Kur'an İçerisinde Arama
Sayfayı Yenile
Arapça Metin Arama (Harekeli)
Aranan Kelime : in
Aranan Yer : Arapça Kelime Meali (Latin Harfleriyle)
Bulunan Sonuç : 11543
-
1-Fâtiha 2
el âlemîne : âlemler.
-
1-Fâtiha 4
yevmid dîne (yevme ed dîne) : dîn günü,
-
1-Fâtiha 5
nestaînu : istiane (yardım) isteriz
-
1-Fâtiha 7
ellezîne : ki onlar
-
1-Fâtiha 7
lâ ed dâllîne : dalâlette olanlar değil
-
10-Yunus 2
ilâ reculin : bir adama
-
10-Yunus 2
min-hum : onlardan
-
10-Yunus 2
en enzirin : uyarması
-
10-Yunus 2
ellezîne âmenû : âmenû olan (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen) kimseler
-
10-Yunus 2
sıdkın : iyi, güzel, hak, gerçek
-
10-Yunus 2
inde rabbi-him : Rab'lerinin katında
-
10-Yunus 2
inne : muhakkak ki
-
10-Yunus 2
mubînun : açıkça, apaçık
-
10-Yunus 3
inne : muhakkak
-
10-Yunus 3
fî sitteti eyyâmin : altı gün, altı zaman dilimi
-
10-Yunus 3
min şefîın : bir şefaatçi
-
10-Yunus 3
min ba'di : ...den sonra
-
10-Yunus 4
innehu : muhakkak ki o
-
10-Yunus 4
ellezîne âmenû : âmenû olan (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen) kimseler
-
10-Yunus 4
ve ellezîne keferû : ve inkâr eden kimseler
-
10-Yunus 4
min hamîmin : kaynar sudan
-
10-Yunus 5
adede es sinîne : senelerin adedini, sayısını
-
10-Yunus 5
li kavmin : bir kavim için
-
10-Yunus 6
inne : muhakkak ki
-
10-Yunus 6
le âyâtin : âyetler, alâmetler, deliller
-
10-Yunus 6
li kavmin : bir kavim için
-
10-Yunus 7
inne : muhakkak ki
-
10-Yunus 7
ellezîne lâ yercûne : dilemeyen kimseler
-
10-Yunus 7
ve ellezîne : ve o kimseler
-
10-Yunus 9
inne : muhakkak
-
10-Yunus 9
ellezîne âmenû : âmenû olan (Allah'a ölmeden önce ulaşmayı dileyen) kimseler
-
10-Yunus 9
min tahtihimu : altından
-
10-Yunus 9
fî cennâtin naîmi : naîm cennetleri içinde
-
10-Yunus 10
rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbine
-
10-Yunus 11
ellezîne lâ yercûne : dilemeyen kimseler
-
10-Yunus 12
el insâne : insana
-
10-Yunus 12
ilâ durrin : zararına, ziyanına
-
10-Yunus 12
zuyyine : süslendi, güzel gösterildi
-
10-Yunus 12
li el musrifîne : haddi aşanlar için, müsrifler için
-
10-Yunus 13
min kabli-kum : sizden önce
-
10-Yunus 13
bi el beyyinâti : beyyinelerle, delillerle
-
10-Yunus 13
li yu'minû : îmân edecek
-
10-Yunus 13
el kavme el mucrimîne : mücrim (suçlu) kavmi
-
10-Yunus 14
min ba'di-him : onlardan sonra
-
10-Yunus 15
beyyinâtin : belgeler olarak, delillerle, belgelerle
-
10-Yunus 15
ellezîne lâ yercûne : dilemeyen kimseler
-
10-Yunus 15
e'ti bi kur'ânin : bir Kur'ân getir
-
10-Yunus 15
min tilkâi nefsî : nefsimden, kendimden bir şey ilka etmem (katmam)
-
10-Yunus 15
in ettebiu : tâbî olursam
-
10-Yunus 15
innî : muhakkak ki ben
-
10-Yunus 15
in asaytu : eğer isyan edersem
-
10-Yunus 15
yevmin azîmin : büyük gün
-
10-Yunus 16
min kabli-hî : ondan önce
-
10-Yunus 17
inne-hu : muhakkak o
-
10-Yunus 18
min dûni allâhi : Allah'tan başka (Allah ile beraber)
-
10-Yunus 18
inde allâhi : Allah'ın katında, yanında
-
10-Yunus 19
min rabbike : senin Rabbinden
-
10-Yunus 20
min rabbi-hi : onun Rabbinden
-
10-Yunus 20
innemâ el gaybu : sadece, yalnız gayb
-
10-Yunus 20
innî : muhakkak ben
-
10-Yunus 20
min el muntezirîne : bekleyenlerdenim
-
10-Yunus 21
min ba'di : ...den sonra
-
10-Yunus 21
inne : muhakkak
-
10-Yunus 22
bi rîhin : bir rüzgâr ile
-
10-Yunus 22
tayyibetin : temiz, hoş, güzel
-
10-Yunus 22
min kulli mekânin : her taraftan, her mekândan
-
10-Yunus 22
muhlisîne : muhlisler olarak, halis kılarak
-
10-Yunus 22
lehu ed dîne : dîni ona
-
10-Yunus 22
le in : eğer olursa mutlaka
-
10-Yunus 22
min hâzihi : bundan
-
10-Yunus 22
min eş şâkirîne : şükredenlerden
-
10-Yunus 23
innemâ : sadece, yalnız, ancak
-
10-Yunus 24
innemâ : sadece, yalnız, ancak
-
10-Yunus 24
ke mâin : su gibidir
-
10-Yunus 24
min es semâi : gökten, semadan
-
10-Yunus 24
mimmâ (min mâ) : şey(ler)den
-
10-Yunus 24
li kavmin : bir kavim için
-
10-Yunus 25
ilâ sırâtın : yola
-
10-Yunus 25
mustekîmin : istikamet üzere olan, Allah'a götüren
-
10-Yunus 26
li ellezîne : o kimseler için (vardır)
-
10-Yunus 27
ve ellezîne kesebû : ve kazanan kimselerin
-
10-Yunus 27
seyyietin : bir kötülüğün, derecat kaybettiren amellerin
-
10-Yunus 27
min allâhi : Allah'tan, Allah'a karşı
-
10-Yunus 27
min âsimin : bir koruyucu
-
10-Yunus 27
min el leyli : geceden
-
10-Yunus 28
lillezîne (li ellezîne) : o kimselere
-
10-Yunus 29
in kun-nâ : biz olduk
-
10-Yunus 29
le gâfilîne : mutlaka, gerçekten habersiz, gâfil olanlar
-
10-Yunus 30
kullu nefsin : her nefs, bütün nefsler
-
10-Yunus 31
min es semâi : göklerden, semadan
-
10-Yunus 31
min el meyyiti : ölüden, cansızdan
-
10-Yunus 31
min el hayyi : diriden, canlıdan
-
10-Yunus 33
alellezîne (alâ ellezîne) : o kimselere
-
10-Yunus 33
lâ yu'minûne : inanmazlar
-
10-Yunus 34
min şurekâi-kum : sizin şirk koştuklarınızdan, ortaklarınızdan
-
10-Yunus 35
min şurekâi-kum : sizin şirk (ortak) koştuklarınızdan, ortaklarınızdan
-
10-Yunus 36
inne ez zanne : şüphesiz zan
-
10-Yunus 36
min : ...den
-
10-Yunus 36
innallâhe : muhakkak ki Allah
-
10-Yunus 37
min dûni allâhi : Allah'tan başkası
-
10-Yunus 37
ve lâkin : ve ancak, lâkin
-
10-Yunus 37
min : ...dan
-
10-Yunus 37
el âlemîne : âlemler
-
10-Yunus 38
bi sûretin : bir sure
-
10-Yunus 38
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
10-Yunus 38
in kuntum : eğer siz, iseniz
-
10-Yunus 38
sâdikîne : doğru söyleyenler, sadıklar
-
10-Yunus 39
ellezîne min kabli-him : onlardan önceki kimseler
-
10-Yunus 39
ez zâlimîne : zalimler
-
10-Yunus 40
ve min-hum : ve onlardan
-
10-Yunus 40
men yu'minu : îmân eden, mü'min olan kimseler
-
10-Yunus 40
ve min-hum : ve onlardan
-
10-Yunus 40
lâ yu'minu : îmân etmeyenler, mü'min olmayanlar
-
10-Yunus 40
bi el mufsidîne : fesat (bozgunculuk) çıkaranlar
-
10-Yunus 41
ve in kezzebû-ke : ve eğer seni yalanlarlarsa
-
10-Yunus 42
ve min-hum : ve onlardan
-
10-Yunus 43
ve min-hum : ve onlardan (var)
-
10-Yunus 44
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
10-Yunus 44
ve lâkinne : ve ancak, lâkin, fakat
-
10-Yunus 45
min : ...den
-
10-Yunus 45
ellezîne kezzebû : yalanlayan kimseler, yalanlayanlar
-
10-Yunus 45
muhtedîne : hidayete eren kimseler (ruhlarını Allah'a ölmeden evvel ulaştıranlar)
-
10-Yunus 47
ummetin : ümmet
-
10-Yunus 48
in kuntum : eğer siz iseniz
-
10-Yunus 48
sadıkîne : sözünüze sadık olanlar, doğru sözlü
-
10-Yunus 49
ummetin : ümmet
-
10-Yunus 50
in etâ-kum : şâyet size gelse
-
10-Yunus 50
min-hu : ondan
-
10-Yunus 52
li ellezîne zalemû : zulmedenlere
-
10-Yunus 53
inne-hu : muhakkak ki o
-
10-Yunus 53
bi mu'cizîne : aciz bırakan kimse
-
10-Yunus 54
li kulli nefsin : her nefs için, her nefsin, ona ait, onun
-
10-Yunus 55
inne li allâhi : muhakkak Allah'ın
-
10-Yunus 55
inne va'de allâhi : mutlaka Allah'ın vaadi
-
10-Yunus 55
ve lâkinne : ve lâkin, fakat
-
10-Yunus 57
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
10-Yunus 57
li el mu'minîne : mü'minler için
-
10-Yunus 59
min rızkın : rızıktan, bir rızık
-
10-Yunus 59
min-hu : ondan, onun bir kısmından
-
10-Yunus 59
ezine : izin mi verdi
-
10-Yunus 60
ellezîne yefterûne : iftira eden kimseler
-
10-Yunus 60
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
10-Yunus 60
le zû fadlın : elbette büyük fazl sahibi
-
10-Yunus 60
ve lâkinne : ve ancak, lâkin
-
10-Yunus 61
fî şe'nin : bir halde, iş üzerinde, bir durumda
-
10-Yunus 61
min-hu : ondan
-
10-Yunus 61
min kur'ânin : Kur'ân'dan
-
10-Yunus 61
min amelin : amelden bir şey, bir amel, bir iş
-
10-Yunus 61
min miskâli : ağırlığından
-
10-Yunus 61
zerretin : bir zerre
-
10-Yunus 61
min zâlike : bundan
-
10-Yunus 61
fî kitâbin mubînin : kitab-ı mübînde
-
10-Yunus 62
inne : muhakkak
-
10-Yunus 63
ellezîne : o kimseler
-
10-Yunus 65
inne el izzete : muhakkak ki izzet
-
10-Yunus 66
inne : muhakkak
-
10-Yunus 66
ellezîne yed'ûne : dua eden kimseler
-
10-Yunus 66
min dûni allâhi : Allah'tan başkasına
-
10-Yunus 66
in : eğer
-
10-Yunus 66
ve in : ve eğer
-
10-Yunus 67
inne : muhakkak
-
10-Yunus 67
le âyâtin : elbette âyetler vardır
-
10-Yunus 67
li kavmin : bir kavim için
-
10-Yunus 68
in : ise, olsa (yok ki)
-
10-Yunus 68
inde-kum : sizde, sizin yanınızda
-
10-Yunus 68
min sultânin : bir delil
-
10-Yunus 69
inne : muhakkak
-
10-Yunus 69
ellezîne yefterûne : iftira eden kimseler
-
10-Yunus 71
nûhın : Nuh
-
10-Yunus 71
in kâne : eğer ise
-
10-Yunus 72
fe in : eğer
-
10-Yunus 72
min ecrin : ücretten, bir ücret
-
10-Yunus 72
in ecriye : (eğer varsa) benim ecrim, ücretim
-
10-Yunus 72
min el muslimîne : (Allah'a) teslim olanlardan
-
10-Yunus 73
ellezîne kezzebû : yalanlayan kimseler
-
10-Yunus 73
âkıbetu el munzerîne : uyarılanların sonu (akıbeti)
-
10-Yunus 74
min ba'di-hi : ondan sonra
-
10-Yunus 74
el beyyinâti : beyyineler, belgeler
-
10-Yunus 74
fe mâ kânû li yu'minû : ama inanmadılar, mü'min olmadılar
-
10-Yunus 74
min kablu : önceden
-
10-Yunus 74
el mugtedîne : haddi aşanlar
-
10-Yunus 75
min ba'di-him : onlardan sonra
-
10-Yunus 75
mucrimîne : mücrim (suçlu)
-
10-Yunus 76
min indi-nâ : katımızdan
-
10-Yunus 76
inne : muhakkak
-
10-Yunus 76
mubînun : apaçık, açıkça
-
10-Yunus 78
bi mu'minîne : inanacak, îmân edecek
-
10-Yunus 79
sâhırin : sihirbazlar
-
10-Yunus 79
alîmin : bilgin, iyi bilen
-
10-Yunus 81
inne allâhe : muhakkak Allah
-
10-Yunus 81
inne allâhe : muhakkak Allah
-
10-Yunus 81
amele el mufsidîne : fesat çıkaranların amelini
-
10-Yunus 83
min kavmi-hî : onun kavminden
-
10-Yunus 83
alâ havfin : korkusu üzerine, korkusuyla
-
10-Yunus 83
min fir'avne : firavundan
-
10-Yunus 83
en yeftine-hum : onları fitneye düşürmesi (onlara işkence etmesi)
-
10-Yunus 83
ve inne : ve muhakkak
-
10-Yunus 83
le âlin : çok kibirli, büyüklük taslayan, üstün (zorba)
-
10-Yunus 83
ve inne-hu : ve muhakkak o
-
10-Yunus 83
le min el musrifîne : haddi aşanlardan, müsriflerden, azgınlardan
-
10-Yunus 84
in kuntum : eğer siz olduysanız (iseniz)
-
10-Yunus 84
in kuntum : eğer iseniz
-
10-Yunus 84
muslimîne : müslüman, teslim olanlar
-
10-Yunus 85
li el kavmi ez zâlimîne : zalim kavme
-
10-Yunus 86
min el kavmi el kâfirîne : kâfirler kavminden
-
10-Yunus 87
ve beşşiri el mu'minîne : ve mü'minleri müjdele
-
10-Yunus 88
inne-ke : muhakkak sen
-
10-Yunus 88
zîneten : süs, ziynet
-
10-Yunus 88
fe lâ yu'minû : artık mü'min olmazlar
-
10-Yunus 89
ellezîne lâ ya'lemûne : bilmeyen kimseler
-
10-Yunus 90
min el muslimîne : müslümanlardanım
-
10-Yunus 91
min el mufsidîne : fesat çıkaranlardan
-
10-Yunus 92
ve inne : ve muhakkak ki, gerçekten
-
10-Yunus 92
min en nâsi : insanlardan
-
10-Yunus 93
sıdkın : güzel
-
10-Yunus 93
min et tayyibâti : temiz, helâl olanlardan
-
10-Yunus 93
inne rabbe-ke : muhakkak ki senin Rabbin
-
10-Yunus 94
fe in : bundan sonra, eğer
-
10-Yunus 94
fî şekkin : şüphe içinde
-
10-Yunus 94
mim mâ (min mâ) enzel-nâ : indirdiğimiz şeyden
-
10-Yunus 94
ellezîne yakreûne : okuyan kimseler
-
10-Yunus 94
min kabli-ke : senden önce
-
10-Yunus 94
min rabbi-ke : Rabbinden
-
10-Yunus 94
min el mumterîne : şüphe edenlerden, şüphecilerden
-
10-Yunus 95
min ellezîne : o kimselerden
-
10-Yunus 95
min el hâsirîne : hüsrana uğrayanlardan
-
10-Yunus 96
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
10-Yunus 96
lâ yu'minûne : mü'min olmazlar
-
10-Yunus 97
âyetin : âyet
-
10-Yunus 99
mu'minîne : mü'minler
-
10-Yunus 100
li nefsin : bir nefs için, bir nefsin
-
10-Yunus 100
en tu'mine : mü'min olması
-
10-Yunus 100
ellezîne lâ ya'kılûne : akıl etmeyen kimseler
-
10-Yunus 101
an kavmin : kavminden, kavme
-
10-Yunus 101
lâ yu'minûne : âmenû olmayan
-
10-Yunus 102
ellezîne halev : yalnız, gelip geçenler
-
10-Yunus 102
min kabli-him : onlardan önce
-
10-Yunus 102
fentezırû (fe intezırû) : artık bekleyin
-
10-Yunus 102
innî : muhakkak ki ben
-
10-Yunus 102
min el muntezirîne : bekleyenlerden
-
10-Yunus 103
ellezine âmenû : âmenû olanları (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler)
-
10-Yunus 103
el mu'minîne : mü'minler
-
10-Yunus 104
in kuntum : eğer siz iseniz
-
10-Yunus 104
fî şekkin : şüphe içinde
-
10-Yunus 104
min dînî : dînimden
-
10-Yunus 104
ellezîne ta'budûne : sizin ibadet ettiklerinize, sizin kulluk ettiklerinize, taptıklarınıza
-
10-Yunus 104
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
10-Yunus 104
ve lâkin : ve lâkin, ancak, fakat
-
10-Yunus 104
min el mu'minîne : mü'minlerden
-
10-Yunus 105
li ed dîni : dîne
-
10-Yunus 105
min el muşrikîne : müşriklerden
-
10-Yunus 106
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
10-Yunus 106
fe in fealte : bundan sonra, eğer yapacak olursan, yaparsan
-
10-Yunus 106
fe inne-ke : o zaman sen mutlaka
-
10-Yunus 106
min ez zâlimîne : zalimlerden, zulmedenlerden
-
10-Yunus 107
ve in yemseske allâhu : ve Allah eğer dokundurursa (isabet ettirirse)
-
10-Yunus 107
bi durrin : bir zarar, bir darlık, bir sıkıntı
-
10-Yunus 107
ve in yurid-ke : ve eğer senin için (sana) isterse
-
10-Yunus 107
bi hayrin : bir hayrı
-
10-Yunus 107
min ibâdi-hi : onun kullarından
-
10-Yunus 108
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
10-Yunus 108
fe innemâ : o ancak
-
10-Yunus 108
fe innemâ : o ancak
-
10-Yunus 108
bi vekîlin : vekil
-
10-Yunus 109
el hâkimîne : hükmedenler, hüküm verenler
-
100-Âdiyât 6
inne : muhakkak
-
100-Âdiyât 6
el insâne : insan
-
100-Âdiyât 7
ve inne-hu : ve muhakkak ki o
-
100-Âdiyât 8
ve inne-hu : ve muhakkak ki o
-
100-Âdiyât 11
inne : muhakkak
-
100-Âdiyât 11
yevme izin : o gün, izin günü
-
101-Kâria 6
mevâzînu-hu : onun tartıları
-
101-Kâria 7
îşetin : yaşayış
-
101-Kâria 7
râdiyetin : razı olan, razı olduğu
-
101-Kâria 8
mevâzînu-hu : tartıları
-
102-Tekâsür 5
ilme el yakîni : İlm'el Yakîn, kesin bilgi
-
102-Tekâsür 7
ayne el yakîni : Ayn'el Yakîn, göz ile
-
102-Tekâsür 8
yevme izin : o gün, izin günü
-
103-Asr 2
inne : muhakkak
-
103-Asr 2
el insâne : insan
-
103-Asr 2
husrin : hüsran
-
103-Asr 3
ellezîne : onlar, olanlar
-
104-Hümeze 1
humezetin : arkadan çekiştirmeyi alışkanlık haline getirme
-
104-Hümeze 1
lumezetin : kaş-göz hareketleriyle alay etme
-
104-Hümeze 8
inne-hâ : muhakkak o
-
104-Hümeze 9
amedin : sütunlar, direkler
-
104-Hümeze 9
mumeddedetin : uzatılmış yüksek
-
105-Fil 2
fî tadlîlin : zayi etme, boşa çıkarma
-
105-Fil 4
bi hicâretin : taşları
-
105-Fil 4
min siccîlin : siccil'den, pişmiş sert tuğladan
-
105-Fil 5
asfin : ekin yaprağı
-
105-Fil 5
me'kûlin : yenilmiş olan
-
106-Kureyş 1
kureyşin : Kureyş (Kabilesi)
-
106-Kureyş 4
min cûın : açlıktan
-
106-Kureyş 4
min havfin : korkudan
-
107-Mâ'ûn 1
bi ed dîni : dîni
-
107-Mâ'ûn 3
el miskîni : miskin, yoksul, çalışmaya gücü olmayan
-
107-Mâ'ûn 4
li el musallîne : namaz kılanlara
-
107-Mâ'ûn 5
ellezîne : ki onlar, onlar ki
-
107-Mâ'ûn 6
ellezîne : onlar, ..
yapanlar
-
108-Kevser 1
innâ : muhakkak ki biz
-
108-Kevser 3
inne : muhakkak
-
109-Kâfirûn 6
dînu-kum : sizin dîniniz
-
109-Kâfirûn 6
dîni : benim dînim
-
11-Hûd 1
min ledun : katından, tarafından
-
11-Hûd 1
hakîmin : hikmet sahibi, hüküm sahibi olan
-
11-Hûd 1
habîrin : herşeyden haberdar olan
-
11-Hûd 2
inne-nî : muhakkak ben
-
11-Hûd 2
min-hu : ondan
-
11-Hûd 3
ilâ ecelin : bir zamana kadar
-
11-Hûd 3
fadlin : fazl
-
11-Hûd 3
ve in : ve eğer
-
11-Hûd 3
fe innî : o zaman muhakkak ki ben
-
11-Hûd 3
yevmin kebîrin : büyük gün
-
11-Hûd 4
alâ kulli şey'in : herşeye
-
11-Hûd 5
inne-hum : muhakkak, gerçekten onlar
-
11-Hûd 5
min-hu : ondan
-
11-Hûd 5
hîne : o zaman, o vakit, böylece
-
11-Hûd 5
ve mâ yu'linûne : ve açıkladıkları şeyler (aleni olan şeyler)
-
11-Hûd 5
inne-hu : muhakkak o
-
11-Hûd 6
min dâbbetin : yürüyen bir canlıdan, bir hayvan dan
-
11-Hûd 6
fî kitâbin : bir kitaptadır
-
11-Hûd 6
mubînin : apaçık
-
11-Hûd 7
fî sitteti eyyâmin : altı gün (için)de
-
11-Hûd 7
ve le in : ve muhakkak ki eğer
-
11-Hûd 7
inne-kum : muhakkak siz
-
11-Hûd 7
min ba'di el mevti : ölümden sonra
-
11-Hûd 7
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
11-Hûd 7
in hâzâ : muhakkak bu
-
11-Hûd 7
mubînun : apaçık
-
11-Hûd 8
ve le in : ve eğer, gerçekten
-
11-Hûd 8
ilâ ummetin : bir ümmete (bir topluma)
-
11-Hûd 8
ma'dûdetin : sayılı (bir zaman), belli bir müddet
-
11-Hûd 9
in : eğer
-
11-Hûd 9
ezaknâ el insâne : insana tattırdık
-
11-Hûd 9
min-nâ : bizden
-
11-Hûd 9
min-hu : ondan
-
11-Hûd 9
inne-hu : muhakkak ki o
-
11-Hûd 10
ve le in : ve muhakkak ki
-
11-Hûd 10
inne-hu : muhakkak o
-
11-Hûd 11
illâ ellezîne : ancak o kimseler (onlar hariç)
-
11-Hûd 12
innemâ : ancak, sadece, yalnız
-
11-Hûd 12
alâ kulli şey'in : herşeye
-
11-Hûd 13
suverin : sure
-
11-Hûd 13
muftereyâtin : uydurulmuş olanlar
-
11-Hûd 13
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
11-Hûd 13
in : eğer
-
11-Hûd 13
sâdikîne : sadıklar, doğru söyleyenler
-
11-Hûd 14
illem (in lem) yestecîbû : eğer icabet etmezlerse, edemezlerse
-
11-Hûd 15
ve zînete-hâ : ve onun süsünü, ziynetini
-
11-Hûd 16
ellezîne : o kimseler
-
11-Hûd 17
alâ beyyinetin : kesin bir delil üzerinde
-
11-Hûd 17
min rabbi-hi : onun (kendi) Rabbinden
-
11-Hûd 17
min-hu : ondan
-
11-Hûd 17
ve min kabli-hi : ve ondan önce
-
11-Hûd 17
yu'minûne : inanırlar (mü'mindirler)
-
11-Hûd 17
min el ahzâbi : hiziplerden, topluluklardan
-
11-Hûd 17
fî miryetin : şüphe içinde, şüphede
-
11-Hûd 17
min-hu : ondan
-
11-Hûd 17
innehu el hakku : (muhakkak ki o) çünkü o haktır
-
11-Hûd 17
min rabbi-ke : senin Rabbinden
-
11-Hûd 17
ve lâkinne : ve lâkin, fakat
-
11-Hûd 17
lâ yu'minûne : inanmazlar, mü'min olmazlar
-
11-Hûd 18
mimmen (min men) ifterâ : iftira edenden
-
11-Hûd 18
ellezîne kezebû : yalan söyleyen kimseler
-
11-Hûd 18
alâ ez zâlimîne : zalimlerin üzerine
-
11-Hûd 19
ellezîne : o kimseler
-
11-Hûd 20
mu'cizîne : aciz bırakanlar
-
11-Hûd 20
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
11-Hûd 20
min evliyâe : velîlerden, dostlardan (bir dost)
-
11-Hûd 21
ellezîne : o kimseler
-
11-Hûd 23
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
11-Hûd 25
in-nî : muhakkak ben
-
11-Hûd 25
mubînun \n(ebâne) : ifadesi açık ve kesin olan, fasih konuşan, açıklayan, açıkça ifade eden kişi \n: (açık konuştu, kesin ifade etti)
-
11-Hûd 26
in-nî : muhakkak ben
-
11-Hûd 26
yevmin : gün
-
11-Hûd 26
elîmin : acı
-
11-Hûd 27
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
11-Hûd 27
min kavmi-hi : onun kavminden
-
11-Hûd 27
illellezîne (illâ ellezîne) : o kimselerden başka
-
11-Hûd 27
min fadlin : bir ihsan, üstünlük olarak, üstün, bir fazl
-
11-Hûd 27
kâzibîne : yalanlayanlar, yalancılar
-
11-Hûd 28
in kuntu : eğer ben isem
-
11-Hûd 28
alâ beyyinetin : bir beyyine, kesin, delil üzerinde
-
11-Hûd 28
min rabbî : Rabbimden
-
11-Hûd 28
min indi-hî : onun katından
-
11-Hûd 29
in ecriye : eğer varsa ecrim, ücretim
-
11-Hûd 29
ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyen (âmenû olan) kimseler
-
11-Hûd 29
inne-hum : muhakkak onlar
-
11-Hûd 29
ve lâkin-nî : ve fakat ben
-
11-Hûd 30
min allâhi : Allah'tan (Allah'a karşı)
-
11-Hûd 30
in : eğer
-
11-Hûd 31
indî : yanımdadır
-
11-Hûd 31
hazâin allâhi : Allah'ın hazineleri
-
11-Hûd 31
in-nî : muhakkak ben
-
11-Hûd 31
lillezîne (li ellezîne) : o kimselere
-
11-Hûd 31
in-nî : muhakkak ben
-
11-Hûd 31
min ez zâlimîne : zalimlerden
-
11-Hûd 32
in kunte : eğer isen
-
11-Hûd 32
min es sâdikîne : sadıklardan, doğru sözlülerden
-
11-Hûd 33
innemâ : ancak, sadece, yalnız
-
11-Hûd 33
allâhu in şâe : Allah eğer dilerse
-
11-Hûd 33
bi mu'cizîne : aciz bırakan kimseler
-
11-Hûd 34
in : eğer
-
11-Hûd 34
in : eğer
-
11-Hûd 35
in iftereytu-hu : eğer onu uydurduysam
-
11-Hûd 35
mimmâ (min mâ) : şeylerden
-
11-Hûd 36
ilâ nûhın : Nuh'a
-
11-Hûd 36
len yu'mine : asla inanmayacaklar (mü'min olmayacaklar)
-
11-Hûd 36
min kavmi-ke : senin kavminden
-
11-Hûd 37
fîllezîne (fî ellezîne) : o kimseler hakkında
-
11-Hûd 37
inne-hum : muhakkak onlar
-
11-Hûd 38
min kavmi-hi : kendi kavminden
-
11-Hûd 38
min-hu : onunla
-
11-Hûd 38
in : eğer
-
11-Hûd 38
min-nâ : bizimle
-
11-Hûd 38
fe in-nâ : o zaman muhakkak biz
-
11-Hûd 38
min-kum : sizinle
-
11-Hûd 40
min kullin : hepsinden, herşeyden, her cinsten
-
11-Hûd 41
inne : muhakkak ki, şüphesiz
-
11-Hûd 42
fî mevcin : dalgalar içinde
-
11-Hûd 42
ma'zilin : ayrı yer, kenar
-
11-Hûd 42
el kâfirîne : kâfirler
-
11-Hûd 43
ilâ cebelin : bir dağa
-
11-Hûd 43
min el mâi : sudan
-
11-Hûd 43
min emri allâhi : Allah'ın emrinden
-
11-Hûd 43
min el mugrakîne : boğulanlardan
-
11-Hûd 44
lil kavmi ez zâlimîne : zalimler kavmi
-
11-Hûd 45
innebnî (inne ibnî) : muhakkak ki benim oğlum
-
11-Hûd 45
min : ...den
-
11-Hûd 45
ve inne : ve şüphesiz ki
-
11-Hûd 45
el hâkimîne : hüküm verenler
-
11-Hûd 46
inne-hu : muhakkak ki o
-
11-Hûd 46
min : ...den
-
11-Hûd 46
inne-hu : muhakkak ki o
-
11-Hûd 46
gayru salihin : salih olmayan, salih değil
-
11-Hûd 46
in-nî : muhakkak ki ben
-
11-Hûd 46
min el câhilîne : cahillerden
-
11-Hûd 47
innî eûzu bi-ke : muhakkak ki ben sana sığınırım
-
11-Hûd 47
min el hâsirîne : hüsrana uğrayanlardan
-
11-Hûd 48
bi selâmin : selâmetle
-
11-Hûd 48
min-nâ : bizden
-
11-Hûd 48
ve berekâtin : ve bereketlerle
-
11-Hûd 48
ve alâ umemin : ve ümmetler, toplumlar üzerine
-
11-Hûd 48
mimmen (min men) : olan kimselerden
-
11-Hûd 48
min-nâ : bizden
-
11-Hûd 49
min enbâi : haberlerden
-
11-Hûd 49
min kabli : daha önce
-
11-Hûd 49
inne : muhakkak ki
-
11-Hûd 49
li el muttekîne : takva sahiplerinin
-
11-Hûd 50
âdin : Ad (kavmi)
-
11-Hûd 50
min ilâhin : ilâhlardan bir ilâh
-
11-Hûd 50
in entum illâ : siz ancak ...sınız
-
11-Hûd 51
in ecriye : eğer benim ücretim varsa
-
11-Hûd 52
mucrimîne : mücrimler, suçlular
-
11-Hûd 53
beyyinetin : delil, apaçık bir belge, bir beyyine, bir mucize
-
11-Hûd 53
bi muminîne : inananlar
-
11-Hûd 54
in nekûlu illâ : biz ancak ..... deriz
-
11-Hûd 54
bi sûin : sui olarak, kötülükle, fena halde
-
11-Hûd 54
innî : muhakkak ki ben
-
11-Hûd 54
mimmâ (min mâ) tuşrikûne : şirk koştuğunuz şeylerden
-
11-Hûd 55
min dûni-hi : ondan başka
-
11-Hûd 56
in-nî : muhakkak ki ben
-
11-Hûd 56
mâ min dâbbetin : (hiç)bir dabbe (yürüyen canlı mahlûk) yoktur
-
11-Hûd 56
inne : muhakkak
-
11-Hûd 56
alâ sırâtın mustekîmin : Sıratı Mustakîm üzeredir (Sıratı Mustakîm'in kontrolü Allah'tadır)
-
11-Hûd 57
fe in : eğer, buna rağmen, hâlâ
-
11-Hûd 57
inne rabbî : muhakkak ki benim Rabbim
-
11-Hûd 57
alâ kulli şey'in : herşeyi, herşeye
-
11-Hûd 58
ve ellezîne : ve onlar
-
11-Hûd 58
bi rahmetin : bir rahmet ile
-
11-Hûd 58
min-nâ : bizden
-
11-Hûd 58
min azâbin : azaptan
-
11-Hûd 58
galîzin : çok şiddetli, ağır
-
11-Hûd 59
cebbârin : zorlayıcı, cebbar
-
11-Hûd 59
anîdin : inatçı, bile bile haktan yüz çeviren, muhalefet eden, azgın
-
11-Hûd 60
inne : gerçekten, muhakkak
-
11-Hûd 60
li âdin : Ad kavmi
-
11-Hûd 60
hûdin : Hud
-
11-Hûd 61
min : ...dan
-
11-Hûd 61
ilâhin : bir ilâh
-
11-Hûd 61
min el ardı : topraktan, arzdan
-
11-Hûd 61
inne : muhakkak, şüphesiz
-
11-Hûd 62
ve inne-nâ : ve muhakkak ki biz
-
11-Hûd 62
le fî şekkin : kesinlikle (şüphe) tereddüt içinde
-
11-Hûd 62
mimmâ (min mâ) ted'û-nâ : bizi davet ettiğin (çağırdığın) şeyden
-
11-Hûd 62
murîbin : şüphe veren, şüphe edilen
-
11-Hûd 63
in kuntu alâ : şâyet ben üzerinde isem
-
11-Hûd 63
beyyinetin : açık bir belge, beyyine, delil
-
11-Hûd 63
min rabbî : Rabbimden
-
11-Hûd 63
min-hu : ondan, kendinden
-
11-Hûd 63
min allâhi : Allah'tan (azabından), Allah'a karşı
-
11-Hûd 63
in asaytu-hu : eğer ona isyan edersem
-
11-Hûd 63
tahsîrin : hayırdan uzaklaşma
-
11-Hûd 64
bi sûin : kötülükle
-
11-Hûd 65
eyyâmin : günler
-
11-Hûd 65
gayru mekzûbin : yalanlanmayan, tekzip edilmesi olmayan
-
11-Hûd 66
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
11-Hûd 66
bi rahmetin : bir rahmetle
-
11-Hûd 66
min-nâ : tarafımızdan, bizden
-
11-Hûd 66
ve min hizyi : ve alçaklıktan, aşağılatıcı azaptan, zilletten
-
11-Hûd 66
yevmi izin : izin günü
-
11-Hûd 66
inne rabbe-ke : muhakkak ki senin Rabbin
-
11-Hûd 67
ellezîne zalemû : zulmeden kimseleri
-
11-Hûd 67
câsimîne : diz üstü çöküp kaldılar
-
11-Hûd 68
inne : gerçekten
-
11-Hûd 69
iclin hanîzin : kızarmış buzağı
-
11-Hûd 70
min-hum : onlardan (dolayı)
-
11-Hûd 70
in-nâ (inne-na) : muhakkak ki biz
-
11-Hûd 70
ilâ kavmi lûtin : Lut kavmine
-
11-Hûd 71
ve min verâi : ve arkasından
-
11-Hûd 72
inne hâzâ : muhakkak ki bu
-
11-Hûd 73
ta'cebîne : şaşırıyorsun
-
11-Hûd 73
min emri allâhi : Allah'ın emrinden (dolayı), Allah'ın emrine
-
11-Hûd 73
inne-hu : muhakkak o
-
11-Hûd 74
fî kavmi lûtın : Lut kavmi hakkında
-
11-Hûd 75
inne : muhakkak ki
-
11-Hûd 76
inne-hu : muhakkak o, çünkü o
-
11-Hûd 76
ve inne-hum : ve muhakkak onlar, onlara
-
11-Hûd 76
gayru merdûdin : geri çevrilemez, reddedilemez
-
11-Hûd 78
ve min kablu : ve önceden
-
11-Hûd 78
min-kum : sizden, sizin içinizden, sizin içinizde, sizin aranızda
-
11-Hûd 79
min hakkın : bir hak (haktan)
-
11-Hûd 79
ve inne-ke : ve muhakkak sen
-
11-Hûd 80
ilâ ruknin : bir desteğe, dayanağa, taraftara
-
11-Hûd 80
şedîdin : şiddetli, kuvvetli, güçlü
-
11-Hûd 81
in-nâ : muhakkak ki biz
-
11-Hûd 81
bi kıt'ın : bir kısmında (bir parçasında, bir kıtasında)
-
11-Hûd 81
min el leyli : geceden, gecenin
-
11-Hûd 81
min-kum : sizden
-
11-Hûd 81
inne-hu : muhakkak, çünkü o, çünkü
-
11-Hûd 81
inne : muhakkak ki
-
11-Hûd 81
bi karîbin : yakın
-
11-Hûd 82
min siccîlin : siccilden (pişirilip sertleştirilmiş kerpiçten yapılmış)
-
11-Hûd 82
mendûdin : dizilip hazırlanmış, istif edilmiş (veya ardarda gelen)
-
11-Hûd 83
inde : katında, indinde, yanında
-
11-Hûd 83
min ez zâlimîne : zalimlerden
-
11-Hûd 83
bi baîdin : uzak
-
11-Hûd 84
min ilâhin : bir ilâh
-
11-Hûd 84
innî : gerçekten, muhakkak ben
-
11-Hûd 84
bi hayrin : hayırda (refah ve bollukta)
-
11-Hûd 84
ve in-nî : ve gerçekten, muhakkak ben
-
11-Hûd 84
yevmin muhîtin : ihata eden (kuşatan) gün
-
11-Hûd 85
mufsidîne : fesat çıkaranlar
-
11-Hûd 86
in kuntum : eğer iseniz
-
11-Hûd 86
mu'minîne : mü'minler
-
11-Hûd 86
bi hafîzin : muhafız, gözleyici
-
11-Hûd 87
inne-ke : muhakkak ki sen
-
11-Hûd 88
in kuntu : eğer ben, isem
-
11-Hûd 88
alâ beyyinetin : bir belge, delil üzerinde
-
11-Hûd 88
min rabbî : Rabbimden
-
11-Hûd 88
min-hu : ondan, kendinden
-
11-Hûd 88
in urîdu : benim istediğim (ise)
-
11-Hûd 89
kavme nûhin : Nuh kavmi
-
11-Hûd 89
kavme hûdin : Hud kavmi
-
11-Hûd 89
kavme sâlihın : Salih kavmi
-
11-Hûd 89
kavmu lûtin : Lut kavmi
-
11-Hûd 89
min-kum : sizden
-
11-Hûd 89
bi baîdin : uzak
-
11-Hûd 90
inne : muhakkak ki
-
11-Hûd 91
mim mâ (min mâ) tekûlu : söylediğin şeyler
-
11-Hûd 91
ve in-nâ : ve muhakkak, biz
-
11-Hûd 91
bi azîzin : azîz, güçlü ve üstün
-
11-Hûd 92
min allâhi : Allah'tan
-
11-Hûd 92
inne : muhakkak, şüphesiz
-
11-Hûd 93
in-nî : muhakkak, şüphesiz ben
-
11-Hûd 93
in-nî : muhakkak, şüphesiz ben
-
11-Hûd 94
ve ellezîne âmenû : ve âmenû olan kimseler
-
11-Hûd 94
bi rahmetin : rahmetle
-
11-Hûd 94
min-nâ : bizden
-
11-Hûd 94
ellezîne zalemû : zulmeden kimseleri
-
11-Hûd 94
câsimîne : diz üstü çökmüş olanlar (olarak)
-
11-Hûd 96
ve sultânin : ve bir sultan
-
11-Hûd 96
mubînin : apaçık (beyan edilmiş)
-
11-Hûd 97
bi reşîdin : irşad edici
-
11-Hûd 100
min enbâi : haberlerden
-
11-Hûd 100
min-hâ : ondan
-
11-Hûd 101
ve lâkin : ve lâkin
-
11-Hûd 101
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
11-Hûd 101
min şey'in : bir şey
-
11-Hûd 101
tetbîbin : helâk olma, ziyana uğrama
-
11-Hûd 102
inne : muhakkak, gerçekten
-
11-Hûd 103
inne : muhakkak, gerçekten
-
11-Hûd 104
li ecelin : bir ecele, bir zamana
-
11-Hûd 104
ma'dûdin : sayılı (adetli), belirli
-
11-Hûd 105
min-hum : onlardan bir kısmı
-
11-Hûd 106
ellezîne şekû : şâkî olanlar, mutsuz olanlar, bed- baht olanlar
-
11-Hûd 107
hâlidîne : ebedî kalanlar
-
11-Hûd 107
inne : muhakkak
-
11-Hûd 108
ellezîne suidû : mutlu olanlar, said olanlar
-
11-Hûd 108
hâlidîne : ebedî kalanlar
-
11-Hûd 108
meczûzin \n(gayre meczûzin) : kesinti, kesilmiş \n: (kesintisiz, devamlı, kesilmeyen)
-
11-Hûd 109
fî miryetin : şüphe içinde, kuşku içinde
-
11-Hûd 109
mimmâ (min mâ) : şeyden (dolayı)
-
11-Hûd 109
min kablu : önceden
-
11-Hûd 109
ve in-nâ : ve muhakkak biz
-
11-Hûd 109
gayre menkûsin : eksiltmeksizin (tenkis etmeksizin)
-
11-Hûd 110
min rabbi-ke : Rabbinden
-
11-Hûd 110
ve inne-hum : ve gerçekten, muhakkak onlar
-
11-Hûd 110
le fî şekkin : kesin, ciddî, bir tereddüt (şüphe) içinde
-
11-Hûd 110
min-hu : ondan
-
11-Hûd 111
ve inne : ve muhakkak, şüphesiz
-
11-Hûd 111
inne-hu : muhakkak ki o, çünkü o
-
11-Hûd 112
inne-hu : muhakkak ki o, çünkü o
-
11-Hûd 113
ilâ ellezîne zalemû : zulmeden (zalim olan) kimselere
-
11-Hûd 113
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
11-Hûd 113
min evliyâe : evliyadan, velîlerden, dostlardan bir dost
-
11-Hûd 114
tarafeyin : iki tarafında
-
11-Hûd 114
min el leyli : geceden
-
11-Hûd 114
inne el hasenâti : muhakkak hasenat (iyilikler, kazanılan dereceler)
-
11-Hûd 114
li ez zâkirîne : öğüt alanlar, zikredenler için
-
11-Hûd 115
fe innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
-
11-Hûd 115
ecre el muhsinîne : muhsinlerin ecrini
-
11-Hûd 116
min el kurûni : nesillerden (asırlardan)
-
11-Hûd 116
min kabli-kum : sizden öncekilerden
-
11-Hûd 116
ûlû bakıyyetin : bakiye sahipleri (asırlarca münkerden nehyedenler ve ma'rufla emredenler)
-
11-Hûd 116
mimmen (min men) enceynâ : kurtardıklarımızdan
-
11-Hûd 116
min-hum : onlardan
-
11-Hûd 116
ellezîne zalemû : zulmeden kimseler
-
11-Hûd 116
mucrimîne : mücrimler, suçlular, günahkârlar
-
11-Hûd 117
bi zulmin : zulüm ile
-
11-Hûd 118
muhtelifîne : çeşitli anlaşmazlıklar, ihtilâflar
-
11-Hûd 119
min el cinneti : cinlerden (cinlerle)
-
11-Hûd 119
ecmaîne : toplu olarak, hepsi, tamamı, tümü
-
11-Hûd 120
min enbâi : haberlerden
-
11-Hûd 120
li el muminîne : mü'minler için, mü'minlere
-
11-Hûd 121
ellezîne lâ yu'minû : mü'min olmayan kimseler
-
11-Hûd 121
in-nâ : muhakkak ki biz
-
11-Hûd 122
ve intazırû : ve gözleyin, bekleyin
-
11-Hûd 122
in-nâ : muhakkak ki biz
-
11-Hûd 123
bi gâfilin : gâfil, habersiz
-
110-Nasr 2
dîni allâhi : Allah'ın dîni
-
110-Nasr 3
inne-hu : muhakkak o
-
111-Tebbet 1
ebî lehebin : Ebu Leheb
-
111-Tebbet 3
zâte lehebin : alevli
-
111-Tebbet 5
min mesedin : bükülmüş liften
-
113-Felâk 2
min şerri : kötülüklerinden, şerrinden
-
113-Felâk 3
ve min şerri : ve şerrinden
-
113-Felâk 3
gâsikın : gecenin karanlığı
-
113-Felâk 4
ve min şerri : ve şerrinden
-
113-Felâk 5
ve min şerri : ve şerrinden
-
113-Felâk 5
hâsidin : haset eden
-
114-Nâs 4
min şerri : şerrinden
-
114-Nâs 6
min(e) el cinneti : cinlerden
-
12-Yusuf 1
el kitâbi el mubîni : açıklanmış, beyan edilmiş kitap
-
12-Yusuf 2
in-nâ : muhakkak ki biz
-
12-Yusuf 3
ve in kunte : ve eğer, oysa sen ..... idin
-
12-Yusuf 3
min kabli-hî : ondan önce
-
12-Yusuf 3
le min el gâfilîne : gâfillerden
-
12-Yusuf 4
in-nî : muhakkak, gerçekten ben
-
12-Yusuf 4
sâcidîne : secde edenler
-
12-Yusuf 5
inne eş şeytâne : muhakkak ki şeytan
-
12-Yusuf 5
li el insâni : insan için
-
12-Yusuf 5
mubînun : apaçık, açıklanmış, beyan edilmiş
-
12-Yusuf 6
min te'vîli : tevîlinden, yorumundan
-
12-Yusuf 6
min kablu : önceden, daha önce
-
12-Yusuf 6
inne : muhakkak
-
12-Yusuf 7
li es sâilîne : soranlar için
-
12-Yusuf 8
min-nâ : bizden
-
12-Yusuf 8
inne : muhakkak
-
12-Yusuf 8
dalâlin : dalâlet, yanılgı
-
12-Yusuf 8
mubînin : apaçık, açıkça
-
12-Yusuf 9
min ba'di-hi : ondan sonra
-
12-Yusuf 9
sâlihîne : salihler
-
12-Yusuf 10
min-hum : onlardan
-
12-Yusuf 10
in kuntum : eğer siz, iseniz
-
12-Yusuf 10
fâılîne : yapanlar
-
12-Yusuf 11
ve in-nâ : ve muhakkak ki biz
-
12-Yusuf 12
ve in-nâ : ve muhakkak biz
-
12-Yusuf 13
in-nî : muhakkak ben
-
12-Yusuf 14
le in : gerçekten olursa
-
12-Yusuf 14
in-nâ : muhakkak biz, gerçekten biz
-
12-Yusuf 17
in-nâ : muhakkak ki, gerçekten biz
-
12-Yusuf 17
inde : yanında
-
12-Yusuf 17
bi mu'minin : inanan
-
12-Yusuf 17
sâdikîne : doğru sözlü, sadık olanlar, doğru söyleyen kimseler
-
12-Yusuf 18
bi demin kezibin : yalancı kan ile
-
12-Yusuf 20
bi semenin : bir fiyat ile
-
12-Yusuf 20
bahsin : düşük, eksik, az
-
12-Yusuf 20
ma'dûdetin : sayılı, birkaç
-
12-Yusuf 20
min : ...den
-
12-Yusuf 20
ez zâhidîne : kıymet vermeyen, rağbet etmeyen, önemsemeyen kimseler
-
12-Yusuf 21
min mısra : Mısır'dan, Mısır'da
-
12-Yusuf 21
min te'vîli el ehâdîsi : olayların, sözlerin yorumundan (yorumunu)
-
12-Yusuf 21
ve lâkinne : ve fakat, lâkin
-
12-Yusuf 22
el muhsinîne : muhsinler
-
12-Yusuf 23
inne-hu : muhakkak o
-
12-Yusuf 23
inne-hu : muhakkak o, çünkü o
-
12-Yusuf 24
inne-hu : muhakkak ki o (çünkü)
-
12-Yusuf 24
min ibâdi-nâ : kullarımızdan
-
12-Yusuf 24
el muhlesîne : muhlis olanlar
-
12-Yusuf 25
ve kaddet \n(kadde) \n(kadde (kalın d ile yazılırsa)) \n(kudde) : ve yırttı \n: (boyuna yırttı) \n: (enine yırttı) \n: (yırtıldı)
-
12-Yusuf 25
min duburin : arkadan
-
12-Yusuf 26
min ehli-hâ : onun (kadının) ailesinden
-
12-Yusuf 26
in kâne : eğer olduysa, ise
-
12-Yusuf 26
min kubulin : önden
-
12-Yusuf 26
min el kâzibîne : yalancılardan
-
12-Yusuf 27
ve in kâne : ve eğer olduysa, ise
-
12-Yusuf 27
min duburin : arkadan
-
12-Yusuf 27
min es sâdikîne : doğru söyleyenlerden, sadıklardan
-
12-Yusuf 28
min duburin : arkadan
-
12-Yusuf 28
inne-hu : muhakkak o
-
12-Yusuf 28
min keydikunne : sizin tuzaklarınızdan (hilelerinizden)
-
12-Yusuf 28
inne : muhakkak
-
12-Yusuf 29
inne-ki : muhakkak sen (kadın)
-
12-Yusuf 29
min el hâtıîne : kasten günah işleyenlerden
-
12-Yusuf 30
fî el medîneti : şehirde
-
12-Yusuf 30
innâ : muhakkak biz
-
12-Yusuf 30
fî dalâlin : bir sapıklık içinde
-
12-Yusuf 30
mubînin : apaçık
-
12-Yusuf 31
bi mekrihinne : çekiştirdiklerini, dedikodu yaptıklarını
-
12-Yusuf 31
ileyhinne : onlara (kadınlara)
-
12-Yusuf 31
vâhidetin : birine
-
12-Yusuf 31
min hunne : onlardan (kadınlardan)
-
12-Yusuf 31
sikkînen : bir bıçak
-
12-Yusuf 31
aleyhinne : onlara (kadınlara)
-
12-Yusuf 31
in hâzâ : bu olsa, olursa
-
12-Yusuf 32
ve lein : ve eğer
-
12-Yusuf 32
min es sâgırîne : küçük düşenlerden
-
12-Yusuf 33
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
12-Yusuf 33
ileyhinne : onlara
-
12-Yusuf 33
min el câhilîne : cahillerden
-
12-Yusuf 34
inne-hu : muhakkak o
-
12-Yusuf 35
min ba'di mâ : şey ...den sonra
-
12-Yusuf 35
hînin : belirli vakit, süre
-
12-Yusuf 36
in-nî : muhakkak ki ben
-
12-Yusuf 36
in-nî : muhakkak ki ben
-
12-Yusuf 36
min-hu : ondan
-
12-Yusuf 36
in-nâ : muhakkak biz
-
12-Yusuf 36
min el muhsinîne : muhsinlerden
-
12-Yusuf 37
mimmâ (min mâ) : şeylerden
-
12-Yusuf 37
innî : gerçekten ben, muhakkak ben
-
12-Yusuf 37
millete kavmin : bir kavmin dîni
-
12-Yusuf 37
lâ yu'minûne : inanmayan
-
12-Yusuf 38
min şey'in : bir şeyden, bir şey ile
-
12-Yusuf 38
min fadli allâhi : Allah'ın fazlından
-
12-Yusuf 38
ve lâkinne : ve lâkin, fakat, ama
-
12-Yusuf 40
min dûni-hi : ondan başka
-
12-Yusuf 40
min sultânin : (delilden) bir delil
-
12-Yusuf 40
in el hukmu : hüküm ise
-
12-Yusuf 40
ed dînu el kayyimu : kayyum (Âdem (A.S)'dan kıyâmete kadar devam edecek olan) dîn
-
12-Yusuf 40
ve lâkinne : ve lâkin, fakat, ama
-
12-Yusuf 41
min re'si-hi : onun başından
-
12-Yusuf 42
nâcin : kurtulan kimse
-
12-Yusuf 42
min humâ : ikisinden
-
12-Yusuf 42
inde rabbi-ke : efendinin yanında
-
12-Yusuf 42
sinîne : seneler
-
12-Yusuf 43
in-ni : muhakkak ben, gerçekten ben
-
12-Yusuf 43
bakarâtin : inekler
-
12-Yusuf 43
simânin : semiz, besili
-
12-Yusuf 43
sunbulâtin : sümbüller, başaklar
-
12-Yusuf 43
hudrin : yeşil
-
12-Yusuf 43
yâbisâtin : kuru
-
12-Yusuf 43
in kuntum : eğer iseniz
-
12-Yusuf 44
ahlâmin : rüyalar
-
12-Yusuf 44
bi âlimîne : bilenler
-
12-Yusuf 45
min humâ : ikisinden
-
12-Yusuf 45
ummetin : ümmet, zaman, vakit
-
12-Yusuf 46
bakarâtin : inekler
-
12-Yusuf 46
simânin : semiz, besili (olanlar)
-
12-Yusuf 46
sunbulâtin : başaklar, sümbüller
-
12-Yusuf 46
hudrin : yeşil
-
12-Yusuf 46
yâbisâtin : kuru (olanlar)
-
12-Yusuf 47
sinîne : seneler
-
12-Yusuf 47
mimmâ (min mâ) : şey(ler)den
-
12-Yusuf 47
te'kulûne \n(min mâ te'kulûne) : yiyorsunuz \n: (yediğiniz şeylerden)
-
12-Yusuf 48
min ba'di : ...dan sonra
-
12-Yusuf 48
mimmâ (min mâ) : şey(ler)den
-
12-Yusuf 48
tuhsinûne : biriktiriyorsunuz, saklıyorsunuz
-
12-Yusuf 49
min ba'di : ...dan sonra
-
12-Yusuf 50
inne : muhakkak
-
12-Yusuf 50
bi keydihinne : onların (kadınların) hilelerini
-
12-Yusuf 51
min sûin : (kötülükten) bir kötülük
-
12-Yusuf 51
ve inne-hu : ve muhakkak o
-
12-Yusuf 51
le min es sâdikîne : elbette doğru söyleyenlerden, sadıklardan
-
12-Yusuf 52
keyde el hâinîne : ihanet edenlerin tuzağı, hilesi
-
12-Yusuf 53
inne en nefse : muhakkak nefs
-
12-Yusuf 53
inne : muhakkak
-
12-Yusuf 54
inneke el yevme : muhakkak sen bugün
-
12-Yusuf 54
mekînun : yüksek mevki sahibi
-
12-Yusuf 54
emînun : güvenilir, emin
-
12-Yusuf 55
hazâin el ardı : bu yerin hazineleri
-
12-Yusuf 55
in-ni : muhakkak ben
-
12-Yusuf 56
min-hâ : oradan, orada
-
12-Yusuf 56
ecre el muhsinîne : muhsinlerin ücretini, ecrini, karşılığını, mükâfatını
-
12-Yusuf 57
lillezîne (li ellezîne) : o kimseler için
-
12-Yusuf 59
bi ahin : kardeşinizi
-
12-Yusuf 59
min ebî-kum : sizin babanızdan
-
12-Yusuf 59
el munzilîne : ağırlayanlar, ikram edenler
-
12-Yusuf 60
in lem te'tû-nî : eğer bana getirmezseniz
-
12-Yusuf 60
indî : yanımda
-
12-Yusuf 61
ve in-nâ : ve muhakkak ki biz
-
12-Yusuf 62
izenkalebû (izâ inkalebû) : geri döndükleri zaman
-
12-Yusuf 63
min-nâ : bizden
-
12-Yusuf 63
ve innâ : ve muhakkak biz
-
12-Yusuf 64
emintu-kum : sizden emin oldum
-
12-Yusuf 64
min kablu : önceden, daha önce
-
12-Yusuf 64
erhamu er râhimîne : rahmet edenlerin en çok rahmet edenidir
-
12-Yusuf 65
beîrin : (yük taşıyan) deve
-
12-Yusuf 65
keyle beîrin : bir deve yükü (ölçüsü kadar)
-
12-Yusuf 66
min allâhi : Allah'tan
-
12-Yusuf 67
min bâbin : kapıdan
-
12-Yusuf 67
vâhidin : tek
-
12-Yusuf 67
min ebvâbin : kapılardan
-
12-Yusuf 67
muteferrikatin : ayrı ayrı
-
12-Yusuf 67
min allâhi : Allah'tan
-
12-Yusuf 67
min şeyin : bir şeyi (bir şeyden)
-
12-Yusuf 67
inil hukmu (in el hukmu) : hüküm ise
-
12-Yusuf 68
min haysu : yerde, yerden
-
12-Yusuf 68
min allâhi : Allah'tan
-
12-Yusuf 68
min şey'in : bir şeyi, bir şeyden
-
12-Yusuf 68
ve inne-hu : ve muhakkak o, çünkü o
-
12-Yusuf 68
zû ilmin : bir ilim sahibi
-
12-Yusuf 68
ve lâkinne : ve lâkin, fakat
-
12-Yusuf 69
in-nî : muhakkak, gerçekten ben
-
12-Yusuf 70
muezzinun : müezzin, seslenen kişi, seslenmekle görevli kişi
-
12-Yusuf 70
inne-kum : muhakkak ki siz(ler)
-
12-Yusuf 72
hımlu beîrin : bir deve yükü
-
12-Yusuf 73
sârikîne : hırsızlar
-
12-Yusuf 74
in kuntum kâzibîne : eğer siz yalan söylüyorsanız
-
12-Yusuf 75
neczî ez zâlimîne : biz zalimleri cezalandırırız
-
12-Yusuf 76
min viâi ahî-hi : kardeşinin heybesinden
-
12-Yusuf 76
fî dîni el meliki : melikin dîninde, milletinde, kurallarında
-
12-Yusuf 76
derecâtin : dereceler
-
12-Yusuf 76
zî ilmin : ilim sahibi
-
12-Yusuf 77
in yesrık : eğer çalmışsa
-
12-Yusuf 77
min kablu : önceden, daha önce
-
12-Yusuf 78
inne : muhakkak, gerçekten
-
12-Yusuf 78
innâ : muhakkak ki biz, gerçekten biz
-
12-Yusuf 78
min el muhsinîne : muhsinlerden
-
12-Yusuf 79
inde-hû : onun yanında
-
12-Yusuf 79
innâ (in-nâ) : eğer biz yaparsak
-
12-Yusuf 80
min-hu : ondan
-
12-Yusuf 80
min allâhi : Allah'tan
-
12-Yusuf 80
ve min kablu : ve önceden, daha önceden
-
12-Yusuf 80
hayru el hâkimîne : hüküm verenlerin en hayırlısı
-
12-Yusuf 81
innebneke (inne ibne-ke) : muhakkak senin oğlun
-
12-Yusuf 81
hâfizîne : koruyanlar, bilenler (bilgiyi muhafaza edenler, bilgi sahibi olanlar)
-
12-Yusuf 82
ve innâ : muhakkak biz
-
12-Yusuf 83
innehu : muhakkak, çünkü o
-
12-Yusuf 84
min el huzni : hüzünden
-
12-Yusuf 85
min el hâlikîne : helâk olanlardan
-
12-Yusuf 86
innemâ : sadece
-
12-Yusuf 86
min allâhi : Allah'tan
-
12-Yusuf 87
min yûsufe : Yusuf'tan, Yusuf'u
-
12-Yusuf 87
min revhi allâhi \n(er revhu) : Allah'ın rahmetinden, Allah'ın vereceği ferahlıktan, sevinçten \n: (sevinç, ferahlık, rahmet)
-
12-Yusuf 87
inne-hu : çünkü o
-
12-Yusuf 87
min revhi allâhi : Allah'ın rahmetinden, Allah'ın vereceği ferahlıktan, sevinçten
-
12-Yusuf 88
bidâatin : sermaye
-
12-Yusuf 88
muzcâtin : önemsiz, az
-
12-Yusuf 88
innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
-
12-Yusuf 88
el mutesaddikîne : sadaka verenler, tasaddukta bulunanlar
-
12-Yusuf 90
e inne-ke : gerçekten sen misin
-
12-Yusuf 90
inne-hu : muhakkak, çünkü
-
12-Yusuf 90
fe innallâhe : o taktirde, muhakkak ki Allah
-
12-Yusuf 90
el muhsinîne \n(ecre el muhsinîne) : muhsinler \n: (muhsinlerin ecrini)
-
12-Yusuf 91
ve in kunnâ : ve biz olduk
-
12-Yusuf 91
le hâtıîne : kasten günah işleyen günahkârlar
-
12-Yusuf 92
erhamu er râhimîne : rahîm olanların en çok rahmet edenidir
-
12-Yusuf 93
ecma'îne : hepsi, tümü
-
12-Yusuf 94
in-nî : muhakkak ben, gerçekten ben
-
12-Yusuf 95
inne-ke : muhakkak, gerçekten sen
-
12-Yusuf 96
in-nî : gerçekten ben
-
12-Yusuf 96
min allâhi : Allah'tan (vahiy olarak)
-
12-Yusuf 97
innâ : gerçekten biz
-
12-Yusuf 97
hâtıîne : bilerek günah işleyenler
-
12-Yusuf 98
inne-hu : muhakkak o
-
12-Yusuf 99
in şâallâhu (in şâe allâhu) : eğer Allah dilerse
-
12-Yusuf 99
âminîne : emin olanlar, güvende olanlar
-
12-Yusuf 100
min kablu : önceden, daha önce
-
12-Yusuf 100
min es sicni : zindandan
-
12-Yusuf 100
min el bedvi : çölden
-
12-Yusuf 100
min ba'di : sonradan
-
12-Yusuf 100
inne : muhakkak
-
12-Yusuf 100
inne-hu : muhakkak ki o
-
12-Yusuf 101
min el mulki : mülkten
-
12-Yusuf 101
min te'vîli : yorumundan
-
12-Yusuf 101
bi es sâlihîne : salihlerle
-
12-Yusuf 102
min enbâi : haberlerinden
-
12-Yusuf 103
bi mu'minîne : mü'min olanlar
-
12-Yusuf 104
min ecrin : (ücretten) bir ücret
-
12-Yusuf 104
in huve : o olursa
-
12-Yusuf 104
illâ \n(in ... illâ) : ancak olur \n: (o ancak olur)
-
12-Yusuf 104
li el âlemîne : âlemler için, âlemlere
-
12-Yusuf 105
ve keeyyin : ve (ne kadar) pek çok, nice
-
12-Yusuf 105
min âyetin : (âyetlerden) âyet, delil
-
12-Yusuf 106
ve mâ yu'minu : inanmazlar, mü'min olmazlar
-
12-Yusuf 107
eminû : emin oldular
-
12-Yusuf 107
min azâbi allâhi : Allah'ın azabından
-
12-Yusuf 108
alâ basîretin : basiret üzerine, Allah'ı kalp gözüyle görerek
-
12-Yusuf 108
min el muşrikîne : müşriklerden
-
12-Yusuf 109
min kabli-ke : senden önce
-
12-Yusuf 109
min ehli el kurâ : şehirler halkından, beldeler halkından
-
12-Yusuf 109
ellezîne min kabli-him : onlardan önceki kimseler
-
12-Yusuf 109
lillezînettekav : takva sahibi olan kimseler için
-
12-Yusuf 110
el kavm el mucrimîne : mücrimler kavmi, günahkârlar topluluğu
-
12-Yusuf 111
ve lâkin : ve lâkin, fakat
-
12-Yusuf 111
kulli şey'in : herşey
-
12-Yusuf 111
li kavmin : kavim için
-
12-Yusuf 111
yu'minûne \n(kavmin yu'minûne) : mü'min olan \n: (mü'min kavim)
-
13-Ra'd 1
min rabbi-ke : senin Rabbinden
-
13-Ra'd 1
ve lâkinne : ve
-
13-Ra'd 1
lâ yu'minûne : inanmazlar, mü'min olmazlar
-
13-Ra'd 2
amedin : direkler
-
13-Ra'd 2
li ecelin : bir süreye (zamana) kadar
-
13-Ra'd 2
tûkınûne : kesin inanırsınız, yakîn hasıl edersiniz
-
13-Ra'd 3
ve min kulli : ve hepsinden
-
13-Ra'd 3
inne : muhakkak
-
13-Ra'd 3
le âyâtin : elbette âyetler
-
13-Ra'd 3
li kavmin : bir kavim için
-
13-Ra'd 4
min a'nâbin : üzüm bağlarından
-
13-Ra'd 4
sınvânun : budaklı
-
13-Ra'd 4
ve gayru sınvânin : ve budaklı olmayan
-
13-Ra'd 4
bi mâin : su ile
-
13-Ra'd 4
vâhidin : tek, aynı, bir
-
13-Ra'd 4
ba'dın : bazısının
-
13-Ra'd 4
inne : muhakkak
-
13-Ra'd 4
le âyâtin : elbette âyetler
-
13-Ra'd 4
li kavmin : bir kavim için
-
13-Ra'd 5
ve in ta'ceb : ve eğer acayip buluyorsan (şaşıyorsan)
-
13-Ra'd 5
e innâ : gerçekten biz mi
-
13-Ra'd 5
le fî halkın : mutlaka yaratılışta (yaratılış hakkında, konusunda)
-
13-Ra'd 5
cedîdin : yeni, yeniden
-
13-Ra'd 5
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
13-Ra'd 6
min kabli-him : onlardan önce
-
13-Ra'd 6
ve inne : ve muhakkak
-
13-Ra'd 6
magfiretin : mağfiret
-
13-Ra'd 6
ve inne : ve muhakkak
-
13-Ra'd 7
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
13-Ra'd 7
min rabbi-hi : Rabbinden
-
13-Ra'd 7
innemâ : sadece, yalnız
-
13-Ra'd 7
ve li kulli kavmin : ve bütün kavim(ler) için (vardır)
-
13-Ra'd 7
hâdin : hidayet eden kimse (hidayetçi)
-
13-Ra'd 8
ve kullu şey'in : ve herşey
-
13-Ra'd 8
inde-hu : onun katında, yanında
-
13-Ra'd 8
mıkdârin : ölçülü, kaderi (miktarı, durumu) belirlenmiş, ölçülmüş
-
13-Ra'd 10
min-kum : sizden
-
13-Ra'd 10
mustahfin : gizlenen (gizlenmek isteyip gizlenen kimse)
-
13-Ra'd 11
min beyni yedey-hi : onun önünden (onun elleri arasından)
-
13-Ra'd 11
ve min halfi-hi : ve onun arkasından
-
13-Ra'd 11
min emri allâhi : Allah'ın emrinden
-
13-Ra'd 11
innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
-
13-Ra'd 11
bi kavmin : bir kavim de
-
13-Ra'd 11
bi kavmin : bir kavme
-
13-Ra'd 11
min dûni-hî : ondan başka
-
13-Ra'd 11
min vâlin : koruyan bir dost
-
13-Ra'd 13
min hîfeti-hi : onun korkusundan
-
13-Ra'd 14
ve ellezîne : ve o kimseler
-
13-Ra'd 14
min dûni-hi : ondan başkasına
-
13-Ra'd 14
bi şey'in : bir şey ile
-
13-Ra'd 14
duâu el kâfirîne : kâfirlerin duası
-
13-Ra'd 14
fî dalâlin : dalâlette, sapıklık içinde
-
13-Ra'd 16
min dûni-hi : ondan başka
-
13-Ra'd 16
kulli şey'in : herşey
-
13-Ra'd 17
min es semâi : gökten
-
13-Ra'd 17
hılyetin : süs eşyası
-
13-Ra'd 17
metâın : meta, eşya
-
13-Ra'd 18
lillezînestecâbû : icabet edenler için vardır
-
13-Ra'd 18
ve ellezîne : ve o kimseler ki
-
13-Ra'd 19
min rabbi-ke : senin Rabbinden
-
13-Ra'd 19
innemâ : sadece, ancak, fakat
-
13-Ra'd 20
ellezîne : o kimseler
-
13-Ra'd 21
ve ellezîne : ve o kimseler
-
13-Ra'd 22
vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler
-
13-Ra'd 23
adnin : adn
-
13-Ra'd 23
min âbâi-him : babalarından
-
13-Ra'd 23
min kulli : her ...den, hepsinden
-
13-Ra'd 23
bâbin : kapı
-
13-Ra'd 25
ve ellezîne : ve o kimseler ki
-
13-Ra'd 25
min ba'di : ...dan sonra
-
13-Ra'd 27
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
13-Ra'd 27
min rabbi-hi : onun Rabbinden
-
13-Ra'd 27
inne allâhe : muhakkak Allah
-
13-Ra'd 28
ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyen, âmenû olan kimseler
-
13-Ra'd 28
ve tatmainnu : ve mutmain olur, tatmin olur
-
13-Ra'd 28
tatmainnu el kulûbu : kalpler tatmin (mutmain) olur
-
13-Ra'd 29
ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
-
13-Ra'd 29
meâbin : dönüş, dönme yeri, sığınak
-
13-Ra'd 30
fî ummetin : bir ümmetin içine
-
13-Ra'd 30
min kabli-hâ : ondan önce
-
13-Ra'd 31
ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
-
13-Ra'd 31
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
13-Ra'd 31
min dâri-him : yurtlarından, evlerinden (yurtlarına, evlerine)
-
13-Ra'd 31
inne allâhe : muhakkak Allah
-
13-Ra'd 32
bi rusulin : resûller ile
-
13-Ra'd 32
min kabli-ke : senden önce
-
13-Ra'd 32
lillezîne (li ellezîne) : o kimselere
-
13-Ra'd 33
nefsin : nefs
-
13-Ra'd 33
bi zâhirin : zahir olan
-
13-Ra'd 33
min el kavli : sözden, sözün
-
13-Ra'd 33
zuyyine : süslü gösterildi
-
13-Ra'd 33
lillezîne (li ellezîne) : o kimselere
-
13-Ra'd 33
min hâdin : bir hidayet eden, hidayetçi
-
13-Ra'd 34
min allâhi : Allah'tan
-
13-Ra'd 34
min vâkın : koruyucu(lardan bir koruyucu)
-
13-Ra'd 35
min tahti-hâ : onun altından
-
13-Ra'd 35
ukbâ ellezîne ittekav : takva sahiplerinin sonu
-
13-Ra'd 35
ve ukbâ el kâfirîne : ve inkâr edenlerin sonu
-
13-Ra'd 36
vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler
-
13-Ra'd 36
ve min el ahzâbi : ve taraftarlardan, gruplardan, hiziplerden
-
13-Ra'd 36
innemâ : sadece, yalnız
-
13-Ra'd 37
ve le initteba'te (in itteba'te) : ve elbette tâbî olursan
-
13-Ra'd 37
min el ilmi : ilimden
-
13-Ra'd 37
min allâhi : Allah'tan
-
13-Ra'd 37
min veliyyin : bir velî, dost
-
13-Ra'd 37
ve lâ vâkın : ve bir koruyucu yoktur
-
13-Ra'd 38
min kabli-ke : senden önce
-
13-Ra'd 38
li resûlin : bir resûl için
-
13-Ra'd 38
âyetin : bir âyet
-
13-Ra'd 38
li kulli ecelin : her zaman için vardır
-
13-Ra'd 39
ve inde-hu : ve onun katında, yanında, indinde, nezdinde
-
13-Ra'd 40
ve in mâ : ve eğer, şâyet, ya (veya)
-
13-Ra'd 40
fe innemâ : sadece
-
13-Ra'd 41
min etrâfi-hâ : onun çevresinden, etrafından
-
13-Ra'd 42
ellezîne min kabli-him : onlardan önceki kimseler
-
13-Ra'd 42
nefsin : nefs
-
13-Ra'd 43
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler, kâfir olanlar
-
13-Ra'd 43
inde-hu : onun yanında, indinde
-
14-İbrahim 1
min ez zulûmâti : zulmetten, karanlıklardan
-
14-İbrahim 2
li el kâfirîne : inkâr edenler, kâfirler için, kâfirlere
-
14-İbrahim 2
min azâbin : (azaplardan bir) azap
-
14-İbrahim 2
şedîdin : şiddetli
-
14-İbrahim 3
ellezîne : o kimseler, onlar
-
14-İbrahim 3
dalâlin : dalâlet
-
14-İbrahim 3
baîdin : uzak
-
14-İbrahim 4
min resûlin : resûlden (resûl olarak)
-
14-İbrahim 4
li yubeyyine : anlatması için, beyan etsin diye
-
14-İbrahim 5
min ez zulumâti : karanlıklardan
-
14-İbrahim 5
inne : muhakkak
-
14-İbrahim 5
le âyâtin : elbette âyetler vardır
-
14-İbrahim 5
sabbârin : sabredenler
-
14-İbrahim 5
şekûrin : şükredenler
-
14-İbrahim 6
min âli fir'avne : firavunun ailesinden
-
14-İbrahim 6
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
14-İbrahim 7
le in : eğer gerçekten
-
14-İbrahim 7
ve le in : ve eğer
-
14-İbrahim 7
inne : muhakkak
-
14-İbrahim 8
in tekfurû : eğer inkâr ederseniz
-
14-İbrahim 8
inne allâhe : muhakkak Allah
-
14-İbrahim 9
nebeu ellezîne : o kimselerin haberi
-
14-İbrahim 9
min kabli-kum : sizden önce
-
14-İbrahim 9
kavmi nûhın : Nuh'un kavmi
-
14-İbrahim 9
ve âdin : ve
-
14-İbrahim 9
ve ellezîne : ve o kimseler
-
14-İbrahim 9
min ba'di-him : onlardan sonra
-
14-İbrahim 9
bi el beyyinâti : beyyinelerle (delillerle)
-
14-İbrahim 9
innâ : muhakkak biz
-
14-İbrahim 9
ve innâ : ve muhakkak biz
-
14-İbrahim 9
le fî şekkin : mutlaka şüphe içinde
-
14-İbrahim 9
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
14-İbrahim 9
murîbin : tatmin etmeyen, şüpheli olan, tereddüt edilen
-
14-İbrahim 10
min zunûbi-kum : günahlarınızdan
-
14-İbrahim 10
ilâ ecelin : bir zamana kadar
-
14-İbrahim 10
in entum : siz, eğer iseniz
-
14-İbrahim 10
bi sultânin : bir delil, bir sultan, bir mucize
-
14-İbrahim 10
mubînin : beyan olunan, apaçık, açıklanmış, açıkça
-
14-İbrahim 11
in nahnu : biz sadece
-
14-İbrahim 11
ve lâkinne allâhe : ve fakat Allah
-
14-İbrahim 11
min ibâdi-hi : kullarından
-
14-İbrahim 11
bi sultânin : bir delil, bir mucize
-
14-İbrahim 11
el mu'minûne : mü'minler
-
14-İbrahim 13
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
14-İbrahim 13
min ardı-nâ : bizim arzımızdan, ülkemizden
-
14-İbrahim 13
ez zâlimîne : zalimler
-
14-İbrahim 14
ve le nuskinenne-kum : ve sizi yerleştireceğiz
-
14-İbrahim 14
min ba'di-him : onlardan sonra
-
14-İbrahim 15
cebbârin : zorba, zorlayıcı
-
14-İbrahim 15
anîdin : inatçı, bile bile haktan yüz çeviren
-
14-İbrahim 16
min verâi-hi : onun arkasında, ardında
-
14-İbrahim 16
min mâin : sudan
-
14-İbrahim 16
sadîdin : irin, kanla karışık mayi (sıvı)
-
14-İbrahim 17
min kulli mekânin : heryerden, her mekândan
-
14-İbrahim 17
bi meyyitin : ölü
-
14-İbrahim 17
ve min verâi-hi : ve onun arkasından
-
14-İbrahim 18
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olanlar
-
14-İbrahim 18
ke remâdin : kül gibi
-
14-İbrahim 18
fî yevmin : gün içinde, günde
-
14-İbrahim 18
âsıfin : fırtına
-
14-İbrahim 18
mimmâ (min mâ) : şeyler
-
14-İbrahim 18
şey'in : şey(ler)
-
14-İbrahim 19
in yeşa' : eğer o dilerse
-
14-İbrahim 19
bi halkın : bir yaratma ile, halketme ile
-
14-İbrahim 19
cedîdin : yeni
-
14-İbrahim 20
bi azîzin : güç, zor, büyük (bir iş)
-
14-İbrahim 21
li ellezîne istekberû : kibirlenen kimselere
-
14-İbrahim 21
in-nâ : muhakkak ki biz
-
14-İbrahim 21
min azâbi allâhi : Allah'ın azabından
-
14-İbrahim 21
min şey'in : bir şeyden, bir şeyi
-
14-İbrahim 21
min mahîsın : kaçacak yer
-
14-İbrahim 22
innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
-
14-İbrahim 22
min sultânin : yaptırım gücü, bir sultan, bir kuvvet, bir güç
-
14-İbrahim 22
innî : muhakkak ben
-
14-İbrahim 22
min kablu : önceden, daha önce
-
14-İbrahim 22
inne ez zâlimîne : muhakkak zalimler
-
14-İbrahim 23
ellezîne : o kimseler
-
14-İbrahim 23
cennâtin : cennetler
-
14-İbrahim 23
min tahti-hâ : onun altından
-
14-İbrahim 23
hâlidîne : ebedî kalırlar
-
14-İbrahim 24
ke şeceretin : bir ağaç gibi
-
14-İbrahim 24
tayyibetin : güzel
-
14-İbrahim 25
hînin : zaman, vakit
-
14-İbrahim 26
kelimetin : bir söz, bir kelime
-
14-İbrahim 26
habîsetin : kötü, habis, fena, çirkin
-
14-İbrahim 26
ke şeceretin : bir ağaç gibi
-
14-İbrahim 26
habîsetin : kötü, habis, fena, çirkin
-
14-İbrahim 26
min fevkı el ardı : yerin üstünden
-
14-İbrahim 26
min karârin : yerleşme mekânı, denge, kararlılık
-
14-İbrahim 27
ellezîne âmenû : ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler, âmenû olanlar
-
14-İbrahim 27
ez zâlimîne : zalimler
-
14-İbrahim 28
ilellezîne (ilâ ellezîne) : o kimseleri
-
14-İbrahim 30
fe inne : artık mutlaka
-
14-İbrahim 31
ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler, âmenû olanlar
-
14-İbrahim 31
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
14-İbrahim 31
min kabli : önceden
-
14-İbrahim 32
min es semâi : semadan, gökyüzünden
-
14-İbrahim 32
min es semerâti : ürünlerden
-
14-İbrahim 34
min kulli : hepsinden
-
14-İbrahim 34
ve in teuddû : ve eğer sayarsanız
-
14-İbrahim 34
inne el insâne : muhakkak insan
-
14-İbrahim 35
âminen : emniyetli, emin
-
14-İbrahim 36
innehunne : muhakkak onlar, gerçekten onlar
-
14-İbrahim 36
min en nâsi : insanlardan
-
14-İbrahim 36
fe inne-hu : o zaman muhakkak o
-
14-İbrahim 36
min-nî : bendendir
-
14-İbrahim 36
fe inne-ke : o zaman muhakkak sen
-
14-İbrahim 37
innî : muhakkak ben
-
14-İbrahim 37
min zurriyyetî : zürriyetimden
-
14-İbrahim 37
bi vâdin : bir vadiye
-
14-İbrahim 37
zî zer'ın : ekine sahip
-
14-İbrahim 37
inde : yanında
-
14-İbrahim 37
min en nâsi : insanlardan
-
14-İbrahim 37
min es semerâti : ürünlerden
-
14-İbrahim 38
inne-ke : muhakkak sen
-
14-İbrahim 38
ve mâ nu'linu : ve açıkladığımız (aleni olan) şeyler
-
14-İbrahim 38
min şey'in : bir şey
-
14-İbrahim 39
inne : muhakkak
-
14-İbrahim 40
ve min zurriyyetî : ve zürriyetimden, zürriyetimi
-
14-İbrahim 41
ve li el mu'minîne : ve mü'minleri
-
14-İbrahim 42
innemâ : sadece, yalnız
-
14-İbrahim 42
li yevmin : o güne
-
14-İbrahim 43
muhtiîne : hızla gidenler, koşanlar
-
14-İbrahim 44
ellezîne zalemû : zulmeden kimseler
-
14-İbrahim 44
ilâ ecelin : bir süreye kadar
-
14-İbrahim 44
karîbin : yakın
-
14-İbrahim 44
min kablu : önceden, daha önce
-
14-İbrahim 44
min zevâlin : bir zeval, zail olma, gitme (yer değiştirme: bir yerden bir yere gitme, dünya yurdundan ahiret yurduna intikal etme)
-
14-İbrahim 45
fî mesâkini : meskenlere
-
14-İbrahim 45
ellezîne zalemû enfuse-hum : nefslerine zulmeden kimseler
-
14-İbrahim 46
ve inde allâhi : ve Allah'ın indindedir (katında, bilgisi vardır)
-
14-İbrahim 46
ve in kâne : ve olsa bile
-
14-İbrahim 46
min-hu : ondan (onunla)
-
14-İbrahim 47
inne allâhe : muhakkak Allah
-
14-İbrahim 47
zuntikâmin (zu intikâmin) : intikam sahibi
-
14-İbrahim 49
el mucrimîne : mücrimler, suçlular
-
14-İbrahim 49
yevme izin : izin günü
-
14-İbrahim 49
mukarrenîne : birbirine bağlanmış olanlar
-
14-İbrahim 50
min katırânin : katrandan
-
14-İbrahim 51
nefsin : nefs
-
14-İbrahim 51
inne allâhe : muhakkak Allah
-
15-Hicr 1
ve kur'ânin : ve Kur'ân
-
15-Hicr 1
mubînin : apaçık, açıklanmış, beyan edilmiş
-
15-Hicr 2
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
15-Hicr 2
muslimîne : müslüman, teslim olanlar
-
15-Hicr 4
min karyetin : bir yeri, bir ülkeyi
-
15-Hicr 5
min ummetin : bir ümmet(ten)
-
15-Hicr 6
inne-ke : muhakkak sen
-
15-Hicr 7
in kunte : eğer sen isen
-
15-Hicr 7
min es sâdıkîne : doğru söyleyenlerden, sadıklardan
-
15-Hicr 8
munzarîne : bekletilenler (mühlet, zaman verilenler)
-
15-Hicr 9
innâ : muhakkak biz
-
15-Hicr 9
ve innâ : ve muhakkak biz
-
15-Hicr 10
min kabli-ke : senden önce
-
15-Hicr 10
el evvelîne : evvelkiler, öncekiler
-
15-Hicr 11
min resûlin : bir resûl(den)
-
15-Hicr 12
el mucrimîne : mücrimler, suçlular, günahkârlar
-
15-Hicr 13
lâ yu'minûne : inanmazlar
-
15-Hicr 13
el evvelîne : evvelkiler
-
15-Hicr 14
min es semâi : semadan
-
15-Hicr 15
innemâ : sadece, ancak, fakat
-
15-Hicr 16
li en nâzırîne : bakanlar için
-
15-Hicr 17
min kulli : hepsinden
-
15-Hicr 17
şeytânin : şeytan
-
15-Hicr 17
recîmin : taşlanmış
-
15-Hicr 18
mubînun : açıkça, görünen
-
15-Hicr 19
min kulli şey'in : herşeyden
-
15-Hicr 19
mevzûnin : mevzun, birbiriyle orantılı, ölçülü
-
15-Hicr 20
bi râzıkîne : rızık vericiler, rızıklandıranlar
-
15-Hicr 21
ve in : ve yoktur (eğer var ise, ancak ...dır)
-
15-Hicr 21
min şey'in : bir şeyden, bir şey
-
15-Hicr 21
inde-nâ : bizim katımızda, yanımızda
-
15-Hicr 21
hazâinu-hu : onun hazineleri
-
15-Hicr 21
bi kaderin : bir kader ile, takdir edilmiş miktarda
-
15-Hicr 21
ma'lûmin : malûm, bilinen, belli
-
15-Hicr 22
min es semâi : semadan
-
15-Hicr 22
bi hâzinîne : hazineler oluşturan
-
15-Hicr 23
ve innâ : ve muhakkak biz
-
15-Hicr 24
el mustakdimîne : evvelkiler (kadim olanlar, öncekiler)
-
15-Hicr 24
min-kum : sizden
-
15-Hicr 24
el muste'hırîne : sonrakiler (tehir olanlar)
-
15-Hicr 25
ve inne : ve muhakkak
-
15-Hicr 25
inne-hu : muhakkak o
-
15-Hicr 26
el insâne : insan
-
15-Hicr 26
min : ...den
-
15-Hicr 26
salsâlin : toprak (inorganik maddeler) ve su karışımından meydana gelmiş, zamanla sıcakta suyu uçup kurumuş ve içinde havanın dolaşabileceği, sese dönüşebileceği boşluk olan cisim (Al-i İmran-59, Rahmân-14)
-
15-Hicr 26
min : ...den
-
15-Hicr 26
hamein : (organik) dönüşüme uğramış
-
15-Hicr 26
mesnûnin : standart (belli) bir şekil verilmiş
-
15-Hicr 27
min kablu : daha önce, önceden
-
15-Hicr 27
min nâri es semûmi \n(semûm) : semûmun ateşinden \n: (çölde esen, hücrelerin içine nüfuz eden yakıcı kavuran (sıcak) rüzgâr)
-
15-Hicr 28
in-nî : muhakkak ben
-
15-Hicr 28
min : ...den
-
15-Hicr 28
salsâlin : toprak (inorganik maddeler) ve su karışımından meydana gelmiş, zamanla sıcakta suyu uçup kurumuş ve içinde havanın dolaşabileceği, sese dönüşebileceği boşluk olan cisim (Al-i İmran-59, Rahmân-14)
-
15-Hicr 28
min : ...den
-
15-Hicr 28
hamein : (organik) dönüşüme uğramış
-
15-Hicr 28
mesnûnin : standart (belli) bir şekil verilmiş
-
15-Hicr 29
min rûhî : ruhumdan
-
15-Hicr 29
sâcidîne : secde edenler
-
15-Hicr 31
es sâcidîne : secde edenler
-
15-Hicr 32
es sâcidîne : secde edenler
-
15-Hicr 33
li beşerin : bir beşere
-
15-Hicr 33
min salsâlin \n(salsâlin) : salsalinden \n: (toprağın su ile reaksiyona girme- siyle meydana gelmiş, zamanla sıcakta suyu uçup kurumuş ve içinde havanın dolaşabileceği, sese dönüşebileceği boşluk olan cisim)
-
15-Hicr 33
min hamein : hameinden (organik dönüşüme uğramış olan)
-
15-Hicr 33
mesnûnin : standart (belli) bir şekil verilmiş
-
15-Hicr 34
min-hâ : oradan
-
15-Hicr 34
inne-ke : muhakkak sen
-
15-Hicr 35
ve inne : ve muhakkak
-
15-Hicr 35
ilâ yevmi ed dîni : dîn gününe (karşılıkların, ceza veya mükâfatın verildiği güne) kadar
-
15-Hicr 37
fe inne-ke : öyleyse gerçekten sen
-
15-Hicr 37
min el munzarîne : bekletilenlerden, mühlet (süre, zaman) verilenlerdensin
-
15-Hicr 39
le uzeyyinenne : mutlaka güzelleştireceğim, süsleyeceğim (ziynetlendireceğim)
-
15-Hicr 39
ecmeîne : tümünü, hepsini
-
15-Hicr 40
min-hum : onlardan
-
15-Hicr 40
el muhlasîne : muhlis olanlar, ihlâs makamının sahibi olanlar
-
15-Hicr 42
inne : muhakkak, gerçekten
-
15-Hicr 42
min el gâvîne : azgın olanlardan (iğvaya düşenlerden)
-
15-Hicr 43
ve inne : ve muhakkak
-
15-Hicr 43
ecmaîne : hepsi
-
15-Hicr 44
ebvâbin : kapılar
-
15-Hicr 44
li kulli bâbin : herbir kapı için
-
15-Hicr 44
min-hum : onlardan
-
15-Hicr 45
inne : muhakkak
-
15-Hicr 45
el muttekîne : takva sahipleri
-
15-Hicr 45
fî cennâtin : cennetler içinde
-
15-Hicr 45
ve uyûnin : ve pınarlar
-
15-Hicr 46
bi selâmin : selâm ile, selâmetle
-
15-Hicr 46
âminîne : emin (korkusuz) olarak
-
15-Hicr 47
min gıllin : kinden
-
15-Hicr 47
alâ sururin : tahtların üzerinde
-
15-Hicr 47
mutekâbilîne : karşılıklı, karşı karşıya
-
15-Hicr 48
min-hâ : oradan
-
15-Hicr 48
bi muhrecîne : çıkarılacak
-
15-Hicr 52
innâ : muhakkak biz
-
15-Hicr 52
min-kum : sizden
-
15-Hicr 53
innâ : muhakkak biz
-
15-Hicr 53
bi gulâmin : bir erkek çocuk
-
15-Hicr 53
alîmin : âlim, bilgin
-
15-Hicr 55
min el kânıtîne : ümidi kesenlerden
-
15-Hicr 56
min rahmeti : rahmetten
-
15-Hicr 58
innâ : muhakkak biz
-
15-Hicr 58
ilâ kavmin : bir kavme
-
15-Hicr 58
mucrimîne : mücrimler, günahkârlar, suçlular
-
15-Hicr 59
âle lûtın : Lut'un ailesi
-
15-Hicr 59
innâ : muhakkak biz
-
15-Hicr 59
ecma'îne : hepsini
-
15-Hicr 60
inne-hâ : muhakkak o
-
15-Hicr 60
le min el gâbirîne : mutlaka geride kalanlardan, helâk olanlardan
-
15-Hicr 61
âle lûtın : Lut'un ailesi
-
15-Hicr 62
inne-kum : muhakkak siz
-
15-Hicr 64
ve innâ : ve muhakkak biz
-
15-Hicr 65
bi kıt'ın : bir bölümünde, bir kıt'asında, bir parçasında
-
15-Hicr 65
min el leyli : geceden, gecenin
-
15-Hicr 65
min-kum : sizden
-
15-Hicr 66
musbihîne : sabahlayanlar
-
15-Hicr 67
ehlu el medîneti : şehir halkı
-
15-Hicr 68
inne : muhakkak
-
15-Hicr 70
an el âlemîne : el âlemden, başkalarından
-
15-Hicr 71
in kuntum : eğer siz, iseniz
-
15-Hicr 71
fâilîne : yapacak olanlar, yapanlar
-
15-Hicr 72
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
15-Hicr 73
muşrikîne : güneş doğduğu vakit orada bulunanları (şark zamanı orada olanlar)
-
15-Hicr 74
hıcâreten min siccîlin : siccîlden (öldürücü) taşlar
-
15-Hicr 75
inne : muhakkak ki
-
15-Hicr 75
âyâtin : âyetler, deliller, ibretler
-
15-Hicr 75
li el mutevessimîne : ibretle izleyenler için
-
15-Hicr 76
ve inne-hâ : ve çünkü o, muhakkak ki o
-
15-Hicr 76
bi sebîlin : yol üzerinde
-
15-Hicr 76
mukîmîn : durmakta olan, ikâme olunmuş olan, duran (hâlâ duruyor)
-
15-Hicr 77
inne : muhakkak ki
-
15-Hicr 77
li el mu'minîne : mü'minler için, nefslerinin kalbine îmân yazılmış olanlar için
-
15-Hicr 78
ve in kâne : ve oldu
-
15-Hicr 78
le zâlimîne : elbette zalim kimseler
-
15-Hicr 79
fentekamnâ (fe intikamnâ) : böylece intikam aldık
-
15-Hicr 79
min-hum : onlardan
-
15-Hicr 79
ve inne-humâ : ve muhakkak her ikisi
-
15-Hicr 79
bi imâmin : önder, rehber
-
15-Hicr 79
mubînin : açıkça, (beyan edilmiş) açıkta
-
15-Hicr 80
el murselîne : gönderilen resûller, mürseller
-
15-Hicr 81
mu'rıdîne : yüz çeviren kimseler
-
15-Hicr 82
min el cibâli : dağlardan
-
15-Hicr 82
âminîne : emin olanlar, güvenilir olanlar
-
15-Hicr 83
musbıhîne : sabahlayanlar, sabah vaktine erenler (sabaha çıkanlar)
-
15-Hicr 85
ve inne es sâate : ve muhakkak ki o saat (kıyâmet)
-
15-Hicr 86
inne : muhakkak
-
15-Hicr 87
min el mesânî : mesâniden (ikinciden)
-
15-Hicr 88
min-hum : onlardan
-
15-Hicr 88
li el mu'minîne : mü'minler için, mü'minlere
-
15-Hicr 89
innî : muhakkak ben
-
15-Hicr 89
el mubînu : apaçık, açıkça açıklayan, beyan eden
-
15-Hicr 90
alâ el muktesimîne : muktesim olanlara, kısım kısım ayıranlara
-
15-Hicr 91
ellezîne : o kimseler ki
-
15-Hicr 91
ıdîne : kısım kısım, parça parça
-
15-Hicr 92
ecmaîne : hepsi, hepsine, bütününe
-
15-Hicr 94
an el muşrikîne : müşriklerden
-
15-Hicr 95
innâ : muhakkak ki biz
-
15-Hicr 95
el mustehziîne : alay edenler
-
15-Hicr 96
ellezîne : o kimseler
-
15-Hicr 98
min es sâcidîne : secde edenlerden
-
15-Hicr 99
el yakînu : yakîn
-
16-Nahl 2
min emri-hi : onun emrinden
-
16-Nahl 2
min ibâdi-hi : kullarından
-
16-Nahl 4
halaka el insâne : insanı yarattı
-
16-Nahl 4
min nutfetin : bir damla sudan, nutfeden
-
16-Nahl 4
mubînun : apaçık, açıkça
-
16-Nahl 5
ve min-hâ : ve ondan
-
16-Nahl 6
hîne : o zaman, olduğu zaman
-
16-Nahl 6
ve hîne : ve o zaman, olduğu zaman
-
16-Nahl 7
ilâ beledin : bir beldeye (şehire)
-
16-Nahl 7
inne : muhakkak
-
16-Nahl 8
ve zîneten : ve süs olarak
-
16-Nahl 9
ve min-hâ : ve ondan
-
16-Nahl 9
ecmaîne : hepsini, tümünü, topluca
-
16-Nahl 10
min es semâi : semadan
-
16-Nahl 10
min-hu : ondan
-
16-Nahl 10
ve min-hu : ve ondan
-
16-Nahl 11
ve min kulli es semerâti : ve meyvelerin (ürünlerin) her türlüsünden
-
16-Nahl 11
inne : muhakkak, şüphesiz
-
16-Nahl 11
li kavmin : bir kavim için, bir topluluk için
-
16-Nahl 12
inne : muhakkak
-
16-Nahl 12
le âyâtin : âyetler
-
16-Nahl 12
li kavmin : kavim için, topluluk için
-
16-Nahl 13
inne : muhakkak
-
16-Nahl 13
li kavmin : kavim için, topluluk için
-
16-Nahl 14
min-hu : ondan
-
16-Nahl 14
min-hu : ondan
-
16-Nahl 14
min fadli-hi : onun fazlından
-
16-Nahl 16
ve alâmatin : ve alâmetler, işaretler
-
16-Nahl 18
ve in : ve eğer, şâyet
-
16-Nahl 18
inne allâhe : muhakkak Allah
-
16-Nahl 19
ve mâ tu'linûne : ve alenî olan, açıkladığınız şeyler
-
16-Nahl 20
vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler ki
-
16-Nahl 20
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
16-Nahl 21
ahyâin : diri, canlı
-
16-Nahl 22
fellezîne (fe ellezîne) : böylece, artık, hâlâ o kimseler
-
16-Nahl 22
lâ yu'minûne : mü'min olmazlar, inanmazlar
-
16-Nahl 23
ve mâ yu'linûne : ve açıkladıkları (alenî olan) şeyler
-
16-Nahl 23
inne-hu : muhakkak o
-
16-Nahl 23
el mustekbirîne : büyüklenen, kibirlenen kimseler
-
16-Nahl 24
el evvelîne : evvelkiler, daha önce geçmiş olanlar
-
16-Nahl 25
ve min evzâri : ve yüklerden, ağırlıklardan, günahlardan
-
16-Nahl 25
ellezîne : o kimseler
-
16-Nahl 25
bi gayri ilmin : bir ilmi olmaksızın
-
16-Nahl 26
ellezîne min kabli-him : onlardan önceki kimseler
-
16-Nahl 26
min el kavâıdi : temellerinden
-
16-Nahl 26
min fevkı-him : üstlerinden
-
16-Nahl 26
min haysu : bir yerden
-
16-Nahl 27
ellezîne : ki onlar
-
16-Nahl 27
ellezîne : onlar, o kimseler
-
16-Nahl 27
inne : muhakkak
-
16-Nahl 27
alâ el kâfirîne : kâfirlerin üzerine
-
16-Nahl 28
ellezîne : o kimseler
-
16-Nahl 28
min sûin : (kötülüklerden) bir kötülük
-
16-Nahl 28
innâllahe (inne allâhe) : muhakkak Allah
-
16-Nahl 29
hâlidîne : ebedî olanlar, ebediyyen kalanlar
-
16-Nahl 29
el mutekebbirîne : kibirlenenler, büyüklük taslayanlar
-
16-Nahl 30
lillezîne (li ellezîne) : o kimselere
-
16-Nahl 30
dâru el muttekîne : takva sahiplerinin yurdu
-
16-Nahl 31
adnin : adn
-
16-Nahl 31
min tahti-hâ : onun altından
-
16-Nahl 31
el muttekîne : takva sahipleri
-
16-Nahl 32
ellezîne : o kimseler, onlar
-
16-Nahl 32
tayyibîne : hoş, güzel, kolay, en iyi şekilde
-
16-Nahl 33
ellezîne : o kimseler, onlar
-
16-Nahl 33
min kabli-him : onlardan önce
-
16-Nahl 33
ve lâkin : ve fakat, ama
-
16-Nahl 35
ellezîne eşrekû : şirk koşan kimseler
-
16-Nahl 35
min dûni-hi : ondan başka
-
16-Nahl 35
min şey'in : bir şey(den)
-
16-Nahl 35
min dûni-hi : ondan başka
-
16-Nahl 35
