasas 23
    medyene : Medyen
  3243. 28-Kasas 23
    ummeten : bir ümmet
  3244. 28-Kasas 23
    min en nâsi : insanlardan
  3245. 28-Kasas 24
    enzelte : sen indirdin
  3246. 28-Kasas 25
    lenâ : bize, bizi, bizimiçin
  3247. 28-Kasas 26
    men iste'certe : senin ücretle çalıştırdığın kimse(ler)
  3248. 28-Kasas 27
    en unkiha-ke : sana nikâhlamak
  3249. 28-Kasas 27
    en te'cure-nî : bana ücretli çalışman, hizmet etmen
  3250. 28-Kasas 27
    en eşukka : zorluk çıkarmak, mecbur etmek
  3251. 28-Kasas 29
    ren : ateş
  3252. 28-Kasas 29
    ren : bir ateş
  3253. 28-Kasas 29
    en nâri : ateş
  3254. 28-Kasas 30
    el eymeni : sağ taraf
  3255. 28-Kasas 30
    en yâ mûsâ : ey Musa
  3256. 28-Kasas 30
    ene allâhu : Ben Allah'ım
  3257. 28-Kasas 31
    ve en elkı : ve at, bırak
  3258. 28-Kasas 31
    keenne-hâ : gibi
  3259. 28-Kasas 31
    mudbiren : arkasını dönerek
  3260. 28-Kasas 32
    cenâha-ke : senin kanatların (kolların)
  3261. 28-Kasas 32
    kavmen : kavim
  3262. 28-Kasas 33
    nefsen : kimse
  3263. 28-Kasas 33
    en yaktulû-ni : beni öldürmelerinden
  3264. 28-Kasas 34
    lisânen : dil, lisan bakımından
  3265. 28-Kasas 34
    rid'en : yardım, destek
  3266. 28-Kasas 34
    en : eğer
  3267. 28-Kasas 35
    sultânen : sultan, güç, hakimiyet
  3268. 28-Kasas 35
    entumâ : ikiniz
  3269. 28-Kasas 35
    ve men : ve kim
  3270. 28-Kasas 36
    mufteren : uydurulmuş
  3271. 28-Kasas 37
    bi men : kimin
  3272. 28-Kasas 37
    ve men : ve kim
  3273. 28-Kasas 39
    enne-hum : onlar olduğunu
  3274. 28-Kasas 41
    eimmeten : imamlar, önderler, liderler
  3275. 28-Kasas 41
    ilâ en nârı : ateşe
  3276. 28-Kasas 42
    la'neten : lânet
  3277. 28-Kasas 43
    li en nâsi : insanlar için
  3278. 28-Kasas 43
    ve huden : ve hidayet olarak
  3279. 28-Kasas 43
    ve rahmeten : ve rahmet olarak
  3280. 28-Kasas 45
    enşe'nâ : inşa ettik, oluşturduk
  3281. 28-Kasas 45
    kurûnen : nesiller
  3282. 28-Kasas 45
    viyen : yerleşen, ikâmet eden, uzun süre kalan
  3283. 28-Kasas 45
    medyene : Medyen
  3284. 28-Kasas 46
    rahmeten : bir rahmet
  3285. 28-Kasas 46
    kavmen : bir kavim
  3286. 28-Kasas 47
    en tusîbe-hum : onlara isabet ettiğinde
  3287. 28-Kasas 47
    resûlen : resûl, elçi
  3288. 28-Kasas 50
    ennemâ : sadece, yalnız
  3289. 28-Kasas 50
    ve men : ve kim
  3290. 28-Kasas 50
    mimmenittebea : tâbî olan kimseden
  3291. 28-Kasas 50
    huden : hidayet
  3292. 28-Kasas 53
    âmennâ : biz îmân ettik
  3293. 28-Kasas 54
    bi el haseneti : hasenat ile, iyilikle
  3294. 28-Kasas 55
    lenâ : bize
  3295. 28-Kasas 56
    men ahbebte : sevdiğin kişi
  3296. 28-Kasas 56
    men : kişi
  3297. 28-Kasas 57
    haremen : harem olan, hürmet edilen
  3298. 28-Kasas 57
    âminen : emin olan
  3299. 28-Kasas 58
    lem tusken : iskân edilmedi (oturulmadı)
  3300. 28-Kasas 58
    kalîlen : az
  3301. 28-Kasas 59
    resûlen : bir resûl
  3302. 28-Kasas 61
    men : kimse
  3303. 28-Kasas 61
    va'den : vaad
  3304. 28-Kasas 61
    hasenen : güzel
  3305. 28-Kasas 61
    men : kimse
  3306. 28-Kasas 64
    enne-hum : onların olduğu
  3307. 28-Kasas 66
    el enbâu : haberler
  3308. 28-Kasas 67
    men : kim
  3309. 28-Kasas 67
    ve âmene : ve îmân etti, âmenû oldu, Allah'a ulaşmayı diledi
  3310. 28-Kasas 67
    en yekûne : olması
  3311. 28-Kasas 71
    sermeden : sürekli, uzun süre, sonsuz
  3312. 28-Kasas 71
    men : kim
  3313. 28-Kasas 72
    en nehâre : gündüz
  3314. 28-Kasas 72
    sermeden : sürekli, uzun süre, sonsuz
  3315. 28-Kasas 72
    men : kim
  3316. 28-Kasas 73
    ve en nehâre : ve gündüz
  3317. 28-Kasas 75
    şehîden : bir şahit
  3318. 28-Kasas 75
    enne : olduğu
  3319. 28-Kasas 76
    le tenûu bi : mutlaka ağır gelir, zor taşır
  3320. 28-Kasas 77
    ve lâ tense : ve unutma
  3321. 28-Kasas 77
    ahsenallâhu (ahsene allâhu) : Allah ihsan etti
  3322. 28-Kasas 78
    enne : olduğu
  3323. 28-Kasas 78
    men : kim
  3324. 28-Kasas 78
    kuvveten : kuvvet
  3325. 28-Kasas 79
    lenâ : bize, bizim
  3326. 28-Kasas 80
    men : kim, kimse, kişi
  3327. 28-Kasas 80
    âmene : îmân etti
  3328. 28-Kasas 81
    yensurûne-hu : ona yardım ederler
  3329. 28-Kasas 82
    temennev : temenni ettiler, dilediler
  3330. 28-Kasas 82
    keenne : sanki, demek ki, öyle ki, öyleyse
  3331. 28-Kasas 82
    men : kim, kimse
  3332. 28-Kasas 82
    en menne allâhu : Allah'ın ni'metlendirmesi
  3333. 28-Kasas 82
    keennehu : sanki, demek ki, öyle ki, öyleyse
  3334. 28-Kasas 83
    uluvven : üstünlük
  3335. 28-Kasas 83
    fesâden : fesat
  3336. 28-Kasas 84
    men : kim
  3337. 28-Kasas 84
    el haseneti : hasene, iyilik, sevap
  3338. 28-Kasas 84
    ve men : ve kim
  3339. 28-Kasas 85
    men câe : gelen kimseyi
  3340. 28-Kasas 85
    ve men : ve kimseyi
  3341. 28-Kasas 86
    en yulkâ : ilka edilmesi, ulaştırılması
  3342. 28-Kasas 86
    rahmeten : rahmet olarak
  3343. 28-Kasas 86
    lâ tekûnenne : sakın sen olma
  3344. 28-Kasas 86
    zahîren : yardımcı
  3345. 28-Kasas 87
    ve lâ tekûnenne : ve sen sakın olma
  3346. 28-Kasas 88
    ilâhen : ilâh
  3347. 29-Ankebût 2
    en nâsu : insan(lar)
  3348. 29-Ankebût 2
    en yutrekû : terkedilecek, bırakılacaklar
  3349. 29-Ankebût 2
    en yekûlû : onların demeleri
  3350. 29-Ankebût 2
    âmennâ : biz îmân ettik
  3351. 29-Ankebût 2
    yuftenûne : imtihan edilmez
  3352. 29-Ankebût 3
    fetennâ : biz imtihan ettik
  3353. 29-Ankebût 3
    enne : olduğunu
  3354. 29-Ankebût 3
    ya'lemene : ve muhakkak ki bilmektedir
  3355. 29-Ankebût 4
    en yesbikû-nâ : bizi geçmeleri
  3356. 29-Ankebût 5
    men : kim
  3357. 29-Ankebût 6
    ve men : ve kim
  3358. 29-Ankebût 7
    âmenû : âmenû oldular (hayattayken Allah'a ulaşmayı dilediler)
  3359. 29-Ankebût 7
    necziyenne-hum : onları mutlaka mükâfatlandıracağız
  3360. 29-Ankebût 7
    ahsene : daha ahsen, daha güzel
  3361. 29-Ankebût 8
    husnen : güzellikle, güzel
  3362. 29-Ankebût 9
    âmenû : âmenû oldular (hayattayken Allah'a ulaşmayı dilediler)
  3363. 29-Ankebût 9
    nudhılenne-hum : onları mutlaka dahil edeceğiz
  3364. 29-Ankebût 10
    en nâsi : insanlar
  3365. 29-Ankebût 10
    men : kim, kimse
  3366. 29-Ankebût 10
    âmennâ : biz îmân ettik (biz âmenû olduk)
  3367. 29-Ankebût 10
    en nâsi : insan
  3368. 29-Ankebût 11
    ya'lemenne : muhakkak bilir
  3369. 29-Ankebût 11
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  3370. 29-Ankebût 11
    ya'lemenne : muhakkak bilir
  3371. 29-Ankebût 12
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  3372. 29-Ankebût 13
    eskâlen : yükler, günahlar
  3373. 29-Ankebût 14
    senetin : sene, yıl
  3374. 29-Ankebût 14
    âmen : yıllar
  3375. 29-Ankebût 15
    enceynâ-hu : biz onu kurtardık
  3376. 29-Ankebût 15
    âyeten : âyet, ibret
  3377. 29-Ankebût 17
    evsânen : putlar
  3378. 29-Ankebût 17
    ifken : yalan, iftira
  3379. 29-Ankebût 20
    en neş'ete el âhırete : ahiretin inşası, ahiretin yaratılması
  3380. 29-Ankebût 21
    men : kim, kimse
  3381. 29-Ankebût 21
    men : kim, kimse
  3382. 29-Ankebût 22
    entum : siz değilsiniz
  3383. 29-Ankebût 24
    en kâlûktulû-hu : 'onu öldürün' demek
  3384. 29-Ankebût 24
    encâhullâhu (encâhu allâhu) : Allah onu kurtardı
  3385. 29-Ankebût 24
    min en nâri : ateşten
  3386. 29-Ankebût 25
    evsânen : putlar
  3387. 29-Ankebût 25
    en nâru : ateş
  3388. 29-Ankebût 26
    âmene : îmân etti
  3389. 29-Ankebût 27
    en nubuvvete : nebîlik, peygamberlik
  3390. 29-Ankebût 29
    en kâlû'ti-nâ : 'bize getir'' demek
  3391. 29-Ankebût 32
    ten : Lut
  3392. 29-Ankebût 32
    bi men : kimseyi
  3393. 29-Ankebût 32
    le nunecciyenne-hu : onu muhakkak kurtaracağız
  3394. 29-Ankebût 33
    en câet : gelmesi
  3395. 29-Ankebût 33
    ve lâ tahzen : ve mahzun olma
  3396. 29-Ankebût 34
    riczen : azap
  3397. 29-Ankebût 35
    âyeten : âyet, delil
  3398. 29-Ankebût 35
    beyyineten : açıkça
  3399. 29-Ankebût 36
    ve ilâ medyene : ve Medyen'e
  3400. 29-Ankebût 36
    şuayben : Şuayb
  3401. 29-Ankebût 38
    ve âden : ve Ad (kavmi)
  3402. 29-Ankebût 38
    tebeyyene : beyan edildi
  3403. 29-Ankebût 38
    ve zeyyene : ve süsledi
  3404. 29-Ankebût 40
    kullen : hepsi
  3405. 29-Ankebût 40
    zenbi-hi : onun günahı
  3406. 29-Ankebût 40
    men : kim, kimse
  3407. 29-Ankebût 40
    hâsıben : kasırga
  3408. 29-Ankebût 40
    men : kim, kimse
  3409. 29-Ankebût 40
    men : kim, kimse
  3410. 29-Ankebût 40
    men : kim, kimse
  3411. 29-Ankebût 40
    enfuse-hum : onların nefsleri, kendi nefsleri
  3412. 29-Ankebût 41
    beyten : ev
  3413. 29-Ankebût 41
    evhene : en dayanıksız
  3414. 29-Ankebût 43
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  3415. 29-Ankebût 44
    âyeten : âyetler
  3416. 29-Ankebût 45
    tenhâ : nehyeder, yasaklar, mani olur
  3417. 29-Ankebût 46
    ahsenu : en ahsen, en güzel olan
  3418. 29-Ankebût 46
    âmennâ : biz îmân ettik
  3419. 29-Ankebût 47
    enzelnâ : biz indirdik
  3420. 29-Ankebût 47
    men : kim, kimse, kişi
  3421. 29-Ankebût 48
    izen : öyleyse, o zaman, öyle olsa
  3422. 29-Ankebût 50
    ene : ben
  3423. 29-Ankebût 51
    ennâ : nasıl
  3424. 29-Ankebût 51
    enzelnâ : biz indirdik
  3425. 29-Ankebût 51
    rahmeten : bir rahmet
  3426. 29-Ankebût 52
    şehîden : şahit olarak
  3427. 29-Ankebût 52
    âmenû : inandılar
  3428. 29-Ankebût 53
    musemmen : belirlenmiş
  3429. 29-Ankebût 53
    ve le ye'tiyenne-hum : ve mutlaka onlara gelecek
  3430. 29-Ankebût 53
    bagteten : ansızın
  3431. 29-Ankebût 54
    cehenneme : cehennem
  3432. 29-Ankebût 56
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  3433. 29-Ankebût 58
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  3434. 29-Ankebût 58
    le nubevvienne-hum : mutlaka onları mutlaka yerleştireceğiz
  3435. 29-Ankebût 58
    min el cenneti : cennette
  3436. 29-Ankebût 58
    el enhâru : nehirler
  3437. 29-Ankebût 61
    men : kim, kimse
  3438. 29-Ankebût 61
    ennâ : nasıl
  3439. 29-Ankebût 62
    men yeşâu : dilediği kimse
  3440. 29-Ankebût 63
    men : kim
  3441. 29-Ankebût 63
    en : su
  3442. 29-Ankebût 67
    ennâ : nasıl
  3443. 29-Ankebût 67
    haramen : haram, hürmet edilip yasaklanan
  3444. 29-Ankebût 67
    âminen : emin olan, güvenilir olan
  3445. 29-Ankebût 67
    en nâsu : insanlar
  3446. 29-Ankebût 68
    ve men : ve kimdir
  3447. 29-Ankebût 68
    men : kim, kimse, kişi
  3448. 29-Ankebût 68
    keziben : yalan olarak, yalanla
  3449. 29-Ankebût 68
    cehenneme : cehennem
  3450. 29-Ankebût 68
    mesven : barınacak yer
  3451. 29-Ankebût 69
    nehdiyenne-hum : onları mutlaka ulaştırırız
  3452. 3-Âl-i İmrân 3
    ve enzele : ve indirdi
  3453. 3-Âl-i İmrân 4
    huden : hidayete erdiren, hidayete vesile olan, hidayete erdirici olarak
  3454. 3-Âl-i İmrân 4
    li en nâsi : insanlar için
  3455. 3-Âl-i İmrân 4
    ve enzele : ve indirdi
  3456. 3-Âl-i İmrân 7
    enzele : indirdi
  3457. 3-Âl-i İmrân 7
    âmennâ bihi : biz ona inandık, ona îmân ettik
  3458. 3-Âl-i İmrân 8
    veheb lenâ : bize vehbi olarak ihsan et, bağışla
  3459. 3-Âl-i İmrân 8
    rahmeten : rahmet
  3460. 3-Âl-i İmrân 8
    ente : sen
  3461. 3-Âl-i İmrân 9
    en nâsi : insanlar
  3462. 3-Âl-i İmrân 10
    len tugniye : asla fayda etmez
  3463. 3-Âl-i İmrân 10
    şey'en : bir şey
  3464. 3-Âl-i İmrân 10
    en nâri : ateş
  3465. 3-Âl-i İmrân 12
    ilâ cehenneme : cehenneme (cehennemde)
  3466. 3-Âl-i İmrân 13
    men yeşâu : dilediği kimse
  3467. 3-Âl-i İmrân 13
    le ibreten : elbette, mutlaka ibret
  3468. 3-Âl-i İmrân 14
    li en nâsi : insanlara
  3469. 3-Âl-i İmrân 14
    min en nisâi : kadınlardan, kadınlara
  3470. 3-Âl-i İmrân 14
    ve el benîne : ve oğullara
  3471. 3-Âl-i İmrân 14
    ve el en'âmi : ve hayvanlar, davarlar
  3472. 3-Âl-i İmrân 15
    cennâtun : cennetler
  3473. 3-Âl-i İmrân 15
    el enhâru : nehirler
  3474. 3-Âl-i İmrân 16
    âmennâ : biz âmenû olduk
  3475. 3-Âl-i İmrân 16
    fagfir lenâ : artık bizi mağfiret et
  3476. 3-Âl-i İmrân 16
    azâbe en nâri : ateşin azabı
  3477. 3-Âl-i İmrân 18
    enne-hû : muhakkak ki o
  3478. 3-Âl-i İmrân 18
    imen bi el kıstı : adalet ile yerine getirdi
  3479. 3-Âl-i İmrân 19
    bagyen : hased, fesad
  3480. 3-Âl-i İmrân 19
    ve men : ve kimse, kim
  3481. 3-Âl-i İmrân 20
    ve men ittebea-ni : ve, bana tâbî olan kimseler
  3482. 3-Âl-i İmrân 21
    en nebiyyîne : ve peygamberlerini
  3483. 3-Âl-i İmrân 21
    min en nâsi : insanlardan
  3484. 3-Âl-i İmrân 23
    ûtû nasîben : nasip verildi
  3485. 3-Âl-i İmrân 24
    bi enne-hum : sebebiyle
  3486. 3-Âl-i İmrân 24
    len : asla
  3487. 3-Âl-i İmrân 24
    en nâru : ateş
  3488. 3-Âl-i İmrân 24
    eyyâmen ma'dûdâtin : sayılı günler
  3489. 3-Âl-i İmrân 26
    men teşâu : dilediğin kimseye
  3490. 3-Âl-i İmrân 26
    ve tenziu el mulke : ve mülkü (geri) alırsın
  3491. 3-Âl-i İmrân 26
    mimmen (min men) teşâu : dilediğin kimseden
  3492. 3-Âl-i İmrân 26
    men teşâu : dilediğin kimseyi
  3493. 3-Âl-i İmrân 26
    men teşâu : dilediğin kimseyi
  3494. 3-Âl-i İmrân 27
    en nehâri : gündüzün içine
  3495. 3-Âl-i İmrân 27
    ve tûlicu en nehâra : ve gündüzü sokarsın
  3496. 3-Âl-i İmrân 27
    men teşâu : dilediğin kimseyi
  3497. 3-Âl-i İmrân 28
    ve men yef'al : ve kim yaparsa
  3498. 3-Âl-i İmrân 28
    illâ en tettekû : sakınmak için olması hariç
  3499. 3-Âl-i İmrân 28
    min-hum tukâten : onlardan korunmak
  3500. 3-Âl-i İmrân 30
    lev enne : keşke ... olsa, ... olmasını
  3501. 3-Âl-i İmrân 30
    emeden baîden : uzak bir mesafe
  3502. 3-Âl-i İmrân 34
    zurriyyeten : zurriyyet olarak, nesil olarak
  3503. 3-Âl-i İmrân 35
    ente es semîu el alîmu : sen en iyi işiten, en iyi bilensin
  3504. 3-Âl-i İmrân 37
    bi kabûlin hasenin : güzel bir kabul ile
  3505. 3-Âl-i İmrân 37
    ve enbete-hâ : ve onu yetiştirdi
  3506. 3-Âl-i İmrân 37
    nebâten hasenen : güzel bir şekilde (yetiştirme ile)
  3507. 3-Âl-i İmrân 37
    ennâ leki hâzâ : bu sana nasıl, nereden
  3508. 3-Âl-i İmrân 37
    men yeşâu : dilediği kimseyi
  3509. 3-Âl-i İmrân 38
    zurriyyeten : zurriyyet, nesil
  3510. 3-Âl-i İmrân 38
    tayyibeten : temiz, tertemiz
  3511. 3-Âl-i İmrân 39
    enne allâhe : Allah, ... olduğunu
  3512. 3-Âl-i İmrân 39
    ve seyyiden : ve seyyid, peygamber soyundan gelen
  3513. 3-Âl-i İmrân 39
    ve nebiyyen : ve peygamber
  3514. 3-Âl-i İmrân 40
    ennâ yekûnu lî : benim nasıl olur,
  3515. 3-Âl-i İmrân 41
    âyeten : bir delil, alâmet, işaret
  3516. 3-Âl-i İmrân 41
    ellâ tukellime en nâse : insanlarla konuşmaman
  3517. 3-Âl-i İmrân 44
    min enbâi : haberlerinden
  3518. 3-Âl-i İmrân 46
    ve yukellimu en nâse : ve insanlarla konuşacak
  3519. 3-Âl-i İmrân 46
    ve kehlen : ve yetişkinlik çağı
  3520. 3-Âl-i İmrân 47
    ennâ yekûnu : nasıl olur
  3521. 3-Âl-i İmrân 47
    izâ kadâ emren : bir emrin (işin) olmasını takdir ettiği zaman
  3522. 3-Âl-i İmrân 49
    ve resûlen : ve resûl, elçi olarak
  3523. 3-Âl-i İmrân 49
    ilâ benî isrâîle : İsrailoğulları'na
  3524. 3-Âl-i İmrân 49
    en-nî : muhakkak ki ben
  3525. 3-Âl-i İmrân 49
    en-nî ehluku : ben gerçekten yaparım
  3526. 3-Âl-i İmrân 49
    fe enfuhu : sonra üflerim
  3527. 3-Âl-i İmrân 49
    le âyeten : elbette ayetler, deliller
  3528. 3-Âl-i İmrân 52
    men ensârî : benim yardıcılarım kimlerdir
  3529. 3-Âl-i İmrân 52
    ensâru allâhi : Allah'ın yardımcıları
  3530. 3-Âl-i İmrân 52
    âmennâ bi allâhi : biz Allah'a âmenû olduk, îmân ettik
  3531. 3-Âl-i İmrân 52
    bi ennâ : bizim ... olduğumuza
  3532. 3-Âl-i İmrân 53
    âmennâ : biz îmân ettik
  3533. 3-Âl-i İmrân 53
    enzelte : sen indirdin
  3534. 3-Âl-i İmrân 56
    azâben şedîden : şiddetli azap
  3535. 3-Âl-i İmrân 57
    âmenû : âmenû olan (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen)
  3536. 3-Âl-i İmrân 61
    fe men : o zaman, artık kim
  3537. 3-Âl-i İmrân 61
    ve enfuse-nâ : ve kendimiz, bizler
  3538. 3-Âl-i İmrân 61
    ve enfuse-kum : ve sizler
  3539. 3-Âl-i İmrân 64
    bi-hî şey'en : ona bir şeyi
  3540. 3-Âl-i İmrân 64
    ba'den : bazıları
  3541. 3-Âl-i İmrân 64
    erbâben : Rab'ler
  3542. 3-Âl-i İmrân 64
    bi ennâ : bizim ... olduğumuza
  3543. 3-Âl-i İmrân 66
    entum : işte siz
  3544. 3-Âl-i İmrân 66
    ve entum : ve siz
  3545. 3-Âl-i İmrân 67
    yahûdiyyen : yahudi
  3546. 3-Âl-i İmrân 67
    ve lâ nasrâniyyen : ve hristiyan olmadı
  3547. 3-Âl-i İmrân 67
    hanîfen : Allah'ın tek oluşuna, ölmeden önce ruhun O'na ulaşmasının ve Allah'a teslim olmanın farz olduğuna inanan
  3548. 3-Âl-i İmrân 67
    muslimen : Allah'a teslim olan, müslüman
  3549. 3-Âl-i İmrân 68
    inne evlâ en nâsi : muhakkak ki insanların en yakın olanı
  3550. 3-Âl-i İmrân 68
    ve hâza en nebiyyu : ve bu peygamber
  3551. 3-Âl-i İmrân 68
    âmenû : âmenû oldular
  3552. 3-Âl-i İmrân 69
    illâ enfuse-hum : kendilerinden başkasını
  3553. 3-Âl-i İmrân 70
    ve entum : ve siz
  3554. 3-Âl-i İmrân 71
    ve entum : ve siz
  3555. 3-Âl-i İmrân 72
    âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular
  3556. 3-Âl-i İmrân 72
    veche en nehâri : gündüz
  3557. 3-Âl-i İmrân 73
    illâ li men : o kimseden başka
  3558. 3-Âl-i İmrân 73
    en yu'tâ : verilmesi
  3559. 3-Âl-i İmrân 73
    men yeşâu : dilediği kimseye, dilediğine
  3560. 3-Âl-i İmrân 74
    men yeşâu : dilediği kimse, dilediğine
  3561. 3-Âl-i İmrân 75
    men : kimse, kimseler
  3562. 3-Âl-i İmrân 75
    in te'menhu : eğer onu, ona emanet etsen
  3563. 3-Âl-i İmrân 75
    men : kimse, kimseler
  3564. 3-Âl-i İmrân 75
    in te'menhu : eğer onu, ona emanet etsen
  3565. 3-Âl-i İmrân 75
    aleyhi kâimen : onun üzerine, dikilici, ayakta durucu
  3566. 3-Âl-i İmrân 75
    bi ennehum : hiç şüphesiz onların
  3567. 3-Âl-i İmrân 76
    men : kim
  3568. 3-Âl-i İmrân 77
    semenen kalîlen : az bir değer
  3569. 3-Âl-i İmrân 77
    ve lâ yenzuru : ve nazar etmeyecek, bakmayacak
  3570. 3-Âl-i İmrân 79
    en yu'tiye-hu allâhu : Allah ona vermesi
  3571. 3-Âl-i İmrân 79
    ve en nubuvvete : ve nebilik, peygamberlik
  3572. 3-Âl-i İmrân 79
    li en nâsi : insanlara
  3573. 3-Âl-i İmrân 79
    ıbâden : kul
  3574. 3-Âl-i İmrân 80
    en tettehizû : edinmenizi
  3575. 3-Âl-i İmrân 80
    ve en nebiyyîne : ve peygamberleri
  3576. 3-Âl-i İmrân 80
    erbâben : rab'ler, tanrılar
  3577. 3-Âl-i İmrân 80
    iz entum : siz ... olduğunuz zaman
  3578. 3-Âl-i İmrân 81
    ve le tensurunne-hu : ve mutlaka ona yardım edeceksiniz
  3579. 3-Âl-i İmrân 81
    ve ene mea-kum : ve ben, sizinle beraberim
  3580. 3-Âl-i İmrân 82
    men : kim
  3581. 3-Âl-i İmrân 83
    men : kim varsa
  3582. 3-Âl-i İmrân 83
    ve kerhen : ve istemeyerek
  3583. 3-Âl-i İmrân 84
    âmennâ : biz îmân ettik
  3584. 3-Âl-i İmrân 84
    ve en nebiyyûne : ve nebiler, peygamberler
  3585. 3-Âl-i İmrân 85
    ve men : ve kim
  3586. 3-Âl-i İmrân 85
    nen : bir dîn
  3587. 3-Âl-i İmrân 85
    fe len yukbele : o taktirde asla kabul olunmaz
  3588. 3-Âl-i İmrân 86
    kavmen : kavim, topluluk
  3589. 3-Âl-i İmrân 86
    enne er resûle : resûlün ... olduğuna
  3590. 3-Âl-i İmrân 87
    enne aleyhim : onların üzerine olması
  3591. 3-Âl-i İmrân 87
    ve en nâsi : ve insanlar
  3592. 3-Âl-i İmrân 90
    len tukbele : asla kabul olunmaz
  3593. 3-Âl-i İmrân 91
    fe len yukbele : artık asla kabul olunmaz
  3594. 3-Âl-i İmrân 91
    zeheben : altın
  3595. 3-Âl-i İmrân 92
    len tenâlû : nail olamazsınız, erişemezsiniz
  3596. 3-Âl-i İmrân 93
    kâne hillen : helâl idi
  3597. 3-Âl-i İmrân 93
    li benî isrâîle : İsrailoğulları için
  3598. 3-Âl-i İmrân 93
    en tunezzele : indirilmesi
  3599. 3-Âl-i İmrân 94
    fe men : artık, o taktirde kim
  3600. 3-Âl-i İmrân 95
    hanîfen : hanif olarak (tek Allah'a inanarak teslim olmak)
  3601. 3-Âl-i İmrân 96
    vudia li en nâsi : insanlar için vaz'edildi, yapıldı
  3602. 3-Âl-i İmrân 96
    mubâreken : mübarek
  3603. 3-Âl-i İmrân 96
    ve huden : ve hidayet vesilesi olan
  3604. 3-Âl-i İmrân 97
    ve men : ve kim (...olursa)
  3605. 3-Âl-i İmrân 97
    âminen : emniyette, emin
  3606. 3-Âl-i İmrân 97
    alâ en nâsi : insanların üzeri (üzerinde sorumluluk)
  3607. 3-Âl-i İmrân 97
    men istetâa : gücü yeten kimse
  3608. 3-Âl-i İmrân 97
    sebîlen : yol, yol bulma
  3609. 3-Âl-i İmrân 97
    ve men : ve kim
  3610. 3-Âl-i İmrân 99
    men : kim
  3611. 3-Âl-i İmrân 99
    âmene : îmân etti
  3612. 3-Âl-i İmrân 99
    ivecen : eğrilik
  3613. 3-Âl-i İmrân 99
    ve entum : ve siz
  3614. 3-Âl-i İmrân 100
    ellezîne âmenû : îmân edenler, âmenû olanlar
  3615. 3-Âl-i İmrân 101
    ve entum : ve siz
  3616. 3-Âl-i İmrân 101
    ve men : ve kim
  3617. 3-Âl-i İmrân 102
    ellezîne âmenû : îmân edenler
  3618. 3-Âl-i İmrân 102
    ve lâ temûtunne (temûtu enne) : ve sakın siz ölmeyin
  3619. 3-Âl-i İmrân 102
    ve entum : ve siz
  3620. 3-Âl-i İmrân 103
    a'dâen : düşman
  3621. 3-Âl-i İmrân 103
    ihvânen : kardeşler
  3622. 3-Âl-i İmrân 103
    min en nâri : ateşten
  3623. 3-Âl-i İmrân 103
    fe enkaze-kum : ...halde iken sizi kurtardı
  3624. 3-Âl-i İmrân 104
    ve yenhevne : ve nehy eder, men eder
  3625. 3-Âl-i İmrân 108
    zulmen : zulüm, zulüm olması, haksızlık
  3626. 3-Âl-i İmrân 110
    li en nâsi : insanlar için
  3627. 3-Âl-i İmrân 110
    ve tenhevne : ve nehyedersiniz, men edersiniz
  3628. 3-Âl-i İmrân 110
    ve lev âmene : ve eğer îmân etselerdi
  3629. 3-Âl-i İmrân 111
    len yedurrû-kum : size asla zarar veremezler
  3630. 3-Âl-i İmrân 111
    illâ ezen : ezadan başka
  3631. 3-Âl-i İmrân 112
    min en nâsi : insanlardan
  3632. 3-Âl-i İmrân 112
    el meskenetu : miskinlik
  3633. 3-Âl-i İmrân 112
    bi enne-hum : onların ... olmaları
  3634. 3-Âl-i İmrân 112
    el enbiyâe : peygamberler
  3635. 3-Âl-i İmrân 113
    sevâen : eşit, müsavi, aynı, bir
  3636. 3-Âl-i İmrân 114
    ve yenhevne : ve nehy ederler, men ederler
  3637. 3-Âl-i İmrân 115
    fe len yukferû-hu : o taktirde o asla örtülmez
  3638. 3-Âl-i İmrân 116
    len tugniye an : asla fayda vermez
  3639. 3-Âl-i İmrân 116
    şey'en : bir şey
  3640. 3-Âl-i İmrân 116
    ashâbu en nâri : ateş ehlidir, ateş halkıdır
  3641. 3-Âl-i İmrân 117
    enfuse-hum : kendi kendilerine
  3642. 3-Âl-i İmrân 117
    enfuse-hum : kendi kendilerine, kendilerine
  3643. 3-Âl-i İmrân 118
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, îmân edenler
  3644. 3-Âl-i İmrân 118
    bitâneten : sırdaş
  3645. 3-Âl-i İmrân 118
    habâlen : fesada düşürmek
  3646. 3-Âl-i İmrân 118
    kad beyyennâ : açıklamıştık
  3647. 3-Âl-i İmrân 119
    entum ulâi : işte siz busunuz, böylesiniz
  3648. 3-Âl-i İmrân 119
    âmennâ : biz îmân ettik
  3649. 3-Âl-i İmrân 119
    el enâmile : parmak uçları
  3650. 3-Âl-i İmrân 120
    hasenetun : hasene, iyilik, güzellik
  3651. 3-Âl-i İmrân 120
    şey'en : bir şey
  3652. 3-Âl-i İmrân 122
    en tefşelâ : korkmak, korkaklık göstermek
  3653. 3-Âl-i İmrân 123
    ve entum : ve siz
  3654. 3-Âl-i İmrân 124
    e len yekfiye-kum : size kâfi gelmiyor mu?
  3655. 3-Âl-i İmrân 124
    en yumidde-kum : size imdad etmesi, yardım etmesi
  3656. 3-Âl-i İmrân 126
    ve men nasru (mâ en nasru) : ve yardım (başka bir şekilde) olmaz
  3657. 3-Âl-i İmrân 127
    tarafen : bir tarafı, bir kısmı
  3658. 3-Âl-i İmrân 127
    fe yenkalibû : böylece dönerler
  3659. 3-Âl-i İmrân 129
    li men yeşâu : dilediği kimseyi
  3660. 3-Âl-i İmrân 129
    men yeşâu : dilediği kimse
  3661. 3-Âl-i İmrân 130
    ellezîne âmenû : îmân edenler, âmenû olanlar
  3662. 3-Âl-i İmrân 130
    ad'âfen : kat, kat
  3663. 3-Âl-i İmrân 130
    mudâafeten : katlanmış, katlanarak artırılmış
  3664. 3-Âl-i İmrân 133
    ve cennetin : ve cennet
  3665. 3-Âl-i İmrân 134
    en nâsi : insanlar
  3666. 3-Âl-i İmrân 135
    fâhişeten : kötülük
  3667. 3-Âl-i İmrân 135
    enfuse-hum : nefslerine, kendilerine
  3668. 3-Âl-i İmrân 135
    ve men : ve kim
  3669. 3-Âl-i İmrân 136
    ve cennâtun : ve cennetler
  3670. 3-Âl-i İmrân 136
    el enhâru : nehirler
  3671. 3-Âl-i İmrân 137
    sunenun : Allah'ın sünnetleri, ilâhi kanuniar?