min şey'in : bir şey(den)
-
16-Nahl 35
ellezîne : o kimseler
-
16-Nahl 35
min kabli-him : onlardan önce
-
16-Nahl 35
illel belâgul mubînu : apaçık tebliğden başka
-
16-Nahl 36
fî kulli ummetin : bütün ümmetlerin içinde
-
16-Nahl 36
fe min-hum : artık onlardan
-
16-Nahl 36
ve min-hum : ve onlardan
-
16-Nahl 36
el mukezzibîne : yalanlayanlar, tekzib edenler
-
16-Nahl 37
in tahrıs : sen çok istesen, haris olsan
-
16-Nahl 37
innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
-
16-Nahl 37
min nâsırîne : bir yardımcı
-
16-Nahl 38
ve lâkinne : ve lâkin, fakat, ama
-
16-Nahl 39
li yubeyyine : açıklaması, bildirmesi için
-
16-Nahl 39
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler, kâfirler
-
16-Nahl 39
kâzibîne : yalancılar
-
16-Nahl 40
innemâ : ancak, sadece, yalnız
-
16-Nahl 40
li şey'in : bir şey için
-
16-Nahl 41
ve ellezîne hâcerû : ve hicret edenler
-
16-Nahl 41
min ba'di mâ : şeyden sonra
-
16-Nahl 42
ellezîne : onlar
-
16-Nahl 43
min kabli-ke : senden önce
-
16-Nahl 43
in kuntum : eğer siz iseniz
-
16-Nahl 44
bi el beyyinâti : delillerle, beyyinelerle, ispat vasıtaları ile
-
16-Nahl 44
li tubeyyine : açıklaman için, beyan etmen için
-
16-Nahl 45
e fe emin : artık emin mi oldular
-
16-Nahl 45
ellezîne mekerû : tuzak kuranlar, hileler düzenleyenler
-
16-Nahl 45
min haysu : bir yerden
-
16-Nahl 46
mu'cizîne : aciz bırakanlar
-
16-Nahl 47
alâ tehavvufin : korkuyorken, korkarken, korkar halde
-
16-Nahl 47
inne : muhakkak
-
16-Nahl 48
min şey'in : şeylerden
-
16-Nahl 48
mâ ... min şey'in : herhangibir şey
-
16-Nahl 48
an el yemîni : sağdan
-
16-Nahl 49
min dâbbetin : dabbelerden (yürüyen canlılardan)
-
16-Nahl 50
min fevkı-him : onların (kendi) üstlerinden
-
16-Nahl 51
innemâ : sadece, yalnız
-
16-Nahl 52
ve lehu ed dînu : ve dîn onundur
-
16-Nahl 53
min ni'metin : ni'metten
-
16-Nahl 53
min allâhi : Allah'tandır
-
16-Nahl 54
min-kum : sizden
-
16-Nahl 56
mimmâ (min mâ) : o şeylerden
-
16-Nahl 59
min el kavmi : kavimden
-
16-Nahl 59
min sûi : kötülükten, kötülüğünden
-
16-Nahl 59
alâ hûnin : zelillikle
-
16-Nahl 60
lillezîne (li ellezîne) : onlara aittir
-
16-Nahl 60
lâ yu'minûne : mü'min olmazlar, inanmazlar
-
16-Nahl 61
min dâbbetin : yürüyen canlılardan bir canlı
-
16-Nahl 61
ve lâkin : ve fakat, ama
-
16-Nahl 61
ilâ ecelin : bir süreye (ecele) kadar
-
16-Nahl 62
elsinetu-hum : onların dilleri
-
16-Nahl 63
ilâ umemin : ümmetlere
-
16-Nahl 63
min kabli-ke : senden önce
-
16-Nahl 64
li tubeyyine : açıklaman için, beyan etmen için
-
16-Nahl 64
li kavmin : bir kavim için
-
16-Nahl 64
yu'minûne : inanırlar, mü'min olurlar
-
16-Nahl 65
min es semâi : semadan
-
16-Nahl 65
inne : muhakkak
-
16-Nahl 65
li kavmin : bir kavim için
-
16-Nahl 66
ve inne : ve muhakkak
-
16-Nahl 66
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
16-Nahl 66
min beyni : arasından
-
16-Nahl 66
fersin : fers, sindirilmiş gıda, posa
-
16-Nahl 66
ve demin : ve kan
-
16-Nahl 66
li eş şâribîne : içenler için, tadanlar için
-
16-Nahl 67
ve min semerâtin : ve meyvelerden
-
16-Nahl 67
min-hu : ondan
-
16-Nahl 67
inne : muhakkak
-
16-Nahl 67
li kavmin : bir kavim için
-
16-Nahl 68
min el cibâli : dağlardan
-
16-Nahl 68
ve min eş şeceri : ve ağaçlardan
-
16-Nahl 68
ve mimmâ (min mâ) : ve şeyden
-
16-Nahl 69
min kulli es semerâti : meyvelerin, ürünlerin, çiçeklerin hepsinden
-
16-Nahl 69
min butûni-hâ : (onun) karnından
-
16-Nahl 69
inne : muhakkak
-
16-Nahl 69
li kavmin : bir kavim için
-
16-Nahl 70
ve min-kum : ve sizden
-
16-Nahl 70
ilmin : bir ilim
-
16-Nahl 70
inne allâhe : muhakkak Allah
-
16-Nahl 71
alâ ba'dın : bir kısmı üzerine
-
16-Nahl 71
femellezîne (fe mâ ellezîne) : o kimseler değiller
-
16-Nahl 72
min enfusi-kum : sizin nefslerinizden
-
16-Nahl 72
min ezvâci-kum : sizin eşlerinizden, zevcelerinizden
-
16-Nahl 72
benîne : oğullar
-
16-Nahl 72
min et tayyibâti : temiz, helâl olanlardan
-
16-Nahl 72
yu'minûne : inanıyorlar
-
16-Nahl 73
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
16-Nahl 73
min es semâvâti : semalardan
-
16-Nahl 74
inne allâhe : muhakkak Allah
-
16-Nahl 75
alâ şey'in : bir şeye
-
16-Nahl 75
min-nâ : bizden
-
16-Nahl 75
min-hu : ondan
-
16-Nahl 76
alâ şey'in : bir şeye
-
16-Nahl 76
bi hayrin : bir hayır
-
16-Nahl 76
alâ sırâtın : bir yol üzerinde
-
16-Nahl 76
mustakîmin : istikamet üzere (Allah'a yönlendirilmiş) olan
-
16-Nahl 77
inne allâhe : muhakkak Allah
-
16-Nahl 77
alâ kulli şey'in : herşeye
-
16-Nahl 78
min butûni : karnından
-
16-Nahl 79
musahharâtin : emir altına alınanlar, emre amade kılınmış olanlar
-
16-Nahl 79
inne : muhakkak
-
16-Nahl 79
le âyâtin : elbette âyetler
-
16-Nahl 79
li kavmin : bir kavim için
-
16-Nahl 79
yu'minûne : (mü'min olanlar) mü'min oluyorlar
-
16-Nahl 80
min buyûti-kum : sizin evlerinizden
-
16-Nahl 80
min culûdi : derisinden, ciltlerinden
-
16-Nahl 80
ve min asvâfi-hâ (sûfu) : ve onun yünlerinden (koyun yünü)
-
16-Nahl 80
ilâ hînin : bir vakte kadar
-
16-Nahl 81
mimmâ (min mâ) : şeylerden
-
16-Nahl 81
min el cibâli : dağlardan
-
16-Nahl 82
in tevellev : eğer yüz çevirirlerse
-
16-Nahl 82
innemâ : yalnızca, sadece
-
16-Nahl 82
el mubînu : apaçık
-
16-Nahl 84
min kulli ummetin : bütün ümmetlerden
-
16-Nahl 84
lâ yu'zenu \n(ezine) : izin verilmez \n: (izin verdi)
-
16-Nahl 84
li ellezîne : o kimselere
-
16-Nahl 85
ellezîne : kimseler
-
16-Nahl 86
ellezîne : onlar
-
16-Nahl 86
ellezîne : onlar
-
16-Nahl 86
min dûni-ke : senden başka
-
16-Nahl 86
inne-kum : muhakkak siz
-
16-Nahl 87
yevme izin : izin günü
-
16-Nahl 88
ellezîne : o kimseler, onlar
-
16-Nahl 89
ummetin : ümmet
-
16-Nahl 89
min enfusi-him : onların kendilerinden
-
16-Nahl 89
li kulli şey'in : herşeyi
-
16-Nahl 89
li el muslimîne : müslümanlara, müslümanlar (teslim olanlar) için
-
16-Nahl 90
inne allâhe : muhakkak Allah
-
16-Nahl 91
inne allâhe : muhakkak Allah
-
16-Nahl 92
min ba'di : sonradan
-
16-Nahl 92
kuvvetin : kuvvetli, kuvvetle
-
16-Nahl 92
min ummetin : bir ümmetten
-
16-Nahl 92
innemâ : ancak, oysa
-
16-Nahl 92
ve le yubeyyinenne : ve muhakkak açıklayacak
-
16-Nahl 93
ve lâkin : ve lâkin, fakat
-
16-Nahl 95
innemâ : ancak, fakat, oysa
-
16-Nahl 95
inde allâhi : Allah'ın indinde, katında, yanında
-
16-Nahl 95
in kuntum : eğer siz, iseniz
-
16-Nahl 96
mâ ınde-kum : sizin yanınızda olan şey(ler)
-
16-Nahl 96
ve mâ ındallâhi (inde allâhi) : ve Allah'ın indinde, katında olan şey(ler)
-
16-Nahl 96
bâkın : bakîdir, kalıcıdır, tükenmez
-
16-Nahl 96
ellezîne saberû : sabredenler, sabrın sahipleri
-
16-Nahl 97
min zekerin : erkek(ler)den
-
16-Nahl 97
mu'minun : mü'min (kalbine îmân yazılmış olan)
-
16-Nahl 98
min eş şeytâni er racîmi : taşlanmış, kovulmuş şeytandan
-
16-Nahl 99
inne-hu : çünkü o, muhakkak ki o
-
16-Nahl 99
alellezîne (alâ ellezîne) : onların üzerinde
-
16-Nahl 100
innemâ : fakat, sadece
-
16-Nahl 100
alellezîne (alâ ellezîne) : onların üzerinde
-
16-Nahl 100
vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler
-
16-Nahl 101
âyetin : bir âyet
-
16-Nahl 101
innemâ : sadece, ancak
-
16-Nahl 101
mufterin : iftira eden, kendisi uyduran
-
16-Nahl 102
min rabbi-ke : senin Rabbinden
-
16-Nahl 102
ellezîne : kimseler
-
16-Nahl 102
li el muslimîne : müslümanlar, teslim olanlar için
-
16-Nahl 103
innemâ : sadece, yalnız, fakat
-
16-Nahl 103
mubînun : apaçık, açıkça
-
16-Nahl 104
inne : muhakkak
-
16-Nahl 104
ellezîne : onlar
-
16-Nahl 104
lâ yu'minûne : inanmazlar (îmân etmezler)
-
16-Nahl 105
innemâ : sadece, yalnız, fakat
-
16-Nahl 105
ellezîne : onlar
-
16-Nahl 105
lâ yu'minûne : inanmazlar
-
16-Nahl 106
min ba'di : den sonra
-
16-Nahl 106
mutmainnun : tatmin olmuş
-
16-Nahl 106
ve lâkin : fakat, ama, ve de
-
16-Nahl 106
minallâhi : Allah'tan
-
16-Nahl 107
el kavme el kâfirîne : kâfir kavim
-
16-Nahl 108
ellezîne : onlar, o kimseler ki
-
16-Nahl 110
inne : muhakkak
-
16-Nahl 110
li ellezîne : o kimseler için
-
16-Nahl 110
min ba'di mâ : den sonra
-
16-Nahl 110
futinû \n(fetene) : işkenceye uğratıldılar \n: (işkence etti)
-
16-Nahl 110
inne : muhakkak
-
16-Nahl 110
min ba'di-hâ : ondan sonra
-
16-Nahl 111
kullu nefsin : bütün nefsler
-
16-Nahl 111
kullu nefsin : bütün nefslere
-
16-Nahl 112
âmineten : güvenlik içinde, emin
-
16-Nahl 112
mutmainneten : tatmin olmuş
-
16-Nahl 112
min kulli mekânin : her yerden
-
16-Nahl 113
min-hum : onlardan, onların içinden
-
16-Nahl 114
mimmâ (min mâ) : şeylerden
-
16-Nahl 114
in kuntum : eğer siz iseniz, olduysanız
-
16-Nahl 115
innemâ : sadece, yalnız, fakat
-
16-Nahl 115
ve lahme el hınzîri : ve domuz eti
-
16-Nahl 115
gayre bâgın : haddi aşmadan
-
16-Nahl 115
ve lâ âdin : ve hakka tecavüz etmeden
-
16-Nahl 115
fe inne allâhe : o taktirde, bu halde, muhakkak Allah
-
16-Nahl 116
elsinetu-kum : sizin diliniz
-
16-Nahl 116
inne ellezîne : muhakkak o kimseler
-
16-Nahl 118
ve alellezîne (alâ ellezîne) : ve o kimseler üzerine
-
16-Nahl 118
min kablu : önceden
-
16-Nahl 118
ve lâkin : ve fakat, ama, lâkin
-
16-Nahl 119
inne : muhakkak
-
16-Nahl 119
lillezîne (li ellezîne) : o kimseler için, o kimselere
-
16-Nahl 119
bi cehâletin : cehaletle, cahillikle, bilmeyerek
-
16-Nahl 119
min ba'di zâlike : bundan sonra
-
16-Nahl 119
inne : muhakkak
-
16-Nahl 119
min ba'di-hâ : ondan sonra
-
16-Nahl 120
inne : muhakkak
-
16-Nahl 120
min el muşrikîne : müşriklerden
-
16-Nahl 121
ilâ sırâtın mustekîmin : Sıratı Mustakîm'e (Allah'a yönlendirilmiş, Allah'a ulaştıran yola)
-
16-Nahl 122
ve inne-hu : ve çünkü o, muhakkak ki o
-
16-Nahl 122
min : den
-
16-Nahl 122
es sâlihîne : salihler
-
16-Nahl 123
min el muşrikîne : müşriklerden, şirk koşanlardan
-
16-Nahl 124
innemâ : sadece, fakat, oysa
-
16-Nahl 124
alellezînahtelefû : ihtilâfa düşenler üzerine
-
16-Nahl 124
ve inne rabbe-ke : ve muhakkak senin Rabbin
-
16-Nahl 125
inne : muhakkak
-
16-Nahl 125
bi el muhtedîne : hidayete eren kimseler
-
16-Nahl 126
ve in : ve eğer
-
16-Nahl 126
ve le in : ve eğer gerçekten
-
16-Nahl 126
li es sâbirîne : sabredenler için
-
16-Nahl 127
fî daykın : sıkıntı içinde
-
16-Nahl 127
mimmâ (min mâ) : şeyden dolayı, sebebiyle
-
16-Nahl 128
inne allâhe : muhakkak Allah
-
16-Nahl 128
meallezînettekav : takva sahibi kimselerle beraberdir
-
16-Nahl 128
ve ellezîne : ve o kimseler
-
16-Nahl 128
muhsinûne : muhsinler
-
17-İsrâ 1
min el mescidi el harâmi : Mescid-i Haram'dan
-
17-İsrâ 1
min âyâti-nâ : âyetlerimizden
-
17-İsrâ 1
inne-hu : muhakkak o
-
17-İsrâ 2
min dûnî : ondan başka
-
17-İsrâ 3
nûhin : Nuh
-
17-İsrâ 3
inne-hu : muhakkak o, çünkü o
-
17-İsrâ 5
be'sin : kuvvet
-
17-İsrâ 5
şedîdin : şiddetli, çok çetin
-
17-İsrâ 6
bi emvâlin : mal ile
-
17-İsrâ 6
ve benîne : ve oğullar (erkek çocuklar)
-
17-İsrâ 7
in ahsentum : eğer ahsen olursanız, ahsen davranırsanız
-
17-İsrâ 7
ve in ese'tum : ve eğer kötülük ederseniz, kötü davranırsanız
-
17-İsrâ 7
merretin : defa, kere
-
17-İsrâ 8
ve in udtum \n(âde) : ve eğer dönerseniz, döndüyseniz \n: (döndü)
-
17-İsrâ 8
li el kâfirîne : kâfirler için, kâfirlere
-
17-İsrâ 9
inne : muhakkak
-
17-İsrâ 9
el mu'minîne ellezîne : mü'min kimseler ki, onlar
-
17-İsrâ 10
ve ennellezîne (enne ellezîne) : ve muhakkak o kimseler ki
-
17-İsrâ 10
lâ yu'minûne : inanmazlar, mü'min olmazlar (kalplerine îmân yazılmaz)
-
17-İsrâ 11
el insânu : insan
-
17-İsrâ 11
el insânu : insan
-
17-İsrâ 12
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
17-İsrâ 12
es sinîne : yıllar, seneler
-
17-İsrâ 12
ve kulle şey'in : ve herşeyi, hepsini
-
17-İsrâ 13
insânin : insan
-
17-İsrâ 15
innemâ : sadece
-
17-İsrâ 15
innemâ : sadece
-
17-İsrâ 15
muazzibîne : azap edenler, azap ediciler
-
17-İsrâ 17
min el kurûni : asırlar boyunca yaşayan insanlardan, nesillerden
-
17-İsrâ 17
min ba'di nûhin : Nuh'tan sonra
-
17-İsrâ 19
mu'minun : mü'min
-
17-İsrâ 20
min atâi : ihsan(lar)dan
-
17-İsrâ 21
alâ ba'dın : bir kısmına
-
17-İsrâ 21
derecâtin : dereceler
-
17-İsrâ 23
inde-ke : senin yanında
-
17-İsrâ 23
uffin : öf, aman (sıkıntı ifade etmek)
-
17-İsrâ 24
min er rahmeti : rahmetten, merhametten, merhamet ederek
-
17-İsrâ 25
in tekûnû : eğer olursanız
-
17-İsrâ 25
sâlihîne : salihler
-
17-İsrâ 25
inne-hu : muhakkak o
-
17-İsrâ 25
li el evvâbîne \n\n(evvâb) \n(evvâbin) : evvab olanlar için, (ona) yönelip tövbe ederek ulaşanlar için, \nçok tövbe edenler için \n: (çok tövbe eden) \n: (çok tövbe edenler)
-
17-İsrâ 26
ve el miskîne : ve miskinlere (çalışamayacak durumda olan ihtiyarlara)
-
17-İsrâ 27
inne : muhakkak
-
17-İsrâ 27
el mubezzirîne : savuranlar, israf edenler
-
17-İsrâ 27
ihvâne eş şeyâtîni : şeytanların kardeşleri
-
17-İsrâ 28
rahmetin : rahmet
-
17-İsrâ 28
min rabbi-ke : senin Rabbinden
-
17-İsrâ 30
inne : muhakkak
-
17-İsrâ 30
inne-hu : muhakkak o, mutlaka o
-
17-İsrâ 31
imlâkın : yokluk, yoksulluk, fakirlik
-
17-İsrâ 31
inne : muhakkak
-
17-İsrâ 32
ez zinâ : zina
-
17-İsrâ 32
inne-hu : muhakkak o, çünkü o
-
17-İsrâ 33
inne-hu : muhakkak o, çünkü o
-
17-İsrâ 34
inne el ahde : muhakkak ki ahd
-
17-İsrâ 35
vezinû : tartın
-
17-İsrâ 36
inne : muhakkak
-
17-İsrâ 37
inne-ke : muhakkak sen
-
17-İsrâ 38
inde : yanında
-
17-İsrâ 39
min el hikmeti : hikmetten
-
17-İsrâ 40
bi el benîne : oğulları
-
17-İsrâ 40
min el melâiketi : meleklerden
-
17-İsrâ 40
inâsen : kadınlar (kızlar)
-
17-İsrâ 40
inne-kum : muhakkak siz
-
17-İsrâ 44
ve men fîhinne : ve içindekiler, onlarda bulunan kimseler
-
17-İsrâ 44
ve in : ve eğer olsa, olursa
-
17-İsrâ 44
min şey'in : bir şeyden, bir şey
-
17-İsrâ 44
illâ \n(in ... illâ) : ancak \n: (yoktur)
-
17-İsrâ 44
ve lâkin : ve lâkin, fakat
-
17-İsrâ 44
inne-hu : muhakak ki o
-
17-İsrâ 45
ve beynellezîne : ve onların arasına
-
17-İsrâ 45
lâ yu'minûne : inanmazlar
-
17-İsrâ 46
ekinneten : ekinnet, idrak etme engeli
-
17-İsrâ 47
in tettebiûne : eğer siz tâbî oluyorsanız
-
17-İsrâ 49
innâ : gerçekten biz
-
17-İsrâ 51
mim mâ (min mâ) : şeyden
-
17-İsrâ 51
merretin : kere, defa
-
17-İsrâ 52
in : eğer, ise, öyle
-
17-İsrâ 53
inne eş şeytâne : muhakkak şeytan
-
17-İsrâ 53
inne eş şeytâne : muhakkak şeytan
-
17-İsrâ 53
li el insâni : insan için, insana
-
17-İsrâ 53
mubînen : apaçık, açıkça, beyan olunan, açıklanan
-
17-İsrâ 54
in : eğer
-
17-İsrâ 54
in : eğer
-
17-İsrâ 55
nebiyyîne : peygamberler
-
17-İsrâ 55
alâ ba'dın : bir kısmı üzerine, diğerlerine
-
17-İsrâ 56
kulid'ûllezîne (kul udû ellezîne) : 'o kimseleri davet edin' de
-
17-İsrâ 56
min dûni-hi : ondan başka
-
17-İsrâ 57
ulâikellezîne (ulâike ellezîne) : işte onlar
-
17-İsrâ 57
inne : muhakkak
-
17-İsrâ 58
ve in : ve ise, olursa
-
17-İsrâ 58
min karyetin : bir ülke, bir şehir
-
17-İsrâ 60
inne : muhakkak
-
17-İsrâ 61
tînen : tînden, çamurdan
-
17-İsrâ 62
le in ahharte-ni : gerçekten eğer beni ertelersen
-
17-İsrâ 63
min-hum : onlardan
-
17-İsrâ 63
inne : muhakkak
-
17-İsrâ 64
min-hum : onlardan
-
17-İsrâ 65
inne : muhakkak
-
17-İsrâ 66
min fadli-hi : onun fazlından
-
17-İsrâ 66
inne-hu : muhakkak o, çünkü o
-
17-İsrâ 67
el insânu : insan
-
17-İsrâ 68
e fe emintum : bundan sonra emin mi oldunuz
-
17-İsrâ 69
em emintum : emin mi oldunuz
-
17-İsrâ 69
min er rîhi : fırtınadan, bir fırtına (rüzgâr)
-
17-İsrâ 70
min et tayyibâti : temiz, helâl şeylerden
-
17-İsrâ 70
kesîrin : çok, hepsi
-
17-İsrâ 70
mimmen(min men) halaknâ : yarattıklarımızdan
-
17-İsrâ 71
unâsin : insanlar
-
17-İsrâ 71
bi yemîni-hi : onun sağında
-
17-İsrâ 73
ve in : ve eğer
-
17-İsrâ 73
le yeftinûne-ke : gerçekten seni fitneye düşürüyorlar
-
17-İsrâ 76
ve in : ve eğer
-
17-İsrâ 76
min el ardı : arzdan, yurttan, dünyadan
-
17-İsrâ 76
min-hâ : oradan
-
17-İsrâ 77
min rusuli-nâ : resûllerimizden
-
17-İsrâ 78
inne : muhakkak
-
17-İsrâ 79
ve min el leyli : ve geceden, gecenin bir kısmında
-
17-İsrâ 80
sıdkın : sıdk ile, doğrulukla, sadakatle, sadık olarak
-
17-İsrâ 80
sıdkın : sıdk ile, doğrulukla, sadakatle, sadık olarak
-
17-İsrâ 80
min ledun-ke : senin katından (gizli ilminden)
-
17-İsrâ 81
inne : muhakkak
-
17-İsrâ 82
min el kur'ani : Kur'ân'dan
-
17-İsrâ 82
li el mu'minîne : mü'minler için, mü'minlere
-
17-İsrâ 82
ez zâlimîne : zalimler
-
17-İsrâ 83
alâ el insâni : insana
-
17-İsrâ 85
min emri rabbî : Rabbimin emrinden
-
17-İsrâ 85
min el ilmi : ilimden (onun ilminden)
-
17-İsrâ 86
ve le in : ve eğer
-
17-İsrâ 87
min rabbi-ke : senin Rabbinden
-
17-İsrâ 87
inne : muhakkak
-
17-İsrâ 88
le in ictemeâti (le in ictemeâti) : eğer toplansalar
-
17-İsrâ 88
el insu : insan
-
17-İsrâ 88
ve el cinnu : ve cin
-
17-İsrâ 88
li ba'dın : bir kısmına
-
17-İsrâ 89
min kulli : hepsinden, bütün
-
17-İsrâ 89
meselin : misâl, mesele, durum
-
17-İsrâ 90
len nu'mine : biz asla inanmayız
-
17-İsrâ 90
min el ardı : yerden, yeryüzünden, arzdan
-
17-İsrâ 91
min nahîlin : hurma ağaçlarından
-
17-İsrâ 91
ve inebin : ve üzüm bağ(lar)ı
-
17-İsrâ 93
min zuhrufin : altından
-
17-İsrâ 93
ve len nu'mine : ve asla inanmayız
-
17-İsrâ 94
en yu'minû : inanmak
-
17-İsrâ 95
mutmainnîne : mutmain olanlar (olarak), yerleşip yaşayanlar
-
17-İsrâ 95
min es semâi : semadan
-
17-İsrâ 96
inne-hu : muhakkak o
-
17-İsrâ 97
min dûni-hi : ondan başka
-
17-İsrâ 98
e innâ : gerçekten biz mi
-
17-İsrâ 100
hazâine : hazineler
-
17-İsrâ 100
haşyete el infâkı : infâk (harcama, tükenme) korkusu
-
17-İsrâ 100
el insânu : insan
-
17-İsrâ 101
âyâtin : âyetler, mucizeler
-
17-İsrâ 101
beyyinâtin : beyyine, açıkça, beyan olunanlar, ispat vasıtaları
-
17-İsrâ 101
in-nî : muhakkak (ki) ben, mutlaka ben
-
17-İsrâ 102
ve innî : ve muhakkak ki ben
-
17-İsrâ 103
min el ardı : yeryüzünden (yurttan)
-
17-İsrâ 104
min ba'di-hî : ondan sonra
-
17-İsrâ 106
alâ muksin : uzun sürede
-
17-İsrâ 107
âminû : inanın (inandılar)
-
17-İsrâ 107
lâ tu'minû : inanmayın
-
17-İsrâ 107
inne ellezîne : muhakkak onlar, o kimseler
-
17-İsrâ 107
min kabli-hi : ondan önce
-
17-İsrâ 108
in kâne : olursa
-
17-İsrâ 111
min ez zulli : zilletten
-
18-Kehf 2
min ledun-hu : (onun) katından, kendi katından
-
18-Kehf 2
el mu'minîne ellezîne : mü'minleri, o kimseler ki
-
18-Kehf 3
mâkisîne : kalıcıdırlar
-
18-Kehf 4
ellezîne : o kimseleri
-
18-Kehf 5
min ılmin : (ilimden) bir ilimleri
-
18-Kehf 5
min efvâhi-him : ağızlarından
-
18-Kehf 5
in yekûlûne : söylerlerse
-
18-Kehf 6
in : eğer
-
18-Kehf 6
lem yu'minû : inanmazlar
-
18-Kehf 7
innâ : muhakkak biz
-
18-Kehf 7
zîneten : süs, ziynet
-
18-Kehf 8
ve innâ : ve muhakkak biz
-
18-Kehf 9
min âyâti-nâ : âyetlerimizden
-
18-Kehf 10
min ledun-ke : senin katından
-
18-Kehf 10
min emri-nâ : emrimizden, içimizden
-
18-Kehf 11
sinîne : seneler, yıllar
-
18-Kehf 13
inne-hum : muhakkak onlar
-
18-Kehf 14
min dûni-hi : ondan başkasına
-
18-Kehf 15
min dûni-hi : ondan başka
-
18-Kehf 15
bi sultânin : bir delil, bir sultan
-
18-Kehf 15
beyyinin : açıkça
-
18-Kehf 16
min rahmeti-hi : rahmetinden
-
18-Kehf 16
min emri-kum : sizin emrinizden, sizin işinizden (işinizi)
-
18-Kehf 17
zâte el yemîni : sağ taraf
-
18-Kehf 17
fecvetin : geniş yer, mağaranın içindeki geniş boşluk
-
18-Kehf 17
min-hu : ondan
-
18-Kehf 17
min âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerinden
-
18-Kehf 18
zâte el yemîni : sağ taraf
-
18-Kehf 18
min-hum : onlardan
-
18-Kehf 18
min-hum : onlardan
-
18-Kehf 19
min-hum : onlardan
-
18-Kehf 19
ba'da yevmin : günün bir kısmı
-
18-Kehf 19
ilel medîneti : şehre
-
18-Kehf 19
bi rızkın : bir rızkı
-
18-Kehf 19
min-hu : ondan
-
18-Kehf 20
inne-hum : muhakkak onlar
-
18-Kehf 20
in yazherû : gâlip gelirse
-
18-Kehf 21
kâlellezîne (kâle ellezîne) : dediler o kimseler
-
18-Kehf 22
ve sâminu-hum : ve onların sekizincisi
-
18-Kehf 22
min-hum : onlardan
-
18-Kehf 23
li şey'in : bir şey için
-
18-Kehf 23
innî : muhakkak ben
-
18-Kehf 24
min hâzâ : bundan
-
18-Kehf 25
mietin : yüz
-
18-Kehf 25
sinîne : seneler, yıllar
-
18-Kehf 26
min dûni-hi : ondan başka
-
18-Kehf 26
min veliyyin : bir velî, bir dost
-
18-Kehf 27
min kitâbi : kitaptan
-
18-Kehf 27
min dûni-hi : ondan başka
-
18-Kehf 28
mea ellezîne : o kimselerle birlikte
-
18-Kehf 28
zînete el hayâti ed dunyâ : dünya hayatının süsünü, ziynetini
-
18-Kehf 29
min rabbi-kum : Rabbinizdendir
-
18-Kehf 29
fe li yu'min : artık inansın
-
18-Kehf 29
innâ : muhakkak biz
-
18-Kehf 29
li ez zâlimîne : zalimler için, zalimlere
-
18-Kehf 29
ve in : ve eğer
-
18-Kehf 29
bi mâin : su ile, sıvı ile, mai ile
-
18-Kehf 30
innellezîne (inne ellezîne) : muhakkak o kimseler, onlar
-
18-Kehf 30
innâ : muhakkak biz
-
18-Kehf 31
cennâtu adnin : adn cennetleri
-
18-Kehf 31
min tahti-him : onların altından
-
18-Kehf 31
min esâvire (el esveretu) : bileziklerden, bileziklerle (bilezik)
-
18-Kehf 31
min : dan
-
18-Kehf 31
zehebin : altın
-
18-Kehf 31
min sundusin : ince ve halis ipekten
-
18-Kehf 31
ve istebrekın : ve kalın ipek (diba), atlas
-
18-Kehf 31
muttekiîne : yaslanırlar
-
18-Kehf 32
min a'nâbin : üzüm bağından
-
18-Kehf 32
bi nahlin : hurmalıklarla
-
18-Kehf 33
min-hu : ondan
-
18-Kehf 34
min-ke : senden
-
18-Kehf 36
ve le in rudidtu : ve eğer ben geri döndürülürsem (döndürülsem bile)
-
18-Kehf 36
min-hâ : ondan
-
18-Kehf 37
min turâbin : topraktan
-
18-Kehf 37
summe min nutfetin : sonra bir nutfeden (bir damla sudan)
-
18-Kehf 38
lâkinne : fakat
-
18-Kehf 39
in tere-ni : eğer sen beni görüyorsan
-
18-Kehf 39
min-ke : senden
-
18-Kehf 40
min cenneti-ke : senin bahçenden
-
18-Kehf 40
min es semâi : semadan
-
18-Kehf 43
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
18-Kehf 45
ke mâin : su gibi
-
18-Kehf 45
min es semâi : semadan
-
18-Kehf 45
alâ kulli şey'in : herşeye
-
18-Kehf 46
zînetu el hayâti ed dunyâ : dünya hayatının süsüdür, ziynetidir
-
18-Kehf 46
inde : katında
-
18-Kehf 47
min-hum : onlardan
-
18-Kehf 48
merretin : kez, defa
-
18-Kehf 49
el mucrimîne : mücrimler
-
18-Kehf 49
muşfikîne : korkanlar
-
18-Kehf 49
mimmâ (min mâ) : şeylerden
-
18-Kehf 50
min el cinni : cinlerden
-
18-Kehf 50
min dû-nî : benden başka
-
18-Kehf 50
liz zâlimîne (li ez zâlimîne) : zalimler için
-
18-Kehf 51
el mudıllîne : dalâlette bırakanlar
-
18-Kehf 52
şurekâiyellezîne : ortak koştuğunuz o şeyler
-
18-Kehf 54
min kulli : hepsinden, hepsini
-
18-Kehf 54
meselin : misal, mesele
-
18-Kehf 54
el insânu : insan
-
18-Kehf 54
şey'in : şey
-
18-Kehf 55
en yu'minû : mü'min olmak
-
18-Kehf 55
sunnetu el evvelîne : evvelkilerin sünneti
-
18-Kehf 56
el murselîne : resûl olanlar, elçi olanlar
-
18-Kehf 56
mubeşşirîne : müjdeleyiciler
-
18-Kehf 56
ve munzirîne : ve uyarıcılar
-
18-Kehf 56
ellezîne keferû : kâfir olanlar
-
18-Kehf 57
mimmen (min men) : o kimseden
-
18-Kehf 57
innâ : muhakkak ki biz
-
18-Kehf 57
ekinneten : ekinnet, fıkıh etmeye mani olan engel
-
18-Kehf 57
ve in : ve şâyet, eğer
-
18-Kehf 58
min dûni-hi : ondan başka
-
18-Kehf 62
lekînâ : biz karşılaştık, maruz kaldık (hissettik)
-
18-Kehf 62
min seferi-nâ : seferimizden, yolculuğumuzdan (dolayı, sebebiyle)
-
18-Kehf 63
fe in-nî : o zaman gerçekten ben
-
18-Kehf 65
min ibâdi-nâ : bizim kullarımızdan
-
18-Kehf 65
min indi-nâ : bizim katımızdan
-
18-Kehf 65
min ledun-nâ : ledun (gizli) ilmimizden
-
18-Kehf 66
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
18-Kehf 67
inne-ke : muhakkak sen
-
18-Kehf 69
inşâallahu (inşâe allâhu) : Allah dilerse
-
18-Kehf 70
in itteba'te-nî : eğer bana tâbî olursan
-
18-Kehf 70
an şey'in : bir şeyden
-
18-Kehf 70
min-hu : ondan
-
18-Kehf 71
fentalakâ (fe intalakâ) : böylece (ikisi) gittiler
-
18-Kehf 71
fî es sefîneti : bir gemiye
-
18-Kehf 72
inne-ke : muhakkak sen,
-
18-Kehf 73
min emrî : benim emirlerimden (bana verilen emirlerde)
-
18-Kehf 74
intalekâ : ikisi gitti (oradan ayrıldı)
-
18-Kehf 74
nefsin : bir nefs
-
18-Kehf 75
inne-ke : muhakkak sen
-
18-Kehf 76
in seeltu-ke : eğer sana sorarsam
-
18-Kehf 76
an şey'in : bir şey
-
18-Kehf 76
min ledun-nî : benim yanımdan, benim tarafımdan
-
18-Kehf 77
karyetin : bir karye, bir kasaba, bir ülke
-
18-Kehf 79
es sefînetu : gemi
-
18-Kehf 79
li mesâkîne : fakirlere ait, fakirlerin
-
18-Kehf 79
kulle sefînetin : bütün gemi(ler)
-
18-Kehf 80
mu'mineyni : iki mü'min (mü'minler)
-
18-Kehf 81
min-hu : ondan
-
18-Kehf 82
fî el medîneti : şehirde
-
18-Kehf 82
min rabbi-ke : senin Rabbinden
-
18-Kehf 83
min-hu : ondan
-
18-Kehf 84
innâ : muhakkak biz
-
18-Kehf 84
min kulli şey'in : herşeyden
-
18-Kehf 86
fî aynin : pınar içinde, pınarda
-
18-Kehf 86
hamietin : bulanık, çamurlu
-
18-Kehf 86
inde-hâ : onun yanında
-
18-Kehf 88
min emri-nâ : emrimizden
-
18-Kehf 90
alâ kavmin : bir kavmin üzerine
-
18-Kehf 90
min dûni-hâ : ondan başka
-
18-Kehf 93
min dûni-himâ : o ikisinden başka
-
18-Kehf 94
inne : muhakkak
-
18-Kehf 95
eînû-nî : bana yardım edin
-
18-Kehf 95
bi kuvvetin : güçle, kuvvetle
-
18-Kehf 96
kâle infuhû : körükleyin dedi
-
18-Kehf 98
min rabbî : Rabbimden
-
18-Kehf 99
ba'da-hum \n(ba'da-hum fî ba'dın) : onların bir kısmını \n: (birbirlerine)
-
18-Kehf 99
yevmeizin : izin günü
-
18-Kehf 99
fî ba'dın : bir kısmı içinde
-
18-Kehf 100
yevmeizin : izin günü, o gün
-
18-Kehf 100
li el kâfirîne : inkâr edenlere, kâfirlere
-
18-Kehf 101
ellezîne : onlar
-
18-Kehf 101
fî gıtâin : perdeli
-
18-Kehf 102
ellezîne keferû : kâfirler, inkâr eden kimseler
-
18-Kehf 102
min dûnî : benden başka
-
18-Kehf 102
innâ : muhakkak biz
-
18-Kehf 102
li el kâfirîne : kâfirler için, kâfirlere
-
18-Kehf 103
bi el ahserîne : en çok hüsrana uğrayanları
-
18-Kehf 104
ellezîne : onlar
-
18-Kehf 104
yuhsinûne : güzel davranıyorlar, güzel ameller yapıyorlar
-
18-Kehf 105
ulâike ellezîne : işte o kimseler, onlar
-
18-Kehf 107
innellezîne (inne ellezîne) : muhakkak o kimseler, onlar
-
18-Kehf 108
hâlidîne : ebediyyen, kalıcı olanlar
-
18-Kehf 110
innemâ : ancak, sadece, yalnız
-
19-Meryem 4
in-nî : muhakkak ben
-
19-Meryem 4
min-nî : benden (benim)
-
19-Meryem 5
ve in-nî : ve muhakkak ki ben
-
19-Meryem 5
min verâî : benim arkamdan, benden sonra
-
19-Meryem 5
min ledun-ke : senin katından
-
19-Meryem 6
min âli ya'kûbe : Yâkub'un ailesinden (ailesine)
-
19-Meryem 7
in-nâ : muhakkak biz
-
19-Meryem 7
bi gulâmin : bir oğlan çocuk ile
-
19-Meryem 7
min kablu : daha önce
-
19-Meryem 8
min el kiberi \n(el kebîru) : ihtiyarlıktan, ihtiyarlığa \n: (büyük, yaşlı, ihtiyar)
-
19-Meryem 9
heyyinun : kolaydır
-
19-Meryem 9
min kablu : önceden, daha önce
-
19-Meryem 10
leyâlin (leyl) : geceler (gece)
-
19-Meryem 11
min el mihrâbi : mihraptan
-
19-Meryem 12
bi kuvvetin : kuvvetle (dikkatle)
-
19-Meryem 13
min ledun-nâ : katımızdan
-
19-Meryem 16
izintebezet (iz intebezet) : çekilmişti, uzaklaşmıştı
-
19-Meryem 16
min ehli-hâ : ailesinden
-
19-Meryem 17
min dûni-him : onlardan başka, onlardan ayıran
-
19-Meryem 18
in-nî : muhakkak ben
-
19-Meryem 18
min-ke : senden
-
19-Meryem 18
in kunte : eğer sen isen
-
19-Meryem 19
innemâ : sadece, yalnız
-
19-Meryem 21
heyyinun : kolay
-
19-Meryem 21
min-nâ : bizden
-
19-Meryem 22
fentebezet (fe intebezet) : sonra çekildi
-
19-Meryem 23
ilâ ciz'ın nahleti : hurma ağacının gövdesine
-
19-Meryem 24
min tahti-hâ : onun altından, alt yanından
-
19-Meryem 25
bi ciz'ın nahleti : hurma ağacının gövdesini
-
19-Meryem 26
terayinne : görürsün
-
19-Meryem 26
min el beşeri : beşerden
-
19-Meryem 26
in-nî : muhakkak ben
-
19-Meryem 26
insiyyen : ins, insan
-
19-Meryem 28
sev'in : kötü
-
19-Meryem 30
in-nî : muhakkak ben
-
19-Meryem 35
min veledin : veled, bir erkek çocuk
-
19-Meryem 35
fe innemâ : o taktirde sadece
-
19-Meryem 36
ve innallâhe : ve muhakkak ki Allah
-
19-Meryem 37
min beyni-him : onların arasından, kendi aralarında
-
19-Meryem 37
li ellezîne keferû : inkâr edenlere, kâfir olanlara
-
19-Meryem 37
min meşhedi : müşahede edilmesinden dolayı, müşahede edildiği (şahit olunduğu) zaman
-
19-Meryem 37
yevmin azîmin : büyük gün
-
19-Meryem 38
lâkin : lâkin, fakat
-
19-Meryem 38
dalâlin : dalâlet
-
19-Meryem 38
mubînin : apaçık
-
19-Meryem 39
gafletin : gaflet
-
19-Meryem 39
lâ yu'minûne : mü'min olmuyorlar, mü'min değiller
-
19-Meryem 40
innâ : muhakkak biz
-
19-Meryem 41
inne-hu : muhakkak o, çünkü o
-
19-Meryem 43
in-nî : muhakkak ki ben
-
19-Meryem 43
min el ilmi : (ilimden) bir ilim
-
19-Meryem 44
inne eş şeytâne : muhakkak şeytan
-
19-Meryem 45
in-nî : muhakkak ki ben
-
19-Meryem 45
min er rahmâni : Rahmân'dan
-
19-Meryem 46
lein : eğer
-
19-Meryem 47
inne-hu : muhakkak o, çünkü o
-
19-Meryem 48
min dûnillâhi (dûni allâhi) : Allah'tan başka
-
19-Meryem 49
min dûnillâhi (dûni allâhi) : Allah'tan başka
-
19-Meryem 50
min rahmeti-nâ : rahmetimizden
-
19-Meryem 50
sıdkın : sadık
-
19-Meryem 51
inne-hu : muhakkak o, çünkü o
-
19-Meryem 52
min cânibi et tûri : Tur'un yanından
-
19-Meryem 53
min rahmeti-nâ : rahmetimizden
-
19-Meryem 54
inne-hu : muhakkak o, çünkü o
-
19-Meryem 55
inde rabbi-hî : Rabbinin katında
-
19-Meryem 56
inne-hu : çünkü o, muhakkak ki o
-
19-Meryem 58
ellezîne : onlar ki
-
19-Meryem 58
min en nebiyyîne : nebî (peygamber)lerden
-
19-Meryem 58
min zurriyyeti : zürriyyetinden, neslinden
-
19-Meryem 58
ve mimmen (min men) : ve kimselerden, kişilerden
-
19-Meryem 58
nûhin : Nuh
-
19-Meryem 58
ve min zurriyyeti : ve zürriyyetinden, neslinden
-
19-Meryem 59
min ba'di-him : onlardan sonra
-
19-Meryem 61
adninilletî (adnin elletî) : adn (cenneti) ki onu
-
19-Meryem 61
inne-hu : muhakkak ki o, çünkü o
-
19-Meryem 63
min ibâdi-nâ : kullarımızdan
-
19-Meryem 66
el insânu : insan
-
19-Meryem 67
el insânu : insan
-
19-Meryem 67
min kablu : daha önce
-
19-Meryem 68
ve eş şeyâtîne : ve şeytanları
-
19-Meryem 69
min kulli : hepsinden, herbirinden
-
19-Meryem 69
şîatin : fırka, millet, grup
-
19-Meryem 70
bi ellezîne : ki onları
-
19-Meryem 71
ve in : ve eğer
-
19-Meryem 71
min-kum : sizden
-
19-Meryem 72
nuneccîllezînettekav : takva sahiplerini kurtaracağız
-
19-Meryem 72
ez zâlimîne : zulmedenler, zalimler
-
19-Meryem 73
beyyinâtin : beyan edilerek, ispat vasıtaları olarak
-
19-Meryem 73
ellezîne : onlar, olan kimseler
-
19-Meryem 73
li ellezîne âmenû : âmenû olanlara
-
19-Meryem 74
min karnin : asırlar, nesiller
-
19-Meryem 76
ellezîne : onlar
-
19-Meryem 76
inde rabbi-ke : Rabbinin katında, indinde
-
19-Meryem 78
inde er rahmâni : Rahmân'ın katında
-
19-Meryem 79
min el azâbi : (azaptan) azabı
-
19-Meryem 81
min dûnillâhi (dûni allâhi) : Allah'tan başka
-
19-Meryem 83
eş şeyâtîne : şeytanlar
-
19-Meryem 83
alâ el kâfirîne : kâfirlerin üzerine
-
19-Meryem 84
innemâ : ancak, yalnız, sadece
-
19-Meryem 85
el muttekîne : muttakiler, takva sahipleri
-
19-Meryem 86
el mucrimîne : suçlular, günahkârlar
-
19-Meryem 87
inde er rahmâni : Rahmân'ın indinde (katında)
-
19-Meryem 90
min-hu : ondan
-
19-Meryem 93
in ..... illâ : ise, ancak, mutlaka olur
-
19-Meryem 96
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
19-Meryem 97
innemâ : ancak, sadece,
-
19-Meryem 97
el muttekîne : takva sahipleri
-
19-Meryem 98
min karnin : aynı zamanın insanlarından, nesillerden
-
19-Meryem 98
min-hum : onlardan
-
19-Meryem 98
min ehadin : birisini
-
2-Bakara 2
li el muttekîne : takva sahipleri için
-
2-Bakara 3
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 3
yu'minûne : îmân ederler
-
2-Bakara 3
ve mimmâ (min mâ) : ve o şeyden, ondan
-
2-Bakara 4
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 4
yu'minûne : îmân ederler
-
2-Bakara 4
min : den
-
2-Bakara 4
yûkınûne : yakîn hasıl ederler (kesin olarak inanırlar)
-
2-Bakara 5
min : den
-
2-Bakara 6
inne : muhakkak
-
2-Bakara 6
ellezîne : o kimseler ki, onlar
-
2-Bakara 6
lâ yu'minûne : âmenû olmazlar (Allah'a ulaşmayı dilemezler)
-
2-Bakara 8
ve min en nâsi : ve insanlardan bir kısmı
-
2-Bakara 8
bi mu'minîne : mü'minler, mü'min olanlar
-
2-Bakara 9
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 11
innemâ : ancak, sadece
-
2-Bakara 12
inne-hum : muhakkak ki onlar, gerçekten onlar
-
2-Bakara 12
lâkin : lâkin, fakat
-
2-Bakara 13
âminû : îmân ediniz, âmenû olunuz
-
2-Bakara 13
e nu'minu : biz îmân mı edelim, âmenû mu olalım
-
2-Bakara 13
inne-hum : hiç şüphesiz onlar, muhakkak ki onlar
-
2-Bakara 13
lâkin : lâkin, fakat
-
2-Bakara 14
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 14
ilâ şeyâtîni-him : kendi şeytanlarıyla
-
2-Bakara 14
innâ : hiç şüphesiz biz, muhakkak ki biz
-
2-Bakara 14
innemâ : sadece, ancak
-
2-Bakara 16
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 16
muhtedîne : hidayette olanlar, hidayete erenler
-
2-Bakara 17
zulumâtin : zulmet, karanlıklar
-
2-Bakara 19
ke sayyibin : yağmur gibi
-
2-Bakara 19
min es semâi : semadan, gökyüzünden
-
2-Bakara 19
min es savâiki : yıldırımlardan
-
2-Bakara 19
bi el kâfirîne : kâfirleri
-
2-Bakara 20
inne : hiç şüphesiz, muhakkak
-
2-Bakara 20
kulli şey'in : herşey
-
2-Bakara 21
vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler, onlar
-
2-Bakara 21
min : den
-
2-Bakara 22
binâen : bina olarak (kubbe şeklinde)
-
2-Bakara 22
min : den
-
2-Bakara 22
min : den
-
2-Bakara 23
ve in kuntum : ve eğer siz iseniz
-
2-Bakara 23
fî reybin : şüphe içinde
-
2-Bakara 23
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
2-Bakara 23
bi sûretin : bir sureyi
-
2-Bakara 23
min misli-hi : onun mislinden, onun benzeri, onun gibi
-
2-Bakara 23
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
2-Bakara 23
in kuntum : eğer siz iseniz
-
2-Bakara 23
sâdıkîne : sadıklar, doğru söyleyenler
-
2-Bakara 24
in lem tef'alû : eğer yapamazsanız
-
2-Bakara 24
lil kâfirîne (li el kâfirîne) : kâfirler için, kâfirlere
-
2-Bakara 25
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler, îmân edenler
-
2-Bakara 25
lehum cennâtin : onlar için cennetler vardır
-
2-Bakara 25
min tahti-hâ : onun altından
-
2-Bakara 25
min-hâ : on(lar)dan, oradan (orada)
-
2-Bakara 25
min semeretin : ürünlerden, mahsullerden, meyvelerden
-
2-Bakara 25
min kablu : önceden, daha önce
-
2-Bakara 26
inne : muhakkak ki, hiç şüphesiz
-
2-Bakara 26
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
2-Bakara 26
min rabbi-him : Rab'lerinden
-
2-Bakara 26
ellezîne : onlar
-
2-Bakara 26
el fâsıkîne : fasıklar, fıska düşenler
-
2-Bakara 27
ellezîne : onlar
-
2-Bakara 27
min ba'di : sonradan, sonra
-
2-Bakara 29
semâvâtin : semalar, gökler (gök katları)
-
2-Bakara 29
bi kulli şey'in : herşeyi
-
2-Bakara 30
innî : muhakkak ki ben
-
2-Bakara 30
innî a'lemu : muhakkak ki ben bilirim
-
2-Bakara 31
in : eğer
-
2-Bakara 31
sadikîne : sadıklar, doğru söyleyenler
-
2-Bakara 32
inne-ke : muhakkak ki sen
-
2-Bakara 33
in-nî a'lemu : muhakkak ki ben bilirim
-
2-Bakara 34
min el kâfirîne : kâfirlerden
-
2-Bakara 35
min-hâ : ondan
-
2-Bakara 35
min ez zâlimîne : zalimlerden
-
2-Bakara 36
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
2-Bakara 36
ba'din : bazınız
-
2-Bakara 36
hînin : belli bir zaman
-
2-Bakara 37
min rabbi-hi : Rabbinden
-
2-Bakara 37
kelimâtin : kelimeler
-
2-Bakara 37
inne-hu : muhakkak ki o, çünkü o
-
2-Bakara 38
min-hâ : ondan, oradan
-
2-Bakara 38
min-nî : benden
-
2-Bakara 39
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
2-Bakara 41
ve âminû : ve Allah'a ulaşmayı dileyin, îmân edin
-
2-Bakara 41
kâfirin : kâfir, inkâr eden
-
2-Bakara 43
er râkiîne : rukû edenler
-
2-Bakara 45
ve isteînû : ve istiane (Allah'tan özel yardım,
-
2-Bakara 45
ve inne-hâ : hiç şüphesiz o, muhakkak ki o
-
2-Bakara 45
alâ el hâşiîne : huşû sahiplerine
-
2-Bakara 46
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 47
alâ el âlemîne : âlemlere
-
2-Bakara 48
an nefsin : nefsten, bir kimseden
-
2-Bakara 48
min-hâ : ondan
-
2-Bakara 48
min-hâ : ondan
-
2-Bakara 49
min âli fir'avne : firavun ailesinden
-
2-Bakara 49
min rabbi-kum : sizin Rabbinizden
-
2-Bakara 51
erbaîne : kırk
-
2-Bakara 51
min ba'di-hi : ondan sonra
-
2-Bakara 52
min ba'di : sonradan
-
2-Bakara 54
inne-kum : hiç şüphesiz siz, muhakkak ki siz
-
2-Bakara 54
inde : yanında, katında
-
2-Bakara 54
inne-hu : muhakkak ki o, hiç şüphesiz o
-
2-Bakara 55
len nu'mine : biz asla inanmayız
-
2-Bakara 56
min : den
-
2-Bakara 57
min : den
-
2-Bakara 57
lâkin : lâkin, fakat
-
2-Bakara 58
min-hâ : ondan, oradan
-
2-Bakara 58
el muhsinîne : muhsinler, ahsen olanlar (fizik vücudunu teslim edenler)
-
2-Bakara 59
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 59
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 59
min : den
-
2-Bakara 60
infeceret : fışkırdı
-
2-Bakara 60
min-hu : ondan
-
2-Bakara 60
unâsin : insanlar
-
2-Bakara 60
min rızkıllâhi (rızkı allâhi) : Allah'ın rızkından
-
2-Bakara 60
mufsidîne : fesat çıkaranlar (fesat çıkarıcı kimseler)
-
2-Bakara 61
alâ taâmin : yemeğe
-
2-Bakara 61
vâhidin : tek, bir
-
2-Bakara 61
mimmâ (min mâ) : şey(ler)den
-
2-Bakara 61
min bakli-hâ : onun baklagillerinden
-
2-Bakara 61
inne lekum : muhakkak ki sizin için, size
-
2-Bakara 61
bi gadabin : gazapla, öfkeyle
-
2-Bakara 61
min allâhi : Allah'tan
-
2-Bakara 61
en nebiyyîne : peygamberler
-
2-Bakara 62
inne ellezîne : muhakkak ki, hiç şüphesiz onlar
-
2-Bakara 62
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
2-Bakara 62
ve es sâbiîne : ve meleklere veya yıldızlara tapanlar
-
2-Bakara 62
inde : yanında, katında
-
2-Bakara 63
bi kuvvetin : kuvvetle
-
2-Bakara 64
min : den
-
2-Bakara 64
min : den
-
2-Bakara 64
el hâsirîne : hüsrana düşenler, hüsranda olanlar
-
2-Bakara 65
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 65
min-kum : sizden
-
2-Bakara 65
hasiîne : zelil, hakir, kovulmuş olanlar
-
2-Bakara 66
li el muttakîne : takva sahipleri için
-
2-Bakara 67
inne : muhakkak ki, hiç şüphesiz
-
2-Bakara 67
min : den
-
2-Bakara 67
el câhilîne : cahiller
-
2-Bakara 68
yubeyyin : açıklasın
-
2-Bakara 68
inne-hu : muhakkak ki o, şüphesiz o
-
2-Bakara 68
inne-hâ : muhakkak ki o
-
2-Bakara 69
yubeyyin : açıklasın
-
2-Bakara 69
inne-hu : muhakkak ki o, şüphesiz o
-
2-Bakara 69
inne-hâ : muhakkak ki o, şüphesiz o
-
2-Bakara 69
en nâzirîne : nazar edenler, görenler, bakanlar
-
2-Bakara 70
yubeyyin : açıklasın
-
2-Bakara 70
hiye inne : muhakkak ki bu
-
2-Bakara 70
ve in-nâ : ve muhakkak biz, hiç şüphesiz biz
-
2-Bakara 70
in şâe allâhu : Allah dilerse
-
2-Bakara 71
inne-hu : muhakkak ki o, hiç şüphesiz o
-
2-Bakara 71
yekûlu innehâ : diyor
-
2-Bakara 74
min ba'di : sonradan, sonra
-
2-Bakara 74
ve inne : ve hiç şüphesiz, muhakkak
-
2-Bakara 74
min el hıcâreti : taşlardan
-
2-Bakara 74
min-hu : ondan,
-
2-Bakara 74
ve inne min-hâ : ve muhakkak ondan
-
2-Bakara 74
min-hu : ondan
-
2-Bakara 74
ve inne min-hâ : ve muhakkak ondan
-
2-Bakara 74
min haşyete : haşyet duygusundan, korkusundan
-
2-Bakara 74
bi gâfilin : gâfil, gaflette, habersiz
-
2-Bakara 75
en yu'minû : inanmaları
-
2-Bakara 75
min-hum : onlardan
-
2-Bakara 75
min ba'di : sonradan, ondan sonra
-
2-Bakara 76
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 76
ba'duhum ilâ ba'din : onların bazıları diğerlerine, birbirlerine
-
2-Bakara 76
inde rabbi-kum : Rabbinizin katında
-
2-Bakara 77
ve mâ yu'linûne : ve alenî olan, açıklanan şeyler
-
2-Bakara 78
ve min-hum : ve onlardan (onların bir kısmı)
-
2-Bakara 78
ve in hum illâ : ve onlar sadece
-
2-Bakara 79
lillezîne (li ellezîne) : o kimselere, onlara
-
2-Bakara 79
min indillâhi (inde allâhi) : Allah'ın katından
-
2-Bakara 79
mimmâ (min mâ) : şey(ler)den
-
2-Bakara 79
mimmâ (min mâ) : şey(ler)den
-
2-Bakara 80
inde allâhi : Allah'ın katı
-
2-Bakara 82
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
2-Bakara 83
ve el mesâkîni : ve miskinler, çalışamaz durumdaki ihtiyarlar
-
2-Bakara 83
min-kum : sizden
-
2-Bakara 84
min diyâri-kum : yurdunuzdan
-
2-Bakara 85
ferîkan min-kum : sizden bir grup
-
2-Bakara 85
min diyâri-him : kendi yurtlarından
-
2-Bakara 85
ve in ye'tû-kum : ve eğer size gelirse
-
2-Bakara 85
e fe tu'minûne : o halde îmân mı ediyorsunuz
-
2-Bakara 85
bi ba'dın : bir kısmı
-
2-Bakara 85
zâlike min-kum : işte sizden
-
2-Bakara 85
bi gâfilin : gâfil, farkına varmayan, bilmeyen
-
2-Bakara 86
ulâike ellezîne : işte o kimseler, onlar
-
2-Bakara 87
min ba'di-hî : ondan sonra
-
2-Bakara 87
el beyyinâti : beyyineler, açık kanıtlar
-
2-Bakara 88
yu'minûne : îmân ediyorlar
-
2-Bakara 89
min indillâhi (inde allâhi) : Allah'ın katından
-
2-Bakara 89
min kablu : önceden
-
2-Bakara 89
alellezîne (alâ ellezîne) : onlara karşı
-
2-Bakara 89
el kâfirîne : kâfirler
-
2-Bakara 90
min fadli-hi : onun fazlından
-
2-Bakara 90
min ibâdi-hi : onun kullarından
-
2-Bakara 90
bi gadabin alâ gadabin : gazap üzerine gazap
-
2-Bakara 90
ve li el kâfirîne : ve kâfirlere
-
2-Bakara 90
muhînun : horlayıcı, alçaltıcı
-
2-Bakara 91
âminû : âmenû olun, îmân edin
-
2-Bakara 91
nu'minu : inanırız
-
2-Bakara 91
min kablu : önceden, daha önce
-
2-Bakara 91
in kuntum mu'minîne : eğer mü'minler iseniz
-
2-Bakara 92
bi el beyyinâti : beyyinelerle, açık delillerle
-
2-Bakara 92
min ba'di-hi : ondan sonra
-
2-Bakara 93
bi kuvvetin : kuvvetle
-
2-Bakara 93
in kuntum mu'minîne : eğer mü'minler iseniz
-
2-Bakara 94
in kânet : eğer ise
-
2-Bakara 94
indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katı
-
2-Bakara 94
min dûni en nâsi : diğer insanlardan başka
-
2-Bakara 94
in kuntum : eğer siz iseniz
-
2-Bakara 94
sâdikîne : sadıklar, doğru söyleyenler
-
2-Bakara 95
bi ez zâlimîne : zalimleri
-
2-Bakara 96
alâ hayâtin : hayat üzerine, hayata karşı
-
2-Bakara 96
ve min ellezîne : ve o kimselerden, onlardan
-
2-Bakara 96
elfe senetin : bin sene
-
2-Bakara 96
min el azâbi : azaptan
-
2-Bakara 97
inne-hu : muhakkak ki o
-
2-Bakara 97
li el mu'minîne : mü'minler için, mü'minlere
-
2-Bakara 98
fe innallâhe (inne allâhe) : o zaman hiç şüphesiz Allah
-
2-Bakara 98
li el kâfirîne : kâfirler için, kâfirlere
-
2-Bakara 99
âyâtin : âyetler
-
2-Bakara 99
beyyinâtin : beyan edilenler, beyyineler, deliller
-
2-Bakara 100
lâ yu'minûne : mü'min olmazlar, îmân etmezler
-
2-Bakara 101
min indillâhi (indi allahi) : Allah'ın katından
-
2-Bakara 101
min ellezîne : o kimselerden, onlardan
-
2-Bakara 102
eş şeyâtînu : şeytanlar
-
2-Bakara 102
ve lâkinne : ve lâkin, fakat
-
2-Bakara 102
eş şeyâtîne : şeytanlar
-
2-Bakara 102
min ehadin : bir kimse
-
2-Bakara 102
innemâ : ama, fakat, sadece
-
2-Bakara 102
min-humâ : onlardan (o ikisinden)
-
2-Bakara 102
bi dârrîne : zarar verici
-
2-Bakara 102
min ehadin : bir kimse
-
2-Bakara 102
min halâkın : nasipten bir pay, bir nasip
-
2-Bakara 103
min indi allâhi : Allah'ın katından
-
2-Bakara 104
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 104
ve li el kâfirîne : ve kâfirlere (vardır)
-
2-Bakara 105
ellezîne keferû : inkâr edenler
-
2-Bakara 105
min ehli el kitâbi : kitap ehlinden, kitap sahiplerinden
-
2-Bakara 105
ve lâ el muşrikîne : ve müşrikler değil, olmaz
-
2-Bakara 105
min hayrin : hayırdan bir şey, bir hayır
-
2-Bakara 105
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
2-Bakara 106
min âyetin : bir âyet (âyetten)
-
2-Bakara 106
bi hayrin : hayırlı olanı, daha hayırlısını
-
2-Bakara 106
min-hâ : ondan
-
2-Bakara 106
alâ kulli şey'in : herşeye
-
2-Bakara 107
min dûni : den başka
-
2-Bakara 107
min veliyyin : bir dost (dostlardan)
-
2-Bakara 107
ve lâ nasîrin : ve bir yardımcı yoktur
-
2-Bakara 108
min kablu : daha önceden, daha önce
-
2-Bakara 109
min ehli el kitâbi : kitap ehlinden, kitap sahiplerinden
-
2-Bakara 109
min ba'di : sonradan, sonra
-
2-Bakara 109
min indi : yanından
-
2-Bakara 109
min ba'di : sonradan, daha sonradan
-
2-Bakara 109
inne : muhakkak
-
2-Bakara 109
alâ kulli şey'in : herşeye
-
2-Bakara 110
min hayrin : hayırdan
-
2-Bakara 110
inde allâhi : Allah'ın katı
-
2-Bakara 110
inne : muhakkak ki
-
2-Bakara 111
in kuntum : eğer siz iseniz
-
2-Bakara 111
sâdikîne : sadıklar, doğrular
-
2-Bakara 112
muhsinun : muhsin, ahsen olan
-
2-Bakara 112
inde rabbi-hi : onun Rabbi katında, yanında
-
2-Bakara 113
şey'in : bir şey
-
2-Bakara 113
şey'in : bir şey
-
2-Bakara 113
ellezine : onlar
-
2-Bakara 114
mimmen (min men) : ondan
-
2-Bakara 114
hâifîne : korkanlar, korku içinde olanlar
-
2-Bakara 115
inne : muhakkak ki
-
2-Bakara 117
innemâ : sadece
-
2-Bakara 118
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 118
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 118
min kabli-him : onlardan önce
-
2-Bakara 118
li kavmin : bir kavim için, bir kavme, bir topluluğa
-
2-Bakara 118
yûkınûne : kesin olarak görenler ve bilenler, yakîn hasıl edenler (kalp gözüyle Allah'ın gösterdiklerini görüp, kalp kulağıyla Allah'ın gösterdiği şeyler hakkında verdiği bilgiyi işiten ve idrak eden ve bu bilginin hangi Kur'ân-ı Kerim âyetlerine dayandığını Allah'tan öğrenerek, seviyelerine göre sırasıyla İlm'el yakîn, Ayn'el yakîn ve Hakk'ul yakîn sahibi olan kişiler)
-
2-Bakara 119
innâ : muhakkak ki biz, hiç şüphesiz biz
-
2-Bakara 120
inne : muhakkak ki, hiç şüphesiz
-
2-Bakara 120
ve le in : ve eğer gerçekten olursa
-
2-Bakara 120
min el ilmi : (ilimden) bir ilim
-
2-Bakara 120
min allâhi : Allah'tan
-
2-Bakara 120
min veliyyin : (dostlardan) bir dost
-
2-Bakara 120
ve lâ nasîrin : ve yardımcı yoktur, olmaz
-
2-Bakara 121
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 121
yu'minûne : îmân ederler
-
2-Bakara 122
alâ el âlemîne : âlemler üzerine
-
2-Bakara 123
nefsun an nefsin : bir kimseden bir kimseye
-
2-Bakara 123
min-hâ : ondan
-
2-Bakara 124
bi kelimâtin : kelimeler ile
-
2-Bakara 124
in-nî : muhakkak ki ben
-
2-Bakara 124
ve min zurriyyetî : ve benim zürriyetimden, soyumdan
-
2-Bakara 124
ez zâlimîne : zalimler
-
2-Bakara 125
min makâmı : (makamdan) bir makam
-
2-Bakara 125
li et tâifîne : tavaf edenler için
-
2-Bakara 125
ve el âkifîne : ve devamlı ibadet edenler, itikâfta
-
2-Bakara 126
âminen : emin, emniyetli
-
2-Bakara 126
min es semerâti : meyvelerden
-
2-Bakara 126
min-hum : onlardan
-
2-Bakara 127
min el beyti : evden (evin)
-
2-Bakara 127
min-nâ : bizden
-
2-Bakara 127
inne-ke : muhakkak ki sen, şüphesiz sen
-
2-Bakara 128
ve min zurriyyeti-nâ : ve bizim soyumuzdan
-
2-Bakara 128
inne-ke : muhakkak ki sen, hiç şüphesiz sen
-
2-Bakara 129
min-hum : onlardan, kendilerinden
-
2-Bakara 129
inne-ke : muhakkak ki sen
-
2-Bakara 130
ve inne-hu : ve muhakkak ki o
-
2-Bakara 130
min es sâlihîne : salihlerden, salâha ulaşmışlardan
-
2-Bakara 131
li rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbine
-
2-Bakara 132
innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
-
2-Bakara 132
ed dîne : dîn
-
2-Bakara 133
min ba'dî : sonradan, sonra
-
2-Bakara 135
min el muşrikîne : müşriklerden, Allah'a şirk koşanlardan
-
2-Bakara 136
min rabbi-him : Rab'leri tarafından
-
2-Bakara 136
ehadin : biri, birisi
-
2-Bakara 136
min-hum : onlardan
-
2-Bakara 137
in : eğer
-
2-Bakara 137
ve in tevellev : ve eğer yüz çevirirlerse
-
2-Bakara 137
innemâ : sadece
-
2-Bakara 137
fî şikâkın : ayrılık içinde
-
2-Bakara 138
min allâhi : Allah'tan
-
2-Bakara 140
inne : muhakkak
-
2-Bakara 140
mimmen (min men) : o kimseden
-
2-Bakara 140
inde-hu : onun yanında, katında
-
2-Bakara 140
min allâhi : Allah'tan
-
2-Bakara 140
bi gâfilin : gâfil, farkında olmayan
-
2-Bakara 142
min en nâsi : insanlardan
-
2-Bakara 142
ilâ sırâtın mustakîmin : Sıratı Mustakîm'e, Allah'a ulaştıran yola
-
2-Bakara 143
mimmen (min men) : o kimse(ler)den, ondan (onlardan)
-
2-Bakara 143
ve in kânet : ve eğer olursa, olsa bile
-
2-Bakara 143
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 143
inne : hiç şüphesiz, muhakkak
-
2-Bakara 144
ve inne : ve hiç şüphesiz, muhakkak
-
2-Bakara 144
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 144
min rabbi-him : onların Rabbinden
-
2-Bakara 144
bi gâfilin : gâfil
-
2-Bakara 145
ve le in : ve eğer gerçekten olursa, olsa
-
2-Bakara 145
ellezîne : o kimselere, onlara
-
2-Bakara 145
âyetin : âyet
-
2-Bakara 145
bi tâbîın : tâbî olan
-
2-Bakara 145
bi tâbîın : tâbî olan
-
2-Bakara 145
ba'dın : bazıları, bir kısmı
-
2-Bakara 145
ve le in : ve eğer gerçekten olursa, olsa
-
2-Bakara 145
min ba'di : sonradan, den sonra
-
2-Bakara 145
min el ilmi : ilimden, bilgiden
-
2-Bakara 145
inne-ke : muhakkak ki sen, hiç şüphesiz sen
-
2-Bakara 145
le min ez zâlimîne : elbette zalimlerden
-
2-Bakara 146
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 146
ve inne : ve hiç şüphesiz, muhakkak ki
-
2-Bakara 146
min-hum : onlardan
-
2-Bakara 147
min rabbi-ke : senin Rabbinden
-
2-Bakara 147
min el mumterîne : şüphe edenlerden
-
2-Bakara 148
ve li kullin : ve herkes için vardır
-
2-Bakara 148
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
2-Bakara 148
alâ kulli şey'in : herşeye
-
2-Bakara 149
ve min : ve den
-
2-Bakara 149
ve inne-hu : ve hiç şüphesiz o, muhakkak ki o
-
2-Bakara 149
min rabbi-ke : senin Rabbinden
-
2-Bakara 149
bi gâfilin : gâfil
-
2-Bakara 150
ve min haysu : ve nereden
-
2-Bakara 150
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 150
min-hum : onlardan
-
2-Bakara 151
min-kum : sizden
-
2-Bakara 153
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 153
istainû : istiane (yardım)
-
2-Bakara 153
inne : muhakkak ki, hiç şüphesiz
-
2-Bakara 153
es sâbirîne : sabredenler
-
2-Bakara 154
lâkin : lâkin, fakat
-
2-Bakara 155
bi şey'in : bir şey
-
2-Bakara 155
min : dan
-
2-Bakara 155
ve naksın : ve eksiklik
-
2-Bakara 155
min el emvâli : mallardan
-
2-Bakara 155
es sâbirîne : sabredenler
-
2-Bakara 156
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 156
innâ : muhakkak ki biz, hiç şüphesiz biz
-
2-Bakara 156
innâ : muhakkak ki biz
-
2-Bakara 157
min : den
-
2-Bakara 158
inne : muhakkak, hiç şüphesiz
-
2-Bakara 158
min : den
-
2-Bakara 158
inne : muhakkak
-
2-Bakara 159
inne : muhakkak, hiç şüphesiz
-
2-Bakara 159
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 159
min el beyyinâti : beyyinelerden, deliller, mucizeler, ispat vasıtalarından
-
2-Bakara 159
min ba'di : sonradan
-
2-Bakara 159
el lâinûne : lânet ediciler
-
2-Bakara 160
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 161
inne : muhakkak, hiç şüphesiz
-
2-Bakara 161
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 161
ecmaîne : hepsi
-
2-Bakara 162
hâlidîne : ebedî kalacak olanlar
-
2-Bakara 164
inne : muhakkak ki
-
2-Bakara 164
min es semâi : semadan, gökten
-
2-Bakara 164
min mâin : sudan, suyu
-
2-Bakara 164
min kulli : hepsinden
-
2-Bakara 164
dâbbetin : (yürüyen) hayvanlar
-
2-Bakara 164
le âyâtin : elbette âyetler, kanıtlar, deliller
-
2-Bakara 164
li kavmin : bir kavim için
-
2-Bakara 165
ve min en nâsi : ve insanlardan (bir kısmı)
-
2-Bakara 165
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
2-Bakara 165
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
2-Bakara 165
ellezîne zalemû : zulmedenler
-
2-Bakara 166
ellezîne : onlar
-
2-Bakara 166
min : den
-
2-Bakara 166
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 167
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 167
min-hum : onlardan
-
2-Bakara 167
min-nâ : bizden
-
2-Bakara 167
haserâtin : hasara uğrayan
-
2-Bakara 167
bi hâricîne : ile çıkacak olanlar
-
2-Bakara 167
min en nâri : ateşten
-
2-Bakara 168
mimmâ (min mâ) : şey(ler)den
-
2-Bakara 168
inne-hu : muhakkak ki o, çünkü o
-
2-Bakara 168
mubînun : açıkça, apaçık
-
2-Bakara 169
innemâ : ancak, sadece
-
2-Bakara 171
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 172
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 172
min tayyibâti : temiz, helâl olanlardan
-
2-Bakara 172
in kuntum : eğer siz, ...seniz, olduysanız
-
2-Bakara 173
innemâ : ancak, sadece, fakat
-
2-Bakara 173
el hınzîri : domuz
-
2-Bakara 173
bâgin : hakka tecavüz ederek
-
2-Bakara 173
ve lâ âdin : ve haddi (zaruret miktarını) aşmayarak
-
2-Bakara 173
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
2-Bakara 174
inne : muhakkak
-
2-Bakara 174
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 174
min el kitâbî : kitaptan
-
2-Bakara 175
ulâike ellezîne : işte onlar ki ..... yapanlar
-
2-Bakara 176
ve inne ellezîne : ve muhakkak ki onlar
-
2-Bakara 176
fî şikâkin : ayrılık içinde
-
2-Bakara 176
baîdin : uzak
-
2-Bakara 177
ve lâkinne : ve lâkin, fakat
-
2-Bakara 177
ve en nebiyyine : ve peygamberler
-
2-Bakara 177
ve el mesâkîne : ve çalışamayacak durumdaki ihtiyarlar
-
2-Bakara 177
ve es sâilîne : ve isteyenler (muhtaçlar)
-
2-Bakara 177
ve es sâbirîne : ve sabredenler
-
2-Bakara 177
ve hîne : ve o zamanda, o hallerde
-
2-Bakara 177
ellezîne sadakû : onlar sadık oldular, sadık olanlar
-
2-Bakara 178
ellezîne : onlar, olanlar
-
2-Bakara 178
min ahî-hi : onun kardeşi tarafından
-
2-Bakara 178
bi ihsânin : ihsan ile
-
2-Bakara 178
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
2-Bakara 180
in tereke : eğer bırakırsa
-
2-Bakara 180
ve el akrabîne : ve akrabalar, yakınlar
-
2-Bakara 180
alâ el muttekîne : takva sahiplerinin üzerine
-
2-Bakara 181
innemâ : sadece, fakat, ama
-
2-Bakara 181
alâ ellezîne : onların üzerine
-
2-Bakara 181
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
2-Bakara 182
min : den
-
2-Bakara 182
mûsın : vasiyet eden
-
2-Bakara 182
inne : muhakkak
-
2-Bakara 183
ellezîne : kimseler, onlar
-
2-Bakara 183
ellezîne : onlar
-
2-Bakara 183
min : den
-
2-Bakara 184
ma'dûdâtin : adetli, sayılmış, sayılı
-
2-Bakara 184
min-kum : sizden
-
2-Bakara 184
ev alâ seferin : veya seferde, yolculukta
-
2-Bakara 184
min eyyâmin : günlerden
-
2-Bakara 184
ve alâ ellezîne : ve onlar üzerine
-
2-Bakara 184
miskînin : çalışamayacak durumdaki yaşlılar
-
2-Bakara 184
in : eğer, şâyet, ise, keşke
-
2-Bakara 185
ve beyyinâtin : ve beyyineler, açık deliller, ispat
-
2-Bakara 185
min el hudâ : Hüda'dan
-
2-Bakara 185
minkum(u) : sizden
-
2-Bakara 185
ev alâ seferin : veya seferde, yolculukta
-
2-Bakara 185
min eyyâmin : günlerden
-
2-Bakara 186
fe innî : o zaman muhakkak ki ben
-
2-Bakara 186
ve li yu'minû bî : ve bana âmenû olsunlar
-
2-Bakara 187
min el haytı : iplikten
-
2-Bakara 187
min el fecri : fecr (seher) vaktinde
-
2-Bakara 187
yubeyyinu : beyan ediyor, açıklıyor
-
2-Bakara 188
min emvâli : mallardan
-
2-Bakara 189
min zuhûri-hâ : onun arkasından
-
2-Bakara 189
ve lâkinne : ve lâkin, fakat, oysa
-
2-Bakara 189
min ebvâbi-hâ : onun kapılarından
-
2-Bakara 190
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 190
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
2-Bakara 190
el mu'tedîne : aşırı gidenler, haddi aşanlar
-
2-Bakara 191
min haysu : yerden
-
2-Bakara 191
min el katli : öldürmekten
-
2-Bakara 191
inde : yanında
-
2-Bakara 191
in kâtelû-kum : eğer sizinle savaşırlarsa,
-
2-Bakara 191
el kâfirîne : kâfirler
-
2-Bakara 192
in intehev : eğer vazgeçerlerse
-
2-Bakara 192
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
2-Bakara 193
ed dînu : dîn
-
2-Bakara 193
in intehev : eğer vazgeçerlerse
-
2-Bakara 193
ez zâlimîne : zalimler
-
2-Bakara 194
el muttekîne : takva sahipleri
-
2-Bakara 195
ve ahsinû : ve ahsen olun, Allah'ın hükümlerini
-
2-Bakara 195
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
2-Bakara 195
el muhsinîne : muhsinler, ahsen olanlar
-
2-Bakara 196
fe in : fakat eğer
-
2-Bakara 196
min-kum : sizden
-
2-Bakara 196
min ra'si-hi : (kendi) başından
-
2-Bakara 196
min sıyâmin : oruçtan
-
2-Bakara 196
sadakatin : sadaka
-
2-Bakara 196
nusukin : kurban
-
2-Bakara 196
fe izâ emin-tum : artık emin olduğunuz zaman
-
2-Bakara 196
min el hedyi : kurbandan
-
2-Bakara 196
eyyâmin : günler
-
2-Bakara 196
ve seb'atin : ve yedi
-
2-Bakara 197
fî hinne : onların içinde, onlarda
-
2-Bakara 197
min hayrın : hayırdan
-
2-Bakara 197
inne : muhakkak
-
2-Bakara 198
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
2-Bakara 198
min arafâtin : Arafat'tan
-
2-Bakara 198
inde : yanında
-
2-Bakara 198
ve in : ve ise, sadece, doğrusu
-
2-Bakara 198
min kabli-hî : ondan önce
-
2-Bakara 198
min ed dâllîne : dalâlette olanlardan
-
2-Bakara 199
min haysu : yerden
-
2-Bakara 199
inne : muhakkak
-
2-Bakara 200
min en nâsi : insanlardan
-
2-Bakara 200
min halâkın : bir nasip, bir pay
-
2-Bakara 201
ve min-hum : ve onlardan
-
2-Bakara 202
mimmâ (min mâ) : o şeyden
-
2-Bakara 203
fî eyyâmin : günlerde
-
2-Bakara 203
ma'dûdâtin : adetli, sayılmış, sayılı
-
2-Bakara 204
ve min en nâsi : ve insanlardan
-
2-Bakara 207
ve min en nâsi : ve insanlardan
-
2-Bakara 208
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 208
inne-hu : muhakkak ki o, çünkü o
-
2-Bakara 208
mubînun : apaçık
-
2-Bakara 209
in zelel-tum : eğer ayağınızı kaydırırsanız, saparsanız
-
2-Bakara 209
min ba'di : sonradan
-
2-Bakara 209
el beyyinâtu : beyyineler, açık deliller, açık
-
2-Bakara 210
fî zulelin : gölgede, gölgeler içinde
-
2-Bakara 210
min el gamâmi : bulutlardan
-
2-Bakara 211
min âyetin beyyinetin : açıklanmış âyetten, mucizeden
-
2-Bakara 211
min ba'di : sonra, sonradan
-
2-Bakara 211
innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
-
2-Bakara 212
zuyyine : süslendi, müzeyyen kılındı
-
2-Bakara 212
lillezîne (li ellezîne) : o kimselere, onlara
-
2-Bakara 212
min ellezîne : o kimselerden, onlardan
-
2-Bakara 212
vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler, onlar
-
2-Bakara 212
bi gayri hisâbin : hesapsız
-
2-Bakara 213
en nebiyyîne : peygamberler
-
2-Bakara 213
mubeşşirîne : müjdeleyiciler
-
2-Bakara 213
ve munzirîne : ve uyarıcılar
-
2-Bakara 213
illellezîne (illâ ellezîne) : sadece, ancak o kimseler
-
2-Bakara 213
min ba'di : sonradan
-
2-Bakara 213
el beyyinâtu : beyyineler, belgeler
-
2-Bakara 213
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 213
min el hakkı : haktan
-
2-Bakara 213
ilâ sırâtın mustakîmin : Sıratı Mustakîm'e
-
2-Bakara 214
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 214
min kabli-kum : sizden önce
-
2-Bakara 214
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
2-Bakara 214
inne nasrallâhi (nasra allâhi) : muhakkak ki, mutlaka Allah'ın yardımı
-
2-Bakara 215
min hayrin : hayırdan, hayır olarak
-
2-Bakara 215
ve akrabîne : ve akrabalar, yakınlar
-
2-Bakara 215
ve el mesâkîni : ve miskinler, yoksullar, çalışamayacak
-
2-Bakara 215
min hayrin : hayırdan, hayır olarak
-
2-Bakara 215
fe inne allâhe : o taktirde muhakkak ki Allah
-
2-Bakara 217
kıtâlin : savaş
-
2-Bakara 217
min-hu : ondan, oradan
-
2-Bakara 217
indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
-
2-Bakara 217
min el katli : öldürmekten
-
2-Bakara 217
an dîni-kum : dîninizden
-
2-Bakara 217
in istetâû : eğer güçleri yetse
-
2-Bakara 217
min-kum : sizden
-
2-Bakara 217
an dîni-hi : dîninden
-
2-Bakara 218
inne ellezîne : muhakak ki onlar
-
2-Bakara 218
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
2-Bakara 219
min nef'i-himâ : onların (o ikisinin) faydalarından
-
2-Bakara 219
yubeyyinu allâhu : Allah açıklıyor
-
2-Bakara 220
ve in tuhâlitû-hum : ve eğer onlara karışırsanız, katılırsanız
-
2-Bakara 220
min el muslihi : ıslâh edenlerden
-
2-Bakara 220
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
2-Bakara 221
hattâ yu'minne : mü'min oluncaya, îmân edinceye kadar
-
2-Bakara 221
mu'minetun : mü'min (kadın)
-
2-Bakara 221
min muşriketin : müşrik bir kadından
-
2-Bakara 221
el muşrikîne : müşrik erkekler
-
2-Bakara 221
hattâ yu'minû : mü'min olunca, îmân edinceye kadar
-
2-Bakara 221
mu'minun : mü'min (erkek)
-
2-Bakara 221
min muşrikin : müşrik erkekten
-
2-Bakara 221
ve yubeyyinu : ve açıklıyor
-
2-Bakara 222
min haysu : yerden
-
2-Bakara 222
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
2-Bakara 222
et tevvâbîne : tövbe edenler
-
2-Bakara 222
el mutetahhirîne : temizlenenler, temizlenmiş olanlar
-
2-Bakara 223
el mu'minîne : mü'minler
-
2-Bakara 225
ve lâkin : ve lâkin, fakat
-
2-Bakara 226
lillezîne (li ellezîne) : o kimseler için, onlar için, onlara
-
2-Bakara 226
min nisâi-him : kadınlarından (uzak olma)
-
2-Bakara 226
eşhurin : aylar
-
2-Bakara 226
in fâû : eğer dönerlerse
-
2-Bakara 226
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
2-Bakara 227
ve in azemû : ve eğer azmederlerse
-
2-Bakara 227
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
2-Bakara 228
bi enfusi-hinne : kendi kendilerine
-
2-Bakara 228
kurûin : dönem (hayz zamanı)
-
2-Bakara 228
fî erhâmi-hinne : onların rahimlerinde
-
2-Bakara 228
in kunne : eğer onlar (kadınlar) iseler
-
2-Bakara 228
yu'minne : îmân ederler
-
2-Bakara 228
bi reddi-hinne : onlara geri dönmeye
-
2-Bakara 228
in erâdû : eğer isterlerse
-
2-Bakara 228
aleyhinne : onların üzerinde
-
2-Bakara 228
aleyhinne : onların üzerinde
-
2-Bakara 229
bi ma'rûfin : iyilik ile, örf ve adete uygun olarak
-
2-Bakara 229
bi ihsânin : ihsan ile
-
2-Bakara 229
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
2-Bakara 229
in hıftum : eğer korkarsanız
-
2-Bakara 230
in tallaka-hâ : eğer onu boşarsa
-
2-Bakara 230
min ba'du : sonradan
-
2-Bakara 230
in tallaka-hâ : eğer onu boşarsa
-
2-Bakara 230
in zannâ : eğer zannettiler ise, inanırlarsa
-
2-Bakara 230
yubeyyinu-hâ : onu açıklıyor
-
2-Bakara 230
li kavmin : bir kavim (toplum) için
-
2-Bakara 231
bi ma'rûfin : marufla, iyilikle, örf ve adete uygun
-
2-Bakara 231
bi ma'rûfin : marufla, iyilikle, örf ve adete uygun
-
2-Bakara 231
min el kitâbi : kitaptan
-
2-Bakara 231
bi kulli şey'in : herşeyi
-
2-Bakara 232
min-kum : sizden
-
2-Bakara 232
yu'minu : îmân eder
-
2-Bakara 233
in erâdâ : eğer ikisi isterlerse
-
2-Bakara 233
terâdın : rıza alınarak, razı olarak
-
2-Bakara 233
min humâ : (onların) ikisinden
-
2-Bakara 233
ve teşâvurin : ve müşavere ederek, görüşerek
-
2-Bakara 233
ve in eradtum : ve eğer isterseniz
-
2-Bakara 234
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
2-Bakara 234
min-kum : sizden
-
2-Bakara 234
bi enfusi-hinne : kendi kendileri ile, kendi kendilerine
-
2-Bakara 234
eşhurin : aylar
-
2-Bakara 234
fî enfusi-hinne : onların kendileri hakkında
-
2-Bakara 235
min : den
-
2-Bakara 235
ve lâkin : ve lâkin, fakat
-
2-Bakara 236
in tallaktumu : eğer boşarsanız
-
2-Bakara 236
alâ el muhsinîne : muhsinlerin üzerine, muhsinlere
-
2-Bakara 237
ve in tallaktumû-hunne : ve eğer onları boşarsanız
-
2-Bakara 237
min kabli : önceden, daha önce
-
2-Bakara 237
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
2-Bakara 238
kânitîne : Allah'ın huzurunda huşû içinde ve
-
2-Bakara 239
in hıftum : eğer korktunuz ise
-
2-Bakara 239
fe izâ emintum : artık, nihayet emniyette olduğunuz
-
2-Bakara 240
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
2-Bakara 240
min-kum : sizden
-
2-Bakara 240
gayre ıhrâcın : çıkarılmaksızın
-
2-Bakara 240
in harecne : eğer çıkarsa
-
2-Bakara 240
fî enfusi-hinne : kendi nefslerinde, kendi kendine,
-
2-Bakara 241
el muttekîne : takva sahipleri
-
2-Bakara 242
yubeyyinu : beyan ediyor, açıklıyor
-
2-Bakara 243
ilâ ellezîne : o kimseleri, onları
-
2-Bakara 243
min diyâri-him : kendi diyarlarından, yurtlarından
-
2-Bakara 243
inne : muhakkak ki
-
2-Bakara 243
fadlin : fazl, fazl nuru
-
2-Bakara 243
ve lâkinne : ve lâkin, fakat
-
2-Bakara 246
min benî isrâîle : İsrailoğulları'ndan
-
2-Bakara 246
min ba'di mûsâ : Musa'dan sonra
-
2-Bakara 246
li nebiyyin : peygambere
-
2-Bakara 246
in kutibe : yazılırsa, farz kılınırsa
-
2-Bakara 246
min diyâri-nâ : diyarımızdan, yurdumuzdan
-
2-Bakara 246
min-hum : onlardan
-
2-Bakara 246
bi ez zâlimîne : zalimleri, haksızlık edenleri
-
2-Bakara 247
inne : muhakkak ki
-
2-Bakara 247
min-hu : ondan
-
2-Bakara 247
min el mâli : maldan, varlıktan
-
2-Bakara 247
inne : muhakkak ki
-
2-Bakara 248
inne : muhakkak ki, şüphesiz
-
2-Bakara 248
sekînetun : sekînet, huzur, ferahlık
-
2-Bakara 248
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
2-Bakara 248
mimmâ (min mâ) : şeylerden
-
2-Bakara 248
inne : muhakkak ki, şüphesiz
-
2-Bakara 248
in kuntum : eğer siz iseniz
-
2-Bakara 248
mu'minîne : mü'minler
-
2-Bakara 249
inne : muhakkak
-
2-Bakara 249
bi en neherin : bir nehir ile
-
2-Bakara 249
min-hu : ondan
-
2-Bakara 249
min-nî : benden
-
2-Bakara 249
inne-hu : muhakkak ki o
-
2-Bakara 249
min-nî : benden
-
2-Bakara 249
min-hu : ondan
-
2-Bakara 249
min-hum : onlardan
-
2-Bakara 249
ve ellezîne : ve onlar
-
2-Bakara 249
ellezîne : onlar
-
2-Bakara 249
min fietin : topluluk(lar)dan
-
2-Bakara 249
kalîletin : az, pek az
-
2-Bakara 249
es sâbirîne : sabredenler
-
2-Bakara 250
el kâfirîne : kâfirler
-
2-Bakara 251
mimmâ (min mâ) : şeylerden
-
2-Bakara 251
bi ba'din : bir kısmı ile, diğerleri ile
-
2-Bakara 251
ve lâkinne allâhe : ve lâkin, fakat Allah
-
2-Bakara 251
fadlin : fazl
-
2-Bakara 251
alâ el âlemîne : âlemlerin üzerine
-
2-Bakara 252
ve inne-ke : ve muhakkak ki sen
-
2-Bakara 252
min el murselîne : gönderilen resûllerden
-
2-Bakara 253
alâ ba'din : diğerlerinin üzerine, diğerlerine
-
2-Bakara 253
min-hum : onlardan
-
2-Bakara 253
derecâtin : dereceler
-
2-Bakara 253
el beyyinâti : beyyineler, açıklamalar, ispat vasıtaları
-
2-Bakara 253
ellezîne min ba'di-him : onlardan sonrakiler
-
2-Bakara 253
min ba'di : sonradan
-
2-Bakara 253
el beyyinâtu : beyyineler, deliller, ispat vasıtaları
-
2-Bakara 253
ve lâkini : ve lâkin, fakat
-
2-Bakara 253
fe min-hum : artık onlardan, o zaman onlardan
-
2-Bakara 253
ve min-hum : ve onlardan
-
2-Bakara 253
ve lâkinne allâhe : ve lâkin Allah
-
2-Bakara 254
ellezîne : onlar
-
2-Bakara 254
mimmâ (min mâ) : şey(ler)den
-
2-Bakara 254
min kabli : önceden
-
2-Bakara 255
sinetun : uyuklama hali
-
2-Bakara 255
inde-hu : onun katında, yanında
-
2-Bakara 255
min ilmi-hi : onun ilminden
-
2-Bakara 256
fî ed dîni : dînde
-
2-Bakara 256
min el gayyi : gayy yolundan, dalâlet yolundan,
-
2-Bakara 256
ve yu'min : ve îmân eder
-
2-Bakara 256
lâ infisâme : kopma yoktur, olmaz (kopmaz)
-
2-Bakara 257
ellezîne : onlar
-
2-Bakara 257
min ez zulumâti : zulmetten, karanlıklardan
-
2-Bakara 257
ve ellezîne : ve onlar
-
2-Bakara 257
min en nûri : nurdan, aydınlıktan
-
2-Bakara 258
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
2-Bakara 258
min el maşrıkı : şarktan, doğudan
-
2-Bakara 258
min el magribi : garbtan, batıdan
-
2-Bakara 258
ez zâlimîne : zalimler
-
2-Bakara 259
alâ karyetin : bir karyeye, beldeye, kasaba
-
2-Bakara 259
miete âmin : yüz yıl, yüz sene
-
2-Bakara 259
ba'da yevmin : günün bir kısmı
-
2-Bakara 259
miete âmin : yüz yıl, yüz sene
-
2-Bakara 259
alâ kulli şey'in : herşeye
-
2-Bakara 260
e ve lem tu'min : ve inanmıyor musun
-
2-Bakara 260
ve lâkin : ve lâkin, fakat
-
2-Bakara 260
li yatmainne : tatmin olması için
-
2-Bakara 260
min et tayri : kuşlardan
-
2-Bakara 260
cebelin : dağ
-
2-Bakara 260
min-hunne : onlardan
-
2-Bakara 260
ye'tîne-ke : sana gelirler, gelecekler
-
2-Bakara 261
ellezîne : onlar 3 - yunfikûne
-
2-Bakara 261
habbetin : tane, tohum
-
2-Bakara 261
sunbuletin : sünbül, başak
-
2-Bakara 261
habbetin : tane, tohum
-
2-Bakara 262
ellezîne : onlar
-
2-Bakara 262
inde : yanında, katında
-
2-Bakara 263
min : dan
-
2-Bakara 263
sadakatin : sadaka
-
2-Bakara 264
ellezîne : onlar
-
2-Bakara 264
ve lâ yu'minu : ve inanmaz