  3672. 3-Âl-i İmrân 138
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  3673. 3-Âl-i İmrân 138
    ve huden : ve hidayet
  3674. 3-Âl-i İmrân 139
    ve lâ tahzenû : ve mahzun olmayın, üzülmeyin
  3675. 3-Âl-i İmrân 139
    ve entum : ve siz
  3676. 3-Âl-i İmrân 140
    beyne en nâsi : insanların arasında
  3677. 3-Âl-i İmrân 140
    âmenû : âmenu, îmân edenler
  3678. 3-Âl-i İmrân 141
    âmenû : âmenû olanlar, îmân edenler
  3679. 3-Âl-i İmrân 142
    en tedhulû : girmenizi
  3680. 3-Âl-i İmrân 142
    el cennete : cennete
  3681. 3-Âl-i İmrân 143
    temennevne : siz temenni ediyorsunuz
  3682. 3-Âl-i İmrân 143
    en telkav-hu : onunla karşılaşmak
  3683. 3-Âl-i İmrân 143
    ve entum tenzurûne : ve siz inzar ediyorsunuz, bekliyorsunuz
  3684. 3-Âl-i İmrân 144
    ve men : ve kim ... ise
  3685. 3-Âl-i İmrân 144
    yenkalib : dönüyor
  3686. 3-Âl-i İmrân 144
    fe len yadurre allâhe : bundan sonra Allah'a asla zarar veremez
  3687. 3-Âl-i İmrân 144
    şey'en : bir şey
  3688. 3-Âl-i İmrân 145
    en temûte : ölmek, ölmesi
  3689. 3-Âl-i İmrân 145
    kitâben : yazılı olan, yazı
  3690. 3-Âl-i İmrân 145
    mueccelen : tayin edilmiş, takdir edilmiş zaman
  3691. 3-Âl-i İmrân 145
    ve men : ve kim
  3692. 3-Âl-i İmrân 145
    ve men : ve kim
  3693. 3-Âl-i İmrân 146
    fe mâ vehenû : fakat gevşeklik göstermediler
  3694. 3-Âl-i İmrân 147
    illâ en kâlû : demekten başka birşey olmadı
  3695. 3-Âl-i İmrân 147
    ıgfir lenâ : bizi bağışla
  3696. 3-Âl-i İmrân 149
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, îmân edenler
  3697. 3-Âl-i İmrân 149
    fe tenkalibû : o zaman dönersiniz
  3698. 3-Âl-i İmrân 150
    en nâsırîne : yardımcılar
  3699. 3-Âl-i İmrân 151
    sultânen : sultân, delil
  3700. 3-Âl-i İmrân 151
    en nâru : ateş
  3701. 3-Âl-i İmrân 152
    ve tenâza'tum : ve nizâya (anlaşmazlığa) düştünüz
  3702. 3-Âl-i İmrân 152
    men : kim, kimi
  3703. 3-Âl-i İmrân 152
    men : kim, kimi
  3704. 3-Âl-i İmrân 153
    gammen : gam, keder
  3705. 3-Âl-i İmrân 153
    tahzenû : mahzun oluyorsunuz, üzülüyorsunuz
  3706. 3-Âl-i İmrân 154
    enzele : indirdi
  3707. 3-Âl-i İmrân 154
    emeneten : emniyet, güvenmek
  3708. 3-Âl-i İmrân 154
    nuâsen : sukunet veren uyku
  3709. 3-Âl-i İmrân 154
    ifeten : bir grup, topluluk, cemaat
  3710. 3-Âl-i İmrân 154
    enfusu-hum : kendilerini, canlarını
  3711. 3-Âl-i İmrân 154
    hel lenâ : bizim için var mı
  3712. 3-Âl-i İmrân 154
    enfusi-him : nefslerinde, içlerinde
  3713. 3-Âl-i İmrân 154
    lev kâne lenâ : bizim için olsaydı
  3714. 3-Âl-i İmrân 156
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, îmân edenler
  3715. 3-Âl-i İmrân 156
    guzzen : gâzi olanlar (savaşa katılanlar)
  3716. 3-Âl-i İmrân 156
    hasreten : hasret, pişmanlık
  3717. 3-Âl-i İmrân 160
    fe men zâ : o zaman kim sahip
  3718. 3-Âl-i İmrân 161
    en yagulle : ganimete hıyanet etmek, gizlice almak
  3719. 3-Âl-i İmrân 161
    ve men : ve kim
  3720. 3-Âl-i İmrân 162
    e fe men : artık o kimse ... midir
  3721. 3-Âl-i İmrân 162
    ke men : kimse gibi
  3722. 3-Âl-i İmrân 162
    cehennemu : cehennem
  3723. 3-Âl-i İmrân 164
    menne allâhu : Allah ni'metlendirdi
  3724. 3-Âl-i İmrân 164
    resûlen : resûl, elçi,
  3725. 3-Âl-i İmrân 164
    min enfusi-him : onların kendilerinden
  3726. 3-Âl-i İmrân 165
    ennâ hâzâ : bu nasıl
  3727. 3-Âl-i İmrân 165
    min indi enfusi-kum : sizin kendi nefsinizden
  3728. 3-Âl-i İmrân 167
    kıtâlen : savaş
  3729. 3-Âl-i İmrân 168
    an enfusi-kum : kendinizden
  3730. 3-Âl-i İmrân 169
    ve lâ tahsebenne : ve sakın zannetmeyin
  3731. 3-Âl-i İmrân 169
    emvâten : ölüler
  3732. 3-Âl-i İmrân 170
    yahzenûne : mahzun olurlar
  3733. 3-Âl-i İmrân 171
    ve enne allâhe : ve Allah'ın ... olduğu
  3734. 3-Âl-i İmrân 172
    ahsenû : ahsen, en güzel
  3735. 3-Âl-i İmrân 173
    en nâsu : insanlar
  3736. 3-Âl-i İmrân 173
    inne en nâse : muhakkak ki insanlar
  3737. 3-Âl-i İmrân 173
    îmânen : îmân
  3738. 3-Âl-i İmrân 176
    len yadurrû allâhe : Allah'a asla zarar veremezler
  3739. 3-Âl-i İmrân 177
    len yadurrû allâhe : Allah'a asla zarar veremezler
  3740. 3-Âl-i İmrân 177
    şey'en : bir şey
  3741. 3-Âl-i İmrân 178
    ve lâ yahsebe-enne : ve sakın zannetmesinler
  3742. 3-Âl-i İmrân 178
    ennemâ : ... olduğu, ... olması
  3743. 3-Âl-i İmrân 178
    li enfusi-him : kendileri için
  3744. 3-Âl-i İmrân 178
    ismen : günah
  3745. 3-Âl-i İmrân 179
    entum : sizi
  3746. 3-Âl-i İmrân 179
    men : kimi
  3747. 3-Âl-i İmrân 180
    ve lâ yahsebe-enne : ve sakın zannetmesinler
  3748. 3-Âl-i İmrân 181
    el enbiyâe : peygamberleri
  3749. 3-Âl-i İmrân 182
    ve enne allâhe : ve Allah ... olduğu
  3750. 3-Âl-i İmrân 183
    te'kulu-hu en nâru : ateş onu yer
  3751. 3-Âl-i İmrân 185
    fe men : o zaman, o vakit kim ... ise
  3752. 3-Âl-i İmrân 185
    an en nâri : ateşten
  3753. 3-Âl-i İmrân 185
    ve udhıle el cennete : ve cennete, sokulur, konur
  3754. 3-Âl-i İmrân 186
    ve enfusi-kum : ve nefsleriniz, kendiniz, canlarınız
  3755. 3-Âl-i İmrân 186
    ezen : eziyetli, incitici
  3756. 3-Âl-i İmrân 187
    li en nâsi : insanlara
  3757. 3-Âl-i İmrân 187
    semenen kalîlen : az bir değere
  3758. 3-Âl-i İmrân 188
    lâ tahsebe-enne : sakın zannetme
  3759. 3-Âl-i İmrân 188
    en yuhmedû : övülmek, methedilmek
  3760. 3-Âl-i İmrân 188
    fe lâ tahsebe- enne-hum : bu yüzden, artık sakın sanma ki onlar
  3761. 3-Âl-i İmrân 190
    ve en nehâri : ve gündüz
  3762. 3-Âl-i İmrân 191
    kıyâmen : ayakta iken
  3763. 3-Âl-i İmrân 191
    ve kuûden : ve oturur iken
  3764. 3-Âl-i İmrân 191
    azâbe en nârı : ateşin azabı
  3765. 3-Âl-i İmrân 192
    men : kim, kimi
  3766. 3-Âl-i İmrân 192
    tudhıli en nâre : ateşe sokarsan
  3767. 3-Âl-i İmrân 192
    min ensârin : yardım edenlerden bir yardımcı
  3768. 3-Âl-i İmrân 193
    munâdiyen : nida eden, davetçi
  3769. 3-Âl-i İmrân 193
    en âminû : âmenû olmak, îmân etmek
  3770. 3-Âl-i İmrân 193
    fe âmennâ : o zaman, böylece biz âmenû olduk îmân ettik
  3771. 3-Âl-i İmrân 193
    fe agfir lenâ : o halde, artık bizi mağfiret et
  3772. 3-Âl-i İmrân 195
    ennî : muhakkak ki ben
  3773. 3-Âl-i İmrân 195
    le ukeffirenne : mutlaka örteceğim
  3774. 3-Âl-i İmrân 195
    ve le udhılenne-hum : ve onları mutlaka sokacağım
  3775. 3-Âl-i İmrân 195
    cennâtin : cennetler
  3776. 3-Âl-i İmrân 195
    el enhâru : nehirler
  3777. 3-Âl-i İmrân 195
    sevâben : sevap, mükâfat olarak
  3778. 3-Âl-i İmrân 197
    cehennemu : cehennem
  3779. 3-Âl-i İmrân 198
    cennâtun : cennetler
  3780. 3-Âl-i İmrân 198
    el enhâru : nehirler
  3781. 3-Âl-i İmrân 198
    nuzulen : ağırlama, ziyafet sofraları var
  3782. 3-Âl-i İmrân 199
    le men : elbette, mutlaka o kimseler
  3783. 3-Âl-i İmrân 199
    semenen kalîlen : az bir pahaya, değere, bedele
  3784. 3-Âl-i İmrân 200
    ellezîne âmenu : âmenû olanlar
  3785. 30-Rûm 5
    men yeşâu : dilediği kimseye
  3786. 30-Rûm 6
    en nâsi : insanlar
  3787. 30-Rûm 7
    hiren : zahir olan, görünen
  3788. 30-Rûm 8
    enfusi-him : kendi nefsleri hakkında
  3789. 30-Rûm 8
    musemmen : isimlendirilmiş, belirlenmiş
  3790. 30-Rûm 8
    min en nâsi : insanlardan
  3791. 30-Rûm 9
    yenzurû : baksınlar
  3792. 30-Rûm 9
    kuvveten : kuvvet bakımından
  3793. 30-Rûm 9
    enfuse-hum : kendi nefsleri
  3794. 30-Rûm 10
    en kezzebû : yalanlamak, tekzip etmek
  3795. 30-Rûm 15
    âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  3796. 30-Rûm 18
    ve aşiyyen : ve gündüzün sonu, ikindi vakti
  3797. 30-Rûm 20
    en halaka-kum : sizi yaratması
  3798. 30-Rûm 20
    entum : siz
  3799. 30-Rûm 20
    tenteşirûne : siz yayılırsınız
  3800. 30-Rûm 21
    en halaka : yaratması
  3801. 30-Rûm 21
    min enfusi-kum : sizin nefslerinizden
  3802. 30-Rûm 21
    ezvâcen : eşler, zevceler
  3803. 30-Rûm 21
    meveddeten : sevgi, muhabbet
  3804. 30-Rûm 21
    ve rahmeten : ve rahmet
  3805. 30-Rûm 23
    menâmu-kum : sizin uyumanız
  3806. 30-Rûm 23
    ve en nehâri : ve gündüz
  3807. 30-Rûm 24
    havfen : korku olarak
  3808. 30-Rûm 24
    en : su
  3809. 30-Rûm 25
    en tekûme : vuku bulması, durması
  3810. 30-Rûm 25
    da'veten : davet, bir tek davet, bir defa çağırma
  3811. 30-Rûm 25
    entum : siz
  3812. 30-Rûm 26
    men : kimse, kim
  3813. 30-Rûm 27
    ehvenu : daha kolay, çok kolay
  3814. 30-Rûm 28
    meselen : misal
  3815. 30-Rûm 28
    enfusi-kum : sizin nefsleriniz, kendi nefsleriniz
  3816. 30-Rûm 28
    entum : siz
  3817. 30-Rûm 28
    enfuse-kum : sizin kendiniz, birbiriniz
  3818. 30-Rûm 29
    men : kim, kimse
  3819. 30-Rûm 29
    men : kim
  3820. 30-Rûm 30
    hanîfen : hanif olarak
  3821. 30-Rûm 30
    en nâse : insanlar
  3822. 30-Rûm 30
    en nâsi : insanlar
  3823. 30-Rûm 33
    en nâse : insan
  3824. 30-Rûm 33
    rahmeten : rahmet
  3825. 30-Rûm 35
    enzelnâ : biz indirdik
  3826. 30-Rûm 35
    sultânen : sultan, delil, kitap
  3827. 30-Rûm 36
    en nâse : insan
  3828. 30-Rûm 36
    rahmeten : bir rahmet
  3829. 30-Rûm 37
    enne : olduğunu
  3830. 30-Rûm 37
    li men : kimse için
  3831. 30-Rûm 39
    min riben : ribadan, faizden
  3832. 30-Rûm 39
    en nâsi : insanlar
  3833. 30-Rûm 40
    men : kim
  3834. 30-Rûm 41
    en nâsi : insanlar
  3835. 30-Rûm 42
    fenzurû (fe unzurû) : öyleyse bakın, görün
  3836. 30-Rûm 43
    en ye'tiye : gelmesi
  3837. 30-Rûm 44
    men : kim
  3838. 30-Rûm 44
    ve men : ve kim
  3839. 30-Rûm 44
    enfusi-him : kendi nefsleri
  3840. 30-Rûm 45
    âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  3841. 30-Rûm 46
    en yursile : göndermesi
  3842. 30-Rûm 47
    rusulen : resûller
  3843. 30-Rûm 47
    fentekamnâ (fe intekamnâ) : böylece, bunun üzerine intikam aldık
  3844. 30-Rûm 48
    sehâben : bulutlar
  3845. 30-Rûm 48
    kisefen : kısım kısım, kısımlar
  3846. 30-Rûm 48
    men yeşâu : dilediği kimse
  3847. 30-Rûm 49
    en yunezzele : indirilmesi
  3848. 30-Rûm 50
    fenzur (fe unzur) : bak
  3849. 30-Rûm 51
    musfarren : sararmış olan
  3850. 30-Rûm 53
    ente : sen
  3851. 30-Rûm 53
    men : kimse
  3852. 30-Rûm 54
    kuvveten : kuvvet, güç
  3853. 30-Rûm 54
    da'fen : zayıflık, kuvvetsizlik
  3854. 30-Rûm 54
    ve şeybeten : ve yaşlılık
  3855. 30-Rûm 57
    yenfeu : fayda vermeyecek
  3856. 30-Rûm 58
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  3857. 30-Rûm 58
    enne ellezîne : muhakkak o kimseler, onlar
  3858. 30-Rûm 58
    entum : siz
  3859. 30-Rûm 60
    ve lâ yestehıffenneke : ve sakın seni hafifliğe sürüklemesin
  3860. 31-Lokman 3
    huden : bir hidayet
  3861. 31-Lokman 3
    ve rahmeten : ve rahmet
  3862. 31-Lokman 5
    alâ huden : hidayet üzerinde
  3863. 31-Lokman 6
    en nâsi : insanlar
  3864. 31-Lokman 6
    men : kimse
  3865. 31-Lokman 6
    huzuven : eğlence, alay konusu
  3866. 31-Lokman 7
    mustekbiren : kibirlenerek
  3867. 31-Lokman 7
    en : olmak
  3868. 31-Lokman 7
    ke enne : sanki, gibi
  3869. 31-Lokman 8
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  3870. 31-Lokman 8
    cennâtun : cennetler
  3871. 31-Lokman 10
    en temîde : sarsar diye (sarsmasın diye)
  3872. 31-Lokman 10
    ve enzelnâ : ve biz indirdik
  3873. 31-Lokman 10
    en : su
  3874. 31-Lokman 10
    enbetnâ : nebat (bitki) yetiştirdik
  3875. 31-Lokman 12
    en uşkur : şükretsin
  3876. 31-Lokman 12
    ve men : ve kim
  3877. 31-Lokman 12
    ve men : ve kim
  3878. 31-Lokman 14
    vehnen : zorluk
  3879. 31-Lokman 14
    enişkurlî (en uşkur lî ) : bana şükretmen
  3880. 31-Lokman 15
    en tuşrike : senin şirk koşman
  3881. 31-Lokman 15
    magrûfen : iyilikle, ma'rufla, güzellikle
  3882. 31-Lokman 15
    men : kim
  3883. 31-Lokman 15
    enâbe : yöneldi
  3884. 31-Lokman 17
    venhe : nehyet, yasakla, mani ol
  3885. 31-Lokman 18
    li en nâsi : insanlara
  3886. 31-Lokman 19
    enkere : en çirkin, en nekir olan
  3887. 31-Lokman 20
    ennallâhe (enne allâhe) : muhakkak ki Allah
  3888. 31-Lokman 20
    hireten : zahir olan, açık, görünen
  3889. 31-Lokman 20
    ve bâtıneten : ve bâtın olan, gizli, görünmeyen
  3890. 31-Lokman 20
    ve min en nâsi : ve insanlardan
  3891. 31-Lokman 20
    men : kim
  3892. 31-Lokman 20
    ve lâ huden : ve hidayete erdirici olmadan
  3893. 31-Lokman 21
    enzele : indirdi
  3894. 31-Lokman 22
    ve men : ve kim
  3895. 31-Lokman 23
    ve men : ve kim
  3896. 31-Lokman 24
    kalîlen : az
  3897. 31-Lokman 25
    men : kim
  3898. 31-Lokman 27
    ve lev enne : ve eğer olsa
  3899. 31-Lokman 29
    ennallâhe (enne allâhe) : muhakkak ki Allah
  3900. 31-Lokman 29
    en nehâri : gündüzün içine
  3901. 31-Lokman 29
    en nehâre : gündüz
  3902. 31-Lokman 29
    musemmen : belirli
  3903. 31-Lokman 29
    ve ennallâhe (enne allâhe) : ve muhakkak ki Allah
  3904. 31-Lokman 30
    bi enne : olması sebebiyle
  3905. 31-Lokman 30
    ve enne : ve muhakkak ki, mutlaka
  3906. 31-Lokman 30
    ve ennellâhe (enne allâhe) : ve muhakkak ki Allah
  3907. 31-Lokman 31
    enne : olduğunu
  3908. 31-Lokman 33
    en nâsu : insanlar
  3909. 31-Lokman 33
    yevmen : gün
  3910. 31-Lokman 33
    şey'en : bir şey
  3911. 31-Lokman 33
    tegurrenne-kum : sakın sizi aldatmasın
  3912. 31-Lokman 33
    ve lâ yagurrenne-kum : ve sakın sizi aldatmasın
  3913. 31-Lokman 34
    gaden : yarın
  3914. 32-Secde 2
    tenzîlu : indirilişi
  3915. 32-Secde 3
    kavmen : bir kavim
  3916. 32-Secde 5
    senetin : sene
  3917. 32-Secde 7
    ahsene : en güzel
  3918. 32-Secde 9
    kalîlen : az
  3919. 32-Secde 13
    emleenne : mutlaka dolduracağım
  3920. 32-Secde 13
    cehenneme : cehennem
  3921. 32-Secde 13
    ve en nâsi : ve insanlar
  3922. 32-Secde 15
    succeden : secde ederek
  3923. 32-Secde 16
    havfen : korku
  3924. 32-Secde 17
    cezâen : (ceza) karşılık olarak
  3925. 32-Secde 18
    men : kimse
  3926. 32-Secde 18
    mu'minen : îmân eden, mü'min olan
  3927. 32-Secde 18
    ke men : kimse gibi
  3928. 32-Secde 19
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  3929. 32-Secde 19
    cennâtu : cennetler
  3930. 32-Secde 19
    nuzulen : ikram olarak
  3931. 32-Secde 20
    en nâru : ateş
  3932. 32-Secde 20
    en yahrucû : çıkmak
  3933. 32-Secde 20
    en nâri ellezî : o ateş ki
  3934. 32-Secde 22
    ve men : ve kim
  3935. 32-Secde 22
    mimmen (min men) : kimseden
  3936. 32-Secde 23
    huden : hidayete erdiren
  3937. 32-Secde 23
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  3938. 32-Secde 24
    eimmeten : imamlar
  3939. 32-Secde 27
    ennâ : nasıl
  3940. 32-Secde 27
    en'âmu-hum : onların hayvanları
  3941. 32-Secde 27
    ve enfusu-hum : ve kendileri
  3942. 32-Secde 29
    yenfeu : fayda vermez
  3943. 32-Secde 30
    ventezır (ve intezır) : ve bekle
  3944. 33-Ahzâb 1
    en nebiyyu : nebî, peygamber
  3945. 33-Ahzâb 1
    alîmen : en iyi bilen
  3946. 33-Ahzâb 1
    hakîmen : hakîm olan, hüküm ve hikmet sahibi
  3947. 33-Ahzâb 2
    habîren : haberdar
  3948. 33-Ahzâb 3
    vekîlen : vekil olarak
  3949. 33-Ahzâb 5
    gafûren : gafûrdur (günahları sevaba çevirendir)
  3950. 33-Ahzâb 5
    rahîmen : rahîmdir (rahîm esmasıyla tecelli edendir)
  3951. 33-Ahzâb 6
    en nebiyyu : nebî, peygamber
  3952. 33-Ahzâb 6
    min enfusi-him : kendi nefslerinden
  3953. 33-Ahzâb 6
    en tef'alû : sizin yapmanız
  3954. 33-Ahzâb 6
    ma'rûfen : maruf, iyilik olarak
  3955. 33-Ahzâb 6
    mesturen : satır satır yazılı
  3956. 33-Ahzâb 7
    en nebiyyîne : nebîler
  3957. 33-Ahzâb 7
    galîzen : sağlam, ağır, çok kuvvetli
  3958. 33-Ahzâb 8
    azâben : azap
  3959. 33-Ahzâb 8
    elîmen : acı, elîm
  3960. 33-Ahzâb 9
    âmenû : îmân edenler (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  3961. 33-Ahzâb 9
    ve cunûden : ve ordular, askerler
  3962. 33-Ahzâb 9
    basîren : gören
  3963. 33-Ahzâb 10
    ez zunûnen : zanlar
  3964. 33-Ahzâb 11
    zilzâlen : sarsıntıyla
  3965. 33-Ahzâb 11
    şedîden : şiddetli, kuvvetli
  3966. 33-Ahzâb 12
    vaadenallâhu : Allah'ın vaadettiği şey
  3967. 33-Ahzâb 12
    gurûren : gurur, aldatma
  3968. 33-Ahzâb 13
    en nebiyye : nebî, peygamber
  3969. 33-Ahzâb 13
    firâren : firar, kaçış
  3970. 33-Ahzâb 14
    yesîren : az
  3971. 33-Ahzâb 15
    mes'ûlen : mesuliyet, sorumluluk
  3972. 33-Ahzâb 16
    len yenfea-kum : size asla fayda vermez
  3973. 33-Ahzâb 16
    ve izen : ve o zaman, o taktirde
  3974. 33-Ahzâb 16
    kalîlen : az
  3975. 33-Ahzâb 17
    men : kim
  3976. 33-Ahzâb 17
    en : bir kötülük
  3977. 33-Ahzâb 17
    rahmeten : bir rahmet
  3978. 33-Ahzâb 17
    veliyyen : velî, dost
  3979. 33-Ahzâb 17
    nasîren : bir yardımcı
  3980. 33-Ahzâb 18
    kalîlen : az
  3981. 33-Ahzâb 19
    eşıhhaten \n(şehha) : daha cimri, çok cimri \n: (cimri)
  3982. 33-Ahzâb 19
    yenzurûne : bakıyorlar, bakarlar
  3983. 33-Ahzâb 19
    eşıhhaten : daha cimri, çok cimri
  3984. 33-Ahzâb 19
    yesîren : kolay
  3985. 33-Ahzâb 20
    enne-hum : onların olduğu
  3986. 33-Ahzâb 20
    an enbâi-kum : sizin haberlerinizden (sizin haberlerinizi)
  3987. 33-Ahzâb 20
    kalîlen : az
  3988. 33-Ahzâb 21
    hasenetun : güzel
  3989. 33-Ahzâb 21
    li men : kimseler için
  3990. 33-Ahzâb 21
    kesîren : çok
  3991. 33-Ahzâb 22
    vaadenallâhu : Allah'ın vaadettiği şey
  3992. 33-Ahzâb 22
    îmânen : îmânları
  3993. 33-Ahzâb 22
    ve teslîmen : ve teslimiyetleri
  3994. 33-Ahzâb 23
    men : kim, kimse
  3995. 33-Ahzâb 23
    men : kim, kimse
  3996. 33-Ahzâb 23
    yentezırû : bekliyorlar
  3997. 33-Ahzâb 23
    tebdîlen : değiştirme
  3998. 33-Ahzâb 24
    gafûren : mağfiret eden (günahları sevaba çeviren)
  3999. 33-Ahzâb 24
    rahîmen : rahmet eden (Rahîm esmasıyla tecelli eden)
  4000. 33-Ahzâb 25
    lem yenâlû : nail olmadılar, isteklerine ulaşamadılar
  4001. 33-Ahzâb 25
    hayren : bir hayır
  4002. 33-Ahzâb 25
    kavîyen : kavî olan, güçlü olan
  4003. 33-Ahzâb 25
    azîzen : azîz olan, yüce ve gâlip olan
  4004. 33-Ahzâb 26
    ve enzele : ve indirdi
  4005. 33-Ahzâb 26
    ferîken : topluluk, bir kısım
  4006. 33-Ahzâb 27
    kadîren : kaadir, gücü yeten
  4007. 33-Ahzâb 28
    en nebîyu : nebî, peygamber
  4008. 33-Ahzâb 28
    cemîlen : güzel
  4009. 33-Ahzâb 29
    ecren : ecir, mükâfat
  4010. 33-Ahzâb 29
    azîmen : azîm, büyük
  4011. 33-Ahzâb 30
    en nebiyyi : nebî, peygamber
  4012. 33-Ahzâb 30
    men : kim
  4013. 33-Ahzâb 30
    yesîren : kolay
  4014. 33-Ahzâb 31
    ve men : ve kim
  4015. 33-Ahzâb 31
    kerîmen : üstün, bol, ikram edilmiş
  4016. 33-Ahzâb 32
    en nebiyyi : nebî, peygamber
  4017. 33-Ahzâb 32
    min en nisai : kadınlardan
  4018. 33-Ahzâb 32
    kavlen : söz
  4019. 33-Ahzâb 32
    ma'rûfen : maruf, ciddî
  4020. 33-Ahzâb 33
    tathîren : temiz, tertemiz olarak
  4021. 33-Ahzâb 34
    latîfen : lâtif, lütuf sahibi
  4022. 33-Ahzâb 34
    habîren : haberdar olan
  4023. 33-Ahzâb 35
    kesîren : çok
  4024. 33-Ahzâb 35
    magfireten : mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi)
  4025. 33-Ahzâb 35
    ve ecren : ve ecir, mükâfat
  4026. 33-Ahzâb 35
    azîmen : azîm, büyük
  4027. 33-Ahzâb 36
    emren : emir, durum, hal
  4028. 33-Ahzâb 36
    en yekûne : olması
  4029. 33-Ahzâb 36
    ve men : ve kim
  4030. 33-Ahzâb 36
    dalâlen : dalâlet, sapıklık
  4031. 33-Ahzâb 36
    mubînen : açıkça, apaçık
  4032. 33-Ahzâb 37
    en'ame : ni'met verdi
  4033. 33-Ahzâb 37
    ve en'amte : ve sen ni'metlendirdin
  4034. 33-Ahzâb 37
    en nâse : insanlar
  4035. 33-Ahzâb 37
    en tahşâ-hu : senin ondan çekinmen
  4036. 33-Ahzâb 37
    vetaren : istek, ilgi, alâka, arzu
  4037. 33-Ahzâb 37
    vetaren : istek, ilgi, alâka, arzu
  4038. 33-Ahzâb 37
    mef'ûlen : yapıldı, yerine geldi
  4039. 33-Ahzâb 38
    en nebiyyi : nebî, peygamber
  4040. 33-Ahzâb 38
    kaderen : kader
  4041. 33-Ahzâb 39
    ehaden : birisi, bir kimse
  4042. 33-Ahzâb 39
    hasîben : hesap görücü
  4043. 33-Ahzâb 40
    ve hâtemen : ve sonuncu
  4044. 33-Ahzâb 40
    alîmen : bilen
  4045. 33-Ahzâb 41
    âmenû : âmenû oldular (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dilediler)
  4046. 33-Ahzâb 41
    zikren : zikrederek
  4047. 33-Ahzâb 41
    kesîren : çok
  4048. 33-Ahzâb 42
    bukreten : sabah
  4049. 33-Ahzâb 42
    ve asîlen : ve akşam
  4050. 33-Ahzâb 43
    ilâ en nûri : nura
  4051. 33-Ahzâb 43
    rahîmen : rahîm olan (Rahîm esmasıyla tecelli eden)
  4052. 33-Ahzâb 44
    ecren : ecir, mükâfat
  4053. 33-Ahzâb 44
    kerîmen : kerim, çok, üstün
  4054. 33-Ahzâb 45
    en nebiyyu : peygamber
  4055. 33-Ahzâb 45
    şâhiden : şahit olarak
  4056. 33-Ahzâb 45
    ve mubeşşiren : ve müjdeleyici olarak
  4057. 33-Ahzâb 45
    ve nezîren : ve nezir (uyarıcı) olarak
  4058. 33-Ahzâb 46
    ve dâîyen : ve davet eden, davet edici olarak
  4059. 33-Ahzâb 46
    ve sirâcen : ve sirac, kandil
  4060. 33-Ahzâb 46
    munîren : nurlandıran
  4061. 33-Ahzâb 47
    bi enne : olduğunu
  4062. 33-Ahzâb 47
    fadlen : fazl (kalbe gelen nur)
  4063. 33-Ahzâb 47
    kebîren : büyük
  4064. 33-Ahzâb 48
    vekîlen : vekil olarak
  4065. 33-Ahzâb 49
    âmenû : âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  4066. 33-Ahzâb 49
    en temessû-hunne : sizin dokunmanız, temas etmeniz
  4067. 33-Ahzâb 49
    cemîlen : güzel
  4068. 33-Ahzâb 50
    en nebiyyu : nebî, peygamber
  4069. 33-Ahzâb 50
    ve benâti : ve kızları
  4070. 33-Ahzâb 50
    ve benâti : ve kızları
  4071. 33-Ahzâb 50
    ve benâti : ve kızları
  4072. 33-Ahzâb 50
    ve benâti : ve kızları
  4073. 33-Ahzâb 50
    vemreeten (ve imreeten) : ve kadın, hanım
  4074. 33-Ahzâb 50
    mu'mineten : bir mü'min (kadın)
  4075. 33-Ahzâb 50
    li en nebiyyi : nebî (peygamber) için
  4076. 33-Ahzâb 50
    en nebiyyu : nebî, peygamber
  4077. 33-Ahzâb 50
    en yestenkiha-hâ : onu nikâh etmek ister
  4078. 33-Ahzâb 50
    lisaten : ... a has olarak, özel olarak
  4079. 33-Ahzâb 50
    rahîmen : rahîm (Rahîm esmasıyla tecelli eden)
  4080. 33-Ahzâb 51
    men : kim, kimse
  4081. 33-Ahzâb 51
    men : kim, kimse
  4082. 33-Ahzâb 51
    ve men : ve kim, kimse
  4083. 33-Ahzâb 51
    mimmen : (min men)
  4084. 33-Ahzâb 51
    men : kim, kimse
  4085. 33-Ahzâb 51
    en tekarre a'yunu-hunne : gözleri aydın olmak (sevinmek)
  4086. 33-Ahzâb 51
    ve lâ yahzenne : ve mahzun olmazlar, hüzünlenmezler
  4087. 33-Ahzâb 51
    alîmen : çok iyi bilen
  4088. 33-Ahzâb 51
    halîmen : halim
  4089. 33-Ahzâb 52
    en nisâu : kadınlar
  4090. 33-Ahzâb 52
    en tebeddele : (bedel ile) değiştirmek
  4091. 33-Ahzâb 52
    rakîben : murakebe ederek, denetleyerek
  4092. 33-Ahzâb 53
    âmenû : âmenû oldular (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dilediler)
  4093. 33-Ahzâb 53
    en nebiyyi : nebî, peygamber
  4094. 33-Ahzâb 53
    en yu'zene : izin verilmek
  4095. 33-Ahzâb 53
    fenteşirû (fe inteşirû) : hemen dağılın
  4096. 33-Ahzâb 53
    en nebiyyi : nebî, peygamber
  4097. 33-Ahzâb 53
    en tu'zû : eziyet vermeniz
  4098. 33-Ahzâb 53
    en tenkihû : sizin nikâh etmeniz
  4099. 33-Ahzâb 53
    ebeden : ebediyyen
  4100. 33-Ahzâb 53
    azîmen : büyük
  4101. 33-Ahzâb 54
    şey'en : bir şey
  4102. 33-Ahzâb 54
    alîmen : en iyi bilen
  4103. 33-Ahzâb 55
    şehîden : şahit
  4104. 33-Ahzâb 56
    alen nebiyyi (alâ en nebiyyi) : peygambere
  4105. 33-Ahzâb 56
    âmenû : âmenû oldu, Allah'a ulaşmayı diledi
  4106. 33-Ahzâb 56
    teslîmen : teslim olarak, selâm ederek
  4107. 33-Ahzâb 57
    azâben : bir azap
  4108. 33-Ahzâb 57
    muhînen : küçültücü, alçaltıcı
  4109. 33-Ahzâb 58
    buhtânen : buhtan, iftira
  4110. 33-Ahzâb 58
    ve ismen : ve günah
  4111. 33-Ahzâb 58
    mubînen : apaçık
  4112. 33-Ahzâb 59
    en nebiyyu : nebî, peygamber
  4113. 33-Ahzâb 59
    ve benâti-ke : ve (senin) kızların
  4114. 33-Ahzâb 59
    en yu'refne : tanınmaları
  4115. 33-Ahzâb 59
    gafûren : mağfiret eden, günahları sevaba çeviren
  4116. 33-Ahzâb 59
    rahîmen : rahmet eden, rahmet nuru gönderen, Rahîm esması ile tecelli eden
  4117. 33-Ahzâb 60
    lem yentehi : vazgeçmezler, son vermezler
  4118. 33-Ahzâb 60
    nugriyenne-ke : mutlaka seni saldırtırız
  4119. 33-Ahzâb 60
    kalîlen : az
  4120. 33-Ahzâb 61
    taktîlen : şiddetle, kıyasıya, acımasızca
  4121. 33-Ahzâb 62
    ve len tecide : ve asla bulamazsın
  4122. 33-Ahzâb 62
    tebdîlen : bir değişiklik
  4123. 33-Ahzâb 63
    en nâsu : insanlar
  4124. 33-Ahzâb 63
    karîben : yakın
  4125. 33-Ahzâb 64
    saîren : alevli ateş, cehennem
  4126. 33-Ahzâb 65
    ebeden : ebediyyen
  4127. 33-Ahzâb 65
    veliyyen : bir velî, bir dost
  4128. 33-Ahzâb 65
    nasîren : yardımcı
  4129. 33-Ahzâb 66
    en nâri : ateş
  4130. 33-Ahzâb 66
    er resûlen : resûl, elçi
  4131. 33-Ahzâb 67
    es sebîlen : yol
  4132. 33-Ahzâb 68
    la'nen : lânet ederek
  4133. 33-Ahzâb 68
    kebîren : büyük
  4134. 33-Ahzâb 69
    âmenû : âmenû oldular
  4135. 33-Ahzâb 69
    vecîhen : vech, yüzü ak, şerefli, itibarlı
  4136. 33-Ahzâb 70
    âmenû : âmenû oldular (ölmeden önce, Allah'a ulaşmayı dilediler)
  4137. 33-Ahzâb 70
    kavlen : söz
  4138. 33-Ahzâb 70
    sedîden : yalan olmayan, doğru
  4139. 33-Ahzâb 71
    ve men : ve kim
  4140. 33-Ahzâb 71
    fevzen : fevz, mükâfat
  4141. 33-Ahzâb 71
    azîmen : büyük
  4142. 33-Ahzâb 72
    en yahmilne-hâ : onun yüklenmek
  4143. 33-Ahzâb 72
    zalûmen : çok zalim
  4144. 33-Ahzâb 72
    cehûlen : çok cahil
  4145. 33-Ahzâb 73
    gafûren : mağfiret eden (günahları sevaba çeviren)
  4146. 33-Ahzâb 73
    rahîmen : rahîmdir (Rahîm esması ile tecelli eden)
  4147. 34-Sebe 2
    ve mâ yenzilu : ve inen şey
  4148. 34-Sebe 3
    te'tiyenne-kum : size gelecek (getirecek)
  4149. 34-Sebe 4
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  4150. 34-Sebe 8
    keziben : yalan olarak
  4151. 34-Sebe 9
    kisefen : parçalar
  4152. 34-Sebe 9
    âyeten : âyet
  4153. 34-Sebe 10
    fadlen : fazl
  4154. 34-Sebe 10
    ve elennâ : ve biz yumuşattık
  4155. 34-Sebe 11
    eni'mel (en i'mel) : yapman, yap
  4156. 34-Sebe 12
    men : kim, kimse
  4157. 34-Sebe 12
    ve men : ve kim
  4158. 34-Sebe 13
    şukren : şükrederek, şükürle
  4159. 34-Sebe 14
    tebeyyenet : beyan oldu, belli oldu, açığa çıktı
  4160. 34-Sebe 14
    en lev kânû : eğer olsaydılar
  4161. 34-Sebe 15
    meskeni-him : onların meskenleri, meskûn oldukları, yerleştikleri yerler
  4162. 34-Sebe 15
    cennetâni : iki bahçe
  4163. 34-Sebe 16
    bi cennetey-him : onların iki bahçesini
  4164. 34-Sebe 16
    cenneteyni : iki bahçe
  4165. 34-Sebe 18
    kuren : belde, şehir
  4166. 34-Sebe 18
    hireten : yardım eden, sırt sırta, ardarda
  4167. 34-Sebe 18
    ve eyyâmen : ve günler, gündüzler
  4168. 34-Sebe 19
    enfuse-hum : kendi nefslerine
  4169. 34-Sebe 21
    men yû'minu : inanan, îmân eden, mü'min olan kişi
  4170. 34-Sebe 21
    mimmen (min men) : o kimseden
  4171. 34-Sebe 23
    ve lâ tenfeu : ve fayda vermez
  4172. 34-Sebe 23
    men : kim, kimse(ler)
  4173. 34-Sebe 24
    men : kim
  4174. 34-Sebe 24
    alâ huden : hidayet üzerinde
  4175. 34-Sebe 28
    ffeten : bütün, hepsi
  4176. 34-Sebe 28
    li en nâsi : insanlar için
  4177. 34-Sebe 28
    beşîren : müjdeleyici
  4178. 34-Sebe 28
    ve nezîren : ve nezir, uyarıcı
  4179. 34-Sebe 28
    en nâsi : insanlar
  4180. 34-Sebe 30
    aten : bir saat
  4181. 34-Sebe 31
    len nû'mine : asla inanmayız
  4182. 34-Sebe 31
    lev lâ entum : eğer sizler olmasaydınız
  4183. 34-Sebe 33
    ve en nehâri : ve gündüz
  4184. 34-Sebe 33
    en nekfure : inkâr etmemizi
  4185. 34-Sebe 33
    endâden : eşler, dengi şeyler (putlar)
  4186. 34-Sebe 33
    en nedâmete : pişmanlıklar
  4187. 34-Sebe 35
    emvâlen : mallar (mal olarak)
  4188. 34-Sebe 35
    ve evlâden : ve çocuklar (evlât olarak)
  4189. 34-Sebe 36
    li men : o kimseye
  4190. 34-Sebe 36
    en nâsi : insanlar
  4191. 34-Sebe 37
    men : kimse
  4192. 34-Sebe 37
    âmene : âmenû oldu, hayattayken Allah'a ulaşmayı diledi
  4193. 34-Sebe 39
    li men : o kimseye
  4194. 34-Sebe 39
    enfaktum : infâk ettiniz
  4195. 34-Sebe 41
    ente : sen
  4196. 34-Sebe 42
    ve lâ darren : ve zarar vermez
  4197. 34-Sebe 42
    azâben : azap
  4198. 34-Sebe 43
    en : olması
  4199. 34-Sebe 43
    mufteren : iftira, uydurulmuş
  4200. 34-Sebe 46
    en : olmak
  4201. 34-Sebe 52
    âmennâ : biz îmân ettik
  4202. 34-Sebe 52
    ve ennâ : ve nasıl olur
  4203. 34-Sebe 52
    et tenâvuşu : elde etmek
  4204. 35-Fâtır 1
    rusulen : resûller, elçiler
  4205. 35-Fâtır 2
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  4206. 35-Fâtır 3
    en nâsu : insanlar
  4207. 35-Fâtır 3
    ennâ : nasıl
  4208. 35-Fâtır 5
    en nâsu : insanlar
  4209. 35-Fâtır 5
    tegurrenne-kum : sakın sizi aldatmasın
  4210. 35-Fâtır 5
    ve lâ yegurrenne-kum : ve sakın sizi aldatmasın
  4211. 35-Fâtır 6
    aduvven : düşman
  4212. 35-Fâtır 7
    âmenû : âmenû oldular (hayattayken Allah'a ulaşmayı dilediler)
  4213. 35-Fâtır 8
    men : kim, kimse, kişi
  4214. 35-Fâtır 8
    hasenen : güzel
  4215. 35-Fâtır 8
    men yeşâu : dilediği kimse, kişi
  4216. 35-Fâtır 8
    men yeşâu : dilediği kişi, dilediği kimse
  4217. 35-Fâtır 9
    sehâben : bulutlar
  4218. 35-Fâtır 9
    en nuşûru : nüşur, yeniden dirilip yayılma
  4219. 35-Fâtır 10
    men : kim, kimse
  4220. 35-Fâtır 11
    ezvâcen : eşler, zevceler
  4221. 35-Fâtır 12
    lahmen : et
  4222. 35-Fâtır 12
    tariyyen : taze
  4223. 35-Fâtır 12
    hilyeten : süs eşyaları
  4224. 35-Fâtır 13
    en nehâri : gündüzün içine
  4225. 35-Fâtır 13
    en nehâre : gündüz
  4226. 35-Fâtır 13
    musemmen : belirli, belirlenmiş
  4227. 35-Fâtır 15
    en nâsu : insanlar
  4228. 35-Fâtır 15
    entum : sizler
  4229. 35-Fâtır 18
    ve men : ve kim
  4230. 35-Fâtır 20
    en nûru : ve nur, aydınlıklar
  4231. 35-Fâtır 22
    men : kim, kimse, kişi
  4232. 35-Fâtır 22
    ente : sen
  4233. 35-Fâtır 22
    men : kim, kimse, kişi
  4234. 35-Fâtır 23
    ente : sen
  4235. 35-Fâtır 24
    beşîren : müjdeleyici
  4236. 35-Fâtır 24
    ve nezîren : ve nezir, uyarıcı
  4237. 35-Fâtır 27
    enne allâhe : muhakkak Allah
  4238. 35-Fâtır 27
    enzele : indirdi
  4239. 35-Fâtır 27
    en : su
  4240. 35-Fâtır 27
    muhtelifen : muhtelif, çeşitli
  4241. 35-Fâtır 28
    ve min en nâsi : ve insanlardan
  4242. 35-Fâtır 28
    ve el en'âmi : ve hayvanlar
  4243. 35-Fâtır 29
    ve enfekû : ve infâk ettiler
  4244. 35-Fâtır 29
    sirren : sır, gizli olarak
  4245. 35-Fâtır 29
    ve alâniyeten : ve alenî, açık olarak
  4246. 35-Fâtır 29
    ticâreten : ticaret, kazanç
  4247. 35-Fâtır 29
    len tebûre : asla kesilmeyecek olan, devam edecek olan
  4248. 35-Fâtır 33
    cennâtu : cennetler
  4249. 35-Fâtır 33
    ve lu'luen : ve inciler
  4250. 35-Fâtır 34
    el hazene : hüzün, gam
  4251. 35-Fâtır 36
    cehenneme : cehennem
  4252. 35-Fâtır 37
    men tezekkere : tezekkür edecek kimse
  4253. 35-Fâtır 37
    en nezîru : nezir, uyarıcı
  4254. 35-Fâtır 39
    men : kim
  4255. 35-Fâtır 39
    makten : gazap, kızgınlık, öfke
  4256. 35-Fâtır 39
    hasâren : hasar, zarar ziyan
  4257. 35-Fâtır 40
    kitâben : kitap
  4258. 35-Fâtır 41
    en tezûlâ : (ikisinin) zail olması, helâk olması, yok olması
  4259. 35-Fâtır 41
    halîmen : halîm
  4260. 35-Fâtır 43
    istikbâren : büyüklenerek, kibirlenerek kötülük düzenlediler
  4261. 35-Fâtır 43
    yenzurûne : gözlüyorlar (bekliyorlar)
  4262. 35-Fâtır 43
    len tecide : asla bulamazsın
  4263. 35-Fâtır 43
    tebdîlen : bedel, değişiklik
  4264. 35-Fâtır 43
    ve len tecide : ve asla bulamazsın
  4265. 35-Fâtır 43
    tahvîlen : tahvil, dönüşüm, değişme
  4266. 35-Fâtır 44
    ve lem yesîrû \n(e lem yenzurû) : ve gezmediler \n: (bakmadılar mı)
  4267. 35-Fâtır 44
    yenzurû : bakarlar
  4268. 35-Fâtır 44
    kuvveten : kuvvet, güç
  4269. 35-Fâtır 44
    alîmen : en iyi bilen
  4270. 35-Fâtır 44
    kadîren : kaadir olan, gücü yeten
  4271. 35-Fâtır 45
    en nâse : insanlar
  4272. 35-Fâtır 45
    musemmen : isimlendirilmiş, belirlenmiş
  4273. 35-Fâtır 45
    basîren : gören
  4274. 36-Yâsin 5
    tenzîle : indirildi
  4275. 36-Yâsin 6
    kavmen : kavim
  4276. 36-Yâsin 8
    aglâlen : halkalar, zincirler
  4277. 36-Yâsin 9
    sedden : bir sed
  4278. 36-Yâsin 9
    sedden : bir sed
  4279. 36-Yâsin 10
    enzerte-hum : onları uyardın
  4280. 36-Yâsin 11
    men : kim, kimse, kişi
  4281. 36-Yâsin 13
    vadrıb (ve ıdrıb) meselen : ve örnek, misal ver
  4282. 36-Yâsin 13
    meselen : misal, örnek
  4283. 36-Yâsin 15
    entum : siz değilsiniz
  4284. 36-Yâsin 15
    ve mâ enzele : ve indirmedi
  4285. 36-Yâsin 15
    entum : siz
  4286. 36-Yâsin 18
    in lem tentehû : eğer vazgeçmezseniz
  4287. 36-Yâsin 18
    nercume- enne-kum \n(receme) : biz sizi mutlaka taşlarız \n: (taşladı)
  4288. 36-Yâsin 18
    yemesse- enne-kum \n(messe) : size mutlaka dokunacak \n: (dokundu)
  4289. 36-Yâsin 19
    entum : siz
  4290. 36-Yâsin 21
    men : kim, kişi(ler)
  4291. 36-Yâsin 21
    ecren : (bir) ecir, ücret
  4292. 36-Yâsin 23
    âliheten : ilâhlar
  4293. 36-Yâsin 23
    lâ tugni \n(lâ tugni ... şey'en) : gidermez, yarar sağlamaz, fayda vermez \n: (bir şey gidermez)
  4294. 36-Yâsin 23
    şey'en : bir şey
  4295. 36-Yâsin 24
    izen : öyle olursa, bu taktirde, o zaman
  4296. 36-Yâsin 25
    âmentu : ben âmenû oldum, îmân ettim
  4297. 36-Yâsin 26
    el cennete : cennet
  4298. 36-Yâsin 28
    ve mâ enzelnâ : ve biz indirmedik
  4299. 36-Yâsin 29
    sayhaten : bir sayha, şiddetli ses dalgası
  4300. 36-Yâsin 29
    vâhıdeten : tek, bir
  4301. 36-Yâsin 30
    hasreten : yazık, yazıklar olsun
  4302. 36-Yâsin 31
    enne-hum : muhakkak ki onlar
  4303. 36-Yâsin 33
    habben : taneler
  4304. 36-Yâsin 34
    cennâtin : bahçeler
  4305. 36-Yâsin 36
    ve min enfusi-him : ve onların nefslerinden
  4306. 36-Yâsin 37
    en nehâre : gündüz
  4307. 36-Yâsin 39
    menâzile : menziller
  4308. 36-Yâsin 40
    yenbegî : gerekir, mümkün olur
  4309. 36-Yâsin 40
    en tudrike : erişmek, yetişmek
  4310. 36-Yâsin 40
    en nehâri : gündüz
  4311. 36-Yâsin 41
    ennâ : nasıl
  4312. 36-Yâsin 44
    rahmeten : bir rahmet
  4313. 36-Yâsin 47
    enfikû : infâk edin, verin
  4314. 36-Yâsin 47
    âmenû : îmân edenler, âmenû olanlar
  4315. 36-Yâsin 47
    men : kim, kimse, kişi
  4316. 36-Yâsin 47
    in entum : eğer siz
  4317. 36-Yâsin 49
    yenzurûne : bakmazlar, gözlemiyorlar
  4318. 36-Yâsin 49
    sayhaten : sayha, şiddetli ses dalgası
  4319. 36-Yâsin 49
    vâhıdeten : bir, tek
  4320. 36-Yâsin 50
    tavsiyeten : tavsiye, vasiyet
  4321. 36-Yâsin 51
    yensilûne : koşarlar
  4322. 36-Yâsin 52
    men : kim, kimse
  4323. 36-Yâsin 53
    sayhaten : sayha, şiddetli ses dalgası
  4324. 36-Yâsin 53
    vâhıdeten : bir, tek
  4325. 36-Yâsin 54
    şey'en : şey
  4326. 36-Yâsin 55
    el cenneti : cennet
  4327. 36-Yâsin 58
    kavlen : söz
  4328. 36-Yâsin 60
    benî âdeme : ey Âdemoğulları
  4329. 36-Yâsin 60
    en lâ ta'budû : kul olmamanız
  4330. 36-Yâsin 61
    ve eni'budûnî (en i'budû-nî) : ve bana kul olun
  4331. 36-Yâsin 62
    cibillen : insanlar, halk, cemaat
  4332. 36-Yâsin 63
    cehennem : cehennem
  4333. 36-Yâsin 66
    ennâ : nasıl
  4334. 36-Yâsin 67
    mudiyyen : geçip gitme, ileri gitme
  4335. 36-Yâsin 68
    ve men : ve kim, kimi
  4336. 36-Yâsin 69
    ve mâ yenbagî : ve yakışmaz
  4337. 36-Yâsin 70
    men : kim, kimse, kişi
  4338. 36-Yâsin 70
    hayyen : hayy, diri
  4339. 36-Yâsin 71
    ennâ : nasıl
  4340. 36-Yâsin 71
    enmen : hayvanlar
  4341. 36-Yâsin 73
    menâfiu : menfaatler, faydalar, yararlar
  4342. 36-Yâsin 74
    âliheten : ilâhlar
  4343. 36-Yâsin 77
    ennâ : nasıl
  4344. 36-Yâsin 78
    ve darebe (meselen) : ve örnek verdi, misal getirdi
  4345. 36-Yâsin 78
    lenâ : bize
  4346. 36-Yâsin 78
    meselen : örnek, misal
  4347. 36-Yâsin 78
    men : kim
  4348. 36-Yâsin 79
    enşee-hâ : onu inşa etti, yaptı
  4349. 36-Yâsin 80
    ren : ateş
  4350. 36-Yâsin 80
    entum : size
  4351. 36-Yâsin 81
    en yahluka : yaratmak, yaratmaya
  4352. 36-Yâsin 82
    şey'en : bir şey
  4353. 36-Yâsin 82
    en yekûle : söylemek, demek
  4354. 37-Sâffât 1
    saffen : saflar halinde, saf bağlayarak
  4355. 37-Sâffât 6
    zeyyennâ : süsledik
  4356. 37-Sâffât 10
    men : kim, kimse
  4357. 37-Sâffât 11
    men : kimse
  4358. 37-Sâffât 14
    âyeten : bir âyet, mucize
  4359. 37-Sâffât 16
    turâben : toprak
  4360. 37-Sâffât 16
    ve izâmen : ve kemik
  4361. 37-Sâffât 18
    ve entum : ve siz
  4362. 37-Sâffât 19
    yenzurûne : bakacaklar, görecekler
  4363. 37-Sâffât 20
    veylenâ : yazıklar olsun bize, eyvahlar olsun bize
  4364. 37-Sâffât 25
    tenâsarûne : yardımlaşmıyorsunuz
  4365. 37-Sâffât 30
    lenâ : bize, bizim
  4366. 37-Sâffât 30
    kavmen : bir kavim
  4367. 37-Sâffât 43
    cennâtin : cennetler
  4368. 37-Sâffât 49
    enne : muhakkak
  4369. 37-Sâffât 53
    turâben : toprak
  4370. 37-Sâffât 53
    ve izâmen : ve kemik
  4371. 37-Sâffât 54
    entum : siz
  4372. 37-Sâffât 62
    nuzulen : ikram olarak, karşılık olarak
  4373. 37-Sâffât 63
    fitneten : bir fitne, bir imtihan
  4374. 37-Sâffât 65
    ke enne-hu : onun gibi
  4375. 37-Sâffât 67
    şevben : karıştırılmış
  4376. 37-Sâffât 86
    ifken : iftira ederek, yalan söyleyerek
  4377. 37-Sâffât 86
    âliheten : ilâhlar
  4378. 37-Sâffât 88
    nazraten : nazar ederek
  4379. 37-Sâffât 88
    en nucûmi : yıldızlarda, yıldızlara
  4380. 37-Sâffât 92
    tentıkûne : konuşmuyorsunuz
  4381. 37-Sâffât 93
    darben : vurarak
  4382. 37-Sâffât 95
    tenhıtûne : siz yontuyorsunuz
  4383. 37-Sâffât 97
    bunyânen : binalar, üst üste inşa edilen şeyler, mancınık
  4384. 37-Sâffât 98
    keyden : tuzak
  4385. 37-Sâffât 102
    fî el menâmi : uykuda
  4386. 37-Sâffât 102
    ennî : muhakkak ben
  4387. 37-Sâffât 104
    ve nâdeynâ-hu en : ve biz ona nida ettik, seslendik
  4388. 37-Sâffât 112
    nebiyyen : nebî olarak, peygamber olarak
  4389. 37-Sâffât 114
    menennâ : ni'metlendirdik
  4390. 37-Sâffât 125
    ba'len : ba'l (bir put adı)
  4391. 37-Sâffât 125
    ahsene : ahsen, en güzel
  4392. 37-Sâffât 135
    acûzen : acuze, yaşlı kadın
  4393. 37-Sâffât 143
    enne hu : geçekten o
  4394. 37-Sâffât 146
    ve enbetnâ : bitirdik, yetiştirdik
  4395. 37-Sâffât 146
    şecereten : bir ağaç
  4396. 37-Sâffât 148
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  4397. 37-Sâffât 149
    el benâtu : kız çocuklar, kızlar
  4398. 37-Sâffât 149
    el benûne : erkek çocuklar, oğlanlar
  4399. 37-Sâffât 150
    inâsen : dişiler, dişi olarak
  4400. 37-Sâffât 153
    el benâti : kız çocukları, kızlar
  4401. 37-Sâffât 153
    alâ el benîne : erkek çocuklarına, oğlanlara
  4402. 37-Sâffât 158
    neseben : neseb, soybağı
  4403. 37-Sâffât 162
    entum : siz değilsiniz
  4404. 37-Sâffât 163
    men : kimse, kişi
  4405. 37-Sâffât 168
    lev enne : eğer, keşke olsaydı
  4406. 37-Sâffât 168
    zikren : zikir
  4407. 37-Sâffât 172
    el mensûrûne : yardım edilenler
  4408. 38-Sâd 3
    menâsın : kaçış, kurtuluş
  4409. 38-Sâd 4
    en câe-hum : onlara gelmesi
  4410. 38-Sâd 5
    ilâhen : ilâh
  4411. 38-Sâd 5
    hiden : bir, tek, bir tek
  4412. 38-Sâd 6
    ventaleka (ve intaleka) : ve ayrıldı
  4413. 38-Sâd 6
    en-imşû : yürümeniz, yürüyün
  4414. 38-Sâd 15
    ve mâ yenzuru : ve gözlemiyorlar, beklemiyorlar
  4415. 38-Sâd 15
    sayhaten : sayha, çok şiddetli ses dalgası
  4416. 38-Sâd 15
    hideten : bir tek
  4417. 38-Sâd 16
    lenâ : bize
  4418. 38-Sâd 19
    mahşûreten : birarada toplanmış
  4419. 38-Sâd 23
    na'ceten : koyun
  4420. 38-Sâd 24
    kesîren : çok
  4421. 38-Sâd 24
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler)
  4422. 38-Sâd 24
    ennemâ : olduğunu
  4423. 38-Sâd 24
    fetennâ-hu : onu imtihan ettik
  4424. 38-Sâd 24
    ve enâbe : ve yöneldi, (hitaben Allah'a ulaştı)
  4425. 38-Sâd 26
    halîfeten : halife
  4426. 38-Sâd 26
    en nâsi : insanlar
  4427. 38-Sâd 27
    bâtılen : bâtıl, boş
  4428. 38-Sâd 27
    en nâri : ateş
  4429. 38-Sâd 28
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  4430. 38-Sâd 29
    enzelnâ-hu : onu biz indirdik
  4431. 38-Sâd 34
    fetennâ : imtihan ettik, denedik
  4432. 38-Sâd 34
    ceseden : ceset olarak
  4433. 38-Sâd 34
    enâbe : döndü, yöneldi
  4434. 38-Sâd 35
    mulken : mülk, hükümranlık
  4435. 38-Sâd 35
    yenbegî : ulaşamasın
  4436. 38-Sâd 35
    ente : sen
  4437. 38-Sâd 36
    ruhâen : yumuşak, hafif
  4438. 38-Sâd 37
    bennâin : bina yapanlar
  4439. 38-Sâd 38
    mukarrenîne : birbirine bağlı olanlar
  4440. 38-Sâd 41
    ennî : gerçekten, muhakkak ben
  4441. 38-Sâd 41
    messeniye : bana dokundu
  4442. 38-Sâd 43
    rahmeten : rahmet olarak
  4443. 38-Sâd 44
    gsen : yaş ve kuru karışık ot demeti
  4444. 38-Sâd 44
    biren : sabırlı
  4445. 38-Sâd 50
    cennâti adnin : adn cennetleri
  4446. 38-Sâd 50
    mufettehaten : açılmış olan
  4447. 38-Sâd 56
    cehenneme : cehennem
  4448. 38-Sâd 59
    merhaben : merhaba yok
  4449. 38-Sâd 59
    en nâri : ateş
  4450. 38-Sâd 60
    entum : siz
  4451. 38-Sâd 60
    merhaben : merhaba yok
  4452. 38-Sâd 60
    entum : siz
  4453. 38-Sâd 60
    lenâ : bize
  4454. 38-Sâd 61
    men : kim
  4455. 38-Sâd 61
    lenâ : bize
  4456. 38-Sâd 61
    azâben : azap
  4457. 38-Sâd 61
    dı'fen : iki kat, kat kat
  4458. 38-Sâd 61
    en nâri : ateş
  4459. 38-Sâd 62
    lenâ : bize ne oluyor, biz niçin
  4460. 38-Sâd 62
    ricâlen : adamlar
  4461. 38-Sâd 63
    sihriyyen : sihir, alay, eğlence
  4462. 38-Sâd 64
    ehli en nâri : cehennem ehli, cehennem halkı
  4463. 38-Sâd 65
    ene : ben
  4464. 38-Sâd 68
    entum : siz
  4465. 38-Sâd 70
    ennemâ : olduğu
  4466. 38-Sâd 70
    ene : ben
  4467. 38-Sâd 71
    beşeren : bir beşer, bir insan
  4468. 38-Sâd 75
    menea-ke : seni men etti
  4469. 38-Sâd 75
    en tescude : secde etmek
  4470. 38-Sâd 76
    ene : ben
  4471. 38-Sâd 79
    enzır-nî : beni inzar et, bana mühlet ver
  4472. 38-Sâd 82
    ugviyenne-hum : onları azdıracağım
  4473. 38-Sâd 85
    emleenne : dolduracağım
  4474. 38-Sâd 85
    cehenneme : cehennem
  4475. 38-Sâd 85
    ve mimmen (min men) : ve kimselerden
  4476. 38-Sâd 86
    ve mâ ene : ve ben değilim
  4477. 39-Zümer 1
    tenzîlu : indirilir, indiriliş
  4478. 39-Zümer 2
    enzelnâ : biz indirdik
  4479. 39-Zümer 3
    men : kim, kimse
  4480. 39-Zümer 4
    en yettehıze : edinmek
  4481. 39-Zümer 4
    veleden : bir çocuk
  4482. 39-Zümer 5
    en nehâri : gündüz
  4483. 39-Zümer 5
    en nehâre : gündüz
  4484. 39-Zümer 5
    musemmen : belirlenmiş
  4485. 39-Zümer 6
    ve enzele : ve indirdi
  4486. 39-Zümer 6
    el en'âmi : dört ayaklı hayvanlar
  4487. 39-Zümer 6
    ennâ : nasıl
  4488. 39-Zümer 8
    munîben : münîb olarak, yönelerek
  4489. 39-Zümer 8
    ni'meten : ni'met
  4490. 39-Zümer 8
    endâden : eşler, ortaklar
  4491. 39-Zümer 8
    kalîlen : az, biraz
  4492. 39-Zümer 8
    ashâbi en nâri : ateş ehli, ateşin halkı
  4493. 39-Zümer 9
    men : kimse, kişi
  4494. 39-Zümer 9
    ciden : secde eden
  4495. 39-Zümer 9
    ve kâimen : ve kıyamda duran, ayakta duran
  4496. 39-Zümer 10
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler, Allah'a ulaşmayı dilediler
  4497. 39-Zümer 10
    ahsenû : en güzel, ahsen olan
  4498. 39-Zümer 10
    hasenetun : güzellik, iyilik
  4499. 39-Zümer 11
    en a'budallâhe (en a'bude allâhe) : Allah'a kul olmak
  4500. 39-Zümer 12
    en ekûne : benim olmam
  4501. 39-Zümer 15
    enfuse-hum : onların nefsleri, kendileri
  4502. 39-Zümer 16
    min en nâri : ateşten
  4503. 39-Zümer 17
    ictenebû : içtinap ettiler, sakındılar, kaçındılar
  4504. 39-Zümer 17
    en ya'budû-hâ : ona kul olmak
  4505. 39-Zümer 17
    ve enâbû : ve yöneldiler
  4506. 39-Zümer 18
    ahsene-hu : onun ahsen olanı, en güzel olanı
  4507. 39-Zümer 19
    men : kimse, kişi
  4508. 39-Zümer 19
    ente : sen
  4509. 39-Zümer 19
    men : kimse, kişi
  4510. 39-Zümer 19
    en nâri : ateş
  4511. 39-Zümer 20
    el enhâru : nehirler
  4512. 39-Zümer 21
    enne : olduğunu
  4513. 39-Zümer 21
    enzele : indirdi
  4514. 39-Zümer 21
    en : su
  4515. 39-Zümer 21
    yenâbîa : yerden fışkıran su kaynağı, pınarlar
  4516. 39-Zümer 21
    muhtelifen : muhtelif, çeşitli
  4517. 39-Zümer 21
    musferren : sararmış olan
  4518. 39-Zümer 21
    hutâmen : kuru ot, çer çöp
  4519. 39-Zümer 22
    men : kim, kimse
  4520. 39-Zümer 23
    ahsene : ahsen, en güzel
  4521. 39-Zümer 23
    kitâben : kitap
  4522. 39-Zümer 23
    muteşâbihen : müteşabih, teşbih edilen, benzer, uyumlu
  4523. 39-Zümer 23
    men : kim, kimse, kişi
  4524. 39-Zümer 23
    ve men : ve kim, kimse, kişi
  4525. 39-Zümer 24
    men : kim, kimse
  4526. 39-Zümer 27
    en nâsi : insanlar
  4527. 39-Zümer 28
    kur'ânen : Kur'ân
  4528. 39-Zümer 28
    arabiyyen : Arapça
  4529. 39-Zümer 29
    meselen : misal, örnek
  4530. 39-Zümer 29
    raculen : adam, kişi
  4531. 39-Zümer 29
    ve raculen : ve bir adam
  4532. 39-Zümer 29
    selemen : teslim olan, bağlı olan
  4533. 39-Zümer 29
    meselen : misal, örnek
  4534. 39-Zümer 32
    men : kim, kimse
  4535. 39-Zümer 32
    mimmen (min men) : o kimseden, ondan
  4536. 39-Zümer 32
    cehenneme : cehennem
  4537. 39-Zümer 32
    mesven : kalınacak yer, yer
  4538. 39-Zümer 35
    bi ahseni : en güzeli ile
  4539. 39-Zümer 36
    ve men : ve kim, kimse
  4540. 39-Zümer 37
    ve men : ve kim, kimse
  4541. 39-Zümer 38
    men : kim
  4542. 39-Zümer 40
    men : kim, kişi
  4543. 39-Zümer 41
    enzelnâ : indirdik
  4544. 39-Zümer 41
    en nâsi : insanlar
  4545. 39-Zümer 41
    men : kim, kimse
  4546. 39-Zümer 41
    ve men : ve kim
  4547. 39-Zümer 41
    ve mâ ente : ve sen değilsin
  4548. 39-Zümer 42
    el enfuse : nefsler veya fizik vücutlar
  4549. 39-Zümer 42
    menâmi-hâ : onun uykusu
  4550. 39-Zümer 42
    musemmen : belirlenmiş, tayin edilmiş
  4551. 39-Zümer 43
    şey'en : bir şey
  4552. 39-Zümer 46
    ente : sen
  4553. 39-Zümer 47
    ve lev enne : ve eğer olsaydı
  4554. 39-Zümer 49
    ni'meten : ni'met
  4555. 39-Zümer 52
    enne : olduğunu
  4556. 39-Zümer 52
    men : kimse
  4557. 39-Zümer 53
    enfusi-him : kendi nefsleri
  4558. 39-Zümer 54
    ve enîbû : ve yönelin (ve ulaşmayı dileyin)
  4559. 39-Zümer 54
    en ye'tiye-kum : size gelmesi
  4560. 39-Zümer 55
    ahsene : ahsen, en güzel
  4561. 39-Zümer 55
    en ye'tiye-kum : size gelmesi
  4562. 39-Zümer 55
    bagteten : ansızın
  4563. 39-Zümer 55
    ve entum : ve siz
  4564. 39-Zümer 56
    en tekûle : demesi
  4565. 39-Zümer 56
    cenbillâhi (cenbi allâhi) : Allah'tan uzaklaşma
  4566. 39-Zümer 57
    enne : olduğu, muhakkak ki
  4567. 39-Zümer 58
    lev enne : keşke olsa
  4568. 39-Zümer 58
    kerreten : bir kere daha
  4569. 39-Zümer 60
    cehenneme : cehennem
  4570. 39-Zümer 60
    mesven : kalınan yer
  4571. 39-Zümer 61
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  4572. 39-Zümer 65
    tekûnenne : sen mutlaka olursun
  4573. 39-Zümer 68
    men : kimse, kişi
  4574. 39-Zümer 68
    ve men : ve kimse
  4575. 39-Zümer 68
    men : kimse, kişi
  4576. 39-Zümer 69
    en nebiyyîne : nebîler, peygamberler
  4577. 39-Zümer 71
    ilâ cehenneme : cehenneme
  4578. 39-Zümer 71
    hazenetu-hâ : onun bekçileri
  4579. 39-Zümer 72
    cehenneme : cehennem
  4580. 39-Zümer 73
    ilâ el cenneti : cennete
  4581. 39-Zümer 73
    hazenetu-hâ : onun bekçileri
  4582. 39-Zümer 74
    el cenneti : cennet
  4583. 4-Nisâ 1
    en nâsu : insanlar
  4584. 4-Nisâ 1
    ricâlen : erkekler
  4585. 4-Nisâ 1
    ve nisâen : kadınlar
  4586. 4-Nisâ 1
    rakîben : murakabe eden, kontrol eden
  4587. 4-Nisâ 2
    ben : günah
  4588. 4-Nisâ 3
    en nisâi : kadınlar
  4589. 4-Nisâ 3
    hideten : bir adet, bir (kişi)
  4590. 4-Nisâ 4
    en nisâe : kadınlara
  4591. 4-Nisâ 4
    hleten : gönülden koparak, seve seve vermek
  4592. 4-Nisâ 4
    nefsen : şahıs, kimse, kendisi
  4593. 4-Nisâ 4
    henîen : afiyetle
  4594. 4-Nisâ 5
    kıyâmen : idaresinde (nizam ve emniyetini sağlamakta) vekil olarak
  4595. 4-Nisâ 5
    kavlen : söz
  4596. 4-Nisâ 5
    ma'rûfen : iyilikle, iyi, güzel
  4597. 4-Nisâ 6
    en nikâha : nikâh
  4598. 4-Nisâ 6
    ruşden : rüşt, yeterlilik, olgunluk
  4599. 4-Nisâ 6
    isrâfen : israf ederek
  4600. 4-Nisâ 6
    ve bidâren : acele ederek, acele davranarak, acele ile
  4601. 4-Nisâ 6
    en yekberû : büyüyor olmaları, büyümeleri, büyürler diye
  4602. 4-Nisâ 6
    ve men kâne : ve kim ... oldu, ...ise
  4603. 4-Nisâ 6
    ganiyyen : zengin
  4604. 4-Nisâ 6
    ve men kâne : ve kim ... oldu, ...ise
  4605. 4-Nisâ 6
    hasîben : hesap görücü, hesap gören olarak
  4606. 4-Nisâ 7
    ve li en nisâi : ve kadınlar için vardır
  4607. 4-Nisâ 7
    nasîben : nasip, pay
  4608. 4-Nisâ 8
    kavlen : söz
  4609. 4-Nisâ 8
    ma'rûfen : iyi, güzel
  4610. 4-Nisâ 9
    zurriyyeten : zürriyet, nesil, çocuklar
  4611. 4-Nisâ 9
    dıâfen : zayıf, kuvvetsiz
  4612. 4-Nisâ 9
    kavlen : söz
  4613. 4-Nisâ 10
    zulmen : zulüm ile, haksızlıkla
  4614. 4-Nisâ 11
    nisâen : kadın
  4615. 4-Nisâ 11
    hideten : bir, tek
  4616. 4-Nisâ 11
    en nısfu : yarım, yarısı
  4617. 4-Nisâ 11
    nef'en : faydalı
  4618. 4-Nisâ 11
    ferîdaten : farz olarak, farz
  4619. 4-Nisâ 11
    alîmen : alim, en iyi bilen
  4620. 4-Nisâ 11
    hakîmen : hakim, hüküm ve hikmet sahibi
  4621. 4-Nisâ 12
    kelâleten : kişinin evlâdı veya anne ve babası olmaması (kardeşi, dayısı veya amcası gibi ikinci derece yakınların olması)
  4622. 4-Nisâ 12
    vasıyyeten : vasiyet, emir
  4623. 4-Nisâ 13
    ve men : ve kim
  4624. 4-Nisâ 13
    cennâtin : cennetler
  4625. 4-Nisâ 13
    el enhâru : nehirler
  4626. 4-Nisâ 14
    ve men : ve kim
  4627. 4-Nisâ 14
    liden : ebedi kalacak olanlar
  4628. 4-Nisâ 15
    erbaaten : dört
  4629. 4-Nisâ 15
    sebîlen : yol
  4630. 4-Nisâ 16
    tevvâben : tövbeleri kabul eden
  4631. 4-Nisâ 16
    rahîmen : Rahîm olan
  4632. 4-Nisâ 17
    alîmen : alim, en iyi bilen
  4633. 4-Nisâ 17
    hakîmen : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  4634. 4-Nisâ 18
    azâben : azap
  4635. 4-Nisâ 18
    elîmen : elîm, acı
  4636. 4-Nisâ 19
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler, îmân ettiler
  4637. 4-Nisâ 19
    en terisû : sizin varis olmanız
  4638. 4-Nisâ 19
    en nisâe : kadınlar
  4639. 4-Nisâ 19
    kerhen : zorla
  4640. 4-Nisâ 19
    en ye'tîne : gelmeleri, yapmaları
  4641. 4-Nisâ 19
    en tekrahû : sizin kerih görmeniz, hoşlanmamanız
  4642. 4-Nisâ 19
    şey'en : bir şey
  4643. 4-Nisâ 20
    şey'en : bir şey
  4644. 4-Nisâ 20
    buhtânen : iftira ederek
  4645. 4-Nisâ 20
    ve ismen : ve günah işleyerek
  4646. 4-Nisâ 20
    mubînen : açıkça, apaçık
  4647. 4-Nisâ 22
    ve lâ tenkihû : ve siz nikâhlamayın
  4648. 4-Nisâ 22
    min en nisâi : kadınlardan
  4649. 4-Nisâ 22
    fâhışeten : fuhuş, kötü, çirkin
  4650. 4-Nisâ 22
    sebîlen : yol
  4651. 4-Nisâ 23
    ve benâtu-kum : ve kızlarınız
  4652. 4-Nisâ 23
    ve benâtu : ve kızları
  4653. 4-Nisâ 23
    ve benâtu : ve kızları
  4654. 4-Nisâ 23
    ve en tecmeû : ve toplamanız
  4655. 4-Nisâ 23
    rahîmen : rahim olan
  4656. 4-Nisâ 24
    min en nisâi : kadınlardan
  4657. 4-Nisâ 24
    en tebtegû : istemeniz
  4658. 4-Nisâ 24
    farîdaten : farz olarak (mehir olarak)
  4659. 4-Nisâ 24
    alîmen : en iyi bilen
  4660. 4-Nisâ 24
    hakîmen : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  4661. 4-Nisâ 25
    ve men : ve kim, kimin
  4662. 4-Nisâ 25
    tavlen : güç, bolluk, zenginlik
  4663. 4-Nisâ 25
    en yenkıha : nikâh yapmak
  4664. 4-Nisâ 25
    fenkihûhunne (fe inkihû-hunne) : öyle ise onları nikâhlayın
  4665. 4-Nisâ 25
    li men haşiye : korkan kimse için
  4666. 4-Nisâ 25
    en tasbirû : sabretmeniz
  4667. 4-Nisâ 26
    sunene : sünnetler, Allah'ın kanunları
  4668. 4-Nisâ 27
    en yetûbe aleykum : sizin tövbenizi kabul etmek
  4669. 4-Nisâ 27
    en temîlû : meyletmeniz, yönelmeniz
  4670. 4-Nisâ 27
    meylen : meyil, yönelme
  4671. 4-Nisâ 27
    azîmen : büyük
  4672. 4-Nisâ 28
    en yuhaffife : hafifletmek
  4673. 4-Nisâ 28
    daîfen : zayıf olarak, zayıf
  4674. 4-Nisâ 29
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler, yaşarken Allah'a ulaşmayı dilediler
  4675. 4-Nisâ 29
    en tekûne : sizin ... olmanız
  4676. 4-Nisâ 29
    ticâraten : ticaret, alış veriş
  4677. 4-Nisâ 29
    enfuse-kum : nefslerinizi, kendi kendinizi, birbirinizi
  4678. 4-Nisâ 29
    rahîmen : rahim
  4679. 4-Nisâ 30
    ve men : ve kim ... ise
  4680. 4-Nisâ 30
    udvânen : düşmanlık
  4681. 4-Nisâ 30
    ve zulmen : ve zulüm, haksızlık
  4682. 4-Nisâ 31
    in tectenibû : eğer çekinirseniz, kaçınırsanız
  4683. 4-Nisâ 31
    mudhalen : dahil edilen yer, girilen yer, makam, giriş
  4684. 4-Nisâ 31
    kerîmen : güzel, güzel olan, ikram olunan, şerefli
  4685. 4-Nisâ 32
    ve lâ tetemennev : ve temenni etmeyin
  4686. 4-Nisâ 32
    ve li en nisâi : ve kadınlar için vardır
  4687. 4-Nisâ 32
    alîmen : en iyi bilen
  4688. 4-Nisâ 33
    şehîden : şahit
  4689. 4-Nisâ 34
    alâ en nisâi : kadınlar üzerinde
  4690. 4-Nisâ 34
    enfekû : verdiler, harcadılar
  4691. 4-Nisâ 34
    sebîlen : bir yol
  4692. 4-Nisâ 34
    aliyyen : âli, yüce
  4693. 4-Nisâ 35
    hakemen : bir hakem
  4694. 4-Nisâ 35
    ve hakemen : ve bir hakem
  4695. 4-Nisâ 35
    alîmen : en iyi bilen
  4696. 4-Nisâ 36
    şey'en : bir şeyi
  4697. 4-Nisâ 36
    ihsânen : ihsanla davranma, iyilik etme
  4698. 4-Nisâ 36
    bi el cenbi : yanınızdakine, yakınınızdakine
  4699. 4-Nisâ 36
    men : kimse, kişi
  4700. 4-Nisâ 36
    muhtâlen : böbürlenen, kibirli
  4701. 4-Nisâ 37
    en nâse : insanlar
  4702. 4-Nisâ 37
    azâben : azap
  4703. 4-Nisâ 37
    muhînen : alçaltıcı, rüsvay edici
  4704. 4-Nisâ 38
    en nâsi : insanlar
  4705. 4-Nisâ 38
    ve men : ve kim
  4706. 4-Nisâ 38
    karînen : yakın arkadaş, arkadaşlık
  4707. 4-Nisâ 38
    karînen : yakın arkadaş, arkadaşlık
  4708. 4-Nisâ 39
    âmenû : îmân ettiler
  4709. 4-Nisâ 39
    ve enfekû : ve infak ettiler (Allah için) harcadılar
  4710. 4-Nisâ 39
    alîmen : en iyi bilen
  4711. 4-Nisâ 40
    haseneten : iyilik, hayır
  4712. 4-Nisâ 40
    azîmen : büyük
  4713. 4-Nisâ 41
    şehîden : şahit olarak
  4714. 4-Nisâ 42
    hadîsen : söz
  4715. 4-Nisâ 43
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  4716. 4-Nisâ 43
    ve entum : ve siz
  4717. 4-Nisâ 43
    cunuben : cünup olarak
  4718. 4-Nisâ 43
    en nisâe : kadınlar
  4719. 4-Nisâ 43
    en : su
  4720. 4-Nisâ 43
    saîden : toprak
  4721. 4-Nisâ 43
    tayyiben : temiz
  4722. 4-Nisâ 43
    afuvven : affeden
  4723. 4-Nisâ 44
    nasîben : nasip, hisse, pay
  4724. 4-Nisâ 44
    en tedıllu : dalâlette kalmanızı, sapmanızı
  4725. 4-Nisâ 45
    veliyyen : veli olarak, dost olarak
  4726. 4-Nisâ 46
    leyyen : eğip bükerek
  4727. 4-Nisâ 46
    enne-hum : onların....olması
  4728. 4-Nisâ 46
    kalîlen : pek azı
  4729. 4-Nisâ 47
    en natmise : dümdüz etmemiz, silmemiz
  4730. 4-Nisâ 47
    vucûhen : yüzler
  4731. 4-Nisâ 47
    mef'ûlen : yapılmış, yerine gelmiştir
  4732. 4-Nisâ 48
    en yuşrake : ortak koşulması
  4733. 4-Nisâ 48
    li men : kimi, kimse için
  4734. 4-Nisâ 48
    ve men : ve kim
  4735. 4-Nisâ 48
    ismen : günah işleyerek
  4736. 4-Nisâ 48
    azîmen : büyük
  4737. 4-Nisâ 49
    enfuse-hum : kendi nefslerini, kendilerini
  4738. 4-Nisâ 49
    men : kişi, kimse
  4739. 4-Nisâ 49
    fetîlen : hurma çekirdeğinin ince lifi, kıl kadar, zerre kadar
  4740. 4-Nisâ 50
    ismen : günah
  4741. 4-Nisâ 50
    mubînen : açıkça , apaçık
  4742. 4-Nisâ 51
    nasîben : nasip, hisse, pay
  4743. 4-Nisâ 51
    âmenû : âmenu oldular,îmân ettiler
  4744. 4-Nisâ 51
    sebîlen : yol
  4745. 4-Nisâ 52
    ve men : ve kim, kimi
  4746. 4-Nisâ 52
    len : asla olmaz
  4747. 4-Nisâ 53
    fe izen : öyle olsa
  4748. 4-Nisâ 53
    en nâse : insanlar
  4749. 4-Nisâ 54
    en nâse : insanlar
  4750. 4-Nisâ 54
    mulken : mülk, iktidar, saltanat
  4751. 4-Nisâ 54
    azîmen : büyük
  4752. 4-Nisâ 55
    men : kim, kimi
  4753. 4-Nisâ 55
    âmene : îmân etti
  4754. 4-Nisâ 55
    men : kim, kimi
  4755. 4-Nisâ 55
    bi cehenneme : cehennem
  4756. 4-Nisâ 56
    culûden : deriler
  4757. 4-Nisâ 56
    azîzen : aziz, üstün
  4758. 4-Nisâ 56
    hakîmen : hüküm ve hikmet sahibi
  4759. 4-Nisâ 57
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler, yaşarken Allah’a ulaşmayı dilediler
  4760. 4-Nisâ 57
    cennâtin : cennetler
  4761. 4-Nisâ 57
    el enhâru : nehirler
  4762. 4-Nisâ 57
    ebeden : ebediyyen
  4763. 4-Nisâ 57
    llen : gölge
  4764. 4-Nisâ 57
    zalîlen : devamlı ve güzel gölgeli
  4765. 4-Nisâ 58
    en tueddû : iade etmeniz, teslim etmeniz
  4766. 4-Nisâ 58
    en nâsi : insanlar
  4767. 4-Nisâ 58
    en tahkumû : hükmetmeniz
  4768. 4-Nisâ 59
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  4769. 4-Nisâ 59
    tenâza'tum : nizaya, anlaşmazlığa, ihtilâfa düştünüz
  4770. 4-Nisâ 59
    ve ahsenu : ve daha güzel, en güzel
  4771. 4-Nisâ 59
    te'vîlen : te'vil, yorum bakımından
  4772. 4-Nisâ 60
    enne-hum : kendilerinin ... olduğunu
  4773. 4-Nisâ 60
    âmenû : îmân ettiler
  4774. 4-Nisâ 60
    en yetehâkemû : muhakeme olmak
  4775. 4-Nisâ 60
    en yekfurû : inkâr etmek
  4776. 4-Nisâ 60
    en yudılle-hum : onları dalâlete düşürmek, saptırmak
  4777. 4-Nisâ 60
    dalâlen : dalâlet
  4778. 4-Nisâ 60
    baîden : uzak
  4779. 4-Nisâ 61
    enzele : indirdi
  4780. 4-Nisâ 61
    sudûden : yüz çevirerek
  4781. 4-Nisâ 62
    ihsânen : ihsan, iyilik
  4782. 4-Nisâ 63
    enfusi-him : onların nefsleri hakında, kendileri hakkında
  4783. 4-Nisâ 63
    kavlen : söz
  4784. 4-Nisâ 64
    enne-hum : onların ... olması
  4785. 4-Nisâ 64
    enfuse-hum : onların nefsleri, nefsleri, kendileri
  4786. 4-Nisâ 64
    tevvâben : tövbeleri kabul eden
  4787. 4-Nisâ 64
    rahîmen : rahmet edici, rahmet nuru gönderen, rahim esması ile tecelli eden
  4788. 4-Nisâ 65
    enfusi-him : kendi nefslerinde, içlerinde
  4789. 4-Nisâ 65
    haracen : darlık, sıkıntı
  4790. 4-Nisâ 65
    teslîmen : tam bir teslimiyetle
  4791. 4-Nisâ 66
    ennâ : biz ... olduk
  4792. 4-Nisâ 66
    en : olmak
  4793. 4-Nisâ 66
    enfuse-kum : kendi nefslerinizi, kendinizi, birbirinizi
  4794. 4-Nisâ 66
    enne-hum : onların ... olması
  4795. 4-Nisâ 66
    tesbîten : tesbit, sebat bakımından
  4796. 4-Nisâ 67
    ve izen : ve o zaman, ...olunca, ...olsaydı
  4797. 4-Nisâ 67
    azîmen : azim, büyük
  4798. 4-Nisâ 68
    sırâtan mustekîmen : Sıratı Mustakîm, Allah'a ulaştıran yola
  4799. 4-Nisâ 69
    ve men : ve kim
  4800. 4-Nisâ 69
    en'ame : ni'met verdi
  4801. 4-Nisâ 69
    min en nebiyyîne : nebilerden, peygamberlerden
  4802. 4-Nisâ 70
    alîmen : en iyi bilen
  4803. 4-Nisâ 71
    âmenû : amenu oldular, îmân ettiler, yaşarken Allah'a ulaşmayı dilediler
  4804. 4-Nisâ 72
    le men : mutlaka o kimse
  4805. 4-Nisâ 72
    le yubattienne : mutlaka yavaş davranır
  4806. 4-Nisâ 72
    en'ame : ni'met verdi, nimetlendirdi
  4807. 4-Nisâ 72
    şehîden : şahit, şehit
  4808. 4-Nisâ 73
    le yekûlenne : mutlaka der
  4809. 4-Nisâ 73
    en lem tekun : olmadı, olmamış
  4810. 4-Nisâ 73
    fevzen : fevz, kurtuluş
  4811. 4-Nisâ 73
    azîmen : büyük
  4812. 4-Nisâ 74
    ve men : ve kim
  4813. 4-Nisâ 74
    ecren : ecir, karşılık, mükâfat
  4814. 4-Nisâ 74
    azîmen : azim, büyük
  4815. 4-Nisâ 75
    ve en nisâi : ve kadınlar
  4816. 4-Nisâ 75
    lenâ : bizim için, bize
  4817. 4-Nisâ 75
    veliyyen : bir velî, dost
  4818. 4-Nisâ 75
    lenâ : bizim için, bize
  4819. 4-Nisâ 76
    âmenû : amenu oldular, îmân ettiler, yaşarken Allah'a ulaşmayı dilediler
  4820. 4-Nisâ 76
    daîfen : zayıf, kuvvetsiz
  4821. 4-Nisâ 77
    en nâse : insanlar
  4822. 4-Nisâ 77
    haşyeten : korku
  4823. 4-Nisâ 77
    li men : o kimse için
  4824. 4-Nisâ 77
    fetîlen : hurma çekirdeğinin ince lifi kadar, kıl kadar, zerre kadar
  4825. 4-Nisâ 78
    hasenetun : hayır, iyilik
  4826. 4-Nisâ 78
    hadîsen : söz, konuşulan kelâm
  4827. 4-Nisâ 79
    min hasenetin : bir güzellik, bir iyilik
  4828. 4-Nisâ 79
    en nâsi : insanlar
  4829. 4-Nisâ 79
    resûlen : resûl, elçi
  4830. 4-Nisâ 79
    şehîden : şahit olarak
  4831. 4-Nisâ 80
    men : kim
  4832. 4-Nisâ 80
    ve men : ve kim
  4833. 4-Nisâ 80
    hafîzen : muhafız, gözetici, kontrol edici
  4834. 4-Nisâ 81
    vekîlen : vekil olarak
  4835. 4-Nisâ 82
    ihtilâfen : ihtilâflar, ayrılıklar, zıtlıklar, çelişki
  4836. 4-Nisâ 83
    yestenbitûne-hu : onun (o işin) batınını, iç yüzünü, gerçeğini araştırırlar
  4837. 4-Nisâ 83
    kalîlen : biraz, pek az
  4838. 4-Nisâ 84
    en : olmak, yapmak
  4839. 4-Nisâ 84
    be'sen : kuvvet, güç olarak
  4840. 4-Nisâ 84
    tenkîlen : intikam, korkunç ceza
  4841. 4-Nisâ 85
    men : kim, kimse, kişi
  4842. 4-Nisâ 85
    şefâaten haseneten : güzel şefaat, iyiliğe yardım etme
  4843. 4-Nisâ 85
    ve men : ve kim
  4844. 4-Nisâ 85
    şefâaten seyyieten : kötü şefaat, günah işlemeye yardım etme
  4845. 4-Nisâ 85
    mukîten : mukayyet olan, gözeten
  4846. 4-Nisâ 86
    bi ahsene : daha güzeli ile
  4847. 4-Nisâ 86
    hasîben : en iyi hesap eden
  4848. 4-Nisâ 87
    ve men : ve kim
  4849. 4-Nisâ 87
    hadîsen : söz, kelâm
  4850. 4-Nisâ 88
    en tehdû : senin hidayet etmen
  4851. 4-Nisâ 88
    men : kim, kimse
  4852. 4-Nisâ 88
    ve men : ve kim, kimi, kimse
  4853. 4-Nisâ 88
    len tecide : asla bulamazsın
  4854. 4-Nisâ 88
    sebîlen : yol
  4855. 4-Nisâ 89
    sevâen : eşit, müsavi, bir, aynı seviyede
  4856. 4-Nisâ 89
    veliyyen : veli, dost
  4857. 4-Nisâ 90
    en : olmak, yapmak
  4858. 4-Nisâ 90
    sebîlen : yol
  4859. 4-Nisâ 91
    en : olmak
  4860. 4-Nisâ 91
    ye'menû-kum : sizden emin olmayı
  4861. 4-Nisâ 91
    ve ye'menû : emin olmayı
  4862. 4-Nisâ 91
    sultânen : sultan, güç, delil, yetki
  4863. 4-Nisâ 91
    mubînen : açık, apaçık, açıkça
  4864. 4-Nisâ 92
    en yaktule : öldürmesi
  4865. 4-Nisâ 92
    mu'minen : bir mü'min
  4866. 4-Nisâ 92
    hataen : hata ile, yanlışlıkla, kasıtsız
  4867. 4-Nisâ 92
    ve men : ve kim
  4868. 4-Nisâ 92
    mu'minen : bir mü'min
  4869. 4-Nisâ 92
    hataen : hata ile, yanlışlıkla, kasıtsız
  4870. 4-Nisâ 92
    en yassaddakû : sadaka olarak bağışlama
  4871. 4-Nisâ 92
    fe men : fakat kim
  4872. 4-Nisâ 92
    tevbeten : tövbe olarak
  4873. 4-Nisâ 92
    alîmen : en iyi bilen
  4874. 4-Nisâ 92
    hakîmen : en iyi hüküm veren
  4875. 4-Nisâ 93
    ve men : ve kim
  4876. 4-Nisâ 93
    mu'minen : mü'min
  4877. 4-Nisâ 93
    muteammiden : taammüden , kasten
  4878. 4-Nisâ 93
    cehennemu : cehennem
  4879. 4-Nisâ 93
    liden : ebediyyen kalıcı
  4880. 4-Nisâ 93
    azâben : azap
  4881. 4-Nisâ 93
    azîmen : azim, büyük
  4882. 4-Nisâ 94
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler, yaşarken Allah’a ulaşmayı dilediler
  4883. 4-Nisâ 94
    tebeyyenû : iyice araştırıp beyan edin, açığa çıkarın
  4884. 4-Nisâ 94
    li men : kimseye
  4885. 4-Nisâ 94
    mu'minen : mü'min
  4886. 4-Nisâ 94
    menne : nimet verdi
  4887. 4-Nisâ 94
    tebeyyenû : iyice araştırıp beyan edin, açığa çıkarın
  4888. 4-Nisâ 95
    ve enfusi-him : ve nefsleri, canları
  4889. 4-Nisâ 95
    ve enfusi-him : ve nefsleri, canları
  4890. 4-Nisâ 95
    dereceten : derece olarak
  4891. 4-Nisâ 95
    ve kullen : ve hepsi
  4892. 4-Nisâ 95
    azîmen : azim, büyük
  4893. 4-Nisâ 96
    ve mağfireten : ve mağfiret
  4894. 4-Nisâ 96
    ve rahmeten : ve rahmet
  4895. 4-Nisâ 96
    rahîmen : rahim olan, Rahim esması ile tecelli eden
  4896. 4-Nisâ 97
    enfusi-him : onların nefsleri, kendileri, kendi nefsleri
  4897. 4-Nisâ 97
    siaten : geniş
  4898. 4-Nisâ 97
    cehennemu : cehennem
  4899. 4-Nisâ 98
    ve en nisâi : ve kadınlar
  4900. 4-Nisâ 98
    leten : çare
  4901. 4-Nisâ 98
    sebîlen : yol
  4902. 4-Nisâ 99
    en ya'fuve an : affetmesi
  4903. 4-Nisâ 99
    afuvven : affedici, affeden
  4904. 4-Nisâ 100
    ve men : ve kim
  4905. 4-Nisâ 100
    murâgamen : hicret yerleri, göç edilecek yerler
  4906. 4-Nisâ 100
    seaten : geniş
  4907. 4-Nisâ 100
    ve men : ve kim
  4908. 4-Nisâ 100
    rahîmen : rahim olan, Rahim esması ile tecelli den
  4909. 4-Nisâ 101
    en taksurû : kısaltmanız
  4910. 4-Nisâ 101
    en yeftine-kum : sizi fitnelemek, size kötülük etmek
  4911. 4-Nisâ 101
    aduvven : düşman
  4912. 4-Nisâ 101
    mubînen : apaçık, açıkça
  4913. 4-Nisâ 102
    meyleten : hücum, hamle
  4914. 4-Nisâ 102
    vâhıdeten : bir, tek
  4915. 4-Nisâ 102
    ezen : eziyet, güçlük
  4916. 4-Nisâ 102
    azâben : azap
  4917. 4-Nisâ 102
    muhînen : alçaltıcı, rüsvay edici
  4918. 4-Nisâ 102
    en : olmak
  4919. 4-Nisâ 103
    kıyâmen : ayakta iken
  4920. 4-Nisâ 103
    ve kuûden : ve otururken
  4921. 4-Nisâ 103
    itma'nentum : tatmin oldunuz, güvenliğe kavuştunuz, emin oldunuz
  4922. 4-Nisâ 103
    kitâben : yazılmış olan, farz olan
  4923. 4-Nisâ 103
    mevkûten : vakitlendirilmiş, vakitleri belirlenmiş
  4924. 4-Nisâ 104
    alîmen : en iyi bilen
  4925. 4-Nisâ 104
    hakîmen : hüküm ve hikmet sahibi
  4926. 4-Nisâ 105
    enzelnâ : biz indirdik
  4927. 4-Nisâ 105
    en nâsi : insanlar
  4928. 4-Nisâ 105
    hasîmen : taraftar, savunucu
  4929. 4-Nisâ 106
    rahîmen : rahmet sahibi, rahmet edici
  4930. 4-Nisâ 107
    enfuse-hum : nefslerine, kendilerine
  4931. 4-Nisâ 107
    men : kim, kimse, kimseleri
  4932. 4-Nisâ 107
    havvânen : ihanette israr eden
  4933. 4-Nisâ 107
    esîmen : günahkâr
  4934. 4-Nisâ 108
    min en nâsi : insanlardan
  4935. 4-Nisâ 109
    entum : siz
  4936. 4-Nisâ 109
    men : kim
  4937. 4-Nisâ 109
    men : kim
  4938. 4-Nisâ 109
    vekîlen : vekil
  4939. 4-Nisâ 110
    ve men : ve kim
  4940. 4-Nisâ 110
    en : kötülük
  4941. 4-Nisâ 110
    rahîmen : Rahmet eden, Rahim esması ile tecelli eden
  4942. 4-Nisâ 111
    ve men : ve kim
  4943. 4-Nisâ 111
    ismen : günah
  4944. 4-Nisâ 111
    alîmen : alîm, en iyi bilen
  4945. 4-Nisâ 111
    hakîmen : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  4946. 4-Nisâ 112
    ve men : ve kim
  4947. 4-Nisâ 112
    hatîeten : kasti işlenen suç, günah
  4948. 4-Nisâ 112
    ismen : günah
  4949. 4-Nisâ 112
    berîen : uzak olan, ilgisi olmayan, suçsuz
  4950. 4-Nisâ 112
    buhtânen : iftira
  4951. 4-Nisâ 112
    ve ismen : ve günah
  4952. 4-Nisâ 112
    mubînen : apaçık, açıkça
  4953. 4-Nisâ 113
    en : olmak
  4954. 4-Nisâ 113
    enfuse-hum : nefsleri, kendileri
  4955. 4-Nisâ 113
    ve enzele : ve indirdi
  4956. 4-Nisâ 113
    azîmen : büyük, çok büyük
  4957. 4-Nisâ 114
    men : kim, kimse
  4958. 4-Nisâ 114
    en nâsi : insanlar
  4959. 4-Nisâ 114
    ve men : ve kim
  4960. 4-Nisâ 114
    azîmen : büyük
  4961. 4-Nisâ 115
    ve men : ve kim
  4962. 4-Nisâ 115
    tebeyyene : beyan etme, açıklama
  4963. 4-Nisâ 115
    cehenneme : cehennem
  4964. 4-Nisâ 116
    en yuşrake : ortak, şirk koşmak
  4965. 4-Nisâ 116
    li men : kimse için, kimseyi
  4966. 4-Nisâ 116
    ve men : ve kim
  4967. 4-Nisâ 116
    dalâlen : dalâlet, sapıklık
  4968. 4-Nisâ 117
    inâsen : dişiler (dişi olarak isimlendirdikleri putlar)
  4969. 4-Nisâ 117
    şeytânen : şeytan
  4970. 4-Nisâ 117
    merîden : inatçı, isyankâr
  4971. 4-Nisâ 118
    le ettehizenne : mutlaka edineceğim
  4972. 4-Nisâ 118
    nasîben : nasip, pay
  4973. 4-Nisâ 119
    ve le udillenne-hum : ve mutlakla onları dalâlette bırakacağım
  4974. 4-Nisâ 119
    ve le umenniyenne-hum : ve mutlaka onları emaniyyeye (kuruntuya) düşüreceğim
  4975. 4-Nisâ 119
    el en'âmi : hayvanlar
  4976. 4-Nisâ 119
    ve men : ve kim
  4977. 4-Nisâ 119
    veliyyen : veli, dost
  4978. 4-Nisâ 119
    husrânen : hüsranla
  4979. 4-Nisâ 119
    mubînen : apaçık, açıkça
  4980. 4-Nisâ 120
    ve yumennî-him : onlara emaniyyeye, kuruntuya düşürür
  4981. 4-Nisâ 121
    cehennemu : cehennem
  4982. 4-Nisâ 122
    âmenû : amenu oldular, îmân ettiler, yaşarken Allah'a ulaşmayı dilediler
  4983. 4-Nisâ 122
    cennâtin : cennetler
  4984. 4-Nisâ 122
    el enhâru : nehirler
  4985. 4-Nisâ 122
    ebeden : ebediyyen
  4986. 4-Nisâ 122
    ve men : ve kim (vardır)
  4987. 4-Nisâ 122
    len : söylenen söz, söz
  4988. 4-Nisâ 123
    men : kim
  4989. 4-Nisâ 123
    en : kötülük
  4990. 4-Nisâ 123
    veliyyen : veli, dost
  4991. 4-Nisâ 124
    ve men : ve kim
  4992. 4-Nisâ 124
    el cennete : cennete
  4993. 4-Nisâ 125
    ve men : ve kim
  4994. 4-Nisâ 125
    ahsenu : ahsen, en güzel, daha güzel
  4995. 4-Nisâ 125
    nen : dîn bakımından, dînen
  4996. 4-Nisâ 125
    mimmen (min men) : o kimseden
  4997. 4-Nisâ 125
    hanîfen : hanif olarak, tek Allah'a inanarak
  4998. 4-Nisâ 125
    halîlen : dost
  4999. 4-Nisâ 127
    en nisâi : kadınlar hakkında
  5000. 4-Nisâ 127
    en nisâi : kadınlar
  5001. 4-Nisâ 127
    en tenkihû-hunne : onları nikâhlamanız
  5002. 4-Nisâ 127
    en tekûmû : ikame etmeniz, hakkıyla, gereği üzere yerine getirmeniz
  5003. 4-Nisâ 127
    alîmen : en iyi bilen
  5004. 4-Nisâ 128
    nuşûzen : geçimsizlik, ilgisizlik
  5005. 4-Nisâ 128
    en : olmak
  5006. 4-Nisâ 128
    el enfusu : nefsler
  5007. 4-Nisâ 129
    len testatîû : asla güç yetiremezsiniz
  5008. 4-Nisâ 129
    en : olmak
  5009. 4-Nisâ 129
    en nisâi : kadınlar
  5010. 4-Nisâ 129
    rahîmen : Rahim, merhamet eden, Rahim esması ile tacelli eden, rahmet nuru gönderen
  5011. 4-Nisâ 130
    kullen : hepsini
  5012. 4-Nisâ 130
    hakîmen : hüküm ve hikmet sahibi sahibi
  5013. 4-Nisâ 131
    en itteku : takva sahibi olma
  5014. 4-Nisâ 131
    ganiyyen : gani, zengin (hiç bir şeye muhtaç olmayan, her şeye sahip olan)
  5015. 4-Nisâ 131
    hamîden : hamd edilen, övgü ve hamde layık olan
  5016. 4-Nisâ 132
    vekîlen : vekil olarak
  5017. 4-Nisâ 133
    en nâsu : insanlar
  5018. 4-Nisâ 134
    men : kim, kimse, kişi ...ise
  5019. 4-Nisâ 135
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler, yaşarken Allah’a ulaşmayı dilediler
  5020. 4-Nisâ 135
    alâ enfusı-kum : kendi nefslerinize, kendinize
  5021. 4-Nisâ 135
    ganiyyen : zengin
  5022. 4-Nisâ 135
    en : olmak
  5023. 4-Nisâ 136
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  5024. 4-Nisâ 136
    enzele : indirdi
  5025. 4-Nisâ 136
    ve men : ve kim
  5026. 4-Nisâ 136
    dalâlen : dalâlet
  5027. 4-Nisâ 136
    baîden : uzak
  5028. 4-Nisâ 137
    âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular
  5029. 4-Nisâ 137
    âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular
  5030. 4-Nisâ 137
    sebîlen : yol
  5031. 4-Nisâ 138
    bi enne : ....olduğunu
  5032. 4-Nisâ 138
    azâben : azap
  5033. 4-Nisâ 138
    elîmen : elîm, acıklı
  5034. 4-Nisâ 140
    en : olmak
  5035. 4-Nisâ 140
    izen : öyle olunca, aksi halde
  5036. 4-Nisâ 140
    cehenneme : cehennem
  5037. 4-Nisâ 141
    len yec'ale : asla yapmaz
  5038. 4-Nisâ 141
    sebîlen : bir yol
  5039. 4-Nisâ 142
    en nâse : insanlar
  5040. 4-Nisâ 142
    kalîlen : az, pek az
  5041. 4-Nisâ 143
    ve men : ve kim, kimi
  5042. 4-Nisâ 143
    len tecide : asla bulamazsın
  5043. 4-Nisâ 143
    sebîlen : bir yol
  5044. 4-Nisâ 144
    âmenû : amenu oldular, îmân ettiler, ölmeden önce ruhunu Allah'a ulaştırmayı dilediler
  5045. 4-Nisâ 144
    en tec'alû : kılmanız, edinmeniz, yapmanız
  5046. 4-Nisâ 144
    sultânen : hüccet, delil
  5047. 4-Nisâ 144
    mubînen : açık, apaçık
  5048. 4-Nisâ 145
    min en nâri : ateşten, ateşin
  5049. 4-Nisâ 145
    len tecide : bulamazsın
  5050. 4-Nisâ 146
    azîmen : azîm, büyük
  5051. 4-Nisâ 147
    ve âmentum : ve îmân ettiniz, âmenû oldunuz, yaşarken Allah’a ulaşmayı dilediniz
  5052. 4-Nisâ 147
    alîmen : en iyi bilen
  5053. 4-Nisâ 148
    men : kim, kişi
  5054. 4-Nisâ 148
    alîmen : en iyi bilen
  5055. 4-Nisâ 149
    afuvven : affeden, affedici
  5056. 4-Nisâ 150
    en : olmak
  5057. 4-Nisâ 150
    en : olmak
  5058. 4-Nisâ 150
    sebîlen : bir yol
  5059. 4-Nisâ 151
    azâben : azap
  5060. 4-Nisâ 151
    muhînen : muhîn, alçaltıcı, zelil
  5061. 4-Nisâ 152
    âmenû : îmân ettiler, amenu oldular
  5062. 4-Nisâ 152
    rahîmen : rahim olan, merhamet eden,
  5063. 4-Nisâ 153
    en tunezzile : indirmeni
  5064. 4-Nisâ 153
    kitâben : bir Kitap
  5065. 4-Nisâ 153
    cehraten : açıkça
  5066. 4-Nisâ 153
    sultânen : sultan, yetki, güç, delil
  5067. 4-Nisâ 153
    mubînen : apaçık
  5068. 4-Nisâ 154
    succeden : secde ederek
  5069. 4-Nisâ 155
    el enbiyâe : nebiler, peygamberler
  5070. 4-Nisâ 155
    kalîlen : az, pek az
  5071. 4-Nisâ 156
    buhtânen : yalan söz, iftira
  5072. 4-Nisâ 157
    yakînen : kesinlikle
  5073. 4-Nisâ 158
    azîzen : aziz, yüce, üstün
  5074. 4-Nisâ 158
    hakîmen : hüküm ve hikmet sahibi
  5075. 4-Nisâ 159
    le yu'minenne : mutlaka îmân edecekler
  5076. 4-Nisâ 159
    şehîden : şahit
  5077. 4-Nisâ 161
    en nâsi : insanlar
  5078. 4-Nisâ 161
    azâben : azap
  5079. 4-Nisâ 161
    elîmen : elim, acıklı
  5080. 4-Nisâ 162
    azîmen : azim, büyük, çok büyük
  5081. 4-Nisâ 163
    ve en nebiyyîne : ve nebiler, peygamberler
  5082. 4-Nisâ 164
    ve rusulen : ve resûller
  5083. 4-Nisâ 164
    ve rusulen : ve resûller
  5084. 4-Nisâ 164
    teklîmen : kelimelerle, konuşarak, hitap ederek
  5085. 4-Nisâ 165
    rusulen : resûller, elçiler
  5086. 4-Nisâ 165
    li en nâsi : insanlar için, insanların
  5087. 4-Nisâ 165
    azîzen : aziz, yüce
  5088. 4-Nisâ 165
    hakîmen : hüküm ve hikmet sahibi
  5089. 4-Nisâ 166
    enzele : indirdi
  5090. 4-Nisâ 166
    enzele-hu : onu indirdi
  5091. 4-Nisâ 166
    şehîden : şahit olarak
  5092. 4-Nisâ 167
    dalâlen : dalâlet
  5093. 4-Nisâ 167
    baîden : uzak
  5094. 4-Nisâ 169
    cehenneme : cehennem
  5095. 4-Nisâ 169
    ebeden : ebediyyen
  5096. 4-Nisâ 170
    en nâsu : insanlar
  5097. 4-Nisâ 170
    alîmen : alîm, en iyi bilen
  5098. 4-Nisâ 170
    hakîmen : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  5099. 4-Nisâ 171
    en yekûne : olmak, olması
  5100. 4-Nisâ 171
    vekîlen : vekil olarak
  5101. 4-Nisâ 172
    len yestenkife : asla çekinmez
  5102. 4-Nisâ 172
    en yekûne : olmak
  5103. 4-Nisâ 172
    abden : kul
  5104. 4-Nisâ 172
    ve men : ve kim
  5105. 4-Nisâ 172
    yestenkif : çekinir
  5106. 4-Nisâ 173
    âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular, yaşarken Allah’a ulaşmayı dilediler
  5107. 4-Nisâ 173
    istenkefû : çekinirler, yapmak istemezler
  5108. 4-Nisâ 173
    azâben : azap
  5109. 4-Nisâ 173
    elîmen : elim, acı
  5110. 4-Nisâ 173