-
2-Bakara 264
safvânin : sert kaya
-
2-Bakara 264
alâ şey'in : bir şeye
-
2-Bakara 264
mimmâ (min mâ) : şey(ler)den
-
2-Bakara 264
el kâfirîne : kâfirler
-
2-Bakara 265
ellezîne : onlar
-
2-Bakara 265
min enfusi-him : kendi nefslerinden, nefslerini
-
2-Bakara 265
cennetin : cennet, bahçe
-
2-Bakara 265
bi rabvetin : münbit yüksek tepede
-
2-Bakara 265
in lem yusıb-hâ : eğer ona isabet etmezse
-
2-Bakara 266
min nahîlin : hurmalıktan
-
2-Bakara 266
ve a'nâbin : ve üzümler, bağlar
-
2-Bakara 266
min tahti-hâ : onun altından
-
2-Bakara 266
min kulli : hepsinden, her türlü
-
2-Bakara 266
yubeyyinu : beyan ediyor, açıklıyor
-
2-Bakara 267
ellezine : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 267
min tayyibâti : temiz olanlardan, iyilerinden
-
2-Bakara 267
ve mimmâ (min mâ) : ve şeylerden
-
2-Bakara 267
min el ardı : arzdan, yerden
-
2-Bakara 267
min-hu : ondan
-
2-Bakara 268
min-hu : ondan, kendisinden
-
2-Bakara 270
min nafakatin : nafakadan, nafaka olarak, bir nafaka
-
2-Bakara 270
min nezrin : nezirden, nezir olarak, bir nezir, bir adak
-
2-Bakara 270
inne : muhakkak, mutlaka
-
2-Bakara 270
li ez zâlimîne : zalimler için
-
2-Bakara 270
min ensârın : (yardımcılardan) bir yardımcı
-
2-Bakara 271
in : eğer
-
2-Bakara 271
ve in tuhfû-hâ : ve onu gizlerseniz
-
2-Bakara 271
min seyyiâti-kum : günahlarınızdan
-
2-Bakara 272
ve lâkinne : ve lâkin, fakat
-
2-Bakara 272
min hayrin : hayırdan
-
2-Bakara 272
min hayrin : hayırdan
-
2-Bakara 273
ellezîne : onlar
-
2-Bakara 273
min et teaffufi : iffetlerinden
-
2-Bakara 273
min hayrin : hayırdan, hayır olarak
-
2-Bakara 273
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
2-Bakara 274
ellezîne : onlar
-
2-Bakara 274
inde : yanında, katında
-
2-Bakara 275
ellezîne : onlar
-
2-Bakara 275
min el messi : dokunmasından, çarpmasından (çarpılması)
-
2-Bakara 275
innemâ : ama, fakat, ancak
-
2-Bakara 275
min rabbi-hi : kendi Rabbinden
-
2-Bakara 276
kulle keffârin : kâfirlerin hepsini (hiçbirini)
-
2-Bakara 276
esîmin : günahkâr
-
2-Bakara 277
inne ellezîne : muhakkak ki onlar,
-
2-Bakara 277
inde : yanında, katında
-
2-Bakara 278
ellezîne : o kimseler, onlar
-
2-Bakara 278
min er ribâ : ribadan, faizden
-
2-Bakara 278
in : eğer, ise
-
2-Bakara 278
mu'minîne : mü'minler
-
2-Bakara 279
in lem tef'alû : eğer yapmazsanız
-
2-Bakara 279
bi harbin : harbi, savaşı
-
2-Bakara 279
min allâhi : Allah'tan
-
2-Bakara 279
ve in : ve eğer
-
2-Bakara 280
in : eğer
-
2-Bakara 280
usratin : darlık, zorluk
-
2-Bakara 280
meyseretin : kolaylık, bolluk
-
2-Bakara 280
in kuntum : eğer siz, iseniz
-
2-Bakara 281
nefsin : nefs, kişi
-
2-Bakara 282
ellezîne : onlar
-
2-Bakara 282
bi deynin : bir borç ile
-
2-Bakara 282
ilâ ecelin : bir süreye kadar
-
2-Bakara 282
min-hu şey'en : ondan birşey
-
2-Bakara 282
in kâne : eğer, olursa
-
2-Bakara 282
min ricâli-kum : erkeklerinizden
-
2-Bakara 282
fe in lem yekûnâ : fakat bulunmuyorsa, bulunamıyorsa
-
2-Bakara 282
mimmen (min men) : o kimselerden, onlardan
-
2-Bakara 282
min eş şuhedâi : şahitlerden
-
2-Bakara 282
inde allâhi : Allah'ın katında
-
2-Bakara 282
ve in tef'alû : ve eğer yaparsanız
-
2-Bakara 282
inne-hu : muhakkak ki o, mutlaka o
-
2-Bakara 282
bi kulli şey'in : herşeyi
-
2-Bakara 283
ve in kuntum : ve eğer siz, iseniz, olduysanız
-
2-Bakara 283
alâ seferin : seferde, yolculukta
-
2-Bakara 283
fe in emine : emin olduğunuz taktirde
-
2-Bakara 283
u'tumine : itimat edildi, güven duyuldu
-
2-Bakara 283
innehû : muhakkak ki o
-
2-Bakara 284
ve in tubdû : ve eğer siz açıklarsanız, açıklasanız
-
2-Bakara 284
alâ kulli şey'in : herşeye
-
2-Bakara 285
min : den
-
2-Bakara 285
ve el mu'minûne : ve mü'minler
-
2-Bakara 285
ehadin : biri
-
2-Bakara 285
min rusuli-hi : onun resûllerinden
-
2-Bakara 286
in nesînâ : eğer, şâyet unuttuysak
-
2-Bakara 286
alâ ellezîne : o kimselere, onlara
-
2-Bakara 286
min kabli-nâ : bizden önce
-
2-Bakara 286
alâ el kavmi el kâfirîne : kâfirler kavmine karşı
-
20-Tâ-Hâ 4
mimmen (min men) : kimse tarafından
-
20-Tâ-Hâ 7
ve in : ve eğer
-
20-Tâ-Hâ 7
inne-hu : muhakkak o
-
20-Tâ-Hâ 10
innî : muhakkak ki ben
-
20-Tâ-Hâ 10
min-hâ : ondan
-
20-Tâ-Hâ 10
bi kabesin : bir kor
-
20-Tâ-Hâ 12
innî : muhakkak ki ben, gerçekten ben
-
20-Tâ-Hâ 12
inne-ke : çünkü sen, şüphesiz sen
-
20-Tâ-Hâ 14
inne-nî : gerçekten ben, muhakkak ben
-
20-Tâ-Hâ 15
inne : muhakkak
-
20-Tâ-Hâ 15
kullu nefsin : bütün nefsler, herkes
-
20-Tâ-Hâ 16
men lâ yu'minu : inanmayan kimse
-
20-Tâ-Hâ 17
bi yemîni-ke : sağ elindeki
-
20-Tâ-Hâ 22
min gayri : olmaksızın
-
20-Tâ-Hâ 22
sûin : sui, kusurlu
-
20-Tâ-Hâ 23
min âyâti-nâ : âyetlerimizden, mucizelerimizden
-
20-Tâ-Hâ 24
inne-hu : çünkü o, muhakkak o
-
20-Tâ-Hâ 27
min lisânî : dilimden
-
20-Tâ-Hâ 29
min ehlî : ehlimden, ailemden
-
20-Tâ-Hâ 35
inne-ke : muhakkak ki sen
-
20-Tâ-Hâ 39
min-nî : benden, kendimden
-
20-Tâ-Hâ 40
min el gammi : gamdan, kederden, üzüntüden
-
20-Tâ-Hâ 40
sinîne : senelerce, yıllarca
-
20-Tâ-Hâ 40
alâ kaderin : bir kader üzerine, takdir edilen zamanda
-
20-Tâ-Hâ 43
inne-hu : çünkü o, muhakkak ki o
-
20-Tâ-Hâ 44
leyyinen : yumuşak
-
20-Tâ-Hâ 45
inne-nâ : gerçekten biz
-
20-Tâ-Hâ 46
inne-nî : muhakkak ki ben
-
20-Tâ-Hâ 47
in-nâ : muhakkak biz
-
20-Tâ-Hâ 47
âyetin : âyet, mucize
-
20-Tâ-Hâ 47
min rabbi-ke : senin Rabbinden
-
20-Tâ-Hâ 48
innâ : muhakkak
-
20-Tâ-Hâ 50
şey'in : şey
-
20-Tâ-Hâ 52
inde : katında, yanında
-
20-Tâ-Hâ 52
fî kitâbin : bir kitapta
-
20-Tâ-Hâ 53
min es semâi : semadan
-
20-Tâ-Hâ 53
min nebâtin : bitkiden, nebattan
-
20-Tâ-Hâ 54
inne : muhakkak
-
20-Tâ-Hâ 54
le âyâtin : elbette âyetler
-
20-Tâ-Hâ 54
li ulîn : sahipleri için
-
20-Tâ-Hâ 55
min-hâ : ondan
-
20-Tâ-Hâ 55
ve min-hâ : ve ondan
-
20-Tâ-Hâ 57
min ardı-nâ : ülkemizden, yurdumuzdan
-
20-Tâ-Hâ 58
sıhrin : bir sihir
-
20-Tâ-Hâ 59
yevmu ez zîneti : ziynet (bayram) günü
-
20-Tâ-Hâ 61
bi azâbin : azap ile
-
20-Tâ-Hâ 63
in hâzâni : bu ikisi (... ise)
-
20-Tâ-Hâ 63
min ardı-kum : yurdunuzdan
-
20-Tâ-Hâ 66
min sıhri-him : onların sihirlerinden (dolayı)
-
20-Tâ-Hâ 68
inne-ke : muhakkak ki sen
-
20-Tâ-Hâ 69
mâ fî yemîni-ke : sağ elindeki şeyi
-
20-Tâ-Hâ 69
innemâ : sadece
-
20-Tâ-Hâ 69
sâhırin : sihirbaz
-
20-Tâ-Hâ 71
inne-hu : muhakkak o
-
20-Tâ-Hâ 71
min hilâfin : çapraz olarak
-
20-Tâ-Hâ 72
min el beyyinâti : beyyinelerden, mucizelerden
-
20-Tâ-Hâ 72
kâdın : yapan kişi
-
20-Tâ-Hâ 72
innemâ : ancak, sadece
-
20-Tâ-Hâ 73
innâ- inne nâ : muhakkak ki biz
-
20-Tâ-Hâ 73
min es sihri : sihirden
-
20-Tâ-Hâ 74
inne-hu : muhakkak o
-
20-Tâ-Hâ 74
inne : muhakkak
-
20-Tâ-Hâ 75
mu'minen : mü'min olarak
-
20-Tâ-Hâ 76
adnin : adn
-
20-Tâ-Hâ 76
min tahti-hâ : onun altından
-
20-Tâ-Hâ 76
hâlidîne : ebedî kalıcı olanlar (kalacaklar)
-
20-Tâ-Hâ 78
min el yemmi : denizden, deniz
-
20-Tâ-Hâ 80
min aduvvi-kum : düşmanlarınızdan
-
20-Tâ-Hâ 81
min tayyibâti : temiz ve helâl olanlardan
-
20-Tâ-Hâ 82
ve in-nî : ve muhakkak ki ben
-
20-Tâ-Hâ 85
in-nâ : muhakkak biz
-
20-Tâ-Hâ 85
min ba'di-ke : senden sonra
-
20-Tâ-Hâ 86
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
20-Tâ-Hâ 87
ve lâkin-nâ : ve lâkin biz, ancak biz
-
20-Tâ-Hâ 87
min zîneti : süs eşyalarından
-
20-Tâ-Hâ 90
min kablu : daha önce
-
20-Tâ-Hâ 90
innemâ : sadece, yalnız
-
20-Tâ-Hâ 90
futintum : imtihan olundunuz
-
20-Tâ-Hâ 90
ve inne : ve muhakkak
-
20-Tâ-Hâ 91
âkifîne \n(akefe) : kendini vakfeden, tüm vaktini veren, bağlanan \n: (kendini vakfetti, tüm vaktini verdi, bağlandı)
-
20-Tâ-Hâ 94
in-nî haşîtu : gerçekten ben korktum, endişe ettim
-
20-Tâ-Hâ 96
min eseri : izinden
-
20-Tâ-Hâ 97
inne : muhakkak
-
20-Tâ-Hâ 97
ve inne : ve muhakkak
-
20-Tâ-Hâ 98
innemâ : sadece, yalnız
-
20-Tâ-Hâ 98
kulle şey'in : herşey
-
20-Tâ-Hâ 99
min enbâi : haberlerden, haberleri
-
20-Tâ-Hâ 99
min ledun-nâ : katımızdan
-
20-Tâ-Hâ 100
inne-hu : muhakkak o
-
20-Tâ-Hâ 101
hâlidîne : kalacak olanlardır
-
20-Tâ-Hâ 102
el mucrimîne : mücrimler, günahkârlar
-
20-Tâ-Hâ 102
yevme izin : izin günü
-
20-Tâ-Hâ 103
in lebistum : siz kaldınız
-
20-Tâ-Hâ 103
illâ \n(in ..... illâ) : ancak, sadece \n: (sadece)
-
20-Tâ-Hâ 104
in lebistum illâ : ancak kaldınız
-
20-Tâ-Hâ 108
yevme izin : o gün, izin günü
-
20-Tâ-Hâ 109
yevme izin : o gün, izin günü
-
20-Tâ-Hâ 109
men ezine : izin verdiği kimse
-
20-Tâ-Hâ 112
min es sâlihâti : salih (nefsi ıslâh edici) amellerden
-
20-Tâ-Hâ 112
mu'minun : mümin olan
-
20-Tâ-Hâ 113
min el vaîdi : vaadlerden,
-
20-Tâ-Hâ 114
min kabli : daha önce
-
20-Tâ-Hâ 115
min kablu : daha önce
-
20-Tâ-Hâ 117
inne : muhakkak
-
20-Tâ-Hâ 117
min el cenneti : cennetten
-
20-Tâ-Hâ 118
inne : muhakkak
-
20-Tâ-Hâ 120
ve mulkin : ve bir saltanat
-
20-Tâ-Hâ 121
min-hâ : ondan
-
20-Tâ-Hâ 121
min varakı : yapraklardan
-
20-Tâ-Hâ 123
min-hâ : oradan
-
20-Tâ-Hâ 123
li ba'dın : bir kısmına
-
20-Tâ-Hâ 123
min-nî : benden
-
20-Tâ-Hâ 124
inne : muhakkak
-
20-Tâ-Hâ 127
ve lem yu'min : ve inanmaz
-
20-Tâ-Hâ 128
min el kurûni : nesillerden
-
20-Tâ-Hâ 128
mesâkini-him : onların meskenleri
-
20-Tâ-Hâ 128
inne : muhakkak
-
20-Tâ-Hâ 128
le âyâtin : elbette âyetler
-
20-Tâ-Hâ 129
min rabbi-ke : senin Rabbinden
-
20-Tâ-Hâ 130
ve min ânâi : ve vakitlerden, saatlerden
-
20-Tâ-Hâ 131
min-hum : onlardan
-
20-Tâ-Hâ 131
li neftine-hum : onları fitne (imtihan) etmek için, denemek için
-
20-Tâ-Hâ 133
âyetin : âyet
-
20-Tâ-Hâ 133
min rabbi-hî : Rabbinden
-
20-Tâ-Hâ 133
beyyinetu : beyyine (ispat vasıtaları, deliller)
-
20-Tâ-Hâ 134
bi azâbin : azap ile
-
20-Tâ-Hâ 134
min kabli-hî : ondan önce
-
20-Tâ-Hâ 134
min kabli : önce, daha önce
-
21-Enbiyâ 1
fî gafletin : gaflet içinde
-
21-Enbiyâ 2
min zikrin : zikirden, zikir, uyarı, ihtar
-
21-Enbiyâ 2
min rabbi-him : Rab'lerinden
-
21-Enbiyâ 2
muhdesin : yeni
-
21-Enbiyâ 3
en necvellezîne (necve ellezîne) : fısıldaşırlar o kimseler
-
21-Enbiyâ 5
ahlâmin (hulmun) : rüyalar (rüya)
-
21-Enbiyâ 5
fel ye'tinâ bi (fe li ye'ti-nâ bi) : o zaman, öyleyse bize getirsin
-
21-Enbiyâ 5
âyetin : bir âyet
-
21-Enbiyâ 6
min karyetin : ülkelerden (biri)
-
21-Enbiyâ 6
yu'minûne : îmân edecekler
-
21-Enbiyâ 7
in kuntum : eğer siz, iseniz
-
21-Enbiyâ 8
hâlidîne : halidin, ebedî
-
21-Enbiyâ 9
el musrifîne : müsrifler, israf edenler
-
21-Enbiyâ 11
min karyetin : ülkelerden, şehirlerden
-
21-Enbiyâ 11
âharîne : diğer, başka
-
21-Enbiyâ 12
min-hâ : ondan
-
21-Enbiyâ 13
ve mesâkini-kum : ve meskenlerinize
-
21-Enbiyâ 14
innâ : muhakkak biz
-
21-Enbiyâ 14
zâlimîne : zalimler
-
21-Enbiyâ 15
hâmidîne : sönmüş hale gelmiş olanlar
-
21-Enbiyâ 16
lâıbîne : oyun (eğlence)
-
21-Enbiyâ 17
min ledun-nâ : bizim katımızdan
-
21-Enbiyâ 17
in kunnâ : eğer olsaydık
-
21-Enbiyâ 17
fâ'ılîne : yapanlar
-
21-Enbiyâ 18
mimmâ (min mâ) : şeylerden
-
21-Enbiyâ 19
inde-hu : onun yanında, katında
-
21-Enbiyâ 21
min el ardı : arzdan (yeryüzünden)
-
21-Enbiyâ 24
min dûni-hî : ondan başka
-
21-Enbiyâ 25
min kabli-ke : senden önce
-
21-Enbiyâ 25
min resûlin : (resûllerden) bir resûl
-
21-Enbiyâ 28
min haşyeti-hî : onun haşyetinden
-
21-Enbiyâ 29
min-hum : onlardan
-
21-Enbiyâ 29
in-nî : muhakkak ben
-
21-Enbiyâ 29
min dûni-hî : ondan başka
-
21-Enbiyâ 29
ez zâlimîne : zalimler
-
21-Enbiyâ 30
ellezîne : o kimseler, onlar
-
21-Enbiyâ 30
min el mâi : sudan
-
21-Enbiyâ 30
kulle şey'in : herşey
-
21-Enbiyâ 30
hayyin : canlı
-
21-Enbiyâ 30
e fe lâ yu'minûne : hâlâ inanmazlar mı
-
21-Enbiyâ 33
felekin : yörünge, felek
-
21-Enbiyâ 34
li beşerin : bir beşer için, bir beşere
-
21-Enbiyâ 34
min kabli-ke : senden önce
-
21-Enbiyâ 34
in mitte : eğer sen ölürsen
-
21-Enbiyâ 35
nefsin : nefs
-
21-Enbiyâ 36
ellezîne : onlar
-
21-Enbiyâ 36
in yettehızûne-ke illâ : seni sadece ..... ediniyorlar
-
21-Enbiyâ 37
hulika el insânu : insan yaratıldı
-
21-Enbiyâ 37
min acelin : acele olarak, aceleci özellikte
-
21-Enbiyâ 38
in kuntum : eğer siz iseniz
-
21-Enbiyâ 38
sâdıkîne : doğru söyleyenler, sadıklar
-
21-Enbiyâ 39
ya'lemu ellezîne : o kimseler bilselerdi
-
21-Enbiyâ 39
hîne : (belli bir) zaman
-
21-Enbiyâ 41
bi rusulin : resûllerle
-
21-Enbiyâ 41
min kablike : senden önce
-
21-Enbiyâ 41
ellezîne : onlar, o kimseler
-
21-Enbiyâ 41
min-hum : onlardan
-
21-Enbiyâ 42
min er rahmâni : Rahmân'dan
-
21-Enbiyâ 43
min dûni-nâ : bizden başka
-
21-Enbiyâ 43
min-nâ : bizden, bizim tarafımızdan
-
21-Enbiyâ 44
min etrâfi-hâ : onun etrafından, çevresinden
-
21-Enbiyâ 45
innemâ : sadece
-
21-Enbiyâ 46
ve le in : ve eğer, olsa
-
21-Enbiyâ 46
min azâbi : azaptan
-
21-Enbiyâ 46
in-nâ : muhakkak biz, gerçekten biz
-
21-Enbiyâ 46
zâlimîne : zalimler
-
21-Enbiyâ 47
el mevâzîne : mizanlar
-
21-Enbiyâ 47
ve in kâne : ve eğer, olsa, olsa bile
-
21-Enbiyâ 47
habbetin : tane
-
21-Enbiyâ 47
min hardelin : hardaldan
-
21-Enbiyâ 47
hâsibîne : hesap görenler, hesap görücüler
-
21-Enbiyâ 48
li el muttekîne : takva sahipleri için
-
21-Enbiyâ 49
ellezîne : o kimseler ki, onlar
-
21-Enbiyâ 49
min es sâati : o saatten, kıyâmet saatinden
-
21-Enbiyâ 51
min kablu : önceden
-
21-Enbiyâ 51
âlimîne : bilenler
-
21-Enbiyâ 53
âbidîne : kul olanlar, ibadet edenler
-
21-Enbiyâ 54
fî dalâlin : dalâlette
-
21-Enbiyâ 54
mubînin : apaçık
-
21-Enbiyâ 55
min el lâıbîne : oyun oynayanlardan
-
21-Enbiyâ 56
min eş şâhidîne : şahitlerden
-
21-Enbiyâ 57
mudbirîne : arkalarına dönenler
-
21-Enbiyâ 59
inne-hu : muhakkak o
-
21-Enbiyâ 59
le min ez zâlimîne : elbette, gerçekten zalimlerden
-
21-Enbiyâ 63
in : eğer, ise
-
21-Enbiyâ 64
inne-kum : muhakkak siz
-
21-Enbiyâ 66
min dûnillâhi (dûni allâhi) : Allah'tan başka
-
21-Enbiyâ 67
uffin : of, yazıklar olsun
-
21-Enbiyâ 67
min dûnillâhi (dûni allâhi) : Allah'tan başka
-
21-Enbiyâ 68
in kuntum : eğer siz iseniz
-
21-Enbiyâ 68
fâılîne : yapanlar
-
21-Enbiyâ 70
el ahserîne : daha çok hüsranda olanlar
-
21-Enbiyâ 71
li el âlemîne : âlemler için, âlemlere
-
21-Enbiyâ 72
sâlihîne : salihler
-
21-Enbiyâ 73
âbidîne : kullar
-
21-Enbiyâ 74
min el karyeti : ülkeden
-
21-Enbiyâ 74
inne-hum : muhakkak onlar
-
21-Enbiyâ 74
sev'in : kötü
-
21-Enbiyâ 74
fâsikîne : fasıklar
-
21-Enbiyâ 75
inne-hu : muhakkak o
-
21-Enbiyâ 75
min es sâlihîne : salihlerden
-
21-Enbiyâ 76
min kablu : önceden, daha önce
-
21-Enbiyâ 76
min el kerbi : şiddetli üzüntüden
-
21-Enbiyâ 77
min el kavmi : kavimden (kavme karşı)
-
21-Enbiyâ 77
ellezîne : ki onlar
-
21-Enbiyâ 77
inne-hum : muhakkak onlar
-
21-Enbiyâ 77
sev'in : kötü
-
21-Enbiyâ 77
ecmaîne : hepsi
-
21-Enbiyâ 78
şâhidîne : şahitler, şahit olanlar
-
21-Enbiyâ 79
fâılîne : yapanlar, failler
-
21-Enbiyâ 80
lebûsin : elbise
-
21-Enbiyâ 80
li tuhsıne-kum : sizi koruması için
-
21-Enbiyâ 80
min be'si-kum : sizin şiddetli çarpışmalarınızda
-
21-Enbiyâ 81
bi kulli şey'in : herşeyi
-
21-Enbiyâ 81
âlimîne : bilenler
-
21-Enbiyâ 82
ve min eş şeyâtîni : ve şeytanlardan
-
21-Enbiyâ 82
hâfızîne : koruyanlar, muhafaza edenler
-
21-Enbiyâ 83
erhamu er râhımîne : merhametlilerin en merhametlisi
-
21-Enbiyâ 84
min durrin : zarardan
-
21-Enbiyâ 84
min ındi-nâ : katımızdan
-
21-Enbiyâ 84
li el âbidîne : kullar için
-
21-Enbiyâ 85
min es sâbirîne : sabredenlerden
-
21-Enbiyâ 86
inne-hum : muhakkak onlar
-
21-Enbiyâ 86
min es sâlihîne : salihlerdendi
-
21-Enbiyâ 87
in-nî : muhakkak, gerçekten ben
-
21-Enbiyâ 87
min ez zâlimîne : zalimlerden
-
21-Enbiyâ 88
min el gammi : üzüntüden
-
21-Enbiyâ 88
el mu'minîne : mü'minler
-
21-Enbiyâ 89
el vârisîne : varisler, mirasçılar
-
21-Enbiyâ 90
inne-hum : muhakkak onlar
-
21-Enbiyâ 90
lenâ hâşiîne : bize huşû duyanlar
-
21-Enbiyâ 91
min rûhi-nâ : ruhumuzdan
-
21-Enbiyâ 91
li el âlemîne : âlemlere, âlemler için
-
21-Enbiyâ 92
inne : muhakkak
-
21-Enbiyâ 94
min es sâlihâti : salihat(tan) (nefs tezkiyesi)
-
21-Enbiyâ 94
mu'minun : mü'min (kalbinde îmân yazılı olan)
-
21-Enbiyâ 94
ve innâ : ve muhakkak biz
-
21-Enbiyâ 95
alâ karyetin : şehre, şehir halkına
-
21-Enbiyâ 96
min kulli : hepsinden
-
21-Enbiyâ 96
hadebin : taraftan, tepeden
-
21-Enbiyâ 97
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olanlar
-
21-Enbiyâ 97
fî gafletin : gaflet içinde
-
21-Enbiyâ 97
min hâzâ : bundan
-
21-Enbiyâ 97
zâlimîne : zalimler
-
21-Enbiyâ 98
inne-kum : muhakkak siz
-
21-Enbiyâ 98
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
21-Enbiyâ 101
inne : muhakkak
-
21-Enbiyâ 101
ellezîne : o kimseler, onlar
-
21-Enbiyâ 101
minnel husnâ (min nâ el husna) : bizden güzellik
-
21-Enbiyâ 104
halkın : yaradılış
-
21-Enbiyâ 104
innâ kunnâ : muhakkak biz olduk
-
21-Enbiyâ 104
fâılîne : yapanlar
-
21-Enbiyâ 105
min ba'di ez zikri : zikirden sonra
-
21-Enbiyâ 106
inne : muhakkak
-
21-Enbiyâ 106
li kavmin : bir kavim için
-
21-Enbiyâ 106
âbidîne : kul olanlar
-
21-Enbiyâ 107
li el âlemîne : âlemlere, âlemler için
-
21-Enbiyâ 108
innemâ : sadece, yalnız, ancak
-
21-Enbiyâ 109
fe in : o zaman, bundan sonra eğer
-
21-Enbiyâ 109
alâ sevâin : eşitlik üzere, eşit olarak
-
21-Enbiyâ 109
ve in edrî : ve eğer bilseydim (bilmiyorum)
-
21-Enbiyâ 110
inne-hu : muhakkak o
-
21-Enbiyâ 110
min el kavli : söz(ler)den
-
21-Enbiyâ 111
ve in edrî : ve eğer bilsem (bilmiyorum)
-
21-Enbiyâ 111
ilâ hînin : bir zamana kadar
-
22-Hac 1
inne : muhakkak
-
22-Hac 2
murdıatin : emziren kadın
-
22-Hac 2
hamlin : yük
-
22-Hac 2
ve lâkinne : ve lâkin, fakat
-
22-Hac 3
ve min en nâsi : ve insanlardan (bir kısmı)
-
22-Hac 3
ilmin : ilim
-
22-Hac 3
şeytânin : şeytan
-
22-Hac 3
merîdin : çok azgın
-
22-Hac 5
in kuntum : eğer siz iseniz
-
22-Hac 5
raybin : şüphe
-
22-Hac 5
min el ba'si : beas edilmekten, tekrar diriltilmekten
-
22-Hac 5
innâ : şüphesiz biz
-
22-Hac 5
min turâbin : topraktan
-
22-Hac 5
min nutfetin : nutfeden, bir damla sudan
-
22-Hac 5
min alakatin : alakadan (bir noktadan asılı duran şeyden), (rahim cidarına bir noktadan asılı duran embriyo)
-
22-Hac 5
min mudgatin : bir çiğnemlik et görüntüsündeki ceninden
-
22-Hac 5
muhallekatin : halkedilmiş, yaradılışı şekillendirilmiş
-
22-Hac 5
ve gayri muhallekatin : ve yaradılışı tamamlanmamış, şekillendirilmemiş
-
22-Hac 5
li nubeyyine : beyan etmemiz için, beyan edelim diye
-
22-Hac 5
ilâ ecelin : bir süreye kadar
-
22-Hac 5
ve min-kum men : ve sizden bir kısmınız
-
22-Hac 5
ve min-kum men : ve sizden bir kısmınız
-
22-Hac 5
min ba'di ilmin : ilimden sonra
-
22-Hac 5
min kulli : hepsinden (bütün çeşitlerden)
-
22-Hac 5
zevcin : çift
-
22-Hac 5
behîcin : güzel
-
22-Hac 6
kulli şey'in : herşey
-
22-Hac 8
ve min en nâsi : ve insanlardan
-
22-Hac 8
ilmin : bir ilim
-
22-Hac 8
ve lâ kitâbin : ve bir kitap olmadan
-
22-Hac 8
munîrin : aydınlatıcı, nurlandırıcı
-
22-Hac 10
bi zallâmin : zulmedici, zulmeden
-
22-Hac 11
ve min en nâsi : ve insanlardan
-
22-Hac 11
alâ harfın : bir ucundan, az, gönülsüz
-
22-Hac 11
in asâbe-hu : eğer ona isabet ederse
-
22-Hac 11
ve in asâbet-hu : ve eğer ona isabet ederse
-
22-Hac 11
inkalebe : döner
-
22-Hac 11
el mubînu : apaçık
-
22-Hac 12
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
22-Hac 13
min nef'ı-hî : onun faydasından
-
22-Hac 14
inne allâhe : muhakkak Allah
-
22-Hac 14
ellezîne âmenû : âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
-
22-Hac 14
cennâtin : cennetler
-
22-Hac 14
min tahti-hâ : onun altından
-
22-Hac 14
inne allâhe : muhakkak Allah
-
22-Hac 15
bi sebebin : sebebi, vesileyi, aracı (bir irtibat vesilesini)
-
22-Hac 16
âyâtin : âyetler
-
22-Hac 16
beyyinâtin : beyyineler, açıkça, apaçık
-
22-Hac 17
inne ellezîne : gerçekten, muhakkak o kimseler, onlar
-
22-Hac 17
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
22-Hac 17
ve es sâbiîne : ve yıldızlara tapanlar
-
22-Hac 17
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
22-Hac 17
inne allâhe : muhakkak Allah
-
22-Hac 17
inne allâhe : muhakkak Allah
-
22-Hac 17
kulli şey'in : herşey
-
22-Hac 18
min en nâsi : insanlardan
-
22-Hac 18
yuhinillâhu (vehene) : Allah zayıf düşürür (alçaltır) (zayıf düşürdü)
-
22-Hac 18
min mukrimin : (ikram edenlerden) bir ikram eden
-
22-Hac 18
inne allâhe : muhakkak Allah
-
22-Hac 19
fe ellezîne : o kimseler ki
-
22-Hac 19
min nârin : ateşten
-
22-Hac 19
min fevkı : üstünden
-
22-Hac 21
min hadîdin : demirden
-
22-Hac 22
min-hâ : oradan
-
22-Hac 22
min gammin : üzüntüden
-
22-Hac 23
inne allâhe : muhakkak Allah
-
22-Hac 23
yudhılu ellezîne : o kimseleri dahil eder
-
22-Hac 23
cennâtin : cennetler
-
22-Hac 23
tecrî min tahti-hâ : onun altından akar
-
22-Hac 23
fîhâ min esâvira : orada bileziklerden
-
22-Hac 23
min zehebin : altından
-
22-Hac 24
min el kavli : sözden (sözün)
-
22-Hac 25
inne ellezîne : muhakkak o kimseler, onlar
-
22-Hac 25
bi ilhâdin : (Hakk yolundan) saptırarak
-
22-Hac 25
bi zulmin : zulüm ile
-
22-Hac 25
min âzâbin : azaptan
-
22-Hac 25
elîmin : elîm, acı
-
22-Hac 26
li et tâifîne : tavaf edenler için
-
22-Hac 26
ve el kâimîne : ve kaim olanlar, ayakta duranlar
-
22-Hac 27
ve ezzin : ve ilân et
-
22-Hac 27
dâmirin : develer
-
22-Hac 27
ye'tîne : gelirler
-
22-Hac 27
min kulli : hepsinden
-
22-Hac 27
feccin : dağ yolu
-
22-Hac 27
amîkın : uzak
-
22-Hac 28
fî eyyâmin : günlerde
-
22-Hac 28
ma'lûmâtin : malûm olan, bilinen, belli
-
22-Hac 28
min behîmeti el en'âmi : yürüyen (dört ayaklı) hayvanlardan
-
22-Hac 28
min-hâ : ondan
-
22-Hac 30
inde rabbi-hi : Rabbinin katında
-
22-Hac 30
min el evsâni : putlardan
-
22-Hac 31
muşrikîne : şirk koşanlar
-
22-Hac 31
min es semâi : semadan
-
22-Hac 31
mekânin : mekân, yer
-
22-Hac 31
sahîkın : uzak
-
22-Hac 32
inne-hâ : muhakkak o
-
22-Hac 32
min takvâ : takvadan
-
22-Hac 33
ilâ ecelin : bir süreye kadar
-
22-Hac 34
ummetin : ümmet, toplum
-
22-Hac 34
min behîmeti : yürüyen (dört ayaklı) hayvanlardan (deve, koyun, sığır cinsinden)
-
22-Hac 34
el muhbitîne : muhbitler, kalplerine ihbat konmuş olanlar
-
22-Hac 35
ellezîne : onlar, o kimseler
-
22-Hac 35
ve es sâbirîne : ve sabredenler
-
22-Hac 35
ve mimmâ (min mâ) : ve şeylerden
-
22-Hac 36
min şeâiri allâhi : Allah'ın şiarından (emirlerinden, farzlarından)
-
22-Hac 36
min-hâ : ondan
-
22-Hac 37
ve lâkin : ve ancak, fakat
-
22-Hac 37
min-kum : sizden
-
22-Hac 37
el muhsinîne : muhsinler (Allah'a teslim olanlar)
-
22-Hac 38
inne allâhe : muhakkak Allah
-
22-Hac 38
an ellezîne : kimselerden, onlardan
-
22-Hac 38
inne allâhe : muhakkak Allah
-
22-Hac 38
havvânin : hain olanlar
-
22-Hac 38
kefûrin : kâfirler
-
22-Hac 39
uzine : izin verildi
-
22-Hac 39
li ellezîne : o kimselere, onlara
-
22-Hac 39
ve inne allâhe : ve muhakkak Allah
-
22-Hac 40
ellezîne : o kimseler, onlar
-
22-Hac 40
min diyâri-him : diyarlarından, yurtlarından
-
22-Hac 40
hakkın : hak
-
22-Hac 40
ba'da-hum bi ba'dın : onları birbirleriyle
-
22-Hac 40
innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
-
22-Hac 41
ellezîne : o kimseler, onlar
-
22-Hac 41
in : eğer, ise
-
22-Hac 42
ve in : ve eğer, ise
-
22-Hac 42
kavmu nûhın : Nuh kavmi
-
22-Hac 43
ve kavmu lûtın : ve Lut kavmi
-
22-Hac 44
li el kâfirîne : inkâr edenlere, kâfirlere
-
22-Hac 45
fe ke eyyin : böylece niceleri gibi
-
22-Hac 45
min karyetin : ülkelerden
-
22-Hac 45
ve bi'rin : ve kuyu
-
22-Hac 45
muattalatin : terkedilmiş, boş
-
22-Hac 45
ve kasrın : ve köşkler, saraylar
-
22-Hac 45
meşîdin : yüksek bina
-
22-Hac 46
fe inne-hâ : fakat o
-
22-Hac 46
ve lâkin : ve lâkin, fakat
-
22-Hac 47
ve inne : ve muhakkak
-
22-Hac 47
inde : yanında, katında
-
22-Hac 47
senetin : sene
-
22-Hac 47
mimmâ (min mâ) : şeylerden
-
22-Hac 48
ve ke eyyin : ve niceleri gibi
-
22-Hac 48
min karyetin : ülkelerden
-
22-Hac 49
innemâ : ancak, yalnız, sadece
-
22-Hac 49
mubînun : apaçık
-
22-Hac 50
ellezîne : o kimseler, onlar
-
22-Hac 51
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
22-Hac 51
muâcizîne : aciz bırakanlar
-
22-Hac 52
min kabli-ke : senden önce
-
22-Hac 52
min resûlin : resûlden
-
22-Hac 52
ve lâ nebiyyin : ve bir nebî, bir peygamber yoktur
-
22-Hac 53
li ellezîne : o kimseler için
-
22-Hac 53
ve inne : ve muhakkak
-
22-Hac 53
ez zâlimîne : zalimler
-
22-Hac 53
fî şikâkın : ayrılık içinde
-
22-Hac 53
baîdin : uzak
-
22-Hac 54
ellezîne : o kimseler, onlar
-
22-Hac 54
min rabbi-ke : senin Rabbinden
-
22-Hac 54
fe yu'minû : böylece îmân ederler
-
22-Hac 54
ve innallâhe (inne allâhe) : ve muhakkak Allah
-
22-Hac 54
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
22-Hac 54
ilâ sırâtın mustakîmin : Sıratı Mustakîm'e (Allah'a ulaştıran yola)
-
22-Hac 55
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
22-Hac 55
fî miryetin : şüphe içinde, şüphede
-
22-Hac 55
min-hu : ondan
-
22-Hac 55
yevmin : bir günün
-
22-Hac 55
akîmin : kısır, verimsiz, hedefine ulaşamamış, sona eren
-
22-Hac 56
yevme izin : izin günü
-
22-Hac 56
ellezîne âmenû : âmenû olan (Allah'a ulaşmayı dileyen) kimseler
-
22-Hac 56
fî cennâtin naîmi : naim cennetlerinde
-
22-Hac 57
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
22-Hac 57
muhînun : alçaltıcı
-
22-Hac 58
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
22-Hac 58
ve inne allâhe : ve muhakkak Allah
-
22-Hac 58
er râzikîne : rızık verenler
-
22-Hac 59
ve inne allâhe : ve muhakkak Allah
-
22-Hac 60
innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
-
22-Hac 62
min dûni-hî : ondan başka
-
22-Hac 63
min es semâi : semadan
-
22-Hac 63
inne allâhe : muhakkak Allah
-
22-Hac 64
ve inne allâhe : ve muhakkak Allah
-
22-Hac 65
innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
-
22-Hac 66
inne : muhakkak
-
22-Hac 66
el insâne : insan
-
22-Hac 67
li kulli ummetin : bütün ümmetler için
-
22-Hac 67
inne-ke : muhakkak sen
-
22-Hac 67
mustekîmin : Allah'a doğru istikamet verilmiş olan
-
22-Hac 68
ve in : ve eğer
-
22-Hac 70
inne : muhakkak
-
22-Hac 70
fî kitâbin : kitaptadır, kitabın içinde (vardır)
-
22-Hac 70
inne : muhakkak
-
22-Hac 71
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
22-Hac 71
li ez zâlimîne : zalimler için
-
22-Hac 71
min nasîrin : bir yardımcı
-
22-Hac 72
beyyinâtin : açıklanmış, apaçık
-
22-Hac 72
ellezîne keferû : inkâr edenler
-
22-Hac 72
billezîne : o kimseleri
-
22-Hac 72
bi şerrin : daha kötüsünü, şerr olanı
-
22-Hac 72
min zâlikum : bundan
-
22-Hac 72
ellezîne keferû : inkâr edenler
-
22-Hac 73
inne : muhakkak
-
22-Hac 73
ellezîne ted'ûne : dua ettikleriniz, taptıklarınız
-
22-Hac 73
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
22-Hac 73
ve in : ve eğer
-
22-Hac 73
min-hu : ondan
-
22-Hac 74
inne allâhe : muhakkak Allah
-
22-Hac 75
min el melâiketi : meleklerden
-
22-Hac 75
ve min en nâsi : ve insanlardan
-
22-Hac 75
inne allâhe : muhakkak Allah
-
22-Hac 77
yâ eyyuhâ ellezîne : ey o kimseler
-
22-Hac 78
fî ed dîni : dîn hakkında, dîn konusunda
-
22-Hac 78
min haracin : (zorluktan) bir zorluk
-
22-Hac 78
el muslimîne : müslümanlar (Allah'a teslim olanlar)
-
22-Hac 78
min kablu : önceden, daha önce
-
23-Mü'minûn 1
el mu'minûne : mü'minler
-
23-Mü'minûn 2
ellezîne : o kimseler, onlar
-
23-Mü'minûn 3
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
23-Mü'minûn 4
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
23-Mü'minûn 5
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
23-Mü'minûn 6
fe inne-hum : o taktirde muhakkak onlar
-
23-Mü'minûn 6
melûmîne : levmedilmiş, kınanmış
-
23-Mü'minûn 8
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
23-Mü'minûn 9
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
23-Mü'minûn 11
ellezîne : o kimseler, onlar
-
23-Mü'minûn 12
el insâne : insan
-
23-Mü'minûn 12
min sulâletin : özünden
-
23-Mü'minûn 12
min tînin : balçıktan, nemli topraktan, organik ve inorganik maddelerden
-
23-Mü'minûn 13
fî karârin : karar kılmış halde (bir yere yerleşmiş olarak)
-
23-Mü'minûn 13
mekînin : sağlam, kuvvetli
-
23-Mü'minûn 14
el hâlikîne : halkedenler, yaratanlar, yaratıcılar
-
23-Mü'minûn 15
inne-kum : muhakkak siz
-
23-Mü'minûn 16
inne-kum : muhakkak siz
-
23-Mü'minûn 17
gâfilîne : gâfil olanlar
-
23-Mü'minûn 18
min es semâi : semadan
-
23-Mü'minûn 18
bi kaderin : kader ile, takdir edilmiş miktarda, bir ölçü ile
-
23-Mü'minûn 18
ve in-nâ : ve muhakkak biz
-
23-Mü'minûn 18
zehâbin : giderme
-
23-Mü'minûn 19
cennâtin : cennetler, (ağaçlı) bahçeler
-
23-Mü'minûn 19
min nahîlin : hurmalıklardan, hurma ağaçlarından
-
23-Mü'minûn 19
ve a'nâbin : ve üzümlerden, bağlardan
-
23-Mü'minûn 19
ve min-hâ : ve onlardan
-
23-Mü'minûn 20
min tûri seynâe : Turi Sina'dan
-
23-Mü'minûn 20
ve sıbgın : ve bir katık
-
23-Mü'minûn 20
li el âkilîne : yiyenler için
-
23-Mü'minûn 21
ve inne : ve muhakkak
-
23-Mü'minûn 21
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
23-Mü'minûn 21
ve min-hâ : ve ondan
-
23-Mü'minûn 23
min : den
-
23-Mü'minûn 23
ilâhin : ilâh
-
23-Mü'minûn 24
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olanlar
-
23-Mü'minûn 24
min kavmi-hi : onun kavminden
-
23-Mü'minûn 24
âbâine el evvelîne : evvelki babalarımız, atalarımız
-
23-Mü'minûn 25
in huve : o ancak olur
-
23-Mü'minûn 25
cinnetun : cinnet getirmiş
-
23-Mü'minûn 25
hînin : zaman, süre
-
23-Mü'minûn 27
min kullin : hepsinden, herbirinden
-
23-Mü'minûn 27
min-hum : onlardan
-
23-Mü'minûn 27
ellezîne zalemû : zulmeden kimseler
-
23-Mü'minûn 27
inne-hum : muhakkak onlar
-
23-Mü'minûn 28
min : den
-
23-Mü'minûn 28
el kavmi ez zâlimîne : zalim kavim
-
23-Mü'minûn 29
hayru el munzilîne : indirenlerin en hayırlısı
-
23-Mü'minûn 30
inne : muhakkak, elbette
-
23-Mü'minûn 30
âyâtin : âyetler
-
23-Mü'minûn 30
ve in kunnâ : ve biz oluruz
-
23-Mü'minûn 30
mubtelîne : imtihan edenler
-
23-Mü'minûn 31
min ba'di-him : onlardan sonra
-
23-Mü'minûn 31
âharîne : diğerleri, başkaları
-
23-Mü'minûn 32
min-hum : onlardan
-
23-Mü'minûn 32
min ilâhin : (ilâhtan) bir ilâh
-
23-Mü'minûn 33
min kavmi-hi : onun kavminden
-
23-Mü'minûn 33
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olan kimseler, kâfirler
-
23-Mü'minûn 33
mimmâ (min mâ) : şeylerden
-
23-Mü'minûn 33
min-hu : ondan
-
23-Mü'minûn 33
mimmâ (min mâ) : şeylerden
-
23-Mü'minûn 34
ve le in : ve eğer
-
23-Mü'minûn 34
inne-kum : muhakkak siz
-
23-Mü'minûn 37
in hiye : o sadece
-
23-Mü'minûn 37
bi meb'ûsîne : beas edilenler, yeniden diriltilenler
-
23-Mü'minûn 38
in huve : o ancak
-
23-Mü'minûn 38
bi mu'minîne : inananlar
-
23-Mü'minûn 40
ammâ (an mâ) kalîlin : az (kısa zamanda)
-
23-Mü'minûn 40
nâdimîne : nadim olanlar, pişman olanlar
-
23-Mü'minûn 41
li el kavmi ez zâlimîne : zalim kavimden
-
23-Mü'minûn 42
min ba'di-him : onlardan sonra
-
23-Mü'minûn 42
âharîne : diğerleri, başkaları
-
23-Mü'minûn 43
min ummetin : (ümmetlerden) bir ümmet
-
23-Mü'minûn 44
li kavmin : kavim için, kavim
-
23-Mü'minûn 44
lâ yu'minûne : mü'min olmayanlar
-
23-Mü'minûn 45
ve sultânin : ve bir delil
-
23-Mü'minûn 45
mubînin : apaçık
-
23-Mü'minûn 46
âlîne : âlîn olanlar, üstün gelmeye çalışanlar
-
23-Mü'minûn 47
e nu'minu : inanalım mı
-
23-Mü'minûn 48
min-el muhlekîne : helâk edilenlerden
-
23-Mü'minûn 50
ilâ rabvetin : yüksek bir tepeye
-
23-Mü'minûn 50
karârin : karargâh, yerleşme mekânı
-
23-Mü'minûn 50
ve maînin : ve akan su
-
23-Mü'minûn 51
min et tayyibâti : tayyib olanlardan (temiz, helâl ni'metlerden)
-
23-Mü'minûn 51
in-nî : muhakkak ki ben
-
23-Mü'minûn 52
ve inne : ve muhakkak
-
23-Mü'minûn 53
hızbin : grup
-
23-Mü'minûn 54
hînin : süre, vakit
-
23-Mü'minûn 55
min mâlin : maldan
-
23-Mü'minûn 55
ve benîne : ve oğullar
-
23-Mü'minûn 57
innellezîne (inne ellezîne) : muhakkak o kimseler
-
23-Mü'minûn 57
min haşyeti : haşyetlnden
-
23-Mü'minûn 58
vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler, onlar
-
23-Mü'minûn 58
yu'minûne : îmân ederler
-
23-Mü'minûn 59
vellezîne (ve ellezîne) : o kimseler, onlar
-
23-Mü'minûn 60
ve ellezîne : ve o kimseler
-
23-Mü'minûn 63
fî gamratin : gaflette, dalâlette
-
23-Mü'minûn 63
min hâzâ : bundan
-
23-Mü'minûn 63
min dûni zâlike : bundan başka
-
23-Mü'minûn 65
inne-kum : muhakkak siz
-
23-Mü'minûn 65
min-nâ : bizden
-
23-Mü'minûn 67
mustekbirîne : kibirlenenler
-
23-Mü'minûn 68
el evvelîne : önceki, evvelki
-
23-Mü'minûn 70
cinnetun : bir delilik
-
23-Mü'minûn 71
ve men fî hinne : ve onların içinde olanlar
-
23-Mü'minûn 72
er râzikîne : rızık verenler, rızıklandıranlar
-
23-Mü'minûn 73
ve inne-ke : ve muhakkak sen
-
23-Mü'minûn 73
ilâ sırâtın mustakîmin : Sıratı Mustakîm'e (Allah'a götüren yola)
-
23-Mü'minûn 74
ve inne ellezîne : ve muhakkak o kimseler
-
23-Mü'minûn 74
lâ yu'minûne : inanmazlar
-
23-Mü'minûn 75
min durrin : (zarardan) bir zarar
-
23-Mü'minûn 77
zâ azâbin : azap sahibi
-
23-Mü'minûn 77
şedîdin : şiddetli
-
23-Mü'minûn 82
innâ : muhakkak, gerçekten
-
23-Mü'minûn 83
min kablu : daha önceden
-
23-Mü'minûn 83
in hâzâ illâ : bu ancak
-
23-Mü'minûn 83
el evvelîne : evvelkiler
-
23-Mü'minûn 84
in kuntum : eğer siz oldu iseniz
-
23-Mü'minûn 88
kulli şey'in : herşey
-
23-Mü'minûn 88
in kuntum : eğer siz oldu iseniz
-
23-Mü'minûn 90
ve inne-hum : ve muhakkak onlar
-
23-Mü'minûn 91
min veledin : bir çocuk
-
23-Mü'minûn 91
min ilâhin : bir ilâh
-
23-Mü'minûn 91
kullu ilâhin : bütün ilâhlar
-
23-Mü'minûn 91
ba'du-hum alâ ba'dın : onların bir kısmı bir kısmına
-
23-Mü'minûn 94
el kavmi ez zâlimîne : zalimler kavmi
-
23-Mü'minûn 95
ve innâ : ve muhakkak biz
-
23-Mü'minûn 97
min hemezâti : kışkırtmalarından (vesveselerinden)
-
23-Mü'minûn 97
eş şeyâtîni : şeytanlar
-
23-Mü'minûn 100
innehâ : muhakkak o
-
23-Mü'minûn 100
ve min verâi-him : ve onların arkalarından
-
23-Mü'minûn 101
yevme izin : izin günü
-
23-Mü'minûn 102
mevâzînu-hu : onun mizanı, tartıları
-
23-Mü'minûn 103
mevâzînu-hu : onun mizanı, tartıları
-
23-Mü'minûn 103
ellezîne : o kimseler, onlar ki
-
23-Mü'minûn 106
dâllîne : dalâlette olanlar
-
23-Mü'minûn 107
min-hâ : ondan, oradan
-
23-Mü'minûn 107
in : eğer
-
23-Mü'minûn 107
innâ : muhakkak ki biz, biz mutlaka
-
23-Mü'minûn 109
inne-hu : muhakkak ki o, gerçekten o
-
23-Mü'minûn 109
min ibâdî : kullarımdan
-
23-Mü'minûn 109
er râhımîne : rahîm olanlar
-
23-Mü'minûn 110
min-hum : onlardan
-
23-Mü'minûn 111
in-nî : muhakkak ben
-
23-Mü'minûn 112
sinîne : seneler, yıllar
-
23-Mü'minûn 113
ba'da yevmin : günün bir kısmı
-
23-Mü'minûn 113
el âddîne : sayan kimseler, sayanlar
-
23-Mü'minûn 114
in : eğer
-
23-Mü'minûn 117
innemâ : ancak, sadece
-
23-Mü'minûn 117
inde : katında
-
23-Mü'minûn 117
inne-hu : muhakkak o
-
23-Mü'minûn 118
er râhımîne : rahîm olanlar
-
24-Nûr 1
âyâtin : âyetler
-
24-Nûr 1
beyyinâtin : apaçık, delillerle açıklanmış
-
24-Nûr 2
kulle vâhıdin : herbiri
-
24-Nûr 2
min-humâ : ikisinden
-
24-Nûr 2
celdetin : yalnız cilde tesir edecek şekilde vurulan sopa
-
24-Nûr 2
fî dîni allâhi : Allah'ın dîni hakkında (konusunda)
-
24-Nûr 2
in kuntum : eğer siz olduysanız
-
24-Nûr 2
tu'minûne : siz îmân ediyorsunuz, inanıyorsunuz
-
24-Nûr 2
min el mu'minîne : mü'minlerden
-
24-Nûr 3
zânin : zina yapan erkek
-
24-Nûr 3
el mu'minîne : mü'minler
-
24-Nûr 4
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
24-Nûr 4
semânîne : seksen (80)
-
24-Nûr 5
illâ ellezîne : o kimseler hariç
-
24-Nûr 5
min ba'di zâlike : bundan sonra
-
24-Nûr 5
innallâhe : muhakkak ki Allah
-
24-Nûr 6
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
24-Nûr 6
şehâdâtin : şahitlikler
-
24-Nûr 6
innehû : muhakkak ki o
-
24-Nûr 6
min es sâdıkîne : sadıklardan, doğru sözlülerden
-
24-Nûr 7
in : eğer
-
24-Nûr 7
min el kâzibîne : yalan söyleyenlerden
-
24-Nûr 8
şehâdâtin : şahitlikler
-
24-Nûr 8
innehu : muhakkak ki o
-
24-Nûr 8
min el kâzibîne : yalan söyleyenlerden
-
24-Nûr 9
in : eğer
-
24-Nûr 9
min es sâdikîne : sadıklardan, doğru söyleyenlerden
-
24-Nûr 11
innellezîne (inne ellezîne) : muhakkak o kimseler, onlar
-
24-Nûr 11
min-kum : sizden, içinizden
-
24-Nûr 11
li kullimriin (li kulli imriin) : (hepsi, herkes) herbiri için vardır
-
24-Nûr 11
min-hum : onlardan
-
24-Nûr 11
min el ismi : günahtan
-
24-Nûr 11
min-hum : onlardan
-
24-Nûr 12
el mu'minûne : mü'min erkekler
-
24-Nûr 12
ve el mu'minâtu : ve mü'min kadınlar
-
24-Nûr 12
mubînun : açıkça, apaçık
-
24-Nûr 13
indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
-
24-Nûr 15
bi elsineti-kum : dillerinizle
-
24-Nûr 15
heyyinen : kolay, basit, önemsiz
-
24-Nûr 15
indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
-
24-Nûr 17
in kuntum : eğer siz iseniz
-
24-Nûr 17
mu'minîne : mü'minler
-
24-Nûr 18
ve yubeyyinullâhu : ve Allah beyan ediyor, açıklıyor
-
24-Nûr 19
inne ellezîne : muhakkak o kimseler, onlar
-
24-Nûr 19
fî ellezîne : o kimseler içinde
-
24-Nûr 21
yâ eyyuhâ ellezîne âmenû : ey âmenû olanlar
-
24-Nûr 21
inne-hu : muhakkak o, çünkü o
-
24-Nûr 21
min-kum : sizden, içinizden
-
24-Nûr 21
min ehadin : hiç kimse, hiçbiri
-
24-Nûr 21
ve lâkinne : ve lâkin, fakat
-
24-Nûr 22
min-kum : sizden, içinizden
-
24-Nûr 22
ve el mesâkîne : ve miskinler, yoksullar
-
24-Nûr 22
ve el muhâcirîne : ve muhacirler, hicret edenler
-
24-Nûr 23
inne ellezîne : muhakkak onlar
-
24-Nûr 23
el mu'minâti : mü'min kadınlar
-
24-Nûr 23
luınû : lânetlendiler
-
24-Nûr 24
elsinetu-hum : onların dilleri
-
24-Nûr 25
yevme izin : izin günü
-
24-Nûr 25
dîne-hum : onların dînlerini, bedelini, karşılığını
-
24-Nûr 25
el hakku el mubînu : hakk mübin (hakkı açıklayan yerine getiren)
-
24-Nûr 26
li el habîsîne : habis erkekler, kötü erkekler için
-
24-Nûr 26
li et tayyibîne : temiz erkekler için
-
24-Nûr 27
yâ eyyuhâ ellezîne âmenû : ey âmenû olanlar
-
24-Nûr 28
fe in : artık, o zaman eğer
-
24-Nûr 28
ve in : ve eğer
-
24-Nûr 29
meskûnetin : oturulmayan evler
-
24-Nûr 30
li el mu'minîne : mü'minlere, mü'min erkeklere
-
24-Nûr 30
min ebsâri-him : gözlerinden, bakışlarından, bakışlarını
-
24-Nûr 30
inne allâhe : muhakkak Allah
-
24-Nûr 31
li el mu'minâti : mü'min kadınlara
-
24-Nûr 31
min ebsâri-hinne : (onların) gözlerinden, bakışlarından, bakışlarını
-
24-Nûr 31
ve lâ yubdîne : ve açmasınlar
-
24-Nûr 31
zînete-hunne : (onların) ziynetleri
-
24-Nûr 31
min-hâ : ondan
-
24-Nûr 31
bi humuri-hinne : (onların) örtüleri
-
24-Nûr 31
cuyûbi-hinne : (onların) yakaları
-
24-Nûr 31
ve lâ yubdîne : ve açmasınlar
-
24-Nûr 31
zînete-hunne : (onların) ziynetleri
-
24-Nûr 31
li buûleti-hinne : (onların) eşleri, kocaları
-
24-Nûr 31
âbâi-hinne : (onların) babaları
-
24-Nûr 31
âbâi buûleti-hinne : (onların) kocalarının babaları
-
24-Nûr 31
ebnâi-hinne : (onların) oğulları
-
24-Nûr 31
ebnâi buûleti-hinne : (onların) kocalarının oğulları
-
24-Nûr 31
ıhvâni-hinne : (onların) erkek kardeşleri
-
24-Nûr 31
benî ıhvâni-hinne : (onların) erkek kardeşlerinin oğulları
-
24-Nûr 31
benî ehavâti-hinne : (onların) kız kardeşlerinin oğulları
-
24-Nûr 31
nisâi-hinne : kadınlar
-
24-Nûr 31
evit tâbiîne (ev et tâbiîne) : veya onlara tâbî olanlar, hizmetliler
-
24-Nûr 31
min er ricâli : erkeklerden
-
24-Nûr 31
evit tıflillezîne : veya çocuklar ki onlar
-
24-Nûr 31
alâ avrâtin nisâ : kadınların avret yerlerine
-
24-Nûr 31
bi erculi-hinne : (onların) ayakları
-
24-Nûr 31
mâ yuhfîne : gizlediklerini
-
24-Nûr 31
min zîneti-hinne : (onların) ziynetlerinden
-
24-Nûr 31
el mu'minûne : mü'minler
-
24-Nûr 32
min-kum : sizden
-
24-Nûr 32
ve es sâlihîne : ve salihler
-
24-Nûr 32
min ibâdi-kum : sizin kölelerinizden
-
24-Nûr 32
in : eğer, ise
-
24-Nûr 32
min fadli-hî : onun fazlından
-
24-Nûr 33
ellezîne lâ yecidûne : bulamayanlar
-
24-Nûr 33
min fadli-hi : onun fazlından
-
24-Nûr 33
ve ellezîne : ve o kimseler ki, onlar
-
24-Nûr 33
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
24-Nûr 33
in alimtum : eğer bilirseniz
-
24-Nûr 33
min mâli : maldan
-
24-Nûr 33
in eradne : eğer istedilerse (isterlerse)
-
24-Nûr 33
innellâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
-
24-Nûr 33
min ba'di : sonradan, bundan sonra
-
24-Nûr 33
ikrâhihinne : onların zorlanmaları
-
24-Nûr 34
âyâtin : âyetler
-
24-Nûr 34
mubeyyinâtin : açıklanmış
-
24-Nûr 34
min ellezîne halev : daha önce gelip geçmiş kimselerden (nesillerden)
-
24-Nûr 34
min kabli-kum : sizden önce
-
24-Nûr 34
li el muttekîne : takva sahipleri için
-
24-Nûr 35
mişkâtin : kandil
-
24-Nûr 35
zucâcetin : sırça (cam)
-
24-Nûr 35
min şeceratin : ağaçtan
-
24-Nûr 35
mubâraketin : mübarek
-
24-Nûr 35
zeytûnetin : yağ (zeytin ağacı)
-
24-Nûr 35
lâ şarkîyetin : doğuda olmayan (bulunmayan)
-
24-Nûr 35
ve lâ garbiyyetin : ve batıda olmayan (bulunmayan)
-
24-Nûr 35
nûrun alâ nûrin : nur üzerine nur
-
24-Nûr 35
lin nâsi (li en nâsi) : insanlar için, isanlara
-
24-Nûr 35
bi kulli şey'in : herşeyi
-
24-Nûr 36
buyûtin : evler
-
24-Nûr 36
ezinallâhu (ezine allâhu) : Allah izin verdi
-
24-Nûr 38
min fadli-hi : fazlından
-
24-Nûr 38
hisâbin : hesap
-
24-Nûr 39
vellezîne keferû : ve kâfirler
-
24-Nûr 39
ke serâbin : serap gibidir
-
24-Nûr 39
bi kîatin : düz arazide
-
24-Nûr 39
inde-hu : yanında
-
24-Nûr 40
ke zulumâtin : karanlıklar gibidir
-
24-Nûr 40
fî bahrin : denizde
-
24-Nûr 40
lucciyyin : (çok) derin
-
24-Nûr 40
min fevkı-hi : onun üstünden
-
24-Nûr 40
min fevkı-hi : onun üstünden
-
24-Nûr 40
ba'dın : bir kısım
-
24-Nûr 40
min nûrin : (nurlardan) bir nur
-
24-Nûr 41
sâffâtin : saf saf, saflar halinde
-
24-Nûr 43
min hılâli-hi : onun arasından
-
24-Nûr 43
min es semâi : semadan
-
24-Nûr 43
min cibâlin : (dağlardan) bir dağ
-
24-Nûr 43
min beredin : buzdan, doludan
-
24-Nûr 44
inne : muhakkak
-
24-Nûr 45
dâbbetin : hayvan
-
24-Nûr 45
min mâin : sudan
-
24-Nûr 45
min-hum : onlardan
-
24-Nûr 45
ve min-hum : ve onlardan
-
24-Nûr 45
ve min-hum : ve onlardan
-
24-Nûr 45
alâ erbain : dört (ayak) üzerinde
-
24-Nûr 45
innellâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
-
24-Nûr 45
alâ kulli şey'in : herşeye
-
24-Nûr 46
âyâtin : âyetler
-
24-Nûr 46
mubeyyinâtin : açıklanmış
-
24-Nûr 46
ilâ sırâtın mustakîmin : Sıratı Mustakîm'e
-
24-Nûr 47
min-hum : onlardan
-
24-Nûr 47
min ba'di : sonradan, bundan sonra
-
24-Nûr 47
bi el mu'minîne : mü'min olanlar
-
24-Nûr 48
min-hum : onlardan
-
24-Nûr 49
ve in : ve eğer
-
24-Nûr 49
muz'ınîne : boyun eğerek, itaat ederek, hemen gelirler
-
24-Nûr 51
innemâ : ancak, sadece
-
24-Nûr 51
el mu'minîne : mü'minler
-
24-Nûr 53
le in : eğer
-
24-Nûr 53
inne allâhe : muhakkak Allah
-
24-Nûr 54
fe in : o zaman eğer
-
24-Nûr 54
fe innemâ : o zaman sadece, yalnız
-
24-Nûr 54
ve in : ve eğer
-
24-Nûr 54
el mubînu : apaçık, açıkça
-
24-Nûr 55
ellezîne amenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler, âmenû olanlar
-
24-Nûr 55
min-kum : sizden
-
24-Nûr 55
kemestahlefellezîne (kemâ istahlefe ellezîne) : halife tayin ettiğimiz kimseler gibi
-
24-Nûr 55
min kabli-him : onlardan önce
-
24-Nûr 55
ve le yumekkinenne : ve mutlaka sağlamlaştıracak
-
24-Nûr 55
dîne-hum : onların dîni
-
24-Nûr 55
min ba'di : sonra
-
24-Nûr 57
ellezîne keferû : inkâr edenleri
-
24-Nûr 57
mu'cizîne : aciz bırakıcılar
-
24-Nûr 58
ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler, âmenû olanlar
-
24-Nûr 58
li yeste'zin-kum : sizden izin istesinler
-
24-Nûr 58
ellezîne meleket eymânu-kum : ellerinizin altında sahip olduklarınız (köleleriniz, cariyeleriniz)
-
24-Nûr 58
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
24-Nûr 58
min-kum : sizden
-
24-Nûr 58
merrâtin : kere, defa, kez
-
24-Nûr 58
min kabli : öncesinden evvel
-
24-Nûr 58
ve hîne : ve o vakit, o zaman
-
24-Nûr 58
min ez zahîrati : öğle vaktinden
-
24-Nûr 58
ve min ba'di : ve sonra
-
24-Nûr 58
avrâtin : muhafazasız, açık, sakınılması gereken
-
24-Nûr 58
ba'du-kum alâ ba'dın : birbirinizi
-
24-Nûr 58
yubeyyine allâhu : Allah beyan ediyor, açıklıyor
-
24-Nûr 59
min-kum : sizden
-
24-Nûr 59
fe li yeste'zinû : o zaman izin istesinler
-
24-Nûr 59
min kabli-him : onlardan önce
-
24-Nûr 59
yubeyyinu allâhu : Allah beyan eder, açıklar
-
24-Nûr 60
minen nisâi : kadınlardan
-
24-Nûr 60
aleyhinne : onların üzerine, onlara
-
24-Nûr 60
gayra muteberricâtin : açmaksızın
-
24-Nûr 60
bi zînetin : ziynetleri
-
24-Nûr 61
min buyûti-kum : evlerinizden
-
24-Nûr 61
min indi allâhi : Allah'ın indinden
-
24-Nûr 61
yubeyyinu allâhu : Allah beyan eder, açıklar
-
24-Nûr 62
innemâ : ancak, sadece, fakat
-
24-Nûr 62
el mu'minûne : mü'minler
-
24-Nûr 62
ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyen, îmân eden kimseler
-
24-Nûr 62
alâ emrin : bir iş üzerine, bir iş için
-
24-Nûr 62
câmiın : toplu olarak, toplanmış olarak
-
24-Nûr 62
yeste'zinû-hu : ondan izin isterler
-
24-Nûr 62
inne ellezîne : muhakkak o kimseler, onlar
-
24-Nûr 62
yeste'zinûne-ke : senden izin isterler
-
24-Nûr 62
ellezîne yu'minûne : îmân edenler
-
24-Nûr 62
min-hum : onlardan
-
24-Nûr 62
inne allâhe : muhakkak Allah
-
24-Nûr 63
ellezîne : onlar
-
24-Nûr 63
min-kum : sizden
-
24-Nûr 63
ellezîne yuhâlifûne : hilâfet edenler, karşı gelenler
-
24-Nûr 64
inne : muhakkak
-
24-Nûr 64
bi kulli şey'in : herşeyi
-
25-Furkan 1
li el âlemîne : âlemlere
-
25-Furkan 2
kulle şey'in : herşey
-
25-Furkan 3
min dûni-hi : ondan başka
-
25-Furkan 4
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
25-Furkan 4
in : eğer
-
25-Furkan 5
el evvelîne : evvelkiler
-
25-Furkan 6
inne-hu : çünkü o, muhakkak o
-
25-Furkan 8
min-hâ : ondan
-
25-Furkan 8
in tettebiûne : tâbî oluyorsunuz
-
25-Furkan 10
in : eğer
-
25-Furkan 10
min zâlike : bundan
-
25-Furkan 10
cennâtin : cennetler, ağaçlı bahçeler
-
25-Furkan 10
min tahti-hâ : onun altından
-
25-Furkan 12
min mekânin : bir mekândan, bir yerden
-
25-Furkan 12
baîdin : uzak
-
25-Furkan 13
min-hâ : ondan, oradan
-
25-Furkan 13
mukarrenîne : yakınlaştırılmış, (birbirine) bağlanmış olanlar
-
25-Furkan 16
hâlidîne : ebedî
-
25-Furkan 17
min dûnillâhi (dûni allâhi) : Allah'tan başka
-
25-Furkan 18
min dûni-ke : senden başka
-
25-Furkan 18
min evliyâe : dostlar
-
25-Furkan 18
ve lâkin : ve lâkin, fakat
-
25-Furkan 19
min-kum : sizden
-
25-Furkan 20
min el murselîne : resûllerden
-
25-Furkan 20
inne-hum : muhakkak onlar
-
25-Furkan 20
li ba'dın : bir kısmına
-
25-Furkan 21
ellezîne lâ yercûne : dilemeyenler
-
25-Furkan 22
yevme izin : izin günü
-
25-Furkan 22
li el mucrimîne : mücrimler için, suçlular için
-
25-Furkan 23
min amelin : amellerden
-
25-Furkan 24
yevme izin : izin günü
-
25-Furkan 26
yevme izin : izin günü
-
25-Furkan 26
alâ el kâfirîne : kâfirlere
-
25-Furkan 29
li el insâni : insana
-
25-Furkan 30
inne : muhakkak
-
25-Furkan 31
nebiyyin : nebî, peygamber
-
25-Furkan 31
min el mucrimîne : mücrimlerden,
-
25-Furkan 32
ellezîne keferû : kâfir olanlar
-
25-Furkan 33
meselin : mesele
-
25-Furkan 34
ellezîne : onlar
-
25-Furkan 36
ellezîne kezzebû : yalanlayanlar, yalanlayan kimseler
-
25-Furkan 37
ve kavme nûhın : ve Nuh (A.S)'ın kavmi
-
25-Furkan 37
li ez zâlimîne : zalimlere
-
25-Furkan 41
in : eğer, olursa, ancak
-
25-Furkan 42
in : eğer, ise
-
25-Furkan 42
hîne : (olduğu) zaman
-
25-Furkan 44
in : eğer
-
25-Furkan 45
sâkinen : sakin, sabit
-
25-Furkan 48
mines semâi : semadan, gökten
-
25-Furkan 51
karyetin : karye, belde, kasaba
-
25-Furkan 52
el kâfirîne : kâfirler
-
25-Furkan 54
min el mâi : sudan
-
25-Furkan 55
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
25-Furkan 57
min ecrin : bir ecir, ücret, karşılık
-
25-Furkan 59
eyyâmin : günler
-
25-Furkan 63
ellezîne : onlar
-
25-Furkan 64
ve ellezîne : ve onlar
-
25-Furkan 65
ve ellezîne : ve onlar
-
25-Furkan 65
inne : muhakkak
-
25-Furkan 66
inne-hâ : muhakkak o
-
25-Furkan 67
ve ellezîne : ve onlar
-
25-Furkan 68
ve ellezîne : ve onlar
-
25-Furkan 70
hasenâtin : hasenatlar, sevaplar
-
25-Furkan 71
inne-hu : muhakkak o
-
25-Furkan 72
ve ellezîne : ve onlar
-
25-Furkan 73
ve ellezîne : ve onlar
-
25-Furkan 74
ve ellezîne : ve onlar
-
25-Furkan 74
min ezvâci-nâ : eşlerimizden
-
25-Furkan 74
kurrete a'yunin : göz aydınlığı
-
25-Furkan 74
li el muttekîne : takva sahiplerine
-
25-Furkan 76
hâlidîne : ebedî kalıcı olanlar
-
26-Şuarâ 1
Tâ, sin, mim. Tâ, sin, mim.
-
26-Şuarâ 2
el mubîni : apaçık
-
26-Şuarâ 3
mu'minîne : mü'minler
-
26-Şuarâ 4
in : eğer, ise
-
26-Şuarâ 4
min es semâi : semadan, gökten
-
26-Şuarâ 4
hâdıîne : boyun eğenler, itaat edenler
-
26-Şuarâ 5
min zikrin : (zikirden) bir zikir
-
26-Şuarâ 5
min er rahmâni : Rahmân'dan
-
26-Şuarâ 5
muhdesin : yeni
-
26-Şuarâ 5
mu'ridîne : yüz çevirenler
-
26-Şuarâ 7
min kulli : hepsinden
-
26-Şuarâ 7
zevcin : çift
-
26-Şuarâ 7
kerîmin : kerim, bol, çok çeşit, çeşit çeşit
-
26-Şuarâ 8
inne : muhakkak
-
26-Şuarâ 8
mu'minîne : mü'minler
-
26-Şuarâ 9
ve inne : ve muhakkak
-
26-Şuarâ 10
ez zâlimîne : zalimler
-
26-Şuarâ 12
innî : muhakkak ki ben
-
26-Şuarâ 15
innâ : muhakkakki biz
-
26-Şuarâ 16
innâ : muhakkak ki biz
-
26-Şuarâ 16
rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbi
-
26-Şuarâ 18
min umuri-ke : senin ömründen
-
26-Şuarâ 18
sinîne : seneler, yıllar
-
26-Şuarâ 19
min el kâfirîne : kâfirlerden, inkâr edenlerden
-
26-Şuarâ 20
min ed dâllîne : dalâlette olanlardan
-
26-Şuarâ 21
min-kum : sizden
-
26-Şuarâ 21
min el murselîne : gönderilenlerden, resûllerden
-
26-Şuarâ 23
el âlemîne : âlemler
-
26-Şuarâ 24
in : eğer
-
26-Şuarâ 24
mûkınîne : yakîn (kesin) olarak inananlar, yakîn hasıl ederek inananlar
-
26-Şuarâ 26
el evvelîne : evvelkiler, öncekiler
-
26-Şuarâ 27
inne : muhakkak
-
26-Şuarâ 28
in : eğer
-
26-Şuarâ 29
in ittehazte : eğer sen edinirsen
-
26-Şuarâ 29
min el mescûnîne : hapsedilenlerden, zindana atılanlardan
-
26-Şuarâ 30
bi şey'in : bir şey
-
26-Şuarâ 30
mubînin : apaçık
-
26-Şuarâ 31
in : eğer, ise
-
26-Şuarâ 31
min es sâdikîne : sadıklardan, doğru söyleyenlerden
-
26-Şuarâ 32
mubînun : apaçık
-
26-Şuarâ 33
li en nâzırîne : bakanlar için, seyredenler için
-
26-Şuarâ 34
inne : muhakkak
-
26-Şuarâ 35
min ardı-kum : sizin yurdunuzdan
-
26-Şuarâ 36
fî el medâini (medine) : şehirlerde, şehirlere (şehir)
-
26-Şuarâ 36
hâşirîne : haşredenler, toplayanlar, toplayıcılar
-
26-Şuarâ 37
sehhârin : sihir yapanlar, sihirbazlar
-
26-Şuarâ 37
alîmin : alîm, bilgin, bilen
-
26-Şuarâ 38
yevmin : bir gün
-
26-Şuarâ 38
ma'lûmin : bilinen
-
26-Şuarâ 40
in : eğer
-
26-Şuarâ 40
el gâlibîne : gâlip gelenler
-
26-Şuarâ 41
inne : muhakkak, gerçekten
-
26-Şuarâ 41
in : eğer
-
26-Şuarâ 41
el gâlibîne : gâlip olanlar
-
26-Şuarâ 42
ve inne-kum : ve muhakkak siz
-
26-Şuarâ 42
min el mukarrabîne : yakın olanlardan, yakınlardan
-
26-Şuarâ 44
innâ : muhakkak biz
-
26-Şuarâ 46
sâcidîne : secde edenler, secde ederek
-
26-Şuarâ 47
el âlemîne : âlemler
-
26-Şuarâ 49
inne-hu : muhakkak o
-
26-Şuarâ 49
min hılâfin : karşılıklı, çaprazlama
-
26-Şuarâ 49
ecmaîne : topluca, hepsi
-
26-Şuarâ 50
innâ : muhakkak ki biz
-
26-Şuarâ 51
innâ : muhakkak biz
-
26-Şuarâ 51
el mu'minîne : mü'minler
-
26-Şuarâ 52
inne-kum : muhakkak siz
-
26-Şuarâ 53
fî el medâini : şehirlere
-
26-Şuarâ 53
hâşirîne : toplayıcılar
-
26-Şuarâ 54
inne : muhakkak
-
26-Şuarâ 55
ve inne-hum : ve muhakkak onlar
-
26-Şuarâ 56
ve innâ : ve muhakkak biz
-
26-Şuarâ 57
min cennâtin : bahçelerden
-
26-Şuarâ 57
ve uyûnin : ve pınarlar
-
26-Şuarâ 58
ve kunûzin : ve hazineler
-
26-Şuarâ 58
ve makâmin : ve makamlar
-
26-Şuarâ 58
kerîmin : kerim, ikram edilmiş, yüksek
-
26-Şuarâ 60
muşrikîne : şark tarafı, doğu tarafı, güneşin doğuş vakti
-
26-Şuarâ 61
innâ : muhakkak, gerçekten biz
-
26-Şuarâ 62
inne : muhakkak
-
26-Şuarâ 63
fenfeleka (fe infeleka) : hemen (infilâk etti) yarıldı, ayrıldı
-
26-Şuarâ 63
firkın : fırka, parça
-
26-Şuarâ 64
el âharîne : diğerleri
-
26-Şuarâ 65
ecmaîne : topluca, hepsi
-
26-Şuarâ 66
el âharîne : diğerleri
-
26-Şuarâ 67
inne : muhakkak
-
26-Şuarâ 67
mu'minîne : mü'minler
-
26-Şuarâ 68
ve inne : ve muhakkak
-
26-Şuarâ 71
âkifîne : ibadet edenler, kulluk edenler
-
26-Şuarâ 77
inne-hum : muhakkak onlar
-
26-Şuarâ 77
el âlemîne : âlemler
-
26-Şuarâ 82
ed dîni : dîn
-
26-Şuarâ 83
bi es sâlihîne : salihlere
-
26-Şuarâ 84
sıdkın : doğru, sadık
-
26-Şuarâ 84
el âhırîne : sonrakiler
-
26-Şuarâ 85
min veraseti : varislerden
-
26-Şuarâ 86
inne-hu : muhakkak ki o
-
26-Şuarâ 86
min ed dâllîne : dalâlette olanlardan
-
26-Şuarâ 89
kalbin : kalp
-
26-Şuarâ 89
selîmin : selîm, selâmete ermiş
-
26-Şuarâ 90
li el muttekîne : takva sahiplerine
-
26-Şuarâ 91
li el gâvîne : azgınlar için, azgınlara
-
26-Şuarâ 93
min dûni : den başka
-
26-Şuarâ 97
in kunnâ : biz sadece olduk
-
26-Şuarâ 97
dalâlin : dalâlet
-
26-Şuarâ 97
mubînin : apaçık
-
26-Şuarâ 98
el âlemîne : âlemler
-
26-Şuarâ 100
min şâfiîne : şefaatçi
-
26-Şuarâ 101
sadîkın : dost, arkadaş, sadık
-
26-Şuarâ 101
hamîmin : samimi
-
26-Şuarâ 102
min : den
-
26-Şuarâ 102
el mu'minîne : mü'minler
-
26-Şuarâ 103
inne : muhakkak
-
26-Şuarâ 103
mu'minîne : mü'minler
-
26-Şuarâ 104
ve inne : ve muhakkak
-
26-Şuarâ 105
nûhın : Nuh
-
26-Şuarâ 105
el murselîne : gönderilenler, resûller
-
26-Şuarâ 107
innî : muhakkak ben
-
26-Şuarâ 107
emînun : emin, güvenilir
-
26-Şuarâ 109
min : den
-
26-Şuarâ 109
ecrin : ecir, ücret
-
26-Şuarâ 109
in : eğer
-
26-Şuarâ 109
el âlemîne : âlemler
-
26-Şuarâ 111
nu'minu : inanırız
-
26-Şuarâ 113
in hısâbu-hum : muhakkak onların hesabı
-
26-Şuarâ 114
el mu'minîne : mü'minler
-
26-Şuarâ 115
in ene : ben sadece
-
26-Şuarâ 115
mubînun : apaçık
-
26-Şuarâ 116
in : eğer
-
26-Şuarâ 116
min el mercûmîne : taşlananlardan
-
26-Şuarâ 117
inne : muhakkak
-
26-Şuarâ 118
min el mu'minîne : mü'minlerden
-
26-Şuarâ 120
el bâkîne : geride kalanlar, kalanlar
-
26-Şuarâ 121
inne : muhakkak
-
26-Şuarâ 121
mu'minîne : îmân edenler, mü'min olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
26-Şuarâ 122
ve inne : ve muhakkak
-
26-Şuarâ 123
el murselîne : gönderilen resûller
-
26-Şuarâ 125
innî : muhakkak ben
-
26-Şuarâ 125
emînun : emin, güvenilir
-
26-Şuarâ 127
min ecrin : bir ücret
-
26-Şuarâ 127
in : sadece, ancak
-
26-Şuarâ 127
rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbi
-
26-Şuarâ 128
rîın : tepe
-
26-Şuarâ 130
cebbârîne : cebirle, zorbalıkla
-
26-Şuarâ 133
bi en'âmin : hayvanlarla
-
26-Şuarâ 133
ve benîne : ve oğullar, çocuklar
-
26-Şuarâ 134
ve cennâtin : ve bahçeler
-
26-Şuarâ 134
ve uyûnin : ve pınarlar
-
26-Şuarâ 135
innî : muhakkak ki ben
-
26-Şuarâ 135
yevmin : gün
-
26-Şuarâ 135
azîmin : azîm, büyük
-
26-Şuarâ 136
min el vâızîne : vaaz verenlerden
-
26-Şuarâ 137
in : eğer, ancak
-
26-Şuarâ 137
el evvelîne : öncekiler, evvelkiler
-
26-Şuarâ 138
muazzebîne : azaplandırılanlar
-
26-Şuarâ 139
inne : muhakkak
-
26-Şuarâ 139
mu'minîne : îmân edenler, mü'min olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
26-Şuarâ 140
ve inne : ve muhakkak
-
26-Şuarâ 141
el murselîne : gönderilen resûller
-
26-Şuarâ 143
innî : muhakkak ben
-
26-Şuarâ 143
emînun : emin, güvenilir
-
26-Şuarâ 145
min ecrin : bir ücret
-
26-Şuarâ 145
in : sadece, ancak
-
26-Şuarâ 145
rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbi
-
26-Şuarâ 146
âminîne : emin
-
26-Şuarâ 147
cennâtin : bahçeler
-
26-Şuarâ 147
ve uyûnin : ve pınarlar
-
26-Şuarâ 148
ve zurûın : ve ekinler
-
26-Şuarâ 148
ve nahlin : ve hurma ağaçları, hurmalıklar
-
26-Şuarâ 149
min el cibâli : dağlardan
-
26-Şuarâ 149
fârihîne : maharetle, ustaca yapanlar
-
26-Şuarâ 151
el musrifîne : müsrifler
-
26-Şuarâ 152
ellezîne : o kimseler, onlar
-
26-Şuarâ 153
innemâ : ancak, sadece
-
26-Şuarâ 153
min : den, dan
-
26-Şuarâ 153
el musahharîne : büyülenmiş kimseler, büyülenenler
-
26-Şuarâ 154
âyetin : bir âyet
-
26-Şuarâ 154
in : eğer
-
26-Şuarâ 154
min : den, dan
-
26-Şuarâ 154
es sâdikîne : sadıklardan, doğru sözlülerden
-
26-Şuarâ 155
yevmin : bir gün
-
26-Şuarâ 155
ma'lûmin : belirlenen, bilinen
-
26-Şuarâ 156
sûin : kötülük
-
26-Şuarâ 156
yevmin : gün
-
26-Şuarâ 156
azîmin : büyük
-
26-Şuarâ 157
nâdimîne : pişman olanlar
-
26-Şuarâ 158
inne : muhakkak
-
26-Şuarâ 158
mu'minîne : îmân edenler, mü'min olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
26-Şuarâ 159
ve inne : ve muhakkak
-
26-Şuarâ 160
lût (ın) : Lut
-
26-Şuarâ 160
el murselîne : gönderilenler, resûller
-
26-Şuarâ 162
innî : muhakkak ben
-
26-Şuarâ 162
emînun : emin, güvenilir
-
26-Şuarâ 164
min ecrin : bir ücret
-
26-Şuarâ 164
in : sadece, ancak
-
26-Şuarâ 164
rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbi
-
26-Şuarâ 165
min el âlemîne : âlemlerden (insanlardan)
-
26-Şuarâ 166
min ezvâci-kum : sizin eşlerinizden (kadınlarınızdan)
-
26-Şuarâ 167
in : eğer
-
26-Şuarâ 167
min el muhracîne : ihraç edilenlerden, çıkarılanlardan
-
26-Şuarâ 168
innî : muhakkak ben
-
26-Şuarâ 168
min el kâlîne : şiddetle buğzedenlerden, tiksinenlerden
-
26-Şuarâ 169
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
26-Şuarâ 170
ecmaîne : hepsi
-
26-Şuarâ 171
fî el gâbirîne : geriye kalanların içinde
-
26-Şuarâ 172
el âharîne : diğerleri
-
26-Şuarâ 173
el munzerîne : uyarılanların
-
26-Şuarâ 174
inne : muhakkak
-
26-Şuarâ 174
mu'minîne : îmân edenler, mü'min olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
26-Şuarâ 175
ve inne : ve muhakkak
-
26-Şuarâ 176
el murselîne : gönderilenler, resûller
-
26-Şuarâ 178
innî : muhakkak ben
-
26-Şuarâ 178
emînun : emin, güvenilir
-
26-Şuarâ 180
min ecrin : bir ücret
-
26-Şuarâ 180
in : sadece, ancak
-
26-Şuarâ 180
rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbi
-
26-Şuarâ 181
min el muhsirîne : muhsirinden, eksiltenlerden, nefsini hüsrana düşürenlerden
-
26-Şuarâ 182
vezinû : tartın
-
26-Şuarâ 183
mufsidîne : fesat çıkaranlar
-
26-Şuarâ 184
el evvelîne : evvelkiler
-
26-Şuarâ 185
innemâ : ancak, sadece
-
26-Şuarâ 185
min : den, dan
-
26-Şuarâ 185
el musahharîne : sihir yapılmış olanlar, büyülenmişler
-
26-Şuarâ 186
ve in : ve eğer, olsa
-
26-Şuarâ 186
min el kâzibîne : yalancılardan
-
26-Şuarâ 187
min es semâi : gökyüzünden
-
26-Şuarâ 187
in kunte : eğer sen isen
-
26-Şuarâ 187
min es sâdıkîne : doğru söyleyenlerden
-
26-Şuarâ 189
inne-hu : muhakkak ki o
-
26-Şuarâ 189
yevmin : gün
-
26-Şuarâ 189
azîmin : azîm, büyük
-
26-Şuarâ 190
inne : muhakkak
-
26-Şuarâ 190
mu'minîne : îmân edenler, mü'min olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
-
26-Şuarâ 191
ve inne : ve muhakkak
-
26-Şuarâ 192
ve inne-hu : ve muhakkak ki o
-
26-Şuarâ 192
el âlemîne : âlemler
-
26-Şuarâ 193
er rûhu el emînu : Ruh'ûl Emin, Cebrail (A.S)
-
26-Şuarâ 194
min el munzirîne : nezirlerden, uyaranlardan
-
26-Şuarâ 195
lisânin : dil, lisan
-
26-Şuarâ 195
arabiyyin : Arapça
-
26-Şuarâ 195
mubînin : apaçık
-
26-Şuarâ 196
ve inne-hu : ve muhakkak ki o
-
26-Şuarâ 196
el evvelîne : evvelkiler
-
26-Şuarâ 198
el a'cemîne : Arap olmayanlar
-
26-Şuarâ 199
mu'minîne : îmân edenler, mü'min olanlar
-
26-Şuarâ 200
el mucrimîne : mücrimler, suçlular, günahkârlar
-
26-Şuarâ 201
lâ yu'minûne : inanmazlar, mü'min olmazlar
-
26-Şuarâ 205
in : eğer, olsa bile
-
26-Şuarâ 205
sinîne : seneler, yıllar
-
26-Şuarâ 208
min karyetin : (kasabalardan) bir kasabayı
-
26-Şuarâ 209
zâlimîne : zalimler, zulmedenler
-
26-Şuarâ 210
eş şeyâtînu : şeytanlar
-
26-Şuarâ 212
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
26-Şuarâ 213
min el muazzebîne : azap edilenlerden
-
26-Şuarâ 214
el akrebîne \n(karib) : en yakın \n: (yakın)
-
26-Şuarâ 215
min el mu'minîne : mü'minlerden
-
26-Şuarâ 216
in : şâyet, eğer
-
26-Şuarâ 216
innî : muhakkak ki ben
-
26-Şuarâ 216
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
26-Şuarâ 218
hîne : o zaman, olduğu zaman
-
26-Şuarâ 219
es sâcidîne : secde edenler
-
26-Şuarâ 220
inne-hu : muhakkak ki o
-
26-Şuarâ 221
eş şeyâtînu : şeytanlar
-
26-Şuarâ 222
effâkin : (ağır) iftira edenler, yalan söyleyenler
-
26-Şuarâ 222
esîmin : günah işleyenler, günahkârlar
-
26-Şuarâ 225
fî kulli vâdin : bütün vadilerde
-
26-Şuarâ 227
illellezîne (illâ ellezîne) : onlar, o kimseler hariç
-
26-Şuarâ 227
ventesarû (ve intesarû) : ve yardım alanlar, yardım edilenler
-
26-Şuarâ 227
min ba'di : ondan sonra
-
26-Şuarâ 227
ellezîne : o kimseler
-
26-Şuarâ 227
munkalebin : döndürülen yer, dönüş yeri
-
27-Neml 1
tâ sîn : tâ sîn
-
27-Neml 1
ve kitâbin : ve kitap
-
27-Neml 1
mubînin : apaçık
-
27-Neml 2
li el mu'minîne : mü'minler için, mü'minleri
-
27-Neml 3
ellezîne : ki onlar
-
27-Neml 3
hum yûkınûne : onlar yakîn (sahibi) olarak inanırlar
-
27-Neml 4
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
27-Neml 4
lâ yu'minûne : mü'min olmazlar, inanmazlar
-
27-Neml 5
ellezîne : onlar
-
27-Neml 6
ve inne-ke : ve muhakkak ki sen, ve muhakkak ki sana
-
27-Neml 6
min ledun : katından, gizli ilminden
-
27-Neml 6
hakîmin : hakîm olan, hüküm ve hikmet sahibi olan
-
27-Neml 6
alîmin : alîm olan, en iyi bilen
-
27-Neml 7
innî : muhakkak ben, gerçekten ben
-
27-Neml 7
min-hâ : ondan
-
27-Neml 7
bi haberin : bir haberi
-
27-Neml 7
bi şihâbin : kor halinde
-
27-Neml 7
kabesin : ateş
-
27-Neml 8
rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbi
-
27-Neml 9
inne-hû : muhakkak ki o
-
27-Neml 10
innî : muhakkak ben
-
27-Neml 11
sûin : kötülük
-
27-Neml 11
fe innî : o zaman muhakkak ben
-
27-Neml 12
min gayri : olmaksızın
-
27-Neml 12
sûin : kötülük
-
27-Neml 12
âyâtin : âyet, mucize
-
27-Neml 12
inne-hum : muhakkak onlar
-
27-Neml 12
fâsikîne : fasıklar
-
27-Neml 13
mubînun : apaçık
-
27-Neml 14
el mufsidîne : müfsitler, fesat çıkaranlar
-
27-Neml 15
alâ kesîrin : çoğuna
-
27-Neml 15
min ibâdi-hi : kullarından
-
27-Neml 15
el mu'minîne : mü'minler, mü'min olanlar
-
27-Neml 16
min kulli şey'in : herşeyden
-
27-Neml 16
inne : muhakkak
-
27-Neml 16
el mubînu : apaçık
-
27-Neml 17
min : dan
-
27-Neml 17
el cinni : cinler
-
27-Neml 17
ve el insi : ve insanlar
-
27-Neml 18
alâ vâdin nemli : karınca vadisine
-
27-Neml 18
mesâkine-kum : meskenleriniz, yuvalarınız
-
27-Neml 19
min kavli-hâ : onun sözüne
-
27-Neml 19
es sâlihîne : salihler
-
27-Neml 20
min el gâibîne : gaîb olanlardan, kaybolanlardan
-
27-Neml 21
sultânin : delil
-
27-Neml 21
mubînin : apaçık
-
27-Neml 22
gayre baîdin : uzak olmadan, çok geçmeden
-
27-Neml 22
min sebein : Seba'dan (Yemen'de bir bölge)
-
27-Neml 22
bi nebein : bir haber
-
27-Neml 22
yakînin : yakîn olan, kesin olan
-
27-Neml 23
innî : muhakkak ki ben, gerçekten ben
-
27-Neml 23
min kulli şey'in : herşeyden
-
27-Neml 24
min dûnillâhi : Allah'tan başka, Allah'ın yerine
-
27-Neml 25
ve mâ tu'linûne : ve açıkladığınız şeyi
-
27-Neml 27
min el kâzibîne : yalancılardan
-
27-Neml 29
innî : muhakkak ben
-
27-Neml 30
inne-hu : muhakkak o
-
27-Neml 30
min suleymâne : Süleyman'dan
-
27-Neml 30
ve inne-hu : ve muhakkak o
-
27-Neml 31
muslimîne : teslim olanlar
-
27-Neml 33
kuvvetin : kuvvet
-
27-Neml 33
be'sin : güç, kuvvet
-
27-Neml 33
şedîdin : şiddetli (büyük)
-
27-Neml 33
te'murîne : sen emrediyorsun, emir vereceksin
-
27-Neml 34
inne : muhakkak ki
-
27-Neml 35
ve innî : ve muhakkak ki ben
-
27-Neml 35
hediyyetin : hediye
-
27-Neml 36
mâlin : mal
-
27-Neml 36
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
27-Neml 37
cunûdin : ordular
-
27-Neml 37
min-hâ : oradan
-
27-Neml 38
muslimîne : teslim olanlar
-
27-Neml 39
min el cinni : cinlerden
-
27-Neml 39
min makâmi-ke : makamından
-
27-Neml 39
ve innî : ve muhakkak ben
-
27-Neml 39
emînun : emin
-
27-Neml 40
inde-hu : onun yanında
-
27-Neml 40
min el kitâbi : kitaptan
-
27-Neml 40
inde-hu : onun önünde
-
27-Neml 40
min fadlı : fazlından, lutfundan
-
27-Neml 40
innemâ : sadece, yalnız
-
27-Neml 40
inne : muhakkak ki
-
27-Neml 41
min : den, dan
-
27-Neml 41
ellezîne : ki onlar
-
27-Neml 42
min kabli-hâ : ondan önce
-
27-Neml 42
muslimîne : müslümanlar, teslim olanlar
-
27-Neml 43
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
27-Neml 43
inne-hâ : muhakkak ki o
-
27-Neml 43
min kavmin : kavimden
-
27-Neml 43
kâfirîne : kâfirler
-
27-Neml 44
inne-hu : muhakkak ki o
-
27-Neml 44
min kavârîra : billur camdan
-
27-Neml 44
innî : muhakkak ki ben
-
27-Neml 44
el âlemîne : âlemler
-
27-Neml 47
indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
-
27-Neml 48
el medîneti : şehir
-
27-Neml 48
rahtın : grup (on kişiden az)
-
27-Neml 49
ve innâ : ve muhakkak ki biz
-
27-Neml 51
ecmeîn : hepsi, tamamı
-
27-Neml 52
inne : muhakkak
-
27-Neml 52
li kavmin : kavim için
-
27-Neml 53
ellezîne âmenû : âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
-
27-Neml 55
inne-kum : muhakkak siz
-
27-Neml 55
min dûni en nisâi : kadınlardan başka, kadınlar yerine
-
27-Neml 56
lûtın : Lut
-
27-Neml 56
min karyeti-kum : ülkenizden
-
27-Neml 56
inne-hum : muhakkak ki onlar, çünkü onlar
-
27-Neml 57
min el gâbirîne : geride kalanlardan
-
27-Neml 58
el munzerîne : uyarılanlar
-
27-Neml 59
ellezîne : onlar ki
-
27-Neml 60
min es semâi : semadan, gökten
-
27-Neml 60
behcetin : güzel olan, güzel
-
27-Neml 64
min es semâi : semadan, göklerden
-
27-Neml 64
in kuntum : eğer siz iseniz
-
27-Neml 64
sâdikîne : doğru söyleyenler
-
27-Neml 66
fî şekkin : şüphe içinde
-
27-Neml 66
min-hâ : ondan
-
27-Neml 66
hum min-hâ : onlar ondan
-
27-Neml 67
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
27-Neml 67
innâ : muhakkak biz
-
27-Neml 68
min kablu : daha önceden
-
27-Neml 68
in hâzâ : eğer bu
-
27-Neml 68
el evvelîne : evvelkiler
-
27-Neml 69
el mucrimîne : suçlular, günahkârlar
-
27-Neml 70
daykın : darlık, sıkıntı
-
27-Neml 70
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
27-Neml 71
in kuntum : eğer siz iseniz
-
27-Neml 71
sâdıkîne : sadıklar, doğru söyleyenler
-
27-Neml 73
inne : muhakkak
-
27-Neml 73
zû fadlın : fazl, lütuf sahibidir
-
27-Neml 73
ve lâkinne : ve ama, lâkin, fakat
-
27-Neml 74
inne : muhakkak
-
27-Neml 74
mâ tukinnu : gizli tutulan şeyler
-
27-Neml 74
ve mâ yu'linûne : ve açıkladıkları şeyler
-
27-Neml 75
min gâibetin : gaybten, gizli olandan
-
27-Neml 75
kitâbin : kitap
-
27-Neml 75
mubînin : apaçık, beyan edilmiş, açıklanmış
-
27-Neml 76
inne : muhakkak
-
27-Neml 77
ve inne-hu : ve muhakkak ki o
-
27-Neml 77
el mu'minîne : mü'minler, îmân edenler
-
27-Neml 78
inne : muhakkak ki
-
27-Neml 79
inne-ke : muhakkak ki sen
-
27-Neml 79
el mubîni : apaçık
-
27-Neml 80
inne-ke : muhakkak ki sen
-
27-Neml 80
mudbirîne : arkalarına dönenler
-
27-Neml 81
in tusmiu : eğer işittirebilirsen
-
27-Neml 81
yu'minu : mü'min olur, inanır
-
27-Neml 82
min el ardı : arzdan
-
27-Neml 82
lâ yûkınûne : yakîn hasıl etmezler
-
27-Neml 83
min kulli ummetin : bütün ümmetlerden
-
27-Neml 83
mimmen (min men) : kimselerden
-
27-Neml 86
inne : muhakkak ki
-
27-Neml 86
âyâtin : âyetler, mucizeler, deliller
-
27-Neml 86
li kavmin : bir kavim için
-
27-Neml 86
yu'minûne : mü'min olanlar, inananlar
-
27-Neml 87
dâhırîne : zelil olarak, boyun eğerek
-
27-Neml 88
kulle şey'in : herşey
-
27-Neml 88
inne-hu : muhakkak ki o
-
27-Neml 89
min-hâ : ondan
-
27-Neml 89
min fezeın : dehşetten (dehşete kapılmaktan)
-
27-Neml 89
yevme izin : izin günü, o gün
-
27-Neml 89
âminûne : emin olanlar
-
27-Neml 91
innemâ : ancak, sadece
-
27-Neml 91
kullu şey'in : herşey
-
27-Neml 91
min el muslimîne : müslümanlardan, teslim olanlardan
-
27-Neml 92
innemâ : ancak, sadece
-
27-Neml 92
innemâ : sadece
-
27-Neml 92
min el munzirîne : nezirlerden, uyaranlardan
-
27-Neml 93
bi gâfilin : gâfil olan
-
28-Kasas 1
Tâ sîn mîm. Tâ sîn mîm.