    veliyyen : veli, dost
  5111. 4-Nisâ 174
    en nâsû : insanlar
  5112. 4-Nisâ 174
    ve enzelnâ : ve biz indirdik
  5113. 4-Nisâ 174
    mubînen : açık, apaçık
  5114. 4-Nisâ 175
    âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular, yaşarken Allah’a ulaşmayı dilediler
  5115. 4-Nisâ 175
    sırâtan mustekîmen : Sıratı Mustakîm, Allah'a ulaştıran yol
  5116. 4-Nisâ 176
    ıhveten : kardeş
  5117. 4-Nisâ 176
    ricâlen : erkek
  5118. 4-Nisâ 176
    ve nisâen : ve kadın
  5119. 4-Nisâ 176
    en tadıllû : sapmanız, şaşırmanız (şaşırırsınız diye)
  5120. 40-Mü'min 2
    tenzîlu el kitâbi : kitabın indirilmesi
  5121. 40-Mü'min 3
    ez zenbi : günah
  5122. 40-Mü'min 6
    enne-hum : onların olduğu
  5123. 40-Mü'min 6
    ashâbu en nâri : ateşin ehli (ateş ehli), ateş halkı
  5124. 40-Mü'min 7
    ve men havle-hu : ve onun etrafındaki kişi
  5125. 40-Mü'min 7
    âmenû : âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  5126. 40-Mü'min 7
    rahmeten : rahmet
  5127. 40-Mü'min 7
    ve ilmen : ve ilim
  5128. 40-Mü'min 8
    cennâti adnin : adn cennetleri
  5129. 40-Mü'min 8
    ve men salaha : ve o kimse salâh makamına ulaştı
  5130. 40-Mü'min 8
    ente : sen
  5131. 40-Mü'min 9
    ve men : ve kim
  5132. 40-Mü'min 10
    enfuse-kum : sizin nefsleriniz, birbiriniz
  5133. 40-Mü'min 12
    bi ennehu : onun olması sebebiyle
  5134. 40-Mü'min 13
    men : kimse, kişi
  5135. 40-Mü'min 15
    alâ men : kimseye
  5136. 40-Mü'min 16
    li men : kim için, kimin
  5137. 40-Mü'min 18
    ve enzir-hum : ve onları uyar
  5138. 40-Mü'min 21
    yenzurû : baksınlar
  5139. 40-Mü'min 21
    kuvveten : kuvvet bakımından
  5140. 40-Mü'min 22
    bi enne-hum : onların ..... olması sebebiyle
  5141. 40-Mü'min 25
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  5142. 40-Mü'min 26
    en yubeddile : değiştirmesi
  5143. 40-Mü'min 26
    en yuzhire : zahir olması, gözükmesi, ortaya çıkması
  5144. 40-Mü'min 28
    raculen : bir adam
  5145. 40-Mü'min 28
    en yekûle : demesi
  5146. 40-Mü'min 28
    ziben : yalancı
  5147. 40-Mü'min 28
    men : kimse
  5148. 40-Mü'min 29
    men : kim
  5149. 40-Mü'min 29
    yensuru-nâ : bize yardım eder, yardım edecek
  5150. 40-Mü'min 30
    âmene : âmenû oldu, îmân etti
  5151. 40-Mü'min 31
    zulmen : zulüm
  5152. 40-Mü'min 32
    yevme et tenâdi : feryat günü (cehennem ehlinin birbirlerine seslenecekleri gün)
  5153. 40-Mü'min 33
    ve men : ve kim, kimi
  5154. 40-Mü'min 34
    len yeb'ase allâhu : Allah asla beas etmez, göndermez
  5155. 40-Mü'min 34
    resûlen : bir resûl
  5156. 40-Mü'min 34
    men : kimse, kişi
  5157. 40-Mü'min 35
    makten : şiddetli kızgınlık, öfke, gadap
  5158. 40-Mü'min 35
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  5159. 40-Mü'min 37
    ziben : yalancı
  5160. 40-Mü'min 38
    ellezî âmene : âmenû olan, îmân eden kimse
  5161. 40-Mü'min 40
    men : kim
  5162. 40-Mü'min 40
    seyyieten : seyyie, günah, kötülük
  5163. 40-Mü'min 40
    men amile : kim yapar, kim işler
  5164. 40-Mü'min 40
    el cennete : cennet
  5165. 40-Mü'min 41
    ilâ en necâti : kurtuluşa
  5166. 40-Mü'min 41
    ilâ en nâri : ateşe
  5167. 40-Mü'min 42
    ve ene : ve ben
  5168. 40-Mü'min 43
    ennemâ : fakat, olan şey
  5169. 40-Mü'min 43
    ted'ûnenî : siz beni çağırıyorsunuz, davet ediyorsunuz
  5170. 40-Mü'min 43
    ve enne : ve muhakkak
  5171. 40-Mü'min 43
    ve enne : ve muhakkak
  5172. 40-Mü'min 43
    ashâbu en nâri : ateşin sahibi, ateş ehli
  5173. 40-Mü'min 46
    en nâru : ateş
  5174. 40-Mü'min 46
    guduvven : sabah
  5175. 40-Mü'min 46
    ve aşiyyen : ve akşam
  5176. 40-Mü'min 47
    en nâri : ateşte
  5177. 40-Mü'min 47
    entum : siz
  5178. 40-Mü'min 47
    nasîben : nasip, pay
  5179. 40-Mü'min 47
    en nâri : ateş
  5180. 40-Mü'min 49
    en nâri : ateş
  5181. 40-Mü'min 49
    li hazeneti : bekçilere
  5182. 40-Mü'min 49
    cehenneme : cehennem
  5183. 40-Mü'min 49
    yevmen : bir gün
  5184. 40-Mü'min 51
    nensuru : yardım edeceğiz
  5185. 40-Mü'min 51
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar
  5186. 40-Mü'min 52
    yenfeu : fayda vermez
  5187. 40-Mü'min 53
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  5188. 40-Mü'min 54
    huden : hidayet
  5189. 40-Mü'min 55
    zenbi-ke : senin günahın
  5190. 40-Mü'min 57
    en nâsi : insanlar
  5191. 40-Mü'min 57
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  5192. 40-Mü'min 58
    ve ellezîne âmenû : ve âmenû olanlar
  5193. 40-Mü'min 58
    kalîlen mâ : ne kadar az
  5194. 40-Mü'min 59
    en nâsi : insanlar
  5195. 40-Mü'min 60
    cehenneme : cehennem
  5196. 40-Mü'min 61
    en nehâre : gündüz
  5197. 40-Mü'min 61
    mubsıren : gösterici, aydınlatıcı
  5198. 40-Mü'min 61
    alâ en nâsi : insanlara, insanlar üzerinde
  5199. 40-Mü'min 61
    en nâsi : insanlar
  5200. 40-Mü'min 62
    ennâ : nasıl
  5201. 40-Mü'min 64
    karâren : karar yeri, yerleşme yeri
  5202. 40-Mü'min 64
    binâen : bina olarak (oluşturdu)
  5203. 40-Mü'min 64
    ahsene : ahsen kıldı, en güzel şekli verdi
  5204. 40-Mü'min 66
    en a'budu : kul olmak
  5205. 40-Mü'min 66
    eniye : bana geldi
  5206. 40-Mü'min 66
    en uslime : teslim olmak
  5207. 40-Mü'min 67
    flen : çocuk
  5208. 40-Mü'min 67
    men : kim, kimse
  5209. 40-Mü'min 67
    ecelen : ecel, süre
  5210. 40-Mü'min 67
    musemmen : isimlendirilmiş, belirlenmiş
  5211. 40-Mü'min 68
    emren : bir iş
  5212. 40-Mü'min 69
    ennâ : nasıl
  5213. 40-Mü'min 72
    en nâri : ateş
  5214. 40-Mü'min 74
    şey'en : bir şey
  5215. 40-Mü'min 76
    cehenneme : cehennem
  5216. 40-Mü'min 77
    nuriyenne-ke : sana gösteririz
  5217. 40-Mü'min 77
    neteveffeyenne-ke : seni vefat ettiririz
  5218. 40-Mü'min 78
    rusulen : resûller
  5219. 40-Mü'min 78
    men : kim, kimse
  5220. 40-Mü'min 78
    men : kim, kimse
  5221. 40-Mü'min 78
    en ye'tiye : getirmesi
  5222. 40-Mü'min 79
    el en'âme : (dört ayaklı) hayvan
  5223. 40-Mü'min 80
    menâfiu : faydalar, yararlar
  5224. 40-Mü'min 80
    ceten : hacet, ihtiyaç, arzu, istek
  5225. 40-Mü'min 82
    yenzurû : baksınlar
  5226. 40-Mü'min 82
    kuvveten : kuvvet
  5227. 40-Mü'min 82
    ve âsâren : ve eserler
  5228. 40-Mü'min 84
    âmennâ : îmân ettik
  5229. 40-Mü'min 85
    yenfeu-hum : onlara fayda, yarar sağlar
  5230. 41-Fussilet 2
    tenzîlun : indirilendir
  5231. 41-Fussilet 3
    kur'ânen : Kur'ân
  5232. 41-Fussilet 3
    arabiyyen : Arapça
  5233. 41-Fussilet 4
    beşîren : müjdeleyici
  5234. 41-Fussilet 4
    ve nezîren : ve uyarıcı
  5235. 41-Fussilet 6
    ene : ben
  5236. 41-Fussilet 6
    ennemâ : olduğu
  5237. 41-Fussilet 8
    âmenû : âmenû oldular (hayattayken Allah'a ulaşmayı dilediler)
  5238. 41-Fussilet 9
    endâden : eşler, denk olanlar
  5239. 41-Fussilet 10
    sevâen : musavi olarak, eşit olarak
  5240. 41-Fussilet 11
    kerhen : kerih olarak, istemeyerek
  5241. 41-Fussilet 12
    ve zeyyennâ : ve süsledik
  5242. 41-Fussilet 12
    ve hıfzen : ve muhafaza ederek, koruyarak
  5243. 41-Fussilet 13
    enzertu-kum : sizi uyardım
  5244. 41-Fussilet 13
    sâıkaten : şimşek, yıldırım
  5245. 41-Fussilet 14
    enzele : indirdi
  5246. 41-Fussilet 14
    melâiketen : melekler
  5247. 41-Fussilet 15
    men : kim
  5248. 41-Fussilet 15
    kuvveten : kuvvet bakımından
  5249. 41-Fussilet 15
    enne : olduğunu
  5250. 41-Fussilet 15
    kuvveten : kuvvet bakımından
  5251. 41-Fussilet 18
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  5252. 41-Fussilet 19
    ilâ en nâri : ateşe
  5253. 41-Fussilet 21
    entaka-nâ : bizi konuşturdu
  5254. 41-Fussilet 21
    entaka : konuşturdu
  5255. 41-Fussilet 22
    en yeşhede : şahitlik etmesi
  5256. 41-Fussilet 22
    zanentum : siz zannettiniz, sandınız
  5257. 41-Fussilet 22
    enne : olduğunu
  5258. 41-Fussilet 22
    kesîren : çok
  5259. 41-Fussilet 23
    zanentum : zannettiniz
  5260. 41-Fussilet 24
    en nâru : ateş
  5261. 41-Fussilet 24
    mesven : kalınan yer
  5262. 41-Fussilet 25
    kurenâe : karinler, yakın arkadaşlar
  5263. 41-Fussilet 25
    zeyyenû : süslediler
  5264. 41-Fussilet 27
    azâben şedîden : şiddetli azap
  5265. 41-Fussilet 27
    necziyenne-hum : onları mutlaka cezalandıracağız
  5266. 41-Fussilet 28
    en nârun : ateş
  5267. 41-Fussilet 28
    cezâen : ceza olarak
  5268. 41-Fussilet 30
    tetenezzelu : iner
  5269. 41-Fussilet 30
    ve lâ tahzenû : ve mahzun olmayın
  5270. 41-Fussilet 30
    bi el cenneti : cennet ile
  5271. 41-Fussilet 31
    enfusu-kum : nefsleriniz, canınız
  5272. 41-Fussilet 32
    nuzulen : ziyafet, ikram olarak
  5273. 41-Fussilet 33
    ve men : ve kim, kimse, kişi
  5274. 41-Fussilet 33
    ahsenu : daha güzel, en güzel
  5275. 41-Fussilet 33
    kavlen : söz
  5276. 41-Fussilet 33
    mimmen (min men) : kimseden, kişiden
  5277. 41-Fussilet 34
    el hasenetu : hasenat, sevap, iyilik
  5278. 41-Fussilet 34
    ahsenu : daha güzel, en güzel
  5279. 41-Fussilet 34
    ke enne-hu : o sanki, o gibi
  5280. 41-Fussilet 36
    yenzeganne-ke : sana mutlaka vesvese verecek
  5281. 41-Fussilet 37
    ve en nehâru : ve gündüz
  5282. 41-Fussilet 38
    ve en nehâri : ve gündüz
  5283. 41-Fussilet 39
    enne-ke : gerçekten sen
  5284. 41-Fussilet 39
    siaten : kurumuş halde
  5285. 41-Fussilet 39
    enzelnâ : indirdik
  5286. 41-Fussilet 40
    men : kim, kimse
  5287. 41-Fussilet 40
    en nâri : ateş
  5288. 41-Fussilet 40
    men : kim, kimse
  5289. 41-Fussilet 40
    âminen : emin olarak, güvenle
  5290. 41-Fussilet 42
    tenzîlun : inmiştir
  5291. 41-Fussilet 44
    kur'ânen : Kur'ân
  5292. 41-Fussilet 44
    a'cemiyyen : yabancı dil, Arapça olmayan
  5293. 41-Fussilet 44
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler (Allah'a ulaşmayı dilediler)
  5294. 41-Fussilet 44
    huden : hidayet
  5295. 41-Fussilet 44
    amen : körlüktür
  5296. 41-Fussilet 46
    men : kim
  5297. 41-Fussilet 46
    ve men : ve kim
  5298. 41-Fussilet 47
    âzennâ-ke \n(ezene) \n(âzene) : sana bildirdik, arz ettik \n: izin verdi \n: ilân etti, bildirdi
  5299. 41-Fussilet 50
    rahmeten : bir rahmet
  5300. 41-Fussilet 50
    yekûlenne : mutlaka söyler
  5301. 41-Fussilet 50
    imeten : kaim olan, vuku olan
  5302. 41-Fussilet 50
    enne : olduğunu (muhakkak)
  5303. 41-Fussilet 51
    en'amnâ : ni'met verdik
  5304. 41-Fussilet 52
    men : kim, kimse, kişi
  5305. 41-Fussilet 52
    mimmen (min men) : o kimseden
  5306. 41-Fussilet 53
    enfusi-him : onların nefsleri, kendi nefsleri
  5307. 41-Fussilet 53
    yetebeyyene : açıkça belli olur
  5308. 41-Fussilet 53
    enne-hu : onun olduğu
  5309. 41-Fussilet 53
    enne-hu : onun olduğu
  5310. 42-Şûrâ 5
    li men : o kimse için
  5311. 42-Şûrâ 6
    ente : sen
  5312. 42-Şûrâ 7
    kur'ânen : Kur'ân
  5313. 42-Şûrâ 7
    arabiyyen : Arapça
  5314. 42-Şûrâ 7
    ve men : ve kimse(ler)
  5315. 42-Şûrâ 7
    fî el cenneti : cennette
  5316. 42-Şûrâ 8
    ummeten : ümmet
  5317. 42-Şûrâ 8
    vâhıdeten : bir
  5318. 42-Şûrâ 8
    men : kim, kimse
  5319. 42-Şûrâ 11
    min enfusi-kum : kendi nefslerinizden
  5320. 42-Şûrâ 11
    ezvâcen : eşler
  5321. 42-Şûrâ 11
    ve min el en'âmi : ve hayvanlardan
  5322. 42-Şûrâ 11
    ezvâcen : eşler
  5323. 42-Şûrâ 12
    li men : o kimse için
  5324. 42-Şûrâ 13
    en ekîmû : ikame etmeleri, ayakta, hayatta tutmaları
  5325. 42-Şûrâ 13
    men : kimse, kişi
  5326. 42-Şûrâ 13
    men : kimse, kişi
  5327. 42-Şûrâ 14
    bagyen : azgınlık
  5328. 42-Şûrâ 14
    musemmen : belirlenmiş
  5329. 42-Şûrâ 15
    âmentu : ben îmân ettim
  5330. 42-Şûrâ 15
    bi mâ enzele : indirilen şeye
  5331. 42-Şûrâ 15
    lenâ : bize ait
  5332. 42-Şûrâ 17
    enzele : indirdi
  5333. 42-Şûrâ 18
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler)
  5334. 42-Şûrâ 18
    enne-hâ : onun olduğunu
  5335. 42-Şûrâ 19
    men : kimse, kişi
  5336. 42-Şûrâ 20
    men : kim, kimse
  5337. 42-Şûrâ 20
    ve men : ve kim, kimse
  5338. 42-Şûrâ 21
    lem ye'zen : izin vermedi
  5339. 42-Şûrâ 22
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  5340. 42-Şûrâ 22
    el cennâti : cennetler
  5341. 42-Şûrâ 23
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  5342. 42-Şûrâ 23
    ecren : ecir, ücret
  5343. 42-Şûrâ 23
    ve men : ve kim
  5344. 42-Şûrâ 23
    haseneten : hasene, iyilik, sevap
  5345. 42-Şûrâ 23
    husnen : iyilik, güzellik
  5346. 42-Şûrâ 24
    keziben : yalan
  5347. 42-Şûrâ 26
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  5348. 42-Şûrâ 28
    ve yenşuru : ve yayar
  5349. 42-Şûrâ 31
    ve mâ entum : ve siz değilsiniz
  5350. 42-Şûrâ 36
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  5351. 42-Şûrâ 37
    yectenibûne : kaçınırlar, sakınırlar
  5352. 42-Şûrâ 39
    yentesırûne : yardımlaşırlar
  5353. 42-Şûrâ 40
    men : kim
  5354. 42-Şûrâ 41
    men : kim, kimse
  5355. 42-Şûrâ 42
    en nâse : insanlar
  5356. 42-Şûrâ 43
    men : kim, kimse
  5357. 42-Şûrâ 44
    ve men : ve kim, kimse
  5358. 42-Şûrâ 45
    yenzurûne : bakarlar
  5359. 42-Şûrâ 45
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  5360. 42-Şûrâ 45
    enfuse-hum : kendileri
  5361. 42-Şûrâ 46
    yensurûne-hum : onlara yardım eder
  5362. 42-Şûrâ 46
    ve men : ve kim, kimse
  5363. 42-Şûrâ 47
    en ye'tiye : gelmesi
  5364. 42-Şûrâ 48
    rahmeten : bir rahmet
  5365. 42-Şûrâ 49
    li men : kimseye
  5366. 42-Şûrâ 49
    inâsen : kızlar
  5367. 42-Şûrâ 49
    li men : kimseye
  5368. 42-Şûrâ 50
    zukrânen : erkekler olarak
  5369. 42-Şûrâ 50
    ve inâsen : ve kızlar (dişiler) olarak
  5370. 42-Şûrâ 50
    men : kimse
  5371. 42-Şûrâ 50
    akîmen : kısır
  5372. 42-Şûrâ 51
    en yukellime-hu : onunla konuşması
  5373. 42-Şûrâ 51
    vahyen : vahiy
  5374. 42-Şûrâ 51
    resûlen : bir resûl
  5375. 42-Şûrâ 52
    ren : nur
  5376. 42-Şûrâ 52
    men : kimse, kişi
  5377. 43-Zuhruf 3
    kur'ânen : bir Kur'ân
  5378. 43-Zuhruf 3
    arabiyyen : Arapça
  5379. 43-Zuhruf 5
    en kuntum : sizin olmanız
  5380. 43-Zuhruf 5
    kavmen : bir kavim
  5381. 43-Zuhruf 8
    batşen : şiddetle yakalayarak, intikam alarak
  5382. 43-Zuhruf 9
    men : kim
  5383. 43-Zuhruf 10
    mehden : beşik, döşek
  5384. 43-Zuhruf 10
    subulen : sebîller, yollar
  5385. 43-Zuhruf 11
    en : su
  5386. 43-Zuhruf 11
    enşer-nâ : yetiştirdik
  5387. 43-Zuhruf 11
    beldeten : belde, ülke
  5388. 43-Zuhruf 11
    meyten : ölü, cansız
  5389. 43-Zuhruf 12
    ve el en'âmi : ve hayvanlar
  5390. 43-Zuhruf 13
    lenâ : bizim için, bize
  5391. 43-Zuhruf 15
    cuz'en : cüz, bir kısım
  5392. 43-Zuhruf 16
    benâtin : kız çocukları
  5393. 43-Zuhruf 16
    bi el benîne : erkek çocukları
  5394. 43-Zuhruf 17
    darabe (meselen) : örnek verdi, isnad etti
  5395. 43-Zuhruf 17
    (darabe) meselen : örnek verdi, isnad etti
  5396. 43-Zuhruf 17
    musvedden : siyahlaşmış olan, kararmış olan
  5397. 43-Zuhruf 18
    ve men : ve kimse
  5398. 43-Zuhruf 19
    inâsen : dişiler
  5399. 43-Zuhruf 21
    kitâben : bir kitap
  5400. 43-Zuhruf 28
    kelimeten : bir kelime
  5401. 43-Zuhruf 28
    kiyeten : bâki, kalıcı olarak, kalıcı
  5402. 43-Zuhruf 32
    suhriyyen : boyun eğdirerek, emir altına alarak
  5403. 43-Zuhruf 33
    en yekûne : olması
  5404. 43-Zuhruf 33
    en nâsu : insanlar
  5405. 43-Zuhruf 33
    ummeten : bir ümmet
  5406. 43-Zuhruf 33
    hideten : tek
  5407. 43-Zuhruf 33
    li men : o kimse için, o kimseye
  5408. 43-Zuhruf 33
    sukufen : tavanlar, çardaklar
  5409. 43-Zuhruf 34
    ebvâben : kapılar
  5410. 43-Zuhruf 34
    ve sururen : ve koltuklar, sedirler
  5411. 43-Zuhruf 35
    ve zuhrufen : ve süsler, mücevherler
  5412. 43-Zuhruf 36
    ve men : ve kim
  5413. 43-Zuhruf 36
    şeytânen : şeytan
  5414. 43-Zuhruf 37
    enne-hum : onların olduğu
  5415. 43-Zuhruf 39
    ve len yenfea-kum : ve size yarar sağlamaz
  5416. 43-Zuhruf 39
    enne-kum : muhakkak ki siz
  5417. 43-Zuhruf 40
    ente : sen
  5418. 43-Zuhruf 40
    ve men : ve o kimse
  5419. 43-Zuhruf 41
    nezhebenne : seni mutlaka gideririz, gidereceğiz
  5420. 43-Zuhruf 42
    nuriyenne-ke : sana mutlaka göstereceğiz
  5421. 43-Zuhruf 45
    men : kim, kimse
  5422. 43-Zuhruf 45
    âliheten : ilâhlar
  5423. 43-Zuhruf 49
    lenâ : bize, bizim için
  5424. 43-Zuhruf 50
    yenkusûne : naksediyorlar, bozuyorlar
  5425. 43-Zuhruf 51
    el enhâru : nehirler
  5426. 43-Zuhruf 52
    ene : ben
  5427. 43-Zuhruf 54
    kavmen : bir kavim
  5428. 43-Zuhruf 56
    selefen : selef, gelip geçmiş olan
  5429. 43-Zuhruf 56
    ve meselen : ve mesel, örnek
  5430. 43-Zuhruf 57
    duribe ... (meselen) : örnek verildi
  5431. 43-Zuhruf 57
    (duribe) ... meselen : örnek verildi
  5432. 43-Zuhruf 58
    cedelen : mücâdele, tartışma
  5433. 43-Zuhruf 59
    en'amnâ : ni'metlendirdik
  5434. 43-Zuhruf 59
    meselen : mesel, örnek
  5435. 43-Zuhruf 59
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  5436. 43-Zuhruf 60
    melâiketen : melekler
  5437. 43-Zuhruf 61
    lâ temterunne (lâ temteru-enne) : sakın şüphe etmeyin
  5438. 43-Zuhruf 62
    ve lâ yasudde- enne-kum : ve sakın sizi engellemesin, men etmesin
  5439. 43-Zuhruf 66
    yenzurûne : bekliyorlar
  5440. 43-Zuhruf 66
    en te'tiye-hum : onlara gelmesi
  5441. 43-Zuhruf 66
    bagteten : ansızın
  5442. 43-Zuhruf 68
    entum : siz
  5443. 43-Zuhruf 68
    tahzenûn : mahzun olursunuz
  5444. 43-Zuhruf 69
    âmenû : âmenû oldular, hayattayken Allah'a ulaşmayı dilediler
  5445. 43-Zuhruf 70
    el cennete : cennet
  5446. 43-Zuhruf 70
    entum : siz
  5447. 43-Zuhruf 71
    el enfusu : nefs
  5448. 43-Zuhruf 71
    ve entum : ve siz
  5449. 43-Zuhruf 72
    el cennetu : cennet
  5450. 43-Zuhruf 74
    cehenneme : cehennem
  5451. 43-Zuhruf 79
    emren : iş
  5452. 43-Zuhruf 80
    ennâ : olduğumuzu
  5453. 43-Zuhruf 81
    fe ene : o zaman ben
  5454. 43-Zuhruf 86
    men : kimse
  5455. 43-Zuhruf 87
    men : kim
  5456. 43-Zuhruf 87
    ennâ : nasıl
  5457. 44-Duhân 3
    enzelnâ-hu : onu biz indirdik
  5458. 44-Duhân 5
    emren : emir
  5459. 44-Duhân 6
    rahmeten : bir rahmet olarak
  5460. 44-Duhân 11
    en nâse : insanlar
  5461. 44-Duhân 13
    ennâ : nasıl
  5462. 44-Duhân 15
    kalîlen : az, biraz
  5463. 44-Duhân 17
    fetennâ : imtihan ettik
  5464. 44-Duhân 18
    en eddû : eda edin, verin, gönderin
  5465. 44-Duhân 19
    ve en lâ ta'lû : ve ululuk, büyüklük taslamayın
  5466. 44-Duhân 20
    en tercumû-ni : sizin beni taşlamanız
  5467. 44-Duhân 22
    enne : olduğu, diye
  5468. 44-Duhân 23
    leylen : gece
  5469. 44-Duhân 24
    rehven : durgun, açık
  5470. 44-Duhân 25
    min cennâtin : bahçelerden
  5471. 44-Duhân 28
    kavmen : kavim
  5472. 44-Duhân 30
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  5473. 44-Duhân 31
    âliyen : ululuk, büyüklük taslayan
  5474. 44-Duhân 41
    mevlen : dost
  5475. 44-Duhân 41
    an mevlen : dosttan
  5476. 44-Duhân 41
    şey'en : bir şey
  5477. 44-Duhân 42
    men : kimse
  5478. 44-Duhân 49
    ente : sen
  5479. 44-Duhân 52
    cennâtin : cennetler
  5480. 44-Duhân 57
    fadlen : fazıl, lütuf
  5481. 45-Câsiye 2
    tenzîlu : indirildi
  5482. 45-Câsiye 5
    ve en nehâri : ve gündüz
  5483. 45-Câsiye 5
    ve mâ enzele : ve indirmedi
  5484. 45-Câsiye 8
    mustekbiren : kibirlenerek
  5485. 45-Câsiye 8
    en lem yesma'-hâ : onu işitmedi
  5486. 45-Câsiye 9
    şey'en : bir şey
  5487. 45-Câsiye 9
    huzuven : eğlence, alay konusu
  5488. 45-Câsiye 10
    cehennemu : cehennem
  5489. 45-Câsiye 10
    şey'en : bir şey
  5490. 45-Câsiye 11
    huden : hidayet
  5491. 45-Câsiye 14
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  5492. 45-Câsiye 14
    kavmen : bir kavim
  5493. 45-Câsiye 15
    men : kim
  5494. 45-Câsiye 15
    ve men : ve kim
  5495. 45-Câsiye 16
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  5496. 45-Câsiye 16
    ve en nubuvvete : ve peygamberlik
  5497. 45-Câsiye 17
    bagyen : azarak, azgınlık ederek
  5498. 45-Câsiye 19
    len yugnû an-ke : asla sana fayda vermez
  5499. 45-Câsiye 19
    şey'en : bir şey
  5500. 45-Câsiye 20
    li en nâsi : insanlar için
  5501. 45-Câsiye 20
    ve huden : ve hidayet
  5502. 45-Câsiye 21
    en nec'ale-hum : onları kılarız
  5503. 45-Câsiye 21
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  5504. 45-Câsiye 21
    sevâen : musavi, eşit
  5505. 45-Câsiye 23
    men : kim, kimse, kişi
  5506. 45-Câsiye 23
    gışâveten : gışavet, perde
  5507. 45-Câsiye 23
    men : kim, kimse, kişi
  5508. 45-Câsiye 25
    en kâlû : demeleri
  5509. 45-Câsiye 26
    ekseren : çoğu
  5510. 45-Câsiye 26
    en nâsi : insanlar
  5511. 45-Câsiye 28
    siyeten : diz çökmüş olarak
  5512. 45-Câsiye 29
    yentiku : nutuk verir, söyler
  5513. 45-Câsiye 29
    kunnâ nestensihu : tensih ediyorduk, yazdırıyorduk
  5514. 45-Câsiye 30
    âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler)
  5515. 45-Câsiye 31
    kavmen : bir kavim, topluluk
  5516. 45-Câsiye 32
    zannen : bir zan
  5517. 45-Câsiye 34
    nensâ-kum : sizi unutacağız
  5518. 45-Câsiye 34
    en nâru : ateş
  5519. 45-Câsiye 35
    bi enne kum(u) : sizin olmanız sebebiyle
  5520. 45-Câsiye 35
    huzuven : alay, alay konusu
  5521. 46-Ahkaf 2
    tenzîlu : indirildi
  5522. 46-Ahkaf 3
    musemmen : belirlenmiş, tespit edilmiş, bilinen
  5523. 46-Ahkaf 5
    ve men : ve kim
  5524. 46-Ahkaf 5
    mimmen (min men) : kimseden
  5525. 46-Ahkaf 5
    men : kim, kimse, kişi
  5526. 46-Ahkaf 6
    en nâsu : insanlar
  5527. 46-Ahkaf 6
    a'dâen : düşman
  5528. 46-Ahkaf 8
    şey'en : bir şey
  5529. 46-Ahkaf 8
    şehîden : şahit olarak
  5530. 46-Ahkaf 9
    ve mâ ene : ve ben değilim
  5531. 46-Ahkaf 10
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  5532. 46-Ahkaf 10
    âmene : îmân etti
  5533. 46-Ahkaf 11
    âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyen
  5534. 46-Ahkaf 12
    imâmen : imam (önder, rehber) olarak
  5535. 46-Ahkaf 12
    ve rahmeten : ve rahmet olarak
  5536. 46-Ahkaf 12
    lisânen : lisanı
  5537. 46-Ahkaf 12
    arabiyyen : Arapça
  5538. 46-Ahkaf 13
    yahzenûne : mahzun olurlar
  5539. 46-Ahkaf 14
    ashâbu el cenneti : cennet halkı
  5540. 46-Ahkaf 14
    cezâen : karşılık olarak
  5541. 46-Ahkaf 15
    ihsânen : ihsanla davranma
  5542. 46-Ahkaf 15
    kurhen : meşakkat, güçlük
  5543. 46-Ahkaf 15
    kurhen : meşakkat, güçlük
  5544. 46-Ahkaf 15
    şehren : ay
  5545. 46-Ahkaf 15
    seneten : yıla
  5546. 46-Ahkaf 15
    en eşkure : şükretmek
  5547. 46-Ahkaf 15
    en'amte : ni'metlendirdin, verdin
  5548. 46-Ahkaf 15
    ve en a'mele : ve amelde bulunmak
  5549. 46-Ahkaf 16
    ahsene : en güzel
  5550. 46-Ahkaf 16
    fî ashâbi el cenneti : cennet ehli (halkı) arasında
  5551. 46-Ahkaf 17
    en uhrece : çıkarılacak
  5552. 46-Ahkaf 20
    alâ en nâri : ateşe
  5553. 46-Ahkaf 21
    iz enzere : uyardığı zaman
  5554. 46-Ahkaf 21
    en nuzuru : uyarıcılar
  5555. 46-Ahkaf 23
    kavmen : bir kavim
  5556. 46-Ahkaf 26
    mekkennâ-hum : onlara imkân (tasarruf hakkı ve kudret) verdik
  5557. 46-Ahkaf 26
    in mekken-nâ-kum : size vermediğimiz imkân (tasarruf hakkı ve kudret)
  5558. 46-Ahkaf 26
    ve ebsâren : ve görme hassası
  5559. 46-Ahkaf 26
    ve ef'ideten : ve fuad hassası
  5560. 46-Ahkaf 28
    kurbânen : rıza kazanmak, yakınlık sağlamak (için)
  5561. 46-Ahkaf 28
    âliheten : ilâhlar
  5562. 46-Ahkaf 29
    neferen : ekip, grup (3-10 kişilik)
  5563. 46-Ahkaf 29
    ensıtû : susun, dinleyin
  5564. 46-Ahkaf 30
    kitâben : bir kitap
  5565. 46-Ahkaf 32
    ve men : ve kim
  5566. 46-Ahkaf 33
    ennallâhellezî : muhakkak ki o
  5567. 46-Ahkaf 33
    alâ en yuhyiye : diriltmeye
  5568. 46-Ahkaf 34
    alen nâri : ateşe
  5569. 46-Ahkaf 35
    ke ennehum : gibidir muhakkak ki onlar
  5570. 46-Ahkaf 35
    aten : bir saat
  5571. 47-Muhammed 2
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  5572. 47-Muhammed 2
    ve âmenû : ve îmân ettiler, inandılar
  5573. 47-Muhammed 3
    bi ennellezîne (enne ellezîne) : onların olmaları sebebiyle
  5574. 47-Muhammed 3
    ve ennellezîne (enne ellezîne) : ve onların olmaları
  5575. 47-Muhammed 3
    âmenû : Allah'a ulaşmayı dilediler
  5576. 47-Muhammed 3
    li en nâsi : insanlara
  5577. 47-Muhammed 4
    mennen : ni'metlendirerek, lütfederek (bedelsiz)
  5578. 47-Muhammed 4
    fidâen : fidye alarak (bedel karşılığı)
  5579. 47-Muhammed 4
    lentasara (le intasara) : elbette intikam alırdı
  5580. 47-Muhammed 4
    fe len yudille : o taktirde, o zaman boşa çıkarılmaz
  5581. 47-Muhammed 6
    el cennete : cennet
  5582. 47-Muhammed 7
    âmenû : Allah'a ulaşmayı dilediler
  5583. 47-Muhammed 7
    tensurûllâhe : Allah'a yardım edersiniz
  5584. 47-Muhammed 7
    yensur-kum : size yardım eder
  5585. 47-Muhammed 8
    tagsen : helâk olmak, helâka maruz kalmak
  5586. 47-Muhammed 9
    bi enne-hum : muhakkak ki onlar
  5587. 47-Muhammed 9
    enzelallâhu : Allah'ın indirdiği
  5588. 47-Muhammed 10
    fe yenzurû : ardından görerek
  5589. 47-Muhammed 11
    bi ennallâhe : muhakkak ki Allah
  5590. 47-Muhammed 11
    âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyen
  5591. 47-Muhammed 11
    ve enne : ve muhakkak ki
  5592. 47-Muhammed 12
    âmenû : Allah'a ulaşmayı dilediler, âmenû oldular
  5593. 47-Muhammed 12
    cennâtin : cennetler
  5594. 47-Muhammed 12
    el enhâru : nehirler
  5595. 47-Muhammed 12
    el en'âmu : hayvanlar
  5596. 47-Muhammed 12
    ve en nâru : ve ateş
  5597. 47-Muhammed 12
    mesven : yerleşme (ikâmet) yeri, mekân
  5598. 47-Muhammed 13
    kuvveten : kuvvet bakımından
  5599. 47-Muhammed 14
    men : kim, kimse
  5600. 47-Muhammed 14
    men : kimse, kişi
  5601. 47-Muhammed 15
    el cenneti : cennet
  5602. 47-Muhammed 15
    enhârun : nehirler
  5603. 47-Muhammed 15
    ve enhârun : ve nehirler
  5604. 47-Muhammed 15
    min lebenin : sütten
  5605. 47-Muhammed 15
    ve enhârun : ve nehirler
  5606. 47-Muhammed 15
    ve enhârun : ve nehirler
  5607. 47-Muhammed 15
    musaffen : saflaştırılmış, saf, süzülmüş
  5608. 47-Muhammed 15
    men : kimse, kişi
  5609. 47-Muhammed 15
    en nâri : ateşin içinde, ateşte
  5610. 47-Muhammed 15
    en : su
  5611. 47-Muhammed 15
    hamîmen : kaynar halde
  5612. 47-Muhammed 16
    men : kimse, kişi
  5613. 47-Muhammed 16
    ânifen : az önce
  5614. 47-Muhammed 17
    huden : hidayet
  5615. 47-Muhammed 18
    yenzurûne : bakıyorlar, bekliyorlar, gözlüyorlar
  5616. 47-Muhammed 18
    en te'tiye-hum : onlara gelmesi
  5617. 47-Muhammed 18
    bagteten : ansızın
  5618. 47-Muhammed 18
    ennâ : nasıl olur
  5619. 47-Muhammed 19
    enne-hu : onun ..... olduğunu
  5620. 47-Muhammed 19
    li zenbi-ke : kendi günahların için
  5621. 47-Muhammed 20
    âmenû : Allah'a ulaşmayı dilediler, âmenû oldular
  5622. 47-Muhammed 22
    en tufsidû : fesat çıkarmanız
  5623. 47-Muhammed 25
    tebeyyene : beyan olan, açıklanan, açıkça belli olan
  5624. 47-Muhammed 26
    bi enne-hum : onların ... olmaları sebebiyle
  5625. 47-Muhammed 28
    bi ennehum : onların ... olmaları sebebiyle
  5626. 47-Muhammed 29
    en len yuhrice allâhu : Allah asla çıkarmaz
  5627. 47-Muhammed 30
    ve le ta'rifenne-hum : ve onları mutlaka tanırsın
  5628. 47-Muhammed 31
    ve le nebluvenne-kum : ve sizi mutlaka imtihan edeceğiz
  5629. 47-Muhammed 32
    tebeyyene : açıkça belli olan şey
  5630. 47-Muhammed 32
    len yedurrû allâhe : Allah'a zarar veremezler
  5631. 47-Muhammed 32
    sey'en : bir şey
  5632. 47-Muhammed 33
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  5633. 47-Muhammed 34
    len yagfire allâhu : Allah asla mağfiret etmez
  5634. 47-Muhammed 35
    ve entum : ve siz
  5635. 47-Muhammed 35
    ve len yetire-kum : ve asla eksiltmez
  5636. 47-Muhammed 38
    entum : işte siz ..... siniz
  5637. 47-Muhammed 38
    min-kum men : sizden bir kısmınız
  5638. 47-Muhammed 38
    ve men : ve kim ... ise
  5639. 47-Muhammed 38
    ve entum : ve siz ..... siniz
  5640. 47-Muhammed 38
    el kavmen : bir kavim
  5641. 48-Fetih 1
    mubînen : apaçık
  5642. 48-Fetih 2
    zenbi-ke : senin günahın
  5643. 48-Fetih 2
    sirâtan mustekîmen : Sıratı Mustakîm, Allah'a götüren yol
  5644. 48-Fetih 3
    azîzen : azîz, şerefli, güçlü
  5645. 48-Fetih 4
    enzele : indirdi
  5646. 48-Fetih 4
    îmânen : îmân
  5647. 48-Fetih 4
    alîmen : alîm, en iyi bilen
  5648. 48-Fetih 4
    hakîmen : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  5649. 48-Fetih 5
    cennâtin : cennetler
  5650. 48-Fetih 5
    el enhâru : nehirler
  5651. 48-Fetih 5
    fevzen : fevz
  5652. 48-Fetih 5
    azîmen : en büyük
  5653. 48-Fetih 6
    cehenneme : cehennem
  5654. 48-Fetih 6
    masîren : varış yeri
  5655. 48-Fetih 7
    azîzen : azîz, şerefli, güçlü
  5656. 48-Fetih 7
    hakîmen : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
  5657. 48-Fetih 8
    şâhiden : şahit olarak
  5658. 48-Fetih 8
    mubeşşiren : müjdeleyici olarak, müjdeleyen
  5659. 48-Fetih 8
    nezîren : uyarıcı olarak
  5660. 48-Fetih 9
    bukreten : sabah
  5661. 48-Fetih 9
    asîlen : akşam
  5662. 48-Fetih 10
    fe men : bundan sonra kim
  5663. 48-Fetih 10
    yenkusu : bozar
  5664. 48-Fetih 10
    ve men : ve kim
  5665. 48-Fetih 10
    ecren : ecir, ücret, mükâfat
  5666. 48-Fetih 10
    azîmen : en büyük
  5667. 48-Fetih 11
    fe istagfir lenâ : artık bizim için istiğfar et, mağfiret dile
  5668. 48-Fetih 11
    men : kim
  5669. 48-Fetih 11
    şey'en : bir şey
  5670. 48-Fetih 11
    darren : bir darlık, zarar
  5671. 48-Fetih 11
    nef'en : bir menfaat, yarar
  5672. 48-Fetih 11
    habîren : haberdar (haberi olma)
  5673. 48-Fetih 12
    zanen-tum : siz zannettiniz
  5674. 48-Fetih 12
    en len yenkalibe : asla dönmeyecekler
  5675. 48-Fetih 12
    ebeden : ebediyen
  5676. 48-Fetih 12
    ve zanen-tum : ve siz zannettiniz
  5677. 48-Fetih 12
    kavmen : bir kavim
  5678. 48-Fetih 12
    ren : helâk olucu
  5679. 48-Fetih 13
    ve men : ve kim
  5680. 48-Fetih 13
    saîren : sair, alevli ateş, cehennem
  5681. 48-Fetih 14
    li men : kimseyi
  5682. 48-Fetih 14
    men : kimse
  5683. 48-Fetih 14
    gafûren : gafur, bağışlayan,
  5684. 48-Fetih 14
    rahîmen : Rahîm esması ile tecelli eden, rahmet nuru gönderen
  5685. 48-Fetih 15
    en yubeddilû : değiştirmek
  5686. 48-Fetih 15
    len tettebiû-nâ : asla bize tâbî olamazsınız (bizimle gelemezsiniz)
  5687. 48-Fetih 15
    kalîlen : az, pek az
  5688. 48-Fetih 16
    ecren : ecir
  5689. 48-Fetih 16
    hasenen : güzel
  5690. 48-Fetih 16
    azâben : azap
  5691. 48-Fetih 16
    elîmen : elîm, acı
  5692. 48-Fetih 17
    habîren : haberdar (haberi olma)
  5693. 48-Fetih 17
    ve men : ve kim
  5694. 48-Fetih 17
    cennâtin : cennetler
  5695. 48-Fetih 17
    enhâru : nehirler
  5696. 48-Fetih 17
    men : kim
  5697. 48-Fetih 17
    azâben : azap
  5698. 48-Fetih 17
    elîmen : elîm, acı
  5699. 48-Fetih 18
    enzele : indirdi
  5700. 48-Fetih 18
    karîben : yakın, yakın olan
  5701. 48-Fetih 19
    kesîreten : çok, pekçok
  5702. 48-Fetih 19
    azîzen : azîz, üstün
  5703. 48-Fetih 19
    hakîmen : hüküm ve hikmet sahibi
  5704. 48-Fetih 20
    kesîreten : çok, pekçok
  5705. 48-Fetih 20
    en nâsi : insanlar
  5706. 48-Fetih 20
    âyeten : âyet, delil
  5707. 48-Fetih 20
    sırâtan mustekîmen : Sıratı Müstakîm (Allah'a ulaştıran yol)
  5708. 48-Fetih 21
    kadîren : kaadir olan, gücü yeten
  5709. 48-Fetih 22
    velîyyen : bir velî
  5710. 48-Fetih 22
    nasîren : yardımcı
  5711. 48-Fetih 23
    len tecide : asla bulamazsın
  5712. 48-Fetih 23
    tebdîlen : değiştirme, değişiklik
  5713. 48-Fetih 24
    en azfere-kum : sizi muzaffer kılması
  5714. 48-Fetih 24
    basîren : (en iyi, çok iyi) gören
  5715. 48-Fetih 25
    ma'kûfen : bekletilen
  5716. 48-Fetih 25
    en yebluga : ulaşmak
  5717. 48-Fetih 25
    en tetaû-hum : onları helâk etmeniz
  5718. 48-Fetih 25
    men : kimse
  5719. 48-Fetih 25
    azâben : azap
  5720. 48-Fetih 25
    elîmen : elîm, acı
  5721. 48-Fetih 26
    fe enzele : böylece indirdi
  5722. 48-Fetih 26
    alîmen : en iyi bilen
  5723. 48-Fetih 27
    karîben : yakın
  5724. 48-Fetih 28
    şehîden : şahit olarak
  5725. 48-Fetih 29
    succeden : secde halinde, secde ederlerken
  5726. 48-Fetih 29
    fadlen : fazıl
  5727. 48-Fetih 29
    rıdvânen : rıza
  5728. 48-Fetih 29
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  5729. 48-Fetih 29
    magfireten : mağfiret
  5730. 48-Fetih 29
    ecren : bir ecir
  5731. 48-Fetih 29
    azîmen : büyük
  5732. 49-Hucurât 1
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  5733. 49-Hucurât 2
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  5734. 49-Hucurât 2
    en nebiyyi : peygamber
  5735. 49-Hucurât 2
    en tahbeta : heba olması, boşa gitmesi
  5736. 49-Hucurât 2
    ve entum : ve siz
  5737. 49-Hucurât 5
    enne-hum : onların olması
  5738. 49-Hucurât 6
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  5739. 49-Hucurât 6
    tebeyyenû : beyan edin, araştırın
  5740. 49-Hucurât 6
    en tusîbû : bir musîbet isabet ettirmeniz, kötülük yapmanız
  5741. 49-Hucurât 6
    kavmen : bir kavim
  5742. 49-Hucurât 7
    enne : olduğunu
  5743. 49-Hucurât 7
    ve zeyyene-hu : ve onu müzeyyen kıldı, süsledi
  5744. 49-Hucurât 8
    fadlen : fazl
  5745. 49-Hucurât 8
    ve ni'meten : ve bir ni'met
  5746. 49-Hucurât 11
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  5747. 49-Hucurât 11
    en yekûnû : olurlar
  5748. 49-Hucurât 11
    hayren : daha hayırlı
  5749. 49-Hucurât 11
    en yekunne : olurlar
  5750. 49-Hucurât 11
    hayren : daha hayırlı
  5751. 49-Hucurât 11
    enfuse-kum : nefsleriniz, birbiriniz
  5752. 49-Hucurât 11
    ve lâ tenâbezû : ve çağırmayın
  5753. 49-Hucurât 11
    ve men : ve kim
  5754. 49-Hucurât 12
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  5755. 49-Hucurât 12
    ectenibû : çekinin, sakının
  5756. 49-Hucurât 12
    kesîren : çok
  5757. 49-Hucurât 12
    ba'dâ(ba'den) : bir kısmı
  5758. 49-Hucurât 12
    en ye'kule : (bir şey)'i yemek
  5759. 49-Hucurât 12
    meyten : ölü, ölmüş halde
  5760. 49-Hucurât 13
    en nâsu : insanlar
  5761. 49-Hucurât 13
    şuûben : şube, neseb, aynı soya mensup topluluk
  5762. 49-Hucurât 14
    amennâ : biz îmân ettik, âmenû olduk
  5763. 49-Hucurât 14
    şey'en : bir şey
  5764. 49-Hucurât 15
    âmenû : âmenû oldular, inandılar
  5765. 49-Hucurât 15
    ve enfusi-him : ve canları, nefsleri
  5766. 49-Hucurât 17
    en eslemû : İslâm'a girmeyi
  5767. 49-Hucurât 17
    en hedâ-kum : sizi hidayete erdirmesi, ulaştırması
  5768. 5-Mâide 1
    ellezîne âmenû : yaşarken Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
  5769. 5-Mâide 1
    el en'âmi : deve, sığır veya davar gibi hayvanlar
  5770. 5-Mâide 1
    ve entum : ve, siz
  5771. 5-Mâide 2
    ellezîne âmenû : yaşarken Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
  5772. 5-Mâide 2
    ve rıdvânen : ve rıza
  5773. 5-Mâide 2
    ve lâ yecrîmenne-kum : ve sakın size curum yaptırmasın, sakın sizi suça sevk etmesin
  5774. 5-Mâide 2
    şeneânu : kin
  5775. 5-Mâide 2
    en saddû-kum : sizi alıkoymaları
  5776. 5-Mâide 2
    en ta'tedû : zulmetmenize, haddi aşmanıza, hakka tecavüz etmenize
  5777. 5-Mâide 2
    ve teâvenû : ve yardımlaşın
  5778. 5-Mâide 2
    ve lâ teâvenû : ve yardımlaşmayın
  5779. 5-Mâide 3
    ve en natîhatu : ve boynuz darbesiyle ölmüş hayvan
  5780. 5-Mâide 3
    alâ en nusubi : put üzerine, putlara
  5781. 5-Mâide 3
    ve en testaksimû : ve kısmet, şans aramanız
  5782. 5-Mâide 3
    islâme dînen : din olarak islâm
  5783. 5-Mâide 3
    fe men(i) idturra : artık kim darda kalırsa
  5784. 5-Mâide 5
    ve men yekfur : ve kim inkar eder
  5785. 5-Mâide 6
    ellezîne âmenû : yaşarken Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
  5786. 5-Mâide 6
    cunuben : cunup
  5787. 5-Mâide 6
    en nisâe : kadınlar
  5788. 5-Mâide 6
    en : su
  5789. 5-Mâide 6
    saîden : toprak
  5790. 5-Mâide 6
    tayyiben : temiz olan
  5791. 5-Mâide 8
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
  5792. 5-Mâide 8
    ve lâ yecrimenne-kum : ve sizi sevk etmesin
  5793. 5-Mâide 8
    şeneânu : kin
  5794. 5-Mâide 9
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
  5795. 5-Mâide 11
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
  5796. 5-Mâide 11
    en yebsutû : uzatmaya
  5797. 5-Mâide 12
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  5798. 5-Mâide 12
    nakîben : vekil, nâzır, bir topluluğu gözeten, koruyan
  5799. 5-Mâide 12
    ve âmentum : ve iman ettiniz
  5800. 5-Mâide 12
    kardan hasenen : güzel borç
  5801. 5-Mâide 12
    le ukeffirenne : ben mutlaka örterim
  5802. 5-Mâide 12
    ve le udhılenne-kum : ve mutlaka sizi dahil ederim
  5803. 5-Mâide 12
    cennâtin : cennetler
  5804. 5-Mâide 12
    el enhâru : nehirler
  5805. 5-Mâide 12
    fe men kefere : artık kim inkar eder
  5806. 5-Mâide 13
    siyeten : kaskatı, karanlık, afetlerle dolu
  5807. 5-Mâide 13
    illâ kalîlen : çok azı hariç
  5808. 5-Mâide 16
    men(i) ittebea : tâbî olan kişi, kim tâbî olursa
  5809. 5-Mâide 16
    ilâ en nûri bi izni-hî : kendi izni ile nur'a aydınlığa
  5810. 5-Mâide 17
    fe men yemliku : o halde, öyleyse kim maliktir, kimin gücü yeter, kim mani olur?