-
28-Kasas 2
el mubîni : apaçık
-
28-Kasas 3
min nebei : haberinden
-
28-Kasas 3
kavmin : kavim
-
28-Kasas 3
yu'minûne : mü'min olan
-
28-Kasas 4
inne : muhakkak, gerçekten
-
28-Kasas 4
min-hum : onlardan
-
28-Kasas 4
innehu : muhakkak o
-
28-Kasas 4
min el mufsidîne : müfsidlerden, fesat çıkaranlardan
-
28-Kasas 5
alâ ellezîne : onlara
-
28-Kasas 5
el vârisîne : varisler, mirasçılar
-
28-Kasas 6
ve numekkine : ve biz yerleştirelim, kuvvetli kılalım
-
28-Kasas 6
min-hum : onlardan
-
28-Kasas 7
innâ : muhakkak biz
-
28-Kasas 7
min el murselîne : mürselinden, resûllerden
-
28-Kasas 8
inne : muhakkak ki
-
28-Kasas 8
hâtıîne : kasten günah işleyenler, suç işleyenler
-
28-Kasas 9
kurretu aynın : (sevinç) göz aydınlığı
-
28-Kasas 10
in kâdet : az kalsın, neredeyse
-
28-Kasas 10
min el mu'minîne : mü'minlerden
-
28-Kasas 11
an cunubin : uzaktan
-
28-Kasas 12
min kablu : önceden, daha önce
-
28-Kasas 12
alâ ehli beytin : bir aileye
-
28-Kasas 13
ve lâkinne : ve lâkin, fakat
-
28-Kasas 14
el muhsinîne : muhsinler
-
28-Kasas 15
el medînete : şehir
-
28-Kasas 15
alâ hîni : zamanda, o vakitte
-
28-Kasas 15
gafletin : gaflet
-
28-Kasas 15
min ehli-hâ : şehir halkından
-
28-Kasas 15
min şîati-hî : gruptan, taraftarlardan
-
28-Kasas 15
min aduvvi-hi : onun düşmanlarından
-
28-Kasas 15
min şîati-hi : onun taraftarlarından
-
28-Kasas 15
min aduvvi-hi : onun düşmanlarından
-
28-Kasas 15
min ameli eş şeytâni : şeytanın amelinden, şeytanın işinden
-
28-Kasas 15
inne-hu : muhakkak o
-
28-Kasas 15
mubînun : açıkça, apaçık
-
28-Kasas 16
innî : muhakkak ben
-
28-Kasas 16
inne-hu : muhakkak o
-
28-Kasas 17
li el mucrimîne : mücrimlere, suç işleyenlere, günahkârlara
-
28-Kasas 18
fî el medîneti : şehirde
-
28-Kasas 18
inne-ke : muhakkak sen
-
28-Kasas 18
mubînun : apaçık
-
28-Kasas 19
in turîdu : eğer istiyorsan
-
28-Kasas 19
min el muslihîne : ıslâh edicilerden, barıştıranlardan
-
28-Kasas 20
min : den
-
28-Kasas 20
el medîneti : şehir
-
28-Kasas 20
inne : muhakkak
-
28-Kasas 20
innî : muhakkak ben
-
28-Kasas 20
min en nâsıhîne : nasihat edenlerden, öğüt verenlerden
-
28-Kasas 21
min-hâ : oradan
-
28-Kasas 21
min el kavmi : kavminden
-
28-Kasas 21
ez zâlimîne : zalimler
-
28-Kasas 23
min en nâsi : insanlardan
-
28-Kasas 23
min dûni-him : onlardan başka
-
28-Kasas 24
innî : muhakkak ki ben
-
28-Kasas 24
min hayrin : (hayırlardan bir) hayır
-
28-Kasas 25
alestihyâin (alâ istihyâin) : haya ederek, utanarak
-
28-Kasas 25
inne : muhakkak
-
28-Kasas 25
min el kavmi : kavimden
-
28-Kasas 25
ez zâlimîne : zalimler
-
28-Kasas 26
inne : muhakkak
-
28-Kasas 26
el emînu : emin, güvenilir
-
28-Kasas 27
innî : muhakkak ki ben
-
28-Kasas 27
hıcecin : seneler
-
28-Kasas 27
in etmemte : eğer tamamlarsan
-
28-Kasas 27
min indi-ke : senin indinden, senden
-
28-Kasas 27
in şâallâhu (şâe allâhu) : inşaallah, eğer Allah dilerse
-
28-Kasas 27
min es sâlihîne : salihlerden
-
28-Kasas 29
min : den
-
28-Kasas 29
innî : muhakkak ben
-
28-Kasas 29
min-hâ : ondan, oradan
-
28-Kasas 29
haberin : bir haber
-
28-Kasas 29
cezvetin : alevli kor
-
28-Kasas 29
min : den
-
28-Kasas 30
min : den
-
28-Kasas 30
min eş şecerati : ağaçtan
-
28-Kasas 30
innî : muhakkak ben
-
28-Kasas 30
el âlemîne : âlemler
-
28-Kasas 31
inne-ke : muhakkak sen
-
28-Kasas 31
min el âminîne : emniyette olanlardan
-
28-Kasas 32
min gayri sûin : kusursuz olarak
-
28-Kasas 32
min er rehbi : korkudan, korkmadan
-
28-Kasas 32
min rabbi-ke : senin Rabbinden
-
28-Kasas 32
inne-hum : muhakkak onlar
-
28-Kasas 32
fâsikîne : fasıklar
-
28-Kasas 33
innî : muhakkak ben
-
28-Kasas 33
min-hum : onlardan
-
28-Kasas 34
minnî : benden
-
28-Kasas 34
innî : muhakkak ben
-
28-Kasas 36
beyyinâtin : beyyineler
-
28-Kasas 36
âbâina : babalarımız, atalarımız
-
28-Kasas 36
el evvelîne : evvelki
-
28-Kasas 37
min indi-hi : onun katından
-
28-Kasas 37
inne-hu : muhakkak ki o
-
28-Kasas 38
min ilâhin : (ilâhlardan) bir ilâh
-
28-Kasas 38
et tîni : nemli, ıslak toprak
-
28-Kasas 38
ve innî : ve muhakkak ki ben
-
28-Kasas 38
min el kâzibîne : yalancılardan
-
28-Kasas 40
ez zâlimîne : zalimler
-
28-Kasas 42
min el makbûhîne : çirkinleştirilmiş, uzaklaştırılmış olanlardan
-
28-Kasas 43
min ba'di mâ : sonra
-
28-Kasas 44
min eş şâhidîne : şahitlerden
-
28-Kasas 45
ve lâkin-nâ : ve lâkin biz
-
28-Kasas 45
ve lâkin-nâ : ve lâkin biz
-
28-Kasas 45
mursilîne : gönderenler
-
28-Kasas 46
ve lâkin : ve ancak
-
28-Kasas 46
min : den
-
28-Kasas 46
min nezîrin : (nezirlerden) bir nezir
-
28-Kasas 46
min kablike : senden önceden
-
28-Kasas 47
min el mu'minîne : mü'minlerden
-
28-Kasas 48
min indi-nâ : katımızdan
-
28-Kasas 48
min kablu : önceden
-
28-Kasas 48
innâ : muhakkak biz
-
28-Kasas 48
bi kullin : hepsini
-
28-Kasas 49
kitâbin : kitap
-
28-Kasas 49
min : den
-
28-Kasas 49
indillâhi (indi allâhi) : Allah'ın katı
-
28-Kasas 49
min humâ : ikisinden
-
28-Kasas 49
in kuntum : eğer siz iseniz
-
28-Kasas 49
sâdikîne : sadıklar, doğru söyleyenler
-
28-Kasas 50
in : eğer
-
28-Kasas 50
min allâhi : Allah'tan
-
28-Kasas 50
innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
-
28-Kasas 50
ez zâlimîne : zalimler, zulmedenler
-
28-Kasas 52
ellezîne : o kimseler, onlar
-
28-Kasas 52
min kabli-hi : ondan önce
-
28-Kasas 52
yu'minûne : îmân ederler
-
28-Kasas 53
inne-hu : muhakkak ki o
-
28-Kasas 53
min rabbi-nâ : Rabbimizden
-
28-Kasas 53
in-nâ : muhakkak ki, gerçekten biz
-
28-Kasas 53
min kabli-hî : ondan önce
-
28-Kasas 53
muslimîne : müslümanlar, teslim olanlar
-
28-Kasas 54
ve mimmâ (min mâ) : ve şeyden
-
28-Kasas 55
el câhilîne : cahilleri
-
28-Kasas 56
inne-ke : muhakkak ki sen
-
28-Kasas 56
ve lâkinne allâhe : ve ancak Allah
-
28-Kasas 56
bi el muhtedîne : hidayete erenler
-
28-Kasas 57
in : eğer
-
28-Kasas 57
min ardı-nâ : ülkemizden, memleketimizden
-
28-Kasas 57
ve lem numekkin : ve yerleşik kılmadık, sabit kılmadık
-
28-Kasas 57
âminen : emin olan
-
28-Kasas 57
kulli şey'in : herşey
-
28-Kasas 57
min ledun-nâ : katımızdan
-
28-Kasas 57
ve lâkinne : ve ancak
-
28-Kasas 58
min karyetin : ülkeden
-
28-Kasas 58
mesâkinu-hum : onların meskenleri
-
28-Kasas 58
min ba'di-him : onlardan sonra
-
28-Kasas 58
el vârisîne : varis olanlar
-
28-Kasas 60
min : dan
-
28-Kasas 60
şey'in : şey
-
28-Kasas 60
ve zînetu-hâ : ve onun süsü
-
28-Kasas 60
inde allâhi : Allah'ın katında
-
28-Kasas 61
min el muhdarîne : hazır bulundurulanlardan
-
28-Kasas 62
ellezîne : ki onlar
-
28-Kasas 63
ellezîne : ki onlar
-
28-Kasas 63
ellezîne : ki onlar
-
28-Kasas 65
el murselîne : mürseller, resûller
-
28-Kasas 66
yevme izin : izin günü
-
28-Kasas 67
min el muflihîne : felâha erenlerden
-
28-Kasas 69
tukinnu : gizli olan, gizlenen
-
28-Kasas 69
yu'linûne : aleni olan, gizlenmeyen
-
28-Kasas 71
in : eğer
-
28-Kasas 71
dıyâin : ışık, aydınlık
-
28-Kasas 72
in : eğer
-
28-Kasas 72
leylin : gece
-
28-Kasas 73
ve min rahmeti-hi : ve onun rahmetinden
-
28-Kasas 73
min fadli-hi : onun fazlından
-
28-Kasas 74
ellezîne : onlar
-
28-Kasas 75
min kulli ummetin : bütün ümmetlerden
-
28-Kasas 76
inne : muhakkak
-
28-Kasas 76
min kavmi : kavimden
-
28-Kasas 76
min el kunûzi : hazinelerden
-
28-Kasas 76
inne : muhakkak ki, gerçekten
-
28-Kasas 76
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
28-Kasas 76
el ferihîne : sevinenler, şımaranlar, gururlananlar
-
28-Kasas 77
min ed dunyâ : dünyadan
-
28-Kasas 77
ve ahsin : ve ihsan et, karşılıksız ver
-
28-Kasas 77
innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
-
28-Kasas 77
el mufsidîne : müfsidler, fesat çıkaranlar
-
28-Kasas 78
innemâ : sadece, ancak
-
28-Kasas 78
alâ ilmin : ilme karşılık, ilim sebebiyle
-
28-Kasas 78
indî : benim yanımda, bende
-
28-Kasas 78
min : den
-
28-Kasas 78
min el kurûni : nesillerden
-
28-Kasas 78
min-hu : ondan
-
28-Kasas 79
zîneti-hi : onun ihtişamı, süsü
-
28-Kasas 79
ellezîne : onlar
-
28-Kasas 79
inne-hu : muhakkak o
-
28-Kasas 79
hazzin azîmin : en büyük haz
-
28-Kasas 80
ellezîne : onlar
-
28-Kasas 81
min : den
-
28-Kasas 81
fietin : bir topluluk
-
28-Kasas 81
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
28-Kasas 81
min : den
-
28-Kasas 81
el muntasirîne : yardım edilenler, korunanlar
-
28-Kasas 82
ellezîne : onlar
-
28-Kasas 82
min : dan
-
28-Kasas 82
binâ : bizi
-
28-Kasas 83
li ellezîne : onlara
-
28-Kasas 83
li el muttekîne : takva sahiplerinin
-
28-Kasas 84
min-hâ : ondan
-
28-Kasas 84
ellezîne : onlar
-
28-Kasas 85
inne : muhakkak
-
28-Kasas 85
ilâ meâdin : dönülecek yere
-
28-Kasas 85
dalâlin : dalâlet
-
28-Kasas 85
mubînin : apaçık
-
28-Kasas 86
min rabbi-ke : Rabbinden
-
28-Kasas 86
li el kâfirîne : kâfirlere
-
28-Kasas 87
min el musrikîne : müşriklerden, şirk koşanlardan
-
28-Kasas 88
sey'in : şey
-
29-Ankebût 3
ellezîne : o kimseler, onlar
-
29-Ankebût 3
min kabli-him : onlardan önce
-
29-Ankebût 3
ellezîne : o kimseler, onlar
-
29-Ankebût 3
el kâzibîne : yalancıları
-
29-Ankebût 4
ellezîne : o kimseler, onlar
-
29-Ankebût 5
inne : muhakkak ki
-
29-Ankebût 5
âtin : gelecek
-
29-Ankebût 6
innemâ : sadece
-
29-Ankebût 6
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
29-Ankebût 6
anil âlemîne (an el âlemîne) : âlemlerden
-
29-Ankebût 7
ellezîne : onlar
-
29-Ankebût 8
el insâne : insan
-
29-Ankebût 8
ve in : ve eğer
-
29-Ankebût 9
ellezîne : o kimseler, onlar
-
29-Ankebût 9
es sâlihîne : salihler
-
29-Ankebût 10
min : dan
-
29-Ankebût 10
in câe : gelirse
-
29-Ankebût 10
min : dan
-
29-Ankebût 10
innâ : muhakkak ki biz
-
29-Ankebût 10
el âlemîne : âlemler
-
29-Ankebût 11
ellezîne : o kimseler, onlar
-
29-Ankebût 11
el munâfikîne : münafıklar
-
29-Ankebût 12
li ellezîne : o kimselere
-
29-Ankebût 12
bi hâmilîne : yüklenenler
-
29-Ankebût 12
min hatâyâ-hum : onların hatalarından
-
29-Ankebût 12
min şey'in : bir şeyden
-
29-Ankebût 12
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
29-Ankebût 14
senetin : sene, yıl
-
29-Ankebût 14
hamsîne : elli (50)
-
29-Ankebût 15
es sefîneti : gemi
-
29-Ankebût 15
li el âlemîne : âlemler için, âlemlere
-
29-Ankebût 16
in : eğer
-
29-Ankebût 17
innemâ : sadece, fakat
-
29-Ankebût 17
min dûnillâhi (min duni allâhi) : Allah'tan başka
-
29-Ankebût 17
inne : muhakkak
-
29-Ankebût 17
ellezîne : onlar
-
29-Ankebût 17
min dûnillâhi (min duni allâhi) : Allah'tan başka
-
29-Ankebût 17
indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
-
29-Ankebût 18
ve in : ve eğer
-
29-Ankebût 18
min kabli-kum : sizden önce
-
29-Ankebût 18
el mubînu : apaçık
-
29-Ankebût 19
inne : muhakkak ki
-
29-Ankebût 20
innallâhe : muhakkak ki Allah
-
29-Ankebût 20
alâ kulli şey'in : herşeye
-
29-Ankebût 22
bi mu'cizîne : aciz bırakan
-
29-Ankebût 22
min dûnillâhi (dûni allâhi) : Allah'tan başka
-
29-Ankebût 22
min veliyyin : velîniz, dostunuz
-
29-Ankebût 22
nasîrin : yardımcı
-
29-Ankebût 23
ve ellezîne : ve onlar
-
29-Ankebût 23
min rahmetî : rahmetimden
-
29-Ankebût 24
min en nâri : ateşten
-
29-Ankebût 24
inne : muhakkak
-
29-Ankebût 24
le âyâtin : elbette âyetler
-
29-Ankebût 24
li kavmin : bir kavim için
-
29-Ankebût 24
yu'minûne : mü'min olurlar
-
29-Ankebût 25
inne : muhakkak ki
-
29-Ankebût 25
min dûni : dan başka
-
29-Ankebût 25
bi ba'dın : bir kısmını, bazısını
-
29-Ankebût 25
min : dan
-
29-Ankebût 25
nâsırîne : yardımcı
-
29-Ankebût 26
innî : muhakkak ben
-
29-Ankebût 26
innehu : çünkü o, muhakkak o
-
29-Ankebût 27
ve inne-hu : ve muhakkak ki o
-
29-Ankebût 27
min : den
-
29-Ankebût 27
es sâlihîne : salihler
-
29-Ankebût 28
inne-kum : muhakkak siz
-
29-Ankebût 28
min : den
-
29-Ankebût 28
ehadin : biri, birisi
-
29-Ankebût 28
min : den
-
29-Ankebût 28
el âlemîne : âlemler
-
29-Ankebût 29
inne-kum : muhakkak siz
-
29-Ankebût 29
in kunte : eğer sen isen
-
29-Ankebût 29
min es sâdikîne : sadıklardan, doğru sözlülerden
-
29-Ankebût 30
el mufsidîne : müfsidler, fesat çıkaranlar
-
29-Ankebût 31
innâ : muhakkak ki biz
-
29-Ankebût 31
inne : muhakkak ki
-
29-Ankebût 31
zâlimîne : zalimler, zulmedenler
-
29-Ankebût 32
inne : muhakkak ki
-
29-Ankebût 32
min el gâbirîne : geride kalanlardan
-
29-Ankebût 33
innâ : muhakkak ki biz
-
29-Ankebût 33
min el gâbirîne : geride kalanlardan
-
29-Ankebût 34
innâ : muhakkak ki biz
-
29-Ankebût 34
min es semâi : semadan
-
29-Ankebût 35
min-hâ : ondan
-
29-Ankebût 35
beyyineten : açıkça
-
29-Ankebût 35
li kavmin : kavim için
-
29-Ankebût 36
mufsidîne : fesat çıkaranlar
-
29-Ankebût 37
câsimîne : diz üstü çökmüş olanlar
-
29-Ankebût 38
min mesâkini-him : onların meskenlerinden
-
29-Ankebût 38
mustebsırîne : görebilenler, görenler
-
29-Ankebût 39
el beyyinâti : apaçık deliller
-
29-Ankebût 39
sâbikîne : geçenler (kurtulanlar)
-
29-Ankebût 40
min-hum : onlardan
-
29-Ankebût 40
min-hum : onlardan
-
29-Ankebût 40
min-hum : onlardan
-
29-Ankebût 40
min-hum : onlardan
-
29-Ankebût 40
ve lâkin : ve lâkin, fakat
-
29-Ankebût 41
ellezîne : onlar
-
29-Ankebût 41
min dûni : den başka
-
29-Ankebût 41
ve inne : ve muhakkak
-
29-Ankebût 42
inne : muhakkak
-
29-Ankebût 42
min dûni-hi : ondan başka
-
29-Ankebût 42
min şey'in : şeyden, bir şey
-
29-Ankebût 44
inne : muhakkak
-
29-Ankebût 44
li el mu'minîne : mü'minler için, mü'minlere
-
29-Ankebût 45
min : dan
-
29-Ankebût 45
inne : muhakkak
-
29-Ankebût 46
ellezîne : onlar
-
29-Ankebût 46
min-hum : onlardan
-
29-Ankebût 47
ellezîne : onlar
-
29-Ankebût 47
yu'minûne : mü'min olurlar, îmân ederler
-
29-Ankebût 47
ve min : ve ...den, dan
-
29-Ankebût 47
yu'minu : mü'min olur, îmân eder
-
29-Ankebût 48
min kabli-hi : ondan önce
-
29-Ankebût 48
min kitâbin : kitaptan
-
29-Ankebût 48
bi yemîni-ke : sağ elinle
-
29-Ankebût 49
beyyinâtun : beyan olunan
-
29-Ankebût 49
ellezîne : o kimseler
-
29-Ankebût 49
bi âyâtinâ : âyetlerimizi
-
29-Ankebût 50
min rabbi-hi : onun Rabbinden
-
29-Ankebût 50
innema : sadece, ancak
-
29-Ankebût 50
indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
-
29-Ankebût 50
ve innemâ : ve sadece, ancak
-
29-Ankebût 50
mubînun : apaçık
-
29-Ankebût 51
inne : muhakkak ki
-
29-Ankebût 51
li kavmin : kavim için
-
29-Ankebût 51
yu'minûne : mü'min olan
-
29-Ankebût 52
ve ellezîne : ve o kimseler
-
29-Ankebût 54
inne : muhakkak
-
29-Ankebût 54
el kâfirîne : kâfirler, inkâr edenler
-
29-Ankebût 55
min fevkı-him : onların üstünden
-
29-Ankebût 55
min : dan
-
29-Ankebût 56
ellezîne : onlar
-
29-Ankebût 56
inne : muhakkak
-
29-Ankebût 57
nefsin : nefs
-
29-Ankebût 58
ve ellezîne : ve onlar
-
29-Ankebût 58
min el cenneti : cennette
-
29-Ankebût 58
min tahti-ha : onun altından
-
29-Ankebût 58
hâlidîne : kalıcıdırlar, kalacak olanlar
-
29-Ankebût 58
el âmilîne : amel edenler
-
29-Ankebût 59
ellezîne : onlar
-
29-Ankebût 60
ve keeyyin : ve nice
-
29-Ankebût 60
min : dan
-
29-Ankebût 60
dâbbetin : hayvan
-
29-Ankebût 61
in : eğer
-
29-Ankebût 62
min ibâdi-hi : kullarından
-
29-Ankebût 62
innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
-
29-Ankebût 62
bi kulli şey'in : herşeyi
-
29-Ankebût 63
in : eğer
-
29-Ankebût 63
min : den
-
29-Ankebût 63
es semai (mines semai) : sema, gök (semadan, gökten)
-
29-Ankebût 63
min : dan
-
29-Ankebût 64
ve inne : ve muhakkak
-
29-Ankebût 65
muhlisîne : halis olarak, halis kılarak
-
29-Ankebût 65
ed dîne : dîn
-
29-Ankebût 67
âminen : emin olan, güvenilir olan
-
29-Ankebût 67
min : dan
-
29-Ankebût 67
yu'minûne : inanıyorlar
-
29-Ankebût 68
min : dan
-
29-Ankebût 68
li el kâfirîne : kâfirlere, kâfirler için
-
29-Ankebût 69
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
29-Ankebût 69
fînâ : bizde, bizim uğrumuzda
-
29-Ankebût 69
ve innallâhe (inne allâhe) : ve muhakkak ki Allah
-
29-Ankebût 69
el muhsinîne : muhsinler
-
3-Âl-i İmrân 3
ve el incîle : ve İncil
-
3-Âl-i İmrân 4
min kablu : önceden, daha önce
-
3-Âl-i İmrân 4
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
3-Âl-i İmrân 4
zû intikâmin : intikam sahibi
-
3-Âl-i İmrân 5
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 7
min-hu : ondan
-
3-Âl-i İmrân 7
fe emmâ ellezîne : fakat onlar
-
3-Âl-i İmrân 7
min-hu : ondan
-
3-Âl-i İmrân 7
min indi rabbi-nâ : Rabbimiz'in katından
-
3-Âl-i İmrân 8
min ledun-ke : senin katından
-
3-Âl-i İmrân 8
inne-ke : muhakkak ki sen
-
3-Âl-i İmrân 9
inne-ke : muhakkak ki Sen
-
3-Âl-i İmrân 9
li yevmin : o günde
-
3-Âl-i İmrân 9
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 10
inne : muhakkak ki
-
3-Âl-i İmrân 10
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
3-Âl-i İmrân 10
min allâhi : Allah'tan
-
3-Âl-i İmrân 11
ve ellezîne : ve onlar, ve o kimseler
-
3-Âl-i İmrân 11
min kabli-him : onlardan önce
-
3-Âl-i İmrân 12
li ellezîne keferû : kâfir olanlara
-
3-Âl-i İmrân 13
inne : muhakkak ki
-
3-Âl-i İmrân 14
zuyyine : süslü gösterildi
-
3-Âl-i İmrân 14
min en nisâi : kadınlardan, kadınlara
-
3-Âl-i İmrân 14
ve el benîne : ve oğullara
-
3-Âl-i İmrân 14
min ez zehebi : altından, altın
-
3-Âl-i İmrân 14
inde-hu : O'nun yanında (O'nun katında)
-
3-Âl-i İmrân 15
bi hayrın : hayırlısı
-
3-Âl-i İmrân 15
min zâlikum : bundan
-
3-Âl-i İmrân 15
li ellezîne : için, o kimseler (onlar için)
-
3-Âl-i İmrân 15
inde rabbi-him : Rab'lerinin katında
-
3-Âl-i İmrân 15
min tahtı-hâ : onun altından
-
3-Âl-i İmrân 15
hâlidîne fî-hâ : orada, içinde devamlı kalacak olanlar
-
3-Âl-i İmrân 15
min allâhi : Allah'tan
-
3-Âl-i İmrân 16
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 16
inne-nâ : muhakkak ki biz
-
3-Âl-i İmrân 17
es sâbirîne : sabredenler
-
3-Âl-i İmrân 17
ve es sâdıkîne : ve sadıklar (Allah ile olan ahdlerine sadık olanlar)
-
3-Âl-i İmrân 17
ve el kânitîne : ve kânitin olanlar (Allah'ın huzurunda saygı ile duranlar)
-
3-Âl-i İmrân 17
ve el munfikîne : ve infak edenler, Allah için verenler
-
3-Âl-i İmrân 17
ve el mustagfirîne : ve mağfiret dileyenler (günahlarının sevaba çevrilmesini dileyenler)
-
3-Âl-i İmrân 19
inne ed dîne : muhakkak ki dîn
-
3-Âl-i İmrân 19
inde âllâhi : Allah'ın indinde, katında
-
3-Âl-i İmrân 19
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 19
illâ min ba'di : ancak, ...dan, sonra
-
3-Âl-i İmrân 19
fe inne allâhe : o zaman, muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 20
fe in hâccû-ke : bundan sonra eğer seninle tartışırlarsa
-
3-Âl-i İmrân 20
li ellezîne : onlara, o kimselere
-
3-Âl-i İmrân 20
ve el ummiyyîne : ve ümmiler, kitap verilmeyenler
-
3-Âl-i İmrân 20
fe in eslemû : o zaman eğer teslim etilerse
-
3-Âl-i İmrân 20
ve in tevellev : ve eğer yüz çevirirlerse
-
3-Âl-i İmrân 20
innemâ : sadece
-
3-Âl-i İmrân 21
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
3-Âl-i İmrân 21
en nebiyyîne : ve peygamberlerini
-
3-Âl-i İmrân 21
bi gayri hakkın : haksız yere
-
3-Âl-i İmrân 21
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 21
min en nâsi : insanlardan
-
3-Âl-i İmrân 21
bi azâbin elîmin : elim azap ile
-
3-Âl-i İmrân 22
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 22
min nâsırîne : (yardımcılardan) bir yardımcı
-
3-Âl-i İmrân 23
ilâ ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 23
min el kitâbi : kitaptan
-
3-Âl-i İmrân 23
min-hum : onlardan
-
3-Âl-i İmrân 24
eyyâmen ma'dûdâtin : sayılı günler
-
3-Âl-i İmrân 24
fî dîni-him : dînleri hakkında
-
3-Âl-i İmrân 25
li yevmin : o gün için
-
3-Âl-i İmrân 25
kullu nefsin : her nefs, herkes
-
3-Âl-i İmrân 26
mimmen (min men) teşâu : dilediğin kimseden
-
3-Âl-i İmrân 26
inne-ke : muhakkak ki sen
-
3-Âl-i İmrân 26
alâ kulli şey'in : her şeye
-
3-Âl-i İmrân 27
min el meyyiti : ölüden
-
3-Âl-i İmrân 27
min el hayyi : canlıdan
-
3-Âl-i İmrân 27
bi gayri hısâbin : hesapsız
-
3-Âl-i İmrân 28
el mu'minûne : mü'minler
-
3-Âl-i İmrân 28
el kâfirîne : kâfirleri
-
3-Âl-i İmrân 28
min dûni el mu'minîne : mü'minlerden başkasını
-
3-Âl-i İmrân 28
min allâhi : Allah'tan
-
3-Âl-i İmrân 28
fî şey'in : bir şeyde
-
3-Âl-i İmrân 28
min-hum tukâten : onlardan korunmak
-
3-Âl-i İmrân 29
in tuhfû : eğer gizleseniz
-
3-Âl-i İmrân 29
alâ kulli şey'in : her şeye
-
3-Âl-i İmrân 30
kullu nefsin : her nefs, herkes
-
3-Âl-i İmrân 30
min hayrin : hayırdan
-
3-Âl-i İmrân 30
min sûin : kötülükten
-
3-Âl-i İmrân 31
in kuntum : eğer, siz ... iseniz
-
3-Âl-i İmrân 32
fe in tevellev : bundan sonra , eğer, dönerlerse
-
3-Âl-i İmrân 32
fe inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 32
lâ yuhibbu el kâfirîne : kâfirleri sevmez
-
3-Âl-i İmrân 33
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 33
alâ el âlemîne : âlemlerin üstüne
-
3-Âl-i İmrân 34
min ba'din \n(badu-hâ min badin) : bazılarından \n: (birbirinden)
-
3-Âl-i İmrân 35
in-nî : muhakkak ki ben
-
3-Âl-i İmrân 35
fe tekabbel min-nî : artık benden kabul et
-
3-Âl-i İmrân 35
inne-ke : muhakkak ki sen
-
3-Âl-i İmrân 36
in-nî : muhakkak ki ben, gerçekten ben
-
3-Âl-i İmrân 36
ve in-nî : ve muhakkak ki ben
-
3-Âl-i İmrân 36
ve in-nî : ve muhakkak ki ben
-
3-Âl-i İmrân 36
min eş şeytâni er racîmi : kovulmuş şeytandan
-
3-Âl-i İmrân 37
bi kabûlin hasenin : güzel bir kabul ile
-
3-Âl-i İmrân 37
vecede inde-hâ : onun yanında buldu
-
3-Âl-i İmrân 37
min indillâhi : Allah'ın katından
-
3-Âl-i İmrân 37
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 37
bi gayri hısâbın : hesapsız
-
3-Âl-i İmrân 38
min ledun-ke : senin katından
-
3-Âl-i İmrân 38
inne-ke : muhakkak ki sen
-
3-Âl-i İmrân 39
bi kelimetin min allâhi : bir kelime ile, Allah'tan
-
3-Âl-i İmrân 39
min es sâlihîne : salihlerden
-
3-Âl-i İmrân 41
selâsete eyyâmin : üç gün(ler)
-
3-Âl-i İmrân 42
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 42
alâ nisâi el âlemîne : âlemlerin kadınları üzerin
-
3-Âl-i İmrân 43
ve irkai mea er râkiîne : ve rükû edenlerle birlikte rükû et
-
3-Âl-i İmrân 44
min enbâi : haberlerinden
-
3-Âl-i İmrân 45
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 45
bi kelimetin : bir kelime ile
-
3-Âl-i İmrân 45
min-hu : ondan, kendinden
-
3-Âl-i İmrân 45
ve min el mukarrebîne : ve (Allah'a) yakın olanlardan
-
3-Âl-i İmrân 46
ve min es sâlihîne : ve salihlerden, salâha erenlerden
-
3-Âl-i İmrân 47
fe innemâ : sadece
-
3-Âl-i İmrân 48
ve et tevrâte ve el incîle : ve Tevrat'ı ve İncil'i
-
3-Âl-i İmrân 49
âyetin : ayet, mucize(ler)
-
3-Âl-i İmrân 49
min rabbi-kum : sizin rabbinizden
-
3-Âl-i İmrân 49
min et tîni : nemli topraktan
-
3-Âl-i İmrân 49
inne : muhakkak ki
-
3-Âl-i İmrân 49
in kuntum : eğer siz ... iseniz
-
3-Âl-i İmrân 49
mu'minîne : mü'minler, îmân edenler
-
3-Âl-i İmrân 50
min et tevrâti : Tevrat'tan
-
3-Âl-i İmrân 50
âyetin : âyet, mucize, delil
-
3-Âl-i İmrân 50
min rabbi-kum : Rabbiniz'den
-
3-Âl-i İmrân 51
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 52
min-hum : onlardan
-
3-Âl-i İmrân 53
mea eş şâhidîne : şahit olanlarla birlikte, beraber
-
3-Âl-i İmrân 54
el mâkirîne : hile yapanlar, tuzak kuranlar
-
3-Âl-i İmrân 55
yâ îsâ innî : ey İsa, muhakkak ki ben
-
3-Âl-i İmrân 55
min ellezîne : o kimselerden, onlardan
-
3-Âl-i İmrân 55
ellezîne : o kimseler, onlar
-
3-Âl-i İmrân 55
ellezîne : o kimseler
-
3-Âl-i İmrân 56
ellezîne : o kimseler, onlar
-
3-Âl-i İmrân 56
min nâsirîne : (yardımcılardan) bir yardımcı
-
3-Âl-i İmrân 57
ellezîne : o kimseler
-
3-Âl-i İmrân 57
ez zâlimîne : zâlimler, haksızlık edenler
-
3-Âl-i İmrân 58
minel âyâti : ...dan, âyetler, kanıtlar, deliller
-
3-Âl-i İmrân 59
inne : muhakkak ki
-
3-Âl-i İmrân 59
inde allâhi : Allah'ın indinde, nezdinde, yanında
-
3-Âl-i İmrân 59
min turâbin : topraktan
-
3-Âl-i İmrân 60
min rabbi-ke : senin Rabb'inden
-
3-Âl-i İmrân 60
min el mumterîne : şüphe edenlerden
-
3-Âl-i İmrân 61
min ba'di : sonradan, sonra
-
3-Âl-i İmrân 61
min el ilmi : ilimden
-
3-Âl-i İmrân 61
alâ el kâzibîne : yalancıların üzerine
-
3-Âl-i İmrân 62
inne : muhakkak ki
-
3-Âl-i İmrân 62
ve mâ min : ve ...'dan yoktur
-
3-Âl-i İmrân 62
ilâhin : ilâh
-
3-Âl-i İmrân 62
ve inne allâhe : ve muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 63
fe in tevellev : buna rağmen dönerlerse
-
3-Âl-i İmrân 63
fe inne allâhe : o zaman muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 63
bi el mufsidîne : fesad çıkaranları, bozguncuları
-
3-Âl-i İmrân 64
ilâ kelimetin : bir kelimeye, bir söze
-
3-Âl-i İmrân 64
sevâin : eşit, müsavi, aynı, bir
-
3-Âl-i İmrân 64
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
3-Âl-i İmrân 64
fe in tevellev : bundan sonra eğer, dönerse
-
3-Âl-i İmrân 65
et tevrâtu ve el incîlu : Tevrat ve İncil
-
3-Âl-i İmrân 65
min ba'di-hî : ondan sonra (oldu, ondan önce olmadı ki...)
-
3-Âl-i İmrân 67
ve lâkin kâne : ve lâkin, fakat ... oldu
-
3-Âl-i İmrân 67
min el muşrikîne : müşriklerden, (Allah'a) eş, ortak koşanlardan
-
3-Âl-i İmrân 68
inne evlâ en nâsi : muhakkak ki insanların en yakın olanı
-
3-Âl-i İmrân 68
le ellezîne : elbette onlar
-
3-Âl-i İmrân 68
ve ellezîne : ve onlar
-
3-Âl-i İmrân 68
mu'minîne : mü'minler
-
3-Âl-i İmrân 69
min ehli el kitâbi : kitap ehlinden, kitap verilenlerden, yahudiler ve hristiyanlardan
-
3-Âl-i İmrân 72
min ehli el kitâbi : kitap ehlinden, kitap verilenlerden
-
3-Âl-i İmrân 72
âminû : îmân edin
-
3-Âl-i İmrân 72
alâ ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 73
ve lâ tu'minû : inanmayın, îmân etmeyin
-
3-Âl-i İmrân 73
tebia dîne-kum : sizin dîninize tâbî oldu, uydu
-
3-Âl-i İmrân 73
inne el hudâ : muhakkak ki hidayet (Allah'a ulaşmak)
-
3-Âl-i İmrân 73
inde rabbi-kum : Rabbiniz'in huzurunda
-
3-Âl-i İmrân 73
inne el fadla : muhakkak ki fazilet
-
3-Âl-i İmrân 75
ve min : ve ...den, ...dan
-
3-Âl-i İmrân 75
in te'menhu : eğer onu, ona emanet etsen
-
3-Âl-i İmrân 75
bi kıntârin : kantarlarca, tartı ile, ölçü ile, kantar kantar
-
3-Âl-i İmrân 75
ve minhum : ve onlardan
-
3-Âl-i İmrân 75
in te'menhu : eğer onu, ona emanet etsen
-
3-Âl-i İmrân 75
bi dînârin : bir dinar
-
3-Âl-i İmrân 75
fî el ummiyyîne : okuma yazma bilmeyenler, ümmîler hakkında
-
3-Âl-i İmrân 76
fe inne allâhe : o zaman, o taktirde muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 76
el muttekîne : takva sahipleri
-
3-Âl-i İmrân 77
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
3-Âl-i İmrân 78
ve inne : ve muhakkak ki
-
3-Âl-i İmrân 78
min-hum : onlardan
-
3-Âl-i İmrân 78
elsinete-hum : dillerini
-
3-Âl-i İmrân 78
min el kitâbi : Kitab'dan
-
3-Âl-i İmrân 78
min el kitâbi : Kitab'dan
-
3-Âl-i İmrân 78
min indi allâhi : Allah'ın katından
-
3-Âl-i İmrân 78
min indi allâhi : Allah'ın katından
-
3-Âl-i İmrân 79
li beşerin : bir insan için
-
3-Âl-i İmrân 79
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
3-Âl-i İmrân 79
ve lâkin : ve lâkin, fakat
-
3-Âl-i İmrân 79
rabbâniyyîne : kendini Rabb'e adamış
-
3-Âl-i İmrân 80
ve en nebiyyîne : ve peygamberleri
-
3-Âl-i İmrân 81
nebiyyîne : peygamberler
-
3-Âl-i İmrân 81
min kitâbin : (kitaptan) kitabı
-
3-Âl-i İmrân 81
ve hikmetin : ve hikmet
-
3-Âl-i İmrân 81
le tu'minunne bi-hî : mutlaka ona îmân edeceksiniz
-
3-Âl-i İmrân 81
min eş şâhidîne : şahitlerden
-
3-Âl-i İmrân 83
dîni allâhi : Allah'ın dîni
-
3-Âl-i İmrân 84
min rabbi-him : Rab'lerinden
-
3-Âl-i İmrân 84
beyne ehadin : aralarından birini
-
3-Âl-i İmrân 84
min-hum : onlardan
-
3-Âl-i İmrân 85
dînen : bir dîn
-
3-Âl-i İmrân 85
min-hu : ondan
-
3-Âl-i İmrân 85
min el hâsirîne : hüsranda olanlardan
-
3-Âl-i İmrân 86
el beyyinâtu : beyyineler, açık deliller kanıtlar, belgeler, ispat vasıtaları
-
3-Âl-i İmrân 86
el kavme ez zâlimîne : zalimler kavmi
-
3-Âl-i İmrân 87
ecmaîne : topluca, hepsi, bütün
-
3-Âl-i İmrân 88
hâlidîne fîhâ : onun içinde ebedi kalacak olanlar
-
3-Âl-i İmrân 89
illâ ellezîne : ... olanlar hariç
-
3-Âl-i İmrân 89
min ba'di zâlike : bundan sonra
-
3-Âl-i İmrân 89
fe inne allâhe : o taktirde muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 90
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
3-Âl-i İmrân 91
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
3-Âl-i İmrân 91
min ehadi-him : onların birinden, hiç birinden
-
3-Âl-i İmrân 91
min nâsırîne : (yardımcılardan), yardımcı
-
3-Âl-i İmrân 92
min şey'in : bir şeyden
-
3-Âl-i İmrân 92
fe inne allâhe : o zaman, muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 93
min kabli : önceden, daha önce
-
3-Âl-i İmrân 93
in kuntum : eğer siz .... iseniz
-
3-Âl-i İmrân 93
sâdıkîne : sadık(lar), yeminlerine, sözlerine sadık olanlar, doğru söyleyenler
-
3-Âl-i İmrân 94
min ba'di zâlike : bundan sonra
-
3-Âl-i İmrân 95
min el muşrikîne : müşriklerden
-
3-Âl-i İmrân 96
inne : muhakkak ki
-
3-Âl-i İmrân 96
evvele beytin : ilk ev
-
3-Âl-i İmrân 96
li el âlemîne : âlemler için
-
3-Âl-i İmrân 97
beyyinâtun : açık beyyineler
-
3-Âl-i İmrân 97
âminen : emniyette, emin
-
3-Âl-i İmrân 97
fe inne allâhe : o zaman, artık muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 97
an el âlemîne : âlemlerden
-
3-Âl-i İmrân 99
bi gâfilin : gâfil, habersiz
-
3-Âl-i İmrân 100
ellezîne âmenû : îmân edenler, âmenû olanlar
-
3-Âl-i İmrân 100
in tutîû : eğer itaat ederseniz
-
3-Âl-i İmrân 100
min ellezîne : onlardan
-
3-Âl-i İmrân 100
kâfirîne : kâfirlik, kâfir olma
-
3-Âl-i İmrân 101
ilâ sırâtın mustakîmin : Allah'a ulaştıran yola
-
3-Âl-i İmrân 102
ellezîne âmenû : îmân edenler
-
3-Âl-i İmrân 103
hufretin : bir çukur
-
3-Âl-i İmrân 103
min en nâri : ateşten
-
3-Âl-i İmrân 103
min-hâ : ondan
-
3-Âl-i İmrân 103
yubeyyinu : açıklıyor
-
3-Âl-i İmrân 104
min-kum : sizden
-
3-Âl-i İmrân 105
ke ellezîne : onlar gibi
-
3-Âl-i İmrân 105
min ba'di : sonradan, sonra
-
3-Âl-i İmrân 105
beyyinâtu : beyyineler, açık deliller
-
3-Âl-i İmrân 106
ellezîne : onlar, olanlar
-
3-Âl-i İmrân 107
ellezîne : onlar, olanlar
-
3-Âl-i İmrân 108
li el âlemîne : âlemler için, âlemlere
-
3-Âl-i İmrân 110
hayra ummetin : hayırlı ümmet, topluluk
-
3-Âl-i İmrân 110
ve tu'minûne bi allâhi : ve Allah'a îmân edersiniz
-
3-Âl-i İmrân 110
min-hum : onlardan
-
3-Âl-i İmrân 110
el mu'minûne : îmân edenler, mü'minler
-
3-Âl-i İmrân 111
ve in yukâtilû-kum : ve eğer sizinle savaşırlarsa
-
3-Âl-i İmrân 112
bi hablin min allâhi : Allah'tan bir ip
-
3-Âl-i İmrân 112
ve hablin : ve bir ip
-
3-Âl-i İmrân 112
min en nâsi : insanlardan
-
3-Âl-i İmrân 112
bi gadabin : gazaba
-
3-Âl-i İmrân 112
min allâhi : Allah'tan
-
3-Âl-i İmrân 112
bi gayri hakkın : haksız yere
-
3-Âl-i İmrân 113
min ehli el kitâbi : kitap ehlinden (hristiyan ve yahudilerden)
-
3-Âl-i İmrân 114
yu'minûne bi allâhi : Allah'a îmân ederler
-
3-Âl-i İmrân 114
min es sâlihîne : sâlihlerden
-
3-Âl-i İmrân 115
min hayrin : hayırdan, hayır olarak
-
3-Âl-i İmrân 115
bi el muttekîne : takva sahiplerini
-
3-Âl-i İmrân 116
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
3-Âl-i İmrân 116
min allâhi : Allah'tan
-
3-Âl-i İmrân 117
rîhin : kavurucu, dondurucu bir rüzgâr
-
3-Âl-i İmrân 117
kavmin : kavim, toplum
-
3-Âl-i İmrân 117
ve lâkin : ve lâkin, fakat
-
3-Âl-i İmrân 118
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, îmân edenler
-
3-Âl-i İmrân 118
min dûni-kum : sizlerden başka, kendinizden
-
3-Âl-i İmrân 118
min efvâhi-him : onların ağızlarından (sözlerinden)
-
3-Âl-i İmrân 118
in kuntum : eğer siz ... olmuş olsaydınız
-
3-Âl-i İmrân 119
ve tû'minûne : ve siz îmân edersiniz
-
3-Âl-i İmrân 119
min el gayzi : öfkelerinden, kinlerinden
-
3-Âl-i İmrân 119
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 120
in temses-kum : eğer size değerse, dokunursa
-
3-Âl-i İmrân 120
ve in tusib-kum : ve eğer size isabet ederse
-
3-Âl-i İmrân 120
ve in tasbirû : ve eğer sabrederseniz
-
3-Âl-i İmrân 120
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 121
min ehli-ke : ailenden
-
3-Âl-i İmrân 121
el mu'minîne : mü'minleri
-
3-Âl-i İmrân 122
min-kum : sizden
-
3-Âl-i İmrân 122
el mu'minûne : mü'minler
-
3-Âl-i İmrân 123
bi bedrin : Bedir'de
-
3-Âl-i İmrân 124
li el mu'minîne : mü'minlere
-
3-Âl-i İmrân 124
bi selâseti âlâfin : üç bini ile
-
3-Âl-i İmrân 124
min el melâiketi : meleklerden
-
3-Âl-i İmrân 124
munzelîne : indirilen
-
3-Âl-i İmrân 125
in tasbirû : eğer siz sabrederseniz
-
3-Âl-i İmrân 125
min fevri-him : onların ani hareketlerinden, aniden
-
3-Âl-i İmrân 125
bi hamseti âlâfin : beş bini ile
-
3-Âl-i İmrân 125
min el melâiketi : melekerden
-
3-Âl-i İmrân 125
musevvimîne : işaretlenmiş, nişanlı
-
3-Âl-i İmrân 126
ve li tatmeinne : ve tatmin olması, sukûnet bulması için
-
3-Âl-i İmrân 126
illâ min indi allâhi : ancak Allah'ın katından (olur)
-
3-Âl-i İmrân 127
min : ...'den
-
3-Âl-i İmrân 127
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
3-Âl-i İmrân 127
hâibîne : bozguna uğrayanlar
-
3-Âl-i İmrân 128
min el emri : emirden, işten
-
3-Âl-i İmrân 128
fe inne-hum : oysa onlar, muhakkak
-
3-Âl-i İmrân 130
ellezîne âmenû : îmân edenler, âmenû olanlar
-
3-Âl-i İmrân 131
li el kâfirîne : kâfirler için, kâfirlere
-
3-Âl-i İmrân 133
ilâ magfiretin : mağfirete
-
3-Âl-i İmrân 133
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
3-Âl-i İmrân 133
ve cennetin : ve cennet
-
3-Âl-i İmrân 133
li el muttekîne : muttekîler, takva sahipleri için
-
3-Âl-i İmrân 134
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 134
ve el kâzımîne : ve yutanlar
-
3-Âl-i İmrân 134
ve el âfîne an : ve affedenler
-
3-Âl-i İmrân 134
el muhsinîne : muhsinler
-
3-Âl-i İmrân 135
vellezîne : ve onlar
-
3-Âl-i İmrân 136
min rabbi-him : onların Rabbinden
-
3-Âl-i İmrân 136
min tahti-hâ : onun altından
-
3-Âl-i İmrân 136
hâlidîne fî-hâ : orada, içinde kalacak olanlar
-
3-Âl-i İmrân 136
el âmilîne : amel edenler
-
3-Âl-i İmrân 137
min kabli-kum : sizden önce
-
3-Âl-i İmrân 137
el mukezzibîne : yalancılar
-
3-Âl-i İmrân 138
li el muttekîne : takva sahipleri için, takva sahiplerine
-
3-Âl-i İmrân 139
ve lâ tehinû : ve gevşemeyin, korkmayın
-
3-Âl-i İmrân 139
in kuntum : eğer siz ... iseniz
-
3-Âl-i İmrân 139
mu'minîne : mü'minler
-
3-Âl-i İmrân 140
in yemses-kum : eğer size dokunursa
-
3-Âl-i İmrân 140
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 140
min-kum : sizden
-
3-Âl-i İmrân 140
ez zâlimîne : zâlimler
-
3-Âl-i İmrân 141
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 141
el kâfirîne : kâfirler
-
3-Âl-i İmrân 142
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 142
min-kum : ve sizden, içinizden
-
3-Âl-i İmrân 142
es sâbirîne : sabredenler
-
3-Âl-i İmrân 143
min kabli : önceden, ...'dan önce
-
3-Âl-i İmrân 144
min kabli-hi : ondan önce
-
3-Âl-i İmrân 144
e fe in mâte : şimdi eğer öldü ise ... mı
-
3-Âl-i İmrân 144
inkalebtum : geriye döndünüz
-
3-Âl-i İmrân 144
eş şâkirîne : şükredenler
-
3-Âl-i İmrân 145
li nefsin : bir nefs, bir kimse için
-
3-Âl-i İmrân 145
min-hâ : ondan
-
3-Âl-i İmrân 145
min-hâ : ondan
-
3-Âl-i İmrân 145
eş şâkirîne : şükredenler
-
3-Âl-i İmrân 146
ve keeyyin : ve niceleri
-
3-Âl-i İmrân 146
min nebiyyin : peygamberlerden
-
3-Âl-i İmrân 146
yuhibbu es sâbirîne : sabredenleri sever
-
3-Âl-i İmrân 147
el kâfirîne : kâfirler
-
3-Âl-i İmrân 148
el muhsinîne : muhsinler
-
3-Âl-i İmrân 149
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, îmân edenler
-
3-Âl-i İmrân 149
in tutîû : eğer itaat ederseniz
-
3-Âl-i İmrân 149
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
3-Âl-i İmrân 149
hâsirîne : hüsrana uğramış olanlar
-
3-Âl-i İmrân 150
en nâsırîne : yardımcılar
-
3-Âl-i İmrân 151
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
3-Âl-i İmrân 151
ez zâlimîne : zalimler
-
3-Âl-i İmrân 152
min ba'di : sonradan, ...den sonra
-
3-Âl-i İmrân 152
min-kum : sizden
-
3-Âl-i İmrân 152
ve min-kum : ve sizden
-
3-Âl-i İmrân 152
zû fadlin : fazlın sahibi
-
3-Âl-i İmrân 152
alâ el mu'minîne : mü'minlere karşı
-
3-Âl-i İmrân 153
alâ ehadin : hiç kimseye
-
3-Âl-i İmrân 153
bi gammin : gam ile, keder ile
-
3-Âl-i İmrân 154
min ba'di : sonradan, ...den sonra, arkasından
-
3-Âl-i İmrân 154
min-kum : sizden
-
3-Âl-i İmrân 154
minel emri : işten, emirden
-
3-Âl-i İmrân 154
min şey'in : şeyden, bir şey
-
3-Âl-i İmrân 154
inne el emre : muhakkak ki emir, iş
-
3-Âl-i İmrân 154
minel emri : emirden, işten
-
3-Âl-i İmrân 154
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 155
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
3-Âl-i İmrân 155
min-kum : sizden, içinizden
-
3-Âl-i İmrân 155
innemâ : fakat, ancak, oysa
-
3-Âl-i İmrân 155
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 156
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, îmân edenler
-
3-Âl-i İmrân 156
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
3-Âl-i İmrân 156
inde-nâ : bizim yanımızda
-
3-Âl-i İmrân 157
ve le in : ve eğer ... olursa
-
3-Âl-i İmrân 157
min allâhi : Allah'tan
-
3-Âl-i İmrân 157
mimmâ (min mâ) : şeylerden
-
3-Âl-i İmrân 158
in muttum : eğer ölseniz
-
3-Âl-i İmrân 159
rahmetin : rahmet
-
3-Âl-i İmrân 159
min allâhi : Allah'tan
-
3-Âl-i İmrân 159
linte : yumuşak davrandın
-
3-Âl-i İmrân 159
le infaddû : mutlaka dağılırlardı
-
3-Âl-i İmrân 159
min havli-ke : senin etrafından
-
3-Âl-i İmrân 159
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 159
el mutevekkilîne : tevekkül edenler, Allah'a güvenenler
-
3-Âl-i İmrân 160
in yansur-kumu allâhu : eğer Allah size yardım ederse
-
3-Âl-i İmrân 160
ve in yahzul-kum : ve eğer size yardımı keserse
-
3-Âl-i İmrân 160
min ba'di-hi : ondan sonra
-
3-Âl-i İmrân 160
el mu'minûne : mü'minler
-
3-Âl-i İmrân 161
li nebiyyin : bir peygamber için
-
3-Âl-i İmrân 161
kullu nefsin : her nefse, herkese
-
3-Âl-i İmrân 162
bi sehatin : gazaba
-
3-Âl-i İmrân 162
min allâhi : Allah'tan
-
3-Âl-i İmrân 163
inde allâhi : Allah katında
-
3-Âl-i İmrân 164
alâ el mu'minîne : mü'minlerin üzerine
-
3-Âl-i İmrân 164
min enfusi-him : onların kendilerinden
-
3-Âl-i İmrân 164
ve in kânû : ve '... ise, ... idi' ler
-
3-Âl-i İmrân 164
min kablu : önceden, önce, evvel
-
3-Âl-i İmrân 164
le fî dalâlin : elbette dalâlet içinde
-
3-Âl-i İmrân 164
mubînin : apaçık
-
3-Âl-i İmrân 165
min indi enfusi-kum : sizin kendi nefsinizden
-
3-Âl-i İmrân 165
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 165
alâ kulli şey'in : her şeye
-
3-Âl-i İmrân 166
el mu'minîne : mü'minler
-
3-Âl-i İmrân 167
ellezîne nâfekû : nifak çıkaranlar, münafıklar
-
3-Âl-i İmrân 167
yevme izin : izin günü
-
3-Âl-i İmrân 167
min-hum : onlardan
-
3-Âl-i İmrân 168
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 168
in kuntum : eğer siz .... iseniz
-
3-Âl-i İmrân 168
sâdıkîne : sâdık kimseler
-
3-Âl-i İmrân 169
ellezîne kutilû : öldürülenler
-
3-Âl-i İmrân 169
inde rabbi-him : Rab'leri katında
-
3-Âl-i İmrân 170
ferihîne : ferahlanırlar, sevinç duyarlar
-
3-Âl-i İmrân 170
min fadlı-hî : kendi fazlından
-
3-Âl-i İmrân 170
bi ellezîne : onlara
-
3-Âl-i İmrân 170
min halfi-him : onların arkalarından
-
3-Âl-i İmrân 171
bi ni'metin : ni'met ile
-
3-Âl-i İmrân 171
min allâhi : Allah'tan
-
3-Âl-i İmrân 171
ve fadlin : ve fazl
-
3-Âl-i İmrân 171
el mu'minîne : mü'minler
-
3-Âl-i İmrân 172
ellezine : onlar
-
3-Âl-i İmrân 172
min ba'di : sonradan, sonra
-
3-Âl-i İmrân 172
li ellezîne : onlar için
-
3-Âl-i İmrân 172
min-hum : onlardan
-
3-Âl-i İmrân 173
ellezîne : onlar, o kimseler ki
-
3-Âl-i İmrân 173
inne en nâse : muhakkak ki insanlar
-
3-Âl-i İmrân 174
fe inkalebû : böylece döndüler
-
3-Âl-i İmrân 174
bi ni'metin : bir ni'met ile
-
3-Âl-i İmrân 174
min allâhi : Allah'tan
-
3-Âl-i İmrân 174
ve fadlin : ve bir fazl
-
3-Âl-i İmrân 174
zû fadlin : fazlın sahibi
-
3-Âl-i İmrân 174
azîmin : azîm, büyük
-
3-Âl-i İmrân 175
innemâ : ancak, sadece, fakat
-
3-Âl-i İmrân 175
in kuntum : eğer sizler ... iseniz, .. olduysanız
-
3-Âl-i İmrân 175
mu'minîne : mü'minler
-
3-Âl-i İmrân 176
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 176
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
3-Âl-i İmrân 177
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
3-Âl-i İmrân 178
ellezîne keferû : kâfirler
-
3-Âl-i İmrân 178
innemâ : ancak, sadece
-
3-Âl-i İmrân 178
muhînun : alçaltıcı
-
3-Âl-i İmrân 179
el mu'minîne : mü'minler
-
3-Âl-i İmrân 179
min et tayyibi : temizden, temiz olandan
-
3-Âl-i İmrân 179
ve lâkinne allâhe : ve lâkin, fakat, Allah
-
3-Âl-i İmrân 179
min rusuli-hî : kendi resûllerinden, elçilerinden
-
3-Âl-i İmrân 179
fe âminû : o zaman, o halde, îmân edin
-
3-Âl-i İmrân 179
ve in tu'minû : ve eğer îmân ederseniz
-
3-Âl-i İmrân 180
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 180
min fadlı-hî : kendi fazlından
-
3-Âl-i İmrân 181
kavle ellezîne : onların sözlerini
-
3-Âl-i İmrân 181
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 181
bi gayri hakkın : haksız yere, haksızlıkla
-
3-Âl-i İmrân 182
bi zallâmin : zalim, zulmedici
-
3-Âl-i İmrân 183
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 183
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 183
ellâ nu'mine : îmân etmememiz için
-
3-Âl-i İmrân 183
li resûlin : bir resûle, elçiye
-
3-Âl-i İmrân 183
kurbânin : bir kurban
-
3-Âl-i İmrân 183
min kablî : benden önce
-
3-Âl-i İmrân 183
bi el beyyinâti : beyyinelerle, açık deliller ile
-
3-Âl-i İmrân 183
in kuntum : eğer siz ... iseniz
-
3-Âl-i İmrân 183
sâdıkîne : sâdıklar, doğru söyleyenler
-
3-Âl-i İmrân 184
fe in kezzebûke : artık seni yalanlarlarsa
-
3-Âl-i İmrân 184
min kabli-ke : senden önce
-
3-Âl-i İmrân 184
el beyyinâti : beyyineler, açık deliller
-
3-Âl-i İmrân 185
kullu nefsin : herkes, her nefs
-
3-Âl-i İmrân 185
ve innemâ : ve lakin, fakat, amma
-
3-Âl-i İmrân 186
min ellezîne : onlardan
-
3-Âl-i İmrân 186
min kabli-kum : sizden önce
-
3-Âl-i İmrân 186
ve min ellezîne : ve onlardan
-
3-Âl-i İmrân 186
ve in tasbirû : ve eğer siz sabrederseniz
-
3-Âl-i İmrân 186
fe inne zâlike : ki bu muhakkak
-
3-Âl-i İmrân 186
min azmi el umûri : işlerin 'âzim' olanlarından
-
3-Âl-i İmrân 187
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 187
le tubeyyinunne-hu : onu mutlaka beyan edeceksiniz, açıklayacaksınız
-
3-Âl-i İmrân 188
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 188
bi mefâzetin : kurtulacak yer
-
3-Âl-i İmrân 188
min el azâbi : azaptan
-
3-Âl-i İmrân 189
alâ kulli şey'in : her şeye
-
3-Âl-i İmrân 190
inne : muhakkak
-
3-Âl-i İmrân 190
le âyâtin : elbette deliller
-
3-Âl-i İmrân 191
ellezîne : onlar
-
3-Âl-i İmrân 192
inne-ke : muhakkak ki sen
-
3-Âl-i İmrân 192
ve mâ li ez zâlimîne : ve zalimler için yoktur
-
3-Âl-i İmrân 192
min ensârin : yardım edenlerden bir yardımcı
-
3-Âl-i İmrân 193
inne-nâ : muhakkak ki biz
-
3-Âl-i İmrân 193
en âminû : âmenû olmak, îmân etmek
-
3-Âl-i İmrân 194
inne-ke : muhakkak ki sen
-
3-Âl-i İmrân 195
amele âmilin : amel edenin amelini
-
3-Âl-i İmrân 195
min-kum : sizden
-
3-Âl-i İmrân 195
min zekerin : erkeklerden
-
3-Âl-i İmrân 195
min ba'dın \n(ba'du-kum min ba'dın) : bir kısmınızdan \n: (birbirinizden)
-
3-Âl-i İmrân 195
fe ellezîne : artık onların
-
3-Âl-i İmrân 195
min diyâri-him : kendi yurtlarından
-
3-Âl-i İmrân 195
cennâtin : cennetler
-
3-Âl-i İmrân 195
min tahti-hâ : onun altından
-
3-Âl-i İmrân 195
min indi allâhi : Allah'ın katından
-
3-Âl-i İmrân 195
inde-hû : onun katında
-
3-Âl-i İmrân 196
ellezîne keferû : kâfirler
-
3-Âl-i İmrân 198
lâkin ellezîne : lâkin, fakat onlar, ... olanlar
-
3-Âl-i İmrân 198
min tahti-hâ : onun altından
-
3-Âl-i İmrân 198
hâlidîne fî-hâ : onun içinde ebedîyyen kalacak olanlar
-
3-Âl-i İmrân 198
min indi allâhi : Allah'ın katından
-
3-Âl-i İmrân 198
ve mâ inde allâhi : ve Allah'ın katındaki şeyler
-
3-Âl-i İmrân 199
ve inne : ve muhakkak ki
-
3-Âl-i İmrân 199
min ehli el kitâbi : Kitap ehlinden, kitab sahiplerinden
-
3-Âl-i İmrân 199
yu'minu bi allâhi : Allah'a îmân ederler
-
3-Âl-i İmrân 199
hâşiîne li allâhi : Allah'a karşı huşû duyarlar
-
3-Âl-i İmrân 199
inde rabbi-him : Rab'leri katında
-
3-Âl-i İmrân 199
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
3-Âl-i İmrân 200
ellezîne âmenu : âmenû olanlar
-
30-Rûm 3
min ba'di : sonra
-
30-Rûm 4
sinîne : seneler, yıllar
-
30-Rûm 4
min kablu : önce
-
30-Rûm 4
ve min ba'du : ve sonra
-
30-Rûm 4
ve yevme izin : ve izin günü
-
30-Rûm 4
el mu'minûne : mü'minler
-
30-Rûm 6
ve lâkinne : ve lâkin, ancak
-
30-Rûm 7
min : dan
-
30-Rûm 8
ve ecelin : ve ecel, zaman, süre
-
30-Rûm 8
ve inne : ve muhakkak
-
30-Rûm 8
min en nâsi : insanlardan
-
30-Rûm 9
ellezîne : onlar
-
30-Rûm 9
min kabli-him : onlardan önce
-
30-Rûm 9
min-hum : onlardan
-
30-Rûm 9
mimmâ (min mâ) : onlardan, şeyden
-
30-Rûm 9
el beyyinâti : beyyineler, ispat vasıtaları, deliller
-
30-Rûm 9
ve lâkin : ve lâkin, fakat
-
30-Rûm 10
ellezîne : onlar
-
30-Rûm 13
min : dan
-
30-Rûm 13
kâfirîne : inkâr edenler
-
30-Rûm 14
yevme izin : izin günü
-
30-Rûm 15
ellezîne : onlar
-
30-Rûm 15
fî ravdatin : bahçede
-
30-Rûm 16
ellezîne : o kimseler, onlar
-
30-Rûm 17
hîne : o vakit, o zaman
-
30-Rûm 17
ve hîne : ve o vakit, o zaman
-
30-Rûm 18
ve hîne : ve o vakit, o zaman
-
30-Rûm 19
min el meyyiti : ölüden
-
30-Rûm 19
min el hayyi : diriden, canlıdan
-
30-Rûm 20
ve min âyâti-hi : ve onun âyetlerinden
-
30-Rûm 20
min turâbin : topraktan
-
30-Rûm 21
ve min âyâti-hi : ve onun âyetlerinden
-
30-Rûm 21
min enfusi-kum : sizin nefslerinizden
-
30-Rûm 21
inne : muhakkak ki
-
30-Rûm 21
âyâtin : âyetler, mucizeler, deliller
-
30-Rûm 21
li kavmin : bir kavim için
-
30-Rûm 22
ve min âyâti-hi : ve onun âyetlerindendir
-
30-Rûm 22
elsineti-kum : sizin dilleriniz, lisanlarınız
-
30-Rûm 22
inne : muhakkak ki
-
30-Rûm 22
âyâtin : âyetler, mucizeler, deliller
-
30-Rûm 22
li el âlimîne : âlimler için
-
30-Rûm 23
ve min âyâti-hi : ve onun âyetlerinden
-
30-Rûm 23
min fadli-hi : onun fazlından
-
30-Rûm 23
inne : muhakkak
-
30-Rûm 23
âyâtin : âyetler, mucizeler, deliller
-
30-Rûm 23
li kavmin : bir kavim için
-
30-Rûm 24
ve min âyâti-hi : ve onun âyetlerinden
-
30-Rûm 24
min es semâi : semadan, gökten
-
30-Rûm 24
inne : muhakkak ki
-
30-Rûm 24
âyâtin : âyetler, mucizeler, deliller
-
30-Rûm 24
li kavmin : bir kavim için
-
30-Rûm 25
ve min : ve den
-
30-Rûm 25
min : dan
-
30-Rûm 28
min : den
-
30-Rûm 28
min : dan
-
30-Rûm 28
min : dan
-
30-Rûm 28
li kavmin : kavim için
-
30-Rûm 29
ellezîne : onlar
-
30-Rûm 29
ilmin : ilim
-
30-Rûm 29
min : dan
-
30-Rûm 29
nâsırîne : yardımcılar
-
30-Rûm 30
li ed dîni : dîn için
-
30-Rûm 30
ed dîn : dîn
-
30-Rûm 30
ve lâkinne : ve lâkin, fakat
-
30-Rûm 31
munîbîne : yönelenler, (yönelin)
-
30-Rûm 31
min el muşrikîne : müşriklerden
-
30-Rûm 32
min ellezîne : o kimselerden, onlardan
-
30-Rûm 32
dîne-hum : onların dîni
-
30-Rûm 32
hızbin : hizip, grup
-
30-Rûm 33
munîbîne : yönelenler
-
30-Rûm 33
min-hu : ondan
-
30-Rûm 33
min-hum : onlardan
-
30-Rûm 36
ve in : ve eğer
-
30-Rûm 37
inne : muhakkak
-
30-Rûm 37
âyâtin : âyetler
-
30-Rûm 37
li kavmin : bir kavim için
-
30-Rûm 37
yu'minûne : mü'min olan, îmân eden
-
30-Rûm 38
ve el miskîne : ve miskinler, yoksul ihtiyarlar
-
30-Rûm 38
ellezîne : o kimseler, onlar
-
30-Rûm 39
min riben : ribadan, faizden
-
30-Rûm 39
indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
-
30-Rûm 39
min zekâtin : zekâttan
-
30-Rûm 40
min şurekâi-kum : sizin ortaklarınızdan
-
30-Rûm 40
min zâlikum : bundan
-
30-Rûm 40
min şey'in : bir şeyden
-
30-Rûm 42
ellezîne : o kimseler, onlar
-
30-Rûm 42
min : dan
-
30-Rûm 42
muşrikîne : müşrikler, şirk koşanlar
-
30-Rûm 43
li ed dîni : dîn için
-
30-Rûm 43
min kabli : önceden
-
30-Rûm 43
min allâhi : Allah'tan
-
30-Rûm 43
yevme izin : izin günü
-
30-Rûm 45
ellezîne : o kimseler, onlar
-
30-Rûm 45
min : dan
-
30-Rûm 45
inne-hu : muhakkak o
-
30-Rûm 45
el kâfirîne : kâfirler
-
30-Rûm 46
ve min âyâti-hi : ve onun âyetlerinden
-
30-Rûm 46
mubeşşirâtin : müjdeleyiciler olarak
-
30-Rûm 46
min rahmeti-hi : onun rahmetinden
-
30-Rûm 46
min fadli-hi : onun fazlından
-
30-Rûm 47
min kabli-ke : senden önce
-
30-Rûm 47
el beyyinâti : beyyineler, kesin deliller
-
30-Rûm 47
fentekamnâ (fe intekamnâ) : böylece, bunun üzerine intikam aldık
-
30-Rûm 47
min : dan
-
30-Rûm 47
ellezîne : o kimseler, onlar
-
30-Rûm 47
el mu'minîne : mü'minler
-
30-Rûm 48
min hılâli-hî : onun arasından
-
30-Rûm 48
min ibâdi-hî : onun kullarından
-
30-Rûm 49
ve in : ve eğer
-
30-Rûm 49
min kabli : önceden, önce
-
30-Rûm 49
min kabli-hi : ondan önce
-
30-Rûm 49
mublisîne : ümitlerini kesenler
-
30-Rûm 50
inne : muhakkak
-
30-Rûm 50
kulli şey'in : herşey
-
30-Rûm 51
in : eğer
-
30-Rûm 51
min : dan
-
30-Rûm 52
inne-ke : muhakkak ki sen
-
30-Rûm 52
mudbirîne : arkalarına dönenler
-
30-Rûm 53
in : eğer, ancak
-
30-Rûm 53
yu'minu : mü'min olan, îmân eden
-
30-Rûm 54
min da'fin : güçsüz, zayıf (bir şeyden)
-
30-Rûm 54
min ba'di : sonradan, sonra
-
30-Rûm 54
da'fin : güçsüz, zayıf
-
30-Rûm 54
min ba'di : sonradan, sonra
-
30-Rûm 54
kuvvetin : kuvvet, güç
-
30-Rûm 55
sâatin : bir saat
-
30-Rûm 56
ellezîne : o kimseler, onlar
-
30-Rûm 56
ve lâkinne-kum : ve lâkin siz, fakat siz
-
30-Rûm 57
izin : izin
-
30-Rûm 57
ellezîne : onlar
-
30-Rûm 58
min kulli meselin : bütün meselelerden
-
30-Rûm 58
in : eğer
-
30-Rûm 58
âyetin : bir âyet
-
30-Rûm 58
enne ellezîne : muhakkak o kimseler, onlar
-
30-Rûm 58
in : eğer, ancak
-
30-Rûm 59
ellezîne : o kimseler, onlar
-
30-Rûm 60
inne : muhakkak ki
-
30-Rûm 60
ellezîne : o kimseler, onlar
-
30-Rûm 60
lâ yûkınûne : yakîn hasıl etmeyenler, kesin olarak inanmayanlar
-
31-Lokman 3
li el muhsinîne : muhsinler için
-
31-Lokman 4
ellezîne : o kimseler, onlar
-
31-Lokman 4
yûkinûne : kesin olarak inanırlar
-
31-Lokman 5
min rabbi-him : Rab'lerinden
-
31-Lokman 6
ve min : ve dan
-
31-Lokman 6
ilmin : ilim
-
31-Lokman 6
muhînun : muhin, aşağılayıcı
-
31-Lokman 7
azâbin : azap
-
31-Lokman 7
elîmin : elîm
-
31-Lokman 8
inne : muhakkak
-
31-Lokman 8
ellezîne : o kimseler, onlar
-
31-Lokman 9
hâlidîne : kalıcı olanlar
-
31-Lokman 10
amedin : direkler
-
31-Lokman 10
min : den, dan
-
31-Lokman 10
dâbbetin : yürüyen hayvan
-
31-Lokman 10
min es semâi : semadan, göklerden
-
31-Lokman 10
min : den, dan
-
31-Lokman 10
zevcin : eş, çift
-
31-Lokman 10
kerîmin : kerim, güzel, çok, ikram edilen
-
31-Lokman 11
ellezîne : onlar
-
31-Lokman 11
min dûni-hi : ondan başka, onun dışında
-
31-Lokman 11
dalâlin : dalâlet, sapıklık
-
31-Lokman 11
mubînin : apaçık
-
31-Lokman 12
innemâ : sadece
-
31-Lokman 12
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
31-Lokman 13
inne : muhakkak ki
-
31-Lokman 14
el insâne : insan
-
31-Lokman 14
vehnin : zorluk
-
31-Lokman 15
ve in : ve eğer
-
31-Lokman 16
inne-hâ : muhakkak ki o
-
31-Lokman 16
in : eğer, olsa bile, dahi
-
31-Lokman 16
habbetin : tane
-
31-Lokman 16
min hardalin : hardaldan, hardal
-
31-Lokman 16
sahretin : kaya
-
31-Lokman 16
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
31-Lokman 17
inne : muhakkak ki
-
31-Lokman 17
min azmi : azmedilecek (mutlaka yapılması gereken şeylerden)
-
31-Lokman 18
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
31-Lokman 18
muhtâlin : çalımla yürüyen
-
31-Lokman 18
fehûrin : övünen, kendini metheden
-
31-Lokman 19
min savti-ke : sesinden
-
31-Lokman 19
inne : muhakkak ki
-
31-Lokman 20
ve bâtıneten : ve bâtın olan, gizli, görünmeyen
-
31-Lokman 20
ve min en nâsi : ve insanlardan
-
31-Lokman 20
ilmin : ilim, bilgi
-
31-Lokman 20
ve lâ kitâbin : ve bir kitap olmadan
-
31-Lokman 20
munîrin : aydınlatıcı
-
31-Lokman 22
muhsinun : muhsin olarak
-
31-Lokman 23
innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
-
31-Lokman 24
ilâ azâbin : azaba
-
31-Lokman 24
galîzin : çok şiddetli, ağır
-
31-Lokman 25
ve le in : ve eğer gerçekten
-
31-Lokman 26
innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
-
31-Lokman 27
min şeceretin : ağaçlardan
-
31-Lokman 27
min ba'dihî : ondan başka
-
31-Lokman 27
ebhurin : denizler
-
31-Lokman 27
innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
-
31-Lokman 28
nefsin : nefs
-
31-Lokman 28
vâhıdetin : tek, bir tane
-
31-Lokman 28
innellâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
-
31-Lokman 29
ilâ ecelin : bir ecele kadar
-
31-Lokman 30
min dûni-hi : ondan başka
-
31-Lokman 31
min âyâti-hi : (onun) âyetlerinden
-
31-Lokman 31
inne : muhakkak
-
31-Lokman 31
âyâtin : âyetler
-
31-Lokman 31
sabbârin : çok sabreden
-
31-Lokman 31
şekûrin : çok şükreden
-
31-Lokman 32
muhlisine : muhlisler, halis kılanlar
-
31-Lokman 32
ed dîne : dîn
-
31-Lokman 32
min-hum : onlardan
-
31-Lokman 32
hattârin : çok gaddar
-
31-Lokman 32
kefûrin : çok nankör
-
31-Lokman 33
câzin : karşılığını veren
-
31-Lokman 33
inne : muhakkak ki
-
31-Lokman 34
innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
-
31-Lokman 34
inde-hu : onun yanında, katında
-
31-Lokman 34
ardın : arz, yeryüzü
-
31-Lokman 34
innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
-
32-Secde 2
min rabbi : Rabbinden
-
32-Secde 2
el âlemîne : âlemler
-
32-Secde 3
min rabbi-ke : senin Rabbinden
-
32-Secde 3
min nezîrin : uyarıcı, nezir
-
32-Secde 3
min kablike : senden önce
-
32-Secde 4
eyyâmin : günler
-
32-Secde 4
min dûni-hî : ondan başka
-
32-Secde 4
min veliyyin : velîlerden bir velî (dost)
-
32-Secde 4
ve lâ şefîin : ve şefaatçi yoktur
-
32-Secde 5
min es semâi : göklerden
-
32-Secde 5
yevmin : gün
-
32-Secde 5
senetin : sene
-
32-Secde 7
kule şey'in : herşey
-
32-Secde 7
el insâni : insan
-
32-Secde 7
min tînin : tînden, nemli topraktan
-
32-Secde 8
min sulâletin : özünden
-
32-Secde 8
min mâin : sudan
-
32-Secde 8
mehînin : basit, kıymetsiz
-
32-Secde 9
min rûhi-hÎ : ruhundan
-
32-Secde 10
innâ : muhakkak biz
-
32-Secde 10
halkın : yaratılış
-
32-Secde 10
cedîdin : yeni
-
32-Secde 12
inde : yanında, katında
-
32-Secde 12
innâ : muhakkak ki biz
-
32-Secde 12
mûkinûne : yakîn hasıl edenler
-
32-Secde 13
nefsin : nefs, kişi
-
32-Secde 13
ve lâkin : ve lâkin, fakat
-
32-Secde 13
min-nî : benden
-
32-Secde 13
min el cinneti : cinlerden
-
32-Secde 13
ecmaîne : bütün, hepsi
-
32-Secde 14
innâ : muhakkak ki biz
-
32-Secde 14
nesînâ-kum : sizi unuttuk
-
32-Secde 15
innemâ : fakat, sadece, ancak
-
32-Secde 15
yu'minu : mü'min olurlar, inanırlar, îmân ederler
-
32-Secde 15
ellezîne : o kimseler, onlar
-
32-Secde 16
ve mimmâ (min mâ) : ve şeylerden
-
32-Secde 17
min kurreti a'yunin : göz aydınlığından (sevindirici şeylerden)
-
32-Secde 18
mu'minen : îmân eden, mü'min olan
-
32-Secde 19
ellezîne : o kimseler, onlar
-
32-Secde 20
emmellezîne (emmâ ellezîne) : fakat onlar
-
32-Secde 20
min-hâ : oradan
-
32-Secde 21
min el azâbi : azaptan
-
32-Secde 22
mimmen (min men) : kimseden
-
32-Secde 22
innâ : muhakkak biz
-
32-Secde 22
min el mucrimîne : mücrimlerden
-
32-Secde 23
miryetin : şüphe, kuşku
-
32-Secde 23
min likâi-hi : ona ulaşmaktan
-
32-Secde 24
min-hum : onlardan
-
32-Secde 24
bi emrinâ : bizim emrimizle
-
32-Secde 24
yûkınûne : Hakk'ul yakîn seviyesinde yakîn hasıl ediyorlar
-
32-Secde 25
inne : muhakkak
-
32-Secde 26
min kabli-him : onlardan önce
-
32-Secde 26
min el kurûni : nesillerden
-
32-Secde 26
mesâkini-him : onların meskenleri, meskûn oldukları yerler, yurtlar
-
32-Secde 26
inne : muhakkak
-
32-Secde 26
âyâtin : âyetler
-
32-Secde 27
min-hu : ondan
-
32-Secde 28
in kuntum : eğer siz iseniz
-
32-Secde 28
sâdikîne : sadıklar
-
32-Secde 29
ellezîne : onlar
-
32-Secde 30
ventezır (ve intezır) : ve bekle
-
32-Secde 30
inne-hum : muhakkak onlar
-
33-Ahzâb 1
el kâfirîne : kâfirler
-
33-Ahzâb 1
ve el munâfikîne : ve münafıklar
-
33-Ahzâb 1
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
33-Ahzâb 2
min rabbi-ke : senin Rabbinden
-
33-Ahzâb 2
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
33-Ahzâb 4
li raculin : bir adamda
-
33-Ahzâb 4
min kalbeyni : iki kalp (kalpten iki tane)
-
33-Ahzâb 4
min hunne : onlardan
-
33-Ahzâb 5
indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
-
33-Ahzâb 5
in : eğer
-
33-Ahzâb 5
fî ed dîni : dînde
-
33-Ahzâb 5
ve lâkin : ve ancak, fakat
-
33-Ahzâb 6
bi el mu'minîne : mü'minlere, müminler için
-
33-Ahzâb 6
min enfusi-him : kendi nefslerinden
-
33-Ahzâb 6
bi-ba'dın : bir kısmına
-
33-Ahzâb 6
ba'du-hum bi ba'dın : birbirlerine
-
33-Ahzâb 6
min el mu'minîne : mü'minlerden
-
33-Ahzâb 6
ve el muhâcirîne : ve muhacirler
-
33-Ahzâb 7
min : den
-
33-Ahzâb 7
en nebiyyîne : nebîler
-
33-Ahzâb 7
ve min-ke : ve senden
-
33-Ahzâb 7
ve min nûhın : ve Nuh (A.S)'dan
-
33-Ahzâb 7
min-hum : onlardan
-
33-Ahzâb 8
es sâdikîne : doğru olanlar, sadıklar
-
33-Ahzâb 8
li el kâfirîne : kâfirler için, kâfirlere
-
33-Ahzâb 9
ellezîne : o kimseler, onlar
-
33-Ahzâb 10
min fevkı-kum : sizin üzerinizden, yukarıdan
-
33-Ahzâb 10
ve min esfele : ve aşağıdan
-
33-Ahzâb 10
min-kum : sizden
-
33-Ahzâb 11
el mu'minûne : mü'minler, îmân edenler
-
33-Ahzâb 12
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
33-Ahzâb 13
min-hum : onlardan
-
33-Ahzâb 13
ve yeste'zinu : ve izin istiyor
-
33-Ahzâb 13
min-hum : onlardan
-
33-Ahzâb 13
inne : muhakkak, gerçekten
-
33-Ahzâb 13
bi avretin : açık
-
33-Ahzâb 13
in : ise, eğer, ancak
-
33-Ahzâb 14
min aktâri-hâ : onun kenarlarından, yan taraflarından
-
33-Ahzâb 15
min kablu : daha önce, önceden
-
33-Ahzâb 16
in : eğer
-
33-Ahzâb 16
min el mevti : ölümden
-
33-Ahzâb 17
min allâhi : Allah'tan
-
33-Ahzâb 17
in : eğer
-
33-Ahzâb 17
min dûnillâhi (min dûni allâhi) : Allah'tan başka (Allah ile beraber)
-
33-Ahzâb 18
el muavvikîne : yardıma mani olanlar
-
33-Ahzâb 18
min-kum : sizden
-
33-Ahzâb 18
ve el kâilîne : ve söyleyenler, diyenler
-
33-Ahzâb 19
min el mevti : ölümden
-
33-Ahzâb 19
bi elsinetin : dilleri ile
-
33-Ahzâb 19
hıdâdin : kırıcı, keskin
-
33-Ahzâb 19
lem yu'minû : mü'min değiller, inanmazlar
-
33-Ahzâb 20
ve in : ve eğer
-
33-Ahzâb 22
el mu'minûne : mü'minler
-
33-Ahzâb 23
min el mu'minîne : mü'minlerden
-
33-Ahzâb 23
min-hum : onlardan
-
33-Ahzâb 23
ve min-hum : ve onlardan
-
33-Ahzâb 24
es sâdıkîne : sadıklar
-
33-Ahzâb 24
el munâfıkîne : münafıklar
-
33-Ahzâb 24
in : eğer, ise
-
33-Ahzâb 24
innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
-
33-Ahzâb 25
ellezîne : o kimseler, onlar
-
33-Ahzâb 25
el mu'minîne : mü'minler
-
33-Ahzâb 26
ellezîne : o kimseler, onlar
-
33-Ahzâb 26
min ehli el kitab : kitap ehlinden
-
33-Ahzâb 26
min sayâsî-hım : kalelerinden
-
33-Ahzâb 27
alâ kulli şey'in : herşeye
-
33-Ahzâb 28
in kuntunne : eğer siz iseniz
-
33-Ahzâb 28
ve zînete-hâ : ve onun ziyneti, süsü
-
33-Ahzâb 29
ve in : ve eğer, ise
-
33-Ahzâb 29
innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
-
33-Ahzâb 29
li el muhsinâti : muhsin kadınlar için
-
33-Ahzâb 29
min kunne : sizden, sizin içinizden
-
33-Ahzâb 30
min kunne : sizden, sizin içinizden
-
33-Ahzâb 30
bi fâhışetin : fuhuş ile, kötülük ile
-
33-Ahzâb 30
mubeyyinetin : açık, açıkça
-
33-Ahzâb 31
min kunne : sizden (siz hanımlardan)
-
33-Ahzâb 32
ke ehadin : birisi gibi
-
33-Ahzâb 32
min en nisai : kadınlardan
-
33-Ahzâb 32
in ittekaytunne : eğer takva sahibi iseniz
-
33-Ahzâb 33
ve âtîne ez zekâte : ve zekâtı verin
-
33-Ahzâb 33
innemâ : sadece, yalnız
-
33-Ahzâb 34
min âyâtillâhi (âyâti allâhi) : Allah'ın âyetlerinden
-
33-Ahzâb 34
innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
-
33-Ahzâb 35
inne : muhakkak ki
-
33-Ahzâb 35
el muslimîne : İslâm olan, Allah'a teslim olan, müslüman erkekler
-
33-Ahzâb 35
ve el mu'minîne : ve mü'min erkekler
-
33-Ahzâb 35
ve el mu'minâti : ve mü'min kadınlar
-
33-Ahzâb 35
ve el kânitîne : ve kanitin olan, huşû ile bağlanan erkekler
-
33-Ahzâb 35
ve es sâdikîne : ve sadık olan erkekler
-
33-Ahzâb 35
ve es sâbirîne : ve sabreden erkekler
-
33-Ahzâb 35
ve el hâşiîne : ve huşû duyan erkekler
-
33-Ahzâb 35
ve el mutesaddikîne : ve sadaka veren erkekler
-
33-Ahzâb 35
ve es sâimîne : ve oruç tutan erkekler
-
33-Ahzâb 35
ve el hâfızîne : ve muhafaza eden, koruyan erkekler
-
33-Ahzâb 35
ve ez zâkirîne allâhe : ve Allah'ı zikreden erkekler
-
33-Ahzâb 36
li mu'minin : mü'min bir erkek için
-
33-Ahzâb 36
mu'minetin : mü'min bir kadın
-
33-Ahzâb 36
min emri-him : onların emrinden, onların işlerinden
-
33-Ahzâb 36
mubînen : açıkça, apaçık
-
33-Ahzâb 37
min-hâ : ondan
-
33-Ahzâb 37
alâ el mu'minîne : mü'minlerin üzerine, mü'minlere
-
33-Ahzâb 37
min-hunne : onlardan
-
33-Ahzâb 38
min : den, dan
-
33-Ahzâb 38
harecin : bir güçlük
-
33-Ahzâb 38
fî ellezîne : o kimseler içinde, arasında
-
33-Ahzâb 38
min kablu : önceden
-
33-Ahzâb 39
ellezîne : onlar
-
33-Ahzâb 40
ehadin : birisi, bir kimse
-
33-Ahzâb 40
min ricâli-kum : erkeklerinizden
-
33-Ahzâb 40
ve lâkin : ve lâkin, fakat, ancak
-
33-Ahzâb 40
nebiyyîne : nebî, peygamber
-
33-Ahzâb 40
kulli şey'in : hepsi, herşey
-
33-Ahzâb 41
ellezîne : onlar
-
33-Ahzâb 43
min ez zulumâti : karanlıklardan
-
33-Ahzâb 43
bi el mu'minîne : mü'minlere
-
33-Ahzâb 45
innâ : muhakkak ki biz
-
33-Ahzâb 47
el mu'minîne : mü'minler
-
33-Ahzâb 47
min allâhi : Allah'tan
-
33-Ahzâb 48
el kâfirîne : kâfirler
-
33-Ahzâb 48
ve el munâfikîne : ve münafıklar
-
33-Ahzâb 49
ellezîne : o kimseler
-
33-Ahzâb 49
el mu'minâti : mü'min kadınlar
-
33-Ahzâb 49
min kabli : önceden, daha önce
-
33-Ahzâb 49
aleyhinne : onlara (kadınlara)
-
33-Ahzâb 49
min : den, dan
-
33-Ahzâb 49
iddetin : iddet, müddet
-
33-Ahzâb 50
innâ : muhakkak biz
-
33-Ahzâb 50
yemînu-ke \n(mâ meleket yemînu-ke) : senin elin \n: (elinin altında sahip olduğun)
-
33-Ahzâb 50
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
33-Ahzâb 50
mu'mineten : bir mü'min (kadın)
-
33-Ahzâb 50
in : eğer
-
33-Ahzâb 50
in erâde : eğer isterse
-
33-Ahzâb 50
min dûni : başka (hariç)
-
33-Ahzâb 50
el mu'minîne : mü'minler
-
33-Ahzâb 51
min-hunne : onlardan
-
33-Ahzâb 51
min : dan
-
33-Ahzâb 52
min ba'du : sonradan, bundan sonra
-
33-Ahzâb 52
bi-hinne : onlar ile
-
33-Ahzâb 52
min ezvâcin : zevcelerden, eşlerden
-
33-Ahzâb 52
yemînu-ke : senin ellerin
-
33-Ahzâb 52
mâ meleket yemînu-ke : elinin altında olan şey
-
33-Ahzâb 52
kulli şey'in : herşey
-
33-Ahzâb 53
ellezîne : onlar, o kimseler
-
33-Ahzâb 53
taâmin : yemek
-
33-Ahzâb 53
nâzırîne : bekleyenler, gözleyenler
-
33-Ahzâb 53
inâ-hu : onun vakti geldi
-
33-Ahzâb 53
ve lâkin : ve ancak, lâkin, fakat
-
33-Ahzâb 53
fenteşirû (fe inteşirû) : hemen dağılın
-
33-Ahzâb 53
ve lâ muste'nisîne : ve sohbet etmek istemeyin
-
33-Ahzâb 53
li hadîsin : söze
-
33-Ahzâb 53
inne : muhakkak
-
33-Ahzâb 53
min-kum : sizden
-
33-Ahzâb 53
min el hakkı : haktan
-
33-Ahzâb 53
min verâi : arkasından
-
33-Ahzâb 53
hıcâbin : perde, örtü
-
33-Ahzâb 53
ve kulûbi-hinne : ve onların kalpleri
-
33-Ahzâb 53
min ba'di-hî : ondan sonra
-
33-Ahzâb 53
inne : muhakkak
-
33-Ahzâb 53
indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
-
33-Ahzâb 54
in : eğer, olsa
-
33-Ahzâb 54
innallâhe : muhakkak Allah
-
33-Ahzâb 54
bi kulli şey'in : herşeyi
-
33-Ahzâb 55
aleyhinne : onların üzerine
-
33-Ahzâb 55
âbâi-hinne : onların babaları
-
33-Ahzâb 55
ebnâi-hinne : ve onların oğulları
-
33-Ahzâb 55
ihvâni-hinne : onların kardeşleri
-
33-Ahzâb 55
ihvâni-hinne : onların erkek kardeşleri
-
33-Ahzâb 55
ehavâti-hinne : onların kız kardeşleri
-
33-Ahzâb 55
nisâi-hinne : onların kadınları
-
33-Ahzâb 55
ve ittekîne allâhe : ve Allah'tan sakının
-
33-Ahzâb 55
innallâhe (inne allâhe) : ve muhakkak ki Allah
-
33-Ahzâb 55
alâ kulli şey'in : herşeye
-
33-Ahzâb 56
innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
-
33-Ahzâb 56
ellezîne : onlar, o kimseler
-
33-Ahzâb 57
inne : muhakkak
-
33-Ahzâb 57
ellezîne : onlar, o kimseler
-
33-Ahzâb 57
muhînen : küçültücü, alçaltıcı
-
33-Ahzâb 58
ve ellezîne : ve onlar, o kimseler
-
33-Ahzâb 58
el mu'minîne : mü'min erkekler
-
33-Ahzâb 58
ve el mu'minâti : ve mü'min kadınlar
-
33-Ahzâb 58
mubînen : apaçık
-
33-Ahzâb 59
el mu'minîne : mü'min
-
33-Ahzâb 59
yudnîne : sarınsınlar, örtünsünler
-
33-Ahzâb 59
aleyhinne : onların üzerine
-
33-Ahzâb 59
min celâbîbi-hinne : cilbablarından, dış giysilerinden
-
33-Ahzâb 60
in : eğer, ise
-
33-Ahzâb 60
ve ellezîne : ve onlar, o kimseler
-
33-Ahzâb 60
fî el medîneti : şehirde
-
33-Ahzâb 61
mel'ûnîne : melunlar, lânetlenenler, rahmetten uzaklaştırılanlar
-
33-Ahzâb 62
ellezîne : onlar, o kimseler
-
33-Ahzâb 62
min kablu : önceden
-
33-Ahzâb 63
innemâ : sadece, yalnız
-
33-Ahzâb 63
indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
-
33-Ahzâb 64
innallâhe (inne allâhe) : muhakkak Allah
-
33-Ahzâb 64
el kâfirîne : kâfirler
-
33-Ahzâb 65
hâlidîne : halid olanlar, kalıcı olanlar
-
33-Ahzâb 67
innâ : muhakkak biz
-
33-Ahzâb 68
min el azâbi : azaptan
-
33-Ahzâb 69
ellezîne : o kimseler , onlar
-
33-Ahzâb 69
ke ellezîne : o kimseler gibi
-
33-Ahzâb 69
mim-mâ (min mâ) : şeylerden
-
33-Ahzâb 69
indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın katında
-
33-Ahzâb 70
ellezîne : o kimseler, onlar
-
33-Ahzâb 72
innâ : muhakkak biz
-
33-Ahzâb 72
min-hâ : ondan
-
33-Ahzâb 72
el insânu : insan
-
33-Ahzâb 72
inne-hu : çünkü o
-
33-Ahzâb 73
el munâfikîne : münafık erkekler
-
33-Ahzâb 73
ve el muşrikîne : ve müşrik erkekler
-
33-Ahzâb 73
alâ el mu'minîne : mü'min erkeklere
-
33-Ahzâb 73
ve el mu'minâti : ve mü'min kadınlar
-
34-Sebe 2
min-hâ : ondan
-
34-Sebe 2
min es semâi : semadan, gökten
-
34-Sebe 3
ellezîne : o kimseler, onlar
-
34-Sebe 3
lâ te'tîne : gelmez
-
34-Sebe 3
zerretin : zerre, en küçük parça
-
34-Sebe 3
min zâlike : bundan
-
34-Sebe 3
fî kitâbin : kitapta
-
34-Sebe 3
mubînin : apaçık
-
34-Sebe 4
ellezîne : o kimseler, onlar
-
34-Sebe 5
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
34-Sebe 5
muâcizîne : aciz bırakılanlar
-
34-Sebe 5
min : den, dan
-
34-Sebe 5
riczin : ricz, pis, iğrenç, çirkin, azap
-
34-Sebe 6
ellezîne : o kimseler, onlar
-
34-Sebe 6
min rabbi-ke : senin Rabbinden
-
34-Sebe 7
ellezîne : o kimseler, onlar
-
34-Sebe 7
raculin : bir adam
-
34-Sebe 7
mumezzekın : parça parça, darmadağınık
-
34-Sebe 7
inne-kum : muhakkak siz, siz mutlaka
-
34-Sebe 7
fî halkın : yaratılışta yaratılacağınızı
-
34-Sebe 7
cedîdin : yeni
-
34-Sebe 8
cinnetun : delilik
-
34-Sebe 8
ellezîne : o kimseler
-
34-Sebe 8
lâ yû'minûne : inanmazlar
-
34-Sebe 9
min es semâi : göklerden
-
34-Sebe 9
in neşe' : eğer dilersek
-
34-Sebe 9
min es semâi : semadan, göklerden
-
34-Sebe 9
inne : muhakkak
-
34-Sebe 9
abdin : kul
-
34-Sebe 9
munîbin : yönelen
-
34-Sebe 10
min-nâ : bizden
-
34-Sebe 11
sâbigâtin : bedeni örten uzun, geniş zırh
-
34-Sebe 11
innî : muhakkak ben
-
34-Sebe 12
ve min el cinni : ve cinlerden
-
34-Sebe 12
min-hum : onlardan
-
34-Sebe 12
min : den
-
34-Sebe 13
min : den
-
34-Sebe 13
ve cifânin : ve büyük çanaklar
-
34-Sebe 13
ve kudûrin : ve büyük kazanlar
-
34-Sebe 13
râsiyâtin : yerinden oynamayan, sabit
-
34-Sebe 13
min : den
-
34-Sebe 14
minseete-hu : onun bastonu, asası
-
34-Sebe 14
el cinnu : cinler
-
34-Sebe 14
el muhîni : muhîn, alçaltıcı, aşağılayıcı
-
34-Sebe 15
li sebein : Sebe (halkı) için
-
34-Sebe 15
an yemînin : sağdan
-
34-Sebe 15
ve şimâlin : ve soldan
-
34-Sebe 15
min rızkı : rızkından
-
34-Sebe 16
ukulin : meyve
-
34-Sebe 16
hamtın : acı, buruk
-
34-Sebe 16
ve eslin : ve meyvesiz ağaç
-
34-Sebe 16
ve şey'in : ve bir şey
-
34-Sebe 16
min sidrin : sidr ağacından
-
34-Sebe 16
kalîlin : az
-
34-Sebe 18
âminîne : emin olarak, korkusuz olarak
-
34-Sebe 19
mumezzakın : parçalanmış olarak, parça parça
-
34-Sebe 19
inne : muhakkak
-
34-Sebe 19
âyâtin : âyetler
-
34-Sebe 19
sabbârin : çok sabreden
-
34-Sebe 19
şekûrin : çok şükreden
-
34-Sebe 20
min el mû'minîne : mü'min olandan
-
34-Sebe 21
min sultânin : bir sultanlığı, zorlayıcı gücü, nüfuzu, tesiri
-
34-Sebe 21
men yû'minu : inanan, îmân eden, mü'min olan kişi
-
34-Sebe 21
mimmen (min men) : o kimseden
-
34-Sebe 21
min-hâ : ondan
-
34-Sebe 21
fî şekkin : şüphe içinde, şüphede
-
34-Sebe 21
alâ kulli şey'in : herşeye, herşeyi
-
34-Sebe 22
ellezîne : o kimseler, onlar
-
34-Sebe 22
min dûnillâhi : Allah'tan başka
-
34-Sebe 22
zerretin : zerre, en küçük miktar
-
34-Sebe 22
min şirkin : bir ortaklık
-
34-Sebe 22
min-hum : onlardan
-
34-Sebe 22
min zahîrin : bir destekçi, yardımcı
-
34-Sebe 23
inde-hû : onun yanında, katında, huzurunda
-
34-Sebe 23
ezine : izin verdi
-
34-Sebe 24
min es semâvâti : semalardan, göklerden
-
34-Sebe 24
ve innâ : ve muhakkak (ki) biz
-
34-Sebe 24
dalâlin : dalâlet
-
34-Sebe 24
mubînin : apaçık
-
34-Sebe 27
ellezîne : onlar
-
34-Sebe 28
ve lâkinne : ve lâkin, fakat
-
34-Sebe 29
in : eğer
-
34-Sebe 29
sâdikîne : sadık olanlar, doğru söyleyenler
-
34-Sebe 30
yevmin : (bir) gün
-
34-Sebe 31
ellezîne : onlar
-
34-Sebe 31
len nû'mine : asla inanmayız
-
34-Sebe 31
inde : yanında, huzurunda
-
34-Sebe 31
ilâ ba'dın : bir kısmına, diğerlerine
-
34-Sebe 31
ellezîne : onlar
-
34-Sebe 31
li ellezîne : onlara
-
34-Sebe 31
mû'minîne : mü'minler
-
34-Sebe 32
ellezîne : onlar
-
34-Sebe 32
li ellezîne : onlara
-
34-Sebe 32
mucrimîne : cürüm işleyenler, suçlular
-
34-Sebe 33
ellezîne : onlar
-
34-Sebe 33
lillezîne (li ellezîne) : onlara
-
34-Sebe 33
ellezîne : onlar
-
34-Sebe 34
karyetin : karye, belde, ülke
-
34-Sebe 34
min nezîrin : bir nezir, uyarıcı
-
34-Sebe 34
innâ : muhakkak ki biz
-
34-Sebe 35
bi muazzebîne : azap edilecek olanlar
-
34-Sebe 36
inne : muhakkak
-
34-Sebe 36
ve lâkinne : ve lâkin, fakat
-
34-Sebe 37
inde-nâ : bizim katımız, huzurumuz
-
34-Sebe 37
âminûne : emin olanlar, emniyette olanlar
-
34-Sebe 38
ve ellezîne : ve onlar
-
34-Sebe 38
muâcizîne : aciz bırakanlar
-
34-Sebe 39
inne : muhakkak
-
34-Sebe 39
min ibâdi-hî : kullarından
-
34-Sebe 39
min şey'in : bir şeyden
-
34-Sebe 39
er râzikîne : rızk verenler
-
34-Sebe 41
min dûni-him : onlardan başka
-
34-Sebe 41
el cinne : cin
-
34-Sebe 41
mû'minûne : îmân eden, mü'min olanlar
-
34-Sebe 42
li ba'dın : bir kısmına, diğerlerine
-
34-Sebe 42
li ellezîne : onlara
-
34-Sebe 43
beyyinâtin : apaçık, açıkça
-
34-Sebe 43
ellezîne : onlar
-
34-Sebe 43
in : eğer
-
34-Sebe 43
mubînun : apaçık
-
34-Sebe 44
min : den, dan
-
34-Sebe 44
kutubin : kitaplar
-
34-Sebe 44
min nezîrin : bir nezir, uyarıcı
-
34-Sebe 45
ellezîne : onlar
-
34-Sebe 45
min kabli-him : onlardan önce
-
34-Sebe 46
innemâ : ancak, sadece
-
34-Sebe 46
vâhidetin : tek, bir tane
-
34-Sebe 46
min : dan
-
34-Sebe 46
cinnetin : cinnet, delilik
-
34-Sebe 46
in : eğer
-
34-Sebe 46
azâbin : bir azap
-
34-Sebe 46
şedîdin : şiddetli, kuvvetli
-
34-Sebe 47
min ecrin : bir ecir, bir ücret
-
34-Sebe 47
in : eğer (varsa)
-
34-Sebe 47
alâ kulli şey'in : herşeye
-
34-Sebe 48
inne : muhakkak
-
34-Sebe 50
in : eğer
-
34-Sebe 50
innemâ : ancak, sadece
-
34-Sebe 50
ve in : ve eğer
-
34-Sebe 50
inne-hu : muhakkak o
-
34-Sebe 51
min mekânin : mekândan, yerden
-
34-Sebe 51
karîbin : yakın
-
34-Sebe 52
min mekânin : bir mekândan, yerden
-
34-Sebe 52
baîdin : uzak
-
34-Sebe 53
min kablu : önceden
-
34-Sebe 53
min mekânin : bir mekândan, yerden
-
34-Sebe 53
baîdin : uzak
-
34-Sebe 54
min kablu : önceden
-
34-Sebe 54
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
34-Sebe 54
şekkin : şüphe
-
34-Sebe 54
murîbin : kuşku veren, endişe veren
-
35-Fâtır 1
ecnihatin : cenahlar, kanatlar
-
35-Fâtır 1
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
35-Fâtır 1
şey'in : şey
-
35-Fâtır 2
min rahmetin : rahmetten
-
35-Fâtır 2
min ba'di-hi : ondan sonra
-
35-Fâtır 3
min hâlikın : bir yaratıcı(dan)
-
35-Fâtır 3
min es semâi : semadan, gökten
-
35-Fâtır 4
ve in : ve eğer
-
35-Fâtır 4
min kabli-ke : senden önce
-
35-Fâtır 5
inne : muhakkak
-
35-Fâtır 6
inne : muhakkak
-
35-Fâtır 6
innemâ : ancak, sadece
-
35-Fâtır 6
min ashâbi : ehlinden, halkından
-
35-Fâtır 7
ellezîne : onlar
-
35-Fâtır 7
ve ellezîne : ve onlar
-
35-Fâtır 8
zuyyine : süslendi, güzel gösterildi
-
35-Fâtır 8
innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
-
35-Fâtır 8
haserâtin : hasretler, hüzünler
-
35-Fâtır 8
innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
-
35-Fâtır 9
ilâ beledin : beldeye
-
35-Fâtır 9
meyyitin : ölü
-
35-Fâtır 10
ve ellezîne : ve onlar
-
35-Fâtır 11
min turâbin : topraktan
-
35-Fâtır 11
min nutfetin : bir nutfeden
-
35-Fâtır 11
min unsâ : kadın(dan)
-
35-Fâtır 11
min muammerin : ömür verilen bir kimseden
-
35-Fâtır 11
min umuri-hi : onun ömründen
-
35-Fâtır 11
kitâbin : kitap
-
35-Fâtır 11
inne : muhakkak
-
35-Fâtır 12
ve min kullin : ve hepsinden
-
35-Fâtır 12
min fadli-hi : onun fazlından
-
35-Fâtır 13
li ecelin : bir ecele kadar, bir süre
-
35-Fâtır 13
ve ellezîne : ve onlar
-
35-Fâtır 13
min dûni-hi : ondan başka
-
35-Fâtır 13
min kıtmîrin : hurma çekirdeğinin zarı
-
35-Fâtır 14
in : eğer
-
35-Fâtır 14
habîrin : haberdar olan, haber veren
-
35-Fâtır 16
in : eğer
-
35-Fâtır 16
bi halkın : bir halkı
-
35-Fâtır 16
cedîdin : yeni
-
35-Fâtır 17
bi azîzin : azîz, güç
-
35-Fâtır 18
ve in ted'u : ve eğer çağırırsa
-
35-Fâtır 18
min-hu : ondan
-
35-Fâtır 18
innemâ : ancak, sadece
-
35-Fâtır 18
ellezîne : onlar
-
35-Fâtır 18
innemâ : ancak, sadece
-
35-Fâtır 22
inne allâhe : muhakkak Allah
-
35-Fâtır 22
musmiin : işittiren (işittirici)
-
35-Fâtır 23
in : eğer olsa
-
35-Fâtır 24
innâ : muhakkak biz
-
35-Fâtır 24
ve in : ve eğer
-
35-Fâtır 24
min : den
-
35-Fâtır 24
ummetin : bir ümmet
-
35-Fâtır 25
ve in : ve eğer
-
35-Fâtır 25
ellezîne : onlar, o kimseler
-
35-Fâtır 25
min kabli-him : onlardan önce
-
35-Fâtır 25
bi el beyyinâti : apaçık delilleri, beyyineleri
-
35-Fâtır 26
ellezîne : onlar
-
35-Fâtır 27
min es semâi : semadan, gökten
-
35-Fâtır 27
semerâtin : ürünler, meyveler
-
35-Fâtır 27
ve min el cibâli : ve dağlardan
-
35-Fâtır 28
ve min en nâsi : ve insanlardan
-
35-Fâtır 28
innemâ : sadece, ancak
-
35-Fâtır 28
min ibâdi-hi : kullarından
-
35-Fâtır 28
inne allâhe : muhakkak Allah
-
35-Fâtır 29
Inne : muhakkak
-
35-Fâtır 29
ellezîne : o kimseler, onlar
-
35-Fâtır 29
mimmâ (min mâ) : şeylerden
-
35-Fâtır 30
min fadli-hi : kendi fazlından
-
35-Fâtır 30
inne-hu : muhakkak o
-
35-Fâtır 31
min el kitâbi : kitaptan
-
35-Fâtır 31
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
35-Fâtır 32
ellezîne : onlar
-
35-Fâtır 32
min ibâdi-nâ : (bizim) kullarımızdan
-
35-Fâtır 32
fe min-hum : böylece onlardan
-
35-Fâtır 32
ve min-hum : ve onlardan
-
35-Fâtır 32
ve min-hum : ve onlardan
-
35-Fâtır 33
adnin : adn
-
35-Fâtır 33
min esâvire : bileziklerden
-
35-Fâtır 33
min zehebin : altın'dan
-
35-Fâtır 34
inne : muhakkak ki
-
35-Fâtır 35
min fadli-hi : onun (kendi) fazlından
-
35-Fâtır 36
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
35-Fâtır 36
min azâbi-hâ : onun azabından
-
35-Fâtır 36
kefûrin : nankör olanlar
-
35-Fâtır 37
li ez zâlimîne : zalimler için
-
35-Fâtır 37
min nasîrin : (yardımcılardan) bir yardımcı
-
35-Fâtır 38
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
35-Fâtır 38
innehu : muhakkak ki o
-
35-Fâtır 39
el kâfirîne : kâfirler
-
35-Fâtır 39
inde : yanında, huzurunda
-
35-Fâtır 39
el kâfirîne : kâfirler
-
35-Fâtır 40
ellezîne : ki onlar
-
35-Fâtır 40
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
35-Fâtır 40
min el ardı : yerden, topraktan
-
35-Fâtır 40
alâ beyyinetin : beyyine üzerinde, delil üzerinde
-
35-Fâtır 40
min-hu : ondan
-
35-Fâtır 40
in : eğer, sadece, ancak
-
35-Fâtır 40
illâ \n(in..... illâ) : ancak, sadece, den başka \n: (sadece, ancak)
-
35-Fâtır 41
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
35-Fâtır 41
in zâletâ : eğer (ikisi) zail olursa (yok olursa)
-
35-Fâtır 41
in : sadece
-
35-Fâtır 41
min ehadin : birisi
-
35-Fâtır 41
min ba'di-hi : ondan sonra
-
35-Fâtır 41
inne-hu : muhakkak o
-
35-Fâtır 42
in : eğer
-
35-Fâtır 42
min : den
-
35-Fâtır 43
el evvelîne : evvelkiler
-
35-Fâtır 44
ellezîne : onlar
-
35-Fâtır 44
min kabli-him : onlardan önce
-
35-Fâtır 44
min-hum : onlardan
-
35-Fâtır 44
min şey'in : bir şey(den)
-
35-Fâtır 44
inne-hu : muhakkak o
-
35-Fâtır 45
min dâbbetin : bir dabbe, yürüyen bir canlı
-
35-Fâtır 45
ve lâkin : ve lâkin
-
35-Fâtır 45
ilâ ecelin : bir zamana kadar
-
35-Fâtır 45
innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
-
36-Yâsin 1
sîn : s harfi mukattaa harfi olup Allah'ın özel şifre harfidir.