  5811. 5-Mâide 17
    şey'en : bir şey
  5812. 5-Mâide 17
    en yuhlike : helak etmeyi
  5813. 5-Mâide 17
    ve men fî el ardı : ve yeryüzünde bulunan kimseleri
  5814. 5-Mâide 18
    ve en nasârâ : ve hristiyanlar
  5815. 5-Mâide 18
    bel entum : hayır, siz
  5816. 5-Mâide 18
    mimmen (min men) halaka : yarattığı kişilerden, yarattıklarından
  5817. 5-Mâide 18
    li men yeşâu : dilediği kimseyi
  5818. 5-Mâide 18
    men yeşâu : dilediği kimseyi
  5819. 5-Mâide 19
    en tekûlû mâ câe-nâ : 'bize gelmedi ' dersiniz diye (dememeniz için)
  5820. 5-Mâide 20
    enbiyâe : peygamberler, nebiler
  5821. 5-Mâide 20
    mulûken : melikler, hükümdarlar
  5822. 5-Mâide 20
    ehaden : bir kimse, biri, birisi
  5823. 5-Mâide 21
    tenkalibû : inkilâb edersiniz, bir halden başka bir hale dönüşürsünüz, dönersiniz
  5824. 5-Mâide 22
    inne fî-hâ kavmen : şüphesiz orada (onun içersinde) bir topluluk, bir kavim var
  5825. 5-Mâide 22
    len nedhule-hâ : asla oraya girmeyiz
  5826. 5-Mâide 23
    en'ame allâhu : Allâh'ın (c.c.) nimet verdiği
  5827. 5-Mâide 24
    innâ len nedhule-hâ : muhakkak ki biz, oraya asla girmeyiz
  5828. 5-Mâide 24
    ebeden : ebediyyen, hiç bir zaman
  5829. 5-Mâide 24
    ente ve rabbu-ke : sen ve senin Rabb'in
  5830. 5-Mâide 26
    erbaîne seneten : kırk sene
  5831. 5-Mâide 27
    iz karrebâ kurbânen : ikisini Allâh'a yaklaştıracak birer kurban sundukları zaman
  5832. 5-Mâide 27
    kâle le aktulenne-ke : seni mutlaka öldüreceğim dedi
  5833. 5-Mâide 28
    ene bi bâsitın : ben uzatacak değilim
  5834. 5-Mâide 29
    en tebûe bi ismî : günahımı yüklenmeni (kötülüğe uğramanı)
  5835. 5-Mâide 29
    min ashâbi en nâri : ateşin halkından, ateş halkından
  5836. 5-Mâide 31
    gurâben : bir karga
  5837. 5-Mâide 31
    e aceztu en ekûne : ... olmaktan, aciz mi oldum
  5838. 5-Mâide 31
    min en nâdimîne : pişman olanlardan
  5839. 5-Mâide 32
    alâ benî isrâîle : İsrailoğulları'na
  5840. 5-Mâide 32
    ennehu men : kim ... olduğu
  5841. 5-Mâide 32
    katele nefsen : bir kişiyi öldürdü
  5842. 5-Mâide 32
    fe keennemâ : artık ... gibidir
  5843. 5-Mâide 32
    katele en nâse : insanları öldürdü
  5844. 5-Mâide 32
    ve men ahyâ-hâ : ve kim onu yaşatırsa
  5845. 5-Mâide 32
    fe keennemâ : artık ... gibidir
  5846. 5-Mâide 32
    ahyâ en nâse : insanları yaşattı
  5847. 5-Mâide 33
    fesâden : fesad - bozgun
  5848. 5-Mâide 33
    en yukattelû : öldürülmeleri
  5849. 5-Mâide 34
    min kabli en takdirû : ele geçirmenizden önce
  5850. 5-Mâide 34
    enne Allâhe : Allâh (c.c.)'ın ... olduğunu
  5851. 5-Mâide 35
    ellezîne âmenû : Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
  5852. 5-Mâide 36
    lev enne lehum : eğer onların olsa
  5853. 5-Mâide 37
    en yahrucû : çıkmak
  5854. 5-Mâide 37
    min en nâri : ateşten
  5855. 5-Mâide 38
    cezâen : ceza, karşılık, bedel olarak
  5856. 5-Mâide 38
    nekâlen : ibret verici, korkunç bir ceza olarak
  5857. 5-Mâide 39
    fe men tâbe : artık kim tövbe ederse
  5858. 5-Mâide 40
    enne Allâhe : Allâh (c.c.)'ın ...olduğunu
  5859. 5-Mâide 40
    men yeşâu : dilediği kişi, dilediği
  5860. 5-Mâide 40
    li men yeşâu : dilediği kişiyi, dilediğini
  5861. 5-Mâide 41
    kâlû âmennâ : iman ettik, âmenû olduk (Allâh'a teslim olmayı diledik) dediler
  5862. 5-Mâide 41
    ve men yuridi : ve kimi isterse
  5863. 5-Mâide 41
    fe len temlike lehu : artık sen onun için asla birşeye mani olmaya malik (sahip) değilsin, mani olacak (olabilecek) değilsin
  5864. 5-Mâide 41
    min allâhi şey'en : Allâh (c.c.)'tan birşey
  5865. 5-Mâide 41
    en yutahhire : temizlemeyi
  5866. 5-Mâide 42
    fe len yadurrû-ke : artık onlar sana asla zarar veremezler
  5867. 5-Mâide 42
    şey'en : birşey
  5868. 5-Mâide 44
    innâ enzelnâ : muhakkak ki biz indirdik
  5869. 5-Mâide 44
    fî- hâ huden ve nûrun : içinde hidayet ve nur vardır
  5870. 5-Mâide 44
    bi-hâ en nebiyyûne : Peygamber'ler (a.s.) onunla
  5871. 5-Mâide 44
    en nâse : insanlar
  5872. 5-Mâide 44
    semenen kalîlen : az bir pahaya, değere
  5873. 5-Mâide 44
    ve men : ve kim
  5874. 5-Mâide 44
    bi mâ enzele allâhu : Allâh'ın (c.c.) indirdiği ile
  5875. 5-Mâide 45
    enne : ... olduğunu
  5876. 5-Mâide 45
    en nefse bi en nefsi : cana can ile
  5877. 5-Mâide 45
    ve el enfe bi el enfi : ve buruna burun ile
  5878. 5-Mâide 45
    fe men : artık kim
  5879. 5-Mâide 45
    ve men lem yahkum : ve kim hükmetmezse
  5880. 5-Mâide 45
    bi mâ enzele allâhu : Allâh'ın (cc.) indirdiği şey ile
  5881. 5-Mâide 46
    fî hi huden ve nûrun : onun içinde bir hidayet ve bir nur vardır
  5882. 5-Mâide 46
    ve huden : ve bir hidayet, hidayete erdiren, hidayete erdirici olan
  5883. 5-Mâide 46
    ve mev'ızeten : ve vaaz edici olan, öğüt verici olan
  5884. 5-Mâide 47
    bi mâ enzele : indirdiği şey ile
  5885. 5-Mâide 47
    ve men lem yahkum : ve kim hükmetmezse
  5886. 5-Mâide 47
    bi mâ enzele allâhu : Allâh'ın (c.c.) indirdiği ile
  5887. 5-Mâide 48
    ve enzelnâ ileyke : ve sana indirdik
  5888. 5-Mâide 48
    ve muheyminen : ve koruyucu olarak
  5889. 5-Mâide 48
    bimâ enzele allâhu : Allah'ın (c.c.) indirdiği şey ile
  5890. 5-Mâide 48
    şir'aten : şeriat
  5891. 5-Mâide 48
    ve minhâcen : ve açık bir yol, belli bir yol
  5892. 5-Mâide 48
    ummeten vâhıdeten : tek bir ümmet
  5893. 5-Mâide 49
    ve en ihkum : ve hükmetmek (hükmet)
  5894. 5-Mâide 49
    bi mâ enzele allâhu : Allâh'ın (c.c.) indirdiği ile
  5895. 5-Mâide 49
    en yeftinû-ke : seni fitneye düşürmeleri
  5896. 5-Mâide 49
    enzele allâhu ileyke : Allâh'ın (cc.) sana indirdiği şey
  5897. 5-Mâide 49
    ennemâ : artık, ama, zaten
  5898. 5-Mâide 49
    en yusîbe-hum : onlara isabet ettirmek (musibete uğratmak)
  5899. 5-Mâide 49
    min en nâsi : insanlardan
  5900. 5-Mâide 50
    ve men ahsenu : ve kim en güzel, daha güzel
  5901. 5-Mâide 50
    hukmen : hüküm
  5902. 5-Mâide 51
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar (Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler)
  5903. 5-Mâide 51
    ve en nasârâ : ve hristiyanlar
  5904. 5-Mâide 51
    ve men : ve kim
  5905. 5-Mâide 52
    en tusîbe-nâ : bize isabet etmesi
  5906. 5-Mâide 52
    en ye'tiye bi el fethi : bir fethi, bir zaferi getirmesi
  5907. 5-Mâide 52
    enfusi-him : kendi içlerinde
  5908. 5-Mâide 53
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar (Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı yaşarken dileyenler)
  5909. 5-Mâide 54
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar (Allâh'a ulaşmayı yaşarken dileyenler)
  5910. 5-Mâide 54
    men yertedde : kim geri dönerse
  5911. 5-Mâide 54
    yu'tîhi men yeşâu : onu dilediğine verir
  5912. 5-Mâide 55
    ve ellezîne âmenû : ve âmenû olan kimseler, Allâh'a ulaşmayı dileyenler
  5913. 5-Mâide 56
    ve men yetevelle : ve kim dönerse, ve dönen kimseler
  5914. 5-Mâide 56
    ve ellezîne âmenû : ve âmenû olan kimseler, Allâh'a ulaşmayı ve teslim olmayı dileyenler
  5915. 5-Mâide 57
    ellezîne âmenû : yaşarken Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
  5916. 5-Mâide 57
    huzuven ve leiben : eğlence, alay ve oyun
  5917. 5-Mâide 58
    ittehazû-hâ huzuven : onu alay konusu edindiler
  5918. 5-Mâide 58
    ve leiben : ve oyun
  5919. 5-Mâide 58
    bi enne-hum : onların olmaları sebebiyle
  5920. 5-Mâide 59
    tenkımûne : çekemiyorsunuz, beğenmiyorsunuz
  5921. 5-Mâide 59
    en âmennâ : âmenû olmamız (iman etmemiz)
  5922. 5-Mâide 59
    ve enne : ve muhakkak ki
  5923. 5-Mâide 60
    mesûbeten : kesinleşmiş bir ceza
  5924. 5-Mâide 60
    men leane-hu allâhu : Allâh'ın (cc.) onu lanetlediği kimse
  5925. 5-Mâide 60
    şerrun mekânen : en şerli, en kötü olan mekan, yer
  5926. 5-Mâide 61
    kâlû âmennâ : iman ettik dediler
  5927. 5-Mâide 63
    lev lâ yenhâ-hum(u) : onları nehy etmeli (men etmeli) değiller miydi?
  5928. 5-Mâide 64
    ve le yezîdenne : ve mutlaka arttırır
  5929. 5-Mâide 64
    tugyanen ve kufren : azgınlık ve küfrü
  5930. 5-Mâide 64
    fesâden : fesat çıkarmak
  5931. 5-Mâide 65
    ve lev enne : ve şayet, eğer olsa
  5932. 5-Mâide 65
    âmenû : âmenû oldular, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ulaşmayı dilediler
  5933. 5-Mâide 65
    cennâti en naîmi : Naîm cennetleri
  5934. 5-Mâide 66
    ve lev enne-hum : ve eğer onlar ...olsaydı
  5935. 5-Mâide 67
    min en nâsi : insanlardan
  5936. 5-Mâide 68
    ve le yezîdenne : ve mutlaka arttırır
  5937. 5-Mâide 68
    kesîren min-hum : onlardan bir çoğu
  5938. 5-Mâide 68
    tugyanen ve kufran : azgınlık ve küfür
  5939. 5-Mâide 69
    ellezîne âmenû : Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler (yaşarken)
  5940. 5-Mâide 69
    ve en nasârâ : ve nasrâniler, hristiyanlar
  5941. 5-Mâide 69
    men âmene : kim iman etti, (Allâh'a) teslim olmayı diledi
  5942. 5-Mâide 69
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmaz
  5943. 5-Mâide 70
    mîsâka benî isrâîle : İsrailoğulları'ndan mîsâk
  5944. 5-Mâide 70
    rusulen : resuller, elçiler
  5945. 5-Mâide 70
    lâ tehvâ enfusu-hum : onların nefislerinin hevalarına uymayan
  5946. 5-Mâide 72
    benî isrâîle : ey İsrâil oğulları!
  5947. 5-Mâide 72
    men yuşrik : kim ortak koşarsa
  5948. 5-Mâide 72
    el cennete : cenneti
  5949. 5-Mâide 72
    en nâru : ateş
  5950. 5-Mâide 72
    min ensârin : bir yardımcı
  5951. 5-Mâide 73
    ve in lem yentehû : ve eğer son vermezlerse, vazgeçmezlerse
  5952. 5-Mâide 73
    le yemessenne : mutlaka dokunacak
  5953. 5-Mâide 75
    ennâ yu'fekûne : nasıl döndürülüyorlar
  5954. 5-Mâide 78
    min benî isrâîle : İsrailoğulları'ndan
  5955. 5-Mâide 79
    yetenâhevne : nehyetmezler, mani olmazlar, vazgeçirmezler
  5956. 5-Mâide 80
    enfusu-hum : nefislerinin
  5957. 5-Mâide 80
    en sehıte allâhu : Allâh'ın (cc.) öfkelenmesi, gazab etmesi, kızması
  5958. 5-Mâide 81
    ve en nebiyyi : ve nebî, peygamber
  5959. 5-Mâide 81
    kesîren min-hum : onlardan çoğu
  5960. 5-Mâide 82
    le tecidenne : mutlaka bulursun, bulacaksın
  5961. 5-Mâide 82
    eşedde en nâsi : insanların en şiddetlisi
  5962. 5-Mâide 82
    adâveten : düşmanlıkta
  5963. 5-Mâide 82
    li ellezîne âmenû : âmenû olanlara, yaşarken (Allâh'a (c.c.)
  5964. 5-Mâide 82
    ve le tecidenne : ve mutlaka bulursun, bulacaksın
  5965. 5-Mâide 82
    meveddeten : sevgi, dostluk bakımından
  5966. 5-Mâide 82
    li ellezîne âmenû : âmenû olanlara, (yaşarken Allâh'a (cc) ulaşmayı, teslim olmayı dileyenlere)
  5967. 5-Mâide 82
    bi enne : sebebiyle, bu nedenle, bundan dolayı
  5968. 5-Mâide 82
    ve ruhbânen : ve ruhbanlar, rahipler
  5969. 5-Mâide 82
    ve enne-hum : ve onların olması
  5970. 5-Mâide 83
    âmennâ fe uktub-nâ : biz âmenû olduk artık bizi yaz
  5971. 5-Mâide 84
    ve mâ lenâ : bize ne oluyor, niçin biz...
  5972. 5-Mâide 84
    en yudhıle-nâ : bizi dahil etmesini
  5973. 5-Mâide 85
    cennâtin : cennetler
  5974. 5-Mâide 85
    el enhâru : nehirler
  5975. 5-Mâide 87
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ulaşmayı dileyenler
  5976. 5-Mâide 88
    halâlen tayyiben : temiz, helâl
  5977. 5-Mâide 88
    entum : sizler
  5978. 5-Mâide 89
    fe men : artık kim
  5979. 5-Mâide 90
    ellezîne âmenû : yaşarken Allâh'a (c.c.) ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
  5980. 5-Mâide 90
    ve el ensâbu : ve putlar
  5981. 5-Mâide 90
    ictenibû-hu : ondan kaçının!
  5982. 5-Mâide 91
    en yûkia : düşürür, sokar
  5983. 5-Mâide 91
    entum : siz
  5984. 5-Mâide 92
    ennemâ : sadece
  5985. 5-Mâide 93
    alâ ellezîne âmenû : Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenlerin üzerine
  5986. 5-Mâide 93
    ve âmenû : ve âmenû olun! yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ulaşmayı dileyin
  5987. 5-Mâide 93
    ve âmenû : ve âmenû olun!
  5988. 5-Mâide 93
    ve ahsenû : ve ahsen olun!
  5989. 5-Mâide 94
    ellezîne âmenû : yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ulaşmayı dileyenler
  5990. 5-Mâide 94
    yebluvenne-kum(u) : sizi sınar, imtihan eder
  5991. 5-Mâide 94
    tenâlu-hu : ona erişirsiniz, onu yakalarsınız
  5992. 5-Mâide 94
    men : kim
  5993. 5-Mâide 94
    fe men i'tedâ : artık kim haddi aşarsa
  5994. 5-Mâide 95
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ona ulaşmayı dileyenler
  5995. 5-Mâide 95
    ve entum hurumun : ve siz ihramlı iken
  5996. 5-Mâide 95
    ve men katele-hu : ve kim onu öldürürse
  5997. 5-Mâide 95
    muteammiden : taammüden, kasten, bilerek
  5998. 5-Mâide 95
    min en neami : hayvandan, hayvanın
  5999. 5-Mâide 95
    hedyen bâliga el ka'beti : Kâ'be'ye ulaşan kurban
  6000. 5-Mâide 95
    siyâmen : oruç
  6001. 5-Mâide 95
    ve men âde : ve kim dönerse
  6002. 5-Mâide 95
    yentakimu : intikam alır
  6003. 5-Mâide 96
    hurumen : ihramda olarak
  6004. 5-Mâide 97
    kıyâmen li en nâsi : insanları ayakta tutmak için
  6005. 5-Mâide 97
    enne allâhe : Allâh (cc.)'ın ... olduğu
  6006. 5-Mâide 97
    ve enne allâhe : ve Allâh (cc.)'ın ... olduğu
  6007. 5-Mâide 98
    enne allâhe : Allâh (cc.)'ın ... olduğunu
  6008. 5-Mâide 98
    ve enne allâhe : ve Allâh (cc.)'ın ... olduğunu
  6009. 5-Mâide 101
    ellezîne âmenû : âmenu olanlar, yaşarken Allâh'a (cc.) teslim olmayı, ulaşmayı dileyenler
  6010. 5-Mâide 104
    ilâ mâ enzele : indirdiği şeye
  6011. 5-Mâide 104
    şey'en : bir şey
  6012. 5-Mâide 105
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ulaşmayı dileyenler
  6013. 5-Mâide 105
    enfuse-kum : nefsleriniz
  6014. 5-Mâide 105
    men dalle : dalâlette olan kimse
  6015. 5-Mâide 106
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ona ulaşmayı dileyenler
  6016. 5-Mâide 106
    in entum : eğer siz ... iseniz
  6017. 5-Mâide 106
    semenen : baha, bedel
  6018. 5-Mâide 106
    izen : o zaman, o taktirde, aksi taktirde
  6019. 5-Mâide 107
    enne-humâ : iki kişinin ... olduğu
  6020. 5-Mâide 107
    istehakkâ ismen : bir günaha müstehak oldu
  6021. 5-Mâide 107
    izen : o takdirde, aksi taktirde
  6022. 5-Mâide 108
    en ye'tû : gelmek, gelmesi
  6023. 5-Mâide 108
    en turadde : reddedilmek
  6024. 5-Mâide 109
    lâ ilme lenâ : bizim ilmimiz,bilgimiz yok
  6025. 5-Mâide 109
    ente allâmu : en iyi bilen sensin
  6026. 5-Mâide 110
    tukellimu en nâse : insanlarla konuşuyorsun
  6027. 5-Mâide 110
    ve kehlen : ve yetişkin iken
  6028. 5-Mâide 110
    fe tenfuhu fî-ha : sonra onun içine üflüyordun
  6029. 5-Mâide 110
    benî isrâîle an-ke : İsrail oğullarını senden
  6030. 5-Mâide 111
    en âminû bî : bana iman etmelerini
  6031. 5-Mâide 111
    âmennâ : biz iman ettik, âmenû olduk, Allâh'a teslim olmayı, ulaşmayı diledik
  6032. 5-Mâide 111
    bi enne-nâ : bizim... olduğumuza
  6033. 5-Mâide 112
    en yunezzile : indirmesi
  6034. 5-Mâide 112
    ideten : bir sofra
  6035. 5-Mâide 113
    en ne'kule min-hâ : ondan yemek yemek
  6036. 5-Mâide 113
    en kad sadakte-nâ : senin bize sadık olduğunu (doğru söylemiş olduğunu)
  6037. 5-Mâide 114
    enzil aleynâ : bize indir
  6038. 5-Mâide 114
    ideten : bir sofra
  6039. 5-Mâide 114
    tekûnu lenâ îden : bizim için bayram olsun
  6040. 5-Mâide 114
    ve âyeten min-ke : ve senden bir ayet, bir delil, bir mucize
  6041. 5-Mâide 114
    ve ente : ve sen
  6042. 5-Mâide 115
    fe men : fakat, ama, artık kim
  6043. 5-Mâide 115
    azâben : bir azap
  6044. 5-Mâide 115
    ehaden : biri, birisi, birini
  6045. 5-Mâide 116
    e ente kulte : sen mi dedin
  6046. 5-Mâide 116
    li en nâsi : insanlara
  6047. 5-Mâide 116
    en ekûle : söylemek (benim söylemem)
  6048. 5-Mâide 116
    ente : sen
  6049. 5-Mâide 117
    en(i) i'budû : kul olmak, kul olmalarını
  6050. 5-Mâide 117
    aleyhim şehîden : onların üzerine şâhid
  6051. 5-Mâide 117
    ente : sen
  6052. 5-Mâide 117
    ve ente : ve sen
  6053. 5-Mâide 118
    ente : sen
  6054. 5-Mâide 119
    yenfeu es sâdikîne : sâdıklara fayda verecek
  6055. 5-Mâide 119
    lehum cennâtun : onlara, onlar için cennetler vardır
  6056. 5-Mâide 119
    el enhâru : nehirler, ırmaklar
  6057. 5-Mâide 119
    ebeden : ebediyyen, sonsuz
  6058. 50-Kaf 2
    en câe-hum : onlara gelmesi
  6059. 50-Kaf 3
    turâben : toprak
  6060. 50-Kaf 4
    tenkusu : ne eksilttiğini (cesetleri çürütüp eksilttiğini)
  6061. 50-Kaf 6
    beneynâ-hâ : onu bina ettik
  6062. 50-Kaf 6
    ve zeyyennâ-hâ : ve onu süsledik
  6063. 50-Kaf 7
    ve enbetnâ : ve bitirdik, yetiştirdik
  6064. 50-Kaf 8
    tebsıraten : basiret, hikmetle bakan kalp gözü
  6065. 50-Kaf 9
    en : su
  6066. 50-Kaf 9
    mubâreken : mübarek, bereketli
  6067. 50-Kaf 9
    fe enbetnâ : böylece bitirdik, yetiştirdik
  6068. 50-Kaf 9
    cennâtin : bahçeler
  6069. 50-Kaf 10
    ve en nahle : ve hurma ağaçları
  6070. 50-Kaf 11
    beldeten : belde
  6071. 50-Kaf 11
    meyten : ölü
  6072. 50-Kaf 24
    cehenneme : cehennemin içine, cehenneme
  6073. 50-Kaf 25
    mennâın : engel olan
  6074. 50-Kaf 26
    ilâhen : ilâh
  6075. 50-Kaf 29
    ve mâ ene : ve ben değilim
  6076. 50-Kaf 30
    li cehenneme : cehenneme
  6077. 50-Kaf 31
    el cennetu : cennet
  6078. 50-Kaf 33
    men : kimse, kim, kişi, kişiler
  6079. 50-Kaf 36
    batşen : yakalamak, yakıp yıkmak
  6080. 50-Kaf 37
    li men : kimse için
  6081. 50-Kaf 45
    ve mâ ente : ve sen değilsin
  6082. 50-Kaf 45
    men yehâfu : korkanlara
  6083. 51-Zâriyât 1
    zerven : uçuran, savuran, dağıtan
  6084. 51-Zâriyât 2
    kren : ağır yük yüklenerek
  6085. 51-Zâriyât 3
    yusren : kolaylıkla, kolayca
  6086. 51-Zâriyât 4
    emren : işleri
  6087. 51-Zâriyât 9
    men : kim, kimse
  6088. 51-Zâriyât 13
    alâ en nâri : ateş üstünde
  6089. 51-Zâriyât 13
    yuftenûne : fitnelenirler, fitnelerinin karşılığı olarak, azaba maruz bırakılırlar
  6090. 51-Zâriyât 15
    cennâtin : cennetlerde
  6091. 51-Zâriyât 17
    kalîlen : az, pek az
  6092. 51-Zâriyât 21
    enfusi-kum : kendi nefsleriniz, kendiniz
  6093. 51-Zâriyât 23
    enne-kum : sizin olduğunuz
  6094. 51-Zâriyât 23
    tentıkûne : siz konuşuyorsunuz
  6095. 51-Zâriyât 25
    selâmen : selâm, selâm olsun
  6096. 51-Zâriyât 28
    feten : korku
  6097. 51-Zâriyât 33
    hıcâreten : taşlar
  6098. 51-Zâriyât 34
    musevvemeten : işaretlenmiş, damgalanmış olan
  6099. 51-Zâriyât 35
    men kâne : kim varsa
  6100. 51-Zâriyât 37
    âyeten : âyet, delil
  6101. 51-Zâriyât 46
    kavmen : kavim
  6102. 51-Zâriyât 47
    beneynâ-hâ : onu biz bina ettik
  6103. 51-Zâriyât 51
    ilâhen : bir ilâh
  6104. 51-Zâriyât 54
    ente : sen
  6105. 51-Zâriyât 55
    tenfe : fayda verir
  6106. 51-Zâriyât 57
    en yut'imû-ni : beni doyurup
  6107. 51-Zâriyât 59
    zenûben : günah, azap, nasip
  6108. 51-Zâriyât 59
    zenûbi : günah, azap, nasip
  6109. 52-Tûr 3
    menşûrin : yayılmış
  6110. 52-Tûr 9
    mevren : şiddetle sarsılarak, sarsılıp
  6111. 52-Tûr 10
    seyren : seyir halinde, hareket ederek
  6112. 52-Tûr 13
    cehenneme : cehennem
  6113. 52-Tûr 14
    en nâru elletî : o ateş ki
  6114. 52-Tûr 15
    entum : siz
  6115. 52-Tûr 17
    cennâtin : cennetler
  6116. 52-Tûr 19
    henîen : afiyetle
  6117. 52-Tûr 21
    âmenû : âmenû olanlar (hayattayken, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  6118. 52-Tûr 23
    yetenâzeûne : karşılıklı alıp verirler, (kadeh) kaldırırlar
  6119. 52-Tûr 23
    ke'sen : kadeh
  6120. 52-Tûr 24
    ke enne-hum : sanki onlar
  6121. 52-Tûr 27
    fe menne : şimdi, oysa, lütufta bulundu
  6122. 52-Tûr 29
    ente : sen değilsin
  6123. 52-Tûr 30
    el menûni \n(reybe el menûni) : zaman \n: (zamanın musîbetinin ansızın gelmesi)
  6124. 52-Tûr 39
    el benâtu : kızlar
  6125. 52-Tûr 39
    el benûne : erkek çocuklar, oğlanlar
  6126. 52-Tûr 40
    ecren : ücret
  6127. 52-Tûr 42
    keyden : hile, tuzak kurmak
  6128. 52-Tûr 44
    kisfen : bir parça
  6129. 52-Tûr 46
    şey'en : bir şeyle
  6130. 52-Tûr 47
    azâben : azap
  6131. 52-Tûr 49
    en nucûmi : yıldızlar
  6132. 53-Necm 1
    ve en necmi : yıldıza andolsun
  6133. 53-Necm 3
    ve mâ yentiku : ve konuşmaz
  6134. 53-Necm 8
    denâ : yaklaştı
  6135. 53-Necm 13
    nezleten : iniş
  6136. 53-Necm 15
    cennetu el me'vâ : Cennet'ul Meva
  6137. 53-Necm 20
    ve menâte : ve Menat
  6138. 53-Necm 22
    izen : o taktirde, eğer öyleyse
  6139. 53-Necm 23
    entum : siz
  6140. 53-Necm 23
    enzele : indirmedi
  6141. 53-Necm 23
    el enfusu : nefsler
  6142. 53-Necm 24
    temennâ : dilekte bulundu
  6143. 53-Necm 26
    şey'en : bir şey
  6144. 53-Necm 26
    en ye'zene : izin vermesi
  6145. 53-Necm 26
    li men : bir kimse için
  6146. 53-Necm 28
    şey'en : hiçbir şey
  6147. 53-Necm 29
    an men : kimseden
  6148. 53-Necm 30
    bi men : kimseyi
  6149. 53-Necm 30
    bi men : kimseyi de
  6150. 53-Necm 31
    ahsenû : güzel davranışta bulunan
  6151. 53-Necm 32
    yectenibûne : kaçınırlar
  6152. 53-Necm 32
    iz enşeekum : (inşa ettiği) yarattığı zaman
  6153. 53-Necm 32
    entum : siz
  6154. 53-Necm 32
    enfusekum : nefslerinizi
  6155. 53-Necm 32
    bi men : kimseyi
  6156. 53-Necm 34
    kalîlen : azıcık
  6157. 53-Necm 39
    ve en : ve şüphesiz
  6158. 53-Necm 40
    ve enne : ve muhakkak ki
  6159. 53-Necm 42
    ve enne : ve muhakkak
  6160. 53-Necm 43
    ve ennehu : ve muhakkak ki
  6161. 53-Necm 44
    ve ennehu : ve muhakkak ki
  6162. 53-Necm 45
    ve enne-hu : ve muhakkak ki o
  6163. 53-Necm 47
    ve enne : ve muhakkak
  6164. 53-Necm 47
    en neş'ete : neş'et, çıkış, yeniden yaratılış
  6165. 53-Necm 48
    ve enne-hu : ve muhakkak ki o
  6166. 53-Necm 49
    ve enne-hu : ve muhakkak ki o
  6167. 53-Necm 50
    ve enne-hu : ve muhakkak ki o
  6168. 53-Necm 50
    âden(i) : Âd (halkı)
  6169. 53-Necm 56
    min en nuzuri : nezirlerden
  6170. 53-Necm 61
    ve entum : ve siz
  6171. 54-Kamer 2
    âyeten : bir âyet, bir mucize
  6172. 54-Kamer 4
    min el enbâi : haberlerden
  6173. 54-Kamer 5
    en nuzuru : uyarmalar
  6174. 54-Kamer 7
    keenne-hum : sanki onlar gibi
  6175. 54-Kamer 10
    ennî : muhakkak ben
  6176. 54-Kamer 12
    uyûnen : pınarlar halinde
  6177. 54-Kamer 14
    cezâen : karşılık olarak, mükâfat olarak
  6178. 54-Kamer 14
    li men : o kimse
  6179. 54-Kamer 15
    âyeten : âyet, ibret
  6180. 54-Kamer 19
    sarsaren : kulaklarını patlatan
  6181. 54-Kamer 20
    tenziu : çekip alır, söküp atar, havaya fırlatıp atar
  6182. 54-Kamer 20
    en nâse : insanlar
  6183. 54-Kamer 20
    keenne-hum : sanki onlar gibi
  6184. 54-Kamer 23
    bi en nuzuri : uyarıları
  6185. 54-Kamer 24
    e beşeren : bir beşere mi
  6186. 54-Kamer 24
    hiden : birisi
  6187. 54-Kamer 24
    izen : öyleyse, o taktirde
  6188. 54-Kamer 26
    gaden : yarın
  6189. 54-Kamer 26
    men(i) : kim
  6190. 54-Kamer 27
    en nâkati : dişi deve
  6191. 54-Kamer 27
    fitneten : fitne (imtihan) olarak (olsun diye)
  6192. 54-Kamer 28
    enne : olduğunu
  6193. 54-Kamer 31
    sayhaten : sayha, korkunç ses dalgası
  6194. 54-Kamer 31
    hideten : bir, tek
  6195. 54-Kamer 33
    bi en nuzuri : uyarıları
  6196. 54-Kamer 34
    siben : helâk edici kasırga
  6197. 54-Kamer 35
    ni'meten : bir ni'met olarak
  6198. 54-Kamer 35
    men şekere : şükreden kimseyi
  6199. 54-Kamer 36
    enzere-hum : onları uyardı
  6200. 54-Kamer 36
    bi en nuzuri : uyarıları
  6201. 54-Kamer 38
    bukreten : erkenden
  6202. 54-Kamer 41
    en nuzuru : uyarılar
  6203. 54-Kamer 48
    en nâri : ateşin içine, ateşe
  6204. 54-Kamer 54
    cennâtin : cennetlerde
  6205. 55-Rahmân 6
    ve en necmu : ve yıldız(lar)
  6206. 55-Rahmân 10
    li el enâmi : hayvanlar için
  6207. 55-Rahmân 11
    ve en nahlu : ve hurma (ağaçları)
  6208. 55-Rahmân 26
    kullu men : bütün kişiler, bütün bilinçli varlıklar, bütün insanlar ve bütün cinler, herkes
  6209. 55-Rahmân 29
    men : kimseler
  6210. 55-Rahmân 33
    en tenfuzû : nüfuz etmek, nüfuz ederek geçmek, çıkmak
  6211. 55-Rahmân 33
    tenfuzûne : nüfuz edemezsiniz, geçip çıkamazsınız
  6212. 55-Rahmân 35
    tentesirâni : ikiniz (iki toplum) yardımlaşamazsınız (kurtulamazsınız)
  6213. 55-Rahmân 37
    verdeten : kırmızı gül
  6214. 55-Rahmân 39
    an zenbi-hî : günahından
  6215. 55-Rahmân 41
    en nevâsî : alınlar
  6216. 55-Rahmân 43
    cehennemu : cehennem
  6217. 55-Rahmân 46
    ve li men : ve kimse için vardır
  6218. 55-Rahmân 46
    cennetâni : iki cennet
  6219. 55-Rahmân 54
    ve cene : ve ağaçlardan devşirilen meyveler
  6220. 55-Rahmân 54
    el cenneteyni : iki cennet
  6221. 55-Rahmân 58
    keenne : gibi
  6222. 55-Rahmân 62
    cennetâni : iki cennet
  6223. 56-Vâkıa 4
    reccen : şiddetle sarsılarak (zelzeleden farklı olarak) tekrarlanarak devam eden darbeler ile sarsılarak
  6224. 56-Vâkıa 5
    bessen : ufalanarak, parçalanarak, toz haline gelerek
  6225. 56-Vâkıa 6
    hebâen : toz toprak, zerreler halinde
  6226. 56-Vâkıa 6
    munbessen : ufalandı, toz haline gelmiş, dağılmış
  6227. 56-Vâkıa 7
    ezvâcen : gruplar, sınıflar
  6228. 56-Vâkıa 7
    selâseten : üç
  6229. 56-Vâkıa 8
    el meymeneti : meymene, hayırlı, uğurlu
  6230. 56-Vâkıa 8
    el meymeneti : meymene, hayırlı, uğurlu
  6231. 56-Vâkıa 12
    cennâti : cennetler
  6232. 56-Vâkıa 12
    en naîmi : ni'metler
  6233. 56-Vâkıa 24
    cezâen : karşılığı olarak, mükâfatı olarak
  6234. 56-Vâkıa 25
    lagven : boş söz
  6235. 56-Vâkıa 25
    ve lâ te'sîmen : ve günaha girmek olmaz
  6236. 56-Vâkıa 26
    len : denir, söylenir
  6237. 56-Vâkıa 26
    selâmen : selâm
  6238. 56-Vâkıa 26
    selâmen : selâm
  6239. 56-Vâkıa 29
    mendûdin : meyveleri kat kat dizili
  6240. 56-Vâkıa 35
    enşe'nâ hunne : biz onları inşa ettik, yarattık
  6241. 56-Vâkıa 35
    inşâen : yeni bir inşa (yaratılış) ile
  6242. 56-Vâkıa 36
    ebkâren : bakireler
  6243. 56-Vâkıa 37
    uruben : eşlerine düşkün, asık
  6244. 56-Vâkıa 37
    etrâben : aynı yaşta, yaşıt
  6245. 56-Vâkıa 47
    turâben : toprak
  6246. 56-Vâkıa 47
    ve izâmen : ve kemik
  6247. 56-Vâkıa 59
    entum : sizler
  6248. 56-Vâkıa 61
    alâ en nubeddile : değiştirmemiz
  6249. 56-Vâkıa 62
    en neş'ete : yaratılış
  6250. 56-Vâkıa 64
    e entum : siz misiniz
  6251. 56-Vâkıa 65
    hutâmen : ot kırıntısı, kuru ot
  6252. 56-Vâkıa 69
    e entum : siz mi
  6253. 56-Vâkıa 69
    enzeltumû-hu : onu siz indirdiniz
  6254. 56-Vâkıa 70
    ucâcen : acı
  6255. 56-Vâkıa 71
    en nâre : ateş
  6256. 56-Vâkıa 72
    e entum : siz mi
  6257. 56-Vâkıa 72
    enşe'tum : yarattınız
  6258. 56-Vâkıa 73
    tezkireten : vaaz, nasihat, ibret
  6259. 56-Vâkıa 75
    en nucûmi : yıldızlar
  6260. 56-Vâkıa 80
    tenzîlun : inzal edilme, kısım kısım indirme
  6261. 56-Vâkıa 81
    entum : siz
  6262. 56-Vâkıa 82
    enne-kum : sizin ..... olması
  6263. 56-Vâkıa 84
    entum : siz
  6264. 56-Vâkıa 84
    tenzurûne : bakarsınız
  6265. 56-Vâkıa 89
    ve cennetu naîmin : ve naim cenneti
  6266. 57-Hadid 4
    yenzilu : iner
  6267. 57-Hadid 6
    en nehâri : gündüzün içine
  6268. 57-Hadid 6
    en nehâre : gündüz
  6269. 57-Hadid 7
    ve enfikû : ve infâk edin
  6270. 57-Hadid 7
    âmenû : îmân ettiler, Allah'a ulaşmayı dilediler
  6271. 57-Hadid 7
    ve enfekû : ve infâk ettiler
  6272. 57-Hadid 9
    ilâ en nûri : nura
  6273. 57-Hadid 10
    men : kim
  6274. 57-Hadid 10
    enfeka : infâk etti
  6275. 57-Hadid 10
    dereceten : derece vardır
  6276. 57-Hadid 10
    enfekû : infâk ettiler
  6277. 57-Hadid 10
    ve kullen : ve hepsi
  6278. 57-Hadid 11
    men zâ ellezî : kim sahiptir, kim yapar
  6279. 57-Hadid 11
    hasenen : güzel
  6280. 57-Hadid 12
    cennâtun : cennetler
  6281. 57-Hadid 12
    el enhâru : nehirler
  6282. 57-Hadid 13
    amenû : îmân ettiler, amenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  6283. 57-Hadid 13
    ren : nur
  6284. 57-Hadid 14
    fetentum : fitneye düşürdünüz
  6285. 57-Hadid 14
    enfuse-kum : kendiniz
  6286. 57-Hadid 15
    en nâru : ateş
  6287. 57-Hadid 16
    âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular
  6288. 57-Hadid 16
    en tahşea : huşûya ulaşmak, huşû duymak
  6289. 57-Hadid 17
    enne : olduğunu
  6290. 57-Hadid 17
    beyyennâ : biz açıkladık
  6291. 57-Hadid 18
    hasenen : güzel
  6292. 57-Hadid 19
    âmenû : îmân ettiler (Allah'a ulaşmayı dilediler)
  6293. 57-Hadid 20
    ennemâ : sadece
  6294. 57-Hadid 20
    musfarren : sararmış
  6295. 57-Hadid 20
    hutâmen : çer çöp, kırpıntı
  6296. 57-Hadid 21
    ve cennetin : ve cennet
  6297. 57-Hadid 21
    âmenû : âmenû oldu, îmân etti
  6298. 57-Hadid 21
    men : kimse
  6299. 57-Hadid 22
    enfusi-kum : sizin nefslerinizde, kendinizde
  6300. 57-Hadid 22
    en nebree-hâ : onu yaratmamız
  6301. 57-Hadid 24
    en nâse : insanlar
  6302. 57-Hadid 24
    ve men : ve kim
  6303. 57-Hadid 25
    ve enzelnâ : ve indirdik
  6304. 57-Hadid 25
    en nâsu : insanlar
  6305. 57-Hadid 25
    ve enzelnâ : ve indirdik
  6306. 57-Hadid 25
    ve menâfiu : ve pekçok menfaatler, faydalar
  6307. 57-Hadid 25
    li en nâsi : insanlar için
  6308. 57-Hadid 25
    men : kim, kimse(ler)
  6309. 57-Hadid 26
    men : kim, kimse
  6310. 57-Hadid 26
    en nubuvvete : peygamberlik
  6311. 57-Hadid 27
    re'feten : refet, şefkat
  6312. 57-Hadid 27
    ve rahmeten : ve rahmet
  6313. 57-Hadid 27
    ve rahbânîyyeten : ve ruhbanlık
  6314. 57-Hadid 27
    âmenû : âmenû oldular (yaşarken Allah'a ulaşmayı dilediler)
  6315. 57-Hadid 28
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar
  6316. 57-Hadid 28
    ren : nur
  6317. 57-Hadid 29
    ve enne : ve olduğunu
  6318. 57-Hadid 29
    men yeşâu : dilediği kimseye, dilediğine
  6319. 58-Mücâdele 2
    munkeren : inkâr edici, kötü, çirkin
  6320. 58-Mücâdele 2
    ve zûren : ve bâtıl, asılsız, yalan, ağır, günaha sokan
  6321. 58-Mücâdele 3
    en yetemâssâ : temas etmek, temas etmesi
  6322. 58-Mücâdele 4
    men : kim
  6323. 58-Mücâdele 4
    en yetemâssâ : temas etmek, temas etmesi
  6324. 58-Mücâdele 4
    men : kim
  6325. 58-Mücâdele 4
    miskînen : miskin, yoksul (çalışmaktan aciz, yaşlı kimseyi)
  6326. 58-Mücâdele 5
    enzelnâ : indirdik
  6327. 58-Mücâdele 7
    enne allâhe : Allah'ın ..... olduğunu
  6328. 58-Mücâdele 8
    en necvâ : gizli gizli konuşma, gizli fısıldaşma
  6329. 58-Mücâdele 8
    ve yetenâcevne bi : ve gizli gizli konuşuyorlar
  6330. 58-Mücâdele 8
    enfusi-him : kendi aralarında
  6331. 58-Mücâdele 8
    cehennemu : cehennem
  6332. 58-Mücâdele 9
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler, îmân edenler
  6333. 58-Mücâdele 9
    izâ tenâceytum : aranızda gizlice konuştuğunuz zaman
  6334. 58-Mücâdele 9
    tetenâcev bi : gizli gizli konuşmayın
  6335. 58-Mücâdele 9
    ve tenâcev bi : ve gizli konuşun, aranızda müşavere edin, görüşün
  6336. 58-Mücâdele 10
    en necvâ : gizli gizli konuşma, gizli fısıldaşma
  6337. 58-Mücâdele 10
    âmenû : ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dilediler
  6338. 58-Mücâdele 10
    şey'en : bir şey
  6339. 58-Mücâdele 11
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler
  6340. 58-Mücâdele 11
    ensuzû : kalkıp kenara çekilin, kalkın
  6341. 58-Mücâdele 11
    ensuzû : kalkıp kenara çekilin, kalkın
  6342. 58-Mücâdele 11
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar
  6343. 58-Mücâdele 12