-
36-Yâsin 3
inne-ke : muhakkak ki sen
-
36-Yâsin 3
min el murselîne : gönderilen resûllerden
-
36-Yâsin 4
sırâtın : yol
-
36-Yâsin 4
mustekîmin : istikamet verilmiş, yönlendirilmiş
-
36-Yâsin 7
lâ yu'minûne : onlar âmenû olmazlar, (yaşarken) Allah'a ulaşmayı dilemezler
-
36-Yâsin 8
innâ : muhakkak ki biz
-
36-Yâsin 9
min beyni eydî-him : onların elleri arasından, önlerinden
-
36-Yâsin 9
ve min halfi-him : ve onların arkalarından
-
36-Yâsin 10
lâ yu'minûne : onlar âmenû olmazlar, (yaşarken) Allah'a ulaşmayı
-
36-Yâsin 11
innemâ : fakat, ancak, sadece
-
36-Yâsin 11
bi magfiretin : bir mağfiret ile
-
36-Yâsin 11
ve ecrin : ve bir ecir
-
36-Yâsin 11
kerîmin : üstün
-
36-Yâsin 12
innâ : muhakkak ki biz
-
36-Yâsin 12
ve kulle şey'in : ve herşey, hepsi
-
36-Yâsin 12
imâmin : önder, rehber, imam
-
36-Yâsin 12
mubînin : açıkça, apaçık
-
36-Yâsin 14
sâlisin : üçüncü
-
36-Yâsin 14
innâ : muhakkak biz
-
36-Yâsin 15
min şey'in : bir şey(den)
-
36-Yâsin 15
in ... illâ : ancak, sadece
-
36-Yâsin 16
innâ : muhakkak biz
-
36-Yâsin 17
el mubînu : apaçık
-
36-Yâsin 18
innâ : muhakkak biz
-
36-Yâsin 18
in lem tentehû : eğer vazgeçmezseniz
-
36-Yâsin 18
min-nâ : bizden
-
36-Yâsin 19
in : eğer, olursa
-
36-Yâsin 20
min aksa : en uzak
-
36-Yâsin 20
el medîneti : şehir
-
36-Yâsin 20
el murselîne : (gönderilmiş) resûllere
-
36-Yâsin 23
min dûni-hi : ondan başka
-
36-Yâsin 23
in yurid-ni : eğer bana (benim için) diler
-
36-Yâsin 23
bi durrin : bir zararı
-
36-Yâsin 24
innî : muhakkak ben
-
36-Yâsin 24
dalâlin : dalâlet
-
36-Yâsin 24
mubînin : apaçık
-
36-Yâsin 25
innî : muhakkak ben
-
36-Yâsin 27
min el mukremîne : ikram edilenlerden
-
36-Yâsin 28
min ba'di-hi : ondan sonra
-
36-Yâsin 28
min cundin : bir ordu(dan)
-
36-Yâsin 28
min es semâi : semadan, gökten
-
36-Yâsin 28
munzilîne : indirenler (indiriciler)
-
36-Yâsin 29
in ... illâ : ancak, sadece
-
36-Yâsin 30
min resûlin : bir resûl(den)
-
36-Yâsin 31
min el kurûni : aynı asrın insanlarından, nesillerden
-
36-Yâsin 32
ve in : ve ancak
-
36-Yâsin 33
min-hâ : ondan
-
36-Yâsin 33
min-hu : ondan
-
36-Yâsin 34
cennâtin : bahçeler
-
36-Yâsin 34
min nahîlin : hurmalıklar(dan)
-
36-Yâsin 34
ve a'nâbin : ve üzüm (bağları)
-
36-Yâsin 34
min el uyûni : pınarlar(dan)
-
36-Yâsin 35
min semeri-hi : onun ürününden, meyvesinden
-
36-Yâsin 36
mimmâ (min mâ) : şeylerden
-
36-Yâsin 36
ve min enfusi-him : ve onların nefslerinden
-
36-Yâsin 36
ve mimmâ (min mâ) : ve şeylerden
-
36-Yâsin 37
min-hu : ondan
-
36-Yâsin 38
mustekarrin : karar kılınmış, kararlaştırılmış
-
36-Yâsin 40
felekin : felek, yörünge
-
36-Yâsin 42
min misli-hi : onun benzerinden, onun gibi
-
36-Yâsin 43
ve in : ve eğer
-
36-Yâsin 44
min-nâ : bizden
-
36-Yâsin 44
hînin : belli bir zaman
-
36-Yâsin 46
min âyetin : bir âyetten
-
36-Yâsin 46
min âyâti : âyetlerden
-
36-Yâsin 46
mu'ridîne : yüz çevirenler
-
36-Yâsin 47
mimmâ (min mâ) : şeylerden
-
36-Yâsin 47
kâle ellezîne : onlar dediler
-
36-Yâsin 47
li ellezîne : o kimselere
-
36-Yâsin 47
in entum : eğer siz
-
36-Yâsin 47
fî dalâlin : dalâlet içinde
-
36-Yâsin 47
mubînin : apaçık
-
36-Yâsin 48
in kuntum : eğer siz iseniz
-
36-Yâsin 48
sâdikîne : doğru sözlüler
-
36-Yâsin 51
min el ecdâsi : kabirlerden
-
36-Yâsin 52
min merkadi-nâ : uykuya bırakıldığımız yerden
-
36-Yâsin 53
in : eğer
-
36-Yâsin 55
inne : muhakkak ki
-
36-Yâsin 55
şugulin : meşguliyet
-
36-Yâsin 56
fî zılâlin : gölgeliklerde
-
36-Yâsin 58
min rabbin : Rab'lerinden
-
36-Yâsin 58
rahîmin : rahmet nuru gönderen
-
36-Yâsin 60
inne-hu : muhakkak ki o
-
36-Yâsin 60
mubinun : apaçık
-
36-Yâsin 62
min-kum : sizden
-
36-Yâsin 69
in ... (illâ) : ancak, sadece
-
36-Yâsin 69
(in) ... illâ : ancak, sadece
-
36-Yâsin 69
mubînun : apaçık
-
36-Yâsin 70
el kâfirîne : kâfirler
-
36-Yâsin 71
mimmâ (min mâ) : şeylerden
-
36-Yâsin 72
min-hâ : ondan
-
36-Yâsin 72
ve min-hâ : ve ondan
-
36-Yâsin 74
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
36-Yâsin 76
innâ : muhakkak biz
-
36-Yâsin 76
ve mâ yu'linûne : ve aleni olan, açıkladıkları şeyler
-
36-Yâsin 77
el insânu : insan
-
36-Yâsin 77
min nutfetin : bir nutfeden
-
36-Yâsin 77
mubînun : apaçık
-
36-Yâsin 79
merretin : kere
-
36-Yâsin 79
halkın : halketme, yaratma, yaratış
-
36-Yâsin 80
min eş şeceri : ağaçtan
-
36-Yâsin 80
min-hu : ondan
-
36-Yâsin 81
bi kâdirin alâ : ... a kaadir olan
-
36-Yâsin 82
innemâ : sadece
-
36-Yâsin 83
kulli şey'in : herşey
-
37-Sâffât 4
inne : muhakkak
-
37-Sâffât 6
innâ : muhakkak ki biz
-
37-Sâffât 6
bi zîynetin : ziynet ile
-
37-Sâffât 7
min kulli : hepsinden
-
37-Sâffât 7
şeytânin : şeytan
-
37-Sâffât 7
mâridin : asi ve azgın
-
37-Sâffât 8
min kulli : hepsinden
-
37-Sâffât 8
cânibin : yanlar, taraflar
-
37-Sâffât 11
innâ : muhakkak ki biz
-
37-Sâffât 11
min tînin : nemli toprak
-
37-Sâffât 11
lâzibin : birbirine yapışmış, yapışkan
-
37-Sâffât 15
in hâzâ illâ : bu sadece
-
37-Sâffât 15
mubînun : apaçık
-
37-Sâffât 16
innâ : muhakkak biz
-
37-Sâffât 19
innemâ : yalnızca, sadece
-
37-Sâffât 20
ed dîni : dîn
-
37-Sâffât 22
ellezîne zalemû : ki onlar zulmettiler, zulmedenler
-
37-Sâffât 23
min dûnillâhi (min dûni allâhi) : Allah'tan başka
-
37-Sâffât 24
inne-hum : muhakkak onlar
-
37-Sâffât 27
ba'du-hum alâ ba'dın : birbirlerine yönelip
-
37-Sâffât 28
inne-kum : muhakkak siz, gerçekten siz
-
37-Sâffât 28
an el yemîni : sağ taraftan
-
37-Sâffât 29
mû'minîne : mü'minler, âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
-
37-Sâffât 30
min sultânin : bir sultanlık, zorlayıcı güç, kuvvet
-
37-Sâffât 30
tâgîne : azgın
-
37-Sâffât 31
innâ : muhakkak ki biz
-
37-Sâffât 32
innâ : muhakkak biz, gerçekten biz
-
37-Sâffât 32
gâvîne : azgın olanlar, azgınlar
-
37-Sâffât 33
inne-hum : muhakkak onlar
-
37-Sâffât 33
yevme izin : izin günü
-
37-Sâffât 34
innâ : muhakkak biz, gerçekten biz
-
37-Sâffât 34
bi el mucrimîne : mücrimlere, suçlulara, günahkârlara
-
37-Sâffât 35
Inne-hum : muhakkak onlar
-
37-Sâffât 36
e innâ : muhakkak ki biz mi
-
37-Sâffât 36
li şâirin : şair için
-
37-Sâffât 36
mecnûnin : mecnun, deli
-
37-Sâffât 37
el murselîne : gönderilen resûller, elçiler
-
37-Sâffât 38
Inne-kum : muhakkak siz
-
37-Sâffât 40
el muhlesîne : muhlis olan, halis olan
-
37-Sâffât 43
cennâtin : cennetler
-
37-Sâffât 44
sururin : tahtlar
-
37-Sâffât 44
mutekâbilîne : karşılıklı
-
37-Sâffât 45
bi ke'sin : kadehler ile, kadehler
-
37-Sâffât 45
min maînin : akan sudan, kaynaktan
-
37-Sâffât 46
lezzetin : lezzetli
-
37-Sâffât 46
li eş şâribîne : içenler için
-
37-Sâffât 48
ve inde-hum : ve onların yanında (vardır)
-
37-Sâffât 48
înun : (güzel) göz
-
37-Sâffât 50
ba'du-hum alâ ba'dın : birbirlerine
-
37-Sâffât 51
min-hum : onlardan
-
37-Sâffât 51
innî : muhakkak ben, gerçekten ben
-
37-Sâffât 51
karînun : yakın olan
-
37-Sâffât 52
inne-ke : muhakkak ki sen
-
37-Sâffât 52
min : dan
-
37-Sâffât 52
el musaddikîne : tasdik edenler
-
37-Sâffât 53
innâ : muhakkak ki biz
-
37-Sâffât 53
medînûne : cezalandırılanlar
-
37-Sâffât 56
in kidte : az daha oluyordu
-
37-Sâffât 56
turdîne : helâk edecektin
-
37-Sâffât 57
min el muhdarîne : hazır bulunanlardan (bulundurulanlardan)
-
37-Sâffât 58
bi meyyitîne : ölüler
-
37-Sâffât 59
bi muazzebîne : azaba uğratılacak olanlar, azap edilenler, azap görecek olanlar
-
37-Sâffât 60
inne : muhakkak
-
37-Sâffât 63
innâ : muhakkak biz
-
37-Sâffât 63
li ez zâlimîne : zalimler için
-
37-Sâffât 64
inne-hâ : muhakkak o
-
37-Sâffât 65
eş şeyâtîni : şeytanlar
-
37-Sâffât 66
inne-hum : muhakkak onlar
-
37-Sâffât 66
min-hâ : ondan
-
37-Sâffât 66
min hâ : ondan
-
37-Sâffât 67
inne : muhakkak
-
37-Sâffât 67
min hamîmin : kaynar sudan
-
37-Sâffât 68
inne : muhakkak
-
37-Sâffât 69
inne-hum : muhakkak onlar
-
37-Sâffât 69
dâllîne : dalâlette olanlar
-
37-Sâffât 71
el evvelîne : evvelkiler
-
37-Sâffât 72
munzirîne : nezirler, uyarıcılar
-
37-Sâffât 73
el munzerîne : uyarılanlar
-
37-Sâffât 74
el muhlasîne : muhlis olanlar
-
37-Sâffât 76
min : dan
-
37-Sâffât 77
el bâkîne : bâki olanlar, kalanlar
-
37-Sâffât 78
fî el âhirîne : sonrakiler arasında
-
37-Sâffât 79
alâ nûhın : Nuh'a
-
37-Sâffât 79
fî el âlemîne : âlemler içinde
-
37-Sâffât 80
innâ : muhakkak ki biz
-
37-Sâffât 80
el muhsinîne : muhsinler
-
37-Sâffât 81
inne-hu : muhakkak o
-
37-Sâffât 81
min ibâdi-nâ : bizim kullarımızdan
-
37-Sâffât 81
el mû'minîne : mü'min olanlar
-
37-Sâffât 82
el âharîne : sonrakiler, diğerleri
-
37-Sâffât 83
ve inne : ve muhakkak
-
37-Sâffât 83
min şîati-hi : onun dîninden, dîni üzerinde, onun yolu üzerinde
-
37-Sâffât 84
bi kalbin : kalp ile
-
37-Sâffât 84
selîmin : selîm, teslim olmuş, arınmış, güzelliklere açık
-
37-Sâffât 87
el âlemîne : âlemler
-
37-Sâffât 89
innî : muhakkak ki ben, gerçekten ben
-
37-Sâffât 90
mudbirîne : arkalarını dönenler, dönen kimseler
-
37-Sâffât 93
bi el yemîni : sağ eli ile
-
37-Sâffât 98
el esfelîne : esfelîn (en çok sefil olanlar)
-
37-Sâffât 99
innî : muhakkak ben
-
37-Sâffât 100
min es sâlihîne : salihlerden
-
37-Sâffât 101
gulâmin : oğlan çocuk, oğul çocuk
-
37-Sâffât 101
halîmin : halim, uysal, yumuşak huylu
-
37-Sâffât 102
innî : muhakkak ben
-
37-Sâffât 102
inşâallâhu (in şâe allahû) : inşaallah, Allah'ın dilemesi ile
-
37-Sâffât 102
min es sâbirîne : sabredenlerden
-
37-Sâffât 103
li el cebîni : alnına, alnı üzerine
-
37-Sâffât 105
innâ : muhakkak ki biz
-
37-Sâffât 105
el muhsinîne : muhsinler
-
37-Sâffât 106
inne : muhakkak ki
-
37-Sâffât 106
el mubînu : apaçık
-
37-Sâffât 107
bi zibhın : kurbanı
-
37-Sâffât 107
azîmin : büyük
-
37-Sâffât 108
fî el âhirîne : sonrakilerin arasında
-
37-Sâffât 110
el muhsinîne : muhsinler
-
37-Sâffât 111
innehu : muhakkak ki o
-
37-Sâffât 111
min ibâdinâ : bizim kullarımızdan
-
37-Sâffât 111
el mû'minîne : mü'minler
-
37-Sâffât 112
min es sâlihîne : salihlerden
-
37-Sâffât 113
ve min zurriyyeti-himâ : ve ikisinin zürriyetinden
-
37-Sâffât 113
muhsinun : muhsin olan
-
37-Sâffât 113
mubînun : apaçık
-
37-Sâffât 115
min : dan
-
37-Sâffât 116
el gâlibîne : gâlip gelenler
-
37-Sâffât 117
el mustebîne : beyan eden, açıklayan
-
37-Sâffât 119
fî el âhirîne : sonrakiler arasında
-
37-Sâffât 121
innâ : muhakkak ki biz
-
37-Sâffât 121
el muhsinîne : muhsinler
-
37-Sâffât 122
inne-humâ : muhakkak ki ikisi
-
37-Sâffât 122
min ibâdinâ : kullarımızdan
-
37-Sâffât 122
el mû'minîne : mü'minler
-
37-Sâffât 123
ve inne : ve muhakkak
-
37-Sâffât 123
min : den
-
37-Sâffât 123
el murselîne : gönderilmiş olanlar,
-
37-Sâffât 125
el hâlikîne : yaratıcı
-
37-Sâffât 126
el evvelîne : evvelkiler
-
37-Sâffât 127
inne hum : muhakkak onlar
-
37-Sâffât 128
el muhlasîne : muhlis olanlar
-
37-Sâffât 129
fî el âhirîne : sonrakiler arasında
-
37-Sâffât 130
lyâsîne : İlyas
-
37-Sâffât 131
innâ : muhakkak ki biz
-
37-Sâffât 131
el muhsinîne : muhsinler
-
37-Sâffât 132
inne-hu : muhakkak o
-
37-Sâffât 132
min ibâdi-nâ : kullarımızdan
-
37-Sâffât 132
el mû'minîne : mü'minler
-
37-Sâffât 133
ve inne : ve muhakkak
-
37-Sâffât 133
min el murselîne : gönderilen, gönderilmiş olan resûllerden
-
37-Sâffât 134
ecmaîne : topluca, hepsi
-
37-Sâffât 135
el gâbirîne : geride kalanlar
-
37-Sâffât 136
el âharîne : diğerleri
-
37-Sâffât 137
ve inne-kum : ve muhakkak siz
-
37-Sâffât 137
musbihîne : sabah vakitleri, sabahları
-
37-Sâffât 139
ve inne : ve muhakkak
-
37-Sâffât 139
min el murselîne : gönderilmiş resûllerden
-
37-Sâffât 141
min el mudhadîne : kaybedenlerden
-
37-Sâffât 143
min el musebbihîne : tesbih edenlerden
-
37-Sâffât 146
min yaktînin : kabak cinsinden (geniş yapraklı)
-
37-Sâffât 147
elfin : bin
-
37-Sâffât 148
ilâ hînin : bir süre kadar
-
37-Sâffât 150
inâsen : dişiler, dişi olarak
-
37-Sâffât 151
inne-hum : muhakkak, mutlaka onlar
-
37-Sâffât 151
min ifki-him : yalanlarından dolayı
-
37-Sâffât 152
ve inne-hum : ve muhakkak onlar
-
37-Sâffât 153
alâ el benîne : erkek çocuklarına, oğlanlara
-
37-Sâffât 156
mubînun : apaçık
-
37-Sâffât 157
in kuntum : eğer siz iseniz
-
37-Sâffât 157
sâdikîne : sadıklar, doğru söyleyenler
-
37-Sâffât 158
el cinneti : cinler
-
37-Sâffât 158
el cinnetu : cinler
-
37-Sâffât 158
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
37-Sâffât 160
el muhlasîne : muhlis olanlar
-
37-Sâffât 161
inne-kum : muhakkak ki siz
-
37-Sâffât 162
bi fâtinîne : fitneye düşürenler
-
37-Sâffât 164
min-nâ : bizden
-
37-Sâffât 165
ve innâ : muhakkak ki biz
-
37-Sâffât 166
ve innâ : ve muhakkak ki biz
-
37-Sâffât 167
ve in : ve sadece, ancak
-
37-Sâffât 168
inde-nâ : yanımızda
-
37-Sâffât 168
min el evvelîne : evvelkilerden
-
37-Sâffât 169
el muhlasîne : muhlis olanlar, muhlisler
-
37-Sâffât 171
el murselîne : gönderilenler, resûller
-
37-Sâffât 172
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
37-Sâffât 173
ve inne : ve muhakkak
-
37-Sâffât 174
hînin : (belirli) bir süre
-
37-Sâffât 177
el munzerîne : uyarılanlar
-
37-Sâffât 178
hînin : (belirli) bir süre
-
37-Sâffât 181
el murselîne : gönderilen, gönderilmiş olan resûller
-
37-Sâffât 182
el âlemîne : âlemler
-
38-Sâd 2
ellezîne : o kimseler, onlar
-
38-Sâd 2
izzetin : gurur, kibir
-
38-Sâd 2
ve şikâkın : ve ayrılık
-
38-Sâd 3
min : den
-
38-Sâd 3
min karnin : kuşak, nesil
-
38-Sâd 3
hîne : bir süre, zaman
-
38-Sâd 3
menâsın : kaçış, kurtuluş
-
38-Sâd 4
min-hum : onlardan
-
38-Sâd 5
inne : muhakkak
-
38-Sâd 6
ventaleka (ve intaleka) : ve ayrıldı
-
38-Sâd 6
min-hum : onlardan
-
38-Sâd 6
inne : muhakkak
-
38-Sâd 7
in hâzâ : bu sadece
-
38-Sâd 8
min beyni-nâ : bizim aramızdan
-
38-Sâd 8
fî şekkin : şüphe içinde
-
38-Sâd 8
min zikrî : zikrimden
-
38-Sâd 9
inde-hum : onların yanında
-
38-Sâd 9
hazâinu : hazineler
-
38-Sâd 11
min el ahzâbi : hiziplerden, fırkalardan
-
38-Sâd 12
kavmu nûhın : Nuh'un kavmi
-
38-Sâd 13
ve kavmu lûtın : ve Lut'un kavmi
-
38-Sâd 14
in kullun illâ : hepsi sadece
-
38-Sâd 15
min : den
-
38-Sâd 15
fevâkın : süt veren hayvanlarda iki süt sağımı arasındaki zaman dilimi, kısa bir zaman, fırsat
-
38-Sâd 17
inne-hû : gerçekten o
-
38-Sâd 18
innâ : muhakkak biz
-
38-Sâd 22
min-hum : onlardan
-
38-Sâd 22
ba'du-nâ alâ ba'dın : birbirimize
-
38-Sâd 23
inne : muhakkak, gerçekten
-
38-Sâd 24
ve inne : ve gerçekten, muhakkak
-
38-Sâd 24
min : den
-
38-Sâd 24
ba'du-hum alâ ba'dın : birbirlerine
-
38-Sâd 24
illellezîne (illâ ellezîne) : o kimseler hariç
-
38-Sâd 25
ve inne : ve gerçekten, muhakkak
-
38-Sâd 25
inde-nâ : katımızda, yanımızda
-
38-Sâd 25
meâbin : sığınak
-
38-Sâd 26
innâ : muhakkak ki biz
-
38-Sâd 26
inne : muhakkak
-
38-Sâd 26
ellezîne : o kimseler, onlar
-
38-Sâd 27
ellezîne : kimseler, onlar
-
38-Sâd 27
li ellezîne : kimselere, onlara
-
38-Sâd 27
min : den
-
38-Sâd 28
ellezîne : kimseler, onlar
-
38-Sâd 28
el mufsidîne : fesat çıkaranlar, bozgunculuk yapanlar gibi,
-
38-Sâd 28
el muttekîne : muttekiler, takva sahipleri
-
38-Sâd 30
inne-hû : gerçekten o
-
38-Sâd 31
es sâfinâtu : safinler, sufûn duran atlar (sufûn duruş; bir ayağını tırnağı üzerine kaldırıp, diğer üç ayağı üzerinde duran koşmaya hazır hayvan)
-
38-Sâd 32
in-nî : gerçekten ben
-
38-Sâd 35
li ehadin : birine, bir kimseye
-
38-Sâd 35
min ba'dî : benden sonra
-
38-Sâd 35
inne-ke : muhakkak ki sen
-
38-Sâd 37
ve eş şeyâtîne : ve şeytanlar
-
38-Sâd 37
bennâin : bina yapanlar
-
38-Sâd 37
ve gavvâsın : ve dalgıçlar, derine dalanlar
-
38-Sâd 38
ve âharîne : ve diğerleri
-
38-Sâd 38
mukarrenîne : birbirine bağlı olanlar
-
38-Sâd 39
hisâbin : hesap
-
38-Sâd 40
ve inne : ve muhakkak
-
38-Sâd 40
inde-nâ : bizim yanımızda, katımızda
-
38-Sâd 40
ve husne meâbin : ve güzel bir meab, dönüş yeri, sığınak
-
38-Sâd 41
bi nusbin : dert, hastalık, belâ
-
38-Sâd 41
ve azâbin : ve azap
-
38-Sâd 43
min-nâ : bizden
-
38-Sâd 44
innâ : muhakkak biz
-
38-Sâd 44
inne-hu : gerçekten, muhakkak o
-
38-Sâd 46
innâ : gerçekten biz, muhakkak biz
-
38-Sâd 46
bi hâlisatin : halis kullar olarak
-
38-Sâd 47
ve inne-hum : ve gerçekten, muhakkak onlar
-
38-Sâd 47
inde-nâ : bizim yanımızda, katımızda
-
38-Sâd 47
min : den
-
38-Sâd 48
min el ahyâri : hayırlı olanlar
-
38-Sâd 49
ve inne : ve muhakkak, şüphesiz
-
38-Sâd 49
li el muttekîne : muttakiler için, takva sahipleri için
-
38-Sâd 49
husne meâbin : sığınakların en güzeli
-
38-Sâd 50
cennâti adnin : adn cennetleri
-
38-Sâd 51
muttekîne : karşılıklı yaslanarak oturanlar
-
38-Sâd 51
bi fâkihetin : meyveleri
-
38-Sâd 51
kesîretin : çok
-
38-Sâd 51
ve şerâbin : ve içecek
-
38-Sâd 52
ve ınde-hum : ve yanlarında vardır
-
38-Sâd 54
inne : şüphesiz, muhakkak
-
38-Sâd 54
min : den
-
38-Sâd 54
nefâdin : bitmek, tükenmek
-
38-Sâd 55
ve inne : ve şüphesiz, muhakkak
-
38-Sâd 55
li et tâgîne : azgınlar için
-
38-Sâd 55
şerre meâbin : kötü bir dönüş yeri
-
38-Sâd 58
min şekli-hi : onun şeklinden
-
38-Sâd 59
inne-hum : şüphesiz, muhakkak onlar
-
38-Sâd 62
min : den
-
38-Sâd 64
inne : muhakkak ki
-
38-Sâd 65
innemâ : sadece
-
38-Sâd 65
min : den
-
38-Sâd 65
ilâhin : ilâh
-
38-Sâd 69
min ilmin : ilimden, bilgiden
-
38-Sâd 70
in : ancak, sadece
-
38-Sâd 70
mubînun : apaçık
-
38-Sâd 71
innî : muhakkak ben
-
38-Sâd 71
min tînin : tînden, nemli topraktan
-
38-Sâd 72
min rûhî : ruhumdan
-
38-Sâd 72
sâcidîne : secde edenler
-
38-Sâd 74
min : den
-
38-Sâd 74
el kâfirîne : kâfirler
-
38-Sâd 75
min : dan
-
38-Sâd 75
el âlîne : âlî olanlar, yüce olanlar
-
38-Sâd 76
min-hu : ondan
-
38-Sâd 76
min : dan
-
38-Sâd 76
nârin : ateş
-
38-Sâd 76
min : dan
-
38-Sâd 76
tînin : tîn, nemli toprak
-
38-Sâd 77
min-hâ : oradan
-
38-Sâd 77
inne-ke : muhakkak sen
-
38-Sâd 78
ve inne : ve muhakkak
-
38-Sâd 78
yevmi ed dîni : dîn günü
-
38-Sâd 80
inne-ke : gerçekten sen, muhakkak sen
-
38-Sâd 80
min : dan
-
38-Sâd 80
el munzarîne : bekletilenler, tehir edilenler, mühlet verilenler
-
38-Sâd 82
ecmaîne : hepsi
-
38-Sâd 83
min hum : onlardan
-
38-Sâd 83
el muhlasîne : muhlisler, ihlâs sahipleri
-
38-Sâd 85
min-ke : senden
-
38-Sâd 85
ve mimmen (min men) : ve kimselerden
-
38-Sâd 85
min-hum : onlardan
-
38-Sâd 85
ecmaîne : hepsi
-
38-Sâd 86
min : den
-
38-Sâd 86
ecrin : ecir, ücret
-
38-Sâd 86
min : den
-
38-Sâd 86
el mutekellifîne : mütekelliflerden (mükellefiyet koyanlardan)
-
38-Sâd 87
in : ancak, sadece
-
38-Sâd 87
li el âlemîne : âlemler için, âlemlere
-
38-Sâd 88
hînin : bir zaman, bir süre
-
39-Zümer 1
min : den
-
39-Zümer 2
innâ : muhakkak biz
-
39-Zümer 2
ed dine : dîn
-
39-Zümer 3
ed dînu : dîn
-
39-Zümer 3
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
39-Zümer 3
min : den
-
39-Zümer 3
inne allâhe : muhakkak Allah
-
39-Zümer 3
inne allâhe : muhakkak Allah
-
39-Zümer 4
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
39-Zümer 5
li ecelin : ecele, bir süreye
-
39-Zümer 6
min : den
-
39-Zümer 6
nefsin : nefs
-
39-Zümer 6
vâhidetin : bir, tek
-
39-Zümer 6
min-hâ : ondan
-
39-Zümer 6
min : den
-
39-Zümer 6
ezvâcin : zevceler, eşler
-
39-Zümer 6
min : den
-
39-Zümer 6
halkın : yaratma, yaratış, yaratılış
-
39-Zümer 6
zulumâtin : karanlıklar
-
39-Zümer 6
selâsin : üç
-
39-Zümer 7
in : eğer, ise
-
39-Zümer 7
inne : muhakkak ki
-
39-Zümer 7
ve in : ve eğer, ise
-
39-Zümer 7
inne-hu : muhakkak ki o
-
39-Zümer 8
el insâne : insan
-
39-Zümer 8
min-hu : ondan, kendisinden
-
39-Zümer 8
min : den
-
39-Zümer 8
inne-ke : muhakkak ki sen
-
39-Zümer 8
min : den
-
39-Zümer 9
ellezîne : kimseler, onlar
-
39-Zümer 9
ve ellezîne : ve kimseler
-
39-Zümer 9
innemâ : ancak, sadece, ama
-
39-Zümer 10
ellezîne : kimseler, onlar
-
39-Zümer 10
li ellezîne : kimseler için, onlar için
-
39-Zümer 10
innemâ : ancak, sadece, ama
-
39-Zümer 10
hisâbin : hesap
-
39-Zümer 11
innî : muhakkak ki ben
-
39-Zümer 11
ed dîne : dîn
-
39-Zümer 12
el muslimîne : teslim olanlar
-
39-Zümer 13
innî : muhakkak ki ben
-
39-Zümer 13
in asaytu : eğer asi olursam, isyan edersem
-
39-Zümer 13
yevmin : gün
-
39-Zümer 13
azîmin : azîm, büyük
-
39-Zümer 14
dînî : dînimi
-
39-Zümer 15
min : den
-
39-Zümer 15
inne : muhakkak ki
-
39-Zümer 15
el hâsirîne : hüsrana uğrayanlar
-
39-Zümer 15
ellezîne : o kimseler, onlar
-
39-Zümer 15
el mubînu : apaçık
-
39-Zümer 16
min fevkı-him : onların üstünden
-
39-Zümer 16
min en nâri : ateşten
-
39-Zümer 16
ve min tahti-him : ve onların altından
-
39-Zümer 17
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
39-Zümer 18
ellezîne : o kimseler, onlar
-
39-Zümer 18
ellezîne : o kimseler, onlar
-
39-Zümer 20
lâkin : lâkin, fakat
-
39-Zümer 20
ellezîne : o kimseler, onlar
-
39-Zümer 20
min : den
-
39-Zümer 20
min : den
-
39-Zümer 21
min : den
-
39-Zümer 21
inne : muhakkak
-
39-Zümer 22
nûrin : nur
-
39-Zümer 22
min : den
-
39-Zümer 22
min : den
-
39-Zümer 22
dalâlin : dalâlet
-
39-Zümer 22
mubînin : apaçık
-
39-Zümer 23
min-hu : ondan
-
39-Zümer 23
ellezîne : onlar
-
39-Zümer 23
telînu : yumuşar, sükûnet bulur, yatışır
-
39-Zümer 23
min : den
-
39-Zümer 23
hâdin : hidayetçi
-
39-Zümer 24
li ez zâlimîne : zalimlere
-
39-Zümer 25
ellezîne : onlar
-
39-Zümer 25
min : den
-
39-Zümer 25
min haysu : bir yerden, bir taraftan
-
39-Zümer 27
min : den
-
39-Zümer 27
meselin : mesele
-
39-Zümer 28
ivecin : eğrilik, kusur, çelişki
-
39-Zümer 29
li raculin : bir adama
-
39-Zümer 30
Inne-ke : muhakkak ki sen
-
39-Zümer 30
ve inne-hum : ve muhakkak ki onlar
-
39-Zümer 31
inne-kum : muhakkak ki siz
-
39-Zümer 31
inde : yanında, katında, huzurunda
-
39-Zümer 32
mimmen (min men) : o kimseden, ondan
-
39-Zümer 32
el kâfirîne : kâfirler
-
39-Zümer 34
inde : katında, huzurunda
-
39-Zümer 34
el muhsinîne : muhsinler
-
39-Zümer 36
bi kâfin : kâfi
-
39-Zümer 36
bi ellezîne : onlar ile
-
39-Zümer 36
min : den
-
39-Zümer 36
min : den
-
39-Zümer 36
hâdin : hidayete erdiren (yol gösteren), mürşid, hidayetçi
-
39-Zümer 37
min : den
-
39-Zümer 37
mudıllin : dalâlete düşüren
-
39-Zümer 37
azîzin : azîz, yüce ve üstün
-
39-Zümer 37
zîntikâmin (zî intikâmin) : intikam sahibi
-
39-Zümer 38
in : eğer
-
39-Zümer 38
min : den
-
39-Zümer 38
in : şâyet, eğer
-
39-Zümer 38
bi durrin : darlığı, zararı
-
39-Zümer 38
rahmetin : rahmet
-
39-Zümer 39
innî : muhakkak ki ben
-
39-Zümer 41
innâ : muhakkak biz
-
39-Zümer 41
innemâ : ancak, yalnız, sadece
-
39-Zümer 41
bi vekîlin : vekil
-
39-Zümer 42
hîne : o vakit, esnasında, anında
-
39-Zümer 42
ilâ ecelin : ecele kadar
-
39-Zümer 42
inne : muhakkak
-
39-Zümer 42
âyâtin : âyetler, deliller, ibretler
-
39-Zümer 42
kavmin : kavim
-
39-Zümer 43
min : den
-
39-Zümer 45
ellezîne : o kimseler, onlar
-
39-Zümer 45
lâ yû'minûne : îmân etmezler
-
39-Zümer 45
ellezîne : o kimseler, onlar
-
39-Zümer 45
min dûni-hi : ondan başka
-
39-Zümer 47
ellezîne : onlar
-
39-Zümer 47
min : den
-
39-Zümer 47
min allâhi : Allah tarafından
-
39-Zümer 49
el insâne : insan
-
39-Zümer 49
min-nâ : bizden
-
39-Zümer 49
innemâ : ancak, yalnız, sadece
-
39-Zümer 49
alâ ilmin : ilim üzerine
-
39-Zümer 49
ve lâkinne : ve fakat, ancak
-
39-Zümer 50
ellezîne : onlar
-
39-Zümer 50
min : den
-
39-Zümer 51
ve ellezîne : ve onlar
-
39-Zümer 51
min : den
-
39-Zümer 51
bi mu'cizîne : aciz bırakanlar, aciz bırakacak güce sahip olanlar
-
39-Zümer 52
inne : muhakkak
-
39-Zümer 52
âyâtin : âyetler, ibretler, deliller
-
39-Zümer 52
kavmin : kavim
-
39-Zümer 52
yû'minûne : mü'min olurlar, îmân ederler
-
39-Zümer 53
ellezîne : onlar
-
39-Zümer 53
min : den
-
39-Zümer 53
inne : muhakkak
-
39-Zümer 53
innehu : muhakkak ki o
-
39-Zümer 54
min kabli : önceden
-
39-Zümer 55
min : den
-
39-Zümer 55
min : den
-
39-Zümer 56
ve in kuntu : ve ben olmuştum
-
39-Zümer 56
min es sâhirîne : alay edenlerden
-
39-Zümer 57
min : den
-
39-Zümer 57
el muttekîne : takva sahipleri
-
39-Zümer 58
hîne : an, zaman
-
39-Zümer 58
min : den
-
39-Zümer 58
el muhsinîne : muhsinler
-
39-Zümer 59
min : den
-
39-Zümer 59
el kâfirîne : kâfirler
-
39-Zümer 60
ellezîne : onlar
-
39-Zümer 60
el mutekebbirîne : kibirlenenler
-
39-Zümer 61
ellezîne : onlar
-
39-Zümer 62
kulli şey'in : herşey
-
39-Zümer 62
alâ kulli şey'in : herşeye
-
39-Zümer 63
ve ellezîne : ve onlar
-
39-Zümer 65
ve ilâ ellezîne : ve onlara
-
39-Zümer 65
min kabli-ke : senden önce
-
39-Zümer 65
in eşrekte : eğer sen şirk koşarsan
-
39-Zümer 65
min el hâsirîne : hüsrana düşenlerden
-
39-Zümer 66
min : den
-
39-Zümer 66
eş şâkirîne : şükredenler
-
39-Zümer 67
bi yemîni-hi : onun eliyle, kudretiyle
-
39-Zümer 69
en nebiyyîne : nebîler, peygamberler
-
39-Zümer 70
nefsin : nefs, kişi
-
39-Zümer 71
ellezîne : onlar
-
39-Zümer 71
min-kum : sizden, sizin içinizden
-
39-Zümer 71
ve lâkin : ve fakat
-
39-Zümer 71
el kâfirîne : kâfirler
-
39-Zümer 72
hâlidîne : ebedî olarak, ebediyyen
-
39-Zümer 72
el mutekebbirîne : kibirlenenler, büyüklenenler
-
39-Zümer 73
ellezîne : onlar
-
39-Zümer 73
hâlidîne : ebedî olarak, ebediyyen
-
39-Zümer 74
min : den
-
39-Zümer 74
el âmilîne : amel edenler, amel yapanlar
-
39-Zümer 75
hâffîne : kuşatanlar, çevreleyenler
-
39-Zümer 75
min : den
-
39-Zümer 75
rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbi
-
4-Nisâ 1
min : ... den, ...dan
-
4-Nisâ 1
nefsin : bir nefs
-
4-Nisâ 1
vâhidetin : bir tek
-
4-Nisâ 1
min-hâ : ondan
-
4-Nisâ 1
min-humâ : onlardan
-
4-Nisâ 1
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 2
inne-hu : muhakkak ki o
-
4-Nisâ 3
ve in hıftum : ve eğer korkarsanız
-
4-Nisâ 3
fe inkihû : o zaman, o taktirde nikâh edin
-
4-Nisâ 3
min : ...den, ...dan
-
4-Nisâ 3
in hıftum : korkarsanız
-
4-Nisâ 4
sadukâti-hinne : onların mehirlerini
-
4-Nisâ 4
fe in tıbne : fakat, eğer razı olarak, hoşnut olarak
-
4-Nisâ 4
an şey'in : bir şeyi
-
4-Nisâ 4
min-hu : ondan, onun bir kısmını
-
4-Nisâ 6
fe in ânestum : bundan sonra eğer hissederseniz (anlarsanız)
-
4-Nisâ 6
min-hum : onlardan, onlarda
-
4-Nisâ 7
mimmâ (min mâ) : şeyden (miras, tereke)
-
4-Nisâ 7
mimmâ (min mâ) : şeyden (miras, tereke )
-
4-Nisâ 7
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
4-Nisâ 7
min-hu : ondan
-
4-Nisâ 8
ve el mesâkînu : ve miskinler, çalışamayacak durumdaki yaşlılar, yoksullar
-
4-Nisâ 8
min-hu : ondan
-
4-Nisâ 9
ellezîne : onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 9
min halfi-him : arkalarından
-
4-Nisâ 10
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 10
ellezîne : onlar
-
4-Nisâ 10
innemâ : sadece
-
4-Nisâ 11
fe in : fakat, eğer, ... ise
-
4-Nisâ 11
ve in kânet : ve eğer, ... oldu ise, ... ise (varsa)
-
4-Nisâ 11
li kulli vâhidin : her biri için
-
4-Nisâ 11
min humâ : ikisinden
-
4-Nisâ 11
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
4-Nisâ 11
in kâne : ve eğer, ... oldu ise, ... ise (varsa)
-
4-Nisâ 11
fe in : fakat, eğer ... ise
-
4-Nisâ 11
in kâne : ve eğer, ... oldu ise, ... ise (varsa)
-
4-Nisâ 11
min ba'di : sonradan, sonra
-
4-Nisâ 11
vasiyyetin : vasiyet
-
4-Nisâ 11
deynin : borç
-
4-Nisâ 11
minallâhi (min allâhi) : Allah'tan, Allah tarafından
-
4-Nisâ 11
innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
-
4-Nisâ 12
in : eğer, ise
-
4-Nisâ 12
in kâne : eğer, ... oldu ise, ... ise (varsa)
-
4-Nisâ 12
mimmâ (min mâ ) : şeyden, şeylerden
-
4-Nisâ 12
min ba'di : sonradan, sonra
-
4-Nisâ 12
vasıyyetin : vasiyet
-
4-Nisâ 12
yûsîne : vasiyet yerine getirilir
-
4-Nisâ 12
deynin : borç
-
4-Nisâ 12
mimmâ (min mâ ) : şeyden, şeylerden
-
4-Nisâ 12
in : eğer, ise
-
4-Nisâ 12
in kâne : eğer, ... oldu ise, ... ise (varsa)
-
4-Nisâ 12
mimmâ (min mâ ) : şeyden, şeylerden
-
4-Nisâ 12
min ba'di : sonradan, sonra
-
4-Nisâ 12
vasıyyetin : vasiyet
-
4-Nisâ 12
deynin : borç
-
4-Nisâ 12
ve in kâne : ve eğer, ... oldu ise, ... ise (varsa)
-
4-Nisâ 12
li kulli vâhidin : her biri için
-
4-Nisâ 12
min humâ : ikisinden
-
4-Nisâ 12
in kânû : eğer, ... oldu ise, ... ise (varsa)
-
4-Nisâ 12
min zâlike : bundan
-
4-Nisâ 12
min ba'di : sonradan, sonra
-
4-Nisâ 12
vasiyyetin : vasiyet
-
4-Nisâ 12
deynin : borç
-
4-Nisâ 12
mudârrin : zarar verici, darlığa düşürücü
-
4-Nisâ 12
min allâhi : Allah'tan, Allah tarafından
-
4-Nisâ 13
cennâtin : cennetler
-
4-Nisâ 13
min tahti-hâ : onun altından
-
4-Nisâ 13
hâlidîne : ebedi kalacak olanlar
-
4-Nisâ 14
muhînun : alçaltıcı, zelil
-
4-Nisâ 15
ye'tîne : gelirler, yaparlar
-
4-Nisâ 15
min nisâi-kum : sizin kadınlarınızdan
-
4-Nisâ 15
aleyhinne : onların üzerine, onlara
-
4-Nisâ 15
min-kum : sizden, kendinizden
-
4-Nisâ 15
in şehidû : eğer şahitlik ederlerse
-
4-Nisâ 16
min-kum : sizden, içinizden
-
4-Nisâ 16
in tâbâ : eğer tövbe ederler ise
-
4-Nisâ 16
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 17
innemâ : fakat, ancak, sadece
-
4-Nisâ 17
li ellezîne : onlar için
-
4-Nisâ 17
bi cehâletin : cahillik ile
-
4-Nisâ 17
min karîbin : yakın zaman, hemen
-
4-Nisâ 18
li ellezîne : onların
-
4-Nisâ 18
innî : muhakkak ki ben, gerçekten ben
-
4-Nisâ 18
ve lâ ellezîne : ve onlara olmaz, onlar için değildir
-
4-Nisâ 19
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 19
en ye'tîne : gelmeleri, yapmaları
-
4-Nisâ 19
bi fâhışetin : fuhuş ile, kötülük ile
-
4-Nisâ 19
mubeyyinetin : açıkça
-
4-Nisâ 19
in kerihtumû-hunne : eğer onlardan (kadınlardan) hoşlanmadınızsa
-
4-Nisâ 20
ve in : ve eğer
-
4-Nisâ 20
zevcin : eş, zevce
-
4-Nisâ 20
zevcin : eş, zevce
-
4-Nisâ 20
kıntâran : yüklerle, kantar kantar, çok fazla
-
4-Nisâ 20
min-hu : ondan
-
4-Nisâ 20
mubînen : açıkça, apaçık
-
4-Nisâ 21
ba'du-kum ilâ ba'dın : birbirinize, birbirinizle
-
4-Nisâ 21
min-kum : sizden
-
4-Nisâ 22
min en nisâi : kadınlardan
-
4-Nisâ 22
inne-hu : muhakkak ki o
-
4-Nisâ 23
min er radâati : süt kız kardeşlerinden
-
4-Nisâ 23
min nisâi-kum : sizin kadınlarınızdan
-
4-Nisâ 23
bi- hinne : onlarla
-
4-Nisâ 23
fe in : fakat eğer
-
4-Nisâ 23
bi- hinne : onlarla
-
4-Nisâ 23
ellezîne : onlar
-
4-Nisâ 23
min aslâbi-kum : sizin sulbunuzdan, soyunuzdan, neslinizden
-
4-Nisâ 23
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 24
min en nisâi : kadınlardan
-
4-Nisâ 24
muhsinîne : muhsin olanlar, namusunu koruyanlar, iffetli olanlar
-
4-Nisâ 24
gayra musâfihîne : zina yapmamak
-
4-Nisâ 24
min-hunne : onlardan
-
4-Nisâ 24
min ba'di : sonradan, sonra
-
4-Nisâ 24
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 25
min-kum : sizden, içinizden
-
4-Nisâ 25
el mu'minâti : mü'min kadınlar
-
4-Nisâ 25
min mâ meleket : sahip olunanlardan
-
4-Nisâ 25
min feteyâti-kum : sizin genç cariyelerinizden
-
4-Nisâ 25
el mu'minâti : mü'min kadınlar
-
4-Nisâ 25
min ba'dın : bazısından, bir kısmından (birbirinizden)
-
4-Nisâ 25
fenkihûhunne (fe inkihû-hunne) : öyle ise onları nikâhlayın
-
4-Nisâ 25
ehli-hinne : onların sahipleri, aileleri
-
4-Nisâ 25
muhsanâtin : iffetliler, namuslu kadınlar
-
4-Nisâ 25
musâfihâtin : zina etmek
-
4-Nisâ 25
ahdânin : gizli dostlar, metresler
-
4-Nisâ 25
izâ uhsinne : evlendirildiği zaman
-
4-Nisâ 25
in eteyne : eğer gelirlerse (yaparlarsa)
-
4-Nisâ 25
bi fâhışetin : zina, fuhuş, kötülük
-
4-Nisâ 25
fe aleyhinne : o taktirde onlara
-
4-Nisâ 25
min el azâbi : azaptan
-
4-Nisâ 25
min-kum : sizden, içinizden
-
4-Nisâ 26
li yubeyyine : açıklamak için, açıklamayı
-
4-Nisâ 26
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 26
min kabli-kum : sizden önceki
-
4-Nisâ 27
ellezîne : onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 28
el insânu : insan
-
4-Nisâ 29
ellezîne : onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 29
an terâdın : rızanız, razı olmanız
-
4-Nisâ 29
min-kum : sizden, birbirinizden
-
4-Nisâ 29
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 31
in tectenibû : eğer çekinirseniz, kaçınırsanız
-
4-Nisâ 32
alâ ba'dın : bazısına, bir kısmına
-
4-Nisâ 32
min fadli-hî : onun fazlından
-
4-Nisâ 32
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 32
şey'in : şeyi
-
4-Nisâ 33
ve li kullin : ve hepsi için, hepsini, herkesi
-
4-Nisâ 33
mimmâ (min-mâ ) : şeyden
-
4-Nisâ 33
ve ellezîne : ve onlar, o kimseler
-
4-Nisâ 33
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 33
alâ kulli şey'in : her şeye
-
4-Nisâ 34
alâ ba'dın : bir kısmına, bazılarına, diğerlerine
-
4-Nisâ 34
min emvâli-him : mallarından, kendi mallarından
-
4-Nisâ 34
in ata'ne-kum : eğer size itaat ederlerse
-
4-Nisâ 34
aleyhinne : onlara, onların üzerine (aleyhine)
-
4-Nisâ 34
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
4-Nisâ 35
ve in hıftum : ve eğer korkarsanız
-
4-Nisâ 35
min ehli-hî : onun (erkeğin) ailesinden
-
4-Nisâ 35
min ehli-hâ : onun (kadının) ailesinden
-
4-Nisâ 35
in yurîdâ : eğer ikisi isterse
-
4-Nisâ 35
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 36
ve el mesâkîni : ve miskinler, çalışamayacak durumdaki yaşlılar
-
4-Nisâ 36
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 37
ellezîne : onlar
-
4-Nisâ 37
min fadlı-hî : onun fazlından, kendi fazlından
-
4-Nisâ 37
li el kâfirîne : kâfirler için
-
4-Nisâ 37
muhînen : alçaltıcı, rüsvay edici
-
4-Nisâ 38
ve ellezîne : ve onlar
-
4-Nisâ 38
ve lâ yu'minûne : ve îmân etmezler
-
4-Nisâ 38
karînen : yakın arkadaş, arkadaşlık
-
4-Nisâ 38
karînen : yakın arkadaş, arkadaşlık
-
4-Nisâ 40
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 40
zerretin : bir zerre, en küçük miktar
-
4-Nisâ 40
ve in : ve eğer
-
4-Nisâ 40
min ledun-hu : kendi katından
-
4-Nisâ 41
min kulli : hepsinden, her birinden
-
4-Nisâ 41
ummetin : ümmet
-
4-Nisâ 41
bi şehîdin : şahit
-
4-Nisâ 42
yevme izin : izin günü
-
4-Nisâ 42
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 43
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 43
sebîlin : yol
-
4-Nisâ 43
ve in : ve eğer
-
4-Nisâ 43
seferin : yolculuk
-
4-Nisâ 43
min-kum : sizden
-
4-Nisâ 43
min el gâiti : tuvaletten
-
4-Nisâ 43
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 44
ilâ ellezîne : onları
-
4-Nisâ 44
min el kitâbi : kitaptan
-
4-Nisâ 46
min ellezîne : onlardan bir kısmı
-
4-Nisâ 46
musmeın : işiten
-
4-Nisâ 46
ve râınâ : ve bize bak. (Bu kelime Arab dilinde bu anlamda olmakla beraber, yahudi dilinde 'ahmak' anlamına gelmekte ve hakaret etmek için kullanılmaktadır. İkisi arasında harf farkı olmasına rağmen ses benzerliği bulunmaktadır.)
-
4-Nisâ 46
bi elsineti-him : kendi dillerini, dillerini
-
4-Nisâ 46
fî ed dîni : dîn hakkında, din konusunda, dinde, dini
-
4-Nisâ 46
ve lâkin : ve fakat
-
4-Nisâ 46
lâ yu'minûne : îmân etmezler
-
4-Nisâ 47
ellezîne : onlar, ...olanlar
-
4-Nisâ 47
âminû : îmân edin
-
4-Nisâ 47
min kabli : önce den, önce
-
4-Nisâ 48
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 49
ilâ ellezine : onları
-
4-Nisâ 50
mubînen : açıkça , apaçık
-
4-Nisâ 51
ilâ ellezine : onları, ... olan kimseleri, ... olanları
-
4-Nisâ 51
min el kitâbi : kitaptan
-
4-Nisâ 51
yu'minûne : îmân ediyorlar, inanıyorlar
-
4-Nisâ 51
li ellezine : onlara, ... olan kimselere
-
4-Nisâ 51
min ellezine : onlardan
-
4-Nisâ 52
ellezîne : onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 53
min el mulki : mülk, saltanat, hükümdarlık
-
4-Nisâ 54
min fadlı-hî : kendi fazlından
-
4-Nisâ 55
min-hum : onlardan
-
4-Nisâ 55
min-hum : onlardan
-
4-Nisâ 56
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 56
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 56
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 57
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 57
cennâtin : cennetler
-
4-Nisâ 57
min tahti-hâ : onun altından
-
4-Nisâ 57
hâlidîne : devamlı kalacak olanlar
-
4-Nisâ 58
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 58
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 58
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 59
ellezîne : olanlar
-
4-Nisâ 59
min-kum : sizden
-
4-Nisâ 59
fe in : bundan sonra eğer
-
4-Nisâ 59
şey'in : bir şey
-
4-Nisâ 59
in kuntum : eğer siz ... iseniz
-
4-Nisâ 59
tu'minûne : îmân ediyorsunuz
-
4-Nisâ 60
ilâ ellezîne : onları
-
4-Nisâ 60
min kabli-ke : senden önce
-
4-Nisâ 61
el munâfıkîne : münafıklar, iki yüzlüler
-
4-Nisâ 62
in .....(illâ) : sadece
-
4-Nisâ 62
(in)....illâ : sadece
-
4-Nisâ 63
ellezîne : o kimseler, onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 64
min resûlin : bir resûl, bir elçi
-
4-Nisâ 65
lâ yu'minûne : îmân etmezler
-
4-Nisâ 65
mimmâ (min mâ) : şeyden, ...'dan dolayı
-
4-Nisâ 66
min : ...'den
-
4-Nisâ 66
min-hum : onlardan
-
4-Nisâ 67
min ledun-nâ : katımızdan
-
4-Nisâ 69
ellezîne : o kimseler, onlar
-
4-Nisâ 69
min en nebiyyîne : nebilerden, peygamberlerden
-
4-Nisâ 69
ve es sıddîkîne : ve sıddîklar
-
4-Nisâ 69
ve es sâlihîne : ve salihler
-
4-Nisâ 70
min allâhi : Allah'tan
-
4-Nisâ 71
ellezîne : onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 71
infirû : savaşa çıkın
-
4-Nisâ 71
subâtin : bölük bölük, bölükler halinde
-
4-Nisâ 71
infirû : savaşa çıkın
-
4-Nisâ 72
ve inne : ve muhakkak ki
-
4-Nisâ 72
min-kum : sizden bir kısmı, bazıları
-
4-Nisâ 72
fe in : sonra eğer ... olsa
-
4-Nisâ 73
ve le in : ve eğer gerçekten ... olsa
-
4-Nisâ 73
min allâhi : Allah'tan
-
4-Nisâ 74
ellezîne : onlar
-
4-Nisâ 75
ve el mustad'afîne : ve güçsüz, zayıf olanlar
-
4-Nisâ 75
min er ricâli : erkeklerden
-
4-Nisâ 75
ellezîne : onlar
-
4-Nisâ 75
min hâzihi : bundan
-
4-Nisâ 75
min ledun-ke : senin katından
-
4-Nisâ 76
ellezîne : onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 76
ve ellezîne : ve onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 76
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 77
ellezîne : onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 77
min-hum : onlardan
-
4-Nisâ 77
ecelin : ecel, belirli bir vakit
-
4-Nisâ 77
karîbin : yakın
-
4-Nisâ 78
fî burûcin : kalelerde, burçlarda
-
4-Nisâ 78
muşeyyedetin : sağlam, muhkem, yüksek
-
4-Nisâ 78
ve in : ve eğer, olsa
-
4-Nisâ 78
min indi : katından
-
4-Nisâ 78
ve in : ve eğer, olsa
-
4-Nisâ 78
min indi-ke : senin katından, senin tarafından, senden
-
4-Nisâ 78
min indi : katından
-
4-Nisâ 79
min hasenetin : bir güzellik, bir iyilik
-
4-Nisâ 79
min allâhi : Allah'tan
-
4-Nisâ 79
min seyyietin : bir kötülükten
-
4-Nisâ 79
min nefsi-ke : senin nefsinden
-
4-Nisâ 81
min indi-ke : senin yanından
-
4-Nisâ 81
min-hum : onlardan
-
4-Nisâ 82
min indi : katından, yanından
-
4-Nisâ 83
min : ...'den
-
4-Nisâ 83
min-hum : onlardan, kendilerinden
-
4-Nisâ 83
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 83
min-hum : onlardan, onların arasından
-
4-Nisâ 84
el mu'minîne : mü'minler
-
4-Nisâ 84
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 85
min-hâ : ondan
-
4-Nisâ 85
min-hâ : ondan
-
4-Nisâ 85
kulli şey'in : her şey
-
4-Nisâ 86
bi tahıyyetin : bir selâm ile
-
4-Nisâ 86
min-hâ : ondan
-
4-Nisâ 86
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 86
kulli şey'in : her şey
-
4-Nisâ 87
min allâhi : Allah'tan
-
4-Nisâ 88
el munâfikîne : münafıklar
-
4-Nisâ 89
min-hum : onlardan
-
4-Nisâ 89
in : eğer
-
4-Nisâ 89
min-hum : onlardan
-
4-Nisâ 90
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 90
kavmin : kavim
-
4-Nisâ 90
fe in : o halde eğer
-
4-Nisâ 91
âharîne : başkaları
-
4-Nisâ 91
in lem : eğer ... olmazsa
-
4-Nisâ 91
mubînen : açık, apaçık, açıkça
-
4-Nisâ 92
mu'minin : bir mü'min
-
4-Nisâ 92
mu'minen : bir mü'min
-
4-Nisâ 92
mu'minen : bir mü'min
-
4-Nisâ 92
rakabetin : bir köle
-
4-Nisâ 92
mu'minetin : mü'min
-
4-Nisâ 92
in kâne : eğer ... oldu ise
-
4-Nisâ 92
min kavmin : bir kavimden
-
4-Nisâ 92
aduvvin : düşman
-
4-Nisâ 92
mu'minun : mü'min
-
4-Nisâ 92
rakabetin : bir köle
-
4-Nisâ 92
mu'minetin : mü'min
-
4-Nisâ 92
ve in : ve eğer, ise
-
4-Nisâ 92
min kavmin : bir kavimden
-
4-Nisâ 92
rakabetin : bir köle
-
4-Nisâ 92
mu'minetin : mü'min
-
4-Nisâ 92
min allâhi : Allah'tan
-
4-Nisâ 93
mu'minen : mü'min
-
4-Nisâ 94
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 94
mu'minen : mü'min
-
4-Nisâ 94
inde : yanında, katında
-
4-Nisâ 94
min kablu : önceden, daha önce
-
4-Nisâ 94
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 95
min el mu'minîne : mü'minlerden
-
4-Nisâ 95
el mucâhidîne : mücahitler, Allah için savaşanlar
-
4-Nisâ 95
el kâidîne : oturanlar
-
4-Nisâ 95
el mucâhidîne : mücahitler, Allah için savaşanlar
-
4-Nisâ 95
el kâıdîne : oturanlar
-
4-Nisâ 96
deracâtin : dereceler
-
4-Nisâ 96
min-hu : ondan, kendisinden
-
4-Nisâ 97
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
4-Nisâ 97
mustad'afîne : aciz, çaresiz, zayıf olanlar
-
4-Nisâ 98
el mustad'afîne : aciz, çaresiz, zayıf olanlar
-
4-Nisâ 98
min er ricâli : erkeklerden
-
4-Nisâ 100
min beyti-hî : kendi evinden, evinden
-
4-Nisâ 101
min es salât : namazdan
-
4-Nisâ 101
in : eğer
-
4-Nisâ 101
en yeftine-kum : sizi fitnelemek, size kötülük etmek
-
4-Nisâ 101
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 101
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 101
el kâfirîne : kâfirler
-
4-Nisâ 101
mubînen : apaçık, açıkça
-
4-Nisâ 102
min-hum : onlardan
-
4-Nisâ 102
min varâi-kum : sizin arkanızda
-
4-Nisâ 102
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 102
in : eğer, ise
-
4-Nisâ 102
min matarin : yağmurdan, yağmur sebebiyle
-
4-Nisâ 102
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 102
li el kâfirîne : kâfirler için
-
4-Nisâ 102
muhînen : alçaltıcı, rüsvay edici
-
4-Nisâ 103
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 103
alâ el mu'minîne : mü'minlerin üzerine
-
4-Nisâ 104
lâ tehinû : gevşeklik göstermeyin
-
4-Nisâ 104
in : eğer
-
4-Nisâ 104
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
4-Nisâ 104
min allâhi : Allah'tan
-
4-Nisâ 105
innâ : muhakkak
-
4-Nisâ 105
li el hâinîne : ihanet edenlere
-
4-Nisâ 106
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 107
ellezîne : onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 107
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 108
min en nâsi : insanlardan
-
4-Nisâ 108
min allâhi : Allah'tan
-
4-Nisâ 108
min el kavli : sözlerden, sözler
-
4-Nisâ 111
fe innemâ : o taktirde sadece
-
4-Nisâ 112
mubînen : apaçık, açıkça
-
4-Nisâ 113
min-hum : onlardan
-
4-Nisâ 113
min şey'in : bir şey
-
4-Nisâ 114
fî kesîrin : çoğunda
-
4-Nisâ 114
min necvâ-hum : onların gizli konuşmalarından
-
4-Nisâ 114
bi sadakatin : sadakayı
-
4-Nisâ 114
ma'rûfin : irfan, iyilik
-
4-Nisâ 114
ıslâhın : ıslah etme, düzeltme
-
4-Nisâ 115
min ba'di : sonradan, sonra
-
4-Nisâ 115
el mu'minîne : mü'minler
-
4-Nisâ 116
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 117
in ... (illa) : ancak, sadece
-
4-Nisâ 117
min dûni-hî : ondan başka
-
4-Nisâ 117
illâ ... (in) : ancak, sadece
-
4-Nisâ 117
inâsen : dişiler (dişi olarak isimlendirdikleri putlar)
-
4-Nisâ 117
ve in ... (illa) : ve ancak, sadece
-
4-Nisâ 117
illâ ... (in) : ancak, sadece
-
4-Nisâ 118
min ibâdi-ke : Senin kullarından
-
4-Nisâ 119
min dûni : ... den başka
-
4-Nisâ 119
mubînen : apaçık, açıkça
-
4-Nisâ 122
ve ellezîne : ve onlar, ...olanlar
-
4-Nisâ 122
cennâtin : cennetler
-
4-Nisâ 122
min tahti-hâ : onun altından
-
4-Nisâ 122
hâlidîne : devamlı kalacak olanlar
-
4-Nisâ 122
min allâhi : Allah
-
4-Nisâ 123
min : ...den
-
4-Nisâ 124
min es sâlihâti : salih ameller ( nefsi tezkiye edici, ıslâh edici ameller)
-
4-Nisâ 124
min zekerin : erkeklerden
-
4-Nisâ 124
mu'minun : mü'min olarak (amenu olarak)
-
4-Nisâ 125
dînen : dîn bakımından, dînen
-
4-Nisâ 125
mimmen (min men) : o kimseden
-
4-Nisâ 125
muhsinun : muhsindir
-
4-Nisâ 126
şey'in : şey
-
4-Nisâ 127
fî-hinne : onlar hakkında
-
4-Nisâ 127
ve el mustad'afîne : ve zayıf olanlar, aciz olanlar
-
4-Nisâ 127
min el vildâni : çocuklardan
-
4-Nisâ 127
min hayrin : hayırdan, hayır olarak
-
4-Nisâ 127
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 128
ve in : ve eğer, şayet, ... ise, olsa
-
4-Nisâ 128
min ba'li-hâ : kendi kocasından
-
4-Nisâ 128
ve in : ve eğer, şayet, ... ise, olsa
-
4-Nisâ 128
tuhsinû : ihsan edersiniz, ihsanla davranırsınız
-
4-Nisâ 128
inne : muhakkak, mutlaka
-
4-Nisâ 129
ve in : ve eğer, olsa, ... ise
-
4-Nisâ 129
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 130
ve in : ve eğer, olsa, ... ise
-
4-Nisâ 130
min seati-hî : onun (kendinin) genişliğinden (bol nimetinden)
-
4-Nisâ 131
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 131
min kabli-kum : sizden önce
-
4-Nisâ 131
ve in : ve eğer, şayet, olsa, olsa bile, ise
-
4-Nisâ 131
inne : muhakkak, gerçekten
-
4-Nisâ 133
in : eğer, olsa, ise
-
4-Nisâ 133
bi âharîne : başkalarını, diğerlerini
-
4-Nisâ 134
inde : yanında, katında
-
4-Nisâ 135
ellezîne : onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 135
kavvamîne : himaye edenler, hakkıyla yerine getirenler
-
4-Nisâ 135
ve el akrabîne : ve yakınlar, akrabalar
-
4-Nisâ 135
in : eğer, ...da olsa
-
4-Nisâ 135
ve in : ve eğer, olsa, ise
-
4-Nisâ 135
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 136
ellezîne : onlar, ...olanlar
-
4-Nisâ 136
âminû : amenu olun, îmân edin
-
4-Nisâ 136
min kablu : önceden, daha önce
-
4-Nisâ 137
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 137
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 138
el munâfikîne : münafıklar, iki yüzlüler
-
4-Nisâ 139
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 139
el kâfirîne : kâfirler
-
4-Nisâ 139
min dûni : ...'den başka
-
4-Nisâ 139
el mu'minîne : mü'minler
-
4-Nisâ 139
inde-hum : onların yanında
-
4-Nisâ 139
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 140
hadîsin : söz
-
4-Nisâ 140
inne-kum : muhakkak ki siz, mutlaka siz
-
4-Nisâ 140
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 140
el munâfikîne : münâfıklar
-
4-Nisâ 140
ve el kâfirîne : ve kâfirler
-
4-Nisâ 141
ellezîne : onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 141
in kâne : şayet, eğer oldu ise
-
4-Nisâ 141
min allâhi : Allah'tan
-
4-Nisâ 141
in kâne : şayet, eğer oldu ise
-
4-Nisâ 141
li el kâfirîne : kâfirler için, kâfirlere
-
4-Nisâ 141
min el mu'minîne : mü'minlerden
-
4-Nisâ 141
li el kâfirîne : kâfirlere
-
4-Nisâ 141
alâ el mu'minîne : mü'minler üzerine, mü'minlere karşı
-
4-Nisâ 142
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 142
el munâfikîne : münafıklar
-
4-Nisâ 143
muzebzebîne : tereddüt edenler, bocalayanlar, bocalayıp duranlar
-
4-Nisâ 144
ellezîne : onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 144
el kâfirîne : kâfirler
-
4-Nisâ 144
min dûni : ...'den başka
-
4-Nisâ 144
el mu'minîne : mü'minler
-
4-Nisâ 144
mubînen : açık, apaçık
-
4-Nisâ 145
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 145
el munâfikîne : münâfıklar
-
4-Nisâ 145
min en nâri : ateşten, ateşin
-
4-Nisâ 146
ellezîne : onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 146
dîne-hum : onların dînleri, dînleri
-
4-Nisâ 146
el mu'minîne : mü'minler
-
4-Nisâ 146
el mu'minîne : mü'minler
-
4-Nisâ 147
in : eğer
-
4-Nisâ 148
min el kavli : sözden, sözün
-
4-Nisâ 149
in : eğer, şayet, olsa, ise
-
4-Nisâ 149
sûin : kötülük, fenalık
-
4-Nisâ 149
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 150
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 150
ellezîne : onlar, ... olanlar
-
4-Nisâ 150
nu'minu : îmân ederiz, inanırız
-
4-Nisâ 150
bi ba'din : bazısı, bir kısmı
-
4-Nisâ 150
bi ba'dın : bazısı, bir kısmı
-
4-Nisâ 151
li el kâfirîne : kâfirler için
-
4-Nisâ 151
muhînen : muhîn, alçaltıcı, zelil
-
4-Nisâ 152
ve ellezîne : ve onlar
-
4-Nisâ 152
ehadin : biri, birini
-
4-Nisâ 152
min-hum : onlardan
-
4-Nisâ 153
min es semâi : semâdan , gökten
-
4-Nisâ 153
min : ...'den
-
4-Nisâ 153
min ba'di : sonra
-
4-Nisâ 153
el beyyinâtu : beyyineler, belgeler, açık deliller, açık mucizeler
-
4-Nisâ 153
mubînen : apaçık
-
4-Nisâ 154
min-hum : onlardan
-
4-Nisâ 155
hakkın : haklı
-
4-Nisâ 155
lâ yu'minûne : îmân etmezler
-
4-Nisâ 157
innâ : muhakkak ki biz
-
4-Nisâ 157
ve lâkin : ve lâkin, fakat
-
4-Nisâ 157
ve inne : ve muhakkak
-
4-Nisâ 157
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 157
le fî şekkin : mutlaka şüphe içindeler
-
4-Nisâ 157
min-hu : ondan
-
4-Nisâ 157
min ilmin : ilimden, bilgiden
-
4-Nisâ 157
yakînen : kesinlikle
-
4-Nisâ 159
in .... (illâ) : ancak
-
4-Nisâ 159
min : ...'den
-
4-Nisâ 159
(in) ...illâ : ancak
-
4-Nisâ 159
le yu'minenne : mutlaka îmân edecekler
-
4-Nisâ 160
bi zulmin : zulümler sebebiyle
-
4-Nisâ 160
min ellezîne : onlardan
-
4-Nisâ 160
tayyibâtin : temiz ve güzel olanlar
-
4-Nisâ 161
li el kâfirîne : kâfirler için, inkâr edenler için
-
4-Nisâ 161
min-hum : onlardan
-
4-Nisâ 162
lâkin : lakin, fakat
-
4-Nisâ 162
min-hum : onlardan
-
4-Nisâ 162
ve el mu'minûne : ve mü'minler, îmân edenler
-
4-Nisâ 162
yu'minûne : îmân ederler
-
4-Nisâ 162
min kabli-ke : senden önce
-
4-Nisâ 162
ve el mukîmîne : ve ikame edenler, yerine getirenler
-
4-Nisâ 162
ve el mu'minûne : ve mü'minler, îmân edenler
-
4-Nisâ 163
innâ : muhakkak ki biz
-
4-Nisâ 163
ilâ nûhin : Hz.Nuh'a
-
4-Nisâ 163
ve en nebiyyîne : ve nebiler, peygamberler
-
4-Nisâ 163
min ba'di-hî : ondan sonra
-
4-Nisâ 164
min kablu : önceden, daha önce
-
4-Nisâ 165
mubeşşirîne : müjdeleyiciler
-
4-Nisâ 165
ve munzirîne : ve uyarıcılar
-
4-Nisâ 166
lâkin : lâkin, fakat, öyle ki
-
4-Nisâ 167
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 167
ellezîne : onlar, ...olanlar
-
4-Nisâ 168
inne : muhakkkak
-
4-Nisâ 168
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 169
hâlidîne : kalacak olanlar
-
4-Nisâ 170
min rabbi-kum : Rabbiniz'den
-
4-Nisâ 170
âminû : amenu olun, îmân edin, ölmeden önce ruhunuzu Allah'a ulaştırmayı dileyin
-
4-Nisâ 170
ve in : ve eğer, şayet
-
4-Nisâ 170
inne : muhakkak
-
4-Nisâ 171
dîni-kum : sizin dîniniz, dîniniz
-
4-Nisâ 171
innemâ : ancak, sadece
-
4-Nisâ 171
min-hu : ondan, kendisinden
-
4-Nisâ 171
âminû : îmân edin
-
4-Nisâ 171
intehû : vazgeçin, sona erdirin
-
4-Nisâ 171
innemâ : ancak, sadece
-
4-Nisâ 173
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 173
min fadli-hî : kendi fazlından
-
4-Nisâ 173
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 173
min dûni : ...'den başka
-
4-Nisâ 174
min rabbi-kum : Rabbiniz'den
-
4-Nisâ 174
mubînen : açık, apaçık
-
4-Nisâ 175
ellezîne : onlar, olanlar
-
4-Nisâ 175
fî rahmetin : rahmetin içine
-
4-Nisâ 175
min-hu : ondan, kendinden
-
4-Nisâ 175
ve fadlın : ve fazıl
-
4-Nisâ 176
in imruun : eğer kişi erkek ise
-
4-Nisâ 176
in : eğer, şayet, olsa, ise
-
4-Nisâ 176
in kânete : eğer iki (kadın) olursa
-
4-Nisâ 176
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
4-Nisâ 176
ve in : ve eğer ... ise
-
4-Nisâ 176
yubeyyinu : açıklıyor, beyan ediyor
-
4-Nisâ 176
bi kulli şey'in : her şeyi
-
40-Mü'min 2
min allâhi : Allah'tan
-
40-Mü'min 4
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 5
kavmu nûhın : Nuh kavmi
-
40-Mü'min 5
min ba'dı-hım : onlardan sonra
-
40-Mü'min 5
ummetin : ümmet
-
40-Mü'min 6
alâ ellezîne : onların üzerine, onlara
-
40-Mü'min 7
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 7
ve yû'minûne : ve îmân ederler
-
40-Mü'min 7
li ellezîne : onlar için
-
40-Mü'min 7
kulle şey'in : herşey
-
40-Mü'min 7
li ellezîne : onlar için, onları
-
40-Mü'min 8
cennâti adnin : adn cennetleri
-
40-Mü'min 8
min âbâi-him : onların babalarından
-
40-Mü'min 8
inne-ke : muhakkak ki sen
-
40-Mü'min 9
yevme izin : izin günü
-
40-Mü'min 10
inne : muhakkak, mutlaka
-
40-Mü'min 10
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 10
min makti-kum : sizin gadabınızdan
-
40-Mü'min 11
ilâ hurûcin : çıkışa, çıkış için, çıkmaya
-
40-Mü'min 11
min : den
-
40-Mü'min 11
sebîlin : bir yol
-
40-Mü'min 12
ve in : ve eğer
-
40-Mü'min 12
bihî tu'minû : ona inanıyorsunuz
-
40-Mü'min 13
min es semâi : semadan, gökten
-
40-Mü'min 14
muhlisîne : has kılarak, özel olarak
-
40-Mü'min 14
ed dîne : dîn
-
40-Mü'min 15
min : den
-
40-Mü'min 15
min : den
-
40-Mü'min 16
min : den
-
40-Mü'min 17
kullu nefsin : bütün nefsler
-
40-Mü'min 17
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
40-Mü'min 18
kâzımîne : korkmuş olarak, korkuyla
-
40-Mü'min 18
li ez zâlimîne : zalimlere, zalimler için
-
40-Mü'min 18
min : den
-
40-Mü'min 18
hamîmin : samimi dost, yakın dost
-
40-Mü'min 18
şefîin : şefaatçi
-
40-Mü'min 19
hâinete el a'yuni : gözlerin hainlikleri
-
40-Mü'min 20
ve ellezîne : ve onlar
-
40-Mü'min 20
min : den
-
40-Mü'min 20
bi şey'in : bir şeye
-
40-Mü'min 20
inne allâhe : muhakkak Allah
-
40-Mü'min 21
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 21
min : den
-
40-Mü'min 21
min-hum : onlardan
-
40-Mü'min 21
min : den
-
40-Mü'min 21
min : den
-
40-Mü'min 21
vâkın : bir koruyucu
-
40-Mü'min 22
bi el beyyinâti : beyyineler ile, apaçık belgeler ile, delillerle
-
40-Mü'min 22
inne-hu : muhakkak o
-
40-Mü'min 23
sultânin : sultan, delil, mucize
-
40-Mü'min 23
mubînin : açıkça, apaçık
-
40-Mü'min 25
min indi-nâ : bizim katımızdan, bizim yanımızdan
-
40-Mü'min 25
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 25
el kâfirîne : kâfirler
-
40-Mü'min 25
fî dalâlin : dalâlette, sapıklık içinde
-
40-Mü'min 26
innî : muhakkak ben
-
40-Mü'min 26
dîne-kum : sizin dîniniz
-
40-Mü'min 27
innî : muhakkak ben
-
40-Mü'min 27
min : den
-
40-Mü'min 27
mutekebbirin : kibirlenen, büyüklük taslayan
-
40-Mü'min 27
lâ yû'minu : mü'min olmazlar, îmân etmezler, inanmazlar
-
40-Mü'min 28
mû'minun : mü'min, âmenû olan
-
40-Mü'min 28
min : den
-
40-Mü'min 28
el beyyinâti : beyyineler, belgeler
-
40-Mü'min 28
min : den
-
40-Mü'min 28
ve in yeku : ve eğer, olursa, ise
-
40-Mü'min 28
ve in yeku : ve eğer, olursa, ise
-
40-Mü'min 28
inne allâhe : muhakkak Allah
-
40-Mü'min 29
zâhirîne : birbirine arka çıkanlar, kuvvetli olanlar
-
40-Mü'min 29
min : den
-
40-Mü'min 29
in câe-nâ : eğer bize gelirse
-
40-Mü'min 30
innî : gerçekten ben
-
40-Mü'min 31
kavmi nûhın : Nuh'un kavmi
-
40-Mü'min 31
ve âdin : ve Ad kavmi
-
40-Mü'min 31
ve ellezîne : ve onlar
-
40-Mü'min 31
min : den
-
40-Mü'min 32
innî : gerçekten ben
-
40-Mü'min 33
mudbirîne : arkalarına dönüp gidenler
-
40-Mü'min 33
min allâhi : Allah'tan
-
40-Mü'min 33
min âsımin : bir koruyucu
-
40-Mü'min 33
min hâdin : bir hidayetçi, hidayete erdiren
-
40-Mü'min 34
min : den
-
40-Mü'min 34
bi el beyyinâti : beyyinelerle, belgelerle, delillerle
-
40-Mü'min 34
şekkin : şüphe
-
40-Mü'min 34
mim-mâ (min mâ) : şeyden
-
40-Mü'min 34
min : den
-
40-Mü'min 35
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 35
sultânin : sultan, güç, delil
-
40-Mü'min 35
indallâhi (inde allâhi) : Allah'ın indinde, katında
-
40-Mü'min 35
inde : indinde, katında
-
40-Mü'min 35
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 35
mutekebbirin : mütekebbir, büyüklenen, kibirlenen
-
40-Mü'min 35
cebbârin : zorba, zorlayıcı
-
40-Mü'min 37
ve innî : ve muhakkak ki ben
-
40-Mü'min 37
zuyyine : süslendi
-
40-Mü'min 37
fî tebâbin : kayıp içinde, hüsranda
-
40-Mü'min 39
innemâ : ama, fakat, sadece, ancak
-
40-Mü'min 39
ve inne : ve muhakkak
-
40-Mü'min 40
min : den
-
40-Mü'min 40
zekerin : erkek
-
40-Mü'min 40
mû'minun : mü'minler
-
40-Mü'min 40
hisâbin : hesap
-
40-Mü'min 43
el musrifîne : müsrifler, haddi aşanlar
-
40-Mü'min 44
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
40-Mü'min 47
li ellezîne istekberû : kibirlenenlere
-
40-Mü'min 47
innâ : muhakkak ki biz
-
40-Mü'min 47
min : den
-
40-Mü'min 48
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 48
innâ : muhakkak biz
-
40-Mü'min 48
innallâhe (inne allâhe) : muhakakk ki Allah
-
40-Mü'min 49
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 49
min : den
-
40-Mü'min 50
bi el beyyinâti : beyyinelerle, belgelerle, delillerle
-
40-Mü'min 50
duâu el kâfirîne : kâfirlerin duası
-
40-Mü'min 50
dalâlin : dalâlet
-
40-Mü'min 51
innâ : muhakkak ki biz
-
40-Mü'min 51
ellezîne âmenû : âmenû olanlar
-
40-Mü'min 52
ez zâlimîne : zalimler
-
40-Mü'min 55
inne : muhakkak ki
-
40-Mü'min 56
inne : muhakkak
-
40-Mü'min 56
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 56
sultânin : bir sultan
-
40-Mü'min 56
in : ancak, sadece
-
40-Mü'min 56
illâ (in ... illâ) : ancak, sadece
-
40-Mü'min 56
inne-hu : muhakkak ki o
-
40-Mü'min 57
min : den
-
40-Mü'min 57
lâkinne : lâkin, fakat
-
40-Mü'min 58
ve ellezîne âmenû : ve âmenû olanlar
-
40-Mü'min 59
inne : muhakkak
-
40-Mü'min 59
ve lâkinne : ve lâkin, fakat
-
40-Mü'min 59
lâ yû'minûne : îmân etmezler, inanmazlar
-
40-Mü'min 60
inne : muhakkak
-
40-Mü'min 60
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 60
dâhırîne : alçalmışlar olarak, hakir ve zelil olarak
-
40-Mü'min 61
inne : muhakkak
-
40-Mü'min 61
zû fadlin : fazlın sahibi
-
40-Mü'min 61
ve lâkinne : ve lâkin, fakat
-
40-Mü'min 62
kulli şey'in : herşey
-
40-Mü'min 63
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 64
binâen : bina olarak (oluşturdu)
-
40-Mü'min 64
min : den
-
40-Mü'min 64
rabbu el âlemîne : âlemlerin rabbi
-
40-Mü'min 65
muhlisîne : muhlis olarak, halis kılarak
-
40-Mü'min 65
ed dîne : dîn
-
40-Mü'min 65
el âlemîne : âlemler
-
40-Mü'min 66
innî : muhakkak ki ben
-
40-Mü'min 66
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 66
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
40-Mü'min 66
el beyyinâtu : beyyineler, deliller
-
40-Mü'min 66
min rabbî : benim Rabbimden
-
40-Mü'min 66
li rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbine
-
40-Mü'min 67
min : den
-
40-Mü'min 67
turâbin : toprak
-
40-Mü'min 67
min : den
-
40-Mü'min 67
nutfetin : nutfe, bir damla su
-
40-Mü'min 67
min : den
-
40-Mü'min 67
alakatin : alaka, bir noktaya asılı damla, embriyo
-
40-Mü'min 67
ve min-kum : ve sizden
-
40-Mü'min 67
min kablu : önceden
-
40-Mü'min 68
fe innemâ : o zaman sadece
-
40-Mü'min 69
ilellezîne (ilâ ellezîne) : onları
-
40-Mü'min 70
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 74
min : den
-
40-Mü'min 74
min kablu : daha önceden
-
40-Mü'min 74
el kâfirîne : kâfirler
-
40-Mü'min 76
hâlidîne : ebediyyen kalacak olanlar
-
40-Mü'min 76
el mutekebbirîne : mütekebbirler, kibirlenenler
-
40-Mü'min 77
inne : muhakkak ki
-
40-Mü'min 78
min kabli-ke : senden önce
-
40-Mü'min 78
min-hum : onlardan
-
40-Mü'min 78
ve min-hum : ve onlardan
-
40-Mü'min 78
resûlin : bir resûl
-
40-Mü'min 78
bi âyetin : bir âyeti
-
40-Mü'min 79
min-hâ : ondan, ona
-
40-Mü'min 79
min-hâ : ondan
-
40-Mü'min 82
ellezîne : onlar
-
40-Mü'min 82
min : den
-
40-Mü'min 82
min-hum : onlardan
-
40-Mü'min 83
bi el beyyinâti : apaçık beyyinelerle, belgelerle
-
40-Mü'min 83
inde-hum : yanlarında
-
40-Mü'min 83
min : den
-
40-Mü'min 84
muşrikîne : müşrikler, şirk koşanlar, ortak koşanlar
-
41-Fussilet 2
min : den
-
41-Fussilet 3
kavmin : bir kavim
-
41-Fussilet 5
ekinnetin : ekinnet, idrak etmeyi önleyen sistem
-
41-Fussilet 5
mimmâ (min mâ) : o şeyden
-
41-Fussilet 5
ve min : ve den
-
41-Fussilet 5
inne-nâ : muhakkak ki biz
-
41-Fussilet 6
innemâ : ancak, sadece
-
41-Fussilet 6
el muşrikîne : müşrikler, ortak koşanlar
-
41-Fussilet 7
ellezîne : onlar
-
41-Fussilet 8
inne : muhakkak
-
41-Fussilet 8
ellezîne : onlar
-
41-Fussilet 8
gayru memnûnin : kesintisiz (kesinti olmaksızın)
-
41-Fussilet 9
inne-kum : muhakkak ki siz, gerçekten siz
-
41-Fussilet 9
el âlemîne : âlemler
-
41-Fussilet 10
min : den
-
41-Fussilet 10
eyyâmin : günler
-
41-Fussilet 10
li es sâilîne : isteyenler için, dileyenler için
-
41-Fussilet 11
tâiîne : isteyenler olarak (isteyerek)
-
41-Fussilet 12
semâvâtin : semalar, gök katları
-
41-Fussilet 12
semâin : sema, gök
-
41-Fussilet 13
in : eğer, şâyet
-
41-Fussilet 13
âdin : Ad (kavmi)
-
41-Fussilet 14
min : den
-
41-Fussilet 14
ve min : ve den
-
41-Fussilet 14
innâ : muhakkak ki biz
-
41-Fussilet 15
min-nâ : bizden
-
41-Fussilet 15
min-hum : onlardan
-
41-Fussilet 16
fî eyyâmin : günlerde
-
41-Fussilet 16
nahisâtin : uğursuzlar
-
41-Fussilet 18
ellezîne : onları
-
41-Fussilet 21
kulle şey'in : herşey
-
41-Fussilet 21
meretin : kere, defa
-
41-Fussilet 22
ve lâkin : lâkin, fakat
-
41-Fussilet 22
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
41-Fussilet 23
min : den
-
41-Fussilet 23
el hâsirîne : hüsrana düşenler
-
41-Fussilet 24
in : eğer, ise
-
41-Fussilet 24
ve in : ve eğer
-
41-Fussilet 24
min : den
-
41-Fussilet 24
el mu'tebîne : hoşnut olunanlar, affedilenler
-
41-Fussilet 25
fî umemin : ümmetlerde
-
41-Fussilet 25
min : den
-
41-Fussilet 25
min : den
-
41-Fussilet 25
el cinni : cinler
-
41-Fussilet 25
ve el insi : ve insanlar
-
41-Fussilet 25
inne-hum : muhakkak onlar
-
41-Fussilet 25
hâsirîne : hüsrana düşmüş olanlar
-
41-Fussilet 26
ellezîne : onlar
-
41-Fussilet 27
ellezîne : onlar
-
41-Fussilet 29
ellezîne : onlar
-
41-Fussilet 29
min : den
-
41-Fussilet 29
el cinni : cinler
-
41-Fussilet 29
ve el insi : ve insanlar
-
41-Fussilet 29
min : den
-
41-Fussilet 29
el esfelîne : en aşağı, en sefil olanlar
-
41-Fussilet 30
inne : muhakkak
-
41-Fussilet 30
ellezîne : onlar
-
41-Fussilet 32
min : den
-
41-Fussilet 32
er rahîmin : rahîm olan,
-
41-Fussilet 33
mimmen (min men) : kimseden, kişiden
-
41-Fussilet 33
inne-nî : muhakkak ben
-
41-Fussilet 33
min el muslimîne : teslim olanlardan, müslümanlardan
-
41-Fussilet 35
ellezîne : onlar
-
41-Fussilet 35
hazzın azîmin : hazzül azîm, en büyük haz
-
41-Fussilet 36
min : den
-
41-Fussilet 36
inne-hu : muhakkak ki o
-
41-Fussilet 37
ve min : ve den
-
41-Fussilet 37
in : eğer
-
41-Fussilet 38
in : eğer
-
41-Fussilet 38
ellezîne : onlar
-
41-Fussilet 38
inde : yanında, katında
-
41-Fussilet 39
ve min : ve den
-
41-Fussilet 39
inne : muhakkak
-
41-Fussilet 39
inne-hu : muhakkak ki o
-
41-Fussilet 39
sey'in : şey
-
41-Fussilet 40
inne : muhakkak
-
41-Fussilet 40
ellezîne : onlar
-
41-Fussilet 40
âminen : emin olarak, güvenle
-
41-Fussilet 40
inne-hu : muhakkak ki o
-
41-Fussilet 41
inne : muhakkak, gerçekten
-
41-Fussilet 41
ellezîne : onlar
-
41-Fussilet 41
ve inne-hu : ve şüphesiz ki o
-
41-Fussilet 42
min : den
-
41-Fussilet 42
min halfi-hî : onun arkasından
-
41-Fussilet 42
min : den
-
41-Fussilet 42
hakîmin : hikmet sahibi
-
41-Fussilet 42
hamîdin : hamîd, hamdedilen, lâyık-ı veçhile övülen, çok sena edilen
-
41-Fussilet 43
min kabli-ke : senden önce
-
41-Fussilet 43
inne : muhakkak ki
-
41-Fussilet 43
magfiretin : mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi)
-
41-Fussilet 43
ikâbin : ikab, şiddetli ceza, azap
-
41-Fussilet 43
elîmin : acı, elem
-
41-Fussilet 44
li ellezîne : onlar için
-
41-Fussilet 44
vellezîne : ve onlar
-
41-Fussilet 44
lâ yû'minûne : mü'min olmazlar, îmân etmezler
-
41-Fussilet 44
min : den
-
41-Fussilet 44
mekânin : yer, mekân
-
41-Fussilet 44
baîdin : uzak
-
41-Fussilet 45
min : den
-
41-Fussilet 45
ve inne-hum : ve muhakkak ki onlar
-
41-Fussilet 45
şekkin : şek, şüphe
-
41-Fussilet 45
min-hu : ondan
-
41-Fussilet 45
murîbin : şüphe içinde olan
-
41-Fussilet 46
bi zallâmin : çok zalim, çok haksızlık yapan
-
41-Fussilet 47
min : den
-
41-Fussilet 47
semerâtin : ürünler, meyveler
-
41-Fussilet 47
min : den
-
41-Fussilet 47
min unsâ : (kadınlardan) bir kadın
-
41-Fussilet 47
min-nâ : bizden
-
41-Fussilet 47
min şehîdin : bir şahit
-
41-Fussilet 48
min kablu : önceden
-
41-Fussilet 48
min mahîsın : kaçacak yerden
-
41-Fussilet 49
el insânu : insan
-
41-Fussilet 49
min duâi : duadan, istekten
-
41-Fussilet 49
ve in : ve şâyet, eğer
-
41-Fussilet 50
in : şâyet, eğer
-
41-Fussilet 50
min-nâ : bizden
-
41-Fussilet 50
min : den
-
41-Fussilet 50
ve le in : ve eğer, şâyet
-
41-Fussilet 50
inne : muhakkak ki, mutlaka
-
41-Fussilet 50
inde-hu : onun yanında
-
41-Fussilet 50
ellezîne : onlar
-
41-Fussilet 50
min : den
-
41-Fussilet 50
azâbin : azap
-
41-Fussilet 50
galîzin : galiz, dehşetli
-
41-Fussilet 51
el insâni : insan
-
41-Fussilet 51
duâin : dua
-
41-Fussilet 51
arîdın : geniş, bol, çok
-
41-Fussilet 52
in : eğer, ise
-
41-Fussilet 52
min : den
-
41-Fussilet 52
indillâhi (indi allâhi) : Allah'ın indinde, katında
-
41-Fussilet 52
mimmen (min men) : o kimseden
-
41-Fussilet 52
şikâkın : ayrılık
-
41-Fussilet 52
baîdin : uzak
-
41-Fussilet 53
alâ kulli şey'in : herşeye
-
41-Fussilet 54
inne-hum : muhakkak, gerçekten onlar
-
41-Fussilet 54
miryetin : şüphe
-
41-Fussilet 54
min : den
-
41-Fussilet 54
inne-hu : muhakkak, gerçekten o
-
41-Fussilet 54
bi kulli şey'in : herşeyi
-
42-Şûrâ 2
Ayn sin kâf. Ayn sin kâf.