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler
  6344. 58-Mücâdele 12
    sadakaten : sadaka
  6345. 58-Mücâdele 13
    en tukaddimû : takdim etmek, vermek
  6346. 58-Mücâdele 14
    kavmen : kavm
  6347. 58-Mücâdele 15
    azâben şedîden : şiddetli azap
  6348. 58-Mücâdele 16
    cunneten : siper olarak, siper
  6349. 58-Mücâdele 17
    len tugniye an : asla fayda vermez
  6350. 58-Mücâdele 17
    şey'en : bir şey
  6351. 58-Mücâdele 17
    ashâbu en nâr : ateş halkı, ateş ehli
  6352. 58-Mücâdele 18
    enne-hum : kendilerinin ..... olduğunu
  6353. 58-Mücâdele 19
    ensâ-hum : unutturmuştur onlara
  6354. 58-Mücâdele 21
    aglibenne : ben gâlip geleceğim
  6355. 58-Mücâdele 21
    ene : ben
  6356. 58-Mücâdele 22
    kavmen : kavmi
  6357. 58-Mücâdele 22
    men : kimse
  6358. 58-Mücâdele 22
    cennâtin : cennetler
  6359. 58-Mücâdele 22
    el enhâru : nehirler
  6360. 59-Haşr 2
    zanentum : siz zannetmediniz
  6361. 59-Haşr 2
    en yahrucû : onların çıkmaları
  6362. 59-Haşr 2
    enne-hum : onların ..... olduğu
  6363. 59-Haşr 3
    en ketebe : yazması
  6364. 59-Haşr 3
    azâbu en nâri : ateşin azabı
  6365. 59-Haşr 4
    bi enne-hum : onların ..... olması sebebiyle
  6366. 59-Haşr 4
    ve men : ve kim
  6367. 59-Haşr 5
    imeten : kaim kılarak, dikili olarak
  6368. 59-Haşr 6
    men : kimse(ler)
  6369. 59-Haşr 7
    leten : elden ele dolaşan mal, servet
  6370. 59-Haşr 8
    fadlen : fazl, hayır, lütuf
  6371. 59-Haşr 8
    ve ridvânen : ve rıza, gönül hoşluğu
  6372. 59-Haşr 9
    men : kimse(ler)
  6373. 59-Haşr 9
    ceten : hacet, ihtiyaç, rağbet
  6374. 59-Haşr 9
    enfusi-him : kendi nefsleri, kendileri
  6375. 59-Haşr 9
    ve men : ve kim
  6376. 59-Haşr 10
    lenâ : bizi
  6377. 59-Haşr 10
    llen : kin
  6378. 59-Haşr 10
    âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler
  6379. 59-Haşr 11
    le nahrucenne : mutlaka biz çıkarız
  6380. 59-Haşr 11
    ehaden : bir kişi, bir kimse
  6381. 59-Haşr 11
    ebeden : ebediyyen, hiçbir zaman
  6382. 59-Haşr 11
    nensure-enne-kum : mutlaka biz size yardım ederiz
  6383. 59-Haşr 12
    le yuvellu-enne : mutlaka dönerler (savaştan dönüp kaçarlar)
  6384. 59-Haşr 13
    entum : siz
  6385. 59-Haşr 13
    rehbeten : korku bakımından
  6386. 59-Haşr 13
    bi enne-hum : onların ..... olmaları sebebiyle
  6387. 59-Haşr 14
    kuren : beldelerde, şehirlerde
  6388. 59-Haşr 14
    bi enne-hum : onların ..... olmaları sebebiyle
  6389. 59-Haşr 15
    karîben : yakın
  6390. 59-Haşr 17
    enne-humâ : onların ikisinin olduğu, olması
  6391. 59-Haşr 17
    en nâri : ateşin içinde
  6392. 59-Haşr 18
    âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler
  6393. 59-Haşr 18
    ve li tenzur : ve baksın, görsün
  6394. 59-Haşr 19
    ensâ-hum : onlara unutturdu
  6395. 59-Haşr 19
    enfuse-hum : onların nefslerini, kendi nefslerini, kendilerini
  6396. 59-Haşr 20
    en nâri : ateş
  6397. 59-Haşr 20
    el cenneti : cennet
  6398. 59-Haşr 20
    el cenneti : cennet
  6399. 59-Haşr 21
    enzelnâ : biz indirdik
  6400. 59-Haşr 21
    li en nâsi : insanlar için, insanlara
  6401. 6-En'âm 1
    ve en nûra : ve nur
  6402. 6-En'âm 2
    ecelen : bir ecel, zaman dilimi, vade
  6403. 6-En'âm 2
    musemmen : isimlendirilmiş, belirlenmiş
  6404. 6-En'âm 2
    entum : siz
  6405. 6-En'âm 5
    enbâû : haberler
  6406. 6-En'âm 6
    mekkennâ-hum : onları yerleştirdik
  6407. 6-En'âm 6
    midrâren : bol yağmurlu olarak
  6408. 6-En'âm 6
    el enhâre : nehirler
  6409. 6-En'âm 6
    ve enşe'nâ : ve inşa ettik, yarattık
  6410. 6-En'âm 6
    karnen âharîne : başka, diğer nesiller
  6411. 6-En'âm 7
    aleyke kitâben : sana yazılı olarak, kitap olarak
  6412. 6-En'âm 8
    ve lev enzelnâ : ve şâyet biz indirseydik
  6413. 6-En'âm 8
    meleken : bir melek
  6414. 6-En'âm 9
    meleken : bir melek olarak, bir melek
  6415. 6-En'âm 9
    raculen : bir erkek şeklinde, suretinde
  6416. 6-En'âm 12
    li men : kimin
  6417. 6-En'âm 12
    le yecmea- enne-kum : sizi mutlaka toplayacak
  6418. 6-En'âm 12
    enfuse-hum : nefslerini, kendilerini
  6419. 6-En'âm 13
    sekene : bulunan şey(ler)
  6420. 6-En'âm 13
    ve en nehâri : ve gündüz
  6421. 6-En'âm 14
    veliyyen : velî, dost
  6422. 6-En'âm 14
    en ekûne : olmak
  6423. 6-En'âm 14
    men esleme : teslim olan kimse
  6424. 6-En'âm 14
    ve lâ tekûne enne : ve olmamak
  6425. 6-En'âm 16
    men : kim
  6426. 6-En'âm 19
    şehâdeten : şahit olarak
  6427. 6-En'âm 19
    ve men belaga : ve kim erişti, ulaştı
  6428. 6-En'âm 19
    enne mea : beraber olduğuna
  6429. 6-En'âm 19
    âliheten uhrâ : başka ilâhlar
  6430. 6-En'âm 20
    enfuse-hum : kendi nefsleri, kendileri
  6431. 6-En'âm 21
    ve men : ve kim (ler)
  6432. 6-En'âm 21
    mimmen (min men) : kimse(ler)den
  6433. 6-En'âm 21
    keziben : yalan olarak, yalanla
  6434. 6-En'âm 23
    illâ en kâlû : demekten başka
  6435. 6-En'âm 24
    alâ enfusi-him : nefslerine, kendilerine karşı
  6436. 6-En'âm 25
    men : kim(ler)
  6437. 6-En'âm 25
    ekinneten : ekinnet, fıkıh etmeyi engelleyen bir sistem
  6438. 6-En'âm 25
    en yefkahû-hu : onu fıkıh etmeleri, anlamalarına (karşı)
  6439. 6-En'âm 26
    yenhevne : nehyederler, yasaklar, men ederler
  6440. 6-En'âm 26
    ve yen'evne : ve uzak dururlar (yüz çevirirler)
  6441. 6-En'âm 26
    enfuse-hum : kendi nefsleri, kendileri
  6442. 6-En'âm 27
    alâ en nâri : ateşin üzerinde
  6443. 6-En'âm 31
    bagteten : aniden, ansızın
  6444. 6-En'âm 35
    en tebtegıye : istemeye, aramaya
  6445. 6-En'âm 35
    ev sullemen : veya bir merdiven
  6446. 6-En'âm 35
    fe lâ tekûnenne : artık sakın olma
  6447. 6-En'âm 37
    alâ en yunezzile : indirmeye
  6448. 6-En'âm 37
    âyeten : bir âyet, bir mucize
  6449. 6-En'âm 38
    bi cenâhayhi : iki kanadı ile
  6450. 6-En'âm 39
    men yeşâi : kim(i) dilerse
  6451. 6-En'âm 39
    ve men : ve kim(i)
  6452. 6-En'âm 41
    ve tensevne : ve unutursunuz
  6453. 6-En'âm 43
    ve zeyyene : ve süsledi, güzel gösterdi
  6454. 6-En'âm 44
    bagteten : ansızın, aniden
  6455. 6-En'âm 46
    men : kim, hangi
  6456. 6-En'âm 47
    bagteten : ansızın, aniden
  6457. 6-En'âm 47
    ev cehreten : veya açıkça
  6458. 6-En'âm 48
    fe men âmene : artık kim îmân etti, âmenû oldu (resulün Allah'a davetine uydu)
  6459. 6-En'âm 48
    yahzenûne : mahzun olurlar
  6460. 6-En'âm 51
    ve enzir : ve uyar, ikaz et
  6461. 6-En'âm 51
    en yuhşerû : haşrolmak
  6462. 6-En'âm 53
    fetennâ : biz imtihan ettik
  6463. 6-En'âm 53
    menne allâhu : Allah ni'metlendirdi, ni'met verdi
  6464. 6-En'âm 54
    enne-hu : muhakkak ki O, öyle ki
  6465. 6-En'âm 54
    men amile : kim yapar
  6466. 6-En'âm 54
    en : bir kötülük
  6467. 6-En'âm 54
    fe enne-hu : o taktirde, muhakkak ki o
  6468. 6-En'âm 56
    en a'bude : kul olmak, benim kulluk etmem
  6469. 6-En'âm 56
    izen : öyle olursa, o taktirde, o zaman
  6470. 6-En'âm 56
    ve mâ ene : ve ben olmam
  6471. 6-En'âm 58
    enne : gerçekten, mutlaka
  6472. 6-En'âm 60
    bi en nehâri : gündüzleyin
  6473. 6-En'âm 61
    hafazaten : muhafaza edici (koruyucu olarak)
  6474. 6-En'âm 63
    men : kim
  6475. 6-En'âm 63
    ve hufyeten : ve gizli olarak, gizlice
  6476. 6-En'âm 63
    encâ-nâ : bizi kurtar
  6477. 6-En'âm 63
    le nekûne enne : biz mutlaka oluruz
  6478. 6-En'âm 64
    entum : siz
  6479. 6-En'âm 65
    en yeb'ase : göndermeye
  6480. 6-En'âm 65
    azâben : bir azap
  6481. 6-En'âm 68
    yunsiyenne-ke : sana unutturur
  6482. 6-En'âm 70
    leiben : oyun
  6483. 6-En'âm 70
    ve lehven : ve eğlence
  6484. 6-En'âm 70
    en tubsele : helâk olmak (olması)
  6485. 6-En'âm 71
    yenfeu-nâ : bize fayda vermez
  6486. 6-En'âm 72
    ve en ekîmû : ve ikame etmek
  6487. 6-En'âm 74
    esnâmen : putlar
  6488. 6-En'âm 74
    âliheten : ilâhlar
  6489. 6-En'âm 76
    cenne : örttü, bürüdü
  6490. 6-En'âm 76
    kevkeben : bir gezegen
  6491. 6-En'âm 77
    le ekûne enne : ben mutlaka olurum
  6492. 6-En'âm 78
    zigaten : doğarken
  6493. 6-En'âm 79
    hanîfen : hanif olarak (tek Allah'a inanan olarak)
  6494. 6-En'âm 79
    ve mâ ene : ve ben değilim
  6495. 6-En'âm 80
    en yeşâe : onun dilemesi
  6496. 6-En'âm 80
    şey'en : bir şey
  6497. 6-En'âm 80
    ilmen : ilim olarak, ilim ile
  6498. 6-En'âm 81
    enne-kum eşrektum : siz şirk koştunuz
  6499. 6-En'âm 81
    sultânen : bir delil, sultan
  6500. 6-En'âm 82
    ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
  6501. 6-En'âm 83
    men neşâu : dilediğimiz kimse(ler)
  6502. 6-En'âm 84
    kullen : hepsi
  6503. 6-En'âm 86
    ve kullen : ve hepsini
  6504. 6-En'âm 88
    men yeşâu : kimi dilerse, dilediğini
  6505. 6-En'âm 89
    ve en nubuvvete : ve nebîlik, peygamberlik
  6506. 6-En'âm 89
    kavmen : bir kavim
  6507. 6-En'âm 90
    ecren : bir ücret
  6508. 6-En'âm 91
    enzele allâhu : Allah indirmedi
  6509. 6-En'âm 91
    men : kim
  6510. 6-En'âm 91
    enzele : indirdi
  6511. 6-En'âm 91
    ren : bir nur
  6512. 6-En'âm 91
    ve huden : ve bir hidayet
  6513. 6-En'âm 91
    li en nâsi : insanlara, insanlar için
  6514. 6-En'âm 91
    entum : siz
  6515. 6-En'âm 92
    enzelnâ-hu : onu indirdik
  6516. 6-En'âm 92
    ve men havle-hâ : ve onun etrafındakiler
  6517. 6-En'âm 93
    ve men : ve kim
  6518. 6-En'âm 93
    mim men ifterâ : iftira eden kimseden
  6519. 6-En'âm 93
    keziben : yalanla, yalan olarak
  6520. 6-En'âm 93
    ve men : ve kim
  6521. 6-En'âm 93
    enzele allâhu : Allah'ın indirdiği şey
  6522. 6-En'âm 93
    enfuse-kum : canlarınızı, nefslerinizi
  6523. 6-En'âm 94
    enne-hum : onların olduğunu
  6524. 6-En'âm 95
    ve en nevâ : ve çekirdek
  6525. 6-En'âm 95
    fe ennâ : öyleyse nasıl
  6526. 6-En'âm 96
    sekenen : bir sukûn (dinlenme) vakti
  6527. 6-En'âm 96
    husbânen : bir ölçü olarak, hesaplama ünitesi, hesap vasıtası
  6528. 6-En'âm 97
    lekum en nucûme : sizin için yıldızlar
  6529. 6-En'âm 98
    enşee-kum : sizi yarattı
  6530. 6-En'âm 99
    enzele : indirdi
  6531. 6-En'âm 99
    min es semâi mâen : semâdan su
  6532. 6-En'âm 99
    habben : tane(ler)
  6533. 6-En'âm 99
    muterâkiben : üst üste olan
  6534. 6-En'âm 99
    ve min en nahli : hurma ağacından
  6535. 6-En'âm 99
    ve cennâtin : bahçeler, bostanlar
  6536. 6-En'âm 99
    muştebihen : benzeyen
  6537. 6-En'âm 99
    ve yen'ı-hî : ve onun olgun hali
  6538. 6-En'âm 100
    benîne : oğullar
  6539. 6-En'âm 100
    benâtin : ve kızlar
  6540. 6-En'âm 101
    ennâ : nasıl
  6541. 6-En'âm 104
    fe men : artık kim
  6542. 6-En'âm 104
    ve men : ve kim
  6543. 6-En'âm 104
    ve mâ ene aleykum : ve ben sizin üzerinize ... değilim
  6544. 6-En'âm 107
    ve mâ ente : ve sen değilsin
  6545. 6-En'âm 108
    adven : düşmanlıkla haddi aşıp
  6546. 6-En'âm 108
    zeyyennâ : süsledik
  6547. 6-En'âm 109
    enne-hâ : onun ..... olduğunu
  6548. 6-En'âm 111
    enne-nâ : gerçekten biz
  6549. 6-En'âm 111
    kubulen : karşıları, karşılıklı olarak
  6550. 6-En'âm 111
    en yeşâe allâhu : Allah'ın dilemesi
  6551. 6-En'âm 112
    aduvven : düşman olarak
  6552. 6-En'âm 114
    hakemen : bir hakem, hüküm veren
  6553. 6-En'âm 114
    enzele : indirdi
  6554. 6-En'âm 114
    enne-hu : onun ..... olduğunu
  6555. 6-En'âm 114
    lâ tekûnenne : sen sakın olma
  6556. 6-En'âm 115
    ve adlen : ve adaletli olarak, adaletle
  6557. 6-En'âm 116
    men fî el ardı : yeryüzünde bulunan kimseler
  6558. 6-En'âm 117
    men yadıllu : sapan kimseyi
  6559. 6-En'âm 119
    ellâ te'kulû (en lâ te'kulû) : yememeniz, yemiyorsunuz
  6560. 6-En'âm 119
    kesîren : çok
  6561. 6-En'âm 122
    e ve men : ve o kişi, kimse... mi?
  6562. 6-En'âm 122
    kâne meyten : ölmüş olan, ölü iken
  6563. 6-En'âm 122
    ren : bir nur
  6564. 6-En'âm 122
    en nâsi : insanlar içinde, arasında
  6565. 6-En'âm 122
    ke men : o kimse gibi
  6566. 6-En'âm 123
    bi enfusi-him : kendilerini
  6567. 6-En'âm 124
    len nu'mine : asla îmân etmeyiz
  6568. 6-En'âm 125
    fe men : artık kim(i)
  6569. 6-En'âm 125
    en yehdiye-hu : onu hidayete erdirmek
  6570. 6-En'âm 125
    ve men : ve kimi
  6571. 6-En'âm 125
    en yudılle-hu : onu dalâlette bırakmak
  6572. 6-En'âm 125
    haracen : sıkıntılı
  6573. 6-En'âm 125
    ke ennemâ : sanki, gibi
  6574. 6-En'âm 126
    mustekîmen : istikametlenmiş, yönlendirilmiş (Allah'a götüren)
  6575. 6-En'âm 128
    lenâ : bizim için, bize
  6576. 6-En'âm 128
    en nâru : ateş
  6577. 6-En'âm 130
    enfusi-nâ : nefslerimize
  6578. 6-En'âm 130
    enfusi-him : kendi nefslerine, kendilerine
  6579. 6-En'âm 130
    enne-hum : onların ... olduklarına, kendilerinin ...olduğuna
  6580. 6-En'âm 131
    en lem yekun : olmaması
  6581. 6-En'âm 133
    enşee-kum : sizi var etti, yarattı
  6582. 6-En'âm 134
    ve mâ entum : ve siz değilsiniz
  6583. 6-En'âm 135
    men tekûnu : kim(in) olacak
  6584. 6-En'âm 136
    ve el en'âmi : ve büyük baş hayvanlar
  6585. 6-En'âm 136
    nasîben : bir nasip, bir pay
  6586. 6-En'âm 137
    zeyyene : güzel gösterdi, süsledi
  6587. 6-En'âm 138
    en'âmun : (büyük baş) hayvanlar
  6588. 6-En'âm 138
    men neşâu : bizim dilediğimiz kişi
  6589. 6-En'âm 138
    ve en'âmun : ve (büyük baş) hayvanlar
  6590. 6-En'âm 138
    ve en'âmun : ve hayvanlar
  6591. 6-En'âm 138
    iftirâen aleyhi : ona iftira ederek
  6592. 6-En'âm 139
    hazihi el en'âmi : bu hayvanlar
  6593. 6-En'âm 139
    meyteten : ölü
  6594. 6-En'âm 140
    iftirâen : yalan yere iftira ederek
  6595. 6-En'âm 141
    enşee : yarattı (inşa etti)
  6596. 6-En'âm 141
    cennâtin : bahçeler
  6597. 6-En'âm 141
    ve en nahle : ve hurma
  6598. 6-En'âm 141
    muhtelifen : farklı, çeşitli, muhtelif
  6599. 6-En'âm 141
    muteşâbihen : benzeyen
  6600. 6-En'âm 142
    ve min el en'âmi : ve hayvanlardan (4 ayaklı)
  6601. 6-En'âm 142
    hamûleten : yük taşıyan
  6602. 6-En'âm 144
    fe men : o halde kimdir
  6603. 6-En'âm 144
    mimmenifterâ \n(min men ifterâ) : iftira eden kimseden
  6604. 6-En'âm 144
    keziben : yalanla
  6605. 6-En'âm 144
    en nâse : insanlar
  6606. 6-En'âm 145
    muharremen : haram kılınmış
  6607. 6-En'âm 145
    en yekûne : olması
  6608. 6-En'âm 145
    meyteten : ölü
  6609. 6-En'âm 145
    demen : kan
  6610. 6-En'âm 145
    fe men : artık kim
  6611. 6-En'âm 148
    fe tuhricû-hu lenâ : öyleyse onu bize çıkarın
  6612. 6-En'âm 148
    entum : siz
  6613. 6-En'âm 150
    ennallâhe (enne allâhe) : Allah'ın ..... yaptığına
  6614. 6-En'âm 151
    ellâ (en lâ) tuşrikû : ortak (koşmamanız) koşmayın
  6615. 6-En'âm 151
    şey'en : bir şeyi
  6616. 6-En'âm 151
    ihsânen : ihsanla davranma
  6617. 6-En'âm 151
    ve lâ taktulû en nefse : ve kimseyi öldürmeyin
  6618. 6-En'âm 152
    ahsenu : en güzel
  6619. 6-En'âm 152
    nefsen : bir nefs, kişi, kimse
  6620. 6-En'âm 153
    ve enne : ve muhakkak ki
  6621. 6-En'âm 153
    sırâtî mustekîmen : benim mustakîm olan (Allah'a götüren) yolum
  6622. 6-En'âm 154
    tamâmen : tamamlayıcı olarak
  6623. 6-En'âm 154
    ahsene : ahsen olan
  6624. 6-En'âm 154
    ve tafsîlen : ve ayrı ayrı açıklayan
  6625. 6-En'âm 154
    ve huden : hidayete erdiren
  6626. 6-En'âm 154
    ve rahmeten : ve rahmet olan
  6627. 6-En'âm 155
    enzelnâ-hu : onu biz indirdik
  6628. 6-En'âm 156
    en tekûlû : demeniz (dememeniz, söylemeniz)
  6629. 6-En'âm 157
    ennâ : bize olsa
  6630. 6-En'âm 157
    ve huden : ve hidayet, hidayete erdiren
  6631. 6-En'âm 157
    fe men : öyleyse kim
  6632. 6-En'âm 157
    mimmen (min men) : o kimseden
  6633. 6-En'âm 158
    en te'tiye-hum : onlara gelmesi
  6634. 6-En'âm 158
    yenfeu : fayda vermez
  6635. 6-En'âm 158
    nefsen : bir kimse
  6636. 6-En'âm 158
    âmenet : îmân etti, âmenû oldu
  6637. 6-En'âm 160
    men : kim
  6638. 6-En'âm 160
    bi el haseneti : bir hasene ile
  6639. 6-En'âm 160
    ve men : ve kim
  6640. 6-En'âm 161
    nen : dîn olarak
  6641. 6-En'âm 161
    yamen : ayakta kalan, kalacak olan
  6642. 6-En'âm 161
    hanîfen : hanif olarak, hanif olan (tek Allah'a inanan)
  6643. 6-En'âm 163
    ve ene : ve ben
  6644. 6-En'âm 164
    rabben : bir Rab
  6645. 60-Mümtehine 1
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler
  6646. 60-Mümtehine 1
    en tû'minû : inanmanız
  6647. 60-Mümtehine 1
    cihâden : cihad
  6648. 60-Mümtehine 1
    ve ene : ve ben
  6649. 60-Mümtehine 1
    ve mâ a'lentum : ve (aleni olan) açığa vurduğunuz şeyler
  6650. 60-Mümtehine 1
    ve men : ve kim
  6651. 60-Mümtehine 2
    a'dâen : düşman
  6652. 60-Mümtehine 3
    len tenfea-kum : size fayda sağlamaz
  6653. 60-Mümtehine 4
    hasenetun : güzel
  6654. 60-Mümtehine 4
    ebeden : ebediyyen
  6655. 60-Mümtehine 4
    le estagfirenne : mutlaka istiğfar edeceğim, mağfiret dileyeceğim
  6656. 60-Mümtehine 4
    enebnâ : yöneldik
  6657. 60-Mümtehine 5
    fitneten : fitne, fitne konusu
  6658. 60-Mümtehine 5
    lenâ : bizim için
  6659. 60-Mümtehine 5
    ente : sen
  6660. 60-Mümtehine 6
    hasenetun : güzel
  6661. 60-Mümtehine 6
    men : kim, kimse
  6662. 60-Mümtehine 6
    ve men : ve kim ise
  6663. 60-Mümtehine 7
    en yec'ale : kılması, yapması
  6664. 60-Mümtehine 7
    meveddeten : muhabbet, sevgi, dostluk
  6665. 60-Mümtehine 8
    yenhâ-kum(u) : sizi nehyetmez, yasaklamaz
  6666. 60-Mümtehine 8
    en teberrû-hum : onlara iyilik yapmanız
  6667. 60-Mümtehine 9
    yenhâkum(u) allâhu : Allah sizi nehyeder, size yasaklar
  6668. 60-Mümtehine 9
    en tevellev-hum : onlara dönmeniz, dost olmanız
  6669. 60-Mümtehine 9
    ve men : ve kim
  6670. 60-Mümtehine 10
    ellezîne âmenû : îmân eden, Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
  6671. 60-Mümtehine 10
    enfekû : infâk ettiler, verdiler
  6672. 60-Mümtehine 10
    en tenkihû hunne : onları (kadınları) nikâhlamanız
  6673. 60-Mümtehine 10
    enfaktum : infâk ettiniz, verdiniz
  6674. 60-Mümtehine 10
    enfekû : infâk ettiler, verdiler
  6675. 60-Mümtehine 11
    enfekû : şey verdiler
  6676. 60-Mümtehine 11
    entum : siz
  6677. 60-Mümtehine 12
    en nebiyyu : peygamber
  6678. 60-Mümtehine 12
    en lâ yuşrikne : (kadınların) ortak koşmaması
  6679. 60-Mümtehine 12
    şey'en : bir şey
  6680. 60-Mümtehine 13
    ellezîne âmenû : îmân edenler, âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler
  6681. 60-Mümtehine 13
    kavmen : kavim
  6682. 61-Saf 2
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar (ölmeden önce ruhunu Allah'a ulaştırmayı dileyenler)
  6683. 61-Saf 3
    makten : büyük suç, kızdırıcı husus
  6684. 61-Saf 3
    en tekûlû : söylemeniz
  6685. 61-Saf 4
    saffen : saflar halinde, saf bağlayarak
  6686. 61-Saf 4
    keenne-hum : onlar sanki ..... gibi
  6687. 61-Saf 5
    en-nî : muhakkak ki ben
  6688. 61-Saf 6
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  6689. 61-Saf 7
    ve men : ve kim
  6690. 61-Saf 7
    mimmen (min men) : kişiden, kimseden
  6691. 61-Saf 10
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a inananlar
  6692. 61-Saf 11
    ve enfusi-kum : ve nefsleriniz, canlarınız
  6693. 61-Saf 12
    cennâtin : cennetler
  6694. 61-Saf 12
    el enhâru : nehirler
  6695. 61-Saf 12
    tayyibeten : hoş, temiz, güzel
  6696. 61-Saf 12
    cennâti adnin : adn cennetlerinde
  6697. 61-Saf 14
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  6698. 61-Saf 14
    ensâra allâhi : Allah'ın yardımcıları
  6699. 61-Saf 14
    men : kim
  6700. 61-Saf 14
    ensârî : benim yardımcılarım
  6701. 61-Saf 14
    ensâru allâhi : Allah'ın yardımcıları
  6702. 61-Saf 14
    âmenet : îmân etti
  6703. 61-Saf 14
    min benî isrâîle : İsrailoğulları'ndan
  6704. 61-Saf 14
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  6705. 62-Cum'a 2
    resûlen : resûl
  6706. 62-Cum'a 4
    men : kişi, kimse
  6707. 62-Cum'a 6
    enne-kum : sizin olduğunuzu
  6708. 62-Cum'a 6
    en nâsi : insanlar
  6709. 62-Cum'a 6
    temennevû : temenni edin
  6710. 62-Cum'a 7
    ve lâ yetemennevne-hû : ve onu temenni edemezler
  6711. 62-Cum'a 7
    ebeden : ebediyyen, hiçbir zaman
  6712. 62-Cum'a 9
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler, îmân edenler
  6713. 62-Cum'a 11
    ticâreten : bir ticaret
  6714. 62-Cum'a 11
    lehven : eğlence
  6715. 62-Cum'a 11
    imen : ayakta
  6716. 63-Münâfikûn 2
    cunneten : kalkan, siper
  6717. 63-Münâfikûn 3
    bi enne-hum : onların ..... olmaları sebebiyle
  6718. 63-Münâfikûn 3
    âmenû : âmenû olmaları, îmân etmeleri
  6719. 63-Münâfikûn 4
    keenne-hum : sanki onlar gibi
  6720. 63-Münâfikûn 4
    musennedetun : bir tarafa dayalı, yaslanmış
  6721. 63-Münâfikûn 4
    ennâ : nasıl
  6722. 63-Münâfikûn 6
    len : asla olmaz
  6723. 63-Münâfikûn 7
    alâ men : kimselere
  6724. 63-Münâfikûn 7
    yenfaddû : dağılıp gitsinler
  6725. 63-Münâfikûn 8
    yuhricenne : mutlaka çıkarır
  6726. 63-Münâfikûn 9
    âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  6727. 63-Münâfikûn 9
    ve men : ve kim ise
  6728. 63-Münâfikûn 10
    ve enfikû : ve infâk edin
  6729. 63-Münâfikûn 10
    en ye'tiye : gelmesi
  6730. 63-Münâfikûn 11
    ve len : ve asla olmaz
  6731. 63-Münâfikûn 11
    nefsen : nefs, kimse
  6732. 64-Teğabün 3
    ahsene : ahsen, en güzel
  6733. 64-Teğabün 6
    enne-hu : onların ..... olmaları
  6734. 64-Teğabün 7
    en : olmak (mastar eki)
  6735. 64-Teğabün 7
    len : asla
  6736. 64-Teğabün 8
    ve en nûri ellezî : ve nur ki
  6737. 64-Teğabün 8
    enzelnâ : biz indirdik
  6738. 64-Teğabün 9
    ve men : ve kim
  6739. 64-Teğabün 9
    cennâtin : cennetler
  6740. 64-Teğabün 9
    el enhâru : nehirler
  6741. 64-Teğabün 9
    ebeden : ebedî, ebediyyen
  6742. 64-Teğabün 10
    ashâbu en nâri : ateş halkı, ateş ehli
  6743. 64-Teğabün 11
    ve men : ve kim
  6744. 64-Teğabün 14
    âmenû : îmân edenler, âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  6745. 64-Teğabün 14
    aduvven : düşman
  6746. 64-Teğabün 16
    ve enfikû : ve infâk edin, verin
  6747. 64-Teğabün 16
    li enfusi-kum : nefsiniz için, kendiniz için
  6748. 64-Teğabün 16
    ve men yûka : ve kim korursa, sakındırırsa
  6749. 64-Teğabün 17
    hasenen : güzel
  6750. 65-Talâk 1
    en nebiyyu : nebî
  6751. 65-Talâk 1
    en nisâe : kadınlar
  6752. 65-Talâk 1
    en ye'tîne : gelmeleri
  6753. 65-Talâk 1
    ve men : ve kim
  6754. 65-Talâk 1
    emren : emir, iş, durum
  6755. 65-Talâk 2
    men : kimse(ler)
  6756. 65-Talâk 2
    ve men : ve kim
  6757. 65-Talâk 2
    mahrecen : çıkış yeri, yükselme yeri
  6758. 65-Talâk 3
    ve men : ve kim
  6759. 65-Talâk 3
    kadren : kader, ölçü, miktar
  6760. 65-Talâk 4
    en yada'ne : bırakmak, doğurmak
  6761. 65-Talâk 4
    ve men : ve kim
  6762. 65-Talâk 4
    yusren : kolaylık
  6763. 65-Talâk 5
    enzele-hû : onu indirdi
  6764. 65-Talâk 5
    ve men : ve kim
  6765. 65-Talâk 5
    ecren : ecir, mükâfat
  6766. 65-Talâk 6
    sekentum : siz iskân oldunuz, siz ikâmet ettiniz, mesken edindiniz
  6767. 65-Talâk 6
    enfikû : infâk edin, nafaka verin
  6768. 65-Talâk 7
    ve men : ve kim
  6769. 65-Talâk 7
    nefsen : nefs, kimse
  6770. 65-Talâk 7
    yusren : kolaylık
  6771. 65-Talâk 8
    hisâben : hesap
  6772. 65-Talâk 8
    şedîden : şiddetli, çetin
  6773. 65-Talâk 8
    azâben : azap
  6774. 65-Talâk 8
    nukren : dehşetli, çok korkunç
  6775. 65-Talâk 9
    husren : hüsran
  6776. 65-Talâk 10
    azâben : azap
  6777. 65-Talâk 10
    şedîden : şiddetli
  6778. 65-Talâk 10
    âmenû : âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler
  6779. 65-Talâk 10
    enzele : indirdi
  6780. 65-Talâk 10
    zikren : zikir, Kurân-ı Kerim
  6781. 65-Talâk 11
    resûlen : resûl
  6782. 65-Talâk 11
    âmenû : âmenû oldular (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dilediler)
  6783. 65-Talâk 11
    ilâ en nûri : nura
  6784. 65-Talâk 11
    ve men : ve kim
  6785. 65-Talâk 11
    cennâtin : cennetler
  6786. 65-Talâk 11
    el enhâru : nehirler
  6787. 65-Talâk 11
    ebeden : ebedî
  6788. 65-Talâk 11
    kad ahsene : en güzeli olmuştur
  6789. 65-Talâk 12
    yetenezzelu : durmadan iner
  6790. 65-Talâk 12
    enne : olduğu
  6791. 65-Talâk 12
    ve enne : ve olduğu
  6792. 65-Talâk 12
    ilmen : ilim olarak, ilim ile
  6793. 66-Tahrim 1
    en nebiyyu : nebî
  6794. 66-Tahrim 3
    en nebiyyu : peygamber
  6795. 66-Tahrim 3
    hadîsen : söz
  6796. 66-Tahrim 3
    men : kim
  6797. 66-Tahrim 3
    enbee-ke : sana haber verdi
  6798. 66-Tahrim 3
    nebbeeniye (nebbee-nî) : bana haber verdi
  6799. 66-Tahrim 5
    en yubdile-hû : ona (onun için ..... yerine) değiştirmesi
  6800. 66-Tahrim 5
    ezvâcen : zevceler, eşler
  6801. 66-Tahrim 5
    hayren : daha hayırlı
  6802. 66-Tahrim 5
    ve ebkâren : ve bekâr, bakire kadınlar
  6803. 66-Tahrim 6
    âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  6804. 66-Tahrim 6
    enfuse-kum : kendinizi, nefslerinizi
  6805. 66-Tahrim 6
    ren : ateşten
  6806. 66-Tahrim 6
    en nâsu : insanlar
  6807. 66-Tahrim 8
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar
  6808. 66-Tahrim 8
    tevbeten nasûhan : nasuh tövbesi
  6809. 66-Tahrim 8
    en yukeffire : örtmesi (mastar)
  6810. 66-Tahrim 8
    cennâtin : cennetler
  6811. 66-Tahrim 8
    el enhâru : nehirler
  6812. 66-Tahrim 8
    ve ellezîne âmenû : ve âmenû olanlar
  6813. 66-Tahrim 8
    lenâ : bize
  6814. 66-Tahrim 8
    ve igfir-lenâ : ve bizi mağfiret et (günahlarımızı sevaba çevir)
  6815. 66-Tahrim 9
    en nebiyyu : nebî
  6816. 66-Tahrim 9
    cehennemu : cehennem
  6817. 66-Tahrim 10
    darabe \n(darabe meselen) : vurdu, vurguladı \n: (misal getirmek, örnek vermek)
  6818. 66-Tahrim 10
    meselen : misal, örnek
  6819. 66-Tahrim 10
    şey'en : bir şey
  6820. 66-Tahrim 10
    en nâre : ateş
  6821. 66-Tahrim 11
    (darabe meselen) : (misal getirmek, örnek vermek)
  6822. 66-Tahrim 11
    meselen : misal, örnek
  6823. 66-Tahrim 11
    li ellezîne âmenû : âmenû olanlara, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenlere
  6824. 66-Tahrim 11
    beyten : bir ev
  6825. 66-Tahrim 11
    fî el cenneti : cennette
  6826. 67-Mülk 2
    ahsenu : daha güzel, en güzel
  6827. 67-Mülk 2
    amelen : amel
  6828. 67-Mülk 4
    yenkalib : döner
  6829. 67-Mülk 4
    sien : şaşkın, hayretle, aciz olarak
  6830. 67-Mülk 5
    zeyyennâ : süsledik
  6831. 67-Mülk 5
    rucûmen : taşlar
  6832. 67-Mülk 6
    cehenneme : cehennem
  6833. 67-Mülk 8
    hazenetu-hâ : onun bekçileri
  6834. 67-Mülk 9
    entum : siz
  6835. 67-Mülk 11
    bi zenbi-him : kendi günahlarını
  6836. 67-Mülk 14
    men halaka : yaratan kimse
  6837. 67-Mülk 15
    zelûlen : zelil, boynu eğik, emre amade
  6838. 67-Mülk 15
    menâkibi- hâ : onun omuzlarında, üzerinde (dağlarda, kıyılarda)
  6839. 67-Mülk 15
    en nuşûru : neşir, öldükten sonra tekrar dirilip ayağa kalkma, yeniden var olup huzurunda toplanma
  6840. 67-Mülk 16
    men : kim, kimse, kişi
  6841. 67-Mülk 16
    en yahsife : (yere) geçirmek
  6842. 67-Mülk 17
    men : kimse
  6843. 67-Mülk 17
    en yursile : göndermek
  6844. 67-Mülk 20
    men : kim, kimler
  6845. 67-Mülk 21
    men : kişi, kimse, kim(ler)
  6846. 67-Mülk 22
    men : kimse
  6847. 67-Mülk 22
    mukibben : tökezleyen, sürünen
  6848. 67-Mülk 22
    em men : yoksa kim
  6849. 67-Mülk 22
    seviyyen : düzgün (dimdik, seviyeli)
  6850. 67-Mülk 23
    ensee-kum : sizi inşa etti, yoktan yarattı
  6851. 67-Mülk 23
    kalîlen : az
  6852. 67-Mülk 26
    ene : ben
  6853. 67-Mülk 27
    zulfeten : yakın olarak
  6854. 67-Mülk 28
    ve men : ve kimse
  6855. 67-Mülk 28
    men : kim
  6856. 67-Mülk 29
    âmennâ : biz îmân ettik
  6857. 67-Mülk 29
    men : kim
  6858. 67-Mülk 30
    gavren : yerin altına geçme
  6859. 67-Mülk 30
    men : kim
  6860. 68-Kalem 2
    ente : sen
  6861. 68-Kalem 3
    ecren : ecir, mükâfat
  6862. 68-Kalem 7
    bi men : kim, kimi, kimin
  6863. 68-Kalem 12
    mennâın : devamlı men eden
  6864. 68-Kalem 13
    zenîmin : soysuz, faiz yiyen, günahkâr
  6865. 68-Kalem 14
    en kâne : olması
  6866. 68-Kalem 14
    ve benîne : ve oğullar
  6867. 68-Kalem 17
    el cenneti : bahçe, bostan
  6868. 68-Kalem 17
    yasrimu-enne-hâ : onu mutlaka devşirecekler, mahsulü toplayacaklar
  6869. 68-Kalem 21
    tenâdev : birbirlerine nida ettiler, seslendiler
  6870. 68-Kalem 22
    en ıgdû : erkenden gitmek, gitmek
  6871. 68-Kalem 24
    en : olmak
  6872. 68-Kalem 24
    lâ yedhule-enne-hâ : sakın oraya girmesin
  6873. 68-Kalem 32
    en yubdile-nâ : bize onun yerine bedel olarak vermesi
  6874. 68-Kalem 32
    hayren : daha hayırlı
  6875. 68-Kalem 34
    cennâti : cennetler
  6876. 68-Kalem 34
    en naîmi : naîm
  6877. 68-Kalem 43
    hâşiaten : korkudan ürpermiş halde
  6878. 68-Kalem 44
    ve men : ve kimse
  6879. 68-Kalem 46
    ecren : bir ücret
  6880. 68-Kalem 49
    en tedâreke-hu : ona erişmesi, yetişmesi
  6881. 69-Hâkka 7
    husûmen : peşpeşe, ara vermeden, ardarda
  6882. 69-Hâkka 7
    enne-hum : onların olduğunu
  6883. 69-Hâkka 9
    ve men kable-hu : ve ondan önceki kimseler
  6884. 69-Hâkka 10
    ahzeten : alış, yakalayış, yakalama
  6885. 69-Hâkka 10
    biyeten : çok şiddetli
  6886. 69-Hâkka 12
    tezkireten : ibret
  6887. 69-Hâkka 14
    dekketen : çarpış
  6888. 69-Hâkka 14
    hideten : bir, tek
  6889. 69-Hâkka 19
    men : kişi, kimse
  6890. 69-Hâkka 20
    zanentu : zannettim, inandığım için biliyordum
  6891. 69-Hâkka 20
    ennî : ben ..... olduğumu
  6892. 69-Hâkka 22
    cennetin : cennette
  6893. 69-Hâkka 24
    henîen : afiyetle
  6894. 69-Hâkka 25
    men : kişi, kimse
  6895. 69-Hâkka 41
    kalîlen : az
  6896. 69-Hâkka 42
    kalîlen : az
  6897. 69-Hâkka 43
    tenzîlun : indirilmedir, indirilmiştir
  6898. 69-Hâkka 49
    enne : olduğunu
  6899. 7-A'râf 3
    kalîlen : az
  6900. 7-A'râf 4
    beyâten : geceleyin
  6901. 7-A'râf 5
    en kâlû : söylemeleri, demeleri
  6902. 7-A'râf 6
    le nes'ele enne : mutlaka soracağız
  6903. 7-A'râf 6
    le nes'ele enne : mutlaka soracağız
  6904. 7-A'râf 7
    nekussa-enne : mutlaka anlatacağız
  6905. 7-A'râf 8
    men : kim
  6906. 7-A'râf 9
    ve men : ve kim
  6907. 7-A'râf 9
    enfuse-hum : onların nefsleri, kendileri
  6908. 7-A'râf 10
    mekken-nâ-kum : sizi yerleştirdik
  6909. 7-A'râf 10
    kalîlen mâ : ne kadar az
  6910. 7-A'râf 12
    menea-ke : seni men eden
  6911. 7-A'râf 12
    ene : ben
  6912. 7-A'râf 13
    en tetekebbere : büyüklük taslaman, kibirlenmen
  6913. 7-A'râf 14
    enzır-nî : beni beklet, bana mühlet ver, bana izin ver
  6914. 7-A'râf 16
    le ak'udenne : mutlaka oturacağım
  6915. 7-A'râf 17
    le âtiyenne-hum : mutlaka onlara geleceğim
  6916. 7-A'râf 18
    mez'ûmen : hor görülmüş, kınanmış
  6917. 7-A'râf 18
    medhûren : kovulmuş, uzaklaştırılmış olarak
  6918. 7-A'râf 18
    men : kim
  6919. 7-A'râf 18
    le emle enne : mutlaka, elbette dolduracağım
  6920. 7-A'râf 19
    ente : sen
  6921. 7-A'râf 19
    el cennete : cennet
  6922. 7-A'râf 20
    en tekûnâ : olmanız (ikinizin olması), ikiniz olursunuz
  6923. 7-A'râf 21
    le min en nâsıhîne : mutlaka nasihat (öğüt) edenlerdenim
  6924. 7-A'râf 22
    el cenneti : cennet
  6925. 7-A'râf 22
    e lem enhe-kumâ : ikinizi nehyetmedim mi, yasaklamadım mı?