-
42-Şûrâ 3
ve ilâ ellezîne : ve onlara
-
42-Şûrâ 3
min : den
-
42-Şûrâ 5
min : den
-
42-Şûrâ 5
fevkı-hinne : onların üstünde
-
42-Şûrâ 5
inne : muhakkak ki, gerçekten
-
42-Şûrâ 6
ve ellezîne : ve onlar
-
42-Şûrâ 6
min : den
-
42-Şûrâ 6
bi vekîlin : vekil
-
42-Şûrâ 8
ve lâkin : ve lâkin, fakat
-
42-Şûrâ 8
min : den
-
42-Şûrâ 8
velîyyin : velî, dost
-
42-Şûrâ 8
nasîrin : yardımcı
-
42-Şûrâ 9
min : den
-
42-Şûrâ 9
alâ kulli şey'in : herşeye
-
42-Şûrâ 10
min şey'in : birşey
-
42-Şûrâ 11
min enfusi-kum : kendi nefslerinizden
-
42-Şûrâ 11
ve min el en'âmi : ve hayvanlardan
-
42-Şûrâ 12
inne-hu : muhakkak ki o
-
42-Şûrâ 12
bi kulli şey'in : herşeyi
-
42-Şûrâ 13
min ed dîni : dînden
-
42-Şûrâ 13
ed dîne : dîn
-
42-Şûrâ 13
alâ el muşrikîne : müşriklere
-
42-Şûrâ 14
min ba'di : sonradan
-
42-Şûrâ 14
min rabbi-ke : senin Rabbinden
-
42-Şûrâ 14
ilâ ecelin : bir ecele kadar, tayin edilmiş bir zamana kadar
-
42-Şûrâ 14
ve inne ellezîne : ve muhakkak ki onlar
-
42-Şûrâ 14
min ba'di-him : onlardan sonra
-
42-Şûrâ 14
şekkin : şek, şüphe
-
42-Şûrâ 14
min-hu : ondan
-
42-Şûrâ 14
murîbin : şüphe içinde
-
42-Şûrâ 15
min kitâbin : Kitap'tan
-
42-Şûrâ 16
ve ellezîne : ve onlar
-
42-Şûrâ 16
min ba'di : sonradan
-
42-Şûrâ 16
inde : yanında, katında
-
42-Şûrâ 18
ellezîne : onlar
-
42-Şûrâ 18
lâ yû'minûne : mü'min olmazlar, inanmazlar
-
42-Şûrâ 18
ve ellezîne : ve onlar
-
42-Şûrâ 18
min-hâ : ondan
-
42-Şûrâ 18
inne : muhakkak ki
-
42-Şûrâ 18
ellezîne : onlar
-
42-Şûrâ 18
dalâlin : dalâlet
-
42-Şûrâ 18
baîdin : uzak
-
42-Şûrâ 20
min-hâ : ondan
-
42-Şûrâ 20
min : den
-
42-Şûrâ 20
nasîbin : nasip
-
42-Şûrâ 21
min : den
-
42-Şûrâ 21
ed dîni : dîn
-
42-Şûrâ 21
ve inne : ve muhakkak ki
-
42-Şûrâ 21
ez zâlimîne : zalimler
-
42-Şûrâ 22
ez zâlimîne : zalimler
-
42-Şûrâ 22
muşfikîne : korkanlar
-
42-Şûrâ 22
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
42-Şûrâ 22
ve ellezîne : ve onlar
-
42-Şûrâ 22
inde : yanında, katında
-
42-Şûrâ 23
ellezîne : onlar
-
42-Şûrâ 23
inne : muhakkak
-
42-Şûrâ 24
in : eğer
-
42-Şûrâ 24
inne-hu : muhakkak ki o
-
42-Şûrâ 26
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
42-Şûrâ 26
min fadli-hi : kendi fazlından, lütfundan
-
42-Şûrâ 27
ve lâkin : ve fakat
-
42-Şûrâ 27
bi kaderin : miktar, ölçü ile
-
42-Şûrâ 27
inne-hu : muhakkak ki o
-
42-Şûrâ 28
min ba'di : sonra
-
42-Şûrâ 29
ve min âyâti-hi : ve onun âyetlerinden
-
42-Şûrâ 29
min dâbbetin : dabbeden, hayvandan, canlıdan
-
42-Şûrâ 30
min musîbetin : musîbetten, bir musîbet
-
42-Şûrâ 30
an kesîrin : çoğundan
-
42-Şûrâ 31
bi mu'cizîne : aciz bırakacak olanlar, bırakanlar
-
42-Şûrâ 31
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
42-Şûrâ 31
min veliyyin : bir velî, dost
-
42-Şûrâ 31
nasîrin : bir yardımcı
-
42-Şûrâ 32
ve min : ve den
-
42-Şûrâ 33
in : eğer
-
42-Şûrâ 33
yuskin : teskin eder, sükûnet verir, durdurur
-
42-Şûrâ 33
inne : muhakkak ki
-
42-Şûrâ 33
âyâtin : âyetler
-
42-Şûrâ 33
sabbârin : çok sabredenler
-
42-Şûrâ 33
şekûrin : çok şükredenler
-
42-Şûrâ 34
kesîrin : çoğu
-
42-Şûrâ 35
ellezîne : onlar
-
42-Şûrâ 35
min : den
-
42-Şûrâ 35
mahîsin : kaçacak yer
-
42-Şûrâ 36
min şey'in : bir şeyden
-
42-Şûrâ 36
inde : yanında, katında
-
42-Şûrâ 36
li ellezîne : onlar için
-
42-Şûrâ 37
ve ellezîne : ve onlar
-
42-Şûrâ 38
ve ellezîne : ve onlar
-
42-Şûrâ 38
ve mimmâ (min mâ) : ve o şeyden
-
42-Şûrâ 39
ve ellezîne : ve onlar
-
42-Şûrâ 40
seyyietin : bir kötülük, bir günah
-
42-Şûrâ 40
inne-hu : muhakkak ki o
-
42-Şûrâ 40
ez zâlimîne : zalimler
-
42-Şûrâ 41
intesare : yardımlaşır, hakkını alır
-
42-Şûrâ 41
min sebîlin : bir sebîl, bir yol
-
42-Şûrâ 42
innemâ : fakat
-
42-Şûrâ 42
alâ ellezîne : onların üzerine
-
42-Şûrâ 43
inne : muhakkak ki, gerçekten
-
42-Şûrâ 43
min : den
-
42-Şûrâ 44
min veliyyin : velîden, dosttan
-
42-Şûrâ 44
min ba'di-hi : ondan sonra
-
42-Şûrâ 44
ez zâlimîne : zalimler
-
42-Şûrâ 44
ilâ mereddin : geri dönüşe
-
42-Şûrâ 44
min sebîlin : bir yol
-
42-Şûrâ 45
hâşiîne : boyun eğmiş olarak
-
42-Şûrâ 45
min ez zulli : zilletten
-
42-Şûrâ 45
min tarfin : bir bakışla
-
42-Şûrâ 45
hafîyyin : gizli olarak
-
42-Şûrâ 45
ellezîne : onlar
-
42-Şûrâ 45
inne : muhakkak
-
42-Şûrâ 45
el hâsirîn : hüsrana düşenler, hüsranda olanlar
-
42-Şûrâ 45
ellezîne : onlar
-
42-Şûrâ 45
inne : muhakkak
-
42-Şûrâ 45
ez zâlimîne : zalimler
-
42-Şûrâ 45
azâbin : bir azap
-
42-Şûrâ 45
mukîmin : mukim, devamlı
-
42-Şûrâ 46
min evliyâe : (velîlerden, dostlardan) bir dost
-
42-Şûrâ 46
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
42-Şûrâ 46
min sebîlin : bir yol
-
42-Şûrâ 47
min kabli : den önce
-
42-Şûrâ 47
min allâhi : Allah'tan, Allah tarafından
-
42-Şûrâ 47
min melcein : (sığınaklardan) bir sığınak
-
42-Şûrâ 47
yevmeizin : izin günü
-
42-Şûrâ 47
min nekîrin : bir inkâr
-
42-Şûrâ 48
in : şâyet, eğer
-
42-Şûrâ 48
in ... illâ : sadece
-
42-Şûrâ 48
ve innâ : ve muhakkak ki biz
-
42-Şûrâ 48
el insâne : insan
-
42-Şûrâ 48
min-nâ : bizden
-
42-Şûrâ 48
ve in : ve şâyet, eğer
-
42-Şûrâ 48
inne : muhakkak
-
42-Şûrâ 48
el insâne : insan
-
42-Şûrâ 49
inâsen : kızlar
-
42-Şûrâ 50
ve inâsen : ve kızlar (dişiler) olarak
-
42-Şûrâ 50
inne-hu : muhakkak ki o
-
42-Şûrâ 51
li beşerin : bir beşerin, bir insanın, bir insan için
-
42-Şûrâ 51
min verâi : arkasından
-
42-Şûrâ 51
hıcâbin : bir perde
-
42-Şûrâ 51
inne-hu : muhakkak ki o
-
42-Şûrâ 52
min : den
-
42-Şûrâ 52
ve lâkin : ve fakat
-
42-Şûrâ 52
min : den
-
42-Şûrâ 52
ve inne-ke : ve muhakkak sen
-
42-Şûrâ 52
sırâtın mustekîmin : sıratı mustakîm
-
43-Zuhruf 2
el mubîni : açıklanmış olan, apaçık
-
43-Zuhruf 3
innâ : muhakkak ki biz
-
43-Zuhruf 4
ve inne-hu : ve muhakkak ki o
-
43-Zuhruf 5
musrifîne : müsrif, haddi aşan
-
43-Zuhruf 6
min nebiyyin : nebîlerden, peygamberlerden
-
43-Zuhruf 6
fî el evvelîne : evvelkilerin arasında, içinde
-
43-Zuhruf 7
min nebiyyin : (nebîlerden) bir nebî, bir peygamber
-
43-Zuhruf 8
min-hum : onlardan
-
43-Zuhruf 8
el evvelîne : evvelkiler, öncekiler
-
43-Zuhruf 9
in : eger, şâyet
-
43-Zuhruf 11
min es semâi : semadan, gökten
-
43-Zuhruf 11
bi kaderin : takdir edilmiş bir ölçü ile
-
43-Zuhruf 12
min el fulki : gemilerden
-
43-Zuhruf 13
mukrinîne : gücü yetenler, güç yetirenler
-
43-Zuhruf 14
ve innâ : ve muhakkak ki biz
-
43-Zuhruf 15
min ibâdi-hi : onun kullarından
-
43-Zuhruf 15
inne : muhakkak
-
43-Zuhruf 15
el insâne : insan
-
43-Zuhruf 15
mubînun : açıkça, apaçık
-
43-Zuhruf 16
mimmâ (min mâ) : şey(ler)den
-
43-Zuhruf 16
benâtin : kız çocukları
-
43-Zuhruf 16
bi el benîne : erkek çocukları
-
43-Zuhruf 18
mubînin : açıkça, apaçık
-
43-Zuhruf 19
ellezîne : ki onlar
-
43-Zuhruf 19
inâsen : dişiler
-
43-Zuhruf 20
min ilmin : (ilimden) bir ilim
-
43-Zuhruf 20
in ... (illâ) : eğer olursa, sadece olur
-
43-Zuhruf 20
(in) ... illâ : eğer olursa, sadece olur
-
43-Zuhruf 21
min kabli-hi : ondan önce
-
43-Zuhruf 22
innâ : muhakkak ki biz
-
43-Zuhruf 22
ummetin : bir ümmet, dîn
-
43-Zuhruf 22
ve innâ : ve muhakkak ki biz
-
43-Zuhruf 23
min kabli-ke : senden önce
-
43-Zuhruf 23
fî karyetin : bir beldenin içine, beldeye, ülkeye
-
43-Zuhruf 23
min nezîrin : bir nezir, uyarıcı
-
43-Zuhruf 23
innâ : muhakkak biz
-
43-Zuhruf 23
alâ ummetin : bir ümmet (dîn) üzerinde
-
43-Zuhruf 23
ve innâ : ve muhakkak biz
-
43-Zuhruf 24
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
43-Zuhruf 24
innâ : muhakkak ki biz
-
43-Zuhruf 25
intekamnâ : intikam aldık
-
43-Zuhruf 25
min-hum : onlardan
-
43-Zuhruf 25
el mukezzibîne : tekzip edenler, yalanlayanlar
-
43-Zuhruf 26
inne-nî : muhakkak ki ben
-
43-Zuhruf 26
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
43-Zuhruf 27
inne-hu : muhakkak ki o
-
43-Zuhruf 29
mubînun : apaçık, açıklayan
-
43-Zuhruf 30
ve innâ : ve muhakkak ki biz
-
43-Zuhruf 31
alâ raculin : bir adama
-
43-Zuhruf 31
min : den
-
43-Zuhruf 31
azîmin : azîm, büyük
-
43-Zuhruf 32
ba'din : bir kısmı
-
43-Zuhruf 32
derecâtin : dereceler
-
43-Zuhruf 32
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
43-Zuhruf 33
min fiddatin : gümüşten
-
43-Zuhruf 35
ve in : ve eğer, sadece
-
43-Zuhruf 35
inde : katında
-
43-Zuhruf 35
li el muttekîne : muttekiler, takva sahiplerinin (için)
-
43-Zuhruf 36
karînun : yakınlık (dostluk, arkadaşlık, arkadaş )
-
43-Zuhruf 37
ve inne-hum : ve muhakkak ki onlar
-
43-Zuhruf 38
el karînu : yakınlık (dostluk, arkadaşlık)
-
43-Zuhruf 40
fî dalâlin : dalâlette
-
43-Zuhruf 40
mubînin : apaçık
-
43-Zuhruf 41
innâ : muhakkak ki biz
-
43-Zuhruf 41
min-hum : onlardan
-
43-Zuhruf 42
innâ : mutlaka biz, muhakkak ki biz
-
43-Zuhruf 43
inne-ke : muhakkak ki sen
-
43-Zuhruf 43
sırâtin mustekîmin : sıratı mustakîm, Allah'a yönlendirilmiş yol
-
43-Zuhruf 44
ve inne-hu : ve muhakkak ki o
-
43-Zuhruf 45
min kabli-ke : senden önce
-
43-Zuhruf 45
min rusuli-nâ : resûllerimizden
-
43-Zuhruf 45
min dûni : den başka
-
43-Zuhruf 46
innî : muhakkak ki ben
-
43-Zuhruf 46
el âlemîne : âlemler
-
43-Zuhruf 47
bi âyâtinâ : âyetlerimizle
-
43-Zuhruf 47
min-hâ : ondan
-
43-Zuhruf 48
min âyetin : âyetlerden
-
43-Zuhruf 48
min uhti-hâ : onun kardeşinden, benzerinden, diğerinden
-
43-Zuhruf 49
ınde-ke : senin indinde, senin yanında, sende
-
43-Zuhruf 49
inne-nâ : muhakkak ki biz, gerçekten biz
-
43-Zuhruf 51
min tahtî : benim altımdan
-
43-Zuhruf 52
min hâzâ : bundan
-
43-Zuhruf 52
mehînun : aciz
-
43-Zuhruf 52
yubînu : beyan ediyor, açıklıyor
-
43-Zuhruf 53
min zehebin : altından
-
43-Zuhruf 53
mukterinîne : karîn olanlar, yakın olanlar
-
43-Zuhruf 54
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
43-Zuhruf 54
fâsikîne : fasık olanlar
-
43-Zuhruf 55
intekamnâ : intikam aldık
-
43-Zuhruf 55
min-hum : onlardan
-
43-Zuhruf 55
ecmaîne : topluca, hepsi
-
43-Zuhruf 56
li el âhırîne : sonrakiler için
-
43-Zuhruf 57
min-hu : ondan
-
43-Zuhruf 59
in ... (illâ) : sadece
-
43-Zuhruf 59
(in) ... illâ : sadece
-
43-Zuhruf 60
min-kum : sizden
-
43-Zuhruf 61
ve inne-hu : ve muhakkak ki o
-
43-Zuhruf 62
inne-hu : muhakkak ki o
-
43-Zuhruf 62
mubînun : apaçık
-
43-Zuhruf 63
bi el beyyinâti : beyyineler ile, mucizeler, deliller ile
-
43-Zuhruf 63
ve li ubeyyine : ve size beyan etmem, açıklamam için
-
43-Zuhruf 64
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
43-Zuhruf 65
min beyni-him : kendi aralarında
-
43-Zuhruf 65
li ellezîne : o kimselere, onlara
-
43-Zuhruf 65
min azâbi : azaptan
-
43-Zuhruf 65
yevmin : gün
-
43-Zuhruf 65
elîmin : elîm, acı
-
43-Zuhruf 67
yevmeizin : izin günü
-
43-Zuhruf 67
li ba'dîn : bir kısmına
-
43-Zuhruf 67
el muttekîne : takva sahipleri
-
43-Zuhruf 69
ellezîne : o kimseler, onlar
-
43-Zuhruf 69
muslimîne : teslim olanlar, müslümanlar
-
43-Zuhruf 71
bi sihâfin : tepsiler ile
-
43-Zuhruf 71
min zehebin : altından
-
43-Zuhruf 71
ve ekvâbin : ve kulpsuz kadehler, bardaklar
-
43-Zuhruf 73
min-hâ : ondan
-
43-Zuhruf 74
inne : muhakkak ki
-
43-Zuhruf 74
el mucrimîne : mücrimler, suçlular
-
43-Zuhruf 76
ve lâkin : ve fakat, lâkin
-
43-Zuhruf 76
ez zâlimîne : zalimler
-
43-Zuhruf 77
inne-kum : muhakkak ki siz
-
43-Zuhruf 78
ve lâkinne : ve lâkin, fakat
-
43-Zuhruf 79
innâ : muhakkak ki biz
-
43-Zuhruf 81
in : eğer
-
43-Zuhruf 81
el âbidîne : kullar
-
43-Zuhruf 85
ve inde-hu : ve onun indinde, katında
-
43-Zuhruf 86
ellezîne : onlar
-
43-Zuhruf 86
min dûni-hi : ondan başka
-
43-Zuhruf 87
in : eğer
-
43-Zuhruf 88
inne : muhakkak
-
43-Zuhruf 88
lâ yû'minûne : mü'min olmazlar
-
44-Duhân 2
el mubîni : açıklanmış olan, apaçık
-
44-Duhân 3
innâ : muhakkak ki biz, şüphesiz biz
-
44-Duhân 3
fî leyletin : gecede
-
44-Duhân 3
mubâreketin : mübarek
-
44-Duhân 3
innâ : muhakkak ki biz, şüphesiz biz
-
44-Duhân 3
munzirîne : uyaranlar
-
44-Duhân 4
emrin : iş, emir
-
44-Duhân 4
hakîmin : hükmedilmiş olan, hikmetli
-
44-Duhân 5
min indi-nâ : katımızdan
-
44-Duhân 5
innâ : muhakkak ki biz
-
44-Duhân 5
mursilîne : gönderenler
-
44-Duhân 6
min rabbi-ke : senin Rabbinden
-
44-Duhân 6
inne-hu : muhakkak ki o
-
44-Duhân 7
in : eğer
-
44-Duhân 7
mûkinîne : yakîn sahibi olanlar
-
44-Duhân 8
el evvelîne : evvelkiler
-
44-Duhân 9
fî şekkin : şüphe içinde
-
44-Duhân 10
bi duhânin : duhanı, dumanı
-
44-Duhân 10
mubînin : apaçık
-
44-Duhân 12
innâ : muhakkak ki biz
-
44-Duhân 12
mû'minûne : mü'minler
-
44-Duhân 13
mubînun : apaçık, açıklayan
-
44-Duhân 15
innâ : muhakkak ki biz
-
44-Duhân 15
inne-kum : muhakkak ki siz
-
44-Duhân 16
innâ : muhakkak ki biz
-
44-Duhân 18
innî : muhakkak ki ben
-
44-Duhân 18
emînun : emin, güvenilir
-
44-Duhân 19
innî : muhakkak ki ben
-
44-Duhân 19
bi sultânin : bir sultan ile, delil ile
-
44-Duhân 19
mubînin : apaçık
-
44-Duhân 20
ve innî : ve muhakkak ki ben
-
44-Duhân 21
ve in : ve eğer
-
44-Duhân 21
lem tû'minû : siz inanmıyorsunuz
-
44-Duhân 23
inne-kum : muhakkak ki siz
-
44-Duhân 24
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
44-Duhân 25
min cennâtin : bahçelerden
-
44-Duhân 25
ve uyûnin : ve pınarlar
-
44-Duhân 26
ve zurûin : ve ekinler
-
44-Duhân 26
ve makâmin : ve mekânlar
-
44-Duhân 26
kerîmin : kerim, güzel
-
44-Duhân 27
ve na'metin : ve ni'metler
-
44-Duhân 27
fâkihîne : zevk içinde yaşayanlar
-
44-Duhân 28
âharîne : ahir olanlar, sonrakiler
-
44-Duhân 29
munzarîne : mühlet verilenler
-
44-Duhân 30
min el azâbi : azaptan
-
44-Duhân 30
el muhîni : alçaltıcı olan, zelil olan
-
44-Duhân 31
min fir'avne : firavundan
-
44-Duhân 31
inne-hu : muhakkak ki o
-
44-Duhân 31
min el musrifîne : müsriflerden, haddi aşanlardan
-
44-Duhân 32
alâ ilmin : ilim üzere
-
44-Duhân 32
alâ el âlemîne : âlemlerin üzerine, âlemlere
-
44-Duhân 33
min el âyâti : âyetlerden
-
44-Duhân 33
mubînun : apaçık
-
44-Duhân 34
inne : muhakkak, gerçekten
-
44-Duhân 35
in ... (illâ) : sadece
-
44-Duhân 35
(in) ... illâ : sadece
-
44-Duhân 35
bi munşerîne : neşrolunacak olanlar, tekrar diriltilecek olanlar
-
44-Duhân 36
in : eğer
-
44-Duhân 36
sâdikîne : sadıklar, doğru söyleyenler
-
44-Duhân 37
kavmu tubbein : Tubba kavmi (Yemen'de bir kavim)
-
44-Duhân 37
ve ellezîne : ve onlar
-
44-Duhân 37
min kabli-him : onlardan önce
-
44-Duhân 37
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
44-Duhân 37
mucrimîne : mücrimler, suçlular, günahkârlar
-
44-Duhân 38
lâibîne : oyun
-
44-Duhân 39
ve lâkinne : ve lâkin, fakat
-
44-Duhân 40
inne : muhakkak ki
-
44-Duhân 40
ecmaîne : hepsi
-
44-Duhân 42
inne-hu : muhakkak ki o
-
44-Duhân 43
inne : muhakkak ki
-
44-Duhân 48
min azâbi : azaptan
-
44-Duhân 49
inne-ke : muhakkak ki sen
-
44-Duhân 50
inne : muhakkak ki
-
44-Duhân 51
inne : muhakkak ki
-
44-Duhân 51
el muttekîne : muttekiler, takva sahipleri
-
44-Duhân 51
makâmin : makam, oturulan yer
-
44-Duhân 51
emînin : emin, güvenli
-
44-Duhân 52
cennâtin : cennetler
-
44-Duhân 52
uyûnin : pınarlar
-
44-Duhân 53
min sundusin : ipekten
-
44-Duhân 53
ve istebrakin : ve atlas (kumaş)
-
44-Duhân 53
mutekâbilîne : karşılıklı olarak
-
44-Duhân 54
bi hûrin : huriler ile
-
44-Duhân 54
înin : iri gözlü
-
44-Duhân 55
fâkihetin : meyve
-
44-Duhân 55
âminîne : emniyet içinde
-
44-Duhân 57
min rabbi-ke : senin Rabbinden
-
44-Duhân 58
fe innemâ : ancak, işte böylece
-
44-Duhân 59
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
45-Câsiye 2
min allâhi : Allah'tan, Allah tarafından
-
45-Câsiye 3
inne : muhakkak ki
-
45-Câsiye 3
âyâtin : âyetler
-
45-Câsiye 3
li el mû'minîne : mü'minler için
-
45-Câsiye 4
min dâbbetin : hayvanlardan
-
45-Câsiye 4
li kavmin : kavim için
-
45-Câsiye 4
yûkinûne : yakîn sahibi olurlar
-
45-Câsiye 5
min es semâi : semadan, gökten
-
45-Câsiye 5
min rızkın : rızıktan
-
45-Câsiye 5
li kavmin : kavim için
-
45-Câsiye 6
hadîsin : söz
-
45-Câsiye 6
yû'minûne : inanırlar, inanacaklar
-
45-Câsiye 7
effâkin \n(ifk) : (çok) yalancı \n: (yalan)
-
45-Câsiye 7
esîmin : günahkâr
-
45-Câsiye 8
bi azâbin : azapla
-
45-Câsiye 8
elîmin : elîm, acı
-
45-Câsiye 9
min âyâti-nâ : âyetlerimizden
-
45-Câsiye 9
muhînun : alçaltıcı
-
45-Câsiye 10
min verâi-him : onların arkalarından
-
45-Câsiye 10
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
45-Câsiye 11
ve ellezîne : ve onlar
-
45-Câsiye 11
min riczin : azaptan
-
45-Câsiye 12
min fadli-hi : onun fazlından
-
45-Câsiye 13
min-hu : ondan
-
45-Câsiye 13
inne : muhakkak
-
45-Câsiye 13
âyâtin : âyetler
-
45-Câsiye 13
li kavmin : bir kavim için
-
45-Câsiye 14
li ellezîne : onlara
-
45-Câsiye 14
li ellezîne : onlara
-
45-Câsiye 16
min et tayyibâti : tayyib, temiz şeylerden
-
45-Câsiye 16
alâ el âlemîne : âlemlere
-
45-Câsiye 17
beyyinâtin : beyyineler, deliller
-
45-Câsiye 17
min el emri : emirden
-
45-Câsiye 17
min ba'di : sonra
-
45-Câsiye 17
inne : muhakkak
-
45-Câsiye 18
alâ şerîatin : şeriat üzere
-
45-Câsiye 18
min el emri : emirden
-
45-Câsiye 18
ellezîne : onlar
-
45-Câsiye 19
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
45-Câsiye 19
min allâhi : Allah'tan
-
45-Câsiye 19
ve inne : ve muhakkak
-
45-Câsiye 19
ez zâlimîne : zalimler
-
45-Câsiye 19
ba'din \n(ba'du-hum ba'din) : bir kısmı \n: (onların bir kısmı - bir kısmına, birbirlerine)
-
45-Câsiye 19
el muttekîne : takva sahibi olanlar
-
45-Câsiye 20
li kavmin : kavim için
-
45-Câsiye 20
yûkinûne : yakîn hasıl edenler
-
45-Câsiye 21
ellezîne : onlar
-
45-Câsiye 21
ellezîne : onlar
-
45-Câsiye 22
nefsin : nefs
-
45-Câsiye 23
alâ ilmin : ilim üzere
-
45-Câsiye 23
min ba'di allâhi : Allah'tan sonra
-
45-Câsiye 24
min ilmin : ilimden
-
45-Câsiye 24
in ... (illâ) : yalnız, sadece
-
45-Câsiye 24
(in) ... illâ : yalnız, sadece
-
45-Câsiye 25
beyyinâtin : beyan edilerek, açıklanarak
-
45-Câsiye 25
in : eğer
-
45-Câsiye 25
sâdikîne : sadıklar, doğru söyleyenler
-
45-Câsiye 26
ve lâkinne : ve lâkin, fakat
-
45-Câsiye 27
yevmeizin : izin günü
-
45-Câsiye 28
ummetin : ümmet
-
45-Câsiye 28
ummetin : ümmet
-
45-Câsiye 29
innâ : muhakkak ki biz
-
45-Câsiye 30
ellezîne : onlar
-
45-Câsiye 30
el mubînu : apaçık
-
45-Câsiye 31
ellezîne : onlar
-
45-Câsiye 31
mucrimîne : mücrimler, suçlular
-
45-Câsiye 32
inne : muhakkak ki
-
45-Câsiye 32
in ... (illâ) : sadece
-
45-Câsiye 32
(in) ... illâ : sadece
-
45-Câsiye 32
bi musteykinîne : yakîn sahibi olanlar
-
45-Câsiye 34
min nâsırîne : bir yardımcı
-
45-Câsiye 35
min-hâ : oradan
-
45-Câsiye 36
el âlemîne : âlemler
-
46-Ahkaf 2
min allâhi : Allah'tan, Allah tarafından
-
46-Ahkaf 3
ve ecelin : ve ecel, zaman
-
46-Ahkaf 3
ve ellezîne : ve onlar
-
46-Ahkaf 4
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
46-Ahkaf 4
min el ardı : arzdan, yerden
-
46-Ahkaf 4
kitâbin : bir kitap
-
46-Ahkaf 4
min kabli : daha önceden, daha evvel olan
-
46-Ahkaf 4
esâretin : eserler, izler
-
46-Ahkaf 4
min ilmin : bir ilim
-
46-Ahkaf 4
in : eğer
-
46-Ahkaf 4
sâdikîne : sadıklar, doğru söyleyenler
-
46-Ahkaf 5
mimmen (min men) : kimseden
-
46-Ahkaf 5
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
46-Ahkaf 6
kâfirîne : kâfirler, inkâr edenler
-
46-Ahkaf 7
beyyinâtin : beyan edilerek, açık belgeler olarak
-
46-Ahkaf 7
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
46-Ahkaf 7
mubînun : apaçık
-
46-Ahkaf 8
in iftereytu-hu : eğer onu uydursaydım
-
46-Ahkaf 8
min allahi : Allah'tan
-
46-Ahkaf 9
min er rusuli : resûllerden
-
46-Ahkaf 9
in ... (illâ) : sadece, yanlız
-
46-Ahkaf 9
(in) ... illâ : sadece, yalnız
-
46-Ahkaf 9
mubînun : açıkça, apaçık
-
46-Ahkaf 10
in : eğer
-
46-Ahkaf 10
min indi allâhi : Allah'ın katından
-
46-Ahkaf 10
min : dan
-
46-Ahkaf 10
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
46-Ahkaf 10
ez zâlimîne : zalimler
-
46-Ahkaf 11
ellezîne : o kimseler, onlar
-
46-Ahkaf 11
li ellezîne : o kimselere, onlara
-
46-Ahkaf 12
ve min kabli-hi : ve bundan önce (vardı)
-
46-Ahkaf 12
ellezîne : o kimseleri, onları
-
46-Ahkaf 12
li el muhsinîne : muhsinler için
-
46-Ahkaf 13
inne : muhakkak ki, şüphesiz
-
46-Ahkaf 13
ellezîne : o kimseler, onlar
-
46-Ahkaf 14
hâlidîne : ebedî olanlar
-
46-Ahkaf 15
el insâne : insan
-
46-Ahkaf 15
erbaîne : kırk
-
46-Ahkaf 15
innî : muhakkak ki ben
-
46-Ahkaf 15
ve innî : ve muhakkak ki ben
-
46-Ahkaf 15
min el muslimîne : müslümanlardan, teslim olanlardan
-
46-Ahkaf 16
ulâike ellezîne : işte onlar
-
46-Ahkaf 17
uffın : uf, öf, aman, bıktım
-
46-Ahkaf 17
min kabli : daha önceden
-
46-Ahkaf 17
âmin : îmân et
-
46-Ahkaf 17
inne : muhakkak
-
46-Ahkaf 17
el evvelîne : evvelkiler, öncekiler
-
46-Ahkaf 18
ulâike ellezîne : işte onlar
-
46-Ahkaf 18
fî umemin : ümmetler içinde
-
46-Ahkaf 18
min kabli-him : onlardan önce
-
46-Ahkaf 18
min el cinni : cinlerden
-
46-Ahkaf 18
ve el insi : ve insanlar
-
46-Ahkaf 18
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
46-Ahkaf 18
hâsirîne : hüsranda olanlar
-
46-Ahkaf 19
ve li kullin : ve herbiri için (vardır)
-
46-Ahkaf 20
ellezîne : onlar
-
46-Ahkaf 21
âdin : Ad'in
-
46-Ahkaf 21
ve kad haletin : ve gelip geçmiş
-
46-Ahkaf 21
min beyni yedeyhi : onun önünden
-
46-Ahkaf 21
ve min halfi-hi : ve onun ardından
-
46-Ahkaf 21
in-nî : muhakkak ki ben
-
46-Ahkaf 21
yevmin : gün
-
46-Ahkaf 21
azîmin : büyük
-
46-Ahkaf 22
in : eğer
-
46-Ahkaf 22
min es sâdikîne : doğru sözlülerden
-
46-Ahkaf 23
inneme : ancak, sadece, yalnız
-
46-Ahkaf 23
indallâhi : Allah'ın katındadır
-
46-Ahkaf 23
ve lâkin-nî : ve fakat, ama, lâkin ben
-
46-Ahkaf 25
şey'in : şeyi
-
46-Ahkaf 25
mesâkinu-hum : onların meskenleri
-
46-Ahkaf 25
el mucrimîne : mücrim
-
46-Ahkaf 26
in mekken-nâ-kum : size vermediğimiz imkân (tasarruf hakkı ve kudret)
-
46-Ahkaf 26
min şey'in : bir şey
-
46-Ahkaf 27
min el kurâ : şehirlerden
-
46-Ahkaf 28
nasare humullezînettehazû : onlara yardım etseydi, o edindikleri
-
46-Ahkaf 28
min dûnillâhi : Allah'tan başka
-
46-Ahkaf 29
min el cinni : cinlerden
-
46-Ahkaf 29
munzirîne : uyarıcılar olarak
-
46-Ahkaf 30
in-nâ : muhakkak ki biz
-
46-Ahkaf 30
min : dan
-
46-Ahkaf 30
ve ilâ tarîkin : ve yola, tarîke
-
46-Ahkaf 30
mustekîmin : istikamet üzere olan
-
46-Ahkaf 31
ve âminû : ve îmân edin
-
46-Ahkaf 31
min : den
-
46-Ahkaf 31
min azâbin : bir azaptan
-
46-Ahkaf 31
elîmin : acı, elîm
-
46-Ahkaf 32
bi mu'cizin : aciz bırakacak
-
46-Ahkaf 32
min dûni-hi : ondan başka
-
46-Ahkaf 32
fî dalâlin : dalâlet içindedir
-
46-Ahkaf 32
mubînin : apaçık
-
46-Ahkaf 33
bi halkıhinne : onları yaratmaktan
-
46-Ahkaf 33
bi kâdirin : kaadirdir, gücü yeter
-
46-Ahkaf 33
inne-hu : muhakkak ki o
-
46-Ahkaf 33
şey'in : şeyin
-
46-Ahkaf 34
yu'redullezîne : sunulacakları o kimselerin
-
46-Ahkaf 34
ve rabbinâ : ve Rabbimize
-
46-Ahkaf 35
min er rusul : resûllerden
-
46-Ahkaf 35
min nehârin : gündüzden
-
47-Muhammed 1
ellezîne : onlar
-
47-Muhammed 2
ve ellezîne : ve onlar
-
47-Muhammed 2
muhammedin : Muhammed
-
47-Muhammed 2
min rabbi-him : Rab'lerinden
-
47-Muhammed 3
bi ennellezîne (enne ellezîne) : onların olmaları sebebiyle
-
47-Muhammed 3
ve ennellezîne (enne ellezîne) : ve onların olmaları
-
47-Muhammed 3
min rabbi-him : Rab'lerinden
-
47-Muhammed 4
ellezîne keferû : inkâr edenler
-
47-Muhammed 4
lentasara (le intasara) : elbette intikam alırdı
-
47-Muhammed 4
min-hum : onlardan
-
47-Muhammed 4
ve lâkin : ve lâkin, fakat
-
47-Muhammed 4
bi ba'din : bir kısmınız ile
-
47-Muhammed 4
vellezîne (ve ellezîne) : ve onlar
-
47-Muhammed 7
ellezîne : o kimseler, onlar
-
47-Muhammed 7
in : eğer
-
47-Muhammed 8
vellezîne : ve o kimseler, onlar
-
47-Muhammed 10
âkibetu ellezîne : sonları o kimselerin
-
47-Muhammed 10
min kabli-him : onlardan önceki
-
47-Muhammed 10
ve lil kâfirîne : ve kâfirler içindir
-
47-Muhammed 11
mevlellezîne : velîsidir o kimselerin
-
47-Muhammed 11
el kâfirîne : kâfirler
-
47-Muhammed 12
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
47-Muhammed 12
ellezîne : onlar
-
47-Muhammed 12
cennâtin : cennetler
-
47-Muhammed 12
min tahti-ha : onun altından
-
47-Muhammed 12
ve ellezîne : ve onlar
-
47-Muhammed 13
ve keeyyin : ve nice
-
47-Muhammed 13
min karyetin : beldelerden, beldeler
-
47-Muhammed 13
min karyeti-ke : senin beldenden
-
47-Muhammed 14
beyyinetin : açık belge, delil
-
47-Muhammed 14
min rabbi-hî : Rabbinden
-
47-Muhammed 14
zuyyine : süslü gösterdi
-
47-Muhammed 15
min mâin : sudan
-
47-Muhammed 15
âsinin : (suyun kokusu) değişmiş, bozulmuş
-
47-Muhammed 15
min lebenin : sütten
-
47-Muhammed 15
min hamrin : şaraptan
-
47-Muhammed 15
lezzetin : lezzetli
-
47-Muhammed 15
li eş şâribîne : içenler için
-
47-Muhammed 15
min aselin : baldan
-
47-Muhammed 15
min kulli : bütün çeşitlerden, her çeşitten
-
47-Muhammed 15
min rabbi-him : Rab'lerinden
-
47-Muhammed 16
ve min-hum : ve onlardan
-
47-Muhammed 16
min indi-ke : yanından
-
47-Muhammed 16
li ellezîne : onlara
-
47-Muhammed 16
ellezîne : onlar ki
-
47-Muhammed 17
vellezîne ihtedev : ve hidayete ulaşmış kimseler
-
47-Muhammed 19
ve li el mû'minîne : ve mü'min erkekler için
-
47-Muhammed 19
ve el mû'minâti : ve mü'min kadınlar
-
47-Muhammed 20
ellezîne : onlar
-
47-Muhammed 20
ellezîne : onları
-
47-Muhammed 20
min el mevti : ölümden, ölüm halinden
-
47-Muhammed 22
in : eğer
-
47-Muhammed 23
ellezîne : onlar ki
-
47-Muhammed 24
kulûbin : kalpler
-
47-Muhammed 25
inne : muhakkak
-
47-Muhammed 25
ellezîne : onlar
-
47-Muhammed 25
min ba'di : sonra
-
47-Muhammed 26
lillezîne : onlara
-
47-Muhammed 29
ellezîne : o kimseler, onlar
-
47-Muhammed 31
el mucâhidîne : mücahitler
-
47-Muhammed 31
min-kum : sizden, aranızdan
-
47-Muhammed 31
ve es sâbirîne : ve sabredenler
-
47-Muhammed 32
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
47-Muhammed 32
min ba'di : den sonra
-
47-Muhammed 33
ellezîne : onlar
-
47-Muhammed 34
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
47-Muhammed 35
lâ tehinû : gevşemeyin
-
47-Muhammed 36
innemâ : sadece, yalnız
-
47-Muhammed 36
ve in : ve eğer
-
47-Muhammed 36
tu'minû : inanırsınız
-
47-Muhammed 37
in : eğer
-
47-Muhammed 38
min-kum men : sizden bir kısmınız
-
47-Muhammed 38
innemâ : ancak, sadece
-
47-Muhammed 38
ve in : ve eğer
-
48-Fetih 1
innâ : muhakkak
-
48-Fetih 1
mubînen : apaçık
-
48-Fetih 2
min : den
-
48-Fetih 4
sekînete : sekînet, güven, sakinlik, huzur
-
48-Fetih 4
el mu'minîne : mü'minler
-
48-Fetih 5
mu'minîne : mü'min erkekler
-
48-Fetih 5
mu'minâti : mü'min kadınlar
-
48-Fetih 5
cennâtin : cennetler
-
48-Fetih 5
min tahti-hâ : onun altından
-
48-Fetih 5
hâlidîne : devamlı, ebedî kalanlar
-
48-Fetih 5
inde allâhi : Allah'ın indinde, katında
-
48-Fetih 6
el munâfikîne : münafık erkekler
-
48-Fetih 6
ve el muşrikîne : ve müşrik erkekler
-
48-Fetih 6
ez zânnîne : zanda bulunanlar
-
48-Fetih 8
innâ : muhakkak ki biz
-
48-Fetih 9
tû'minû : îmân edin
-
48-Fetih 10
ellezîne : onlar
-
48-Fetih 10
innemâ : sadece, oysa, olunca
-
48-Fetih 10
innemâ : sadece, oysa, olunca
-
48-Fetih 11
min el a'râbi : bedevilerden, göçebe yaşayan Araplar'dan
-
48-Fetih 11
bi elsineti-him : dilleriyle
-
48-Fetih 11
min allâhi : Allah'tan
-
48-Fetih 11
in : eğer
-
48-Fetih 12
ve el mû'minûne : ve mü'minler
-
48-Fetih 12
ve zuyyine : ve süslü, güzel, çekici kılındı
-
48-Fetih 13
lem yû'min : îmân etmez
-
48-Fetih 13
innâ : muhakkak ki biz
-
48-Fetih 13
li el kâfirîne : kâfirler, inkârcılar için
-
48-Fetih 15
intalaktum : siz ayrıldınız, gittiniz
-
48-Fetih 15
min kablu : önceden, daha önce
-
48-Fetih 16
muhallefîne : arkada kalmış olanlar (savaşa gitmeyenler)
-
48-Fetih 16
min : den
-
48-Fetih 16
kavmin : bir kavim
-
48-Fetih 16
ulî be'sin : güç kuvvet sahibi, kuvvetli çarpışan
-
48-Fetih 16
şedîdin : çok şiddetli, çok kuvvetli
-
48-Fetih 16
in : eğer
-
48-Fetih 16
in : eğer
-
48-Fetih 16
min kablu : önceden, daha önce
-
48-Fetih 17
cennâtin : cennetler
-
48-Fetih 17
min : dan
-
48-Fetih 18
an el mû'minîne : mü'minlerden
-
48-Fetih 18
es sekînete : sekînet, güven duygusu, huzur
-
48-Fetih 20
el mu'minîne : mü'minler
-
48-Fetih 21
şey'in : şey
-
48-Fetih 22
ellezîne : onlar
-
48-Fetih 22
keferû \n(ellezîne keferû) : inkâr ettiler \n: (inkâr edenler, kâfirler)
-
48-Fetih 23
min kablu : daha önceden, daha önce
-
48-Fetih 24
min ba'di : sonradan, sonra
-
48-Fetih 25
ellezîne : o kimseler
-
48-Fetih 25
mu'minûne : mü'min
-
48-Fetih 25
mû'minâtun : mü'min
-
48-Fetih 25
min-hum : onlardan
-
48-Fetih 25
ilmin : ilim, bilgi
-
48-Fetih 25
ellezîne : o kimseler, onlar
-
48-Fetih 25
min-hum : onlardan
-
48-Fetih 26
ellezîne : o kimseler, onlar
-
48-Fetih 26
sekînete-hu : sekînetini, huzur ve güvenini
-
48-Fetih 26
mû'minîne : mü'minler
-
48-Fetih 26
bi kulli şey'in : herşeyi
-
48-Fetih 27
in şâe allâhu : eğer Allah dilerse
-
48-Fetih 27
âminîne : emin olarak
-
48-Fetih 27
muhallikîne : tıraş edilmiş olarak
-
48-Fetih 27
ve mukassirîne : ve (saçlarınız) kısaltmış olarak
-
48-Fetih 27
min dûni zâlike : bundan başka
-
48-Fetih 28
ve dîni el hakkı : ve hak dîn
-
48-Fetih 28
dîni : dîn
-
48-Fetih 29
ve ellezîne : ve onlar, olanlar
-
48-Fetih 29
min : den
-
48-Fetih 29
min : den
-
48-Fetih 29
fi el incîli : İncil'de
-
48-Fetih 29
zer'in : ekin
-
48-Fetih 29
ellezîne : onlar
-
48-Fetih 29
min-hum : onlardan
-
49-Hucurât 1
ellezîne : onlar, olanlar
-
49-Hucurât 1
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
49-Hucurât 2
ellezîne : onlar, olanlar
-
49-Hucurât 2
ba'di-kum li ba'din : birbirinize
-
49-Hucurât 3
inne : muhakkak
-
49-Hucurât 3
ellezîne : onlar, o kimseler
-
49-Hucurât 3
inde : yanında
-
49-Hucurât 3
ellezîne : onlar, o kimseler
-
49-Hucurât 4
inne : muhakkak
-
49-Hucurât 4
ellezîne : onlar, o kimseler, olanlar
-
49-Hucurât 4
min verâi : arkasından
-
49-Hucurât 6
ellezîne : onlar, olanlar
-
49-Hucurât 6
in : eğer
-
49-Hucurât 6
bi nebein : bir haber ile
-
49-Hucurât 6
bi cehâletin : cehaletle, cahillikle, bilmeyerek
-
49-Hucurât 6
nâdimîne : pişman olanlar
-
49-Hucurât 7
fî kesîrin : çoğunda
-
49-Hucurât 7
min el emri : işlerden
-
49-Hucurât 7
ve lâkinne : ve lâkin, fakat
-
49-Hucurât 8
min allâhi : Allah'tan
-
49-Hucurât 9
in tâifetâni : eğer iki topluluk
-
49-Hucurât 9
min el mu'minîn : mü'minlerden
-
49-Hucurât 9
in : eğer
-
49-Hucurât 9
in fâet : eğer dönerse
-
49-Hucurât 9
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
49-Hucurât 9
el muksitîne : adil olanlar
-
49-Hucurât 10
innemâ : sadece, ancak, oysa
-
49-Hucurât 10
el mû'minûne : mü'minler
-
49-Hucurât 11
ellezîne : onlar, olanlar
-
49-Hucurât 11
min kavmin : bir kavim
-
49-Hucurât 11
min-hum : onlardan
-
49-Hucurât 11
min nisâin : kadınlar
-
49-Hucurât 11
min-hunne : onlardan
-
49-Hucurât 12
ellezîne : onlar, olanlar
-
49-Hucurât 12
min ez zann(zanni) : zandan
-
49-Hucurât 12
inne : muhakkak
-
49-Hucurât 12
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
49-Hucurât 13
innâ : muhakkak ki biz
-
49-Hucurât 13
min zekerin : bir erkek
-
49-Hucurât 13
inne : muhakkak ki
-
49-Hucurât 13
inde allâhi : Allah indinde, katında
-
49-Hucurât 13
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
49-Hucurât 14
lem tû'minû : âmenû olmadınız, Allah'a ulaşmayı dilemediniz
-
49-Hucurât 14
ve lâkin : ve lâkin, ama, fakat
-
49-Hucurât 14
ve in : ve eğer
-
49-Hucurât 14
min a'mâli-kum : sizin amellerinizden
-
49-Hucurât 14
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
49-Hucurât 15
innemâ : fakat, ancak, sadece
-
49-Hucurât 15
el mu'minûne : mü'minler
-
49-Hucurât 15
ellezîne : onlar, olanlar
-
49-Hucurât 16
bi dîni-kum : dîninizi
-
49-Hucurât 16
bi kulli şey'in : herşeyi
-
49-Hucurât 17
in kun-tum : eğer siz iseniz
-
49-Hucurât 17
sâdikîne : sadık olanlar, sadıklar
-
49-Hucurât 18
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
5-Mâide 1
ellezîne âmenû : yaşarken Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 1
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
5-Mâide 2
ellezîne âmenû : yaşarken Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 2
âmmîne : eminliğine, güvenliğine, güvenirliğine
-
5-Mâide 2
min rabbi-him : Rabb'lerinden
-
5-Mâide 2
kavmin : bir kavim, topluluk
-
5-Mâide 2
inne allâhe : muhakkak ki Allah (c.c.)
-
5-Mâide 3
ve lahmu el hınzîri : ve domuz eti
-
5-Mâide 3
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
-
5-Mâide 3
min dîni-kum : sizin dininizden
-
5-Mâide 3
dîne-kum : sizin dininiz
-
5-Mâide 3
islâme dînen : din olarak islâm
-
5-Mâide 3
fî mahmasatin : açlık hususunda
-
5-Mâide 3
gayra mutecânifin : meyledici olmadan, meyletmeden
-
5-Mâide 3
li ismin : günaha
-
5-Mâide 3
fe inne Allâhe : artık muhakkak ki Allah (c.c.)
-
5-Mâide 4
min el cevârihı : av avlamak için yetiştirilen yırtıcı hayvanlardan
-
5-Mâide 4
mukellibîne : 'avcı hayvan' (avcı köpek) yetiştirenler
-
5-Mâide 4
mimmâ (min mâ) alleme-kum(u) : size öğrettiği şeyden
-
5-Mâide 4
mimmâ (min mâ) emsekne : tutuğu şeylerden
-
5-Mâide 4
inne Allâhe : muhakkak ki Allah (c.c.)
-
5-Mâide 5
ellezîne : o kimseler, onlar
-
5-Mâide 5
min el mu'minâti : mü'min kadınlardan
-
5-Mâide 5
min ellezîne : o kimselerden, onlardan
-
5-Mâide 5
min kabli-kum : sizden önce
-
5-Mâide 5
muhsınîne : muhsinler, iffetli olanlar
-
5-Mâide 5
gayra musâfihîne : zinâ yapmaksızın
-
5-Mâide 5
ehdânin : gizli dostlar
-
5-Mâide 5
min el hâsirîne : hüsranda olanlardan, hüsrana uğrayanlardan
-
5-Mâide 6
ellezîne âmenû : yaşarken Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 6
ve in kuntum : ve eğer siz ... iseniz
-
5-Mâide 6
ve in kuntum : ve eğer siz ... iseniz
-
5-Mâide 6
ev alâ seferin : veya yolculuk üzere, yolculukta
-
5-Mâide 6
min-kum : sizden
-
5-Mâide 6
min el gâitı : tuvaletten
-
5-Mâide 6
min-hu : ondan
-
5-Mâide 6
min haracin : bir güçlük
-
5-Mâide 6
ve lâkin : ve lâkin, fakat
-
5-Mâide 7
inne allâhe : muhakkak ki Allah (c.c.)
-
5-Mâide 8
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 8
kavvâmîne : Hakkı ayakta tutup gözetenler, muhafaza edenler, üzerine mesuliyet alıp iyi idare edenler
-
5-Mâide 8
kavmin : bir kavim, bir topluluk
-
5-Mâide 8
inne allâhe : muhakkak ki Allâh (c.c.)
-
5-Mâide 9
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 10
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
5-Mâide 11
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 11
el mu'minûne : mü'minler
-
5-Mâide 12
min-hum(u) : onlardan
-
5-Mâide 12
innî mea-kum : muhakkak ki ben sizinle beraberim
-
5-Mâide 12
le in ekamtum(u) : eğer siz mutlaka ikame ederseniz
-
5-Mâide 12
cennâtin : cennetler
-
5-Mâide 12
tecrî min tahtı-hâ : onun altından akar
-
5-Mâide 12
min-kum : sizden
-
5-Mâide 13
min mâ zukkirû bi hî : onunla uyarıldıkları şeyden (nasihat edilen, hatırlatılan)
-
5-Mâide 13
alâ hâınetin : hiyanete
-
5-Mâide 13
min-hum : onlardan
-
5-Mâide 13
min-hum : onlardan
-
5-Mâide 13
inne allâhe : muhakkak ki Allâh (c.c.)
-
5-Mâide 13
el muhsinîne : muhsinleri
-
5-Mâide 14
ve min ellezîne : ve o onlardan, olanlardan
-
5-Mâide 14
innâ nasârâ : muhakkak ki biz (hıristiyanız) nasârâyiz
-
5-Mâide 14
min mâ zukkirû bi-hî : onunla uyarıldıkları seyden (hususlardan)
-
5-Mâide 15
yubeyyinu lekum : size açıklıyor
-
5-Mâide 15
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
5-Mâide 15
min el kitâbi : Kitap'tan
-
5-Mâide 15
an kesîrin : çoğundan
-
5-Mâide 15
min Allâhi nûrun : Allâh (c.c.)'dan bir nur
-
5-Mâide 15
ve kitâbun mubînun : ve apaçık bir Kitap
-
5-Mâide 16
min ez zulumâti : zulmetten, karanlıklardan
-
5-Mâide 16
ilâ sırâtın mustakîmin : Sırâtı Mustakîm'e, 'Allâh'a (c.c.) ulaştıran yol'a
-
5-Mâide 17
ellezîne kâlû : ... diyenler
-
5-Mâide 17
inne allâhe : muhakkak ki Allâh (c.c.)
-
5-Mâide 17
min allâhi : Allâh (c.c.)'dan
-
5-Mâide 17
in erâde : eğer dilerse, isterse
-
5-Mâide 17
alâ kulli şey'in : her şeye
-
5-Mâide 18
mimmen (min men) halaka : yarattığı kişilerden, yarattıklarından
-
5-Mâide 19
yubeyyinu lekum : size açıklıyor
-
5-Mâide 19
alâ fetretin \n(fetret) : kesintili dönemde \n: (iki vak'a arasında geçen zaman)
-
5-Mâide 19
min er rusuli : bir resul
-
5-Mâide 19
min beşîrin : müjdeleyici
-
5-Mâide 19
ve lâ nezîrin : ve bir uyarıcı olmadı (gelmedi)
-
5-Mâide 19
alâ kulli şey'in : her şeye
-
5-Mâide 20
min el âlemîne : âlemlerden
-
5-Mâide 21
hâsirîne : hüsrana uğramış olanlar
-
5-Mâide 22
inne fî-hâ kavmen : şüphesiz orada (onun içersinde) bir topluluk, bir kavim var
-
5-Mâide 22
cebbârîne : zorba
-
5-Mâide 22
ve innâ : ve muhakkak ki biz
-
5-Mâide 22
min-hâ : ondan, oradan
-
5-Mâide 22
fe in yahrucû : eğer çıkarlarsa
-
5-Mâide 22
min-hâ : oradan
-
5-Mâide 22
innâ : gerçekten, elbette biz
-
5-Mâide 23
min ellezîne : onlardan
-
5-Mâide 23
fe inne-kum gâlibûne : işte muhakkak ki siz gâliplersiniz
-
5-Mâide 23
in kuntum : eğer siz ... iseniz
-
5-Mâide 23
mu'minîne : mü'minler
-
5-Mâide 24
innâ len nedhule-hâ : muhakkak ki biz, oraya asla girmeyiz
-
5-Mâide 24
innâ hâhunâ : biz mutlaka burada
-
5-Mâide 25
innî lâ emliku : muhakkak ki ben malik değilim, sahip olamıyorum
-
5-Mâide 25
el kavmi el fâsikîne : fâsık kâvim
-
5-Mâide 26
fe inne-hâ : artık muhakkak ki o (orası)
-
5-Mâide 26
erbaîne seneten : kırk sene
-
5-Mâide 26
el fâsikîne : fâsıklar
-
5-Mâide 27
min ehadi himâ : ikisinin birinden
-
5-Mâide 27
min el âhari : diğerinden
-
5-Mâide 27
innemâ : sadece
-
5-Mâide 27
min el muttekîne : takvâ sahiplerinden
-
5-Mâide 28
le in besadte : gerçekten eğer sen uzatırsan
-
5-Mâide 28
mâ ene bi bâsitın : ben uzatacak değilim
-
5-Mâide 28
innî ehâfu Allâhe : muhakkak ki ben Allâh (c.c.)'dan korkarım
-
5-Mâide 28
rabbe el âlemîne : âlemlerin Rabb'i
-
5-Mâide 29
innî urîdu : gerçekten ben isterim, dilerim
-
5-Mâide 29
min ashâbi en nâri : ateşin halkından, ateş halkından
-
5-Mâide 29
cezâû ez zâlimîne : zâlimlerin cezası
-
5-Mâide 30
min el hâsirîne : hüsran uğrayanlardan, kendine yazık edenlerden
-
5-Mâide 31
min en nâdimîne : pişman olanlardan
-
5-Mâide 32
min ecli zâlike : bundan dolayı
-
5-Mâide 32
bi gayri nefsin : bir kişi karşılığı olmaksızın
-
5-Mâide 32
ev fesâdin fi el ardı : veya yeryüzünde fesad
-
5-Mâide 32
bi el beyyinâti : açık, apaçık deliller ile
-
5-Mâide 32
inne kesîran : hiç şüphesiz çoğu
-
5-Mâide 32
min-hum : onlardan, onların
-
5-Mâide 33
innemâ : ancak
-
5-Mâide 33
ellezîne yuhâribûne : o harp edenler, savaşanlar
-
5-Mâide 33
min hılâfin : çaprazdan
-
5-Mâide 33
min el ardı : o yerden
-
5-Mâide 34
illâ ellezîne tâbû : tövbe edenler hariç
-
5-Mâide 34
min kabli en takdirû : ele geçirmenizden önce
-
5-Mâide 35
ellezîne âmenû : Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 36
inne : muhakkak ki
-
5-Mâide 36
ellezîne keferû : kâfir olan kimseler
-
5-Mâide 36
min azâbi : azabdan
-
5-Mâide 36
min-hum : onlardan
-
5-Mâide 37
min en nâri : ateşten
-
5-Mâide 37
bi hâricîne min-hâ : oradan çıkacak
-
5-Mâide 38
min Allâhi : Allâh'tan (c.c.)
-
5-Mâide 39
min ba'di zulmi-hi : yaptığı zulumden, haksızlıktan sonra
-
5-Mâide 39
fe inne allâhe : o taktirde muhakkak ki Allâh (c.c.)
-
5-Mâide 39
inne allâhe : muhakkak ki Allâh (cc.)
-
5-Mâide 40
alâ kulli şey'in : her şeye
-
5-Mâide 41
ellezîne yusâriûne : yarışan kimseler, yarışanlar
-
5-Mâide 41
min ellezîne : o kimselerden, onlardan
-
5-Mâide 41
ve lem tu'min : ve îmân etmedi
-
5-Mâide 41
ve min ellezîne : ve o kimselerden, onlardan, ..olanlardan
-
5-Mâide 41
li kavmin âharîne : diğer kavime, başka bir kavime
-
5-Mâide 41
min ba'di : sonradan
-
5-Mâide 41
in ûtîtum hâzâ : eğer size bu verilirse
-
5-Mâide 41
ve in lem tu'tev-hu : ve eğer o verilmezse
-
5-Mâide 41
min allâhi şey'en : Allâh (c.c.)'tan birşey
-
5-Mâide 41
ulâike ellezîne : işte o kimseler
-
5-Mâide 42
in câu-ke : eğer sana gelirlerse
-
5-Mâide 42
ve in tu'rıd an-hum : ve eğer onlardan yüz çevirirsen
-
5-Mâide 42
ve in hakemte : ve eğer hükmedersen
-
5-Mâide 42
inne allâhe : muhakkak ki Allâh (c.c.)
-
5-Mâide 42
el muksıtîne : muksıtîn olanlar, âdil, adâletli olanlar
-
5-Mâide 43
ve inde-hum(u) : ve onların yanında var
-
5-Mâide 43
min ba'di zâlike : bundan sonra
-
5-Mâide 43
bi el mu'minîne : mü'minler
-
5-Mâide 44
innâ enzelnâ : muhakkak ki biz indirdik
-
5-Mâide 44
ellezîne eslemû : teslim olmuş olanlar
-
5-Mâide 44
li ellezîne : o kimseler için, onlar için, onlara
-
5-Mâide 44
min kitâbi allâhi : Allâh'ın (c.c.) Kitabından
-
5-Mâide 45
ve es sinne bi es sinni : ve dişe diş ile
-
5-Mâide 46
min et tevrâti : Tevrat'tan
-
5-Mâide 46
ve âteynâ-hu el incîle : ve ona İncil'i verdik
-
5-Mâide 46
min et tevrâti : Tevrat'tan
-
5-Mâide 46
li el muttekîne : takva sahipleri için, takva sahiplerine
-
5-Mâide 47
ehlu el incîli : İncil sahipleri
-
5-Mâide 48
min el kitâbi : kitaptan
-
5-Mâide 48
ve muheyminen : ve koruyucu olarak
-
5-Mâide 48
min el hakkı : Hakk'tan
-
5-Mâide 48
li kullin cealnâ : hepiniz için kıldık, yaptık
-
5-Mâide 48
min-kum : sizden
-
5-Mâide 48
ve minhâcen : ve açık bir yol, belli bir yol
-
5-Mâide 48
ve lâkin : ve lakin, fakat, ancak, öyle ki
-
5-Mâide 49
en yeftinû-ke : seni fitneye düşürmeleri
-
5-Mâide 49
fe in tevellev : bundan sonra eğer yüz çevirirlerse
-
5-Mâide 49
ve inne kesîran : ve muhakkak ki çoğu
-
5-Mâide 49
min en nâsi : insanlardan
-
5-Mâide 50
min allâhi : Allâh (cc.)'dan
-
5-Mâide 50
li kavmin yûkınûne : yakîn sahibi olan (kesin inanan) bir kavim (toplum) iç
-
5-Mâide 51
ellezîne âmenû : âmenû olanlar (Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler)
-
5-Mâide 51
ba'dın (ba'du-hum...ba'dın) : bazısı (birbirinin)
-
5-Mâide 51
min-kum : sizden
-
5-Mâide 51
fe inne-hu : artık o mutlaka
-
5-Mâide 51
min-hum : onlardan
-
5-Mâide 51
inne allâhe : muhakkak ki Allâh (cc.)
-
5-Mâide 51
ez zâlimîne : zâlimler
-
5-Mâide 52
ellezîne : o kimseler, onlar
-
5-Mâide 52
ev emrin min indi-hi : veya katından bir emr
-
5-Mâide 52
nâdimîne : pişman olanlar
-
5-Mâide 53
ellezîne âmenû : âmenû olanlar (Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı yaşarken dileyenler)
-
5-Mâide 53
e hâulâi ellezîne : bunlar o kimseler mi?, onlar bunlar mı?
-
5-Mâide 53
inne-hum : muhakkak ki onlar, kendileri
-
5-Mâide 53
hâsirîne : hüsrana uğrayanlar, hüsrana uğrayan kimseler
-
5-Mâide 54
ellezîne âmenû : âmenû olanlar (Allâh'a ulaşmayı yaşarken dileyenler)
-
5-Mâide 54
min-kum : sizden
-
5-Mâide 54
an dîni-hi : dininden
-
5-Mâide 54
bi kavmin : bir kavmi
-
5-Mâide 54
ezilletin : daha alçak gönüllü
-
5-Mâide 54
alâ el mu'minîne : mü'minlere karşı
-
5-Mâide 54
eizzetin : daha izzetli, vakarlı, şerefli
-
5-Mâide 54
alâ el kâfirîne : kâfirlere
-
5-Mâide 54
levmete lâimin : kınayanın kınaması
-
5-Mâide 55
innemâ : sadece, ancak
-
5-Mâide 55
ve ellezîne âmenû : ve âmenû olan kimseler, Allâh'a ulaşmayı dileyenler
-
5-Mâide 55
ellezîne yukîmûne : o kimseler ikame ederler
-
5-Mâide 56
ve ellezîne âmenû : ve âmenû olan kimseler, Allâh'a ulaşmayı ve teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 56
inne : muhakkak ki
-
5-Mâide 57
ellezîne âmenû : yaşarken Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 57
ellezîne ettehazû : edinen kimseler
-
5-Mâide 57
dîne-kum : dininizi
-
5-Mâide 57
min ellezîne : o kimselerden
-
5-Mâide 57
min kabli-kum : sizden önce
-
5-Mâide 57
in kuntum : eğer siz ...iseniz
-
5-Mâide 57
mu'minîne : mü'minler, îmân edenler
-
5-Mâide 59
min-nâ : bizden, bizi
-
5-Mâide 59
min kablu : önceden, daha önce
-
5-Mâide 60
bi şerrin min zâlike : bundan daha kötüsünü
-
5-Mâide 60
inde allâhi : Allâh'ın (cc.) katında
-
5-Mâide 60
ve ceale min-hum(u) : ve onlardan kıldı, yaptı
-
5-Mâide 62
min-hum : onlardan
-
5-Mâide 64
ve luinû : ve lanetlendiler
-
5-Mâide 64
kesîran min-hum : onlardan bir çoğu
-
5-Mâide 64
min rabbi-ke : Rabb'inden
-
5-Mâide 64
el mufsidîne : fesat çıkaranlar, bozguncular
-
5-Mâide 66
ve el incîle : ve İncil
-
5-Mâide 66
min rabbi-him : Rabb'lerinden
-
5-Mâide 66
min fevkı-him : üstlerinden
-
5-Mâide 66
ve min tahti : ve altından
-
5-Mâide 66
min-hum : onlardan
-
5-Mâide 66
ve kesîrun min-hum : ve onlardan birçoğu
-
5-Mâide 67
min rabbi-ke : Rabb'inden
-
5-Mâide 67
ve in lem tef'al : ve eğer yapmazsan
-
5-Mâide 67
min en nâsi : insanlardan
-
5-Mâide 67
inne allâhe : muhakkak ki Allâh (cc.)
-
5-Mâide 67
el kavme el kâfirîne : kâfirler topluluğu, kâfirler kavmi
-
5-Mâide 68
lestum alâ şey'in : siz bir şey üzerinde değilsiniz
-
5-Mâide 68
ve el incîle : ve İncil
-
5-Mâide 68
min rabbi-kum : Rabb'inizden
-
5-Mâide 68
kesîren min-hum : onlardan bir çoğu
-
5-Mâide 68
min rabbi-ke : Rabb'inden
-
5-Mâide 68
el kâfirîne : kâfirler
-
5-Mâide 69
inne : muhakkak ki
-
5-Mâide 69
ellezîne âmenû : Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler (yaşarken)
-
5-Mâide 69
ve ellezîne hâdû : ve yahudi olanlar, yahudiler
-
5-Mâide 71
kesîrun min-hum : onlardan bir çoğu
-
5-Mâide 72
ellezîne kâlû : ... diyenler
-
5-Mâide 72
inne allâhe : muhakkak ki Allâh (cc.)
-
5-Mâide 72
inne-hu : muhakkak ki o
-
5-Mâide 72
ve mâ li ez zâlimîne : zâlimler için olmaz (yoktur)
-
5-Mâide 72
min ensârin : bir yardımcı
-
5-Mâide 73
ellezîne kâlû : ... diyenler
-
5-Mâide 73
inne allâhe : muhakkak ki Allâh (cc.)
-
5-Mâide 73
sâlisu selâsetin : üçün üçüncüsü
-
5-Mâide 73
ve mâ min ilâhin : ve bir ilâh yoktur
-
5-Mâide 73
ve in lem yentehû : ve eğer son vermezlerse, vazgeçmezlerse
-
5-Mâide 73
ellezîne keferû : kâfir olanlar
-
5-Mâide 73
min-hum : onlardan
-
5-Mâide 75
min kabli-hi : ondan önce
-
5-Mâide 75
nubeyyinu lehum(u) : onlara açıkça anlatıyoruz, açıklıyoruz
-
5-Mâide 76
min dûni allâhi : Allâh'tan (cc.) başka
-
5-Mâide 77
fî dîni-kum : dininizde
-
5-Mâide 77
kavmin : kavim
-
5-Mâide 77
min kablu : önceden
-
5-Mâide 78
luine : lânetlendi
-
5-Mâide 78
ellezîne keferû : kâfirler, inkâr edenler
-
5-Mâide 78
min benî isrâîle : İsrailoğulları'ndan
-
5-Mâide 79
an munkerin : kötülüklerden
-
5-Mâide 80
kesîran min-hum : onlardan bir çoğunu
-
5-Mâide 80
ellezîne keferû : kâfir olanlar
-
5-Mâide 81
yu'minûne bi allâhi : Allâh'a (c.c.) iman ederler
-
5-Mâide 81
ve lâkinne : ve lâkin, fakat
-
5-Mâide 81
kesîren min-hum : onlardan çoğu
-
5-Mâide 82
li ellezîne âmenû : âmenû olanlara, yaşarken (Allâh'a (c.c.)
-
5-Mâide 82
ve ellezîne eşrakû : ve Allâh'a (c.c.) şirk koşanlar, müşrikler
-
5-Mâide 82
li ellezîne âmenû : âmenû olanlara, (yaşarken Allâh'a (cc) ulaşmayı, teslim olmayı dileyenlere)
-
5-Mâide 82
ellezîne kâlû : onlar dediler, ...diyen kimseler
-
5-Mâide 82
innâ nasârâ : muhakkak ki biz nasrâniyiz
-
5-Mâide 82
min-hum kıssîsîne : onlardan keşişler
-
5-Mâide 83
min ed dem'ı : göz yaşından
-
5-Mâide 83
mimmâ (min mâ) : şeyden dolayı
-
5-Mâide 83
min el hakkı : haktan, Allâh'tan (c.c.)
-
5-Mâide 83
mea eş şâhidîne : şâhidlerle beraber
-
5-Mâide 84
lâ nu'minu bi allâhi : Allah'a amenû olmayalım, yaşarken Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dilemeyelim
-
5-Mâide 84
min el hakkı : Hak'tan
-
5-Mâide 84
el kavmi es sâlihîne : sâlihler topluluğu (kavmî)
-
5-Mâide 85
cennâtin : cennetler
-
5-Mâide 85
tecrî min tahti-hâ : onun altından akar
-
5-Mâide 85
hâlidîne fî-hâ : orada devamlı kalacak olanlar
-
5-Mâide 85
el muhsinîne : muhsinler
-
5-Mâide 86
ve ellezîne keferû : ve inkâr edenler, kâfir olanlar
-
5-Mâide 87
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ulaşmayı dileyenler
-
5-Mâide 87
inne allâhe : muhakkak ki Allâh (c.c.)
-
5-Mâide 87
el mu'tedîne : haddi aşanları, aşırı gidenler
-
5-Mâide 88
mimmâ (min mâ) : şeylerden
-
5-Mâide 88
bi-hi mu'minûne : O'na (kendisine) iman edenler
-
5-Mâide 89
ve lâkin yuâhizu-kum : ve lâkin, fakat sizi sorumlu tutar
-
5-Mâide 89
aşereti mesâkîne : on yoksul
-
5-Mâide 89
min evsatı : vasat olarak, ortalama
-
5-Mâide 89
ev tahrîru rakabetin : veya, ya da bir köle azâdı
-
5-Mâide 89
selâseti eyyâmin : üç gün
-
5-Mâide 89
yubeyyinu allâhu : Allâh (c.c.) açıklıyor
-
5-Mâide 90
ellezîne âmenû : yaşarken Allâh'a (c.c.) ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 90
innemâ : ancak, sadece, oysa, halbuki
-
5-Mâide 90
min ameli eş şeytâni : şeytanın işlerinden
-
5-Mâide 91
innemâ : ancak, sadece, oysa, halbuki
-
5-Mâide 92
in tevelleytum : eğer yüz çevirirseniz, dönerseniz
-
5-Mâide 92
el mubînu : açıkça, açık
-
5-Mâide 93
alâ ellezîne âmenû : Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenlerin üzerine
-
5-Mâide 93
el muhsinîne : muhsinleri (ahsen olmuş olanları, 3. takvâya ulaşanları)
-
5-Mâide 94
ellezîne âmenû : yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ulaşmayı dileyenler
-
5-Mâide 94
bi şey'in : bir şey ile
-
5-Mâide 94
min es saydı : avdan, av cinsi bir hayvan ile
-
5-Mâide 95
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ona ulaşmayı dileyenler
-
5-Mâide 95
min-kum : sizden
-
5-Mâide 95
min en neami : hayvandan, hayvanın
-
5-Mâide 95
zevâ adlin : adâlet sahibi (iki kişi)
-
5-Mâide 95
min-kum : sizden
-
5-Mâide 95
taâmu mesâkîne : yoksulları yedirme
-
5-Mâide 95
min-hu : ondan
-
5-Mâide 95
zû intikâmin : intikam sahibi
-
5-Mâide 97
bi kulli şey'in : herşeyi
-
5-Mâide 101
ellezîne âmenû : âmenu olanlar, yaşarken Allâh'a (cc.) teslim olmayı, ulaşmayı dileyenler
-
5-Mâide 101
in tubde lekum : eğer size açıklanırsa
-
5-Mâide 101
ve in tes'elû an-hâ : ve eğer ondan sorarsanız
-
5-Mâide 101
hîne yunezzelu : indirilirken
-
5-Mâide 102
min kabli-kum : sizden önce
-
5-Mâide 102
kâfirîne : kâfirler
-
5-Mâide 103
min : ...'den
-
5-Mâide 103
bahîretin : putlar için ayırılan ve kulağı yarılan deve
-
5-Mâide 103
sâibetin : putlar için ayrılan ve otlaması için serbest bırakılan hayvan
-
5-Mâide 103
vasîletin : erkek ve dişi olarak doğan davarların dişisi
-
5-Mâide 103
hâmin : üzerine binilmesi yasak olan ve tüyleri kesilmeyen erkek deve
-
5-Mâide 103
ve lâkinne : ve lâkin, fakat
-
5-Mâide 103
ellezîne keferû : kâfirler, inkar edenler
-
5-Mâide 105
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ulaşmayı dileyenler
-
5-Mâide 106
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ona ulaşmayı dileyenler
-
5-Mâide 106
hîne : o vakit, o esnada, o sırada
-
5-Mâide 106
isnâni zevâ adlin : adâlet sahibi iki kişi
-
5-Mâide 106
min-kum : sizden
-
5-Mâide 106
min gayri-kum : sizden olmayan, sizin dışınızda
-
5-Mâide 106
in entum : eğer siz ... iseniz
-
5-Mâide 106
min ba'di es salâti : namazdan sonra
-
5-Mâide 106
in irtebtum : eğer şüpheye düşerseniz
-
5-Mâide 106
innâ : biz mutlaka oluruz
-
5-Mâide 106
le min el âsimîne : mutlaka günahkâr kimselerden
-
5-Mâide 107
fe in usire alâ : eğer sonradan farkına varılırsa
-
5-Mâide 107
min ellezîne : o kimselerden, onlardan
-
5-Mâide 107
min şehâdeti himâ : o iki kişinin şahitliğinden
-
5-Mâide 107
innâ : biz mutlaka oluruz
-
5-Mâide 107
min ez zâlimîne : zâlimlerden
-
5-Mâide 108
el fâsikîne : fâsıklar
-
5-Mâide 109
inne-ke : muhakkak ki sen
-
5-Mâide 110
ve el incîle : ve İncil
-
5-Mâide 110
min et tîni : nemli topraktan
-
5-Mâide 110
el beyyinâti : beyyineler, açık deliller, apaçık belgeler
-
5-Mâide 110
ellezîne keferû : kâfir olanlar (küfürde olanlar)
-
5-Mâide 110
min-hum : onlardan
-
5-Mâide 110
in hâzâ : bu ancak sadece
-
5-Mâide 110
illâ sihrun mubînun : apaçık bir sihir
-
5-Mâide 111
ilâ el havâriyyîne : havârilere
-
5-Mâide 111
en âminû bî : bana iman etmelerini
-
5-Mâide 112
min es semâi : semâdan, gökten
-
5-Mâide 112
in kuntum : eğer siz ... iseniz
-
5-Mâide 112
mu'minîne : mü'minler, iman edenler
-
5-Mâide 113
en ne'kule min-hâ : ondan yemek yemek
-
5-Mâide 113
ve tetmainne : ve tatmin olması - sükûnet bulması
-
5-Mâide 113
min eş şâhidîne : şâhidlerden
-
5-Mâide 114
min es semâi : semâdan, gökten
-
5-Mâide 114
ve âyeten min-ke : ve senden bir ayet, bir delil, bir mucize
-
5-Mâide 114
hayru er râzikîne : rızık verenlerin en hayırlısı
-
5-Mâide 115
innî munezzilu-hâ : muhakkak ki ben onu indiririm
-
5-Mâide 115
min-kum : sizden
-
5-Mâide 115
fe innî : o taktirde ben mutlaka
-
5-Mâide 115
min el âlemîne : âlemlerden
-
5-Mâide 116
min dûni allâhi : Allâh'dan (cc.) başka
-
5-Mâide 116
bi hakkın : hakkı, gerçeği
-
5-Mâide 116
in kuntu : eğer ben ... olsaydım
-
5-Mâide 116
inne-ke : muhakkak ki sen
-
5-Mâide 117
alâ kulli şey'in : her şeye
-
5-Mâide 118
in tuazzib-hum : eğer onlara azap edersen
-
5-Mâide 118
fe inne-hum : artık muhakkak ki onlar
-
5-Mâide 118
ve in tagfir lehum : ve eğer onları bağışlarsan (mağfiret edesen)
-
5-Mâide 118
fe inne-ke : o halde, o taktirde, muhakkak ki sen
-
5-Mâide 119
yenfeu es sâdikîne : sâdıklara fayda verecek
-
5-Mâide 119
tecrî min tahti-hâ : onun altından akar
-
5-Mâide 119
hâlidîne fî-hâ : onun içinde, orada kalacak olanlar
-
5-Mâide 120
ve mâ fî-hinne : ve onların içinde olanlar, onlarda bulunanlar
-
5-Mâide 120
alâ kulli şey'in : her şeye
-
50-Kaf 2
min-hum : onlardan, kendilerinden
-
50-Kaf 4
min-hum : onlardan
-
50-Kaf 4
ve inde-nâ : ve katımızda
-
50-Kaf 5
fî emrin : iş içinde
-
50-Kaf 5
merîcin : karışık
-
50-Kaf 6
min furûcin : bir çatlak
-
50-Kaf 7
min kulli : hepsinden
-
50-Kaf 7
zevcin : çift
-
50-Kaf 7
behîcin : güzel, parlak
-
50-Kaf 8
li kulli abdin : bütün kullar için
-
50-Kaf 8
munîbin : Allah'a dönmüş olan, Allah'a yönelen, Allah'a ulaşmayı dileyen
-
50-Kaf 9
min es semâi : semadan, gökten
-
50-Kaf 9
cennâtin : bahçeler
-
50-Kaf 10
bâsikâtin : yüksek, uzun
-
50-Kaf 12
kavmu nûhın : Nuh'un kavmi
-
50-Kaf 13
lûtın : Lut
-
50-Kaf 14
tubbain : Tubba (kavmi)
-
50-Kaf 15
ayînâ : biz aciz olduk
-
50-Kaf 15
fî lebsin : kuşku içinde
-
50-Kaf 15
min halkın : yaratılıştan
-
50-Kaf 15
cedîdin : yeni
-
50-Kaf 16
el insâne : insan
-
50-Kaf 16
min habli : damardan
-
50-Kaf 17
an el yemîni : sağından
-
50-Kaf 18
min kavlin : bir söz
-
50-Kaf 19
min-hu : ondan
-
50-Kaf 21
kullu nefsin : her nefs, bütün nefsler
-
50-Kaf 22
fî gafletin : gaflet içinde
-
50-Kaf 22
min hâzâ : bundan
-
50-Kaf 23
karînu-hu : onun yakını, yakınında olan
-
50-Kaf 24
keffârin : kâfirler
-
50-Kaf 24
anîdin : inatçı
-
50-Kaf 25
mennâın : engel olan
-
50-Kaf 25
mu'tedin : hakka tecavüz eden, haddi aşan
-
50-Kaf 25
murîbin : şüpheci
-
50-Kaf 27
karînu-hu : onun yakını, yakınında olan, yakın dostu
-
50-Kaf 27
ve lâkin : ve lâkin
-
50-Kaf 27
fî dalâlin : dalâlet içinde
-
50-Kaf 27
baîdin : uzak
-
50-Kaf 29
bi zallâmin : zulmedici
-
50-Kaf 30
min mezîdin : daha fazlası
-
50-Kaf 31
li el muttekîne : takva sahipleri için
-
50-Kaf 31
baîdin : uzak
-
50-Kaf 32
evvâbin : ruhu Allah'a ulaşarak sığınmış
-
50-Kaf 32
hafîzin : hafîz olanlar (üzerine devrin imamının ruhu ulaşmış olanlar)
-
50-Kaf 33
bi kalbin : bir kalp ile
-
50-Kaf 33
munîbin : Allah'a dönük
-
50-Kaf 34
bi selâmin : esenlik ve barış (selâm) ile
-
50-Kaf 36
min karnin : (nice) nesiller
-
50-Kaf 36
min-hum : onlardan, kendilerinden
-
50-Kaf 36
min mahîsin : kaçacak, kurtulacak bir yer
-
50-Kaf 37
inne : muhakkak
-
50-Kaf 38
eyyâmin : günler
-
50-Kaf 38
min lugûbin : bir yorgunluk
-
50-Kaf 40
ve min el leyli : ve geceden bir kısım, gecenin bir bölümü
-
50-Kaf 41
min mekânin : bir yerden
-
50-Kaf 41
karîbin : yakın
-
50-Kaf 43
innâ : muhakkak ki biz
-
50-Kaf 45
bi cebbârin : cebbar (zorlayıcı), bir zorba
-
51-Zâriyât 5
inne : muhakkak
-
51-Zâriyât 6
ve inne : ve muhakkak
-
51-Zâriyât 6
ed dîne : dîn (hesap, ceza)
-
51-Zâriyât 8
inne-kum : muhakkak ki siz
-
51-Zâriyât 8
kavlin : söz
-
51-Zâriyât 8
muhtelifin : ihtilâflı
-
51-Zâriyât 11
ellezîne hum : ki onlar
-
51-Zâriyât 11
fî gamretin : cehalet içinde
-
51-Zâriyât 12
yevmu ed dîni : dîn günü, hesap ve ceza günü
-
51-Zâriyât 15
inne : muhakkak
-
51-Zâriyât 15
el muttekîne : müttekiler, takva sahipleri
-
51-Zâriyât 15
fî cennâtin : cennetlerde
-
51-Zâriyât 15
ve uyûnin : ve pınarlar
-
51-Zâriyât 16
âhizîne : alanlar
-
51-Zâriyât 16
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
51-Zâriyât 16
muhsinîne : muhsinler, fizik vücut teslimini yapanlar
-
51-Zâriyât 17
min el leyli : geceden (gecenin bir kısım)
-
51-Zâriyât 20
li el mûkınîne : yakîn hasıl edenler için
-
51-Zâriyât 23
inne-hu : muhakkak ki o
-
51-Zâriyât 24
el mukremîne : ikram edilen
-
51-Zâriyât 26
iclin : buzağı
-
51-Zâriyât 26
semînin : semiz
-
51-Zâriyât 28
min-hum : onlardan
-
51-Zâriyât 28
bi gulâmin : erkek çocuk ile
-
51-Zâriyât 28
alîmin : alîm, bilgi sahibi, bilgin
-
51-Zâriyât 29
fî sarretin : çığlık atarak
-
51-Zâriyât 30
inne-hu : muhakkak ki o
-
51-Zâriyât 32
innâ : muhakkak ki biz
-
51-Zâriyât 32
ilâ kavmin : bir kavme
-
51-Zâriyât 32
mucrimîne : mücrim, suçlular, günahkârlar
-
51-Zâriyât 33
min tînin : balçıktan
-
51-Zâriyât 34
inde : yanında, katında
-
51-Zâriyât 34
li el musrifîne : müsrifler için, haddi aşanlar
-
51-Zâriyât 35
min el mû'minîne : mü'minlerden
-
51-Zâriyât 36
gayre beytin : bir evden başka
-
51-Zâriyât 36
min el muslimîne : müslümanlardan, müslüman olanlardan
-
51-Zâriyât 37
li ellezîne : o kimselere onlara
-
51-Zâriyât 38
bi sultânin : bir sultanla, güçle, mucize ile, delille
-
51-Zâriyât 38
mubînin : açık, apaçık
-
51-Zâriyât 41
ve fî âdin : ve Ad kavminde
-
51-Zâriyât 42
min şey'in : bir şey
-
51-Zâriyât 43
hattâ hînîn : belli bir süreye kadar
-
51-Zâriyât 45
min kıyâmin : ayağa kalkma
-
51-Zâriyât 45
muntesirîne : yardım edilenler
-
51-Zâriyât 46
ve kavme nûhın : ve Nuh kavmi
-
51-Zâriyât 46
min kablu : bundan önce
-
51-Zâriyât 46
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
51-Zâriyât 46
fâsıkîne : fasıklar (fısk içinde olanlar)
-
51-Zâriyât 47
bi eydin : bir kudretle, büyük bir kuvvetle
-
51-Zâriyât 47
ve innâ : ve muhakkak ki biz
-
51-Zâriyât 49
min kulli şey'in : herşeyden
-
51-Zâriyât 50
innî : muhakkak ki ben
-
51-Zâriyât 50
min-hu : ondan, onun tarafından
-
51-Zâriyât 50
mubînun : açık, apaçık
-
51-Zâriyât 51
innî : muhakkak ki ben
-
51-Zâriyât 51
min-hu : ondan, onun tarafından
-
51-Zâriyât 51
mubînun : açıkça, apaçık
-
51-Zâriyât 52
etâ ellezîne : onlara (kendilerine) ne geldi
-
51-Zâriyât 52
min kabli-him : onlardan önce
-
51-Zâriyât 52
min resûlin : (resûllerden) bir resûl
-
51-Zâriyât 54
bi melûmin : kınanacak
-
51-Zâriyât 55
fe inne : böylece muhakkak ki
-
51-Zâriyât 55
el mû'minîne : mü'minlere
-
51-Zâriyât 56
el cinne : cinler
-
51-Zâriyât 56
ve el inse : ve insanlar
-
51-Zâriyât 57
min-hum : onlardan
-
51-Zâriyât 57
min rızkın : bir rızık
-
51-Zâriyât 58
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
51-Zâriyât 58
el metînu : metin, sağlam, güçlü
-
51-Zâriyât 59
fe inne : işte, artık gerçekten
-
51-Zâriyât 59
li ellezîne : o kimseler için
-
51-Zâriyât 60
li ellezîne : o kimselere, onlara
-
51-Zâriyât 60
min yevmi-him : o (azap) günlerinden dolayı
-
52-Tûr 2
ve kitâbin : kitaba andolsun
-
52-Tûr 2
mestûrin : satır satır yazılmış
-
52-Tûr 3
rakkın : üzerine yazı yazılan şey, ince deri, sayfa
-
52-Tûr 3
menşûrin : yayılmış
-
52-Tûr 7
inne : muhakkak ki
-
52-Tûr 8
min dâfiin : defedecek kimse, uzaklaştırıp engel olacak
-
52-Tûr 11
yevmeizin : izin günü
-
52-Tûr 11
li el mukezzibîne : tekzip edenler, yalanlayanlar
-
52-Tûr 12
ellezîne : onlar ki
-
52-Tûr 12
havdın : lüzumsuz bâtıl şeyler
-
52-Tûr 16
innemâ : sadece, yalnız
-
52-Tûr 17
inne : muhakkak ki
-
52-Tûr 17
el muttekîne : muttakiler, takva sahipleri
-
52-Tûr 17
cennâtin : cennetler
-
52-Tûr 17
ve naîmin : ve ni'metler
-
52-Tûr 18
fâkihîne : sevinçli ve mutlu olanlar
-
52-Tûr 20
muttekiîne : yaslanmış olanlar
-
52-Tûr 20
alâ sururin : tahtlar üzerine
-
52-Tûr 20
masfûfetin : sıralanmış (özenle dizilmiş)
-
52-Tûr 20
bi hûrin : hurilerle
-
52-Tûr 20
înin : güzel gözlü
-
52-Tûr 21
ve ellezîne : ve onlar, o kimseler
-
52-Tûr 21
bi îmânin : îmân ile
-
52-Tûr 21
min ameli-him : onların amellerinden
-
52-Tûr 21
min şey'in : bir şey
-
52-Tûr 21
imriin \n(kulli imriin) : kişi, insan \n: (herkes)
-
52-Tûr 21
rehînun : rehine
-
52-Tûr 22
bi fâkihetin : meyveler ile
-
52-Tûr 22
ve lahmin : ve et
-
52-Tûr 25
ba'du-hum alâ ba'dın : birbirlerine
-
52-Tûr 26
innâ : muhakkak ki biz, gerçekten biz
-
52-Tûr 26
muşfikîne : korkanlar, endişe edenler
-
52-Tûr 28
innâ : muhakkak ki biz
-
52-Tûr 28
min kablu : önceden
-
52-Tûr 28
inne-hu : muhakkak ki o
-
52-Tûr 29
bi kâhinin : kâhin
-
52-Tûr 29
ve lâ mecnûnin : ve mecnun değil
-
52-Tûr 31
innî : muhakkak ki ben
-
52-Tûr 31
min el muterabbisîne : gözetleyenlerden, bekleyenlerden
-
52-Tûr 33
lâ yû'minûne : onlar îmân etmiyorlar, etmezler
-
52-Tûr 34
bi hadîsin : bir söz
-
52-Tûr 34
in kânû : eğer onlar ... oldu iseler
-
52-Tûr 34
sâdikîne : sadıklar, sözlerinde sadık olanlar, doğru söyleyenler
-
52-Tûr 35
min gayri şey'in : bir şey olmaksızın
-
52-Tûr 36
lâ yûkınûne : (Allah'a) yakîn hasıl edemezler
-
52-Tûr 37
inde-hum : onların yanında
-
52-Tûr 37
hazâinu : hazineler
-
52-Tûr 38
bi sultânin : güç, delil
-
52-Tûr 38
mubînin : açık, apaçık
-
52-Tûr 40
min magremin : borçtan
-
52-Tûr 41
indehum(u) : onların yanında
-
52-Tûr 42
ellezîne : o kimseler, onlar, olanlar
-
52-Tûr 44
ve in yerev : ve eğer görseler
-
52-Tûr 44
min es semâi : gökten
-
52-Tûr 47
ve inne : ve muhakkak
-
52-Tûr 47
li ellezîne zalemû : zalimlere, zulmedenlere
-
52-Tûr 47
ve lâkinne : ve lâkin, ancak
-
52-Tûr 48
inne-ke : muhakkak ki senden
-
52-Tûr 48
hîne : olduğu zaman, esnasında
-
52-Tûr 49
ve min el leyli : ve gecenin bir bölümünde
-
53-Necm 4
in ..... (illâ) : ancak, sadece
-
53-Necm 4
(in) ..... illâ : ancak, sadece
-
53-Necm 6
mirretin : kuvvetli, azamet sahibi
-
53-Necm 14
inde : yanında
-
53-Necm 15
inde-hâ : onun yanında
-
53-Necm 18
min âyâti : âyetlerinden
-
53-Necm 23
in ..... (illâ) : sadece, ancak
-
53-Necm 23
(in) ..... illâ : sadece, ancak
-
53-Necm 23
min sultânin : sultan, bir delil
-
53-Necm 23
in ..... (illâ) : sadece, ancak
-
53-Necm 23
in ..... (illâ) : sadece, ancak
-
53-Necm 23
min rabbi-him : Rab'lerinden
-
53-Necm 24
li el insâni : insan için
-
53-Necm 26
min melekin : melekler
-
53-Necm 26
min ba'di : den sonra
-
53-Necm 27
inne : muhakkak ki (gerçek şu ki)
-
53-Necm 27
ellezîne : o kimseler
-
53-Necm 27
lâ yu'minûne : îmân etmeyenler
-
53-Necm 28
min ilmin : bilgileri
-
53-Necm 28
in yettebiûne : uymaktadırlar (tâbî olmaktadırlar)
-
53-Necm 28
ve inne : ve muhakkak ki
-
53-Necm 28
minel hakki : Hakk'tan yana
-
53-Necm 29
an zikrinâ : zikrimizden
-
53-Necm 30
min el ilmi : ilimden
-
53-Necm 30
inne : muhakkak ki
-
53-Necm 31
ellezîne : o kimseler
-
53-Necm 31
ellezîne : o kimseler
-
53-Necm 32
ellezîne : o kimseler ki
-
53-Necm 32
inne : muhakkak ki
-
53-Necm 32
min el ardi : topraktan
-
53-Necm 32
ecinnetun : bir cenin
-
53-Necm 35
e'indehu : onun yanında
-
53-Necm 39
lil insâni : insan için
-
53-Necm 46
min nutfetin : bir damla sudan
-
53-Necm 52
ve kavme nûhin : ve Nuh'un kavmi
-
53-Necm 52
min kablu : önceden, daha önce
-
53-Necm 52
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
53-Necm 56
min en nuzuri : nezirlerden
-
53-Necm 58
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
53-Necm 59
min hâzâ el hadîsi : bu sözden
-
54-Kamer 1
ve inşakka : ve yarıldı
-
54-Kamer 2
ve in yerev : ve eğer görseler
-
54-Kamer 3
ve kullu emrin : ve bütün işler
-
54-Kamer 4
min el enbâi : haberlerden
-
54-Kamer 6
ilâ şey'in : bir şeye
-
54-Kamer 6
nukurin : korkunç dehşetli, çok korkunç
-
54-Kamer 7
min el ecdâsi : kabirlerinden
-
54-Kamer 8
muhtiîne : hızlı yürüyen, koşan
-
54-Kamer 9
kavmu nûhın : Nuh'un kavmi
-
54-Kamer 10
fe intasir : öyleyse intikam al
-
54-Kamer 11
bi mâin : suya
-
54-Kamer 11
munhemirin : gürül gürül akan
-
54-Kamer 12
alâ emrin : emir üzerine
-
54-Kamer 13
zâti elvâhın ve dusurin : perçinlenmiş levhalardan oluşan (gemi)
-
54-Kamer 15
hel min muddekirin : tezekkür eden (ibret alan) var mı
-
54-Kamer 17
hel min muddekirin : tezekkür eden (ibret alan) var mı
-
54-Kamer 19
innâ : muhakkak ki biz
-
54-Kamer 19
nahsin : uğursuz, felâketlerle dolu
-
54-Kamer 19
mustemirrin : devam eden
-
54-Kamer 20
nahlin : hurma ağaçları
-
54-Kamer 20
munkairin : kökünden sökülmüş olan
-
54-Kamer 22
hel min muddekirin : tezekkür eden (ibret alan) var mı
-
54-Kamer 24
min-nâ : bizden
-
54-Kamer 24
in-nâ : muhakkak ki biz
-
54-Kamer 24
le fî dalâlin : gerçekten dalâlet içinde
-
54-Kamer 24
ve suurin : ve çılgınlık
-
54-Kamer 25
min beyni-nâ : aramızdan, içimizden
-
54-Kamer 27
innâ : muhakkak ki biz
-
54-Kamer 28
şirbin : içecek olan
-
54-Kamer 31
in-nâ : muhakkak ki biz
-
54-Kamer 32
min muddekirin : tezekkür eden, ibret alan
-
54-Kamer 33
lûtin : Lut
-
54-Kamer 34
innâ : muhakkak ki biz
-
54-Kamer 34
lûtin : Lut
-
54-Kamer 34
bi seharin : seher vakti
-
54-Kamer 35
min indi-nâ : katımızdan
-
54-Kamer 40
min muddekirin : tezekkür eden, ibret alan
-
54-Kamer 42
azîzin : üstün ve güçlü
-
54-Kamer 42
muktedirin : kudret sahibi olan
-
54-Kamer 43
min ulâikum : onlardan
-
54-Kamer 47
inne : muhakkak ki
-
54-Kamer 47
el mucrimîne : suçlular, günahkârlar
-
54-Kamer 47
fî dalâlin : dalâlet içinde
-
54-Kamer 47
ve suurin : ve çılgınlık
-
54-Kamer 49
innâ : muhakkak ki biz
-
54-Kamer 49
kulle şey'in : herşeyi
-
54-Kamer 49
bi kaderin : bir kader ile, takdir edilmiş olarak
-
54-Kamer 50
ke lemhin : bir anlık gibi
-
54-Kamer 51
min muddekirin : tezekkür eden, ibret alan
-
54-Kamer 52
ve kullu şey'in : ve herşey
-
54-Kamer 53
sagîrin : küçük
-
54-Kamer 53
ve kebîrin : ve büyük
-
54-Kamer 54
inne : muhakkak ki
-
54-Kamer 54
el muttekîne : takva sahipleri
-
54-Kamer 54
fî cennâtin : cennetlerde
-
54-Kamer 54
ve neherin : ve nehirdedirler (çevresinde)
-
54-Kamer 55
sıdkın : sıddıklar, sadıklar
-
54-Kamer 55
inde : yanında, katında
-
54-Kamer 55
melîkin : melik, padişah, malik olan
-
54-Kamer 55
muktedirin : muktedir, kudret sahibi
-
55-Rahmân 3
el insâne : insan
-
55-Rahmân 5
husbânin : hesaplar
-
55-Rahmân 14
el insâne : insan
-
55-Rahmân 14
min : den
-
55-Rahmân 14
salsâlin : inorganik halden, organik hale dönüşmüş nemli toprak
-
55-Rahmân 15
min mâricin : parlak, dumanı olmayan alevden
-
55-Rahmân 15
min nârin : ateşten
-
55-Rahmân 22
min-humâ : ikisinden
-
55-Rahmân 26
aleyhâ fânin : fanilik üzeredir, yok olucudur
-
55-Rahmân 29
yevmin : gün
-
55-Rahmân 29
fî şe'nin : bir şe'n, ayrı bir tecelli, yeni bir oluş üzerindedir
-
55-Rahmân 33
el cinni : cin
-
55-Rahmân 33
ve el insi : ve insan
-
55-Rahmân 33
in isteta'tum : eğer gücünüz yetiyorsa
-
55-Rahmân 33
min aktâri : çapından, çaplarından
-
55-Rahmân 33
bi sultânin : bir sultan, bir güç
-
55-Rahmân 35
min nârin : ateşten
-
55-Rahmân 37
inşakkati : yarıldı
-
55-Rahmân 39
izin : izin
-
55-Rahmân 39
insun : insanlar
-
55-Rahmân 44
hamîmin : kaynar su
-
55-Rahmân 44
ânin : çok sıcak, kızgın
-
55-Rahmân 48
efnânin : fenler, çeşitli bilimsel (sanatsal) güzellikler, çeşitli ağaçlar
-
55-Rahmân 52
min : den
-
55-Rahmân 52
fâkihetin : meyve
-
55-Rahmân 54
muttekiîne : yaslanırlar
-
55-Rahmân 54
furusin : yataklar, döşekler
-
55-Rahmân 54
betâinu-hâ : onun iç kısımları, astarları
-
55-Rahmân 54
min istebrakin : atlas ipekten
-
55-Rahmân 54
dânin : yakın
-
55-Rahmân 56
fî hinne : orada
-
55-Rahmân 56
insun : insan(lar)
-
55-Rahmân 62
ve min dûni-himâ : ve bu ikisinden başka var
-
55-Rahmân 70
fî hinne : onlarda vardır
-
55-Rahmân 74
insun : insan(lar)
-
55-Rahmân 76
muttekiîne : yaslananlar, kurulanlar
-
55-Rahmân 76
refrefin : yastıklar veya yüksek yataklar
-
55-Rahmân 76
hudrin : yeşil, koyu yeşil
-
55-Rahmân 76
ve abkariyyin : ve harikulâde güzel işlemeli döşekler
-
55-Rahmân 76
hisânin : güzel olanlar
-
56-Vâkıa 13
min el evvelîne : evvelkilerden
-
56-Vâkıa 14
min el âhirîne : sonrakilerden
-
56-Vâkıa 15
sururin : serirler, tahtlar
-
56-Vâkıa 15
mevdûnetin : altınla örülmüş (dokunmuş ve mücevherlerle (inci ve yakutla) süslenmiş
-
56-Vâkıa 16
muttekiîne : yaslanmış olanlar, kurulanlar
-
56-Vâkıa 16
mutekâbilîne : karşılıklı
-
56-Vâkıa 18
bi ekvâbin : billur kadehlerle
-
56-Vâkıa 18
ve ke'sin : ve doldurulmuş kâseler
-
56-Vâkıa 18
min maînin : akan pınarlardan
-
56-Vâkıa 20
ve fâkihetin : ve meyveler
-
56-Vâkıa 20
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
56-Vâkıa 21
tayrin : kuş
-
56-Vâkıa 21
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
56-Vâkıa 22
înun : harika güzel gözler, ahu gözler
-
56-Vâkıa 27
ve ashâbu el yemîni : ve yemin sahipleri, yeminlerini yerine getirenler
-
56-Vâkıa 27
ashâbu el yemîni : yemin sahipleri, yeminlerini yerine getirenler
-
56-Vâkıa 28
sidrin : sedir ağaçları
-
56-Vâkıa 28
mahdûdin : dikenleri alınmış, dikensiz
-
56-Vâkıa 29
ve talhın : ve muz ağaçları
-
56-Vâkıa 29
mendûdin : meyveleri kat kat dizili
-
56-Vâkıa 30
ve zıllin : ve gölge, gölgeli yer, gölgeler
-
56-Vâkıa 30
memdûdin : uzamış, uzun uzun, uzayan
-
56-Vâkıa 31
ve mâin : ve sular
-
56-Vâkıa 31
meskûbin : çağlayan
-
56-Vâkıa 32
ve fâkihetin : ve meyve(ler)
-
56-Vâkıa 32
kesîretin : çok, birçok, pekçok
-
56-Vâkıa 33
lâ maktûatin : kesilmeyen, eksilmeyen
-
56-Vâkıa 33
ve lâ memnûatin : ve memnu olmayan, yasaklanmayan
-
56-Vâkıa 34
ve furuşin : ve döşekler
-
56-Vâkıa 34
merfûatin : yükseltilmiş
-
56-Vâkıa 35
innâ : muhakkak ki biz
-
56-Vâkıa 35
inşâen : yeni bir inşa (yaratılış) ile
-
56-Vâkıa 38
ashâbi el yemîni : yemin sahipleri, yeminlerini yerine getirenler
-
56-Vâkıa 39
min el evvelîne : evvelkilerden
-
56-Vâkıa 40
min el âhirîne : sonrakilerden
-
56-Vâkıa 42
semûmin : kavurucu, deriden nüfuz edip, iliklere işleyen bir sıcaklık
-
56-Vâkıa 42
ve hamîmin : ve kaynar su
-
56-Vâkıa 43
ve zıllin : ve gölge, gölgeli yer, gölgeler
-
56-Vâkıa 43
min yahmûmin : kara dumandan
-
56-Vâkıa 44
lâ bâridin : serinletici değil
-
56-Vâkıa 44
ve lâ kerîmin : ve rahatlatıcı değil
-
56-Vâkıa 45
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
56-Vâkıa 45
mutrefîne : mutrafı olanlar, varlık içinde zevklerine dalmış olanlar
-
56-Vâkıa 46
el hınsi : günah, yeminden dönme, sözünden dönme (inkâr etme, şirk)
-
56-Vâkıa 47
e innâ : gerçekten biz mi
-
56-Vâkıa 49
inne : muhakkak
-
56-Vâkıa 49
el evvelîne : evvelkiler
-
56-Vâkıa 49
ve el âhirîne : ve sonrakiler
-
56-Vâkıa 50
yevmin : gün
-
56-Vâkıa 50
ma'lûmin : bilinen
-
56-Vâkıa 51
inne-kum : muhakkak ki siz
-
56-Vâkıa 52
min şecerin : ağaçtan
-
56-Vâkıa 52
min zakkûmin : zakkumdan olan
-
56-Vâkıa 53
min-ha : ondan, onunla
-
56-Vâkıa 54
min el hamîmi : kaynar sudan
-
56-Vâkıa 56
ed dîni : dîn
-
56-Vâkıa 60
bi mesbûkîne : önüne geçilmiş olan
-
56-Vâkıa 66
innâ : muhakkak ki biz
-
56-Vâkıa 69
min el muzni : bulutlardan
-
56-Vâkıa 73
li el mukvîne : çöl yolcuları (sahrada konaklayanlar)
-
56-Vâkıa 76
ve inne-hu : ve muhakkak ki o
-
56-Vâkıa 77
inne-hu : muhakkak ki o
-
56-Vâkıa 78
kitâbin : kitap
-
56-Vâkıa 78
meknûnin : gizlenen, korunan, muhafaza edilen
-
56-Vâkıa 80
min rabbi : Rabb tarafından
-
56-Vâkıa 80
el âlemîne : alemler
-
56-Vâkıa 81
mudhinûne : şüphe edenler, inanmayanlar, inanmayan kimseler
-
56-Vâkıa 84
hîne izin : o zaman, o anda
-
56-Vâkıa 85
min-kum : sizden
-
56-Vâkıa 85
ve lâkin : fakat, ama, lâkin
-
56-Vâkıa 86
in : eğer
-
56-Vâkıa 86
medînîne : ceza (amellerinin karşılığını) gören kimseler
-
56-Vâkıa 87
in : eğer
-
56-Vâkıa 87
sâdikîne : sadıklar
-
56-Vâkıa 88
in kâne : eğer oldu ise
-
56-Vâkıa 88
min el mukarrebîne : mukarrebin olanlardan, yakın kılınanlardan
-
56-Vâkıa 89
ve cennetu naîmin : ve naim cenneti
-
56-Vâkıa 90
in kâne : eğer oldu ise
-
56-Vâkıa 90
min ashâbi el yemîni : yemin sahiplerinden, yeminlerini yerine getirenlerden
-
56-Vâkıa 91
min ashâbi el yemîne : yemin sahiplerinden, yeminlerini yerine getirenlerden
-
56-Vâkıa 92
in kâne : eğer oldu ise
-
56-Vâkıa 92
min el mukezzibîne : yalanlayanlardan
-
56-Vâkıa 92
ed dâllîne : dalâlettte kalanlar, dalâlette olanlar, sapıklar
-
56-Vâkıa 93
min hamîmin : kaynar sudan
-
56-Vâkıa 94
cahîmin : alevli ateş, cehennem
-
56-Vâkıa 95
inne : muhakkak ki
-
56-Vâkıa 95
hakku el yakîni : Hakk'ul yakîn'dir (yakîn olan haktır, kesin olarak gerçektir)
-
57-Hadid 2
şey'in : şey
-
57-Hadid 3
ve el bâtinu : ve bâtın, görülemeyen, gizli olan
-
57-Hadid 3
bi kulli şey'in : herşeyi
-
57-Hadid 4
eyyâmin : günler
-
57-Hadid 4
min-hâ : ondan
-
57-Hadid 4
min es semâi : semadan, gökten
-
57-Hadid 7
âminû : îmân edin
-
57-Hadid 7
mim-mâ (min-mâ) : o şeyden
-
57-Hadid 7
mustahlefîne : halefler, vekil kılınanlar
-
57-Hadid 7
ellezîne : onlar
-
57-Hadid 7
min-kum : sizden
-
57-Hadid 8
lâ tu'minûne : îmân etmiyorsunuz
-
57-Hadid 8
li tu'minû : îmân etmeniz için
-
57-Hadid 8
in : eğer
-
57-Hadid 8
mu'minîne : mü'minler
-
57-Hadid 9
âyâtin : âyetler
-
57-Hadid 9
beyyinâtin : beyyineler, apaçık beyan edici olan
-
57-Hadid 9
min ez zulumâti : zulmetten, karanlıklardan
-
57-Hadid 9
ve inne : ve muhakkak
-
57-Hadid 10
min-kum : sizden
-
57-Hadid 10
min kabli : önceden, önce
-
57-Hadid 10
min ellezîne : o kimselerden, onlardan
-
57-Hadid 10
min ba'du : sonradan, sonra
-
57-Hadid 12
el mu'minîne : mü'min erkekler
-
57-Hadid 12
ve el mu'minâti : ve mü'min kadınlar
-
57-Hadid 12
min tahti-hâ : onun altından
-
57-Hadid 12
hâlidîne : ebediyyen kalacak olanlar
-
57-Hadid 13
li ellezîne : o kimselere, onlara
-
57-Hadid 13
min nûri-kum : sizin nurunuzdan
-
57-Hadid 13
bi sûrin : sur, duvar
-
57-Hadid 13
bâtinu-hu : onun içinde, iç kısmında
-
57-Hadid 13
min kıbeli-hi : ondan önce
-
57-Hadid 14
ve lâkinne-kum : ve ancak, fakat siz
-
57-Hadid 15
min-kum : sizden
-
57-Hadid 15
min ellezîne : o kimselerden, onlardan
-
57-Hadid 16
li ellezîne : o kimseler için, onlar için
-
57-Hadid 16
min el hakki : Hakk'tan
-
57-Hadid 16
ke ellezîne : onlar gibi
-
57-Hadid 16
min kablu : daha önceden, daha önce
-
57-Hadid 16
min-hum : onlardan
-
57-Hadid 18
inne : muhakkak
-
57-Hadid 18
el mussaddikîne : sadaka veren erkekler
-
57-Hadid 19
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
57-Hadid 19
inde : yanında, katında
-
57-Hadid 19
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
57-Hadid 20
ve zînetun : ve süs, ziynet
-
57-Hadid 20
gaysin : yağmur
-
57-Hadid 20
min allâhi : Allah'tan
-
57-Hadid 21
ilâ magfiretin : bağışlanmaya, mağfirete
-
57-Hadid 21
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
57-Hadid 21
ve cennetin : ve cennet
-
57-Hadid 21
li ellezîne : onlar için
-
57-Hadid 22
min musîbetin : (musîbetlerden bir) musîbet
-
57-Hadid 22
fî kitâbin : kitapta
-
57-Hadid 22
min kabli : önceden, önce
-
57-Hadid 22
inne : muhakkak ki
-
57-Hadid 23
muhtâlin : kendini beğenen, böbürlenen,
-
57-Hadid 23
fahûrin : kendini çok metheden, çok övünen
-
57-Hadid 24
ellezîne : onlar
-
57-Hadid 24
inne : muhakkak ki
-
57-Hadid 25
bi el beyyinâti : beyyineler ile, deliller ile, ispat vasıtaları ile
-
57-Hadid 25
inne : muhakkak
-
57-Hadid 26
min-hum : ondan
-
57-Hadid 26
muhtedin : hidayete erenler
-
57-Hadid 26
min-hum : onlardan
-
57-Hadid 27
el incîle : İncil
-
57-Hadid 27
ellezîne : onlar
-
57-Hadid 27
ellezîne : onlar
-
57-Hadid 27
min-hum : onlardan
-
57-Hadid 27
min-hum : onlardan
-
57-Hadid 28
ellezîne âmenû : âmenû olanlar
-
57-Hadid 28
ve âminû : ve îmân edin
-
57-Hadid 28
min rahmeti-hi : onun rahmetinden
-
57-Hadid 29
alâ şey'in : bir şeye
-
57-Hadid 29
min fadli allâhi : Allah'ın fazlından
-
58-Mücâdele 1
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
58-Mücâdele 2
ellezîne : o kimseler, onlar
-
58-Mücâdele 2
min-kum : sizden, içinizden
-
58-Mücâdele 2
min nisâi-him : onların kadınlarından
-
58-Mücâdele 2
in (illâ) : olsa, ancak, sadece
-
58-Mücâdele 2
ve inne-hum : ve muhakkak ki onlar
-
58-Mücâdele 2
min el kavli : sözden
-
58-Mücâdele 2
ve inne : ve muhakkak
-
58-Mücâdele 3
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
58-Mücâdele 3
min nisâi-him : kadınlarından
-
58-Mücâdele 3
rekabetin : köle
-
58-Mücâdele 3
min kabli : önceden, daha önce
-
58-Mücâdele 4
min kabli : öncesinden, daha önce
-
58-Mücâdele 4
sittîne : altmış
-
58-Mücâdele 4
miskînen : miskin, yoksul (çalışmaktan aciz, yaşlı kimseyi)
-
58-Mücâdele 4
tu'minû : îmân ediyorsunuz
-
58-Mücâdele 4
ve li el kâfirîne : ve kâfirler için vardır
-
58-Mücâdele 5
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
58-Mücâdele 5
ellezîne : onlar
-
58-Mücâdele 5
min kabli-him : onlardan öncekiler
-
58-Mücâdele 5
âyâtin : âyetler, deliller
-
58-Mücâdele 5
beyyinâtin : apaçık, açıklanmış
-
58-Mücâdele 5
ve li el kâfirîne : ve kâfirler için vardır
-
58-Mücâdele 5
muhînun : alçaltıcı
-
58-Mücâdele 6
alâ kulli şey'in : herşeye
-
58-Mücâdele 7
min necvâ : gizli bir konuşmadan (konuşmada)
-
58-Mücâdele 7
selâsetin : üç (kişi)
-
58-Mücâdele 7
hamsetin : beş (kişi)
-
58-Mücâdele 7
min zâlike : bundan
-
58-Mücâdele 7
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
58-Mücâdele 7
bi kulli şeyin : herşeyi
-
58-Mücâdele 8
ellezîne : onlar
-
58-Mücâdele 9
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler, îmân edenler
-
58-Mücâdele 10
innemâ : fakat, ama, oysa, muhakkak ki
-
58-Mücâdele 10
min eş şeytâni : şeytandan
-
58-Mücâdele 10
ellezîne : onlar
-
58-Mücâdele 10
el mu'minûne : mü'minler
-
58-Mücâdele 11
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
58-Mücâdele 11
ellezîne âmenû : âmenû olanlar
-
58-Mücâdele 11
minkum : sizden
-
58-Mücâdele 11
ve ellezîne ûtû : ve verilenler
-
58-Mücâdele 11
derecâtin : dereceler
-
58-Mücâdele 12
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
58-Mücâdele 12
fe in : fakat, eğer, şâyet, ise
-
58-Mücâdele 12
fe inne : o taktirde muhakkak ki
-
58-Mücâdele 13
sadakâtin : sadaka
-
58-Mücâdele 14
ellezîne : onları, onlara
-
58-Mücâdele 14
min-kum : sizden
-
58-Mücâdele 14
min-hum : onlardan
-
58-Mücâdele 15
inne-hum : muhakkak onlar
-
58-Mücâdele 16
azâbun muhînun : alçaltıcı, rüsva edici azap
-
58-Mücâdele 17
min allâhi : Allah'tan
-
58-Mücâdele 18
alâ şey'in : bir şey üzerinde
-
58-Mücâdele 18
inne-hum : muhakkak onlar
-
58-Mücâdele 19
inne : muhakkak, gerçekten
-
58-Mücâdele 20
inne ellezîne : muhakkak onlar
-
58-Mücâdele 20
el ezellîne : zillet
-
58-Mücâdele 21
inne : muhakkak
-
58-Mücâdele 22
yu'minûne : îmân ederler
-
58-Mücâdele 22
bi rûhin : ruh ile
-
58-Mücâdele 22
min-hu : ondan, kendinden
-
58-Mücâdele 22
cennâtin : cennetler
-
58-Mücâdele 22
min tahti-hâ : onun altından
-
58-Mücâdele 22
hâlidîne : kalacak olanlar
-
58-Mücâdele 22
inne : muhakkak, gerçekten
-
59-Haşr 2
ellezîne keferû : inkâr edenler
-
59-Haşr 2
min ehli el kitâbi : kitap ehlinden
-
59-Haşr 2
min diyâri-him : diyarlarından, yurtlarından
-
59-Haşr 2
min allâhi : Allah'tan
-
59-Haşr 2
min haysu : yerden
-
59-Haşr 2
el mû'minîne : mü'minler
-
59-Haşr 4
inne : muhakkak ki
-
59-Haşr 5
min lînetin : (iyi cins) hurma ağacından
-
59-Haşr 5
el fâsikîne : fasıklar
-
59-Haşr 6
min-hum : onlardan
-
59-Haşr 6
min haylin : atlardan
-
59-Haşr 6
rikâbin : binek olarak kullanılan develer
-
59-Haşr 6
ve lâkinne allâhe : ve lâkin, fakat Allah
-
59-Haşr 6
şey'in : şey
-
59-Haşr 7
min ehli : ehlinden, halkından
-
59-Haşr 7
ve el mesâkîni : ve miskinler
-
59-Haşr 7
min-kum : sizden
-
59-Haşr 7
intehû : vazgeçin
-
59-Haşr 7
inne : muhakkak
-
59-Haşr 8
el muhâcirîne : hicret edenler
-
59-Haşr 8
ellezîne : onlar
-
59-Haşr 8
min diyâri-him : yurtlarından
-
59-Haşr 8
min allâhi : Allah'tan
-
59-Haşr 9
ve ellezîne : ve onlar
-
59-Haşr 9
min kabli-him : onlardan önce
-
59-Haşr 9
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
59-Haşr 10
ve ellezîne : ve onlar
-
59-Haşr 10
min ba'di-him : onlardan sonra
-
59-Haşr 10
ellezîne : onlar
-
59-Haşr 10
li ellezîne : olanlara
-
59-Haşr 10
inne- ke : muhakkak ki sen
-
59-Haşr 11
ellezîne : onlar
-
59-Haşr 11
ellezîne : onlar
-
59-Haşr 11
min ehli : ehlinden
-
59-Haşr 11
le in : eğer gerçekten olursa
-
59-Haşr 11
ve in kûtiltum : ve eğer sizinle savaşırlarsa
-
59-Haşr 11
inne-hum : muhakkak ki onlar, gerçekten onlar
-
59-Haşr 12
le in : eğer gerçekten olursa
-
59-Haşr 12
ve le in kûtılû : ve eğer gerçekten savaşsalar
-
59-Haşr 12
ve le in : ve eğer gerçekten olursa, olsa bile
-
59-Haşr 13
min allâhi : Allah'tan
-
59-Haşr 14
muhassanetin : sağlamlaştırılmış, muhafaza altına alınmış, korunmuş
-
59-Haşr 14
min verâi : arkasından
-
59-Haşr 14
cudurin : duvarlar
-
59-Haşr 15
ellezîne : onlar
-
59-Haşr 15
min kabli-him : onlardan önce
-
59-Haşr 16
li el insâni : insana
-
59-Haşr 16
in-nî : muhakkak ki ben
-
59-Haşr 16
min-ke : senden
-
59-Haşr 16
in-nî : muhakkak ki ben, elbette ben
-
59-Haşr 16
el âlemîne : âlemlerin
-
59-Haşr 17
ez zâlimîne : zalimler
-
59-Haşr 18
ellezîne : onlar
-
59-Haşr 18
li gadin : yarın için
-
59-Haşr 18
inne : muhakkak ki
-
59-Haşr 19
ke ellezîne : o kimseler gibi, onlar gibi
-
59-Haşr 21
cebelin : dağ
-
59-Haşr 21
min haşyeti allâhi : Allah'ın korkusundan
-
59-Haşr 23
el mû'minu : mü'min, emin olunan, emniyet veren, îmân edilen
-
59-Haşr 23
el muheyminu : koruyup gözeten
-
6-En'âm 1
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler, kâfirler
-
6-En'âm 2
min tînin : (özel bir) topraktan
-
6-En'âm 2
ınde-hu : O'nun katında, yanında
-
6-En'âm 4
min âyetin : bir âyet, mucize
-
6-En'âm 4
min âyâti : âyetlerden
-
6-En'âm 4
mu'rıdîne : yüz çeviren kimseler
-
6-En'âm 6
min kabli-him : onlardan önce, kendilerinden önce
-
6-En'âm 6
min karnin : nesillerden
-
6-En'âm 6
mâ lem numekkin : yerleştirmediğimiz bir şekilde
-
6-En'âm 6
min tahti-him : onların altından
-
6-En'âm 6
min ba'di-him : onlardan sonra
-
6-En'âm 6
karnen âharîne : başka, diğer nesiller
-
6-En'âm 7
fî kırtâsin : kâğıtta
-
6-En'âm 7
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olan kimseler
-
6-En'âm 7
in hâzâ illâ : bu ancak
-
6-En'âm 7
sihrun mubînun : apaçık bir sihir
-
6-En'âm 10
bi rusulin : resûller ile
-
6-En'âm 10
min kabli-ke : senden önce
-
6-En'âm 10
bi ellezîne : o kimseleri, onları
-
6-En'âm 10
min-hum : onlardan, onları
-
6-En'âm 11
el mukezzibîne : tekzip eden, yalanlayan kimseler
-
6-En'âm 12
ellezîne : o kimseler, onlar
-
6-En'âm 12
lâ yu'minûne : mü'min değildirler
-
6-En'âm 14
kul innî : de ki muhakkak ki ben
-
6-En'âm 14
min : ...'den
-
6-En'âm 14
el muşrikîne : müşrikler
-
6-En'âm 15
innî : muhakkak ki ben
-
6-En'âm 15
in asaytu : eğer, şâyet asi olursam, isyan edersem
-
6-En'âm 15
yevmin : gün
-
6-En'âm 15
azîmin : büyük
-
6-En'âm 16
yevme izin : o gün, izin günü
-
6-En'âm 16
el mubînu : apaçık, açıkça
-
6-En'âm 17
ve in : ve eğer, ...ise, ...olsa
-
6-En'âm 17
bi durrin : bir darlığı, zararı
-
6-En'âm 17
ve in : ve eğer
-
6-En'âm 17
bi hayrın : bir hayır
-
6-En'âm 17
alâ kulli şey'in : herşeye
-
6-En'âm 19
eyyu şey'in : hangi şey
-
6-En'âm 19
e inne-kum : siz muhakkak .....mısınız?
-
6-En'âm 19
kul innemâ : de, söyle sadece
-
6-En'âm 19
ve inne-nî : ve muhakkak ki ben
-
6-En'âm 19
mimmâ (min mâ) : şeylerden
-
6-En'âm 20
ellezîne : o kimseler, onlar
-
6-En'âm 20
ellezîne : o kimseler, onlar
-
6-En'âm 20
lâ yu'minûne : iman etmezler
-
6-En'âm 21
mimmen (min men) : kimse(ler)den
-
6-En'âm 21
inne-hu : muhakkak ki o
-
6-En'âm 22
li ellezîne : o kimselere, onlara
-
6-En'âm 22
ellezîne : o kimseler
-
6-En'âm 23
muşrikîne : müşrikler, şirk koşanlar
-
6-En'âm 25
ve min-hum : ve onlardan
-
6-En'âm 25
ekinneten : ekinnet, fıkıh etmeyi engelleyen bir sistem
-
6-En'âm 25
ve in yerev : ve eğer görseler
-
6-En'âm 25
kulle âyetin : bütün âyetleri
-
6-En'âm 25
lâ yu'minû : îmân etmezler
-
6-En'âm 25
ellezîne keferû : kâfir olan kimseler
-
6-En'âm 25
in hâzâ illâ : bu ancak, ...'den başka değil
-
6-En'âm 25
el evvelîne : evvelkiler, öncekiler
-
6-En'âm 26
ve in yuhlikûne : ve eğer helâk ederlerse
-
6-En'âm 27
min : ...'den
-
6-En'âm 27
el mu'minîne : mü'minler
-
6-En'âm 28
min kablu : daha önceden
-
6-En'âm 28
ve inne-hum : ve muhakkak onlar
-
6-En'âm 29
in hiye : o ancak
-
6-En'âm 29
bi meb'ûsîne : beas edilecek (diriltilecek) olanlar
-
6-En'âm 31
ellezîne : o kimseler
-
6-En'âm 32
li ellezîne : o kimseler için
-
6-En'âm 33
inne-hu : mutlaka o
-
6-En'âm 33
fe inne- hum : fakat, muhakkak ki onlar
-
6-En'âm 33
ve lâkinne : ve lâkin, fakat
-
6-En'âm 33
ez zâlimîne : zâlimler
-
6-En'âm 34
min kabli-ke : senden önce
-
6-En'âm 34
min nebei : haberinden (haberlerinden)
-
6-En'âm 34
el murselîne : murseller, elçiler, gönderilmiş resûller
-
6-En'âm 35
ve in kâne : ve eğer oldu ise
-
6-En'âm 35
fe inisteta'te : o taktirde gücün yeterse
-
6-En'âm 35
âyetin : bir âyet, mucize
-
6-En'âm 35
min el câhilîne : cahillerden
-
6-En'âm 36
innemâ : ancak, sadece
-
6-En'âm 36
ellezîne : o kimseler ki, onlar, ...olanlar
-
6-En'âm 37
min rabbi-hî : onun Rabbinden
-
6-En'âm 37
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
6-En'âm 37
ve lâkinne : ve lâkin, fakat
-
6-En'âm 38
min dâbbetin : yürüyen hayvandan
-
6-En'âm 38
ve lâ tâirin : ve kuş yoktur
-
6-En'âm 38
min şey'in : bir şeyi (bir şeyden)
-
6-En'âm 39
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar, ...olanlar
-
6-En'âm 39
sırâtın mustakîmin : Sıratı Mustakîm (Allah'a ulaştıran yol)
-
6-En'âm 40
in etâ-kum : eğer size gelse
-
6-En'âm 40
in kuntum : eğer siz ... iseniz
-
6-En'âm 40
sâdıkîne : sadıklar, doğru söyleyenler
-
6-En'âm 41
in şâe : eğer dilerse
-
6-En'âm 42
ilâ umemin : ümmetlere
-
6-En'âm 42
min kabli-ke : senden önce
-
6-En'âm 43
ve lâkin : ve lâkin, fakat
-
6-En'âm 44
kulli şey'in : herşey
-
6-En'âm 45
ellezîne : onlar ki
-
6-En'âm 45
el âlemîne : âlemler
-
6-En'âm 46
in ehaze : eğer alsa
-
6-En'âm 47
in etâ-kum : eğer size gelse
-
6-En'âm 48
el murselîne : elçiler, resûller, gönderilen kişiler
-
6-En'âm 48
illâ mubeşşirîne : müjdeleyiciler olmaktan başka
-
6-En'âm 48
ve munzirîne : ve uyaran kişiler, uyarıcılar
-
6-En'âm 49
ve ellezîne : ve o kimseler, ...olanlar
-
6-En'âm 50
indî : benim yanımda
-
6-En'âm 50
hazâinu allâhi : Allah'ın hazineleri
-
6-En'âm 50
innî melekun : gerçekte, mutlaka ben bir meleğim
-
6-En'âm 50
in ettebiu : ben ancak tâbî olurum (eğer tâbî olursam)
-
6-En'âm 51
ellezîne yehâfûne : korkan kimseler
-
6-En'âm 51
min dûni-hî : O'ndan başka
-
6-En'âm 52
ellezîne : o kimseler, onlar
-
6-En'âm 52
min hısâbi-him : onların hesaplarından
-
6-En'âm 52
min şey'in : bir şey
-
6-En'âm 52
min hısâbi-ke : senin hesabından
-
6-En'âm 52
min şey'in : bir şey
-
6-En'âm 52
min ez zâlimîne : zâlimlerden
-
6-En'âm 53
bi ba'din \nba'da-hum bi ba'din : bazıları ile \n: onları birbirleri ile
-
6-En'âm 53
min beyni-nâ : aramızdan
-
6-En'âm 53
bi eş şâkirîne : şükredenleri
-
6-En'âm 54
ellezîne yu'minûne : îmân eden kimseler
-
6-En'âm 54
min-kum : sizden
-
6-En'âm 54
bi cehâletin : cahillikle
-
6-En'âm 54
min ba'di-hî : ondan sonra
-
6-En'âm 55
testebîne : tespit olsun, belli olsun, açığa çıksın
-
6-En'âm 55
el mucrimîne : mücrimler, suçlular
-
6-En'âm 56
innî : muhakkak ki ben
-
6-En'âm 56
ellezîne : onlar, onlara
-
6-En'âm 56
min : ...'dan
-
6-En'âm 56
min el muhtedîne : hidayete erenlerden
-
6-En'âm 57
innî : muhakkak ki ben
-
6-En'âm 57
alâ beyyinetin : bir delil üzerinde
-
6-En'âm 57
min rabbî : Rabbimden
-
6-En'âm 57
mâ indî : benim indimde (yanımda) değil
-
6-En'âm 57
in el hukmu : ancak hüküm
-
6-En'âm 57
el fâsılîne : (hakkı bâtıldan) fasıl fasıl ayıranlar
-
6-En'âm 58
indî : benim yanımda
-
6-En'âm 58
bi ez zâlimîn : zâlimleri
-
6-En'âm 59
ve inde-hu : ve onun yanında
-
6-En'âm 59
min varakatin : bir yaprak(tan)
-
6-En'âm 59
ve lâ habbetin : ve bir tane, bir habbe yoktur, olmaz
-
6-En'âm 59
ve lâ ratbin : ve yaş, nemli, rutubetli (bir şey) yoktur
-
6-En'âm 59
ve lâ yâbisin : ve kuru (bir şey) yoktur
-
6-En'âm 59
kitâbin mubînin : Kitab-ı Mübîn, açıklanmış kitap, herşeyin yazılı olduğu kitap
-
6-En'âm 62
el hâsibîne : hesap görenler
-
6-En'âm 63
min zulumâti : karanlıklardan
-
6-En'âm 63
le in : elbette, mutlaka
-
6-En'âm 63
in : şâyet olursa
-
6-En'âm 63
min hâzihî : bundan
-
6-En'âm 63
min : ...'den
-
6-En'âm 63
eş şâkirîne : şükredenler
-
6-En'âm 64
min-hâ : ondan
-
6-En'âm 64
ve min : ve, ...den
-
6-En'âm 64
kerbin : sıkıntı, keder
-
6-En'âm 65
min fevkı-kum : sizin üstünüzden
-
6-En'âm 65
ev min tahti : veya altından
-
6-En'âm 65
ba'dın : bazı, bir kısmı
-
6-En'âm 66
bi vekîlin : bir vekil
-
6-En'âm 67
nebein : haber
-
6-En'âm 68
ellezîne : o kimseler, onlar
-
6-En'âm 68
yahûdû fî hadîsin : söze dalarlar (söze geçerler)
-
6-En'âm 68
ez zâlimîne : zalimler
-
6-En'âm 69
ellezîne : o kimseler
-
6-En'âm 69
min hisâbi-him : onların hesabından
-
6-En'âm 69
min şey'in : bir şey
-
6-En'âm 69
ve lâkin : ve lâkin, fakat
-
6-En'âm 70
ellezîne : o kimseler
-
6-En'âm 70
dîne-hum : onların dini, kendilerinin dînini, kendi dînleri
-
6-En'âm 70
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
6-En'âm 70
ve in : ve eğer, ise
-
6-En'âm 70
kulle adlin : bütün fidyeler (fidyelerin hepsi)
-
6-En'âm 70
min-hâ : ondan
-
6-En'âm 70
ellezîne : o kimseler, onlar
-
6-En'âm 70
min hamîmin : kaynar sudan
-
6-En'âm 71
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
6-En'âm 71
eş şeyâtînu : şeytanlar
-
6-En'âm 71
kul inne : de ki, muhakkak ki
-
6-En'âm 71
rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbine
-
6-En'âm 74
in-nî : muhakkak ki ben
-
6-En'âm 74
fî dalâlin : dalâlette
-
6-En'âm 74
mubînin : apaçık, açıkça
-
6-En'âm 75
min el mûkınîne : yakîn hasıl edenlerden
-
6-En'âm 76
el âfilîne : kaybolup giden
-
6-En'âm 77
le in : gerçekten eğer (ise)
-
6-En'âm 77
min el kavmi ed dâllîne : dalâlette olan kavimden
-
6-En'âm 78
innî : muhakkak ki ben
-
6-En'âm 78
min mâ tuşrikûne : sizin şirk (ortak) koştuğunuz şeylerden
-
6-En'âm 79
innî : muhakkak ki ben
-
6-En'âm 79
min el muşrikîne : müşriklerden
-
6-En'âm 80
kulle şey'in : herşeyi
-
6-En'âm 81
in kuntum : eğer siz, ...iseniz
-
6-En'âm 82
ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
-
6-En'âm 82
bi zulmin : zulümle
-
6-En'âm 83
derecâtin : dereceler
-
6-En'âm 83
inne : muhakkak ki
-
6-En'âm 84
min kablu : önceden
-
6-En'âm 84
ve min zurriyyeti-hî : ve onun soyundan, zürriyetinden
-
6-En'âm 84
neczî el muhsinîne : muhsinleri mükâfatlandırırız
-
6-En'âm 85
min es sâlihîne : salihlerden
-
6-En'âm 86
alâ el âlemîne : âlemlere
-
6-En'âm 87
ve min âbâi-him : ve onların babalarından, atalarından
-
6-En'âm 87
ilâ sırâtın mustekîmin : Sıratı Mustakîm'e
-
6-En'âm 88
min ibâdi-hî : kullarından
-
6-En'âm 89
ulâike ellezîne : işte onlar
-
6-En'âm 89
fe in : bundan sonra, eğer, ise
-
6-En'âm 89
leysû bi-hâ bi kâfirîne : onu inkâr etmeyecek
-
6-En'âm 90
ulâike ellezîne : işte onlar
-
6-En'âm 90
in huve : o ise
-
6-En'âm 90
li el âlemîne : âlemlere, âlemler için
-
6-En'âm 91
beşerin : beşer, insan
-
6-En'âm 91
min şey'in : bir şey
-
6-En'âm 92
ve ellezîne : ve onlar
-
6-En'âm 92
yu'minûne : iman ederler
-
6-En'âm 92
yu'minûne : îmân ederler
-
6-En'âm 94
merretin : defa
-
6-En'âm 94
ellezîne : ki onlar
-
6-En'âm 95
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
6-En'âm 95
min el meyyiti : ölüden
-
6-En'âm 95
min el hayyi : diriden, canlıdan
-
6-En'âm 97
li kavmin : bir kavim için, bir topluluk için
-
6-En'âm 98
min nefsin : bir nefsten
-
6-En'âm 98
vâhıdetin : bir tek
-
6-En'âm 98
li kavmin : bir kavim için, bir topluluk için
-
6-En'âm 99
min es semâi mâen : semâdan su
-
6-En'âm 99
kulli şey'in : herşey
-
6-En'âm 99
min-hu : ondan
-
6-En'âm 99
min-hu : ondan
-
6-En'âm 99
ve min en nahli : hurma ağacından
-
6-En'âm 99
min tal'ı-hâ : onun tomurcuğundan
-
6-En'âm 99
kınvânun : hurma salkımları
-
6-En'âm 99
ve cennâtin : bahçeler, bostanlar
-
6-En'âm 99
min a'nâbin : üzümlerden
-
6-En'âm 99
ve gayre muteşâbihin : ve benzemeyen
-
6-En'âm 99
inne : muhakkak ki
-
6-En'âm 99
le âyâtin : elbette âyetler
-
6-En'âm 99
li kavmin : bir kavim için, topluluk için
-
6-En'âm 99
yu'minûne : îmân edenler
-
6-En'âm 100
şurekâe el cinne : cinleri ortak kıldılar, ortak koştular
-
6-En'âm 100
benîne : oğullar
-
6-En'âm 100
benâtin : ve kızlar
-
6-En'âm 100
ilmin : bir bilgi, bir ilim
-
6-En'âm 101
kulle şey'in : herşeyi
-
6-En'âm 101
ve huve bikulli şey'in : ve O herşeyi
-
6-En'âm 102
kulli şey'in : herşeyi
-
6-En'âm 102
alâ kulli şey'in : herşeye
-
6-En'âm 104
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
6-En'âm 104
bi hafîzin : gözeten, muhafız
-
6-En'âm 105
ve li nubeyyine-hu : ve onu beyan etmemiz için
-
6-En'âm 105
li kavmin : bir kavme, bir topluluğa
-
6-En'âm 106
min rabbi-ke : senin Rabbinden
-
6-En'âm 106
an el muşrikîne : müşriklerden
-
6-En'âm 107
bi vekîlin : bir vekil
-
6-En'âm 108
ellezîne : onlara
-
6-En'âm 108
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
6-En'âm 108
li kulli ummetin : her ümmete
-
6-En'âm 109
le in : mutlaka, eğer olursa
-
6-En'âm 109
le yu'minunne : mutlaka îmân edeceklerine
-
6-En'âm 109
innemâ el ayâtu : âyetler ancak
-
6-En'âm 109
inde allâhi : Allah katında
-
6-En'âm 109
lâ yu'minûne : îmân etmezler
-
6-En'âm 110
lem yu'minû : îmân etmediler (mü'min olmadılar)
-
6-En'âm 110
merretin : defa
-
6-En'âm 111
kulle şey'in : herşeyi
-
6-En'âm 111
mâ kânû li yu'minû : inanacak değillerdi (olmadılar)
-
6-En'âm 111
ve lâkinne : ve lâkin
-
6-En'âm 112
nebiyyin : peygamber
-
6-En'âm 112
şeyâtîne : şeytanlar
-
6-En'âm 112
el insi : insan
-
6-En'âm 112
ve el cinni : ve cin
-
6-En'âm 112
ilâ ba'dın \n(ba'du-hum ilâ ba'dın) : bazısına \n: (birbirlerine)
-
6-En'âm 113
ellezîne : ki onlar
-
6-En'âm 113
lâ yu'minûne : îmân etmezler, inanmazlar
-
6-En'âm 114
ve ellezîne : ve onlar ki
-
6-En'âm 114
min rabbi-ke : senin Rabbinden
-
6-En'âm 114
min el mumterîne : şüphe edenlerden
-
6-En'âm 116
ve in : ve eğer, ...olursa
-
6-En'âm 116
in : eğer olursa, ancak ...olur
-
6-En'âm 116
ve in : ve eğer olursa, ancak ...olur
-
6-En'âm 117
inne : muhakkak ki
-
6-En'âm 117
bi el muhtedîne : hidayete erenleri
-
6-En'âm 118
mimmâ (min mâ) : o şeylerden
-
6-En'âm 118
in kuntum : eğer .... siz iseniz
-
6-En'âm 118
mu'minîne : îmân eden kimseler (mü'min olan)
-
6-En'âm 119
mimmâ (min mâ) : o şeylerden
-
6-En'âm 119
ve inne : ve muhakkak
-
6-En'âm 119
bi gayri ilmin : bir ilim olmaksızın
-
6-En'âm 119
inne : muhakkak
-
6-En'âm 119
bi el mu'tedîne : haddi aşanları
-
6-En'âm 120
ve bâtıne-hu : ve onun gizli olanını
-
6-En'âm 120
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
6-En'âm 121
mimmâ (min mâ) : o şeylerden
-
6-En'âm 121
ve inne-hu : ve muhakkak ki o
-
6-En'âm 121
ve inne eş şeyâtîne : ve muhakkak ki şeytanlar
-
6-En'âm 121
ve in : ve eğer, şâyet
-
6-En'âm 121
inne-kum : muhakkak siz
-
6-En'âm 122
leyse bi-hâricin : çıkacak değil, çıkamayacak olan
-
6-En'âm 122
min-hâ : ondan, oradan
-
6-En'âm 122
zuyyine : süslü, güzel gösterildi
-
6-En'âm 122
li el kâfirîne : kâfirlere
-
6-En'âm 123
fî kulli karyetin : her kasabada, şehirde
-
6-En'âm 124
len nu'mine : asla îmân etmeyiz
-
6-En'âm 124
se yusîbu ellezîne : yakında isabet edecek ki onlar
-
6-En'âm 124
inde allâhi : Allah'ın yanında, huzurunda
-
6-En'âm 125
alâ ellezîne : onların üzerine
-
6-En'âm 125
lâ yu'minûne : îmân etmezler
-
6-En'âm 126
li kavmin : bir kavim (topluluk) için
-
6-En'âm 127
inde : katında, yanında
-
6-En'âm 128
yâ ma'şere el cinni : ey cin topluluğu
-
6-En'âm 128
min el insi : insanlardan
-
6-En'âm 128
min el insi : insanlardan
-
6-En'âm 128
istemtea ba'du-nâ bi ba'din : bazımız bazısından (birbirimizden) metalandı, faydalandı
-
6-En'âm 128
hâlidîne : ebedî kalacak olanlar
-
6-En'âm 128
inne : muhakkak ki
-
6-En'âm 129
ba'da ez zâlimîne : zalimlerin bir kısmını
-
6-En'âm 130
yâ ma'şere el cinni : ey cin topluluğu
-
6-En'âm 130
ve el insi : ve insan
-
6-En'âm 130
min-kum : sizden, içinizden
-
6-En'âm 130
kâfirîne : kâfirler
-
6-En'âm 131
bi zulmin : zulüm ile
-
6-En'âm 132
ve li kullin : ve herkes için vardır
-
6-En'âm 132
mimmâ (min mâ) : şeylerden
-
6-En'âm 132
bi gâfilin : gâfil, habersiz
-
6-En'âm 133
in yeşe' : eğer dilerse
-
6-En'âm 133
min ba'di-kum : sizden sonra
-
6-En'âm 133
min zurriyyeti : zürriyetinden, soyundan, neslinden
-
6-En'âm 133
kavmin : bir kavim
-
6-En'âm 133
âharîne : başka, diğer
-
6-En'âm 134
inne : muhakkak
-
6-En'âm 134
le âtin : mutlaka gelecek
-
6-En'âm 134
bi mu'cizîne : aciz bırakan (bırakacak) kimseler
-
6-En'âm 135
innî : muhakkak ki ben
-
6-En'âm 135
inne-hu : muhakkak ki o
-
6-En'âm 136
mimmâ (min mâ) : o şeylerden
-
6-En'âm 136
min el harsi : ekinlerden
-
6-En'âm 137
li kesîrin : çoğuna
-
6-En'âm 137
min el muşrikîne : müşriklerden
-
6-En'âm 137
dîne-hum : onların dîni, kendilerinin dîni
-
6-En'âm 139
ve in yekun : ve eğer olursa
-
6-En'âm 139
innehu : muhakkak ki o
-
6-En'âm 140
ellezîne : o kimseler ki
-
6-En'âm 140
bi gayri ilmin : bir ilmi olmaksızın
-
6-En'âm 140
muhtedîne : hidayete eren kimseler
-
6-En'âm 141
cennâtin : bahçeler
-
6-En'âm 141
ma'rûşâtin : asmalı
-
6-En'âm 141
ma'rûşâtin : asmalı
-
6-En'âm 141
ve gayre muteşâbihin : ve benzemeyen
-
6-En'âm 141
min semeri-hî : onun ürününden
-
6-En'âm 141
inne-hu : muhakkak ki o
-
6-En'âm 141
el musrifîne : müsrifler, israf eden kimseler
-
6-En'âm 142
ve min el en'âmi : ve hayvanlardan (4 ayaklı)
-
6-En'âm 142
mimmâ (min mâ) : şeylerden
-
6-En'âm 142
inne-hu : muhakkak ki o
-
6-En'âm 142
mubînun : beyan olunan, apaçık
-
6-En'âm 143
ezvâcin : çift, (erkek ve dişi)
-
6-En'âm 143
min ed da'ni isneyni : koyundan iki
-
6-En'âm 143
ve min el ma'zi isneyni : keçiden iki
-
6-En'âm 143
bi ilmin : bir ilimle
-
6-En'âm 143
in : eğer
-
6-En'âm 143
sâdıkîne : sadıklar, doğru söyleyenler, doğru sözlüler
-
6-En'âm 144
ve min el ibilisneyni \n(ve min el ibili isneyni) : ve deveden iki
-
6-En'âm 144
ve min el bakarisneyni \n(ve min el bakara isneyni) : sığırdan iki
-
6-En'âm 144
mimmenifterâ \n(min men ifterâ) : iftira eden kimseden
-
6-En'âm 144
bi gayri ilmin : bir ilim olmaksızın
-
6-En'âm 144
innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah
-
6-En'âm 144
ez zâlimîne : zâlimler
-
6-En'âm 145
alâ tâimin : yiyeceğe, yiyecek üzerinde
-
6-En'âm 145
hinzîrin : domuz
-
6-En'âm 145
fe inne-hu : ki o mutlaka
-
6-En'âm 145
bâgın : haddi aşan, meyleden
-
6-En'âm 145
ve lâ âdin : ve hakka tecavüz etmeden
-
6-En'âm 145
fe inne : o taktirde muhakkak
-
6-En'âm 146
ve alâ ellezîne : ve onlara, ...olanlara
-
6-En'âm 146
zî zufurin : tırnaklı (tırnağa sahip, tırnağı olan)
-
6-En'âm 146
ve min el bakari : ve ineklerden (sığırlardan)
-
6-En'âm 146
bi azmin : kemiğe
-
6-En'âm 146
ve innâ : ve muhakkak ki biz
-
6-En'âm 147
fe in : artık, bundan sonra eğer
-
6-En'âm 147
zû rahmetin : rahmet sahibi
-
6-En'âm 147
vâsi'atin : geniş
-
6-En'âm 147
el mucrimîne : mücrimler, suçlular
-
6-En'âm 148
ellezîne eşrekû : şirk koşanlar
-
6-En'âm 148
min şey'in : bir şeyi
-
6-En'âm 148
ellezîne min kabli-him : onlardan öncekiler
-
6-En'âm 148
inde-kum : sizin yanınızda
-
6-En'âm 148
min ilmin : ilimden bir şey, bir bilgi
-
6-En'âm 148
in : eğer olursa
-
6-En'âm 148
ve in : ve olursa
-
6-En'âm 149
ecmaîne : hepsi, topluca
-
6-En'âm 150
şuhedâe-kum ellezîne : şahitleriniz ki onlar
-
6-En'âm 150
fe in : eğer hâlâ
-
6-En'âm 150
ellezîne kezzebû : yalanlayan kimseler
-
6-En'âm 150
ve ellezîne : ve onlar
-
6-En'âm 150
lâ yu'minûne : îmân etmezler
-
6-En'âm 151
min imlakin : yokluktan, yoksulluktan, fakirlikten
-
6-En'âm 151
min-hâ : ondan
-
6-En'âm 154
li kulli şey'in : herşeyi
-
6-En'âm 154
yu'minûne : îmân ederler
-
6-En'âm 156
innemâ : yalnızca, sadece
-
6-En'âm 156
min kabli-nâ : bizden önce
-
6-En'âm 156
ve in kunnâ : ve biz olurduk
-
6-En'âm 156
le gâfilîne : gerçekten gâfil (habersiz) olanlar
-
6-En'âm 157
min-hum : onlardan
-
6-En'âm 157
beyyinetun : beyyine, delil
-
6-En'âm 157
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
6-En'âm 157
mimmen (min men) : o kimseden
-
6-En'âm 157
ellezîne yasdifûne : yüz çeviren kimseler
-
6-En'âm 158
min kablu : daha önceden
-
6-En'âm 158
intezırû : bekleyin
-
6-En'âm 158
innâ : muhakkak ki biz
-
6-En'âm 159
innellezîne (inne ellezîne) : muhakkak ki onlar
-
6-En'âm 159
dîne-hum : onların dîni, kendi dînlerini
-
6-En'âm 159
min-hum : onlardan
-
6-En'âm 159
fî şey'in : bir şeyde, bir ilgide, bağlantıda
-
6-En'âm 159
innemâ : fakat
-
6-En'âm 161
inne-nî : muhakkak ki beni
-
6-En'âm 161
ilâ sırâtın mustekîmin : Sıratı Mustakîm'e, Allah'a yönelmiş,
-
6-En'âm 161
dînen : dîn olarak
-
6-En'âm 161
min el muşrikîne : müşriklerden
-
6-En'âm 162
inne : muhakkak
-
6-En'âm 162
rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbi
-
6-En'âm 163
el muslimîne : müslümanlar, teslim olanlar
-
6-En'âm 164
kulli şey'in : herşey
-
6-En'âm 164
nefsin : bir nefs, kişi
-
6-En'âm 165
ba'dın : bazısı, bir kısmı
-
6-En'âm 165
derecâtin : dereceler
-
6-En'âm 165
inne : muhakkak
-
6-En'âm 165
ve inne-hu : ve muhakkak ki o
-
60-Mümtehine 1
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
60-Mümtehine 1
min el hakkı : Hakk'tan
-
60-Mümtehine 1
en tû'minû : inanmanız
-
60-Mümtehine 1
in kuntum : eğer siz iseniz
-
60-Mümtehine 1
min-kum : sizden
-
60-Mümtehine 2
in : eğer, şâyet, olsa
-
60-Mümtehine 2
ve elsinete-hum : ve onların dilleri, dilleri
-
60-Mümtehine 4
ve ellezîne : ve onlar
-
60-Mümtehine 4
innâ : muhakkak ki biz
-
60-Mümtehine 4
min-kum : sizden
-
60-Mümtehine 4
ve mimmâ(min-mâ) : ve o şeyden
-
60-Mümtehine 4
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
60-Mümtehine 4
tu'minû : siz îmân edersiniz, inanırsınız
-
60-Mümtehine 4
min allâhi : Allah'tan
-
60-Mümtehine 4
min şey'in : bir şeyden
-
60-Mümtehine 5
li ellezîne : onlara
-
60-Mümtehine 5
inne-ke : muhakkak sen
-
60-Mümtehine 6
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
60-Mümtehine 7
ellezîne âdeytum : sizin düşman olduğunuz kimseler
-
60-Mümtehine 7
min-hum : onlardan
-
60-Mümtehine 8
an ellezîne : o kimselerden, onlardan
-
60-Mümtehine 8
fî ed dîni : dînde, dîn hakkında
-
60-Mümtehine 8
min diyâri-kum : diyarlarınızdan, yurtlarınızdan
-
60-Mümtehine 8
inne : muhakkak
-
60-Mümtehine 8
el muksitîne : adaletli olanlar, adaletle davrananlar
-
60-Mümtehine 9
innemâ : fakat
-
60-Mümtehine 9
ani ellezîne : onlardan, o kimselerden
-
60-Mümtehine 9
fî ed dîni : dîn hakkında
-
60-Mümtehine 9
min diyâri-kum : sizin yurdunuzdan
-
60-Mümtehine 10
ellezîne âmenû : îmân eden, Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
-
60-Mümtehine 10
el mu'minâtu : mü'min kadınlar
-
60-Mümtehine 10
muhâcirâtin : göç eden kadınlar
-
60-Mümtehine 10
fe imtehinû : o zaman imtihan edin
-
60-Mümtehine 10
bi îmânihinne : onların (kadınların) îmânlarını
-
60-Mümtehine 10
in alimtim(û) : eğer bilirseniz
-
60-Mümtehine 10
mu'minâtin : mü'min kadınlar
-
60-Mümtehine 11
ve in : ve şâyet, eğer
-
60-Mümtehine 11
min ezvâci-kum : zevcelerinizden, zevcelerinizden dolayı, eşlerinizden dolayı
-
60-Mümtehine 11
ellezîne zehebet : giden kimselere, gidenlere
-
60-Mümtehine 11
bi-hî mu'minûne : ona, kendisine îmân edenlersiniz
-
60-Mümtehine 12
el mu'minâtu : mü'min kadınlar
-
60-Mümtehine 12
ve lâ yeznîne : ve (kadınların) zinada bulunmaması
-
60-Mümtehine 12
ve lâ ye'tîne : ve (kadınların) getirmemesi, yapmaması
-
60-Mümtehine 12
bi buhtânin : bühtan ile, çirkin bir yalanla
-
60-Mümtehine 12
yefterîne-hu : onu uydurur, iftira eder
-
60-Mümtehine 12
eydîhinne : (kadınların) elleri
-
60-Mümtehine 12
ve erculihinne : ve (kadınların) ayakları
-
60-Mümtehine 12
ve lâ ya'sîne-ke : ve (kadınlar) sana asi olmasınlar
-
60-Mümtehine 12
fî ma'rûfin : maruf bir iş konusunda
-
60-Mümtehine 12
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
60-Mümtehine 13
ellezîne âmenû : îmân edenler, âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
60-Mümtehine 13
min el âhireti : ahiretten
-
60-Mümtehine 13
min ashâbi el kubûri : kabir halkından, kabirdekilerden
-
61-Saf 2
ellezîne âmenû : âmenû olanlar (ölmeden önce ruhunu Allah'a ulaştırmayı dileyenler)
-
61-Saf 3
inde allâhi : Allah'ın indinde, katında
-
61-Saf 4
inne : muhakkak
-
61-Saf 4
ellezîne : onlar
-
61-Saf 5
el fâsikîne : fasıklar, fıska düşenler, Allah yolundan sapanlar
-
61-Saf 6
in-nî : muhakkak ki ben
-
61-Saf 6
min et tevrâti : Tevrat'tan, Tevrat'ta olan
-
61-Saf 6
resûlin : resûl
-
61-Saf 6
min ba'dî : benden sonra
-
61-Saf 6
el beyyinâti : beyyineler, deliller, mucizeler, ispat vasıtaları
-
61-Saf 6
mubînun : apaçık
-
61-Saf 7
mimmen (min men) : kişiden, kimseden
-
61-Saf 7
ez zâlimîne : zalimler
-
61-Saf 9
ve dîni el hakkı : ve Hakk'ın dîni, ezelî ve ebedî olan Allah'ın dîni
-
61-Saf 9
ala ed dîni kulli-hî : dînlerin hepsinin üzerine
-
61-Saf 10
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a inananlar
-
61-Saf 10
alâ ticâretin : ticarete (ticaret için)
-
61-Saf 10
min azâbin : azaptan
-
61-Saf 10
elîmin : elîm, acı
-
61-Saf 11
tu'minûne : îmân edin
-
61-Saf 11
in : eğer, keşke
-
61-Saf 12
cennâtin : cennetler
-
61-Saf 12
min tahti-hâ : onun altından
-
61-Saf 12
ve mesâkine : ve meskenler, konutlar
-
61-Saf 12
fî cennâti adnin : adn cennetlerinde
-
61-Saf 13
min allâhi : Allah'tan
-
61-Saf 13
el mû'minîne : mü'minler
-
61-Saf 14
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
61-Saf 14
li el havâriyyîne : havarilere
-
61-Saf 14
min benî isrâîle : İsrailoğulları'ndan
-
61-Saf 14
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
61-Saf 14
zâhirîne : gâlip gelenler, üstün olanlar
-
62-Cum'a 2
fî el ummiyyîne : ümmîlerin, okuma yazma bilmeyenlerin arasında
-
62-Cum'a 2
min-hum : onlardan, kendilerinden
-
62-Cum'a 2
ve in kânû : ve eğer onlar ..... iseler, sadece ..... idiler
-
62-Cum'a 2
min kablu : önceden, daha önce
-
62-Cum'a 2
fî dalâlin : dalâlet içinde
-
62-Cum'a 2
mubînin : açık, apaçık
-
62-Cum'a 3
ve âharîne : ve sonrakiler
-
62-Cum'a 3
min-hum : onlardan
-
62-Cum'a 5
ellezîne : o kimseler, onlar
-
62-Cum'a 5
ellezîne : onlar
-
62-Cum'a 5
ez zâlimîne : zalimler
-
62-Cum'a 6
ellezîne hâdû : yahudi olanlar, yahudiler
-
62-Cum'a 6
in : eğer, şâyet
-
62-Cum'a 6
min dûni : başka, ayrı olarak
-
62-Cum'a 6
in : eğer, şâyet
-
62-Cum'a 6
sâdikîne : sadıklar, doğru söyleyen kimseler
-
62-Cum'a 7
bi ez zâlimîne : zalimleri
-
62-Cum'a 8
inne : muhakkak
-
62-Cum'a 8
min-hu : ondan
-
62-Cum'a 8
inne-hu : muhakkak ki o, o mutlaka
-
62-Cum'a 9
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler, îmân edenler
-
62-Cum'a 9
min yevmi : (günlerden) ..... günü
-
62-Cum'a 9
in : eğer, keşke
-
62-Cum'a 10
fe inteşirû : o zaman dağılın
-
62-Cum'a 10
min fadli allâhi : Allah'ın fazlından
-
62-Cum'a 11
infaddû : dağıldılar, dağılıp gittiler
-
62-Cum'a 11
inde allâhi : Allah'ın indinde, katında
-
62-Cum'a 11
min el lehvi : eğlenceden
-
62-Cum'a 11
ve min et ticâreti : ve ticaretten
-
62-Cum'a 11
er râzıkîne : rızık verenler
-
63-Münâfikûn 1
inne-ke : muhakkak ki sen
-
63-Münâfikûn 1
inne-ke : muhakkak ki sen
-
63-Münâfikûn 1
inne : muhakkak
-
63-Münâfikûn 1
el munâfikîne : münafıklar, nifak çıkaranlar
-
63-Münâfikûn 2
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
63-Münâfikûn 4
ve in : ve eğer, ise
-
63-Münâfikûn 4
sayhatin : sayha, yüksek ses, gürültü
-
63-Münâfikûn 6
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
63-Münâfikûn 6
el fâsikîne : fasıklar
-
63-Münâfikûn 7
hum(u) ellezîne : onlar ki
-
63-Münâfikûn 7
inde : yanında
-
63-Münâfikûn 7
hazâinu : hazineler
-
63-Münâfikûn 7
ve lâkinne : ve lâkin, fakat, ancak
-
63-Münâfikûn 7
el munâfikîne : münafıklar
-
63-Münâfikûn 8
in reca'nâ : eğer biz dönersek
-
63-Münâfikûn 8
ilâ el medîneti : medineye, şehre
-
63-Münâfikûn 8
min-hâ : ondan, oradan
-
63-Münâfikûn 8
ve li el mu'minîne : ve mü'minlerin
-
63-Münâfikûn 8
ve lâkinne : ve lâkin, ancak
-
63-Münâfikûn 8
el munâfikîne : münafıklar, nifak çıkaranlar
-
63-Münâfikûn 9
ellezîne : onlar, olanlar
-
63-Münâfikûn 10
mimmâ (min-mâ) : şeylerden
-
63-Münâfikûn 10
min kabli : önceden, önce
-
63-Münâfikûn 10
ilâ ecelin : belirli bir süreye, bir zamana kadar
-
63-Münâfikûn 10
karîbin : yakın
-
63-Münâfikûn 10
min es sâlihîne : salihlerden
-
64-Teğabün 1
alâ kulli şey'in : herşeye
-
64-Teğabün 2
min-kum : sizden bir kısmınız
-
64-Teğabün 2
ve min-kum : ve sizden (sizin) bir kısmınız
-
64-Teğabün 2
mu'minun : mü'min
-
64-Teğabün 4
tu'linûne : (aleni olarak) açıklıyorsunuz
-
64-Teğabün 5
ellezîne : o kimseler, onlar
-
64-Teğabün 5
min kablu : önceden, daha önce
-
64-Teğabün 6
bi el beyyinâti : açık delilleri
-
64-Teğabün 7
ellezîne : o kimseler, onlar
-
64-Teğabün 8
âminû : îmân edin
-
64-Teğabün 9
yu'min : îmân eder
-
64-Teğabün 9
cennâtin : cennetler
-
64-Teğabün 9
min tahti-hâ : onun altından
-
64-Teğabün 9
hâlidîne : devamlı kalacak olanlar
-
64-Teğabün 10
ve ellezîne : ve onlar
-
64-Teğabün 10
hâlidîne : ebediyyen kalacak olanlar
-
64-Teğabün 11
min musîbetin : bir musîbet
-
64-Teğabün 11
yû'min : îmân eder
-
64-Teğabün 11
bi şey'in : şeyi
-
64-Teğabün 12
fe in : eğer hâlâ
-
64-Teğabün 12
innemâ : sadece
-
64-Teğabün 12
el mubînu : apaçık, açıkça
-
64-Teğabün 13
el mu'minûne : mü'minler
-
64-Teğabün 14
ellezîne : o kimseler, onlar, olanlar
-
64-Teğabün 14
inne : muhakkak ki
-
64-Teğabün 14
min ezvâci-kum : sizin eşlerinizden
-
64-Teğabün 14
ve in ta'fû : ve eğer affederseniz
-
64-Teğabün 14
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
64-Teğabün 15
innemâ : ancak, fakat, oysa
-
64-Teğabün 15
inde-hu : onun yanında, katında
-
64-Teğabün 17
in : eğer
-
65-Talâk 1
iddeti-hinne : kadınların üç adet (hayz hali) dönemi
-
65-Talâk 1
min buyûti-hinne : evlerinden
-
65-Talâk 1
en ye'tîne : gelmeleri
-
65-Talâk 1
bi fâhişetin : fahişelik ile, kötülük ile, hayasızlık ile
-
65-Talâk 1
mubeyyinetin : açık, açıkça
-
65-Talâk 2
bi ma'rûfin : örfe uygun olarak güzellikle ve iyilikle
-
65-Talâk 2
bi ma'rûfin : örfe uygun olarak güzellikle ve iyilikle
-
65-Talâk 2
adlin : adalet
-
65-Talâk 2
min-kum : sizden
-
65-Talâk 2
yu'minu : îmân eder
-
65-Talâk 3
min haysu : yerden
-
65-Talâk 3
inne : muhakkak
-
65-Talâk 3
şey'in : şey
-
65-Talâk 4
min el mahîdı : hayzdan, adetten
-
65-Talâk 4
min nisâi-kum : kadınlarınızdan
-
65-Talâk 4
in : eğer
-
65-Talâk 4
eşhurin : aylar
-
65-Talâk 4
min emri-hî : onun işinden, onun işinde
-
65-Talâk 6
eskinû- hunne : onları (kadınları) iskân edin, oturtun
-
65-Talâk 6
min haysu : yerden
-
65-Talâk 6
min vucdi-kum : gücünüzün yettiğinden (yettiği kadar)
-
65-Talâk 6
aleyhinne : onlara, onları
-
65-Talâk 6
ve in : ve eğer
-
65-Talâk 6
hamlin : yüklü, hamile
-
65-Talâk 6
aleyhinne : onlara
-
65-Talâk 6
fe in : bundan sonra eğer
-
65-Talâk 6
bi ma'rûfin : marufla, güzellikle, örf ve adete uygun olarak
-
65-Talâk 6
ve in teâsertum : eğer bir güçlüğünüz olursa, zorlanırsanız
-
65-Talâk 7
seatin : genişlik, bolluk, geniş imkânlar
-
65-Talâk 7
min seati-hi : geniş imkânlarından
-
65-Talâk 7
mimmâ (min-mâ) : şeyden
-
65-Talâk 7
usrin : zorluk, güçlük
-
65-Talâk 8
ve keeyyin : ve nice, kaç tane
-
65-Talâk 8
min karyetin : ülkelerden, ülkeler, beldeler
-
65-Talâk 10
ellezîne : o kimseler, onlar
-
65-Talâk 11
mubeyyinâtin : açıklayarak
-
65-Talâk 11
ellezîne : o kimseleri, onlar
-
65-Talâk 11
min ez zulumâti : karanlıklardan
-
65-Talâk 11
yu'min : îmân eder
-
65-Talâk 11
cennâtin : cennetler
-
65-Talâk 11
min tahti-hâ : onun altından
-
65-Talâk 11
hâlidîne : kalacak olanlar
-
65-Talâk 12
semâvâtin : semalar, gökler, gök katları
-
65-Talâk 12
ve min el ardı : ve arzdan, yerden
-
65-Talâk 12
alâ kulli şey'in : herşeye
-
65-Talâk 12
bi kulli şey'in : herşeyi
-
66-Tahrim 3
an ba'din : bazısından
-
66-Tahrim 4
in : eğer, ise, keşke olsa
-
66-Tahrim 4
ve in : ve eğer
-
66-Tahrim 4
inne : muhakkak
-
66-Tahrim 4
el mu'minîne : mü'minler
-
66-Tahrim 5
in : eğer
-
66-Tahrim 5
min-kunne : sizden
-
66-Tahrim 5
muslimâtin : müslüman (Allah'a teslim olmuş) kadınlar
-
66-Tahrim 5
mu'minâtin : mü'min (îmân etmiş) kadınlar
-
66-Tahrim 5
kânitâtin : kanitin olan kadınlar (Allah'ın huzurunda saygı ile duranlar)
-
66-Tahrim 5
tâibâtin : tövbe eden kadınlar
-
66-Tahrim 5
âbidâtin : abid (Allah'a kul olmuş) olan kadınlar
-
66-Tahrim 5
sâihâtin : oruç tutan, Allah yolunda hicret eden kadınlar
-
66-Tahrim 5
seyyibâtin : dul kadınlar
-
66-Tahrim 6
ellezîne : o kimseler, onlar
-
66-Tahrim 7
ellezîne keferû : inkâr edenler
-
66-Tahrim 7
innemâ : sadece, yalnız
-
66-Tahrim 8
ellezîne âmenû : âmenû olanlar
-
66-Tahrim 8
cennâtin : cennetler
-
66-Tahrim 8
min tahti-hâ : onun altından
-
66-Tahrim 8
ve ellezîne âmenû : ve âmenû olanlar
-
66-Tahrim 8
inne-ke : muhakkak ki sen
-
66-Tahrim 8
alâ kulli şey'in : herşeye
-
66-Tahrim 9
ve el munâfikîne : ve münafıklar
-
66-Tahrim 10
li ellezîne keferû : inkâr edenlere, kâfirlere
-
66-Tahrim 10
imreete nûhin : Nuh'un hanımı
-
66-Tahrim 10
ve imreete lûtin : ve Lut'un hanımı
-
66-Tahrim 10
min ibâdi-nâ : kullarımızdan
-
66-Tahrim 10
min allâhi : Allah'tan
-
66-Tahrim 10
ed dâhilîne : dahil olanlar, girenler
-
66-Tahrim 11
li ellezîne âmenû : âmenû olanlara, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenlere
-
66-Tahrim 11
inde-ke : senin yanında, senin katında
-
66-Tahrim 11
min fir'avne : firavundan
-
66-Tahrim 11
min el kavmi : kavminden
-
66-Tahrim 11
ez zâlimîne : zalimler
-
66-Tahrim 12
min rûhi-nâ : ruhumuzdan
-
66-Tahrim 12
min el kânitîne : kanitin olanlardan
-
67-Mülk 1
alâ kulli şey'in : herşeye
-
67-Mülk 3
semâvâtin : semalar, gök katları
-
67-Mülk 3
min tefâvutin : bir uyumsuzluk, düzensizlik
-
67-Mülk 3
min futûrin : bir yarık, bir çatlak
-
67-Mülk 5
eş şeyâtîni : şeytanlar
-
67-Mülk 6
ve li ellezîne : ve onlar için
-
67-Mülk 8
min el gayzi : öfkeden
-
67-Mülk 9
min şey'in : bir şey
-
67-Mülk 9
in (...illâ) : ancak
-
67-Mülk 9
(in) ...illâ : ancak
-
67-Mülk 9
dalâlin : dalâlet
-
67-Mülk 9
kebîrin : büyük
-
67-Mülk 12
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
67-Mülk 13
inne-hu : muhakkak ki o
-
67-Mülk 15
min rizkı-hî : onun rızkından
-
67-Mülk 16
e emintum : emin mi oldunuz
-
67-Mülk 17
emintum : siz emin mi oldunuz
-
67-Mülk 18
ellezîne : onlar, olanlar
-
67-Mülk 18
min kabli-him : onlardan öncekiler
-
67-Mülk 19
sâffâtin : sıra sıra süzülenler
-
67-Mülk 19
inne-hu : muhakkak ki o
-
67-Mülk 19
bi kulli şey'in : herşeyi
-
67-Mülk 20
min dûni er rahmâni : Rahmân'dan başka
-
67-Mülk 20
in ...(illâ) : sadece
-
67-Mülk 20
(in)... illâ : sadece
-
67-Mülk 20
gurûrin : gurur
-
67-Mülk 21
in : eğer
-
67-Mülk 21
utuvvin : taşkınlık, haddi aşma
-
67-Mülk 21
ve nufûrin : ve uzak durma, nefret
-
67-Mülk 22
sırâtın mustekîmin : Sıratı Mustakîm, Allah'a ulaştıran yol
-
67-Mülk 25
in kuntum : idiniz
-
67-Mülk 25
sâdikîne : sadıklardan
-
67-Mülk 26
innemâ : ancak, sadece
-
67-Mülk 26
inde allâhi : Allah'ın indinde, yanında
-
67-Mülk 26
ve innemâ : ve ancak, sadece
-
67-Mülk 26
mubînun : apaçık, açıklayan, açıkça bildiren
-
67-Mülk 27
ellezîne : onlar, olanlar
-
67-Mülk 28
in : eğer, ise, olsa
-
67-Mülk 28
el kâfirîne : kâfirler
-
67-Mülk 28
min azâbin : azaptan
-
67-Mülk 28
elîmin : elîm, acı
-
67-Mülk 29
dalâlin : dalâlet, sapıklık
-
67-Mülk 29
mubînin : açık, açıkça, apaçık
-
67-Mülk 30
in : eğer, şâyet, olsa
-
67-Mülk 30
bi mâin : suyu
-
67-Mülk 30
maînin : akan, akarsu
-
68-Kalem 2
bi mecnûnin : mecnun
-
68-Kalem 3
ve inne : ve muhakkak ki
-
68-Kalem 3
memnûnin : kesilen, devam etmeyen
-
68-Kalem 4
ve inne-ke : ve muhakkak ki sen
-
68-Kalem 4
hulukın : yaratılış (ahlâk)
-
68-Kalem 4
azîmin : azîm, çok büyük
-
68-Kalem 7
inne : muhakkak ki
-
68-Kalem 7
bi el muhtedîne : hidayete erenleri (ermiş olanları)
-
68-Kalem 8
el mukezzibîne : yalanlacılar, tekzip edenler
-
68-Kalem 9
lev tudhinu : eğer sen musamaha gösterirsen
-
68-Kalem 9
yudhinûne : onlar müsamaha gösterecekler
-
68-Kalem 10
hallâfin : çok yemin edenler
-
68-Kalem 10
mehînin : bayağı, basit, lüzumsuz, adi
-
68-Kalem 11
hemmâzin : çok ayıplayan, çok çekiştiren, devamlı kusur arayan
-
68-Kalem 11
meşşâin : dedikodu yapan, gammazlık kastiyle lâf taşıyan
-
68-Kalem 11
bi nemîmin : (arada götürülüp getirilen) söz, lâf
-
68-Kalem 12
mennâın : devamlı men eden
-
68-Kalem 12
mu'tedin : haddi tecavüz eden
-
68-Kalem 12
esîmin : günahkâr
-
68-Kalem 13
utullin : zorba, kabadayı, kötülük yapan
-
68-Kalem 13
zenîmin : soysuz, faiz yiyen, günahkâr
-
68-Kalem 14
mâlin : mal, mallar
-
68-Kalem 14
ve benîne : ve oğullar
-
68-Kalem 15
el evvelîne : evvelkiler
-
68-Kalem 17
innâ : muhakkak ki biz
-
68-Kalem 17
musbihîne : sabah vakti, sabah erken
-
68-Kalem 19
min rabbi-ke : rabbinizden, rabbiniz tarafından
-
68-Kalem 21
musbihîne : sabah olunca
-
68-Kalem 22
in : eğer
-
68-Kalem 22
sârımîne : devşiriciler, devşirecek olanlar
-
68-Kalem 23
intalekû : ayrıldılar
-
68-Kalem 24
miskînun : miskin, yoksul, fakir
-
68-Kalem 25
hardin : men etmek, mahrum etmek kasti
-
68-Kalem 25
kâdirîne : kaadir olanlar, gücü yetenler
-
68-Kalem 26
innâ : muhakkak biz
-
68-Kalem 29
in-nâ : muhakkak ki biz
-
68-Kalem 29
zâlimîne : zalimler, zalim kimseler
-
68-Kalem 30
alâ ba'dın : bazısına, diğerlerine
-
68-Kalem 30
(ba'du-hum alâ ba'din) : birbirlerine
-
68-Kalem 31
in-nâ : muhakkak ki biz
-
68-Kalem 31
tâgîne : haddi aşan kimseler
-
68-Kalem 32
min-hâ : ondan
-
68-Kalem 32
innâ : muhakkak ki biz
-
68-Kalem 34
inne : muhakkak
-
68-Kalem 34
li el muttekîne : muttakiler için vardır
-
68-Kalem 34
inde : yanında
-
68-Kalem 35
el muslimîne : müslümanlar, teslim olanlar
-
68-Kalem 35
el mucrimîne : mücrimler, günahkâr olanlar
-
68-Kalem 38
inne : muhakkak, gerçekten
-
68-Kalem 39
inne : muhakkak
-
68-Kalem 41
in : eğer, ise
-
68-Kalem 41
sâdikîne : sadıklar, doğru sözlü kimseler, doğru söyleyenler
-
68-Kalem 42
an sâkın : perde, sırlar, gerçekler
-
68-Kalem 44
min haysu : yerden
-
68-Kalem 45
inne : muhakkak ki
-
68-Kalem 45
metînun : metin, sağlam, çok kuvvetli
-
68-Kalem 46
min magremin : maddî bir borçtan
-
68-Kalem 47
inde : yanında
-
68-Kalem 49
min rabbi-hî : onun Rabbinden
-
68-Kalem 50
min es sâlihîne : salihlerden
-
68-Kalem 51
ve in yekâdu : ve neredeyse, az kalsın olur
-
68-Kalem 51
ellezîne : onlar, olanlar
-
68-Kalem 51
inne-hu : muhakkak ki o
-
68-Kalem 52
el âlemîne : âlemler
-
69-Hâkka 6
bi rîhin : rüzgâr ile
-
69-Hâkka 6
sarsarin : kasıp kavuran çok gürültülü dondurucu rüzgâr
-
69-Hâkka 6
âtîyetin : son derece şiddetli, azgın esen fırtına
-
69-Hâkka 7
leyâlin : geceler
-
69-Hâkka 7
eyyâmin : günler
-
69-Hâkka 7
nahlin : hurma ağaçları
-
69-Hâkka 7
hâviyetin : boş
-
69-Hâkka 8
min bâkiyetin : bakiye, geride kalan şey
-
69-Hâkka 11
innâ : muhakkak ki biz
-
69-Hâkka 15
yevme izin : o gün
-
69-Hâkka 16
ve inşakkati : ve yarıldı
-
69-Hâkka 16
yevme izin : izin gün
-
69-Hâkka 17
yevme izin : izin günü
-
69-Hâkka 18
yevme izin : izin günü
-
69-Hâkka 18
min-kum : sizden
-
69-Hâkka 19
bi yemîni-hî : onun sağından
-
69-Hâkka 20
innî : muhakkak ki ben
-
69-Hâkka 20
mulâkin : mülâki olunacak
-
69-Hâkka 21
îşetin : yaşayış, yaşayış tarzı
-
69-Hâkka 21
râdiyetin : razı olarak, razı olduğu
-
69-Hâkka 22
fî cennetin : cennette
-
69-Hâkka 22
âliyetin : yüksek, yüce
-
69-Hâkka 32
fî silsiletin : zincir içinde
-
69-Hâkka 33
inne-hu : muhakkak ki o
-
69-Hâkka 33
lâ yu'minu : inanmıyor, îmân etmiyor
-
69-Hâkka 34
el miskîni : yoksullar
-
69-Hâkka 36
min gıslînin : kanlı irin
-
69-Hâkka 40
inne-hu : muhakkak ki o
-
69-Hâkka 40
resûlin : resûl, elçi
-
69-Hâkka 40
kerîmin : kerim, şerefli
-
69-Hâkka 41
şâirin : şair
-
69-Hâkka 41
tu'minûne : inanıyorsunuz
-
69-Hâkka 42
kâhinin : kâhin
-
69-Hâkka 43
min rabbi : Rabbinden, Rabbi tarafından
-
69-Hâkka 43
el âlemîne : âlemlerin
-
69-Hâkka 45
min-hu : ondan
-
69-Hâkka 45
bi el yemîni : sağı
-
69-Hâkka 46
minhu : ondan
-
69-Hâkka 46
el vetîne : can damarı
-
69-Hâkka 47
minkum : sizden
-
69-Hâkka 47
min ehadin : biriniz
-
69-Hâkka 47
hâcizîne : engel olanlar, engelleyiciler, men ediciler
-
69-Hâkka 48
ve inne-hu : ve muhakkak ki o
-
69-Hâkka 48
li el muttekîne : muttakiler için, takva sahipleri için
-
69-Hâkka 49
ve innâ : ve muhakkak ki biz
-
69-Hâkka 49
min-kum : sizden
-
69-Hâkka 49
mukezzibîne : yalanlayanlar, inanmayanlar, inkâr edenler
-
69-Hâkka 50
ve inne-hu : ve muhakkak ki o
-
69-Hâkka 50
el kâfirîne : inkâr edenler
-
69-Hâkka 51
ve inne-hu : ve muhakkak ki o
-
69-Hâkka 51
hakk'u el yakîni : Hakk'ul yakîn, kesin olarak Hakk'ı bilmektir
-
7-A'râf 2
min-hu : ondan
-
7-A'râf 2
li el mu'minîne : mü'minler için, mü'minlere
-
7-A'râf 3
min rabbi-kum : sizin Rabbinizden
-
7-A'râf 3
min dûni-hi : ondan başka
-
7-A'râf 4
min : ...den
-
7-A'râf 4
karyetin : ülke, şehir, kasaba
-
7-A'râf 5
innâ : gerçekten, muhakkak ki
-
7-A'râf 5
zâlimîne : zalimler
-
7-A'râf 6
ellezîne : o kimseler
-
7-A'râf 6
el murselîne : elçiler, resûller
-
7-A'râf 7
bi ilmin : bir ilim ile
-
7-A'râf 7
gâibîne : bilmeyenler, haberi olmayanlar, hbulunmayanlarabersiz olanlar, gâib olanlar
-
7-A'râf 8
yevme izin : izin günü
-
7-A'râf 8
mevâzînu-hu : onun tartısı
-
7-A'râf 9
mevâzînu-hu : onun tartısı
-
7-A'râf 9
ulâike ellezîne : işte o kimseler, işte onlar
-
7-A'râf 11
min es sâcidîne : secde edenlerden
-
7-A'râf 12
min-hu : ondan
-
7-A'râf 12
min nârin : ateşten
-
7-A'râf 12
min tînin : nemli topraktan
-
7-A'râf 13
min hâ : oradan
-
7-A'râf 13
inne-ke : muhakkak ki sen
-
7-A'râf 13
min es sâgirîne : küçülenlerden, alçaklardan
-
7-A'râf 15
inne-ke : muhakkak ki sen
-
7-A'râf 15
min el munzarîne : bekletilenlerden, mühlet verilenlerden, izin verilenlerden
-
7-A'râf 17
min beyni : arasından
-
7-A'râf 17
min beyni eydi-him : elleri arasından, onların önlerinden
-
7-A'râf 17
min halfi-him : onların arkalarından
-
7-A'râf 17
şâkirîne : şükredenler
-
7-A'râf 18
min-hâ : oradan
-
7-A'râf 18
min-hum : onlardan
-
7-A'râf 18
min-kum ecmaîne : sizin hepinizle
-
7-A'râf 19
min haysu : yerden, nereden
-
7-A'râf 19
min ez zâlimîne : zalimlerden
-
7-A'râf 20
min : ...den
-
7-A'râf 20
min el hâlidîne : ebedî kalanlardan
-
7-A'râf 21
innî : muhakkak ki ben
-
7-A'râf 21
le min en nâsıhîne : mutlaka nasihat (öğüt) edenlerdenim
-
7-A'râf 22
bi gurûrin : aldatarak
-
7-A'râf 22
min : ...den
-
7-A'râf 22
inne eş şeytâne : muhakkak ki şeytan
-
7-A'râf 22
mubînun : apaçık
-
7-A'râf 23
ve in : ve eğer, şayet
-
7-A'râf 23
min el hâsirîne : hüsrana uğrayanlardan
-
7-A'râf 24
li ba'dın : bir kısmına
-
7-A'râf 24
ba'dukum li ba'dın : birbirinize
-
7-A'râf 24
ilâ hînin : belli bir süreye kadar
-
7-A'râf 25
ve min-hâ : ve oradan
-
7-A'râf 26
min âyâti allâhi : Allah'ın âyetlerindendir
-
7-A'râf 27
lâ yeftine-enne-kum : sizi sakın fitneye düşürmesin, şaşırtmasın
-
7-A'râf 27
min el cenneti : cennetten
-
7-A'râf 27
inne-hu : muhakkak ki o
-
7-A'râf 27
min haysu : herhangibir yerden
-
7-A'râf 27
innâ : muhakkak ki biz
-
7-A'râf 27
cealnâ eş şeyâtîne : şeytanları kıldık
-
7-A'râf 27
li ellezîne : o kimselere
-
7-A'râf 27
lâ yu'minûne : inanmazlar, (mü'min olmayanlar)
-
7-A'râf 28
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
7-A'râf 29
inde : yanında
-
7-A'râf 29
mescidin : mescid
-
7-A'râf 29
muhlisîne lehu ed dîne : dinde ihlasla, dîni ona has kılarak
-
7-A'râf 30
inne-hum ettehazû eş şeyâtîne : muhakkak ki onlar şeytanı ... edindiler
-
7-A'râf 30
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
7-A'râf 31
zînete-kum : ziynetleriniz, süsleriniz
-
7-A'râf 31
inde : yanında
-
7-A'râf 31
mescidin : namaz kılınan yer, mescid
-
7-A'râf 31
inne-hu : muhakkak ki o
-
7-A'râf 31
el musrifîne : müsrifler, israf edenler
-
7-A'râf 32
zînete allâhi elletî : Allah'ın ziyneti ki o
-
7-A'râf 32
min er rızkı : rızıktan
-
7-A'râf 32
ellezîne âmenû : îmân edenler, âmenû olan kimseler
-
7-A'râf 32
li kavmin : bir kavim için
-
7-A'râf 33
innemâ : sadece
-
7-A'râf 33
min-hâ : ondan
-
7-A'râf 34
ve li kulli ummetin : ve bütün ümmetler için vardır
-
7-A'râf 35
min-kum : sizden, sizin içinizden
-
7-A'râf 36
ve ellezîne : ve o kimseler ki
-
7-A'râf 37
min el kitâbi : kitaptan
-
7-A'râf 37
min dûnillâhi : Allah'tan başka
-
7-A'râf 37
kânû kâfirîne : kâfirler oldular
-
7-A'râf 38
umemin : ümmetler, topluluklar
-
7-A'râf 38
min kabli-kum : sizden öncekilerden, sizden önceki
-
7-A'râf 38
min el cinni : cinlerden
-
7-A'râf 38
ve el insi : ve insanlar(dan)
-
7-A'râf 38
min en nâri : ateşten
-
7-A'râf 38
li kullin : herkes için vardır
-
7-A'râf 38
ve lâkin : ve lâkin, fakat
-
7-A'râf 39
min fadlin : üstünlükten (bir üstünlük)
-
7-A'râf 40
inne ellezîne : muhakkak ki o kimseler, onlar
-
7-A'râf 40
el mucrimîne : suçlular, günahkârlar
-
7-A'râf 41
min cehenneme : cehennemden
-
7-A'râf 41
min fevkı-him : onların üzerlerinde
-
7-A'râf 41
gavaşın : örtüler
-
7-A'râf 41
ez zâlimîne : zalimler
-
7-A'râf 42
ellezîne âmenû : âmenû olan, îmân eden kimseler (hayatta iken Allah'a ulaşmayı dileyenler)
-
7-A'râf 43
min : ...den
-
7-A'râf 43
gıllin : kin, adavet, haset, ..... gibi nefsin kalbinin afetleri
-
7-A'râf 43
min tahti-him : onların altlarından
-
7-A'râf 44
muezzinun : müezzin, ilân eden, seslenmekle görevli kişi
-
7-A'râf 44
alâ ez zâlimîne : zalimlerin üzerine
-
7-A'râf 45
ellezîne : o kimseler, onlar
-
7-A'râf 47
el kavmi ez zâlimîne : zalimler kavmi, zalim kavim
-
7-A'râf 49
e hâulâi ellezîne : o kimseler bunlar mı
-
7-A'râf 49
bi rahmetin : rahmet ile
-
7-A'râf 50
min el mâi : sudan
-
7-A'râf 50
mim mâ (min mâ) : o şeylerden
-
7-A'râf 50
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
7-A'râf 50
alâ el kâfirîne : kâfirlere
-
7-A'râf 51
ellezîne : o kimseler, onlar
-
7-A'râf 51
dîne-hum : onların dîni (kendilerinin dini, kendi dinleri)
-
7-A'râf 52
kitâbin : bir kitap
-
7-A'râf 52
alâ ilmin : bir ilim üzere
-
7-A'râf 52
li kavmin : bir kavim için, bir kavme
-
7-A'râf 52
yu'minûne : inanırlar
-
7-A'râf 53
yekûlu ellezîne : onlar derler
-
7-A'râf 53
min kablu : önceden, daha önce
-
7-A'râf 53
min şufeâe : şefaatçilerden, şefaatçiler
-
7-A'râf 54
inne : muhakkak ki
-
7-A'râf 54
fî sitteti eyyâmin : altı günde
-
7-A'râf 54
musahharâtin : musahhar, emre âmade, boyun eğmişlerdir
-
7-A'râf 54
rabbu el âlemîne : âlemlerin Rabbi
-
7-A'râf 55
inne-hu : muhakkak ki o
-
7-A'râf 55
el mu'tedîne : haddi aşanlar
-
7-A'râf 56
inne : muhakkak ki
-
7-A'râf 56
min el muhsinîne : (muhsinlerden), muhsinlere
-
7-A'râf 57
li beledin : bir beldeye
-
7-A'râf 57
meyyitin : ölü
-
7-A'râf 57
min kulli es semerâti : bütün ürünlerden
-
7-A'râf 58
li kavmin : bir kavim için
-
7-A'râf 59
min ilâhin : bir ilâh
-
7-A'râf 59
innî : muhakkak ki ben
-
7-A'râf 59
yevmin azîmin : büyük gün
-
7-A'râf 60
min kavmi-hi : onun kavminden, kendi kavminden
-
7-A'râf 60
innâ : muhakkak ki biz
-
7-A'râf 60
fî dalâlin : dalâlet içinde
-
7-A'râf 60
mubînin : apaçık
-
7-A'râf 61
ve lâkin-nî : ve, fakat ben
-
7-A'râf 61
min rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbinden
-
7-A'râf 62
min allâhi : Allah'tan
-
7-A'râf 63
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
7-A'râf 63
alâ raculin : bir adama
-
7-A'râf 63
min-kum : sizden, içinizden
-
7-A'râf 64
ve ellezîne : o kimseleri
-
7-A'râf 64
ellezîne : o kimseleri
-
7-A'râf 64
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
7-A'râf 64
amîne : kör, âmâ
-
7-A'râf 65
ve ilâ âdin : ve Ada, Ad kavmine
-
7-A'râf 65
min ilâhin : bir ilâh
-
7-A'râf 66
el meleu ellezîne : ileri gelen kimseler
-
7-A'râf 66
min kavmi-hi : onun kavminden, kendi kavminden
-
7-A'râf 66
innâ : muhakkak ki biz
-
7-A'râf 66
fî sefâhetin : bir sefihliğin (aptallığın) içinde
-
7-A'râf 66
ve innâ : ve muhakkak ki biz
-
7-A'râf 66
min el kâzibîne : yalancılardan
-
7-A'râf 67
ve lâkin-nî : ve fakat ben
-
7-A'râf 67
min rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbinden
-
7-A'râf 68
emînun : emin, güvenilir, inanılır
-
7-A'râf 69
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
7-A'râf 69
alâ raculin : bir adama
-
7-A'râf 69
min-kum : sizden, içinizden
-
7-A'râf 69
min ba'di : sonra
-
7-A'râf 69
kavmi nûhın : Nuh kavmi
-
7-A'râf 70
in : eğer, şayet, ... ise
-
7-A'râf 70
kunte min es sâdıkîne : sen sadıklardan, doğru sözlülerden oldun
-
7-A'râf 71
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
7-A'râf 71
fî esmâin : isimler hakkında
-
7-A'râf 71
min sultânin : hüccetten, burhandan, delilden (bir şey), bir delil
-
7-A'râf 71
fe intezırû : artık bekleyin
-
7-A'râf 71
in-nî : muhakkak ki ben
-
7-A'râf 71
min el muntezırîne : bekleyenlerden
-
7-A'râf 72
ve ellezîne : ve o kimseleri
-
7-A'râf 72
bi rahmetin : rahmet ile
-
7-A'râf 72
min-nâ : bizden (katımızdan)
-
7-A'râf 72
dâbira ellezîne : o kimselerin kökünü, neslini
-
7-A'râf 72
ve mâ kânû mu'minîne : ve mü'min olmadılar
-
7-A'râf 73
min ilâhin : bir ilâh
-
7-A'râf 73
beyyinetun : bir beyyine, delil, ispat vasıtası
-
7-A'râf 73
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
7-A'râf 73
bi-sûin : kötülükle
-
7-A'râf 74
min ba'di : sonradan, sonra
-
7-A'râf 74
âdin : Ad kavmi
-
7-A'râf 74
min suhûli-hâ : onun (düzlük yerlerinden), ovalarından
-
7-A'râf 74
mufsidîne : bozgunculuk yapan kimseler, fesat çıkaran kimseler
-
7-A'râf 75
el meleu ellezîne : kavmin önde gelen kimseleri
-
7-A'râf 75
min kavmi-hî : onun kavminden, kendi kavminden
-
7-A'râf 75
li ellezîne ıstud'ıfû : hakir görülen, zayıf, güçsüz sayılan kimselere
-
7-A'râf 75
min-hum : onlardan
-
7-A'râf 75
min rabbi-hi : Rabbinden, Rabbi tarafından
-
7-A'râf 75
innâ : muhakkak ki biz
-
7-A'râf 75
mu'minûne : inanan kimseler, inananlar
-
7-A'râf 76
ellezîne istekberû : kibirlenen kimseler
-
7-A'râf 76
innâ : muhakkak ki biz
-
7-A'râf 77
in : eğer, şayet, ... ise
-
7-A'râf 77
kunte min el murselîne : sen resullerden, gönderilenlerden oldun
-
7-A'râf 78
câsimîne : diz üstü çökenler (çöküp kaldılar)
-
7-A'râf 79
ve lâkin : ve lâkin, fakat
-
7-A'râf 79
en nâsıhîne : nasihat edenler
-
7-A'râf 80
min ehadin : birinden, biri, hiçbiri
-
7-A'râf 80
min el âlemîn : âlemlerden
-
7-A'râf 81
inne-kum : muhakkak ki, gerçekten siz
-
7-A'râf 81
min dûni en nisâi : kadınlardan başka (kadınları bırakıp)
-
7-A'râf 82
min karyeti-kum : yurdunuzdan, beldenizden
-
7-A'râf 82
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
7-A'râf 83
kânet min el gâbirîne : geride kalanlardan oldu
-
7-A'râf 84
âkıbetu el mucrimîne : mücrimlerin akıbeti, suçluların sonu
-
7-A'râf 85
min ilâhin : bir ilâh
-
7-A'râf 85
beyyinetun : bir beyyine, bir delil, ispat edici bir açıklama
-
7-A'râf 85
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
7-A'râf 85
in kuntum mu'minîne : eğer müminler, inananlar iseniz
-
7-A'râf 86
bi kulli sırâtın : her yola, tüm yolların üzerine
-
7-A'râf 86
el mufsidîne : fesat çıkaranlar
-
7-A'râf 87
ve in kâne : ve eğer olursa, ... ise
-
7-A'râf 87
min-kum : sizden, içinizden
-
7-A'râf 87
lem yu'minû : inanmazlar
-
7-A'râf 87
hayru el hâkimîn : hüküm verenlerin en hayırlısı
-
7-A'râf 88
ellezîne estekberû : kibirlenen kimseler
-
7-A'râf 88
min kavmi-hi : onun kavminden, kendi kavminden
-
7-A'râf 88
ve ellezîne : ve o kimseleri
-
7-A'râf 88
min karyeti-nâ : şehrimizden
-
7-A'râf 88
kârihîne : hoşlanmayanlar, kerih görenler
-
7-A'râf 89
in udnâ : eğer dönersek
-
7-A'râf 89
min-hâ : ondan
-
7-A'râf 89
kulle şey'in : herşeyi
-
7-A'râf 89
hayru el fâtihîne : hüküm verenlerin, fethedenlerin, fatihlerin, açanların en hayırlısı
-
7-A'râf 90
ellezîne : o kimseler
-
7-A'râf 90
min kavmi-hi : onun kavminden, kendi kavminden
-
7-A'râf 90
le in itteba'tum : eğer gerçekten tâbî olursanız
-
7-A'râf 90
inne-kum : muhakkak, mutlaka siz
-
7-A'râf 91
câsimîne : diz üstü çöküp kalan kimseler
-
7-A'râf 92
ellezîne kezzebû : yalanlayanlar, onlar ki yalanladılar
-
7-A'râf 92
ellezîne kezzebû : yalanlayan kimseler, yalanlayanlar
-
7-A'râf 92
el hâsirîne : hüsrana üğrayan kimseler, nefslerini hüsrana düşürenler
-
7-A'râf 93
alâ kavmin kâfirîne : inkâr eden kavme (kâfir kavme)
-
7-A'râf 94
fî karyetin : bir beldeye, ülkeye
-
7-A'râf 94
min nebiyyin : bir peygamber
-
7-A'râf 96
berekâtin : bolluk, bereketler
-
7-A'râf 96
min es semâi : semadan
-
7-A'râf 96
ve lâkin : lâkin, fakat
-
7-A'râf 97
e fe emine : yoksa emin mi oldu(lar)
-
7-A'râf 98
e ve emine : ve emin mi oldu(lar)
-
7-A'râf 99
e fe eminû : yoksa emin mi oldular?