  6926. 7-A'râf 23
    enfuse-nâ : nefslerimiz
  6927. 7-A'râf 23
    lem tagfir-lenâ : bize mağfiret etmezsin
  6928. 7-A'râf 23
    le nekûne enne : mutlaka biz oluruz
  6929. 7-A'râf 26
    benî âdeme : ey Âdemoğulları
  6930. 7-A'râf 26
    kad enzel-nâ : indirdik
  6931. 7-A'râf 26
    libâsen : elbise
  6932. 7-A'râf 26
    rîşâen : süs, ziynet eşyası
  6933. 7-A'râf 27
    benî âdeme : ey Âdemoğulları
  6934. 7-A'râf 27
    lâ yeftine-enne-kum : sizi sakın fitneye düşürmesin, şaşırtmasın
  6935. 7-A'râf 27
    min el cenneti : cennetten
  6936. 7-A'râf 27
    yenziu : çıkarır, soyar
  6937. 7-A'râf 28
    fâhişeten : kötü, çirkin bir şey
  6938. 7-A'râf 30
    enne-hum : onların olduğunu, kendilerinin olduğunu
  6939. 7-A'râf 31
    benî âdeme : ey Âdemoğulları
  6940. 7-A'râf 32
    men : kim
  6941. 7-A'râf 32
    ellezîne âmenû : îmân edenler, âmenû olan kimseler
  6942. 7-A'râf 32
    lisaten : has, özellikle
  6943. 7-A'râf 33
    en tuşrikû : ortak koşmanız, şirk koşmanız
  6944. 7-A'râf 33
    sultânen : bir sultan, huccet, bir delil
  6945. 7-A'râf 33
    ve en tekûlû : ve söylemeniz
  6946. 7-A'râf 34
    aten : bir saat
  6947. 7-A'râf 35
    benî âdeme : ey Âdemoğulları
  6948. 7-A'râf 35
    ye'tiyenne-kum : size gelir
  6949. 7-A'râf 35
    men ittekâ : kim takva sahibi olursa
  6950. 7-A'râf 35
    ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
  6951. 7-A'râf 36
    ashabu en nâri : ateş ehli, ateş halkı
  6952. 7-A'râf 37
    men azlemu : kim daha zalim
  6953. 7-A'râf 37
    mimmen ifterâ : iftira eden kimseden
  6954. 7-A'râf 37
    keziben : yalan olarak, yalanla
  6955. 7-A'râf 37
    yenâlu-hum : onlara nail olur, erişir, ulaşır
  6956. 7-A'râf 37
    alâ enfusi-him : kendi nefslerine, kendilerine
  6957. 7-A'râf 37
    enne-hum : kendilerinin ... olduğuna
  6958. 7-A'râf 38
    en nâri : ateşin içinde, ateşte
  6959. 7-A'râf 38
    azâben : azap
  6960. 7-A'râf 38
    di'fen : iki misli, iki kat
  6961. 7-A'râf 38
    min en nâri : ateşten
  6962. 7-A'râf 40
    ve lâ yedhulûne el cennete : ve cennete giremezler
  6963. 7-A'râf 41
    min cehenneme : cehennemden
  6964. 7-A'râf 42
    ellezîne âmenû : âmenû olan, îmân eden kimseler (hayatta iken Allah'a ulaşmayı dileyenler)
  6965. 7-A'râf 42
    nefsen : nefs, kişi, kimse
  6966. 7-A'râf 42
    ashâbu el cenneti : cennet ehli, halkı
  6967. 7-A'râf 43
    el enhâru : nehirler
  6968. 7-A'râf 43
    en hedâ-na allâhu : Allah'ın bizi hidayete erdirmesi
  6969. 7-A'râf 43
    en : olmak (mastar eki)
  6970. 7-A'râf 43
    el cennetu : cennet
  6971. 7-A'râf 44
    ashâbu el cenneti : cennet ehli, halkı
  6972. 7-A'râf 44
    ashâbe en nâri : ateş ehli, halkı
  6973. 7-A'râf 44
    en kad veced-nâ : biz bulduk
  6974. 7-A'râf 44
    fe ezzene : o zaman açıkça bildirdi, ilân etti, seslendi
  6975. 7-A'râf 44
    en lâ'netu allâhi : Allah'ın lâneti olsun
  6976. 7-A'râf 45
    ivecen : eğrilik, eğri, kusurlu
  6977. 7-A'râf 46
    kullen : hepsini
  6978. 7-A'râf 46
    ashâbe el cenneti : cennet halkına, ehline
  6979. 7-A'râf 46
    en selâmun aleykum : selâmlanmak sizin üzerinize olsun, selâm sizin üzerinize olsun
  6980. 7-A'râf 47
    ashâbi en nâri : ateş ehli, halkı
  6981. 7-A'râf 48
    ricâlen : adamlar
  6982. 7-A'râf 49
    yenâlu-hum allâhu : Allah onlara ulaşmaz
  6983. 7-A'râf 49
    udhulû el cennete : cennete girin
  6984. 7-A'râf 49
    ve lâ entum tahzenûne : ve siz mahzun olmayacaksınız
  6985. 7-A'râf 50
    ashâbu en nâri : ateş halkı, ateş ehli
  6986. 7-A'râf 50
    ashâbe el cenneti : cennet halkı, cennet ehli
  6987. 7-A'râf 50
    en efîdû : aktarın
  6988. 7-A'râf 51
    lehven : eğlence, oyalanma
  6989. 7-A'râf 51
    ve leiben : ve oyun
  6990. 7-A'râf 51
    nensâ-hum : onları unuturuz
  6991. 7-A'râf 52
    huden : bir hidayet olarak
  6992. 7-A'râf 52
    ve rahmeten : ve bir rahmet olarak
  6993. 7-A'râf 53
    lenâ : bize, bizim için
  6994. 7-A'râf 53
    lenâ : bize
  6995. 7-A'râf 53
    enfuse-hum : nefslerini, kendilerini
  6996. 7-A'râf 54
    en nehâre : gündüz
  6997. 7-A'râf 54
    hasîsen : süratli, devamlı
  6998. 7-A'râf 54
    ve en nucûme : ve yıldızlar
  6999. 7-A'râf 55
    ve hufyeten : ve gizli olarak
  7000. 7-A'râf 56
    havfen : korkarak
  7001. 7-A'râf 57
    sehâben : bulutlar
  7002. 7-A'râf 57
    sikâlen : ağır (ağırlık)
  7003. 7-A'râf 57
    fe enzel-nâ : bu şekilde, böylece indirdik
  7004. 7-A'râf 58
    nekiden : kıt mahsul, kuru ot, faydasız bitki
  7005. 7-A'râf 62
    ve ensahu : ve nasihat ediyorum, öğüt veriyorum
  7006. 7-A'râf 63
    en câe-kum : size gelmesine
  7007. 7-A'râf 64
    fe enceynâ-hu : o zaman, bu sebeble, bu yüzden onu kurtardık
  7008. 7-A'râf 64
    kavmen : bir kavim
  7009. 7-A'râf 65
    den : Hud (as)
  7010. 7-A'râf 68
    ve ene : ve ben
  7011. 7-A'râf 69
    en câe-kum : size gelmesine
  7012. 7-A'râf 69
    bastaten : gelişim, güç, kuvvet, beden
  7013. 7-A'râf 71
    entum : siz
  7014. 7-A'râf 72
    fe encey-nâ-hu : böylece, bundan sonra, biz onu kurtardık
  7015. 7-A'râf 73
    âyeten : bir âyet, mucize
  7016. 7-A'râf 74
    kusûren : kasırlar, saraylar, köşkler
  7017. 7-A'râf 74
    tenhitûne : oyuyorsunuz
  7018. 7-A'râf 74
    buyûten : evler
  7019. 7-A'râf 75
    li men : kimseye, kişiye, kimselere
  7020. 7-A'râf 75
    âmene : îmân etti, inandı
  7021. 7-A'râf 75
    enne : muhakkak ki, ... olduğunu
  7022. 7-A'râf 76
    âmen-tum : siz îmân ettiniz, inandınız
  7023. 7-A'râf 77
    en nâkate : dişi deve
  7024. 7-A'râf 79
    en nâsıhîne : nasihat edenler
  7025. 7-A'râf 81
    şehveten : şehvetle
  7026. 7-A'râf 81
    min dûni en nisâi : kadınlardan başka (kadınları bırakıp)
  7027. 7-A'râf 81
    entum : siz
  7028. 7-A'râf 82
    en kâlû : demek, söylemek
  7029. 7-A'râf 83
    encey-nâ-hu : biz onu kurtardık
  7030. 7-A'râf 84
    fenzur (fe unzur) : artık bak
  7031. 7-A'râf 85
    ve ilâ medyene : ve Medyen'e
  7032. 7-A'râf 85
    en nâse : insanlar
  7033. 7-A'râf 86
    men : kim, kimse
  7034. 7-A'râf 86
    âmene : inandı, amenu oldu
  7035. 7-A'râf 86
    ivecen : eğrilik
  7036. 7-A'râf 86
    iz kuntum kalîlen : siz az idiniz
  7037. 7-A'râf 87
    âmenû : âmenû oldular
  7038. 7-A'râf 88
    le nuhrice-enne-ke : seni mutlaka çıkaracağız
  7039. 7-A'râf 88
    âmenû : âmenû oldular
  7040. 7-A'râf 88
    le te'ûdu-enne : mutlaka dönersiniz
  7041. 7-A'râf 89
    keziben : yalanla
  7042. 7-A'râf 89
    lenâ : bizim, bizim için
  7043. 7-A'râf 89
    en neûde : geri dönmemiz
  7044. 7-A'râf 89
    en yeşâe allâhu : Allah'ın dilemesi
  7045. 7-A'râf 89
    ilmen : ilimle
  7046. 7-A'râf 89
    ve ente : ve sen
  7047. 7-A'râf 90
    şuayben : Şuayb'a
  7048. 7-A'râf 90
    izen : o taktirde, o zaman
  7049. 7-A'râf 92
    şuayben : Şuayb'ı
  7050. 7-A'râf 92
    en lem yagnev : var olmamış, yaşamamış
  7051. 7-A'râf 92
    şuayben : Şuayb'ı
  7052. 7-A'râf 95
    el hasenete : iyilik
  7053. 7-A'râf 95
    bagteten : ansızın, aniden
  7054. 7-A'râf 96
    (lev) enne : olsalar
  7055. 7-A'râf 96
    âmenû : inandılar, âmenû oldular
  7056. 7-A'râf 97
    en ye'tiye-hum : onlara gelmesi
  7057. 7-A'râf 97
    beyâten : geceleyin, gece vakti
  7058. 7-A'râf 98
    en ye'tiye-hum : onlara gelmesi
  7059. 7-A'râf 99
    fe lâ ye'menu : artık emin olamaz
  7060. 7-A'râf 100
    en lev neşâu : eğer dilemiş olsaydık, dileseydik
  7061. 7-A'râf 101
    min enbâi-hâ : onların haberlerinden
  7062. 7-A'râf 105
    en lâ ekûle : (benim) söylemememdir
  7063. 7-A'râf 105
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  7064. 7-A'râf 108
    li en nâzırîne : görenlere, bakanlara
  7065. 7-A'râf 110
    en yuhrice-kum : sizi çıkarmak
  7066. 7-A'râf 113
    lenâ : bizim için, bize
  7067. 7-A'râf 113
    le ecren : elbette bir ecir (ücret, mükâfat) (vardır)
  7068. 7-A'râf 115
    en tulkiye : senin atman
  7069. 7-A'râf 115
    en nekûne : biz oluruz, olacağız
  7070. 7-A'râf 116
    a'yune en nâsi : insanların gözleri
  7071. 7-A'râf 117
    en elkı : atmasını
  7072. 7-A'râf 121
    âmen-nâ : biz îmân ettik
  7073. 7-A'râf 123
    âmentum : siz îmân ettiniz
  7074. 7-A'râf 123
    en : yapmak (mastar eki)
  7075. 7-A'râf 123
    âzene (eezene) : ben izin veririm
  7076. 7-A'râf 124
    le usallibu-enne-kum : mutlaka sizi asacağım
  7077. 7-A'râf 126
    tenkımu : intikam alıyorsunuz
  7078. 7-A'râf 126
    en âmen-nâ : bizim inanmamız
  7079. 7-A'râf 128
    men yeşâu : dilediği kimse, kimi dilerse
  7080. 7-A'râf 129
    en te'tiye-nâ : senin bize gelmen
  7081. 7-A'râf 129
    en yuhlike : helâk etmesi
  7082. 7-A'râf 131
    câet-hum el hasenetu : onlara hasene, iyilik geldi
  7083. 7-A'râf 131
    lenâ : bizim
  7084. 7-A'râf 131
    ve men mea-hu : ve onunla beraber olan kimseler, beraberindekiler
  7085. 7-A'râf 133
    kavmen : bir kavim
  7086. 7-A'râf 134
    lenâ : bizim için
  7087. 7-A'râf 134
    le nu'minu-enne : mutlaka inanacağız
  7088. 7-A'râf 134
    ve le nursilu-enne : ve mutlaka göndereceğiz
  7089. 7-A'râf 134
    benî isrâîle : İsrailoğullarını
  7090. 7-A'râf 135
    yenkusûne : nakzediyorlar, sözlerinden dönüyorlar
  7091. 7-A'râf 136
    fentekamnâ (fe intikam-nâ) : artık biz intikam aldık, cezalandırdık
  7092. 7-A'râf 136
    bi-enne-hum : onların ... olmaları sebebiyle
  7093. 7-A'râf 137
    benî isrâîle : İsrailoğulları
  7094. 7-A'râf 138
    bi benî israîle el bahra : İsrailoğullarını deniz(den)
  7095. 7-A'râf 138
    lenâ : bizim için, bize
  7096. 7-A'râf 138
    ilâhen : bir ilâh
  7097. 7-A'râf 140
    ilâhen : bir ilâh
  7098. 7-A'râf 141
    encey-nâ-kum : sizi kurtardık
  7099. 7-A'râf 142
    leyleten : gece
  7100. 7-A'râf 142
    erbaîne leyleten : kırk gece
  7101. 7-A'râf 143
    enzur : bakayım
  7102. 7-A'râf 143
    len terâ-nî : beni asla göremezsin
  7103. 7-A'râf 143
    ve ene : ve ben
  7104. 7-A'râf 144
    alâ en nasi : insanların üstüne
  7105. 7-A'râf 145
    mev'ızaten : nasihat ederek, vaaz ederek, öğüt vererek
  7106. 7-A'râf 145
    ve tafsîlen : ve tafsil ederek (ayrı ayrı açıklayarak)
  7107. 7-A'râf 145
    bi ahseni-hâ : onu en güzel şekilde
  7108. 7-A'râf 146
    sebîlen : yol
  7109. 7-A'râf 146
    yettehızû-hu sebîlen : onu yol edinirler
  7110. 7-A'râf 146
    bi enne-hum : onların, ..... olması sebebiyle
  7111. 7-A'râf 148
    iclen : bir buzağı
  7112. 7-A'râf 148
    ceseden : ceset, cansız cisim, heykel
  7113. 7-A'râf 148
    enne-hu : onun, ... olduğunu
  7114. 7-A'râf 148
    sebîlen : yol
  7115. 7-A'râf 149
    enne-hum : (kendilerinin), ... olduğunu
  7116. 7-A'râf 149
    ve yağfir-lenâ : ve bize mağfiret eder
  7117. 7-A'râf 149
    le nekûnenne (le nekûne enne) : muhakkak biz oluruz
  7118. 7-A'râf 150
    esifen : üzüntülü, mahzun
  7119. 7-A'râf 151
    ve ente : ve sen
  7120. 7-A'râf 152
    se yenâlu-hum : onlar nail olacaklar, uğrayacaklar
  7121. 7-A'râf 153
    ve âmenû : ve âmenû oldular
  7122. 7-A'râf 154
    huden : hidayet
  7123. 7-A'râf 155
    raculen : adam
  7124. 7-A'râf 155
    men teşâu : dilediğin kimse, dilediğini
  7125. 7-A'râf 155
    men teşâu : dilediğin kimse, dilediğini
  7126. 7-A'râf 155
    ente : sen
  7127. 7-A'râf 155
    fagfir lenâ (fe ıgfir lenâ) : artık bize mağfiret et
  7128. 7-A'râf 155
    ve ente : ve sen
  7129. 7-A'râf 156
    lenâ : bize
  7130. 7-A'râf 156
    haseneten : hasene, iyilik (derecat kazandıran ameller)
  7131. 7-A'râf 156
    men eşâu : dilediğim kimseye
  7132. 7-A'râf 157
    en nebiyye el ummiyye ellezî : okuma yazma bilmeyen peygamber ki o
  7133. 7-A'râf 157
    mektûben : yazılı olarak
  7134. 7-A'râf 157
    ve yenhâ-hum : ve onlara yasaklar, onları nehyeder
  7135. 7-A'râf 157
    âmenû bi-hi : ona inandılar, iman ettiler
  7136. 7-A'râf 157
    ve ittebeû en nûre ellezî : ve o nura tâbî oldular ki o
  7137. 7-A'râf 158
    yâ eyyuhâ en nâsu : ey insanlar
  7138. 7-A'râf 158
    en nebiyyi el ummiyyi ellezî : ümmî peygamber ki o
  7139. 7-A'râf 160
    umemen : topluluk, ümmet
  7140. 7-A'râf 160
    en ıdrıb : (vurmak) vurması
  7141. 7-A'râf 160
    aynen : pınar
  7142. 7-A'râf 160
    ve enzelnâ : ve indirdik
  7143. 7-A'râf 160
    aleyhim el menne : onlara kudret helvası
  7144. 7-A'râf 160
    enfuse-hum : kendi nefslerine (kendilerine)
  7145. 7-A'râf 161
    succeden : secde ederek
  7146. 7-A'râf 162
    kavlen gayra ellezî : ondan başka bir söz
  7147. 7-A'râf 162
    riczen : bir azap
  7148. 7-A'râf 164
    kavmen : bir kavme
  7149. 7-A'râf 164
    azâben şedîdâ : şiddetli bir azap
  7150. 7-A'râf 164
    ma'ziraten : bir mazeret olsun, bir özür olsun
  7151. 7-A'râf 165
    enceynâ ellezîne : kurtardık ki onlar
  7152. 7-A'râf 165
    yenhevne : nehyediyorlar (yasaklıyorlar)
  7153. 7-A'râf 166
    radeten : maymunlar
  7154. 7-A'râf 167
    ve iz teezzene : ve bildirmişti
  7155. 7-A'râf 167
    le yeb'asenne : mutlaka gönderecek
  7156. 7-A'râf 167
    men : kim, kimse, kişi, kişiler
  7157. 7-A'râf 168
    bi el hasenâti : iyilikle, pozitif derece kazandıran ameller ile
  7158. 7-A'râf 169
    se yugferu lenâ : yakında bize mağfiret edilecek (günahlarımız sevaba çevrilecek)
  7159. 7-A'râf 169
    en lâ yekûlû : söylememeleri
  7160. 7-A'râf 171
    keenne-hu : sanki o, o ... gibi
  7161. 7-A'râf 171
    enne-hu : onun, ..... olduğunu
  7162. 7-A'râf 172
    min benî âdeme : Âdemoğullarından
  7163. 7-A'râf 172
    alâ enfusi-him : nefslerinin (kendilerinin) üzerine
  7164. 7-A'râf 172
    en tekûlû : demeniz, demenize karşı (dememeniz için)
  7165. 7-A'râf 173
    zurriyyeten : bir nesil
  7166. 7-A'râf 175
    fenseleha (fe inseleha) : sonra o ayrıldı
  7167. 7-A'râf 177
    meselen : misali, durumu, hali
  7168. 7-A'râf 177
    ve enfuse-hum : ve nefslerine, kendilerine
  7169. 7-A'râf 178
    men : kim, kimi
  7170. 7-A'râf 178
    ve men : ve kim, kimi
  7171. 7-A'râf 179
    li cehenneme : cehennemi
  7172. 7-A'râf 179
    ke el en'âmi : hayvanlar gibi
  7173. 7-A'râf 181
    ve mim-men (min men) : ve o kimselerden
  7174. 7-A'râf 185
    en asâ : ihtimal olması, olasılık olması
  7175. 7-A'râf 185
    en yekûne : olması
  7176. 7-A'râf 186
    men : kimse, kim, kimi
  7177. 7-A'râf 187
    illâ bagteten : ansızın olmaktan başka bir şekilde (ancak, öyle ki ansızın gelir)
  7178. 7-A'râf 187
    keenne-ke : sanki sen
  7179. 7-A'râf 187
    eksere en nâsi : insanların çoğu
  7180. 7-A'râf 188
    messeniye es sûu : bana bir kötülük dokunmaz
  7181. 7-A'râf 188
    in ene illâ : ben ancak, sadece
  7182. 7-A'râf 189
    hamlen : bir yük (rahimdeki bebek)
  7183. 7-A'râf 189
    hafîfen : hafif olarak (ilk devresindeki aşılanmış hücre)
  7184. 7-A'râf 189
    le nekûnenne : mutlaka oluruz
  7185. 7-A'râf 191
    şey'en : bir şey
  7186. 7-A'râf 192
    enfuse-hum : onlar nefslerine (kendilerine)
  7187. 7-A'râf 193
    entum sâmitûne : siz sessiz kaldınız, çağırmadınız
  7188. 7-A'râf 197
    enfuse-hum : nefslerine, kendilerine
  7189. 7-A'râf 197
    yensurûne : yardım ederler
  7190. 7-A'râf 198
    yenzurûne : bakarlar, bakıyorlar
  7191. 7-A'râf 200
    yenzeganne-ke : sana bir vesvese gelir
  7192. 7-A'râf 203
    ve huden : ve bir hidayet, hidayete erdiren (Allah'a ulaştıran)
  7193. 7-A'râf 204
    ve ensıtû : ve susun
  7194. 7-A'râf 205
    ve hîfeten : ve korkarak, ürpererek
  7195. 70-Meâric 4
    senetin : sene
  7196. 70-Meâric 5
    sabren : bir sabırla
  7197. 70-Meâric 5
    cemîlen : güzel
  7198. 70-Meâric 6
    baîden : uzak olarak
  7199. 70-Meâric 7
    karîben : yakın
  7200. 70-Meâric 10
    hamîmen : yakın, şefkatli dostu
  7201. 70-Meâric 11
    bi benî-hi : oğullarını
  7202. 70-Meâric 14
    ve men : ve kim
  7203. 70-Meâric 16
    nezzâaten : soyup atan, yakıp kavuran
  7204. 70-Meâric 17
    men edbera : arkasını dönen kimse
  7205. 70-Meâric 21
    menûan : hayırdan men eden, cimrilik eden
  7206. 70-Meâric 31
    men : kimse, kim
  7207. 70-Meâric 35
    cennâtin : cennetler
  7208. 70-Meâric 38
    en yudhale : dahil edileceğini, sokulacağını
  7209. 70-Meâric 38
    cennete : cennet
  7210. 70-Meâric 41
    en nubeddile : biz tebdil etmeye, değiştirmeye
  7211. 70-Meâric 41
    hayren : daha hayırlısı
  7212. 70-Meâric 43
    ke enne-hum : sanki onlar ..... gibi
  7213. 70-Meâric 44
    hâşiaten : korkulu bir halde
  7214. 71-Nuh 1
    en enzir : uyarması
  7215. 71-Nuh 1
    en ye'tiye-hum : onlara gelmesi
  7216. 71-Nuh 3
    en i'budû : kul olmanız
  7217. 71-Nuh 4
    musemmen : muayyen, belirli
  7218. 71-Nuh 5
    leylen : gece
  7219. 71-Nuh 9
    a'lentu : aleni olarak, açıkça ilân ettim
  7220. 71-Nuh 12
    ve benîne : oğullar, erkek çocuklar
  7221. 71-Nuh 12
    cennâtin : bahçeler, verimli bahçeler
  7222. 71-Nuh 12
    enhâran : nehirler
  7223. 71-Nuh 16
    sirâcen : kandil, çırağ
  7224. 71-Nuh 17
    enbete-kum : yetiştirdi, yarattı
  7225. 71-Nuh 17
    nebâten : nebat, bitki
  7226. 71-Nuh 18
    ihrâcen : bir çıkarış
  7227. 71-Nuh 20
    subulen : sebîller, yollar
  7228. 71-Nuh 20
    ficâcen : geniş yol
  7229. 71-Nuh 21
    men : kimse, kimseler
  7230. 71-Nuh 21
    hasâren : hasar, zarar, hüsran
  7231. 71-Nuh 22
    mekren : hile(ler)
  7232. 71-Nuh 23
    lâ tezerunne(tezeru-enne) : sakın bırakmayın, terketmeyin
  7233. 71-Nuh 23
    ve lâ tezerunne(tezeru-enne) : ve sakın bırakmayın, terketmeyin
  7234. 71-Nuh 23
    vedden : Vedd
  7235. 71-Nuh 24
    dalâlen : dalâlet, sapma, sapıklık
  7236. 71-Nuh 25
    ensâran : yardımcı
  7237. 71-Nuh 27
    ciren : facir, ahlâksız
  7238. 71-Nuh 28
    men : kimse
  7239. 71-Nuh 28
    mu'minen : mü'min olarak
  7240. 72-Cin 1
    enne-hu : onun olduğu
  7241. 72-Cin 1
    kur'ânen : Kur'ân
  7242. 72-Cin 1
    aceben : harika güzel
  7243. 72-Cin 2
    fe âmennâ : artık biz îmân ettik
  7244. 72-Cin 2
    ve len nuşrike : ve asla ortak koşmayız
  7245. 72-Cin 2
    ehaden : birisi, bir kimse
  7246. 72-Cin 3
    ve enne-hu : ve onun ..... olduğu
  7247. 72-Cin 3
    hibeten : bir sahibe, eş
  7248. 72-Cin 3
    veleden : veled, oğul
  7249. 72-Cin 4
    ve enne-hu : ve onun ..... olduğu
  7250. 72-Cin 5
    ve ennâ : ve gerçekten biz
  7251. 72-Cin 5
    zanennâ : zannettik
  7252. 72-Cin 5
    en len : asla olmaz
  7253. 72-Cin 5
    keziben : yalan
  7254. 72-Cin 6
    ve enne-hu kâne : ve onun ..... olduğu oluyordu, oluyordu
  7255. 72-Cin 7
    ve enne-hum : ve onlar ..... olduğunu
  7256. 72-Cin 7
    zanentum : siz zannettiniz
  7257. 72-Cin 7
    en len yeb'ase : asla, kesinlikle beas etmez, yeniden diriltmez
  7258. 72-Cin 7
    ehaden : birisi, bir kimse
  7259. 72-Cin 8
    ve ennâ : ve gerçekten biz
  7260. 72-Cin 8
    haresen : koruyucular, bekçiler
  7261. 72-Cin 8
    şedîden : şiddetli, kuvvetli, çok güçlü
  7262. 72-Cin 8
    ve şuhuben : ve şihaplar, yakıcı ışınlar, kayan yıldızlar, ateş şuleleri
  7263. 72-Cin 9
    ve ennâ : ve gerçekten biz
  7264. 72-Cin 9
    fe men : fakat kim
  7265. 72-Cin 9
    şihâben : bir şihap, ateş şulesi
  7266. 72-Cin 9
    rasaden : gözleyen, izleyen
  7267. 72-Cin 10
    ve ennâ : ve gerçekten biz
  7268. 72-Cin 10
    bi men : kimselere
  7269. 72-Cin 10
    raşeden : irşad olma
  7270. 72-Cin 11
    ve ennâ : ve gerçekten biz
  7271. 72-Cin 11
    deden : çeşitli
  7272. 72-Cin 12
    ve ennâ : ve gerçekten biz
  7273. 72-Cin 12
    zanennâ : anladık
  7274. 72-Cin 12
    en len nu'cize : asla aciz bırakamayacağımızı
  7275. 72-Cin 12
    ve len nu'cize-hu : ve asla onu aciz bırakamayız
  7276. 72-Cin 12
    heraben : kaçarak
  7277. 72-Cin 13
    ve ennâ : ve gerçekten biz
  7278. 72-Cin 13
    âmennâ : biz îmân ettik
  7279. 72-Cin 13
    fe men : artık kim
  7280. 72-Cin 13
    bahsen : hakkının verilmemesi, eksiltilmesi
  7281. 72-Cin 14
    ve ennâ : ve gerçekten biz
  7282. 72-Cin 14
    men : kim
  7283. 72-Cin 14
    raşeden : irşad olma
  7284. 72-Cin 15
    li cehenneme : cehenneme
  7285. 72-Cin 15
    hataben : odun
  7286. 72-Cin 16
    ve en lev : ve eğer olsalardı
  7287. 72-Cin 16
    en : mai, su, rahmet
  7288. 72-Cin 17
    ve men : ve kim
  7289. 72-Cin 17
    azâben : azap
  7290. 72-Cin 17
    saaden : çok şiddetli, meşakkatli
  7291. 72-Cin 18
    ve enne : ve muhakkak ki
  7292. 72-Cin 18
    ehaden : birisi, bir kimse
  7293. 72-Cin 19
    ve enne-hu : ve muhakkak ki o
  7294. 72-Cin 19
    libeden : aşırı kalabalık, yoğun bir şekilde, üstüste birikip toplanma
  7295. 72-Cin 20
    ehaden : birisi, bir kimse
  7296. 72-Cin 21
    darren : zarar verme
  7297. 72-Cin 21
    raşeden : irşad olma, irşad etme
  7298. 72-Cin 22
    len yucîre-nî : beni asla korumaz
  7299. 72-Cin 22
    ve len ecide : ve ben asla bulamam
  7300. 72-Cin 22
    multehaden : sığınacak yer
  7301. 72-Cin 23
    ve men : ve kim
  7302. 72-Cin 23
    cehenneme : cehennem
  7303. 72-Cin 23
    ebeden : ebediyyen
  7304. 72-Cin 24
    men : kim, kimin
  7305. 72-Cin 24
    adeden : adet olarak, sayı bakımından
  7306. 72-Cin 26
    ehaden : birisi, bir kimse
  7307. 72-Cin 27
    men irtedâ : rızaya ulaşan kimse
  7308. 72-Cin 28
    en kad eblegû : tebliğ edilmiş oldu
  7309. 72-Cin 28
    adeden : adet, sayı olarak
  7310. 73-Müzzemmil 2
    lilen : az
  7311. 73-Müzzemmil 3
    lilen : az, biraz
  7312. 73-Müzzemmil 4
    tertilen : tane tane, yavaş yavaş, güzel bir şekilde
  7313. 73-Müzzemmil 5
    kavlen : söz
  7314. 73-Müzzemmil 5
    sekîlen : ağır
  7315. 73-Müzzemmil 6
    vat'en : çok meşakkatli, çok zor, (tesir bakımından) çok dinç,
  7316. 73-Müzzemmil 6
    len : söyleyiş, okuyuş bakımından
  7317. 73-Müzzemmil 7
    en nehâri : gündüzün içinde, gündüzleyin ..... vardır
  7318. 73-Müzzemmil 7
    tavîlen : uzun
  7319. 73-Müzzemmil 8
    tebtîlen : tam bir yönelişle, herşeyden kesilerek
  7320. 73-Müzzemmil 9
    vekîlen : vekil
  7321. 73-Müzzemmil 10
    cemîlen : güzel
  7322. 73-Müzzemmil 11
    en na'meti : ni'met
  7323. 73-Müzzemmil 11
    kalîlen : az, biraz
  7324. 73-Müzzemmil 12
    enkâlen : ağır kelepçeler, ağır zincirler
  7325. 73-Müzzemmil 12
    ve cahîmen : ve alevli ateş
  7326. 73-Müzzemmil 13
    ve taâmen : ve yemek
  7327. 73-Müzzemmil 13
    ve azâben : ve azap
  7328. 73-Müzzemmil 13
    elîmen : elîm, acı
  7329. 73-Müzzemmil 14
    kesîben : kum yığını
  7330. 73-Müzzemmil 14
    mehîlen : dağılmış
  7331. 73-Müzzemmil 15
    resûlen : bir resûl
  7332. 73-Müzzemmil 15
    şâhiden : şahit olarak
  7333. 73-Müzzemmil 15
    resûlen : resûl
  7334. 73-Müzzemmil 16
    ahzen : yakalayışla
  7335. 73-Müzzemmil 16
    vebîlen : çok ağır
  7336. 73-Müzzemmil 17
    yevmen : o gün
  7337. 73-Müzzemmil 17
    şîben : ak saçlı, ihtiyar, saçları ağarmış
  7338. 73-Müzzemmil 18
    mef'ûlen : tahakkuk etmiştir, yerine gelmiştir, yapılmıştır
  7339. 73-Müzzemmil 19
    men : kim, kimse
  7340. 73-Müzzemmil 19
    sebîlen : bir yol
  7341. 73-Müzzemmil 20
    enne-ke : senin olduğunu
  7342. 73-Müzzemmil 20
    ve en nehâre : ve gündüz
  7343. 73-Müzzemmil 20
    en len tuhsû-hu : onu asla hesaplayamayacağınızı
  7344. 73-Müzzemmil 20
    en se-yekûnu : yakında olacak
  7345. 73-Müzzemmil 20
    hasenen : güzel
  7346. 73-Müzzemmil 20
    li enfusi-kum : nefsleriniz için, kendiniz için
  7347. 73-Müzzemmil 20
    hayren : daha hayırlı
  7348. 73-Müzzemmil 20
    ecren : ecir, ücret, mükâfat
  7349. 74-Müddessir 2
    enzir : uyar
  7350. 74-Müddessir 8
    en nâkûri : Nâkûr, Sur Borusu
  7351. 74-Müddessir 11
    ve men : ve kimse, kişi
  7352. 74-Müddessir 11
    vahîden : tek olarak
  7353. 74-Müddessir 12
    len : mal, servet
  7354. 74-Müddessir 12
    memdûden : uzatılmış, çoğaltılmış
  7355. 74-Müddessir 13
    ve benîne : ve oğullar, erkek çocuklar
  7356. 74-Müddessir 13
    şuhûden : göz önünde, her zaman yanında
  7357. 74-Müddessir 14
    temhîden : bol bol vererek
  7358. 74-Müddessir 15
    en ezîde : artırmamı
  7359. 74-Müddessir 16
    anîden : inatçı
  7360. 74-Müddessir 17
    saûden : ateşten dağ, sarp yokuş
  7361. 74-Müddessir 31
    ashâben en nâri : ateş ehli
  7362. 74-Müddessir 31
    melâiketen : melekler
  7363. 74-Müddessir 31
    fitneten : fitne
  7364. 74-Müddessir 31
    âmenû : îmân eden, Allah'a ulaşmayı dileyen
  7365. 74-Müddessir 31
    îmânen : îmân
  7366. 74-Müddessir 31
    meselen : mesele, konu
  7367. 74-Müddessir 31
    men : kimse, kişi
  7368. 74-Müddessir 31
    men : kimse, kişi
  7369. 74-Müddessir 36
    nezîren : uyarı olarak
  7370. 74-Müddessir 37
    men : kimse
  7371. 74-Müddessir 37
    en yetekaddeme : öne geçmek
  7372. 74-Müddessir 40
    cennâtin : cennetler
  7373. 74-Müddessir 48
    tenfeu-hum : onlara fayda sağlamaz
  7374. 74-Müddessir 50
    keenne-hum : sanki onlar ..... gibi
  7375. 74-Müddessir 50
    mustenfiretun : ürkmüş olan
  7376. 74-Müddessir 52
    en yu'tâ : gelmesi
  7377. 74-Müddessir 52
    suhufen : sahifeler
  7378. 74-Müddessir 52
    muneşşereten : neşredilmiş, yayınlanmış, yazılmış
  7379. 74-Müddessir 53
    el âhireten : ahiret
  7380. 74-Müddessir 55
    men : kim
  7381. 74-Müddessir 56
    en yeşâe allâhu : Allah'ın dilemesi
  7382. 75-Kıyamet 2
    en nefsi : nefs
  7383. 75-Kıyamet 3
    ellen : asla olmaz
  7384. 75-Kıyamet 3
    (en) necmea : bizim toplamamız, biraraya getirmemiz
  7385. 75-Kıyamet 4
    en nusevviye : yenidenzenlememiz
  7386. 75-Kıyamet 4
    benâne-hu : onun parmakları, parmak uçları
  7387. 75-Kıyamet 25
    en yuf'ale : yapılacak
  7388. 75-Kıyamet 27
    men : kim
  7389. 75-Kıyamet 28
    enne-hu : onun (kendisinin) ..... olacağını
  7390. 75-Kıyamet 36
    en yutreke : terkedileceğini, bırakılacağını
  7391. 75-Kıyamet 36
    suden : başıboş, sorumsuz
  7392. 75-Kıyamet 37
    nutfeten : nutfe, bir damla
  7393. 75-Kıyamet 37
    min meniyyin : meniden
  7394. 75-Kıyamet 38
    alakaten : bir alak, rahim duvarına bir noktadan asılı olan embriyo, cenin
  7395. 75-Kıyamet 40
    en yuhyiye : diriltmek, hayat vermek
  7396. 76-İnsan 1
    şey'en : bir şey
  7397. 76-İnsan 1
    mezkûren : zikredilen, anılan
  7398. 76-İnsan 3
    şâkiren : şükreden
  7399. 76-İnsan 3
    kefûren : küfreden, inkâr eden
  7400. 76-İnsan 4
    ve aglâlen : ve demir halkalar
  7401. 76-İnsan 6
    aynen : pınar
  7402. 76-İnsan 6
    tefcîren : fışkırarak, fışkıra fışkıra, gürül gürül
  7403. 76-İnsan 7
    en nezri : nezir, adak
  7404. 76-İnsan 7
    yevmen : gün
  7405. 76-İnsan 8
    miskînen : fakir ve yoksullar
  7406. 76-İnsan 8
    ve yetîmen : ve yetimler
  7407. 76-İnsan 9
    cezâen : bir karşılık
  7408. 76-İnsan 9
    lâ şukûren : bir teşekkür değil
  7409. 76-İnsan 10
    yevmen : gün
  7410. 76-İnsan 10
    abûsen : asık yüz
  7411. 76-İnsan 11
    nadreten : pırıl pırıl
  7412. 76-İnsan 12
    cenneten : cennet
  7413. 76-İnsan 13
    şemsen : güneş
  7414. 76-İnsan 13
    zemherîren : şiddetli dondurucu soğuk
  7415. 76-İnsan 14
    ve dâniyeten : ve yakın
  7416. 76-İnsan 14
    tezlîlen : zelil olarak, emre hazır olarak
  7417. 76-İnsan 16
    takdîren : miktarını takdir ederek, belirleyerek
  7418. 76-İnsan 17
    ke'sen : kadeh
  7419. 76-İnsan 17
    zencebîlen : zencefil
  7420. 76-İnsan 18
    aynen : pınar
  7421. 76-İnsan 18
    selsebîlen : selsebîl, cennette bir pınarın adı
  7422. 76-İnsan 19
    lu'luen : inci
  7423. 76-İnsan 19
    mensûren : saçılmış
  7424. 76-İnsan 20
    naîmen : ni'metler
  7425. 76-İnsan 20
    ve mulken : mülk ve saltanat
  7426. 76-İnsan 20
    kebîren : büyük
  7427. 76-İnsan 21
    şarâben : içecekler, şaraplar
  7428. 76-İnsan 22
    cezâen : karşılık, mükâfat
  7429. 76-İnsan 23
    tenzîlen : bölüm bölüm (âyet âyet) indirerek
  7430. 76-İnsan 24
    âsimen : günahkâr olanlar
  7431. 76-İnsan 25
    bukreten : sabah
  7432. 76-İnsan 25
    ve asîlen : ve akşam
  7433. 76-İnsan 26
    leylen : gece
  7434. 76-İnsan 26
    tavîlen : uzun
  7435. 76-İnsan 27
    yevmen : gün
  7436. 76-İnsan 27
    sekîlen : ağır, zor, çetin
  7437. 76-İnsan 28
    tebdîlen : bedel olarak, onların yerine
  7438. 76-İnsan 29
    men : kim
  7439. 76-İnsan 29
    sebîlen : bir yol
  7440. 76-İnsan 30
    en yeşâe allâhu : Allah'ın dilemesi
  7441. 76-İnsan 30
    alîmen : en iyi bilen
  7442. 76-İnsan 30
    hakîmen : hüküm ve hikmet sahibi
  7443. 76-İnsan 31
    men : kimse, kişi
  7444. 76-İnsan 31
    azâben : azap
  7445. 76-İnsan 31
    elîmen : elîm, acı
  7446. 77-Mürselât 1
    urfen : ardarda, marufla (irfanla)
  7447. 77-Mürselât 2
    asfen : şiddetli eserek
  7448. 77-Mürselât 3
    en nâşirâti : yayanlar, neşredenler
  7449. 77-Mürselât 3
    neşren : yayarak, dağıtarak
  7450. 77-Mürselât 5
    zikren : zikir
  7451. 77-Mürselât 6
    uzren : mazerete özür olarak
  7452. 77-Mürselât 6
    nuzren : nezir olarak, uyarı olarak
  7453. 77-Mürselât 8
    en nucûmu : yıldızlar
  7454. 77-Mürselât 25
    kifâten : toplanma yeri
  7455. 77-Mürselât 26
    ahyâen : hayy olanlara, dirilere, canlılara
  7456. 77-Mürselât 26
    ve emvâten : ve ölülere
  7457. 77-Mürselât 27
    en : su
  7458. 77-Mürselât 27
    furâten : tatlı
  7459. 77-Mürselât 33
    keenne-hu : sanki o ... gibi
  7460. 77-Mürselât 35
    yentıkûne : konuşamayacaklar, konuşamazlar
  7461. 77-Mürselât 36
    ve lâ yu'zenu : ve izin verilmez
  7462. 77-Mürselât 43
    henîen : afiyetle
  7463. 77-Mürselât 46
    kalîlen : az, biraz
  7464. 78-Nebe 2
    an(i) en nebei : haberden
  7465. 78-Nebe 7
    evtâden : sağlam kazıklar
  7466. 78-Nebe 8
    ezvacen : çift olarak, eş olarak
  7467. 78-Nebe 9
    subâten : dinlenme
  7468. 78-Nebe 10
    libâsen : örtü
  7469. 78-Nebe 11
    en nehâre : gündüz
  7470. 78-Nebe 11
    meâşen : maişet, geçimi sağlama zamanı
  7471. 78-Nebe 12
    ve beneynâ : ve bina ettik, inşa ettik, yaptık, kurduk
  7472. 78-Nebe 12
    şidâden : kuvvetli, sağlam
  7473. 78-Nebe 13
    sirâcen : kandil
  7474. 78-Nebe 13
    vehhâcen : kıvılcım ve alev saçan, çok parlayan, pırıl pırıl ışık saçan
  7475. 78-Nebe 14
    ve enzelnâ : ve indirdik
  7476. 78-Nebe 14
    en : su
  7477. 78-Nebe 14
    seccâcen : dökülen, şarıl şarıl akan
  7478. 78-Nebe 15
    habben : taneler
  7479. 78-Nebe 15
    ve nebâten : ve bitkiler
  7480. 78-Nebe 16
    ve cennâtin : ve ağaçlı bahçeler
  7481. 78-Nebe 16
    elfâfen : birbirine sarmaş dolaş olmuş, içiçe
  7482. 78-Nebe 17
    mîkâten : belirlenmiş, tayin edilmiş bir vakit
  7483. 78-Nebe 18
    efvâcen : fevc fevc, bölük bölük
  7484. 78-Nebe 19
    ebvâben : kapılar
  7485. 78-Nebe 20
    serâben : serap, hayal
  7486. 78-Nebe 21
    cehenneme : cehennem
  7487. 78-Nebe 21
    kânet mirsâden : mirsad oldu, görünür oldu, rasad edilen yer, gözleme yeri oldu
  7488. 78-Nebe 22
    meâben : meab, sığınılacak yer olarak
  7489. 78-Nebe 23
    ahkâben : uzun müddet, asırlar boyunca, asırlarca, bütün zamanlar boyunca