-
7-A'râf 100
li ellezîne : o kimseleri
-
7-A'râf 100
min ba'di : ...den sonra
-
7-A'râf 101
min enbâi-hâ : onların haberlerinden
-
7-A'râf 101
bi el beyyinâti : beyineler, belgeler ile, ispat vesikaları ve mucizelerle
-
7-A'râf 101
li yu'minû : îmân ederler
-
7-A'râf 101
min kablu : önceden, daha önce
-
7-A'râf 101
el kâfirîne : inkâr edenler, kâfirler
-
7-A'râf 102
min ahdin : ahde vefa edenlerden, ahdlerine vefa eder
-
7-A'râf 102
ve in : ve sadece, ancak
-
7-A'râf 102
le fâsikîne : gerçekten fasık kimseler, fasıklar
-
7-A'râf 103
min ba'di-him : onlardan sonra, onların arkasından
-
7-A'râf 103
el mufsidîne : fesat çıkaranlar
-
7-A'râf 104
innî : muhakkak ki ben
-
7-A'râf 104
min rabbi el âlemîn : âlemlerin Rabbinden
-
7-A'râf 105
bi beyyinetin : beyyine ile, açık delil ile, mucize ile
-
7-A'râf 105
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
7-A'râf 106
in kunte : eğer sen, ..... isen
-
7-A'râf 106
âyetin : bir âyet
-
7-A'râf 106
in kunte : eğer sen ... isen
-
7-A'râf 106
min es sâdikîne : doğru söyleyenlerden, sadıklardan
-
7-A'râf 107
mubînun : apaçık, açıkça
-
7-A'râf 108
li en nâzırîne : görenlere, bakanlara
-
7-A'râf 109
min kavmi fir'avne : firavunun kavminden
-
7-A'râf 109
inne : muhakkak ki
-
7-A'râf 110
min ardı-kum : sizin topraklarınızdan
-
7-A'râf 111
fî el medâini : şehirlerin içine, şehirlere
-
7-A'râf 111
hâşirîne : toplayıcılar
-
7-A'râf 112
sâhırin : sihirbaz, sihir yapan
-
7-A'râf 113
inne : muhakkak
-
7-A'râf 113
in kunnâ : eğer olursak
-
7-A'râf 113
nahnu el gâlibîne : biz gâlip olanlar, gâlib gelenler
-
7-A'râf 114
ve inne-kum : ve mutlaka siz
-
7-A'râf 114
min el mukarrebîne : yakın olan kimselerden
-
7-A'râf 115
nahnu el mulkîne : atanlar biz olacağız
-
7-A'râf 116
bi sihrin : bir sihir (büyü) ile
-
7-A'râf 116
azîmin : büyük
-
7-A'râf 119
ve inkalebû : ve geri döndüler
-
7-A'râf 119
sâgırîne : (küçülmüş olarak) alçalmış, küçük düşen, zelil olan kimseler
-
7-A'râf 120
sâcidîne : secde eden kimseler
-
7-A'râf 121
bi rabbi el âlemîn : âlemlerin Rabbine
-
7-A'râf 123
inne : muhakkak ki
-
7-A'râf 123
fî el medîneti : şehrin içinde, şehirde
-
7-A'râf 123
min hâ : oradan
-
7-A'râf 124
min hilâfin : çapraz, karşılıklı
-
7-A'râf 124
ecmaîn : hepsini
-
7-A'râf 125
in-nâ : muhakkak ki biz
-
7-A'râf 126
min-nâ : bizden
-
7-A'râf 126
muslimîne : müslüman, (ruhu, fizik vücudu, nefsi, iradesi) teslim olmuş olanlar
-
7-A'râf 127
min : ...'den
-
7-A'râf 127
ve in-nâ : ve muhakkak ki biz
-
7-A'râf 128
isteînû : özel yardım isteyin, talep edin
-
7-A'râf 128
inne el arda : muhakkak arz, yeryüzü
-
7-A'râf 128
min ibâdi-hi : kullarından
-
7-A'râf 128
li el muttekîne : takva sahiplerinin
-
7-A'râf 129
ûzînâ : bize eziyet edildi
-
7-A'râf 129
min kabli : ...den önce
-
7-A'râf 129
ve min ba'di : ve ...den sonra
-
7-A'râf 130
bi es sinîne : senelerce
-
7-A'râf 130
ve naksın : ve eksiltme, kıtlık
-
7-A'râf 130
min es semerâti : ürünlerden
-
7-A'râf 131
ve in : ve eğer
-
7-A'râf 131
innemâ : fakat, ama
-
7-A'râf 131
inde allâhi : Allah'ın katında
-
7-A'râf 131
lâkinne : fakat, lâkin
-
7-A'râf 132
min âyetin : bir âyet, bir mucize
-
7-A'râf 132
bi mu'minîne : îmân edenler, inanacak olanlar
-
7-A'râf 133
âyâtin : âyetler, mucizeler
-
7-A'râf 133
mufassalâtin : ayrı ayrı
-
7-A'râf 133
mucrimîne : mücrim, günahkâr ve suçlu olan kimseler
-
7-A'râf 134
inde-ke : senin yanındaki, seni sahip kıldığı ahd
-
7-A'râf 134
le in : eğer, ... olsa
-
7-A'râf 134
le nu'minu-enne : mutlaka inanacağız
-
7-A'râf 135
ilâ ecelin : belirli bir müddete kadar, ecele (sona) kadar
-
7-A'râf 136
fentekamnâ (fe intikam-nâ) : artık biz intikam aldık, cezalandırdık
-
7-A'râf 136
min-hum : onlardan
-
7-A'râf 136
gâfilîne : gâfil, habersiz
-
7-A'râf 137
ellezîne kânû : ki onlar oldular
-
7-A'râf 138
alâ kavmin : bir kavme
-
7-A'râf 138
alâ asnâmin : putlara
-
7-A'râf 138
inne-kum : muhakkak ki siz
-
7-A'râf 139
inne : muhakkak ki
-
7-A'râf 140
alâ el âlemîne : âlemlerin üstüne, âlemlere
-
7-A'râf 141
min âli fir'avne : firavun ailesinden
-
7-A'râf 141
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
7-A'râf 142
selâsîne : otuz
-
7-A'râf 142
bi aşrin : 10 ile
-
7-A'râf 142
erbaîne leyleten : kırk gece
-
7-A'râf 142
sebîle el mufsidîne : bozguncuların, fesat çıkaranların yoluna
-
7-A'râf 143
ve lâkin unzur : ve fakat bak
-
7-A'râf 143
fe in istekarre : o zaman eğer kararlı tutabilirse
-
7-A'râf 143
evvelu el mu'minîne : mü'minlerin ilkiyim
-
7-A'râf 144
innî istafeytu-ke : muhakkak ki ben seni seçtim
-
7-A'râf 144
min eş şâkirîne : şükredenlerden
-
7-A'râf 145
min kulli şey'in : herşeyden
-
7-A'râf 145
li kulli şey'in : herşeyi
-
7-A'râf 145
bi kuvvetin : kuvvetle
-
7-A'râf 145
dâre el fâsikîne : fasıkların yurdu, fasıklar yurdu
-
7-A'râf 146
ellezîne : o kimseler
-
7-A'râf 146
ve in : ve eğer, ... olsa bile
-
7-A'râf 146
âyetin : âyet
-
7-A'râf 146
lâ yu'minu : inanmazlar
-
7-A'râf 146
ve in : ve eğer
-
7-A'râf 146
ve in : ve eğer
-
7-A'râf 146
gâfilîne : gâfiller
-
7-A'râf 147
ve ellezîne : ve o kimseler
-
7-A'râf 148
min ba'di-hi : ondan sonra
-
7-A'râf 148
min huliyyi-him : kendilerinin süs ve ziynet eşyalarından
-
7-A'râf 148
zâlimîne : zalimler, zulmedenler
-
7-A'râf 149
le in : elbette, gerçekten eğer
-
7-A'râf 149
min el hâsirîne : hüsrana düşenlerden
-
7-A'râf 150
min ba'dî : ...den sonra
-
7-A'râf 150
inne el kavme istad'afû-nî : muhakkak ki bu kavim beni hakir gördü, güçsüz, zayıf buldu
-
7-A'râf 150
mea el kavmi ez zâlimîne : zalim kavimle beraber, birlikte
-
7-A'râf 151
erhamu er râhımîne : rahmet edenlerin en çok rahmet edenisin
-
7-A'râf 152
inne : muhakkak ki
-
7-A'râf 152
ellezîne ittehazû el ıcle : buzağı (ilâh) edinen kimseler
-
7-A'râf 152
min rabbi-him : Rab'lerinden
-
7-A'râf 152
neczî el mufterîne : iftira edenleri cezalandırırız
-
7-A'râf 153
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar, ... yapanlar
-
7-A'râf 153
min ba'di-hâ : ondan sonra, onun arkasından
-
7-A'râf 153
inne : muhakkak ki
-
7-A'râf 153
min ba'di-hâ : ondan sonra (bundan sonra)
-
7-A'râf 154
li ellezîne : o kimseler için
-
7-A'râf 155
seb'îne : 70
-
7-A'râf 155
min kablu : önceden, daha önce
-
7-A'râf 155
min-nâ : bizden, içimizden
-
7-A'râf 155
in hiye illâ : o sadece, ancak
-
7-A'râf 155
hayru el gâfirîne : mağfiret edenlerin en hayırlısısın
-
7-A'râf 156
innâ : gerçekten biz
-
7-A'râf 156
kulle şey'in : herşeyi
-
7-A'râf 156
li ellezîne : o kimselere
-
7-A'râf 156
vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler ki, onlar ki
-
7-A'râf 156
yu'minûne : iman ederler, inanırlar (mü'minlerdir)
-
7-A'râf 157
ellezîne : o kimseler ki, onlar ki
-
7-A'râf 157
inde-hum : yanlarında
-
7-A'râf 157
ve el incîli : ve İncil
-
7-A'râf 157
fe ellezîne : böylece o kimseler, onlar
-
7-A'râf 158
innî : muhakkak ki ben
-
7-A'râf 158
fe âminû bi allâhi : öyleyse Allah'a îmân edin
-
7-A'râf 158
yu'minu : inanır, iman eder
-
7-A'râf 159
ve min kavmi mûsâ : ve Musa (as)'ın kavminden
-
7-A'râf 160
fe inbeceset : hemen fışkırdı
-
7-A'râf 160
min-hu : ondan
-
7-A'râf 160
kullu unâsin : bütün insanlar, her grup insan
-
7-A'râf 160
min tayyibâti : helâl olanlardan
-
7-A'râf 160
ve lâkin : ve fakat
-
7-A'râf 161
min-hâ : ondan
-
7-A'râf 161
se nezîdu el muhsinîne : muhsinlere arttıracağız
-
7-A'râf 162
ellezîne zalemû : onlar ki zulmettiler, zulmedenler
-
7-A'râf 162
min-hum : onlardan
-
7-A'râf 162
min es semâi : semadan
-
7-A'râf 164
min-hum : onlardan
-
7-A'râf 165
enceynâ ellezîne : kurtardık ki onlar
-
7-A'râf 165
ve ahaznâ ellezîne : ve o kimseleri yakaladık, aldık
-
7-A'râf 165
bi azâbin : bir azap ile
-
7-A'râf 165
beîsin : çetin, zor, şiddetli
-
7-A'râf 166
hâsiîne : aşağılık, alçak
-
7-A'râf 167
inne : muhakkak ki
-
7-A'râf 167
ve inne-hu : ve muhakkak ki o, gerçekten o
-
7-A'râf 168
min hum es sâlihûne : onlardan (bir kısmı) salihler
-
7-A'râf 168
ve min-hum : ve onlardan (bir kısmı)
-
7-A'râf 169
min ba'di-him : onlardan sonra
-
7-A'râf 169
ve in ye'ti-him : ve eğer onlara gelse
-
7-A'râf 169
li ellezîne : o kimseler için
-
7-A'râf 170
ve ellezîne : ve o kimseler ki, onlar ki
-
7-A'râf 170
innâ : muhakkak ki biz
-
7-A'râf 170
ecre el muslihîne : salihlerin ecrini
-
7-A'râf 171
bi kuvvetin : kuvvetle, sımsıkı
-
7-A'râf 172
min benî âdeme : Âdemoğullarından
-
7-A'râf 172
min zuhûri-him : onların sırtlarından
-
7-A'râf 172
innâ : muhakkak ki biz, gerçekten biz
-
7-A'râf 172
gâfilîne : gâfiller, habersiz olanlar
-
7-A'râf 173
innemâ : fakat
-
7-A'râf 173
min kablu : önceden, daha önce
-
7-A'râf 173
min ba'di-him : onlardan sonra
-
7-A'râf 175
fenseleha (fe inseleha) : sonra o ayrıldı
-
7-A'râf 175
min-hâ : ondan
-
7-A'râf 175
min el gâvîne : zarar görenlerden, azgınlardan
-
7-A'râf 176
ve lâkinne-hu : ve fakat o
-
7-A'râf 176
in : eğer, olsa
-
7-A'râf 176
meselu el kavmi ellezîne : o kavmin hali ki onlar
-
7-A'râf 177
el kavmu ellezîne : o kavim ki onlar
-
7-A'râf 179
min el cinni : cinlerden
-
7-A'râf 179
ve el insi : ve insanlar
-
7-A'râf 180
ve zerû ellezîne : ve o kimseleri terket
-
7-A'râf 181
ve mim-men (min men) : ve o kimselerden
-
7-A'râf 182
vellezine (ve ellezîne) : ve o kimseler, onlar
-
7-A'râf 182
min haysu : bir yerden
-
7-A'râf 183
inne : muhakkak ki
-
7-A'râf 183
metînun : çok çetin, çok kuvvetli, zordur
-
7-A'râf 184
min cinnetin : delilikten (bir şey)
-
7-A'râf 184
in huve illâ : o ancak ...'dır
-
7-A'râf 184
mubînun : apaçık, açıkça
-
7-A'râf 185
min : ...den, ...dan
-
7-A'râf 185
şey'in : bir şey
-
7-A'râf 185
hadîsin : söz
-
7-A'râf 185
yu'minûne : inanırlar (mü'min olurlar)
-
7-A'râf 187
innemâ : sadece, yalnızca
-
7-A'râf 187
inde rabbî : Rabbimin yanında, Rabbimin katında
-
7-A'râf 187
innemâ : sadece, yanlızca
-
7-A'râf 187
inde allâhi : Allah'ın indinde, katında
-
7-A'râf 187
ve lâkinne : ve lâkin, fakat
-
7-A'râf 188
min el hayrı : hayırdan, hayrı
-
7-A'râf 188
in ene illâ : ben ancak, sadece
-
7-A'râf 188
li kavmin : bir kavim için
-
7-A'râf 188
yu'minûne : inanırlar, mü'min olurlar
-
7-A'râf 189
min nefsin : bir nefsten
-
7-A'râf 189
vâhıdetin : bir tek
-
7-A'râf 189
min-hâ : ondan
-
7-A'râf 189
le in : eğer gerçekten ... olsa
-
7-A'râf 189
min eş şâkirîne : şükredenlerden
-
7-A'râf 193
ve in ted'û-hum : ve eğer onları çağırırsanız
-
7-A'râf 194
inne ellezîne : muhakkak ki onlar
-
7-A'râf 194
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
7-A'râf 194
in kuntum : eğer siz ... iseniz
-
7-A'râf 194
sâdıkîne : sadıklar, doğru sözlüler
-
7-A'râf 195
eydin : eller
-
7-A'râf 196
inne : muhakkak ki
-
7-A'râf 196
veliyyiye allâhu ellezine : benim velîm Allah'tır ki o
-
7-A'râf 196
yetevelle es sâlihîne : salihlere velîlik yapar (dost olur)
-
7-A'râf 197
ve ellezîne : ve onlar
-
7-A'râf 197
min dûni-hi : ondan başka
-
7-A'râf 198
ve in ted'û-hum : ve eğer onları çağırırsanız
-
7-A'râf 199
anil câhilîne (an el câhilîne) : cahillerden
-
7-A'râf 200
min eş şeytâni : şeytandan
-
7-A'râf 200
inne-hu : muhakkak ki o
-
7-A'râf 201
innellezînettekav \n(inne ellezîne ittekav) : muhakkak ki takva sahibi olan kimseler
-
7-A'râf 201
min eş şeytâni : şeytandan
-
7-A'râf 203
bi-âyetin : bir âyeti
-
7-A'râf 203
innemâ : ancak, sadece
-
7-A'râf 203
min rabbî : Rabbimden
-
7-A'râf 203
min rabbi-kum : Rabbinizden
-
7-A'râf 203
li kavmin : bir kavim için
-
7-A'râf 203
yu'minûne : inanırlar, mü'min olurlar (kalplerine îmân yazılmış olanlar)
-
7-A'râf 205
min el kavli : sözden, sözün
-
7-A'râf 205
min el gâfilîne : gâfillerden, gaflete düşenlerden
-
7-A'râf 206
inne ellezîne : muhakkak ki onlar, o kimseler
-
7-A'râf 206
inde rabbi-ke : senin Rabbinin katında, yanında, huzurunda
-
70-Meâric 1
bi azâbin : azabı
-
70-Meâric 1
vâkıın : vuku bulacak vaka (azap)
-
70-Meâric 2
li el kâfirîne : kâfirler için
-
70-Meâric 3
min allâhi : Allah'tan, Allah tarafından
-
70-Meâric 4
fî yevmin : günde, gün içinde
-
70-Meâric 4
hamsîne : elli (50)
-
70-Meâric 4
senetin : sene
-
70-Meâric 6
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
70-Meâric 11
min azâbi : azaptan
-
70-Meâric 11
yevmi izin : izin günü
-
70-Meâric 15
inne-hâ : muhakkak ki o
-
70-Meâric 19
inne : muhakkak
-
70-Meâric 19
el insâne : insan
-
70-Meâric 22
el musallîne : namaz kılanlar
-
70-Meâric 23
ellezîne hum : onlar olanlardır
-
70-Meâric 24
ve ellezîne : ve onlar
-
70-Meâric 26
ve ellezîne : ve onlar
-
70-Meâric 26
yevmi ed dîni : dîn günü
-
70-Meâric 27
ve ellezîne : ve onlar, olanlar
-
70-Meâric 27
min azâbi : azaptan
-
70-Meâric 28
inne : muhakkak ki
-
70-Meâric 28
me'mûnin : emin olunan
-
70-Meâric 29
ve ellezîne : ve onlar, olanlar
-
70-Meâric 30
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
70-Meâric 30
melûmîne : kınananlar
-
70-Meâric 32
ve ellezîne : ve onlar
-
70-Meâric 33
ve ellezîne : ve onlar, olanlar
-
70-Meâric 34
ve ellezîne : ve onlar, olanlar
-
70-Meâric 35
cennâtin : cennetler
-
70-Meâric 36
ellezîne : onlar
-
70-Meâric 36
muhtiîne : koşanlar
-
70-Meâric 37
an(i) el yemîni : sağ yandan
-
70-Meâric 37
ızîne : dağınık topluluklar, bölükler, gruplar
-
70-Meâric 38
kullu imriin : herbir şahıs, herkes, hepsi
-
70-Meâric 38
min-hum : onlardan
-
70-Meâric 38
naîmin : naîm, ni'metlerle donatılmış
-
70-Meâric 39
innâ : muhakkak ki biz
-
70-Meâric 39
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
70-Meâric 40
innâ : muhakkak ki biz
-
70-Meâric 41
min-hum : onlardan
-
70-Meâric 41
bi mesbûkîne : önüne geçilenler, engellenenler
-
70-Meâric 43
min el ecdâsi : kabirlerinden
-
70-Meâric 43
ilâ nusubin : dikili taş, hedef
-
71-Nuh 1
innâ : muhakkak ki biz
-
71-Nuh 1
min kabli : önceden, önce
-
71-Nuh 2
in-nî : muhakkak ki ben
-
71-Nuh 2
mubînun : apaçık, açıklayan, açıkça
-
71-Nuh 4
min zunûbi-kum : günahlarınızdan, günahlarınızı
-
71-Nuh 4
ilâ ecelin : bir ecele kadar, bir zamana kadar
-
71-Nuh 4
inne : muhakkak ki
-
71-Nuh 5
innî : muhakkak ki ben
-
71-Nuh 7
ve innî : ve muhakkak ki ben
-
71-Nuh 8
innî : muhakkak ki ben
-
71-Nuh 9
innî : muhakkak ki ben
-
71-Nuh 10
inne-hu : muhakkak ki O
-
71-Nuh 12
bi emvâlin : mallarla
-
71-Nuh 12
ve benîne : oğullar, erkek çocuklar
-
71-Nuh 12
cennâtin : bahçeler, verimli bahçeler
-
71-Nuh 15
semâvâtin : semalar, gök katları
-
71-Nuh 16
fî-hinne : onların içinde, arasında
-
71-Nuh 17
min el ardı : yerden, topraktan
-
71-Nuh 20
min-hâ : ondan
-
71-Nuh 21
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
71-Nuh 24
ez zâlimîne : zalimler
-
71-Nuh 25
mimmâ (min-mâ) : şeyden
-
71-Nuh 25
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
71-Nuh 26
min el kâfirîne : kâfirlerden
-
71-Nuh 27
inne-ke : muhakkak ki sen
-
71-Nuh 27
in tezer-hum : eğer onları bırakırsan
-
71-Nuh 28
mu'minen : mü'min olarak
-
71-Nuh 28
el mu'minîne : mü'min erkekler
-
71-Nuh 28
ve el mu'minâti : ve mü'min kadınlar
-
71-Nuh 28
ez zâlimîne : zalimler
-
72-Cin 1
min el cinni : cinlerden
-
72-Cin 1
innâ : muhakkak ki biz, gerçekten biz
-
72-Cin 5
el insu : insanlar
-
72-Cin 5
ve el cinnu : ve cinler
-
72-Cin 6
min el insi : insanlardan
-
72-Cin 6
bi ricâlin : adamlara
-
72-Cin 6
min el cinni : cinlerden
-
72-Cin 9
min-hâ : ondan, orada
-
72-Cin 11
min-nâ : bizden (bir kısmımız)
-
72-Cin 11
ve min-nâ : ve bizden (bir kısmımız)
-
72-Cin 13
yu'min : iman ederse
-
72-Cin 14
min-nâ : bizden (bir kısmımız)
-
72-Cin 14
ve min-nâ : ve bizden (bir kısmımız)
-
72-Cin 17
neftine-hum : onları deneriz, imtihan ederiz
-
72-Cin 20
innemâ : yalnızca, sadece
-
72-Cin 21
in-nî : muhakkak ki ben
-
72-Cin 22
in-nî : muhakkak ki ben
-
72-Cin 22
min allâhi : Allah'tan
-
72-Cin 22
min dûni-hî : ondan başka
-
72-Cin 23
min allâhi : Allah'tan
-
72-Cin 23
inne : muhakkak ki
-
72-Cin 23
hâlidîne : kalacak olanlar
-
72-Cin 25
in : eğer
-
72-Cin 27
min resûlin : resûllerden
-
72-Cin 27
inne-hu : muhakkak ki o
-
72-Cin 27
min beyni yedey-hi : onların elleri arasında, önünden
-
72-Cin 27
ve min halfi-hî : ve onun arkasından
-
72-Cin 28
şey'in : şey
-
73-Müzzemmil 3
inkus : (nâkis) eksilt
-
73-Müzzemmil 3
min-hu : ondan
-
73-Müzzemmil 5
innâ : muhakkak ki biz
-
73-Müzzemmil 6
inne : muhakkak
-
73-Müzzemmil 7
inne : muhakkak
-
73-Müzzemmil 11
ve el mukezzibîne : ve yalanlayanlar
-
73-Müzzemmil 12
inne : muhakkak
-
73-Müzzemmil 13
gussatin : boğazı tıkayan
-
73-Müzzemmil 15
innâ : muhakkak ki biz
-
73-Müzzemmil 17
in : eğer
-
73-Müzzemmil 19
inne : muhakkak
-
73-Müzzemmil 20
inne : muhakkak
-
73-Müzzemmil 20
min suluseyi : üçte ikisinden
-
73-Müzzemmil 20
min ellezîne : onlardan, olanlardan
-
73-Müzzemmil 20
min el kur'ânî : Kur'ân'dan
-
73-Müzzemmil 20
min-kum : sizden (bir kısmınız)
-
73-Müzzemmil 20
min fadli allâhi : Allah'ın fazlından
-
73-Müzzemmil 20
min-hu : ondan
-
73-Müzzemmil 20
min hayrin : hayırdan, hayır olarak
-
73-Müzzemmil 20
inde allâhi : Allah'ın indinde, katında, yanında
-
73-Müzzemmil 20
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
74-Müddessir 9
yevme izin : izin günü
-
74-Müddessir 10
alâ el kâfirîne : kâfirlere
-
74-Müddessir 10
yesîrin : kolay
-
74-Müddessir 13
ve benîne : ve oğullar, erkek çocuklar
-
74-Müddessir 16
inne-hu : muhakkak ki o
-
74-Müddessir 18
Inne-hu : muhakkak ki o
-
74-Müddessir 24
in : eğer, olsa
-
74-Müddessir 25
in : eğer, olsa
-
74-Müddessir 31
li ellezîne : onlar için, olanlar için
-
74-Müddessir 31
yesteykıne : yakîn sahibi olsunlar
-
74-Müddessir 31
ellezîne : onlar için, olanlar için
-
74-Müddessir 31
ellezîne : onlar için, olanlar için
-
74-Müddessir 31
ellezîne : onlar için, olanlar için
-
74-Müddessir 31
ve el mu'minûne : ve mü'minler
-
74-Müddessir 31
ellezîne : onlar için, olanlar için
-
74-Müddessir 35
inne-hâ : muhakkak ki o
-
74-Müddessir 37
min-kum : sizden, içinizden
-
74-Müddessir 38
nefsin : nefs
-
74-Müddessir 38
rehînetun : rehine, bir şey karşılığı olarak bir yerde bağlı kalma
-
74-Müddessir 39
el yemîni : yemin
-
74-Müddessir 40
cennâtin : cennetler
-
74-Müddessir 41
el mucrimîne : suçlular, cürüm (suç) işleyenler
-
74-Müddessir 43
min el musallîne : namaz kılanlardan
-
74-Müddessir 44
el miskîne : miskinler, yoksullar
-
74-Müddessir 45
el hâidîne : bâtıla dalanlar
-
74-Müddessir 46
ed dîni : dîn
-
74-Müddessir 47
el yakînu : yakîn hasıl olması, bizzat şahit olma
-
74-Müddessir 48
eş şâfiîne : şefaat edenler
-
74-Müddessir 49
mu'rıdîne : yüz çevirenler, yüz çeviren kimseler
-
74-Müddessir 51
min kasveretin : arslandan
-
74-Müddessir 52
imriin : adam, erkek (insan)
-
74-Müddessir 52
min-hum : onlardan (onların)
-
74-Müddessir 54
inne-hu : gerçekten o
-
75-Kıyamet 3
el insânu : insan
-
75-Kıyamet 4
kâdirîne : kaadir olanlar
-
75-Kıyamet 5
el insânu : insan
-
75-Kıyamet 10
el insânu : insan
-
75-Kıyamet 10
yevme izin : izin günü
-
75-Kıyamet 12
yevme izin : izin günü
-
75-Kıyamet 13
el insânu : insan
-
75-Kıyamet 13
yevme izin : izin günü
-
75-Kıyamet 14
el insânu : insan
-
75-Kıyamet 17
inne : muhakkak ki
-
75-Kıyamet 19
inne : muhakkak
-
75-Kıyamet 22
yevme izin : izin günü
-
75-Kıyamet 24
yevme izin : izin günü
-
75-Kıyamet 27
râkın : kurtaracak olan
-
75-Kıyamet 30
yevme izin : izin günü
-
75-Kıyamet 32
ve lâkin : ve lâkin
-
75-Kıyamet 36
el insânu : insan
-
75-Kıyamet 37
min meniyyin : meniden
-
75-Kıyamet 39
min-hu : ondan
-
75-Kıyamet 40
bi kâdirin : kaadir olan, gücü yeten
-
76-İnsan 1
el insâni : insan
-
76-İnsan 1
hînun : sınırsız vakit
-
76-İnsan 1
min : den, dan
-
76-İnsan 2
innâ : muhakkak ki biz
-
76-İnsan 2
el insâne : insanı
-
76-İnsan 2
min nutfetin : nutfe, bir damla
-
76-İnsan 2
emşâcin : karışık, (iki hücrenin) karışımı, birleşimi
-
76-İnsan 3
innâ : muhakkak ki biz
-
76-İnsan 4
innâ : muhakkak ki biz
-
76-İnsan 4
li el kâfirîne : kâfirler için
-
76-İnsan 5
inne : muhakkak ki
-
76-İnsan 5
min ke'sin : kadehten
-
76-İnsan 8
miskînen : fakir ve yoksullar
-
76-İnsan 9
innemâ : ancak, sadece
-
76-İnsan 9
min-kum : sizden
-
76-İnsan 10
innâ : muhakkak ki biz
-
76-İnsan 10
min rabbi-nâ : Rabbimizden
-
76-İnsan 13
muttekiîne : yaslanmış olanlar
-
76-İnsan 15
âniyetin : kap, kâse
-
76-İnsan 15
min fıddatin : gümüşten
-
76-İnsan 15
ve ekvâbin : ve kadehler
-
76-İnsan 16
min fıddatin : gümüşten
-
76-İnsan 21
sundusin : ince ipek
-
76-İnsan 21
min fıddatin : gümüşten
-
76-İnsan 22
inne : muhakkak ki
-
76-İnsan 23
innâ : muhakkak ki biz
-
76-İnsan 24
min-hum : onlardan
-
76-İnsan 26
ve min el leyli : ve geceden, gecenin bir kısmında
-
76-İnsan 27
inne : muhakkak ki
-
76-İnsan 29
inne : muhakkak ki
-
76-İnsan 30
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
76-İnsan 31
ve ez zâlimîne : ve zalimler
-
77-Mürselât 7
İnne : muhakkak ki
-
77-Mürselât 12
yevmin : gün
-
77-Mürselât 15
yevmeizin : izin günü
-
77-Mürselât 15
li el mukezzibîne : yalanlayanlara
-
77-Mürselât 16
el evvelîne : evvelkiler, öncekiler
-
77-Mürselât 17
el âhırîne : diğerleri, arkadan gelenler
-
77-Mürselât 18
bi el mucrimîne : mücrimlere, günahkârlara, suçlulara
-
77-Mürselât 19
yevmeizin : izin günü
-
77-Mürselât 19
li el mukezzibîne : yalanlayanlara
-
77-Mürselât 20
min mâin : sudan
-
77-Mürselât 20
mehînin : bayağı, adi, değersiz
-
77-Mürselât 21
karârin : yerleşme mekânı, bir karar yeri
-
77-Mürselât 21
mekînin : sağlam, kuvvetli
-
77-Mürselât 22
kaderin : tayin edilen süre
-
77-Mürselât 22
ma'lûmin : malûm, bilinen
-
77-Mürselât 24
yevmeizin : izin günü
-
77-Mürselât 24
li el mukezzibîne : yalanlayanlara
-
77-Mürselât 27
şâmihâtin : yüksek
-
77-Mürselât 28
yevmeizin : izin günü
-
77-Mürselât 28
li el mukezzibîne : yalanlayanlara
-
77-Mürselât 29
intalikû : (ayrılıp) gidin
-
77-Mürselât 30
intalikû : gidin
-
77-Mürselât 30
zıllin : gölge
-
77-Mürselât 30
şuabin : şuab, bir tekten ayrılan kısımlar, şube, bölüm, çatallanmış kısımlar
-
77-Mürselât 31
lâ zalîlin : gölgeli yapmaz, gölgelendirmez
-
77-Mürselât 31
min el lehebi : yakıcı alevden
-
77-Mürselât 32
innehâ : muhakkak ki o
-
77-Mürselât 32
bi şerarin : kıvılcımlar
-
77-Mürselât 34
yevmeizin : izin günü
-
77-Mürselât 34
li el mukezzibîne : yalanlayanlara
-
77-Mürselât 37
yevmeizin : izin günü
-
77-Mürselât 37
li el mukezzibîne : yalanlayanlara
-
77-Mürselât 38
ve el evvelîne : ve evvelkileri, öncekileri
-
77-Mürselât 39
in : eğer
-
77-Mürselât 40
yevmeizin : izin günü
-
77-Mürselât 40
li el mukezzibîne : yalanlayanlara
-
77-Mürselât 41
inne : muhakkak ki
-
77-Mürselât 41
el muttekîne : muttaki olanlar, takva sahipleri
-
77-Mürselât 41
fî zılâlin : gölgelerde
-
77-Mürselât 41
ve uyûnin : ve pınarlar, pınarbaşları
-
77-Mürselât 44
innâ : muhakkak ki biz
-
77-Mürselât 44
el muhsinîne : muhsinler
-
77-Mürselât 45
yevmeizin : izin günü
-
77-Mürselât 45
li el mukezzibîne : yalanlayanlara
-
77-Mürselât 46
inne-kum : muhakkak ki siz
-
77-Mürselât 47
yevmeizin : izin günü
-
77-Mürselât 47
li el mukezzibîne : yalanlayanlara
-
77-Mürselât 49
yevmeizin : izin günü
-
77-Mürselât 49
li el mukezzibîne : yalanlayanlara
-
77-Mürselât 50
hadîsin : söz
-
77-Mürselât 50
yu'minûne : inanırlar, inanacaklar
-
78-Nebe 14
min el mu'sırâti : (üstüste yığılıp sıkışan) yağmur bulutlarından
-
78-Nebe 16
ve cennâtin : ve ağaçlı bahçeler
-
78-Nebe 17
inne : muhakkak ki
-
78-Nebe 21
inne : muhakkak ki
-
78-Nebe 22
li et tâgîne : azgınlar için, azgınlara
-
78-Nebe 23
lâbisîne : kalacak olanlar
-
78-Nebe 27
innehum : muhakkak ki onlar
-
78-Nebe 29
şey'in : şey
-
78-Nebe 31
inne : muhakkak ki
-
78-Nebe 31
li el muttekîne : muttakiler için vardır
-
78-Nebe 36
min rabbi-ke : Rabbinden
-
78-Nebe 37
min-hu : ondan
-
78-Nebe 38
ezine : izin verdi
-
78-Nebe 40
innâ : muhakkak ki biz
-
79-Nâziât 8
yevmeizin : izin günü, o gün
-
79-Nâziât 10
innâ : muhakkak ki biz
-
79-Nâziât 13
innemâ : sadece
-
79-Nâziât 17
inne-hu : muhakkak ki o
-
79-Nâziât 26
inne : muhakkak ki
-
79-Nâziât 31
min-hâ : ondan
-
79-Nâziât 35
el insânu : insan
-
79-Nâziât 39
inne : muhakkak ki
-
79-Nâziât 41
inne : muhakkak ki
-
79-Nâziât 43
min zikrâ-hâ : onun zikrinden
-
79-Nâziât 45
innemâ : sadece
-
8-Enfâl 1
in kuntum : eğer siz iseniz
-
8-Enfâl 1
mu'minîne : mü'minler, kalbine îmân yazılmış kimseler
-
8-Enfâl 2
innemâ : amma, lâkin, gerçekten
-
8-Enfâl 2
el mu'minûne ellezîne : mü'minler onlardır ki
-
8-Enfâl 3
ellezîne : o kimseler ki, onlar
-
8-Enfâl 4
el mu'minûne : mü'minler
-
8-Enfâl 4
inde rabbi-him : Rab'lerinin yanında (katında)
-
8-Enfâl 5
min beyti-ke : senin evinden
-
8-Enfâl 5
ve inne : ve muhakkak
-
8-Enfâl 5
min el mu'minîne : mü'minlerden
-
8-Enfâl 7
dâbira el kâfirîne : kâfirlerin arkası, neslin devamı
-
8-Enfâl 9
bi elfin : bin (tane) ile
-
8-Enfâl 9
min el melâiketi : meleklerden, meleklerle
-
8-Enfâl 9
murdifîne : birbirini izleyen, arka arkaya gelen
-
8-Enfâl 10
ve li tatmainne : ve tatmin olması için
-
8-Enfâl 10
min indi allâhi : Allah'ın katından
-
8-Enfâl 10
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
8-Enfâl 11
min-hu : ondan, onun tarafından
-
8-Enfâl 11
min es semâi : semadan
-
8-Enfâl 12
fe sebbitû ellezîne : artık sebat verin, destek olun o kimselere
-
8-Enfâl 12
ellezîne keferû : kâfir olan kimseler
-
8-Enfâl 12
min-hum : onlardan, onların
-
8-Enfâl 12
benânin : parmaklar, parmak uçları
-
8-Enfâl 13
fe inne allâhe : bundan sonra, o taktirde,muhakkak ki Allah
-
8-Enfâl 14
li el kâfirîne : kâfirler için vardır
-
8-Enfâl 15
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
-
8-Enfâl 15
ellezîne keferû : kâfir olan kimselerle
-
8-Enfâl 16
yevme izin : izin günü, o gün
-
8-Enfâl 16
li kıtâlin : savaşmak için
-
8-Enfâl 16
ilâ fietin : bir gruba
-
8-Enfâl 16
bi gadabin : bir gazap
-
8-Enfâl 16
min allâhi : Allah'tan
-
8-Enfâl 17
ve lâkinne allâhe : ve lâkin, fakat, ama Allah
-
8-Enfâl 17
ve lâkinne allâhe : ve fakat, ama Allah
-
8-Enfâl 17
ve li yubliye el mu'minîne : ve mü'minleri imtihan etmek için
-
8-Enfâl 17
min-hu : ondan (kendisinden)
-
8-Enfâl 17
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
8-Enfâl 18
mûhinu : boşa çıkaran, zayıflatan, bozan
-
8-Enfâl 18
keydi el kâfirîne : kâfirlerin tuzağı, hilesi
-
8-Enfâl 19
in : eğer, şayet
-
8-Enfâl 19
ve in tentehû : ve eğer vazgeçerseniz
-
8-Enfâl 19
ve in teûdû : ve eğer dönerseniz
-
8-Enfâl 19
mea el mu'minîne : mü'minlerle beraber
-
8-Enfâl 20
ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
-
8-Enfâl 21
ke ellezîne : o kimseler gibi
-
8-Enfâl 22
inne : muhakkak ki
-
8-Enfâl 22
inde allâhi : Allah'ın katında
-
8-Enfâl 22
ellezîne lâ ya'kılûne : onlar akıl etmeyenler
-
8-Enfâl 24
ellezîne âmenû istecîbû : âmenû olanlar icabet edin
-
8-Enfâl 25
ellezîne zalemû : zulmeden kimseler
-
8-Enfâl 25
min-kum : sizden
-
8-Enfâl 26
min et tayyibâtî : temiz, helal şeylerden
-
8-Enfâl 27
ellezîne âmenû : inanan, âmenû olan, Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
-
8-Enfâl 28
inde-hu : onun yanında, katında
-
8-Enfâl 29
ellezîne âmenû : inanan, âmenû olan, Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
-
8-Enfâl 29
in : eğer
-
8-Enfâl 30
ellezîne keferû : kâfir olan kimseler, inkâr eden kimseler
-
8-Enfâl 30
hayru el mâkirîne : tuzak kuranların en hayırlısıdır
-
8-Enfâl 31
in
.. (illâ) : ancak, sadece
-
8-Enfâl 31
in
.. (illâ) : ancak, sadece
-
8-Enfâl 31
esâtîru el evvelîne : evvelkilerin masalı (yazdıkları, satıra döktükleri asılsız şeyler)
-
8-Enfâl 32
in : eğer, ise
-
8-Enfâl 32
min indi-ke : senin katından
-
8-Enfâl 32
min es semâi : gökten, semadan
-
8-Enfâl 32
bi azâbin elîmin : acı azabı
-
8-Enfâl 34
in ... illâ : ancak, sadece
-
8-Enfâl 34
ve lâkinne : ve fakat, ama, lâkin
-
8-Enfâl 35
inde el beyti : beytin yanında
-
8-Enfâl 36
inne : muhakkak ki
-
8-Enfâl 36
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler, kâfirler
-
8-Enfâl 36
ve ellezîne keferû : ve inkâr eden kimseler, kâfirler
-
8-Enfâl 37
min et tayyibi : temizden
-
8-Enfâl 37
alâ ba'dın (ba'da-hu alâ ba'dın) : bir kısmının üzerine (birbirinin üzerine)
-
8-Enfâl 38
li ellezîne keferû : inkâr eden kimselere, kâfirlere
-
8-Enfâl 38
in : eğer
-
8-Enfâl 38
ve in : ve eğer
-
8-Enfâl 38
sunnetu el evvelîne : öncekilerin sünneti, Allah'ın geçmiştekilere uyguladığı İlâhî kanun, sünnet
-
8-Enfâl 39
ve yekûne ed dînu : ve dîn olur, olsun
-
8-Enfâl 39
fe in intehev : bundan sonra eğer vazgeçerlerse
-
8-Enfâl 39
fe inne allâhe : o taktirde, muhakkak Allah
-
8-Enfâl 40
ve in : ve eğer, şayet
-
8-Enfâl 41
min şey'in : bir şey
-
8-Enfâl 41
vel mesâkîni (ve el mesâkîni) : ve yoksullar, miskinler
-
8-Enfâl 41
in kuntum : eğer siz, iseniz
-
8-Enfâl 41
kulli şey'in : herşey
-
8-Enfâl 42
min-kum : sizden
-
8-Enfâl 42
ve lâkin : ve fakat, ama
-
8-Enfâl 42
an beyyinetin : bir beyyineden, delilden
-
8-Enfâl 42
an beyyinetin : bir beyyineden, delilden
-
8-Enfâl 42
ve inne allâhe : ve muhakkak ki Allah
-
8-Enfâl 43
ve lâkinne allâhe : ve fakat Allah
-
8-Enfâl 43
inne-hu : muhakkak ki o, çünkü o
-
8-Enfâl 45
ellezîne âmenû : îmân eden, âmenû olan kimseler
-
8-Enfâl 46
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
8-Enfâl 46
mea es sâbirîne : sabredenlerle beraberdir
-
8-Enfâl 47
ellezîne haracû : çıkan kimseler
-
8-Enfâl 47
min diyâri-him : yurtlarından
-
8-Enfâl 48
min en nâsi : insanlardan
-
8-Enfâl 48
ve innî : ve muhakkak ki ben
-
8-Enfâl 48
innî : muhakkak ki ben
-
8-Enfâl 48
min-kum : sizden
-
8-Enfâl 48
innî : muhakkak ki ben
-
8-Enfâl 48
innî : muhakkak ki ben
-
8-Enfâl 49
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
8-Enfâl 49
dînu-hum : onların dîni, kendilerinin dîni
-
8-Enfâl 49
fe inne allâhe : o zaman,o takdirde muhakkak ki Allah
-
8-Enfâl 50
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
8-Enfâl 51
bi zallâmin : zulmeden, zulmedici
-
8-Enfâl 52
ve ellezîne : ve o kimseler, onlar
-
8-Enfâl 52
min kabli-him : onlardan önceki
-
8-Enfâl 52
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
8-Enfâl 53
alâ kavmin : bir kavme
-
8-Enfâl 54
ve ellezîne : ve o kimseler
-
8-Enfâl 54
min kabli-him : onlardan önce
-
8-Enfâl 54
zâlimîne : zalimler
-
8-Enfâl 55
inne : muhakkak ki
-
8-Enfâl 55
inde allâhi : Allahın katında
-
8-Enfâl 55
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
8-Enfâl 55
lâ yu'minûne : inanmazlar
-
8-Enfâl 56
ellezîne : o kimseler
-
8-Enfâl 56
min-hum : onlardan
-
8-Enfâl 56
fî kulli merratin : her defasında
-
8-Enfâl 58
min kavmin : bir kavimden
-
8-Enfâl 58
fenbiz (fe inbiz) : o zaman at, anlaşmayı boz, artık iptal et
-
8-Enfâl 58
alâ sevâ'in : eşitlik (doğruluk) üzere
-
8-Enfâl 58
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
8-Enfâl 58
lâ yuhıbbu el hâinîne : hainleri (ihanet eden kimseleri) sevmez
-
8-Enfâl 59
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
8-Enfâl 59
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
8-Enfâl 60
min kuvvetin : kuvvetten, güçten
-
8-Enfâl 60
ve min rıbâti el hayli : ve bağlanan (savaş için beslenen) atlardan
-
8-Enfâl 60
ve âharîne : ve diğerleri
-
8-Enfâl 60
min dûni-him : onlardan başka
-
8-Enfâl 60
min şey'in : bir şey, bir şeyden
-
8-Enfâl 61
ve in : ve eğer
-
8-Enfâl 61
inne-hu : muhakkak ki o
-
8-Enfâl 62
ve in : ve eğer
-
8-Enfâl 62
fe inne : o zaman, o takdirde muhakkak ki
-
8-Enfâl 62
ve bi el mu'minîne : ve mü'minleri
-
8-Enfâl 63
ve lâkinne allâhe : ve lâkin, fakat Allah
-
8-Enfâl 63
inne-hu : muhakkak ki o
-
8-Enfâl 64
min el mu'minîne : mü'minlerden
-
8-Enfâl 65
harridı el mu'minîne : mü'minleri teşvik et, isteklerini arttır
-
8-Enfâl 65
in yekun : eğer olursa
-
8-Enfâl 65
min-kum : sizden
-
8-Enfâl 65
ve in yekûn : ve eğer olursa
-
8-Enfâl 65
min-kum : sizden
-
8-Enfâl 65
min : ...den
-
8-Enfâl 65
ellezîne keferû : kâfir olan kimseler
-
8-Enfâl 66
fe in : ve eğer, şayet
-
8-Enfâl 66
min-kum : sizden
-
8-Enfâl 66
ve in yekun : ve eğer, şayet olursa
-
8-Enfâl 66
min-kum : sizden
-
8-Enfâl 66
mea es sâbirîne : sabredenlerle beraber
-
8-Enfâl 67
li nebiyyin : bir nebî, peygamber için
-
8-Enfâl 67
yushıne \n(ıshan) : ağır basar, düşmanı kesin yener, kesin zafer kazanır \n: (sahenat, kalınlaşmak, kuvvetlenmek)
-
8-Enfâl 68
min allâhi : Allah'tan, Allah tarafından
-
8-Enfâl 69
mimmâ (min mâ) : şeyden, şeylerden
-
8-Enfâl 69
innallâhe : muhakkak ki Allah
-
8-Enfâl 70
min el esrâ : esirlerden
-
8-Enfâl 70
in : eğer, ise
-
8-Enfâl 70
mimmâ (min mâ) : şeyden
-
8-Enfâl 70
min-kum : sizden
-
8-Enfâl 71
ve in : ve eğer,şayet
-
8-Enfâl 71
min kablu : önceden
-
8-Enfâl 71
min-hum : onlardan
-
8-Enfâl 72
inne : muhakkak ki
-
8-Enfâl 72
ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
-
8-Enfâl 72
vellezîne (ve ellezîne) : ve o kimseler, onlar
-
8-Enfâl 72
ba'dın \n(ba'du-hum ba'dın) : bir kısmı \n: (birbirlerinin)
-
8-Enfâl 72
ve ellezîne âmenû : ve âmenû olan kimseler
-
8-Enfâl 72
min velâyeti-him : onlara velayetiniz, himayeniz
-
8-Enfâl 72
min şey'in : bir şey (bir sorumluluk)
-
8-Enfâl 72
ve in-istensarû-kum : ve eğer sizden yardım isterlerse
-
8-Enfâl 72
fîd dîni (fî ed dîni) : dîn konusunda, dînde
-
8-Enfâl 72
alâ kavmin : bir topluluğa
-
8-Enfâl 73
ellezîne keferû : inkâr eden, kâfir olan kimseler
-
8-Enfâl 73
ba'dın : bir kısmının
-
8-Enfâl 74
ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
-
8-Enfâl 74
ellezîne âvev : o kimseler ki barındırdılar, himaye ettiler
-
8-Enfâl 74
hum el mu'minûne : onlar mü'minlerdir
-
8-Enfâl 75
ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
-
8-Enfâl 75
min ba'du : bundan sonra
-
8-Enfâl 75
min-kum : sizden
-
8-Enfâl 75
bi ba'dın \n(ba'du-hum bi ba'dın) : bir kısmına \n: (birbirlerine)
-
8-Enfâl 75
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
8-Enfâl 75
bi kulli şey'in : herşeyi
-
80-Abese 11
inne-hâ : muhakkak ki o
-
80-Abese 13
suhufin : sahifeler
-
80-Abese 13
mukerrametin : kerim, şerefli, üstün olan
-
80-Abese 14
merfûatin : yükseltilmiş, yüceltilmiş olan
-
80-Abese 14
mutahheratin : mutahhar kılınmış olan, temiz olan
-
80-Abese 15
seferatin : sefir, elçi (kâtip)
-
80-Abese 16
kirâmin : şerefli, üstün, değerli
-
80-Abese 16
beraratin : birr sahipleri, hayır ve takva sahibi olanlar, sadık, dürüst olanlar
-
80-Abese 17
el insânu : insan
-
80-Abese 18
min : den
-
80-Abese 18
şey'in : şey
-
80-Abese 19
min : den
-
80-Abese 19
nutfetin : nutfe, bir damla
-
80-Abese 24
el insânu : insan
-
80-Abese 28
ve ineben : ve üzümler, bağlar
-
80-Abese 34
min ahî-hi : kardeşinden
-
80-Abese 37
li kulli imriin : herkes için, hepsi için, hepsinin vardır
-
80-Abese 37
min hum : onlardan, onların
-
80-Abese 37
yevme izin : o gün, izin günü
-
80-Abese 38
yevme izin : izin günü, o gün
-
80-Abese 40
yevme izin : izin günü, o gün
-
81-Tekvir 2
inkederet : bulanıklaştı, soldu, enerjilerini tüketti, dağıldı
-
81-Tekvir 9
zenbin : günah
-
81-Tekvir 19
inne-hu : muhakkak ki o
-
81-Tekvir 19
resûlin : bir resûl
-
81-Tekvir 19
kerîmin : kerim
-
81-Tekvir 20
kuvvetin : güç, kuvvet
-
81-Tekvir 20
inde : indinde, yanında, katında
-
81-Tekvir 20
mekînin : kuvvetli, şerefli, yüce
-
81-Tekvir 21
mutâın : kendisine itaat edilen
-
81-Tekvir 21
emînin : emin, güvenilir
-
81-Tekvir 22
bi mecnûnin : bir deli
-
81-Tekvir 23
el mubîni : apaçık
-
81-Tekvir 24
bi danînin : cimri, saklayan, saklayıcı
-
81-Tekvir 25
şeytânin : şeytan
-
81-Tekvir 25
racîmin : recmedilmiş, taşlanmış
-
81-Tekvir 27
in ... (illâ) : ancak, sadece
-
81-Tekvir 27
(in) ... illâ : ancak, sadece
-
81-Tekvir 27
el âlemîne : âlemler
-
81-Tekvir 28
min-kum : sizden
-
81-Tekvir 29
rabbu el âlemîne : âlemlerin rabbi
-
82-İnfitâr 1
infataret \n(infitar) : çatlayıp yarıldı \n: (inşikakın başlangıcı)
-
82-İnfitâr 2
inteseret : düzeninden koparak dağıldı
-
82-İnfitâr 6
el insânu : insan
-
82-İnfitâr 8
fî eyyi sûretin : hangi surette
-
82-İnfitâr 9
bi ed dîni : dîni
-
82-İnfitâr 10
inne : muhakkak ki
-
82-İnfitâr 10
hâfızîne : hıfzeden, hafaza melekleri
-
82-İnfitâr 11
kâtibîne : kâtipler, kaydediciler, yazıcılar
-
82-İnfitâr 13
inne : muhakkak ki
-
82-İnfitâr 14
inne : muhakkak ki
-
82-İnfitâr 14
cahîmin : alevli ateş
-
82-İnfitâr 15
ed dîni : dîn
-
82-İnfitâr 16
bi gâibîne : ayrılıp kaybolacak
-
82-İnfitâr 17
ed dîni : dîn
-
82-İnfitâr 18
ed dîni : dîn
-
82-İnfitâr 19
nefsin : nefis
-
82-İnfitâr 19
yevme izin : o gün, izin günü
-
83-Mutaffifin 1
li el mutaffifîne : eksik ölçenlere, eksik tartanlara
-
83-Mutaffifin 2
ellezîne : onlar
-
83-Mutaffifin 5
yevmin : gün
-
83-Mutaffifin 5
azîmin : azîm, büyük
-
83-Mutaffifin 6
el âlemîne : âlemlerin
-
83-Mutaffifin 7
inne : muhakkak ki
-
83-Mutaffifin 7
siccînin : siccîn (zemin kattan 7 kat aşağıda olan zülmanî kader hücreleri)
-
83-Mutaffifin 8
siccînun : siccîn
-
83-Mutaffifin 10
yevme izin : o gün, izin günü
-
83-Mutaffifin 10
li el mukezzibîne : yalanlayanlara
-
83-Mutaffifin 11
ellezîne : onlar
-
83-Mutaffifin 11
ed dîni : dîn
-
83-Mutaffifin 12
mu'tedin : haddi aşan
-
83-Mutaffifin 12
esîmin : asi günahkâr
-
83-Mutaffifin 13
el evvelîne : evvelkilerin, öncekilerin
-
83-Mutaffifin 15
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
83-Mutaffifin 15
yevme izin : o gün
-
83-Mutaffifin 16
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
83-Mutaffifin 18
inne : muhakkak ki
-
83-Mutaffifin 18
ılliyyîne : illiyyin (zemin kattan 7 kat yukarıda olan kader hücreleri)
-
83-Mutaffifin 22
inne : muhakkak ki
-
83-Mutaffifin 22
naîmin : naîm, ni'metler
-
83-Mutaffifin 25
min rahîkın : rahykten, cennetteki halis içecekten, halis şaraptan
-
83-Mutaffifin 25
mahtûmin : hatemli, mühürlü, mühürlenmiş
-
83-Mutaffifin 27
min : den
-
83-Mutaffifin 27
tesnîmin : tesnim, cennette bir pınar
-
83-Mutaffifin 29
inne : muhakkak ki
-
83-Mutaffifin 29
ellezîne : o kimseler, onlar, ... olanlar
-
83-Mutaffifin 29
min : den
-
83-Mutaffifin 29
ellezîne : o kimseler, onlar, ... olanlar
-
83-Mutaffifin 31
inkalebû : döndüler
-
83-Mutaffifin 31
inkalebû : döndüler
-
83-Mutaffifin 31
fekihîne : neşeyle
-
83-Mutaffifin 32
inne : muhakkak ki
-
83-Mutaffifin 33
hâfızîne : gözeticiler
-
83-Mutaffifin 34
ellezîne âmenû : âmenû olanlar
-
83-Mutaffifin 34
min : den
-
84-İnşikak 1
inşakkat : yarıldı
-
84-İnşikak 2
ve ezinet : ve kulak verip dinledi ve itaat etti
-
84-İnşikak 5
ve ezinet : ve kulak verip dinledi ve itaat etti
-
84-İnşikak 6
el insânu : insan
-
84-İnşikak 6
inne-ke : muhakkak ki sen
-
84-İnşikak 7
bi yemîni-hî : onun sağından
-
84-İnşikak 13
inne-hu : muhakkak ki o
-
84-İnşikak 14
inne-hu : muhakkak ki o
-
84-İnşikak 15
inne : muhakkak ki
-
84-İnşikak 19
an tabakın : tabakadan, kattan
-
84-İnşikak 20
lâ yu'minûne : îmân etmiyorlar (inanmıyorlar)
-
84-İnşikak 22
ellezîne : onlar, olanlar
-
84-İnşikak 24
bi azâbin : azap ile
-
84-İnşikak 24
elîmin : elîm, acı
-
84-İnşikak 25
ellezîne : o kimseler, onlar, olanlar
-
84-İnşikak 25
gayru memnûnin : kesintisiz
-
85-Bürûc 3
ve şâhidin : ve şahit olan
-
85-Bürûc 3
ve meşhûdin : ve şahit olunan
-
85-Bürûc 7
bi el mu'minîne : mü'minlere
-
85-Bürûc 8
min-hum : onlardan
-
85-Bürûc 8
en yu'minû : îmân etmeleri
-
85-Bürûc 9
şey'in : şey
-
85-Bürûc 10
inne : muhakkak ki
-
85-Bürûc 10
ellezîne : onlar, ..... olanlar
-
85-Bürûc 10
el mu'minîne : mü'min erkekler
-
85-Bürûc 10
ve el mu'minâti : ve mü'min kadınlar
-
85-Bürûc 11
inne : muhakkak ki
-
85-Bürûc 11
ellezîne : onlar, ..... olanlar
-
85-Bürûc 11
min tahti-hâ : onun altından
-
85-Bürûc 12
inne : şüphesiz, muhakkak
-
85-Bürûc 13
inne-hu : şüphesiz, muhakkak ki o
-
85-Bürûc 19
bel(i) ellezîne : hayır onlar, ..... olanlar
-
85-Bürûc 19
tekzîbin : tekzip, yalanlama
-
85-Bürûc 20
min : den
-
85-Bürûc 22
levhın : levha
-
85-Bürûc 22
mahfûzın : muhafaza edilen
-
86-Târık 4
in ... (lemma) : eğer ..... olmazsa olmaz, mutlaka vardır
-
86-Târık 4
nefsin : nefs
-
86-Târık 4
(in) ... lemmâ : eğer ..... olmazsa olmaz, mutlaka vardır
-
86-Târık 5
el insânu : insan
-
86-Târık 6
min : den
-
86-Târık 6
mâin : su, sıvı
-
86-Târık 6
dâfikın : kuvvetle atılan
-
86-Târık 7
min beyni : arasındadan
-
86-Târık 8
inne-hu : muhakkak ki o
-
86-Târık 10
min : den
-
86-Târık 10
kuvvetin : kudret, güç
-
86-Târık 10
nâsırın : yardımcı
-
86-Târık 13
inne-hu : muhakkak ki o
-
86-Târık 15
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
86-Târık 17
el kâfirîne : kâfirler
-
87-A'lâ 7
inne-hu : muhakkak ki o
-
87-A'lâ 9
in : eğer
-
87-A'lâ 18
inne : muhakkak
-
88-Ğâşiye 2
yevme izin : o gün, izin günü
-
88-Ğâşiye 5
min aynin : pınardan
-
88-Ğâşiye 5
âniyetin : kaynar su
-
88-Ğâşiye 6
min darîın : acı, pis kokulu dikenli ağaçtan
-
88-Ğâşiye 7
lâ yusminu : beslemez
-
88-Ğâşiye 7
min cûın : açlıktan, açlığa
-
88-Ğâşiye 8
yevme izin : o gün, izin günü
-
88-Ğâşiye 10
cennetin : cennet
-
88-Ğâşiye 10
âliyetin : âli, yüce, yüksek
-
88-Ğâşiye 10
cennetin âliyetin : âli cennet, yüce cennet
-
88-Ğâşiye 21
innemâ : ancak, sadece
-
88-Ğâşiye 22
bi musaytırın : zorlayıcı
-
88-Ğâşiye 25
inne : muhakkak
-
88-Ğâşiye 26
inne : muhakkak
-
89-Fecr 2
ve leyâlin : ve geceler
-
89-Fecr 2
aşrin : on
-
89-Fecr 5
hicrin : akıl
-
89-Fecr 6
bi âdin : Ad kavmini
-
89-Fecr 9
ellezîne : onlar, ..... olanlar
-
89-Fecr 11
ellezîne : onlar ki
-
89-Fecr 13
azâbin : azap
-
89-Fecr 14
inne : muhakkak
-
89-Fecr 15
el insânu : insan
-
89-Fecr 18
el miskîni : fakir, yoksul
-
89-Fecr 23
yevme izin : o gün, izin günü
-
89-Fecr 23
yevme izin : o gün, izin günü
-
89-Fecr 23
el insânu : insan
-
89-Fecr 25
yevme izin : o gün, izin günü
-
89-Fecr 27
el mutmainnetu : mutmain olan, tatmin olan
-
9-Tevbe 1
min allâhi : Allah'tan
-
9-Tevbe 1
ilâllezîne (ilâ ellezîne) : o kimselere
-
9-Tevbe 1
min el muşrikîne : müşriklerden
-
9-Tevbe 2
eşhurin : aylar
-
9-Tevbe 2
muhzî el kâfirîne : kâfirleri alçaltıcı, hor, hakir yapıcı
-
9-Tevbe 3
min allâhi : Allah'tan
-
9-Tevbe 3
min el muşrikîne : müşriklerden
-
9-Tevbe 3
fe in : o zaman, artık, bundan sonra eğer
-
9-Tevbe 3
ve in : ve eğer
-
9-Tevbe 3
ellezîne keferû : kâfir kimseleri, inkâr eden kimseleri
-
9-Tevbe 3
bi azâbin : bir azap ile
-
9-Tevbe 3
elîmin : acı, elîm
-
9-Tevbe 4
ellezîne âhedtum : ahdleştiğiniz kimseler, ahd aldığınız
-
9-Tevbe 4
min el muşrikîne : müşriklerden
-
9-Tevbe 4
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
9-Tevbe 4
el muttekîne : takva sahipleri
-
9-Tevbe 5
fe izânseleha (fe izâ inseleha) : artık, sona erdiği, geçtiği zaman
-
9-Tevbe 5
el muşrikîne : müşrikler
-
9-Tevbe 5
kulle marsadin : gözetleme yerlerinin hepsi
-
9-Tevbe 5
fe in : o zaman, artık, bundan sonra eğer
-
9-Tevbe 5
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
9-Tevbe 6
ve in : ve eğer
-
9-Tevbe 6
min el muşrikîne : müşriklerden
-
9-Tevbe 7
li el muşrikîne : müşrikler için
-
9-Tevbe 7
inde allâhi : Allah'ın yanında
-
9-Tevbe 7
ve inde resûli-hi : ve onun resûlünün yanında
-
9-Tevbe 7
illâllezîne (illâ ellezîne) : o kimseler hariç, müstesna
-
9-Tevbe 7
inde el mescidi el harâmi : Mescid-i Haram yanında
-
9-Tevbe 7
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
9-Tevbe 7
el muttekîne : takva sahiplerini
-
9-Tevbe 8
ve in : ve eğer
-
9-Tevbe 9
inne-hum : muhakkak onlar
-
9-Tevbe 10
mu'minin : bir mü'min
-
9-Tevbe 11
in : eğer
-
9-Tevbe 11
fî ed dîni : dînde
-
9-Tevbe 11
li kavmin : bir kavim için
-
9-Tevbe 12
ve in : ve eğer
-
9-Tevbe 12
min ba'di ahdi-him : ahdlerinden sonra
-
9-Tevbe 12
fî dîni-kum : sizin dîniniz hakkında
-
9-Tevbe 12
inne-hum : muhakkak onlar, çünkü onlar
-
9-Tevbe 13
evvele merratin : ilk defa
-
9-Tevbe 13
in kuntum : eğer iseniz
-
9-Tevbe 13
mu'minîne : mü'minler
-
9-Tevbe 14
kavmin : kavim
-
9-Tevbe 14
mu'minîne : mü'minler
-
9-Tevbe 16
ellezîne câhedû : cihad eden kimseler
-
9-Tevbe 16
min-kum : sizden
-
9-Tevbe 16
min dûni allâhi : Allah'tan başkası
-
9-Tevbe 16
ve lâ el mu'minîne : ve mü'minlerin dışında, mü'minlerden başka
-
9-Tevbe 17
li el muşrikîne : müşrikler için
-
9-Tevbe 17
şâhidîne : şahitler
-
9-Tevbe 18
innemâ : ama, ancak, sadece
-
9-Tevbe 18
min el muhtedîne : hidayete erenlerden
-
9-Tevbe 19
inde allâhi : Allah'ın katında
-
9-Tevbe 19
el kavme ez zâlimîne : zalim kavmi
-
9-Tevbe 20
ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
-
9-Tevbe 20
inde allâhi : Allah'ın yanında, katında
-
9-Tevbe 21
bi rahmetin : bir rahmet ile
-
9-Tevbe 21
min-hu : ondan, kendinden
-
9-Tevbe 21
ve cennâtin : ve cennetler
-
9-Tevbe 22
hâlidîne : kalacak olanlardır
-
9-Tevbe 22
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
9-Tevbe 22
inde-hu : onun katında
-
9-Tevbe 23
ellezîne âmenû : inanan, âmenû olan kimseler
-
9-Tevbe 23
inistehabbû (in istehabbû) el kufre : eğer, şayet küfrü seviyorlarsa
-
9-Tevbe 23
min-kum : sizden
-
9-Tevbe 24
in kâne : eğer oldu ise
-
9-Tevbe 24
ve mesâkinu : ve meskenler, evler
-
9-Tevbe 24
min allâhi : Allah'tan
-
9-Tevbe 24
ve cihâdin : ve cihad
-
9-Tevbe 24
el kavme el fâsikîne : fasıklar kavmi, topluluğu
-
9-Tevbe 25
fî mevâtıne : savaş yerlerinde
-
9-Tevbe 25
kesîratin : çok
-
9-Tevbe 25
ve yevme huneynin : ve Huneyn günü
-
9-Tevbe 25
mudbirîne : arkalarına dönen kimseler
-
9-Tevbe 26
sekînete-hu : (onun) sekîneti
-
9-Tevbe 26
ve alâ el mu'minîne : ve mü'minlerin üzerine
-
9-Tevbe 26
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
9-Tevbe 26
cezâu el kâfirîne : kâfirlerin cezası
-
9-Tevbe 27
min ba'di zâlike : bundan sonra
-
9-Tevbe 28
ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
9-Tevbe 28
innemâ : sadece
-
9-Tevbe 28
ve in : ve eğer
-
9-Tevbe 28
min fadli-hî : fazlından
-
9-Tevbe 28
in şâe : eğer, şayet dilerse
-
9-Tevbe 28
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
9-Tevbe 29
ellezîne lâ yu'minûne : inanmayan kimseler
-
9-Tevbe 29
ve lâ yedînûne : ve dîn edinmezler
-
9-Tevbe 29
dîne el hakkı : hak dîni
-
9-Tevbe 29
min ellezîne : o kimselerden
-
9-Tevbe 29
an yedin : ellerinden
-
9-Tevbe 30
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler
-
9-Tevbe 30
min kablu : daha önceden
-
9-Tevbe 31
min dûni allâhi : Allah ile beraber
-
9-Tevbe 33
ve dîni el hakkı : ve hak dîni
-
9-Tevbe 33
alâd dîni (alâ ed dîni) : dîne, dîn üzerine
-
9-Tevbe 34
ellezîne âmenû : âmenû olanlar
-
9-Tevbe 34
inne : muhakkak ki
-
9-Tevbe 34
min el ahbâri : yahudi âlimlerden, hahamlardan
-
9-Tevbe 34
ve ellezîne yeknizûne : ve biriktiren, toplayan kimseler
-
9-Tevbe 34
bi azâbin elîmin : elîm, acı azap ile
-
9-Tevbe 36
inne : muhakkak ki
-
9-Tevbe 36
inde allâhi isnâ aşera : Allah'ın katında on iki
-
9-Tevbe 36
min-hâ : ondan
-
9-Tevbe 36
zâlike ed dînu el kayyimu : bu kayyum olan dîndir
-
9-Tevbe 36
fî-hinne : onların içinde (o aylarda)
-
9-Tevbe 36
ve kâtilû el muşrikîne : ve savaşın müşriklerle
-
9-Tevbe 36
mea el muttekîne : takva sahipleriyle beraber
-
9-Tevbe 37
innemâ : ancak, sadece
-
9-Tevbe 37
ellezîne keferû : kâfirler, inkâr eden kimseler
-
9-Tevbe 37
zuyyine : süslendi, güzel gösterildi
-
9-Tevbe 37
el kavme el kâfirîne : kâfir kavmi
-
9-Tevbe 38
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
9-Tevbe 38
infirû : sefere (Allah yolunda cihada) çıkın, (nefer olun, asker olun)
-
9-Tevbe 38
min el âhirati : ahiretten
-
9-Tevbe 39
alâ kulli şey'in : herşeye
-
9-Tevbe 40
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler, kâfirler
-
9-Tevbe 40
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
9-Tevbe 40
sekînete-hu : sekînetini
-
9-Tevbe 40
bi cunûdin : bir ordu ile
-
9-Tevbe 40
ellezîne keferû : inkâr eden kimseler, kâfirler
-
9-Tevbe 41
infirû : sefere (Allah yolunda cihada) çıkın (nefer olun, asker olun)
-
9-Tevbe 41
in : eğer
-
9-Tevbe 42
ve lâkin : lâkin, fakat
-
9-Tevbe 42
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
9-Tevbe 43
ezinte : izin verdin
-
9-Tevbe 43
ellezîne sadakû : sadık olan kimseler, sadık olanlar
-
9-Tevbe 43
ve ta'leme el kâzibîne : ve yalancıları (bilirsin) öğrenirsin
-
9-Tevbe 44
lâ yeste'zinu-ke : senden izin istemezler
-
9-Tevbe 44
ellezîne yu'minûne : îmân eden kimseler
-
9-Tevbe 44
bi el muttakîne : takva sahiplerini
-
9-Tevbe 45
innemâ : ancak, sadece, yalnız
-
9-Tevbe 45
yeste'zinuke : senden izin ister
-
9-Tevbe 45
ellezîne lâ yu'minûne : inanmayan kimseler, inanmayanlar
-
9-Tevbe 46
ve lâkin : ve lâkin, fakat
-
9-Tevbe 46
inbiâse-hum : onların tutumu, davranışları
-
9-Tevbe 46
mea el kâidîne : geri kalanlarla birlikte
-
9-Tevbe 47
biz zâlimîne : zalimleri
-
9-Tevbe 48
min kablu : daha önceden, daha önce
-
9-Tevbe 49
ve min-hum : ve onlardan
-
9-Tevbe 49
ve lâ teftin-nî : ve beni fitneye düşürme
-
9-Tevbe 49
ve inne : ve muhakkak ki
-
9-Tevbe 49
bi el kâfîrîne : kâfirleri, inkâr edenleri
-
9-Tevbe 50
in tusıb-ke : eğer sana isabet ederse
-
9-Tevbe 50
ve in tusıb-ke : ve eğer sana isabet ederse
-
9-Tevbe 50
min kablu : daha önceden, daha önce
-
9-Tevbe 51
el mu'minûne : mü'minler
-
9-Tevbe 52
binâ : bizim ile, bize, bizim için
-
9-Tevbe 52
bi azâbin : bir azabı
-
9-Tevbe 52
min indi-hi : onun indinden
-
9-Tevbe 52
innâ : muhakkak ki biz
-
9-Tevbe 53
min-kum : sizden
-
9-Tevbe 53
inne-kum : muhakkak ki siz
-
9-Tevbe 53
kavmen fâsikîne : fasık bir kavim, topluluk
-
9-Tevbe 54
min-hum : onlardan
-
9-Tevbe 55
innemâ : ancak, sadece, yalnız
-
9-Tevbe 56
inne-hum : onların, ...olduğuna, muhakkak ki onlar
-
9-Tevbe 56
le min-kum : mutlaka sizden
-
9-Tevbe 56
min-kum : sizden
-
9-Tevbe 56
ve lâkinne-hum : ve lâkin, fakat onlar
-
9-Tevbe 57
magârâtin : mağaralar
-
9-Tevbe 58
ve min-hum : ve onlardan
-
9-Tevbe 58
fe in : o zaman, öyleki eğer
-
9-Tevbe 58
min-hâ : ondan
-
9-Tevbe 58
ve in : ve eğer, ise
-
9-Tevbe 58
min-hâ : ondan
-
9-Tevbe 59
min fadli-hi : fazlından
-
9-Tevbe 59
innâ : muhakkak biz
-
9-Tevbe 60
innemâ es sadakâtu : muhakkak ki sadakalar
-
9-Tevbe 60
ve el mesâkîni : ve miskinler, yoksullar
-
9-Tevbe 60
ve el âmilîne : ve amel edenler, memur olanlar
-
9-Tevbe 60
ve el gârimîne : ve borçlular
-
9-Tevbe 60
min allâhi : Allah'tan
-
9-Tevbe 61
ve min hum : ve onlardan
-
9-Tevbe 61
ellezîne yu'zûne : eza, eziyet eden kimseler
-
9-Tevbe 61
uzunu hayrin : hayrın kulağıdır, hayrı işitendir
-
9-Tevbe 61
yu'minu : inanır
-
9-Tevbe 61
ve yu'minu : ve inanır
-
9-Tevbe 61
li el mu'minîne : mü'minlere
-
9-Tevbe 61
li ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler için
-
9-Tevbe 61
min-kum : sizden
-
9-Tevbe 61
ve ellezîne yu'zûne : ve eziyet eden kimseler
-
9-Tevbe 62
in kânû : eğer iseler
-
9-Tevbe 62
mu'minîne : mü'minler
-
9-Tevbe 64
inne allâhe : muhakkak Allah
-
9-Tevbe 65
ve le in : ve eğer mutlaka
-
9-Tevbe 65
innemâ : sadece, ancak, yalnız
-
9-Tevbe 66
in : eğer
-
9-Tevbe 66
tâifetin : bir taife, bir topluluk, bir kavim
-
9-Tevbe 66
min-kum : sizden
-
9-Tevbe 66
kânû mucrimîne : suçlu, günahkâr oldular
-
9-Tevbe 67
min ba'din \n(ba'du-hum min ba'din) : bir kısmından \n: (birbirinden)
-
9-Tevbe 67
inne el munâfıkîne : muhakkak münafıklar
-
9-Tevbe 68
el munâfikîne : münafık erkekler
-
9-Tevbe 68
hâlidîne : ebedî kalacak olanlar
-
9-Tevbe 69
ke ellezîne : o kimseler gibi
-
9-Tevbe 69
min kabli-kum : sizden önceki
-
9-Tevbe 69
min-kum : sizden
-
9-Tevbe 69
ellezîne min kabli-kum : sizden önceki kimseler gibi
-
9-Tevbe 70
ellezîne min kabli-him : onlardan önceki kimselerin
-
9-Tevbe 70
kavmi nuhin : Nuh kavmi
-
9-Tevbe 70
ve âdin : ve Ad (kavmi)
-
9-Tevbe 70
bi el beyyinati : delilleri (beyyineleri)
-
9-Tevbe 70
ve lâkin : ve lâkin, fakat
-
9-Tevbe 71
ve el mu'minûne : ve mü'min erkekler
-
9-Tevbe 71
ve el mu'minâtu : ve mü'min kadınlar
-
9-Tevbe 71
ba'din (ba'du-hum... ba'din) : bir kısmı (birbiriyle)
-
9-Tevbe 71
inne allâhe : muhakkak Allah
-
9-Tevbe 72
el mu'minîne : mü'min erkekler
-
9-Tevbe 72
ve el mu'minâti : ve mü'min kadınlar
-
9-Tevbe 72
cennâtin : cennetler
-
9-Tevbe 72
min tahti-hâ : onun altından
-
9-Tevbe 72
hâlidîne : ebedî, devamlı (kalanlar)
-
9-Tevbe 72
ve mesâkine : ve meskenler, evler
-
9-Tevbe 72
fî cennâti adnin : adn cennetleri içinde
-
9-Tevbe 72
min allâhi : Allah'tan
-
9-Tevbe 73
ve el munâfikîne : ve münafıklarla
-
9-Tevbe 74
min fadli-hi : fazlından
-
9-Tevbe 74
fe in : o zaman, artık eğer
-
9-Tevbe 74
ve in : ve eğer
-
9-Tevbe 74
min veliyyin : bir dost (dostlardan bir dost)
-
9-Tevbe 74
ve lâ nasîrin : ve bir yardımcı yoktur
-
9-Tevbe 75
ve min-hum : ve onlardan
-
9-Tevbe 75
le in : eğer, ise
-
9-Tevbe 75
min fadli-hı : onun fazlından
-
9-Tevbe 75
min es sâlihîne : salihlerden
-
9-Tevbe 76
min fadli-hi : kendi fazlından, ihsanından
-
9-Tevbe 79
ellezîne : o kimseler, onlar
-
9-Tevbe 79
el muttavvıîne : zengin olanlar (zekâttan fazla olarak gönüllü teberruda bulunan kişiler)
-
9-Tevbe 79
min el mu'minîne : mü'minlerden
-
9-Tevbe 79
ve ellezîne lâ yecidûne : ve bulamayan kimseler
-
9-Tevbe 79
min-hum : onlardan, onlarla
-
9-Tevbe 79
min-hum : onlardan, onlarla
-
9-Tevbe 80
in testagfir : eğer mağfiret dilersen
-
9-Tevbe 80
seb'îne : yetmiş
-
9-Tevbe 80
el kavme el fâsikîne : fasıklar kavmi, fasık kavim
-
9-Tevbe 83
fe in : artık, o zaman, o taktirde, bundan sonra eğer
-
9-Tevbe 83
ilâ tâifetin : bir topluluğa
-
9-Tevbe 83
min-hum : onlardan
-
9-Tevbe 83
inne-kum : muhakkak ki siz, çünkü siz
-
9-Tevbe 83
merratin : defa
-
9-Tevbe 83
mea el hâlifîne : geri kalanlarla beraber
-
9-Tevbe 84
alâ ehadin : birisi için, birisinin üzerine
-
9-Tevbe 84
min-hum : onlardan
-
9-Tevbe 84
inne-hum : muhakkak ki onlar, çünkü onlar
-
9-Tevbe 85
innemâ : sadece, yalnız, ancak
-
9-Tevbe 86
en âminû : âmenû olmak
-
9-Tevbe 86
min-hum : onlardan
-
9-Tevbe 86
mea el kâidîne : oturanlarla, (cihaddan geri) kalanlarla beraber
-
9-Tevbe 88
lâkin : lâkin, fakat, ama
-
9-Tevbe 88
ve ellezîne âmenû : ve âmenû olanlar (Allah'a ölmeden önce ulaşacağına) inanan kimseler
-
9-Tevbe 89
cennâtin : cennetler
-
9-Tevbe 89
min tahtihâ el enhâru : altından nehirler
-
9-Tevbe 89
hâlidîne : ebedî kalanlar, kalacak olanlar
-
9-Tevbe 90
min el a'râbi : bedevî Araplardan, göçebe yaşayan Araplardan
-
9-Tevbe 90
ellezîne kezebû allâhe : Allah'a yalan söyleyenler
-
9-Tevbe 90
ellezîne keferû : kâfir olanlar
-
9-Tevbe 90
min-hum : onlardan
-
9-Tevbe 91
ellezîne lâ yecidûne : bulamayan kimseler
-
9-Tevbe 91
mâ alâ el muhsinîne : muhsinler üzerine yoktur
-
9-Tevbe 91
min : ...den, ...dan
-
9-Tevbe 91
sebîlin : (aleyhlerinde) bir yol
-
9-Tevbe 92
ve lâ alâ ellezîne : ve o kimselerin üzerine yoktur
-
9-Tevbe 92
min ed dem'i : kandan
-
9-Tevbe 92
tefîdu min ed dem'i : kanlı gözyaşı (çok üzüntü ile akan yaşlar)
-
9-Tevbe 93
innemâ : ancak, sadece, fakat
-
9-Tevbe 93
ellezîne yeste'zinûne-ke : senden izin isteyen kimseler
-
9-Tevbe 94
len nu'mine : asla inanmıyoruz
-
9-Tevbe 94
min ahbâri-kum : sizin haberlerinizden (haberlerinizi), durumunuzdan (durumunuzu)
-
9-Tevbe 95
izâ inkalebtum : (geri) döndüğünüz zaman
-
9-Tevbe 95
inne-hum : muhakkak ki onlar, çünkü onlar
-
9-Tevbe 96
fe in : o zaman, olsa bile eğer
-
9-Tevbe 96
fe inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
9-Tevbe 96
an el kavmi el fâsikîne : fasıklar kavminden, fasık kavimden
-
9-Tevbe 98
ve min el a'râbi : ve bedevî (göçebe) Araplar'dan
-
9-Tevbe 99
ve min el a'râbî : ve bedevî (göçebe) Araplar'dan
-
9-Tevbe 99
yu'minu : îmân eder, âmenû olur
-
9-Tevbe 99
kurubâtin : yakınlıklar, yakınlığa vesileler
-
9-Tevbe 99
inde allâhi : Allah'ın katında, Allah'ın indinde
-
9-Tevbe 99
inne-hâ : muhakkak ki o, çünkü o, gerçekten o
-
9-Tevbe 99
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
9-Tevbe 100
min el muhâcirîne : hicret (göç) edenlerden
-
9-Tevbe 100
ve ellezîne ettebeû-hum : ve onlara tâbî kimseler
-
9-Tevbe 100
bi ıhsânin : ihsan ile
-
9-Tevbe 100
cennâtin : cennetler
-
9-Tevbe 100
hâlidîne : ebedî kalacak olanlar
-
9-Tevbe 101
ve mimmen (min men) : ve o kimselerden
-
9-Tevbe 101
min el a'râbi : ve bedevî (göçebe) Araplar'dan
-
9-Tevbe 101
ve min ehle el medîneti : ve şehir (Medine) halkından
-
9-Tevbe 101
ilâ azâbin azîmin : büyük azaba
-
9-Tevbe 102
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
9-Tevbe 103
min emvâli-him : onların mallarından
-
9-Tevbe 103
inne : muhakkak ki
-
9-Tevbe 105
ve el mu'minûne : ve mü'minler
-
9-Tevbe 107
ve ellezîne ettehazû : ve onlar ... edindiler
-
9-Tevbe 107
beyne el mu'minîne : mü'minlerin arasını
-
9-Tevbe 107
min kablu : önceden, daha önce
-
9-Tevbe 107
in ered-nâ illâ : biz ancak, sadece ... isteriz
-
9-Tevbe 107
inne-hum : onların ... olduğu
-
9-Tevbe 108
min evveli yevmin : ilk günden
-
9-Tevbe 108
yuhıbbu el muttahhirîne : temizlenenleri sever
-
9-Tevbe 109
min allâhi : Allah'tan
-
9-Tevbe 109
ve rıdvânin : ve rıza
-
9-Tevbe 109
curufin : curuf, sellerin getirip yığdığı çamur, çürük, yıkılan toprak, çamur yığını
-
9-Tevbe 109
hârin : kayan, düşen, devrilen
-
9-Tevbe 109
fenhâra (fe inhâra) : böylece yıkılır, göçer
-
9-Tevbe 109
el kavme ez zâlimîne : zalimler kavmi, topluluğu, zalim kavim
-
9-Tevbe 111
inne allâhe işterâ : muhakkak ki Allah satın aldı
-
9-Tevbe 111
min el mu'minîne : mü'minlerden
-
9-Tevbe 111
ve el incîli : ve İncil
-
9-Tevbe 111
min allâhi : Allah'tan
-
9-Tevbe 112
ve beşşiri el mu'minîne : ve mü'minleri müjdele
-
9-Tevbe 113
ve ellezîne âmenû : ve âmenû olanlar (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler)
-
9-Tevbe 113
li el muşrikîne : müşrikler için
-
9-Tevbe 113
min ba'di : ...den sonra
-
9-Tevbe 114
an mev'ıdetin : vaadden, vaadedilenden dolayı
-
9-Tevbe 114
min-hu : ondan
-
9-Tevbe 114
inne ibrâhîme : muhakkak İbrâhîm
-
9-Tevbe 115
yubeyyine : açıklanır, belli olur
-
9-Tevbe 115
inne allâhe : şüphesiz Allah
-
9-Tevbe 115
bi kulli şey'in : herşeyi
-
9-Tevbe 116
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
9-Tevbe 116
min dûni allâhi : Allah'tan başka
-
9-Tevbe 116
min veliyyin : bir velî, bir dost
-
9-Tevbe 116
nasîrin : bir yardımcı
-
9-Tevbe 117
ve el muhâcirîne : ve muhacirler
-
9-Tevbe 117
ve el ensâri ellezîne ettebeû-hu : ve ona tâbî olan ensar
-
9-Tevbe 117
min ba'di : ...den sonra
-
9-Tevbe 117
ferîkın : bir grup
-
9-Tevbe 117
min-hum : onlardan
-
9-Tevbe 117
inne-hu : muhakkak ki o
-
9-Tevbe 118
ellezîne hullifû : geri bırakılan kişiler
-
9-Tevbe 118
min allâhi : Allah'tan
-
9-Tevbe 118
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
9-Tevbe 119
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
-
9-Tevbe 119
mea es sâdikîne : sadıklarla beraber
-
9-Tevbe 120
li ehli el medîneti : Medine halkı için, şehir halkı için
-
9-Tevbe 120
min el a'râbi : bedevî Araplar'dan
-
9-Tevbe 120
min aduvvin : düşmandan, düşmana karşı
-
9-Tevbe 120
inne allâhe : muhakkak ki Allah
-
9-Tevbe 120
ecre el muhsinîne : muhsinlerin ecrini, ücretini, mükâfatını
-
9-Tevbe 122
el mu'minûne : mü'minler
-
9-Tevbe 122
min kulli : hepsinden, herbirinden, bütün
-
9-Tevbe 122
firkatin : fırka, topluluk
-
9-Tevbe 122
min-hum : onlardan
-
9-Tevbe 122
fî ed dîni : dîn hakkında, dîni
-
9-Tevbe 123
ellezîne âmenû : âmenû olan (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen) kimseler
-
9-Tevbe 123
ellezîne yelûne-kum : size en yakın olan kimseler
-
9-Tevbe 123
min el kuffâri : kâfirlerden
-
9-Tevbe 123
mea el muttakîne : takva sahipleriyle beraber
-
9-Tevbe 124
min-hum men : onlardan birisi
-
9-Tevbe 124
ellezîne âmenû : âmenû olan (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen) kimseler
-
9-Tevbe 125
ellezîne fî kulûbi-him : kalplerinde ... olan kimseler
-
9-Tevbe 126
fî kulli âmin : her yıl, her senede
-
9-Tevbe 127
ilâ ba'din \n(ba'du-hum ilâ ba'din) : bazısına \n: (onlar birbirlerine)
-
9-Tevbe 127
min ehadin : biri, bir kimse, birisi
-
9-Tevbe 127
insarafû : döndüler (dönerler, giderler)
-
9-Tevbe 128
min enfusi-kum : sizin içinizden
-
9-Tevbe 128
bi el mu'minîne : mü'minlere
-
9-Tevbe 129
fe in : bundan sonra, eğer
-
90-Beled 3
vâlidin : baba
-
90-Beled 4
el insâne : insan
-
90-Beled 4
fî kebedin : meşakkat, zorluk içinde
-
90-Beled 13
rakabetin : köle
-
90-Beled 14
fî yevmin : günde
-
90-Beled 14
mesgabetin : yorgunluk ve açlık (darlık ve zorluk)
-
90-Beled 15
makrabetin : yakın, akraba
-
90-Beled 16
miskînen : miskin, çalışamayan yaşlı, yoksul
-
90-Beled 16
metrabetin : turab üstünde olan (toprak üstünde olan) çok fakir, çok yoksul
-
90-Beled 17
min ellezîne : o kimselerden, onlardan
-
90-Beled 19
ve ellezîne : ve onlar, ..... olanlar
-
91-Şems 7
ve nefsin : ve nefs
-
91-Şems 12
inbaase : işe girişti, ortaya atıldı
-
92-Leyl 4
inne : muhakkak
-
92-Leyl 12
inne : muhakkak
-
92-Leyl 13
ve inne : muhakkak ki
-
92-Leyl 19
li ehadin : bir kimseye
-
92-Leyl 19
inde-hu : onun yanında
-
92-Leyl 19
min ni'metin : bir ni'met
-
93-Duhâ 4
min(e) : den
-
94-İnşirâh 5
inne : muhakkak
-
94-İnşirâh 6
inne : muhakkak
-
94-İnşirâh 7
insab : intisap et, tâbî ol, talep et, çalış, Rabbine yönel
-
95-Tin 1
et tîni : incir
-
95-Tin 2
tûri sînîne : tûri sînîn
-
95-Tin 3
el emîni : emin, güvenilir
-
95-Tin 4
el insâne : insanı (insanın nefsini)
-
95-Tin 4
takvîmin : takvim, programlanmış zaman kevn, yaratış tarzı
-
95-Tin 5
esfele sâfilîne : esfeli safilin, sefillerin en sefili, en sefil hale
-
95-Tin 6
ellezîne : onlar, olanlar
-
95-Tin 6
memnûnin : kesilen, kesinti yapılan, devamlı olmayan
-
95-Tin 7
bi ed dîni : dini
-
95-Tin 8
el hâkimîne : hakimler, hükmedenler
-
96-Alak 2
el insâne : insan
-
96-Alak 2
min alakın : bir alaktan, bir yere bir noktadan bağlı olan şeyden, döllenmiş hücreden, embriyodan
-
96-Alak 5
el insâne : insan
-
96-Alak 6
inne : muhakkak
-
96-Alak 6
el insâne : insan
-
96-Alak 8
inne : muhakkak
-
96-Alak 11
in : eğer, ise, öyle ise
-
96-Alak 13
in : eğer, ise, öyle ise
-
96-Alak 15
le in : gerçekten eğer
-
96-Alak 16
nâsiyetin : perçem, alın
-
96-Alak 16
kâzibetin : yalancı
-
96-Alak 16
hâtıetin : günahkâr
-
97-Kadir 1
innâ : muhakkak ki biz
-
97-Kadir 3
min : dan
-
97-Kadir 3
şehrin : ay
-
97-Kadir 4
min : den
-
97-Kadir 4
emrin : emir, iş
-
98-Beyyine 1
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olanlar
-
98-Beyyine 1
min ehli el kitâbi : kitap ehlinden
-
98-Beyyine 1
ve el muşrikîne : ve müşrikler
-
98-Beyyine 1
munfekkîne : ayrılmış olanlar
-
98-Beyyine 1
el beyyinetu : beyyine, açık delil, mucize
-
98-Beyyine 2
min allâhi : Allah'tan
-
98-Beyyine 4
ellezîne : onlar, olanlar
-
98-Beyyine 4
min ba'di : sonra
-
98-Beyyine 4
el beyyinetu : beyyineler, apaçık belgeler
-
98-Beyyine 5
muhlisîne : muhlisler
-
98-Beyyine 5
ed dîne : dîn
-
98-Beyyine 5
dînu : dîn
-
98-Beyyine 6
inne : muhakkak
-
98-Beyyine 6
ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfir olanlar
-
98-Beyyine 6
min ehli el kitâbi : kitap ehlinden
-
98-Beyyine 6
ve el muşrikîne : ve müşrikler
-
98-Beyyine 6
hâlidîne : ebedî, devamlı kalacak olanlardır
-
98-Beyyine 7
inne : muhakkak
-
98-Beyyine 7
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
98-Beyyine 8
inde : yanında, katında
-
98-Beyyine 8
adnin : adn
-
98-Beyyine 8
min tahti-hâ : onun altından
-
98-Beyyine 8
hâlidîne : kalacak olanlar
-
99-Zilzâl 3
el insânu : insan
-
99-Zilzâl 4
yevme izin : o gün, izin günü
-
99-Zilzâl 6
yevme izin : o gün, izin günü
-
99-Zilzâl 7
zerretin : zerre, en küçük miktar
-
99-Zilzâl 8
zerretin : zerre, en küçük miktar