  7490. 78-Nebe 24
    berden : serinlik
  7491. 78-Nebe 24
    şerâben : içecek
  7492. 78-Nebe 25
    hamîmen : hamim, kaynar su
  7493. 78-Nebe 26
    cezâen : karşılık, ceza olarak
  7494. 78-Nebe 27
    hısâben : hesaba çekilme, hesap verme, hesap
  7495. 78-Nebe 28
    kizzâben : tekzip ederek
  7496. 78-Nebe 29
    kitâben : yazdık (tespit ettik)
  7497. 78-Nebe 30
    len nezîde-kum : size artırmayacağız
  7498. 78-Nebe 30
    azâben : azap
  7499. 78-Nebe 31
    mefâzen : bir kurtuluş, kazanç, mutluluk
  7500. 78-Nebe 32
    ve a'nâben : ve üzüm, bağ
  7501. 78-Nebe 33
    etrâben : aynı yaşta, yaşıt
  7502. 78-Nebe 34
    ve ke'sen : ve kadehler
  7503. 78-Nebe 35
    lagven : boş söz
  7504. 78-Nebe 35
    ve lâ kizzâben : ve yalan olmaz, yoktur
  7505. 78-Nebe 36
    cezâen : karşılık olarak
  7506. 78-Nebe 36
    atâen : bir lütuf, bağış, ihsan
  7507. 78-Nebe 36
    hısâben : hesap
  7508. 78-Nebe 37
    hitâben : hitap
  7509. 78-Nebe 38
    men : kimse
  7510. 78-Nebe 38
    sevâben : sevap-doğru
  7511. 78-Nebe 39
    fe men : artık kim
  7512. 78-Nebe 39
    meâben : meab, sığınak, melce
  7513. 78-Nebe 40
    enzernâ-kum : biz sizi uyardık
  7514. 78-Nebe 40
    azâben : bir azap
  7515. 78-Nebe 40
    karîben : yakın
  7516. 78-Nebe 40
    yenzuru : bakacak
  7517. 78-Nebe 40
    turâben : toprak
  7518. 78-Nebe 6
    mihâden : döşek
  7519. 79-Nâziât 1
    en nâziâti : kuvvetle, söke söke çekip alanlar
  7520. 79-Nâziât 2
    en nâşitâti : incitmeden çekip çıkaranlara
  7521. 79-Nâziât 5
    emren : emir, iş
  7522. 79-Nâziât 11
    izâmen : kemik
  7523. 79-Nâziât 11
    nahıreten : çürüyüp dağılmış
  7524. 79-Nâziât 12
    izen : o zaman
  7525. 79-Nâziât 16
    tuven : Tuva
  7526. 79-Nâziât 18
    en tezekkâ : tezkiye olmak, nefsini temizlemek
  7527. 79-Nâziât 24
    ene : ben
  7528. 79-Nâziât 26
    ıbreten : bir ibret, ders
  7529. 79-Nâziât 26
    men : kimse
  7530. 79-Nâziât 27
    entum : siz
  7531. 79-Nâziât 27
    benâ-hâ : onu bina etti, onu muhkem ve ölçülü bir şekilde yarattı
  7532. 79-Nâziât 33
    en'âmi-kum : sizin hayvanlarınız
  7533. 79-Nâziât 36
    men : kimse
  7534. 79-Nâziât 37
    men : kim
  7535. 79-Nâziât 40
    men : kim
  7536. 79-Nâziât 40
    en nefse : nefsi
  7537. 79-Nâziât 41
    el cennete : cennet
  7538. 79-Nâziât 43
    ente : sen, sende
  7539. 79-Nâziât 45
    ente : sen
  7540. 79-Nâziât 45
    men : kimse
  7541. 79-Nâziât 46
    keenne-hum : sanki onlar ..... gibi
  7542. 79-Nâziât 46
    iyyeten : akşam
  7543. 8-Enfâl 1
    an el enfâli : ganimetlerden
  7544. 8-Enfâl 1
    kul el enfâlu : de ki, ganimetler
  7545. 8-Enfâl 2
    îmânen : îmân
  7546. 8-Enfâl 6
    tebeyyene : açığa çıktı, zahir oldu, belli oldu
  7547. 8-Enfâl 6
    ke ennemâ : sanki, tıpkı, gibi
  7548. 8-Enfâl 7
    enne-hâ : onun olduğu, olması
  7549. 8-Enfâl 7
    enne : olduğunu, olmasını
  7550. 8-Enfâl 7
    en yuhıkka el hakka : hakkın gerçekleşmesi
  7551. 8-Enfâl 7
    ve yaktaa (en yaktaa) : ve kesiyor (kesilmesi)
  7552. 8-Enfâl 9
    ennî : muhakkak ki ben
  7553. 8-Enfâl 10
    ve mâ en nasru : ve yardım, nusret yoktur
  7554. 8-Enfâl 11
    en nuâse : uyuklama hali
  7555. 8-Enfâl 11
    emeneten : emin olarak
  7556. 8-Enfâl 11
    en : su
  7557. 8-Enfâl 12
    ennî : muhakkak ki ben
  7558. 8-Enfâl 12
    âmenû : inananlar, âmenû olanlar
  7559. 8-Enfâl 12
    benânin : parmaklar, parmak uçları
  7560. 8-Enfâl 13
    bi enne-hum : onların olmaları sebebiyle
  7561. 8-Enfâl 13
    ve men : ve kim
  7562. 8-Enfâl 14
    ve enne : ve muhakkak ki
  7563. 8-Enfâl 14
    azâbe en nâri : ateşin azabı
  7564. 8-Enfâl 15
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
  7565. 8-Enfâl 15
    zahfen : toplu olarak
  7566. 8-Enfâl 16
    ve men : ve kim
  7567. 8-Enfâl 16
    muteharrifen : tekrar (harbe hazırlık için) dönen
  7568. 8-Enfâl 16
    mutehayyizen : dahil olan, katılan, katılmak üzere olan
  7569. 8-Enfâl 16
    cehennemu : cehennem
  7570. 8-Enfâl 17
    belâen : bir belâ, bir imtihan
  7571. 8-Enfâl 17
    hasenen : ahsen, güzel
  7572. 8-Enfâl 18
    ve enne allâhe : ve muhakkak ki Allah
  7573. 8-Enfâl 19
    ve in tentehû : ve eğer vazgeçerseniz
  7574. 8-Enfâl 19
    ve len tugniye : ve asla fayda vermez
  7575. 8-Enfâl 19
    şey'en : bir şey (hiç bir şekilde)
  7576. 8-Enfâl 19
    ve enne allâhe : ve muhakkak ki Allah
  7577. 8-Enfâl 20
    ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
  7578. 8-Enfâl 20
    ve entum : ve siz
  7579. 8-Enfâl 24
    ellezîne âmenû istecîbû : âmenû olanlar icabet edin
  7580. 8-Enfâl 24
    enne allâhe : Allah'ın ... olduğunu
  7581. 8-Enfâl 24
    ve enne-hu : ve muhakkak ki o
  7582. 8-Enfâl 25
    fitneten : fitne, imtihan
  7583. 8-Enfâl 25
    lâ tusîbenne : isabet etmez
  7584. 8-Enfâl 25
    ssaten : sadece, has, özel
  7585. 8-Enfâl 25
    enne allâhe : Allah'ın, ... olduğunu
  7586. 8-Enfâl 26
    entum : siz
  7587. 8-Enfâl 26
    en : ... olması
  7588. 8-Enfâl 26
    yetehattafe-kum en nâsu : insanların sizi kıskıvrak tutması, yakalaması
  7589. 8-Enfâl 27
    ellezîne âmenû : inanan, âmenû olan, Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
  7590. 8-Enfâl 27
    ve entum : ve siz
  7591. 8-Enfâl 28
    ennemâ : ancak, sadece
  7592. 8-Enfâl 28
    ve enne allâhe : ve muhakkak ki Allah
  7593. 8-Enfâl 29
    ellezîne âmenû : inanan, âmenû olan, Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
  7594. 8-Enfâl 29
    furkânen : bir furkan (hak ve bâtılı ayırma özelliği)
  7595. 8-Enfâl 32
    hıcâraten : taş
  7596. 8-Enfâl 33
    ve ente : ve sen
  7597. 8-Enfâl 35
    mukâen : ıslık çalarak
  7598. 8-Enfâl 35
    ve tasdiyeten : ve alkışlayarak, el çırparak
  7599. 8-Enfâl 36
    hasraten : hasret, pişmanlık, üzüntü
  7600. 8-Enfâl 36
    ilâ cehenneme : cehenneme
  7601. 8-Enfâl 37
    cehenneme : cehennemde
  7602. 8-Enfâl 38
    yentehû : vazgeçerler, nihayet verirler
  7603. 8-Enfâl 40
    enne allâhe : muhakkak Allah
  7604. 8-Enfâl 40
    ve ni'me en nasîru : ve ne güzel yardımcı
  7605. 8-Enfâl 41
    ennemâ : ... olduğunu
  7606. 8-Enfâl 41
    enne : ... olduğunu
  7607. 8-Enfâl 41
    âmentum : îmân ettiniz, inandınız
  7608. 8-Enfâl 41
    enzel-nâ : indirdik
  7609. 8-Enfâl 42
    entum : siz
  7610. 8-Enfâl 42
    emren : emir, iş
  7611. 8-Enfâl 42
    kâne mef'ûlen : yapılması gerekli oldu, yapılacak olan
  7612. 8-Enfâl 42
    men heleke : helâk olan kişi
  7613. 8-Enfâl 42
    men hayye : yaşayan kişi
  7614. 8-Enfâl 43
    menâmi-ke : senin uykunda
  7615. 8-Enfâl 43
    kalîlen : az
  7616. 8-Enfâl 43
    ve le tenâza'tum : ve elbette anlaşmazlığa (nizaya) düşerdiniz
  7617. 8-Enfâl 44
    kalîlen : az
  7618. 8-Enfâl 44
    emren : emir, iş
  7619. 8-Enfâl 44
    kâne mef'ûlen : yapılması gerekli oldu, yapılacak olan
  7620. 8-Enfâl 45
    ellezîne âmenû : îmân eden, âmenû olan kimseler
  7621. 8-Enfâl 45
    fieten : bir topluluk
  7622. 8-Enfâl 46
    ve lâ tenâzeû : ve anlaşmazlığa, nizaya düşmeyin
  7623. 8-Enfâl 47
    en nâsi : insanlar
  7624. 8-Enfâl 48
    zeyyene : süsledi, güzel gösterdi
  7625. 8-Enfâl 48
    min en nâsi : insanlardan
  7626. 8-Enfâl 49
    ve men : ve kim
  7627. 8-Enfâl 51
    ve enne allâhe : ve muhakkak ki Allah
  7628. 8-Enfâl 53
    bi enne : sebebiyle, ...dan dolayı
  7629. 8-Enfâl 53
    mugayyiren : değiştiren, değiştirici
  7630. 8-Enfâl 53
    ni'meten : nimet
  7631. 8-Enfâl 53
    en'ame-hâ : onu nimetlendirdi, onu nimet olarak verdi
  7632. 8-Enfâl 53
    bi enfusi-him : kendilerinde
  7633. 8-Enfâl 53
    ve enne allâhe : ve muhakkak ki Allah
  7634. 8-Enfâl 56
    yenkudûne : bozarlar
  7635. 8-Enfâl 57
    teskafenne-hum : onları yakalarsın
  7636. 8-Enfâl 57
    men : kimse(ler)
  7637. 8-Enfâl 58
    tehâfenne : mutlaka, kesinlikle korkarsın
  7638. 8-Enfâl 58
    hiyâneten : ihanet etmek
  7639. 8-Enfâl 58
    fenbiz (fe inbiz) : o zaman at, anlaşmayı boz, artık iptal et
  7640. 8-Enfâl 59
    ve lâ yahsebenne : ve sakın sanmasınlar, zannetmesinler
  7641. 8-Enfâl 60
    ve entum : ve siz
  7642. 8-Enfâl 61
    cenehû : meylettiler
  7643. 8-Enfâl 62
    en yahdeû-ke : seni aldatmak, sana hile yapmak
  7644. 8-Enfâl 63
    enfak-te : sen verdin, infâk ettin
  7645. 8-Enfâl 64
    en nebiyyu : peygamber
  7646. 8-Enfâl 64
    ve men ittebea-ke : ve sana tâbî olanlar
  7647. 8-Enfâl 65
    en nebiyyu : peygamber
  7648. 8-Enfâl 65
    elfen : bin (kişi)
  7649. 8-Enfâl 65
    bi enne-hum : onların, ... olmalarından dolayı
  7650. 8-Enfâl 66
    enne : ... olduğunu
  7651. 8-Enfâl 66
    da'fen : zaaf, zayıflık
  7652. 8-Enfâl 67
    en yekûne : olması
  7653. 8-Enfâl 69
    halâlen : helâl olarak
  7654. 8-Enfâl 69
    tayyiben : temiz olarak
  7655. 8-Enfâl 70
    yâ eyyuhâ en nebiyyu : ey peygamber
  7656. 8-Enfâl 70
    li men : o kimselere, onlara
  7657. 8-Enfâl 71
    fe emkene : o zaman imkân verdi
  7658. 8-Enfâl 72
    ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
  7659. 8-Enfâl 72
    ve enfusi-him : ve nefsleriyle (canlarıyla)
  7660. 8-Enfâl 72
    ve ellezîne âmenû : ve âmenû olan kimseler
  7661. 8-Enfâl 72
    ve in-istensarû-kum : ve eğer sizden yardım isterlerse
  7662. 8-Enfâl 72
    fe aleykum en nasru : artık, o zaman yardım etmek üzerinizedir (sorumlusunuz)
  7663. 8-Enfâl 74
    ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
  7664. 8-Enfâl 75
    ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
  7665. 80-Abese 2
    en câe-hu : onun gelmesi
  7666. 80-Abese 4
    tenfea-hu : ona fayda verir
  7667. 80-Abese 5
    men(i) : kimse
  7668. 80-Abese 6
    ente : sen
  7669. 80-Abese 8
    men : kimse
  7670. 80-Abese 10
    ente : sen
  7671. 80-Abese 12
    men : kimse
  7672. 80-Abese 22
    enşera-hu : onu diriltti
  7673. 80-Abese 25
    ennâ : nasıl
  7674. 80-Abese 25
    sabben : akıtarak
  7675. 80-Abese 27
    enbetnâ : taneler bitirdik, yetiştirdik
  7676. 80-Abese 27
    habben : taneler
  7677. 80-Abese 28
    ve ineben : ve üzümler, bağlar
  7678. 80-Abese 28
    ve kadben : ve yoncalar
  7679. 80-Abese 29
    ve zeytûnen : ve zeytin ağaçları, zeytinler
  7680. 80-Abese 29
    ve nahlen : ve hurma ağaçları, hurmalar
  7681. 80-Abese 30
    gulben : sık ağaçlı, iç içe olmuş, dalları birbirine girmiş
  7682. 80-Abese 31
    ve fâkiheten : ve meyveler
  7683. 80-Abese 31
    ve ebben : ve mer'alar (otlaklar), hayvanların yediği otlar
  7684. 80-Abese 32
    en'âmi-kum : sizin hayvanlarınız
  7685. 80-Abese 36
    ve benî- hi : ve oğlu
  7686. 81-Tekvir 2
    en nucûmu : yıldızlar
  7687. 81-Tekvir 7
    en nufûsu : nefsler
  7688. 81-Tekvir 9
    zenbin : günah
  7689. 81-Tekvir 13
    el cennetu : cennet
  7690. 81-Tekvir 18
    teneffese : nefes almaya başladı, güneşin ilk ışınları gelmeye başladı, gün ağarmaya başladı
  7691. 81-Tekvir 28
    men : kimse
  7692. 81-Tekvir 28
    en yestekîme : istikamet üzere olmak
  7693. 81-Tekvir 29
    en yeşâe allâhu : Allah'ın dilemesi
  7694. 82-İnfitâr 11
    kirâmen : şerefli, üstün
  7695. 82-İnfitâr 19
    şey'en : bir şey
  7696. 83-Mutaffifin 2
    alâ en nâsi : insanlara
  7697. 83-Mutaffifin 3
    vezenû-hum : onlara tarttılar
  7698. 83-Mutaffifin 4
    enne-hum : onlar ..... olacaklarını
  7699. 83-Mutaffifin 6
    en nâsu : insanlar
  7700. 83-Mutaffifin 24
    en naîmi : ni'metler
  7701. 83-Mutaffifin 26
    li yetenâfesi : yarışsınlar
  7702. 83-Mutaffifin 26
    el mutenâfisûne : yarışanlar
  7703. 83-Mutaffifin 28
    aynen : pınar
  7704. 83-Mutaffifin 29
    âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
  7705. 83-Mutaffifin 34
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar
  7706. 84-İnşikak 7
    men : kim, kimse
  7707. 84-İnşikak 8
    hısâben : hesap
  7708. 84-İnşikak 9
    ve yenkalibu : ve dönecek
  7709. 84-İnşikak 10
    men : kim, kimse
  7710. 84-İnşikak 14
    en len yahûra : asla geri dönmemek
  7711. 84-İnşikak 25
    âmenû : âmenû olan, Allah'a ulaşmayı dileyen
  7712. 85-Bürûc 5
    en nâri : ateş
  7713. 85-Bürûc 8
    en yu'minû : îmân etmeleri
  7714. 85-Bürûc 10
    fetenû : fitne, kötülük, işkence yaptılar
  7715. 85-Bürûc 10
    cehenneme : cehennem
  7716. 85-Bürûc 11
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
  7717. 85-Bürûc 11
    cennâtun : cennetler
  7718. 85-Bürûc 11
    el enhâru : nehirler
  7719. 86-Târık 3
    en necmu : yıldız
  7720. 86-Târık 5
    li yenzur(i) : baksın
  7721. 86-Târık 15
    keyden : hile yaparak
  7722. 86-Târık 16
    keyden : hile yaparak
  7723. 86-Târık 17
    ruveyden : biraz
  7724. 87-A'lâ 5
    gusâen : gusa, atık
  7725. 87-A'lâ 6
    tensâ : sen unutmayacaksın
  7726. 87-A'lâ 10
    men : kimse
  7727. 87-A'lâ 11
    ve yetecennebu-hâ : ve ondan içtinap eder, kaçınır
  7728. 87-A'lâ 12
    en nâre : ateş
  7729. 87-A'lâ 14
    men : kimse
  7730. 88-Ğâşiye 4
    ren : ateş
  7731. 88-Ğâşiye 4
    miyeten : çok sıcak, kızgın
  7732. 88-Ğâşiye 10
    cennetin : cennet
  7733. 88-Ğâşiye 10
    cennetin âliyetin : âli cennet, yüce cennet
  7734. 88-Ğâşiye 11
    lâgıyeten : boş söz
  7735. 88-Ğâşiye 21
    ente : sen
  7736. 88-Ğâşiye 23
    men : kim
  7737. 89-Fecr 19
    eklen : yeyişle
  7738. 89-Fecr 19
    lemmen : şiddetle, hırsla
  7739. 89-Fecr 20
    hubben : severek, sevgiyle
  7740. 89-Fecr 20
    cemmen : pekçok, aşırı
  7741. 89-Fecr 21
    dekken dekken : parça parça, paramparça
  7742. 89-Fecr 22
    saffen saffen : saflar halinde, saf saf
  7743. 89-Fecr 23
    bi cehenneme : cehenneme
  7744. 89-Fecr 23
    ve ennâ : ve nasıl olur, ne olur ki
  7745. 89-Fecr 27
    en nefsu : nefs
  7746. 89-Fecr 28
    râdıyeten : razı olarak
  7747. 89-Fecr 28
    mardıyyeten : Allah'ın rızasını kazanmış olarak
  7748. 89-Fecr 30
    cennetî : cennetime
  7749. 9-Tevbe 2
    enne-kum : siz, ... olduğunuzu
  7750. 9-Tevbe 2
    ve enne allâhe : ve Allah'ın ... olduğunu
  7751. 9-Tevbe 3
    ilâ en nâsi : insanlara
  7752. 9-Tevbe 3
    enne allâhe : muhakkak ki Allah
  7753. 9-Tevbe 3
    enne-kum : sizin, ..... olduğunuzu
  7754. 9-Tevbe 4
    şey'en : bir şey
  7755. 9-Tevbe 4
    ehaden : birisi
  7756. 9-Tevbe 6
    me'mene-hu (mâ emene-hu) : onu, emin olduğu yere (şeye)
  7757. 9-Tevbe 6
    bi enne-hum : onların, ..... olması sebebiyle, dolayısıyla
  7758. 9-Tevbe 8
    illen : yakınlık, akrabalık
  7759. 9-Tevbe 8
    zimmeten : bir zimmet, ahdden doğan bir hak
  7760. 9-Tevbe 9
    semenen : bedel
  7761. 9-Tevbe 9
    kalîlen : az
  7762. 9-Tevbe 10
    illen : bir yakınlık, bir akrabalık veya bir ahd
  7763. 9-Tevbe 10
    zimmeten : bir zimmet, ahdden doğan bir hak
  7764. 9-Tevbe 12
    yentehûne : vazgeçerler
  7765. 9-Tevbe 13
    kavmen : bir kavim
  7766. 9-Tevbe 13
    en tahşev-hu : ondan korkulması
  7767. 9-Tevbe 15
    men yeşâu : dilediği kimse
  7768. 9-Tevbe 16
    en tutrekû : terkedileceğinizi, bırakılacağınızı
  7769. 9-Tevbe 16
    velîceten : dost, sırdaş
  7770. 9-Tevbe 17
    en ya'murû : imar etmeleri
  7771. 9-Tevbe 17
    alâ enfusi-him : kendi nefsleri üzerine, kendilerine
  7772. 9-Tevbe 17
    ve fî en nâri : ve ateşin içinde, ateşte
  7773. 9-Tevbe 18
    men âmene : îmân eden kimse, âmenû olan kimse
  7774. 9-Tevbe 18
    en yekûnû : onların olması
  7775. 9-Tevbe 19
    ke men âmene : inanan, âmenû olan kimse gibi
  7776. 9-Tevbe 20
    ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
  7777. 9-Tevbe 20
    ve enfusi-him : ve (onların) nefsleri, canları
  7778. 9-Tevbe 20
    dereceten : dereceler (vardır)
  7779. 9-Tevbe 21
    ve cennâtin : ve cennetler
  7780. 9-Tevbe 22
    ebeden : ebediyen, ebedî
  7781. 9-Tevbe 23
    ellezîne âmenû : inanan, âmenû olan kimseler
  7782. 9-Tevbe 23
    ve men : ve kim
  7783. 9-Tevbe 25
    şey'en : bir şey (bir fayda)
  7784. 9-Tevbe 26
    enzele allâhu : Allah indirdi
  7785. 9-Tevbe 26
    ve enzele : ve indirdi
  7786. 9-Tevbe 26
    cunûden : bir ordu
  7787. 9-Tevbe 27
    alâ men yeşâu : dilediği kimseye
  7788. 9-Tevbe 28
    ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  7789. 9-Tevbe 28
    ayleten : yoksulluk, fakirlik
  7790. 9-Tevbe 30
    ve kâlet en nasârâ : ve nasraniler dediler
  7791. 9-Tevbe 30
    ennâ : nasıl
  7792. 9-Tevbe 31
    erbâben : Rab'ler
  7793. 9-Tevbe 31
    ilâhen : ilâh
  7794. 9-Tevbe 31
    hiden : tek olan, bir olan
  7795. 9-Tevbe 32
    en yutfîû : söndürmek
  7796. 9-Tevbe 32
    en yutimme : tamamlamak
  7797. 9-Tevbe 34
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar
  7798. 9-Tevbe 34
    emvâle en nâsi : insanların malları
  7799. 9-Tevbe 35
    fî nâri cehenneme : cehennem ateşi içinde
  7800. 9-Tevbe 35
    keneztum : biriktirdiniz, topladınız
  7801. 9-Tevbe 35
    li enfusi-kum : kendi nefsleriniz için, kendiniz için
  7802. 9-Tevbe 36
    şehren : ay
  7803. 9-Tevbe 36
    enfuse-kum : nefslerinize
  7804. 9-Tevbe 36
    ffeten : hepsi, topyekûn, topluca
  7805. 9-Tevbe 36
    ffeten : hepsi, topyekûn, topluca
  7806. 9-Tevbe 36
    enne allâhe : muhakkak ki Allah
  7807. 9-Tevbe 37
    en nesîu : unutma, terketme, erteleme
  7808. 9-Tevbe 37
    âmen : bir yıl
  7809. 9-Tevbe 37
    âmen : bir yıl
  7810. 9-Tevbe 38
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı dileyenler
  7811. 9-Tevbe 39
    tenfirû : sefere (Allah yolunda cihada) çıkarsınız (nefer, asker olursunuz)
  7812. 9-Tevbe 39
    azâben elîmen : elîm (acı) azap
  7813. 9-Tevbe 39
    ve yestebdi el kavmen : ve bir kavimle değiştirecek
  7814. 9-Tevbe 39
    şey'en : bir şeyle
  7815. 9-Tevbe 40
    tensurû-hu : ona yardım edersiniz
  7816. 9-Tevbe 40
    tahzen : mahzun olma, üzülme
  7817. 9-Tevbe 40
    fe enzele allâhu : o zaman Allah indirdi
  7818. 9-Tevbe 41
    hıfâfen : hafif olarak (süvari)
  7819. 9-Tevbe 41
    ve sikâlen : ve ağır olarak (piyade)
  7820. 9-Tevbe 41
    ve enfusi-kum : ve nefsleriniz, canlarınız
  7821. 9-Tevbe 42
    karîben : yakın bir zamanda
  7822. 9-Tevbe 42
    ve seferen : ve bir sefer
  7823. 9-Tevbe 42
    kâsıden : kolay, rahat
  7824. 9-Tevbe 42
    enfuse-hum : nefslerini, kendilerini
  7825. 9-Tevbe 43
    hattâ yetebeyyene leke : sana belli oluncaya kadar
  7826. 9-Tevbe 44
    en yucâhidû : cihad etmeleri
  7827. 9-Tevbe 44
    ve enfusi-him : ve nefsleri, canları
  7828. 9-Tevbe 46
    uddeten : bir hazırlık
  7829. 9-Tevbe 47
    habâlen : fenalık, kötülük, bozukluk
  7830. 9-Tevbe 49
    men : kim, bir kimse
  7831. 9-Tevbe 49
    yekûlu'zen lî (yekûlu ezen lî) : “bana izin ver” der
  7832. 9-Tevbe 49
    cehenneme : cehennem
  7833. 9-Tevbe 50
    hasenetun : bir iyilik, bir hasene, bir hayır
  7834. 9-Tevbe 51
    len : asla olmaz
  7835. 9-Tevbe 51
    lenâ : bizim için, bize
  7836. 9-Tevbe 52
    en yusîbe-kum allâhu : Allah'ın size isabet ettirmesi
  7837. 9-Tevbe 53
    enfikû : infâk edin, verin
  7838. 9-Tevbe 53
    kerhen : kerih görerek, istemeyerek
  7839. 9-Tevbe 53
    len yutekabbele : asla kabul edilmez
  7840. 9-Tevbe 53
    kavmen fâsikîne : fasık bir kavim, topluluk
  7841. 9-Tevbe 54
    menea-hum : onları men eden
  7842. 9-Tevbe 54
    en tukbele : kabul edilmesi
  7843. 9-Tevbe 54
    enne-hum : onların olmaları sebebiyle, çünkü onlar
  7844. 9-Tevbe 55
    enfusu-hum : onların nefsleri, canları
  7845. 9-Tevbe 57
    melceen : bir sığınak, sığınacak bir yer
  7846. 9-Tevbe 57
    muddehalen : dahil olunan, girilen yer
  7847. 9-Tevbe 58
    men : kim, kimseler
  7848. 9-Tevbe 59
    enne-hum : gerçekten onlar
  7849. 9-Tevbe 60
    farîdaten : bir farz olarak
  7850. 9-Tevbe 61
    en nebiyye : nebî, peygamber
  7851. 9-Tevbe 61
    li ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler için
  7852. 9-Tevbe 62
    en yurdû-hu : o razı edilmeye
  7853. 9-Tevbe 63
    enne-hu : onun ... olduğunu
  7854. 9-Tevbe 63
    men : kim, kişi
  7855. 9-Tevbe 63
    enne : mutlaka ... olduğunu
  7856. 9-Tevbe 63
    nâre cehenneme : cehennem ateşi
  7857. 9-Tevbe 63
    liden : ebediyyen kalacak olan
  7858. 9-Tevbe 64
    en tunezzele : indirilmesinden
  7859. 9-Tevbe 66
    ifeten : bir taife, bir topluluk, bir kavim
  7860. 9-Tevbe 66
    bi enne-hum : onların ... olmaları sebebiyle, olmalarından dolayı
  7861. 9-Tevbe 67
    ve yenhevne : ve nehyederler, yasaklarlar
  7862. 9-Tevbe 68
    nâre cehenneme : cehennem ateşi
  7863. 9-Tevbe 69
    kuvveten : kuvvet olarak
  7864. 9-Tevbe 69
    emvâlen : mal olarak
  7865. 9-Tevbe 69
    ve evlâden : ve evlât olarak
  7866. 9-Tevbe 70
    ve ashâbi medyene : ve Medyen halkı
  7867. 9-Tevbe 70
    enfuse-hum : onlar nefslerine, kendilerine
  7868. 9-Tevbe 71
    ve yenhevne : ve nehyederler, yasaklarlar
  7869. 9-Tevbe 72
    cennâtin : cennetler
  7870. 9-Tevbe 72
    el enhâru : nehirler
  7871. 9-Tevbe 72
    tayyibeten : helâl, güzel, temiz
  7872. 9-Tevbe 72
    cennâti adnin : adn cennetleri içinde
  7873. 9-Tevbe 73
    yâ eyyuhâ en nebiyyu : ey peygamber
  7874. 9-Tevbe 73
    cehennemu : cehennem
  7875. 9-Tevbe 74
    lem yenâlû : muvaffak olamadılar, nail olamadılar
  7876. 9-Tevbe 74
    en agnâ-hum allâhu \n(gâni) : Allah'ın onları zenginleştirmesi \n: (zengin)
  7877. 9-Tevbe 74
    azâben elîmen : elîm (acı) azap
  7878. 9-Tevbe 75
    men âhede allâhe : Allah'a ahd veren kimse
  7879. 9-Tevbe 75
    le nessaddeka enne : elbette, mutlaka sadaka veririz
  7880. 9-Tevbe 75
    ve le nekûne enne : ve elbette mutlaka oluruz
  7881. 9-Tevbe 78
    enne allâhe : Allah'ın ... olduğunu
  7882. 9-Tevbe 78
    ve enne allâhe : ve muhakkak ki Allah
  7883. 9-Tevbe 80
    merraten : kere
  7884. 9-Tevbe 80
    fe len yagfirallâhu : artık Allah asla mağfiret etmez
  7885. 9-Tevbe 80
    bi enne-hum : onların ... olması sebebiyle
  7886. 9-Tevbe 81
    en yucâhidû : cihad etmek
  7887. 9-Tevbe 81
    ve enfusi-him : ve nefsleri, canları
  7888. 9-Tevbe 81
    tenfirû : sefere (cihada) çıkmayınız
  7889. 9-Tevbe 81
    nâru cehenneme : cehennem ateşi
  7890. 9-Tevbe 82
    kalîlen : az
  7891. 9-Tevbe 82
    cezâen : ceza, bedel (negatif veya pozitif karşılık) olarak
  7892. 9-Tevbe 83
    fe iste'zenû-ke : artık, o taktirde, bundan sonra, o zaman senden izin isterler
  7893. 9-Tevbe 83
    len tahrucû : asla çıkamazsınız
  7894. 9-Tevbe 83
    ebeden : ebediyyen
  7895. 9-Tevbe 83
    ve len tukâtilû : ve asla savaşamazsınız
  7896. 9-Tevbe 83
    aduvven : düşman
  7897. 9-Tevbe 84
    ebeden : ebediyyen
  7898. 9-Tevbe 85
    en yuazzibe-hum : onlara azap etmek
  7899. 9-Tevbe 85
    enfusu-hum : onların nefsleri
  7900. 9-Tevbe 86
    en âminû : âmenû olmak
  7901. 9-Tevbe 86
    iste'zene-ke : senden izin istedi
  7902. 9-Tevbe 87
    bi en yekûnû : ile olmaya
  7903. 9-Tevbe 88
    ve ellezîne âmenû : ve âmenû olanlar (Allah'a ölmeden önce ulaşacağına) inanan kimseler
  7904. 9-Tevbe 88
    ve enfusi-him : ve nefsleri, canları
  7905. 9-Tevbe 89
    cennâtin : cennetler
  7906. 9-Tevbe 89
    min tahtihâ el enhâru : altından nehirler
  7907. 9-Tevbe 90
    lî yu'zene : izin verilmesi için
  7908. 9-Tevbe 92
    hazenen : hüzünlenerek
  7909. 9-Tevbe 92
    ellâ yecidû (en lâ yecidû) : bulamaması
  7910. 9-Tevbe 93
    bi en yekûnû : olmaya
  7911. 9-Tevbe 94
    len nu'mine : asla inanmıyoruz
  7912. 9-Tevbe 94
    nebbe ene allâhu : Allah bana haber verdi, bildirdi
  7913. 9-Tevbe 95
    cehennemu : cehennem
  7914. 9-Tevbe 95
    cezâen : ceza olarak, bedel olarak, negatif veya pozitif karşılık olarak
  7915. 9-Tevbe 97
    ellâ (en lâ)ya'lemû : bilmemeleri, bilmemeye
  7916. 9-Tevbe 97
    enzele allâhu : Allah'ın indirdiği
  7917. 9-Tevbe 98
    men : kimseler
  7918. 9-Tevbe 98
    magramen : zarar, ziyan
  7919. 9-Tevbe 99
    men : kimse(ler)
  7920. 9-Tevbe 100
    ve el ensâri : ve ensar, yardım edenler
  7921. 9-Tevbe 100
    cennâtin : cennetler
  7922. 9-Tevbe 100
    el enhâru : nehirler, ırmaklar
  7923. 9-Tevbe 100
    ebeden : ebedî olarak, ebediyyen
  7924. 9-Tevbe 101
    ve mimmen (min men) : ve o kimselerden
  7925. 9-Tevbe 101
    alâ en nifâkı : nifak üzerinde olma
  7926. 9-Tevbe 102
    amelen sâlihan : salih amel (nefsi ıslâh edici amel)
  7927. 9-Tevbe 102
    seyyien : kötü
  7928. 9-Tevbe 102
    en yetûbe aleyhim : onların tövbelerini kabul eder
  7929. 9-Tevbe 103
    sadakaten : sadaka olarak
  7930. 9-Tevbe 103
    sekenun : sekine, huzur, sukûn
  7931. 9-Tevbe 104
    enne allâhe : Allah’ın ... olduğunu, (muhakkak ki Allah)
  7932. 9-Tevbe 104
    ve enne allâhe : ve muhakkak ki Allah, (Allah’ın ... olduğunu)
  7933. 9-Tevbe 107
    mesciden : bir mescid
  7934. 9-Tevbe 107
    ve irsâden : ve gözlemek, beklemek
  7935. 9-Tevbe 107
    li men hârabe allâhe : Allah'a karşı savaşan (harbeden) kişiyi
  7936. 9-Tevbe 108
    ebeden : ebediyyen
  7937. 9-Tevbe 108
    en tekûme : senin ikâme etmen (namaza durman), bulunman
  7938. 9-Tevbe 108
    en yetetahherû : temizlenmek
  7939. 9-Tevbe 109
    e fe men : o kimse mi?
  7940. 9-Tevbe 109
    em men : veya, yoksa o kimse (mi)
  7941. 9-Tevbe 109
    fenhâra (fe inhâra) : böylece yıkılır, göçer
  7942. 9-Tevbe 109
    fî nâri cehenneme : cehennem ateşinin içine
  7943. 9-Tevbe 110
    benev : inşa ettiler
  7944. 9-Tevbe 110
    beten : bir şüphe, bir nifak olarak
  7945. 9-Tevbe 110
    en tekattaa : parçalanmak
  7946. 9-Tevbe 111
    enfuse-hum : onların nefslerini
  7947. 9-Tevbe 111
    bi enne : ...’den dolayı, ... verilecek karşılık
  7948. 9-Tevbe 111
    el cennete : cennet
  7949. 9-Tevbe 111
    va'den : vaad
  7950. 9-Tevbe 111
    ve men : ve kimdir, kim vardır
  7951. 9-Tevbe 112
    ve en nâhûne : ve nehyedenler, yasaklayanlar
  7952. 9-Tevbe 113
    li en nebiyyi : bir nebi, bir peygamberler için
  7953. 9-Tevbe 113
    ve ellezîne âmenû : ve âmenû olanlar (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler)
  7954. 9-Tevbe 113
    en yestagfirû : mağfiret dilemesi
  7955. 9-Tevbe 113
    tebeyyene : belli olan, açığa çıkan şey, durum
  7956. 9-Tevbe 113
    enne-hum : muhakkak onlar, çünkü onlar, onların, ... olduğu
  7957. 9-Tevbe 114
    tebeyyene : açığa çıktı, belli oldu
  7958. 9-Tevbe 114
    enne-hu : onun, ... olduğu
  7959. 9-Tevbe 115
    kavmen : bir kavmi
  7960. 9-Tevbe 117
    en nebiyyi : nebi, peygamber
  7961. 9-Tevbe 117
    ve el ensâri ellezîne ettebeû-hu : ve ona tâbî olan ensar
  7962. 9-Tevbe 118
    enfusu-hum : nefsleri
  7963. 9-Tevbe 118
    en lâ melcee : sığınak olmadığını
  7964. 9-Tevbe 119
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
  7965. 9-Tevbe 120
    ve men : ve kimse (ler)
  7966. 9-Tevbe 120
    en yetehallefû : geri kalmaları
  7967. 9-Tevbe 120
    bi enfusi-him : kendi nefslerini
  7968. 9-Tevbe 120
    bi enne-hum : onların olması sebebiyle, çünkü onlara
  7969. 9-Tevbe 120
    ve lâ yenâlûne : ve zafere nail olmaları, zafer kazanmaları, yoktur (ki)
  7970. 9-Tevbe 120
    neylen : bir zafer (nail olunan)
  7971. 9-Tevbe 121
    nefakaten : bir nafaka
  7972. 9-Tevbe 121
    sagîraten : küçük
  7973. 9-Tevbe 121
    kebîraten : büyük
  7974. 9-Tevbe 121
    dien : bir vadi
  7975. 9-Tevbe 121
    ahsene : en güzel
  7976. 9-Tevbe 122
    li yenfirû : sefere çıkması, cihada çıkmaları
  7977. 9-Tevbe 122
    ffeten : bütün, hepsi
  7978. 9-Tevbe 123
    ellezîne âmenû : âmenû olan (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen) kimseler
  7979. 9-Tevbe 123
    gilzaten : sertlik, kuvvet, azîm
  7980. 9-Tevbe 123
    enne allâhe : muhakkak ki Allah (Allah’ın ... olduğunu)
  7981. 9-Tevbe 124
    min-hum men : onlardan birisi
  7982. 9-Tevbe 124
    îmânen : îmân, îmânını
  7983. 9-Tevbe 124
    ellezîne âmenû : âmenû olan (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen) kimseler
  7984. 9-Tevbe 124
    îmânen : îmân, îmânını
  7985. 9-Tevbe 125
    ricsen : murdarlık, nifak, şüphe, küfür
  7986. 9-Tevbe 126
    enne-hum : onların, ... olduğunu, olduklarını
  7987. 9-Tevbe 126
    yuftenûne : imtihan ediliyorlar
  7988. 9-Tevbe 126
    merraten : bir defa, bir kere
  7989. 9-Tevbe 127
    bi enne-hum : onların ... olmaları sebebiyle
  7990. 9-Tevbe 128
    min enfusi-kum : sizin içinizden
  7991. 90-Beled 2
    ve ente : ve sen
  7992. 90-Beled 5
    en len yakdira : asla güç yetiremeyeceğini
  7993. 90-Beled 6
    len : mal
  7994. 90-Beled 6
    lubeden : yığınla, pekçok
  7995. 90-Beled 7
    en lem yera-hû : onu görmeyeceğini, görmediğini
  7996. 90-Beled 9
    lisânen : dil
  7997. 90-Beled 15
    yetîmen : yetim
  7998. 90-Beled 16
    miskînen : miskin, çalışamayan yaşlı, yoksul
  7999. 90-Beled 17
    âmenû : âmenû oldular
  8000. 90-Beled 18
    el meymeneti : meymene, bereket, saadet, amel defteri (hayat filmi) sağından verilenler
  8001. 91-Şems 3
    en nehâri : gündüz
  8002. 91-Şems 5
    benâ-hâ : onu bina etti
  8003. 91-Şems 9
    men : kim, kimse
  8004. 91-Şems 10
    men : kim, kimse
  8005. 91-Şems 14
    zenbi-him : onların günahları
  8006. 92-Leyl 2
    ve en nehâri : ve gündüze
  8007. 92-Leyl 5
    men : kim
  8008. 92-Leyl 8
    men : kim
  8009. 92-Leyl 13
    lenâ : bize aittir, bizimdir
  8010. 92-Leyl 14
    enzertu-kum : ben sizi uyardım
  8011. 92-Leyl 14
    ren : ateş
  8012. 92-Leyl 17
    ve se-yucennebu-hâ : ve ondan uzaklaştırılacak
  8013. 93-Duhâ 6
    yetîmen : yetim
  8014. 93-Duhâ 7
    llen : dalâlette olanların arasında olma, dalâlette olma, hidayette olmama
  8015. 93-Duhâ 8
    âilen : yokluk
  8016. 93-Duhâ 10
    tenher : azarlama
  8017. 94-İnşirâh 3
    enkada : büktü, bükmüştü
  8018. 95-Tin 4
    ahseni : en güzele (ahsene) ulaşabilecek
  8019. 95-Tin 6
    âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dilediler
  8020. 96-Alak 7
    en reâ-hu : kendini görmesi
  8021. 96-Alak 9
    yenhâ : nehyediyor, engelliyor, men ediyor
  8022. 96-Alak 10
    abden : bir kul
  8023. 96-Alak 14
    bi enne : olduğunu
  8024. 96-Alak 15
    lem yentehi : vazgeçmezse
  8025. 96-Alak 15
    bi en nâsıyeti : perçeminden
  8026. 97-Kadir 1
    enzelnâ-hu : onu biz indirdik
  8027. 97-Kadir 4
    tenezzelu : inerler
  8028. 98-Beyyine 2
    suhufen : sahifeler
  8029. 98-Beyyine 2
    mutahhareten : tertemiz
  8030. 98-Beyyine 6
    cehenneme : cehennem
  8031. 98-Beyyine 7
    ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
  8032. 98-Beyyine 8
    cennâtu : cennetler
  8033. 98-Beyyine 8
    el enhâru : nehirler
  8034. 98-Beyyine 8
    ebeden : ebediyyen, devamlı
  8035. 98-Beyyine 8
    men : kim, kimse
  8036. 99-Zilzâl 5
    bi enne : olması ile
  8037. 99-Zilzâl 6
    en nâsu : insanlar
  8038. 99-Zilzâl 6
    eştâten : ayrı ayrı, dağınık olarak
  8039. 99-Zilzâl 7
    fe men : artık kim
  8040. 99-Zilzâl 7
    hayren : bir hayır
  8041. 99-Zilzâl 8
    ve men : ve kim
  8042. 99-Zilzâl 8
    şerren : bir şerr